Dünya Bağışıklama Haftası: Eşitsizlikler Berdevam... / Feride Aksu
Transkript
Dünya Bağışıklama Haftası: Eşitsizlikler Berdevam... / Feride Aksu
Dünya Bağışıklama Haftası: Eşitsizlikler Berdevam... / Feride Aksu Tanık Bu haftayı DSÖ Dünya Bağışıklama Haftası ilan etmiş. Bağışıklamada Uçurumun Kapanması sloganıyla sunulan Küresel Aşı Eylem Planının uygulanması için altı hedef belirlemişler. Öncelikle dünyada aşılarla ilgili duruma bir göz atalım, sonra da belirlenen hedeflere… Aşı hayat kurtaran bir koruyucu sağlık uygulamasıdır. Ama hayat kurtaran aşılara erişim konusunda dünyadaki tüm çocuklar eşit olanaklara sahip değildir. Aşıyla Önlenen Ölümler Aşılama ile her yıl her yaştan difteri, tetanoz, boğmaca ve kızamıktan iki-üç milyon ölüm engellenmektedir. 2013 yılında dünyadaki bebeklerin %84’ü (112 milyon bebek) üç doz difteri boğmaca tetanoz aşısıyla aşılanmıştır. Aşılama kapsayıcılığı Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika’da yüksektir. Oysa aynı yıl 21,8 milyon çocuk Difteri Boğmaca Tetanoz aşısının üç dozunu almamıştır. Bu çocukların % 70’i Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Etiyopya, Hindistan, Endonezya, Kenya, Meksika, Nijerya, Pakistan, Vietnam ve Güney Afrika’da yaşamaktadır. Benzer veriler Hepatit B, Hemofilus İnfluenza tip B, Pnömokok gibi aşılarda daha belirgin olarak karşımıza çıkmaktadır. Hoş geldin bebek, yaşama sırası sende. Senin yolunu gözlüyor kuşpalazı, boğmaca, kara çiçek, sıtma, yürek enfarktı, kanser filan… Yitirilen Milyonlarca Çocuk Yine 2013 yılında 1,5 milyon çocuk; DSÖ tarafından önerilen aşılarla korunulabilen hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Beş yaşından küçük çocuk ölümlerinin % 29’u aşıyla korunulabilen hastalıklar nedeniyledir. Yani her üç çocuk ölümünden bir önlenebilirdi… 2015 yılının bilimsel gelişmeleri göz önünde bulundurulduğunda bu verileri kabullenmek olanaksız. Peki bu çocuk ölümlerinin perde arkasında neler var? Aşı ve Piyasa Dinamikleri Önceleri aşı kamu kurumlarında üretilirdi. Bu üretim gereksinim temelli olurdu. Doksanlı yıllarda sağlık hizmetlerinin piyasalaşmasından aşı üretimi, aşı önceliklerine karar verilmesi ve aşıya erişim de payını aldı. Dünyadaki tüm nüfusu potansiyel müşteri olarak gören bir yaklaşım için aşılar trilyon dolarlık bir pazar oluşturmaktadır. Çok az sayıdaki ilaç şirketlerinin aşı üretimindeki tekel konumları aşıya erişimi etkilemektedir. Şirketler karlı olmayan geleneksel aşıların üretimi konusunda istekli değildir. Etkili ve ucuz olmasına karşın üretim eksikliği nedeniyle geleneksel aşılara erişemeyen azgelişmiş ülkeler, yeni ve pahalı aşıları satın almaya zorlanmaktadır. Patent koruması altında olmayan geleneksel aşıların üretimi terk edilirken, yeni ve pahalı aşıların üretimine ağırlık verilmiştir. Bu nedenle DSÖ’nün Genel Bağışıklama Programında bulunan aşılar yoksul ve zengin ülkelerde farklılaşmaya başlamıştır. Bu farklılaşma; zengin ülkelerde hem daha fazla hastalığa karşı aşılanma olanağını, hem de aynı hastalığa karşı olsa bile daha gelişkin, modern ve patent koruması kapsamındaki aşılarla aşılanmayı kapsamaktadır (tam hücre yerine asellüler boğmaca aşısı, oral polio aşısı yerine enjektabl polio aşısının kullanılması örnek verilebilir). Aşının kapitalist tüketim mekanizmalarına terk edilmesi özellikle bizim gibi ülkelerde parası olanın çocuğunu daha fazla aşıyla korumaya çalışmasına yol açmaktadır. Genel Bağışıklama Programının kapsamına alınmayan her aşı piyasa dinamiklerine terk edilmiş demektir. Bu yaklaşım aşılanamayan çocuklar için özellikle bir tehlike ve tehdit oluşturmaktadır. Bunu anlayabilmek için “toplum bağışıklığı” kavramını açıklamak gerekir. Toplum Bağışıklığı Aşılama çalışmalarının en temel kavramı olan toplum bağışıklığı bir bulaşıcı hastalığa karşı toplumun kritik bir oranının aşılanması durumunda salgın çıkması olasılığı azaldığı için, toplumun aşılanmayan üyelerinin de korunmasıdır. Toplum bağışıklığı kavramı epidemiyolojik ve teknik boyutunun ötesinde bir toplumsal dayanışmadır. Toplum bağışıklığı oluşturacak kritik oranlara ulaşılamayan aşı uygulamaları ise toplumun daha kırılgan kesimleri için tehlike oluşturmaktadır. Paradoksal bir biçimde ölümlülüğün düşük olduğu ülkelerde yeni aşıların programa eklenmesi hızlı olurken, hastalık yükünün en yüksek olduğu ülkelerde bu süre 15-20 yılı bulmaktadır. Var olan aşıların kapsayıcılığının genişletilmesi, epidemiyolojik gereksinimlere karşılık gelen etkin yeni aşıların yaygın biçimde uygulamaya sokulması, Sıtma, AIDS gibi yaygın hastalıklara karşı aşı geliştirilmesi gereklidir. Peki DSÖ neler öneriyor? Bağışıklamada Uçurumun Kapanması sloganıyla sunulan Küresel Aşı Eylem Planının 2015 yılında altı hedefi var: 1. Difteri Tetanoz Boğmaca aşısının 3 doz kapsayıcılığını % 90’a çıkartmak; 64 ülke bu hedeften uzakta! 2. Kızamıkçık hastalığının eliminasyonu; her iki çocuktan biri kızamıkçık aşısı olamıyor! 3. 2014 sonrasında hiç yeni Çocuk felci olgusu saptanmaması; halen 3 ülkede Çocuk Felci endemik durumda! 4. Kızamık hastalığının eliminasyonu; dünyadaki çocukların % 16’sı kızamık aşısı olamıyor! 5. Tetanoza bağlı anne ve yeni doğan ölümlerinin ortadan kaldırılması; 24 ülkede gebelerin tetanoz aşılanması sorunlu! 6. 90 Az gelişmiş ülkenin yeni aşıları aşı şemasına eklemesi. Bu hedeflere ulaşmak için üç adım tanımlıyorlar: bağışıklama hizmetlerinin diğer hizmetlere entegrasyonu, kriz dönemlerinde aşılama hizmetlerinin yürütülebilmesi için sağlık sistemlerinin güçlendirilmesi ve aşıların herkes için erişilebilir ve karşılanabilir olması. DSÖ’nün söylemediğini biz söyleyelim. Biliyoruz ki beslenme, barınma gibi temel gereksinimlerin karşılanması, yaşam koşullarının iyileştirilmesi, sanitasyon sağlanması bulaşıcı hastalıklarla mücadelede önemlerini günümüzde de korumaktadır. Yoksulluk, açlık, işsizlik gibi sorunların ve sınıfsal eşitsizliklerin ortadan kaldırılması ve insanlara insanca yaşam koşullarının sağlanması hastalıklarla mücadelede en az aşılar kadar değerlidir. Biliyoruz ki, aşı kapitalizmin acımasızlığına bırakılamayacak kadar önemli ve yaşamsal bir üründür. Aşı üretiminin önceliklerini Pazar dinamikleri belirledikçe bu uçurum kapanmaz. Patent koruması bebeklerin ölümlerinin temel nedenidir, faili de Dünya Ticaret Örgütü’dür. Erişilebilirlik, karşılanabilirlik ancak kamusal güvenceyle sağlanabilir. Sağlık sisteminin güçlenmesi piyasanın kıskacından çıkartılırsa mümkün olur. Biliyoruz ki insanı temele alan başka türlü bir sağlık sistemi mümkündür. Feride Aksu Tanık Prof. Dr. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Kaynaklar Feride AKSU TANIK, Şafak TANER, Aşıda Paradigma Değişimi, Toplum ve Hekim, Ocak – Şubat 2012 Cilt 27, Sayı 2, sayfa 4-13 http://www.who.int/immunization/monitoring_surveillance/global_immunization_data .pdf?ua=1 http://www.who.int/campaigns/immunization-week/2015/poster-hi-res.pdf?ua=1
Benzer belgeler
Aşılama: aşılarınız tam mı?
Verem aşısı, doğum anından itibaren ve yüksek
tüberküloz riski taşıyan bazı çocuklarda 15 yaşına
kadar önerilir.
Bölüm 3.2, Aşılamalar, aşıların nasıl bulunduğunu - e-Bug
1. Her öğrenciye bir kopya SW 1 verin.
2. Edward Jenner (SH 1) hikayesini sınıfa okuyun. Ya hikayeyi beyaz board da sınıfa gösterin veya her
öğrenciye bir kopya SH 1 verin ve sonra sınıfa hikayeyi ...