MOBİLYA SANAYİİ 10. TÜRKİYE AB`NİN GENEL - AİA
Transkript
MOBİLYA SANAYİİ 10. TÜRKİYE AB`NİN GENEL - AİA
MOBİLYA SANAYİİ 10. TÜRKİYE AB’NİN GENEL ÜRÜN GÜVENLİĞİ MEVZUATINA UYUMLU MU? Türkiye’de 2002 yılında yürürlüğe giren Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair Yönetmelik ile, genel ürün güvenliği konusunda (92/59/EEC sayılı) eski AB direktifine kısmen uyum sağlanmış bulunuyor. Söz konusu yönetmelik, ürünlerin piyasaya sürülmesine ilişkin teknik düzenlemeler ile ilgili esasların yanı sıra, başta güvenli ürünlerin piyasaya sürülmesi şartı olmak üzere, genel ürün güvenliğine ilişkin bazı hükümler içeriyor. Ancak, 2001/95/EC sayılı Genel Ürün Güvenliği Direktifi’nin diğer bazı hükümlerinin iç hukuka aktarılabilmesi için, 2001 tarihli 4703 sayılı Teknik Düzenlemelerin Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair (Çerçeve) Kanun’un güncellenerek Ürün Güvenliği Kanunu’nun çıkarılması gerekiyor. Ürün Güvenliği Kanunu halen taslak aşamasında. Öte yandan, tam uyum amacıyla, Çerçeve Kanun’un uygulama yönetmeliklerinden biri olan Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair Yönetmelik’te de değişiklik yapılması gerekiyor. Bunun yanı sıra, CEN’in Genel Ürün Güvenliği Direktifi kapsamındaki uyumlaştırılmış standartlar dahil, mobilyalara ilişkin standartlarının büyük bir bölümü halihazırda Türkiye’de de uygulanıyor. Avrupa Komisyonu’nun 2011 yılı Türkiye İlerleme Raporu’na göre, TSE, bugüne kadar CEN ve CENELEC’in toplamda 16.500’ün üzerinde standardını kabul etmiş bulunuyor. Buna, mobilya sektörüne ilişkin standartlar da dahil. 33.TÜRKİYE ENTEGRE KİRLİLİĞİN ÖNLENMESİ VE KONTROLÜNE İLİŞKİN DÜZENLEMEYE NE KADAR UYUMLU? Türkiye EKÖK Direktifi’ne henüz uyum sağlamış değil. Ancak, uyum çalışmalarında belli bir aşama kaydedilmiş durumda. 96/61/EC sayılı eski EKÖK Direktifi’ne uyum çalışmaları çerçevesinde, 2003-2004 döneminde Hollanda hükümeti desteği ile yürütülen “Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Direktifi’nin İç Mevzuata Kazandırılmasında İnsan Kaynakları Açısından Kapasite Artırımı” Projesi kapsamında, Türkiye’de EKÖK uygulamaları ve çevresel izinler için gerekli yasal ve kurumsal çerçevenin belirlenmesine yönelik bir çalışma yapıldı ve EKÖK Stratejisi’nin oluşturulması için start verildi. 96/61/EC sayılı Direktifi iptal ederek 2008 yılında yürürlüğe giren yeni EKÖK Direktifi’ne uygun bir yapının oluşturulması için, yürütülen uyum çalışmaları gözden geçirilerek, “Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Direktifi’nin Uygulanmasının Desteklenmesi Projesi” hazırlandı. Yine Hollanda Hükümeti finansmanı ile yürütülen proje, halen devam ediyor. Proje kapsamında, Türkiye EKÖK Uygulama Stratejisi ve taslak Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol (Entegre Çevre İzni) Yönetmeliği’nin hazırlanması öngörülüyor. 2008 yılında yayınlanan AB Müktesebatının Üstlenilmesine ilişkin Ulusal Program’da, Yönetmelik’in uyum ve uygulama takvimlerinin, proje sonuçları çerçevesinde belirlenmesi öngörülüyor. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2009 yılında Avrupa Komisyonu’na sunduğu “Çevre Müktesebatı Uygulanmasında Gerekli İdari Kapasite Ve Mali Kaynakların Oluşturulması Konusunda Kapsamlı Strateji Belgesi”nde, direktifin 2018 yılı itibariyle tam olarak uygulanmasının hedeflendiği belirtiyor.1 1 Veysel Aslan, Entegre Kirlilik Önlenme ve Kontrol Direktifi ve Türkiye Uygulamaları başlıklı sunum, Haziran 2011 1 35.TÜRKİYE ORGANİK ÇÖZÜCÜ EMİSYONLARINA İLİŞKİN DÜZENLEMEYE UYUMLU MU? 2009 tarihli Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği, organik çözücü kullanan tesislere kapasitelerine göre emisyon izni alma yükümlülüğü getiriyor. Endüstriyel tesislerden kaynaklanan emisyonlar için limitler belirleyen ve hava kalitesi sınır değerleri getiren yönetmelik, bununla birlikte, AB mevzuatına uygun şekilde, uçucu organik bileşen emisyonları için limit değerler ve emisyon azaltma planı şartları içermiyor. Düzenlemeye uyum kapsamında hazırlanacak Uçucu Organik Bileşiklerden Kaynaklanan Kirliliğin Kontrolü Yönetmeliği’nin 2013 yılında çıkarılması ve 2015 yılında uygulamaya koyulması hedefleniyor. Bu tarihler, Ağustos 2011’de başlatılan “Endüstriyel Uçucu Organik Bileşik Emisyonlarının Kontrolü” adlı proje sonucunda sektörler ile birlikte kesinleştirilecek. Temmuz 2013’te tamamlanması öngörülen proje ile, uçucu organik bileşik emisyonlarına neden olan tesislerin AB çevre mevzuatına uyum konusunda kapasite artırmaları ve yol haritası hazırlamaları hedefleniyor. Öte yandan, Yönetmelik’te VOC emisyon limit değerleri için kademeli geçiş süreleri belirlenmesi öngörülüyor. 36.ENDÜSTRİYEL EMİSYONLARA İLİŞKİN YENİ AB DÜZENLEMESİ NE GETİRİYOR? Ocak 2011’de yürürlüğe giren endüstriyel emisyonlara ilişkin yeni AB direktifi, aralarında mobilya sanayiini de ilgilendiren Entegre Kirliliğin Önlenmesi ve Kontrolü ve VOC Çözücü Emisyonları direktiflerinin de bulunduğu, bu alandaki mevcut yedi AB direktifini tek bir yasal düzenlemede topluyor. Söz konusu düzenleme, endüstriyel hava kirliliğinin önlenmesinde uygulama bütünlüğünü sağlamayı, izin sistemini basitleştirmeyi ve işletmelerin raporlama yükümlülüklerini hafifletmeyi hedefliyor. Ayrıca, düzenlemenin uygulamayı basitleştirmesi sayesinde, idari maliyetlerde yılda 105 ila 255 milyon Euro arasında bir düşüş yaşanması bekleniyor. Direktif, özellikle EKÖK Direktifi kapsamındaki mevcut en iyi tekniklerin geliştirilmesini ve daha iyi uygulanmasını sağlayarak, endüstriyel emisyonların çevre ve insan sağlığı üzerindeki zararlı etkilerini büyük ölçüde azaltmayı öngörüyor. İşletmelerin çevresel denetimleri, izin alma koşulları, düzenlemeye uyumun raporlanması gibi konularda daha sıkı kurallar getiren düzenleme, mevcut direktiflerde yer almayan aşağıdaki faaliyetleri de EKÖK kapsamına alıyor: • • Mavi kereste lekesine karşı yapılan işlemler dışında, ahşap ve ahşap ürünlerin kimyasallar ile korunması işleminin yapıldığı, üretim kapasitesi günde 75 m3’ü aşan tesisler, Ahşap levha (yönlendirilmiş lif levha, yonga levha, lif levha) üreten ve üretim kapasitesi günde 600 m3’ü aşan tesisler. Yeni düzenleme ayrıca, üye devletlere mevcut en iyi teknikleri temel alarak bağlayıcı genel kurallar oluşturma yükümlülüğü getiriyor. Endüstriyel Emisyonlar Direktifi, Ocak 2013’e kadar üye devletler tarafından iç hukuka aktarılacak. Ancak, düzenleme mevcut direktifleri Ocak 2014’ten itibaren yürürlükten kaldırarak yerini alacak. 2010/75/EU sayılı, Endüstriyel emisyonlara (entegre kirliliğin önlenmesi ve kontrolü) ilişkin Direktif 2 37.İŞLETMELER ENDÜSTRİYEL KAZALARIN ÖNLENMESİNDE HANGİ YÜKÜMLÜLÜKLERİ ÜSTLENİYOR? Endüstriyel faaliyetlerde tehlikeli maddeleri içeren büyük kazaların önlenmesini ve bu kazaların çevre ve insan sağlığı açısından olumsuz sonuçlarının sınırlandırılması için yüksek seviyede koruma oluşturulmasını hedefleyen Seveso II Direktifi, 50 farklı tehlikeli maddenin ve/veya tehlikeli madde grubunun, belirlenen limitlerden fazla miktarda mevcut bulunduğu ya da kaza sonucunda bu maddelerin açığa çıkabileceği tüm işletmeleri kapsıyor. Söz konusu maddeleri (örneğin formaldehit) üretimde girdi olarak kullanan mobilya üreticileri de düzenlemeden etkileniyor. Direktif kapsamında işletmeler, büyük kazaların meydana gelmesini engelleyici ve bunların yaratacağı sonuçları sınırlayıcı önlemleri almak ve bu önlemleri aldıklarını yetkili otoritelere kanıtlamakla yükümlü. Yetkili otoriteleri bilgilendirmeksizin büyük miktarlarda tehlikeli madde bulundurmaması gereken işletmelerin, tehlikeli maddeleri veya tehlikeli maddenin kategorisini tanımlayan yeterli bilgi; maddelerin miktarı ve fiziksel hali; işletmenin kayıtlı adresi; faaliyetleri ve işletmenin yakın çevresine ait özellikler gibi bilgileri, faaliyetin başlatılmasından makul bir süre önce yetkili otoritelere iletmeleri gerekiyor. Tehlikeli maddenin yapısında ya da miktarında önemli bir değişiklik gerçekleşmesi, işletmede büyük kazalara neden olabilecek bir değişiklik yapılması ya da tesisin kapatılması durumlarında da, işletmenin yetkili otoriteyi söz konusu değişiklikten hemen haberdar etmesi gerekiyor. Düzenleme kapsamında, büyük kazaların önlenmesine ilişkin bir politika geliştirmek ve uygulamakla yükümlü tutulan işletmeler, bu politikaya uygun araçlar, yapılar ve yönetim sistemlerini kullanarak çevreyi koruma teminatı veriyor. Bunun yanı sıra, işletmeler: • • • • • Büyük ölçekli kazaları önlemeye ve bunların meydana gelmesi halinde sonuçlarını azaltmaya yönelik politikaların ve güvenlik yönetim sisteminin uygulamaya koyulduğunu kanıtlamak, Büyük ölçekli kaza tehlikelerinin tanımlandığını ve bu tip kazaların önlenmesi, insan ve çevre üzerindeki etkilerinin en aza indirilmesi için gerekli önlemlerin alındığını göstermek, Kazanın, kuruluşun içinde yaratabileceği riskleri göz önünde bulundurarak, işyerinin tasarımının, inşasının, operasyonun, tesisat bakımının, depolama işlemlerinin, donanım ve altyapının gerekli güvenlik şartlarına uygun olduğunu göstermek, İç acil durum planlarının oluşturulduğunu kanıtlamak, Dış acil durum planının hazırlanmasına yönelik gerekli bilgileri temin etmek amacıyla, güvenlik raporu hazırlamak ve yetkili otoritelere sunmakla yükümlü. Söz konusu raporun, işletmenin çevresi hakkında bilgiyi, tesisin tanıtımını, tesiste bulunan tehlikeli maddelerin güncellenmiş bir envanterini, kaza risk analizleri ve bunlar için alınacak önlem yöntemlerini ve oluşacak bir kazanın sonuçlarının kısıtlanması için uygulanacak koruma ve müdahale tedbirlerini içermesi gerekiyor. Raporu değerlendiren yetkili otorite, güvenlik raporunu yetersiz bulması halinde faaliyeti durdurabiliyor. Kamunun erişimine açılması gereken güvenlik raporları en az beş yılda bir yenileniyor. Bunun yanı sıra, koşulların değişmesi, yetkili otoritenin gerekli görmesi ve tesisin yer değiştirmesi durumlarında rapor gözden geçiriliyor. İşletmelerin güvenlik raporlarının yanı sıra hazırlamaları gereken iç ve dış acil durum planları ise, üç yılı aşmayacak sürede yenileniyor. Büyük bir kazanın meydana gelmesi durumunda, işletmenin yetkili otoriteyi derhal kazanın durumu ve içerdiği tehlikeli maddeler konusunda bilgilendirmesi, alınan ve alınması öngörülen önlemleri bildirmesi ve verilen bilgileri sürekli olarak güncellemesi gerekiyor. 3 Düzenleme, yetkili otoriteleri işletmelerin büyük kazaları önleme ve sonuçlarını sınırlandırma konusunda gerekli önlemleri aldıklarını, güvenlik raporlarının yeterli olduğunu ve bilgileri kamu ile paylaştıklarını denetleyerek temin etmekle yükümlü tutuyor. Öte yandan, üye devletlerin, kazaları önlemeye yönelik tedbirlerin yetersiz görüldüğü durumlarda, tesislerin işletilmesini, depolama ve tesisat faaliyetlerini durdurmaları gerekiyor. Üye devletler ayrıca, işletmenin bildirimde bulunmaması, güvenlik raporunu hazırlamaması, iç ve dış acil durum planlarını geliştirmemesi halinde, faaliyetlerini yasaklama hakkına sahip. 96/82/EC sayılı, Tehlikeli maddeleri içeren büyük kaza risklerinin kontrolüne ilişkin Direktif 43.TÜRKİYE ATIK KONUSUNDAKİ AB DÜZENLEMELERİ İLE NE KADAR UYUMLU? Türkiye, AB’nin Atık Çerçeve Direktifi’ne tam uyum sağlamamakla birlikte, 2008 yılında yayınlanan Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik ile, bu alanda uyumda önemli ölçüde ilerleme kaydetmiş durumda. Türkiye’nin Katılım Süreci için AB Stratejisi Eylem Planı’nda, 2010-2011 döneminde, AB mevzuatına uygun olarak tehlikeli atıkların yönetiminde yeni Direktif’te belirtilen atık listesinin uygulanmasının sağlanması ve genel esaslara uyumun temin edilmesi amacıyla, Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik ve Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği’nde değişiklik yapılması öngörülüyor. Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ise AB mevzuatına uygun olarak değiştirilmiş bulunuyor. Öte yandan, AB mevzuatındaki “Atık Yönetim Planı Hazırlanması-Metodolojik Kılavuzu” çerçevesinde, Ulusal Atık Yönetimi Planı da (2009-2013) kabul edilmiş durumda. Söz konusu plan sayesinde, Türkiye’nin daha organize, entegre ve kurumsal yapısı oturmuş bir atık yönetim sistemine sahip olması hedefleniyor. Ulusal planın yanı sıra, bölgesel/yerel atık yönetim planlarının da hazırlanması öngörülüyor. Düzenli Depolama Direktifi’ne uyum ise, Mart 2010’da yürürlüğe giren Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik ile sağlanmış bulunuyor. Ayrıca, Direktif’e tam uyum amacıyla, Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ve Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’nde gerekli değişiklikler yapılmış bulunuyor. AB düzenlemesine uyum, atık depolama tesislerinin insan sağlığı ve çevreye verdikleri zararın önüne geçilmesini temin ediyor. Ambalaj atıklarının yönetimini düzenleyen AB mevzuatına uyum amacıyla, 2007 yılında yürürlüğe giren Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, Ağustos 2011’de çıkarılan aynı adlı yeni yönetmelik ile değiştirilmiş bulunuyor. 2011 yılı İlerleme Raporu’nda, başta ambalaj ürünlerinin piyasaya sürülebilmesi için yerine getirilmesi gereken temel şartlar, ağır metal konsantrasyonları için belirlenen azami sınır, ambalajların üretim aşamasında işaretlenmesi ve ambalaj atıklarının yönetimine ilişkin genel ilkeler olmak üzere, birçok açıdan AB kuralları ile uyumlu olan yönetmeliğin, AB’nin atık mevzuatı ile uyum düzeyinin artırılmasına katkıda bulunduğu ifade ediliyor. Atık yakan tesislere ilişkin AB düzenlemesine ise, Ekim 2010’da yürürlüğe giren Atıkların Yakılmasına İlişkin Yönetmelik ile büyük ölçüde uyum sağlanmış bulunuyor. Bu sayede, Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği uyarınca çeşitli tesislerde uygulanan eski sistem, artık daha detaylı bir izin, denetim ve izleme mekanizmasına sahip. Yönetmelik, uygulamada etkinliğin temin edilmesi 4 açısından da önem taşıyor. Öte yandan, ilgili Direktif’e tam uyum sağlanması için, Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği ve Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’nde gerekli değişiklikler yapılmış bulunuyor. 44.REACH TÜZÜĞÜ SEKTÖRÜ NASIL ETKİLİYOR? Kimyasalların kayıt altına alınması, değerlendirilmesi, izne tâbi tutulması ve sınırlandırılmasını kapsayan REACH Tüzüğü, kimyasal maddelerden kaynaklanan riskleri kontrol altına alarak, çevre ve insan sağlığının üst düzeyde korunmasını hedefliyor. Bu çerçevede sanayiye, kimyasalların güvenli kullanımını temin edecek verilerin toplanması ve üretilmesi yükümlülüğü getiriliyor. Kimyasal maddeler ve müstahzarlara yönelik hükümler içeren Tüzük, söz konusu maddelerin üretilmeleri, piyasaya sürülmeleri, kendi başlarına, müstahzarların ya da eşyaların içerisinde kullanılmaları ile piyasaya sürülmelerine ilişkin hükümleri düzenliyor. Düzenleme, yüksek risk unsuru taşıyan kimyasallar için de özel düzenlemeler getiriyor. Mobilya, REACH çerçevesinde “eşya”2 olarak değerlendiriliyor. Eşya üreticisi ve ithalatçılarının iki koşulun yerine gelmesi halinde Avrupa Kimyasallar Ajansı’na (ECHA) kayıt yaptırmaları gerekiyor: • • Ürünlerin içinde bulunan kimyasal maddenin miktarının üretici veya ithalatçı başına yılda 1 tondan fazla olması, Eşyada bulunan maddenin öngörülen normal kullanma koşulları altında salınımının tasarlanmış olması. Salınımın tasarlanmış olması, ürünün normal kullanımı sırasında işlevini yerine getirebilmek için madde/müstahzar salınımının planlanmış ve ürünün ana işlevi dışında özel bir işlevini yerine getiriyor olması anlamına geliyor. Dolayısıyla, mobilya üreticilerinin bu maddeleri, kaydettirmeleri ya da söz konusu kimyasalları ECHA’ya kaydettirmiş bir tedarikçiden satın almaları gerekiyor. Buna karşılık, üretimde kullanılan kimyasal maddelerin salınımı tasarlanmamışsa, yani bitmiş ürünün işlevinde ek bir katma değer yaratmak amacıyla salınmıyorlarsa, kayıt yükümlülükleri bulunmuyor. Bir başka ifadeyle, ürünün kullanımı veya bakımı sırasında, ürünün kalitesini büyük ölçüde geliştiren ancak ürünün işlevine özel bir değer katarak katkıda bulunmayan kimyasalların salınımı bu kapsama giriyor. Bunun yanı sıra, eşya içinde bulunan ve yüksek önem arz eden kimyasal maddelerin (SVHC) (kanserojen, mutajen, toksik vb.) miktarı, üretici veya ithalatçı başına yılda 1 tondan fazla ise ve eşyadaki maddenin konsantrasyonu, ağırlık olarak %0,1’den yüksek ise, ECHA’ya bildirim yükümlülüğü bulunuyor. 1907/2006/EC sayılı, Kimyasalların kayıt altına alınması, değerlendirilmesi, izne tabi tutulması ve sınırlandırılmasına ilişkin Tüzük 45.TÜRKİYE REACH TÜZÜĞÜNE UYUMLU MU? Türkiye, henüz REACH Tüzüğü’ne uyum sağlamış değil. Türkiye'nin AB Müktesebatının Üstlenilmesine ilişkin 2008 yılı Ulusal Programı’nda, Tüzüğün ulusal mevzuata aktarımını sağlayacak düzenlemelerin uyum ve uygulama takviminin ve gerekli kurumsal REACH Tüzüğü’nde “eşya”, üretim sırasında kimyasal yapısına oranla daha geniş anlamda işlevini belirlemek üzere özel bir şekil, yüzey ve tasarım verilen bir nesne olarak tanımlanıyor. 2 5 yapılanmanın, uyum çalışmaları kapsamında yürütülen REACH projesinin sonuçlarına göre belirlenmesi öngörülüyor. Türkiye henüz AB üyesi olmadığından REACH sistemi, ülke içi üretimde ve AB dışı ülkelere ihracatta kısa vadede doğrudan bir etki yaratmıyor. Bir başka ifadeyle, iç piyasaya ve üçüncü ülkelere yönelik üretim yapan işletmelerin Tüzüğün getirdiği koşullara uyum sağlaması gerekmiyor. Ancak, AB ülkelerine ihracat yapan üreticilerin ve ürünleri Tüzük kapsamında yer alan yüksek riskli maddeler barındıran işletmelerin, kayıt ve/veya bildirimde bulunmaları gerekiyor. 3 Türkiye’de piyasaya arz edilen tehlikeli maddelerin ve müstahzarların insan sağlığı ve çevre üzerinde yaratabilecekleri olumsuz etkilerin kontrolü ve gözetimi ise, 2008 yılında çıkarılan çeşitli yönetmelikler ile sağlanıyor. Bazı Tehlikeli Maddelerin, Müstahzarların ve Eşyaların Üretimine, Piyasaya Arzına ve Kullanımına İlişkin Kısıtlamalar Hakkında Yönetmelik; Kimyasalların Envanteri ve Kontrolü Hakkında Yönetmelik; Tehlikeli Maddeler ve Müstahzarlara İlişkin Güvenlik Bilgi Formlarının Hazırlanması ve Dağıtılması Hakkında Yönetmelik; Tehlikeli Maddelerin ve Müstahzarların Sınıflandırılması, Ambalajlanması ve Etiketlenmesi Hakkında Yönetmelik bu kapsamda yer alıyor. 46.BİYOSİDAL ÜRÜNLER KULLANAN MOBİLYA ÜRETİCİLERİ HANGİ YÜKÜMLÜLÜKLERE TÂBİ? Biyosidal ürünlerin4, mobilyaların korunması ve dezenfekte edilmesi amacıyla kullanılması nedeniyle sektörü yakından ilgilendiren Biyosidal Ürünler Direktifi, kapsadığı 23 biyosidal ürün grubunda kullanılabilecek aktif maddelere ilişkin bir liste oluşturuyor ve bu ürünlerin piyasaya sürülebilmesi için bir izin sistemi getiriyor. Düzenleme gereği, mobilya üreticilerinin bu ürünlerin kullanımının asgari seviyede tutulması için gerekli tüm önlemleri almaları ve ürünleri, çalışanların sağlık ve güvenliği ile çevrenin korunmasını temin edecek şekilde kullanmaları gerekiyor. Bunun için, biyosidal ürün üreticilerinin hazırladıkları güvenlik bilgi formundan faydalanılıyor. Mobilya üreticilerinin ayrıca, biyosidal ürünleri kullanabilmek için, bu ürünlerin üreticilerini, hangi alanda ve hangi yöntem ile kullanacakları konusunda, biyosidal ürün izin başvurusu yapılmadan önce bilgilendirmeleri gerekiyor. Direktif, üçüncü ülkelerden ithal edilen ve biyosidal ürünler ile işlenmiş mobilyalara uygulanmıyor. Ocak 2013’te yürürlüğe girerek, Biyosidal Ürünler Direktifi’nin yerini alması beklenen taslak Biyosidal Ürünler Tüzüğü, biyosidler ile işlenmiş mobilyalara yeni kurallar getiriyor. Buna göre, mobilyalar yalnızca izin verilen biyosidal ürünler ile işlenebilecek. Bu ürünlerle işlenmiş mobilyaların etiketlerinde bu durum ibraz edilecek ve etiketleme koşulu üçüncü ülkelerden üreticiler için de geçerli olacak. Taslak tüzük ayrıca, biyosidal ürünlerin izin prosedürlerinde değişiklik yapılmasını öngörüyor. Buna göre, mevcut sistemde tüm biyosidal ürünler üye devlet düzeyinde izne tabi tutulurken, taslak düzenleme yeni aktif maddelerden oluşan ve düşük risk teşkil eden biyosidal ürün grupları için AB 3 Tüzüğe uyum konusunda sanayicileri bilgilendirmek amacıyla kurulan “İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri (İMMİB) REACH ve CLP Yardım Masası”nın web sayfası ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ilgili sayfası, ayrıntılı bilgiler yer alıyor. Söz konusu sayfalara: http://www.kimyasallar.cevreorman.gov.tr/docs/sunumlar/TC%20ÇEVRE%20ve%20ORMAN%20BAKANLIĞI. htm ve http://reach.immib.org.tr/web adreslerinden ulaşılabilir. 4 Biyosidal ürün, bir veya birden fazla aktif madde içeren, kimyasal veya biyolojik açıdan herhangi bir zararlı organizma üzerinde kontrol edici etki gösteren veya hareketini kısıtlayan, uzaklaştıran, zararsız kılan, yok eden aktif madde ve müstahzarları ifade ediyor. 6 düzeyinde izin sistemi oluşturulmasını öngörüyor. Diğer tüm ürünlerin ise, ulusal izinlere tabi olmayı sürdürmeleri planlanıyor. 98/8/EC sayılı, Biyosidal ürünlerin piyasaya sürülmesine ilişkin Direktif; COM(2009)267 sayılı, Biyosidal ürünlerin kullanılması ve piyasaya sürülmesine ilişkin Tüzük Teklifi II.4. FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI VE MOBİLYA SEKTÖRÜ 56.AB FİKRİ MÜLKİYET HAKLARINI NASIL KORUYOR? AB’nin fikri mülkiyet hukuku alanındaki düzenlemeleri, ticari marka, endüstriyel tasarım ve belirli buluşların korunmasına ilişkin üye devlet yasalarını AB düzeyinde uyumlaştıran ortak kurallar getiriyor. Bu kurallar daha çok marka, tasarım ya da buluş sahibine tanınması gereken haklar, bu hakların sınırları ve sağlanan yasal korumanın süresi gibi konuları düzenliyor. Ayrıca, fikri mülkiyet haklarının uygulanış yöntemleri de, AB düzeyinde uyumlaştırılmış bulunuyor. Bunun yanı sıra, ticari marka ve tasarımların, tek bir başvuru ile, tüm üye devletlerde, aynı şartlar altında korunmasını sağlayan “Topluluk markası” ve “Topluluk tasarımı” sistemlerini tesis eden yasal düzenlemeler de bulunuyor. Patentler için de benzer bir sistem getirilmesi için 2000 yılında sunulan taslak Tüzük5 ise, henüz kabul edilmiş değil. Bununla birlikte, Avrupa Komisyonu’nun, Aralık 2010’da, 12 üye devletin6 çağrısı üzerine sunduğu konuya ilişkin Karar Teklifi’nin, süreç içinde 13 üye devletin7 daha desteğini alarak, Konsey tarafından Mart 2011’de kabul edilmesi ile birlikte, AB Patent Sistemi’nin, AB Antlaşması ve AB’nin İşleyişine İlişkin Antlaşma’da öngörülen “güçlendirilmiş işbirliği” mekanizması uyarınca, sistemi destekleyen 25 AB ülkesi arasında tesis edilmesinin önü açılmış bulunuyor. Söz konusu Karar’ın hayata geçirilebilmesi için, Avrupa Komisyonu’nun 13 Nisan 2011’de sunduğu iki tüzük teklifinin8 kabul edilmesi gerekiyor. Söz konusu tekliflerden biri, tek patent koruma sisteminin nasıl yaratılacağı, diğeri ise, çeviriler konusunda izlenecek yolu ortaya koyuyor. 207/2009/EC sayılı, Topluluk Markası Tüzüğü; 89/104/EEC sayılı, Ticari Markalar Hakkındaki Üye Devlet Yasalarının Yakınlaştırılmasına İlişkin Direktif; 6/2002/EC sayılı, Topluluk Tasarımları Tüzüğü; 98/71/EC sayılı, Tasarımlara Yönelik Yasal Koruma Direktifi; 2004/48/EC sayılı, Fikri Mülkiyet Haklarının Uygulanmasına İlişkin Direktif; COM(2000)412 sayılı, Topluluk Patenti’ne İlişkin Tüzük Teklifi; 2011/167/EU sayılı, tek bir patent koruma sistemi “güçlendirilmiş işbirliğine” gidilmesine izin veren Karar oluşturulması konusunda 57.MOBİLYA SEKTÖRÜ FİKRİ MÜLKİYET İHLALLERİNDEN NASIL ETKİLENİYOR? Fikri mülkiyet hukukuna ilişkin AB düzenlemeleri, doğrudan mobilya sanayiine yönelik olmamakla birlikte, sektördeki fikri mülkiyet haklarının etkin bir şekilde korunması açısından büyük önem taşıyor. İmalat sektöründe, ürettiği uzun ömürlü ve birim fiyatı yüksek mallarla ön plana çıkan mobilya sanayii, işlevsellik, konfor, estetik, ergonomi ve çevre açısından katma değer yaratma yönünde büyük çaba sarf ediyor. Özellikle, tüketici eğilimlerinin hızla değiştiği ve kişi başına düşen milli gelirin giderek arttığı 5 COM(2000)412 sayılı, Topluluk Patenti’ne İlişkin Tüzük Teklifi Almanya, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İngiltere, İsveç, Litvanya, Lüksemburg, Polonya, Slovenya. 7 Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, İrlanda, Yunanistan, G.Kıbrıs, Letonya, Macaristan, Malta, Avusturya, Portekiz, Romanya, Slovakya 6 8 COM(2011)215 ve COM(2011)216 sayılı; Tek Patent Koruması’nın yaratılması ve ilgili çeviri düzenlemeleri konularında “Güçlendirilmiş İşbirliği” uygulanmasına ilişkin Tüzük teklifleri 7 sanayileşmiş ülkelerde, mobilya piyasaları, ihtiyaçtan ziyade, yenileme amaçlı alımlar doğrultusunda şekilleniyor. Bu bağlamda, yeni eğilimlere hızla yanıt verebilme kapasitesi, yaratıcılık, araştırma, moda, tasarım, kalite ve yeni teknolojilerin kullanımı, sektörün rekabet gücünün en belirleyici unsurları haline geliyor. Sektörde, markalaşma, tasarım ve yenilikçiliğe yatırım yapan işletmeler; marka, model ve buluşlarını tanıtmak amacıyla, detaylı kataloglar hazırlama, medya tanıtım kampanyaları düzenleme, internet ve sosyal medya platformlarından faydalanma ve fuarlara katılım gibi birçok yönteme başvuruyorlar. Ancak, bu tür tanıtım faaliyetleri, taklit ve sahteciliğe maruz kalma riskini de beraberinde getiriyor. Bu nedenle, büyük yatırımlar sonucu elde edilen marka, tasarım, buluş vb. kazanımlara bağlı fikri mülkiyet haklarının etkin bir şekilde korunması, mobilya sektörü açısından büyük önem taşıyor. Fikri mülkiyet hakları arasında, tasarım koruması, mobilya sektörü açısından ayrı bir öneme sahip. AB’nin İç Pazar Uyumlaştırma Ofisi’ne (OHIM), “Topluluk tasarımı” uygulamasının başladığı 2003 yılından 2009’a kadar yapılan tasarım koruma başvurularının sektörel dağılımında, mobilya sanayii, 58.288 dosya ve yaklaşık %13’lük bir payla, ilk sırada yer alıyor. Bunu, %10 ve %7 ile, hazır giyim ve elektronik cihaz sektörleri izliyor.9 OHIM nezdindeki mobilya tasarımı kayıtlarının ülkelere göre dağılımı incelendiğinde ise, başı %30’la İtalyan mobilya firmalarının çektiği ve bunu sırasıyla, yaklaşık %25 ve %10’luk paylarla, Alman ve Hollandalı firmaların izlediği görülüyor.10 58.TÜRKİYE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARININ KORUNMASINDA AB İLE UYUMLU MU? Ticari markaların korunmasını, “Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile düzenleyen Türk mevzuatı, ilgili AB mevzuatı ile büyük ölçüde uyumlu. Ancak, Komisyon’un 2011 yılı Türkiye İlerleme Raporu, 1995’te yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname’nin marka ihlallerine ilişkin cezai hükümlerinin ancak 2009 yılında kabul edilmiş olmasının yasal bir boşluk oluşturduğuna ve fikri mülkiyet haklarının korunmasını önemli ölçüde zayıflattığına dikkat çekiyor. Raporda, Türkiye’nin, el konulan taklit malları, suç konusu teşkil etmedikleri gerekçesiyle, sağlık ve tüketici güvenliğini dikkate almaksızın, davalılara ve çoğu zaman piyasaya iade etme uygulamasına da devam ettiği belirtiliyor. Bunun dışında, AB’nin Topluluk Markası Tüzüğü’nün marka sahiplerine sağladığı koruma, yalnızca üye devletleri kapsamakla birlikte, Türkiye’nin de taraf olduğu Paris Sözleşmesi gereği, Türk vatandaşları da, markalarına tek bir başvuru ile tüm AB ülkelerinde koruma sağlamak için, Topluluk Markası tescil ettirebiliyorlar. Türkiye’de, buluşların korunması, “Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ve ilgili uygulama yönetmeliği ile düzenleniyor. Kararname; patent verilebilecek buluşlarda olması gereken özellikleri, Kasım 2001’den beri Türkiye’nin de dahil olduğu Avrupa Patent Sözleşmesi’ne (EPC) uygun bir şekilde tanımlıyor. “Avrupa Patent Sözleşmesi’nin Türkiye’de Uygulama Şeklini Gösteren Yönetmelik” uyarınca, Türkiye’deki buluş sahipleri de, buluşlarını sözleşmeye taraf olan Avrupa ülkelerinde yasal güvence altına almak amacıyla, doğrudan veya temsilcileri aracılığı ile Avrupa Patent Ofisi’ne (EPO) başvurabiliyor. 9 Thomson Compumark & Thomson Reuters, “Topluluk Markaları Özel Raporu”, Şubat 2010 IPeuropAware Proje Konsorsiyumu, “Fikri Mülkiyet Konusunda KOBİ’lere Yönelik Bir İş Aracı: Mobilya Sektörü Rehberi”, Aralık 2009 10 8 Başvuru dilekçesinde, buluşun ilgili alanda uzman bir kişinin anlayabileceği açıklıkta tarif edilmesi, patent koruması talebinin netleştirilmesi, talebin dayandığı teknik resimlere yer verilmesi ve koruma talep edilen ülke veya ülkelerin belirtilmesi gerekiyor. Halihazırda, başvuru sahibinden, koruma talebinde bulunduğu her devlet için, ayrı bir ücret ödemesi talep ediliyor. AB’nin, marka ve tasarımlarda olduğu gibi, patent konusunda da ortak bir sistem tesis edebilmesi halinde, Türkiye’nin de yeni sistemin avantajlarından nasıl faydalanabileceği netlik kazanacak. Türkiye’de tasarımların korunması ise, “Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” ile düzenleniyor. Kararname, sağlanan korumanın kapsamı, süresi ve tasarım sahibine tanınan haklar gibi temel konularda, ilgili AB düzenlemesi ile uyumlu. Ancak, başta hukuki başvuru yolları ve yaptırımlar olmak üzere, ilgili mevzuatın her anlamda AB ile uyumlaştırılması amacıyla, konunun yeni bir yasa ile düzenlenmesi planlanıyor. Bu amaçla hazırlanan ve Şubat 2009’da TBMM Başkanlığı’na sunulan kanun tasarısının kabul edilmesi halinde, uygulamada karşılaşılan sorunların da giderilmesi bekleniyor. 2010 yılı İlerleme Raporu, bunun için öngörülen sürenin 10 Haziran 2010 tarihinde dolduğuna ve tasarının TBMM tarafından ivedilikle kabul edilmesi gerektiğine dikkat çekerken; 2011 yılı İlerleme Raporu’nda, söz konusu taslağın hâlâ yasal düzenleme sürecinde beklemekte olduğuna vurgu yapılıyor. AB’nin “Topluluk Tasarım Sistemi” ise, Türkiye tarafından da kullanılabiliyor. Sistem sayesinde, üreticiler, tek bir başvuru ile tasarımlarına, AB düzeyinde yasal koruma sağlayabiliyor. 2011 yılı İlerleme Raporu’nda, fikri ve sınai mülkiyet haklarını, caydırıcı cezai yaptırımlar içerecek şekilde düzenleyen mevcut kanun taslaklarının hâlâ kabul edilmediği ve uygulama usulleri konusunda, AB Uygulama Direktifi ile uyumlu bir kanun çıkarılması gerektiği belirtiliyor. Bunun yanı sıra, korsanlık ve sahtecilikle mücadeleye yönelik hukuki, cezai ve idari prosedürlerin güçlendirilmesi gerektiği ve gümrük uygulamalarının bu konuda yetersiz kaldığı vurgulanıyor. Fikri mülkiyet hakları alanında yürütülmesi gereken bilinçlendirme kampanyaları ile ilgili kurumlar arasındaki eşgüdüm ve işbirliğinin önemine dikkat çeken raporda, Fikri Mülkiyet Hakları Çalışma Grubu’nun oluşturulmuş olmasının, bu alandaki uyum sürecine önemli katkı sağlayacağı ifade ediliyor. 9 KAYNAKÇA AB MEVZUATI • 89/391/EEC sayılı, İş yerlerinde, çalışanların sağlık ve güvenlik koşullarının iyileştirilmesine yönelik önlemler alınmasına ilişkin Direktif • 2004/37/EC sayılı, Çalışanların iş sırasında kanserojen ve mutajenlere maruz kalmaya bağlı risklerden korunmasına ilişkin Direktif • 2009/104/EC sayılı, İş ekipmanlarının iş yerlerinde çalışanlar tarafından kullanılmasına ilişkin asgari sağlık ve güvenlik yükümlülüklerini belirleyen Direktif • 89/656/EEC sayılı, Çalışanların iş yerlerinde kişisel korunma ekipmanları kullanmalarına ilişkin asgari sağlık ve güvenlik yükümlülüklerini belirleyen Direktif • 90/269/EEC sayılı, Özellikle bel ve sırt incinme riski arz eden elle taşıma işleri ile ilgili asgari sağlık ve güvenlik yükümlülüklerine ilişkin Direktif • 98/24/EC sayılı, Çalışanların sağlık ve güvenliğinin iş yerlerindeki kimyasal maddelere bağlı risklerden korunmasına ilişkin Direktif • 91/322/EEC, 2000/39/EC ve 2006/15/EC sayılı, Çalışanların kimyasal maddelere maruziyeti konusunda, gösterge niteliğinde sınır değerler belirleyen Direktifler • 2002/44/EC sayılı, Çalışanların, titreşimden kaynaklanan risklere maruziyetine ilişkin asgari sağlık ve güvenlik yükümlülüklerini belirleyen Direktif • 2003/10/EC sayılı, Çalışanların gürültüden kaynaklanan risklere maruziyetine ilişkin asgari sağlık ve güvenlik yükümlülüklerini belirleyen Direktif • 1999/92/EC sayılı, Çalışanların sağlık ve güvenliğinin, patlayıcı ortamlardaki potansiyel risklerden korunmasına ilişkin asgari yükümlülükleri belirleyen Direktif • 94/9/EC sayılı, Potansiyel patlayıcı ortamlarda kullanılan ekipman ve koruma sistemleri ile ilgili üye devlet yasalarının yakınlaştırılmasına ilişkin Direktif • 2003/88/EC sayılı, Çalışma sürelerinin düzenlenmesi ile ilgili bazı hususlara ilişkin Direktif • 2007/2009/EC sayılı, Topluluk Markası Tüzüğü • 89/104/EEC sayılı, Ticari Markalar Hakkındaki Üye Devlet Yasalarının Yakınlaştırılmasına İlişkin Direktif • 6/2002/EC sayılı, Topluluk Tasarımları Tüzüğü • 98/71/EC sayılı, Tasarımlara Yönelik Yasal Koruma Direktifi • 2004/48/EC sayılı, Fikri Mülkiyet Haklarının Uygulanmasına İlişkin Direktif, • 2008/1/EC sayılı, Entegre kirliliğin önlenmesi ve kontrolüne ilişkin Direktif • 166/2006/EC sayılı, Avrupa kirletici salım ve taşınım kayıt sisteminin oluşturulmasına ilişkin Tüzük • 1999/13/EC sayılı, Bazı faaliyetlerde ve tesislerde organik çözücü kullanılması sonucu oluşan uçucu organik bileşen emisyonlarının sınırlandırılmasına ilişkin Direktif • 96/82/EC sayılı, Tehlikeli maddeleri içeren büyük kaza risklerinin kontrolüne ilişkin Direktif • 2010/75/EU sayılı, Endüstriyel emisyonlara (entegre kirliliğin önlenmesi ve kontrolü) ilişkin Direktif • 2008/98/EC sayılı, Atıklara ilişkin Direktif • 1999/31/EC sayılı, Atıkların düzenli depolanmasına ilişkin Direktif • 94/62/EC sayılı, Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Direktifi • 2000/76/EC sayılı, Atıkların yakılmasına ilişkin Direktif • 1907/2006/EC sayılı, Kimyasalların kayıt altına alınması, değerlendirilmesi, izne tabi tutulması ve sınırlandırılmasına ilişkin Tüzük • 98/8/EC sayılı, Biyosidal ürünlerin piyasaya sürülmesine ilişkin Direktif 10 • 2009/251/EC sayılı, Dimetilfumarat adlı biyosidi içeren ürünlerin piyasaya sürülmesinin yasaklanmasına ilişkin Karar • 1221/2009/EC sayılı, Gönüllü Eko-yönetim ve Denetim Planı’na İlişkin Tüzük • 66/2010/EC sayılı, Avrupa Eko-etiket sistemine ilişkin Tüzük • 2009/894/EC sayılı, Ahşap mobilyaların eko-etiket alabilmeleri için belirlenen ekolojik kriterlere ilişkin Karar • 2009/598/EC sayılı, Yatakların eko-etiket alabilmeleri için belirlenen ekolojik kriterlere ilişkin Karar • COM(2008) 400 sayılı, “Daha İyi Bir Çevre için Kamu Alımları” başlıklı Tebliğ • 2004/18/EC sayılı, Kamu işleri sözleşmeleri, kamu tedarik sözleşmeleri ve kamu hizmeti sözleşmelerinde ihale usullerinin koordinasyonuna ilişkin Direktif • 2001/95/EC sayılı, Genel ürün güvenliğine ilişkin Direktif • 2006/C171/04 sayılı, Genel Ürün Güvenliği Direktifi’nin uygulanışı çerçevesinde hazırlanan Tebliğ (AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanan standart isim ve referansları) • Bulgaristan ve Romanya’nın AB’ye Kabulü ile ilgili Koşul ve Düzenlemelere İlişkin Protokol, 21 Haziran 2005 • Çek Cumhuriyeti, Estonya, Kıbrıs, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovenya ve • COM(2000)412 sayılı, Topluluk Patenti’ne İlişkin Tüzük Teklifi • 2011/167/EU sayılı, tek bir patent koruma sistemi oluşturulması konusunda “güçlendirilmiş işbirliğine” gidilmesine izin veren Karar • COM(2009)267 sayılı, Biyosidal ürünlerin kullanılması ve piyasaya sürülmesine ilişkin Tüzük Teklifi • Slovakya’nın AB’ye Katılım Koşullarına ilişkin Belge (Act), 23 Eylül 2003 TÜRK MEVZUATI • • • • • • • • • • • • • 4703 sayılı Teknik Düzenlemelerin Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun, 11 Temmuz 2001 tarih ve 24459 sayılı Resmi Gazete Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair Yönetmelik, 17 Ocak 2002 tarih ve 24643 sayılı Resmi Gazete Kanserojen ve Mutajen Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik, 26 Aralık 2003 tarih ve 25328 sayılı Resmî Gazete İş Ekipmanlarının Kullanımında Sağlık ve Güvenlik Şartları Yönetmeliği, 11 Şubat 2004 tarih ve 25370 sayılı Resmî Gazete Kişisel Koruyucu Donanımların İşyerlerinde Kullanılması Hakkında Yönetmelik, 11 Şubat 2004 tarih ve 25370 sayılı Resmî Gazete Elle Taşıma İşleri Yönetmeliği, 11 Şubat 2004 tarih ve 25370 sayılı Resmî Gazete Kimyasal Maddelerle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik, 26 Aralık 2003 tarih ve 25328 sayılı Resmî Gazete Titreşim Yönetmeliği, 23 Aralık 2003 tarih ve 25325 sayılı Resmî Gazete Gürültü Yönetmeliği, 23 Aralık 2003 tarih ve 25325 sayılı Resmî Gazete Patlayıcı Ortamların Tehlikelerinden Çalışanların Korunması Hakkında Yönetmelik, 26 Aralık 2003 tarih ve 25328 sayılı Resmî Gazete Muhtemel Patlayıcı Ortamda Kullanılan Teçhizat ve Koruyucu Sistemler ile ilgili Yönetmelik (94/9/AT), 27 Ekim 2002 tarih ve 24919 sayılı Resmî Gazete Sanayi Kaynaklı Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği, 3 Temmuz 2009 tarih ve 27277 sayılı Resmi Gazete Atık Yönetimi Genel Esaslarına İlişkin Yönetmelik, 5 Temmuz 2008 tarih ve 26927 sayılı Resmi Gazete 11 • • • • • • • • • Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği, 30 Temmuz 2008 tarih ve 26952 sayılı Resmi Gazete Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, 14 Mart 2005 tarih ve 25755 sayılı Resmi Gazete Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik, 26 Mart 2010 tarih ve 27533 sayılı Resmi Gazete Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, 14 Mart 1991 tarih ve 20814 sayılı Resmi Gazete Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, 22 Temmuz 2005 tarihli ve 25883 sayılı Resmi Gazete Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği, 24 Ağustos 2011 tarih ve 28035 sayılı Resmi Gazete Büyük Endüstriyel Kazaların Kontrolü Hakkında Yönetmelik, 18 Ağustos 2010 tarih ve 27676 sayılı Resmi Gazete Atıkların Yakılmasına İlişkin Yönetmelik, 6 Ekim 2010 tarih ve 27721 sayılı Resmi Gazete Bazı Tehlikeli Maddelerin, Müstahzarların ve Eşyaların Üretimine, Piyasaya Arzına ve Kullanımına İlişkin Kısıtlamalar Hakkında Yönetmelik, 26 Aralık 2008 tarih ve 27092 sayılı Resmi Gazete • Kimyasalların Envanteri ve Kontrolü Hakkında Yönetmelik, 26 Aralık 2008 tarih ve 27092 sayılı (Mükerrer) Resmî Gazete • Tehlikeli Maddeler ve Müstahzarlara İlişkin Güvenlik Bilgi Formlarının Hazırlanması ve Dağıtılması Hakkında Yönetmelik, 26 Aralık 2008 tarih ve 27092 sayılı (Mükerrer) Resmî Gazete • Tehlikeli Maddelerin ve Müstahzarların Sınıflandırılması, Ambalajlanması ve Etiketlenmesi Hakkında Yönetmelik, 26 Aralık 2008 tarih ve 27092 sayılı Resmî Gazete • • • • • Biyosidal Ürünler Yönetmeliği, 31 Aralık 2009 tarih ve 27449 sayılı Resmi Gazete 556 sayılı, Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 27 Haziran 1995 tarih ve 22326 sayılı Resmi Gazete 5833 sayılı, Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 28 Ocak 2009 tarih ve 27124 sayılı Resmi Gazete 551 sayılı, Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 27 Haziran 1995 tarih ve 22326 sayılı Resmi Gazete 554 sayılı, Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 27 Haziran 1995 tarih ve 22326 sayılı Resmi Gazete DİĞER BELGELER • • • • • • • • Ahmet Küçükaslan, Mobilya Sektör Raporu, İhracatı Geliştirme Merkezi, 2010 Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Türkiye’nin Katılım Süreci İçin AB Stratejisi, 2010-2011 Eylem Planı, Mart 2010 Avrupa İş Yerlerinde Güvenlik ve Sağlık Ajansı, “İş Yerlerinde Yüklerin Elle Taşınmasına Bağlı Tehlike ve Riskler – 73 Sayılı Bilgi Notu”, 2007 Avrupa Komisyonu, Endüstriyel Emisyonlara ilişkin taslak AB Direktifi hakkında Soru-Cevap Dokümanı, Aralık 2007 Avrupa Komisyonu, Avrupa Kirletici Salım ve Taşınım Kayıt Sistemi’nin Uygulanışına ilişkin Rehber, Mayıs 2006 Avrupa Komisyonu, Yeni Biyosidal Ürünler Tüzüğü’ne ilişkin soru-cevap, Haziran 2009 Avrupa Komisyonu Ortak Araştırma Merkezi, Avrupa EKÖK Bürosu, “Referans Belgeler”, 20062010 Avrupa Mobilya İmalatçıları Federasyonu (UEA), “Mobilya Sektöründe Kaza Sayısını Azaltmaya Yönelik İyi Uygulamalar” adlı broşür Avrupa Komisyonu, Ahşap Mobilyalar için Eko-etiket başlıklı üreticilere yönelik broşür 12 • • • • • Avrupa Avrupa Avrupa Avrupa Avrupa 2008 • • • • • Avrupa Komisyonu, Türkiye 2011 yılı İlerleme Raporu, 12 Ekim 2011 Avrupa Komisyonu, Türkiye 2010 yılı İlerleme Raporu, Kasım 2010 Avrupa Komisyonu, Türkiye 2009 yılı İlerleme Raporu, Kasım 2009 • • • • • • • • • • • • • • • • • • Komisyonu, Yataklar için Eko-etiket başlıklı üreticilere yönelik broşür Komisyonu, Avrupa Eko-etiket Sistemi Broşürü Komisyonu, Mobilyalara ilişkin Yeşil Kamu Alımları kriterleri, 2008 Komisyonu, Avrupa’da Yeşil Kamu İhalelerinin Maliyet ve Faydaları, Temmuz 2007 Komisyonu, “Bilgi İletişim Teknolojilerinin Mobilya Sektörüne Etkileri” konulu rapor, Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı, Aralık 2008 A.Yavuz Yücekutlu, “Türkiye’de VOC Direktifleri Uyumlaştırma Çalışmaları: Takvim ve Planlama”, Çevre Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü Hava Yönetimi Dairesi Başkanlığı, Kasım 2010 Avrupa Mobilya İmalatçıları Federasyonu (UEA), Avrupa Mobilya Sanayii Konfederasyonu (EFIC) ve Avrupa Yapı ve Ağaç İşçileri Federasyonu (EFBWW), “Çalışma Ortamı ve Koşullarının İyileştirilmesine Yönelik En İyi Uygulamalar”, 2008 Avrupa Mobilya İmalatçıları Federasyonu (UEA), Mobilya Sanayii Raporu, 2008 Avrupa Mobilya İmalatçıları Federasyonu (UEA) ve Avrupa Yapı ve Ağaç İşçileri Federasyonu (EFBWW), “Mobilya Üretiminde Kullanılan Panellerden Kaynaklanan Formaldehit Emisyonları Hakkında Ortak Bildiri”, Temmuz 2009 Avrupa Yüksek İş Denetçileri Komitesi, “Ahşap Dönüştürme ve Mobilya Üretimi’nde Tehlikeli Madde Kullanımına ilişkin Risk Değerlendirmesi” konulu sunum, 2010 Baltık Paydaşlar Çalıştayı: Mobilya Sanayiinde Atık Yönetimi, Mart 2006 Consultnet Limited, “El-Kol Titreşimine ilişkin Farkındalık Eğitim Programı” konulu sunum Envirowise, Mobilya Sektörü: Emisyonların Azaltılması, Şubat 2005 Franco Bulian & Jon A. Graystone, Ahşap Kaplamalar: Teori ve Uygulama, 2009 İlknur Çakar, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı, Kimya Mühendisi, “Tehlikeli Kimyasal Maddelere Maruziyetten Kaynaklanan Risklerin Değerlendirilmesine Yönelik Basitleştirilmiş Metodoloji ve Çalışma Sonuçları” konulu sunum, Mayıs 2010, Ankara İngiltere Sağlık ve Güvenlik İdaresi (HSE), “HSE Ahşap İşçiliği Bilgi Notu No:1 - Ağaç Tozu: Tehlike ve Önlemler”, Aralık 2003 IPeuropAware Proje Konsorsiyumu, “Fikri Mülkiyet Konusunda KOBİ’lere Yönelik Bir İş Aracı: Mobilya Sektörü Rehberi”, Aralık 2009 Ivana Čuk & Vesna Šaraba, AB’ye Uyumun Değerlendirmesi: Ahşap ve Metal Sektör Raporu, Temmuz 2010 Marie-Lise Roux, Mobilya Sektöründe VOC Direktifi’ni Karşılamaya Yönelik Farklı Kaplama Alternatifleri, Nisan 2004 Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği AR-GE Şubesi, Mobilya Sektörü Pazar Araştırmaları Raporu, Eylül 2010 Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Sanayi Genel Müdürlüğü, Türkiye Mobilya Sanayii Raporu, Mart 2010 Thomson Compumark & Thomson Reuters, “Topluluk Markaları Özel Raporu”, Şubat 2010 Türkiye’nin AB Müktesebatına Uyum Programı (2007-2013), Nisan 2007 Veysel Aslan, Entegre Kirlilik Önlenme ve Kontrol Direktifi ve Türkiye Uygulamaları başlıklı sunum, Haziran 2011 13
Benzer belgeler
Deri ve Deri Ürünleri Sanayii - AİA
proje sonucunda sektörler ile birlikte kesinleştirilecek. Temmuz 2013’te tamamlanması
öngörülen proje ile, uçucu organik bileşik emisyonlarına neden olan tesislerin AB çevre mevzuatına
uyum konusun...