sera sigortası genel şartları uygulama esasları, risk

Transkript

sera sigortası genel şartları uygulama esasları, risk
Ferit Şentürk
İşletici Şirket Bölge Müdür Yardımcısı
SERA SİGORTASI GENEL ŞARTLARI UYGULAMA
ESASLARI, RİSK İNCELEME VE POLİÇE SERALARDA
HASAR TESPİTİ, UYGULAMA ESASLARI
1. SERALAR
1.1.SERANIN TANIMI
Sera veya Ser’i kısaca “iklime bağlı kalmadan, bütün yıl boyunca bitkisel üretimin yapıldığı tesisler” olarak
tanımlayabiliriz. Kapsamlı olarak da şöyle tanımlayabiliriz;
İklimle ilgili çevre koşullarına, tümüyle veya kısmen bağlı kalmadan gerektiğinde sıcaklık, ışık ve hava gibi
etmenler denetim altında tutularak, bütün yıl boyunca çeşitli kültür bitkileriyle bunların tohum, fide ve
fidanlarını üretmek, bitkileri korumak, sergilemek amacıyla cam, plastik v.b. ışık geçirebilen malzeme ile
kaplanarak değişik şekillerde yapılan, yüksek sistemli bir örtüaltı yetiştiriciliği yapısıdır. Bu tür tesislerin
bulunduğu işletmelere “sera veya ser işletmesi” denir.
Bunun yanında bitki yetiştirilebilmesi için çevre koşullarının olumsuz etkilerini kısmen ortadan kaldıran
plastik malçlar, yüzeysel örtüler, yastıklar, alçak ve yüksek tüneller sera olarak nitelendirilemezler.
1.2.ÜLKEMİZDE SERACILIK
* Ülkemizde sera sebzeciliği başlangıcı son 55-60 yıl kadar öncesine dayanır.
* Sera işletmelerinin kurulması iklim yönünden en uygun olan Antalya ve İçel illerinde başlamıştır.
Ülkemizin 2007 yılında toplam örtüaltı üretim alanları 49.331 hektar olmuştur ve bu rakamın % 55
seralar,% 45’ini ise plastik tüneller oluşturmaktadır.2002-2007 arası alçak plastik tünel alanları % 31
oranında azalırken, cam seralar % 18,plastik seralar ise % 8 oranında artmıştır.
Ülkemizdeki 27.084 hektarlık sera alanlarının % 28 cam , %72’ise plastik seralardan oluşmaktadır.
22.227 hektarlık toplam plastik tünel alanlarının ise % 29’u yüksek,% 71’i alçak tünellerdir.
Ülkemiz toplam sera alanlarının % 1’inde topraksız tarım uygulanmaktadır.Toplam 300 hektar
alanın % 25’i cam sera,% 75’i plastik seradır.İlk olarak 1995 yılında Antalya’da uygulanmaya
başlanmıştır.Topraksız yetiştiricilik ile üretilen ürünlerin % 60’ı domates,% 32’si biber,% 6’sı kesme
çiçek,kalanı da yapraklı sebze,frambuaz,kavun ve çilektir.
Ülkemiz diğer Akdeniz ülkelerine göre daha büyük bir seracılık potansiyeline sahiptir
İspanya ve Fransa kıyıları altyapısı çok iyi olan bir turizm alanı olması ve bu tesislerden sera
kurulacak alanın kısıtlı kalması,
İtalya ve Yunanistan’da ise kıyılar oldukça engebeli ve dağlık olması,
Fas, Cezayir, Tunus, Libya gibi ülkelerde ise, uzun süreli yetiştiricilik için kışın ısıtma yanında sıcak
mevsimlerde, soğutmada gerekmektedir.
Akdeniz bölgesinde, bütün kıyı boyunca yıllık sıcaklık ortalaması 18.5 0C’dir. Yaz günü sayısı 160200 gündür.
Antalya ve İçel çevresinde uzun yıllar ortalaması olarak sera içinde ısıtma yapılan gün sayısı ekstrem
yılların dışında 2-10 gün arasında değişmektedir.
1.3.ÖRTÜALTI YETİŞTİRİCİLİĞİ
Örtüaltı yetiştiriciliği oldukça geniş kapsamlı ve çevre koşullarının olumsuz etkisini kısmen veya
tamamen ortadan kaldırarak bitkisel üretim yapmaya yarayan alçak veya yüksek sistemler olarak
tanımlanabilir.
Örtüaltı yetiştiriciliğini dört ayrı sınıfta inceleyebiliriz;
1.Yüzeysel Örtüler: Örtüaltı yetiştiriciliğinde malçlama, yüzeysel örtüler, yastıklar şeklinde yapılan
ve kısa veya uzun süre bitkilerin üzerlerini kapatan, tüm tarımsal işlemlerin dışarıdan yapıldığı sistemlerdir.
273
2.Alçak Tüneller: Yerden yüksekliği 1 m’ye kadar olan bu örtüler, havalar ısınınca ve bitkiler belirli
bir yüksekliğe ulaşınca kaldırılır. Tarımsal işlemlerin hepsi örtü dışından yapılır.
3.Yüksek Tüneller: Örtüaltı yetiştiriciliğinde insanın içerisine rahatça girebileceği, tarımsal
mekanizasyona olanak sağlayan, ancak ısıtma, havalandırma sistemleri genellikle olmayan, dar ve yarım
daire kesitli yapılardır.
4.Seralar: Tüm iklim elemanlarının denetimine olanak sağlayabilecek örtülü yapılardır.
1.4.SERALARIN SINIFLANDIRILMASI
Seralar büyüklüklerine, kuruluş şekillerine, sıcaklıklarına, çatı şekillerine, örtü ve iskelette kullanılan
malzemelerin çeşitlerine ve seraların taşınabilirlilik durumlarına göre sınıflandırılır.
1. Büyüklüklerine göre seralar :
a)Büyük b) Orta c) Küçük
2. Kuruluş şekillerine göre seralar :
a) Bireysel b) Blok c) Poliblok
3. Sıcaklıklarına Göre Seralar :
a) Sıcak b) Ilık c) Soğuk
4. Çatı Şekillerine Göre Seralar :
a) Basit b) Beşik c) Yuvarlak (yay çatılı) d) Venlo Tipi f) Gotik çatılı g) Asimetrik tip h) Testere dişi
çatılı
5. Yararlanma Şekillerine Göre Seralar :
a) Yetiştirme seraları b) Koruma ve sergileme (gösteri) c) Çoğaltma ve üretme seraları d) Araştırma
seraları
6. Örtü Malzemesine Göre Seralar :
a) Cam seralar b) Plastik seralar c) Suni elyaf seralar d) Plexicam seralar
7. İskelet Malzemesine Göre Seralar :
a) Ahşap b) Ahşap+Demir c) Demir d) Galveniz metal e) Alüminyum konstrüksiyonlu seralar
8. Taşınabilirlilik Durumlarına Göre Seralar :
a) Sabit b) Hareketli c) portatif
1.5.SERA YAPI MALZEMELERİ VE YAPI ELEMANLARI
1.5.1.Temel
Yapının yerleştirildiği kısım olan temel, yapıyı kapladığı alan üzerinde taşır. Temel kolonlarla kendi üzerine
gelen seranın tüm yükünü temel zeminine çatlama, ayrılma ve yarılma olmadan iletebilirse, özellikle cam
seralarda kırılmalar meydana gelmez. Eğer temel zemini üzerine iletilen yükü emniyetle taşıyamazsa sera
stabilitesinin bozulması ile kapı ve pencerelerin açılıp kapanması zorlaşır.
Sera temeli 1. dikme (kolon, I veya L profil demirden),
Seralarda kullanılacak beton ayak ve sömeller.
2. betornarme hatıl, 3. takviyeli harçlı temel duvarı,
A. Prizma şeklindeki beton ayak, B. Sömel,
4. betonarme temel sömeli, 5. mertekler (T profil demirden), C. Silindirik Beton
6. aşık (U profil demirden)
274
Cam seralarda;
Zemin sağlam değilse ; 20 cm sömel veya tesviye betonu + zemini 10 cm geçecek şekilde ve 50 cm
kalınlığında taş duvar (takviyeli kireç harcıyla örülmüş) + 20-30 cm kalınlığında betonarme hatıl
Zemin sağlam ise ; 20-30 cm genişlikte 80-100 cm yükseklikte betonarme perde betonu, temel
duvar görevi yapabilir.
Rüzgar yükünün ve üst ağırlıkların fazla olduğu, gevşek zeminli yerlerde temel duvarlarının daha
dayanıklı yapılması gerekir. Bu amaçla, sera iskeletini taşıyan dikmelerin tabanına bireysel sömeller
dökülebilir. Sömel betonlarının dökümünden sonra.20-30 cm genişlikte 80-100 cm yükseklikte ve
sömelleri birbirine bağlayan çevre betonu dökülür.
Plastik seralarda;
Her dikmenin altına 20x30x40 cm boyutlarında veya 20-30 cm çap ve 30-40 cm derinliğinde
silindirik beton dökmek yeterli olmaktadır.
Uzunluğu 20 m ‘yi geçen duvarlar, en az 20 m’de bir derz açıklığı bırakılarak inşa edilmelidir.
1.5.2.İskelet Malzemeleri ve Elemanları
1.5.2.1.İskelet Malzemeleri
Seraların iskeletinde ahşap ve metal malzemeler kullanılır
Ahşap Yapı Malzemeleri
Metal Malzemeler
Seralarda yaygın olarak kullanılan çelik ürünü haddelenerek değişik profiller kazandırılmış ve
piyasada çelik profil olarak bulunan malzemelerdir.
Seracılıkta kullanılan çeşitli demir profil kesitleri
I-Profiller (Putrel çelikler) : Seralarda kullanılan bu çeliklerin, dar ve geniş başlıklı profilleri
vardır. Dar Başlıklı I profiller seralarda, aşıklarda ve kolonlarda; geniş başlıklı olanlarda daha çok
kolonlarda yada dikmelerde kullanılmaktadır. I profiller I 80 , I 100 gibi tanımlanır.
T-Profiller: T- profiller seralarda cam örtü malzemesinin taşınmasında kullanılmaktadır. T
35,
T 50
L- Profiller: Bu profillere korniyer veya köşebent de denilmektedir. L-profillerin kolları
aynı uzunlukta ya da birbirinden farklı olmaktadır. L-profiller L 50.40.4, L 40.40.5 gibi tanımlanır.
Kutu Profiller: Bunlar kare veya dikdörtgen kesitli olabilir. Genellikle kare kutu profiller
seralarda dikmelerde, dikdörtgen kutu profiller aşıklarda ve dikmelerde kullanılır. Kutu profiller □
80.50.4, □ 80.40.4, □ 100.100.4 gibi tanımlanır.
U- Profiller: Seralarda genellikle aşıklarda ve kolanlarda kullanılır. U profiller U30.15.3 gibi
tanımlanır. İlk rakam profilin yüksekliği, ikincisi ayakların uzunluğu ve üçüncüsü de et kalınlığını
gösterir.
275
Boru Profiller: Yuvarlak kesitli içi boş profillerdir. Özellikle plastik yüksek tünel ve
seraların yapı elemanı olarak kullanılır. Boru profiller dış çaplarına göre ya mm ya da parmak (inç=
2.54 cm) olarak tanımlanır ( Ø 40, Ø50, Ø80 ).
Çelik Levhalar: Kalınlıkları 3 mm’den daha fazla olan çelik levhalar özel şekillerde
bükülerek mukavemet kazandırılır. Bu yapı elemanları özellikle seri üretim olarak yapılan seraların
tüm yapı elemanlarında kullanılır.
1.5.2.2.İskelet Elemanları
Temel duvarlardan sonra başlayan ve seranın ağırlığını, yükünü sera temeline ileten yapı
elemanlarıdır.
DİREKLİ BEŞİK ÇATILI CAM SERA
1,50
L 40/40/4
6,00
L 40/40/4
1.00
L 40-40
BORU 0 1 1/2
2.00
T 35 -35 - 3,5
0,3
T35-35-3,5
T 25 - 25 -2,5
L 40 - 40-4
0,5
+000
0,5
2,80
2,95
2,95
11,80
276
2,80
DİREKSİZ, BEŞİK ÇATILI CAM SERA
MAHYA AŞIĞI
(OMURGA)
Aşık uzunluğu
T 30
Alın Orta Dikme L40
MERTEK
Makas alt, üst
başlıklar
Çatı Eğim
Açısı
Makas derinliği
(40 cm.)
MAKAS
L40, L50, I
ÇATI
AŞIKLARI
Alın dayanması
L 40 1:200
T 35
Makas alt üst
başlıklar
Rüzgar bağlantısı
L40, T35
Çatı meyil açısı (26 )
+
T30
+
+
+
Alın
Dikmeleri
Kolon ( L- I )
Mahya
Yüksekliği
+
+
KOLON
L40, L50, I
+
Yan
T 30 Havalandırma
Cam Bölmeleri
+
+
+
+
Çevre betonu (200 Doz)
Betonarme Hatıl)
Betonarme
Hatıl
Bağlantı
Demiri
Ankraj
Demiri
273
Pabuç (300 Doz)
Yan rüzgar bağlantısı
(L40,T35)
1.5.2.2.1.Direkler (Dikmeler, Kolonlar) :
Direkler, çatı ağırlığını ve sera yüzeylerine gelen rüzgâr ve kar yükünü çeken ve sera
temeline ve dolaylı olarak toprağa ileten yapı elemanlarıdır.
Direkli seralarda 1980’lere kadar orta ve tali direkler L40 iken, 1985’lerden sonra orta
direkler L50, tali direkler L40, 1990’lardan sonra orta direkler L50 destek demirleri L50, L40, Ø50,
Ø80, orta direkler □ 50, tali direkler □ 40 kullanılmaya başlamıştır. Yan direklerde L40, L50, L40
+ L40 örgü, L50+ L40 örgü, Ø50, Ø80 kullanılmaktadır.
Direksiz seralar genellikle 1985’li yıllardan sonra yapılmaya başlanmıştır. Makaslarda
genellikle l50+L50 örgü, L50+L40 örgü veya U80 gibi yapı elemanları kullanılmaktadır.
Venlo tipi cam seralarda oluk altı, yanlar ve alınlardaki direkler □40.80, □50.80, □50.100,
□100.100 galvaniz metal veya takviyeli alüminyum yapılmaktadır.
Yay çatılı plastik seralarda oluk altı, yanlar ve alınlardaki direkler L40+L40 örgü, L40+L50 örgü
L50+L50 örgü,L50, , Ø40, Ø50, Ø80, yapılmaktadır.
Özellikle son yıllarda daha fazla rağbet bulan galvaniz metal, alüminyum konstrüksiyonlu
seralardaU50, U80, U100, U120, Ø80, Ø100 gibi yapı elemanları kullanılmaktadır.
1.5.3.Çatı Elemanları
Serayı üsten örten çatı elemanları, çatıyı oluşturan iskelet ve çatı örtü elemanları olarak iki
sınıf altında incelenebilir.
1.5.3.1.Çatı İskelet Elemanları
Bir seranın çatı iskeletini, mertekler, aşıklar, çatı kirişleri oluşturur. Sera çatısının temel
elemanı çatı makas kirişleri, çatıdan gelen yüklerin kolonlara iletilmesine yarar. Çatı kirişleri belirli
aralıklarla kolonlar üzerine yerleştirilir.
Sera çatı elemanları
1.5.3.2.Çatı Örtü Malzemesi
1.5.3.2.1Cam
Cam seralarda 50x60 cm, 50x64 cm ebatlarında 3 mm kalınlığında camlar kullanılmaktadır.
Son zamanlarda büyük seralarda 45x187, 62x207, 75x130, 78x188, 80x182, 103x112 cm’lik
değişik ebatlarda 4mm kalınlığında camlar kullanılmaya başlamıştır.
278
1.5.3.2.2.Plastik
Plastikler genel olarak Termoplastlar ve Duroplastlar olmak üzere iki gruba ayrılırlar.
Termoplastlar, sadece sıcaklığa bağlı olarak yumuşarlar, soğuyunca sertleşirler, yine ısınınca
tekrar yumuşarlar. Folyo adı verilen ve seralarda örtü malzemesi olarak kullanılan plastikler bu
guruba girerler ve yumuşak plastikler olarak bilinirler.
Duroplastlar ise ısı etkisiyle yumuşak haldeyken yapılan ilk sertleştirmede üç boyutlu ağ
moleküller meydana getirirler ve yüksek sıcaklıklarda tekrar yumuşamazlar.
Seralarda kullanılan plastikler genellikle polietilen (PE) ve polivinil klorittir (PVC).
Yumuşak PVC plastikler pratik olarak PE’lerden şöyle ayırt edilebilir. PE suda yuzer, PVC’ler
suda yüzmez. Ayrıca PVC’ler yakıldığında klor gazına benzer koku çıkarır.
Son yıllarda cam alternatifi polikarbonat (PC) gibi sert plastiklerde seralarda kullanılmaya
başlamıştır. Polikarbonat örtülerin ucuz ve tek kat oluklu levhaları olduğu gibi, pahalı ancak
izolasyon kabiliyetleri yüksek 2 ve 3 katlı levhalarda vardır.
Bunlardan başka cam lifleri ile kuvvetlendirilmiş polyesterler, PVC levhalar,
Polimetilmetaakrilat olarak Akrilcam veya Plexicamlar da sera örtü malzemesi olarak
kullanılmaktadır.
Plastik Örtü Malzemesinde Kullanılan Katkı Maddeleri
UV = (Ultraviyole) Sera plastiğinin uzun ömürlü olmasını sağlar
AB = (Anti Bakteriyel) Bakteri engelleyici
IR = (İnfra-red) Gündüz güneşin etkisiyle ısınan seranın, gece daha geç soğumasını sağlar.
1,5-3 0C sıcaklık avantajı sağlar.
EVA = (Ethylenevinyl acetate) Plastiğin elastiki yapıda olmasını sağlar.
AD = ( Antidust) Toz zerreciklerinin sera örtüsünün dış yüzeyine yapışmasına engel olur.
AF = (Antifog) Sera içindeki rutubetin sera film iç yüzeyine büyük su damlacıkları şeklinde
tutunmasına engel olur.
AV = (Antivirüs) Özel optik yapısı sayesinde sera içerisinde başta beyaz sinek olmak üzere
diğer böceklerin görme duyularını körleştirerek hastalık ve virüslerin yayılmasının engellenmesine
yardımcı olur.
1.5.3.3.Oluklar
Blok seralarda, iki sera ünitesinin saçak uzantılarının birleştiği yerde, yağmur sularının
akışını kolaylaştıracak bir eğime sahip oluklar bulunmaktadır. Olukta suyun rahatça akması için, 30
m’den daha kısa seralarda, seranın bir ucundan diğer ucuna doğru oluk eğimi %0.5- 1 arasında
olmalıdır. 30 m’den daha uzun seralarda bu eğim, seraların ortasından iki yöne doğru yapılmalıdır.
Oluk kesitleri U, V veya dikdörtgen şeklindedir.
1.5.4.Rüzgarlıklar
Rüzgârlıklar, seralarda rüzgârın etkisine karşı seranın dayanımını artıran ve rüzgârın
yanlardan yaptığı basınçla yıkılmasını önlemek amacıyla çatı ve yan direkler arasında çapraz olarak
dizayn edilen elemanlardır.
1.5.5.Pencereler
Pencereler, sera içinde karbondioksit azalması ve oksijenin dengelenmesi, fazla ısı ve nemin
istenilen sınırlar içinde tutulabilmesi için gerekli doğal havalandırmayı sağlayan sera yapım
elemanlarıdır.
279
Doğal havalandırmanın yeterli miktarda olabilmesi için önerilen çatı pencerelerinin toplam
alanı sera taban alanın %16-20’sı arasında olmalıdır. Yan havalandırma pencerelerin alan
büyüklüğü ise çatı pencere alanı veya en az bunun 2/3’ü kadar olmalıdır. Serada yeterli
havalandırma için havalandırma sisteminin hava değişim sayısı 30-40 kez/saat ve bunun üzerinde
olmalıdır.
Seralarda havalandırma sistemleri:
a) Yan havalandırma
b) Çatı Havalandırma olmak üzere iki grupta incelenir.
Havalandırma sistemleri pencere tip ve açılıp kapanma durumlarına göre de, Baca, Pencere,Tek
taraflı çatı (kremayer dişli), Kelebek tipi çatı (kremayer dişli), Kriko ( manuel), Rulo (manuel),
Zincir makaslı (calaskar) isimlendirilmektedir.
Ülkemizde son yıllarda gelişme gösteren modern sera işletmelerinde; doğal havalandırmanın
yanı sıra zorunlu (mekaniksel) havalandırma sistemleri de bulunmaktadır. Zorunlu havalandırmada
sera havasının değiştirilmesi vantilatör (sirkülasyon fanı) ve aspiratörler (emiş fanı)
kullanılmaktadır.
2.ÜLKEMİZDE YAYGIN SERALAR TİPLERİ VE ÖZELLİKLERİ
Ülkemizde yaygın sera tiplerinde kullanılan mahya ve yan yükseklikler tablo 5’de, Karışık örtü
malzemeli seralar ise tablo 6’ da verilmiştir. Ülkemizde yaygın sera tipleri şekil olarak verilmiştir.
Tablo 5. Seralarda Uygulanan Yan ve Mahya Yükseklikleri
Sera Tipi
Mahya (m)
Beşik çatılı cam seralarda
Venlo tipi cam seralarda
Venlo tipi plastik seralarda
Plastik seralarda
Gotik çatılı seralarda
3.90 -6.50
4.00 – 6.50
4.00 – 6.00
4.00 – 6.50
6.00 – 6.50
Yan Yükseklik
(m)
1.90 – 2.40
3.00 -4.50
3.80 – 4.40
2.50 – 4.00
3.50 -5.00
Tablo 6. Karışık örtü malzemeli Seralar
ÇATI
PE Plastik
PE Plastik
PE Plastik
PE Plastik
PE Plastik
PE Plastik
YANLAR
Cam
PE Plastik
Cam
Cam
Sert Plastik
PE Plastik
ALINLAR
Cam
Cam
PE Plastik
Cam
Sert Plastik
Sert Plastik
280
KALKANLAR
Cam
Cam
PE Plastik
PE Plastik
Sert Plastik
Sert Plastik
CAM SERALAR
MAKAS
4-6
4-6
2 - 2,20
2-2,20
12 - 16
m
DİREKLİ, BEŞİK ÇATILI, BİREYSEL
12 - 16
m
DİREKSİZ, BEŞİK ÇATILI, BİREYSEL
(Makaslı)
4-6
2 - 2,20
DİREKSİZ, BEŞİK ÇATILI, BLOK (Makaslı)
DİREKLİ, BEŞİK ÇATILI, BLOK
6,50
3,50
16-18
16-18
DİREKLİ, BEŞİK ÇATILI, POLİBLOK
DİREKSİZ, BEŞİK ÇATILI,POLİBLOK (Makaslı)
"Wide Span Tipi, Akdeniz Sahil Kuşağına
uygundur."
"Venlo Tipi, Kar yükü olan, ısıtma ihtiyacının
uzun sürdüğü Ege, Marmara Bölgelerine,
Jeotermal alanlara uygundur."
4- 4,40
6,5 -7m
3,80
4-5m
4 m.
3,20 m.
8 m.
8,0 - 9,60 -12,80 (1,60m.nin
6,40 m.
katları)
WİDE SPAN (Multi Wide Span)
VENLO TİPİ
Her ünitede 2 çatı
281
PLASTİK SERALAR
3,75
4,5
5,00
6,20
6,80
2,5 - 3
5-6
6,40 - 9,60
9,00 - 8,00
YAY ÇATILI
6 - 6,5
YAY ÇATILI
7
6
7
4
9,00
4
9,60
9,70
GOTİK ÇATILI
"Polikarbonat"
GOTİK ÇATILI
"Richell Tip" "Muz Seraları"
4,5
6,5
2
3,5
16 m.
18 m.
DİREKSİZ, BEŞİK ÇATILI
DİREKSİZ, BEŞİK ÇATILI
3,90m
18 m.
TESTERE DİŞLİ
YÜKSEK PLASTİK TÜNEL TİPİ
282
4,9-5,9
3,90
3-4
18
6,40 - 8,00 - 9,60
GOTİK ÇATILI, YÜKSEK TÜNEL TİPİ
GOTİK ÇATILI, MULTİSPAN TİPİ
4,9-5,9
3-4
6,40 - 8,00 - 9,60 (1,60' ın katları)
MULTİSPAN TİP
KARIŞIK ÖRTÜLÜ SERALAR
3,5 m
5
1,9 m
2
16
6m
DİREKLİ, BEŞİK ÇATILI
CAM + PLASTİK
TÜNEL
3 m.
0,5 - 1
6 m.
0,6 - 2
YÜKSEK PLASTİK
ALÇAK PLASTİK
283
3. SERALARDA TEKNİK DONANIMLAR
3.1.Sera Isıtma Sistemleri
a) Sobalı ısıtma (Sobalar)
b) Kaloriferli ısıtma
c) Sıcak havayla ısıtma ( Sıcak hava üfleyicileri)
d) Doğal enerji kaynaklarından yararlanarak ısıtma (Jeotermal enerji)
3.2.Sera Sulama Sistemleri
a) Damla ( damla, damla-spagetti)
b) Yağmurlama sulama
c) Sisleme (mistleme)
3.3.Motorlar
a) Çatı havalandırma iniş-kalkış motorları
b) Gölgeleme ve termal perde motorları
3.4.Gölgeleme ve termal perdelere
3.5.Topraksız Tarım sistemleri
3.6.Yetiştirme ve Köklendirme sehbaları
3.7.Ana sulama ve drenaj boruları
3.8.Elektirik Sistemi
3.9.Sinek tülü ve screenler
4. RÜZGARKIRANLAR
Rüzgarkıranlar, sürekli ve hızlı esen rüzgarların sera yapısı üzerine olan olumsuz etkilerini önlemek
veya azaltmak amacıyla tesis edilen doğal (canlı) ve yapay (cansız) unsurlardır.
Doğal rüzgarkıran olarak servi, okaliptus, kavak v.b. ağaçlar kullanılmaktadır. Yapay rüzgarkıran
olarak ta araları %50 boşluklu kamış, ahşap çıtalar veya sert plastik levha şeritler kullanılmaktadır.
Yapay rüzgarkıranlar en az sera yüksekliğinde olmalıdır.
İşletme binaları ve diğer yardımcı binalar seraları gölgelendirmeyecek yönde (kuzeyde)
yerleştirimelidir. Bu tür tesisler rüzgarkıran vazifesi görürler.
Seraların etrafındaki doğal orman veya ağaçlar, seraya yakın tepeler, binalar, komşu seralar,
rüzgarları engelleme durumlarına göre rüzgarkıran olarak kabul edilebilirler.
5. SERA RİSK İNCELEME UYGULAMA ESASLARI
5.1. SERA RİSK İNCELEME SÜRECİ
1. Eksper; sera sigortaları risk inceleme raporunu sistemden alır.
2. Eksper, sera risk inceleme talebinde bulunan kişiye, sera risk incelemesi yapacağı gün ve saati
bildirir.
3. Eksper, kararlaştırılan gün ve saatte sera risk incelemesine başlar,
4. Eksper, toplu sera risk inceleme organizasyonlarında, sera risk inceleme çalışmalarını
kolaylaştırıcı ve zamanı en verimli kullanacak şekilde, sera risk incelemesi planlaması yapar,
5. Eksper; sera risk inceleme çalışmalarına sabah mümkün olan en erken saatte başlar.
284
5.2. SERA RİSK İNCELEMESİNDE SÜRECİNDE EKSPERLERİN DİKKAT ETMESİ
GEREKEN HUSUSLAR
1. Risk inceleme raporunda seraya ilişkin acente tarafından bildirilen genel bilgiler ve ayrıca
eksperin risk inceleme sonucunda tespit edip dolduracağı detay bilgiler yer almaktadır.
2.Seraya ilişkin ileride meydana gelebilecek olası bir hasar durumunda, risk inceleme bilgileri esas
alınarak hasar tespitinin yapılacağı ve buna bağlı hasar sonrası aşamalarının gerçekleştirileceği
düşünüldüğünde; risk inceleme çalışmasının ne derecede hassas, doğru ve detaylı bir şekilde
yapılması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu durumda risk inceleme yapan eksperin görev
sorumluluğu seraya ilişkin bilgilendirmelerde esas teşkil etmektedir.
3. Eksper, risk inceleme raporunda yer alan bütün bilgileri tam ve eksiksiz olarak doldurur,
4. Eksper; serada sigortalanmak istenen her unsur ( konstrüksiyon, örtü, ürün ve donanım) için bu
unsurları kolayca tanımlayan özellikte fotoğraf çeker.
5. Sera risk inceleme fotoğraf çekimlerinde bir sıra takip etmeli ( dıştan görünüm, alın ve yan
direkler, oluk altı direkleri, çatı, teknik donanım, ürün…) çekilen her fotoğraf bir unsuru
tanımlamalı ve bir amaca yönelik olmalıdır.
6. Eksper; seranın krokisini mutlaka çizilmeli ve tüm sera boyutlarını kroki üzerine işlemelidir.
Büyük işletmelerde yerleşim planı da çizilmelidir.
7. Cam seralarda özellikle macunlara, yamalı ve çatlak camlara dikkat edilmeli, çatlak ve yamalı
cam adedi rapora mutlaka yazılmalıdır. Macunların çok eski olması ve dökülmesi hasar riskini
arttırmaktadır. Özellikle çatı macunlarının resimleri mutlaka risk incelemede çekilmelidir.
Macunu düzgün olmayan, macunu dökülmüş seralarla ilgili eksper görüşü , değerlendirme
kısmında kötü ifadesi kullanılarak bilgisayar rapor girişine yazılmalıdır.
8. Plastik seralar, fırtına teminatı bakımından en riskli grup olup özen istemektedir. Bu nedenle
iskelet ile olan bağlantıları, temel duvarı bağlantıları, tutturucu elemanlar, delik, yırtık ve ek
yapılmış olması önemlidir. Yırtık, yamalı plastik örtüler mutlaka resmedilmeli ve hasarların
hangi ünitelerde olduğu ıslak raporda ve bilgisayar rapor girişlerinde açıklama kısmında
belirtilmelidir.
9.Plastik seralarda dolu hasarı olup olmadığı hususu iyi incelenmeli ,seranın çatısı kesinlikle kontrol
edilmelidir. Örtünün yeni çekildiği beyan edilse bile üst örtünün resmi çekilmelidir. Çatı
örtüsünde dolu hasarı tespit edildiğinde, hasar noktaları daire şeklinde çizgi içine alınıp
resmedilmelidir. Bilgisayar rapor girişleri açıklama kısmına yazılmalıdır.
10.Heyelan riski mutlaka incelenmelidir. Rapora heyelan riski ile ilgili yazılı açıklama
yapılmalıdır. Eğimli araziler üzerine kurulmuş seralarda toprağın kaymasını önleyen istinat
duvarının olup olmadığı belirtilmelidir. Yığma taş üzerine yapılan seralarda, yığma taşlar arasında
harç olup olmadığı ifade edilip ve görüntülenmelidir.
11.Kar ve dolu yükü riski açısından zayıf iskelet malzemesi kullanılan seralar , raporlarda
belirtilmeli.
Plastik oluk, fiber oluklu seraların kar-dolu ağırlık kriterleri kısmında
değerlendirmeler zayıf olarak yapılmalıdır.
285
12.Bitişik inşa edilen beşik çatılı cam sera ve plastik seralar, mutlaka raporda açıklanmalıdır.
Örtü tipleri ve yapı unsurları farklı iki sera tipi , risklere karşı dayanımlar konusunda da farklılıklar
gösterdiği için bu husus önemlidir.
13.Beşik çatılı inşaa edilip çatısı plastik kaplı seraların risk incelemelerinde, klipslerin sadece
boydan çekilmesi; örtünün kuvvetli rüzgara mukavemetinde yeterli olmadığı alandaki tespitlerden
anlaşılmıştır. Bu tip seralarda, fırtına hortum teminatının verilebilmesi için plastik örtülerin
klipslerinin hem boydan hem de enine çekildiğinin resmedilmesi ve risk incelemeye yazılması
gerekmektedir.
14.Plastik ve cam seraların önüne sera ile bağlantılı yan kısımları açık ,üstü plastik örtü ile kapalı
ürün işleme, yükleme yerleri inşa edilmektedir. Seraya direkt bağlantılı sundurma denilen
kısımlar, seranın fırtına açısından zayıf noktasıdır. Risk inceleme raporlarında bu husus belirtilmeli
ve resmedilmelidir.
15.Vadi,göl,nehir,çay,dere, yatakları ve boşaltma kanallarına yakın seralar sel-su baskını yönünden
dikkatle incelenmelidir. Risk noktaları resmedilmeli ve rapora yazılmalıdır.
16. Konstrüksiyon, örtü, teknik donanım sigorta bedelleri belirlenirken, seranın özelliği ve tipine
göre raiç bedeler aralığında olmasına dikkat edilmeli, eksik veya aşkın sigorta bedellerinin
oluşmasına meydan verilmemelidir.
17 .Ürün sigorta bedeli belirlenirken, o seradan alınabilecek ürün miktarı ve ve ortalama ürün birim
fiyatları göz önünde bulundurulmalıdır.
18. Özellikle plastik seralarda örtünün garanti süresi içerisinde olup olmadığına dikkat edilmeli, bu
konuda tereddüt var ise plastik örtünün faturası talep edilmelidir.
19. Cam+plastik, plastik+polikarbon v.b seralarda, her örtü malzemesinin alanları ayrı ayrı
belirtilmelidir
20.ÇKS kayıtlarından otomatik gelen örtünün türü bilgisinin risk incelemesi sonucu farklı olduğu
belirlenmektedir (örnek: önbilgi formunda plastik yazarken, risk incelemesinde seranın plastik+cam
ya da cam olduğu belirlenmiştir).Ancak bu durum rapora yazılması gerekirken unutulmakta,
fotoğrafların incelenmesi esnasında ortaya çıkmaktadır.
21. İçinde ürün bulunmayan seraların ürün yok ise de risk incelemesi yapılacaktır.
22. Genel değerlendirme bölümünde genellikle tüm sorulara İYİ yanıtının verildiği görülmektedir.
Eksperin görüşü olan bu değerlendirmelerin gerçekçi yapılması gerekmektedir.
23. Sera risk inceleme raporlarına ve eklerine sigortalının imzası alınmalıdır. Seralar firma veya
şirkete ait ise imza yetkisi olan kişinin imzası alınmalı ve şirket kaşesi bastırılmalıdır.
24. Fotoğraf CD’ leri hazırlanırken, her seraya ait fotoğraflar ayrı bir klasörde toplanmalı, klasörün
isim yerine risk inceleme ön bilgi form no ve sigortalının ismi yazılmalıdır.
286
5.3.FOTOĞRAF ÇEKİLMESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
1.Sera Risk İnceleme Ön Bilgi Formu No
2. Seranın dıştan 4 cepheden fotoğraflanması
- Sera örtüsünün bağlantısı (klips, macun vb.)
- Sera örtüsünün çevre betonu ile bağlantısı
- Germe kuşağı
- Havalandırma sistemi
- Plastik örtüde yırtık, yamalar, klipslerin bağlantıları. Çatı plastik
örtüsünde dolu hasarının olup olmadığı incelenmeli ,dolu hasarı varsa kalemle
yuvarlak içindeki resimleri
-Cam seralarda catı macunlarının durumu
-Kar- dolu yükü teminatı açısından birden fazla üniteli seraların oluklarının plastik,
fiber
ve ya saç oluk oluşu
-Seranın kurulduğu yerin heyelan, sel su baskını riskleri açısından varsa risk yerleri
açısından görüntülenmelidir.
3. Sera içi fotoğraf çekimleri
- Yan ve alın direkler (dikmeler, kolonlar),oluk altı direkler
- Çatı konstrüksiyonu (Mahya aşığı, aşıklar, mertekler, makaslar, yaylar)
- Teknik donanım (fanlar, iniş kalkış motorları, panolar v.b)
- Sulama sistemleri
- Isıtma sistemleri
- Elektrik sistemleri ( panolar, aydınlatma v.b.)
- Gölgeleme ve termal perdeler
- Yetiştirme ortamları (bençler, kasalar, sehbalar)
4. Ürün fotoğrafları
- Ürünün yetişme evresini ve verimi tanımlayacak özellikte olmalıdır.
287
288
289
290
291
6. SERA RİSK İNCELEMEDE FAYDALI BİLGİLER
6.1 Serada yetişen bazı sebzelerin Akdeniz ikliminde yetiştiricilik dönemleri, sera tipleri, ekim
dikim zamanları, örtü altındaki ortalama verimleri ve hasat zamanları.
VERİM TON/DEKAR
Ürün
Domates
Domates
Domates
Hıyar
Hıyar
Hıyar
Patlıcan
Sivri Biber
Sivri Biber
Sivri Biber
Dolma Biber
Dolma Biber
Çarliston Biber
Kapya Biber
Taze Fasulye
Taze Fasulye
Kavun-Çıtır
Karnabahar
Sakız Kabağı
Marul
Yetiştiricilik
Dönemi
Güz
Tek
Bahar
Güz
Tek
Bahar
Tek
Güz
Tek
Bahar
Tek
Bahar
Tek
Tek
Güz
Bahar
Bahar
Tek
5-6
Güz
Cam
Plastik
10
20
12
15
20
12
12
7
10
7
10
7
10
12
2-3
2
7
3-5
4-5
3-4
10
17
10
10
17
10
7
6
8
6
8
6
8
10
1,5
1,5
5
3-4
5
2-3
CamPlastik
10
18
11
13
18
11
12-15
7
10
7
10
7
10
12
2
2
6
4
2
3
Ekim-Dikim
Ağustos-Eylül
Ekim-Kasım
Şubat-Mart
Ekim
Ekim-Kasım
Şubat
Eylül-Ekim
Ağustos-Eylül
Eylül
Ocak
Eylül
Ocak
Eylül
Eylül
Eylül
Aralık
Şubat
Ekim
Şubat
Eylül-Ocak
*Aşılı fidelerde 2 ton/dekar fazla olabilmektedir.
*Topraksız Tarım Domates Yetiştiriciliğinde 5-10 Ton/da daha fazla ürün
alınabilmektedir.
*Yukarıdaki rakamlar bakım şartlarına göre değişebilir
292
Hasat
Ekim-Kasım
Nisan-Haziran
Nisan-Haziran
Aralık-Şubat
Aralık-Haziran
Mart-Haziran
Kasım-Haziran
Ekim-Kasım-Ocak
Kasım-Mayıs
Nisan-Haziran
Kasım-Mayıs
Nisan-Haziran
Kasım-Mayıs
Kasım-Mayıs
Kasım-Ocak
Şubat-May
Nisan-Haziran
Aralık-Mayıs
Mart-Mayıs
Kasım-Mayıs
6.2.Beşik çatılı 1 da cam serada 1 m2 cam maliyeti.
293
6.3. Yay çatılı 5 dekar plastik serada 1 kg plastik örtü maliyeti.
294
7. SERALARDA HASAR TESPİTİ UYGULAMA ESALARI
7.1. TEMİNAT KAPSAMINDA OLAN RİSKLER
7.1.1.DOLU ( Ana Teminat)
Dolu daha çok ılıman iklim bölgelerinde ve sıcaklığın 0-25 0C civarında olduğu zamanlarda
meydana gelir. Gecelerin soğuk geçmesi nedeniyle dolu yağışları genellikle gündüzleri görülür.
Dolu yağışının meydana gelmesinde arazinin yapısı, toprağın ısınma özelliği, havadaki nem miktarı
ve yörenin bitki örtüsü önemli rol oynar. Genellikle az ısınan toprakların üzerinde ve sık bir bitki
örtüsü veya orman bulunan yerlerde dolu yağışı nispeten az meydana gelir.
Seralarda direkt dolu hasarları : Cam kırılması, plastik örtü yırtılması, sera örtü malzemesinin
hasar gördüğü kısımlardan giren dolu danelerinin sera içinde meydana getirdiği ürün ve teknik
donanım hasarları.
Seralarda dolaylı hasarlar : Cam kırılması veya plastik örtü yırtılması sonucu seranın içine
giren yağmur, kar ve soğuk havanın oluşturduğu hasarlar. Kırılan camlardan ve yırtılan plastik
örtüden dolayı sera içine girilememesi nedeniyle üretim işlerinin yapılamaması.
7.1.2.FIRTINA VE HORTUM
Teminat Kapsamı: Yağmur, kar, dolu ile beraber olsun veya olmasın münhasıran fırtına
(10 metre yükseklikte hızı 62 km/saatten fazla esen rüzgârlar fırtına olarak değerlendirilir ve bir
hasar halinde en yakın meteoroloji istasyonundan Havuz tarafından temin edilen veriler dikkate
alınır.) veya fırtına sırasında rüzgârın sürüklediği veya attığı şeylerin çarpması ve hortum sonucu
sigortalı bitkisel ürünlerde doğrudan meydana gelecek zararları.
Seralarda direkt fırtına hasarları : Cam kırılması, plastik yırtılması, ürün hasarları,
konstrüksiyonda olan hasarlar, donanım hasarları,
Seralarda dolaylı fırtına hasarları : Fırtına veya hortum hasarı sonucu seraya giren sıcak
veya soğuk havanın, nem azalmasının veya yağmurun ürüne yapmış olduğu olumsuz etki ve
zararlar.
7.1.3. YANGIN
Teminat Kapsamı: Yangının, yıldırımın, infilakın veya yangın ve infilak sonucu meydana gelen
duman, buhar ve hararetin sigortalı unsurlarda doğrudan neden olacağı maddi zararlar.
Teminat Dışında Kalan Haller: Sera çevresinde yakılan ateşlerin veya serada ısıtma veya dondan
koruma amaçlı yakılan sobaların neden olduğu yüksek sıcaktan dolayı örtü, ürün ve donanımda alev
almaksızın oluşan kavrulmalar, hasarlar.
7.1.4.HEYELAN
Teminat Kapsamı: Kayalardan, döküntü örtüsünden veya topraktan oluşmuş kütlelerin
yerçekiminin etkisi altında yerlerinden koparak, yer değiştirerek sigortalı şeylere vereceği zararlar.
Teminat Dışında Kalan Haller: Sigortalı sera civarında yapılan kazılar nedeniyle meydana gelen
yer kayması ve toprak çökmesinden doğan zararlar.
295
7.1.5.DEPREM
7.1.6.TAŞIT ÇARPMASI
7.2. SERA HASAR TESPİT SÜRECİ
1. Eksper; hasar tespitine gitmeden önce hasar yapılan seraya ait poliçeyi, hasar raporunu ve risk
inceleme raporunu sistemden alır.
2. Eksper, sigortalıya hasar tespitini yapacağı gün ve saati bildirir.
3. Eksper, kararlaştırılan gün ve saatte hasar tespit çalışmalarına başlar.
4. Eksper, toplu hasar tespit organizasyonlarında, hasar tespit çalışmalarını kolaylaştırıcı ve zamanı
en verimli kullanacak şekilde, hasar tespit planlaması yapar,
5. Eksper; hasar tespit çalışmalarına sabah mümkün olan en erken saatte başlar.
7.2.1.HASAR TESPIT SÜRECİNDE EKSPERLERİN DİKKAT ETMESİ GEREKEN
HUSUSLAR
1. Sigortalı ;Rizikonun gerçekleşmesinden zararın belirlenmesine kadar geçen zaman içinde,
hasara uğrayan sera ve serada yetiştirilen ürünün gelişmesi için, sigortalı değilmişçesine gereken
bakımı göstermeli ve bu amaçla Havuz tarafından verilen talimatlara uymalıdır.
Eksper ; Hasar tespitinde, sigortalının bu talimata uyup uymadığını kontrol etmek
durumundadır.
2. Eksper; poliçede beyan edilmiş olan sera özelliklerini hasar tespit sırasında tek tek kontrol etmek
ve tespit ettiği herhangi bir farklılığı tutanakla bildirmek durumundadır.
3. Eksper; poliçe teminat altındaki risklerle, hasar ihbarını karşılaştırır.
4. Eksper; aynı serada daha önce hasar olup olmadığı hasar rapor numarasından kontrol eder.
5. Eksper; daha önce aynı nedenle hasar tespiti yapılan poliçede, örtü ,iskelet hasarlarında; hasar
verilen unsurların hasar oranına dikkat ederek, eğer unsurlar yenilenmemişse, yeni hasarın oranını ;
bir önceki hasar oranını düşerek belirler. Unsurlar yenilenmişse hasar raporuna ek olarak tutanağa
yazar..
6. Eksper; sel-su baskını hasar ihbarlarında ,sel-su baskınının kaynağını resimler, tutanağına yazar.
7. Eksper; yangın hasar ihbarlarında, seranın yerine göre itfaiye veya köy alanlarında jandarma
raporunu hasar raporuna ekler.
8. Eksper; serada sigortalı her unsur için ( konstrüksiyon, örtü, ürün ve donanım) hasarın niteliği
ve boyutunu açıkça ortaya koyabilecek ,dolu hasarlarında ise çatı plastik örtüsünden dolu izlerini
yuvarlak içine alarak resimlerini çeker.
9. Eksper; sigortalı seranın krokisini çizer, sera krokisi üzerinde hasarlı alanları belirtilir, sigortalı
her bir unsur için yapmış olduğu hasar tespitine ait hesaplamaları detaylı bir şekilde verir,
belirlediği hasar oranını sigortalıya bildirir, hasar oranını hasar raporuna ve tutanağa yazar.
10. Eksper; Ekspertiz raporlarını en geç 24 saat içerisinde Tarsim internet sitesindeki sisteme işler.
296
7.2.2.TUTANAK DÜZENLENME USUL VE ESASLARI
Tutanak ekspertiz anında karşılaşılan sorunların yazılı hale getirilmesi ve çözüme sunulması
açısından oldukça önemlidir.
1. Sigortalının hasar tespitinde bulunmaması, serayı başkasının göstermesi,
2. Seranın poliçede belirtilenden farklı olması,
3. Poliçedeki verim miktarı ile eksperin belirlediği verim miktarı arasında fark varsa, farkın oluşma
nedenini,
4. Hasardan önce üründe hasat yapılmışsa, hasat edilen ürün miktarı ve kalan ürün miktarını,
5. Hasardan önce üründe hasat yapılmışsa, ekspertiz sonunda kalan üründe belirlenen hasar oranı ve
genele yayılmış hasar oranını,
6. Sigortalı, hasar oranını kabul etmediğinden raporu imzalamaktan imtina etmesi durumunu, (bu
itirazını ifade eden bir not tutanağa yazılmalı ve raporu imzalanması sağlanmalı, yine de imzadan
imtina ederse tutanakta belirtilmelidir),
7. Teminat dışı hallerde belirlenen hasar oranı ve nedenini,
8. Eksper “Hasar Tespit ve Usul ve Esasları “ dışında anormal gördüğü her durum ve konuyu
tutanakla bildirir.
297
298
299
300
301
302
303
304
305
306
307
308
309
310
311
312
313
İsmail ELMAS
İşletici Şirket Bölge Müdürü
SERİN İKLİM TAHILLARINDA HASAR TESPİTİ
A. TAHILLARIN FENOLOJİK EVRELERİ
Tahıllarda fenolojik evreler; çimlenme ile başlar ve aşağıdaki tablodaki sırayla devam eder. Bitkinin içinde
bulunduğu fenolojik evrelere göre dayanıklılığı ve dış faktörlerden, dolayısıyla doludan zarar görme derecesi
de değişir. Aynı dolu vuruşu 9 farklı gelişme evresinde farklı hasarlar meydana getirebilir. Bu yüzden hasar
tespiti yaparken tahılın hangi evrede olduğu göz önüne alınmalıdır.
Gelişme Dönemi
Tanımı
Bir Sonraki
Döneme
Geçiş Süresi
A
Çimlenme
Bitkinin ilk gelişme safhasıdır. Çim kökünün ve
embriyo kabuğunun toprağın altındaki filizle birlikte
ortaya çıkmasıdır.
B-D
Yapraklanma
Filizlenme, 1. ve 3. yaprak evresidir
E-G
Kardeşlenme
Yapraklanmayla birlikte kök sistemindeki gelişmelere
paralel olarak ana bitkinin yanlarından kardeşlenme
başlar. Yan filiz ve ikincil kök oluşumu gerçekleşir. 9
ve daha çok kardeşlenme görülebilir. Kardeşlenme
sonunda hububat tarlayı tamamen kaplar.
17 gün sürer
H-M
Sapa Kalkma
(Sap
Oluşumu)
Sürgünlerin uzadığı ve boğumların oluştuğu
dönemdir. Ana ve yan filizler doğrulur. Boğumlar
birbirinden genelde 2 cm uzaklıktadır. Başak ve çiçek
salkımı yaprak kını tarafından çevrilmiştir.
1.,2.,3.,4. boğum evresinden sonra son yaprak olan
bayrak yaprağı görülür ve Ligula (yaprak yüzeyi)
evresi başlar ve gelişir.
12 gün sürer
N-O
Başaklanma
Başak ve bununla ilişkili olarak çiçek salkımı, ucu
sıkışmış bir şekilde yaprak kınının yanından çıkar.
2 gün sürer
P-Q
Çiçeklenme
Tomurcuklanma başlangıcı: toz kesesi başak
ortasından çıkar.
Tam çiçeklenme: başakçıklar olgun toz kesesine
sahiptir.
Çiçeklenme sonu: bütün başakçıklar açmıştır.
Döllenme sırasında çiçek tozları daima mevcuttur.
9 gün sürer
R-W
Olgunluk
Dane gelişimi şu sırayla olur:
Süt olumu: daneler açık yeşil, süt kıvamındadır.
Hamur olgunluğu: daneler sarı-yeşil görünümde ve
yarı sıvımsıdır. Doludan kolay etkilenir durumdadır.
Parmakla bastırdığımızda daneler basık kalır ve eski
haline dönmez.
Sarı olum: daneler sarı ve parlaktır, basıldığında
plastik gibi serttir, fakat daha hasat için çok suludur,
biraz daha katılaşması gerekir.
314
16 gün sürer
10 gün sürer
11 gün sürer
10 gün sürer
Tam olum: Tohum serttir ve bitki ölmüştür.
Ölü olgunluk (tam kuru): artık dane tırnakla bastırılıp
kırılamaz. Dane serttir ve başaktan çözülmeye başlar.
Hasat: ürünün elde edildiği evredir.
Tahılların Fenolojik Evreleri
A
Çimlenme
B- D
E -G
H-M
Yapraklanma
Kardeşlenme
1. Yaprak Evresi , 3. Yaprak Evresi
Kardeşlenmenin Başlangıcı ve Bitişi
Sapa Kalkma (Sap
oluşumu)
1. boğum (1. resim)
2. boğum ( 2. resim)
N-O
Başaklanma
(Başaklanmanın başlangıcı-sonu)
N-O
P-Q
Başaklanma
Çiçeklenme
(Başaklanmanın başlangıcı-sonu)
(Daha ayrıntılı görünümü)
315
(Çiçeklenme başlangıcı, Tam Çiçeklenme, Çiçeklenme
Sonu)
R-W
Olgunluk
(Tane Oluşumu Evresi, Süt Olum Evresi, Hamur Olum Evresi, Sarı Olum Evresi, Ölü Olum evresi)
B. DOLU HASARI
Dolu, atmosferik bir yağış sonucu oluşan genelde yuvarlak veya düzgün olmayan topak şeklinde şeffaf buz
parçaları olarak tanımlanabilir. Dolu, tanelerinin iriliğine göre şiddetli, orta ve zayıf şeklinde üç kategoriye
ayrılabilir. Hasarın büyüklüğünü etkileyen faktörler ise dolu tanelerinin iriliği, dolunun yağış süresi, bitkinin
türü ve gelişme evreleridir.
Gelişme Dönemlerine Göre Dolu Zararları
Bütün tahıl çeşitleri gelişmesinin her evresinde doluya karşı farklı bir hassasiyet gösterir. Değişik tahıl
çeşitleri kendi özel morfolojik ve fiziksel özelliklerinden dolayı aynı şiddetteki doludan kısmen farklı şekilde
etkilenirler. Örnek olarak uzun başaklı çeşitler kısa başaklılara göre doluya daha hassastır.
Dolu zararının tespitinde çiçeklenme evresinden-başak çıkışının başlamasına kadar olan erken dolu zararları
ile başaklanma ile tam olum evresindeki geç dolu zararları belirleyicidir.
1. Erken gelişme dönemi ile kardeşlenme dönemi arasındaki dolu zararları
Bütün tahıl çeşitlerinde erken gelişme dönemi ile kardeşlenme dönemindeki dolu vuruşları az zarar verir.
Burada, dolu vuruşundan sadece yaprak zarar görür. Dolu orta vuruş şiddetindeyse, oluşan zararlar
görülebilir ancak, bitki ileri dönemlerde bu zararı telafi eder ve kendini toparlar.
Sapa kalkmanın hemen başlangıcında tahıl bitkisi doluya karşı hassastır. Sapa kalkmanın başlangıcı ile 2.
boğum evresinde dolu vuruşuyla yaprak zararları oluşabilir. Bayrak yaprağın görülmesinden sonra açılan
yaprak kınının dolu vuruşuyla parçalanması (başak zararları), yaprak kınının yırtılarak kopması ve derin
kopmalar gözlenebilir ki bu da başaklanmayı durdurur. Sakat başak doğumlarına, dolayısıyla sakat başaktan
kaynaklanan verim kayıplarına sebep olur. Yaprak kınının dolu vuruşu ile etkilenmesi başağın hiç
çıkamamasına da sebep olabilir.
2. Başaklanma dönemindeki dolu zararı
Başaklanma başlangıcında bitkinin dolu vuruşuna hassasiyeti fazladır. Başaklanma ile çiçeklenme sonunda
dolu vuruşundan yaprak zararları, başak zararları, kırılma ve kopmalar ortaya çıkar.
3. Çiçeklenme dönemindeki dolu zararı
Çiçeklenme dönemindeki dolu zararının etkisi her tahıl çeşidinde farklıdır. Kendi kendine tozlanan buğday,
arpa ve yulafta toz kesesinin kısmen kopması ürün kaybına neden olur. Ama yabancı tozlanan çavdarlarda,
toz kesesinin zararına rağmen sayısız miktarda polen dışarıdan geldiği için sorun olmaz.
Üreme organının zarar görmesi dolunun vurduğu tarafta kümeleşmeye (başakta tane boşluğu) sebep olur.
Yeni oluşmuş dane, ince kavuz tarafından henüz yeterli korunmamaktadır.
4. Olgunluk dönemindeki dolu zararı
Çiçeklenmeden sonraki hafif dolu vuruşları genellikle zarara neden olmaz. Ancak dolu şiddetliyse kavuzlar
parçalanır ve daneler zarar görür. Danenin oluşması devresinde oluşan dolu zararlarında başak dane kaybına
uğrar. Dane oluşumunu tamamladığında başaktan dane dökülmelerine, eksik daneli başak oluşumuna ve
verim kaybına neden olur.
316
Tahılların Gelişme Evrelerine Göre Muhtemel Dolu Zararları
Gelişme Evreleri
Zararlanmalar
Çimlenmeden-Kardeşlenme sonuna kadar
Yaprak zararı
Sapa kalkma başlangıcından- bayrak
yaprağın oluşumuna kadar
Yaprak zararları, derin parçalanmalar ve
tamamen kopmalar
Bayrak yaprağı evresinden kılçıklı ucun
oluşumuna kadar
Sapta yukarıda ve aşağıda oluşan kırılmalar,
yaprak kını yırtılması, parçalanması ve tam
kopmalar
Başaklanmadan-Çiçeklenme sonuna kadar
Sapta yukarıda ve aşağıda oluşan kırılmalar,
başağın ve geç kalmış çiçeğin kopması, dane
dökülmesi, tam kopmalar.
Meyve-Dane oluşumu
Sapta yukarıda ve aşağıda oluşan kırılmalar,
başağın ve geç kalmış çiçeğin kopması, dane
dökülmesi, tam kopmalar.
Süt olumundan- Tam oluma kadar
Sapta yukarıda ve aşağıda oluşan kırılmalar,
başağın ve geç kalmış çiçeğin kopması, dane
dökülmesi, tam kopmalar.
Yulaf doludan en fazla zarar gören tahıldır. Bu sadece tomurcuğun hassas yapısına bağlı olmayıp, özellikle
uzun bir gelişme evresi geçirmesine de bağlıdır.
Yulafta dolu zararına en hassas zaman tomurcuğun yaprak kınından çıkmadan önceki devresidir. Bu durum
harmana kadar sürer. Geç evrede oluşan dolu zararı da büyük dane kaybına yol açar.
Dolu vuruşu belirtileri
Dolu zararı belirtisi dolunun yoğunluğuna ve bitkinin gelişim evresine göre değişir. Bütün yeşil, klorofilli ve
henüz büyümekte olan bitki kısımlarında dolu vuruşları, nokta olarak vuruştan belli bir alanda sararmaya
kadar gider. Bu vuruşlar tipik dolu zararlarıdır. Doluya maruz kalan kısımlar ölür. Dolu vurmuş alanlar önce
beyaz görünür sonra grileşir. Eğer dolu yoğunsa zarar görmüş kısımlar birbirini yakın ve sık olarak takip
eder, daha sonra bu kısımlar dökülür. Hafif vuruşlarda ana damarlar değil, sadece yüzey epidermisi ve zarın
altındaki hücreler etkilenir. Eğer dolu bu ana damarlara hasar verir şiddette kuvvetliyse o zaman ağır zararlar
ortaya çıkar ki bunlar sapın bükülmesi veya kopması şeklinde olur. Tahıl bitkisinin gelişimi ilerledikçe
yapraklar ve sap sararmaya hazırdır. Bu durumdaki dolu vuruşlarında dolu vuruşunun izi az etkilidir ya da
hiç belli değildir.
Diğer taraftan dolu belirtilerinde mantar hastalıkları yoğun bir şekilde gözlenir. Bunu doğru tespit etmek için
dikkat edilmesi gereken şey tipik dolu vuruşlarındaki lekelerin sapın bir tarafında bulunacağıdır.
1. Yaprak zararları
% Asimilasyon oranı
1-14
15-28
29-42 43-56
Başak çıkışından sonraki gün sayısı
317
Genç tahıl bitkisi az yaprak kaybıyla kardeşlenme dönemine kadar ayakta kalmayı başarır. Erken dönemde
hafif ve orta şiddetteki dolu yaralanmalarının bitkinin sonraki gelişimde bir tesiri yoktur. Sapa kalkmada
basit yaprak yırtılması büyük bir önem teşkil etmez. Burada yapraktaki ana damarlar özümleme yapmaya
devam eder ve böylece bitki zarar görmez.
Saptaki iletişim kanalları sağlam dokudan dolayı kuvvetli bir doluda da az zarar görür. Sapa kalkma
sırasındaki kuvvetli dolu zararlarında asimilasyon yapıcı olan yaprak alanının büyük bir kısmının yok
olması, yaprak bükülmesi ve yaprak kopması muhtemel kabul edilen zararlardır.
Yapılan bir araştırmada sapa kalkma döneminde yaprak kaybının verimde % 33’e varan bir kayıp meydana
getirdiği, başaklanma döneminde %27, çiçeklenme döneminde ise % 17 oranında bir kayba neden olduğu
saptanmıştır.
2. Tamamen kopmalar
Tamamen kopmalar yalnızca kuvvetli doluda meydana gelir. Bunun yanında diğer dolu zararı belirtileri de
ortaya çıkar. Bunlar, yaprak zararları ve parçalanmaları gibi çeşitli şekillerde olabilir. Doludan zarar görme
derecesi, tür ve çeşitlere göre değişir. Tahıllarda tam kopmalar verimi önemli ölçüde etkiler.
Resimdeki gibi yoğun sap kopmaları ve parçalanmaları başaklanmadan önce meydana gelirse, yüksek yaprak
kayıplarına, daha sonra da verimde büyük kayıplara yol açar.
Buğday, çavdar ve kışlık arpada, bu tam kopma zararından sonra bitki kendisini toplayamaz. Sapa kalkma
evresinden sonra yulaf ve yazlık arpada da gelişen genç kısımlarda artık ürün oluşmaz.
Başaklanmada tam kopma zararları
Yazlık arpada sapa kalkma esnasındaki erken zararlar
318
Yulaf tarlasında sapa kalkmada sayısız tam kopmanın görüldüğü bir dolu vuruşu örneği
(Dolu vuruşundan 10 gün sonra tarlanın hali)
Aynı yulaf tarlasında dolu yağışından 8 hafta sonra yulaf gelişmiş, ancak tam bir verim
alınmamış ve verim düşmüştür.
3. Yaprak kınındaki zararlanmalar
Yaprak kını yarılmaları
İkinci boğumdan yaprak kınının açılmasına kadar, sapa kalkmaya başlama yerinde başak filizi ya da sürgün
oluşur. Orta ve kuvvetli dolu daneleri yaprak kınına etki eder, büker veya yarar. Bu da, vuruşun olduğu yerde
bulunan içinde başak ya da sürgünün olduğu kısma zarar verir. Genel olarak bu vuruşların olduğu başak iki
taraflı zedelenir. Vuruş kuvvetliyse, başak ve sürgün ucu da zarar görebilir. O zaman başağın üst kısmı (dolu
vuruşunun görüldüğü yer) ölür. Böylece doluyla oluşan beyaz başak belirtisi görülür.
Yaprak kını yarılmalarında arpa ve yulaf en hassas olan tahıllardır. Çünkü başakçık ve sürgünün buğday ve
çavdara göre çok ince ve narin bir yapısı vardır.
Buğday, arpa ve çavdarda saptaki yaprak kını yarılmaları %5-30 arasında verim azalmasına sebep olur. Bu
oran, yulafta daha yüksektir. Yaprak kını yarılmaları, yaprak kını parçalanmalarını da beraberinde getirir.
Yaprak kını kopması
Dolu vuruşuyla yaprak kınının, başağın üst kısmından bükülmesi durumudur. Başağı büküldüğü yerde tutar,
engeller. Tehlikeli olan dolu yağışı, yaprak kını kopmasının erken safhasında, yani 2. boğum evresinde veya
son yaprak görüldüğünde olanıdır ki, eğer bu dönemde dolu yağışı olursa başak hiç çıkamayabilir. Ama
genellikle başak yaprak kınını yırtıp çıkmayı başarır. Sap da bu çıkışa göre az ya da çok formunu kaybeder.
Yulafta yaprak kını bükülmelerindeki kayıplar, diğer tahıl çeşitlerine göre azdır.
Son yaprağın görülmesinde yaprak kını yarılması
Yaprak kınının üst tarafında meydana gelen kopma birçok çiçeğin durumunu değiştirmez. Çünkü, güçlü
başak ligula evresinde yaprak kınının açılmasında üst kısmı rulo halinde kıvrılmış yaprak kınının engeli
olmadan ortaya çıkar. Erken evrelerdeki zararlarda da başak yanlardan çıkar, ama bir süre eğri kalır (eğri
319
başak). Serbest kalan başağın bir kısmında başak ekseni uzayarak olgunlaşıncaya kadar normal durumuna
gelir. Ama eğri tarafı kırılgandır ve hasatta da kopar. Bu tür sonuçlar başak kopmaları gibi kötü durumlarda
değerlendirilir. Eğer eğrilik uzun süre kalırsa danenin oluşumu eğri kısımda gelişmemiş durumdadır.
Genel bilgilere ve sonuçlara göre eğri çavdar ve buğday başağında dane kayıpları % 25’i geçmez. Sadece
kışlık arpada yüksek olabilir.
Çavdar ve Tritikaledeki zararlar
Çavdar ve tritikale yaprak kını kopmalarına ve buğdaydaki gibi kında dolu vuruntularına tepki verir.
Çavdarda ve tritikale’ de kavuzlardan dolayı daha çok tutucular ortaya çıkar.
Yaprak kını kopması sonucu asılı kalan çavdar başağı
Çavdarda başak zararlanması sonucu yaprak kınının yarılması.
yarılması, başak ekseninin kopması ve bayrak yaprağın kaybına sebep olur
Buğdayda tipik yaprak kını kopmaları
320
Yaprak kını
Buğday bitkisinde dolu sonucu asılı kalmış başaklar
6 hafta sonra aynı başaklar: asılı kalan başakların büyük bir kısmı düzelir ve normal
gelişimine devam eder. Sadece çok az başakta eğrilik görülür.
Yaprak kını kopmaları 10 günden fazla bir zaman önce oluşmuşsa, asılı kalan başaklar diğer tahıllarda
olduğu gibi buğdayda da yapışıp kalır. Ya da gelişen başağın altında sert bir bükülme oluşur. Sonra başak
uçları hasada kadar yaprak kınına takılır ve çıkamaz. Bu durum verim üzerinde çok az etkilidir. Bazı
başaklarda az sayıda dane meydana gelir. Yazlık buğdaylar, kışlık buğdaylara göre yaprak kopmalarına daha
hassastır.
Solda, doluya bağlı yaprak kını bükülmesi, sağda yaprak kını yarılması sonucu başak kaybı
görülmektedir
1
2
3
4
Buğdayda yaprak kını kopması sonuçları: 1. başağın sapa doğru asılı kalması, 2 ve 3. başak
ekseninin dolu vuruşuyla eğrilmesi ve cılız başağın meydana gelmesi (başağın vuruş almış
kısmı genellikle kış şartlarında kısmen kaybedilir), 4. normal gelişmiş başak
321
Başak zararlarına örnek olarak kışlık buğdayda yaprak kını yarılması
Kışlık buğdayda yukarıda yaprak kını yarılmasında zarar gören başakta % 15 başakçık sıkışmış ve
boştur. Böyle bir görünümdeki başakta zarar payı % 20’dir.
Arpada yaprak kını yarılması
Çavdarda yaprak kını yarılması
Yazlık buğday başağında yaprak kını kopması sonucu görülen büyük zarar
322
Zarar şekilleri ve verim azalması
Buğday
Zarar Şekli
Verim Azalması Yüzdesi
(%)
Başağın çıkamaması
100
Başağın altından sapın
bükülmesi sonucu başağın
asılı kalması
40-60
Başak altından sapın
kopması, asılı kalma hali
100
Başağın eğriliği
10-30
Yaprak kını kopmasına
rağmen yeniden doğrulan
başak
0-15
Arpadaki zararlar
Kışlık arpadaki zararlar
Kışlık arpada, eğer dolunun olduğu zaman ile başaklanma arasında uzun bir süre varsa yaprak kını kopmaları
fazla değildir. Arpada son yaprağın görülmesinden sonra yaprak kını kopmasına göre çıkan başak sayısı %
10 azalır. Yaprak kınının açılmasından hemen önce meydana gelen dolu vuruşu, başak sayısını % 1 oranında
azaltır.
Kışlık arpada, uzun süreli kılçıklanmış çiçek dönemi başaktaki erken yaprak kını kopmaları sonucunda
başağın asılı kalmasına ve sıkça sap bükülmelerine neden olur. Başağın çıkmasına yakın meydana gelen
doluda başağın tutulması azalır. Çiçeğin büyük bir kısmı genelde boş kalır. Eğri başak ve buna ilaveten
başağın altında oluşan sap bükülmeleri yaprak kını kopmalarına göre kışlık arpada buğdaydan daha azdır.
Çünkü bu eğri başakta, çiçeğin bir kısmında meyve oluşmaz. Burada ürün kaybı oldukça yüksektir.
Genellikle diğer zararlarda, yaprak kınının içindeki başakta daha çok kopmalar olur.
323
Yaprak kını kopması sonucu kışlık arpa başağı asılı kalır
Başağın yaprak kını kopmasında zarar görmeden serbest kalması, dolunun zarar tarihinin başaklanmaya
yakınlığına bağlıdır. Çiçeklenmede yapışan başak, olgun evreye kadar tekrar kendini düzeltmek için çaba
gösterir. Burada sadece kılçıklar eğri kalır.
Yaprak kını kopmalarıyla oluşan farklı sap ve başak formu kışlık arpadaki bin dane ağırlığını az etkiler.
Esas zarar başaktaki dolmayan kısımlarda oluşur. Yaprak kınının kopmasında kındaki başağın basılı kalması
büyük verim kaybına neden olabilir. Başağın üst tarafında meydana gelen yaralanma başağın ölmesine ve
beyaz başağa sebep olur.
Kışlık arpada yaprak kını kopmaları sonuçları: sağda iki zarar görmemiş başak; solda iki
asılı kalmış başakta kılçıkları eğilmiş durumda olan başak görülmektedir. Burada rüzgârla
başağın sallanma tehlikesi vardır.
Başak zararlarına örnek kışlık arpada yaprak kını yarılması sonuçları
324
Zarar şekilleri ve verim azalması
Kışlık Arpa
Zarar Şekilleri
Verim Azalması Yüzdesi (%)
Başağın çıkamaması
100
Başağın altından sapın
bükülmesi sonucu başağın asılı
kalması
30-70
Başak eğriliği
30-60
Yeniden doğrulmuş başak
10-40
Kışlık arpada başağın yaprak kını yarılması sonucu meydana gelen başak zararı, ortalama % 30’dur. Buna
karşılık çiçek kısmı daha çok zarar görür. Bu görünüm başaklanmadan sonra meydana gelen çiçeklenmeyi ve
meyve tutumunu etkiler. Danenin geri kalan kısmı hemen hemen normal oluşurken, kabuklar ve kılçıkların
başak ekseninde kuruması da görünür olur.
(Solda) başağın asılı kalması, dolunun sonucu yaprak kını kopması; (sağda) yaprak kını
yarılması sonucu beyazlaşma
Yazlık arpadaki zararlar
Yazlık arpada, son yapraktan önce görülen dolu, tam yaprak kını kopmalarıyla beraber %20’lik verim
kaybına neden olur. Bitkideki sapın ana kısmında, başaklanmadan önceki evrede eşit gelişememekten dolayı
325
azda olsa ölümler meydana gelebilir. Yaprak kını kopmasında, eğri başak ekseni yazlık arpada fazla verim
kaybına sebep olur. Bu durum buğdayda daha az geçerlidir. Ama kılçığın formunu kaybetmesi daha sık
görülür. Yaprak kınından çıkamayan başakta oluşan eksik kısımlar, eğri başağa göre daha fazladır. Küçük
başaklarda çoğu kez dane dolmamıştır.
(solda) yazlık arpada yaprak kını kopması sonucu asılı kalan başak; (sağda) zarar görmemiş
başak
Yazlık arpada yaprak kını yarılmasıyla oluşan başak zararları
Yazlık arpada, yaprak kını kopmalarında sapta başağın altında spiral şeklinde dalgalı form bozukluğu
görülür. Bu verime etki etmez, ama başak kında kalırsa etkili olur. Yaprak kını kopmalarında dolunun etkisi
tek başına görünürse de kılçık eğriliğine sebep olmaz.
Yazlık arpada yaprak kını yarılması sonucu başak zararı örneği
326
Zarar şekilleri ve verim azalması
Yazlık Arpa
Zarar Şekli
Verim Azalması Yüzdesi (%)
Başağın çıkamaması
100
Başak ekseninin ve kılçıkların
eğriliği (eğri başak)
40-70
Yeniden doğrulmuş başak
10-40
Yulaftaki zararlar
Yaprak kınındaki dolu vuruşu sürgün zararına yol açar. Sürgün çıkışı engellenir, zarar gören sürgün kın
içinde kalır. Sürgünün bir bölümü boştur ve beyazlaşır. Bu tür zararlar, yaprak kınından çıkan sürgündedir
veya dolu vuruşu belliyse dolu döküntüsü ve boş başak olarak görülür.
Başak dolu vuruşuyla yaprak kınının içinde daha fazla gelişemeyecek kadar kuvvetle basılır, boş kalır ve
beyazlaşır. Yaprak kınındaki vuruş dolu vuruşu zararının işaretidir. Bunun gibi arpa ve yulafta da ikiz
gelişmeye eğilim vardır. Sürgün oluşumunun sonuyla dane olgunluğu evresinde, sürgün ve kabuklar
yeşildir. Sürgünün dökülen kısımları erken oluşan solma evresinde belirgindir. Bu evre bitkiyi boş dane
evresine götürür.
4. Sap bükülmeleri ve sap kopmaları
Dolunun sıkça görülen sonuçları sap bükülmesi ve sap kopmasıdır. Dolu zararının tahılda hangi evrede
gerçekleştiği önem arz eder. Dolu zararı en çok çiçek zamanındaki sap bükülmelerine sebep olur. Danenin
daha sonraki gelişim safhasında verim kayıpları az olur. Sap dolu vuruş yönünün tersinden bükülür.
Sap iri dolu tanesinin vuruşuyla önce rüzgâra karşı basılır, daha sonra rüzgâr yönünde geri döner ve
büküldüğü kısımda da sapın ters dönmesi ya da sapın kopması, ufalanması meydana gelir. Sapın birden fazla
bükülmesi tipik bir sap kopmasını meydana getirir. Bu normal durum dışıdır ve tam zarardır.
Hafif dolu vuruşlarında da sap dönmeleri zarar meydana getirebilir. Burada sapta hafif burulma vardır ya da
hiç yoktur ve kopan kısım da saptaki sağlam kısmı bir bölümüyle tutar.
Dolunun vurduğu yerde sap çeperinde tam veya tama yakın ufalanma, parçalanma meydana gelir ve büyük
bir alanda sapın dönmesinden dolayı karşı taraftaki bağlarını kaybeder ve ölür. Tipik sap kopmalarına sadece
kuvvetli dolu sebep olur. Pratikte, her iki durum da sap kopmasını meydana getirir. Kopmalar alt (derin) ve
üst (yüksekte) kopmalar olarak belirlenir.
4.1. Alt (derin) kopmalar
Alt kopmalar üst boğumun alt kısmındadır. Dolu sapın alt kısmında zarar meydana getirebilir. Kardeşlenme
evresinde uzayan sapın alt öğelerinden başaklanmaya kadar bütün tahıl çeşitlerinde genellikle ortaya çıkan
327
alt kopmalardır. Bitki kalınlaşıp güçlendikçe sapın alt kısmında dolunun etkisi güçleşir, alttaki kopmalar
azalır.
İlk gelişme evresinden başaklanmaya kadar alt tarafta bükülen sap eğilerek boğumdan döner. Zamanla bu
dönme düzelerek eski haline gelir. Hafif ve orta şiddetteki dolu vuruşlarında sap bir kez bükülmüşse büyüme
yine devam eder.
Bükülmede, başak sapın olması gereken uzunluğun altında kalmasından dolayı, bitkinin nemli kısmında
kalan sap yağmurlu kış şartlarında kolay gelişmez, tahıl hastalıklarından ve zararlılarından dolayı kopar.
Çiçeğe kadar bükülen daha sonra düzelen sap eğri başak verir.
Şiddetli dolu, birden fazla bükülmeye sebep olur ve sapı yere yatırırsa tam zarar oluşur. Bütün tahıl
çeşitlerinde tehlikeli günlerde alt kopmalar başaklanmadan çiçeğe kadar ki zamanda olursa verim azalmasına
sebep olur.
Alt ve Üst Kopma Kayıpları (%)
Gelişme Evresi
Dolu Zararı Çeşidi
Çavdar
Buğday
Arpa
Yulaf
Kardeşlenmeden-Başaklanmaya
Kadar
Alt Kopma
100
100
100
100
Başaklanmadan-Çiçeklenme
sonuna kadar
Alt Kopma
Üst kopma
45-60
50-70
35-50
30-40
40-60
40-70
30-50
20-35
sonundan-süt Alt Kopma
Üst kopma
40-60
55-80
20-40
20-35
20-40
20-40
20-40
20-30
10-30
10-30
0-20
0-10
0-10
0-20
0-15
0-10
Çiçeklenme
olumuna kadar
Yumuşak (hamur) dönemi
Alt Kopma
Üst kopma
4.2. Üst (yüksekte) kopmalar
Üst kopmalar kuvvetli sap bükülmeleridir ve sapın üst boğumundadır. Bu üst kopmalarda, sapın iletim
organı tamamen zarar görmez. Bundan dolayı sap kısmı başakla genellikle bağlı kalır. Dane sayısı
azaldığından verim düşmüştür. Ama dane oluşumu tamamen durmamıştır.
Başağın erken sürmesi evresinde meydana gelen dolu zararı kaybı yüksektir. Bitki çiçekteyken meydana
gelen doluda, tam verim kayıpları artık meydana gelmez. Dane oluşumu evresinde bu verim kaybı gittikçe
azalır.
Saptaki son boğumun üstünde meydana gelen kopmalarda bağ dokusu çok zayıftır. Bunun sonucunda tam
başak kaybı görülür. Hafif doludan orta şiddetteki doluya kadar, özellikle üst kısımda hafif sap dönmeleri
görülür. Gerçi dolunun vurduğu yerde sap basılmıştır, ama sapın iletim kanalları kısmen görevini
yapmaktadır. Bundan dolayı danenin gelişimi tamamlanır, tamamen durmaz. Ağır dolu yaralanmalarında
kopan sapta danenin gelişimi tamamlanması az ya da çok etkilenir. Burada dolu zararı tahıl çeşidine, gelişme
evresine ve saptaki kopan kısmın durumuna göre faklılık gösterir. Kuvvetli dolu vuruşlarında sap tamamen
kopabilir ya da özellikle çavdar ve arpada rüzgârla kopan kısımda dönme olur. Bu da, boşta kalan başağın
sallanması olarak görülür.
Alt ve üst kopmaların ifadesi
Hamur olum evresinden sonraki doludan kaynaklanan üst kopmalar verim kaybı meydana getirmez. Arpa ve
yulafta sap dönmesi sonucu ikiz büyüme sıkça görülür. Sap dönmesi ve kopması sap kaybını azaltır.
Kardeşlenme evresi ile sapa kalkma evresinde birden fazla bükülmüş ya da tam kopmuş saptaki sap kaybı %
20-25, sapa kalkma ve başaklanma evresinde % 30-40 olabilir. Başaklanmadan sonra sap kaybı hızlı bir
şekilde azalır. Erken süt olum evresinde % 0’dır, kayıp olmaz.
328
Tahılda üst kopma
Çavdarda sap bükülmeleri ve sap kopmaları
Çavdar, sap bükülmelerine karşı çok hassastır. Alttaki bükülmeler özsu dolaşımını az etkiler. Bitkide
bükülmeden sonra genelde sap yeniden düzelir. Daha sonra dane olgunlaşır, ama tam ağırlığına ulaşmaz.
Bitkinin üst kısmındaki sap boğumunda meydana gelen hafif sap bükülmeleri rüzgârın etkisiyle (boşta
sallanma) başak kaybı meydana getirmez. Buna karşılık çavdar kışlık buğdayla kıyaslandığında üst boğumda
meydana gelen kopmalardaki kayıp (üst kopma) başağın kaybı olarak hesaplanır. İnce gergin çavdar sapında
üst kopmalarda başağın tamamı ölür ya da rüzgârın etkisiyle döner.
Çavdarda üst kopmalar (özellikle başağın sallanma tehlikesine neden olur)
Kopan kısım ne kadar yukarıdaysa boşta sallanan başak kısımları o kadar fazladır. Kısa saplı çavdar cinsinde
boşta sallanan başak daha azdır. Sap bükülmelerinin çokluğu sapa kalkma evresinde tam kayıplara sebep
olur. Daha az sık olan kışlık çavdarlarda orta şiddetteki doluda tam kopma bitkinin alt kısmında görülür.
Verim kaybı başağın çıkmasına kadar meydana gelen dolu vuruşlarında yüksektir. Çünkü birçok sap
büküldüğü yerden kopar.
1
2
3
4
Çavdarda dolu vuruşuyla sap bükülmeleri sonucunda dane veriminin azalması. Sağdan sola:
1. zarar görmemiş başak tam dane verimiyle, 2. alt kopmalı başak dane verimi zarar
görmemiş başağa göre azalmıştır, 3. üst kopmalı başak, özsu iletimi kesilmez ve cılız dane
oluşumu, dane sayısı azalma gözlenir, 4. üst kopmalı başak, özsu iletimi kesilmiştir, bu
başaklarda dane oluşmaz.
Buğdayda sap bükülmeleri ve sap kopmaları
Başaklanmayla buğday sapı güçlenir ve sertleşir. Diğer tahıl çeşitlerine göre buğdayda, bükülme ve
kopmalar daha çabuk olur. Alttaki kopmalar çavdara göre daha kolaydır. Dolu zararı çiçeklenmeye kadar
olursa alttaki kopmalar başak verimini büyük bir oranda düşürür. Çiçeklenmenin sonuna doğru dane
oluşumu başlar, üst kopmalar buğdayda büyük zararlara yol açar.
329
Sayısız alt kopmaların yanında resimde başağın üst kopmayla son sap boğumunun sertçe
bükülmesi görülmektedir
Kışlık buğdayda dolu zararı çiçeklenmeden sonra olursa, üstteki kopmalar belli ölçüde verim kaybına sebep
olur. Sapın üst boğumundaki kopmalar, başağı tam kayba götürür. Çiçeklenmede buğday sapının bir kez
bükülmesinde her başaktaki dane sayısı bin dane ağırlığındaki azalmayı çok etkilemez. Saptaki birden fazla
kırılma başağın eğrilmesine sebep olur.
Başağın boşta sallanması buğdayda çavdar ve arpaya göre azdır. Sadece normal kış şartlarının dışında bu
özel bir durum olarak gözlenir. Danenin oluşumunda ve süt olumda meydana gelen dolu, buğdayda büyük
oranda küçük dane oluşumuna sebep olur. Hastalıklar ve zararlılarla oluşan başak kayıpları buğdayda da
dikkate alınmalıdır.
İlk dane oluşumundan hamur olum evresine kadar olan üst kopmalar, buğdayda genellikle küçük dane
oluşumuna sebep olur. Ama oluşan zarar daha önceki bir evrede meydana gelen dolu vuruşu zararına göre
yüksek değildir.
Solda tipik bir üst kopma, önde ve sağda çok sayıda alt kopma görülmektedir.
Arpada sap bükülmeleri ve sap kopmaları
Sapa kalkmanın başında arpa hassastır. Sapa kalkmada sap buğdaydaki gibi her zaman serttir, sık sık sap
kopmaları meydana gelir. Büyük zarar gören esas sürgünler kolay ölür.
Kışlık arpada saptaki alt kopmalar ya da bükülmeler kışlık buğdaydan daha sık görülür. Başaklanmaya kadar
dolu zararlarında verim kaybı yüksektir. Daha sonraki dolu vuruşları bin dane ağırlığını az etkiler.
Çiçeklenmenin sonuna kadar bitkideki üst kopmalar büyük verim düşüşlerine sebep olur. Başaklar boş kalıp
sallanır durumdadır ve dane bağlamazlar Özellikle üst kopmada başağın alt bölümü doludur. Kışlık arpa,
dolu olmadan da hasat öncesine kadar üstten kopmalara hassastır. Ama bu tahılın çeşidine göre değişir.
330
Kışlık arpada üst kopmalar dolu vuruşunda başakta tam kayba neden olurken dolaylı olarak
da üst sap boğumunda ölen başaklarda beyazlaşmaya neden olur
Solda zarar görmemiş başak; ortada iki tam kırılma, dolu vuruşu sonucu tam kayıplı başak
dolaylı olarak sap boğumunun üstünde ve sağda alt kopma
Üst kopmalarda da boğumun üstünde çiçeğin bir kısmı ölür. Yazlık arpada büyük zararlar, alt kopmalarla
oluşur. Genellikle başaklanmadan önce sapta meydana gelen kuvvetli bir bükülme ya da kopma kayıp olarak
görülmektedir. Yazlık arpada iletim kanallarındaki bozulmalar sapın az büküldüğü durumlarda fazla değildir.
Ama bu kış şartlarıyla, hastalıklarla ve zararlılarla beraber görülür.
Yazlık arpada çiçeklenme sonuna kadar görülen üst kopmalar, oldukça yüksek ürün azalmalarına sebep olur.
Çiçeklenmeden sonra meydana gelen kayıplar azdır.
Yulafta sap bükülmeleri ve sap kopmaları
Yulaf diğer bütün tahıl çeşitleri içinde mekanik zararlara, sap bükülmesine ve kopmasına karşı daha az
hassastır. Yulafta alt kopmalar genel olarak fazla zarar verir. Öncelikle 1-2 boğum evresine kadar erken
oluşan dolu vuruşunda yulafın gelişme gücü göz önüne alınmalıdır. Sürgün çıkışından sonraki üst kopmalar
yulafta dolu zararı tahmininde diğer tahıl çeşitlerine göre daha az rol oynar. Çünkü, bu zamanda meydana
gelen doluda sürgündeki dolu vuruşları danenin dökülmesine neden olur.
Yapılan araştırmalara göre, buğday ve çavdarda alt kopmalar yulafın gelişme evresine göre % 10-30
oranında daha azdır. Üst kopmalardaki farklılıklar fazladır.
Yulafta alt kopmalar
Yulafta alt kopmalar ve bununla gelişen ikiz büyüme
331
Dane oluşumundaki yulaf sürgününde dolu nedeniyle olan kısmi üst kopma. Sürgünde yan
boğum bükülür, hemen hemen kopar ve erken sararır. Sürgünün temelinde doluya bağlı
olmayan alışılmış dökülme görülür.
5. Başaklanmadan sonraki başak zararları
Yaprak kınının açılmasından sonra başak ya da sürgün doludan şiddetle zarar görür. Dolu vuruşları başakçığı
basar (ezer) onu boş bırakır ya da kötü dane oluşumuna götürür. Büyük ve şiddetli dolu vuruşu, bitkide tek
başına başağı saptan ayırabilir, ya da başağın sapını büker, kısmen veya tamamen başağı koparır.
Başaklanmanın başında oluşan doluda, danenin oluşumuna kadar oluşan ürün azalmaları buğday, arpa ve
çavdarda %10-25 seviyesindedir. Verim azalmasındaki büyük değişiklikler dolu tanesinin farklı ağırlığı ya
da tek bir açıdan vurmasından meydana gelir. Dolu yoğunluğunun artmasıyla zarar fazlalaşır. Süt olum
evresine kadar yaralı başakların oranı kolayca tahmin edilir. Başaktaki zarar tipleri tek tek tanınabilir, ama
tek tek ayırarak bir zarar tespiti önerilmez.
Süt olum evresinden sonra sararmış kısımlar zarar görmemiş dokuda açıkça fark edilmez.
Başaklanmadan sonra çavdarlarda başak zararları: soldaki başak dolu vuruş tarafı, sağdaki
başak dolu vuruş tarafı değil
Doluya maruz kalmış eksik kısımların görünümü daha sonraki olgunluk evresinde kesin olarak bellidir. Cılız
dane oluşumunda ve başakta boş kısımların meydana gelmesinde don ya da fırtına etkisi, beslenme ve su
eksikliği, zararlılar ve mantar hastalıkları rol oynar. Bütün başak zararlarında dolunun olduğu zamanla ilgili
tam bir kontrol gereklidir. Dane tahmini dolu zararı meydana gelmemiş diğer çevre tarlalarla
kıyaslanmalıdır. Eğer bu vuruşlar hep aynı şartlardan meydana gelmemiş ise yapılan karşılaştırmada önemli
ipuçları belirlenebilir. Çavdarda yabancı tozlanma olmasına rağmen toz kesesinin kısmi kopması verim
kayıpları oluşturmaz. Her zaman tozlaşma için yeterli polen kalır.
Çavdarda çiçekten sonra görülen ağır dolu vuruşu zararları: tek tek başakçıklar dolu
vuruşuyla kesilmiştir. Vuruş yerlerinde başakçıklar erken solmaya başlarlar.
332
Başaklanmadan sonra dolu vuruşuyla oluşan başaktaki zararlar
1
2
3
4
5
6
Başaklanmadan sonra dolu vuruşuyla oluşan zararlar: 1. zarar görmemiş başak, 2, 3,4.
başaklarda dolu vuruşları, 5. başağın dolu vuruşuyla kesilmesi, 6. dolu vuruşuyla üst kısmı
kesilmiş başak
Başak zararlarına Tritikale diğerlerinden daha dayanıklıdır.
Dane dökümü ve dolu vurmuş başağın kesilmesi
Süt olum evresinden tam olgunluk evresine kadarki gelişim döneminde dolu, dane dökülmesiyle büyük
zarara sebep olur. Bu kaybın yüksekliği dolunun yoğunluğuyla ve tahılın olgunluk evresiyle ilişkilidir.
Dolunun gücü ve vuruşu başakta dane dökülmesinde ölçüdür. Dikey olarak düşen tok dolu tanesi, ince dolu
tanesine göre daha az dane dökümü meydana getirir.
Buğdayda başak zararları
Dane dökülmesiyle oluşan zararlar verim gücüne göre tahmin edilir. Hasar tespitinde başaktaki eksik daneler
ve yere düşen başak dikkate alınır Bu durum daha sonra verim ve hafif zararların saptanmasında yarar sağlar.
Daha geç meydana gelen dolu vuruşlarında sadece dane dökülmesi görülmez, aksine; başakların bir kısmı
veya tamamı kopar. Kopan başaklar sayım için gereklidir. Bazen de kuş yemesinden oluşan bir zarar da
gerçek bir zarar gibi görülebilir. Ama burada kavuzlar yerde görülür. Kuvvetli fırtına ve bölgesel
yağmurlarda dane kayıpları meydana getirir.
Sarı olum ve tam olum evresinde kavuzlar tam gelişmiştir. Hatta bu, çavdarda kavuzların birbirinden ayrı
durması şeklindedir. Danede duran kavuzlar dolu danesinin vuruşuyla dökülür.
Çavdar ve Tritikalede başak zararları
Çavdar ve Tiritikalede başağın hassaslığı artan olgunlukta daha da azalır. Geç zararların daha büyük olacağı
tahmin edilir. Aynı güçteki dolu zararı yulafta %80, buğdayda %50, çavdar da ise % 20’dir.
333
Buğdayda başak zararları
Aynı doluya buğday çeşitleri farklı tepki verirler. Olgun başaktaki zarar dikkat çekicidir. Bazı çeşitlerde
başaktaki dane boş, bazılarında da doludur. Bundan dolayı aynı şiddetteki dolu farklı dane dökümlerine
sebep olur.
Arpada başak zararları
Burada hasat öncesi zarara dikkat edilmelidir. Oluşan dane dökülmesi ve başağın kaybı fırtınadan ve
bölgesel yağmurlardan da olabilir. Olgun yazlık arpada dane dökülmesi şeklindeki zarar, kışlık arpaya göre
oldukça fazladır.
Yulafta başak zararları
Olgun yulaf, dolu zararına karşı oldukça dayanıklıdır. Ama kuvvetli bir rüzgâr ya da kuvvetli bir yağmur,
dane kayıpları meydana getirebilir.
Kuvvetli dane dökümü: burada dökülen tohum tahmini mümkün değildir.
C. BUĞDAYDA SOĞUK ZARARI
Sonbahar veya kış süresince buğdayda gelişen soğuğa karşı direnç, havaların ısınmasıyla yok olur. Bundan
sonra tekrar havaların soğuması halinde bitkiler zarar görebilir. Aynı gelişme evresinde farklı çeşitlerin
soğuğa karşı reaksiyonlarının pek farklı olmaması, soğuğa direncin çeşitten (genotip) çok bitkilerin gelişme
evresiyle ilgili olduğunu göstermektedir. Buğdayın gelişme evrelerine göre soğuk zararına neden olabilecek
sıcaklık dereceleri ve soğuk zararının belirtileri aşağıdaki çizelgede özetlenmiştir.
Buğdayda gelişme evrelerine göre soğuk zararının belirtileri ve verime etkileri
Gelişme
devresi
Sıcaklık
(ºC)
(2 saat)
Soğuk Zararının Belirtileri
Zarar
Derecesi
Kardeşlenme
- 11
Yapraklarda sararma, uç yanıklığı, tarlada mavimsi görünüş,
silaj kokusu
Az-Orta
Sapa kalkma
-4
Yaprak sararması ve yanıklığı, büyüme konisinin ölümü,
sapların bükülüp-yatması, silaj kokusu
OrtaÇok
Kın
-2
Büyüme konisinin ölümü, çiçek kısırlığı, başakların kında
sıkışması, sapların alt kısımlarda ve yapraklarda renk
bozuklukları
Çok
Başaklanma
-1
Çiçek kısırlığı, beyaz kılçık veya beyaz başaklar, sapların alt
kısımlarında zarar, yapraklarda renk bozuklukları
Çok
Süt olum
-2
Beyaz kılçık ve beyaz başaklar, yapraklarda
bozuklukları, buruşuk bozuk renkli taneler.
OrtaÇok
Sarı olum
-2
Buruşuk bozuk renkli taneler, çimlenme düşüklüğü
renk
Az-Çok
Ortaya çıkabilecek zararın; yalnızca sıcaklık derecelerine bağlı olmadığı ve tek başına bu çizelgeye bakarak
zarar tahmini yapmanın mümkün olamayacağı unutulmamalıdır. Soğuğun süresi, sıcaklığın düşme hızı,
bitkinin gelişme evresi, tarlanın konumu, zarar derecesini etkileyen başlıca faktörlerdir. Don öncesi sıcak
hava, bol azot ve su gibi bitki gelişmesine elverişli koşullar soğuğa duyarlılığı arttırmaktadır.
334
Her gelişme evresine özgü belirtilerin bilinmesi, soğuk zararı derecesinin saptanmasında ve zararın etkilerini
tahmin etme ve önlem almada yardımcı olmaktadır.
Kardeşlenme evresinde soğuk zararı
Kardeşlenme evresinde (ana sap üzerinde 4-6 yaprak çıktığında) yaprak morarması, sararması ve kuruması
şeklinde görülen soğuk zararları bitki gelişimini yavaşlatır. Ancak havanın ısınmasıyla birlikte, yeni yaprak
ve sürgünlerin oluşumuyla zararın etkisi giderilebilir. Büyüme konisinin toprağa yakın olmasıyla, soğuktan
fazla bir etkilenme olmadığı bu devrede soğuk zararının olumsuz etkilerinin diğer gelişme evresine göre
daha az olduğu tespit edilmiştir.
Sapa kalkma evresindeki soğuk zararı
Sapa kalkma evresindeki soğuk zararı, kardeşlenme evresindeki zarara benzer belirtiler gösterebilir. Zarar
arttıkça; bitkiler sarı, beyaz ya da esmer renkte suda haşlanmış gibi bir görünüm almaktadırlar. Bu evrede
görülen orta şiddetteki soğuk zararı tolere edilebilir. Ancak ağır zararlar, ileride verim kayıplarına ve sap
zayıflığı nedeniyle, hasatta çeşitli problemlere neden olmaktadır.
Başaklanmadan önceki evrede soğuk zararı
Başaklanmadan önceki evrede soğuk zararı, büyüme konisinin ölmesine neden olacağı için önemlidir. Bu
evrede, çok kısa bir süre donma noktasına yakın sıcaklık derecelerine maruz kalan bitkiler normal görünüşlü
olmasına rağmen, ileri gelişme evrelerinde tane bağlayamazlar.
Orta ve ağır şiddetli soğuk zararlarında, sapların bükülüp, kırılması şeklinde görülen zaralar ve polen kısırlığı
yanında, kılçıklarda ve başaklarda ortaya çıkardığı beyazlıkla da etkisini gösterir.
Buğday başağında ve yaprağında soğuk zararı
Ayrıca başağın 3-5 cm altında açık yeşil veya beyaz renkli don halkası oluşabilir. Bitkinin normal
gelişmesini ve tane doldurmasını engellemeyen bu halka, hasat öncesi veya hasatta başakların düşmesine
neden olarak verim kayıplarına yol açmaktadır.
Tane oluşumundan sonra hava soğumuş ve tane gelişmesi durmuşsa, bu devrede soğuk zararı etkili olabilir.
Bu devrede soğukların fazla zarar yapmadığı şartlarda tane gelişmesi devam eder. Fakat taneler normalden
hafif olur. Bu devredeki zarar, tane dökmeye ve çimlenme düşüklüğüne neden olur.
Don kesmesi
Don kesmesi (kök kopması) olayı ise, kış aylarında uzun süreli donlar olduğu zaman, genç bitki köklerinin
yukarı çekilerek kopması şeklinde oluşur. Yine uzun süreli kalın kar örtüsü durumunda, kar küfü hastalığı
soğuk zararına benzer etkiler gösterebilir. Bu hastalıkların etkisi, hububatta sürme veya kardeşlenme
evresinde ortaya çıkar.
Don zararları
Geç Don Zararları: Olağan dışı kış şartlarında sıkça görülen bir durumdur. Bu zarar, verim tespitinin
belirlenmesini güçleştirir. Kışlık tahıllarda başaklanmadaki geç don olayları zararlı olur. Geç donun tipik
belirtileri, başak ekseninin başakçıkla beraber beyaz olması ve kavuz kısmının gelişmemesi gibi durumlardır.
Daha sonra dondan zarar görmüş başak genellikle siyah iz bırakan mantarla kaplanır.
Sapa kalkan kışlık arpada don zararı: sapa kalkmada kuvvetli
başağında geç don zararları
Don bütün tahıl çeşitlerinde merkezi yaprağı öldürür.
335
Kışlık buğday
Çavdar başağında geç donda zarar çoğunlukla başağın bir kısmıyla sınırlıdır. Burada başak ne kapatıcı ne de
örtücü kavuzlarla görünür. Başağın zarar görmüş kısmında başak ekseninin her iki yanında normal bir sırada
oluşmuş başakçık izler. Ortadan başlayan başakçığın gelişimi yukarı ve aşağı doğrudur. Geç donlarda
sıklıkla başakçık başağın ortasında ya da aynı zamanda hem üst hem alt kısmında görülür.
Son yıllarda yazlık tahılda sapa kalkma evresindeki geç donlar sıkça gözlenmiştir. Bu belirtiler başağın asılı
kalmasından ana sürgünlerin ölümüne kadar yaprak kın kopmalarıyla benzerlik gösterir. İkiz gelişmede sıkça
görülür. Erken ekilen yazlık arpa, özellikle geç dona hassastır.
Çavdar başağında geç don zararları
Kışlık arpa başağında geç don zararları
D. DİĞER NEDENLERLE OLUŞAN HASARLAR
Özel gelişme şartları, kış şartları, bazı tahıl çeşitlerindeki özellikler, gübre ve bitki koruma maddeleri, bitki
hastalıkları ve zararlıları gibi nedenler tahıl bitkisinde tıpkı dolu zararlarına benzer şekilde hasar belirtilerine
sebep olabilir.
Kış Şartlarına Bağlı Olarak Görülen Hasarlar
Olağan dışı kış şartları, don, soğuk, yüksek sıcaklık, kuraklık, şiddetli yağmur ve fırtına gibi sebepler bir
dolu vuruşundaki gibi belirtilere sebep olursa; bu hasar tespitini zorlaştırır.
Tespit yapan kişi için, sadece görünür olanın tespiti değil, aynı zamanda dolu nedeniyle meydana gelen dane
dökülmesinin, zararı ne oranda etkilediği de önemlidir. Burada önemli olan, hasar tespitinde kararın
oluşmasından önce bitkinin gelişme süreci içerisinde hangi iklim şartlarına maruz kaldığının bilinmesidir.
Kuraklıktan Kaynaklanan Hasarlar
Özellikle uzun süren kuraklıkta tahıl çeşitlerinde dolu hasarına benzer bir zarar tablosu görülebilir. Bunun
bazı özel durumlarda önemi büyüktür. Eğer dolu vuruşu kurak zamanda veya kuraklık evresinden sonra
meydana gelmişse gerçek dolu zararını kuraklığa bağlı zarardan ayırmak güç olur. Burada dikkat edilmesi
gereken: sapa kalkma evresinden daha sonra meydana gelen su eksikliğinin yaprak uçlarında sararmaya ve
kurumaya sebep olup olmamasıdır. Bu durumda bitkinin boğum araları kısalır ve küçülür. Kuraklık
sonucunda daneler cılız kalır. Ciddi kuraklıkta bitki boyları kısalır başak yaprak kınından çıkmakta zorlanır
ve başaklar çok küçük olur. Alışılmışın dışındaki kuraklık, çiçeklenme zamanında muhtemel başak
bozukluğuna yol açabilir. Dane oluşumu evresindeki kuraklık daha sonra bin dane ağırlığında azalmaya
sebep olur. Bu demektir ki, hasarı tahmin eden kişi böyle bir durumla karşılaştığında hangi zararların
kuraklıktan, hangilerinin doludan meydana geldiğinin belirlenmesi konusunda problem yaşayabilir.
Kuraklığa maruz kalmış tarla görünümü
336
Şiddetli Yağış ve Fazla Islaklıktan Oluşan Zararlar
Uzun süreli yağmurlar veya kısa süreli şiddetli yağmur (kuvvetli yağış), eğer çiçeklenme evresindeyse
tahılda bitkiyi etkiler ve dane tutumunu azaltır. Bunun yanında çavdar yabancı tozlaşma nedeniyle diğer
tahıllara göre daha hassastır. Yağmur özellikle hasat öncesi döneme denk gelirse zarar önemli boyuttadır ve
bu tahıl hasat olgunluğuna ulaşmaz. Şiddetli yağışlar tam olum evresinde başağın kopmasında ve danenin
dökülmesinde etkili olur. Özellikle drenajı kötü tarlalarda şiddetli yağışların çokça görüldüğü ilkbahar
aylarında ve yoğun yağışta bitkide yere inmeler (çökme) ortaya çıkar. Tahılın gelişmedeki gecikmesi aynı
zamanda bitki sapında incelmeye sebep olur.
Şiddetli yağış devam ederse su basmaları büyüme zararı meydana getirir
Tahıllarda ıslak kalma zararı
Kötü drenajlı alanlarda ve toprak
çökmelerinde taban suyunda yükselme olur
Kuvvetli Rüzgâr ve Fırtınadan Kaynaklanan Hasarlar
Doludaki dane dökülmesine benzer bir zarar kuvvetli bir rüzgârda da ortaya çıkabilir. Fırtına sonrasında
yerde sayısız tahıl danesi bulunabilir. Rüzgârın dalgalı formdaki vuruşu, başaktaki olgun daneyi yere
düşürür. Başak rüzgârdan dolayı tek tek kuvvetli geliş gidişler ve dairesel hareketler yapar. Sonunda bütün
tarladaki başaklarda bu geliş gidişler oluşur.
Arpa başağında rüzgârın sebep olduğu dane kabı
Erken dönemlerde aşırı rüzgâr nedeni ile toprak taşınması şeklinde bitkilerin tamamının toprak tarafından
kapatılması ve engebeli arazilerde yüksek kısımlardaki bitkilerin sökülmesi gibi zararlar oluşmaktadır.
Arpada Kısmi Çiçek Kısırlığı (Fener Formunda Çiçek)
İki sıralı arpa çeşitlerinde bazen fener formunda çiçeklenme ortaya çıkar, böylece teke tek çiçeğin dane
bağlamamasına sebep olur. Çiçeklenmeden sonra kavuzlar artık kapanmazlar. Boş başakçık ışık altında
bakıldığında fener formundadır (fener çiçeklenme, şişmiş arpa). Daha sonra, boş kavuzların hepsi kurur ve
dökülür. Olgunluk evresinde boş başak görülür, kavuz atımı ortaya çıkabilir.
Bu oluşum dolu zararına benzemektedir. Kısmi çiçek kısırlığının nedeni günümüzde henüz açıklanamamıştır.
Burada söz konusu olan fiziksel görünümün meydana gelmesine kış şartlarının da etkisi vardır. Bu görünüme
sebep olan neden henüz belli değildir.
337
Arpada fener formunda çiçeklenme
Yulafta Dökülme ve Beyaz Tomurcuklanma
Yulaftaki dökülmelerin tamamı dolu zararına benzer dökülmelerdir. Bu dökülmelerde dolu vuruşu olmasa
da, dolu zararına benzer belirtiler görülmektedir. Mayıstan itibaren tomurcuğun altında beyaz kısım solar,
cılız başakçık ve dökülme ortaya çıkar. Tomurcuğun tamamen beyazlaşması ve boş başak kalması seyrek
görülür. Tomurcuğun oluşumunda veya öncesinde dökülmeler su veya besin eksikliğine, başaklanmada ise
fazla gübrelemeye (azot fazlası) dayandırılır.
Dökülme eğilimi bazı çeşitlerde çok farklıdır. Bunun genetik yapıyla ilgili olduğu düşünülür. Uygun
olmayan gelişme şartlarında tomurcuklanmadaki don zararı yoğun olmayan bir dökülmeyi ifade eder. Geç
ekimlerde dökülme bazen frit sineğinden dolayı da ortaya çıkar.
Dolu nedeniyle olan dökülmelerde ise, tomurcuk daha yaprak kınındayken dolu vuruşuna maruz kalır.
Dolunun vuruşu yeteri kadar güçlüyse yaprak kını basılır ya da tomurcuğun altındaki kısımları büyük zarar
görür.
Yulafta doludan kaynaklana döküm
Yulafta y. ot ilaçlarının yanlış
kullanımı ile oluşmuştur
Böylece tomurcuk artık gelişmez ve oluşan bu beyaz kısım dökülür. Kesin olarak doludan oluşan bir
dökülme dolu tanesinin vurduğu yerde yaprak kınının zarar görmesi demektir.
Arpada Danenin Patlaması (Premalting)
Olgun yazlık arpada danenin patlaması bazen danenin ortasındaki çizgi boyunca meydana gelir. Bu da az çok
danenin olgun başaktan ayrılmasına sebep olabilir. Bu zarar tablosu dolu vuruşu gibi değildir. Bilakis daha
çok olgunluk evresindeki yüksek sıcaklıktan sonra hasat periyodundan önceki evrede kısa yoğun dolu
vuruşlarında ve buna bağlı olarak yüksek sıcaklıkta değişebilir. Danenin akması ve küçülmesiyle kavuzlar
yırtılır. Bu şartlarda ortaya çıkan güçlü değişimler danenin çimlenme öncesi premalting adıyla bilinir.
Başakta Kısmi Boşluk
Buğdayda kısmi başak olum eksikliğinde, başağın alt kısmında boşluk görülür. Ama bunun dolu zararıyla bir
ilişkisi yoktur. Bitkinin görünümündeki bu durum, çiçeklenmedeki soğuğun etkisi ya da kış şartlarına bağlı
olarak suda kalması ve beslenme yetersizliği gibi durumlardan kaynaklanabilir. Çeşitle ilgili olarak genetik
şartlar da, kısır bir çiçek sonunda başak ekseninde boş bir başak oluşumuna neden olabilir. Buğdayda çok
sıkça görülen “ beyaz uçluluk” ve başak ucunun boşluğu genelde, çiçek zamanındaki soğuklardan
kaynaklanmaktadır. Buna benzer belirtiler, başaklanmadan önceki su eksikliğinden ya da kış şartlarından
dolayı bitkinin yetersiz beslenmesinden de kaynaklanabilir. Günümüzde ekilen, verimi yüksek kışlık
buğdayda, başak ucuna kadar dane oluşumu nadir görülür. Dolu sebebiyle, başak ucunun boş olması yanında
başağın alt tarafları da zarar görür.
338
Buğdayda “beyaz uçluluk”
Fusaryum’daki belirtiler, kış şartlarına bağlı olarak oluşan beyaz uçluluğa çok benzerlik gösterir. Çavdar
başağında da bazen beyaz uçluluk belirtileri ortaya çıkar. Başağın zarar görmüş kısımlarında normal gelişmiş
kısımlara göre farklılık gözlenir. Bu görünüm çoğunlukla geç dondan bazen de alışılmamış düşük sıcaklıktan
ve çiçeklenmede kötü iklim şartlarından ortaya çıkar.
Buğday başağında başak ekseninde boş başakçık
buğday başağında kuruma
Uzun süren kuraklıktan dolayı
Çavdarda Kısmi Dökülmeler
Başağın içindeki boşluklarda, başakçık normal gelişmiş kısımlara göre cılızdır. Çiçekte ve sonrasında
meydana gelen doludan dolayı bu kısmi dökülme çok görülür. Çavdardaki esas nedenler yabancı tozlaşma
olarak eksik dane oluşumuna sebep olur. Bu, bazı durumlarda verim kaybına neden olur. Başakçığın aynı
zamanda solması ve bütün işlemleri yapan toz kesesinin doluyla zarar görmesi mümkün değildir.
Başaklanmadan sonraki doluda danenin içindeki boşluk tek taraflı olarak vuruş yönünde yara alır.
Çavdar başaklarında döküntüler
Gübre ve İlaçların Yanlış kullanılmasıyla Oluşan Hasarlar
Bitki koruma ilaçları, gübreler ve bitki gelişim düzenleyicilerinin kullanımı dolu zararlarındaki gibi
belirtilere neden olabilir. Kural olarak kültür bitkisinde uygun şekilde kullanılmayan (doz, uygulama vs
açısından) ilaçlar rüzgârın etkisiyle dağılınca bitkiye ulaştığı da belli olmaz.
Fazla yabancı ot ilaçlaması yapılan tahılda katlamayla oluşan şeritler.
339
Y. ot ilaçlarının buğday başağına zararı
Yazlık arpada büyüme
düzenleyicilerinin başağa zararı
Büyüme düzenleyicilerinin yanlış kullanımı
Y. Ot ilaçlarının yanlış kullanımı
ile arpada anormal kavuzlanma
Yukarıda: yanlış Y. ot ilacı karışımıyla oluşan
ile Y. ot
başak deformasyonu;
soğuk
aşağıda: işleme uğramamış başak
bozuklukları
Kışlık arpada gelişim düzenleyicileri
ilaçlarının uygulanmasından sonraki
vurmasında meydana gelen şekil
Gübrenin gelişigüzel dağılımıyla oluşan zararlar ile dolu zararından meydana gelen belirtiler nadiren
birbirine benzer. Yine büyümeyi düzenleyiciler de eğer geç kullanılırlarsa dolu zararına benzer belirtiler
görülebilir. Başaklanmadan kısa bir süre önce CCC (Chlorcholinchlorid) verilirse ve bunu dolu vuruşu takip
ederse arpa ve buğday alanında büyük bir oranda başak tutucular gözlenir. Özellikle bazı yazlık buğday
çeşitlerinde bu başak tutucular sıkça görülür.
340
Kışlık çavdar çeşitlerinde kalsiyumlu azotlu gübrenin geç kullanımıyla oluşan zarar
Sağda: çift başlı başak, ortada: tek taraflı başak, solda: normal başak.
Besin Eksikliklerinden Kaynaklanan Hasarlar
Besin eksiklikleri dolu zararına benzer yaprak lekeleri ya da başka belirtiler gösterir.
Bakır (Cu) eksikliği
Bakır eksikliğinde ortaya çıkan belirtiler diğer tüm tahıl çeşitlerine göre özellikle yulafta tipiktir. Bitki
kardeşlenmeye başlarken mayıstan itibaren yaprak uçları, kenarları beyazlaşır ve kurur, bitki beyaz görünür,
oluşan dane genelde boş veya az değerdedir.
Tahılda bakır eksikliği
Yulafta mangan (Mn) eksikliği
Mayıs ve haziranda eski yaprakların alt kısımları solar. Önce gri-yeşil, sonra sarı-yeşil ve kahverengi lekeler
görülür. Sonunda yaprakların uçları önce yeşildir, sonra bükülüp kapanır ve kurur. Sap yatar, sürgün cılız
kalır.
Arpa, çavdar ve buğdayda topraktaki Mn eksikliği yapraklarda hafif bir renk açılmasıyla görülür. Yaprak
damarları arasında gri-yeşil lekeler oluşur. Daha sonra kahverengileşip kururlar.
Arpada mangan eksikliği
Yulafta mangan eksikliği
E. HASAR TESPİT PROSEDÜRÜ
Bitkisel ürün sigortasında hasar tespitleri genel olarak ön ekspertiz ve kesin ekspertiz olmak üzere iki
aşamada gerçekleştirilir. Riskin özelliğine, hasarın şekline, boyutuna ve hasarın oluşum zamanının hasat
dönemine olan yakınlığına göre ekspertizin bir defada ve kesin olarak gerçekleştirilmesi de mümkündür.
Geçici Ekspertiz
Verimin tam olarak belirlenemeyeceği veya hasarın hasada kadar değişebileceği durumlarda geçici ekspertiz
yapılır.
341
Kesin Ekspertiz
Kesin ekspertiz aşağıdaki durumlarda yapılır:
 Hasar hasat dönemine yakın bir tarihte meydana gelmiş ise,
 Ürün tam hasara uğramış ise,
 Geçice ekspertiz daha önceden yapılmış ise,
 Teminat kapsamındaki riske bağlı olarak bir hasar meydana gelmemiş ise,
 Belirlenen hasar oranında ilerideki günlerde bir değişiklik olmayacağı kanaati oluşursa,
 Yapılan kesin ekspertize itiraz edilmiş ise,
Sayım Yapılacak Bitkilerin Seçimi
Sigortalı tarlanın verimi ve hasar oranı, örnekleme yöntemi ile tarlayı temsil edecek şekilde seçilen bitkilere
ve bunlardan alınan ürüne bakılarak belirlenir. Bitkilerin seçiminde; bitkilerin yerleri ve özellikleri tarlanın
tamamını temsil edecek şekilde olmalıdır. Tarlanın sınırlarına yakın sıralardan bitki seçilmemelidir. Eğer
parselde aynı tür içerisinde farklı çeşitler bulunuyorsa, sadece sigorta yapılan çeşitler alınmalıdır. Sigortalı
üründe çeşit ayrımı yapılmamışsa çeşitlerin ağırlıkları oranında örnekler alınır.
Örnekleme amacıyla seçilecek bitkilerin sayısı hasarlı tarlanın tamamını temsil edecek şekilde tarlanın
büyüklüğüne göre aşağıdaki sayılarda belirlenir. Eksper gerekli gördüğü takdirde daha fazla sayıda sayım
yapabilir. Sayım yapılan yerler çizilecek krokide gösterilir
Tarlanın Alanı
Sayım Yapılacak Bitki Sayısı
(0,25 m²’lik örnekleme alanı
olarak-en az)
1- 5 dekar
2
6 - 10 dekar
3
11-25 dekar
4
26-50 dekar
5
51-100 dekar
6
100 dekardan büyük tarlalarda
7
Verim Tespiti
Teminat kapsamındaki bir risk nedeniyle meydana gelen hasarın oranı belirlenmeden önce, poliçede beyan
edilmiş olan verimin doğruluğu kontrol edilir. Bunun için öncelikle teminat kapsamındaki riskin
gerçekleşmemiş olduğu varsayılarak, hasar olmasaydı söz konusu tarlada ne kadar verim elde edileceğinin
tahmin edilmesi gerekir.
Ürünün dekara verimi
Verim (Kg/da)=((1 m2’deki başak sayısı (adet) X bir başaktaki ortalama dane sayısı (adet) X ürünün bin dane
ağırlığı (g)) / 1000
Bir Dekardaki Bitki Sayısı: 1000 / (Bitkilerin Sıra Arası Mesafesi x Sıra Üzeri Mesafesi)
Bir başaktaki ortalama dane sayısı, çeşitlere ve türlere göre değişmekle birlikte 20-50 adet arasında, ortalama
olarak bin dane ağırlığı da 30- 50 g arasında değişmektedir. Önemli çeşitlere ait değerler aşağıda verilmiştir.
342
Bazı Arpa Çeşitlerinin Verimleri
Çeşit
Karatay 94
Kıral 97
Larende
Kate A-1
Özdemir
2005
Akhisar 98
Süleymanbey
98
Vamık Hoca
98
Şerife Hanım
98
Kalycı 97
Çıldır 2002
İnce 2004
Beyşehir 98
m2 de
ortalama
başak
sayısı
(adet)
300-500
300-500
300-500
300-500
300-500
Başaktaki
ortalama
dane
sayısı
(adet)
20-50
20-50
20-50
20-50
20-50
Ürünün bin
dane
ağırlığı (g)
Verim
(kg/dekar)
37-46
37-41
41-48
34-38
45-50
200-500
450-900
500-950
500-750
200-500
300-500
300-500
20-50
20-50
40-42
35-38
480-500
500-520
300-500
20-50
38-42
480-500
300-500
20-50
36-38
480-500
araziler
için 300-500
20-50
45-50
200-500
araziler
için 300-500
20-50
37-47
200-500
araziler
için 300-500
20-50
33-49
200-500
araziler
için 300-500
20-50
38-46
400-700
300-500
20-50
35-44
400-650
başaktaki
dane
sayısı
(adet)
20-50
20-50
20-50
20-50
Ürünün bin
dane
ağırlığı (g)
Verim
(kg/dekar)
40-42
36-39
39-44
32-38
600-800
600-700
600-800
200-500
20-50
32-38
400-800
20-50
20-50
35-37
32-34
500-900
475-870
20-50
20-50
20-50
20-50
38-42
38-44
36-40
32-36
450-700
150-600
200-650
500-600
20-50
20-50
36-37
34-38
700-900
700-800
Özelliği
Kuru tarım için uygundur
Sulu tarım için uygundur
Sulu tarım için uygundur
Taban
uygundur
Taban
uygundur
Taban
uygundur
Taban
uygundur
Konevi 98
Bazı Buğday Çeşitlerinin Verimleri
Çeşit
Özelliği
Adana 99
Basri Bey
Konya 2002
Karahan 99
Kınacı 97
Ekiz
Ahmetağa
Pehlivan
Bezostaja 1
Altay 2000
Gerek-79
Golia
Gönen
m2 de
başak
sayısı
(adet)
Ekmeklik buğday
300-500
Ekmeklik buğday
300-500
Ekmeklik buğday
300-500
Ekmeklik buğday (Kuru 300-500
tarım için uygundur)
Ekmeklik buğday (Sulu 300-500
tarım için uygundur)
Ekmeklik buğday
300-500
Ekmeklik buğday (Sulu 300-500
için)
Ekmeklik buğday
300-500
Ekmeklik buğday
300-500
Ekmeklik buğday
300-500
Ekmeklik buğday (Kuru 300-500
için)
Ekmeklik buğday
300-500
Ekmeklik buğday
300-500
343
Kırkpınar
Kızıltan
Meram
Orso
Pandas
Seyhan 95
Bağcı 2002
Ekiz
Dağdaş-94
Göksu-99
Konya-2002
Selçuklu-97
Meram-2002
Makarnalık buğday
için)
Makarnalık buğday
Makarnalık buğday
Ekmeklik buğday
Ekmeklik buğday
Ekmeklik buğday
Ekmeklik buğday
Ekmeklik buğday
tarım için uygundur)
Ekmeklik buğday
için)
Ekmeklik buğday
tarım için uygundur)
Ekmeklik buğday
için)
Ekmeklik buğday
için)
Ekmeklik buğday
için)
(Sulu 300-500
20-50
38-40
800-900
300-500
300-500
300-500
300-500
300-500
300-500
(Sulu 300-500
20-50
20-50
20-50
20-50
20-50
20-50
20-50
46-48
37-48
28-32
77-79
40-42
33-42
34-37
600-800
400-750
300-800
550-600
700-800
400-700
475-895
(Kuru 300-500
20-50
36-42
200-500
(Kuru 300-500
20-50
30-36
450-900
(Sulu 300-500
20-50
40-49
400-800
(Sulu 300-500
20-50
35-45
350-750
(Sulu 300-500
20-50
37-48
400-750
Bir
başaktaki
ortalama
dane
sayısı
20-50
Ürünün bin Verim
dane
(kg/dekar)
ağırlığı (g)
Bir
başaktaki
ortalama
dane
sayısı
20-50
20-50
Ürünün bin Verim
dane
(kg/dekar)
ağırlığı (g)
Bazı Çavdar Çeşitlerinin Verimleri
Çeşit
Özelliği
Aslım 95
Kuru alanlar için
Bazı Yulaf Çeşitlerinin Verimleri
Çeşit
Özelliği
Faikbey
Seydişehir
Bir m2
deki
başak
300-500
Bir m2
deki
başak
300-500
300-500
35-37
30
30
150-500
278-533
300-550
Dolu hasar tespiti için kullanılacak sayım tablosu aşağıdadır.
Tahıllarda fırtına hasarının değerlendirilmesinde ise şöyle bir yol izlenebilir;
Fırtına hasada yakın bir dönemde meydana gelmişse yatmayla birlikte dane dökme meydana gelir. Dane
dökme ile meydana gelen kayıp sayım tablosunun ikinci kısmındaki tablo kullanılarak belirlenebilir. Buna
ilave olarak yatma çok şiddetli olmuş ve başaklar biçerin alamayacağı şekilde toprağa yakın bir yere kadar
yatmışsa bununda dikkate alınması gerekir.
Eğer fırtına erken bir dönemde meydana gelmiş ise bu durumda yatma meydana gelir ve geçici ekspertiz
yapılır. Daha sonra bu yatmanın verime nasıl yansıdığını belirlemek için kesin ekspertiz yapılır. Bu
ekspertizde tarlanın büyüklüğüne göre örnek sayısı değişecek şekilde uygun sayıda örnek alınarak
değerlendirme yapılır. Önce yatan alanın tarlanın ne kadarına tekabül ettiği belirlenir. Bunun için tarla gezilir
ve yatan kısımlar belirlenir. Daha sonra yatan alanda hasar tespiti yapılır. Bunun için örnek alınacak yerde
yatan saplardan tesadüfen bir kısmı kesilir ve bunlardan 50 veya 100 sap sayılır. Sayılan bu saplarda işe
yaramaz daneler (boş dane, cılız dane, yeşil dane, çürümüş dane vs.) ve biçilebilecek yüksekliğin altında
kalmış dane sayısı belirlenir. Yatmayan alanda da aynı sayımlar yapılır ve birbiri ile mukayese edilerek hasar
oranı bulunur.
344
Hasarlı alandaki hasar oranı = (Hasarlı alandaki kayıp dane – Hasarsız alandaki kayıp dane) /
Toplam dane
Daha sonra bulunan bu hasar tarlanın tümü için hesaplanır.
Hasar oranı = (Hasarlı alan x hasarlı alandaki hasar oranı ) / Tarlanın toplam alanı
TAHIL EKSPERTİZ SAYIM TABLOSU
Sigortalının Adı Soyadı: Uğur Köroğlu
Poliçe No: 23400
Ürün Türü: Buğday (Makarnalık)
Ürün Çeşidi: 1250
Ekspertiz Tipi:
Geçici
Kesin
Hasarın Verime
Etkisi (%)
Hasar Oranı
A
B
AxB
Sayılan Toplam
Sap Sayısı
5
100
10,00
28
0
0
17
29,19
(Aşağıdaki tablo
sonucu alınacak)
Sap
Sayısı
Hasar Şekilleri
Yaprağı Hasarlı Sap Sayısı
Yaprak Kını Kırılmaları
Oluşmamış başak
Sapın başağın altından bükülmesi- asılı
kalmış başak
Eğrilmiş-bükülmüş başak
Yeniden doğrulmuş başak
Yaprak Kını Yarılması Sonucu Zarar
Gören Başak
Kısmi Hasarlı Saplar
Alttan bükülmüş saplar
Üstten bükülmüş saplar
Tam Hasarlı Sap Sayısı (Biçilebilecek
başak yok)
Hasarsız Sap Sayısı
Başaklarda Meydana Gelen Dane Kaybı
(kırılmış, körlenmiş, danesi dökülmüş
başaklar)
Sayılan Toplam Sap Sayısı (*)
50
TOPLAM HASAR ORANI =
9,92
% 20
(*) Hasarlı parseli temsil edecek 50 adet sap örneği alınır ve hasar şekline göre ayrılarak tabloya
işlenir.
345
X
Aşağıdaki tablo sadece süt olumundan sonraki dönemlerde meydana gelen hasarlarda
doldurulacaktır.
Hasar
Başaklarda Meydana Gelen Dane Kaybı
Tam
sız
Toplam K x
Sayım
Hasarl
Topl
Sap
100
No
ı Sap
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 am
Sayıs
Toplam D
Sayısı
ı
18
K 7 5 6
6
1
18 X 100/86
1
86
D 28 28 30
30
K 4 6 7 4 9
4
1
30 X 100/138
2
138
D 26 28 28 28 28
41
K 6 8 27
7
0
41 x 100/83
3
83
D 28 28 27
23
K 8 7 8
6
1
23 x 100/84
4
84
D 26 30 28
22
K 6 10 6
5
2
22 x 100/83
5
83
D 28 28 27
Topla
Ortalama Dane
28
5
17
m
Kaybı Oranı:
Hasar
Oranı
20,93
%
21,74
%
49,40
%
27,38
%
26,51
%
29,19
%
K: Dolu nedeniyle başaklarda meydana gelen dane kaybı (kırılmış, körlenmiş, danesi dökülmüş başaklar)
D: Sayım yapılan saplara ait başaklarda dolu hasarı olmadığı varsayıldığında bulunması gereken dane
sayısı.
ÇELTİK
A. FENOLOJİK DÖNMELER
Çeltikte fenolojik dönemler genel olarak üç dönemde açıklanabilir;
Vegetatif dönemler (çimlenmeden başak oluşumuna)
Generatif dönemler (başak oluşumundan çiçeklenmeye)
Olgunlaşma (çiçeklenmeden olgun daneye)
Generatif dönem yaklaşık 35 gün, olgunlaşma dönemi ise yaklaşık 30 gün sürer. Vegetasyon süresinin
farklılığı vegetatif dönemin uzunluğuna göre değişir. Örneğin 110 günde olgunlaşan bir çeşit 45
günlük, 130 günde olgunlaşan bir çeşit ise 64 günlük bir vegetatif döneme sahiptir.
Bu üç gelişme dönemi 10 ayrı alt dönemeden oluşmaktadır. Bu dönemler şu şekilde numaralandırılmakta ve
tanımlanmaktadır.
Dönem 0. Çimlenmeden çıkışa kadar olan dönemdir.
Tohumlar genellikle 24 saat suda bekletilip, 24 saatte inkübe edilerek önceden çimlendirilir. Bu tohumlar
ekilirler ve ekimden 2-3 gün sonar ilk yaprak görülür.
346
Dönem 1. Fide olarak adlandırılır.
Fide dönemi çıkıştan hemen sonar başlar ve ilk kardeş görülünce sona erer. Fide gelişmeye devam ettikçe iki
yaprak daha gelişir. Yapraklar erken dönemde 3-4 günde bir yaprak olacak şekilde gelişir.
Kalıcı kök sistemini oluşturan adventif kökler hızlı bir şekilde seminal köklerin yerini alır. Yukarıdaki resim
18 günlük ve fidelemeye hazır bir çeltik fidesidir. Fide 5 yapraklıdır ve hızlı gelişen kök sistemine sahiptir.
Dönem 2. Kardeşlenme. Bu dönem ilk kardeşin görünmesinden maksimum kardeş sayısına erişilmesine
kadar sürer.
Kardeşlenme başlangıcından sonar primer kardeşler segonder kardeşlerin oluşmasına katkıda bulunur. Bu
fidelemeden 30 gün sonar olur. Bitki hızla büyümekte ve kardeşlenmektedir.
Bitki büyüyüp geliştikçe primer ve segonder kardeşlerden sonar tersiyer kardeşler de oluşur.
Bu safhada kardeşler o kadar çoğalırki ana sapı ayırdetmek güçleşir. Kardeşler bir sonraki dönem olan sap
uzaması dönemine kadar gelişmeye devam eder.
347
Dönem 3. Gövde uzaması.
Bu dönem başak oluşumundan once veya kardeşlenmenin sonunda meydana gelir. Bu nedenle 2. ve 3.
dönemler arasında bir çakışma vardır.
Kardeşler sayı ve boy olarak artmaya devam eder ve alt yaprakların sararması ve kaybolması
farkedilemeyecek derecededir. Bitki görünümü oluşmaya ve toprak kapatılmaya başlamıştır.
Vegetasyon süresi sap uzaması ile yakından ilgilidir. Geççi çeşitlerde sap uzaması daha fazladır. Bu
bakımdan çeltik çeşitleri 105-120 günde olgunlaşan kısa vegetasyon süreli çeşitler ve 150 günde olgunlaşan
uzun vegetasyon süreli çeşitler olmak üzere iki grupta toplanır.
Erkenci ve yarı kısa çeşitlerde sapın 4. boğum arası, başak çıkış noktasının altı, başak oluşumundan önce 2-4
cm kadar uzar. Erkenci çeşitlerde maksimum kardeşlenme, sap uzaması ve başak oluşumu hemen hemen
aynı zamanda olur. Geççi çeşitlerde maksimum kardeşlenme döneminde uzun vegetatif period vardır. Bunu
sap uzaması ve boğum arası uzaması ve sonunda başak oluşumu takip eder.
Bu 4 dönem vegetatif safhayı oluşturmaktadır.
Generatif safha
Dönem 4. Başak oluşumu başlangıcından başak uyanmasına (şişme) kadar
Büyüyen sürgünün ucunda başak oluşumunun başlangıcı generatif safhaya girildiğini gösterir.
Başaklanmanın başlangıcından 10 gün sonar başak gözle görünür hale gelir. Bundan sonar başağın çıkışına
kadar 3 yaprak daha çıkacaktır. Başak gelişmeye devam ettikçe, başakçık fark edilebilir hale gelir.
Genç başak büyüdükçe ve bayrak yaprak kını içerisinde yukarıya doğru uzadıkça bayrak yaprak kını şişer.
Bu duruma çıkış için ön hazırlık denir.
Bayrak yaprak kınının şişmesi once ana sapta olur. Şişme döneminde bitkinin alt kısımlarında yaşlanıp ölen
yapraklara ve kardeşlere rastlanabilir.
348
Dönem 5. Başak çıkışı
Başaklanma başağın ucunun bayrak yaprak kınından çıkışı ile başlar. Başak kından kısmen veya tamamen
çıkıncaya kadar hareketine devam eder.
Dönem 6. Çiçeklenme
Başakçıklardan anter çıkışı ile başlar ve döllenme meydana gelir.
Çiçeklenmede çiçekçikler açıktır, anterler çiçek kavuzlarından çıkmıştır ve polen vermeye başlar. Daha
sonar çiçekçikler kapanır.
Polen yumurtayı döllemek üzere pistil üzerine dökülür. Pistil pollen tüpünün ovaryuma ulaştığı tüylü bir
yapıdır.
Çiçeklenme başakçıkların çoğunun çiçeklendiği döneme kadar devam eder. Çiçeklenme başağın ucundan
başlayarak alt tarafa doğru devam eder. Aşağıdaki ortadaki resimde solda başak ucunda çiçeklenme
(başaklanmadan 1 gün sonar), ortada başağın orta kısmındaki çiçeklenme (başaklanmadan 2 gün sonar ve
sağda başağın aşt kısmındaki çiçeklenme (başaklanmadan 3 gün sonar) görülmektedir.
Çiçeklenme başak çıkışından 1 gün sonar başlar. Genelde çiçekçikler sabahları açıktır. Bir başaktaki bütün
başakçıkların açılması 7 gün surer.
4, 5, ve 6. dönemler generatif safhayı oluşturmaktadır.
Olgunlaşma safhası
Gelişmenin son üç dönemi, 7. 8. ve 9. dönmeler, olgunlaşma dönemini oluşturur.
Dönem 7. Süt
349
Bu dönemde dane süt kıvamında bir sıvı ile doludur. Dane parmaklarla sıkıldığında bu madde kolaylıkla
dışarı çıkar.
Başak yeşildir ve eğilmeye başlamıştır. Alt kısımlardaki yaşlanma ve sararma ilerlemektedir. Bayrak yaprak
ve 2 alt yaprak yeşildir.
Dönem 8. Hamur
Bu dönemde danenin süt kısmı önce yumuşak sonrada sert hamur haline dönüşür. Dane yeşilden sarıya
dönmeye başlar. Kardeş ve yaprakların yaşlanması fark edilir hale gelir. Tarla sarımsı bir renk alır. Yapraklar
uçtan kurumaya başlar.
Dönem 9. Olgun dane
Dane olgunlaşmış, tam gelişmiş, sertleşmiş ve sarı renk almıştır. Yukarıdaki resim olgun dane dönemindeki
bitkileri göstermektedir. Döllenmiş danelerin % 92-100 ü sertleşmiş ve sarı renktedir.
B. DOLU ZARARI
Çeltikte dolu zararı serin iklim tahıllarında olduğu gibi zarar yapar. Ancak gövdenin bir kısmı gelişmenin
değişik dönemlerinde değişik yüksekliklerde su içinde bulunacağı için dolunun şiddetinin azalması ve daha
az zarar yapması söz konusudur. Ayrıca çeltik başağı salkım şeklinde olduğundan doluya karşı buğdaya göre
biraz daha hassas olabilir.
C. HASAR TESPİTİ
Çeltikte dolu hasar tespitinde genel olarak buğdayda izlenen yol izlenir.
Sayım Yapılacak Bitkilerin Seçimi
Sigortalı tarlanın verimi ve hasar oranı, örnekleme yöntemi ile tarlayı temsil edecek şekilde seçilen bitkilere
ve bunlardan alınan ürüne bakılarak belirlenir. Bitkilerin seçiminde; bitkilerin yerleri ve özellikleri tarlanın
tamamını temsil edecek şekilde olmalıdır. Tarlanın sınırlarına yakın sıralardan bitki seçilmemelidir. Eğer
parselde aynı tür içerisinde farklı çeşitler bulunuyorsa, sadece sigorta yapılan çeşitler alınmalıdır. Sigortalı
üründe çeşit ayrımı yapılmamışsa çeşitlerin ağırlıkları oranında örnekler alınır.
350
Örnekleme amacıyla seçilecek bitkilerin sayısı hasarlı tarlanın tamamını temsil edecek şekilde tarlanın
büyüklüğüne göre aşağıdaki sayılarda belirlenir. Eksper gerekli gördüğü takdirde daha fazla sayıda sayım
yapabilir.
Tarlanın Alanı
Sayım Yapılacak Bitki Sayısı
(0,25 m²’lik örnekleme alanı
olarak-en az)
1- 5 dekar
2
6 - 10 dekar
3
11-25 dekar
4
26-50 dekar
5
51-100 dekar
6
100 dekardan büyük tarlalarda
7
Verim Tespiti
Teminat kapsamındaki bir risk nedeniyle meydana gelen hasarın oranı belirlenmeden önce, poliçede beyan
edilmiş olan verimin doğruluğu kontrol edilir. Bunun için öncelikle teminat kapsamındaki riskin
gerçekleşmemiş olduğu varsayılarak, hasar olmasaydı söz konusu tarlada ne kadar verim elde edileceğinin
tahmin edilmesi gerekir.
Verim (Kg/da)=((1 m2’deki başak sayısı (adet) X bir başaktaki ortalama dane sayısı (adet) X ürünün
bin dane ağırlığı (g)) / 1000
Bazı Çeltik Çeşitlerinin Verimleri
Çeşit
Özelliği
Osmancık-97
Gönen
Durağan
Neğiş
Edirne
Kırkpınar
Halilbey
Beşer
Şumnu
Kızıltan
Gala
Karadeniz
Kızılırmak
Yüksek verimli, orta geççi
Verimli, orta erkenci
Verimli, orta geççi
Verimli, orta erkenci
Verimli, orta geççi
Verimli, orta geççi
Yüksek verimli, orta geççi
Verimli, orta erkenci
Yüksek verimli, orta geççi
Yüksek verimli, orta geççi
Yüksek verimli, orta geççi
Verimli, orta erkenci
Verimli, orta erkenci
Bitki
boyu
(cm)
95-100
100-105
90-100
100-105
105-110
100-105
95-100
95-100
80-85
75-85
90-95
100-130
80-95
351
Randıma
n (%9
60-65
60
60
60
60
60
60-65
60
60-65
60
60-65
60
70
Ürünün
bin dane
ağırlığı (g)
33-34
39-40
32-34
37-38
38-39
37-38
33-34
35-36
33-34
31-33
32-33
37-38
28-30
Verim
(kg/dekar)
600-1000
500-900
700-900
500-700
500-700
500-700
600-1000
700-800
800-1000
700-900
600-900
600-900
600-900
Çeltikte fırtına hasarının değerlendirilmesinde ise şöyle bir yol izlenebilir;
Fırtına hasada yakın bir dönemde meydana gelmişse yatmayla birlikte dane dökme meydana gelir. Dane
dökme ile meydana gelen kayıp sayım tablosunun ikinci kısmındaki tablo kullanılarak belirlenebilir. Buna
ilave olarak yatma çok şiddetli olmuş ve başaklar biçerin alamayacağı şekilde toprağa yakın bir yere kadar
yatmışsa bununda dikkate alınması gerekir.
Eğer fırtına erken bir dönemde meydana gelmiş ise bu durumda yatma meydana gelir ve geçici ekspertiz
yapılır. Daha sonra bu yatmanın verime nasıl yansıdığını belirlemek için kesin ekspertiz yapılır. Bu
ekspertizde tarlanın büyüklüğüne göre örnek sayısı değişecek şekilde uygun sayıda örnek alınarak
değerlendirme yapılır. Önce yatan alanın tarlanın ne kadarına tekabül ettiği belirlenir. Daha sonra yatan
alanda hasar tespiti yapılır. Bunun için örnek alınacak yerde yatan saplardan tesadüfen bir kısmı kesilir ve
bunlardan 50 veya 100 sap sayılır. Sayılan bu saplarda işe yaramaz daneler (boş dane, cılız dane, yeşil dane,
çürümüş dane vs.) ve biçilebilecek yüksekliğin altında kalmış dane sayısı belirlenir. Yatmayan alanda da
aynı sayımlar yapılır ve birbiri ile mukayese edilerek hasar oranı bulunur.
Hasarlı alandaki hasar oranı = (Hasarlı alandaki kayıp dane – Hasarsız alandaki kayıp dane) /
Toplam dane
Daha sonra bulunan bu hasar tarlanın tümü için hesaplanır.
Hasar oranı = (Hasarlı alan x hasarlı alandaki hasar oranı ) / Tarlanın toplam alanı
TAHIL EKSPERTİZ SAYIM TABLOSU
Sigortalının Adı Soyadı:
Poliçe No:
Ürün Türü:
Ürün Çeşidi:
Ekspertiz Tipi:
Geçici
Kesin
Sap Sayısı
Hasarın Verime Etkisi (%)
Hasar Oranı
A
B
AxB
Sayılan Toplam Sap Sayısı
Hasar Şekilleri
Yaprağı Hasarlı Sap Sayısı
Yaprak Kını Kırılmaları
Oluşmamış başak
Sapın başağın altından bükülmesi- asılı kalmış başak
Eğrilmiş-bükülmüş başak
Yeniden doğrulmuş başak
Yaprak Kını Yarılması Sonucu Zarar Gören Başak
Kısmi Hasarlı Saplar
Alttan bükülmüş saplar
Üstten bükülmüş saplar
Tam Hasarlı Sap Sayısı (Biçilebilecek başak yok)
100
Hasarsız Sap Sayısı
0
(Aşağıdaki tablo sonucu
alınacak)
Başaklarda Meydana Gelen Dane Kaybı
(kırılmış, körlenmiş, danesi dökülmüş başaklar)
Sayılan Toplam Sap Sayısı (*)
TOPLAM HASAR ORANI =
(*) Hasarlı parseli temsil edecek 50 adet sap örneği alınır ve hasar şekline göre ayrılarak tabloya işlenir.
352
Aşağıdaki tablo sadece süt olumundan sonraki dönemlerde meydana gelen hasarlarda doldurulacaktır.
Sayım No
Hasarsız
Sap
Sayısı
Başaklarda Meydana Gelen Dane Kaybı
Tam
Hasarlı
Sap
Sayısı
Toplam
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Toplam K x 100
Toplam D
Hasar
Oranı
K
1
D
K
2
D
K
3
D
K
4
D
K
5
D
Ortalama Dane Kaybı Oranı:
Toplam
K: Dolu nedeniyle başaklarda meydana gelen dane kaybı (kırılmış, körlenmiş, danesi dökülmüş başaklar)
D: Başakta olması gereken toplam dane sayısı
Bülent YAŞAROĞLU
İşletici Şirket Bölge Müdürü
FINDIK HASAR TESPİT TEKNİĞİ
FINDIK HAKKINDA GENEL BİLGİ
Ülkemizde ekonomik olarak 15 ilde yaklaşık 250.000 aile işletmesine ait 650.000 hektar alanda 500800.000 ton fındık ürünü yetiştirilmekte ve bunun 450-550.000 tonu ihraç edilerek Ülkemize 2 Milyar $
gelir getirmektedir. Diğer bir ifadeyle de dünya tüketiminin %70’i ülkemiz fındığından karşılanmaktadır.
Ülkemizde ekonomik olarak 15 ilde yaklaşık 250.000 aile işletmesine ait 650.000 hektar alanda 500800.000 ton fındık ürünü yetiştirilmekte ve bunun 450-550.000 tonu ihraç edilerek Ülkemize 2 Milyar $
gelir getirmektedir. Diğer bir ifadeyle de dünya tüketiminin %70’i ülkemiz fındığından karşılanmaktadır.
Fındık bitkisi; bitkiler aleminin Fagales takımı, Betulaceae Familyası, Corylus cinsi içinde yer
almaktadır.
Fındığın Kuzey Yarım kürenin ılıman iklim kuşağını, Japoya’dan, Çin, Kafkasya, Türkiye, Avrupa
ve Kuzey Amerika’ya kadar yabani formlar biçiminde kapladığı bilinmekte olup, kültür formlarını oluşturan
en önemli türler ise Artvin’den Kırklareli’ne kadar uzanan Kuzey Anadolu Dağları ve Kuzey Geçit
bölgelerinde yoğun olarak bulunmaktadır.
Fındığın kültüre alınma tarihi 2500 yıl öncelerine kadar dayanmaktadır. Fındığın anavatanının
yurdumuzun Karadeniz Bölgesinde Giresun civarı olduğu ve kültür fındığının dünyaya buradan yayıldığı
kabul edilen bu meyvenin 1400 yılından günümüze kadar ticareti yapılmaktadır.
Ülkemizde yetiştiriciliği yapılan 16 çeşit fındık mevcuttur. 1938 yılında kurulan ve dalında
ülkemizde tek olan Giresun Fındık Araştırma Enstitüsünde seleksiyon ve melezleme çalışmaları
sonucunda ticari değeri olan 7 çeşit adayı daha geliştirmiştir.
FINDIK GENEL YETİŞTİRİCİLİK BİLGİSİ
a)- İklim istekleri: Karadeniz kıyı bölgesi fındık yetiştiriciliği bakımından en uygun iklim özelliğine
sahip bulunmaktadır. Fındık Karadeniz Bölgesinde sahilden 60 km içeriye ve 750 m yüksekliğe kadar
ekonomik olarak yetiştirilebilmektedir.
353
Fındık için en uygun şartlar; yıllık ortalama sıcaklığın 13-16 C olduğu, en düşük sıcaklığın -8, -10
C’yi, en yüksek sıcaklığın ise 36-37 C’yi geçmeyen, yıllık yağış toplamının 700 mm’nin üstünde olduğu,
yağışların da aylara dağılımının dengeli olduğu, bunun yanında Haziran ve Temmuz aylarındaki oransal
nemin de %60’ın altına düşmediği yerler yetiştiricilik için en uygun yerlerdir.
Bir çok çeşitte kış döneminde tomurcuklar -10 C’ye kadar zarar görmez iken, -15 C den itibaren
zararlanma önem kazanır, -20 C den sonra ise bu zarar önemli oranda artar.
Dişi çiçek tomurcuklarının kabardığı dönemde -4 C’lerde başlayan zararlanma, meyve
oluşum(çotanak taslağı oluşum-ilk yaprakcıkların oluşum evresi) döneminde ise -2 C lerde başlamaktadır.
Don zararının boyutu; bitkinin bulunduğu fenolojik evre, sıcaklık derecesi, sıcaklığın düşüş hızı,
düşük sıcaklıkta kalınan süre v.b etkenlere göre değişim göstermektedir.
b)- Toprak İstekleri: Fındık saçak köke sahip bir kültür bitkisi olduğundan kökleri fazla derine gitmeyip
meyilli arazilerde 80 cm toprak derinliğine kadar ulaşabilmektedir. Toprak istekleri olarak fazla seçici
olmamakla birlikte, toprak Ph’ı 6 civarında olan, besin maddelerince zengin, tınlı-humuslu ve derin
topraklarda iyi bir gelişme gösterir.
c)- Morfolojisi:
Erkek çiçekler 6-7 cm uzunluğunda silindirik yapıdadır. Bölgede bunlara püs veya kedi kuyruğuna
benzediğinden kedicik de denir.1 adet erkek çiçek topluluğunda (püs, kedicik) 150-200 adet erkek çiçek
bulunmakta ve bunlar yaklaşık 6 milyon kadar çiçek tozu verebilir.
Dişi Çiçekler tomurcuk içinde bulunur, bu tomurcuklar genelde küçük ve dik olur. Aralık ve
ocaktan sonra stigmalar kırmızı pembemsi renklerde demet şeklinde görülmeye başlarlar, her bir çiçek
demetinde 14-24 adet çiçek bulunur ve bunların her birinden ikişer tane stigma çıkar, genelde de bunun
yalnızca biri döllenir, İkisi birden döllendiğinde ise ikiz fındık oluşur.
Erkek ve dişi çiçekler aynı bitki üzerinde, farklı yerlerde bulunurlar.
354
d)- Biyolojisi: Erkek çiçekler, Eylül ayından itibaren gelişip belirmeye başlar. Dişi çiçeklerin açmaya
başladığı Aralık ayından şubat sonuna, hatta mart ayı ilk yarısı sonuna kadar (çeşit, yükselti ve fenolojiye
göre) polen yaymaya devam eder. Fındıkta polen taşınımı(tozlanma) rüzgarla olmaktadır.
Tozlanmanın meydana geldiği bu dönemlerde, dişi çiçeklerde eşey organları tam olarak oluşmadığı
için dişicik tepesi (stigma) üzerine gelen çiçek tozu burada çimlenir ve dişicik borusu (style) içinde, kısa bir
çim borusu meydana getirdikten sonra, burada yumurtalığın gelişmesine kadar duraklarlar.
Dişi çiçek, eşey hücrelerinin oluşumu için dört-beş ay bekler. Mayıs ayına doğru havaların
ısınmasıyla olgunlaşan yumurtalık, çim borusunun yeniden hareketlenmesini sağlar ve yeniden hareketlenen
çim borusu uzayarak yumurtalık tabanına kadar ulaşır.
İlkbaharda yumurta hücreleri oluştuktan sonra döllenme olur ve genelde 1 yumurta hücresi döllenir
ve meyve içi gelişmeye başlar.
Tozlanmamış dişi çiçekler 2-3 ay reseptif kaldıkları için, bahçede erkek çiçekleri geç açan
tozlayıcıların bulunması verimlilikte önemlidir.
355
356
357
e)- Yetiştiriciliği: Fındık 6-7 adet dal topluluğundan oluşan ocak adı verilen kümeler halinde yetiştirilir.
Ancak çoğu üretici bahçesinde ocaktaki dal sayısı 7-10 arasında değişmektedir.
Son yıllarda özellikle taban arazilerde kurulan bazı plantasyonlarda tek dal, sıra dikim ve çit dikim
sistemleri de uygulanmaktadır.
Parseldeki Ocak Sayısının Bulunması:
Bahçedeki inceleme sırasında ocakların sıra arası ve sıra üzeri mesafeleri tespit edilerek, bahçedeki 1
dekardaki ocak sayısı belirlenir. Bunun için aşağıdaki tablodan da yararlanılabilir. Örnek: 4 mt x 5mt= 20
m² 1da=1000 m² 1000 m² / 20 m² = 50 ocak/da
Ayrıca, Ocakların miktar tespiti yapılırken, ocaklardaki ortalama dal sayılarının da tespit edilmesi
gerekir. Bunun için bahçedeki dalların genel taç yapısına göre, ocaktaki dalların sayısı belirlenir. Gerekirse
bazı ocaktaki verim çağındaki birkaç dal, bir dal olarak da değerlendirilebilir.
358
FINDIK HASAR TESPİT KILAVUZU
1. Hasar Tespit Prosedürü
Bitkisel ürün sigortasında hasar tespitleri genel olarak ön ekspertiz(geçici) ve kesin ekspertiz olmak
üzere iki aşamada gerçekleştirilir.
Ancak, ürünün özelliğine, riskin cinsine, hasarın şekline, boyutuna, hasarın oluşum zamanda
bitkinin fenolojik evresine, hasat dönemine olan yakınlığına ve bitkinin biyolojik ve fizyolojik
özelliğine göre, ekspertizin bir defada kesin olarak gerçekleştirilmesi de mümkündür.
Her iki durumda da sigortalı üründe, hasar tespit işlemleri; ürünün yetiştirildiği arazi ve ürünün
özelliklerine göre örnekleme yöntemi ile belirlenen dallarda verim sayımı yapılarak gerçekleştirilir.
TARIM SİGORTASINDA FINDIK FENOLOJİK EVRELERi
Bir Dekardaki Ocak Sayısı: Ocakların sıra arası ve sıra üzeri mesafesi çarpılır ve çıkan sayı 1000’e
bölünerek bir dekardaki ocak sayısı bulunur.
Bir Ocaktaki Ortalama Dal Sayısı: Bahçenin tamamı gezilerek, ocak başına düşen verim çağındaki
ortalama dal sayısı esas alınır. Tam verim çağına gelmemiş veya taç yapısı küçük olan birkaç dal, bir dal
olarak değerlendirilebilir.
Bir Daldaki Ortalama Çotanak Sayısı: Bahçeyi temsil eden ocaklardan tespit edilen dallardaki
sayılan hasarlı ve hasarsız çotanaklar ile teminat kapsamındaki risk nedeniyle yere dökülmüş çotanak
taslaklarının toplamının, sayım yapılan dal sayına bölünmesiyle bulunan çotanak sayısına denir.
Bir Çotanaktaki Ortalama Dane Sayısı: Verim tespitinde kullanılacak çarpanlardan birisi olan bir
çotanaktaki dane sayısı, fındık çeşitlerine göre değişmektedir. (Tablo 2)
2. Verimin Belirlenmesinde ve Hasar Tespitinde dikkat edilmesi gereken hususlar
Sigortalı bahçenin gerek verim, gerekse hasar oranının doğru tespit edilmesi için; örnekleme yöntemi
ile seçilen ocakların ve bunlardan tespit edilen dalların bahçeyi temsil edecek şekilde belirlenmesi çok
önemlidir.
Bunun için;
Ocak seçiminde, ocakların yerleri, özellikleri ve sayıları bahçenin tamamını temsil edecek şekilde
olmalıdır.
Bahçenin sınırlarına ve yola yakın yerlerden örnek alınmamalıdır.
Eğer popülasyon içinde önemli bir yer tutmuyorsa çok kısa, çok büyük, çok yaşlı ve normal gelişme
göstermeyen ocakların dalları seçilmez. Bahçedeki dalların genel taç yapısı dikkate alınarak örnek
seçilmeli. Bahçenin genel yapısı dışında tam verim çağına gelmemiş veya taç yapısı küçük olan birkaç dal,
bir dal olarak değerlendirilebilir.
Bahçenin tapoğrafik durumu, toprak özellikleri ve bahçenin bakı yönü göz önüne alınarak örnek
seçiminde bu farklılıkların ağırlıkları ölçüsünde örnekler seçilir
Bahçedeki ağırlıklı çeşidin birden fazla olması durumunda her bir çeşit için bahçedeki çeşidin
miktarına göre orantısal sayıda ocakta dal sayımı yapılır. Eksper, gerekli gördüğü takdirde daha fazla
sayıda dal sayımı yapabilir. Unutulmamalıdır ki tablodaki sayılar en az sayım yapılacak dal miktarıdır.
359
Bahçedeki ocakların dal sayıları her birinde farklılık gösterebilir, bu nedenle dal sayısı
ortalamalarının sayılan örnek ocaklardaki dal ortalamasına göre belirlenmesi ve verim tespitinde de
hesaplamanın buna göre yapılması gerekir.
3. Fındıkta Verim Tespiti
Fındığın Fenolojik durumuna göre; Dişi Çiçek(Karanfil)- açtıktan sonraki-Çotanak Taslağı
dönemi ve fındığın Çotanak ve Dane oluşturduğu dönemde olmak üzere iki farklı şekilde yapılır.
Fındıkta verim, genel anlamda dekara alınan ürün miktarı olarak ifade edilse de, sigortacılıkta ocak
verimi olarak ifade edilir.
Tespit edilen ocaklardan belirlenen, örnek dallarda yapılan ürün (çotanak taslağı,çotanak) sayımı ile
bulunan ürün miktarının ocaktaki ortalama dal sayısı ile çarpılarak, 1 adet ocak verimi bulunur.
Dekardaki ocak sayısı ile ocak veriminin çarpımında ise dekar verimi elde edilir.
Fındıkta verim değerleri kurutulmuş kabuklu dane fındık olarak ifade edilmektedir.
3.1. Fındığın, Karanfil veya Çotanak taslağı olduğu dönemde verim tespiti:
Teminat kapsamındaki bir risk nedeniyle meydana gelen bir hasarın toplam verime oranını
belirleyebilmek için, öncelikle teminat kapsamındaki riskin gerçekleşmemiş olduğu varsayılarak, hasar
olmasaydı söz konusu bahçede ne kadar verim elde edilebileceğinin belirlenmesi gerekir.
Fındık Ürününde Verim Miktarının Hesaplanması:
(KARANFİL VE ÇOTANAK TASLAĞI DÖNEMİNDE:)
Verim (Kg/dekar) = Bir daldaki sağlam dane sayısı(Bir daldaki ortalama çotanak taslağı sayısı x
Fındık Çeşidinin bir Çotanaktaki Ortalama Dane Sayısı) x Tutum oranı(Ek:1) x Bir Ocaktaki Ortalama
Dal Sayısı x Bir dekardaki Ocak Sayısı / Çeşidin 1 kg’da ki ortalama dane sayısı
Örneğin; 1 dekarında 75 ocak, her bir ocakta da ortalama 6 adet dal olan ve bir daldaki ortalama çotanak
taslağı sayısı 120 olan Giresun yağlısı çeşidinden oluşan bahçenin, 1 dekarındaki verimi nasıl
hesaplanır.(Nisan ayı)
Verim (Kg/dekar) = 456 (120 x 3.8(tablo 2)) x 0,54 (Ek:1) x 6 x 75 / 596
= 456 X 0.54 X 6 X 75 / 596 = 186Kg/da
186 / 75= 2,48 kg/ocak
360
3.2. Fındığın Çotanak ve Dane oluşturduğu dönemde verim tespiti:
Teminat kapsamındaki bir risk nedeniyle meydana gelen bir hasarın toplam verime oranını
belirleyebilmek için, öncelikle teminat kapsamındaki riskin gerçekleşmemiş olduğu varsayılarak, hasar
olmasaydı söz konusu bahçede ne kadar verim elde edilebileceğinin belirlenmesi gerekir.
Şayet zarar döneminde çotanaktaki danelerin içi oluşmuş, zuruflarından ayrılabilecek kadar gelişmiş,
büyüklük olarak sayıları belirlenebilecek yapıda ise (Temmuz ayı başlarından hasada kadarki dönemlerde)
direkt olarak sağlam dane sayımı da yapılabilir. (Böylece; Bir daldaki ortalama çotanak sayısı x Fındık
Çeşidinin bir Çotanaktaki Ortalama Dane Sayısı, işlemi yapılmış olur)
Şayet çotanaktaki dane sayıları, ortalamadan önemli sapma göstermedikçe, HT çalışmalarının hızla
tamamlanması açısından uygulanması bölge koordinatörlüğünce bildirilmektedir.
Verim Tespiti(Kg/dekar)= Bir daldaki ortalama sağlam dane sayısı (dalda bulunan çotanaklardaki
daneler sayılarak yapılır) x Nihai Verim Çarpanı (Ek:1)x Bir Ocaktaki Ortalama Dal Sayısı x Bir
dekardaki Ocak Sayısı / Çeşidin 1 kg’da ki dane sayısı.
ÇOTANAK – DANE SAYIM CETVELİ
Not: (HER BİR KUTU İÇİNE 1 ÇOTANAK İÇİN /, İKİ ÇOTANAK İÇİN İSE X ŞEKLİNDE
İŞARETLENİR )
TUTUM ORANI (verim Çarpanı): (Ek:1) Verim tespiti için sayım yapılan dönemdeki danelerin ne
kadarının, % değer olarak hasat edilebilecek sağlam dane duruma geleceğini bulmak için kullanılan
1. DAL
Çotanaktak sayısı
Çotanaktaki 2 4 6 8 10 12 14 16 18 20 22 24 26 28 30 32 34 36 38 40 Toplam
dane sayısı
1
X X
2
/
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
TOPLAM DANE SAYISI
oransal değer olup, fındığın fenolojik durumuna göre değişiklik gösteren bir faktördür. (yaklaşık 30 yıllık
istatiksel verilerin derlenmesi ile bulunmuştur.)
361
TUTUM ORANLARI (%)
(BİR DALDAKİ ORTALAMA DANE SAYISI MİKTARINA GÖRE)
FENOLOJİK EVRELER
DİŞİÇİÇEK
AÇIM &
ÇOTANAK
DANE SAYISI TASLAĞI
ORTALAMASI OLUŞUM
ŞUBAT-NİSAN
1-50
98
ÇOTANAK
ÇOTANAKTAKİ DANENİN
GELİŞİM &
İÇİNDE DÖNMESİ &
DANENİN İÇ HASAT
OLUŞUMU
NİSAN-MAYIS
98
HAZİRAN-AĞUSTOS
98
51-75
97
97
97
76-100
94
94
97
101-120
91
92
95
121-140
89
91
95
141-160
85
90
95
161-180
83
85
93
181-200
81
85
93
201-220
78
80
93
221-240
76
80
93
241-260
74
80
93
261-270
72
80
93
271-280
70
77
90
281-300
68
75
90
301-320
66
75
90
321-340
341-360
64
62
75
70
90
90
361-400
60
70
85
401-420
58
70
85
421-450
56
65
85
451-500
54
65
85
501-550
551-600
52
50
65
65
85
80
601-650
48
60
80
651-700
46
60
80
701-750
44
60
80
751-800
42
60
80
801-850
40
60
75
851-900
39
55
75
901-950
38
55
75
999 VE ÜZERİ
36
50
70
ZURUF
Fındığın fenolojik dönemine göre bu faktörün % oranı değişmektedir ki, nedeni de hasada
yakınlaştıkça üründe oluşabilecek kayıp miktarı da % olarak düşmektedir.
362
Örneğin: Mart ayındaki bir daldan sayılan karanfilin çeşit dane sayısı çarpanı sonucu elde edilen
dane sayısı 400 olsun bunun tablodaki tutum oranı yani çotanağa dönüşüm oranı; mart ayında %60 iken, bu
işlem nisan ayı sonlarında %70 olarak, Haziran ve Temmuz aylarında ise tutum oranı %85 olarak
değerlendirilmektedir. Çünkü karanfil bir çotanak adayı olma yolunda bir çok risk faktörünü atlatmış ve artık
hasat olgunluğuna çok kısa süre kalmıştır.
3.3 Hasar gören ürünün Tespiti:
Hasar gören ürün miktarının, hasar öncesi verim ile orantılanması yöntemi yanında, direkt hasar
gören ürünün sayısı üzerinden de hasar oranı tespit edilebilir.
Yapılacak işlem, hasar görmüş çotanakların veya bunlardaki sağlam dane sayısının, daldaki hasar
görmemiş diğer sağlam çotanak veya bunlardaki danelerin sayısına orantılanmasıdır. Bu işlem sonucunda
toplam hasar oranı tespit edilir.
Hasar Oranı= Toplam Hasarlı Çot./Çot. Taslağı Sayısı Ortalaması x 100 / Toplam Çot./Çot.
Taslağı Sayısı Ortalaması
Toplam Hasarlı Çotanak/Çotanak Taslağı Sayısı= Teminat Kapsamındaki Risk Nedeniyle Dal
Üzerindeki ve Yere Dökülen Toplam Hasarlı Çotanak/Çotanak Taslağı Sayısı Ortalaması .
Toplam Çotanak/Çotanak Taslağı Sayısı= Hasarlı ve Hasarsız toplam Çotanak/Çotanak Taslağı
Sayısı Ortalaması.
Hasar gören ürünün miktarını tespit etmekte, yine normal verim tespiti hesaplaması mantığıyla
yapılır, tek farkı bulunan değerin toplam verim değeri değil, hasarlı ürün miktarıdır.
Ancak bu yöntemde kullanılan tutum oranı değeri, hasarlı ve hasarsız toplam dane ortalamasına
karşılık gelen değer olmalıdır.
Hasar gören ürün miktarı(Kg/dekar) = Bir daldaki zarar gören ortalama dane sayısı (dalda
veya yere düşmüş olan çotanaklardaki daneler sayılarak veya çotanak taslakları sayısına göre dane
hesaplanır) x Bir Ocaktaki Ortalama Dal Sayısı x Bir dekardaki Ocak Sayısı x Nihai Verim Çarpanı
(Ek:1) / Çeşidin 1 kg’da ki dane sayısı
Sonuçta, Hasar gören ürün ve hasar görmeyen sağlam ürün miktarı tespit edilmiş olur. Her ikisinin
toplamı ise 1 dekardaki hasardan önceki ortalama verim miktarı tespit edilmiş olur.
363
364
365
366
367
368
4. HASAR TESPİTİ
4.1. Ön (Geçici) Ekspertiz
4.1.1 Dolu, Fırtına, Hortum, Heyelan, Yangın, Sel ve su baskını Hasarlarında Ön Ekspertiz
Dolu, fırtına, hortum, heyelan, yangın, sel ve su baskını hasarları için; Fındıktaki Hasar Tespitleri
genel uygulamasında ön ekspertiz (geçici ekspertiz) çok istisna olaylar dışında yapılmaz.
Çünkü hasara uğrayan ürün net olarak görülmektedir ve hasat olgunluğuna gelmeyen ürünün hiçbir
değeri yoktur.
4.1.2 Don Hasarında Ön Ekspertiz
Don hasarları için; Fındıktaki Hasar Tespitleri genel uygulamasında ön ekspertiz (geçici ekspertiz) için
genellikle eksper görevlendirilmesi çok istisna olaylar dışında yapılmaz.
Bu amaçla Bölge Koordinatörlüğümüzce;
Bölgedeki hasar oluşturabilecek iklimsel şartlar çok yakından takip edilmekte, gerek tahmini gerekse
gerçekleşmiş meteorolojik veriler toplanır,
Bu dönemde bölgede fındık bahçelerinin feneolojik evresi tespit edilir ve don teminatının başlama
evresi olan; “Fındık ürününde bahçedeki ocaklarda bulunan dişi çiçeklerin en az %90’ ının (Karanfilli
tomurcukların) etrafını çevreleyen pulcuklardan ayrılıp, sap oluşturmaya başladıktan ve ilk yaprakçıklar
görülmeye başladıktan”, sonraki evrede olup olmadığı belirlenir.
Bunun için bölgeyi temsil edecek şekilde bahçeler seçilir ve yüksekliği farklı olanlar, kuzey, güney,
doğu, batı yönde, tepe ve dere-ırmak kenarları, hakim rüzgar alan kısımlarından, farklı çeşitlerden yeterli
sayıdaki dal örnekleri alınır.
Kar yağışlarının başladığı ve henüz don hasarı oluşmadan araziler taranır resimlenir kar yağışının
olduğu rakımlardaki araziler resimlenir, not edilir, ürün üzerinde de bunlar ayrıca resimlenir.
369
Don Hasarında Ön Ekspertiz
Bu amaçla; bölgedeki hasar oluşturabilecek iklimsel şartlar çok yakından takip edilmekte, risk
taşıyan zamanlarda gece ve gündüz arazi taramaları ile hasar oluşup oluşmadığı, hasarın boyutları kayıt
altına alınır.
Hasar oluşturacak bir iklimsel şart gerçekleşmiş ise ilk 3-4 gün bölgeyi temsil eden lokasyon il-ilçeköy bazında yüksekliği farklı olanlar, kuzey, güney, doğu, batı yönde, tepe ve dere-ırmak kenarları, hakim
rüzgar alan kısımlarından yeterli sayıdaki bahçeler incelenir buralardan dal örnekleri alınır ve bunlarda hasar
boyutunu belirleyecek çalışmalar yapılır.
Hasar çok şiddetli boyutta olmamış ve homojen bir hasar değilse don oluşturan düşük sıcaklığın
ürüne etkisini tespit etmek amacıyla çok titiz, dikkatli incelemelerle birlikte bir karara varılır.
Hasarın bitkideki etkileri de gün gün fotoğraflanır.
Hasar boyutu net ortaya çıkıncaya kadar arazi taramalarına devam edilip, üründe hasar emareleri
görülüp tespit edilebildiğinde, bunlar fotoğraflandıktan sonra, hasar ihbarlarına eksper görevlendirmeleri
yapılır.
Don Hasarında Ön Ekspertiz
Bu çalışmalarda alınan numune dallar boyanarak numaralandırılır.
Seçilen örnek dallar işaretlenir, sap oluşturmuş veya varsa oluşturmamış dişi çiçekler sayılarak not
edilir.
Hasar tarihinden 7-10 gün sonra tekrar aynı bahçelere tekrar gidilir. İşaretlenen dallarda toplam
çotanak taslakları ile kahverengileşmiş, ölü veya kayıp çotanak taslakları sayılır ve bölgedeki hasar
boyutuyla ilgili net bilgi edinilir.
Daha sonra TARSİM’e gelen hasar ihbarlarının sayısal değerlendirmeleri yapılarak eksper
görevlendirmeleri yapılır. HT çalışmaları için görevlendirilen eksperlere görevlendirildikleri bölgenin
durumlarıyla ilgili bilgiler verilir.
370
371
4.2- Kesin Ekspertiz
4.2.1. Dolu, Fırtına, Hortum, Yangın, Heyelan, Sel ve su baskını Hasarlarında Kesin Ekspertiz
Hasarın meydana geldiği günle ilgili Fırtına raporu Bölge koordinatörlüğünce alınır.
Hasarlı araziye gidildiğinde meteorolojik veriyi destekleyen hasar olup olmadığı tespit edilir,
bölgedeki hasar durumu, çevreye etkisi mutlaka raporda belirtilmeli.
Yalnızca yere dökülmüş ürün değil, bitkideki diğer aksamlarındaki oluşan etkilerde raporlanmalı.
Bitkinin kendi doğası gereği ve çeşitli hastalık ve zararlıların (teminat dışı) etkisiyle meydana gelen
dökümler hasar tespitinde dikkate alınmaz.
Hasarın Fındıktaki tüm teminatların başlama evresi olan; “Fındık ürününde bahçedeki ocaklarda
bulunan dişi çiçeklerin en az %90’ ının (Karanfilli tomurcukların) etrafını çevreleyen pulcuklardan
ayrılıp, sap oluşturmaya başladıktan ve ilk yaprakçıklar görülmeye başladıktan”, sonraki evrede olup
olmadığı belirlenir.
Dolu, Don, Fırtına, Hortum, Heyelan, Yangın, Deprem, Sel ve su baskını Hasarlarında
yapılacak ekspertizde hasarlı alan ve çevresinde yapılan gözlem ve kontrol sonuçlarının yanı sıra aşağıdaki
hususlar kesin ekspertiz raporunda belirtilir:
-Poliçede belirtilen bahçe ile hasarlı bahçenin aynı olup olmadığı,
-Hasar nedeni,
-Sigortalı bahçenin büyüklüğü,
-Hasarlı alanın büyüklüğü,
-Arazi bilgileri (rakımı, tapoğrafik durumu, bakı yönü, toprak yapısı vb.),
-Ürün bilgileri (ocak sayısı, ocaktaki dal sayısı, homojenlik, gelişme evresi, bitkilerin yaşları,
çeşitleri, verim kapasitesi, periyodisite durumu, vb.),
-Bakım işlemlerinin yeterliliği (toprak işleme, budama, gübreleme, bitki koruma vb.),
-Teminat kapsamı dışındaki risklerin etkileri (belirtileri, verim üzerine etkileri vb.),
-Belirlenen hasat tarihi.
-GPS ile mutlaka arazide rakım ve koordinatları, belirlenmelidir.
372
4.2.2 Don Hasarında Kesin Ekspertiz
Hasar ihbarı yapılan bahçelerde, hasar tarihinden itibaren 7-10 gün sonra hasar tespitlerine başlanır.
Bu bahçelerde ürünlerin hasarın olduğu tarihteki gelişme evreleri belirlenir.
Fındıkta don teminatının başladığı; “Fındık ürününde bahçedeki ocaklarda bulunan dişi çiçeklerin
en az %90’ ının (Karanfilli tomurcukların) etrafını çevreleyen pulcuklardan ayrılıp, sap oluşturmaya
başladıktan ve ilk yaprakçıklar görülmeye başladıktan”, sonraki evrede olup olmadığı belirlenir.
Sigortalı arazi ve ürün bilgileri poliçe bilgileriyle karşılaştırılır, farklılıklar varsa not edilir.
Hasarlı bölgede saptanan minimum sıcaklık, arazinin rakımı, eğimi, arazinin bakı yönü not edilir.
Belirlenen örnekleme yöntemiyle bahçeyi temsil edecek uygun yerlerden ocaklar seçilip, yine bu
ocaklardan bahçedeki dalları temsil eden dalda sayımlar yapılır.
373
Hasar Tespiti yapılacak bahçeyi temsil eden ve arazinin büyüklüğüne göre belirlenen yeterli sayıda
dal tespit edilerek, bunlardaki sağlam ve siyah-kahverengileşmiş, nekrotik çotanaklar veya çotanak taslakları
sayılarak tablodaki yerlerine not edilir.
Teminat kapsamındaki bir risk nedeniyle meydana gelen bir hasarın toplam verime oranını
belirleyebilmek için, öncelikle teminat kapsamındaki riskin gerçekleşmemiş olduğu varsayılarak, hasar
olmasaydı söz konusu bahçede ne kadar verim elde edilebileceğinin belirlenmesi gerekir.
Fındık ürününde verim miktarı aşağıdaki formülle hesaplanır.
Verim (Kg/dekar) = Bir daldaki toplam (hasarlı-hasarsız) dane sayısı(Bir daldaki ortalama
çotanak taslağı sayısı x Fındık Çeşidinin bir Çotanaktaki Ortalama Dane Sayısı) x Tutum oranı (Ek:1) x
Bir Ocaktaki Ortalama Dal Sayısı x Bir dekardaki Ocak Sayısı / Çeşidin 1 kg’da ki ortalama dane
sayısı
Örnek: Dekardaki ocak ortalaması 75 adet, ocaktaki ortalama dal sayısı 6 adet, Dal sayımı sonunda çotanak
taslağı ortalaması ise 120 olan, 15 dekarlık Giresun tombul fındığı çeşidinden oluşan fındık, bahçesinin
verimi nedir.? (Mart ayı)
Verim (Kg/dekar) =456 (120 x 3.8) x 0.54 (Ek:1)x 6 x 75 / 596
= 186 Kg/da
186 / 75 = 2,48 kg/ocak
15 186= 2.790 kg
HASAR TESPİTİ
Örnek: Giresun tombul fındığı çeşidinden oluşan 15 da’lık fındık bahçesinin, dekardaki ocak
ortalaması 75 adet, ocaktaki ortalama dal sayısı 6 adet, dal sayımı sonunda hasarsız çotanak taslağı
ortalaması 100, don hasarlı çotanak taslağı ortalaması ise 20 olan, bu bahçenin hasar oranı nedir.? (Mart
ayı)
374
375
FINDIK EKSPERTİZ FORMU
Sigortalının Adı Soyadı
:……………………………………………….
Poliçe No
:…………………………
376
377
378
Dr. Erol YALÇINKAYA
İşletici Şirket Müdür Yardımcısı
SERT ÇEKİRDEKLİ MEYVELER
ŞEFTALİ-NEKTARİN
ŞEFTALİ VE NEKTARİNİN FENOLOJİK EVRELERİ
Şeftalinin fenolojik evreleri aşağıdatablo halinde verilmiştir. Bu fenolojik evreler; dinlenmeyi takiben
tomurcuk kabarmasıyla başlar, çiçeklenme, meyve oluşumu ve gelişimi, daha sonra da hasat ile son bulur.
Şeftalinin Fenolojik Evreleri
A
Dinlenme Dönemi
B-E
Tomurcuk Kabarması
ve Tomurcuk
Patlaması Dönemi
Daha tomurcukların kabarmadığı, dormant (dinlenme) halde olduğu
dönemdir
Tomurcuk Kabarması (B): Tomurcukların kabardığı, ancak yeşil
dokunun görülmediği dönemdir
Tomurcuk Patlaması: bu dönem kendi içinde şu şekilde
gruplandırılabilir:
Yeşil Tomurcuk (C, D): Tomurcuğun üst tarafının açıldığı, tepe kısmı
ve yanlarda yeşil dokunun görünebilir hale geldiği dönemdir
Pembe Tomurcuk (E): Tomurcuklarda pembe renkli taç yaprakların
görülmeye başladığı dönemdir
F
Çiçeklenme Başlangıcı
Çiçeklerin %5’inin açıldığı dönem
G
Tam Çiçeklenme
Çiçeklerin %70’inin açıldığı dönem
H
Çiçeklenme Sonu
(Meyve Bağlama
Dönemi)
Çiçek taç yapraklarının %95’inin döküldüğü ve ilk meyve taslağının
görülmeye başlandığı dönemdir.
I-L
Meyve Büyüme ve
Gelişme Dönemi
Çeşitlere göre değişmekle birlikte meyvenin büyümeye başladığı
dönemi takiben, fındık iriliğinden ceviz iriliğine kadar ulaşabildiği
küçük meyve döneminden, olgunluğa kadar olan dönemdir.
M
Olgunlaşma ve Hasat
Dönemi
Meyvenin çeşide özgü irilik ve rengini aldığı ve hasat olumuna geldiği
dönemdir.
379
Şeftali Meyvesinin Fenolojik Evreleri
B
C
D
A
B-E
F
G
Dinlenme Dönemi
Tomurcuk Kabarması ve Tomurcuk Patlaması Dönemi
Tomurcuk Kabarması (B)
Tomurcuk Patlaması (C,D,E)
Çiçeklenme Başlangıcı
Tam Çiçeklenme
I
J
K
H
I-L
M
Çiçeklenme Sonu
(Meyve Bağlama Dönemi)
Meyve Büyüme ve Gelişme Dönemi
Meyve Büyüme Başlangıcı (I)
Küçük Meyve (J)
İri Meyve (K)
Olgunluk Başlangıcı (Hasat Öncesi) (L)
Olgunlaşma ve Hasat Dönemi
380
ŞEFTALİ VE NEKTARİN ÇEŞİTLERİ VE ÖZELLİKLERİ
Şeftali Çeşitleri
Early Red
Ağacı yaygın ve çok kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; orta irilikte, 125-145gr ağırlıkta, basık şekillidir.
Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine parçalı kırmızıdır. Meyve eti; sarı renkte, çekirdek ete bağlı, ince
dokulu, tatlı, lezzetlidir. Sofralık bir çeşittir. Kendine veri
Sprıngtıme
Ağaçları yarı dik ve orta kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; küçük, ortalama 90 gr ağırlıkta, basık
şekillidir. Meyve kabuk rengi; sarı zemin üzerine %80 pembe-kırmızıdır. Meyve eti; beyaz renkte,çekirdek
ete bağlı, tatlı ve orta derecede suludur. Sofralık bir çeşittir. Kendine verimlidir.
J. H. Hale
Ağaçları yarı dik ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 225-230 gr ağırlıkta, yuvarlak şekillidir. Meyve
kabuk rengi, sarı zemin üzerine sıvama koyu kırmızıdır. Meyve eti; sarı renkte, çekirdek etten ayrı, sulu,
aromalı, ince dokuludur. Sofralık bir çeşittir. Kendine kısırdır. Diğer tüm çeşitler dölleyici olarak kullanılır.
Elegant Lady
Ağaçları, yarı dik ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 210-220 gr ağırlıkta, yuvarlak şekillidir.
Meyve kabuk rengi; sarı-turuncu zemin üstüne sıvama koyu kırmızıdır. Meyve eti; sarı renkte, çekirdek etten
ayrı, çok sulu, tatlı, lifli ve aromalıdır. Kendine verimlidir. Kış soğuklama isteği yüksektir.
Dıxıred
Ağaçları, yayvan ve kuvvette gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 175-190 gr ağırlıkta, basık şekillidir. Meyve
kabuk rengi, koyu sarı zemin üzerine akıtmalı kırmızı renklidir. Meyve eti; sarı renkli, çekirdek ete bağlı, az
lifli, orta derecede sulu ve tatlıdır. Sofralık bir çeşittir. Kendine verimlidir. Ege ve Güneydoğu Anadolu
Bölgeleri için uygundur.
Cresthaven
Ağaçları yarı dik ve orta kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 240-250 gr ağırlıkta, basık-yuvarlaktır.
Meyve kabuk rengi; sarı zemin üzerine akıtmalı koyu kırmızı renktedir. Meyve eti; sarı renkli, çekirdek
etten ayrı, lifli, çok sulu ve tatlıdır. Kendine verimlidir
Redhaven
ABD Michigan orijinlidir. Ağaçları; yarı dik ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 185-210 gr
ağırlıkta, basık-yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi, sarı zemin üzerine akıtmalı koyu kırmızı renktedir.
Meyve eti; sarı renkli, çekirdek ete yarı bağlı-olgunlukta etten ayrı, lifli, orta derecede aromalı, çok sulu ve
tatlıdır. Sofralık bir çeşittir. Yalova’da Temmuz ortalarında, Eğirdir koşullarında 1-5 Ağustos tarihleri
arasında olgunlaşır. Kendine verimlidir. Kış soğuklama isteği 950 saattir. Ege, Marmara, Kuzey Geçit ve
Güney Doğu Anadolu bölgeleri için tavsiye edilir
Glohaven
ABD Michigan orijinlidir. Ağaçları, yarı dik ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 210-215 gr
ağırlıkta, basık-yuvarlak şekillidir. Meyve kabuk rengi; sarı zemin üzerine parçalı kırmızı renklidir. Meyve
eti; sarı renkli, çekirdek etten ayrı, ince dokulu, sulu, lezzetli ve tatlıdır. Sofralık bir çeşittir. Redhaven
çeşidinden 8-14 gün sonra
olgunlaşır. Sofralık kaliteli bir çeşittir. Kendine verimlidir. Kış soğuklama isteği 850 saattir. Ege, Marmara,
Kuzey Geçit ve Güney Doğu Anadolu Bölgeleri için tavsiye edilir.
Nektarin Çeşitleri
Armkıng
Ağaçları dik ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; orta irilikte, 115-125 gr ağırlıkta, uzunumsu- yuvarlak
şekillidir. Meyve kabuğu, turuncu zemin üzerine sıvama kırmızı renktedir. Meyve eti, sarı-turuncu renkte,
çekirdek ete bağlı, lifli, sert, sulu, tatlı ve aromalıdır. Kendine verimlidir. Kış soğuklama isteği azdır.
Independence
Ağaçları, yayvan ve orta kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; orta irilikte, 110-125 gr ağırlıktadır. Meyve
kabuğu, sarı zemin üstüne sıvama koyu kırmızı rentedir. Meyve eti; sarı renkte, çekirdek ete yarı bağlı, lifli,
az sulu ve ekşimsi tatlıdır. Sofralık, orta kalitede bir çeşittir. Kendine verimlidir.
Fantasıa
Ağaçları, yarı dik ve orta kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi; iri, 165-190gr ağırlıkta, kalp şeklindedir.
Meyve kabuğu, sarı zemin üstüne parlak kırmızı renktedir. Meyve eti; sarı rente, çekirdek etten ayrı, lifli,
sulu, tatlı ve orta derecede aromalıdır. Kendine verimlidir.
Faırlane
Ağaçları, yayvan ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi orta irilikte, 150-175 gr ağırlıkta, basık- yuvarlak
şekillidir. Meyve kabuğu; sarı zemin üzerine açık kırmızı renktedir. Meyve eti; sarı renkli, çekirdek ete
381
bağlı, gevrek, lifli, az sulu ve orta derecede aromalıdır.. Kendine verimlidir. Eğe, Marmara ve Kuzey geçit
bölgelerine tavsiye edilir
Venus
Ağaçları, geniş,yayvan ve kuvvetli gelişir, verimlidir. Meyvesi, iri, 240-260 gr ağırlıkta, yuvarlak şekillidir.
Meyve kabuğu, sarı zemin üzerine koyu kırmızı renktedir. Meyve eti; sarı renkli, çekirdek etten ayrı, orta
derecede sulu ve tatlıdır. Kendine verimlidir
Fenolojik Dönemlere Göre Şeftalinin Dayanabildiği Düşük Sıcaklık Dereceleri
30 dakika süreyle maruz kalınan sıcaklıklarda görülen zarar oranı
Zarar
Tomurcuk
Tomurcuk
İlk Çiçek
(%)
Kabarması
Patlaması
10
-7,7
-5
-3,3
90
-17,7
-12,8
-6,1
Kaynak: http://www.msue.msu.edu
Çiçek
Sonu
-2,2
-3,8
Tam Çiçek
-2,8
-4,4
Şeftali ve Nektarinde çiçek gözü ve meyve için değişik gelişme dönemlerindeki kritik düşük sıcaklıklar
Gözler Kapalı Fakat İçindeki Renk
Gözüküyorken
Tam Çiçeklenme Döneminde
Meyveler Küçük ve Yeşil İken
- 2.7 ºC
- 1.1 ºC
- 3.9 ºC
Kaynak: Doğanay,2000
Çiçek tomurcuklarında ve çiçeklenme döneminde dona karşı en hassas çiçek organı dişi organ (pistil)’dır. Bir
çiçekte dişi organın zarar görmesi, o çiçeğin döllenememesi, dolayısıyla meyve bağlayamaması anlamına
gelmektedir.
Şeftali ve Nektarin çeşitlerinin Meyve Ağırlıkları ve Ölçü Birimleri
Şeftali
Çeşit
Bir Meyve
Ağırlığı (gr)
Nektarin
Bir Kg’daki
Meyve
Sayısı(Adet)
Çeşit
Bir Meyve
Ağırlığı (gr)
Bir Kg’daki
Meyve Sayısı
(Adet)
Dixired
175-190
5-6
Armking
115-125
8-9
Redhaven
185-210
4-5
Big Top
170-190
5-6
J.H.Hale
225-230
4-5
Fantasia
165-190
5-6
Crimson Gold
130-140
7-8
Summer Super
Star
150-170
6-7
382
KİRAZ VE VİŞNE
KİRAZ VE VİŞNENİN FENOLOJİK EVRELERİ
Kirazın fenolojik evreleri, aşağıda tablo halinde verilmiştir. Bu fenolojik evreler; dinlenmeyi takiben
tomurcuk kabarmasıyla başlar, çiçeklenme, meyve oluşumu ve gelişimi, daha sonra da hasat ile son bulur.
Kirazın Fenolojik Evreleri:
A
Dinlenme Dönemi
Daha tomurcuklarda kabarmasının görülmediği ve dormant (dinlenme)
halde olduğu dönemdir.
B
Tomurcuk Kabarması
Tomurcukların kabarmaya başladığı ve ilerleyen dönemde yan tarafında
yeşil dokunun görülmeye başladığı dönemdir.
C-E
Tomurcukların
Patlaması Dönemi
Kendi içinde şöyle ayrılır:
Tomurcuk patlaması (C): tomurcuğun uç kısmında bireysel yeşil çiçek
tomurcuklarının görülmeye başladığı dönemdir.
Erken beyaz tomurcuk (D): çiçek tomurcuklarının açılmaya devam
ettiği ve beyaz petallerin (taç yaprakların) görülmeye başladığı
dönemdir.
Beyaz tomurcuk (E): çiçeklenmeden önceki dönemdir.
F
Çiçeklenme
Başlangıcı
İlk çiçeklerin açıldığı (çiçeklerin %5’nin açıldığı) dönemdir.
G
Tam Çiçeklenme
Çiçeklerin %70-75’inin açıldığı dönemdir.
H
Çiçeklenme Sonu
(Meyve Bağlama
Dönemi)
Çiçek taç yapraklarının %95’inin döküldüğü ve meyvenin ilk
görülmeye başlandığı dönemdir.
I-K
Meyve Büyüme ve
Gelişme Dönemi
Meyve Büyüme Başlangıcı (I): Çiçek taç yapraklarının tamamen
döküldüğü ve meyve taslağının oluşmaya başladığı dönemdir.
Yeşil Meyve Dönemi (J): Meyve tutumuyla ben düşme dönemi
arasındaki dönemdir.
Ben Düşme Dönemi (K): Meyvede renk dönüşümün başladığı olgunluk
öncesi dönemdir.
L
Olgunlaşma ve Hasat
Dönemi
Meyve rengi, meyve eti, tat ve aromanın değiştiği, meyvenin çeşide
özgü renk ve iriliği alarak, pazara sunulacak konuma geldiği dönemdir.
383
Kirazın Fenolojik Evreleri
C
A
Dinlenme Dönemi
D
B
C-E
Tomurcuk Kabarması
Tomurcukların Patlaması Dönemi
E
F
Tomurcuk patlaması (C)
Erken beyaz tomurcuk (D)
Çiçeklenme Başlangıcı
Beyaz tomurcuk (E)
G
H
I-K
L
Meyve Büyüme ve Gelişme Dönemi
Meyve Büyüme Başlangıcı (Küçük Meyve) (I)
Yeşil Meyve (İri Meyve) (J)
Ben Düşme (Olgunluk Başlangıcı, Hasat Öncesi) (K)
Olgunlaşma ve Hasat Dönemi
Tam Çiçeklenme
Çiçeklenme Sonu
(Meyve Bağlama
Dönemi)
384
ÖNEMLİ KİRAZ VE VİŞNE ÇEŞİTLERİ
Kiraz Çeşitleri
Early Burlat
Bu çeşidin ağacı, yarı dik ve kuvvetli gelişir. Kirazların birinci haftasında olgunlaşır. Meyvesi iri, parlak
koyu kırmızı renktedir. Kendine kısırdır.
0900 Ziraat (Napolyon)
Bu kiraz çeşidi ülkemizde çok tutulan, çok yaygın, ihrac edilen, yurt dışında “Türk kirazı”olarak bilinen
kaliteli bir çeşitdir. Farklı bölge ve yörelerde farklı ismlendirilmiştir. Ağacı kuvvetli ve yayvan gelişir.
Kirazların 5. haftasın da olgunlaşan bu çeşidin meyvesi çok iri ve parlak koyu kırmızı renktedir. Haziran
ayının 3.haftasından itibaren hasat edilmeye başlanır. Meyve çatlaması olmayıp yola çok dayanıklıdır.
Big
Ağacı dik, yayvan ve kuvvetli gelişir. Meyvesi çok iri ve koyu kırmızı renktedir. Kirazların 4. haftasında
olgunlaşır. Napolon grubu kirazlar için tozlayıcı olarak kullanılır.
Stark Gold Ağaçları yarı dik ve kuvvetli gelişir. Birçok kiraz çeşidi için tozlayıcı olarak kullanılmaktadır.
Geç olgunlaşan, orta irilikte, kabuğu sarı renkte, sert ve orta kalitede bir kiraz cinsidir. Kirazların 5. haftası
itibariyle olgunlaşır
Vişne Çeşitleri
Kütahya
En yaygın olarak yetiştirilen standart vişne çeşitlerindendir. Çok geççidir. Meyvesi yuvarlak, çok iri ve koyu
kırmızı renkte, çok sert, çok sulu, az lifli ve çok iyi kalitelidir.
Montmorency
Çok geççidir. Meyvesi yuvarlakça, orta iri (4,62 gr), kırmızı renkli, orta sert, sulu ve kalitelidir. Ağaçları çok
verimli olup, genelde meyve çatlaması görülmez.
YUMUŞAK ÇEKİRDEKLİ MEYVELER (Elma, Armut, Ayva)
ELMA
ELMANIN EKOLOJİK İSTEKLERİ
İklim İstekleri
Elma ılıman iklim meyvesidir. Dünyada 30°-50° enlemler arasında yetişmektedir. Gece gündüz sıcaklık
farklarının yüksek olduğu yerlerde iyi renk oluşumu sağlanır..Elma ağacı düşük sıcaklıkların olduğu sert
kışlara dayanıklıdır. Dinlenme periyodunda -35 ile -40 °C arasındaki sıcaklık derecelerinde zarar görmezler.
Elma çiçekleri - 2.2°C’den -2.3°C’ye; küçük meyveler ise -1.1°C ile - 2.2°C sıcaklığa dayanırlar.
Elma çeşitlerine bağlı olarak + 7.2°C altında 2322-3648 saat soğuklama ihtiyacı vardır. Bü süre 0°C’ nin
altında 1081-2094 saat arasındadır. Soğuklanma isteğinin karşılanmaması durumunda açan çiçeklerde çiçek
silkmesi denen olay görülür. Kalan çiçeklerin açılması daha geç ve düzensiz olur. Böylece geç açan çiçekler
döllenme yetersizliği nedeni ile dökülür. Soğuklama ihtiyacı giderememiş elma ağaçlarında yaprak gözleri
sürmez ve ağaç çıplak kalır. Elma yüksek yaz sıcağından da hoşlanmaz. Sıcaklık 40°C’nin üzerine çıktığı
zaman büyüme durur, daha yüksek sıcaklıklarda ise zararlanma görülmeye başlar.
Toprak İstekleri
Elma toprak bakımından seçici değildir. Orta bünyeli derin, geçirgen topraklar elma yetiştiriciliği
bakımından idealdir. En iyisi alt toprağın çakıllı-tınlı olmasıdır. Toprak pH’nın 6.0-6.5 pH ve arasında
olması istenir.
385
ELMANIN FENOLOJİK EVRELERİ
Elmanın fenolojik aşamaları aşağıdaki şekilde olduğu gibi şematize edilmiştir. .
1
2
3
Tomurcukların Kabarması (1)
Tomurcukların Patlaması (2, 3, 4)
Pembe TomurcukDönemi
(5)
İlk Çiçeklenme (6)
Tam Çiçeklenme (7)
Meyve Tutumu (8)
4
5
6
7
8
:
ELMA ÇEŞİTLERİ
Starkrimson Delicious
Ağacı orta kuvvette, yarı dik-dik gelişir, çok verimlidir. Eylül ortasında toplanır. Genellikle tohum anacı veya
MM106 kullanılır.
Starkspur Golden Delicious
Ağacı yarı bodur olup, çok verimlidir. Meyvesi iri, sarı renkli, düzgün şekillidir. Eylül’ün ikinci haftasında
toplanır. Meyveler soğuk depoda Mart ayına kadar saklanabilir. Yeni plantasyonlarda tozlayıcı olrak yer alır.
Jerseymac
Kuvvetli ağaçları yüksek verimlidir. Meyveler geniş ve şişkindir.Yazlık
çeşit olup, beyaz ve sulu meyve etlidir.Taşımaya dayanıklıdır. Erkenci elma
çeşididir. Temmuzun ortasında toplanmaya başlanır. Red Delicious ve
Golden delicious tozlayıcılarıdır.
Breaburn
Tatlı ekşi, aroması çok iyi, gevrek, cezbedici bir tadı vardır. Meyveleri konik şeklinde ve orta iriliktedir. Zayıf
gelişir, spur tip büyür, erken çiçek açar. Erken meyveye yatar, bol meyve verir. Kendine verimli olup, Ekim
ayında olgunlaşır.
386
Fuji
Gevrek ve sulu yapısı ile dikkat çeker. Meyveleri orta büyüklüktedir. Geç dönem olgunlaşır.
Golden Delicious
Meyveleri sarı renkte, silindirik-konik şekildedir. Eylül ayının son haftasında hasat edilir. Ağaçları orta
kuvvette, yarı dik, yayvandır. Eylül ayının ikinci haftasında hasat edilir..
Granny Smith
Meyveleri orta iriliktedir. Meyveleri yeşil renklidir ve uzun surely depolama kapasitesine sahiptir. Kuvvetli
ve dik büyür. Ekim sonlarında hasat edilir.
Mondial Gala
Meyve eti sarımsı, kabuki rengi sarı zemin üzerine kırmızıdır. Yüksek miktarda meyve verir. Kendine
verimli olup iyi bir tozlayıcıdır. Hasadı Ağustos ayı ortalarında yapılabilir.
Red Chief
Meyveleri orta irilikte sulu, lezzetli ve aromalıdır. Meyveleri oldukça iridir. Ortalama 80 mm . çapında
yaklaşık 180- 230 gr. ağırlığındadır. Spur bir çeşit olup, zayıf gelişir, dik büyür.. Eylül ayı sonlarında
olgulaşır.
387
Anaçlara ve Dikim Mesafelerine Göre Başına Ağaç Sayıları
Anaç
Çöğür
Bodur
Yarı Bodur
Ağaç Sayısı (Adet/Dekar)
40, 25, 20
350, 250, 285
166, 125, 60
Dikim Mesafesi (m)
5 x5, 6 x 6, 7 x 7
0.8 x 3.5, 1 x 4, 1 x 3.5
1.5 x 4, 2 x 4, 4 x 4
Ağaçtaki toplam meyve sayısı x bir meyvenin ortalama ağırlığı
Meyve ağırlığı, kesin ekspertizde tartılabilir veya çeşidin ortalama meyve ağırlığı baz alınır. Geçici
ekspertizde ise, meyve ağırlığı çeşidin literatür ağırlığı alınır.
Aşağıdaki tabloda elma çeşitlerinin ağaç yaşina ve anaçlara gore verim değerleri verilmiştir. Tablodaki verim
değerleri, çeşitli faktörler dikkate alınarak belirlenmiş olan genel değerler olup, lokasyon, çeşit özelliği,
arazinin topografik yapısı ve bakım koşulları nedeniyle üreticilerin poliçelerindeki verim değerleri arasında
önemli düzeyde farklılıklar olabilir. Ayrıca, poliçede beyan edilen verim değerleri sigortacılık mevzuatına
göre belirlendiğinden, bu tablodaki verimlerin sigorta uygulamalarında bağlayıcılık özelliği yoktur.
Elma Çeşitlerinin Ağaç Yaşina ve Anaçlara Gore Verim Değerleri (Kg)
Anaç
Bodur
Yarı bodur
Çöğür üzerine yarı bodur (çöğür üzerine
spur)
Kuvvetli (klasik) /çöğ
Yaş aralığı
Verim alt sınır
Verim-üst sınır
3-4-5
2
5
6-7
6
10
8-9
10
15
10-11-12
12
20
13-14
18
30
≥15
25
40
3-4-5
2
10
6-7
3
20
8-9
5
30
10-11-12
12
40
13-14
18
50
≥15
25
65
3-4-5
6
10
6-7
12
25
8-9
18
50
10-11-12
25
75
13-14
45
100
≥15
60
120
3-4-5
15
6
6-7
35
12
8-9
75
25
10-11-12
100
35
13-14
125
60
≥15
150
75
388
ARMUT
GİRİŞ
Armut yetiştiriciliği ülkemizin tüm bölgelerinde yapılmakla birlikte, ticari anlamda kapama armut bahçeleri
Bursa başta olmak üzere ve Samsun, Amasya ve Antalya illerinde yaygınlaşmıştır. Son yıllarda Isparta ve
Antalya’nın yüksek kesimlerinde yeni üretim alanları oluşturulmaya başlanmıştır.
ARMUTUN EKOLOJİK İSTEKLERİ
İklim İstekleri
Ilıman iklim meyvesi olan armut, 7,2°C nin altında 1000 – 1500 saat soğuklama isterler. Soğuklara dyanımı
elmalar kadar değildir. Kış dinlenme döneminde -30 0C ye kadar olan düşük sıcaklıklarda zarara görmezler.
Ancak kışların uzun ve şiddetli geçmesi durumunda yıllık sürgünlerde zararlanlamalla karşılaşılmaktadır..
Armut çiçekleri -2.2 oC ye, küçük meyve dönemi ise -1.1 oC de zarar görürler. Armut yetiştiriciliğinde
ilkbahar geç donları çok önemlidir. Özellikle geçit bölgelerinde uyanmadan sonra oluşan şiddetli donlar
dallara kadar zarar vermektedir.
Toprak İstekleri
Armut toprak bakımından fazla seçici değildir. Armut, derin geçirgen orta bünyeli topraklarda daha iyi
sonuç verir. Kloroz armut yeiştiriciliğinde en büyük sorunlardan biridir. Bu nedenle, kireçli, alkali topraklar
armut için tercih edilmezler.
ARMUTUN FENOLOJİK EVRELERİ
Elmanın fenolojik aşamaları aşağıdaki şekilde olduğu gibi şematize edilmiştir.
1
2
3
4
5
6
7
Tomurcukların Kabarması (1,2)
Tomurcukların Patlaması (3,4)
İlk Çiçeklenme (5)
Tam Çiçeklenme (6)
Meyve Tutumu (7)
Armut çiçek tomurcuklarının farklı gelişme dönemlerindeki dona dayanımları ( ° C )
Zarar
Tomurcukların
Çiçek Demetleri
Çiçeklenme
(%)
Kabarması
Patlaması
Görülmesi
Belirginleşmesi
İlk
Tam
Son
10
- 9.4
- 6.7
- 4.4
- 3.3
- 2.8
- 2.2
- 2.2
90
-18.0
- 14
- 9.4
- 5.6
- 5.0
- 4.4
- 4.4
ARMUT ÇEŞİTLERİ
June Beauty
Erkenci armut çeşididir. Meyve sarı zemin üzerine kısmen pembe renktedir. Olgunlaşması Haziran ayı
sonlarını bulur.
Akça
Erkenci yerli armut çeşitlerindendir. Meyvesi küçük, tatlı ve suludur. Meyve kabuk rengi yeşil, yeme
olumunda sar-sarı renktedir. Temmuz ayı başında hasat edilir.
Santa Marıa:
İri ve orta iri meyvelere sahiptir. Meyve eti hasat olumunda yeşil, yeme olumunda ise sarı renktedir. Meyve
eti beyaz, orta sulu, ve az tatlıdır. Temmuz sonu ile Ağustosun ilk haftasında hasat edilir. Depolama süresi
uzundur.
389
Wıllıams
Meyvesi orta-iri, konik ve boyunludur. Meyve eti beyaz, ince dokulu, tereyağ tipinde , çok sulu, tatlı ve
aromalı olup kalitesi mükemmeldir. Ağustos ortalarında hasat edilir.
Abbe (Abbate) Fetel
Meyvesi iri, boyun kısmı çok uzundur. Yurtdışında çok yaygın olarak üretilmesine karşın, ülkemizde son
zamanlarda yetiştiriciliği artan bir çeşitir. Meyve üst rengi yeme olumunda koyu sarıdır. Meyve eti beyaz,
sulu, tereyağ tipindedir. Eylül başında hasat olumuna gelir.:
Deveci
Ülkemizde yetiştiriciliği en fazla yapılan çeşitlerden biridir. Meyvesi çok iri, alt kısmı geniş ve boyunsuzdur.
Meyve yüzeyi hafif pürüzlü, , zemin rengi sarı, bazı yerlerde yanak yapar. Meyve eti beyaz, sulu ve, az,
tatlıdır.
Ekim
sonlarında
hasat
edilir.
Depolama
süresi
oldukça
uzundur.
ARMUT DİKİM ARALIKLARI, ANAÇLARA VE ÇEŞİTLERE GÖRE VERİM
Anaçlara ve Dikim Mesafelerine Göre Başına Ağaç Sayıları
Anaç
Dikim Mesafesi (m)
Çöğür
5 x5, 6 x 6, 7 x 7
Klon Anaçları
1.5 x 4, 2 x 4, 4 x 4
Ağaç Sayısı (Adet/Dekar)
40, 25, 20
150, 125, 60
Armut Ağaç Yaşina ve Anaçlara Gore Verim Değerleri (Kg)
Çeşit
Anaç
Santa maria
Normal
Yaş
4-5
6-7
8-9
10-12
Yarı bodur
Santa maria
Bodur
Santa maria
Alt Verim
3
6
18
35
50
55
60
Üst Verim
3
8
25
50
75
100
110
90
3
5
10
12
12
18
25
125
4
6
10
15
20
25
30
13-14
15-20
20-25
30
3
5
6
10
12
15
6
40
4
6
8
10
12
15
10
≥25
5
5
13-14
15-20
20-25
≥25
3-4
5-6
7-9
10-12
13-14
15-20
20-25
≥25
3-4
5-7
8-9
10-12
390
Normal
Deveci
Yarı bodur
Deveci
3-4
5-6
7
8-9
10-11
12-13-14
15-20
20-25
6
12
25
60
95
120
130
140
8
15
40
65
100
125
165
180
≥25
3-4
5-6
7-9
10-12
90
5
10
12
18
25
30
35
30
225
5
15
25
30
30
45
50
45
13-14
15-20
20-25
≥25
AYVA
GİRİŞ
AYVA ÇEŞİTLERİ
Ülkemizde ayva yetiştiriciliğinde en yaygın olarak kullanılan standart çeşitler ; Eşme, Limon ve Ekmek ayva
çeşitleridir.
AYVA ANAÇLARI
Ayva yetiştiriciliğinde genellikle tohum anaçları (Generatif anaçlar=Çöğür=Yoz) kullanılır. Bunun dışında
armut yetiştiriciliğinde kullanılan Quince A, B ve C serisi anaçlardan da yararlanılır.
MEYVELERDE BAZI ÖNEMLİ HASARLAR VE HASAR TESPİT ESASLARI
DOLU HASARI
Dolu, atmosferik bir yağış sonucu oluşan genelde yuvarlak veya düzgün olmayan topak şeklinde şeffaf buz
parçaları olarak tanımlanabilir.
Dolu zararı üzerinde etkili olan faktörler
 Dolu tanelerinin iriliği,
 Dolunun yağış hızı,
391
 Dolunun yağış yoğunluğu,
 Dolunun yağış süresi
 Meyvelerin içinde bulundukları gelişme evresi, dolunun hasar oranı üzerinde etkilidir.
Erken dönem yağan dolular meyve tutumu ve küçük meyve dönemine, yaz mevsimde yağan dolular
olgunlaşma başlangıcına, yaz sonu yağan dolular da olgun meyve dönemine denk gelir ve meyvelere zarar
verir. Erken dönemde ve yaz mevsimi başında yağan doluların neden olduğu mantari dokular iyileşebilir,
ancak yaz sonu yağan doluların neden olduğu yaralar ise iyileşemez.
Dolu hasarlarını, dolu tanelerinin iriliklerine göre; üç kategoriye ayrılabiliriz.
İri Taneli Dolu Hasarları
Fındık, ceviz hatta yumurta iriliğindeki doluların meydana getirdiği hasarlardır. Bu dolu hasarında:
a) Meyveye veya sap kısmına çarpan şiddetli dolular, meyve dökümlerine neden olur.
b) Meyve etinin küçük veya büyük bir kısmı zedelenir, sonrasında da meyve dökülür ya da seyreltilir.
c) Bir veya daha fazla çarpmaya maruz kalan meyvede epidermis ve ayrıca meyve eti yırtılır.
Ağaç taç hacmi büyüklüğü de doludan zararlanma oranında etkilidir. Genç ve küçük taç hacmine sahip
ağaçların doluya karşı dayanıklılığı, yaşlı ve daha geniş taç hacmine sahip ağaçlara göre daha azdır.
Meyvenin olgunlaşmasına yakın dolunun neden olduğu yaralanma iyileşemez ve çürümelere karşı meyve
daha hassas olduğu için dökülür.
Orta İrilikteki Dolu Hasarları
Orta irilikte dolular olup, nohut iriliğindeki dolulardır. Orta irilikteki dolularda aşağıdaki hasar belirtileri
gözlenir:
a) Meyve şeklinde deformasyonlara neden olarak meyvenin pazar değerini düşürür. Bu meyvelerde kalite
kaybı meydana geldiği için hasat zamanı meyve suyu sanayinde değerlendirilebilir.
b) Bazen dolu tanesi, meyve etine zarar vermeden yalnızca meyve kabuğuna yüzeysel zarar verebilir. Bu
durumda meyvenin yalnızca dış görünüşü etkilenir.
Özellikle erken dönemdeki dolular, bazı çeşitlerde meyveyi yaralar ve bu kısımda zamk akıntısına neden
olabilir. Hasat dönemine yakın yazın yağan dolular, meyveyi zedelediğinden çürümelere ve dökümlere
neden olur.
Küçük İrilikteki Dolu Hasarları
Boyutları küçük olup, pirinç, buğday iriliğindeki dolulardır. Bu doluların zararı, koyu renkli şeftali
çeşitlerinde zor fark edilirken, açık renkli çeşitlerde ise kaliteyi etkilemeyecek şekilde meyve kabuğunda
lekeler şeklinde görülebilir. Hasat dönemine yakın yazın yağan dolular, meyveyi zedelediğinden çürümelere
ve dökümlere neden olur.
Hafif Şiddetli Dolu Hasarları
Erken dönemdeki zarar gören dokular iyileşebilirken, geç dönemde meyvede meydana gelen zararlar ise
iyileşemez. Meyvelerdeki bu hasar görüntülerine benzer şekilde hasar görmüş meyveler, “% 30’’ oranında
kalite kaybına uğrayan meyveler şeklinde gruplandırılarak değerlendirilmeye alınmaktadır.
Şeftali Küçük Meyve Dönemi
Meyve Eti Sertleşmeden Önceki Küçük
Şeftali Meyvesinin Enine ve Dikine Kesiti
Orta Şiddetli Dolu Hasarları
Meyvelerdeki bu hasar görüntülerine benzer şekilde hasar görmüş meyveler, “% 50” oranında kalite kaybına
uğrayan meyveler şeklinde gruplandırılarak değerlendirilmeye alınmaktadır.
392
Şiddetli Dolu Hasarları
Bu irilikteki dolu tanelerinin açtığı yara yerlerinde zamk çıkışı görülebilir. Meyvelerdeki bu hasar
görüntülerine benzer şekilde hasar görmüş meyveler, “% 70” oranında kalite kaybına uğrayan meyveler
şeklinde gruplandırılarak değerlendirilmeye alınmaktadır.
Şeftalide hasat öncesi dolu zararı
Doğal Seyrelme Sonucu Dökülen Meyveler
Dolu Yağışı Sonucu Dökülen Meyveler
Çok Şiddetli Dolu Hasarları (Meyve suyuna gidecek meyveler için)
Bu irilikteki dolu tanelerinin açtığı yara yerlerinde zamk çıkışı olur. Bu meyveler ancak meyve suyunda
değerlendirilebilir. Meyvelerdeki bu hasar görüntülerine benzer şekilde hasar görmüş meyveler, “% 90”
oranında kalite kaybına uğrayan meyveler şeklinde gruplandırılarak değerlendirilmeye alınmaktadır.
Doludan kaynaklanan hasar oranları belirlenirken dolu tanelerinin iriliği yanında bir meyvedeki dolu
yaralarının sayısı ve bahçedeki yoğunluğu da göz önüne alınır. Örneğin, bahçedeki ağaçlarda bir meyvede
orta irilikteki bir dolu tanesinin yaptığı hasar oranı başka bir meyvede küçük birkaç tane dolu tanesinin
yaptığı hasara eşit olabilir. Yani dolunun iriliği ve meyvedeki vuruş sayıları ve interaksiyonu hasar oranını
belirlerken dikkate alınır. Burada önemli olan meyve üzerindeki dolu tanesinin neden olduğu vuruş
sayısından çok, dolunun zarar verdiği alanın büyüklüğü ve derinliğidir. Bu zarar alanı iri bir dolu tanesi
tarafından da oluşturulmuş olabilir, küçük irilikteki birkaç dolu tanesi tarafından da oluşturulmuş olabilir.
Şeftalide Hasat Döneminde Dolu zararı
Şeftali ve nektarin meyvelerinde dolu zararı
393
Kirazlarda Dolu Zararı
Yapraklarda Dolu Hasarı
394
Dolunun vurması nedeniyle yere dökülmüş meyveler
Elmada dolu zararına ait çeşitli görünüşler
Ayvada dolu zararına ait çeşitli görünüşler
DON HASARI
Donlu günler; Akdeniz ve Ege Bölgelerinde Kasım ortasından Mart ortasına kadar, Karadeniz Bölgesinde
Kasım başlarından Nisan ayı başlarına kadar görülebilmekte iken, İç Anadolu ve Doğu Anadolu ile Güney
Anadolu Bölgesinin kuzey kesimlerinde ve diğer bölgelerin yüksek kesimlerinde ise, erken sonbahardan ve
geç ilkbahara kadar görülebilmektedir. Sert çekirdekli meyve türleri erken çiçek açtığından, genellikle
ilkbahar geç donlarından zarar görmektedir. Yumuşak çekirdekli meyvelerinin ilkbahar geç donlarından
etkilenme derecesi sert çekirdeklilere gore daha azdır. Elma ağaçlarının sürgün ve çiçek tomurcukları
ekstrem sıcaklıklar dışında sonbahar ve kış donlarından pek fazla zarar görmez. Ülkemizde Akdeniz ve
Güney Ege sahil kesimleri dışında kalan diğer bölgeler ilkbahar geç donlarının tehdidi altındadır. Özellikle İç
bölgelerde sık sık görülen geç ilkbahar donları sert çekirdekli meyve bahçelerinde önemli zararlanmalara ve
ekonomik kayıplara neden olmaktadır.
Düşük Sıcaklıklara Dayanıklılık Üzerine Etki Eden Faktörler
Düşük sıcaklığa dayanımda etkili olan faktörler aşağıda verilmiştir:
 Bitkinin fenolojik dönemi,
 Düşük sıcaklığın derecesi ve düşük sıcaklıkta kalma süresi,
 Ağaçların beslenme durumu,
 Ağacın meyve yükü (verimi),
 Ağacın meyveye yatmış olup olmaması,
 Ağacın yaşı,
 Kullanılan anaçlar,
 Hastalık ve zararlılar,
 Tür ve çeşit,
 Ağacın gelişimi,
 Isının düşme hızı,
 Kültürel işlemler.
395
Kiraz-Vişnelerde Don Zararı
Kiraz ağaçlarının gövde ve ana dalları kış dinlenme döneminde -26 ºC’lere dayanabilme özelliğindedir. Buna
karşılık, yetiştiriciliği tehdit eden önemli faktörlerden biri ilkbahar donlarıdır. Dona karşı çiçek tomurcukları
-2.4 ºC’ye kadar dayanabildiği halde, çiçeklenme döneminde bu sınır -2 ºC’dir. Don süreci zararlanma
oranını etkiler.
Meyve ağaçları ilkbaharda gelişmeye başladığı zaman, tomurcuklar patlamaya başlamakta ve düşük
sıcaklıklara dayanıklıkları azalmaktadır. Tomurcuklar havalar ısındıkça gelişmeye devam ederler, bu
dönemde sıcaklık donma noktasının altına düşmesi durumunda da zarar görürler. Kritik sıcaklık, genelde
öldürücü sıcaklık diye adlandırılır. Bu sıcaklığa tomurcuklar yarım saat dayanabilmektedir. Genelde don,
ağacın alt kısmındaki çiçeklere veya en iyi gelişen çiçeklere zarar verir. Tomurcuk döneminde; kayısı, kiraz,
vişne, şeftali ve erik gibi sert çekirdekli meyvelerde, çiçeğin içi açıldığı zaman tek bir pistil içerdiği görülür.
Meyvelerde don zararı
Kiraz-Vişne Tomurcuğundaki Çiçeklerin Görünümü
Erken dönemde, çiçek tomurcukları pistili incelemek için genelde enine kesilir. Eğer çiçek siyahsa, bu
çiçek ölür ve meyve oluşturamaz. Kiraz, vişne tomurcuklarında her bir tomurcuk içinde, bireysel birkaç
çiçek vardır.
Yukarıdaki resimde dondan bir hafta önceki vişne çiçek tomurcukları görülmektedir. Merkezdeki çiçek
tomurcuğu, 4 tane çiçek içermektedir ve resim çekilmeden 4 saat önce sabah olan dondan sol aşağıdaki zarar
görmüştür veya ölmüştür. Soldaki tomurcuk ise 3 çiçek içermektedir ve ikisi ölüdür. Normalde tomurcuktaki
ölü çiçekler, tomurcuğun gelişmesi sırasında kolaylıkla ayırt edilirler ve ölü çiçeklerde gelişme durur.
Çiçeklenme Öncesi; çiçeklerin henüz açılmadan önceki beyaz tomurcuk dönemidir. Çiçeklerin petalleri (taç
yaprakları) bu dönemde açıkça görülmektedir, fakat daha henüz açılmamıştır. Bu dönemdeki donlar, taç
yaprakların rengini değiştirebilir ve içerideki pistili öldürebilir.
396
Sağlıklı ve Dişi Organı Ölmüş Çiçekler
Eğer pistil ölmüşse, çiçek yukarıdaki resimdeki gibi görünür. Dondan zarar gördükten sonraki gün, bunu
kolaylıkla görebiliriz. Aşağıdaki çiçekde ise kısmi bir hasar görülmektedir. Pistilin stil kısmı sezondaki erken
donlardan ölmüştür.
Bu şekilde zarar görmüş çiçeklerde artık polen döllenemez ve bu yüzden de bu çiçekler asla bir kiraz
meyvesi oluşturamaz. Bu tür bir zarara kirazlarda çok rastlanır. Ancak, ağaçlar çiçeklendiği için neden kiraz
ağaçlarında meyve olmadığını anlaşılmaz. Eğer tomurcuktaki pistil ölüyse çiçek gelişimini durdurur. Eğer
stil ölüyse ve pistil canlıysa çiçek gelişmeye devam eder, ancak tozlanamadığı ve yumurtalık döllenmediği
için meyve oluşmaz ve çiçeklenmeden sonra çiçekler dökülür.
Yukarıdaki resimdeki kiraz çiçek tomurcuğunda, pistil ve stil ikisi birden yeşildir. Çiçekler açıldığı zaman,
çiçeğin içine bakıldığında, pistilin renk değiştirip değiştirmediği görülebilmektedir.
Soğuk havanın oturması sonucu, ağacın etek dallarındaki çiçekler dondan zarar görüp kavrulmuş bir
görünüm sergilerken, ağacın tacının tepe kısmına yakın olan çiçeklerin soğuktan zarar görmediği
görülmektedir.
397
Çiçeklenme sonrası; küçük Sert Çekirdekli meyve oluşur ve bir çiçek kılıfı içinde yer alır. Bu kılıf meyveler
küçükken onları soğuktan belli ölçüde korur. Fakat meyve bu kılıfı doldurduğu zaman, kılıf artık tam bir
koruma sağlamaz.
Yukarıdaki resimde görülen vişne çiçek demetlerinde pistiller bir miktar zarar görmüştür. Bazı durumlarda,
dondan dolayı stil yanmıştır, fakat eğer ovül hasar görmediyse halen döllenme yeteneği var demektir ve
bundan tohum meydana gelir.
Yeşil meyve; kılıf yarılıp meyve açığa çıktığı zaman dona oldukça duyarlı hale gelir. Genelde donma
sıcaklığının altında aşırı zarar olur.
Yukarıdaki resimde kiraz meyvelerinin üstü donmuştur ve buzların çözülmesinden sonra sulu bir
görünüm alırlar. Soldaki yeşil bir meyve ölmemiştir. Dondan yüzey hücreleri zarar gören meyve kabuğu
kırmızımsı kahverengi bir renk almaktadır.
HASAR TESPİT UYGULAMA ESASLARI
Bitkisel ürün sigortasında hasar tespitleri genel olarak ön ekspertiz ve kesin ekspertiz olmak üzere iki
aşamada gerçekleştirilir.
Riskin özelliğine, hasarın şekline, boyutuna ve hasarın oluşum zamanının hasat dönemine olan yakınlığına
göre ekspertizin bir defada ve kesin olarak gerçekleştirilmesi de mümkündür. Örneğin; hasarın hasat
zamanına yakın bir dönemde meydana gelmesi, tam hasar olması, hasarın artma veya azalma olasılığının
olmaması durumlarında ön ekspertiz yerine, kesin ekspertiz yapılır.
Hem hasarın tahmini hem de beklenen ve gerçekleşen verimin saptanması arazi ve ürünün özelliklerine göre
örnekleme yöntemi ile sayım yapılarak gerçekleştirilir.
Ekspertiz işlemi sırasında, sigortalının veya sigortalı vekilinin arazide bulunması ve imzasının alınması
gerekir.
Ön Ekspertiz
Teminat kapsamındaki risklerin neden olduğu hasarlarda, aşağıdaki hususlardan belirlenebilenler ekspertiz
raporunda belirtilir:












Hasarlı parseldeki gözlemler,
Hasarlı parselin çevresindeki gözlemler,
Poliçede belirtilen bahçe ile hasarlı bahçenin aynı olup olmadığı,
Hasarın nedeni,
Hasarın tarihi,
Dolunun şiddeti (düşük, orta, şiddetli) ve geliş yönü,
Don hasarında bölgede saptanan en düşük sıcaklıklar,
Sigortalı parselin alanı (da),
Hasarlı alanın büyüklüğü,
Hasarın, bitkinin hangi gelişme evresinde meydana geldiği,
Ağaç başına ortalama verim (Kg)
Verim veren ağaçların sayısı,
398







Verim çağında olmayan veya çeşitli nedenlerle meyve oluşmamış ağaç sayısı,
Parseldeki ağaçların yaşlarına göre dağılımı,
Parseldeki ağaçların verimlerine göre dağılımı,
Ağaçların dikim aralıkları,
Toplam ağaç sayısı (adet),
Dekardaki ağaç sayısı (adet/da),
Sigortalının gerekli olan yetiştirme tekniklerini (sulama, çapalama, gübreleme, ilaçlama) yeterince
uygulayıp uygulamadığı,

Bahçede farklı tür ve çeşit varsa, bu tür ve çeşitlerin isimleri ve ağaç sayıları,

Bu çeşitlerde periyodisite olup olmadığı,

Arazi bilgileri (rakım, topografya vb.),

Arazi eğimli ise eğimin yönü

Teminat kapsamı dışındaki risklerin etkileri (belirtileri, verim üzerine etkileri),

Tahmin edilen hasat tarihi,

Geçici ekspertiz yapılmış ise belirlenen kesin ekspertiz tarihi,
Kesin Ekspertiz
Hasar ihbarı yapılan bahçede kesin ekspertiz aşağıdaki durumlarda yapılır:
 Hasar hasat dönemine yakın bir tarihte meydana gelmiş ise,
 Ürün tam hasara uğramış ise,
 Geçici ekspertiz daha önceden yapılmış ise,
 Teminat kapsamındaki riske bağlı olarak bir hasar meydana gelmemiş ise,
 Belirlenen hasar oranında ilerideki günlerde bir değişiklik olmayacağı kanaati
oluşursa,
 Yapılan ekspertize itiraz edilmiş ise,
Üreticinin hasadı yapma zorunluluğunun olduğu; hasar ve verim tespitinin hasat sonrasına kaldığı
durumlarda ise (Genel ve Teknik Şartlarda belirtildiği üzere hasar tespitini mümkün kılınacak şekilde parseli
temsil eden numunelerin bırakılması şartıyla), o bahçeyi temsil edecek şekilde uygun sayıda bırakılan
ağaçların dışındaki ağaçlar hasat edilir, hasat sonrasında da bırakılan bu ağaçlarda kesin ekspertiz yapılır.
Hasarın meydana geldiği gelişme evresine bağlı olarak yere düşen meyvelerin sayısı, ağaçta kalan
meyvelerin gelişmesinde etkilidir. Erken dönemde meydana gelen hasarlarda dökümden sonra ağaç üzerinde
kalan diğer meyvelerde daha fazla ağırlık artışı olacağından (meyveler irileşeceğinden) bu durum hasar
tespiti sırasında dikkate alınmalıdır. Bitkinin kendi doğası gereği olan normal dökümler ve olgunluk dönemi
geçen meyvelerde meydana gelen dökümler dikkate alınmaz.
Hasar Tespiti Yapılacak Ağaçların Seçimi ve Örnekleme Yöntemi
Örnekleme amacıyla seçilecek ağaçların sayısı hasarlı bahçenin tamamını temsil edecek şekilde bahçenin
büyüklüğüne göre yeterli sayıda ağaçtan meyve örnekleri alınarak belirlenir. Ağaçlar arasında verim
bakımından yüksek bir varyasyon varsa daha fazla sayıda ağaçta sayım yapmak doğru olur. Bahçe
büyüklüğü göz önünede bulundurularak, hasar tespitlerinde sayım yapılacak ağaç sayıları genel olarak
aşağıdaki tabloda verilmiştir. Hasarın özelliğine göre, gerektiğinde eksperler daha az veya çok sayıdaki
ağaçlarda hasar tespiti ve sayım yapabilir.
Sayım Yapılacak Ağaç Sayısı
Bahçenin Alanı
Sayım Yapılacak Ağaç Sayısı
1- 5 dekar
6 - 10 dekar
11-25 dekar
26-50 dekar
51-100 dekar
101 dekardan fazla
Hasar Tespiti Yapılacak Ağaçlardan Meyve Örneklerinin Alınması
Ağaç tacının içinden, dışından, etek dallarından ve tepe kısmından olmak üzere ağacın dört yönünden;
hasarlı ve hasarsız meyve ayrımı yapılmaksızın tamamen tesadüfî olarak seçilmiş ve ağacı en iyi temsil
edecek şekilde meyve örnekleri alınarak hasar tespiti yapılmalı ve hasar oranı belirlenmelidir.
Verim ve Hasar Tespit Yöntemi
Verim ve hasar tespitleri genellikle hasat öncesinde yapılmalıdır.Verim tespiti hasat öncesinde yapılacaksa,
o ağacı yansıtacak özellikte bir ana dal veya ana dal üzerinde bir tali dal seçilir. Seçilen dal üzerindeki
meyveler sayılır, bulunan rakam ağaçtaki toplam tali dal sayısı ve ortalama meyve ağırlığı ile çarpılmak
399
suretiyle verim tespit edilir. Hasar tespiti ise 8.3.2 maddesindeki tanımlamaya uygun olarak alınmış olan
meyve örneklerinde yapılır.
Bu işlemler zorunlu nedenlerden dolayı hasat döneminde yapılacaksa, verim ve hasar tespiti, seçilen ağaçlar
tamamen hasat edilmek suretiyle de yapılabilir. Üreticinin hasadı yapma zorunluluğunun olduğu; hasar ve
verim tespitinin hasat sonrasına kaldığı durumlarda ise, o bahçeyi temsil edecek şekilde uygun sayıda
bırakılan ağaçların dışındaki ağaçlar hasat edilir, hasat sonrasında da bırakılan bu ağaçlarda meyve sayımı ve
hasar tespitleri yapılır.
Teminat kapsamındaki bir risk nedeniyle meydana gelen hasarın oranı belirlenmeden önce, poliçede beyan
edilmiş olan verimin doğruluğu kontrol edilir. Bunun için öncelikle teminat kapsamındaki riskin
gerçekleşmediği ve hasarın olmadığı varsayılarak söz konusu bahçede ne kadar verim alınacağının tahmin
edilmesi gerekir.
Verim tahmininde, ağacın iskelet yapısı dikkate alınmalıdır. Öncelikle iskeleti oluşturan ana dal ve tali dallar
(seconder) saptanır. Daha sonra, bir tali dal üzerindeki meyve sayısı belirlenir ve ağaçtaki seconder dal
sayısıyla çarpılarak, örnek ağaçtaki toplam meyve sayısı bulunur. Ağacın toplam verimi de, her bir meyvenin
ortalama ağırlığının, toplam meyve sayısıyla çarpılması suretiyle hesaplanır
DOLU HASAR ORANININ TESPİTİ
Miktar Kaybı
Dolu yağışının etkisiyle meydana gelen miktar kaybı; yere dökülen meyvelerin oluşturduğu miktar kaybı ve
ağaç üzerinde değerlendirilemeyecek derecede şiddetli zararlanmış meyvelerin oluşturduğu miktar
kaybından oluşur. Yani, aşağıdaki tablodaki gibi, yere dökülen meyveler ve ağaç üzerindeki tam hasarlı
meyveler toplanarak miktar kaybı tespit edilir.
Özellikle meyve suyu sanayi vs. de hiçbir şekilde değerlendirilemeyecek ve ağaç üzerinde
değerlendirilemeyecek durumda olan tam hasarlı olan meyveler miktar kaybına girer.
Örnek sayım için kurallara uygun şekilde belli sayıda ağaçtan meyveler toplanır. Değerlendirilemeyecek
durumdaki meyveler tam hasarlı kabul edilip, sayılarak miktar kaybı sayım tablosuna işlenir.
Eğer poliçede kalite kaybı teminatı var ise, ağaç üzerindeki değerlendirilemeyecek durumdaki tam hasarlı
meyvelerin dışındaki diğer meyveler kalite kaybının belirlenmesinde kullanılır.
Kalite Kaybını Belirlemek Amacıyla Meyve Örneklerinin Alınması
Kalite kaybını belirlerken tüm bahçedeki zararı tespit ve ifade etmek için belli sayıda meyve örneğinin
alınması ve değerlendirilmesi gerekir. Meyve örnekleri daha önce de belirtildiği gibi, bahçenin uygun
yerlerinden bahçeyi temsil edecek sayıda ve özellikte (yaş, gelişme durumu vs.) uygun ağaçlar seçilerek, bu
ağaçların farklı yerlerinden ağacı temsil edecek şekilde makul sayıda tesadüfî olarak meyveler alınır.
Örnek alınan meyveler içinde tam hasarlılar miktar kaybı hesabında kullanılmak üzere bir kenara konulur.
Diğer meyveler, hasar şiddetine göre aşağıda açıklandığı üzere 5 gruba ayrılır ve sayımları yapıldıktan sonra,
sayım tablosuna işlenir.
Dolu Hasarı Kalite Kaybı Sınıfları
Dolu yağışının meyve üzerinde meydana getirdiği yaraların büyüklüğüne bağlı olarak ürünün pazar
değerinde kayıplar olmaktadır. Meyve üzerinde meydana gelen yaranın büyüklüğü ve derinliğine göre,
ürünün pazar değerindeki eksilmeler hasarsız, hafif, orta, şiddetli ve çok şiddetli olarak aşağıdaki tabloda
görüldüğü gibi sınıflandırılır.
Kalite Kaybı Sınıfları
Kalite Kaybı Sınıfları
1
2
3
4
5
Hasar Büyüklüğü
Hasarsız
Hafif
Orta
Şiddetli
Çok şiddetli
Kalite Kaybı Faktörü
%0
%30
%50
%70
%90*
Hasar tespiti yapılan meyve, meyve suyu olarak veya başka bir şekilde değerlendirilebiliyorsa kalite kaybı
faktörü %90, değerlendirilemiyorsa tam hasarlı olarak kabul edilecektir. Dolasıyla şeftali, meyve suyu
sanayinde değerlendirilebildiği için çok şiddetli zarar gören meyveler “%90” oranındaki kalite kaybı sınıfına
dâhil edilir. Hiçbir şekilde değerlendirilemeyecek durumdaki tam hasarlı meyveler de (meyve suyu da dâhil
olmak üzere, hiçbir şekilde değerlendirilemeyenler), miktar kaybına dahil edilir.
400
Dolu Hasarında Sayım Tablolarının Doldurulması ve Kalite Kaybı Hasar Oranının Hesaplanması
Ağaç üzerindeki kalite kaybını belirlemek üzere ağacın tepe kısmından, dolu yağışının olduğu yönden ve
dolu yağışının aksi yönünden toplanan meyveler Dolu zararları ve neden oldukları kalite kayıplarında
anlatıldığı şekilde %0, %30, %50, %70, %90 ‘lık kalite sınıflarına ayrılarak gruplandırılır. Daha sonra, her
bir grupta yer alan meyveler sayılarak tabloya yazılır. Örnek alınan her bir ağaç için kalite sınıfları ve kalite
kaybı faktörlerine göre ayrılan meyveler kalite kaybı faktörü ile çarpılır ve her bir ağaçtan sayım için alınan
hiçbir şekilde değerlendirilemeyecek durumdaki tam hasarlı meyveler dışındaki toplam meyve sayısına
bölünerek aşağıdaki formül uygulanır.
Ortalama
Oranı=
Kalite
Kaybı (Her bir Hasar Grubundaki Toplam Meyve Sayısı x Kalite Kaybı
Faktörü) / Sayım Yapılan Meyve Adedi
Dolu kalite kaybı teminatı olan bir poliçe için; kalite kaybı oranı hesaplanırken; dolu yağışından kaynaklanan
bir miktar kaybı (yere dökülen meyve ve ağaç üzerinde tam hasarlı meyve) var ise, ortalama kalite kaybı
aşağıdaki formülde olduğu gibi hesaplanır.
Toplam Kalite Kaybı Oranı (%) = (% 100 - % Toplam Miktar Kaybı Oranı) x Ortalama Kalite Kaybı Oranı
Bahçede meydana gelen dolu hasarında, kalite kaybı olduğu halde dolu yağışından kaynaklanan bir miktar
kaybı (yere dökülen meyve ve ağaç üzerinde tam hasarlı meyve) yok ise; Toplam Kalite Kaybı Oranı
aşağıdaki şekilde bulunur:
Toplam Kalite Kaybı Oranı (%) = (% 100 - % 0) x (%41)
Toplam Hasar Oranı = Toplam Miktar Kaybı Oranı (%) + Toplam Kalite Kaybı Oranı (%)
Hasar oranı ondalık sayı olarak ifade edilemez, tam sayı olarak ifade edilir. Bu nedenle küsuratlı çıkan
sayılar tam sayıya uygun şekilde yuvarlanır (0,5 ve yukarısı bir üst tamsayıya tamamlanır, 0,5’den küçük
sayılar ise sıfırlanır).
Dolu Hasarında Sayım Tablolarının Doldurulması ve Miktar + Kalite Kaybı Hasar Oranının
Hesaplanması
Dolu Kalite Kaybı teminatı olan bir poliçe için; bahçede meydana gelen dolu hasarından dolayı hem miktar
kaybı hem de kalite kaybı söz konusu ise, o zaman toplam hasar oranı ise şu şekilde belirlenir.
Yukarıdaki örnekte, örnek seçilen ağaçların her birinden alınan 50 meyve örneğindeki tam hasarlı meyveler
ayrılarak bunlar yukarıdaki miktar kaybı tablosuna işlenmiş, tam hasarlı meyvelerin dışında geriye kalan
meyvelerde kalite kaybı sınıflarına ayrılarak kalite kaybı tablosuna işlenmiştir. Bu durumda toplam hasar
oranı aşağıdaki şekilde hesaplanır:
Toplam Kalite Kaybı Oranı (%)
= (%100 - % Toplam Miktar Kaybı Oranı) x Ortalama Kalite Kaybı Oranı
HASAR TESPİT FORMUNDAKİ
EDİLECEK HUSUSLAR
VERİM
DEĞERLERİ
DOLDURULURKEN
DİKKAT
Sigortalı Ağaçtan Mevcut Bakım Ve Yetiştirme Koşullarına Göre Alınabilecek Verim
Burada belirtilen verim; üretim periyodunda sigortalı ürünün yetişme koşullarına, gelişimine, beslenme
durumuna, dış etkilere, teminat dışı farklı risklere göre alınabilecek verimdir. Yani, sigortalı meyve
bahçesinde kuraklık,sıcak hava dalgası, bakım koşulları ve beslenme eksikliği gibi teminat kapsaminda
olmayan nedenler sonrasında elde edilen net verimdir. Burada sorulan verim değeri potansiyel yani sigortalı
alandan alınabilecek verim değeri değildir. Potansiyel verimden yukarıda açıklanan teminat dışı nedenlerden
kaynaklı verim değerlerinin düşülmesi sonrası kalan verim değeridir.
Örnek olarak; 15 yaşındaki bir elma ağacının normal yetiştirme koşullarında potansiyel verimi ağaç başına
maksimum 40 Kg’ dır. Potansiyel verimi 40 Kg olan elma ağacından fizyolojik nedenli yani teminat dışı
nedenler dolayısıyla alınabilecek verim ağaç başına 25 Kg’a inebilir. Buradaki sigortalı alandan mevcut
bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim 25 Kg/ağaçtır. Sigortalı alandan mevcut bakım ve
yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verimin anlamı teminat kapsaminda bir hasar gerçekleştiği anda
hasara uğrayan ürün miktarıdır.
401
Sigortalı alandan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim ürün gelişim dönemine
göre farklı yorumlanabilir. Yani geçici ekspertiz ile kesin ekspertiz raporlarında farklı değerler olabilir.
Örnek vererek açıklamak gerekirse; elma için Mayıs ayı ortasında meyve bağlama döneminde olan 15
yaşındaki ağaç için 40 Kg/ağaç verim değeri kullanılabilir. Ancak ürünün gelişme dönemi süresince ürün
üzerinde oluşan teminat dışı etkiler nedeniyle bu verim değişir.
Kesin ekspertiz işleminde geçici hasar tespitinde uygulanan yöntemin aksine verimi etkileyen tüm dış etkiler
dikkate alınır. Hasar işlemi üretim döneminin sonlarına doğru yani hasat dönemine yakın oluşmuş ise
teminat dışı etkilerin kesinlikle dikkate alınması gerekmektedir.
Ekspertiz Aninda Tespit Edilen Mevcut Verim (Kg/Ağaç)
Buradaki verim ifadesi ağaç üzerinde teminat kapsamındaki bir hasar sonrasında belirlenen ürün miktarıdır.
Yani daha farklı bir ifade ile teminat kapsamındaki bir hasar sonrası hasar görmeden ağaç üzerinde kalan
üründür. Sigortalı ağaçtan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim ile ekspertiz
anında tespit edilen mevcut verim arasındaki fark hasar gören ürün miktarıdır. Yani, sigortalı ağaçtan
mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim miktarı 40 Kg ise ve ekspertiz anında tespit
edilen mevcut verim 25 Kg ise, belirlenen hasar oranının % 62,5 olması gerekir. Burada dikkat edilmesi
gereken bunun sadece miktar kaybi biçiminde hesaplandığıdır. Ancak meyvelerde ek teminat olarak verilen
kalite kaybı teminatı için verim değerleri biraz daha farklı yazılmalıdır. Kalite kaybı söz konusu olduğunda;
1. Sadece kalite kaybı varsa Sigortalı alandan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek
verim ile ekspertiz anında tespit edilen mevcut verim değerleri aynı olacaktır. Çünkü miktar kaybı
yoktur. Hasar oranı kalite kaybı tablosunda hesaplanan değerdir.
2. Sadece miktar kaybı varsa Sigortalı alandan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek
verim ile ekspertiz anında tespit edilen mevcut verim değeri arasında hasar oranı kadar fark olmalıdır.
3. Kalite kaybı ve miktar kaybı varsa Sigortalı alandan mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre
alınabilecek verim ile ekspertiz anında tespit edilen mevcut verim değeri arasında miktar kaybı olarak
hesaplanan değer kadar fark olmalıdır. Kalite kaybı miktar kaybı olarak burada gösterilmeyecektir.
Geçici ekspertiz işleminde ister kalite kaybı olsun, isterse miktar kaybı olsun rapor üzerinde mevcut bakım
ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim ile ekspertiz anında tespit edilen mevcut verim değeri aynı
yazılacaktır. Miktar kaybı ya da kalite kaybı açıklaması raporun ikinci- üçüncü sayfalarında açıklamalı
yazılacaktır.
Birbirini takip eden hasarlardan sonra verim değerlerinin değiştirilmemesi gerekmektedir. Örnek olarak; 40
Kg verim değeri teminat kapsamındaki fırtına hasarı sonrasında 25 Kg inerse ve ikinci bir fırtına hasarı
olması durumunda Sigortalı alanda mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim değeri 25
Kg değil, teminat kapsamındaki hasar gerçekleşmeden önce belirlenen değer yani 40 Kg olacaktır. Böylece
birbirini takip eden aynı nedenli hasarların tek bir değer vermesi sağlanmış olacaktır.
Teminat kapsamındaki bir hasardan sonra farklı nedenli ikinci bir hasar olursa; örnek olarak fırtına
hasarından sonra dolu hasarı olması durumunda Sigortalı alanda mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre
alınabilecek verim yine ilk belirlenen verim değeri yazılacaktır (40 Kg). Ancak burada bir önceki fırtına
hasarından kaynaklanan verim azalmasının verim farklılığı var ise nedenini yazınız bölümüne sadece
“fırtına” olarak yazılması ve raporun diğer sayfalarında çok net olarak açıklanması gerekmektedir.
Bu işlemin yapılmaması durumunda; yani fırtına hasarı sonrasında Sigortalı alanda mevcut bakım ve
yetiştirme koşullarına göre alınabilecek verim değeri olarak fırtına hasarı sonrası belirlenen verim değeri
yazıldığında sistem tarafından verim düşüklüğü olarak algılanmakta ve zeyil işlemine yönlendirmektedir. Bu
da hatalı işlemdir.
VERİM FARKLILIĞI VAR İSE NEDENİ
Burada poliçede beyan edilen verim değeri ile Sigortalı alanda mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre
alınabilecek verim değeri arasında farklılık varsa nedeni açıklanacaktır. Bu iki verim değeri arasında farklılık
olmasının;
a. Aşkın verim beyanı yapılması
b. Bakım ve yetiştiricilik koşulları nedeniyle verimin yeterli alınamaması
c. Teminat dışı nedenlerden kaynaklanan verim azalmaları
d. Hastalık, zararlı gibi verimi etkileyen diğer faktörler, nedenleri ile birlikte açıklanması gerekmektedir.
Teminat kapsamındaki bir hasardan dolayı oluşan verim azalması bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.
Yani, poliçede beyan edilen verim değeri ile Sigortalı alanda mevcut bakım ve yetiştirme koşullarına göre
alınabilecek verim aynı ise (örneğin 75 Kg) ve teminat kapsamındaki bir hasar sonrası (örneğin dolu yağışı)
50 Kg’ a düşmüşse bu verim azalması olarak değerlendirilmeyecektir ve “hasardan dolayı verim azaldı”
ifadesi kullanılmayacaktır (takip eden farklı hasarlar hariç).” Çünkü bu doğrudan tazminatı gerektiren bir
hasardır.
402
ŞEFTALİ HASAR TESPİT FORMLARI
403
404
405
406
407
408
409
KİRAZ HASAR TESPİT FORMLARI
410
411
412
413
414
415
416
417
ELMA HASAR TESPİT FORMLARI
418
419
420
421
422
423
424
425
426
427
DEVLET DESTEKLİ BİTKİSEL ÜRÜN SİGORTASI
MEYVE VERİM TESPİT FORMU
Poliçe NO
Verim Tespit Tarihi
:
:
Bir Dalcık
Üzerindeki
Ortalama Meyve
Adedi
ORT.
VERİM
(Kg/ağaç)
Bir
Ağaçtaki
=
Ana Dal
sayısı
1.Ağaç
3
X
4
X
3
X
3
X
180
/ 1.000 = 19,440
2.Ağaç
3
X
4
X
4
X
3
X
180
/ 1.000 =
25,920
3.Ağaç
3
X
3
X
3
X
4
X
180
/ 1.000 =
19,440
4.Ağaç
3
X
3
X
4
X
3
X
180
/ 1.000 = 19,440
5.Ağaç
-
X
-
X
-
X
6.Ağaç
Bir Ana Daldaki
Ortalama Yan Dal
Sayısı
Bir Yan Daldaki
Ortalama Dalcık
Sayısı
Meyve Çeşidine
göre Ortalama
Ağırlık (Gr)
X
/ 1.000 =
/ 1.000 =
= 21,06
ORTALAMA
*Bu form, Devlet Destekli Bitkisel Ürün Sigortası kapsamında, “Meyve Kesin Ekspertiz Raporu (EK2) ve Açık Alan Verim Tespit Tutanağı” ekinde
kullanılır.
X
X
X
428
X