Küreselleşmenin yeni liberal formu karşısında alternatif siyasi
Transkript
Küreselleşmenin yeni liberal formu karşısında alternatif siyasi yenilenme arayışları, 20. yüzyılın sonlarında hızlanmaya başladı. Yerleşik siyasetin tıkanma ve yabancılaşma, yeni arayışları da Mükemmel bir toplum özlemi belki bir ütopya, ama kendilerini özgürce gerçekleştirebildikleri, kamusal sorunların en aza bir geçiş süreci pekala mümkün gibi gözüküyor. Halkı yönetmeye dayanan egemen siyaset anlayışı karşısında, kişilerin kendi kendine yönetmesi esasına dayanan alternatif bir siyaset yaklaşımı ve fikri bir rönesansa bulunuyor. Siyaset/devlet/birey yeniden bir doğrudan demokrasi anlayışının mevcut olabilir. Bu geçiş sürecinde alternatif politik hareketleri şekillendiren hazır bir modelin olmaması, yeni arayışlar bir avantaj da siyaseten neyin görüldü, olabileceklerin geçmişten derslere gözüküyor. ve bürokratik siyaset anlayışları karşısında, özgürlükçü ve eşitlikçi bir siyaset perspektifi ete bürünerek kendi karşılıklarını bulabilir. Anahtar Sözcükler: Siyasal alternatif siyaset, globalleşme At the end of the 20. century, looking for an against the neoliberal form of began to speed up. The aleniation and congesting of politics emerged new approaches for be an utopia to for an social model but the realisation of the free conditions and to diminish pubiic oriented problems a transition period might be possible. Against inant politics depends on ruling people the name of looking for a renaissance and trying to establish an alternative politics for the self government might be possible. The relation of politics the state and the citizens can be reconceptualised on a direct democracy perspective. this transition period, not to have a model for the alternative movements might be an advantage for the politics. the 20. century, have experienced cannot be done politics, movements the century can be constructed by the critisicm of the post practices. Against neoliberal and politics, a policy depending on freedom and equality have a chance to concrete on definite case Political life, alternative politics, globalization Yenilenme Bu dünyadaki Üstüne Notlar herkesin, dünyadaki balığın, gökteki kuşun, yerdeki karıncanın, hele hele hele hele hakkını Yaşar Kemal, Deniz Küstü, s. 73 yüzyılda alternatif siyaset arayışlarının kıta ve gezegen ölçeğinde gerçekleştirmesinin koşullarının, süreci görülüyor (Blackburn, 87). Bu durum sürecin çelişkilerini de kendi barındırarak gelişmesinden kaynaklanıyor. diyelim, bugün Dünya nüfusunun yarısı ömründe hiç telefon bile kullanmamışken ve erişimi daha da azken, zenginler fakirler arasında görülen bu uçuruma "digital uçurum" deniyor (George, 2005: 26). Bir yandan dijital devrim, dijital uçurumla başbaşa gidebiliyor. Afrika'nın Etiyopya'sında bile seçimlerde yaygın olarak kullanılan cep telefonları mesajları son derece etkili olabiliyor, ama Afrika'nın Birleşmiş Milletler yaşam endeksi genel durumu da ortada. Tüm zamanlar geçerli bir siyaset anlayışının sözkonusu biliyoruz Bir toplumda somut şartların kendi siyasi öznelerini de ortaya Bir tür ahlaki metinler olarak ortaya çıkan, eski siyasetkarşısında, bugün, kapılmadan, ahlaklı ve adil bir dünyanın tasarımına egzersizler yapılabilir. 19. yüzyılın önemli romancısı ufkumuzu aşan onca kitabına karşın, uzaya açılmada, denizin ve yerin dibine dalmada ve konularda sınırsız ütop yalarının bir ırk ve sınıf konularında vermemesi, ne güçlü fikri tortularla mücadele edile geldiğini gösteriyor: "Zenci olmasından dolayı oy veremeyen ve seç men olmak gibi bir bulunmayan Moko'nun dışında, koloni 14 üyeden oluşuyordu," (Verne, 2004: 392) gibi bir pasaj çok şaşırtıcı olabiliyor. Bugün karakterimizi ve hatta ömür süremizi bile genetik kodların gündemdeyken, yine de biliyoruz ki, genetik kodlar birçok bilgiyi depoluyor, ama ait olduğumuz sınıfımızı önceden belirleyemiyor 2006: 355). Demekki, ne fikirlerin toplumsal yaşantımızı tümüyle kanaatine dayanan bir rasyonalizme, ne de zihniyet dünyamızın tümüyle toplumsal ve biyolojik bir yansıması dayanan, Ortodoks bir fırsat vermeden, yol almak gerekiyor. Sosyal "Güçlü olan ayakta kalır," felsefesine ve liberalizmin kurdudur) anlayışına karşı, güçsüzlerin evrensel ölçekte dayanışmasını esas alan programatik yaklaşım ve arayışlar, bu yüzden önem taşıyor. Paranın terbiye bir dünyaya da, "terbiyesiz" bir dünyaya da mahkum düşünenler, alternatif siyaset arayışlarını, güncel siyaset mücadelesine dayanarak durumundalar, Orman kanunlarının söz konusu olduğu bir yerde, aslında bireysellik de olmuyor (Horkheimer, Bireyin bir siyasi zeminde de cemaatcilikten, yani bir siyasi güçlükleri Son sözü söyleme, bir nevi, oyunun kurallarını belirleme anlamında, hegemonya, orman kanun larının yaşanan trajedi bu halin çok açık bir göstergesidir. Bugün Dünyamıza yön veren küreselleşmenin yeni liberal forumunun, yerküre sakinlerine ekonomik, sosyal ve ekolojik zorluklar karşısında, siyasi bir yenilenme perspektifi yerleşik siyasetin bildik mümkün olabilir. Kuzeyin zengin ülkeleri Güneyin yoksul ülkeleri arasındaki çelişkilerin öngörüleri ve uyarıları bugün bulunuyor. (Brzezinski, 1993: xıv) Küreselleşme sürecinin Dünyanın her yerinde küresel bir direnişi etmeye başlıyorlar. Güçlü güçsüz arasındaki üzerinde eşitler arası bir olarak tanımlayan hegemonyası giderek zorlanıyor. Fukuyama'dan çok önce, tersten bir tarihin sonu teziyle, asıl kapitalizmin ve artık sonunun gelip, donup henüz madı gibi gözüküyor (Gorbachev, 31). Yaşanan krizler karşısında, kapitalizmin bir şekilde kendini yeniden tanık oluyoruz. sosyalizm kendini daha özgürlükçü ve demokratik bir temelde dönüştürmek yerine, bir kapitalizme geri dönüşe mahkum oldu. Bütün çelişkilerinden arınmış mükemmel bir toplum arayışından çok, bugünün en temel belki de hiç bir dönem bu denli ölçüde, yeni bir siyaset ve uygarlık arayışı olmaktadır (Bahro, 1984: 7). Böylesi bir zemin üzerinden, adım adım kamusal alanın kalitesini artırmak ve eksenini geliştirmek mümkün liberalizm özgürlükçü sosyalizm arasında dolaysız bir kanaatini koruyan Chomsky (Magee, 1985: benzeri arayışlara kulak kabartanların sayısının artması da böylesi bir gelişmenin bir olarak Çoğulculuk ve kamusal müdahalelerin denenmeye değer bir seçenek olarak siyasetin pratisyenlerini beklemektedir. Siyasetin amacı mıdır, yoksa siyasetin kendisi, bizatihi mutlu mu kılıyor sorusunu yanıtlamak kolay Siyaset yol açan kamusal nedenleri ortadan kaldırabilir, ama sanırım bir mutluluk yaratsa bile, bunun tarifinde anlaşmak çok kolay yüzden, nasıl ve ne biçimde yaşamamız gerek bize, bizim adımıza dayatan, otoriter ve yaklaşımlarla araya konulan mesafe, özgürlükçü bir siyasetnamenin abc'sini oluşturabilir. Alturizm/egoizm karşıtlığının bir siyasi kültür vasatında, bencil olmayan bir mutluluk yaratmak hede fi, kendi siyasi alanını yaratabilir. Siyasette anlamı, kendi başına anlam simge sistemleri dolayımıyla edi yoruz. Bunu fetişleşmiş ve boşaltılmış, vadesi dolmuş simge sistemleri üzerinden siyaseti sorgulamak daha kolay olabilir. Diyelim, ülkemizde ulus lararası bankacılık sistemi yapılan banka evlilikleri para politikalarının bütün kontrolü sizin politik dışına bütün milliyetçi simgeler ve benzeri göndermeler, bir anda tarlalardaki boş korkuluklara dönüşebiliyor. uç dergi Siyaset bilimi, bilime ve dışarıdan bakabilme ve onu halkla popülerleştirme özelliğini egemen siyasetin sorgulanması ve fikri yenilenmenin kapısının aralanmasının araçlarını ve zeminini bize olarak, siyaset biliminin olgularla karşısında, siyaset felsefesinin siyasi üzerinden yanının basması, yüzyılın yeni arayışlarında, bizi bir tür "taburasa" (boş tablet) karşı karşıya bırakmaktadır (Flew, 1999: 281), Gerek Latin Amerika'da yaşanan deneyimlerde olsun, gerek sosyal forumlardaki arayışlarda olsun, kurulu düzen, çevrelerinden, basından, gelen en yaygın eleştiri, bürokratik bir sosyalizm ve neo liberal politikalar dışında, bir siyaset mümkün" arayışlarının fiili karşılıklarının ve örneklerinin olup soruları olmaktadır. Nasıl milyonlarca bugüne kanıtı olmaz. muhtemelen bazen saçma yer alış yaklaşımı, fala, burca, göstergesi yaygın siyasi düşünceler de Üstelik her yerleşik kanı da biie olabilmektedir. Varolandan kopuş perspektifi farklı siyasi tutum ve felsefeye denk düşmektedir. Doğal arzuların bile artık bir zaman hakim, egemen söyleme bakabiliyorlar? varolan bütün arzuların ve tüketim nesnesine Peki tarihsel süreç özneler nasıl oluyor da edebiyorlar, olgu ve/veya süreçlere dışarıdan söylenenler yaşananlar arasındaki açı farkının getirdiği yaşanmışlık/dene yim en önemli turnusol olmaktadır. Hükmetme yöntemi olarak siyaset yerine, (siyaset=seyis etimolojik anımsayalım), kişilerin kendi kendilerini yönetme süreci olarak siyasallık ayrımı ekseninde, toplumdaki bazı tartışma öbeklerini, siyasi yenilenme perspektifi tek tek ele konuyu ete büründürmek mümkün olabilir. Nasıl Bir Siyaset Zemini/Tarzı? "Şurası bir gerçek ki, yeryüzünde salt mutluluk diye bir şey yoktur. Mutluluk kendi zehrini taşır ya da dışarıdan başka bir şey karışıp, onu Çehov, Korkunç Bir Gece, Toplumlarda gelecekten umudunu kesme hali ve olayların seyrini yetersiz lik duygusuna kapılma durumu, bizi geçmişe veya kapatıp, meşru zeminlerin de dışına çıkmaya Dini, milli ve sınıfsal kaygılarla kapanma ve kapalı toplum özlemlerinin demokrasi zordur. Küreselleşme sürecinde devletlerin bilinçli olarak mal, sermaye ve hizmet hareket lerindeki kontrol alanlarından vazgeçtikleri bir uğrakta, hiç bir temel sorunun artık tek bir ülkenin sınırları görüyoruz 2 0 0 1 : 44). küresel ısınmaya karşı ve Kyto sözleşmesinin uygulanması yönünde, Dünyanın 64 şehrinde, Kasım ayında, eşanlı gerçekleştirilen mitingler, bu bir göstergesi oldu. Milli sınırları bu konunun bir perspektif genişlemesi yaygınlaştı. Küresel çelişkinin modern Kuzey fundemantalist Güney arasında varsayan karşıtlık, Güney Amerika'da yükselen devrimci mücadele bozuldu gibi gözüküyor 29). Doğu kutuplaşması çerçevesinde görev tanımı yapılan Nato gibi örgütler, bugün güvenlik sorunları ekseninde düşmanını tanımlamaya çalışırken, olmayan uluslararası kamuoyu karşısında, ciddi zorluklarla karşılaşıyorlar. Neden bir nükleer tehdit oluşturuyor da, gibi soruların yanıtı bulunmuyor. Latin Amerika'da ABD'ye karşı gelişen ortak tutumu, uygarlıklar çatışması tezi açıklamak mümkün gözükmüyor. Tam da bu noktada dünya görüşü dünya arasındaki olan zemininde bir kalıp kırıcılık misyonu olabiliyor. Küreselleşmenin aktörlerinin, anlam dünyasını kalıba sokması eğilimi üstüne gitmek gerekiyor. Görülüyor ki, her zemin ve ölçekte üretim araçlarından yoksun varolana tabi," (Marx, Engels, 1976: 59) oluyorlar. Dünyada olan biteni sadece ekseri Amerikalıların ezberi, Irak'dan gelen asker cenazeleri bozuluyor. ortaya çıkan alternatif küreselleşme hareketlerinin yerel kalması ve çabuk sonuç alması sözkonusu tam da bu yüzden, oluşturulan you-tube gibi alternatif yayıncılık egemen medya dışında, kurmanın, alternatif bir küreselleşme mücadelenin büyümesini hızlandırıcı bir etkisi oluyor. Bugünle gibi gözüken yurttaşın siyasetle daha çok televizyon gibi araçlar dolayımıyla kurmakta yaşayanların günlük gazete okumuyor. Televizyonda zaman, yaşamın de seslerini ve taleplerini duyurmak toplumsal muhalefet örgütleri, medyanın formatlarda kendilerini etmek yoluna gidiyorlar. hamamda bir basın açıklamasını medya daha çekici bulabiliyor. Verdiğiniz mesajdan çok, nasıl ön çıkabiliyor. Yurttaşın, olan bitenin pasif konumunu pekiştiren görsel medya, siyasal katılım kanallarının açık toplumlarda, siyaseti seyirlik konumunda tutmanın da zeminini Görüntüye hakim olanın, dünyaya hakim bir dünyada Cezanne, "Görüntü göreni demekteydi. Göz alışkanlığı kafalar da hemen herşeye alışıyor. Her an, biteviye şeylere şaşırmıyor, kanıksıyoruz, nedenlerini de pek aramıyoruz Zaten televizyon, daha çok günün üzerimizden atıp, daha çok, ertesi gününe hazır ve nazır olmanın, rahatlatıcı unsurları olarak görüy or. Üstelik görünümlerin arkasında bir nihai gerçeklik de bulunmuyor, ama bu popüler bir hafıza oluşturmak mümkün olabiliyor Carter, Diyelim, kimse bir morga götürmeyi aklının ucundan biie geçirmiyor, ama çocuğunu morgtaki gibi, televizyondaki ölüm maruz bırakmaktan da rahatsız görünülmüyor. Televizyon bir bakıma morg simülasyonu haline geliyor. (Mestrovic, Televizyonda haberleri izlerken, aynı görüntülerin, hemen aynı anda, bütün dünya da pek farkında olmadan sürdürülüyor ve bu durum, aynı anda, her yerde aslında hiçbir yerdesin, demek oluyor, Televizyon ve çizgi film lerle rekabet edemeyen anne, baba ve çocukların sıradanlaşması ve reklama dö nüşmesi (Kiein, 2002: Zapping kültürü, her konuda fikir bombar dımanına tutulup, bilgi derinleşmesinin bir vasatı kolaylıkla Bu yaratılan bir uyuklama halidir aslında. Fiziki uyku dogmatik uykunun ortak yanı, her farkına varmanın nedeniyle, dışarıdan bakmanın ve bu yüzden uykudan uyanmanın kolay olmamasında yatıyor. Eskinin ama yeni olanın henüz her dönem, bir tür kriz dönemiyse, uykudan hegemonya)dan yeni eskimiş olan arasındaki den bir yetkinleşme de Kendisiyle yetinmeyen, kendisini aşan ve değiştiren bir siyaset tarzının gelecek mümkün gözüküyor. Bugün artık toplumsal sorunların çözümünün kimseye zimmetli gözüküyor. Siyaset bir anlamda problemlere çözüm üretme sanatıysa, sorunların sahiplerinin örgütlü talebi olmadan, egemen siyasetin ülkede herhangi bir soruna çözüm saptıyoruz. maddesinden, uzun bir liste Kadınların, emekçilerin, Türklerin, özünde şöyle ya da böyle şeklindeki özcü geçersiz gibi, bütün muhafazakar siyaset yaklaşımlarının da temelini oluşturuyor. Yoksul, egemen siyasetin merhamet nesneleri esas olarak kendi kurtuluşlarının özneleri olmalıdır 1999: 58). Esasan alternatif bir siyaset yaklaşımı, siyasetin uzmanların sade günübirlik faaliyetinden bil dayanmak durumundadır. Siyasi yenilenmenin adımı olması gereken, siyasi yabancılaşmayı ortadan kaldırmanın yolu olan, siyasi katılım kanallarını, kalıcı yapacak bir geçmektedir. En büyük toplumsal hastalık olan siyasi yabancılaşmanın sonucu olan, yaşamın sonucuna varma, yazgımızdan kurtuluş gibi kanaatlerin 1986: 6 berhava edilmesinde, bu tür arayışların önemi büyüktür. Yabancılaşmış biçimler yabancılaşmayla mücadele edilemez 70). Türkiye'de şikayet konusu oian yaygın apolitikleşmeyi aşmaya yönelik, ülkeyi yöneten siyasi partilerin, seçim ve siyasal partiler yasasında, demokratik katılım kanallarını açmamaya yönelik bir mutabakat olmaları, aslında var olan durumdan çok şikayetçi olmadıklarının da bir gösterge sidir. Bu durumda siyaset de bir tür siyasilerin mesleki faaliyeti olabilmektedir. Halbuki siyaseti meslek olarak algılamanın mahsurları vardır. Acı çekenlerle, düşünenleri biraraya getirerek sorunları çözme hedefi, aslında acı çekenlerin kendi başına düşünemediklerini 208) bir siyaset yaklaşımını Zaten geleneksel vekaletname sistemine temsili kendisi temsil ayrımını sürekli yeniden üreterek, bir anlamda söz konusu yabancılaşmayı da üretmeyi sürdürmektedir. Siyaset biliminin kurucularından kabul temel kitabının adı olan Politera'nın, aslında anlamına gelmemesi, bu yüzden (Platon, 1979: xx). Eski Yunancada, temsili devlet de yoktur. Bu durumda bir nesne, o nesnenin olmayan bir Temsil eden, temsil edilenin aynısı olmadığından, bu her zaman sorunludur. Zaten, özneler birbirinin aynısı olsaydı, temsile de olmazdı Temsili demokrasi adı üstünde bir tem sildir. Temsili demokrasi, siyasal yaşamdaki bütün rolleri veri alır. Temsil günümüzün teknolojik avantajlardan yararlanarak, demokrasi aşmak mümkündür. Bırakınız temsili aşmayı, temsili siyaset, meclisin meclis dışının çok daha apolitikleşmesi olgusuyla karşı karşıya kalınmaktadır. Meclis bile başındaki başbakana kadar daraltılarak, hükümranlık kadar daralabilmektedir 1995: 206). Halbuki alternatif küreselleşme hareketinin seyrinde de gibi, meclis dışı da siyaset zeminini Bu tartışmanın önemli bir boyutu da, devlet/sivil toplum nasıl Ekonomik, siyasi ve kültürel düzeylerde demokrasinin yaygınlaşması, aslında her türden tüzel yapılanmanın de koşullarını sağlamaktadır. Devleti sivil toplumun dinamiklerini bastıran bir güç olarak tarif edenlerle, devlete özgürlükleri koruma ve güvence altına alma misyonu yükleyerek, sivil toplumun yatan haşarılıkları denetlemeyi deneyenler, aslında devlet- toplum açısından bir ortak paydayı paylaşırlar. Politik toplum dikatomisi, kalma ve devlet/toplum arası dokusal gözden kaçırtan bir yaklaşımdır 1995: 1019). Siyaseten yenilenme bu aşan bir perspektif gerektirir. Siyaset/devlet bu gözle yeniden tanımlanabilir. Devlete endeksli bir siyaset, dönüşmekte ve egemen siyasi zihniyet demokrasiyi verilen bir taviz gibi algılamaktadır. Halbuki siyasette temsil eden/edilen aşmanın yolu, sadece demokrasi den geçmektedir. Doğrudan demokrasinin kendisinin de kolektif yapma ve müeyyidelerini oluşturma ve liyakat esası üzerinden bir siyasi yenilenmeye bulunur. Üstelik günümüzde demokrasi artık sadece bireyleri onların dahil oldukları toplulukları da Siyasetin böylesi bir çerçevede demokratikleştirilmesi, siyasetin ya da toplumun siyasallaşmasını gerektirir. yukarıya kurum ve denetle menin de aracı olarak demokrasi, kleptokrasinin (hırsızlar yönetimi) panzehiri Günümüzde alt sınıfların parlamenter üzerinden karar süreçlerine etkide bulunma olanağı çok yerel güvenlik birimlerinden, valiye kadar bazı organların seçimle gelmesi, denetim açısından da önem taşımaktadır. Siyaset karşısında da, da sorun yaratır. Siyaset yoluyla toplumun varsayıyorsak, o zaman, siyasetin orta malı, herkesin malı haline gelme si gerekir. Toplumdan beslenmeyen bir siyaset, çürümeye ve yozlaşmaya mahkum siyaseti konusu olmaktan çıkarıp, bir katılım projesine dönüştürmek hedefi anlamlıdır. Seçimle gelip, seçimle gitmeyen bir tekeli, günümüzde artık kabul edilemez. Dolayısıyla, monolotik bir parti ve siyaset diyelim, bir sınıfın politik süreci tekeline almaksızın da sal hakimiyetini (Negri, 2004: benimsemek gerekir. özü tek tek bireylerde bir soyutlama Gerçekte özü toplumsal bütünüdür," (1976: 122) yaklaşımı geçerliyse eğer, siyasetin alanı dar aldıkça, toplumla de kopmaktadır. Sorunları çözümünde toplumu dışta tutan bir siyaset anlayışına dayanan egemen siyaset anlayışı, tepeden siyaset yapmaya dayan maktadır. Devlet merkezli, sermaye merkezli ve din siyasetin ortak paydasıdır bu. Yurttaşın devlet karşısındaki tutumu simetrik yurttaşlık kategorisi de bu aslında perdelemektedir 1995: Devletin, neoliberal dönemde de siyasette daraltıcı bir etkisi olmuştur. Kamusal müdahale ya da kamusal alan küçüldükçe, siyasetin manevra alanı da Sonuç siyasetin kendisi zaten kamusal bir faaliyettir. Yenilikçi bir siyasetin mihenk taşı kitlelerin yukarı dayanarak, siyasetin kurumlarını ve yeniden tanımlaması anlamına gelmektedir. Yenilikçi olmak, siyasette kalıp kırıcısı rolünü üstlenmeyi de gerektirir. Geleneksel siyasetin reçete dili, tavsiye edilen şeyi değersizleştirmekte ve onu öldürmektedir (Horkheimer, Siyaset toplumdaki potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye dönüştürüyorsa anlamlıdır. Bu yüzden uygun teori anlayışı yerine, uydurmamak gerekir. Ve bu tür teorik yaklaşımlar da ekseriyetle lider merkezli olmaktadır. yüzden, öncelikle lidere secde kültürüne karşı koyulmalıdır. paylaşılarak, kolektif ortadadır. Aksi durumlarda, nasıl bir trajedi yaşandığının en örneklerinden biri de Anayasasının mimarı olan, kurbanı edilmeden önce, eşi Anna hüzün, pişmanlık ve nedamet dolu mektupta saklıdır (Bukharin, 1998: 336-338). Halkın yukarı dayanmadan yapılan en demokratik bile, bulundukları politik kültürün ortamına göre, yazılan yapılan arasındaki açı farkının oluşmasını dir. Kişilerin ya da yokluğuna dayanmayan, dayalı bir siyasi hareket yaratmak umudunu taşımak önemini korumaktadır. Müzehher Aybar miydi diye sorduklarında, değildi, çünkü kendisinden başkasının otoritesine taham mülü yoktu," diyordu (Ünlü, 2002 Türkiye siyasetinde en anlayışların bile, siyasi rekabetin zembereğinde, nasıl otoriter suretlere dersler çıkarmak gerekiyor. Bu yüzden ben merkezci bir siyaset yaklaşımının yerini, birey eksenli bir siyaset anlayışı alabilir. yenilikçi siyaseti, tam anlamıyla demokratik, özgür lükçü ve eşitlikçi olmalıdır. Kitlelerde ve bilinçaltı bulunmuyor 24) bilmeliyiz ki, siyaset özgür davranan bireylere duyarken, bireyler de eşitlikçi bir siyaset olmadan özgürleşememektedir. Herhalde en yönetim, en denetlenebilir yönetimdir. Peki, biz seçtiklerimizi nasıl denetleyeceğiz? Yeteneksiz yöneticilerin zararlarını önlemek siyasi kurumların meselesi (Popper, 130) sorunu çözmekte midir? Yeteneksizlerin rine, "pozitif yetenekli olanları bulmak, galiba tek başına yeterli olma maktadır. Yeni siyasetin bir kullanım kılavuzu/muskası bulunmuyor 2000), Ama delege siste minin sorgulanmasından, merkezi atamaların gayri ahlaki bulunmasına, rotasyon siste minden, siyasi yasakların kalkmasına ve pozitif yeni ve yaratıcı arayışların önü açılarak, fosilleşmiş siyaset düzeyinin toplumun dinamikleriyle zenginleşmesi (Tekeli, 2002: 9). Siyasal dönüşüm faaliyeti konusunda de tek başına tekel değildir 272), Alternatif küreselleşme süreci de göstermiştir ki tek başına parti yapıları, arkaik bir form gibi gözükmektedirler. Partiler tarih sahnesine burjuvazi birlikte çıkmıştır, ama muhalif siyasi de aynı formu kullanmakta gecikmemişlerdir. Parti/hareket ayrımı parties" denilen özgün bileşik yapılarla, Alman Yeşille- ri'nde, gibi aşılmaktadır 1994: Böylece, artık geleneksel partiler de kendilerini sosyal hareketlere açabilmektedirler. Sosyal hareket lerin dinamizmi, geleneksel siyasi yapıların kendilerini Toplumsal muhalefetin çok parçalı yapısı ve taleplerinin zorunlu Toplumun bir perspektifi bir fotoğrafa gerektiğinden, tektipleşmiş politikaların ve örgütlenme anlayışlarının artık geçerliliği yok tur. Tabii, toplumsal muhalefet alanları da sorunsuz sal dayanışma söz konusu Örneğin, kadınlar arası toplum siyasal dayanışma deneyimlerinin olamaması, kadın hareketinin alanını daraltmaktadır (Michell, Yine siyasi öznesi olmaması nedeniyle, "haklar" mücadelesinde paradoksal gibi gözüken, ama özgün bir örnek olarak, hayvanlara özgürlük hareketi de türleri öldürme ve onlara egemen olma hakkını yadsıyarak, çok önemli bir siyasi açılımın larını ortaya koymaktadır (Jordan, 2002: Bu tür alternatif yaklaşımlar, merkezli siyaset ve hiyerarşik tasarımları sorgulamanın fırsatlarını yaratmaktadır, ama toplumsal öncelikler sıralamasında önplana çıkarak kitleselleşebilmesi söz konusu olmamaktadır. Siyasette zaman zaman tersinmez süreçler bulunuyor kutuplu Dünyanın yıkılmasından sonra, sosyalizmin de bir tarihsel döneminin sona ermesini de, böylesi bir sürecin olarak saptamak mümkündür. Artık makyevelist, olup, demokratik ve özgürlükçü olmayan bir siyaset yaklaşımına geri dönülmesi düşünülemez. Doktriner bir öze dönüş arayışının da nafile bir çaba söylenebilir (Castoriadis, 10). Nihai teori arayışları, her zaman yaratıcı düşünceye darbe vuran bir saik oluşturmaktadır. Berlin yıkılmasından sonra, "manastır ya da kışla tipi" devlet merkezli bir sosyalizm anlayışı yerine, kendini aşabilme özelliği gösteren, özgür lükçü ve demokratik bir siyaset ve sosyalizm perspektifinin ortadadır. Bugün hala, diyelim Vietnam'da, ya da sosyalizmle yılların sonunda doldurmak bir toplum modelinin zamanının yaklaşımları varolabilmektedir (Trong, 2004: madenciler grevinin de yarattığı bütün bu sistemin, fabrikaları çalışanlara devretmesi şeklinde, kendini reforme edememesi de üzerinde pek fazla durulmayan 35). Comecon döneminden kalan, ülkelerarası ekonomik bir olgudur yapısı, tekil fabri ka birimlerinin kendilerini yeniden üretmeleri koşullarını ortadan kaldırarak, kısa ve orta dönemde, küreselleşme sürecinin bir parçası olmaktan başka seçenek bırakmamıştır. Alternatif toplumsal/siyasal hareketler larının yaklaşım ve çıkarını, toplumun bir karşı hegemonyaya ve organik bugün, emekçilerin, barışseverlerin, doğa dost kesimlerinin çıkarlarıyla henüz sahip değildir. Dünyevi Anlam Ekseni Weekly'de bir kaç Shakespeare alınınca, gibi burjuva yazarlardan söz edilmesini Bize biraz daha proleter bir şey veremez misiniz? gibisinden mektuplar Yazı müdürünün yanıtı sade oldu: Kapitalinin dizinine bakarsanız, Shakespeare adının birçok kez geçtiğini Bu yakınan okuru yetmişti. Shakespeare, alındı mı sıradan aklı başında adamı sosyalist hareketten soğutan bu. sevmese de bu çeşit şeylerden George Wigan Yolu, s. 288 Küreselleşme sürecinde de emek sömürüsünün genellikle duygu sömürüsüyle atbaşı gittiğini görüyoruz. Toplumsal kurtuluş süreci, ruhsal deneyimlere köleler yine köle olarak kalmaya devam etmektedir. Sömürü aklayan çıplak bir zihinsel tasarım bulunmuyor. Dini, milliyetçi ve liberal varolan tahakküm cilasını (justification) oluşturabiliyorlar. Biliyoruz ki, siyasi halk olmasıyla, halkın kendi kendini yönetmesi birbirini tamamlayan Demokratik rejimler, seçim yapabilme özgürlüğünü rejimlerdir. Cumhuriyeti kim denetler sorusunun, sadece yanıtı bulunuyor. Cumhuriyetin yurttaşı, tanım gereği, yasa önünde eşit hakları olan bireyler olarak ele alınmasını gerektiriyor. 2 1 . siyasi arayışlarında, üstünde eşitlik, gerekli ve asgari şartken, gündelik yaşamdaki eşitsizlikleri gidermeye yönelik sosyal bir cumhuriyet hedefi, yeterli bir perspektifi oluşturuyor. Günümüz siyasi arasında özgürlük en evrensel oluşturmaktadır, ama hukuksuzluk serbestisi olarak söylenemez. Yasaların keyfilik karşısında değerlidir, ama bir adamın edilmesini de yasa buyuraKanun devleti hukuk devleti arasındaki temel fark da burada saklıdır. Kamusal hak ve özgürlüklerin teminatı olan hukuk devleti karşısında, sözcük anlamıyla kanunlara dayanan, ama devletin yurttaş karşısındaki tahakkümünü eden, kanun devleti ayrımı, kritik önemdedir. Keyfilik diktatörlüktür ve bireylerin hak ve özgürlüklerinin masına dayanan bir keyfilik ve serbestlik karşısında, varolanı, çoğunluğun kamusal yararı dönüştürmeyi hedefleyen bir özgürlük perspektifi ayrımı önem taşımak tadır. Yasalar, hak ve özgürlükleri teminat altına alıyorsa anlamlıdır. Halkın önün deki hukuki ve siyasi kaldıralım, halkın ne Diğer yandan, siyaseti ya da kutsi olanı da sorun yaratmaktadır. Çünkü kutsiyetin olduğu yerde eleştiri olmaz. Şüphe, dinde günah, bil imde vazgeçilmez şarttır. Siyaseti de din haline getirerek, eleştiri ve şüphenin yasak lanması, kabul gibi, bilimin bize başka bir yerden ala sanmak da, yanılsamanın ta kendisi olacaktır Freud, 87). Engizisyonun temel göre kişi suçsuz ateş onu Ganj nehri de dünyanın en kirli suyudur, ama bu durumdan etkilenmeyen müminler, şifa niyetine bir sakınca görmezler. Eskiden bu dünyanın geçiciliğine dair nedeniyle, mekanlarından daha yüksek dünyevi mekanlar yapılmaması adettendi. Bugün ve hatta Mekke gibi kutsal kabul edilen yerlerin yanı başına dev binalar, marketler ve oteller biliyoruz. Zemzem suyunun tadının giderek acılaşması Kabe yanına yapılan büyük oteller arasında bir kurmak kims enin aklına gelmiyor. Fransız devrimiyle birlikte kutsiyetin yönetiminden, aklın yönetimine geçişte, hangi aklın, burjuvazinin hesapçı aklının mı, emekçinin mi, halkın mı, diktatörün mü aklının tayin edici sorunu kritik önem taşır. Üstelik aklın ahlakı da yoktur ve günümüzde olguları kaydeden cansız bir cihaza dönüşmüştür. Dinin kamu alanından vicdani alana çekilmesi kutsiyet siyaset dışında bırakılabilir. Dinsel olgusu siyasal Başkalarının özgürlüklerini koşuluyla, herkes din ve vicdan sahip olabilir. Suriye ve Tunus lai sizmleri, demokratik olmayan laisizmlere örnektir. Eylül gibi otoriter laik rejimlerin, şeri çok daha görülmüştür. Benzer şekilde, yerini Sedatizme bırakırken, zemin hazırlamıştır (Amin, 2000). Bugün modernizm bile başka bir modernlik ekseninde kendi dayatmacı yan larını sorgulayarak gözden geçirebilmekte, 2) ya da geç modernizm biçi minde kendi kabullerini en uç noktalara kadar götürebilmektedir (Jencks, 1986: 35). Böylesi bir esneklik ve hoşgörü, deneme yanılma yöntemiyle, toplumların diyalog arayışlarını şekillendirebilmektedir. Her türlü mesafe taassup+piyasa fundamentalizmi+ sosyalist başpapazlar) kurularak, demokratik ve özgürlükçü bir dünyevi anlam ekseni tesis edilebilir. Ekonomiyi Toplumsallaştırmak Mümkün mü? "Kapitalist mülkiyetin temel koşulu, bizzat kazanılmış özel mülkiyetin yok olması, bir başka deyişle, emekçilerin Kapital, s. 794 siyasal temsil arasındaki kopmuş olan yeniden kurulmaya bir konjonktürdeyiz. Diyelim, Hayek'in desteklemesi herhalde sebebsiz (Toussaint, 1999: 225). yasaları vardır," yaklaşımı, aslında otoriter bir bakış açısıdır, tıpkı sınıflardan devlet varsayımı olan, liberal tartışmalı olması gibi. Ya bu tür havuçlar gönüllü olarak kabul ediliyor, ya da gibi sopalar, zaten her ülkede yeterince mevcut bulunuyor. Piyasalar da, kuzu girmiş olarak, özgürlükleri bastırma görüyorlar 1994:350). Liberalizmin mübadelesi bir olarak eşitsizliği saklamaktadır. Liberalizmin serbestiyetçiliği karşısında, varolan egemenlik ve eşitsizlik dönüşümünü esas alan politikaların yüzyılda başat olabilme vardır. Çünkü li beralizmin, bireysel çıkarın toplamının, toplumun çıkarını tezi ve anlayışı giderek yitirmiştir. Yaşanan acı deneylerle liberalizmin görünmez elinin, sermayenin eli Sermayenin elini görünmez kılan neo liberal emekçinin gözünü almada son derece başarılı olmuştur. Tuhaf bir şekilde, bireyci yaklaşım, alanın da küçülmesi ve sönümlenmesine neden olmaktadır Lyon, Pazardaki kişisel başarı, daima başkası pahasına kazanılmakta, benlik anlamı, diğerlerinin minimizasyonu sonucunu Burjuvazinin aklı, ötekine karşı kayıtsız kalmaktadır. Liberalizmin karşısında, bir yaklaşımı tercih ederek, piyasanın ve ekonomik bilginin mümkündür. Politik şartının, ekonomik özgürlük olduğu (Friedman, 1985: 21) esas mülk sahipleri geçerli olmuştur. Neo liberalizmin yapısal düzenlemeleri, bizim kahvaltımızda ne bile tayin etmektedir. Dünya çapında üretilen merkezileşmesi, 4/3'ünün engel olmuştur. Çalışanlar, ürettikleri mal ları alacak kadar para kazanamadıklarından, Dünyanın üretken varlıklarının fazlasını kontrol eden çokuluslu şirketler, Dünyadaki da sadece % 5'ini gerçekleştirmektedirler (Klein, 2002: 283). Üstelik şirketler ve zenginler üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi de, neoliberal dönemin tipik bir 2004: 142) olagelmiştir. Küreselleşme bu süreç, Dünya evrensel bir bütünleşme ve mal ve bütün dünyaya yayılmasını etmektedir (Petras, 2002: Ama bu bir kaçınılmaz süreç neoliberal küreselleşmenin en büyük gücü, artık dışının kalmamasıdır. Bugün Dünyayı bütünüyle birleştiren sermaye olmuştur (Lefebre, 76) demek olan bu küreselleşme sürecinde, heterojenleşme ve homojenleşme arası gerilim, küreselleşmeye (Lechner, 2004: 3). DTÖ, IMF, DB gibi uluslararası kuruluşlar, küresel bir yönetim oluştururlarken, bu süreç demokratik bir küresel yönetim tepkisini toplamaktadır (Lechner, 2004: 204). Ekonomik globalleşme, sadece tarifelerin ve politikalarının kaldırılmasına bir ekonomik olgu bütün ticari haline getiren bir hadisedir ve ve kaçınılmaz bir olgu güçlülerin zayıflara bir politik proje olagelmiştir. Global globalleşmesi 400 yılı bulduysa da, kavramın kendisi de artık tamamen gibi gözükmektedir (Robertson, 8). Temel soru, biz bu ekonomiyi farklı bir biçimde ve yararına nasıl sorusudur. Bu soru, günümüzün süregelen ortak arayışa, verilen yanıtlardaki farklılıklarla süregelmektedir. (Fine, 1980: 14) kar dürtüsü olmadan çalışır mı? sorusunun yanıtı, kapitalist toplumlarda, zaten kar dürtüsü olmadan yatmaktadır. bilimsel kar dürtüyle çalışmazlar. Bir girişimci başlangıçta, kapitalizmin rekabetçi döneminde, böyle bir dürtü olabilir, ama bugün, riske girmek yerine, planlı ve araştırmaya dayalı yapmak öne Artık maaş alan yöneticiler, yürütmektedir (Hubermann, 76). Üretkenlik, yabancılaşmayı ortadan kaldırmakla Bantta çalışan montaj hattını öz yönetmesi tuhaf kaçmaktadır. Bu yüzden, demokrasi sadece siyasi alana hapsedilemez. Zaten siyasetin toplumsal alanlardan ayrıştırılması, pozitivizme ait gibi gözükmektedir ların Oç oyhk (Castoriadis, yeniden 48). Fabrika merkezli siyaset yetersiz kalmakta, alan ve zaman, üretim kadar önem kazanmaktadır. Demokrasi, ekonomik bir düzenleyici olarak tasarlanabilir ve ekonominin yönlendirici bir mekanizması olabilir 90), Demokrasinin genişlemesi, kapitalizme karşı en büyük tehdittir. Kriz durumlarında demokrasilerin, muhafazakar, otoriter bir rejime dönüşme bulunmaktadır (Miliband, başına bölüşüm çatışmasına Bu yüzden sınıf mücadelesinin, tek biliyoruz mücadelesinin siyasallaşması, her düzeyde demokratikleşme talepleri 9). Sınıf atbaşı gitmek tedir. göre, gönülsüz yoktur, boş zamanı tercih etmek vardır. kalıyorsan, bu durum, ya o kişinin kendi tercihidir, ya da bir sonu cudur. kişisel nedenlerden çok, politikalarının bir sonu cu düşünüyorsak, ekonomideki alternatif arayışlar, devletin ekonomik yeniden tanımlanması üzerine şekillenmelidir (Poulantzas, 1978: 168). Sosyal devletin şartlarda, boşluğu cemaatler ve aile doldurmaktadır. Kişilerin lütuf, himaye ve sadakaları üzerinden sosyal yaralar Herhalde daha zengin olmasının, zeka ve yetenek bir yoktur, ama yurttaş, yoksul ve olmasını politikalarından çok, kendi kişisel açıklayıp, bunalıma girerek, edip kendini cezalandırdığında, burada kapitalizmin başarısını görürüz. Sosyal devlet gerekli olan, herkesin kazancına göre vergi vermesi önerisine karşı, neoliberal tez, her zaman, vergilerin sermayeyi şeklinde olmuştur. Halbuki ABD'deki eyaletlerde vergilerin sermayenin dair yı destekleyen bir kanıt görülmemiştir. Yüksek ekonomik büyümeyi geciktirir o vergilerle ne olarak havada kalabilir. Sermaye denetimi Japonya, Güney Kore, Malezya ve Şili gibi bir çok başarıyla uygulanmakta ve bu durum ekonomik büyümeyi kesintiye Ama denetimler zaman, Asya ve Meksika'da olduğu gibi, krizler ve ekonomik düşüşlerden 2004: 85-87). Denetim zaman, hükümet ekonominin düzenlenmesini, uluslararası piyasa güçlerine bırakır, Bu durumda kamusal alanın zaten siyasete de yer yoktur. Krizi çalışanların üzerine yıkma gramları karşısında, emekçilerin emek süresini kontrol etmesi, o yüzden önem taşımak tadır. Kar oranlarının düşüşü karşısında, sermayenin silahlanmaya yönelimi, militarizmin küreselleşmesini Aslında emperyalistler, silah olduğu zaman savaşa git mezler; tersine savaşma gereksinimi duydukları zaman silah ederler (Troçki, 1980: Silah alımları, askeri sanayii alanına girmek, sermaye birikiminin yeni kaldıracı haline gelmektedir ve silah alımları da borçlanarak yapılmaktadır. Türkiye'de de askeri harca maların milli gelir ve devlet harcamaları ve silah toplam deki payı Dünya ortalamasının üstündedir Günlük- Şenesen, 2002: Küreselleşme sermaye birikim süreci açısından, ulus devletin de tarihsel gelinmiştir. Soruna ekonomi- siyaset sınırına açısından, ya da alt yapı- üst yapı açısından bakıldığında, ulus devlet tartışması metafizik bir boyutta eie alınmamış olur. Devlet kapitalizminden, global kapitalizme geçişle birlikte, devlet de fonksiyonlarını bu sürece (Kazancıgil, Hobbes, ve rekabetin vahşetini evcilleştirmek ve kontrol altında tutabilmek devlet kontrolüne gereksinim duyar. Piyasanın (politik nitelikli özgürlükler bir teşvik edilmesi ya da sürdürülmesi tam tersine bastırılması olmuştur (Jameson, 1994: 350). Devletin çıkarı kamusal çıkar/yarar arasındaki ayrışmayı yapmak gerekir. Kamu yararı, toplumsal yarardır. Devlet, özellikle kriz durumlarında, toplumu karantinaya almayı tercih edebilir. Ulus devlet, tek başına sosyal devlet anlamına gelmez. Bu yüzden diyelim, liberaller ekonomiyi toplumdan koparırlarken, ekonomiyi ye halkın tercihlerinin, sermayenin tercihlerinin yerini bir dayanışma ekonomisini reye sokmak anlamlıdır. Kamusal yükümlülükler, piyasaya devredilemez. Kamu alanı müşterek alandır (Arendt, 1994: 74) ve bu yüzden tasarımı da müşterek olmalıdır. Kamu yararını, kimin nasıl tespit demokrasinin Devlet mülkiyeti, kamu mülkiyeti ayrımı önem taşımaktadır. Sermayenin kamuyu denetlemesine dayanan burjuva kopuş, alternatif bir yani emekçilerin denetimine dayanan bir sunacaktır (Özbek, 2004: 86). Kamusal çıkarın, ulusal çıkarı da tayin etmesi önemlidir, çünkü toplumsal çıkarla çelişen bir ulusal çıkar kabul edilemez. Diyelim, devleti küçültmek, bürokratik süreçler bakımından ta rihimizde bürokratik yozlaşma ve hantallaşmaya karşı, Hayriye deneyimi da bürokrasiyi parazit ve vampir olarak ve Paris Komünü'nü, sivil toplumun devlete karşı devrimi olarak (Marx, 1993: 68). Küreselleşme sürecinde devletin küçülen alanının kim tarafından bak mak önem taşımaktadır. Sermayenin, bürokrasinin ve siyaset sınıfının olarak kul lanılan kamusal alan, küreselleşme süreci şimdi de uluslararası sermayenin haline gelmektedir. Bu çerçevede devlet mülkiyetinin sahibi kimdir? Sorusunu sorabilir ve bu alanda, halkın kontrolü yoksa, kimsedir, diyebiliriz. Özellikle temsili demokraside, bürokrasiyi kontrol etmek kolay olmamaktadır. Tek başına, devletçilik mi, mı tartışması anlamlı hem devletçilikten, hem de piyasa uzak, geçiş programları üretmek alternatifi söz konusu olabilir. Bizatihi pazar kategorisi, mülkiyetin kökeni sorununu tartışma dışı yetersiz kalmaktadır. Üretimin giderek toplumsallaşması özei mülkiyet arasındaki çelişki bugün de önemini korumaktadır. Bu çelişkiyi devletleştirmek yerine, toplumsallaştırmak da bir seçenektir. Piyasa rekabeti karşısında, dayanışmacı ekonomik ve sosyal kurumların oluşmasını desteklemek önem taşır. Rekabeti, sadece piyasa Diyelim, çalışanların yaşam ve ücret standartlarını düşük tutarak rekabet gücünü arttırmaya çalışmak, başlıbaşına kriz nedeni olabilir; herkes pazarını daralt maya kalkınca, toplam pazar da daramaktadır. çalışma sürelerinin haftada 35 saate gibi talepler çok önemlidir, çünkü herkesin çalışabilmesi herkesin daha az çalışması Makineler artıdeğer üretmezler, çünkü yaratan canlı emektir (Robinson, 1952: 18). Artıdeğer oranını arttırmak canlı emek miktarının düşürülmesi gerekir. Üstelik yaşlı nüfusun toplam nüfus oranı da maktadır. Emekçiyi sanayi proleteryasına satan ve bütün kesimleri kapsayacak şekilde bir kalmamışsa, (Negri, 2004: endüstriyel geçinen de artık siyasal diğer toplumsal failler eşitlikçi bir siyasi kurmanın da koşullan var demektir. Biliyoruz ki, üretim dönüştürmek, tek başına mülkiyet Bu yüzden kamusal alanda yurttaşın kullanım hakkının artması, kamusal bilincin ve kimliğin de pekişmesini Kapitalizm sonrası toplumların, bir zamanki geçiş deneyimlerine örneğin, Sovyet devrimi sonrası, ekonomi üzerinde yazdığı nasıl örgütlenmelidir?" olması ısrarlıdır, "Artık sosyalist hükümet 1977: 404) Ama makalelerden birinin ve devrim lideri şu konuda olduğuna göre, yandan da, rekabeti örgütlemektir," pazar ekonomisinin yıkılması demektir," (Lenin, 1977: 603) değerlendirmesi yaparak, rekabet zeminine tam bir tarif de vermez. Negatif ve yıkıcı olmayan, yarışmacı ve pozitif bir "rekabetin" den yararlanmaktan başka çıkış yolu yok gibi gözükmektedir. Fiyatların piyasa üzerinden taleplerin sinyaliyle, post", sonradan bir yaklaşım yerine, toplumsal ante", önceden şekillendirilmesi, günümüz dijital devrim ortamında, hala gündemde değil. Tıpkı, yıllardan geçen yüzyıl çalışma saatlerinin haftada 701i saatlerden yarı yarıya teknolojiye karşın, bugün aynı oranda Bugün ve gelişen devasa tuhaflık gibi. alternatif arayışlar, özellikle kaynakların yeniden paylaşımı gibi alanlarda, tam anlamıyla cisimleşememekte, ama güçlenen bir alternatif umudu yine de sürdürmektedir (Lyon, 225). politikalarından çok, sosyal politikalar yönünde tahkimat yapan alternatif hareketler, bu siyasi esneklik farklı yapılanmaları da getirebilmekte, diyelim, sosyal demokratların azami özlemleriyle, sosyalistlerin asgari özlemlerini bir optimumda mısınız? kötü oldukları halde, kötülüğü düzeltmek Kusurlu kimseler kusurlu başka ları Tolstoy, Diriliş, s. 568 Siyasi yenilenme arayışları çerçevesinde, AB bir şans mı, şansızlık mıdır? Bu, biraz da her tarafın seçim ve tercihlerine bağlı gözükmektedir (Uğur, 2000: 309). Küreselleşme ve AB sürecinin toplumsal ve siyasal mücadele zeminini ama bunun zihinlere henüz tam yansımadığını görüyoruz, Küreselleşme süreci, taleplerin de evrenselleşmesini beraberinde getirmektedir. mantığın 3. temel olan şıkkın hareketi ancak, biliyoruz, "A" sürece kendisine eşit Nasıl ergen yetişkine dönüşmesi karşısında, "özdeşlik yasası", gözle görünür şekilde yetersiz kalıyorsa Mandel, 175). AB karşısında, farklı bir Avrupa'nın kabul edilemez bulmak da benzer bir nitelik Aslında sınırlar, uluslar arasında sınıflar, cinsler, doğa arasında şekillen mektedir. AB süreci, bir siyasi ve bir proje olarak, farklı arayışlarının da mekanını oluşturmaktadır 3). Gerçi AB'nin dönüştürülemez bir savunan, karamsar yaklaşımlar da vardır, ama herhangi bir toplumdaki, aslında metafizik ve teslimiyetçi bir boyut da Bu yaklaşım, bir tür, Fukuyama'nın "Tarihin sonu" tezinin varsayımlarını, Avrupa ekseninde kabullenme anlamına gelmektedir. AB'nin tüm ülkeleri ve aday ülkeleri standart bir asgari ücret ve sigortası, serbest dolaşım hakkı, göçmenlere seçme ve seçilme hakkı, Avrupa'nın silahsızlanması, üslerin ve nükleer silahların kaldırılması, Dünya ülkelerinin borçlarının ortak sendikal yapılar altında birleşme, Avrupa'nın kapitalist birleşmesine karşı, bir adımları olabilir. Avrupa Merkez yaklaşımı ve kabul edilemez yapılanması, birleşik ortak bir örgütlenmeyle sorgulanabilir. Tıpkı, 2000 Lizbon stratejisinin de, 201 kadar Dünyanın en rekabetçi ekonomisi olmayı meşruiyetinin sorgulanması gibi temalar geliştirilebilir. Brüksel'deki AB Anayasası gibi, oldu referandumla karşısında, parlamento onaylarının ortaya çıkmıştır. Tek başına, yasayı yapacak üyeyi seçmek, yasanın meşruiyet yeterli midir? 96) sorusu, bugün yine anlam kazanmakta ve "bu bir demokrasi yanılsaması mıdır?" sorusunu sor- Yine de akıldan çıkarmamak gerekir ki, 15 AB ülkesinde sosyal güvenlik gideri devletin katkı payı (Rifkin, 2004: 44) ve uzun kavgalarla elde ettikleri, bu tür neoliberal Avrupa projesi karşısında, kaybetmek çalışan sınıflar, sosyal bir Avrupa geri adım atmadan, mücadelelerini sürdürmektedirler. hak ve özgürlükleri uluslararası sözleşmelerle çelişen yasaları geçersiz sayan TC, 90. maddesindeki de, kaldırılması, üyelerine siyaset kalkması gibi AB sürecinin ürünüdür, AB standartlarıyla, alaturka stan dartlar karşı karşıya kalınca, özellikle siyasal üstyapıda önemli değişikliklerle karşı karşıya kalınmaktadır. Danimarka ve Norveç gibi ülkelerde, AB'ye karşı tutum, refahı paylaşmak kesimlerin en büyük kozu olarak ortaya çıkmaktadır. Avrupa'da hedefinin, Avrupa'da çalışan ve eden Türkler olması da Çok kültürlülük, anayasal ayrılmaz bir parçasıdır. Atatürk'ün "Yurttaşlık Bilgisi" kitabında 20) ulusal tarihsel faktörler arasında, soy ve köken de sayılırdı. Çok kültürlülük kültürel demektir. Kültürel kendi kültürünü birbirine dayatmadan yaşamayı gerektirir. Kültürel karşı çıkmak, bir reflekstir. Bölücü kültür olmadığı gibi, arı kültür de söz konusu Ama kültürler arası alışverişten söz edilebilir (Aysha, 2003: 257). Kimlik taleplerini mide merkezli açıklamalarla geçiştirmek zordur. Örneğin, Katalonya, tek sanayileşmiş, sömürge olmamış bölgesidir. Çok kimliklilik talepleri mi etnik boğazlaşmaya neden olmaktadır, yoksa bastırılarak tektipleştirme mi? diye Balkanlardaki durum, geçerli göstermektedir. Miloseviç Yugoslavya'yı tektipleştirme politikası, beraberinde etnik temizlikleri de getirmiş, çok kimlikli Yugoslavya mirasından, geriye eser kalmamıştır. Aslında partikülerizm de, bir bakıma evrensellik 47). ulusların kendi kaderini tayin hakkından bir partiküler hakkın, aslında. AET başvurusu reddedilince, milliyetçileri, kimse karışamaz," diye tepki göstermişlerdi. AGİT belgeleri, bugün, hakları konusunda karışma hakkı tanımaktadır. Avrupa Haklan atan ülkeler, "Benim Parlamentom, mahkemelerim böyle karar vermişse, ben bundan niye sorumlu olayım," diyememektedir. Mahkemelerin kararlar, sözleşmeyi parlamentolar sözleşmeye aykırı kanunları zorunda kalmaktadır. Avrupa Nisan "Temel Hak ve Özgürlükler" bildirgesi ve Avrupa gelişmekte ülkelere yapılan finansal yardımı hakları şartına bugüne gelinmiştir. bugün AB, Küba'nın bu çerçevede mali yardım almasını cezasını kaldırmasına Macaristan, Romanya gibi ülkelerde, başta Romanlar olmak üzere, farklı kimliklerin yaşadıkları etnik sorunlar karşısında, (Fonseca, 140) bireysel ve topluluk haklarının elde edilmesinde, ciddi bir sorun yaşanmaması, milliyetçi paranoyaların söz konusu olmamasından dersler çıkarmak gerekmektedir. Yaşanan bu hızlı süreç karşısında, Türkiye'de de yazılı metinlerin çabuk eskidiğini görmek teyiz. DYP gibi köklü bir dayanan bir Parti'nin programında, hala "AET'ye tam Türkiye'nin çıkarına yazılı kalabilmekte, AT ve AB öncesi AET, hala programatik hedef olarak gözükebilmektedir (Kula, 2004: 71). yılların başlarında yazılan akademik metinlerdeki, dahil, hak ve özgürlükleriyle gerçekleşip, adaylık müzakerelerine başlanmasının zor şeklinde yapılan de hızla eskiyebiliyor (Aktar, 2002: 99). Yeni bir Avrupa arayışını seçkinci, teknokratik bir AB"ye karşı, diplomasi girişimi olarak gerekiyor. Ufkunu temsili demokrasinin tahditleri sınırla madan, doğrudan demokrasinin özelliklerini geliştirme yönünde bir perspektifle hareket etmenin zeminini bir sivil çerçevenin varlığının, AB pekiştirilmesi önemlidir. Çok kimlikli, çok kültürlü bir Avrupa ve Türkiye'nin edilmesi sürecinin senkro nizasyonu, AB'nin de tayin edecek olan çok önemli bir merhale olacaktır. Sonuç/başlangıç "Velinimetimiz Kongremizde oybirliği 48. kez Genel Başkan Zamyatin, Bizler, Ayrıntı, s. Amerikan devletinin giderek daha otoriter, lime girdiği bir Panich, 2003: 33) da daha saldırgan bir politik yöne neredeyse sonunu getirebilecek bir egemen zihniyet Amerikan rüyasının, Amerikan kabusuna bir ortam da, acaba kendi yazgımızın efendisi miyiz? Farklı bir gelecek tahayyül edebilir miyiz? Bu tahayyülleri sokabilir miyiz? Hızla barbarlık çağına giriyorsak (Henry, bu hazin sonu, olumlu bir başlangıca dönüştürebilir miyiz? Küresel ölçekte sorunlara çözüm arama ve bugüne ulaşan sosyal devletin korumak mücadelesi önem taşımaktadır. Eskinin ölmekte ama yeninin tam teşekkül bu geçiş sürecinde, yeni döneme fikri çerçevenin oluşması ve doldurulması gereği Bu harmanlanma, fikri çeşitlilik, disiplinler arasıcılık ve üretkenlik korunarak yapılabilir. Genel politik söylemlere sıkışıp kalmadan, yeni bir yaşam kültürel bir dönüşüm hedeflenebilir (Peccei, 1984: 22). yetinmek yerine, zihinsel yatırım üstüne gidilmesi ortadadır. Böylece başarabilir Siyasi düzeyin, böylesi geçiş dönemlerinde, kılavuz fikirlere vardır. Sömürüyü ortadan kaldırma edecek, başka bir henüz önüne gelmediğine göre, yeter ki tahayyülleri üzerindeki hapishanelerle mücadele edilsin, yaşamlar seferber edilebilsin. Son ABD seçimlerinde, Cumhuriyetçilerin ağır yenilginin ardından, sorumlularından etmek zorunda kalması, çok açık ki küresel direnişin kararlı mücadelesinin açık bir sonucudur. Bugün, 5 yıldızlı otellere topluca gidip, yemek yiyip bedeli "IMF ödesin," eylemleri yapanlardan, reklam panolarında cevap haklarını kullanan reklam "Sokakları geri al," hareketinin otobanlarda çukur açıp bitki dikmesinden, "Biz tıkamıyoruz, trafik biziz," deyip, herkesi arabasını bırakıp, bisiklet kullanmaya davet eden lerden, şirket sitelerini "hak"lıyanlara ve hiçbir şey "satın almama günü" eden lere (Klein, 2002: 306) esas alan, bir merkezi olmayan, esnek, barışçı ve demokratik bir siyaset arayışı, kendi yolunu bulmaya çalışmaktadır. KAYNAKÇA — Aktar, Cengiz (2002) Avrupa Birliği'nin Genişleme Süreci, (2000) Otobiyografi, Entelektüel (1994) — Aysha, Socialist (2003) Monthly Bahro, Ütopya, Durumu, ç. B. S. Şener, and Contradictions of Press, The 1984) The Alternative Europe, London. Jean (1991) Sessiz Yığınları Gölgesinde Ya da Toplumsalın Sonu, Adanır, Ayrıntı, bul. (1996) Yasa Koyucular — (2005) Brzezinski, Macmillan, Nevv York. Yorumcular, ç. K. Atakay, Metis, Capital and Social Out of Control, Global Nikolai 1998) t 34 on the Eve of the 21st Century, Began, Columbia Press, York. Callinicos, Alex (1990) Against Press, Callinicos, Alex (2004) Antikapitalist Manifesto, ç. D, Kömürcü, Literatür, Erica Space and of and Castoriadis, (1993) Dünyaya, Castoriadis, ve Tabiata Dair, ç. (1997) The — (1995) and Wishart. London. Tufan, of Society, Polity Society: Cambridge. to 4, Duke — Debord, Guy (1996) Gösteri Toplumu, ç. A. Ekmekçi, v, 94: Taşkent, Ayrıntı, (1991) — Engels, E. Marx, K. (1969) Gotha ve Erfurt Programlarının Eleştirisi, ç. M. Kabagil, Sol yayınları, Ankara. Fine, Ben (1980) Economic — and London. Antony (1999) A Dictionary of — St Martin's Press, Nevv York. Isabel (1996) Bury Me Standing, The Gypsies and — Journey, Yanılsamanın Geleceği, Kaynak, Milton and Friedman, (1985) Rose Free to Choose, George, — York. Nevv York, (2005) Başka bir Dünya Mümkün Eğer, ç. A. Tonak, Metis, Mikhails A Time For Peace, Richardson and Steirman, (2002) Türkiye'de Savunma Harcamaları ve Ekonomik Etkileri, ve York. Gülay David (1995) Yeni Zamanlar, ç, A. Yılmaz, Ayrıntı, Heller, Agnes (2006) Bir Ahlak Kuramı, ç. A. Yılmaz, K. S. Ayrıntı, Machel 1996) Barbarlık, çev, I, Ergüden, Ayrıntı, Max, (1986) Akıl Tutulması, ç. Koçak, Metis. Leo (1970) Sosyalizmin Alfabesi, ç. M. Sol Yayınları, Ankara. Ahmet (2000) Solu yeniden Tanımlamak, Birikim, Jameson, (1994) Post Modernizm ya da Geç Kapitalizmin Charles (1986) ç, N, YKY, Modernizm? St. Martin's, Nevv York. Jordan, Tim (2002) Eylemci, ç. G. Ç. Güven, Kitap Yayınevi, — Kaldor, Mary Europe From — Kazancıgil, Ali (1986) The State Klein, Verso, London. Global Dorset. (2002) No Logo, ç. N. Uysal, Bilgi, (1994) Tarih ve Tin, Özgürleşme Felsefesi Üzerine bir Deneme, ç. H. Kula, Onur Bilge (2004) Türkiye'deki Siyasi Partilerin Avrupa Politikaları, Sodev, Jonathan (1993) Modernity and Idenfity, Blackwell, Oxford. Lechner. J. Frank (2004) The Globalization Reader, 2. baskı, Lefebre, Henri (1995)Yaşamla Söyleşi, ç. E. Belge, Ayrıntı, Collected Lenin, cilt 14, 4, edition, Progress, (1977) Collected Michael, cilt 26, Progress, Dünyayı Üzere, Lyon, David (1992) The Electronic Eye, Ayrıntı, of Society, Polity Press, Mac Arthur (2004) "Ağır Borç Yükü Altında Alternatif Politikalar" Neoliberalizme Karşı Ortak Savunma, Kalkedon, Magee, Bryan Yeni Düşün Adamları, ç. Mandel, David (1991) Birey ve Toplum. and the People, books, New York. Mandel, Ernest ve Novack, George (1986) The Marxist Theory of Alienation, Pathfinder, London. Mandel, Ernest (1993) Toplum ve Mandel, Ernest (1999) Giriş. ç. Marx, K.(1976 Fransa'da Marx, ç. N. Satlıgan, Kardelen, Dilber, F. Ozansü, B. Yazın yayıncılık, Savaş, Sol Yayınları, F. (1976) The (1993) The 3, Edition, Progress, France, The Paris Commune, Nevv York. G. Stjepan (1999) Toplum, ç. A. Yılmaz, Ayrıntı, Juliet (1985) Kadınlık Durumu, ç. G. Savran, G. Democracy Ş. Tekeli, Kadın Çevresi Yayınları, Oxford Press, Edgar (2000) Bir Uygarlık Siyaseti, Om, A. M, (2004) Çokluk, ç. B. Meral (2004) Kamusal Alan, Panich, Leo and Gindin, Sam Socialist Peccei, Aürelio Before 2003) Capitalism and American Press, London. Too Late, Kodansha, Tokyo. James (2002) Küreselleşme ve Direniş, ç. A. Ekber, Platon, (1979) The Popper, Ankara. Nicos (1978) State, ç. Harun Rızatepe, Türk Siyasi Yayınları, Socialism, NLB, London. (2004) The European Robertson, R. Aşkın, Ç, Arın, Raymond Larson, (1968) Açık Toplum ve Rifkin, The Nevv Cambridge, Polity Press. Globalization, Sage, London. Joan (1952) An Essay on Marxian Economics, - Rousseau, Jacques (1959) The Social London. Everyman edition. (2002) Yeni Bir Siyaset Kültürü Üzerine Düşünceler, Sodev, Ya Paranı ya Canını, ç. M. Berberyan, Yazın, Lev Çarpıtılan Devrim, ç. -Troçki, Lev (1980) Yazın, Devrim, ç, A, Ortaç, Köz, Nguyen Phu (2004) Vietnam on the Path of The Uğur, Mehmet (2000) AB ve Türkiye, Bir Siyasal Düşünür Olarak Mehmet Ali Aybar, - Verne, - (2004) Ünlü, Barış 2002 Bir Yıl Okul Tatili, ç. V. Peter (1994) A Hilary Publishers, Ha Everest, of Yeni Bir Sol Üzerine Tartışmalar, Serbest Piyasacı Cevaplar, ç. A. Ayrıntı, Malcolm Globalization, Routledge, London. Robert (2001) Küreselleşme, ç. E. Dinç, Yazın yayınları, N, 1996) The Politics of Difference, Etnic Premises Chicago Press, Chicago. Ellen - a of Povver, The University of Democracy Against Capitalism, Cambridge Universiy Press, (1996) Avrupa Kalesi, çev. A. Yazın, Arif GENİŞ Bu çalışma, Antonio sınıf analizinin eleştirel bir yapmayı amaçla maktadır. Sınıf analizine yönelik hem geleneksel hem de eleştirel yaklaşımlar, esasen ücretli emek dayalı tipik bir sermaye fikrine sahiptirler. Bu yüzden, farklı sınıfları ve sınıf katmanlarını bu tipik biçimden göreli mesafelerine göre tayin ederler. Çalışmada, bu bakışın aksine Negri'nin sınıf kuramının kapitalist üretimin toplumsallaşmasına sürülmektedir. Sermaye genel karakteristik lerine ve bu dönüşüm dinamiklerine verilen önem, böyle bir odaklanmanın ayırt edici Bu çalışma, Negri'nin kuramının parlak katkıyı kabul etmekle birlikte, temel eleştiri yöneltmektedir. olarak, çeşitliliğine yapılan aşırı vurgu yüzünden proletarya bölünmeler gölgede olarak, proletaryanın sınıf antagonizması, artık görülmeyen bir sömürü bunun bedeli sömürü kategorisinin belirsizleşmesi ve açıklayıcı statüsünün Anahtar Sözcükler: Sınıf analizi, çokluk, proleterya, olmayan emek. sermayeye tabiyeti, maddi Abstract This study to a critical review of Antonio Negri's analysis. Both the conand the critical to class analysis a notion of a typical capibased on the wage Therefore, they tify different classes and class strata according to their relative distance to this form. contrast to this perspective, as the present study argues, Negri's class theory focuses on the of capitalist production. The aspect of such a perspective appears as the given to the general characteristics of capital relation and dynamics. this study 36 Muğla Y r d . Doç. the brilliant of Negri s two First, the divisions the has been by an on the ontological heterogeneity of the multitude; and, secondly, the foundation of class of the proletariat formulated as a relation of exploitation no the cost of this argument appears as a more category of exploitation Class analysis, multitade, proletariat subsumption of labour under labour. Kapitalizmin küresel düzeydeki geleneksel sınıfı hareketlerinin krizi ve küreselleşme karşıtı hareketlerde ortaya çıkan yeni örgütlenme ve öznellik formları sınıf ve sınıf yapılarının analizinde yeni kuramsal arayışları gündeme getiriyor. Bu bir yandan uzun süredir unutulmuş gibi görünen toplumsal sınıfların dünyanın merkezi bir görüngüsü olarak tekrar sosyal bilimlerin açıklayıcı parametrelerinden biri haline gelişine tanık oluyor, diğer yandan da üretimde, emek süreçlerinde ve yeniden-üretim alanlarında ortaya çıkan çok geniş bir literatürün ortaya çıktığını gözlüyoruz. Bizatihi sınıf hareketleri ve toplumsal hareketler yeni koşulların anlaşılması ve yeni örgütsel ve politik biçimlerin keşfedilmesi yönündeki arayışlar da bunlara eşlik ediyor ve bu çalışmaları koşulluyor. yazı, adlı kitabıyla geniş bir etki ve tartışma yaratan Negri'nin çalışmalarını bu yöndeki bir kuramsal girişim olarak ele almakta ve eleştirel bir ni yapmaya çalışmaktadır. Sermaye ilişkisinin peşinde sınıf analizleri Marx'tan bu yana, genel olarak kapitalist toplumların sınıf yapılarına, özel olarak da sınıfının sınır çizgilerine ve bileşimine analizler ve gittikçe tartışmalı bir alan haline gelerek sürmüştür. Öyle ki, bu çalışmaların birbirinden farklı kuramsal hatlara ve bunlar arasındaki geçişliliklere, merkeze koydukları temel sorunsallara, nelerine, yöneldikleri toplumsal-coğrafi ve araştırma eksenleriyle dayalı tatmin edici bir dökümünü yapmak bile başlı başına güç bir Yine de, kapitalist toplumlardaki ve Üçüncü Dünya'daki sınıf yapılarının analizine yönelik yaklaşımlar bakımından, kaba hatlarıyla bazı gözlemler yapabiliriz. Bu analizlere damgasını vuran temalardan kutuplaşma tezinin oluşturmuştur. Kısaca hatırlanacak olursa, bu tezi, kapitalizmin gelişimiyle ara sınıfların ve tabakaların tasfiye ve kapitalist toplumların küçük bir sermaye sınıfı giderek büyüyen bir proleterler sınıfı arasında kutuplaşacağı öngörüsünü Başka kuramsal sosyal araştırmacılarla birlikte Marksist araştırmacıları da bu sorunla gelişmeler beyaz yakalı genişlemesi, devlet çalışanlarının ve yeni profesyonel tabakaların ortaya çıkmasıdır, orta olarak adlandırılan bu grupların, klasik sanayi farklı öznellikler sergilemesi, kutuplaşma teziyle bir durum olarak görülmüş ve bu olguyu açıklamaya yönelik arayışlar belirmiştir. Bu arayışlara ayrıntılı olarak ancak bu sorunsal üzerinden ortaya çıkan yeni Marksist yorumların ve açılımların, konuyu ele aldıkları düzlemin ne dair bir tespit, bundan sonraki tartışma yararlı Bu düzlem, yeni ücretli grupların ser- farklılaşmanın kategorize edilmeye çalışıldığı bir girişimlerden biri olarak üzerinden ayırt (1975) maddi meta üreten kol emeği ve böylece sermayenin karşıt sınıfı olarak bu gruplarla yer alma ölçütü, yine Marx'ın ve bu bakımdan bu grupların girdikleri sürülmüş (Braverman, 1974); minde yer almayan ücretlilerin, üretimde mi yerine getirdiklerine ortaya atılmış (Carchedi, üretiminde kavramına dayanarak esnetilmiş; beyaz yakalıların emek süreçlerinin de proleterleşme sınıfının dışında tartışmalar burada bitmemiş; meta üreti mü, yoksa (sermaye adına) olarak sınıf konumlarının farklılaşacağı fikri nihayet, bu gruplarla sanayi arasındaki ve bunların kendi aralarındaki farklılıkların açıklanmasında dışındaki başka sömürü sömürüsünün de (ehliyete dayalı becerilerle kurumsal beceriler temelindeki eşitsizlikler ve bunlardan sömürü devreye analizler geliştirilmiştir. Bütün bu yaklaşımlarda ortak olan, yeni ücretli grupların özel liklerinin, emek formları, emek sürecindeki konumları ve ücret kazançlarının göreli düzey leri üzerinden yani sermaye gorik çeşitlenmelerin farklı biçimlerinin sınıf ve sınıf bilinci düzleminde farklılaşmalar hipotezinin, bu kuramsal eğilimlerin da, daha bir aktüel biçimlere dair kate Vurgulanması gereken önemli bir nokta, bu açık ya da örtük bir şekilde bulunmasıdır. Ya farklı sınıf öznelliklerinin bu birbirinden farklı kategorik lerin Ücretli üretim alanında/ücretli tipik mavi yakalı kalmaz; bunları ayrıştıran özelliklerin Sınıf aranacağı yer, sermaye önemli nokta, bütün bu analiz düzleminde hareket ettikleridir. ücretlileri ortak kesen bir özellik olmakla yer de yine bizatihi alanıdır. bir temayı, Üçüncü enformei ve/veya emek biçimleri oluşturmuştur. Genel hatlarıyla bu sorun, bir yandan, topraktan kopan mülksüz emekçilerin kapitalist sektörlerde düzenli ücretli tarafından emilemeyip düzensiz ya da enformei çalışmasına yandan da ücretli emek ve (enformei, tarımsal) emek biçimlerinin bir arada bulunması, yani emek-gücünün tam olarak metalaşmamış olması olgusuna etmektedir. Her ne kadar, Üçüncü Dünya'daki enformei sektör faaliyetleri hatalı bir şekilde de, enformei sektör giderek daha fazla ücretli emek formlarına bürünmektedir; bu yüzden, enformei sektörle olarak Marksist sınıf araştırmalarının hem ücretli emekle emek biçimlerini ayırt etmek, hem de bizatihi enformei ücretli genel olarak ücretli emekten ayırt etmek sorunu üzerinden tartıştıklarını söyleyebiliriz. Keza, kavramı da, hem ücretli hem de emek biçimlerini barındıran bir sınıf konumunu Genel olarak, bu araştırma temasına da konum ölçütünün damgasını kapitalist ülkelerdeki orta sınıflar sorununa yönelik analizler den farklı olguları olsa da, bu araştırma hattının kendine çalışma sahası olarak düzlem ve kuramsal öncüller esas olarak aynıdır: Sermaye fiili bir ücretli olarak tanımlamak ve bu farklı biçimlerini de, bu dışında sayılacak halleri de yine bu temelde belirlemek. Son olarak, üçüncü bir temadan söz edebiliriz. Kuramsal hedeflerin daha geri planda bu araştırma hattı, sonrası küresel ölçekte ortaya çıkan yeni yeni küresel ve esas olarak da yeni parçalanma ve çeşitlenme konu almaktadır. Söz konusu (Kuzey'deki geleneksel sanayilerin kayması, Kuzey'de yüksek katma değerli yeni sanayi ve hizmet sektörlerinin ortaya çıkması, genel olarak sanayide üretim birimlerinin parçalanması ve küçülmesi, büyüyen hizmet sektör lerinin parçalanmış yapısının derinleşmesi, yerel, ulusal ve küresel düzeylerde entegre üretim vb.) kritik sonucu, vb. adlandırmalar la anılan yeni biçimlerini muazzam bir ölçüde artırmasıdır (Kalleberg, Temiz, 2004) Bu yeni biçimleri tasnif etmeye çalışan bir literatür oluşmuştur ve genişle meye devam etmektedir. Burada söz konusu olan, kaçınılmaz olarak tür kataloglama zira, yeni ücretli formlarının ampirik biçimlerinin bir kategorileştirme ya elvermemekle ya da kuramsal bakımdan elverişli bir temel oluşturmamak tadır. Dolayısıyla, araştırma hattından farklı olarak, burada emek sermaye deki çeşitlenmenin kuramsal kategoriler düzeyinde daha ziyade ampirik örnekler üzerinden söyleyebiliriz. Bununla beraber, bu literatürün de emek-sermaye esas olarak üzerinden ve dam biçimlerindeki çeşitlenmelerin sermaye de önermesini örtük olarak söyleyebiliriz. Kitle Toplumsal Sermaye Dönüşümü Yukarıda tasvir edilen yaklaşımlar (i) tipik sermaye esas olarak üreten ücretli emek zemininden ve orada var olan bir olarak görmekte ve hem sınıfının farklı kesimleri hem de sınıfının dışındaki grupları, bunların tipik biçiminden veya bu haliyle dışında olmaları ampirik olarak tasnif etmekte ve/veya kuramsal olarak kategorileştirmeye çalışmaktadır. Bu üç hattına saptamalar şüphesiz fazlasıyla geneldir ve üstelik sınıf araştırmalarına olarak olası başka tasnifler de yapılabilir. Yine de bu tür bir sınıflama, Antonio Negri'nin bugüne uzanan ve kısmen Michael Hardt birlikte sürdürdüğü çalışmalarını bir oturtmak yararlı bir başlangıç noktası Sözü edilen yaklaşımlardan farklı olarak Negri ve Hardt, sermaye tikel biçimler ne olursa olsun (doğrusu, tam da bu ve bağlantılı bir şekilde) olarak sermaye nasıl sorusu üzerinden hareket etmektedirler. Bu yaklaşım, sermaye belirleyici bir yansıtmakta, hem de bu tarihsel seyri düzleminde, çeşitlenmiş biçimleri tipik olmayan birer aykırılık olarak görmeyip, tam da genel yeni biçiminin tanımlayıcı bir olarak görmektedir. Negri'nin çalışmaları, Operaismo adı altında boy veren ve çeyreğinden genel olarak olarak bilinen kuramsal ve siyasal yer Bu kuramsal biri döne min kitle Bunun arkasında Grundrisse okumasından alan bir kuramsal arayış, fordist devlet koşullarında yasası, para ve devlet örgütlenmesi konularındaki çözümlemeler ve antagonist öznenin yeniden tanımlanması yönünde bir politik vardı, Pek çok Marksist geleneksel kriz kuramlarının aksine bu Keynesçi devletin boy veren krizinin arkasında yatan başlıca etmen olarak sınıfının ücret mücadelelerini görmekteydi. Hareket sermayenin karakterini ve kapitalist hegemonyanın politik vurgulamakta çok Böylece ve rekabetçi sermayelere dayalı bir kapitalizm tasavvurundan doğan sosyalist projeyi de bu örgütlü kapitalizmin projesi olarak reddettiler. Negri ve Operaismo hareketinin kuramcıları, büyük ölçekli sanayinin ortaya kitlesel refah devleti döneminde ücretli çalışma arasındaki koparmak, temelinde bir öznellik üretmek diğini sürdüler. sekteye ve kendi otonom potansiyelini harekete geçirecek pratiklerinin hem önünü açacak bir strateji hem de bizatihi bu pratiklerin bir parçası olarak görülüyordu. Böyle bir strateji, kapitalist olmayan bir toplumu (komünizmi) bir geçiş prosedürü olarak görmüyor, tersine bu mevcut kapitalist antagonizma bugün olarak bulunduğu fikrine dayanıyordu. Kitlesel siyasal ve kuramsal analizler, bu akımın ayırt edici kavram larından biri olan bileşimi" analizlerinin ürünüydü. Sınıf ve tabakalaşma sosyolojisinin ya da politik literatürünün kavramından bir şekilde farklı olan bu kavram, sınıfının hegemonik kesimlerinin tarihsel karakteristiklerinin nasıl ve buna olarak sermaye sınıfı arasındaki antagonizmanın ne türden aktüel ve politik biçimler gönderme yapar. Sınıf sınıf ve sermaye birikim stratejilerinin ve sınıfının bunlara verdiği tepkilerin seyrine göre Yıkıcı (Negri, 2006b: 55dn) Mouiier bu karmaşık ve çok boyutlu kavramı şöyle tanımlamaktadır: Sınıf bileşimi, üretici güçlerin gelişim aşamasına, toplumsal elbirliğinin ve derecesine gönderme yapan, hem sermayenin hem de ücretli emeğin teknik bileşimini bir Ancak bu analiz düzeyi kendisinin su (son çaresi) olan politik bileşimden Bunun kolektif öznelliği nitelendiren bütün arzuları, ve bunların politik, kültürel ve topluluk örgütlenmelerine nesnel aktarımlarını Negri uzun yıllar boyunca, bir yandan sermaye birikimi ve kapitalist devletin dönüşümünü çözümlemeye çalışırken, yandan da bu çözümlemede esas sınıf mücadele si ve sınıfının otonomisi kavramlarını sınıfının otonomisi, sınıf mücadelesinin ontolojik düzeyde kurucu ögesiyken, yine esas olarak sınıf mücadeleleriyle sınıfı bileşimi bu mücadelelerin zeminini Bu çerçevede, sermayenin serüveni sınıfının dönüşümüne, toplumsallaşma derece sine ve sermayenin buna karşılıklara olarak anlaşılır, sınıfının bu önceliği, sermayenin zorunlu önkoşulu olarak var onun potansiyellerine ve evrime olarak sermayenin de tam da bu potansiyele karşı örgütlenmesini ve böylelikle ser maye sermayeye gerçek tabiiyetin beraberinde getirir. Yani kapitalizmin gelişimi sermayenin özünde olan ürünü sınıfı mücadelesinin yarattığı bir Negri'nin, sonlarında ması, Marx'ın Kapital'indeki Marx Ötesi (2006a) yaptığı Grundrisse oku (sermayenin) karşısında canlı ontolo- jisini etme girişimidir. Negri'nin daha sonraki bütün çalışmalarına hem kuramsal hem de yöntemsel olarak damgasını vurmuştur. Negri, abetçi sermayeler yerine toplumsal sermayeye dayalı analizin, diyalektik birlik yerine sınıf otonomisinin ve ayrılma değer yasasının dayalı bir olarak emek-gücü mübadelesi yerine yasasının ortadan kalkışı ve sömürünün bir tahakküm olarak ve sınıf bileşimindeki hegeformların özellikle yönteminin köklerini, bize Kapital'dekinden çok farklı bir Marx sunduğunu Grundrisse'de Bu çabanın önemli kuramsal sonuçları vardır: Bir kere, canlı emek sermaye ama bu bir tarihsel özne olarak Bu dönüşümlerinin ve potansiyel olarak kendisinin ortadan kaldırılmasının arkasında, canlı emeğin toplumsal Dolayısıyla, sermayenin eylemlerini, yeni emek süreci örgütlenmelerini, yeni düzenleme biçimlerini ve hukuk yapılarını, sermayenin özelliklerinde ondan önce canlı emekle canlı emeğin dönüşümünde aramak gerekir. Bu anlamda, saldırıdan önce olarak, söz konusu olan bir güç olarak canlı emek sınıfının politik bileşimi ve de yapısal bir hapsedilemez. Diyalektik, sınıfı sermayenin çelişkili ama birlikte var olma diyalektiğini dayatır ve bu sermayenin bununla eş türden olmayan, birlikte var olmayı sona erdirmek bir ayrılma kendinden türeyen bir ayrılma mantığı. Kapitalist sona erdirmenin bu antagonizmanın bizzat barınan boyutu vardır: reddi ve kendini kılması. Bunlar sermaye kurtulmanın ve sınıfının zenginleşmesinin Üçüncü olarak, sermayeye dayalı üretimin toplumsallaşması, artı-değerin de genelleşmesi ve toplumsallaşması demektir: üretimin bir kategorisi olan artı değer, şimdi toplumsal bir kategori haline gelmiştir ... Toplumsal artı değer, şimdi ve gelecekte toplumsal sermayeden ve toplum sal emek üzerindeki kapitalist tahakkümden kaynaklanan artı (Negri, 156-57). Toplumsal kar kategorisidir ve kar toplumsal sermaye pro jesinin, sermaye de geliştirdiği kar kuramı, sermayenin öznel kuramıdır ve bunun karşısındaki öznellik kuramının, sınıfının kendini kılma kuramının da geliştirilmesi gerekir (2006a: 165 Dördüncü olarak, sermaye birikimi arttıkça ve toplumsal etkisi yaygınlaştıkça, üretim üretim dolaşım derecede bütünleşir ve bu koşullarda üretken emek ve üretken olmayan emek ayrımı anlamını yitirir; "üretken dolaşım, doğrudan veya dolaylı, dolayımlı veya dolayımsız üretken olarak tanımlanan bütün toplumsal çalışmayı toplumsal sermayenin üretim bandında bir araya toplar." Sermaye artık "sadece üretim sürecindeki sömürüden bir şey olmaktan çıkar, canlı emek gücünün her türden toplumsal de kendine (2006a: 273, Sermayenin canlı emekle bu seyrini Negri dört evrede Bunlar; manüfaktür, yüzyıl ortalarında kadar süren büyük sanayinin dönemi, kadar süren dönem ve bu tarihten sonra girilen yeni dönemdir. Yaygın bir ka bulle, kapitalist emek süreçleriyle düzenleme biçimlerindeki dönüşümleri düşünülen bu evreler basitçe kapitalizmin üretim ve tahakküm lerindeki olarak görülemez; aksine kapitalist üretim biçiminin kendisinde, tahakküm tarzında, en önemlisi sınıf bileşiminde ve dolayısıyla sınıf maddi deneyimlerde belirleyici dönüşümler yaratmaktadır. üreten Bu konudaki tezlerini özlü bir şekilde toparladığı, kez bir derlemede yayımlanan Üzerine Yirmi Tez: Bugünkü Sınıf Durumunun (Negri, başlıklı makalesinde Negri, bu evrelerin sürekli olarak daha da soyutlaşması vurgulamaktadır. Bu geçişi yansıtan süreç, büyük sanayinin dönemindeki zanaat veya ve son evrede de sermaye tarafından topyekun boyunduruk altına olarak adlandırılan son evrede, tüm toplumsal etkinlik üretim süreci tarafından sömürgeleştirilmiş, kol emeğiyle entelektüel emek arasındaki ayrım ortadan kalkmış ve daha da sonuna ulaşmıştır. Bu evrelerin her biri farklı bir antagonizma tarzı barındırmakta, dolayısıyla öznellikler de buna göre biçimlenmektedir. Bu çerçevede, evresinde çelişki, emek sürecinin denetimi kapitalist yönetim arasındadır ve bir devrimci öznellik matrisi de üretim sürecinde denetimi teması etrafında boy verir. Kitle damgasını vurduğu büyük ölçekli sanayinin evresine bu tür bir ve onun siyasal biçimlerin zemini ortadan kalkmıştır. Çelişki artık, üretim ve yeniden-üretim süreçleri arasında, giderek daha soyut hale getirilen arasında artan artan ve ücretler arasındadır, Kitle öznelliği, etrafında şekillenir ve derecede olması bir alternatif tasavvurunu güçlendirir. Artık karşı karşıya son evrede birbirinden farklı eşzamanlı çelişkiler, siyasal biçime bürünür; sömürünün nesnel kategorileri açık bir tahakküm yapısı olarak belirir. Bu gelişmeler sınıf de yansıyacaktır: Yeni öznellik, toplumsal ekonomik olanı siyasal bir biçim gören yeni bir antagonizmayı yansıtmaktadır. Bu dönemde, fabrika üretim süreçlerindeki merkezi kaybetmiş, üretim taşınan emekçi olarak hegemonik hale gelmiştir. Toplumun sermaye tarafından topyekun boyunduruk altına alınması, birçok anlamında üretkenlikten uzaklaştırırken belki de daha çok mahkum ederken yandan daha çok kapitalist döngünün alarak onları parçası yapmaktadır. Sermayenin yeniden-üretimi ya da genel olarak üretimi, sınıfının alanlarına da Böylece toplumsal sanayi yanında gizli kadınları da kapsar. Artık daha fazla soyutlaştırılması fiilen sona ermiştir; esası bakımından proletarya, bütünüyle soyut, gayri-maddi ve entelektüeldir; biçimi bakımından lidir ve çok sahiptir." Artık, siyasal bileşimi... toplumsaldır"; toplumsal kendini kılma kapasitesini, gerçek özerkliği hayata geçirmesi bir haline gelmiştir. "Üretken emek artık fakat toplumu yeniden üreten emektir; bu açıdan, üretken üretken olmayan emekten bütünüyle Üretimin sürekli olarak daha da yayılan ve dolaşımın da kabul etmek gerekir." Üretim üretici güçler, üretim mübadele birbirleriyle öylesine geçmişlerdir ki birbirlerine tercüme edilebilirler. kavramı, artık nicelik kategorisi alınamaz. S ö m ü r ü , bunun yerine, dünyanın karşı ve onun üstündeki tahakkümün siyasal göstergesidir" (Negri, 2005a: 259-61). ele göre bu geçişler, sermayenin toplumu bütünüyle boyunduruk altına alma minin tarihi olarak görülebilir; fakat daha önemlisi, bu sermayenin aşkın bir giderek soyutlaştırılması sürecinde canlı direnişinin üstesinden gelme kaynaklanan paradigmatik kopuşları ve yenilikleri Geçişler sermaye canlı emekçiler arasındaki yani sınıf mücadelelerinin ürünüdür. Sermayenin bu eğilimi, öngörülemez diyalektik sonuçlar üretir, zira kendisine direnecek toplumsal emeği de genişletir: Toplumun artan karmaşıklığı tahakkümü de Üretim hem toplumsaldır, hem de giderek daha da Böyle ölçüde de ve enformasyonun üretimdeki rolü giderek daha da merkezileşmektedir. Bu, hem genel olarak üretim etkinliklerinin entelektüel boyutunun giderek genişlemesi, hem de entelektüel emek kategorilerinin toplumsal üre timde ve sınıf bileşimindeki öneminin artması demektir. Öte yandan, toplumsal üretim arasındaki bu sermayenin ve biçimleniş üzerinde tahakküm kurması, bunu bir olarak gerektirir. Sermaye nasıl kitlesel ücretlerini ve böylelikle ücret gelirlerinin sembolize ve yeniden üretici arzu ve denetlemek toplumsal de sem bolize edilen yaratıcı arzu ve potansiyelliklerini denetlemek yük sek üretkenlik düzeyinin hammadde -entelektüel ve yaratıcı bir emek gücü uygun tek hammadde- bilim, ve bilgi Sermaye bu yüzden el koymalı ... bilgiyi toplumsal gördüğü her bir aracına Böylece, olanakları ve tarzları üzerindeki denetim de direnişin merkezi bir haline gelir. Buradaki direnişin önemli sonuç vardır: Birincisi, sömürünün vahşetiyle açılan yaralardan kendisini kurtarabilmek ve böylece sadece sömürünün tekil belirtilerini aynı zamanda sömürünün kendisini ortadan kaldırma mücadelesini sürdürebilmek entelektüel emeğe dönüşme "yüksek ötürü entelektüel emek sömürü sorunlarını çözmek açısından daha büyük bir kapasiteye sahiptir" (Negri, 2006b: 144, 73-74) Üretimin dolaşım süreçleriyle günümüz ortamında "üretim ve yeniden üretim toplumsal alan yoluyla tamamen birörnek, bir oluşturur ... fabrika artık çalışma faaliyetinin pekişmesinin ve onun dönüşümünün özgül bir alanı olarak düşünülmez ya da kabul edilmez" (Negri, 2006b: Toplumun sermaye altındaki gerçek koşullarında artık sömürü, üretim sürecindeki dolaysız halleriyle gerekli emek zamanı ve zamanı arasındaki üzerinden gerçekleşmez. Yeni kapasiteleri ve toplumsal bizatihi sermayenin yaratılan el koyması arasında eskisinden daha genel ve sistemik bir çelişki vardır ve sömürünün artık bu düzlemde tanımlanması gerekir: örgütlenmesinde gerekli zaman artı değer zamanı nicelikleri arasındaki bütün (Negri, 2006b: 212) Bugün sermayenin gerekli emek zamanını azaltmaya yönelik operasyonları (yeni emek süreci düzenlemeleri, yalın üretim vb.) şüphesiz çoğaltır, ama burada sömürünün niceliğindeki artışa bir hesaplamanın temelini bulamayız, zira bu zemin artık fabrikanın dışına Negri'nin bütün bu yorumlarında sürekli olarak emeğin sermayeye biçimsel tabiiyetinden gerçek tabiiyete ya da koşullarına geçişi, Kapitalin birinci cildinde Marx (2004: 485), sermayenin, devraldığı üretim sürecini dönüştürüp teknik sürecini ve toplumun kökünden göreli yarat maya dönük bir kapitalist üretim yaratması olarak tarif eder. Negri Grundrisse'deki ve Kapitalin birinci cildinin sonunda yer alan Üretim Sürecinin başlıklı bölümdeki analizlerinden hareketle) gerçek tabiiyetin doğrudan emek sürecinin dışına uzanan boyutlarını vurgular. Fabrikada yaratılan kapitalist ve devlet ve yasa düzeni fabrikanın dışına yayılır, üretim ve yeniden-üretim alanları arasındaki ayrım toplum bir dönüşür. Bu yorumun önemli sonuçlarından biri, bir bütün olarak toplumun sermayeye gerçek tabiiyetinin koşullar altında, üretim sürecinde artık özgül bir kapitalist örgütlenmeye gerek kalmaması, kapitalist emek süreci ve toplumsal üretim üretim sürecinin dışında gerçekleşen üretkenliğe el koymaya dayanan bir karakter "Toplumsal bir üreticidir, ancak yalnızca ve artı üreticisi aynı zamanda gerekli toplumsal üreticisidir. Eskiden kapitaliste (ve daha genel anlamda kapitalizmin ve yüzyıllar boyunca emek gücü üzerinde uygulanan çeşitli ve değişik denetim biçimlerine) ait olan bu artık aittir" (Negri, 2006b: 98). Yani, gerekli emek vasıfları ve denetim koşullarıyla birlikte bu koşullarının bizzat sermaye tarafından birey sel ya da kolektif üretkenliğin kapitalist üretimi olarak ortaya eski koşullardan farklı olarak, toplumsal üretmesi bir ürün sermayenin salt tahakkümü ortaya çıkan bir sonuçtur. "Bu noktada, yani toplumsal emeğin örgütleyicisi ve denetleyicisi ... patron artık kapitalizm gerekli bir koşul bile (Negri, 2006b: toplumsal tarafından şüphesiz güçlü bir kavram olmak la birlikte ampirik göndermeleri belirsizdir. Üretimin giderek daha da ve bu anlamda varolabilmesi emek dahil edilme (Negri, 2006b: her ne kadar da, bu, toplumsal toplum sal giderek daha fazla dair bir kanıt sunmaz. Öte yandan, bu türden bir analiz, Thoburn'un 81-87) saptadığı kuramsal bir sorunu da kuramcıların sık sık gönderme yaptıkları Grundrisse'deki makineler üzerine kısım (Marx: 2003: 165-83) farklı okumaya yol açar: Tek tek ve aşan bir üretici olarak (i) emek sürecinin dışında ve makinelerde cisimleşen bilim ve teknoloji, ve bu üretici gücün taşıyıcısı olan okumadan çıkan yorum, üretilen zengin giderek bir şey olmaktan Bu bakış kapitalizmin kendisinin çalışmanın sonunu şeklindeki tezlerin yorum sözünü ettiği çalışmanın, dışında bir şey olarak makineli sistem sermayenin etkinliklerinin bir ürünü olarak görür ki emeğin sermayeye gerçek tabiiyeti kavramıyla uyumlu olan yorum da budur. Burada, sermayenin etkinlikler hem fiili çalışma zamanında hem de çalışma dışı zamanda genel zeka olarak "Genel zekanın üretkenliği ... çalışma olarak sayılabilecek yaşam genişlemesine eder" (Thoburn, 84). Negri'nin kuramında (i) yorumdan türeyen, emek süreçlerinin dışında doğan ve biriken bir genel zeka kavrayışı ve buna bağlı olarak otonom hayata geçirilmesi fikri kapitalist denetim rejiminin bir ürünü olarak genel zeka ve buna bağlı olarak fikri arasında bir çelişki saptamaktadır. Yani Negri, bir yandan kapasitesinin bir özgürleşme siyeli olarak, otonomisinin bir olarak sunmakta, yandan da sermayenin denetim rejiminin bir parçası olarak görmektedir. Kabul etmek gerekir ki, Negri'nin yorumu, sömürüsüne dayalı, üretken fabrika yücelten geleneksel sınıf kavramının daraltıcı etkilerini ortadan kaldırma vaadi ni güçlü bir şekilde Emek ürünlerinin tek tek bireyler, hatta grup lar üzerinden gözlenip teşhis edilemeyeceği, üretimin giderek bir olarak bu biçimiyle (sermayenin toplumsal üretime katılamayan, sermaye bir üretim giremeyen dünyamızda var da (Negri, 2006b: 109-10): Potansiyellerin ... birikimi ve bir biçimde ortaya çıkışı, hem kapitalist gelişmenin bir ürünü hem de bu gelişimin kalıntılarından biridir. Yani potansiyellerin birikimi, sermayenin ancak sömüremedigi bir şeydir (vurgu eklendi). Bu, kapitalist koşulları altındaki nüfusun sürekli artışına rağmen, ücretli göreli olarak zayıflamasında, manevralar sayesinde azalsa da artan ve ayrıca çeşitli ücretli ve ücretli olmayan arasındaki artmasında kendini gösteren gerçek bir olgudur. Ve bu olgu, ücretli emek üzerinden edilen yerleşik sınıf kavramlarını ciddi bir şekilde sorunlu bir ko numa sokmaktadır. giderek daha fazla proleter, giderek daha yüksek oranlarda, ücretli olanaklarından kalıcı ya da geçici bir şekilde mahrum kalıyorsa, bu, sermayenin giderek artan sayıda proleteri sömürüsüne ve/veya yeni ve emek piyasası koşullarında sömürü kapasitesini daha çok daha düzensiz ve ortalama olarak daha düşük toplumsal şeklinde anlamına gelir. Klasik sömürüsü terimleri üzerinden düşünürsek, bu durumu daha fazla proleter (BSH, 2002: 4) şeklinde tarif edebiliriz. Aynı terimlerle, proleter emek piyasasında kazanan rekabetinin da budur. Negri'nin geleneksel sınıfı kavramlarının güçlük bu kesimleri kavramsal olarak zira yeni sömürü perspektifiyle zaten bu türden bir ayrım yapılamaz, toplumsal bir bütün olarak Fakat burada sorunlu olan nokta, bu ancak yeni bir sallaşmış üretim ve buna dayalı bir sömürü kavramı yoluyla sınıfın dahil edilebilmeYani, sınıfı kuran sermaye öyle ya da böyle üretim üzerinden tanımlanması yönündeki bilinen ısrar sürmektedir. Öte yandan, toplumsal bölünmeleri, toplumsal birleşme karşı sermayenin ürettiği bir olgu olarak görülen (Negri, 2006b: "Kitlesel konusundaki çözümleme farklı olarak, toplumsal bir beklentiden dışlananları unutmayacak." (Negri, İmparatorluğun Proleterleri: Toplumsal İşçiden Çokluğa Kapitalizmin ve bunun sınıf bileşimi üzerindeki etkilerine tespitler Negri'nin daha önceki çalışmalarında da vardır. Guattari birlik te kaleme aldıkları Bizim Gibi Komünistler (Guattari ve Negri, 2006) ve yayınlanan Yıkıcı Politika (Negri, 2006b; özellikle Dünya başlıklı bölüm) adlı kitaplarda, dünya sermayenin gibi kavram ve temalar üzerinden küresel sermayenin, toplumsal emeğin küresel düzeydeki denetlemesi ve bu denetimin almakta politik tahakküm biçimleri üzerinde lur. Yine de, sermaye proleterlerin bir durumu ve görülmesi fikriyle belirgin bir şekilde kez (Hardt ve Negri, 2001) ve ardından gelen Çokluk'ta (Hardt ve Negri, 2004) karşılaşıyoruz. Burada, ser maye küresel tarifinde şey, Negri'nin eski den beri kapitalist sömürünün bir politik tahakküm biçimini fikrinin düzlemine taşınmasıdır. Küresel ser mayeden, küresel kapitalizmden yerde, küresel bir kapitalist tahakküm sis teminden de bahsetmiş Çarpıcı bir etki yaratan bu çalışmalarda tasvir edilen egemenliğin eski siyasal ve ekonomik biçimlerinin aralarındaki ayrımlarla birlikte silinmeye yüz ve yeni ve tek bir egemenlik hakim bir dünya durumudur. Burada, ege menlik aygıtları ve pratiklerinin de, aktörlerin de koordinatlar Bu durum bizi özellikle toplumsal sınıflar ve sınıf antagonizması bakımından Sınıfların, sınıf çatışmasının ve ayrıksı koordinatlardan artık söz edemeyiz. Bunların tikel ve çok çeşitli tezahürlerini ayırt ederiz ama esas olan hayatın şu ya da bu kategorik toplumsal hayatın bir bütün olarak yeniden-üretilişi üzerindeki egemenlik sistemi ve direniştir: Biyo-iktidar ve biyo-politika. uzamsal sınırları olmayan, kendi tarihin dışında kurgulayan veya bütün kendi tarihi olarak sınırlayan, tüm veçheleriyle toplumsal hayat ve üzerinde egemenlik kuran bir modeldir ve bu yüzden karakteristik olarak bir taşır. ve antagonizmanın mesinde temel bir oynayan biyo-iktidar ve biyo-politika kavramları, disiplin toplumundan denetim toplumuna geçişe analizlerine dayan Kısaca belirtmek gerekirse disiplin toplumu, davranış normlarının ve bunlara esas olarak disiplin ve yaptırım aygıtlarıyla bir toplumu tarif eder. Denetim toplumu davranış normlarının ve gözetim sistemleriyle bireylerin beyinlerine ve bedenlerine dışarıdan yaptırım aygıtlarının rolünün bir duruma eder. Böylece, denetim toplumunun paradigması olan biyo-ikti dar, hayatı, onu izleyerek, özümleyerek ve yeniden eklemleyerek, 46 düzenleyen bir bütün nüfusun hayatı üzerinde etkili bir W ancak her bireyin kendine göre benimseyip yeniden ati bir haline Bu bütünsel, hay en önemli hayatı bütün yönleriyle kuşatmaktır ve asli görevi de hayatı yönetmektir (Hardt ve Negri, 48). Hardt ve Negri, koşullarında üretimi tartışmaya açarken, şimdiye kadarki maddi olmayan emek yazınını elverişli fakat yetersiz bulurlar; zira, biyopolitik bağlamda üretim ve burada maddi olmayan emek artık yalnızca entelektüel ve bedensel olmayan emek türleriyle sınırlı ve duygulanım (affect) değeri bu mutlak anlamda merkezi yer Üretimin bu yeni tasvirinde, denilebilir ki maddi olmayan daha önce ki görece sınırlı ve yer yer doğrudan az sayıda entelektüel çalışana gönderme yapan bir dönüşüme ve küresel zeminde yeni bir anlam kazanır, zira toplumsal üre tim, toplumsal üretimin kapitalist temellük tarzı, bizatihi bu üretimin nesnesi ve öznesi antagonizmanın yeni biçimi, hem aktüel hem de kavramlaştırma bakımından yeniden Üretimin nesnesi artık hiçbir şekilde yaşamın kendisidir. Bu üretimin öznesi artık emek bir bütün olarak proleter çokluğun kendisidir ve sermaye çokluk arasındaki de biyo-politik. bir direniş ve biçimini almıştır (Hardt ve Negri, (47-55). (Hardt ve Negri, 77) proletarya tanımları genel olarak sınıfının geniş olarak bilinen kategoriye benzese de önemli vurgular ka pitalist üretim ve yeniden üretim biçimleri tarafından ya da dolaylı olarak sömürülen ve bu biçimlere tabi kılınan herkesi kapsayan geniş bir kategori" (vurgu eklen di). Burada önemli olan nokta vardır: olarak, proletaryanın sermaye ölçütü toplumsal gibi tekrar karşılaşıyoruz. Fakat olarak, bu defa eskisinden farklı ya da daha açık bir şekilde ortaya konan bir dolayımla da karşılaşıyoruz: Sömürü artık sadece üretimle aynı zamanda yeniden-üretim biçimleriyle de bağlantılı olarak bir görüngüdür. Aslında etmek gerekir ki, buradaki fark etmemizi yine de üretim ve yeniden-üre tim kavramları arasındaki eski ayrımdır. Oysa yukarıda, ve üretim koşullarında hayatın denilen şey zaten bu ayrımın ortadan bir gerçekleşir. Bu yeni sömürünün nesnesi de, "artık özgün üretici faaliyetler değil, evrensel üretme kapasitesi, yani soyut toplumsal ve onun kapsayıcı gücü haline gelmektedir. Bu soyut emek yeri olmayan bir dünya üre timinin emek bu yok-yerde sömürülür." Üretkenlik üre timi haline üretimdeki payları bakımından çeşitli emek türleri arasında, emek mekanları arasında, emek zamanı ve zaman arasında ayrım yapmak giderek zorlaşır. "Proletarya bütün her yerde, bütün gün boyunca üretir" (Hardt ve 2004: 215, 12-13). Maddi olmayan üretimle bütün küçük bir olsalar da diğer emek biçimlerini ve toplumun bütününü dönüştürmektedirler. Hardt ve Negri bu yeni koşullarda, hale gelen ve emek ve üretim sahnesini dönüştüren maddi olmayan üç biçimini saptarlar: Bilgisayar ve teknolojileriyle dönüştürülmüş ®lan endüstri emek; ve duygulanımların üretiminde ve manipülasyonunda rol oynayan, bedenin emek. yeter- tanıdık olan bu emek arasında tipik örnekleri bilgisayar ve enforduygulanım emeği olarak adlandırılan üçüncüsünün tipik örnekleri ve alanlarında gözlenir. Ancak bu emek türleri karakteristik olarak birbirinden yalıtılmış halde faaliyet gösteren kategoriler tersine bunlar arasındaki, toplumsal etkileşime dayalı ortaklık bu faaliyetlerin bir yani ve faaliyetin ortak olma "daha ki emek biçimlerinde olduğu gibi dışarıdan dayatılmış ve bir şey (Hardt ve Negri, 83, 122-25; 305-6). Maddi olmayan niteliğinin oluşumunda ve pekişmesinde başrolü oynayan enformasyon Elbette bu sürecin olumsuz koşullar vardır: Fikir ve duygu yeni ve taciz ve yabancılaşma biçimlerini beraberinde getirmekte, maddi olmayan emek türünün maddi ve sözleşme koşullarının emek piyasasına yayılması genel olarak emeğin munu daha güvencesiz hale sokmakta ve arasındaki ayrımın fiilen uzamasına yol açmaktadır. Yine de, maddi olmayan hegeyepyeni bir tarzda ve yeni olanaklarla donatmaktadır. Fikir, bilgi ve duygulanım üretimi, toplumun köklü bir şekilde etkilemekte, toplumsal üreten bir rol Böylelikle maddi olmayan emek sadece ekonomik olmayıp toplumsal, siyasal ve kültürel bir güç haline gelmektedir; bu anlamda çokluğun biyo-politik gücüne, üretimine damgasını vurur. Maddi olmayan emeğin topluma bu şekilde nüfuz edişi, ağları halini alır ve yaşamın üretimi de köklü bir şekilde ortak bir bürünür (Hardt ve Negri, 2004: 83-4, Çokluğun bu biyo-politik ontolojisinde, emek (yaşamı üreten kolektif emek) artık ücretli emekle sınırlanamaz ve yaratıcı bir bütün olarak kapitalizmle çelişki Böylece artık, eski sınıf kuramlarının üzerine tekillik ortaklık ekseni ortadan kalkar; bu arasında artık ne kavramsal ne de somut bir çelişki vardır. Negri ve Hardt (2004: 120) bu çokluğun kapsamını altında dolayısıyla sermayenin reddeden sınıf olma potansiyelini taşıyan olarak belirlerler, Bu türden bir sınıf kavramını eski sınıf kavramlarıyla karşılaştırdıklarında ortaya çıkan sonuç çarpıcıdır: Sanayi dar anlamdaki sınıfı tanımını bırakalım, tüm ücretlileri geniş anlamdaki sınıfı tanımı bile, bugün görülen kadınların yeniden-üretim köylü emeğini, yok sulları dışarıda bırakır. Bu noktada bir kez daha, Negri Hardt'ın geçmişte sanayi ne atfedilen sermayeye karşı asli özne statüsünü, bu sermaye asli üretken sayılmalarına (ve dolayısıyla asli sömürülenler olarak görülmelerine) Dolayısıyla, farkını da herhangi bir bileşeninin böyle bir sahip olmaması şeklinde ortaya koyarlar, zira çokluğun tüm emek biçimleri toplumsal olarak üretkendir ve ortak bir direniş potansiyeli taşırlar. Geçmişte, çeşitli sol hareketleri sanayi asli üretken sayıldıkları ayrıcalıklı devrimci özne olarak görüldüğü doğrudur. Ne var ki, klasik Marksist sınıf kuramının devrim ci öznellik üretkenlik ve sömürü arasında böyle bir kurduğu fikri en azından tartışmalı bir önermedir. Lebowitz'in (2006: 297) gibi, sanayi proletaryasının potansiyel olarak devrimci sayılması, en en çok sömürülen ve dolayısıyla üretilen zenginlik üzerinde en çok hak sahibi kesim olması yüzünden değil, "sermaye bu ve örgütlediği, böylece de onları kendileri devrimci özneler olarak üreten mücadeleleri Öte yandan, sanayi geçmişteki rika merkezli mücadelelerinde yankılanan sömürü duygusunun aktüel bir deneyim olarak özgül sömürü kategorisinin bu tarihsel-pratik liklerle bir bağlantısının da hatırda tutmak gerekir. Dolayısıyla, Hardt ve Negri'nin Marksist geneline şamil bir yani sömürü öznellik arasında bir kurma olarak söylenemez. Geleneksel sömürü kategorisinden radikal bir şekilde farklı da olsa çokluk kapitalizm arasındaki bir sömürü olarak tanımlanması bu yüzdendir. Bu yaklaşım, sömürüyü özgül bir kategori olmaktan çıkarmakla şu soruyu da davet eder: yasası terimleriyle, sermayenin üretiminde yer alan sömürüsünü esasen sermayeyi var eden bir olarak tanımlayıp, ser maye karşıtı hem bu hem de çokluğun geri kalan kesim lerinin ortak koşullarında, sermaye tarafından maruz bırakıldıkları yoksunluk ve tahakkümde aramak neden bir seçenek olmasın? Böyle bakınca, değer yasası ve üretiminin aktüel dinamikleri sermaye karşıtı kurucu olarak bu merkezi hedefi olarak Maddi olmayan hegemonik hale gelişi tezi, bir maddi olmayan emek biçimlerinin giderek daha fazla kapsamına ve şeklindeki, ampirik kanıtlarla bir önerme yanda bir olsalar da maddi olmayan taşıyıcılarının öncüleri olduğu şeklindeki bir önerme arasında Tezin bu kanadının, emek ve sınıf literatüründe genellikle yeni orta sınıflar tartışmaları yer alan, emek süreçleri ve ücretleri bakımından elverişli koşullar entelektüel araştırmaları ve bulguları gözden geçirmemiş olması ayrıca üzerinde durulması gereken bir noktadır. Zira, bir emek ve çalışma türü olarak değil, bizatihi bu türün taşıyıcısı olan çalışanlar üzerine araştırmalar bu grubun öznelliğine olarak Çokluk'ta ortaya konulanla neredeyse taban tabana zıt bir tablo ortaya koymaktadır. gibi, yönet sel ve özellikle teknik profesyonellere beri gereksiz bir öznel lik atfedilir. Ama yine gibi, bu profesyonellerin öznelliklerinin çok temel bir başka de, birikim ve bölüşüm dinamikleri onları sürece, kendi lerini çalışanlardan ayırmaktır ve bunu da emek sürecine yönelik üstün entelektüel beceri ve kapasitelerine dayandırırlar. Öte yandan, 73) gibi, tasarımcılarını, bilgisayarlı üretim yapan bir otomobil makine operatörlerini ve çıplak dansçıları yeni bir olmayan emek şemsiyesi altında toplamak, çok ciddi bölünme hatlarını, örgütlenmesini çok zora sokacak engelleri bir araya toplama riskini taşımaktadır. Dyer( 2 0 0 1 : 7 8 - 7 9 ) , Hardt Negri'nin yeni küresel düzenin siyasal-hukuksal kuruluşuna odaklandıkları ve politik analizlerine pek fazla yönelmedikleri karşıtlık eksenini sermaye arasında çokluk arasında tanımladıkları yorumunu yapmakta ve bunun yerine (ya da politik düzleminde tamamlayıcı bir analiz olarak) ve emek türlerini bir araya getiren bir kavramının edilmesini önermektedir. Küresel Negri'nin kategorisi uluslararası boyutları ve Kuzey/Güney da sınıf bileşimine dahil etmiş olacak ve ayrıca bilim hem boyutlu düzeyinde hem de bütün bir yaşam daha düzeyde ontolojisinin çok Hardt ve Negri'nin, toplumsal üretim süreçleri fabrikanın merkezi öneminin önermesi elbette dar anlamıyla fabrika üretiminin olgusal yok sayan bir yaklaşım Ancak, fabrikanın dışındaki toplumsal gelişmesi tespiti bir olarak ne kadar çok vurgulanırsa, fabrikanın olup bitenler de o kadar çok Zira, Hardt ve Negri'nin (2002b: tezine göre bu gelişmeler çalışmayı sona erdirmese de sınıfının disipline dayalı örgütlenmesinin ve teknik ve politik bileşiminin fordist ve taylorist mekanizmalarla düzenlenişinin sonuna Dolayısıyla, sermayenin artık üreticiler arasındaki doğrudan üretim sürecinde etmeye ve sürdürmeye yoktur; yeni sermaye stratejisi fab rika dışındaki, toplumsal yaşamın kendisi haline gelen ve giderek daha fazla maddi olmayan bir bürünen mevcut teşvik etmek, denetlemek ve el koy maktır. Ne var ki, bu toplumsal üretkenlikten eskisinden daha fazla yararlanıyor olsa da sermayenin bu verili üretken kapasitelerine bel düşünmek günümüz dünyası açısından hiç de bir gözlem gibi görünmüyor. Bu üretken kapasitenin biçimlendirilmesi, ve nesneleştirmesinde üretim sürecindeki ege menliğini kullanmak sermaye önemini koruyor; artıracak emek süre ci düzenlemelerine yönelik bir rıza üreterek ve/veya yönelik baskı yoluyla. Bu yüzden, toplumsal üretken potansiyelinin, her türden üretim faaliyetinin genel ve temel bir önkoşulu haline geldiğini kabul etsek bile, anlamıyla denetim(in) üretim gerekli bir koşul (olmaktan ve bil gisayar üretime toplumsal hükmetmesinin mümkün hale (Negri, 2006b: sürmek hem aşırı bir genelleştirme hem de toplum sal genel evrenine görüngüleri emek sürecine teşmil etme tehlikesini beraberinde getirmektedir. Otomasyon ve bilgisayar sistemlerinin fabrikanın dışında, toplumsal üretken üzerinde denetim kurmak fabrikanın bizatihi belirli bir biçimini dayatmak ve çalışmayı kullanılırlar. Yeni çalışma biçimleri ve emek süreci düzenlemelerinde başat bir olarak ortaya çıkan bu konudaki devasa yazının sap tadığı bir olgudur ve bu eğilim maddi olmayan emek alanlarında da son derece güçlüdür (Thompson, 2005: 85). Yani, maddi olmayan emek, üretken etkinliklerin kapsamı ve bakımından yaygınlaşırken, aynı zamanda maddi emek süreçlerine özgü denetim rejimlerini de yaygınlaştırmaktadır. Sonuç Negri'nin hem uzun zaman öncesinden beri yazmış hem de Michael Hardt bir likte son dönem kuramsal özgün ve yaratıcı bir sınıf analizi kabul edilmelidir. Geleneksel sınıf hayli yabancı bir terminolojiye sahip bu bu makalede yer verilmeyen siyasal kuruluş, uluslararası hukuk, kitle hareket leri ve siyasal özgürleşim projeleri gibi çok geniş bir analiz çerçevesi de sun maktadır. Bu yazıda konu edilen ve sermaye sorunu bakımından, diyebiliriz ki Negri'nin süren çabası bizatihi böyle bir sorunsalı ortaya koyan ender girişimlerden biridir. gerçek kavramı bilim böyle bir dönüşümü çözümlemekte kullanılan kavramlarından olarak belirmektedir. Her ne kadar bu boyunduruğun küresel kapitalizm öncesi ve sonrası koşullardaki anlamları arasındaki fark yeterince aydınlatılmamış ve esasen luğun siyasal egemenlik terimleriyle tarif edilmiş olsa da. Sermaye dönüşümünün her evresinde, her zaman bu dışında kalan bir taşıdığı, ve kendisini dönüştürdüğü tezi toplumsal tarihin parlak bir okuması kadar özgürleşiminin adanmış bir kuram olarak da görülebilir. Ne var ki, çokluğun hem kendindeki var oluşu hem de birlik haline gelme tekilliklerin ve çeşitliliklerin bir şeklinde ele ölçüde, bölünme hatları ve bunların sonuçları analizin uzaklaşmaktadır. Dünya proletaryası yerel, ulusal ve küresel ölçeklerdeki bölünmeler, sonsuz görüngüleri olarak görülemez. kendinden gelir, ortaklığı sermaye egemenliği ile. şeklinde bir önermede de bulunamayız. Tersine, çokluğu gibi, parçalayan ve bölen de öncelikle sermaye ve bu sermayenin eskiden beri bili nen bir özelliğidir. Yeni olan, bölünme eksenlerinin ücretli alanından bütün yaşam alanlarına genişlemiş olmasıdır. çağında arkasındaki sebep tam da bu gerçek parçalanma hali olsa gerektir, Hardt ve Negri sermayenin parçalayıcı etkilerinin farkında olduklarını göstermekle birlikte, bu mu küresel proletaryanın sorunları olarak formasyonların ve sermayeye tabi hatta sermaye tarafından olarak ele almak la yetinirler (Hardt ve Negri, 186). Negri'nin önceki çalışmalarında de, Hardt'la birlikte yazdıkları ve Çokluk kitaplarında, sermayenin ürettiği çokluk bu bölünmelerin önemini görmeyi engelleyen şey, çokluğun (ya da canlı otonom ontolojisi fikrini çok götürmeleridir. Öyle ki, önümüzde luğun dışında bir şey yoktur, ama sermaye ve sermaye sisteme sanki dışarıdan sokulmuş dolaysız bir güç olarak, eksik ve ancak çokluk üzerinden anlam kazanan bir şey olarak görünür. 1 Negri'nin, önemli bir kısmı Ötesi (Negri, 2006a) Devrimin Zamanı'nı (Negri, 2005b) dışında yayımlanmamış büyük bir külliyat oluşturan çalışmaları Ryan'ın Negri'nin çalışmalarını özetleyen uzun Sonsöz'üne ve çeviren Matteo bakınız. 2 Yann akım olarak Yıkıcı Politika (Negri, 2006b) kapsamlı Önsöz'ü hem siyasal hem de kuramsal bir otonomist tarihsel bir oturtulmuş eleştirel bir değerlendirmesini çok çeşitli bileşenleri barındıran bu hareketin 1980 sonrasındaki haritası'nı yararlı bir çalışma ayrıca bkz. Wright (2006), 3 sınıfı otonomisinin ve sınıf mücadelesinin sistemin bir olarak Negri'nin yıllarındaki çalışmasından (Negri, 2005c) bir şekilde, felsefesine karşı felsefesi okumasından beslenmektedir. Negri bu okumadan, (potestas) karşısında, onunla diyalektik bir bütünlük değil, ondan ayrı, ele özerk bir toplumsal gücün (potentia) fiilen mevcut ve bu mevcudiyetin bir ayrı bir siyasal ontolojisini tasavvur etmenin mümkün fikrini geliştirir. Spinoza yöne lik bu en son Devrimin Zamanı (Negri, 2005b) yer alan Alma başlıklı fragmanlarda bulunabilir. Negri'nin, Spinoza'nın kavramlarını okuyuşu ve bunları tarihsel ve toplumsal alana aktarışına bir ayrıca bkz. Read (1999), 4 Farklı bir bakış açısıyla üretilen, ama Negri'ye benzer bir şekilde Grundrisse okumalarından beslenen bir yorum bkz. (2006). Lebovvitz burada, sermayeninkinden ayrı bir sınıfı politik görüşünü geliştirmekte ve ücretli emekçinin her zaman bir barındırdığını 5 Negri'nin 94n) yasasını ya da oransallık olarak ele alışı bir yorumdur. gibi, değer yasası emek-gücünün fiyatıyla bir kavram olmaktan çok ser özgül biçimle bir Bu bakımdan, ölçme sorunu Ne var ki Negri, Hardt birlikte bu konudaki ısrarını ve Çokluk çalışmalarında da sürdürür: teorisi gerçekte bir ölçüsü teorisidir ... ölçüsü onun düzenli olarak toplumsal normu ve kapitalist yeniden üretimi demektir" (Hardt ve Negri, 361dn). Bu konuda, ölçme sorunu bir emek-gücünün değerinin sabit sayılmasının sonuçları tartışan ve bunun yalnızca bir çalışma emek-gücü aslında sınıf mücadelesiyle belirlenen bir süren bir yaklaşım bkz. Lebovvitz (2006). Negri'nin çalışmaları da sınıf mücadelesinin rolünü vurgular ama bunun sömürünün sona erdir sürer. 6 Bu bölüm Türkçe baskısında bulunmayıp ayrı bir yayımlanmıştır. Bkz. (1999). 7 Hardt ve Negri, sistem muhaliflerinin zaman cepheden zaman zaman da kapsamlı ve güçlü eleştirilerle karşıladıkları ve analizlerinin zemini olarak alırlar, Bununla beraber, nosyonları yönelik esaslı bir eleştiriyle yük lüdür. Onları yeni durumu gördükleri halde yanlış sonuçlar çıkarmakla eleştirirler. Öte yandan, aynı durum küreselleşme literatürü de söz Bu karmaşık ve çok tartışmalı literatürün, küreselleşmenin sorununu esas olarak ekonomik ve olarak da kültürel bir düzlemde söylenebilir. Bu tartışmanın boyutu neredeyse münhasıran küreselleşme karşısında durumuyla o da öncelikle bir siyasal entite olarak ulus-devletin ekonomik ya da ekonomiyle rol ve odaklanmıştır, Hardt ve Negri bu yaklaşımların karşısına, küre selleşmeyi tarihsel bir olarak ve (ortadan kaldıran kendine eklemleyen (ve böylece onu eskisinden daha berbat bir biçime sokan) yeni bir siyasal düzen, yeni bir hükümranlık biçimi dikilirler. 8 Caffentzis (1999) benzer bir günümüzün toplumsal temsilcisi olarak görülen entelektüel onlara atfedilen devrimci öznellik arasında tespit etmekte ve üretim arasındaki bu metodolojik eleştirmektedir. 9 Hard ve Negri'nin mence dile getirilmiştir. çözümlemelerinin ampirik temellerden bkz, Brennan (2003), Arrighi (2002). çok sayıda eleştir 10 Daha önceki çalışmalarda (örn. Guattari ve Negri, 2006) dünya proleterlerinin bölünmelerine daha yakın bir güney arasındaki ve korporatist mekanizmalarla eklemlenmiş çalışanlarla güvencesiz ve dışlanmış yeni proleterler arasındaki fiili ve potansiyel bölünmeler üzerinde özellikle durulur. ve küresel bir proletarya ontolojisi fikrinin bu bölünmelerin önemini gölgede söylenmelidir. Bölünme karşısında homojenleşme argümanının tipik olarak dayandığı temel önerme kuzeyden güneye sermaye, güneyden kuzeye emek akışının, proleter çokluk üzerinde, deyimiyle, etkisi yaratacak Arrighi, bu kadar güçlü bir zira sermaye akımlarının büyük kısmının yoksul ülkelere yönelmeyip yine zen gin ülkeler orasında ve yüzyıldaki göçlerin, sürülenin aksine, yüzyıldaki nüfus hareket lerinden daha az dikkat Dolayısıyla, zenginlik ve bakımından Kuzey birbirine benzediği ve de, arasındaki refah farkının azaldığı Kuzey Güney arasındaki güçlü ve kalıcı ayrımların yalnızca proleter kim liklerin oluşumunda aynı zamanda kuruluş de belirleyici bir rol oyna düşünmek çok zordur (Arrighi, 2002: 7-8, 14). Kuzeyin ve Güney'in proleterleri konusunda ayrıca bkz. Silver ve Arrighi KAYNAKÇA Arrighi, (2002) of 10 (3), BSH (2002) Program, Birleşik Sendikal Hareket (Mart, 2002). Harry Labor and Monopoly Capital; The of Century. Nevv York: Brennan, Timothy (2003) The Magician's — Caffentzis, Constantine G. Callinicos, Alex (2001) A Rejoinder to Hardt and End of Work or the Renaissance of Slavery? A Negri Gugliamo Guattari, of and International Socialism, (92). On the Economic Identification of Social Nick (2001) Rethinking Critical lnquiry, 29 London: Routledge & Kegan Labor, the Nevv and the Global 13 (3/4). ve Antonio Negri (2006) Bizim Gibi Komünistler. Çev. İ.Sümer, M. Erata, B. Otonom Yayıncılık, Hardt, (1999) Boundary 2, 26 (2). Hardt, Michael ve Antonio Negri (2001) Çev. Abdullah Yılmaz, Michael ve Antonio Negri (2002a), Global Coliseum: On Ayrıntı (N. ve I. söyleşi), Studies, 16 (2). Hardt, Michael ve Antonio Negri (2002b), Passages of Thought: Cultural Studies, 16 (2). Hardt, Michael ve Negri (2003) Dionysos'un Devlet Biçiminin Bir Eleştirisi. Çev. Ertugrul Başer, Yayınları, — Hardt, Michael ve Antonio Negri (2004) Çokluk: Yıldırım, Çağında Savaş ve Demokrasi. Çev. Barış Ayrıntı Kalleberg, Arne L. (2000) employment temporary and contract Revievv of Sociology, 26. Lebovvitz, Michael A. (2006) Ötesi: Marx ve Sınıfının Politik Çev, Arif Geniş, Ankara: Phoenix Marx (1999) Ek: Dolaysız Üretim Sürecinin Sonuçları. Çev, Mustafa Topaloğlu, Ceylan Marx, (2003) Grundrisse, Marx, (2004) Kapital, Birinci Cilt Çev. Alaattin Bilgi, Ankara: Sol Negri, Antonio Kitap Çev. Arif Gelen, Ankara: Soi Yayınları. and Negri, Antonio (2005a) baskı, Boundary 2, 26 (2). Üzerine Yirmi Tez: Bugünkü Sınıf Durumunun Saree Makdisi, Cesare Casariono, E. (der.) (Çev. Aynur Ötesinde Marksizm Kitabevi Yayınları, Negri, Antonio (2005b) Devrimin Negri, Antonio Yaban Otonom Yayıncılık. Çev. Yavuz Alogan, Ayrıntı Yayınları. Metafiziğinin ve Siyasetin Gücü. Çev. Eylem Ankara: toplum, Negri Marx Ötesi Marx: Negri, Antonio (2006b) Yıkıcı Politika: John (2002) Üzerine Dersler. Çev. Münevver Çelik, Yüzyıl Bir Manifesto. Çev, Akın Sarı, versus Empire; A Portes, Alejandro Otonom Otonom Theory, Culture & Society, 19 (4). American class Their composition and change during the Latin American Research Revievv, 20 (3). Poulantzas, Nicos Classes Read, Jason (1999) Antagonistic Ground of Constitutive Povver: An Essay on the Thought of Antonio Rethinking Marxism, Silver, Capitalism. London: Nevv Left Books. (2). J, ve Giovanni Arrighi (2001) İşçiler: Kuzey ve Temiz, Hasan E. (2004) Özgür Üniversite Forumu, (15). Piyasasında ve Yeni Çalışma ve Toplum, (2). (2001) Society, On Negri's Nevv Theory, Culture and (5). Thompson, Paul (2005) Foundation and Empire: A Critique of Hardt and Negri, Capital and Class, (86). (1983) Historical Capitalism, London: Verso. Erik Steve VVright, Steve (2006) Classes. London: Verso. Class Analysis: Theory Günümüze Otonomist Marksizmin Yol the (8) Otonom, (13),
Benzer belgeler
Arif GENİŞ Bu çalışma, Antonio sınıf analizinin eleştirel bir yapmayı
siyasal bileşimi... toplumsaldır";
toplumsal
kendini
kılma kapasitesini, gerçek özerkliği hayata geçirmesi bir
haline gelmiştir. "Üretken emek artık
fakat
toplumu yeniden üreten emektir; bu açıdan,...
Michael Hardt ve Antonio Negri: Yeni Bir Egemenlik Biçimi Olarak
tek tek ele
konuyu ete
büründürmek mümkün olabilir.
Nasıl Bir Siyaset Zemini/Tarzı?
"Şurası bir gerçek ki, yeryüzünde salt mutluluk diye bir şey yoktur. Mutluluk kendi zehrini
taşır ya da dışarıdan...
“Küresel kapitalizm” yanılsamasının panzehiri
Bugün Dünyamıza yön veren küreselleşmenin yeni liberal forumunun, yerküre sakinlerine
ekonomik, sosyal ve ekolojik zorluklar karşısında, siyasi bir yenilenme perspektifi
yerleşik siyasetin bildik
m...
Hardt ve Negri`nin maddi olmayan emek teorisinin eleştirisi
hegemonya, orman kanun
larının
yaşanan trajedi bu halin çok açık bir göstergesidir.
Bugün Dünyamıza yön veren küreselleşmenin yeni liberal forumunun, yerküre sakinlerine
ekonomik, sosyal ve ekoloj...