Yoğun bakımda deliryum
Transkript
Yoğun bakımda deliryum
Yoğun bakımda deliryum Doç. Dr. Bilgin Cömert D eliryum akut başlangıçlı, dalgalanmalar gösteren kompleks bir nöropsikiyatrik sendrom olup, hemen her türlü medikal durumda görülebilir. Deliryum hastaneye yatırılan hastaların yaklaşık %10-30’sinde görülebilir. Yapılan bir çok çalışmalarda bu oranlar değişik hasta gruplarında büyük değişkenlikler göstermektedir. Kanser hastalarında %25, AIDS hastalarında %40, postoperatif hastalarda %50, yaşlı hastalarda %60, ölüme yakın terminal hastalarda ve yoğun bakım hastalarında %80 gibi oldukça yüksek oranlar söz konusudur (1,2). Deliryum, morbidite ve mortalitede artış, hastane yatış süresinde uzama ve fonksiyonel kapasitede azalma ile ilişkilidir. Yoğun bakım hastaları, multisistem hastalıklar ve eşlik eden problemler, psikoaktif ilaçların kullanımı ve ileri yaş gibi çeşitli faktörler nedeniyle deliryum gelişmesi açısından yüksek risk taşımaktadırlar. “Sundown sendrom”, “akut konfüzyonel durum”, “akut beyin sendromu”, “yoğun bakım sendromu”, “yoğun bakım psikozu” gibi bir çok farklı isim ile anılmasından dolayı yoğun bakım hastalarında deliryumun gerçek insidansı bilinmemektedir. Yoğun bakım hastalarında izlenen mental durum değişiklikleri çoğunlukla deliryum tanısı ile sonuçlanmaktadır. Yoğun bakım hastalarının %80’ininde mental durumda ani bir değişiklik veya dalgalanma, dikkat yetersizliği, düzensiz düşünme ve bilinç seviyesinde değişiklik ile karakterize, bazen ajitasyonun da eşlik ettiği deliryum gelişir. Ciddi derecede hasta bir kişiyi stres dolu bir ortamda uzun süre tutmak deliryumun klinik semptomlarını artırır. Deliryum hipoaktif, hiperaktif ve karışık olmak üzere farklı motor subtiplerde olabilir. En kötü prognozlu olan hipoaktif deliryum sakin bir görünüm, dikkat yetersizliği, azalmış hareketlilik ve daha ağır vakalarda küntleşme ile manifeste olan psikomotor retardasyon ile karakterizedir. Hiperaktif deliryum ise ajitas- yon, hırçın davranışlar, oryantasyon eksikliği ve sedatif tedavi sonrası progresif konfüzyon ile kolaylıkla tanınır. Patofizyoloji ve etyoloji Deliryum klinik pratikte sık görülmekle birlikte etyolojisi detaylı bir şekilde araştırılmamıştır. 1950’li yıllarda Engel ve Romano, deliryumlu hastalarda serebral oksidatif metabolizmadaki genel azalmanın nörotransmitter sentezinde bir azalmadan sorumlu olduğunu ve bunların EEG’de yavaşlama ile birlikte dikkat ve kognitif fonksiyonlarda bozukluktan sorumlu olduğunu ileri sürmüşlerdir (3). Antikolinerjik ajanlar ile tedavi edilen yaşlı hastaların niçin özellikle deliryuma yatkın olduğunu asetilkolin düzeyinde varsayılan azalma açıklayabilir. Deliryumun bir çok nedeni olabilir. Tipik olarak bir vakada predispozan ve presipite edici bir çok faktör klinik gidişattan sorumlu olabilmektedir (4). Deliryum için kabul edilen risk faktörleri Tablo 1’de verilmiştir. Deliryumun multifaktöryel tabiatı klinik pratikte genellikle göz ardı edilmektedir. Deliryuma neden olabilecek tek bir faktörü tespit edip tedavi etmek ve tablonun düzelmesini beklemek gerçekçi bir yaklaşım değildir. Her hasta bir çok potansiyel faktör açısından detaylı bir şekilde araştırılmalıdır. Tek bir vakada genellikle 2-6 arsında muhtemel sorumlu faktör bulunabilir (5). Ely ve ark. tarafından yapılan bir cohort çalışmada literatür bilgilerine dayanarak yoğun bakım hastalarında deliryum için risk faktörlerinin sıklığı belirlenmişdir (Tablo 2) (6). Bu çalışmada hastalarda tespit edilen risk faktörlerinin sayısı ortalama 11±4 (aralık 3-17) olarak belirlenmiştir. Hastaların %98’inde benzodiazepin veya narkotik kullanımı en sık görülen risk faktörü olarak tespit edilmiştir. Tablo 2. Yoğun Bakım Hastalarında Deliryum İçin Risk Faktörlerinin Prevalansı (6). Tablo 1. Deliryum İçin Risk Faktörleri (4). Hastaya Ait Faktörler Farmakolojik Faktörler Risk faktörleri Kişisel Sıklık (%) Çoklu ilaç tedavisi Benzodiazepin veya narkotiklerin uygulanması 98 Yaş İlaç ve alkol bağımlılığı Rektal veya mesane kateteri 79 Önceki kognitif bozukluk Psikoaktif ilaçlar ve alkol kullanımı Görme veya işitme bozukluğu 69 Daha önce geçirilmiş deliryum Probleme neden olabilen özel ilaçlar Benzodiazepinler Santral venöz kateterler 67 Hastalık öncesi kişilik Perioperatif Postoperatif dönem gidişatı Operasyonun tipi (ör. Kalça replasmanı) Antikolinerjik ilaçlar Narkotikler Hipo veya hiperglisemi (<80 veya >120mg/dl) 52 Hipo veya hipernatremi (<135 veya >145 mEq/L) 50 Hipotermi veya ateş (<36º veya >38ºC) 44 Fiziksel kısıtlama uygulanması 21 Çevresel Faktörler İleri yaş (>70) 35 Acil operasyon Aşırı duyusal uyarı (ör. Hipotermi) Tüp besleme veya TPN 31 Operasyon süresi Görme ve işitme eksikliği Depresyon hikayesi 29 İmmobilite veya azalmış aktivite Kardiyojenik veya septik şok 29 BUN/Kreatinin oranı ≥18 27 Renal yetersizlik (kreatinin >2 mg/dl) 21 Konjestif kalp yetersizliği hikayesi 19 Stroke, epilepsi hikayesi 10 Özel durumlar Yanıklar, AIDS, kırık, hipoksemi, organ yetersizliği, enfeksiyon, metabolik bozukluk (ör. Dehiratasyon, elektrolit denge bozukluğu, düşük serum albumini) Sosyal izolasyon Farlı, yeni bir ortam Stres Tanı DSM-IV (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 4th Edition)’te belirtildiği gibi hikaye ve muayene ile elde edilen bulgular deliryum tanısı için altın standartı oluşturur (7). DSM IV’e göre deliryumun temel özellikleri Tablo 3’de verilmiştir. Tablo 3. Genel Medikal Bir Duruma Bağlı Deliryum İçin Tanı Kriterleri (DSM IV) (7). A. B. C. D. Dikkat azalması, dikkatini yönlendirme ve devam ettirmede azalma ile birlikte bilinç bozukluğu Önceden var olan, tanı konan veya gelişmekte olan demans ile açıklanamayan bir algılama bozukluğunun gelişmesi veya kognitif fonksiyonlarda bir değişiklik (hafıza bozukluğu, dezoryantasyon, konuşma bozukluğu gibi) Kısa bir zaman dilimi içinde (genellikle saatler ve günler içinde) bozukluk gelişmesi ve gün içinde dalgalanma göstermesi Hikaye, fizik muayene veya laboratuvar bulgularına dayanarak; genel tıbbi bir problemin direk fizyolojik sonuçları, ilaç kullanımı veya madde intoksikasyonu, yoksunluk sendromu veya yukarıdaki etyolojilerden birden fazlasının bir sonucu olarak bozukluğun ortaya çıkması Deliryumun tanınması ve tanısını kolaylaştırmak amacıyla bir çok skala ve tanı aracı geliştirilmiş olmasına rağmen, yoğun bakım hastaları ile iletişim kurma zorluğu nedeniyle bu yöntemler çoğu hastada kullanılabilir değildir. Yoğun bakım hastalarının önemli bir bölümü mekanik ventilasyon nedeniyle konuşamadıklarından, bu hastalarda deliryum tanısını doğru ve yatak başında hızlı bir şekilde koymak amacıyla bir yöntem geliştirilmiştir. Bu yöntem, yoğun bakım üniteleri için konfüzyon değerlendirme metodu [Confusion Assessment Method for the ICU (CAM-ICU)] olarak adlandırılmaktadır (8,9). CAM, özellikle formal psikiyatri eğitimi almayan sağlık çalışanları tarafından kullanılmak amacıyla geliştirilmiş olup deliryum tanısı için DSM IV kriterleri ile uyumludur. CAM, psikiyatrist olmayanlar tarafından en sık kullanılan deliryum değerlendirme aracı olup, uygulaması kolay ve önemli klinik çalışmalarda kullanılabilirliği gösterilmiştir (10-11). Yoğun bakım hemşireleri CAM-ICU ile deliryum değerlendirmesini %98 doğrulukla ortalama 2 dakikada tamamlarken, bir geriatrik psikiyatri uzmanının tam bir DSM IV değerlendirmesini tamamlaması için genellikle 30 dakika gerekmektedir (2). (CAM-ICU akış diyagramı şekil 1’de verilmiştir). rutin olarak kullanılmaz. Haloperidol klorpromazine göre daha az sedatif etkiye ve daha düşük hipotansiyon oluşturma riskine sahiptir. Haloperidol genellikle aralıklı IV enjeksiyon tarzında verilir (13). Haloperidolün optimal dozu tam olarak bilinmemektedir. Haloperidol uzun bir yarı ömre (18-54 saat) sahiptir ve akut deliryumlu hastalarda hızlı bir cevap için genellikle yükleme dozu uygulanır. 2 mg’lık yükleme dozu ile başlanır ve ajitasyon devam ettiği sürece her 15-20 dakikada bir yükleme dozu artırılarak (önceki dozun iki katı) tekrarlanır (13,14). 400 mg’ın üzerinde Haloperidol uygulamaları bildirilmekle birlikte, yüksek dozlarda EKG’de QT uzamasına yol açabilir. Deliryum bir kez kontrol altına alındığında her 4-6 saatte bir olacak şekilde düzenli tedaviye bir kaç gün devam edilir takiben doz azaltılarak bir kaç gün içinde kesilir. Daha düzenli serum seviyelerine ulaşmak için sürekli haloperidol infüzyonu da (3-25 mg/saat) uygulanabilir. Haloperidol kullanımında görülen en sık yan etkilerden biri; “torsades de pointes”’ı da içeren ventriküler disritmi riskinde artışa yol açan EKG’de QT uzamasıdır. 35 mg kadar düşük kümülatif haloperidol dozlarında önemli QT uzamaları olabildiği bildirilmiştir (15). Haloperidol ile ilişkili torsades de pointes insidansı tam olarak bilinmemekle birlikte, vaka kontrol çalışmalarından elde edilen bilgilerle %3.6 civarında tahmin edilmektedir (15). Haloperidol ile ilişkili nisbeten sık görülebilen diğer yan etkiler ekstrapiramidal semptomlar ve malign nöroleptik sendromdur. KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Şekil 1. CAM-ICU için akış diyagramı. 10. Tedavi Sedasyon ve analjezi amaçlı uygunsuz ilaç tedavileri deliryum semptomlarını şiddetlendirebilir. Psikotik veya deliryumlu hasta sedatifler ile tedavi edildiğinde daha künt ve konfüze hale gelebilir, ajitasyonda paradoksal bir artış söz konusu olabilir (12). Deliryumlu hastaların tedavisinde en sık kullanılan ajanlar nöroleptiklerdir (klorpromazin ve haloperidol). Serebral sinapslar ve bazal gangliyonda dopamin ilişkili nörotransmisyonu antagonize ederek serebral fonksiyonda stabilize edici bir etki gösterdiklerine inanılmaktadır. Klorpromazin, güçlü antikolinerjik, sedatif ve α-adrenerjik antagonist etkileri nedeniyle yoğun bakım hastalarında 11. 12. 13. 14. 15. Trzepac P, Breitbart W, Franklin J, et al. American Psychiatric Association practice guidelines: practice guideline for the treatment of patients with delirium. Am J Physchiatry 1999;156(5 suppl):1-9. Jacobi J, Fraser GL, Coursin DB, et al. Clinical practice guidelines for the sustained use of sedatives and analgesics in the critically ill adult. Crit Care Med 2002;30:119-41. Engel GL, Romano J. Delirium: a syndrome of cerebral insufficiency. J Chronic Disease 1959;9:260-77. Meagher DJ. Delirium: optiming management. BMJ 2001;322:144-9. Rudberg MA, Pompei P, Foreman MD, et al. The natural history of delirium in older hospitalised patients: a syndrome of heterogeneity. Age Ageing 1997;26:169-75. Ely EW, Gautam S, Margolin R, et al. The impact of delirium in the intensive care unit on hospital length of stay. Intensive Care Med 2001;27:1892-900. Diagnostic and statistical manual of mental disorders. 4th ed. Washington, DC: American Psychiatric Association, 1994. Ely EW, Siegel MD, Inouye S. Delirium in the intensive care unit: an under-recognized syndrome of organ dysfunction. Semin Resp Crit Care Med 2001;22:115-26. Ely EW, Margolin R, Francis J, et al. Evaluation delirium in critically ill patients: Validation of the confusion assessment method for the intensive care unit (CAM-ICU). Crit Care Med 2001;29:1370-9. Smith MJ, Breitbart WS, Meredith MP. A critique of instruments and methods to detect, diagnose, and rate delirium. J Pain Symptom Manage 1995;10:35-77. Inouye SK, Bogardus ST, Charpentier PA, et al. A multicomponent intervention to prevent delirium in hospitalized older patients. N Eng J Med 1999;340:669-76. Breitbart W, Marotta R, Platt M, et al. A double-blind trial of haloperidol, cholpromazine, and lorazepam in the treatment of delirium in hospitalized AIDS patients. Am J Psychiatry 1996;153:2317. Tesar GE, Murray GB, Cassem Nh. Use of haloperidol for acute delirium in intensive care setting. J Clin Psychopharmacol 1985;5:3447. Tesar GE, Stern TA. Rapid tranquilization of the agitated intensive care unit patient. J Intensive Care Med 1988;3:195-201. Sharma ND, Rosman HS, Padhi D, et al. Torsades de pointes associated with intravenous haloperidol in critically ill patients. Am J Cardiol 1998;81:238-40.
Benzer belgeler
Kalp damar cerrahisi yoğun bakım ünitesinde yatan hastalarda
hastalar için deliryumun nokta yaygınlığı %10-30 olarak
bildirilmektedir.[4,9-12] Ancak deliryum bazı hasta gruplarında daha fazla görülebilmektedir. Bunlar yaşlı hastalar, kritik hastalığı olanlar...
PDF İndir - Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dergisi
geçici bir psikososyal bozukluktur (Peterse, Pun, & Dittus, 2006). Deliryum genelde hastane ortamında
saptanan, ani başlayan, hızlı ilerleyen, genel olarak bilişsel işlevlerin bozulması, bilinç dur...