Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü
Transkript
Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü
Kelebeğin Rüyası 26 Filmin Yapım Tasarımını üstlenen Zonguldaklı yönetmen Kıvanç Baruönü, Kampüsün Sesi’ne konuştu 20 8 Devrek Meslek Yüksekokulu Dr. Dilek Didem AYYILDIZ Çıtayı yükseltti “Mobil KETEM, tüm Türkiye’ye örnek gösterilen bir proje oldu” B ü l e n t E c e v i t Bülent Ecevit Üniversitesi Ü n i v e r s i t e s i Ocak - Şubat 2013 Yıl 3 Sayı 13 Üniversitemizin DEV yatırımları başlıyor BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİNİN EĞİTİM ve SOSYAL FAALİYETLERİNE BÜYÜK GÜÇ KATACAK YENİ FİZİKİ YATIRIMLAR YAŞAMA GEÇİRİLİYOR BEÜ MERKEZİ DERSLİKLER ve OFİS BİNASI BEÜ KAPALI YÜZME HAVUZU ve SOSYAL TESİSLERİ BİNASI BEÜ’NÜN SAĞLIK YATIRIMLARI HIZ KESMİYOR BEÜ ONKOLOJİ MERKEZİ BİNASI TÜRKİYE’DE KAMUYA BAĞLI İLK DİYABET ve OBEZİTE MERKEZİ DİJİTAL ANJİYOGRAFİ DİJİTAL MAMOGRAFİ KULAK BURUN BOĞAZ SERVİSİ YENİLENİYOR > 3’TE 2 B ULUSLARARASI İLİŞKİLER Ocak-Şubat 2013 ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ BEÜ, 28 farklı ülkeden öğrencileriyle dünya üniversitesi olma yolunda ilerliyor Bülent Ecevit Üniversitesinde (BEÜ) öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin sayısı, 2012-2013 akademik döneminde, 28 farklı ülkeden 104 öğrenciye ulaştı. Yabancı uyruklu öğrenci sayısının geçen yıla göre iki kat arttığını ve bu sayıyı önümüzdeki yıllarda daha da artırmayı hedeflediklerini belirten BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Geçen yıl 14 farklı ülkeden 55 olan yabancı uyruklu öğrenci sayısı bu yıl yaklaşık iki katına çıkarıldı. İkisi lisansüstü olmak üzere, 11 farklı eğitim birimde 28 farklı ülkeden (Afganistan, Almanya, Arnavutluk, Azerbaycan, Bulgaristan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Etiyopya, Fas, Fil Dişi Sahili, Filistin, Filistin/Ürdün, Gine-Bissau, Gürcistan, Irak, İran, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Moldova, Özbekistan, Pakistan, Romanya, Somali, Suriye, Türkiye-çifte vatandaş, Türkmenistan, Ukrayna, Yemen) 104 öğrenci eğitim öğretim faaliyetlerimize katıldı. Türkiye’ye ve Zonguldak’a gelen yabancı öğrencileri, farklı kültürlerin, renklerin, dil ve dinlerin elçileri olarak kabul ediyoruz. Yabancı uyruklu öğrencilerimizi diğer öğrencilerimizden farklı görmüyoruz. Yabancı öğrencilerimiz, ülkelerine döndüklerinde Üniversitemizin ve kentimizin birer elçileri olacaklardır; bu nedenle onların bizler için ayrı bir önemi var. Bu yıl ilk defa yedi farklı dilde çevrimiçi kayıt sistemi uygulanarak internet üzerinden yapılan başvurular toplamında yabancı ülkelerden 280 öğrenci Bülent Ecevit Üniversitesine başvuru yaptı. Adayların yerleştirmelerini yabancı uyruklu öğrencilerin not durumlarını dikkate alarak yaptık. En fazla tercih, tıp fakültemize oldu ve önümüzdeki yıl için tıp fakültemizin yabancı uyruklu öğrenci kontenjanını artırmak amacıyla şimdiden hazırlıklara başladık. Bu yılki başvurulardan elde ettiğimiz verileri en iyi şekilde analiz edip önümüzdeki yıl için çalışmalar yaparak, öğrenci sayımızı daha da artıracağız. Öğrencilerimiz burada bir yıl okuduktan sonra ülkelerine gidip kendi ülkelerinde bizim imkânlarımızı, ülkemizi, şehrimizi ve Üniversitemizi tanıtacaklar. Artık BEÜ dünya üniversiteleri arasında olma yolunda önemli adımlar atmaya başladı. İnşallah yabancı öğrenci sayısını birkaç yıl içinde 500’ün üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Üniversitemizde öğrenim görmekte olan yabancı uyruklu öğrencilerin öğrenim hayatlarını kolaylaştırabilmek için gerekli akademik ortamın hazırlanması ve üniversiteye uyum sağlayabilmeleri amacıyla BEÜ Uluslararası Öğrenci Ofisini geçen yıl faaliyete geçirdik. Yabancı uyruklu öğrencileri- Yıllar İtibarıyla Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Ülke Bazında Dağılımı Yıllar İtibarıyla Yabancı Uyruklu Öğrenci Sayıları Yabancı Uyruklu Öğrenci Bilgileri Öğrenci Sayısı - Kendi İmkanı İle - BEÜ BEÜ Kampüsün Sesi Sayı : 13 Yıl : 3 Ocak - Şubat 2013 Bülent Ecevit Üniversitesi adına İmtiyaz Sahibi 2010-2011 2011-2012 2012-2013 43 Öğrenci Sayısı - Burslu - BEÜ 57 3 Öğrenci Sayısı - Burslu-Karabük Üni. Kayıt Sildiren Öğrenci Sayısı TOPLAM BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer 43 Afganistan 33 Almanya 6 7 -11 -3 55 104 Yıllar İtibarıyla Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Enstitü Fakülte/Yüksekokul/ Meslek Yüksekokulu Öğrenci Sayıları Yrd. Doç. Dr. Halil Yıldırım Yazı İşleri Müdürü Birim Bazında Sayılar S. Tuğra Şeker Sekreterya Aysu Aysel Fotoğraf Birol Akbaba Mutlu Kabuk Adres Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörlüğü 67100 Zonguldak Telefon 0372 257 40 10 e-posta [email protected] www.beun.edu.tr 4.000 adet basılmıştır. BULUŞ Tasarım ve Matbaacılık Hizmetleri San. ve Tic. - Ankara 14 3 6 Azerbaycan 24 22 21 Bulgaristan 2 2 3 Arnavutluk 2 Deniz İşletmeciliği ve Yönetimi Yüksekokulu 1 Diş Hekimliği Fakültesi Ereğli Eğitim Fakültesi 5 Demokratik Kongo Cum. 32 31 Mühendislik Fak. 2 2 TOPLAM ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL /MESLEK YÜKSEKOKULU SAYISI 6 1 2 2 3 8 1 1 Kırgızistan 1 2 45 Moldova 1 15 Özbekistan 1 Pakistan 2 Romanya 1 6 9 Somali 1 Suriye 7 2 Moğolistan 1 2 5 2 1 15 Zonguldak Meslek Yüksekokulu 1 2 Irak 8 1 2 6 Kazakistan İ.İ.B.F. Alaplı Meslek Yüksekokulu 1 3 4 5 3 Gürcistan 3 Zonguldak Sağlık Yüksekokulu 1 2 Gine-Bissau İran 3 Tıp Fakültesi (Karabük Üni.) 1 1 Filistin/Ürdün 4 3 1 1 Etiyopya 1 Fen-Edebiyat Fakültesi Tıp Fakültesi 1 Filistin Öğr. Gör. Özlem Bahadır 2012-2013 1 Fil Dişi Sahili 2010-2011 2011-2012 2012-2013 Sağlık Bilimleri Enstitüsü 2010-2011 2011-2012 2 Fas Genel Yayın Yönetmeni Grafik ve Görsel Tasarım Ülkeler 65 2 Öğrenci Sayısı - Kendi İmkanı İle-Karabük Üni. mizin sosyal ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarının karşılanması, barınma ve özellikle uyum sorunlarının çözülmesi ile birlikte Üniversitemiz sadece yurt içinde değil, yurt dışında da tercih edilen bir üniversite kimliğine kavuşacak.” 11 5 1 Türkiye (Çifte vatandaş) Türkmenistan 4 8 8 Ukrayna 7 1 Yemen TOPLAM ÜLKE SAYISI 4 9 1 1 14 28 B ÜLEN ECEVİ T YATIRIM ÜNİVERSİTESİ Ocak-Şubat 2013 3 Üniversitemizin DEV yatırımları başlıyor Üniversitemiz adına TOKİ tarafından ihale edilen yatırımların inşasına başlanıyor. Bülent Ecevit Üniversitesi yatırım programında yer alan Onkoloji Merkezi, Merkezi Derslikler ve Ofis Binası ile Kapalı Yüzme Havuzu ve Sosyal Tesislerinin yapımına ilişkin ihale, 11 Şubat 2013 tarihinde yapıldı. Üniversitemiz yatırım programında yer alan son derece önemli bu üç proje, en kısa sürede yaşama geçirilecek. BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİNİN EĞİTİM ve SOSYAL FAALİYETLERİNE BÜYÜK GÜÇ KATACAK YENİ FİZİKİ YATIRIMLAR YAŞAMA GEÇİRİLİYOR • BEÜ MERKEZİ DERSLİKLER ve OFİS BİNASI Merkezi Derslikler ve Ofis Binası, Üniversitemiz Merkez Kampüsü içerisinde yer alan İnşaat Bölümü laboratuvarları ve iş atölyelerinin bulunduğu alanı da kapsayacak şekilde yapılacak. Binanın taban alanı yaklaşık 4.800 metrekare; toplam kullanım alanı ise17.029 metrekare olacak. Bina içerisinde; 220 kişilik 3 adet amfi, 50 ve 100 kişilik 20 adet derslik, 7adet bilgisayar salonu, ofisler ve servisler yer alacak. Bina, dört katlı ayrı bloklar halinde yapılacak. • BEÜ ONKOLOJİ MERKEZİ BİNASI Üniversitemiz Sağlık Kampüsünde inşa edilecek binanın taban alanı yaklaşık 800 metrekare. Toplam 4.402 metrekare kulanım alanı bulunan bina, üç katlı olacak şekilde planlandı. Projede, her biri tek kişilik olmak üzere, 41 adet hasta yatak odaları bulunuyor. Ayrıca bina içerisinde kemoterapi ve kemik iliği nakli üniteleri yer alıyor. Yeteri kadar servis alanı bulunan bina, mevcut hastane binasının bitişiğinde ilave bir blok olarak tasarlandı. Bu sayede, hastanenin diğer hizmetlerinden de yararlanılabilecek. • BEÜ KAPALI YÜZME HAVUZU ve SOSYAL TESİSLERİ BİNASI BEÜ Kapalı Yüzme Havuzu ve Sosyal Tesisleri, Üniversitemiz Merkez Kampüsü yanında yer alan Devlet Karayolunun alt kısmında yapılacak. Binanın taban alanı yaklaşık 1.850 metrekare; bodrum ve zemin katının üzerinde bir katlı olarak inşa edilecek binanın kullanım alanı da 4.435 metrekare olacak. Yüzme havuzu ise yarı olimpik havuz standartlarına sahip olacak. Ayrıca bina içerisinde seyirci tribünleri, sağlıklı yaşam salonu, soyunma kabinleri, duşlar, idari birimler ve kafeterya da yer alacak. BEÜ’NÜN SAĞLIK YATIRIMLARI HIZ KESMİYOR • TÜRKİYE’DE KAMUYA BAĞLI İLK DİYABET ve OBEZİTE MERKEZİ Bülent Ecevit Üniversitesi, Türkiye’nin kamuya bağlı ilk Diyabet ve Obezite Merkezini Zonguldak’ta kuruyor. Bölgemizde nüfusun obezite (% 27-41) ve diyabet (%12-13) oranının yüksek olmasına rağmen, bu hastalıklarla mücadele edecek donanımlı bir merkez bulunmuyor. Bu ihtiyacı karşılamak amacıyla, Bülent Ecevit Üniversitesi tarafından kurulacak olan Obezite ve Diyabet Merkezinin 2013 yılı içerisinde tamamlanarak, 2014 yılında hizmete açılması planlanıyor. Bölgedeki önemli bir boşluğu dolduracak olan Merkez, ulusal ve uluslararası hizmetleri ve bilimsel faaliyetleri yürütecek bir nitelikte tasarlandı. Merkez, tanı, tedavi ve koruyucu sağlık hizmetlerini yürütecek tüm donanıma sahip olacak. • DİJİTAL ANJİYOGRAFİ Yaklaşık 1.500.000 TL maliyetle hastanemize alımı planlanan yeni Digital Anjiografi Sistemi sayesinde, BEÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesi bölgemizde en üst düzeyde sağlık hizmeti standardına ulaşılmış olacak. Anjiyografi, insan vücudundaki tüm damarların içlerine yüksek yoğunlukta bir madde verilerek grafilerinin çekilmesidir. İnsan vücudundaki tüm organların (kalp, beyin, iç organlar, kol ve bacaklar dâhil) damarları olduğu için, anjiyografileri yapılabilir. Bu anjiyografiler sayesinde, başta kalp damar hastalıkları olmak üzere, damarlarla ilgili birçok hastalığa sağlıklı biçimde tanı koyulabilir. Girişimsel Radyoloji ise, son yıllarda dünyada ve eş zamanlı olarak ülkemizde de uygulama alanı bulan, görüntüleme eşliğinde tanı ve tedavi uygulamalarının yapıldığı özel bir uygulama alanıdır. • DİJİTAL MAMOGRAFİ Hastanemize alımı planlanan dijital mamografi, daha hızlı ve kaliteli çekim sağlayan, eski tip cihazlara göre % 40 daha az radyasyon kullanan, erken meme kanserinde tel işaretleme yapılabilen ve tanı şansını artıran yeni nesil bir cihaz... Yaklaşık 500.000 TL değerindeki bu cihazın BEÜ Hastanesine kazandırılması sayesinde hastanemiz, meme hastalıklarının tanı ve tedavisinde bölgemizde fark yaratan bir sağlık kuruluşu haline gelecek. • KULAK BURUN BOĞAZ SERVİSİ YENİLENİYOR Hastanemiz Kulak Burun Boğaz (KBB) Birimine yeni tıbbi cihaz alımları için de işlemler başlatıldı. Bu çerçevede mevcut ömrünü tamamlamış ameliyat mikroskobu, endovizyon sistemi, BERA ve otoakustik emizyon cihazı, tur seti ve muayene modülleri yenilecek. Alınacak ameliyat mikroskobu ile tüm kulak hastalıklarının tedavisine yönelik kulak mikrocerrahi ameliyatları yapılabilecek. Yenilenen endovizyon sistemi ile sinüs ve burun hastalıklarına yönelik ileri cerrahi işlemler gerçekleştirilebilecek. BERA ve otoakustik emisyon cihazları sayesinde ise, tüm yaş grubundaki hastalara yönelik tarama ve klinik işitme testleri yapılabilecek. Poliklinik muayene modüllerinin yenilenmesiyle hastalara daha kaliteli muayene hizmeti sunulacak. Yaklaşık 450.000 TL maliyetle alımı planlanan bu sistemler sayesinde hastalarımız, KBB ve baş boyunla ilgili tüm hastalıklarına yönelik çağdaş tedavi olanaklarına kavuşacaklar. 4 B ÜLEN ECEVİ HABER Ocak-Şubat 2013 T ÜNİVERSİTESİ BEÜ’nün Sağlık Kurumları İşletmeciliği Tezsiz Yüksek Lisans Programına yoğun ilgi Bülent Ecevit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü bünyesinde, 30 kişilik kontenjanla açılan “İşletme Anabilim Dalı Sağlık Kurumları İşletmeciliği II. Öğretim Tezsiz Yüksek Lisans Programı” büyük ilgiyle karşılandı. 2012-2013 eğitim-öğretim bahar döneminde başlayacak programa 52 başvuru yapıldı. Kontenjanının tamamı dolan programa özellikle sağlık sektörü çalışanları yoğun ilgi gösterdi. Sağlık Kurumları İşletmeciliği Programı ile çeşitli sağlık kurumlarının orta ve üst düzey yönetim kademelerinde görev alacak personelin yetiştirilmesi hedefleniyor. Sağlık kurumları işletmecileri kamu, üniversite ve vakıf hastanelerinde, özel hastanelerde, rehabilitasyon merkezlerinde, Emekli Sandığı, Bağ-Kur, SSK gibi kuruluşların sağlık sigortası ile ilgili birimlerinde, özel sigorta şirketlerinde, ilaç, tıbbi cihaz üreten endüstri kuruluşlarında sağlık araştırma merkezlerinde görev alabiliyorlar. Sağlık Kurumları İşletmeciliği Programı, sağlık kuruluşlarının çağdaş işletmecilik anlayışı ile yönetilmesi ve bu alanda eğitilmiş insan gücüne duyulan gereksinim göz önüne alındığında önemli bir boşluğu dolduracak. Bülent Ecevit Üniversitesi Hastanesi Biyokimya Laboratuvarı Türkiye’nin en iyi laboratuvarları arasında Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Uygulama ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı tarafından yönetilen Biyokimya Laboratuvarının her yıl düzenli olarak yurtdışında yaptırılan dış kalite kontrol değerlendirme sonuçlarına göre; laboratuvarda yapılan hormon analizleri, 2012 yılı OcakAralık ayları arasında aylık yapılan Bedriye ÖZKAN tarafından tefriş edilen odanın açılışı yapıldı Bülent Ecevit Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Servisinde, Mustafa Özkan adına eşi Bedriye Özkan tarafından tefriş edilen odanın açılışı, 22 Ocak 2013 tarihinde yapıldı. Özkan ailesi ve hastane yönetiminin katıldığı açılışta Başhekim Doç. Dr. K. Varım Numanoğlu tarafından Bedriye Özkan’a te- şekkür belgesi verildi. BEÜ Hastanesinin her geçen gün güçlenerek büyüdüğünü belirten Doç. Dr. K. Varım Numanoğlu, “Bu yöndeki çalışmalarımızda Zoguldaklı hayırseverlerin katkıları bizlere güç vermektedir. Numanoğlu, “Üniversitemize yapmış olduğu bağıştan dolayı Bedriye Özkan’a teşekkürü bir borç biliriz” dedi. denetimleri başarıyla tamamladı. Elde edilen sonuçlara göre; BEÜ Hastanesi Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Hormon Laboratuvarı, Türkiye’den programa katılan 305 laboratuvar arasında “en iyi 17 laboratuvardan biri” oldu. Tüm dünyada programa katılan 1792 laboratuvarın arasında ise “ilk 887’nin” içine girmeyi başardı. 6 Ocak-Şubat 2013 BEÜ Dünya Üniversiteler Liginde Hızla Yükselmeye Devam Ediyor Üniversitemiz, Webometrics Ocak 2013 Dünya üniversiteler sıralamasında 21.250 üniversite arasında 2.020’nci sıraya yükseldi. Dünya üniversitelerinin web sayfalarının evrensel ölçütlere göre sıralamasının yapıldığı ve bu alanda dünyadaki en kapsamlı çalışma olarak kabul edilen Webometrics’in (Ranking Web of World Universities) her yıl Ocak ve Temmuz aylarında açıklanan listelerinde Bülent Ecevit Üniversitesinin hızlı yükselişi sürüyor. Webometrics’in Temmuz 2012 listesinde 2.382’nci sırada yer alan Bülent Ecevit Üniversitesi, dünya çapında 21.250 üniversitenin değerlendirmeye tabi tutulduğu Ocak 2013 listesinde 362 basamak birden yükselerek, 2.020’nci sırada yer almayı başardı. Sadece ülkemiz üniversitelerinin dâhil edildiği sıralamada ise Temmuz 2012 döneminde 57’nci sırada yer alan üniversitemiz, bu yılki sıralamada 11 basamak yükselerek 46’ncı sırada yer aldı. Bu sonuçlarla Üniversitemiz, ulusal ölçekte en hızlı yükselme başarısını gösteren üniversitelerden biri oldu. Öğretmen adayları musikiyle coştu Ereğli Eğitim Fakültesi Spor Salonunda, BEÜ Türk Sanat Müziği Topluluğu tarafından bir konser verildi. Konsere, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhlis Bağdigen ve Prof Dr. Orhan Uzun, Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık ve eşi Neriman Posbıyık, Ereğli Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Azar, Erdemir Teknik Hizmetler ve Yatırımlar Genel Müdür Yardımcısı Mücteba Bekcan, Erdemir Kurumsal İlişkiler ve Sosyal Hizmetler Müdürü Gülşin Yöney, Ereğli TSO Meclis Başkanı Zeki Us, Üniversite çalışanları ve öğrenciler katıldı. B ÜNİVERSİTE Birol Akbaba yönetimindeki Türk Sanat Müziği Topluluğu, değişik makamlarda seslendirdiği koro ve solo şarkılarla büyük alkış aldı. Konser sonunda Şef Birol Akbaba öğrencileri de sahneye davet ederek koroya eşlik etmelerini istedi. Bir grup öğrenci sahneye çıkarak koro elemanları ile birlikte sevilen şarkıları seslendirdi. Konser sonunda BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer tarafından Koro Şefi Birol Akbaba’ya teşekkür çiçeği verildi. Özer; “Bize bu akşam sevgi ve aşk dolu eserler seslendiren topluluğa ve konsere emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi. ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİNİN GÜNDEMİ Samet Memişoğlu Bülent Ecevit Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanı Bülent Ecevit Üniversitesi Öğrenci Konseyi olarak bizler, öğrenci arkadaşlarımızın haklarını savunmak için buradayız. Öğrenci sorunlarını, görüş ve düşüncelerini başta Rektörlük olmak üzere, ilgili yönetim organlarına iletmek ve sorunlara çözüm bulmak ve de bunların takipçisi olmak bizim temel görevimizdir. Sizlerin değerli oyları ile bizlere vermiş olduğunuz görevi, hiçbir öğrenciyi dışarıda bırakmadan, bir bütün olarak hareket ederek layığı ile yerine getirmek asıl hedefimizdir. Öğrenci Konseyi Başkanlığına seçim sürecinde düşündüğüm tek şey, öğrencinin hakkını nasıl en iyi şekilde savunabilirim veya savunmalıyım oldu. Yeni başlayan başkanlık sürecimde gördüğüm ve bana hissettirilen tek şey ‘azimdi’. Hiç beklemediğim ve hayalini kurmadığım azimli bir öğrenci topluluğuyla karşı karşıyayım ve bu Öğrenci Konseyini çok heyecanlandırdı. Bunun üzerine bir an önce harekete geçmek istedik. Önceki Konseyin başlatmış olduğu “Yarının Liderleri” projesiyle ilk hamlemizi yapmış olduk ve peşinden beklenmeyen bir yoğunlukla projeler üst üste gelmeye başladı. Öğrenci arkadaşlarımıza anlatılamayan bir şey de Üniversite yönetimimizin yapılan işlerde her zaman öğrencilerin arkasında olduğudur. Gerek konseyimizin gerçekleştireceği organizasyon ve projeler öncesinde Valilik ve belediyeler gibi kamu kuruluşlarıyla iletişime geçilmesinde, gerekse de bunların hayata geçirilme sürecinde Üniversite yönetiminin maddi ve manevi desteklerini hep yanımızda hissettik. BEÜ Öğrenci Konseyi olarak, “Altın Kalpler, Işıldayan Gözler” projesi ile yardıma muhtaç öğrenci, aile ve toplulukların yüzünü güldürmeyi hedefledik. “Engelsiz Yaşam” Projesi ile Zonguldak ilindeki engelli kardeşlerimizin bir nebze olsun engellerini ortadan kaldırmayı hedefledik. “Benim Bir Umudum Var” Projesi ile otizmli bireylerin topluma kazandırılması amacıyla spor ve müzik eğitimlerinin verilmesi ve atıl durumdaki kamu bina ve arazilerinin bu projede değerlendirilmesini hedefledik. Türkiye Öğrenci Konseyi olarak, önümüzdeki günlerde “Özgür ol”, “Bana Sor” gibi projelerde Bülent Ecevit Üniversitesi bünyesindeki tüm arkadaşlarımızı aramızda görmek istiyoruz. Geçmiş günlerde Konsey dışındaki arkadaşların ‘neden biz görev alamıyoruz?’ gibi sorularıyla karşı karşıya kaldık. Fakat bilinmesi gereken şey, Konsey olarak bizler her türlü teklife veya bizimle birlikte çalışmak isteyen her bireye açık olduğumuzdur. Sizden istediğimiz, yapılan projelerde veya sizin bizlere sunduğunuz projelerde her adımı sizin atmanız ve yapılacak her projede bizimle birlikte olmanızdır. Üniversitemizle ilgili sıkıntılarda bizlere ulaşamadığını söyleyen arkadaşlarla karşılaştık. Odamıza gelindiğinde bizleri bulamadığını söyleyen arkadaşlarımız da oldu. Fakat unutulan bir gerçek var ki ‘bizler de öğrenciyiz’. Biz de sizler gibi derslere giriyoruz, sizler gibi sınavlara giriyoruz. Bizlere sunduğunuz her teklif - emin olunuz ki- gerekli mercilere iletilmektedir. Biz bu konularda öğrenci arkadaşlarımıza elimizden gelen her türlü desteği sağlamaktayız. Ancak bazı engeller bizden kaynaklanmamaktadır. Sosyal medyayı en iyi şekilde kullandığımıza inanıyoruz. Üniversitedeki tüm öğrencilerin de bizimle birlikte en iyi şekilde kullandığından şüphemiz olmamakla birlikte Facebook, Twitter gibi sosyal paylaşım alanlarını da bizlerle birlikte kullanırlarsa okul içi veya dışı tüm etkinlik, haber gibi olaylardan daha rahat şekilde haberdar olabilirler. Projeler, geziler, etkinlikler vb. faaliyetleri mümkün olduğunca en kısa sürede üniversitemizde duyurmaya çalışıyoruz. Öğrencilerin de sosyal medyada bizleri takip ederek üniversitemizdeki organizasyonlardan haberdar olabilirler. En büyük amacımız, Bülent Ecevit Üniversitesinden mezun olan tüm arkadaşlarımızın iş hayatına tam donanımlı olarak başlayabilmelerini sağlamaktır. Görev süremiz boyunca okulumuzun ismini en iyi şekilde temsil edip okulumuzun öğrencilere sunduğu imkânları genişleteceğiz. Üniversitemizin isminin değişmesiyle üzerimize daha büyük bir sorumluluk yüklenmiş oldu. Artık üniversitemizin yenilenen ismini diğer üniversiteler arasında ön plana çıkarmamız gerekmektedir. Bizler bunun farkında olup çalışmalarımızı bu doğrultuda gerçekleştiriyoruz. Tüm öğrenci arkadaşlarımız bundan hiçbir kuşku duymamalıdırlar. Ve unutulmamalı ki bu üniversite sizin üniversiteniz… B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTE ÜNİVERSİTESİ 7 Uluslararası İlişkilerden Bilgilendirme Toplantısı AB Diploma Eki Etiketi almaya hak kazanan Üniversitemize YÖK’ten kutlama Bülent Ecevit Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Doç. Dr. Zuhal Kunduracılar, 22 Şubat 2013 tarihinde, 2011 yılından itibaren yapılan anlaşmalar hakkında bilgilendirme toplantısı yaptı. Toplantıda, 2011 yılından itibaren sekiz farklı üniversite ile yapılan uluslararası işbirlikleri masaya yatırıldı. Ayrıca, 26 Ekim 2012 tarihinde üniversitemizin üye olduğu ve Avrupa’daki yükseköğretimi şekillendiren YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya Bülent Ecevit Üniversitesinin 2012 yılının Haziran ayında yaptığı Diploma Eki Etiketi başvurusu, Avrupa Komisyonu tarafından değerlendirilerek onaylandı. Bu kapsamda, Üniversitemiz, Bologna sürecinin önemli basamaklarından biri olan Uluslararası Diploma Eki Etiketini (Diploma Supplement Label) almaya hak kazandı. Türkiye'de ve Avrupa'da sayılı üniversitenin sahip olduğu Diploma Eki Etiketi, öğrencilerin diplomalarına ek olarak verilen tamamlayıcı bir belge niteliğinde olup uluslararası akademik ve mesleki tanınırlığı sağlıyor. Konuyla ilgili olarak Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanlığından Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörlüğüne bir kutlama mesajı gönderildi. YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya’nın imzasını taşıyan mesajda şu görüşlere yer verildi: “Özellikle Avrupa bölgesinde bir prestij göstergesi olan ve tanınma, kabul görme ve Ocak-Şubat 2013 üniversiteler arası hareketliliği artırıcı, öğrenci değişimi konusunda kolaylıklar sağlayan bu şeffaflık araçlarının önemi, Avrupa bölgesinin dışında da giderek artmaktadır. Üniversitenizi bu alandaki gayretli çalışmalarından ve başarısından ötürü tebrik eder, başarılarınızın devamını dilerim.” öncü kuruluşlardan biri olan Avrupa Üniversiteler Birliği (EUA)’nin amaçları ile çalışma alanları hakkında bilgi verildi. Avrupa Gençlik Programları ile Avrupa Birliği Projelerine de değinilen toplantıda, Karadeniz Üniversiteler Birliği hakkında bilgilendirmede bulunuldu. Uluslararası İlişkiler Bilgilendirme Toplantısında, katılımcılar arasından, bahsedilen konularda gönüllü olarak katkılarda bulunacak çalışma grupları da belirlendi. Doç. Dr. Zuhal Kunduracılar BEÜ’de üretilen lisansüstü tez çalışmaları ulusal ve uluslararası erişime açıldı Üniversitemizde üretilen akademik bilgi içerisinde oldukça önemli bir yer tutan lisansüstü tezlerin toplum yararına kullanılması amacıyla, Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) bünyesinde üretilmiş lisansüstü tez çalışmalarının tümü, ilgili enstitülerin web sayfalarına yüklendi. Tüm çalışmalarında kamu yararını gözeten Bülent Ecevit Üniversitesi tarafından, derslere ait sunu ve görsellerin bölümlerin web sayfalarına yüklenmesinin ardından, önemli bir adım daha atılarak Üniversite bünyesinde üretilen lisansüstü tez çalışmalarının tümü, ilgili enstitülerin web sayfalarında yerini aldı. Böylelikle, kuruluşundan bugüne kadar Üniversitemiz bünyesinde üretilmiş toplam 1204 lisansüstü tez çalışmasının Türkçe ve İngilizce özetleri ulusal ve uluslararası erişime açılmış oldu. Kurulduğu 1992 yılından bugüne kadar Bülent Ecevit Üniversitesinden mezun olan lisansüstü öğrenci sayılarıyla ilgili çeşitli istatistikî bilgiler aşağıdaki tabloda yer alıyor. BEÜ lisansüstü öğrencilerinin mezun oldukları enstitülere göre dağılımı incelendiğinde, 1418 öğrencinin Fen Bilimleri Enstitüsünden diploma almaya hak kazandığı görülüyor. BEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, toplam 274 mezun öğrenci sayısı ile ikinci sırada yer alırken, Sağlık Bilimleri Enstitüsü ise mezun ettiği 70 öğrenci ile üçüncü sırada yer alıyor. Bugüne kadar Bülent Ecevit Üniversitesinden mezun olan toplam 1762 öğrencinin, 1639’u yüksek lisans, 123’ü ise MEZUN OLMUŞ LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİ SAYISI (1992-2012 YILLARI ARASI) Yüksek Lisans Mezun Olduğu Enstitü Doktora Toplam 537 105 1418 21 14 274 Tezli Tezsiz Fen Bilimleri 776 Sosyal Bilimler 239 Sağlık Bilimleri 66 - 4 70 Toplam 1081 558 123 1762 doktora derecesi almaya hak kazandı. Yüksek lisans derecesi alan öğrenciler içerisinde 558 öğrenci ise, tezsiz yüksek lisans kapsamında lisansüstü diploma almaya hak kazandı. Dolayısıyla, toplam 1204 (1081+123) öğrenci bir tez çalışması yaparak Üniversitemizden lisansüstü diploma aldı. Söz konusu, 1204 öğrencinin tez çalışmalarının Türkçe ve İngilizce özetleri, ilgili enstitülerin web sayfasına yüklendi. Konuyla ilgili olarak bir değerlendirme yapan BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer şunları söyledi: “Üniversitemizde üretilmiş olan lisansüstü tez çalışmalarının web sayfalarına yüklenerek görünürlüklerinin arttırılması, söz konusu çalışmaların yaygın etkilerini artıracaktır. Bu bağlamda, önümüzdeki dönemde de Üniversitemizde üretilen akademik bilgilerin kamuya açılması çalışmalarına devam edileceğini ifade etmek istiyorum.” 8 Ocak-Şubat 2013 RÖPORTAJ B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Zonguldak Valisi Erol AYYILDIZ’ın eşi Dr. Dilek Didem AYYILDIZ “Mobil KETEM, tüm Türkiye’ye örnek gösterilen bir proje oldu” Zonguldak Valisi Erol Ayyıldız’ın eşi Dr. Dilek Didem Ayyıldız’ın himayelerinde ve Zonguldak Halk Sağlığı Müdürlüğü koordinatörlüğünde Mobil KETEM (Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezi) Projesi hayata geçirildi. Bilgilendirme ve tarama programı başarıyla devam eden projeye, Bülent Ecevit Üniversitesi tam destek veriyor. Mobil KETEM Projesi, toplumu rahim ağzı ve meme kanserine karşı bilinçlendirmenin yanı sıra, bu hastalıklara yönelik taramaların teşvik edilmesini de amaçlıyor. Kampüsün Sesi’nin bu sayısında, Dr. Dilek Didem Ayyıldız ile keyifli bir söyleşi yaptık. Bu projenin yaşama geçirilmesine nasıl karar verildi, projenin başlangıç öyküsü nedir? Mobil KETEM Projesi, kadınlarda sık görülen ve erken tanıyla yaşam süresinin uzatılabildiği rahim ağzı kanseri ve meme kanserlerini temel alıyor. Rahim ağzı ve meme kanserinde kanserleşmeye başlayan hücrelerle hastalık arasındaki zaman diliminin çok uzun, yaklaşık on yıla yakın olması, özellikle bu iki kanser türüne odaklanmamızın temel nedenlerinden birini oluşturdu. Kadınlarımızı bu on yıl içerisindeki bir dönemde yakalayabilirsek erken tanıyı koyabiliyoruz. Kanser, oluştuktan sonra tedavisi son derece güç ve devlet için ekonomik yükü çok fazla olan bir hastalıktır. En önemlisi de kanser, hem hasta hem de hasta yakınları açısından psikolojik olarak son derece olumsuz sonuçları beraberinde getiren, hastayı ve onu seven herkesi derinden etkileyen, aile bütünlüğünü tehdit eden bir hastalık. Bu projeye başlarken 2012 yılının kadın kanserleri yılı olarak belirlenmesi öncelikle bizi motive etti. KETEM’ler ülkemizde yaklaşık beş altı yıldır ülkemizde hizmet veren ve kanserin erken tanısı, tarama ve eğitimi ile ilgilenen önleyici merkezlerdir. Bu merkezler, hali hazırda rahim ağzı, meme, prostat ve kolon kanserlerinin taramasını yapıyordu zaten. Ancak çok büyük umutlar taşıyarak kurulan KETEM’ler isminin tanınmadığı, yerinin bilinmediği merkezler haline gelmeye başladı; yani halka bunu duyurmakta bazı sıkıntılar yaşandı. Bunun önemli bir nedeni de halkımızın doktora gitmek için genellikle hasta olmayı bekler bir yapısının olmasıdır. Ama taramaları, sağlıklı insanlarda yapmak gerekiyor. Özellikle meme, rahim ağzı, prostat ve kolon kanseri gibi içinde bir mahremiyet konusunu da barındıran kanser türlerine yönelik olarak hiçbir sağlık sorunu bulunmayan insanları tarama yapma konusunda ikna etmek de ayrıca zor oluyor. KETEM’lerin yaptığı işin sadece duyurulmasında değil, duyurduğu- muz insanların tarama yaptırmaya ikna edilmesinde de güçlük yaşıyorduk. Tüm bunların ışığında, aklıma merkezlerimizin bu işlevini hareketli hale getirmek geldi. Çünkü bugün kadınlarımız için bu konularda eğitim tek başına yeterli değil. Realist olarak bakacak olursak, aslında bugün herkes kanseri tanıyor ve kanserden korkuyor diyebiliriz. Yani toplumun kanser konusunda bilinçli ve eğitimli olması noktasında bir sorunumuz aslında yok. Gerek Sağlık Bakanlığı gerekse benzeri kurum ve kuruluşlarımız bu bilinçlendirme doğrultusunda pek çok başarılı çalışmaya imza atarak toplumumuzu kanser konusunda belirli bir yere zaten getirdi. Ancak kanseri tanımak, taramalarınızı yaptırmadığınız sürece pek bir şey ifade etmiyor. Toplum olarak bizim de bu konudaki temel sorunumuz, kadınlarımızın taramaya yeterince istekli olmamasıdır. Bu düşüncelerle ben de istedim ki, KETEM’i mobil hale getirilelim ve bu hizmeti kadınlarımızın ayağına kadar götürelim. Bu bize, kadınlarımızdan çok sık duyduğumuz ‘fırsatım yok taramaya gelemiyorum’ şeklindeki yakınmaları aşma fırsatını da sunacaktı. Çünkü toplumumuzun yapısı gereği kadınlarımızın aile içinde sorumluluğu çok fazla, aile bütünlüğü öncelikle kadının omuzlarında… Türk toplumunda kadın sadece eşinden, çocuklarından değil, tüm akrabaları ve komşularında da sorumlu olan, onların sorunlarıyla yakından ilgilenmesi gereken bir misyonu yükleniyor. Türk kadınında hep bir özveri vardır; ama ne yazık ki kendini ihmal eder, hep arka plana atar. Bu durum, sağlık konularında da böyledir. İşte bu kadar büyük sorumlulukları bulunan kadınımızın ayağına bu hizmeti götürmek istedik. Bu projenin asıl önemi sadece bilgilendirme ve eğitimlerle sınırlı olmamasıdır. Kadınımızın yanında olup öncelikle sağlıklı kadınlarımızı tarama yapmaya ikna etmek istedik ve onlara ulaştığımız ilk fırsatta taramalarını da yapmayı hedefledik. Bu açıdan Mobil KETEM Projemiz oriji- naldir; projenin özgünlüğü burada yatmaktadır. Ülkemizde kanserle mücadele konusunda elbette pek çok başka başarılı çalışma bulunmaktadır. Ancak Valilik himayesinde, Zonguldak Halk Sağlığı Kurumuyla işbirliği halinde, içerisinde üniversiteden hocalarımızın da gönüllü olarak yer aldığı bir ekiple kadınlarımızın ayağına kadar giderek eğitimle eş zamanlı olarak taramaların yapılması açısından Mobil KETEM önemli bir başarıdır. Projeyi düşünmemde bir diğer önemli etken de bu konunun doğrudan benim mesleğimle ilişkili olmasıdır. Çünkü ben biliyorum ki, kadınlarımızı hasta olduklarında tanı için bile muayene olmaya ikna etmek bazen çok güç olabiliyor. Doğrudan ‘ilaç yazamaz mısınız?’ diyen hanımlarla bile karşılaşıyoruz. Düşünün ki bu taramaları, hiçbir şikâyeti olmayan kadınlarımıza yönelik yürütüyoruz. Bu açıdan kadınlarımızı ikna etmek de çok güç olabiliyor. Bir hekim olarak bu konuları yakından bilmem de projenin yaşama geçirilmesinde önemli bir etken oldu tabii. Ayrıca projeye başlarken, ‘toplumumuzda aile bütünlüğünün korunmasında en önemli unsurun kadınlarımız olduğu’ yönündeki inancımın da önemli bir etkisi var. Bu hastalıkları erken evrede yakalayıp aile bütünlüğünün en önemli güvencesi kadınlarımızı korumak istedim. Çünkü bugün erkeği aileden çıkarırsan, devletimizin desteğiyle de ekonomik sıkıntılarını çözdüğünüzde kadın bir şekilde çocuklarını koruyup kollayabiliyor, bir arada tutabiliyor; ama annenin kaybedildiği durumlarda erkekler için aynı şeyi söylemek her zaman mümkün olmuyor. Bu nedenle de projeye çok değer ve önem veriyorum. Proje bugünlere nasıl geldi? Projenin meyvelerini toplamaya Çaycuma’da başladık. Zaten KETEM Zonguldak’ta beş altı yıldır hizmet veriyordu. Buradaki personelimiz büyük bir özveriyle kadınlarımızı tarama yaptırmaları için ikna etmeye çalışıyorlardı. Projenin baş- langıcında Zonguldak’la ilgili şimdiye kadar KETEM’in yapmış olduğu tüm çalışmalarla ilgili istatistikleri incelemiştik ve ben tüm bu çalışmaları sadece Çaycuma’da geçeceğimizi en başında belirtmiştim. Nitekim öyle de oldu. KETEM’in kurulduğu tarihten bu yana en çok taramayı yaptığı, yani ‘en başarılıyım’ dediği on iki ayı, biz Mobil KETEM’le sadece iki ayda, Çaycuma’da geçtik. Tabii ki ekip her zamanki gibi yine büyük bir özveriyle çalıştı. ‘Biz yapılmayan bir şeyi yaptırdık’ şeklindeki bir yorum tamamıyla haksızlık olur; KETEM’deki arkadaşlarımız bu projeden önce de elbette ki tüm güçleriyle çalışıyorlardı. Ancak Mobil KETEM’in Valilik himayesinde yürütülmesi, projenin tanıtımında benim de gönüllü hekim olarak bizzat projede yer almam, projeye verdiğimiz önemi göstermemiz açısından ve özellikle hizmeti vatandaşın ayağına götürmemizin de başarımızda önemli rol oynadığını düşünüyorum. Normalde bir projeyi gerçekleştirmek için size ciddi bir bütçe gerekir; ama bizim başlangıçta böyle bir kaynağımız bulunmuyordu. Ben proje ile ilgili fikirlerimi ilk olarak İl Halk Sağlığı Müdürü Dr. Aslıhan Külekçi Uğur’a ilettiğimde, kendisi ve Şube Müdürü Esin İlhan özveriyle çalışarak projeyi çok kısa bir sürede şekillendirdiler. Bu arada belirtmek isterim ki, Zonguldak halkı olarak İl Halk Sağlığı Kurumunun başında Aslıhan Hanım gibi bir müdürümüzün bulunması nedeniyle çok şanslıyız. Çünkü kendisi son derece dinamik, heyecanlı bir yapıya sahip. Bu şekilde tamamen fedakârlık ve özveriyle projeyi başlattık. Taşın altına elinizi koyduğunuzda ve niyetinizin samimiyetini insanlara hissettirdiğinizde birçok insan size yardımcı olmaya çalışıyor; nitekim biz bunu yaşadık. Örneğin KETEM’de 8 - 5 arası çalışan arkadaşlarımız bazen geç saatlere kadar çalıştılar, bir kez kaza atlattılar, bazen yemek yiyemeyip aç kaldılar… Yani bu iş, mesai anlayışından tamamen çıkıp bir gönüllülük kavramı üzerinden devam etmeye başladı. B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Gittiğiniz bölgelerde vatandaşlarla yakından iletişim kurma olanağını elde ettiniz. Bu açıdan, sizi etkileyen olaylar ya da durumlarla karşılaştınız mı? Öncelikle belirtmeden geçemeyeceğim, Çaycuma Kaymakamımız ve beldelerin belediye başkanları, onların değerli eşleri, muhtarlarımız bizleri o kadar güzel karşılayıp ağırladılar ki bu durum beni çok duygulandırdı. Bir de Vali eşi olarak bu proje sayesinde halkımızla bir araya gelme, yakınlaşma şansı elde ettim ki, bu da benim için çok değerli. Örneğin, gittiğimiz yerlerde şehit ailelerini ziyaret ettik; Valilikten yardım bekleyen insanlara ziyaretlerde bulunduk. Proje bu yönüyle sosyal bir özellik de taşımaktadır. Sorunuza yanıt olarak ise, burada anlatabileceğim iki olaya özellikle değinmek istiyorum. İlki Saltukova’da gerçekleşti. Burada sağ olsun Saltukova Belediye Başkanımız Adil Düzlü bizlere Belediye binasını tahsis etmişti; alt katı bilgilendirme, üst katı ise tarama amaçlı kullanıyorduk. O gün de ben çok rahatsız olmama rağmen ekibi yalnız bırakmayıp çalışmalara katılıyorum, insanları ziyaret ediyorum, eğitimlere katılıyorum, taramalarda bulunuyorum, ekiple konuşup bilgi alıyorum vs… O günkü seminerlerin birinde kadınlara meme kanseri ile ilgili eğitim veriliyordu. Konuşmacı bendim; kadınlarımızın anlayacağı bir dilde bilgilendirme yapıyordum. Meme kanserinde kendi kendine elle muayenenin önemini ve ailede kanser riski -özellikle anne tarafında- bulunuyorsa, kırk yaş altında meme ultrasonunun, kırk yaş üstünde ise mamografinin önemini anlatıyordum. Orada bulunan bir teyze, kız kardeşinin meme kanserinden öldüğünü ve hayatında hiç mamografi çektirmediğini söyledi. Biz de KETEM’deki mamografi cihazımıza gün veriyoruz.. Ben Teyzeye mamografi çektireceğimizi söyleyince, ‘hayır’ dedi. ‘Benim kocam yatalak, bugün gelinimden rica ettim buraya gelebilmek için, o bekliyor başını. Ben nasıl geleyim ki kızım’ dedi. O gün ben Esin Hanımdan rica ettim, teyzeyi arabasıyla Zonguldak’a getirip, mamografisini çektirdikten sonra evine bırakması için. Aslında ben, daha önce söylediğim gibi, o gün kendimi çok iyi hissetmiyordum; ama daha sonra eve gelince kendi kendime şöyle dedim: ‘Teyzenin duası beni o gün oraya getirtmiş.’ Çünkü o gün katıldığım eğitimin ardından katılımcılarla sohbet ettim, ‘nasılsınız, ekipten memnun musunuz’ gibi sorular sorduğum sırada teyze bana açıldı. Konuşmasam, hatırlarını sormasam, o teyze semineri dinleyip sessizce oradan ayrılacaktı. Bu olayı unutamıyorum. Yine bir gün, Karapınar’da çalışıyorduk; oraya da bizzat kendim gittim. Buradaki temaslarımız sırasında bir kadın yanıma geldi ve iki aileye yardım ettiğini; ama bu iki ailenin durumunun artık çok kötüye gittiğini, hatta ailelerden birinin uzun süredir karanlıkta yaşadığını söyledi. Doğrusu ben ‘İnsanlar dikkat çekmek için meseleleri abartıyorlar’ diye düşündüm. Ancak ‘tamam’ dedim ve bu aileyi ziyaret RÖPORTAJ etmeye karar verdim. Gittiğimiz yer oldukça ücra bir köşedeydi. Jandarma eskortuyla Çaycuma’dan oldukça uzak bir tepeye gittik, o gün de nasıl yağmur yağıyor. Eve bir gittik ki, dört çocuklu bir aile, sekiz aydır elektrik faturalarını ödeyemedikleri için karanlıkta yaşıyorlar. Yani yoksulluğun boyutlarını anlatabileceğimi sanmıyorum; filmlerdeki gibi bir durum. Biz geleceğiz diye her ne kadar evi toparlamaya çalışsalar da ailenin durumu içler acısıydı. Ben çok kötü oldum. Durumunu anlatınca kadının çok gururlu bir kadın olduğunu da anladım. Kadıncağız çocuklarını derslerini yapmaları için akşamları komşularına götürüyormuş. Buzdolabını açıp özellikle baktım ve bomboş olduğunu görünce yıkıldım. Ama hanım o kadar gururluydu ki yine de ‘iyiyim, bir şey yok’ tavırlarındaydı. Diğeri de yedi çocuklu bir aileydi. Oradan çıkıp doğrudan Kaymakamımızın yanına gittim. Sonuçta iki ailenin de babalarına iş bulduk, tüm borçları, kışlık yakacak ihtiyaçları vs. karşılandı. Bunları dinleyince, Mobil KETEM’in sadece sağlıkla sınırlı kalmayıp tümüyle bir sosyal sorumluluk projesine dönüştüğünü söylemek çok da yanlış olmaz sanırım. Evet, çok doğru. Mobil KETEM aslında bir sosyal projedir. Bizler gittiğimiz her yerde aile içi iletişimi artırmaya yönelik seminerler de düzenledik. İnsanlarla sürekli diyalog halindeydik, onları sürekli dinledik. Ayrıca bu proje sayesinde çoğu belediye başkanımızla, çoğu okul müdürüyle tanışma imkânını elde ettik; daha da önemlisi vatandaşlarımızı dinleme imkânına kavuştuk. Tüm kurum amirlerimizle, hekim, hemşire, ebe arkadaşlarımızla bürokrasinin içindeki insanları bizzat yerlerinde ziyaret ettik; çay içtik; dertleştik. Çünkü iletişimi arttırdığınız, insanın psikolojisini düzelttiğiniz, motivasyonu sağladığınız zaman sağlıkta başarıyı ancak yakalayabilirsiniz. Biz bunu Çaycuma’da başardık, istatistikler de bunu söylüyor. Proje kapsamında bugüne kadar kaç kişiye ulaştınız? Meme ağzı ve rahim ağzı kanserlerine yönelik olarak, bu proje çerçevesinde 2 yıl süresince Zonguldak’ ta yaklaşık 205 bin kadına kanser eğitimleri ve taramalarla ulaşmayı hedefledik. Oysa bu sayıya sabit bir merkez şeklindeki KETEM ile ulaşmak çok zor olurdu. Ayrıca eğitim ve taramaları yaptığımız esnada tarama yaptırmak istemeyen kadınlarımızı da unutmadık ve onların da bir listesini çıkardık. Onlar da bizlere daha sonra tarama yaptıracaklarına dair söz verdiler. Onları yakından takip etmeyi de sürdürüyoruz. Bizzat ben kendim söz aldım kadınlarımızdan. Çünkü kişi kendi doktoruna da tarama yaptırmak isteyebilir veya durumu tarama için o esnada uygun olmayabilir diye düşündük. İki yıllık Mobil KETEM uygulamasının ardından, ulaşacağımız kişi sayısının 205 bini de geçebileceğine inanıyorum. Bu vesileyle benim annem de işin ciddiyetini anladı. Ben öğrencilik yıllarımdan bu yana anneme işin ciddiyetini anlatamamıştım; ama Ocak-Şubat 2013 9 Dr. Dilek Didem AYYILDIZ ile BEÜ Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatör Yardımcısı Öğr. Gör. Özlem BAHADIR konuştu. artık annem, teyzem, halalarım da taramalarını yaptırdı. Bu noktada başka bir örnek vermek isterim. Geçenlerde bir sivil toplum örgütünün üyesi bir hanım ile sohbet ediyorduk, bana şöyle dedi; ‘Ben Ankara’ya gittim, kızımın ne kadar komşusu varsa, hepsini taramaya yönlendirdim; çoğu insanın taramalarını yaptırmasını sağladım.’ Yani bu projenin olumlu etkileri şehrin dışına da taştı. Çünkü eğitim öyle bir ışıktır ki, ne kadar uzağa giderse o kadar insanı etkisi altına alır. Bu nedenle Mobil KETEM ile ulaştığımız kişi sayısının her geçen gün artarak çığ gibi büyüyeceğine gönülden inanıyorum. Mobil KETEM Projesi çalışmaları sırasında işbirliği içinde olduğunuz Üniversitemiz Hastanesinin projeye katkıları hakkında neler söylersiniz? Aslıhan Hanım ve Esin Hanımın katkılarıyla projeyi oluşturup tanıtıma geçmeden önce, proje kapsamındaki eğitimlerde kimlerden yardım alabiliriz diye düşündük. Çünkü projede eğitim verecek isimler de çok önemliydi. Bize denildi ki, ‘ünlü hocalardan yardım alabiliriz.’ Ben de Kadın Doğumcu olduğum için, eğitim hayatımdan ve kongrelerden dolayı bu alandaki çoğu hocayı tanıyorum ve hepsine ulaşabilirdim. Ancak özellikle istedik ki, Zonguldak halkına biz kendi hocalarımızla ulaşalım. İşte bu noktada Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesindeki hocalarımızın bize çok büyük katkısı oldu. Mobil KETEM’in henüz planlama aşamasında, projeyi Doç. Dr. Ülkü Özmen Hocamızla paylaştık. Ülkü Hocanın bize çok katkıları oldu; hem danışman olarak hem de panelist olarak. Gittiğimiz her yerde bizzat gelerek seminerler verdi. Ayrıca BEÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Varım Numanoğlu, Cerrahi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ali Uğur Emre, Halk Sağlığı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Kurçer, yine Genel Cerrahi Bölümünden Doç. Dr. Güldeniz Karadeniz Çakmak, Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Zuhal Erdem başta olmak üzere, hocalarımızdan çok önemli ve değerli katkılar aldık. Bu arada değinmek istediğim başka bir konu var. Şöyle ki, Zonguldak halkının zihninde çok yanlış bir düşünce var; ‘iyi doktorlar hep büyük illerde olur,’ diye. Bu düşünce de kendilerini hem maddi hem de psikolojik olarak çok hırpalıyor. Belki 50 yıl önce olsaydı, hastalarımız, insanlarımız haklı olabilirlerdi. Ancak artık internet ortamında tıpla ilgili en güncel gelişmeleri yakından takip edebilme imkânlarına kavuştuk. Bugün Amerika’da yayımlanmış yeni bir araştırma yayınlandıktan 12 saat sonra buradan, Zonguldak’tan ulaşılabiliyorum. Günümüzde internet üzerinden bilgiye o kadar rahat ulaşılabiliyor ki, internet üzerinden kongreler, seminerler, hatta canlı ameliyatlar takip edilebiliyor; doktorun başındaki ışığın üzerine yerleştirilmiş kameralarla çekilen ameliyatları izleyebiliyorsunuz. Bugün Ankara’daki hocamızın ulaştığı bilgiye, Üniversite Hastanesindeki hocalarımız da rahatlıkla ulaşabiliyorlar. Eskiden kalma bir düşünce sebebiyle hastalarımızın o kadar yolu ve masrafı çekmesi akıl kârı değildir. Bir de büyükşehirlerdeki hocalara ulaşmak da öyle zannedildiği kadar kolay olmuyor. Bu ve benzeri nedenlerle hastanın psikolojisi çok kötü etkileniyor. Ben samimiyetle söylemek isterim ki annem, babam, eşimin annesi, babası ve ikiz kızlarımız da dâhil olmak üzere, buraya geldiğimiz günden bu yana bir kez bile Zonguldak dışına doktora gitmedik; doktorlarımız Bülent Ecevit Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinden. Bunu da ben katıldığım tüm toplantılarda dile getiriyorum. Bir minibüsle ulaşabileceğiniz hizmetler için buradan kalkıp İstanbul’a gitmek, hiç mantıklı değil. Geçenlerde bir sivil toplum örgütünün başkanı bana dert yanıyor; diyor ki, ‘Ünlü bir hocayı seminer vermesi için Zonguldak’a getirmek istedik, bizden şu kadar para istedi’ diye. Ben de kendisine şöyle dedim: ‘Sayın başkanım, ben para verip konuşturacağım hocayı istemem. Gel bizim Üniversite Hastanemizden yardım iste.’ Yanımızda yaşayıp bizi bilen, kültürümüzü tanıyan, burada yaşayan ve yaşamaya devam edecek olan hekimlerimizin kıymetinin bilinmesi gerektiğini, herkese ve her yerde söylemeye çalışıyorum. Mobil KETEM Projesinde Üniversite Hastanesindeki hocalarımdan beklediğimden de fazla destek gördüm. Üniversitemizle gurur duyuyoruz. Zaten bizim Hipokrat Yeminimizde de bu vardır; ücretsiz öğreteceğimize dair... Nitekim bizim hocalarımızın çok kıymetli ve somut olarak da kendilerini kanıtlamış olduklarına samimiyetle inanıyorum. DEVAMI 10’DA 10 Ocak-Şubat 2013 RÖPORTAJ Dr. Dilek Didem AYYILDIZ Yeri gelmişken, Üniversite Hastanemizde çok önemli gelişmeler, yatırımlar yapıldığını da mutlulukla ve takdirle izlediğimi belirtmek isterim. Rektörümüzün basireti ve ileri görüşlülüğüyle gerçekleştirilen bu yeniliklerin geleceğe yönelik çok önemli yatırımlar olduğuna inanıyorum. Düşünebiliyor musunuz, Üniversite Hastanesine PET CT cihazı alındı. Dijital anjiyografi ve dijital mamografi cihazları alınıyor. Diyabet ve Obezite Merkezi, Kanser Tanı ve Tedavi Merkezi kuruluyor. Bunların hepsi çok kısa zamanda, Mahmut Hocamızın döneminde Üniversite hastanemize kazandırıldı. Tüm bu yatırımlar, Zonguldak için çok önemli hizmetlerdir ve öyle küçümsenecek yatırımlar da değildir. Zonguldak halkı çok şanslı, Rektörümüz Üniversite Hastanesini güçlendirmek için çok çalışıyor. Mobil KETEM Projesinde de nerede sıkıştıysak yardımımıza Üniversitemiz koştu; çünkü çok yoğun bir taleple karşılaştık. Üniversitemizi bu yönüyle kendimize bir paydaş kabul ettik; resmi olarak da Üniversite Mobil KETEM Projesinin bir ortağı oldu. Bu nedenle başta Rektör hocamız olmak üzere, bu projede destek olan ve olacak tüm hocalarımıza gönülden teşekkür etmek istiyorum. Bir şehir için yapılan bazı iyilikler vardır. Reklam gibidir; bakanları etkiler, ama geçicidir. Bazı iyilikler de vardır vizyonu değiştirir. İşte üniversite her şehir için bir vizyondur. Sırf orada bir üniversitemizin olması bile çok önemlidir. Çünkü toplumun geleceğinin şekillendiği kurumlardır üniversiteler. Üniversitemiz sadece sağlık alanında değil, farklı alanlarda da çok önemli başarılara imza atıyor. Projenin başarılı olmasında Zonguldaklılar tarafından çok sevilen bir Vali eşi olmanızın yanı sıra, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmanızın da önemli katkısı olduğunu söyleyebilir miyiz? Kadın Doğum Hastalıkları uzmanı olduğum için empati kurma şansımın daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Kişisel kanaatim, mekanizmanın aksayan, işleyen yanlarını görebilmem, hastanın bakış açısına hâkim olmam gibi konularda bu bana çok büyük bir avantaj sağladı. Ben belki bir kadın doğum uzmanı olmasam ve bir hastayı ikna etme konusundaki güçlükleri bilmesem, bu kadar empati kuramazdım. Bir konu daha var ki, bunu çok değerli buluyorum. Ben bir hekim olarak Hipokrat yemininden çok etkilenirim, bu yemini çok sık okurum ve bu yemini hiçbir zaman unutmamaya çalışırım. Orada ilk olarak şöyle der: “Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım şu anda hayatımı insanlık yolunda adayacağımı açıkça bildiriyor ve söz veriyorum.” Biz buna namusumuz üzerine ve özgür irademizle yemin ettik. Bu, insana bakış açımın, yardımlarımın en önemli belirleyicisidir. Bu yüzden insanlık adına elimizden geldiği kadarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bizim halkımız çok güzel şeyleri hak ediyor, ileride daha güzel projeler elbette gerçekleştirilecektir. Bizler bu projeyle toprağı biraz çapaladık, ekinleri attık ve şimdi yeşermelerini bekliyoruz diyebilirim. Mobil KETEM’i ilk başlattığımızda Türkiye çapında büyük bir yankı uyandırdı. Türk Halk Sağlığı Kurumu Genel Merkezi resmi web sitesinde bizim projemize detaylı bir şekilde yer vererek bu projeyi tüm Türkiye’ye örnek gösterdi. Bu bağlamda, diğer illerimize de örnek olduk diyebilirim. Ayrıca geçtiğimiz haftalarda birçok defa, Türkiye’de en çok smear taraması yapan il unvanını elde ettik. Örnek gösterilen bir projeye imza attığımız için çok mutluyum. Bugün ekip olarak bizler bu projeyi büyük bir özveriyle sahiplendik. Mobil KETEM çalışmaları sırasında, ekibin nerelerde yorulacağını tahmin edip o dönemlerde motivasyon günleri düzenledik. Bakanlarımızın, milletvekillerimizin eşlerinin katıldığı etkinlikler gerçekleştirmeyi planladık. Ayrıca basın mensuplarımızda çalışmalarımızın duyurulmasında bize çok yardımcı oldular. Yerel bir televizyon kanalı, ana haber bültenini yarıda keserek Uğur Hocamızı, Ülkü Hocamızı ve Aslıhan Hanımı yayına çıkardı. Sivil toplum kuruluşlarının, basın mensuplarının bu tür projelere destek olmasının büyük önem taşıdığını, her fırsatta söylüyorum. Bu anlamda, sivil toplum örgütlerimize ve basın mensuplarına, medyamıza teşekkürü bir borç biliyorum. Şu anda sizin himayenizde gerçekleşen başka projeler var mı? Bugün Vali eşi olarak fikir anneliğini benim yaptığım Zonguldak Halk Sağlığı Müdürlüğü tarafından düzenlenip planlanan ve benim de gönüllü hekimlik yaptığım Mobil KETEM projesinden başka, Gönül Elçileri adını taşıyan bir başka projemiz var. Gönül Elçileri Projesi de Zonguldak’ta benim himayemde devam ediyor. Gönül Elçileri Projesi, kişinin maddiyat, makam, mevki gibi beklentileri olmadan o güne kadar kazandığı tecrübeyi, bilgiyi insanlarla paylaşmasını hedefliyor ve adından da anlaşılacağı üzere gönüllülük esasına dayanıyor. Gönül Elçileri Projesi bir bakıma Mobil KETEM Projesini de kapsıyor. Ben de bu iki projeyi ortak yürütmeye karar verdim. Mobil KETEM’in tanıtım toplantılarında çok az da olsa Gönül Elçileri’ni, Gönül Elçileri toplantılarında da Mobil KETEM’i anlatıyorum. Gittiğim her yerde ikisinden de bahsetmeye çalışıyorum.Bu hem bana zaman kazandırıyor hem de daha çok insana ulaşmamız yönünde katkı sağlıyor. Ayrıca aile bütünlüğünün korunması amacıyla aile içi iletişim seminerlerimiz oluyor. Bir diğer çalışmamız da akciğer kanserine yönelik olarak önümüzdeki günlerde hayata geçirilecek. Bu çalışma kapsamında Üniversitemizin bizlere çok güzel bir desteği oldu. BEÜ’den hocalarımızın katılımıyla kansere yönelik seminerler düzenleyeceğiz. Akciğer kanseri, kolon (bağırsak) kanseri, prostat kanseri, rahim ağzı kanseri ve meme kanseri konularında şehir merkezi başta olmak üzere, tüm ilçelerimizde karma toplantılar düzenlenecek. Yani kadın ve erkeklerin katılacağı bu toplantılarda biraz önce saydığım kanser türlerinden korunmanın yolları hakkında halkımızı bilgilendireceğiz. Niyet, insanlığa hizmet etmekse, hizmet edilecek alanlar asla bitmez. Özetle diyebilirim ki, her şey Zonguldak ve Zonguldak halkı için. Gelecekte gerçekleştirmeyi planladığınız projelerde, Üniversitemizden beklentileriniz nelerdir? Halk için üniversitelerin görünen yüzü, tıp fakülteleridir; bu konuya zaten değindim. Ancak Üniversiteler toplumsal sorunlar ve konular konusunda da duyarlı olması gereken kurumlardır. Üniversiteler, sosyal organizasyonlar, toplantılar, seminerler, sanat etkinlikleri, spor turnuvaları, söyleşiler, kongreler, konferanslar gibi pek çok faaliyetle içinde bulunduğu şehre önemli katkılarda bulunur. Bu alanda da Bülent Ecevit Üniversitesini çok başarılı buluyorum. Üniversitemizin ilgili bulunduğu diğer kurumlarla, örneğin YÖK gibi, diğer üniversitelerle, ayrıca uluslararası kurumlarla da çok etkili ilişkiler kurup geliştirdiğine de şahit oluyoruz. Bu kurumlarla hem rekabet etmede hem de işbirliği geliştirmede Rektör Hocamızın çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Zonguldak dışında katıldığımız toplantılar sırasında, Üniversite Rektörümüzün çok pozitif bir şekilde adından söz ettiriyor olmasına sık sık şahit oluyoruz. Bu da bizler için gerçekten gurur verici oluyor. Rektörümüz çok ileri görüşlü bir insan. Yaptıkları bugün görülmese bil, beş-on yıl sonra insanlarımıza çok büyük hizmetler sunacak adımlar attı. Bu, beraberinde fedakârlığı da gerektirir. Çünkü Rektörümüz bu yatırımlara ayıracağı kaynakları kendini lanse etmek için de harcayabilirdi. Ama o, kendini geri plana atarak, ileriye yönelik pek çok altyapı çalışmasını gerçekleştirdi. Üniversitenin çalışmalarını halka biraz B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ daha tanıtması gerektiğini düşünüyorum. Bir diğer önemli gelişme de, Üniversitede Sosyal Sorumluluk Projesi dersinin tüm bölümlerde zorunlu ders olarak müfredata konulması oldu. Gençlerimizin meslek edinmeden önce toplumsal sorunlarla ilgili fikir edinmesi, bunların farkında olması çok önemlidir. Gelecekte Üniversitemizin Halk Sağlığı Bölümüyle işbirliği içinde Tıp Fakültesi öğrencilerinin Mobil KETEM’de yer almasına yönelik çalışmalarımız da bulunuyor. Bu çalışmanın da öğrencilerimiz açısından son derece yararlı olacağı kanaatindeyim. Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı? Benim gerçekleştirdiğim çalışmaların tümünün temelinde biraz önce de sözünü ettiğim, Tıp Fakültesinden mezun olurken ettiğim yemin yer alır. Bu yemin, beni daima motive eder. Sıkışıp, daraldığımda o yemini okur ve motive olurum. Hekimlik andı, beni her zaman çok etkiler. Benim yaşam felsefemi bu yemin şekillendirir. Ben Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanıyım. Sağlık sadece fiziksel bir konu değildir, sağlığın bir de psikolojik boyutu vardır. Özellikle bayanlar için bu ayrılmaz bir bütündür. Bugün Vali eşi olarak ilgilendiğim pek çok konu da kadınlarımızın psikolojik sorunlarına yönelik. Mesela gerek aile içi şiddete maruz kalan kadınlarımızla gerek geçim sıkıntısı çeken kadınlarımızla ilgilenirken de doktorluk yaptığımı hissediyorum. İyilik kelebek etkisi gibidir, yayılır. Bir yerde yapmış olduğunuz iyilik gelip size hiç ummadığınız bir zamanda dokunur. İnşallah yaptığımız küçük şeyler de ileride çok daha büyük adımlara da vesile olur. HEKİMLİK ANDI Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım şu anda hayatımı insanlık yolunda adayacağımı açıkça bildiriyor ve söz veriyorum, Hocalarıma, Saygı ve gönül borcumu her zaman koruyacağıma, sanatımı vicdanımın buyrukları doğrultusunda dikkat ve özenle yerine getireceğime, hasta ve toplumun sağlığını baş görev sayacağıma, benden hizmet bekleyen kimselerin sırlarına saygılı olacağıma ve onları saklayacağıma, hekimlik mesleğinin onurunu ve temiz töresini sürdüreceğime, meslektaşlarımı kardeş bileceğime, din, milliyet, ırk, siyasi eğilim ya da toplumsal sınıf ayrımlarının görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime, insan hayatına, kesinlikle saygı göstereceğime, baskı altında kalsam bile, tıp bilgilerimi insanlık değer ve yasalarına karşı kullanmayacağıma, Açıkça, Özgürce ve namusum üzerine ant içerim. Bölgenin Sağlk Üssü BEÜ UYGULAMA ve ARAŞTIRMA HASTANESİ B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Hastanemiz insan odaklı yeni bir çehreye kavuştu Yoğun bakımlar yenilenerek modernize edildi Bölgesinde tam donanımlı tek Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi hizmette Artık Üniversite Hastanesinde tüm tetkikler yapılabiliyor Yeni Acil Servis çok yakında hizmete açılıyor Kanser tanı ve tedavisi artık daha kolay: PET/CT Hastanemizde Ameliyatsız tedavi girişimsel radyoloji uygulaması Hastanemizde başladı İnsan odakl sağlk yatrmlarmz hz kesmeden devam ediyor... 12 Ocak-Şubat 2013 ARAŞTIRMA TÜRKİYE'NİN İNSAN KAYNAĞININ B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ BELİRLENMESİ PROJESİ SONUÇLANDI ması zorunludur. Bu çerçevede, yüksek nitelikli eleman çalıştıran firmalara yönelik desteklerin artırılması gereklidir. • Sanayi sektöründe beceri ve tecrübesi olduğu halde, bu sektörden uzaklaşanların varlığı dikkate alındığında, hizmet sektörüyle yarışabilecek bir sanayi ücretlendirme politikasına ihtiyaç duyulacağı görülmektedir. • Firmaların aradıkları beceriler arasında yabancı dilin başat bir beceri olarak ön planda tutulmaması, büyüyen ve 2023 için 500 milyar dolarlık ihracat hedefi benimseyen Türk ekonomisinin küresel ekonomiye entegrasyonu sürecinde çarpıcı bir bulgudur. • Mülakatlarda firmaların büyük çoğunluğu, adayların meslek lisesi mezunu olmasının önemli bir tercih nedeni olduğunu belirtmişlerdir. Buna karşın, anket sonuçlarına göre, firmaların yaklaşık beşte ikisi, meslek lisesi mezunlarına ücret ve saygınlık bakımından yeterince değer verilmediğini belirtmiştir. T.C. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı adına, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı tarafından yürütülen Türkiye’nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi başlıklı araştırma projesi tamamlandı. Araştırma kapsamında 107 firma ile derinlemesine mülakat yapıldı ve ardından 2.018 firmaya anket uygulandı. Araştırmada Türkiye’deki insan kaynağı talebi vasıf ve nitelik açısından belirlenerek, arz ve talep arasında ortaya çıkan uyumsuzluğun neden olduğu sorunların tespiti ve bu sorunların ortadan kaldırılması için izlenmesi gereken stratejiler ortaya konuldu. Araştırmada öne çıkan bazı bulgular ve öneriler: • Türkiye’de firmalar işe alımlarda tanıdık ve referanslar ile doğrudan başvuru yöntemlerini daha fazla kullanılmaktadır. • Sanayi sektöründe, özellikle mavi yaka çalışanlarda, işgücü devri çok yüksektir ve çalışanlar küçük ücret değişimlerine karşı aşırı duyarlıdır. • Mesleki tecrübe, hem mavi hem de beyaz yaka eleman alımında verilecek ücreti belirlerken, en fazla göz önünde bulundurulan kriterdir. Katılımcıların, eğitim değişkenine ücretlendirmede yeterli önemi vermedikleri tespit edilmiştir. • Firmalar, meslek lisesi mezunlarını işe alımda genel lise mezunlarına oranla daha çok tercih etmelerine karşılık, meslek lisesi mezunlarına ücret ve saygınlık bakımından yeterince değer verilmediğini belirtmişlerdir. • Firmaların çoğu aradıkları nitelikte elemanı bulamamakta ve genel olarak aranan nitelikte eleman bulmanın giderek zorlaştığını düşünmektedirler. • Firmaların yaklaşık %30’luk bir kesimi son bir yıl içerisinde dolduramadıkları pozisyonlar olduğunu ve gelecek bir yıl içerisinde doldurmakta zorlanacakları pozisyonlar olacağını bildirmiştir. Bu nedenle, mesleki eğitim ve beceri kazandırma ile ilgili politikalarda piyasanın gerçekte ihtiyaç duyduğu vasıf ve beceriler analiz edilmeli ve buna göre düzenlemeler yapılmalıdır. • Genç işgücü, aldığı eğitimle uyumlu olduğu ya da sanayi sektöründe beceri ve tecrübesi olduğu halde, sanayi Türkiye’nin İnsan Kaynağının Belirlenmesi Projesi Araştırma Ekibi: sektöründen uzaklaşmakta ve hizmet sektöründe çalışmayı tercih etmektedir. • Firmalar gelecekte en fazla vasıfsız eleman bulma noktasında güçlük yaşayacağını belirtirken, öne çıkan diğer iki pozisyon ise imalat-üretim elemanı/operatörü ve kalifiye eleman pozisyonlarıdır. • Firmaların yaklaşık yarısı, kayıt dışı istihdam, ücret politikaları vb. haksız rekabete neden olan etmenler nedeniyle büyümeye yönelik adımlar atamadıklarını ifade etmiştir. • İleri teknoloji ve sanayi sektörünün gerektirdiği yüksek nitelikli çalışanlara daha fazla talep oluşturacak şartların oluşmadığı ortaya çıkmıştır. 2023 hedefleri dikkate alınarak, zorunlu eğitim süresinin artırılması ve yükseköğretim kapasitenin artırılması sonucu önümüzdeki yıllarda sayıları artacak ortaöğretim ve yükseköğretim mezunu nitelikli işgücünü absorbe edecek bir iş piyasası oluşturul- Uygulamalı Laparoskopik Sleeve Gastrektomi Kursu Üniversitemiz Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Öge Taşçılar ve Covidien firması tarafından, 21-22 Şubat 2013 tarihlerinde BEÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesinde “Uygulamalı Laparoskopik Sleeve Gastrektomi Kursu” düzenlendi. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yaşar, Yrd. Doç. Dr. İsmet Özaydın ve Ereğli Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Uzm. Dr. Hakan Balbaloğlu’nun katılımcı olduğu kursta Laparoskopik Sleeve Gastrektomi ameliyatı ile ilgili teorik bilgiler katılımcılarla paylaşıldı ve dört hastanın obezite cerrahisi, Doç. Dr. Öge Taşçılar tarafından gerçekleştirildi. Bekir S. Gür (Yürütücü) Murat Özoğlu (Koordinatör) Tekin Akgeyik Emel Çetinkaya Erdal Tanas Karagöl Murat Öztürk Mustafa Kemal Biçerli Ömer Açıkgöz Mahmut Özer Taha Özhan Zafer Çelik Araştırma Asistanları: İpek Coşkun Ülkü İstikbal Mıhçıokur Müberra Görmez B ÜLEN ECEVİ T HABER ÜNİVERSİTESİ TÖMER Bülent Ecevit Üniversitesi Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÖMER) öğrencileri, Zonguldak Meslek Yüksek Okulunu ve Kilimli Belediye Başkanı Dr. Seçkin Özdemir’i ziyaret etti. TÖMER Müdürü İbrahim Gültekin ve Okutman Ali Yumurtacı ile birlikte 26 yabancı uyruklu öğrenci Zonguldak Meslek Yüksek Okulu, Kilimli Belediyesi ve Halk Eğitim Merkezine ziyaretlerde bulundu. TÖMER’e 2012-2013 eğitim-öğretim döneminde öğrenci alındığını ifade eden Bülent Ecevit Üniversitesi TÖMER Müdürü İbrahim Gültekin, ülkemize ve şehrimize yabancı olan öğrencilerle şehrimizi ve üniversite kurumlarını tanıtmak için geziler düzenlediklerini belirtti. TÖMER’in üniversitenin dünyaya açılan kapısı olduğunu ifade eden Gültekin, öğrencilerin geldikleri ülkelerin kültürlerini Zonguldak’a getirdiklerini, mezun olduklarında ise kültürümüzü ve üniversitemizin ismini ülkelerine götüreceklerini kaydetti. TÖMER eğitiminin eskiden Ankara’da verildiğini ve oradan gelen öğrencilerin Zonguldak’a ve üniversiteye uyum sorunu yaşadıklarını belirten İbrahim Gültekin, bu sene öğrencilerin direkt Zonguldak’a geldikleri için ikinci bir uyum sorunu yaşamadıklarının altını çizdi. Açılan iki sınıfta Ocak-Şubat 2013 13 Öğrenciler Zonguldak Meslek Yüksekokulundaydı 28 öğrencinin olduğuna değinen Müdür Gültekin, eğitim-öğretime başlamalarından üç ay gibi kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen, öğrencilerin Türkçeyi öğrenmede büyük mesafe kat ettiğini söyledi. Zonguldak Meslek Yüksek Okulu Toplantı Salonu’nda ağırlanan öğrenciler, ardından Kilimli Belediye Başkanı Dr. Seçkin Özdemir’i makamında ziyaret etti. Özdemir ile TÖMER öğrencileri arasında samimi diyaloglar yaşandı. Belediye olarak üniversitenin ve öğrencilerin her zaman yanlarında olduklarını ifade eden Özdemir, öğrencileri Türkçe anlama ve konuşmalarındaki seviyeden dolayı kutladı. Öğrencilerin yapmış oldukları ziyaretten büyük memnuniyet duyduğunu dile getiren Seçkin, TÖMER öğrencilerine ve eğitimcilerine başarılar diledi. Belediye ziyaretinin ardından Kilimli Belediyesi Radar Tepe tesislerine geçildi. Radar Tepe’den Kilimli manzarasını seyreden öğrenciler, öğle yemeğinin ardından Halk Eğitim Merkezi’ne geçti. Burada ‘Antik Anılarımız’ sergisini ve derslikleri gezen heyet, Kilimli sahil şeridinde yürüyüş yaptıktan sonra, Bülent Ecevit Üniversitesi Merkez kampüsüne gitmek üzere Kilimli’den ayrıldı. Dünya Azerbaycanlılar Hemreylik Günü kutlandı Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Alan Dışı Serbest Seçmeli Dersler “BES912 Topluma Hizmet Uygulamaları” dersi kapsamında Uluslararası Öğrenci Koordinatörlüğü işbirliği ile “31 Aralık Dünya Azerbaycanlılarının Birlik ve Dayanışma (Hemreylik) Günü” nedeniyle bir konferans düzenlendi. Azerbaycan Türklerinin birlik bilincine ilişkin bu günün temel amacını; dünya üzerinde farklı ülkelerde bulunan Azerbaycan Türkleri arasındaki ilişkileri canlı tutmak, aralarındaki birlik ve dayanışma duygusunu geliştirmek oluşturuyor. Azerbaycan Türkleri arasında yılbaşına göre daha ön planda olan “31 Aralık Dünya Azerbaycanlılarının Hemreylik Günü” için hazırlanan program üniversitemizde öğrenim görmekte olan Azeri öğrencilerimiz tarafından yoğun ilgi gördü. Günün anlam ve önemiyle ilgili hazırlanan videoların izlenmesinin ardından, Üniversitemiz Fen Edebiyat Fa- kültesi Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Nurettin Hatunoğlu ve İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bahram Hasanov’un konuşmacı olarak katıldığı programda, konuşmaların ardından Tofiq Mehraliyev adlı öğrencimizin okuduğu Azeri Şiiri salonda bulunanlara duygusal anlar yaşattı. Barıştan, dostluktan ve kardeşlikten yana yeni yılın bütün insanlara sağlık, mutluluk, başarılar getirmesi dilekleriyle, büyük beğeni toplayan program, Uluslararası Öğrenci Koordinatörü Okt. Tevfik Cem Akalın ve Öğrenci İşleri Daire Başkanı Bekir Kaleli’nin konuşmacılara Teşekkür Belgesi takdim etmesiyle son buldu. 14 Ocak-Şubat 2013 Yine madalyayla döndüler Bülent Ecevit Üniversitesi Devrek Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı öğrencileri, Türk ve dünya mutfağının profesyonel aşçılarını ve gastronomi severleri buluşturan 11. Uluslararası İstanbul Gastronomi Festivali’nden de ödüllerle döndüler. Yerli ve yabancı şeflerin yanı sıra, yabancı gurmelerin de katıldığı 11. Uluslararası İstanbul Gastronomi Festivali, 5 - 10 Şubat tarihleri arasında TÜYAP Fuar Merkezi’nde birbirinden farklı yarışmalara sahne oldu. 52 kategoride gerçekleştirilen yarışmalara 25 ülkeden 400’ü yabancı olmak üzere toplam 2000 yarışmacı aşçı katıldı. Birçok markanın stant açtığı fuarda beş gün boyunca yaklaşık 25.000 konuk, yarışmaları izleme olanağını elde etti. TAŞFED (Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu) ile WACS’ın (Dünya Şefler Birliği) ortaklaşa düzen- ledikleri uluslararası yarışmalara katılan Bülent Ecevit Üniversitesi öğrencileri, 2 gümüş ve 1 bronz madalya aldılar. Öğrencilerimizden Furkan Ateşoğlu, üniversitelerarası ana yemek kategorisinde hazırladığı ‘Soğan Püresi Yatağında Dana Antrikot (Berneaz Sauce Eşliğinde, Tereyağı ile Sotelenmiş Kuşkonmaz)’ yemeği ile ikinci olarak gümüş madalya kazandı. Öğrencimiz Tolga Şentürk’se üniversiteler arası kuzu yemeği dalında ‘Hellim Peynirli Patates Röşti Eşliğinde Taze Baharatlarla Lezzetlendirilmiş Kuzu Sırtı (Mürdüm Eriği Sosu ve Pane Yumurta İle)’ sunumu ile birçok yerli ve yabancı üniversiteyi geride bırakarak ikinci oldu ve gümüş madalya aldı. Üniversitelerarası tatlı kategorisinde ise, Yusuf Karagülmez adlı öğrencimiz hazırladığı ‘Nane Likörlü Yeşil Elma Tatlısı’ ile bronz madalya kazandı. Üniversitemiz 3. Üniversiteler Fuarına katıldı Final Okulları tarafından düzenlenen 3. Üniversiteler Fuarı, 16 Şubat 2013 tarihinde, Final Okulları İstanbul Güneşli kampüsünde gerçekleştirildi. Fuarda Üniversitemizi, Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğünde görevli Esra Güner ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Uluslar- B ÜNİVERSİTE arası Ticaret ve İşletme Bölümü 3. Sınıf öğrencisi Serda Renkli temsil etti. Fuarda BEÜ standını ziyaret eden öğrencilere Üniversitemizi tanıtan broşürler ve promosyon ürünleri armağan edilerek; bölüm ve programlar hakkında ayrıntılı bilgi verildi. ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ GENÇSİN H. Eren TAŞ Sinema Kulübü Öğrenci Temsilcisi OSCAR HEYECANI Dünyada en çok bilinen ve sinemaseverleri en çok heyecanlandıran, Amerika’nın en prestijli ödülü olan Oscar Film Ödülleri bu yıl 85.sı gerçekleştirildi. Geçtiğimiz beş yıldaki gibi bu yıl da çok görkemli yapımlar yer almıyordu. Ancak, yine de etkileyici filmler yarıştı diyebiliriz. Bu yılki ödül törenine geçmeden önce kısaca Oscar tarihinden bahsetmek gerekir. Ödül, 1929 yıllarında Los Angeles’ta, Sinema Sanatları Bilimleri Akademisi (AMPAS) tarafından verilmeye başlanmış. Dünyada her alanda olduğu gibi, sinema alanında da birçok festival ve ödül törenleri gerçekleştiriliyor. Bunların içerisinden sıyrılarak liderliği kaptırmayan Akademi ödülleri, üye sayısını da her geçen gün arttırıyor. 2007 yılında bu rakam 5830’a kadar çıktı ve bunların %22’lik kısmını oyuncular oluşturuyor. Ödül gecesine adını veren altın heykelciğin orijinal ismi “Academy Award of Merit”. Merit isminin daha sonra neden Oscar’a dönüştüğü hakkında birçok rivayet bulunuyor. Oscar ödülü, gücü temsil eden elinde kılıcıyla bir şövalyeden oluşuyor ve şövalyenin gücünü aldığı şey ise üzerinde durduğu film makarasıdır. Bu film makarası beş parçadan oluşuyor ve bu parçalar; oyuncuları, film yazarlarını, yönetmenleri, yapımcıları ve teknisyenleri temsil ediyor. Oscar ödülünü kazanan kişi, ödülü başka bir yere satamaz, ancak Akademiye belli bir ücret karşılığında geri verilebilir. Bu yılki adaylara geri dönecek olursak öne çıkan üç film vardı. Bunlar 12 dalda adaylığıyla “Lincoln”, 11 dalda adaylığıyla “Life of Pi” ve 7 dalda adaylığıyla da “Argo”... ABD’nin en önemli başkanlarından Abraham Lincoln’ün, köleliği kaldırmasını konu alan “Lincoln" filmi, beklenilenin aksine geceyi hüsranla kapattı. Film, teknik dalda en iyi yapım tasarımı ödülünü alırken, oyunculuğuyla adeta Lincoln’e yeniden hayat veren Daniel Day-Lewis’e de en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandırdı. Diğer bir aday “Life of Pi” adlı film ise; Hindistan’dan Kanada’ya giden bir yük gemisinin, hemen hemen içindeki tüm canlılarla birlikte batmasıyla birlikte bir filikada hayatta kalmayı başarabilen bir sırtlan, bir zebra, bir orangutan, bir Bengal kaplanı ve Pi adlı çocuğun hayatta kalma mücadelesini konu alıyor. Muazzam konusu, görsel efektleri, anlatım dili ve kurgusuyla öne çıkan film, en iyi görsel efekt, en iyi orjinal müzik, en iyi görüntü yönetmeni ve en iyi yönetmen dallarını kazanarak, geceyi dört Oscarla tamamladı. Birçok festivalden en iyi film ödülünü alan “Argo” ise, İran’da mahsur kalan altı Amerikan vatandaşının kurtarılma operasyonunu anlatıyor. Çok fazla ödül alamasa da film beklenildiği gibi, en iyi film, en iyi kurgu ve en iyi uyarlama senaryo olmak üzere en önemli üç ödülü alarak bu heyecanlı yarışta zafere ulaşan film oldu. Bunların haricinde diğer önemli ödüller ise; en iyi kadın oyuncu ödülü "Silver Linings Playbook" filmindeki başarılı performansıyla Jennifer Lawrence, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü "Les Miserables" filmiyle Anne Hathaway, en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü "Django Unchained" filmiyle Christophe Waltz, en iyi orjinal senaryo ödülü yine "Django Unchained" filminin yazarı ve yönetmeni Quentin Tarantino ve son olarak en iyi animasyon film ödülü de "Brave"e gitti. Gecenin en ilginç ödülü ise ses kurgusu dalında verildi. Bu dalda ödül "Skyfall" ve "Zero Dark Thirty" arasında paylaşıldı. Seth MacFarlane'in sunuculuğunu üstlendiği 85. Oscar Töreni geçen yıllara göre daha durağan ilerledi. Gecede birçok ödül favorilere giderken, en büyük sürprizi en iyi yönetmen dalında Ang Lee alarak yaptı. Bizce en iyi filmi de alması gereken Life of Pi, bu ödülü, yine bir Amerikan kahramanlık hikayesi olan Argo'ya kaptırırken, en iyi yönetmen ödülünü alarak en azından teselli buldu. B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ PROF. DR. DURMUŞ GÜNAY KÜTÜPHANESİ Prof. Dr. Durmuş Günay Kütüphanesi, son teknoloji ürünü donanımı ve modern yüzüyle öğrencilerimizin hizmetinde 25.800 Türkçe kitap 6.746 Yabancı dilde kitap Toplam 44.132 KİTAP 465 farklı başlıkta 6.820 Türkçe süreli yayın Kütüphanemizde engelli kullanıcılarımızı da unutmadık “Prof. Dr. Durmuş Günay Kütüphanesi Gör-İşit Salonu” • Sesli Okuma Programı (window eyes) 87 farklı başlık altında 1.093 adet yabancı dilde süreli yayın • Ekran Büyütme Programı (zoom test) • Az Görenler İçin Doküman Büyütücü (CCTV clear view) • Göremeyenler İçin Kitap Okuma Cihazı (eye pal) Tam 3.100.250 E-kitap… 16 HABER Ocak-Şubat 2013 Meslek yüksekokulları B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ kalite için güçlerini birleştirdi! Çaycuma, Devrek ve Gökçebey MithatMehmet Çanakcı Meslek Yüksekokullarının Batı Karadeniz Kalkınma Ajansından 2012 Yılı Teknik Destek Programı çerçevesinde aldığı “Kurumsal Kapasite Geliştirme ve Toplam Kalite Yönetimi” eğitimleri başarıyla sona erdi. 4-15 Şubat 2013 tarihleri arasında düzenlenen seminerler, toplam 60 saat sürdü. Etkinliklerin son gününde üç meslek yüksekokulunu dolaşan ve ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemleri konusunda tetkik ve önerilerde bulunan Başdenetçi Berke Funda, projeye katılanlara “Kalite Yönetim Sistemi Uzmanı” ve “Kalite Yönetim Sistemi İç Denetçi” sertifikalarını dağıttı. Bu sistem çerçevesinde yapılacak çalışmaları tamamlayacak olan meslek Zonguldak Meslek Yüksekokulunun katkılarıyla bağımlılık yapıcı maddelerden korunma paneli yüksekokuluna “ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi” belgesi verilecek. Bülent Ecevit Üniversitesine (BEÜ) bağlı üç ayrı meslek yüksekokulunun ortak hazırlamış olduğu projenin protokolü, 28 Ocak 2013 tarihinde Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Faruk Tezel’in de katılımıyla Çaycuma Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Hik- met Yazıcı, Gökçebey Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Bülent Haner ve Devrek Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Sefa Kocabaş tarafından imzalanmıştı. Proje ile akademisyenlere ‘Toplam Kalite Yönetimi, kurumsal kapasitenin geliştirilmesi ve standardizasyon’ konularında teorik bilgi ile uygulama becerileri kazandırıldı. ÖĞRETİM ÜYEMİZİN BAŞARISI German Aerospace Center’dan Türkiye'den sadece Öğretim Üyemizin Araştırma Projesine Destek Dünyanın en önemli araştırma merkezlerinden biri olan German Aerospace Center her yıl sınırlı sayıda araştırma projesine destek sağlıyor. Merkezin bu yıl destekleme kararı aldığı projeler arasında, Türkiye'den sadece Bülent Ecevit Üniversitesi Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi'ne bağlı olarak çalışmalarını yürüten Kilimli Belediyesi Konferans Salonu’nda “Çocuklarımızın geleceğini karartan bağımlılık yapıcı maddelerle mücadele paneli” yapıldı. 23 Ocak 2013 tarihinde düzenlenen panel, Kilimli Belediyesi ve Zonguldak Meslek Yüksek Okulu’nun (ZMYO) katkılarıyla gerçekleştirildi. ZMYO Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Haner başkanlığında gerçekleştirilen panele, Kilimli Belediyesi Başkanı Dr. Seçkin Özdemir, ZMYO Müdür Yardımcısı Öğr. Gör. İbrahim Aydaş’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda konuk katıldı. Panel, ZMYO Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Haner’in bağımlılık yapan maddelerin zararları, bu maddelerden korunma yolları gibi konularda yaptığı görsel sunumla başladı. Daha sonra sırasıyla; Bülent Ecevit Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinden Psikolog Hicran Demirhan ‘ergenlik ve gençlik’, Ereğli Eğitim Fakültesi Öğr. Gör. Psikolog Dr. Sezai Kalafat ‘bağımlılık yapıcı maddelere bulaşmanın sebepleri’, Zonguldak İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Büro Amirliği’nden Hüseyin Sipahi ‘uyuşturucu maddelerle mücadele kapsamında yürütülen çalışmalar’ üzerine birer sunum yaptılar. Panel, konuklardan gelen sorulara verilen cevaplarla son buldu. Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kemaldere Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kemaldere'nin "Bursa'daki tektonik kaynaklı yüzey deformasyonlarının Diferansiyel InSAR tekniğiyle izlenmesi" konulu projesi yer aldı. Proje, yapay açıklıklı radar teknolojisi ile Bursa havzasındaki tektonik hareketlerin izlenmesi ve deformasyon oluşumlarının tespit edilebilmesini amaçlıyor. B ÜLEN ECEVİ T HABER ÜNİVERSİTESİ Ocak-Şubat 2013 17 BEÜ’DEN ÇEVREYE ÖRNEK DUYARLILIK Kampüste “geri dönüşüm projesi” başladı bulunduğu koridorlara yerleştirilen iç mekân kutuları üniversitemiz temizlik çalışanları tarafından belirli periyotlarda dış mekân konteynırlarına boşaltılmaya başlandı. Ayrıca üniversitemiz tarafından iç mekânlar için metalden kutular yaptırılarak bina girişlerine yerleştirildi. Üniversite alanında bulunan lojmanlar da çalışma dâhilinde tutuldu ve belirlenen alanlara iç ve dış mekan kutuları yerleştirildi. Üniversitemizde toplamda 27 adet metal, 46 adet plastik iç mekân kutusu gerekli yerlere konuldu. Tüm üniversite alanında lojmanlar dâhil olmak üzere ambalaj atıkları toplama aracının rahatlıkla ulaşabileceği alanlar belirlenerek toplamda 7 adet dış mekân konteynırı yerleştirildi. Belirlenen periyotlarda lisanslı firma bu konteynırlarda biriken ambalaj atıklarını topluyor ve tesislerine götürerek cinslerine göre ambalaj atıklarını ayırmakta, gerekli hacim küçültme işlemleri gerçekleştirdikten sonra geri dönüşüm firmalarına gönderiyor. Ambalaj atıklarının kaynağında ayrı toplanması, geri dönüşüm ile elde edilebilecek 2. Ürünün kalitesini artırıyor ve değerlendirilebilir atıkların çöpe gitmesini engelliyor. Bu sayede ülke ekonomisine katkıda bulunurken, çöp miktarı azalıyor ve potansiyel çevre problemleri önlenebiliyor. Bu bilincin üniversitemiz bünyesinde yaygınlaşması amacıyla başlatılan ambalaj atıklarının kaynakta ayrı toplama çalışmaları, duyarlı personel ve öğrencilerimiz sayesinde başarılı bir şekilde devam ediyor. Bülent Ecevit Üniversitesinde ambalaj atıkları, çevreye olan zararın azaltılması ve değerlendirilebilir atıkların ekonomiye kazandırılması amacıyla, 22 Ocak 2013 tarihinden itibaren lisanslı firma tarafından toplanmaya başlandı. Geri dönüşüm projesi ile lisanslı firma tarafından Doç. Dr. Süreyya Altın düzenli toplanan ambalaj atıkları geri dönüşüm tesisinde ayrıştırılarak ekonomiye kazandırılıyor. Böylece günlük hayatta oldukça yaygın kullanılan ve kullanıldıktan sonra çöpe atılan geri dönüştürülebilir malzemelerin kaynağında ayrı toplanması sağlandı ve mevcut çöp miktarı da azaltıldı. Proje kapsamında ilk olarak, Bülent Ecevit Üniversitesi Merkez Kampüsü içindeki tüm bölümlere afiş ve el broşürleri dağıtılarak personel ve öğrencinin bilgilendirilmesi sağlandı. Ayrıca tüm temizlik çalışanları ile bir toplantı yapılarak, konu ile ilgili temizlik personelinin bilgilendirilmesi sağlandı. Toplantıda Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Müdürü Yrd. Doç. Dr. Süreyya Altın, Çevre Mühendisliği Bölümü Arş. Gör. Elif Alaydın, Arş. Gör. Ersin Aytaç ve Günlüler Geri Dönüşüm firmasından Çevre Mühendisi Nilay Adıyaman tarafından bilgilendirmeler yapıldı. Çalışma kapsamında tüm bölümlere idari kısımlar dâhil olmak üzere iç mekân kutuları dağıtıldı. Öğrenci koridorları ve ofislerin Diyabet Haftasına Katkıda Bulunanlara Teşekkür Plaketi Dünya Diyabet Haftasında boyunca 1218 Kasım 2012 tarihlerinde İl Halk Sağlığı Şube Müdürlüğü, Zonguldak Kronik Hastalıklar ve Diyabet Derneği ve Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı koordinasyonu ile birçok aktivite gerçekleştirilmişti. Aktiviteleri yürütenlere, Zonguldak Kronik Hastalıklar ve Diyabetliler Derneği tarafından Zonguldak Belediyesi Salonunda teşekkür plaketi verildi. Plaket töreninin ardından Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Taner Bayraktaroğlu tarafından “Diabetes Mellitus-Şeker Hastalığında Gelişmeler” konulu bir konferans verildi. Konferansta şeker hastalığının 1500 yıl öncesinden günümüze kadarki sürede tanınması ve tedavi aşamaları ele alınarak güncel tanı, tedavi ve koruyucu tedbirlere değinildi. Türkiye’de ve Zonguldak’ta diyabet hastalığının sıklığının % 13 oranında saptandığı belirten Bayraktaroğlu, Sağlık açısından ciddi bir toplumsal sorun olması nedeniyle kamuda ilk kez Zonguldak’ta Bülent Ecevit Üniversitesi tarafından “OBEZİTE ve DİYABET MERKEZİ”nin 2014 yılında faaliyete geçirileceğini söyledi. Doç. Dr. Taner Bayraktaroğlu, konferansın sonunda, şeker hastalığı ile ilgili sorular da yanıtladı. 18 Ocak-Şubat 2013 Beden Eğitimi ve Spor Eğitiminin Yurtdışı ve Ülkemizdeki Uygulamaları Anlatıldı “Beden Eğitimi ve Spor Eğitiminin Yurt Dışı ve Ülkemizdeki Uygulamaları” konulu konferans, BEÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu tarafından, 28 Şubat 2013 tarihinde, Tahir Karauğuz Konferans Salonunda düzenlendi. Hitit Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Faruk Yamaner’in konuşmacı olarak katıldığı konferansa, akademik ve idari personel ile öğrencilerimiz yoğun ilgi gösterdi. Konuşmasında, günümüzde beden eğitimi ve spor eğitiminin önemine değinen Yamaner, bu alanda kaydedilen gelişmeler ile yurt dışında ve ülkemizdeki uygulamalar hakkındaki bilgi ve deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. Konferansın sonunda BEÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mustafa Gümüş tarafından Doç. Dr. Yamaner’e teşekkür plaketi ve Üniversitemizin çeşitli armağanları sunuldu. ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ OBEZİTE CERRAHİSİ Doç. Dr. Öge TAŞÇILAR Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Obezite, kişinin vücudunda sağlığını tehdit eden ve yaşam süresini kısaltan çok fazla yağ dokusu birikimi demektir. Vücutta kas, yağ ve su ağırlık oluşturur. Bu yüzden obezite tanımı yağ dokusunun fazlalığına bağlı ağırlığı tanımlamaktadır. Spora bağlı kas kitlesi fazlalığı veya hastalıklara bağlı su birikiminin yol açtığı ağırlık, obezite olarak kabul edilmez. Obezite, harcadığınızdan fazla kalori alındığında ortaya çıkan yağ depolanmasıdır. Alınan ve harcanan kalori dengesi kişiden kişiye değişmekte olup kişinin genetik yapısı, aşırı yemek yemesi, yağlı gıdalarla beslenmesi ve hareketsizlik başlıca nedenlerdir. Kadınlarda sık rastlanan obezite, erkekler arasında da hızla artmaya başlamıştır. Günümüzde obezitenin görülme sıklığı kadınlarda yüzde 44, erkeklerde ise yüzde 27’dir ve bu oranlar giderek artmaktadır. Türkiye'de obezite hasta sayısı ise yaklaşık 15.5 milyon olup 17 milyon kişi ise fazla kiloludur. Kilo Durumu Hesaplaması Vücut Kitle İndeksi (VKİ), kişinin kilosunun (kg), boyunun (metre) karesine bölünmesiyle bulunur. Bununla beraber, VKİ kullanımı çocuklarda, hamile kadınlarda ve çok adaleli kişilerde doğru sonuç vermez; bu nedenle böyle kişilerde kullanılmamalıdır. Bu hesaplamaya örnek vermek gerekirse; Fatma Hanımın ağırlığı 70 kg, boyu ise 1.60 m'dir. Buna göre Fatma Hanımın VKİ değeri: 70 / (1.60)²= 70 / 1.60 x 1.60 = 70 / 2.56 = 27.34 kg / m²'dir. Ali Beyin ağırlığı da 120 kg, boyu ise 1.70 m'dir. Buna göre Ali Beyin VKİ değeri: 120 / (1.70)² = 90 / 1.70 x 1.70 = 90 / 2.89 = 41.5 kg / m²'dir. Vücut Kitle Endeksi (VKİ); 18.5 kg / m²'nin altında olanlar zayıf 18.5-24.9 kg / m² arasında olanlar normal kilolu 25-29.9 kg / m² arasında olanlar hafif şişman 30-34.9 kg / m² arasında olanlar obez (1. derece şişman) 35-39.9 kg / m² arasında olanlar obez (2. derece şişman) 40 kg / m²'nin üzerinde olanlar obez (3.derecede obez) olarak tanımlanmaktadır. Morbid Obez ise, VKİ 35 üzeri olup beraberinde Hipertansiyon ve Diyabet hastalığı olanlar ile VKİ 40 üzeri olanlardır. Obezite ile birlikte Hipertansiyon, Lipid bozuklukları, Tip 2 Diyabet, Koroner kalp hastalığı, İnme, Safra Kesesi Hastalıkları, Gastroözefageal Reflü Hastalığı, Osteoartrit, Uyku Apnesi ve Solunum bozuklukları, Endometrium, Meme, Prostat ve Kalın Bağırsak Kanseri görülmektedir. Fazla kilo, tüm ölüm nedenlerinin daha erken yaşlarda görülmesine neden olur. VKİ 40 üzeri kişilerin yaşam süreleri genellikle 60 yıldan azdır. Kilolu kişilerde, VKİ’de görülen yüzde 5 veya 10 azalma bile bu hastalıkları azaltabilmektedir. Cerrahi Tedavi İçin Gereken Şartlar Konferans vermek üzere üniversitemize gelen Doç. Dr. Faruk Yamaner, BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer’i makamında ziyaret etti. B SAĞLIK 1) VKİ 40 tan büyük ya da VKİ 35 – 40 arası olması ve bunun yanı sıra kilo verme cerrahisi ile iyileşebilecek yandaş hastalık olması ( Hipertansiyon , Tip 2 Diyabet, Kolesterol yüksekliği, Uyku Apne Sendromu vs.) 2) Uzun süredir şişmanlık olması 3) Diyet ve diğer yöntemlerin bir yıldır kilo verme konusunda başarısız olması 4) İç salgı bezleri ile ilintili hastalık olmaması 5) Hastanın işlemi anlaması ve uyum sağlaması 6) Alkol ve Madde bağımlılığı olmaması 7) Kabul edilebilir cerrahi risk 8) Operasyon dönemi ve en az 1 yıl sonrası gebelik planlamamak Özellikle ABD’deki merkezlerde gerzekleştirilen obezite cerrahisi sonrasında yeterince kilo kaybı başlamadan bazı hastalıklarda sağlanan iyileşme (örn. Tip 2 Diyabet, Hipertansiyon ve karaciğer yağlanması) şişman olmayan hastalarda da cerrahi uygulanmasını tartışmaya açmıştır. Henüz uzun dönem sonuçları elde edilmediğinden, gelişmiş ülkelerde uygulanmayan bu yöntemleri henüz ülkemizdeki hastalara tavsiye etmemekteyiz. Her ne kadar Tip 2 Diyabetin cerrahi tedavisi bulunduğu şeklinde bazı basın organlarında haberler çıkmış olsa da bu operasyonlar için güvenilirlik ve başarı kriterleri tam olarak belirlenememiştir. Uygulanan Cerrahi Tedaviler Obezite cerrahisi temel olarak iki prensibe dayanmaktadır; mide hacminin küçültülmesi ve/veya ‘malabsorsiyon’ yani yiyeceklerin emiliminin bazı aşamalarda engellenmesinin sağlanması… Bu ameliyatların en uygunu, doğru hastaya, doğru zamanda yapıldığında hayat kurtarıcı olanıdır. Dünyada Morbid Obezitenin çok çeşitli cerrahi uygulamaları olmakla birlikte, yaygın olarak kabul gören ve uzun dönem yararı kanıtlanmış iki yöntem uygulanmaktadır. 1. Tüp Mide Operasyonu Bu operasyonda mide kapasitesi 100-150 ml hacme düşürülerek, kişilerin az gıda alması ve sonucunda kilo vermesi hedeflenmektedir. Operasyon laparoskopik yöntemle uygulanmakta olup hastalar ortalama 3 günde taburcu olabilmektedir. Hastalarımızın bu yöntemle kaybettikleri kilo, bir yıl içerisinde, toplam kilolarının yaklaşık yarısıdır. 2. Mide Bypass Operasyonu Bu prosedür, obezite tedavisi için dünyada en fazla uygulanan cerrahi yöntemlerden birisidir. Burada hem mide hacmi azalmakta hem de barsak emilim yüzeyi azaltılmaktadır. Öncekine göre daha karmaşık bir operasyon olup deneyim gerektirmektedir. Bu operasyon da laparoskopik olarak uygulanabilmektedir. Bu operasyonları, Üniversite hastanemiz Genel Cerrahi kliniğinde yaklaşık üç yıldır uygulanmaktayız. Bu konuda çalışma yapmak üzere 2012 yılının yaz aylarında YÖK destekli olarak, Amerika Birleşik Devletleri New York Eyaletindeki Weill Cornell Üniversite Hastanesi Gastrointestinal Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Merkezinde bulundum. Ardından, ülkemizde kamu kurumlarında pek yapılmayan bu operasyonları laparoskopik (kapalı) yöntemle BEÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesinde uygulamaya başladık. Operasyon kriterlerine uygun olan kişileri, bugüne kadar 100’den fazla başarılı operasyona imza atan Genel Cerrahi Polikliniğimize bekliyoruz. B ÜLEN ECEVİ T YATIRIM ÜNİVERSİTESİ 1668 çeşit vücut taşı BEÜ laboratuvarlarında analiz edilecek Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Bilim ve Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, hizmet alanlarını hızla geliştiriyor Üniversitemizde, lisansüstü çalışmalarının yanı sıra bağımsız araştırmalar ile kamu ve özel sektöre ait kurum-kuruluşların taleplerine yönelik araştırmaların yürütüldüğü BEÜ Bilim ve Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Laboratuvarı, hizmet alanlarını geliştirmeyi sürdürüyor. Merkez, sadece Zonguldak ve çevresinin değil, Türkiye’nin önemli araştırma noktalarından biri olma yolunda hızla ilerliyor. BEÜ Bilim ve Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, araştırma alanları arasına, böbrek ve benzeri vücut taşlarının analiz çalışmalarını da ekledi. Merkeze ait laboratuvarlarda 1668 çeşit böbrek ve benzeri vücut taşının karakteri belirlenebiliyor. BEÜ Bilim ve Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezindeki gelişmeler hakkında bilgi veren Merkez Müdürü Doç. Dr. Mehmet Akyüz şöyle konuştu: “Sağlık sektörüne yönelik hizmetlerimize, 1668 çeşit vücut taşının analizlerinin yapılmasını da ekledik. Böbrek taşı gibi, vücut tarafından üretilen taşları karakterize ediyoruz. Bu analizler ile sağlık sektörüne yönelik araştırmalarımıza bir yenisini daha eklemiş olduk. Laboratuvarımız oldukça başarılı çalışmalara imza atıyor. Biz de azimle çalışmaya devam ediyoruz.” Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Merkezin çalışmalarını değerlendirdiği açıklamasında; Bilim ve Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezinin sağlık, çevre, enerji gibi farklı sektörlere verdiği hizmetlerin çeşitliliğini arttırdığını belirterek şunları söyledi: “Bilim ve Teknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi, sadece Zonguldak ve çevresinde değil, Türkiye geneline hizmet veren bir araştırma merkezi haline geldi. Merkezimiz çalışma alanlarını sürekli geliştiriyor. Üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesine yönelik önemli çalışmalarımız da sürüyor. Bölgemiz için önem arz eden pek çok proje yürütüyoruz. Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı ile imzaladığımız ve 900.000 TL değerindeki ‘Çevresel Ağır Metal Maruziyeti Değerlendirme ve Araştırma Hizmet Alımı Protokolü’ kapsamında, 20 yaş ve üzeri 3.000 kişiye ait 6.000 adet biyolojik numunede 23 elementin tespit edilmesi çalışması, Merkezimize bağlı laboratuvarımızda yapılıyor. Son olarak böbrek ve benzeri vücut taşlarının analizleri de Merkezimizin laboratuvarında yapılmaya başlandı. Üniversitemiz, bilimsel yatırımlarını, toplumun hizmetine sunarak gelişmeye ve büyümeye devam ediyor.” Ocak-Şubat 2013 19 Pozitron Emisyon Tomografisi Bilgisayarlı Tomografi (PET/CT veya PET/BT) Doç. Dr. Mehmet ÇABUK BEÜ Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı Başkanı Onkoloji (kanser) hastalarında, BT ve MR gibi anatomik görüntüleme yöntemlerinin yalnız başına kullanılması, hastalığın değerlendirilmesinde özellikle de metabolik bilgi açısından yetersizliklere neden olabilir. Bu da, kanser hastalığında evrelendirme (derecelendirme), hastalığın tekrarlaması (nüks), başka bir organa yayılması (metastaz) ve tedavi etkinliğinin değerlendirilmesinde eksikliklere yol açabilir. Positron Emission Tomograsi (PET), dokuların metabolik görüntülemesini sağlar. Bilinmektedir ki, tümör hücrelerinin çoğu şekeri aşırı şekilde tüketmektedir. Bu görüntüleme modalitesi, bir tür şekerin radyoaktif bir madde olan Flor-18 ile işaretlenmesi (F-18 FDG molekülü) ve bunun damar yoluyla verilmesi ile yapılır. PET kısmı ile metabolik, CT kısmı ile de anatomik görüntüleme yapma imkânı tanıyan PET/CT, kanser hastalarında bugün için en ideal görüntüleme modalitesi gibi görülmektedir. Bu önemli cihaz ile erken tanı konulabilmekte, böylelikle hem tedaviler gecikmemekte hem de etkin tedavi olanağı sunulabilmektedir. Tümör dokusu kötü huylu (malign) veya iyi huylu (benign) olabilir. PET/CT bunların ayrımında önemli katkı sağlarken, başarı oranları da oldukça yüksektir. Özellikle akciğer kanserlerinde, baş boyun tümörlerinde, lenfomalarda, kolon kanserlerinde tanı oranı yüzde 95'in üzerindedir. Bu oran, dünya literatüründe yapılan çalışmaların bir araya getirilip yüzlerce, belki daha fazla hastanın incelenmesi ile ortaya koyulmuş. Bugün genel olarak PET/CT'nin doğruluk oranının yüzde 95 ile 98 arasında olduğunu biliniyor. Bu oran diğer görüntüleme yöntemlerinden daha yüksektir. Yine bu yöntem ile uygulanan tedavide istenen etkiye ulaşılıp ulaşılmadığı da söylenebilmektedir. Hatta bazı kanser türlerinde tedavinin tamamlanmasını beklemeden, “Bu hasta için doğru bir tedavi mi?”, bu önceden söylenebilir. Böylece, eğer tedavi uygun değilse, hasta o tedavinin yan etkilerine maruz kalmadan başka bir tedavi seçeneğine geçilebilir. Radyoterapi, kemoterapi ve cerrahi operasyon gibi tedaviler sonrasında, o bölgedeki canlı tümör dokusu ile diğer dokuların ayırt edilmesi başka yöntemlerle mümkün olmayabilir. Bu tür durumlarda PET/CT önemli bir katkı sağlar. Yukarıda bahsedilenlerden de anlaşılacağı gibi, bu cihaz ile özellikle kanser hastalarına yanlış tedavi verilmesi önlenebilir. Klasik yöntemler ile ameliyata karar verilmiş ileri evre olan bazı hastalarda, gereksiz operasyonun önüne geçilebileceği gibi, tam tersi ameliyat şansını kaybettiği söylenen hastaların aslında ileri evre olmadığını göstererek de tedavi imkânı sağlayabilir. Bu tür örneklerin sayısı az değildir. PET/CT ile bunama, Alzheimer, epilepsi gibi sinir sistemi (nöroloji) hastalıklarının teşhis ve tedavisinde de yön belirlemekte kullanılabilir. Kardiyolojik olarak ise kalp kasının canlılığı ve fonksiyonu da bu yöntem ile oldukça iyi bir şekilde değerlendirilebilmektedir. PET/CT’nin yararlı olduğu kullanım alanlarını bir çerçevede anlatmak gerekirse; • PET/CT güvenilir bir tanı yöntemidir. • PET/CT, kanserli hücrelere erken ve doğru bir şekilde tanı konulabilmesini, sadece 5 mm. ebadında olan tümörlerin bile saptanarak nerede olduklarının tam olarak belirlenebilmesini sağlamaktadır. • Bazı durumlarda kanserli dokudan herhangi bir parça alınmadan hızlı bir şekilde tanının konulabilmesine imkân tanır. • Tek bir incelemeyle birçok tıbbi testin yerini alabilir. • Diğer yöntemlere oranla birçok hastalıkta daha erken tanı konulmasını sağlar. • Hastalığın seyrini ve vücudun tedaviye nasıl cevap verdiğini gösterir. • Tedavinin planlanmasında önemli bilgiler edinilmesini imkân sağlar. • Gerek cihaz gerekse de kullanılan madde (genelde F-18 FDG) pahalı olsa da yerinde kullanıldığında, birçok tetkikin yerini aldığından tıbbi harcamaları azaltır. Bu tetkikten en çok istifade eden bölümler medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, göğüs hastalıklarıdır. Ancak çoğu dâhili ve cerrahi branşlar da hatırı sayılır sayıda bu tetkike ihtiyaç duymaktadır. Türkiye’de sınırlı sayıda olan PET/CT, bölgemiz halkı için önemli bir hizmet açığını gidermektedir. Ülkemizdeki kurulu olanların en iyileri arasında yer alan cihazımızla bu hizmeti sunmak, ünitemiz için bir gurur kaynağı oluşturmaktadır. 20 B DEVREK MESLEK YÜKSEKOKULU Ocak-Şubat 2013 ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Devrek Meslek Çıtayı y DEVREK YERLEŞKESİNDE DEĞİŞİM Konferans Salonu Bülent Ecevit Üniversitesi Devrek Meslek Yüksekokulu, son yıllarda yapmış olduğu çalışmalar ile küresel ve ulusal anlamda eğitime ilişkin var olan rekabet ortamına hazırım mesajını veriyor. Son yıllarda öğrenci ve öğretim elemanı sayısında görülen artış, altyapı, sosyal ve kültürel alanlardaki etkinlikler, katıldığı yarışmalar, aldığı ödüller, bilimsel yayınlar, projeler ile adından söz ettirmeyi başarıyor. EĞİTİM - ÖĞRETİM Aşçılık Uygulama Mutfağının Yapımına Başlandı Devrek Meslek Yüksekokulu hızla değişen dünyada ihtiyaç duyulan yetkinlikte ara eleman ihtiyacını karşılamak üzere eğitim-öğretimde ve sosyal alanlarda yapılanmasına hız verdi. 2010 yılından itibaren yeni açılan programlarla öğrenci sayısında artış yakalamış olan Yüksekokul, 2013/2014 akademik yılı için de hazırlıklarını sürdürüyor. Devrek Meslek Yüksekokulu, güçlü akademik kadrosu ile bu dönem 1150 öğrenciye hizmet veriyor. Günün gerektirdiği güncel öğretim programlarının açılması ve ulusal boyutta gerekli yüksek öğretime bağlı mesleki eğitimin gerekliliklerinin yerine getirilmesi ile donanımlı ve yetkin bireylerin topluma kazandırılması amaçlanıyor. Yüksekokulda halen dokuzu gündüz öğreniminde, ikisi ise ikinci öğrenimde olmak üzere, toplam 11 programda eğitim veriliyor. Yeni Nesil Bilgisayar Laboratuvarı Modern Bir Kütüphane MMMMMMMMMMM Devrek Meslek Yüksekokulunda Eğitim Verilen Programlar Aşçılık Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Çevre Koruma ve Kontrol İşletme Yönetimi Kimya Teknolojisi Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Turizm ve Otel İşletmeciliği Yerel Yönetimler Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı (İkinci Öğretim) Yerel Yönetimler(İkinci Öğretim ) 2011-2012 Eğitim Öğretim Yılında ilk defa öğrenci kabul eden Çevre Koruma ve Kontrol Programı, Aşçılık Programı, Yerel Yönetimler (İkinci öğretim) programlarının doluluk oranları ülkemiz ortalamalarının üstünde. Kontenjanının tamamı dolan ve 2012-2013 Eğitim Öğretim yılında ilk defa açılan Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası Programı ilk mezunlarını gelecek yıl verecek. 2013-2014 akademik yılı içerisinde El Sanatları Programı, Dış Ticaret Programı, Pazarlama Programının açılması amacıyla çalışmalar hızla devam ediyor. Artan Öğrenci ve Öğretim Elemanı Sayıları Akademik ve İdari Personel UNVAN 2011 2012 2013(Şubat) Yardımcı Doçent Doktor 1 4 5 Öğretim Görevlisi 14 13 16 Okutman 2 2 2 TOPLAM 17 22 23 2012 yılında Aşçılık Programına 2, Yerel Yönetimler Programına 1, El Sanatları Programına 2 ve Çevre Koruma ve Kontrol Programına 1 öğretim görevlisinin atamalarının gerçekleştirilmesi ile Devrek Meslek Yüksekokulu akademik kadrosu güçlendirildi. Son iki yıl içerisinde doktoralarını tamamlayan öğretim görevlilerinden dördünün yardımcı doçent kadrosuna atanmasıyla birlikte öğretim üyesi sayısı 5’e yükseldi. Halen tüm öğretim görevlilerinin akademik ilerlemeleri için yüksek lisans ve doktora programlarında öğrenimleri devam ediyor. Devrek Meslek Yüksekokulu ayrıca 8 idari personeli ile hizmetlerini sürdürüyor. İdari Personel Dağılımı UNVAN Yüksekokul Sekreteri Şef Bilgisayar İşletmeni Teknisyen Memur Koruma Güvenlik Şefi Koruma Güvenlik Toplam KİŞİ 1 1 6 2 6 1 1 18 2. Alanya Altın Kepçe B ÜLEN ECEVİ T DEVREK MESLEK YÜKSEKOKULU ÜNİVERSİTESİ Ocak-Şubat 2013 Yüksekokulu yükseltti Yıllara Göre Öğrenci Sayıları ALTYAPI ÇALIŞMALARI DÖNEM Normal Öğretim İkinci Öğretim Toplam 2010-2011 657 281 938 2011-2012 764 223 987 2012-2013 863 234 1097 Üniversitemizin Ankara yönündeki son yerleşkesi olan Devrek MYO, yapılan altyapı çalışmaları, çevre düzenlemeleri, sosyal, kültürel ve bilimsel etkinlikler ile her geçen gün hızla gelişiyor, güzelleşiyor… 400 Kişilik Çok Amaçlı Salon Devrek MYO’ya kayıt yaptıran öğrenci sayıları 2012 yılında yapımı tamamlanan ve öğrencilerimizin hizmetine açılan spor salonu, sportif alanları, soyunma odaları, sahnesi, çalışma atölyeleri, sosyal topluluk odaları ile öğrencilerimizin sosyal ve kültürel alandaki taleplerini çağın gereklerine uygun bir şekilde karşılıyor. Spor Salonu ÖZİL Ailesinden 150 Kişilik Modern Konferans Salonu 2010-2011 Döneminde Mevcut Programlar Muhasebe ve Vergi Uygulamaları 2011-2012 Döneminde Eklenen Programlar 2012-2013 Döneminde Eklenen Programlar Çevre Koruma Menkul Kıymetler ve Kontrol ve Sermaye Piyasası 2013-2014 Döneminde Açılması Teklif Edilecek Programlar Dış Ticaret Aşçılık Uygulama Mutfağının Yapımına Başlandı Üniversitemizin ve yüksekokulumuzun parlayan yıldızlarından biri olan Aşçılık Bölümünün en önemli eksikliklerinden uygulama mutfağı, Devrek Meslek Yüksekokulu tarafından hazırlanan ve BAP tarafından desteklenen mutfak altyapı projesi ile hayata geçiriliyor. İşletme Yönetimi Aşçılık El Sanatları Yerel Yönetimler Yerel Yönetimler II. Öğretim Pazarlama Büro Yönetimi ve Yön Asistanlığı Büro Yönetimi ve Yön Asisanlığı II.Ö Modern Çalışma Alanları Devrekli İşadamlarından Anlamlı Katkı Kimya Teknolojisi Turizm ve Otel İşletmeciliği Dikey Geçiş Sınavı ve Artan Başarı Oranları Öğrencilerin ön Lisans öğrenimi sonrasında, lisans öğrenimine devam etmeleri konusunda sürdürülen çalışmalar başarıyla devam ediyor. Akademik personelin desteğiyle sürdürülen bu çalışmalar sayesinde, öğrenim hayatlarına lisans programlarında devam eden öğrenci sayısı hızla artmaya devam ediyor. 2011 yılında Devrek Meslek Yüksekokulu öğrencilerinden 19’u, fakültelere dikey geçiş yaptı. 2012 yılında ise dikey geçiş yapan öğrenci sayısı 28 oldu. Ulusal Yemek Yarışması Yüksekokulumuzun en önemli eksikliklerinden biri olan konferans salonu eksikliği ortadan kalkıyor. Devrek’in dünyaca ünlü Real Madridli yıldızı Mesut Özil tarafından yapımı üstlenilen konferans salonu, 150 kişilik oturma kapasitesi, zemin ve duvar dekorasyonu, aydınlatma, iklimlendirme ve soğutma üniteleri ile öğrencilerimizin yararlanabileceği modern bir salon haline geliyor. Üniversitemiz tarafından başlatılan “Bir Sınıfta Senin Olsun” kampanyasına katkı sunan Devrek Ticaret ve Sanayi Odası, Sayın Necdet Başoğlu, Sayın Şakir Oktay ve DEV-TUR Taşımacılık tarafından Yüksekokulumuz’a 60’ar kişi kapasiteli, çağın gereklerine uygun, modern dört sınıf yaptırıldı. Okul içi faaliyetler Yeni Nesil Bilgisayar Laboratuvarı Yüksekokulda bulunan bilgisayar ve bilgisayar destekli derslerin çağın gereklerine uygun bir şekilde gerçekleştirilmesi amacıyla, 60 yeni nesil bilgisayar ile modern bir laboratuvar ortamı oluşturuldu. DEVAMI 22’DE TÜYAP Fuar Merkezinde, Mutfak Günleri Ödül Töreni “Chef Star 2013 Mutfağın Oscarları” Yarışması 21 22 Ocak-Şubat 2013 DEVREK MESLEK YÜKSEKOKULU Modern Bir Kütüphane Tanıtım Günleri Yerleşkemizin en önemli eksikliklerinden biri olan kütüphane, öğrencilerimizin araştırmalarında yararlanabileceği materyaller ile donatılarak, ücretsiz internet hizmeti bulunan, çalışma üniteleri, dinlenme üniteleri ve okuma alanlarıyla modern bir alana dönüştürüldü. Üniversitemizin bölge halkına tanıtımı amacıyla her yıl düzenlenen Uluslararası Devrek Baston Kültür ve Sanat Festivalinde, üniversitemiz adına bir stant kuruldu. Üç gün boyunca, öğretim elemanları ve idari personel tarafından ziyaretçilere, Bülent Ecevit Üniversitesi ve Devrek Meslek Yüksekokulu hakkında bilgi verildi. Modern Çalışma Alanları Turnuvalara Son Sürat Devam Personelin çalışma ortamlarının daha modern ve nitelikli hale getirilmesi amacıyla, 6 yeni ofis düzenlendi. İdari personelin kullanımına açılan bu ofisler, personelin daha rahat bir çalışma ortamına kavuşmasını sağladı. Spor salonu ve yerleşke bahçesinde bulunan spor komplekslerinde basketbol, voleybol, satranç, masa tenisi alanlarında belirli periyotlarla, öğrenci temsilcilikleri aracılığıyla etkinlikler düzenleniyor. 2012-2013 Bahar döneminde, bölgedeki kurumları kapsayacak bir turnuva için hazırlıklar devam ediyor. Diğer Altyapı Çalışmaları Elektrik Kompanzasyon ünitesinin değişimi ile tasarruf sağlanarak, ekonomik kaynak kullanımında önemli bir adım atıldı. Kampüs içerisinde var olan armatürlerin değişimi ve sayısının artırılması ile aydınlatma problemleri çözüldü. Yerleşke içerisinde yeni oturma alanları eklendi. Ayrıca, tamamlanan spor salonu önündeki peyzaj çalışmaları ile çevre düzenleme konusundaki eksiklikler giderildi. SOSYAL, KÜLTÜREL ve SPORTİF FAALİYETLER Devrek Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Ulusal ve Uluslararası Başarılarına 2012-2013 Akademik Yılında On Bir Ayrı Ödül! Devrek Meslek Yüksekokulu öğrencileri, yerel lezzetleri ulusal yarışmalara taşımada öncülük ediyor. Öğrenciler, 2012 – 2013 yılları arasında katıldıkları gerek ulusal gerekse uluslar arası yemek yarışmalarında pek çok ödülün sahibi oldular. Türk ve yabancı şeflerin yanı sıra, yabancı gurmelerin de yer aldığı birçok etkinlikte Üniversitemizi başarıyla temsil eden Devrek Meslek Yüksekokulu öğrencileri, toplam on bir ödülü Devrek’e getirdiler. Antalya'nın Alanya ilçesinde, Altın Kepçe Turizm ve Aşçılar Derneği (AKTAD) tarafından 2-4 Kasım 2012 tarihleri arasında düzenlenen ve Alanya Belediyesi tarafından desteklenen 2. Alanya Altın Kepçe Ulusal Yemek Yarışmasına katılım sağlandı. Türk ve yabancı şeflerin yanı sıra yabancı gurmelerin de yer aldığı TÜYAP Fuar Merkezi'nde, 5-10 Şubat 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilen Mutfak Günleri kapsamında düzenlenen yarışmalardan Devrek MYO öğrencileri 2 gümüş ve 1 bronz madalya ile döndüler. Bülent Ecevit Üniversitesi Devrek Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı öğrencileri, 23-26 Şubat 2013 tarihleri arasında Antalya Cam Piramit’te düzenlenen “Chef Star 2013 Mutfağın Oscarları Yarışması”nda da büyük başarıya imza attılar. Ulusal Yerel Yönetimler Öğrenci Kongresi 1. Ulusal Yerel Yönetimler Öğrenci Kongresi, 3-5 Mayıs 2012 tarihinde Devrek Meslek Yüksekokulunda düzenlendi. Pek çok üniversitenin katılımıyla gerçekleştirilen sempozyumda, iki gün boyunca düzenlenen oturumlarda 15 bildiri sunuldu. Tiyatro Etkinlikleri Devrek MYO Tiyatro Kulübü öğrencilerinin sahneye koyduğu Yedi Kocalı Hürmüz adlı oyunu, 26 Aralık 2012 tarihinde yaklaşık 1000 kişi izledi. Kariyer Günleri Devrek MYO’dan mezun olan öğrenciler ile başlatılan “Kariyerini ve Hikâyeni Anlat” projesi çerçevesinde, sektörlerinde başarılı olan mezunlarla eğitime devam eden öğrenciler buluşturuluyor. 2012-2013 Bahar döneminde planlanan etkinlikler ile proje devam ediyor. B Turizm Alanında İki Büyük Proje Başvurusu Tiyatro Etkinlikleri Kariyer Günleri DMYO Yerleşkesinde Sürdürülebilir Yaşam Her geçen gün etkilerini daha yakından hissettiğimiz küresel ısınma ile mücadelede en önemli faaliyetler, sera gazı emisyonlarının aşağıya çekilmesi, enerji tasarrufu sağlanması ve tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi olarak sıralanıyor. Devrek Meslek Yüksekokulu, kendi faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının toplamı olarak adlandırılan karbon ayak izini belirlemeye başladı. Yaşamın birçok alanında yapılacak kolay ve pratik uygulamalarla karbon ayak izini azaltmak ve dünyanın ısısının artışını yavaşlatmaya katkı sağlamak mümkün. Bu amaçla Enerji Verimliliği Diyalog Girişimi adına hizmet veren Carbon Clear firması ile bir işbirliği protokolü imzalandı. Bu çerçevede, Devrek Meslek Yüksekokulu Yerleşkesinin karbon ayak izinin IS0 14064-1 gerekliliklerine uygun olarak hesaplanması ve raporlanması; mevcut emisyon azaltıcı faaliyet fikirlerinin ve belirlenecek diğer uygulamaların karbon ayak izine etkisinin değerlendirilmesi çalışmaları gerçekleştiriliyor. Ayrıca iklim değişikliği konusunda Devrek MYO öğrencilerine bilinçlendirme semineri/eğitim programları da veriliyor. Bu çalışmalar sayesinde Yüksekokula ait karbon stratejisi, karbon yönetimi ve karbon ayak izi doğrulamalarının yapılması, karbon azaltımının sağlanması ve “karbon nötr” bir yerleşke oluşturulması hedefleniyor. Devrek Meslek Yüksekokulu yetkin öğretim elemanları ışığında öğrenci odaklı bir yaklaşım benimseyerek, mevcut laboratuvar alanları, uygulama sınıfları, sosyal imkânlarıyla geleceği şekillendirecek gençlerimize en üstün öğretim hizmetini sunma yolunda emin adımlarla ilerliyor... T ÜNİVERSİTESİ 1. Ulusal Yerel Yönetimler Öğrenci Kongresi PROJELER Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı–Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Türkiye’de Mesleki ve Teknik Eğitimin Kalitesinin Arttırılması Operasyonu (IQVET) Hibe Başvuru Çağrısına, “Turizm Sektöründe ve Gastronomide Yeni Akımlar” başlıklı proje önerisi, Zonguldak İl Özel İdaresi ve Devrek Belediyesi ortaklığı ile Temmuz ayında gönderildi. Proje, Bülent Ecevit Üniversitesi Devrek Meslek Yüksekokulu bünyesinde yer alan Otel-Lokanta-İkram Hizmetleri Bölümü, Turizm ve Otel İşletmeciliği ve Aşçılık Programlarının eğitim içeriğini geliştirmek ve kalitesini arttırmak amacını taşıyor. Proje ile Üniversite bünyesindeki öğrenci ve eğitmenler üzerinde turizm alanındaki yeni akımlar ve inovasyon çalışmaları ile ilgili farkındalık ve bilinç oluşturulması ve Toplam Kalite Yönetiminin Yüksekokulda uygulanması hedefleniyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı - Avrupa Birliği Koordinasyon Dairesi Başkanlığı, Sektörel Yatırım Alanlarında Genç İstihdamının Desteklenmesi (PYE II) Hibe Başvuru Çağrısına, 08 Şubat 2013 tarihinde “Gençler Turizme Katılıyor” başlıklı proje ile 340.000 Euro bütçe için Zonguldak İl Özel İdaresi Ortaklığı ve Zonguldak Dedeman iştirakçiliği ile başvuru gerçekleştirildi. Proje, Batı Karadeniz Bölgesi’nde turizmin çeşitlendirilmesi, alternatif turizm modellerinin ve sürdürülebilir turizm altyapısının ortaya çıkarılması, etkin tanıtım politikalarıyla bölgenin ve bölgedeki illerin markalaştırılması, bölgeye gelen turist sayısını ve ortalama kalış süresini artırarak, bölgenin turistik cazibe merkezi haline getirilmesine katkıda bulunacak. ÜLEN ECEVİ Tanıtım Günleri Projeler B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ YENİ YATIRIMLARI İLE BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR BEÜ Diş Hekimliği Fakültesi tüm branşlarda uzman kadrosuyla hizmet veriyor Ortodonti ve Çocuk Diş Hekimliğinde bölgenin tek ve öncü kuruluşu… Lokal ameliyathane bünyesinde implant, kist-tümör cerrahisi ve gömülü diş operasyonlarında uluslararası standartlarda hizmet... Koruyucu diş hekimliği felsefesini önemseyen çağdaş yaklaşımlar… Diş hekimliğinde, bilimsel ve teknolojik gelişmelere paralel olarak, estetik ve kozmetik diş hekimliği gibi yeni prensiplerin başarıyla uygulandığı bölgedeki tek adres… BEÜ Diş Hekimliği Fakültesi, inşasında sona yaklaşılan yeni binasında, bölge halkına hizmet vermeye hazırlanıyor… İnsan odakl sağlk yatrmlarmz hz kesmeden devam ediyor... 24 Ocak-Şubat 2013 Özer, basın mensuplarıyla bir araya geldi Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, 16 Şubat 2013 tarihinde basın mensupları ile bir araya geldi. BEÜ Konukevinde gazetecilerle buluşan Prof. Dr. Mahmut Özer, BEÜ’deki gelişmeler hakkında detaylı bir sunum yaptı. Üniversitedeki gelişmeleri basın mensupları ile paylaşmanın önemine her zaman inandığını ifade eden Özer, son iki yılda yaşanan gelişmeleri grafik ve çeşitli görseller eşliğinde anlattı. Toplantıda, Üniversitenin yatırımlarını ve eğitime dair pek çok veriyi detaylı olarak açıklayan Özer, “Biz, şehrin aksine, göç veren bir üniversite değiliz. Üniversitemizde önemli artışlar yaşandı” dedi. Üniversitenin başarılarının herkesin başarısı olduğuna dikkat çeken Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu başarılar benim değil, Üniversitedeki herkesin başarısıdır. Üniversite bunu başarıyorsa kent de başarabilir. Her zaman olaylara pozitif bakmak gerekir. Sorunları sadece çözüm yollarını belirlemek amacıyla tespit etmek gerekir. Suçlu aramaya kalkarsak işin içinden çıkamayız. Biz her alanda şehirle ortak çalışmak istiyoruz. Biz kapılarımızı hiç kimseye kapatmadık.” Prof. Dr. Mahmut Özer, gerçekleştirdiği sunumun ardından basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Özer’den Zonguldak Gazeteciler Cemiyetine ziyaret Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti (ZGC)’ni ziyaret eden BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Üniversitenin geleceği ve hedefleri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Ziyarete ZGC Başkanı Derya Akbıyık, İkinci Başkanı Seçkin Kıraslan, Mali Sekreteri Z. Aysun Doruk, Yönetim Kurulu Üyesi Hasan Atik, Denetim Kurulu Üyesi Özcan Çelik, Genel Kurul Üyesi İnanış Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sonay Çalışoğlu, Genel Kurul Üyesi Hürses ve Bizim Zonguldak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Şen, Haber ajansları ve Zonguldaklı gazeteciler katıldı. Zonguldak’ın kasvetli, hüzünlü bir şehir değil, güzel ve ışıltılı bir şehir olması için çabaladıklarını söyleyen Prof. Dr. Mahmut Özer şöyle konuştu: “Biz şehrimize sağlık hizmeti veriyoruz. Bu bizim için çok önemli. Bize gelen talepler ne ise, bunlarla bağlantılı olarak hizmet üretimi yapıyoruz. Mart ayında halk günleri düzenleyeceğiz ve halkımızla, üniversite öğrencilerimizi buluşturacağız. 2013 - 2014 akademik yılında hedefimiz 30 bin öğrenciye ulaşmaktır. Ayrıca şehrimizle Üniversitenin bütünleşmesine önem vermemiz lazım. Üniversite olarak, şehre kapılarımız daima açık. Şehirle bütünleşmenin anlamı, topluma sunduğunuz hizmetlerin çeşitliliğinde yatmaktadır. Toplum, kurumdan hizmet alıyorsa, o zaman şehir ve Üniversite bütünleşmiş demektir.” Zonguldaklı hayırseverlerin üniversiteye yapılan yeni yatırımlara katkıda bulunması gerektiğini belirten Derya Akbıyık ise, “Üniversiteye yapılan yatırımlar, şehre ekonomik olarak da katkı verir” dedi. BEÜ çalışmalarını hayranlıkla izlediklerini belirten Akbıyık, üniversitenin şehre ve insanlara gurur verdiğini vurguladı. BASIN B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ KONUK YAZAR Derya AKBIYIK Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti Başkanı BEÜ ve ZONGULDAK BEÜ gerçekten müthiş bir hızla büyüyor... Bu büyüme, Kampüsün Sesi adlı üniversite gazetesinde de ayrıntılı olarak yayımlanıyor... Üniversitemiz son iki yılda büyük bir değişim yaşadı, bu değişimle gelen yenilenme, eksikliklerin giderilmesi, açılan yeni bölümler ve süratle büyüme… Tüm bunlar, Prof. Dr. Mahmut Özer Hocamızla başladı ve sürüyor. BEÜ, içinden iki üniversite çıkarınca büyük bir düşüş yaşamıştı veya biz öyle hissetmiştik. Önce Karabük, daha sonra Bartın BEÜ’den ayrıldı. Bu iki ayrılma ile üniversitemiz küçüldü derken, yeni bir yapılanma ile tekrar büyüme trendine girdi. Bu ayrılmalara rağmen BEÜ yükseliş yaşadı. Bu yükselişin anahtarı ve yöneticisi tabii ki Rektör Hocamız ve ekibidir. Rektör Hocamız ilk göreve geldiğinde, ‘200 km hızla yol alacağız’ ifadesinde bulunmuştu. Tabii ki bu hız başlangıçta yakalandıysa da, sonra hız kesmeler ve duraklamalar yaşanmadı değil. Çünkü istesek de o hızla yol alınmıyor veya aldırmıyorlar. Çeşitli engeller ve sıkıntılar doğabiliyor, bu her kurum için geçerli... BEÜ Sayın Rektörümüz liderliğinde, önemli atılımlara sahne oldu. Öncelikle birçok kampüste yenileme ve bina yapımı, modernleştirme hızla devam ediyor. Sağlık kampüsü ise, inanılmaz büyüme ve gelişme kaydediyor. Yani insan o bölgeye geldiğinde kendini başka bir dünyada sanıyor. Son yapılan düzenlemeler, nizamiye girişleri ve devamında çevre düzenlemesi sağlık kampüsünü inanılmaz bir güzelliğe kavuşturmuş. Sağlık kampüsünün tek eksiği, Eczacılık Fakültesinin olmayışı, gerçi eksikler hiç bir zaman bitmez… Eczacılık fakültesinin bina yapımı için, Zonguldaklı hayırseverler aranıyor. Eğer böyle biri çıkarsa, bu fakülte hemen devreye girebilecek; çünkü alt yapı şartları şu an için hazır... Gerçekten sağlık kampüsümüz göz kamaştırıyor... Rektör Hocamızın büyük uğraşları, Dekan Hocamızın katkıları, Başhekimimizin itinalı uğraşıları sonucu sağlık kampüsü tüm Zonguldak halkından ve bölge insanından takdir, ilgi ve sevgi görüyor. Bunlar çok kolay olmadı; emeği geçenleri kutluyorum. Rektör Hocamız, Cemiyeti ziyaretinde ‘öğrenci sayısının 22 bin bandını aştığını, hedeflerinin çok yakın zamanda 30 bin olacağını’ belirtmişti. Son yapılan Kent Konseyi toplantısında, Zonguldak Valimiz Erol Ayyıldız, 100 bin öğrencisi olan bir Üniversiteden bahsetti ve hedef koydu... Düşünebiliyor musunuz, 100 bin öğrenci sayısına sahip bir BEÜ, inanılmaz bir rakam… Bu sayı Zonguldak'ı her yönüyle uçurur ve kalkındırır. Rektör Hocamız, 30 bin rakamı ile Üniversitemizi büyütmeyi ve geliştirmeyi amaçlıyor. Bunlar gerçekçi tespitler... Sayın Valimiz, 100 bin rakamı ile gelecek on yılda buna hazırlanalım derken, önümüze yeni hedefler koyarak düşünmemizi sağlıyor ve ufkumuzu açıyor. Üniversiteler artık illerin yaşam standartlarının yükseliş göstergesi olabiliyor. Komşu illerimiz Bartın ve Karabük üniversitelerine müthiş sahip çıkıyor... Özellikle, Karabük üniversitesi ile yatıyor, üniversitesi ile kalkıyor. Bir şehir düşünün ki, üniversitesine sonuna kadar bağlı, kamu-özel tüm kurum, kuruluşlarıyla ve halkıyla sahip çıkıyor. Karabük Belediyesi yeni yaptırdığı belediye sarayını hiç düşünmeden, üniversitesine tahsis etti. Nasıl ama, müthiş bir tablo! Kardemir, üniversiteye tam on milyon TL’lik bir bina yapıyor. Bu binada çelik endüstrisinin gelişimine hizmet edecek yeni nesil öğrenciler yetişecek… Karabük'te daha saymakla bitmeyecek örnekler de mevcut... Zonguldak'a dönersek… Rektör Hocamız, Cemiyeti ziyareti sırasında ‘Şehirden bir şey istemiyoruz’ derken, bizler bir kırgınlık hissettik. BEÜ 'ye lavuar alanı, merkez atölyesi veya Tugay'ın olduğu alanlar verilebilir, bunları başka örneklerle çeşitlendirebiliriz. Üniversitemizin acil olarak lojman sorunu var, bu nasıl çözülecek bilemiyorum... Lojman sorunu sıkıntıları ve çözümü zor olan bir sorun… Konukevi ise müthiş oldu, beş yıldızlı otel konforunda... Zonguldak, üniversitesi, yeraltı zenginliği ve turizmiyle gelecek yıllarda gelişen, büyüyen ve göç alan bir ilimiz neden olmasın? Tüm konjonktür buna uygun. Kısacası, BEÜ bana moral ve güç veriyor… B ÜLEN ECEVİ T HABER ÜNİVERSİTESİ Ocak-Şubat 2013 25 Zonguldak için daha önce kaydına rastlanmamış ilginç bir mantar türü daha tespit edildi Doç. Dr. ar Güray Uy Bülent Ecevit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Botanik Anabilim Dalı, Öğretim Üyesi Doç. Dr. Güray Uyar, Zonguldak’tan daha önce ilk kez kaydını verdiği, başta kanser ve Alzheimer hastalıklarının tedavilerinde kullanılan ve piyasada Reishi mantarı olarak satılan “Ganoderma lucidum (Curtis) P. Karst”un Zonguldak’ta doğal olarak yetiştiği alanlardan taze örneklerini bulmak ve bu türü kültüre alabilmek için incelemerde bulundu. Bu çalışmasında Uyar’a Orman ve Su İşleri Bakanlığı, X. Bölge Müdürlüğüne Bağlı Zonguldak İl Şube Müdürlüğünden bir ekip eşlik etti. Zonguldak-Devrek ilçesine bağlı Eğerci ve Dirgine bölgelerine yapılan arazi çalışmalarında, hem Reishi mantarının alandan taze örneklerini toplandı hem de bu bölgeden Zonguldak için daha önce kaydı verilmemiş yeni ilginç görünümlü bir mantar türünün daha tespiti yapıldı. Alanda bu türün fotoğraflarını çeken Doç. Dr. Güray Uyar, türün ön teşhisini Phallus impudicus L. (Piskokan Boynuz Mantarı) olarak yaptı. Uyar, bu teşhisini, doktora tezini mantar sistematiği konusunda yapmış olan Ankara Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Botanik Anabilim Dalı öğretim elemanı Dr. Ilgaz Akata’ya doğrulattı. Akabinde bu türün Türkiye dağılımını Türkiye Makro mantarlarının kontrol listesinden (Solak et al., 2007) araştıran Doç. Dr. Güray Uyar, bu türün daha önce Zonguldak bölgesinde görülmeyen, ülkemizde sınırlı bir dağılıma (Doğu Karadeniz, Samsun, Kastamonu, Balıkesir, İzmir, Aydın, Muğla, Mersin, Alanya, Kayseri-Yeşilhisar, Elazığ, Malatya) sahip olan bir mantar türü olduğunu da belirledi. Phallaceae familyasına ait olan Phallus Zonguldak Devrek ilçesine bağlı Eğerci ve Dirgine arasındaki yaylalardan Reishi mantarının (Ganoderma lucidum (Curtis) P. Karst) tekrar toplandığı anlar impudicus L.’un ilk hali kirli beyaz renkli, toprağa yarı gömülü bir yumurta şeklindedir. Bu mantarın yumurta şekilli formları yılın herhangi bir zamanında bulunabilir. Bunlar genellikle orman zeminin altında dökülmüş yaprakların ya da çam ibrelerinin arasında derimsi beyazlıkta açıkça görülebilir. Fakat genellikle bu mantarlar yumurta formunda, yaz aylarına kadar toprak yüzeyinin hemen altında uykuda kalmayı tercih ederler. Ancak haziran ile ekim ayları arasında olgunlaşırlar. Bu mantarların yumurta durumları taze ve beyazken toplanabilirse, bunların içerikleri yenebilir. Fakat etrafta daha çekici yenebilen mantarlar varken bunlar çok da rağbet görmezler. Bu mantarların bozulmamış haldeki taze örneklerini bulmak için ağaçlık alanlar, şafak vaktinde ziyaret edilmelidir. Çünkü gece boyu mantarın yumurta halinden patlak veren yeni bireylerini sinekler kolaylıkla sizden önce bulabilirler. Phallus impudicus L. çürükçül bir mantar olup genellikle toplu halde yaşamayı tercih etmektedir. Öyle ki eğer siz bir tane ergin bulmuşsanız, muhtemelen o civarda yumurta aşamasında birkaç tane daha birey bulmanız oldukça yüksek olasılıktır. Her tip ağacın olduğu ağaçlık alanlarda bulunabilirse de genellikle ibreli ağaçların hakim olduğu ormanlarda yaygındır. Orman alt örtüsünde genellikle çürüyen ağaç kütüklerinin yakın çevresinde bulunurlar. Mantarın boyu 15 ila 25 cm arasında, sapının çapı ise 2 cm’den 4 cm’ye kadar, baş kısmının çapı ise 2,5 cm’den 5 cm’ye kadar değişebilmektedir. Mantarın yumurta halinin çapı ise 4 -8 cm aralığında olabilmektedir. Mantarın gleba kaplı bir baş kısmı taşıyan sapı çok hızlı bir şekilde uzamaktadır. Gövde beyaz gözenekli bir polyester madde görüntüsüne sahiptir ve bu yapı böcekler gleba’yı tükettikten sonra birkaç gün daha ortamda kalır. Sporları 3,5 x 1,5-2,5 cm ebatlarında, düz eliptikten dikdörtgenimsi forma kadar değişebilen şekillerde olabilmektedir. Yapışkan zeytin yeşili gleba yapısı içerisinde sarı renkli sporlarına geleneksel spor baskı yöntemini uygulamak mümkün değildir. Mantarın güçlü hoş olmayan bir kokusu varken kendine özgü bir tadı da yoktur. Piskokan Boynuz Mantarının (Phallus impudicus L.) Zonguldak-Devrek –Eğerci bölgesi civarından tespit edilen ergin bireylerinden iyi bir örnek Bu ilginç mantarlardan birisini görmek istiyorsanız, bunun için çevreye fazlaca bakınmanıza gerek yok; sadece burnunuzla onun yaydığı pis kokuyu takip etmeniz yeterli olacaktır. Muhtemelen bu kokuyu da bir daha hiç unutmayacaksınız. Olgun mantarlar bu yumurtamsı yapıların içinden gelişirler. Bu yumurta yapısı içerisinden olgunlaşıp ortaya çıkan mantarın merkezi bir gövdemsi yapısı ve başlangıçta açık yeşil renkli etli bir şapka kısmı bulunmaktadır. Bu yapışkan açık yeşil renkli ve böcekleri kendine çekecek tarzda pis kokan şapka kısmına gleba adı verilmektedir. Bu mantarın glebalı baş kısmını birçok insan göremez; çünkü böcekler çok hızlı bir şekilde gleba’nın yaydığı kokuyu alırlar ve onu yerler. Bu baş kısım, alttaki bal peteği dokusu haline döndüğünde artık gleba böcekler tarafından tüketilmiş demektir. Böcekler bu yapışkan gleba’yı yerlerken, gleba arasında bulunan mantar sporları da böceklerin bacaklarına yapışır. Böylece böcek başka bir alana yeni besinleri aramak için gittiğinde mantarın sporları da bu yeni uzak mesafelere çok hızlı bir biçimde taşınmış olur. Çaycuma’da Müzik Ziyafeti Bülent Ecevit Üniversitesi Türk Halk Müziği Topluluğu tarafından, 18 Şubat 2013 tarihinde Çaycuma Kampüsü Spor Salonunda bir konser gerçekleştirildi. Konsere, BEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun, bölge protokolü, iş adamları ile öğrenciler katıldı. Konserde ülkemizin çeşitli yörelerine ait türküler seslendirildi. Yoğun bir katılımla gerçekleşen konser yaklaşık iki saat sürdü. 26 Ocak-Şubat 2013 RÖPORTAJ B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ “Bu filmden sonra Zonguldak ile ilgili ezberler bozulacak” Zonguldaklı ünlü yönetmen Kıvanç Baruönü, bir sinema filmi ile doğup büyüdüğü kente bir anlamda geri döndü. Yılmaz Erdoğan’ın Kelebeğin Rüyası adlı filminin Yapım Tasarımını üstlenen Baruönü ile Zonguldak’tan başlayan başarı öyküsü ve Kelebeğin Rüyası filmi üzerine konuştuk. Bir solukta ve keyifle okunacağına inandığımız bu söyleşide Kıvanç Baruönü, Kampüsün Sesi için Zonguldak’ın dünü ve bugününe dair çarpıcı ve içten tespitlerde bulundu. “Derdi ile dertlendiğim, bir başka Kıvanç Baruönü kimdir? Mesleğe ilk olarak nasıl adım attınız?.. O günden bu yana mesleki serüveninizi nasıl özetlersiniz?.. 1969, Zonguldak doğumluyum. İlkokulu Yayla Özel İlkokulunda, orta ve liseyi TED Zonguldak Koleji’nde, üniversiteyi ise Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo ve Televizyon Bölümünde tamamladım. Üniversite yılları hareketli geçti. Daha lise yıllarında başlayan tiyatro sevdası o dönemde devam etti, pek çok amatör toplulukta oyunlarda sahne aldım. Fotoğrafla tanışmam da üniversite yıllarına dayanır, hatta Ankara’da büyük madenci yürüyüşünü konu alan özel sergilerim oldu. Bugün dönüp baktığımda sanırım fotoğraf, bu mesleğe ilk göz kırpmamdı. Zaten oyuncu olamayacağımı o tarihte anlamıştım. İçimde yatan aslan televizyon muhabirliğiydi. Bu şansı da henüz üniversite üçüncü sınıftayken, yıllarca aynı başarıyı sürdürerek Türk televizyon tarihinin efsane programı olan, 32. Gün programında muhabir olarak çalışmaya başlayarak yakaladım. Kısa bir dönem sürdü, hiçbir şey dışarıdan gözüktüğü gibi değildi. Ama orada televizyona, habere dair çok şey öğrendim. İleride de bu yılların çok faydasını gördüm. Sonrasında Türkiye’de radyolu günler başladı; Zonguldak’ta Genç Radyo mikrofonlarında başlayan süreç, beni İstanbul’a ulusal yayın yapan Klas Fm’in başına kadar götürdü. Ulusal yayın yapan Klas Fm’in yayın yönetmenliğini yaptım, uzunca bir süre. Bu süreçte Anadolu’nun pek çok yerinde istasyonlar kurduk, Türkiye’de özel yayıncılığın gelişmesi ve yasasına kavuşması aşamasında aktif rol aldım. Benim adıma tarihe tanıklık ettiğim, hatta bir fiil içinde bulunduğum heyecanlı bir dönemdi. Bugün baktığımda hep tebessümle andığım, iyi ki yaşamışım dediğim yıllar oldu bunlar… sevdiğim şehir…” Sonrası yine bir ilk, gelişen müzik sektörü açılan müzik kanalları ve benim televizyona dönüşüm. Karacan grubu bünyesinde kurulan Number One TV... Ve beraberinde gelen klip yönetmenliği, müzik piyasası uzun yıllar peşimi bırakmadı. Sanırım bir dönem çekilen kliplerin neredeyse dörtte birini çeker hale gelmiştim. Bu süreçte bir yandan da o dönem için çok konuşulan tartışılan, izleyenleri sabahlara kadar ekrana kilitleyen bir televizyon programında danışmanlık ve görsel yönetmenlik yapmaya da başlamıştım. Savaş Ay ve A Takımı’nın benim hayatımda ayrı bir yeri vardır. O program sayesinde Türkiye’yi bir baştan bir başa dolaşıp pek çok hayata dokundum. Sonrası daha hızlı gelişti. Sinema filmleri geldi. Sinemada pek çok projede çeşitli görevler aldım. GORA, Türkiye’de yine kendi alanında bir ilkti. O filmin özel efekt danışmanlığı ve yardımcı yönetmenliğini yaptım. 2002 senesinden bu yana ise ağırlıklı olarak reklam yönetmeni olarak, medyanın pek çok alanında kendi bilgi ve birikimimi kullanabileceğim farklı işleri yaptım. Bunların arasında, benim adıma heyecanlı, bir o kadar da eğlenceli diyebileceğim, Tarkan’la çalışmamı saymalıyım. O’nun sahne yönetmenliğini yaptım. Bir başka değişle sahne şovlarını tasarlayıp yönettim. Avrupa ve Türkiye turnelerinde sahne tasarımlarını, İnönü Stadyumu konserlerini yaptım. Halen Kalafilm bünyesinde reklam yönetmeni olarak çalışıyorum. Kıvanç Baruönü B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Sizin imzanızı taşıyan ve şu sıralar gündemde olan işlerden birkaç örnek verir misiniz? Reklam yönetmenliği biraz da suya yazı yazmak gibi, yaptığınız iş bugün var, yarın yok... O nedenle bir çırpıda şu anda ekranda olan üç beş reklam filmimi sayabilirim; ancak bu röportajın yayınlandığı tarihte pek çokları yayından kalkmış bile olabilir. Ama son iki senedir heyecanla sarıldığım ve sanırım uzun yıllar sonrada hatırlanacak olan bir sinema filmi var ki, herhalde alnım açık gururla söyleyebilirim. Özellikle bir Zonguldaklı olarak beni başka türlü etkileyen bir proje oldu, KELEBEĞİ RÜYASI... Yurt dışında ‘Production Design’ olarak geçiyor, Türkçeye ‘Yapım Tasarım’ diye çevirmek çok yanlış olmaz. Filmin görsel tasarımı konusunda akla gelebilecek her alanı içine alan bir görev tanımı bu. Kostüm, dekor, mekân, hemen hemen hepsinin bağlı olduğu bir birim. Filmin tüm görsel tasarımını yaptım. A’dan Z’ye her aşamasında katkım ve emeğim var. Bu beni heyecanlandırıyor. Çocukluğunuzun ve ilk gençlik yıllarınızın geçtiği Zonguldak sizin yaşamınızda nasıl bir yere sahip? Sanırım lise son sınıfa kadar burada, Zonguldak’ta kalıp üniversite ile birlikte buradan ayrılan, aradan geçen 25 yılın ardından bir sinema filmi ile doğup büyüdüğü bu kente geri dönen birisi olarak, anlatacak çok şeyim var. Çünkü kentin dününü ve bugününü çok net görebiliyorum. Üstelik daha da eskisini bilen biri olarak kıyaslama şansım var. Zonguldak deyince; ilk aşklar, ilk kavgalar, delikanlılık çağları, düşüp dizimi kanattığım, bahçelerinden meyve çaldığım, sokaklarında su satıp, kızların peşine düşüp laf attığım… Sarhoş olup bütün evi ayağa kaldırdığım, okuldan kaçıp bilardo salonlarında vakit geçirdiğim, haylazlık yılları… Üniversite sonrası özel radyoların kuruluşu ile mikrofon başından seslendiğim, derdi ile dertlendiğim bir başka sevdiğim şehir… Havası eskiden de mi böyleydi anımsamıyorum. Maalesef şimdi nefes almak bile güçleşmiş. Keskin bir duman kokusu hâkim şehirde, kömür kokusu rahatsız etmez Zonguldaklıyı alın teridir, yüz akıdır ama bu farklı… Gök desen, gözükmüyor sanki dumandan, göğün mavisi hep griye çalardı; ama bu farklı, havada hep karamsarlık hâkim. Yılın büyük bölümü yağmur yağardı, hep ıslaktı sokakları, yeşil hep daha doygundu yağmur sonrası… Belki de bu yüzden, çocukluğumdan kalma bu bıkkınlıkla sevmem yağmuru… Hava yine yağmurlu. Hava yine karanlık, yine puslu. Hatta sokaklar bile aynı belki, ama eski dostlar yok ya hiçbir şey aynı değil sanki. Sonra farkına varıyor insan, meğer bir yeri size sevdiren oradaki dostlar, paylaşılan anılar…Nefes almayınca o sokak, sesleri çınlamayınca eski dostların, hiçbir şey aynı kalmıyor. Ve o zaman anlıyor insan, her şeyin bir zamanı var. Ve tam zamanında güzel… O nedenle ben çok güzel bir çocukluk geçirdim, Zonguldak’ın güzel bir zamanına düşer çocukluğum, gençliğim. Şanslıydım. Şimdi üç adımda biten o cadde, hemen sonundaki liman bizim için çok uzaktı. Kaçıp kaçıp gizlice giderdik limana, orada bisiklet kiralardık. Liman boyu bir tur kaç liraysa artık, para biriktirip kiraladığımız o bisikletlerle yaptığımız o turlar en büyük zevkti. Evimiz hemen Zonguldak ana caddenin arka sokağında, Sendika Sokak’taydı. O nedenle çocukluğum caddede geçti diyebilirim. Bir bakıma çocukluğunda sokaklarda oynayabilen, düşe kalka büyüyen neredeyse son nesilim; benim çocukluğumda henüz bilgisayarlar, oyun konsolları, televizyon bizi bu denli esir almamıştı. Ama bu şehir sanki eskiden daha büyüktü ya da ben çok mu küçüktüm, hala onu düşünüyorum… 1990’lı yılların sonlarında neredeyse çekilen her beş klipten biri sizin imzanızı taşıyordu. Bugünlerde müzik dünyasına çektiğiniz kliplerde daha seçici davrandığınız söylenebilir mi? 90’lar sanırım özellikle Türk pop müzik dünyasının altın yıllarıydı. Müzik kanalları hayatımıza girdi. Ve tabii ki bu durum, yeni bir mesleği doğurdu. Klip yönetmenliği diye bir meslekle karşılaştık. Ben bu mesleğin ilklerindenim. Bir RÖPORTAJ dönem gerçekten üç beş kişiydik ve müzik kanallarının listelerinde biz yarışırdık. İlk başlarda tür farkı gözetmeksizin çok iş yaptık. Yaptım... Ama yine de aradan bunca zaman geçmesine rağmen yaptığım işlere bakıyorum da her biri yıllara meydan okuyabilecek işler olmuş. Bunca zaman sonra bile arkasında duracağım pek çok iş yapmışım. Sanırım bu satırları okuyacak gençler için her biri çocukluklarına dair birer anı; ama o dönem için kaliteli işlerdi. Açıkçası şu anda daralan müzik sektöründe maalesef bu işlere imkân tanıyacak bütçeleri bulamıyoruz. Piyasa yeni kurallarını yarattı... Eskiden albüm satarken, şimdilerde maalesef albüm satışı yerini internete bıraktı. Bir dönem korsan korkulu kâbusken, artık internet korsanı bile vurdu. Şu anda arada açıkçası beni mutlu edecek, keyif alacağım projeler için yine kameranın arkasına geçip klip çekiyorum. Bu kadar bahsetmişken hemen aklıma gelen bir iki klibi paylaşayım, belki hatırlayanlar çıkar. Açıkçası insan hafızası maalesef nankör unutkan bir toplumuz diye dövünmüyoruz boşa, ben bile yaptığım işleri unuttuğuma göre düşünün gerisini… Zuhal Olcay Güller ve Dudaklar, Şebnem Ferah Sigara, Tarkan Verme, Start The Fire, Uzun İnce Bir Yoldayım, Bounce, Vay Anam Vay, Ege Gül Bahçem, Feridun Düzağaç Uçurtma, Bendeniz’in, Işın Karaca’nın, Levent Yüksel’in pek çok videosu ve daha onlarcası desem... Zonguldak’ta geçen, “Kelebeğin Rüyası” adlı filmde görev aldınız. Bir Zonguldaklı olarak, bu film sizin için ayrı bir önem taşıyor olsa gerek. Kelebeğin Rüyası filmine dair neler söylersiniz? Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu, benim çocukluğumda kütüphanede birer kitap, ezbere bilinen bir iki şiirdi. Zonguldaklı olmaları, amcamın arkadaşı olmaları onları hep bizden, aileden biri yapmıştı zaten. Aradan geçen onca yılın ardından Yılmaz Erdoğan’ın senaryosunda onları tekrar bulmak beni çok heyecanlandırdı. Benim çocukluğumda, gençliğimde 67 plaka listenin en sonuydu. Zonguldak’ta biterdi liste. Bu nedenle hem önemli hem de hep bir eksik hissederdik. Sona kalan çocuğun yalnızlığı çökerdi üzerimize. Zonguldak yıllar içinde kendi kaderine bırakıldı, yalnızlaştırıldı. Sadece arada maden kazaları ile adı ölümlerle anılan bir kent halini aldı. Oysa Genç Türkiye’nin lokomotifi, Cumhuriyetin ilk kentiydi. Kömüre dayalı farklı bir kültürü vardı. Uzun yıllar Türkiye’yi sırtında taşıyan kent artık bir kambur gibi gösterilir olmuştu. İşte tam da bunları hissettiğim bir anda girdi KELEBEĞİN RÜYASI hayatıma... Babamın çocukluğunun geçtiği yıllar, genç modern bir kent... Yoksunlukla boğuşan, ama gururlu bir kent. Türkiye’nin çok önünde ama ve O’nu sırtlayacak kadar da güçlü bir kent. KELEBEĞİN RÜYASI Zonguldak’la ilgili farklı ve beni heyecanlandıran pek çok şeyi keşfetmemi sağladı, bu nedenle benim için çok özel ve hep öyle olacak. Bu filmden sonra eminim Zonguldak’la ilgili ezberler bozulacak, bir dönem madenlerin özelleştirilmesinin çığırtkanlığını yapan medya, şimdi özel madenlerde meydana gelen kazalarda suçu özel işletmelere atıyor. İki yüzlülük her alanda olduğu gibi orada da devam ediyor. Bu filmle birlikte Zonguldak’ın edebiyattaki yeri ve önemi kadar, doğal güzellikleri de perdeye taşınacak. Yeşilin ve mavinin zenginliği, Karadeniz’in bereketi perdeye yansıyacak. Hep gözlerden kaçan, unutulan bir dönem Mükellefiyet dönemi tartışılacak. Zonguldaklının kaderi olan acının harmanlandığı o yıllar gözler önüne gelecek ve inanıyorum ki tüm bunlar gerçek bir hikâyenin alt metni olarak doğru okunduğunda, Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu bir yerlerden bizi görüyor, işitiyorsa mutlu olacaklardır. Bunca yıl sonra hatırlandıkları için... Onlar sayesinde bu kentin kaderini bir ölçüde değişecek belki de burada tabii ki filmi çektik işimiz bitti diyemeyiz; asıl sonrasında bu filmi doğru tanıtmak, onun açtığı kapılardan girip doğru noktalara ulaşabilmek lazım. Hemen aklıma gelen İstanbul Zonguldak arası her geçen gün kısalıyor. Böylesi bir doğanın, böylesi hikâyelerin ve böylesi bir oyuncu potansiyelinin olduğu bir kent belki de ileride kimi dizilere ev sahipliği yapacak. Madenci hikâyeleri ekrana yansıyacak… Kentin eko- Ocak-Şubat 2013 27 nomisinde, tanıtımında tüm bunların faydası olacağını düşünüyorum. Umarım bu hayallerim gerçek olur. Bu vesile ile Zonguldaklı herkese çok teşekkür etmek isterim. Bir hemşerileri olarak bize kucak açtıkları için, yediden yetmişe bu hikâyeye sahip çıktıkları için onlara çok şey borçluyuz. Prodüksiyon aşamasında filmin başka kentlerde ya da İstanbul’da kurulacak platoda çekilmesi tasarlanırken, ben bunun burada, hikâyenin kendi mekânlarında çekilmesi konusunda ısrarcı oldum. Hatta ilk başlarda prodüksiyon koşulları bizi Zonguldak’ta çekim yaparken zorlayacakmış gibi gözükürken bile hep arkasında duruyordum. Sonrasında olaylar farklı gelişti, Zonguldak’ta bize kapılarını açan, sponsor anlamında desteklerini veren kimi kurum ve kuruluşlar sayesinde bugüne gelebildik... Hani ne yalan söyleyeyim benim yüzümü kara çıkartacak hiçbir şey yaşamadım. Hep fazlasını verdi bu kent, bu projede de öyle oldu. Ekibin Zonguldak’a geldiği ilk günden son ana değin bizi şaşırtan, duygulandıran, sevindiren onlarca şey yaşadık. Bu film evet, bir Zonguldak hikâyesi, ama buradan başka bir yerde de çekilemezmiş diyeceğimiz onlarca şey yaşadık. Unutulmaz anılarla ayrıldı tüm ekip buradan. Bu nedenle de çok mutluyum. Ufukta gözüken yeni projeleriniz hangileri? Kenarda kıyıda hayata geçirilmeyi bekleyen onlarca proje var tabii... Pek çok senaryo gününü bekliyor bir köşede. Ama yakın zamanda hayata geçecek, gerçekten büyük bir dizi projesi üzerine çalışıyoruz, o olursa sanırım uluslararası anlamda da bize yeni kapıları açacak bir anahtar olacaktır. Özellikle sınırların kalktığı bir dünyada medya bu denli güçlenmişken, yerelden tüm dünyaya seslenecek hikâyeleri bulup çıkartmak ve onları hayata geçirmek asıl amacımız olmalı. İşte bu proje onlardan biri diyerek, kısa bir bilgi vermiş olayım şimdilik. Reklam filmleri zaten devam ediyor; ama yine KELEBEĞİN RÜYASI ile bağlantılı olarak, hazırlık aşamasında gerçekten çok değerli Zonguldak’ın tarihi ile ilgili birtakım fotoğraflara ulaştık. 1920’lerden 1950’li yıllara değin uzanan bir takvimde çekilmiş çeşitli tören fotoğrafları, balolar, halkevi, maden işletmeleri ve sosyal hayata dair bu arşivi herkesin özellikle de her Zonguldaklının ulaşabileceği bir hale getirmek gibi bir hayalim var. Sponsor arayışımız devam ediyor, bir özel fotoğraf albüm şeklinde bunu çıkartmak, sonrasında ise sergisini Zonguldak’ta kalıcı bir hale getirmek istiyorum. Umarım en kısa zamanda bunu hayata geçireceğim. İlk hedefim bu. Mesleğinde başarıyı yakalamış bir profesyonel olarak, Bülent Ecevit Üniversitesinde öğrenimlerini sürdüren gençlere önerileriniz neler olur? Öncelikle katıldığımız her söyleşide belirttiğim bir şey var, hayatta başarının formülü mutluluktan geçiyor. Ve mutlu olmak için de sevdiğin işi yapmalı ya da işini aynı zamanda hobin haline getirecek yolları bulabilmelisin. Ben kendimi şanslı sayıyorum, çünkü bu meslekte bir gün bile çalıştığımı hissetmedim. Hep beni heyecanlandıran, sevdiğim işi yaptığım için yorgunluğu da sorunları da daha tatlı geldi. Herkes bu kadar şanslı olmayabilir tabii, ama ne yapıp edip yaptıkları işin içinde kendilerini mutlu edecek bir şey bulup çıkartmalılar. Her daim yeniliğe açık olmak, tutucu olmamak, asla ‘asla’ dememek, artık gelişen dünyanın olmazsa olmazı. Hangi meslekten olursanız olun, o alandaki yenilikleri takip edin, dünya artık eskisi kadar büyük değil. Hiçbir şey ulaşılmaz değil ve hiçbir şey vazgeçilmez değil! O nedenle hep tetikte olmak, hep hazırlıklı olmak gerekiyor. Ve unutmayın, en büyük rakibi insanın yine kendisi, asıl yenmeniz, aşmanız gereken rakibiniz yine sizsiniz. Kafamızdaki engelleri kaldırdığımızda her şey mümkün. Kişi önce kendine güvenmeli ki başkaları ona güvenip inansın. Dahası, 43 yaşına gelmiş bir adam olarak, hayat çok çabuk geçiyor ve ne olur hiçbir şeyi ertelemeyin, üşenmeyin; çünkü bir bakıyorsunuz ki zaman geçip gitmiş. Her yaşın güzelliği olduğu gibi, her yaşta yaşanması gerekenler var. Bunların da tadını çıkartmak lazım. Strese gerek yok, su yolunu buluyor. Sanırım anlayan anlamıştır… 28 Ocak-Şubat 2013 ÜNİVERSİTE B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ “Faaliyetlerimizin merkezine insanı koyduk” Üniversitemiz Uygulama ve Araştırma Hastanesinde yenilenen ve hizmete açılan birim ve servisler, basın mensuplarına tanıtıldı Bakım ve onarım işlemleri tamamlanan yoğun bakım ünitesi ve hizmete yeni açılan çeşitli birimlerin tanıtımı, Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut ÖZER’in katılımıyla gerçekleştirildi. Tanıtım gezisinde Rektör Prof. Dr. Özer’e BEÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, BEÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Varım Numanoğlu, Başhekim Yardımcıları ile Hastane Baş Müdürü Osman Demir eşlik etti. Basın mensuplarına sırasıyla; kadın doğum polikliniğinin taşınacağı yeni yer, baştan aşağıya yenilenen genel yoğun bakım servisi, kanser teşhisinde kullanılan ve hizmete giren PET/BT Cihazı tanıtımı, Patoloji Servisi, hastane bahçesinin henüz tamamlanan peyzaj çalışmaları, hizmete açılan Öğretim Üyesi Dinlenme Salonu gezdirilerek bilgi verildi. Basın mensuplarına yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Üniversite Hastanesine çok sayıda yatırım yapıldığının altını çizdi. “Sunmuş olduğumuz hizmetin kalitesini arttırmaya büyük özen gösterdik” diyen Özer şöyle konuştu: “Teknolojik yatırımlardan, makine tesisatlarına ve fiziksel ortamların modernizasyonuna kadar, pek çok sayıda yatırım yaptık. Aynı zamanda bugünkü gezimizde gördüğünüz gibi, sağlık hizmetini sunarken, merkeze insanı koymanız gerekiyor. Tüm bu faaliyetlerimizin merkezine insanı koyduk, insanı dikkate aldık. Buraya derdine şifa aramak için gelen vatandaşlarımızdan çocuğundan yaşlısına kadar, her türlü sağlık spektrumuna hitap edecek şekilde sağlık yatırımını arttırmaya çalışıyoruz. Diğer taraftan da vatandaşlarımızın memnun kalmaları için çok sayıda değişiklikler yaptık. Bugün sizlere, yoğun bakımların modernizasyonu, patoloji servisinin modernizasyonu, kadın doğum servisinin, nöroloji servisinin modernizasyonu gibi bu çalışmalardan bir demet sunmaya çalıştım. Bu yapılanlar, bir buçuk sene önce başlatılan sağlık hizmetlerinin sadece küçük bir parçasıydı. İş yoğunluğu içerisinde birçok değişikliği sizlere tanıtma fırsatımız olmadı. Bazen yapılan çalışmaları vatandaşlarımıza duyurma konusunda sıkıntı yaşayabiliyoruz. İşte bu nedenle bugünkü organizasyonu gerçekleştirelim istedik.” BEÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesinin Batı Karadeniz’deki en donanımlı ve en insan merkezli hastane olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini ifade eden Prof. Dr. Mahmut Özer sözlerini şöyle sürdürdü: “Tıp Fakültesi Dekanlığı ile Hastane Başhekimliği senkronize bir şekilde çalışarak, sunulan sağlık hizmetinin kalitesini arttırmak için çaba sarf etmektedir. Planlamış olduğumuz çok sayıda proje hayata geçirilmektedir. Sağlık alanında çok büyük yatırımlar yapıyoruz. Minör değişikliklerin yanı sıra, makro değişiklikler yapıyoruz. Bu makro değişikliklerden ikisi; Kanser Tedavi Merkezi ile Sağlık Kampüsünde inşası hızla devam eden Diş Hekimliği Fakültesi binasıdır. Aynı zamanda Diyabet ve Obezite Merkezinin çalışmaları bitti, önümüzdeki aylarda devreye girecek. Buradaki tüm arkadaşlarımız, hekiminden hizmetlisine kadar özverili bir şekilde çalışmaktadır. Bu hizmeti sunarken iki şeye dikkat etmekteyiz. Birincisi, sunulan hizmetin kalitesini arttırmak; diğeri de insana hizmet verildiğini asla unutmamaktır. Burayı kullanan insanların kendi evlerindeymiş gibi hissetmelerini sağlamaktayız.” Yükseköğretim ve Bilim Dergisi, DOAJ, Index Copernicus, EBSCO, NewJour, Google Akademik ve Akademia Sosyal Bilimler İndeksi (ASOS Index) tarafından dizinlenmektedir. 30 BAP Ocak-Şubat 2013 B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJELERİNE SAĞLANAN DESTEK SON ÜÇ YIL İÇERİSİNDE BEŞ KAT ARTTI Grafik 3. Desteklenen lisansüstü öğretim ve araştırma projelerinin yıllara göre değişimi Proje Sayısı Grafik 1. Desteklenen toplam proje sayısının yıllara göre değişimi Desteklenen projelerin yıllar içerisindeki değişimleri ayrı ayrı incelendiğinde, toplamdakine benzer bir eğilim burada da görülüyor. Örneğin, desteklenen Lisansüstü Öğretim ve Araştırma Projesi sayısı 2010 yılında 30 iken, 2012 yılında 2.5 kat artarak 75’e yükseldi (Grafik 3). Proje Sayısı Bilim insanlarımızın araştırma olanaklarının arttırılması stratejik hedefine yönelik olarak Üniversitemiz akademisyenlerinin projelerine verilen destek son yıllarda katlanarak arttı. Yeni uygulamaya konulan Bağımsız Araştırma Projesi destekleri ile araştırmaların tabana yayılması ve yeni ekol gruplarının oluşumuna zemin hazırlandı. Lisansüstü Öğrenim ve Araştırma Projeleri ile genç araştırmacıların sayısının arttırılmasına, Yurtdışı Kongre Desteği Projeleri ile akademisyenlerimizin uluslararası deneyimlerinin geliştirilmesine destek verildi. Ayrıca, Makale Hazırlama Desteği ile üniversitemiz bilim insanlarının bilimsel üretimlerinin özendirilmesi ve Altyapı Proje Destekleri ile de üniversitemiz araştırma altyapısının güçlendirilmesi hedeflendi. Tüm bu hedeflere yönelik olarak desteklenen toplam proje sayısı, geçen üç yıllık süre içerisinde 2.6 kat artış gösterdi. 2010 yılında desteklenen proje sayısı 75 iken, 2011 yılında bu sayı 97’ye, 2012 yılında ise 196’ya ulaştı (Grafik 1). Lisansüstü öğretim ve araştırma projelerine verilen destek miktarı ise üç yıl içerisinde yaklaşık üç katlık bir artış gösterdi. Görüleceği üzere sağlanan maddi destek miktarı, proje sayısındaki artıştan daha fazla gerçekleşti. Destek Miktarı (Milyon TL) Grafik 2. Toplam destek miktarının yıllara göre değişimi Grafik 4. Lisansüstü öğretim ve araştırma projelerine sağlanan maddi desteğin yıllara göre değişimi Destek Miktarı (Milyon TL) Projelere sağlanan destek miktarlarındaki artış ise daha da çarpıcı oldu. 2010 yılında sağlanan maddi destek 1.082.300 TL iken, destek miktarı 2011 yılında 1.626.035 TL’ye, 2012 yılında ise 5.164.133 TL’ye ulaştı. Böylelikle projelere sağlanan destek miktarı, geçen üç yıllık süre içerisinde yaklaşık 5 kat arttı (Grafik 2). Destek verilen altyapı projelerinin üç yıl içerisindeki değişimi incelendiğinde, 2010 yılında desteklenen altyapı projesi 7 iken, bu sayı 2012 yılında 19’a çıktı (Grafik 5). B ÜLEN ECEVİ T BAP ÜNİVERSİTESİ Grafik 5. Desteklenen altyapı projelerinin yıllara göre değişimi Ocak-Şubat 2013 31 Makale hazırlama desteği projelerinin yıllar içerisindeki değişimi Grafik 9 ve 10’da görülüyor. Diğer proje türlerindeki kadar belirgin olmasa da, yıllar içerisinde burada da bir artış söz konusu. Proje Sayısı Proje Sayısı Grafik 9. Makale hazırlama desteği projelerinin yıllara göre değişimi Desteklenen altyapı projelerine sağlanan maddi destek ise yıllar içerisinde çok daha büyük bir artış sergiledi (Grafik 6). Geçmiş üç yıl içerisinde desteklenen altyapı projesi sayısı 2.7 kat; desteklenen projelere sağlanan maddi destek ise 7 katlık bir artış gösterdi. Destek Miktarı (Milyon TL) Yurtdışı kongre destekleri açısından da yıllar içerisinde belirgin bir artış söz konusu. Grafiklerden (Grafik 7 ve 8) görüleceği üzere, gerek desteklenen proje sayısı, gerekse sağlanan maddi destek üç yıl içerisinde 2 kat arttı. Proje Sayısı Grafik 7. Yurtdışı kongre desteği projelerinin yıllara göre değişimi Destek Miktarı (Bin TL) Grafik 8. Yurtdışı kongre projelerine sağlanan maddi desteğin yıllara göre değişimi Destek Miktarı (Bin TL) Grafik 10. Bilimsel makale projelerine sağlanan maddi desteğin yıllara göre değişimi Grafik 6. Altyapı projelerine sağlanan maddi desteğin yıllara göre değişimi Bütün veriler birlikte değerlendirildiğinde, gerek desteklenen proje sayılarında gerekse projelere sağlanan maddi destek miktarlarında büyük bir artış olduğu tespit ediliyor. Destek miktarlarının proje türlerine göre dağılımları ise aşağıdaki grafiklerde yer alıyor. Grafikler incelendiğinde, en fazla maddi desteğin altyapı projeleri aracılığı ile sağlandığı görülüyor. Altyapı projelerine sağlanan maddi desteğin üç yıl içerisinde 7 kat arttığı da dikkate alındığında, 2010 yılına kıyasla Üniversitemizin çok daha güçlü araştırma altyapısına sahip olduğu açık. Üniversitemizin güçlenen araştırma altyapısının, önümüzdeki dönemde üniversitemizin bilimsel üretimine ciddi katkı sağlayacağı düşünülüyor. Bu bağlamda, önümüzdeki dönemde üretilecek bilimsel makale sayısında da daha hızlı bir yükselişin olması bekleniyor. Desteklenen proje sayılarının birimlere göre dağılımı incelendiğinde, nispeten dengeli bir dağılımın olduğu söylenebilir. Grafiklerde dikkat çeken diğer bir konu ise, 2010 yılında 7 farklı birimin projelerine destek sağlanırken, 2012 yılında bu sayının 15’e yükselmiş olması. Bu çeşitlilik, özellikle yeni uygulamaya koyulan Bağımsız Araştırma Projeleri destekleri ile sağlandı. Böylelikle, araştırmaların tabana yayılmasına ve yeni ekol gruplarının filizlenmesine zemin hazırlandı. DEVAMI 32’DE 32 Ocak-Şubat 2013 Desteklenen projelere sağlanan maddi desteğin birimlere göre dağılımı ise aşağıdaki grafiklerde yer alıyor. Destek miktarlarında da birimler arasında nispeten bir denge gözetilmeye çalışıldı. Özellikle altyapı destekleri ile güçlendirilen araştırma altyapısının, zaman içerisinde döner sermaye girdilerinde artışlara neden olması ve böylelikle araştırmaya ayrılan bütçenin sürdürülebilirliğine katkı yapması da bekleniyor. BAP B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Özetlemek gerekirse, 1. Projelere sağlanan destek miktarı, geçen üç yıllık süre içerisinde yaklaşık 5 kat arttı. 2. Desteklenen proje sayıları açısından birimler arasında denge oluşturuldu. 3. Özellikle yeni uygulamaya konulan Bağımsız Araştırma Projesi desteği ile araştırmaların tabana yayılması sağlandı ve böylelikle yeni ekollerin filizlenmesine zemin hazırlandı. 4. Artan yurtdışı kongre desteği ile öğretim üyelerimizin ve üniversitemizin uluslararası ölçekteki tanınırlığına katkıda bulunuldu. 5. Toplam bütçe açısından en büyük pay, altyapı projelerine verildi. Böylelikle Üniversitemizin araştırma altyapısı çok daha güçlendi. 6. Güçlenen araştırma altyapısı ile üniversitemizin bilimsel üretiminin önümüzdeki dönemde artması bekleniyor. 7. Üniversitemizin güçlendirilen altyapısının aynı zamanda döner sermaye girdilerinde artışa neden olması ve böylelikle araştırmaya bütçeden ayrılan payların sürdürülebilirliğine katkı sunması bekleniyor. Akademisyenlerimize önümüzdeki dönemde de olanaklar ölçüsünde destek verilmeye devam edilecek. Evrensel bilgi üretimine bugüne kadar katkı sunan tüm bilim insanlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. B ÜLEN ECEVİ T HABER ÜNİVERSİTESİ Ocak-Şubat 2013 33 Mühendislik Fakültesi 2011-2012 Yılı Akademik Genel Kurul Toplantısı Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi 2011-2012 Yılı Akademik Genel Kurul Toplantısı, 31 Ocak 2013 tarihinde, Tahir Karauğuz Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya; BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım ve Mühendislik Fakültesi öğretim elemanlarının ve Fakültede servis dersleri veren Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyeleri katıldı. Toplantıda Dekan Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım, 2011-2012 akademik döneminde gerçekleştirilen faaliyetleri, yapılan çalışmaları ve Fakültenin akademik durumunu anlatan ayrıntılı bir sunum gerçekleştirdi. Sunumun ardından Uluslararası Bilimsel Alanda (SCI ve SCI-Expanded) üç ve üzeri yayın yapan beş öğretim elemanına teşekkür belgeleri takdim edildi. Ayrıca döner sermaye işletmesi kapsamında yaptıkları projeler ile Üniversitemize 50,000 TL ve üzerinde girdi sağlayan Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği ve Maden Mühendisliği Bölüm Başkanlarına Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer tarafından teşekkür belgeleri verildi. Akademik Kurulun son bölümünde söz alan Prof. Dr. Mahmut Özer, Fakülte yönetiminin ve öğretim elemanlarının çalışmalarını takdirle karşıladığını belirterek, Mühendislik Fakültesine desteklerinin süreceğini, öğretim üyelerinin proje çalışmalarında TÜBİTAK projelerine öncelik vererek dışarıdan Üniversitemize kaynak sağlanmasını, bölümlerin MÜDEK çalışmalarına öncelik vermesini, Üniversite için değer yaratan herkese bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da destek verilmeye devam edileceğini belirtti. Akademik Kurulun ardından Prof. Dr. Mahmut Özer, Prof. Dr. Orhan Uzun ve Prof. Dr. Yılmaz Yıldırım’ın yanı sıra Fakülte akademik ve idari personelinin katıldığı bir kokteyl düzenlendi. BEÜ’den Zonguldak Belediyesine Kentsel Dönüşüm Kanunu Eğitimi Bülent Ecevit Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi etkinlikleri kapsamında, 15 Ocak 2013 tarihinde Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Hakan Akçın tarafından Zonguldak Belediyesi personeline “Kentsel Dönüşüm Kanunu” konulu hizmet içi eğitim verildi. Zonguldak Belediyesi Eğitim Salonu’nda yapılan eğitime; Zonguldak Belediye Başkanı Muharrem Akdemir, belediye meclis üyeleri ile Zonguldak Belediyesinde görevli idari ve teknik personel katıldı. İki oturum şeklinde gerçekleştirilen ve soru-cevap bölümü ile tamamlanan eğitimde; 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Dön- üştürülmesi Hakkındaki Kanun ve Yönetmelik, Türkiye’nin Doğal Afet Gerçeği, 12 Adımda Kentsel Dönüşüm Süreci Gerçeği, İdarelerce Riskli Yapı Tespitine Yönelik Yapılacak İş ve İşlemler, İkincil Mevzuat Açısından Kentsel Dönüşüm, Kentsel Dönüşümde Kredi Kullanımı” gibi konular ele alındı. Yrd. Doç. Dr. Hakan Akçın İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Akademik Genel Kurul Toplantısı İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin 2013 Bahar Dönemi Akademik Genel Kurul Toplantısı, Ahmet Zengin Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Toplantıya Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Muhlis Bağdigen, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Vergil, Dekan Yardımcıları, Bölüm Başkanları ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde ders veren öğretim elemanları katıldı. Akademik Genel Kurulda İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Vergil, fakültedeki gelişmelerle ilgili bilgiler vererek güz döneminin genel bir değerlendirmesini yaptı. Öğretim üyelerinin talepleri, beklentileri, eğitim ve öğretimle ilgili sorunlar ve gelecek dönemin planlanması konuları detaylı olarak ele alındı. Akademik genel kurul toplantısı bahar döneminin daha başarılı geçmesi dilek ve temennileri ile sona erdi. 34 Ocak-Şubat 2013 “Yarının Liderleri” Antalya'daydı Türkiye Öğrenci Konseyi (TÖK), Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından ortaklaşa düzenlenen "Yarının Liderleri Projesi’nde yer alan 700 öğrenci Antalya’da eğitim aldı. 21-26 Şubat 2013 tarihleri arasında Antalya'da düzenlenen Kış Kampı etkinliğine Bülent Ecevit Üniversitesinden de 40 öğrenci katıldı. Altı gün süren kış kampında, bürokrasinin ve akademik dünyanın önde gelen pek çok ismi eğitim verdi. Eğitimlerden arta kalan zamanlarda ise öğrenciler sosyal etkinliklerle (okçuluk, futbol, basketbol, masa tenisi, bilardo, golf...) derslerin stresini atma olanağını buldular. Alaplı Meslek Yüksekokulu öğrencilerinden miniklere armağan Alaplı Meslek Yüksekokulu İnşaat Bölümünde öğrenim gören altı öğrencinin Sosyal Sorumluluk Projesi dersi kapsamında Alaplı Mollabey İlköğretim Okuluna kazandırdıkları çok amaçlı salonun açılışı, 20 Şubat 2013 tarihinde gerçekleştirildi. Öğrenciler, öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. H. Burçin Şolt danışmanlığında gerçekleştirdikleri proje ile Mollabey İlköğretim Okulunun ardiye ve kömürlük olarak kullanılan zemin katını, iki aylık çalışmaları ile çok amaçlı salona dönüştürerek okulun hizmetine sundular. Açılış törenine, Bülent Ecevit Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun, Alaplı Kaymakamı Yıldıray Malğaç, Alaplı Belediye Başkanı Dr. Nevzat Çimenoğlu, Alaplı Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Rıfkı Henden, Alaplı Emniyet Müdürü İsmail Baş, Alaplı Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Taşıran, öğretim elemanları ve öğrenciler katıldı. HABER B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Prof. Dr. Zekeriya GÜLER, “Hz. Peygamberin Eğitim Yöntemi”ni Anlattı İlahiyat Fakültesi Dekanlığı ile Etik ve Estetik Değerler Kulübü tarafından “Hz. Muhammed’in Eğitim Yöntemi” başlıklı konferans, 22 Şubat 2013 tarihinde, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ahmet Zengin Konferans Salonunda gerçekleştirildi. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zekeriya Güler’in verdiği konferansı BEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Orhan Uzun, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve İlahiyat Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Hasan Vergil, İl Müftü Yardımcısı Bahtiyar Taranoğlu, Üniversite çalışanları ile BEÜ ve Zonguldak Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri izledi. Özellikle İlahiyat Fakültesi öğrencilerinin yoğun ilgi gösterdiği konferans, Prof. Dr. Güler’in, izleyicilerin yönelttiği soruları yanıtlamasının ardından sona erdi. Konferansın sonunda Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Orhan Uzun, Prof. Dr Zekeriya Güler’e üniversitemizin çeşitli hediyelerini takdim etti. 21. Yılında Hocalı Katliamı ve Ermeni Meselesi Üniversitemiz Karadeniz Stratejik Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (KARSAM)’nin düzenlediği “Hocalı Katliamı ve Ermeni Meselesi” başlıklı panel, 22 Şubat 2013 tarihinde Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu’nda yapıldı. Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyeleri Doç. Dr. Mustafa Çolak, Doç. Dr. Erkan Göksu ve Yrd. Doç. Dr. İsmet Türkmen’in konuşmacı olarak katıldığı paneli, akademik ve idari personel ile öğrenciler izledi. Karabağ Savaşında, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ Bölgesi Hocalı Köyü’nde 613 Azeri’nin Ermenistan’a bağlı silahlı birlik tarafından katledilişinin 21. yılı dolayısıyla düzenlenen ve KARSAM Müdürü Yrd. Doç. Dr. Nurettin Hatunoğlu’nun yönettiği panelde; Doç. Dr. Mustafa Çolak, Osmanlı İmparatorluğu döneminde yaşanan sorunları ve 1915 olaylarının temel nedenlerini içeren bir sunum yaptı. Doç. Dr. Çolak’ın ardından söz alan Yrd. Doç. Dr. İsmet Türkmen, Ermeni terör örgütlerinin faaliyetleri ve bu faaliyetlerin günümüze uzantıları konusunda bilgi ve belgeleri izleyicilerle paylaştı. Doç. Dr. Erkan Göksu ise 1992 yılında meydana gelen Hocalı Katliamı özelinde, Azerilere yönelik sürdürülen sistemli şiddet politikaları hakkında bilgi verdi. Doç. Dr. Çolak, Doç. Dr. Göksu, Yrd. Doç. Dr. Türkmen panelin ardından Rektörümüz Prof. Dr. Mahmut Özer’i makamında ziyaret etti. Rektör Prof. Dr. Özer, Hocalı Katliamı ve Ermeni Meselesi başlıklı panelde paylaştıkları bilgiler dolayısıyla katılımcılara teşekkür etti ve Üniversitemizin armağanlarını sundu. AVRUPA ÜNİVERSİTELERİ ZONGULDAK’TA BULUŞUYOR 14 AVRUPA ÜLKESİNDEN 33 ÜNİVERSİTE TAKIMI ÜNİVERSİTEMİZİN ORGANİZASYONUNDA BİR ARAYA GELİYOR ALMANYA FRANSA G. KIBRIS RUM KESİMİ GÜRCİSTAN HOLLANDA İNGİLTERE NORVEÇ İSVİÇRE POLONYA PORTEKİZ RUSYA SLOVENYA TÜRKİYE UKRAYNA 36 B HABER Ocak-Şubat 2013 ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Gökçebey Mithat-Mehmet Çanakcı Meslek Yüksekokuluna Gökçebeyliler tarafından tahsis edilen arazinin tapusu Prof. Dr. Mahmut Özer’e sunuldu Gökçebey Mithat-Mehmet Çanakcı Meslek Yüksekokuluna açılacak yeni bölümler için alt yapı teşkil etmek üzere başta Gökçebey Kaymakamı Bülent Hamitoğlu’nun çabaları, Uzunahmetler Köyü Muhtarı Nihat Gökmen ve Köy İhtiyar Heyetinin kararıyla tahsis edilen 7179 m2 lik arazinin tapusu, 16 Ocak 2013 tarihinde Rektörü- müz Prof. Dr. Mahmut Özer’e verildi. Bu tahsisin yapılmasında gayret gösteren, maddi ve manevi desteğini esirgemeyen Çanakcılar A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Mithat Çanakcı, Zonguldak İli Kanatlı Hayvan Üreticileri Birliği Başkanı Osman Bayraklı, Gökçebey Tüm İşçi Emeklileri Dul ve Yetimleri Derneği Başkanı Cevat Baş, Gökçe- bey Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Ali Çetin, Gökçebey Şöförler ve Otomobilciler Derneği Başkanı Recep Özer’e teşekkür belgeleri verildi. Rektörümüz Kaymakamlık ve Belediye Başkanlıklarını ziyaret ettikten sonra Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Bülent Haner ve Müdür Yardımcıları, Kaymakam, Mithat Çanakcı, Sivil Ku- ruluş Başkanları ile birlikte Üniversitemize tahsis edilen arazi ile bir tavuk çiftliğini gezip Gökçebey Mithat-Mehmet Çanakcı Meslek Yüksekokulunda temaslarda ve incelemelerde bulundu. Burada öğretim elemanlarının sorunlarını dinleyen Prof. Dr. Özer, çekilen toplu resimden sonra okuldan ayrıldı. Özer’in Zonguldak Meslek Yüksekokulu ziyareti Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, 17 Ocak 2013 tarihinde Zonguldak Meslek Yüksekokulunu (ZMYO) ziyaret etti. Ziyarette; Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcıları Yrd. Doç. Dr. Eray Köksal ve Öğr. Gör. İbrahim Aydaş tarafından okul ile ilgili idari ve mali konularda bir sunum yapıldı. Sunumun ardından Yüksekokulun sınıflarını, yeni oluşturulan Kütüphane-Etüt Salonu, İnşaat, Biyomedikal ve Maden Teknolojisi Labatuvarlarını gezen Prof. Dr. Mahmut Özer, öğretim elemanlarının sorunlarını dinledi. Sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin değerlendirmenin ardından Prof. Dr. Mahmut Özer Zonguldak Meslek Yüksekokulu’ndan ayrıldı. Ereğli Eğitim Fakültesi 2012-2013 Eğitim-Öğretim Yılı Akademik Genel Kurulu Toplantısı gerçekleştirildi Ereğli Eğitim Fakültesinin 2012-2013 Eğitim-Öğretim Yılı Bahar Dönemi Akademik Genel Kurul Toplantısı, 8 Şubat 2013 tarihinde yapıldı. Ereğli Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Azar’ın başkanlığında yapılan toplantıya dekan yardımcıları, bölüm başkanları ile fakültenin öğretim elemanları katıldı. Prof. Dr. Ali Azar, fakültedeki gelişmelerle ilgili bilgiler vererek güz dönemini değerlendirdi. Toplantıda öğretim elemanları öneri, istek ve beklentileri ile eğitim ve öğretimle ilgili sorunları ve bu sorunlara yönelik üretilen çözüm önerilerini dile getirdiler. Gelecek dönemler için planlanan çalışmaların da konuşulduğu toplantı, bahar döneminin başarılı geçmesi dilek ve temennileriyle sona erdi. Akademik Kurul Toplantısının ardından akademik ve idari personelin katılımıyla kokteyl düzenlendi. B ÜLEN ECEVİ T İZLENİM ÜNİVERSİTESİ Ocak-Şubat 2013 37 Sao Paulo Yolculuğu t Doç. Dr. Çağatay Baru i tes rsi ive Ün Bülent Ecevit si lte kü Tıp Fa Başkanı Anatomi Anabilim Dalı ao Paulo’da bir kongreye katılma fikri çok heyecan verici olmuştu benim için. Bu fikir, 2008 yılında İran’ın Tahran kentinde düzenlenen 5th Asian-Pacific International Congress of Anatomists sırasında Brezilya Anatomi Derneği Başkanı Prof. Dr. Richard Halti Cabral ile tanıştıktan sonra zihnimde belirdi. Kendisi Sao Paulo’da uluslar arası bir kongre düzenlemek niyetinde olduğunu belirtmişti. 2009 yılında Güney Afrika’da Cape Town kentinde düzenlenen 17th Congress of the International Federation of Associations of Anatomists (IFAA) sırasında kendisiyle ikinci kez bir araya geldiğimde 2010 yılında ülkesinde anatomi terminolojisiyle ilgili bir kongre düzenleyeceğini söyledi. Ancak söz konusu kongreye katılmam mümkün olmadı. Kendisiyle yaptığımız yazışmalarda ben katılamadığım için üzüntümü dile getirirken, Prof. Cabral bu konuda üzülmemem gerektiğini, 2012 yılında daha büyük kapsamlı bir kongre düzenleyeceğini ve o zaman belki çalışma takvimimin bu kongreye katılmaya olanak tanıyabileceğinden bahsetmişti. Geçen zaman içinde kongre takviminin belli olmasıyla kongre hazırlıklarına başladım. Takvimdeki hedef, 12-16 Şubat 2012 olarak tarafımdan işaretlenmişti. “Laboratuvardan hasta başına morfoloji” temasıyla 2012 yılında yirmi ikincisi düzenlenen International Symposium on Morphological Sciences (ISMS) adlı toplantı bu alandaki güncel bilgilerin günümüzdeki sağlık hizmetlerindeki ve bilimsel alandaki gelişime katkısını ortaya koymayı amaçlamaktaydı. ISMS geleneğinde dünya çapındaki morfologların deneyimlerini paylaşması, entegrasyonlarının sağlanmasını mümkün kılan bir bilimsel ortamın yaratılması toplantının ana hedefleri olarak ortaya konulmuştu. Bu noktadan hareketle morfolojik bilimler geniş bir yelpazede ele alınarak, farklı alt yapı ve ilgi alanı olan bilim insanlarının bir araya gelmesi sağlandı. Bu toplantıda ayrıca, Anatomi terminolojinin güncellenmesi çalışmalarına International Federation of Associations of Anatomists (IFAA), Panamerican Association of Anatomy (APA) ve World Association of Veterinary Anatomists (WAVA) bu toplantıya çok özel katkılar sundu. Kongre katılımcılarına baktığımızda, 27 farklı ülkeden 232 bilim insanının bu top- S Doç. Dr. Çağatay Barut lantıya katıldığını görüyoruz. Bu toplantının önemli bir diğer özelliğinin de konuşmacıların kongre bilimsel kurulu tarafından seçilmesi olduğunu söylemeliyim. Söz konusu toplantı Universidade De Sao Paulo tarafından düzenlendi. Bu kuruluş dışında International Federation of Associations of Anatomists (IFAA), International Society for Plastination, American Association of Anatomists, Sociedade Brasileira de Anatomia toplantıya kurumsal olarak destek verdiler. Toplantıyla ilgili resmi bilgilerden sonra yol anılarından bahsetmeliyim. Brezilya’ya ulaşmak oldukça kolay, Türk Hava Yollarının haftada dört gün gerçekleştirdiği karşılıklı seferleriyle İstanbul’dan Sao Paulo’ya yaklaşık 14 saatlik bir uçuşla ulaşmak mümkün. Hava alanındaki ilk izlenimim, Brezilya’lıların pek aceleci olmadıkları, genel bir rahatlıklarının olduğuydu. Pasaport kontrolündeki görevliler hiç, ama hiç acele etmeden tek tek bir uçak dolusu yolcunun pasaportlarını kontrol ettiler. Tabi bu işi sadece üç pasaport polisi yapınca, bizim pasaport kontrolünden geçmemiz bir buçuk saat sürdü. Aynı rahatlık ve yavaş hareket eğilimi valizlerin uçaktan indirilmesinde de söz konusuydu. Pasaport kontrolünden sonra 30 dakikalık bir süre de valizlerin gelmesi için geçti. Dikkatimi çeken bir başka nokta da görevlilerin neredeyse tamamının sadece Portekizce konuşuyor olmasıydı. Danışma masasında çalışanların bile başka dil bilmemesi ilk anda biraz gözümü korkuttu, ancak valizi alıp dışarı çıktığımda endişe yerini sevince bıraktı. Kongreden bir hafta önce kongre başkanından aldığım bir elektronik postada uçuş detaylarımı bildirdiğim takdirde kongre organizasyonunun beni karşılayacağı yazıyordu. Ama beni bizzat kongre başkanı Prof. Richard Halti Cabral karşılamaya gelmişti. Coşkuyla hasret giderdikten sonra otelime kadar eşlik edip yerleşmemi sağladı. Kongrenin başlamasından bir gün önce, cuma akşamı Sao Paulo’ya varmış oldum. cumartesi günü otelden edindiğim harita ile şehri dolaşmaya çıktım. Şehrin oldukça yaygın bir metro ağı var, on bir farklı hat ile şehrin hemen her ye- rine ulaşmak mümkün. Hatlar arasındaki ücretsiz geçişler istediğiniz yere gitmenizi mümkün kılıyor. Yaklaşık 2.4 liralık metro biletleri, Brezilya koşullarında oldukça ekonomik ve hızlı ulaşım sağlıyor. Aslında taksi de oldukça ucuz, ancak trafik ciddi bir sorun olarak karşınıza çıkıyor ve yolda ciddi zaman kaybına uğramanıza neden oluyor. Cumartesi günü metro yardımıyla Praça de Se’deki Sao Paulo Katedrali’ne gittim. Katedralin önündeki meydanda çok sayıda evsiz vardı ve bunları gözetleyen çok sayıda polis. Zaten polislerin görev yaptığı yerler ve saatlerin güvenli olduğu, bunlar dışında güvenlik sorunu olabileceği konusunda otelden çıkarken uyarılmıştım. Katedral etrafında dolaştıktan sonra, biraz ilerideki Praça Pateo do Colegio’ya geldim. Burası 1554’te Sao Paulo’nun ilk kurulduğu yer. Burada Cizvit iki rahip kardeşin kurduğu ilk misyoner kilisesinin bir replikası var. Buradan sonra, Belediye Hali olarak Türkçeye çevirebileceğim, Mercado Municipal’e gittim. Her ayın son Pazar günü hariç, her gün açık. İçeride her türlü yiyecek satılıyor. Mercado’nun üst katı da var. Buradan içerinin büyüklüğünü daha iyi kavrayabilir ve aşağıdaki atıştırmalık yerlerin aksine, restoranlarda yemek yiyebilirsiniz. Fakat kalabalık bir günde geldiyseniz ya da aceleniz varsa burayı tercih etmeyin. Burada en azından büyük boy plastik bardakların içinde satılan tropikal meyveleri tatmalısınız. Şehri dolaşırken neredeyse adım başı meyve suyu satan büfeler ve dükkânlar görüyorsunuz. Buralarda istediğiniz tropikal meyveleri buz ile birlikte öğütücüden geçirerek servis ediyorlar. Meyve konsantresi ve gıda boyası olmadan, nefis meyvelerden yapılmış buz gibi bir meyve suyu sizi o sıcakta çok ama çok rahatlatıyor. Abartıp iki tane içerseniz bir öğünü geçiştirmeniz bile mümkün. Ben her fırsatta bu buzlu meyve suyundan içtim. Buradaki tek sıkıntı, menüde yazan Portekizce meyve isimlerini anlamamak oluyor. Bunu çözmek için de bir markete girip meyve suyu reyonlarında kutuların üzerindeki meyvelerin adlarına bakmam gerekti. Kutu meyve sularının üzerindeki Portekizce meyve adlarını resimleriyle eş- leştirip meyve isimlerini not ettim. Bir de meyve reyonunda bunların adlarını teyit ettim. Böylece en azından meyvelerin yazılışlarını öğrenmiş oldum. Ertesi gün dünyadaki en büyük Japon göçmen nüfusuna ev sahipliği yapan Liberdade semtine gittim. Zaten semte vardığınızı etraftaki dükkân tabelalarından ve sokaktaki tiplerden anlayabiliyorsunuz. Japon mimarisinde bir banka şubesi, bolca çekik gözlü insan ve Japon lokantaları var. Pazar günleri burada bir açık pazar kuruluyor. Uzak doğu mutfağının her türlü örneğine ve her türlü tropikal meyve ve tabii ki bunlardan yapılmış meyve sularına burada doymanız mümkün. Kaldığım otel Av. Paulista’ya oldukça yakındı. Burası bir zamanlar şehrin kahve baronlarının malikânelerine ev sahipliği yaparken, 1950’lerden itibaren Manhattan benzeri iş merkezleriyle dolmuş. Şu anda gündüz iş merkezleri, parklar ve müzeler, gece ise barlar, restoranlar ve müstehcen işlerin döndüğü sokaklarıyla sürekli canlı bir bölge olarak dikkati çekiyor. Bu cadde üzerinde MASP olarak adlandırılan Sanat Müzesi görülmesi gereken yerler arasında sayılıyor. Yine Pazar günleri bu müzenin önünde bir antika pazarı kuruluyor. MASP’ın hemen karşısındaki Siqueira Campos Parkı tropikal bir yağmur ormanı canlandırması gibi. Dikkatimi çeken bir başka nokta da bizim burada saksılarda yetiştirmek ve canlı tutmak için bin bir emek harcadığımız bitkilerin orada neredeyse her tarafta bol bol bulunması. Pazar akşamı kongrenin açılış töreni vardı. Tören Sao Paulo Eyalet Parlamento Binası’nda yapıldı. Parlamento toplantı salonundaki törenden sonra fuaye alanında kokteyl ile katılımcılar birbirleriyle iletişim kurma fırsatı buldu. Pazartesi günü sabahtan öğlene kadar oturumları dinledikten sonra öğleden sonra 14.30-16.30 saatlerindeki oturumda konuşmamı yaparak elde etmiş olduğum verileri meslektaşlarımla paylaşıp tartışma fırsatı buldum. Takip eden günlerde iyi organize edilmiş bu kongrede farklı ülkelerden gelmiş olan bilim insanlarıyla iletişim kurarak görüş alış verişinde bulundum. Bu imkânı sağlayan Üniversiteme teşekkür ediyorum. 38 Ocak-Şubat 2013 Hazırlık Okulunda konser Üniversitemizin “Kaldera” isimli Müzik Kulübü, 14 Ocak 2013 tarihinde İncirharmanı Kampüsündeki Hazırlık Okulu öğrencileri için bir konser verdi. Öğrenciler, konser sayesinde yoğun eğitim temposundan biraz uzaklaşıp gönüllerince eğlendiler. “Sağlıklı” Sucuk Partisi Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Diş Hekimliği Fakültesi tarafından, 15 Ocak 2013 tarihinde Tıp Fakültesi bahçesinde sucuk ekmek partisi düzenlendi. Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği partiye Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Aydın, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selçuk Oruç ve çok sayıda akademik ve idari personel de katıldı. HABER B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ İncirharmanı Kampüsünde Tebessüm Kampanyası İncirharmanı Kampüsü Hazırlık Okulu D24 sınıfı öğrencilerinin kendi girişimleriyle başlattığı “Tebessüm Kampanyası” büyük ilgi ile karşılandı. Kampanya kapsamında Üniversitemiz Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yatmakta olan çocuk hastalar için temiz ve sağlam oyuncaklar toplayan öğrenciler, bu tarz kampanyaları ileriki tarihlerde de sürdürmek istediklerini belirtirken, daha geniş kitlelere ulaşabilmek arzusunda olduklarını dile getirdiler. İncirharmanı Kampüsü’nde diğer tüm öğrencilerin ve çalışanların da destek verdiği Tebessüm Kampanyası, 16-22 Ocak 2013 tarihlerinde yaşama geçirildi. Geleceğin doktorlarından Body Worlds Anatomi Müzesine ziyaret Üniversitemiz Tıp Fakültesinde öğrenim gören ikinci sınıf öğrencileri Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Nejat Demircan ve Fakülte Sekreteri Mustafa İnan’ın refakatinde Devlet Konservatuarı Sekreteri Mustafa Masat’ın da katılımıyla Ankara’da sergilenen dünyaca ünlü Body Worlds anatomi müzesini ziyaret ettiler. Ziyaret boyunca hayranlıklarını gizleyemeyen öğrenciler; müzenin çok öğretici olduğunu ve özellikle Tıp ve Anatomi ile ilgili herkes tarafından mutlaka ziyaret edilmesi gerektiğini belirttiler. Yarının Liderleri Ankara’da buluştu Türkiye Öğrenci Konseyinin, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) işbirliği ile düzenlediği “Yarının Liderleri Projesi” kapsamında yedi farklı üniversiteden 250 öğrenci Ankara’da buluştu. Zirvede Üniversitemizi, BEÜ Öğrenci Konseyi temsil etti. Zirve kapsamındaki toplantılarda öğ- rencilere, ‘Yöneticilik Becerileri ve Liderin Özellikleri’ ile ‘Yönetileni Anlama ve Medya-Lider İlişkisi’ konulu eğitimler verildi. Öğrenciler, zirve sonrası, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i makamında ziyaret ettiler ve Keçiören’de bulunan teleferikten Ankara manzarası izlediler. B ÜLEN ECEVİ T YORUM ÜNİVERSİTESİ Ocak-Şubat 2013 39 Öğrencilerimize sorduk Bu yılki bahar şenliklerinden beklentileriniz nelerdir? İşte aldığımız yanıtlar… Abdulkadir DAMAR Elektrik Elektronik Mühendisliği 4. Sınıf Bu seneki bahar şenliğinde ben artık daha renkli faaliyetler görmek istiyorum. Konserler, kulüplerin sunumları, tiyatro oyunları, yemek stantları zaten var olan şeyler. Bizim en büyük sorunlarımızdan biri konuşmak, sunum yapmak. Yani topluluk önünde konuşmak isteyen öğrencilerin istedikleri konuları anlatmaları ve insanların da bunu dinlemeleri için bir ortam istiyorum. Tıpkı bir fuar gibi, ama fuarın teması sunum olacak; yani anlatılan konuların bir ilişkide olmasına gerek yok. Bütün öğrencilerin aktif olarak katılmasını istediğim bir konu bu. Düşünün, bir alandasınız her masaya uğrayıp 10 dakikalık bir sunum dinliyorsunuz, isterseniz siz de anlatıyorsunuz. Bu gerçekten faydalı ve eğlenceli olurdu. Yarışmalar yapılmasını istiyorum. Kısa film yarışmaları, hikâye veya şiir yazma yarışmalar, yetenek yarışmaları, münazara yarışmaları, icat yarışmaları, bilgi yarışmaları. Bunları istememin sebebi, öğrencilerin aktif olarak görev yapması, bir şeyler yaparken kendilerini geliştirmeleri, iletişim sorununun giderilmesi ve eğlence... Şenlik, sadece birinin bir şey yapması diğerlerinin de onu izlemesi değildir ki. Herkesin eğlenip eğlendirdiği, heyecanla bir şeyler paylaştığı veya anlattığı bir ortam olmasını istiyorum. Selahattin SİNOPLU Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik 3. Sınıf Bu seneki şenliklerden beklentim, öncelikle geçen senelerdeki gibi dışarıdan insanların okulun içine alınmasının sıkı bir şekilde önlenmesidir. Çünkü sonrasında tatsız olaylar yaşamak istemiyoruz. Gönlümüzce eğlenmek istiyoruz. Bunun haricinde okul dışından insanlar tarafından açılan yiyecek ve içecek stantlarına kısıtlama getirtilip bu konuda öğrencilere daha fazla fırsat sunulması beklentilerimizin arasında ve her standın ayrı ayrı müzik çalmasından ziyade, ortak bir müzik yayını da yapılabilir. Pelin BEKTAŞ Fizik Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi Bu sene gerçekleşecek olan şenliklerde ilk olarak, stantların daha düzenli bir şekilde yerleştirilmesi ve alan sıkıntısının biraz daha giderilmesini umut ediyoruz. Gerçekleştirilecek olan konserlerin stant alanından daha uzak bir yerde olması, konserlerden daha fazla eğlence getirecektir. Ayrıca şenlikler öncesi düzenlenen okul içi anketlerin dikkate alınması, öğrencilerin şenliklere olan ilgisini arttıracaktır. Tuğba TORAMAN Kimya Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi Şenlikler denildiğinde derslerin stresini biraz olsun hafifletmek ve eğlenmek akla gelir. Eğer durum gerçekten bu olacak ise biz öğrenciler olarak stantların sadece yemek ile sınırlı kalması pek de hoş bir durum olmuyor. Daha farklı stantlara yer verilmeli. Güvenliğin daha fazla arttırılması daha doğru olacaktır. Bu seneki şenliklerin yedi yirmi dört sürmesi umuduyla... Buket SERTKAN Maliye Bölümü 3. Sınıf Üniversite dışından gelenlerin oluşturduğu kalabalıktan bütün öğrencilerin rahatsız olduğunu düşünüyorum. Öğrencilerin kendilerinin hazırlayıp sergileyebileceği daha farklı sosyal aktiviteler düzenlenebilir. Bu konuyla alakalı kapsamlı çalışmalar yapılabilir. Ayrıca açılan yiyecek stantları çok yer işgal etmektedir. Bu da konser alanını daraltmaktadır. Belli alanları değil de, bütün bir kampüs şenlik alanına dâhil edilebilir. Bu arada, şenlik haftasında okul içindeki güvenlik önlemlerinin arttırılması da iyi olabilir. Ahmet Uğur KILYAR Makina Mühendisliği 4. Sınıf Okulun en önemli etkinliği olan şenliklerden aslında pek çok beklentim var. İlk olarak getirilen sanatçıları olabildiğince geniş bir alanda çıkartmak gerekiyor, çünkü öğrenci arkadaşlarımın konserleri izlemekte zorlanması ve sıkışması gibi sıkıntıları var. Bu sene okuldaki müzik grupları bir güne konularak ana sahnede çıkarılması, hem öğrenciler için hem de müzisyen arkadaşlarım için cezp edici bir sunum oluşturabilir. Alternatif sahnenin de ben okul kulüplerine ayrılması taraftarıyım açıkçası, her kulüp kendini tanıttıktan sonra görsel bir etkinlik, film vb. sunabilir. Bu da kulüplerin aktifleşmesinde önemli rol oynar. Sıra geldi en büyük beklentime: Üniversitemin şenliklerdeki stantlara bir çözüm bulması gerekiyor, çünkü tamamen bir şenlik havası değil de hafta sonu pazara çıkmak gibi bir izlenim veriyor. Melih MERAM İnşaat Mühendisliği 4. Sınıf Son yıllarda üniversitemizde müzik anlamında hatırı sayılır işler yapıldı şenliklerde. Kulüp olarak, müzik adına alınan kararlarda müzik kulübünün fikirlerine artık önem verilmeye başlanmasını diliyoruz. Benim kulüp bünyesinde bulunduğum süre içerisinde, minimum olanakla maksimum işler yapabilmek için oldukça fikir ürettik, üretmeye çalıştık; fakat sonuç aşamasına geldiğimizde ne yazık ki, gerek düşünce anlamında gerek ekonomik anlamda üniversite yönetimiyle sorunlarımız oldu. Sanat üretme anlamında önemli bir yere sahip olan müzik kulüplerine olan desteğin artırılmasını, her yıl olduğu gibi bu yıl da sabırla bekliyoruz. Fotoğraf ve Röportaj : Serda RENKLİ 40 SPOR Ocak-Şubat 2013 Üniversiteler Masa Tenisi Türkiye Şampiyonası Üniversitemizin ev sahipliğinde yapılacak B ÜLEN ECEVİ T ÜNİVERSİTESİ Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu’nun 2012 - 2013 faaliyet programında yer alan “Üniversiteler Masa Tenisi Türkiye Şampiyonası”, Üniversitemizin ev sahipliğinde, 9-12 Nisan 2013 tarihleri arasında, BEÜ Merkez Yerleşkesi Spor Salonunda düzenlenecek. 101 ayrı üniversitenin katılacağı şampiyonada, 100 erkek takımı ve 70 bayan takımı kıyasıya rekabet edecek. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, “Üniversiteler Masa Tenisi Türkiye Şampiyonasının üniversitemizde yapılıyor olmasının gurur ve mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. 19 - 23 Haziran 2013 tarihlerinde gerçekleştirilecek 6. Avrupa Üniversiteler Masa Tenisi Şampiyonasının Üniversitemizde düzenleneceğini de hatırlatan Prof. Dr. Mahmut Özer, BEÜ’nün sadece eğitim alanında değil, sosyal ve kültürel alanlarda da bir dünya üniversitesi olması için çalıştıklarının altını çizdi. BEÜ’nün Judo şampiyonu Çağrı YILMAZ 1994 yılında Amasya'nın Merzifon ilçesinde doğdu. Babası çiftçi olduğu için köyde büyüdü. 2000 yılında ilkokula başladı. Taşımalı olarak şehir merkezine gidip geliyordu. 6. Sınıfta beden eğitimi öğretmeninin ısrarları sonucu judoya başladı. Taşımalı eğitim sistemiyle yola çıkıp Türkiye Şampiyonluğuna uzanan öykünün kahramanı, BEÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencilerinden Çağrı Yılmaz, bugün judoda ülkemizi uluslar arası müsabakalarda başarıyla temsil ediyor. Çağrı Yılmaz bugün geldiği yeri daha küçük bir çocukken kendisini keşfeden beden eğitimi öğretmenine borçlu olduğunu belirtiyor. Yılmaz, o günlere dair şöyle konuşuyor: “Okul çıkışlarında kendisi beni alıp Judo salonuna götürür ve antrenman sonlarında köye gitmeme yardımcı olurdu. Bu çalışmalardan bir buçuk yıl sonra 34 kiloda Türkiye ikincisi oldum ve antrenmanlarda daha çok çalışmaya başladım. Bu dereceden bir yıl sonra, 46 kiloda Türkiye üçüncüsü oldum ve 14 yaşımda Yıldızlar Milli Takım kampına çağrıldım. Lise eğitimime Judo antrenörümün beden eğitimi öğretmenliği yaptığı endüstri meslek lisesinde devam ettim. Lise ikinci sınıfta, 2010 yılı Ümitler Türkiye üçüncüsü, Gençler 55 kiloda Türkiye üçüncüsü oldum ve aynı zamanda Ümitler Avrupa yedincisi oldum. Milli sporcu unvanını aldım.” 2011 yılında gençler Türkiye şampiyonu olan Çağrı Yılmaz, sürekli yurt dışı kamplarına ve yurt dışı maçlara katılıyor. Bu yıl içerisinde iki kez Avrupa yedincisi olan Yılmaz, 2012 yılında 60 kiloda Büyükler Türkiye Şampiyonu oldu. Yılmaz, Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) ile tanışmasını ise şöyle anlatıyor: “Bu yıl liseyi bitirdim ve antrenörüm Bülent Ecevit Üniversitesini tavsiye etti. Şu anda Bülent Ecevit Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümünde okuyorum. 2013 yılında tekrar 60 kilo Büyükler Türkiye Şampiyonu oldum ve eğitimime Bülent Ecevit Üniversitesinde; spor hayatıma ise Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Kağıt Spor Kulübünde devam ediyorum.” Pilates kursuna yoğun ilgi Pilates, tüm dünyada kabul gördüğü üzere fizyoterapi temelli bir rehabilitasyon yöntemidir. Kas ve iskelet sisteminde oluşabilecek problemleri engellemek için koruyucu olarak uygulanabileceği gibi, kas ve iskelet sisteminde meydana gelen problemleri (bel fıtığı, boyun fıtığı, boyun düzleşmesi, skolyoz, kifoz, lordosis vb) sonrasında doktor ve fizyoterapistlerin tedavileri ardından, tedaviyi destekleyici şekilde, egzersizlerin sürekli hale getirilmesi amacıyla da uygulanabiliyor. Agonist-antagonist felsefesiyle akıllıca tasarlanan egzersiz sayesinde, sağlam ve sıkı kaslar ile fit bir vücuda ulaşmak mümkün. Pilates egzersizinin mutlaka profesyonel bir eğitmen eşliğinde uygulanması gerekiyor. Üniversitemiz Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda öğretim elemanı olarak görev yapan ve uluslararası geçerliliğe sahip Peak Pilates eğitimi alan Geylan Bostan eğitmenliğinde açılan pilates kursu, akademik ve idari personelin yoğun ilgisiyle devam ediyor. Geylan’ın daha önceki yıllarda bu alanda özel sektörde de çalışmaları bulunuyor. Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Spor Etkinlikleri Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulumuz tarafından BEÜ Sürekli Eğitim Merkezi bünyesinde açılan kurslarımız ile geleceğin dünyasını oluşturacak çocukların, fiziksel ve ahlaki yetilerini eğitmek, fiziksel ve ruhsal verimliliklerini artırmak ve sporu sevdirmek amaçlanıyor. Ayrıca yoğun çalışma temposunun stresinden kurtularak vücudun direncini artırmaya, vücudu şekillendirip kasları güçlendirerek fit kalmaya ve esneklik kazanmaya yönelik spor kurslarımız ile gerek personelimiz ve Zonguldak halkına, gerekse çocuk ve gençlere sporu sevdirebilmek hedefleniyor. Çocuklarımızın ve gençlerimizin hayatları boyunca sahip olabilecekleri özgüvenlerini geliştirmelerini sağlayan spor kültürünün yaygınlaştırılmasına katkıda bulunan ve yoğun ilgi gören kurslarımız, merkez kampüs spor salonunda devam ediyor. BEÜ Personeline, Öğrencilerine ve Zonguldak Halkına Yönelik Kurslar: MMA – Wıng Tsun Kursu (Kayıtlar devam etmektedir) Pilates Kursu: Çalışma Saatleri: Pazartesi, Çarşamba 18.00-19.00 Çocuklara Yönelik Kurslar: Karate Kursu Çalışma Saatleri: 1. Grup Salı 19.00-20.30, Cumartesi 11.0012:30 2. Grup Salı 15.30-17.00, Perşembe 15.3017.00 Bale ve Dans Kursu Çalışma Saatleri: Cumartesi 14.00-15.00 Jimnastik ve Yoga Kursu Çalışma Saatleri: Cumartesi 15.00-16.00
Benzer belgeler
sayi-11 - Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü
Öğrenci Sayısı - Kendi İmkanı İle-Karabük Üni.