astasyenicik:Layout 1
Transkript
astasyenicik:Layout 1
Prof. Dr. Acar Baltaş Enerjisi yüksek bir kurum nasıl gözükür? •Yıl 2009 • SAYI: 5 • ASTAŞ’IN ÜCRETSİZ BÜLTENİDİR Salı Pazarı büyüme atağına devam ediyor Mağaza içinde müzik yayını nasıl olmalıdır? aktüel Yönetimde güven boyutu ve insan unsuru Alım gücü düşük ama perakendeciler yatırıma devam ediyor aktüel İÇİNDEKİLER 3 4 Enerjisi yüksek bir kurum nasıl gözükür? Geleceği müşteri belirler Astaş, pazarlamanın profesyonelleri ile buluştu 5 6 7 8 Salı Pazarı büyüme atağına devam ediyor Mağaza içinde müzik yayını nasıl olmalıdır? 25–28 Haziran tarihleri arasında Tüyap Büyükçekmece Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen Marketingist Pazarlama Araç ve Hizmetleri Fuarı pazarlamanın profesyonellerini bir araya getirdi. 120 standda 200’den fazla markayı ziyaretçi ile buluşturan fuar, genç reklamcıların kıyasıya yarıştığı “Rekatlon 4” ve “OMA Türkiye Ödülleri” törenlerine de ev sahipliği yaptı. Pazarlama sektörünün en prestijli etkinliği olan Marketingist Pazarlama Araç ve Hizmetleri Fuarı, ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Sergilenen pazarlama çözümleri, gerçekleştirilen etkinlikler ve seminer programları, Anadolu, Sırbistan ve Irak’tan gelen heyetlerin etkin biçimde faydalanmalarını sağladı. Yönetimde güven boyutu ve insan unsuru Alım gücü düştü ama perakendeciler yatırıma devam ediyor SAHİBİ Astaş Mağaza Ekp. İmlt. San. ve Tic. Ltd.Şti. Adına Astaş FSM modelini tanıttı KERİM YILDIRIM Marketingist Pazarlama Araç ve Hizmetleri Fuarı katılımcıları arasında bulunan Astaş, yeni raf sistemi olan FSM modelini tanıttı. Kaliteli ürünleriyle ve sunduğu çözümlerle perakende sektörünün aranan ismi olan Astaş, FSM serisiyle yurt içi ve yurt dışı pazarında söz sahibi olmayı amaçlıyor. Sektördeki gelişmeleri ve yenilikçi yaklaşımları yakından takip eden ve bilgi alışverişlerinde bulunan Astaş, yenilikçi ürünler sunmaya da devam edecek. Editör: BANU KAYA Yazı İşleri Müdürü: EMEL YILDIRIM Yazı İşleri: YÜKSEL KAY Grafik Tasarım: NUMAN İLHAN-MUSTAFA ÖZEN Yayına Hazırlık: EYLÜL REKLAM Kocatepe Mahallesi, 12. Sokak, C32 Blok Kat: 9, Mega Center, Bayrampaşa/İstanbul (0212) 640 60 11 Baskı ve Cilt: ŞAN OFSET Yayın Türü: YEREL YAYIN ŞEKLİ: 3 AYDA BİR Adres: YENİ SANAYİ MAH. 2025 SK. NO:54 / AKSARAY Genel Merkez Tel: +90 382 215 12 64 / www.astasraf.com 2 aktüel Enerjisi yüksek bir kurum nasıl gözükür? İnsanlar iş hayatına başladıklarında veya kendileri için bir gelişim imkanı gördüklerinde bir kurumda çalışmak için istek duyar ve o kuruma başvururlar. Bunda kurumun itibarı, çalışana sunduğu imkânlar ve kişinin o sıradaki ihtiyaçları belirleyici olur. Ancak bir kere işe başladıktan sonra bir çalışanın memnuniyetini ve potansiyelini performansa yansıtma düzeyini belirleyen, yöneticisi ile kurduğu ilişkinin kalitesidir. Kısaca ifade etmek gerekirse, insanlar bir kurumda işe başlar ancak çalışmayı sürdürme nedeni yöneticisidir ve ayrılırken de yöneticisinden ayrılır. Bir çalışanın daha iyi çalışmak için istek duymasını; ücret, yan imkanlar, işyerinin fiziki koşulları ve sunduğu diğer avantajlar artırabilir. Ancak bütün bunlar o kuruma kabul edilip, belirli bir süre geçinceye kadar kişiyi mutlu eder. Daha sonra belirleyici olan kurum iklimidir ve bu liderin özellikleriyle kuruma yansır. Çalışanın potansiyelini performansa yansıtması, kendisini nasıl hissettiği ile ilgilidir. Bir çalışan kendi- Prof. Dr. Acar Baltaş Bireyselleştirmek ve özelleştirmek adanma ve yaratıcılık gerektirir. Ancak bu şekilde “hizmet bekleyen” değil “hizmet eden” çağdaş yönetici olmak mümkündür. sinden ne beklendiğini bilirse, işini yapmak için gereken donanıma sahipse, güçlü yönünü yansıtabildiği bir iş yapıyorsa, takdir ediliyorsa, kendisine değer verildiğini hissediyorsa, görüşlerine değer veriliyorsa, kendi değerleri ile kurumun değerleri örtüşüyorsa, çevresindekiler kalite ve düzene özen gösteriyorsa, bulunduğu ortamda yakın bir arkadaşa sahipse ve yeni şeyler öğrendiğine inanıp, kendisini geliştirebiliyorsa kendisini iyi hisseder ve potansiyelini performansa çevirir. Nitelikli çalışanları çekmek için sadece yüksek maaş, prim veya imkanlar gibi maddi avantajlara başvurmak yeterli değildir. Bunlar kısa bir süre sonra hijyenik nitelik kazanır. Ancak yukarıda sıraladığımız koşulların gerçekleşmesi olumlu kurum iklimini yaratır. Çalışan bağlılığı ve adanmışlığı Yukarıda sıralanan özelliklere bakılırsa, bunlar için kurumun doğrudan bir maddi kaynak ayırmasına gerek olmadığı görülür. Ancak bu koşulların gerçekleşmesi sadece para harcayarak yapılacak bir iş değildir. Bunun için kurumdaki yönetim felsefesinin değişmesi gerekir. Böyle bir felsefe değişikliği en baştaki iş lideri veya patrondan başlayarak kuruma yayılır. Çünkü her kurumda üstün başarılı(sürükleyen), ortalama ile idare eden (yatan mutlu) ve ortalamanın altında (sorun olanlar) vardır. Sürükleyici nitelikteki bir çalışan, bu koşulları bulduğu yerde çalışır. Aksi takdirde de, iyi maddi imkanları bir başka yerde de bulabileceği için ayrılır. Bu durumda da iyi maddi imkanlar, yatan mutlular ve sorun çıkarıcıların kuruma çivilemesine yol açar ve kurumda performans standardının en iyimser diliyle, “ortalama” olarak yerleşmesi sonucunu doğurur. Bu yönetim anlayışının temelinde şu adımlar vardır: 1. Çalışanın güçlü yönünü fark etmek ve bu özelliğinden yararlanmak, 2. Beklenen amaçları açıkça tanımlamak ve anlaşıldığından emin olmak, 3. Bu sonuçların ölçülebilir ve sayılabilir kriterlerini belirlemek ve bunu tanımlamak, 4. Bu sonuçlara ulaşmak için kurumun ve işin ruhuna aykırı düşmeyecek şekilde kendi yolunu bulup kullanmasına imkan vermek , 5. Çalışanı izleyin ve geribildirim vermek, Çalışanları olgunlaştıracak bu yaklaşımın temelinde yatan en önemli felsefe, iz bırakan iş liderinin insanlara genelleyerek değil, özelleştirerek ve bireyselleştirerek yaklaşması ve yönetmesidir. Bu durum yöneticiye geçen yüzyılın “hizmet bekleyen” yöneticilerden farklı bir sorumluluk yükler. Çünkü genellemek kolaydır. Oysa bireyselleştirmek ve özelleştirmek adanma ve yaratıcılık gerektirir. Ancak bu şekilde “hizmet bekleyen” değil “hizmet eden” çağdaş yönetici olmak mümkündür. 3 aktüel Geleceği müşteri belirler ■ Ercüment TUNÇALP Perakendecilik Danışmanı [email protected] Tersinden okursak; perakendeci kendi ölçüsüne göre geleceği belirleyemez. Yatırım yaparken, fiyatlandırma yaparken, ürün portföyü oluştururken, kampanya planlarken, kısacası geleceği yönetirken hep dikkate alınacak birinci unsur müşteridir. İşte, sırf “Ankara’da arsa ucuz” diye yatırım yapanlar, işte “Başkası yerleşmeden bütün AVM’lerde biz olalım” diyenler, yavaş yavaş olumsuz neticeleri almaya başladılar. Sadece memurun yaşadığı şehirlerdeki, dövize endeksli kiranın, kurdaki oynamayla ödenemez hale geleceği, yaşanarak mı görülmeliydi? Hayır, bu baştan öngörülmeli ve bütün sektör buna göre organize edilmeliydi. Referans noktası; ‘müşterinin geleceği, aynı zamanda perakendecinin de geleceği’ olarak görülmeliydi. Fiyatlandırma işlemini maliyetlerine göre yapan meslektaşlarımız, yine ‘müşterinin işimizi yönlendirmesini’ ihmal ediyor demektir. Üreticinin kendi çabası ve maliyeti ile oluşturacağı satış fiyatının hiç önemi yoktur. Müşterinin buna biçeceği değer, tek ölçüdür. Dolayısıyla etiket fiyatları maliyete göre değil, pazarın biçtiği değere göre oluşturulmalıdır. İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte, yeni bir alışveriş ortamı gelişmektedir. Orada bile yüz yüze hizmetin ilerisine geçecek ilişki şekilleri prova edilmektedir. Burada da amaç; önce müşteri beklentilerinin alınması, sonra hizmetin organize edilmesidir. Yine mağaza içindeki müşteri ilişkisine dönecek olursak; sadece prosedürleri uygulamanın yetersiz kalacağı, duygusal bir bağın da kurulabilmesinin başarılması gerekecektir. Zira müşterinin bize yardımı, asla robotlar aracılığıyla olamaz. Müşteri ihtiyaçlarının farkında olmadan, müşteri hizmetini iyileştirmek mümkün değildir. O müşteri ki; gelirindeki negatif bir oynamayla, mağaza konseptini değiştirebilir ve de neticede perakendecinin 4 önemsediği rakibini de değiştirmesine sebep olabilir. Sektör liderinin önemsediği rakibi; uzun yıllardır Carrefour iken, son aylarda temel tüketim ürünlerinde BİM’i öne almıştır. Zira, müşterinin zorunlu olarak alışverişini böldüğü, en büyük miktarda tükettiği ana kalemleri, her zaman ucuz bulduğu discount mağazadan almaya başladığı görülmektedir. Ancak bunu aşmak isterken yapılan yanlışlık, indirim marketinin verdiği net mesaj yerine, kafa karıştıran ucuzluk uygulamalarıdır ki; bu konuda da geleceği müşterinin belirlemesi kaçınılmazdır. Örneğin, gazeteye tam sayfa reklam veriliyor: “Banvit 1 kg kokteyl sosis 6.99 YTL yerine 1 YTL” diye. Altında da; “Tek seferde yapacağınız 50 YTL ve üzeri alışverişte geçerlidir” açıklaması var. Kampanya; 49 YTL’ye kadar harcama yapanı ilgilendirmiyor, 100 YTL alışveriş yapana da % 6 indirim sağlıyor. Ne kampanya değil mi? Müşterinin hesap makinesi ile dolaştığı ve bütçelerin iyice kısıtlandığı şu günlerde, bu hamle alt gelir grubunu çağırabilir mi? Toplu alışveriş harcamasını artırması istenen üst gelir grubunu cezbedebilir mi? Hayır. O bakımdan; ihtiyaç duyulan her ürünün fiyatına ayrı bakan ve ucuz bulduğunu o satış noktasından alan müşteri oluşmaya başlamıştır. Bunu görebilen perakendecinin önü açık olabilecektir. Ürün ve hizmetin kalite seviyesini de müşteri belirler. Kafasında; aşırı kaliteden fedakarlık ederek fiyata takılı kalmışsa ve siz bunu okuyamamışsanız, o müşteriyi de rakibe kaptırma riski vardır. Et ve şarküteri ürününü, hizmet reyonundan almak yerine, self servis reyonunu yeterli görüyorsa; bu tercihin hizmet yetersizliğinden mi, hijyen açısından mı oluştuğunun araştırılması da önemlidir. aktüel Salı Pazarı büyüme atağına devam ediyor Jestpa Şirketler Grubu’nun perakende zinciri olan Salı Pazarı mağazaları, sektördeki yolculuğunu kaliteli hizmet anlayışıyla sürdürüyor. 1996 yılında Hüseyin Avni Kulaksız ve Fatih Erdemir tarafından kurulan firma, ilk mağazasını 12 yıl önce Aksaray’da açtı. Firma kısa zamanda sunduğu yüksek standartlarla keyifli alışverişin yanı sıra Aksaray’daki mağazacılığın da yeni yüzünü ortaya koydu. Temel amacı sundukları kaliteli hizmet anlayışını farklı bölgelere de ulaştırmak olan Salı Pazarı, 2. mağazasını Karaman’da, 3. mağazasını da Konya’nın Ereğli ilçesinde açtı. “Panayır” adıyla Aksaray’da ikinci, Türkiye genelinde dördüncü cep mağazasını açan firma, böylece müşterilerin mağazalara kolayca ulaşabilmesini sağladı. Müşterilerin taleplerini göz önünde bulunduran firmanın 6. mağazası da Ereğli’de hizmete girdi. Yaklaşık bin metrekare alana sahip olan Çömlekçi şubesi de yine halkın istekleri doğrultusunda hizmete sunuldu. 7. mağazasını Aksaray Yağ Pazarı’nda açan firma son şubesini Aksaray Cumhuriyet Mahallesi TOKİ toplu konut alanında hizmete sunarak mağaza sayısını 8’e çıkardı. Yenilikçi ve ticari bakış açısıyla müşterilerinin taleplerini de değerlendiren Salı Pazarı Mağazalar zinciri, dünya standartlarında uygulamalar gerçekleştirerek başarılı perakendeciler arasında yer almak istiyor. Firma aynı zamanda kaliteli çizgisinden ödün vermeden Anadolu misafirperverliği anlayışıyla sektörün önemli aktörlerinden olmayı hedefliyor. Astaş, kalitesi ile Salı Pazarı mağazalarına damgasını vuruyor 12 yıllık yolculuğunda kaliteyi birinci planda tutan Salı Pazarı, raf tasarımlarına ve kalitesine de büyük önem veriyor. Astaş’ın sunduğu raf sistemlerinden ve mağaza tiplerine uygun olarak geliştirdiği çözümlerden memnun olan firma, Astaş kalitesini ürünleri ile buluşturuyor. Raf sistemlerinde tercihlerini Astaş’tan yana kullandıklarını belirten Salı Pazarı Genel Müdürü Köksal…. , “Raf sistemlerinde, tasarımda fark yaratan Astaş firmasıyla iş birliği yapıyoruz. Astaş gösterişli, kaliteli, kullanışlı raf ve ekipman ürünleri ile mağazalarımızı faklı kılıyor. Müşterilerimize her konuda güven vermek, alışverişi dostluğa dönüştürmek en temel hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu nedenle Astaş’ı tercih ediyoruz” dedi. Tarihi ve kültürel zenginlikleri mağazacılık dünyasında kullanılan yeni yöntem ve tekniklerle birleştirdiklerini de belirten Köksal…, “Ekonomik bağımsızlığa katkıda bulunmak istiyoruz. Müşterilerin yaşam kalitelerinin yükselmesi amacıyla hizmet sunuyoruz. Ekonomik ve kültürel gerçeklere uygun, doğru değerleri temsil eden ürünler sunmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz” diye konuştu. Perakende sektöründeki son gelişmeleri yakından takip eden Salı Pazarı, uygulamalarıyla müşterilerinin yüzünü güldürmeye devam ediyor. aktüel Mağaza içinde müzik yayını nasıl olmalıdır? rültüler müşterileri rahatsız ederek, onları mağazadan uzaklaştırabilir. Mağaza dışından gelen sesler (trafiğin gürültüsü, diğer insanların sesleri vb.), dış kaynaklı gürültüdür. İç ve dış kaynaklı gürültüler kontrol altına alınmalı veya engellenmelidir. Mağaza binalarının yapımında ses yalıtımı mükemmel olan malzemelerin kullanılmasıyla dış kaynaklı gürültüler engellenebilir. Öte yandan, iç kaynaklı gürültülerin veya mağaza içinde istenmeyen seslerin yok edilmesi ya da müşterileri rahatsız etmeyecek düzeye indirilmesinde müziğin kullanılması en etkin yoldur. İşte yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü mağaza ■ Doç. Dr. Fatma Demirci ÖREL atmosferinin oluşturulmasında müziğin önemli bir Çukurova Ünv. İkt. ve İd. Bil. Fak. yeri vardır. Müziğin insanı duygulandırıcı, isteklendirici, harekete geçirici, gevşetici ve dinlendirici etkileri olduğu bilinmektedir. Mağaza yöneticileri de bu çerçeve de müzikten yararlanırlar. Örneğin, büyük mağazacılık alanında müzik yayını klasik bir araç haline gelmiştir. Bazı mağazalarda çalınan müziğin alışveriş yapmakta olan müşterileri rahatsız ettiği ve ürünlere odaklanmayı engellediği gözlenmektedir. Bu tür mağazalarda müzik yayını, “adet yerini bulsun” seklindeki bir anlayışla yapılmakta ve genellikle müziğin türü, temposu ve ses düzeyine karar vermede mağaza yöneticisi veya çalışanlarının kişisel tercihleri ön plana çıkmaktadır. Oysa mağaza içinde müzik yayını amatörce yürütülMüziğin yüzyıllardır insanların duygu dünyası ve memeli, aksine bu konuya tamamen profesyonelce davranışları üzerinde çok çeşitli etkileri olduğu gözyaklaşılmalıdır. Seçilen müzik türleri müşterileri, lenmiştir. Farklı kültürlerde ve farklı dillerdeki topdaha huzurlu, sakin ve ticari mesajlara daha açık hale lumların insanları müzik dilinde buluşmuş ve müzikle getirir. Öte yandan, müziğin sesi müşterileri ne anlaşabilmiştir. Psikolojik hastalıkların tedavisinden, huzursuz edecek derecede yüksek, ne de onları etkiişyerlerin de çalışanların motivasyonuna kadar kullanım lemeyecek derecede düşük düzeyde olmamalıdır. alanları genişleyen müziğin, mağazalarda atmosfer Yayınlanan müzik “fon müziği” izlenimi uyandıroluşturmada da tercih edilen bir araç olduğu görülmalıdır. Bu noktada mağaza içerisindeki merkezi mektedir. İnsan beyninin sağ yarısı olayları ve nesneleri yayın sisteminin de kaliteli olmasına dikkat edilmelidir. sezgi yoluyla algılar. Bu sayede insanlar herhangi bir Çünkü cızırtılı ve boğuk müzik müşteriler üzerinde olayı veya nesneyi beyinlerine daha çabuk kaydeder olumsuz etkiler oluşturabilir. Yayınlanan müzik parve daha kolay hatırlarlar. Buradan yola çıkarak, çalarının sayısı fazla olmalı; ilke olarak, aynı melodi mağaza içerisinde ürünlerin müzik eşliğinde teshir bir mesai gününde sadece bir kez çalınmalıdır. Günün edilmesinin müşteriler üzerindeki etkisinin sözlü teşdeğişik saatlerinde farklı müzikler seçilmelidir. Yine hirden daha fazla olacağı söylenebilir. Çalınan müzik, mağazanın veya teshir edilen ürünlerin müşteri tarafından algılanmasını hızlandırır. Mağaza içinde gürültü olarak adlandırılabilecek seslerin kaynağı iki türlüdür: (1) İç kaynaklı gürültüler (2) Dış kaynaklı gürültüler. Mağaza içerisinde havalandırmanın gürültüsü veya personelin kendi arasındaki gereksiz konuşmaların yol açtığı gürültü, iç kaynaklı gürültüdür. Bu tür gü- Müziğin aynı zamanda mağaza içi trafik akışı ve satışlar üzerinde de etkileri vardır. Yavaş tempolu müzikler, yüksek tempolu müziklere kıyasla müşterileri mağaza içerisinde daha uzun süre tutar. 6 fazla gevşetici ya da havai hislere sürükleyici melodilerin çalınmamasına dikkat edilmelidir. Müziğin aynı zamanda mağaza içi trafik akışı ve satışlar üzerinde de etkileri vardır. Yavaş tempolu müzikler, yüksek tempolu müziklere kıyasla müşterileri mağaza içerisinde daha uzun süre tutar. Uzun süre mağazada kalan müşterilerin de genellikle daha çok alışveriş yapacağı umulur. Öte yandan, mağaza içerisinde huzurlu ve rahat bir biçimde alışveriş yapmayı engelleyecek şekilde çok fazla sayıda müşterinin olması (mağaza kalabalıklığı) durumunda yüksek tempolu müzik çalınarak, bu müziğin trafik akısını hızlandırıcı etkisinden yararlanılabilir. aktüel Yönetimde güven boyutu ve insan unsuru ■ Şaban ÇOBANOĞLU Dil ve İletişim Uzmanı Kendilerine güven duyulan ve değer biçilen sıradan insanlar bile, ele aldıkları işlerde şaşırtıcı sonuçlar elde edebilirler. Lu ilinin yaşlı devlet adamlarından biri Konfüçyüs’e sordu: “İnsanları nasıl ciddi ve sadık kılabilirim ki, hevesle çalışsınlar?” Konfüçyüs dedi ki; “Onlara başkanlık ederken saygınlığı eksik etme ki, ciddi olsunlar. Babacan ve şefkatli ol ki, sadık olsunlar. İyiyi teşvik et, acemiye öğret ki, hevesli olsunlar.” Bugün çalışma hayatında insan unsurunun en yüksek değer olduğu kanıtlanmıştır. Yapılan bir işin sonucunda başarıya ulaşmak için, insana duyulan güven ve biçilen değer, işin can alıcı noktasını teşkil etmektedir. Konfüçyüs’ün veciz sözlerinde ifadesini bulduğu gibi, insanlara sevgi, saygı şefkat, teşvik ve güven duyma konusunda samimi ve cömert olmak aile, iş ve eğitim hayatımızın özünü teşkil etmektedir. Aşağıdaki satırlarda sizlerle ilginç bir başarı hikayesini paylaşmak istiyorum. Çalışanlara değer vermenin, onlara güven duymanın ve kendilerini odak almanın ne kadar önemli olduğunu vurgulayan çarpıcı bir hikaye… Kendilerine güven duyulan ve değer biçilen sıradan insanlar bile, ele aldıkları işlerde şaşırtıcı sonuçlar elde edebilirler. Seçilmişlik ve odak olabilmek kurumsal güvenin temelidir San Francisco Körfezi’ndeki bir okulda, okul müdürü üç öğretmeni çağırıp şöyle demişti: “Siz üç öğretmen, sistemde en iyi ve en uzman kişiler olduğunuz için, doksan tane seçkin ve üstün zekâlı öğrenciyi size vereceğiz. Bu öğrencilerin gelecek yıl da hızlarını korumalarını sağlamanızı ve sizlerden çok şey öğrenmelerini bekliyoruz...” Üç öğretmen, öğrenciler ve öğrencilerin anne ve babaları bu önerinin çok iyi bir fikir olduğunu düşündüler. O ders dönemi öğretmen, öğrenci ve veliler olmak üzere hepsinin hoşuna gitmiş ve başarılı geçmişti... Okul bittiği zaman öğrenciler bütün San Francisco Körfezi’ndeki diğer öğrencilere göre yüzde 20–30 daha başarılı olmuşlardı. Yılsonu geldiğinde müdür üç öğretmeni çağırıp onlara şunları söyledi: “Size bir itirafta bulunmak istiyorum. En zeki öğrencilerin 90’ı sizde değildi... Onlar ortalamanın biraz üstünde öğ- rencilerdi. 90 öğrenciyi sistemden tesadüfen seçtik.” Bu açıklama üzerine öğretmenler, doğal olarak öğrencilerde görülen başarının kendi istisnai öğretme becerilerine bağlanması gerektiği sonucuna vardılar. “Bir itirafım daha var” dedi müdür: “Siz de en parlak öğretmenler değildiniz. İsimlerinizi bir şapkanın içine doldurduğum kâğıtların arasından rastgele seçtim. Siz kendinize ve öğrencilerinize inandığınız için başarılı oldunuz...” Daha önce yapılan pek çok araştırmada da kanıtlanmış olduğu gibi, insanlara duyulan ilgi ve güven onları motive eden çok önemli iki husustur. Bu gerçekten hareket ederek, sizler de çalışanlarınıza ilgi ve alakanızı yönlendirebilir, onların şu ana kadar hiç açığa çıkmamış yönlerini keşfedebilirseniz, çok şaşırtıcı ve tatminkar sonuçlar elde edebilirsiniz. Önemli olan insanlara uygun zaman dilimleri içinde ilgi ve dikkatimizi yöneltebilmektir. Dilimizde “Gözden uzak olan gönülden de ırak olur” şeklinde güzel bir söz vardır. Çalışanlarımızı gözden de, gönülden de uzak tutmamamız gerekiyor. Bu onlara verdiğimiz değerin de bir ölçüsü olmaktadır. İşletmelerde yönetimin esası güvene dayanmalıdır Örgütsel açıdan "güven" olgusunun önemini hem yöneten, hem de yönetilen açısından kavrayabilmek için, öncelikle bu olgunun nedenlerine göz atmak gereklidir. Güven olgusu karşımıza Maslow’un yapmış olduğu motivasyon çalışmalarında çıkmaktadır. Maslow’un geliştirdiği ihtiyaçlar teorisinde “güven” olgusu insanoğlunda öncelik sırasına göre üçüncü sırada, “sosyal ihtiyaçlar” başlığı altında ele alınmıştır. Her bireyin belirli bir grubun elemanı olduğundan hareketle, sosyal ihtiyaçlar başlığı altında Maslow, fizyolojik ve güvenlik gereksinimleri giderilmiş bireylerin, bundan sonra sosyal ihtiyaçlarını gidermek için çaba sarfettiklerini 7 aktüel Alım gücü düştü ama perakendeciler yatırıma devam ediyor Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) ile Deloitte’nin ortaklaşa hazırladığı Perakende Sektörü Güven Araştırması’na göre perakendeciler ekonomideki olumsuzluklara rağmen, yatırımlarını sürdürmeye devam ediyor. Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Derneği (AMPD) ile Deloitte’nin ortaklaşa hazırladığı Perakende Sektörü Güven Araştırması perakendecilerin ekonomideki olumsuzluklara rağmen yatırımlarına devam ettiğini ortaya koydu. AMPD Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nane, ilki gerçekleştirilen çalışmayla ilgili verileri değerlendirirken, “Bu çalışmanın ortaya koyduğu en önemli göstergelerden biri sektörümüzün genel ekonomik ortamdan çok kendisine duyduğunu güveni göstermesi olmuştur. Enflasyon ve hane halkı alım gücü tahminlerindeki olumsuzluğa rağmen, sektörümüz yatırımlarını sürdürme eğilimindedir” diye konuştu. Tüketicilerin alım gücü düştü Araştırmaya katılan sektör temsilcilerinin yüzde 90’ı tüketicinin alım gücünün düştüğünü belirtirken, katılımcıların yüzde 53’ü gelecek 12 aylık dönemde tüketici alım gücünün aynı seviyede kalacağını düşünüyor. Katılımcıların yüzde 36’sı ise alım gücünün daha da azalacağı görüşünden yana. Nane, perakendecilerin krizden dersler çıkardığını ve verimliliği arttıracak yöntemler geliştirildiğini dile getirerek, “Gelecek 12 aylık dönemde, yatırım kararları kadar, istihdam politikaları da planlı bir şekilde yürütülecek ve verimlilik vurgusu ön plana çıkacaktır” dedi. Araştırma ekonomi genelindeki istihdam ortamı ve enflasyon tahminleri sonucunda tüketicinin alım gücündeki iyileşmenin daha geç olacağını gösteriyor. Perakende sektörünün son 12 aylık dönem içinde yatırımlarına devam ettiğini de vurgulayan araştırma, sektörün ileride de yatırım yapma beklentisi içinde gözler önüne serdi. 8
Benzer belgeler
Mağaza İçinde Müzik Yayını Nasıl Olmalıdır?
gürültüdür. Bu tür gürültüler müşterileri rahatsız ederek, onları mağazadan uzaklaştırabilir.
Mağaza dışından gelen sesler (trafiğin gürültüsü, diğer insanların sesleri vb.), dış kaynaklı
gürültüdü...