SOSYAL PAYLAŞIM SĐTELERĐ VE ÇOCUK Teknolojik
Transkript
SOSYAL PAYLAŞIM SĐTELERĐ VE ÇOCUK Teknolojik
SOSYAL PAYLAŞIM SĐTELERĐ VE ÇOCUK Teknolojik gelişmelerin, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hızlı seyrettiği bir dönemdeyiz. Bu hızı “başdöndürücü” olarak nitelemek sanıyorum yanlış olmaz. Artık marketten alınan toz deterjanın, gazlı meşrubatın, kâğıt havlunun paketleri üzerinde bir web adresi olması beklenmektedir.1 Yeni iletişim ortamlarının sağladığı olanaklar doğrultusunda kişiler, kurumlar, markalar; diğerleriyle yedi gün yirmi dört saat iletişim içerisinde bulunabilmektedir. Her sene “yılın kişisi”ni seçen Time dergisi Ocak 2007’deki sayısında kapağa bir “bilgisayar ekranı” koymuştur.2 Özellikle son yıllarda küresel bir etkinliğe dönüşen sosyal paylaşım siteleri; ahlaki değerleri zayıflattığı, kişisel güvenlik sorunlarına yol açtığı, ilişkileri olumsuz etkilediği gibi önemli iddialarla sorgulanmaktadır. Bireyler, sosyal paylaşım siteleri üzerinden yeni iletişim ortamlarının tüm olanaklarından yararlanmakta, hiç durmadan paylaşmaktadırlar. Her geçen gün yeni sosyal paylaşım siteleri doğmaktadır. Çok kullanılan bir sosyal paylaşım sitesi bir zaman sonra sıradan ve sıkıcı bulunmakta yeni açılan sosyal paylaşım sitesine kayıt olunmakta, yenisi eskisi ile devşirilmektedir. Tüm bunlara rağmen, sosyal paylaşım sitelerinin büyük kolaylıklar sağladığı ve önemli ihtiyaçlara cevap verdiğini düşünen yüz milyonlarca insan, sosyal paylaşım sitelerini yoğun biçimde kullanmaktadır. Hiç kuşkusuz sosyal paylaşım siteleri bireyin şimdiye kadar tecrübe etmemiş olduğu bir sosyal ilişki türü geliştirmektedir. Sosyal paylaşım siteleri, zaman ve mekân bağımsız olarak bireylere sanal bir ortamda toplanma ve iletişim kurma olanağı tanımaktadır. Sosyal paylaşım siteleri artık günümüzün bir gerçeğidir. Bir iletişim, varoluş ve sosyalleşme aracı olarak artık kullanılması kaçınılmaz araçlar haline gelmiştir. ÇOCUKLARIMIZ AÇISINDAN RĐSKLER Doğdukları andan itibaren kendileri için sosyal paylaşım sitelerinde (Facebook, Twitter vb) bir hesap açılan yeni bir nesil yetişmektedir.3 En uzaktaki yakınlarımıza bile en fazla bir tık uzakta ve sadece bir ekran yoluyla ulaşılabiliyoruz. Bu sınırsız gelişmelerden en çok etkilen yine çocuklarımız ve gençlerimiz olmaktadır. Sosyal paylaşım sitelerinde paylaşımlarla yaşanan hayatların öznesi haline gelmiş çocuklarımız için durum içinden çıkılmaz bir hale gelmektedir. Bilişim ve iletişim teknolojisinin bu derece günlük hayata girmediği dönemlerde çocuklar sadece çocuktu, oyun oynarlar, mahalle maçları yapardı. Neil Postman bu çocukluğu büyüklerin dünyasından uzak kendi dünyasının olduğu “tipografik çocukluk olarak tanımlar.4 Şimdi ise sosyal paylaşım sitelerinde sanal çiftlikler ediniyor, sanal hayvanlar besliyor, sanal evler kuruyor ve hayallerinde bile gerçekleştiremeyecekleri sözüm ona zenginliklere sahip olabiliyorlar. Bu da yine Postman’ın deyimiyle “elektronik çocukluk” olarak nitelenebilir ki büyüklerin sahip olduğu tüm dünyaya çocukların ulaşabilmesini simgeler. Çocuklarımız maalesef artık sosyal paylaşım sitelerinin kendi kurallarını, kendi dilini, kendi kültürünü oluşturmuş bireyleri konumundadırlar. Yaşıtlarıyla beraber olacağı 1 Dilmen. Necmi Emel; Öğüt. Sertaç.; "Sosyalleşmenin Yeni Yüzü: Sosyal Paylaşım Ağları İkinci Yeni İletişim Ortamları ve Etkileşim Uluslararası Konferansı. Marmara Üniversitesi. İstanbul. 28-30 Nisan 2010 2 http://img.timeinc.net/time/personoftheyear/archive/covers/images/2006_2.jpg 3 Duygulu, Serap; "Sosyal Paylaşım Ağlarında Büyüyen Çocuklarımız" (http://www.tavsiyeediyorum.com) 4 Sakarya, Mustafa, (2007) Televizyonda Şiddet Gösteriminin İlköğretim Çağı Çocukları Üzerine Etkileri, TODAİE Ankara yaşta, onlardan uzaklaşan, yaşının ve psikolojik yeterliliğinin çok üstündeki bilgilere kolaylıkla ulaşan, toplumsal bir varlık olmaktan çok, bireysel ve bencil davranan, gerçekle hayal (sanal) arasında kavram karmaşası yaşayan ve bir yandan da büyümeye çalışan çocuklarımız için yapacağımız çok şey olduğu gerçektir. Çocuklarımız için olası riskleri sıralarsak; 1- Bilgisayarın sorumlulukların da önüne geçmesi ve çocuğun zaman yönetimini alt üst etmesidir. Bu durum çocuğun beslenmesi ve uykusunu aksatmaktadır. 2- Çocukların ve bazen de diğer aile bireylerinin bilgisayara uzun zaman ayırmaları aile içinde bireyciliği arttırmakta, ortak zamanları azaltırken sağlıklı iletişimi bozmaktadır. 3- Đnternet ortamında çocuğun karşı karşıya kaldığı zararlı içerik de gelişimi için risk oluşmaktadır. Taklit, deneme ve özdeşim yoluyla öğrenen çocuğun şiddet, kabadayılık, argo konuşma gibi uyaranları günlük yaşamına katması olasılığı her zaman vardır. 4-Bilgisayar karşısında hep aynı pozisyonda oturmaya bağlı el ve el bileği problemleri, boyun kaslarında tutulma ve ağrı, gözlerde yorgunluk, beslenme düzeninin bozulması, uyku bozukluğu, alt ıslatma, altına kaçırma vb durumlar da beden sağlığı için risk oluşturabilecek sorunlar oluşabilmektedir. Đnternet Kurulu tarafından düzenlenen Güvenli Đnternet Günü (GĐG) kapsamında Türkiye’nin üç büyük ilinde 9-16 yaş arası 524 çocuk ile hanelerde yüz yüze görüşmeler ile gerçekleştirilen ve “Çocukların Sosyal Paylaşım Sitelerini Kullanım Alışkanlıkları” adlı çalışmada5 çocukların internet üzerindeki sosyal paylaşım sitelerini kullanma alışkanlıklarının ortaya çıkartılması amaçlanmıştır. Çalışmada şu noktalar dikkati çekmektedir: 1-Çocukların yaklaşık %70’i günde en az bir kere interneti kullanırken, %66’sı günde en az bir kere sosyal ağları kullanmakta ve burada ortalama 72 dakika zaman harcamaktadırlar. Bu oran çocukların internette harcadıkları zamanlarının büyük çoğunluğunu sosyal ağlarda geçirdiklerini göstermektedir. Facebook %99’luk kullanım oranı ile en fazla kullanılan sosyal ağ durumundadır. 2-Geçirilen zamanın uzun olmasına paralel olarak pek çok çocuk sosyal ağların günlük yaşamlarını olumsuz etkilediğini vurgulamıştır. Çocukların %60’ı sosyal ağların ders çalışma sürelerine olumsuz etkisi olduğunu söylerken yaklaşık %25’i arkadaşlarına ve ailelerine daha az zaman ayırdıklarını ifade etmişlerdir. Sosyal ağlardaki risklere karşı çocukların farkındalıklarının az olduğu da dikkat çekmektedir. Örneğin çocukların %50’si sosyal ağlara kaydolurken karşılaştıkları gizlilik ve kişisel bilgileri korumaya yönelik yönergeyi okumadıklarını ya da anlamadıklarını ifade etmişlerdir. 3-Sosyal ağlarda erkekler kişisel bilgilerini kızlara göre daha fazla paylaşmaktadırlar. Çocukların %25’i ev adreslerini, %29’u cep veya ev telefonlarını ve %51’i aile bireylerinin isimlerini arkadaşlarıyla ve/veya herkesle paylaşmaktadırlar. Ayrıca çocukların yaklaşık %65’i tanımadıkları kişileri arkadaş listelerine ekleyebildiklerini ifade etmişlerdir. Sosyal ağlara üye olabilmek için en düşük yaş 13 olmasına rağmen çalışmaya katılan 9-12 yaş grubu çocuklar da sosyal ağ üyesidirler. Bu durum çocukları küçük yaşta sosyal ağlarda yaşanabilecek bazı risklere karşı açık bırakmaktadır. 5 İnternet Kurulu, (2011) “Çocukların Sosyal Paylaşım Sitelerini Kullanım Alışkanlıkları Araştırması Raporu” Ankara ALINABĐLECEK TEDBĐRLER 1-Aileler: Güvenli internet ve sosyal ağ kullanımı konusunda bilgilenmeli, çocuklarının bu ortamlarda ne yaptıklarını takip etmeli ve geçirdikleri zamanı kontrol etmelidir. Bilgisayar kullanımı; eğitim, eğlence ve iletişim için destek olabilir ama bunların yerine geçmemelidir. Bilgisayar kullanımında anne baba da zaman zaman eşlik edebilmeli, çocuğa gerektiğinde rehberlik yapmalı, gerektiğinde kontrol edici olabilmelidir. Anne baba da bilgisayar kullanma şekilleriyle çocuklarına örnek olmalıdırlar. Bilgisayarın ortak kullanım alanlarında bulunması, aileden birisinin ya da bir arkadaşının zaman zaman eşlik etmesi de koruyucu bir unsur olabilir. Gerekli görülürse, çocuğun uygunsuz sitelerle karşılaşmasını önlemek için filtre programlar kullanılabilir. 2-Eğitimciler: Öğretmenler sosyal ağlarda karşılaşılabilecek riskler ve önlemler konusunda öğrencilerini bilinçlendirmelidir. Bu konuda ilköğretim okullarında verilen “Medya Okuryazarlığı” dersi bilinçlendirme konusunda iyi bir fırsattır. Dersin programında bu yönde güncellemeler yapılabilir. 3-Đnternet servis sağlayıcılar: Ailelerin evde internet kullanımını sağlıklı hale getirebilmelerine yönelik, kolay kullanılabilir yazılımlar sağlamalıdırlar. Ayrıca bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapmalıdırlar. 4-Sivil toplum örgütleri: Bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapmalıdır. 5-Sosyal ağ geliştiricileri: Özellikle çocukların karşılaşabileceği riskleri önlemek için gerekli araçlar ve servisler kurmalıdır. Küçük yaştaki çocukların kişisel bilgilerini paylaşması riskine yönelik mekanizmalar oluşturulmalıdır. 6-Devlet: Đnternet’in ve sosyal ağların çocukların güvenli kullanımına yönelik düzenlemeler ve kanunlar yapmalıdır. SONUÇ Sosyal paylaşım siteleri bireyin toplum içinde kendini tanımlamasına yeni bir ortam sunmuştur. Günümüzde zamansal ve mekânsal anlamda birçok zorluğu ortadan kaldıran internet ve ona bağlı olarak da sosyal paylaşım siteleri, sosyalleşmenin önemli bir tamamlayıcı unsuru olarak ön plana çıkmaktadır. Günümüz toplumunun hızlı yaşanan kopuk ilişkileri içerisinde sosyal paylaşım siteleri yardımıyla insanlar bir sosyal ilişki kurma ya da mevcut olan ilişkilerini sürdürme şansına sahip olabilmektedirler. Çocuklarımızı sosyal paylaşım sitelerinin olası tehlikelerinden yasaklayıcı yöntemlerle korumamız; gerek bu yöntemlerin etkisizliğinden, gerekse çocuğun bilgisayara ev dışındaki ortamlarda da erişebileceği gerçeğinden hareketle mümkün görünmemektedir. Yapılması gereken yukarıda sayılan paydaşların geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımızı korumaya yönelik tedbirleri birlikte alması gibi görünmektedir. Unutmayalım ki deniz sadece yüzme bilmeyenler için tehlikelidir. KAYNAKÇA -Dilmen. Necmi Emel; Öğüt. Sertaç, (2010) “Sosyalleşmenin Yeni Yüzü: Sosyal Paylaşım Ağları Đkinci Yeni Đletişim Ortamları ve Etkileşim Uluslararası Konferansı. Marmara Üniversitesi. Đstanbul. 28-30 Nisan 2010 -Duygulu. Serap, (2011) “Sosyal Paylaşım Ağlarında Büyüyen Çocuklarımız" (http://www.tavsiyeediyorum.com) - Đnternet Kurulu, (2011) “Çocukların Sosyal Paylaşım Sitelerini Kullanım Alışkanlıkları Araştırması Raporu” Ankara -Sakarya. Mustafa, (2007) Televizyonda Şiddet Gösterimini Đlköğretim Çağı Çocukları Üzerine Etkileri, TODAĐE Ankara -http://img.timeinc.net/time/personoftheyear/archive/covers/images/2006_2.jpg
Benzer belgeler
Sosyalleşmenin Yeni Yüzü: Sosyal Paylaşım Ağları
sayısal bir uzamı olmakta, dahası bu uzamın olması
beklenmektedir. Artık marketten alınan toz deterjanın, gazlı
meşrubatın, kağıt havlunun paketleri üzerinde en azından bir web
sitesi adresi olması...