RUMELİ DÜĞÜN ADETLERİ
Transkript
RUMELİ DÜĞÜN ADETLERİ
RUMELİ DÜĞÜN ADETLERİ BAKİ SARI SAKAL RUMELİ DÜĞÜN ADETLERİ I Malum olduğu üzere bu kısımdaki halk Murat Hüdavendigar zamanında Anadolu’dan ya asker olarak geçip fetihten sonra yerleşen Rumeli’nin veyahut İkinci Murat Hanın buralarını aldıktan sonra sureti mahsusa da Anadolu’dan alıp yerleştirilmiş ahaliden oluşmuştur ki bunların bir kısmı, Selanik Ovası’nda, Selanik kazasıyla, Langaza. Yenice, Vodine, Karaferye ile Serfiçe Ovası’nda keşif bir kitle halinde ve sonra Vardar boyunca Gevgili, Köprülü, Üsküp ve Vardar civarında bulunan Avrathisar Radovişte, Tikveş, Doyran, İştib, Koçana, Karatava ve Perliçe ve havalisinde Üsküp’ten ayrılarak Kumanova, Niş ve buradan dahi vaktiyle Bizans Hükümetinin kuzeyinden gelen hücumlara karşı yardım İçin Selçuklu Hükümeti’nden istihdam ettiği askerlerle iskân edilen Tuna yalısındaki Türk yurtlarına yerleştirmiş ve karıştırmıştır. Keza Serez Ovasındaki iyi mümbit noktalarda ve Drama Sancağı’da ise muhtelif tarihlerde pek yoğun bir halde yerleştirilmiş ve Adriyatik Körfezi kapılarına müntehi olmak üzere bilahare Vodine’den – Manastır istikametinde Resne, Isturuga, Elbasan – ki Elbasanı Fatih Mehmet Han tasis buyurdular – Tiran, Şayak, Drac ve diğeri de İnce Karasu ve Ova istikametince Avolanya’da sona ermek üzere dağınık bir halde yerleştirilmiştir. Ancak bu iki kol mümbit araziden geçmediğinden olsa gerek yoğun bir halde bulunan yabancı anasır arasında az miktarda nüfus yerleştirilmiş bulunmasından ötürü bir çoğu Türklüklerini kaybetmişlerdir. Fakat dillerini, adetlerini hatta köylüler eski kıyafetlerini muhafaza etmişlerdir. Her tarafta ve Serfiçe veAvalonya ovasında bulunan köylerin pek çokları Konya taraflarından gelmiş olduğundan Rumlarla, Arnavutlar bunlara Konyalı manasında olan Konya derler. Nikâh Görücülük: Şehir ve kasabalardaki adet erkek kızı görmediğinden buralarda evlenmek için görücülüğe müracaat edilir. Görücü Erkek bir vasıtalarla kızı görmeğe teşebbüs eder ve hatta eski zamanlarda polis olmadığı vakitlerde kadın kılığıyla güya dilencilik maksadıyla eve girer kızı görürmüş. Görücülük ilk önce kız tarafına haber vermeksizin misafirlik tarzında kızın evine erkeğin kız kardeşi, teyzesi, yengesi gibi yakın hısımları giderler ve kızı süslenmemiş olarak ev haliyle görürler. Kız bakmak için geldiklerine dair hiçbir şey sezdirmemeyi gözetirler. Her biri şekil ve siması ve sairesi hakkında kendi görüşlerini erkeğe söylerler. Erkek beğendiği takdirde külahçı gider kızı arar. Fakat bu vazifeyi ekseriya dayısı, amcası, kendisinden oldukça büyük kardeşi veyahut bu derece yakın hısımlarından yaşlı ve hatırlı birisi gidip kızı arar. Nadiren de bir kadın gider fakat şartları erkekler tespit eder. Mihir miktarları, nişan haftan veya ağırlık mahiyet ve miktarları iki tarafça adeta pazarlık edercesine kararlaştırılır ve düğünün zamanı hakkında dahi söz kesilir. İlk Muamele: Hükümetçe olan muameleyi erkek tarafı görür. Bir Pazartesi veya Perşembe günü izinname külahçı ile kızın evine gönderilir. İzinname başa bağlanan ve pırlanta denilen yemeni içine konur veya böyle kıymetli bir kumaşa sarılı gönderilir. Külahçı bunu nikâh olacak kızın başına kor ve biraz sonra başından alıp ocak üstüne kor ve ocak üstüne konması ihtimal ki malum olduğu üzere eskiden Türkler ocaktan daimi ateş söndürmezdi ve ateş mukaddes olduğundan ocaktan uğur ve saadet ummak maksadına matuftur. İzinname 24 saat veyahut bazen üç gün ocak üstünde bırakılır ve izin kâğıdı nikâha kadar kızın evinde saklanır. Cuma Günü Nikâh Kıyılması: Nikâh umumiyetle Cuma günü kıyılır. Güveyinin davetlileri güveyin evinde toplanır. Davetlilere şeker, kahve, şerbet verilir. Öd ağacı yakılır, gül suyu serpilir. Davetliler toplulukla kız evine giderler ve kendilerine tahsis olunan odalarda otururlar. Burada dahi şeker, kahve ve şerbet dağıtılır. Öd ağacı yakılır. Gül suyu serpilir ve imam tarafından nikâh kıyılır. Davetliler dağılır. Gelin olacak kızın ikrarı varacağı erkeğe muvafakat zamanında saçları çözülü bırakıldığı gibi kuşağı da çözülü kalır düğmeleri de iliklenmez. Ayakları soğuk suya ve başı üzerine Kuran-ı Kerim ve yaşmak konur. İşbu yaşmak davetliler gidinceye değin çıkarılmaz, saçı akşama değin örülmez, düğmeler iliklenmez. Kızın başında ikrar zamanında birde ekmek kırılır. Fukaraya, kedi ve köpeğe verilir. Nikâh bitince güveyiye müjdeci gider ve bu adam mutlaka çalma olmak suretiyle olmak üzere bir kadeh şerbet alıp götürür. Kızın anası da sureti mahsusa da bir şişe şerbet hediye götürür. Hediyeler - Cemaat dağıldıktan sonra kıza bir tepside kırmızı turla örtülü kafes içinde olmak üzere gümüş ayna, gümüş çekmece hediye olarak gönderilir. (Zengin olmayanlar cüzi çekmece ile alelade ayna gönderir.) Tepsiye kokulu karanfil oğlan cevizi sakız da konur ve ayrıca bir veya iki tabla şekerde gönderilir. İşbu hediyeler önünde çalgıcılar, gider. Çalgıcılara ve hamallara hediye olarak askı asılır. Çalgıcılardan sonra yedi mum gider. Bunların ikisi büyüktür. İşbu iki mum saklanır bilahare çeyizle beraber güveyinin evine gönderilir ve güveyi, güveyi mumu denilen mumları güveyi kaparlar. Külahçı ve mumları getirenlere güveyiden askı asılır. Kız tarafından dahi yine askı asılmak adettir. Hediyelere birkaç gün dokunulmaz. Şeker tablaları açılınca kızın hısımlarına şeker ulaştırılır. Takımlık olan elmas, altın gibi şeyler ancak güveyi gecesi takılır. Kız tarafından karşılık olarak güveyiye bir bez gömlek ve bir bez don ve uçkur ile iki çevre, iki sırmalı havlu, işlenilmiş para kesesi gönderilir. Şeker tablalarından birine bir tepsi baklava, konur, tabaklar evde yapılan tatlılarla doldurulur, yalnız şeker tablası ile gönderilmiş olan şurup şişeleri kız evinde kalır. Bunlara mukabele edilmez. Birkaç gün sonra kızdan gelen tepsi sünger ekmeğiyle (Patispanya) doldurulur ve nikâh günü kız evinden şerbetle ıslatılıp güveyiye giden bardak sakızla doldurularak kıza hediye gönderilir. Çeyizler Eve Gidiyor Bu adetlerin bazı anlamları vardır. Birincisi erkek ve kız birbirinin dengi olduğunu ispat etmeğe çalışıyorlar. İkincisi de hediyelerin hamiyeti göz önüne getirilirse erkeğin gönderdiği kazancıyla alınan eşya olmasına mukabil kızın ki eli ile büktüğü, pamukla dokuduğu bezi dikerek yaptığı çamaşır gergefle işlediği havlu ve çevredir ve gönderdiği kese erkeğin kazanacağı parayı karısının ördüğü keseye koymasını arzu etmesidir. Evvel ki hediyelerde böyledir. Kız şekerciden alınan şekerle karşılık vermiyor, o da yoğurduğu hamurla açtığı yufkayla yaptığı baklavayı ve diğer tatlıları gönderir. Ev işinde iktidar ve kabiliyetini gösteriyor. İşte bu suretle hayatta hakkı iştiraki ve bundan dolayı erkeğe eşitliğini ispat ve temin ediyor. Zaten kız methedilirken “ kollar sıvalı, etekleri belinde yemek içinde bir tepsi baklava börek açar, şal işimi dedin, gergefinden tut da, ince oyaya varınca hepsi mükemmel hanım mı hanım, sözü sazı yerinde, beş vakit namazını bırakmaz, derli toplu bir kız “ Bunlar tahlil edilirse esas maksat, o kadını tertipli ve ahlak sahibi evsaf olduğunu göstermektir. Kutlu Günü: Nikâhtan sonra kız ve erkek tarafının birbirini tebrik etmeleri âdetidir. Nikâhtan onbeş- yirmi gün sonra güveyi yakası isterse bir elbiselik gönderir. Kız bunu dikip elbise yapar, güveyinin komşuları ve hısımlarıyla ve pek çok görüştükleri kadınlar ve kızlarla birlikte kız evine gidilir. Bu günde kızın keza hısım ve komşuları ve iyi görüştükleri kadınlar ve kızlar çağırılır. Güveyinin davetlileri kız evine gireceği vakit kızlar iki sıra olurlar. Bir çift kız önce kaynanayı alır. Arkasından gelen yaşlıları ve güveyinin kız kardeşini ve teyzesi, büyük ninesi gibi sayılması lazım gelenleri bu çiftler alıp koltuklarına geçerek kendilerine tahsis edilmiş odaya götürürler. Hal hatır sorulur, kahve içilir, şeker dağıtılır. Gelin olacak kız süslenmiş ve koltuklarına iki kız geçmiş olduğu halde bu odaya girer. Önce kaynananın elini öper. Kaynana da görümlülüğünü takar. Gelin biraz kaynananın yanında oturur. Kaynana geline iltifat eder, okşar. Biraz sonra kalkar, oda da bulunan kadınların, kızların hatta yaşında çocukların bile elini öper, Bir müddet sonra yine böyle hürmet ve ikram ile güveyi yakası geçirilir. Bir hafta sonra kız tarafı güveyi evine gider. Onlarda güveyi tarafını kutlular. Fakat kız gitmez. Kabul ve ağırlama merasimi ayniyle yapılır. Nikâhla, Güveyi Girme Arası: Nikâhla gerdek arası bazen uzun sürer. Hassaten böyle olduğu zamanda eş olacaklar birbirlerinin gönlünü hoş etmek lazımdır. Bunun için güveyi ara sıra hediye gönderir. Eğer dışarıda ise bulunduğu, gittiği yerlerin mahsulâtının kiminden gönderir. Kızda yine iç çamaşırı, çevre gibi el işlerinden hediyelerle mukabele eder. Fakat riayet edilmesi mecburi olan adet ise bayram hediyeleridir. Şeker Bayramı: Güveyi elbiselik, koku, mendil, terlik, ayakkabı, çorap, başına bağlayacağı yemeni ile bayram harçlığı, şeker gönderir. Kızda yine el işinde becerisini göstermek üzere bayramlık iç çamaşırı, bir tepsi baklava ve evde yoğrulmuş ekmek, gönderir. Kurban Bayramı: Kurban Bayramı’nda güveyiden kurban, şeker, bayram harçlığı gider. Giden kurbanın boynuzları varaklanır, teller takılır, bel kemiği boyunca kınalanır. Keza kuyruğunun ucuna kına vurulur. Kurdeleler takılır. Kızdan yine el işi ve ev işi olarak iç çamaşırı, ekmek ve baklava gönderilir. Düğün Düğün yedi gün sürer ve Cuma’dan başlar. Başlamadan önce düğüne geleceklerin davetine başlanır. Davet için haftan günü olan Cuma’dan evvel gelen Pazartesi günü her iki taraftan okuyucular çıkar, ilk önce güveyi tarafı okuyucusu, kızın evine gidip düğüne okur. Kız tarafının okuyucusu da buna müteakip güveyinin evine gider düğüne davet eder. Erkek tarafından okuyucu olarak Külahçı olan kadın gider. Kız tarafından ise okuyucu olarak kızı çocuk iken tuzlamış olan kadındır. Şayet bu ölmüş ise bunu yerine ekseriya kızı gittiği hamam da daima yıkayan kadın okuyucu olur. Bunların her ikisi de kendi taraflarından bir çift ayakkabı hediye edilir. Bundan sonra bunların yerine başkaları okuyuculuğa çıkar, kendi taraflarını düğüne çağırırlar. Düğüne çağrılanların gelecekleri günler başka başkadır. Kimisi de bütün düğün içindir. Bundan başka düğünde erkek tarafının birleştiği günler olduğu için bunlarda iki tarafça kararlaştırılarak ona göre davet edilir. Sonra okuyucular bazen bir evde birkaç kişiyi davet eder. Veyahut bazısı bütün bir düğün için, bir takımı da birkaç gün içindir. Okuyucu tarafından bunlarda söylenir. Okuyucuya davet için gittiği yerlerde para verilir. Düğün başlamadan önce olan bir muamele daha vardır ki kızın çeyiz olarak getireceği yemeni takımlarının kalaylanması için kalaycı, yatak takımlarının atılması için pamuk atıcısı güveyi tarafından gönderilir ve bunarlın ücretleri güveyi tarafından verilir. Kız tarafından yalnız bunların ustalarına birer kat çamaşır ve çıraklarına birer çevre hediye verilir. Cuma Günü: Haftan (Kaftan) günü yukarıdaki Pazar günü takip eden Cuma günüdür. Haftan günü o kadar umumi değildir. Güveyinin evinde kendi hısımlarıyla, ahbapları, komşuları ve kezalik kızın evinde dahi hısım akraba ile konu komşuları bulunur. Kaftan ve teferruatı şehirlerde ve kasabalarda çini, köylerde bakır tepsilere yüz yazıcı tarafından yerleştirilir. Tepsiler ikidir, bazen üç olur. Düğünevi Kapısı Kaftan ile iç çamaşırı, terlikle, çorap ve mendiller ile başa bağlayacağı yemeni ve pırlanta, tarak yağı, evde giyeceği eşya bir tepsiye ferace yaşmak, sokak için ayakkabı bir tepsiye yüz petek gelinlik pulu kakmaları, gelin kınası ileride yazacağımız hamam gününün parsı başka bir tepsiye konur. Bazen bunlar öteki tepsilere de yerleştirilebilir. Pek eskiden ise kızın babasına bir cübbelik, anasına bir hırkalık veya elbiselik kumaş ve kardeşlerine de ayrıca hediye gidermiş ve fakat erkek kardeşlere ayakkabı gönderilirmiş. Hizmetçilere hediye gönderilecekse bunların hediyeleri de bir tepsiye konur Bunların gitmesi de yine merasime tabidir. Kolayca bir şey taşıyamaz. Bunun boynuna erkek tarafından bir askı asılır. Diğer götürenlere bir şey verilmez. Kız evine giderler, şeker kahve verilir. Külahçıya kız babasının kudretine göre para ile beraber askı asılır, diğerlerine kumaş hediye edilir. RUMELİ DÜĞÜN ADETLERİ II Cumartesi Günü: Cumartesi günü erkeğin önünde hiçbir şey yoktur. Kız önünde kızın çeyizleri hazırlanır. Bakır takımları ayrı tablalara tabak, fincan, bardak gibi eşyaları tabaklara konur, eşya sandıklara yerleştirilir. Her sandığın koluna taşıyana verilecek bir çevre konur, Nikâhta güveyiden gelmiş olan ayna çekmece ve saire aynı surette düzülür. Pazar Günü: Pazar günü çeyiz kalkar. Erkek tarafının davetlileri güveyi evinde, kız tarafınınkiler kızın evinde toplanır. Güveyinin davetlileri hep birlikte kızın evine giderler. Kendilerine tahsis edilmiş olan odalara girerler. Şeker kahve verilir. Eşyayı taşıyacak hamallarda güveyi tarafından gönderilir ve bu cemaatle birlikte gider. Eşyanın götürülmesi oldukça muntazam bir alaydır. En önde güveyinin nikâh ve kaftanla gönderdiği eşya ve takımlar; arkada kız babasının verdiği yine böyle kıymetli eşya, daha arkada kız babasının verdiği açılır kapanır, bir rahle de Kuran gider. Kuran kızın okuduğu kendi mushafıdır ve bu hizmet herhalde genç ve bazen de hamallık etmeyen hısım veya komşu çocuklarından biri tarafından ifa olunur. Bunun arkasında kâse, bardak, tabak takımı ve iki saksı çiçek ve artık sırasıyla yatak takımları, elbise sandıkları yorgan ambarı (büyük sandık) bakır takımları (mutfak takımı) gider. Eşya ile kız tarafından kimse gitmez, yalnız güveyi tarafından birkaç kişi gider. Eşya kalkarken cümlenin telaşından istifade ederek biri yatak yastığını çalıp güveyiye götürür. Çeyiz erkek evine gidince güveyi tarafından birkaç kadın hemen döşemeleri döşerler. Biraz sonra kız tarafından yüz yazıcı denilen ve gelini süsleyecek olan kadın ile birkaç hanım, erkek evine gelir. Gelin odasının süslenmesi için olan şalları ki birçokları muvakkaten ve emanet suretiyle alınmıştır ve sair eşyayı sermeğe başlarlar. Çeyiz adeta bir sergidir. Bunun özel tertibatı vardır. Bundan dolayı epeyce zaman ister. Eğer kış ise bu gece kızın anası, hısımları da gider. Yemeği güveyi evinde yerler. Kış değilse Pazartesi günü sabahleyin giderler. Fakat eve dönseler de güveyi tarafından bir tabla yemek gönderilir. Pazartesi Günü: Pazartesi günü kızın anası ile beraber hısımları, konu komşularından bazıları güveyi evine gidip çeyizi sererler. Çeyizin umumi düzeni aşağıda sırasıyla gösterilmiştir. 1. Gelin odası denilen yatak odası- Buraya gelinin getirdiği döşeme döşenir. Pek kıymettar olmasından dolayı. Çeyizin verilemeyen ve ekseriya hayrat diye bir kaç büyük ailede bulunan ve zar denilen ipek kumaşlarla odanın duvarları kaplanır. Bunun üzerine yer yer şakülü şallar sütun gibi bükülerek iğnelerle zarlara tutturulur ve şallarda yer yer boğmalar yapılarak her boğum kurdeleler ile bağlanır. Bu suretle teşkil olunan şekilden olan sütunlar işlenmiş çevreler, uçkurlu havlular, keseler kalıpları bozulmayacak surette iğne ile tutturulur. Gelin ile güveyi hangi köşeye oturacak ise orası daha çok süslenir. Kızın ağır olan birkaç kat elbisesi için bir yüklük yapılır. Onlarda bunun üzerine serilir. Malum olduğu üzere vaktiyle karyola kullanılmadığından ve yataklar yatılmadan biraz önce yapıldığından yatak odasında bulunmaz, güveyi gecesine kadar başka bir oda da bırakılır. Bu odaya birde güveyinin gönderdiği elmas takımları ve gelinin kendi elmas takımları bir kafes içinde olmak üzere yerleştirilir. 2 Diğer Odalar - Bir boş odaya yatak şilteleri, yorganlar, birbiri üzerline istif edilir. Yanına sureti mahsusa da tahtadan yapılmış bir sıra üzerine yatak çarşafları uzunluğuna yapılmış katlarla serilir, üzerlerine de üzerine de yer yer gelinin getirdiği diğer elbiseleri keza aşağı sarkmak üzere dizilir ve sıranın üst tarafına tüller içinde bulunan iç çamaşırları konur. Odadan boş kalan yerlere kahve fincanları, bardaklar, sürahiler, Çeyizi düzenler dizilir. Odada yer kalmamış ise bakır takımları yani mutfak düzenleriyle, kahve cezveleri, çay takımları, ıhlamur ve bunun gibi şeylerin pişmesine müsait derecede büyük cezveler, mangallar muntazam bir surette konur. Eğer iki oda döşemesi gelmiş ise buda ayrıca bu odaya döşenir ve çeyiz odası eşyayı almayacak ise bakır takımları haneye (odaların dışarısında ki salon) konur veyahut ikinci döşenen odaya yerleştirilir. Bu iş bitince gelin tarafı evlerine giderler. İşbu çeyiz vermek âdeti hakkında birçok itiraz vaki olduğundan bu vesile ile bu konudaki düşüncelerimi yazmak isterim. İtiraz olunan yön evlenirken kızın çok masraf etmesi şeklinde özetlenebilir. Ancak bu hususta bir masraf vardır. Mademki erkekle kadın birbirinin dengi olması şarttır. Birinin yapacağı masrafa karşılık, ötekinin de karşılık vermesi lazımdır. Bu husus her millette başka başka şekilde vardır. Fakat benim düşünceme göre Türklerdeki en uygunudur. Zira “ Yuvayı dişi kuş yapar “ hikmeti ancak bu suretle uygulanabilir. Kızın sarf ettiği paranın nereye masraf olduğu göz önüne getirilirse bu hakikat tezahür eder. Yeni teşkil edilecek yuvaya lazım olan eşyayı kız getirir. Bundan başka kız evlendikten sonra yıllarca giyeceği elbise ve çamaşırı da beraber getiriyor. Bu suretle kendisine ait olan eşya için kocasına yıllarca muhtaç olmuyor. Yiyecek hususu müşterektir. Biri götürür, diğeri pişirir. İşte Türklerde kadınlarla olan eşitlik hususu vaktiyle bu suretle temin ve tatbik edilmiştir ve bu husus o derece de şümullüdür ki cariyelerden doğan çocukların asıl hatundan doğan çocuklarla aynı hukuka malik olmamasına kadar düzenlenmiştir. Fakat denilebilir ki bu husus evlenmeğe manidir. Ona karşı da hülasaten herkes iktidarınca yapmağa bunu temin edebilir cevabı kâfidir zannederim ve esasen tedricen yapılmak kolaylığı da vardır. Salı Günü: Salı günü hamam günüdür. Öğleden sonra gelin ile hısımları hamama giderler. Gelin iyi bir elbisesini giyer ve o gün isteyen gelip gelini seyredebilir. Hamamda isterse çalgı çaldırılabilir. Güneşin batmasına iki saat kalınca gelin hamamın ortasındaki şadırvanın ortasında üç defa dolaştırılır. Bu esnada çengiler oynar, öd ağacı yanar, gelinin elbiselerini, elmaslarını çıkarırlar. İç çamaşırıyla içeriye girer. İç çamaşırını hususi halvette çıkarır. Orada yıkanır. Yıkanma bitince soğukluğa çıkarılır. Burada saçları örülmeğe başlanınca dışarıya haber verilir. Gelinin anası, hısımları gelini yıkayan kadına hediye para verir. Gelin hamamdan çıktıktan sonra alelade bir elbisesini giyer ve evine gider. Vücudu menekşe kökü ve karanfil ile yapılan bu terkimdeki koku ile ıslatılır. (Bu koku gayet güzeldi ve bir ay kadar vücutta kalırdı) hamam günü gelin ile beraber gidenlerden isteyenlerde yıkanabilir. Bütün hamam masrafı güveyi tarafından ödenir. Salı Günü Akşamı: Salı günü akşamı ana kına gecesidir. Bu gece yalnız gelin tarafının hısımlarıyla, konu komşu arasında bir kına gecesi yapılır. Kıza küçük kına denilen yalnız parmaklarına kına vururlar. Genç kızlardan isteyenlerde yine böyle küçük kına koyabilirler. Ekseriya aralarında eğlenirler. Bazen de çalgı kiralanır. Çarşamba Günü: Düğünün asıl civcivli kısmı Çarşamba günü başlar. Çarşamba günü gelin çıkma günüdür. Bugün güveyinin davetlileri, güveyi evinde toplanır. Öğle üzeri toplu olarak gelin evine gidilir. Güveyi tarafının geleceği haber verilince genç kızlar sokak kapısı başında iki sıra olurlar. Sırasıyla, güveyinin anasının, kız kardeşlerinin ve büyük yengelerinin, teyzelerinin birer genç çift koltuklarına girerek yukarıya çıkarmak suretiyle misafirler ağırlanır. Kendilerine mahsus odaya götürülerek şeker, kahve verilir. Çengiler oynar. Bu meyanda gelinin dadısına, hocasına, nakış ustasına, kendisini yıkayan kadına askı asılır ve bunlar sıra ile dururlar. Buna müteakip gelin çıkar. Gelinin bu defa çıkmasındaki alay daha parlaktır. Şal veya kıymetli bir kumaştan olan duvağını önde yüz yazıcı, arkada bir diğeri tutar. Gelin bunun altında ortada yürür. Sağında solunda ya yeni gelin veyahut iki kız bulunur ve kaynanaya doğru yürür. Kaynananın elini öper. Kaynana eliyle gelinin arkasını sıvazlar, Gelin odadakilerin, küçüğünün büyüğünün elini öptükten sonra kaynananın yanına oturur. Kaynana yine görümlüğünü verir. Fakat bu görümlük kutlu günü verilen görümlükten daha büyüktür. Gelin, kaynananın yanında iken şerbet oluşturulur. Gelin Eve Giriyor Çengiler altın oyunu oynar. Çengilere altın yapıştırılır. Davetlileri tarafından yapıştırılan bu altınlar pek ufaktır. Üç kuruşluğa kadar altın yapıştırıldığı görülür. Oyun bitince kız odadan çıkar, kendi misafirlerinin ellerini öper. Burada dahi yine küçüklerin eli öpülür. Böyle küçüklerinde elinin öpülmesi bereket olur itikadına dayanır. Bu alay bitince kızın başından para atılır. Buna gelinin kaynanası, görümceleri, güveyinin teyzeleri ve böyle yakın hısımları iştirak eder. Gelin başından atılan paralarda bereket olduğuna inanıldığından dolayı herkes bundan birer tane edinir ve uğur olmak ve harcanmamak üzere paraya işaret koyarak kesesinde saklar. RUMELİ DÜĞÜN ADETLERİ III Bu alay bitince güveyinin davetlileri güveyi evine giderler. Orada düğün yemeği yerler. Kız davetlileri de gelin evinde yerler. Bu gece kına gecesi olduğundan Vaktiyle kız evine yetişmek üzere yemek erken yenir. Bazen böyle gidip gelmeden kurtulmak üzere orada uzlaşılır. Yani güveyi davetlilerin miktarı hesap olunur, bunlara göre zahire ve ekmek güveyi tarafından gelin evine gönderilir. O zaman her iki tarafın davetlileri gelin evinde yemek bitmediği takdirde akşamüstü döndükleri zaman genç kızlar ve artık gelin evinde daha alışmış ve birbirlerini daha tanımış olduklarından daha şen şuh olarak gelmekte olan güveyi tarafını daha parlak ve daha laubali karşılar yine iki sıra olurlar. Tarafından koltuklarına geçerler ve yerlerine götürürler. Bu zamanda kız beğenmek fırsatı olduğundan kızlar daha başka hislerle mütehassıs olduklarından dolayı kaynaşırlar. Hava tam kararınca yani yatsıya doğru gelin mumlarla çıkar, genç kızlar ellerinde mumlarla iki sıra olurlar. Gelin Hazırlanıyor Gelinde bunların arasında yürüyerek alayın daha parlak ve sürekli olması için gelin ekseriya komşuda süslenir ve böylece iki komşu arasında veya ekseriya babanın evlenmiş oğlu böyle bitişik bir yerde ev bark sahibi olmak adet olduğundan orada bırakılan orta kapıdan gelin böyle mum alayıyla gelir. Yukarıya çıkar ve doğruca kaynananın yanına oturur. Kaynana gelinin koynuna kına gecesi harçlığı koyar. Gelin burada iken yine altın oyunu oynanır. Gelinde kaynananın vermiş olduğu harçlıktan altın yapıştırır. Oyun bitince kendi davetlileri tarafına gider. Orada dahi yine altın oyunu oynanır. Bu bitince sıra kına koymağa gelir. Geline Kına Yakılıyor Bunun içinde gelin soyunur. Kaftani yerine bir başka elbise giyer, kına tası kaynananın yanına getirilir. Gelinde buraya gelerek avucuna kına konur. Güveyinin anası, hısım akrabaları altın kor. Kına tasının veya leğeninin altındaki peştamalı da yüz yazıcının bahşişi bırakılır. Buradaki iş bitince gelin kendi hısım akrabaları yanına getirilir. Orada sol eline kına konur. Keza hısım akraba burada sol eline altın kor ve gençlerden isteyenlere kına konur. Bu zamana kadar vakit gecikmiş olacağından herkesin karnı acıkmağa başlayacağı tabidir. Bunun için güveyi gönderdiği yemiş kız tarafı tarafından yaptığı şekerleme, kurabiye gibi şeyleri ortaya çıkarılıp dağıtılır. Bunlar ya tepsilerle odanın birkaç yerine iskemleler üzerine konur veyahut birer birer herkese ulaştırılır. Bu gece güveyi evinde erkekler toplanıp yemek yerler ve anlaşırlar. Sabaha karşı bu erkekler çalgılarla ve meşale yakarak gelin evine gelirler. Gelin ayaklarında, ellerinde kına bezleriyle alınır. Bu alaya güveyi gelmez. Erkekler gelin evine girmez. Gelin zengin ise araba ile değilse yaya olarak gider. Bazı yerlerde hayvanla gider. Bir köyden bir köye gitmek için ata bindirilir ve bu halde gelin alıcıları atlarla gelir, yalnız birkaç kişi yaya olarak gelinin yanında gider, atı götürür. Perşembe Günü: Perşembe günü de düğünün en mühim bir günüdür. Bunda en ziyade göze çarpan merasim, geline kılıç kuşatmaktır. Perşembe günü yani gelin bakması gününde öğleden sonra, kızın babası, dedesi, anası, dayıları, kardeşleri ve kaçmadığı erkekler gelirler. Kahve, şerbet içilir. Buna müteakip bazı yerlerde büyüklerden biri hatta baba ve bazı yerlerde gençlerden biri aşağıdaki tarzda kıza kılıç kuşatır. Şöyle ki: Gelin ayakta olduğu halde eski tarzda olan kılıç kuşatacak erkek kınından çıkarır, gelinin beline dayar, biraz dürttükten sonra başından aşırarak ayakları önüne kor. Bu hareket üç defa tekrar edildikten sonra kılıç kınından çıkmış olduğu halde bir köşede bırakılır. Kılıç Cumartesi günü kınına konarak tasdik yakarına işaret olmak üzere kayın babanın evine gönderilir. Kılıç kuşanma “kan yalattık, kılıç atladık” tabirinde birincisi kan kardeşliğine, ikincisi de başlanılan işte ahd ve payemana işarettir. Üç olmaması ise Türklerde üç, yedi kırk sayıları mukaddes milli ananelerdendir. Fakat bunun üç olmamasının başka suretle tasviri kabildir. Mazilde halde istikbalde sadaka olduğuna ahd ve payeman ettiler olabilir. Kılıç kuşanma bittikten sonra bu vazifeyi yapan erkek kızın beline gümüş veya altın veya buna benzer yapılmış bir kemer bağlar. Hediye verecek erkeklerde burada hediyelerini verir, baba burada hediye verip vermemekte muhtardır. Bundan sonra gelinin başından para atılır. Buna kızın anası, babası, dedesi, dayıları iştirak eder. Yüz yazıcı ve çalgıcılara hediyeler verilir. Lakin bazen gündüzün Perşembe günü öğleden sonra güveyi evine getirilir. Fakat her iki halde gelinin güveyi evine girmesinde aşağıdaki adetlere riayet olunur. Gelini arabadan veya attan kaynanası indirir veya hediye olarak köle halayık varsa gelin buna dayanarak iner, bazen doğrudan doğruya güveyi alır ki buna koltuk denir. Gelinin ayakkabılarını hısımlardan sekiz, on yaşında bir erkek çocuk çıkarır. Sağdaki ayakkabıya konulmuş bir para vardır. Bu para bu çocuğun hediyesidir. Gelin doğruca çeyiz odasına çıkar. Kendisi ile beraber gelen yoldaşı yaşlı kadın ile orada kalır. Gelin kapıdan girerken emniyetli birinin elinde yağ bal konulmuş fincana parmağını batırır. Böyle olduğu yağı balı kapının üst eşiğine sürer Bundan maksat geçinmelerinin yağ bal gibi tatlı olsun diyedir. Buna müteakip elinde yağ bal tutan adam elindeki ıslak bezle gelinin parmağını sildiği gibi kapıdaki yağ balı da siler ve bir fincan içine kor. Bundan maksatta düşmanlardan biri bunu alırsa gelin, güveyiye büyü yapılmasından vareste kalmaktır. Perşembe günü güveyide ziyafet verir. Bu ziyafet güveyi evine bitişik olan evde verilir. Güveyi Girme: Güveyi Perşembe gününün davetlileri ile beraber akşam ezanına doğru camiye gider. Yukarıda güveyi tarafından gönderilen çeyiz ile tekrar güveyi evine getirilen iki büyük mum erkek çocukla camiye gönderilir. Namazdan sonra yalnız bu mumlar yanmış olduğu halde güveyi eve getirilir. Kapıda dua edilir, şerbet içilir, güveyi eve gider. Evde gelin, güveyi ile külahçı ve kızla beraber gelen bir kadın bulunduğundan başka kimse kalmaz. Güveyinin, gelin odasına gireceği yere bir tas içinde su konur. Güveyi bunu ayağıyla vurarak devirir. Bundan kısmetin bol olması beklenirdi. Gelin ise oda da duvağı örtülü olarak bekler. Güveyi külahçı ile beraber girer. Kız erkeğin elini öper. Erkek iki rekât namaz kılar Güveyi Namazı Kız ise arkada yalnız duaya iştirak eder. Namaz niyaz bitince külahçı ikisini el ele verir, ilk teması olur. Güveyi duvağı kaldırır. Külahçıya verir. Külahçı hazırlatmış olan şeker şerbeti gelinin ağzına verir. Gelin biraz içer, bunu güveyinin ağzına çıkar. İki yeni eş ilk defa olarak yalnız kalır. Erkek kızı söyletmek için uğraşır nihayet gelin bir hızlı kelime ile cevap verir. Söyletmelik veya yüz görümlüğü denilen hediye burada takar. Yemek vakti gelince güveyi kapıdan yemek ister. Bunu külahçı getirir dışarıya çıkmaları caiz olmadığından burada yerler velâkin ibrik ile burada yıkanırlar, yemek işi bitince yemek takımlarını külahçı çıkarır. Henüz birbiriyle yalnız kalınca laf bulamamak fikriyle külahçı biraz oturur. Yatağı yapar.Güveyi mumlarını alarak odadan tamamıyla çıkar. — Şayet gece vakti ihtiyaç üzerine çıkmak lazım gelirse üzerlerine büyük bir çarşaf örtülü olduğu halde çıkılır. Asıl düğün bu suretle sona ermekle beraber bundan sonra da yine bazı merasim vardır ki bunu da sırasıyla anlatalım. Zifaf Gecesi Yüzgörümlüğü Güveyi: Artık lütfedip duvağınızı açacak, hüsnü anınızla beni teshir ve mesut edeceksiniz değil mi? Külahçı: Ah bağıracağım geliyor, kız sakın yüz görümlülüğü almadan, tatlı sözlere kanıp duvağını açma!.. Gerdekten Sonra Cuma Günü: Cuma günü, erkeğin anası, babası eve gelirler. Yeni gelin güveyi bunların elini öper. Kaynana o gün yüz görümlüğünü takar ve yine bugün kızın ana ve babasının elini öpmeğe giderler ve istenirse o gün paça günü yapılır. Paçaya gelin ve güveyinin yalnız pek yakın hısımları çağrılır. Yemek olarak kaymak, puaça, paça, helva mutlaka bulunur. Akşamüzeri geline duvak konur. Küçük bir erkek çocuk bunu oklavaya sarar. Böyle alıp bir şimşir veya taflan ağacına kor. Bundan sonra kızın hısımları geline ev işlerine ait öğüt verirler akşama doğru dağılırlar. Eğer paça yapılmamış ise kızın anası gelmez. Yalnız hatır sormak üzere birini gönderir. Cumartesi kızın anası, hısımları, konu komşular gelip çeyizi seyredip giderler. Pazar gününde herkes gelip çeyizi seyreder. Pazar ve pazartesi akşamı güveyi kendisinin ve kızın yakın hısımlarını ve konu komşudan pek sıkı görüştükleri erkekleri yemeğe çağırır. Yemekten sonra gelin kime çıkacak ise onlar kızın bulunduğu odaya buyurdular, gelin gelip çeyizi el öper verecek olanlar görümlüğünü burada takar. Pazartesi veya Salı günü çeyiz gelinin ana ve hısımlarıyla, konu komşu çağrılır. Yüz yazıcı yine beraber bulunur. Yemek verilir. Çeyiz indirilir. Gelin getirmiş olduğu eşyadan bir kısmını hediye olarak dağıtır. Bunlar iç çamaşırı, çevre, kese gibi kendi elinin işine aittir. İç çamaşırlar ekseriya kırmızı tül içine konup gönderilir. Düğünde bu suretle bitmiş sayılır. Ancak haftasına Pazartesi veya Perşembe Sırıma Hamamı yapılır. Giden cemaat yıkanır. Ertesi günü güveyi tarafı gelir. Gelini, anasının evine götürür. Bundan sonra iki tarafın halkı birbirine katılarak Gelin gezmesi başlayıp da günlerce sürer. Her gidildiği yerde gelin şerbeti verdiler. Bu düğünlerde pek eskiden şehir ve kasabalarda şimdide köylerde güreş ve koşu vardır. Koşu ve güreş şehirlerde terk edilmiş ise de sünnet düğünlerinde yapılmaktadır. Gelin ve güveyi ekseriya ayrı evde oturur, babası evinde evlense bile bir müddet sonra ayrı eve çıkar. İç güveysi girmek ise nadirdir.
Benzer belgeler
G. Selcan Sağlık: Türkmen Düğün Geleneği
biri şekil ve siması ve sairesi hakkında kendi görüşlerini erkeğe söylerler. Erkek beğendiği
takdirde külahçı gider kızı arar. Fakat bu vazifeyi ekseriya dayısı, amcası, kendisinden
oldukça büyük k...