8th Grade Target Vocabulary Unit 1 be there for someone (v) : biri
Transkript
8th Grade Target Vocabulary Unit 1 be there for someone (v) : biri
8th Grade Target Vocabulary Unit 1 be there for someone (v) : beautiful (adj) : bring joy to someone's life (v) : crazy (adj) : friendly (adj) : friendship (n) : funny (adj) : generous (adj) : give encouragement (v) : give help (v) : grateful (adj) : handsome (adj) : hardworking (adj) : have a good sense of humour (v) : helpful (adj) : honest (adj) : kind (adj) : make a joke (v) : make friends (v) : make someone's dreams come true (v) : medium height (adj) : plump (adj) : polite (adj) : qualities of true friend (n) : quality (n) : reliable (adj) : rude (adj) : see the best in someone (v) : sensitive (adj) : short (adj) : sincere (adj) : slim (adj) : stand by someone (v) : stingy (adj) : supportive (adj): tall (adj) : tell the truth (v) : trustworthy (adj) : biri için hazır bulunmak güzel birinin hayatına neşe getirmek çılgın arkadaş canlısı arkadaşlık komik, eğlenceli cömert cesaret vermek yardım etmek minnettar yakışıklı çalışkan iyi bir espri anlayışına sahip olmak yardımsever dürüst kibar şaka yapmak arkadaş edinmek birinin hayallerini gerçekleştirmek orta boylu tombul kibar doğru bir arkadaşın nitelikleri nitelik güvenilir kaba birinde iyi olanı görmek duyarlı, hassas kısa samimi, içten ince, zayıf birine destek olmak cimri destekleyici uzun doğruyu söylemek güvenilir Unit 2 active (adj) : actively (adv) : analytical (ad) : analytically (adv) : careful (adj) : clearly (adv) : close (adj) : closely (adv) : aktif aktif olarak analitik analitik olarak dikkatli açıkça yakın (arkadaş) yakından creative (adj) : daydream (n) : guided by emotions (adj) : independent (adj) : independently (adv) : interpersonal intelligence (n) : intrapersonal intelligence (n) : intuitive (adj) : intuitively (adv) : kinaesthetic intelligence (n) : learn by pictures (v) : left‐brain dominant people (n) : logical (adj) : logically (adv) : loud (adj) : loudly (adv) : make gestures (v) : mathematical intelligence (n) : musical intelligence (n) : quick (adj) : quickly (adv) : quietly (adv) : realistic (adj) : realistically (adv) : regular (adj) : regularly (adv) : respond verbally (v) : right‐brain dominant people (n) : sensitively (adv) : silent (adj) : silently (adv) : solve puzzle (v) : solve the problems logically (v) : think realistically (v) : verbal (adj) : verbal linguistic intelligence (n) : verbally (adv) : visual intelligence (n) : yaratıcı hayal duygularıyla yönlendirilen bağımsız bağımsızca sosyal zeka içsel zeka sezgisel sezgisel olarak bedensel zeka resimlerle öğrenmek sol beyni baskın çalışan kişiler mantıklı mantıklıca yüksek (ses) yüksek sesle jestler yapmak matematiksel zeka müziksel zeka çabuk çabukça sessizce gerçekçi gerçekçi bir şekilde düzenli düzenli olarak sözel olarak cevap vermek sağ beyni baskın çalışan kişiler hassas bir şekilde sessiz sessizce bulmaca çözmek problemleri mantıklıca çözmek gerçekçi bir şekilde düşünmek sözel sözel‐dilsel zeka sözel olarak görsel zeka Unit 3 acne (n) : blemish (v) : body care (n) : bored (adj) : care products (n) : clear away (v) : clever (adj) : damp (adj) : dangerous (adj) : deplete (v) : sivilce güzelliğini bozmak vücut bakımı canı sıkılmış bakım ürünleri ortadan kaldırmak zeki nemli tehlikeli azaltmak, tüketmek discomfort (n) : excited (adj) : get rid of (v) : hair care (n) : hand care (n) : junk food (n) : make up (v): mild (adj) : pay attention to appearance (v) : pretty (adj) : protect (v) : rejuvenate (v) : renew (v) : rinse (v) : scrub (v) : smooth (adj) : stop eating (v) : surprised (adj) : talkative (adj) : utilize (v) : sıkıntı, rahatsızlık heyecanlı kurtulmak saç bakımı el bakımı abur cubur makyaj yapmak ılıman, iyi huylu, uysal görünüşüne dikkat etmek sevimli, güzel korumak gençleştirmek yenilemek durulamak ovalamak pürüzsüz yemeyi bırakmak şaşırmış konuşkan yararlanmak, kullanmak Unit 4 amusement park (n) : appear (v) : balance (v) : chase (v) : comfortable (adj) : disappear (v) : enemy (n) : enjoyment (n) : experience (n) : feel (v) : freedom (n) : happen (v) : incredible (adj) : leisure (n) : look back (v) : mean (v): monster (n) : pleasure (n) : power (n): promotion (n) : spend time (v) : stressful(adj) : terrible (adj) : uncomfortable (adj) : unpleasant (adj) : lunapark ortaya çıkmak dengelemek kovalamak rahat ortadan kaybolmak düşman eğlence deneyim hissetmek özgürlük olmak, meydana gelmek inanılmaz boş vakit geriye bakmak, geçmişe bakmak anlamına gelmek, demek istemek canavar zevk, keyif güç terfi vakit harcamak stresli berbat, korkunç rahatsız hoş olmayan Unit 5 attack (v) : saldırmak be against (v) : commander (n) : defeat (n) : determine (v) : elect (v) : event (n): fight (v) : force (n): gain (v) : government (n) : grant (v) : guarantee (v) : harmony (n) : historical (adj) : independence (n) : justice (n) : law (n) : lead (v) : National Sovereignty and Children's Day (n) : occupying powers (n) : peace (n) : pressurize (v): reform (n) : Republic Day (n) : resistance (n) : result (n) : sign (v) : spread (v) : success (n) : suffer defeat (v) : treaty (n) : Turkish Grand National Assembly (n) : Victory Day (n) : war (n) : Youth and Sports Day (n) : karşı olmak komutan yenilgi belirlemek seçmek olay savaşmak güç, kuvvet kazanmak hükümet vermek, bahşetmek garanti etmek uyum tarihi bağımsızlık adalet yasa yönetmek Egemenlik ve Çocuk Bayramı işgalci güçler barış baskı altına almak reform, devrim Cumhuriyet Bayramı direnme, karşı koyma sonuç imzalamak yaymak, yayılmak başarı yenilgiye uğramak antlaşma Türkiye Büyük Millet Meclisi Zafer Bayramı savaş Gençlik ve Spor Bayramı Unit 6 be addicted (adj) : catch (v) : cheat (v) : damage (v) : evidence (n) : exhibit (v) : finger print (n) : footprint (n) : gambler (n) : guilty (adj) : have an appointment (v) : innocent (adj) : insurance (n) : bağımlı olmak yakalamak dolandırmak, aldatmak zarar vermek kanıt sergilemek parmak izi ayak izi kumarbaz suçlu randevusu olmak masum sigorta jail (n) : lay a trap (v) : necklace (n) : pleased (adj) : poor (adj) : prison (n) : prove (v) : rob (v) : robber (n) : robbery (n) : security (n) : several (adj) : single (adj) : steal (v) : suspect (n) : suspect (v) : teeth impression (n) : theft (n) : thief (n) : treasure (n) : unusual (adj) : usual (adj) : valuable(adj) : valueless (adj) : wealthy (adj) : hapishane tuzak kurmak kolye memnun fakir hapishane kanıtlamak soymak soyguncu soygun güvenlik birkaç tek çalmak şüphe şüphe etmek diş izi hırsızlık hırsız hazine olağandışı olağan değerli değersiz zengin Unit 7 ambitious (adj) : charming (adj) : definite (adj) : envy (v) : express (v) : fantastic (adj) : indefinite (adj) : make something come true (v) : manage to do something (v) : opportunity (n) : reach (v) : record (n) : record (v) : share (v) : show (v) : talented (adj) : tradition (n) : unfortunately (adv) : view (n) : worth (v) : azimli, hırslı büyüleyici belirli kıskanmak ifade etmek, anlatmak muhteşem, harika belirsiz bir şeyi gerçekleştirmek bir şeyi yapmayı başarmak fırsat ulaşmak, erişmek rekor kaydetmek paylaşmak göstermek yetenekli gelenek maalesef, ne yazık ki manzara, görüş değmek Unit 8 anxious (adj) : endişeli, tedirgin arrangement (n) : boil an egg (v) : bring (v) : do a list (v) : do the shopping (v) : drop someone by somewhere (v) : empty the bin (v) : errand (n) : expect (v) : feed (v) : get ready (v) : give a party (v) : have something in common (v) : invitation (n) : join (v) : keep promise (v) : make breakfast (v) : make tea (v) : make the beds (v) : order (v) : pay the bills (v) : pet (n) : promise (v) : put the rubbish out (v) : spend time (v) : take the dog for a walk (v) : take the dress to the dry cleaner's (v) : tidy the room (v) : upset (adj) : düzenleme yumurta kaynatmak getirmek liste yapmak alışveriş yapmak birini bir yerde bırakmak çöp kutusunu boşaltmak getir‐götür işi, ayak işi ummak, beklemek beslemek hazırlanmak parti vermek birçok ortak noktası olmak davet, davetiye katılmak sözünde durmak kahvaltı hazırlamak çay yapmak yatakları düzeltmek sipariş etmek, emretmek faturaları ödemek evcil hayvan söz vermek çöpü dışarı çıkarmak zaman geçirmek köpeği yürüyüşe çıkrmak elbiseyi kuru temizlemeciye götürmek odayı toplamak üzgün Unit 9 accomplishment (n) : attention (n) : books published (n) : disgust (n) disgust (v) : doctor (n) : effect (n) : affect (v) : effective (adj) : emotion (n) : emotional intelligence (n) : empathy (n) : field of research (n) : fundamental (adj) : geologist (n) : internationally recognized (adj) : make loads of money (v) : make up one's mind (v) : memory (n) : başarı dikkat yayımlanmış kitaplar bıkkınlık, iğrenme bıktırmak, bezdirmek doktor etki etkilemek etkili duygu duygusal zeka empati araştırma alanı esas, temel jeolog (yerbilimci) uluslararası çapta tanınan yüklüce para kazanmak karar vermek bellek, hafıza mental functions (n) : motivate (v) : neuroscientist (n) : philosopher (n) : prestigious (adj) : productive (adj) : scientist (n) : self‐awareness (n) : success (n) : successful (adj) : supress feelings (v) : zihinsel işlevler motive etmek sinir sistemi ve beyni inceleyen bilim adamı felsefeci itibarlı, saygın üretken bilim adamı kendini tanıma başarı başarılı duyguları bastırmak Unit 10 classical version (n) : counselor's office (n) : crumbs of bread (n) : frightening (adj) : get a job (v) : get married (v) : get out of a situation (v) : happy (adj) : live happily ever after (v) : make a decision (v) : modern version (n) : mood of story (n) : progress (v) : reason (n) : result (n) : romantic (adj) : sad (adj) : scholarship (n) : stepmother (n) : woods (n) : klasik versiyonu danışman (rehberlik) ofisi ekmek kırıntıları korkutucu iş bulmak evlenmek bir durumdan kurtulmak mutlu sonsuza kadar mutlu yaşamak karar vermek modern versiyonu hikayenin atmosferi ilerlemek, gelişmek sebep sonuç romantik üzgün burs, ilim üvey anne koru, küçük orman Unit 11 achieve one's goals (v) : adaptable (adj) : allow someone to do something (v) : ambition (n) : career (n) : confidence (n) : creative (adj) : criticize (v) : disciplined (adj) : dream (n) : economic freedom (n) : education (n) : fund (n) : goodwill (n) : improve one's weaknesses(v) : hedeflerini gerçekleştirmek uyarlanabilen, uyum sağlayan birine bir şey yapması için izin vermek azim, hırs kariyer güven yaratıcı eleştirmek disiplinli hayal, rüya ekonomik özgürlük eğitim fon, para kaynağı iyi niyet zayıf yönlerini geliştirmek improvement (n) : key to success (n) : make money (v) : mission (n) : neat (adj) : organised (adj) : outgoing (adj) : percentages (n) : personal goals (n) : practical (adj) : punctual (adj) : respect marriage and traditional family (v) : run one's own business (v) : search for solutions (v) : secure (adj) : secure (v) : set out (v) : sociable (adj) : spoil your dream (v) : spoil your success (v) : stay focused on one's dreams (v) : suggest (v) : surgeon (n) : tactful (adj) : take risk (v) : gelişme başarının anahtarı para kazanmak görev düzgün, düzenli organize edilmiş dışa dönük yüzdeler kişisel hedefler pratik dakik evliliğe ve geleneksel aileye saygı duymak kendi işini yapmak çözümler aramak güvenli güvence altına almak yola koyulmak, yola çıkmak sosyal hayalini mahvetmek başarını bozmak hayallerine odaklanmak önermek cerrah anlayışlı risk almak Unit 12 organized (adj) : candidate (n) : concentrate (v) : customer service (n): dishonest (adj) : easygoing (adj) : flexible (adj) : formal (adj) : friendly (adj) : gaining confidence (n) : get dressed (v) : get on with people (v) : good at analytical problem solving (adj) : hard worker (n) : have communication skills (v) : impossible (adj) : improving one's skills (n) : irresponsible (adj) : lack of confidence and belief in oneself (n): low morale (n) : low motivation (n) : making mistakes (n) : miss small details (v) : organize olan aday konsantre olmak müşteri hizmeti dürüst olmayan geçimli, uysal esnek resmi arkadaş canlısı güven kazanma giyinmek insanlarla geçinmek, anlaşmak analitik problem çözmekte iyi olan çok çalışan kişi iletişim yeteneklerine sahip olmak imkansız yeteneklerini geliştirme sorumsuz kendine güven ve inançtan yoksun olma düşük moral düşük motivasyon yanlış yapma küçük detayları kaçırmak misunderstanding instructions (n) : opportunity (n) : reliable (adj) : responsible (adj) : strengths and weaknesses (n) : tell the truth (v) : tending to panic in new situations (n) : terrified of doing a job wrong (adj) : threat (n) : trust in oneself (v) : trust someone (v) : willingness to learn (n) : talimatları yanlış anlama fırsat güvenilir sorumluluk sahibi güçlü ve zayıf noktalar doğruyu söylemek yeni durumlarda paniğe kapılmaya eğilimli olma bir işi yanlış yapmaktan korkan tehdit kendine güvenmek birine inanmak öğrenmeye karşı istekli olma Unit 13 adopt (v) : be afraid of (v) : be bad at (v) : be curious about (v) : be good at (v) : be interested in (v) : be proud of (v) : categorize (v) : correct errors (v) : efficiently (adv) : find out (v) : guess the meaning (v) : have difficulty in (v) : I believe… I think… In addition… In my opinion… improve (v) : interrupt (v) : learn from (v) : look up (v) : make a guess (v) : make a mistake (v) : native speaker (n) : obviously (adv) : opportunity (n) : personally (adv) : put together (v) : reflect (v) : regular (adj) : take risk (v) : try to (v) : write down (v) : kabul etmek, evlat edinmek korkmak bir şeyi yapmakta kötü olmak meraklı olmak bir şeyi yapmakta iyi olmak bir şeye karşı ilgisi olmak gurur duymak sınıflamak yanlışları düzeltmek yeterli olarak bulmak, öğrenmek anlamı tahmin etmek bir şeyde zorlanmak inanıyorum ki bence ayrıca, ilaveten fikrime göre geliştirmek bölmek, araya girmek bir şeyden ders almak arayıp bulmak tahmin etmek hata yapmak anadilini konuşan kişi kesinlikle fırsat kişisel olarak biraraya getirmek yansıtmak düzenli risk almak denemek, uğraşmak yazmak, not almak Unit 14 avoid (v) : kaçınmak pollute (v) : polluted (adj) : pollution (n) : precaution (n) : prevent (v) : protect (v) : provide protection (v) : recycle (v) : reduce (v) : reuse (v) : save (v) : sun cream (n) : sun rays (n) : sunburn (n) : sunglasses (n) : take precaution (v) : use energy (v) : kirletmek kirlenmiş kirlilik önlem önlemek korumak koruma sağlamak geri dönüştürmek azaltmak tekrar kullanmak korumak güneş kremi güneş ışınları güneş yanığı güneş gözlüğü önlem almak enerjiyi kullanmak Unit 15 activity (n) : blow off steam (v) : competition (n) : competitive (adj) : convince (v) : cookery (n) : demonstration (n) : ensure someone not to do something (v) : facility (n) : free of charge (adj) : include (v) : look after (v) : look forward to (v) : outdoor sports (n) : over the moon (n) : packet program (n) : preference (n) : put off (v) : stand someone up (v) : wide range (n) : aktivite stres atmak yarışma rekabetçi ikna etmek aşçılık gösteri birinin bir şey yapmamasını sağlamak tesis, hizmet bedava, ücretsiz içermek (çocuk, hasta…) bakmak iple çekmek, sabırsızlanmak açık hava sporları sevinçten havaya uçma paket program tercih ertelemek randevuya gelmeyerek birini boşuna bekletmek çok çeşitli, geniş yelpazeli Unit 16 absolutely (adv) : acknowledge (v) : argue (v) : empathy (n) : experience (n) : have an argument (v) : mate (n) : perspective (n) : put oneself in other's shoes (v) : kesinlikle alındığını bildirmek, kabul etmek tartışmak empati deneyim tartışmak eş, arkadaş, ortak bakış açısı kendini başkasının yerine koymak respectful (adj) : side (n) : sympathetic (adj) : viewpoint (n) : What a shame! : saygılı taraf sempatik, sevimli bakış açısı Ne ayıp!
Benzer belgeler
bu linki - Adli Tıp Enstitüsü
farkında olmadan polisiye öyküler yazıyorum. Üstelik böyle
yazmaktan büyük bir zevk alıyorum. O zaman bu işi bilinçli yapalım dedim ve tam anlamıyla polisiye yazmaya karar
verdim.