Pelin Somer`in Çalışması
Transkript
Pelin Somer`in Çalışması
“KÜRK MANTOLU MADONNA” İnsan bütün hayatı boyunca kendi koyduğu kurallar ve sınırlar çerçevesinde yaşar. Hatta bazen sırf bu koyduğu sınırlar yüzünden artık yaşayamaz hale gelir. Kendi o kadar sınırlamıştır ki hayattan zevk alamaz. Başkaları bu sınırları aşmaya çalıştığında ise onları kendinden uzaklaştırmaya çalışır ve en sonunda artık kendini iyice yalnızlaştırır. Bu sınırlar bazen bilerek bazen de farkında olmadan koyulur. Aslında koyduğumuz birçok sınırın nedeni, yaşadıklarımız ve tanık olduklarımızdır. Sabahattin Ali'nin yazdığı Kürk Mantolu Madonna romanı da, insanın, yaşadığı süre boyunca parmaklıklarını yanında taşıdığını anlatır. Ancak bu parmaklıklar bütün bir hayat boyunca sadece bir kere ortadan kalkar; bu, aşık olduğunuz zamandır. Bu parmaklıkları sadece aşık olduğunuz kişi sayesinde bir kenara bırakabilir ve bu sayede belki de hayatınızda ilk kez kendiniz, gerçekten kendiniz olabilirsiniz. Bütün o takıntılar, koyulan kurallar, düşünceler bir kenara bırakılır ve siz artık özgürsünüzdür. Roman kişisi Raif Bey'in de parmaklıkları, koyduğu bir sürü sınırı vardır. Raif Bey; içine kapanık, kadınlarla ilişki kurmaya hatta konuşmaya bile çekinen, yalnız bir adamdır. Tabiiki Raif Bey'in böyle biri olmasında birçok etken vardır. Raif Bey’in çocukluğu Birinci Dünya Savaşına denk gelmektedir. Savaş ortamı onun cesaretidir kırmıştır. “Fakat bu sırada işgal kuvvetleri geldiler ve her türlü kahramanlık heveslerim, içimde boğulup kalmaya mahkum oldu.”(s.48) Bir çocuğun gelişiminde 0-6 yaş çok önemlidir. Bu dönemde ailesinin özellikle babasının Raif Bey'e karşı söyledikleri onun karakterini de etkilemiştir. “Annemin ve bilhassa babamın bana sık sık “Yahu sen kız olacakmışsın ama yanlışlıkla erkek doğmuşsun!” dediklerini hatırlıyorum.”(s.48.) “Büyüdüğüm, askere gittiğim zaman bile bana karşı muamelesi değişmemişti. Hatta nedense ben akıllandığımı zannettikçe onun nazarında daha küçülüyor gibiydim.”(s.142) Bu da Raif Bey'de farkında olmadan bir aşağılık kompleksi oluşturmuştur. Raif Bey'in, ailesiyle yaşadıkları onun neredeyse bütün bir hayatını etkilemiştir. Onun hayatında babası çok önemli bir yer kaplamaktadır. Ancak babası hiçbir zaman koşulsuz sevgisini oğluna gösterememiştir. Bu da Raif Bey'in kendisini tamamlamasına engel olmuştur. Raif Bey'in duyguları ve kişisel özellikleri o kadar ön plandadır ki bunlar onun yaptığından bambaşka bir meslekle uğraşmasına hatta hobilerine bile engel olmuştur. “Bir zamanlar kendim de yazı yazmaya, hatta ufak şiirler karalamaya kalkmış, fakat bundan çabuk vazgeçmiştim: İçimdekileri hangi şekilde olursa olsun dışarıya vurmak korkusu, bu manasız ve lüzumsuz ürkeklik yazı yazmama maniydi.” (s.49) Raif Bey için en önemli dönüm noktası Almanya'ya gitmesi değil, Almanya'daki o resim sergisine gitmesiydi. Almanya’dayken bir gün normalde hiç girmeyeceği modern bir resim sergisine girdi. Ve bir resim önünde kalakaldı. “Yalnız orada, kürk mantolu bir kadın portresinin önünde, mıhlanmış gibi durduğumu hatırlıyorum.”(s.55.) “O benim için bütün kadınların bir terkibi, bir imtizacıydı.” (s.55.) Raif Bey kendini gerçekleştiremediğinden bu resme, resimdeki kadına saplantılı bir şekilde aşık olmuş ve haftalarca bu tabloyu izlemiştir. Aslında resme bakarken Maria Puder'le yani kürk mantoluyla tanışıp konuşur. Ancak Raif Bey resimle öyle bir bütün olmuştur ki onun kürk mantolu olduğunun farkına bile varamamıştır. İnsan parmaklıklarını ancak gerçek aşkı bulduğunda bırakabiliyor. Belki farkında olarak, belki de farkına bile varmadan… Raif Bey, Maria Puder’le karşılaştıktan sonra tek tek o parmaklıklardan kurtulmaya ve sınırlarının dışına çıkmaya başlar ve bunun kendisi de farkındadır: ”Maria Puder bana bir ruhum olduğunu öğretmişti”(s.86) Maria Puder de bir çok kuralları ve sınırları olan bir kadındır. Babası o daha çok küçük yaştayken ölmüştür ve babasız bir şekilde büyümeye, annesine bakmaya mecbur kalmıştır. Daha doğrusu annesine o daha çok annelik yapmıştır. Bütün çocukluğunda yaşadıkları sonucunda Maria Puder; çok kuvvetli, dayanıklı hatta Raif Bey’den bile daha erkek birisi olmuştur. Kendisi de bunun kabul eder: “Zaten birçok taraflarım erkeklere benzer...”(s.77) Maria Puder, erkeklerden ve onların kadınları hor görmesinden çok rahatsızdır ve aslında biraz da feminist bir kadındır. Hiçbir erkeğe güvenmemektedir. Ancak o da en sonunda Raif Bey'in kendisini sevdiğine inanmış ve parmaklıklarını indirmiş, daha önce hiç kimseye duymadığı bir güvenle ona kendini açmıştır: “Beni bu kadar sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum...Bunu şimdi anlıyorum.. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar... Ama şimdi inanıyorum… Sen beni inandırdın… Seni seviyorum...”(s.136) İnsan aşık olduğu zaman parmaklıklarını indiriyor ancak aşık olduğu insan gittiğinde eskisinden de felaket bir hale geliyor, asla eski haline dönemiyor. Çünkü artık yanında tamamen kendisi olacağı birisi kalmamış ve o parmaklıkları düşmüş bir halde ortada yapayalnız, bir başına kalıyor. Bununla ilgili şöyle yazıyor günlüğüne Raif Bey: “Maria Puder'le tanışmadan evvelki boş, gayesiz, maksatsız günler, eskisinden çok daha ıstırap verici bir halde, yeniden başlamıştı. Arada bir fark vardı. Hayatın bundan ibaret olduğunu zannettiren bilgisizliğimin yerini şimdi, dünyada başka türlü de yaşanabileceğini bir kere öğrenmiş olmanın azabı tutuyordu.”(s.146) Maria Puder, Raif Bey'in hayatından çıktıktan sonra Raif Bey kimseye güvenemez, inanamaz hale gelmiştir: “Fakat kafama, çıkmaz bir şekilde yerleşmiş olan o korkunç hüküm, derhal kendini gösteriyor, ‘Unutma, unutma, unutma ki o sana daha yakındı... Buna rağmen böyle yaptı...’ “(s.147) Raif Bey bunun etkisinden kurtulmak için her şeyi yapmış hatta evlenmiştir bile ancak hayatına giren kişilerin hiçbiri onun içindeki boşluğu doldurmaya yetmemiştir. Herkes yaşadığı süre boyunca kendi parmaklıklarını yanında taşır. Bu parmaklıkların üstesinden ancak aşk gelebilir. İnsan gerçekten aşık olduğunda yıllarca belki de bütün yaşamı boyunca yanında taşıdığı parmaklıklarından kurtulur ve işte o zaman ilk defa kendisi olur. Tüm gerçek benliği ile sevdiği insanın karşısındadır. Eğer aşık olduğu kişi onu bırakırsa işte o zaman ne yapacağını şaşırır. Çünkü artık onu her haliyle, kusurlarıyla sınırsız bir şekilde kabul eden insan yoktur. O aşık olduğu insan, içinde hiç dolmayacak bir boşluk bırakmıştır. Artık kocaman bir kalabalığın içinde yapayalnızdır. Pelin SOMER 10/E *Tüm alıntılar Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna adlı romanından yapılmıştır.
Benzer belgeler
McAfee Total Protection 2011
anti-spam aracı, araç çubuğu yerine artık ayrı bir
sekmede gösterilmektedir.