141-147 - Hemşirelik Yüksekokulu
Transkript
141-147 - Hemşirelik Yüksekokulu
Atılganlık ve Kadın Semra AKKÖZ ÇEVİK * ÖZET Atılgan davranış, insanın kendisini ifade etmesini sağlar ve kendisini geliştirmesi için cesaretlendirir. Atılganlık teknikleri profesyonel üretkenliği ve sosyal doyumu kolaylaştırmaktadır. Atılganlık doğuştan var olan bir özellik değil, sonradan kazanılan bir davranış biçimidir. Herhangi bir beceri gibi atılganlık da öğrenilebilir ve tekrarlarla günlük kullanıma aktarılabilir bir beceridir. İletişim becerileri, insan ile ilgilenen mesleklerde başarı için en önemli öğelerden biridir. Hemşirelik de kişilerarası ilişkilerin yoğun olarak yaşandığı bu meslekler arasındadır. Birçok hemşire kendi gereksinimlerini ifade etmekte suçluluk duymakta ve kendi gereksinimlerini başkalarınınkinin önüne koymayı bencillik olarak nitelendirmektedir. Yapılan çalışmalar hemşirelerin genellikle pasif davranış özellikleri gösterdiklerini, ancak uygulanan “Atılganlık Eğitimleri” ile hemşirelerin atılgan davranış özellikleri kazanabileceklerini göstermektedir. Atılganlık becerilerinin kullanımı, hemşirelerin performanslarının gelişmesine, kendilerini tanımasına, motivasyonlarının artmasına ve hasta bakımının kalitesine katkı sağlayacaktır. Bu derlemede olumlu iletişim şekli olan atılganlık ve atılganlığın kadınlar üzerindeki etkileri, kullanılabilirliği ve hastalarla sürekli etkileşim içinde olan hemşirelerin atılganlık düzeyleri üzerinde tartışılmıştır. Anahtar Kelimeler: kadın, atılganlık, davranış örüntüleri, hemşirelik ABSTRACT Assertiveness and Woman Assertive behavior provides to person explaning oneself and it gives courage for growing up. Asseretiveness techniques make easy Professional productivity and social satisfaction. Assertiveness is not a peculiarity from birth but it is also a behavior disorder learning then. Assertiveness is also can be learn as every talent and it can be translate to daily using by repeats. Communication abilities are most necessary things of success in human interested jobs. Nursing is also a job that interpersonal relationships are being lived intensively. Many nurses feel guilty when they tell their necessities and if they receive their necessities first they admit this as a selfish. Studies show that; nurses generally show passive behaviors, but with given “Assertiveness Trainings” they can get assertive behaviors. Using assertiveness talents assists; developing of nurses performances, recognize themselves, increasing motivations of them and increasing in patient care quality. This review is discussed on assertiveness effects on women, the availability of assertiveness by women and level of assertiveness of nurses that are always interacted with patients. Key Words: woman, assertiveness, behavioral patterns, nursing GİRİŞ İnsan sosyal bir varlıktır ve diğer insanlarla etkileşim halindedir. Bu etkileşim içindeki her birey diğer bireylerle sağlıklı bir yaşam tarzını amaçlar. Bireyin gerek sosyal, gerek ruhsal olarak sağlıklı diye nitelendirilebilecek davranış örüntüleri sergileyebilmesi için, kişiler arası iletişim ve etkileşimde bazı önkoşullara ihtiyacı vardır. Kişiler arası ilişkiler açısından insan davranışları, pasif, saldırgan, manipülatif ve atılgan olmak üzere dört gruba ayrılabilir (Mucuk ve Başer 2007, Özkan ve Özen 2008). Bu davranışlardan bazıları kişiler arası ilişkilerde engellere, problemlere neden oluşturabilirler. Bu davranış özelliklerine bakılacak olursa: * Öğretim görevlisi Gaziantep Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi 142 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:4,Sayı:1. 2011 1.Davranış Özellikleri ve Atılganlık Çekingen davranış; Kişinin kendi haklarından vazgeçmesi, diğer bir ifadeyle kişinin kendi haklarını elde etmekten kaçınmasıdır. Pasif/boyun eğici davranış olarak da ifade edilen çekingen davranış özellikleri, kültürümüzde sıklıkla saygı kavramıyla karıştırılmaktadır. Boyun eğici davranış özelliğine sahip olan bireyler, kendilerini daha az değerli ve önemsiz görürler. Farklı düşüncelerini özgürce ifade edemezler ve “hayır” diyemezler. Aynı şekilde bu bireyler liderlik davranışı gösteremezler, kolayca girişimde bulunamazlar, kendine güvenleri düşüktür, sorumluluk almaktan ve değişikliklerden kaçınırlar (Özkan ve Özen 2008). Bu kişiler olabileceklerin sorumluluğunu ve reddedilme riskini göze alamadıklarından, tepki verilmesi gereken durumlarda bile suskun kalırlar (Mucuk ve Başer 2007). Saldırgan davranış (Aggressive behavior); Kişinin diğer kişilerin haklarını kabul etmemesi, diğerlerinin haklarını reddetmesidir. Saldırgan birey, kendi hakkı için başkalarının hakkını çiğneyerek, onlara kasıtlı olarak acı vererek, onları cezalandırarak başarı elde eden, başkalarını harcayarak kendini yükselten bireydir. Saldırgan davranışın amacı, aşağılamak, baskın olmak ya da kendi gerçek duygularını, düşüncelerini bastırarak diğer bir insanı aşağı düşürmek, küçük göstermektir. Bir insanın davranışlarından çok kişilik haklarına saldırılmaktadır(Tucker, Weaver and Redden 1983) Manipulatif Davranış: Manipulatif davranan kişiler başkalarının haklarına saygı duyar gibi davranıp aslında saygı duymazlar ve kişilerin kendilerini suçlu hissetmelerini sağlarlar. Gereksinimlerini karşılamak için diğer insanların yeteneklerini, zamanlarını, kişisel özelliklerini kullanırlar. Bu tür davranışlarda özgüven eksikliği vardır(Mucuk ve Başer 2007). Atılgan davranış (Assertive behavior) ise; kişinin kendi ve diğer kişilerin haklarını kabul etmesidir. Atılganlık kişinin düşünce, inanç ve isteklerini karşısındakilerin haklarını çiğnemeden ifade edebilmesidir. Birey duygu ve düşüncelerini karşısındakine doğrudan ve dürüst bir şekilde ifade eder. Atılganlık başkalarını küçük görmeden, onların haklarını da tanıyarak, bireyin kendi haklarını koruyabilme, duygu ve düşüncelerini açıkça anlatabilme yolu olarak geliştirilen, bir çeşit kişiler arası ilişkiler biçimi olarak tanımlanabilir. Atılganlık, beceridir, birinin sahip olduğu ya da yoksun olduğu bir özellik değildir. Atılganlık iki tür saygı içerir. Kendine saygı; kişinin kendi ihtiyaçlarını belirlemesi ve haklarını savunmasıdır. Diğerlerine saygı; kişinin diğerlerinin ihtiyaçlarına ve haklarına saygı göstermesidir(Kamaraj 2004) Atılgan davranış biçimi, insan ilişkilerinde eşitliği gözetir ve gereksiz endişelerden arınmış bir şekilde, kendi çıkarlarımız doğrultusunda hareket edebilmemizi, kendimizi savunabilmemizi; duygularımızı dürüstçe ve rahatlıkla ifade edebilmemizi ve başkalarının haklarını çiğnemeden, kendi haklarımızı kullanabilmemizi mümkün kılar(Turhan 2003). Turhan’ın(2003) ifade ettiğine göre Lazarus(1973) atılganlığı, birbirini tamamlayan dört özelliğin oluşturduğu bir davranış biçimi olarak tanımlamış; bu özellikleri şu şekilde sıralamıştır: 1. “Hayır” diyebilme, 2. İsteyebilme, ricada bulunabilme, 3. Olumlu/olumsuz duyguları ifade edebilme, 4. Bir davranışı başlatabilme, sürdürebilme ve sona erdirebilmedir Örgün’ün(2000) ifade ettiğine göre Smith (1975) atılganlığı, bireyin herhangi bir insan ilişkisine sağlıklı katılımı için temel bir yaklaşım olarak tanımlamıştır. Bu yaklaşım insanlar arasında güven, sıcaklık, yakınlık, sevgi ve içtenlik gibi bağlar oluşmasına ve bireylerin kendilerini ifade edebilmelerine olanak sağlar. Atılganlığın Belirleyici Davranışları 1. Ses tonu duruma uygun olup ne kısık ne de çok yüksektir. Tek bir ses tonu vardır. 2. Konuşma akıcı ve açıktır, anahtar cümleleri içerir, söylenmek istenen doğrudan söylenir, 3. Birisiyle konuşulurken göz temasından kaçınılmaz, Atılganlık ve Kadın….143 4. Kişiler arası mesafe duruma uygundur, 5. Sözel ve sözel olmayan mesajlar arasında bütünlük vardır (Alberti ve Emmonss 2002). Atılgan Davranış Tarzının Öğeleri Göz teması: Bireyin konuşurken nereye baktığı çok önemlidir. Konuşulan kişiyle göz teması kurmak konuşmadaki içtenliği ifade eder, ona saygı duyulduğu anlamına gelir ve söylenenleri daha etkili kılar(Başer ve Mucuk 2007; Turhan 2003). Vücut duruşu: Kişiyle konuşurken doğrudan doğruya onun yüzüne bakılması, dik oturulması, onunla ilgilenildiğini ortaya koyar ve yollanan mesajlar daha anlamlı olur. İletişim kalitesini arttırmak için, karşıdaki insanın yapısına göre oturmak veya ayakta durmak da anlamlılık kazanabilir. Örneğin; uzun boylu yetişkin ile küçük bir çocuk arasındaki iletişimde yetişkinin eğilip konuşması çocuğun istekliliğini de arttırır. Fakat kişinin hakkını savunmasını kendisini ifade etmesini gerektiren yerlerde durum farklılaşabilir(Mucuk ve Başer 2007; Turhan 2003). El ve vücut hareketleri: İletişimde uygun el ve vücut hareketleriyle konuşmayı desteklemek, mesaja açıklık ve sıcaklık katabilmektedir. Ayrıca; konuşmacının açık, kendine güvenli ve spontan olduğunu göstermektedir (Mucuk ve Başer 2007; Turhan 2003). Yüz ifadesi: İletilen mesajın etkili olması için iletenin yüz ifadesinin de ona uygun olması gerekmektedir. Bir dostla sohbet ederken kaşları çatmanın uygun kabul edilmemesi gibi, yüz ve kelimelerin de aynı şeyi ifade etmesi gerekmektedir(Mucuk ve Başer 2007; Turhan 2003). Ses tonu (iniş, çıkış, yükseklik): Her birey için iyi ayarlanmış bir ses tonu hem ikna edici hem de ürkütücülükten uzaktır. İnişsiz, çıkışsız bir fısıltı ile konuşulduğunda ciddiye alınmayabilen kişi, bağırdığı zaman ise; muhatabı savunmaya geçirip iletişimi sekteye uğratabilmektedir. Bu durumda sesi üç boyutta düşünüp; sesin tonunu (yumuşak ya da öfkeli), vurgusunu ya da iniş -çıkışını ve yüksekliğini kontrol etmek gerekmektedir(Mucuk ve Başer 2007; Turhan 2003). Zamanlama: Sözlü iletişimin önemli bir öğesidir. Özellikle sözel ifadelendirmede duraksama ve tereddüt etme, kişinin tepkisinin etkili olmasını engeller. Uygun yer ve zaman seçilmelidir. (Mucuk ve Başer 2007; Turhan 2003). İçerik: Dürüst ve spontan ifadenin ön plana çıktığı atılgan eylemlerde, içerik çok daha geri planda kalmaktadır. Atılgan olabilmek için; kültürel ortamı da göz önünde bulundurarak neyin, kime ve nasıl söylenildiğine dikkat edip mutlaka doğru ve iyi seçilmiş sözcüklerle bireyin kendisini ifade etmesi gerekmektedir(Mucuk ve Başer 2007; Turhan 2003). Atılgan davranmanın pek çok yararı vardır. Bu yararları sıralayacak olursak (Mucuk ve Başer 2007); 1. Kişisel gücü, bağımsız karar vermeyi ve otonomiyi artırır. 2. Kendini tanımayı geliştirir. 3. Performansı ve iş doyumunu artırır. 4. Stresörlere karşı daha etkin baş etme becerisi kazanılmasını sağlar. 5. Anksiyete duyulmadan duygu ve düşüncelerin ifade edilmesini sağlar. Atılgan davranış gösteren birey hem kendine hem de başkalarına saygı duyar ve değer verir Yapılan araştırmalar doğrultusunda, atılganlığın kabul edilebilirlik düzeyinin kültürle iç içe olduğu görülmektedir. Günümüzde kendi kültürümüz çerçevesinde atılganlığı değerlendirdiğimizde; değişen yaşam koşulları ve toplumsal değer sistemleri neticesinde atılganlığın bazı öğelerinin toplum tarafından biraz daha kabul edilebilir, uygulanabilir duruma geldiği düşünülmektedir. 144 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:4,Sayı:1. 2011 2. Kadın ve Atılganlık Eşitlik, atılgan yaşamın temelidir. Ancak toplumlarda bazılarını diğerlerinden daha önemli sıraya yerleştiren değerlendirmeler vardır. Popüler ama yanlış olan bazı düşüncelere göre patronlar çalışanlardan, erkekler kadınlardan daha önemlidir. Beyaz ırk siyah ırktan, kazananlar kaybedenlerden daha önemlidir gibi. Aynı zamanda bir toplumun kültürü kadın ve erkek davranışlarını, cinsiyet kalıpları ile ilgili norm ve beklentileri de belirlemektedir. Genel olarak kadın ve erkeklerin davranışsal özellikleri önceden belirlenmiş biyolojik örüntülerden olmaktan çok öğrenilmiş davranış örüntüleridir(Mucuk ve Başer 2007). Cinsiyet rolü normlarının etkisi doğumdan hemen sonra çocuğa bir isim verilmesiyle ve alınan kıyafetlerin renginin belirlenmesiyle başlar. Anne-babalar ve toplumun büyük çoğunluğu erkek çocuklarda saldırganlığı, atılganlığı, akılcılığı, mantıksallığı, problemlerin kolayca üstesinden gelebilme becerilerine sahip olmayı v.b. ; kız çocuklarda ise, iyi sosyal ilişkiler kurabilmeyi, sempatik olmayı, duygusal olmayı, başkalarının duygularına duyarlı olmayı, sorumluluk sahibi olmayı, edilgenliği v.b. pekiştirmek eğilimindedirler(Temel, Yakın ve Misci 2006). Kadın ve erkeğin davranış özellikleri, işbölümü, işin yapısı, ücret düzeyi, çalışanın işe ilişkin beklentileri toplumdaki sosyal değerler tarafından etkilenmektedir. Ücretin erkek için bir onur göstergesi olduğu görülürken, kadın için aynı durum söz konusu değildir. Düşük ücret metaforu ile kadının yeri tanımlanmaktadır. Kadının kazancı ancak erkeği ya da ailesini destekleyecek bir düzeyde olabilir. İşin yapısına ve görevlendirmeye ilişkin farklılıklar, takım çalışmasında daha net bir şekilde hissedilmektedir. Kadın ve erkeğe ilişkin işbölümü bunun bir göstergesidir. İşyerlerinde çalışan kadın sayısının artışına rağmen erkek egemen sistemlerin varlığı nedeniyle kadınlar daha çok orta kademedeki pozisyonlarda takılmakta ve daha yüksek pozisyonlara ulaşamamaktadırlar. Hatta çoğu zaman üst pozisyonlara erişmek için erkeklerden daha yüksek kişisel maliyetlere (zaman, emek, baskılar, önyargılar vb.) katlanmaktadırlar (Temel, Yakın ve Misci 2006).Kadınlar için ev dışındaki meslekler, evlilikten önce ya da çocuklar büyüdükten sonra zaman geçirme yolu olarak kabul görmektedir(MucukveBaşer2007). Furnham (1979), atılganlığın tamamen kültürel özelliklerle alakalı olduğunu savunmuş; özellikle doğu kültüründe, kadınların tam bir itaat etme ve boyun eğme zorunluluğu taşıdığını ileri sürmüştür. Ona göre; bireyciliği ve yarışmayı teşvik eden kültürlerde yetişen bireyler, kollektivist ve itaat etmeyi onaylayan kültürlerde yetişen bireylerden daha atılgan olmaktadır. Atılganlık kavramının kültür bağımlı bir kavram olduğunu destekleyen bir olgu da Kimble, Mersh ve Kıska (1984) adlı yazarlar tarafından yapılan çalışma sonucundan elde edilmiştir. Bu çalışmada, Meksika asıllı Amerikalı kadınların Meksika asıllı Amerikalı erkeklerden daha az atılgan oldukları bulunmuştur. Latin ve Ispanyol toplumlarında ise; birçok birey ve alt grup “maçoluk” görüşünü o kadar önemsemiş ve vurgulamıştır ki, tanımlanan biçimi ile atılganlık; özellikle erkekler için neredeyse uysallık ile eşdeğer görülmektedir. Bu durumda, erkeğin kendini ifadesi bir nevi güç gösterisi haline gelmiştir (Alberti ve Emmons, 2002). Soto ve Shaver (1982) tarafından yapılan bir çalışmada Amerika’da yaşayan Puerto Rican asıllı kadınların geleneksel cinsiyet rolleri ve atılganlık arasındaki ilişki araştırıldığında atılganlık ile geleneksel cinsiyet rolleri arasında negatif bir ilişki bulunmuştur. Buna göre geleneksel yapıya sahip çıkan ve Puerto Rican bölgesinde doğup sonradan Amerika’ya yerleşen kadınların, Amerika’da doğan Puerto Rican asıllı yeni nesil kadınlarından daha az atılgan oldukları saptanmıştır. Atılganlığın kültür, yaş ve cinsiyetle bağlantılı olduğunu destekleyen bir olgu da Petrie ve Rotheram (1996) tarafında yapılan çalışma sonucundan elde edilmiştir. Bu çalışmada Yeni Zellanda’da yaşayan Maori asıllı çocuklar ile Avrupalı çocuklar karşılaştırıldığında Maori asıllı çocukların daha atılgan ve bağımsız oldukları bulunmuştur. Ayrıca atılganlık ve cinsiyet arasındaki kültürel farklılık yaşla birlikte daha belirgin olarak ortaya çıkmakta, kız çocukların erkek çocuklara oranla daha az atılgan oldukları ve geleneksel rollerine daha bağlı kaldıkları görülmektedir. Atılganlık ve Kadın….145 Türk gençleri ile İsveçli gençlerin atılganlık düzeylerini karşılaştıran bir çalışmada( Eşkin, 2003); İsveçli gençlerin daha atılgan oldukları ve özgüvenlerinin daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu çalışmada erkek ve kadınların atılganlık düzeyi incelendiğinde sanılanın aksine her iki kültürde de kadınların daha atılgan, cesur ve yüksek özgüven sahibi oldukları gözlenmiştir. Buradan da anlaşılıyor ki atılganlık sadece kültür ile bağlantılı olmayıp, kültürün etkisi altında ebeveyn olarak anne ve babaların çocuklarını yetiştirirken onlara yükledikleri rol ve sorumluluklar çocuğun öz güvenini olumlu veya olumsuz pekiştirmektedir. Bazı araştırmalarda atılgan ve saldırgan davranışın kültürden kültüre farklı algılanabildiği, kültürün farklı cinsiyetlere yüklediği rollerin, cinsiyetin ortaya koyduğu davranışın algılanışını etkilediği belirtilmiştir. Örneğin; Furnham (1979), yaptığı çalışmada üç alt kültüre ait atılganlık farklılıklarını ve her kültür içinde atılganlık kavramının kapsadığı çok yönlülüğü araştırmıştır. Bu araştırmaya göre, Avrupalıların atılganlık düzeyi son derce yüksek, Hintlilerin son derece düşük, Afrikalıların ise ikisinin arasında bir atılganlık değerine sahip olduğu görülmüştür. Kültürümüzde aynı tepkiyi verdiğinde bir erkek atılgan olarak değerlendirilirken ve onaylanırken, bir kadın ise saldırgan olarak değerlendirilerek onaylanmamaktadır. Tataker (2003)’in ergenler üzerinde yapmış olduğu çalışmasında, ele alınan bireysel ve ailevi özelliklerin, ana baba tutumunun, cinsiyetin, ebeveynlerin eğitim düzeylerinin atılganlık ve ruhsal sorun yaşama düzeyleri ile ilişkisi araştırılmıştır. Araştırma sonucuna göre; atılganlık ve sosyal sorunlar yaşama düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu; öğrenim görülen sınıf, algılanılan ders başarısı, babanın eğitim düzeyi ve algılanan anne baba tutumu ile atılganlık arasındaki ilişkilerinde anlamlı olduğu saptanmıştır. 3.Atılganlık ve Hemşirelik İnsan ilişkilerini şekillendiren davranış biçimleri, temeli iletişim üzerine kurulmuş bir meslek olan hemşirelikte ön plana çıkmaktadır. Hemşirelik, çağdaş, bilgili, araştıran, sorgulayan, plan yapan, karar veren ve uygulayan profesyonellerin sahip olduğu bir meslektir. Bu nedenle lisans mezunu bir hemşireden iyi bir bilgi donanımının yanı sıra liderlik, araştırmacılık, etkili iletişim kurabilme gibi becerilere sahip olması beklenir. Hemşirelik eğitiminin amacı, kendine değer veren, öz güvenleri yüksek, insan ilişkileri iyi, atılgan meslek üyeleri yetiştirmektir (Kahriman 2005; Özkan ve Özen 2008). Boyun eğici olmayan atılgan hemşire, hasta ile iyi iletişim kurarak, bütüncül ve istendik düzeyde hemşirelik bakımını sağlayabilir, hasta ve ailesini bakıma katabilir, hasta savunuculuğu ve liderlik rollerini gerçekleştirebilir. Ayrıca ekip içi iletişimi güçlendirebilir, ekiple yaşanabilecek sorunları, çatışmaları etkin olarak ele alabilir ve çözümleyebilir. Bu nedenlerle hemşirelerin mümkün olduğu kadar boyun eğici davranışlara sahip olmaması gerekmektedir(Özkan ve Özen 2008; Özkan ve Seviğ 2007). Sosyal bir varlık olarak çevresiyle sürekli etkileşimde bulunan insanın ilişkilerinde atılgan, pasif ve saldırgan davranması, toplumsal ve mesleki rolleri, kültürü ve bireysel yaşantılarıyla yakından ilgilidir. Literatürde hemşirelerin ilişkilerinde genellikle pasif ya da saldırgan davrandıkları ifade edilmektedir. Bunlara neden olarak; sağlık kurumlarının karmaşık örgütsel yapıları, mesleki otonominin olmaması, meslekleşme ile ilgili sorunlar, mesleğin doğası, çalışma koşulları ve kadın mesleği olması gösterilmektedir(Kahriman 2005). Hemşirelerin sorunlarını etkin şekilde çözümlemeleri için atılgan davranış göstermeleri ve bunu daha mesleki eğitimleri sırasında kazanmış olmaları gerekmektedir. Ebe ve hemşirelerin benlik saygısı düşük olan, ruhsal problemleri olan bireylere yardım edebilmeleri için kendi benlik saygılarının da yüksek olması gereklidir. Bu nedenle hemşireliğin ve ebeliğin sağlık örgütü içinde hak ettiği yeri alabilmesi ve hemşirelerin ve ebelerin mesleklerini tam olarak yapabilmesi için benlik saygısı ve atılganlık düzeyleri yüksek ebe ve hemşirelerin yetiştirilmesi gerekmektedir(Kahriman 2005, Tutuk, Al ve Doğan 2002). Türkiye’de yapılan çalışmalar, bakım verenler olarak hemşirelerin, mesleki gelişimlerini hizmetlerini yansıtamadıklarını ve bu nedenle memnuniyetsiz doyumsuz olduklarını, fiziksel ve duygusal tükenmişlik yaşamaları nedeniyle kendilerini verimsiz hissettiklerini göstermiştir (Özkan ve Seviğ 2007). 146 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:4,Sayı:1. 2011 Konuya hastalar yönünden bakıldığında da bazı çalışmalarda, bakım alan hastaların, hemşirelik hizmetlerinden orta düzeyde memnun olduklarını ve hemşireden ne bekleyeceklerini bilmedikleri gözlenmektedir (Özkan ve Seviğ 2007). Ayrıca çeşitli çalışmalarda hemşirelerin hastalar ve diğer bireylerle olan ilişkilerinde ve verdikleri bakımda, bireyi anlamaktan uzak yaklaşımlar sergiledikleri ve bireylere karşı genellikle savunucu veya öfkeli davranışlar gösterdikleri belirtilmektedir (Kahriman 2005; Özkan ve Seviğ 2007). Oysa bireyin içinde bulunduğu durumu anlamak, davranışlarına yönelik anlayışlı tepki göstermek gerekir. Ayrıca hemşirenin ekip ilişkilerinde de etkin olabilmesi önemlidir. Bunun için hemşirelerin atılgan (girişken) davranış özelliklerini kazanmaları gerekir. Bireyin anksiyete, öfke ve korku yaşamadan duygu ve düşüncelerini açıkça ifade etme yolu olarak tanımlanan atılganlık, temel olarak insan haklarına dayalı bir yaklaşımdır. Atılgan hemşire bireyin bakımına ve tedavisine katkı sağladığı gibi aynı zamanda ekiple iletişimini de güçlendirebilir; ekiple yaşanabilecek sorunları, çatışmaları etkin olarak ele alabilir ve çözümleyebilir (Özkan ve Seviğ 2007). Atılganlık ve meslek ile ilgili yapılan karşılaştırmalı çalışmalar atılganlık davranışının kültürel ve etnik gruplar arasında farklılık gösterdiğini saptamışlardır. Örneğin, Furnham(1983) Güney Afrika’da ırkçı bir hastanede çalışan Afrika, Avrupa ve Hindistan kökenli hemşirelerin atılganlık davranış biçimlerini ve sosyal ilişkilerini karşılaştırdığı çalışmasında; sosyal ve kişilerarası ilişkilerde Afrika kökenli hemşirelerin çok zorluk çektiğini buna karşılık Avrupalı hemşirelerin daha rahat olduğunu tespit etmiştir. Atılgan davranışlarda yine Afrikalı hemşirelerin zorlandığını, Avrupalı hemşirelerin ise daha atılgan olduğunu bildirmiştir. Hemşireliğin ve ebeliğin sağlık örgütü içinde hak ettiği yeri alabilmesi ve hemşirelerin ve ebelerin mesleklerini tam olarak yapabilmesi için benlik saygısı ve atılganlık düzeyleri yüksek ebe ve hemşirelerin yetiştirilmesi gerekmektedir. Bundan dolayı öncelikle hemşirelik ve ebelik öğrencilerinin benlik saygıları ve atılganlık düzeylerinin saptanması yerinde olacaktır(Kahriman 2005). Eğitimin öğrencilerin iletişim ve empati düzeyinin gelişmesindeki önemi dikkate alınarak, öğrencilerde bu becerilerin gelişmesi için ders içeriklerinin ve yöntemlerin daha fazla geliştirilmesi; özellikle ilk yıllardaki öğrencilere yakın ilgi gösterilmesi; eğitim sürecinin doğrudan etkisini gösteren izleme çalışmaları ile öğrencilerin klinik uygulamalarda hastaları ile iletişim örüntülerini gösteren gözleme dayalı çalışmalar yapılması önerilir. Benlik saygısı ve atılganlık arasında pozitif bir ilişkinin olması, benlik saygısı arttıkça atılganlığın artması nedeniyle hemşirelik ve ebelik öğrencilerinin eğitiminde atılganlık eğitimine yer verilmesi, atılganlık eğitiminin seçmeli ders olarak müfredat programına alınması ve eğitimin, hemşirelik ve ebelik eğitiminin ilk yıllarında verilmesi, eğitim sisteminin öğrenciyi aktif kılacak ve benlik saygısını olumlu yönde etkileyecek nitelikte olması önerilebilir. Derslerde öğrencilerin benlik saygısını artırmaya yönelik öğretim stratejileri uygulanması ve öğrenciye ve haklarına saygı duyulması, fikir çatışmalarında hoşgörü ve anlayışla karşılanması önerilir. KAYNAKLAR Alberti R, Emmons M (2002) Atılganlık: kendinize yatırım yapın! (Katlan, çev.). S. HYB Yayıncılık, Ankara. Eşkin M(2003) Self-reported assertiveness in Swedish and Turkish adolescents: A cross-cultural comparison. Scandinavian Journal Of Psychology, 44(1): 7-12. Furnham A (1979) Assertiveness in three cultures: Multidimensionality and cultural differences. Journal of Clinical Psychology, 35: 522- 527. Furnham A (1983) Social difficulty in three cultures. International Journal of Psychology, 18, 215–228. Atılganlık ve Kadın….147 Kahriman İ (2005) Karadeniz Teknik Üniversitesi Trabzon sağlık yüksekokulu öğrencilerinin benlik saygıları ve atılganlık düzeylerinin bazı değişkenler açısından incelenmesi. C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 9(1): 24- 32. Kamaraj I (2004) Sosyal Beceri Değerlendirme Ölçeği’nin Türkçeye Uyarlanması ve Beş Yaş Çocuklarının Atılganlık Sosyal Becerisini Kazanmalarında Eğitimci Drama Programının Etkisi. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Marmara Üniversitesi,Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Kimble C. E., Marsh N. B., Kıska A. C. (1984) “Sex, Age and Cultural Defferences in Self-Reported Assertiveness”. Psychological Reports. 55: 419- 422. Mucuk S, Başer M (2007) Atılganlık, Kadın Ve Hemşirelik. Hemşirelik Forumu, s:7- 10. Örgün S. K. (2000) Anne Baba Tutumları ile 8. Sınıf Öğrencilerinin Benlik Saygıları ve Atılganlıkları Arasındaki İlişki, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bilimler Bilim Dalı, İstanbul. Özkan ݸ Özen A (2008) Öğrenci hemşirelerde boyun eğici davranışlar ve benlik saygısı arasındaki ilişki. TSK Koruyucu Hekimlik Bülteni, 7 (1): 53- 58. Özkan B, Seviğ Ü (2007) Hemşirelerin atılganlık düzeyleri. Erciyes Tıp Dergisi (Erciyes Medical Journal);29(1):040- 046. Rotheram M, Petrie K (1996) Patterns of social expectations among Maori and European children in New Zealand. Journal of Cross-Cultural Psychology, 27(5): 576- 597. Soto E, Shaver p (1982) Sex-role traditionalism, assertiveness, and symptoms of Puerto Rican women living in the United States. Hispanic Journal of Behavioral Sciences, 4(1): 1- 19. Tataker T.(2003) Ergenlerin Atılganlık Düzeyi İle Ruhsal Sorunları Arasındaki İlişkinin Araştırılması. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir. Temel A, Yakın M, Misci S (2006) Örgütsel cinsiyetlerin örgütsel davranışa yansıması. Yönetim Ve Ekonomi, 13(1): 27- 38. Tucker R., Weaver R.L., Redden E. M (1983) Differentiaing Assertiveness, Agressiveness and Shyness: A Factor Analysis. Psychological Reports, 53, 607-611. Turhan R (2003) Temel eğitimde atılganlık eğitimi. Empati Dergisi, 3(11): 1- 10. Tutuk A, Al D, Doğan S( 2002) Hemşirelik Öğrencilerinin İletişim Becerisi Ve Empati Düzeylerinin Belirlenmesi. C. Ü. Hemşirelik Yüksek Okulu Dergisi, 6 (2): 36- 41. İletişim adresi: Semra AKKÖZ ÇEVİK Öğretim görevlisi Gaziantep Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi e-mail: [email protected]/ [email protected] tel: 0342 360 60 60/ 76754 Gsm: 0535 485 54 57
Benzer belgeler
temel eğitimde atılganlık eğitimi
kaçırmadan bakmak, konuşmayı özel bir hale getirir; karşımızdaki insanla ilgilendiğimizi
;ona saygı duyduğumuzu gösterir ve söylemek istediğimiz şeyin etkisini arttırır.