Demiryolları Reformu– Tecrübeden Öğrenmek
Transkript
Demiryolları Reformu– Tecrübeden Öğrenmek
Avrupa Demiryolları ve Altyapı Şirketleri Topluluğu (CER) Avrupa‟nın önde gelen demiryolu kuruluşudur. Avrupa Birliği‟nden, aday ülkelerden (Hırvatistan, Makedonya ve Türkiye) ve ayrıca Batı Balkan ülkelerinden, Norveç ve İsviçre‟den 70 demiryolu kuruluşu ve altyapı şirketini bir araya getirmektedir. Merkezi Brüksel‟dedir ve üyelerinin çıkarlarını Avrupa Parlamentosu, Bakanlar Konseyi ve Komisyonu ile diğer karar , vericiler ve ulaştırma aktörlerine karşı temsil eder. CER‟in temel odağı, etkin, etkili ve çevresel açıdan elverişli sürdürülebilir bir taşımacılık sisteminin yaratılması için gerekli olan demiryolunun kuvvetlendirilmesini teşvik etmektir. Bu çerçevede temel öncelik, topluma yansıyan yüksek dış maliyetlerin ortadan kaldırılması ve demiryolu etkinliğini artırılması ile taşımacılık sisteminde daha dengeli bir mod ayrımının sağlanmasıdır. Demiryollarının, demiryolu hizmetlerinin kalitesinin geliştirilmesine yönelik kendi girişimlerine paralel olarak CER, sürdürülebilir bir mod ayrımı sağlamak için demiryolu altyapı projelerinde yeterli yatırımın harekete geçirilmesini bir ön koşul olarak görmektedir. Bu portföy, Avrupalı karar vericilere tavsiye ve öneri sunan demiryolu taşımacılığı üzerinde etkisi bulunan tüm politika alanlarını kapsamaktadır. CER‟in ilgi alanı; altyapı planlaması, yolcu ve yük hizmetleri, kamu hizmetleri, çevre, araştırma ve geliştirme ve sosyal diyalog gibi bütün Avrupa ulaşım politikasını içermektedir. Üyeleri ile yakın işbirliği halinde CER, politikaların uygulanmasını denetlemekte ve değerlendirmektedir. Karar vericilerle daima diyalog halinde olarak mevcut problemleri ele almak için mevzuatta ayarlamalar yapılmasını önermektedir. Avrupa dışındaki iki demiryolu şirketi (Gürcistan ve Japonya) CER ortağı olarak en iyi uygulamalar alanında bölgeler arası verimlilik fırsatları ve yaşananlardan ders çıkarma olanağı yaratmıştır. www.cer.be Demiryolları Reformu Tecrübeden Öğrenmek EDİTÖRLER: Jeremy Drew ve Johannes Ludewig YAZARLAR: (kitaptaki bölüm sırasına göre verilmiştir) Jeremy Drew Yoshio Ishida John Winner Andrei Evdokimov Lou Thompson Christian Kirchner Emile Quinet Chris Nash Andrew Smith Lanfranco Senn Tatiana Cini Gunnar Alexandersson Staffan Hultén Andreas Meyer Bernhard Meier Didier van de Velde Juliusz Engelhardt Marin Stancu Petr Moos Raivo Vare Avrupa Demiryolları Reformu– Tecrübeden Öğrenmek Avrupa Demiryolları ve Altyapı Şirketleri Topluluğu - CER tarafından yayınlanmıştır Avenue des Arts 53 B-1000 Brüksel www.cer.be İkinci basım 2011 Jeremy Drew ve Johannes Ludewig tarafından hazırlanmıştır. İlk basım 2005, Avrupa Demiryollarının Yeniden Düzenlenmesi – Bir İlerleme Değerlendirmesi Ġçindekiler Önsöz ……………………………………………………….......…. 7 Yazarlar Listesi …………………………………...……...…....... 9 GiriĢ ……………………………………………….………...... 14 Reformlar neden gerekliydi? ………..………….…...………….… Nasıl reform yapılmalı? ……………………………………………. Reformlar başarılı oldu mu? ………………………………………. Sonuçlar …………………………………………………………...... 14 17 20 21 Bölüm A: Avrupa Birliği DıĢında ……………………………………... 24 1 Japonya ………………………………………………………. 25 Giriş …………………………………………………………..... Japonya‟daki demiryolları hakkında genel bilgi …..……….. JNR iflasının sebepleri …………………………...…………... JNR reformlarına genel bakış………………….………..…… Sonuç …………………………………………………...……… 25 25 27 29 32 Rusya …………………………………………………………. 35 Giriş ………………………………………...…………………... Rusya Demiryolları- Tarihi Perspektif ……………………..... Rusya demiryolu reform programı …………..…….…...…… Federal hedef programı ve demiryolu stratejisi ………...….. Gelecek reformlar ile ilgili planlar ……………………………. Gelecek yatırımlar ………………………………...…………... Demiryolu endüstri yapısı ile ilgili RZD‟nin hedef modeli …. Özet …………………………………………………………….. 35 35 37 44 46 47 47 49 BirleĢik Devletler ve Kanada ……………………………... 51 Giriş ve genel bakış …………………………..……………… Birleşik Devletler ……………………………..……………….. Kanada ………………………………………..……………….. Sonuçlar ………………………………………...……………… 51 51 60 60 Latin Amerika ……………………………………………….. 62 Giriş ve genel bakış ……..…………………………...……… Arjantin …………………...…………………………………….. Brezilya …………………...……………………………………. Meksika ………………………...………………………………. Şili …………………………………...………………………….. Sonuçlar …………………………...…………………………… 62 65 68 71 71 72 1.1 1.2 1.3 1.4 1.5 2 2.1 2.2 2.3 2.4 2.5 2.6 2.7 2.8 3 3.1 3.2 3.3 3.4 4 4.1 4.2 4.3 4.4 4.5 4.6 3 Ġçindekiler Bölüm B: Batı Avrupa ……………………………………………..…… 75 1 Almanya ……………………………………………………… 77 1.1 Giriş ………………………..…………………………………… 1.2 2005 yılında Alman demiryolu taşımacılığı pazarlarındaki rekabet ve düzenleme ……………………………………………... 1.3 2009 yılında Alman demiryolu taşımacılığı pazarlarındaki rekabet ve düzenleme ……………………………………………... 1.4 Gelecek gelişmeler ……………………...……………………. 1.5 Tartışmalı konular ……………………..……………………… 1.6 Genel bakış …………………………….……………………… 77 77 Fransa ………………………………………………………… 87 2.1 Giriş ………………………………….……………………….… 2.2 Demiryolu sisteminin gelişimi ………...……………………… 2.3 Geçmiş …………………………………………...…………….. 2.4 Düzenleme ………………………………………..…………… 2.5 Liberalizasyon devam edecek ……………..………………... 2.6 Sonuçlar ……………………………………..………..……….. 2.7 Müşterilere ilişkin sonuçlar …………………………………… 2.8 Devlet işleticilerine ilişkin sonuçlar …………………......…… 2.9 Cevaplar ………………………………………………..……… 2.10 Zayıf nokta: esnek olmama ………………………………..... 2.11 Gelecek seçenekler ………………………………………….. 87 88 88 89 90 91 92 93 94 94 95 Ġngiltere ………………………………………………………. 97 2 3 3.1 3.2 3.3 3.4 3.5 4 Giriş ……………………………………………….……...…….. İlk yapıya genel bakış ………………………………………… Sonraki gelişmeler ……………………………………………. Değerlendirme ………………………………………………… Sonuçlar ………………………………………………………... 81 83 85 97 97 100 103 108 Ġtalya …………………………………………………………... 112 4.1 90‟lardan bu yana İtalyan demiryolları ……………………… 4.2 Reformlar ………………………………………………………. 4.3 Sonraki adımlar ve eksiklikler ……………………………….. 5 79 112 114 119 Ġsveç …………………………………………………………... 125 5.1 5.2 5.3 5.4 5.5 5.6 5.7 5.8 Giriş ve genel bakış …………………………………………... Reformların tarihçesi ………………………………………….. Mevcut çerçeve ……………………………………………….. Demiryolu pazarı içerisinde rekabet ………………………… Altyapı ve işletim arasındaki “arayüz” ………………………. Demiryolu reformunun beraberindeki devlet tedbirleri ……. Üretim, talep ve fiyatların gelişimi …………………………… Sonuçlar ………………………………………………………... 125 126 129 131 132 133 133 135 4 Ġçindekiler Ġsviçre ………………………………………………………… 138 6.1 Giriş …………………………………………………………….. 6.2 Son reformlar ve itici güçleri …………………………………. 6.3 Günümüzün demiryolu sisteminin başarısı ………………… 6.4 Mevcut zorluklar ………………………………………………. 6.5 Sonuç …………………………………………………………… 138 138 141 145 147 Hollanda ……………………………………………………… 149 7.1 Giriş …………………………………………………………….. 7.2 1992 yılında reformların başarısı ……………………………. 7.3 Demiryolu reformu ve 1995-99 yılları arasında geçiş sözleşmesi ………………………………………………………….. 7.4 1999-2001 yılları arasındaki performans sözleşmeleri …… 7.5 2001-05 yılları arasında yeni mevzuatın hazırlanması …… 7.6 Yeni bir sistem oluşturma: 2005-08 yıllarındaki ilerleme …. 7.7 2008-15 yılları için büyüme, daha iyi performans ve gelişmenin teşvik edilmesi ………………………………………… 7.8 Son sözler ……………………………………………………… 149 149 149 Bölüm C: Orta ve Doğu Avrupa ………………………………………. 158 1 Polonya ………………………………………………………. 160 1.1 Demiryolu trafik trendleri ……………………………………... 1.2 Devlet şirketi “Polskie Koleje Pantswowe” in (PKP) yeniden yapılandırılması …………………………………………... 1.3 Düzenleyici sistem ……………………………………………. 1.4 Demiryolu taşımacılık pazarının mevcut yapısı ……………. 1.5 Reformların değerlendirilmesi ve gelecekte yapılacak değişikliklerin yönü …………………………………………………. 160 164 6 7 2 3 150 152 153 154 156 167 169 172 Romanya ……………………………………………………... 174 2.1 Giriş …………………………………………………………….. 2.2 Demiryolu altyapısı, yolcu işletimi ve yük işletimi arasındaki kurumsal ayrım ………………………………………… 2.3 Demiryolu reformunun devamı ………………………………. 2.4 AB demiryolu paketleri uyarınca organların kurulması …… 2.5 Demiryolu pazar açılışı ve mevcut rekabet ………………… 2.6 Demiryolu yol erişim ücretleri ………………………………... 2.7 Demiryolu altyapısının finansmanı ………………………….. 2.8 Kamu Hizmeti Sözleşmesi …………………………………… 2.9 Sonuçlar ………………………………………………………... 174 175 Çek Cumhuriyeti ……………………………………………. 189 3.1 Giriş …………………………………………………………….. 3.2 Geçiş döneminin yasal sonuçları ……………………………. 3.3 Demiryolu pazarında rekabet ………………………………... 189 190 194 178 180 181 183 184 185 185 5 Ġçindekiler 4 3.4 Dönüşümle birlikte devlet müdahaleleri …………………….. 3.5 Dönüşümün değerlendirmesi ………………………………... 3.6 Mevcut beklentiler …………………………………………….. 195 195 196 Estonya ………………………………………………………. 198 4.1 4.2 4.3 4.4 4.5 4.6 198 199 199 202 207 208 Giriş ve kısa tarihçe …………………………………………… Reformların ilk aşaması: 1992‟den 1995‟e …………………. Reformların ikinci aşaması: 1996‟dan 2000‟e ……………… Reformların üçüncü aşaması: 2000‟den 2007‟ye …………. Reformların dördüncü aşaması: 2007‟den bugüne ……..… Sonuçlar ………………………………………………………... 6 Önsöz Önsöz Avrupa demiryolu piyasası, son yirmi yılda önemli bir reform konusu olmuştur. Ancak Avrupa‟da bu hususta önemli değişiklikler bulunmaktadır. Bazı ülkeler bu sürece yaklaşık 20 yıl önce başlamışken diğerlerinde ise reformlar yeni başlamıştır. Ayrıca birkaç farklı temel model ortaya çıkmaktadır ve rekabetçi bir demiryolu sektörünü oluşturmak için nelerin yapılması gerektiğine yönelik çok sayıda karşıt görüş bulunmaktadır. Brüksel‟deki günlük çalışmalarımızda düzenli olarak ulusal demiryolu uzmanları ile bir araya gelmekteyiz. Ancak bir bütün olarak Avrupa‟daki gelişmelere yönelik geniş kapsamlı bir görüşü olan çok az kişi var. Reformların büyük hızı ve birçok materyalin sadece ulusal dillerinde mevcut olması reformların takip edilmesini güçleştirmektedir. Bu kitapta, seçkin ulusal uzmanları kendi ülkelerindeki reformlarla ilgili genel bakış açılarını yazmaya davet ederek bu boşluğu kapatmaya çalışmaktayız. Özellikle de bu uzmanlara bu reformlardan hangilerinin başarılı ya da başarısız olduğunu sorduk. Bir CEO, UIC‟nin Başkanı, iki eski ulaştırma bakanı, iki baş yönetici, on baş akademisyen ve dünya çapında tanınan beş danışmanın çalışmalarını yayınlamaktan onur duymaktayız. Geri plan ve kültürlerdeki farklılıklar göz önüne alındığında kaçınılmaz olarak kitap bölümleri odak noktası, yaklaşım ve sonuçlar açısından farklılık göstermektedir. Bu çeşitlilik sadece kendi politik ve ticari gerçekliklerine dayanarak demiryolu piyasalarını düzenleyen ülkelerin önemini pekiştirmektedir. Avrupa Birliği dışındaki reformlarla ilgili dört bölümü kitaba dahil etmekten memnuniyet duymaktayız. Reformlarla ilgili en büyük başarılar tartışmalı bir şekilde ABD ve Japonya‟da olurken imtiyaz verme hususunda en deneyimli Latin Amerika‟dır. Rusya istisna olmak üzere bu ülkelerdeki reformlar, Avrupa Birliği‟nde uygulanan reformlara göre dikkat çekici bir şekilde farklı reform modellerine dayanmaktadır. Bu kitap, Avrupa‟da üye devletler arasındaki- özellikle Doğu ve Batı arasında- politik ve ekonomik koşul farklılıklarını da göstermektedir. Bu farklılıklar, çeşitli çözüm ve sonuçlara yol açmıştır. Bu farklılıkları tanımak, sadece Batı Avrupa‟daki koşullara değil tüm şartlara uyan reformlar yapmaya yönelik ilk adımdır. Bu kitap, Avrupa‟nın politik süreci ile de ilgilidir. Aşağıdaki birçok bölümde de yansıtıldığı gibi görüşümüz şudur ki Avrupa demiryolu yük piyasasına rekabeti tanıtma yönünde çok gelişme kaydedilirken taşıma modlarında sosyal açıdan etkili bir ücretlendirme sisteminin oluşturulması hususunda çok daha az bir gelişme meydana gelmiştir. Aslında Avrupa‟daki kamyon geçiş ücretleri prensiplerine (Eurovignette Direktifi) yönelik önemli değişiklikler ilk olarak 1990‟lı yıllarda görüşülmüş ve taşımacılıkla ilgili Komisyon‟un Beyaz Kitabı 2011‟e dahil edilmiştir; ancak üye devletlerin hala ağır yük araçlarından yarattıkları dışsal maliyetlerden ötürü ücret talep etmesine izin verilmemektedir. Ayrıca birçok üye devlette demiryolu altyapısına yapılan yatırım yetersizdir. Bu problemlere rağmen Avrupa demiryolu endüstrisinin geleceğinden eminiz. Bu, zaman alacaktır; ancak müşteriye hizmet verme baskısı ve hükümetlerin iç yönetim süreçlerindeki etkisini azaltmak, daha düşük maliyete tedarik edilen daha iyi ürünlere 7 Önsöz dönüşecektir. Karayolu trafiğindeki artan sıkışıklık ve iklim değişikliği ile ilgili endişeler de demiryolunu desteklemektedir. Ayrıca Avrupa‟da yeni bir iş bölümüne bağlı olarak ticaretin artmasından ötürü Avrupa‟nın genişlemesi, demiryolu yük piyasası için yeni fırsatlar yaratmaktadır. Daha modern bir altyapı ve modlar arasında daha uygun bir ücretlendirme ile tamamlanırsa, demiryolu geleceğin Avrupa taşımacılık piyasasında merkezi bir rol oynayacaktır. Jeremy Drew Ekonomi alanında eski CER Dr. Johannes Ludewig CER Yönetici Müdür Baş Politika Danışmanı 8 Yazarlar Listesi Yazarlar Listesi GiriĢ- Jeremy Drew Jeremy Drew, Dünya Bankası, Coopers&Lybrand İşletme Danışmanları (şimdi IBM İşletme Danışmanlığı), Demiryolu Düzenlemesinin Birleşik Krallık Ofisi ve en son olarak da CER‟de çalışmıştır. Şimdi ise kendi danışmanlık şirketini yürütmekte ve birçok ülkede demiryolu ekonomisi, düzenleme ve işletme alanlarındaki kalkınma bankaları ve özel bankalar, hükümetler, düzenleyiciler ve demiryolu işleticilerine demiryolu ile ilgili hususlarda tavsiyelerde bulunmaktadır. Kendisi ayrıca Leeds Üniversitesi‟nde Taşımacılık Çalışmaları Enstitüsünde Misafir Araştırma Görevlisidir ve Leeds City (Londra) Oxford Üniversitesi‟nden mühendislik ve ekonomik bölümden mezun olmuştur. Japonya- Yoshio Ishida Yoshido Ishida, Ulusal Japon Demiryollarına (JNR) 1967 yılında katılmıştır. 1987 yılında Japon Hükümeti JNR‟yi özelleştirdiğinde Tokyo Metropoliten Taşımacılık Dairesinde Tren İşletişim Biriminin Genel Müdürü olarak Doğu Japonya Demiryolu Şirketine (JR East) atandı. Bu tarihten itibaren Taşımacılık&Çeken-çekilen Araç Dairesinin Yöneticisi gibi JR East‟de çeşitli görevlerde çalıştı. 2000 yılında tüm demiryolu işletimlerini kontrol etmesi için Yardımcı Yönetici Başkan olarak atandı. 2004‟ten beri JR East‟in Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak tüm teknik ve uluslararası konulardan sorumludur. Nisan 2009‟da UIC‟nin (Uluslararası Demiryolları Birliği) Başkanı olarak atandı. Sayın Ishida, Tokyo Teknoloji Enstitüsünden mezun olmuştur. Rusya- John Winner ve Andrei Evdokimov John Winner, demiryolu taşımacılığı alanında uzmanlaşan bir taşımacılık danışmanlık firması olan Harral Winner Thompson Sharp Klein A.Ş. nin Başkanıdır. Sayın Winner, dünya çapında demiryolları üzerinde çalışmış ve 1991 yılından beri Rusya‟da çalışmaktadır; burada EBRD‟nin (Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası) Rusya demiryolları ile ilgili ilk önemli araştırması olan Demiryolu Sektörü Araştırmasını yönlendirmiştir. Sayın Winner, Mercer İşletme Danışmanlık Şirketinde Başkan Yardımcısı ve Booz Allen Hamilton A.Ş.‟de Demiryolu İşletme Danışmanlık Hizmetlerinin Yöneticisi olmuştur. Önemli bir Birleşik Devletler demiryolunu planlayarak strateji ve işletimlerin başkanı olarak görev yapmıştır. Carnegie-Mellon Üniversitesi mühendislik bölümünden mezun olmuştur. Andrei Evdokimov, 1991 yılında Demiryolu Sektörü Araştırmasında yer aldığından beri Rusya demiryolu sektöründe çalışmaktadır. Dünya Bankası danışmanı olarak görev yapmıştır ve GE Capital (Rusya) için Rusya Finansal Hizmetlerinin Yönetici olmuş ve NACO A.Ş. (Birleşik Devletler temelli ekipman üreticisi ve dünyanın en büyük döküm grubu) için Rusya ve CIS temsilcisi olarak çalışmıştır. Moskova Devlet Üniversitesi‟nden ekonomik coğrafya bölümünden mezun olmuş, Moskova‟daki Amerikan İşletme ve Ekonomi Enstitüsünden işletme çalışmaları alanında bir sertifika almış ve Londra İşletme Okulunda yüksek lisans yapmıştır. 9 Yazarlar Listesi Amerika BirleĢik Devletleri, Kanada ve Latin Amerika- Lou Thompson Lou Thompson, mühendislik ve ekonomi danışmanlığı alanında çalışmıştır. Birleşik Devletler Federal Demiryolu İdaresinde, Kuzeydoğu Koridorunu Geliştirme Projesi ve demiryolu yardım programları ile politika oluşturulması alanlarında Yönetici Yardımcısı pozisyonu dahil olmak üzere yönetici pozisyonlarında çalışmıştır.1986‟dan 2003‟e kadar Dünya Bankası için Demiryolu Danışmanı görevinde bulunmuş ve burada tüm demiryolu kredilerinin verilmesi alanında tavsiyeler sunmuştur. Kendisi şimdi demiryolu ekonomisi ve stratejik konularda özel danışmandır. MIT ve Harvard Üniversitelerinden diploma almıştır. Almanya- Christian Kirchner Christian Kirchner, Berlin Humboldt Üniversitesi‟nde Almanya, Avrupa ve Uluslararası İnşaat ve İşletme Kanunu ile Yeni Kurumsal Ekonomi alanında Profesördür. Ayrıca MIT ve Harvard Üniversitelerinde öğrenim görmüştür; Hannover ve Heidelberg Üniversitelerinde akademik görevlerde çalıştırmıştır. Profesör Kirchner‟in araştırma alanları, rekabet kanunu, kanun ve ekonomi, muhasebe kanunu ve Avrupa kanunudur. 2002 ve 2007 yılları arasında Avrupa demiryollarındaki liberalizasyona ilişkin bir endeks (“Lib Index”) oluşturmak amacıyla IBM ile birlikte bir çalışmanın ortak yazarı olmuştur. Bu endeks, Avrupa Komisyonu‟nun web sitesinde yayımlanmıştır. Fransa- Emile Quinet Emile Quinet, “Ecole des Ponts ParisTech” okulunda fahri bir Profesör ve Paris Ekonomi Okulu araştırma takımının bir üyesidir. Ayrıca Fransız Ulusal Teknoloji Akademisinin bir üyesidir. Taşımacılık ve kamu ekonomisi üzerine yaklaşık 20 kitap, 200 makale, bildirim ve araştırma raporunun yazarıdır. Taşımacılık ekonomisi, stratejik yönetim, proje değerlendirme, düzenleyici süreç ve kamu, yarı halka açık ve uluslar arası kuruluşlar için rekabet konularında bir uzman olarak çalışmaktadır. Ġngiltere- Chris Nash ve Andrew Smith Chris Nash, Leeds Üniversitesi Taşımacılık Çalışmaları Enstitüsünde Araştırma Profesörüdür; burada demiryolu politikası ve taşımacılık altyapı maliyetleri alanında araştırmaları yürütmüş ve hem İngiltere Hükümeti hem de Avrupa Komisyonu için birçok projeyi yönetmiştir. Avrupa Komisyonunun Taşımacılık Altyapı Maliyetleri ile ilgili Üst Düzey Grubu ve İngiltere Parlamentosu Taşımacılık ve Avrupa Birliği Seçilmiş Komiteleri dahil olmak üzere birçok grup için uzman danışman olarak görev yapmıştır. Son çalışması, DGTREN tarafından finanse edilen taşımacılık altyapısı ile ilgili marjinal sosyal maliyetin hesaplanmasına ilişkin GRACE Projesini koordine etmek ve IMPRINTNET Projesinin bir parçası olarak karayolu ve demiryolu altyapı maliyetleri ile karayolu ücretlendirilmesinden fonların kullanılması ile ilgili Avrupa uzman gruplarına liderlik etmeyi kapsamaktadır. Andrew Smith, ITS ve Leeds Üniversitesi İşletme Okulunda Taşımacılık Ekonomisi alanında araştırmacı ve okutmandır. Son çalışma alanları, ekonometrik maliyet modelleri, taşımacılıkta etkinlik analizi (altyapı ve işletimler), diğer düzenlenmiş şebeke endüstrileri, ekonomik düzenleme, rekabet, franchising ve işlem maliyeti ekonomisidir. 10 Yazarlar Listesi İngiltere‟deki Tren İşleten Şirketlerle (TOC) ilgili bir ekonometrik çalışma, demiryolu altyapı şirketlerine ilişkin uluslararası bir ekonometrik çalışma ve demiryolu altyapı maliyetleri ile ilgili uluslararası bir ekonometrik araştırma dahil olmak üzere taşımacılık maliyet modelleri alanında birçok proje yürütmüştür. Andrew, demiryolu düzenlemesi, maliyet etkinliği, verimlilik ve demiryolu reformlarına ilişkin daha kamsamlı konularda düzenli olarak hükümet organlarına tavsiyelerde bulunmaktadır. Ġtalya- Lanfranco Senn ve Tatiana Cini Lanfranco Senn, Universita Bocconi‟de Bölgesel Ekonomi alanında bir profesördür; burada CERTet‟in- Bölgesel Ekonomi, Taşımacılık ve Turizm Merkezi- Yöneticisidir. Ayrıca kendisi Metropolitana Milanese SpA Şirketi‟nin (Milan Metro Şirketi) Başkanıdır. Kendisi çok sayıda bilimsel komite, yayın komiteleri, bölgesel ekonomi, ekonomi hizmetleri, taşımacılık ve turizm ekonomisi ile ilgilenen ulusal ve uluslararası çalışma merkezinin bir üyesidir. Avrupa Topluluğu, kamu idareleri ve özel kuruluşlar için çok sayıda araştırma ve geliştirme programı yürütmüştür. Ayrıca çok sayıda bilimsel yayının yazarıdır. Tatiana Cini, CERTeT‟de bir akademi üyesidir. Yerel ve bölgesel gelişim projeleri, taşımacılık ve turizm desteği ile ilgili konularda araştırmalar yapmakta ve danışmanlık sağlamaktadır. Yerel gereklilikler, altyapı ile ilgili ekonomik/finansal fizibilite çalışmaları, yönetim projeleri ve sosyal-ekonomik etki analizi çalışmaları yapmaktadır. Avrupa seviyesinde taşımacılık ve turizm sektörlerinde araştırma deneyimi bulunmaktadır. Ġsveç – Gunnar Alexandersson ve Staffan Hultén Gunnar Alexandersson, Stockholm Ekonomi Okulunda İsveç otobüs ve demiryolu sektörlerindeki düzenleyici reformlar üzerine doktorasını yeni tamamlamıştır. Araştırması sadece düzenleyici değişikler arkasındaki itici faktörler üzerinde yoğunlaşmamış; ayrıca değişikliklerin piyasa yapısı, firma davranışları ve yeni reformların başlatılması ile ilgilisi üzerinde de odaklanmıştır. Araştırmanın ilgili bir alanı, taşımacılık endüstrisinde rekabetçi ihalenin artan kullanımıdır. 2010 yılında Gunnar Alexandersson, asıl görevini Stockholm Ekonomi Okulundan İsveç Tren İşleten Şirketler Derneğine (ASTOC) taşımıştır; burada politika danışmanı olarak çalışmaktadır. Staffan Hultén, Stockholm Ekonomi Üniversitesi‟nde Doçenttir ve Ecole Centrale Paris‟de ders veren Misafir Profesördür. Farklı endüstri sektörlerindeki yenilik, düzenleme ve standardizasyon konuları üzerine çok sayıda araştırma raporu, bölüm, dergi makalesi ve kitap yazmıştır. Özel ilgisini oluşturan araştırma alanlarından birisi demiryolu endüstrisindeki teknolojik ve düzenleyici değişikliklerdir. 1993 yılında, “High Speed Trains. Fast Tracks to the Future (Yüksek Hızlı Trenler. Geleceğe doğru Hızlı Yollar)” kitabının ortak editörü olmuştur. Yüksek Hızlı Trenler, ayrıca 2009 yılında hazırlanan ve Gunnar Alexandersson‟ın ortak yazarlarından biri olduğu bir İsveç araştırma raporunun da konusudur. 11 Yazarlar Listesi ĠĢviçre- Andreas Meyer ve Bernhard Meier Andreas Meyer, 1 Ocak 2007 tarihinde CEO olarak İsviçre Federal Demiryollarına (SBB) katılmıştır; hala bu pozisyonda çalışmaktadır. Kariyerine 1990 yılında ABB‟de, ABB Yönetim AG, Baden‟in hukuk müşaviri olarak başlamıştır. Meyer, ayrıca Oberhausen ve Bitterfield‟da bulunan Alman şirketi BABCOCK-IKR Rohrleitungsanlagen GmbH‟nin Yönetici Müdürü olarak atanmadan önce W+E Umwelttechnik AG‟nin (Zürih) Yönetim Kurulu Asistanı, Proje Müdürü gibi pozisyonlarında da çalışmıştır. 1997‟de yılında Frankfurt am Main‟deki DB Energie GmbH‟nin CEO‟su olmuştur. Ayrıca DB‟nin teknik ve hizmet birimlerinde üst düzey pozisyonlarda çalışmıştır. 2004 yılında Frankfurt am Main‟deki DB Stadtverkehr GmbH‟nin Başkanı ve DB AG‟nin Yönetim Kurulu Üyesi olarak atanmış ve son görevine başlayana kadar bu pozisyonlarda çalışmıştır. Sayın Meyer, Basel Üniversitesi Hukuk Bölümünden mezun olmuştur ve Baroya kabul edilmiştir. 1995 yılında Fontainebleau‟daki (Fransa) INSEAD Üniversitesi‟nde yüksek lisans öğrenimini tamamlamıştır. Bernhard Meier, İsviçre Federal Demiryolları (SBB) için Kamu ve Hükümet İşleri Delegesidir. SBB‟ye katılmadan önce kanton ve federal idarelerde görev almış ve Çevre, Taşımacılık, Enerji ve Haberleşme Federal Departmanı Genel Sekreterliğinde (UVEK) kamu ve kamu-özel işletmeleri personel birimine başkanlık etmiştir. 2007 yılında Basel‟deki SBB Kargo‟nun Taşımacılık Politikasının Başkanı olmuştur ve 2009 yılında son görevine başlamadan önce 2008 yılında Kurumsal Hizmetler bölümünün Başkanlığına yükseltilmiştir. Meier, ekonomik coğrafya ve bölgesel araştırma alanında Berne Üniversitesinden diploma almıştır ve coğrafya alanında doktora yapmış ve şu an uzman bir ekonomisttir. Hollanda- Didier van de Velde Didier van de Velde, inno-V Danışmanlık Şirketinin (Amsterdam) ortağıdır. Ayrıca Delft Teknoloji Üniversitesi (Hollanda) Teknoloji, Politika ve İşletme Fakültesi‟nde araştırma görevlisidir. Çeşitli rekabet şekillerinin tanıtılması dahil olmak üzere kamu taşımacılık sektöründeki kurumsal reform konuları üzerine danışmanlık ve araştırma çalışmaları yapmaktadır. Geçmiş yıllarda yerel, ulusal ve uluslararası otoritelere toplu yolcu taşımacılığı alanında rekabet ve sözleşme ile ilgili konularda tavsiyelerde bulunmuştur. Avrupa toplu taşımacılık sektöründeki kamu hizmet yükümlülükleri ile ilgili Avrupa mevzuat çerçevesine ilişkin reformlarla ilgili görüşmelerde yer almış ve bu konuda Avrupa Komisyonuna tavsiyelerde bulunmuştur. Polonya- Juliusz Engelhardt Profesör Juliusz Engelhardt 2008‟den 2010 yılına kadar Polonya Altyapı Bakanlığında demiryolundan sorumlu Müsteşar olarak görev yapmıştır. Daha önce ise Szczecin Üniversitesi‟nde İşletmeler Ekonomisi Bölüm Başkanı olarak çalışmıştır. Parlamento Komisyonu ve Polonya Demiryolları Genel Müdürünün başkanlığındaki EkonomikTeknik Konsey‟e uzman ve PKP Genel Müdürünün danışmanı olarak katılmıştır. 1994 ve 1996 yılları arasında PKP‟nin Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yapmıştır. Polonya Bilim Akademisi Taşımacılık Komitesinin Teşkilat ve Yönetim Biriminin üyesi 12 Yazarlar Listesi olmuş ve ayrıca demiryolu taşımacılık konuları ile ilgili uluslararası projeler ve fizibilite çalışmalarına uzman olarak katılmıştır. Prof. Engelhardt, 200‟den fazla yayının yazarı ve ortak yazarıdır. Romanya- Marin Stancu Marin Stancu, şu an Romanya‟daki Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Altyapı ve Demiryolu Taşımacılığı Müdürlüğünün Yönetici Yardımcısıdır. Demiryollarında 23 yıllık bir deneyimi bulunmaktadır ve son 12 yıl boyunca Romanya‟daki demiryolu reformu sürecinde yer almıştır. Romanya‟nın Avrupa Birliği‟ne katılımı süresince Avrupa entegrasyon sürecine aktif olarak dahil olmuştur. Dr. Stancu, Bükreş Politeknik Üniversitesi‟nde ayrıca doçenttir. Daha önce Bükreş Taşımacılık Araştırma ve Teknoloji Enstitüsü‟nde yaklaşık 10 yıl demiryolu alanında bilimsel araştırmacı olarak çalışmıştır. Çek Cumhuriyeti- Petr Moos Profesör Petr Moos, uzun yıllar Enformatik ve Telekomünikasyon Bölüm Başkanlığı ve Taşımacılık Bilimleri Fakültesi Dekanlığı görevlerinde çalıştıktan sonra şimdi Prag‟daki Çek Teknik Üniversitesinde Rektör yardımcısıdır. Ayrıca Çek Hükümetinin eski Ulaştırma ve Haberleşme Bakanıdır. Ulaştırma Bakanı olarak, Çek Cumhuriyeti‟nin resmi taşımacılık politikasını biçimlendiren takımda yer almıştır. IEE‟nin ortak üyesi ve birkaç üniversitede bilimsel kurulların üyesidir. Estonya- Raivo Vare Raivo Vare, 1996‟dan 1999‟a kadar Estonya‟da Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı olarak çalışmıştır. Bakan olarak, önemli demiryolu reformlarını hazırlamak ve gerçekleştirmekten sorumlu olmuştur. Ayrıca Tallinna Bankası‟nın Yöneticisi, Estonya ulusal demiryollarının en büyük tek müşterisi olan Pekterminal‟in CEO‟su ve Estonya demiryolu şirketinin geliştirme müdürü olarak da çalışmıştır. Şu anda Cumhurbaşkanı Akademik Danışma Kurulu‟nun bir üyesidir ve işletme danışmanı olarak görev yapmaktadır. 13 GiriĢ GiriĢ Jeremy Drew1 Bu kitap, Avrupa dışındaki ülkeler ve bölgelerdeki demiryolu reformları ile ilgili dört bölüm ile başlamaktadır. Ardından Batı Avrupa ülkeleri üzerine yedi bölüm; Orta ve Doğu Avrupa ile ilgili dört bölüm gelmektedir. Giriş bölümü, bu bölümlerden edinilen genel mesajları gözden geçirmektedir. Reformların neden gerekli olduğunu, nasıl yapıldıklarını ve son olarak da hangi reformların başarılı ya da başarısız olduğuna dair kanıtları ele almaktadır. Bu Giriş bölümü, bu kitabın “Avrupa Demiryolları Reformu–Bir İlerlemenin Değerlendirmesi” (CER, 2005) başlıklı ilk basımındaki Edward Calthrop tarafından yazılan giriş bölümünden kesitler içermektedir. Bu kitaptaki diğer bölümlerin çoğu, önceki basımda yer alan bölümlerin güncelleştirilmiş halleridir. Reformlar neden gerekliydi? Savaş sonrası dönemde dünyadaki birçok demiryoluna ilişkin geleneksel teşkilat yapısı, kamu sektörüne ait dikey-bütünleşik tekel olmuştur. Altyapı tedarikiyle ilgili sabit yüksek maliyetler ve tüm gelir gruplarına yönelik ekonomik ve cazip toplu taşımanın sağlanmasının önemi göz önünde bulundurulduğunda ulusal demiryolu hizmetini, devlet tarafından işletilen tekele dayandırmak mantıklı görünmüştür. Bunun kısmen sebebi, demiryolunun bir bütün olarak tabii bir tekel (ortalama maliyet, üretim ile düşmektedir) kabul edilmesidir. A.B.D ve Kanada‟da özel şirketler tarafından sağlanan ücretlendirme ve hizmetlere yönelik sıkı bir düzenleme çoğunlukla bir çözüm olarak görülmüştür. Ancak son 30 yılı aşkındır tüm bu varsayımlar ve çözümler temelde değişmiştir. Başlangıç noktası dikkate alındığında bu kadar geniş bir alandaki demiryolu reformlarında kaydedilen başarı etkileyicidir. Bu kitaptaki bölümlerden de açıkça anlaşılacağı gibi demiryolunun diğer taşımacılık modlarıyla özellikle de karayolu taşımacılığıyla rekabet edememesi birçok ülkede reform ihtiyacını doğurmuştur. Batı Avrupa‟da 1970‟lerde ve Orta ve Doğu Avrupa‟da son 15 yılda zirveye çıkan otoyolun hızlı bir şekilde genişlemesi, karayolu taşımacılık süresi ve maliyetlerini önemli ölçüde düşürmüştür. Buna, 1997 yılında ulusal mevzuata aktarılan AB Direktifi 96/53‟ü takiben ağır yük araçları için izin verilen ağırlık ve boyutlardaki ani artış eşlik etmiştir. Sadece belli koridorlarda uygun olan yüksek hızlı demiryolu dışında demiryolları ile ilgili kıyaslanabilir bir değişiklik olmamıştır ve bu da demiryolunun taşımacılık sisteminde etkin bir rol oynamasını gittikçe zorlaştırmıştır. Bu da sonuç olarak birçok demiryolu şirketinin özellikle de bu şirketlerin yük işletmelerinin trafik yoğunluğunun düşmesi ve bu şirketlerin finansal problemler yaşaması anlamına gelmiştir. Aynı zamanda karayolu ve havayolu taşımacılığına çevre-dostu bir alternatif olarak demiryolu, genellikle politik destek görmüştür ve demiryolunun artan rolü, birçok kişi tarafından taşımacılık sistemine ait dış maliyetin azaltılması için bir yol olarak görülmüştür. Bu durum, iklim değişikliğiyle ilgili artan endişeyle birlikte yeni bir önem kazanmıştır- hızlı bir şekilde 1 Yazar, bu bölümle ilgili yorumlarından ötürü, Chris Nash, Gunnar Alexandersson ve Johannes Ludewig‟e teşekkürlerini sunmaktadır. 14 GiriĢ tükenen ve kullanımı sera gazı emisyonunun önemli bir sebebi olan fosil yakıtlara (CER 2008a) bağlılığın nispeten daha kolay kırıldığı tek mod demiryoludur. Bu endişeler, birçok ülkeyi demiryolu sektörlerini yenilemeye yöneltmiş ve yöneltmeye devam etmektedir. Birleşik Devletler/Kanada ve Japonya ile ilgili bölümler şunu göstermektedir ki demiryolu şirketlerinin iflas ettikleri kriz koşulları reform ihtiyacını doğurmuştur. Bu krizlerin yol açtığı yüksek sosyal maliyet ve ekonomik çöküş, krizler meydana gelmeden önce reformlara başlamanın önemini vurgulamaktadır. Almanya‟da ise aksine; reformlara yol açan, yeniden birleşmeyi takiben iflas korkusu olmuştur; bu reformlar iyi planlandığından bir kriz önlenmiştir. Batı Avrupa‟da birçok demiryolunun pazar payı 1950‟lerde düşmeye başlamıştır. Bu, ekonomide geleneksel, ağır sanayiden – ki demiryolu buna gayet uygundu- artan araç sahibi olma ve karayolu yapımıyla birleşmiş bir hizmet ve satış ekonomisine geçişi yansıtmıştır. Orta ve Batı Avrupa‟da, aksine, demiryolu taşımacılığındaki düşüş daha sonra meydana gelmiştir; ancak çok daha ani ve şiddetli olmuş ve 1990‟ların başındaki yoğun ekonomik reform süreci üzerinde yoğunlaşmıştır. Orta ve Batı Avrupa‟da ise yük pazarındaki demiryolu payı, önemli bir adım atılmazsa yakın zamanda Batı Avrupa seviyesine düşecektir. ġekil 1: Demiryolu yük eğilimleri ve Beyaz Kitap hedefi 15 GiriĢ Politik müdahalenin altı çizilerek, demiryolu sektörünün diğer modlarla rekabet etmesindeki zorlukların arkasındaki nedenler çok tartışılmıştır. Bu hususta özellikle iki konu dikkat çekmektedir. İlk olarak, pazar gerekliliklerinin karşılanması için yöneticilere sunulan birkaç teşvikle birlikte demiryolları geleneksel olarak hükümet bakanlığının bir parçası olarak yönetilmiştir. Daha da kötüsü, yönetim, devletin farklı kollarından karşıt teşviklerle uğraşmak zorunda kalmıştır: taşımacılık, finans, endüstri, hizmet, bölgesel kalkınma ve hatta savunmayı temsil eden bakanların hepsi demiryolu sektörüyle alakalı olmuştur; yerel idareciler dahil olmak üzere yerel çıkarları ulusal çıkarlar üzerinde teşvik etmekle ilgilenen seçim politikacılarından bahsetmeme gerek bile yok. İkinci olarak ise birçok durumda politikacılar, para ödemeden demiryolu altyapısı ve hizmetlerinin iyileştirip genişletilmesini istemiştir. Yetersiz finansman ile karşı karşıya kalan ve politik olarak belirlenen hizmet modelleri ve tarifelerini değiştiremeyen demiryollarının borç yığmak dışında çok da seçeneği kalmamıştır. Bu, son yıllarda demiryolu alanında yapılan reformların arkasındaki önemli bir itici güç olmuştur. Yine de hükümetler, demiryolu pazarında önemli ve stratejik bir rol oynamaktadır. Ancak hükümetlerin stratejik hedeflerinin açık, tutarlı olması ve uygun şekilde finanse edilmesi gerekmektedir. İsviçre ile ilgili bölümde ele alındığı gibi demiryolları, burada bakanlar ya da taşımacılık politikası ile ilgili çok az değişiklikle elverişli ve oldukça tutarlı bir politik ortamda işletimin avantajını görmüştür. Karayolu taşımacılığı ile ilgili dış maliyetin içselleştirilmesi ve demiryolları alanındaki önemli yatırımlar, kısmen kazançlarla da birlikte, demiryolunun mevcut yüksek yük pazar payını (%40) sabit tutmuş ve yolcu taşımacılığı payını %15‟in üzerinde artırmıştır. Bu, Avrupa‟nın, aslında dünyanın geri kalan kısmı için tamamen zıt bir durumdur. Bu kitaptaki bölümler, birçok ülkedeki neredeyse devamlı olan reform sürecine tanıklık etmektedir. Uzun vadeli ancak ayarlanabilir bir plana dayalı kademeli bir süreç, hedefe ulaşmak için muhtemelen en iyi yol iken birkaç ülkede yapılan reformlar, “hareket halindeki bir hedef”i vurmaya çalışma izlenimini vermektedir- bir reform, başka reformların ele almaya çalıştığı hedeflenmemiş sonuçlar doğurmaktadır. Ancak bir bütün olarak taşımacılık sektörü için tutarlı bir hükümet stratejisi genellikle bulunmamaktadır. Aslında aynı şeyin AB düzeyinde de vuku bulması tehlikesi mevcuttur; çünkü en son çıkarılan bir mevzuat düzgün bir şekilde uygulanıp etkisini göstermeden yeni bir mevzuat ortaya çıkarılmaktadır. Mevzuattaki herhangi bir değişikliğin etkin olabilmesi için yeterli deneyim ve sağlam bir araştırmaya dayalı olması gerekmektedir (Nash ve diğ. 2009). Bu, bizleri son yıllarda Avrupa Birliği ve çevre ülkelerdeki reformları yönlendiren başka bir önemli faktöre götürmektedir: Avrupa Birliği mevzuatı. Son on yılda demiryolu direktiflerine ilişkin üç paket, Avrupa düzeyinde benimsenmiş ve yeni bir kitapta yeniden basılmış ve özetlenmiştir (CER, 2008b). Bu paketlerin ve önceki direktiflerin temel nihai hedefleri, üye devletlerden Avrupa Birliği içersinde tek bir demiryolu pazarı kurulması bağlamında yük ve uluslararası yolcu hizmetleri ile ilgili demiryolu işletmeleri arasında adil bir rekabete ve demiryolu altyapısı için açık erişime izin veren kurallar 16 GiriĢ oluşturmasını istemek ve demiryolu sektöründe işletim yapan şirketlerin sermaye kârlılığını sağlamaktır. Nasıl reform yapılmalı? Bu kitaptaki bölümler, demiryolu reformların karmaşıklığını ve ülkeler arasında ne kadar farklılık gösterdiğini sergilemektedir. Dünya Bankası‟nın gelecek yayını, tüm farklı hususları detaylı olarak açıklayacaktır. Bununla birlikte demiryolu reformunu doğrudan ilgilendiren ve daha sonra tartışacağımız dört ana konu şöyledir: - Ayrımcı olmayan serbestleştirileceği; - Devlet ve demiryolu yönetimi arasındaki ilişkinin nasıl organize edileceği; - Geçmişten gelen borçlarla ilgili ne yapılacağı ve yeni borçların nasıl engelleneceği; - Özel sektörün nasıl dahil edileceği. mod içi rekabet ile demiryolu pazarının nasıl İlgili bir husus da modlararası rekabettir. Bu, doğrudan demiryolu reformunu ilgilendirmese de rekabetçi ortamdaki değişiklikler, son dönemde demiryolu ile alakalı birçok problemin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Ağır yük araçları ile ilgili ağırlık limitlerini daha çok artırma teklifleri onaylanırsa ve ağır yük araçlarına ilişkin dış masraflar için ücret talep edilebilmesine yönelik olarak Eurovignette Direktifi revize edilmezse durum daha kötüleşebilir. Liberalizasyon Avrupa Birliği‟nde ve dünyanın bazı bölgelerinde, özellikle de Avustralya‟da demiryolu reformlarının temel bir özelliği, piyasaya yeni katılanların birbirleriyle ve çoğunlukla yükümlü işleticilerle2 rekabet edebilmesi için liberalizasyon olmuştur. Avrupa Birliği ve aynı kuralları takip eden komşu ülkelerde Ocak 2007‟de yük pazarı ve Ocak 2010‟da uluslararası yolcu hizmetlerinin liberalizasyonu tamamen sağlanmıştır. Yurtiçi yolcu hizmetlerinin liberalizasyonu şu an Komisyon kapsamında görüşülmektedir. Tüm üye devletler, yük taşımacılığı erişimine açık hale gelmiştir. Aynı durum bazı ülkelerde yolcu hizmetleri için de geçerlidir; ancak Hollanda ile ilgili bölüm şunu göstermektedir ki pazar içersinde yolcu hizmetlerine dair rekabet geliştirmeye ilişkin asıl plandan pazara ilişkin rekabet (franchising) lehine vazgeçilmek zorunda kalınmıştır. Şu anda farklı üye devletlerde pazar açılışına dair detaylar büyük değişiklikler göstermektedir (Alexandersson, 2009, s. 46-47). Tüm demiryolu işletmelerinin altyapıya adil erişimlerini sağlamak için, özellikle herhangi bir demiryolu işletmesinden en azından ayrı hesapları bulunan altyapı yöneticilerinin oluşturulması, tek bir işletme içersinde çapraz sübvansiyon (sübvansiyonların kamu sektörü tarafından rekabet halindeki ticari işletimleri desteklemek için kullanılmasını 2 Yükümlü işleticinin (British Rail) franchising için rekabet etmesine izin verilmediği İngiltere‟deki yolcu hizmetleri istisnadır 17 GiriĢ engellemek amacıyla) ve ayrı birimlerin (ayrımcılığı önlemek için) yasaklanması gibi bazı yapısal değişiklikler gereklidir- bknz. Direktif 2001/12. İki temel yapısal model ortaya çıkmıştır. İlkinde altyapı yöneticisi herhangi bir demiryolu işletmesinden tamamen ayrıdır. İkincisinde altyapı yöneticisi, bir demiryolu işletmesi olarak aynı şirketin bir parçasıdır; ancak piyasaya yeni katılanlara ayrımcı olmayan erişim sağlamak zorundadır. Altyapı yatırımı ve orer oluşturma ile ilgili temel sorumlulukların ayrılmasını öngören (altyapı bakımı dışında) Fransız modeli, diğer iki modelin tartışmaya açık bir karışımıdır. Entegrasyon-ayrılma üzerine tartışma, Avrupa‟da bugün hala mevcuttur ve bu kitabın bölümlerinde yansıtılmaktadır.3 Tam ayrılma hususunda iki ana konu mevcuttur. İlk olarak, altyapı yöneticilerinin müşterilerle doğrudan ilişkisi yoktur ve bu da şu anlama gelmektedir ki altyapı yatırımı ile ilgili kararların ticari nedenlerden çok politik nedenlere dayanarak alınması muhtemeldir. İkinci olarak, bölümlere ayrılmış bir endüstride ilişkileri yönetmek zor olabilmektedir. Farklı tarafların etkin bir iş ilişkisi geliştirmesi zaman alabilmekte ve hatalar ortaya çıkabilmektedir. Diğer bir taraftan dikey ayrılma, adil rekabetin kurulması için daha güçlü bir düzenleme gerektirmektedir (Nash ve diğ. 2009) ve bunun oluşturulması da zaman almaktadır. Uygulamada bu farklı modeller rekabetin işlemesi ve gelişmesine olanak sağlamak için oluşturulmuştur. Ancak hangi temel modelin seçildiğine bakılmaksızın şu açıktır ki rekabetçi bir demiryolu hizmeti, hem yatırım ve işletim planlaması hem de gerçek zaman aksaklıklarının ele alınması hususlarında işletimler ve altyapı arasında etkin bir arayüz oluşturulmasını gerektirmektedir. Devlet ve iĢletme arasındaki iliĢki Avrupa‟da devlete ait demiryolu şirketlerinin reformunda, değişen pazar taleplerine karşılık verebilmesi için işletmeye daha çok girişim serbestliği verme eğilimi bulunmaktadır. Devlete ait şirketler bu özgürlükten yoksun olursa piyasaya yeni katılanlarla rekabet edemeyeceğinden bu durum, demiryolu pazarının liberalizasyonuna zemin hazırlamaktadır. Devlet demiryolu idareleri, devletin sadece paydaş olarak hareket ettiği, ticari bir kanun altında işletilen devlet şirketlerinin oluşturulması için “şirketleştirilmiştir”. Bu şu anlama gelmektedir ki Yönetim Kurulu ve CEO, atamalar, tüm günlük işletimler ve strateji ve planlama ile ilgili birçok konuyu kontrol etmektedir. Temel husus, özellikle altyapı yatırımları için devlet tarafından demiryollarına sağlanan finansal desteğin ölçüsüdür. Tüm destek, Batı Avrupa‟da oldukça yüksek bir değerde olup, 2011 yılında 38 milyar €‟yu (NERA, 2004) bulmuştur; ancak bu meblağın çoğu, kamu sektörü yükümlülüğünün yerine getirilmesinde ortaya çıkan harcamalar gibi devlet tarafından talep edilen masrafları karşılamak için kullanılmaktadır. Orta ve Doğu Avrupa‟da aksine destek, düşük düzeydedir ve çoğunlukla buradaki demiryollarının kamu sektörü yükümlülükleri tam olarak karşılanmamaktadır. 3 Bu farklılıklar ülkelerde de meydana gelmektedir. Örneğin; İsviçre ile ilgili bölüm en büyük işletici SBB‟den yazarların görüşlerini yansıtmaktadır; ancak ikinci en büyük işletici BLS özellikle de dikey ayrılma konusunda oldukça farklı görüşlere sahiptir, 18 GiriĢ Demiryollarının en iyi şekilde kullanılması için gerektiği gibi erişim bedelleri marjinal maliyete dayandırılırsa, altyapı yöneticileri, yenileme ve genişleme yatırım giderleri şöyle dursun kendi bakım maliyetlerini bile karşılayamayacaktır. Ancak Nash ve diğerleri (2009) tarafından belirtildiği gibi “demiryolu verimliliği ve kalitesini artırmak için büyük ölçekli yatırım yapılmasının hedeflenmesine ihtiyaç duyulmaktadır”. Dolayısıyla devlet (ya da AB) desteği, özellikle de daha az sürdürülebilir taşımacılık modlarına ilişkin dış masraflar içselleştirilene kadar yeterli yatırım sağlanması için gereklidir. Borç Yükü Aşağıdaki bölümler gözden geçirildiğinde, hükümetlerin ayrı ayrı geçmişten gelen yüksek borç konusunu nasıl ele aldıklarını fark etmek ilgi çekicidir. Aşağıdaki bölümlerde birkaç farklı yaklaşım tartışılmıştır. İlki; bazı durumlarda ayrılma, demiryolu işletmesinin geçmişten gelen borç olmadan yeni bir hayata başlamasına olanak sağlamıştır. İkincisi; İtalya ile ilgili bölümde belirtildiği gibi bazı ülkeler yeni altyapıyı finanse etmek için ayrı işletmeler oluşturmuştur. Üçüncüsü; bazı ülkelerde –bilhassa Almanya- geçmişten gelen borcun önemli bir kısmı hükümet tarafından geri alınmıştır (kuşkusuz birtakım varlıklar ile birlikte). Diğer durumlarda, geçmişten gelen borç holding bünyesinde bırakılmıştır- dolayısıyla prensipte, holding bünyesindeki işletim birimlerini çok az doğrudan etkilemiştir- ancak borcun geri ödenmesi için grup bölümlerinin özelleştirilmesi amaçlanmıştır. Ve son olarak bazı durumlarda borç, yeniden tahsis edilmiştir. Örneğin Fransa‟da diğer borçlar Demiryolu İşletmesinde kalırken altyapıya ilişkin geçmişten gelen borç, altyapı yöneticisine (IM) tahsis edilmiştir. Geçmişten gelen borcu azaltmak için alınan bu tedbirler ve sonuç olarak finansal değişiklikler, bir şirketin genişleme ve modernizasyon alanında yatırım yapma, ihtiyaç duyulan yeniden yapılandırmanın finansmanını sağlama ve dolayısıyla diğer Demiryolu İşletmeleriyle rekabet etme yeterliliğini belirlemektedir. AB‟nin devlet yardımı esaslarınca uygulanan ve giderek artan kısıtlamalar dikkate alındığında başlangıçta kendi ulusal demiryolu işletmelerinin borcunu azaltan üye devletler, şu an kârlı durumdadır. Birliğe 2004 yılından itibaren katılan üye devletler ve katılım öncesindeki komşu devletlerden bazılarında, geçmişten gelen borcu olan yükümlü demiryolu işletmelerine ilişkin problem, konulan kamu hizmeti yükümlülüklerinin telafisi için gerekli kılınan yeni borçlarla ağırlaşmıştır. Bu durum, işletmelerin diğer demiryolu işletmeleri karşısındaki rekabet edebilirliklerini, tüm bütçe durumlarını ve özellikle de yatırımlarla ilgili finansal esnekliklerini etkilemektedir. Ayrıca bu durum, işletmelerin kredi almalarını sınırlamaktadır ve kredinin yüksek-risk primleri ile edinilmesi anlamına gelmektedir. Yükümlü kuruluşu hem mod içi hem de modlar arası rekabette zayıflatmaktadır. Azalan trafik ile birlikte devletin finansman sağlamaması, çok sayıda altyapı yöneticisinin hükümetin çoğunlukla tam olarak ödemediği gereksinimleri karşılamak için daha fazla borç almak zorunda kaldıkları anlamına gelmektedir. 19 GiriĢ Özel sektörü dahil etmek Yolcu taşımacılığı franchise‟ları ya da yük veya yolcu taşımacılığına açık erişim kapsamında demiryolu işletmesi olarak piyasaya yeni katılanlar dışında özel sektörün dahil edilmesi oldukça sınırlı olmuştur. Altyapının özel mülkiyeti, kısa ömürlü olmuştur. İngiltere‟de 1996 yılında özelleştirilen altyapı yöneticisi, Railtrack, 2001 yılında yönetime geçmiş ve yerini kâr amacı gütmeyen bir şirket olan Network Rail almıştır. Estonya‟da 2001 yılında özelleştirilen ana (entegre) işletici EVR, 2007 yılında yeniden ulusallaştırılmıştır. Her iki durum, altyapı en azından Avrupalı karmaşık şebekeler bağlamında doğal tekel olarak kaldığından ve büyümenin sağlanması için demiryolu altyapısının uzun ömürlü ve çok az alternatif kullanıma sahip varlıklara (dolayısıyla bunlar, batık masrafları temsil etmektedir) küçük küçük yatırımlar yapılmasını gerektirdiğinden altyapının özel mülkiyetinin zorluklarını göstermektedir. İngiltere‟deki bir problem, Railtrack‟in yeterli yatırım yapmaya teşvik edilmesi zorluğudur. Daha sıkı düzenlemeler, bu problemleri çözebilirdi; ancak Almanya ile ilgili bölüm şunu göstermektedir ki altyapının özelleştirilmesi burada göz ardı edilmiştir. Özel sektörü dahil etmek, kamu fonlarına başvurmadan yatırım yapma ihtiyacı ile desteklenmektedir. Bu, altyapı projeleri için güç olabilir; çünkü İtalya ile ilgili bölümde belirtildiği gibi hem özel hem de kamu sektörü risk almaktan kaçınmaya çalışmaktadır ve demiryolundan kaynaklanan tanımlanabilir artan gelir olmasını sağlamak çoğunlukla zordur. Ancak bazı özel para kaynakları, mevcut şebeke ile –İngiltere‟de (yani Londra‟yı Manş Tüneline bağlayan High Speed One), İsveç‟te (yani Arlanda Havalimanı Bağlantısı) ve Fransa‟da (Tours ve Bordeaux arasında önerilen yüksek hız hattı) minimal arayüzler içeren altyapı projeleri için kullanılmış ya da planlanmaktadır. Özel mülkiyet, çeken çekilen araç kiralamada özellikle İngiltere‟de yolcu taşımacılığı ve yük vagonları için daha yaygın olarak (artan bir oranla Rusya dahil olmak üzere) –bu pazarlarda rekabet oluşturmak nispeten daha kolay olduğu için- oldukça başarılı olmuştur. Diğer durumlarda özel sektörün dahil edilmesi, özel sektör yönetimi, disiplini ve rekabetini tanıtmak için planlanmaktadır. İsveç ve İngiltere ile ilgili bölümler şunu göstermektedir ki demiryolu yükünün özelleştirilmesi İngiltere‟de başarılı olsa da yine de rekabet yüzünden franchising ile ilgili problemler ortaya çıkmıştır. Reformlar baĢarılı oldu mu? Reformlar, birçok ülkede yük alanında sektör içi rekabetin gelişmesine izin vermiştir; piyasaya yeni katılanların demiryolu yük pazarı içersindeki pazar payı şu an İsveç‟te %35‟e, Romanya‟da %25‟e, Polonya‟da %23‟e, Almanya‟da %21‟e ve İtalya ve Fransa‟da %12‟ye ulaşmıştır (Nash ve diğ. 2009).4 Uluslararası yolcu hizmetlerinde rekabetin gelişeceğine dair işaretler de mevcuttur. 4 Büyük Britanya da yaklaşık dokuz rekabetçi ile birlikte rekabetçi bir yük pazarına sahipti; ancak tüm yükümlü demiryolu şirketleri özelleştirildiğinden (ve hala pazarda olan iki şirket tarafından satın alındığından) piyasaya yeni katılanların %100 payı yanıltıcıdır. 20 GiriĢ Ancak amaç, mod-içi rekabet yararına mod-içi rekabeti tanıtmak değil; verimliliği artırmaktır. Reformların verimlilik üzerindeki etkisine ilişkin çok sayıda çalışma mevcuttur; ancak bunlar çoğunlukla çelişkili ve genellikle neticesizdir (Nash ve diğ., 2009). Ancak Wetzel (2008), reformlar başladığından beri Avrupa demiryollarındaki verimlilik artışının kaynaklarını değerlendirmiş ve şu sonuca varmıştır ki 1990 ve 2005 yılları arasında ortalama verimlilik artışı %39‟dur (yılda %2‟den fazla). Bu makale reformların verimliliği doğrudan etkilediğini göstermiyorken (modellemek zor olduğundan) reformların erken dönemlerinde demiryolu verimliliğinin kabul edilebilir bir oranda artığını da göstermemektedir. Bu çalışmadaki kanıt, Avrupa ortalamalarına dayanmaktadır; ancak demiryolu trafiğinin Almanya, İngiltere ve İsveç gibi erken ve geniş kapsamlı reformlar yapan ve bu reformlara yeterli oranda yatırımlar ve diğer modlarla makul düzeyde rekabet eşit şartların eşlik ettiği ülkelerde en hızlı arttığına dair kanıt da bulunmaktadır. Ancak özellikle Orta ve Doğu Avrupa‟da meydana geldiği gibi diğer koşullar sağlanmadan sadece reformların yapıldığı yerlerde liberalizasyona, azalmış trafik seviyeleri ve mod payı eşlik etmiştir. Reformlar geciktirildiğinde ortaya çıkabilecek zorlukları Fransa ile ilgili bölüm de göstermektedir. Avrupa dışına bakıldığında, düzenlemenin doğru şekilde yapılması anahtar çözüm olarak görülmektedir: Latin Amerika‟da imtiyazlandırma, altyapı alanında yeterli yatırıma yol açmazken Birleşik Devletlerdeki deneyim, tarifeler, hizmetler ve pazar giriş/çıkışı ile ilgili aşırı düzenlemelere ilişkin tehlikeleri ve bunu rahatlama faydalarını sunmaktadır. Japonya ile ilgili bölüm, özelleştirmeden sonra trafiğin arttığını (durgun ekonomiye rağmen) ve demiryollarının büyük çapta devlet yardımı alan bir yapıdan önemli bir vergi kaynağına dönüştüğünü göstermektedir. Son olarak Rusya ile ilgili bölüm, buradaki hükümetin şu ana kadar dikey ayrılma ve açık erişimi reddettiğini belirtmektedir; ancak şimdi şebekede çok sayıda özel vagon bulunmaktadır ve Rusya Demiryolları (vagon sahibi olan) yük bağlı ortakları oluşturmaktadır ve bunları kısmen özelleştirme sürecindedir. Sonuçlar Avrupa‟daki demiryolu pazarı, başlangıçta bazı Üye Ülkelerce; ancak giderek Avrupa mevzuatı tarafından yönlendirilen kökten bir reform sürecine girmektedir. Buna rağmen şu açıktır ki reform yapmak isteyen bir ülkeye kolaylıkla uygulanabilecek “kullanıma hazır” bir model yoktur – daha ziyade ülkelerin çok farklı yaklaşımlar benimsemiş olması dikkat çekicidir. „Entegre‟ ve „ayrılmış‟ demiryollarının bulunduğu geniş bir yerde bile çok farklı kurumsal yapılar ortaya çıkmaktadır. Farklı yazarların kendi ülkelerinden elde ettikleri sonuçları karşılaştırmak ilginçtir. Neredeyse tüm yazarlar, reformların işleri iyileştirdiğini; fakat hatalar yapıldığını ve daha çok iyileştirmenin yapılabileceği sonucuna varmıştır. Avrupa demiryolu sisteminin bir bütün olarak birbirine bağlılığı ise hala önemli bir mevzudur. Reform, gerekli olarak görülmektedir; ancak demiryolu pazar payının büyümesi için yeterli bir koşul değildir. Birçok yazar, bilhassa modlar ve altyapı arasındaki ücretlendirme ile ilgili olarak demiryolu sektöründeki kurumsal reformların entegre bir 21 GiriĢ ulaşım politikasının içine yerleştirilmediğini tartışmaktadır. Daha ziyade demiryolları reformlarının sırf kendiliğinden pazar payını artıracağı varsayılmıştır. Sonuç, reformlarla ilgili ön beklentilerin – en azından modla ilgili ayrımın geliştirilmesi açısından – somutlaşmaması olmuştur. Aslında liberalizasyona diğer reformların eşlik etmediği Orta ve Doğu Avrupa‟da hem trafik seviyeleri hem de demiryolu mod payı düşmüştür. Buna rağmen, reformlar doğru şekilde yapıldıkları yerlerde gösterilebilir faydalar sağlamıştır. İyi bir şekilde planlandığı ve uygulandığı takdirde demiryolu reformu, Avrupa‟daki taşımacılık sisteminin yeniden canlandırılmasında önemli bir faktör teşkil edebilir. Referanslar 22 Bölüm A Avrupa Birliği DıĢında Bölüm A Avrupa Birliği DıĢında 23 A Avrupa Birliği DıĢında Kaynak: Railway Gazette International 24 1 Japonya 1 Japonya Yoshio Ishida a) 2 Alan (km ) 377,944 a) 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) a) GSMH (milyar €) b) Hattın uzunluğu (1000 km) a) b) c) 2008 127.69 Yük tkm (milyar) 3,313.3 Yolcu-km (milyar) 20.1 Mod payı- yolcu (%) c) Mod payı-yük (%) c) c) c) 2008 22.3 402.9 %30.6 % 6.0 Avrupa Komisyonu, Rakamlarla Enerji ve Ulaşım, İstatistik Cep Kitabı 2010 The Economist, Pocket World in Figures 2010*), 2007‟ye dair veri *) Basım zamanında 2008‟e ait resmi veri mevcut değildi OECD/ITF 2010, Ulaşım Sektöründeki Trendler 1970-2008 1.1 GiriĢ Nisan 1987‟de Japonya Ulusal Demiryolları (JNR) bölünmüş, bir tane yük demiryolu şirketi ve JR East Şirketi dahil 6 tane yolcu demiryolu şirketi (JR Grup olarak bilinmektedir) olmak üzere özelleştirilmiştir. JNR‟nin bölünmesi ve ardından özelleştirilmesini içeren ve diğer birçok ülkede benzerlerinden önce yapılan bu reformlar, Japonya‟daki şimdiye kadar en zorlu; ancak en başarılı politikalar olarak değerlendirilmektedir. Bu reformların başarısı, kuşkusuz zamanın Japonya Hükümeti ve Meclisinin (parlamento) tam desteğiyle birlikte dikkatli yapım ve politikaların etraflıca müzakeresine atfedilebilir. Bununla birlikte, yedi yeni demiryolu şirketindeki yöneticilerden hat personeline kadar çalışanların uyumlu çabası da şirketin “kendi başımıza yeni demiryolları yaratmak” kararlılığı altında geliri artırmak ve maliyetleri düşürme çabalarından dolayı takdir edilmelidir. JR East Şirketini bir örnek olarak gösteren bu bölümde JNR reformlarının başarısındaki arka planı sizlere aktaracağım. 1.2 Japonya’daki demiryolları hakkında genel bilgi İlk olarak Japonya‟daki demiryolları hakkında genel bir bakış açısı sunmama izin veriniz. Japonya‟da 205 tane demiryolu şirketi bulunmaktadır; JR East dahil olmak üzere bunlardan 7 tanesi JR Grup içindedir. 2008 mali yılında, demiryolu işletim şebekesinin toplam uzunluğu 27,333 km iken toplam yolcu kilometresi 405.6 milyarı bulmuştur. Avrupa‟nın aksine Japonya‟daki demiryolu şirketleri, sadece tren işletmeciliğini başarmakla kalmamış; aynı zamanda altyapı inşası, satın alma, bakımı ve yönetimini de başarıyla gerçekleştirmiştir (Lütfen Şekil 1‟e başvurunuz). 25 1 Japonya ġekil 1: Japonya’daki demiryolları Japonya‟daki toplam demiryolu şebekesinin %27‟sine tekabül eden JR East‟in şebekesi 7,527 işletme hattı-km‟yi oluşturmaktadır. 2008 mali yılında JR East‟in işletme geliri, 127.6 milyar yolcu kilometre ve şebekeyi günlük kullanan 16 milyon yolcu ile birlikte 2.7 trilyon yen (17 milyar €1) olmuştur. JR East‟in demiryolu işi, genel olarak Tokyo büyükşehir taşımacılığı, bölgesel banliyö ve yerel taşımacılık ve şehirlerarası taşımacılık (yüksek hızlı demiryolları) olarak bölümlere ayrılabilir; bu sektörler JREast‟in 2008 mali yıl iş gelirine sırasıyla %67, %5 ve %28 katkı sağlamıştır. Ayrıca bu günlük 16 milyon yolcu tarafından kullanılan istasyonlar JR East‟in en büyük aktif varlığıdır ve bu aktif varlıkların etkili kullanımı ile geliri artırmak amacıyla JR East, istasyonlar içersindeki restoranlar, ürün, yiyecek ve içecek satışı gibi taşımacılık dışı çeşitli işleri de yürütmektedir. Bu işletimlere ek olarak JR East‟in taşımacılık dışı işleri, istasyon yukarısı ve çevresindeki alanlarda taşınmazların kiralanması ve otel işlemeciliği ile istasyonlarda ve tren üzerinde ticari alanların reklamının yapılmasını kapsamaktadır. Konsolide esasta net işletim gelirinin %71‟i demiryolu işletimlerinden %29‟u taşımacılık dışı işlerden gelmiştir (lütfen Şekil 2‟ye başvurunuz). 1 2008 Döviz kuru 1 €= 160 yen 26 1 Japonya ġekil 2: JR East Grup’un konsolide mali tablosu Japonya‟daki doğum oranı ve çalışan nüfusta beklenilen daha fazla düşüş ile demiryollarından başka işlerde yayılma, şu an JR East‟in temel yönetim konusudur. 1.3 JNR iflasının sebepleri II. Dünya Savaşı sonrasında 1949 yılında Japon Ulusal Demiryolları (JNR), o dönemdeki yurtiçi taşımacılık pazarının hakim payını elinde tutarak bir “kamu kuruluşu” olarak işletmeye başlamıştır. Ancak 1960‟lı yıllardan itibaren motorlu araçlarla donatma geliştirildiğinden JNR‟nin yurtiçi taşımacılık pazarındaki payı, 1960 yılındaki %51 yolcukm değerinden 1987 yılında %22‟ye inerek keskin bir düşüşe uğramıştır (lütfen Şekil 3‟e başvurunuz). Buna ek olarak, JNR, kendi koşullarında bu değişikliklere karşılık vermek için usulen ve gecikmeden tedbirler belirlemede başarısız olmuştur. 1964 yılında hızlıca bozulan finansal koşulların ortasında JNR, 1986 yılına kadar birikmeye devam eden daha çok borç ile birlikte 30 milyar yen açık kaydetmiştir. 1980-1986 mali yılları arasında JNR, her yıl 1 trilyon yen‟den fazla açık kaydetmeye devam etmiştir. Japon Hükümeti, Avrupa‟da yapıldığı gibi açığı, kendi genel hesaplarına aktarma sistemine sahip olmadığından JNR açığı, hükümet tahvillerine eşdeğer bir faiz oranıyla JNR‟ye borç verilmesi ile karşılanmış ve JNR‟ye yılda toplam 600-700 milyar yen devlet yardımı temin edilmiştir. Bu yöntem, JNR‟nin 1986 mali yılının sonuna kadar 25 trilyon yen‟e ulaşan uzun vadeli bir borca girmesine ve fiili çöküşüne sebep olmuştur. 27 1 Japonya Diğer taşımacılık modlarıyla sert bir rekabetin var olduğu bir çağda bulunmasına rağmen şirket bir kamu kuruluşuydu ve merkezi hükümet tarafından (yönetiminde çok az özerklikle) tamamen düzenlenen bütçeler, personel işleri, yol ücretleri ve masrafları gibi alanlarda önemli kararlar alınması sonucu şirketin iflası meydana gelmiştir. Özerkliğin olmaması, yönetimsel sorumluluklar alanında muğlaklığa yol açmış ve bu da oldukça zayıf bir işçi-işveren ilişkisine sebep olmuştur. ġekil 3: Yurtiçi taĢımacılık modlarının pazar payları Ayrıca, JNR, 400.000‟den fazla çalışanı ve bölgesel farklılıklar yansıtması gereken konularda bile çoğunlukla tek tip şekilde kararlar alan genel merkezi ile “ülke çapında büyük bir tek parçalı organizasyon” olmuştur. Buna ek olarak, gelirlerin ve harcamaların birleştirilmiş yönetimi, bölgeler ve iş departmanları arasında birbirine bağımlı ilişkilere yol açmış ve böylelikle JNR yönetiminin etkinliği güçleşmiştir. Yönetim sistemindeki eksik yönler ve pazar payında ülke çapında görülen düşüşe rağmen, demiryolları yine de zamanında ve emniyetli bir şekilde yüksek hız ve sıklıkta insanları ve eşyaları taşıma yeteneğini muhafaza etmiştir. Japonya‟nın arazileri uzun ve dar olduğundan taşımacılık için doğal bir koridor oluşturmaktadır; dolayısıyla demiryollarının özelliklerinden yararlandığı çok sayıda pazar olmuştur. 1986 mali yılında (1985 yılı ile karşılaştırıldığında) Tokyo ve Kansai‟de (batı Japonya) metropoliten alanlarda hem tren işletimi hem de altyapısını başaran 14 önemli özel demiryolu şirketi işletme gelirlerinde %3 artış kaydetmiştir. Bu işletim gelirleri 1.65 trilyon Yen değerinde olurken bunun %48‟i demiryolları dışındaki iş alanlarından kazanılmıştır. Bu önemli özel demiryolu şirketleri, iş bölgelerinde oldukça yer etmiş özerk yönetimleri ve demiryolları dışındaki iş çeşitliliği sayesinde önemli ölçüde başarılı olmuştur. 28 1 Japonya Bu faktörler dikkate alındığında JNR‟nin geleceği, bir kaynak olarak bu önemli özel demiryolu şirketlerine başvurmakla şekillenmiştir. “Kamu kuruluşu sistemi” ve “ülke çapında tek parçalı bir organizasyon” olmasının JNR‟nin iflasının temel sebepleri olarak kabul edilmesine dayanarak şu sonuca varılmıştır ki JNR‟nin tekrar canlanabilmesi ve demiryollarının sosyal görevlerini tamamen yerine getirebilmesi için JNR‟nin parçalanması ve özelleştirilmesi kaçınılmazdır. 1.4 JNR reformlarına genel bakıĢ (1) Bölgesel şubeler ve tren işletimi ile altyapı yönetiminin ayrılmasının avantajlarından yararlanmak Yolcu demiryollarına ilişkin olarak gerçek bölgesel koşulları yansıtan ve doğru yolcu mobilite akışlarını ve tren işletimlerini ele alan taşımacılık hizmetleri sağlamak amacıyla bölgesel şube sistemi geliştirilmiştir. Ayrıca, etkin işletimleri takip edebilmek ve son kullanıcılara yönelik sorumlulukları netleştirebilmek için demiryolu işleticilerinin hem tren işletimlerini hem de altyapıyı bir bütün olarak yönetmesi kararlaştırılmıştır. Lojistik endüstrisindeki sıkı rekabete karşılık verebilmek için daha içi teçhiz olabilmek ve son kullanıcılara yönelik sorumlulukları netleştirebilmek amacıyla yük demiryolu, yolcu demiryolu şirketlerinden bağımsız bir şirket olarak kurulmuştur. Birçok yük hareketi, uzun mesafelerde yapıldığından yük demiryolu, ülke çapında tek bir şirket olarak kurulmuş ve ayrıca yük tren işletimlerinin altyapı yönetiminden de ayrılması kararlaştırılmıştır. Bu yapı altında yük trenleri, yük işletimlerinden kaynaklanan ilave maliyetleri karşılamak için kurulan yolcu demiryolu şirketlerine yol kullanım ücretleri ödeyerek yolcu demiryolu altyapısı üzerinde işletilmektedir (bknz. Şekil 4). (1) Model olarak önemli özel demiryollarının toplum kökenli çeşitli iş faaliyetleri (2) Yolcu mobilitesi ve tren işletimlerindeki bölgesel farklılığın tam olarak dikkate alınması (3) Uygun yönetim büyüklüğü ve sorumluluklarını netleştirerek rekabetçi bilincin geliştirilmesi Yolcu ve yük taşımacılığına has özellikleri düzenlemeye yönelik ayırma yöntemleri kullanılmıştır. Yolcu demiryolları Yük demiryolu Bölgesel ayrım Tren işletimi ve altyapı yönetiminin ayrılması Yük taşımacılığına ilişkin özelliklerin tam olarak dikkate alınması ve yolcu demiryollarından ayrılma Bölgesel ayrımı düzenlemeye yönelik yönetim ve altyapı ile tren işletiminin koordinasyonu ġekil 4: Ayrılma ve ÖzelleĢtirme Örnekleri 29 1 Japonya JNR reformları kapsamında, JNR altı yolcu demiryolu şirketi ve bir yük demiryolu şirketine ayrılmıştır. Bu yedi yeni şirket, özel kanunlar altında (JNR Reform Kanunu ve JR Kanunu dahil olmak üzere) JNR‟den %100 yatırımla özel kamu şirketleri olarak kurulmuştur. Her bir şirket, önceden belirlenen varlıklarla başlamış, önceden belirlenen yükümlülüklerden sorumlu olmuş ve JNR‟den belirli sayıda çalışan edinmiştir. Ancak, üç ada şirketi JR Hokkaido, JR Shikoku ve JR Kyushu‟nun bir bütçe açıklığı ile işletilmesi beklendiğinden 1.3 trilyon yen değerinde bir “İşletme İstikrar Fonu”, fonların yatırım kârları ile zararı karşılamak için kurulmuştur (lütfen Şekil 5‟e başvurunuz). ġekil 5: JNR Reform Planı JNR‟nin küçük ölçekli şirketlere ayrılması sonucu müşteriler, bu yeni şirketler ile önemli özel demiryolu şirketleri arasında karşılaştırma yapabilmiş ve bu durum da doğal olarak yeni şirketler arasında bir rekabet bilinci yaratmıştır. Ayrıca, özellikle azaltılmış hükümet müdahalesi ile çeşitli ve esnek iş faaliyetlerini gerçekleştirmek için iş alanlarının genişletilmesi yoluyla dış müdahalenin ortadan kalkması, JNR reformlarının temel özelliği olmuştur. (2) Uzun vadeli borçlar ve aşırı işgücüne ilişkin tedbirlerin ele alınması Aşırı işgücü konusunun çözümlenmesine yönelik uzun vadeli borçların ve tedbirlerin ele alınması, başarısız olan şirketin rehabilitasyonunda kaçınılmaz iki konu olmuştur ve uzun vadeli borçlar ve aşırı işgücü rakamları dikkate alındığında JNR için oluşturulan reformların, Japonya tarihinde şimdiye kadarki en geniş reformlar olduğunu söylemek, mübalağa olmayacaktır. Dolayısıyla, bu iki konuyu ele almakta başarısız olsaydık JNR reformları asla başarılı olamazdı denilebilir. 30 1 Japonya Zamanla ve tüm ayrıntılarıyla, dikkatli bir şekilde ve adım adım uzun vadeli borçlarımızla başa çıktık ve aşırı işgücünü idare etmeye yönelik tedbirler aldık. Bu konuyla alakalı olarak bu yönetimin neticelerini size kısaca açıklayacağım. JNR‟nin ayrılması ve özelleşmesi döneminde, 25 trilyon yen değerindeki uzun vadeli borçlar ve Shinkansen hattının yapımı ile ilgili borçlar ile emekli maaşları dahil olmak üzere JNR‟nin uzun vadeli borçları toplamda 37.1 trilyon Yen‟di. Bu borçlarla ilgili olarak minimum bütçe açığına eklenecek olası kamusal bir mali yükü azaltmak amacıyla Japonya‟nın ana adasında bulunan yük demiryolu şirketi ile üç adet yolcu demiryolu şirketi JR East, JR Central ve JR West‟in, üstlendikleri varlıklarının miktarlarına göre, bu dört şirket için toplamda 14.5 trilyon yen olmak üzere, borçları devralmasına karar verilmiştir. Yeni şirketlerin JNR‟den almadığı geriye kalan varlıklar ve borçlar, kalan varlıkların elden çıkarılabilmesi ve kalan borçların geri ödenebilmesi amacıyla JNR Takas Şirketi‟ne devredilmiştir. Tüm olası tedbirlerin alınmasından sonra geriye kalan herhangi bir borçla ilgili mali yükün kamu mali yükü olmasına karar verilmiştir. Ayrıca, iş gücündeki düşüşleri telafi edebilmek amacıyla Japon Hükümeti, iş gücü fazlasının ulusal ve yerel hükümetler ve hatta özel şirketlerde yeniden istihdamını teşvik etmeye yönelik ülke çapında istihdam tedbirleri almıştır. Sonuç olarak, 277.000 JNR çalışanının 203.000‟i JNR Reformlarından önceki yıl, yeni şirket tarafından yeniden istihdam edilmiş; geri kalanı ya işlerini değiştirmiş ya da emekli olmuştur. (3) JNR reformlarının başarıları: JNR East örneği JNR reformlarının sonucunda JR East Şirketi, JNR‟den 82.500 çalışan ve 6.6 trilyon Yen tutarında gerçek borç alarak kurulmuştur. Ben dahil olmak üzere şirketin üst yönetimi, çalışanlarımızın bir daha böyle bir iş güvensizliği yaşamasına olanak vermeme hususuna kendimizi adamış bulunmaktayız. Beklentilerimizi gerçekçi tutarak ve sermaye yatırımımızı amortisman maliyetleri aralığında sınırlayarak şirketi kararlılıkla yönetme hususunda dikkatimizi yoğunlaştırdık. (Nisan 2009‟dan itibaren şirket, 61.040 çalışana sahipti ve Mart 2009‟da uzun vadeli borçlar, 3.5 trilyon Yen tutarındaydı). Sağlam yönetimi ve yerli ürünlerin oldukça istikrarlı ücretleri sayesinde JR East, 1987 yılında kuruluşundan bu yana tüketim vergisinin çıkması ve sonrasında bu verginin artmasından kaynaklanan düzenlemeler haricinde ücretlerini hiçbir zaman artırmamıştır. Yine de JR East son yirmi üç yıl boyunca hiç zarar etmemiş ve baştaki tahminini oldukça aşan bir istikrarlı yönetim sağlamada başarılı olmuştur. Bunun sonucunda JR East, son yıl yirmi üç yıl boyunda yılda iki triyon Yen‟i aşan güvenlik yatırımları yapabilmiş, Shikansen şebekesini daha da genişletebilmiş ve metropoliten bölgelerde taşımacılık kapasitesini kuvvetlendirebilmiştir. Ayrıca bu yatırımlar ve ilerlemeler, gelir ve güvenlik seviyelerinde daha fazla ilerleme kaydedilebilmesinde verimli bir döngü yaratmıştır; örneğin 1987 mali yılına kıyasla 2008 yılının işletim gelirleri %26 oranında artarken demiryolu kazaları %70 oranında düşmüştür. Bununla birlikte 2009 mali yılına kadar geçen 23 yıl boyunca yedi adet JR şirketi, Japon Hükümeti ve belediyelerine kurumlar vergisi, sabit varlıklar vergisi ve diğer vergiler için 31 1 Japonya yıllık ortalama 300 milyar Yen ödemiştir. JNR ayrılmadan ve özelleşmeden önce yıllık yaklaşık olarak 600 milyar Yen (1997-1986 mali yıllarının ortalaması) devlet yardımı alıyordu. Bu yüzden kamu finansmanı açısından JNR reformlarının oldukça başarılı olduğu görülebilmektedir. Ana adadaki üç JNR şirketi JR East, JR Central ve JR West için JN Kanunu, önemli yönetim konularında Arazi, Altyapı, Ulaşım ve Turizm Bakanlıklarından izin alınmasını gerektiren yönetmelikleri kaldırılarak Aralık 2001‟de revize edilmiştir. “Tamamen özelleştirmenin” sağlanmasında JR East‟in hisselerinin hepsi Haziran 2002‟ye kadar özel sektörlere satıldı; JR Central Nisan 2006, JR West ise Mart 2004‟e kadar tamamen özelleşmiş oldu. 1.5 Sonuç 1970‟lerin sonlarından bu yana JNR reformları, Japonya‟da önemli politik ve siyasi konular olmuştur. Bu nedenle Japonya Ulusal Demiryolları Nisan 1987‟de bölünüp özelleşmeden önce çeşitli konularda etkin tartışmalar meydana gelmiştir. Ancak bu yedi JR şirketinin gerçek yönetim performansı dikkate alındığında neredeyse tüm Japonlar, JNR reformlarının başarılı olduğunu fark etmiştir. Bu yedi JR şirketinden özellikle JR East‟e büyük başarı getiren belirleyici faktör neydi? JR East‟in başarısı ile ilgili faktörlerin birkaçını zaten açıklamış bulunmaktayım; ancak JR East‟in en üst düzey yöneticilerinden ve bölünme ve özelleşme süreçlerinden geçmiş biri olarak geride kalan 23 seneye baktığımda reformların başarısının arkasındaki en büyük faktörün en üstteki yöneticiler de dahil olmak üzere “çalışanların bilincindeki reform” olduğuna inanıyorum. JR East‟in Nisan 1987‟de kurulmasının hemen ardından üst düzey yöneticiler dahil olmak üzere yönetim personelimiz güvensizlik ve şikayet duyguları ortasında müşterilerin ve çalışanların fikirlerini doğrudan dinlemek ve bu sesler ile düşünceleri yönetim politikaları ve tedbirlerimize katmak için ön sıraları ziyaret etmiştir. Demiryolu işi, takım çalışmasına dayalıdır ve arz ettiği öneme bakılmaksızın çok çeşitli işler bulunmaktadır; bazıları göze çarpsa da diğerleri daha az görünürdür. Yönetim personeli, çalışanların tüm rollerinin tam olarak başarıyla tamamlanması için büyük çaba göstermiştir. Yönetimin olumlu yaklaşımı, yaratılışta yüksek becerilere sahip ve kendisi ve işiyle gurur duyan tüm demiryolu çalışanlarının bilincini değiştirmiştir. Çalışanlar, “Gelecek için yolu kendimiz bulmalıyız” ve “Bir daha başarısız olamayız” inancıyla atalarından, üstlerinden edindikleri ve kendilerinde geliştirdikleri demiryolu çalışanlarına has temel gücü ve ruhu kullanmaya başlamışlardır. JR East‟in geride kalan 23 yıl boyunca göstermiş olduğu olağanüstü yönetim performansı, “çalışanların bilincindeki bu değişiklikler” olmadan asla gerçekleşemezdi. Evrensel temelde günümüz, demiryollarının yeniden güçlenmesini gerektirmektedir ve dünyanın birçok yerinde her bölgenin kendi koşulları ve ihtiyaçları doğrultusunda 32 1 Japonya demiryolu reformları meydana gelmektedir. Ancak şunu unutmamalıyız ki en önemli faktör, demiryolunu gerçekten işleten çalışanlar ve onların bilincindeki değişikliktir. Sonuç olarak, farklılığı yaratan “insanlardır”. 33 A Avrupa Birliği DıĢında Kaynak: Railway Gazette International 34 2 Rusya 2 Rusya John Winner ve Andrei Evdokimov a) 2 Alan (km ) 17,075,400 a) 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) a) GSMH (milyar €) b) Hattın uzunluğu (1000 km) a) b) c) 1) 2008 141,96 Yük tkm (milyar) 1,132.8 Yolcu-km (milyar) 84.2 Mod payı- yolcu (%) c) Mod payı-yük (%) c) c) c) 2008 2,116.2 175.9 1) %77.8 %60.3 Avrupa Komisyonu, Rakamlarla Enerji ve Ulaşım, İstatistik Cep Kitabı 2010 The Economist, Pocket World in Figures 2010*), 2007‟ye dair veri *) Basım zamanında 2008‟e ait resmi veri mevcut değildi OECD/ITF 2010, Ulaşım Sektöründeki Trendler 1970-2008 Özel arabalar, karayolu verisine dahil değildir. 2.1 GiriĢ Rusya, demiryolu reformlarında diğer ülkelerden biraz farklı bir yol izlemiştir. Ulusal demiryolu, kamu iktisadi teşebbüsüne (RZD) dönüştürülmüştür ki bu, demiryolu reformunda çok alışılmamış bir adım değildir. Ancak yaklaşık olarak son on yılda demiryolu diğer ülkelerden farklı bir dikey ayrılma şekline tabi tutulmuştur: tekel şebeke hizmetleri sadece yolları, dispeçerliği ve orer hazırlamayı değil; ayrıca lokomotif ve makinistleri de kapsamaktadır. Aynı zamanda hem kamu hem de özel sektör, demiryolu çeken-çekilen araları satın alacak ve “işletecek” ve doğrudan müşteriye hizmet verecek hale gelmiştir. Bu olağandışı dikey ayrılma şekline, işletici (yolcu ve yük) olan çeşitli RZD bağlı ortağın ve yük ile bazı yolcu hizmetlerini işleten çok sayıda özel sektöre ait şirketin ortaya çıkması eşlik etmiştir. Reformlar henüz tamamlanmamıştır. Rusya Hükümeti, belki de işleticilerin lokomotiflerin sahibi olması ve işletmesine, kısa demiryolu hatlarının özel sektör tarafından işletilmesine ve bazı işleticilerin ana şebekede bağımsız olarak kendi makinistleri ve lokomotiflerini sağlayıp taşıcı olmasına izin vererek daha kapsamlı reformlar yapmayı planlamaktadır. Aslında bu, sınırlı bir ölçüde halihazırda meydana gelmektedir. Tarifelerle ilgili reformlar, özel sermayenin demiryolu çeken-çekilen araçlara çekilmesine yardım etmiştir; tarifeler konusunda daha çok reform yapılması planlanmaktadır. Bu bölüm, Rusya‟daki demiryolu reformlarının kısa bir geçmişini sunmakta ve hala planlanma aşamasında olan reformları ele almaktadır. Rusya‟da yük, demiryolu sektörüne hakim olduğundan yük üzerinde yoğunlaşılmaktadır. 2.2 Rusya Demiryolları- Tarihi Perspektif Sovyetler Birliği dağılmadan önce Rusya Demiryolları, Sovyetler Birliği‟nin demiryolu sisteminin bir parçası olup Demiryolu Bakanlığı tarafından yönetilmekteydi. Bu demiryolu sistemi, 17‟si Rusya‟da olmak üzere 32 bölgesel demiryolunu kapsamıştır. 35 2 Rusya Zirvedeyken dünyadaki tüm demiryolu yük trafiğinin yarısını ve yolcu trafiğinin ise önemli bir miktarını elinde tutmuştur.1 1992 yılında Rusya Demiryolu Bakanlığı (RDB), asıl Sovyetler Demiryolu Bakanlığından, Rusya‟da bulunan 17 bölgesel demiryolu ve demiryolu ile alakalı kurum ve kuruluşlardan oluşmaktaydı.2 RDB, işletim bölümleri, araştırma birimleri, işçi sağlık ve yardım birimleri ve bazı üretim kapasiteleri ile kabine düzeyinde bir bakanlıktı. RDB, yaklaşık olarak 1.1 milyon çalışan istihdam etmiştir. RBD kapsamındaki en büyük birimler, 17 adet bölgesel demiryolu işletim sistemiydi. Bunlar, taşımacılık hizmetlerinin sağlanmasından sorumlu bölgesel işletilen demiryollarıdır. Her bir demiryolu, bir Amir tarafından yönetilmiş ve her birinin gelir beyanı ve bilanço dahil olmak üzere tam bir finansal kayıt takımı bulunmuştur. Çekençekilen araç varlıkları, bölgesel demiryollarının defterlerine aktarılmıştır. 3 Araştırma ve test birimleri sayesinde RDB, bölgesel demiryolları tarafından kullanılan çeşitli ekipman ve malzemelerle ilgili teknik standartları; altyapı, çeken-çekilen araç, güç dağıtımı, sinyalizasyon ve tren kontrol ekipmanlarına ilişkin güvenlik standartlarını belirlemiştir. Ayrıca RDB, muhasebe, mühendislik, denetim ve planlama çalışanlarından oluşan bir merkezi yönetim teşkilatına da sahipti. Yeni çeken-çekilen araçlar, Rus demiryollarının herhangi birinde kullanılmak için onaylanmadan önce RDB standartlarını sağlamak zorundaydı. Sovyetler Birliği çöktüğünde yeni bağımsız devletlerin ekonomileri büyük ölçüde geriledi. GSYİH ve endüstriyel üretimde düşüşler, demiryolu yük ve yolcu trafiğinde de kendini göstermiştir- Rusya demiryolu yük trafiği dibe vurmuştur. Demiryolu yük trafiği 1988 yılında en üst noktaya ulaşarak %60 düşüş gösterirken 1998 yılında önceki seviyelerine göre yaklaşık olarak %40 düşmüştür. Yolcu trafiği ise 1980‟lerin sonundaki seviyesine göre yaklaşık %55 düşüş göstermiştir. ġekil 1: Rusya Demiryolu Yük Trafiğinin GeliĢimi (1988-2010) 1 Rusya, Ukrayna ve Kazakistan Demiryolu Sektör Araştırması, EBRD Ocak 1993 Çok sayıda demiryolu tasarım ve araştırma kurumu ve demiryolu ile alakalı diğer birimler dahildir. 3 Bu uygulamalar günümüze kadar devam etmektedir. Şimdiye dek birçok demiryolu varlığı, bölgesel demiryollarının defterlerinde yer almıştır. 2 36 2 Rusya Sovyetler Demiryolu, oldukça kârlı olmuş, yenileme ve yeni yatırımları finanse edecek kadar kazanç sağlamış ve hükümet bütçesine önemli fonlar sağlamıştır. Ancak tüm Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) demiryolları, hacim ve gelirlerinde önemli düşüşlerle azalan bir finansal performans göstermiştir. Azalan gelir, Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla alakalı belirsizlik durumuyla birlikte demiryollarının varlıklarla yeniden yatırım yapma hususundaki teşviki ve gücünü azaltmıştır. Ayrıca tüm BDT demiryolları, oldukça azalan trafiğe hizmet vermek için gerekenden çok daha fazla varlığa sahipti. 20 yıl boyunca demiryolu, gerekenden fazla çeken-çekilen araç ve şebeke kapasitesine sahip olmuş ve önemli yatırımlar yapılmasına ihtiyaç duyulmamıştır. 1990‟ların sonlarında trafik yeniden artmaya başlamıştır. Trafik ve sermayede önemli düşüş, yatırımların 10 yıl ertelenmesi ve sonrasında hızla artan trafik gibi faktörlerin güçlü kombinasyonu hem demiryolu hem de hükümet kuruluşları açısından problem yaratmıştır. Yük tarifelerinde yapılan yolcu ve bazı yük ürünlerine ilişkin çapraz sübvansiyonlar, bazı aksaklıklara neden olmuş ve demiryollarının varlıkların yenilenmesinde kendi kendini finanse etme gücünü sınırlamıştır. Önemli ölçüde yenilemeler yapılmadan varlıkların hizmetten çekildiği 15 yılın ardından Rusya‟nın demiryolu sektörü, yeni yatırımlara ihtiyaç duymuştur; demiryolu ve hükümet, bu yatırımları finanse etmek için yeni yollara gerek duymuştur. Bu ihtiyaçlar, demiryolu sektöründe reform yapılmasını teşvik etmiştir. Rusya‟nın demiryolu sektörü, her alanda büyüktür. Ana demiryolu, 8 zaman dilimine yayılmakta, 85,000 yol-km‟yi kapsamakta ve 122,000 km‟den fazla hattı içermektedir. Yaklaşık 43,000 yol-km (~ %50) elektriklidir4. Rusya demiryolu sektörü, 2,700 yolcu ve 5,900 manevra lokomotifi dahil olmak üzere yaklaşık olarak 1 milyon yük vagonu ve 20,000 lokomotife sahiptir. Yolcu demiryolunda 24,000 uzun mesafe vagonu ve yaklaşık 16,000 EMU bulunmaktadır. 2.3 Rusya demiryolu reform programı Rusya Hükümeti, demiryolu sektörünün yeniden yapılandırılması ile uğraşmaktadır. Birkaç faktörün reform programını yönlendirdiği görülmektedir. Demiryolu sektörünün kısa vadede büyük yatırımlara ihtiyacı vardır- bu ihtiyaçlar, tamamen RDB tarafından finanse edilemeyecek kadar büyüktür. Enerji maliyetleri, enflasyon ve trafik arttıkça zarar eden hizmetler için yapılan çapraz sübvansiyonlar taşımacılık maliyetlerinde bozulmaya sebep olmuştur. Hükümet ayrıca özel yatırımcılar ve rekabetin maliyetleri azalttığı ve hizmetleri iyileştirdiğini ki bununda ekonomiye açık olarak fayda sağlayacağını fark etmiştir. 1990‟ların ortalarında hükümet, giderek artan problemleri çözebilmek ve demiryolu sektörüne özel yatırım ve rekabeti tanıtmak amacıyla ciddi bir reform programı başlatmıştır. Reform programına ilişkin hükümet tarafından belirlenen hedefler aşağıda belirtilmiştir: 4 - demiryolu hizmetlerinin kalite ve güvenliğinin istikrarlı hale getirilmesi - tek bir pan-Rusya taşımacılık kuruluşunun korunması ve ekonomik kalkınmanın sağlanması Elektrikli hatlar, tüm Rusya trafiğinin %85‟ini taşımıştır. 37 2 Rusya - demiryolu taşımacılık sisteminin karşılıklı işletilebilirliğinin sağlanması - demiryolu taşımacılık maliyetlerinin azaltılması - taşımacılık hizmetlerine ilişkin artan talebin karşılanması Resmi reform programı oluşturulmadan önce ön aşamada büyük çapta yeniden yapılandırma meydana gelmesine karşın reform programı üç aşamaya ayrılmıştır. Reform süreci tabloda özetlenmiş ve aşağıda detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Yeniden yapılandırma süreci, rekabetin tanıtılması ile birlikte şu an üçüncü aşamada bulunmaktadır. Hükümetin, reform sürecini başlangıçtaki kapsamından ileriye götürecek yeni bir reform aşaması başlattığı görülmektedir. AĢama Hedeflenen zaman çerçevesi Basamaklar Ön Aşama 2001 öncesi Sosyal hizmetlerin ayrılması Bazı demiryolu tedarik endüstrilerinin özelleştirilmesi Özel vagon sahipliğinin teşvik edilmesi Aşama I 2001-2003 Reform için yasal çerçevenin oluşturulması Aşama II 2003-2006 İş hatlarının kurumsal& yasal ayrımı Aşama III 2006-2010 Rekabetin geliştirilmesi Tablo 1: Reform süreci 2.3.1 Yeniden yapılandırmanın ön-aĢaması Demiryolu sektörü reformunun ön aşamaları, bazı demiryolu sektörü üretim kuruluşlarının ayrılması ve özelleşmesine şahit olmuştur. Bunlar, lokomotif ve vagon üretim tesislerini içermiştir. RDB ayrıca çok sayıda sosyal tesisi (örneğin hastane, okul, dinlenme alanları) de elden çıkarmıştır. Bu reformlar, demiryolu sektöründe özel teşebbüs varlığını başlatmıştır. 2001 yılından önce bazı ana yasal adımlar atılmıştır. Federal Demiryolu Taşımacılığına ilişkin 153 sayılı Federal Kanun (25 Ağustos 1995) sektör organizasyonu için yasal temeli ve çeşitli kuruluşlar arasındaki yasal ilişkileri tanımlamıştır. 426 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı (1997) ve 448 sayılı Hükümet Kararı (1998) demiryolu taşımacılığının etkinliğinin artırılması, taşımacılık maliyetlerinin azaltılması ve demiryolu taşımacılığında rekabetin teşvik edilmesini de içeren hedefleri açıkça belirtmiştir. İkinci Emir, mülkiyet şekline bakılmaksızın (örneğin özel sektör kuruluşları dahil olmak üzere) kullanıcıların demiryolu altyapısına erişiminin sağlanması, çapraz sübvansiyonların sona ermesi, kamu hizmeti gerekliliklerinin hükümet bütçelerinden finanse edilmesi, tarife düzenlemeleri hususundaki hükümet gözetiminin artırılması ve demiryolu sektöründeki finansal akışların daha şeffaf olmasını desteklemiştir. 38 2 Rusya 2.3.2 AĢama I: Yasal ve kurumsal çerçeve, varlık değerlemesi Reformların ilk aşaması, daha ticari ve rekabetçi bir demiryolu sektörü için gereken temel kurumlar ve yasal çerçevenin oluşturulmasını içermiştir. Bu ilk aşama süresince ana mevzuat çıkarılmış; bu mevzuat yeniden yapılandırma sürecini tanımlamış ve bunun için yasal çerçeveyi oluşturmuştur. 384 sayılı Hükümet Kararı (2001) “Demiryolu Taşımacılığının Yapısal Reformuna ilişkin bir Program”, 2001-2010 periyodu için yukarıda tanımlanan üç aşamada yeniden yapılandırma programını açıklamıştır. Bu emre dayanarak, 19 Mayıs 2003 tarihinde “Rusya Federasyonunda Demiryolu Taşımacılığına ilişkin Federal Kanun” ve “Rusya Federasyonunda Demiryolu Taşımacılığına ilişkin Federal Sözleşme” yürürlüğe girmiştir. Kanun, demiryolu sektörünün teşkilatlanması ile ilgili yeni bir yasal temel ve demiryolu varlıkları sahipleri, yükleyici ve hükümet arasındaki ilişkiler için yeni bir tanım sunmaktadır. Kanun, altyapı hizmetleri ve tren işletimleri olarak sektörü ayırmakta ve bunlar arasındaki yasal ilişkileri tanımlamaktadır. Mevzuat, demiryolu taşımacılığını düzenlemekte ve demiryolu “taşıma şirketleri” için altyapıya açık erişim istemektedir. Uluslararası bir denetleme ve muhasebe şirketi, Demiryolu Bakanlığının varlıklarına değer biçmesi ve demiryolu kamu iktisadi teşebbüsünün oluşmasını sağlayacak teşebbüs-tabanlı muhasebe yapıları kurması amacıyla tutulmuştur. Bu temelde RDB, biri düzenleyici işlevler ilgili diğeri ise işletim varlıkları ve sorumluluklarla ilgili olmak üzere iki ana bölüme ayrılmıştır. Federal Demiryolu Taşımacılık Ajansı (FRTA ya da ROSZELDOR) olarak bilinen düzenleyici organ, endüstri reformlarının ilerletilmesi, kanunların hazırlanması ve federal düzeydeki demiryolu faaliyetlerine izin verilmesi dahil olmak üzere demiryolu taşımacılığı üzerinde düzenleyici otoriteyi sağlamaktadır. FRTA, Demiryolu Bakanlığının bir ajansıdır. 2003 yılında demiryolu altyapısı ve çekençekilen araç varlıkları ve işletim sorumlulukları, tamamen bir kamu iktisadi teşebbüsü olan halka açık yeni bir anonim şirkete, Rusya Demiryollarına (RZD) devredilmiştir. Rusya Demiryolları (RZD), önceki Demiryolu Bakanlığının tüm varlıkları ve işletim sorumluluklarını devralmak, demiryolu altyapısı, lokomotifler, tamir işlevleri ve demiryolu sisteminin diğer alanlarına sahip olmak ve yönetmek için kurulmuştur5. RZD kapsamındaki her bir iş birimi –özellikle altyapı, yük ve yolcu hizmetleri- için ayrı muhasebe ve yönetim sistemleri kurulmuştur. Ayrıca bağımsız yük işleticilerinin kendi vagonlarını kullanarak RZD altyapısında işletim yapmasına izin verilmiştir. Reform sürecinin bir parçası olarak iki özel demiryolu sektörü iş modeli oldukça hızlı büyümüştür. Biri, demiryolu işleticisi- vagon filosu olan bir çeşit yük forwarder‟ıdır. İşleticiler, çoğunlukla sahibi oldukları ya da kumanda ettikleri vagonları kullanarak (başta çok sayıda işletici RZD vagonlarını kiralamıştır) yükleme ve boşaltma hizmetlerini düzenlemekte ve demiryolu lojistik hizmetlerini idare etmektedir. İşleticilerin faaliyetleri şu iki önemli faktörle ekonomik hale getirilmiştir: vagonların özel tedariki (özel olarak kiralanan ya da sahip olunan) için standart tarifelerde önemli bir düşüş ve 5 JSC Rusya Demiryolları. “Aşama I 2001-2002”. http://www.eng.rzd.ru/page.html?nav_id=36 linkinde mevcuttur. 39 2 Rusya artan vagon kullanımı6. Demiryolu faaliyetleri ile ilgili düzenleyici çerçeve geliştikçe üçüncü bir önemli faktör ortaya çıkmıştır- özel demiryolu işleticilerinin ücretleri düzenlenmemiştir. Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca işletici sayısı ve elleçledikleri yük hacmi önemli ölçüde artmıştır. İkinci iş modeli, çeken-çekilen araç kiralayan şirketlerin teşkili ile ilgilidir. Kiralama şirketleri Rusya‟da bir süredir var olsa da rolleri yakın bir zamana kadar sınırlı olmuştur. Kiralama ile ilgili yeni bir Yasa 2002 yılında çıkmış ki bu, özel işleticilerin vagonları teminat göstererek ve hızlandırılmış amortisman öne sürerek yeni vagon alımlarını finanse etmesine izin vermiştir. Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca vergi kanundaki değişiklikler, ekonomik büyüme, gittikçe artan uygun çeken-çekilen araç eksikliği ve çoğalan demiryolu işletici sayısı kiralama sektörünü finansal açıdan makul hale getirmiştir. Fırsat sağlayan önemli bir faktör ise özel çeken-çekilen araçlar için açık ve önemli indirimlerin yapıldığı revize demiryolu tarifeleri olmuştur. Federal Kanun ve Demiryolu Taşımacılık Sözleşmesi, iş modelini ve demiryolu sektörü hizmetlerini sağlayan işlerle ilgili yasal sorumlulukları tanımlamaktadır. RZD‟nin demiryolu altyapı şebekesi doğal bir tekel olarak değerlendirilmekte ve büyük ölçüde düzenlemeye tabi olmaktadır. Yeni kanun, bir Demiryolu Taşıma Şirketini demiryolu sisteminde ilerlerken vagon ve lokomotifi olan ya da kiralayan, hükümet tarafından izin verilen, altyapı kullanımı için RZD ile arasında bir sözleşme olan ve yük ve yolcular ile ilgili finansal sorumluluk taşıyan bir iş kuruluşu olarak tanımlamaktadır. Kanuna göre Rusya‟nın demiryolu altyapısı çok sayıda demiryolu taşıma şirketine erişilebilir olmalıdır. Yaklaşık 25 kuruluş, taşıma şirketi olarak kaydolmuştur. Bunlar öncelikle RZD‟nin 17 bölgesel demiryolu ve birkaç özel şirketten- çoğunlukla demiryolu yük işleticileri ve ekipman kiralayan şirketlerden- oluşmuştur. 2.3.3 AĢama II: Görevlerin ayrılması Yeniden yapılandırmanın ikinci aşamasında RZD kapsamındaki demiryolu faaliyetleri, neticede en azından kısmen özelleşme ihtimali olan bağlı ortaklıklara bölüştürülmüştür. Geçtiğimiz birkaç yıl boyunca RZD, yeniden yapılandırma planının II. Aşaması için gereken çeşitli teşebbüsleri kurmakla uğraşmıştır. Örneğin; RZD 2006 yılında intermodal işleri yürütmek için JSC TransContainer adıyla bir bağlı ortaklık kurmuştur. TransContainer Şirketine devredilen varlıklar, 60,000 ISO konteyneri, 24,000 donatılmış platform vagonu ve Rusya genelinde 47 demiryolu istasyonundaki intermodal tesisleri kapsamıştır. TransContainer, Rusya‟daki en büyük demiryolu yük konteyner işleticisi olup; ikinci (RZD‟den sonra) en büyük demiryolu konteyner terminali işleticisidir. TransContainer, hisselerinin %15‟ini 2007 yılında halka arzda satmıştır. Hisselerinin %35‟inin ise 2010 yılında satılması planlanmaktadır. RZD ayrıca özellikle otomobil üreticilerine götürülen araba parçaları alanında blok konteyner tren hizmetlerinde uzmanlaşmak için FESCO ile Russian Troika olarak adlandırılan bir ortak teşebbüs kurmuştur. RailTransAuto, 2010 yılında otomobil üreticilerine özel otomobiltaşıyan platform vagonlar ve yükleme ve boşaltma terminalleri sağlamak için TransGroup (özel bir demiryolu işletici şirket) ile ortak teşebbüs olarak kurulmuştur. 6 Yaklaşık %15 civarında vagon parçası indirimi belirten 10-01 sayılı yeni bir Tarife Ağustos 2003‟te çıkarılmıştır. 40 2 Rusya Refservis, tamamen RZD‟nin sahip olduğu bir bağlı ortaklık olarak soğuk taşıma pazarına hizmet etmek için kurulmuştur. Ayrıca ağaç ve kereste ürünleri için özel platform vagonları kullanarak ağaç ürünlerinde uzmanlaşan bir şirket olarak kurulan TranLes de yine RZD‟nin tamamen sahip olduğu bir bağlı ortaklıktır. 2006 yılında RZD bir Demiryolu Yolcu Müdürlüğü kurmuştur. Bu müdürlük, uzun mesafe yolcu hizmetlerinin yönetimine bir işletme olarak yoğunlaşmak için tasarlanmıştır. Bu birimin, hisselerin özel yatırımcılara satılabileceği bir RZD bağlı ortaklığına dönüştürülmesi planlanmıştır. Yerel taşımacılık için yerel yolcu kuruluşları (RZD‟nin şubeleri ya da belediyelerle ortak teşebbüslerdeki bağlı ortaklıklar) oluşturulmaktadır. RZD, zarar eden banliyö hizmetlerinin tazmini olarak federal ve yerel yönetimlerden destek sağlamada gelişme kaydetmiştir. Yerel yönetimlerle birlikte çalışan RZD, yerel yönetimlerin ortaklaşa sahibi olduğu ve kısmen yerel yönetimler tarafından finanse edilen 16 banliyö demiryolu teşebbüsü kurmuştur. RZD, önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bu çabayı diğer 32 nüfus merkezine yaymayı planlamaktadır. Ayrıca çoğunlukla St Petersburg-Moskova hattı üzerinde özel hizmetler sağlamak için birkaç özel uzun-mesafeli yolcu işleticisi oluşturulmuştur. Demiryolu yük işleticilerinde olduğu gibi bu yolcu işleticileri de RZD lokomotifleri ve makinistleri tarafından çekilen yolcu vagonlarına sahip olmakta ve bu vagonları işletmektedir. Bu demiryolu yolcu işleticileri, kendi ücretlerini belirlemekte, bilet satmakta, tren üstündeki ve istasyondaki çalışanlarını kendi almakta ve istasyon tesislerine yatırım yapabilmektedir. Moskova hava alanlarını şehir merkezine ve Moskova metrosuna bağlayan AeroExpress tren hizmetleri buna örnek gösterilebilir. 2.3.4 AĢama III: Rekabetin geliĢmesi Reform sürecinin III. Aşamasında demiryolu sektöründeki artan rekabet vurgulanmıştır. Bu reformlar, geçtiğimiz birkaç yıl boyunca yavaş yavaş uygulanmıştır. Başta demiryolu yolcu işletmesinin RZD‟nin bir bağlı ortağı ve tamamen bir anonim şirket olarak yasal ayrımının 2006 yılında yapılması planlanmış; ancak başkanlık kararıyla ertelenmiştir. Uzun-mesafeli Demiryolu Yolcu Hizmetinin ayrı bir RZD bağlı ortağı olarak kurulması 1 Nisan 2010‟da gerçekleşmiştir. Yolcu Hizmetleri, lisanslı bir demiryolu taşıma şirketi olarak RZD altyapısında işletim yapacaktır. Bu ayrılma, yolcu hizmeti için uygun altyapı tarifelerinin -tamamen bölüştürülmüş maliyetler, marjinal maliyetler ya da kısa veya uzun vadeli değişken maliyetler- nasıl olması gerektiği gibi sıkıntılı sorunları doğurabilmektedir. Uzun mesafeli yolcu hizmetlerinin ayrılması, tartışmalı bir değişiklik olmuştur; çünkü bu, çapraz sübvansiyon seviyesini yükten yolcuya aktaracaktır. UzunMesafeli Yolcu Hizmetleri Şirketi, başka bir taşıma şirketi gibi işletim yapabilir; ancak işletimleri ve sermaye artırım programlarını finanse etmek için büyük ihtimalle direkt sübvansiyona gerek duyacaktır. Bunun politik açıdan rağbet görmemesi muhtemeldir ve uzmanlar Uzun-Mesafeli Yolcu Hizmetleri Şirketinin hisselerinin yakın gelecekte satılıp satılamayacağı hususunda şüpheci bir yaklaşım sergileyip; şimdilik RZD kurumsal yapısı içerisinde çapraz- sübvansiyonlara duyulan ihtiyacın devam edeceğini belirtmiştir. Şu an Uzun-Mesafeli Yolcu Hizmetleri için altyapı tarifelerinin nasıl belirlendiği açık değildir. RZD, 2007 yılının ortalarında İlk Yük Şirketini [First Freight Company] (Rusçada FFC ya da PGK) kurmuştur. Sermaye olarak 200,000 genel ve özel amaçlı yük vagonu 41 2 Rusya kullanmıştır. Şirket, hisselerinin %50‟ye kadar olan bölümünü açık artırmayla satışa çıkarma konusunda yetkilidir ve bu hisselerin bir bölümünün ilk halka arzının 2010 yılında yapılması planlanmaktadır. İlk Yük Şirketi, şu an Rusya‟daki en büyük demiryolu işleticisidir; ancak kullanım süresi dolan filosunun büyük bir bölümünü önümüzdeki on yıl içerisinde yenilemek zorundadır. RZD, İkinci Yük Şirketini [Second Freight Company] (Rusçada SFC, VGK) kurma planlarını Mayıs 2009‟da duyurmuştur. RZD, yaklaşık 217,000 vagonu İkinci Yük Şirketine devretmeyi ve SFC‟deki hisselerin bir bölümünü ilk halka arzda satmayı planlamaktadır. SFC‟nin yaklaşık bir yıl içerisinde kurulması planlanmış olsa da ekonomik kriz ve kuruluşla ilgili konular bunu geciktirmiştir. RZD şu an SFC‟nin 1 Ekim 2010 tarihinde başlamasını beklemektedir. Birinci ve İkinci Yük Şirketlerinin kurulmasından sonra RZD, dahili işletimlerini desteklemek ve askeri ve savunma ile ilgili hizmetleri sağlamak için sadece 30,000 vagon elinde tutacaktır. İki RZD vagon işletici şirket, her biri yaklaşık 225,000 vagonu kumanda ederek demiryolu yük işletme pazarı içerisinde en büyük katılımcılar olacaktır. Birkaç yüz özel yük işleticisi yaklaşık 450,000 vagonu kumanda etmektedir. En büyük demiryolu yük işleticileri, Globaltrans, Gaspromtrans, TransOil ve Transgarant‟ı içermektedir. Bunların her biri yaklaşık 15,000-20,000 vagondan oluşan filolar kumanda etmektedir. 2.3.5 Bakım tesisleri Çeken-çekilen araç mülkiyeti özel kuruluşlara geçtiğinden RZD kendi hesabına tamir ve bakım tesislerine çok daha az ihtiyaç duyacaktır; ancak genişleyen özel yük vagonu pazarı, vagon tamir tesislerine ilişkin rekabetçi bir şebekeye gerek duymaktadır. RZD, yük vagonu tamir depolarını elden çıkarmaya başlamıştır. 2008 yılında RZD, 120 adet yük vagonu tamir deposundan 22‟sini satmak için birkaç açık arttırma yapmıştır. Haziran 2010‟dan itibaren her bir depo için ortalama yaklaşık 10 milyon USD alarak 18 depo satmıştır. Alıcılar, yeni vagon tamir kuruluşları ya da geniş özel vagon kapasitesine sahip şirket birimleri olmuştur. Koşullar, depo satışları ile ilgili olmuştur- İlk Yük Şirketi, teklif vermek için uygun olamamıştır; alıcı en azından mevcut vagon tamir profilini (tamir edilen vagon türleri, yapılan tamir türleri, kapasite), mevcut depo istihdam seviyesini ve en az beş yıllık deneyim şartını muhafaza edeceğine dair söz vermek zorunda kalmıştır. RZD şu an kalan yaklaşık 100 vagon tamir deposunu iki birim içinde gruplara ayırmayı; bu birimleri rakip bağlı ortaklıklar olarak kurmayı ve her bir şirkette payların bir kısmını satmayı planlamaktadır. 2.3.6 Sınırlı rekabet ve lokomotif mülkiyeti Baştaki Demiryolu Sektörü Reform konseptine göre demiryolu rekabeti, vagon ve lokomotif tedarik eden, yükleme ve boşaltma hizmetlerini düzenleyen ve taşınan yük için yükümlülük üstlenen lisanslı demiryolu taşıma şirketleri arasında olacaktı. RZD‟nin altyapı bölümü, taşıma şirketi tarafından tedarik edilen trenler için altyapıya, elektrik enerjisine ve belki de makiniste erişim sağlayacaktı. Ancak bunun yerine demiryolu vagon işleticileri ortaya çıkmıştır. Demiryolu vagon işleticileri, taşıma şirketleri değildirtaşınan yük ya da yolcu için yükümlülük üstlenmezler ve ana hatlarda kullanmak için kendi vagonları yoktur. Demiryolu taşıma görevleri alanında özel sektör ilgisi devam etmektedir; ancak özel demiryolu taşıma şirketlerinin gelişimi gerçekleşmemiştir. 42 2 Rusya Özel demiryolu taşıma şirketlerinin gelişememesinin nedenlerinden biri, RZD‟nin bu şirketlerin oluşumunu sınırlandırması ve kendi demiryolu taşıyıcı tekelini çeşitli yollarla muhafaza etmeye çalışmasıdır. RZD, ilk olarak altyapı işleticisinin rolünü, sadece yol, yapılar, sinyalizasyon, dispeçerlik ve elektrifikasyon altyapısını değil lokomotif ve tren personelinin tedarikini içerek şekilde geniş bir kapsamda tanımlamaya çalışmıştır. En azından kısa vadede böyle bir yaklaşım biraz doğru olabilir. Rusya‟nın geniş coğrafyasında tren personeli ve lokomotiflerin tedariki, eğitim, konaklama ve makinistlerin ve lokomotiflerin istenen görevleri yerine getirebilmesini ve güvenli olmasını sağlamak için test etme ile ilgili büyük ölçüde kurumsal kaynak gerektirmektedir. Makinistler, özel lokomotifleri kullanabilecek şekilde tren işletmekten sorumlu oldukları kesimlerin fiziksel şartlarında eğitilmelidir. Rusya demiryolu şebekesi birkaç farklı türde lokomotif (her bir dizel-elektrikli lokomotifin çeşitli modeli, 3-kVDC ve 25-kVDC elektrikli) kullanmaktadır; böylece eğitim konuları daha da karmaşık hale gelmektedir. Şu an sadece RZD, lokomotif makinisti eğitme olanaklarına sahiptir. RZD dışında makinistlerin eğitilmesi ve onlara lisans verilmesine ilişkin prosedürler henüz belirlenmemiştir. RZD‟nin lokomotif yönetimine ilişkin uygulamaları da sektörün organize edilmesinde önemli bir husustur. Sovyet-alanı lokomotifleri, büyük ölçüde bakım gerektirmiştir ve makinistler çok sayıda küçük bakım işlerini yerine getirebilecek şekilde eğitilmiştir. Lokomotif depoları, her makinist değişim noktasında bulunmaktadır ve lokomotifler çoğunlukla yük treninden çıkarılmakta ve bir lokomotifin kullanım süresi boyunca bakım koşullarından aynı makinistlerin, mekanik ve lokomotif uzmanlarının sorumlu olabilmesi için ana depolarına geri gönderilmektedir. Bu uygulama, lokomotiflerin trene bağlıyken uygun şekilde işlemesini sağlamaya yardım ederken lokomotiflerden çok az yararlanılmasına sebep olmaktadır. Bu uygulamaların devam etmesi, özel demiryolu taşıma şirketlerinin gelişmesini zorlaştıracaktır. RZD ayrıca bir demiryolu taşıma şirketinin tüm Rusya şebekesinde evrensel hizmet sağlayabilecek bir “ortak” taşıyıcı olması gerektiği hususunda da tartışmıştır. Bu durum, özel demiryolu taşıma şirketlerinin lokomotif havuzları ve her bir şebeke kesimi ile özel lokomotif türleri için eğitilen makinistlerin alan listelerini oluşturmasını gerektirecektirbu, daha küçük taşıma şirketleri için engelleyici bir gerekliliktir. RZD demiryolu yük işleticileri ile yakından çalışmasına ve bazı işleticiler taşıyıcı lisansı almasına karşın bağımsız taşıma şirketlerinin ortaya çıkmasını desteklememektedir. Taşıyıcı lisansına sahip hiçbir işletici, pazar alanında taşıyıcı hizmetleri sunmaya teşebbüs etmemiştir. Buna karşın 2008‟e varan zaman zarfında yerel lokomotif gücü eksikliği ortaya çıkmıştır. Bu yerel eksiklikler süresince lokomotif erişimi olan bazı özel demiryolu işleticileri, müşterileri için blok tren işletebilmek amacıyla lokomotifleri kullanabilmişlerdir. Bu genel olarak özel demiryolu işleticileri ve RZD kapsamındaki tek demiryolu birimleri arasında özel bir düzenlemenin sonucu olmuştur. En azından iki demiryolu yük işleticisi, GlobalTrans ve TransOil, kendi blok trenlerinden bazıları için lokomotif sağlamaktadır. Ancak şu an özel lokomotiflerin tedariki özel durumlarla sınırlıdır. Son 18 ayda trafik hacminde meydana gelen önemli düşüş, lokomotif filosu üzerindeki baskıyı biraz rahatlatmış ve dolayısıyla bu sonucu doğurmuştur. 43 2 Rusya Ancak trafiğin iyileşmesi ve RZD lokomotif filosunun yaşlanması neticede lokomotiflerin özel sektör tarafından tedarikini tekrar ön plana çıkaracaktır. RZD‟nın kararlı altyapı sermaye yatırım programı dikkate alındığında önümüzdeki beş yıl içerisinde demiryolu işleticileri için lokomotif satın alma ya da finanse etme ile ilgili bir mekanizmanın ortaya çıkması muhtemeldir. Lokomotiflerin özel mülkiyeti ve tedarikine ilişkin bir örnek halihazırda mevcuttur. Demiryolu yük işleticilerinin hizmetleri için özellikle de blok-tren hareketlerine yönelik daha fazla lokomotif alması ve kullanması beklenmektedir. Bu lokomotiflerin kalkış istasyonundan varış yerine kadar ya da en azından birkaç makinist alanında işletilmesini ve lisanslı makinistlerin tedarikinde öncelikli olarak RZD‟ye güvenmesini beklemekteyiz. Demiryolu taşıma şirketlerinin gelişimi, çoklu bir taşıma sisteminin nasıl çalışacağına ilişkin detaylar (örneğin; ortak taşıma gerekliliğinin derecesi, makinist eğitimi ve lisansı, makinistlerin tahsisinde önceliklerin nasıl belirlendiği, lokomotifler ve tren orerleri) belirlenene kadar durdurulmuştur. 2.4 Federal hedef programı ve demiryolu stratejisi Rusya demiryolu taşımacılık sistemi ve endüstri yapısı ile ilgili yapılacak daha ileri reformlar Rusya hükümeti taşımacılık politikası, RZD stratejisi ve Rusya ulusal ekonomisinin geniş makroekonomik zorunlulukları tarafından belirlenecektir. Rusya Hükümeti 2008 yılında 377 sayılı “Federal Hedef Programı- Rusya taşımacılık sisteminin modernizasyonu (2010-2015)” Kararını çıkarmıştır. Bu yeni karar, 2010 yılında kullanılmaya başlanan “Federal Hedef Programı” (Program) kabul etmektedir. Program, Rusya‟daki tüm taşımacılık modlarını ele almaktadır ve modlarla ilgili taşımacılık stratejilerinin gelişiminde anahtar bir dokümandır. Hükümet bu dokümanından ardından 2008 yılında 877 sayılı “2030 yılına kadar Rusya Federasyonunda Demiryolu Taşımacılık Gelişimine ilişkin Stratejiyi” (Strateji) kabul eden Kararı çıkarmıştır. Dünyadaki ekonomik krizden ötürü neredeyse hiç fark edilmeden çıkarılan bu iki stratejik doküman Rusya Demiryollarının geleceğini şekillendirecektir. Strateji, aşağıdaki temel konuları çözümlemeyi hedeflemektedir: - Kullanım süresi dolan demiryolu varlıklarının yenilenmesi - Rusya‟daki demiryolu sektörünün özellikle demiryolu ekipmanları alanında geri kalmış teknik ve teknolojik tabanını iyileştirmek ve demiryolu sektöründe ileri teknoloji kullanmak - Demiryolunun çeşitli bölgelere erişimini ve demiryolu iş kapasitesini artırarak demiryolu taşımacılık altyapısında coğrafik bozulmaları azaltmak - Transit trafik hacminin artışı önündeki kısıtlamaların ortadan kaldırılması - Demiryolu taşımacılığının güvenliğinin artırılması - Sektöre yeni yatırımlar çekmek 44 2 Rusya Bu özel hedeflerin her biri daha geniş stratejik hedeflere sahiptir: erişilebilir ve istikrarlı bir taşımacılık altyapısı sağlamak; demiryollarının askeri ve savunma görevlerinin yerine getirilmesi ve demiryolu altyapısının terörist saldırıları dahil olmak üzere çeşitli tehditlerden korunması; Rusya Demiryollarının uluslararası taşımacılık sistemlerine entegrasyonu; ülkenin ekonomik entegrasyonuna destek sağlamak için Rusya iş gücünün mobilitesine izin vermek; demiryolu etkinliğini artırarak taşımacılık maliyetlerinin azaltılması; dünyadaki en iyi uygulamaları kullanarak demiryolu hizmetlerinin kalite ve güvenliğinin artırılması; endüstrinin yatırım çekiciliğini artırmak ve çevresel konularda elverişli bir çözüm sağlamak. Stratejinin en önemli ilkelerinden biri, hükümet düzenlemesi ile kendi kendini yöneten pazar mekanizmalarının daha iyi bir şekilde kombinasyonudur. Strateji, yukarıda belirtilen tüm hedeflere ancak hem hükümet (federal, bölgesel ve yerel yönetim birimleri dahil olmak üzere) hem de özel kaynakların (ayrıca Kamu-Özel Ortaklığı yoluyla da) kullanımı ile ulaşılabileceğini vurgulamaktadır. Rusya Demiryolları temel olarak Sovyet zamanında kurulmasına rağmen bu dönemde 2008 kriz-öncesi en üst seviyeden %20 daha fazla trafik idare etmiştir. Strateji, ülkenin toplam demiryolu yük trafiğinin %80‟ine hizmet eden demiryolu hatlarının 8.300 km‟sinin (Rusya toplam ana demiryolu hattı uzunluğunun %9.7‟si ve ana demiryolu güzergahlarının %30‟u) hedeflere ulaşılması için giderilmesi gereken darboğazlar olduğunu vurgulamaktadır. Strateji, altı demiryolu hattı kategorisi tanımlamaktadır: 1. Ülkenin taşımacılık bütünlüğünü hedefleyen stratejik hatlar 2. Çeşitli bölgelerde yolcu hizmetleri için sosyal açıdan önemli demiryolu hatları 3. Maden yataklarına ve yeni endüstriyel bölgelerin gelişimine hizmet için yüküreten hatlar 4. Demiryolu şebekesinin en iyi hale getirilmesi ve bölgeler arasında ekonomik ilişkilere izin verilmesi için teknolojik hatlar 5. 350 km/s hızla yolcu taşımak için yüksek hızlı demiryolu hatları 6. Artan trafik ve yüksek hızlı yolcu hizmetlerini karşılamak için modernleştirilmiş mevcut hatlar Rusya Hükümeti, uzun vadeli hedef programları kapsamında federal bütçeden finansman sağlayarak Strateji uygulamasına katılacaktır. Hükümet ayrıca Kamu-Özel Ortaklığı temelinde yatırım projeleri için federal bütçeden finansman sağlayacaktır. Strateji ayrıca, RZD tarafından ücretlendirilen yük tarifelerine bir yatırım bileşeni eklenmesi talebinde bulunmaktadır. Bununla birlikte Strateji, bu hatlarda yatırım getirisini garanti etmek için özel yeni demiryolu hatları için özel tarifeler istemektedir. Rusya mevzuatına göre Strateji, hükümet desteğinin diğer şekillerine de izin vermektedir- örneğin Kamu-Özel Ortaklığına dayanarak yüksek hızlı demiryolu hatların yapılması ve yeni finansman mekanizmalarının uygulanması. 45 2 Rusya RZD, yük tarifelerine eklenecek olan yatırım bileşenine izin vererek, 2015 yılına kadar 1.000 milyar ruble (yaklaşık 25 milyar €) ek gelir toplamayı planlamaktadır. 2010-2015 yılları arasında yapılacak olan 29 stratejik demiryolu projesinden 13‟ü yatırım bileşeninden yük demiryolu tarifelerine sağlanan gelirlerden tamamen ya da kısmen finanse edilecektir. Bu projelerden biri, Moskova ve St Petersburg arasındaki yüksek hızlı yolcu hattıdır. Yapım tarifesinin uygulanması ve bu tarifenin yatırım bileşeni ya da tüm tarifeye bir bütün olarak uygulanıp uygulanmaması hususunda hala tartışmalar sürmektedir. Yatırım bileşeninin eklenmesi, mevcut tarifede yaklaşık %20 artış anlamına gelecektir. RZD‟nin gelecekteki kârları, ilk olarak Stratejinin uygulanması için kullanılacaktır. Yukarıda bahsedilen 6 demiryolu kategorisinden sadece üçü (yük-üreten hatlar, yüksek hızlı hatlar ve modernleştirilmiş-yüksek dingil yükü olan- mevcut hatlar) Strateji tarafından potansiyel olarak kârlı değerlendirilmekte ve RZD‟ye yatırım getirisi sağlayacağı düşünülmektedir. Yeni stratejik hatlar, sosyal açıdan önemli hatlar ve yüksek hızlı demiryolu hatları yatırımların bu hatlara yönlendirilmesi için yeterli getiri sağlamayabilir; dolayısıyla bu hatların yapımıyla ilgili RZD‟nin zararını karşılama yolları geliştirilmelidir. 2.5 Gelecek reformlar ile ilgili planlar Strateji, demiryolu taşımacılığındaki ekonomik ilişkilere ilişkin şeffaf sistemin gelişimini artırma, demiryolu rekabetini koruma ve destekleme, demiryolu altyapısına eşit erişim sağlama ve hala hükümet tarafından düzenlenen demiryolu pazarı bölümlerine ilişkin kısıtlamaları kaldırmayı planlamaktadır. Taşıyıcı hizmetleri ve cerin (lokomotifler) altyapı mülkiyetinden ayrılması daha sonraki bir aşamada değerlendirilebilir. Strateji ayrıca yük demiryolu tarifelerinin tekrar ele alınması ve revizyonunu, demiryolu pazar katılımcıları arasında daha fazla rekabete izin vermek için örgütsel ve teknolojik tedbirlerin uygulanmasını istemektedir. Demiryolu reformunun III. Aşamasında en büyük işleticilerin oluşturduğu Strateji projeleri, bu işleticilerin vagon filolarını genişletecek ve taşıyıcı olmaları için varlık edinecektir. Tüm yeni taşıma şirketleri, demiryolu altyapısına erişim hususunda eşit haklara sahip olacak ve taşıma şirketlerinin risklerini ve sorumluluklarını kapsayan yeni bir sigorta sistemi oluşturulacaktır. Strateji, hizmet kalitesi bazında farklılaştırılacak ve kapsanan faaliyetlere göre bölümlere ayrılacak yeni yük tariflerinin oluşturulması talebinde bulunmaktadır. Son olarak Strateji, tarifelerin yatırım ihtiyaçlarını kapsamak için yeterli seviyelerde gerçek maliyetlere dayanmasını istemektedir. Çeşitli teknik ve teknolojik hedefler arasında Strateji, uzun vadede (2016-2030) Rusya‟daki yük vagonlarının şu an 23.5 ton olan değerine kıyasla 25-27 ton (bazı özel güzergahlarda 30 ton/dingil) dingil yüküne sahip olabilmesi için altyapının güçlendirileceğini vurgulamaktadır. Ana hatlardaki hız, yük trenleri için 140 km/s konvansiyonel yolcu trenleri için 160 km/s‟e çıkarılacaktır. Strateji ve Program, ülkenin uzak doğusunda ekonomik büyümeye hizmet etmek için yeni demiryolu hatlarının geliştirilmesi ve ülkenin batı tarafında yüksek hızlı yolcu hizmetlerine yatırım yapılmasını istemektedir. 46 2 Rusya 2.6 Gelecek yatırımlar Strateji, demiryolları için çok kararlı bir yatırım planı ortaya koymaktadır ve bu da yatırım programlarının nasıl finanse edileceği sorularını doğurmaktadır. Tüm yük vagonları ya RZD bağlı ortaklıkları ya da özel işleticiler ve mal sahipleri tarafından finanse edilecektir. 2010-2011 yılları arasında İlk Yük Şirketi ve TransContainer tek başlarına 33,000 yeni yük vagonu satın almayı planlamaktadır. Buna karşın RZD Başkanı Sayın Yakunin, Şubat 2010‟da Başbakan Putin ile yaptığı toplantının ardından RZD‟nin 2015 yılına kadar Demiryolu Stratejisinde belirtilen hedeflere ulaşabilmek için hükümetten 400 milyar rubleye (yaklaşık 10 milyar €) ihtiyacı olduğunu belirtmiştir. Özsermaye getirisi şu an sadece yaklaşık %1 olan RZD, Stratejiyi uygulamak için acilen ek finansmana ihtiyaç duymaktadır- şirket bugün mevcut şebekesinin iş kapasitesini sürdürmek ve artırmak için amortisman payının yaklaşık üçte birini harcamaktır. Yakunin, şirketin Stratejideki hedefleri gerçekleştirmesine yardımcı olmak için iki önemli mekanizmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtmiştir- ya hükümetten ilave özsermaye yatırımı ya da RZD tarifelerine yatırım bileşeninin eklenmesi (Çin‟de olduğu gibi). Rusya Başbakanı Putin, RZD yatırım ihtiyaçlarının karşılanması için RZD bağlı ortaklıklarının ilk halka arzından ve bu bağlı ortaklıklarda (ilk olarak İlk Yük Şirketi ve TransContainer) daha fazla hisse satılmasından kazanılan gelirlerin kullanılmasını önermiştir. RZD 2012‟ye kadar 30 bağlı ortaklıkta hisse satışı olacağını Şubat 2010‟da duyurmuştur. Bu bağlı ortaklıklar, İlk Yük Şirketi, TransContainer ve Refservice‟i içermektedir (RZD, hisse satışından sonra her bir şirketin kontrolünü elinde tutacaktır). RZD ayrıca yol bakımla ilgili bağlı ortaklıkları dahil olmak üzere tamir tesislerinde de hisse satmayı planlamaktadır. Hisse satışından kazanılacak toplam gelirin 2012 yılına kadar 100 milyar ruble (2.5 milyar €) olması beklenmektedir. 2.7 Demiryolu endüstri yapısı ile ilgili RZD’nin hedef modeli RZD, danışmanlarla birlikte kısa bir süre (2009/10) önce 2015 Yük Demiryolu Taşımacılığı ile ilgili Hedef Modeli geliştirmiştir. Bu rapor, Rusya hükümet kuruluşları tarafından tartışılmış ve onaylanmıştır. Bu Hedef Modelin temel amacı, yukarıda Stratejide belirtilen hedeflere ulaşabilmek için demiryolu yük pazarı ve demiryolu yük tarifelerinin şekillendirilmesine yönelik bir sav oluşturmaktır. RZD, demiryolu endüstrisinin yapısını değiştirmek istemektedir. RZD vagon filosunun özel vagon işleticileri ile aynı koşullarda olmadığını- RZD vagonları için fiyatlar düzenlenmeye tabidir ve mevcut tarifelerle yeni vagon yatırımları cazip değildirdüşünmektedir. Bu yüzden RZD‟nin vagon filosunu artırma hususunda teşviki yoktur. Mevcut tarife sistemi kapsamında RZD bir toplu taşıma şirketidir ve ayarlanmış sabit fiyatlarla her türlü müşteriye hizmet sunmak zorundadır. Bu da özel vagon işleticilerinin en cazip, yüksek marjlı ürünleri ve daha etkili blok tren güzergahlarını seçebildikleri “cherry picking (nitelikli seçim)” uygulamasına yol açmaktadır; ayrıca bu işleticiler, serbestçe ücretlendirdikleri vagonları için etkili taşımalar geliştirmek amacıyla tüm RZD trafiğinden de seçebilmektedirler. Bu durumun sonuncunda RZD‟de daha az cazip, düşük marjlı ürünler ve büyük oranda yüklü vagon sevkiyatları kalmaktadır. Özel vagon 47 2 Rusya işleticileri, en cazip güzergahları da seçebilmektedir. Rusya Demiryolları‟nın ortalama şebeke maliyetleri bölgelere göre t/km başına 19 Kapek ile 53 Kapek arasında değişirken RZD, özel vagon işleticilerini ortalama şebeke maliyetleri üzerinden ücretlendirmek zorundadır. RZD stratejisi, tüm vagon filosunu ayırmayı ve ücretlendirmesi kontrol altında olmayan yük işleticisi bağlı ortaklıklar kurmayı amaçlamıştır. RZD, rekabeti sürdürmek için ülke çapında iki işleticiyi (İlk ve İkinci Yük Şirketleri- ikisi de RZD‟nin bağlı ortağıdır) desteklemektedir. Ülke çapında büyük olan bu iki işletici, daha çok işleticiye hizmet verecektir. RZD, özel yük işleticilerini niş pazarlara –özel ürünler, özel güzergahlar ya da bölgeler, özel sevkiyat türleri (sadece blok tren ya da intermodal hizmetler)- sınırlamayı planlamaktadır. RZD, büyük vagon işleticilerinin daha iyi vagon yönetimi sunabileceğine ve neticede daha iyi performans göstereceğine inanmaktadır. RZD ayrıca ülke çapında büyük vagon işleticilerinin yeni vagon satın alınmasında daha küçük özel yük işleticilerden daha iyi koşullarda finansman çekebileceği inancındadır. RZD, ülke çapındaki bu iki işleticiyi kontrolü altında tutmayı istemektedir; ancak Rusya Hükümetinin taşımacılık politikası ve stratejisi demiryolu taşımacılığında rekabeti destekleme ve artırmayı amaçladığından ve diğer alanlarda büyük yatırımlar yapmayı planladığından bu iki vagon işleticisine filolarını yenileme ve genişletme hususunda yatırım yapamamaktadır. Dolayısıyla RZD, ülke çapındaki bu iki işleticiyi satışa arz etmeyi planlamaktadır- hisselerinin %50‟ye kadar olan kısmını. Önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde Rusya demiryolu endüstrisi, büyük olasılıkla RZD -demiryolu altyapısının sahibi olarak- , ülke çapında iki büyük işletici (İlk ve İkinci Yük Şirketi) ve birkaç tane daha küçük özel vagon işleticisinden oluşacaktır. Bunlardan bazıları taşıma şirketi (ilk olarak yerel taşıyıcı; sonra ise yavaş yavaş ulusal taşıma şirketlerine dönüşecektirler) olabilir. Çok sayıda mevcut yük işleticilerinin büyümek için birleşmesi beklenmektedir. Bu yük işleticilerinden bazıları, taşıma şirketi olabilir ve Rusya‟daki özel yerel demiryollarını devralıp işletebilir- bu yerel hatların kendi tarifeleri ve düzenlemeleri olacaktır. Yeni oluşturulan özel taşıma şirketleri, ilk olarak blok trenleri ile hizmet verdikleri aynı güzergahlarda kendi lokomotiflerini kullanacaktır (karmaşık lokomotif ve personel değişikliklerinden kaçınmak için bu güzergahta bir ya da birkaç tane lokomotif ile hizmet verilebileceği varsayılarak). Bu şirketler, başlangıçta büyük olasılıkla tüm hatlarda kullanılabilen dizel lokomotifler alacaktır; daha sonra ise elektrikli anahat lokomotifleri edinecektir. RZD, özel sektör trenleri ve lokomotifleri için makinist sağlayacaktır; ancak reformlar geliştirildikçe özel lokomotif sürücülerine lisans verilmesi için bazı düzenlemelerin yapılması gerekecektir. Özel vagon işleticileri ve taşıma şirketleri, -teslim süresi, ön bildirim (bir günden birkaç aya kadar), taşınan hacim, sözleşme süreleri ve benzeri hususlara dayanarak- daha farklılaştırılmış hizmetler sunacaktır. Bildirim ne kadar kısa, teslim süresi ne kadar hızlı, taşınan hacim ne kadar çok ve sözleşme süresi ne kadar kısa olursa hizmetler ve ücretler o kadar pahalı olacaktır. TransContainer, bu hatlar boyunca hizmetlerini farklılaştırmaya halihazırda başlamıştır. 48 2 Rusya RZD, işletici ne kadar büyük olursa, o kadar çok evrensel vagon türlerine sahip olacağına ve evrensel vagon pazarındaki (üstü açık yük vagonu, evrensel platform vagonları, kapalı vagonlar) payının o kadar büyük olacağına inanmaktadır. RZD, daha küçük özel işleticilerin özel vagonlar- sarnıç vagonlarının tüm türleri, özel konteyner platformları, özel ürünleri için tasarlanmış hopper yük vagonları, ahşap ürünler için platform vagonlar, otomobil taşıma vagonları- üzerinde yoğunlaşmasını beklemektedir. Genel olarak bu meydana gelirken Rusya‟daki vagon eksikliği ve özel işleticiler tarafından sağlanan daha iyi hizmetler, daha küçük işleticilerin de evrensel vagonlarla hizmet sunabileceği anlamına gelmektedir. RZD yine de Rusya‟daki anahat lokomotiflerinin çoğunu elinde tutmayı planlamaktadır30 Mart 2010 tarihinde Birinci Başbakan Yardımcısı Sayın Shuvalov tarafından yönetilen Rusya Hükümeti Komisyonu, hem demiryolu altyapısı hem de cer hizmetlerinin RZD‟nin elinde bulunması gerektiğine yönelik bir karar almıştır. Ancak aynı toplantıda özel vagon işleticilerinin yavaş yavaş taşıyıcı olabilmek için lokomotif satın alabilmesi hususunda da karara varılmıştır. Özel vagon işleticilerinin sadece altyapı için ödeme yapmasını sağlamaya yönelik (vagon ve lokomotif için ücret ödenmeden) yeni bir yük tarifesi geliştirilecek ve tanıtılacaktır. 2.8 Özet RZD ve Rusya‟nın ekonomik durumunun, demiryolu pazarının liberalizasyonunu ve demiryolu çeken-çekilen araçlara özel sektör yatırımını uzun yıllar boyunca desteklemesi kuvvetle muhtemeldir. Şimdiye kadar yapılan reformlar, çok sayıda özel şirketi demiryolu sektörüne çekmiştir ve şu an yük vagonu filosunun büyük bir bölümü özel sektör tarafından finanse edilmekte ve işletilmektedir. Bu trendler devam edecektir ve önümüzdeki birkaç yıl boyunca özel lokomotif filosunun büyük oranda artması muhtemeldir. Bu aşamada özel kiralama şirketleri ve demiryolu taşıma şirketlerinin ne kadar hızlı gelişeceğini tahmin etmek zordur. RZD‟nin mevcut 86,000 km‟lik şebeke üzerinde altyapı ve altyapı işletim hizmetlerini sağlamaya devam etmesi ve yeni demiryolu hatlarından sorumlu olması beklenmektedir. Altyapı hizmetleri ile ilgili ücretlerin düzenlemesi devam edecektir ve ücretlerin geçmişe kıyasla daha fazla maliyetlere dayandırılması beklenmektedir. RZD, şebeke hizmetlerinin bir bölümü olarak makinistlerin çoğunu (ve lokomotiflerin çoğunu da) sağlayacaktır ve bu da şebeke üzerinde işletilen lokomotif teknolojilerinin türü ile ilgili bazı koşullar ortaya koyacaktır. RZD işletimlerinin bu bölümü, giderek bir hizmet yararına benzeyecek ve aynı şekilde düzenlenecektir. RZD kârı gittikçe denetime tabi olmayan bir ortamda işletim yapan bağlı ortaklar tarafından yönlendirilecektir. 49 A Avrupa Birliği DıĢında Kaynak: Railway Gazette International 50 3 BirleĢik Devletler ve Kanada 3 BirleĢik Devletler ve Kanada Lou Thompson 3.1 GiriĢ ve genel bakıĢ Demiryolu reformu, daha kuvvetli intermodal rekabet ve demiryolu değişikliklerini engelleme eğilimde olan kısıtlayıcı hükümet politikalarıyla birlikte ekonomik ve endüstriyel gelişmeler tarafından yönlendirilmiştir. Kuzey Amerika‟nın demiryolu sistemleri, zorluklara karşı belirgin geçmişlerini (özellikle özel mülkiyet ve işletim geçmişi), coğrafyalarını ve özellikle de demiryolu yolcu değil de yük trafiğine uygun uzun mesafeleri yansıtan ısmarlama yaklaşımlar sunsa da deneyimleri başka yerlerdeki reform çabalarına yararlı fikirler sunmaktadır. 3.2 BirleĢik Devletler a) 2 Alan ABD (km ) 9,629,091 a) 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) a) GSMH (milyar €) a) Hattın uzunluğu (1000 km) 1) a) b) c) d) 2008 304,4 Yük tkm (milyar) 9,818.7 Yolcu-km (milyar) 226.7 Mod payı- yolcu (%) d) Mod payı-yük (%) c) d) d) 2008 2,614.0 9.9 1) %0.2 1) %45.2 Sadece şehirlerarası taşımacılık için 2007‟ye dair veri Avrupa Komisyonu, Rakamlarla Enerji ve Ulaşım, İstatistik Cep Kitabı 2010 The Economist, Pocket World in Figures 2010*), 2007‟ye dair veri *) Basım zamanında 2008‟e ait resmi veri mevcut değildi Amerikan Demiryolları Birliği, 2007‟ye dair veri *) Basım zamanında 2008‟e ait resmi veri mevcut değildi OECD/ITF 2010, Ulaşım Sektöründeki Trendler 1970-2008, sadece şehirlerarası taşıma 3.2.1 Ġlk yıllar Demiryolları Birleşik Devletlerde (B.D) 1825 yılında başlamıştır ve yüzyılın sonuna doğru kuvvetli bir şekilde büyümüştür. Sistem çok az ölçüde olan direkt devlet desteği ile birlikte özel sektör tarafından inşa edilmiş ve mülkiyeti de özel sektörün elinde olmuştur. Ciddi bir intermodal rekabet eksikliği, finansal spekülasyonlardan kaynaklanan kapasite fazlalığı ve 19. yüzyılın sonuna kadar etkili olan kapitalizmin laissez faire (müdahale etmeme) anlayışı, demiryollarına karşı bir kamu şüphesi ve düşmanlığı yaratmıştır ki bu durum da tarife ve hizmetlerde kapsamlı ve fazladan düzenlemeye neden olmuştur. Demiryolu sistemi hacimce 1920‟lerde zirveye çıkmış ve kamyonlar, mavnalar ve özel otomobillerden kaynaklanan artan rekabete karşılık küçülmeye başlamıştır. Küçülme, İkinci Dünya Savaşı sırasında durmuştur. Ancak hızlı otobanların yapımı (özellikle 51 3 BirleĢik Devletler ve Kanada 1956‟de başlayan Interstate Highway [Eyaletlerarası Otoban] inşası), özel otomobil mülkiyetindeki artışlar, 1950‟lerin ortalarında sivil jet uçağının tanıtılması ile havayolları ekonomisinde meydana gelen çarpıcı gelişmeler sonucu 1950‟lerin başında düşüş eğilimi tekrar başlamıştır. Demiryolları, yük pazar payını her ikisi de hükümet tarafından desteklenen1 kamyonlara ve mavnalara; yolcu trafiğini ise karayolu ve havayoluna (her ikisi de devlet tarafından desteklenmiştir) kaptırmıştır. Eyaletlerarası Ticaret Komisyonu (Interstate Commerce Commission) yine de yıllar öncesi mevcut olan yaklaşımlara ve mevzuatlara dayanmış, kamyonları ve mavnaları korumak için demiryolu tarifelerini kısıtlamış, demiryollarının nakliyecilere anlaşma teklif etmesini sınırlamış ve demiryollarının kâr getirmeyen yol veya yolcu hizmetlerini terk etmesini de önlemiştir. 1950 ve 1970 yılları arasında ekonomik güçler demiryolu pazar pozisyonunu ve finansman gücünü aşındırırken politik algılar ve özel çıkarlar politika ve düzenleme değişikliklerine engel olmuştur.1970‟e kadar bütün sistem finansal açıdan zayıflamıştır. Uzmanların tahminine göre yük demiryolları yolcu hizmetlerinde yaklaşık olarak yılda 470 milyon USD kaybetmiştir - yükte kazandıkları kârın yaklaşık olarak yarısı2. Buna ilaveten demiryolu yolcu hizmetlerinin kalitesi düşmüştür ve yolcu hizmetlerinin savunucuları, yük demiryollarının her zaman yolcu trafiğini yük lehine ihmal edeceğine inanmıştır. 3.2.2 Yolcu hizmetleri Reformlara ilk cevap, 1971 yılında Amtrak Şirketi‟nin kurulması olmuştur. Amtrak, yük demiryollarından mevcut şehirlerarası hizmetlerin yaklaşık olarak yarısını devralmıştır (geri kalan kısmının çoğuna son verilmiştir). Amtrak, „kaçınılabilir maliyete‟ dayalı bir erişim ücreti ödeyerek yük demiryolları üzerinde bir yolcu tren sistemi işletmektedir. Amtrak ticari bir şirket olmasına rağmen kısa mesafeli hizmetler sunduğu eyaletlerden kazandığı küçük meblağlarla birlikte federal işletimde ve finansal destekte yıllık yaklaşık 1 milyar USD almaktadır. Washington ve Boston arasında daha yüksek hızdaki Kuzeydoğu Koridoru (NEC) Bölgesel (210 km/s) ve Acela Ekspresini (sınırlı kesimlerde 250 km/s) yönetmektedir ve altyapının sahibidir. Amtrak sistemi toplamda 40,000 km‟yi kapsamaktadır. Amtrak yük ağında yaklaşık 39,000 km‟de kiracıdır ve NEC‟de sadece 1000 km‟lik kendi hattını işletmektedir. Sekiz banliyö acentesi ve üç yük demiryolu, Amtrak‟a erişim ücreti ödeyerek kiracı olarak NEC‟de işletim yapmaktadır. Aslında Amtrak; yük demiryolu altyapısında olduğu gibi NEC altyapısının çoğunda da azınlık kullanıcıdır. 1 Kamyonculuk altyapısı, yakıt ve diğer vergiler karayolu kapasitesi ve kamyon kullanımından kaynaklanan işletim masraflarını kapsamadığından desteklenmektedir. Mavna işleticilerine hem seyrüseferi hafifletmeleri için hükümetten yapım ve rehabilitasyon desteği hem de kullanıcı ücretleri olmaksızın işletim ve bakım masraflarının doğrudan hükümet tarafından karşılanması yoluyla sübvansiyon sağlanmaktadır. 2 Demiryolu yolcu konuları ile ilgili daha detaylı bir açıklama için Thompson, 2003b‟ye bakınız. 52 3 BirleĢik Devletler ve Kanada Amtrak; “Ulusal Sistem” denilen 15 uzun mesafe treni (1200 km‟den fazla bir gecelik, yataklı, yemekli ) ve çoğunlukla bir eyalet veya iki eyaletli bölgelerde 24 kısa mesafe treni (günlük trenler) ve NEC‟de daha hızlı hizmetleri işletmektedir. Tablo 1‟de gösterildiği gibi NEC, Amtrak‟ın yolcularının %37‟sini taşımakta ve gelirinin %47‟sini (şebekenin geri kalanına kıyasla NEC‟deki daha yüksek ücretlerden ötürü) üretmektedir. Uzun mesafeli trafik, seyahatlerin %15‟ine tekabül etmesine karşın özellikle de daha düşük ortalama ücretlerden ötürü daha fazla ortalama mesafeye rağmen (995 km) gelirin sadece %25‟ine karşılık gelmektedir. Yolcu seyahatlerinin yüzdesi Yolcu-km yüzdesi Toplam gelir yüzdesi** Ortalama yolculuk (km) NEC 37 28 47 264 Ortalama gelir/yolcukm (2009 USD) 0.33 Kısa mesafe Uzun mesafe Toplam sistem 48 15 100 28 44 100 28 25 100 204 995 348 0.19 0.11 0.19 * 30 Eylül 2009‟da sone eren mali yıl için ** Eyalet desteği dahil Kaynak:Amtrak, Aylık Performans Özeti, Eylül 2009 Tablo 1: 2009 Amtrak Profili Amtrak, 1971 yılında kurulduğundan bu yana Federal Hükümete sermayede ve işletim desteğinde yaklaşık olarak 40 milyar USD‟ye (2008 $) mal olmuştur. NEC pazarlarında önemli bir pazar payına sahip olmasına rağmen (özellikle New York City ‟den Washington, DC‟ye kadar olan kesimde) ulusal pazardaki payı tüm yolcu-km‟de sadece %0.1 civarındadır ve toplu taşımacılıkta da % 1‟den daha azdır. Amtrak hiçbir zaman kurumsal ya da finansal açıdan istikrarlı olmamıştır. Karşıtları yüksek maliyetlerini eleştirirken (yolcu- km bazında havayolları ücretlerinin üç katından daha fazla) destekçileri sınırlı sistemi ve yetersiz hizmetlerinden memnun değildir. Sonuç, fazla taahhüt edilen fakat az finanse edilen bir sistemdir ki bu da Amtrak için yatırım yapılmasını imkansız hale getirmiştir. Amtrak için çok sayıda yeniden yapılandırma önerisi sunulmuştur; ancak Amtrak misyonu ile ilgili bir mutabakata varılamadığından ve sonrasında yeterli bütçe sağlanamadığından hiçbiri başarılı olmamıştır. Yine de son zamanlarda B.D‟in demiryolu yolcu hizmetine olan yaklaşımının değiştiğine inanmak için sebepler mevcuttur. Yapılan girişimlerden bir tanesi, Yolcu Demiryolu Yatırımı ve 2008 yılındaki İyileştirme Kanunu (PRIIA) olmuştur. Amtrak‟ın performansı ile ilgili devam eden hoşnutsuzluğu yansıtan PRIIA, hizmet kalitesi ve maliyet ile ilgili bir dizi rapor hazırlanmasını istemiştir. Ayrıca PRIIA, devlet destekli hizmetlerin sağlanmasında Amtrak‟ın maliyetlerinin 53 3 BirleĢik Devletler ve Kanada belirlenmesine ilişkin tek tip bir yaklaşım geliştirilmesini ve eyaletlerin bu tarz güzergahlar için tam maliyet desteği sağlamasını istemiştir. Eyaletler, Amtrak yerine başka işleticiler de seçebilir. Sonuç olarak PRIIA, 1) iyileştirilmiş konvansiyonel demiryolu koridorları için kamu idarelerine, 2) Taşımacılık Departmanı tarafından daha önce belirlenen on tane yüksek hızlı demiryolu koridoru3 için Amtrak ya da kamu idarelerine 3) şehirlerarası yolcu taşıyan mevcut hatlar üzerindeki sıkışıklığı rahatlatmak için Amtrak ve kamu idarelerine olmak üzere üç adet yeni sermaye yardım programına izin vermiştir. Daha sonra ise Obama İdaresinin bir girişimi olan Federal Demiryolu İdaresinin “Amerika Yüksek Hızlı Demiryolu Vizyonu”, seçilmiş 10 koridorda (artı Kuzeydoğu koridoru –NEC) “yüksek hızlı” demiryolunu destekleyerek yüksek hızlı demiryolu yolcu hizmetlerine ilişkin federal pozisyonda büyük değişiklik yaratmıştır. İdare, aşamalı bir yaklaşım önermektedir ki bu da yeni ve tamamen ayrılmış geçiş hakkı olan saatte 150 mil ve üzeri hızla işletim yapılan “YHD [Yüksek Hızlı Demiryolu] Ekspres”; çoğunlukla mevcut geçiş hakkına sahip saatte 100-150 mil hızla işletim yapacak “YHD Bölgesel” (bunların bir kısmı daha düşük hızlardaki yük hizmetleri ile paylaşılabilir); gelecek potansiyeli olan ve çoğunlukla yük hizmetleri ile geçiş hakkını paylaşan koridorlarda saatte 90-110 mil hızla işletim yapan “Yeni Gelişen YHD” ve saatte 79-90 mil hızla işletim yapan mevcut hizmetlerin iyileştirilmesinden oluşan “Konvansiyonel Demiryolu” nu oluşturacaktır. Birkaç eyalet (Kaliforniya ve Florida) yakın zamanda YHD Ekspres ile başlayabilir; diğerleri ise konvansiyonel hizmetlerden başlayarak ilerleyecektir. “Amerika Yüksek Hızlı Demiryolu Vizyonu” Tablo 2‟de belirtilmektedir. ORTABATI Eyalet Güzergah Illinois Chicago-St Louis Tutar ($ mil.) 1,102 Wisconsin Madison-Milwaukee 810 Wisconsin Milwaukee-Chicago 12 Ohio Cleveland-ColombusCincinnati “3C” 400 Michigan Detroit/Pontiac-Chicago 40 Illinois Detroit/Pontiac-Chicago 133 Açıklama Güzergahın bazı kısımlarında hızın saatte 100 mile çıkarılması Madison‟dan Milwaukee‟ye kadar saatte 110 mil hızda hizmet sağlanması Bağlantı kapasitesinin iyileştirilmesi ve saatte 110 mil hıza çıkarılması Hattın yenilenmesi ve saatte 79 mil hızda hizmet için kapasitenin artırılması (3C Projesi) Michigan‟daki istasyonların yenilenmesi IL‟deki istasyonların yenilenmesi ve yol kapasitesinin artırılması 3 10 koridor ve Kuzeydoğu Koridoru ile ilgili açıklama için FRA 2009 “Amerika Yüksek Hızlı Demiryolu Vizyonu”na bakınız. 54 3 BirleĢik Devletler ve Kanada Indiana Detroit/Pontiac-Chicago Ortabatı Toplam FLORIDA Florida CALIFORNIA California 71 2,568 Kapasitenin artırılması 1,250 Orlando‟dan Tampa‟ya 84 mil uzunluğunda yeni YHT hattının (150 mil/s) yapılması. Aşama 2 (Orlando-Miami) dahil değildir. (SF- 2,250 AnaheimSan Francisco Yüksek Hızlı Demiryolu Projesi Kapasitenin artırılması ve LASan Diego arasında 110 mil/s hızın sağlanması Hükümet binaları için kapasitenin artırılması (hız artmayacak) Emisyon kontrolleri Tampa- Orlando (Aşama 1) California CA YHD Anaheim) Surfliner California Oakland-Sacramento 51 23 California Koridorlar California Toplam DĠĞERLERĠ 20 2,344 Diğerleri (13 eyalet, 18 proje) TOPLAM Yüksek-Hızlı ġehirlerarası Yolcu Demiryolu desteği 1,762 7,924 Tüm diğer projeler Kaynak: Federal Demiryolu İdaresi (FRA), “İyileştirme Kanunu Yüksek Hızlı Demiryolu Ödülleri, Ocak 2010” Tablo 2: ARRA (Amerikan Kurtarma ve Yeniden Yatırım Kanunu) kapsamında finanse edilen Yüksek-Hızlı ġehirlerarası Yolcu Demiryolu (HSIPR) projeleri Daha da önemlisi YHD yatırımı, YHD programlarına yapılan 7.92 milyar USD ile ekonomik teşvik programının (Amerikan Kurtarma ve Yeniden Yatırım Kanunu- ARRA, 2009) temel bir bileşeni olmuştur. ARRA finansmanı, 32 projeyi kapsayan 24 eyalete verilmiştir. Toplam finansmandan 3.5 milyar USD‟lik meblağ, California ve Florida‟da iki YHD Ekspres projesine gitmiştir. İlave olarak 1.9 milyar USD, mevcut hızı 110 mil/s‟e çıkarmayı hedefleyen iki YHD Bölgesel projesine (Chicago- St. Louis ve MadisonMilwaukee) verilmiştir. Geri kalan ise birçok pazarda konvansiyonel hız kapasitesinin artırılması ve kapasite problemlerinin giderilmesine yönelik 28 projeye dağıtılmıştır. İlk defa bir Birleşik Devletler İdaresi, büyük bir finansman ve politika değişikliği ile şehirlerarası demiryolu yolcu hizmetlerinin genişletilmesini açık bir şekilde desteklemiştir. İlginç bir şekilde “Vizyon” ve ARRA finansman programı, Amtrak‟ın özellikle de ayrılmış, yüksek hızlı demiryolu koridorlarındaki gelecek rolü ile ilgilenmemektedir. Hem PRIIA hem de ARRA finansmanı, en azından dolaylı olarak yeni ya da iyileştirilmiş hatlarda işletim yapmaya yönelik sözleşmeler için Amtrak ile rekabet edebilmeleri amacıyla özel işleticilere bir kapı açmaktadır ve birçok eyalet bu rekabete ilgi göstermiştir. 55 3 BirleĢik Devletler ve Kanada 3.2.3 Yük hizmetleri Amtrak‟ın kurulması yardımcı olsa da Birleşik Devletlerdeki yük demiryolu krizini çözememiştir. Penn Central ve beş küçük yük şirketinin çöküşüyle Kuzeydoğu‟daki demiryolu sisteminin çoğu 1970‟lerde iflas etmiştir. İki Orta Batı demiryolu şirketi de iflas etmiştir ve böylece bu zayıf durumu Kuzey Doğudan ulusun geri kalanına da yayma tehdidini ortaya çıkarmıştır. İflas etmeyen demiryolları bile dengesiz finansman ve kısıtlayıcı düzenlemelerden çekmiştir ki bu da çok önemli demiryolu yük servislerinin kaybedilmesi riskini doğurmuştur. 1970‟lerdeki ilk tepki, iflas etmiş altı doğu demiryolunun kamusallaştırılması ve birleşerek, Federal Hükümetin sahibi olduğu yeni bir şirket – Conrail - haline gelmesi olmuştur. Conrail için bir yeniden yapılandırma planı geliştirmesi ve planın yerine getirilmesindeki ilerlemeyi izlemesi amacıyla bağımsız bir kuruluş ( Birleşik Devletler Demiryolu Kuruluşu– USRA) oluşturulmuştur. Conrail biraz toparlansa da rehabilitasyon için yapılan 8 milyar USD‟lik bir federal yatırımdan sonra bile kârlı hale gelmemiştir. İdare, sonunda Conrail‟in ayakta kalabilmesi için daha geniş değişikliklerin özellikle de daha serbest hale getirilmiş düzenlemelerin gerektiği sonucuna varmıştır. Aynı zamanda Birleşik Devletler‟in büyük yük taşıyıcıları ve akademik çevreler de B.D. taşımacılık düzenlemelerinin tamamının değiştirilmesi gerektiği sonucunu elde etmiştir. Sonuç olarak, 1979 ile 1982 yılları arasında havayolları, demiryolları ve kamyonculuktaki kısıtlamalar kaldırılmıştır. Kısıtlamaların kaldırılması ve federal olarak finanse edilen işgücü fazlalığı programı, yeniden organize edilen doğu demiryolu sistemini (Conrail) kârlı hale getirmiştir ve 1987 yılında 1.9 milyar USD‟ye yeniden özelleştirilmiştir (yeniden yapılandırma maliyeti olan 8 milyar USD‟den oldukça azdır)4. Akabinde Conrail, diğer iki doğu demiryolu (NS ve CSX) arasındaki teklif savaşı sonrasında bu iki demiryolu arasında bölüştürülerek 1997 yılında satın alınmıştır (20 milyar USD karşılığında). 1981 yılında demiryollarındaki kısıtlamaların kaldırılması -“Staggers Yasası”- demiryolu yük tarifelerindeki ve hizmetlerindeki hükümet müdahalesini büyük ölçüde azaltmıştır. Demiryolları sadece pazar gücü suiistimaline ilişkin sınırlara tabi olarak tarifeleri belirlemede serbestleştirilmiştir5. Demiryolu ve göndericinin kendi iradeleriyle çok yıllı tarifeler, hacim taahhütleri ve ekipman ve tesis yatırımlarını görüştüğü sözleşme tarifeleri (daha önce yasa dışıydı) artık yaygındır. Demiryolları birleşmeleri, katı kurallar altında tutulmuştur; buna rağmen çoğu birleşme uygulaması, çoğunlukla belirli pazarlarda rekabet erişimini gerektiren koşullarla onaylanmıştır. Reformların etkisi Tablo 3‟te belirtilmiştir. 4 Beshers, 1989, sy iv 5 Yeni düzenleyici (Yerüstü Ulaşım Kurulu-STB) bir tarife belirlemeden önce demiryolunun pazarda baskın bir pozisyonu olduğunu (gösterilmesi zordur); “gelirinin yeterli” olduğunu (kar oranı sermaye maliyetine eşit olmalı ya da bunu geçmelidir) ve söz konusu oranın değişken maliyeti %180 geçtiğini göstermek zorundadır. Tarife itirazlarının birkaçı başarılı olmuştur. 56 3 BirleĢik Devletler ve Kanada Kaynak: U.S. STB, çeşitli yıllara ait Sınıf I Demiryolları İstatistikleri, Amerika Demiryolları Kuruluşu, “Demiryolu Verileri”, 2009 basımı, 1 US küçük tonu= 0.907 ton Tablo 3: U.S. Sınıf I Yük Demiryolu Sistemi Profili 1980 ve 2008 yılları arasında gerçekleşen gelişmeler, oldukça olumludur. Kısıtlamaların kaldırılmasının en beklenmeyen sonucu, yük tarifelerinde reel anlamda (sabit 2008 $) yüzde elliden fazla düşüş yaşanmasıdır ki bunun sebebi büyük ölçüde hem işgücü hem de yatırım verimliliğinde meydana gelen büyük artışlardan dolayı maliyetin azalması ve kamyonla taşımacılık yapan şirketlerin daha katı rekabetine yol açan kamyonculukta kısıtlamaların kaldırılması olmuştur. Demiryolu işgücü verimliliği 5.4 kat, yük vagonu verimliliği 2.3 kat ve lokomotif verimliliği 2.2 kat artmıştır. Demiryolu yük trafiği %93 artış gösterirken yüz pazar payı %37‟den %43‟e yükselmiş ve bu seviyede kalmıştır; kaza oranları ise %80‟in üzerinde bir düşüş göstermiştir. Demiryolları kârlı duruma geçmiştir ve bazı taşıma şirketleri sermaye maliyetlerini birkaç yılda kazanabilmektedir. Şu an yedi tane Sınıf I yük demiryolu (400 milyon USD‟den fazla geliri olan demiryolları) bulunmaktadır. Önemli iki batı taşıma şirketi (UP ve BNSF6) iki doğu şirketi (CSX ve NS) ile çok sayıda bağlantı noktasıyla eşleşmektedir. Büyük Kanada taşıma şirketleri (CN ve CP) ve bunların U.S bağlı ortakları ile birlikte çoğunlukla Orta 6 BNSF‟nin tüm araçları 2009 yılında Warren Buffet‟s Hathaway Şirketi tarafından satın alınmıştır; bu yüzden BNSF artık borsada kayıtlı bir şirket değildir. 57 3 BirleĢik Devletler ve Kanada batı ve Güneyde işletim yapan bir tane bağımsız taşıma şirketi (Kansas City Southern) bulunmaktadır. Birleşik Devletlerdeki yük demiryolları yine de problemlerle yüzleşmektedir. Kısıtlamaların kaldırılmasından bu yana trafikte meydana gelen büyümeye sistem küçülmesi eşlik etmiştir ki böylelikle trafik yoğunluğu (ton-mil/hat mili) 1980‟den beri neredeyse üç katına çıkmıştır. Bu durumun bir sonucu olarak gelecekteki trafik büyümesi, mevcut nakit yaratma seviyesi ile çözümlenemeyecek bir sıkışıklıkla karşı karşıya kalabilir. Birleşme tasarrufları neredeyse tükenmiştir ve yakın zamanda birleşen şirketler (Union Pacific / Southern Pacific ve Norfolk Southern ve CSX tarafından devralınan Conrail) çözümlenmesi yılları alan trafik bozulmaları yaratmıştır ki bu durum da ileride önemli birleşmelerin meydana gelmesi olasılığını azalmıştır. Endüstrinin önündeki daha büyük tehdit ise tarife düzenlemelerinin katılaştırılması yönündeki politik baskılardır. 1981 ve 2003 yılları arasında ortalama demiryolu yük tarifeleri (USD/ton-mil) her yıl bugünkü anlamda düşüş göstermiştir. 2003 yılından sonra Birleşik Devletlerdeki güçlü ekonomik büyüme, yük şebekesindeki artan sıkışıklıkla birleşince acilen ihtiyaç duyulan kapasite genişlemesini finanse etmek adına gereken kazançları yaratmak için yük tariflerinde seçici artışlara yönelik baskılar oluşturmuştur. Ortalama yük tarifeleri 1980 yılındaki seviyelerinin ancak yarısında olmasına rağmen çok sayıda nakliyeci, Yerüstü Ulaşım Kuruluna ücret belirleme özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik daha fazla yetki vermesi adına Kongreye baskı yapmıştır. Buna rağmen birçok bağımsız çalışma7 demiryolu kazançlarının çok büyük olmadığını ve yük ücret yapısının temel olarak Ramsey-Boiteaux ücretlendirme prensiplerine8 ilişkin makul bir uygulama doğrultusunda olduğunu göstermiştir. Kongre, şu an demiryollarının elinde bulunan ücret belirleme esnekliğinin bir kısmını kaldırma kararı alabilir. Bu durum da kazançlar ve sermaye yatırımı yaratma konusunda olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Özel sektörün sahip olduğu ve özel sektör tarafından yönetilen yük demiryolları, kendi altyapıları için ödeme yapmaktadır. Buna karşın kamyonla taşımacılık yapan şirketler otoban kullanımı için tam ücret ödememektedir; mavnalar ise suyolunu kullandıkları için temelde hiçbir şey ödememektedir ki bu durum sübvansiyonsuz demiryollarının dezavantajlı olarak rekabet etmesine yol açmaktadır. Bu dengesizliğe rağmen demiryolları, politik müdahaleye neden olması korkusuyla kamu desteğine tarih boyunca karşı koymuştur. 3.2.4 Yolcu ve yük demiryolu hizmetlerini etkileyen U.S. TaĢımacılık Politikası GiriĢimleri Son 10-20 yılda Birleşik Devletler (B.D.) taşımacılık şebekesindeki trafik, kapasiteden daha hızlı bir şekilde büyümüştür ki bu durum maliyetli ve yıkıcı bir sıkışıklık tehlikesini yaratmıştır. Hükümetler, sadece karayolu kapasitesinin artırılmasının finansal ve sosyal 7 Christensen 2010, sy ii‟ye bakınız. 8 “Pazar neyi doğuracaktır” düşüncesiyle anılan bu prensipler, belirli bir yük hizmeti için marjinal maliyetlerde meydana gelen ücret sapmasının o hizmetle ilgili talep esnekliği ile ters orantılı olduğunu söylemektedir. 58 3 BirleĢik Devletler ve Kanada sebeplerden ötürü mantıklı olmadığını fark etmektedir. Aynı zamanda taşımacılık emisyonlarının çevresel etkisine ilişkin artan bilinç, demiryolunun sadece özel sektör ve piyasa tarafından yönlendirilen işletimi ile gerçekleştirilemeyen sosyal faydaları olduğuna dair farkındalığı artırmıştır. Sonuç olarak Obama yönetimi, Federal Demiryolu İdaresinin “Ön Ulusal Demiryolu Planı” ve B.D. Taşımacılık Departmanının “2010-2015 Mali Yılları için Stratejik Planı” yayımlamıştır. Bu yeni dokümanlar, trafiğin karayolu ve havayolundan demiryoluna aktarılmasına yönelik açık bir teşebbüse işaret etmekte ve kamu finansmanının demiryolunun arazi kullanımının iyileştirilmesi, trafik sıkışıklığının ve enerji kullanımının azaltılması ve güvenliğin artırılması becerisiyle yaratılan sosyal faydaların (sadece mali faydalara karşın) karşılığını ödemek için kullanılmasına yönelik bir istekliliği göstermektedir. Şayet uygulanırsa bu yeni politikalar (ve ilgili finansman) B.D. yolcu ve yük şebekelerinde demiryolu için yeni ve daha güçlü bir role işaret edebilir. 59 3 BirleĢik Devletler ve Kanada 3.3 Kanada a) 2 Alan Kanada (km ) 9,971,000 a) 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) a) GSMH (milyar €) a) Hattın uzunluğu (1000 km) 2008 32,9 Yük tkm (milyar) 950 Yolcu-km (milyar) 57.0 Mod payı- yolcu (%) b) Mod payı-yük (%) a) b) b) 2008 353.2 1.5 t %0.3 %50.4 t) Tahmini a) The Economist, Pocket World in Figures 2010, 2007* ‟ye dair veri *) Basım zamanında 2008‟e ait resmi veri mevcut değildi b) OECD/ITF 2010, Ulaşım Sektöründeki Trendler 1970-2008 Kanada Ulusal Demiryolunun (CN) 1996 yılında özelleştirilmesi ile Kanada‟da benzer bir gelişme meydana gelmiştir. Kanada‟nın iki demiryolu yük taşıyıcısı vardı: Canadian National (hükümetin sahibi olduğu bir Crown Corporation [Devlet Şirketi] ) ve özel bir şirket olan Canadian Pacific (CP). CN, Kanada‟daki uzak ve daha az kârlı bölgelerde işletim yapması gerektiğinden ve CP için bir rekabet kıstası olduğundan bir hükümet şirketi olmuştur. CN, verimlilikte ve trafik büyümesinde CP‟nin her zaman biraz gerisinde kalmıştır. 1996 yılında Kanada hükümeti başarılı bir halka arzla CN hisselerini satmıştır. Özelleştirmeden bu yana, CN kârlılıkta ve verimlilikte CP‟yi geçmiştir ve şu an Kuzey Amerika‟daki en iyi yönetilen demiryollarından birisi olarak görülmektedir. Hem CN‟in hem de CP‟nin B.D‟de kendi demiryolları bulunmaktadır. Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması‟nın uygulanmasından sonra B.D ve Kanada‟daki (ve Meksika‟daki- aşağıya bakınız) demiryolu şebekeleri tamamen birleştirilmiştir. VIA (Amtrak‟ın Kanada versiyonu) yük şirketlerini yolcu sorumluluklarından ve eksiklerinden kurtarmak için 1979 yılında kurulmuştur. VIA, Amtrak‟a benzer bir şekilde sistemini CN yolları üzerinde işletmektedir. 1989 yılında hükümet VIA sisteminin neredeyse yarısını kesip attı ve o zamandan bu yana trafik yavaş yavaş artmaktadır. Her ne kadar Amtrak gibi olsa da VIA istikrarlı bir rol bulmak için hala uğraşmaktadır. Toronto, Ottawa, Montreal birleşik kentleri dışında VIA‟nın çok düşük yoğunluğu olan kârsız kırsal hatlarla birleşen uzun mesafe turist trenleri tartışmaya açıktır. 3.4 Sonuçlar Birleşik Devletler ve Kanada reformları hacimce büyük olmuştur; ancak şu ortak çözümler, iyi sonuçlar doğurmuştur: - hükümet desteğini doğrudan Amtrak, VIA ve banliyö demiryollarına ödeyerek yükten yolcuya olan çapraz sübvansiyonların ortadan kaldırılması. - Rekabetin artırılması ve tüm taşımacılık sektörünün serbestleştirilmesiyle hizmetlerin geliştirilmesi; intermodal rekabet, entegre demiryolu taşıyıcıları tarafından işletilen paralel yollar arasındaki rekabet veya aynı hatlar üzerindeki 60 3 BirleĢik Devletler ve Kanada çoklu işletmeciler için dikkatli bir şekilde sınırlandırılmış rekabet erişimi yoluyla demiryolu yük pazarı davranışının kontrol edilmesi. - demiryolu ve kamyonları aynı rekabet temelinde tutmak için demiryolu yük işleticileri ve altyapısının özel sektörde bırakılması. - hem mülkiyet hem de yapı için pragmatik ve karma bir yaklaşımın benimsenmesi. Yük demiryollarının sahibi özek sektördür ve çok az bir devlet müdahalesi ile yönetilmektedir. Amtrak ve VIA her ne kadar şirket olarak işletilse de kamuya aittir ve kamu tarafından finanse edilmektedir. Çoğu yük rekâbeti büyük oranda intermodal; ancak paraleldir ve bazı ana taşımacılık koridorlarında entegre rekâbet ve yol kullanım hakkı rekâbeti de önemlidir. - Gittikçe şu fark edilmektedir ki demiryolu yükü, demiryolu ve karayolu arasındaki daha iyi bir dengenin üretebileceği açık faydalardan (trafik sıkışıklıklarının azalması, azalan emisyonlar, artan enerji etkinliği, azalan kazalar) ötürü sadece ticari bir faaliyet olarak görülmemelidir. Aynı şekilde iyileştirilen demiryolu yolcu hizmeti, otoban sıkışıklığını azaltıp, enerji etkinliğini artırıyor ve kazaları azaltıyorken yolculuk sürelerini de azaltabilmektedir. Önceki hükümetin yük için “hands off” (bir işe el sürmemek) yaklaşımı ve yolcu hizmetleri için sınırlı desteği açıkça değişmelidir. - Planlama ve sosyal yolcu hizmetleri finansman yükünü özel sektöre bırakırken yük hizmetlerinin işletiminde özel sektör etkinliği ve rekabet edebilirliği Avrupa‟yı özellikle ilgilendirmektedir. AB‟deki altyapı ayrımı, rekabetçi şirketler (hem kamu hem özel) tarafından sağlanan yük ve bayilik verilmiş (franchised) özel kuruluşlar ya da özel sektör rekabet kuvvetlerine tabi olan devlet şirketleri tarafından sağlanan yolcu hizmetleri olarak aynı türde bir işletim ayrımı için bir fırsat yaratabilir. Referanslar 61 4 Latin Amerika 4 Latin Amerika Lou Thompson 4.1 GiriĢ ve genel bakıĢ 1990‟lar başladığında Latin Amerika‟daki bütün büyük demiryollarının sahibi devletti ve bu demiryolları devlet tarafından işletilmekteydi. Hepsi büyük ölçüde kâr getirmeyen, bakımsız ve çok fazla çalışanı olan demiryollarıydı. On yıl sonra tüm büyük yük demiryolu ve çok sayıda yolcu demiryolu ya özelleştirilmiş ya da imtiyaz altında işletilmiştir. Kaybedilen trafiğin büyük bir kısmı tekrar kazanılmış ve finansal yükler kontrol altına alınmıştır. İmtiyaz verme, özellikle yolcu hizmetleri alanında, olumlu sonuçlar doğursa da her problemi çözmemiştir. Bunun yerine hükümetler, düzenleme ve değiştirilmiş finansal katkılar yoluyla devamlı müdahale için yöntemler yaratmak zorunda kalmıştır. Bu bölüm, büyüklüklerinden ötürü Arjantin, Brezilya, Meksika ve Şili üzerinde yoğunlaşmaktadır1. Tablo 1, bu ülkelerdeki imtiyazları sıralamaktadır. 1 Demiryollarının imtiyaz olarak verilmesi Latin Amerika‟da üç ülkede daha meydana gelmiştir- Bolivya, Guatemala ve Peru. 62 4 Latin Amerika 2008 yılına ait veriler ya da mevcut en son veriler Tablo 1: Latin Amerika’daki Önemli Demiryolu Ġmtiyazları 63 4 Latin Amerika Kaynak: Railway Gazete International 64 4 Latin Amerika 4.2 Arjantin Arjantin‟deki demiryolları başlangıçta özel yatırımcılar tarafından yapılmıştır. Tüm demiryolu şirketleri II. Dünya Savaşı‟ndan sonra kamulaştırılmış ve bir devlet şirketi olan Ferrocarriles Argentinos‟ta (FA) birleşmiştir. 1990‟ların başına gelindiğinde FA yıllık yaklaşık 800 milyon USD bütçe açığı ile işletilmekteydi ve neredeyse çökmek üzereydi. Hükümet, tek mantıklı yaklaşım olarak çoğunlukla önceki şirketlerin etrafında yapılanan imtiyaz verme yolunu seçmiştir. Yolcu alanındaki imtiyazlar, çeken-çekilen araç ve altyapının işletilmesi, bakım ve rehabilitasyonunun yapılmasına yönelik münhasır ve dikey bütünleşik anlaşmalar olmuştur. İmtiyaz süresi, banliyö hizmetleri için 10 yıl (24 yıla uzatılmıştır); Subté (Buenos Aires metrosu- 30 yıla uzatılmıştır) için 20 yıl olmuştur. İmtiyaz sahiplerine, istenen tarife politikası, minimum hizmet miktarı (tren/s) ve kalitesi ve zamanla programlanmasına izin verilen belirlenmiş bir rehabilitasyon ve yatırım programı verilmiştir. İmtiyaz sahiplerinden kendi talep tahminlerini yapması istenmiştir. İlk olarak yedi yolcu imtiyazı artı Subté, dört konsorsiyuma verilmiştir. Sonuç olumlu olmuştur; imtiyaz sahiplerine ödenmesi gereken yaklaşık 1.5 milyar USD tutarındaki hükümetin sermaye borcu kısmen mahsup edilerek hükümete yılda 180 milyon USD‟nin üzerinde ödeme yapılmıştır2. 2000 yılı boyunca elde edilen işletim sonuçları da olumlu olmuştur; yolcu sayısı, yirmi yıl boyunca görülmeyen seviyelere ulaşmıştır. İmtiyazlar istikrarlı olmuş ve her iki tarafın taahhütleri yerine getirilmiştir. Maalesef, ülke 2000 yılında bir ekonomik çöküş yaşamıştır ki bu durum, hükümetin dış borçlarında temerrüde düşmesine ve GSYİH‟nin de 2002 yılının sonuna kadar %20 düşmesine neden olmuştur. Buna karşılık olarak hükümet, aksi takdirde enflasyon tarafından ayarlanacak olan tarife artışlarını sınırlamış ve sübvansiyon ve sermaye desteği borçlarını göz ardı etmiştir. 2002 yılında talep düşmüş ve bunu yavaş büyüme getirisi izlemiştir. İmtiyazların çoğu mücadele etse de büyüme tekrar başlamıştır; imtiyaz sahipleri ile hükümet arasındaki ilişkide bir değişiklik meydana gelmiştir; imtiyaz sahipleri tarafından en azından bazı ticari davranış ve risklerin alınmasının mümkün olduğu ilişki modelinden imtiyaz sahiplerinin tüm riski hükümete devrettiği bir ilişki türüne geçilmiştir. Yük imtiyazları, 10 yıl uzatma imkanı ile 30 yıllığına verilmiştir. Yük tarifeleri temelde kontrol altında olmamıştır. İhaleyi kazanan teklif, belirsiz ve çoğunlukla da tutarsız “puan” formülü ile değerlendirilmiştir. İmtiyaz verilmesinden bu yana yük trafik seviyeleri üç katına çıkmıştır. Ekonomik çöküş yük imtiyazlarına zarar verse de ilgili devalüasyon, imtiyazların çoğunun dayandığı hububat ihracatını teşvik etmiştir. İhale kazanılmasına ilişkin belirli bir prosedür yoksunluğundan ötürü hükümet ve imtiyaz sahipleri arasında tartışmalar olmuştur. Örneğin; imtiyaz süresi 30 yılken 10 yıl 2 Tüm USD‟ye çevrilen tutarlar, yaklaşık değer olarak görülmelidir. 65 4 Latin Amerika daha uzatılması mümkündü. Ancak sözleşmeler, süre uzatılması ile ilgili müzakerelerin imtiyazın son beş yılında başlamasını şart koşmaktadır. En genç yük imtiyazı şu an 15 yaşındadır ve kalan 15 yıl uzun vadeli yatırımı ayarlamak için yeterli değildir. İmtiyazın 10 yıl daha uzatılmasına ilişkin hiçbir karar alınamayacaktır; imtiyaz sonradan uzatılsa3 bile ilave 10 yıl yine de yatırımı desteklemek için yeterli olmayacaktır. Bunun sonuncunda ise yatırım sıkı bir şekilde kısıtlanmaktadır. Çalışanların kaybettikleri işlerinin telafi edilmesine ilişkin hükümet programı önemli olmuştur. Yük ve yolcu imtiyazları bir araya getirildiğinde Arjantin imtiyazlarındaki toplam çalışan sayısı yaklaşık 23,000‟i bulmuştur (imtiyazlar başlamadan önce yaklaşık 90.000 idi). 3 Mevcut hükümet sürenin uzatılmasına destekliyor görünmemektedir. 66 4 Latin Amerika Kaynak: Railway Gazette International 67 4 Latin Amerika 4.3 Brezilya 1957 yılında hükümet 18 özel bölgesel ve daha küçük demiryolunu kamulaştırmış ve ulusal demiryolu sistemini (RFFSA) oluşturmuştur. Bir demiryolu sistemi (FEPASA) Sao Paulo eyaletinin kontrolünde kalmıştır. RFFSA ve FEPASA ile elde edilen sonraki deneyimler, –yeni gelişen intermodal rekabet karşısında aşırı istihdama sahip, bakımsız ve zayıf yönetim altında olan- diğer Latin Amerika demiryolu sistemlerine ayna tutmuştur. 1984 yılında hükümet, CBTU‟yu kurmuştur; ülkedeki tüm banliyö trenlerinin sorumluluğunu RFFSA‟dan ayırarak CBTU‟ya devretmiştir. Akabinde, CBTU‟yu kurucu sistemlerine ayırmış ve her bir sistemi yerel idarelere devretmiştir. Rio de Janeiro‟daki banliyö sistemi “Flumitrens” 1994 yılında Rio de Janeiro eyaletine devredilmiştir. Flumitrens‟in yanında eyalet, yaklaşık 35 km uzunluğunda güvenilir olmayan ve zayıf bakımlı bir metro sistemine de sahipti. Rio eyaleti Flumitrens‟i federal destek çekme umuduyla CBTU‟dan almış olmasına rağmen hiçbir zaman destek gelmemiştir ve Flumitrens harap halinden kurtulamamıştır. Bunun sonucunda Rio eyaleti, uzun vadeli tek çözümün banliyö ve metro sistemlerinin imtiyaz olarak verilmesi olacağına dair karar almıştır. Rio eyaleti, 1998 yılında bir imtiyaz modeli benimsemiştir; bu model, devam eden sübvansiyonlar olmaksızın bir yaklaşım oluşturulmasını zorlaması dışında Buenos Aires‟inkine benzer bir imtiyaz modeli olmuştur. İlk olarak Metro, ücret esnekliğine izin veren ve sadece etkin işletimler için gereken iş gücünün çalıştırılmasını gerektiren koşullara sahip 20 yıllık bir imtiyazla açık artırmada satılmıştır. Kazanan teklif, 87.6 milyon USD‟yi peşin ödemeyi, geri kalan 203 milyon USD‟yi ise 240 aylık eşit taksitlerle ödemeyi önermiştir. Flumitrens daha sonra benzer bir imtiyaz formatında satışa çıkarılmıştır. Metro‟nun aylık ödemelerinden gelen kazançlar, net bugünkü değeri tekliflerinde bir faktör olarak kullanabilmeleri için Teklif sahiplerine verilmiştir. Kazanan teklif, 10.8 milyon USD‟yi peşin, geri kalanı da (35 milyon USD) 25 yıl süresince aylık eşit taksitler halinde ödemeyi önermiştir. Şu an SuperVia adıyla anılan Flumitrens sistemindeki yolcu seyahatleri, yavaş yavaş artmıştır; ancak sadece 1990‟ların başında elde edilen seviyeye ulaşabilmiştir. Bunun aksine MetroRio‟da, imtiyaz süresince taahhüt edilen genişleme sistemine ilişkin hükümet tarafından finanse edilen program sayesinde giderek artan bir talep yaşanmıştır. RFFSA sistemi, 1997 ve 1998 yılları süresince 30 yıllık, münhasır, dikey bütünleşik imtiyazlar halinde açık artırmayla satılmıştır. Tarifeler, çok gevşek bir şekilde kontrol altındadır. İş gücü hükümet tarafından kısmen azaltılmıştır (yaklaşık %40). İmtiyaz sahiplerine iş gücünü azaltma ve hükümetin koruma paketini daha fazla kullanma hakkı verilmiştir. Ödeme koşulları, teklif ödemesinin %30‟unun devir üzerine peşin ödenmesini, geri kalanının ise 30 yıllık imtiyaz süresi boyunca aylık eşit taksitler halinde ödenmesini talep etmiştir. İmtiyazlardan çoğu, birçok teklif almış ve minimum ücretlerinden daha fazlasına satılmıştır. Toplam ödeme, 1.7 milyar USD‟den daha fazla olmuştur. 1999 yılında Sao 68 4 Latin Amerika Paulo eyaleti hükümeti yolcu hizmetlerini ayırmış ve RFFSA imtiyaz sürecinin son aşamasına dahil edilmesi için Federal Hükümete yükü devretmiştir. Yük imtiyazları genelde başarılı olsa da birkaçı düşük yük trafiğinden ötürü mücadele etmek zorunda kalmıştır. Önemli, ve olumlu bir faktör ise iş gücü azaltılması programı olmuştur. İmtiyaz programının planlanmasından hemen önce RFFSA ve FEPASA yaklaşık 70.000 kişi istihdam etmekteydi. Hükümet imtiyazlar verildiğinde bu sayıyı 50.000‟e düşüren bir buyout programı (eski işçileri gönüllü olarak emekliliğe özendiren mali teşvikler) ile ilgili müzakerelerde bulunmuştur. İmtiyaz sahipleri, akabinde daha önceden kabul edilen boyout hükümlerini kullanarak bu sayıyı yaklaşık 37.000‟e düşürmüştür. 69 4 Latin Amerika Kaynak: Railway Gazette International 70 4 Latin Amerika 4.4 Meksika Meksika Ulusal Demiryolu (FNM) uzun yıllar aşırı çalışan istihdam etmiş ve bakımsız kalmıştır; dolayısıyla hükümet 1990‟ların ortalarında Arjantin ve Brezilya‟da geliştirilen hatlar boyunca tamamen ticari imtiyazlar verme yolunu seçmiştir. Hükümet, şu iki istisna dahilinde 50 yıllık, münhasır ve dikey bütünleşik imtiyazlar verme kararını almıştır: 1) imtiyaz sahiplerinden belirli hatlar üzerinde birkaç önemli pazarda rekabet yaratma adına bağlantılı imtiyaz sahiplerine erişim sunması istenmiştir; ve 2) Meksiko‟daki tüm hatlar, ayrı bir şirkette kurulmuştur; tarafsız erişimi sağlamak için üç bağlantılı imtiyazdan her birine %25 hisse verilmiştir. Hükümet, başka müzakereler yapmadan Meksika‟daki hatlarda demiryolu banliyö hizmetlerini kurabilmek için %25 hisseyi elinde tutmuştur. Hükümet, banliyö hizmetleri için imtiyaz olanaklarına ilişkin bir çalışma başlatmış ve bu çalışma, Ağustos 2005‟te yaklaşık 27 km uzunluğundaki mevcut hattın imtiyaz olarak verilmesi ile sonuçlanmıştır. Hizmet Haziran 2008‟de başlatılmıştır. İlk göstergeler talebin moral bozucu olduğunu göstermektedir; ancak deneyim kazandıkça talebin artması da muhtemeldir. İkinci bir hizmeti imtiyaz olarak verme yönündeki teşebbüsler, kabul edilebilir teklifler olmadığından başarısız olmuştur. Yük imtiyazları problemlerle karşılaşmıştır. İmtiyazlardan biri olan Ferromex‟de ilk teklifler, müsaade edilen minimum ücretin altında olmuştur ve bu imtiyaz için tekrar teklif verilmesi gerekmiştir. Buna karşılık Kuzeydoğu imtiyazında kazanan teklif TFM, yaklaşık 1.4 milyar USD olmuştur – bu teklif, müsaade edilen minimum ücretten 500 milyon USD daha düşüktür ki bu burum, irrasyonel coşku korkularını doğurmuştur. Yük talebinin cevabı genelde sert olmuştur. TFM ve Ferromex‟e Birleşik Devletler demiryolları (KCS ve UP) tarafından yatırım yapılması ve TFM ve Ferromex‟in NAFTA‟dan akan ticaret artışının önemli yararlanıcıları haline gelmesi gerçeği bu durumu pekiştirmiştir. Ferrosur başta istikrarlı iken son birkaç yılda problemler yaşamaktadır. TFM imtiyazı için ödenen ücretin çok yüksek olduğuna dair endişeler, yersiz çıkmıştır. Ana şirket KCS, tarifedeki kalan araçları da satın almış ve TFM‟yi ana şirket ile birleştirmiştir. Önemli yük imtiyazlarındaki istihdam şu an yaklaşık 13.000 kişidir; ancak bu sayı 1990‟nın sonlarına kadar 83.000 civarındaydı. Şehirlerarası yolcu hizmetlerinin ortadan kaldırılmasından kaynaklanan küçük bir farklılık, geri kalan çalışanların büyük ölçüde işgücü verimliliğini artırmıştır. 4.5 ġili Diğer Latin Amerika demiryolları gibi aynı krizle karşı karşıya kalan Şili, bir dikey ayrılma yaklaşımını benimsemeyi tercih etmiştir. 1993 yılında hükümet Santiago‟nun doğusundaki yük işletimlerini4 yönetmek için bir yük şirketi (Fepasa) kurmuştur. 1994 yılında Fepasa‟nın hisselerinin %51‟i özel yatırımcılara satılmıştır; geri kalan %49 hisse 4 Santiago kuzey hattı özelleştirilmiştir. 71 4 Latin Amerika hükümettin elinde kalmıştır. %49‟luk hisse 2007 yılında özel yatırımcılar ve emekli sandığına satılmıştır. Santiago‟nun güney kesiminin altyapısı, yolcu hizmetlerinin çoğunu işleten bir devlet şirketinin –EFE- ellerine bırakılmıştır. EFE, altyapıyı açık erişim temelinde işletmektedir. EFE‟nin altyapı bölümü ile yolcu işletimleri arasındaki yakın bağlantı, EFE‟nin genel olarak zayıf durumdaki finansal performansından ötürü sıkı bir inceleme altına alınmıştır. Yakın zamanda hükümet, EFE‟nin altyapı tedarikine ilişkin hesaplarının yolcu işletimlerinden ayrılmasına ve bireysel yolcu işletimlerinin EFE‟ye erişim ücreti ödeyen ayrı kuruluşlar olarak kurulmasına karar vermiştir. Fepasa, az kârlı bir şirket olmuştur ve 2004 yılına kadar trafik yavaş yavaş artmış ve daha sonra sabit hale gelmiştir. 2001 yılında büyük miktarda sülfürik asit taşınmasına ilişkin bir ihaleye yönelik rekabet için devlete ait bir bakır madeni şirketi tarafından yapılan çağrıya karşılık olarak yeni bir yük taşıma şirketi olan Transap kurulmuştur. Transap, daha iyi bir teklif vermiş ve Fepasa ile rekabette ihaleyi kazanmıştır. Ardından Transap, yüksek hacimli konsantre selüloz sevkiyatına odaklanan pazarlaması yoluyla büyümüştür. 4.6 Sonuçlar Şekil 1, Arjantin ve Brezilya‟da yolcu trafiğindeki trendleri göstermektedir. Her iki durumda da imtiyazları, büyüme takip etmiştir. 1995 (çoğu işletimin imtiyaz olarak verildiği yıl) ile 1999 yılları arasında trafik Arjantin‟de neredeyse %50 artış göstermiştir; ancak daha sonra bu trafik seviyesine ulaşılmamıştır. Brezilya‟da trafik 1998 yılından önce imtiyaz öncesi dönemde düşmüştür; ancak daha sonra yaklaşık olarak iki katına çıkmıştır. ġekil 1: Latin Amerika imtiyazları ile taĢınan yolcu (000) 72 4 Latin Amerika Şekil 2, Brezilya, Arjantin ve Meksika‟da demiryolu yük trafiğindeki trendleri göstermektedir; her bir durumda trafik artmıştır ve Brezilya‟da iki katının üzerine çıkmıştır. Latin Amerika ülkeleri, demiryolu imtiyazlarında ve özelleştirilmesinde 17 yılın üzerinde nispeten başarılı deneyimler edinmiştir. İmtiyaz verilen demiryollarına talep fazladır ve işgücü verimliliği ile trafik yoğunluğu istikrarlı olarak artmıştır. Yani: ġekil 2: Latin Amerika imtiyazları ile taĢınan ton-km (milyon) - Yük imtiyazları ile hükümet arasındaki ilişki, çoğunlukla tartışmalı olmuştur; bunun temelde sebebi, imtiyaz sürecinin özellikle de ilerideki altyapı yatırımı ile ilgili gerçekçi olmayan taahhütler ortaya çıkarmasıdır. Uygulamada imtiyaz yöneticileri, çoğunlukla kamu politika hedeflerinden (hükümetlerin de umduğu gibi) ziyade kısa vadeli ve ödün vermez uygulamalar tarafından idare edilmiştir. - Belirgin bir zorluk ise imtiyaz sahiplerinin borç almaya karşılık az sayıda kendi varlıklarının olmasıdır. Bu durum, uzun ömürlü varlıklara yatırım yapılmasındaki eksikliği şiddetlendirmiştir. - 30 yıllık imtiyazlar bile yeni çeken-çekilen araç ya da altyapıya çok az yatırımın finanse edilebildiği bir döneme ulaşmaktadır. - Tariflerin serbestleştirilmesinin yanı sıra tüm Latin Amerika imtiyazları için başarıyı belirleyen temel faktör aşırı işgücünün azaltılması olmuştur. - Genel olarak (Meksika bir istisna olabilir) yolcu hizmetlerinin imtiyaz olarak verilmesindeki ilk hedef, ücretlerin ve minimum hizmetin belirlendiği net maliyetli (gelir ve maliyet riski imtiyaz sahibine bırakılmıştır) ve münhasır sözleşmeli dikey olarak bütünleşik şirketlerin kurulması olmuştur. Zaman geçtikçe tüm yolcu imtiyazları bürüt maliyet düzenlemeleri doğrultusunda gelişmiştir (makro73 4 Latin Amerika ekonomik şoklar özel sektörün gelir riski alma isteği ve imkanını sınırladığından sadece maliyet riski almaktadırlar). - Yolcu destek ödemelerine özellikle de işletim sübvansiyonları ve sermayeye duyulan ihtiyaç, doğal olarak hükümet ve imtiyaz arasında yakın bir ilişkiyi gerektirmektedir. Ticari işlemlerin iki taraf arasında birbirinden bağımsız olarak yapılmasına ilişkin beklentiye rağmen kamu fonu ödemesi, nihayetinde giderek daha çok bilgilendirme ve gerekçelendirme gerektirmektedir. - Latin Amerika‟da yolcu imtiyazlarına kıyasla yük imtiyazlarında çelişen bir deneyim yaşanması, net maliyet imtiyazlarına kıyasla brüt maliyetle elde edilen AB deneyimine başka bir veri göstergesi katmaktadır. Yük imtiyazları net maliyet imtiyazları kadar başarılı olurken yolcu hizmetlerindeki çok daha karmaşık fayda ve maliyet hesaplama yöntemleri, yolcu imtiyazlarını brüt ücret franchise‟ları doğrultusunda yönlendirmiştir. Aynı zamanda Kuzey Amerika‟ya kıyasla Latin Amerika deneyimi, altyapı yöneticileri veya kamu (brüt-maliyet franchise) yolcu işleticileri tarafından makul koşullar altında erişim için sağlanan ödeneklerle yük hizmetleri daha iyi şekilde özelleştirilebilir mi sorusunu gündeme getirmektedir. 74 Bölüm B Batı Avrupa Bölüm B Batı Avrupa 75 B Batı Avrupa Kaynak: Railway Gazette International 76 1 Almanya 1 Almanya Christian Kirchner 2 Alan (km ) 357,104 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) 2008 82.0 Yük tkm (milyar) 2008 115.7 GSMH (milyar €) 2,495.8 Yolcu-km (milyar) 81.8 Hattın uzunluğu (1000 km) 33.9 Mod payı- yolcu (%) Mod payı-yük (%) %8.2 %21.5 Kaynak: Eurostat, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, 2010 1.1 GiriĢ Daha önce iki devlet kuruluşu olan “Deutsche Bundesbahn” ve “Deutsche Reichbahn”, Alman anayasasındaki yeni bir maddeye göre özelleştirme seçeneği ile bir anonim şirket olarak “Deutsche Bahn AG” ye (DB AG, Alman Demiryolu Kuruluşu) dönüşmüştür [Kirchner, 2005]. Aynı zamanda Alman demiryolu taşımacılık pazarları rekabete açılmıştır. Şebeke altyapısına kısıtlama olmaksızın tüm Alman demiryolu kuruluşları ve AB Üye Devletlerdeki kuruluşlar için Alman hukukuna dönüştürülen Direktif 91/440/EEC ile uyumlu olarak ayrımcı olmayan açık erişim sağlanmıştır. Bu bölüm, 2005 yılından bu yana Almanya‟da yapılan demiryolu pazarı reformlarını kapsamaktadır. Bu döneme kadar Almanya‟daki pazar reformları yeni bir aşamaya ulaşmıştır. Bu bölüm, rekabet aşamasını ve 2005 ve 2009‟daki Alman demiryolu taşımacılık pazarlarındaki düzenlemeyi ele alacak ve birkaç tartışmalı konuya değinmeden önce gelecekteki gelişmelere yer verecektir. Bu bölümün amacı, sadece Alman demiryolu taşımacılık pazarları reformlarına ilişkin genel bir bakış sağlamak değil; aynı zamanda bu reformları eleştirel açıdan değerlendirmektir. 1.2 2005 yılında Alman demiryolu taĢımacılığı pazarlarındaki rekabet ve düzenleme 2005 yılında demiryolu yük taşımacılığı, tüm yük taşımalarının (ton-km) %16.1‟ini oluşturmuştur (2003 yılında bu oran %15.9 idi). Demiryolu yük taşımacılığının mod payı, hala özellikle çeşitli rekabetçi avantajlardan faydalanan karayolu taşımacılığından etkilenmekteydi (Kirchner ve diğ., 2009, s. 8-11). Diğer faktörlerden ulusal karayolu pazarlarının başarılı entegrasyonu daha fazla esneklik, yoğunlaşmış rekabet ve daha düşük maliyet sağlarken demiryolu yük taşımacılığı, ulusal sınırlar, karşılıklı işletilebilirlik yoksunluğu ve çoğunlukla da tekelci pazar yapılarından dolayı engellenmiştir. İkinci Demiryolu Paketinin 2005 yılında Almanya‟da mevzuata dönüştürülmesine ve Alman demiryolu yük pazarının liberalizasyonun 1994 yılında başlamasına rağmen Avrupa‟daki diğer ulusal pazarlar daha az açık olmuştur; böylece 77 1 Almanya ulusal demiryolu yük pazarlarının entegrasyonu henüz sağlanamamıştır. Demiryolu yük taşımacılığı sadece uzun mesafede karayolu taşımacılığı karşısında bir üstünlüğe sahiptir. Dolayısıyla demiryolu yük taşımacılığı için daha iyi bir mod payı elde edilmesi, sadece bir ulusal pazarın liberalizasyonuna değil çeşitli komşu pazarların açılması ve liberalizasyonuna bağlıdır. Demiryolu yük taşımacılığı toplam yolcu-km‟nin 2005 yılında %8.9‟unu, 1993 yılında %7.1‟ini ve 2003 yılında %8.4‟ünü oluşturmuştur. 1993-2003 döneminin trendi, yükselen konfor ve dakiklik standartları sayesinde devam etmiştir. Bir diğer olumlu faktör ise Bölgeselleşme Yasası (Regionalisierungsgesetz) ile Almanya‟daki demiryolu yolcu taşımacılığının bölgeselleştirilmesi olmuştur; bu Hareket, organizasyon ve finans sorumluluğunu 1996 yılında Federal Hükümetten Almanya‟nın eyaletlerine (“Länder”) devretmiştir [Kirchner, 2009, s. 87]. Federal Hükümetten eyaletlere yapılan finansal transferler, çeken-çekilen araçların iyileştirilmesine olanak sağlamış ki bu da demiryolu trafiğini her gün ulaşım yollarını kullanan kişiler için daha cazip hale getirmiştir. Mod içi rekabet, yeni rakiplerin hem yük hem de yolcu taşımacılığı pazarlarına erişimi ile nitelenmektedir [Kirchner, 2009, s. 89-91]. Pazara girişle ilgili yasal engeller Almanya‟da başarılı bir şekilde ortadan kaldırılmıştır. 2005 yılında DB AG‟nin rakipleri, demiryolu yük pazarında ton-km bazında %13.7‟lik bir pazar payına; bölgesel yolcu taşımacılık pazarında ise tren-km açısından %13.2‟lik bir pazar payına ulaşmıştır. Çoğunlukla daha düşük ücret seviyelerinden ötürü bölgesel pazarlardaki rekabete dayalı ihalelerde başarılı olmuşlardır. Piyasaya yeni katılanların uzun mesafe yolcu taşımacılığındaki pazar payı, çok düşük bir seviyede kalmıştır (%1‟den az). Bu pazar, diğer demiryolu pazarları gibi yasal olarak 1 Ocak 1994 yılında açılmıştır. Almanya‟da her demiryolu kuruluşu lisans almakta ve uzun mesafeli demiryolu yolcu taşımacılığı sunmakta serbesttir. Ancak DB AG‟nin rakiplerinin başarılı bir şekilde rekabet edebildikleri sadece birkaç güzergah olmuştur. Bunun sebeplerinden biri, bölgesel ve uzun mesafe trafiğini kapsayan konsolide orer ile bağlı olan farklı güzergahlarda yolcu taşımacılığı sunan bir demiryolu kuruluşunu tercih eden şebeke etkisidir. 2005 yılında Alman demiryolu taşımacılık pazarlarındaki mod içi rekabet durumunu değerlendirmek için sadece pazar payları üzerinde yoğunlaşmak yeterli değildir. Pazar payları, bu pazarlardaki rekabetin gerçek resmini yansıtmamaktadır. Büyük pazar paylarına sahip bir demiryolu kuruluşu üzerindeki rekabetçi baskı söz konusu olduğunda pazara giriş engelleri, belirleyici faktör olmaktadır. Hem demiryolu yük hem de yolcu taşımacılık pazarlarındaki açık erişim, 1993 Genel Demiryolu Kanununun (Allgemeines Eisenbahnsetz, AEG) hükümlerine dayalı olmuştur; bu kanun Almanya‟daki tüm demiryolu taşımacılık pazarlarına açık erişim sunmuştur. Gerçek pazara giriş engelleri –idari ve enformasyon engelleri, tren yolu tahsis sistemi, çekençekilen araçların onaylanması ve altyapı ile alakalı hizmetlere erişim koşullarıAvrupa‟daki diğer demiryolu taşımacılık pazarlarına kıyasla Almanya‟da az olmuştur (IBM/ Kirchner, 2004). Bu endekste Almanya, demiryolu taşımacılık pazarlarının açık olması açısından İngiltere ve İsveç‟in hemen arkasından gelmektedir. 78 1 Almanya Nisan 2005‟te Genel Demiryolu Kanunu (Allgemeines Eisenbahnsetz, AEG) İkinci Avrupa Demiryolu Paketini Alman Kanununa dönüştürerek geniş kapsamlı bir şekilde revize edilmiştir. Federal Şebeke Kuruluşuna (Bundesnetzagentur- BNA) demiryolu düzenlemesi alanında yeni kapsamlı sorumluluklar verilmiştir. 1 Ocak 2006‟dan bu yana Kuruluş, demiryolu rekabetini denetlemek ve demiryolu altyapısına ayrımcı olmayan erişimi sağlamakla mükelleftir. Bu tarihten itibaren BNA, Alman demiryolu taşımacılık pazarlarını denetleme sorumluluğunu Federal Demiryolu Otoritesi (Eisenbahnbundesamt, EBA) ile paylaşmaktadır. EBA, 30 demiryolu taşımacılık şirketi ve 5 altyapı şirketi için denetleme ve yetkilendirme otoritesidir. Onayları ve yetkilendirmeleri vermektedir. Hukuk ve düzenleme otoriteleri tarafından belirtilen genel koşul ve şartlarla uyumluluğu denetlemektedir. Ayrıca EBA, Almanya‟da işletim yapan hem yurtiçi hem de yabancı demiryolu taşımacılık şirketlerinden de sorumludur. Devletin mülkiyetinde olmayan şirketler, Federal Eyaletlerin denetimi altındadır; bu eyaletler, sorumluluğu EBA‟ya devredebilir. Eyaletlerin çoğunluğu, bu seçeneği kullanmıştır. 1994 yılından bu yana EBA, yeni demiryolu şirketleri için çok sayıda lisans çıkarmıştır. Düzenlemenin hedeflerine ulaşabilmek amacıyla, Federal Şebeke Kuruluşu BNA, bilgi ve soruşturma hakları ile yaptırım uygulama hakkı dahil olmak üzere etkin prosedür ve araçları kendi tasarrufunda bulundurmaktadır. Kuruluşun kararları, Federal Ekonomi ve Teknoloji Bakanlığından büyük ölçüde bağımsız olarak demiryolu düzenlemesi ile ilgili departmanın üyeleri tarafından alınmaktadır. Bu kuruluşun demiryolu düzenlemesi alanındaki görevleri, öncelikle Demiryolu Altyapısının Kullanımına İlişkin Yönetmelik (EisenbahninfrastrukturBenutzungsverordnung, EIBV) tarafından ilave yapılan Genel Demiryolu Kanunundan (AEG) türemektedir. Kuruluş, demiryolu şebekesine erişimi yöneten kurallara uyumluluğu denetlemektedir. Telekomünikasyon ve posta pazarlarından farklı olarak demiryolu altyapısı alanında düzenleme simetriktir; yani tüm kamu demiryolu altyapı işleticileri, pazardaki pozisyonlarına bakılmaksızın BNA düzenlemesine tabidir. 1.3 2009 yılında Alman demiryolu taĢımacılığı pazarlarındaki rekabet ve düzenleme 2009 yılında demiryolu yük taşımacılığının mod payı, %16.3„e ulaşmıştır (2005 yılındaki orandan çok az yüksekken 2008‟deki %17.3‟lük orandan düşüktür). 2009 yılında son noktaya ulaşan uluslararası ekonomik kriz, taşınan yükün farklı yapısından ötürü demiryolu yük taşımacılığını karayolu taşımacılığından daha ciddi bir şekilde etkilemiştir. Demiryolu yolcu taşımacılığının mod payı 2009 yılında %9.9‟ a ulaşmıştır (2005‟teki %8.9‟luk orandan yüksekken 2008‟deki %10.0 oranından çok az düşüktür). Bu artış, Almanya‟daki hem uzun mesafe hem de bölgesel trafik yolcuları tarafından fark edilen demiryolu yolcu trafiğinin kalitesi ve konforundaki iyileşmeyi yansıtmaktadır. 2005-2009 döneminde mod içi rekabet daha hızlı artmıştır. Bölgesel yolcu taşımacılığında DB AG‟nin rakipleri, %20.3‟lük bir pazar payı elde etmiştir. Ayrıca çoğunlukla düşük ücret seviyelerinden ötürü bölgesel pazarlardaki rekabete dayalı birçok ihalede başarılı olmuşlardır. Ancak DB AG‟nin daha düşük ücret bazında rekabet 79 1 Almanya edebilecek bağlı ortakları da bulunmaktadır. DB AG‟nin rakipleri ille de küçük ya da orta ölçekli Alman demiryolu kuruluşları değildir. Genellikle Avrupa Birliğinin diğer üye devletlerinden (Fransa, Hollanda ve Danimarka gibi) ulusal demiryolu kuruluşlarının bağlı ortaklarıdır. Diğer demiryolu kuruluşları, Veolia gibi büyük özel şirketlerin bağlı ortaklarıdır. Uzun mesafeli yolcu taşımacılığı pazarlarında bu şirketlerin bağlı ortakları, Berlin-Hamburg, Hamburg-Hannover- Frankfurt/ Main- Stuttgart, Hamburg- Köln, KölnSalzburg, Frankfurt- Strasburg gibi kârlı güzergahlarda pazara girişlerini duyurmuştur. Ancak ilgili Alman pazarı yasal açıdan tamamen açık olmasına rağmen daha sonra pazardan ayrılmışlardır. 2007 Demiryolu Liberalizasyon Endeksine göre, Almanya, ilk üç açık demiryolu taşımacılık pazarı arasında yer almaktadır. Avrupa‟daki demiryolu taşımacılık pazarlarına ilişkin düzenlenme, 2005-2009 döneminde değişiklik göstermiştir. 1 Ocak 2007‟den itibaren tüm Avrupa‟da yük taşımacılığı pazarları açılmıştır. Bu da şu anlama gelmektedir ki yük trenleri örneğin Portekiz ya da İspanya‟dan Fransa ve Almanya yoluyla işletilebilmektedir. Demiryolu yük taşımacılığının uzun mesafelerde karayolu yük taşımacılığı karşısındaki üstünlüğünden şu an yararlanılabilmektedir. Bu, demiryolu taşımacılığının sadece mod payını artırmamalı; aynı zamanda daha fazla mod içi rekabete yol açabilmektedir. Örneğin hem DB AG hem de SNCF Avrupa‟da uzun mesafeli güzergahlarda hizmet verirse, otomatik olarak komşu ulusal pazara gireceklerdir. 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren mümkün kılınmasıyla sınır ötesi demiryolu yolcu taşımacılığının liberalizasyonu, önemli; ancak yine de yeterli olmayan adımlar atmıştır. Üçüncü Demiryolu Paketi, uluslararası yolcu trafiği için erişim hakları sağlamaktadır. Almanya, ilgili direktifleri kabotajın kısıtlanması ve ödenek verilen paralel ulusal kamu demiryolu hizmetlerinin korunması imkanında rücu arama olmaksızın Genel Demiryolu Kanuna yapılan dördüncü tadilat ile ilgili direktifleri değiştirmiştir. Avrupa Birliği‟nin diğer üye devletleri, AB paketi kapsamında yasal açıdan mümkün olan kısıtlamalardan faydalanmış ve dolayısıyla yabancı şirketler için sınır ötesi yolcu demiryolu hizmetlerinin kârlılığını etkilemiştir. Şu an bu üye devletlerin yasal açıdan izin verilenden öteye geçip geçmedikleri net değildir. Bu asimetrik düzenlemenin sonucu, Alman güzergahlarında Alman demiryolu kuruluşları ile rekabet edebilen diğer AB üye devletlerden demiryolu kuruluşlarının yer aldığı açık bir Alman pazarı olacaktır; ancak uygulamada Alman demiryolu kuruluşlarının sınır ötesi yolcu trafiğini kısıtlayan üye devletlerde demiryolu hizmeti sunması engellenmektedir. Almanya ve yabancı demiryolu kuruluşları arasında daha sonra uluslararası güzergahlarda hizmetlerin paylaşılmasını da kapsayacak olan ortak teşebbüslere kalkışma olanağı sağlanacaktır. Ancak bu ortak teşebbüsler –geçmişte de yaygın olan- kısıtlayıcı ticari teamüller ve rekabet kanununu ihlal olarak değerlendirilebileceğinden şu an yeni düzenleyici çerçeve kapsamında problemlidir. Birlikte işletim yapmadan Alman güzergahlarında hizmet vermesi mümkünken yabancı bir demiryolu kuruluşunun Alman bir demiryolu kuruluşu ile ortak teşebbüs kurmaya neyin teşvik edeceği tartışmaya açıktır. Alman pazarına yoğunlaşmak (Avrupa perspektifini dikkate almadan) şu anlama gelmektedir ki Alman uzun mesafeli yolcu taşımacılığı pazarlarındaki rekabet şiddetlenirken Alman rakipler geleneksel müşterilerine sınır ötesi hizmet sunamadıklarından zayıflamaktadır. Bu yüzden Avrupa demiryolu pazarlarının asimetrik düzenlemesi, çarpık bir rekabete yol açmaktadır. 80 1 Almanya Alman demiryolu taşımacılığı pazarlarındaki rekabeti incelerken dikkate alınması gereken bir diğer faktör ise Almanya‟da faal olan demiryolu kuruluşlarının kamu ya da özel mülkiyetidir. Özkaynak artırma seçeneği olan sermaye piyasalarına erişim, yenilenme ve genişleme ile uğraşan demiryolu kuruluşları için önemlidir. Bahsedildiği üzere devletin mülkiyetindeki Alman pazarlarında faal olan demiryolu kuruluşları ile (yani DB AG) yabancı devlet şirketlerinin bağlı ortakları bulunmaktadır. Diğer taraftan özel demiryolu kuruluşlarının bağlı ortakları da Alman pazarına hizmet etmektedir. Sermaye piyasalarına erişim, sadece özkaynak artırabilmeyi değil; aynı zamanda devlet hazinesinden gelen fonlara daha az bağlı olabilmeyi de ifade etmektedir. Alman anayasası, Federal Hükümete ait demiryolu kuruluşlarının ticari teşebbüsler olarak işletilmesini gerektirmektedir. Kamu hizmetleri sunmak için artık kâr yönelimi ve borç karması mevcut değildir. DB AG, bir ticari teşebbüs olarak işletilir ve Federal Hükümet sermayenin %100‟ünü elinde tutarsa şirketin denetim kurulu üyeleri ve politik hedefleri izleyen hükümet ya da parlamento üyeleri olarak Federal Hükümet temsilcilerinin işlevlerini net bir şekilde ayırmak kolay olmaz. Denetim kurulunun üyeleri olarak ticari teşebbüsün çıkarına en iyi şekilde hizmet etmeleri kanun tarafından istenmektedir. Politik oyuncular olarak ise “ortak kamu çıkarı”na adanmışlardır. Ortak kamu çıkarı, demiryolu kuruluşunun özel ticari teşebbüsler tarafından sağlanamayacak ücretlerde hizmet sunması gerektiği şekilde yorumlanabilir. Gizli çıkar çatışması, diğer rakiplerin politik çıkarlara tabi olmadığı rekabetçi pazarlarda faal olan bir kuruluş için problem yaratabilir. Bu potansiyel tartışmanın ışığında Alman anayasası, özelleştirme seçeneğini yaratmış; ancak demiryolu altyapısının özelleştirilmesini sınırlamıştır. Bu noktada özel yatırımcılar hisselerin çoğunluğu ya da %50‟sini satın alamaz. Özelleştirmenin etkisi –azınlık hissesi satın alan özel yatırımcılarla bile- söz konusu çıkar çatışmasını azaltmak ya da ortadan kaldırmak olacaktır. Özel yatırım ile şu açıktır ki denetim organının yönetimi ve tüm üyeleri politik hedeflere değil; ticari teşebbüsün çıkarlarına hizmet etmek zorundadır. Uzun ve tartışmalı bir görüşmeden sonra DB AG‟nin kısmen özelleştirilmesine –altyapı şirketi haricinde- ilişkin politik bir çözüm bulunmuştur. Bir holding şirketi çatısı altında bir bağlı ortak, demiryolu yük taşımacılığı, uzun mesafeli hizmetler, bölgesel ve kentsel ulaşım, lojistik ve hizmetlerden sorumlu olacaktır. Özel yatırımcılara bu şirketin %24.9‟u önerilebilir; ancak altyapıdan sorumlu bağlı ortaklar %100 devlet şirketi olarak kalacaktır. Bu kısmen özelleştirme, DB AG‟nin bütünleşik bir demiryolu şirketi olarak vasfını koruyacaktır. Altyapı ve işletimler arasındaki arayüze ilişkin tartışmada [Kirchner, 2009, s. 91-92] sonunda bir uzlaşmaya varılmıştır. Bütünleşik demiryolu kuruluşu sadece kısmen özelleştirilmeyecek; aynı zamanda şirketin altyapıdan sorumlu olmayan kısmı holding yapısını koruyacaktır. İlk halka arzın Ekim 2008‟de yapılması planlanmıştır. Bu ayda son noktaya ulaşan uluslararası finansal pazar krizi yüzünden ilk halka arz, satılacak azınlık hisselerine adil bir ücret elde edebilmek amacıyla ekonomik canlanma gerektiği için ertelenmiştir. 1.4 Gelecek GeliĢmeler 2009‟dan bu yana Alman taşımacılık pazarlarındaki rekabet, büyük bir ekonomik canlanmadan etkilenmiştir. Bu şu anlama gelmektedir ki demiryolu yüküne ilişkin kapasiteler, daha iyi bir şekilde kullanılmakta ve demiryolu yük taşımacılığı üzerindeki 81 1 Almanya ücret baskısı azalmaktadır. Bu durum da sonuç olarak demiryolu yük taşımacılığının karayolu taşımacılığa kıyasla daha büyük bir intermodal paya sahip olmasını sağlayacaktır. Yolcu taşımacılığı, ekonomik krizden daha az etkilenmiştir. Bu yüzden mevcut canlanma, demiryolu yolcu trafiğinin az miktarda artmasını sağlayabilir. Ancak uzun mesafeli otobüs taşımacılığı pazarlarının beklenen liberalizasyonu ile bu tahminin gerçekleşmesi muhtemel olmayabilir. Alman demiryolu taşımacılık pazarlarındaki mod içi rekabete yönelik gelecekteki gelişmeleri tahmin etmek kolay bir iş değildir. Hepsi aynı doğrultuda olmayan çok sayıda faktörün dikkate alınması gerekmektedir. Demiryolu yük taşımacılığı ile ilgili olarak rakiplerden daha fazla rekabet beklenilebilir. Önemli bir faktör, 1 Ocak 2007‟den itibaren Avrupa demiryolu yük pazarlarının liberalizasyonudur. Bu liberalizasyonun etkileri, uluslararası ciddi ekonomik kriz ile azaltılmıştır. Devam eden canlanma ve demiryolu yük taşımacılığının uzun mesafeli hizmetlerde karayolu taşımacılığı karşısındaki üstünlüğü ile demiryolu, bağlı ortaklıklar şeklinde demiryolu kuruluşu kurabilen daha fazla demiryolu kuruluşu ve yük forwarder şirketleri için daha cazip hale gelecektir. Bu da sonuç olarak yakın gelecekte küçülme marjları ile birlikte ücret baskısının devam edeceği anlamına gelmektedir. Avrupa‟da tamamen liberalizasyonu sağlanan karayolu taşımacılığı ve demiryolu yük taşımacılığı pazarları ile kombine taşımacılığa yönelik bir trend olacaktır. Bu durum da kendi lojistiği ve yük sevkiyatı kısmı bulunan demiryolu kuruluşlarına yarayacaktır. Alman eyaletler gittikçe daha fazla bölgede bölgesel demiryolu yolcu taşımacılığına yönelik ihale davetinde bulunacağından bölgesel demiryolu yolcu taşımacılık pazarlarındaki mod içi rekabetin şiddetlenmesi beklenmektedir. Demiryolu kuruluşlarının ücret seviyeleri, önemli bir rol oynayacaktır. Demiryolu sektöründeki Alman sendikaları tüm rakipler için ortak ücret oranları oluşturulması yönünde baskı yapmaktadır. Bunun sebeplerinden biri, DB AG‟nin rakiplerin ücret seviyeleri ile karşılaştırılabilir ücret seviyesi olan bağlı ortaklarıyla davet edilen ihalelere katılabilmesini sağlamaktır. Alman uzun mesafeli demiryolu yolcu taşımacılığı pazarındaki mod içi rekabetin yoğunluğunun da artması beklenmektedir. Bu trend, yolcuların mevcut tarifelere kıyasla daha düşük ücretlerle demiryoluna çekilip çekilmemesine bağlı olacaktır. Ancak Almanya‟da uzun mesafe otobüs seyahatinin liberalizasyonu ile bu yolcular, İngiltere‟de olduğu gibi otobüs seyahatine yönelebilir. Bu pazarın gelişmesi, büyük ölçüde uzun mesafe otobüs trafiğindeki düzenlemeye bağlı olacaktır. Almanya‟daki demiryolu taşımacılık pazarlarının düzenlemesine ilişkin gelecek gelişmeler, çeşitli faktörlere dayanacaktır. Avrupa Komisyonu, ilk demiryolu paketinde, -diğer konuların yanı sıra- paketlerin üç direktifini birleştirmeyi hedefleyen bir değişiklik yapmayı planlamaktadır. Bu değişiklik, 2007‟den bu yana hazırlanmaktadır. Sadece Avrupa Birliğindeki demiryolu taşımacılık pazarlarına ilişkin mevcut –bazen tamamen tutarlı olmayan- düzenleyici çerçeveyi takviye etmeyi hedeflememektedir. Komisyon ayrıca holding yapısındaki bütünleşik modelleri yasadışı hale getirerek değil; bu modelleri daha fazla ayrılma gerekliliği göstermek suretiyle çekici olmayan hale getirerek ayrılma modellerine doğru ilerlemeyi düşünmektedir. Bununla birlikte Komisyon, ulusal düzenleyici otoritelere daha fazla yetki devretmekle ilgilenmektedir. 82 1 Almanya Almanya‟daki mevcut koalisyon hükümeti, kısmen Avrupa seviyesindeki değişikliklerle örtüşen çeşitli düzenleme konularını kabul etmiştir. Temel konular arasında demiryolu düzenlemesi alanında BNA‟nın güçlendirilmesi, DB AG‟nin yapısı ve teşkilatının gözden geçirilmesi, yol erişim rejimi (aşağıda ele alınmıştır) ile ilgili teşvik edici düzenlemenin yapılması ve erişim düzenlemesi kapsamının genişletilmesi (ana tesisler doktrini bağlamında “ana” olarak tanımlanan daha fazla hizmet tesisi dahil olmak üzere) yer almaktadır. Federal Hükümet, Avrupa‟da bütünleşik demiryolu taşımacılık pazarlarının teşkiline engel oluşturan diğer üye devletlerdeki mevcut erişim kısıtlamalarının azaltılması ya da ortadan kaldırılması için daha simetrik bir düzenleme yapılmasına yönelik baskı yapmaktadır. BNA, demiryolu düzenleme kapsamının genişletilmesi için önerilerde bulunarak mevcut düzenlemeyi uygulamanın ötesine geçmiş ve gittikçe faal bir oyuncu haline gelmiştir. Bu durum, Alman pazarlarındaki rekabetin gelişimini denetlemekle sorumlu bağımsız bir Tekel Komisyonu tarafından hazırlanan özel raporlar ile desteklenmiştir. Hem BNA hem de Tekel Komisyonu, DB AG‟ye ilişkin bir ayrılma modeli doğrultusunda hareket etmek ve yol erişim düzenlemesi alanında teşvik edici düzenlemeyi oluşturmak için DB AG‟nin daha fazla hizmet tesisinin ana tesis olarak görülmesi dahil olmak üzere düzenleme kapsamının genişletilmesi amacıyla bu alanda BNA‟ya daha fazla yetki verilmesini istemektedir. BNA ayrıca Federal Demiryolu Otoritesinin belirli yetkilerinin kendisine devredilmesini istemektedir. Bu yüzden Avrupa Komisyonu, Federal Hükümet, BNA ve Tekel Komisyonunun “reform gündemi”nin birbiriyle örtüştüğü açıkça görülebilmektedir. Örtüşen noktalar, tartışmalı konularla ile ilgili bir sonraki bölümde incelenecektir. 1.5 TartıĢmalı konular 1.5.1 Altyapı ve iĢletim arasındaki arayüz Ayrılma ve birleşme modellerinin avantaj ve dezavantajları, uzun yıllardır tartışılmaktadır. Avrupa düzeyinde, Avrupa Komisyonu ayrılma modelini desteklemiştir. Ancak mevcut mevzuat –Bakanlar Kurulu ve Avrupa Parlamentosu arasında bir uzlaşma olarak- ayrı hesap tutulması, altyapı şirketi için ayrı bir bölümün oluşturulması ve çapraz sübvansiyonların yasaklanması koşuluyla birleşme modeline izin vermektedir. Bu şartlar, ayrımcı olmayan yol erişiminin sağlanması koşuluyla kabul edilmiştir. Mevcut uzlaşmadan hoşnut olmayan Avrupa Komisyonu, ayrılma modeline geçebilmek amacıyla Federal Almanya Cumhuriyeti aleyhine Avrupa Adalet Divanında dava açmıştır. Federal Alman Hükümeti, Alman yasasında şart koşulduğu gibi şu anki durumunu savunmaktadır. Diğer taraftan Tekel Komisyonu, Avrupa Komisyonu ile aynı doğrultuda baskı yapmaktadır. Almanya‟da ayrılma modeline geçişin tatbiki sonuçlarını gözden geçirmek faydalı olacaktır. Bir ayrılma modeli, bağımsız bir altyapı şirketinin (yani DB Netz AG) kullanılan sermayeye ilişkin pazar getiri oranını kazanmak zorunda olduğu anlamına geliyorsa bu otomatik olarak daha yüksek yol erişim ücretlerine yol açacaktır. Bu, şayet altyapıya büyük ölçüde finansal destek sağlanmazsa demiryolu taşımacılığının mod payını artırmayı hedefleyen bir politikayla uyuşmamaktadır. O zaman yeni bir problem ortaya çıkacaktır: yol bakımı ve yenilemesine ilişkin politik kararlar. Altyapı 83 1 Almanya sektöründeki yenilikler ile ilgili kararlar, taşımacılık hizmetlerinin işletilmesi alanındaki yeniliklere ilişkin kararlardan ayrılacaktır. Bu iki karar verme düzeyleri arasındaki anlaşmazlıkların yenilikleri engelleyeceği ve ekstra maliyetlere yol açacağı tahmin edilebilmektedir. Bu bariz dezavantajların daha ayrımcı olmayan yol erişimi sağlanarak telafi edilip edilmeyeceği askıda olan bir sorudur. Almanya‟da ayrılma modelinin tanıtılmasına ilişkin sorun, teorik bir olasılık ya da gerçek bir tehdit olup olmadığı kanıtlanmadan ayrılma modelinin mevcut ayrımcılık potansiyelini azaltabileceği olmuştur. 1.5.2 Daha sıkı bir düzenlemeye yönelik talep Federal Şebeke Kuruluşu, Avrupa Komisyonu, Federal Hükümet ve Tekel Komisyonu, Alman demiryolu taşımacılık pazarları için daha sıkı bir düzenleme istemektedir. Ulusal aktörlerin bu şekilde hareket etmelerinden ötürü demiryolu taşımacılık pazarları ile ilgili Avrupa düzenlemesindeki mevcut asimetriliğin genişleyip genişlemeyeceği sorusu ortaya çıkmaktadır. Almanya‟daki demiryolu taşımacılık pazarlarına ilişkin düzenleme diğer AB üye devletlerinkinden daha sıkı olursa bu pazarlardaki bozulmuş mevcut rekabet devam edecek ve hatta daha da kötüleşecektir. Bu bozulmaların Alman demiryolu taşımacılık pazarlarında rekabetin işlemesi üzerindeki etkisi bölüm 1.3‟ te gösterilmiştir. Ancak rekabetin bozulmaya devam etmesi veya daha da kötüleşmesi hususu olmadan, ilk olarak mevcut düzenlemenin etkisinin öğrenilmesi, daha sonra ise yetersiz olduğu kanıtlanan bu düzenleyici araçların düzeltilmesi yararına bir argüman bulunmaktadır. Demiryolu taşımacılık pazarları için düzenleyici çerçevede devam eden değişiklik süreci – Avrupa ve ulusal reformların üst üste gelmesi ile- piyasa sürecine engel olabilir. Ayrıca, bunun pazardaki oyuncuların başarılı pazar stratejileri hakkında bilgi edindikleri bir öğrenme süreci olduğu da dikkate alınmalıdır. Pazara ilişkin düzenleyici çerçevede sürekli değişiklik yapılması ile bu öğrenme süreci engellenebilir. 1.5.3 TeĢvik edici düzenleme Diğer şebeke endüstrilerinde –elektrik gibi- ortaya konulan teşvik edici düzenlemenin olumlu sonuçları ışığında Federal Şebeke Kuruluşu, demiryolu taşımacılık pazarlarında da teşvik edici düzenlemenin uygulanması için baskı yapmaktadır. Bunun gerekçesi, böyle bir düzenlemenin altyapı şirketini maliyet tasarrufu üzerinde yoğunlaşmaya itecek olmasıdır. Askıda olan üç soru bulunmaktadır. Birincisi; teşvik edici düzenleme ile ilgili deneyimlerin diğer şebeke endüstrilerinden demiryolu taşımacılık pazarlarına aktarılması olanağıyla alakalıdır. İkincisi, altyapı bakımı için finansal destek sağlanmasına ilişkin Federal Hükümet ve altyapı şirketi arasındaki yeni sözleşmelere konulan teşvik edici mekanizmalara ilaveten teşvik edici düzenlemenin tanıtılması ile ilgilidir. Bu sözleşmeler, finansal destek ve kamu fonlarının kullanımını denetleme sistemini kapsamaktadır (Hizmet ve Finansman Sözleşmeleri, LuFV). Üçüncü soru ise demiryolu altyapısında kullanılan sermayeye ilişkin yetersiz getiri oranı (ROCE) ile alakalıdır. Diğer şebeke endüstrilerinde teşvik edici düzenleme ile ilgili kazanılan deneyimlerin demiryolu taşımacılık pazarlarında erişim düzenlemesi için kullanılması zordur. Demiryolu taşımacılık pazarlarındaki güzergaha bağımlılık, diğer sektörlerinkinden 84 1 Almanya farklıdır. Almanya‟da mevcut şebekenin (mevcut ekonomik gereklilikler ile tamamen uyumlu değildir) yapımında stratejik düşünce önemli bir rol oynamıştır. Mevcut Hizmet ve Finansman Sözleşmeleri (LuFV) maliyet tasarrufu ile ilgilenmesi ve kabul edilen kalite standartlarına bağlı kalması için altyapı şirketine büyük teşvikler sağlamaktadır. Teşvik edici düzenleme ile ekstra teşvik sağlanacaksa her iki aracın etkilerinin uyumlu olması gerekmektedir. Diğer şebeke endüstrilerinde teşvik edici düzenleme, yatırım yapılan sermayeye ilişkin haksız getiri oranını kısıtlamaya yönelik bir araçtır. Tam maliyet düzenlemesine kıyasla teşvik edici düzenleme, aşırı getiri oranlarını önlemek ve verimliliği teşvik etmek için tasarlanmıştır. Demiryolu taşımacılık pazarlarında senaryo farklıdır. Alman altyapı şirketi artık zarar etmese de yatırım yapılan sermayeye ilişkin bir Pazar getirisi kazanmaktan da uzaktadır. Teşvik edici düzenlemenin demiryolu taşımacılık pazarlarındaki amacı, kullanılan sermaye getirisi oranını pazardaki getiri oranına yakınlaştırmak ise bu daha yüksek erişim ücretlerine yol açacaktır. Bu durum da demiryolu taşımacılığının mod payının artırılmasına yönelik politik hedef ile çelişecektir. 1.6 Genel bakıĢ Bölüm 1.4‟te ele alındığı gibi Alman demiryolu taşımacılık pazarlarındaki rekabet ve düzenlemeye ilişkin gelişmelerin tahmin edilmesi zordur. Ancak bir gelişme çok açıktır ki Avrupa‟daki ulusal ayrı demiryolu pazarlarının daha fazla entegrasyonu, Alman pazarındaki rekabeti, merkezi yeri Avrupa olduğundan destekleyecektir. Alman demiryolu taşımacılık pazarlarında çeşitli oyuncular –devlet ve özel sektör kuruluşlarıaçık pazar fırsatından yararlanmaktadır. Ancak diğer taraftan Avrupa‟daki asimetrik düzenlemenin Alman demiryolu taşımacılık pazarlarında olumsuz etki yaratacağı, mevcut bozulmaları sürdürüp şiddetlendireceği de açıktır. Alman Hükümeti bu problemin farkına varmıştır. Bu yüzden Alman demiryolu taşımacılık pazarlarını diğer AB üye devletlerinkinden daha sıkı bir şekilde düzenlememek uygun olacaktır. Demiryolu taşımacılığının mod payı için beklenen gelişmeler meydana geldiği zaman kombine taşımacılık giderek önem kazanacağından bu tedbir oldukça basittir. Demiryolu ve karayolu taşımacılık oyuncularının pazar başarısı, kombine taşımacılığa ilişkin yenilikçi modlarla ilgilemelerine bağlı olacaktır. Referanslar IBM/Kirchner, 2004 Rail Liberalization Index Kirchner, C, (2005) CER, Reforming Europe‟s Railways- An Assessment of progress‟teki Almanya ile ilgili bölüm, s. 84-87 Kirchner, C., Zenhaeusern, Patrick, Le transfert des marchandises de la route au rail demande d‟abord une meilleure réglementation, in: La Vie économique (İsviçre), 1/22009, s. 8-11: Almanca versiyonu: Eine beserse Regulierung als Voraussetzung für die Verlagerung des Güterverkehrs von der Straße auf die Schiene, in: Die Volkwirtschaft, 1/2-2009, s. 8-11. 85 B Batı Avrupa Kaynak: Railway Gazette International 86 2 Fransa 2 Fransa1 Emile Quinet 2 Alan (km ) 357,104 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) 2008 62,4 Yük tkm (milyar) 2008 40.6 GSMH (milyar €) 1,950.1 Yolcu-km (milyar) 85.0 Hattın uzunluğu (1000 km) 29.9 Mod payı- yolcu (%) Mod payı-yük (%) %10.0 %13.9 Kaynak: Eurostat, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, 2010 2.1 GiriĢ Demiryolu sektörü iyi yapılandırılmıştır. TGV‟nin 30 yıl önce gelmesinden bu yana yeni büyük bir gelişme olmamıştır- teknoloji yavaş değişmektedir. Bileşenleri farklı yollar izlese de bütün trafik sisteminin değişmesi uzun zaman almaktadır. Bölgelerle yapılan kamu hizmeti sözleşmeleri ve TGV sayesinde yolcu taşımacılığı istikrarlı bir şekilde büyümektedir; ancak yük trafiği azalmaya devam etmektedir. 1996 yılından bu yana trafik trendleri Tablo 1‟de gösterilmektedir. Yolcu-km ya da tonkm baĢına faaliyet (milyar) Ile-de-France TER bölgeleri Ana hatlar Yüksek hızlı hatlar Yük 1996 2006 2007 2008 8.87 7.25 43.65 24.79 50.50 10.65 11.14 51.98 43.80 40.68 11.20 11.62 53.09 46.53 40.63 11.39 12.70 56.31 50.61 32.27 1996-2008 arası değiĢiklik (%) +28.4 +75.2 +29.0 +104.2 -26.2 Tablo 1: SNCF trafik (1996-2008) Son kullanıcılar için tek göze çarpan değişiklik, yüksek hızlı şebekenin yavaş yavaş genişlemesi, ücretlerin giderek artan karmaşıklığı ve her altı ayda bir orer düzenlemelerine eşlik eden grevlerdir ki bunun sendikalar ve SNCF yönetimi arasındaki görüşmelerin kaçınılmaz ilk aşaması olduğu görülmektedir. 1 Bu metin, “Commentaire” dergisinin İlkbahar 2010 sayısındaki Fransızca yazılan bir makalenin çevirisidir (birkaç niceliksel veri eklenmiştir). Derginin ve yazarının izni ile çoğaltılmıştır. 87 2 Fransa Monotonluk eğiliminde olan bu düzenlilik, olası değişiklikleri bildiren olaylara yönelik ilgi uyandırmaktadır. Gerçekten de bu konuyla ilgilenen kişiler, geçtiğimiz aylarda çok sayıda bu tarz olayın meydana geldiğini fark etmiş olacaktır. 1 Ocak 2010‟dan bu yana uluslararası yolcu hizmetleri, tamamen rekabete açık hale gelmiştir. Aynı zamanda Fransız bağımsız bir düzenleyici otorite (ARAF- Demiryolu Faaliyetleri ile ilgili Düzenleyici Otorite) yasal olarak kurulmuş; ancak henüz faaliyet geçmemiştir. Fransız Rekabet Otoritesi, en sonunda istasyon yönetimi ve rekabet konularında olası kısıtlamalar konusunu ele almaya karar vermiştir. 2.2 Demiryolu sisteminin geliĢimi Burada devlet mührüyle damgalanmış bir dünyada dalgalar yaratan serbest pazar mekanizmaları görebilmekteyiz. Sonuçları değerlendirmek için gelişmelerin arka planına, son otuz yıla bakmamız gerekmektedir. 2.3 GeçmiĢ Avrupa Toplulukları Komisyonu genel pazar liberalizasyon doktrini kapsamında 1980‟lerin ortalarında Avrupa Topluluğundaki birçok ülkede standart olan rekabet tanıtımı ve devlet tekellerinin ayrılmasına dayanan bir toplu taşıma politikası benimsemiştir. Bu reformları en çok gerektiren demiryolları olmuştur. İlgili ülkeler, kamu finansmanlarındaki boşluğu doldurma, maliyetleri azaltma ve demiryolu taşımacılığının çevreye faydalarını dikkate alarak düşen yolcu sayısı trendini tersine çevirme ihtiyacını duymuştur. Direktif 91-4402 sektörde yapılması gereken reformlar için bir temel oluşturmuştur: altyapı yönetimi ve işletimin3 ayrılması ve altyapı tam olarak rekabete tabi olamayacağından işletimlerde rekabetin ortaya çıkması. Bunu takip eden çok sayıda doküman, aşamalı uygulamayı detaylandırmıştır. Uygulama, Fransa‟da yavaş olmuştur; bunun iyi-kötü sebepleri bulunmaktadır. Bir taraftan sistemimiz Avrupa‟daki en verimsiz sistem değildi; diğer sistemler, daha acil reform ihtiyacı içerisindeydi. Ayrıca altyapı yönetimi ve işletimlerin ayrılmasının, aralarındaki sinerji ve tamamlayıcı nitelik dikkate alındığında ne kadar mantıklı olduğu sorgulanmaya açıktı –şimdi de-; Avrupa dünyada bu yolu seçen tek bölgedir. Ancak, ülkemizin tartışmaya yol açan reformları yerine getirirken suskun kalması alışkın olduğumuz bir durumdur. Söz konusu durumda demiryolu işçi sendikaları, SNCF‟nin işletimi ve yapısındaki herhangi değişikliğe karşı muhalif olmuşlardır; çünkü bu değişiklikler onlar için bir kamu hizmetini terk etme riski ve özelleştirmeye doğru bir adım daha atılması anlamına gelmekteydi. Biz, genellikle kapsamı daraltmak ve bitiş tarihlerini ileriye atmak için Brüksel'in koridorlarında savaş vermiş olarak topluluk kurallarını ulusal hukuka dahil eden en son ülkelerden biri olmuşuzdur. Altyapıyı işletimden ayıran ilk kuruluş biz değiliz; aslında RFF (Fransız Demiryolu Şebekesi) sadece 1997‟den bu yana mevcuttur. Yasal 2 Topluluk demiryollarının gelişmesine ilişkin 29 Temmuz 1991 tarih ve 91/440/EEC sayılı Konsey Direktifi 3 Kullanıcılar için üretim ve pazarlama hizmetleri kapsamında: yolcu ve yük trenleri 88 2 Fransa ayrılma, olağandışı bir koşulda gelmiştir; yani RFF, şebeke bakımı için yükümlü kuruluşun bir bölümü olarak kalan SNCF teknik altyapı hizmetlerini kullanmak zorunda kalmıştır. Demiryolu yük alanında rekabete, AB tarafından belirlenen 2007‟nin başındaki bitiş tarihinden hemen önce 2006 Mart ayının sonuna doğru izin verilmiştir. Uluslararası yolcu taşımacılığı pazarının açılması ve ilgili kabotaj, son bitiş tarihi olan 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren mümkün olmuştur. 2.4 Düzenleme Çelişkili bir şekilde liberalizasyon, devlet kuruluşlarının önemli ölçüde müdahalesini gerektirmektedir. Daha önce bu görev, dolaylı olarak Ulaştırma Bakanlığı tarafından üstlenilmiştir ki sistemdeki şirketlerin devletin kanadı altında olduğu düşünüldüğünde kabul edilebilir bir durumdur bu. Ayrıca bu görev sadece iki kamu şirketi yani SNCF ve RFF arasındaki ilişkiyi yapılandırmayı içermiştir. Bu durum, özel işleticilerin ve rekabetin gelmesi ile değişmiştir. Brüksel‟deki Komisyon, liberalizasyonu sağlanan diğer sektörlerde (posta hizmetleri, telekomünikasyon, enerji vb.) olduğu gibi bağımsız bir düzenleyici otoritenin oluşturulmasını istemiştir. Fransa, bu gerekliliği şu an karşılamıştır4. ARAF (Demiryolu Faaliyetleri ile ilgili Düzenleyici Otorite) temel olarak altyapı yöneticisi ve işleticiler arasındaki ilişkileri yönetecektir: uygun tren güzergahlarının tesisi, işleticiler tarafından RFF‟ye verilecek altyapı erişim ücretlerinin ve işleticiler için esas olan tesislere (istasyon, elektrik vb.) ilişkin erişim koşullarının belirlenmesi. Fransız demiryolu sistemindeki temel oyuncular SNCF (Fransız Ulusal Demiryolu ġirketi): yurtiçi yolcu trenlerinde hala tekeli olan yükümlü işletici; altyapı yöneticisi RFF tarafından ödenen altyapı bakımı ve işletimleri yapmaktadır. RFF (Fransız Demiryolu ġebekesi): 1997 yılında kurulmuştur; demiryolu altyapısını yönetmektedir: yeni hatların yapımı, mevcut hatların iyileştirilmesi. RFF, SNCF‟ye vermekle yükümlü olduğu hatların bakımı ve işletiminden sorumludur. Ücret aldığı tren güzergahlarının tahsisiyle mükelleftir. Piyasaya yeni katılanlar: liberalizasyon direktifleri sayesinde piyasaya katılan işleticiler; şu an çoğunluğu yabancı demiryolu şirketleriyle bağlantısı olan 10 demiryolu yük işleticisi. Devlet: RFF‟nin altyapı masrafının ve SNCF‟nin kamu hizmeti borçlarının önemli bir kısmını finanse etmektedir; yeni hat yapımını ve erişim ücretlerini belirlemektedir. 1 Ocak 2010 öncesinde düzenleyici olarak hareket etmiştir. ARAF (Demiryolu Faaliyetleri ile ilgili Düzenleyici Otorite): Ulaştırma Bakanlığına önerilerde bulunup, şebeke erişim koşullarını denetlemektedir. Bölgesel otoriteler: demiryolu işleticileri (şu an SNCF) ile bölgesel hizmetler (tarifeler, 4 3 Kasım 2009 tarihinde kabul edilen taşımacılıkla ilgili çeşitli mekanizmalar dahil olmak üzere demiryolu taşımacılığının organizasyonu ve düzenlemesine ilişkin kanun tasarısı 89 2 Fransa orerler, yönetimin yerelleştirilmesi üzerine ilgili sübvansiyonlar ve devletten götürü usulüyle finansal destek) için sözleşmeler yapar. Avrupa Birliği: üye devletlerin uymak zorunda oldukları, liberalizasyon yönünde hareket eden direktif ve yönetmelikleri belirler. Ancak ARAF‟ın karar verme bağımsızlığı, kamu finansmanının demiryolu sisteminde oynadığı rolden ötürü sınırlıdır. Genel olarak bir kullanıcı bir Euro ödediğinde, oldukça karmaşık mekanizmalara dayanan devlet kuruluşları da bir Euro‟dan çok az ödemektedir. Devlet, mevcut altyapının bakımına, yeni hat yapımına ve kamu hizmetleri için sübvansiyonlara katkıda bulunmaktadır. Bölgesel otoriteler, TER (bölgesel demiryolu) hizmetlerine getirdikleri kamu hizmeti yükümlülüklerini finanse etmektedir. Bu durum, devlet kuruluşlarının sistemde inkar edilemeyecek bir rol oynadığı anlamına gelmektedir ki bu da düzenleyici kuruluşun göz ardı edemeyeceği bir faktördür. Dolayısıyla erişim ücretlerinin seviyesinin RFF‟nin geliri, kuruluşun bilançosu ve sonuç olarak da devletin ödemek zorunda olduğu sübvansiyonlar üzerinde belirgin sonuçları vardır. Erişim ücretleri ile ilgili kararlar netice itibariyle devletin kontrolü altındadır ve ARAF bu alanda sadece danışma rolüne sahiptir. Yetkisi sınırlıdır. Rekabetin var olması, Rekabet Otoritesinin de bir rolü olduğu anlamına gelmektedir ve bu Otorite, demiryolu sistemine ilişkin alakasını duyurarak vakit kaybetmemiş; kendi girişimiyle istasyon yönetimi ile ilgili koşulları incelemiştir ki bu, taşımacılık zincirinde önemli bir unsur olup tren, otobüs, bisiklet vb. arasındaki intermodalitenin gelişiminde önemli bir faktördür. Demiryolu liberalizasyonu bu alanda girişimler getirirse SNCF‟nin istasyon yönetimindeki ayrıcalıklı pozisyonunu suiistimal etmesine izin verilmemelidir. Bu amaçla Rekabet Otoritesi başta istasyon yönetimini SNCF‟nin diğer kısmından ayırma ihtiyacı olmak üzere çeşitli önerilerde bulunmuştur. 2.5 Liberalizasyon devam edecek Yolcu pazarındaki rekabet ile ilgili 2010 yılının başından bu yana kaydedilen gelişme, sadece uluslararası trafik ve ilgili kabotajla alakalı olduğundan sınırlı olmuştur. Bu, çeşitli kriterler göre kamu hizmeti yükümlülüklerine tabi olan hizmetler ile diğerleri yani yurtiçi ticari hizmetleri etkileyecek olan daha kapsamlı tedbirlerin ilk basamağıdır. Önceki yani kamu hizmeti yükümlülüğündeki hizmetler, taşımacılığı organize etmekten sorumlu otoritenin orerler ve tarifeler açısından işleticilere koşullar getirdiği hizmetlerdir; bu tarifeler genelde hizmetin sunum maliyetinden daha düşüktür ve dolayısıyla taşımacılığı organize etmekten sorumlu otorite, ortaya çıkan bütçe açığını işleticinin yararına sübvansiyonlar sağlayarak telafi etmektedir. İlgili bölgeler tarafından sözleşme yapılan TER ve IIe-de-France trenleri de böyle çalışmaktadır. Bu kamu hizmeti yükümlülükleri için 2007 tarihli “PSO [Kamu Hizmeti Yükümlülüğü] yönetmeliği” adında bir topluluk yönetmeliği bulunmaktadır; bu yönetmelik 2009 yılının sonunda yürürlüğe girmiştir ve bu yönetmeliğe göre sözleşmeler standart çerçevedir- Fransa‟da da bu durum söz konusudur. Rekabete doğru ilerleme (işleticinin ihaleye davet yoluyla 90 2 Fransa seçilmesi) henüz zorunlu değildir; ancak önümüzdeki on yıl içerisinde öyle olması muhtemeldir5. Uluslararası olmayan ticari hizmetler çeşitlidir: Paris-Lyon ya da Paris-Marseille gibi oldukça kârlı güzergahlar olduğu gibi eşit derecede zarar eden gayri resmi kamu hizmeti yükümlülüğüne6 tabi güzergahlar da vardır. Pazara girme özgürlüğü henüz uygulamaya geçmemiştir; ancak Komisyonun genel düşüncesi dikkate alındığında önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bir direktifin demiryollarında rekabet şeklinde bunu zorunlu hale getirmesi beklenmektedir. Bu şekilde tüm demiryolu faaliyetleri rekabete tabi olacaktır. 2.6 Sonuçlar Ne tür bir rekabet? Doğal olarak kısa vadede SNCF‟nin yolcu pazar payında hızlı ya da büyük bir düşüş görmeyi beklememekteyiz. Rekabet ilk olarak uluslararası trafikle sınırlıdır; ayrıca yükümlü işleticinin şebekesi, herhangi bir potansiyel girişimciyi pazara girme hususunda iki kez düşünmeye sevk edecek kadar yeterli bir kapasite sunmaktadır. Bu durum, herkes tarafından da bilindiği üzere SNCF yük taşımacılığında yolcu sektöründen daha az etkin olmasına rağmen yük trafiğinde de görülmektedir; pazar üç yıldır tamamen açıktır ve piyasaya yeni girenlerin pazar payı %15‟in altındadır ve bu oran gittikçe daha yavaş artmaktadır. Bu pazar oranı, Fransa‟dan on yıl önce liberalizasyona başlayan ve piyasaya yeni katılanların pazarın yaklaşık %20‟sini oluşturduğu Almanya gibi diğer Avrupa ülkelerindekine benzer şekilde gelişmektedir. Yük trafiğinde diğer ülkelerle doğrudan karşılaştırma yapmak çok kolay değildir; çünkü reformların ve liberalizasyonun niteliği bir ülkeden diğerine farklılık göstermektedir. İngiltere‟de yükümlü işletici, 1988 yılındaki özelleştirme süresince tamamen dağılmıştır; sadece 20 demiryolu franchise‟nın verilmesine ilişkin rekabet bulunmaktadır. Alman sistemi, Fransız sistemine daha çok benzemektedir: eyaletlere (“Länder”) verilen imtiyazlarla yönetilen bölgesel bağlantılara ilaveten açık pazarda bölgelerarası güzergahlara ilişkin rekabet de vardır. Piyasaya yeni girenlerin bölgelerarası pazarda küçük bir pazar payı bulunmaktadır (%1). Bu rakamların doğrudan Fransa ile karşılaştırılması zordur; çünkü Almanya‟nın bölgelerarası bağlantıları kârlı değilken bizim Paris-Brüksel ve Paris-Londra gibi uluslararası güzergahlarımız Avrupa‟nın en cazip güzergahları arasında yer almaktadır. Kârlılıkları, rekabet çekecektir. Bu rekabet nereden gelecektir? Demiryolu sektörü, özellikle de yolcu taşımacılığı açısından karmaşıktır; yönetimi, çok yönlü teknik bilgi ve organizasyonu gerektirmektedir. Pazara girebilmek için minimum bir ölçek gereklidir: yeterli sayıda müşteri çekebilmek için iki şehir arasındaki bir seferin sık olması gerekmektedir 5 Bu yönde hareket eden denemeler incelenmektedir. 6 Bu zarar eden hizmetler de oldukça çeşitlidir. SNCF tarafından yerel sözleşme tarafları ile iyi ilişkileri korumak için sürdürülen konvansiyonel hatlar, hat yapımı zamanında yerel otoritelerle görüşmelerin bir parçası olarak demiryollarına hemen hemen dayatılan yüksek hızlı hizmetler bunlara örnektir. 91 2 Fransa (örneğin günde 4-10 sefer). Bu, çeken-çekilen araçlara büyük yatırım yapılmasını gerektirmektedir ki beraberinde yüksek başarısızlık riski ve eğer bu girişim başarılı olamazsa özellikle de uzun süreli yatırım amortismanından ötürü büyük zararları getirecektir. Bu yüzden ilk olarak Fransız pazarına girecek komşu ülkelerden demiryolu işleticilerinin kurulması muhtemeldir; çünkü başarısızlık durumunda kendi pazarlarına başvurabileceklerdir. Pazarı bilen havayolları gibi diğer taşımacılık türlerinden işleticilerin pazara girmesi ve demiryollarıyla yararlı bir kesişme bulabilmesi muhtemeldir. Trenitalia ve Air France‟ın planları, bu iki olasılığa örnek teşkil etmektedir. Bu, uluslararası hatlarda ve daha sonra ise rekabet açıldığında bölgelerarası yurtiçi hatlarda ne şekilde meydana gelirse gelsin pazara girenler pazarın “kaymağını yiyeceklerdir”; yani en kârlı güzergahlarda işletim yapacaklardır (zarar eden hatlardaki bütçe açıklığını karşılamak için bu hatlardan elde edilen kâr kullanılmaktadır). Ayrıca sonraki oligopoller çok istikrarsız olabilir. Sırayla barışçıl ve saldırgan rekabet aşamalarını göreceğiz. Bu saldırgan aşamaya Keynes‟in kapitalizmin ruhu olarak gördüğü hiddetli bir tutumun hakim olduğu pazar oyuncularından birisi sebep olabilir. İhaleyle verilen sözleşmelere ilişkin rekabete tabi olan bölgesel hizmetler söz konusu olduğunda pazara girmek daha kolaydır. İhale verildiğinde yeni işletici imtiyaz süresince rakiplerinin stratejik hareketlerinden korunmaktadır; yani riskler azalmaktadır. Bu yöntemin simetrik olarak kullanıldığı Almanya‟daki deneyim, rekabetin şiddetli olduğunu göstermektedir: bu pazarda piyasaya yeni katılanlar yükümlü kuruluş DB‟den %20 hisse almıştır. Fransa‟da belirli bölgeler bunu denemeye özendirilebilir. Ancak çoğunun bunu yapması muhtemel değildir; çünkü SNCF sadece ihale süreçleriyle ilgili sahip olduğu bilgiden ötürü değil demiryolu hizmetlerini başka bir yerde tedarik etmeye karar veren bölgeleri cezalandırmaya yönelik kendi tasarrufunda belli araçları olduğu için değerli varlıklara sahiptir. Bu olayların yaklaşık olarak on yıl içerisinde meydana gelmesi muhtemeldir. Bu durumda uluslararası ve bölgelerarası hatlarda olduğu gibi en kârlı şebekeler etkilenecektir. Yoğun çatışma aşamalarını göz ardı etmeden her şey hesaba katıldığında rekabetin yavaş ve aşamalı olması muhtemeldir. Ancak bu durum, müşteriler ve işleticiler için benzer sonuçlar doğuracaktır. 2.7 MüĢterilere iliĢkin sonuçlar İlk önce müşteri yararına üstlenilen ve son yirmi yıldır devam eden dönüşüm ile ilgili olarak müşterilere bakalım. Bu dönüşümün sunulan hizmetlerin kalitesini artırması ve ücreti düşürmesi gerekmektedir. Ülke dışında, Almanya ya da İsveç‟te ya da diğer sektörlerin liberalizasyonu yapıldığında (özellikle havayolu taşımacılığı) meydana gelen oluşumların ışığında ileride ne olacağını tahmin etmek mümkündür. İlk olarak altyapı tarafından konulan sınırlar kapsamında hizmetlerin daha sık olması beklenmektedir. Ücretler de düşecektir ve tüm reform sürecinin verimliliği bu şekilde değerlendirilebilecektir. 92 2 Fransa 2.8 Devlet iĢleticilerine iliĢkin sonuçlar Bu kriterin iki yönü olabilir: biz doğal olarak ücretlerin düşürülmesini istemekteyiz; ancak bu ücretlerin düşürülme oranı çok yüksek olursa yükümlü işleticinin finansal istikrarı zayıflayabilir. Bu, ciddi bir risktir; çünkü burada sunulan senaryoların herhangi birisinin meydana gelmesi yükümlü kuruluşun mevcut kârını düşürebilir. Rekabet, Avrupa Birliği kararlarına dayanan bir hızda ilk olarak uluslararası güzergahlarda sonra ise tüm seferlerde en kârlı hizmetlerin “kaymağını yiyecektir”. SNCF‟nin özellikle de istasyon yönetiminde baskın bir pozisyona sahip olması durumu, SNCF‟nin bu avantajları tamamen kendi çıkarına kullanmasını engellemek için Rekabet Otoritesi tarafından denetlenecektir. SNCF‟nin kâr yaptığı alanlarda RFF ve devlet, altyapı erişim ücretlerini artırarak bu parayı geri kazanmaya çalışmaktadır. Her şeyin ötesinde SNCF‟nin finansal dengesi istikrarsızdır. İş gizliliğinden ötürü kesin rakamları bilmesek de bilançosuna ilişkin yaklaşık ölçeği bilmekteyiz: uygulamada TGV şebekesi özellikle de uluslararası hatlarda şirket için tek kâr kaynağıdır (yaklaşık 1 milyar Euro). Bu, şirketin diğer faaliyetlerine ilişkin bütçe açıklığını da kapamaktadır. Konvansiyonel hatlardaki uzun-mesafeli hizmetlerde (özellikle Corail ve Intercité trenleri) büyük açıklar görülmeye başlanmıştır. Altyapı yönetiminden sorumlu hizmetler de kırmızı ışık vermeye başlamıştır. Ancak asıl bütçe açıklığı, yük taşımacılığından gelmektedir (yaklaşık 0.6 milyar Euro). Kısa vadede yük trafiğinin devamlı düşüşü, temel endişedir. Demiryolunun pazar payı, son on beş yılda yarı yarıya düşmüştür; öyle ki çoğu gözlemci bu faaliyetin akıbetinden emin değildir. Demiryolu yükünü yeniden canlandırma planları, düzenli aralıklarla – yaklaşık olarak her dört yılda bir- duyurulmaktadır; ancak şu ana kadar bu faaliyeti rekabet edebilir hale getirmekte ve bu trendi tersine çevirmekte başarısız olunmuştur. Birkaç ay önce açıklanan plan, devletin 6 milyon Euro vermeyi taahhüt ettiği kararlı bir altyapı programını kapsamaktadır. Ancak bu plan temel olarak yeni altyapının yapılmasından oluştuğu için ve SNCF tarafından sağlanan hizmetin gerçek eksikliklerini –yani transit zamanı ve teslim sürelerindeki belirsizlik- ele almadığından etkisi uzun vadede görülecektir. Bu planın başarılı olacağına dair bir garanti yoktur ve yük trafiğinde yeni bir düşüş ve daha fazla açığın meydana gelmesi olasılığını da göz ardı edemeyiz. Altyapı yöneticisi RFF‟nin de demiryolu sisteminde bir rolü vardır. RRF‟nin “miras kalan” ve devlet tarafından kapatılmayan yüksek seviyedeki borçlarından ötürü işleticiler (şu an neredeyse sadece SNCF) tarafından ödenen erişim ücretleri devlet desteği ile son yıllarda hızlı bir şekilde artmıştır – öyle ki çoğu kişi TGV sisteminin ekonomik uygulanabilirliğinin tehlikeye girmek üzere olduğunu düşünmektedir. Yine de RFF‟nin masrafları hala karşılanmamaktadır. “Grenelle Environnement”7 tedbirlerinin bir parçası olarak kabul edilen yeni bağlantılar, önceden mevcut olan hizmetlerin sahip olduğu yolcu sayısı ya da finansal uygulanabilirliği edinemeyecektir. Dolayısıyla kamu sübvansiyonlarına duyulan ihtiyaç artacaktır. 7 Ç.N: Ulusal ve yerel hükümetler ile organizasyonlardan temsilcilerin katıldığı çok taraflı bir görüşmedir. 93 2 Fransa 2.9 Cevaplar Kuşkusuz SNCF‟nin önünde çeşitli seçenekler bulunmaktadır ve SNCF şöhretine dayanmamaktadır. Şirket etkili ticari politikalar, özellikle de gelir yönetimini öğrendiği özel hava ve yolcu taşımacılığı rekabetine alışkındır. Düşük maliyetli bir şirket olan bağlı ortağı IDTGV aracılığıyla yolcu taşımacılığındaki ürün yelpazesini ve piyasa payını genişletmiştir. SNCF, kısa bir süre önce bir grup stratejisi benimsemiştir. Faaliyetleri hem Fransa hem de yurtdışında geliştirilen ve demiryolu ile diğer taşımacılık türlerini içeren bağlı ortaklıklar kurmuş ya da satın almıştır. Ayrıca böyle yaparak şirket, Avrupa‟da ortaya çıkmakta olan büyük tekel oyununa girmektedir. Ana rakip, iyi bir örnek teşkil etmektedir: Alman yükümlü kuruluşu olan DB, yabancı demiryolu yük işleticilerini (Hollanda, İngiltere, İsviçre vb. ülkelerdeki), karayolu taşımacılarını ve taşımacılık ile depolama, ambarlama ve malzeme yönetimi gibi faaliyetlerle (demiryolu ya da başka) uğraşan lojistik şirketlerini satın alarak yük sektöründe hızla genişlemektedir. SNCF bu yönde ilerlemektedir. Şirket, yönetimi giderek ana şirketin bünyesine dahil edilen ve %100 iştiraki olan Geodis yoluyla önemli bir global lojistik işleticisi haline gelmiştir. Piyasaya yeni girenlerin en kârlı hizmetlerin “kaymağını yemesi” ve yükümlü kuruluşun telafi olmaksızın zarar eden hatlarda işletim yapmaya bırakılmasının zararlı etkilerini azaltmak da mümkündür. Bunu başarmak için posta hizmetleri ve telekomünikasyon vb. diğer sektörlerde de yapıldığı gibi kamu hizmeti yükümlülüklerinin revize dilmesi gerekmektedir; bu yükümlülükler, rekabete tabi olan ve kârlı kabul edilen8 demiryolu hizmetlerine ilişkin ücretler ya da tüm taşımacılık türleri için geçerli olan veya vergi mükellefi tarafından ödenen ücretlere dayanarak çeşitli yöntemlerle ödenebilen bir ortak fon yoluyla finanse edilmelidir. Buna ilaveten SNCF uzun süredir maliyetlerini azaltmaktadır. Komşuları ile karşılaştırıldığında sermaye verimliliği iyi durumdadır. SNCF, çalışanlarının pozisyonu ve hizmetten ayrılma oranı ile sınırlandığından diğer demiryollarına kıyasla daha yavaş olmasına rağmen işgücü verimliliği de düzenli bir şekilde artmaktadır. 2.10 Zayıf nokta: esnek olmama Ancak şirketin önemli bir zayıf noktası bulunmaktadır: esnek olmama. SNCF‟nin kısa vadede maliyetler üzerinde sınırlı bir kontrolü vardır. Bu, önemli sabit maliyetler tarafından nitelenen demiryolu faaliyetinin bir bölümüdür. Bir trenin dolu işletilmesi boş işletilmesinden biraz fazla maliyet oluşturmaktadır. Bir hattın bakımı, üzerinde işletilen trafiğe oranla daha az artmaktadır. Şirketin yapısı kapsamında da “esnek olmama” durumu söz konusudur. Şirket aşamalı olarak işlev-bazlı bir şirketten ürün-bazlı daha esnek bir şirkete geçmektedir. Ancak eski alışkanlıklar zor yok olmaktadır ve önceki işlev-bazlı yapının özellikle de güvenlik 8 Tüm işleticiler, pazara yeni girenler ve SNCF rekabet kurallarına uygun olarak bu değişikliklere tabi olacaktır. 94 2 Fransa alanında bazı avantajları da vardır ki şimdi şirketin bunları karmaşık koordinasyon yoluyla yeniden oluşturması gerekmektedir. “Esnek olmama” durumu, insan kaynakları yönetiminde de görülmektedir. Zaman ve değişiklikler, yönetimdeki esnekliğin önünde zor bir engel teşkil eden ve demiryolu çalışanları için hayat boyu istihdam kavramını aşan oldukça karmaşık mevcut kuralları belirlemeye yönelik güçlerini birleştirmiştir. Önemli reformların yapıldığı çoğu ülkede aşırı sayıdaki çalışanlar geçici bir çözüm olarak hizmet etmiştir (bazen işgücünün %20 ya da %30‟u). Şirkette önemli endüstriyel hareketlerin meydana gelmesini teşvik etmeden Fransa‟da bu tarz düzenlemelerin uygulanabilmesi gerçekçi değildir. Bu “esnek olmama” durumu, başka ülkelerde aynı gruptaki şirketlerle karşılaştırıldığında verimlilikte mevcut olan yavaş ilerlemeyi açıklamaktadır. 2.11 Gelecek seçenekler Çok uzak olmayan bir gelecekte, SNCF daha etkin ve yetenekli rakiplerle karşılaşacaktır. Görünen o ki bu karşılaşma aşamalı olarak meydana gelecektir. Yine de bu karşılaşmanın sonuçları yıkıcı olabilir. Tüm planlar ve hedeflerle ilgili olarak şirket, rekabete uyum sağlama ve gerçek rekabet arasında zamana karşı bir yarışa (bazen sabit görünmesine rağmen) kendini kaptırmıştır. Böyle olduğu için uç noktada iki olası senaryo bulunmaktadır. Birincisi; rekabetin, şirketin ayak uydurabileceği kadar yavaş şekilde gelişmesidir. Bu da yük alanındaki kan kaybının sona ermesi, daha fazla yurtdışına genişlemeye olanak sağlayan grup stratejisinde başarı, yolcu pazarında nispeten daha düşük bir seviyede rekabet, kamu hizmeti yükümlülüklerinin tamamen revize edilmesi ve uygun telafisi, birliklerle daha iyi ilişkiler ve verimlilikte sürekli iyileşme anlamına gelecektir. Bu elverişli gelişmelerin ve bunları elde etmek için gereken çabaların uzun vadede devam etmesi de gerekecektir. Diğer senaryo ise bu elverişli faktörlerin ortadan kaybolmasıdır: yük taşımacılığı tekrar düşüşe geçer, grup stratejisi mücadele eder, devlet altyapı erişim ücretlerini çok yüksek belirler, SNCF bölgesel hizmetlerle ilgili gelecek tekliflerde çok sayıda kârlı bölgesel franchise‟ı kaybeder. Maliyetleri ortada bırakarak ve gittikçe artan bir açığa sebep olarak gelir de düşecektir. Geçmişte benzer olaylar meydana gelmiştir. Ancak her durumda devlet, vergi mükellefinin zararına finansal yöntemleri kullanarak boşlukları doldurabilmiştir ve şirketin tekel pozisyonu, ayakları üzerinde durabileceğini ifade etmiştir. Ancak bu, şu an geçerli olan bir durum değildir. Rekabet artmaktadır- rekabetçi sektörlerde işletim yapan şirketlere yönelik devlet yardımlarını idare eden topluluk kuralları gittikçe katı hale gelmektedir ve devlet Komisyona karşılığında geniş kapsamlı yönetim reformları sağlamadan fon veremeyecektir. Bu da temkinli ve gelişen politikamızın kaçınmak istediği türden bir hareket olan aceleyle yürütülen zor revizyonlara yol açacaktır. Ancak Maupassant‟ın söylemek istediği gibi “Bildiğiniz gibi hayat inandığınız kadar kötü ya da iyi değildir”. 95 B Batı Avrupa Kaynak: Railway Gazette International 96 3 Ġngiltere 2 Ġngiltere1 Chris Nash ve Andrew Smith 2 Alan (km ) 243,820 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) 2008 61,6 Yük tkm (milyar) 2008 24.8 GSMH (milyar €) 1,818.9 Yolcu-km (milyar) 52.7 Hattın uzunluğu (1000 km) 16.2 Mod payı- yolcu (%) a) Mod payı-yük (%) %6.7 %11.9 Kaynak: Eurostat, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, 2010 a) Kabotaj taşımacılığı rakamlara dahil değildir- dahil edilirse demiryolu yük mod payı (ton-km) sadece %8 olurdu. 3.1 GiriĢ 1994/97 döneminde İngiliz demiryolu endüstrisi, altyapının işletimden ayrılması ve yolcu hizmetlerinin franchise olarak verilmesi ile yük işletimlerinin peşin satışı temelinde tamamen özelleştirme sonucu köklü bir değişikliğe uğramıştır. Bu yıllardaki reformlar artı bu reformları takip eden değişiklikler, herhangi bir Avrupa demiryolu sistemine ilişkin en köklü yeniden yapılandırma sistemini temsil etmektedir. Bu bölüm, bu reformları özetlemeye ve bunların etkilerine dair bir değerlendirme yapmaya çalışmaktadır. Bölüm, şu şekilde yapılandırılmıştır. Bölüm 3.2 ilk özelleştirme yapısını ve seçilen belirli yapının arkasındaki sebepleri ana hatlarıyla belirtmektedir. Bölüm 3.3, Railtrack‟in mali çöküşünden önce ve sonra İngiltere‟nin özelleştirme sonrasındaki deneyimlerine genel bir bakış sağlamaktadır. Bölüm 3.4, reformların bir değerlendirmesini içermektedir ve Bölüm 3.5‟te ulaştığımız sonuçlara yer verilmektedir. 3.2 Ġlk yapıya genel bakıĢ 1994 yılında hem yolları ve yapıları hem de istasyonları ve bakım depolarını kapsayan sabit demiryolu altyapı varlıklarının çoğu, devlet şirketi olan British Rail‟den (BR) yeni bir şirkete devredilmiştir; ancak yine de yüzde yüz sahibi devlet olmuştur. Şirket daha sonra 1996 yılındaki bir halka arz ile satılmıştır. Aynı zamanda BR‟nin altyapı hizmetleri yeniden organize edilmiş ve yedi altyapı bakımı ve altı yol yenileme şirketi olarak satılmıştır. BR‟nin çeken çekilen araçları, üç çeken-çekilen araç kiralama şirketine (ROSCOs) bölüştürülmüştür. ROSCOs (1996 yılının başlarında satılmıştır) yolcu treni işleten şirketlere lokomotif, yolcu vagonu ve çoklu üniteler kiralamakla yükümlü 1 Yazarlar, bu bölümün orijinal versiyonunun ortak yazarı olan Bryan Matthews‟a, sadece son versiyondan sorumlu olan Tren İşleten Şirketler Birliğinden Richard Davies‟e ve CER‟den Jeremy Drew‟a önceki taslak hakkındaki yararlı yorumları için teşekkür etmek istemektedir. 97 3 Ġngiltere olmuştur. Altı ağır bakım deposu (ROSCOs‟ya hizmet sunan) 1995 yılının ortalarında satılmıştır. Yolcu treni hizmetleri işletim hakkı, özel sektörden 25 tren işleten şirkete franchise olarak verilmiştir; dolayısıyla “pazara yönelik rekabet” yaratılmıştır (herkese açık erişim franchise‟ların uygulanabilirliğini zayıflatacağından açık erişim yavaş yavaş tanıtılacaktır). Franchise‟ların sayısı büyük ölçüde British Rail kapsamındaki mevcut kâr-merkezi yapısı tarafından belirlenmiştir. Düzenli franchise rekabetleri ile nispeten kısa süreli franchise‟ları mümkün kılabilmek için tren işleten şirketler önemli bir varlık tabanı olmadan özelleştirilmiştir; bu şirketler çeken-çekilen araç kiralamakta ve yol erişimini satın almaktadır. Franchise‟ların çoğuna yedi yıl süreyle izin verilmiştir; ancak yatırım taahhüdü karşılığında birkaç15 yıllık franchise da verilmiştir. Franchise alanlar, yol erişim ücretlerindeki değişiklikler haricinde tüm gelir ve maliyet riskini üstlenmiştir ki bu da sübvansiyon ya da prim ödemesinde eşit bir değişiklik meydana gelmesini sağlamıştır. Ayrıca yük işleticileri altı şirkete ayrılmış ve Aralık 1995 ile Kasım 1997 arasında satılmıştır (beşi aslında aynı mal sahibine satılmıştır ki bu da şirketleri ikiye düşürmektedir). Yük alanında açık erişim rekabeti, başından beri devreye sokulmuştur. Bu yüzden amaç, tedarik zinciri boyunca mümkün olan her yerde rekabet yaratmak olmuştur- yük işletimlerinde, yolcu franchise‟ları için, çeken çekilen araçların temini ve bakımı için ve yol bakımı ve yenilemesi için. Yolcu alanında franchise verilme süreci belirli bir süre boyunca etkin bir şekilde tekelleri verirken sadece altyapının tedariki ve işletimi, doğal tekel olarak görülmüştür. Bütün bunlarla ilgilenmek üzere iki düzenleyici organ kurulmuştur: (1) esas olarak tekel öğelerini – Railtrack - düzenlemek için kurulmuş olan endüstrinin bağımsız düzenleyicisi, Demiryolu Düzenleyici Ofisi (ORR) ve (2) franchise hakkı vermek, sübvansiyonları ödemek, ücret seviyelerini düzenlemek ve franchise sözleşmelerinin koşullarına karşı tren işleten şirketlerin devrini denetlemekten sorumlu Demiryolu Yolcu Franchise Verme Ofisi (OPRAF). OPRAF daha sonra endüstrideki stratejik gelişme rolünü almış ve Stratejik Demiryolu Otoritesi (SRA) olarak yeniden adlandırılmıştır. Tüm güvenlik düzenlemesi, hükümetin Sağlık ve Güvenlik İdaresi‟nin (HSE) elinde kalmıştır. Railtrack, ORR tarafından iki yolla düzenlenmiştir. İlk olarak; şirketin erişim ücretlerinin seviyesi ve yapısı (yol ve istasyonlara erişim için tren işletmecilerinden alınan ücretler) RPI – X2 temeline dayanarak ORR tarafından periyodik olarak belirlenmiştir. Bu ücretler Railtrack ile tren işleticileri arasında yapılan ve ORR tarafından onaylanan erişim anlaşmalarında düzenlenmiştir. Ayrıca erişim sözleşmeleri; Railtrack‟in şebeke üzerindeki tehirleri minimuma indirmesi ve altyapı varlıklarının en etkin şekilde kullanımını sağlaması için Railtrack‟e teşvik verilmesine ve tren işleticilerinin zayıf altyapı performansı veya kötü planlanmış ya da fazla kullanımdan ötürü ortaya çıkan bozulmalar sonucundaki zararları tazmin etmesine yönelik tasarlanan ayrı performans ve mülkiyet rejimlerini de içermiştir. İkincisi ise şirket, ORR tarafından verilmiş ve örneğin varlık yönetimi ve güvenliği ve standart sorumluluklar açısından temel 2 Perakende Fiyat Endeksi ( RPI ) standart enflasyon ölçümüdür; X ise düzenlenen fiyatın genel olarak izin verilen yükselme oranıdır. 98 3 Ġngiltere gereksinimleri belirten şebeke lisansı yoluyla düzenlenmiştir (yine de aşağıda belirtildiği gibi Railtrack‟in lisansı başlangıçta, diğer özelleştirilen kuruluşlara göre zayıf olmuştur). Daha önce de belirtildiği gibi; franchising demiryolu yolcu işletimlerinin özelleştirilmesine yönelik seçilmiş yöntem olmuştur ve tren işleten şirketlerin geleneksel anlamda düzenlenmesine ihtiyaç duyulmamıştır. Bunun yerine hükümetle özel işleticiler arasındaki düzenleyici ilişki ilgili Franchise Sözleşmelerinde ve daha detaylı Franchise Hakkı Planlarında (Tren işleten şirketler ile OPRAF arasında imzalanan) belirtilen sözleşme hükümleri yoluyla resmi hale getirilmiştir. Bu anlaşmalar, örneğin; alınacak sübvansiyon seviyesini (veya franchise hakkına sahip olan tarafın bir hizmet setini işletmek için para ödemeye istekli olduğu durumlarda ödenecek prim), ilgili minimum hizmet tedariklerini ve ayrıca ücret düzenleme rejimini de belirtmiştir. Başta temel yolcu ücretleri (dönemlik biletler gibi) RPI‟da (perakende fiyat endeksi) (Ocak 1996‟dan itibaren üç yıllığına) tutulmuştur. Çoğu tren işleten şirket (TOC) için anlaşmalar, OPRAF ya da TOC‟lar tarafından ödenecek ilgili ceza ya da primleri de çeşitli alanlardaki tren performansı ve ölçülere (örneğin tehirler, iptaller ve orerlerdeki değişiklikler) dayanarak belirtmiştir. Yük kullanıcılarının ilgilerini korumaya yönelik yeterli rekabetin gelişeceği beklendiğinden en başından beri yük sektörü bir açık erişim rejimi kapsamında özelleştirilmiştir. Ekonomik düzenleme rollerinin (düzenlenen diğer kamu hizmetleri doğrultusunda devletten bağımsız olması gerektiği tartışılmıştır); hizmetlerin ve dolayısıyla sübvansiyon seviyelerinin belirlenmesi sorumluluğundan (Hazineden onaylanması gerekmektedir ) ayrılması için; ORR ve OPRAF‟ı içeren çift düzenleyici yapı seçilmiştir. ORR‟nin bağımsız olması özel sektörü devletteki “fikir değişikliklerinden” koruyacaktır; ancak; bu bağımsızlık daha sonra ORR ile hükümet arasında finansman seviyeleri hususunda anlaşmazlık yaratmıştır (aşağıda verilmiştir). Daha sonraki franchise teklifçilerinin varlıkların yeniden düzenlenmesine yönelik sınırlı potansiyel olduğunu bilmelerinden ötürü franchise döneminin sonunda geriye kalan varlık değerlerinin –çeken çekilen araçlar veya sabit altyapı- baskı altında olmasına yol açan “gecikmelerle” ilgili endişeler ortaya çıkmıştır ki bu da yetersiz yatırım yapılmasına neden olmuştur. Gecikme sorunu yine de Tren İşleten Şirketlerin genel anlamda yatırımdan sorumlu olmaması fakat yeni yatırım (franchise sözleşmeleri ile uyumlu) açısından yol erişimine ve kiralama düzenlemelerine birkaç yıllığına girmesi ile minimum seviyeye düşürülebilirdi. Çeken çekilen araç kiralamasında rekabetçi bir pazarın ortaya çıkacağı ve gecikme problemlerini engelleyeceği düşünülürken Railtrack gelecekteki yol erişim ödemeleri ile ilgili olarak bağımsız düzenleyici korumasında olmuştur. Böylelikle tedarik zincirinde mümkün olan her yerde rekabeti başlatmak ve tüm endüstri boyunca uygun teşviklerin sağlanabilmesi için yeniden yapılandırma dikkatli bir şekilde tasarlanmıştır. Ancak endüstri yapısı ve ilgili sözleşmelerin karmaşıklığı, özellikle trafikteki büyüme, sistemin kapasitesini zorlamaya başladığı ve yeni bir hükümet demiryolunun rolünü oldukça genişletmeyi istediğinde büyük ölçüde parçalanmış bir endüstrinin uyumlu bir şekilde işletim yapabilme yeteneği hakkında endişe doğurmuştur. 99 3 Ġngiltere 3.3 Sonraki geliĢmeler Bu bölüm, ilk yapıyla karşılaştırıldığında endüstrinin yapısı ve düzenlemesinde meydana gelen daha sonraki değişiklikleri ve değişikliklerin arkasındaki sebepleri ana hatlarıyla vermektedir. Bu bölüm iki kısma ayrılmıştır: (1) Railtrack‟in düzenlenmesi ve devri; (2) Stratejik Demiryolu Otoritesinin (SRA) kurulması ve iptali. 3.3.1 Railtrack’in düzenlenmesi ve devri Özelleştirmeden sonraki ilk yıllarda Railtrack ve ORR‟nin karşılaştığı temel konulardan birisi de şebeke üzerindeki trafik hacminin şiddetli bir şekilde artmış olmasından dolayı ortaya çıkan varlık durumundaki bozulma olmuştur (Şekil 1). Railtrack‟in şebeke üzerindeki yönetimi de oldukça eleştirilmiştir. 1997‟de İşçi Partisi Hükümetinin yönetimi almasından hemen sonra Railtrack‟in orijinal lisansında değişiklik yapılmıştır. Bu, ORR‟nin Railtrack‟ten temel varlık ölçütlerini (bknz ORR, 1999) iyileştirmeye yönelik resmi taahhütler vermesini ve müşterilerin makul gereksinimlerini karşılaşmasını istemesine (uzun vadeli stratejik planları hesaba katmaya yönelik Railtrack ile ilgili bazı gerekliliklerin sağlanması amacıyla) olanak sağlamıştır. Kaynak: Taşımacılık Trendleri, 2002 Basımı, Taşımacılık ve Ulusal Demiryolu Trendleri ile ilgili Departman, ORR ġekil 1: Demiryolu Yolcu ve Yük Hacimleri (yolcu-km ve ton-km) (1979-2008/2009) Özelleştirmeden sonraki ilk zamanlarda Railtrack‟ten kaynaklanan tehirlerde belirgin bir iyileştirme sağlanırken 1996/97‟den sonra bu ilerleme oranı yavaşlamaya başlamıştır. Bu yüzden ORR 1999‟da bu alanda altyapı ile alakalı tehirlere ilişkin özel düzenleyici hedeflerle birlikte bu hedeflere ulaşılmaması durumundaki finansal cezalar şeklinde bir uygulama planı başlatmıştır. Bu hedefler Railtrack‟in şebeke lisansı aracılığıyla 100 3 Ġngiltere konulmuştur ve performans rejimleri kapsamında finansal teşviklere ilave edilmiştir (yol erişim sözleşmelerine dahil edilmiştir). Ancak Railtrack ücretlerine ilişkin ilk Periyodik Kontrol tamamlandığı sırada bozuk hat sebebiyle Hatfield‟de (17 Ekim 2000) bir trenin raydan çıkması Railtrack‟in yaklaşık bir yıl sonra (Ekim 2001) yönetimi devralması ile sonuçlanan olaylar zincirini başlatmıştır. Bu raydan çıkma olayı İngiltere‟nin demiryolu altyapısının durumu ile ilgili endişeleri artırmıştır ve Railtrack yönetimi, bakım ve yenileme faaliyetlerinde büyük bir değişikliğe doğru adım atarken şebeke üzerinde ciddi hız sınırlamaları yaparak buna karşılık vermiştir –çoğu eleştirmen bu tepkiyi aşırı bulmuştur. Bu durum, tren performansında iyileştirilmesi uzun yılları alan bir bozulmaya sebep olmuş ve dolayısıyla Railtrack‟in şebekede artan tehirler yüzünden tren işleticilerine 2000/01‟de 500 milyon £‟dan (dönemin döviz kurunda 750 M £) daha fazla tazminat ödemesine yol açmıştır (Bu tutar, Railtrack‟in ilk yıllardaki yıllık kârından daha fazladır). Hatfield kazası, Railtrack‟de büyük bir finansal kriz oluşmasına neden olmuştur ve aynı zamanda şirket, Virgin Demiryolu Grubu ile 1996/97‟de yapılan erişim anlaşması yoluyla sabit bir ücret kapsamında teslim edilmek üzere imzalanan Batı Kıyısı Ana Hat Projesine (WCML) ilişkin olarak aşırı maliyet problemiyle karşı karşıya kalmıştır. Programın maliyeti başlangıçta 1996 yılı itibari ile 2.4 milyar £ (3.6 milyar €) iken 2000 yılı itibari ile (2001/02 fiyatları) 6.2 milyar £‟a (9.3 milyar €) yükselmiştir (bknz ORR, 2000). Bu sıkıntılı sözleşme, şirket için en önemli konu haline gelmiş ve şirketin borçlarını ödeyebilme gücünü tehdit etmiştir. Kısa zamanda büyük maliyet tasarrufu sağlanmazsa şirketin müşterilere ve ORR‟ye olan yükümlülüklerini yerine getirebilmek için 2000 yılı Periyodik Kontrolünde kabul edilen ödeme planına ek olarak önemli miktarda ilave finansman gerektireceği netlik kazanmıştır. Görünen o ki hükümet şebeke işleticisinin devam edebilmesi için ilave sübvansiyon gerekeceği gerçeğine boyun eğmiştir. Devletin seçeneği, ya Railtrack‟e ya da bir ikame şirkete parayı ödemek olmuştur. Başlangıçta hükümet, Railtrack ile ilk finansman ödemesinin yeniden düzenlenmesi hususunda mutabık kalma şeklinde de olsa ilkini yapmıştır. Ancak ardından Ekim 2001‟de Railtrack‟i idare bölümüne çekerek hükümet diğer seçeneği seçmiştir. Yaklaşık olarak bir yıl sonra (Ekim 2002) sadece bir tane ciddi teklifin, Netwok Rail, bulunduğu bir rekabetin ardından “garanti ile sınırlandırılmış” 3 bir şirket, altyapı varlıklarını satın aldı ve şebeke işletimleri ile ilgili sorumluluğu devralmıştır. Yasal açıdan Network Rail, hiç paydaşı olmayan ve garanti ile sınırlandırılmış bir şirkettir; ancak endüstri paydaş kuruluşlarını (hükümet ve kamu temsilcileri dahil) oluşturan üyeler tarafından kontrol edilmektedir. Özsermaye teşvikleri ile ilgili ortaya çıkan zarar, yeni şirketin başlangıçta Railtrack kapsamında elde edilen verimlilik tasarruflarını sağlamaya yönelik teşvikleri karşılayamayacağına dair korku yaratmıştır (Smith ve Hannon (2003) s. 10). Railtrack idaresinin mevcut olduğu bir yıllık süre boyunca İngiltere‟nin demiryolu altyapısının bakım, yenileme ve işletme maliyetleri yükselmeye devam etmiştir (bkz. Şekil 2). 3 Kârını yeniden yatırım yapmak ya da finansal rezerv oluşturmak için kullanırsa şirket kâr edebilir. 101 3 Ġngiltere Kaynaklar: Network Rail ve Network Rail Yıllık Ciroları ġekil 2: Demiryolu Altyapı ĠĢletim, Bakım ve Yenileme Nakit Maliyetleri (iyileĢtirme giderleri hariç) ORR‟yi ilgilendiren soru ise yeni maliyet seviyelerinin makul olup olmadığı ya da daha önceki yıllarda mevcut olan seviyelere düşürülüp düşürülemeyeceğidir. Bu soruyu cevaplayabilmek için ORR, Network Rail‟in talebi üzerine Eylül 2002‟de Network Rail‟in mali durumu ile ilgili Ara Kontrol raporunu duyurmuştur; bu rapor sonucunda Düzenleyici, 2004/05-2008/09 arasındaki beş yıllık süre için şirketin daha fazla yenileme faaliyeti yapmak zorunda kalacağı ve birim fiyatların da artacağı varsayımına dayanarak şirketin finansmanında önemli bir artışa izin vermiştir. Ancak ORR, şirketin birim maliyetlerini önemli ölçüde düşürebilmesi gerektiğini de kabul etmiştir. Altyapı maliyetlerini (doğrudan ya da tren işleten şirketler aracılığıyla) karşılamak için hükümet yardımlarına duyulan ihtiyaç devam ettiğinden ORR‟nin Network Rail için oldukça yüksek finansman duyurmasının sonuç olarak parayı tedarik edecek olan hükümet ile ihtilafa düşmesine sebep olduğu da unutulmamalıdır. 3.3.2 Stratejik Demiryolu Otoritesinin (SRA) kurulması ve iptali Başlangıçtaki düzenleyici yapıda, ne Düzenleyici ne de OPRAF‟a sektördeki diğer oyuncuların yatırım stratejilerini dayandırabileceği demiryollarının geleceğine ilişkin bir stratejik plan oluşturma sorumluluğu verilmemiştir. Şebeke ile ilgili iyileştirmeler için neredeyse her zaman hükümet yardımı gereken bir endüstride hükümetin, şebekenin geliştirilmesi ile ilgili önceliklerini ve hangi iyileştirmeleri finanse etmeye hazır olduğunu açıkça beyan etmesi önemlidir. Railtrack‟in gelecek planlarını yayınlaması gerekiyorken bu şirketin, hükümet fonuna ve altyapı planlaması için temel bir önkoşul olan Tren İşleten Şirketlerin elinde bulunan talep verisine doğrudan erişimi olmayan bir ticari kuruluş olduğu unutulmamalıdır. Franchise sözleşmelerinin bir parçası olarak OPRAF ve sonrasında SRA‟nın bu verilere erişimi olmuştur. Hükümetin önceliklerini ve altyapının geliştirilmesine ilişkin planlarını açıkça ifade etmesi ile Tren İşleten Şirketler (TOCs) ve üç çeken-çekilen araç kiralama şirketi (ROSCOs) kendi yatırım planlarını geliştirebilecek duruma gelecektir. 102 3 Ġngiltere Bu yüzden bir organa endüstride stratejik planlama ile ilgili sorumluluk verilmesine ilişkin bir durum yaratılmıştır. Ayrıca yeni İşçi partisi hükümeti, demiryolları için artan bir rol gösteren taşımacılık stratejisinin bir parçası olarak endüstrinin yönlendirilmesinde daha güçlü bir rol oynamayı istemiştir. Bu da Şubat 2001‟de Stratejik Demiryolu Otoritesi‟nin (SRA) kurulmasına yol açmıştır. Önceki kuruluş OPRAF‟tan (doğrudan hükümet departmanının kontrolü altındaydı) farklı olarak SRA, kendi Yönetim Kurulu olan ve bölümlere ayrılmayan bir kamu organı olmuştur; işletimlerini hükümet ile arasına mesafe koyarak yapmış; ancak bakanlardan yardım ve talimat aldığı için hükümetten bağımsız olmamıştır. İngiltere demiryollarını karşılaştığı maliyet krizinin ardından 2004 yılında hükümet demiryolları yapısının denetimine başlamış ve Beyaz Kitabı (DfT, 2004) yayımlanmıştır. Birkaçı endüstrinin bağımsız düzenlemesini ortadan kaldıran birçok seçeneği inceledikten sonra SRA‟nın iptali ile endüstri yapısını kolaylaştırmaya karar vermiştir. SRA‟nın stratejik planlama ve franchising sorumlulukları, ilgili hükümet departmanına, yani Taşımacılık Departmanı (DfT) devredilmiştir. ORR‟nin bağımsızlığı yeniden ileri sürülmüştür. 2002/03 Ara Denetlemede finansman ile ilgili olarak vuku bulan ihtilafları engellemek için DfT‟nin tüm bütçe (Mevcut Fonlara ilişkin Beyanname ya da SOFA) ve arzu edilen sonuçları (Üst Düzey Sonuç Beyannamesi, HLOS) gösterdiği bir yineleme prosedürü oluşturulmuştur. ORR bunları tutarsız bulursa DfT tarafından şart koşulan sonuçlardaki değişikliklerden maliyet tasarruflarını bu iki kuruluş uzlaşana kadar tahmin edecektir. Bu işlem başarılı olmazsa gerektiği şekilde düşürülen sonuçlar ile SOFA bağlayıcı olacaktır (DfT belirtmezse ORR). ORR‟nin rolü ile ilgili önemli bir değişiklik de güvenlik düzenlemesine ilişkin sorumluluğu devralmış olmasıdır. Ekonomi ve güvenlik düzenlemesinin birleştirilme amacı, “güvenlik, güvenilirlik ve verimlilik” gibi konuların tek bir düzenleyici organ tarafından ele alınmasını sağlamaktır ki bu durum demiryolu endüstrisinde son zamanlarda meydana gelen maliyet artışlarının güvenlik hususuna aşırı yoğunlaşmaktan kaynaklandığına dair endişeleri yansıtmaktadır. 3.4 Değerlendirme Bu bölümde reformların özetlenmesinin ardından reformların başarısı değerlendirilecektir. Reformun sırasıyla iki ana özelliğini ele almayı düşünüyoruz: yolcu ve yük treni işletimine rekabetin dahil olması ve altyapının işletimden ayrılması. 3.4.1 Rekabet Yük sektörü ile ilgili olarak hükümet, demiryolu yük işini bölgesel üç tane genel yük şirketi ile koli ve konteynır taşımacılığında uzmanlaşmış bir şirkete bölmeyi istiyordu. Hükümetin sonunda bir alıcı bulması, sadece konteynır şirketi dışında diğer hepsinin aynı alıcılar tarafından, yani Amerikan şirketi Wisconsin Central‟ın başkanlığındaki bir konsorsiyum tarafından, alınmasına izin vermesi ile olmuştur. Konteynır şirketi, işletmenin yöneticiler tarafından satın alınması esnasında devralındı. Yeni yük işleticileri için açık erişim imkanı doğmuştu. Çok sayıda yeni yük işleticisi pazara giriş yaptı. Bunlardan en büyüğü kökleri nükleer endüstriye dayanan ama iş alanı daha sonraları nükleer yakıt ve atık taşımacılığına genişleyen devlete ait bağlı bir şirket olan 103 3 Ġngiltere Direct Rail Services ile şu anda Eurotunnel‟in bir parçası olan GB Railfreight idi. Aslında EWS olarak bilinen fakat daha sonradan DB Schenker tarafından alınan genel yük şirketi konteynır pazarına doğru genişlerken dökme ürün taşımacılığı için bağlı bir şirket kuran konteynır şirketi Freightliner rekabeti daha da arttırdı. Başka küçük şirketler de pazara giriş yaptı; ancak bazıları iflas etti. Buna rağmen sonuç, genel olarak daha fazla nakliyecinin demiryolu taşıyıcıları arasında seçim yapabildiği daha rekabetçi görünen bir demiryolu yük pazarıydı. Şekil 1, yük trafiğinin net bir şekilde döngüsel iken özelleşmeden önce altta yatan trendin aşağı doğru olduğunu (British Rail karsız trafiği aktarmayı istediğinden), o zamandan itibaren yukarı doğru gittiğini göstermektedir. Ton cinsinden büyüme ortalama iken ton-kilometre cinsinden büyüme daha etkileyicidir. Büyümenin çoğu kömür trafiğinde olmakla birlikte bunun sebebi büyük oranda yurtiçinde üretimden ithal kömüre yapılan geçiştir. Kullanılan derin deniz limanları güç istasyonlarından kömür madenlerinin olduğundan çok daha uzakta bulunmaktaydı. Fakat endüstride rekabetin ve özel sermaye iğnesinin gerçekten yardımı olduğu ve özel sermaye iğnesi olmadan meydana gelen büyümenin belki de olmayacağı konusunda fikir birliği bulunmaktadır. Yolcu sektöründe genel itibariyle imtiyazlar için rekabet sıkıntısı çekilmemiş, aday listesinde yapılan elemeler sonucunda her imtiyaz için üç ya da dört teklif sahibi kalmıştır. Tablo 1, özel İngiliz taşımacılık şirketi ve yabancı hükümet demiryollarından oluşan İngiliz demiryolu yolcu pazarında şu anda aktif olan şirketleri göstermektedir. Yabancı hükümet demiryollarının önemi, özelleştirmenin sürprizlerinden biri olmasındadır. Çünkü Fransa, Hollanda ve Almanya ulusal demiryolu şirketleri imtiyazların hepsinin sahibi ya da yarı sahibidir. DB‟nin pozisyonu özellikle ilginçtir: bir dizi devralmadan sonra DB şu anda yolcu taşımacılığı franchise‟larının dördünün ve küçük bir açık erişim işletiminin de sahibi ya da yarı sahibi ve en büyük yük taşımacılığı işletmecisidir. Kazanan teklifler genelde iyileştirilmiş hizmetleri ve yeni çeken ve çekilen araç alımını içermiştir. Çeken ve çekilen araç alımı bazen franchise veren makam tarafından talep edilmiştir. ġirket National Express FirstGroup Arriva Stagecoach Virgin MTR Go Ahead Keolis Serco Abellio DB ġirketin türü Özel, otobüs ve demiryolu Özel, otobüs ve demiryolu Özel, otobüs ve demiryolu Özel, otobüs ve demiryolu Özel, demiryolu Kamu/özel, demiryolu Özel, otobüs ve demiryolu Kamu, demiryolu Özel, kamu hizmet kuruluşu Özel, otobüs ve demiryolu Özel, otobüs ve demiryolu Uyruk İngiliz İngiliz Ağustos 2010‟a kadar İngiliz İngiliz İngiliz Hong Kong/Çin İngiliz Fransa İngiliz Hollanda Almanya Tablo 1: ġu anda aktif olan ve demiryolu yolcu taĢımacılığı franchise’larını alan Ģirketler 104 3 Ġngiltere Ayrıca franchise‟ların çakıştığı ve açık erişim işleticilerinin yeni girişler yaptığı sınırlı miktarda bir yol rekabeti de olmuştur. Buna sadece bu işleticilerin faaliyetlerinin temel itibariyle franchise sahiplerini engellemekten ziyade üretken olarak görüldüğü durumlarda izin verilmiş; böylece Londra‟dan varsa franchise sahipleri tarafından sağlanan doğrudan hizmetlerin olduğu varış noktalarına yapılan transit seferlerin işletimini içermiştir. Pazara yeni giriş yapanlar sürekli olarak franchise sahiplerinden daha düşük bilet ücretleri önerirken franchise sahipleri arasındaki yol rekabeti, genellikle daha yavaş hizmet veren (Londra-Birmingham veya Londra-Peterborough durumunda olduğu gibi) bir işleticinin daha düşük bilet ücreti önermesi şeklinde olmuştur (Grifffiths,2009). Sonuçta yolcu trafiğinde hızlı bir artış olmuştur (Şekil 1). Ekonometrik kanıtlar bunun başlıca nedenlerinin ekonomik büyüme, karayolundaki sıkışıklık ve petrol fiyatı olduğunu göstermektedir. Özelleştirmeye ve bunun sonuçlarına atfedilebilecek açıklanmamış bir unsur olduğu da gözükmektedir (bknz. Wardman,2006). Yük sektöründe olduğu gibi özel sermayeye erişim arzdaki dış artışı karşılayacak kapasitenin sağlanmasında yardımcı olmuştur. Fakat başta yaşanan bir düşüşten sonra tren işleticilerinin gideri de hem mutlak bakımdan hem de tren-kilometre başına Hatfield kazasından (Tablo 2) itibaren yükselmeye başlamıştır. Bu kazadan sonra yaşanan kesinti baştaki nedenin bir kısmını oluştursa da uzun vadede görülen trendi açıklayamamaktadır (Smith, Wheat ve Nash, 2010). Bu yükselişin nedenlerinin bir kısmının yeni çeken ve çekilen araçların oluşturduğu maliyet ile yakıt fiyatları ve garanti gibi dışsal olarak belirlenen nedenlerde yattığı gözükmektedir. Bu artış kısmen çok iddialı teklifler vermiş ( belki de otobüs işletim masraflarının sıkıyönetimle üçte bir oranında azaltılabileceği deneyiminin demiryolu için de geçerli olabileceğini düşünerek) fakat bekledikleri seviyelerde maliyet azaltımı başaramayan TOCların kurtarılması için yapılan mali yardımlarla da ilgili olabilir. 2001 yılına kadar tüm TOCların yaklaşık yarısı genel olarak birkaç yıllığına yapılan yönetim sözleşmelerine bel bağlamışlar ya da franchiselarını yeniden görüşmüşlerdir. Bu sürecin maliyet kontrolünü zayıflattığına dair kanıtlar bulunmaktadır (Smith, Wheat ve Nash, 2009). TOC maliyet artıĢlarının nedenleri (£m, 2005/06 ücretleri) Bütün TOClar Personel giderleri Çeken ve çekilen araç kiralama giderleri Diğer*) Hepsi Ortalama maaş £ Bordrolu çalışan sayısı Yolcu tren-km (m) Yolcu-km (milyar) 1996/7 1999/2000 2005/06 2007/08 1,132 1,104 1,625 1,682 1,028 972 1,148 - 1,420 3,580 25,948 43,638 380.9 31.8 1,316 3,392 28,266 39,049 426.2 38.3 2,079 4,852 33,269 48,842 454.5 43.2 2,793 4,475 34,746 48,407 458.1 49.3 *) Not: 2007/08 için kıyaslanabilir bir ayrım yapılamamıştır. Ayrıca Smith, Wheat ve Nash‟ta (2010) açıklandığı gibi 2005/06 sonrası için verilen verilerin daha az güvenilir olduğu unutulmamalıdır. Bu sebeple maliyet düşürülmesindeki oran şüpheli olsa da maliyetlerin yönü (aşağı doğru) hala nettir. Tablo 2: TOC maliyet artıĢları 105 3 Ġngiltere Fakat önemli sorunlardan birinin maaşların ulusal ortalamanın üzerinde hızla yükseldiği ve 2003/05‟te haftada 35 saatlik çalışmanın yaygın şekilde kabul edilmesi de dahil olmak üzere çalışma koşullarının iyileştirildiği işgücü piyasasının olduğu gözükmektedir. 1999/00 ve 2005/06 yıllarında TOC personel maaşları, bu dönemde sadece %9 oranında artan reel ekonomi çapındaki ortalama gelirler ile kıyaslandığında reel olarak %18 oranında artış göstermiştir (bknz. Smith, Wheat ve Nash, 2010). Özelleştirme döneminde çok sayıda eğitim planları azaltılmış ve yeni özel şirketler kendi personellerini eğitmek yerine daha çok rakiplerinden personel alma yoluna gitmişlerdir. Hızlı şekilde artan çıktı, vasıflı personel azlığı ve nispeten kısa vadeli franchiseların birleşiminin, işçi sendikalarının iyileştirmeleri daha çok kar eden TOClarla müzakere ederek önemli kazançlar elde edebildiği ve daha az kar eden TOCların ise yükümlülüklerini yerine getirecek yeterli sayıda personeli ellerinde tutmak istiyorlarsa uyuşmak zorunda kaldıkları bir duruma neden olmuş gibi gözükmektedir. İngiliz franchise sürecinde franchise kazananın mevcut şirketi ve personeli mevcut maaş ve koşullar altında devraldığının (üst düzey yönetim hariç olmak suretiyle) altı çizilmelidir. Bu sebeple diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak açık erişim işleticileri haricinde düşük işgücü maliyetleri ile pazara giriş yapan yeni girişimciler için bir alan yoktur. Son zamanlarda gelir artışı ile ilgili yapılan gerçek dışı yüksek tekliflerle ilgili endişeler bulunmaktadır. Resesyon tabi ki zamanında gerçekçi görünen tekliflerin bile imkansız olduğu anlamına gelmektedir. 1 Nisan 2004‟ten bu yana yapılan veya görüşülen sözleşmelerde DfT şu anda TOC ile gelir riskini paylaşmaktadır. Hükümet %6‟dan fazla farklar için olan risklerin %80‟ini karşılasa da %2 ve %6 arasında planlanan gelir farkları için risk 50/50 paylaşılmaktadır. Düşük performans için gelir paylaşımı genellikle franchise‟ın dördüncü yılından itibaren başlamaktadır. Fakat bunun sonucu, kendini gelirde olabilecek herhangi bir artışın yalnızca %20‟sini elinde tutabilecek şekilde bulan tren işleticilerine yapılacak gelir teşviklerini önemli ölçüde zayıflatacaktır. Bu yüzden gelir paylaşımı düzenlemelerine girdiklerinde işleticiler için bu düzenlemelerden çıkma teşvikleri oldukça zayıftır. GSMH gibi ekonomi durumuna ilişkin bir endekse yardım bağlanmasının daha etkin bir mekanizma olacağı ileri sürülmüştür. Maliyetlerdeki artışın, 2002/03 döneminde ortalama 20 yıl iken 2005/06 döneminde sadece 13 yıla düşen İngiltere‟deki ortalama çeken ve çekilen araç yaşıyla birlikte yeni demiryolu çeken ve çekilen araçları vasıtasıyla kalitedeki iyileşmeyle bağlantılı olduğuna dikkat edilmelidir. Ayrıca 2006/2007 ve 2007/08 yıllarına ait son maliyet verileri, TOC maliyetlerinin en sonunda rekabetçi franchising ve kısa vadeli yönetimin rahatlaması ve sözleşmelerin yeniden görüşülmesinin ardından önceden görülen tepe noktalardan düşüşe geçtiğini göstermektedir (bknz. Smith, Wheat ve Nash, 2010). 3.4.2 Dikey ayrılma Yukarıda anlatıldığı gibi Railtrack maliyetleri azaltmada umut vadeden bir başlangıç yapmış olsa da Batı Kıyısı Ana Hat projesindeki büyük maliyet aşımları ile birlikte Hatfield kazası sanayide bir maliyet krizine yol açarak İngiltere demiryolları servetinde keskin bir geri dönüş ile sonuçlanmıştır. 1999/2000 ve 2003/04 yılları arasında yapılan harcamalar 2003/04 yıllarından beri sabit bir biçimde azaltılmasına rağmen nerdeyse 106 3 Ġngiltere ikiye katlandı (bknz Şekil 2). Özel bir altyapı yöneticisinin kar ve güvenliğe gösterilen dikkat ile şebekenin idaresi arasındaki doğal denge nedeniyle kaçınılmaz olarak başarısız olacağı öne sürülmüştür. Benzer şekilde yol-tekerlek ve Railtrack ve alt yüklenicileri arasındaki arayüzde yapıdan kaynaklanan problemlerin karmaşıklığının bu sebeple dikeysel ayrılan modelin temelini çürüttüğü öne sürülmüştür. Bize göre bu argümanlar çok basittir ve özel mülkiyetin kamu güvenliği yönetimi ile beraber mutlu bir şekilde oturduğu (genelde kısmen düzenleme ile) çok sayıdaki diğer endüstrileri görmezden gelmektedir. Ayrıca parçalanma sorusu bakımından diğer karmaşık, güvenlik açısından kritik endüstriler (örneğin havayolları endüstrisi, petrol ve gaz) dikey ve yatay olarak ayrılmış yapılar şeklinde çalışmaktadır ki bu, bakım ve yenileme faaliyetlerinin dış kaynaktan temin edilmesini içermektedir (bknz. Foster ve Castles, 2004). Tabi ki karmaşık bir yapının artan arayüz maliyetlerinin hizmet temini için bir pazar yaratan rekabetin yararlarına karşılık değiş tokuş edilmesi gerekmektedir. Fakat böyle karmaşık bir yapıda önemli olan sözleşmelerin hazırlanma ve yönetim şekline gösterilen dikkattir. Endüstrinin farklı yerlerine açık ekonomik teşviklerin devreye sokulması, etkinlikleri bakımından gözetim altında tutulmaları ve uygun olan yerlerde değişiklik yapılması (özellikle tekelliğin oluştuğu yerlerde) önemlidir. Ayrıca işin taşerona verilmesi söz konusu olduğunda tarafların ilgili bilgileri paylaşması ve taşeron sözleşmelerinin yönetimi için etkin bir mekanizmanın olması önem arz etmektedir. Railtrack‟ın yaptığı ilk bakım sözleşmelerinde kuşkusuz bu başarılmamıştır. Tren işleten şirketler ile ilişki açısından altyapı ücretlerinin seviyesi ve buna eşlik eden performans rejimi teşvik yapısının önemli bir unsurunu oluşturmaktadır. Franchising verilmiş demiryolu işleticileri açısından ancak bu rejimlerin Tren işleten şirketler üzerinde bir etkiye sahip olması ölçüsünde Tren işleten şirketler hizmetleri hükümetin belirlediğinden farklılaştırabilir; fakat tabi ki bunlar franchising sırasında hizmet şartlarını da etkileyebilir. Açık erişim ve yük işleticileri bakımından ücretlerin teşvikçi özellikleri daha da önemlidir. İlk başlarda yolcu işletmeciliği franchise sahipleri için altyapı ücretleri, büyük sabit bir eleman ile sadece yıpranma ve aşınma giderlerine dayanan ancak farklı araç türleri tarafından üstlenilen göreceli hasarı yansıtmak için bir hayli farklılaşan değişken bir elemandan oluşmaktaydı. Yük ücretleri ise ödeme isteği baz alınarak görüşülmekteydi. Fakat bu yapıda çok sayıda problem bulunmaktaydı. Bu yapı, Yolcu treni işleten şirketleri kapasiteleri sınırlıyken sundukları hizmetleri genişletmeye yöneltirken Railtrack‟a kapasite artırımı için hiçbir teşvik sağlamamıştır. Bunun sonucunda 2000 yılında yapılan periyodik gözden geçirmede kapasite kullanımı yüksek iken güvenilirlikte yaşanan bir kötüleşmeye dayalı bir trafik sıkışıklığı ücretinin yanı sıra Railtrack‟a trafik hacmine dayalı bir teşvik ödemesi yapıldı. O zamandan beri istihkak kapasitesine göre açık bir azlık ücreti düşünülmekte fakat çok karmaşık olduğundan reddedilmektedir. Pratikte fiyatlandırmanın oynayabileceği rol, optimal kapasite kullanımını belirleme çalışmaları ve oldukça kuralcı franchise şartnameleri ile merkezileştirilmiş kapasite planlaması tarafından üstlenilmiştir. Yük taşımacılık ücretlerinin durumdan duruma değişecek bir şekil baz alınarak görüşülmesi, yük taşımacılığı işleticilerini trafik 107 3 Ġngiltere konusunda teklif vermede geciktiren karmaşık bir süreç olarak bulunmuş ve iki büyük işletici kısa zaman içerisinde yolcu taşımacılığı sektörünkine benzer marjinal maliyete dayanan bir sabit ve bir değişken ücret olmak üzere iki taraflı bir tarifeyi müzakere etmiştir. Fakat bu durum diğer yük işleticileri için ayrımcılık iddialarına neden olmuş ve 2000 yılındaki periyodik gözden geçirmede hükümet sadece marjinal maliyete dayanan yük erişim ücretlerine geçiş masrafını finanse etmeye razı olmuştur. Bu karar, o zamandan beri yük trafiğinin sabit masraflarına katkıda bulunmak için ücretleri demiryollarının özellikle güçlü bir durumda görüldüğü yerlerde iki trafik tipine göre arttırmak üzere alınan bir kararla tersine döndürülmüştür. Altyapının hissedarı olmayan fakat hükümet tarafından mali yönden garanti altına alınmış ödenecek borçları bulunan ve “temettü için olmayan” özel bir şirketin mülkiyetinde bulunduğu ve işletildiği yeni mülkiyet yapısı, şirketi motive etmeyi daha da zorlaştırdığı için eleştirilmiştir. Etkinliği arttırmak için düzenleyici organa çok görev düşmektedir; fakat acıyı hissedecek hissedar olmayınca düzenleyici organın her zaman uyguladığı mali cezaların türünün kullanılabilirliğinden kuşkulanılmıştır. 2008 yılı periyodik gözden geçirme zamanında yapılan karşılaştırma (benchmarking) çalışması maliyetlerin azalmasına rağmen Network Rail ve Avrupa altyapı yöneticilerinin %37‟sinin üst kartili arasında bir verimlilik boşluğunun olduğunu göstermiştir (Smith,2008). Altyapı yöneticisinin çok sayıda ölümle sonuçlanan kazaya karıştığı düşünüldüğünde genelde demiryollarının özelleştirilmesindeki en büyük problemin güvenlik olduğu düşünülmektedir. Fakat kazaların ve ölümcül olayların istatistiki analiz verileri, özelleştirmeden sonra güvenliğin gelişmeye devam ettiğini göstermiştir (bknz. Evans, 2007). Fakat, endüstriye olan güven, altyapı yöneticisinin sorumlu tutulduğu çok sayıda önemli kazada zarar görmüştür. Tabii ki yüksek profilli demiryolu felaketlerinde istatistiki analiz yolcuların ve politikanın endüstriyi daha da güvenli yapmaya yönelik önemli yatırımlara (örneğin yeni bir tren koruma sistemi) neden olan endişelerini azaltmamıştır. 3.5 Sonuçlar İngiltere demiryolu reformları, sadece dikey ayrılma ve pazarın rekabete açılması değil aynı zamanda hem altyapının hem de işletimin tamamen özelleştirilmesi bakımından herhangi başka bir Avrupa ülkesinden daha fazla radikaldir. Altyapının özelleştirilmesinin başarısız olduğu açıktır. Railtrack iflas etmiş ve maliyetler ve performans bakımından önemli krizler ortaya çıkmıştır. Bu başarısızlığın kaçınılmaz olup olmadığı ya da daha sıkı bir düzenleme-ve basit şekilde daha iyi bir yönetimlebaşarılı olup olamayacağı kesin değildir. Tren işleticileri ve altyapı yöneticisi arasında problemler olmasına rağmen görünüşe bakılırsa bunlar başarısızlık açısından kritik problemler değillerdi. Bu yüzden bu başarısızlığı dikey ayrımın kendisi için bir başarısızlık olarak görmek için hiçbir sebep yoktur. İngiltere‟de demiryolu özelleştirilmesindeki ikinci önemli yenilik bütün tren işleticilerinin geniş çaplı olarak özelleştirilmesidir. Yük taşımacılığı sektöründe bu bir başarı olarak gözükmektedir. Bütün yolcu taşımacılığı hizmetlerinin rekabetçi franchising‟nin sonucu daha az nettir. İlk başlardaki tecrübe trafik artışı ve maliyetlerin azalması açısından 108 3 Ġngiltere olumlu olmuş olsa da daha sonradan Tren İşletici Şirket giderleri altyapı giderlerinde yaşanan önemli patlamayla birlikte yeniden yükselmiştir. Bunun nedenleri iyi bir şekilde anlaşılamamıştır; fakat çeken ve çekilen araçların büyük kısmının değiştirilmesi ve ayrıca yakıt giderleri gibi dış faktörler de bir rol oynamışken Stratejik Demiryolu Otoritesinin Tren İşleten Şirketleri yeniden imtiyazlandırmayı bekleyen maliyet artı kar sözleşmelerine yerleştirmek için yaptıkları, maliyetler üzerindeki baskıları azaltmada bir faktör olmuş olabilir. İşçilik maliyetlerin büyük artışının az sayıda bulunan eğitimli işçiliğe olan aşırı talep ve endüstri yapısının bir sonucu olduğu gözükmektedir. Daha uzun süreli franchise‟lar eğitimi teşvik edeceklerinden problemi kontrol altına almaya yardım edebilir (sadece endüstride mevcut personel için rekabet etmek yerine) ve yatırımı özendirmenin yanı sıra maaşları ve şartları kontrol edecek daha büyük teşvikler verebilir. Tren işleten şirketlerin maliyetlerinin düşmeye başladığı ve altyapı maliyetlerinin azalmaya başladığını gösteren işaretlerle birlikte yerinde verilecek yeni bir dizi imtiyaz ile İngiliz demiryolu endüstrisi şu anda iyi bir hizmet sunmaktadır ve maliyetleri kontrol altına almaya başlamıştır. Bununla birlikte bu arada devasa giderler ortaya çıkmıştır ve belki de buradan alınacak derslerden biri, reforma kademe kademe yapılacak bir yaklaşımın maliyet anlamında daha iyi sonuçlar verebileceğidir. Aslında Avrupa çapında edinilen kanıtlar bu iddiayı desteklemektedir (bknz. Friebel, Ivaldi and Vibes, 2008). Fakat hem altyapı yöneticisi hem de franchise verilen yolcu taşımacılığı işleticilerinde ortaya çıkan maliyet kontrolü problemlerinin tamamen çözüldüğünden emin olmak için henüz çok erkendir. Hükümet gerçekten demiryolu endüstrisi maliyetleri hakkında bir inceleme başlatmıştır (Mart 2010). Ayrıca devam eden franchising‟in potansiyel yararlarını güvence altına almada hayati olacak franchise‟ların verilmesi süreci, uygun franchise süresi ve buna bağlı risk paylaşımı sorusu konularında da azımsanmayacak şüpheler bulunmaktadır. Aynı şekilde Network Rail‟i başka bir kurumla karşılaştırmak Network Rail‟i yurtiçinde karşılaştıracak bir komparatör olmadığından sorun oluşturmaktadır. Bu sebeple düzenleyici süreç ağırlıklı olarak uluslararası karşılaştırmaya (benchmarking) dayanmaktadır. Network Rail komparatörleriyle arasındaki boşluğu kapattığından maliyetler üzerinde aşağı doğru baskı gelecekte de korunacaksa mevcut uluslararası karşılaştırma yapma yöntemlerinin korunması ve geliştirilmesi gerekecektir. Ayrıca, temettü için olmayan bir şirket olan Network Rail‟in teşvikçi özellikleri ve tek bir şirket olarak devam edip etmeme veya bir şekilde bölünme (modele bağlı olarak şirketin bölünmesi karşılaştırma (benchmarking) açısından yararlı olabilir) ihtimali üzerindeki sorular da halen varlığını korumaktadır. Son olarak İngiliz özelleştirme modelinin kendisine has üçüncü özelliği olan yüksek derecede kompleks düzenleyici ayarlamalarla ilgili olarak görünen o ki şu anda bağımsız ekonomik düzenleme ihtiyacı ile hükümetin amaçlarının ve mali kısıtlamalarının hükümet tarafından sağlanan üst seviye çıktı bildirileri ve fon akışı tablolarının bağımsız bir düzenleyici aracılığıyla periyodik kontrolü beslediği bir sistem 109 3 Ġngiltere ile doğru şekilde tanınması konusundaki haklı endişelerini bağdaştırmanın makul olduğu ve muhtemelen dünyanın önde gelen yollarından birine sahibiz. Önümüzdeki yıllar demiryolu endüstrisi ve reformların başarısını gösterme açısından hayati öneme sahip olacaktır. Maliyetler açısından devamlı ilerleme sağlanabilirse İngiltere‟nin reformlarının en sonunda işe yaradığı sonucuna varılabilir. Referanslar 110 B Batı Avrupa Kaynak: Railway Gazette International 111 4 Ġtalya 4 Ġtalya Lanfranco Senn ve Tatiana Cini1 2 Alan (km ) 301,336 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) GSMH (milyar €) Hattın uzunluğu (1000 km) 2008 60.0 1,572,2 16.9 Yük tkm (milyar) Yolcu-km (milyar) Mod payı- yolcu (%) Mod payı-yük (%) 2008 23.8 49.8 %5.7 %10.4 Kaynak: Eurostat, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, 2010 4.1 90’lardan bu yana Ġtalyan Demiryolları 1990‟ların başında İtalyan Demiryolları çiftli bir kamu tekeliydi: hem demiryolları ve taşımacılık hizmetlerinin tedarikinde hem de çok sayıda taşınmaz mala talebinde tekelciydiler (çeken ve çekilen demiryolu araçları, altyapı inşası arasında değişerek işçiliğe kadar uzanan). Dolayısıyla iki bakış açısına göre tekelciler şu şekilde alışılandan farklıydı: saygı gösterilmeyi hak eden herhangi bir tekelci sahip olduğu gücü rekabetçi bir pazarda kazanacağından daha yüksek fiyatlara satarak ve ödemeye zorlanacağından daha düşük fiyatlara alım yaparak kendi avantajına kullanmaya çalışır. Güçlü bir düzenleyici olmadığı sürece tekelci bunu başarılı bir şekilde yapar. Bu bakımdan bile İtalyan Demiryolları benzeri olmayan bir tavır sergilemiştir: İtalyan Demiryollarının bu bakımdan da bir benzeri yoktur: İtalyan Demiryolları sistematik olarak pazar değerinin altında satış yapmış ama anormal derecede yüksek fiyatlardan almıştır. Bir kamu organı olan “Ferrovie dello Stato”nun kurulması sürecinde hükümet FS‟nin Ulaştırma Bakanlığından özerk olmasına ancak 1985 yılında izin vermiş ve FS ancak 1992 yılında tamamen devlete ait bir anonim şirkete dönüştürülmüştür. Bundan sonra 2011 yılına kadar FS‟nin demiryolu şebekesi inşa etmesine, yük ve yolcu taşımacılığı hizmetlerini, yerel ve bölgesel hizmetleri ve ana işle yakından ilişkili olmayan geniş çaplı bir dizi faaliyeti yönetmesine izin verilmiştir: kısacası FS yüksek rakamlarda insanı işe alan ama sonrasında yeniden yapılanmanın bir parçası olarak 220,000‟den fazla çalışandan hızla şu anki 87,000 çalışana düşen bir canavara dönüşmüştür. Bu durumun çeşitli sebepleri bulunmaktadır. Çıkarların kesişmesi ve en nihayetinde kökleşmiş kültürel geriliğin bir sonucu olarak bir en son neden bulunmaktadır. İtalya toplumunda demiryolu taşımacılığının pazar hizmeti yerine evrensel bir hizmet sunması gerektiğine ve pazar mantığının işin içine sokulmasının demiryolu taşımacılığının 1 Bu bölüm Mario Sebastiani tarafından bu kitabın ilk baskısı “Avrupa Demiryolları Reformu-Bir İlerlemenin Değerlendirmesi” (CER 2005) için yazılan metnin güncellenmiş halidir. 112 4 Ġtalya “doğal” misyonuna zarar vereceğine dair yaygın bir inanç vardır. Bu zımni sosyal sözleşme demiryollarını korumalı bir sektöre dönüştürmüştür. Ferrovie dello Stato‟nun (FS) kamusal niteliği ile daha da beslenen bu genel anlayış, demiryollarının düşük fiyatlardan hizmet verip yüksek fiyatlardan alış yapmadan (iş gücü, altyapı ve ikmal maddeleri) doğan sübvansiyonlar ile devlet adına sübvanse edilen hizmetlerin tedarikçisi olarak rolünün İtalyan toplumu tarafından üstü kapalı da olsa geniş çaplı biçimde anlaşılabilmesini sağlamıştır. Bu yüzden demiryolları korunan aynı zamanda “korumacı” bir sektör: cömert bir sektör olmuştur. Bu olgu, Avrupa düzenlemelerindeki sübvansiyonlar ve devlet yardımları konusunda şu ana kadar demiryollarına karşı toleranslı ama diğer sektörlere karşı sert olan asimetriler ile güçlendirilmiştir. Bu durum, devletin sübvansiyonları demiryolları aracılığıyla aksi takdirde açık şekilde onlardan yararlanılmasına izin verilmeyecek vatandaşların lehine (demiryollarının tedarikçileri ve müşterileri) transfer etmesini sağlayan şartları oluşturmuştur. Bir kaç yıl öncesine kadar (şu anda kısmen doğru olsa da) İtalya devletinin pazarın her iki yanında çalışan şirketlerin bunların arasındaki işlemlerin zarar ve kamu finansmanından ek ödemelerin telafileri ile birlikte bir şekilde sistemin içerisinde kalması için hissedarı olduğu da unutmamalıdır. Bu durum 1990ların başlarında kadar çok sayıda Avrupa ülkesinde yaygındı. Genel olarak Avrupa Demiryolları dış rekabetten korunmuş, hissedilir şekilde diğer taşımacılık modlarıyla rekabet etmekten çekinilmiş, sadece sınırlı şekilde işbirliği (sınırlarda cer değişimi) ve aynı zamanda ulusal çıkarların neden olduğu tedarik endüstrilerini savunan bir politika olan ulusal demiryolları arasında teknolojik rekabetin arttırılması teşvik edilmiştir. Sonuçlar farklı olsaydı buna şaşırılabilinirdi. Fakat en azından çok sayıda Avrupa ülkesi özellikle yüksek hızlı şebekeler oluşturarak demiryolu altyapısını geliştirme konusunda kuvvetli bir kararlılık göstermiştir. Diğer bir deyişle Avrupa ülkeleri yönetim açısından yetersizdiler ama altyapı bakımından güçlüydüler. İtalya‟da ise bunun yerine demiryollarına yapılan kamu yatırımları, belirlenen amaçlarının aksine kamu taşımacılığı yerine özel taşımacılığı geliştirmeyi amaçlayan endüstriyle alakalı bir politikaya göre karayolu lehine ihmal edilmiştir. Yüksek hızlı demiryolu altyapısı yapımının ancak 1990ların sonlarında başlaması tesadüf değildir. İtalya Kuzey-Güney demiryolu trafiğinin omurga sütünü olan Turin, Milan, Napoli ve Salerno arasındaki yüksek hızlı/yüksek kapasiteli bağlantı Aralık 2009‟da tamamlanmıştır. O zamandan beri bu bağlantıda 1,000 km‟den fazla hat ile işletilmektedir. Aralık 2009‟dan beri Kuzey-Doğu da Venedik ve Roma‟yı birbirine bağlayarak yüksek hızlı demiryolu şebekesinin bir parçası olmuştur. Turin-Milan-Venedik kesimi önümüzdeki birkaç yıl içinde Treviglio-Brescia, BresciaVerona ve Verona-Padova kesimlerinin bitirilmesi sayesinde başarılı bir şekilde tamamlanacaktır. İtalya yüksek hızlı/yüksek kapasiteli şebekesinin II. Dünya Savaşından sonraki en büyük ulusal mühendislik çalışması olduğunun altını çizmek önemlidir. Bu yüksek hızlı/yüksek kapasiteli şebeke, halkın %65‟inden fazlasının yaşadığı ve çalıştığı yoğun nüfuslu kentsel bir alandan geçmektedir. 113 4 Ġtalya Yüksek hızlı demiryolu altyapısının yanı sıra İtalya en sonunda ulusal altyapısını çeşitli bölgesel hatları dörtlü hale getirerek iyileştirmektedir. Yüksek hız/yüksek kapasite altyapısıyla ilgili olarak hükümet ilk başta benimsenen proje finansman yaklaşımı (%40 kamu, % 60 özel) kapsamında ve yatırımın düşük karlılığı düşünüldüğünde tüm yük ve riski devletin üstlenmiş olduğunun farkına varmıştır. Devlet hissedarlara hem yapım hem de işletim aşamasında yatırılan sermaye üzerinden makul bir gelir oranı garanti etmek zorundaydı. Bu sebeple altyapı finansmanının tamamen devlete ait bir şirket (Ispa) tarafından yapıldığı yeni bir model getirilmiştir. Bu modelde altyapı finansmanının altyapı kullanımından gelecek ücretlerle geri ödenmesi beklenmiştir. 2005 yılında Eurostat tarafından kamu fonlarının milli bilançonun dışında tutulması hakkındaki endişelerinin sonucu olarak Ispa feshedilmiştir. Bu sebeple 2006 yılı Bütçe Kanunu Ispa‟nın, Ispa‟nın faaliyetlerini yerine getirmesi ile görevlendirilen Cassa Depositi e Prestiti S.p.a ile birleşmesini sağlamıştır. Buna ek olarak devlet FS‟ye veya grup şirketlerine hem yüksek hız/yüksek kapasite işlerinin yapılması hem de Genoa-Milan ve Milan-Verona projelerinin yapımı öncesinde yapılacak işler için 15 yıllığına devlet finansmanı ile imtiyaz vermeyi planlamıştır. Özetle İtalya demiryolu sistemi şu anda: - yaklaşık yüzde 45‟i çift hat ve yüzde 71‟inden biraz fazlası elektrikli olan 16,600 km‟den biraz fazla yolu ile büyük kısmı II. Dünya Savaşının ilk yıllarından beri değişmemiş bir şebeke üzerinde işlemektedir; - bütün önemli şehirleri birbirine bağlayan ve gelişen bir yüksek hızlı demiryolu hattına sahiptir; - 1970‟ten 2008 yılına kadar yurt içi pazar payının yük için yüzde 11.3‟e yolcu hizmetleri için yüzde 5.3‟e olmak üzere nerdeyse yarıya düştüğünü görmüştür. Paylardaki bu düşüş toplam taşıma talebinde daha önce görülmemiş bir oranda artış görülen bir dönemde üç aşağı beş yukarı sabit olan demiryolu trafik hacminden kaynaklanmaktadır; - uzun ve orta mesafe yolcu taşımacılığı hizmetleri için pazar tamamen FS tarafından yürütülmektedir. Öte yandan Nuovo Trasporto Viaggiatori (NTV-alta bakınız) Eylül 2011‟de başlamak üzere FS seferleri ile rekabet ederek ana yüksek hız hatları üzerinde yeni bir sefer başlatacaktır; - yerel ve bölgesel yolcu taşımacılığı FS veya bölgeler ile yapılan sözleşmelere dayanarak demiryolu hizmeti sunan kamuya ait yerel veya bölgesel şirketler tarafından sağlanmaktadır; - yük pazarı genel olarak FS tarafından yönetilmektedir fakat pazara yeni giriş yapanların sayısı artmaktadır ve bu demiryolu liberalizasyonunun önemli bir etkisini yansıtmaktadır. 4.2 Reformlar 4.2.1 Hangi rekabet modeli? Taşımacılık sektörü bir bütün olarak hızla büyüdüğünden demiryolu taşımacılığındaki düşüş diğer taşımacılık türleri ile rekabet etmedeki başarısızlıktan kaynaklanmaktadır. Dünya çapında bu problemi çözmeye çalışan çok sayıda model olmasına rağmen bu modeller değişimin sadece bir iş meselesi olmadığı yani ne kadar radikal olsalar ve 114 4 Ġtalya kamu kaynakları ile desteklenseler de iş planları ile ele alınacak bir problem olmadığı, öncelikle kurumsal mimari ve hem sektör içerisinde hem de diğer sektörlerle olan ilişkilerinde oyunun kurallarında temel bir revizyon gerektirdiği önermesini paylaşmaktadır. Günümüzde taşımacılık pazarı rekabete farklı açıklık dereceleri ile nitelendirilmektedir: hava taşımacılığı, deniz kabotajı ve karayolu taşımacılığının liberalizasyonundan sonra demiryolunu tekel durumunda tutmak, korumayı bir kafese dönüştürebilir. Rekabet ekonomik gelişiminde güçlü bir faktör olsa da pazarların liberalleştirilmesi takdiri pragmatik bir yaklaşımı takip etmesi gereken farklı modellere göre uygulanabilir. Esasında demiryolu liberalleşmesinin farklı ülkelerde çok sayıda farklı modeli uygulanmış olsa da rekabet en nihayetinde ya “pazar içinde” ya da “pazar için” getirilmektedir. Çok sayıda Avrupa ülkesinde geçerli olduğu gibi pazar içindeki rekabet pazar için olan rekabetten daha iyi ve daha doygundur. Bunun nedeni devamlı rekabeti amaçlayan bir çözümün rekabetin sadece “arada bir” i sağlayana göre daha tercih edilir olmasındandır. Pazar içindeki rekabet müşteriler ve firmalar arasında doğrudan sözleşmesel bir ilişki kurarak kamunun tercihleriyle daha yakından uyuşmaktadır. Pazar içindeki rekabet hür teşebbüsün haklarını sınırlamamakta ve işleticiler arasında doğrudan ve devamlı bir rekabet yaratarak etkinliği teşvik etmektedir. Pazar içindeki rekabet ayrıca pazar için rekabette olduğu kadar “daha doygundur” çünkü bir pazarda var olmak için önce pazara girilmesi gerekmektedir ve bu, pazar için rekabeti gerektirir. Sonuç olarak pazar için rekabet, temel olarak altyapıları tabii tekeller olarak yönetmede ve sübvanse edilen hizmetler sunmada pazar içindeki rekabet izlenemediğinde başvurulacak son çare olarak savunulmaktadır. Kısaca pazar için rekabet sadece tabii tekel ve hizmet evrenselliği olduğu durumlarda (hizmetlerin kamu politikası gereği herkese sunulması gerektiğinde) uygulanmalıdır. 4.2.2 Detaylı olarak yasal reformlar İtalya uzun ve orta mesafe yolcu ve yük taşımacılığı için “pazar içinde” rekabeti, bölgesel ve yerel yolcu hizmetleri için ise “pazar için” rekabeti izlemiştir. Fakat başlangıçta İtalya Avrupa devletlerinde geçerli olan tutumu paylaşmıştır: Avrupa Birliği tarafından teşvik edilen liberalleşmeyi sadece gönülsüz olarak kabul etmek. Avrupa direktiflerinin ulusal kanunlara ve düzenlemelere aktarılmasında yaşanan gecikmeler, bunların resmi kabulü ve düzenleme kurallarının yayınlanmasındaki gecikmeler, “sosyal maddeler”in yaygın başarısı ve geçiş rejimleri ve mütekabiliyet maddelerinin konulması ile kanıtlanan bir gerçek. Fakat 1999-00 yıllar civarında pazar açılımı özellikle 388/2000 No‟lu Kanun ile (AB 91/440 Direktifi ve Birinci Demiryolu Paketi ile belirlenen hedeflerin oldukça ötesine geçen) topluluk demiryollarının hepsine Ulaştırma Bakanlığından yetki alınması ve yabancı şirketlerin olması durumunda mütekabiliyete tabi olmak üzere altyapıya açık erişim verilerek daha aktif şekilde izlenmiştir. Aynı şekilde FS demiryolu işleticisi olarak (2000 yılında Trenitalia olarak isim değiştirmiştir) tekelini kaybetmiş ve tıpkı rakipleri gibi lisanslı bir demiryolu kuruluşu olmuştur. 115 4 Ġtalya 188/2003 No‟lu Kanun Hükmünde Kararname pratikte pazar açılışının nasıl gerçekleştirileceğini aşağıdakileri yaparak belirlemiştir (ve resmi olarak aynı zamanda Birinci Demiryolu Paketine geçişi): - - hem bölgesel hem de ulusal şebekelere erişim hakkını vererek (mütekabiliyet kapsamında), uluslararası bilinen yük şirketlerinin demiryolunun tümüne erişimine izin vererek ve böylece Birliğin Birinci Demiryolu Paketi gerekliliklerinin üzerine çıkarak, şebekeye erişim hakkını yetkili başvuru sahiplerinin hepsine vererek yani sevkiyatçılar, yük göndericileri (forwarder) veya kombine taşımacılık işleticileri gibi şebeke kapasitesini alma konusunda ticari çıkar veya kamu hizmetine sahip her türlü kişi veya tüzel kişi, yol kapasitesi için yapılan uzun vadeli sözleşmeleri bunların yerine çerçeve anlaşmalar yaparak saf dışı bırakarak ve temel hizmetlerin (yük terminallerinde ve istasyonlarında tren teşkili ve terminallerde yük elleçlenmesi gibi) teminini Trenitalia‟dan bu hizmetleri bağımsız demiryolu şirketleri olmaları kaydıyla başka şirketlere verip vermemeye karar verecek ayrı altyapı yöneticilerine (bu ayrım için aşağıdaki açıklamaya bakınız) transfer ederek potansiyel olarak ayrımcılık içeren kalan koşulların ortadan kaldırılması için temel oluşturarak. 268/2004 No‟lu Kanun Hükmünde Kararname konvansiyonel Trans-Avrupa demiryolu sisteminin karşılıklı işletilebilirliğine ilişkin İkinci Demiryolu Paketini kapsamına dahil etmiş bunun akabinde 162/2007 ve 163/2007 No‟lu Kanun Hükmünde Kararnameler 2004/49/CE, 2004/50/CE ve 2004/51/CE No‟lu Direktiflerin geri kalan hükümlerini kabul etmiştir. Daha belirgin bir biçimde 162/2007 No‟lu Kararname Demiryolu Güvenliği için Ulusal bir Ajans kurmuş ve 163/2007 No‟lu Kararname, ulusal ve Trans-Avrupa yüksek hız ve konvansiyonel demiryolu sistemleri arasında karşılıklı işletilebilirliği gerçekleştirmek için plan ve inşa vs. aşamasında gerekli koşulların bazı yeni tanımlarını getirmiştir. İtalya‟da AB içerisinde uluslararası yolcu taşımacılığını rekabete açan ve uluslararası yolcu haklarının güçlendirilmesini, makinistler için bir sertifika sisteminin oluşturulmasını ve demiryolu yük taşımacılığı kalitesinin arttırılmasını öneren Üçüncü Demiryolu Paketinin kabulü şu anda yürütme aşamasındadır. Bu sebeple teorik ve Avrupa Birliğinin koyduğu son tarihlerin oldukça öncesinde etkin bir rekabetin oluşmasından önce aşağıda anlatıldığı gibi çeşitli engeller olsa da İtalya demiryolu sektörünün açık bir pazar olduğu sonucuna varmak mümkündür. Bu sürecin sonucu şu şekilde özetlenebilir: 36‟sına bir güvenlik sertifikası da verildiği 62 demiryolu kuruluşuna lisans verilmiştir. Bu 36 demiryolu kuruluşundan aslında 27‟si faaldir. Yük taşımacılığında pazara yeni giriş yapanların payı yaklaşık %15 iken uzun ve orta mesafe yolcu trafiğinde pazara yeni giriş yapanların payı önemsizdir. Günümüzde yük pazarındaki ana yükümlüler RTC (Rail Traction Company-Demiryolu Cer Şirketi), SBB Cargo Italia, Railion Italia, SNCF Fret Italia, Nord Cargo ve Hupac‟tır. Yolcu hizmetleri konusunda pazar için rekabet Avrupa normları ile belirlendiği gibi bir şirketin sadece kar için ilgilenmeyeceği ve bu sebeple kamu sübvansiyonlarından yararlanacağı hizmetler için hala devam etmektedir. Bu hizmetler yerel ve bölgesel taşımacılık hizmetleri ile uzun ve orta mesafe gece yolcu taşımacılığı hizmetlerini içermektedir. Lombardy, Liguria, Piemonta ve Veneto hariç hiçbir ilerleme sağlanamamış olsa da yerel ve bölgesel bir imtiyazı rekabetçi olarak ihale verme 116 4 Ġtalya yetkisi yavaş yavaş yerel ve bölgesel organlara transfer edilirken uzun ve orta mesafe gece yolcu taşımacılığı hizmetleri şu anda geçici olarak Trenitalia‟ya verilmiştir. Bu gecikmeyi açıklayan çeşitli sebepler vardır: ilk olarak çevre genellikle yavaştır ve devlet idaresi kadar iyi hazırlanmış değildir; dahası konu yerel taşımacılığın diğer modlarının liberalizasyonuna (birden fazla taşımacılık türüyle ilgili rekabetçi prosedürlerin olma olasılığı birlikte) bağlıdır. Son olarak çeken ve çekilen araç tedarikindeki yaşanan zorluklar ve genellikle mevcut iş seviyelerini koruma garantisi veren ve yükümlünün çalışanlarına verilenlerle aynı sözleşmesel koşullar gerektiren koruyucu iş gücü mevzuatıyla başlayan giriş engellerinin varlığı. Uzun mesafe bağlantılarında İtalyan demiryolu liberalizasyonu modeli, rekabeti “pazar içinde” öngörmektedir ve İtalya yüksek hız demiryolu şebekesinde ilk özel sefer Eylül 2011‟de başlayacaktır. Bu, Avrupa yüksek hız demiryolu pazarındaki en büyük özel yatırımdır (1 milyar €‟dan fazla) ve NTV tarafından “Italo” adı altında 25 trenlik bir filo ile işletilecektir. NTV Aralık 2006‟da bir grup özel girişimci tarafından kurulmuştur. Bu gruba Haziran 2008‟de Imi Investimenti adına Intesa Sanpaolo, Generali Financial Holdingleri FCP-FIS, A. Bombassei ve SNCF/VFE-P SA ve Ocak 2009‟da I. Seragnoli katılmıştır. 2009 Aralık ayından beri OeBB/DB/LeNord arasındaki bir ortak girişim Almanya/Avusturya ve Kuzey İtalya arasında Trenitalia ile doğrudan rekabet ile çeşitli uluslararası yolcu taşımacılığı hizmetleri vermektedir. 4.2.3 Ferrovie dello Stato’nun Yeniden Yapılanması Pazar açılışı ile birlikte FS birbirine bağlı iki amaçla yeniden yapılandırılmıştır: - altyapı yöneticisi için sağlam bir mali ve ekonomik temel sağlamak (altyapı bakımı ve yatırım maliyetlerini hesaba katarak) ve kamu hizmeti yükümlülükleri ile gerekçelendirilmedikçe Trenitalia‟ya verilen sübvansiyonları kaldırmak amacıyla AB kurallarına uyma ihtiyacı - yükümlü altyapı işleticisinden özerk olan bir kuruluşla rekabet açısından en hassas işlevlerin tahsisi. Aşağıda açıkladığımız gibi Avrupa normlarının gerektirdiği düzenleyici bir organ da oluşturulmuştur. FS‟nin yeniden örgütlenmesi, diğer şeylerin yanı sıra aşağıdakileri gerektiren Başbakan‟ın iki emri (1997 ve 1999 yılında yeniden) ile istenilmiştir: - altyapı yöneticisinin (RFI) Trenitalia‟dan şirket olarak ayrılması2, - Trenitalia‟nın faaliyetlerinin dört departmana bölünmesi: uzun ve orta mesafeli yolcular, yük, yerel ve bölgesel taşımacılık ve teknoloji ve çeken ve çekilen araç için bir birim (UTMR)3, 2 Resmi olarak söylemek gerekirse aslında önceki FS, sonrasında Trenitalia‟nın bir yan kuruluşu olduğu FS Holding Grubu olan RFI‟ya dönüştürülmüştür. 3 Şu anda UTMR artık bir departman değildir. 117 4 Ġtalya - ekonomik iyileşme amaçlarının ve Avrupa seviyesindeki kalite standartlarının gerçekleştirilmesi, - trafiği yükseltmek için güçlü bir çaba. Aslında nihai amaç olan en sonuncusu hariç diğer tüm hedefler başarılmıştır. Ekonomik ve mali bakış açısından 1997 ve 2001 yılları arasında yukarıda anlatılan yeniden yapılandırma, satın alma ve sözleşmelerin optimizasyonu, çeken ve çekilen araçların yenilenmesi, iş üretkenliğinde yaşanan artış ayrıca çalışan sayısında azaltım ve geri çekerek yatırım yapma veya stratejik olmayan taşınmaz malların optimizasyonu ile aslında şirket genelinde olumlu yönde radikal bir toparlanma yaşanmıştır. Devletin rolü yatırımlar ve altyapı bakımı için gerekli olan kaynakları sağlamak ve çalışanların erken emeklilik programının maliyetlerini üstlenmekti. Aynı zamanda FS yönetimi artan bir şekilde sadece yeni atanan yöneticiler değil 1990ların ortalarından başlayarak iktidardaki hükümetler sayesinde politik ve iş sendikalarının müdahalelerinden arınmış hale gelmiştir. Şirketin kurtuluşu ve kalkınmasının karşısındaki engellerin sadece pazar açılışının ortadan kaldıracağının farkında olan FS aslında tekelciler gibi hükümetin direktiflerine hemen uyarak alışıldık olmayan bir yol izlemiştir. Sonuçlar oldukça gözle görülür olmuştur: 2001 yılının başlarında hem altyapı hem de taşımacılık faaliyetleri Avrupa Birliğinin ekonomik ve mali denge konusundaki direktiflerine uymuştur. Fakat bu konudaki iyileştirmelerin esas olarak maliyetler kontrol altına alınarak (1999-00 ve 2007-09 yılları arasında) ve yolcu tarifeleri yükseltilerektrafiğin kendisi nerdeyse hiç yükselmemiştir- yerine getirildiği belirtilmelidir. Ayrıca, Trenitalia‟nın karlılığı dolaylı olarak yolcu taşımacılığı ile sübvanse edilen yük bölümünde yaşanan maddi ve yapısal kayıplarla azaltılmıştır. Şirketin uzun ve orta mesafe yolcu taşımacılığında fiili olarak tekel olduğu ve ülkenin hemen hemen her bölgesinde yapılan yerel taşımacılıkta yasal olarak halen tekel olduğu göz önüne alındığında bu durum rekabet için hassas problemler oluşturmuştur. Altyapı yöneticiliği görevi devlete ait imtiyaz sahibi olarak RFI‟ya verilmiştir. Fakat RFI tamamen Trenitalia‟nın da sahibi olan FS Holding tarafından kontrol edilmektedir. Bu sebeple İtalyan çözümü sahipliğin resmi olarak ayrıldığı bir çözümden çok muhasebe ile ilgili bir ayrımdır. Yükümlü işleticinin sahibi bir grubun parçası olmaya devam ederken adilane rekabeti sağlamada kamusal yetkilerle donatılan RF içinde potansiyel çıkar çatışmaları bulunmaktadır ki bu konuya daha sonra değinilecektir. Rekabet açısından RFI‟nin temel olarak gerçekleştirdiği hassas işlevler: - şebeke bildiriminin hazırlanması ve temini, - çeşitli başvuru sahipleri arasında altyapı kapasitesinin tahsisi, - potansiyel olarak aynı gruba ait yükümlü işleticinin lehine şebeke kapasitesi ve teknolojileri geliştirmek. Burada şebeke geliştirmenin Ekonomi Planlama Bakanlar Komitesinin (CIPE) onayına tabi olduğu; ikincisinin ise her zaman Avrupa‟daki karşılıklı işletilebilirlik ve güvenlik düzenlemelerine bağlı olacağının altı çizilmelidir. 4.2.4 Bakanlık ve Hükümet 118 4 Ġtalya Altyapı ve Ulaştırma Bakanlığı çok sayıda işlevi yerine getirmektedir. İlk olarak Demiryolu Taşımacılığı Merkez Ofisi, yatırım politikasını koordine etmekte, demiryolu kuruluşlarının lisanslarının verilmesini düzenlemekte, altyapı erişim harçları ve yolcu tarifelerini düzenlemekte, düzenlenen hizmetlerin ve altyapının kalite standartlarını belirlemekte, Demiryolu Güvenliği Ulusal Ajansının faaliyetlerini yönetmekte ve bunlara nezaret etmekte, karşılıklı işletilebilirlik için normları ve standartları belirlemektedir. Demiryolu Güvenliği Ulusal Ajansı, demiryolu güvenliğine ilişkin teknik düzenlemelerden sorumlu olup kuralların uygulanışını kontrol etmekte, sistemlere, alt sistemlere ve bileşenlere izin vermekte ve onaylamakta; demiryolu işleticilerine güvenlik sertifikası, altyapı yöneticilerine ise güvenlik izni vermektedir. İkinci olarak Demiryolu Hizmetlerini Düzenleme Ofisi doğrudan Bakanlığa rapor vermekte ve AB mevzuatı ile sağlanan düzenleyici organın görevlerini bünyesinde toplamaktadır. Bu organ, düzenleyici ana hatları temin etmekte ve RFI‟nin adil rekabete riayet etmesini sağlamaktadır. Özellikle RFI‟nin şeffaflık, eşitlik ve ayrımcılık yapmama ilkelerine uyması konusuna dikkat etmektedir. Ofis, ayrıca kapasite tahsisi, güvenlik sertifikaları ve kurallar ve güvenlik standartlarına ilişkin her konu ile ilgili şikayetler hakkında karar vermektedir. Düzenleyici organa verilen çok sayıda görevin Anti-Tröst Makamın görevleri ile çakıştığına dikkat çekilebilir. Bu yüzden bunların ilgili yetkilerini daha iyi tanımlamak önemlidir. Son olarak CIPE, ulusal demiryolu şebekesi için yapılan yatırım planlarını, orta ve uzun mesafe yolcu taşımacılığı gibi düzenlemeye tabi altyapı harçları ve taşımacılık tarifelerini onaylamaktadır. Sonuç mahiyetinde rekabete duyarlı işlevler bakımından ortaya şu resim çıkmaktadır: - Demiryolu lisanslarının verilmesi, çeken ve çekilen araçların onaylanması, güvenlik sertifikası, harç ve tarifelerin belirlenmesi, demiryolu işleticileri arasında ayrımcılığa dikkat edilmesi görevleri kamu kuruluşlarına verilmiştir. - Tüm kapasite tahsisi ve bir dizi ek hizmetin tedariki altyapı yöneticisine dayanmaktadır. Sonuçta RFI, Bakanlığın ve Demiryolu Güvenliği Ulusal Ajansının talimatlarına uymak zorundadır. RFI, Trenitalia‟nın müdahalesinden uzak durmak için bir “Çin Seddi” prosedürü yürürlüğe koymuştur. RFI en azından teoride ait olduğu holding şirketinin müdahalesinden yeteri kadar korunmuş gibi gözükmektedir. İşlevlerin önemli bir kısmı RFI‟de toplanmasına rağmen çizilen çerçeve AB yönergelerine uymaktadır. Şu anda altyapı yöneticisinin FS‟den fiili özerkliği, çok az oranda alınan şikayet sayısıyla teyit edilmiş gibi gözükmektedir. 4.3 Sonraki adımlar ve eksiklikler Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütüne (OECD) göre geç başlamasına rağmen liberalleşme süreci İtalya‟yı çoğu Avrupa ülkesinin4 önüne taşımıştır. İtalya “Avrupa‟da demiryolu segmentlerinin hepsini tamamıyla liberalleştiren tek demiryolu”5 olmuştur. 4 5 OECD, İtalya‟da Düzenleme Reformu (Regulatory Reform in Italy), Mart 2001, sf. 4 OECD, İtalya‟da Düzenleme Reformu (Regulatory Reform in Italy), Mart 2001, sf. 5 119 4 Ġtalya Esasında en azından teoride İtalya, Almanya hariç bütün önemli Avrupa kıta ülkelerinin önündedir. Yukarıda bahsedilenler, en azından şimdiye dek demiryollarının pazar payını iyileştirmesine yardımcı olmamış reformların pratikteki etkileri konusunda bazı şüphelere neden olmuştur. Reformlarda üç unsur eksikti veya sadece bu üç unsura etkili bir şekilde değinilmemiştir. Bunlar birlikte ele alındığında uzun vadede başarısızlığın nedeni olabilir. Bu unsurlar, intermodal rekabet için kurallar, devletin rolü ve son olarak RFI ve Trenitalia arasındaki ilişkidir. 4.3.1 Modlar arasındaki rekabet Bütün yasal kısıtlamalar ortadan kaldırılmış olsa bile İtalya‟daki demiryolu sektörünün rekabet için çeken ve çekilen araçların elverişli olmaması, ikincil pazar ve karşılıklı işletilebilirlik eksikliği, yükümlülerin ve devlet sübvansiyonlarının (açıklanmış veya gizli) stratejik reaksiyonları gibi engellerle dolu olmaya devam edeceği yaygın olarak bilinmektedir. Fakat temel zorluk, bir pazarın asıl rekabetçiliği ilk olarak pazarın büyüme perspektiflerine dayandığı için talebin zayıflığıdır. Bu koşul olmadığından rekabet “sıfır toplamlı” bir oyun olma riskine girmekte ve yükümlü işleticiler tarafından oluşturulan engeller nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Ulaştırma sektörü bir bütün olarak güçlü bir şekilde büyüdüğünden demiryollarının gelişimi için ana engel başta karayolu yükü olmak üzere diğer taşımacılık modlarından kaynaklanan rekabettir. Karayolu yükü genel olarak özellikle süre maliyeti eklendiğinde demiryolundan daha ucuzdur. Ücretlendirme yapısı daha düşük bölünme ve giriş/çıkış maliyetleri ile daha esnektir. Fakat ücretler dış giderlerle birleştirilmez ve böylece karayolu yük şirketleri genelde az çok gizli sübvansiyonlardan ve iş gücü ve güvenlik normlarına uyma zorunluğu olmamasından yararlanmaktadır. Bu şirketler ayrıca çok düşük olan altyapı kullanımı erişim ücretlerini de ödemektedir. Karayolu yükünde rekabet oldukça yoğundur ve yaygın eksikliklere rağmen bu rekabet düşüş gösteren fiyat baskılarıyla sonuçlanmaktadır. Bunun sonucu olarak karayolu yükü, iki mod arasında rekabet olduğunda fiyat belirleyici olmaktadır. Böylece durum genellikle demiryollarının zararına işletime devam etme veya pazarı terk etme zorunda kaldığı bir hal almaktadır. İtalya‟daki demiryolu yük trafiği, 2008 yılında yurtiçi yük trafiğinin sadece yüzde 11.7‟sini taşımıştır. Bu payı önemli ölçüde arttırmak için karayolu ve demiryolu arasındaki rekabetçi oyunun kuralları, açıklanan modlar arasındaki dengeyi sağlama hedefine uygun güçlü bir politika aracılığıyla yeniden belirlenmelidir. Komisyon tarafından tasarlanan stratejiye6 göre demiryolu taşımacılığına verilen destek, kısmen farklı modların toplam sosyal maliyetlerini yansıtmayan bir ücretlendirme sisteminden kaynaklanan modlar arası rekabetteki çarpıklıkları azaltmak için atılan adımlarla birlikte olmalıdır. Komisyon, özellikle çeşitli taşımacılık modlarının dış giderlerini içselleştirmek için bütün taşımacılık altyapılarına erişim ücretlerinde marjinal sosyal maliyete dayalı bir reform önermiştir. Diğer adımların yanı sıra bu adım olmadan demiryolunun karayolu ile rekabet etmesine imkan yoktur. 6 Avrupa Komisyonu, 2001, Beyaz Kitap-2010 yılı için Avrupa taşımacılık politikası: zaman kararlaştırılacak 120 4 Ġtalya İtalya‟da demiryolunun mod payını yükseltmek için çok az şey yapılmıştır. Yüksek hızlı demiryolu şebekesinin açılması, bunun sonucunda demiryolu kapasitesindeki artış ve daha kritik segmentlerin dekonjesyonu, mevcut yük trafiğinin muhafaza edilmesi için önemli adımları oluşturmaktadır. Fakat bu yeterli değildir. Yük trafiğinin rekabet bakımından en dinamik segment olması mantığa aykırı görünebilir. Ne yazık ki bu sadece talebin Trenitalia‟dan diğer yeni demiryolu şirketlerine yöneldiği demiryollarının kendi içerisinde bir rekabet sorunudur; fakat bu, ek trafik anlamına gelmemektedir. Ayrıca rekabet, daha az karlı hizmetlerin temin zorunluluğunu devlet yükümlü işleticisine bırakarak sadece en karlı segmentler için gelişmektedir. 2006 yılında İtalyan Hükümeti, kombine taşımacılık için daha çok doğrudan olarak talebi koruma amaçlı sübvansiyonlar ayırmıştır. Şüphesiz bu yararlı bir adımdır; ancak demiryolu taşımacılığının maliyetlerini azaltmak düşüşünü tersine çevirmek için yeterli değildir. Diğer unsurlara da ihtiyaç vardır: çeşitli taşımacılık modlarının toplam maliyetleriyle (iç ve dış) uyumlu ücretler koyan bir politika, yükün mod değiştirmesine imkan sağlayan intermodal terminaller, daha iyi lojistik (İtalya‟nın Avrupalı rakiplerinden çok daha fazla mahrum olduğu), çoğulculuk pahasına günümüzde yüzeyselden biraz daha fazlası olan ittifaklar ve sağlam bir pazar birleşimi. Rekabet aslında mücadele edenlerin varlığını sürdürmesini gerektirmektedir. Bu durum tüm Avrupa‟da ulusal antitröst makamlar arasında koordinasyon çağrısında bulunmaktadır. 4.3.2 Devletin rolü Ulaştırma sektöründe kamusal işlev sistemi karmakarışıktır, yetersizdir, şeffaf değildir ve çıkar çatışmalarına tabidir. İtalyan devletinin burada başka yerlerden çok daha fazla sayıda kimliği bulunmaktadır: İtalyan hükümeti bir hissedardır, fariğdir, yatırımcıdır, kullanıcıların, çalışanların, tedarikçilerin, vergi ödeyenlerin garantörüdür; dahası daha genel olarak kamu finansmanı dengesinden sorumludur. Bu ruhların her biri birbiriyle çatışan amaçlar taşımaktadır. Devlet, rekabet gibi, her daim sözde önceliklere uygun olmasa da bu amaçlar arasında arabuluculuk etmek zorundadır. Devlet bütün ülkelerde potansiyel olarak çakışan işlevleri birleştirdiğinden ve çelişen çıkarlar arasında bir denge bulma arayışı politikanın temeli olduğundan bu durum pek tabii oldukça yaygındır. İtalya‟ya has olan durum, devlete verilen çok sayıda işlev ile değil özellikle kendini ortaya koymasını sağlayan gerekli otonomi ve devamlılıktan yoksun bir bürokrasi nedeniyle “devlet”in “hükümet” ile özdeşleştirilmesi ile açıklanabilir. Ayrıca kurumsal olarak yetkili bakanlıklara devredilen işlevler, belki de başka yerde olmayan kompleks bir düzenleyici zincir ile hükümet tarafından bir bütün olarak sulandırılmaktadır. Rollerin karıştırılmasını ve bunun sonucunda oluşan ataleti açıklayacak uygun bir örnek uzun ve kısa mesafe yolcu seferleri için tarifeleri belirleyen prosedürde görülebilir. Bir taraftan 1999 yılında tarifelerde yapılan düzenleyici reform temel bir prensibin getirilmesine neden olmuştur: şirketin yatırılan sermaye üzerinden makul bir pazar geri dönüş/gelir oranı kazanma hakkının tanınması. Reform, karların çeken ve çekilen araçlara yapılan yatırımı finanse etmesi, uzun vadede ise özel yatırımcılardan sermaye çekmesi gerektiğinden önemli gibi gözükmektedir. Çoğu Avrupa ülkesinde uzun ve kısa 121 4 Ġtalya mesafe yolcu hizmeti ücretleri, bazen hükümetler tarafından daha önceki duruma dair yapılan kontroller ile yapılan hariç düzenlenmemektedir. İtalya‟da bunun yerine tarifeler tavan fiyat ile sıkı bir şekilde düzenlenmektedir. Yukarıda anlatıldığı gibi İtalyan yaklaşımı prensipte doğru olsa da, ücretlendirme düzenlemesi, Trenitalia‟nın halen geçici tekel olduğu dikkate alınarak, İtalya‟da gerçekte olduğu gibi, şirketin etkili pazar politikaları izlemesine engel olmamalıdır. Öte yandan tarifelerde artış yapılmasına sadece 1999-00 ve sonrasında 2007-09 yıllarında izin verilmiştir. Bu arada tarifelerdeki artış resmi nedenler verilmeden dondurulmuş ve altyapı ücretleri yükselmiştir. Trenitalia bu ek gideri yolcu tarifelerinde önemli bir artışın meydana geldiği 2007 yılına kadar müşteriye geçirememiştir. Bu konuda diğer Avrupa demiryolları bazı noktaların, (i) ücretlendirmede daha fazla özgürlüğe sahip olduklarından ve böylece politika yönelimli değil pazar yönelimli tarifeler koyabildiklerinden, (ii) düzenleyici organ tarafından tarifelere ilişkin alınan kararların yerine getirilmesi “despotluk” olan politik döngü tarafından belirsiz hale getirilmediğinden ve (iii) şu anki tarifeler Trenitalia‟nın aldığı tarifeleri geçtiğinden kendi lehlerine olduğunu ileri sürebilir. Liberalleşmiş bir çevrede, yeterli kar marjinlerine ulaşılması kaydıyla rekabet sadece ücretlerle değil aynı zamanda yatırımlarla işlemektedir. Liberalizasyonun sağlamayı amaçlaması, düzenleyicinin ise garanti etmesi gereken eşit fırsatlar, enflasyonu kontrol altına alacak politikaların garantörü olarak hareket eden bir hissedar tarafından çelişkili bir şekilde yok sayılmamalıdır/reddedilmemelidir. Bağımsız bir düzenleyici burada bir rol oynayabilir. Fakat İtalyan politik ve kurumsal sisteminde bağımsız otoriteler hiçbir zaman çok popüler olmamıştır: politik üstünlük görevdeki hükümetin eğilimlerinden kaçınabilecek özerk oluşumların varlığı nosyonunu reddetmektedir. Örneğin 1995 yılında ulaştırma için bağımsız bir otorite oluşturmak için yapılan öneri, bunun için zamanın gelmediğini düşünen Parlamento Komisyonu tarafından takınılan tutumu takiben bırakılmıştır. 1999 yılı Ulaştırma Genel Planı bile önerinin yeniden değerlendirilmesi konusunda oldukça ihtiyatlı, belki de maksatlı olarak karışıktı. Ayrıca amacı ulaştırma pazarının çeşitli segmentlerini düzenlemek olan özerk olmayan organların bile neden personel, profesyonellik ve finansal kaynak eksikliği nedeniyle etkin olarak çalışamayacak şekilde bırakıldığını açıklamanın başka bir yolu yoktur. 4.3.3 RFI ve Trenitalia arasındaki iliĢki Geçtiğimiz son birkaç yılda İtalyan demiryolu sisteminin organizasyonuna ilişkin tartışma nerdeyse tamamıyla hükümet nezdinde öne çıktığı görülen birleşmeye karşı RFI‟nin FS‟den mülkiyet anlamında tam olarak ayrılmasına odaklanmıştır. Tam mülkiyet ayrımı destekçilerinin bu fikri savunma nedeni altyapı yöneticisinin ana işleticiden ancak bu şekilde ayrılabileceğini düşünmeleri olmuştur. Diğer çözümü destekleyenler ise bu çözümün endüstriyel avantajlarını vurgulamışlardır. Avrupa Birliğinin devletlere farklı ayrılma dereceleri getirebilmelerine izin vermesinin arkasında temel neden, özellikle altyapıya yapılan yatırımları arttırma ve şirketlerin iyileşme çabalarını destekleme ihtiyacını gözeterek rekabetin korunmasını endüstriyel gerekliliklerle birleştirecek bir esnekliğe imkan sağlamaktı. Entegrasyonun avantajları 122 4 Ġtalya arasında daha büyük ölçek ekonomileri, bilgi ve işlemler için azaltılmış maliyetler ve hem kapasite hem de teknolojilere yapılan yatırımların koordinasyonu bulunmaktaydı. Altyapı yöneticisi ve yükümlü işleticinin, her ikisi de altyapı yatırımlarından dönüş alınmasını garanti altına almayı amaçlayan alıcının şebekeyi kullanmasa da ödeme yaptığı [MSOffice 1] “al ya da öde” sözleşmeleri veya uzun vadeli çerçeve anlaşmaları yapma konusunda mutabakata varması durumunda bu avantajlar daha gözle görülür bir hal almaktaydı. Anahtar soru, bu endüstriyel avantajların otomatik olarak bütün rakiplere geçip geçmeyeceği veya bunların sadece yükümlüye yarar sağlayıp sağlamayacağıydı. Diğer bir deyişle ayrımcılık üniter mülkiyetin korunmasından kaynaklanabilirdi. Altyapı yöneticisinin payına düşen yararlar muhtemelen müşterektir (örn. Ölçek ekonomileri daha düşük ücretlere yansıtılmaktadır; kapasitenin optimizasyonu bütün işleticiler için daha geniş alanlar sağlamaktadır). Muhtemelen, teknolojik işbirliğinden kaynaklananlar gibi entegre işleticinin payına düşen yararlar açısından, en azından otomatik olarak, durum böyle değildir. Teorik olarak kapasiteye yapılan yatırımlar bile birleşmiş işleticinin önceliklerine göre planlanabilir. Birleşmiş işletici bunu ne zaman diğer rakiplerin pazara giriş yapmasını engellemek isterse hizmet artışı yapmayı planladığı hatları geliştirilip diğer hatların gelişimini azaltarak yapabilir. Fakat şuna dikkat edilmesi gerekir ki yukarıda bahsedilen türde ayrımcı bir davranış, altyapılara yapılan yatırımlar tüm Avrupa‟da kamu kaynaklarından finanse edildiğinden ve dolayısıyla hükümetin verdiği talimatlara dayanılarak planlandıklarından ihtimal dışı görünebilir. Fakat entegrasyonun yayılmasından doğacak yararlara katkıda bulunmak ve gizli “çıkarma (ad excludendum)” anlaşmaları yapılma riskini azaltmak için altyapı yöneticisi mevcut bütün işleticilerle birlikte kapasite ve teknolojilere yapılacak yatırımlarla ilgili konularda istişare prosedürlerini uygulamaya koymalıdır. Altyapı yöneticisi şimdilik, hali hazırda var olan şirketlerin altyapının mevcut durumunu korumayı rakiplerin pazara girişine bir engel olarak isteyebilecekleri göz önünde bulundurularak demiryolu şirketlerini temsil eden birliklere danışmalıdır. Aynı zamanda Üye Devletler altyapı yöneticilerinden, şebeke kapasitesinden yararlanma derecesini en yükseğe çıkartmaları konusunda altyapı yöneticilerini desteklemek ve böylece kendileri ve birleştikleri demiryolu şirketleri arasında çıkar ayrılığına yönelik koşulları yaratmak gibi bazı amaç ve teşvikleri gerçekleştirmelerini istemelidir. Pazara yeni giriş yapanların yükümlü işleticiden farklı bazı yararlardan faydalandığı unutulmamalıdır. Zamanla geçmesi alnına yazılsa da yükümlü işleticiler geçmişin yükünü miras olarak almışlardır. Kısaca, sonradan gelenler sadece pazarda konumlanma bakımından dezavantajlı değildir aynı zamanda işletime geçmiş tarafından şartlandırılmadan başlayabilme avantajına sahiptirler. Son olarak iki tebaa arasında mülkiyet ayrımı hem altyapı yöneticisi hem de demiryolu işletici devlete ait ise kusursuz olmayacaktır. Özelleştirilinceye kadar hem tren işleticisi hem de altyapı yöneticisi tek bir hissedara ait olacak (İtalya‟da Ekonomi ve Finans Bakanlığı) ve böylece partizan kışkırtmalarından muaf olmayan ortak bir göbek bağını muhafaza etmeye devam edecektir. 123 B Batı Avrupa Kaynak: Railway Gazette International 124 5 Ġsveç 5 Ġsveç1 Gunnar Alexandersson ve Staffan Hultén 2 Alan (km ) 450.295 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) GSMH (milyar €) Hattın uzunluğu (1000 km) 2008 9.3 328.1 11.0 Yük tkm (milyar) Yolcu-km (milyar) Mod payı- yolcu (%) Mod payı-yük (%) 2008 23.1 11.0 %9.3 %36.2 Kaynak: Eurostat, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, 2010 5.1 GiriĢ ve genel bakıĢ Demiryolu altyapısını işletimden çığır açan ayrımı ile 1988 yılına ait Taşımacılık Politikası Kanunu, genel olarak İsveç demiryollarının dikey ve yatay birleşik bir tekelden âdemi merkezi ve mod içi rekabetle nitelendirilen bir pazara dönüşümünün başlangıç noktası olarak görülmektedir. 1988 yılına kadar İsveç Devlet Demiryolları (SJ), hem yük hem de yolcu demiryolu hizmetlerinde kanun ve düzenlemelerle rekabetten korunan, tekel konumunda devlete ait bir iş idaresiydi (Tablo 1). SJ, demiryolları hizmetlerinden her yönüyle sorumluydu ve bunları kontrol etmekteydi. SJ ayrıca feribot trafiği, uzun mesafe otobüs hizmetleri ve nakliye acenteleri gibi yan işlerde ya malik ya da müşterek malik olarak yer almıştı. Hatların ezici bir çoğunluğu yolcu hizmetleri için kendi hesabına SJ tarafından işletilmekteydi. Parlamento, SJ‟ye kar getirmeyen ancak sosyo-ekonomik ve politik nedenlerle önemli olarak görülen yolcu hizmetlerine yönelik olarak açıkları kapatmak üzere SJ‟nin talep ettiği miktarda para vermekteydi. SJ, sınırlı sayıda yolcu hattı üzerinde bölgesel (ilçe seviyesinde) toplu taşımacılık makamlarına sözleşme veren işletici olarak çalışmaktaydı. 2010 yılında demiryolu altyapısı, tren trafiği kontrol işlevini de gören ulusal bir otorite olan Trafikverket‟in mülkiyetindedir. Ayrıca altyapı bakımı da bu kurum tarafından yapılmaktadır. Demiryolu sisteminin tamamının çoğunluğunu oluşturan kar getirmeyen hatların hemen hemen hepsi için rekabete dayalı kamu ihalesi yapılmaktadır. SJ çok sayıda uzmanlaşmış şirkete ayrılmıştır. Bu şirketlerden çoğu özelleştirilmiş olup geri kalanları devlete aittir. Bunlardan biri olan SJ AB (SJ Ltd.) İsveç en büyük yolcu tren işleticisi olmaya devam etmektedir. SJ hala kendi hesabına hizmet sunmakta; ayrıca bölgesel ve ulusal taşımacılık otoritelerine sözleşme kapsamında işletmecilik yapmaktadır. SJ‟nin yük bölümünün halefi olan Green Cargo AB pazarda hala üstünlüğe sahip olsa da devlet yük hizmetleri piyasasındaki denetimini tamamıyla 1 Yazarlar, bu bölümde sunulan araştırmayı gerçekleştirirken vermiş oldukları destekten dolayı Trafikverket‟e (önceden Banverket olan) teşekkür etmeyi bir borç bilirler. 125 5 Ġsveç kaldırmıştır. Demiryolu taşımacılık pazarının SJ‟nin halen yasal bir tekelliğe sahip olduğu tek parçası, şirketin kar elde edilerek işletilebileceğine inandığı bölgeler arası yolcu hizmetleridir. Mevcut reform süreci (2009-2010) bu demiryolu hatlarının Aralık 2011‟de tam olarak yürürlüğe konularak rekabete açılmasını amaçlamaktadır. Düzenleyici yapının gelişimi Tablo 1‟de gösterilmektedir. Pazar kısmı Yolcu hizmetleri Bölgesel (kar getirmeyen) 1988 2008 2010-2012 SJ tekel durumunda ve sübvansiyon almakta Rekabetçi ihale ile brüt maliyet sözleşmelerinin alınması (yollar için rekabet) Bölgesel (karlı) SJ tekel durumunda Bölgeler arası (karsız) SJ tekel durumunda ve sübvansiyon almakta Bölgeler arası (karlı) Yük hizmetleri SJ tekel durumunda Bazı özel/ayrıcalıklı sözleşmeler (SJ ve A-treni için) Rekabetçi ihale ile net maliyet sözleşmelerinin alınması (yollar için rekabet) SJ tekel durumunda Rekabetçi ihale ile brüt veya net maliyet sözleşmelerinin alınması (yollar için rekabet) Yol üzerinde rekabet olasılığı ile beraber alım Rekabetçi ihale ile net maliyet sözleşmelerinin alınması (yollar için rekabet) Yol üzerinde rekabet Bütün hatlarda açık erişim (yol üzerinde rekabet) SJ tekel durumunda Bütün hatlarda açık erişim (yol üzerinde rekabet) Tablo 1: Ġsveç demiryolu sektörünün düzenleyici yapısı (geliĢime genel bir bakıĢ) 5.2 Reformların Tarihçesi2 Demiryolu sektöründe düzenlemelerdeki değişiklikler genel itibariyle SJ‟nin yaşadığı tekrarlayan finansal zorlukların üstesinden gelinme isteğinden kaynaklanmıştır. 1950lerden başlayarak otomobil sahipliği hızlı bir şekilde artmaya başladığında SJ, kar getirmeyen yolcu taşımacılığı hatları problemi ile karşı karşıya gelmiştir. Politik sebepler nedeniyle hat kapatmak zor olduğundan problemler en sonunda kar getirmeyen hatlar için devlet sübvansiyonlarına başlanılmasına neden olmuştur. 1963 yılına ait Ulaştırma Politikası Kanunu SJ‟nin şebekesini bir ticari kısma bir de sübvanse edilen kısma ayırmıştır. Stockholm bölgesinde SJ‟nin yerel tren hizmetleri, yüksek koruma seviyelerine rağmen 1960ların başlarına kadar giderek artan karlılık problemleri yaşamaktaydı. SJ‟nin yolcuları daha karlı otobüs hizmetlerine aktararak tren seferlerinin durdurulması bile 2 Bu bölüm kısmen Alexandersson ve diğ. (2000) ile Nilsson‟dan (1995) alınmıştır. 126 5 Ġsveç düşünüldü. Bu yerel tren seferlerinin devam etmesinin veya genişletilmesinin, bölgesel bir bakış açısıyla bakıldığında şehrin ve banliyösünün artan nüfusu için hayati olduğuna inanılmaktaydı. Bu yüzden 1964‟te bir anlaşmaya varıldı ve 1966‟da SJ‟nin ilk defa bölgesel bir otoriteye demiryolu hizmetleri verecek sözleşmeli bir işletici olacağı sözleşme yapıldı. Artan işletim maliyetleri, azalan gelir (başta yük hizmetlerinden) ve hat kapatılmasının ve fiyat arttırımının önündeki politik engeller nedeniyle 1970lerde SJ‟nin mali durumunun kötüye gitmesinin devam etmesi, SJ‟nin problemlerini çözmek için köklü değişikliklerin yapılmasına ihtiyaç duyulduğunun ortaya çıktığı bir duruma neden olmuştur. 1979 Ulaştırma Politikası Kanunu bir dereceye kadar bu gelişmeye bir cevap niteliğindeydi. Kanun, altyapı maliyetlerinin marjinal sosyal maliyetlere yansıyacak şekilde rekabet halindeki taşımacılık türleri arasındaki maliyet yükünü dengelemeyi amaçlamıştır. Bunun genel itibariyle düşük marjinal maliyetlere sahip demiryollarının kullanımını teşvik edeceği beklenmiştir. Kanunun en önemli maddelerinden biri, yerel ve bölgesel toplu taşımacılık için Eyalet Toplu Taşımacılık Otoriteleri (CPTAs) denilen yeni bir kurumsal yapının oluşturulmasıydı. Esas itibariyle otobüs hizmetleri ile ilgili olsa da çok sayıda CPTA‟nın kapatılma tehlikesiyle tehdit edilen yerel ve bölgesel demiryollarıyla ilgili kararların alınmasında doğrudan yer alır hale gelmiştir. Böylelikle Stockholm‟un banliyö trenleri ile daha önce yaşanmış vakaya benzer olarak SJ bu hatların bazılarında sözleşmeli bir işletici haline gelmiştir. SJ‟nin mali problemleri 1980lerde de devam etmiştir. Bunun sonucunda çıkarılan 1985 Demiryolu Kanunu SJ‟nin bütçe açıklarını azaltmayı amaçlamıştır. Devlet, altyapı yatırımlarında artan bir sorumluluk almıştır. Bunun karşılığında SJ‟nin altyapı hesaplarını diğer işler için olanlardan ayırması ve yol erişim ücretlerini ödemeye başlaması gerekmiştir. Bu yapılanlara rağmen SJ, işletime devam etmesi için 1986 yılında 1 milyar SEK‟lik3 ek bir devlet hibesine ihtiyacı olacağını hesaplamıştır. Bu olay hükümetin 1988 Demiryolu Kanununu oluşturmasıyla sonuçlanacak bir süreci başlatmıştır. Bu Kanunun ana özelliği, altyapının işletimden dikey olarak ayrılmasıydı. SJ bakım için marjinal maliyetlere dayalı olarak yol erişim ücreti ödeyen tren işleten bir şirkete dönüşürken devlet yeni bir otorite aracılığıyla (Banverket) demiryolu altyapı yatırımlarının ve bakımının tam sorumluluğunu alıyordu. Diğer birçok bileşeni arasında 1988 Ulaştırma Politikası Kanunu, CPTAların sorumluluğunun kar getirmeyen bölgesel demiryolu hizmetlerine genişletilmesi yönünde genel bir politika adımını da damgasını vurmuştur. Bunun karşılığında CPTAlar SJ‟nin bu hatlardaki işletim açıklarını eşitleyen devlet sübvansiyonları ile telafi edilmiş; çeken ve çekilen araçlar CPTAlara devredilmiştir. Kanunda artan modiçi rekabet bakımından demiryollarının deregülasyonundan açık bir şekilde bahsedilmemekteydi. Buna rağmen bölgesel demiryolu hizmetinin bölgesel otoritelere dağıtılmış sorumluluğu (gerekli para ve çeken ve çekilen araçla birlikte) ile beraber altyapının işletimden dikey olarak ayrılması, rekabetçi ihale ile kamu alımlarını mümkün kılmıştır. Bazı bölgesel otoriteler, bu sektörde önceden yapılmış reformların bir sonucu olarak kendi otobüs hizmetleri için ihale prosedürlerini hali hazırda 3 Enflasyona göre düzenlendiğinde bu miktar 2009 yılında yaklaşık 176 milyon €‟ya tekabül etmektedir. 127 5 Ġsveç denemişlerdir. Bölgesel demiryolu hizmetlerinin ihaleye verilmesinin ilk aşamasının sonucu 1990‟da 40 yıldan fazla bir süredir pazara yeni giriş yapan ilk şirket olan BK Tåg‟dır. Eylül 1991‟de parlamentodaki bir güç değişiminden sonra yeni bir merkez sağ hükümeti demiryollarını daha fazla rekabete açmaya yönelik hedeflerini açıklamıştır. İlk adım demiryolu trafiği için daha fazla ihale yapmaktı. SJ, yol altyapısı için sorumluluğunu kaybettiğinde kendi hesabına sadece kar getiren tren seferlerini yapmaya yönlendirilmişti. Kar getirmeyen seferlerin büyük bir kısmı bölgesel hatlarda yapılırken; dolayısıyla CPTAların sorumluluğu altındayken, bölgeler arası ana hat şebekelerinde verilen çok sayıda sefer de kar getirmemekteydi. 1988 yılından bu yana devlet bu seferleri SJ ile yapılan yıllık müzakereler/pazarlıklar ile tedarik etmektedir. 1992‟de bölgesel seferlerin ihale edilmesindeki deneyimlerin ardından düzenlemelerde yapılan bir değişiklik, devlet müzakerecisinin de bölgeler arası hatlarda hizmet temin ederken rekabetçi ihaleyi kullanmasına imkan tanımıştır. Mayıs 1994‟te geniş kapsamlı bir deregülasyona ilişkin kanun tasarısı parlamentodan geçmiş fakat Sosyal Demokratlar aynı yıl Eylül ayında yapılan seçimle parlamentoda yeniden güç kazandığında hızlıca ertelenmiştir. Onun yerine Temmuz 1996‟da yürürlüğe girecek daha az radikal bir reform önerilmiştir. Yol kapasite tahsisinin işlevleri ve trafik kontrolü SJ‟den Banverket‟e devredilmiş ve diğer ortak tesisler ticari fakat ayrımcılık gözetmeyen şartlar altında diğer tren işleticilerine açık hale getirilmiştir. CPTAların hakları genişletilmiş ve bu, SJ‟nin bölgeler arası trenlerde yaptığı azaltmayı bölgesel CPTA yönetimli hizmetlerle değiştirmesini kolaylaştırmıştır. Yük hizmetleri için ise bu hizmetlerin pazarın ne istediğine adapte olmaya zorlanırsa diğer taşımacılık modlarına karşı daha iyi bir şansa sahip olacağı inancına dayanarak tüm şebeke üzerinde açık erişim getirilmiştir. Kapasiteye gerçek erişim sadece bir işleticiye daha önceden kullanmış olduğu bir orer konumuna öncelik alma hakkı tanıyan bir “kazanılmış hakların korunması maddesi” ile sınırlandırılmıştır. Uygulamada bu kural (yapıldıysa) çok nadir yürütülmüş ve sonunda 2004 yılında bırakılmıştır. 1998 yılında yeni bir Ulaştırma Politikası Kanunu geçirilmiştir. Özellikle yük ile ilgili olarak rakip taşımacılık modları için daha eşit koşullar yaratmak çabasıyla yol erişim ücretleri düşürülmüştür. SJ ile rekabet halindeki yük işleticilerinin pazara girişini kolaylaştırmak için SJ‟nin elinde bulunan bazı sınır demiryolu hatları Banverket‟e devredilmiştir. Ayrıca yeni ulusal bir otorite olan Rikstrafiken, eski devlet müzakerecisinin görevlerini devralmış, CPTA‟ya ihale edilen hizmetlerin daha iyi bir şekilde koordine edilmesini amaçlayarak kar getirmeyen bölgeler arası toplu taşıma hizmetlerinin rekabetçi olarak ihale edilmesi sorumluluğunu üstlenmiştir. 2000 yılında yeni işletici akınının ardından SJ‟nin yeni koşullar altında rekabet etmesini kolaylaştırmak ve bütün işleticiler için işlevlere ve hizmetlere eşit erişim sağlamak amacıyla yeni bir Kanun geçirilmiştir. Bu sebeple SJ‟nin tekli bir iş idaresi olarak yapısı 2001 yılında demiryolu işinin belli kısımlarına odaklanan devlete ait çok sayıda şirket ile yer değiştirmiştir. Yolcu bölümü bir şirketten (SJ), yük bölümü diğer bir şirketten (Green Cargo) ve taşınmaz mallar bir başkasından (Jernhusen), bakım (EuroMaint ve SweMaint) ile diğer işler bunun gibi başka şirketlerden oluşmaktaydı. Birkaç ay sonra TraffiCare (temizleme hizmetleri) ve Unigrid (bilgisayar bilgi sistemleri) tamamen 128 5 Ġsveç özelleştirilmiştir. 2007 yılında ise EuroMaint ve SweMaint özelleştirilen diğer şirketler olmuştur. 2000 yılında çıkan Kanundan sonra İsveç demiryolu sektöründeki düzenlemelerle ilgili değişiklikler sonraki sekiz yıl içinde daha yavaş bir hızla ilerlemiştir. 2003 yılında devlet, önemli bir miktarda parayı (1.8 milyon SEK4) iflastan ve 1 ila 2 milyar SEK arasındaki Ulusal Borç Ofisinde5 artan borç alma haklarından kurtarmak için SJ AB‟ye aktararak müdahale etmek zorunda kalmıştır. SJ‟nin çok sayıda ayrı şirkete ayrılmasının eksik finanse edilmiş bir reform olduğuna ve SJ‟nin bölgesel ve bölgeler arası yolcu hizmetleri için yapmış olduğu çok sayıda sözleşmenin SJ ihale edilen sözleşmeleri çok düşük tekliflerle kazandığından kar getirmediğine inanılmıştır. Sonraki yıllarda yapılan reformlar, Avrupa Birliği direktiflerine uygun bir düzenleyici çerçeve oluşturmak için kanun ve düzenlemeleri modernize etmeye odaklanmıştır. Avrupa Birliğinin ilk demiryolu paketinden sonra 2004 yılında devletin demiryolu altyapısına erişimini düzenleyen ve yeni bir düzenleyici organ oluşturan yeni bir Demiryolu Kanunu ve Demiryolu Yönetmeliği uygulamaya konulmuştur. 2006 yılında SJ, gece trenleri ve sözleşmeli trenler üzerindeki tekelini kaybetmiştir. Bu değişiklikler ticari hizmetler için yol üzerindeki rekabetin yeni çerçevesini oluşturmaya doğru ilk hareket olmuştur. 2006 yılından göreve başlayan yeni merkezi sağ hükümeti, 2009 yılında atılacak ek üç adımla birlikte bu süreci tamamlamaya karar vermiştir. İlk adım, Temmuz 2009‟dan başlamak üzere hafta sonları işleyen yolcu trenleri pazarını açmak olmuştur. İkinci adım ise AB direktiflerine uymak amacıyla uluslararası yolcu hizmeti veren (kabotaj dahil) işleticilere Ekim 2009‟dan itibaren izin vermektir. Üçüncü ve son adım, Aralık 2011‟den itibaren tam olarak yürürlüğe girmek üzere bütün yurtiçi demiryolu yolcu taşımacılığı hizmetleri yol üzerindeki rekabete açıldığında Ekim 2010‟da uygulanmış olacaktır. Bu şekilde SJ‟nin geriye kalan tekelliğinin tümü ortadan kaldırılmış olacaktır. Buna paralel olarak demiryolu altyapısının yönetimini etkileyen yeni bir reform süreci devam etmektedir. 2009 yılında hükümet tarafından yapılan bir önerinin ardından Banverket, Nisan 2010‟da yeni Trafikverket‟i oluşturmak için ilgili karayolu idaresi Vägverket ile birleşmiştir. Bunun arkasındaki düşünce kuruluşlar arasındaki sinerjiden yararlanmak ve özellikle yatırım alanında her bir taşımacılık modunun geleneksel sınırlarının ötesine ve diğer tarafa taşan altyapı yönetimini kolaylaştırmaktır. Trafikverketin oluşturulmasıyla ilgili olarak Banverket ve Vägverketin bazı iş birimleri çıkarılmış ve özelleştirilmiştir. Örneğin Ocak 2010‟da yeni şirket InfraNord‟u oluşturan Banverket Production için geçerli durum budur. 5.3 Mevcut çerçeve İsveç demiryolu pazarının şu anki durumunda ulusal otorite Trafikverket demiryolu hattının %80‟ini oluşturan devlete ait demiryolu altyapısının sahibidir ve bakımını yapmaktadır. Bölgesel otoritelerin Stockholm bölgesinde iki hattı bulunmaktadır ve çok sayıda küçük iltisak hattı fabrika ve belediyelere aittir. 4 5 Bu miktar 2009 yılında yaklaşık 183 milyon €‟ya tekabül etmektedir. Bu İsveç ajansı merkezi hükümet iç borcunu yönetir ve devlet garantileri ve kredileri verir. 129 5 Ġsveç Yaklaşık 500 adet demiryolu yolcu istasyonu vardır. Çoğu çok basit olup yolcular için özel bir bina ya da tesis bulunmayan sadece peronların olduğu duraklardır (Trafikverket tarafından kontrol edilmektedir). Sadece yerel ve bölgesel hizmetler için kullanılan bazı istasyonlar bölgesel otoritelere ait olup bakımları da bunlar tarafından yapılmaktadır. Yaklaşık 170 istasyon ayrı araziler üzerinde istasyon binasına sahiptir. Bunlardan 150‟si devlete ait taşınmaz mal şirketi Jernhusen‟in mülkiyetindedir. Buna ek olarak öncelikli olarak yük taşımacılığı için kullanılan, farklı aktörlere ait çok sayıda terminal ve tesis bulunmaktadır. Çeken ve çekilen araç bakımı için kullanılan binaların başlıca sahibi Jernhusen‟dir. EuroMaint ve SweMaint bakım hizmetlerinin baskın tedarikçileri olsa da bakım işini yapan çok sayıda şirket vardır. Trafikverket içerisindeki Tren Trafik Kontrol birimi İsveç demiryolu şebekesi üzerindeki tren hareketlerinin hepsini denetim altında tutmaktadır. Kurum ayrıca trenlerini işletmek isteyen işleticilerin isteklerini koordine etmekle sorumludur. Amaç, bu istekleri olabilecek en iyi şekilde ve ayrım gözetmeksizin karşılayacak çözümler bulmaktır. Bu sürecin nihai sonucu belli orer konumlarını (“bölüm”) her bir işleticiye vermek ve buna karşılık gelen ulusal bir orer oluşturmaktır. Yol kapasitesinin tahsisine yönelik daha iyi yollar bulabilme amacıyla Banverket‟te çok çalışma yapılmıştır. Yol kapasitesine ilişkin kısıtlamalar İsveç şebekesinin büyük bir kısmı için geçerlidir. İki veya daha fazla işleticinin aynı orer konumu için rekabete girmesi çok nadirdir. Fakat belli bir tren için gereken mümkün olan en kısa süreyle kıyaslandığında planlanan tehirler aracılığıyla çözülmek zorunda kalınan kısmen çakışan talepler oldukça yaygındır. Yakın bir gelecekte farklı işleticilerin ihtiyaçlarını ve önceliklerini değerlendirilmesine ve kapasite için yapılan çakışan taleplerle ilgilenilmesine imkan sağlayacak yeni bir modelin getirilmesi beklenmektedir. Bu, yurtiçi yolcu taşımacılığı pazarı tamamen açıldığında daha önemli bir konu haline gelecektir. Anahtar otoritelerden biri İsveç Ulaştırma Ajansıdır. Eski Demiryolu Denetleme Kurulundan (ve daha sonra İsveç Demiryolu Ajansı olan) oluşturulan otorite, düzenlemeler, izinler, güvenlik konuları ve ilgili diğer pazar aktörlerinin denetiminden sorumludur. İsveç demiryolu şebekesinde tren hizmeti vermek isteyen herhangi bir işletici Ajans‟a lisans almak için başvurmalıdır. Ajansa rekabette tarafsız ve ayrımcılık gözetmeyecek şekilde ele alınacak kapasite tahsisinin denetimi gibi görevler de verilmiştir. CPTAlar demiryolu hizmetlerinin alımının çoğundan sorumlu olduğundan pazarda önemli oyunculardır. Genel olarak sözleşmeli işleticilerine bu hizmetler için gerekli çeken ve çekilen araçları da temin ederler. CPTAların çoğunun ortaklaşa sahip olduğu Transitio adlı bir çeken ve çekilen araç şirketi bulunmaktadır. Rikstrafiken tarafından temin edilen bölgeler arası hizmetler için rekabet eden şirketler, çeken ve çekilen araç kiralama sözleşmelerinin yapıldığı ASJ şirketinden (SJ iş idaresinden geriye kalanlar) araç kiralayabilir. Yük işleticilerinin genellikle kendi çeken ve çekilen araçları vardır. Araçlar, yolcu trenleri için gerekli olan çeken ve çekilen araçlardan çok daha fazla standarttır ve pazarda oldukça uzun süredir bağımsız özel vagon sahipleri bulunmaktadır. Şu anda çoğu oldukça küçük yaklaşık 20 tane tren işleten şirket devletin demiryolu altyapısını kullanmaktadır. Sekiz şirket demiryolu yolcu taşımacılığı hizmeti 130 5 Ġsveç vermektedir. Fakat devlete ait şirket SJ, hala baskın işleticidir. DSB First, DB Regio, Veolia Transport ve Tågkompaniet gibi şirketler yavaş yavaş trafik hacimlerini arttırmakta ve pazarda önemli rekabetçiler haline gelmektedir. Önde giden pazara yeni giriş yapan BK Tåg Mart 2005‟te iflasına kadar yenilikçi bir girişimci demiryolu işleticisiydi. Yolcu km bakımından SJ‟nin pazar payı geçtiğimiz on yıl içinde rekabetçi ihalelerin sonucuna göre yüzde 71 ila 85 arasında gidip gelmektedir.6 SJ‟nin eski yük bölümünden oluşturulan devlete ait Green Cargo kabaca %70‟lik pazar payı ile en büyük yük taşımacılığı işleticisidir. Devlete ait maden şirketi LKAB‟nin bağlı kuruluşlarından biri olan ve Demir Cevheri Hattında cevher taşımacılığı yapan MTAB en büyük ikinci işleticisidir. TGOJ başka önemli bir demiryolu işleticisidir; fakat Green Cargo‟nun bağlı kuruluşlarından biridir. Çok sayıda özel küçük yük işleticisi olsa da sadece bir kaçı gerçekten aynı sözleşmeler için Green Cargo ve TGOJ ile rekabet etmektedir. Devlete ait işleticiler, en azından ticari ve kısa vadeli kararlar bakımından sahiplerinden artan derecede bir özgürlüğün tadını çıkarmaktadır. Yönetim Kurulunun bazı üyeleri ve CEOlar hükümet tarafından atanmaktadır. Trafikverket‟e gelindiğinde otoritenin eylem özgürlüğü daha sınırlıdır. Yatırım ve yeniden yatırımlara ilişkin bütün uzun vadeli planların parlamentonun ulusal bütçe ile ilgili kararına uygun olarak hükümet tarafından onaylanması gerekmektedir. Trafikverket‟in genel müdürü hükümet tarafından atanmaktadır. 5.4 Demiryolu pazarı içerisinde rekabet İsveç demiryolu pazarındaki rekabet 1989 yılında bazı bölgesel hizmetlerin ihale edilmesi ile yavaş yavaş başlamış ve yayılmıştır. Bölgeler arası hizmet pazarında 1992 yılından beri ihaleye verilme söz konusu olsa da rakip işleticiler için atılım 2000 yılına kadar gerçekleşmemiştir. 1990-2009 yılları arasında yolcu taşımacılığı hizmetleri pazarındaki temel rekabet modeli “yollar için” olmuştur. Bir ihalede bir sözleşme kazanıldığında kazanan şirket sözleşme dönemi boyunca belirtilen hizmetlerin tek tedarikçisi olmaktadır (yani sözleşme münhasırdır). Kullanımda olan iki ana sözleşme tipi bulunmaktadır. CPTA tarafından yönetilen hizmetler için brüt maliyet sözleşmeleri egemendir. İşleticiler, hizmetlerin yürütülme giderlerini karşılamak için gerekli (bir kar da dahil) en az sübvansiyon miktarı için teklif yapar. CPTAlar hizmetlerin planlanması ve pazarlanmasından sorumlu olmakla birlikte sözleşme dönemi boyunca bilet ücretlerinden edinilen gelirin hepsini alır. Tehirler için ceza sistemleri vb. genel olarak kullanılmaktadır. Sözleşme süreleri 3 ve 8 yıl arasında değişmektedir; fakat ilişkiler iyi giderse bu süreyi uzatmayı mümkün kılan bir madde de vardır. Kullanılan bir diğer sözleşme türü, Rikstrafiken tarafından genellikle bölgeler arası hizmet sözleşmeleri için kullanılan net maliyet sözleşmesidir. Hizmetleri yürütmek için oluşacak mali açığı kapatmak amacıyla gerekli sübvansiyonun minimum miktarı için teklif veren şirket, sözleşme süresince hem giderler hem de bilet ücretlerinden genel 6 SOU 2005:4 131 5 Ġsveç gelirlerden kaynaklanan riski tahmin etmek ve üstlenmek zorundadır. Sözleşme dönemi boyunca işletici biletleri satar; ücretleri toplar ve genellikle hizmetleri etkileme konusunda bir brüt maliyet sözleşmesine bağlı olduğu durumdan daha fazla özgürlüğe sahip olur. Sözleşme süreleri şu anda 5 ila 8 yıl arasını kapsamaktadır. Yük hizmetlerine dönecek olursak pazara yeni giriş yapan ilk şirketler 1990ların başlarında görülmüştür. Genellikle bunlar SJ‟ye alt yüklenici olarak çalışan küçük yük işleticileriydi. 1993 yılında devlete ait maden cevheri şirketi LKAB, devletin demiryollarında kendi işletim lisansını alan ilk şirket olmuştur. 1996‟dan beri demiryolu yük taşımacılığı hizmetinde temel olarak kullanılan model, ya “açık erişim” veya “yol üzerindeki” rekabettir. Başlangıçta rekabet esasen gerçekte başka bir işleticiye geçmekten ziyade Green Cargo‟yu ücretlerini düşürmeye zorlamayı amaçlamaktaydı. Günümüzde Green Cargo hala hakim oyuncu olsa da görünen o ki çok sayıda yeni firma ya rakipler ya da yeni hizmet tedarikçileri olarak kendi nişlerini bulmuştur. 5.5 Altyapı ve iĢletim arasındaki “arayüz” İsveç ulusal demiryolu şebekesinde işletim yapmak isteyen her tren işleticisi, Trafikverket ile trafik türü ve yol standartlarına ilişkin detayları içeren bir yol erişim anlaşması yapmak zorundadır. Bu gibi sözleşmeler ayrıca her iki tarafın güvenlik konularını korumayı ve kesinti ve tehirleri en aza indirmeyi amaçlaması gerektiğini vs. belirten maddeler de içermektedir. Şu anda hem Trafikverket‟e hem de işleticilere daha iyi kalitede hizmet sunmaya çalışmaları için daha fazla teşvik getiren bir çerçeve geliştirilmektedir. Bu İsveç‟in AB direktiflerine göre bir performans rejimi uygulamasının bir parçasıdır. Yol erişim anlaşmasına ek olarak Trafikverket‟teki tren trafik kontrol birimi ile orer konumlarına ilişkin bir anlaşmaya varılmak zorundadır. İşletici ve Trafikverket arasındaki bu anlaşmalardan başka işleticiden ayrıca araçlarını onaylatması ve İsveç Ulaştırma Ajansından bir lisans alması istenmektedir. Yol kullanımı için işletici Trafikverket‟e yol erişim ücreti ödemektedir. Elektrik gücüyle çalışan trenler tarafından kullanılan elektrik için de ayrı ücretler bulunmaktadır. Yol erişim ücretlerinin arkasındaki temel prensip, bu ücretlerin yol işletimi ve bakımı açısından Trafikverket‟in gerçekleşen marjinal giderlerine eşit olması gerektiğidir. 2008 yılında yol ücretlerinden gelen toplam gelir 514 milyon SEK idi. Bu meblağ Trafikverket‟in yol altyapı işletimi ve bakımına yönlendirilmiş toplam fonların %12‟sine tekabül etmekteydi. Hükümet bu miktarın 2013 yılına kadar ikiye katlanması gerektiğini açıklamıştır. Şebekenin bütün kısımları, Trafikverket‟in Şebeke Bildiriminde yayınladığı her hat için belirlenmiş yol standartlarının oluşturulmasıyla sonuçlanan bir sınıflandırmaya tabidir. Trafikverket, hat uygun derecede tren seferi temini taşıdığı sürece böyle bir standardın muhafaza edilmesinden sorumludur. 132 5 Ġsveç 5.6 Demiryolu reformunun beraberindeki devlet tedbirleri Demiryolu altyapısının işletimden dikey olarak ayrılmasından bu yana altyapı yatırımlarına ve yenilemelerine yapılan kamusal harcamada önemli derecede bir artış olmuştur. Ulusal otorite Banverket‟in kurulması, bütün para belli bir işletici yerine ulusal bir otoriteye kanalize edildiğinden demiryollarına olan kamusal harcamanın çok daha kolay bir şekilde arttırılmasını sağlamıştır. Söz konusu ayrım, SJ verimli bir demiryolu işleticisi olmaya konsantre olurken devletin altyapı yatırımlarına yıllık 1 milyar SEK harcama yapmaya söz verdiği bir anlaşmayı da içermekteydi. 1990ların başında SJ, Banverket‟i yatırımların çoğunu yolları daha yüksek hızlar için iyileştirmeye doğru yönlendirmeye iterek kendisine ait tilting süratli treni X2000‟i işletime koymuştur. 1990ların başındaki resesyon boyunca altyapı yatırımlarına yapılan kamu harcaması yıllık yaklaşık 3 milyar SEK‟in de üzerine çıkmıştır. Çevresel hassasiyetler ve sürdürülebilir kalkınma sağlama hedefleri seviyeyi yıllık yaklaşık 10 milyar SEK‟e yükseltmiştir. Bunun aksine devlet kar getirmeyen hatlar için sağlanan sübvansiyonları azaltmıştır (kısmen feribot hatlarına ve hava bağlantılarına daha fazla sübvansiyon gittiği için). Uzun yıllar devam eden bir tereddütten sonra devlet 2005 ve 2015 yıllarında yeni çeken ve çekilen araçlara yatırım yapan CPTAlara 4.5 milyar SEK sübvansiyon yönlendirmeye söz vermiştir. Altyapıya yapılan kamu harcamaları bakımından demiryollarına reform süreci boyunca diğer modlara nazaran muhtemelen ayrıcalık tanınmıştır. Çevresel konular, fakat ayrıca demiryollarının nispi güvenliği bunu genellikle desteklemiştir. Farklı taşımacılık modları için benzer veya rekabet gözetmeyen koşulların başarılması ortak politik bir amaç olmuştur. Özellikle tüm modlar kendi dış etkilerinin maliyetlerini karşılamalıdır. Vergilendirmede ve yol ücretlerindeki değişiklikler genellikle bunu başarmaya yönelik araçlar olarak kullanılmaktadır. Demiryolu yolcu taşımacılığı hizmetlerini etkileyen özel bir olay 1990larda uzun mesafe otobüslerinin deregülasyonu olmuştur. 1993‟ten önce SJ, otobüs işleticisi SJ‟nin hizmetlerinin zarar görmeyeceğini ispatlamadığı sürece uzun mesafe bir otobüs hattı başlatacak herhangi yeni bir girişimciyi engelleyebilmekteydi. 1993 yılında ispatlama yükü SJ‟nin her durum için kendi fikrini kanıtlamasını gerektirecek şekilde tersine dönmüştür. 1998 yılında bu kısıtlamalar en nihayetinde kaldırılmıştır. 5.7 Üretim, talep ve fiyatların geliĢimi İsveç demiryolu sektörünün yeniden yapılanması, neden-sonuç ilişkisi her zaman net olmasa da ölçülür rakamlarda çeşitli artışlarla uyuşmaktadır. Taşımacılık hacimleri (yolcu-kilometre bakımından) 1988-2008 arası dönemde öncelikli olarak bölgesel (sübvansiyonlu) hizmetler için şiddetli bir talep ile yönlendirilen ortalama %65 oranında bir artış göstermiştir. Ticari yük taşımacılığı hizmeti için ilgili rakam (ton-kilometre cinsinden) %24 oranında artmıştır. Aynı süre içerisinde sektördeki çalışan sayısı %3040 arasında düşmüştür. Bunun sonucunda emek verimi önemli derecede artmıştır. Banverket son yıllarda da emek verimini yükseltmiştir. Toplam ilerleme izlenen iki parametresi olan toplam tehirler ve yolun metresi başına bakım masrafları için hayal kırıklığı uyandırıcıdır. Fakat bu rakamlar taşınan hacimlerde yaşanan büyük artış 133 5 Ġsveç konteksinde görülmelidir. Mali krizin ardından demiryolu yük taşımacılığı 2009 yılından keskin bir düşüş yaşarken demiryolu yolcu taşımacılığı olumlu gelişimini devam ettirmeyi başarmıştır (bknz. Şekil 1). Yolcu hizmetlerinin rekabetçi ihale ile verilmesi aracılığıyla satın alım yapan otoriteler sübvansiyon ihtiyacında yaklaşık %20 düşüş sağlamayı başarmıştır. Böylelikle kapanma tehdidiyle karşı karşıya kalan seferlerin elde tutulması veya hatta ek masraf olmadan geliştirilmesi genellikle mümkün olmuştur.7 ġekil 1: Ġsveç’te 1988-2008 döneminde yolcu ve yük taĢımacılığı trafiğinin geliĢimi Yolcular tarafından anlaşıldığı şekliyle kalite ve ücretler üzerindeki etkileri tahmin etmek zordur. Daha fazla hizmetin verildiği ve 1990larda daha hızlı trenlerin getirilmesinin (yolların iyileştirilmesiyle birleşince) daha kısa seyahat süreleriyle sonuçlandığı açıktır. Bazı çalışmalara göre bilet fiyatları, biletlerin türlerine bağlı olarak bir değişme görülse de 1988-2003 karşılaştırmalı fiyat endekslerinden çok daha fazla yükselmiştir.8 SJ‟nin bilet fiyatlandırması, erken rezervasyonlar için indirimler vs. gibi daha fazla çeşitli hale gelmiştir. Son yıllarda bu durum artan bilet ücreti trendinin kırılmasına katkıda bulunmaktadır. Yük sektöründe taşımacılık hizmeti alıcıları, rekabet nedeniyle azalan taşımacılık masrafları ve de daha yüksek kaliteden kazanmaya başlamıştır. 7 8 Alexandersson & Hultén (2006) SOU 2005:4 134 5 Ġsveç 5.8 Sonuçlar İsveç demiryolu reformları adım adım ilerlenen bir süreç şeklinde uygulanmıştır; fakat bu reformların pek azı net bir şekilde belirtilen amaç ve hedefleri olan bir planı takip etmiştir (Büyük Britanya‟nın British Rail‟i özelleştirmesinde olduğu gibi). Bunun yerine bir reform diğerini, bazen bir rotaya bağlı modelde, takip etmiştir.9 Gelişmenin arkasındaki itici güçler, demiryollarını korumaya, sektör verimliğini, demiryolunun hakimiyetini arttırmaya ve yük taşımacılığını karayollarından demiryollarına transfer etmeye yönelik politik amaçlarla birleşen SJ‟nin tekrarlayan mali problemleridir. Nispi açıdan özellikle AB amaçlarıyla kıyaslandığında mod içi rekabetten modlar arası rekabete daha fazla yoğunlaşılmıştır. 1988 yılında altyapının işletimden dikey olarak ayrılması o zamanlarda çığır açan bir olaydı. Bu olayla birlikte demiryolu altyapısına ağır yatırımlar yapılması mümkün olmuştur. Yatırımlar ise yeni hatlar ve daha yüksek hızlar ve artan güvenlik için iyileştirilen yollar ile sonuçlanmıştır. Kar getirmeyen bölgesel hatların sorumluluğunun dağıtılması, bu hatların devam ettirilmesine ve geliştirilmesine kendisini daha fazla adamış aktörlere sorumluluk yüklemiştir. Bunun sonucunda verilen hizmetler yeniden canlanmış ve yerel ve bölgesel otobüs hizmetleri ile daha iyi bir koordinasyon sağlanmıştır. Fakat bazı durumlarda sosyoekonomik ve hatta çevresel bir bakış açısından sadece birkaç yolcunun kullandığı demiryollarının otobüs hizmetleri ile değiştirilmesi gerekecektir. 1990‟da pazara ilk girişi yapan yeni girişimciden bu yana tren işleticilerinden, alıcılardan ve düzenleyicilerden çok şey öğrenildiği uzun bir süreç yaşanmıştır. Günümüzde çok sayıda rakip yolcu ve yük işleticisine sahibiz. Demiryolu yolcu taşımacılığı hizmetlerinin ve ihale sisteminin yeniden düzenlenmesi, odak noktasını sübvansiyonlarda yaklaşık %20‟lik indirimlerle sonuçlanan işletimsel maliyet etkinliğine taşımıştır. Yük taşımacılığı hizmeti alıcıları rekabete bağlı olarak oluşan azaltılmış taşımacılık masraflarından ve yükselen kaliteden yararlanmaya başlamıştır. Yeni ve küçük yük işleticilerinin çoğu yeni iş konseptlerini geliştirmede, böylelikle yükü karayollarından demiryollarına yöneltmede başarılı olmuştur. Bu olumlu gelişmelere rağmen dikkatli olmaya yönelik bazı sebepler vardır. Bölgesel kalkınma politikaları büyük bir oranda kamu harcamalarının altyapıya yapıldığı yerleri etkilemeye devam etmektedir. Büyük çaplı altyapı projelerine (Botnia Bağlantısı gibi) işleticilerin gerçekten gelecekte orada ticari hizmet verebileceği ve vermeyi isteyeceği konusunda hiçbir garanti vermeden büyük paralar akıtılmaktadır. En azından birkaç durumda rekabetçi ihalelerde stratejik ve gerçekçi olmayan tekliflerden kaynaklanan sözleşmeler, işleticinin yolcular için ciddi problemler yaratarak gereklilikleri yerine getirmesini imkansız hale getirmiştir. Demiryollarının parçalanması ve yeni tren işleticilerinden dolayı artan rekabet, bazı altoptimizasyon ve ölçek ekonomilerinde kayba neden olmuştur. Fakat önceki tekelliğin mantığa uygun olmak ve ölçek ekonomisini sömürmek için yeterli teşvike sahip olmadığı da açıktır. 9 Bu konuya ilişkin daha geniş çaplı bir tartışma Alexandersson ‟da (2010) bulunabilir. 135 5 Ġsveç Sonuç olarak İsveç demiryolu reformunun değerlendirmesi oldukça karmaşık bir resim sunmaktadır. Reformlar demiryolu işletimlerini daha etkin ve rekabetçi hale getirmeyi, demiryolunun hakimiyetini ve demiryolu yük taşımacılığını arttırmayı sağlamış; yüksek sosyoekonomik öneme sahip hatların elde tutulmasını ve geliştirilmesini mümkün kılmıştır. Aynı zamanda demiryolu şebekesine yapılan yatırımlar ve şebekenin iyileştirilmesi vergi ödeyenler için çok pahalıya mal olmaktadır ki bu da kısmen getirdiği yararları ortadan kaldırmaktadır. Yurtiçi yolcu taşımacılığı hizmetleri için yol üstünde rekabetin getirilmesi önceki reformların yönünden oldukça farklı bir yöne doğru önemli bir hareketi ortaya çıkarmıştır. Bunun ne gibi etkilerinin olacağı hala görülmeyi beklenmektedir. Reform, özellikle kapasite kıt ve çakışan talepler olduğunda rekabet eden şirketler arasında yol kapasitesinin tahsisi için iyi bir çözüm bulunmasına bağlıdır. Her durumda bu tecrübe, diğer AB ülkelerindeki gelecekteki demiryolu politikasındaki gelişmeler açısından ilgi uyandırmalıdır. Referanslar 136 B Batı Avrupa Kaynak: Railway Gazette International 137 6 Ġsviçre Ġsviçre 6 Andreas Meyer ve Bernhard Meier a) 2 Alan (km ) 41,285 a) 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) a) GSMH (milyar €) a) Hattın uzunluğu (1000 km) 2008 7.7 341.3 3.6 a) Yük tkm (milyar) a) Yolcu-km (milyar) b) Mod payı- yolcu (%) b) Mod payı-yük (%) 2008 12.3 18.0 %15.8 %38.6 a) Eurostat, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, 2010 b) 2007 verileri. İsviçre Federal İstatistik Ofisi, 2009 6.1 GiriĢ Demiryolları reformları, İsviçre‟de demiryolları bir taşımacılık modu olarak tesis edildiğinden beri sürekli olarak tekrarlayan bir tema olmuştur. 1872 yılında federal devlet İsviçre kantonlarının demiryolu hattı işletimi için imtiyaz verme hakkını elinden almış ve böylece demiryollarının kontrolünü federal seviyede merkezileştirmiştir. Son yüzyılın sonu gelmeden hemen önce İsviçre nüfusu bir referandumda ana demiryolu kuruluşlarının ulusallaştırılmasını onaylamıştır. Söz konusu beş özel şirket bir devlet kurumu bünyesinde birleştirilmiştir. SBB‟nin İsviçre‟nin ulusal demiryolu kuruluşu olarak oluşturulmasını belirleyen olay budur. SBB‟ye ard arda başka kuruluşlar da dahil edilmiştir. Şirket şu anda İsviçre‟deki standart ray açıklığına sahip 3720 km‟lik demiryolunun 3011 km‟sini işletmektedir. Yaklaşık bir yüzyıl süren düzenlemeler açısından istikrarlı gidilen bir dönemden sonra 1990larda yenilenmiş bir demiryolu reformu projesi dalgası başlatılmıştır. Reformların genel amacı demiryollarının rekabetçiliğini ve etkinliğini arttırmak ve müşteri hizmetlerini geliştirmek olmuştur. İsviçre‟deki demiryolları reformları şu anda Avrupa Birliği‟ndeki demiryolu düzenlemelerini kayda değecek oranda etkileyecek ve muhtemelen önümüzdeki yıllarda hızını koruyacak devamlı bir süreç haline gelmiştir. 6.2 Son reformlar ve itici güçleri 6.2.1 Reform sürecinin amaçları 1990lardaki demiryolları reformlarına bir yandan mobiliteye yönelik artan talebe öte yandan karayolu ve demiryolu arasındaki şiddetli modlar arası rekabete karşı girişilmiştir. Demiryolları o zamanlarda hala hükümet egemenliği ve kontrolü altındaki bir sistem ile işletilmekteydi ve karayollarıyla eşit şartlarda rekabet edecek bir donanıma sahip değildi. Bu eksiklik, karayolu sektörünün o zamanlarda oldukça uygun bir maliyet yapısından yararlanmasından dolayı daha da kötüleşmiştir. Bu geçmişe karşılık olarak demiryolları reformları, demiryollarının kaynakları koruyucu ve çevre dostu bir taşımacılık olarak gelişmesini teşvik ederek modlar arası oyun alanında aynı 138 6 Ġsviçre seviyeye çıkmayı amaçlamıştır. Seçilen yaklaşım ekonomiye dayalıydı: reformun iki ana amacı, toplu taşımacılığın etkinliğini ve sektöre yatırılan kamu fonlarının maliyetfayda oranını arttırmaktı. 6.2.2 1996’da ilk adım olarak bölgesel trafik Bu reform sürecindeki ilk adım 1996 yılında 1957 Demiryolu Kanunun (Eisenbahngesetz) değiştirilmesi ile atılmıştır. Bu durum temelde “sipariş prensibi” olarak bilinen şeyi oluşturarak bölgesel trafiği etkilemiştir. Bu prensip kapsamında federal ve kanton otoriteleri her yıl taşımacılık kuruluşlarından bölgesel kamu taşımacılığı hizmeti siparişi vermektedir. Taşımacılık kuruluşlarına sipariş edilen hizmetler için taşımacılık kuruluşlarına ödenecek miktar önceden belirlenmektedir ki bu devlet tarafından harcama sonrası oluşan açıklarının artık ödenmeyeceği anlamında gelmektedir. Böylelikle toplu taşıma kuruluşları kendi faaliyetlerinden doğan girişimcilikle alakalı risklerin hepsini üstlenmektedir. Ayrıca bölgesel taşımacılıktaki kar alanı sınırlıydı çünkü kamu otoriteleri ödemenin sadece başa baş bir sonuç için yeterli bir seviyede yapılmasını belirlemektedir. 6.2.3 1999’da yeni düzenleyici çerçevenin oluĢturulması 1999 yılında Bahnreform 1 ile demiryolu reform sürecinde bir başka adım atılmıştır. Bu demiryolu reform paketinin önemli bir kısmı SBB‟nin federal idareden ayrılması ve özel statülü bir şirket olarak kurulması olmuştur. Böylelikle şirket tamamen federal hükümete ait olmasına rağmen bağımsızlık kazanmıştır. Yeni kurulan şirketin geçmişin yükleri olmadan çalışmasını sağlamak için Konfederasyon eş zamanlı olarak şirketi desteklemiştir. Yasal açıdan bağımsız statüsünün bir yansıması olarak SBB ve Konfederasyon arasındaki ilişkiler yeni bir temele dayandırılmıştır. Bundan böyle federal idare bağımsız bir demiryolu kuruluşu olarak SBB üzerinde sadece sınırlı bir etkiye sahip olacaktı. Etkinin ana kanalı şirketin girişimcilik amaçlarını tanımlayan ve demiryolu altyapısının SBB tarafından işletiminin finansmanını sağlayan çok yıllık bir sözleşmedir. SBB‟yi düzenlemenin yanı sıra reform genel anlamda ek tedbirleri içermekteydi. İlk olarak reform demiryolu yük sektörünün tamamen liberalleşmesini gerektirmekteydi. Böylelikle yük pazarı bunun için çıkarılan AB mevzuatı yürürlüğe girmeden yedi yıl önce rekabete açılmıştır. Liberalleşme pazara çok yüksek sayıda giriş yapan bulunduğundan şiddetli bir modlar arası rekabeti ateşlemiştir. Örneğin Alplerin ötesi yük trafiğindeki rekabet, tarihi yükümlü işletici SBB‟nin sadece yaklaşık %48‟lik bir pazar payına sahip olmasıydı ki bu oran SBB‟nin ana rakibi BLS Cargo‟dan çok daha fazla olmayan bir pazar payıydı (bknz. Şekil 1). 139 6 Ġsviçre ġekil 1: 2009 yılı Alp Ötesi Yük Trafiğinin Pazar Payı (ton) Fakat pazarın açılması karmaşık sonuçlar getirmiştir. Liberalleşmenin bir yandan demiryolu yük trafiğinin modsal pazar payını arttırmak ve diğer yandan kamu sübvansiyonlarını azaltmak olan ana amaçlarına ulaşılamamıştır. Liberalleşme adil modlar arası ve mod içi rekabeti sağlayacak çerçeve koşulları tam olarak sağlanmadan ve aşırı aceleci bir şekilde uygulanmıştır. İkinci olarak reform, sipariş prensibini (aşağıya bakınız) bütün rekabet şekillerine genişletmiştir. Üçüncü olarak reform, yük için açık şebeke erişimi prensibini getirmiş; böylelikle fiili olarak 91/440 Direktifinin gerekliliklerinin ötesine geçmiştir. Dördüncü olarak reform, demiryolu hizmetlerinin tedarikinde şeffaflığı arttırmak için hesapların ayrılması ve demiryolu altyapısının ve tren işletiminin örgütsel ayrımını uygulamaya koymuştur. 6.2.4 2005 yılındaki aĢırı iddialı reform giriĢimi 2005 yılında hükümet parlamentoya ek bir reform paketi sunmuştur (Bahnreform 2). Bu reformun ana amacı Birinci ve İkinci AB Demiryolu Paketlerinin içeriğinin İsviçre hukukuna dahil edilmesiydi. Buna ek olarak mevzuat, altyapı finansmanından daha küçük demiryolu kuruluşları için borcun ertelenmesine çeşitli konulara değinen tedbirler içermekteydi. Parlamento yasa tasarısını hükümete paketi ayrı ve daha özelleşmiş yasa tasarılarına ayırmasını önererek reddetmiştir. 6.2.4 2009 yılındaki rötuĢlar Bu sebeple hükümet Bahnreform 2‟yi parçalar halinde sunmaya başlamıştır. Reformun ilk parçası (Erstes Teilpaket Bahnreform 2) 2010 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu parça demiryolu düzenleme sisteminde yapılacak çok sayıda küçük rötuş içermekteydi. Tasarının ana amaçlarından bir tanesi küçük demiryolu kuruluşlarını yöneten düzenleyici çerçevenin SBB‟yi etkileyen düzenleyici koşullarla aynı hizaya getirilmesiydi. Bir başka amaç ise demiryolu kuruluşlarının bölgesel taşımacılıktaki teşviklerini, bu kuruluşların belli seviyede bir ihtiyat fonuna ulaşıldığında bu alanda kazanılan karların özgürce kullanmalarına izin vererek arttırmaktı. Bu mevzuat paketinin değiştirilmesi ve 40‟tan fazla mevzuat parçasına bölünmesi, geçtiğimiz birkaç yılda demiryolu düzenlemesinin nasıl kapsamlı ve kompleks bir hale geldiğini 140 6 Ġsviçre göstermektedir. Demiryolu düzenlemeleri artık tren istasyonlarındaki video izlemenin düzgün bir şekilde etiketlenmesi, mali konular ve regülatöre/düzenleyiciye verilecek taşımacılık verilerinin özellikleri ve bölgesel taşımacılıkta yıllık sipariş dönemlerinden iki yıllık dönemlere geçiş gibi çok çeşitli konuları kapsamaktadır. 6.2.6 Devam eden reformlar Demiryolu reform paketinin ikinci kısmı (Zweites Teilpaket Bahnreform 2) 2009 yılında halk müzakeresine sunulmuştur ve paket parlamentoya büyük ihtimalle 2011 yılında sunulacaktır. Paketin öncelikli amacı AB Demiryolu Paketinin Birinci ve İkinci kısımlarının ulusal İsviçre hukukuna aktarılmasıdır. Bu amaçla proje karşılıklı işletilebilirliğe ilişkin AB Direktiflerinin gerekliliklerine uyumu da içermektedir. Buna ek olarak mevzuatla ilgili proje, ihale prosedürlerinin demiryolu ve otobüs sektörlerinde toplu taşımacılık ihaleleri vermek için kullanılabileceği prensibini de bünyesinde toplamaktadır. Fakat proje uygulanacak prosedürün detaylarını belirtmemektedir. Daha önce planlandığı gibi tren güzergahı tahsisi konusunun mevzuatla ilgili projeye dahil edilmesi yerine İsviçre hükümeti bu soruyla ilgili ilk olarak ek bir analiz yapılmasına ve bu sorunun ayrı bir mevzuat projesinde daha sonra ele alınmasına karar vermiştir. Günümüzde tahsis prosedürü, üç ana demiryolu ve İsviçre Toplu Taşıma İşleticileri Birliği (VöV) tarafından kurulan ve eşit şekilde elde tutulan ortak bir girişim olan Trasse CH‟nin (veya “İsviçre Tren Güzergahları”) elindedir. Bu reform sürecindeki bir sonraki adım, yol erişim ücretlerine ilişkin yeni kuralları içeren altyapı finansmanına yönelik bir mevzuat projesinin halk müzakeresine sunulacağı 2011 yılı için planlanmaktadır. Genel anlamda son on yılın İsviçre demiryolu reformları 1990larda oluşturulan sistemin pekiştirilmesine odaklanmıştır. Bu sistemin genel performansı oldukça olumludur. Bir yandan mevcut çerçeve, üretkenliğe ve etkinlik kazançlarına önemli katkılar yapan ve böylece müşteri hizmetinde kayda değer bir ilerlemeye neden olan rekabet unsurlarını ve girişimci özgürlüğünü ön plana çıkarmaktadır. Öte yandan çerçevenin özellikleri sistemdeki farklı paydaşlar arasında yakın işbirliğini ve istikrarı-demiryolları ve federal otoriteler arasında yapılan çok yıllı sözleşmelerle gösterildiği gibi-içermektedir. Bu başarılar düşünüldüğünde düzenleyici çerçeve İsviçre‟de haklı olarak toplu taşımacılığın “başarı hikayesi” diye isimlendirilebilmesine katkıda bulunmuştur. 6.3 Günümüzün demiryolu sisteminin baĢarı 6.3.1 Sistemin baĢarıları İsviçre‟nin şu anki demiryolu sistemi bir başarı hikayesi olarak değerlendirilebilir. 2008 yılında normal bir İsviçreli trene yılda 50 kez biniyor ve UIC istatistiklerine göre bir dünya rekoru olan 2,404 km seyahat ediyordu. 1995-2008 yılları arasında demiryolu yolcu taşımacılığı %54 büyümüştür (1995‟te 11.7 milyar yolcu-km‟den 2008‟de 18.0 milyar yolcu-km)-bakınız Şekil 2. 2007 yılında yolcu sektöründe kazanılan mod payı %15.8 olmuştur ki bu oran diğer bütün Avrupa ülkelerinden daha fazladır. Yük taşımacılığında da büyüme hızlı olmuştur. Demiryolunun ton-km payı %38.6‟dır ki bu oran Batı Avrupa‟daki açık ara farkla en yüksek mod payıdır-bakınız Şekil 4. Sistemin 141 6 Ġsviçre başardığı diğer şeyler arasında yüksek güvenlik seviyesi, müşteri odaklılık ve üç dakikadan daha az bir tehir olarak tanımlanan ve %93‟e ulaşan dakiklik bulunmaktadır. 142 6 Ġsviçre 6.3.2 BaĢarı faktörleri ĠĢbirliği: İsviçre toplu taşımacılık sisteminin anahtar faktörlerinden biri işbirlikçi doğasıdır. İşbirliğinin ana platformu 130 toplu taşımacılık kuruluşundan fazlasını bir araya getiren doğrudan trafik sistemidir. Program, Yarım Bilet kartı gibi seyahat kartlarının dünya çapında geçerliliğini sağlamaktadır. Günümüzde bu kartlar büyük ticari başarılar kazanmıştır. Örneğin iki milyondan fazla Yarım Bilet seyahat kartı dolaşımdadır. Bunun anlamı nerdeyse üç İsviçreliden birinin Yarım Bilet seyahat kartı olduğudur. Tarifeler ve biletler de uyumlaştırılmıştır ki bu yolcuların, taşımacılık kuruluşlarının kaç tane hizmetini kullandıklarına bakılmaksızın ülke içinde herhangi bir yolculuk için sadece bir bilet almasının yeteceği anlamına gelmektedir. Bu işbirliği farklı demiryolu şirketlerinin orerlerinin uyumlaştırılmasına kadar gitmektedir. Bu, sadece aynı işletici içinde değil farklı işleticiler içinde de etkin aktarma yapılabilmesini sağlamaktadır. Taşımacılık zinciri, toplam seyahat süresinde önemli tasarruflar sağlama faydası ile sürece dahil bütün kuruluşlar çapında optimize edilmektedir. Son olarak işbirliği teknolojik kalkınmaya kadar genişlemektedir. Federal idare tarafından en büyük demiryolu kuruluşu SBB‟ye İsviçre demiryolu kuruluşları ve demiryolu sisteminin tümünün yararına GSM-R veya ETCS gibi teknolojiler geliştirmesi şart koşulmaktadır. Bu alanda işbirliği sadece gelişim sürecinin geliştirilmesini değil aynı zamanda yayınım ve yeni teknolojilerin uygulamasının daha öteye götürülmesine yardımcı olmuştur. BirleĢik (Entegre) demiryolu kuruluĢu: Diğer anahtar bir başarı faktörü en önemli işletici olarak SBB‟nin birleşik bir demiryolu kuruluşu olmasıdır. Tekerlek/ray arayüzünün her iki tarafının tek bir şirkette birleştirilmesi demiryolu altyapı ve tren işleticilerinin yakın koordinasyonunu kolaylaştırmaktadır. - Birleşme, programları ve şebeke kullanımının en iyi hale getirilmesini kolaylaştırmaktadır. Şebeke kapasitelerinin en iyi hale getirilmesi, özellikle şebekenin dünyada en fazla kullanıldığı şebekelerden biri olduğu ve çok sayıda hattın kapasitesinin sınırında kullanıldığı İsviçre için önemlidir. - Buna ek olarak birleşme, kamu finansmanının etkin kullanımına izin vererek ve yatırımın müşterilerin ihtiyaçlarını yansıtmasını sağlayarak altyapı planlama ve yatırımın en iyi hale getirilmesine izin vermekte, sistem maliyetlerinin en aza indirilmesini sağlamaktadır. Örneğin şebekesinin belli segmentlerinde SBB tilting teknolojisine sahip çeken ve çekilen araçların kullanımına böylece ağır altyapı yatırımlarından kaçınmaya karar vermiştir. - Tekerlek/ray arayüzünün her iki tarafını kapsayan teknolojik yeniliğe gelindiğinde birleşme işi çok daha kolay hale getirmektedir. Birleşik bir şirketin bünyesinde yapılmasaydı İsviçre‟de tilting teknolojisi dahil çok sayıda teknolojik yeniliğin geliştirilmesi mümkün olmazdı. - Birleşmenin diğer önemli bir yönü müşteri faydasıdır. Birleşme, tehirler veya işletimle ilgili kesintiler gibi beklenmeyen problemlerin ortaya çıkması durumunda hızlı reaksiyon ve koordinasyona imkan sağlamaktadır. Örneğin Avrupa 2008 futbol şampiyonası sırasında müşteri dostu çözümler için birleşik demiryollarının farklı segmentleri arasında yakın işbirliği yapılmıştır: İsviçre‟de yapılan akşam oyunlarından biri uzayınca farklı aktörler arasındaki yakın işbirliği sayesinde yük trenlerinin kalkış saatleri ileri alınmış ve seyirci trenlerinin planlanan kalkışları geciktirilebilmiştir. Birleşme bilgi zincirini kısalttığı ve arayüzlerinin sayısını azalttığından öngörülmeyen olaylar olduğunda müşteri bilgilendirmesini de en iyi hale getirmektedir. 143 6 Ġsviçre - Son olarak birleşme demiryolu sisteminin maliyetlerini de bütün olarak azaltmaktadır. Birleşme sadece ölçek ekonomilerini tekli şirket seviyesine taşıyarak kamu sübvansiyonlarına olan ihtiyacı azaltmamakta aynı zamanda sistemin karmaşıklığını azaltmakta ve işe dahil aktörlerin sayısını en aza indirmekte; dolayısıyla yapıların ve sorumlulukların tekrarlanmasının önüne geçmektedir. Sekronize orer ve düğüm Ģebeke sistemi: İsviçre demiryolu sisteminin ana kalite özelliklerinden biri integral sekronize oreridir. Ülkede ilk defa 1982 yılında getirilen bu sistemin ayırt edici özelliği, aynı hatlarda saat başı aynı zamanda, bazı yerlerde her 30 dakikada bir; hatta banliyö hatlarında her 15 dakikada bir hizmet veren trenlerle sıkı bir sekronizasyondur. Müşteri bakış açısından bu sistem yük taşımacılığı seferlerinin yoğunluğunu, dolayısıyla esnek seyahat seçenekleri ile planlamayı kolaylaştıran yüksek sefer düzenliliği ile birleştirmektedir. Müşteri faydasını daha da azami seviyeye çıkarmak için sekronize orer bir düğüm şebekesi ile birleştirilmektedir. Bu düğümlerde bölgesel trenler uzun mesafe trenlerinden hemen önce gelip kısa bir süre sonra hemen ayrılmakta; böylece uzun mesafe ve bölgesel trenleri arasındaki bağlantılılığı arttırmaktadır. Bunun sonucunda seyahat süresi azaltılmakta ve yolcular toplu taşıma hizmetlerinin yoğunluk fırsatından yararlanmaktadır. Etkinlik ve giriĢimsel özgürlük için teĢvikler yüksek seviye performansında diğer önemli bir faktör olarak mevcut düzenleyici çerçevenin içinde üretilmiştir. Yukarıda özetlendiği gibi art arda yapılan demiryolu reformları kamu fonlarının demiryolu kuruluşları tarafından daha etkin bir şekilde kullanılması sonucunu doğurarak girişimci özgürlük için bir kapı açmıştır. 1990larda düzenleyici sistemdeki değişiklikten beri SBB çalışan sayısını azaltırken aynı zamanda çıktısını önemli derecede arttırmıştır. Çalışan başına üretkenlikteki toplam kazanç, girişimci özerklik sayesinde mümkün hale gelmiştir. Bu özerkliği daha da arttırmak için SBB, hala büyük oranda federal idarenin koşullarına uygun olan şirketin mevcut istihdam koşullarını hafifletmek için federal otoriteleri teşvik etmektedir. Etkinlik teşviklerinin pozitif sonuçları sadece bir bütün olarak şirket çapında görülmemekte bu sonuçlar aynı zamanda farklı iş segmentlerinde de görülmektedir: uzun mesafe trafiğinin kar getirmesine izin verilmesi (kar getiren ve getirmeyen hatlar arasında telafi nedeniyle bir gerginlik olsa da) önemli üretkenlik kazançlarına ve kaynakların daha etkin kullanılmasına neden olmaktadır. Bölgesel trafikte yıllık üretkenlik kazancı sipariş prensibi getirildiğinden beri her yıl yaklaşık %2 olmaktadır. Taşınmaz mal segmenti konusunda ise edinilen karlar, demiryolu altyapı yatırımlarını ve şirketin emeklilik fonunun finansal yeniden yapılandırılmasını ödemek ve bu sebeple kamu fonlarına olan ihtiyacı azaltmak için kullanılmaktadır. Yük segmentinde verimliliği arttırmaya yönelik teşvikler doğrudan rekabetten kaynaklanmaktadır. Fakat henüz kamu sübvansiyonlarına veya artan demiryolunun mod payına duyan ihtiyacı azaltmamıştır. Kamu kaynakları: Son olarak İsviçre demiryolu sisteminin başarısı ayrıca kamu kaynaklarına dayanmaktadır. Demiryolu altyapısına yapılan kamu yatırımı uzun süredir İsviçre‟de yüksek bir önceliğe sahiptir. Özellikle 1980lerden beri önde gelen örnekleri Rail 2000 projesi ve “NEAT” Alp ötesi demiryolu koridorları olmak üzere hem federal devlet hem de kantonlar demiryolu altyapısına büyük miktarlarda kamu kaynağı aktarmaktadır. NEAT projesine yapılan yatırım yaklaşık 12 milyar €‟dur ve bu yatırım mesafe bazlı ağır yük araç vergisi, katma değer vergisi ve yakıt vergisi gelirleri ile 144 6 Ġsviçre finanse edilen bir kamu fonundan (FinöV-Fonds-“Toplu Taşımacılık Projeleri Finansmanı Fonu”) karşılanmaktadır. Şu anda bazıları hali hazırda karara bağlanan (ZEB projeleri denilen) diğerlerinin ise hala planlayıcılar tarafından sonlandırılması ve politik sürecin başlatılması gerektiği (2030 yılı sonrasındaki altyapı projelerini özetleyen Rail 2030 denilen bir paket) ileriki yıllara yönelik altyapı projeleri hakkında bir tartışma söz konusudur. Hükümet yeni altyapıya yapılan yatırımlara ek olarak ayrıca yılda yaklaşık mevcut altyapı bakımı için yıllık yaklaşık 1 milyar €‟lık bir sübvansiyon yapmaktadır. Trafik yoğunluğunun artması, şebekenin genişlemesi ve artan teknoloji giderleri nedeniyle bu yük muhtemelen önümüzdeki yıllarda önemli derecede artacaktır. Genel anlamda altyapı yapımı ve bakıma tahsis edilen kamu kaynakları şu anda kabul edilir makul yol erişim ücretlerine (aşağı yukarı Avrupa ortalamasına denk düşen) olanak sağlamaktadır. Bu, hem yük hem de yolcu demiryolu taşımacılığının daha makul olmayı sürdürmesine ve demiryolunun mod payını muhafaza etmesine veya hatta arttırmasına yardımcı olmaktadır. 6.4 Mevcut zorluklar 6.4.1 Avrupa tablosunun bulutlanması Fakat yukarıda anlatılan İsviçre demiryolu taşımacılığı manzarasının ufkunda bazı bulutlar bulunmaktadır. Düzenleyici alanda bulutlar demiryolu sektöründeki AB düzenlemesinden kaynaklanmaktadır. İsviçre Avrupa Birliğinin bir üyesi olmadığından bu alandaki AB mevzuatına doğrudan uygulamak zorunda değildir. Fakat İsviçre, 1999‟da Avrupa Birliği ile Karayolu Taşımacılık Anlaşmasını imzalayarak demiryolu ile ilgili olduğu yerlerde Avrupa Birliği ile beraber hareket etme isteğini bildirmiştir. Eşitliğin sağlanması gerektiği kanunlar/eylemler iki taraf arasında oy birliğinin gerekli olduğu karma bir komite tarafından belirlenmektedir. Bu sebeple İsviçre, ulusal hukukunda Avrupa yasal çerçevesini uygulamaya yönelik yasal olarak bağlayıcı bir zorunluluk altında değildir. Fakat bu alanda AB‟nin yasal gelişimine imrenen politik beklentiler ile karşılaşmaktadır. 6.4.2 Altta yatan problem AB demiryolu mevzuatının İsviçre ulusal hukukuna entegre edilmesine gelindiğinde ana problem, İsviçre ve Avrupa Birliği‟ndeki demiryolu düzenlemeleri “felsefeleri”ndeki farklılaşmadır: - AB‟nin yaklaşımı demiryolu altyapısını tren işletiminden ayırmaktır. Bu yaklaşım esas olarak, gerçek bir yol üzerinde rekabete izin vermek için böyle bir ayrıma gereksinim duyulduğu varsayımına dayanmaktadır ki gerçek bir yol üzerinde rekabet bunun sonucunda sistem etkinliği için bir ön koşul olmaktadır. - İsviçre, hepsinden önemlisi sadece verimliliği değil taşımacılık hizmetlerinin geniş kapsamlı olarak kullanılabilirliğini ve kalitesini demiryolu sisteminin ana amaçları olarak görmektedir. Ayrıca İsviçre sistemi birleşik demiryolu altyapısı ve işletiminin rekabeti (yük) engellemediğini göstermekte ve bu yüzden etkin rekabet için ayrımın gerekli olduğu tezini çürütmektedir. Bölgesel trafikte kazanılan önemli üretkenlik kazançları, etkinlik kazançları için rekabetin gerekli olduğunu öne süren ikinci varsayımı da zayıflatmaktadır. 145 6 Ġsviçre Bu sebeple İsviçre demiryolu sisteminin şu anki düzenleyici çerçevesi Avrupa içerisinde özel bir vaka olarak düşünülebilir. Buna rağmen yüksek etkinlik ve kalite, Avrupa Birliğinin uyguladığından farklı kurumsal ortamlarda başarılabilir. 6.4.3 Ana zorluklar Avrupa ve İsviçre düzenleyici sistemleri arasındaki karşılıklı etkileşim konusunda üç ana zorluk belirtilebilir: 1. BirleĢik demiryolu kuruluĢunun geleceği: Avrupa Birliği tarafından seçilen ayrım yaklaşımı akla birleşik demiryollarının rolü ve birleşik yapıların faydaları sorusunu getirmektedir. Öyle görünüyor ki burada demiryolu sisteminin karmaşıklığı ve teknik konular, programlama, yatırımlar ve planlama ilgili olarak tekerlek/demiryolu arayüzü arasında koordinasyona duyulan doğal ihtiyacın akılda tutulması tavsiye edilmelidir. Kurumsal yapılar bu karmaşıklığı hesaba katmak zorundadır. Ayrıca ayrım ve rekabet arasındaki ilişki de analiz edilmelidir. İsviçre demiryolu kuruluşları birleşiktir; ama ayrım gözetmeme gerekliliğini tamamen yerine getirmektedir. Böylelikle İsviçre örneği serbestlemiş pazarlar ve birleşik bir yapı arasında doğal bir çatışmanın olmadığını kanıtlamaktadır. 2. Pazar açılıĢının en iyi derecesi: Pazar açılışı kendi içerisinde bir amaç değildir. Pazar açılışı, ulaştırma politikasının nihai hedefleri olan taşımacılık hizmetlerinin etkinliğini, kalitesini ve geniş şekilde kullanılabilirliğini arttırması beklenildiği yerlerde mantıklıdır ve uygulanmalıdır. Bu yüzden rekabetin, ister farklı parametreler yüzünden olsun (şebeke kullanımının yoğunluğu, altyapı, pazar yapısı vb.) isterse farklı çıkış noktaları yüzünden olsun (kalite, verimlilik seviyesi vb.) bazı sektörlere ve durumlara diğerlerinden daha uygun olup olmadığını düşünmeliyiz. Ayrıca demiryolu sektörü ölçek ekonomileri için büyük bir alana sahip olduğundan doğal bir tekelliğe doğru eğilim göstermektedir. Bu sebeple rekabetin sürdürülebilir olması için tekelci yapıların yeniden canlanmasının yeterli bir düzenleyici ortam ile önlenmesi sağlanmalıdır. Liberalizasyonun her durumda aşırı aceleci bir şekilde yapılmaması gerektiği gayet açıktır. Bunun yerine yük sektöründeki pazar açılışından ve uluslararası yolcu taşımacılığından edilen tecrübe detaylı bir şekilde analiz edilmeli ve yurtiçi yolcu taşımacılığı hizmetlerine yönelik reformlara girişilmeden önce ilgili bütün demiryolu kuruluşları için kıyaslanabilir koşullarla eşit şartlar sağlanmalıdır. 3. Amaçların netleĢtirilmesi: Son olarak düzenleyici ortamın gerçek amaçlarının baştan sona tartışılması çok önemlidir. En iyi çerçeve, sistemin rekabet için rekabete mi veya taşımacılığın kalitesi, etkinliği ve hacmine ya da bu amaçlardan yapılacak herhangi bir birleşimine mi amaçladığına dayanacaktır. Avrupa düzenleyici sistemi, bazı tekli devletlere kendi ulusal koşul ve amaçlarına uygun bir düzenleyici sistem tasarlamaları için açık kapı bırakmak zorundadır. Esnek bir çerçeve, katı bütün yaklaşımlara uyan tek beden bir çerçeveden Avrupa‟daki demiryollarının çoklu gerçekleri ile daha fazla uyumlu olabilir. 146 6 Ġsviçre 6.5 Sonuç İsviçre‟deki mevcut düzenleyici sistem 1990ların sonlarında oluşturulmuştur. Geçtiğimiz son on yılda birbirini izleyen demiryolu reformları bu çerçeveyi sağlamlaştırmış ve arıtmıştır. Bu çerçevenin oldukça başarılı olduğu kanıtlanmıştır. Çıktıda görülen etkileyici artışla beraber maliyet etkinliği ve taşımacılık hizmetlerinin yüksek kalitesi bu çerçevenin olumlu performansına ilişkin bolca kanıt sunmaktadır. Dahası sistem ayrım gözetmemektedir. Bunun en iyi kanıtı faal rekabetin ayrımcılığa ilişkin herhangi bir şikayetin olmadan uygulandığı tamamen serbestleştirilmiş yük sektöründe bulunabilir. Bu değerlendirme bizi mevcut İsviçre demiryolu sisteminin gerçekten de AB düzenleyici çerçevesinin amaçlarına ulaştığı sonucuna götürmektedir. Birçok bakımdan İsviçre model bir vaka olarak bile düşünülebilir. İşbirlikçi niteliği, düğüm şebeke sistemi ile sekronize orer ve demiryolu kuruluşlarının birleşik niteliği gibi sistemin başarılı özellikleri yerleşmiş ve zamanla gelişmiş olup günümüzün demiryolu manzarasında derin köklere sahiptir. Bu sebeple AB mevzuatının yönlendirdiği düzenleyici bir devrim ile bu sistemi bozmanın akıllıca olup olmayacağı şüphelidir. İsviçre toplu taşımacılık sistemi bir devrimden ziyade etkinlik ve kaliteye yönelik mevcut teşvikleri korumak ve arttırmak için sabit ve daimi iyileştirmelere ihtiyaç duymaktadır. 147 B Batı Avrupa Kaynak: Railway Gazette International 148 7 Hollanda 7 Hollanda Didier van de Velde 2 Alan (km ) 41,526 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) GSMH (milyar €) Hattın uzunluğu (1000 km) 2008 16.5 595.9 2.9 Yük tkm (milyar) 2008 7.0 Yolcu-km (milyar) Mod payı- yolcu (%) Mod payı-yük (%) 16.0 %9.1 %5.3 Kaynak: Eurostat, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, 2010 7.1 GiriĢ 91/440 sayılı AB Düzenlemesinin kabulünden beri geçen süreye bakıldığında Hollanda demiryolu sektörünün düzenleyici yaklaşımda çeşitli değişikliklere boyun eğdiği gözlemlenebilir. Bu bölüm, 1992-2008 yılları arasında Hollanda‟da görülen gelişmeler hakkında genel bir bakış açısı sunmakta ve demiryolu sektöründe 2005 yılı yasal reformuna ilişkin yeni yapılan resmi bir değerlendirmenin bulgularını da içeren yeni bilgiler vermektedir. Haziran 2009‟da Hollanda Parlamentosu‟na (Ministerie van Verkeer en Waterstaat, 2009) gönderilen hükümetin bu değerlendirme raporuna ilişkin görüşünü içeren doküman altta yatan raporlarıyla birlikte bu bölümün ana bilgi kaynaklarıdır. Bu bölüm gözlemlenen gelişmeler ve sektörün icraatları hakkında yapılan birkaç yorum ile son bulmaktadır. 7.2 1992 yılında reformların baĢlaması Demiryolu sektörü 1990lardan beri devamlı bir değişim halindedir. Yıllar geçtikçe demiryolu sektörünün örgütlenmesinin nihai amaçlarına ilişkin görüşler değişmiştir. Demiryolu yüküne yönelik pazar açılımına ilişkin Avrupa mevzuatı Hollanda demiryolu sektörünün yeniden yapılanma sürecini başlatan faktörlerden biridir. 91/440 sayılı Direktif altyapı yönetiminin yolcu ve yük taşımacılığından idari olarak ayrılmasını gerektirmeydi. Bu ilk adım yükteki yol üstü rekabeti sağlamayı amaçlamaktaydı. 1992 yılında Ulaştırma Bakanlığı tarafından atanan Wijffels Komitesi yeni Avrupa kurallarının nasıl uygulandığı üzerine çalışmış ve demiryolu şirketi ve devlet arasında yeni bir ilişki tasarlamıştır (Commissie Wijffels, 1992). Reformun ana fikri yolcu taşımacılığının sübvanse edilmeyen ticari bir faaliyet olması gerektiği ve altyapı yapımı ve bakımının hükümetin sorumluluğu altında bırakılmasıydı. Hollanda demiryolları (NS) Komitenin tavsiyelerine göre yeniden düzenlemiştir. 7.3 Demiryolu reformu ve 1995-99 yılları arasındaki geçiĢ sözleĢmesi Hollanda‟da 1995 yılında başlatılan demiryolu reformu demiryollarının toplam taşımacılık içerisindeki pazar payını yükseltmeyi hedeflemiş; böylece devlet hazinesi üzerindeki yükü azaltmayı amaçlamıştır. NS kuruluşları, 1995 yılında (NS Holding içerisinde) her birinin kendi hesabı olan çok sayıda ayrı şirkete ayrılmıştır. 149 7 Hollanda Bu ayrım, yolcu taşımacılığı, demiryolu istasyonlarının işletilmesi ve taşınmaz malların geliştirilmesi gibi ticari faaliyetler ve altyapı faaliyetleri, altyapı gelişimi ve bakımı arasında örgütsel bir ayrımla sonuçlanmıştır. Altyapı faaliyetleri daha sonra “görev örgütleri” nin içine yerleştirilmiştir. 1995 yılında oluşturulan üç görev örgütü Railned, NS Trafik Kontrol (NS Verkeersleiding) ve NS Demiryolu Altyapı Yönetimidir (NS Railinfrabeheer). O zaman Hollanda modelinin benzersiz yönü Railned ve NS Railinfrabeheer arasındaki farktı. Railned, tren işleticilerine lisans verilmesi, kapasite tahsisi (yolcu, yük ve bakım), demiryolu güvenliğinin gözetimi ve Ulaştırma Bakanlığı‟na yatırım ve bakım konusunda tavsiye verilmesinden sorumluydu. NS Railinfrabeheer ise demiryolu altyapısının yapımı, bakımı ve yönetiminden sorumluydu. NS Verkeersleiding günlük trafik gönderimi ve gerçek zamanlı yolcu bilgileri ile görevlendirilmişti. Üç görev örgütünün maliyetleri, bu örgütler hala NS Holding‟in bir parçası olsa da doğrudan Ulaştırma Bakanlığı tarafından karşılanmaktaydı. Yolcu taşımacılığı (NS Reisilerse) ve yük taşımacılığı (NS Cargo) NS Holding içerisinde ayrı kurumlardı. 2000 yılında yük bölümü Almanya‟nın devletin sahibi olduğu demiryolu işleticisi olan DB‟ye (Deutsche Bahn) ait Alman Railion şirketine satılmıştır. Bunun sonucunda NS‟ye kendi ticari kararlarını kendi vermesi için daha fazla özgürlük tanımayı amaçlayan bir sözleşme yapılmıştır. NS her zaman bütün hisseleri devletin elinde bulunduğu bir ortak girişim şirketi („naamloze vennootschap‟) olduğundan bu reformun NS‟nin özelleştirilmesini içermediği belirtilmelidir. Bu reform daha çok sübvansiyonların çekilmesiyle ilgidir. NS, devlet tek hissedar olmaya devam etse de Ulaştırma Bakanlığının doğrudan kontrolünden kurtularak bağımsız bir şirket haline gelmiştir. Devlet ve NS arasındaki 1996-2000 yılları arası için olan geçiş sözleşmesi 1875 Demiryolu Kanununu yerine geçecek yeni bir demiryolu mevzuatının geliştirilmesine imkan sağlamayı amaçlamaktaydı. Bu dönem için geçiş sözleşmesi NS‟ye yapılan sübvansiyonların aşamalı olarak azaltılmasını ve kar getirmeyen yolcu seferlerinin işletiminin durdurulma olasılığını öngörmekteydi. Bunun sonucunda çok sayıda kar getirmeyen hat NS şebekesinden ayrılmıştır. Bunun sonrasında bu hatlar yavaş yavaş özel şirketlere ihale edilmiştir (hükümet sübvansiyonlarına dayalı olarak). O zamandan bu yana bu hatlarda yolcu artışı görülmüş ve kalite iyileştirmesi sağlanmıştır. Buna ek olarak 2000 yılına kadarki birinci geçiş aşamasında hükümet altyapı ücretini sıfır olarak belirlemeye karar vermiştir ki bu da muhtemelen yük pazarına yeni işleticilerin girişini teşvik etmiştir. 7.4 1999-2001 yılları arasındaki performans sözleĢmeleri 1999 yılında Ulaştırma Bakanlığı tarafından rekabet ve demiryolu sektörünün gelişimine ilişkin bir politika belgesi olan De Derde Eeuw Spoor („Demiryolunun üçüncü Çağı‟) ( Ministerie van Verkeer en Waterstaat, 1999) yayınlamıştır. Bu belge yolcu taşımacılığına yönelik yollar için rekabetin benimsenmesini seçmekteydi. Politika belgesine göre NS‟ye doğrudan 10 yıllık bir imtiyaz sözleşmesi verilecekti. Bu imtiyaz, yolcu artışı ve dakikliğe yönelik mali teşviklerle birlikte performans göstergelerini içerecekti. Bu, asgari hizmet seviyesi, bilet ücreti artışı, birleşmiş biletlendirme ve hareketi kısıtlı insanlar için erişime ilişkin koşulları içerecekti. Bu öneriler yeni bir demiryolu ve imtiyaz mevzuatında belirtilecekti. Bu mevzuat tamamlanıncaya kadar oluşacak boşluğu doldurmak için pik (peak) saatlerde dakiklik ve yolcu artışı için performans göstergelerini belirleyen bir mutabakat zaptı (MoU) yapılmıştır. Bu performans göstergelerine yönelik hedefler NS tarafından önerilmiş ve devlet tarafından onaylanmıştır. Fakat mevzuat sürecinde ek gecikmeler yaşanmıştır. Bu gecikmeler MoU‟ya dayalı ikinci bir geçiş sözleşmesi yapılmasını gerekli kılmıştır. Bu 150 7 Hollanda sözleşme 6 aylık bir dönem için performans seviyelerini belirlemiş ve her seferinde ek bir 6 aylık süre için iki kez uzatılmıştır. 1999 yılında Ulusal Denetim Ofisi (Algemene Rekenkamer, 1999) tarafından hazırlanan bir rapor Bakanlığın altyapı yapımı ve bakımından sorumlu görev örgütlerinin denetlenmesi ve yönlendirilmesi rolünü yerine getiremediği sonucu varmıştır. Görev örgütlerinin NS Holding‟ten bağımsız olması garanti altına alınamamıştır ve Bakanlık tarafından yapılması gereken düzeltici eylemler gecikmiştir. Bu arada tren dakikliği 2000 yılında imzalanan ikinci geçiş sözleşmesiyle uyumlu olmayan bir seviyeye düşmüştür (bknz. Şekil 1). Bakanlık, NS bünyesindeki çeşitli demiryolu örgütlerinin (görev örgütleri ve yolcu taşımacılığı) yönetiminin bütünleyici kalite üzerine yeterli derecede odaklanmadığı sonucuna varmıştır. O zamanlarda tren işleticileri için farklı türde bir işletimle ilgili grubun oluşturulmasına yönelik kurum içi değişiklikler ve planlar da bulunmaktaydı. Bunun anlamı, makinist ve kondüktörlerin çeşitli tren seferlerinde şebekenin ana bölümleri üzerinde çalışmaktan ziyade bir tane coğrafi bölgeye yakın bir şekilde bağlı olarak kalacağıydı. Fakat bu planlar bunun işin cazibiyetini azaltacağı düşünüldüğünden sendikalardan büyük çapta muhalefetle karşılanmış ve şirket çok sayıda grev çıktığından hızlı bir şekilde çöküşe geçmiştir. Durumun aciliyeti Bakanlığın 2001 yılının Eylül ayında “Herbezinning spoor” (Demiryollarının yeniden değerlendirilmesi) denilen bir politika değişikliğine gitmesine neden olmuştur. Dakiklik hedefi (başka birçok ülkede kullanılan 5 veya 15 dakikalık normlardan daha sıkı bir şekilde 3 dakikalık tehire dayanmakta olan) %88‟den %80‟e düşürülmüştür. 2001 yılının sonuna doğru NS sınır değer olarak %80 olan dakiklik hedefine ulaşmayı başaramadığında yönetim kurulunun iki üyesi ve denetim kurulu üyelerinin hepsi istifa etmiştir. NS’yi 7/10 veya daha yukarısı olarak değerlendiren yolcuların yüzdesi ve 3 dakikadan az tehirli trenlerin yüzdesi ġekil 1: MüĢteri memnuniyeti ve tren dakikliği (2000-2009) Demiryollarının 2001 yılındaki kötü performansı ve bunun yarattığı rahatsızlık daha önce yapılan yeniden yapılanma planlarının yeniden değerlendirilmesine neden olmuştur. Bu yeniden değerlendirmeden sonra demiryolu sektöründeki taraflar ve hükümet daha fazla birlikte çalışmaya ve demiryolu performansının iyileştirilmesine ve geliştirilmesine odaklanmıştır. 151 7 Hollanda 7.5 2001-05 yılları arasında yeni mevzuatın hazırlanması Bu geçmişe dayanarak ikinci geçiş sözleşmesi ikinci kez altı aylığına ve bunun sonrasında yeni Demiryolu ve İmtiyaz kanunları halen daha geçmediğinden bir yıllık bir süre için yeniden uzatılmıştır. Altyapı yönetimi ve tren işletiminin kurumsal olarak tamamıyla ayrılması 2002 yılında hayata geçirilmiştir: bütün altyapı yönetim görevleri diğer NS faaliyetlerinden tamamen ayrılmış ve bu görevler Ocak 2003‟te ProRail denilen yeni bir kuruluşa devredilmiştir. Ulaştırma Bakanlığının bir paydaş olarak rol aldığı bu şirket tamamen devlete aittir ve bu yüzden NS‟den tamamıyla bağımsızdır. ProRail, demiryolu kapasite yönetimi, tren güzergah yönetimi, gerçek zamanlı yolcu bilgisi ve de istasyonlarda yolcu transfer alanlarının yönetimi, altyapı bakımı ve gelişiminden sorumludur. ProRail, yol kullanımı ve şebeke gelişimine yönelik genel politika ilgili olarak Ulaştırma Bakanlığı tarafından belirlenen çerçeve içerisinde çalışmaktadır. Yeni Demiryolu ve İmtiyaz kanunları Nisan 2003‟te nihayet parlamento tarafından onaylanmıştır. Fakat imtiyaz metinlerine ilişkin nihai parlamento mutabakatına Aralık 2004‟ten önce ulaşılamamıştır. Bu sebeple yeni rejim orijinal reform planından beş yıl sonra yani 2005 yılında yürürlüğe girmiştir. Bunun sonucunda ilgili mevzuat ile birlikte mevcut örgütlenme ancak 2005 yılında getirilmiştir (bknz. Şekil 2). Bu örgütlenme, her ikisi de devlete ait olan demiryolu yolcu hizmetleri ulusal işleticisine (NS) doğrudan verilen imtiyazlar ve altyapı yöneticisine (ProRail) verilen imtiyazlar ile bölgesel demiryolu hatları için rekabetçi olarak verilen bir dizi ihaleyi birleştirmektedir. Rekabetçi ihale ile verilen bölgesel hatlar esas itibariyle daha önce NS tarafından işletilen ve şimdilerde ise aşamalı olarak bölgesel taşımacılık otoriteleri (eyaletler ve şehir bölgeleri) tarafından rekabetçi ihaleye verilen fakat halen ProRail yolları üzerinde bulunan iltisak hatlarıydı. Bu hatların birçoğu işleticinin hem yerel iltisak hattını (larını) hem de demiryolu seferlerinin besleyicisi olarak komşu otobüs hizmetlerini işletmekle sorumlu olduğu çok modlu bir sözleşme yaklaşımı için seçilmiştir. Sözleşmelerin çoğu işleticinin hizmet tasarımından sorumlu olduğu ve ihaleyi veren otorite tarafından sözleşme fiyatının ödenmesinden sonra hem maliyet hem de kazanç riskini üstlenmesi anlamına gelen safi maliyet sözleşmesidir. Hollanda‟da tren ile toplam yolcu-km sayısının %7‟sini temsil eden bu hatlar, 2000-2006 yılları arasında yıllık %0.9 artış oranına sahip ulusal demiryolu şebekesine kıyasla ortalama %2.75‟lik bir artış göstermiştir. Bu durum büyük oranda arttırılmış bir tedarik (erken ve geç saatlerdeki trenler ve hafta sonu seferleri), arttırılmış sıklık, yeni çeken ve çekilen araçlar ve komşu otobüs hizmetleri ile daha iyi bir entegrasyon gibi bu hatların rekabetçi olarak ihaleye verilmesinden kaynaklanan hizmet iyileştirilmeleri nedeniyle ortaya çıkmıştır (Van Ooststroom ve Savelberg, 2008). Hollanda‟da seçilen yapılanma, başlıca pazarı yük taşımacılığı ve uluslararası sınır ötesi yolcu taşımacılığına açılmasını amaçlayan Avrupa mevzuatı ve politika gelişimleriyle yakın bir şekilde birleşmektedir. Hollanda, bir bölgede yolcu hizmetlerinin tedarikinde özel haklar tanınan bir demiryolu kuruluşunun bu hizmetlerin en iyi hale getirilmesinde ve özellikle Hollanda‟daki gibi yoğun bir şekilde kullanılan şebekelerde hem kabul edilir seyahat hem de transfer sürelerinin güvenilirliğini güvence altına 152 7 Hollanda alınmasında daha iyi bir pozisyonda olacağı düşünüldüğünden her zaman ulusal yolcu pazarının açık erişim rekabetine açılmasına karşı olmuştur. Ulaştırma Bakanlığının üç ayrı görevi bulunmaktadır. İlk olarak Ulaştırma Bakanlığı kamu çıkarını gözetmek zorundadır, ikinci olarak işletim imtiyazlarını verir, üçüncü olarak ProRail ve NS‟nin yegane hissedarıdır. Ocak 2005 itibariyle NS‟nin resmi hissedarlığı, yöneticiyi sahipten ayırmak için Ulaştırma Bakanlığından Maliye Bakanlığına devredilmiştir. Hükümet kuralları belirlemekte ve demiryolu mevzuatına göre düzenleyici olarak hareket etmektedir. Altyapı yöneticisinin ve tren işleten şirketlerin ortak sorumlulukları yol erişim anlaşmalarında belirtilmektedir. Bu düzenlemeler Şekil 2‟de gösterilmektedir. ġekil 2: Mevcut kurumsal yapılanma (van de Velde ve Röntgen, 2009) Altyapı yöneticisi ve tren işleten şirketler arasındaki işbirliğinin artması yeni rejim için çok önemlidir. ProRail, NS, Railion ve diğer yük işleticilerinin bir temsilcisi arasında Samensporen („Birlikte İzleme‟) adı altında üç ayda bir yapılan toplantılar, yapılan işbirliğinin şekillerine bir örnek teşkil etmektedir. Bu toplantılar gelecekte yaşanacak artışa yer açmak için taraflar arasındaki arayüzleri tartışmakta ve kapasitenin daha iyi kullanımında yaşanan gelişmeleri ve demiryolu sisteminin tamamının güvenilirliğini izlemektedir. 7.6 Yeni bir sistem oluĢturma: 2005-08 yıllarındaki ilerleme NS ve ProRail için on yıllık imtiyaz sözleşmeleri yapılmıştır ve Ocak 2005‟te yürürlüğe konulmuştur. Bu imtiyazlar, NS ve ProRail için performans göstergeleri belirlemektedir. NS ve ProRail her yıl bu göstergelere yönelik arttırılmış değerleri taşımacılık ve altyapı 153 7 Hollanda planları denilen planlarda önermek zorundadır. Bu değerler devamlı bir artış göstermek zorundadır, aksi takdirde NS ve ProRail‟den belli bir yılda bunun niçin mümkün olmadığını açıklaması istenmektedir. Yıllık planların kullanılması, sistemi esnek hale getirmekte ve değişen koşulları adapte olmayı mümkün kılmaktadır. Hükümet bu önerileri analiz etmekte ve sonra onaylamaktadır. 2007 yılına kadar süren bir geçiş döneminde her iki şirkete bu gösterge rejimi ile çalışmayı öğrenmesine izin verilmiştir. Amaç, ProRail ve NS‟nin birkaç yıl sonra çıktıların yönlendirilmesine hazırlamaktı. Buna 2008 yılında ulaşılacaktı ve o zamandan itibaren gösterge seviyeleri karşılanmaz ise cezalar uygulanacaktı. 7.7 2008-15 yılları için büyüme, daha iyi performans ve geliĢmenin teĢvik edilmesi 2005 demiryolu mevzuatı, 2008 yılındaki rejime yönelik bir değerlendirme yapılmasını gerektirmiştir (Ministerie van Verkeer en Waterstaat, 2009). Bu değerlendirmenin nihai raporundaki dört ana sonuç şunlardı: - Demiryolu sektörü şu anda düzgün bir yapıya sahiptir fakat daha iyi kullanılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Demiryollarının halk tarafından kullanımı artmaktadır. Taşımacılık işleticileri ve altyapı yöneticisi öncelikle günlük yönetimden sorumludur. Yasal sistem daha iyi çalışabilir. Hükümet, radikal bir yeniden yapılandırmanın gerekli olmadığı kararına varmıştır. Fakat hükümet ayrıca kurumun bir politika belgesinde belirtilen bazı iyileştirmelere gereksinim duyduğu sonucuna varmıştır. Hükümet kullanıcı ücretleri ve kapasite tahsisine yönelik çerçevelerin sıkılaştırılması, iyileştirilmesi ve daha şeffaf hale getirilmesi gerektiği ayrıca bölgesel otoritelerin istasyonların yönetimindeki pozisyonunun iyileştirilmesi gerektiği sonucu da varmıştır. Buna ek olarak altyapı yöneticisi ProRail ve NS‟nin pozisyonu, rolü ve yönetiminin daha şeffaf hale getirilmesi gerekmektedir. Değerlendirme, istenilen bütün iyileştirmelerin mevzuat ile gerçekleştirilemeyeceğini ortaya çıkarmıştır. Eşit derecede önemli olan konu demiryolu sektöründeki tarafların davranışı, özellikle bunlar arasındaki işbirliğidir; çünkü hizmetleri birlikte vermesi gereken bunlardır. Altyapı yöneticisi ve taşımacılık işleticileri arasındaki işbirliği son yıllarda artmıştır; fakat işbirliğinin bir adım daha öteye taşınması gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca değerlendirmenin nihai raporunda sıralanan iyileştirilmesi gereken noktalar mevcut araçlardan tam olarak yararlanamadığını belirtmektedir. Bunun sonrasında hükümet Hollanda‟daki demiryolu sektörü için iddialı amaçları duyurmuş hem yolcu hem de yük taşımacılığının kalitesini ve kapasitesini arttırmak için dört öncelik belirlemiştir: - ülkenin batısındaki Randstad‟taki ve etrafındaki en yoğun hatlarda daha sık seferler demiryolu taşımacılığının etrafında dönen entegre bir bölgesel toplu taşımacılık sistemi ülkenin çeşitli yerlerine seyahat sürelerinin kısaltılması yük taşımacılığı güzergahları için geleceğe yönelik çeşitli büyüme senaryoları ile uyumlu bir strateji 154 7 Hollanda 2007 yılındaki koalisyon anlaşmasında hükümet görevdeki süresi boyunca yolcu taşımacılığında yıllık %5‟lik bir artış sağlamayı amaçlamıştır. 2020 yılına kadar Yüksek Sıklıklı (High Frequency) Demiryolu Taşımacılığı Programı aracılığıyla demiryolu sektörüne yatırım için 4.5 milyar € ayrılmıştır. Hükümet bu iddialı hedeflere demiryollarının kapasitesini ve kalitesini genişleterek, demiryolu sektörünün, kural ve düzenlemelerinin buna uygun olmasını ve çeşitli taraflar arasındaki sorumluluk dağıtımının daha şeffaf ve etkin olmasını sağlayarak gerçekleştirmeyi planlamaktadır. Yapılan değerlendirmenin bir uzantısı olarak hükümet ayrıca daha fazla netlik ve kesinlik getirmesi gereken kullanıcı ücretleri için açık ve tek tip bir politika çerçevesi sunmayı planlamaktadır. Buradaki ilgilenilen temel noktalar, tarifeler ve bunlara dayanan prensipler ile ProRail tarafından kullanıcı ücretlerinin daha şeffaf hale getirilmesi için yapılan masraflar ve kullanılan sistemdir. Sistemin istikrarlılığı, tariflerin gelişimi ve demiryollarının daha iyi bir şekilde kullanılması önem verilen diğer konulardır. Değerlendirmeye göre NS ve ProRail geçen son birkaç yıl içerisinde performanslarını arttırmıştır. Hükümet, NS ve ProRail‟in yoldan sapmamalarını sağlamak ve daha fazla büyümeyi teşvik için iki kuruluşa birkaç alanda kılavuzluk edilmesi ve iki tarafa yön göstermede deneyime dayalı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekliliğini duymuştur. Hükümet, 2010 yılında ana demiryolu şebekesi için verilen imtiyaz ve mevcut bölgesel imtiyazlar arasındaki arayüzün 2015 yılında yürürlüğe girecek ana demiryolu şebekesine yönelik verilecek yeni imtiyaz içerisinde nasıl yeniden tasarımlanacağını araştıracaktır. Hükümet bunu demiryolu şebekesinin hangi oranda “ana demiryolu şebekesi” olarak görüleceğine yönelik yapılacak yeni değerlendirmeyle birlikte yapacak ve bu, böylece rekabetçi ihaleye çıkılan bölgesel demiryollarının aksine ulusal demiryolu imtiyazı kapsamına girecektir. Hükümet ProRail‟i kamu hizmetlerinin tedarikçisi olarak ilk ve en baştaki kurum olarak görmektedir. Bu sıfatla ProRail statüsel ve kamu sorumluluklarına odaklanmalıdır. ProRail‟in bu rolünü yerine getirmesini sağlamak için hükümet hissedar ve imtiyaz ve hibeleri veren otorite olarak sahip olduğu konumu aracılığıyla daha fazla baskı getirecektir. Şirketin ana sözleşmesindeki maddeleri değiştirecek ve ana demiryolu şebekesi altyapısının yasal mülkiyetini verecek ve yürürlüğe koyma araçlarının düzenini genişletecektir. Değerlendirmenin ve hükümetin amaçlarının sonucu göz önünde bulundurularak NS‟nin ana demiryolu şebekesi imtiyazında değişiklik yapılacaktır. Hükümet çok sayıda yeni performans göstergesi getirmeyi ve uygulama araçlarının yelpazesini genişletmeyi planlamaktadır. Hükümet, NS‟den 2009 yılından itibaren imtiyazı işletme hakkı için ücret alarak daha fazla verimlilik için baskı yapmayı tercih etmiş ve NS‟den daha detaylı finansal bilgiler vermesini istemiştir. Devlet Kontrolündeki Şirketlere ilişkin bir Politika Belgesi NS‟nin hissedarı olarak Maliye Bakanlığına kamu çıkarını güvence altına almak için daha güçlü araçlar sağlayacaktır. (Tweede Kamer, 2007). Değerlendirmeye dayanarak hükümet ayrıca eyalete ait ve bölgesel otoritelerin konumunun güçlendirilmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Bu sebeple hükümet çok sayıda alanda statüsel ve organizasyonel tedbirler almayı planlamaktadır. İyi bölgesel 155 7 Hollanda toplu taşıma şebekeleri yolcuları kapıdan kapıya taşıyan taşımacılık zincirinin temel ve ayrılmaz parçalarıdır. Hükümet demiryollarını birleşmiş bölgesel toplu taşıma sistemlerinin omurgası olarak görmektedir. Bu sebeple bu hizmetleri sağlayan otoriteler ile ve arasında daha geniş çaplı işbirliklerinin yapılmasından yanadır. Eyalete ait ve bölgesel otoriteler ProRail ve NS‟nin yönetim ve taşımacılık planlarını değerlendirmede girdi sağlama imkanı veren danışma gruplarındaki şemsiye organizasyonlar ile temsil edilecektir. 7.8 Son sözler Son on yıla ve son on yılın demiryolu politikasına bakıldığında sektörün yapısına yönelik nihai amaçlara ilişkin görüşlerin önemli ölçüde değiştiği görülebilir. 2000 yılından önce yol üzerindeki rekabet devlete ait bir şirket olan NS‟nin olası özelleştirilmesi ile birlikte öngörülmekteydi. Fakat yüzyılın başlangıcında politika, sadece bölgesel hatlar ile başlayarak yol için rekabeti savunmaya doğru değişmiş ve özelleştirme amacından vazgeçilmiştir. Gözlemlenen temel noktalardan biri hükümetin geçtiğimiz 10 yıl içinde çeşitli düzenleme stilleri kullanmış olduğudur. Görünen o ki bu değişim döneminde oyuncuların değişen rolleri gerçekten de performansı etkilemiştir. Evrimleri özetlemek gerekirse reformun ilk döneminde (1995-99) NS‟ye önemli seviyede bir özerklik verilmiştir. Bu durum kamu değerlerini güvence altına almak için daha sıkı düzenlemeler yapılmasına yönelik politik baskılara neden olmuştur. Bu kamu değerleri sonradan yeni mevzuat beklenirken çok kez uzatılan geçici sözleşmelerde güvence altına alınmıştır. Hükümet istişareden sonra açık/net performans göstergeleri belirlemiş ve NS tarafından performans ihlallerine ceza verilmesi amaçlanmıştır. Fakat bu başarılı olmamış ve performans düşmüştür. Bu durum en nihayetinde NS‟nin yönetiminin değiştirilmesi ile sonuçlanmıştır. Ayrıca Bakanlık 2001 yılında o zamanki kurumsal ortamın çeşitli demiryolu kuruluşlarına birleşik kalite yönetimine yönelik yetersiz teşvik verdiği ve bu kuruluşların günlük işletimle ilgili problemleri kendileri çözmektense topu “hükümete” atmaya meyilli olduğu sonucuna varmıştır. Bu da sonuç olarak devamlı gelişmeye ve demiryolu kuruluşları arasında artan işbirliğine olan odak noktası ile mevcut düzenleyici rejime neden olmuştur. Diğer bir gözlem sektörün nihai organizasyonu ile ilgili daha önceki belirsizliklerin yatırım ve performans üzerinde negatif bir etkiye sahip olmuş gibi gözükmesidir. Örneğin NS‟nin gelecek yıllarda işletim yapmak için yenilenmiş bir lisans alıp almayacağı ve bunun rekabetçi olup olmayacağı ile ilgili belirsizlik nedeniyle NS bu dönemin başında yeni trenlere yatırım yapma konusunda isteksizdi. NS‟nin düşüncesi durumun sonraki yıllarda yatırımlardan yeterli geri dönüşün alınıp alınamayacağına ilişkin çok fazla belirsizlik yarattığıydı. 2001 yılında daha uzun vadeli bir politika penceresi açtıktan ve NS on yıllık bir imtiyaz alması güvencesi verildikten sonra yeni çeken ve çekilen araçlara tekrar yatırım yapıldığı ve performansın arttığı (müşteri memnuniyeti ve zamanında çalışan trenlerin sayısı) görülebilir (bknz. Şekil 1). İşleticilerin melez karakteri de özellikle devlete ait şirketler olmak üzere demiryolu şirketlerinin çakışan hedefleri olduğundan durumu bir şekilde daha da karmaşık hale getirmiştir. Bir taraftan bu şirketler müşteri memnuniyeti veya seyahat süreleri gibi 156 7 Hollanda kamu değerlerini koruması gereken aktörler olarak görülmektedir. Öte yandan ise bu şirketlerden verimliliği arttırmaları ve maliyetleri azaltmaları beklenmekte ve onlar da bunu istemektedir. Örneğin NS, daha az yolcuya sahip daha kırsal alanlarda bulunan istasyonların kapatılmasını önermiş ve kısa mesafelerde işleyen bazı trenlerdeki tuvaletlerin kaldırılmasını tavsiye etmiştir. Bu gibi çakışan hedefler gerçekten de daha fazla kamu kontrolü için politik taleplere neden olmuştur. Bu somut vakada duruma müdahale edilmiş ve istasyonların açık kalması, işleticiye ilgili istasyonlarda daha fazla sayıda tuvalet bulunması karşılığında bazı trenlerden tuvaletlerin kaldırılmasına izin verilerek bir orta yol bulunmuştur. 2005 yılında getirilen yeni mevzuat, ulusal demiryolu hizmetleri ile ilgili olarak politika oluşturmayı bir müzakere unsuru ile birleştirmesi bakımından daha önceki dönemlerden farklıdır. Hükümet performans göstergeleri belirlemektedir fakat NS hedef değerler önermektedir. Hedefler belirlenmeden önce NS ve hükümet arasında müzakereler yapılmaktadır. Bunun sonrasında bu hedefleri gerçekleştirmedeki ihlaller cezalara yol açmaktadır. Tren işleten şirketler ile ProRail arasında yol erişimine ve kullanımına ilişkin olarak yapılan müzakereler de bu müzakere modeline uymaktadır. Demiryolu düzenleyicisi bir anlaşmaya varılamadığı durumlarda destek rolü oynamaktadır. Ulusal hizmetlerin aksine bölgesel hizmetler gitgide daha fazla bir şekilde rekabetçi ihaleye bağlı hale gelmektedir. Sektör uzun bir yol gelmiştir ve gelecek olumlu gözükmektedir. Müşteri memnuniyeti ve performans artmıştır ve tren ile seyahat eden insan sayısı yükselmektedir (2005 yılında 14.7 milyar yolcu-km‟den 2009 yılında 16.3 milyar yolcu-km‟ye). Hükümet 2001 yılında belirlenen politikanın büyük düzenlemeler getirmediği ve sektöre yönelik daha uzun vadeli bir politikanın huzur ve istikrar getirdiği ve de yolcu sayısının devamlı olarak artmasına imkan sağladığına hükmetmiştir. Görünen o ki müzakere içeren düzenleyici bir yaklaşım sektörün performansı için işe yaramıştır. Referanslar 157 Bölüm C Orta ve Doğu Avrupa Bölüm C Orta ve Doğu Avrupa 158 C Orta ve Doğu Avrupa Kaynak: Railway Gazette International 159 1 Polonya 1 Polonya1 Juliusz Engelhardt 2 Alan (km ) 312,685 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) GSMH (milyar €) Hattın uzunluğu (1000 km) 2008 38.1 362.4 19.6 Yük tkm (milyar) Yolcu-km (milyar) Mod payı- yolcu (%) Mod payı-yük (%) 2008 52.0 20.2 %6.3 %22.7 Kaynak: Eurostat, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, 2010 1.1 Demiryolu trafik trendleri 1990ların başından 2004 yılına kadar Polonya demiryolu yolcu taşımalarında büyük bir düşüş eğilimi yaşanmıştır. Bu durum ekonomik dönüşüm sürecinin ilk aşamasında toplumun gerçek gelirinde düşüş, nispeten yüksek derecede işsizliğin ortaya çıkışı ve devam etmesi ve bireysel otomobil kullanımındaki hızlı artış gibi faktörlere atfedilebilir. 2000li yılların ortasında demiryolu yolcu taşımacılığında bir artış dönemi başlamış gibi gözükmektedir. Tablo 1‟de gösterilen rakamlardan 2005 yılından başlayarak 2008 yılında demiryolu yolcu taşıma hacminde 292.7 milyon kişi ve 20.3 milyar yolcu km (pkm)‟ye bir artış olduğu görülebilir. Bu olumlu eğilim 2009 yılında tersine dönmüş ve toplamda 18.6 milyar yolcu km taşıma performansı ile 283.4 milyon yolcu taşınmıştır ki bu, önceki yılda gösterilen performansa kıyasla %3.18 daha az yolcu, %8.15 daha az yolcu-km anlamına gelmektedir. 2009 yılında yolcu sayısında görülen azalma, Polonya Merkez İstatistik Ofisi‟ne (GUS) göre ekonomide istihdam edilen kişi sayısının %0.7 (endüstride %4.5) oranında azalmasına ve bunun sonucunda özellikle banliyö olmak üzere taşımaya yönelik talepte azalmaya neden olan ekonomik yavaşlamanın bir sonucudur. Tablo 1‟deki istatistiki veriler Polonya ekonomisinde demiryolu yük taşımacılığına yönelik nispeten devam eden yüksek bir talebin olduğunu doğrulamaktadır. Yük taşımalarında önceki yıldakinden 12.6 milyon tonluk bir düşüşün yaşandığı 2005 yılından itibaren demiryolu yük taşımacılığında 2005 yılındaki 269.4 milyon tondan 2007 yılında yaklaşık 294 milyon tona bir yükselme eğilimi sağlanabilmiştir. Bunun sonrasında 2009 yılında demiryolu yük taşımacılığında çok daha büyük bir düşüş görülmüştür. 2009 yılında taşıyıcılar toplamda 240.7 milyon ton yük taşımıştır (43.4 milyon ton-kilometre). 2008 yılına kıyasla bu rakam, taşınılan yük hacminde yaklaşık %13‟lük, ton-km olarak gösterilen yük işletiminde ise %16‟lık bir azalma ile ifade edilmektedir. Polonyalı yük taşıyıcıları tarafından bildirilen düşük performans daha çok Polonya‟da büyük bir ekonomik yavaşlamaya sebep olan küresel mali kriz nedeniyledir. Yüklerin demiryolu ile taşınmasının hem kitlesel niteliği hem de ekonominin diğer sektörleri ile sıkı bağlantısı nedeniyle pazar payındaki küçük bir azalmaya bile duyarlı olduğuna dikkat çekilmelidir. 1 Bu metin yazarın bu kitabın ilk baskısı olan “Avrupa Demiryollarının Yeniden Yapılandırması- Bir İlerlemenin Değerlendirilmesi”ndeki (CER 2005) düşüncelerinin bir devamıdır. 160 1 Polonya Kaynak: GUS ( Merkez İstatistik Ofisi) İstatistik Yıllıkları, UTK (Demiryolu Taşımacılığı Otoritesi) Tablo 1: 2004-09 Polonya’da Demiryolu Trafiği 2006 yılında Polonya Hükümetinin demiryolu sektöründeki çok önemli yeni bir özelliği, demiryolu taşıyıcıları tarafından ödenen altyapı erişim ücretlerini sabitlemek veya azaltmak amacıyla demiryolu taşımacılığında toptan bir büyümeye ve demiryollarının pazar payını arttırmaya neden olacak bir adım olan demiryolu altyapı bakım maliyetleri için sübvansiyonların getirilmesidir. Polonya‟da ve diğer CEE ülkelerinde genel bir şekilde inanıldığı gibi demiryolu altyapı erişim ücretleri oldukça yüksekken Batı Avrupa‟da nispeten düşüktür. Bu konuya Polonya örneğine dayanarak daha yakından bakılmaya değerdir. Şekil 1, 2005-10 döneminde demiryolu altyapı yöneticisi PKP Polskie Linie Kolejowe S.A.‟nın (PKP PLK S.A.) ortalama şebeke birim oranları cinsiden sübvansiyon payını göstermektedir. Şekil 1‟den de görüleceği üzere Polonya‟daki ortalama demiryolu altyapı erişim ücretindeki hükümete ait sübvansiyon payı 2005 yılında sıfırdan 2010 yılında altyapı maliyetlerinin geriye kalanı işleticiler (ve nihai olarak müşteriler) tarafından ödenmek üzere %25.8‟e yükselmiştir. Beş yıllık bir süre boyunca devam eden bu politika hem yük hem de yolcu taşımalarındaki erişim ücret seviyelerinin kayda değer ölçüde azaltılmasını mümkün kılmıştır. 2005-10 döneminde yolcu trenleri için ortalama demiryolu altyapı erişim ücreti 8.95 PLN‟den (1 €=yaklaşık 4 PLN) tren km başına %21.6‟lık bir oranla 7.02 PLN‟ye düşmüştür. Yük taşımacılığında 2005-10 yıllarında ortalama altyapı erişim ücretlerinde görülen düşüş daha büyüktür çünkü 2005 yılında 23.50 PLN olan ücret 2010 yılında %25.9‟luk bir oranla tren km başına 17.42 PLN‟ye düşmüştür. 161 1 Polonya Kaynak: UTK (Demiryolu Taşımacılığı Otoritesi) ġekil 1: 2005-10 döneminde PKP PLK SA altyapısı için ortalama eriĢim ücretindeki sübvansiyonların payı 162 1 Polonya Karşılaştırılacak olursa Şekil 2 ve 3 Euro/tren km cinsinden Polonya‟da geçerli olan ortalama altyapı ücretlerine kıyasla diğer AB Üye Devletlerindeki ortalama altyapı ücretlerini göstermektedir. Karşılaştırmalı bir analiz yapılırsa yük trafiğindeki ücret seviyeleri ile Polonya‟nın ortalamanın çok az üstünde olduğu ve 2008 yılında yük trafiğinde artış yaşadıklarını bildiren Almanya veya UK gibi yük segmentinde yüksek derecede pazar liberalizasyonuna sahip ülkelerden önemli derecede bir farklılık göstermediği ortaya çıkacaktır. Aynı zamanda Polonya ücretleri örneğin İsveç veya Fransa‟daki gibi ücretlerden (nerdeyse bütün altyapı bakım giderlerinin devlet tarafından karşılandığı) önemli derecede yüksektir. Böyle düşük ücretlere rağmen Fransa gibi ülkeler yük trafiğinde devamlı düşüşler olduğunu bildirmektedir. Zıt bir eğilim Fransa, Almanya veya UK‟in yolcu sektörlerinde görülebilir. Nispeten yüksek ücretlere rağmen bu ülkeler yolcu taşımalarında artış olduğunu bildirmektedir. 2008 yılına kadar Polonya da bu segmentte artış bildirmiştir ancak tarifelerin çok daha düşük olduğu vurgulanmıştır. Bu, demiryolu hizmetlerine yönelik talebin sadece erişim ücretleri ile değil (uzun vadede ücret-talep ilişkisi bakımından önemli bir etkiye sahip olmasına rağmen) altyapı kalitesi, sunulan taşımacılık hizmetinin kalitesi, katma değerli hizmetler, hareket hızı, lojistik hizmetleri, hizmetin sürekliliği, dakikliği ve güvenilirliği gibi diğer başka parametrelere de dayanmaktadır. Ayrıca intermodal rekabet koşullarına da çok şey dayanmaktadır. Son yıllarda Polonya demiryolu taşımacılığı hacminde karayolu taşımacılığındaki artışın doldurduğu aşamalı bir düşüş görmektedir. Eldeki verilere göre ekonominin bütün alanlarını etkileyen ekonomik kriz sırasında karayolu taşımacılığı artmaya devam ederken demiryolu taşımacılığı düşmüştür. 163 1 Polonya 1.2 Devlet Ģirketi “Polskie Koleje Pańtswowe”’in (PKP) yeniden yapılandırılması 1990-2003 döneminde devlet şirketi “Polskie Koleje Pańtswowe” çeşitli yeniden yapılandırma ve dönüşüm aşamalarından geçmiştir. 2000lerin başlarında Polonya, AB‟ye katılımla ilgili demiryolu sektöründe gerekli intibak kararları ile karşılaşmıştır. “Eski” PKP ile ilgili kararlar o zamanlarda üç ana düşünceden etkilenmekteydi: - Polonya‟nın altyapının işletimden ayrılmasına ilişkin AB tavsiyelerine ve demiryolu altyapısının değişik yurtiçi ve yurtdışı işleticilere açık olması koşulları hükümlerine uyma ihtiyacı (91/440/EEC, 2001/13/EC, 2001/14/EC Direktifleri) - kamu bütçelerinden sürekli olarak finansman desteği gerektiren kamu yararına yapılan demiryolu yolcu taşımacılığı hizmetlerinin (bölgesel hizmetler) kurumsal olarak ayırma amacı (1191/69 No‟lu Konsey Düzenlemesi (EEC), 1893/91 No‟lu Konsey Düzenlemesi (EEC)), - demiryolu altyapısının tam kontrolünün devlette kalması ile birlikte demiryolu sektörünün kısmi olarak özelleştirilmesi fırsatının yaratılması. 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 Karayolu Taşımacılığı 74,403,0 74,679.0 78,160.2 110,481.0 119,740.0 136,416.4 159,527.0 174.2 191.5 Demiryolu Taşımacılığı 47,913.0 47,756.0 49,392.2 52,052.9 49,663.9 53,291.0 53,923.1 52.0 43.5 Kaynak: GUS (Merkez İstatistik Ofisi) İstatistik Yıllıkları Tablo 2: 2001-09 döneminde karayolu ve demiryolu ile ton-km Polonya, “Altyapı”yı işletimden ayırmak için 91/440/EC Direktifinde bulunan tavsiyeyi yerine getirmek için ve Avrupa‟da böyle bir ayrıma yönelik farklı modellerin varlığının farkında olarak demiryolu altyapısının kısmen PKP SA‟ye (holding şirketi), kısmen de Devlet Hazinesine ait olduğu ticari bir şirket kuracak şekilde ayrıştırıldığı ve şirket için hiçbir özelleştirme yapılmadığı bir holding modelini seçmiş ve uygulamıştır. Bu model şu anda Almanya, Hollanda ve Avusturya gibi ülkelerde kullanılan modeldir. Sonuç olarak Polonya‟daki demiryolu altyapı işleticisi Polskie Linie Kolejowe SA (PKP PLK SA), ana yük işleticisi PKP Cargo SA şirketi, ana yolcu demiryolu işleticileri ise PKP Intercity SA ve Przewozy Regionalne‟dir. PKP SA işletime başlamasından itibaren 2000 yılı yeniden yapılanma kanunu ile çözülmemiş dört problemle karşılaşmıştır: - kamu yararına demiryolu yolcu hizmetleri işletmeciliğindeki mali problemler, - devlet kuruluşu PKP‟nin tarihi borcu, 164 1 Polonya - ayni yardım yoluyla yeni şirketlere işletimleri için gerekli olan demiryolu mallarının devrindeki zorluk, - büyük sayıda konut üniteleri ve parsel arsalar dahil olmak üzere aşırı sabit varlık yükü Yukarıda bahsedilen dört alan PKP reformunun 2004-10 yıllarındaki yönünü belirlemiştir. 2007-08 döneminde bölgesel demiryolu işletimlerini voivodlara (yani bölgesel hükümetler) devredecek bir konsept geliştirilmiştir. Demiryolu taşımacılığının bu segmentinin finansmanında yaşanan problemler yıllardır birikmekte olan problemlerdir. 2004 yılında yerel hükümet finansmanı reformundan sonra demiryolu yolcu işletimlerinin organizasyonu ve finansmanı, Polonya‟da 16 tane olan voivodların sorumluluğuna girmiştir. Fakat 2004-08 yılları arasında voivodların bütçelerinde bu amaçla ayrılmış bir fon bulunmamaktaydı ve yeterli mali destekten yoksun olan PKP Przewozy Regionalne şirketi zarar eden çok sayıda seferi sonlandırmayı istediğinden bu durum önemli problemlerin, çatışmaların, protestoların hatta grevlerin ortaya çıkmasına neden olmaktaydı. Bu gibi bir durumda hükümet, voivodların bu şirket ile yaptığı kamu hizmet sözleşmelerine yönelik mali desteği yerel seviyede tutulan şirket gelir vergisindeki indirimlerde yapılan (%0.75‟lik) bir artış ile arttırırken PKP Przewozy Regionalne‟nin borcunu silmeye (yaklaşık 2.2 milyar PLN) ve payının %100‟ünü bölgesel hükümetlere devretmeye karar vermiştir. Aynı zamanda Przewozy Regionalne için 2020 yılına kadar 7.5 milyar PLN değerinde merkezi hükümetin yaklaşık %60‟ını doğrudan finanse ettiği bir yatırım programı hazırlanmıştır. Przewozy Regionalne‟deki hisselerinin Aralık 2008‟de voivodlara devrinden önce lokomotifler, atölyeler ve makinistler PKP‟nin üç taşıyıcısı Cargo SA, Intercity SA ve Przewozy Regionalne‟ye tahsis edilmiştir. Aralık 2008‟e kadar makinistler dahil yük ve yolcu taşıyan lokomotifler PKP Cargo S.A. tarafından kontrol edilmiştir. Önceki yıllarda Makinistler Birliği cer araçlarının, atölyelerin ve makinistlerin taşıyıcı şirketler arasında gerekli devrini engellemişti. Bölgesel demiryolu işletimi mülkiyetinin voivodlara devri, diğer ülkeler sadece finansman ve hizmet özelliklerinin sorumluluğunu devrettiğinden Avrupa Birliği‟nde daha önce gerçekleştirilmemiş bir uygulamadır. Polonya‟daki reform ülkenin genel anlamda adem-i merkeziyetçileşme politikası ve görevlerin giderek artan bir oranda yerel hükümetlere devri ile bağlantılıdır. Reformun, temel olarak Przewozy Regionalne‟nin 16 sahibi arasındaki çıkar çatışması nedeniyle bölgesel demiryolu işletimlerinin düzenlenmesi ve finanse edilmesindeki bütün problemleri etkin bir şekilde çözemediğine dikkat çekilmelidir. Bu sebeple Polonya‟daki bölgesel demiryolu reformunun bulunduğu mevcut aşama geçicidir ve Przewozy Regionalne kısa süre içerisinde muhtemelen daha küçük şirketlere bölünecektir (bölgelerin tercih ettiği bir düzenleme) ve bunun sonrasında kısmi veya hatta tam özelleştirmeye gidebilecektir. Devlet kuruluşu PKP‟nin tarihi borç problemi PKP SA‟nın kurulmasından sonra hükümetin ilgilendiği ana konulardan biri değildir.2 PKP SA‟nın bu borcu taşınmaz mal varlıklarının satışından ve şirketlerin özelleştirilmesinden edindiği fonlar ile ödemesi 2 2009 yılının sonunda borç yaklaşık 6 milyar PLN‟dir (yaklaşık 1.5 milyar €) ki bu Avrupa Birliği standartlarına göre çok fazla değildir. 165 1 Polonya gerektiği düşünülmüştür. Fakat taşınmaz malların satılması ve demiryolu şirketlerinin özelleştirilmesi çabuk yapılabilecek işler değildir. 2009 yılında hükümet borcun ödenmesi için PKP SA‟ya mali destek vermeye karar vermiştir (parlamento 2009 yılının başında ilgili bir Kanun çıkarmıştır). Bu, Devlet Hazinesi adına hareket eden Ulaştırma Bakanının Demiryolu Fonu vasıtasıyla PKP SA‟dan PKP PLK SA‟nın hisselerinin bir kısmını almasını sağlamıştır3. Bu şekilde elde edinilen fonlar PKP SA‟nın tarihi borcunu ödemesini desteklemek için kullanılacaktır. PKP SA ile birlikte Altyapı Bakanlığı 201015 yıllarına yayılacak bir geri ödeme planı geliştirmiştir. PKP borç geri ödeme planının önemli bir başka amacı da bulunmaktadır. Devlet, PKP PLK SA‟daki hisseleri alarak Polonya‟daki demiryolu altyapısını yöneten şirket üzerinde artan bir kontrole sahip olmaktadır. Şu anda PKP S.A, PKP PLK S.A.‟daki hisselerin yaklaşık %70‟ine bağlı oy verme hakkını kullanmaktadır. Geri kalan kısım Devlet Hazinesine aittir. Böylece Polonya‟daki demiryolu altyapısı bakımından holding grup modeli, PKP PLK SA‟nın PKP SA‟dan resmi olarak aşamalı şekilde ayrılmasını gerçekleştirilmesi ile iptal edilecektir. PKP‟nin borç probleminin çözülmesi ile grubu oluşturan farklı demiryolu şirketlerine ayni katkılar (demiryolu varlıkları) yapmaya yönelik planların uygulanması mümkün olacaktır. 2010 yılından başlayarak sürecin 2013 yılına kadar tamamlanmasını sağlayan geniş çaplı bir program hazırlanmaktadır. Fakat program demiryolu altyapısını kapsamamaktadır. Polonya‟da demiryolu altyapı mülkiyetinin hedeflenen modeli konusu hala çözülememiştir. Şu anda demiryolu altyapısının bir kısmı (demiryolu hatları) PKP SA‟ya aitken diğer bir kısmı hali hazırda PKP PLK SA‟ya devredilmiştir. Birçok bakımdan bu düzenleme uygulanabilir değildir. Gelecek yıllarda Devlet Hazinesinin demiryolu altyapısının tek sahibi yapacak ve PKP PLK SA‟nın Devlet Hazinesi ile yaptığı bakım sözleşmeleri kapsamında bu altyapı işletiminin sadece yöneticisi olacağı bir çözümün benimsenmesi gerekli gibi gözükmektedir. 2001 başlarında yapılan oldukça olumlu planlara rağmen 2004-09 yılları arasında Polonya‟da PKP SA Grubunun ana şirketlerinden hiç birisi özelleştirilmemiştir. PKP SA Altyapı Bakanlığı ile birlikte 2010-15 yılları için kapsamı altında PKP Cargo SA, PKP Intercity SA, PKP Energetyka SA ve diğer birçok şirketin özelleştirilmesi gerekeceği demiryolu şirketlerine yönelik geniş çaplı bir özelleştirme programı hazırlamıştır. Bugün 2010 yılında programın ne kadar etkili olacağını tahmin etmek bu gibi büyük şirketlerin özelleştirilmesinin her ülkede sosyal (sendikalar) ve politik konulara yönelik duyguları kamçılayacağından güçtür. PKP SA‟nın kurulmasından bu yana “eski” demiryolu kuruluşunun özelliklerinden olan çok sayıda konut ünitelerinin ve parsel araziler dahil olmak üzere ihtiyaç fazlası sabit varlık problemi ile de boğuşmaktadır. Bu gibi varlıkların özelleştirilmesi karmaşık yasal durumlar, demiryolu apartmanlarında oturan insanların sosyal problemleri, bu 3 Demiryolu Fonu Polonya‟da demiryolu taşımacılığına yönelik bir mali destek aracıdır. Bu Fon 2005 yılı sonunda özel bir Kanun ile oluşturulmuştur. Fon, Polonya‟da bütün sıvı yakıtların satışına ek olarak toplanan “yakıt vergisi”nin %20‟sinden oluşmaktadır. 166 1 Polonya apartmanların çok büyük bir kısmının doğrudan demiryolu geçiş hakkı üzerinde bulunması ve de bir bütün olarak Polonya‟daki emlak pazarındaki durum nedeniyle gecikmiştir. Bu varlıkların ticarileştirilmesi 2020 yılına kadar devam edecek gibi gözükmektedir. Süreci kolaylaştırmak için PKP SA, 2010 yılında gayrimenkullerin yönetimi ve ticarileştirilmesine adanmış iki fon kurmuştur. Özetlemek gerekirse PKP SA‟nın yegane hissedarı olarak hükümetin genel yapısal politikasının; mülkiyet problemlerini çözmeyi, özelleştirmeyi, şirketin görevlerinin aşamalı olarak altyapı yöneticisine (PKP PLK SA) devrini ve PLK‟nın PKP SA‟dan bağımsız hale getirilmesini yani PKP‟nin demiryolu grubunun holding şirketi olarak rolünün aşamalı şekilde azaltılmasını amaçladığı sonucuna varılabilir. 2015 yılından sonra borç probleminin çözülmesi ve özelleştirme programının tamamlanmasına tabi olarak PKP SA‟nın sadece ihtiyaç fazlası demiryolu varlıklarının yeniden yapılandırılmasıyla uğraşan bağımsız bir hükümet kuruluşuna dönüşmesi için uygun koşullar oluşabilir. 1.3 Düzenleyici sistem Polonya 1 Mayıs 2004 yılında Avrupa Birliği‟ne katıldığında büyüklüklerine ve mülkiyet sektörüne bakılmaksızın bütün demiryolu işleticilerine eşit şekilde davranılmasını garanti altına alan 28 Mart 2003 tarihli Demiryolu Taşımacılığı Kanununda belirtilen Birinci Demiryolu Paketi ile uyumlu bir demiryolu taşımacılığı düzenleme modeli geliştirmiştir. Genel olarak Polonya, o zamanlarda sayısı 15 olan AB ülkelerinin çoğunun demiryolu taşımacılığı reformlarını desteklememesi gerçeğine bakmaksızın Avrupa Birliği‟nin demiryolu taşımacılığının geniş kapsamlı yapısal reformlarına doğru eğilimine katılmıştır. Birkaç yıl sonra Polonya tekellerin bırakılması, genel serbestleşme ve bağımsız işleticiler için demiryolu şebekesine özgür bir şekilde erişim için yasal ve düzenleyici koşulları gerçekleştiren önde giden Avrupa ülkelerinden biri olmuştur. Altyapı yöneticisi (PKP PLK SA) tren güzergahlarının demiryolu işleticilerine tahsisini ve gerekli demiryolu altyapısına erişim sağlanmasını içeren faaliyetleri yürütmektedir. Bu yüzden Kanunda sıkı bir şekilde belirtilen birincil görevi, eşit bir şekilde davranılması temelinde lisanslı demiryolu taşıyıcılarından gelen taleplere bağlı olarak demiryolu altyapısına erişimi sağlamaktır. Tren güzergah tahsisi ve tahsis edilen yolların kullanımı kamuoyuna duyurulan özel usul kuralları ile yönetilmektedir. Usul kuralları kapsamında ve talepleri üzerine belirli bir orer içinde kendisine belli bir güzergah tahsis edilmiş demiryolu taşıyıcıları altyapı yöneticisi ile zorunlu bir anlaşma yapmaktadır. Bu anlaşma diğer şeylerin yanı sıra özellikle güzergah kullanımı ücretleri olmak üzere tahsis edilmiş güzergah kullanımı için şart ve koşulları belirlemektedir. Altyapı erişim ücretleri altyapı yöneticisi tarafından hazırlanan, Demiryolu Taşımacılık Otoritesi başkanı tarafından onaylanan ve usulüne uygun şekilde kamuoyuna duyurulan özel bir fiyat listesinde belirtilmektedir. 2001/14/EC sayılı Direktife ve Direktifi uygulayan 2003 yılı Demiryolu Taşımacılığı Kanununa uygun olarak Polonya‟da taşımacılıktan sorumlu bakan (şu anda altyapı bakanı) tarafından yapılan bir öneriye dayanarak Bakanlar Kurulunun başkanınca (başbakan) atanan bir başkanın başkanlık ettiği Demiryolu Taşımacılık Otoritesi (UTK) kurulmuştur. Bu yüzden UTK hükümet idaresinin merkezi bir otoritesidir ve iş tanımı 167 1 Polonya şunları içermektedir: 1) demiryolu taşımacılığının düzenlenmesi, 2) demiryolu taşımacılığının belgelendirilmesi, 3) demiryolu hatlarının ve araçlarının işletimi ve bakımının teknik olarak denetimi, 4) demiryolu trafik güvenliği ve demiryolu taşımacılığında karşılıklı işletilebilirlik. 2004-09 döneminde Polonya‟da demiryollarını etkileyen en yeni AB teşrii tasarrufları uygulanmaktaydı. Bu özellikle İkinci ve Üçüncü Demiryolu Paketlerinin hükümleri için geçerlidir. Kanun makinistlere lisans verilmesine ilişkin hükümleri 1 Ocak 2010 tarihi itibariyle kabul etmiş Polonya pazarı bir kabotaj seçeneği ile birlikte uluslararası yolcu taşımacılığı işletimine tamamen açık hale gelmiştir. Aralık 2009‟da demiryolu ve karayolu ile toplu yolcu taşımacılığına ilişkin 1370/2007 No‟lu Düzenleme (EC) yürürlüğe girmiştir. Polonya, 2010 yılının başında Avrupa Parlamentosu tarafından hazırlanma aşamasında olan rekabetçi yüke (yük koridorları) yönelik Avrupalı bir demiryolu şebekesine ilişkin bir düzenlemeye yönelik yapılan bir öneriyi desteklemeye (birçok tartışmadan sonra) karar vermiştir. Öte yandan Topluluk içerisinde demiryolu sisteminin karşılıklı işletilebilirliğine ilişkin 2008/57/EC Direktifi şu ana kadar Polonya hukukunda uygulanmamıştır. Genel olarak Polonya‟da oluşturulan demiryolu taşımacılığı düzenleyici sisteminin demiryolundaki tekelliğin kaldırılmasına neden olduğu ve taşımacılığın bu dalındaki rekabet gelişimi için yasal ve düzenleyici koşulları yarattığı sonucuna varılabilir. Özellikle asgari gerekliliği hesapların ayrılması olan demiryolu altyapısının hizmet işletiminden ayrılmasına ilişkin 91/440/EEC Direktifinin 6. Maddesi kapsamındaki tavsiye ile ilgili bazı zorluklardan veya hatta ihtilaflardan tamamen kaçınılamamıştır. Fakat Üye Devletler faaliyetleri tamamen ayrı organizasyonlar (kuruluşlar) kurarak ayırarak daha ileri gidebilir ki bu sadece isteğe bağlı bir adımdır. Buna ek olarak her birinin hesaplarına yansıtılması gereken iki segment arasında çapraz sübvansiyona yönelik toptan bir yasak bulunmaktadır. Altyapı yönetiminin hizmet işletiminden ayrılması için geçerli 91/440/EEC Direktifinin 6. Maddesinin niteliği ve amacına ilişkin Avrupa Birliğinin hemen hemen tamamında bazı yorum zorlukları olmasına rağmen Polonya‟da geniş kapsamlı ve – eklenilmesi gerekir ki- doğru yasamayla ilgili çözümler benimsenmiştir. Demiryolu Taşımacılığı Kanunundaki hükümler, demiryolu altyapısının yasal bakımdan ayrılmış bir altyapı yöneticisi tarafından yönetilmesi zorunluluğunu ve altyapı yöneticisinin herhangi bir şekilde demiryolu hizmet işletimi yapmasına yönelik genel bir yasak (bazı istisnalarla birlikte) getirmiştir. Fakat 2008-09 yıllarında Üye Devletler tarafından Birinci Demiryolu Paketinin kurallarının uygulanışının doğrulanmasında Avrupa Komisyonu Polonya‟yı (ve diğer birkaç ülkeyi) Polonya altyapı yöneticisi PKP PLK SA‟nın PKP SA‟nın, PKP SA sermayenin ve PKP PLK SA‟nın Hissedarlar Genel Kurul toplantısında oy kullanma haklarının %70‟inden daha fazlasına sahip olduğu için bağlı bir kuruluşu olduğunu iddia ederek demiryolu altyapısının bağımsız yönetimi ile ilgili hükümleri yanlış uygulamakla suçlamıştır. Polonya hakkında Avrupa Komisyonunun konumu bu durumda oldukça karmaşık gözükmektedir. Polonya demiryolu altyapı yöneticisi PKP PLK SA, PKP SA‟dan holding grubun 2001 yılında kurulmasından beri bağımsızdır. Bu, özellikle PKP PLK SA‟nın Teftiş Kurulu altyapı bakanlığı tarafından atanan kişiler arasından (şirketin Hissedarlar 168 1 Polonya Genel Kurul toplantısında oy kullanma haklarının çoğunluğuna sahip olan PKP SA tarafından değil) seçilmesi nedeniyle bazı statüsel hükümler aracılığıyla başarılmıştır. Daha sonra Teftiş Kurulu PKP PLK SA‟nın Yönetim Kurulunu atamaktadır. Bu şekilde çoğunluk hissedarı PKP SA, PKP PLK SA‟nın yönetim organlarının teşkili üzerinde gerçek hiçbir etkiye sahip değildir ve altyapı yöneticisi sadece statüsel/düzenleyici hükümlere dayalı olarak kararlarını tamamen PKP SA‟dan bağımsız olarak almaktadır. Komisyonun Polonya hakkındaki konumu sürpriz olarak da gelebilir çünkü “eski AB15”‟te (AB‟ye üye 15 Devlet varken) altyapı yöneticisinin mevcut yasal düzenlemeler ile “eski demiryolu kuruluşu”ndan kesinlikle bağımsız olduğu ülkeler bulunmaktadır. 1.4 Demiryolu taĢımacılık pazarının mevcut yapısı Polonya‟nın Avrupa Birliği‟ne katılmasından sonra mevcut demiryolu işletimi imtiyazları, pazara erişimin tahsisatının daha ılımlı bir şekli olan lisanslar ile yer değiştirmiştir. O zamandan beri özellikle özel sektörde Polonya‟da yeni demiryolu taşıyıcılarının faaliyetinde önemli bir artış olmuştur. 2009 yılının sonunda lisanslı yük işletimleri standart ray açıklıklı hatlar üzerinde 40, 1520 mm‟lik geniş ray açıklıklı hat üzerinde bir adet (PKP LHS sp. z o. o. (Geniş Ray Açıklıklı Metalürji Hattı)) olmak üzere 41 kuruluş tarafından gerçekleştirilmekteydi. PKP Grubun şirketleri, yani Cargo SA ve PKP LHS sp. z o. o. pazarda baskın bir rol oynamaktaydı fakat bunların ton-km cinsinden ölçülen pazar payı son yıllarda Şekil 4‟te gösterildiği gibi 2006 yılında %83.2‟den 2009 yılında %68.7‟ye olmak üzere devamlı olarak düşmektedir. Rakamlar, Polonya demiryolu yük pazarının artan bir şekilde liberalleştiğinin göstergesidir. Polonya pazarındaki özel yük işleticileri özellikle dökme tren yükü hizmeti segmentinde (sıvı yakıtlar, kimyasallar, metalürjik ürünler, kısmen kömür) PKP Cargo SA üzerinde güçlü bir rekabetçi baskı yapmıştır. Bu gibi bir baskının şu anda korunacağı ve yeni işleticilerin pazar paylarını her yıl arttırmayı isteyeceği düşünülebilir. Bu durum PKP SA‟yı zor bir duruma sokmaktadır ve bazı segmentlerde hali hazırda yükü gerçekten de yeni işleticilere teslim etmeye zorlamıştır. Yük taşımacılık pazarında çok sayıda mülkiyet devri yaşanmaya devam edilmektedir. 169 1 Polonya Ocak 2009‟da Alman Deutsche Bahn Grubu Polonya‟daki PCC Demiryolu şirketinin %97.67 hissesini almıştır. Bunun anlamı bu yılda Alman ulusal demiryollarının- DB Schenker Rail Polska markası adı altında- taşınılan yük hacmi bakımından %23.1‟lik bir pazar payını ve ton-km bakımından %5.3‟ünü aldığıdır. Pazar birleştirmesinin daha ileri bir süreci önceki beklentilerle aynı doğrultuda devam etmektedir. Bir örnek daha önce temel olarak özelleşmiş rafine petrol ürünlerine odaklanan PKP ORLEN şirketi tarafından yapılan bütün yük işletimlerinin OREN KOL-TRANS Sp. z o.o. şirketi tarafından alınmasıdır. Görünüşe bakılırsa Polonya‟da 40‟tan fazla yük taşıyıcısı olmasına rağmen pazar en sonunda, pazar payı %10‟u geçmeyen çok sayıdaki küçük taşıyıcının varlığı ile birlikte yükün yaklaşık %90‟ına odaklanan 4 ila 6 kuruluşun domine ettiği oligopolistik bir yapıya dönüşebilir. 2006-09 yıllarında Polonya‟daki taşıyıcı başına demiryolu yük pazar ayrımı Şekil 5‟te gösterilmektedir. Şu belirtilmelidir ki Polonya‟da yabancı demiryolu yük işleticilerinin belirmesiyle birlikte Polonya piyasasında artarak daha da çetin hale gelen rekabet mücadelesinin bir kanıtı olan fiyat indirme uygulamaları- daha önce hiç bilinmeyen bir olay- ortaya çıkmaya başlamıştır. 2009 yılı Polonya ve de Avrupa ülkelerinde özellikle uluslararası ve transit işletimlerde demiryolu yük taşımacılığında bir düşüş dönemidir. 2009 yılında pazarda 14 aktif taşıyıcı ile uluslararası demiryolu yükünde toplam 52.6 milyon ton yük taşınmıştır ki bu, 15.2 milyon ton-km taşıma performansı demektir. Önceki yıla kıyasla işletim sırasıyla %26.9 ve %32.5 düşmüştür. 2009 yılında Polonya‟da görülen transit trafikteki düşüş; 2008 yılında taşınan tonajın %47.6‟sını, taşıma performansının %45.7‟sini temsil ederek daha da büyük olmuştur. İntermodal taşımacılıktaki yük işletimlerinde de önemli bir düşüş yaşanmıştır. 7 aktif taşıyıcı ile 2009 yılında 2.2 milyar 170 1 Polonya ton-km (önceki yıla kıyasla %36.9‟luk bir düşüş anlamına gelmektedir) taşıma performansı ile toplam 4.8 milyon ton yük taşınmıştır (önceki yıla kıyasla %34.4‟lük bir düşüş anlamına gelmektedir). Polonya yolcu taşımacılığı pazarında çoğu sadece yerel sefer işleten çok küçük sayıdaki dar ray açıklıklı demiryolu işleticileri görmezden gelinirse şu anda lisanslı 14 taşıyıcı bulunmaktadır. Ulusal çapta işletim yapan şirketler PKP Intercity SA ve Przewozy Regionalne‟dir. PKP Grubu halen yerel bir taşıyıcı olan PKP Szybka Kolej Miejska w Trójmieście sp. z o.o. (SKM) yit elinde tutmaktadır. Ana taşıyıcılar arasında ayrıca Mazovia Eyaleti yerel hükümetinin sahibi olduğu “Koleje Mazowieckie-KM” sp. z o.o. ve Szybka Kolej Miejska w Warszawie ( Varşova şehrinin sahibi olduğu) şirketleri de bulunmaktadır. DB Schenker Rail Polska S.A., DB Schenker Rail Rybnik S.A. ve Usedomer Bäderbahn GmbH olmak üzere DB'ye ait üç şirketin de dahil olduğu diğer yolcu taşıma şirketlerinin pazar payları küçüktür. Şekil 6, 2009 yılında taşıyıcı başına demiryolu yolcu pazarındaki ayrımı göstermektedir. Taşımacılık pazarında farklı kuruluşların sahip olduğu paylar göz önüne alınarak dönüşümün bir parçası olarak bölge içi taşımacılık segmentinin Przewozy Regionalne şirketinden alınması ile sonuçlanan PKP Intercity S.A‟nın konumunun güçlendirilmesinin 2008 yılı sonunda tamamlandığına dikkat çekilmelidir. Bazı istisnalar dışında Polonya‟daki demiryolu yolcu taşımacılığı segmenti kar getirmemektedir. Bu koşullar altında kar getirmeyen hizmetleri sübvanse edecek yeterli kamu fonları edinilmeden sektörde gerçek rekabeti yaratmak zordur. Polonya‟da son yıllarda geliştirilen bölgesel demiryolu hizmetleri için yeni model kapsamında voivodlar resmi olarak sözleşme yapma sorumluluğu ve yükümlülüğünü ve de gerekli olduğu durumlarda işletim alanlarında yolcu taşımacılığı hizmetlerinin sübvanse edilmesi sorumluluğunu üstlenmiş ve Przewozy Regionalne şirketinin hisselerinin %100‟ünü almışlardır. Bölgesel hükümetler için Przewozy Regionalne 1370/2007 No‟lu (EC) Düzenleme‟ye göre dahili bir işleticidir ve bu yüzden kendisine doğrudan sözleşme verme temelinde kamu hizmeti sözleşmesi verilebilir. Öte yandan Polonya‟daki bazı eyalet hükümetleri bölgesel demiryolu hizmetleri için rekabetçi ihale prosedürlerinin uygulandığı bir politika gütmektedir ki bu, müşterek malikleri oldukları Przewozy Regionalne‟nin pozisyonunu zayıflatma pahasına diğer pazar oyuncuları için kamu hizmet sözleşmesi alma fırsatı tanıyan bir uygulamadır. Ayrıca 2009 yılında Przewozy Regionalne‟nin sunduğu yolcu hizmetlerini tamamlayıcı nitelikte yolcu hizmet olanakları sağlamayı amaçlayan “Koleje Wielkopolskie”, “Koleje Ślaskie” gibi yeni işleticiler kurmak üzere girişimlerde bulunulmuştur. Yürürlüğe giren 1370/2007 No‟lu (EC) Düzenleme kapsamında bu girişimler, düzenlenmiş rekabet modelinin bir parçası olarak bölgesel hizmetleri düzene koyabilir ve demiryolu hatlarının ve yerel pazarlarda durdurulan bağlantıların yeniden canlandırılmasına katkıda bulunabilir. 171 1 Polonya 1.5 Reformların değerlendirilmesi ve gelecekte yapılacak değiĢiklerin yönü Polonya demiryolu sektöründeki değişiklikler özellikle Polonya‟nın Avrupa Birliği‟ne katılmasından sonra geçtiğimiz yıllarda hız kazanmıştır. Fakat gerçekleştirilen reformlar halen yeterli görülmemektedir. Demiryolu yük hizmetlerinde Polonya pazar liberalizasyonu bakımından önde gelen Avrupa ülkelerinden biridir. Demiryolu sektörüne yönelik düzenleme modeli tam olarak Avrupa hukukuna göredir. Polonya demiryolu reformlarının hem başarı hem de başarısızlıkla sonuçlanan çeşitli aşamaları olmuştur. Daha önce değinilen altyapı yöneticisi PKP PLK SA‟nın Gruptan tam olarak ayrılması, gerekli taşınmaz malların Grup şirketlerine tedariki, ihtiyaç fazlası PKP varlıklarının yeniden yapılandırılması ve ticarileştirilmesi ve PKP Grup şirketlerinin özelleştirilmesi gibi PKP Grubu içerisindeki yapısal değişikleri tamamlamaya acil ihtiyaç duyulmaktadır. Polonya demiryolu altyapısı hala iyileştirmeye büyük harcamaların yapılması ihtiyaç içindedir. Şu anda devam etmekte olan konvansiyonel hatların iyileştirilmesine yönelik program AB fonlarından (2007-13) alınan önemli miktardaki destek ile birlikte sadece 1,500-1,700 km‟lik bir demiryolunu kapsamaktadır. Ancak şu anda işletilmekte olan 19,000 km‟den fazla demiryolu hattının TEN-T‟nin bir parçası olarak sınıflandırılan ve AGC ve AGTC anlaşmaları kapsamına giren en az 5,300 km‟sinin iyileştirilmesi gerekmektedir. Polonya demiryolu sektörünün önemli bir diğer zayıf noktası, atölyelerde çalışan şişirilmiş personel sayıları, yedek parçaların, aletlerin ve ekipmanların daha fazla aşınması ve materyallerin tüketimi nedeniyle aşırı onarım masrafları yaratan teknik olarak demode lokomotif ve vagon filosudur. Gelecekte Polonya demiryolu taşıyıcılarına demiryolu yolcu hizmetleri standardını değiştirmek ve çağdaş kalite gereksinimini karşılamaya yönelik olarak çeken ve çekilen araçların bütün kategorilerine yatırım yapmak için daha iyi koşullar sağlanmalıdır. Fakat tarihi düşüncelerden kaynaklanan mevcut zayıflıklara rağmen Polonya demiryolu büyüklük ve taşımacılık potansiyeli bakımından Avrupa Birliği‟nde üçüncü sırada gelmektedir ve Polonya‟nın kendisi büyük bir demiryolu taşımacılığı pazarıdır. 2004 yılında AB‟ye katılım kuşkusuz özellikle demiryolu altyapı alanında kalkınma için büyük bir fırsat sunmuştur. Bu alanda gelişme süreçlerinin tatmin edici bir şekilde hızlanması beklenebilir. Yeni gelişme teşvikleri oluşturan diğer bir faktör uygun bir sermaye ile desteklenecek bir süreç olan PKP Cargo SA, PKP Intercity SA ve diğer demiryolu şirketlerinin özelleştirilmesi olabilir. 172 C Orta ve Doğu Avrupa Kaynak: Railway Gazette International 173 2 Romanya 2 Romanya Marin Stancu 2 Alan (km ) 238,391 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) GSMH (milyar €) Hattın uzunluğu (1000 km) 2008 21.5 139.8 10.8 Yük tkm (milyar) Yolcu-km (milyar) Mod payı- yolcu (%) Mod payı-yük (%) 2008 15.2 6.9 %7.5 %17.9 Kaynak: Eurostat, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, 2010 2.1 GiriĢ Romanya‟da demiryolu taşımacılığının gelişimi eski geleneklere sahiptir: Oravita- IamBazias güzergahı üzerinde Kasım 1856 yılında işletime açılan 62 km uzunluğundaki ilk demiryolu hattından demiryolu şebekesi devamlı olarak gelişerek şu anki haline gelmiş ve yaklaşık 11,000 km‟ye ulaşmıştır. Avrupa‟daki eski komünist ülkelerin hepsinde olduğu gibi 1989 yılının sonunda Romanya‟da meydana gelen büyük politik değişiklikler ekonominin radikal bir şekilde adem-i merkezileşmesi ve pazar ekonomisine geçiş ile damgalanan önemli ekonomik değişimlere sebep olmuştur. Demiryolu taşımacılığı sistemi bu karmaşık yeniden yapılanma, yeniden düzenleme ve modernizasyon süreçlerinin bir parçası olmuştur. Romanya‟daki demiryolu sisteminin yeniden düzenlenmesindeki ilk adım Romanya Ulusal Demiryolu Şirketi‟nin (SNCFR) kurulmasına yönelik 235/1991 No‟lu Hükümet Kararıdır. Bu Karar, demiryollarının hükümet yapılarının bir parçası olarak sahip olduğu statüyü ortadan kaldırmış ve ticari temelde ve devletten mali özerk olarak işletim yapan özerk bir tekel oluşturmuştur. Demiryolu taşımacılığı sisteminin kullandığı bütün taşınmaz mallar SNCFR‟ye devredilmiştir. Bu mevzuat uyarınca SNCFR kapsamında daha önce çeşitli bakanlıklar ve hükümet departmanları bünyesindeki kuruluşlar olarak örgütlenen yaklaşık 100 iş birimi yeniden düzenlenmiştir. SNCFR, sadece yolcu ve yük taşımacılığı değil ayrıca bünyeye alınan yapılardan miras kalan endüstriyel, araştırma ve tasarım, inşaat, tedarik, yurtiçi ve yurtdışı ticaret, sağlık, eğitimle ilgili sosyal, kültürel ve diğer faaliyetler gibi temel faaliyet alanı dışında çok çeşitli faaliyetlerin de yönetiminden sorumluydu. Daha sonra çeşitli düzenlemeler aracılığıyla başlangıçta SNCFR‟nin bir kısmı olan bu birimlerden bazıları dışarıdan temin edilmiş (outsourced) ve bağımsız özerk tekeller (idareler), ortak girişim şirketleri veya kamu kuruluşları olarak yeniden teşkilatlandırılmıştır. 1991‟den 1998‟e kadar SNCFR‟nin başlangıçtaki 200,000 çalışan sayısı böylelikle yaklaşık 130,000‟e düşürülmüştür. Ayrımla ilgili bir örnek Demiryolu Düzenleyicisinin (Railway Register-REFER) kurulması ile teknik standartların 174 2 Romanya geliştirilmesi, çeken ve çekilen araçların teknik durumunun ve devamlı bilimsel demiryolu araştırmalarının izlenmesi ile ilgili faaliyetlerin ayrılmasıdır. 1996 yılında parlamento Romanya‟daki demiryolu taşımacılığı faaliyetlerinin tümü için geçerli ticari yaklaşımın temel prensiplerini belirleyerek Romanya demiryollarına ilişkin 129 No‟lu Taşımacılık Kanununu kabul etmiştir. 2.2 Demiryolu altyapısı, yolcu iĢletimi ve yük iĢletimi arasındaki kurumsal ayrım 2.2.1 Demiryolu taĢımacılığında reform ihtiyacı Demiryolu sektöründe bütün taşımacılık faaliyetleri için ticari bir yaklaşımın benimsenmesi SNCFR‟nin bazı yeni zorluklarla uğraşmasına neden olmuştur. Zorluklar Romanya‟nın ekonomisinin tamamındaki karmaşık değişiklikler ile katlanmıştır. 1991‟den çok kısa bir süre sonra SNCFR yönetimi ve hükümet, SNCFR‟nin yeniden örgütlenmesi ile ilgili olarak alınan kararların yeterli olmadığının farkına varmıştır. 1998 yılına kadar aşağıdaki gelişmeler olmuştur: - Taşımacılık hacmi yük için yüzde 30, yolcu sektörü için yaklaşık yüzde 50 azalmıştır. - SNCFR‟nin taşıma kapasitesi nerdeyse değişmemiştir (aynı mal varlıkları ve aynı personel). - Altyapı masrafları, azalan trafikle orantılı olarak düşmemiştir. - 1998 yılında yaklaşık olarak toplamda 11,800 km demiryolu hattından yenilenmeyi bekleyen 3000 km‟dir. - Demiryolu mal varlıklarının çoğu (çeken ve çekilen araç parkı, köprüler, tüneller, demiryolu tesisleri) kullanılır yaşam ömrünün sonrasında kullanıldığından eskimiş ve modası geçmiştir ve düşük yatırım kapasitesi mal varlıklarının herhangi bir şekilde yenilenmesine izin vermemektedir. - 1998 yılındaki yaklaşık 129,000 kişiden oluşan personel sayısı faaliyetler düşünüldüğünde gerekli olandan fazladır. - Eylül 1998 itibariyle SNCFR 600 milyar ROL (67.6 milyon USD)1 mali zarar ve yaklaşık 4200 milyar ROL (473.2 milyon USD) borç biriktirmiştir. Bu borç temel olarak devlet bütçesine olan borçlardır: sosyal güvenlik katkıları, KDV ve diğer vergiler, işsizlik fonu vb. 2.2.2 SNCFR’nin yeniden yapılandırılması ve örgütlenmesinin prensipleri Hükümet, altyapıya açık erişim ve rekabete dayanarak kesintisiz bir taşımacılık pazarının geliştirilmesi ile ilgili Avrupa Direktiflerinin ana amaçlarına uygun olarak demiryolu taşımacılığı sistemindeki reformu daha da teşvik etmeye karar vermiştir. Romanya‟da demiryolu sistemini yeniden şekillendirecek önemli politik karar 1998 yılında alınmıştır. Bu tarih pazar ihtiyaçlarına dayalı bir demiryolu yaratmak için dönüm 1 Bu tarih Euro‟dan önceki tarihtir fakat Euro 1998 yılında getirildiğinde AB doları olarak hemen hemen aynı miktara eşittir. 175 2 Romanya noktası olmuştur. Romanya demiryollarının reformu için en önemli adım o zamanda bulunan Avrupa yasal çerçevesiydi: 91/440/EEC,95/18/EC ve 95/19/EC Direktifleri: Hükümet 1998 yılında demiryolları için aşağıdaki hedefleri belirlemiştir: - yolcu ve yük arasındaki çapraz sübvansiyonları kaldırmak, - bütün taşımacılık faaliyetlerinin ticari bazda yeniden organize edilmesi, - SNCFR‟nin kar getiren faaliyetler gerçekleştirmesi amacıyla kurumsal olarak birbirinden ayrı devlete ait çeşitli şirketlere bölünmesi, - Romanya‟da daha fazla demiryolu kuruluşunun altyapıya erişimi için açık erişim prensibinin tanımlanması, - devletin herhangi bir müdahalesi olmadan demiryolu yük taşımacılığı için tarife politikasının oluşturulma prensibinin tanımlanması, - demiryolu yolcu taşımacılığındaki kamu hizmetinin tanımlanması, - devletin sorumluluğunun net bir şekilde tanımlanması. Devlet, haklarını ve yükümlülüklerini temsilcisi olarak ulusal ulaştırma sisteminin gelişmesini sağlamak, yeni oluşturulan demiryolu şirketlerinin performansını denetlemek ve kamu idaresinde bir devlet makamı olarak düzenleyici işlevleri yerine getirmek için atanmış Ulaştırma Bakanlığı aracılığıyla yerine getirmektedir. 2.2.3 Kurumsal ayrılma ile SNCFR’nin etkin bir Ģekilde yeninden örgütlenmesi 89/1999 No‟lu Kanun ile Romanya Parlamentosu tarafından onaylanan Romanya demiryolu taşımacılığı ve SNCFR‟nin yeniden örgütlenmesine (GUO 12/1998) ilişkin Romanya Hükümetinin 12/1998 No‟lu Acil Durum Kararının benimsenmesi reform prensiplerinin uygulanmasına imkan sağlamıştır. Bunun bir sonucu olarak SNCFR anonim şirketler şeklinde örgütlenmiş aşağıdaki gibi beş tane kurumsal olarak birbirinden ayrı devlete ait şirkete bölünmüştür (Şekil 1): - imtiyazlı olarak altyapı yöneticisi olarak hareket eden anonim şirket Ulusal Demiryolu Şirketi “CFR”- SA, - yük taşımacılığı için bir demiryolu kuruluşu olarak hareket eden anonim şirket Demiryolu Yük Taşımacılığı Ulusal Şirketi “CFR Marfa”-SA, - yolcu taşımacılığı için bir demiryolu kuruluşu olarak hareket eden anonim şirket Demiryolu Yolcu Taşımacılığı Ulusal Şirketi “CFR Calatori”-SA, - SNCFR‟nin ayrılmasından kaynaklanan ihtiyaç fazlası varlıkların yönetilmesinden sorumlu anonim şirket Demiryolu Varlıkları Yönetimi Şirketi “SAAF”-SA, - muhasebenin ve mali hizmetlerin aynı zamanda yeni kurulan şirketlerin yabancı borçlarının yönetimi dahil yasal hizmetlerin geliştirilmesinden sorumlu anonim şirket Demiryolu Yönetim Hizmetleri Şirketi “SMF”-SA. Yeni kurulan şirketler, pazarın ihtiyaçlarına göre kendi işleri için gerekli taşınmaz malları SNCFR‟den almıştır. İhtiyaç fazlası varlıklar (yaklaşık 59,200 vagon, 1,800 yolcu vagonu, 1,650 lokomotif ve 55 raybüs, çok sayıda bakım atölyesi, depo, manevra alanı ve çeşitli binalar) yeni kurulan şirketler onlara ihtiyaç duymadığından SAAF‟ye devredilmiştir. 176 2 Romanya Aynı politika personelin yeni kurulan şirketlere devredilmesi için de uygulanmıştır: ihtiyaç fazlası personel (yaklaşık 23,000 çalışan) hükümetten hizmet yılları temelinde bir tazminat paketi almıştır. ġekil 1: 1998 yılında altyapı yöneticisi, demiryolu yük kuruluĢu ve demiryolu yolcu taĢımacılığının kurumsal olarak ayrımı Yeni kurulan şirketler arasındaki ilişkiler yalnızca ticari sözleşmelere dayanmaktaydı. SNCFR, yeniden örgütlenme tarihinde demiryolu sisteminin tarihi borçlarının yönetiminden sorumlu tek bir çalışanı ile özerk bir tekel olarak var olmaya devam etmiştir. 1998 yılına kadar Romanya Orta ve Doğu Avrupa‟da altyapı yönetimi (altyapı yöneticisi) ve demiryolu taşımacılık hizmetlerinin tedariki (demiryolu kuruluşları) arasındaki kurumsal ayrımı uygulayan ilk ülkedir. Romanya ayrıca Orta ve Doğu Avrupa „da aynı yılda yük ve yolcu demiryolu hizmetleri arasında kurumsal ayrımı uygulayan ilk ülkedir. Her iki durumda da bu sebeple Romanya Avrupa Birliği direktiflerinin gerekliliklerinin ötesine geçmiştir. 2.2.4 UlaĢtırma ve Altyapı Bakanlığının rolü GUO 12/1998‟e uygun olarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı aşağıdaki ana görevlerle birlikte demiryollarının ve demiryolu güvenliğinin gelişimini teşvik eden devlet otoritesidir: a) demiryolu taşımacılığı faaliyetlerinin gelişimi için stratejiler geliştirmek, b) demiryolu altyapısının modernizasyonu için kalkınma programları hazırlamak ve hükümet onayına sunmak c) demiryolu taşımacılığının kendi içerisinde ve diğer taşımacılık modları arasında normal bir rekabetçi çevre için koşulları sağlamak d) kombine taşımacılığın geliştirilmesi için politikalar geliştirmek e) demiryolu toplu taşımacılığın doğru yönetilmesini sağlamak 177 2 Romanya f) devlet bütçesinden tahsis edilen mali kaynakların yönetimini sağlamak g) devlet adına demiryolu ile toplu yolcu taşımacılığı hizmetini atamak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı doğrudan veya bir demiryolu otoritesi tarafından yetkilerin vekalet edilmesi ile bir devletin yetkilerini uygulamakta ve bütün CFR şirketlerinin sahibi olarak devleti temsil etmektedir. 2.2.5 Demiryolu otoritesinin kurulması Bir demiryolu otoritesinin kurulması 1998 büyük reform aşamasının bir parçasıdır. Yeni pazar çevresi daha fazla işletici ve altyapıya karşı açık erişim ile daha çeşitli hale geldiğinden bu gerekliydi. Öte yandan demiryolu şirketlerinin işlevleri hizmet tedarikçileri olarak yeniden tanımlandığından taşımacılık düzenlemesiyle alakalı işlevler ayrı bir kuruluş tarafından üstlenilmek zorundaydı. Bunun bir sonucu olarak 97/1998 No‟lu Hükümet Kararı 1 Ekim 1998 tarihinde Romanya Demiryolu Otoritesini (AFER) kurmuştur. AFER, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı bünyesinde yapısı içerisinde Romanya Demiryolu Düzenleyicisi (REFER) ve bakanlıktan Demiryolu Teftiş Kurulunu bulundurarak ekstra bütçe gelirlerinden finanse edilen bir kamu kuruluşu olarak oluşturulmuştur. AFER‟in rolü şu faaliyetleri gerçekleştirmektir: demiryolu sektöründe trafik güvenliğinin devlet muayeneleri ve kontrolleri demiryolu düzenleyicisinin spesifik faaliyetleri demiryolu kuruluşlarının belgelendirilmesi demiryolu alanında yurtiçi eşya ve hizmet tedarikçilerinin teknik olarak denetimi ve onayı - sınavların düzenlenmesi, demiryolu güvenlik personeli için uygun görüldüğü şekilde sertifikaların ve lisansların verilmesi - demiryolu kazalarının ve olaylarının incelenmesi - Avrupa Demiryolu Ajansı 2004 yılında kurulmuşken Romanya‟nın Romanya Demiryolu Otoritesini 1998 yılında kurduğunu belirtmek önemlidir. 2.3 Demiryolu reformunun devamı 2.3.1 Faaliyetlerin dıĢarıdan temin edilmesi ve demiryolu taĢımacılığının özelleĢtirilmesi Demiryolu reformunun ana amaçlarından biri pazar ihtiyaçlarına göre esnek ve politika müdahaleleri gerektirmeden kendi hizmetlerine adapte olabilen anonim şirketler kurmaktı. Bu amacı gerçekleştirmek için kullanılan bir yöntem CFR, CFR Marfa ve CFR Calatori‟nin faaliyetlerinin maliyetlerini temel faaliyet olmayan faaliyetleri dışarıdan alarak daha iyi kontrol etmekti. 178 2 Romanya 1999-2004 dönemi boyunca çok sayıda yeni anonim şirket CFR, CFR Marfa ve CFR Calatori‟nin bağlı ortakları oldu. - CFR Calatori, yataklı/ kuşetli/ restoran/ bar vagonlarında seyahat etme, seyahat acentelerinde bilet satışı, lokomotiflerin bakımı, malzeme depolama ve demiryolu yedek parça ve materyallerinin dağıtım birimi faaliyetlerini için bağlı ortaklarından hizmet alımı yaptı. Ayrıca yolcu vagonlarının bakımı ve paket posta hizmetleri için dört anonim şirketten hizmet alımı yapıldı. - CFR Marfa yük ve tank vagonlarının yıkanması, kamyonlar kullanılarak demiryolu ile taşınan konteynerlerin dağıtımı, motorlar için elektrik parçalarının üretimi, lokomotiflerin bakımı, yük feribotlarının Karadeniz‟de işletimi ve sınır istasyonlarına yük nakliyatı faaliyetleri için beş anonim şirketten hizmet alımı yaptı. - CFR, demiryolu otomasyonu, IT teknolojilerinin gelişimi, demiryolu telekomünikasyonu, elektrik ceri için güç temini ve yolun işletimi ve bakımı ile ilgili faaliyetleri için ayrı bağlı kuruluşlardan hizmet alımı yaptı. ġekil 2: 1999-2004 yılları arasında bağlı kuruluĢların oluĢturulması 2004 yılında hükümet 25 demiryolu bağlı kuruluşunu özelleştirmeye karar vermiştir ve bu süreç ilgili hükümet kararından sonraki bir yıl içinde gerçekleştirilmiştir. Bu süreç temel olmayan demiryolu faaliyetleri pazarındaki rekabeti arttırmıştır. Ayrıca yeni özelleştirilen şirketler demiryolu taşımacılık pazarı üzerindeki etkilerini azaltarak ürün tekliflerini ve hizmetlerini genel pazara genişletmişlerdir. Süreç demiryolu endüstrisindeki iş yerlerini korumuş ancak CFR, CFR Marfa ve CFR Calatori bünyesinde yürütülen temel demiryolu faaliyetleriyle ilgili personel sayısını azaltmıştır. 2.3.2 Yeni kurulan demiryolu Ģirketlerin birleĢtirilmesi 2002 yılında hükümet, SMF‟nin muhasebe, mali, yasal hizmetler ve CFR, CFR Marfa ve CFR Calatori‟nin kurumsal yapıları içerisindeki yabancı borçların yönetimi ile ilgili faaliyetlerini bu yeni kurulan şirketlerin o zamanlarda kendi muhasebe ve yasal hizmetlerini ve yabancı borçlarını yönetecek kadar güçlü olduğu düşünüldüğünden 179 2 Romanya kendi bünyesine almaya karar vermiştir. Bu durum yeni şirketlerin pazara cevap verebilirlik bakımından hizmetlerin kalitesini yükseltmesine yardımcı olmuştur. ġekil 3: Hizmetler ġirketi SMF-SA, 2002 yılında demiryolu Ģirketlerine ayrılmıĢtır. SMF‟nin bir anonim şirket olarak varlığı artık son bulmuştur ve personeli CFR, CFR Marfa ve CFR Calatori tarafından alınmıştır. 2.3.3 Ulusal Demiryolu Eğitim Merkezinin (CENAFER) kurulması Ulusal Demiryolu Eğitim Merkezi (CENAFER) 2004 yılından Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının otoritesi altında bir kamu kuruluşu olarak kurulmuştur. CENAFER, demiryolu hareket güvenliği, emniyet ve demiryolu taşımacılık hizmetlerinin kalitesine özel faaliyetleri yürüten personelin onaylanması ve demiryolu trafiğinin güvenliği için personele sorumluluk veren komitelere katılım dahil olmak üzere demiryolu sektörü için her çeşit eğitimi sağlamakla yetkilendirilmiş ulusal bir kuruluş olarak atanmıştır. 2.4 AB demiryolu paketleri uyarınca organların kurulması 1998 yılında başlayan demiryolu reformu, Romanya taşımacılık pazarının reforma ve 1998 yılından sonra yayınlanan AB Direktiflerinin üç paketinin hükümlerinin uygulanmasına verdiği geri bildirime dayanarak yasal ve kurumsal çerçevenin devamlı olarak ayarlanmasını gerektiren uzun ve karmaşık bir süreç olmuştur. 2.4.1 Demiryolu Denetim Konseyinin kurulması (düzenleyici organ) 2003 yılında çıkan bir Hükümet Kararı, 2001/14/EC Direktifinde belirtildiği üzere düzenleyici organ rolü ile Demiryolu Denetim Konseyinin kurulmasını şart koşmaktaydı. Düzenleyici organ tarafından alınan kararlara karşı dilekçeler ilgili mahkemeler tarafından çözüme kavuşturulmalıdır. 2005 yılından bu yana düzenleyici organ tarafından alınan kararlara karşı hiçbir dilekçe kaydı yapılmamıştır ki bunun anlamı organın bütün kararlarının ulusal ve Avrupa hukukunun hükümlerine uygun olduğudur. 180 2 Romanya 2009 yılında Avrupa Komisyonu Demiryolu Denetim Konseyi‟nden daha fazla bağımsızlık istemiştir ve hükümet Demiryolu Denetim Konseyi‟nin hükümetin Genel Sekreterinin otoritesi altında teşkilatlanmış bir kuruluş olarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı otoritesinden ayrılmasına karar vermiştir. Şu anda bu süreç halen askıdadır ve yasal çevrenin uygun şekilde güncellenmesi kısa süre içinde yapılacaktır. 2.4.2 AB Güvenlik Direktifine uyması gereken organlar 2006 yılında 2004/49/EC Direktifini aktaran 55/2006 No‟lu Kanun aracılığıyla - Romanya Demiryolu Güvenlik Otoritesi (ASFR) Romanya Demiryolu Otoritesi (AFER) bünyesinde bağımsız bir organ olarak kurulmuştur. - Romanya Demiryolu İnceleme Organı, Romanya Demiryolu Otoritesi (AFER) bünyesinde bağımsız bir organ olarak kurulmuştur. Bu organ işlevsel olarak güvenlik otoritesinden ve herhangi bir düzenleyici veya satın alma kuruluşundan bağımsızdır. - Romanya Demiryolu Onay Organı bağımsız bir organ olarak kurulmuştur. Romanya‟nın 1 Ocak 2007 tarihinde Avrupa Birliği‟ne katılmasından sonra Romanya Demiryolu Onay Organı Avrupa Komisyonu tarafından onaylanmıştır. 2.5 Demiryolu pazar açılıĢı ve mevcut rekabet 1998 Hükümet Kararı Romanya‟daki yurtiçi demiryolu pazarını hem yolcu hem de yük taşımacılığına açmıştır. Karar, özel demiryolu kuruluşlarına lisans verilmesi için koşulları oluşturmuştur. Demiryolu altyapısına erişim kazanmak için demiryolu kuruluşu altyapı yöneticisi CFR ile erişim sözleşmesi imzalamak zorundadır. 2.5.1 Demiryolu lisanslarının verilmesi Romanya‟da demiryolu kuruluşlarına lisans verilmesine yönelik yasal ve kurumsal çerçeve 1998 yılı itibariyle oluşturulmuş ve düzenli olarak AB Direktiflerine göre güncellenmiştir. 1998 yılından önce lisanslar Ulaştırma Bakanlığı tarafından verilmekteydi. 1998 yılında demiryolu lisansı vermek için atanan kuruluş Romanya Demiryolu Otoritesiydi. Bir demiryolu lisansı almak için gerekli şartlar 95/18/EC Direktifine uygun olmalıdır. 55/2006 No‟lu Kanun ayrıca Romanya Demiryolu Lisans Organını herhangi bir demiryolu kuruluşu, altyapı yöneticisi, ücretlendirme organı, tahsis organı, başvuru sahibinden bağımsız ve Romanya Demiryolu Otoritesi (AFER) bünyesinde hareket eden bir kuruluş olarak kurmuştur. 1998 yılından beri demiryolu taşımacılık lisansı, demiryolu altyapı yöneticisi ile imzalanan erişim sözleşmesinin hükümleri kapsamında demiryolu kuruluşlarının demiryolu manevra işlemleri dahil olmak üzere demiryolu altyapısına ve altyapı yöneticisi tarafından sunulan tüm olanaklara ayrım gözetmeyen bir şekilde erişimine izin vermektedir. 181 2 Romanya 2.5.2 Artan özel demiryolu kuruluĢları Demiryolu altyapısına açık erişim prensibinin erken uygulanması, demiryolu taşımacılık hizmetlerine güçlü bir özel sektör katılımının gelişmesine imkan sağlamıştır. Özel demiryolu kuruluşlarının sayısı 1999 yılından beri günümüze kadar devamlı olarak artmaktadır. Şu anda Şekil 4‟te gösterildiği gibi demiryolu taşımacılık sisteminde artan bir pazar payı ile birlikte, özellikle demiryolu yük taşımacılığında, 28 lisanslı özel demiryolu kuruluşu bulunmaktadır. Şu anda Romanya AB‟de özel sektörün demiryolu taşımacılığı pazar payında en yüksek katılım oranlarına sahip olduğu ülkelerden biridir (özel demiryolu yük taşımacılığı kuruluşlarının pazar payı bakımından İngiltere‟den sonra AB Üye Devletlerinde ikinci sıradadır). Yolcu taşımacılığında özel demiryolu şirketlerinin pazar payı 2009 yılında yolcu-km bakımından yaklaşık % 2.5‟tir. 2.5.3 Altyapıya açık eriĢimin bütün yük trafiğine geniĢletilmesi 2004/51/EC Direktifinin aktarımı, 155/2005 No‟lu Kanun aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Romanya‟nın AB‟ye katıldığı tarihten (Ocak 2007) başlamak üzere demiryolu kuruluşlarına her tür demiryolu yük hizmetlerinin işletilmesi amacıyla Romanya altyapısına eşit şartlarda erişim verilmiştir. Terminallere ve demiryolu faaliyetleri ile bağlantılı limanlara yol erişimi ve hizmet tedariki ayrım gözetmeyen ve şeffaf bir şekilde bütün demiryolu kuruluşlarına sağlanmak zorundadır. ġekil 4: Özel yük taĢımacılığı demiryolu kuruluĢları için pazar payı evrimi (ton-km) 2.5.4 Uluslararası yolcu hizmetleri için altyapıya açık eriĢimin geniĢletilmesi 2009 yılında 2007/58/EC Direktifi, 62/2009 OUG ile Romanya hukukuna aktarılmıştır. 1 Ocak 2010‟dan beri demiryolu kuruluşları uluslararası yolcu seferleri işletimi amacıyla Romanya‟da altyapıya erişim hakkı verilmektedir. Uluslararası bir sefer sırasında demiryolu kuruluşları uluslararası güzergahta bulunan herhangi bir istasyonda yolcu alma ve yolcuları aynı Üye Devlette bulunan istasyonlar dahil herhangi başka bir istasyonda bırakma hakkına sahip olacaktır. Romanya‟daki demiryolu taşımacılık sisteminin mevcut yapısı Şekil 5‟te sunulmaktadır. 182 2 Romanya ġekil 5: 2009 yılında Romanya Demiryolu Sistemi 2.6 Demiryolu yol eriĢim ücretleri Yol erişim ücretlerini hesaplama yöntemi AB demiryolu direktiflerinin hükümlerine uygun olarak 1998 yılından beri ücretleri altyapı kullanıcılarından toplamak için güvenilir bir araç yaratma amacıyla yavaş yavaş gelişmektedir. 1998-2000 yılları arasında altyapı yöneticisi ve ulusal demiryolu kuruluşları demiryolu erişim ücretlerini farklı demiryolu kuruluşları tarafından götürü şeklinde ayrı olarak ödenen yuvarlak bir miktar olarak hesaplamaktadır. Her demiryolu kuruluşu tarafından ödenecek götürüler, her bir demiryolu kuruluşuna işletilen trafik birimlerinin hacmine göre demiryolu altyapısının doğrudan maliyetlerinin tahsis edilmesi ile hesaplanmaktadır. 2001 yılında pazara yeni giriş yapacaklara imkan sağlamak için her demiryolu kuruluşu tarafından işletilen tren-km hacmine dayalı daha kesin bir hesaplama yöntemi getirilmiştir. Farklı maliyetlerini yansıtan biri yük biri yolcu hizmetleri olmak üzere trenkm‟ye iki farklı değer uygulanmıştır. 2001/14 Direktifinin aktarımdan sonra 2004 yılında yeni bir demiryolu yol erişim ücret sistemi onaylanmıştır. Demiryolu altyapısının kullanımı için ücret hesaplama yöntemi altyapı yöneticisi ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı arasında imzalanan, hükümet tarafından onaylanan çok yıllı sözleşmede (aşağıda anlatıldığı gibi) şart koşulmuştur. Ücretlerin hesaplanması aşağıdaki ücretlendirme unsurlarına dayanmaktadır: a) trenin gittiği mesafe, b) trenin brüt tonajı, c) trafik türü- yük veya yolcu, d) trenin güzergahı, e) trafik bölümünün sınıfı ve f) cer için elektrik gücü tedariki. 183 2 Romanya Trafik bölümleri her bölümün teknik özelliklerine dayalı olarak Tablo 1‟de belirtildiği şekilde sınıflara ayrılmaktadır: Trafik bölümü sınıfı A B C D E R I Sadece yük trafiği olan hatlar için Düşük trafikli hatlar için: hacim günlük 5 trenden az Dar ray açıklıklı hatlar için Hız rejimi (km/s) Bu hızdan Bu hıza kadar 121 200 101 120 61 100 0 60 0 60 - - - - Tablo 1: Trafik bölümlerinin sınıflandırması CFR, Erişim Sözleşmesi yapmak için erişim ücreti hesaplama sistemini demiryolu kuruluşlarına erişilebilir kılmıştır. CFR kapasiteyi yansıtacak şekilde tahsis edilen yolların etkin kullanımına uygunluğu sağlamak için ücret toplayabilir. 2.7 Demiryolu altyapısının finansmanı Romanya‟da mevcut yasal çerçeveye göre demiryolu altyapısı devlete ait demiryolu altyapısı (kamuya açık demiryolu altyapısı) ile özel mülkiyetli altyapıyı içermektedir. Avrupa demiryolu şebekesi ile karşılıklı bağlantılı olma bakımından Romanya demiryolları, a) farklı Üye Devletlerin demiryolu kuruluşlarının açık erişimine izin vererek ve Avrupa seviyesinde kabul edilmiş karşılıklı işletilebilirliğe yönelik teknik özelliklere göre geliştirilerek karşılıklı işletilebilir olabilir. b) belli dahili düzenlemeler temelinde yönetilip geliştirilerek karşılıklı işletilebilir olmayabilir. Romanya‟da demiryolu altyapısı yönetimi, hükümet ile yaptığı bir imtiyaz anlaşması kapsamında kamuya ait demiryolu altyapısını devralan altyapı yöneticisi CFR tarafından yapılmaktadır. CFR, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının onayı ile karşılıklı işletilebilir olmayan demiryolu altyapısını yönetme ve yük ve yolcu taşımacılığı yapma lisansı bulunan diğer yasal kuruluşlara kiraya verebilir. Karşılıklı işletilebilir olmayan demiryolu altyapısının kiralanması rekabetçi açık ihale ile yapılmaktadır. Yaklaşık 3000 km karşılıklı işletilebilir olmayan hattın 1500 km‟den fazlası 2009 yılına kadar özel işleticilere kiraya verilmiştir. Altyapı yöneticisi olarak CFR ve devlet arasındaki ilişki Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile çok yıllı olarak yapılan sözleşme ile düzenlenmektedir. Çok yıllı sözleşme 4 yıllık bir süre için yapılmalı, Devlet Bütçesinin onayından sonra hükümet tarafından onaylanmalı ve yıllık olarak güncellenmelidir. İlk çok yıllı sözleşme 1999-2003 dönemi için yapılmıştır. 2008-2011 dönemi için yapılan çok yıllı sözleşme halen yürürlüktedir. 184 2 Romanya Çok yıllı sözleşme, (i) demiryolu altyapısının işletimi, bakımı, onarımı, modernizasyonu ve geliştirilmesi ile ilgili görevleri yerine getirmek için altyapı yöneticisinin faaliyetlerini, ve (ii) hükümetin Devlet Bütçesinden demiryolu altyapı yatırımlarına transferler dahil olmak üzere toplu demiryolu taşımacılığının yeterli derecede işletimi ile ilgili sorumluluklarını içermektedir. Çok yıllı sözleşme yasal çerçeveye uygun olarak demiryolu altyapısının finansmanı ile ilgili aşağıdaki hükümleri içermektedir: - Bakım altyapı yöneticisi CFR tarafından kendi gelirlerinden karşılanarak yapılacaktır. - Devlet, kamuya ait demiryolu altyapısına yatırım, kamuya ait demiryolu altyapısının modernizasyonu, geliştirilmesi ve bakımı ile ilgili giderleri finanse eder. 2.8 Kamu Hizmeti SözleĢmesi Demiryolu ile toplu yolcu taşımacılığı yapan Demiryolu Kuruluşları ve kamu hizmeti isteyen kamu kuruluşları arasındaki ilişki, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile yapılan çok yıllı Kamu Hizmeti Sözleşmeleri ile düzenlenmektedir. Kamu Hizmeti Sözleşmeleri 4 yıllık bir süre için yapılmakta Devlet Bütçesinin onayından sonra hükümet tarafından onaylanmakta ve yıllık olarak güncellenmektedir. İlk Kamu Hizmeti Sözleşmeleri 1999-2003 dönemi için yapılmıştır. 2008-2011 dönemi için yapılan Kamu Hizmeti Sözleşmeleri halen yürürlüktedir. Şu anda yolcu taşımacılığı hizmeti veren ve Kamu Hizmeti Sözleşmesi yapmış 4 demiryolu yolcu taşıma kuruluşu bulunmaktadır. Şu anda iki tane daha işleticisi Kamu Hizmeti Sözleşmesi yapmak üzeredir. Kamu Hizmeti Sözleşmeleri temel olarak verilecek hizmetlerin bir listesini, her hizmet türü için tarifeleri ve kamu hizmeti yükümlülüğünü karşılanması için devlet tazminatını (talep edilen hizmetlerin sağlanması için yapılan masraf ve makul bir kar marjı ile birlikte devlet tarafından onaylanan tarifelere göre toplanan gelir arasındaki fark) içermektedir. 2.9 Sonuçlar 2.9.1 BaĢarıların özeti 1998 yılında Romanya altyapı yönetimi ve demiryolu taşımacılık hizmetlerinin temini ve de demiryolu yük ve yolcu taşımacılığı hizmetleri (bu son prensip 2001/12 Direktifinin uygulanması ile 2003 yılına kadar istenilmese de) arasındaki kurumsal ayrımı uygulayan Orta ve Doğu Avrupa‟daki ilk ülkedir. Reformların uygulanması daha öncesinden daha sürdürülür iyileştirme çalışmalarının yapılmasına imkan sağlamış ve demiryolu taşımacılık faaliyetlerinin kalitesini arttırmıştır. SNCFR‟nin 1998 yılından yeniden örgütlenmesinden başlayarak demiryolu yük taşımacılığı tarifeleri pazar tarafından belirlenmektedir. Yeni CFR şirketleri faaliyetlerin adem-i merkezileştirilmesi prensibine göre bağlı ortaklar oluşturmuştur. Bu şirketlerin çoğu özelleştirilmiş ve böylece temel faaliyetlerin kapsamına girmeyen demiryolu faaliyetleri pazarında artan bir rekabet sağlanmıştır. 185 2 Romanya 1998 yılındaki kurumsal ayrım demiryolu pazarındaki rekabetin “motor”u olmuştur. Özel demiryolu kuruluşlarının sayısı ve payı özellikle yük taşımacılığında olmak üzere 1999 yılından bu yana sürekli olarak artmaktadır. 2009 yılında özel yük taşımacılığı kuruluşlarının pazar payı yaklaşık %51.4‟tür ve Romanya, AB Üye Devletleri arasında İngiltere‟den sonra özel demiryolu yük taşımacılığı şirketlerinin pazar payı bakımından ikinci sırada gelmektedir. Romanya üç demiryolu paketinin hepsini aktarmış, uygulamış ve direktiflerin gerektirdiği bütün kuruluşları oluşturmuştur. Yol erişim ücretleri benzer taşıma koşulları için bütün demiryolu kuruluşlarından ayrım gözetmeden alınmakta ve demiryolu altyapı yöneticisi olarak CFR tarafından hesaplanmakta ve toplanmaktadır. Yöntem, trenin katettiği yol, brüt tonaj, trafik türü ve trafik güzergahı, trafik bölümünün sınıfı ve elektrifikasyon sistemlerinin elverişliliğine dayanmaktadır. Altyapı yöneticisi ve kamu kuruluşları arasındaki ilişki devlet adına Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile 4 yıllık bir süre için yapılan ve hükümet tarafından onaylanan ve yıllık olarak güncellenen Performans Sözleşmesi ile düzenlenmektedir (çok yıllı bir sözleşme). Demiryolu ile toplu yolcu taşımacılığı yapan Demiryolu Kuruluşları ve kamu kuruluşları arasındaki ilişki, devlet adına Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile yine 4 yıllık bir süre için yapılan Kamu Hizmeti Sözleşmeleri ile düzenlenmektedir. 2.9.2 Reformun devam etmesine yönelik ihtiyaç Demiryolu taşımacılık sistemi reformu her Avrupa ülkesinde karmaşık bir süreçtir. Önemli değişiklikler sadece 5 ila 10 yıl önce başlamıştır ve sonuçlara ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yapmak için çok erkendir. Romanya‟da 1998 yılında başlayan süreç tamamıyla yeni bir yasal ve kurumsal çerçeve yaratmıştır. Fakat halen daha problemler bulunmaktadır. Yatırımlar yetersizdir, demiryolu pazarı düşüştedir ve özellikle ekonomik krizden sonra demiryolu şirketleri mali olarak zayıftır. Bu sebeple diğer birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi reform süreci bitişten çok uzakta olduğundan daha yapacak çok şey vardır. Demiryolu reformları hareketli bir hedefin peşinden koşmaktadır. Demiryolu reformları, sonuç ancak esnek ve politika müdahalelere başvurmadan hızla değişen iş çevresine adapte olabilen tetikte bir demiryolu endüstrisinin olması şartıyla başarılı olarak düşünülebilir. Romanya‟da reformun devamı üç ana hedefe odaklanmalıdır: (i) demiryolu altyapısının finansmanı için çerçevenin geliştirilmesi, (ii) demiryolu taşımacılığının pazar payının arttırılması ve (iii) demiryolu şirketlerinin mali sürdürülebilirliğinin birleştirilmesi. İlk amaç demiryolu altyapısının kötüleşmesini durdurmak ve karşılıklı işletilebilirlik ve de AB‟nin kesintisiz taşımacılık pazarı ile istediği hizmet kalitesi seviyesine ulaşmak için demiryolu altyapısına yapılan yatırımın oranını arttırmak ile başarılabilir. Yol erişim ücretlerinin seviyesi de demiryolu taşımacılık hizmetlerini müşteriler için daha cazip hale getirmek için düşürülebilir. Bu, Romanya demiryolu şebekesini Avrupa ve Asya arasındaki transit taşımacılığa yönelik uluslararası demiryolu taşımacılığı için özellikle 186 2 Romanya Constanta limanına cazip bir alternatif haline getirmek için CFR‟nin işletimle ilgili giderlerinin azaltılarak ve demiryolu altyapısının bakımı için devlet katkısını arttırarak yapılmalıdır. Reformun devamı için ikinci amaç olan pazar payının arttırılması demiryolu taşımacılık hizmetlerinin tahmin edilebilirliğini arttırmak için yeterli tedbirler alınarak kolaylaştırılmalıdır. Demiryolu altyapısı için yapılan çok yıllı sözleşmelere ve yolcu hizmetleri için yapılan kamu hizmeti sözleşmelerine yönelik yasal çerçeve AB direktiflerinin gerektirdiği şekilde kamu fonlarının çok yıllı olarak tahsisini garanti altına almak için iyileştirilmelidir. Bu, taşımacılık tarifelerine istikrar getirecek ve demiryolu işleticilerine ve müşterilerine çeken ve çekilen araçlara yapılacak yatırımların planlanmasına ve işin geliştirilmesine olumlu etkileri ile çok yıllı sözleşme imzalama konusunda güven verecektir. Reformun ilerlemesine yönelik üçüncü yöne, reformun gerçekleştirilmesinde hayati unsur olarak demiryolu şirketlerinin yönetiminin daha da güçlendirilmesinin başarılması ile ulaşılacaktır. Buna paralel olarak devlet demiryolu şirketlerinin performansının kontrol edilmesindeki gözetim rolünü güçlenmelidir. Şu anda reform süreci oldukça yol almıştır ve sürekli olarak değişen taşımacılık pazarının verdiği sinyallere dayalı olarak ilerlemeye devam etmelidir. Bu bağlamda hükümet devamlı olarak ülkenin kalkınma ihtiyaçlarını destekleyen demiryolu taşımacılığı sektörünü geliştirmek için yeni çözümler aramalıdır. Demiryolu reform sürecini devam ettirerek Romanya demiryolu sistemi Avrupa açık taşıma pazarında rekabet edebilir hale gelecektir. 187 C Orta ve Doğu Avrupa Kaynak: Railway Gazette International 188 3 Çek Cumhuriyeti 3 Çek Cumhuriyeti Petr Moos1 2 Alan (km ) 78,868 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) GSMH (milyar €) Hattın uzunluğu (1000 km) 2008 10.5 147.9 9.5 Yük tkm (milyar) Yolcu-km (milyar) Mod payı- yolcu (%) Mod payı-yük (%) 2008 15.4 6.8 %7.1 %23.2 Kaynak: Eurostat, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, 2010 3.1 GiriĢ Çek Cumhuriyeti dünyanın en yoğun demiryolu şebekelerine sahip ülkelerden birisidir. Bu durum tarihsel gelişmeler sonucunda ortaya çıkmıştır. Demiryolu taşımacılığı ve demiryolu endüstrisi, günümüzün Çek Cumhuriyeti‟nde çok uzun bir geleneğe sahiptir; aslında Avrupa‟nın en uzun geçmişe sahip geleneklerinden birisidir. 1980‟lerde Çekoslovak Devlet Demiryolları neredeyse 200 milyon ton yük ve 300 milyonun üzerinde yolcu taşımaktaydı ( rakamlar 1993 yılında Slovak Cumhuriyeti‟nden ayrılan Çek Cumhuriyeti‟nin toprakları ile alakalıdır). 2008 yılına kadar Çek Demiryollarının taşımacılık rakamları ise yük taşımacılığında 86 milyon tona ve yolcu taşımacılığında 175 milyon yolcuya gerilemiştir. Rakamlardaki keskin düşüşlere rağmen demiryollarının yük taşımacılığındaki pazar payı %20‟nin üzerindedir ki bu, Avrupa Birliği ortalamasının üstünde bir rakamdır. 2003 yılından önce Çek Cumhuriyeti‟nde demiryolu organizasyonundaki en temel kusur, hem altyapı hem de işletim konusunda devlet ve ulusal demiryolu taşımacılık şirketi arasındaki belirsiz görev paylaşımıydı. Avrupa‟daki tüm ulusal demiryolları devletin önceleri ara sıra ekonomik ve sosyal politikaları uygulamak ve genellikle “devletin ödemeye parası olmadığı” görevler yüklemek için kullandığı devlet kurumlarıydı. Diğer ulaşım türlerinin aksine devlet demiryolları, devlet demiryolu altyapısının gelişimi ve işletimini finanse etmek ve halka gerçek maliyetten daha ucuz fiyatlara ulaşım imkanı sağlamakla yükümlüydü. Bu durum kısmen kar kaybı ve pazar taleplerini karşılamada az teşviklerle sonuçlanıyordu. Son 20 yıl içinde Çek demiryollarının dönüşümünün en temel görevi, bir devlet kurumu olan Çek Demiryollarını Avrupa‟nın herhangi bir yerinde ve Çek Cumhuriyetinin taşımacılık pazarlarında kendi işletimini yürüten ticari bir işletmeye çevirmekti. Bu konuda devletin görevi, halkın ihtiyaçlarını karşılayan ve piyasa mekanizmalarının maksimum derecede uygulanmasıyla çalışan taşımacılık sisteminin geliştirilmesi için 1 Kısmen bu kitabın ilk basımı olan “Avrupa Demiryollarının Yeniden Yapılandırılması- Bir İlerlemenin Değerlendirmesi” (CER 2005) için Jaroslav Soušek tarafından yazılan bölüme dayanmaktadır. 189 3 Çek Cumhuriyeti uygun koşulları sağlamak olmalıdır. Bu yüzden çeşitli taşımacılık türlerinin eşit koşullara dayalı olarak rekabet edebileceği uyumlu hale getirilmiş bir pazar ortamı oluşturmak gerekmektedir. Ama bu durum çevreye verilen zararlar ve kazalardan doğan zararların karşılanması, işletim güvenliği ve kontrol masrafları, demiryolu altyapısı masrafları (altyapı kullanımı için tazminat) ve taşımacılık işinin kendisinden doğan masraflar gibi tüm masrafları yansıtacak fiyatların olmasını gerekmektedir. Şu anki durum bundan çok uzaktır. 3.2 GeçiĢ döneminin yasal sonuçları Çek Demiryollarının dönüşümü Avrupa Birliği yasal gerekliliklerine uygun olarak yapılmıştır. Çek Demiryollarının dönüşümünde ilk olarak “Fransız modeli” kullanılmıştır. Çek Demiryollarının halefi kuruluşların pozisyonu Fransa‟daki RFF ve SNCF ile benzer olmuştur. 2002 Dönüşüm Kanunu (No 77/2002) bir devlet kurumu olan Çek Demiryollarını % 100 devlete ait olan bir anonim bir şirkete çevirmiştir. Çek Demiryollarının dönüşümüne ilişkin kanunun uygulanmasının demiryolu taşımacılığı finansmanının daha şeffaf hale getireceği ve adil pazar koşulları yaratacağı beklenmiştir. Ticari bir işletme haline gelen Çek Demiryolları ulusal demiryolu taşıyıcılığı görevini yerine getirmektedir. Bu ticari işletmeye ek olarak diğer demiryolu taşıyıcıları da kendilerini gün geçtikçe geliştirmektedir. Bu yüzden ilk olarak ikisi de tamamen devlete ait olan şu iki kuruluş kurulmuştur: Çek Demiryolları Anonim Şirketi (ČD) ve bir devlet kurumu olan Demiryolları Altyapı İdaresi (SŽDC). 2008 yılında hükümet, yük taşımacılığı pazarında faaliyet gösterecek olan ČD‟nin alt kurumu ČD Cargo a.s.‟yi kurmuştur. Fransız modeli de terkedilmiştir ve SŽDC trafik yönetimi için ČD ile sözleşme yapmaya devam etmesine rağmen artık altyapı bakımı için ČD ile anlaşma yapmamaktadır. 3.2.1 Çek Demiryolları anonim Ģirketi Bu sebeple ČD‟nin yasal sorumlulukları şu anda demiryolu taşımacılığı ve iş amaçlı diğer faaliyetler ile sınırlıdır. 3.2.2 Çek Demiryolları Grubunun anahtar performans göstergeleri ČD‟nin yasal organları Yönlendirme Komitesi, Denetim Kurulu ve Yönetim Kurulu‟ndan oluşturmaktadır. Devlet, Yönlendirme Komitesi vasıtası ile ČD‟nin %100 sahibi olarak hissedarlık haklarını kullanmaktadır. Yönlendirme Kurulunu, hepsi hükümet tarafından atanan Ulaştırma ve Haberleşme (3 üye), Maliye, Savunma, Endüstri ve Ticaret ve Bölgesel Kalkınma Bakanlıklarından (her birinden bir üye olmak üzere) çalışanlar oluşturmaktadır. ČD Denetim Kurulu dokuz üyeden oluşmaktadır. Denetim Kurulunun dokuz üyesinin üçte ikisi Yönlendirme Komitesi tarafından atanmakta üçte biri ise çalışanlar tarafından seçilmektedir. ČD Yönetim Kurulu ise beş üyeden oluşmaktadır ve Denetleme Kuruluna bırakılmadığı sürece şirketle ilgili her türlü mesele konusunda alınan kararları kabul etmektedir. Yönetim Kurulu üyelerini Denetim Kurulu seçmektedir. 190 3 Çek Cumhuriyeti ANAHTAR GÖSTERGELER ČD Grubu Toplam gelir (CZK milyar)2) İşletme karı/zararı (CZK milyar) Kar/Zarar (CZK milyar) Toplam mal varlığı (CZK milyar) Sermaye harcamaları (CZK milyon) Ortalama yeniden hesaplanan bordrolu çalışan sayısı Yolcu taşımacılığı (ČD, a.s.) Yolcu sayısı (milyon) Taşıma çıktısı (milyar yolcu-km) Trafik çıktısı (milyon tren-km) Ortalama mesafe (km) Doluluk oranı (%) Yük taşımacılığı (ČD Cargo, a.s.) Taşıma hacmi (milyon ton) Taşıma çıktısı (milyar tarife ton-km) Tren çıktısı (milyon tren-km) Ortalama mesafe (km) 2) 2008 2007 59.559 -5.330 2.344 58.765 7.900 48,592 50.615 51 -597 55.710 6.375 56,672 175 6.8 120.9 39 23 182 6.9 117.5 38 24 86.19 16.0 32.4 185 91.62 17.1 33.5 186 2008 yılı kur oranı 1€=26.2 CZK Tablo 1: Çek Demiryolları Grubunun anahtar performans göstergeleri 3.2.3 Demiryolları Altyapı Ġdaresi (SŽDC) Demiryolları Altyapı İdaresi (SŽDC) yasal olarak şunları yapmakla yükümlüdür: - altyapının işletimini ve işletim yönetimini sağlamak, - demiryolu kontrolünün ve devletin hesabına iyileştirilmesi ve geliştirilmesini dahil birbirine bağlı altyapının işler durumda olmasını sağlamak, - ČD‟ye devredilmeyen devlet mallarını yönetmek, - önceki devlet kurumu olan Çek demiryollarının mevcut alacaklarını ve borçlarını kapatmak, - “şebeke bildirimi”ni yayınlamak (SŽDC‟nin internet sayfası www.szdc.cz de mevcuttur- İngilizcesi de vardır) ve demiryolu altyapı kapasitesini izin verilen başvuru sahiplerine tahsis etmek- kapasite dağıtıcısı olarak verilen bu önemli rol, erişimi ayrımcılık gözetmeyecek şekilde sağlamak için tasarlanmıştır. Dönüşüm Kanunu (77/2002) kapsamında SŽDC demiryolu altyapısını net defter değeri üzerinden temsil eden ČD mal varlıklarını devralmıştır. SŽDC de bir devlet kurumudur ve ČD gibi kamu teşebbüslerine ilişkin Kanunundaki (77/1997) yasal düzenlemelere göre yönetilmektedir. SŽDC‟nin organları şunlardır: hükümet tarafından atanan Genel Müdür ve Yönetim Kurulu. SŽDC‟nin temel faaliyetleri, demiryolu altyapısının geliştirme, iyileştirme, bakım ve yönetimini denetlemektir. Altyapı ve işletim giderleri arasındaki paylaşım, demiryolu altyapısının 191 3 Çek Cumhuriyeti işletimi ile ilgili maliyetlerin tanımlanması hakkındaki yasal düzenleme (44/2003 no‟lu Kararname) ile belirlenmektedir. 3.2.4 UlaĢtırma altyapısına eriĢim 1994 yılından başlayarak istenilen profesyonel ve mali uygunluğu ispatlayan her demiryolu taşıyıcısı lisans alabilmektedir ve SŽDC böyle bir taşıyıcı ile demiryolu taşımacılığı için anlaşma yapmak zorundadır. Bunun bir sonucu olarak özellikle yük taşımacılığı alanında ČD‟ye ek olarak birçok yeni demiryolu taşıyıcısı bulunmaktadır. 3.2.5 Demiryolu giriĢimcileri için lisansların temin edilmesi Çek Cumhuriyeti, AB üye ülkeleri tarafından verilen lisansların geçerliliğini tanımaktadır. Lisans verilmesine yönelik şart, başvuru sahibinin profesyonel ve finansal yeterliliği ve suç kaydı olmamasıdır. Ayrıca sigorta istenilmektedir. Başvuru sahibine lisansı Demiryolu Otoritesi vermektedir. Demiryolu Otoritesi bağımsız bir düzenleme organıdır fakat teknik konularda altyapı yöneticisi SŽDC‟ye danışmak zorundadır. Çek Cumhuriyeti AB‟ye girdikten sonra yetkili bir kurumun isteği üzerine demiryolu sistemi altyapı kapasite tahsisi yapacak bir sistem oluşturmuştur. Devletin sahip olduğu demiryolu hatları için demiryolu altyapı kapasitesi SŽDC tarafından yapılmaktadır. Yetersiz kapasite belirtilmektedir. olması durumunda işleyecek prosedür düzenlemelerde 3.2.6 Güvenlik sertifikalarının temin edilmesi Ulusal ve bölgesel demiryollarında demiryolu taşımacılığı işletmesi için taşıyıcı güvenlik sertifikası (Taşıyıcı Sertifikası) ile ilgili yasal düzenleme Demiryolu Otoritesi tarafından belirli bir süreliğine düzenlenmektedir. Taşıyıcı Sertifikası taşıyıcıda şunların var olduğunu belgelemektedir: - demiryolu taşımacılığı işletimini yerine getirecek kişilerin profesyonel yeterliliğe yönelik şartları karşıladığını, - demiryolu sistemlerine ilişkin Kanunda belirtilen özel teknolojik araç gereçleri ve çeken ve çekilen araçların kullanımına yönelik şartları karşıladığını, - demiryolu taşımacılığı için gerekli olan şirket içi kurumsal bir yapıya ve yönetim sistemine sahip olduğunu. 3.2.7 Demiryolu kullanım ücretleri Demiryolu altyapı kapasitesi 625/1990 No‟lu Kanuna göre ücretlendirilmektedir. Ücret değerlendirmesi her sene Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığı tarafından Ücretlendirme Bülteninde yayınlanmaktadır. Çek Cumhuriyeti‟nde altyapı ücretlendirmesine yönelik olarak benimsenen yaklaşım, Ulaştırma bakanlığı tarafından yetersiz ve aşırı kullanım durumlarının da dahil olmak 192 3 Çek Cumhuriyeti üzere var olan altyapı kullanımının kısa vadedeki marjinal maliyete dayalı olarak tanımlanmaktadır. Bakanlık 2006 yılında ücretlerden elde edilen gelirlerin toplam altyapı harcamalarının %65‟i (kredi ve hibelerden ödenen de dahil) ve marjinal masrafların %100‟ü olduğunu bildirmiştir. Bakanlık ayrıca ücretlerin kısmen aşağıdaki gider kategorilerini karşılamak için tasarlandığını bildirmiştir: - trafik yönetimi bakım Ücretler; yenilemeleri, yatırımları, kaza ve gürültü giderlerini karşılamamaktadır. Ücretler ile karşılanmayan bu giderler merkezi hükümet bütçesi tarafından karşılanmaktadır. Alınan ücret çeşitleri aşağıdaki gibidir: - hem yolcu hem de yük trenleri için farklı oranlarda uygulanan ve ücret gelirinin yaklaşık %45‟ini oluşturan tren km başına değişken bir ücret hem yolcu hem de yük trenleri için farklı oranlarda uygulanan ve ücret gelirinin yaklaşık %55‟ini oluşturan brüt ton-km başına değişken ücret Yük trenleri için alınan ücret yolcu trenlerinden çok daha fazladır. Örneğin, 100 km için 300 tonluk bir yolcu treni 1.720 Kč (1 euro=24 Kč) ödemek zorunda iken 1500 tonluk bir yük treni 13.675 Kč ödemektedir. Uluslararası trenlerden alınan ücret, yurtiçişehirlerarası trenler için alınan ücretten %10-20 daha fazladır ki bu da bölgesel trenlerden alınan ücretten %10-30 civarında daha fazladır. Sabit bir ulaşım ücreti bulunmamaktadır (trafik yoğunluğundan bağımsız olarak). 3.2.8 Demiryolu taĢımacılığı iĢletim anlaĢması SŽDC altyapı yöneticisi lisans, verilen demiryolu altyapı kapasitesi ve Taşıyıcı Sertifikasına dayalı olarak ilgili demiryolu işleticisi ile demiryolu taşımacılığı için bir anlaşma yapmaktadır. Demiryolu işleticisi, SŽDC ile böyle bir anlaşma yapmak zorundadır. Herhangi bir anlaşmazlık olması durumunda ise Demiryolu Otoritesi bu gibi anlaşmazlıkları sözleşme taraflarının birinin görüşüne göre çözer. Demiryolu Otoritesinin kararı anlaşmanın hükümlerinin yerine geçmektedir. Anlaşma genel olarak aşağıdaki yasal zorunlulukları kapsamaktadır: - kapsam dahilindeki hatlar, trenlerin türü, miktarı, oreri, ağırlığı ve değişiklik için koşullar; - kullanılan çeken ve çekilen aracın çeşidi; - gerekli güzergah bilgisi ve yerel koşulların (istasyon düzenlemeleri) kapsamı, profesyonel yeterliliğe sahip personel tarafından yapılacak demiryolu işlemleri için iç düzenleme hükümleri, - araçların, trenlerin ve fren testlerinin teknik incelemesinin yapılmasına yönelik icra yöntemi ve sorumluluklar, 193 3 Çek Cumhuriyeti - acil durumlar için alınan önlemler, - her iki tarafın sözleşmeye karşı ortak sorumlulukları ve ortak incelemeler/muayeneler için yeterlilik ve yöntem, - taşıyıcıya sağlanan demiryolu altyapı kullanımı ve diğer hizmetler için yapılacak ödeme, - taşıyıcının demiryolu taşımacılık işletimi sonucunda oluşan zararların giderilmesindeki yükümlülükleri, - özellikle demiryolu taşımacılığının durmasını içeren anlaşma zorunluluklarının ihlalinde uygulanacak cezalar, - anlaşmanın geçerlilik süresi ve feshi olasılığı. Sınırlı çeşitte ürün taşıması veya taşıma blok tren kullanılarak yapılmadıkça, yük taşımacılığı işletimi anlaşması ayrıca şunları içermelidir: - trenlerin manevra yaptıkları demiryolu istasyonların verimi manevra istasyonlarının çekim bölgesi özellikleri vagonların rotalanması boş vagonların değerlendirilmesinin düzenleme yöntemi Demiryolu taşımacılığı işletimine ilişkin bir sözleşme yaparken başvuru sahiplerinin SŽDC‟ye yapacağı itirazlara ilişkin başvurular değiştirildiği şekliyle 266/1994 No‟lu Kanun ile düzenlenmektedir. Temyiz makamı Demiryolu Otoritesidir. Şebeke bildiriminin yayınlanmasından sonraki 15 gün içerisinde demiryolu altyapısı kapasite tahsisi için başvuru yapan Demiryolu Otoritesinden bildiriyi gözden geçirmesini talep edebilir. Demiryolu altyapısı kapasite tahsisi için başvuru yapan, kapasite dağıtıcısının (SŽDC) bildirisinin teslim edilmesinden sonraki 15 gün içerisinde Demiryolu Otoritesinden sonuçları ve ücret belirleme yöntemi dahil olmak üzere demiryolu altyapısının tahsis sürecini gözden geçirmesini isteme yetkisine sahiptir. Demiryolu Otoritesi bildirinin hazırlanması süreci, kriterler veya sonuçları ve ücret belirleme yöntemi dahil olmak üzere demiryolu altyapı kapasitesinin tahsisi sırasında herhangi bir yönetim hatası yapıldığının farkına varırsa; şebeke bildiriminde, demiryolu altyapı kapasitesinin tahsisinde ve erişim ücretlerini belirleme yöntemlerinde değişiklik yapma hakkına sahiptir. 3.3 Demiryolu pazarında rekabet Çek Cumhuriyeti‟nde altyapı ücretlerini ödeyen 5 adet yolcu taşımacılığı işleticisi (“ulusal” işletici de dahil olmak üzere) ve 13 adet yük taşımacılığı işleticisi (“ulusal” işletici de dahil olmak üzere) bulunmaktadır. Ancak bakım için malzeme taşıyan yük trenleri hiçbir ücret ödememektedir. Pazara yeni giriş yapanlar demiryolu yük trafiğinin nerdeyse %18‟ini ellerinde bulundurmaktadır. Çek Cumhuriyeti ulusal ve bölgesel demiryolları şebekesi üzerinde yapılan demiryolu yük taşımacılığı işi tamamen liberalize edilmiştir. Demiryolu altyapısına erişim hakkı kapasite bitene kadar izin verilmiş her taşıyıcıya verilebilir. 194 3 Çek Cumhuriyeti Demiryolu ticaret faaliyetleri çoğunlukla bu çeşit taşımacılıkta, yani fabrika (iltisak hattı) hattı taşımacılığında, uzun vadeli tecrübeye sahip teşekküller tarafından başlatılmıştır. Bu teşekküller genel olarak metalürji işleri, maden çıkarma ve büyük kimyasal sanayi fabrikalarının taşımacılık şirketleridir. Ayrıca yeni girişimciler ise – genellikle Çek Cumhuriyeti içerisinden- çoğunlukla dış kaynaklı sermaye kullanarak bağımsız işler kurmuştur. Bunlardan bazıları uluslararası şirketlerin (örneğin; Veolia) ulusal şubeleridir. Bu taşıyıcıların çoğunluğu büyük hacimli belli bir tür dökme malzemenin (kömür, kimyasal hammadde ve petrol) entegre şekilde taşınmasına odaklanan şirketlerdir. Toplu yolcu taşımacılığı hizmeti çoğunlukla bölgesel taşımacılık yapan sadece birkaç şirket tarafından yapılmaktadır. Veoila Transport, şu anda Binz-Berlin-Liberec hattında uzun mesafeli yolcu taşımacılığı yapan tek şirket durumundadır. Fakat bu şirketin yolcu taşımacılığını diğer uzun mesafeli hatlara da taşıyacağı düşünülmektedir. Olağan demiryolu yolcu taşımacılığındaki iş koşulları nispeten düşük kar getirmektedir; bu tür bir işi- kamu hizmeti sözleşmeleri çerçevesinde verilen sübvansiyonlar olmadanyapmak imkânsızdır. Bu nedenle, pazara yeni girenler demiryolu yolcu taşımacılığının %1‟inden daha azını taşımaktadırlar. ČD a.s.‟nin demiryolu yolcu taşımacılığındaki tekelliği 2009 yılında Çek Cumhuriyeti tarafından bölge yetkililerinin ČD a.s.‟yi sonraki beş yıl için bölgesel işletici olarak seçmesini gerektiren “Bölgelerde demiryolu ile toplu taşımacılığının sürekli finansmanına ilişkin Memorandum” ile desteklenmiştir. 3.4 DönüĢümle birlikte devlet müdahaleleri Devlet tarafından demiryolu reformlarının beraberinde çeşitli tedbirler alınmıştır. İlk olarak Çek Cumhuriyeti, Özel Kanuna (104/2000 Kanunu) dayanarak Ulaştırma Altyapısı Devlet Fonu aracılığıyla demiryolu altyapısının iyileştirilmesi ve genişletilmesinin finansmanı için tam sorumluluğu üstlenmiştir. İkinci olarak Çek Cumhuriyeti devlet tahvili çıkararak devlet kurumu SŽDC‟nin borcunu kapatmıştır. Son ama çok önemli olarak 2008 yılının sonunda ČD a.s.‟nin yaklaşık 16,000 çalışanının iş sözleşmelerinin fesh edilmesinin neden olduğu sosyal etkiyi azaltmak için bir devlet desteği programı kabul edilmiştir. Avrupa Birliği‟ne katıldığından beri Çek Cumhuriyeti karayolu transit yük trafiğindeki önemli artışla başa çıkmada zorluklarla karşılaşmıştır. Taşımacılık pazarının tamamında hızlı bir şekilde rekabetçi bir ortam yaratmak gereklidir. Pazar farklı taşımacılık türlerinin karşılaştırılabilir maliyetleri karşılamak zorunda olmamasından dolayı önemli derecede bozulmuştur. Özellikle altyapının bakımına ilişkin giderler, güvenlik hükümleri ve çevre koruması taşımacılık türleri arasında değişmektedir ve aynı şekilde ücretlendirilmemektedir. Ağır yük taşıt taşımacılığının aksine demiryolları bu maliyetlerin çoğunu karşılamaktadır. Çek Cumhuriyeti bu görevi kendi kendine çözemediğinden bu sorun Avrupa seviyesinde çözülmelidir. Avrupa Birliği uzun süredir bir çözüm bulmaya çalışmasına rağmen 2006 Direktifi üye devletlerin ağır yük taşıtlarının dış maliyetleri için ücret almasını engellemektedir. 3.5 DönüĢümün değerlendirmesi 195 3 Çek Cumhuriyeti Bölgesel hükümetler ihale yapmadan ČD a.s.‟yi bölgesel işletici olarak seçmektedir. Aynı şekilde Çek Hükümeti ČD a.s.‟yi uzun mesafe işleticisi olarak seçmeye karar vermiştir. Bu eylemler toplu taşımacılıktaki rekabeti fazlasıyla sınırlamaktadır. ČD a.s. ekonomik yönetimini geliştirmeye devam etmektedir. 2007 ve 2008 yıllarındaki trendler ve ekonomik sonuçlar bu bölümde daha önce anlatılmıştır. Bu rakamlardan karlılığın artışını görmek mümkündür. Bu, ČD‟nin stratejik bir holdinge dönüşümü ile başarılmıştır. Dönüşüm iki ana aşamada gerçekleştirilmiştir. İlk aşamada hizmet faaliyetleri ve yardımcı faaliyetler bağlı şirketlere ayrılmıştır. Bu model şimdi bu şirketlerin genişlemeyi ve teknik mühendislik tesislerinin yenilenmesini hızlandırmasına imkan tanımaktadır. Amaç ayrıca Çek Cumhuriyeti‟nin tekli faaliyetlerdeki ve Çek Demiryollarının mülkiyet payını arttırdığı Demiryolu Araştırma Enstitüsü ve ČD Telekomünikasyondaki genel konumunu geliştirmektir. Çek Demiryollarının dönüşümünün ikinci ve son aşaması stratejik bir holding oluşturulması ve sıralanan ana faaliyetlere odaklanmış şirketlerin kurulması ile gerçekleştirilmiştir: bölgesel yolcu taşımacılığı, uzun mesafe yolcu taşımacılığı ve yük taşımacılığı. 3.6 Mevcut beklentiler Çek Demiryollarının yeni yatırımlarının ve bağımsız iş faaliyetlerinin sonucunda ekonomik durumun her yıl iyileşeceği ve böylece 10 ila 15 yıl içerisinde ekipmanlarının modern Avrupa demiryollarının seviyesine ulaşacağı umulmaktadır. Çek Cumhuriyeti‟nde son yıllarda demiryollarının algılanma şekli değişmiştir: demiryolları şu anda kısmi değişikliklerin yavaş yavaş meydana geldiği iyi beklentiler olan bir taşımacılık sistemi olarak düşünülmektedir. Çek Hükümeti‟nin 2004 yılında onayladığı “Çek Cumhuriyeti‟nin 2005-13 dönemi ulaştırma politikası” dokümanı, doğru bir şekilde demiryolu taşımacılığının birleşik taşımacılık sistemlerine eklenebilecek olan düzenli aralıklarla çalışan hızlı ve yüksek kaliteli uzun mesafe ve bölgesel taşımacılığa ve de kaliteli banliyö ve kentsel hatlara odaklanmaya başlaması gerektiğini kabul etmiştir. Ulaştırma politikası ayrıca bütün adımlarını demiryolu taşımacılığını bu sistemlerin omurgası olarak tesis etmeye doğru yönlendirmektedir. Çek bölgelerinin büyük bir kısmı birleşik taşımacılık sistemleri oluşturmuştur; diğer bölgeler bu sistemleri oluşturmada son aşamadadır. Demiryolları bu taşımacılık sistemlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Çok sayıda bölge ve şehirde demiryolları yolcular için demiryollarını daha cazip yapan, demiryollarının daha fazla kullanılmasını sağlayan ve böylece tıkanık karayolu sisteminin rahatlamasına katkıda bulunan birleşik taşımacılık sistemine dahil edilmiştir. Büyüme beklentileri şu anda özellikle yük taşımacılığı konusunda olumludur. Yük taşımacılığı pazarı esas olarak karayolu (ton-km‟nin %75.5‟i) ve demiryolu (%20.8) arasında ayrılmıştır. Geriye kalan % 3.7 dahili su yolları ile taşınmaktadır. Yük taşımacılığındaki intermodalliği güçlendirmek ve kamusal lojistik merkezler yaratmak ulaştırma politikasının önemli hedefleridir. Bu sebeple demiryolu, su ve kombine taşımacılığı ve bunların lojistik süreçleri arasında ve de gönderilen malların bir taşımacılık türünden diğerine transferi için yeni esnek, etkin ve daha ucuz teknolojileri arasında daha yakın bağlantıların kurulması gereklidir. 196 C Orta ve Doğu Avrupa Kaynak: Railway Gazette International 197 4 Estonya 4 Estonya Raivo Vare 2 Alan (km ) 45,227 1/1/2009 itibariyle nüfus (milyon) GSMH (milyar €) Hattın uzunluğu (1000 km) 2008 1.3 16.1 0.9 Yük tkm (milyar) Yolcu-km (milyar) Mod payı- yolcu (%) Mod payı-yük (%) 2008 5.9 0.3 %2.1 %40.0 Kaynak: Eurostat, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi, 2010 4.1 GiriĢ ve kısa tarihçe Estonya demiryollarının kökeni 19. yüzyılın ortalarına dayanmaktadır. 1845 yılında Narva tekstil fabrikasının sahibi, Rusya çarist hükümeti Maliye Bakanına Rusya İmparatorluğu başkenti St. Petersburg‟dan Estonya‟nın Narva eyaletine uzanan bir demiryolu için bir plan sunmuştur. Bu demiryolu özel fonlarla yapılmıştır. Bu hat daha sonra büyük askeri malzeme temini amacıyla çarist demiryolu altyapı yapımı politikasının bir parçası olarak o zamanın ana askeri limanları Tallinn ve Paldiski‟ye kadar uzatılmıştır. Bu demiryolu üzerindeki trafik 1870 yılında başlamıştır. 1887 yılına kadar demiryolu güney sınırına kadar uzatılmış ve şu anki Estonya demiryolu şebekesinin mevcut temel yapısı oluşturulmuştur. Fakat özel demiryolları varlıklarını uzun süre devam ettirememiştir. Demiryolları 1893 yılında ulusallaştırılmış ve 1990lı yıllardaki reformlara kadar devlete ait olarak kalmıştır. İlk gelişim yıllarında farklı demiryolları farklı ray açıklıklarına sahipti- Rus standartlarına uygun olarak geniş ray açıklıklı (1520 mm) yollar dar ray açıklıklı (750 mm) yollarla eş zamanlı olarak kullanılmıştır. 1959-1975 yılları arasında dar ray açıklıklı yollar kaldırılmış1 ve kaldırılan yolların bir kısmı geniş ray açıklığına sahip yollarla değiştirilmiştir. Estonya Demiryolları, Estonya limanlarına bağlayan ana hatları ile bölgesel Baltık Demiryollarının bir parçası olarak büyük trans-Rusya demiryolu şebekesinin içinde yer almaktaydı. Rusya‟daki ve daha sonra Sovyet Birliği‟ndeki bütün demiryolları gibi Estonya‟daki demiryolları ilk olarak yük veya yolcu taşımacılığı düşünülerek değil cephane tedariki ve naklini sağlamak için askeri sebeplerle geliştirilmiştir. Bu yüzden demiryolu altyapısının yapısını ve şu anda halen var olan parametrelerini ayrıca demiryolu hatlarının ve makaslarının yerini askeri sebepler belirlemiştir. 1 Şu anda dar ray açıklığına sahip yollar sadece Lavassaare Demiryolu Müzesi‟nde ve birkaç özel şirket tarafından muhafaza edilmektedir. 198 4 Estonya 4.2 Reformun ilk aĢaması: 1992’den 1995’e 1 Ocak 1992‟de Estonya‟nın bağımsızlığına kavuşmasından sonra önceki Baltık Demiryollarının Estonya bölümüne dayalı olarak devlete ait bir kuruluş olan Estonya Demiryolları (EVR) kurulmuştur. Bu kuruluş demiryolu altyapısını yönetmiş, yük ve yolcu trafiğini de işletmiştir. Bu şirketin ana amacı Sovyet demiryolu yönetim modelinden diğer taşımacılık türlerine ve komşu demiryollarından gelecek rekabete açık çağdaş pazar ekonomisi modeline hızlı bir geçiş sağlamaktı. Nispeten iyi gelişmiş bir karayolu şebekesi ve artan araba edinimi ile birlikte en uzun diagonalı 300 km‟den az küçük bir şebeke üzerinde eski Sovyet modeli ile devam etmek ve rekabetçi olmak mümkün değildi. Şirket nerdeyse hemen yeniden yapılandırılmış ve temel iş alanlarına yeniden odaklanmıştır. Örneğin çok sayıda sosyal ve sağlık kurumu, konut, ticaret örgütleri, ana okullar, okullar ve yaz kampları ve farklı faaliyet alanlarındaki diğer birçok taşınmaz mal belediyelere devredilmiş veya özel şirketlere satılmıştır. Devlet demiryolunun ana faaliyeti olan etkin yük ve yolcu taşımacılığını sağlamakla ilgilenilmiştir. Aynı zamanda Sovyet düzenlemelerinin yerine geçecek Estonya‟ya ait gerçek bir düzenleyici temel oluşturulmuştur. 1993 yılında Estonya hükümeti, eski Sovyet Birliği toprakları üzerinde kurulan ve Estonya‟daki transit ve uluslararası demiryolu taşımacılığının daha da artmasına itici güç sağlayan Demiryolları İşbirliği Örgütü (OSJD) sistemine katılmaya karar vermiştir. Bu sebeple bu dönem ilişkilerin düzenlendiği ve geliştirildiği aynı zamanda pazarın durumuna uyumun sağlandığı bir dönem olarak düşünülebilir. Bu dönemde yolcu talebinde genel bir düşüş ve yük talebinde ise bir değişim ile trafik talebinde önemli yapısal değişiklikler meydana gelmiştir. Örneğin 1992‟de temel olarak bitümli şist ve maden cevheri, dökme yük, metal, tahıl, yiyecek malzemesi ve donmuş gıda olmak üzere 27.2 ton yük taşınmıştır. 1994 yılına kadar yük hacmi yaklaşık beşte bir oranda azalmıştır. Fakat bu genel düşüş kapsamında bir ürün artmaya başlamıştırpetrol. 1996 yılına kadar toplam hacmin %40‟ını oluşturmuştur. Yolcu sayısı 1980lerin ortasından sonuna kadar yaklaşık 36.5 milyondan 1994 yılına kadar 8.8 milyona düşmüştür. Bunun sebebi açıktır- motorlu araç edinimindeki artış ve kısa Estonya mesafelerindeki otobüs seferlerinden gelen rekabet. 4.3 Reformların ikinci aĢaması: 1996’dan 2000’e 1995 yılında 1996-2000 yıllarına yönelik olarak Estonya Demiryolları için bir kalkınma programı planlanmıştır. Amaç, AB prensiplerine uyarak verimliliği arttırmak için diğer şekilde tekelci bir pazar olacak olan pazara rekabeti getirmektir. Buna ek olarak ilk kez 1996 yılı hükümet özelleştirme programına demiryolu işletimini özelleştirecek bir politika eklenmiştir. Ayrıca altyapının imtiyaz olarak verilmesine yönelik ayrı bir kanun öngörülmüştür fakat bu hiçbir zaman kabul edilmemiştir. Demiryolu geliştirme programının önemli aşama noktası yeniden yapılandırma, üretken olmayan maliyetlerin azaltılması ve üretkenliğin arttırılması ile verimliliği arttırmaktır. Altyapı ve taşıma faaliyetleri arasında hesap ayrımı getirilmiştir. Bu durum, eskinin tekelci ve kontrolsüz çapraz sübvansiyon dünyasında yaşayan şirketin toplam 199 4 Estonya muhasebe sisteminde önemli değişikler yapılmasını gerektirmiştir. Program ayrıca yük ve yolcu taşımacılığı arasında bir ayrım yapılmasını sağlamıştır. Hem yük hem de yolcu taşımacılığı hizmetlerine bağımsız ticari bir yapı kazandırılmış ve bunların daha sonraki bir aşamada bağımsız şirketler haline getirilmesi amaçlanmıştır. Demiryolu yapım şirketi olarak ortak bir girişim olan EVR Koehne AS bakım çalışmalarının etkinliğini arttırmak için kurulmuştur. Şirket, hisselerinin %51‟i Avrupalı bir demiryolu yapım ve mühendislik şirketi olan Koehne‟ye ait olmak üzere büyük ölçüde Estonya demiryollarının mal varlıklarından oluşturulmuştur. Ocak 1997‟de %100 devlete ait bağımsız bir yolcu taşımacılığı işletim şirketi olan Edelaraudtee AS devlete ait bir kurum olan Estonya Demiryollarının mal varlıklarıyla kurulmuştur. Yeni şirket, iki ana hat ve çeken ve çekilen araç şeklindeki yurtiçi altyapının kesin bir parçası olan mal varlıklarını dizel trenler kullanarak yurtiçi yolcu taşımacılığı seferlerini işletmek için tahsis etmiştir. Buna ek olarak bu şirket temel olarak yurtiçi fakat birkaç uluslararası olmak üzere yük işletimi yapmaya başlamıştır. 1996 yılının sonunda Estonya Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı olarak ben atandım. Hükümet programının temel hükümlerini uygulamanın yanı sıra programı değiştirmek ve daha da geliştirmeye karar verildi. Bu, hükümet tarafından “Devlete ait kuruluş Estonya Demiryollarının yeniden düzenlenme ve özelleştirme programı prensipleri” (bundan sonra “Özelleştirme Planı” olarak anılacaktır) başlığı altında 1997 yılında kabul edilmiştir. Bu program Estonya demiryolu sektörünün yeniden düzenlenmesi ve özelleştirilmesi için 1997-98 yılları arasında bir dizi tedbir alınmasını öngörmekteydi. Eski devlet demiryolu şirketinin farklı faaliyet alanlarında çeşitli bağımsız işlere bölünmesi ve yatırımcılarla bir imtiyaz sözleşmesi yapılması planlanmıştır. Yük şirketi özelleştirilecek ve demiryolu altyapısını uzun vadeli (25-30 yıl) bir imtiyaz sözleşmesi temelinde kiraya verilecek ve demiryolu altyapısı devletin mülkiyetinde olmaya devam edecekti. Bu program Latin Amerika, Asya ve Avusturalya‟da uygulanan imtiyaz modelleri dahil olmak üzere dünyadaki diğer ülkelerin olumlu tecrübeleri dikkate alınarak uluslararası kurumlardan gelen uzmanların desteği alınarak hazırlanmıştır. İngiltere‟nin ilk demiryolu özelleştirmesi ve geniş çaplı franchising deneyimi de dikkate alınmıştır. Demiryolu Altyapı İmtiyaz Sözleşmesinin şart ve koşulları hükümet tarafından da onaylanmıştır. Bu şart ve koşullara göre demiryolu mülkiyeti devlette kalacak, geriye kalan bütün ayrım ve bölünmeler tamamlandıktan sonra demiryolu kontrolü devlet şirketi Estonya Demiryolları tarafından yapılacaktır. Uluslararası kamu ihalesinde seçilmiş uluslararası stratejik bir yatırımcı ile birlikte bu şirket hisselerinin %49‟u Estonya Demiryollarına %51‟i yatırımcıya ait olmak üzere Kaubavedude AS (yük işleticisi) ortak girişimini kuracaktır. Bu nispi yetki en üretken faaliyet alanı olan yük taşımacılığı ve bu kuruluşun (Kaubavedude AS) İmtiyaz Anlaşması kapsamında yapmak zorunda olacağı altyapı yönetimi arasındaki çıkar dengesini korumak için tasarlanmıştır. Ayrıca bu kuruluş sabit yıllık bir imtiyaz ücreti ödeyecek ve o zamanlarda çok kötü durumda olan demiryolu altyapısının yönetimi ve geliştirilmesini gerçekleştirecekti. Demiryolu altyapısı yönetiminin kontrolüne ilaveten devlet şirketinin görevi demiryolu şirketleri için altyapı erişiminin sağlanması olacaktı. 200 4 Estonya Cazip olmasına rağmen altyapı için imtiyaz verilmesi fikri yeni seçimlere gidilirken reddedilmiştir. Bu yüzden demiryolları modelinin bu kısmı hiçbir zaman uygulanamamış ve imtiyaz yerini hisselerin satılmasına bırakmıştır. Buna ek olarak Özelleştirme Planı devlet şirketi Estonya Demiryollarını bir halka açık şirkete dönüştürmüştür. Bu, 2 Ekim 1997 tarihli bir hükümet kararı ile yapılmıştır. Ayrıca Plan elektrikli tren yolcu seferlerini başlatılmasını önermiştir (Tallinn içine ve çevresine). Aralık 1998‟de Elektriraudtee AS elektrikli demiryolu varlıkları ve Estonya Demiryolları insan kaynaklarına dayanılarak kurulmuştur. Bu şirket %100 Estonya Demiryollarına aitti ve Ocak 1999‟da faaliyetlerine başlamıştır. Şirket, bir altyapı erişim anlaşması temelinde ve ilgili erişim ücretini ödeyerek Estonya Demiryolu altyapısı üzerinde kendi çeken ve çekilen araçlarını işletmektedir. Plan ayrıca sonunda özelleştirilmelerine imkan tanımak için uluslararası yolcu seferlerine başlanılmasını önermiştir. Sonunda uluslararası yolcu taşımacılığı için rekabet yoluyla seçilen özel bir yatırımcı ile bir ortak girişim olarak Estonya Demiryollarının hisselerinin %49‟una özel yatırımcının %51‟ine sahip olduğu AS EVR Express şirketi kurulmuştur. Bu şirket ayrıca ilgili altyapı erişim anlaşması ve ilgili ücretin ödenmesine bağlı olarak Nisan 1999 itibariyle demiryolu altyapı kullanılmaya başlamıştır. Bunun yanı sıra Plan ayrıca yapım şirketi EVR Koehne AS‟nin geriye kalan %49 hissesinin stratejik bir ortağa satılmasını önermiştir. Özelleştirme Ajansı doğal olarak ana ortağın dışında başka teklifçilerin olacağını ummuştur fakat bunun gerçekçi bir düşünce olmadığı ortaya çıkmıştır. Hiç kimse özellikle demiryolu yapımı gibi böylesine özel bir alanda ana ortak haricindeki küçük hisseleri almak istememiştir. Bu yüzden ana ortak toplam paketin hepsini almıştır. Sonuncu ama son derece önemli olarak Plan, Ulaştırma Bakanlığı sisteminin bünyesinde devlet düzenleyicisi ve denetimcisi görevini yerine getirecek bağımsız bir Demiryolu İdaresinin oluşturulmasını amaçlamıştır. Ayrıca daha düşük seviyedeki düzenlemelerle birlikte AB düzenlemeleri ile uyumu sağlayacağı düşünülen Demiryolu Kanununun kabul edilmesi planlanmıştır. Geniş kapsamlı “1998-2005 Ticareti Destekleyen Altyapı & Hizmetlere yönelik Stratejik Plan” program belgesinde sunulan özel bir plan Avrupa Birliği‟ne kabul için eylem planı olarak uygulanmıştır. Bu dönemde özel bir Demiryolu Kanunu geliştirilmiş ve kabul edilmiştir. Bu Kanun devlet düzenleyicisinin görevlerini yerine getiren bağımsız bir Demiryolu İdaresinin kurulması için yasal bir temel sağlamıştır. Kanun demiryollarıyla ilgili teknik ve yasal konuların tümünü ve lisans verilmesi ve denetimle ilgili konuları düzenlemektedir. Bu Kanun kapsamında altyapı kapasitesinin %20‟si Estonya demiryollarından farklı demiryolu işleticilerine tahsis edilmek zorundadır. Bu tahsis, kamuya açık ihale ile yapılmaktadır. Bu zorunluluk Estonya‟da ve tüm Doğu Avrupa‟da türünün ilk örneğidir. Yukarıda anlatıldığı gibi bu zorunluluk daha sonra kapasitenin %100‟üne çıkarılmıştır ki bu uygulamanın tüm Avrupa‟da daha önceden görülmüş bir örneği bulunmamaktadır. Yük akışları bu dönemde büyük ölçüde 1995 yılında %35‟lik bir artış yaşayan Rusya petrolü ihracatları nedeniyle devamlı olarak artmıştır. Bu artışa yolcu taşımacılığında 201 4 Estonya yaşanan keskin bir düşüş eşlik etmiştir. Dönemin sonunda yolcu hacimleri 40 yıldır en düşük seviyesindedir. Hükümet yolcu taşımacılığına özel girişimlerin katılmasının problemi çözmeye yardımcı olacağını düşünmüştür. Bir yandan hızlı bir şekilde altyapının durumunun iyileştirilmesine başlanması ve demiryolu yük işletimlerindeki pazar rekabetinin artışı ile birlikte istikrarlı olarak gelişmesini sağlamak gerekliyken öte yandan çapraz sübvansiyonsuz net bir şekilde belirlenmiş kurallara göre yapılan etkin bir yolcu taşımacılığı sağlanması gerekliydi. Rusya‟dan gelen yük akışındaki artış o kadar büyüktü ki Estonya Demiryollarının mevcut kapasitesi yetersiz kalmıştır. Bu sebeple 1997 yılının sonunda Kirishi petrol rafinerisi ile Estonya‟nın en büyük ticari limanı Muuga arasında özel girişim ve sermaye temelinde petrol işleticisi Estonya Demiryolları ve Rus Ekim Demiryolları arasında işbirliği ile kurulan LinkOil anonim şirketi tarafından bir servis tren güzergahı oluşturulmuştur. Uygulanan özel teknoloji petrol ürünlerinin modernleştirilmiş lojistik sunumu için oldukça etkin olduğunu kanıtlamış ve sonrasında çeşitli demiryolu taşımacılığı kuruluşları tarafından taklit edilmiştir (Estonya‟da BTS ve daha sonra TransOil, Spacecom ve ERS, ayrıca komşu ülkelerde çok sayıda başka şirket). Bu gelişme demiryolu yük hacimlerindeki hızlı artışı kolaylaştırmıştır. Estonya demiryollarının gelişimdeki bu aşamanın sonunda demiryolu pazarında aşağıdaki ana oyuncular ortaya çıkmaya başladı: - altyapı yöneticisi ve ayrı bir muhasebeye dayanan bir demiryolu kuruluşu olarak Eesti Raudtee (bundan sonra EVR şeklinde anılacaktır), - daha çok petrol ürünlerinin taşımak için servis trenlerini kullanan ve kendilerinin ve Estonya Demiryollarının lokomotiflerini kullanan diğer dört demiryolu kuruluşu, - esas itibariyle dizel lokomotifler kullanarak ulusal yolcu seferleri sağlayan, altyapı ve lokomotife sahip Edelaraudtee AS, - Ülkenin başkentinde ve çevresinde elektrikli demiryolu üzerinde yolcu taşımacılığı hizmeti sunan Elektriraudtee AS, - Uluslararası yolcu ve de küçük kutu ve posta taşımacılığı hizmeti veren AS EVR Express. Buna ek olarak kamuya ait demiryolu aşağı yukarı bir düzine kiralık raybüs kullanan yerel şirketler ve de Rus Demiryolları (RZD) ve çok sayıda özel Rus şirketi dahil olmak üzere önemli oranda ortak kiralık raybüsü olan yerleşik olmayan raybüs sahipleri tarafından da kullanılmıştır. Teknik ve pazar denetimi ve incelemesi Demiryolu Kanuna dayanarak hareket eden bağımsız Demiryolu İdaresi (daha sonra Demiryolu Denetim Kurulu) tarafından yapılmıştır. Altyapı üzerindeki bütün yapım ve bakım özel şirketlere verilmiştir. 4.4 Reformların üçüncü aĢaması: 2000’den 2007’ye 1999 baharında yeni konservatif bir koalisyon hükümeti yönetimi devralmıştır. Bu hükümet hali hazırda geliştirilmiş tedbirlerin geliştirilmesine devam etmekle birlikte özel sermayeyi daha da arttırmaya ve Estonya demiryollarının geliştirilmesi için ek özel girişimlerin başlatılmasına karar vermiştir. 2000 yılında AS EVR Express‟in hisseleri yerel çoğunluk hissedarına satılmıştır. Buna ek olarak Edelaraudtee AS‟nin hisseleri 202 4 Estonya uluslararası bir açık arttırmada satılmıştır. Her iki satış Estonya Özelleştirme Ajansı tarafından yapılmıştır. EVR Express, St. Petersburg yönündeki güzergah daha sonra düşük karlılığı nedeniyle kapatılmasına rağmen sübvansiyonsuz faaliyetlerine temel olarak sadece Moskova‟ya giden karlı güzergah üzerinde devam etmiştir. Benzer şekilde Tallinn/Vilnius/Polonya sınır güzergahı yüksek düzeyde etkin ve uygun uzun mesafe otobüs hattı ile rekabet edememiştir. Edelaraudtee‟nin hisseleri 2000 yılı sonunda İngiliz bir demiryolu şirketi olan GB Railways‟in yerel yatırımcılarla birlikte işbirliği halinde katıldığı uluslararası bir konsorsiyum tarafından satın alınmıştır. Diğer koşulların yanı sıra satışa ön şart olarak 10 yıllık bir işletim sözleşmesi de dahil edilmiştir. Bu, şirkete - belli bazı uzak az nüfuslu alanlarda yolcu taşımacılığı hizmetini korumak, - özel sosyal gruplar için daha düşük bir bilet ücreti sunmak, - altyapıya gerekli yatırımları yapmak için yapılacak devlet ödemelerini belirlemiştir. Bu amaçla enflasyon dikkate alınarak zaman içinde sabit oranlı özel bir skala uygulanmaktadır. Uygulamada altyapı unsurunun karmaşık olduğu ortaya çıkmıştır. Edelaraudtee şirketin sahibi olduğu demiryolu altyapısını (ilgili bakım ve geliştirme yükümlülüğü ile birlikte) ya devlete ya da Estonya Demiryollarına devretmeyi istemiştir. Buna rağmen sonunda kazanan konsorsiyum ulusal demiryollarında yolcu hacimlerindeki devamlı düşüşü durdurmayı hatta hacmi özelleştirmeden önceki zamana kıyasla beşte bir oranda arttırmayı başarmıştır ki bu, özel girişimin getirilmesi yararına bir takdirdir. Demiryolu reformunun bu aşamasının en ayırt edici özelliği yeni hükümet koalisyonunun daha önce savunulduğu gibi imtiyaz tabanlı bir özelleştirmeden ziyade dikey olarak birleşmiş bir şirket olarak EVR‟deki hisseleri satmaya karar vermesidir. Estonya‟daki özelleştirilebilecek her şey hali hazırda satılmış olduğundan Estonya Özelleştirme Ajansı son büyük çaplı işlemi olan programı uygulamıştır. 8 Temmuz 1999‟da hükümet Özelleştirme Planında bir değişiklik yapmış ve uluslararası bir ihale şeklindeki özelleştirmeye yönelik ön müzakereler sırasında stratejik bir ortağın bulunmasını şart koşmuştur. Estonya Demiryollarının hisselerinin yüzde 51 ila 66‟sı arasındaki bir oran stratejik bir ortağa satılmalı, devlet ise yüzde 49 ila 34‟lük arasındaki bir oranda blok hissedarlığına sahip olmalıdır. Hükümet, özelleştirmenin 2000 yılında gerçekleştirilmesi gerektiğini ve hisselerin alım ve satımına ilişkin anlaşmanın arazinin devlet mülkiyetinde kalması ve demiryollarının kapasite ve rekabetçiliğinin arttırılması beklentisiyle altyapıya yapılan ek büyük çaplı yatırımların yerleştirilmesinin sağlanması için ilave koşullar sağlamasını bildirmiştir. Özelleştirmenin karmaşık doğası dikkate alınarak hükümet uluslararası tanınmış ve deneyimli bir müşavirin özelleştirme süreci hakkında tavsiyelerde bulunması istemiştir. Demiryolu reformunun önceki aşamalarında (yolcu trafiğinin özelleştirilmesi dahil) olmayan sürecin yarattığı büyük sosyal yankı hesaba katılarak finansal bir müşavirin 203 4 Estonya işe alınması için (Gibb Ltd, UK) Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası‟ndan (EBRD) alınan mali yardım ile Özelleştirme Ajansı bünyesinde ilgili bir çalışma grubu kurulmuştur. Projeye duyulan politik ilgi düşünüldüğünde sürecin başlangıçta öngörülenden daha uzun sürmesi belki de kaçınılmazdır. 11 Nisan 2000‟de Estonya Özelleştirme Ajansı EVR‟deki çoğunluk hissedarlığını alması için stratejik bir yatırımcı bulmak amacıyla uluslararası özelleştirme ihalesini duyurmuştur. İhale aşamasının 17 Temmuz 2000‟de tamamlanması planlanmıştır. Ağustos ayının başında ikinci aşama için dört şirket ortaya çıkmıştır. Bu şirketler arasında yeniden gruplaşma olmuş ve bunun sonucunda 20 Kasım 2000‟de EVR hisselerinin %66‟sı için üç şirket teklifte bulunmuştur. 13 Aralık 2000‟de Rail Estonia AS kazanan olarak açıklanmıştır. Fakat teklifini uygulamada başarısız olmuş ve 2 Mart 2001‟de Özelleştirme Ajansı müzakereleri bitirmiş ve ikinci en iyi teklifi veren BRS OÜ‟yü (Baltic Rail Services) müzakerelere katılması için davet etmiştir. Özelleştirme Anlaşması ve devletin eş sahip olarak katıldığı Hissedarlar Anlaşması BRS OÜ ile 30 Nisan 2001‟de imzalanmıştır. Söz konusu anlaşmalar yatırımcı tarafından yaklaşık 65 milyon €‟nun ödenmesinin ardından 31 Ağustos 2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu işlemin sonucunda devlet %34‟lük bir blok hissedarlığına sahipken (devlet Mali İşler ve Haberleşme Bakanlığı tarafından temsil edilmiştir) Estonya‟daki ana demiryolu şirketi EVR‟deki hisselerin %66‟ı stratejik özel bir yatırımcının olmuştur. Buna ek olarak devlet, sahipler tarafından alınacak önemli kararların alınma sürecinde uygulayabileceği çeşitli özel “Altın Hisse” hakkına sahipti. Ayrıca EVR‟nin araziyi 50 yıllığına demiryolu hizmetlerinin tedariki için kullanma yetkisi olmasına karşın arazi devlete aitti. Bu kullanım süresi 99 yıla kadar uzatılabiliyordu. Altyapı erişim ücretinin hesaplanması için detaylı bir yöntem oluşturulmuş ve Demiryolu Denetim Kurulu bu yönteme uyumu denetlemiştir. Stratejik ortak Baltic Rail Services uluslararası olarak tanınmış demiryolu yöneticisi ve yatırımcısı Edward Burkhardt‟ın başkanlık ettiği uluslararası bir konsorsiyum ve yerel yatırımcılardan oluşmaktaydı. BRS‟nin hissedarları arasında Ganiger Invest OÜ, Jarvis Estonia BV (hissesini daha sonra diğer hissedarlara satmıştır), RailWorld Estonia LLC, Railroad Development Corporation (Demiryolları Kalkınma Şirketi-RRDC) ve Emerging Europe Infrastructure Fund (Yükselen Avrupa Altyapı Fonu-EEIF) Rail BV bulunmaktaydı. Eesti Raudtee‟nin özelleştirilmesi neyi başarmıştır? Pratik olarak devlet artık Avrupa Birliği tarafından talep edildiği gibi yeni Koidula sınır istasyonunun yapımı haricinde demiryolu altyapısına yatırım yapmamaktadır. Aşağıda bulunan Şekil 1 net bir şekilde özel yatırımcı ilgisinin devlet bütçesinden finansman sağlanmadan bile altyapı dahil yatırımlar getirdiğini göstermektedir. Devlet EVR‟yi kamu çıkarı konularında çeşitli şekillerde düzenlemiştir: ilk olarak devlet, hissedarlar veya denetim kurulu toplantılarında oy kullanma hakkını uygulayabilmekteydi; ikinci olarak Demiryolu Denetim Kurulu EVR‟yi düzenleyecek yasal yetkilere sahipti veya son olarak Özelleştirme Anlaşmasında mutabakata varıldığı gibi hükümet yatırımcıların yatırım yükümlülüklerini yıllık olarak kontrol ediyordu. EVR‟nin teknolojik ve mali performansı özelleştirmeden sonra önemli ölçüde ilerlemiştir. Özelleştirmeden önceki yıl EVR sadece 1.7 milyon € net kar elde 204 4 Estonya etmekteydi. Özelleştirmeden sonraki iki yıl içinde şirket sırasıyla 10.8 milyon € ve 21 milyon € kazanmıştır. Devlet mali destek vermek yerine temettü ödemesi almıştır (%34‟lük hissesine bağlı olarak). Aslında devlet bu miktarlardan Estonya‟daki son derece sıkı devlet bütçe denge gereksinimleri çerçevesindeki yolcu hizmetlerini sübvanse edebilmiştir. Tabi ki buna ek olarak devlet şirketin satışından 65 milyon € almıştır. Şekil 2, 1995-2004 yılları arasındaki gelirlerdeki artışı (EBITDA) ve 2001 yılında özelleştirmeden sonra karlılıkta görülen kayda değer derecedeki yükselmeyi göstermektedir. *) 1994-00 PHARE yardımı olmadan (yaklaşık 5 milyon €) 1994-00 özelleştirmeden önceki dönemdir. 2001 (Eylül ayından) – 2004 mevcut İş Planı dönemidir ve 2005-09 yenilenen İş Planı dönemi olarak öngörülmektedir. ġekil 1: 1994-09 yılları yatırım karĢılaĢtırması-yıllık ortalama (€ milyon) 205 4 Estonya ġekil 2: ÖzelleĢtirme sonrası EVR’deki mali iyileĢme (€ milyon) Özelleştirmeden sonra yük taşımacılığı cirosu %13 artmıştır. EVR doğrudan yolcu taşımacılığı hizmeti vermese de diğer işleticiler EVR‟nin yollarını kullanmaktadır. Yolcu/tren-kilometre sayısı özellikle Edelaraudtee AS‟den %24 oranında artmıştır. Bu, devlet emrini yerine getirmek için tren hatlarının sayısında bir artış ile koşullandırılmıştır. Bunun bir sonucu olarak yolcu taşımacılığı amacıyla alınan toplam altyapı erişim ücretleri daha çok Edelaraudtee AS tarafından olmak üzere %19.1 oranında yükseltilmiştir. Aynı zamanda brüt ton-kilometre başına altyapı erişim ücreti nispeten sabit bir seviyede (sadece %2.3 artmıştır) kalmıştır. Bu, altyapı erişim ücretinin hesaplanması için Demiryolu Denetim Kurulu tarafından belirlenen yöntemler ile şarta bağlanmıştır (Taşıma hacmi artarsa birim başına alınacak ücret düşecektir). Devlet tekelinin hiçbir zaman en güçlü yönü olmamış olan müşteri hizmetleri önemli ölçüde iyileşmiştir. Şirket on-line bir müşteri hizmeti sistemi ve rekabet sıkılaşırken müşterileri tutmak için esnek bir fiyatlandırma politikası oluşturmuştur. Bunun sonucunda şirket, önemli müşterilerle sabit koşullu bir yıllık, üç yıllık ve beş yıllık uzun vadeli sözleşmeler yapmıştır. Özel yatırımcılar kötü teknik veri sağlayan ve yüksek bakım masrafı olan Rus lokomotiflerini 75 tane daha güçlü ve ekonomik GE lokomotifiyle değiştirerek lokomotif filosuna büyük yatırımlar yapmıştır. GE lokomotiflerinin tek bir birimi trenlerin 5,500 ton‟a kadar çekebilmesini sağlamaktadır. Çift birim kullanılarak 9,000 tonluk yük taşınabilmektedir. Buna ek olarak lokomotif verimini %6.2 arttıran ve şirketin daha az sayıda lokomotifle işletim yapmasına imkan veren 15 tane manevra lokomotifi alınmıştır. Ortalama tren ağırlığı artmıştır: örneğin Petseri istasyonunda özelleştirmeden önce 4,294 ton olan ortalama tren ağırlığı 2004 yılında 5,014 ton olmuştur. Narva sınır istasyonunda sonuç daha da iyidir- ortalama tren ağırlığı 5,200 tona ulaşmıştır. Bu, ana iş ortağı Rus Demiryollarının hızlı bir şekilde 60 vagonluk 206 4 Estonya trenleri 100 vagonluk trenler ile değiştirdiği düşünüldüğünde önemli bir rakamdır. Sınırda alınan/teslim edilen tren sayısı özelleştirmeden sonra %10 oranında artmıştır. Estonya Demiryollarının yük taşımacılığı hacimlerinin rekor seviyelere ulaştığı işte bu dönemdir. Yönetim ve işletim de önemli ölçüde iyileşmiştir. Müşteri ve ortaklarla yakın işbirliğinin bir sonucu olarak yük akışları özelleştirme öncesindeki 38 milyon tondan 2006 yılında 44.3 milyon tona yükselmiştir. Aynı zamanda çalışan sayısı 4,498‟den 2,674‟e düşürülmüştür (1992 yılında çalışan sayısı 8,350 idi). Özelleştirme sonrası dönemde çalışanların maaşı %40‟ın üzerinde artmıştır. Diğer demiryolu kuruluşları ile işbirliği iyileşmiş işbirliği kuralları daha net hale gelmiştir. Yeni teknolojilerin getirilmesi altyapı hızlı bir şekilde gelişirken çeken ve çekilen araçların yönetimini iyileştirilmesine yardımcı olmuştur. Demiryolu işinin bilgi destek sisteminin iyileşmesi ve de iletişim sistemlerinin geniş çaplı olarak güncellenmesi ve çalışma süreçlerinin otomasyonu başarılı bir şekilde devam etmiştir. İşletimle alakalı malzemelerin, ekipmanların ve yatırım eşyalarının satın alma sistemi iyileştirilmiştir. Güvenlik ve çevre koruma alanındaki faaliyetler çok sıkı tutulmaya başlanmış ve istikrarlı hale getirilmiştir. 4.5 Reformların dördüncü aĢaması: 2007’den günümüze 9 Ocak 2007‟de Estonya Cumhuriyeti, BRS hisselerinin %66‟sını satın almış; böylece şirketin tekrar tek sahibi olmuştur. Bu karar, gerçek sonuçlara rağmen özelleştirmenin kamuoyu tarafından desteklenmemesinden ötürü önde gelen koalisyon partilerinden birinin temel pozisyonu ve gelecek genel seçimlere ilişkin politik çıkarlar tarafından belirlenen net bir politik seçim olmuştur. Bu duygu, 2000 yılında ilk tercih edilen fakat sonradan süreç içerisindeki yolsuzlukları nedeniyle bırakılan özel yatırımcıyla ilgili skandallar ile güçlenmiştir. Ancak kötü olan bir şeyin hatırası uzun süre kalır; bu yüzden seçim arifesinde özelleştirmeye karşı politik açıdan öne sürülen argümanlar, popüler bir konu olmuştur. Üstelik yeni ortaya çıkan özel işleticiler, özel mal sahiplerine kıyasla devletle altyapı kullanımı ve işletim konularının görüşülmesinin daha kolay olacağını düşündüklerinden yeniden kamulaştırma ile ilgili yoğun bir şekilde lobicilik yapmışlardır. Ne yazık ki 2007 yılında Estonya ve Rusya arasındaki politik ilişkilerin aniden soğuması ile birlikte global ekonomideki çöküş, yük taşımacılığı üzerinde kötü bir etki yaratmıştır. 2007 yılında Estonya Demiryolları altyapısı, 36.7 milyon ton yük taşırken ilgili hacimler sonraki iki yılda 26.1 ve 25.4 milyon tona ulaşmıştır. Bu koşulların ışığında Estonya Demiryolları yönetimi, maliyetleri düşen gelir ile aynı doğrultuya getirebilmek için acil kesintiler yapmak zorunda kalmıştır. Zor ekonomik durum, bu şekilde Estonya Demiryollarının şirket verimliliğini artırması ve sürdürülebilir ve karlı bir yönetim sağlamasına yardımcı olmuştur. 2007‟nin başlarında Estonya Demiryolları yaklaşık 2.350 çalışan istihdam ederken bu sayı 2010 yılına kadar 1,700‟ün altına düşmüştür. Yük taşımacılığındaki düşüş ve devlet mülkiyetine dönüş, altyapıda devlet yatırımına ilişkin gereksinimlerin artışına yol açmıştır. 2007 ve 2009 yılları arasında Estonya Demiryolları tarafından yapılan yıllık ortalama yatırım 37 milyon € tutarında olmuştur. Devlet mülkiyeti, Estonya Demiryollarının sübvansiyonların %85 oranına ulaştığı çeşitli 207 4 Estonya AB Yapısal Fonları tarafından sunulan mali destekten oldukça faydalanmasına olanak sağlamıştır. 2008-2009 arasındaki zaman diliminde Estonya Demiryolları Rail Baltica Projesi kapsamında Tartu-Valga güzergahında önemli onarım işleri yürütmüştür; Tallinn-Tapa güzergahında onarım işleri halihazırda devam etmektedir. Bu projeler, 2011 yılının sonuna kadar Tallinn‟in doğusundaki tüm güzergahlarda trenlerin 120 km/s hızla işletilmesine olanak sağlayacaktır. Altyapının modernizasyonu, özellikle yolcu treni trafiğinde olumlu bir etki yaratmıştır. Estonya Hükümeti, 2013 yılına kadar yurtiçi yolcu trafiğinde kullanılan çeken-çekilen araçları değiştirmeye yönelik planlar yapmaktadır ve bu Estonya Demiryollarının altyapının modernizasyonundan kaynaklanan olumlu etkiden maksimum ölçüde yararlanılmasını sağlayacaktır. 14 Ocak 2009‟da AS Estonya Demiryollarının yeniden yapılandırılması, Ticari Sicile girmiştir; böylece iki AS EVR bağlı ortaklığı kurulmuştur: altyapı yönetimi ve bakımından sorumlu AS EVR, altyapı ve yük treni işletiminden sorumlu AS EVR Kargo. Estonya Demiryollarında AB direktifleri doğrultusunda her iki alanda da daha şeffaf bir mali muhasebe sağlayabilmek için 2007 yılında Estonya Hükümeti tarafından başlatıldığı gibi altyapı ve ticari hizmetlerin birbirinden ayrılması gerekli olmuştur. Değişiklikler temel olarak şirket yönetimlerini ilgilendirmiştir ki bağımsız şirketlerin kuruluşu bu iki şirket arasındaki idarede bir bürokrasi artışına şahit olmuştur; ancak birbirlerine sunulan hizmetler, sıkı muhasebeye dayanmaktadır. Yasal bağımsızlık kazanmak, şirket gelirini ve giderlerinin denetlemede ve karlı bir yönetim geliştirmede Estonya Demiryolları, EVR Kargo ve EVR Altyapının bağlı ortaklarının yöneticilerinin omuzlarına daha ağır bir sorumluluk yükü koymuştur. 4.6 Sonuçlar Özelleştirme, büyük ölçüde devlet mülkiyetinde kalan Estonya Demiryollarına önemli verimlilik kazancı sağlamıştır. Estonya Demiryollarının yalnız devlet mülkiyetine dönmesi, AB Yapısal Fonlarından 100 milyon €‟dan fazla finansman sağlanmasına yönelik yeni fırsatlar yaratmasından ötürü demiryolu altyapısının iyileştirmesine ilişkin yatırım olanakları büyük ölçüde artırmıştır. Sonuç olarak Estonya Demiryolları 2011 yılının sonuna kadar tamamlanacak olan Rail Baltica güzergahının modernizasyonuna önemli yatırımlar yapabilmiştir. Ayrıca 2010 yılında Estonya‟nın güney doğusunda 64 milyon €‟ya mal olan yeni bir modern demiryolu sınır noktası kurulmuştur. Estonya Demiryollarının çoğunluk hissesinin satın alınması ile Estonya Hükümeti demiryolu altyapısı ve taşımacılığının geliştirilmesiyle önemli ölçüde ilgilenmiştir. Estonya 2013 yılına kadar 192 milyon €‟ya yurtiçi yolcu trafiğinden kullanılan tüm çeken-çekilen araçlarını yenilemiş olacaktır. Mülkiyet değişikliğine rağmen Estonya Demiryollarının yönetimindeki istikrar devam etmiştir. Bu durum, yönetimin yük trafiği hacminde keskin bir düşüşün meydana geldiği 2007 yılında şirketin sürdürülebilirliğini, 208 4 Estonya rekabet edebilirliğini ve karlı yönetimini sağlamak için acil ve büyük kararlar alma yeteneği ile öne çıkmaktadır. 2009 yılında hükümet, demiryolu altyapı kullanıcı ücretlerini belirlemeye yönelik yöntemleri sabitlemiştir ki bu durum ücretlerle ilgili çerçevenin tespit edilmesi ve uzun vadeli tahminler elde etme olasılığı ve istikrarını doğurmuştur; böylece yeni kuruluşların gelecekle ilgili beklentilere ilişkin net ve yeterli bir perspektifle piyasaya daha kolay girme olanağı yaratılmıştır. Estonya demiryolu taşımacılık pazarı, rekabete açık olup; hatta Avrupa‟daki en açık pazarlardan biridir. Bu durum, en karlı dökme yük işletimleri özel işleticilerin işi haline geldiğinden Estonya‟nın demiryolu yük taşımacılık pazarında en eski demiryolu şirketinin hissesinin %50‟nin altında olduğu Avrupa‟daki tek ülke olması gerçeğinden de anlaşılmaktadır. 209
Benzer belgeler
avrupa birliği demiryolu reformu deneyimleri ve türk demiryolu
kanıtlamıştır. Demiryolu şirketlerinin yük ve yolcu taşımacılığında ortaklarıyla eşit düzeyde işbirliği
yapabilmesi, bakanlığa bağlı bir kamu kuruluşu olarak yönetilmesinden çok daha önemlidir. 199...