Karbon Yapılı Malzemelerin Hidrojen Depolanmasında Kullanımı
Transkript
Karbon Yapılı Malzemelerin Hidrojen Depolanmasında Kullanımı
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi TÜRKİYE 10. ENERJİ KONGRESİ KARBON YAPILI MALZEMELERİN HİDROJEN DEPOLANMASINDA KULLANIMI Nilgün KARATEPE, Ayşe ÖZYUĞURAN, Reha YAVUZ İstanbul Teknik Üniversitesi, Kimya-Metalurji Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü 34469 Maslak-İstanbul ÖZET Hidrojen, kolayca ve güvenli olarak her yere taşınabilmesi, taşınmasında çok az enerji kayıpları olması, endüstri, ev ve taşıtlarda kullanılabilmesi nedenleriyle, 21. yüzyıla damgasını vuracak bir enerji kaynağı olarak değerlendirilmektedir. Tükenmeyen, temiz, kolaylıkla ısı, elektrik ve mekanik enerjiye dönüştürülebilen, karbon içermeyen, ekonomik ve hafif olma özellikleriyle sadece 21. yüzyılın değil, güneş ömrü olarak kestirilen gelecek 5 milyar yılın da yakıtı olacağı şeklinde bir yaklaşımda mevcuttur. Ancak, depolamadaki sorunlar ve hidrojeni kullanan teknolojinin yeterli düzeye ulaşamaması nedeniyle kullanımı günümüzde istenilen düzeyde değildir. Bu amaçla yeni depolama teknolojileri geliştirilmeye çalışılmaktadır. Karbon yapılı malzemelerde, özellikle nanotüp ve nano fiberlerde yüksek oranda hidrojenin depolanabileceği tespit edilmiştir. Bu çalışma, aktif karbon ve nano yapılı malzemelerde hidrojen depolanması ile ilgili yapılmış çalışmaları özetlemektedir. GİRİŞ Yer küremizin artan nüfus ve şehirleşme ile paralel olarak enerji ihtiyacı da gün geçtikçe hızlı bir şekilde artmaktadır. Dünya üzerindeki mevcut enerji kaynakları fosil (kömür, petrol, doğal gaz), nükleer ve yenilenebilir (güneş, rüzgar, jeotermal, dalga, biyokütle, v.b) şeklinde sınıflandırılmaktadır. Bugün dünya enerji talebinin %88 kadarı fosil yakıtlardan, geri kalan %12’si ise nükleer ve yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanmaktadır. Ancak, fosil yakıt rezervlerinin giderek azalması ve yol açtığı çevre kirliliği, yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanılmasına ve alternatif enerji kaynaklarının araştırılmasına neden olmaktadır. Hidrojen enerjisi, yüksek ısıl değeri (141.9 MJ/kg olup benzinin ısıl değerinden 3 kat fazladır) ve çevreyi kirletmemesi nedeniyle, fosil yakıtların yerini alacak en önemli alternatif enerji kaynağı olarak dikkati çekmektedir [1]. Hidrojen doğal bir yakıt olmayıp, birincil enerji kaynaklarından yararlanılarak su, fosil yakıtlar ve 407 biyokütle gibi değişik hammaddelerden üretilebilen sentetik bir yakıttır. Üretilmesi ile ilgili olarak buhar reformasyonu, atık gazların saflaştırılması, elektroliz, foto süreçler, termokimyasal süreçler, radyoliz gibi bir çok hidrojen üretim teknolojileri kullanılmaktadır. Mormillan ve Veziroğlu’nun analizleri, mevcut durumda hidrojenin diğer hidrokarbon enerji kaynaklarına oranla yaklaşık 3 kat kadar pahalı olduğunu göstermektedir [2]. Ancak, hidrojen daha pahalı olmasına ve depolama sorunlarına rağmen, uzun dönemde teknolojik ilerlemelerle enerji kullanımında önemli bir rol oynayacaktır. Elektrik enerjisinin depolanamaması, hidrojeni bir depolama aracı olarak da gündemde tutmaktadır. Hidroelektrik enerji kaynağı bol olan Kanada ve Yeni Zelanda gibi ülkeler bu doğrultuda programlar başlatmışlardır [3]. Bu yaklaşımda, hidroelektrik santrallerinin belirli bir üretim kapasitesinde sürekli çalışması esas alınmakta ve ihtiyaç fazlası üretilen elektrik enerjisi, suyun elektrolizi işlemi ile hidrojene dönüştürülmesi sağlanarak depolanmaktadır. Kanada’da hidroelektrik santrallerinden elde edilen enerji, sıvı hidrojene dönüştürülmekte ve Avrupa’ya ihraç edilmektedir [4]. Hidrojenin büyük ölçekteki depolanması gaz veya sıvı şeklinde olabilmektedir. Gaz hidrojen depolanması, yeraltında gözenekli rezervuarlar (su, doğalgaz, petrol yatakları) ve mağaralar (tuz yatakları, eski madenler v.b.) içerisinde gerçekleştirilmektedir. Hidrojenin diğer gazlara göre sızma özelliği daha çok olmasına karşın bu teknik ile depolamada sızıntı problem oluşturmamaktadır. Bu teknik ile depolamaya örnek olarak Almanya’nın Kiel şehrinde 1971 yılında başlanan ve günümüze kadar kullanılan 1330 m derinliğindeki bir mağarada önemli ölçüde hidrojenin depolanması verilebilir [5]. Depolanan hidrojen, boru hatları veya süper tankerlerle enerji tüketim merkezlerine taşınmaktadır. Hidrojenin sıvı olarak depolanmasında, sıvı hidrojen taşınım tanklarına benzer tanklar kullanılmaktadır. Örneğin, Kennedy uzay 3 merkezinde 3200 m hacminde küresel tank kullanılırken, sıvılaştırma tesislerinde 3 depolama amacıyla 1500 m hacminde vakum izolasyonlu küresel tanklar kullanılmaktadır [6]. Hidrojenin küçük ölçekte depolanması aşağıdaki yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. 1.Tanklarda gaz ve sıvı olarak fiziksel depolama, 2.Hidrojen taşıyıcılarda (metanol, amonyak, v.b.) kimyasal depolama, 3.Metal hidrürlerde depolama, 4.Karbon ve nano malzemelerde depolama 1.Fiziksel Depolama: Hidrojenin gaz olarak basınçlı tanklarda depolanması en bilinen depolama yöntemidir. Hidrojen günümüzde genellikle 50 litrelik silindirik tanklarda, 200-250 atm basınç altında depolanmaktadır. Ancak, yüksek basınçtan dolayı depolama tankları çok ağır olmaktadır. Yüksek basınç tanklarının bu dezavantajları kompozit malzeme kullanılarak giderilebilmektedir. Tankın ağırlığına ve tipine bağlı olarak ağırlıkça %1-7 hidrojen depolanırken, daha hafif ve dayanıklı kompozit malzeme kullanılan tanklarda bu oran %11.3’e ulaşmaktadır [7]. 408 Gaz halinde depolama durumunda nispeten düşük olan hacimsel yoğunluğu artırmanın bir yöntemi, gazın daha düşük sıcaklıkta (-253 C) ve oldukça iyi izole edilmiş tankta sıvı olarak depolanmasıdır. Bu yöntem, daha düşük basınçlar gerektirmesi nedeniyle gaz olarak depolamaya göre daha emniyetlidir. Ancak, sıvılaştırma için gerekli enerji küçümsenmeyecek düzeydedir; bu enerji hidrojenin yakıt enerjisinin %28’si civarındadır. Tanklarda depolama konusunda son yıllarda yapılan çalışmalar Ewald [8] tarafından ayrıntılı bir şekilde verilmiştir. 2.Kimyasal Depolama: Hidrojenin kimyasal olarak depolanması, hidrojen taşıyıcı maddelerin molekül yapısından kaynaklanmaktadır. Örneğin, hidrokarbonlar (metanol, etanol vb.) yüksek oranda hidrojen taşımakta olup yakıldıkları zaman çevreye olumsuz etkisi olan karbondioksit gazını açığa çıkarmaktadır. Amonyak da hidrojen bakımından zengin olmasına rağmen sera gazları açığa çıkarması yanında oldukça oksitleyici özelliğe sahip olması nedeniyle, hidrokarbonlar gibi hidrojen depolamada tercih edilmemektedir. 3.Metal Hidrürlerde Depolama: Hidrojen kimyasal olarak metallerde, alaşımlarda ve arametallerde hidrür şeklinde depolanabilmektedir. Bu şekilde depolama, metallerde katı halde veya sodyum bor bileşiğinde olduğu gibi sıvı halde olabilmektedir. Güvenilirlik ve hafiflik, hidrojenin hidrürler olarak depolanmasını ön plana çıkartmaktadır. 4.Karbon ve Nano Malzemelerde Depolama: Hidrojen, karbon yapılı malzemelerde de depolanabilmektedir. Bu yöntem, hidrojeni basınç altında oldukça gözenekli süper aktif karbon yüzeyine depolama esasına dayanmaktadır. Güvenilirlikleri ve yüksek oranda hidrojen depolayabilmeleri nedeniyle, bu konuda son yıllarda oldukça fazla sayıda çalışma yapılmaktadır. Aşağıda günümüze kadar yapılan bu çalışmalar kısaca özetlenmiştir. Karbon Yapılı Malzemeler ve Hidrojen Depolama Karbonun en çok bilinen formu elmas ve grafittir. Elmasta karbon atomları her üç boyutta da simetrik olarak dizilmiştir. Grafit yapıda ise karbon atomları iki boyutlu hegzagonal yapıda yerleşmiştir. Diğer karbonlu yapılar: aktif karbon, karbon nano fiberler ve karbon nanotüpler’dir. 1. Aktif Karbon Aktif karbon herhangi bir şekilde yapısal formül veya kimyasal analiz ile karakterize edilemeyen, oldukça yüksek gözenek ve iç yüzey yapısına sahip karbonlu malzemeler olarak tanımlanabilmektedir. Aktif karbonların gözenek 2 hacmi genellikle 0.2 ml/g’dan daha büyük ve iç yüzey alanı ise 400 m /g’dan (BET yüzey alanı) daha yüksektir. Gözenek çapı ise 3 Å ile birkaç bin Å arasında değişmektedir. Aktif karbonların yüksek gözenek ve iç yüzey alanına sahip olması, bu malzemelerin endüstride etkin bir adsorban olarak kullanımını gündeme getirmektedir. Hidrojen, oldukça yüksek gözenek hacmine sahip aktif karbonun mikro gözenekleri arasında depolanmaktadır. Fakat bu gözeneklerin çok az bir kısmı içerisinde hidrojen atomunu adsorbe edecek kadar küçüktür ve genellikle depolama için dış basınç gereklidir. 409 Aktif karbonun hidrojen depolanmasında kullanımı ile ilgili gerçekleştirilen ilk çalışmalardan birisi, 1967 yılında Kidnay ve Hiza tarafından yapılmıştır [9]. Hindistan cevizi kabuğundan elde edilmiş aktif karbon numunesinin 76 K sıcaklık ve farklı basınçlarda hidrojen adsorpsiyon izotermleri belirlenmiş ve 25 atm’de 20.2 g hidrojenin 1 kg aktif karbon tarafından adsorplandığı tespit edilmiştir. Hidrojenin kriyojenik sıcaklıklarda aktif karbon tarafından ucuz bir şekilde depolanabileceğini araştıran ilk çalışmacılar Carpetis ve Peshka’dır [10, 11]. Yaptıkları çalışmada, farklı tipteki yüksek yüzey alanına sahip aktif karbon numuneleri için (farklı basınç ve sıcaklıklarda) hidrojen adsorpsiyon izotermlerini elde etmişler ve en yüksek hidrojen adsorpsiyon değerinin, F12/350 isimli aktif karbon numunesi için (41.5 atm ve 65 K’de) %5.2 (ağırlıkça) olduğunu bulmuşlardır. Daha yüksek ve açık gözenek yapısına sahip karbonlu malzemelerin daha yoğun karbon içeren malzemelere oranla daha fazla hidrojen adsorpladığı sonucuna da varmışlardır [10]. 1980’lerin sonundan itibaren Syracuse Universitesi’nde Schwarz ve Ç.A. hidrojenin aktif karbonda depolanması konusunda oldukça yoğun çalışmalar yapmışlardır [12-14]. 87 K sıcaklık ve 59 atm basınçta aktif karbon tarafından ağırlıkça %4.8 hidrojen ve aynı koşullarda aktif karbonun içinde bulunduğu basınca dayanıklı karbon fiber malzemeyle kaplanmış depolama tankında ilave olarak %4.3 (ağırlıkça) hidrojen adsorplanabildiğini tespit etmişlerdir [15]. Bu yüzden, hidrojen adsorpsiyonunda basınç, sıcaklık ve aktif karbonun özellikleri yanında aktif karbonun bulunduğu depolama tankı ve bu tankın malzemesi de önem arzetmektedir. Bir depolama tankına aktif karbon ilave edilmesi, belirli bir basınç ve sıcaklıkta toplam hidrojen enerji depolanma yoğunluğunu artırabilmektedir. Chahine ve Bénard, bu hidrojen depolanma yoğunluğundaki artışı yaptıkları deneysel çalışma ile kazanç (artış) parametresi şeklinde tanımlamışlardır [16]. Benzer çalışma Hynek [17] tarafından da yapılmış, düşük sıcaklık ve basınçta bu kazancın maksimum olduğu tespit edilmiştir. Maksimum kazancın büyüklüğü, yüzey alanı ve mikrogözenek hacmi tarafından kontrol edilmektedir. Göreli olarak yüksek yoğunluk ve mikrogözenek hacmine sahip malzemeler ile bu işlemin gerçekleştirilmesi en iyi sonucu vermektedir. CarpetisPeshka ve Schwarz ise, düşük sıcaklık ve yüksek basınçta, yüksek mikrogözenek hacmine sahip aktif karbon içeren depolama tanklarının maksimum seviyede hidrojen adsorpladıklarını belirtmişlerdir. Hynek ve Ç.A. [18] çeşitli karbon yapılı malzemeler kullanarak (aktif karbon, karbon siyahı, karbon aerojel ve karbon moleküler elek) farklı sıcaklıklarda (300 K, 190 K ve 80 K) hidrojen depolama tanklarının kapasitelerinin ne kadar değiştiğini tespit etmişlerdir. Bose ve Ç.A. [19] ise, çok düşük sıcaklıklarda ve 45-60 atm basınç aralığında aktif karbonlu yapıya ∼%5 kadar hidrojen depolanabildiğini deneysel olarak belirlemişler, oda sıcaklığında ve 60 atm basınçta bu değerin % 0,5’e düştüğünü göstermişlerdir. 410 Gözenekli ve toz şeklindeki karbonun hidrojen adsorpsiyonu karbonla hidrojen atomlarının ilgisinden kaynaklanmaktadır. Chahine ve Ç.A. [20] ile Young [21, 22] 5 atm basınç ve 77 K sıcaklığında aktif karbonun ağırlıkça %10-15 hidrojen adsorplayabildiğini belirlemişlerdir. Schwarz [23] yaptığı çalışmada, aktif karbon içeren bir deponun %4 hidrojen adsorpladığını, bu adsorpsiyonun 20 dakikadan daha kısa bir sürede gerçekleştiğini tespit etmiş ve adsorpsiyon süresinin hidrojen depolamada önemli bir parametre olduğunu vurgulamıştır. 2. Karbon Nanofiberler Karbon nanofiberler belirli bir yönde yerleştirilmiş grafit parçalardan oluşmaktadır. Boyları 5-100 µm ve çapları 5-500 nm arasında değişmektedir [24]. Nanofiberlerin en önemli özelliği birçok köşelerinin olmasıdır. Bu köşeler özellikle adsorpsiyonda fiziksel ve kimyasal etkileşim için bölgeler oluşturmaktadır. Karbon nanofiberler hidrokarbonlar veya karbon monoksitin metal katalizörler üzerinde ayrıştırılmasıyla elde edilmektedir. Boru, levha ve balık kılçığı şeklinde olmak üzere üç farklı yapıda üretilebilirler. Karbon nanofiberlerin seçici absorpsiyon elemanı, katalitik destek elemanı, elektronik depolama cihazlarında elektrot vb. olmak üzere birçok uygulama alanı vardır. Son yıllarda karbon nanofiberlerin hidrojen depolanmasındaki kullanımı ile ilgili birçok çalışma yapılmıştır. Nanofiberlerde hidrojen adsorpsiyonunu etkileyen en önemli faktör yüksek yüzey alanıdır. Chambers ve Ç.A. [25] boru şeklindeki karbon nanofiberlerin %10 hidrojen, levha ve balık kılçığı şeklindeki nanofiberlerin ise %50 ve %60 hidrojen depolayabileceklerini tespit etmişlerdir. Chambers ve Ç.A. ile Nielsen ve Ç.A. [26] grafit tabakaları arasındaki mesafenin, hidrojen depolanmasında önemli rol oynadığını belirtmişlerdir. Çünkü, hidrojen grafit tabakaları arasına yerleşmektedir. Ahn ve Ç.A. [27] ise, 77-300 K sıcaklık ile 80180 atm basınç aralığında benzer nanofiberler ile hidrojen adsorpsiyonu deneyleri gerçekleştirmişler ve sadece %0.08 oranında hidrojen depolamayı başarabilmişlerdir. Su buharının da bulunduğu yapılan bir başka çalışmada ise ortam sıcaklığında ve 125 atm basınçta %1.52 hidrojenin adsorplanabildiği bulunmuştur [28]. Karbon nanofiberlerin hidrojen adsorpsiyon değerlerindeki bu farklılığın nedeni, kullanılan su buharından kaynaklanmaktadır. Su buharı karbon tabakaları arasını genişleterek birkaç katman halinde hidrojen depolamaya imkan vermektedir [29]. Fan ve Ç.A. [30] yine su buharı ile genişletilmiş fiberler ile %1013 oranında hidrojen depolamışlardır. Günümüzde karbon nanofiberler ile daha yüksek oranlarda hidrojen depolayabilmek için yapılan çalışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir. 3. Karbon Nanotüpler Karbon nanotüpler, grafit levhaların silindirik şekle yuvarlanmış olduğu tahmin edilen karbonun tüp şekilidir. Her nanotüp, kovalent bağlı karbon atomlarının hekzagonal ağından oluşmuş tek bir moleküldür. Çapları birkaç nanometre ile 20 nm arsında, boyları ise mikron mertebesindedir. Karbon nanotüpler 1991 yılında Lijima [31] tarafından keşfedilmiştir. Nanotüpler tek duvarlı olarak üretilebileceği 411 gibi çok duvarlı tüpler şeklinde de üretilebilmektedir. Tek duvarlı nanotüpler temel silindirik yapı olarak düşünülebilir ve bu da çok duvarlı nanotüplerin yapı taşlarını oluşturur. Çeşitli ilavelerle oluşturulan (alkali ilaveli (Li-K) gibi) nanotüpler de mevcuttur [32]. Nanotüpler birçok özel üstün özelliklere sahiptir. Örneğin elastiklik modülü çelikten beş kat fazladır. Ayrıca tüpün yapısına bağlı olarak bazıları yarı iletken bazıları ise iletken davranım göstermektedir. Bu özellikleri nedeniyle, nanotüp kullanarak elektronik cihazları mikro ve nano boyutlara indirebilmek mümkündür. Hidrojen, nanotüplerde iki şekilde depolanabilmektedir. Zayıf “van der waals” etkileşimi sonucu oluşan fiziksel depolama ile depolanan hidrojen geri alınabilmekte ve sisteme tekrar aynı miktarda hidrojen yüklenebilmektedir. Kovalent bağların oluşumu ile kimyasal olarak depolanan hidrojen ise ancak çok yüksek sıcaklıklarda geri alınabileceği için faydalı kapasite dışındadır [33]. Karbon-bazlı hidrojen depolayıcılar üzerine yapılan teorik çalışmalar “fullerene” orijinli bazı sistemlerde hidrojen depolamanın mümkün olduğunu göstermiştir [34]. Meregalli ve Parrinello [35] yaptıkları çalışmalarda karbon nanotüplerde ağırlıkça %4-12 arasında hidrojen depolanabildiğini, ancak belirtilen bu miktarların ne kadarının fiziksel ne kadarının kimyasal temelli olduğunun hesaplanmasının mümkün olmadığını bildirmişlerdir. Karbon nanotüplerin hidrojen depolama kapasiteleri sırasıyla nanotüpün cinsine (tek duvarlı, çok duvarlı), tüplerin kapalı veya açık olmasına, tüp ölçülerine (tüp çapı, uzunluğu vb.) ve tüp yüzeylerinin aktifliğine bağlı olarak değişiklik göstermektedir [36]. Bu nedenle karbon nanotüplerde hidrojenin depolanması ile ilgili çalışmalar; tek duvarlı ve çok duvarlı nanotüpler şeklinde gruplandırılarak aşağıda özetlenmiştir. 3.1. Çok Duvarlı Nanotüpler Çok duvarlı nanotüpler, çapları 2-20 nanometre aralığında boyları ise yaklaşık 1 µm olan eş merkezli nanotüplerden oluşmuştur. Bu tüplerin sayısı 2’den 50’ye kadar çıkabilmektedir. Çok duvarlı nanotüpler, ark fırınında karbonun buharlaştırılması sırasında keşfedilmiştir [31]. Günümüzde lazer ve kimyasal buhar birikimi yöntemleri ile de üretilebilmektedir [37-39]. Bu tüplerin kristal yapısı ve stabilitesi üretim koşullarına bağlıdır. Chen ve Ç.A. [40] metanın katalitik parçalanması ile üretilen alkali metal ilaveli çok duvarlı nanotüplerin hidrojen depolama kapasitelerinin oldukça yüksek olduğunu rapor etmişlerdir. Örneğin, 653 K sıcaklıkta lityum ilaveli karbon nanotüplerin hidrojen adsorplama kapasitesi ağırlıkça %20, potasyum ilaveli nanotüplerinki ise %14 olarak bulunmuştur. Yang ise [41], aynı üretim yöntemi (lityum ilaveli) ve koşullar için kuru hidrojen gazında %2.5’luk, yaş hidrojen için ise, %12’lik depolama elde etmiştir. Yang yaptığı değerlendirme sonunda Chen ve Ç.A.nın [40] elde ettiği yüksek kapasiteyi emilen su moleküllerine bağlamış ve gerçek kapasitenin bulunan değerin altında olduğunu belirtmiştir. 412 Wu ve Ç.A. [42] tarafından metan ve karbon monoksitin La2O3 ile katalitik parçalanmasıyla üretilen çok duvarlı karbon nanotüplerin hidrojen adsorplama kapasiteleri belirlenmiş ve karbon monoksitten üretilen nanotüplerin çok düşük miktarda hidrojen adsorpladığı (%0.25) bulunmuştur. Bir başka çalışmada ise [43] çok duvarlı karbon nanotüplerin elektrokimyasal yöntem ile de hidrojen adsorplayabildiği tespit edilmiştir. 3.2. Tek Duvarlı Nanotüpler Hidrojen adsorpsiyonunda kullanılan ideal adsorbentlerin, düzenli ve yüksek yoğunluklu küçük mikrogözeneklerden oluşması, makro gözenek hacminin minimum seviyede ve termal iletkenliğinin yüksek olması gerekmektedir. Tek duvarlı nanotüpler bu özellikleri sağlamaktadır. Tek duvarlı nanotüpler, ilk olarak elektrik ark fırınında kobalt katalizörü ile grafitin birlikte buharlaştırılması sonucu elde edilmiştir [44,45]. Bu nanotüplerin hidrojen adsorplama özelliklerinin belirlenmesi ile ilgili ilk çalışmalar Dillon ve Ç.A. [46] tarafından gerçekleştirilmiştir. Ağırlıkça sadece %0.1-0.2 tek duvarlı nanotüp içeren malzemelerin, ortam sıcaklığında ağırlıkça %5-10 hidrojen adsorpladığı ve adsorpsiyon ısısının 19.6 kJ/mol olduğu tespit edilmiştir [46]. 1997’den sonra nanotüp üretme ve saflaştırma yöntemlerindeki gelişmelerle çok daha saf ve kaliteli nano tüpler elde edilmiştir. Örneğin, tek duvarlı nanotüpler lazer buharlaştırma yöntemi ile daha yüksek kalitede üretilmekte ve ağırlıkça %20-50 tek duvarlı nanotüp yapısı içermektedir [47]. Ye ve Ç.A. [48] ilk olarak, lazer buharlaştırma yöntemi ile ürettikleri tek duvarlı nanotüplerin hidrojen adsorpsiyonu çalışmalarını gerçekleştirmişler ve 80 K sıcaklıkta ve ~40 atm basınçta bu nanotüplerin ağırlıkça ~%8 hidrojen adsorpladığını tespit etmişlerdir. Liu ve Ç.A. ise [49], yarı sürekli ark buharlaştırma yöntemi ile üretilen ve yaklaşık çapı 1.85 nm olan tek duvarlı nanotüplerin yüksek hidrojen depolama kapasitesine sahip olduğunu ve depolanan hidrojenin %80’inin oda sıcaklığında geri bırakıldığını göstermişlerdir. Yeni geliştirilmiş bir yöntem (yüksek güçlü ultrasonik kesme (cutting) yöntemi) kullanarak lazer buharlaştırma ile üretilen tek duvarlı nanotüplerin, ortam koşullarında yüksek hidrojen adsorplama kapasitelerine sahip olduğu bulunmuştur [50]. Hidrojen adsorpsiyonunun iki farklı bölgede gerçekleştiği ve maksimum adsorpsiyonun ~%7 olduğu ifade edilmiştir. Yapılan diğer çalışmalar da [51,52], tek duvarlı nanotüplerin ağırlık olarak % 14’e kadar hidrojen depoladığını göstermiştir. Fakat çok duvarlı nanotüplerde bu miktar % 7.7’ye düşmektedir. Dresselhaus ve Ç.A. [53] hidrojen adsorpsiyonunda tek duvarlı nanotüplerin çaplarının ve malzemenin orijinin önem arzettiğini ifade etmişlerdir. Önemli olan diğer bir nokta ise, tek duvarlı nanotüplerin daha ucuz bir şekilde üretilmesidir. Bu amaçla yapılan çalışmalarda yeni kimyasal buhar birikimi yöntemleri geliştirilmiştir [54-56]. Ancak, istenilen hidrojen adsorplama özelliklerine sahip karbon nanotüpler henüz üretilememiştir. Ayrıca son yıllarda hidrojen-karbon nanotüp adsorpsiyon mekanizmasını inceleyen birçok çalışma da yapılmaktadır [57, 58]. 413 Tek duvarlı karbon nanotüplerin elektrokimyasal olarak da hidrojen depoladıkları literatürde belirtilmiştir [43]. Ark buharlaştırma yöntemiyle üretilen 0.7-1.2 nm çapındaki tek duvarlı karbon nanotüplerin bakır yada altın tozları ile 1:4 oranında karıştırılmasıyla elde edilen elektrotların ağırlıkça ~%0.39 hidrojen depoladığı bulunmuştur [43]. Sonuç ve Öneriler Bu çalışma karbon yapılı malzemelerin hidrojen depolanması amacıyla geçmişten günümüze kadar olan çalışmaları özetlemektedir. Hidrojen birim kütle başına en fazla kimyasal enerjiye sahip bir yakıt olmasına rağmen en hafif madde olması nedeniyle depolanmasında ciddi anlamda bir problem söz konusudur. Karbon yapılı malzemelerde, özellikle karbon nanotüp ve nano fiberler de, depolama teknolojisi küçük bir hacimde çok fazla miktarda hidrojen depolamaya olanak tanıdığı için gelecek vaat etmektedir. Özellikle yüksek saflıkta nanotüp veya nano fiberlerin ucuz bir şekilde elde edilmesi ile ilgili araştırmalar yoğun olarak devam etmektedir. Yakın bir gelecekte bu yöntemin çok daha önem kazanacağı açıktır. Hidrojen enerjisi, yüksek ısıl değeri ve çevreyi kirletmemesi nedeniyle fosil yakıtların yerini alacak en önemli alternatif enerji kaynağıdır. Yakın bir gelecekte hidrojenle çalışan araçlar ve güç santralleri yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanacaktır. Bu nedenle, ülkemizde hidrojen ile ilgili araştırma-geliştirme çalışmalarının hızlandırılması ve bu çalışmaların desteklenmesi gerekmektedir. REFERANSLAR 1. Barbir, F., www.iahe.org, 2003. 2. Mormillan, M., Veziroğlu, T.N., Renewable and Sustainable Energy Reviews, 6, 141-179, 2002. 3. Kruger, P., Blakeley, J., Leaver, J., Int. J. Hydrogen Energy, 28(8), 795-802, 2003. 4. Drolet, B., Gretz, J., Kluyskens, D., Sandmann, F., Wurster, R., Int. J. Hydrogen Energy, 21(4), 305-316, 1996. 5. Padro, C., Putsche, V., DOE/NREL, Hydrogen Program Review, USA, 1999. 6. Dinçer, I., Technical, Int. J. Hydrogen Energy, 27, 265-285. 2002. 7. http://www.qtww.com/home.shtml 8. Ewald, R., Int. J. Hydrogen Energy, 23(9), 803-814, 1998. 9. Kidnay, A.J., Hiza, M.J., Adv.Cryog.Eng., 12, 730, 1967. 10. Carpetis, C., Peschka, W., Int. J. Hydrogen Energy, 5(5), 539-554, 1980. 11. Carpetis, C., Peschka, W., 1st World Hydrogen Energy Conference, Paper 9C-45, 1976. 12. Agarwal, R.K., Noh, J.S., Schwarz, J.A., Davini, P., Carbon, 25(2), 219, 1987. 13. Noh, J.S., Agarwal, R.K., Schwarz, J.A., Int. J. Hydrogen Energy, 12, 693700, 1987. 14. Schwarz, J.A., Final Report for the Tasks XC-1-1108-1 and XAE-3-13346-01, DOE\NREL, Hydrogen Program Review, 1994. 15. Schwarz, J.A., DOE\NREL, Hydrogen Program Review, 89-102, 1993. 16. Chahine, R., Bénard, P., Hydrogen Energy Progress XII, Ed. By Bolcich, J.C., Veziroğlu, T.N., (Int. Assoc. Hydrogen Energy, Coral Gables), 979-986, 1998. 414 17. Hynek, S., Fuller, W., Bentley, J., McCullough, J., Hydrogen Energy Progress X, Ed. by Block, D.L., Veziroğlu, T.N., (Int.Assoc. Hydrogen Energy, Coral Gables), 986-1000, 1994. 18. Hynek, S., Fuller, W., Bentley, J., Int. J. Hydrogen Energy, 22(6), 601, 1997. 19. Bose, T., Chahine, R., Poirier, E., Int. J. Hydrogen Energy, 26, 831-835, 2001. 20. Chahine, R., Bose, T., Veziroğlu, T.N., Derive, C., Pottier, J., 9th World Hydrogen Energy Conference, Hydrogen Energy Progress IX, 1993. 21. Young, K.S., Proc. Society of Automotive Engineers 911703, 69-72, 1991. 22. Young, K.S., Int. J. Hydrogen Energy, 17(7), 505-507, 1992. 23. Schwarz, J.A., DOE/NREL, Hydrogen Program Review, 1994. 24. Rodriguez, N.M., Chambers, A., Baker, R.T.K., Langmuir, 11(10), 3862-3866, 1995. 25. Chambers, A., Park, C., Baker, R.T.K., Rodriguez, N.M., J. Phys. Chem. B, 102(22), 4253-4256, 1998. 26. Nielsen, M, McTague, J.P., Ellenson, W., J. Phys., 38, C4, 1977. 27. Ahn, C.C., Ye, Y., Ratnakumar, B.V., Whitham, C., Bowman, R.C., Fultz, B., Appl. Phys. Lett., 73 (23), 3378-3380, 1998. 28. Strobel, R., Jorissen, L., Schlier, T., Trapp, V., Schulz, W., Bohmhammel, K., Wolf, G., Garche, J., J. Power Sources, 84(2), 221-224, 1999. 29. Park, C., Anderson, P.E., Chambers, A., Tan, C.D., Hidalgo, R., Rodriguez, N.M., J. Phys. Chem B, 103(48), 10572-10581, 1999. 30. Fan, Y.-Y., Liao, B., Liu, M., Wei, Y.-L., Lu, M.-Q., Cheng, H.-M., Carbon, 37(11), 1649, 1999. 31. Lijima, S., Nature, 354, 56-58,1991. 32. Hirscher, M., Becher, M., Haluska, M., Quintel, A., Skakalova, V., Choi, Y.M., Dettlaff-Weglikowska, U., Roth, S., Stepanek, I., Bernier, P., Leonhardt A., Fink, J., J. Alloys and Compounds, 330-332, 654-658, 2002. 33. Atkinson, K., Roth, S., Hirscher, M., Grünwald, W., Fuel Cells Bulletin, 4(38), 9-12, 2001. 34. Türker, L., Int. J. Hydrogen Energy, 28 (10), 1115-1119, 2003. 35. Meregalli, V., Parinello, M., Applied Physic A, 72(2), 143-146,2001. 36. Darkrim, F.L., Malbrunot, P., Tartaglia, G.P., Int. J. Hydrogen Energy, 27 (10), 193-202, 2002. 37. Endo, M., Takeuchi, K., Igarashi, S., Kobori, K., Shiraishi, M., Kroto, H.W., J. Phys.Chem. Solids, 54(12), 1841-1848, 1993. 38. Ivanov, V., Nagby, J.B., Lambin, P., Lucas, A., Zhang, X.B., Chem.Phys.Lett., 223(4), 329-335, 1994. 39. Colomer, J.F., Piedigrosso, P., Wilems, I., Journet, C., Bernier, P., Van Tendeloo, G., Fonseca, A., Nagy, J.B., J.Chem.Soc.Faraday Trans., 94(24), 3753-3758, 1998. 40. Chen, P., Wu, X., Lin, J., Tan, K.L., Science, 285(5424), 91-93, 1999. 41. Yang, R.T., Carbon, 38(4), 623-626, 2000. 42. Wu, X.B., Chen, P., Lin, J., Tan, K.L., Int.J.Hydrogen Energy, 25(3), 261-265, 2000. 43. Nutzenadel, C., Zuttel, A., Chartouni, D., Schlapbach, I., Solid-State Lett., 2(1), 30-32, 1999. 44. Lijima, S., Ichihashi, T., Nature, 363(6430), 603-605, 1993. 415 45. Bethune, D.S., Kiang, C.H., de Vries, M.S., Gorman, G., Savoy, R., Vasguez, J., Beyers, R., Nature, 363(6430), 605-607, 1993. 46. Dillon, A.C., Jones, K.M., Bekkedahl, T.A., Kiang, C.H., Bethune, D.S., Heben, M.J., Nature, 386(6623), 377-379, 1997. 47. Guo, T., Nikolaev, P., Thess, A., Colbert, D.T., Smalley, R.E., Chem.Phys.Lett., 243(1), 49-54, 1995. 48. Ye, Y., Ahn, C.C., Witham, C., Fultz, B., Liu, J., Rinzler, A.G., Colbert, D., Smith, K.A., Smalley, R.E., Appl.Phys.Lett., 74(16), 2307-2309, 1999. 49. Liu, C., Fan, Y.Y.,Liu, M., Chong, H.T., Cheng, H.M., Dresselhaus, M.S., Science, 286(5442), 1127-1129, 1999. 50. Dillon, A.C., Gennett, T., Alleman, J.L., Parilla, P.A., Heben, M.J., DOE/NREL, Hydrogen Program Review, 2000. 51. Lee, S., Lee, Y., Applied Physic Letters, 76(20), 2877-2899, 2002. 52. Bae, D., Bok, J., Choi, Y.C., Choi, Y.G., Frauenheim, T., Kim, N., Lee, S., Lee, Y., Nahm, K., Park, K., Park, Y., Yu, S., Synthetic Metals, 113, 209-216, 2000. 53. Dresselhaus, M.S., Williams, K.A., Eklund, P.C., Mater.Res.Soc.Bull., 24(11), 45-50, 1999. 54. Hafner, J.H., Bronikowski, M.J., Azamian, B.R., Nikolev, P., Rinzler, A.G., Colbert, D.T., Smith, K.A., Smalley, R.E., Chem.Phys.Lett., 296(1-2), 195-202, 1998. 55. Cheng, H.M., Li, F., Su, G., Pan, H.Y., He, L.L., Sun, X., Dresselhaus, M.S., Appl.Phys.Lett., 72(25), 3282-3284, 1998. 56. Cassell, A.M., Raymakers, A., Kong, J., Dai, H., J.Phys.Chem.B, 103(31), 6484-6492, 1999. 57. Williams, K.A., Eklund, P.C., Chem.Phys.Lett., 320(3), 352-358, 2000. 58. Darkrim, F., Levesque, D., J.Phys.Chem.B, 104(29), 6773-6776, 2000. 416
Benzer belgeler
Untitled - EN / Bilkent University
Thermal sensing fiber devices, M. Bayindir, F. Sorin, A. F. Abouraddy, O. Shapira, J. Arnold, Y.
Fink, and J. D. Joannopoulos, U.S. Patent No: 7567740, Issued: Jul. 28, 2009. [ Lisanslandı ]