telgraf 454 - Telgraf Gazetesi – Londra

Transkript

telgraf 454 - Telgraf Gazetesi – Londra
Londra’nın
Nüfusu 8
Milyonu
Aştı
Sayfa 2
Alxas
Kistik
Kom Yeni
Yönetimini
Belirledi
Sayfa 9
Londra’da
Yaşanan
Konut
Krizine Karşı
Binlerce Kişi
Alanlara Çıktı
Sayfa 12-13
telgraf.co.uk
Carşamba,
04/02/2015
Cameron’un Eğitim İşçi Parti’den
Bütçesi Savunması: Edmonton’a
Okullar Dar Bütçelerle İyi Baş
Edebildiklerini Gösterdiler
Başbakan David Cameron
Pazartesi günü Enfield’de
bulunan Kingsmead Okuluna
bulunduğu ziyarette eğitimle
ilgili planlarını açıkladı. Mayıs’ta
yapılacak genel seçim sonucunda,
tekrar iktidar olmaları halinde
enflasyona göre eğitim bütçesine
artış yapamayacaklarını
söylemesi büyük tepkilere yol
açtı. Konuyla ilgili gelen bir
soruya Cameron, ‘okullar dar
bütçelerle iyi baş edebildiklerini
gösterdiler’ diyerek okullara
mevcut bütçeye idare edin dedi.
bütçesini koruyabileceğimizi gösterdik,
ve yine yapmaya devam edeceğiz.’’
Cameron, öğrenci başına harcanan paranın
aynı kalacağının sözünü verdi fakat
enflasyona göre bu rakamın artmayacağını
söylemesi üzerine kendisine yönlendirilen
soruya ‘okullar dar bütçelerle iyi baş
edebildiklerini gösterdiler’, cevabını verdi.
İşçi Parti’li gölge Eğitim Bakanı Tristan
Hunt, başbakanın açıklamasıyla,
Muhafazakarların eğitim bütçesine gerçek
anlamda kesinti yapacaklarının itirafı
olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
“Gerçek şu dur ki, eğitim bütçesini milli
hasılatın 1930’lu yıllardaki oranına geri
götürürsen okulları koruyamazsın.”
Eğitim alanında uzmanlar ve muhalefet
siyasetçileri Cameron’ın okul bütçesinin
enflasyonla aynı oranda yükselmeyeceğine
Uzmanlar, bütçenin enflasyon oranında
tepki verdiler. Son beş sene içerisinde
artmaması reel anlamda eğitim bütçesinin
Muhafazakar hükümeti eğitim bütçesini artan
%10 gibi bir kesintiye eşit olacağını belirtiyor. fiyatlar oranında yükseltmişti. Bu yöntemdeki
Cameron konuşmasında şöyle söyledi: ‘‘İyi değişiklik planı, Cameron’ın söylediği gibi,
eğitim bütçesini korumayacak. Cameron,
okul yerlerinin paraya ihtiyaçları var, ve
sabit bütçeye ilişkin şöyle konuştu: ‘‘Bunun
biz okullara uygun şekilde maddi kaynak
bazı okullar için zor bir karar olduğunu kabul
verilmesini sağlayacağız. Bugün, size
ediyorum çünkü çocuk başına ayrılan para
Muhafazakar Parti’nin planlarına ilişkin
enflasyonla artmayacak ve aynı kalacak.’’
bu sözü verebilirim. Son beş yılda, devlet
Haberin devamı sayfa 7’de
borcunu düşürüp, aynı zamanda eğitim
Kadın Kotası
Birçok farklı etnik kimlikleri
bir arada barındıran Kuzey
Londra’nın Edmonton
bölgesinde İşçi Parti
milletvekili Andy Love’ın
aday olmayacağını
açıkladıktan sonra başlayan
adaylık yarışında ön eleme
sonuçları belli oldu. İşçi Parti
genel merkezi tarafından
belirlenen kısa listeye Kate
Osamor, Ayfer Orhan ve
Kate Analou seçildi.
Haberin devamı sayfa 5’te
Sayı
HAFTALIK HABER GAZETESİ
454
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
2
Londra’nın Nüfusu 8 Milyonu Aştı
Londra Büyükşehir belediyesi tarafından
yapılan açıklamada Başkent Londra’nın
nüfusunun 8 milyon 615 bin 248 kişiye
ulaştığı belirtildi. 2050 yılında ise 11 milyonu
bulması bekleniyor.
Bu son açıklamaya göre son 25
yıl içerisinde Londra’nın nüfusunun 2 milyon arttığı ortaya çıktı.
Hillingdon bölgesi yüzde 82’lik
bir yükseliş ile nüfusun en çok
arttığı bölgelerin başında geliyor.
En çok azalan nüfus ise yüzde
36 ile İslington bölgesi. 19392015 yılları arasında İslington
bölgesinin nüfusu 343 binden 221
bine inmiş.
Londra’da yaşayan nüfusun
yüzde 37›si İngiltere dışında
farklı bir yerde doğmuş. 2013
yılında 131 binden fazla bebek Londra’da dünyaya gelirken, 48 bin 78 kişi de aynı kentte
hayatını kaybetti. Londra Belediyesi’nin verilerine göre, son 25 yılda
başkentin nüfusu yaklaşık 2 milyon kişi artarken, başkentte
yerleşik 3,8 milyon kişi, yani
nüfusun yüzde 44’ünün siyahi ve etnik azınlıklardan
oluştuğu kaydedildi. Bu oranın
2038 yılında yüzde 50’ye
çıkması öngörülüyor. Bin 572
kilometre karelik alanı kaplayan
Londra’da, kilometrekare başına
5 binden fazla Londralı düşüyor
ve bu Londra’yı Avrupa’nın en
büyük kenti yapıyor.
Britanya’da ilk nüfus sayımının
yapıldığı 1801 yılında, Londra’nın
nüfusu bir milyondan biraz daha
fazla olarak hesaplanmıştı. HAFTALIK
HABER
GAZETESI
ROJNAMEYA
NÛÇEYAN A
HEFTANE
Editör
Alaettin Sinayiç
[email protected]
Muhabirler
Esra Türk
Erem Kansoy
[email protected]
Grafiker
Yüksel Adıgüzel
[email protected]
Yayın Sahibi
Tel News Ltd.
Adres
33 Dalston Lane
London, E8 3DF
Telefon
0207 9230 838
0742 9481 490
Web
www.telgraf.co.uk
Reklam
[email protected]
Soru ve görüşleriniz:
[email protected]
BÜYÜK
REKLAM
KAMPANYASI
Kürt ve Türk toplumuna
ulaşmanın en iyi yolu
Tüm reklamlarınızda
%30 indirim
Tüm seri ilanlarınız
ÜCRETSİZ
www.telgraf.co.uk
[email protected]
07429481490 | 02079230838
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
3
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
4
Anti Faşistler Stamford Hill’de Planlanan Irkçı
Eyleme İzin Vermeyeceklerini Açıkladılar
Liberate Stamford Hill (Stamford Hill’i
Özgürleştir) sloganıyla 22 Mart’ta, Clapton
Common’da eylem yapmayı planlayan ırkçı
grubun böylesi bir eylemine müsade etmeyeceklerini açıklayan anti faşistler faşizmin
yayılmasına izin vermeyeceklerini belirttiler.
Yahudi toplumunun yoğun
olarak yaşadığı kuzey Londra’nın
Stamford Hill bölgesini, ‘Yahudi
işgalinden’ kurtaracaklarını iddia
eden ırkçı grubun başındaki Joshua Bonehil-Paine, açıklamasında
‘Britanyayı Yahudileşmeden kurtarmak için savaşma zamanı geldi’, dedi.
Irkçı Paine, Stamford Hill
bölgesinde görev yapan, Yahudi
polisi Shomrin’in var olmasına
inanmadığını ve polisin orada
kontrolünün olmadığını iddia etti.
Faşizm karşıtı grup, North
London Anti-Fascists, eylemi sadece rahatsız etmeyeceklerini,
gerçekleşmesinin
engellenmesi
için ellerinden geleni yapacaklarını
açıkladılar.
North London Anti-Fascists
grubunun konuyla ilgili açıklaması
şöyle: ‘‘Londra çeşitli-kültürlü
mutlu bir şehir, ve haklı bir gururla, her ne kadar küçük ya da büyük
olsalar da, her hangi bir grubun
nefret ve faşizmlerini yaymalarına
izin vermeyeceğiz.
‘‘Bu eyleme sadece karşı
çıkılmayacak; durdurulacak. Bu
eyleme katılacak National Action
ve herhangi diğer antisemit, Beyaz
Üstünlükçü, milliyetçi ya da NeoNazi grubuna sokaklarımızın bir
karışını bile vermemek için elimizden geleni yapacağız.’’
Grup, eylemi durdurmak için
bölge halkı, toplum grupları
ve diğer anti faşist gruplarla
nasıl çalışacaklarına yönelik
bilgiyi önümüzdeki günlerde
açıklayacaklarını belirtti.
Guardian gazetesine göre, Londra Polis Birimi (Metropolitan
Police), böyle bir eylem için izin
başvurusu aldıklarını, fakat henüz
izinin verilip verilmeyeceğine karar vermediklerini söylediler.
Londra Polis Biriminin son
12 aylık suç rakamlarına göre,
Hackney’de polise bildirilen
Yahudi karşıtlığı nefret suçları
%100’den fazla arttı. Londra
genelinde artış %121- ırkçı ve dinci nefret suçlarındaki toplam artış
ise %22.
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
5
İşçi Parti’den Edmonton’a Kadın Kotası
Birçok farklı etnik kimlikleri bir arada
barındıran Kuzey Londra’nın Edmonton bölgesinde İşçi Parti milletvekili
Andy Love’ın aday olmayacağını
açıkladıktan sonra başlayan adaylık
yarışında ön eleme sonuçları
belli oldu. İşçi Parti genel merkezi
tarafından belirlenen kısa listeye
Kate Osamor, Ayfer Orhan ve Kate
Analou seçildi.
18 yıldır Edmonton seçim bölgesinde
İşçi Partili milletvekili Andy Love’ın tekrar
aday olmayacağını açıkladıktan sonra
başlayan adaylık yarışında genel merkez
12 aday adayı ile yaptığı görüşmeden sonra
kısa listeye 3 kadın aday seçti. 108 kişinin
başvuru yaptığı adaylık yarışında sadece
12 kişi ile görüşme yapılmıştı. 21 Şubatta
yapılacak delege toplantısında en fazla oyu
alacak aday 7 Mayıs’ta Britanya genelinde
yapılacak genel seçimlerde İşçi Parti adına
Edmonton bölgesini temsil edecek. İşçi
Parti’nin 18 yıldır aralıksız olarak büyük bir
farkla kazandığı 64 bin seçmenli Edmonton bölgesi için belirlenecek milletvekili
adayının 7 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde
seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Kate Osamor: Uzun yıllardır İşçi Parti
bünyesinde çalışmalar yürüten Kate Osamor aynı zamanda aktif bir sendikacı. NHS
çalışanı olan Kate Osamor mahalle doktorunda yöneticilik yapıyor. Kate Osamor
Unite sendikasında aktif çalışma yürütyor.
Ayfer Orhan: 1959 Yılında Kıbrıs’ta
doğan Ayfer Orhan 5 yaşında ailesi ile birlikte Londra’ya göç etti. 1988 yılından bu
yana İşçi Partisi içerisinde çalışma yürütüy-
or. Uzun süre partide aktif olarak çalışan
Orhan, 1997 yerel seçimlerinde Enfield
Belediyesi’nden Belediye Meclisi üyesi
olarak seçildi ve hale bu görevi yürütmektedir. 2005 Genel Seçimlerinde İşçi Partsi’nin
Milletvekili Adayı olarak Kuzey Doğu
Cambridge bölgesinden seçimlere girdi ancak seçilemedi.
Kate Analou: Aslen Nijeryalı olan Kate
Analou eski Enfield belediye başkanı ve
meclis üyesi.
7 Mayıs’ta Britanya 55’inci kez sandık
başına gidecek
Britanya parlamentosuna seçilecek 650
milletvekili için seçmenler 55’inci kez
sandık başına gidecek. Muhafazakarlar ve
Liberal Demokratlardan oluşan koalisyon
hükümeti döneminde sağlık, eğitim ve sosyal yardımlar başta olmak üzere birçok alanda yapılan kesintilerden kaynaklı hükümete
ciddi düzeyde tepkiler mevcut. Yapılan son
anketlere göre parlamentoda 257 sandalyeye sahip olan İşçi Parti’nin oylarında artış
gözüküyor.
7 Mayıs tarihinde yapılacak seçimlerde
oy kullanma hakkına sahip olmak için https://www.gov.uk/register-to-vote linkinden
kayıt yapabilirsiniz. 18 yaşını doldurmuş
her Britanya vatandaşı oy kullanma hakkına
sahiptir.
6
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
Baş sayfadaki haberin
devamı
Eğitim çalışanları var olan
bütçelerle zaten zorlandıklarını
ve gerçek anlamda artışın
olmamasının eğitim düzeyini
oldukça etkileyeceğini belirttiler. Cameron ise, okulların
‘daha verimli, daha etkili
ve bütçelerini kullanışlı oranla
çalıştırabildiklerini
kanıtladıklarını’ düşündüğünü
dile getirdi ve bunu yapabilmelerinin sebebinin de, okul idaresinde daha fazla ‘özgürlük’
verildiğinin olduğunu ifade etti.
Cameron, öğrenci sayısının
artmasıyla, bütçe öğrenci başına
harcanan sabit miktarın aynı
kalması için arttırılacak fakat
artan okul masrafları göze
alınmayacak.
7
ersiz olarak gördükleri okulların
kendilerini
düzeltmeleri
gerektiğini,
düzeltemedikleri
taktirde ise akademi okuluna
çevrileceklerini söyledi.
Akademi okullarına yönelik
tartışmalar, ve öğrenciler için
ne kadar yararlı oldukları son
dönemlerde tartışılmaya devam
ediyor. Geçtiğimiz hafta, Parlamentonun Eğitim Komitesinde
yer alan milletvekilleri, akademi modelinin eğitim düzeyini
arttırdığına dair somut kanıtı
olmadığının kararına vardılar.
Sorun daha çok okula ayırılan
bütçe olarak görülüyor. Bütçe
ve eğitim düzeyinin bağlantısı,
bütçe kısıtlamasıyla okullardaki eğitimin verimsizleşmesi
olasılığını yükseltiyor.
Ekonomi uzmanları, artan
fiyatların okullara %7 oranında
bütçe kesintisine yol açacağını
ve buna artan emeklilik ve maaş
zammı eklenmesiyle, ortalama
%10’luk bir bütçe kaybına yol
açılacağını tahmin ediyorlar.
Cameron, okulları denetlemeden sorumlu, Ofsted’in
(Eğitim
Düzeyi,
Çocuk
Hizmetleri ve Yetenekten Sorumlu Müdürlük-Office for
Standards in Education, Children’s Services and Skills) yet-
4 Yaşındaki Çocuğa Bile Cinsel
Saldırı Suçundan İşlem Yapılmış
Sunday Mirror gazetesinin manşetine
taşıdığı haber ülkede büyük tartışma
yarattı. Habere göre polis 10 yaşından
küçük 800 çocuğa cinsel saldırı
suçlamasıyla işlem yapmış, bu çocuklardan bir tanesi 4 yaşında.
İnternetin gelişmesi ve çocukların korunmasız
bir şekilde girdiği internet dünyası çocuklar için büyük bir tehlike oluşturmaya devam
ediyor. Sunday Mirror gazetesinin yaptığı
araştırma çocukların ne kadar büyük bir tehlike
ile karşı karşıya olduğunu gözler önüne seriyor.
Araştırmanın sonuçlarına göre 2009 yılından bu
yana 800 çocuğa cinsel saldırı suçlamasıyla polis
tarafından işlem yapılmış.
Eğitim Köşesi
OKTAY
ŞAHBAZ
Urswick Ortaokulu Bilgisayar Bölüm Başkanı
[email protected]
Akademi okulları
sınıfta kaldı..
Akademi okulları hakkında çok konuşuldu. Kimisine
göre çok iyi, kimisine göre ise çok kötü. Bir çok politikacı Akademi modelini geleceğin okul modeli olarak sundu ve toplumu buna inandırmak için elinden geleni yaptı.
Bazı yerlerde akademi okullarını faydalı göstermek için
yeni binalar yapıp, yeni üniformalar seçip göz boyamaya
çalıştılar. Aslında bir çok eğitimci, profesör ve müdür sorunun okul modelinden daha çok gereken bütçe olduğunu
söyledi. Buna rağmen politikacılar kimseyi dinlemedi ve
akademi okullarının faydalı olduğunu söylediler. Bu hafta için Parlamentoda bir çok değişik parti milletvekilinin
içinde bulundu Eğitim Komisyonu yaptıkları açıklamayla
eğitim dünyasında büyük bir yankı yarattılar. Eğitim komisyonu akademi okulları üzerine yaptıkları araştırmadan yola
çıkarak ‘Akademi modeli okullarının eğitim standartlarını
yükseltmediğini’ açıkladılar. Komisyon bu sonuçtan yola
çıkarak herkesin devlet bütçesi alan tüm okulların güçlü ve
zayıf özellikleri konusunda dürüst olmaya çağırdı.
Akademi okulları özellikle Hackney ve Haringey gibi
bölgelerde oldukça fazla. Var olan okullara daha fazla bütçe
ayırıp bu okulları geliştirmektense hem Haringey hem de
Hackney bölgesi bu okulları Akademi yapmayı tercih etti.
Akademi yapmasındaki en büyük sebeplerden biri deyim
yerindeyse sorumluluğu kendi üstünden atmaktan başka
bir şey değildi. Bunu yaparken söylenen tek bir şey vardı, okullarınız akademi olacak ama eğitim kalitesi artacak.
Fakat hem bu araştırma hem de yaşadığımız bölgelerdeki
okulların dereceleri de gösteriyor ki sorun model den daha
çok gerekli bütçede. Eğitim Komisyonu bu gerçeğin üstünü
kapatıp akademi okullarını tek kurtuluş olarak yorumlayan
hükümet yetkililerini bu konuda ‘dürüst bir savunma’ yapmaya davet etti.
Raporda dikkat çeken bir başka önemli nokta ise akademi okullarının yoksul ve dar gelirli ailelerin çocuklarına
faydasının olmadığı. Akademi okullarının ortaya çıkması
ve yayılması için sıkça kullanılan bu argümanında böylece
boşa çıktığını görebiliyoruz. Komite başka Graham Stuart
yaptığı açıklamada akademi okulları hakkında şunları söyledi “Akademi okulları okullar arasındaki rekabeti artırmak
için faydalı oldu. Bu yöntemle devlet okullarına alternatif
oldular ve işler kötüye gittiğinde onların yerini almak için
hazır duran okullar oldular”. Graham Stuart raporda bir çok
önemli noktaya değinirken aslında yapılması gereken en
önemli noktanın eğitim konusunda açık olma gerekliliğine
değindi.
Bu konu herkesi ilgilendirdiği kadar bizim toplumumuzu da ilgilendiriyor. Akademi okulların yoğun olduğu bölgelerde yaşıyoruz. Bu okullar yapılırken bir çoğumuz yeni
bir binaya yada formaya kanıp çocuklarımızın geleceğini
buralarda gördük. Daha da kötüsü bu okulların eğitime faydasından daha çok zarar verdiğini söyleyen kurum ve kuruluşları dinlemedik ve kula astık. Bu rapor ve kampanya
gruplarının yaptıkları araştırmalar bir çok şeyin politikacılar tarafından açıkça söylenmediği gösteriyor. Eğitim hem
bizim hem de çocuklarımız için önemli bir konu. Bu konuda
doğru kararlar vermek için tüm argümanları dinleyip ona
göre karar vermek herkes için önemli.
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
8
Bunlar İnsan Değil!
el-Kesasibe’yi öldürmesinin ardından,
aralarında örgütün pilot karşılığında
salıverilmesini istediği Sacide el-Rıvaşi ile
“Ebu Huzeyfe” lakaplı Ziyad Kerbuli’nin
de bulunduğu Ürdün hapisanelerindeki üst
düzey IŞİD mensuplarının idam edileceğini
açıkladı.
ÜRDÜN TAKASA HAZIR
OLDUĞUNU AÇIKLAMIŞTI
Ürdün geçtiğimiz günlerde IŞİD’in isteği
doğrultusunda Kessasibe’yi kurtarmak için
rehine takasına hazır olduklarını açıklamıştı.
IŞİD geçen hafta yaptığı açıklamada, El
Kaide adına 2005 yılında bombalı saldırı
düzenlemekten hüküm giyen ve Ürdün’de
hapiste olan El Rişavi serbest bırakılmazsa
elindeki iki Japon rehineyi ve Ürdünlü pilotu öldüreceğini belirtmişti.
Daiş çeteleri barbar ve vahşi yüzlerini bir kez daha gösterdi.
İnsanlık ile alakası olmayan bu mahlukatlar Ürdünlü pilotu diri
diri yakarak infaz etti. İnfaz sürecini an be an kaydeden çete
üyeleri infaz görüntülerini yayınladı.
Terör örgütü Daiş, rehin tuttuğu Ürdünlü pilot Muaz el-Kesasibe’yi yakarak infaz etti. Terör örgütü Daiş’in alıkoyduğu
Ürdünlü pilot Muaz el-Kesasibe’nin
yakılarak
öldürüldüğünü
gösteren
görüntüler yayınlandı. Yayınlanan video
ve fotoğraflarda kafesin içine konulan
Kesasibe’nin canlı canlı yakıldığı görülüyor. Ürdün devlet televizyonu ise IŞİD’in
elinde esir olan pilotun öldürüldüğünü
doğruladı. Ürdün Medyadan Sorumlu Dev-
let Bakanlığı, Ürdün hapisanelerindeki üst
düzey IŞİD mensuplarının idam edileceği
bildirildi
Ürdünlü pilot Aralık ayında ABD
öncülüğündeki koalisyona destek için
çıktığı bir görevde kullandığı F16 Suriye ‘de düştükten sonra IŞİD tarafından
alıkonmuştu.
Ürdün Medyadan Sorumlu Devlet
Bakanlığı, IŞİD’in, Ürdünlü pilot Muaz
Ürdün ve Japonya rehine takası için
çalışırken birkaç gün ara ile iki Japon rehinenin öldürüldüğü haberi geldi. Takas için
hazır oldukları çağrısı yapan Ürdün ise iki
gün önce teklifini yineleyerek Kesasibe ile
Rişavi’nin değiş tokuş edilmesini istediklerini belirtmişti.
IŞİD’in Ürdünlü Pilot Muath alKasaesbeh’i demir bir kafesin içinde diri
diri yakarak öldürdüğünü gösteren videoyu
yayınlamasının ardından, Ürdün Kralı Abdullah Amerika ziyaretini yarıda kesti ve
Ürdün’e dönme kararı aldı.
Ürdün Genel Kurmay Başkanı da pilotun ailesine çocuklarının IŞİD tarafından
öldürüldüğünü haberini verdi.
Ürdünlü vatandaşlar bu gelişmeler üzerine Amman’da sokaklara döküldü ve
Ürdün’ün elinde tuttuğu Daiş üyelerinin
idam edilmesi için gösteri düzenledi.
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
9
Alxas Kistik Kom Yeni Yönetimini Belirledi
Foto: Şükrü Bolat-Sizehaber
Başkent Londra’da faaliyetlerini sürdüren Alxas Kistik
Toplum Merkezi yaptığı ikinci olağan üstü kongresinde
yeni yönetimini belirledi.
Britanya’da yaşayan Maraş ili Elbistan ilçesine bağlı,
Alxas ve Kistik köylülerinden oluşan merkez ikinci
olağanüstü kongresini Pazar günü Kırkısraklılar derneğinde
gerçekleştirdi. Yapılan divan seçimine Mustafa Has, Fatoş
Daş, Kazım Serçe ve Meryem Kaya seçildi.
Eşbaşkanlık Sistemi Kaldırıldı
Yapılan kongrede birçok tüzük maddesinde değişikliğe
gidildi. Bunlardan birisi de eşbaşkanlık sistemi. Alxas Kistik Toplum Merkezinin tüzüğünde yer alan eşbaşkanlık
sistemi maddesi yapılan tartışmalardan sonra tüzükten
çıkarıldı. Bunun yanında kadına pozitif ayrımcılık tanıyan
madde de tüzükten çıkarıldı. Yeni seçilen 16 kişilik yönetim
kurulunda sadece 3 kadın yer alıyor. Disiplin ve Denetleme
kurullarında ise kadına hiç yer verilmedi.
Ara ara tansiyonun yükseldiği tartışmaların ardından
seçimlere gidildi. Yapılan seçimlerde yeni yönetim kurulu,
denetleme ve disiplin kurulları seçildi.
Yönetim Kurulu
Erol Gülşen, Mustafa Has, Ali Has, Fatoş Taş, Murat Mayil, Hüseyin Matyar, Tacim Sürensoy, Sakine Arslan, Ibrahim Buğday, Bayram Kabala, Ağa Öz, Ergun Aksoy, Ismet Serçe, Hıdır Şimşek, Cevdet Karakoç, Elif Zaralı,
Denetleme Kurulu:
Kemal has, Haydar ulus, Ibrahim Ademoğlu, Musa
Bekisoğlu, Aligül Özbek
Disiplin Kurulu:
Ismail Karagöz, Mustafa has, Ali Külekçi, Ali Köker, Hüseyin Şahin Koro
10
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
11
Haringey Belediyesinin Yapmayı
Planladığı Kesintilere Tepki
Haringey Belediyesi kamu (belediye)
servislerine yapmayı planladığı kesintilere karşı birçok kurumun ortak
organizesiyle 10 Şubat ve 23 Şubat
tarihlerinde eylemler düzenlenecek.
Haringey Alliance for Public Services ve
Haringey UNISON sendikasının başını çektiği
eylem planlamasına bir çok kurum da destek
veriyor. Eyleme çağrı amaçlı hazırlanan bildiride Haringey belediyesinin önümüzdeki 3 yıl
içerisinde kamu alanında yapmayı planladığı 70
Milyon poundluk kesintiye karşı halkı eyleme
destek vermeye çağırdı.
Eylem komitesi tarafından hazırlanan eyleme
çağrı metninde Haringey belediyesinin yapmayı
planladığı kesintilere ilişkin şu bilgiler yer aldı:
‘‘* Çocuk Merkezleri’nin bütçesinde büyük
kesinti yapılacak ve bir çok Çocuk merkezi kapanmayla yüz yüze kalacak.
* Kalan tüm Gençlik merkezleri (12 tanesi
2010 da kapatılmıştı) kapanacak ve Gençlik
bütçesinde büyük kesintiler yapılacak.
*Yaklaşık 633 belediye çalışanı işten
çıkartılacak.
* Tottenham’da bulunan ve 4 okul tarafından
kullanılan Marcus Harvey kütüphanesi
kapatılacak.
* Parklar ve Araba Parkı gibi servisler
özelleştirilecek – yönetimi özel şirketlere devredilecek.
* Haringey’deki İlk
ve Ortaokul ogrecilerin
aktivite ve tatil için gittikleri Pendarren House
of Outdoor Education’in
bütçesinden 220 bin sterlin
kesinti yapılacak – bu kesintinin ardından kapanması
bekleniliyor.
* Öğrenme Zorluğu
ve Yaşlı Bakım evlerinin
tümü kapanacak
* Yaşlı günlük ziyaret
evleri kapanacak
* Kesinti listesi devam
ediyor’’
Haringey
belediyesinin 4 yıl önce yapacağı
kesintilere karşı mücadele
etmek için kurulan Haringey Kamu Servislerini
Koruma Birliği (HAPS)
yeni kesintilerin gündeme
gelmesi ile beraber tekrar
bir araya geldi. Yaklaşık
iki yıl aradan sonra ilk
toplantısını iki hafta önce
yapan önce yapan HAPS’in
yeni kesintilere karşı birlik
çağrısına yaklaşık 50 kişi
cevap verdi. Politik, semt
ve çevre gruplarının temsilcilerinin yanında sıradan
bölge sakinlerinin de katıldığı toplantıda bu kesintilerin bir çok önemli servise zarar vereceği
ve bunun için tüm bölge sakinlerinin beraber
mücadele etmesi gerektiği vurgusu yapıldı. Bu
doğrultuda acil eylem kararı alan HAPS yetkilileri Şubat ayı içinde iki eylem yapmak için
hazırlıklarını başlattılar.
Day-mer’den eyleme katılım çağrısı
Türk ve Kürt Dayanışma Merkezi, Day-mer,
Haringey’de yaşıyan tüm Türk ve Kürt toplumunu bu kesintilere karşı yapılacak eylemliklere
katılmaları konusunda cağrıda bulundu. Daymer adına açıklama yapan Day-mer Sekreteri
Oktay Sahbaz şunları söyledi “Haringey Belediyesi yapacağı bu kesintiler ile bir çok temel servisi ya sonlandıracak yada kapanmayla yüz yüze
bırakacak. Bu servislerin kesilmesi herkes gibi
Türk ve Kürt toplumu bireylerini etkileyecek.
Çocuk merkezleri, kütüphaneler ve parklar
hepimizin ve bu servislere hepimizin sahip
çıkması lazım. Bunun için Haringey’de yaşıyan
tüm toplumumuzu hem 10 hemde 23 Şubat’da
bu eylemliklere katılmaya çağırıyoruz” dedi.
Yapılacak eylemlerin detayları şöyle:
10 Subat 2015, Salı günü, saat 17:30’da
Yer: Civic Centre, High Rd N22
Kamu Servislerimizi Koruyalım Yürüyüşü
23 Şubat 2015, Pazartesi, saat 17:30
Toplanma yeri: Ducketts Common (Turnpike
Lane) saat 17:30 da – burdan Civic Centre’a
yürüyüş
‘Alevilikte Hakka Yürüme Yas,
Ağıt ve Cenaze defin Erkanı’ ile
ilgili bir dizi panel gerçekleştirildi
Yaklaşık 10 yıldır Alevilikte Hakka Yürüme Yas, Ağıt ve Cenaze
defin Erkanı üzerine alan çalışmaları yapan Bese Aslan başkent
Londra başta olmak üzere birçok merkezde paneller düzenledi.
Britanya
Alevi
Federasyonu
tarafından daveti ile Britanya’ya gelen Bese Aslan, Tilkililer derneği,
Cemevi, Paz-Der ve Nurhak Kültür
merkezi yanında Nottingham, Glasgow
ve Edinburgh’ta da yapılan panellerde
konuştu.
Bese Aslan; “çok yanıyla kesintiye uğratılmış Alevi inancında, cenaze
erkânları da yeniden hatırlanmayı
Universal Credit
(Genel Kredi) nedir?
Cihan Askın
[email protected]
Toplumumuzu yakından ilgilendiren bu
yeni yardım 2017’nin sonunda yürürlüğe
girecek. Universal Credit nedir, kimi etkileyecek?
Şu an bir çoğumuz devletten bir yardım
alıyor. Bu ev kirası yardımı, İncome Support,
Working Tax Credit vs. Bilindiği gibi alınan
yardımlar haftada, iki haftada veya ayda bir,
kişinin hesabına yatırılıyor. Ev kira yardımı
bazen kişinin, bazen ev sahibinin hesabına
yatırılıyor. Mevcut hükümet, yeni bir kanun çıkararak ayrı ayrı alınan yardımları
birleştirip, tek bir yardım olarak ayda bir
ödenecek şekilde kişinin hesabına yatıracak.
Bu yardımın ismi Universal Credit (genel
yardım) olacak.
Muhafazakar parti, bu yardımın insanlar için daha kolay bir sistem olacağını savundu. İngiltere’de çalışanlar maaşlarını
aylık olarak alıyor. Universel Credit
yürürlüğe girmesinin diğer sebebi, çalışan ve
çalışmayan insanların eşit şekilde, ayda bir
ödenmesi. Şu an ödenen, Income support, Job Seekers Allowance, Employment Support Allowance, Working Tax Credit, Child Tax
Credit ve Housing Benefit yürürlükten
kalkıp yeni ismi ile Universal Credit olarak
ödenecek. Ödeme ayda bir olup, kişinin
hesabına yatırılacak. Aşağıda vereceğim
iki örnek ile Universal Credit’in nasıl
ödeneceğini size açıklayacağım. Örnek bir: Ahmet çalışmıyor ve iki
haftada bir Job seekers Allowance (işsizlik
yardımı) alıyor, ayrıca çocuklarından dolayı
4 haftada bir Child tax credit alıyor. Ev kirası
yardımı her ay direkt ev sahibine ödeniyor.
Aldığı toplam yardım, £800, ev kirası £1200
ama önce belirtiğimiz gibi kira ev sahibinin hesabına yatırılıyor. Universal Credit
yürürlüğe girdiğinde Ahmet›in hesabına
ayda £2000 yatırılacak. Ahmet buradan
kirası ev sahibine kendisi ödeyecek, kalan
para ile ev harcamasını yapacak.
Örnek iki: Mehmet Çalışıyor, aldığı
yardımlar Housing Benefit, Working Tax
Credit ve Child Tax Credit. Ev kirası kendi
hesabına ödeniyor. Aldığı toplam yardım
miktarı £900. Ev kirası £700. Universal
Credit yürürlüğe girdiğinde £1600 her
ay hesabına yatırılacak. Joan Ryan: Ek Oda Vergisi Kalkmalı
Enfield North İşçi Parti Milletvekili Adayı
Joan Ryan ek yatak oda vergisinin
kaldırılması gerektiğini söyledi.
Muhafazakar Parti’nin kemer sıkma
politikası dahilinde uyguladığı, ek oda vergisinin (bedroom tax) Enfield’de 500 aileyi
etkilediğini anlatan Ryan, tamamen kaldırılması
gerektiğini ifade etti.
Seçim kampanyası dahilinde Enfield sakinleriyle sorunlarını konuşan Ryan, İşçi Parti’nin
seçimleri kazanmaları taktirde ek oda vergisini
kaldırılacağının sözünü verdiklerini hatırlattı.
Ek oda vergisi, Muhafazakar Parti
liderliğindeki hükümet tarafından Nisan 2013’te
uygulanmaya başlandı. Belediye evlerinde kalan ve ek odası olan hanelerde, devlet, odanın
belediye vergisinin ev sakinleri tarafından ödenmesini talep ediyor- maddi imkan olup olmadığı
göz önünde bulunmuyor. Ülke genelinde 500
bin kişiyi etkileyen bu uygulamada en çok
engelliler etkileniyorlar, ve ek odada bakıcının
kaldığı durumlarda da ücret talep ediliyor. Bu
durumda daha az odalı eve taşınma olasılığı da
bulunmuyor. ve yeni nesillere öğretilmesi gereken olmazsa olmaz ritüellerdendir,
Alevilikte cenazenin kutsallığı hakka
yürüyen canın öldüğüne inanılmaması
o
canın
don
değiştirdiğinin
düşünülmesindendir” diye konuştu.
içinde ağıtları da barındıran sunum
izleyenlere duygusal anlar yaşattı.
Konuyla ilgili bir açıklama yapan
BAF başkanı İsrafil Erbil ise “inancımız
tüm yaşamımızda rehber almamız gereken erkanlarla oluşmuştur. Hakka
yürüme halinde de insanı merkeze alan
uğurlama hizmeti ile tamamlanır. Bu
nedenle canlarımızın son yolculuğunda
yapılan hizmet Yolumuz kuralları
içinde gerçekleştirilmelidir” dedi.
Ryan, Aralık ayında meclise uygulamanın iptal edilmesi için sunulan tasarıya mevcut Enfield
North milletvekili Nick de Bois’nın ret ettiğini
belirtti. Tasarı ilk aşamayı geçmişti.
Ryan şöyle dedi: ‘‘Sosyal güvence
harcamaları kontrol altına alınmaları gerekiyor.
Fakat, Enfield’de 500 kişi tarafından ödenen,
ek oda vergisi, adil ve faydalı değil ve aslında
yardımcı olmamız gereken düşük gelirli kişileri
etkiliyor. Muhafazakar Parti’nin varlıklı ve
seçkin kişiler için çalıştığının göstergesi.’’
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
12
Londra’da Yaşanan Konut
Krizine Karşı Binlerce Kişi
sonu Londra
Alanlara Çıktı Hafta
merkezde konut krizine
karşı düzenlenen
“March for Homes”
eyleminde 5 bini aşkın
kişi yürüdü.
Haber-Fotoğraf: Erem Kansoy
Yerel dernek ve sivil toplum örgütlerinin desteklediği
protesto, iki koldan yürüyerek Londra büyükşehir belediyesi binasında birleşti.
Elephant and Castle ve Shorditch bölgelerinden City
Hall’a doğru başlatılan iki ayrı yürüyüşte protestocular
“önce insan, sonra kar etmek” sloganını sürekli tekrarladı
ve “kesintilere hayır” yazılı pankartlar taşıdı.
Londra’da evsizlik sorunu giderek artarken kira fiyatları
da yükseliyor. Protestocular Londra Belediye Başkanı
Borris Johnson’un konu ile ilgili derhal önlem alması
gerektiğini savunuyor. Ayrıca politikacılara güvensizlik
artarken, ev krizi ile ilgili anlamlı ve somut adımların
hemen atılması gerektiği de vurgulandı.
Protesto esnasında ise yaklaşık 2 Bin gösterici belediye
binasını çevreleyerek, daha fazla belediye evi inşa edilmesi, özel kiralamaların denetlenmesi yönünde taleplerde
bulunuldu.
Yaşanan krizden olumsuz etkilenen 63 yaşındaki Tom
Crawforfd ise RT’ye yaptığı açıklamada, “mahkemeler
insanları korumaya yönelik olmalıydı fakat bankaları koruyorlar” sözlerini kullandı.
Organizatörler yaptığı yazılı açıklamada protestonun
amacının, 344 Binden fazla vatandaşın belediye evi listesinde olması ve 2010 yılından buyana kiraların yüzde
13 artmasına dikkat çekmek ve tepki koymayı amaçladığı
vurgulandı.
Eylemin dağılmasından sonra 50 kişilik bir genç grup
eylemlerine devam etti. Polis ile grup arasında gerginlik
yaşanırken, polis bazı göstericilere müdahale etti.
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
13
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
14
Kral Abdullah İçin Yarıya Çekilen
Yunanistan’ın Yeni Maliye
Bakanı Londra’yı Ziyaret Etti Bayraklara Cameron’dan Cevap
Londra’da yeni Yunanistan Maliye
Bakanı Yanis Varufakis’le görüşen
Osborne, “Şu an küresel ekonomi
karşısındaki en büyük riskin Yunanistan ve Euro Bölgesi arasındaki
gerginlik olduğu açık” diye konuştu.
Maliye Bakanı George Osborne, Atina ve
Brüksel arasında yaşanan gerilimin dünya
ekonomisi için büyük bir riske dönüştüğünü
vurgulayarak “Taraflar sorumluluk bilinciyle
hareket etmeli” dedi.
Bu riskin İngiltere ekonomisine de tehdit
oluşturduğunu belirten Osborne şunları söyledi:
“İngiltere’de olduğu gibi Avrupa’da da artık
kargaşa karşısında basireti tercih etme zamanı.
Yunanistan Maliye Bakanı’nı sorumlu davranmaya çağırıyorum. Ancak Euro Bölgesi’nin de
istihdam ve büyüme için daha iyi planları olması
önemli. Biz İngiltere’de bu planı uyguladık
ve bu belirsizlik ortamında, planı terk etmenin
zamanı değil.”
Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varufakis Avrupa Birliği ve Uluslararası Para Fonu
IMF’yle yaptığı 240 milyar euroluk kredi
anlaşmasının şartlarını yeniden müzakere etmek
istiyor. Yunanistan kurtarma paketi karşılığında
ağır kemer sıkma önlemleri uygulamak zorunda
kalmıştı.
Avrupa’nın en büyük ekonomisi ve
Yunanistan’ın en büyük alacaklısı olan
Almanya, yeni Yunan hükümetinin koşulları
değiştirme talebine karşı çıkıyor.
Avrupa başkentlerini ziyaret eden Varufakis, önceliğinin tüm Avrupalıların gönenci
olduğunu belirterek daha fazla kredi istemediklerini belirtti.
Başbakan David Cameron, Suudi
Arabistan Kralı Abdullah’ın ölümünün
ardından Britanya bayraklarının neden
yarıya çekildiği sorusuna yanıt verdi.
Cameron, Kral Abdullah’ın pek çok
İngiliz vatandaşının hayatını kurtaran
bir istihbarat verdiğini savundu.
Genç seçmenlerle bir araya geldiği
görüşmede soruya önce “iki kraliyet ailesi
arasındaki dostluk gereği” diyerek cevap
veren Cameron, soruyu soran genç gazetecinin ısrarı üzerine 2010’da kralın bir bombalı
saldırıyı engellediğini söyledi. Yemen’in
başkenti Sana’dan bir yazıcı kartuşuna konu-
TUSC Seçim Öncesi Konferansını Gerçekleştirdi
Sendikalar ve Sosyalist Koalisyon
oluşumu, 24 Ocak Cumartesi
günü, konferansını gerçekleştirdi.
Nellist, iktidara geldiği taktirde, Muhafazakar Parti gibi, İşçi Parti’nin de kesintilere devam
edeceğini ifade ederek, kesintilere karşı gelen
İşçi Parti’li belediye encümenlerinin partiden
atıldıklarını söyledi.
Konferansın açılış konuşmasını yapan, TUSC
başkanı Dave Nellist, TUSC’ın Britanya’da
son 60 yılda görülen en büyük solcu, işçi sınıfı
ve sosyalist seçim alternatif kampanyasını
Yeni açıklanan rakamlara
göre İngiltere ve Galler’de
2013-2014 döneminde toplamda 34 bin 863 kişi
polisten şikayetçi olmuş.
Polisle
ilgili şikayetleri
inceleyen Bağımsız Polis Şikayetleri Komisyonu (IPCC)
tarafından açıklanan verilere
göre, 2013-2014 döneminde
halkın güvenlik güçleriyle ilgili şikayetlerinde 2012-2013 dönemine göre yüzde 15 artış yaşandığı
kaydedildi.
IPCC’ye 2013-2014 döneminde 34 bin 863 şikayet
ulaşırken, IPCC’nin kuruluş
yılı
olan 2004’den
bu
yana şikayetlerin en yüksek se-
viyeye ulaştığı belirtildi.
Verilere
göre, halkın
şikayetlerinin çoğunluğunun özellikle “görev başındaki polisin ihmali” veya “görevden kaçınma”ya
yönelik olduğu, bu şikayetleri
«polisin kaba davranışları» veya
«tahammülsüzlüğünün»
takip
ettiği bildirildi.
Bir
önceki
dönemle kıyaslandığında,
20132014
yılında İngiltere’nin
kuzeydoğusundaki
Northumbria bölgesi polisine yönelik
şikayetlerin yüzde 98›lik artışla
401›den 794›e yükseldiği, aynı
dönemde başkentin güvenliğinden
sorumlu Londra polisine yönelik şikayetlerin ise yüzde 90›lık
artışla 123›ten 234›e yükseldiği
belirtildi. sunduklarını ifade etti. Seçimlerde kesintilere
karşı en büyük meydan okuma olarak belirtilen
kampanya dahilinde, hükümetin kesintilerine
karşı alternatif sunduklarını anlattı.
7 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimlerde, halkın,
zengin ve fakir arasındaki eşitsizliğin büyümesini sağlayan Muhafazakar ve Liberal Demokrat
hükümetinden kurtulabileceklerini ifade etti.
Mayıs ayında gerçekleşecek genel seçimlerde
çok sayıda milletvekili adayı bulunan TUSC,
seçimlerde izleyeceği kampanya ve programına
ilişkin kararlar aldı.
Polis İle İlgili Şikayetlerde
Yüzde 15 Artış
lan bombanın, Nottingham yakınlarındaki
East Midlands Havalimanı’nda Kral’ın ihbarı
sayesinde bulunduğunu anlatan Cameron,
“Katılmadığınız yönetim biçimleriyle güçlü
ilişkiler kurmak da bu işin bir parçası” dedi.
“Başbakan olarak her rejim hakkında ne
düşündüğünüzü söyleyip, büyük laflar etmeniz
mümkün” diyen Cameron, “Fakat bence benim
ilk işim bu ülkeyi terörizmden korumaktır”
diye konuştu. Sorunun, “Bayrakların yarıya
indirilmesi Suudi Kral’ın kırbaç cezasına
çarptırdığı kişilere saygısızlık değil mi” kısmına
ise Başbakan Cameron’dan yanıt gelmedi. Kral
Abdullah’ın ölümünün ardından Britanya’da
devlet binaları, yabancı bir hükümdarın
ölümünde izlenen protokol gereği bayraklarını
12 saatliğine yarıya çekmişti.
Tottenham bölgesinde TUSC milletvekili
adayı Jenny Sutton yarışıyor.
Londra’da Okuyan Sırbistanlı
Öğrenciye 3 Buçuk Yıl Hapis Cezası
Aslen Sırbistanlı olan David Souaan
adlı öğrenci Daiş propagandası yapmaktan 3 buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında Daiş’e katılmak
üzere Türkiye’ye uçmak üzereyken Heatrow
havaalanında tutuklanan David Souaan Old
Bailey mahkemesince üç buçuk yıl hapis
cezasına çarptırıldı.
Birkbeck Üniversitesi’nde eğitim gören 20
yaşındaki David Souaan’ın Daiş yanlısı propaganda yaptığı gerekçesiyle hapis cezasına
çarptırıldığı bildirildi. 2013 yılında babasıyla
birlikte gittiği Suriye’de silahlı fotoğraflar
çektiren Souann’ın Londra’ya döndükten sonra bu fotoğrafları arkadaşlarına gösterdiği belirtildi. Souann’ın davranışlarının değiştiğini
fark ederek polise ihbarda bulunan okul
arkadaşlarının, Souann’ın telefonunda örgüt
tarafından tutulan rehinelerin infaz edildiği
görüntüleri sakladığını söylediği belirtildi.
David Souaan Mayıs 2014’te Daiş
çetelerine katılmak üzere Türkiye’ye uçmak
üzereyken Heatrow havaalanında polisler
tarafından tutuklanmıştı.
Davaya bakan Savcı Sarah Whitehouse,
konuyla ilgili yaptığı açıklamada, Souann’ın
son dönemde agresifleştiğini ve arkadaşlarına
hakaret ettiğini ifade etti. İhbarın üzerine polis tarafından yapılan aramalarda, Souann’da
örgüte ait çok sayıda fotoğraf, görüntü ve
belgelerin bulunduğu kaydedildi. Aramalar
sırasında ayrıca Souann tarafından yazılmış
ve örgütü öven bir mesajın da ele geçirildiği
belirtildi.
Annesi Hristiyan, babası ise müslüman olan David Souaan islamı seçmişti.
Mahkemede verdiği bir ifadesinde İngiltere
başbakanlığı binasının tepesine Daiş bayrağı
asmak istediğini de belirtmişti.
David Souaan 2013 yılında Birbeck
üniversitesinde uluslararası ilişkiler ve
uluslararası politika bölümünde okumaya
başlamıştı.
Sosyla Medya
Tugayı Kurulacak
Britanya ordusu, sosyal
medyayı kullanarak psikolojik
operasyonlar yapacak tugay
seviyesinde yeni bir birim
kuruyor. Önümüzdeki haftalarda
mensupları belirlenecek 77.
Tugay, resmen Nisan ayında
faaliyete başlayacak.
Tugayda görevli tüm askerler
Twitter ve Facebook gibi sosyal medya araçlarını kullanıp savaş zamanı
halk üzerinde psikolojik operasyonlar
yapmakta uzman olacak.
77. Tugay’ın idari merkezi Berkshire bölgesindeki Hermitage Köyü
olacak. Genelkurmay Başkanı Sir
Nick Carter yeni tugayları ile “daha
akıllı” operasyonlar düzenlemek istediklerini söyledi.
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
15
Fırçalar Rojava için boyadı
Asya, Avrupa, Afrika, Amerika ve Kürdistan’ın dört parçasında yaşayan
sanatçılar Amed’de bir araya gelerek fırçalarını Rojava’ya destek
için ellerine aldılar. Uluslararası Kürdistan Sanat Buluşması
kapsamında 33 sanatçı Sümerpark Resepsiyon Salonu’ndaki sempozyumda resim ve
heykellerini yapıyor. 6 Şubat’a kadar devam
edecek sempozyumun ardından 7 Şubat’ta
230 sanatçının eserlerinden oluşan Kürdistan Sergisi açılacak ve bu eserler burada Rojava’ya destek için satışa sunulacak.
Sempozyuma; Ahmad Hussein Elzaaim,
Ali Asker Bal, Aziz Tilki, Bahar Demirtaş,
Bahram Hajou, Barış Seyitvan, Dilşad
Questani, Eido Alhussein, Ergin Kaya,
Êvar Husseyni, Hama Haşim, Hanif Hamou, Hasan Abdalla, Inayat Attar, Lokman
Huseyin, Metin Çelik, Mourad Abdullaoi,
Munîr Şêxê, Newroz Azizoğlu, Nursun
Hızlan, Omran Younis, Rania Kakarli, Rana
Ali Abbas, Rêbuvar Said, Remzi Sever,
Reshid Husso, Rıdvan Kuday, Saleh Nemir,
Samr Draie, Sitar Ali, Şengül Acil, Zouheir
Hassib ve Walid Alagha adlı sanatçılar
katılarak, çalışmalarını yapmaya başladı.
Küratörlüğünü Sümerpark Amed Sanat
Galerisi Koordinatörü Barış Seyitvan’ın
yaptığı, “Rojava Özgürlüğün ve Eşitliğin
Perspektifidir”
sloganıyla düzenlenen
resim ve heykel sempozyumuna katılan
sanatçılara yapılan çalışmaya ilişkin duygu
ve düşüncelerini sorduk.
Etkinliğin organizasyonunda bulunan
ancak aynı zamanda Suruç ve Kobanê’deki
direnişi anlatan çalışmasıyla sempozyuma
katılan Rojavalı Sanatçı Munîr Şêxê: “Suruç ve Kobanê direnişini resmedeceğim.
Çünkü iki direniş birbiriyle ilintili. Tablomda da kuzey ve güneyi ayıran sınırlar gibi
iki parçalı olacak. Üst kısımda Suruç’taki
direniş, alt kısımda Kobanê’ deki askeri direnişin yansımasını resmetmeye
çalışıyorum. Birbirinin aynısı olmasına
rağmen ortaya konulmuş keskin bir hat
var. Daha önce dört paçadan sanatçılar bir
araya gelmemişti. Yapı itibarıyla bu tarz bir
çalışma ilk defa olacak. Bütün parçalardan
Kürt sanatçıların bu festival aracılığıyla bir
araya gelmesi, Kürt sanatçıların birbirini
anlayacakları bir atmosfer olması nedeniyle önemsiyorum. Sanatsal bakış açımızı
ve üretim şeklimizi tanıyoruz. Çünkü Kürt
toplumu Türk, Arap ve Fars kültürünün
etkisinde kaldı. Bu çalışmayla ortak bir
üretim dili, Kürt sanatının ortak dilini yakalamaya da bir şans sunacak. Diğer parçalarda
yaşayan kardeşlerimizin tutumu ve üretim
biçimi bize de zenginlik katacaktır. ‘Rojava özgürlüğün ve eşitliğin perspektifidir’
sloganıyla bir araya geldik. Çıkış noktamız
bu. Beslendiğimiz kaynak bu olacak ama
herkesin bir üslup ve ifade anlayışı var.”
ROJAVA’DAKİ YARAYA
MERHEM OLMALI
Amed’den katılan Resim Öğretmeni
Remzi Sever: “15 yıldır bu işi yapıyorum.
Kendi kişisel atölyem var. Böylesi bir
çalışma beni çok mutlu etti. Rojava bir
yara ve herkes bu yaraya merhem olmak
için sanatı bir ifade tarzı olarak kullanabilir. Çalışmamda insanın doğanın akışına
müdahalesini, Kobanê’nin savaş sonrası
özgürleştikten sonraki halinin biz insanlara
ne anlattığını ifade etmeye çalıştım.”
Halep Üniversitesi Resim Hocası Hanif
Hamou: “Diyarbakır’da yapılan organizasyon sanatçılar açısından da çok yüksek
bir değeri ifade ediyor. Sanatçıların birbirlerini tanımaları ve yaptıkları çalışmaları
görmeleri önemli. Umuyoruz ki, bu tür
çalışmalar tekrarlanır. Bu çalışmayla dünyaya ve dört parça Kürdistan’a Kürt sanatını
tanıtabiliriz. Birkaç yıl önce gittiğim
Hasankeyf’teki doğal ve tarihi yapılar
çalışmama ilham kaynağı oldu. Bende
bıraktığı etkiyi resmetmeye çalışıyorum.”
KÜRT SANATINI DÜNYAYA
DUYURMALI
Sanatçı Zouheir Hassib: “Kürdistan’ın
başkentine, atalarımızın, dedelerimizin
topraklarına geldik. Hasekêliyim ama
Şam’da kalıyorum. Bugün Kürt sanatçıları
Amed’de sanatımızı birbirimizle paylaşmak
için toplandık. Kürt halkının yaşamını
acılarını, efsanelerini, sözlü kültürünü,
Kürtlerin renkleriyle ifade etmeye çalıştım.
Bu tabloda Siyabend û Xecê’ yi, Mem û Zîn’i
ve diğer efsaneleri görebilirsiniz. Tablonun
toplamı Kürt kültürünü yansıtıyor. Kürtlerin
yaşadıkları acılar şimdiye ait değil. Çok
eskiye dayanıyor. Bu çalışmamda herkese
yaşadığımız acıları göstermek istiyorum.
Kültürümüz çok zengin, çok kültürlü bir
halkız ama düşmanlar kültürümüzün ortaya
çıkmasına engel oldular. Bu tür çalışmalarla
sesimizi, sanatımızı dünyaya duyurabiliyoruz. Kobanê bizim için çok büyük bir yara,
biz sanat aracılığıyla bu yaramızı dünyaya
göstermek istiyoruz. Benim için burada olmak bir rüyaydı. Burada olmakla bu rüyam
Londra´da Yaşayan Genç Kürt Ressam Evar Huseyni de Amed’teki etkinlikte yerini aldı
gerçekleşti. Çalışmayı yapanlara teşekkür
ediyorum.”
25 yıldır Fransa’da yaşayan Afrinli
sanatçı Inayat Attar: “Böyle bir çalışma
ilk kez yapılıyor ve dolayısıyla hepimize
sorumluluk düşüyor. Çalışmanın iki amacı
var. Birincisi sanatçıların bir araya gelerek ortak etkileşim yaratmak. Bir de halk
ve sanatçıyı bir araya getirmek. Eskiden
halkın sanatçıya bakış açısı farklıydı. Kız
istemeye bile gittiğinde onu deliymiş gibi
görürlerdi. Bu tip çalışmalar toplumumuzda bu tür yargıların kalkmasında ve
değişmesinde pozitif etkisi oluyor. Projeksiyon yöntemi kullanarak Diyarbakır’ın
tarihi surları ve kapılarını resmediyorum.
Bu yöntem sanatçıya farklı bir yorum katma şansı veriyor ve ben farklı bir şekilde
yeniden yorumlayarak resmediyorum.
Dağkapı veya Ongözlü Köprü orijinalindeki gibi değil, benim tarihi surlar içinde
yerleştirdiğim farklı bir yerde. Yani foto-
grafik bir Diyarbakır değil.”
Almanya’da yaşayan Rojavalı heykeltraş
Saleh Nemir: “Bu kapsamlı çalışmaya biri
ahşap diğeri tel malzemeden oluşan iki
çalışmayla katılıyorum. Ben eserlerime herhangi bir ad koymuyorum, çünkü izleyenlerin yorum gücünü sınırlar. Bu organizasyonu sanatsal açıdan çok önemsiyorum.” Londra’da hukuk ve resim eğitimi alan 21
yaşındaki genç sanatçı Evar Husseyni: “İlk
kez böyle kapsamlı bir çalışma içerisinde
yer alıyorum. Sempozyuma nü tabloyla
katılıyorum. Bunun nedeni de özellikle
kadın bedeninin çıplaklığıyla, toplumsal anlamdaki çıplaklık, kadın bedeninin mahrem
ve ayıp olarak görülmesine karşı bir duruş
sergilemek, bunu eleştirmek içindi. Mahremiyet kadını kapatan bir düşünce ama bu
bizim doğamız. Toplumsal ayıp sınırlarımızı
kadının bedeni üzerinde yaratılan bu tabloyla eleştiriyorum.”
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
16
Seçimlerin Sonucunu Biz Sürgünde
Yaşayanlar Belirleyeceğiz
ARAS ARARAT
Türkiye’de yapılacak genel seçimlere tam olarak
4 ay kaldı. 7 Haziran’da yapılacak genel seçimlerin
ana gündemi şimdilik HDP’nin seçimlere parti olarak
girmesi.
HDP’nin seçimlere parti olarak gireceğini açıkladığı günden bu yana hem dincilere, hem ulusalcılara, hem de solcu diye geçinen asalakların bir yerleri
yanmaya başladı. Herkes bir taraftan saldırıyor. İnsan
diyemeden geçemiyor, yaw ahlaksızlar, zaten amacınız Kürtlerin meclise girmemesi değil mi, yüzde 10
barajını da muhafaza etmeniz bundan kaynaklanmıyor mu? Bırakın, varsın HDP aşamasın barajı! Niye
bu kadar zorunuza gidiyor bu durum?
Kürtler yıllardır parlamentodan uzak tutulmak
için konulan yüzde 10 barajına karşı mücadele veriyor. Seçimlere bağımsız adaylarla girerek çok haksız
ve adaletsiz bir yarışa tabi olmak zorunda kalıyorlar.
Büyük illerde büyük matematiksel işlemler yaparak
bazen sokağı bile ikiye bölmek zorunda kalan bir
çalışma yürütüyorlar. Tüm bu zorluklara rağmen son
seçimlerde BDP’nin desteklediği Emek Özgürlük ve
Demokrasi bloğu adayları bağımsız olarak 36 milletvekili çıkarmayı başardı.
Şimdi hep beraber rakamlarla olaya biraz bakalım.
Öncelikle şu hataya düşmemek lazım. HDP’nin oyunu geçtiğimiz yerel seçimler ve genel seçimlerde alınan oy oranına göre hesaplayıp, HDP’nin oyu yüzde
6 civarlarında demek bilinçli bir aldatmacadır. En
son genel seçimlerde Emek Özgürlük ve Demokrasi bloğu sadece 39 ilde bağımsız aday gösterdi. Bu
Türkiye’nin yarısına bile takabül etmiyor. Yine hakeza yerel seçimlerde de aynı durum yaşandı. Yani bu
bahsettiğimiz yüzde 6 civarı oy sadece aday gösterilen
yerleşimlerden alınan oy oranı. Kaldı ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gördük ki HDP Türkiye’nin tüm
illerinden oy alan bir parti.
Bu noktada en doğru sonuca ulaşmak için esas alacağımız rakamlar son Cumhurbaşkanlığı seçiminin
sonucudur. Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye genelinde 41 miyon seçmen sandık başına gitti.
Oy kullanan seçmenden 3 milyon 918 bini Demirtaş’a
oy verdi. Yani yüzde 10’u yakalaması için ihtiyaç
duyduğu seçmen sayısı sadece 142 bin.
Kimse ‘tepki, emanet oylardı’ gibi saçmalıklara
da girmesin. Londra’da en radikal solcu diye geçinen
birçok kişinin Ekmeleddin İhsanoğlu imzalı müşahit
kimliğiyle sandık başında oyları korumaya çalıştığına
hayretle tanıklık ettik. Bu radikal gezici solcular bile
emaneten de olsa, tepki mahiyetine de olsa ihsanoğlu’na oy verdilerse, Demirtaş’a gelen tek tepki veya
emanet oydan bahsedemeyiz.
Avrupa’da yaşayan demokrat çevrelerin önünde tarihi bir sorumluluk duruyor. 3 milyon civarında kayıtlı
seçmen var. Kaldı ki iyi bir seçmen kayıt çalışması
yapılırsa bu rakam 4 milyona bile ulaşabilir. Geçen
Cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye dışında yaşayan
vatandaşların ilk defa sandık başına gidiş deneyimiydi. Ve bu deneyim tam bir fiyasko ile sonuçlandı. Ne
seçmen, ne de sorumlu kurumlar tam anlamıyla sorumluluklarını yerine getirmedi. Ve bunun sonucunda
ise Yurtdışında seçimlere katılım oranı Yüzde 5 gibi
komik bir seviyede kaldı. 3 milyona yakın seçmenden
sadece 236 bin seçmen sandık başına gitti.
Britanya genelinde de durum çok farklı değildi.
Toplamda 79.614 kayıtlı seçmenin sadece 5.078’i
sandık başına gitti. Bu oyların 2525’ini Ekmeleddin
ihsanoğlu, 1358’ini Selahattin Demirtaş, 1195’ini ise
Tayip Erdoğan aldı. Seçimden kısa bir süre önce Selahattin Demirtaş’ın Londra merkezde yaptığı mitinge
10 bine yakın insan katılmıştı. Bunun yanında alınan
oy sayısına baktığımızda bunun demokratik çevreler
açısından büyük bir eksiklik olduğunu net olarak görebiliyoruz.
Katılımın düşük olmasının
başlıca nedenleri;
•
•
•
•
seçmen kaydı çalışması yürütülmedi. (Ben de
içinde olmak üzere, birçok duyarlı arkadaşın bile
seçmen kaydı bulunmuyordu)
Koca Britanya’da sadece Londra merkezde, o da
toplumumuzun uzağında bir tek yerde sandıklar
kuruldu.
Randevu sistemi gibi saçma sapan bir şey icat
edilmişti. Nice zorluklarla oy verme merkezine
gelen birçok kişi oy kullanmadan dönmek zorunda kaldı.
Okulların tatil olduğu ve toplumun büyük bir
kısmının tatilde olduğu bir zamana denk gelmesi
de katılımı düşüren etkenlerin başında geliyordu.
Şimdiden yapılması gerekenler:
•
Seçmen kaydı çalışmasının şimdiden başlatılması
son derece önemli. Kurumlar tarafından toplumu seçmen kaydı yaptırması için teşvik edici
çalışmalar yürütülmeli. Bu yönlü Toplum Merkezlerinde seçmen kaydı masaları oluşturulmalı,
konser, etkinlik ve gecelerde seçmen kaydı
standları oluşturulmalı ve bu standlarda adres
beyan formu doldurularak topluma öncülük
edilmeli.
• Tüm kurumların bir araya gelerek, Türkiye Cumhuriyeti başkonsolosluğu üzerinde, ihtiyaç duyulan yerlerde ve sayılarda sandık kurulması için
şimdiden baskı oluşturulmalı. Londra dışında,
Birmingham, Manchester ve Galasgow başta
olmak üzere toplumumuzun yoğun yaşadığı
şehirlerde sandıkların kurulması için büyük bir
çaba gösterilmeli.
• Tek bir oyun bile ne kadar önemli olduğu topluma kavratılmalı. Bu yönlü yoğun bir çalışma
yürütülmeli. Gerekirse seçmen listeleri konsolosluktan temin edilerek seçmene birebir
ulaşılmalı. Seçim günü toplumu sandık başına
nasıl götürebiliriz diye çözümler bulunmalı. Toplumun yarısından fazlasının hayatında bir kere
bile Londra merkezine gitmediğini unutmamalı.
• Sosyal medya başta olmak üzere basın yayın
kurumları yoğun bir şekilde kullanılmalı.
Bu konuda başta Britanya Demokratik Güçbirliği
Platformu bileşenleri olmak üzere hepimizin önünde
ciddi sorumluluklar durmaktadır. 7 Haziran seçimlerinin Türkiye’nin geleceği konusunda büyük değişimler
yaratacağı unutulmamalı. Yurtdışı oyları Türkiye’nin
kaderini değiştirebilecek potansiyeldedir. 8 Haziran
sabahında HDP’nin 70’in üzerinde milletvekili ile
mecliste temsil edilmesi Türkiye’nin anti demokratik
yapısına tarihi bir darbe vuracaktır.
Şimdi konuşup teorisyenlik yapmanın hiç zamanı
değil, pratik çalışma zamanıdır.
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
17
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
18
Bunca vahşete ortak olmak istemiyorsanız!
Ali ERDOĞAN
[email protected]
Şapkamızı önümüze koyup, şöyle
bir ülke manzarasına göz atalım.
AKP hükümeti on bir yıldır iktidarda ve Türkiyeli halkların başında
boza pişiriyor.
11 yıl önce mağdurları oynayarak,
halklara evrensel demokratik hakları
uygulayacağını ve şeffaf bir yönetimi vadederek halkın oyunu alarak iktidara geldi.
Halen de iktidarda.
Yönetime geldikten sonra, “fincancı
katırlarını ürkütmeden”, sistemli ve
programlı kadrolaşmayı ele alarak; askeriye
dahil olmak üzere tüm kurum ve birimleri
ele geçirdi. Çoğunluğuna dayanarak birçok
antidemokratik yasalar çıkardı. Osmanlı’nın
tüm Alicengiz oyunlarını oynayarak
demokratik bir hak isteyeni, yasa dışı sayarak cezaevine koydu. Milli Eğitimin temel yasalarını çöpe atarak, 4+4+4 formüleriyle, kısmen çağdaş sayılabilecek yasaları
ortadan kaldırdı. Kadını eve kapatmak için
kapılar açtı. Kapatmayı ve dini eğitimi ilkokul birde uygulamak için, Milli Eğitim
Şurası’nda kararlar çıkarttı.
Çalınan halkın paraları, dört bakanın
evlerinde, bürolarında ayakkabı kutuları
içerisinde polislerce ele geçirildi. Bakan-
lar, “bu para bizim değil polisler tarafından
konulmuştur” dediler. Aylar sonra, faiziyle
birlikte bu paraları yine bu dört bakan
aldı. Yapılan meclis soruşturmasında, bu
bakanların Yüce Divana gitmesi konusunda, AKP’nin 50 milletvekili evet oyu verdi.
Cumhurbaşkanın baskısıyla ve çoğunluk
parmak hesabıyla Yüce Divan’a gönderilmedi. Ama halkların nezdinde onlar gerekli
cezayı almışlardır.
“Kral çıplak” dercesine Cumhurbaşkanı
eleştiren bir çocuk tutuklandı AKP hükümetince. Demokratik bir hak olan eleştiriyi ülke
sathında yasaklandı.
Genellikle başta Kürt çocukları olmak üzere yüzü aşkın çocuk polis ve
asker kurşunuyla öldürüldü. Suçlular
yargılanmadı. Cumhurbaşkanın çocukluk arkadaşı, bir zaman AKP hükümetinde
İçişleri bakanlığı yapmış İdris Naim Şahin
“Serap Eser’in ölümüne yol açan belediye
otobüsünü yakma olayını MİT elemanlarının
gerçekleştirdiğini” söyledi. Keza Cizre’de
katledilen 12 yaşındaki çocukları, plakasız
polis arabalarından açılan kurşunlarla
öldürülüyor. Savcı ve hakimler katilleri koruyarak berat ediyor. Böylelikle Devlet ve
AKP hükümeti katledilen vatandaşı değil,
katleden vatandaşları korumaya alıyor.
Çağdışı olaylar birbirini kovalıyor: Bir
hükümet yanlısı “altı yaşındaki çocuklar
evlenmelidir” diyor ve ekliyor: “Annem de
olsa, diz üstü çıplak görünse tahrik olurum”
diyor. Hiç bir yetkili kılını kıpırdatmıyor.
Bu zihniyetle mı AB’ye gireceğiz?
30 karısı, 60 çocuğu ve kafa kesen,
demokrasi düşmanı olan Kral Abdullah
öldüğü için Cumhurbaşkanımız iki günlük
yas ilan ediyor. Buna karşın Roboski’de 34
insanı Silahlı Kuvvetlerimizin uçaklarıyla
hunharca öldürülüyor; yas ilan etmek
şurada dursun, bir başsağlığı ve yargılama
yapılmıyor.
İnternet iletişim uygulaması daha önce
yasaklanmıştı. Anayasa Mahkemesi bu
uygulamayı iptal etti. Şimdi meclise getirilen yeni bir yasa taslağıyla kişisel
özgürlüğü koruyacaklarmış. Gayeleri internet iletişimini toptan sansürlemek.
Böylece yaptıkları ve yapacakları soygunlar
yanlarına kar kalacak.
Netice olarak, ülke halkların birbirinden korktuğu, nefret ettiği ve bir iç savaşın
çıkması için bir kıvılcımın beklendiği bir
duruma getirilmiş.
Ülkede olup bitenlerin sadece %birini dile
getirdim. Peki ama bizler ne yapmalıyız?
Dört ay sonra önümüze bir demokrasi sandığı (Ne derece demokrasi içerir
orası ayrı bir konu) gelecek. Genel seçim
sandığı. Yukarıda anlatmaya çalıştığım
olumsuzlukların olumlu hala getirilmesi için, anahtarı bu sandıktan çıkacak.
AKP’ye oy verirseniz, Anayasayı tek başına
değiştirecek olanağını verirsiniz. Ülkeyi,
Ortaçağın karanlığına sürükleyecekler. Gerçekten İslamlıkla ilişkisi olmayan İslam
adına IŞİD’ın uygulamaları hayat bulacak.
Bu sizlere bağlı.
Ne yapmalısınız?
Yol yakınken, adınızın seçmen kütüğünde
yazılı olup olmadığını ve yazılı ise tüm verilerin (Babanızın, annenizin adı ve adresi)
doğru yazılıp yazılmadığını kontrol ediniz.
Adresinizde tanımadığınız yazılı isimler
varsa yetkilileri haberdar edin ve basına
da bildirin. Seçim günü benim oyumla
bir şey olmaz demeyin. Sayın Selahattin
Demirtaş’ın dediği gibi “önce barajı sizler
içinizden yıkın”. Ben partime oy verirsem
baraj aşılır deyin ve çevrenizdekileri de
aynı şekilde uyarın. Mahalle mahalle, sokak
sokak çalışmalısınız/çalışmalıyız. Halkı
uyarıp örgütlemeliyiz. Oyunuza sahip çıkın
ve namusunuz gibi koruyun. Mutlak surette
sandığa gidip oyunuzu kullanın. Sandıktan
iki çizgiden biri çıkacak. Biri, “ben nasıl
istiyorsam öyle yaşayacaksınız, yoksa seni
keserim” diyor. Bunun temsilcisi AKP’dir.
Anayasayı tek başına istediği Ortaçağ zihniyetiyle değiştirecek. Yeni çocuk ölümleri,
faili meçhul cinayetler olacak. Kadınlar
toplum yaşamından koparılarak birer seks
kölesi haline getirilecek. Sizler görevinizi
yapıp partinize oy verirseniz ikinci çizgi
yaşam bulacak: Senin kimliğin, anlayışın
ne olursa olsun, bir arada eşitçe, özgürce
yaşayalım diyen çizgidir. Bu çizginin temsilcisi de HDP’dir. Bana ne derseniz, ilerde oluşacak olumsuz olayların vebali
omuzlarınıza binecek ve torunlarınıza karşı
sorumlu olacaksınız.
Takdir sizlerin!!!!
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
19
İkinci bahar gezi kulübü
derneği üyeleri kahvaltıda
buluştu
Haber-Foto: Dilek Bozkurt
2009’dan bu yana yaşlı ve yalnız insanlara destek olan İkinci bahar gezi klübü
altıncı yıldönümlerini kutlamak amacıyla
düzenlenen kahvaltıda bir araya geldi.
Dernek üyelerine verdiği psikolojik destek
hizmetinin yanı sıra grup gezileri organize
ediyor. Günaydın restoranda düzenlenen
kahvaltı organizasyonunda bir araya gelen
dernek üyeleri güzel vakit geçirdiler.
20
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
21
Edmonton Seçimleri:
İhtiras, Hırs, Kariyer ve
Ayak Kaydırma Oyunları
Bülent Bingöl
İnkârcı ve imhacı devletin dayatmalarına karsı Kürtler 1980 yılları
sonrası mücadeleyi yükseltince , devlet yeni yöntemler devreye
sokuyordu; köyler yakılıyor, bölge ekonomisi çökertiliyor, güvenlik
barajları yapılıyor, yurtdışına çıkarmak için şebekeler türetiyor ve
milyonlarca Kürt Avrupa bilinmezliğine yol alıyordu.
Yüzbinlerce aile parçalandı, kimisi geride kimsesiz kaldı, kimisi yollarda ölüm,
işkence, açlık ve her türlü insanlık dışı
şartlarla boğuşarak umuda yolculuk etti.
Niteliksiz, dilsiz ve örgütsüz yüzbinler Avrupa’nın dört bir yanında en
niteliksiz işlerde , kaçak ve uzun saatler
çalışaraktan yirminci yüzyılın son
çeyreğinde Avrupa’nın yeni köleleri oldular. Sosyal ortamlarını oluşturamıyor
ve sadece maddi olarak var olmaya
zorlanıyorlardı; birbirine yabancı üç nesil ortaya çıkıyordu. Aileler parçalanıyor,
gençler intihar ediyor, yaşlılar yalnızlık
içinde gözü açık ölüyordu bu diyarlarda.
Halbuki Avrupa’daki bu kadar büyük
bir kitle örgütlü olabilseydi ne çok
şeyler olabilirdi; kendi maddi manevi
yapısını oluşturabilir, ülkedeki her türlü
gelişmeye buralarda tercüman olabilir
ve dahası batının çıkarcı kapitalist bakış
açısıyla doğunun statükocu gerici yapısını
aşan belki de dünyaya üçüncü yolu yani
çözümü ortaya koyabilirlerdi.
Ama kazın ayağı hiçte öyle olmuyordu
; Londra’nın Edmontan bölgesinde Mayıs
ayında yapılacak genel seçimlerde güçlü
İşçi partisi adayı Andy Love beklenmedik
şekilde istifa edince Kürt nüfusunun
yoğun yaşadığı bölgede bir Kürt millet-
vekili çıkarma şansı doğdu.
Bütün yetmezlikler içinde bu ülkede
doğan veya büyüyen bir kısım yeni nesil genç tamda yukarda bahsettiğimiz
fırsatları yaratır, Kürdün ve İnsanlığın
kaderine Yön verir , deyim yerindeyse
bu sefer şeytanın bacağını kırarlar diye
umutlanmıştık. Ama ne fayda meğer ülkemin her gün acı ,gözyaşı , işkence ve
ölümle boğuşan halkı bu adaylar için teferruat olmuş, hatta Kürdün gerçeği onlar
için basit sermaye olduğu ortaya çıktı.
Öyle ki bu kadar gözü dönmüş bir kısım
aday ve rakip çevreleri ayak oyunları tertipledi ve dosya üstüne dosya çıkardılar.
Bu gelişmeler karşısında şaşkına dönen
Seçim Kurulu kriter değiştirip sadece
kadın adaylara yönelmek zorunda kaldı.
Sanırım Karl Marx bu adaylarımızı
görmüş olsaydı kendine yabancılaşma teorisine yeni bir yorum getirirdi .
Kin, hırs ve egoistlik öyle bir insanlık
dışı noktaya gelmişti ki ; toplum adına
yola çıkılmasına rağmen “ bana yar olmayan dünyayı yıkarım” rezaletinde son
buluyordu.
Dünyanın sonu mu olurdu anlaşaraktan
seçilebilecek en güçlü aday lehine
ortaklaşma, bu halkın yarasına mehlem
olunma!
Bu kibir, bu ihtiras , bu üsten bakış
mutluluk ve ahlak üretmez; insan toplumsuz bir hiçtir. Varlığınız varlığımız
olamadıktan sonra neylersin kariyerinizi!
22
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
23
ÜTOPYAMIZA DOKUNMA,
UMUDUMUZU KİRLETME !
Kadim Laçin
[email protected]
Fransız devriminin ardından 225 yıl ve Bolşevik
devriminin ardından da 98 yıl geçti. Dünyayı
sarsan, dünyaya umut saçan, halklara heyecan
veren bu iki özgürlük dalgasına sol veya sosyalist
başkaldırı diye adlandırabilir. Dünya ilk defa en çok
bu dönemlerde geleceği için heyecan ve umut yaşadı. Thomas More o ütopya için tam beş yüz yıl
önce Londra sokaklarında canıyla bedel ödedi.
İnsanlık tarihi umutlar, kavgalar, sınıflar arası siyaset ve kapışmalarla doludur. Eskiye karşı direnişler,
yarınlar için değişimler, dönüşüm ve ilerleyişlerle
gelindi bugünlere. Ama hepsinde de büyük bedeller
ödendi. İnsanoğlu kolay gelmedi bugünlere.
Sol söylem, sosyalist program veya projenin en dibe
vurduğu son 40 yılı yaşıyoruz. Prestij kaybına uğrayan
alternatif toplumsal yaşam projesi olan sosyalizm adına
dünya da neredeyse yaprak kıpırdamıyor. Durum böyle
olunca da uluslararası kapitalizm dikensiz bir gül bahçesi yaratıp en altın çağını yaşıyor dersek abartı olmaz.
Olabilecek dipten gelen dalgaları önlemek için gerekirse
kendi solunu da yaratmasın dan da geri kalmıyor. Bu yeni
finans kapitalin akıl hocaları ‘’ dünya ya komünizm gerekiyorsa onu da biz getiririz’’ diyorlar.
Yunanistan da yapılan seçimler de dünya da ki ‘umutsuzlar’ bir nebze gülümsemeye başladılar. Ezilenlerin,
en alttakilerin bu gülümsemesi bir kahkahaya dönüşmesi
için yeniden ittifaklar, sol koalisyonlar veya demokrasi
ve sol cepheleri konuşulmaya başlandı. Elbette ki arada
bir moral bulmak iyidir bunca olumsuzluklar içerisinde.
Dizginsiz soygun girdabında ki gezegende bazı keyifler
elbette red edilemez ancak gerçek bir rüyanın gerçekleşmesi olarak sunulmasında kaçınılması en doğru olanıdır
diye düşünüyorum. Dünya halklarının, sol ve sosyalistlerinin enerjilerini yeniden bir düzen içerisinde heba edilme lüksünde kaçınmak gerekir. Bırakın Ütopyamız yüreğimizde taptaze ve en yalın şekliyle bir ilkbahar çiçeği
gibi gülümsemeye devam etsin.
ALTERNATİFLERİ VE RADİKALLERİ
DÜZEN İÇİNE ÇEKİP ERİTME PLANI
Yunanistan’da Syriza’nın seçim zaferinin ardından
gözler İspanya’daki sosyalist ‘Podemos’ ittifakına çevrildi. Anketlerde birinci çıkan Podemos’un Kasım’da
yapılması planlanan seçimden zaferle çıkmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Portekiz, İtalya, İspanya,
Yunanistan ve İrlanda AB kıtasının yumuşak karnı gibi,
daha doğrusu Kapitalizmin rahatlıkla tutunamadığı ülkeler. Aslında sömürünün en fazla yaşandığı ülkeler
ve yoksullaşmayı beraberinde getiriyor. Adı geçen ülkelerde elbette adalet ve eşitlik içerikli sol söylemler
prim yapabiliyor. Sol umut olabiliyor, alternatif politikalar veya projeler halkın umudu olarak bir sürelliğine
gündem kalabiliyor. 90’lı yılların sonlarında İtalya da sol,
sosyalist ve komünist gruplardan oluşan bir koalisyon
iktidardaydı. Massimo D’Alema’nın başbakanlığında
ki bu hükümet 21 Ekim 1998’den 25 Nisan 2000’e
kadar işbasındaydı. Ne varki İtalya’ya umut olan bu hükümet yeni umutsuzluklar ekerek sona ermişti. Öyle ki
2001’den sonra Silvio Berlusconi isimli işadamı ve hırsızlığı mahkemece tescillenen sağcı kişi yaklaşık sekiz
yıl İtalya’yı yönetmişti.
İşte İtalya ve Yunanistan, birkaç yıldır Kuzey İrlanda
da ulusalcı solcu Sinn Feinn koalisyon ortağıdır, İskoçya
da dört yıldır nasyonel solcu SNP yerel hükümettir, Macaristan da yıllardır sol hükümet var şimdi İspanya yeni
bir sol hükümetle tekrarlanmaya çalışılıyor.
Latin Amerika’nın beş ülkesinde sol, sosyalist veya
eski komünist kişilerin başkanlığında hükümetler işbaşındadır. Venezuella’da ki Hugh Chavez’in unutulmaz
projeleri uygulandı. Brezilya’nın devlet başkanı olan
Dilma Rousseff ikinci dönem devlet başkanlığına seçildi,
eski komünist gerilla olarak bilinen Rouseff’i diğer Latin
ülkeleri takip ediyor. Latin Amerika da son 15 yıldır sol
rüzgar iktidarlara yerleşti. Arjantin, Urugay, Ekvator, Bolivya, Brezilya, Venezuella,El Salvador,Paraguay,Şili ve
Nikaragua gibi ülkelerin hükümetlerine veya devlet başkanlıklarına sol, sosyalist veya komünist olduğunu söyleyen kişi veya partiler yerleşti, yıllarca yönetti ve hala
yönetiyorlar.
Güney Afrika’da Nelson Mandela’nın 27 yıllık tutsaklığından kısa bir süre sonra iktidara yerleşen ANC
(Afrika Ulusal Kongresi) hala iktidardadır. Hindistan’ın
bazı eyaletlerinde Maocu komünistler veya Nepal’da
hükümetteki Komnist partisi gibi örnekleri çoğaltabiliriz.
1994 de kurulan Birleşik Nepal Kominist Partisi-Maoist
2006’dan bu yana yönetimdedir.
KAPİTALİZM SOL’DAN NEFES ALMAK İSTİYOR
Bu solcu devlet başkanları veya hükümetler halkın,
emekçilerin veya toplumun diğer kesimlerine yardımcı
olan yararlı projeler uygulamış olabilir. Kuşkusuz başardıkları uygulamalar ve halklara kazandıkları haklar da
olabilir. Bunlar yadsınamaz, bu kazanımlar yadsınamaz.
Fakat Kapitalizmin bir bütün olarak gezegeni yönettiği,
yönlendirdiği sistematik uluslararası sömürü ve soygun
düzeni maalesef ayakta kalmaya devam etmiştir ve ediyor.
Uluslararası kapitalizmin yeni taktiği uygulanıyor...
Kapitalist sisteme alternatif olan parti ve grupları sisteme içerisine çekip iktidarı teslim etmek ve itibarını zedeleyip Kapitalizmin ebedi olduğunu kanıtlamaya çalışmaktır. Paranın en yüce değer sayıldığı bir dünya da, mal
ve mülk edinme yarışına toplam nüfusun yani 7 milyar
insanın bu yarışa teşvik edildiği bir atmosferdeyiz. Her
gün saatlerce tanrısal bir inanç gibi para kazanmak, mal
ve mülk edinmek için insanların ibadete zorunlu edildiği
bir sistemin çarklarında birer dişli olmak zorunda bırakılanların gürültüsü olarak solcu, sosyalist veya komünist
etiketlilerin iktidar olması...İç homurtuların, hoşnutsuzlukların, tepki ve itirazların birleştirilip sol adıyla iktidar
yapılıp uluslararası sermaye sisteminin nefes alması sağlanabilir. Fakat sistem içerisinde kalarak bazı gidişatları,
uygulamaları veya iyileştirmeleri sağlamak sosyalistlerin
iktidarı olabilir mi? Düzen içerisinde reformlar vaad ederek hükümet olmak kapitalizmin ne kadar da demokrat
olduğunu göstermeye de yardımcı olabiliyor. Kitlelerde
biriken hoşnut olmayan gaz birikimini bir süreliğine iktidar yaparak bu gazın alınması sağlanıyor. Tıpkı siyah
bir başkanı ABD’nin başına getirdikleri gibi. Ezen ve
ezilenlerin binlerce yıllık mücadelesinde son yıllarda
kapitalizmin, ezenlerin bir üstünlüğü pekiştiriliyor. Küreselleşen ekonomi, Teknolojik hamle, bilimsel buluşlar,
solcu iktidarlar dünya kapitalist sisteminin biraz daha pekişmesi için atılan adımlardır. Kapitalizmin ebedi olduğu
propogandasıyla yedi milyar dünyalı sömürü ve soygun
sistemine esir edilmek isteniyor. Dünya zenginliklerinin
yüzde 90’nın sadece yüzde bir nüfus elinde tutuyor. Bu
zalim sistem ayakta durmak için yer yol ve yöntemi deniyor. Kominst bir parti veya lideri umut yapıp iktidara
taşıma da dahil.. 1917 Ekim devrimi ve 2. dünya savaşı
sonrası dünyayı sarsan değişim ve umut rüzgarı henüz
yenilenmedi.
Sınıflar arası kavgada henüz Kapitalizme dokunan iktidar yok! Sadece umut olarak sunulanlar var!
Ayrıca hiç bir yöneten kişi, zümre, grup veya sınıf
kendi iktidarını gönül rahatlığı içerisinde, sandıkta çıkacak oy sonuçlarıyla bir başkasına, karşıtına teslim etmez.
Bu Yunanistan, İspanya yada Latin Amerika ülkeleri de
olsa. Gerçek değişiklik, altüst oluşlar öyle sandıklarda
çıkmaz. Yaşam alanlarında, üretim merkezlerinde ve sokakta ki başkaldırının sonucuyla gerçekleşir. Yeniden,
yenilenmiş bir ütopyanın yeniden bir çağ yaratmasıyla
gerçek bir rüzgar eser . İlkel ve köylü sosyalizmi savunularak gelişmiş kapitalizm alaşağı edilebilir mi? Yenilenmiş, bilimsel ve çağ ötesi ütopyadır sosyalizm. Bu
insanlığın varacağı en son toplumsal yaşama geçiş evresidir. Kapitalizmin solu kapitalizmi sağlamlaştırmak için
rüzgar olup eserse biz buna dur deriz. Bütün yaşanmışları
geride bırakarak yepyeni bir dünya dalgası bütün o kirli
ve mülkiyete dayalı yasalarınızı çiğneyip geçerse sol rüzgar esmiş olur.
Ütopyamızı kendi düzen çemberinizde ki oyunların
aleti olarak kirletmenize izin veremeyiz.
24
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
25
Canan Sağar “13” adlı albümünü tanıttı
Canan Sağar “13” adlı ilk müzik albümünün tanıtımı için
1 Şubat Pazar günü, Edmonton’daki Türkü Art Cafe’de
sevenleri ile buluştu.
Haber: Şükrü Bolat
Fotoğraf: Erem Kansoy
13 adını taşıyan ilk albümü ile
müzikseverlerle buluşan Canan
Sağar’ın albüm tanıtım gecesinin
sunumunu ise Bergüzar Erdoğan
üstlendi.
‘‘İnsan hiç bir şeyi tek başına
yapmıyor; aile, eş, dost, dinleyici,
uzaktaki yakınlar ve hayatta bir
çok paylaşımda olduğumuz insanlar çoğu zaman farkında olmadan
etken oluyor ” diyor Canan Sağar,
13 albümünün Tanıtım gecesinde.
Hayata dair yaşanan olayların
kendisini derinden etkilediğini
belirten
Sağar,
yaşamımızı
sürdürmekte olduğumuz
toplumda, çocuklara yönelik cinsel taciz olaylarının, tecavüz,
çocuk gelinler gibi çocukluğunu
yaşayamadan bu dünyanın çirkinliklerine şahitlik etmek zorunda
kalan o masum çocukları anlatan,
” 13 “adlı eser ortaya çıktı.
Yüreğinden taşan duyguların,
kağıt ve kalem ile buluşması
olduğunu söylüyor Canan Sağar
ve kendisine bugüne kadar
desteklerini esirgemeyen tüm
gönül dostlarına da teşekkür
ettiğini belirtti.
Söz ve müzik olarak ’13’ü
paylaştığımız
değerli
isimler arasında Murat Çorak, Sedat Sarıcı, Engin Sagun, Murat
Çorak, Berna Eroğlu, Mustafa
Seydim ve Atullah Korkmaz
yer alırken gecede hazır bulunan Engin Sagun duygularını
konuşmasında belirtti. Müzik
hayatına dair ise Canan Sağar,
sözlerini şöyle sürdürüyor;“Gitar
derslerine sonradan hayatımda
bir abi yakınlığında olacak kadar seveceğim Sedat Sarıcı ile
başladım. Her ne kadar gitar
öğrenme dersleri olsa da bestelerimi derslere katmaya başladıktan
sonra derslerimiz söz, müzik,
beste, aranje gibi bir çok konuyu
ele aldı; sonrasında Birkbeck
üniversitesinde bir sene besteci-
lik üzerine okudum ve böylece
alaylı biri olarak müzikle ilgili
eğitim hayatım da başlamış oldu.
Sedat hoca bu yolda hayatımdaki
en önemli insanlardan biri ve ondan öğrendiklerimle bugün hala
yürüdüğümü söyleyebilirim. Bu
albümdeki bana ait eserleri 10
sene önce o derslerde yaptım ve
yıllar içinde bir çok yeni beste
yapsam da ilk göz ağrım olan
’13’te ilk şarkılarımın yer almasını
tercih ettim.”
Sevim Aslan’dan Albüm Tanıtım Konseri
Uzun yıllardır Londra’da
yaşayan müzisyen Sevim
Aslan 13 Şubat’ta ilk müzik albümü olan ‘Doz’ adlı albümün
tanıtma gecesinde sevenleriyle buluşacak.
Müziğe ne zaman başladığını
kendisi bile bilmeyen, ve kendini
ilk bildiği günden bu yana türkülere
sevdalı , dilinden türküleri bir an
bile düşürmeyen Sevim Aslan ilk
albüm çalışmasına 2002 yılında baş
lar. Fakat albüm çalışmasını yarım
bırakıp ve Londra’ya yerleşir.
Türkü söylemekten ve de yazmaktan hiçbir zaman vazgeçmez.
Kendisini çok yakından tanıyan
insanların deyimi ile “hep beklenen ve geleceği kesin bilinen “
Doz albümü için tekrar çalışmalara
2012 yılında baslar. Kendi deyimi
ile aradaki 10 yılda Hayat Okuyan Sevim Aslan , Londra’da hem
iş hayatında hem de politik anlamda kendini yetiştirir. Üyesi
bulunduğu Dersim Derneğine 18
ay eşbaşkanlık yapmak kendisinin
deyimi ile yaptığı en gurur verici
çalışması olmuştur Londra’da.
Tek bir ülke istiyorum adı
Dünya ve tek bir ırk istiyorum adi
İnsan diyerek ; Barışa ve huzurlu
bir dünyaya olan özlemini ve bunun için son nefesine kadar mücadele edeceğini belirten sanatçı ,
“Dünya’da çocukların artık mağdur
edilmediği gün insanlar INSAN
olmuş demektir” diyerek çocuklara
olan düşkünlüğünü de belirtmiş
olmaktadır.
“Dünyanın en çirkin erkeklerine karşı Kobane’de dünyanın
en güzel kadınları mücadele verdi” diyen sanatçı , kazanılan bu
muhteşem zafere orda olamasalar
da buradan ekonomik katkıların
daha fazla sunulması gerektiğini ve
Kobane’nin yeniden inşa edilmesi
için hala desteğe ihtiyaç olduğunu
belirterek HEVYA SOR a bu
bağlamda bütün duyarlı insanların
desteğini vermesi gerektiğini dile
getirdi.
“Bana
sorarsanız
hayat
planladıklarımızdan
değil
,
planlamadıklarımızdan
ibarettir “ diyerek bugünü yaşamanın
yarını düşünmekten daha önemli
olduğunu söyleyen sanatçı albümü hazırlarken de bu prensiple
çalıştığını ve ticari kaygılardan
uzak türkü sevenlere bir Türkü albümü hazırladığını belirtiyor.
“Yürekten çıkan her samimi şey
mutlaka samimi yüreklere dokunur
, bu albümde yüreğimin en temiz
en derin duygularıdır, dolayısıyla
da ayni boyuttaki bütün yüreklere
dokunacağıma inanıyorum “ diyerek ilk albümü ile siz türkü severlere merhaba diyor..
Söz ve müzikleri tamamen kendisine ait olan albümün
Aranjörlüğünü Sinan Güngör’ün
yaptığı albüm Elenor Müzik
firmasından önümüzdeki hafta
türkü severlerle buluşacak.
Sanatçı Sevim Aslan son olarak
gecenin sponsorluğunu yapan
Woody Grill, Ersan Co avukatlı
firması, Princes düğün salonu,
Oda Mobilya, Has Kasabı ve Zêvî
restorana desteklerinden dolayı
teşekkür etti.
13 Şubat Cuma akşamı
Edmonton’da bulunan Prince
& Prences salonunda yapılacak
tanıtım gecesine sanatçı dostları
Ergun Efe, Grup Raye ve Sezgin
Coşkun eşlik edecek. İhtiyaç
duyduğunuz
takdirde
07908
440726 telefondan gece ile ilgili
daha fazla bilgi alabilirsiniz.
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
26
Şeker Hastalığı: Tip 2 Diyabet
Özlem Boztepe
Geçen hafta sizlere şeker
hastalığı, Tip 1 Diyabet, üzerine
yazmıştım. Bu hafta, toplumumuzu daha çok etkileyen Tip 2 Diyabet üzerinde durmak istiyorum.
Tip 2 Diyabet Nedir
ve Neden Olur?
Geçen hafta anlattığım gibi, insülin hormonu yemek yedildikten
sonra kanda dolanan fazla şekerin,
kemik veya yağ bezelerinde
tutulmasına yol açar. İlerde vücudun ekstra enerjiye ihtiyacı olursa
veya vücut aç kalırsa, bu bezeler
tuttukları şekeri kana tekrar salıp
vücudun ihtiyacını görür.
Tip 2 Diyabetteki sorun, vücudun ya yetersiz insülin hormonu
yapmasından veya vücudun insüline karşı direniş göstermesinden olur- yani insülini düzgün
kullanamamasından. Bu yüzden
kanda gerektiğinden fazla şeker
olur ve Tip 2 Diyabete yol açar.
Tip 2 Diyabet zamanla oluşan
bir rahatsızlıktır ve genelde aşırı
yemek yemekten, düzensiz beslenmekten, egzersiz yapmamaktan ve
kilolu olmaktan ortaya çıkan bir
sorundur.
Tip 2 Diyabetin
Semptomları Nedir?
Tipik semptomlar: •
•
•
Susuzluk
Yorgunluk
Aşırı idrar bırakmak ve sık
•
•
•
sık gitme hissi, özellikle
akşamları
Kaşıntı, özellikle cinsel
organlarda, ve sık sık olan
pamukçuk enfeksiyonları
Yavaş iyileşen yaralar
Gözlerde bulanık görüntü
Bu semptomların bazıları
veya hepsi sizi etkileyebilir, fakat
kişiden kişiye fark ediyor.
Tip 2 Diyabet Kimi Etkiler?
Eskiden 60 yaş üzerindeki
insanları etkilerdi, fakat şu an
düzensiz beslenme ve aşırı kilolu
bir toplumda, Tip 2 Diyabet hastası
olan insanlar gittikçe gençleşiyor
ve çoğunlukla 40 yaşının üzerindeki insanları etkiliyor. Bu düzensiz beslenme, aşırı kilo, özellikle
obezite, çocuklarda da göründüğü
için artık çocuklarda bile Tip 2 Diyabet teşhisi yapılıyor.
Tip 2 Diyabet sayısı yükselmekte ve şu an İngiltere’de 3 milyon
üzerinde insanda bulunan bir sorun.
Teşhis Nasıl Yapılır?
En yaygın ve kolay test, idrar
testi. Normal insanın idrarında
şeker olmaz fakat tedavi olmamış
diyabet hastaların idrarında şeker
bulunur. Bunun yanı sıra doktorunuz kan testi yapar ve bu normalinde sabah erkenden, aç karınla
İpad Gibi
Elektronik Araçlar
Çocuğunuzun
Gelişimini Olumsuz
Etkileyebilir
Araştırmayı yürütenler çocuğu oyalamak
için tablet ya da akıllı telefon kullanmanın
çocuğun sosyal-duygusal gelişimine büyük
hasar verebileceği, davranışlarını kontrol etme
becerilerini geliştirmesini engelleyebileceği
uyarısında bulunuyor.
Boston Üniversitesi Tıp
Fakültesi’den bir grup uzmanın
yaptığı araştırma, ayrıca taşınır
elektronik cihazların çok küçük
yaştan itibaren yoğun şekilde
kullanılmasının çocukların
gelişimi ve davranışlarında tahminlerin çok ötesinde etkiler
yapabileceğini söylüyor.
Boston Üniversitesi Tıp Falültesi’nin
davranışsal-gelişimsel pediatri uzmanı Jenny
Radesky başkanlığındaki uzmanların bulguları
American Academy of Pediatrics adlı bilim
dergisinde yayımlandı.
Uzmanlar televizyon ve videonun çocuk
gelişimindeki olumsuz etkisi hakkında bu kadar veri varken, taşınır elektronik cihazların
okul öncesi çocuklar tarafından kullanımının
bu kadar yaygın olmasının bunların çocuk beyni üzerindeki etkileri konusundaki toplumsal
farkındalığın yetersiz olduğuna işaret ettiğini
söylüyorlar.
Ayrıca üç yaşın altındakilere interaktif ekranlı cihazlar kullandırmanın çocuğun
matematik ve fen bilimleri için ihtiyacı olan
becerileri geliştirmesini engelleyebildiğini
gösteren deneyleri hatırlatıyorlar.
Burada uzmanlar anne ve babalara
çocuklarıyla bire bir, insandan insana
ilişkilerini artırmalarını tavsiye ediyor.
Radesky,
çocukların
aileleriyle,
akrabalarıyla ileşitim içinde geçirdikleri
zamanların, hatta oyun küpleriyle uğraşmanın,
farklı şeyler öğrenme bakımından televizyon
seyrederek ya da taşınır elektronik cihazlarla
oynayarak harcadıkları zamanlardan çok daha
yararlı olabileceğini söylüyor.
Araştırmada, 30 aydan küçük çocukların
video ya da televizyondan hiç bir şekilde insandan insana iletişim kadar öğrenemeyeceklerine
dair bulgulara dikkat çekiliyor ama taşınır cihazlarla ilgili buna benzer araştırmaların henüz
yeterli araştırma yapılmadığı da ekleniyor.
yapılır ve tekrar kanda şeker seviyelerine bakılır. Bunla beraber
doktorunuz HBA1c kan testi yapabilir – bu test kanın uzun vadeli
şeker miktarını ölçer, yani uzun
zamandır kanınızda şeker varsa,
bu test ortaya çıkarır. Bu testin
sonucu 48 veya üzeri ise, size
Tip 2 Diyabet teşhisi verilir. Bu
test diyabet hastalığınızın kontrol
altında tutulduğuna bakmak içinde
kullanılır.
Tedavisi Nedir?
Tedavisi yoktur, yani bir kere
Tip 2 Diyabet teşhisiniz verilmişse
ömür boyu verilmiştir. Burada
size sağlıklı beslenmenin ve, yapabilirseniz, ufak egzersizlerin
çok büyük bir fayda vereceğini
hatırlatmak isterim. Birçok hasta
şu an ‘pre-diabetic’, yani diyabet
öncesi teşhis edilip, bu hastalara
dikkatli beslenmeleri ve kilo kaybetmeleri tavsiye ediliyor. Fakat
toplumumuzdaki birçok insan ne
bu, nede tam teşhisten sonraki
tavsiyelere uyuyor.
Diyabet kanda dolanan şeker
dengesizliğinden olur, kan vücudun her tarafına dolaşır ve bu
demektir ki diyabet vücudun
her tarafını etkileyebilir. Şeker
devamlı kanda dolaştığında damarlara ve vücuda büyük zarar yapar,
en basiti damarları tıkayıp kanın o
bölgeden öteye gitmesini engeller.
Bu yüzden bu hastalar iltihaplarda
daha geç iyileşir, görmekte sorun
yaşar, ayak parmaklarındaki kılcal
sinir damarları ölür ve zamanla
parmaklar düşebilir veya ayak
kangren olduktan sonra cerrahi
yollardan kesilmek zorunda olabilir.
En çok dengeli beslenmek ve
aşırı kilolarınızı kaybetmekle tedavi edilen ve kontrol altında duran bu hastalığın kontrolü o kadar
basit ki, uygulamayıp daha kötü
sorunlara yol açmaya değmez.
Sizlere haftaya Tip 2 Diyabet
hastalığını kontrol altında tutabilmenize yardımcı olacak önemli
noktaları anlatacağım.
3 Ebeveynli Yasaya Onay
Avam Kamarası üç kişiden DNA
alınması yoluyla anneden bebeğe
geçen ölümcül genetik hastalıkları
önleyebilecek tüp bebek teknolojisinin
uygulanmasına onay verdi.
Avam Kamarası’ndaki oylamada, 382 milletvekili uygulamaya onay verirken, 128 kişi red
oyu kullandı.
Kiliseden tepki çeken ve bir etik tartışması
başlatan bu yeni teknik ile ölümcül sonuçları olan
mitokondriya hastalıklarına çare bulunabileceği
söyleniyor.
Mitokondriya
bozukluklarında,
beyin
hasarı, kas atrofisi, kalp yetmezliği ve körlük
oluşabiliyor ve bu bozukluklar sadece anneden
bebeğe geçiyor.
Mitokondriya neredeyse her hücrede bulunan
ve gıdayı enerjiye çeviren küçük bir yapı.
Mitokondriya içindeki DNA, dış görünüşe
dair özellikleri belirlemiyor.
Mecliste oylama öncesinde yapılan tartışma
sırasında bakanlar tekniğin aileler için “karanlık
bir tünelin ucundaki ışık” olduğunu söyledi.
Oylamayla İngiltere bu tekniğin kullanımına
izin veren ilk ülke oldu.
İznin yasalaşması için, Lordlar Kamarası›nda
da oylanması gerekiyor.
Eğer oradan da onay çıkarsa üç kişinin DNA’sı
ile doğacak ilk bebek gelecek yıl dünyaya gelebilecek.
Üçüncü kişi kadın donör
Newcastle’da geliştirilen teknoloji, tüp bebek yöntemi ile anne ve babadan alınan DNA’yı
başka bir kadından alınan sağlıklı mitokondriya
ile birleştiriyor.
Bu şekilde doğan bebeklerin yüzde 0,1’lik
DNA’sı donörden geliyor ve bu değişiklik diğer
nesillere aktarılan kalıcı bir değişiklik oluyor.
Uygulamaya karşı çıkanlardan bir kısmı, bu
tekniğin ileride bebeklerin genetik yapısıyla ilgili başka değişikliklerin önünü açacağını öne
sürüyor.
Uygulamanın yeterince güvenli olmadığını
düşünen bilim insanları da var.
Teyzesini mitokondriya hasarından kaybeden
Rachel Kean ise, “evet” oyunun “en acımasız ve
en harabedici bazı hastalıkları sadece gelecek nesiller için değil daha da ilerideki nesiller için de
önleyeceğini” söylüyor.
Kean
uygulama
ile
genetiği
değiştirilmiş tasarım bebeklerin önünün açılacağı
endişesi ile ilgili de çok fazla yanlış bilgi
olduğunu söylüyor.
“Çekirdek DNA’yı değiştirmekten bahsetmiyoruz, özel olarak hastalıkları önlemek için
yapılıyor” diyor.
Kaynak: BBC
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
27
Seçime doğru Aleviler
HASAN ALI KIZILTOPRAK
Ozgür Gündem
Haziran seçimleri şimdiden tüm
kesimlerin gündemi olmuş gibi.
Özellikle de HDP’nin seçimlere parti olarak girmesi, baraj
tartışmaları eşliğinde devam
ediyor. HDP’nin barajı aşıp
aşmayacağı konusu en çok da
AKP ve CHP’yi germişe benziyor.
Ricaları; HDP parti olarak seçime
girmesin!
Neden girmesin? AKP, Kobanê sürecinde
yaşattıkları Kürtlerin hafızalarında canlılığını
korurken, özellikle de bölgede kaybettiği oyların HDP’de toplanacağını bilmektedir. CHP ise
devrimci demokratların “oylarınız boşa gider”
üzerinden aldığı desteği kaybedecektir. Buna
Türkiye genelinde seçime giren HDP’nin söylem ve politik duruşunun yaratmış olduğu umut
da eklenince HDP sistem partileri için büyük bir
tehdit olarak görülmektedir. Türkiye’de değişimin ve geleceğin partisi olarak HDP dışında bir
aleternatifin olmadığı tüm kesimler tarafından
görülmektedir.
Kobanê’de ortaya çıkan devrimci dayanışma,
enternasyonalist duruş ve hakikatin amansız
savunulması toplumun tüm kesimlerine iliklerine kadar cesaret aşılamıştır. Ortadoğu gericiliğine karşı direnişin ve yaşamı korumanın tek
umudunun da Kürt Özgürlük Hareketi etrafında örüldüğünü kanıtlamıştır. Kürt’e, Alevi’ye,
Süryani’ye, Ermeni’ye, Müslüman’a düşman
bir anlayışa karşı nasıl bir inançla durulması gerektiğini ortaya koyan Kobanê zaferi, HDP için
önü alınmaz bir alan açmış bulunmaktadır. Bu
alan devrimci ve demokratik güçler gibi Alevi
toplumunun da yönünü belirleyen esas noktalardan biridir.
Haziran seçimleri böylesine bir direnç ve
zafer sonrasında HDP’nin tüm devrimci ve demokratlıkları bünyesinde topladığı bir inançla
yol almaktadır. Bu yol almada biz Alevilerin
tartışmasız yeri bellidir. Şengal’den başlayan
ve Kobanê’de zaferle taçlanan halkların zafer
çizgisine sahip çıkmada tereddüt edilmemiştir. Tüm kesimden Aleviler Kobanê sınırında
cem olmuşlardır. Semah dönmüşlerdir. Direnen
kahraman evlatlar için deyişler, nefesler söylemişlerdir. Yardım kampanyalarına katılımları,
Alevi kurumları başta olmak üzere Alevi yöre
derneklerinin kampanyada aldıkları rol takdire
şayandır.
Bu yaklaşım Alevilerin yönünü ortaya koyan,
seçimlerde beklentilerini dillendirme biçimidir.
Aleviler, siyasal çatısı nasıl resmedilirse edilsin büyük uyanıştan en çok etkilenen ve içinde
bulundukları durumu aşma konusunda en hızlı
harekete geçen kesim olmaktadır. Bu seçim sürecinde başlayan tartışmalar, birlik adı altında
atılan adımlar, siyasi partilerle yapılan görüşmeler ve destek arayışları Alevilerin kendilerini
aramaları ve değişen Türkiye sürecine kendilerini dahil etme arayışları olarak okunmalıdır.
Kendini arayan Aleviler yıllardır destekledikleri partileri ve yapıları sorgular duruma
gelmişlerdir. Özelikle CHP içinde görünen oluşumlar CHP merkezini Alevi politikaları konusunda gerekeni yapmadığını dile getirerek
içerden bir baskı oluşturmayı hedeflemektedir.
CHP ve benzeri partilerin Alevilik tartışmalarına ve Alevilerin taleplerine cevap olacak bir
yapıları yoktur. Bundan dolayıdır ki; Alevileri
geçmişteki gibi susturmayı, konuşturmamayı
ve gayrı resmi bir ilişkilenmeyi esas almaktadır.
Alevi kurumlarına, yöneticilerine karşı ciddi bir
aymazlık içinde davranmaktadır. CHP ve onun
genel başkanı Alevilerin taleplerini dillendirmek şöyle dursun Alevilerden aldığı oyla, Alevi
katillerini öven cumhurbaşkanı seçtirmeyi düşünmüştür. Bu kadar rahat ve kendinden emin
Alevileri aşağılamıştır. Aleviler bunu görmüş
ve yaşamışlardır. IŞİD karşıtındaki tavrı devlet
tavrı olmaktan ve AKP’yi eleştirmekten öteye
gitmemiştir. Böylesine bir tehdidin Kürtlere,
Alevilere düşmanlığı ortada iken tek bir adım
atmamıştır.
AKP’nin Alevilere yaklaşımı da bilinmektedir. Sivas Katliamı’nda katillerin avukatlarını
milletvekili, bakan yapacak kadar tavrı nettir.
IŞİD ile ilişkileri dünya kamuoyunca bilinmektedir. Aleviler açısından AKP’ye verilmiş her
oy Alevilere ihanet anlamına gelmektedir.
Onun içindir ki; cumhuriyet tarihinde Aleviler açısından HDP en güçlü temsildir. HDP,
Alevi değerlerinin korunması, Alevilerin kendilerini özgürce ifade etme, örgütleme, inançlarını gelecek nesilere aktarmanın teminatıdır.
Aleviliğin kendisidir. Alevi taleplerinin hayat
bulacağı yegane parti durumundadır.
Onun içindir ki; Alevi kurum, kuruluş ve
Alevi inanç önderleri HDP bünyesinde seçimi
karşılmak istemektedirler. HDP şahsında geleceklerini görmektedirler. HDP’nin parti olarak
girdiği seçimlerde çok renkli bir aday listesinin
çıkacağı bilinmektedir. Bu renklerden birinin
de Aleviler olacağı kesindir. Bu anlamda tüm
devrimciler, demokratlar gibi Alevilerin tercihi
HDP olacaktır. Alevilerin iktidar kültüründen
uzak olmaları nasıl bir yol izlemeleri gerektiği konusunda zaaflara, kimi zaman yanlış yol
ve yöntem gibi gözüken şeylere vesile olabilir.
Bunun, Alevilerin bu alanda yeni olmalarından kaynaklandığı bilinmelidir. Fakat bilinmesi gereken başka bir şey vardır ki o da; emekle
yol almış Kürt Özgürlük Hareketi’nin tavrıdır.
Onun yarattığı değerlerin eşitleyici gücüdür. Bu
güç Alevilerin varlık teminatıdır.
“Her biri bir parça vatan”
IŞİD çetelerine karşı bedenini siper eden
kahramanlarımızın ölümsüzlük kervanına Argeş Engizek (Başar ALAGÖZ-GÜMÜŞ) yoldaşın katıldığını öğrenmiş bulunuyoruz. Kendisinden önce bizleri onure etmiş, Alxas’ın güzel
çocuklarına, yiğit evlatlarına layık bir görevi
yerine getirirken Şengal’i özgürleştirme hamlesinde hak ile hakikat olmuştur. Biz Aleviler gibi
74 katliamdan geçirilmiş Êzidîlerin ayakta kalma mücadelesinde bir nefer olmuştur. Pirimiz,
Mürşidimiz, Rehberimiz olmuştur. Mücadelesi
önünde saygıyla eğiliyoruz...
28
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
Sudoku Zor
Sudoku Basit
KARİKATÜRLER
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
29
Eleman Arıyorum • İş Arıyorum • Ticari İlanlar • İnsan Kaynakları
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Stoke Newington’da
bulunan emlakçı için
AVA insurance
BERBER
ARANIYOR
GÜZELLİK
UZMANI
ARANIYOR
BERBER
ARANIYOR
BERBER
ARANIYOR
En az iki yıl emlak
piyasasında satış ya
da kiralama tecrübesi
olan eleman aranıyor.
020 7241 6563
07779 326720
Sigorta şirketimiz de çalışacak,
İngilizce ve Türkçe bilen deneyimli
eleman aranmaktadır.
Ödeme koşulları: deneyime
bağlı + komisyon.
Lütfen CV’lerinizi admin@
avainsure.co.uk gönderiniz.
Walthamstow bölgesinde
bulunan Prestige barbers’da
çalışacak, tecrübeli
erkek berber aranıyor.
Enfield Bölgesinde
Çalışacak kaş-bıyık
Ustası aranıyor
Seven Sisters’da Berber
salonunda çalışacak
tecrübeli eleman aranıyor
0772 773 1149
Finsbury Park bölgesinde
Berber dükkanında
çalışacak tecrübeli berber ve
yardımcı berber aranıyor.
Ramazan Bey
07875309280
Serhat bey
0208 127 0304
Mehmet bey
07985 756738
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
ŞEF ARANIYOR
Walton-On-Thames
bölgesinde
Restorantta çalışacak
tecrübeli ızgara şefi aranıyor
Cockfosters bölgesinde
Cafe Shop’ta part time ve full
time çalışacak şef aranıyor.
Londra dışında
Cafe Shop’ta çalışacak tecrübeli, çalışma izni olan şef
aranıyor. Kalacak yer verilir.
Londra dışında
Cafe’de çalışacak tecrübeli şef aranıyor.
Kalacak yer verilir.
Boreham Wood Bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
deneyimli şef ve
yardımcı şef aranıyor.
07788 587 975
02084405111
Essex bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
tecrübeli şef aranıyor.
Kalacak yer verilir.
Ali 07584 030 635
07778 124 302
07984 702 902
07747 870 593
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
ŞEF
ARANIYOR
GARSON
ARANIYOR
Kuaför aranıyor
Satılık fish & chips
Satılık Ice
Cream Van
İslington bölgesinde
Fried Chicken Kebap
shop’ta çalışacak
tecrübeli şef aranıyor.
Cockfosters bölgesinde
Cafe Shop’ta çalışacak
garson aranıyor.
Barking essex bölgesinde fish
chips ve kebaptan anlayan
servis elemanı aranıyor
Kalacak yer temin edilir
Daha fazla bilgi için
0208 363 9905
Bromley bölgesinde
çalışacak İngilizcesi olan
tecrübeli kuaför aranıyor.
07983427063
07595 022 002
02072 887 222
0208 440 5111
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
Eleman Aranıyor
BAYAN ELEMAN
BERBER
ARANIYOR
Deneyimli tercuman
Daha çok bilgi için
burdan ulaşabilirsiniz
07517462463
07983682814
Hammersmith bölgesinde
sandwich barda çalışacak
bayan eleman aranıyor.
Haftanın 5 günü, sabah
6’dan öğlen 3:30’a kadar.
Sevinç:
0797 2789 823
Bristol’da berber salonunda
çalışacak tecrübeli berber
aranıyor. Çalışma izni
olması ve İngilizce bilmesi
şarttır. kalacak yer verilir
07887 49 71 61
Perceft
tercüman
H.S.Taşımacılık
Tecrübeli
tercümandan her
türlü tercümanlık
çeviri işleriniz yapılır.
Ayşe
07572963341
07946461162
Romford bölgesinde
Rent:£16,500 yıllık
Rate:£3,080 yıllık
Takeing:£3.500-£4.000pw
Fiyat:£125,000
Üstteki daireden kira
geliri £1,400
Londra içi ve Londra
dışına her türlü
eşyanız çok uygun
fiyata itinayla taşınır
02089455577
07455007886
Deneyimli tercumandan her
türlü tercumanlık hizmeti
verilir. Telefon görüşmeleri
mektup çevirisi ve çeşitli
formlar doldurulur.
İrtibat Ayşe Hanım
0757 2963 341
Cleaning
service
Türk usulü tül
perde yıkama,
halı yıkama ve ev
temizliği yapılır.
077785559913
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
Satılık Işyeri
Satılık coffee shop
Satılık pizza kebap
Leyton’daki spital fields market
içinde coffee shop satılıktır.
Ayrıntılı bilgi için lütfen
arayınız ciddi alıcıların
aranması rica olunur.
SA31 1BD Galler bölgesinde
bulunan pizza kebap dükkanı
iş değişikliği nedeniyle satılıktır.
Ana cadde üzerinde club
ve barların ortasındadır.
Rent:£12.000py
Satılık kebap
pizza restoran
07979758763
01267222481
07400008282
CHETO
BUILDING
1.sınıf marangozluk işleri
-parke
-mutfak banyo
-boya
-fayans
-sıva
Bütün inşaat işleriniz
itinayla yapılır.
Çetin 07972104260
177 valantino southampton
way London
SE5 7EJ satılık kebab
pizza restaurant
20 yıllık önü açık lease
Geliri:£2200
Satış bedeli:£80.000
Soner 07944745181
Dekorasyon
işleri
Ders
Verilir
Bahçe işleri
yapılır
Özcan dekorasyon boya
işleri, sıva işleri, duvar
işleri, fayans işleri
Uygun fiyata yapılır
Her yaş grubuna
birebir ders verilir
Matematik & İngilizce
Çocuğunuzun başarısı
için hemen arayın
Her türlü bahçe
bahçıvanlık yapılır
Ve günü birlik iş yapılır.
Rakip usta
07743730979
07824594733
İş ve İşçi ilanlarınızı ÜCRETSIZ yayımlamak için bizi arayın
0742 9481 490 / 0207 9230 838
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz | İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
07878428665
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
30
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
Bu sayfada
£10
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
YETER
CLEANİNG
DRİVİNG LAND
ŞOFÖR OKULU
Kısa sürede fazla para harcamadan
ehliyet almak, güvenli sürücü
olmak için vitesli & otamatik
direksiyon dersleri verilir.
İşyerleri ve Evler itina
ile temizlenir.
07803506942
07909539577
Erken test günü alınır
Ali 07723921216
Sağlıklı ve zinde bir vücuda sahip
olmak için henüz gec değil, özel ve grup
dersleri ile kendinizi yeniden
kesfetme zamanı.
Deniz Dogrusoz
Personal Trainer
07455947693
www.deniz-personal-tranining.com
ALTUN
CLEANING
SERVICES
07427424619
Ufuk Kaya
07405891522
MEM Painting
and Decoration
El sanatları kursu verilir Takı, Mosaic, geleneksel
el sanatları.
Her türlü boya ve dekorasyon
işi itina ile yapılır.
Hurdar Sinop Tel:07448 654 828
07984 513 968
TOPCU MOBILE CAR MECHANIC
Her türlü araba tamiri işleriniz yapılır
REPAIRS
SERVICING
DIAGNOSTICS
PRE-MOT/FAILURES
AHMET TOPCU
07415106521
07405756462
Horizon Books
Kitap Satış Temsilcisi
Hurdar Hand
Crafts
Özel Türkçe
Dersi
Türkçe diksiyon ve gramer
dersleri verilir.
Diren Yalçın
07504 662756
Mahmut Söylemez
BALINZA LAUNDRY &
CLEANING SERVICES
Her türlü çamaşır yıkama işi
yapılır. Evden alıp eve teslim
servisimiz mevcuttur.
One 2 One
English
for children and adults
07428336181
OREL
BOOKKEEPING
& ADMIN
07768282295
[email protected]
Yıldız Adıgüzel
Qualified English Language Teacher
SATS, GCSE, A LEVEL, ESOL,
IELTS & BUSINESS ENGLISH
For more information and Free consultation:
t 0753 4491 623
e [email protected]
ÇARŞAMBA 04 ŞUBAT 2015
SERi iLANLAR
İlanlarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz
31
Bu sayfada
£30
1 kutu ilan
0742 948 1490
İlanlarınızı Pazartesi günü saat 16.00’ya kadar gönderebilirsiniz.
Stoke
Newington’da
Satılık
Restoran
Süper Ocakbaşı
Senelik Kira: £17,000
Senelik Rates: £8,000
Haftalık Taking: £12,000-£12,500
Ciddi Alıcılar Arasın
İrtibat: Ali 07456 634 334
Sinema Atölyesi
Yazar-Yönetmen Mizgin Müjde Arslan yönetiminde temel
sinema, kısa film yapım atölyesi 5’er kişilik sınıflarda
Blue Arts’ın Stoke Newington’daki stüdyosunda devam
etmektedir. Haftaiçi akşam ve haftasonu sınıfları, Londra
dışında yaşayanlar için de Skype üzeri özel ders seçeneği
bulunmaktadır.
Daha fazla bilgi için: 07947 890 579
www.blueartscourses.com
Pizza Kebab House
Open 7 days a veek eat in or take away
02088044430
269 hertford road enfield, EN3 5JL
SOUTHBURY
LAUNDRETTE
Self Service Laundry
Service Wash
İroning Service
020 8804 3725
467 Southbury Road,
Enfield EN3 4HX
Located between Tesco and
Southbury station
ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015
9
Ji bo rojnamevana Hollandî 5
sal ceza hat xwestin
Der heqê rojnamevana Hollandî Frederike Geerdink a
meha buhrî ji aliyê polîsan ve
li Amedê hat binçavkirin û be
ku derxin pêşberî dozgeriyê
hat berdan, bi hinceta ‘propagandaya rêxistina terorê
kiriye’ doz hat vekirin.
Di îdîanameya ji aliyê Serdozgeriya
Komarê ve hat amadekirin, hat îdîakirin ku propagandaya rêxistina derveyî
qanûnê kiriye. Der barê Geerdink de ji
salekê heta 5 salan ku cezayê girtîgehê
tê xwestin, îdîaname ji aliyê 6. Dadgeha Cezayê Giran a Amedê hat qebûlkirin.
Geerdînk a 8 sal in li Tirkiyeyê ye
ew 3 sal in li Amedê dijî.
‘Em amade ne
agirbestê bikin’
Rayedarên Donetsk û Lûgansî, bi belavokeke hevpar
bersiv dan banga agirbestê ya Serokdewletê Rûsyayê
Vladîmîr Pûtîn. Di belavoka li ser navê Komarên
Donetsk û Lûgans hat weşandin de hat ragihandin, ku
ew amade ne milîsên xwe têxin rewşa agirbestê.
Li gorî nûçeya ajansa Spûtnîk Serokkomarê Komara Gel a
Donetskê Aleksandr Zaharçenko û Serokkomarê Komara Gel a
Lûganskê Îgor Plotnîtskiy, şertên xwe yên ji bo agirbestê aşkera
kirin.
Zaharçenko û Plotnîtskiy ji bo muzakereyên agirbestê ji nû ve
destpê bikin xwestin, Kîev nûnerekî fermî wezîfedar bike, dawî
li êrîşên xwe yên li hemberî wargehên li Donbassê bîne û sînorê
vekişîna yekîneyên xwe diyar bike.
Serokkomarên Donbassî gotin, “Em naxwazin xwîn birije. Em
amade ne bisekinin, lê belê em nikarin li cihê em niha lê ne bisekinin. Em ê xiyanetê li welatiyên xwe û rêhevalên xwe yên milîs
ên jiyana xwe ji dest dane, nekin.”
DI NAVA MEHEKÊ DE 242 SIVÎL Û 92
MILÎSAN JIYANA XWE JI DEST DAN
Zaharçenko û Plotnîtskiy nerazîbûn nîşanî sûcdariyên OSCE
û Kîevê yên ji ber biserneketina hevdîtinên Mînskê wan sûcdar
dikin, dan û gotin, “Bi van sûcdariyan re rastî tên berevajîkirin.
Aliyê ji hevdîtinan re ne amade ye, Serokdewletê Ukraynayê
Pyotr Poroşenko ye, ku ji berpirsyariyê direve û nûnerê fermî
naşîne.”
Di belavoka hevpar a Zaharçenko û Plotnîtskiy de hat ragihandin ku bi tenê di meha Çileyê de 242 sivîlan û 92 milîsan jiyana
xwe ji dest dane û hat gotin, “434 avahî hilweşiyan. Li Donetsk
û Lûganskê bi giştî 92 milîsan jiyana xwe ji dest dan, 411 milîs
birîndar bûn.”
Li Misirê ji
bo 183 kesan
cezayê mirinê
Li YE bêkarî li gor
salên dawî di asta
herî kêm de ye
Li Yekîtiya Ewropa (YE), mezinbûna
ekonomîk ku nagihêje asta tê xwestin,
rêjeya bêkariyê li gor 3 sal û nîvê dawî, li
Herêma Euro daket asta herî kêm a 2 sal
û nîvan.
Li gor daneyên meha Kanûnê ya Saziya Îstatîstîk a
Ewropa (Eurostat), li tevayî YE bêkarî ji sedî 9,9 paşde
ket. Bi vî awayî li YE ya xwedî 28 endam, rêjeya bêkariyê ji Cotmeha 2011’an û vir ve daket asta herî kêm.
Li Misirê, di rûşima doza ku
îro pêk hat de 183 kesên sempatîzanên Birayên Misilman bi
cezayê mirinê hatin cezakirin.
183 kesên endamên Birayên
Misilman ji doza kuştina 13
Li Herêma Euro ya welatên di aliyê aboriyê de herî bi
pirsgirêk bêkarî daket asta herî kêm a 2 salên dawî û bû
ji sedî 11,4. Li Herêma Euro li gor dawiya meha Kanûnê
ku 18 mîlyon û 130 hezar kes bêkar in, ev rêje ji Tebaxa
2012’an û vir ve daket asta herî kêm.
Welatê herî zêde bêkarî lê heye ji sedî 25,8 Yewnanîstan, ji sedî 23,7 Îspanya ye. Elmanya ji
sedî 4,8 welatê ku herî kêm bêkarî lê heye. YE hişyarî da Îsraîlê: Ji biryara xwe vegere
Ofîsa Çapemeniyê ya Nûnera Bilind a Karên Derve ya
Yekîtiya Ewropayê (YE) Federîca Mogherînî da xuyakirin, ku biryara Îsraîlê ya çêkirina 430 avahiyên nû li Şerîa
Rojava, wê çareseriya ji du dewletan zehmet bike.
Nûneriya Bilind a Karên Derve ya YE, Îsraîl di mijara biryara
çêkirina avahiyên nû de hişyar kir
û got, “Eger îhaleya wargehên nû
ya hat ragihandin bikeve meri-
yetê, wê bicihhatina çareseriya ji
du dewletan bikeve xeteriyê. Ev
wargeh di hiqûqa navneteweyî de
ne rewa ye û li pêşiya aştiyê asteng
e.”
Di daxuyaniyê de hat gotin,
“Divê Îsraîl ji vê biryara xwe
vegere û dawî li berfirehkirina
wargehan bîne. Ev biryar xwedî
wê rîskê ye, ku rewşa heyî ya aloz,
sortir bike.”
YE bang li aliyan kir, ku di asta
herî bilind de hesasiyetê nîşan
bidin û xwe ji wergirtina biryarên
rê li ber bilindkirina tansiyonê
vekin, vegirin.
polîsan ku tebaxa 2013 pêk
hat, dihatin darizandin.
Ji doza kuştina 13 polîsan
188 kesên endamên Birayên
Misiliman, dihatin darizandin.
Ev kesên ku hatin girtin, ji ber
li semta Kerdassa ya Qahîreyê
êrîşê polîsek kiribûn, hatibûn
mehkûmkirin.
Saziyên mafê mirovan
vê biryara dadgeha Misirê
şermezar kirin.
Li Bexda êrîşa bombeyî:
44 mirî, 70 birîndar
Di êrîşa bombeyî ya roja Înê li paytexta Iraqê Bexda
ku li bazarekê pêk hat, 40 kesan jiyana xwe ji dest da
70 kes jî birîndar bûn.
Li Bazara Bab Şerqî ya Bexda du bombeyên ku hatibûn bicihkirin teqiyan. Di encama teqînan de 40 kesan jiyana xwe ji dest
da. 70 kes jî birîndar bûn. Hat ragihandin ku hin kesên jiyana xwe
ji dest dane wezîfedarên ewlekariyê ne.
ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015
8
LI KURDISTANA
ANTÎK WERZÎŞ
navê min bigihîje rojên dûr, ji bo
ku tim li ser zar û zimanan be, ji
bo ku navûdngê min li serasnserê
welatê min belav bibe, ji bo ku
li hemû welatan pesnê bin were
dayîn, ez; ê bezvan, min hemû
hêza xwe kom kir û ketin ser rê, ji
Nîppurê heta Urê, min biryar da ku
vê rêyê di nav yek cotsaetê de kat
bikim û ez wekî şêrekî qet naveste
rabûm pêdarê.” Li hin herêmên
çolterî yên Kurdistanê lîstikên ku
ji demên antîk û arkaîk ve tên lîstin tevî şahiyên li van herêman hê
jî tên lîstin û ev aktîvîte berdewam
dikin.
LÎSTIKÊN ANTÎK
BIŞAR ÎÇLÎ-A.Welat Peresîna werzîş û çalakiyên werzîşê û merheleyên tê re derbas
bûne bi qasî dîroka mirovahiyê xwedî kok û reh e. Li Kurdistanê
şert û mercên erdnîgariyê yên xwezayî bi tenê ji bo avabûn
û pêşketina şaristaniyan zemîn ava nekir. Ev şert û mercên
xwezayî yên avhewayî, ax û avê di heman demê de bandorê li
ser pêşketina dîrok, çand û huner, wêje û werzîşê jî kirin. Werzîşa
li ser vê erdnîgariyê têkiliyeke xurt wekî mekan bi erdnîgariyê re
û bi guherîn û veguherînên demsalî re pêş xistiye. Li Mezopotamyaya antîk hatina demsala bihar û payîzê ji demsalên din zêdetir
xwedî aktîvîteyên zêde, amadekariyên zêde û xwedî kelecaneke
zêde ne. Di van demsalan de ji demsalên din bêhtir aktîvîteyên
fizîkî derdikevin pêş. Lîstikên werzîşî jî di van her du demsalan de
di esasê xwe de watedayîna xweza, çand, dîrok û civakîbûnê ne.
LÎSTIKÊN ARKAÎK
Dema ku em li xaka Mezopotamyayê dinêrin ji ber ku di
serdemên antîk û arkaîk de nivîs
zêde pêş neketiye bi wêje û dîroka
devkî re ango bi neqlkirina dab
û nêrîtan a bi rêya vegotinê re ev
çand û kelepor di nav herka dîrokê
de nifş bi nifş xwe gihandine heta
roja me ya îro. Ji ber vê yekê vegotina devkî yek ji wan şêwazan
e ku Kurdistanê tevî çand û kelepora wê li piyan hiştiye. Dîsa bi
daneyên ji vegotinên devkî em
lê serwext dibin ku li Kurdistanê
dîroka werzîşê jî diçe berî hezarê
salan. Têkildarî lîstikên arkaîk ên
ku îro roj jî li gelek deverên cuda
yên erdnîgariya Mezopotamyayê
tên lîstin çavkaniyên nivîskî hema
bibêje ku tune ne. Ango gelekî
hindik in.
BEYZBOL E YAN GOGŞEK
Wîllîam F. McNeîl di pirtûka xwe ya ku li ser beyzbolê
(Gogşek) nivîsandiye de cih dide
tesbîtên gelekî balkêş. McNeîl di
pirtûka navborî de dibêje ku dîroka vê lîstikê ne ji Amerîka yan jî
Îngilistanê dest pê nake, ev lîstik
koka xwe ji şaristaniyên Mezopotamya û Misra Antîk digire. McNeîl diyar dike ku goga yekemîn
a vê lîstikê ya zer û qehweyî hê jî
li ser tabletên sumeran tên dîtin
ku yekemîn çova vê lîstikê jî li
çol û pesarên Sahrayê veşartiye.
Hem di amûr û alavên di encama
kolandinên arkeolojîk ên li Mezopotamyayê tên kirin (Ev amûr
aydî şaristaniyên li ser vê xakê
ne) derdikevin holê de em dibînin
û hem jî bi bi saya vegotina devkî
em lê diwarqilin ku bê ka ev lîstik
çiqas kevnare ne.
ÇOGANA KURDAN
Ligel vê li Girê Başûr ê Sêrtê ku
di qada ku ew ê di bin ava Bendava Ilisuyê de bimîne de ye di gorên
ku aydî Serdema Misîzerê (Bronz)
ne textikekê lîstikê tevli kevirên
wê hatine dîtin. Ku ev lîstik, lîstikeke hişî ye û ji berî 7 hezar salan maye. Li gorî lêkolînan jixwe
tê qebûlkirin ku lîstikên yekem
cara pêşî Beriya Zayînê di salên
5000’î de li nav sumeran hatine
lîstin. Bi saya xebatên arkeolojîk
û şîroveyên dîrokzanan tê zanîn
ku gelê sumer hesp xwedî kirine û
siwariyên baş bûne. Dîsa tê zanîn
ku sumeran wesayîtên pêşbirkê
yên bi hesp ên bi du tekeran ku
sîwariyê wan li piyan e çêkirine
û bi van wesayîtan pêşbirkan li
dar xistine. Lîstika cirîd û çoganê
(Polo) ku lîstikên gelekî kevnare
ne û aydî gelên li ser vê xakê di-
jîn in di îlahiyeke bi navê Melek
Şêx Hesen ku di pirtûka Phîlîp G.
Kreyenbroek a li ser êzidiyan amade kiriye de derbas dibe. Beşek ji
wê îlahiyê bi vî rengî ye; “Tu alim
î ez rêzan tu siwar î ez çogan Ya
Melek Şêx Sin tu goyker î ez meydan Tu elîf î ez rome Tu siwar î ez
kaşo me Ya Melek Şêx Sin tu ferz
î ez sunet im”
BEZVANÊ YEKEM
Peyva çogan a ku li vê derê tê
bikaranîn di kurdî de di wateya
‘Lîstika Çoyê’ yan jî ‘lîstikên ku bi
çoyê tên lîstin’ tê bikaranîn. Çogan
di lixwekirina gelêrî ya sofiyan
de çoyekî wekî asayê ye, Kişo jî
Çoyê Poloyê ye. Ango her wekî jê
tê fêmkirin aktîvîteyên werzîşî yên
li herêma me heta demên antîk û
arkaîk diçin. Heta di tabletên sumeran de helbestkar bi vegotineke
lîrîk dema pesnê qral dide dibêje
ku ew bezvanekî mesafeyên dirêj
bûye. Şulgîn ê kurê Ur-Nammun ê
damezrînerê Xanedana 3’yemîn a
Urê bûye di tabletên ku aydî Berî
Zayînê 3000 salî de ji devê wî tê
gotin ku ew bezvanekî ser xwe
re bûye. Di hevokên li ser tabletê
de dibêje ku Şulgîn maweya 15
cotsaetan (kêm zêde 150 kîlometre) ya di navbera Nîppur û Urê
de di nav 1 cotsaetê de kat kiriye.
Di tabletê de wiha tê gotin; “Bila
Ekîba arkeolojiyê ya ku li Girê
Başûr ê Sêrtê ku di qada ku ew ê di
bin ava Bendava Ilisuya de bimîne
de ye di gorên ku aydî Serdema
Misîzerê (Bronz) ne dît. Di nav vê
gorê de kevirên lîstikê yên 5000
salî jî hatin dîtin. Li gorî nûçeyeke
ku Amerîkan Discovery Newsê
weşand de di dema kolanên ku li
Girê Başûr ê di ebada 250 x 150
metre ye û 20 kîlometre dikeve
bakur-rojavayê Sêrtê 49 kevirên
biçûk û peykerok hatine dîtin. Ev
objeyên ku xwedî şeklên cuda ne,
rengên wan jî kesk, sor, şîn, reş
û spî ne. Arkelolog dibêjin ku ev
lîstika herî kevnare ya dinyayê ye.
Serokê xebatên kolanê ji Zanîngeha Egeyê Haluk Saglamtîmur e û
di demeca daye Discovery Newsê
de têkildarî xebata xwe agahî dane
û ji bo vê jêmayê jî wiha gotiye:
“Hin kevirên ku me ew dîtin di
şeklên beraz, kûçik û pîramîdan de
ne, hin ji wan dişibin fîşekan û girover in. Ligel van keviran zarekê
û 3 kevirên lîstikê yên ji qaşilên
deryayî yên girover me dîtin.”
STRATEJIYA LÎSTIKÊ
Saglamtîmur diyar dike ku
amûrên wekî van li Tel Baraq a bakur-rojhilatê Sûriyeyê û li herêma
Jemdet Nasr a Iraqê jî hatine dîtin
û wiha dibêje: “Kevirên li wan
herêman yeko yeko hatin dîtin, dihat fikirîn ku ji bo jimaryariyê metodekê ne. Encax kevirên ku me
dîtin bi komî li cihekî hatin dîtin.
Ev kişfeke bêhempa ye. Ev wekî
seteke kişekê ye. Niha jî em hewl
didin ku stratejiya vê lîstikê fêm
bikin. Dema ku em şeklên keviran
û hejmarên wan li ber çavan digirin
em dipayin ku lîstik li derdora hejmara 4 diçe û tê.” Kevir li kêleka
textekê ku di şert û mercên xirab
de hatine parastin tevli hin çovan
hatine dîtin. Saglamtîmur diyar
dike ku ev jêmayên ku bi keviran
re hatine dîtin dê têkildarî lîstikê
û mantiqa wê hin agahiyan bide.
Li gorî nûçeya navborî vê kişfa li
Sêrtê ramana lîstikên li ser masayê
ji Rojhilata Navîn ku wekî Hîlala
Zêrîn jî tê pênasekirin û ji Mirsê
belavî dinyayê bûne. Jêmayên ku
di encama xebatên arkeolojîk ên li
Girê Başûr hatine dîtin dîroka wan
diçe beriya 7000 salan.
ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015
7
Demîrtaş: Hilbijartin ji bo
AKP’ê destpêka xelasbûnê ye
Hevserokê Giştî yê HDP’ê nerazîbûn nîşanî nêzîkatiya hikûmetê ya
greva karkerên metal qedexe kir da û
destnîşan kir ku ev biryar li dijî qanûnê
ye. Demîrtaş hişyarî da ku bi pakêta
‘Ewlehiya Navxweyî’ re wê gelek ciwan
bên qetilkirin û diyar kir ku hilbijartin wê
ji bo AKP’ê destpêka bidawîbûnê be.
Hevserokê HDP’ê Selahattîn Demîrtaş
di civîna koma partiya xwe de bûyerên di
rojevê de nirxand. Demîrtaş di destpêka
axaftina xwe de bal kişand ser biryara
qedexekirina greva karkeran û nêzîkatiya
hikûmetê û got, “Karkeran ji bo grevê pêk
bînin biryarek girîng û bi wate girtin ji bo
wê ez spasiyên xwe pêşkêş dikim. Lê belê
ev biryara grevê ji aliyê hikûmetê ve bi
hinceta taxîrkirinê 60 rojan hat paşxistin.
Ev yek tê wateya redkirina biryara karkeran. Piştî biryara karkeran di 29’ê Çileyê
de ev biryar qorsanî hatiye girtin û dema
ku ev biryar hatiye girtin jî yek rayedarên
dewletê li ser kar nebûne. Bi vê biryarê re
hiqûq hatiye binpêkirin. Ev biryar ji aliyê
padîşah û şehzadan ve hatiye girtin.”
PADÎŞAH BIRYAR DAYE
Demîrtaş bal kişand ser biryara ku der
barê grevê de hatiye girtin û wiha axivî:
“Ez îdîa dikim ku wezîrekî bi tenê jî ev biryar nexwendiye. Ji ber ku padîşah gotiye
rayedarên dewletê hemûyan jî îmze kirine.
Li Tirkiyeyê bi her awayî mafê karkeran
tê binpêkirin. Hemû tişt karker dikin lê
dema mafê xwe jî dixwazin mafê wan ên
xwezayî jî tê astengkirin. Li Ewropayê
keda karkeran bêhtire tê dayîn lê li Tirkiyeyê ne wisa ye.”
Demîrtaş diyar kir ku li hemberî hemû
bêmafiyan jî têkoşîna hevpar a gel heye û
ev tişt anî ziman: “Dema ku ev dibe yek
kes nikare xwe li ber hêza gel bigire. Tirkiye welatekî feqirî nîne lê belê ji ber belavnekirina wekhev gel tê feqîrkirin.Divê
hikûmet aşkera bike çima ev qas ji grevê
di tirse. “
‘TE ÇI GUHERTIN KIR
KU ASTENGÎ ÇÊBÛ’
Demîrtaş destnîşan kir ku li ber çavê
hikûmetê ti nirxê xwendekar, jin, karker
û gel tine ye û wiha pêde çû: “Dema ku
karker, xwendekar, jin û gel vê bêhiqûqiyê şermezar dikin rastî êrîşê tên. Em
bi ti awayî serokwezîrtiya ku dixwaze
desthilatdariya xwe bide qebûl kirin, em
qebûl nakin. Wê niha ji bo hilbijartinê
vê bikin propaganda. Dibêjin me gelek
guhertin kirine. Te çi guhertiye yan jî te
çi xwestiye biguherî pêşiya te hatiye girtin. Yekî jê re gotiye tu xelîfeyî wî jî qebûl
kiriye.”
‘HILBIJARTIN JI BO AKP’Ê
DESTPÊKA DAWIYÊ YE’
Demîrtaş der barê rewşa Erdogan a dixwaze mîtîngên hilbijartinê lidar bixe de
got, “Ka te sond xwaribû ku tu yê bê alî
bûya, ka tu yê bibûya serokkomarê 77 mîlyonan. Ti tirs û fikara me nîne, çend kesên
din jî wezîfedar bikin bila ew jî derkevin
mîtîngan lidar bixin. Em ê bendê derbas bikin û we li paş bihêlin. Lê belê hûn
meqama Serokkomariyê gemarî dikin. Ev
yek şaş e, Serokkomarek nikare rabe ji bo
partieyke siyasî kampanyayê bimeşîne. Ez
dizanim tu yê vê bikî, lê bizanibe ku tu yê
welêt ber bi zinar ve dehf bide.”
Demîrtaş axaftina xwe wiha dewam kir:
“Tu bi pereyê dewletê, bi balafira dewletê
re propaganda AKP’ê dike. Serokwezîr jî
heman tiştî dike. AKP bêyî qurişekî bide
kongreyên AKP’ê lidar dixe. Birêz Davûtoglû ka tu di mijara mafê sêwiyan de gelekî hesas bû! Dûre jî dibêjin ‘yek bi yek
neyên, hemû bi hev re bên.’ Dibêje vaye
meydan. Meraqan neke em bi tenê têra
te dikin. Tevî hemû hewldanan jî hûn dikarin pêşî li pêşketina HDP’ê bigirin. Ji
ber ku me Tirk, Kurd, jin, mêr dest dan
hevdu. Hûnê nikaribin HDP’ê bisekinînin,
hûn ê çûyînê ne. Eger me biryar da weke
partî tevlî hilbijartinan bibe, ev yek ji ber
baweriya me ji hêza xwe ya cewherî, ji
wijdanê gelan e. Naxwe bi qasî we pereyê
me nîne, ji ber ku me weke we sîstema
dizîtiyê neparast. Ev hilbijartin wê destpêka bidawîbûna we be.”
Demîrtaş gotina CHP’ê ya digot ‘HDP’ê
bi AKP’ê re li hev kiriye ji bo wê weke
partî dikeve hilbijartinê’ rexne kir û ev tişt
destnîşan kir: “ Bi gotgotan siyaset nayê kirin, ev yek sûc e. Em baş dizanin ku yên ku
di hilbijartên Serokkomariyêde li hevkirîn
bi awayekî aşkere CHP û MHP bû. HDP
partiyeke bi bedelên giran hatiye roja îro.
Ez bang li herkesê dikim ku piştgirî bidin
HDP’ê. Yên ku bixwazin me fêm bikin
bila berê xwe bidin têkoşîna Mazluman,
Îbrahîman, Denîzan û Mahîran. Ez bang
jin û ciwanan dikim ku ji bo pêşerojek
azad berê xwe bidin HDP’ê. Divê herkes
berê xwe bide HDP’ê.”
Demîrtaş herî dawî bal kişand ser qanûna ewlehiyê ya ku dê di parlamentoyê de
bênîqaşkirin û wiha got: “ Ez bang li partiyan dikim ku em dest bi didin hev ku ev
qanûn dernekeve. Ji hed zêdetir peywir
dane polîsan. Li Colemêrg, Çewlik, Cizîrê
ciwanên me hatin qetilkirin. Ger ku pêşiya
vê qanûnê neyê girtin dê her roj zarokên
me bên kuştin. Li hemberî van kuştinan
jî heya niha hikûmetê nelêborîn xwestine
nejî der barê yek polîsî de lêpirsîn dane
destpêkirin. Ev yek jî dide xuyakirin ku
çiqas peywirek mezin dane polîsên xwe.”
Muslim: Avakirin û berxwedan
wê bi hev re bimeşin
Hevserokê PYD’ê Salih Muslim diyar
kir ku serketina Kobanê bi rêxistinbûyîn û têkoşîna gelê Kurd bi dest
ketiye. Muslim da xuyakirin, ku gefa
DAIŞ’ê hînê dewam dike û destnîşan
kir ku ew ê xebatên avakirinê û berxwedana bê navber bi hev re bimeşînin.
Hevserokê PYD’ê Salih Muslim di
hevpeyvîna xwe ya li gel Osman Ogûz ê ji rojnameya Yenî Ozgur Polîtîkayê de, têkoşîna
li hemberî DAIŞ’ê û ji nû ve avakirina Kobanê nirxand.
Muslim da xuyakirin, ku afirînerê serketina Kobanê gelê Kurd e û got, “Hûn ji
xwe dizanin gelê Kobanê çiqasî bi ax, namûs
û rûmeta xwe re dilsoz e. Li kîjan parçeyê
Kurdistanê ev rêxistinbûyîn hebûya wê heman berxwedan bihata nîşandan. Ev berxwedan ji xwe beriya niha jî hat nîşandan. Li
cihên gel lê têk çû, rêxistinbûyîn tinebû. Lê
niha rêxistinbûyînek heye, sîstemek heye.
Di nava vê sîstemê de eger tu li axa xwe,
pîvanên xwe, li cewhera xwe xwedî derkeve, mirovên din jî wê destekê bidin te. Ya
li Kobanê rû da, ev bû. Ji aliyê berxwedan
û rêxistinbûyîna gelê Kurd ve Kobanê bû
nuqteyeke diyarker.”
Hevserokê PYD’ê Salih Muslim da zanîn
ku hewldanên wan ji bo guhertina feraset
û zîhniyetê ye û destnîşan kir, ku tevkariya
Kobanê jî wê li vê hewldanê çêbibe. Muslim anî ziman ku bi derketina holê ya
rêxistineke hov a mîna DAIŞ’ê re gelan baweriya ji xwe winda kiribûn û ragihand, ku li
cihê gel bi xwe lê birêxistinbû, li ber xwe da.
“AVABÛN Û BERXWEDAN
WÊ BI HEV RE BIMEŞE”
Muslim ji bo kar û barên ji niha û pê ve
got, “Li Kobanê komîteyek hat avakirin, ji
bo ji nû ve avakirinê. Lê li aliyekî din jî wê
berxwedan dewam bike. Li aliyekî wê cihên
hatine hilweşandin ji nû ve bên çêkirin; li
aliyê din jî wê berxwedan dewam bike. Ji bo
me rewş bi vî rengî ye: Rêxistinek bi mejiyê
DAIŞ’ê li ku derê hebe, ew dijminê me ye.
Em ê nebêjin, ji Kobanê vekişiya li Reqqayê
disekine. Heta ew heb in wê ji aliyê dijminê
Kurdan ve weke navgînekê were bikaranîn.
Lewma, wê berxwedan her tim dewam bike.”
Meşa dirêj destpê kir
Di 16. salvegera komploya navneteweyî ya li hemberî Rêberê Gelê Kurd
Abdullah Ocalan de, Kurdên li Ewropayê dijîn ji sê baskan ve ber bi Strasbourgê ve dimeşin. Baskê yekemîn
roja Duşemê ji bajarê Elmanya Frankfurtê dest bi meşê kir.
Îro danê nîvro li Hauptwache ya Frankfurtê daxuyaniyek ji çapemeniyê re hat
dayîn û piştre meşê destpê kir. Di civîna
çapemeniyê de tevî Hevserokê PYD›ê
Salih Muslim, gelek kes amade bûn. Di
meşa ku piraniya beşdarên wê ciwan in de,
li gel posterên Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan, pankartên bi nivîsa «Ji Kobanê
heta Şengalê em ji bo azadiyê dimeşin»,
«Ji Ocalan re azadî ji Kurdistanê re statu»,
«Bila qedexeya li ser PKK›ê were rakirin»
û «Destek ji şoreşa Rojava re bê dayîn»
hatin vekirin. Meşvan tim û tim dirûşmên
«Bijî Serok Apo» û «Bijî Berxwedana
Kobanê» qîriyan.
‘DIVÊ HER KES BEŞDARÎ MEŞÊ BIBIN’
Li ser navê Ciwanên Azad Mordem
Botan axivî û got, “Li Kobanê bi pêşengiya
jin û ciwanên Kurd berxwedaneke mezin
hatiye nîşandan. Çawa ku nirxên li Kobanê bi pêşengiya ciwanan hatin afirandin
gihaştin serketinê, em ê jî li vê derê bi heman ruhê serketinê têbikoşin. Meşa me ya
îro jî parçeyeke ji vê têkoşînê ye. Weke
Ciwanên Azad, heta Kantonên Rojava
bên naskirin, em ê çalakiyên xwe dewam
bikin. Em bang li gelê xwe, bi taybetî jî
ciwanan dikin ku di vê meşa bi rûmet de
cih bigirin.”
Rêveberê NAV-DEM’ê Bahattîn Dogan
jî komploya navneteweyî şermezar kir
û got, “Ji bo şermezarkirina komploya
navneteweyî ya li hemberî Rêberê Gelê
Kurd Abdullah Ocalan, em ji sê baskan
ve dimeşin Strasbourgê. Em meşa destpêkê jî ji Frankfurtê îro didin destpêkirin.
Dirûşma me ya bingehîn wê ‘Ji ocalan re
Azadî-ji Kurdistanê re Azadî’ be. Em bang
li tevahiya gelê xwe dikin ku beşdarî vê
meşê bibe.”
‘GIRÎNG E EM JI BO AZADIYA
OCALAN TÊBIKOŞ IN’
Hevserokê PYD’ê Salih Muslim jî meşa
ciwanên Kurd silav kir. Muslim axaftina
xwe wiha dewam kir: “Komploya 15’ê
Sibatê di kesayetiya Abdullah Ocalan de
operasyonek li hemberî gelê me bû. Gelê
me yê rêxistinbûyî ev komplo pûç kir.
Lê hînê dewam dike. Kengî Rêberê Gelê
Kurd Abdullah Ocalan hat nava me, hingî
komplo wê bi dawî bû be. Lewma divê em
têbikoş in. Em îro têkoşîna vê dimeşînin.
Gelê Kurd li Kobanê û li Şengalê li dijî
DAIŞ’ê têkoşîneke mezin dimeşîne. Ev
têkoşîneke mirovahiyê ye. Divê her kes
destekê bide vê têkoşînê.”
Salih Muslim axaftina xwe bi banga
beşdariya li meş û mîtîngê, bi dawî kir.
Meşvan wê îro danê êvarê heta bajarokê
Neu-Isenburgê bimeşin û sibehê jî ji NeuIsenburgê bikevin ser rêya Strasbourgê.
200 ciwan li Kobanê tevlî YPG’ê bûn
Piştî rizgarkirina Kobanê, tevlîbûna ciwanan a YPG/YPJ’ê berdewam dike. Îro jî 200
ciwanên Kobanî, ji Bakûrê Kurdistanê vegeriyan û tevlî YPG’ê bûn.
Li gorî nûçeya ANHA’yê, îro piştî nîvro
200 ciwan di Deriyê Sînor ê Murşîtpinarê re
derbasî Kobanê bûn. Ciwanên ku derbasî bajar bûn, dirûşmeyên wekî, “Bijî serok Apo”,
“Bijî berxwedana Kobanê” qêriyan û diyar
kirin ku ew ê tevlî YPG’ê bibin. Ciwanan
destnîşan kirin ku ew ê heta ku tevahiya kantonê tê paqij kirin, têkoşîna xwe bidomînin.
ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015
6
ZIMANÊ ZIKMAKÎ Û BI ZIMANÊ
ZIKMAKÎ NIVÎSANDINA ROMANÊ
NUSRET AMUTGAN- A.Welat
Ziman çi ye? Ji bo çi heye? Çima ziman? Di serî
de ziman xwe ji bo pêdiviyên jiyanê, parastinê û
ewlehiyê ava kiriye. Destpêka ku pêdivî bi ziman
çêbû zimanê me yê ku vêga deng dertîne bê bandor
bû û bi kêrî karên me nedihat. Lewre ew hişê wan ê
ku bixebitanda tunebûn û zêde pêdivî jî pê nedidîtin.
Ev jî ji ber ku bi ajoyarî tevdigeriyan. Lewre têkiliyên
komî û civakî nebûn. Tenê têkiliyên malbatê yanî
yên dê, bav û zarokan hebûn. Ev malbat jî wekî ku
min di serî de destnîşan kiriye pêdiviyên wan ji xeynî
xwejiyîn, xweparastin û ewlehiyê tu bi tiştekî tunebû.
Van pêdiviyên xwe jî bi çend tevgeran dikaribûn
pêk bianiyana. Ev çend tevgerên wan jî bi dest û
serî bûn. Ev jî jê re tê gotin zimanê jest yanî zimanê
nîşande.
Ev jî navê wê zimanê laş e.
Ya din jî zimanê ku vêga em dixebitînin. Yanî zimanê dengderxistinê û axaftinê ye. Dema ku
mirovahî bi pêş ket û cihê malbatê ji kom û civakê re yanî ji êl
û hozan re hişt, wê demê pêdivî
bi dengderxistinê dît û ji gewriyê
dengderxistin û têkiliyên xwe bi
riya vî dengî bi hev re danî û ji
hev fêm kirin. Vî dengî ziman
xist nava tevgerê û axaftin derxist
holê. Ev deng û axaftin bi saya bihîstina guh ji gotinên axaftinê fêm
dike û diaxive. Piştî zimanê axaftinê bi pêş ket komên her herêmê
ji xwe re navek li tiştên pêdiviyên
xwe kirin. Ev tiştên ku pêdivî pê
hat dîtin û tiştên wan bi xwe ava
kirin ew jî bû çanda wan. Vê jî
bi xwe re nijadek derxist holê û
komên zimanan ava bûn. Navê
van komên zimanan yek Arî, HîntEwropa, Samî, Ural-Altay, Çîn-Tîbet, Efrîkayî û yên cuda. Her çiqas
me gotibû deng û axaftin bi saya
guh e, lê bê raman jî nabe. Ziman
bi saya raman tevdigere û dixebite.
Yanî zimanê bê raman bê wateye û
nabe zimanê civakî. Zimanê ajalan
jî heye, lê bê raman e. ji ber vê
xeynî jiyankirinê û parastinê kêrt
iştekî nayê û xeynî eslê xwe tu ji
eslekî din ne dikare fêm bike û ne
jî dikare bide fêmkirin. Yanî wekî
mirovan nikarin bi zarî dengekî
din bikin.
Ev jî ji ber ku bê raman in.
Lê mirov bi saya raman dikare ji
her zimanê fêm bike û bi her zimanî bide fêmkirin û dikare zarî
her dengî û her zimanî bike. Zimanê zikmakî çi ye û ji bo çi em
dibêjin zimanê zikmakî? Zarok di
zikê dayika xwe de dengê dayika
xwe seh dikin. Bêguman dengê
din jî seh dikin. Lê yê herî bi bandor dengê dayikê ye û dengê wê
di hişê xwe de bi cih dikin. Lewre dengê herîz êde û bi pergal
seh dike yê dayikê ye. Jixwe piştî
zarok tê dinê yê ku bi wan re herî
alaqeder dibin dayikên wan in.
Hem ji ber vê û hem jî ji ber ku
ji berê ve dengê dayika xwe nas
dike. Ew zarok dixwaze her gav
li dengê dayika xwe guhdar bike.
Ji ber vê yekê ye zarok destpêkê
fêrî zimanê dayikê dibe. Ji vê re jî
tê gotin zimanê zikmakî. Zimanê
dayikên wan jî zimanê civaka ku tê
de dijîn e. Di nava civakên cîhanê
de şeş hezar zimanên ji hev cuda
hene lê piraniya van zimanan yan
hatine jibîrkirin yan jî winda bûne
û hîna jî piraniya wan bi jibîrkirin û bi windabûnê re rû bi rû ne.
Ev jî bi destên hêzên mêtinger û
dagirker çêdibin. Ne dûr e. Li Tirkiyeyê hêzên dagirker vê rewşê
li ser kurdan didin meşandin. Li
ser zimanê kurdan her lîstik tê
meşandin. Kurdan tune hesibandin, zimanê wan qedexe kirin û
pê qerfên xwe kirin bi zimanê
dagirker perwerde kirin, ev perwerde jî ne ji bo pêşketina wan e.
Bi tevahî ji bo guhertina zimanê
wan û bişavtina wan e. Mafê perwerdeya bi zimanê zikmakî xespkirin û tunehesibandina çand û
zimanê wan bi qirkirinê re rû bi rû
hiştine. Her çiqas Tevgera Azadiyê
pêşî li ber qirkirinê girtibe jî hîna
hewldanên hêzên dagirker li ser
qirkirinê didomin.
Ev jî rastiyeke ku mirov gava lê
dinêre bi rastî jî yên ku ji ziman û
eslê xwe dûr dikevin ji esl û zimanê
xwe re kufiriyan dikin. Îcar em bên
ser zimanê nivîskî. Zimanê nivîskî
li gorî kolandinên arkeolojîk beriya zayînê panzdeh hezar salan bi
pêş ketiye. Ev jî mînaka kolandina
girê Xirabreşkê yê Rihayê ye û ji
kolandinên cuda jî diyar in. Çima
zimanê nivîskî? Lewre ji bo mirov xwe, dîroka xwe, civaka xwe
nas bike pêdivî bi zimanê nivîskî
heye. Vêga şaristanî û dîroka me
bi saya nivîsê tê nasîn. Mînak;
tabletên Misirê û nivîsên bizmarî
yên Sumerê. Ji van nivîsan dihat
zanîn ku şaristanî ji Sumer, Misir,
Çîn û ji yên din dest pê kiriye lê
ji kolanên girê Xirabreşkê diyar bû
ku şaristanî beriya Sumeran ji deh
hezar salan zêdetir ava bûye. Em
vê jî bi saya nivîs û nîşaneyan hîn
dibin. Yanî nasîna me ya civakan,
gelan, zimanan û nijadan ji çîrok,
roman û pirtûkên dîrokî ne. Mînak
pirtûka Gilgamêş. Yanî di romanê
de her çiqas lehengan digirin dest
jî di kesayetiya wî /wê de çand, civak, ziman û nijada wan dinasîne.
Her mirov nivîsên xwe bi zimanê
zikmakî dinivîsîne. Her çiqas nivîs
li zimanên cuda tên wergerandin jî gava mirov nivîsê dixwîne
mirov jê fêm dike ku nivîskar
nivîsa xwe bi zimanê kîjan civakê
nivîsiye. Ev jî bi piranî di romanan
de xwe nîşan dide. Gava zimanê
nivîsê wêjeyî be hîn zêdetir bala
xwendekaran dikişîne û ji drama
civaka ku girtiye dest hîn bêtir fêm
dike. Ji ber vê bi zimanê zikmakî
nivîsên wêjeyî, roman, çîrok, helbest û bi taybetî jî roman pir girîng
e. Bi zimanê zikmakî nivîsandina
romanê pewîst e bi taybetî jî ji bo
kurdan.
Kurd dikarin bibêjin “Em
perwerdeya xwe bi zimanê tirkî
dibînin çi pêdiviya me bi nivîsandina kurdî heye. Jixwe em xwe bi
zimanê tirkî hîn baştir vedibêjin.”
Li gorî min ên herî zêde pêdiviya
wan bi nivîsandina zimanê zikmakî heye kurd in. Lewre kurd bi
darê zorê hînî zimanê tirkî dibin.
Ji ber ku ev zimanê biyanî bi darê
zorê bi kurdan tê hînkirin kurd jî
ne baş hînî vî zimanî biyanî dibin
ne jî dikarin zimanê xwe yê zikmakî baş bixebitînin. Ev rewşa bi
darê zorê ne ji aliyê tirkan tenê
ve wisa bûye, ji aliyê ereb û eceman ve jî heman rewş e. Fêrbûna
ziman baş û erênî ye lê ne ji bo
jibîrkirina zimanê xwe yê zikmakî
û dûrketina jê. Ji ber vê çawa ku
mirov bi zimanê pergala dagirker
dixwîne û dinivîsîne pêwîst e bi
zimanê xwe yê zikmakî jî bixwîne
û binivîsîne. Ji ber vê jî pêdivî bi
nivîsandina romanên bi zimanê
zikmakî heye. Li gorî min gava
roman tê nivîsandin pênasîna lehengan di heman demê de pênasîna çand, ziman û civakê ye jî. Bi
nivîsandina romanê nivîskar hem
xwe perwerde dike hem jî derdora
xwe yanî xwendekarên xwe perwerde dike. Lewre gava nivîskarek
dest bi nivîsandina romanek bike
divê ji berê ve der heqê mijara wê
de lêkolînê bike û xwendekaran
der heqê tiştan de agahdar bike. Ev
jî girîngiya nivîsandina romanê bi
zimanê zikmakî nîşan dide
ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015
5
ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015
4
Hevdîtina Hunerî ya
Kurdistanê destpê kir
Hevdîtina Hunerî ya Navneteweyî ya Kurdistanê ku bi mebesta piştgiriya bi Rojavayê Kurdistanê tê lidarxistin
û berhemên wênesazên ji Asya, Ewropa, Afrîka, Amerîka û çar parçeyên Kurdistanê tê de têne pêşandayîn,
destpê kir. 33 wênesaz beşdarî sempozyumê bûn û ji bo çapemeniyê resepsiyonek hate dayîn.
Rojên Hunerî yên Kurdistanê bi piştgiriya Şaredariya
Bajarê Mezin a Amedê, Şaredariya Peyas, Rezan, Sûr û
Yenîşehrê bi mebesta piştgiriya bi Rojavayê Kurdistanê
re tê lidarxistin. Bername bi sempozyuma li Salona Resepsiyonê ya li Sumerparkê destpê kir. Hevşaredara Bajarê
Mezin a Amedê Gultan Kişanak, Hevşaredara Yenîşehrê
Ulku Baytaş, Alîkara Şaredar Gulistan Nazlier Koyuncu,ji
Komîsyona Çandê ya Meclisa Şaredariya Bajarê Mezin
Hulya Turker, Serokê Daîreya Çand û Turîzma Şaredariya
Bajarê Mezin Muharrem Cebe û Midûra Çand û Turîzmê
Cehavir Sadak Duzgun beşdar bûn.
Hunermend; Ahmad Hussein Elzaaim, Ali Asker Bal,
Aziz Tilki, Bahar Demirtaş, Bahram Hajou, Barış Seyitvan, Dilşad Questani, Eido Alhussein, Ergin Kaya, Êvar
Husseyni, Hama Haşim, Hanif Hamou, Hasan Abdalla,
Inayat Attar, Lokman Huseyin, Metin Çelik, Mourad Abdullaoi, MunîrŞêxê, Newroz Azizoğlu, Nursun Hızlan,
Omran Younis, Rania Kakarli, Rana Ali Abbas, Rêbuvar
Said, Remzi Sever, Reshid Husso, Rıdvan Kuday, Saleh
Nemir, Samr Draie, Sitar Ali, Şengül Acil, Zouheir Hassib û Walid Alagha beşdarî sempozyumê bûn û dest bi
çêkirin wêneyên xwe kirin.
BERHEMÊN 230 WÊNESAZAN TÊN PÊŞANDAN
Munîr Şêxê ku di komîteya amadekirina Pêşangeha
Kurdistanê de ye bixêrhatina mêvanan kir û behsa
girîngiya vê xebata ku wê bo piştgiriya Rojava bête pêkanîn kir. Şêxê bal kişand ser girîngiya vê çalakiya ku
hemû parçeyên Kurdistanê tê de beşdar in û behsa amadekirina wê kir.
Koordînatorê Galeriya Hunerê ya Amedê ya
Şaredariya Mezin Bariş Seyîtvan jî da zanîn ku cara
yekem e li Amedê xebateke weha tê kirin û got, “Îro
ji çar aliyên cîhanê û çar parçeyên Kurdistanê hunermendên hêja li vê derê bi me re ne. Ev xebat bo me pir
girîng e.” Seyîtvan aşkera kir ku pêşangeh 7’ê Sibatê tê
vekirin û 230 hunermend wê berhemên xwe tê de pêşan
bidin. Seyîtvan got ku ew dixwazin bernameyên bi vî
awayî zêdetir bêne lidarxistin. Hûnermenda ciwan a Kurd Êvar Huseynî li
Londonê jiyan dike jî tevlî bernameyê bû
Hunermend Înayet Attar bi ser navê hunermendên
beşdar behsa girîngiya vê hevdîtinê kir û got, “Em dixwazin ev xebata me bo siberojê bibe model.”
BI HUNERÊ GIYANA XWE PAK BIKIN
Hevşaredar Gultan Kişanak jî axaftina xwe bi Kurdî
kir û got, “Hûn hemû bi xêr hatine Amedê, vî bajarê
qedîm, pirçandî, pirzimanî. Em bi dîtina we ya li vê derê
gelekî kêfxweş in.” Kişanakê bal kişand ser girîngiya vê
xebatê û got, “Hûn li vê derê mêvan nîn in, hûn li mala
xwe ne. Ev bajar, bajarê we ye.” Kişanak bal kişand ser
rola bajarê Amedê û got, “Bajarê Amedê her du aliyê
Firatê anîn cem hev. Hatina we ya vê derê di navbera
çandan de dibe pire û herdu aliyên Firatê digihîne hev.
Sempozyuma îro, pêngava yekem a Hevdîtina Hunerî ya
Kurdistanê ye.” Kişanak da xuyakirin ku hunermendan mîsyoneke
girîng daye ser milên xwe û got, “Bi xêra we gel bêhtir ji
hev du hez dikin, tenê, hezkirin dikare çewtî û xeletiyên
dîrokî serast bike. Em dikarin bi saya hunerê giyanê xwe
pak bikin. Ji ber vê ev hevdîtin gelekî girîng e.”
Piştî axaftina hunermend û hevşaredaran bi hev re bo
bîranîn hin wêne kişandin.
Yekem Kovara Kurdî
Ya Felsefeyê Derket
Kovara Felsefevan a ku ev demeke xwendevanên zimanê
kurdî bi kêfxweşî û kelecanî çavlirêya wê bûn derket.
Kovara ku ji aliyê Weşanxaneya NA’yê ve hatiye çapkirin
bi rêvebiriya civaknas Alî Gurdilî ve tê amadekirin
Kovara Felsefevan ku kovareke
sê mehî ye ji nav Weşanên NA’yê
derket. Kovar bi rêveberiya civaknasê kurd Alî Gurdilî ve tê
amadekirin. Li ser navê destaya
edîtoryayê Alî Gurdilî di daxuyaniya ji bo çapemeniyê de wiha
dibêje: “Demeke dirêj e ku me
dixwest em bi zimanê xwe yê
şîrîn, kovareke xwerû bi kurmancî
ya felsefeyê biweşînin lê mixabin
heta niha me derfeteke wiha peyda
nekiribû. Lewre ev daxwaz wisa
demeke dirêj, di hişê me de weke
xewnekê mabû. Lê qasî beriya
du-sê mehan me biryara xwe da
ku em kovareke felsefeyê ya xwerû bi kurdî biweşînin.” Gurdilî di
dewama daxuyaniyê de destnîşan
dike ku kovargerî barekî giran e û
pêdivî bi zanîn û têgihîştineke kûr
heye û lema ev kar, bar û berpirsiyariya wan girantir jî dike û bi vî
rengî daxuyaniya xwe didomîne:
“Ligel hemû astengî û dijwariyan
em baş dizanin ku avêtina gava
pêşîn, gelekî girîng e û bêguman,
bi demê re em pêbawer in ku dê di
zimanê kurdî de berhevdanek baş
ya zanyariyên felsefî û zanistî pêk
were. Di vî warî de, bala xwînerên
kurdî hêviyên me her geş dikin.
Weke zanîna we ye ku felsefe û
zanist jî di jiyana mirovî de qasî
wêjeyê xwediyê roleka girîng in
û di navbera wan de jî, bêguman
têkiliyek xurt heye.”
PERESÎNA FELSEFEYÊ
Gurdilî diyar dike ku ew ê Kovara Felsefevan sê mehan carekê
biweşe û daxuyanî bi vî rengî didome: “Di her hejmareke xwe de,
em ê herî kêm li ser du mijarên
Belgefîlma
Serhildanê
Tê Kişandin
Ji aliyê komek xebatkarên Stêrk TV, xebatên
kişandina belgefîlmên serhildanên salên dawî
yên Kurdistanê tên meşandin. Xebatên kişandina
belgfîlman destpê kir û dê bi taybet jî serhildanên
salên 1990’î bên kişandin
Ji aliyê Stêrk TV ve dê belgefîlmên serhildanan bên kişandin.
Belgefîlm wê gelek serdeman nîşan bide. Belgefîlm dîmenên
ku li Kurdistanê û Ewropayê tê kişandin, ji çar serdemên bingehîn pêk tê. Di serdema destpêkê de wê serhildanên li Kurdistanê yên di destpêka sedsala 20’an de bên nirxandin. Di serdema duyemîn de, wê lêgerîna kurdan a azadiyê ya piştî Duyemîn
Şerê Cîhanê were nirxandin. Ev dem bi giranî wê ji derketina
Komara Kurd a Mehabadê, hişyariya li bakurê Kurdistanê ya di
salê 60’î de, Şoreşa Başûrê Kurdistanê ya bi peymana Cezayîrê
ya 1975’an re derbeke giran xwar û serhildanên mezin ên li
rojhilatê Kurdistanê piştî şoreşa Îranê ya 1979’an, pêk bê. Di
serdema sêyemîn de, wê derketina holê ya Tevgera Azadiyê
ya Kurdistanê bi pêşengiya PKK’ê re di çaryeka destpêkê ya
salên 70’yî, serhildanên gel ên piştî 15’ê Tebaxa 1984’an û
serhildanên girseyî yên salên 90’î werin nirxandin. Li gel serhildanên li Bakurê Kurdistanê wê, ‘Raperîn’a li Başûrê Kurdistanê bi şerê yekemîn ê kendavê re destpê kir, bê nirxandin. Di
serdema çaremîn a dokûmanterê de jî wê serhildana kurdan a bi
dîlgirtina Rêberê Gelê Kurd Abdullah Ocalan re li gelemperiya
cîhanê deng veda, bê nirxandin.
DIVÊ TÊKILÎ DEYNIN
Ji ekîba belgefîlmê Cahît Mervan der barê mijarê de ji me
re axivî û diyar kir ku ji bo xwe bigihînin jin, zarok, ciwan
û mêrên di serhildanên salên 90’î de cih girtine û bi wan re
hevpeyvînê bikin, di nava hewldaneke mezin de ne, lê nikarin xwe bigihînin hemûyan. Lewma xwest, yên di serhildanan
de cih girtine bi wan re têkiliyê deynin. Mervan her wiha da
zanîn girîng e, mirovên li gel wan vîdeo, qeyda deng, belge û
wêneyên li ser serhildanan hene, bi wan re têkiliyê deynin. Belgefîlm wê bi kurdî werin weşandin. Mirovên dixwazin hevkariyê lê bike, dikarin bi rêya vê navnîşanê xwe bigihînin koma
kişandina belgefîlman: E-mail: [email protected],
twitter: @serhildan84 û facebook.com/raperinserhildan84
bingehîn (dosyeyan)
rawestin.
Her wiha, em ê
cih bidin mijarên
mîtolojî, civaknasî
û psîkolojiyê û
têgînên felsefî jî.
Belam, mijarên civaknasî û psîkolojiyê, dê betir mijarên
destpêkê
bin û armanc, dê
nasandina
wan
zanista be. Weke
din, em ê bi berfirehî li ser mijarên
felsefî rawestin. Di vê hejmar ewil
de, em li ser du mijarên taybet rawestiyan: 1- Di pêşketina zimanan
de fîlozofî û felsefe 2- Têkiliya
felsefeyê û dîn çi ye gelo? Çima di
civakên lipaşmayî de, felsefe her
dem weke dijberê dîn/olê tê dîtin
û nirxandin?”
NIVÎSÊN DI KOVARÊ DE
Di rûpelên pêş de, dê hûnê li
gotarên gelek hêja yên Zeynelabîdîn Zinar, Fêrgîn Melîk Aykoç,
Omer Dilsoz, Zeynel Abîdin,
Newaf Mîro, Mahmut Ozçelîk,
Mîr Qasimlo, Y. Gul Seven, Rênas
Xendekî, Sultan Arslan, Konê Reş,
Evîn Berçem, Kêmzan Bêwar,
û Agirî Soran rast werin ku bi
şêweyekî felsefî û akademîk mijarê nivîsîne û têgihîştineke xwe
a kûr hene. Her wiha dîsa nivîsa
Panaît Îstratî ya ‘Mirov’, der heqê
dîn de nêrînên ramanwerên cuda,
Destana Gilgamêş, Ferhengoka
Felsefeyê, di quncikê civaknasiyê de ‘Pênase û Taybetmendiyên Komên Civakî’, di quncikê
psîkolojiyê de jî ‘Danasîn, Wesf
û Binaşaxên Zanista Psîkolojiyê’ cih digrin. Nesrîn Rojkan,
rêwîtiya xwe ya li warên Yewnanistana Antîk bi nivîseke xweş ya
bi navê ‘Li Pey Şopa Fîlozofan’
û geştnameyeke xweşik nivîsiye.
Her wiha, Alî Gurdilî bi nivîskarê
‘Heteroglossîa’ yê bi H. Kovan
Baqî re hevpeyvînek pêk anîye, ji
bilî van nivîsan gelekên din jî di vê
hejmarê de hene.
ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015
3
Alxas Kistik Kom Rêvebiriya
Xwe ya Nu Hilbijart
Navenda Civakê
ya Alxas Kistik
kongreya xwe li
darxist. Kongre
roja Yekşemê li navenda komeleya
Kirkisrakiyan hat li darxistin û rêvebiriya nu hat hilbijartin.
Kongre bi diyar kirina dîwanê dest pê kir û
Mustafa Has, Fatoş Daş, Kazım Serçe û Meryem Kaya jibo dîwanê hatin hilbijartin.
Di kongreyê de gelek nîqaşên dijwar rûdan
û çend xalên rêziknameyê jî hatin guhartin. Li
gorî van guhartinan Hevserokatî ji rêziknameyê
hat derxistin, wekî din jî kotaya jinan jî hat rakirin. Di rêvebiriya nu de tene 3 jinan cih girt.
Endamên Rêvebiriyê:
Erol Gulşen, Mustafa Has, Ali Has, Fatoş
Taş, Murat Mayil, Huseyin Matyar, Tacim Surensoy, Sakine Arslan, Ibrahim Buğday, Bayram Kabala, Ağa Oz, Ergun Aksoy, Ismet Serçe, Hıdır Şimşek, Cevdet Karakoç, Elif Zaralı,
Desteya Venêrînê:
Kemal has, Haydar ulus, Ibrahim
Ademoğlu, Musa Bekisoğlu, Aligül Özbek
Desteya Dîsîplînê:
Ismail Karagöz, Mustafa has, Ali Külekçi, Ali Köker, Hüseyin Şahin Koro
Ji Mala Gel a Pazarcix-Elbîstanê
alîkariya ji bo Şengalê
Mala Gel a Pazarcix-Elbîstanê ya li
paytexta Fransa Parîsê ye, alîkariya
ji betanî û kincê zivistanê ji Şengalê
re şand.
Mala Gel a Pazarcix-Elbîstanê, ji bo
Êzidiyên li dû êrîşên çeteyên DAIŞ’ê xwe
li kampên li Çiyayê Şengalê girtine, dest
bi kampanya berhevkirina betanî û kincên
zivistanê kir. Betanî û kincên di çarçoveya
kampanyayê de hatin komkirin, ji bo şandinê
hatin amadekirin.
Jin û ciwanên ji Pazarcix û Elbîstanê,
danê sibehê li hev kom bûn û bi sedan koli-
yên ji alîkariyê amade kirin. Ciwanan dûre ev
koliyên alîkariyê li TIR’an bar kirin û gotin,
“Alîkarîdayîna Şengalê, ji bo me cihê rûmetdariyê ye. Em ê her tim alîkarî û piştevaniyê
bidin gelê Şengal û Kobanê.”
Li dû amadekirina TIR’ê, Serokê Mala Gel
a Pazarcix-Elbîstanê Mûstafa Bunul, Seroka
Komeleya Kurdistanê ya Fransayê Sylvie Jan,
Seorkê Komeleya Êzidiyan a Fransayê Anthony Chamon civîneke çapemeniyê lidar xistin. Di daxuyaniya hevpar a her sê saziyan
de azadkirina Kobanê hat silavkirin û hat
destnîşankirin, ku ew li bendê ne Şengal jî di
demeke herî nêz de bêazadkirin.
Li dû civînê, TIR hat birêkirin.
Meşa azadiyê wê bigihêje serketinê
Meşvanên bi dirûşma, ‘Ji Ocalan re Azadî ji Kurdistanê re Azadî’ li Darmstadtê mîtîng
û panelek pêk anî. Ji fermandariya Biryargeha YPG’ê Rêzan Kobanê bi telefonê tevlî
panelê bû û got: “Daxwaza me ev e ku meşa ku we ji bo azadiya Rêber Apo daye
destpêkirin bigihêje serketinê.”
PÊŞWAZÎKIRINA BI COŞ
Kurdên bi dirûşma, ‘Ji Ocalan re Azadî ji Kurdistanê re Azadî’
dimeşin, duh êvarê li bajarê Darmstadt
a Elmanyayê bi coşek mezin hatin
pêşwazîkirin. Li vir di mîtînga ku pêk
hat de li ser girîngiya meşê hat sekinandin û belavok hatin xwendin û belavkirin. Meşvanan belavokên bi Elmanî belav kirin û ji neteweyên cuda
eleqeyek mezin ji bo meşê hebû.
JI BO AZADIYA RÊBER
APO, KOBANÊ Û ŞENGALÊ
Meşvanan saet di 18’an de li Navenda Civaka Kurd a Demokratîk a panelek pêk anîn. Di panelê de 16’emîn
salvegera komploya navneteweyî ya
di şexsê Rêberê Gelê Kurd Abdullah
Ocalan de li hemberî gelê Kurd pêk
hatiye, hat nirxandin.
Li ser navê meşvanan Serhat Agirî axivî û got: “Em îro ji bajarê herî
mezin ê Ewropayê Frankfurtê heta
Strasbourgê meşek dirêj pêk tînin. Em di serî de ji bo azadiya Rêber Apo,
azadiya Şengal û Kobanê dimeşin. Di
tevahiya meşê de em ê der barê vê de
dosyayan pêşkêş bikin.”
DIVÊ MEŞA WE
BIGIHÊJE SERKETINÊ
Ji Fermandariya YPG’ê Rêzan
Kobanê bi telefonê tevlî panelê bû, li
ser navê gelê Kobanê meşvan silav
kir û wiha berdewam kir: “Me wate û
girîngiya meşa we dît. DAIŞ bi destê
serdestan derket holê. Gotin wê Kobanê ji me bigirin û êrîş kirin. Lê serketina Kobanê ku jin û ciwanan di nav
de cih girt DAIŞ tine kir. Êdî Kobanê
azad e. Daxwaza min ev e ku meşa we
bigihêje serketinê.”
vayên Kurdî, Dimilî û Kurmancî hatin
dayîn. Perwerdeyên ziman ji aliyê mamosteyên ji enstutiya zimanê Kurdî
Avesta Aydin û Omer Mêrdîn ve hatin
dayîn.
Tê payîn ku meşvan îro 22 kîlometre bimeşin û di saetên êvarê de bigihêjin Bensheîmê. Li vir wê mîtîngek
pêk bê û piştre dosya pêşkêşî sazî û
desteyan bên kirin.
Li Ewropayê Perwerdeya Çapemeniya Azad
Li Ewropayê di navbera 5 û 30’ê Çileyê de bi pêşengiya saziyên Çapemeniya
Azad perwerdeya çapemeniyê hat lidarxistin.
Perwerdeya çapemeniyê li bajarê
Elmanya Aachenê pêk hat.
Gelek şagirt û rojnamevanên pispor
tevlî perwerdeyê bûn. Ji rojnameya
Ozgur Gundemê Huseyîn Aykol, ji
Yenî Ozgur Polîtîkayê Mehmet Çîftçî,
Nurdogan Aydogan, ji STÊRK TV
Amed Dîcle, ji Med NÛÇE Ferda
Çetîn, ji RONAHÎ TV Sûna Tunç, rojnamevan Nazim Alpman, Rojnamevan-Nivîskar Zana AZADÎ li ser çapemeniya azad panel pêşkêş kirin.
Perwerdeya ku di 5’ê Çileyê de
destpe kir wekî beşên sereke yên çapemeniyê, rojnamevanî, nûçegihanî, di
çapemeniyê de rola jin, di dîrokê de
çapemeniya Azad, radyo, kamera,
montaj û her wiha bi zaravayên zimanê Kurdî ên Dimilî û Kurmancî
perwerde hatin dayîn.
heya roja me ya îro cihê çapemeniya
Azad ku têde cih girtiye hat nirxandin.
Her wiha di dîrokê de zor û zehmetiya
ku çapemeniya Azad têre derbas bûye
bi taybetî jî piştî salên 90’î êrîşên
dewleta Tirk û kontrayan ên li ser rojnameyên Kurdan hat nîqaşkirin.
DÎROKA ÇAPEMENIYA AZAD
GIRINGÎYA ZIMAN Perwerdeya peşî di dîrokê de çapemeniya Azad destpê kir. Ji rojnameya
Azad ku di 22’ê Nîsana 1898’an de ku
bi navê ‘KURDISTAN’ hat weşandin,
Di perwerdeyê de li ser giringîya
zimanê dayikê jî hat rawestandin û di
çapemeniyê de giringîya pir zimanî
jî hat nîşandan. Perwerdeyên zara-
ÇARŞEM, 04 REŞEMÎ 2015
2
Xaçepirs
Bersiva Hefteya Borî
Gotinên Pêşiyan
Lê Tu Nehatî
Her çêlek tê dotin lê her gotin
nayê gotin.
Min hemî dilên xwe ji te re vekirin
Min hemî kulên xwe ji te re vekirin
Min hemî milên xwe;
Ji boyî hilgirtina êşên te, ji te re vekirin
Lê tu nehatî!
Lê tu nehatî!....!!!
Nikare bi kerê dibeze kurtên.
Beriya baranê ba, Beriya
mirinê ta tê.
Ji zana bipirse, Ji nezana
bitirs e.
Ehmed Huseynî
telgraf.co.uk
Çarşem,
04/02/2015
Li Londonê
Bi Hezaran
Kes Jibo
Krîza Xaniyan
Derketin Qadan
Dawiya hefteyê li paytext Londonê jibo krîza xaniyan bi
hezaran kes derketin qadan û li pêşiya şaredariya bajarê
mezin ya Londonê polîtîkayên şaredariyê şermezar kirin.
Krîza xaniyan li paytext Londonê roj bi roj mezintir dibe û
bi hezaran malbat bi tirsa bêmal manê re rûbirû ne.
Di çalakiya bi navê “March For Homes” de ji 5 Hezaran bêhtir kes li hev
kom bûn û ji du milan meşîn heta ber avahiya şaredariya bajarê mezin
ya Londonê. Di meşê de çalakvanan bê navber “Pêşî însan, paşê kar” û
“ji qûtkirinan re na” qêriyan.
Li paytext Londonê kirêya xaniyan û bûhayê xaniya her roj bilindtir dibe
û gelek malbatên xîzan bêçare dimînin ku dev ji civaka ku di nav de
berdin derkevin derveyî Londonê. Çalakvanan bang li Boris Johnson kir
ku li hember vê krîzê bergiriyan bigire û xaniyên nû ava bike.
Pêşengên çalakiyê dan xûya kirin ku niha li paytext Londonê 344 Hezar
kes di lîsteya şaredariyan de li benda xaniyan e û kirê ji sedî 13 bûha
bûne.
Li gorî lêkolînan salê 63 Hezar xanî divê bên ava kirin da ku bibe bersiv
ji îhtiyacan re. Lê niha çaryeka vê tê ava kirin. Ji ber kêmbûna xaniyan û
polîtîkayên dewletê wekî “help to buy” bûhayê xaniyên di salên dawî de
derket du qatan.
Piştî çalakiyê komeke ji pêncî kesî bêhtir çalakiya xwe berdewam kir.
Polêsan mûdaxeleyî komê kir û di navbera polês û çalakvanan de alozî
derket.
Hêjmar
ROJNAMEYA HEFTEYÎ
454
Alxas Kistik Kom Rêvebiriya
Xwe ya Nu Hilbijart
Rûpel 3
Hevdîtina Hunerî ya Kurdistanê
destpê kir Rûpel 4
Demîrtaş: Hilbijartin ji bo AKP’ê
destpêka xelasbûnê ye Rûpel 7
Li Kurdistana Antîk Werzîş
Rûpel 9