Ernest rutheford
Transkript
Ernest rutheford
GENEL KİMYA Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM ATOMLAR ve ATOM KURAMI Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM • Kütlenin Korunumu Yasası Antoine Laurent de Lavoisier(1743-1794) 1774 yılında Antoine Lavoisier bir deney gerçekleştirmiştir. Lavoisier, bir kalay örneği ve bir miktar hava içeren bir balonun ağzını kapatmış ve tartmıştır. Tartım; kalay örneği + hava + balon kütlesidir. Sonra bu kapalı balonu ısıtmış ve kalayın tebeşir tozuna benzer bir toz verdiğini görmüştür. Kabı yeniden tartmış (balon + beyaz toz + kalan hava) ve kütlenin değişmediğini bulmuştur. Yaptığı daha başka deneylerle de görmüş ki, beyaz tozun (şimdi buna kalay oksit diyoruz.) kütlesi, kalay örneğinin kütlesi ile kullandığı havanın bir miktarının kütlesi toplamına eşittir. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Tepkimeden çıkan ürünlerin kütleleri toplamı tepkimeye giren maddelerin kütleleri toplamına eşittir. Madde bir kimyasal tepkimede yoktan var olamaz, var olan bir madde de yok olamaz. * Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM • Sabit Oranlar Yasası Joseph Louis Proust (1754-1826) Joseph Proust 1799 da yaptığı bir yayında, hep aynı miktar bakırı, sülfürik asit yada nitrik asitte çözüp, sonra soda yada potas ile karbonat şeklinde çöktürdüğünde, daima aynı kütlede ürün elde ettiğini belirtmiştir. Belli bir bileşiği meydana getiren elementler, bileşiğin kaynağının veya yapılış şeklinin ne olduğuna bakmaksızın, hep aynı ağırlık oranında birleşirler. Bir bileşiğin bütün örnekleri aynı bileşime sahiptir. Yani, bileşenler sabit bir oranda birleşirler. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Kimyasal Formül; Su, H2O şeklinde simgelenir. Bu simgeye kimyasal formül denir. * • Katlı Oranlar Yasası Eğer iki element birden fazla bileşik oluşturursa, bu elementlerden herhangi birinin sabit miktarıyla birleşen diğer elementin kütleleri arasında küçük tamsayılarla ifade edilen bir oran vardır. Element atomlarının karakteristik bağıl kütlelerine atom ağırlığı denilmiştir. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM • Elektronlar Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Michael Faraday (1791-1867) Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM J. J. Thomson 1897 de katot ışınlarının kütlesinin (m) yüküne (e) oranını bulmuştur. Bu değer; -5,6857 x 10-9 g/C dur. J. J. Thomson (1856-1940) Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Katot ışınlarına elektronlar (fundamental unit quantity of electricity) adını George Stoney vermiştir. George Stoney (1826-1911) Millikan yağ damlası deneyi ile elektron yükünü 1,6022 x 10-19 C dur. Bu değer m/e ‘de yerine konulursa; kütle (m) 9,1094 x 10-28 g bulunur. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM • X-ışınları ve Radyoaktiflik Wilhelm Roentgen katot ışını tüpü dışında bulunan bazı maddelerin bir ışıma yaptığını (floresans) ve bunun katot ışını tüpünün yaydığı ışından ileri geldiğini gösterdi. Bu ışığın niteliği bilinmediğinden X- ışını denildi. Wilhelm Conrad Roentgen (1845-1923) Wilhelm Conrad Röntgen'in Nobel ödülü diploması Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Becquerel, floresans maddelerin X-ışını yayma konusunu merak edip fotoğraf plakasını siyah kağıda sardı ve uranyum tuzu ile kaplanan parayı bu kağıt üzerine koydu. Güneş ışığına bıraktı. Plakayı banyo ettiğinde plaka üzerinde paranın gölgesini gördü. Böylece floresans maddenin ışın yaydığına ve bunun kağıttan geçtiğine karar verdi. Deneyi tekrarlamak istedi. Ancak yağmurlu havadan dolayı birkaç gün uranyum tuzlarını güneş ışığına maruz bırakamadı. Siyah kağıda sarılı Antoine Henri Becquerel film ve üstüne konmuş uranyum bileşiği birkaç gün (1852-1908) çekmecesinde güneşin doğmasını bekledi. Belli bir sebebi olmaksızın, çekmecedeki filmi banyo etti, ve uranyum kristalinin güneş ışığına maruz kalmadığı halde filme iz bıraktığını gördü. Becquerel bunun x ışınlarına benzer görünmez bir ışın olarak tanımladı ve Becquerel ışınları olarak adlandırıldı. 1898 de Marie Curie adını daha genel bir isim olan, radyoaktivite ile değiştirdi. Becquerel'in uranyum tuzlarından çıkan radyoaktiviteyi gözlemlediği film tabakası Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Wilhelm Conrad Röntgen 'in X Işını 'nı bulduğunu açıklamasının ardından, J.J. Thomson ve Rutherford bu konuda çalışmaya başladılar ve X Işını'nın gazlar içinden geçerken çok sayıda artı ve eksi elektrik yüklü parçacık ortaya çıkmasına, yani iyonlaşmaya yol açtığını, bu parçacıkları yeniden birleştirerek nötr atomlar oluşturduğunu buldular. Rutherford ayrıca bu iyonların hızını ve birbirleriyle birleşerek yeniden gaz molekülleri oluşturma süresini belirlemeye yönelik bir yöntem geliştirdi. Ernest Rutherford (1871-1937) İyonlaşma gücü yüksek olan ama kolaylıkla soğurulabilen ışın türünü alfa ışınları, daha az iyonlaşmaya yol açan, ama girim gücü daha yüksek olan ışınları da beta ışınları olarak adlandırdı. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Villard, alfa ışınlarını durdurmak için kullanılan ince kurşun tabakası vasıtası ile fotoğraf plakasının üzerindeki zırhlı konteynırın içindeki dar açıklığından kaçan radyum tuzlarından kaynaklanan radyasyonu araştırdı. Geriye kalan radyasyonun ikinci ve üçüncü tip ışınları içerdiğini gösterebildi. Bir tanesi manyetik alanla sapan ve Rutherford’un tanımladığı beta ışınları olabilirdi. Diğeri ise daha önce hiç tanımlanmamış ve radyasyonun çok delici bir tipiydi. Gama ismini Rutherford vermiştir. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Paul Ulrich Villard (1860-1934) Marie ve Pierre Curie tarafından başka radyoaktif elementler de keşfedilidi. Rutherford, Radyoaktifliğin bir elementin atomlarının başka bir elementin atomlarına kendiliğinden dönüşme süreci olduğu sonucuna vardı. Rutherford ve Frederick Soddy, radyoaktif bozunmaya uğrayan radyoaktif bir elementin kimyasal özelliğinin değiştiğini söylediler. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM • ATOM KURAMLARI Democritus Atom Modeli (Democritus–M.Ö. 400) : Atom hakkında ilk görüş M.Ö. 400’lü yıllarda Yunanlı filozof Democritus tarafından ortaya konmuştur. Democritus, maddenin taneciklerden oluştuğunu savunmuş ve bu taneciklere atom adını vermiştir. Democritus, atom hakkındaki görüşlerini deneylere göre değil varsayımlara göre söylemiştir. Democritus’ a göre; Madde parçalara ayrıldığında en sonunda bölünemeyen bir tanecik elde edilir ve bu tanecik atomdur. Bütün maddeler aynı tür atomlardan oluşur. Maddelerin farklı olmasının nedeni maddeyi oluşturan atomların sayı ve dizilişi biçiminin farklı olmasıdır. Atom görülemez. Atom görülemediği için bölünemez. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Dalton Atom Kuramı Bir elementin bütün atomları şekil, büyüklük ve kütle yönüyle aynıdır. Atomlar içi dolu küreciklerdir. Bilinen en küçük parçacık atomdur. Atomlar parçalanamaz, yeniden oluşturulamaz. Atomlar belirli oranlarda birleşerek molekülleri meydana getirir. Elementin bütün atomları aynı olduğu gibi bir bileşiğin de bütün atomları aynıdır. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Kanal Işınları ve Protonun Keşfi 1900 lerin başında atomların elektron içerdiği ve elektriksel olarak yüksüz oldukları bulunmuştur. Katot ışınları = elektron →anota hareket eder. Katot tüpünde gaz atomlarından koparılan tanecikler elektron ise elektronun koptuğu tanecik (+) yüklü iyonlardır. Anottan katota doğru ışıma yapar. (Goldstein’ın araştırması) (+) ışınlar (kanal ışınları) → katota hareket eder. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Tüpün ortasından kanallar açılarak görülebildiğinden dolayı buı şınlara“kanal ışınları” ya da “pozitif ışınlar”denilmiştir. 1898 de Alman fizikçi W.Wien, kanal ışınlarının pozitif elektrik yüklü olduğunu gördü. Kanal ışınlarının“yük/kütle”oranını kabaca hesapladı.Bu oran tüpteki gazın cinsine göre değişiyordu.Bunun sebebi; tüpte bulunan gazın cinsine göre farklı iyonların oluşmasıydı. J.J. Thomson kanal ışınlarının elektrik ve manyetik alanlardaki sapmaları araştırdı. Yük/kütle= 9,5791X107 C/kg hesaplamıştır. En küçük iyon olan H+ ya proton denilmiştir. Hesaplamalar sonucu; protonun yükü = elektronun yükü (ancak zıt işaretli) = 1,6022X10-19 C bulunmuştur. Buna göre, protonun kütlesinin bir elektronun kütlesinin yaklaşık 1840 katı olduğu görülmüş oldu. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Thomson Atom Modeli Atom protonlardan oluşmuş küre şeklindedir. Protonlar (+1) birim yüke, elektronlar ise (-1) birim yüke sahiptir. Elektronlar atomun içinde homojen olarak dağılmıştır. Nötr atomda proton sayısı kadar elektron bulunmaktadır. Elektronların kütlesi protonların kütlesinden çok küçüktür. Bu nedenle ihmal edilebilir. Protonlar ve elektronlar atomda rasgele dağılmıştır. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Rutherford Atom Modeli Bir atomun kütlesinin çok büyük bir kısmı ve pozitif yükün tamamı , çekirdek denen çok küçük bir bölgede yoğunlaşır. Atomun büyük bir kısmı boş bir uzay parçasıdır. (+) yükün büyüklüğü atomdan atoma değişir ve elementin atom ağırlığının yaklaşık yarısıdır. Çekirdeğin dışında, çekirdek yüküne eşit sayıda elektron bulunur. Atomun kendisi elektrik yükü bakımından nötrdür. 1932’de Chadwick nötr parçacıklardan meydana gelmiş yeni bir delici ışın keşfetti. Nötron denilen bu parçacıklar atom çekirdeğinden gelmekteydi. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Bohr Atom Modeli 1. Elektronlar çekirdek çevresinde rasgele dairesel bir yörüngede değil, çekirdekten oldukça uzakta sabit bir enerjiye sahip dairesel yörüngelerde hareket ederler. 2.Elektronlar çekirdek etrafında sabit enerjili dairesel yörüngelerde (orbitallerde) hareket ederler. Bu yörüngelere Enerji Seviyesi adı verilir. 3. Bohr atom kuramına göre, hidrojen atomunun 1 elektronu en düşük enerji düzeyi olan n=1 de bulunur. Buna Temel hâl denir. Elektron temel hâlden uzaklaştırılırken n=2, n=3, n=4 hâllerinden birine getirilirse uyarılmış olur. Uyarılmış hâlde elektronun enerjisi daha fazla olur. Daha az enerjili (uyarılmış) duruma göre kararsızdır. Elektrona verilen enerji kaldırıldığında düşük enerjili uyarılmamış (kararlı duruma) hâle geçer. Bu sırada iki enerji seviyesi farkı kadar ışın yayınlar. Elektronlar yüksek enerji düzeyinden düşük enerji düzeyine geçerken enerji yayarlar. Düşük enerji düzeyinden yüksek enerji düzeyine geçerken de enerji alırlar. Bir atomun elektronları dışardan enerji alarak yüksek enerji düzeyine yükselirse bu atoma "uyarılmış atom" denir. Bu olaya uyarılma denir. Uyarılmış atom yüksek enerji düzeyinden düşük enerji düzeyine geçtiğinde iki enerji düzeyi arasındaki enerji farkına eşit bir ışık (foton) yayınlar. Bu yayınlanan ışınlar her element için karakteristik özellik gösterir. Yayınlanan ışının şiddetine göre cisimlerin bazılarını mikroskop bazılarını ise gözümüzle gözlemleyebiliriz. Gözümüz yayınlanan bu ışınların sadece dalga boyu 7.10-5 cm olan kırmızıışık ile 4,5.10-5 cm olan mor ışık arasındaki kısmı görür. Daha kısa dalga boylu ışımaları duyu organlarımızla algılayamayız. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM 4. Çekirdekten uzaklaştıkça elektronun enerjisi de artar. Elektronlar, bulunduklar ıenerji seviyesinin enerjisine sahiptir. Enerji seviyeleri atom çekirdeğine yakınlığına göre n = 1, 2, 3, 4, 5, 6 gibi tamsayılarla veya K, L, M, N, O, P, Q gibi harflerle ifade edilirler. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Modern Atom Teorisi Werner Heisenberg Atom Modeli; Atom çekirdeğinde protonlar ile nötronlar bulunur. Normalde protonlar artı (+) yüklü olduğundan bir arada bulunamazlar. Öyleyse bu durum nasıl mümkün olmaktadır? Mezon Alan Teorisi işte bu olayı açıklayabilmek için ortaya atılmıştır. Teoriye göre, çekirdekteki bir protona, yanındaki nötrondan eksi (-) yüklü bir eleman (mezon) sıçrar. Eksi yük kazanan proton nötron olur. Eksi yük kaybeden nötron da protona dönüşür. Bu olay saniyenin çok küçük bir kesrinde vuku bulur. Öyle ki, protonlar birbirlerini itmeye zaman kalmadan nötron olurlar. Bu hal böyle devam eder. Atom çekirdeğindeki mezon alış verişi bir an için dursa, fizik alemi anında yok olur. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM De Broglie Atom Modeli; Parçacıkların dalgaya benzer bir özelliğe sahip olduklarını ileri sürdü. Parçacıkların dalga benzer yapısı Erwin Schrodinger formüle ettiği konseptle aynıdır. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Born Heisenberg Atom Modeli; Belirsizlik ilkesini katlamakla beraber bir takım olasılık ve istatistiki hesaplar neticesinde bir elektronun uzaydaki yerini yaklaşık olarak hesap etmenin mümkün olabileceğini öne sürdü. Born Schrödinger'in dalga denklemini olasılık açısından yorumlayarak dalga mekaniği ile kuantum teorisi arasında bir bağıntı kurdu. Böylece elektronun uzayın bir noktasında bulunması ihtimalinin hesaplanabileceğini göstermiş oldu. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM •Erwin Schrödinger Atom Modeli; •Schrödinger‘in dalga eşitliği Heisenberg’in belirsizlik ilkesine dayanmaktadır. Belirsizlik ilkesinde bir elektronun pozisyonunun ve hızının kesin olarak tayin edilemeyeceğidir.(birinin kesinliği diğerinin kesinliğini harcayacaktır.) Schrödinger‘in dalga eşitliği dalga fonksiyonunu verir ve fonksiyondaki kare ifadesi elektronların muhtemel bulutluluğunu verir. Bu yüzden, Schrödinger‘in katkısı atomun elektron bulutu modeli ile sonuçlanmıştır. Ona göre elektronlar çekirdeğin etrafında orbitallerde veya kabuklarda hareket ederler. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Schrödinger’in açıklamalarına göre, hidrojen atomunun elektronu çekirdekten itibaren sonsuza kadar bulunabilir. Elektronun bulunma olasılığının fazla olduğu yerlere elektron bulutu adı verilir. Elektron un bulunma ihtimali 0,5 4 (Å) 1 Yarıçap Modern Atom teorisinde elektronun atom içindeki davranışını belirlemek için sayı ve semboller kullanıldı. Elektronun durumunu açıklayan bu sayılara kuantum sayıları denildi. Kuantum sayıları ; 1. 2. 3. 4. Baş kuantum sayısı (n), Orbital (yörüngesel) kuantum sayısı (l), Manyetik kuantum sayısı (ml), Spin manyetik kuantum sayısı (ms) şeklindedir. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Bohr atom Modelinde öngörülen n sayısı ile aynı olup, elektronların çekirdekten olan uzaklığını gösteren R kalınlığındaki bir ana kabuğu tanımlar n=1,2,3,4.. (veya K,L,M,N,O,P. . ) değerleri alabilirler. Baş kuantum sayısı (n) 1 Kabukları gösteren harfler K K 2 3 4 5 6 … L M N O P … M L 4 (Å) - 5,2 (Å) (Å) Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Orbital, elektronun atom çekirdeği etrafında en fazla bulunduğu yerlerdir. Orbital kuantum sayısı (l), elektronun açısal momentumunun büyüklüğünü belirler. l = 0, 1, 2, 3, ... (n-1) Orbital kuantum sayısı ( l ) Alt Kabuk Elektronun açısal momentumu ; 0 1 2 3 4 … s p d f g … L l (l 1) . Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM h İfadesiyle bulunur. 2 Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Atom Numarası (Proton Numarası); bir atomda bulunan proton sayısıdır. Z ile gösterilir. Kütle Numarası; çekirdekte bulunan proton ve nötron sayılarının toplamıdır. A ile gösterilir. Atomdaki nötronların sayısına nötron sayısı denir. A-Z kadardır. Atom kütle birimi; karbon-12 kütlesinin tam 1/12 si kadardır. akb ile gösterilir. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Kimyasal Elementler İzotoplar; aynı atom numarasına fakat farklı kütle numarasına sahip atomlara denir. İyonlar; kimyasal tepkimeler sonucunda elektron veren ya da alan atomlar iyon adını alır ve net bir yük taşırlar. İzotop kütlesi; Uluslararası anlaşmaya ile karbon-12 izotopu standart atom olarak kabul edilir. Kütlesi tam 12 akb’dir. Diğer element atomlarının kütleleri bu standarda göre kütle spektrometresi ile tayin edilir. * Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Atom Kütlesi Bir elementin atom kütlesi izotopların doğada bulunma oranlarına göre ağırlıklı atom kütlelerinin ortalamasıdır. Elementin atom kütlesi= (izotop1’in bolluk kesri X izotop1’in kütlesi) + (izotop2’nin bolluk kesri X izotop2’nin kütlesi) + …….. * Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Peryodik Çizelge Kimyasal elementlerin sınıflandırılması için geliştirilmiş tablodur. Bu tablo bilinen bütün elementlerin artan atom numaralarına göre bir sıralanışıdır. Bu tabloda benzer özellik gösteren elementler aynı grupta bulunmaktadır. Peryodik Çizelgenin Özellikleri Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Mol Kavramı ve Avagadro Sayısı Sayılamayacak çokluktaki tek çeşit bir maddenin miktarı SI birim sisteminde mol birimi ile ifade edilir. 1 mol, tam 12 g karbon-12 de bulunan karbon-12 atomlarının sayısı kadar tanecik içeren madde miktarıdır. Atom ve molekül gibi taneciklerin 1 mollerinin içerdiği tanecik sayısına Avagadro sayısı, NA denir. NA = 6,02214179 X 1023 mol-1 1 mol atomun kütlesine mol kütlesi, M denir ve birimi g/mol’ dür. * Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM
Benzer belgeler
atomun yapısı ve perıyodık cetvel
Bohr Atom Modeli
1. Elektronlar çekirdek çevresinde rasgele dairesel bir yörüngede değil, çekirdekten oldukça
uzakta sabit bir enerjiye sahip dairesel yörüngelerde hareket ederler.
2.Elektronlar...