İşçi - Köylü - Özgür Gelecek

Transkript

İşçi - Köylü - Özgür Gelecek
İşçi-köylü
Demokratik Halk İktidarı İçin
DARBECİLERİ HALK YARGILAR!
45
Sayı:
* 10-23 Temmuz 2009
* Fiyatı: 1.50 TL
* ISSN: 1307-878X
Emperyalizmin yerli uşaklarının, emperyalist projelerin ülkede ve bölgede
hayata geçirilmesini kolaylaştırma çabaları, sistemin yeniden şekillendirilmesi
çabaları eşliğinde sürüyor. “İrtica ile Mücadele Planı” olarak özetlenebilecek “plana” ilişkin ortaya çıkan ve TSK’yı köşeye sıkıştırma olarak da adlandırılması gereken “belge” ile yeni bir boyuta bürünen çatışmada, süreci
lehine çevirmeye çalışan sivil otorite, bu yönlü bir adım öne çıkmış gibi görünüyor.
“Belge”yi takip eden günlerde bir gece yarısı Meclis’e getirilen 15. Madde
değişikliğinin de eklenmesiyle, egemen klikler arasındaki dalaş, kamuoyunu
bir kez daha bu iktidar dalaşı üzerine tartışmaya, taraf olmaya zorladı. Gelinen
noktada, kamuoyunun gündemine sokulan 15. Madde tartışması ise, şimdilerde
en fazla tartışılan konu olmaya devam ediyor.
Emperyalizmden ve onun yerli uşaklarından ve de onların gerçekleştirdiği,
başta faşist darbeler olmak üzere, tüm faşist uygulamalardan hesap soracak yegane gücün emekçi halkın, örgütlü gücü olduğunu akıldan çıkarmamak gerekmektedir.
Vartinik kıvılcımını yangına
çevireceğiz
Geçtiğimiz yıl gazetemizde “Ateş kıvılcımdan çıkar” başlıklı bir röportaja yer vermiştik.
Bu röportajların okurlarımızda yarattığı ilgi üzerine Halk Savaşçıları ile yapılan “Vartinik kıvılcımını yangına çevireceğiz” başlıklı yeni bir
röportajı dizisini de siz okurlarımızla paylaşıyoruz.
Bu yıl daha sınırlı tutulan röportajlarda Halk
Ordusu Dersim Bölge Siyasi Komiseri, Dersim
Bölge Komutanı ve bazı savaşçılarla 2008 yılının
politik ve askeri gelişmeleri ve faaliyetleri hakkında düşünce ve açıklamalarıyla buluşturacağız
sizleri.
İlgi ve beğeniyle takip edeceğini düşünüyoruz… Sayfa 8
Dersim’e sahip çık!
Munzur’un sesine kulak ver!
9. Munzur Kültür ve
Doğa Festivali’ni Munzur Vadisi üzerinde yapılmak istenen
barajlara, orman yakmalarına
ve siyanürle altın aramalarına
karşı bir mevziye dönüştürelim.
Festival daha kararlı ve inatla
“Doğamıza ve kültürümüze
sahip çıkacağız” sloganını
haykıralım ve en önemlisi bu
sloganı pratiğe geçirelim. Birliğimizi ve örgütlülüğümüzü
alanlarda gösterelim.
Bu mevziden bir adım dahi
geri çekilmeyelim, ta ki doğa
katliamlarını yapmak isteyenlerin beyinlerinden bu düşünceleri söküp atana dek. 9.
Munzur Kültür ve Doğa
Festivali devletin saldırı politikalarına karşı bir duruş taşımalı içeriği ve programı buna
göre oluşturulmalı. Sayfa 16
İşçi-köylü’den
Her anı, her fırsatı değerlendirerek kitlelerle buluşalım
Sayfa 2
C
M
Y
K
Davutpaşa’da hayatını kaybeden ve yaralananların aileleri artık her Cumartesi
Taksim Tramvay Durağı’nda “Sorumlular yargılansın, adalet istiyoruz!” diyerek basın açıklaması düzenliyorlar.
Eylemlerinin 3. haftası, 4 Temmuz Cumartesi günü alanlardaydılar yine! Bu
hafta basın açıklamasını, Davutpaşa’da
hayatını yitiren Semra Bakkal’ın kızı
Ebru Günalan okudu. Sayfa 5
Yargı yine
şaşırtmadı...
Mardin Kızıltepe ilçesinde polisin bir eve
düzenlediği operasyon sırasında babası
Ahmet Kaymaz’la birlikte öldürülen
Uğur Kaymaz davasında yerel mahkemenin verdiği beraat kararı Yargıtay tarafından onandı.
Yargısız infaz, saldırı ve katliamlar düzenleyen ya da bunlara katılan görevlilere,
değil ceza verilmesi madalya takılıp,
terfi ettirilen bu ülkede yargının Uğur
Kaymaz kararı kimseyi şaşırtmamıştır.
12 yaşındaki bir çocuğu sırtından 13
kurşunla öldürmeyi “meşru müdafaa”
sayan yargı, bundan sonra yaşanacak
benzer durumlar için de aynı yargıya
varacaktır. Sayfa 6
burada...
hakimiyetini sağlamıştı. Kasım ayından beri süren çatışmalar nedeniyle polis zaten yüzlerce köye giremiyordu. Sayfa 9
Emekçinin Gündemi
Sınıfsal Yaklaşım
umutlarımızı kaybettik!”
Biz ölmüşüz
Hindistan’da isyan sürüyor!
Batı Bengal eyaletinin Lalgarh bölgesinde devlet terörü nedeniyle Polis Mezalimine Karşı Halk
Komitesi (PCPA) kurarak mücadele eden ve 14 Haziran’da isyan ederek 1100 köyü kapsayan geniş bir
alanda halk iktidarını kuran Adivasi (kabileler halinde yaşayan yerli halk) topluluklarının isyanı sürüyor. HKP (Maoist)’in önderliğinde ve Halk
Kurtuluş Gerilla Ordusu’nun (PLGA) desteğinde
süren isyana karşı büyük bir operasyon başlatan devletin silahlı kuvvetleri saldırılarını işkence eşliğinde
sürdürüyor.
Maoist gerillalarla HKP (Marksist) (CPM)’nin silahlı çeteleri arasında 5 gün süren silahlı çatışmanın
ardından 14 Haziran’da Lalgarh’ta 48 köyü ele geçiren Halk Komitesi 15 Haziran’da polisin kamplarını
terk etmek zorunda kalması üzerine bölge üzerinde
“Davutpaşa’da
Sabahın erken saatleri... İşbaşı yapacak
olan işçi ve emekçiler belediye otobüsleri ve servislerle işe zamanında gitme
telaşı verirlerken, İzmir’in Eşrefpaşa
bölgesinde gündelikçi işçiler iş bulma
telaşıyla toplanıyorlar. Vakit ilerledikçe, çevredeki işçi kahveleri iş bekleyen işsizlerle doluyor. Sabahın erken
saatlerinin serinliği, günün ilerleyen saatlerinin sıcağına evrildikçe bekleyişin
ızdırabı artıyor.
Onlar gündelikçi işçiler. İzmir’in kırka
yakın bölgesinde toplanıyorlar. Her
toplanma bölgesinde yaklaşık yüze
yakın işsiz var. Sayfa 2
Evrensel Bakış
Pusula
İşçi sınıfı faaliyetine çalışma
Darbecilik sistemin
refleksidir, karakteridir!
Sayfa 3
ve yaşam alanlarıyla birlikte
Aç bir dünya tehlikeyi
Bilme ve yapma
büyütüyor!
yoğunlaşmalıyız
Sayfa 4
Sayfa 11
Sayfa 13
‹flçi-köylü 2
Yaflam›n içinden
10-23 Temmuz 2009
Biz ölmüflüz burada,
a¤layan›m›z m› var?
Onlar gündelikçi iflçiler. ‹zmir’in k›rka yak›n bölgesinde toplan›yorlar. Her toplanma bölgesinde yaklafl›k yüze yak›n iflsiz var. Toplanma alan› say›s› ile her toplanma alan›nda
bekleyen iflsiz say›s›n› çarpt›¤›n›zda, üç binlerin üzerinde bir
say›ya ulafl›yorsunuz.
tak›m fleyler yapmaya çal›fl›yorlar. Ne
yap›yor? Da¤a ç›k›yor odun kesiyor, ot
topluyor, geçimini sa¤lamaya çal›fl›yor
vatandafl. Paras› olmad›¤› için yap›yor
bunlar›. Paras› olsa oturur evinde daha
güzel fleyler yapmaya bakar.”
Krizin yaratt›¤› fay hatt›n›n patronlar› de¤il iflçi, iflsiz milyonlarca ezileni
vurdu¤u ortada. San›r›z Baflbakan’›n
“kriz bizi te¤et geçti” sözleri do¤ru.
Neden mi? Vatandafl› soka¤a ç›karma
kampanyas›, ÖTV indirimi, di¤er vergilerde patronlar lehine yap›lan indirimler vb. krizin egemenleri te¤et geçmesi
için yap›lan bir kaç uygulama sadece.
Hal böyle olunca, ezilenlerin yan› s›ra
küçük ölçekli iflletmeler d›fl›nda, komprador burjuvazinin fay hatt›n›n “ötesinde” kalmay› baflard›¤› ortada. Dolay›s›yla Baflbakan›n “bizi” derken kastetti¤i s›n›f›n siyasal olarak temsil etti¤i s›n›flar oldu¤u anlafl›l›yor.
Sabah›n erken saatleri... ‹flbafl› yapacak olan iflçi ve emekçiler belediye
otobüsleri ve servislerle ifle zaman›nda
gitme telafl› yaflarlarken, ‹zmir’in Eflrefpafla bölgesinde gündelikçi iflçiler ifl
bulma telafl›yla toplan›yorlar. Vakit ilerledikçe, çevredeki iflçi kahveleri ifl bekleyen iflsizlerle doluyor. Sabah›n erken
saatlerinin serinli¤i, günün ilerleyen saatlerinin s›ca¤›na evrildikçe bekleyiflin
›zd›rab› art›yor.
Onlar gündelikçi iflçiler. ‹zmir’in
k›rka yak›n bölgesinde toplan›yorlar.
Her toplanma bölgesinde yaklafl›k yüz
iflsiz var. Toplanma alan› say›s› ile her
toplanma alan›nda bekleyen iflsiz say›s›n› çarpt›¤›n›zda, üçbinin üzerinde bir
say›ya ulafl›yorsunuz. Türkiye’nin dört
bir taraf›ndan geliyorlar. Eflrefpafla bölgesinde daha çok Tokatl›lar ve Sivasl›lar bekliyor. Az say›da ‹zmir’de oturan
var. D›flardan gelenler kentin kenar
mahallelerinde otuz, k›rk kiflilik evlerde
kal›yorlar. Amaçlar› “üç, befl kurufl biriktirip köye dönmek”.
arkadafllardan gelen aç›klama sonras›
gittikçe kalabal›klaflan sohbet grubumuza kat›ld›lar.
“Biz dünyaya fazladan
gelmifliz!”
K›sa bir tan›flma sonras› aralar›ndan
bir arkadafl sorular›m›za öncelikle muhattap oluyor. Ad› Turan Y›lmaz,
Tokatl› ve köyünden yaz aylar› için geçici olarak çal›flmaya gelenlerden. “Burada genelde her yörenin insan› var”
diyor Turan Y›lmaz ve ekliyor: “Do¤udan gelen, bat›dan gelen hepsi burada
bekliyor. Buras› serbest bir iflçi meydan›. ‹flçiler gelip bekleyip, gelen müflteriler ile konuflup, pazarl›¤›n› yap›p gidip
iflini görebiliyor.” Ne tür ifllerin ç›kt›¤›
sorusunu da: “‹flçi arkadafllar›n hepsi
ayr› ayr› ifller yap›yorlar. Kimisi fayansç›, kimisi s›vac›, kimisi boyac›. ‹nflaat ifli
için hangi iflçi laz›msa o iflin ustas› var
burada” fleklinde cevapl›yor. Genelde
inflaatlarda çal›fl›yorlar. Birço¤u aile geçindirmek zorunda. Kendilerini “gurbetçi” gördüklerini söylüyor Turan Y›lmaz: “Biz buralarda genelde gurbetçi
olarak kal›yoruz. ‹çimizde ailesi burada
olanlar da var ama genelde gurbetçi
olarak 5-6 ay, yaz döneminde gelip burada çal›fl›p memleketlerine dönüyor
iflçiler.” Günlük ücretlerinin 50-70 aras› de¤ifliti¤ini ve usta olanlar›n 75-80 ald›¤›n› söyleyor Turan Y›lmaz ve ekliyor: “Ayda 1 tane ifl ç›k›yor, burada
100 tane iflçi var hepsi ayda ya 2 sefer
ya 3 sefer ifle ç›k›yorlar di¤er günler
burada böyle bak›n›yorlar. Bu iflçilerin
hepsi her gün böyle burada oturuyor.
‹fl yok. Kriz var.”
Memleketlerinden buraya gelme
nedenlerini sordu¤umuzda mizahi bir
dille: “Biz dünyaya fazladan gelmifliz” diyorlar. Turan Y›lmaz hemen
aç›klama ihtiyac› duyuyor: “Buradaki
arkadafllar memleketlerindeki fazlal›k
adamlar. Memlekette oran›n ihtiyac›n›
karfl›layacak birçok insan var. Bizler
onlardan artan fazlal›¤›z. Köyde flimdi senin baban tarlaya gidip çift sürüne
ta
0
-4
35
yor, inekleri güdüyor, eve bak›yor.
an
✔ ‹zmir’de nereden baksde de en afla¤› Eee sen de flimdi fazlal›k adams›n,
rin
rle
Di¤e
böyle yer vard›r.
dece
gelip burada 3 kurufl kazanmak için
yordur her gün. Sa
kli
be
100 tane iflçi
buh
ba
sa
bu
bekliyorsun, mücadele ediyorsun.”
rada 40 tane
Y›lmaz’›n bu aç›klamas›n› yeteriflçi ifl beklili görmeyen di¤er bir Tokatl› arkayordu. Di¤er
dafl hemen at›l›yor: “Köydeki 25yerlerde ça30 yafl›ndaki genç arkadafllar hep
l›flan iflçilerin
burada. 30’un üzerinde çal›flan 1so ru nl ar ›n ›n
2 kifli hariç iflçi bulamazs›n. Gençda bizimkiler gelip burada gurbette çal›fl›lerden hiçbir
yorlar. Gelip burada çal›flamayayok.
fark›
cak yaflta olanlar ise memlekette
Köyden geliçiftçilik yap›yorlar genelde. Burayoruz buraya geliyorlar çünkü zordalar.
köyda 500-600 liral›k
Memleketlerinde çal›flabilecek
lara 5-6 ay çal›flal›m
ama ol›z› ç›kartal›m diye
m
ra
pa
ot
az
m
ki
olsalar gelip burada 3-5 kurufl
de
elimiz
›p gidiyoruz, ya da
muyor. Ya borçlan
için kimse çal›flmaz. ‹fl de olmabofl dönüyoruz.
d›¤› zaman kendi kendine bir
‹flçi-Köylü gazetesi olarak Eflrefpafla’da bekleyen iflsiz arkadafllar›n sorunlar›n› yerinde görmek için kay›t cihaz›m›z› sorular›m›zla birlikte onlara uzatt›k. Evvela durumu anlamayan arkadafllar bizim de iflçi arad›¤›m›z› sand›lar ve
h›zla yan›m›za gelip “iflçi laz›m m› abi?”
diye sordular. Sohbet etti¤imiz di¤er
“Param›z› alam›yoruz”
m› 1-2 senedir düzensiz ödüyorum. Ev
sahibim hakl› ama ben de hakl›y›m. ‹fl
olmad›¤› zaman ne yapaca¤›m? Zor
flartlar alt›nda yafl›yoruz. Bo¤az›m›zdan,
odunumuzdan, kömürümüzden, k›l›¤›m›zdan kesip ödüyoruz kiray›. Ben ustay›m, yurtd›fl›nda bile çal›flt›m zaman›nda. fiimdi yevmiye ile bile çal›flacak ifl
bulam›yorum. Bizden çok daha kötü
durumda yaflayan insanlar› da biliyoruz.
Bu hem düflündürücü hem de çok tehlikeli bir durum. Bu yafl›ma kadar ad›ma, kimli¤ime leke getirecek hiçbir fley
yapmad›m, flimdi gelmiflim 50 yafl›na.
Bu yafltan sonra illa kötü bir fley mi
yapmam gerekiyor yani. Böyle giderse
insanlar› buna zorlayacaklar, buna teflvik edecekler. Ben geçimimi sa¤lamak
zorunday›m. Televizyona ç›k›p pazarlar› geziyorlar ne nerede ucuz diye, gelsinler bir gezelim hep beraber. Kiraz flu
para, karpuz bu para demesinler, piya-
‹fl bulamaman›n yan›s›ra ifl olmas›
durumunda paralar›n› alamamaktan yak›n›yorlar; ‹flsiz arkadafllardan biri flöyle diyor: “Çal›flt›k m› param›z› alam›yoruz bazen. Buras› sa¤›, solu belli olmayan bir yer. Adam seni çal›flt›r›yor sonra çekip gidiyor bazen. Tutuyor bir tane ustabafl›na veriyor ifli, o geliyor buradan iflçileri götürüyor, iflçiler ustaya
güveniyor. Usta gidip onu tutan adamdan paras›n› al›yor iflçiye da¤›tmadan
çekip gidiyor. ‹fli veren de diyor ki;
‘Ben ustaya verdim paran›z›.’ Ustay› da
bulam›yorsun, olan
sana oluyor.” Türkiye
‹fl
Kurumu’ndan da istedikleri ilgiyi görememifller. ‹flsizlerden
biri: “Ben geçen aylarda ifl bulma kurumuna gittim. ‹fl
bulma kurumundan
bana geri hiçbir cevap gelmedi. Bildi¤im bütün flirketlere gittim ifl için ancak kriz var diye iflçi alm›yorlar. ‹fl için
gitmedi¤im yer kalmad›. 1 senedir dolan›yorum.
‹flsiz
kald›m,
borcum “ D o ¤ u d a n g e l e n , b a t › var, ev kira. Devlet d a n g e l e n h e p s i b u r a d a
diyor ki ‘durum iyi, b e k l i y o r . B u r a s › s e r ifl var’. Göstersin
best bir iflçi meydan›.”
hani ifl nerede? Buradaki insanlar›n
saya bir baks›nlar, vatandafla yanl›fl bilgi
haline bak, 100’den fazla iflçiyiz burada
vermesinler. Ekonomi düzeliyor, düzeama hiçbirimizin ifli yok. Devlet, millelecek diyorlar, neresi düzeliyor. Düzetin derdini bilmiyor. Ancak desinler “ifl
liyor da bize mi yans›m›yor? ‹nflaat sekvar”! Var demesin ifl versin, önce gelsin
törü bizim iflimiz. Düzelse bize de yanflurada bu insanlar›n haline baks›n.” Zas›r elbette”. Duran Polat’›n ard›ndan
man, zaman zab›ta ve polisin “çevreyi
Turan Y›lmaz da; “Aç›n halini aç, tokun
kirli gösteriyorsunuz” diyerek müdahahalini de tok bilir. Biz ölmüflüz burada
le ettiklerini ve kendilerini burada istea¤layan›m›z yok!” diyor.
mediklerini belirten gündelikçi iflçiler,
“Oy verin diyorlar ama gözleri bizi
‹flçiler aras›nda deneyimli olarak
görmüyor. ‹zmir’in göbe¤i Eflrefpafla
görülen baflka bir iflçi yaklafl›yor yan›buras›, ama görmüyor gözleri” diyorm›za. Birço¤u gibi o da Tokatl›. Sorulalar.
r›m›z› ad›n›n Duran Bekler oldu¤unu
‹flçilerde biri, hükümetin sunni gündemler yaratarak iflsizlik gerçe¤ini örtmeye çal›flt›¤›n› söylüyor: “Hükümet
bir dava att› flimdi ortal›¤a. Ergenekon
davas›. Vatandafl› oyalay›p, uyutup duruyor bununla. Ha kaçt›, ha tuttu, onu
gözalt›na ald›, bizim iflimize mi bakacak,
bakm›yor iflte. Ben dün sabah hapishaneden ç›kt›m. T›kl›m t›kl›m dolu oras›.
B›rak yatmay›, oturmaya yer yok. 60
kiflilik ko¤uflta 100’ün üzerinde tutuklu
kal›yor. Para cezas›ndan yatt›m ben. ‹fl
alm›flt›k, ödememizi yapmad›lar. Gidip
görüfltü¤ümde kavga ç›kt›, üstüne bir
de ben ceza ald›m.”
Duran Polat adl› bir iflçi zorlu bir
dönemden geçtiklerinden bahsediyor:
“‹lk defa bu y›llarda geçinmekte zorlan›yoruz. Ben kirada oturuyorum. Kira-
ö¤rendi¤imiz arkadafla yöneltiyoruz:
- Kaç ay çal›flacaks›n›z burada?
- ‹fl yok ki çal›flal›m. 6 ay buraday›z,
6 ay memlekette. K›fl›n memlekette yiyece¤imiz paray› burada ç›kartmaya çal›fl›yoruz. ‹flsizlik çok kötü. 15-20 günde
bir ifl ç›k›yor. Onu da götürüyorlar ama
yevmiye vermiyorlar do¤ru düzgün.
- Bu tip durumlarda ne yap›yorsunuz?
- Bir fley yapam›yoruz. 15 günde bir
çal›fl›p karn›m›z› doyuruyoruz. ‹flçilerin
hali periflan yani. Mesela biz 6 kardefliz.
Kardefllerim de burada. Memlekette
ailem var, 5 tane de çocu¤um var. Geçinemiyoruz diye buraya geldik, buradan da hiçbir fley yollayam›yoruz onlara.. (‹zmir)
‹flçi-köylü’den
Her an›, her f›rsat›
de¤erlendirerek kitlelerle
buluflal›m!
Yaz mevsiminin havalar› iyice ›s›tt›¤› bu dönemde gerek
ezilen halk kitleleri aç›s›ndan gerekse de egemen s›n›flar aç›s›ndan politik ortam›n s›cakl›¤› oldukça yak›c› flekilde hissedilmektedir. S›n›f mücadelesi ve demokratik talepler birçok
alanda kendisini göstermeye devam etmektedir.
Ekonomik krizin, iddia edildi¤i üzere toparlanma e¤ilimi
göstermesi bir yana daha da derinleflmesi ve ekonominin 2.
Emperyalist Paylafl›m Savafl›’n›n ard›ndan en yüksek düflüflü
görmesi geçti¤imiz hafta medyada yer ald›. Ancak % 13’lük
düflüflle dünyada 2. s›rada yer alarak küresel krizin ülkemizi
nas›l etkiledi¤ini anlamam›z› sa¤layan veriler dahi gerçekli¤i
tam anlam›yla yans›tmamaktad›r. Reel ücretler göz önüne
al›nd›¤›nda ve dolarla hesapland›¤›nda düflüflün halk›n gelirinde % 30’luk bir gerilemeye denk düfltü¤ü görülmektedir. Her
gün ifllerini kaybeden iflçilerin, emekçilerin, batan küçük iflletmelerin haberleri art›k s›radan haber niteli¤i tafl›maktad›r.
Örgütsüzlük dayan›flmaya, güç olmaya ve hak aramaya engel
olmaktad›r. Ancak örgütlü durufl sergileyebilenler DESA örne¤inde oldu¤u gibi uzun mücadeleler sonucu kazan›m sa¤layabilmekte, ‹zmir Kent Afi iflçileri gibi gündem yaratabilmektedir.
‹flçiler aç›s›ndan bir di¤er gündem maddesi olan kamu iflçilerinin toplu sözleflme sürecinin iflçilerin sabr›n› tafl›rmas›
Türk-‹fl yönetimini zoraki flekilde harekete geçirmektedir, ancak Baflbakan Erdo¤an’›n pervazs›z, meydan okuyan tavr› ise
iflçilerin öfkesini ve eylemlerini de yükseltecektir. Bu nedenle
tüm zor flartlara karfl›n direnifl örgütlemeye çal›flan veya toplu sözleflmelerde haklar›n› korumak için sokaklara ç›kan iflçilere ve emekçilere en yo¤un ve en etkin deste¤i devrimcilerin “halktan ö¤renme” ve “halka hizmet etme” ilkelerini dikkate alarak coflkuyla vermesi gerekti¤i aç›kt›r.
Bu dönemdeki bir di¤er gündem maddesi ise 2 Temmuz
Sivas katliam›n› anmak amac›yla Sivas baflta olmak üzere ülkemizin dört bir yan›nda on binlerin sokaklara ç›kmas›, katliam›
lanetlemesi ve Alevilerin demokratik taleplerini dillendirmesidir. Kat›l›mdaki kitlesellik Kemalizm’le zehirlenmeye çal›fl›lan Alevilerin gerçek taleplerini demokratik mücadele yoluyla örgütlemenin koflullar›n›n oldukça uygun oldu¤unu göstermektedir. Okurlar›m›z›n bu eylemlere kitlesel kat›l›m göstermesi bu nedenle de olumludur.
Yaz döneminde Kürt ulusal sorunu çerçevesinde devletin
bilindik inkarc›, bask›c› tutucumu da devam etmektedir. Cumhurbaflkan› Gül’ün umut da¤›tan sözlerinin ve Erdo¤an’›n vaatleri yine bofl ç›km›fl, Kürt meselesine yönelik elle tutulur bir
öneri dahi kamuoyuna sunulamam›fl, ancak Kürt çocuklar›
yarg›lanmaya, Kürt dili terör dili olarak ilan edilmeye devam
edilmifltir. Kamuoyu önünde suni gündemlerle g›rtlak g›rtla¤a
kavga eden veya kavga ediyor gibi görünen hükümet, ordu,
medya vb tüm sistem kurumlar› mesele Kürt sorunu oldu¤unda ortak tutum almakta, askeri operasyonlar gerilla mücadelesine karfl› sürdürülmektedir. Bu anlamda gazetemizin bu
say›s›nda yer vermeye bafllad›¤›m›z gerilla röportajlar›n›n dikkatle takip edilece¤i düflüncesindeyiz. Geçti¤imiz y›l yay›nlad›¤›m›z ve büyük ilgi gören röportajlardan sonra bu röportajlar
ülkemizde Demokratik Halk Devrimi için da¤lar› mesken tutan sosyal kurtulufl savaflç›lar›n›n hedeflerini, kazan›mlar›n›,
ilerleyiflini daha yak›ndan anlamam›za hizmet etmektedir.
Devrim, de¤iflim ve halk demokrasisi için yükseltilen mücadele hiçbir sistem-içi, liberal yalanla, sahte umutla karart›lamayacak bir gerçekli¤e, hakl›l›¤a ve cürete sahiptir. Dünyan›n
ve faflizmin bask›s› ve sömürüsü alt›nda yaflayan ülkemizin özgür, yaflanabilir, eflitlikçi bir sisteme kavuflmas› için gerek ülkemizde verilen mücadele gerekse de dünyan›n çeflitli ülkelerinde verilen mücadele ezilen kitleler için kurtuluflun namlunun ucunda oldu¤unu bizlere göstermektedir. Bu nedenle bu
say›m›zda yer verdi¤imiz Hindistanl› Maoistlerin seçim de¤erlendirmesi ve önderlik ettikleri ve halen devam eden isyan
yüz binlerce Hintli emekçinin emperyalist flirketlerin ve
komprador burjuvazinin sömürü ve ya¤mas›na karfl› ç›k›fl› ve
kaderlerini kendi ellerine alarak yaflam flartlar›n› gelifltirmek
için elbirli¤i ile çal›flmalar› aç›s›ndan deneyim sa¤lamakta,
umut vermektedir.
Devrimci mücadeleyi gelifltirmek için olanaklar›m›z her
geçen gün daha fazla artmaktad›r. Gerek ülkemizde gerek
içinde yaflad›¤›m›z bölgede gerekse de dünyan›n dört bir yan›nda silahl› mücadeleler, kitlesel isyanlar, militan mücadeleler geliflmekte, genifl halk kesimlerinin öfke ve tepkisi büyümekte, tepkideki art›fl sömürü ve ya¤ma üzerine kurulu emperyalizmi ve uflaklar›n› tedirgin etmektedir. Bu gerçekli¤in
fark›nda olan emperyalizm ve uflaklar› halklara ve mücadelenin öncü güçlerine sald›r›lar›n› da yo¤unlaflt›rmakta, yeni ve
kapsaml› sald›r› planlar› yapmaktad›r. Bu sald›r›lar› bertaraf etmenin ve kitlelerin mücadelesini yükseltmenin yegane yolu
örgütlenmektir. Örgütlenmek, örgütlü mücadeleyi ilerletmek, siyasal ve örgütsel düzeyimizi ve bilincimizi yükseltmek
ve harekete geçmeye haz›rlanan kitlelerle bütünleflmek bu
nedenle vazgeçilmezdir. Kitlelerle buluflabildi¤imiz her an›n,
her f›rsat›n de¤erlendirilmesi, ancak kitlelere giderken mücadelemizin esas merkezinin bilinçlerden ç›kar›lmamas›, yüzün
özgürlük mücadelesini elde silah da¤lar›n doruklar›nda
büyütenlere dönülmesi büyük bir ihtiyaçt›r.
‹flçi-köylü 3
Politika-yorum
10-23 Temmuz 2009
Darbecileri yarg›layacak tek güç, halk›n örgütlü gücüdür
“Belge”yi takip eden günlerde bir gece yar›s› Meclis’e getirilen 15. Madde de¤iflikli¤inin de eklenmesiyle, egemen klikler
aras›ndaki dalafl, kamuoyunu bir kez daha bu iktidar dalafl› üzerine tart›flmaya, taraf olmaya zorlad›.
Emperyalizmin yerli uflaklar›n›n, emperyalist projelerin ülkede ve bölgede hayata geçirilmesini kolaylaflt›rma çabalar›, sistemin yeniden flekillendirilmesi çabalar› eflli¤inde sürüyor. Ayn› zamanda ülke egemen s›n›flar› aras›nda iktidar ve rant elde edebilme, varolan›
güçlendirme amaçl› yürütülen dalafl da devam
ediyor. “‹rtica ile Mücadele Plan›” olarak
özetlenebilecek “plana” iliflkin ortaya ç›kan ve
TSK’y› köfleye s›k›flt›rma olarak da adland›r›lmas› gereken “belge” ile yeni bir boyuta
bürünen çat›flmada, süreci lehine çevirmeye
çal›flan “sivil otorite”, bu yönlü bir ad›m› öne
ç›km›fl gibi görünüyor.
“Belge”yi takip eden günlerde bir gece yar›s› Meclis’e getirilen 15. Madde de¤iflikli¤inin
de eklenmesiyle, egemen klikler aras›ndaki
dalafl, kamuoyunu bir kez daha bu iktidar dalafl› üzerine tart›flmaya, taraf olmaya zorlad›.
Asl›nda hedeflenenlerden biri de bafl›ndan beri zaten buydu. Toplumun tüm kesimlerini bu
dalaflta saf tutmaya zorlamak! Psikolojik savafl›n bir parças› olarak, gerilim psikolojisi üzerinden yürütülen iktidar çat›flmas›nda gelinen
noktada, kamuoyunun gündemine sokulan 15.
Madde tart›flmas› ise, flimdilerde en fazla tart›fl›lan konu olmaya devam ediyor.
Egemenler aras› çat›flmada
her yol mubah!
Tüm bu tart›flma-çat›flma ortam›nda, eme¤e dönük sald›r›lar›n gölgelenmek, gözlerden
uzaklaflt›r›lmak istenmesi bilinçli bir tercih ve
yönelimdir. “‹stihdam Yasas›”n›n ç›kar›lmas›
çabalar›n›n, tam da tüm dikkatlerin 15. Madde, “belge” gibi gündemlerin, tüm gündemlerin ön s›ralar›na yerleflti¤i/yerlefltirildi¤i günlere denk gelecek biçimde h›zland›r›lmas›na bak›lacak olursa, egemen s›n›flar›n hedeflerini
çok da ›skalamad›¤› görülecektir. Ancak birbirlerine karfl› kulland›klar› hiçbir yöntem ve
arac›n, al›nan kararlara ve uygulamalara bak›larak söylenecek olursa, emekçi kesimlere
karfl› kullan›lanlar kadar ac›mas›z olmad›¤›n›
söylemek gerekmektedir.
Egemenler aras›ndaki dalafltan ezilenlerin
pay›na “iyi fleyler” düflece¤ini hesaplayanlar›n
say›s› az de¤ildir. Emekçi kesimlere dönük gerçeklefltirilen kapsaml› sald›r›lar›n hangi konjonktürde ve hangi tart›flma ortam›n›n arka
plan›nda yap›ld›¤›n› iyice irdelemeden, dahas›
egemen s›n›flar›, onlar›n emperyalistlerle olan
iliflkilerini ve bu iliflkilerin hangi emperyalist
projelere hizmet etme hedefiyle ele al›nd›¤›n›
enine-boyuna düflünüp-incelemeden ortaya ç›kan bir yaklafl›m›n varl›¤›ndan söz edilebilir.
“Çat›flmadan” uzlaflmaya
Kamuoyu, “AKP ve Gülen’i bitirme plan›”
olarak sunulan ve hemen ard›ndan Gülen cemaatine yak›n kaynaklardan yap›lan aç›klamalara bak›ld›¤›nda, ayn› zamanda Gülen’i meflrulaflt›rma, hatta ülkeye dönüflüne alt yap› oluflturma da denebilecek “belge”nin ortaya at›lmas›ndan sonraki günlerde, TSK’n›n en üst
düzey komutan›n›n “belge” özgülünde dile getirdi¤i “ka¤›t parças›” söylemine tan›kl›k etti.
Genelkurmay Baflkan› ‹lker Baflbu¤ belgeyi
bir “ka¤›t parças›” olarak tan›mlam›fl ve orduya yönelik “asimetrik bir psikolojik harekat
yürütüldü¤ünü” iddia etmiflti. Ancak, ordudan
gelen bu hamlenin alt›nda kalmak istemeyen
AKP ve özellikle de Erdo¤an, darbe girifliminin
varl›¤›nda ›srar ederek, gündemde tutmay›
sürdürdü. Erdo¤an’›n ayn› günlerde sarf etti¤i
“polis rejimin güvencesidir” sözleri de anlaml›d›r.
AKP cephesi, bu aç›klamalara paralel olarak, hemen ayn› günlerde, 15. Madde
de¤iflikli¤ini jet h›z›yla Meclis’ten geçirdi. Askerlerin sivil mahkemelerde yarg›lanmas›n›n
önünü açan yasan›n meclisten geçirilmesi, karfl›l›kl› restleflme olarak gösterilmeye çal›fl›lan
geliflmelerin, bir parças›yd›.
Karfl›l›kl› yap›lan hamlelerde, 15. Maddedeki de¤iflikli¤in yasalaflt›r›lmas› ad›m›yla üstünlü¤ü ele geçirmifl gibi görünen AKP, TSK’y›
bir anlamda sorunu masa bafl›nda “çözmeye”
zorlam›flt›.
Psikolojik savafl ayg›tlar› kullan›larak sür-
S›n›fsal Yaklafl›m
DARBEC‹L‹K S‹STEM‹N REFLEKS‹,
KARAKTER‹D‹R!
Tayyip Erdo¤an, 12 Eylül’ün/darbecilerin yarg›lanmas› konusunda öneri
ortaya atan Baykal’› “sulu flaka” yapmakla suçlarken, çok aç›k ki “ateflle
oynamaktan” söz etmiflti. O da pekâlâ biliyordu ki, CHP/Baykal, kendileriyle yar›flan bir h›rsla rejim ve pek tabii ki 12 Eylül bekçisiydi. Ama gündemdeki tart›flmalar, iflte Baykal’a da böylesi sözleri söyletiyor ve Tayyip, kendisini “biliyorum flaka yap›yorsun ama bu
iflin flakas› olmaz” tarz›nda uyar›yordu!
Gündemi, birkaç y›ld›r süren “darbe-fleriat” tehlikeleri üzerinden s›n›rlar› yeniden çizilen kamplaflma ortam›nda, son belge vesilesiyle yeniden ›s›nan
atmosferdeki hamle ve olaylar belirlemekteydi. Baflbu¤’un bas›n önündeki
gövde gösterisi, MGK toplant›s›, karfl›l›kl› demeçler ve Albay Çiçek’in tutuklan›p b›rak›lmas›yla beraber AKP’nin
gece yar›s› bask›n›yla meclisten geçirdi¤i yeni düzenlemede askeri yarg›n›n
yetki alan›n›n k›s›tlanmas›…
Bütün bunlar›n ortas›nda, 12 Eylül’ün perde önündeki bafl aktörü Evren’in “yarg›lamaya kalkarlarsa intihar
ederim” sözleri yans›d› medyaya. Ancak
onun bu esnada sarf etti¤i esas önemli
sözler üzerinde durulmuyordu. Evren
flöyle diyordu, “Beni yarg›lamak isteyenlere flunu da hat›rlatmak isterim. TSK’nin
‹ç Hizmet Kanunu’nda madde var. Bir
emir kanunsuzsa, suçsa sadece emri veren de¤il, uygulayan da sorumludur. 12
Eylül harekât›n›, TSK’nin bütün mensuplar› uygulad›. Haydi, flimdi hepsini yarg›la-
y›n.” (26.06)
Evren’in “fiili imkâns›zl›k” tablosu yaratmak amac›yla böyle konufltu¤unu anlamak hiç de zor de¤ildir. Alt düzeyde hiçbir asker, polis ya da herhangi bir devlet görevlisinin özel olarak suça bulaflmad›kça yarg›lanamayaca¤› ortadad›r. Dönem içerisinde görev yapm›fl olman›n bafll› bafl›na “suç” oluflturmas›, yap›lan “ifl”le ilgilidir. Genifl
yorum aç›s›ndan bak›l›rsa devlete hatta
özel sektöre ait bütün ifl ve görevler,
düzene/sermayeye hizmettir. Böyle bir
mant›¤›n güdülemeyece¤i aç›kt›r…
Ancak, “suç” kavram› çerçevesinde
de¤erlendirilmesi gereken as›l olgu,
12 Eylül (pek tabii ki di¤er askeri cuntalar da) rejimine giden sürecin oluflumundan bafllayarak, kurulmas› ve muhafazas›n› da içeren bir parantezde rol
alanlar›n durumudur. ‹flte bunun içerisine yaln›zca Kenan Evren de¤il, ondan
önceki dönemin bütün provokasyon,
katliam ve sald›r›lar›ndan sorumlu olan
hükümet ve hakim s›n›f partileri girdi¤i
gibi, 12 Eylül sonras›nda iflbafl›na gelen
tüm hükümetler ve partiler de girmektedir.
Baykal’›n önerisiyle konunun yeniden gündemleflmesi üzerine, dönemin
gazetelerinden yap›lan al›nt›larla, bugün
en keskin “darbeciler yarg›lans›n” diye
ortal›¤a düflenlerin, nas›l darbe flakflakç›s› oldu¤u bir kez daha ortaya serilmektedir. Hakeza bütün “sivil” organizasyon ve kurumlar›n askeri darbe ile
ittifak içerisinde hareket etti¤ine dair
dürülen çat›flman›n bu evresinden itibaren,
peflpefle zirveler yap›ld›, sorun masaya yat›r›l›yor izlenimi yarat›ld›.
Hemen ayn› günlerde MGK toplant›s›n›n
yap›lmas› ve toplant›n›n yap›ld›¤› saatlerde, belgede imzas› oldu¤u iddia edilen albay›n tutuklanmas› düfltü gündemin orta yerine. Albay›n
tam da MGK toplant›s›na denk gelecek bir zamanlamayla tutuklanmas›, masaya oturmaya
zorlanan TSK’ya gözda¤› olarak da yorumland›.
Uzunca y›llard›r yap›lan en uzun toplant› olarak
adland›r›lan ve yaklafl›k 8 saat süren MGK toplant›s›nda ne konufluldu¤u, hangi kararlar›n alt›na imza at›ld›¤›, dahas› sivil otorite ile askeri
otorite aras›nda bir var gibi görünen bir anda
da ortadan kalkm›fl izlenimi yarat›lan (ya da yarat›lmas›na özen gösterilen) “uyumun” hangi
evrede oldu¤u merak konusu oldu.
Ancak MGK toplant›s›n›n sonuç bildirgesinde, TSK’n›n bir hayli y›pranan imaj›n›n cilalanmas› denebilecek tarzda ifadelerin yer almas›, iki klik aras›ndaki çat›flmada, hararetin
ç›tas›n›n düflürüldü¤üne iflaret etmektedir.
Ard›ndan da tutuklanm›fl bulunan albay›n serbest b›rak›lmas›, “uyum” konusunda hayli ilerleme kaydedildi¤i biçiminde yorumlanmal›d›r.
CHP’nin “darbeciler
yarg›lans›n” manevras›
Egemen güçler aras›nda sular durulmufl izlenimi verilen flu günlerde, “belge” tart›flmalar› aras›nda gündeme gelen 15. Madde de¤iflikli¤i, di¤er gündemleri biraz daha geri plana itti. Darbecilerin yarg›lan›p-yarg›lanmamas› üzerine yürütülen tart›flmalarda sergilenen yaklafl›mlar, kimi kesimlerin AKP’yi “köfleye s›k›flt›rma” hamlelerine de sahne oldu.
Darbe denildi¤inde, asl›nda kendisine karfl› darbelere karfl› oldu¤u aç›kça anlafl›lan
AKP’ye, bu yönlü bir hamle gerçeklefltirenlerin bafl›nda ise, darbecilerle koyun-koyuna oldu¤u, kendini onlara siper etti¤i bilinen Baykal
gelmekte. fiunu hemen koymak gerekiyor ki,
sistem partilerinin hiçbiri özde faflist darbelere karfl› de¤ildir ve olamazlar da. CHP ise
hat›rlatmalar g›rla gitmektedir. 12 Eylül’ün sisteme ait bir refleks oldu¤u,
TSK’nin t›pk› di¤er darbelerde oldu¤u
gibi bunda da bir araç olarak konumland›¤› hat›rlat›lm›fl olmaktad›r.
Alt› kuvvetle çizilmelidir ki 12 Eylül,
12 Mart, 27 May›s, 28 fiubat vd. bütün
darbe ve müdahaleler, TSK’nin “ba¤›ms›z” eylemleri de¤ildir. Ordulara
hükmeder, silahlar› elinde bulundurur
konumdaki omzu kalabal›k generaller,
nihayetinde devletin idari yap›lanmas›na
tabi birer bürokratt›r. O devlet, emperyalizmin yar›-sömürgesi bir devlettir. Son süreç vesilesiyle daha iyi görülmüfl olmal› ki konjonktür uygun olmad›¤›, yani efendilerinden talimat gelmedi¤i takdirde, de¤il darbe, do¤ru dürüst
manevra yapma flanslar› bile olamamaktad›r.
Bu durum, TSK’nin mevcut devlet
yap›lanmas›nda rejim aç›s›ndan önemli
bir a¤›rl›k oluflturdu¤u gerçe¤ini de¤ifltirmez. Bunun kurulufl sürecine giden
tarihsel nedenleri vard›r. Emperyalistler, bölgesel konumlan›fl nedeniyle bunun sürmesinde fayda görmüfller ve bu
rolün benimsenmesinde süreci teflvik
eden hamlelerde bulunmufllard›r. NATO bünyesinde hacimli ve etkin bir konum al›nmas›nda bu belirleyicidir. Son
süreçte, TSK’nin AB reformlar› çerçevesinde iç siyasetten uzak bir konuma
strateji çekilece¤i, devlet yap›lanmas›nda geri plana kayd›r›laca¤› ve a¤›rl›¤›n›n azalt›laca¤› söylenerek belli düzenlemeler yap›lm›flt›r. Bunlar›n biçimsel
kald›¤›, AB’ye ait makyaj faaliyetlerinin
uzant›s› oldu¤u görülebilmektedir.
“Eylem Plan›” belge tart›flmas› geliflti¤i esnada da söyledi¤imiz gibi hâkim
s›n›flar aç›s›ndan en “hay›rl›” sonuç,
sorunun ortada kalmas›d›r. TSK, belgenin sahte oldu¤unu iddia etmifl;
TC’nin kuruluflundan bu yana asker ile içiçe olmay› sürdürmüfl,
hiçbir zaman “sivil” bir parti olmam›flt›r.
Kemalist ideoloji do¤rultusundaki tek ulus-tek devlet yaratma politikalar›n›n en sad›k savunucusu da, yine bu ideolojinin yaratt›¤› bu iki kurum olmufltur.
Bunun içindir ki, Ergenekon
operasyonlar› s›ras›nda askerin
hedef gösterilmesine en fazla karfl› ç›kan kesim de yine CHP cephesi olmufltur. Gerek ›rkç›-floven dalgan›n yükseltilmesi hamlelerinde, gerek AKP ile hesaplaflma
aflamas›nda, gerekse de toplumun
laik-fleriat olarak ikiye bölünmesi
çabalar›nda, orduyu aç›k aç›k müdahaleye ça¤›ran da yine CHP’nin kendisidir.
Ancak CHP, AKP’nin de en az kendisi kadar darbe karfl›t› olmad›¤›n›, darbe karfl›t› görüntüyü, sadece kendi iktidar›n› pekifltirme,
askeri otoriteye karfl› kendi sivil otoritesini
infla etme ad›na sergiledi¤ini bilmektedir.
Bu gerçekli¤i çok iyi bilen CHP lideri Baykal da, daha önceki süreçlerde 12 Eylül darbecilerinin yarg›lanmas› gündeme getirildi¤inde,
“geçmifli kafl›mama” ad›na, darbecilerin yarg›lanmas›na karfl› ç›karken, bugün AKP’ye “madem darbecili¤e karfl›s›n›z o zaman 12 Eylül’ün
darbecilerini yarg›lay›n” diyebilmektedir. Çünkü AKP’nin böyle bir derdi olmad›¤›n›-olamayaca¤›n› görmekte ve bunu sadece bir manevra olarak, AKP’yi, deyim yerindeyse “köfleye
s›k›flt›rmak” ad›na yapmaktad›r.
Darbecilerin yarg›lanmas› meselesinde,
egemen medyada “köfle tutan” kimi “yazar-çizer” tak›m› da hemen saf tutmakta gecikmedi.
Bunlar içinde “yafll› adamlar›n” yarg›lanmas›na karfl› ç›kanlar oldu¤u gibi, daha düne
kadar karfl›s›nda haz›r olda bekledi¤i paflalar›n
yarg›lanmas› için “can atanlar” da vard›.
Darbecileri yarg›lama tart›flmalar›na -kaç›n›lmaz olarak- taraf olanlardan biri de 12 Eylül AFC’n›n flefi Kenan Evren’di. 17 yafl›ndaki
AKP’nin savc›lar› Albay’› tutuklayarak,
iddialar›nda ›srar› ortaya koymufl, Albay
tahliye olsa da Ergenekon dosyas›na b›rak›lan “mu¤lâk” bir durumla belge
tart›flmalar›na flimdilik nokta konmufltur. Viraj, “dan›fl›kl›” de¤ilse bile anlaflmal› biçimde dönülürken geliflen, “askeri-sivil yarg›” yetki çat›flmas› ise A.
Gül’ün hakemli¤i ile afl›lacakt›r.
Emperyalistlerin herhangi bir ülkedeki kliklere, kurum ve çevrelere telkin
etti¤i, kurdurdu¤u ittifak, iflbirli¤i vb.
ortakl›k ve birlikte hareket tarz›n›n kolay kolay bozul(a)mayaca¤› bilinebilir
bir olgudur. Bunun mutlak bir kural oldu¤u elbette do¤ru de¤ildir ama istisnas› da pek az yaflanm›flt›r. Bütün hareket
planlar›n›, her türlü ittifak ve hesab›
bozmaya yaln›zca s›n›f mücadelesinin
yasalar› kadirdir. O yasalara da halk s›n›flar›n›n direnci ve mücadele gücü flekil verir, gelifltirir. Buna do¤ru biçimde
yön verecek olan da proletaryan›n bilinci, örgütlü gücüdür…
TSK ile AKP aras›nda sürekli çat›flma oldu¤undan bahisle senaryo yazanlar, buna uygun mizansenden etkilenen
aymazlarla büyük bir kamuoyu yarat›yorlar. CHP’nin temsilini üstlendi¤i ve
TSK içerisinde köklü bir gelene¤i ve örgütlenmesi bulunan Kemalist laikçi
merkezi klik ile AKP’nin ANAP’a benzer biçimde temsil etti¤i yine tarihsel
kökleri tam aksi yönde “muhafazakâr/merkez-sa¤” ve “dinci” diye bilinen
kesimlere yaslanan klik aras›ndaki çat›flma sürmektedir.
Bunlar›n her ikisinin (ve di¤erlerinin) de özünde Kemalist oldu¤u gerçe¤i, devletin temel kurum ve ideolojik
de¤erlerinin savunulmas› ve korunmas›
ba¤lam›ndad›r. Söylem ve biçime yönelik eylemdeki farkl›l›k politik düzeyde
yap›lanmalara uzanm›fl, ortaya rejime
gençlerin yafl›n› büyütülerek as›lmas›n›n yan›
s›ra, onlarca devrimcinin idam edilmesini, 1
milyon civar›nda insan›n keyfi biçimde gözalt›na al›nmas›n›, tutuklanmas›n› ve vahfli iflkencelerden geçirilmesini, çok say›da insan›n bu iflkenceler sonucu katledilmesini ve toplumda
daha bir dizi onar›lmas› güç travmay› da beraberinde getiren faflist darbenin mimarlar›ndan
olan bu “zat› muhterem”, e¤er yarg›lanacak
olursa “intihar ederim” buyurdu!
12 AFC döneminde idam edilen devrimci
gençlere iliflkin sarf etti¤i, “asmayal›m da besleyelim mi?” sözleriyle de haf›zalara kaz›nan
Evren’in yarg›lanma ihtimali karfl›s›nda ald›¤›
bu tutumun “onurlu” bir davran›fl oldu¤unu
sananlar yan›lmaktalar. Hiçbir gücün ne 12 Eylül ACF’n› ne de bu AFC’ye öncülük eden kiflileri gerçek anlamda yarg›layamayaca¤›n›, 12
Eylül’ün arka plan›n› a盤a ç›kar›p hesap soramayaca¤› bilinmek-görülmek durumundad›r.
Evren de bunu çok iyi bilmektedir.
Emperyalizmden ve onun yerli uflaklar›ndan ve de onlar›n gerçeklefltirdi¤i, baflta faflist
darbeler olmak üzere, tüm faflist uygulamalardan hesap soracak yegane gücün emekçi halk›n, örgütlü gücü oldu¤unu ak›ldan ç›karmamak gerekmektedir.
ait hizipleflmeleri ç›karm›flt›r. “Demokrasi” isimli oyun bütün dünyada
egemen s›n›flar taraf›ndan böyle oynanmaktad›r. Bu hizipler, di¤er deyimle
klikler, kendilerini nitelik yönünden
farkl› gibi sunmakta ve s›n›f mücadelesinin tetikledi¤i çat›flma, kitleleri kendi
kamplar›na yedekleme amaçl› fliddetlenmektedir.
Tayyip ve Baykal’›n birbirine s›k s›k,
“elini yarg›n›n/ordunun üzerinden çek”
diye uyar›da bulunmas› bofluna de¤ildir.
Zira en etkili hamlelerin bu kurumlar
arac›l›¤›yla yap›labilece¤i tarihi pratikle
sabittir, nitekim sürekli yaflanan da budur. Ama ayn› zamanda bu kurumlar›n
“bafll› bafl›na” güç olmaktan uzak pozisyonu da bu vesileyle görülmeli ve hedef flafl›r›lmamal›d›r.
Evren ile di¤er cuntac› katillerin
yarg›lanmas› ve 12 Eylül’den bütün sonuçlar›yla hesap sorulmas› talebi, demokratik bir taleptir. Bu talep hiç kuflkusuz o dönemin bütün sorumlular›n›
kapsamaktad›r. Bu tarz suçlarda “zamanafl›m›” gibi kavramlar›n ifllemeyece¤i, dolay›s›yla bu tart›flmalar›n yersizli¤i ortadad›r. Faflist Türk devletinin 12
Eylül ile hesaplaflmayaca¤›, cuntac›lar›
yarg›lamayaca¤›, Yunanistan, ‹spanya gibi “nispi” demokratik bir tutumla o
dönemden hesap sormayaca¤› gerçe¤i,
bu talep do¤rultusunda mücadele edilmemesini gerektirmemektedir.
Baflta Anayasa olmak üzere temelli
bütün yasalara ruhunu veren 12 Eylül
hukuku, aradan geçen 30 y›la yak›n süredir, “dokunulmazl›k” z›rh›yla muhafaza edilmektedir. AB reformlar› çerçevesinde ç›kar›lan uyum yasalar›yla bu
hukuka “içerik” kapsam›nda hiçbir
müdahalede bulunulmam›flt›r. Son yap›lmak istenen de¤ifliklik de “s›radan”
bir düzenleme içermektedir. Konuya
iliflkin egemen s›n›f partilerinin haz›rlatt›¤› taslaklar›n da rejimin demokratiklefltirilmesine yönelik bir dert tafl›mad›¤›, sistemin özüne ait zeminden kopmad›klar› görülmektedir.
12 Eylül sistemin kendisidir. Sistemin kendisini “yenilemesi” elbette
mümkündür ve bunu özüne sad›k kalmak kayd›yla pekâlâ yapmaktad›r. Ama
kendisiyle “yüzleflmek” ad›na, gerçek
manada “yarg›lama” ve “adaleti” gerçeklefltirme prati¤ine girmesi beklenemez. Zira 12 Eylül’de olanlar, demokrasiden nasibini almam›fl, mevki düflkünü,
kendini bilmez, “insan haklar› özürlü”
bir grup “sadist” generalin eylemi de¤ildir. Burada ayr›nt›s›na girmemiz yersiz
olan 12 Eylül süreci, bilindi¤i gibi, son
derece “iyi” örülmüfl bir ak›fl›n neticesinde “sonuçlar” do¤urmufltur. 12
Eylül, rejimin refleksi, sistemin müdahalesidir. TSK’nin rolü fleklen bir anlam
ifade etmektedir. Bu yüzden gelen giden bütün hükümetler (ve partiler)
nezdinde 12 Eylül ve di¤er darbeler,
“özel” bir konuma sahiptir.
Tayyip’in “sulu flaka” diye ay›playarak ve ürpererek karfl›lad›¤›, Baykal’›n
12 Eylül’le ilgili “yarg›lama” atraksiyonunun do¤urdu¤u yank›lar, yaflanmakta olan “darbe” tart›flmalar› ve daha
ötesinde klik çat›flmas›ndaki “düflmanl›k”lar›n özündeki boflluk ve sahteli¤e dikkat çekilmesi bak›m›ndan ibret
verici olmal›d›r. Nihayet bu sürece vesile olan belge konusunun gündemleflmesi ile as›l hangi gündemlerin geri plan
itildi¤i konusu, yaklafl›k bir ayl›k zaman
dilimi aç›s›ndan çok önemlidir. Krize s›¤›nma flans› da kalmayan egemenlerin
kurdu¤u bu tuzaklar› bozmak ve pefl
pefle gelen direnifller üzerinden k›z›flan
zeminde kavgay› büyütmek bizim önceli¤imiz olmal›d›r.
‹flçi-köylü 4
‹flçi/köylü
10-23 Temmuz 2009
Ulafl›m sorunu ancak rayl› tafl›mac›l›kla çözülür
Dünyan›n büyük “metropollerinden” biri olarak bilinen ‹stanbul,
“Kentsel dönüflüm” ad› alt›nda özel
sektöre ya¤ma ve talana aç›k hale getirilmeye çal›fl›lmak. Bunlar›n en bafl›nda da, ‹stanbul halk›n› ma¤dur eden
ve can›ndan bezdiren ulafl›m sorununa “çözüm” olarak sunulan “Marmaray Projesi” geliyor. Bu projede genel amaç TCDD’ye ait kamu arazilerinin, özellikle deniz kenarlar›nda kalan k›s›mlar›n›n, sermayeye devredilmesi ve ‹stanbul’un sat›larak halka kapat›lmas›d›r. ‹lk oluflturuldu¤u süreçte
Avrupa ve Asya aras› demiryolu sisteminin kesintisiz eriflimini sa¤lama iddias›nda olan
proje giderek darlaflt›r›larak
sadece kent içi bir niteli¤e
büründürüldü.
KESK’e ba¤l› Birleflik Tafl›mac›l›k Sendikas› (BTS) ile
bu proje üzerine konufltuk.
BTS ‹stanbul 1 Nolu fiube
E¤itim Örgütlenme Sekreteri
Bekir Tafltan bu proje ile sistemin,
halk› nas›l “ölümü gösterip kansere
raz› etti¤i”ni anlatt›:
züm oldu¤unu düflünüyoruz. Ayr›ca
en ekonomik, güvenli ve h›zl› ulafl›m
yöntemidir bu!
Bizim karfl› ç›kt›¤›m›z nokta, proje sermayeye hizmet aflk›yla oluflturuldu¤undan dolay› hiçbir flekilde kamu yarar›na olmamas›d›r. Hatta demiryollar›n›n arazilerini de hibe etmeye çal›flt›¤›ndan ‹stanbul’un belli bölgelerinde demiryolu tafl›mac›l›¤›n›n
tasfiye edilmesi planlanmaktad›r. Örne¤in flehir d›fl›ndan gelen trenler için
son istasyon olan Haydarpafla yerine
Gebze düflünülüyor.
Yüzy›l›n Projesi;
Marmaray…
Metrobüs, ba¤›ml›
ekonominin ürünüdür...
Bekir Tafltan: Bu proje her ne
kadar ‹stanbul’a çözüm olarak sunulsa da as›l amaç demiryollar›n›n tasfiyesidir. Biz projenin amac› olarak
gösterilen rayl› tafl›mac›l›k sistemine
karfl› de¤iliz. Aksine rayl› tafl›mac›l›¤›n
‹stanbul’un ulafl›m sorunu için tek çö-
- Biz, y›llardan beri hükümete E-5
üzerinde rayl› ulafl›m için flu an metrobüs hatt› olarak kullan›lan bölünmüfl yol için öneriler sunduk ama her
seferinde “trafik” bahanesiyle buna
izin verilmedi. Oysa bu yöntem bize
çok pahal›ya patlad›, yurtd›fl›ndan ge-
Dersim’de iflten at›lan
iflçiler ifle geri al›nd›
Dersim Belediyesi’ne ba¤l› tafleron flirkette çal›flan 17 iflçi Haziran bafllar›nda iflten at›lm›fllard›. Ve
bunlar›n yerine yeni iflçiler al›nm›flt›. ‹flçilerin iflten ç›kar›lmalar›n›n hemen ard›ndan Partizan olarak belediye yönetiminden arkadafllarla görüflüp, bu prati¤in
yanl›fl oldu¤unu, demokratik belediyecilik anlay›fl›na
ters düfltü¤ünü ve düzeltilmesi gerekti¤ini belirttik.
Belediye yönetiminden arkadafllar iflçileri iflten ç›kar›p yerine yeni iflçi almalar›n› bizlere çeflitli gerekçelerle aç›klamaya çal›flt›lar. Ayn› zamanda seçimlerde
oluflturulan Devrimci Demokratik Güç Birli¤i
bileflenlerinin de çal›flmak üzere yeni iflçi önerebileceklerini vurgulad›lar. Bizler Partizan olarak bu politikan›n yanl›fl oldu¤unu, sunduklar› bu gerekçelerin
iflçileri iflten ç›kar›lmalar›n› hakl› gösteremeyece¤ini,
Partizan olarak kesinlikle yeni iflçi önermeyece¤imizi
ve at›lan iflçilerin tekrar ifle geri al›nmalar› gerekti¤i
noktas›nda görüfl bildirdik.
Ayn› zamanda bu durumda bizlerin iflçilerin ifle
geri al›nmalar› için iflçilerin hakl› taleplerinin ve eylemlerinin yan›nda olaca¤›m›z› ve aktif destek sunaca¤›m›z› deklare ettik. Konuflmalar›m›zda “e¤er belediye yeni iflçi alacaksa yeni istihdam alanlar› yaratmal›d›r. Yok, e¤er ekonomik gücü bunu karfl›layam›yor
ise o zaman iflçi ç›kar›p yerine yeni iflçi alman›n bir
gere¤i yoktur” dedik.
Daha sonra iflçilerle görüflüp onlar›n yanlar›nda oldu¤umuzu ve onlar› destekleyece¤imizi belirttik. Daha
sonra emek örgütleri ile bu konuya iliflkin yap›lan genifl toplant›larda bizler bu görüfllerimizi sunarak iflçilerin ifllerine geri al›n›ncaya kadar iflçilerle birlikte olaca¤›m›z› vurgulad›k. Yap›lan bu ilk görüflmeler sonuçsuz
kal›nca, iflçiler Belediye önünde oturma eylemine bafllad›. Ayn› zamanda imza kampanyas› organize eden iflçiler her Cuma günü ise kitlesel bas›n aç›klamas› düzenledi. Bizler de Partizan olarak iflçilerin bu hakl› talep ve eylemlerine aktif destek sunduk. Sonuç olarak
yap›lan eylemler ve birlikte hareket etme neticesinde
iflçiler ifllerine geri al›nd›lar.
(Dersim Partizan)
Demiryollar›n›n “yeniden
yap›land›r›lmas›” yeni
de¤il…
- Demiryollar›ndaki bu süreç as-
l›nda 4-5 senelik bir süreç de¤il! Örne¤in 1994 y›l›nda Türkiye, IMF’ye
ba¤l› bir ABD flirketinden “Demiryolu Nas›l Kurtulur?” adl› raporlar istedi. Haz›rlanan raporda öneriler flöyleydi: Personel say›s› yar›ya indirilecek (son 7-8 senedir tek bir iflçi bile
al›nmad› bu sektöre, yaln›zca k›s›tl›
say›da “sözleflmeli memur” al›nd›),
çal›flanlar için aç›lm›fl hastaneler kapat›lacak (kapat›ld›), TCDD’ye ait fabrikalar anonim flirketleri haline getirilecek (öyle de oldu), çal›flanlara ait
kamplar ve lojmanlar azalt›lacak (azalt›ld›). Sonra bu rapor yetersiz denilerek Kanada ile ortak bir rapor haz›r-
‹flçi k›y›m›na öfke!
‹kitelli’de bulunan A⁄ Tekstil Fabrikas›’nda 3 ayl›k maafllar› verilmeden iflten at›lan iflçiler iflyeri önünde bir dizi
eylem gerçeklefltirdi. Fabrika önünde
bekleyen iflçiler maafllar› verilmeden ve
bir gerekçe gösterilmeden iflten at›lmalar›n› protesto etti. Eyleme TekstilSen, DHF, Partizan ve DDSB de
destek verdi. Eylemin ard›ndan iflçiler,
‹fiKUR ve fabrikan›n tafleronu oldu¤u
COL‹NS ma¤azas› önünde bas›n aç›klamas› gerçeklefltirme karar› ald›lar.
27 Haziran Cuma sabah erken saatlerde fabrika önünde bir araya gelen iflçiler fabrikaya gelen patronu ve korumalar›n› protesto ettiler. Sabah saat 8.00’de
fabrika önünde iflçilere destek vermeye
gelen Grup ‹syan Atefli türküleri ile iflçileri yaln›z b›rakmad›, halaylar çeken ve
türküler söyleyen iflçiler “As›l patron
COL‹NS param›z› ver”, “Direne direne kazanaca¤›z”, Yaflas›n iflçilerin
birli¤i” sloganlar›n› att›lar.
Saat 14.00’te tutulan araçlarla Yeni-
bosna Kuleli Dura¤›’na gelen iflçiler,
buradan bölgenin COL‹NS flubesi önüne do¤ru yürüyüfle geçti. ‹flçiler ad›na
ma¤aza önünde bir aç›klama gerçeklefltirildi. Yap›lan aç›klamada COL‹NS ma¤azas›n›n tafleronlu¤unu yapan A⁄
Tekstil’den iflçilerin gerekçesiz bir flekilde iflten at›ld›¤› ve bunun yan›nda patronlar›n korumalar› taraf›ndan tehdit
edildi¤i belirtildi.
Aç›klaman›n ard›ndan iflçiler Bahçelievler ‹fiKUR fiubesine do¤ru yürüyüfle
geçti. Yürüyüflü engellemek isteyen polis ile iflçiler aras›nda tart›flma yafland›.
Tart›flmalar›n ard›ndan yürüme karar›
alan iflçiler polisin engellemelerine ra¤men yürüyüfle geçti. Yol boyunca geçtikleri iflyerlerinin önünde “Krizin faturas› patronlara”, “Direne direne
kazanaca¤›z” sloganlar›n› att›lar. Daha
sonra ‹fiKUR önünde bir araya gelen iflçiler, ellerindeki iflsizlik k⤛tlar›n› kuruma b›rakarak söyledikleri türkülerle eylemi sona erdirdiler.
(‹stanbul)
land›. Bu rapor daha ac›mas›z oldu:
Yük vagonlar› tamiri için sadece 2
atölye b›rak›lmal› (hatta raporda flöyle bir ibare de var: geri kalan atölyeleri de y›k›n ki sizden sonra gelen hükümetlerden biri bu atölyeleri kullanmay› düflünmesin), lojistik ambarlar
gelifltirilmeli ve 3. flah›slara da aç›lmal›. Ki flu son zamanlarda tekrar gündeme getirilecek olan Demiryolu Kanunu’nda bu da yer al›yor.
2000’li y›llar›n bafllar›ndan itibaren Haydarpafla için 2 tane Avrupa
imzal› proje üretildi. Harem, Haydarpafla ve Sö¤ütlüçeflme’ye varana kadar olan alan› kapsayan bu iki projede de ortak iki nokta vard›. Birincisi,
bugünden proje sonras›na yaln›zca
Haydarpafla Gar binas› ve Haydarpafla Camisi kalacakt›. ‹kisinde de demiryolu yok! Tabii, bu iki proje de olmad›, flimdi Marmaray var. Halk› çeflitli yalanlarla her fleyin iyiye gidece¤ine inand›r›yorlar.
Direnenlere barikat
13 fiubat’ta sendikaya üye olduklar› gerekçesiyle iflten ç›kar›lan Turkuvaz çal›flanlar›n›n,
Turkuvaz Medya taraf›ndan kendilerine aç›lan
dava ve ifle iade davalar› kazan›mla sonuçlanmas›na ra¤men, Patron Ahmet Çal›k mahkeme
karar›n› da tan›mayarak direniflçilerin kazan›mlar›n› görmezden gelmeye devam ediyor.
Turkuvaz çal›flanlar› direnifllerinin 135. gününde Taksim Tramvay Dura¤›’nda toplanarak
Galatasaray Lisesi’ne do¤ru yürümek istedi; fakat yürüyüfle polisten geçen hafta oldu¤u gibi
bu hafta da izin ç›kmad›. Bunun üzerine oturma
eylemi yapan kitle, bas›n aç›klamas›n› burada
gerçeklefltirdi. Direniflçiler yapt›klar› aç›klamada greve bafllad›klar›nda sadece 10 kifli, flimdiyse on binlerce kifli olduklar›na de¤inerek art›k
daha güçlü olduklar›n› belirtti. Ahmet Çal›k ve
medya grubundan birkaç yetkili hakk›nda suç
duyurusunda bulunduklar›n› belirten direniflçiler, mücadeleyi yeni bir boyuta tafl›d›klar›n› dile getirerek ATV ve Sabah’› boykot ça¤r›s› yapan bildiri da¤›tt›.
(‹stanbul)
Sabra patronu hesap verecek!
Geçti¤imiz günlerde Esenyurt’ta kurulu
bulunan Sabra Tekstil önünde bildiri da¤›t›m›
yapan Esenyurt ‹flçi Platformu üyeleri
Sabra patronu taraf›ndan kurflunlanm›flt›.
‹ki iflçinin yaraland›¤› sald›r›y› protesto etmek isteyen devrimci ve ilerici kurumlar polis barikat› ile karfl›laflm›fl, kitleye azg›nca sald›ran polis dört kifliyi gözalt›na alm›flt›. Gözalt›na al›nan devrimciler ç›kar›ld›klar› mahkemede tutuklanm›flt›.
Emekçi Kad›n Komisyonlar› 4 Temmuz
Emekçinin gündemi
‹flçi s›n›f›n› faaliyetine çal›flma ve yaflam
alanlar›yla birlikte yo¤unlaflmal›y›z
fiehirlerde daha do¤rusu büyük flehirlerde iflçi s›n›f›n› temel alan bir faaliyetin zorunlulu¤u teorik bak›mdan herkes için aç›kt›r. Bunu en baflta s›n›f›n
üretimden gelen gücünün egemen s›n›flara karfl› savafl›mda oynad›¤› belirleyici
role ba¤layabiliriz. Mücadelenin devrimci bir zeminde gelifliminde iflçi s›n›f›n›n nicel gücünden daha çok nitel gücünün belirleyicili¤i hiçbir zaman gözard› edilmemelidir. Bu nitel güç, özellikle kritik dönemeçlerde daha genifl
kitleleri s›n›fsal ve devrimci bir zemine
sokmada hayati bir rol oynar.
Ancak iflçi s›n›f›n› ele al›rken onun
organik yap›s›n› salt belli alanlarla ya da
fabrikalarla s›n›rl› tutmak önemli bir hatay› oluflturur. Fabrikalarda ve sendikalarda yürütülecek çal›flmalar elbette
önemini korumaktad›r ve bu de¤iflme-
tirilen otobüsler çok pahal›ya al›nd›,
ve trafi¤e çözüm getirmedi, çok k›sa
sürede birçok kaza atlatt›.
yecektir. Fakat di¤er yandan iflçi s›n›f›
faaliyeti bu s›n›rlara hapsedildi¤inde,
özellikle bugün ciddi geliflmeler kaydedilemeyece¤i rahatl›kla görülmektedir.
Fabrikalardan bahsederken, görece daha kitlesel üretimin yap›ld›¤› iflletmeler
ile küçük çapl›, fason üretimin yap›ld›¤›
iflletme ve atölyeleri kendi özgünlükleri
ile ele almak gerekir. Bugün iflçi s›n›f›n›n
önemli bir kesiminin bu küçük iflletmelerde istihdam edildi¤i ve örgütsüz ve
güvencesiz olarak yo¤un bir sömürüye
tabi tutuldu¤u unutulmamal›d›r.
Ne var ki özellikle bu kesim iflçi s›n›f› mücadelesine kanalize edilememekte ve örgütlenememektedir. Küçük
atölyelere da¤›t›lm›fl ve önemli bir bölümü geçici ifller niteli¤indeki bu üretim
alan›n›n, örgütlenmede ciddi zorluklar
bar›nd›rd›¤› bir gerçektir. Fakat iflçi s›n›-
Cumartesi günü Galatasaray Lisesi önünde
f› içerisinde çeliflkileri en yo¤un kesim
olarak bu alanlar›n mücadeleye tafl›nabilmesi bir zorunluluktur. Önemli olan
buna uygun araçlar›n yarat›lmas› ve
do¤ru yöntemlerin belirlenebilmesidir.
Bu alanda gösterilecek çaban›n iflsizleri mücadeleye tafl›mada da belirleyici
bir yeri olaca¤› görülmelidir. Çünkü s›n›f iliflkileri içerisinde iflçi s›n›f›na dahil
olan iflsizler ile güvencesiz ve örgütsüz
iflçilerin toplumsal ba¤lar› birbirinden
ayr›lamayacak bir bütün oluflturmaktad›r.
Öncelikle iflçi s›n›f›n› yapay ayr›mlarla parçalara ay›ran ve onun organik
birli¤ine ve örgütlenmesine zarar veren
yaklafl›mlarla mücadele edilmeli ve iflçiler ortak paydalarda biraraya getirilmelidir. Bunun kolay olmad›¤› ve birçok
emek örgütünün bu yönelimi rafa kald›rd›¤› bilinmektedir. Di¤er yandan ise
belli öncelikler belirlenmelidir. Bu öncelikler belirlenirken görece kolay olan,
do¤al olarak da etkisi ve çap› belirli bir
alan ve sürelerle k›s›tl› çal›flmalara a¤›rl›k vermek yanl›fl olacakt›r. E¤er ger-
yapt›¤› bir bas›n aç›klamas› ile üçü Emekçi Kad›n Komisyonu üyesi dört arkadafllar›n›n tutuklanmas›n› protesto etti.
“Patron kurflunlad›, polis terör estirdi, mahkeme tutuklad›! Tutuklanan
devrimciler serbest b›rak›ls›n” yaz›l›
pankart açan Emekçi Kad›n Komisyonlar›
ad›na yap›lan bas›n aç›klamas›nda yaflanan hukuksuzluk protesto edilirken sald›r›lara karfl›n insanca yaflanacak bir dünya için mücadelenin devam edece¤i belirtildi. (‹stanbul)
çekten militan bir iflçi s›n›f› mücadelesi
hedefleniyorsa çeliflkileri en yo¤un kesimlere yönelmek gerekti¤i aç›kt›r.
‹flçi s›n›f›n› ele al›rken onu salt çal›flan bireyle -ki bu ço¤u zaman erkektirs›n›rl› tutmak, mücadelenin taleplerini
ve örgütleme çal›flmalar›n› bu flekilde
darlaflt›rmak önemli bir di¤er yanl›fl›
oluflturacakt›r. Aç›k ki iflçi, ailesiyle birlikte vard›r ve kendisine ödenen ücret
tüm aileye ödenen bir ücret niteli¤i tafl›maktad›r. ‹flgücünün yeniden üretimi
ve üretimin süreklili¤i için bu zorunludur ve art›-de¤er sömürüsü de bunun
üzerine kurulmaktad›r. Egemen s›n›flar
iflçiyi ailesiyle bir bütün olarak ele al›r
ve sömürüye tabi tutarken bizim taleplerimizi ve mücadelemizi bu bütüne uygun olarak flekillendirmememiz düflünülemez. Meseleye böyle bakt›¤›m›zda
iflçi s›n›f›n›n ailesiyle birlikte bar›nma,
sa¤l›k, e¤itim vb. sorunlar›n›n da iflçi s›n›f› faaliyetinin ayr›lmaz parçalar› olarak
ele al›nmas› gereklili¤i rahatl›kla anlafl›lacakt›r. Böyle ele al›nan bir faaliyet,
mücadelesini salt üretimin yap›ld›¤› ko-
flullarla de¤il iflçi s›n›f›n›n tüm yaflam›yla birlikte de¤erlendirecektir. Bu
bize iflçi s›n›f›n›n yaflam alanlar›ndaki faaliyetin bir bütün olarak s›n›f mücadelesindeki önemini bir kez daha gösterecektir. Tek tek talepler olarak kendi
özgünlükleri içerisinde de¤erlendirilebilse de iflçi ve ailesinin bar›nma, sa¤l›k
ve e¤itim gibi ihtiyaçlar›n›n iflçi s›n›f›
mücadelesi kapsam›nda ele al›nmas› ve
buraya ba¤lanmas› as›l do¤ruyu oluflturacakt›r. Artan çocuk iflçili¤ini, çal›flan
kad›nlar›n yaflad›¤› bask› ve sömürüyü,
eve ifl verme fleklindeki uygulamalar› ve
yaflam alanlar›n›n ayn› zamanda küçük
çapl› üretimin gerçeklefltirildi¤i alanlar
olmas› gerçekli¤ini birlikte de¤erlendirdi¤imizde, art›-de¤er sömürüsünün
farkl› biçimler alt›nda her alanda yaflam
buldu¤unu ve bunun bütün aileyi ilgilendiren boyutunu daha iyi görebiliriz.
‹flçi s›n›f›n›n organik yap›s›nda ve
mücadelesinin ortak hedefinde ciddi k›r›lmalar›n ve yanl›fl anlay›fllar›n geliflti¤i
bir süreci yafl›yoruz. Bu sorunlardan temel bir tanesini, iflçinin çal›flma alanla-
virenler
e
ç
a
t
a
s
r
Krizi f›
Akbank krizi f›rsata çevirdi!
Uluslararas› sempozyumlarda
s›k s›k krizi f›rsata çevirme dersi
veren Akbank Yönetim Kurulu
Baflkan› Suzan Sabanc› sadece
2008’in Kas›m ay›nda 1700 çal›flan›n› iflten ç›kard›.
2008 y›l›n›n ilk 10 ay›nda net
kâr›n› 1 milyar 250 milyon TL olarak aç›klayan Akbank, krizi sadece patronlar›n f›rsata çevirece¤ini,
çal›flanlar›n ancak iflsizler ordusunda “istihdam edilece¤ine” dikkat
çekiyor.
Yüksek H›zl› Tren ile
milyarlarca lira çöpe
at›ld›…
- Türkiye’de demiryolunun gelir ve
giderleri zaten daha önceden beri tam
olarak dengede de¤ildi. Ama zaten
amaç kâr de¤il, kamu hizmetidir.
(‹stanbul)
Sinter iflçisi
haklar› için
yürüdü
Fabrika önünde aral›ks›z olarak
direniflte olan Sinter iflçileri, seslerini daha genifl kamuoyuna duyurabilmek ve patronu uyarmak için 3
Temmuz’da bir yürüyüfl gerçeklefltirdiler.
Sinter iflçileri, 3 Temmuz sabah›
“kazan›ncaya kadar mücadeleye devam” fliar› ile gerçeklefltirdikleri yürüyüfllerini, ‹MES Organize Sanayi
Bölgesi A Kap›s›’ndan bafllatt›lar.
Buradan sloganlar eflli¤inde direniflte olduklar› fabrika önüne kadar
yürüyen iflçiler, yürüyüfl s›ras›nda
direnifllerini ve taleplerini içeren
bildiri da¤›tt›lar.
Sinter iflçileri 22 Aral›k 2008’de,
Birleflik Metal-‹fl Sendikas›’na üye
olduklar› için iflten at›lm›fllard›. O
tarihten beri fabrika önünde dönüflümlü olarak direnifllerini sürdüren
iflçiler, bu son yürüyüfl örne¤inde
oldu¤u gibi, dönem dönem seslerini duyurmak için bir dizi eylem gerçeklefltirmekteler. ‹flçilerin Sinter
patronuna açt›¤› davalar›n ise önümüzdeki günlerde karara ba¤lanmas› bekleniyor.
Yine ‹MES içinde faaliyet sürdüren Entes elektronik firmas›ndan
hukuksuz bir flekilde iflten at›lan ve
Sinter iflçilerinin yürüyüflüne de kat›larak destek veren Gülistan Kobatan da, iki ay önce bafllatt›¤› direnifline devam ediyor.
(Kartal)
r›yla yaflam alanlar›ndaki mücadelenin
birbirinden kopuklu¤u oluflturmaktad›r.
Yaflam alanlar›na tafl›namayan ve mücadeleyi oradan da yükseltemeyen bir iflçi s›n›f› faaliyetinin darlaflarak gücünü yitirece¤i bugüne kadarki deneyimlerle
sabittir. Yine ciddi mücadele ve örgütlenme giriflimlerinin birçok deneyimde
fabrikalar›n ve emekçi mahallelerinin
ortak çabas› ve gücüyle baflar› kazand›¤› aç›kt›r. Aç›k olan di¤er bir konu da
iflçi s›n›f› mücadelesine ba¤lanamayan mahalle çal›flmalar›n›n kendi
içerisinde yaflayaca¤› k›s›rlaflmad›r.
Emekçi mahallelerindeki mücadelenin
ivme kazand›¤› dönemlerde bile elde
edilen kazan›mlar›n kal›c›laflt›r›lamamas›, bu mücadelenin üretimden gelen
güçle birlefltirilememesiyle yak›ndan ilgilidir. Burjuva-feodal sistemi devrimci
zeminde sarsacak ve tavizler vermeye
zorlayacak as›l mücadele buradan geçmektedir. Emekçi mahallelerinin devrimci potansiyelini do¤ru de¤erlendirebildi¤imizde bunun mücadeleye katk›s›
bugünkünden çok daha fazla olacakt›r.
‹flçi-köylü 5
‹flçi/köylü
10-23 Temmuz 2009
GDO; Tekellere kâr, tar›ma ve sa¤l›¤a zarar
‹thalat› serbest olan ve Türkiye’de de tüketilen GDO’lu ürünlerin ekimini de serbestlefltirecek olan Ulusal Biyogüvenlik
Kanun Tasar›s› imzalanmak üzere
TBMM’ye sevk edildi.
Biyoteknolojik yöntemlerle kendi türü
d›fl›nda bir türden gen aktar›larak belirli
özellikleri de¤ifltirilen bitki, hayvan ya da
mikroorganizmalara Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar (GDO) denilmektedir.
Örne¤in domuza ait bir gen domatese, bakteriye ya da virüse ait bir gen bitkiye aktarabilmektedir. G›da ürünlerinin genetikleriyle
oynay›p daha doyurucu, verimli hale getirerek açl›¤a çözüm bulunabilece¤i fleklinde
“masumane” bir hedefle gelifltirilen uygulaman›n tar›m-tohum tekellerinin dünya pazarlar›n› ele geçirme planlar›ndan baflka bir
fley olmad›¤› ise k›sa sürede anlafl›ld›. Tek bir
mikroorganizman›n bile bir insan›n ihtiyaç
duydu¤u tüm besin de¤erlerini içerir hale
getirilebilece¤ini savunan projeye göre art›k
dünyada “verimlilik artacak, herkes doyacak,
açl›k bitecekti”. Ekim alanlar›n›n % 99’u
ABD, Arjantin, Çin, Kanada ve Brezilya’da
bulunan GDO’lu ürünler 1998’den beri hiçbir denetime tabi olmaks›z›n rahatl›kla Türkiye’ye girebilmektedir. Ürünlerin % 99’unu
soya, m›s›r ve pamuk oluflturuyor. Patates,
domates, pirinç, bu¤day, ayçiçe¤i, balkaba¤›,
yer f›st›¤› ve baz› bal›k çeflitleri GDO’lu olarak üretiliyor. Baz› g›da ürünleri üzerinde de
hala çal›flmalar sürüyor.
TBMM’de görüflülen taslak yasalafl-
t›¤› durumda ortaya flöyle bir tablo
ç›km›fl olacak;
❐ GDO’lar›n üretimine ve tüketimine
izin verilecek.
ketlerin kontrolüne b›rak›lacak, bu ürünlerin
denetimi konusunda köylü, tüketici, ekoloji
örgütlerinin; ba¤›ms›z bilimsel kurumlar›n,
meslek odalar›n›n herhangi bir söz ve karar
yetkisi olmayacak.
❐ Ürünleri ülkeye sokan flirketler hakk›nda çok düflük bir cezai ifllem uygulanacak.
GDO’lu g›dalar
kimin açl›¤› için?
❐ Bu ürünlerin risk de¤erlendirmesi ilgili flirketlere devredilecek. fiirket, isterse bu
bilgileri kamuoyuna aç›klamayacak, s›r olarak koruyabilecek.
❐ GDO’lu ürünlerden zarar gören tar›m
üreticisi ve tüketici bu zarar›n› kan›tlamak
zorunda b›rak›lacak. Zarar gördü¤ünü iddia
eden köylü zaman afl›m› tehdidiyle karfl› karfl›ya kalacak.
❐ Bu ülkenin tüm genetik varl›klar› flir-
GDO’lu tohum ve bitki türleri girdikleri
alanda bulunan do¤al ürünleri yok ediyor.
Ekimi ve yetifltirilmesi ciddi bir kontrol gerektiren GDO’lu ürünler, denetim d›fl›na
ç›kt›¤›nda genetik çeflitlili¤i, yerel türleri yok
eder. Çünkü geneti¤i de¤ifltirilmifl ürünler,
genetik ürünlere bulafl›p onlar›n yap›s›n› de¤ifltirebiliyor. Böylece GDO’lu ürünlere direnemeyen biyo çeflitlilik bir süre sonra yerini bu ürünlere b›rak›yor. Bu da yerel tar›m politikas›n›n tasfiye edilip tar›m›n
tamamen birkaç tekele ba¤›ml› hale
getirilmesi anlam›na geliyor. GDO’lu
ürünleri gelifltirip ço¤altan flirketler, üreticinin bu tohumlar› ay›rma hakk›n› yasaklad›¤›
için ürünlerinin genetik yap›s› bozulan yerel
tar›m üreticisi, her y›l ilgili flirketlere ödeme
yapmak zorunda b›rak›l›yor. Nas›l ki gelifltirilen bir teknolojinin patent hakk› sadece bu
teknolojiyi gelifltiren flirkete aitse GDO’lu
ürünleri de yeniden ekmek için tohuma ve
ekimde kullan›lan yan ürün ve ilaçlara para
ödemek zorundas›n›z. GDO’ lar›n insan ve
hayvan sa¤l›¤› aç›s›ndan do¤urdu¤u risk ve
tehditler; yatay gen transferi, alerjiler, antibiyotiklere direnç, toksin birikimi ve do¤urdu¤u metabolizma de¤iflikli¤i olarak tan›mlanabilir. Türkiye’de 20’ye yak›n ilin pazarlar›ndan al›nan domates ve patateslerin GDO’lu
oldu¤u tespit edildi. Maliyetinden dolay› inceleme laboratuarlar›n›n kurulmad›¤› Türkiye’de geneti¤i bozulmufl ürünler insan sa¤l›¤›n› tehdit ediyor.
GDO’lu ürünleri gelifltirip yayg›nlaflt›racak olan büyük uluslararas› flirketler, ba¤›ml› tar›m ekonomilerine tohum, ilaç, gübre,
bunlarla ilgili teknolojiyi ihraç ederek yar›sömürgelerdeki tar›m› ve g›da pazar›n› tamamen kendi denetimine alm›fl olacak. Bu flirketlerle rekabet edemeyen yerli tar›m üreticisi, orta köylülük buhrana u¤rayacak, topra¤› olsa bile üretemeyen milyonlarca köylü
iyice yoksullaflacakt›r. K›sacas›, tar›m ve
g›da tekelleri GDO’lu ürünleri Afrikal›
çocuklar›n açl›¤› için de¤il sadece kendi açl›klar›n›; bitip tükenmek bilmeyen
kâr açl›klar›n› doyurmak için gelifltirdikleri bir uygulamad›r. Dünyada eme¤in
üretti¤i tüm de¤erler açl›¤› ortadan kald›rmaya yetecek birikime sahip. Geneti¤i bozulmufl “daha doyurucu g›da ürünleri” icat
etmek yerine toplusal eme¤in üretti¤i zenginliklerin herkesin ihtiyac› göre eflit paylafl›lmas› tüm dünyada açl›¤a ve yoksullu¤a son
verecektir.
(Ankara)
Tersanelerde direnifl art›k “ola¤an” bir durum
Ekonomik krizin en yak›c› haliyle hissedildi¤i sektörlerden biri olan tersanelerde,
hak gasplar› sürüyor. Tersanelerde yayg›n
bir uygulama olan tafleronlaflt›rmaya ba¤l›
olarak üst seviyelere ç›kan hak gasplar›ndan biri de, iflçilerin, alacaklar›n›n ödenmeden iflten ç›kar›lmalar› olarak gerçeklefltiriliyor. Son dönemde Tuzla ve Pendik
Askeri Tersanesi’nde yayg›n olarak hayata
geçirilen bu yönlü sald›r›lar ise, tersane iflçileri taraf›ndan direnifllerle cevaplan›yor.
Tuzla’daki Dearsan Tersanesi bünyesinde ifl yapan Pozitif Denizcilik adl›
tafleron firman›n, 9 tersane iflçisini, alacaklar›n› ödemeden iflten atmas› da, yine tersane iflçilerinin son dönemde karfl›laflt›¤›
hak gasplar›ndan biri oldu.
‹hmalkârl›¤›n
bedeli köylüye...
Do¤ay› katledenler yine iflbafl›nda. Ülkemizde iflin ucunda egemenlerin ç›karlar›
söz konusu olmay›nca her fleyin de¤ersizlik derecesi artmaktad›r ya da kendi
kârlar› u¤runa hemen her fley de¤ersiz
k›l›nmaktad›r, bunea insan yaflam› da
dahildir... Kendi azami kârlar› u¤runa
do¤ay› katleden, insanlar›n yaflam›n›,
onurunu ayaklar alt›na alan egemenler,
I¤d›r’›n Tuzluca ‹lçesi’ne ba¤l› 21 köyü
yok olma tehlikesi ile karfl› karfl›ya b›rak›yor. Y›llard›r köylülerin yaflad›¤› s›k›nt›lardan biri olan ya¤mur koruna¤› setler, bölge üreticilerinin hayk›r›fllar›na
ra¤men yap›lmamaktad›r.
24 Haziran’da bölgede gerçekleflen yo¤un
ya¤›fllar nedeniyle Güllüce, Sar›bulak,
Eflemeydan Hafleri, Osmanköy, Bedilli, Civanl›, Gazikopran, Dön, Mollakamer, Sö¤ütlü, ‹nce, Karaba¤, Ahhasköy, Tendürek, Baflsinek, Kandil,
Tutak, Nah›rk›ran, Alçal›, Zerifhane
köyleri sular alt›nda kald›. Gerçekleflen
ya¤›fllar ekili arazileri kullan›lmayacak
derecede etkilerken birçok ah›r ve ev
ise ciddi hasar gördü. Köylülerin y›llard›r bu taleplerini duymazl›ktan gelen belediye gereken maddi yard›m› sa¤lamamaktad›rlar. ‹hmalkârl›klar nedeniyle
ortalama yedi bin hektarl›k bu¤day ve
pancar tarlas› hasar gördü.
(H. Merkezi)
Limter-‹fl Sendikas›’nda örgütlü
olan iflçiler, tafleronun gerçeklefltirdi¤i bu
hak gasp› karfl›s›nda eyleme geçmekte gecikmedi.
29 Haziran’da tersane önünde direnifle
geçen iflçiler, 30 Haziran’da sabah saat
08.00’de de, Dearsan Tersanesi önünde,
Limter-‹fl taraf›ndan örgütlenen bir eylem
yapt›lar. Hem tafleron firma Pozitif Denizcilik’i hem de Dearsan patronunu uyaran
tersane iflçileri, haklar›n›n verilmesini talep ettiler ve alacaklar› ödenene kadar
mücadelelerini sürdüreceklerini aç›klad›lar.
Pendik Askeri Tersanesi’nde direniflte
olan tersane iflçilerinin de kat›ld›¤› eyleme,
ESP, Partizan ve U‹DDER de destek verdi.
Pendik Askeri Tersane’de
hak gasplar› sürüyor
Pendik Askeri Tersanesi’nde faaliyet
sürdüren CHT tafleronu, son dönemde
gerçeklefltirdi¤i hak gasplar› ile gündeme
gelmeye devam ediyor.
üzerine yeniden direnifle bafllayan tersane
iflçileri, eylemlerini sonraki günlerde de
sürdürürlerken, haklar›n›n gasp edilmesine
göz yummayacaklar›n› ve haklar›n› alana kadar direneceklerini söylüyorlar. (Kartal)
Bünyesinde çal›flan iflçileri, 4
ayl›k alacaklar›n› ödemeden iflten
atan CHT firmas›, iflçilerin direnifle geçmesi üzerine ödemelerini yapaca¤› sözünü verse de, taahhüt etti¤i tarihte ödeme yapmad›. Tafleronla yap›lan görüflmeler s›ras›nda alacaklar›n›n
ödenece¤i sözünü alan iflçiler ise
direnifle ara vermifllerdi. Ancak
tafleronun sözünü tutmamas›
serbest b›rak›ls›n
etmeye bafllad›lar. Her yerin direnifl alan›
oldu¤unu söyleyen iflçiler, ne olursa olsun
eylemlerine devam edeceklerini, eyleme
bafllad›klar› günden bu yana flantiyeden
ç›kmas› izin vermedikleri belediye araçlar› ve çöp kamyonlar›n›n oradan ç›kmalar›na engellemeye çal›flacaklar›n› yineledi.
Karfl›yaka Belediye Baflkan› CHP’li Cevat
Durak’›n flantiyenin iflgal alt›nda oldu¤u
ve güvenlik güçlerinden ve ‹zmir Valisi’nden konuya “duyarl›” davranmalar›n› talep etti¤i günden sonra direniflteki iflçilere bir müdahalede daha bulunulmufl ancak iflçiler flantiyeden ç›kart›lamam›flt›.
Direnifle bafllad›klar› günden bugüne flantiyede yat›p kalkan iflçiler ve aileleri yaflanan olay›n ard›ndan flantiyenin karfl›s›nda
kurduklar› çad›rlarda eylemlerine devam
(‹zmir)
“Davutpafla’da umutlar›m›z› kaybettik”
2008 Ocak’›nda Davutpafla’da ruhsats›z
bir maytap fabrikas›nda bir patlama meydana gelmifl ve adeta bir katliam yaflanm›flt›. 21
kiflinin öldü¤ü, 117 kiflinin de yaraland›¤›
patlamadan sonra ölenlerin yak›nlar› dava
üstüne dava açm›fl ama “bilinmeyen” eller
her seferinde davalar› engellemeye çal›flm›fl,
son olarak da olayla ilgili dava açmak bile engellenmiflti.
“K›z›m› geri versinler! Can›m›z yan›yor!” diye isyan ediyordu Nigar Bak-
kal… Davutpafla’daki katliamda k›z› Semra
Bakkal’› kaybetmiflti. Aradan geçen bir buçuk seneye ra¤men ac›lar›na merhem olacak
bir ilerleme bile kaydedilmemifl, çald›klar›
her kap› suratlar›na kapanm›fl.
Davutpafla’da hayat›n› kaybeden ve yaralananlar›n aileleri art›k her Cumartesi Taksim Tramvay Dura¤›’nda “Sorumlular
yarg›lans›n, adalet istiyoruz!” diyerek
bas›n aç›klamas› düzenliyorlar. Eylemlerinin
3. haftas›, 4 Temmuz günü alanlardayd›lar yi-
fi›rnak’›n Silopi ‹lçesi’nde Beytüflflebap’da
bulunan Faraflin Yaylas›’nda a¤alar köylülere ait yaylalara el koydu. Bölgeye
gelen Koçerler (göçebeler) a¤alar›n
yaylalar›na el koymas› nedeniyle yaylaya ç›kamad›klar›n› söylediler. Yaylalar›n
üzerlerine tapulu olmas›na ra¤men 25
y›ld›r yaylalar›na gidemediklerini ifade
eden Koçerler, devletin de a¤alardan
yana oldu¤unu söylüyor.
Kürt illerinde OHAL benzeri askeri yapt›r›mlar nedeniyle uygulanan yayla yasa¤› ambargosu bölgede yaflayan ve geçimini hayvanc›l›kla sa¤layan göçebe köylüleri ma¤dur ediyor. Büyük k›sm›n›
topraks›z köylülerin oluflturdu¤u Koçerler, jandarma bask›s› d›fl›nda bir de
a¤alar›n zulmüne mazur kalmakta. Göçebe olarak gittikleri Irak Kürdistan›’nda afliretler aras› çat›flmalar sonucu
bulunduklar› topraklar› terk eden Koçerler geri döndüklerinde 139 y›ld›r
üzerlerine tapulu olan yaylalara a¤alar
taraf›ndan el konuldu¤unu gördüler.
Açt›klar› çad›rlarda çok zor koflullar alt›nda yaflamak zorunda kalan Koçerler
isyan ediyor.
Yaylalar›na el koyanlar hakk›nda 1984 y›l›nda suç duyurusunda bulunup dava
açt›klar›n› söyleyen Koçerler, mahkemenin de yaylalar›n kendilerine ait oldu¤una karar verdi¤i aç›klad›lar. Buna
ra¤men yaylalar› boflaltmayan a¤alara
devlet taraf›ndan da hiçbir yapt›r›m uygulam›yor.
Hukuki olarak her zaman hakl› ç›kmalar›na ra¤men a¤alar›n elinden topraklar›n›
bir türlü alamad›klar›n› dile getiren Hasan Erol “Bizim güçsüz oldu¤umuzu biliyorlar ve bize vermiyorlar. Ancak
yapt›klar› büyük bir haks›zl›kt›r. Oralar
bizim yaylalar›m›zd›r. Biz kimsenin mal›n› istemiyoruz. Bize ait olan, yüzlerce
y›ld›r kulland›¤›m›z yaylalar› istiyoruz.
Ve al›ncaya kadar da peflini b›rakmayaca¤›z” dedi.
(Ankara)
Tutuklanan köylüler
Kent Afi iflçilerine sabah operasyonu
Karfl›yaka Belediyesinde çal›flan, sözleflme
süreleri yenilenmeyerek Kent A.fi. flirketinden ç›kar›lan ve 1 May›s gününden beri ifllerine geri dönme talebi ile Örnekköy’de bulunan flantiyelerinde direniflte
olan iflçiler 26 Haziran günü sabah saat
05.00 sular›nda yap›lan bir müdahale ile
zorla flantiyeden ç›kart›ld›. Çok say›da
polis eflli¤inde düzenlenen müdahalede
iflçiler flantiyeyi terk etmeyi kabul etmeyince polis ile aralar›nda arbede yafland›.
A¤alar yaylalar›
zapt etti
ne! Bu hafta bas›n aç›klamas›n›, Davutpafla’da hayat›n› yitiren Semra Bakkal’›n k›z›
Ebru Günalan okudu. “Bizler; Davutpafla’da çocuklar›n›, efllerini, annelerini, babalar›n›, kardefllerini ve umutlar›n› kaybetmifl
vatandafllar›z. Evine ekmek götürmek için
çal›flmaktan gayr› bir tasas› ve baflkaca hayat› olmayan insanlar›n yak›nlar›y›z. 21 yak›n›m›z› topra¤a verdi¤imizden, 117 kardeflimiz
yaraland›¤›ndan bu yana tam 1,5 y›l geçti. Ve
biz geride kalanlar için, yokluklar›n›n ac›s›
her dakika ve saniyemizde kendini hissettirerek devam ediyor” diyen Günalan, bir türlü sorumlular› bulunmayan bu davan›n, her-
Batman’›n Kozluk ilçesine ba¤l› Tafll›dere,
Danagözü ve Ulafll› köylerini içerisine
alan fielmo petrol sahas›nda petrol
arama faaliyeti yürüten ABD’li petrol
flirketini protesto eden köylülere “tehdit” unsuru oluflturdu¤u gerekçesi ile
savc›l›k taraf›ndan tutuklama karar› ç›kar›ld›.
“Tedbir” gerekçesi ile tutuklanan köylülere destek amaçl› Petrol-‹fl Batman
fiube Baflkan› Mehmet Do¤u taraf›ndan 24 Haziran Çarflamba günü bir
yaz›l› aç›klama yap›ld›. Petrol flirketinin
arama faaliyetlerinin sonucunda birçok
ekili ve do¤al alann›n katledildi¤inin ve
köylülerin yaflamlar›n›n uçuruma sürüklendi¤inin belirtildi¤i aç›klamada, Do¤ru, flirketin 4 kez el de¤ifltirdi¤ini ve daha önce köylüler ile yap›lan protokole
uymad›¤›n› ifade etti. Gerçekleflen bu
sald›r›lara karfl› köylülerin daima yan›nda olacaklar›n› belirten Do¤ru, tutuklamalar›n hukuksuz oldu¤unu ve tutuklanan 32 köylünün derhal serbest b›rak›lmas›n› istedi.
(H. Merkezi)
kesin davas› oldu¤unun ve adalet istemeye
devam edeceklerinin alt›n› çizdi. (‹stanbul)
‹flçi-köylü 6
Denge Azadi
Yarg› yine flafl›rtmad›...
Mardin K›z›ltepe ilçesinde polisin bir eve
düzenledi¤i operasyon s›ras›nda babas›
Ahmet Kaymaz’la birlikte öldürülen
U¤ur Kaymaz davas›nda yerel mahkemenin verdi¤i beraat karar› Yarg›tay taraf›ndan onand›. Eskiflehir A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan davan›n 4.
duruflmas›nda mahkeme polislerin “meflru müdafaa s›n›rlar› içinde” hareket
ettiklerine kanaat getirerek san›klar›n beraat›na karar verdi.
21 Kas›m 2004 tarihinde K›z›ltepe Emniyet Müdürlü¤ü’ne
“meçhul” bir kifli taraf›ndan gelen ihbar üzerine Kaymazlar›n
bulundu¤u ev Özel Harekât
polisleri taraf›ndan kuflat›lm›fl,
polisler eve operasyon iznini
savc›dan “sözlü” olarak alm›fllard›. Her fleyden habersiz d›flar› ç›kan Ahmet Kaymaz ve
12 yafl›ndaki o¤lu U¤ur Kaymaz kurflun ya¤muruna maruz
kal›r. Ne oldu¤unu anlamadan
olay yerinde can veren baba
Kaymaz’›n vücuduna 8, U¤ur
Kaymaz’a ise 13 kurflun isabet
etmifltir. Olay›n hemen ard›ndan aç›klama yapan Mardin Valili¤i yap›lan operasyonda iki
“teröristin” ölü ele geçirildi¤ini duyurur.
Olay yerinde yap›lan incelemelerde ortada ne bir çat›flma yafland›¤›na dair kan›t
vard›r ne de Kaymazlar›n “terörist” olduklar›na dair delil.
Operasyona kat›lan polislere dava aç›ld›.
Minareye k›l›f uydurmaya çal›flan katiller,
U¤ur Kaymaz için “parmaklar›nda barut
izi ç›kt›”, “as›l yafl› büyük” iddialar›nda bu-
Kürtçe “örgüt dili” ilan edildi
TRT’nin bile yay›n yapt›¤› Kürtçe’nin hapishanelerde neden yasak oldu¤u anlafl›ld›!
Hapishanelerdeki Kürtçe konuflma ve
yaz›flma yasa¤›n› soran DTP Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani’nin soru önergesini cevaplayan Adalet Bakan› Sadullah
Ergin “cezaevlerinde örgütsel bütünlü¤ü sa¤lad›¤›” gerekçesiyle Kürtçenin yasak oldu¤unu söyledi.
En do¤al insan hakk› olan anadil hakk›n›n
gasp edilmesi ttutsak ve yak›nlar›n› ma¤dur ediyor. Hapishanelere gönderilen
Kürtçe yay›n ve mektuplar sahiplerine
verilmiyor. Kürtçe bilmeyen insanlar hapishanelerdeki yak›nlar›yla iletiflim kuram›yor, s›k›nt› yafl›yor. Kürtçe yay›nlara
iliflkin hiçbir yasa¤›n olmamas›na karfl›n
Kürtçe kitaplar keyfi bir flekilde içeriye
al›nm›yor. ‹zzet Özbek, Diyarbak›r D
Tipi Hapishanesi’nde tutuklu bulunan babas› Salih Özbek’e götürdü¤ü Kürt roman› Ereb fiemo’nun “fiivanê Kurmanc”
adl› kitab›n›n, idare taraf›ndan “Kürtçe
kitap yasak” denilerek kendisine iade
edildi¤ini söyledi. Bunun gibi örnekleri
ço¤altmak mümkün.
Adalet Bakanl›¤›’n›n aç›klamas›, ak›llara milyonlarca insan›n konufltu¤u Kürtçe örgüt
dili mi? sorusunu getiriyor. E¤er öyleyse
TRT’de yap›lan Kürtçe yay›n da örgüt dili kapsam›na girecek mi? Bakanl›k “e¤er
Kürtçeyi yurtseverler, devrimciler konufluyorsa örgüt dili olur” demek istiyor san›r›z. Adalet Bakan› Ergin uygulaman›n
PKK’li tutsaklar için geçerli oldu¤unu
ifade ederek, PKK’li tutsaklar›n “yüksek
lundular. Görevli polisler, yapt›klar› savunmada Ahmet ve U¤ur Kaymaz’›n
PKK’li olduklar›, kald›klar› evde silahl› eylem haz›rl›¤›nda olduklar›na dair ihbar ald›klar›, olay günü kuflatt›klar›n› evden iki
kiflinin d›flar›ya ç›kt›¤›n› görünce usulen
polis olduklar›n› bildirip “teslim ol” ça¤r›s› yapt›klar› ancak ça¤r›lar›na ateflle karfl›l›k verilmesi üzerine “meflru müdafaa”
haklar›n› kulland›klar› ifadesini verdiler.
Polislerin çat›flma senaryolar›na ra¤men
karfl›dan at›lm›fl tek bir mermi bulunmazken Adli T›p “Bu durum çat›flma kan›t› olmayabilir” karar› verdi.
10-23 Temmuz 2009
Yarg›s›z infaz, sald›r› ve katliamlar düzenleyen ya da bunlara kat›lan görevlilere,
de¤il ceza verilmesi madalya tak›l›p, terfi
ettirilen bu ülkede yarg›n›n U¤ur Kaymaz
karar› kimseyi flafl›rtmam›flt›r. 12 yafl›ndaki bir çocu¤u s›rt›ndan 13 kurflunla öldürmeyi “Meflru müdafaa” sayan yarg›, bundan sonra yaflanacak benzer durumlar
için de ayn› yarg›ya varacakt›r. Bu da demektir ki kifli “terörist” olsun ya da
olmas›n, elinde silah olsun ya da olmas›n e¤er öldürülmüflse polis, jandarma meflru müdafaa hakk›n› kullanm›fl demektir.
risk tafl›yan mahkumlar oldu¤unu” söyledi. Bakan›n aç›klamas›n› talihsizlik
olarak de¤erlendiren Geylani, “Bu dile
sayg›s›zl›kt›r. Bu ülkede resmi olsun, gayri resmi olsun herkes kendini anadilinde
ifade etmelidir” dedi.
(Ankara)
Dersim’de
operasyon
Son süreçte bölgede operasyonlar›n›
yo¤unlaflt›ran kolluk güçleri operasyonlar›n› Dersim Nazimiye ilçesinin
Sar›yayla, Dokuzkaya köyleri ve Pülümür ilçesinin Hasangazi, Alt›n Hüseyin ve K›z›l Mescit köyleri ve k›rsal
alan›nda geniflleterek sürdürüyor.
Hava destekli olarak süren operasyon bölgesine asker sevkiyat› sürüyor.
(Dersim Partizan)
Bir yanda…
Demokratik Kent
Bir yanda; Necmettin Erbakan “yafll› ve
a¤›r hasta” oldu¤u gerekçesiyle kald›¤› hapishaneden ç›kar›lm›fl ve evine gönderilmiflti. (O kadar “yafll› ve a¤›r hasta”yd› ki; ç›k›fl›n›n hemen
ard›ndan tekrar siyaset “arenas›na” h›zl› bir dönüfl yaparak doktorlar›n› bile flafl›rtm›flt›!)
Bir yanda; fi›rnak’›n ‹dil (Hezex) ilçesi, Camili (Mizgevtok) Köyü’nde yaflayan 70 yafl›ndaki
a¤›r kalp hastas› Hazni Hayk›r adl› kad›n; hakk›nda ç›kar›lan tutuklama karar› sonras›, evine
jandarmalar taraf›ndan yap›lan bask›n esnas›nda
kalp krizi geçirmifl, ancak hastanede tedavisi bile bitmeden, kolundaki serumla birlikte tutuklanarak Mardin E Tipi Kapal› Hapishanesi’ne
konulmufltur.
Egemenlerin ›rkç› politikalar›n› en kapsaml›
flekilde özetleyen, egemenlerin sözcüsü Erdo¤an’›n kulland›¤› “kad›n da olsa çocuk da olsa…” sözü olmufltur. Bugün ulusal harekete sald›r›da öne ç›kar›lan bu politika ile çocuklar hapishanelere konuluyor, astronomik cezalar veriliyor, iflkence ediliyor. Son olarak da fi›rnak’ta
yaflanan bu olay ile art›k, Kürtlere yönelik sald›r› politikas›nda “yeni aç›l›mlar” yap›ld›¤› aç›kça
görülüyor.
Hiçbir insani de¤ere sahip olmayan sistem,
70 yafl›ndaki bu “yafll› ve a¤›r hasta” kad›n› hasta yata¤›ndan kald›r›p hiçbir tutuklunun sa¤l›¤›na
“iyi” gelmeyecek bir ortam olan hapishaneye
yerlefltirerek çirkin yüzünü bir kez daha sergilemifltir. Halk›n tüm kesimlerine azg›nca sald›r›p
haklar› için mücadele eden kesimler y›ld›r›lmak
isteniyor. Egemenlerin sald›r›lar›na odak olarak
“yafll› bir kad›n”› seçmesi de politikas›n›n önemli bir kesimini oluflturuyor.
(H. Merkezi)
Meclisi’nden aç›klama
Mersin Demokratik Kent Meclisi’nin “Özgür kimlik, özgür önderlik, demokratik birlik” fliar›yla yapt›¤› etkinlikte Abdullah Öcalan’›n muhatap al›nmas› istendi. “Bar›fl ve demokrasi mücadelesini gelifltirelim, ateflkesi demokratik siyasi çözüm ile taçland›ral›m” ve “Özgür kimlik, özgür önderlik, demokratik birlik” pankartlar›n› açan binlerce kifli Mersin Valili¤i’ne do¤ru yürüyüfle geçti. Genifl önlemler alt›nda Mersin Valili¤i önüne do¤ru yürüyen kitle, Enteller Soka¤› Akbank önüne ulaflt›¤›nda polis yürüyüflü engelledi. Bunun üzerine burada aç›klama yapan
DTP Mersin ‹l Yöneticisi Ahmet Aka, bu anti-demokratik tutumu k›nayarak,
Mersin Valili¤i’ni ve Emniyetini protesto ettiklerini söyledi. Aka, “Kürtler sosyal,
siyasal, kültürel ve ekonomik olarak soyk›r›ma maruz kalm›flt›r. Gelinen aflamada
KCK’nin ilan etti¤i çat›flmas›zl›k karar› ve Kürt Halk Önderi Say›n Abdullah Öcalan’›n, sorunun çözümüne dönük ça¤r›lar› tarihi bir f›rsatt›r” diye konufltu.
Etkinlik aç›klaman›n ard›ndan DTP Mersin il binas› önüne kadar alk›fllar ve z›lg›tlar
eflli¤inde yap›lan yürüyüfl ile son buldu.
(Mersin)
“Halk, bu kazan›mlar› ödedi¤i
bedeller sonucunda alm›flt›r!”
DTP Mersin’de 2. Ola¤an Kongresi’ni gerçeklefltirdi. Kongrenin aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan sayg› duruflu yap›ld›. DTP ‹l Baflkan› Ramazan Ekinci’nin ard›ndan
DTP Efl Baflkan› Emine Ayna da bir konuflma yapt›. Ayna konuflmas›nda Kürt
Ulusal Sorunu’nda PKK’nin çat›flmas›zl›k karar›na ra¤men devletin hala olumlu
bir ad›m atmad›¤›n› söyledi.
Ayna konuflmas›nda; AKP’nin seçimlerden yenilgiyle ç›kt›¤›n› hat›rlatarak ayr›ca 13
yerinden kurflunlanarak babas› ile birlikte öldürülen U¤ur Kaymaz’› öldürenlerin
yarg›land›¤› son duruflmada katillerin “meflru savunma haklar›n› kullanm›fllard›r”
denilerek serbest b›rak›ld›¤›n› ifade etti.
(Mersin)
Adli T›p raporlar›nda U¤ur Kaymaz’›n 12
yafl›nda oldu¤u (polislerin iddias›n›n aksine) olay yerinde çat›flma de¤il yarg›s›z infaz gerçekleflti¤ine dair yeterince kan›t
bulunmas›na ra¤men savc›l›k karar›yla önce dosyaya gizlilik karar› konuldu. Daha
sonra “güvenlik” gerekçesiyle Mardin’den
Eskiflehir’e al›nan davadan beraat karar›
ç›kt›. Ahmet Kaymaz’›n kardefli Reflat
Kaymaz “Gerçekten adalet duygumuz zedelendi” diyerek karara tepkisini ifade etti.
(Ankara)
Ne demiflti Erdo¤an?
BERAAT YETMEZ,
MADALYA TAKIN
Y›llarca ölüm mangalar›n›n gerçeklefltirdi¤i
yarg›s›z infazlara, katliamlara, iflkence ve
kötü muameleye kamuoyunun gösterdi¤i
tepki üzerine göstermelik olarak birkaç
kolluk kuvvetini mahkemeye ç›kar›p sözde yarg›layan “ba¤›ms›z mahkemeler” katilleri aklamak suretiyle kurtarmaktad›r.
Anayasan›n bafl›na konulan “hukuk devleti” ibaresinin ne kadar gerçekçi oldu¤unu bu ülkede yaflanan onlarca hukuksuzluk, keyfi uygulama, skandal niteli¤indeki
yarg› karar›ndan anlamak mümkündür.
DAVA A‹HM YOLUNDA...
“Sözünün eri”dir Erdo¤an, “Yapar›z!”
dedi mi yapar! “Kriz bizi te¤et geçecek” dedi, kriz onu ve di¤er egemenleri te¤et geçti. “Krizi f›rsata
çevirebiliriz!” dedi, hükümetin sa¤l›k ve e¤itim alan›nda ç›kard›¤› yasalarla, patronlar›n “gecesini gündüzüne
katarak” faturay› iflçi ve emekçilere
kesmesiyle krizi kendileri için “f›rsata” çevirdiler. Yani Erdo¤an ne dediyse “sözünü yerine getirdi!”
T. Kürdistan›’nda yapt›¤› bir konuflmas›nda ne demiflti: “Kad›n da olsa çocuk da olsa gere¤ini yapar›z!” ‹flte
bu söyledi¤ini de; “tafl att›”, “slogan
att›”, “halay çekti”, “türkü söyledi”,
“top oynad›”, “topu tuttu” vs. diyerek
sokakta ellerinde “tafl izi” buldu¤u
Kürt çocuklar›n› hapishanelere kapatarak yerine getirmiyor mu? Ama Erdo¤an bir fleyi söylemiyor, gizliyor:
Devletin acizli¤ini…
Hapishanedeki tutsak çocuklar› iflkenceden geçiren faflist zihniyet, bunu yaparak acizli¤ini ve güçsüzlü¤ünü göstermektedir. Bir yandan bugüne kadar
Kürt ulusal sorununa, hiçbir hükümetin a¤z›na almaya “cesaret edemedi¤i”
kadar “iddial›” bir yaklafl›m içinde “bar›fl”› a¤z›na sak›z etmifl durumdayken
bir yandan da ›rkç› bask› ve zulmünü
art›r›p operasyonlara a¤›rl›k vererek
ne kadar “samimi” oldu¤unu kan›tlamaktad›r.
“Çocuk teröristler!”
15 fiubat eylemlerinin ard›ndan “çocuk
terörist” avc›l›¤›na ç›kan egemenler
yüze yak›n çocu¤u tutuklayarak hapis-
hanelere doldurdu. Kimisini eylemlerde “yakalad›”, kimisini evinden bakkala giderken… Döve döve
zorla polis araçlar›na bindirdikleri
çocuklar› götürdükleri her yerde
tekrar tekrar iflkenceden geçirdiler. Hapishanede
jandarma ve gardiyanlar, çocuklar›
dövebilmek için
s›raya girdiler.
Gün geçmiyor ki bu çocuklar›n tutuldu¤u hapishanelerden iflkence ve di¤er
hak gasplar› haberleri gelmesin! Ankara Türk Tabipler Birli¤i (TTB)’nin geçti¤imiz günlerde yay›mlam›fl oldu¤u
tutsak çocuklarla ilgili raporda; çocuklar›n kald›¤› ko¤ufllar›n sa¤l›ks›z ve yetersiz olufllar› bir yana burada kalan
çocuklar›n % 65-75’inin psikolojik rahats›zl›klar yaflad›klar›na dikkat çekiliyordu. Ko¤ufllar›n yetiflkin bir insan›n
bile bünyesinin kald›ramayaca¤› kadar
sa¤l›ks›z olmas› da birçok hastal›¤a davetiye ç›kar›yor. En son geçti¤imiz
günlerde Kürkçüler F Tipi Hapishanesi’nden tahliye olan 16 yafl›ndaki
bir çocuk, hastanede tedavi alt›na al›nd›¤›nda dalak fliflmesi, böbrek küçülmesi gibi birçok sa¤l›k sorunu yaflad›¤› ortaya ç›kt›. Yine tahliye edilen çocu¤un gördükleri iflkencelere dönük
anlatt›klar› faflist TC’nin karakterini
ortaya koymaktad›r.
Maltepe Çocuk Hapishanesi’nde kalan 6 çocuk da gördükleri iflkenceleri
aileleri arac›l›¤›yla duyurdular. Gördükleri iflkencelerden dolay› çocuklar›n›n psikolojilerinin altüst oldu¤unu
söyleyen aileler çaresizlik içinde. Tüm
bu yaflad›klar›n› protesto eden çocuklar 3 gün boyunca açl›k grevi yapt›lar.
Haziran ay›n›n sonlar›nda Mardin’deki
tutsak çocuklar›n görülen davas›nda 4
çocuk için toplam 4 hapis cezas› verildi. Daha önce de Adana’da görülen
davada her bir çocuk için 4’er y›l hapis cezas› verilmiflti.
‹flte faflist TC’nin bar›fl› ve adaleti…
(H. Merkezi)
Faflizm bu elini uzatan
kolunu kapt›r›r
DTP’ye ve di¤er demokratik kitle örgütlerine yönelik gerçeklefltirilen sald›r›lara
dikkat çekmek amac› ile YAKAY-DER
ve ‹stanbul Bar›fl Anneleri ‹nisiyatifi
taraf›ndan ortak bir
bas›n toplant›s› gerçeklefltirildi. Tüm
bu sald›r›lara karfl›
3 haftal›k eylem plan› karar› ald›klar›n›
duyurmak için, düzenlenen toplant› 1
Temmuz Çarflamba günü YAKAY-DER binas›nda gerçeklefltirildi.
Toplant›da bas›n metnini okuyan YAKAY-DER Baflkan› Cemal Bektafl,
PKK’nin tek tarafl› çat›flmas›zl›k karar›na
ra¤men, TC’nin yürüttü¤ü operasyonlar›
hiçbir flekilde çözüm yanl›s› görmediklerini belirtti. “‹yi fleyler olacak” sözleri
ile birlikte gündemi meflgul eden çözüm
aray›fllar›n›n yerini yeniden bask› ve zulme b›rakt›¤›n› belirten Bektafl, tüm bunlara dikkat
çekmek amac›yla birçok
bölgede gerçeklefltirilecek olan kitlesel bas›n
aç›klamalar›na tüm kamuoyunu davet etti.
Bektafl’›n ard›ndan Bar›fl Anneleri ‹nisiyatifi ad›na konuflma
yapan Latife Gürbüz, demokratik haklar›n› alana kadar mücadele edeceklerini
belirtti.
(H. Merkezi)
Halk›n gündemi
10-23 Temmuz 2009
Dikkat, katil yine
aram›zda!
Egemenlerin yönetememe krizi iflkenceyi art›rd›
‹nsana ve insanl›k onuruna dönük en a¤›r
sald›r›lardan biri olan iflkence, “26 Haziran
‹flkence Görenlerle Dayan›flma Günü”
nedeniyle bir kez daha gündeme tafl›nd›.
‹nsan haklar› örgütleri taraf›ndan yap›lan
araflt›rmalar›n sonuçlar›, iflkencenin tüm
dünyada yükselifle geçti¤ini gösteriyor. Türkiye ise iflkence oran›n›n en yüksek oldu¤u
ülkelerin ilk s›ralar›nda yer al›yor.
T‹HV, ‹HD gibi insan haklar› örgütleri
ve hekim kurulufllar›, Türkiye’de yediden
yetmifle her cinsten, her meslekten, sosyal
konumu, siyasi görüflü ve inançlar› ne olursa olsun, herkesin her yerde iflkence görme
riski oldu¤una dikkat çekiyor, “kolektif” hale gelen iflkencenin cezaland›r›lmamas›n›n,
iflkencecileri cesaretlendirdi¤ine vurgu yap›yorlar.
‹flkence meflrulaflt›r›l›yor
‹flkence her fleyden önce, toplumlar›
korkutmak-sindirmek ve teslim almak amac›yla, faflist-otoriter rejimler taraf›ndan,
kendi hegemonyalar›n› korumak amac›yla
yayg›n olarak hayata geçirilen bir yöntemdir.
‹flkencenin tüm dünyada art›fla geçmesiyle birlikte meflrulaflt›r›lmas› çabalar›na da
flahit olmaktay›z. Bu art›fl›n, emperyalist sald›rganl›¤›n askeri sald›rganl›k politikalar›na
h›z verdi¤i bir döneme denk gelmesi söz
konusudur.
Halklar›n “terörist” ilan edilmesiyle birlikte bafllat›lan iflgal vb. askeri sald›r›lara paralel olarak, “Teröristler öyle bir tehdit
oluflturuyor ki, devletlerin masum yaflamlar› kurtaracak bilgi sa¤layacaksa, belli oranda
iflkence yapmas›na izin verilmeli” denerek,
toplumlara iflkencenin meflrulu¤u empoze
edilmeye çal›fl›lmaktad›r.
Bu toplumlar›n kendilerini “terörist
tehdit” alt›nda hissetmeleri üzerinden gelifltirilen meflrulaflt›rma çabalar› sonucudur ki,
iflkence tüm dünyada art›fla geçmesine karfl›n, toplumlar aras›nda “gerek görüldü¤ünde iflkenceye izin verilebilir” diyenlerin say›s›nda da hayli bir art›fl yaflanmaktad›r. ‹flkenceyi onaylama oran› en yüksek olan
toplum ise, ‹srail toplumudur. Yap›lan araflt›rmalar bu oran›n Türkiye’de % 24 oldu¤unu göstermektedir.
PVSK polisin cesaretini art›rd›, iflkence soka¤a taflt›
‹flkencenin yayg›n oldu¤u birçok ülke gibi, Türkiye de birçok uluslararas› sözleflmeye imza atan, ancak iflkenceyi mahkum etmeyi b›rakal›m, yasalarla “güvence” alt›na
alan ülkelerden biri.
Özellikle de 2005 y›l›nda PVSK’da (Polis
Vazife ve Salahiyetleri Kanunu) yap›lan de¤ifliklikle birlikte, iflkence art›k Türkiye’de, jandarma-polis karakollar›, emniyet müdürlüklerinin yan› s›ra, yine polis vd. kolluk güçleri
taraf›ndan, alenen sokakta yap›lmaktad›r.
Eylem ve etkinliklere dönük art›k “s›radan” hale gelen sald›r›lar s›ras›nda hayata geçirilen iflkence ve fliddet ise, iflkence-fliddet
ma¤durlar›n›n suç duyurusu vb. flikayet baflvurular›n›n, savc›lar taraf›ndan “kovuflturmaya yer olmad›¤›” karar›yla karfl›laflmas›, böylelikle de iflkencecilerin bir anlamda “koruma” alt›na al›nmas›, iflkencenin daha da yayg›nlaflmas›n› beraberinde getirmektedir.
Faflist devletin kendi bekas› gere¤i ortaya ç›kan ve iflkencecilerin cesaretini iyice
art›ran ve öteden beri var olan bu “koruma-kollama” durumu, PVSK ile birlikte haklar› “geniflleyen” polisi, sokaktaki insana dönük keyfiyetinde s›n›r tan›maz bir noktaya
tafl›m›flt›r.
Polisin keyfiyetine karfl› koymaya çal›flan,
örne¤in polise kimlik “sormaya kalkan” insanlara dönük, sokak ortas›nda dayak, iflkence ve gözalt› günlük olaylar haline gelmifltir.
‹flkencenin ülkede ve tüm dünyada art›fla geçmesinin en önemli nedenini ise, egemen s›n›flar›n yönetememe krizinin derinleflmesine ba¤lamak gerekmektedir.
Sistemin artan ekonomik-siyasal krizi, ezenler ile ezilenler aras›ndaki çeliflkileri derinlefltirdikçe, ezen s›n›flar ezilenler üzerinde
daha yo¤un bir bask›-fliddet uygulama ihtiyac› hissetmekteler. Ancak bu bask› ve fliddetin ezilenlerin öfkesini daha da biledi¤inin, hiçbir zora dayal› gücün, ezilenlerin
aya¤a dikilmesinden do¤acak güçten daha
güçlü olamayaca¤›n› bilmekteler. Onlar› ifl-
buluflmaya devam ediyor
Kaybedilenlerin ak›betini sormak için
bir araya gelen kay›p yak›nlar›na geçmiflte,
“Devlet kimseyi kaybetmez, devletin
güvenlik güçlerini karalamak için
bunlar› söylüyorsunuz” diyenler aymazl›klar›na, kay›p aileleri ise; faillerin bulunmas› ve yarg›lanmas› taleplerini her hafta dile
getirmeye devam ediyor.
Hapishaneler; her daim egemenlerin,
çarklar› için tehlike oluflturanlar› susturmak ve yok etmek için kulland›klar› bir
araç olmufltur. Dünyan›n her yerinde, s›n›f
mücadelesi veren insanlar bu yerlerin sürekli misafirleri olmufllard›r. Dört duvar›n,
bu insanlar›n düflüncelerini yok edece¤ini
sanan egemenler, tarihteki birçok direnifl
örne¤inde oldu¤u gibi hayal k›r›kl›¤›na u¤ramakta ve bu hayal k›r›kl›¤›n›n ac›s›yla tutsaklar›n bu kez de bedenini yok etmeye
yönelerek tecrit ve sessiz imha yöntemleriyle hapishanelerini, tutsaklar için, ölüm
evlerine çevirmeye çal›flmaktad›r.
Güler Zere, bu çaban›n yok etmeye
çal›flt›¤› tutsaklardan bir tanesi. Kanser
hastal›¤›na yakalanan Zere, ailesinin ve
avukat›n›n defalarca baflvuru yapmas› ra¤men “Ödenek yok!”, “Araç yok!”, “Hasta-
Eylemin 222. haftas›nda okunan bas›n
metninde, ilk olarak 1995 y›l›nda kaybedilen Hasan Ergul’un J‹TEM taraf›ndan gözalt›na al›narak iflkencede katledildi¤inin
kesinleflti¤ine; ancak buna ra¤men faillerin
korunmaya devam edildi¤ine yer verildi.
Daha sonra kay›p aileleri taraf›ndan, babas›
da köy ortas›nda iflkence edilerek katledilen Abdurrahman Coflkun’un “hikayesi”
nede yer yok!”, “Asker yok!” vb. tarzda
bahanelerle
ölüme
terk edildi. Araç, asker, yer “bulunup” da
hastaneye kald›r›ld›¤›ndaysa, Güler’in hastal›¤› için çok geç olmufltu. Ameliyata al›nmas›na ra¤men hastal›¤›
tekrarlayan Güler’in
iyileflme umudu yok
denebilecek kadar az,
buna ra¤men hala serbest b›rak›lm›yor.
‹stanbul
TAYAD’l› Aileler, bu durumu protesto etmek amac›yla 27 Haziran Cumartesi günü Taksim Tramvay Dura¤›’nda bir bas›n aç›klamas› düzenlediler.
“Güler Zere’yi Yaflatal›m! Tecrit Öldürüyor!” fliar›yla düzenledikleri bas›n
aç›klamas›n› “‹ktidar, bir tutsa¤› daha öldürmeye çal›fl›yor. Engelleyebiliriz. ‹ktidar›n, Adalet Bakanl›¤›’n›n, hapishane idarelerinin sessiz imha politikalar›na karfl› ç›kal›m!” diyerek sona erdirdiler.
Mersin
TAYAD’l›lar 29 Haziran’da Tafl Bina
önünde bir bas›n aç›klamas› yapt›. Kitle
leri, evlad› bu polisin silah›ndan ç›kan kurflunla katledilen hangi aileyi çileden ç›karmaz ki… Nitekim polisin bu sözlerine
Ça¤dafl’›n amcas›n›n k›z›n›n “katil” diye
ba¤›rmas›, polisten önce davaya bakan hâkimi sinirlendirmifl olacak ki, hemen imdada yetiflti ve “ba¤›ranlar› gözalt›na al›n” talimat› verdi.
Hakimin talimat›yla ç›lg›nca (besbelli ki
tutuklu meslektafllar›na destek verircesine) sald›ran polis, aileyi mahkeme salonunda çembere al›rken, salonda ve koridorda 15 kifliyi döverek ve yerlerde sürükleyerek gözalt›na ald›. Kapal› alanda
gaz kullanmaktan çekinmeyecek kadar gözü dönmüfl olan polisler, Ça¤dafl’›n babas›n›n bafl›na da telsizle vurarak yaralad›lar.
Ça¤dafl’›n ailesi ve yak›nlar› mahkeme
öncesinde Adliye binas›n›n bahçesinde bir
bas›n aç›klamas› düzenleyerek “Ça¤dafl’›n
katili polis cezaland›r›ls›n” ve “Bugün Ça¤dafl Gemik, yar›n s›ra hangimizde? Adalet
istiyoruz” yaz›l› iki pankartla yürüyerek
Adliye binas›na girmifllerdi. (H. Merkezi)
bir konuflma yaparak faillerin yarg›lanmas›n› talep etti. Haftan›n konuk yazar› olarak
kat›lan flair Ruhan Mavruk ise kay›plar
için yazd›¤› bir fliirini okuyarak eyleme destek verdi.
Cumartesi Anneleri ayn› yerde
222. Hafta
kenceye, fliddete ve halklara dönük katliamlara daha çok baflvurmaya iten neden de iflte esas olarak bu güce karfl› duyduklar› korkudur!
Mahkeme içerde, polis d›flar›da “yarg›lad›”!
26 Haziran günü BM’nin “‹flkence
Görenlerle Dayan›flma Günü” ilan
edilmiflti 12 y›l önce. BM’nin samimiyetini/samimiyetsizli¤ini sorgulamay› bir yana
b›rakal›m. Yoksa 1 Eylül “bar›fl” gününde,
bar›fl için soka¤a dökülenlere sald›r›lmas›,
8 Mart Emekçi Kad›nlar Günü’nde emekçi kad›nlar›n yerlerde sürüklenip gözalt›na
al›nmas›, Anneler Günü’nde binlerce annenin efl ya da devlet fliddetine maruz kalmas› gibi onlarca örnek saymak mümkündür “samimiyetin” ölçüsünü almak için.
‹flte böyle benzer bir olay› yaflad›k 26
Haziran günü… ‹flkence Görenlerle Dayan›flma Günü’nde, Antalya’da 27 Ekim
2008 tarihinde polisin “dur” ihtar›na uymad›¤› gerekçesiyle öldürülen Ça¤dafl
Gemik’in katilinin yarg›land›¤› duruflma
vard›. Ve iflte bu “samimiyet” bir de burada, Antalya 3. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde
ve koridorunda ortalara döküldü.
Ça¤dafl Gemik’i öldürmekten tutuklu
olarak yarg›lanan polis Mehmet Ergin’in
“Benim içim rahat, görevimi yapt›m” söz-
‹flçi-köylü 7
Geçti¤imiz hafta, topluma bir y›l aradan sonra bir katil aday› daha kat›ld›. 6 Nisan 2008 tarihinde Akdeniz Üniversitesi kampüsünde ilerici
ve devrimci ö¤rencilere sald›ran faflist güruhun
bu sald›r›s›nda, ekranlara aln›ndaki “Zülfikar” k›l›c› dövmesiyle, ad›n›n sonradan Ömer Ulusoy
oldu¤unu ö¤rendi¤imiz faflistin ö¤rencilere silahla atefl açt›¤› yans›d›. Ama her fley de bu kadar
aç›ktan olmazd› ki!
Nitekim “yakalanan” Ömer Ulusoy, tutuklanarak hapishaneye konduktan bir y›l sonra serbest b›rak›larak, “aram›za” yeni provokasyonlar
yaratmak belki de devrimci ve demokratlar›n kan›n› ak›tmak üzere sal›n›verdi.
Bu s›kça rastlanan durumda, belki de en çarp›c› aç›klamay› yapan kifli Ulusoy’un avukat› oldu.
Zira avukat Ayhan Atasayar “Ömer olmasayd›,
kan akacakt›” diyerek savunma yapma becerisini
(yüzsüzlü¤ünü) gösterecek kadar piflkindi. Ulusoy
da avukat›n›n söylediklerini tamaml›yor ve “9 el
atefl ettim, bir kifliyi bile yaralamad›m” (sanki de
biraz hay›flanarak) diyerek tahliyesini istiyordu.
Bu çarp›c› savunmalara bak›p da davaya bakan savc›n›n mütalaas›n› dikkatten kaç›rmamak
gerek. Zira savc› (avukat›n yerine de konuflur gibi) Ulusoy’un serbest b›rak›lmas› için bak›n ne
diyordu: “… hakk›nda düzenlenen iddianamede
adam öldürme suçundan kamu davas› aç›lm›fl ise
de san›k Ömer Ulusoy savunmas›nda öldürme
kast›n›n olmad›¤›n›, korkutmak amac›yla tafl›d›¤›
tabancayla atefl etti¤ini beyan etmifltir. San›k
Ömer’in öldürme kast› olsayd›, kendisine yak›n
mesafede bulunan toplu gruptan birini at›fl sonras› vurmas› gerekirdi. Bu nedenle Ömer Ulusoy’un eylemi öldürmeye kalk›flmak ve yaralama
olmay›p, silahl› tehdit ve genel güvenli¤i tehlikeye düflürmek… vs. vs”
Ve nihayet son söz: Son sözü pek tabi ki
davaya bakan heyet söyledi ve bu mizansendeki
yerini doldurdu. 1,5 saat süren dava sonunda 2
saatlik bir toplant› yapan heyet, odas›ndan ç›kt›¤›nda bir katilin daha sokaklara sal›nmas› öyküsünün son perdesi de oynanm›fl oldu. Me¤er bizim
katil sand›¤›m›z Ulusoy, gerçekten de iyi ki varm›fl
ve olaya müdahale etmifl, o olmasaym›fl kan akacakm›fl. Zaten kan ak›tmak istese yak›n›ndakilere
atefl edip öldürürmüfl! vs.
Hâkim beraat karar›yla bu senaryonun alt›na
yap›mc› olarak olmasa bile figüran imzas›n› ve
noktay› da koymufl oldu.
(H. Merkezi)
223. Hafta
223. haftada da Galatasaray Lisesi
önünde kay›p yak›nlar› 29 Ekim 1995’te
kaybedilen Nedim Akyol için bir araya
geldiler.
anlat›larak ak›beti soruldu.
Eyleme kat›lan Coflkun’un ailesi, k›sa
Haftan›n aç›klamas›n› yapan Avukat
Eren Keskin, “Çocuklar›m›z›n kemikleri bile gizlenirken kimse bize, haktan hukuktan
bahsetmesin. Çocuklar›m›z› kaybedenler
yarg›lanmad›kça kimse bize, adaletten bahsetmesin” dedi.
(‹stanbul)
Hapishane ölüm saç›yor!
ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Hasan
Biber konuflmas›nda “Bafl› a¤r›yan TOLON’lar›, ERUYGUR’lar› tahliye eden Levent ERSÖZ’leri özel hastanelerde tutan
sistemin Güler Zere’yi ölüme terk etmesi
Ar›zl› sakinleri
kararl›!
17 A¤ustos depreminde gerçekleflen
ölümlerle birlikte yaflamlar›n›n bir parçalar›n› kaybeden ve bir önceki say›m›zda
yaflad›klar› sorunlar› gazetemize anlatan
Ar›zl› Konutlar› sakinleri çeflitli bask›lara maruz kal›yor. Depremin ard›ndan
Irak hükümeti taraf›ndan gerçeklefltirilen
yard›m sonucunda birçok depremzede
kaza derecelerine göre ev sahibi olmufltu. Bugün ise hükümet eliyle depremzedelerin bar›nma haklar› gasp ediliyor.
Burjuva bas›n›n “iflgalci” diye adland›rd›¤› Ar›zl› sakinleri onurlar›na ve çocuklar›n›n geleceklerine sahip ç›kmak için mücadelelerine devam ediyor.
Son olarak AKP’nin 3. Ola¤an ‹l
dikkatle de¤erlendirilmelidir” dedi.
Bas›n aç›klamas›na Partizan, DHF,
‹HD, HE ve SES de destek verdi. Eylem
bas›n aç›klamas›n›n okunmas›n›n ard›ndan
sona erdi.
Kongresi için Kocaeli’ye giden Baflbakan
Erdo¤an burada depremzedelerin protestosuyla karfl› karfl›ya kald›. Atatürk
Spor Salonu’na giren 3 depremzede polisler taraf›ndan yaka paça d›flar› at›l›nca
Ar›zl› sakinleri bir araya gelerek “Bar›nma hakk›m›z, söke söke al›r›z”,
“Depremzede ölsün, bürokrat yaflas›n” sloganlar›n› att›lar.
Görüflme taleplerinin karfl›l›¤›nda polisin sald›r›s›na maruz kalan depremzedeler taviz vermeyerek spor salonu önünde
beklemeye devam etti. Valilik ve Büyükflehir Belediyesine ziyarette bulunan Erdo¤an’›n peflini bir an olsun b›rakmayan
depremzedeler ile polis aras›nda Büyükflehir Belediyesi önünde de arbede yafland›. Di¤er yandan 41 depremzedenin aidat
ve kira vermedi¤i gerekçesiyle konutlardan at›ld›¤› ö¤renildi.
(H. Merkezi)
Antep’te okurlar›m›za
keyfi gözalt›
Geçti¤imiz aylarda da birçok kez keyfi uygulamalara maruz kalan okurlar›m›z bir yenisini daha 28 Haziran’da yaflad›.
28 Haziran günü hiçbir gerekçe göstermeyen
polisler iki arkadafl›m›z› gözalt›na ald›. Gözalt› s›ras›nda tahrik edici davran›fllarda bulunan polisler, bu kadar›yla da yetinmeyerek keyfi bir para
cezas› uygulamaya çal›flt›lar. Para cezas›n› kabul
etmek istemeyen okurlar›m›za farkl› dayatmalarda bulunuldu. Bir arkadafl›m›z›n çantas›nda ç›kan
‹flçi-köylü ve YDG pullar›n› bahane ederek, saatlerce keyfi sorgulamalar ve saatlerce üst aramalar› yap›ld›. Gözalt› sonras›nda okurlar›m›za ait
olan yay›nlar› vermek istemeyen polisler ve bir
okurumuz aras›nda k›sa bir tart›flma yafland›. Sonuç olarak yay›nlar›m›z› da alan okurlar›m›z serbest b›rak›ld›.
(Antep ‹K okurlar›)
10 Eylül tutsaklar›
serbest b›rak›ls›n
Devrimcilerin, demokrasi ve insan haklar› savunucular›n›n bafl düflmanlar›ndan “Terörle”
Mücadele Yasas› ile en do¤al hak olan söz, eylem, örgütlenme hakk› engellenmeye çal›fl›lmaktad›r. Bu yasan›n ç›kt›¤› ilk zamanlarda, 10 Eylül
2006 tarihinde, devletin “Gaye” ad›n› verdi¤i
operasyonun ard›ndan ESP’li 23 kifli, TMY kapsam›nda tutuklanm›flt›.
26 Haziran Cuma günü duruflmas› görülen
23 tutsak için, duruflma öncesi ESP, bir bas›n
aç›klamas› düzenledi ve tutsaklar›n serbest
b›rak›lmas›n› istedi.
Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan ESP’lilerin de kat›ld›¤› duruflmada tutuklulardan Arzu Torun ve
Erkan Salduz tahliye edildi.
(‹stanbul)
‹flçi-köylü 8
Röportaj
10-23 Temmuz 2009
Vartinik k›v›lc›m›n› yang›na
çevirece¤iz! -1Aç›klama: Elimize e-posta kanal›yla geçen röportaj› haber de¤eri tafl›d›¤› ve güncelli¤inden dolay› yay›ml›yoruz.
TKP/ML T‹KKO
gerillalar›
ile söylefli
Ülkemiz s›n›f mücadelesi köklü bir geçmifle
sahip oluflu itibar›yla zengin deneyimlere
de sahiptir. Buna karfl›n bu güne kadar kitlelerin kendili¤inden geliflen hareketlerine
önderlik etme, s›n›f mücadelesini gelifltirme konusunda arzulanan-hedeflen tablonun gerisinde olundu¤u da bir gerçekliktir.
Devrimin objektif ve subjektif durumu
aras›ndaki bu çeliflkinin ad›m ad›m çözümlenmesi görevi bugün devrimci ve komünistlerin omuzlar›ndad›r. Bu görevi ›srarla
yerine getirme yöneliminde ve çabas›nda
olan devrimci örgütlerden biri de
Türkiye Komünist Partisi/Marksist
Leninist’tir. Türkiye devrimci hareketi
içinde silahl› mücadele ve gerilla savafl› konusunda ›srar›n› koruyan örgütlerden olan
TKP/ML T‹KKO’nun yürüttü¤ü gerilla
savafl› bugün Dersim topraklar›nda ›srar›n
güçlü göstergesidir.
Geçti¤imiz y›l gazetemizde “Atefl k›v›lc›mdan ç›kar” bafll›kl› röportaja yer vermifltik. Röportajlar›m›z›n okurlar›m›zda yaratt›¤› ilgi üzerine TKP/ML T‹KKO gerillalar› ile yap›lan “Vartinik k›v›lc›m›n›
yang›na çevirece¤iz” bafll›kl› yeni bir
röportaj dizisini de siz okurlar›m›zla paylafl›yoruz. Bu y›l daha s›n›rl› tuttu¤umuz röportaj›m›zda TKP/ML T‹KKO Dersim
Bölge Siyasi Komiseri, Dersim Bölge
Komutan› ve baz› savaflç›larla 2008 y›l›n›n politik ve askeri geliflmeleri ve faaliyetleri hakk›nda düflünce ve aç›klamalar›yla buluflturaca¤›z sizleri.
- 2008 y›l› faaliyetini art› ve eksileriyle
politik aç›dan de¤erlendirir misiniz?
Belirledi¤iniz politik hedeflere vard›n›z
m›?
Siyasi Komiser: Bu sorunun as›l yan›t›na
geçmeden önce 2008 y›l›ndaki politik atmosferden bahsetmek iyi olur.
2008 sonunda patlak veren emperyalist krizin ilk sinyalleri hat›rlanaca¤› üzere 2008’in
ilk aylar›nda kendini hissettirmiflti. Çeflitli
g›da ürünlerinin fiyatlar›ndaki art›fl öncelikle emekçileri vurmufltu. Bu a¤›r ve y›k›c›
krizin k›sa aral›kl› öncü sars›nt›lar› olmadan bu sürece gelinmeyece¤i bir gerçekti.
Geçen y›ldan start alan ekonomik-sosyal geliflmeler gösterdi ki, kapitalizmin alternatifsizli¤i üzerinde yükselip var olmaya çal›flan
burjuva ideolojisi, büyük bir açmaz içinde-
dir. Kapsaml› sald›r›lar›n arka plan›nda bu
vard›r. Sat›l›k burjuva kalemflörler bugün,
dün gibi yüksek sesle konuflma cesareti
gösteremiyorlar. Dünya genelinde yarat›lan uçurumlara varan sosyal farkl›l›klar›n
ve her geçen gün sefalet düzeyinde yaflanan yoksul yaflam›n sorumlusunun utangaç
bir dille de olsa kapitalizmin oldu¤unu belirtmekteler. Kapitalizmin “yeni dünya
düzeni” ad›yla biçimlenen m›zra¤›
çuvala s›¤maz bir duruma geldi.
Bugün dünyada ve ülkemizde birincil gündem olan emperyalist-kapitalist kriz ve
emekçilere yans›mas› geçen seneden öngördü¤ümüz bir fleydi.
8. Konferans›m›z›n “D‹PTEN GELEN
DALGAYI YÜZEYDE BÜYÜTMEN‹N” gereklili¤i ve zorunlulu¤u belirlemesi partimizin sürece iliflkin öngörüsüdür. Bu dalgan›n
ülkemizde ve bölgemizde daha yak›c› bir flekilde
kendisini hissettirece¤i
bir gerçekti. Halk›m›z›,
daha çok iflsizlik ve yoklukla, bask› ve zulümle
terbiye edilmeye çal›fl›lacak, daha fazla sald›r›
ve hak gasp› yaflanacak
dedik. Bu bir fleyi daha
ifade ediyordu. Kendili¤inden kitle hareketlerinde daha
fazla art›fl...
Bugün daha da keskinleflen süreç, partimizin, emekçi halk›m›z›n içinde
örgütlenmesi için muazzam olanaklar ve
f›rsatlar sunacakt›r. Bu süreçte daha etkili,
yo¤un propaganda ve ajitasyon çal›flmas›
yapmak, örgütleme çal›flmalar›n› yürütmek
olmazsa olmazd›.
Bölgemiz aç›s›ndan iflsizlik ve yoksulluk daha
fazla artacak, yoksulluk ve yokluk emekçilerin yaflam›nda daha etkili ve yak›c› hissedilecekti. Kamp ç›k›fl›nda gördük ki tam da
böyle oldu. Un, pirinç, bulgur fiyatlar›ndaki art›fllar köylülerin ilk dillendirdikleri
fleylerdi. Köylüler yaz sürecine “elde
avuçta bir fley yok, bakal›m ne olacak” diyerek girdiler. fiimdi bu durumda
bir ç›k›fl yapmak gerekiyordu.
- Politik ve askeri olarak ne anlama geliyordu bu ç›k›fl?
- Gazeteniz okurlar› takip edebildiyse hat›rlayacakt›r. Partimiz 8. Konferans› bir yönelim belirlemiflti. Bu yönelime iliflkin baz›
de¤erlendirmelerimizi gazeteniz arac›l›¤›yla kamuoyu ile paylaflm›flt›k.
- Burada belirtmek isterim ki, okurlar›m›z
sizinle yap›lan röportajlar› hat›rlayacakt›r. Röportajlar oldukça ilgiyle karfl›lanm›flt›. Bunun taraf›n›zdan bilinmesini isteriz.
- 8. Konferans›m›z›n fliar›, savafl alan› olarak
da politik fliar›m›z olmufltur. Neydi? “Kitlelere güven, savafla kitlen, Partiyle
kazanaca¤›z.”
Yine bu fliar ›fl›¤›nda gündemlerimiz Halk Savafl› ve gerilla savafl›yd›. Ancak öncelikle
ifade etmek gerekir ki kitleleri, savafl›, partiyi tart›flmak, konuflmak, yazmak asl›nda
hiç de zorlanmad›¤›m›z fleyler. Konferans›m›zda tam da burada önemli bir fleyin alt›n› çizmiflti. Kitleler konusunda örgütümüzde bir bilinç bulan›kl›¤› vard›, savafl, gerilla
savafl› konusunda keza, sürekli gündemde
olmas›na karfl›n bir geliflememe sorunumuz vard›. Buradaki çeliflkinin çözümü tam
da bu pratiklerin zay›fl›¤›n›n tersine çevrilmesinde gizliydi.
Yani kitlelere güvensizlik, kitlelere
olan uzakl›¤›n bir sonucuydu. Öyleyse
önce onlar›n içinde
olmakla bafllamak gerekiyordu. Gerilla alan› olarak önce önümüze bu görevi koyduk. Asgari bir geliflme, geniflleme yakalad›k. Ancak hedeflenen nicelik ve niteli¤in
gerisinde kald›¤›m›z› ifade etmeliyiz.
Kitlelere gitmekle-gitmemek aras›ndaki çeliflki 2008 prati¤inde yerini yavafl yavafl kitlelere do¤ru gitmek, yanl›fl gitmek çeliflkisine b›rakm›flt›r. Bu y›l onlar›n sorunlar›n› daha somut tart›flma f›rsat› yakalad›k.
Teoriyle buluflma flans› bulan prati¤in,
yeni teorilere, yeni teorilerin yeni
pratiklere evrilme süreci de diyebiliriz buna. Faaliyetimizin bafl›nda mevcut
bilgilerimizle Ajitasyon/Propaganda konusunda gündem ve araçlar belirledik.
Bunlar› asgari oranda yerine getirdik ancak
mevcut ihtiyac› karfl›layacak nitelikte olmad›¤›n› gördük. Ve ciddi sonuçlar ç›kard›k. Kitlelerin sorunlar›n› çözme konusunda -özelde de sosyal sorunlar- baflar›l›
pratiklerimiz oldu¤u gibi, yetersiz pratiklerimiz de olmufltur. Bunlar›n toplam›nda bir
kez daha hat›rlad›k; ezilen kitlelerin bütün sorunlar› Demokratik Halk Devriminin sorunlar›d›r. Bu anlay›fl unutularak uygulanan pratikler kesinlikle kitleleri örgütlemeye hizmet etmemekte. Devrimci ve komünistler kendilerini ça¤dafl
“Robin Hood” yerine koyduklar›nda hep
kaybetmediler mi? Buna düflmemeye çok
önem verdik. Bu sorunlar› tekil, bireysel sorunlar olmaktan ç›kard›¤›m›z
oranda sorunlar›n çözümüne onlar›
dahil etmeyi, ettikçe inisiyatiflerini
a盤a ç›karmay› ö¤rendik. Köylerde
yaflanan sorunlar ne kimin hakl›-haks›z tart›flmalar›yla, ne gerillan›n tek bafl›na inisiyatifiyle çözülüyor. Keza bu tip sorunlar›n
bir bütün ortadan kalkmas› zaten mevcut
koflullarda mümkün de¤ildir. Ekonomikdemokratik-sosyal sorunlar ancak Demokratik Halk Devrimi ile çözülecektir.
Önümüzdeki dönemde bu sorunlar üzerinden kitle inisiyatifini a盤a ç›karma, birlik ruhunu güçlendirme, yüzlerini devrime,
gerillaya çevirmede daha cüretkâr ad›mlar
ataca¤›z. Geçen y›l bu konuda ad›mlar att›k ancak zay›f kald›¤›m›z› söyleyebiliriz. Bu
zay›fl›¤› bir güçlenmeye çevirebildi¤imizi
rahatl›kla söyleyebiliriz. Daha somut bir
politika, anlay›fl belirleme olana¤›n› yakalad›k.
Di¤er taraftan 8. Konferans›m›z Halk Savafl›nda, Gerilla Savafl›nda temel sorunumuzun kavray›fl sorunu oldu¤unu söylemiflti.
Bu kavray›fl›n teorik bir bilgilenmenin ›fl›¤›nda ›srarl› bir pratik içinde flekillenece¤i
art›k tart›flma götürmez bir gerçektir.
Alan olarak savafl, yani gerilla savafl› konusunda deneyimsizli¤in ancak ›srarl› bir pratikle geliflece¤i bilinciyle hareket etmeye
çal›flt›k.
Gerilla Savafl›n›n temel ilkesi olan kendini
koruma düflmana vurma konusunda bir
baflar›dan söz edebiliyoruz.
Uzun süren bir sessizli¤in ard›ndan silahlar›m›z› da konuflturduk. Üç tane eylemimiz oldu. Yoldafllar
anlatacakt›r ayr›nt›s›na
girmeyece¤im. Fakat
belirtmeden geçmeyece¤imi; eylemlerimizin ideolojik-politik
iddias›-niteli¤i çok
büyüktür.
Ezilen
emekçileri bekleyen
f›rt›nal› bir süreç var
dedik. Kitleler yüzlerini çevirecek bir yön
arayacaklar, bu yön
biziz. Bu eylemler yönümüzün bir iflaretiydi. Sadece sesimizi duydular, sonras›nda sesin geldi¤i yöne bakacak-
D›fl›m›zdaki örgütlerle kurmaya çal›flt›¤›m›z
iliflki yaln›zca “dayan›flma” ile s›n›rl› de¤ildir. Dayan›flma ortak eylemlere ya da s›k›nt›l› dönemlerde yard›mc› olmaya indirgenebiliyor.
Ortak tutum kesinlikle ortak eylemlerle s›n›rlanmamal›. Herhangi bir geliflme-sorun
karfl›s›nda politikada ortaklaflmak zaten
birlikte ifl yapman›n zeminidir. Tabi burada
ilke ve ideolojik hattan taviz vermemek
önemlidir. Bu konuda tutumumuz belirledi¤imiz çerçevede olmufltur.
lar, sonra tekrar sesimizi duyacaklar ve
kim oldu¤umuzu soracaklar. Tekrar sesimizi duyacak ve tekrar duymak isteyecekler. Sesi yak›ndan duymak isteyecek ve
kendileri sesin sahibi olacaklar. ‹flte bu
iddian›n geciken sesiydi sesimiz. Söylemeden geçemeyece¤imiz bir fley daha
var. Sesimizi duyunca “neler oluyor” diyecek olan birileri daha olacak. Her türden
tasfiyeciler, reformistler, oportünistler…
“Güçleri kalmad›, bittiler” diyen ve geçmifl
zay›fl›klar›m›zdan haz alan tasfiyeciler önce
pek memnun olmayacak bu durumdan.
Sonraysa ikiyüzlüce alk›fl tutmak zorunda
kalacaklar.
Yüzünü kitleye, savafla dönen örgütümüzün
bir di¤er politik ad›m› da dost örgütlerle
gelifltirdi¤i iliflkidir. Kitlelere ve savafla
do¤ru bir flekilde bakanlar dostlar›na da
do¤ru bakarlar. E¤er dost örgütler aras›
bir sorun yaflan›yorsa orada mutlaka savafl-kitle çizgisi sorgulanmal›d›r.
çalarda at›lan s›n›rl› ad›mlarla geliflmeyecek. Her bir parçada at›lan ad›m d›fl›ndakileri etkileyecek-besleyecektir. Yine de bununla s›n›rlanmak yan›lg› olacakt›r, parçalarda ad›m atmak esas parçay› mutlaka hesaba katmak, daha iradi bir sürecin geliflmesine hizmet edecektir. Kaypakkaya yoldafltan, Demirda¤ yoldafla evrilen süreci
daha güçlü ve istikrarl› bir biçimde devam
ettirmek bugün en temel görevimizdir.
Son söz olarak;
Vartinik k›v›lc›m›n› önce bir atefle sonra da büyük bir yang›na çevirece¤imizi bir kez daha ilan ediyoruz.
“Atefli ka¤›da saramazlar” demiflti
Mao yoldafl. Bunu yapmaya çal›flanlara “saramayacaks›n›z” diyor,
emekçi halk›m›z› ve parti taraftarlar›m›z› da örgütlenmeye, savafl› büyütmeye ça¤›r›yoruz!
Devam edecek
- Son olarak neler söylemek istersiniz?
- ‹çinden geçti¤imiz süreç ezilen emekçiler
aç›s›ndan daha ciddi bir y›k›ma, yoksullu¤a,
açl›¤a gebedir. ‹flte tam da burada ille de
Demokratik Halk Devrimi diyebilmek ve
bunun ad›mlar›n› atmak, bu ad›mlar› büyütme iddias› tafl›mak yönelimine girmek!
‹flte en büyük baflar›m›z buradad›r. Emperyalizm yaflad›¤› kriz sonuçlar› itibariyle
dünya ezilenlerinin yüzünü kaç›n›lmaz olarak Nepal’e, Nepal’deki Halk Savafl›na,
Gerilla Savafl›na çevirecektir. Ülkemiz aç›s›ndan da bu iddiay› biz tafl›yoruz. A¤›r ve
sanc›l› geçecek olan geliflmelerle ülkemiz
emekçileri yüzünü partimiz TKP/ML’ye,
önderli¤indeki gerillaya, T‹KKO’ya dönecektir.
Bunun ilk ad›mlar›n› att›k. Yak›na ama ileriye
bir ad›m att›k diyebiliriz. Ancak bu ad›m
dünyada ve ülkemizde yaflananlar ve yaflanacak olanlar›n a¤›rl›¤›n› kald›ramayacak
düzeydedir. Ad›mlar›m›z›n h›z› artacakt›r.
Fakat bu yetmeyecektir. Parti kitlemiz gözünü gönlünü savafla, gerilla savafl›na çevirmelidir. Olanaklar gerilla savafl›na yönlendirilmelidir. Dikkatlerin gerillaya, da¤lara
dönmesinde buradan at›lan ad›mlar›n, belirleyicili¤inin fark›nday›z. Ancak savafl par-
‹flçi-köylü 9
Politika-gündem
10-23 Temmuz 2009
“Kriz varsa çare de var!”
Kime çare oldu?
Ekonomik krizin etkili oldu¤u 2008 y›l›ndan itibaren, on binlerce insan iflinden olmufl, çok say›da küçük iflletme iflas etmifl,
yoksulluk ve hayat pahal›l›¤› yükselifle geçmifltir. Bu koflullar alt›nda iktidar, krizin varl›¤›n›
dahi kabul etmezken, çeflitli “sivil toplum örgütleri” haz›rlad›klar› reçetelerle krizin nas›l
afl›labilece¤i konusunda birbirleriyle yar›fla
girdiler. Haz›rlanan bu reçetelerde can çekiflen sömürü düzenini ayaklar› üzerine oturtmay›, iyilefltirmeyi hedefleyen programdan iflçinin, emekçinin, köylünün, esnaf›n pay›na yine “kemer s›kmak” düfltü. Patron örgütlenmeleri, sendikalar› ve çeflitli “iflçi sendikalar›n›n” da içinde bulundu¤u kurulufllar taraf›ndan gelifltirilen “Kriz varsa çare de var”
isimli kampanyayla krizin afl›lmas› için haz›rlad›klar› program› yaflama geçirdiler. Tüm toplumun el ele verip krizi yenebilece¤i iddias›nda olan kampanya “devir kâr devri de¤il, ar
devri” slogan›yla patronlar›n da “büyük fedakârl›klar” yapmaya haz›r olduklar› mesaj›n›
veriyor. Kampanya toplam befl mesajdan olufluyor. ‹lk hafta “Eve Kapanma Pazara
Ç›k”, ikinci hafta “Kimse ‹flini Kaybetmesin”, üçüncü hafta “Güven ve ‹stikrar”
olarak aç›klanan kampanyan›n dördüncü mesaj› ise “Gücüne ‹nan” olarak aç›kland›.
Dördüncü mesaj›n verildi¤i ‹stanbul’da çok
say›da holding sahibi ve patron örgütü temsilcilerinin kat›l›m›yla yap›lan bas›n toplant›s›nda konuflan TOBB Baflkan› R›fat Hisarc›kl›o¤lu “Kampanya lehte, aleyhte tart›fl›lmaya bafllanm›flt›r. Biz, kampanya süresince
amac›m›za ulaflt›k” dedi. Hisarc›kl›o¤lu, iflçi,
iflveren, üretici, perakendeci, esnaf ve memurlar› temsil eden 26 örgütün platformlar›na dahil oldu¤unu belirterek, ülke genelinde
bir milyon kampanya afiflinin bas›l›p da¤›t›ld›¤›n› söyledi.
TAfiIN ALTINDA EZ‹LEN
Y‹NE EMEKÇ‹N‹N EL‹
Yaflanan kriz ortam›nda herkesin, ezber
bozmas› gerekti¤ini söyleyen Hisarc›kl›o¤lu,
“Birçok flirket, krize inat ayakta kalma iddias›
ile zarar pahas›na yola devam ediyor. En küçük s›k›nt›da iflçiyi kap›ya koymak ne kadar
yanl›flsa, bütün iflverenler kriz f›rsatç›l›¤› yapt›, iflçileri iflten ç›kartt› söylemi o kadar yanl›flt›r” fleklinde konuflurken bu aç›klamay›
yapt›¤› yer bile Hisarc›kl›o¤lu’nu yalanlamaya
yetti. “Kriz varsa çare de var” platformunun
“Gücüne güven” fleklinde belirledi¤i kampanyan›n 4. slogan›n› aç›klad›¤› yer 1 A¤ustos’tan
itibaren 4 gün çal›flma–3 gün ücretsiz izin uygulamas› bafllayacak olan, iflçisinin kara kara
düflündü¤ü fiiflecam’›n Trakya’daki üç fabrikas›ndan biri. Hisarc›kl›o¤lu “patronlar›n kriz
f›rsatc›l›¤› yapt›¤› yaland›r. Bak›n biz de devir
kâr devri de¤il diyerek elimizi tafl›n alt›na
koyduk” mesaj›n› vermeye çal›fl›rken 1 A¤ustos’tan itibaren haftada sadece 4 günlük çal›flma ücreti alacak olan fiiflecam iflçisinin s›k›nt›s› büyüyor. Holdinglere, tekellere yard›m
paketleri, krediler, yasal düzenlemelerle kurtarma operasyonlar› düzenleyen devletin,
krizin faturas›n› zam, yoksulluk, iflsizlik olarak
iflçi ve emekçilere ç›kard›¤›n›n iyice bilince
ç›kt›¤› bu süreçte sadece 2008 y›l›nda net kâr› 123 milyon dolar olan fiiflecam örne¤i bile
patronlar›n kârlar›ndan vazgeçmek gibi bir niyetlerinin olmad›¤›n› göstermeye yetiyor. ‹flçinin eli tafl›n alt›nda iyice ezilmiflken “Elimizi tafl›n alt›ndan çekmeyelim, sisteme
inanal›m ve güvenelim, cesaretimizi
kaybetmeyelim” fleklinde konuflan TÜS‹AD Baflkan› Arzuhan Yalç›nda¤ “fedakârl›k, sab›r ve sükûnet” beklediklerini de dile
getiriyor.
TÜNELDEK‹ IfiI⁄IN NE
OLDU⁄U ANLAfiILDI
Kampanyayla istedikleri baflar›y› sa¤lad›klar›n› ifade eden Hisarc›kl›o¤lu, Türkiye ekonomisinin durumunu “Neredeyse tüm sektörlerde AB standartlar›n› yakalad›k. Baz›lar›nda AB ülkelerini çoktan geride b›rakt›k.
Bugün 740 milyar dolar milli gelirimizle, 132
milyar dolar ihracat›m›zla, dünyan›n en büyük
17. ekonomisiyiz” fleklinde aç›klarken TÜIK
verileri, Türkiye’nin 2008’in son çeyre¤inde
yüzde 6.2 daralmay› takip eden yüzde 13.8’lik
rekor küçülmeyle 64 y›l geriye gitti¤ini gösteriyor. Buna göre Türkiye 1939-45 savafl y›llar›nda yüzde 15.3 küçülmeden sonra 2009 y›-
l›nda en büyük küçülmeyi yaflad›. Gayri Safi
Yurtiçi Has›la (GSYH) yüzde 13.8 daralarak
689 milyar 584 milyon dolar olurken, kifli bafl› milli gelir 9 bin 642 dolar olarak gerçekleflti. “Dünyan›n en büyük 17. ekonomisiyiz” diye övünen Hisarc›kl›o¤lu Türkiye’nin en büyük küçülmeyi yaflayan dünyan›n üçüncü ülkesi oldu¤unu da unutuyor. “Moralinizi bozmay›n, al›flverifl yap›n, iyiye gidiyoruz” mesaj›yla tüm kitle haberleflme araçlar›n› kullanarak kapsaml› bir psikolojik propaganda bafllatan bu örgütlerin çizdi¤i pembe tablolar son
geliflmelerle birlikte yerle bir oldu. Merkez
Bankas› Baflkan› Durmufl Y›lmaz’›n “Tünel ucundaki ›fl›k, ç›k›fl ›fl›¤› m›d›r? Üzerimize gelen trenin ›fl›¤› m›d›r, bilemiyoruz” fleklindeki sözleri asl›nda her ne kadar çekinerek ifade ediyor olsalar da egemenlerin durumun fark›nda olduklar›n› gösteriyor. Hiç arlanmadan kârlanmaya devam
eden holdingler, devletin açt›¤› yeni tünellerden ç›k›p kurtulurken kötü son yine iflçi ve
emekçilere k›smet oldu.
Asgari Ücret Düzenleme Komisyonu’nun
aç›klad›¤› 2009 y›l›n›n maafllar› bunun iflaretini
veriyor. 16 yafl›ndan büyükler için yüzde 4.3
art›r›lan asgari ücrete, y›l›n ikinci yar›s› için
yüzde 4.1 zam yap›lacak. Buna göre, halen 16
yafl›ndan büyük iflçi için brüt 666, net 527.13
TL olan asgari ücret, yüzde 4.1’lik zamla brüt
693, net 546.48 TL’ye yükselecek. 16 yafl›ndan küçükler içinse brüt 567, net 456.21 TL
olan asgari ücret, yüzde 4’lük zamla brüt
589.50, net 472.32 TL olarak belirlendi.
EKONOM‹ KÜÇÜLÜYOR,
HOLD‹NGLER VE
BANKALAR BÜYÜYOR!
Türkiye ekonomisi 13.8 küçülürken bankalar ve holdingler kârlar›na kâr katmaya devam ediyor. Ço¤unlu¤unu bankalar›n oluflturdu¤u mali kurulufllar geçen y›l›n ilk çeyre¤ine
göre yüzde 10.8 büyüdü. BDDK verilerine
göre sisteminin 2008 y›l›nda net kâr›, bir önceki y›la göre yüzde 10.3 artarak 13.3 milyar
lira oldu. Patronlar “Krizi f›rsata çevirdi¤imiz yaland›r” diye dursun, g›da, perakende, inflaat, makine, otomotiv, tar›m ve hayvanc›l›k sektörlerinde faaliyet gösteren ‹ttifak
Holding’in Yönetim Kurulu üyesi Ahmet
Akman’›n “Özellikle 1994 ve 2001 krizleri
‹ttifak Holding olarak bizim en çok büyüdü¤ümüz dönemler oldu” sözleri her fleyi anlatmaya yetiyor. Banka ve holdingler için düzenlenen tedbir paketlerinden emekçi halka reva görülen yüzde 4.3’lük asgari ücret zamm›
önümüzdeki günlerde halk›n cebinin iyice küçülece¤ine iflaret ediyor. Madalyonun bir yüzünde s›rt›n› devlete ve halka dayayan kriz
vurgunu küçük iflletmeleri yuta yuta büyüyen
mali ve ticari iflletmeler olufltururken di¤er
yüzünü iyice yoksullaflan, zamlar karfl›s›nda
maafl› eriyen, yeterli sa¤l›k ve e¤itim hakk›ndan mahrum kalan emekçi halk oluflturmaktad›r. Madalyonun bir yüzünde kasalar›n› doldurmak için ç›rp›nan patronlar›n, “gücüne
inan”, “birlikte baflaraca¤›z” “sen yeter
ki tüket” sloganlar› yer al›rken di¤er yüzünde gasp edilen haklar› için, insanca yaflam için
soka¤a ç›kan emekçiye gaz bombas›, polis copu, gözalt› ve tutuklamalar yer almaktad›r.
Pazara ç›kamayan ancak bafllayan T‹S görüflmeleriyle birlikte soka¤a ç›k›p alanlar› ›s›tan
iflçi ve emekçiler gerçek çözümün mücadelede oldu¤unu görecektir. Hükümetle yürütülen T‹S görüflmelerinde anlaflma sa¤layamayan Türk-‹fl bünyesindeki 300 bin kamu iflçisi
greve haz›rlan›yor. Ankara yollar›n› afl›nd›ran
KESK’e ba¤l› sendikalara üye emekçiler “T‹S
yoksa grev var!” slogan›n› hayk›r›yor. Görüflmelerin t›kanmas› üzerine 1 Temmuz’da
Türkiye’nin pek çok yerinde AKP binalar›na
yürüyen kamu iflçileri grev uyar›s›n› yeniledi.
‹flçi s›n›f› gücüne inan›yor, üretimden gelen
gücüne…
Hindistan’da isyan sürüyor!
Bat› Bengal eyaletinin Lalgarh bölgesinde devlet terörü nedeniyle Polis Mezalimine Karfl› Halk Komitesi (PCPA)
kurarak mücadele eden ve 14 Haziran’da
isyan ederek 1100 köyü kapsayan genifl bir
alanda halk iktidar›n› kuran Adivasi (kabileler halinde yaflayan yerli halk) topluluklar›n›n
isyan› sürüyor. HKP (Maoist)’in önderli¤inde ve Halk Kurtulufl Gerilla Ordusu’nun (PLGA) deste¤inde süren isyana karfl› büyük bir operasyon bafllatan devletin silahl› kuvvetleri sald›r›lar›n› iflkence eflli¤inde
sürdürüyor.
Maoist gerillalarla HKP (Marksist)
(CPM)’nin silahl› çeteleri aras›nda 5 gün süren silahl› çat›flman›n ard›ndan 14 Haziran’da
Lalgarh’ta 48 köyü ele geçiren Halk Komitesi 15 Haziran’da polisin kamplar›n› terk etmek zorunda kalmas› üzerine bölge üzerinde
hakimiyetini sa¤lam›flt›. Kas›m ay›ndan beri
süren çat›flmalar nedeniyle polis zaten yüzlerce köye giremiyordu. Son isyanla birlikte
kasaba merkezini de kaybetmifl, halk gerici
iktidar›n sembolü olan CPM bürolar›n› ve
polis karakollar›n› kutlamalar eflli¤inde yakm›flt›.
Kas›m ay›ndan bu yana Maoistlerin öncülü¤ünde hareket eden Halk Komitesi devletin sunmad›¤› alternatif kalk›nma projelerine hayat vermekte ve kendine yeterli ve
eflitlikçi da¤›t›m ilkelerine uygun flekilde kitlelerin kat›l›m› ile birlikte temel ihtiyaçlar›
için altyap› çal›flmalar› yürütmektedir. Eyalette gazetecilik yapan Bhattacharya 8 ay
içinde 1000 kilometrekarelik alanda içme suyu, sulama kanallar›, yol ve sa¤l›k merkezleri
açan Maoistlerin devlete karfl› verdi¤i savaflta bu araçlar sayesinde yeni mücadele biçimlerini ortaya koydu¤unu vurgulamaktad›r.
Hindistan Times Gazetesi de Hindistan’daki
ikinci kurtar›lm›fl bölgede devlet içinde devlet kuran Maoistlerin 200 bin insana “sol
cephe” hükümetinin 30 y›lda sunmad›¤› hizmeti sa¤lad›¤› vurgulanmaktad›r. (10 Haziran
2009)
‹syan›n ülke çap›nda yank› bulmas› üzerine merkez ve eyalet güçleri Keflmir’dekiyle
k›yaslanabilecek büyüklükteki askeri gücü
bölgeye y›¤maktad›r. Askerler ayn› zamanda
ABD ve ‹srailli yetkililerin teknik deste¤ini
de almaktad›r. Bengal’›n günlük gazetelerinden Sanbad Pratidin’in 27
Haziran’da verdi¤i haberde
ABD’li teknisyenlerin foto¤raflar› yay›mlanarak bu destek belgelenmifltir. ABD ve
‹srail özellikle uydu foto¤raflar› ile katk› sunmaktad›r.
Hava kuvvetleri de kimyasal
silahlarla ormanlar› bombalamaktad›r.
Ancak bu büyük güç bekledi¤i h›zda hareket edememektedir. Lalgarh merkezindeki polis karakoluna varmak için 70 km.lik yolu asker
ancak 2.5 günde alabilmifltir. Yol boyunca
halk›n direnifliyle karfl›laflan askerleri yolu kapatan devrilmifl a¤açlar, çukurlarla doldurulmufl ve kayalarla kapat›lm›fl yollar karfl›lam›fl,
halk oklu-yayl› basit silahlarla sald›r›lar düzenlemifl, kad›nlar ve çocuklar askeri araçlar›n geçmemesi için önlerine atlam›flt›r. Gerillalar ise a¤›r silahlarla ve may›nlarla sald›r›larda bulunmufltur. Lalgarh polis merkezine askeri birlik ulaflsa da arkas›nda kontrol alt›na
alabildi¤i güvenli bir geçifl b›rakamam›fl, halk
taraf›ndan çevrilmifltir.
Askerler girebildikleri köylerde ve kasaba merkezinde ev bask›nlar›na ve yo¤un ifl-
kencelere bafllam›flt›r. Polis üniformas› giyen
CPM üyelerinin gösterdikleri evleri basan asker ve polis, evleri talan etmekte, kad›nlara
tecavüz etmektedir. Polisin iflkencesinden
kaçan kasaba halk› ise yollara düflmüfl, k›rsala s›¤›nm›fl, kaçamayan 20 bin kifli ise asker
taraf›ndan zorla kamplara konulmufltur. Bölgeye gerçekleri araflt›rmak için gitmek isteyen DKÖ temsilcileri, sanatç›lar ve akademisyenler de tutuklanm›flt›r. Ulusal ‹nsan
Haklar› Komisyonu ve Uluslararas› Af Örgü-
tü Hindistan devletini iflkence ve bask› nedeniyle elefltirmifl ve uyarm›flt›r.
Bu isyan›n bir di¤er özelli¤i de ilk kez Maoist önderlerin bas›n aç›klamalar› ve telefon
ba¤lant›lar› ile TV kanallar›na ve gazetelere
ba¤lanmas›d›r. Bu sayede Bat› Bengal yönetiminin Maoist önderlerden Kishanji’nin flehri
terk etti¤i aç›klamas›n› telefon ba¤lant›s› yapan Kishanji yalanlam›fl ve halk savafl›n›n silahl› güçle bast›r›lmas›n›n mümkün olamayaca¤›n› bildirmifltir. Bas›nda ç›kan haberlere
göre askerler kasaba merkezinde ev bask›nlar› yaparken Maoistler birkaç kilometre
ötede büyük kitle toplant›lar› örgütlemekte,
Maoist gerillalar konumlanmaktad›r. 3
Temmuz itibariyle Lalgarh’da 280 köyün 2’si, Goatore’da ise 453 köyün 3’sü
devletin eline geçmifltir, geri kalan
köyler Maoistlerin kontrolündedir. Ordu 4 Temmuz’dan itibaren yeni bir operasyona bafllam›flt›r.
ILPS de yapt›¤› aç›klamada aya¤a kalkan
Lalgarh halk›n›n yan›nda oldu¤unu belirtmifl,
CPM hükümetinin daha önce de Nandigram
ve Singur’daki kitlelerin isyan›yla karfl›laflt›¤›n› belirtmifl ve CPM’nin bask›c› ve gerici politikalar›n› mahkum etmifltir.
Siyasi Tutuklulara Özgürlük Komitesi de isyan s›ras›nda TV’ye aç›klama yapan
HKP (Maoist) Bat› Bengal Eyalet Sözcüsü
Gour Chakravarty’nin tutuklanmas›n› protesto etmifltir. Yine Lalgarh halk›na destek
için Yeni Delhi’de eylem yapan kitleye de
polis sald›rm›flt›r.
‹syan›n ard›ndan Merkezi Hükümet 29
Haziran’da HKP (Maoist)’i tüm ülkede yasaklam›fl ve terörist örgüt olarak ilan etmifltir. HKP (Maoist) gerilla savafl› verdi¤i eyaletlerde zaten yasakl›yd›. Burjuva bas›nda ç›kan haberlere göre istihbarat kaynaklar› Maoistlerin 20 bin silahl› gerillas› oldu¤unu, Hindistan’daki tüm ormanlar›n beflte birini kontrol etti¤ini ve 604 bölgenin 165’inde aktif oldu¤unu iddia etmektedir.
2 Maoist önder flehit düfltü
HKP (Maoist) Merkez Komitesi yapt›¤›
aç›klamada 23 May›s’ta partilerinin ve Hindistan devriminin büyük bir kay›p yaflad›¤›n›
ilan etti. MK üyesi Suryam kod isimli
Patel Sudhakar Reddy ve bölge komitesi üyesi Prasanna kod isimli Venkatayya Andhra Pradefl (AP) eyaletinde
polis taraf›ndan yakaland› ve iflkence
alt›nda öldürüldü. Bu so¤ukkanl› cinayete
karfl› partinin ça¤r›s›yla 12 Haziran’da grev
ilan edildi. Haydarabad’da Maoist tutsaklar
da açl›k grevi yapt›.
Suryam yoldafl HKP (ML) Halk Savafl›
MK üyesiydi ve birleflmenin ard›ndan kurulan HKP (Maoist)’te de MK üyeli¤ini sürdürdü. 1980’de Radikal Ö¤renci Birli¤i’nin baflkanl›¤›n› yapan yoldafl silahl› toprak devrimini örgütlemek için gerillaya kat›ld› ve komutanl›k yapt›. 1992’de tutukland› ve hapishanede örnek bir komünist olarak mücadelesini sürdürdü. 1998’de serbest kald›ktan
sonra Andhra Pradefl Eyalet Komitesine dahil oldu ve 2001-2003 aras› komite sekreterli¤i yapt›. Dandakaranya’daki k›z›l bölgenin gelifltirilmesine büyük emek verdi.
Tutsak Maoist önder
kurtar›ld›
23 Haziran günü HKP (Maoist)’in
önde gelen önderlerinden SB üyesi Misir Besra mahkeme için getirildi¤i Bihar’da motosikletlerle gelen 30 Maoist
gerillan›n silahlarla ve bombalarla gerçeklefltirdi¤i bask›n› sonucu kurtar›ld›
ve gerillalar polislerin silahlar›n› ele geçirerek bölgeden ayr›ld›lar. Kalabal›¤a
karfl›n kitleden kimsenin zarar görmemesi dikkat çekti.
‹flçi-köylü 10
Gö¤ün yar›s›
10-23 Temmuz 2009
Güneflin ve özgürlü¤ün militan› Hewale Eylem
30 Temmuz 2008’de Dersim-Ovac›k’ta flehit düflen HPG gerillas› Aynur Erdem (Eylem)’in an›s›na…
Gerillada olmasayd›n Amed’in
yoksul yaflam›n›n neresinde olaca¤›n›
bilemiyorum ancak gerillada olmak sana o kadar çok yak›fl›yordu ki. Yoksullu¤a meydan okuyan duruflunla, silinmeyen esmer gülüflünle, özgür kad›na
ait yi¤it canl› resminle kald›n hat›ralar›m›zda.
Esmer gözlü, ana yüzlü, toprak elli Hewal… Omuzlar›nda tafl›d›¤›n yük,
katliam ac›lar› ve tarihin kad›nlar üzerine y›¤d›¤› utanc› parçalama sorumlulu¤u kadar a¤›r ve kahrediciydi. Katliamlar›n ac›s› ve yoksullu¤un a¤›rl›¤› o
içten gülen esmer gülüflünü söndüremedi... Ifl›ks›z yolsuz, alçak toprak
daml› evleri içinde sessiz ve suskun yaflama mahkûm olmufl Kürt kad›nlar›n›n direngen ve özgür sesiydin. O yi¤it
insan sesin hiç eksik olmad› seni yak›ndan tan›yanlar›n kulaklar›nda. Gülüflünde ve her bir sözcü¤ünde o yi¤it
onurlu sesi duyduk. Dünyan›n bütün
kötülüklerine, tutsak s›n›rl›l›klara feodal darl›klara, kahramanca meydan
okuyufltu o esmer gülüflün.
Hewale eylem! Senin esmer gülüflünde hiç görmedi¤im anam›, çocuklu¤umun anal›¤›n› yapan Asya’y› “pirekam›”* gördüm. Sanki Amed’in o yoksul
çileli yaflam›n›n içinden ç›k›p gelmiflti.
Sanki alçak yoksul daml› “küçelerinden”** çatlam›fl elleri, yal›n ayaklar› ve
yoksullu¤un bütün ac›s›n› yüzüne resmetmifl hüzün dolu haliyle gelmiflti. O
gün isyan edemedi¤i duygular›yla, yaflam› boyunca yapmak istedi¤i ancak
asla yapamad›klar›yla gelmiflti. Dile getiremedi¤i öfkesi seninle dile gelmiflti;
“Bak yeniden yaflama geldim! Hewal Eylem olarak geri döndüm. Özgür
bir Kürt kad›n› olarak döndüm. Köy
meydan›ndan kovulup, Amed’in yoksul küçelerinin sessiz ve suskun yaflam›na s›¤›n›rken, hayk›ramad›¤›m öfkemle döndüm. Dile getiremedi¤im
ac›l› dilimle geldim. Bir daha kölece yaflama geri dönmemek üzere geldim.
Toprak renkli yüzümle, esmer gülüflümle, katliamlarla küçülmüfl zay›f bedenimle geldim. ‹syan duygumu yitirmedi¤im yi¤it kad›n yüre¤imle geldim. Eski yaflama asla
geri dönmemek üzere geldim.
Yaflam›m boyunca kaybetti¤im
güvenimle geldim. Katliam ac›s›
yaflam›fl Amed’in bütün kad›nlar›
ad›na geldim. Bak! fiimdi, özgürlük iddialar›mla dimdik duruyorum. Umut dolu gözlerimle bak›yorum ülkemin mor renkli da¤lar›na. Göremezsem de Amed’i,
ac›l› akan Dicle’yi, gözlerimde asla eksik olmad› silinmez izleri.
Gözbebeklerimin tam orta yerinde
durdu Amed, tam orta yerinden akt›
Dicle.
Ve ben ac›lar›n ortas›ndan bakmay› ö¤rendim düflmana. Elimde kurtulufl
silah›m ancak ondan daha da güçlü duran özgürlük bilincimle duruyorum.
Kin ve öfkeyle, toprak ve çileyle bak›yorum ac›lar›ma. Daha güçlü hangi
düflman durabilir ki karfl›mda?
... Gerilla dolu yüre¤imde yaln›z
kendime ait ac›lar› tafl›m›yorum. Topraklar›ndan zorla kopart›larak sökülen, katliamlara, zorla sürgün yollar›na
sürülen hay kad›nlar›n ac›lar›n› tafl›yorum. Kuyu diplerine itilen, uçurumlardan at›lan, ma¤aralara gömülen, ad›
katliam tozlar› aras›nda gizli kalan, say›s›z Ezidi, Kürt kad›nlar›n ac›lar›n› tafl›yorum. Künyesiz kad›nlar›n, özgürlük flifresini sakl›yorum koynumda.
Kimli¤i berdelle sat›lmak istenen
bütün Kürt kad›nlar›n›n yoksulluk
utanc›n› parçalamak için buraday›m.
Ac›lar› kovmak için geldim. ‹flte buraday›m! Kavgan›n tam da ortas›nday›m.
Tam da uçuruma yuvarlanan Kürt kad›nlar›n›n durdu¤u kayal›klarda duruyorum. Tam da katledilen Kürt kad›nlar›n›n kan lekeleri üzerinde yaz›yorum özgürlük ad›m›. Direnifl silah›mla,
bilincimle yaz›yorum özgürlük türkümü. Bunun en gizli m›sralar›nda tarih,
ülkem ve ben var›m.”
Hewale Eylem hep bu bak›fl
aç›s›yla sana bakt›m. Senin özgürlük durufluna büyük sayg›yla
bakt›m. Senin gözünde görmek
istedim, bulamad›¤›m anam›. Senin gülüflünde gördüm görmek
istedi¤im halk›m›n kad›nlar›n›.
‹nsan güzeli hewal Eylem! Canl›l›¤›na direngenli¤ine, durufluna
hayran olmayan var m› hewal Eylem? Söyle Hewal Eylem, hangi insan
yüre¤i senin karfl›nda tepkisiz ve suskun kalabilir ki? Hangi hewal yüre¤i
seninle özgürlü¤e sevdalanmaz ki? Sen
ezilen Kürt kad›nlar›n parçalanm›fl bak›fl› oldun. Da¤a getirdi¤in yoksul bedenin özgürlük tutkusunun en büyük
atefli oldu. On y›ll›k gerilla yaflam›n say›s›z direnifle ve ihanetin en soysuzuna
tan›kl›k etti. Ancak hiçbir fley aflk›n›
özgürlü¤e ve ülkene ba¤›fllamana engel
olamad›. Afl›lmaz doruklarda susmadan yank›land› özgürlük türkün. Ve o
türkülere en güzel direnç flifreni ülken
için yazd›n.
Hewale Eylem seni ilk kez Hewal
AL‹ HAYDAR’la geldi¤inizde görmüfltük. O esmer gülüflünle ve insan yüre¤inle o kadar çabuk fark ediliyordun
ki. Zaten seni herkesin içinde en farkl› k›lan özelli¤in de bu de¤il miydi? Hewal Sozdar’›n yaral› kald›¤› k›fl boyunca nas›l ona yard›m etti¤ini, onun bafl›n›n ucundan bir an olsun nas›l ayr›lmad›¤›n›, bir ana bir yoldafl gibi nas›l hewallik etti¤ini anlatt›lar. Ve seninle gurur duyduk. Amed’li bir hewalin olarak seninle yüre¤im kabard›. Ve seni
her gördü¤ümde görmek istedi¤im
özgür pirekam›m› gördüm. Yoksulluk
ac›lar›ndan, katliam an›lar›ndan iki
büklüm olmufl sessiz ve suskun halini
gördüm. Sen bana hep onu hat›rlatt›n.
Ve bundand›r ki esmer gülüflün an›lar›m›n canl› resmi oldu. Sana daha çok
sayg› ve sevgiyle, özgürlük dolu minnettarl›kla bakt›m. Hewallik duygunu
her zaman o kadar çok güçlü hissettik.
Gazetelerin 3. sayfa “süsleri”!
“Kendisinden boflanmak istedi¤ini söyleyen
eflini b›çaklayarak öldürdü!”
“Kendisinden ayr›lan eflini dönmeye ikna edemeyince…”
“Aldat›ld›¤›n› ö¤renince gözü dönen adam kar›s›n› tabancayla…”
“Aldat›ld›¤›ndan flüphelenen genç adam, kar›s›n›, çocu¤unun gözü önünde bo¤arak…”
“Kendisiyle evlenmek istemeyen genç kad›n›
döverek…”
“Önce tecavüz etti sonra…”
Gazetelerin üçüncü sayfalar›n› “süsleyen”
bu haberleri art›k ne kadar s›k okur olduk,
fark›nda m›s›n›z? Hatta o kadar o kadar s›k
okuduk ki kan›ksad›k say›l›r, bir kad›n›n ölüm
haberi art›k tüylerimizi diken diken edemiyor!
Erkek egemen sistemin ahtapot gibi sard›¤› co¤rafyam›zda, derinleflen krizin en az iflsizlik kadar kad›na dönük fliddeti de art›rd›¤› ortada olan bir gerçek!
Kad›n›n insan s›n›f›ndan dahi görülmemesi
ve böylesi “ucuzlat›lm›fl” canlar›n›n yak›lmas›n›n üçüncü sayfalar› sadece “süslemesi”, elbette en çok sistemin ifline gelmektedir. Çünkü
“kad›n itaat etmeyi ö¤renmeli”dir! “Kad›n›n
itaat etmeye al›flmas› için illa ölmesi gerekirse
ölmeli”dir! Sömürü çark›n› sürdürürken bir
de “bafl›na itaat etmeyi bilmeyen kad›n ç›kmamal›”d›r! Kad›n, “kad›nl›¤›n›” bilmelidir. Ve
“zorlamamal›”d›r s›n›rlar›n›!
Katliam derecesine
varan cinayetler,
tecavüz ve tacizler… Haberlerini
izlerken/okurken
bile kurtulamad›¤›m›z (ya da bilinçli
olarak böyle haz›rland›¤› için) erkek
egemen dil ile bütün
bunlar, bize art›k
“normal”mifl gibi mi
gelmeye bafllad›! “Aldat›ld›¤›n› ö¤renen/bundan flüphelenen” erkekler, “-çocuklar› olmas›na ra¤men- geri
dönmek istemeyen/boflanmak isteyen” kad›nlar! Her fley o kadar kad›n›n aleyhine iflleniyor
ki, ölüm bile bu haks›zl›¤› düzeltemiyor! Ade-
Bugün burada topland›k
çünkü itiraz›m›z var...
“Bugün burada topland›k çünkü:
Tacizcinin yan›nda olan, taciz
etti¤ini itiraf edeni aklayan, tacize
u¤rayan› cezaland›r›p iflten ç›kartan;
tacizi de¤il, tacize u¤ramay› suç sayan sendika yönetimine itiraz›m›z
var!”
Bunu söyleyen Türkiye Sinema Emekçileri Sendikas› (SineSen) eski üyelerinden Ezgi Nazan
Karl›k… Karl›k, önceki dönem
sendikada genel sekreter olan flahs›n, sendika üyesi bir kad›n› taciz etti¤inin ortaya ç›kmas›n›n ard›ndan
tacize u¤rayan arkadafllar›n›n sendikadan at›lmas› üzerine sendikadan
ayr›lm›fl.
Taciz eden kifli, bu durumun ortaya ç›kmas›yla suçunu itiraf edip istifa etti, ancak istifas›n›n hemen ar-
d›ndan siyasi bir komploya kurban
gitti¤i yönünde dedikodular yayarak
tacize u¤rayan kad›n hakk›nda çirkin ifadeler kulland›. Buna ra¤men
sendika yönetimi, bu olay›n üstünü
örtmek için tacize u¤rayan kad›n›
sendikadan atma yolunu seçerek
sahip olduklar› erkek egemen zihniyetin tüm köhnemiflli¤ini gösterdi.
Karl›k, Sine-Sen’de Tacize
Hay›r Kad›n Platformu’nun Beyo¤lu’ndaki Sine-Sen önünde yapt›¤› aç›klamada sendikan›n tutumunu
k›nayarak, “sendika ve tüzük programlar›nda kad›nlara yönelik her
türlü cinsel, fiziksel, duygusal fliddete karfl› yapt›r›m uygulayan maddeler yer almad›kça, bugün tacizi ve
tacizciyi alk›fllayan anlay›fl›n yar›n
tüm kurumlarda yerini sa¤lamlaflt›raca¤›n›n” alt›n› çizdi. (‹stanbul)
ta kad›n için “hak etmifl”, erkek için “mecbur
kalm›fl” izlenimi yarat›larak kad›na dönük bu
fliddet hem bir sistem sorunu olmaktan ç›kart›l›p bireysel sorun gibi gösteriliyor hem de
fliddet uygulayan kifli için onlarca “meflru” zemin yarat›larak, kad›n yine, “günah keçisi” haline getiriliyor.
Halk›n her kesiminde en emekçi
olmas›na ra¤men
en çok ezilen ve
en çok sömürülendir, kad›n! Önce eve hapsedilmifl, bilinçsiz yedek iflsiz ordusu haline getirilmifl; sonra ev içindeki eme¤i yok say›lm›fl, sistemin sömürüsünün yan› s›ra kendisi gibi sömürülen erke¤in –daha do¤rusu erkek egemen aile sisteminin birçok üyesinin- de sömürüsüne maruz kalm›flt›r. Bu da yetmezmifl gibi
bir “cinsel obje” haline getirilmifl; pazarlanan,
önündeki fiili direnifllerinin sona
ermesinin ard›ndan dayan›flma eylemleri 27 Haziran Cumartesi günü de devam etti. ‹stiklal Caddesi üzerindeki Desa ma¤azas›
önünde bir araya gelen Desa Direnifliyle Dayan›flma ‹stanbul
Kad›n Platformu üyesi kad›nlar
bir bas›n aç›klamas› düzenlediler.
Zoraki karar!
Giuseppina Pasqualino di Marineo yani Pippa
Bacca, dünya bar›fl›na dikkat çekmek için ‹talya’dan gelinli¤iyle yola ç›km›flt›. Otostopla sürdürdü¤ü yolculu¤u Gebze’de korkunç bir olayla sona
erdi. Otostop çekti¤i araban›n sahibi Murat Karatafl taraf›ndan tecavüze u¤rayan Bacca’n›n, birkaç gün sonra Gebze ç›k›fl›nda cesedi bulundu.
2008 y›l›n›n Nisan ay›nda yaflanan bu olayda
“hukuk”, gene çok “h›zl›” iflledi! Yaklafl›k bir y›l
Bunu hissetmemek mümkün mü hewal Eylem!
Sonra bir gün s›rt›nda en a¤›r yükle seni gördü¤ümüzde yüzünde esmer
gülüflünün kayboldu¤unu gördük. Ve
anlad›k ac›n›n derinli¤inde flehit düflen
hewallerinin oldu¤unu. Hewallerine o
kadar içten ve o kadar yürekten ba¤l›yd›n ki hewal Eylem! Senin insan yüre¤in o kadar içten ve derindi ki? O
derinlikte kuyu diplerinden yank›lanarak gelen halk›n›n bitmez tükenmez
ac›lar›n›n sesi sakl›yd›. O emekçi kad›n
ruhunda o kadar büyük ve soylu duygular sakl›yd› ki. Bunlar› görmemek
mümkün mü?
Sözünde durmak senin en güzel
özelli¤indi. Senin oldu¤un her yerde
yaflam ve canl›l›k vard›. Sevinç ve coflku vard›. Aman vermezdin suskunlu¤a
ve umutsuzlu¤a. Hewallerle birlikte
gelip görüfltü¤ümüzde sohbetin ne kadar sürdü¤ünü bilemiyorum ancak esmer gülüfllü hewal görüntün ve kulaklar›mda yank›s› asla silinmeyen son
sözlerin kald› haf›zamda “MI JIB‹R
NEKE HEWALEMIN”***.
Duyaca¤›n› bilerek sesleniyorum
Amed’e ve sana Hewal Eylem. Duyaca¤›na mutlak inanarak sesleniyorum,
sen özgürlük tutkunu yi¤it hewalim.
“EZ TE J‹B‹R NAKIM! EZ TE
KET J‹B‹R NAKIM! HEWALE
EYLEM!”****
* Büyükanne
** Sokak
*** Beni unutma yoldafl
**** Seni unutmayaca¤›m
yoldafl, seni asla unutmayaca¤›m
(Mart 2009)
(Dersim’den bir T‹KKO gerillas›)
sergilenen bir meta halinde sistemin hizmetine sunulmufltur. Ev içinde, iflyerinde, sokakta
daima “cinsel meta” olarak görülmüfl ve sürekli taciz ve tecavüzlere maruz kalm›flt›r.
Sadece Haziran ay›nda 30’dan fazla kad›n
öldürülmüfl, say›s›z tecavüz, taciz olay› yaflanm›flt›r. (Bu sadece medyaya yans›yan!) Düflünebiliyor musunuz 30’dan fazla insan (özellikle bu k›sm› vurgulamam›z gerekiyor: kad›n
da bir insand›r!) sudan sebeplerle katledildi.
Bunun bir katliam oldu¤unu söylemek yerinde
olacakt›r. Bu can yakan duruma sessiz kalmak
da bu katliama ortak olmak demek de¤il midir? ‹nsan oldu¤unu söylemek nas›l “insan” olmaya yetmiyorsa insan› savundu¤unu söylemek de bunu yapt›¤›m›z anlam›na gelmiyor demek! Bizlerin (kendine devrimci, demokrat,
insan haklar› savunucusu vs. diyen kiflilerin)
dolays›z olarak sistemden kaynaklanan bu sorun, bu kadar can yak›c› biçimde ortadayken
sessiz kalabilmesi ne kadar üzücü bir durum.
Evet, kad›n ölümleri devam ediyor/edecektir de! Çünkü sorunun temeli olan sistem
var oldukça kad›n ölümleri de var olacakt›r.
Sisteme karfl› mücadele yürütmezsek, -sisteme karfl› mücadele yürütmek ayn› zamanda
böylesi durumlarda h›zl› reflekslerle sistemi
teflhir etmektir- “böyle gelmifl böyle gidecek”tir!
Yasalar patronlar› koruyor!
Anayasal bir hak olmas›na ra¤men, derinleflen ekonomik kriz ile
birlikte, patronlar›n iflçileri sömürmesinde en büyük engel olarak gördü¤ü sendika üyeli¤i; birçok iflçinin iflten at›lmas›na neden
oluyor. Yasalar›n bile patronlardan yana oldu¤unun bir örne¤i
olan Desa direniflinin, fabrika
YORUMSUZ
Okunan bas›n aç›klamas›nda “Bizler buradan Desa patronuna sesleniyoruz: Desa ürünlerini boykot
etmeye devam edece¤iz” denildi.
Bas›n aç›klamas›, “yap›lan bu
aç›klaman›n, periyodik olarak 15
günde bir yap›lan eylemlerin sonuncusu oldu¤u ve boykotun sendikal› iflçiler ifle al›nana kadar devam edece¤i” söylenilerek sona
erdirildi. (‹stanbul)
sonra iddianameyi “haz›rlayabilen” Savc›l›k, san›k
Karatafl hakk›nda “ömür boyu” hapis cezas› istedi.
Aradan 16 ay geçtikten sonra yani 25 Haziran
Perflembe günü görülen son davadaysa hâkim,
Karatafl için ömür boyu hapis cezas› karar› verdi.
Bu dava, egemenlerin kad›na bak›fl aç›lar›n›n
bir kez daha gözler önüne serilmesine neden oldu. “Normal bir durum”da, otostop çeken bir kad›n›n böyle bir sald›r› yaflamas›na kay›ts›z kalan
hatta böylesi bir durum için “hak etmifl” mant›¤›
tafl›yan egemenler, bu konuda dünyadaki protesto
✓ Adana Kozan’da yaflayan evli ve
4 çocuk annesi Ayfle Y. adl› kad›n b›çaklanarak öldürüldü. (22 Haziran)
✓ Marafl’taki bir ormanl›k arazide,
kimli¤i belirlenemeyen bo¤az› kesilmifl bir kad›n cesedi bulundu. (22
Haziran)
✓ Adana’da Gamze B. adl› genç
kad›n, eflinin kardefli taraf›ndan “eflini
aldatt›¤›” gerekçesiyle kurflunlanarak
öldürüldü. (24 Haziran)
✓ Mersin’de yaflayan Gülbinflah
Merci, efli taraf›ndan “aldat›lma flüphesi” yüzünden 25 yerinden b›çaklanarak öldürüldü. (24 Haziran)
✓ Antalya’da bir lise ö¤rencisi, arkadafl›n›n babas› taraf›ndan 6 aydan
beri cinsel taciz ve tecavüze u¤rad›¤›n› ailesine söyleyince, ailenin flikâyeti
üzerine tecavüzcü tutukland›. (24
Haziran)
✓ Eskiflehir’de yaflayan Banu Bozer adl› genç kad›n, eski niflanl›s› taraf›ndan bo¤ularak öldürüldü. (25 Haziran)
✓ ‹zmir’de bir adam eflinin kendine açt›¤› boflanma davas›n›n duruflmas›ndan sonra yatalak olan annesi Zarife K.’y› b›çaklayarak öldürdü. (25 Haziran)
✓ Tekirda¤’da yol kontrolü yapan
jandarma, kimli¤i olmayan E.F.S. ile
babas› M.S.’yi gözalt›na ald›. Gözalt›ndaki sorgudan sonra “baba”n›n 13 yafl›ndaki E.F.S.’ye tecavüz edip zorla fuhufl yapt›rd›¤› ortaya ç›kt›. (25 Haziran)
✓ Almanya’da yaflayan 15 yafl›ndaki Büflra Özkan babas› taraf›ndan
“çok serbest yaflad›¤›” bahanesiyle öldürüldü. (26 Haziran)
✓ Marafl’ta Elif K. adl› kad›n tart›flt›¤› kocas› taraf›ndan b›çaklanarak öldürüldü. (27 Haziran)
✓ Eskiflehir’de bir restoranda çal›flan Moukmenat Abdoulaoiova adl›
kad›n patronu taraf›ndan benzin dökülerek yak›lmak istendi. Yaral› kad›n
hastaneye kald›r›l›rken, gözalt›na al›nan patron, savc›n›n talimat› üzerine
serbest b›rak›ld›. (27 Haziran)
✓ ‹zmir Menderes’te yaflayan Aysel ‹lbey adl› kad›n flizofreni hastas›
o¤lu taraf›ndan öldürüldü. (28 Haziran)
✓ Ordu Fatsa’da, evinin önünde
çamafl›r y›kayan bir kad›n, nereden
geldi¤i bilinmeyen bir kurflunla yaraland›. (30 Haziran)
✓ ‹stanbul Beyo¤lu’nda bir bara
giden S.D. adl› kad›n, bar çal›flan› iki
kifli taraf›ndan tecavüze u¤rad›. Gözalt›nda al›nan çal›flanlardan biri tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›. (30 Haziran)
✓ A¤r› Beyaz›t’ta Aysel Özer adl›
kad›n, “efline geri dönmek istemedi¤i”
için efli taraf›ndan kurflunlanarak öldürüldü. (1 Temmuz)
eylemlerinin ard›ndan “zoraki” olarak hukuk prosedürlerini iflletti. Ancak bunu bile o kadar “bafltan savma” yapt› ki, bir dizi test sonucu Murat Karatafl’›n suç ortaklar› oldu¤u ortaya ç›kmas›na ve
Murat Karatafl’›n da bu yönlü ifadeleri olmas›na
ra¤men bunun üzerine gitmedi bile. Buna ra¤men
davay› 16 ay gibi uzunca bir süre sürekli ertelemeyi baflaran egemen sistem, “hiç içinden gelmemifl
olsa bile” en son görülen davada san›k için “hak
etmedi¤i” cezay› kesmek zorunda kald›!
(H. Merkezi)
Bir öykü, binlerce yaflam ve
Hasan Gülünay
Her Cumartesi Galatasaray Lisesi’nin önünde yak›nlar›n› kaybedenlerin feryad› yükseliyor gökyüzüne. Kimi kardeflini, kimi o¤lunu,
k›z›n›, kimi annesini, babas›n› soruyor hüzünlü gözlerle.
Yüre¤inde dostlar›n›, yoldafllar›n›
kaybetmenin ac›s›n› tafl›yan kay›p
yak›nlar› her hafta lisenin önünü
bir direnifl mevzisine dönüfltürüyor. Kay›p yak›nlar› kendilerinden
kopar›lan canlar›n›n ak›betini soruyor. Haber alamad›klar›, bir mezar tafllar› bile olmayan sevdiklerinin izlerini ar›yorlar…
Ba¤›ms›z özgür bir ülke, insan›n insan taraf›ndan sömürülmedi¤i bir
dünya istedikleri, zulme ve sömürüye sessiz kalmad›klar› ve mücadeleyi seçtikleri için gözalt›na al›nan, kaç›r›lan iflkence yap›lan evlatlar›n›, kardefllerini, yoldafllar›n›
ar›yorlar her hafta ayn› yerde. Her
hafta bir kayb›n 盤l›¤› dolduruyor
meydan›. Faili belli meçhuller
EMRE B‹LG‹N
1962 ‹stanbul do¤umlu Emre Bilgin,
korkakl›¤›n, y›lg›nl›¤›n, ihanetin kol
gezdi¤i hapishanelerin en hareketli dönemlerinde devrimci olmay›,
komünist olmay› yaflam›n›n özüne
oturtmufl, hapishaneyi kendisi için
bir okula dönüfltürmüfl, okumufl
araflt›rm›fl ve kendini esas olarak
burada gelifltirmifltir.
Onun d›flar›ya ç›kma özleminde kendine özel bir yaflam kurma düflleri
yoktur. Yaflam›n güçlükleri ile bo¤uflan yoldafllar›n›n yan›ndad›r
dostlar›n›n, yoldafllar›n›n,
yak›nlar›n›n a¤z›ndan dökülen cümlelerle anlat›yorlar yaflad›klar›n›.
Öyküsünü eflinin, çocuklar›n›n, yoldafllar›n›n dilinden anlatanlardan biri
Hasan Gülünay de...
1963 y›l›nda Erzincan
Kemah’ta dünyaya geldi
Hasan Gülünay. Yaflam›n
ac› gerçekleri ile henüz
küçük yaflta iken tan›flt›.
Yoksulluk ve zulüm erken girmiflti hayat›na. 9
yafl›nda yaflam›n› sürdürebilmek
için ‹stanbul’daki akrabalar›n›n yan›na tafl›n›r. Camc› ç›ra¤› olarak
yaflam kavgas›na bafllar. Çal›flkanl›¤› ve dürüstlü¤ü ile çevresinde sevilen bir kiflidir. 1978 y›l›nda Partizanlarla tan›fl›r. Yoldafllar› ile birlikte bir dizi faaliyette görev al›r.
12 Eylül Askeri Faflist Cuntas› s›ras›nda Partizanlarla ba¤› kopar.
Buna ra¤men yüre¤ini her daim
canl› tutar. Partizanlara, yoldafllar›na ulaflmak en büyük hayalidir. 1
May›s ve 18 May›s’larda kendi eliyle bildiri yazarak da¤›t›r. 1983 y›l›nda amac›na ulafl›r. Partizan yüreklere, yoldafl s›cakl›¤›na yeniden
kavuflmufltur. 1987 y›l›ndan itibaren flehirlerde profesyonel faaliyet
yürütmeye bafllar. Bir yandan mücadelenin geliflen ihtiyaçlar›na yan›t olmaya öte yandan ailesinin geçimini sa¤lamaya çal›fl›r.
22 Temmuz 1992 günü özgür bir
dünya umudu ile dolu bu yi¤it dev-
rimci ortadan kaybolur. Tarabya’dan Sirkeci’ye do¤ru yürürken
gözalt›na al›n›r. Bundan sonra ailesi için ac›l› günler bafllar. Yak›nlar›
ve yoldafllar› Hasan’› bulmak için
çalmad›k kap› b›rakmaz. Emniyet
müdürlü¤üne, savc›l›¤a baflvurular
yap›l›r, ancak hiçbir haber al›nmaz.
Devlet yine üç maymunu oynamaktad›r. Hiçbir fley görmemifl, duymam›fl ve bilmemektedir. Ancak
bu yalan› k›sa süre sonra ortaya
ç›kar.
Ayn› dönemde gözalt›na al›nan Erol
Çam isimli bir kifli Gayrettepe’de
“Ben Hasan Gülünay, beni
gözalt›nda kaybedecekler”
sözlerini duydu¤unu söyleyecektir. Hasan’›n ailesi ve yoldafllar› bu
bilgi üzerine aramalar›n› yo¤unlaflt›r›r. ‹HD’de 10 günlük açl›k grevi
gerçeklefltirilir, çeflitli eylemlerle
Hasan’›n durumuna dikkat çekilir.
Hasan Gülünay’›n efli Ak›n Birdal’›n bir duruflmas›nda üstünde
kay›plar›n resimlerinin oldu¤u tiflört giyer ve bu gerekçe ile bir ay
tutuklan›r. Hasan’›n abisi Turan
Gülünay, bir polis yetkilisinden
“Hasan Gülünay sa¤d›r, çok
iflkence gördü, iyilefltirmeye
çal›fl›yorlar ve aç›klayacaklar”
bilgisini al›r.
Bu bilgiyi kamuoyuna aç›klayan ailesi
ve yoldafllar› Hasan’›n bir an önce
bulunmas›n› ister. Aç›klaman›n ard›ndan polis Turan’›n evini basar
ve onu tehdit eder. Hasan’›n gözalt›nda kaybedildi¤i dönemde Diloavas›’nda eflkâli Hasan’a t›pat›p
düflleri. Çeflitli örgütsel görevlerden sonra yerinde duramayan yüre¤iyle ›srarla askeri alanda görev
almak istemifl ve 1992 bafllar›nda
bu iste¤i gerçekleflmifltir. Mücadeleye sahip ç›kman›n siyasal olarak
kendini gelifltirmekten geçti¤ini
kavrayan Emre Bilgin, kafas›na tak›lan her konuda not alm›fl, yazm›fl, elefltirmifltir. 20 Temmuz
1992 tarihinde ‹stanbul’da Emre
Bilgin’in de içinde oldu¤u araba
durdurulur. Emre Bilgin, ellerinde
bulunan tek silah olan tabanca ile
atefl ederek arabadan ç›kar ve uygun bir yere siper al›r. Bu esnada
yoldafl› da uzaklaflmay› baflar›r.
Emre Bilgin Esenyal› Mah. Vatan
Cad. Dere Sok. 18 No’lu evin
önünde faflist kolluk güçleriyle çat›flmaya devam eder. Üstündeki
paray› ve kimli¤i yakar. Yaralan›r
ve yaras›ndan akan kanla duvara
umudun ad›n› yazar. Bulundu¤u
yere girmeye çal›flan bir düflman
unsurunu öldürerek silah›na el koyar ve çat›flmaya devam eder.
“Sizden ald›¤›m silahla sizinle
savafl›yorum” diyerek düflmanla
alay eder. Yaras› a¤›r oldu¤u için
hareketsiz hale gelince düflman
onu kurflunlayarak katleder.
Pusula
Bilme ve yapma
Örgütlü devrimci yaflamda s›kça
karfl› karfl›ya kal›nan konular›n bafl›nda “bilinen” ya da bilindi¤i san›lan fleylere uygun prati¤in örgütlenememesi gelir. Hemen her faaliyet
alan›nda ve birçok kez tekrarlanan
“asl›nda biliyordum ama..”,
“fark›ndayd›m
(biliyordum)
ama…” türden söylemlere, benzer
ifadelere ve aç›klamalara tan›kl›k
edilir.
Gerek örgütsel-pratik konularda
olsun gerekse ideolojik-teorik konularda olsun s›kça yaflanan bilme
ve yapma aras›ndaki çeliflkiler, z›tl›k ve uyumsuzluklar devrimci yaflam›n önemli bir yerinde durmaktad›r.
Bu olumsuz örnekleri s›ralayal›m; “Devrimci teori olmadan
devrimci pratik olmaz” belirlemesinin herkes taraf›ndan bilindi¤i
san›l›r ancak pratik geliflmeler bu
tespite uygun gerçekleflmez. Devrimci pratik, teorinin ›fl›¤›ndan yok-
‹flçi-köylü 11
Kavga okulu
10-23 Temmuz 2009
sun tarzda yürütülmeye devam edilir. Ya devrimci teoriye önem verilmez ya da devrimci teorinin önemi
hat›rland›¤›nda bu “öneme” uygun
hareket edilmez. Kitleler örgütlenmeden devrim örgütlenmez. Ancak pratikte bildik insanlara gidilerek kitle çal›flmas› yürütülmeye çal›fl›ld›¤› san›l›r ya da kitlelere
hiç gidilmez.
Bu örnekleri ço¤altarak s›ralayabiliriz. Ancak önemli olan sayfalara
varan örneklerin s›ralanmas›, ço¤alt›lmas› de¤il bilme ve yapma aras›ndaki çeliflkinin nedenleri üzerinde
durmak, çözümleri konusunda bilimsel tarzda aç›klamalar yapmak ve
belli bir düzeyde bilinç geliflimi sa¤lamak olmal›d›r.
Peki, neden bilindi¤i san›lan
konularda yanl›fl yap›l›r? Ve bu
yanl›fllar tekrar edilir? Bunun elbette
bir tek olguyla aç›klanmas› beklenemez. Bilindi¤i san›lan fleyin yeterince
kavranmad›¤› koflullarda do¤ru tarzda prati¤e uygulanmas› beklenemez.
Esas neden bu iken ikinci bir temel
neden ise prati¤e uygulanmas› ihtiyac›n›n yeterince kavranamamas›d›r. Bilinç ve ihtiyaç önemli temel etmenlerdir. Bilincin yetersizli¤i ihtiyac›n gereksizli¤i bilme ve yapma aras›ndaki çeliflki ve
uyumsuzlu¤un temel nedenleri olur.
Bu temel nedenlere eklenebilecek baz› nedenleri daha s›ralayabiliriz. Bildi¤ini yapma güçlü bir irade, kararl›l›k, netlik ister. Devrimci iradenin zay›fl›¤›, ki bu özne
olamamak, devrimin sahibi olamamakt›r. ‹radenin zay›f oldu¤u durumda do¤ruyu uygulamada güçlü
bir kararl›l›k gösterilmez çünkü yap›lmas› gereken fleyin do¤rulu¤u konusunda net olamama durumu vard›r. Küçük burjuva kolayc›l›k denilen
al›flkanl›k dünyas› vard›r. Kolayc›l›k
ayn› zamanda rahatl›¤›na düflkünlük anlam›nda devrimci olmayan al›flkanl›klar vard›r ki bilinen fleylerin yap›lmas›n› geciktirir,
erteler ve yapmaz. Bilme ve yapma
aras›nda baflka bir neden olarak ya-
uyan kimli¤i belirsiz bir ceset bulunur. Jandarma karakolu ile görüflen ‹HD’li avukatlara “Cesedi
gelip görebilirisiniz” denilir.
Ancak olay yerine gidildi¤inde cesedin defnedildi¤i söylenir. Defin
iflleminin yap›ld›¤›na iliflkin belge
ise gösterilmez. Bölge Kocaeli Jandarma Alay Komutan› tu¤general
Veli Küçük’ün görev yeridir.
J‹TEM’in kurucular›ndan Veli Küçük,
bölgede yüzlerce devrimci, ilerici,
yurtseverin iflkence yap›larak katledilmesinden sorumludur.
Ergenekon operasyonu ile birlikte
devrimci, demokrat, ilerici ve
yurtsever kamuoyunun dile getirdi¤i gerçekler devlet taraf›ndan
resmen “kabul edildi.” Ancak onlar bu gerçekleri sorumlular› yarg›lamak için kabul etmediler elbette. Çünkü yarg›s›z infazlar, gözalt›nda kay›plar ve iflkence devletin
eliyle sürmektedir.
Gözalt›nda kaybedilen Hasan Gülünay’›n mezar› bulunamad›. Ancak
Hasan’›n mücadele ile anlam kazanan solu¤u yoldafllar›na güç veriyor flimdi. Hasan Gülünay katillerin iflkencecilerin karfl›s›nda dimdik ayakta duruyor. Her Partizan
yürek bir Hasan oluyor.
Cumartesi Anneleri 224. haftas›nda
yeniden lisenin önünde olacak.
Hasan’la ayn› yazg›y› paylaflan binlerce insan›n ortak öyküsünü anlatmak için;
Cumartesi günü saat 12.00’de lise
önünde…
p›lacak ifllere ve yerine getirilmesi
gereken görevlere örgütün ç›karlar› gözüyle bakmamak vard›r. Örgütlü olma bilincinin zay›fl›¤› bilme
ve yapman›n k›r›lgan zemini olur.
Bedel ödemeyi göze alamayan,
cesaret ve kararl›l›¤› ortaya koyamayan da bilme ve yapma aras›ndaki
uçurumun nedeni olur.
Devrimci teorinin yön vermedi¤i pratik el yordam›yla düfle kalka,
yar›m yamalak, yanl›fll›klarla yap›lmaya çal›fl›l›r. Oysa ileri ve derinlikli teorinin yol gösterdi¤i pratik nitelikli
ve verimli örgütlenir. Keza devrimin
ve halk›n ihtiyaçlar› yeterince kavranamaz, bu yüzden prati¤e güçlü yüklenilmez. Sonuç al›c› pratikler örgütlenmez.
Proletarya Partisi’nin yol haritas›nda flu tespit büyük önemde a¤›rl›k
teflkil eder. “Partimiz 35 y›ll›k
tarihi boyunca halk savafl›n› süreklilefltirip gelifltirememifltir.
Bunun temel nedenini önce
halk savafl›n›n kavran›fl›nda aramal› sonras›nda prati¤e yans›t›lmas›, sorgulanmal›d›r. Bir teorinin do¤ru biçimde kavran-
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER
Tuncay Bali; Malatya do¤umlu
olan Tuncay Bali ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde
ö¤renim gördü¤ü s›rada tan›flt› devrimci düflüncelerle. K›sa
sürede kendini siyasal olarak
gelifltirdi. Bir Partizan olarak
Zeytinburnu’nda demokratik
kitle örgütlerinde faaliyet yürüttü. 16 Temmuz 1977’de bir
sivil faflist taraf›ndan öldürüldü.
Erol Do¤an; Kars Göle do¤umlu olan Erol Do¤an, Zeytinburnu’nda faaliyet yürütürken 24 Temmuz 1977’de bir
sivil faflist taraf›ndan katledildi.
Pafla Soylu; Yüre¤i Partizanlarla atan Pafla Soylu, 18 Temmuz 1980 tarihinde Almanya’da geçirdi¤i trafik kazas›nda
yaflam›n› yitirdi.
M. Tahsin Budak; 21 Aral›k
1957 tarihinde ‹skenderun’da
Arap milliyetine mensup bir
ailenin çocu¤u olarak dünyaya
gelen Tahsin Budak lise y›llar›nda Partizanlarla tan›fl›r. 12
Eylül öncesinde örgütlü faaliyete h›z verir. Daha sonraki
y›llarda bir iflçi olarak Almanya’ya gider. Burada da yüre¤i
hep Partizanlarla birliktedir.
Çeflitli görevler üstlenir. O art›k ülke içinde mücadele etmek ister. Bu talebi do¤rultusunda k›sa bir süre Ortado¤u’ya, defalarca da Türkiye’ye
gelir. fiehit düflmeden bir süre
önce Türkiye’ye gelerek yerleflmenin planlar›n› yapan
Arap kod adl› Budak, 21
Temmuz 1995 tarihinde ülkeye dönmek üzere ç›kt›¤› yolculukta bir trafik kazas› sonucu aram›zdan ayr›ld›.
Mustafa Kalkan; 1958 y›l›nda
Dersim Hozat K›rnik (Buzlup›nar) köyünde orta halli bir
ailenin çocu¤u olarak dünyaya
gelen Mustafa Kalkan (Muhtar), 1938 katliam›n›n ac›lar›n›
ve direnifllerini dinleyerek büyüdü¤ü Dersim’de 77–78 y›llar› aras›nda Partizanlarla tan›fl›r. Lise y›llar›nda gençlik çal›flmalar›na aktif kat›l›r. Hozat ve
çevresinde faaliyetini sürdürür. 1982’de tutuklan›r. Elaz›¤
Hapishanesi’ne konur. Ayn› y›l
Elaz›¤ Hapishanesi’nden firar
eder ve solu¤u gerillada al›r.
mad›¤› koflullarda ne özgünlefltirebilir ne de pratikte yol gösterici ifllevinden söz edilebilir.”
Bilme ve yapma aras›ndaki temel
nedenin öncelikli olarak teorik kavray›flta aramak gerekti¤iyle ifle bafllamak gerekir. Bilinir ki bilme ve yapma aras›nda diyalektik bir hareket
ve geliflim süreci yaflan›r. Düflüncenin, toplumun bir geliflim yasas› ve
süreci varsa bilginin de kendi içinde
bir geliflim süreci vard›r. Teori ve
pratik aras›nda durmaks›z›n bir hareket var, daha fazla pratik daha fazla bilgi yine daha ileri düzeyde pratik
ve daha ileri düzeyde bilgi ve sonsuza dek devam eden bir hareket ve
geliflim süreci yaflan›r. Do¤ru zamanla ve ad›m ad›m kavran›r.
E¤er teori prati¤e uygulan›p beklenen sonuç elde ediliyorsa orada
bilginin geliflim sürecinde bir bütünlük ve taml›k vard›r. E¤er pratikte
bir geliflim yoksa teorinin kavran›fl›nda geliflim eksikli¤i vard›r; bilginin
gelifltirilmeye, tamamlanmaya ihtiyac› vard›r. Yani pratikte sonuç almaya hizmet edecek düzeye getirilmesi
tamamlanmas› gerekir demektir. Bil-
Fedakâr, çal›flkan ve özverili
oluflu ile öne ç›kar. Bir tak›m
özgül durumlardan dolay›
yurtd›fl›na ç›kar. Burada da faaliyetini sürdürür. 17 Temmuz
1993’te bir trafik kazas› sonucu yaflam›n› yitirir.
Maltepe katliam›; faflist
devlet güçleri 19 Temmuz
1992 tarihinde Kartal Maltepe’de Hasan Demir, Nurgüzel Yaflar ve Ramazan
Ceviz’i katleder.
Hasan Demir; Bursa Yeniflehir
do¤umlu Hasan Demir (Ünal)
ilk olarak gençlik içinde örgütlendi.
Nurgüzel Yaflar; 1969 y›l›nda
Kars’›n Selim kazas›n›n Baykara köyünde do¤an ve anne taraf›ndan Çerkez olan Nurgüzel Yaflar yaflam›n› Gültepe’de
geçirir. Küçüklü¤ünden itibaren devrimcilerle iç içe olan
Nurgüzel Yaflar, 1991 y›l›nda
iliflkilerinin çok iyi oldu¤u ailesine “halk›n mücadelesi için
savaflaca¤›n›” söyleyerek profesyonel faaliyete kat›l›r. Çocuklu¤undan beri asi ve kararl› bir kiflili¤e sahip oldu¤unu,
kendisi istemeden kimsenin
ona bir fley yapt›ramayaca¤›n›
bilen ailesi bu karar›na sayg›
gösterir.
Ramazan Ceviz; 1977’de devrimci düflüncelerle tan›flan Ramazan Ceviz, 12 Eylül önce
T‹KB içinde faaliyet yürüttü.
Çeflitli askeri eylemlerde görev alan Ramazan Ceviz bir
eylem s›ras›nda yaral› olarak
tutsak düfler. 1980’de hapishaneden firar eder. Darbe
sonras›nda T‹KB’den ayr›larak
Partizanlarla birlikte hareket
etmeye bafllar. ‹stanbul ve Çukurova’da faaliyet yürütür.
1984’te bir ihbar sonucu 20
yoldafl› ile birlikte yeniden tutsak düfler. ‹stanbul Gayrettepe, Adana, Mersin, Antakya’da
sorgu flubelerinde 4 ay kal›r.
Selimiye, Metris, Adana, Mersin ve Ceyhan Hapishanelerinde kal›r. Umudu ve direnifli
tutsakl›k süresi boyunca büyüten Ramazan Ceviz tahliye
olur olmaz yeniden mücadeleye at›l›r.
gi de öyledir. Eksik yetersiz tamamlanmam›fl bilgiden yeterli ve tam bilgiye do¤ru bir geliflim ve hareket süreci yaflan›r. Pratikte sonuç al›nmayan her bilgide mutlaka ya bir eksiklik ya da prati¤e uygulan›fl yönteminde bir yanl›fll›k var demektir. Yanl›fl
yöntemde öznelcilik, tek yanl›l›k, üstünkörülük var demektir. Yöntem
diyalektik olmal›d›r. Bu yöntem
MLM olmal›d›r.
Lenin yoldafl “Tam s›n›f bilinci”, “yeter ölçüde s›n›f bilinci”nden bahsederken tam ve yetersiz olan s›n›f bilincinin varl›¤›ndan
bahseder. Hangi konuda olursa olsun e¤er pratikte bir baflar› ve geliflme yaflan›yorsa yani olumlu sonuç
al›n›yorsa orada “tam s›n›f bilinci” , “yeter ölçüde s›n›f bilinci”
s›n›f bilincinin prati¤e uygulan›fl yönteminde bilimsellik var demektir.
Ö¤renmek kolay bir ifl de¤ildir. Ö¤renilenin uygulanmas›
daha da zordur. Zoru baflarmak
proleter devrimcilerin iflidir. Zor
geliflimin ebesi ise zoru baflarmak
proleter devrimcilerin boynunun
borcudur.
‹flçi-köylü 12
Enternasyonal
10-23 Temmuz 2009
Hindistan’da seçim sonuçlar›n›n de¤erlendirmesi
Hindistan’da Nisan ay›nda gerçekleflen seçimler tüm dünyan›n ilgisini üzerine toplam›flt›. Seçimlerle ilgili 12 Haziran tarihinde aç›klama yay›mlayan Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Siyasi Büro seçimin sonuçlar›n› de¤erlendirmifl, boykot takti¤inin kazan›mlar›n› ve önümüzdeki dönemin acil görevleri s›ralam›flt›r.
yo¤un bir çal›flmayla karars›zlar›
ikna etmek için
u¤raflm›flt›r.
Hindistan’da Nisan ay›nda gerçekleflen seçimler tüm dünyan›n ilgisini üzerine toplam›flt›. Yüz milyonlarca kiflinin oy kulland›¤› bu büyük ülkede “parlamenter
demokrasi”nin zafer kazand›¤› ilan edilmiflti. Yine dünya bas›n›nda “huzurlu”
seçim ortam›n› bozmak için ellerinden
geleni yapan Maoistlerin boykot ça¤r›s›
ve eylemleri de yer alm›flt›. Seçimin ard›ndan baflbakandan içiflleri bakan›na kadar çok say›da devlet yetkilisi Maoistlere
karfl› da zafer kazand›klar›n› vurgulama
ihtiyac› duymufl, gerilla bölgelerinde halk›n seçimlere kat›l›m oranlar› verilerek
as›l seçimin Maoistlerin temsil etti¤i devrimci güçlerle faflist devlet aras›nda gerçekleflti¤ini dolayl› olarak ifade etmifltir.
Seçimlerle ilgili 12 Haziran tarihinde
aç›klama yay›mlayan Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Siyasi Büro seçimin sonuçlar›n› de¤erlendirmifl, boykot takti¤inin kazan›mlar›n› ve önümüzdeki dönemin acil görevlerini s›ralam›flt›r. “Seçim Sonras› Durum-Görevlerimiz” bafll›¤›n› tafl›yan yaz› “‹stikrar
ve neo-liberal reformlar için halk›n
yetki verdi¤i iddias› halk›n üzerindeki vahfli devlet terörünü ve ekonomik bask›y› meflrulaflt›rmak anlam›na gelmektedir! Partiyi, Halk
Kurtulufl Gerilla Ordusunu (PLGA)
ve halk› UPA Hükümetinin yeni
vahfli sald›rganl›¤›na karfl› haz›rla!”
ça¤r›lar›yla bafllamaktad›r.
Hindistan’›n siyasal gündemini 4 ay boyunca meflgul eden seçimler, medyan›n yaratt›¤› suni atmosferde ve gerici yöneticilerin sergiledi¤i tiyatro gösterisi eflli¤inde 714 milyon seçmenle dünyan›n en
büyük demokrasi prati¤i iddias› ile gerçekleflti. Bu seçim yaln›zca seçmen say›s› ile de¤il halk›n seçimlere kat›l›m› için
harcanan büyük mebla¤larla, medyan›n
Bollywood y›ld›zlar›n›, sporcular›,
STÖ’leri kullanarak oy kullanmaya ça¤›ran dev kampanyas›yla, halk›n bu demokrasicilik oyununa duydu¤u tepki ve
tiksintiyle ve en güvenilmez seçim olmas›yla da rekor k›rm›flt›r.
Seçim sürecinde sadece halk›n gerçek sorunlar›na de¤inilmemifltir.
Bu koflullar alt›nda egemen s›n›flar Maoistlerin boykot ça¤r›s› üzerine paniklemifller ve stratejilerini ne olursa olsun
oy kullanman›n önemine de¤inen bir
kampanya üzerine kurmufllar, STÖ’ler
16 Nisan’da Lok
Sabha seçimlerinin
ilk aflamas› sona
erdi¤inde medya
zafer 盤l›klar› atm›fl, oy’un kurfluna, demokrasinin
anarfliye
üstün
geldi¤ini iddia etmifl, “k›z›l teröre
ra¤men
Jharkand’da % 50 kat›l›m” gibi bafll›klarla
haberler yay›mlanm›flt›r. Oysa ki
Hindistan halk›
yaln›zca
Maoistlerin etkisi
alt›ndaki bölgelerde de¤il tüm
yurt
çap›nda
kendilerine sunulan adaylar›,
partileri ve sahte demokratik
sistemi reddetmifl, halk›n ço¤unlu¤u “temel haklar›” olan oy kullanmaya kat›lmam›flt›r. Kat›lanlar›n ço¤unlu¤u da adaylara ve partilere güvenmemektedir.
714 milyon kay›tl› seçmenin % 50’sine yak›n› oy kullanm›fl, kampanyan›n en yo¤un
yap›ld›¤› Mumbai’de dahi % 43.52 oran›nda kat›l›m olmufltur. Oy kullan›m›n›
art›rmak için askeri bask›, parasal ve
maddi teflvikler ve kast-topluluk-etnikdinsel bask›lar ve hareketlilikler kullan›lm›flt›r. Bu, ayn› zamanda yar›-feodal koflullar alt›nda kast-topluluk-etnik ve cinsiyet bask›s› mevcutken ve aday›n seçiminde sahip oldu¤u para ile kast gücünün sözü geçerken “demokrasinin zaferinin” anlams›z ve sahte bir savunma oldu¤u görülmektedir.
Seçimler sonucunda Kongre Partisi %
29.67 oy oran› ile 206 sandalye kazanm›fl
ve en güçlü parti olmufltur. BJP 22 sandalye kaybederek % 19.29 oy alm›fl, BSP
% 6.27, HKP (M) de % 5.52 oy alabilmifltir. Elde edilen sandalyelerle tek partili
hükümetin kurulmas› mümkün de¤ildir.
Çok partili bir koalisyon hükümetiyle
egemen s›n›flar yola devam edecektir.
Kongre Partisi yaln›zca oy kullananlar de¤il
de tüm seçmenler düflünüldü¤ünde yaln›zca % 15 oy alabilmifltir. Bu da parlamentoda % 15 oyla ço¤unlu¤u elde eden
bir partinin parlamenter demokraside
ço¤unlu¤un karar›n›n hayat buldu¤u, hükümetin ço¤unlu¤un hükümeti oldu¤u
üzerine tezlerinin sahteli¤ini bir kez daha göstermektedir. Bir baflka aç›dan
halk›n % 85’i en güçlü partiyi reddetmifltir.
Sözde sol partiler ise as›l kaybedenlerdir.
HKP (Marksist), Bat› Bengal ve Kerala’da 41 vekile sahipken seçimlerle birlikte yaln›zca 16 vekil ç›karabilmifltir. Sol
partiler için son 32 y›l›n en kötü seçim
sonuçlar› al›nm›flt›r. Bu sözde komünistlerin di¤er sa¤ partileri de geride b›rakarak iktidarda olduklar› eyalet hükümetlerinde Tata, Jindal gibi kompradorlar için en elveriflli flartlar› sunmas›
yaflad›klar› yenilginin en önemli nedenidir ve kitlesel, militan direniflle
karfl›lanmaktad›r.
Buna ra¤men 16 May›s’ta seçim sonuçlar›n›n aç›klanmas›yla birlikte halk›n istikrara ve ekonomik reformlara destek sun-
du¤u ve bu politikalar›n devam› için yetki verdi¤i iddia edilmifltir. Bundan kas›t
ise liberalleflme, özellefltirme ve
küreselleflme politikalar›n›n devam
edece¤idir. Bu da ülkenin do¤al ve
insan kaynaklar›n›n emperyalist
Çok Uluslu fiirketler ve onlar›n iflbirlikçisi büyük burjuvazi için sat›lmas› ve ya¤malanmas› anlam›na
gelmektedir. Ancak bu iddia geçersizdir. Çünkü seçimlere kat›lan hiçbir partinin bu politikalara alternatif bir ekonomik yaklafl›m› bulunmamaktad›r. Kongre
Partisi yerine BJP kazansayd› da ayn› süreç devam edecekti. ‹kincisi ise bu politikalara karfl› halk›n ciddi tepkisi ve yer
yer isyanlar› mevcuttur.
Bu iddia ekonomide liberalleflme, özellefltirme, küreselleflme politikalar›n›n devam›n›n yan› s›ra bu programlar›n hayat
bulmas› için devlet ve devlet destekli terörün ve bask›n›n halk üzerinde artaca¤›n› da ifade etmektedir. ‹stikrardan
kas›t halk›n mücadelesini ve direniflini bast›rarak emperyalistlerin dayatt›¤› reformlara hayat vermektir. Buna karfl› halk›n özellefltirmeye,
topraklar›n ve kaynaklar›n Çok Uluslu
fiirketlere ve Komprador Büyük Burjuvaziye Özel Ekonomik Bölgeler ad› alt›nda devredilmesine, kalk›nma projeleri
ad› alt›nda köylülerin yerlerinin zorla de¤ifltirilmesine karfl› birleflik ve kitlesel
mücadelesini örmek oldukça önemlidir.
Maoistler aç›s›ndan boykot takti¤i NisanMay›s 2009 seçimlerinde esas mücadele
biçimi olmufltur ve çok say›da eyalette
boykot çal›flmalar›na HKP (Maoist) önderlik etmifltir. Chattisgarh, Bihar, Jharkand, Maharashtra, MP, Orissa ve Keflmir’de boykot oran› % 50’den fazlad›r.
Seçimler silahlar›n gölgesinde gerçekleflmeseydi kat›l›m daha da düflük olabilirdi.
Halk›n asker zoruyla oy kullanmaya götürüldü¤ü çok say›da örnek mevcuttur.
Örne¤in Keflmir’de halk silahl› asker denizinin aras›nda zorla oy kullanm›flt›r.
Devlet boykot ça¤r›s›n›n baflar›l› olmamas›
için gerilla bölgelerinde büyük çaba harcam›flt›r. Merkezden 2 düzineden fazla
helikopter Maoistlerin denetimindeki
bölgelere gönderilmifl, merkezi ve eyalet
silahl› güçlerinin binlerce askeri, komandosu bölgelere y›¤›lm›fl, boykot amaçl›
her türlü çaba engellenmeye çal›fl›lm›flt›r.
Askeri birlikler seçimden haftalar önce
gerilla bölgelerine sevk edilmifl, halk›n
üzerinde terör uygulanarak “demokrasinin terör üzerinde zaferi” sa¤lanmaya
çal›fl›lm›flt›r. Bu süre zarf›nda çok say›da
devrimci “faili meçhul” cinayetlerle öldürülmüfl, bölge hakimiyeti kurulmas›
hedeflenmifl, farkl› eyaletlerde gerilla
karfl›t› askeri birlikler ve komandolar
aras›nda daha geliflmifl bir koordinasyon
sa¤lanm›fl, silah zoruyla sand›k bafl›na götürülen insanlarla “Hindistan demokrasisi” korunmaya çal›fl›lm›flt›r.
Merkez ve eyalet güçlerinin yo¤un terörüne karfl›n HKP (Maoist), PLGA, k›rsaldaki halk iktidar›n›n devrimci organlar› ve
kitle örgütleri boykot takti¤i do¤rultusunda baflar›l› bir kitlesel siyasal propaganda kampanyas› yürütmüfl, bu bölgelerde düflman›n de¤il yaln›zca Maoistlerin afiflleri, bildirileri da¤›t›lm›fl, düflman›n sald›r›lar›na çok say›da karfl›-sald›r›
takti¤iyle cevap vermifltir. Bunun sonucunda Dandakaranya k›rsal›na, Bihar ve
Jaharkand’›n çok say›da bölgesine hiçbir
aday seçim çal›flmas› için girememifltir.
Bat› Midnapore, Bankura ve Purulia’da
kat›l›m oldukça düflük olmufl, Lalgarh,
Malkangiri, Koraput ve Orissa eyaletinin
önemli bir k›sm›nda boykot yüzde yüze
yak›n kat›l›mla hayat bulmufltur.
Seçimin ilk 10 günü ülke tarihindeki en yo¤un ve büyük gerilla eylemlerine de sahne olmufltur. PLGA gerillalar›n›n yo¤un
sald›r›lar› ve partinin etkili propagandas›
sonucu seçim süreci gerici egemen s›n›flar için birçok bölgede kabusa dönüflmüfltür. Halka seçimlere kat›lmamas› ve
kendisi devrimci demokratik siyasi iktidar organlar›n› oluflturmas› ça¤r›s› yap›lm›flt›r. ‹çiflleri Bakan› Chidambaram bas›na yapt›¤› aç›klamada Maoistlerin seçimi engellemek için elinden geleni yapt›¤›n› ve en kanl› seçim sürecinin yafland›¤›n› belirtmifltir. 6-14 Nisan aras›nda
gerçekleflen sald›r›larda merkez güçten
43 asker saf d›fl› b›rak›lm›fl, 13 May›s’a
kadar da 70 asker öldürülmüfltür. 12
Haziran’daki Siyasi Büro toplant›s›na gelen son raporlara göre ise 112 polis öldürülmüfltür. Bu sald›r›lar s›ras›nda polis ve askerin yan› s›ra 5 seçim görevlisinin ölmesi gibi olaylardan dolay› kamuoyuna özelefltiri veren HKP (Maoist) bu
olaylar›n onlara halk›n deste¤ini kaybettirdi¤ini ve düflman›n ifline geldi¤ini belirtmifl, bu hatalar›n soruflturulaca¤› ve
sorumlu yoldafllar›n disipline ve ilkelere
ayk›r› tav›rlar› tespit edildi¤i takdirde
cezaland›r›lacaklar› da kamuoyuna duyurulmufltur.
Baflbakan Manmohan Singh yeni hükümetin görevinin terörizmi ve afl›r› solu yok
etmek ve ekonomiyi krizden ç›karmak
olarak belirlemifltir. ‹çiflleri Bakan› ise
afl›r› solu demir yumrukla ezece¤ini iddia
etmifltir. Hükümetin hedefi önce askeri
operasyonla gerillalar› yok etmek ard›ndan da bölgeyi kalk›nma projeleriyle gelifltirmek olarak ifade edilmektedir. Bu
kalk›nma projelerinin kimin ç›kar›na olaca¤› da aç›kt›r. Bakan, Keflmir’deki merkez askeri güçlerin önemli bir k›sm›n›n
Maoist gerillalarla savaflmak için Maoistlerin etkisi alt›ndaki bölgelere aktar›laca¤›n› da belirtmifltir. Baz› eyalet hükümetlerinin yetkilileri Maoistleri 1 y›lda bitirme sözü verirken baz›lar› ise Maoistlerle görüflmenin söz konusu olamayaca¤›n› ileri sürmektedir. Yine merkezde kendisine 55 tabur asker verirse 6 ayda Maoistleri yenece¤ini iddia edenler de mevcuttur. Eyaletler aras› ortak toplant›lar
al›nmakta, koordineli sald›r›lar düzenlenmektedir.
Hindistanl› Maoistler Sri Lanka’da
LTTE’nin (Tamil Elam Kurtulufl Kaplanlar›) yenilgisi üzerinde çal›fl›p gerekli
dersleri alacaklar›n› da ifade etmifl,
LTTE’nin yenilgisinin düflman›n de¤iflen
taktiklerini, olanaklar›n›, uluslararas›
deste¤i ve emperyalist güçlerin aç›k yard›m›n› anlayamama, düflman›n gücünü
Devrimin
görevleri
HKP (Maoist) bu koflullar karfl›l›¤›nda devrimcilerin görevlerini de flöyle s›ralamaktad›r:
✔ Halk›, Partiyi ve PLGA’y› düflman›n yo¤unlaflan vahfli sald›r›lar›na karfl›
siyasi aç›dan haz›rla, düflman›n sald›r›s›n›n niteli¤i ve boyutu ile buna karfl› direniflin önemi ve ödenecek büyük bedeller hakk›nda halk› e¤it, di¤er mücadeleci örgütlerle ve güçlerle ortaklaflmak için inisiyatif kullan, her konuda ve
her aflamada güçlü birleflik cepheler
kurmak için çaba harca, düflmana karfl›
sald›r› düzenleme konusunda onlar› cesaretlendir, düflman›n güçlü kuvvetlerine karfl› kitleleri seferber et.
✔
Partiyi, PLGA’y› ve halk›, karfl›
taktiksel sald›r›lar ve çeflitli silahl› direnifller için haz›rla ve seferber et, sald›r›lar› ayr›nt›l› flekilde planla, bunu kitlelerin silahl› direnifliyle koordine et, bu
mücadeleyi halk›n siyasi iktidar› ele geçirmesi ve kurtar›lm›fl bölgelerin yarat›lmas› meselesiyle birlikte ele al.
✔ Parti içinde proleter olmayan
ak›mlara karfl› mücadele et ve Düzeltme Kampanyas› hareketini etkili flekilde
kullanarak Hindistan devrimi için yeterli bir proleter önderlik yarat.
✔ Parti önderli¤ini, kadrolar› ve
PLGA’y› koru, gereksiz kay›plara izin
verme, partiyi yeni üyelerle güçlendir
ve onlar›n e¤itimine özel önem ver,
mevcut yap›daki zay›fl›klar› belirle ve
onar.
✔ Düflman›n hedefi bizleri kitlelerden tecrit etmektir. Bunu engellemek
için kitleleri militan hareketler için seferber et.
küçümseme ve kendi gücünü abartma
olarak s›ralamaktad›r. Bununla beraber
ABD emperyalizminin Güney Asya’daki
ç›karlar›n› da analiz eden HKP (Maoist)
SB, ABD’nin Afganistan’da ve Pakistan’da sald›r›lar›n› artt›rd›¤›n› vurgulam›fl
ve Çin’le artan rekabetine vurgu yapm›flt›r.
Siyasi Büro, yaz›s›n›n içinden geçti¤imiz sürecin ola¤anüstü koflullara sahip oldu¤unu, mevcut ekonomik kriz düflünüldü¤ünde devrimi ilerletmek için büyük olanaklar›n önümüze ç›kt›¤›, yoksullu¤un,
iflsizli¤in artt›¤› ancak ABD emperyalizmi
ve uflaklar›n›n vahfli sald›r›lar› gerçeklefltirdi¤i ve daha büyük sald›r›lara haz›rland›¤› uyar›s› yap›lmakta ve bunlara dikkat
ederek mücadeleyi yükseltme ça¤r›s› yap›lmaktad›r.
‹flçi-köylü 13
Dünyadan
10-23 Temmuz 2009
arbe
d
a
t
’
s
a
Hondur
Kurtuluflu alternatifsizli¤in alternatifleri
sa¤layamaz
de getiren süreç,
Devlet
Baflkan› Zaleya’n›n Kas›m
2009’da yap›lacak olan genel
seçimlere yönelik bir referandum yapma
karar› almas›yla
bafllad›. Referandumda sorulacak olan
soru, genel seçimlerde anayasa de¤iflikli¤ini içeren 4. bir oy sand›¤›n›n
onaylan›p/onaylanmamas›n› kaps›yordu.
Zaleya’n›n hedefledi¤i yeni anayasa, görevdeki Devlet Baflkan›’na,
yeniden seçilme hakk› da tan›yordu.
Yürürlükte olan anayasada bu hak
belli s›n›rlar içinde. Ayn› zamanda
reform olarak da adland›r›lan yeni
anayasayla birlikte, Zaleya yeniden
Devlet Baflkan› seçilebilme olana¤›na kavuflacakt›. K›sacas›, Zaleya son
y›llarda Latin-Orta Amerika’da iktidara gelen hemen tüm “solcu” liderler gibi, bu referandumla birlikte
iktidar›n› da bir anlamda pekifltirmeye çal›fl›yordu.
Ancak Honduras Ordusu üst
Orta Amerika ülkesi Honduras’ta 28 Haziran’da gerçeklefltirilen askeri darbenin yank›lar› hala sürüyor.
Honduras Ordusu, ülkenin en
üst düzey mahkemesinin de deste¤ini alarak, solcu olarak lanse edilen
Devlet Baflkan› Jose Manuel Zelaya Rosales’i görevden ald› ve Kosta Rika’ya yollad›. Askeri darbe, darbe karfl›tlar›n›n sokaklara dökülmesini de beraberinde getirdi. Ayn›
günlerde, Zaleya, ülkesine dönece¤i
yönlü aç›klamalar›na devam ederken, uluslararas› alanda da darbeci
yönetimi tan›y›p-tan›mama tart›flmalar› bafllad›.
DARBEN‹N ARKA PLANI
Honduras’ta darbeyi beraberin-
yönetim kademesi, 28 Haziran’da,
(yani darbenin gerçekleflti¤i gün) yap›lacak olan referandumla ilgili da¤›t›lacak oy sand›klar›n›n ve oylama
günü kullan›lacak olan ve de bir askeri hava üssünde bulundurulan
materyallerin da¤›t›m›n› yasaklad›.
Bunun üzerine Zaleya, ordu komutan› Vasquez Velaspuez’›, “devlet
baflkan›n›n emirlerine uymama” nedeniyle görevden ald›.
Bu geliflmelerin akabinde, Honduras Ordusu’nun di¤er komutanlar› görevden al›nan Velaspuez ile dayan›flma içinde olduklar›n› ilan ettiler ve görevine devam etmesini istediler. Ayn› günlerde kongre parlamentosu ve üst mahkeme de Velaspuez’i desteklediklerini aç›klad›lar.
Kilise hiyerarflisi ise referandumu
boykot etme ça¤r›s› yapt›.
REFORMLAR SINIF
ÇEL‹fiK‹LER‹N‹
ORTADAN KALDIRAMAZ
ABD’nin yar›-sömürgesi durumunda olan Honduras’ta, 1963 ve
1982 y›llar›nda iki askeri darbe daha
gerçeklefltirilmifl ve tüm bu y›llar
boyunca ülke askeri diktatörlükle
yönetilmiflti.
“Solcu” Zaleya ise, 2002’de yaflanan baflar›s›z bir darbe girifliminden sonraki süreçte, tart›flmal› bir
seçimle iflbafl›na geldi.
Büyük bölümü günde 3 Dolar›n
alt›nda bir parayla yaflamaya çal›flan
Honduras halk›n›n yar›dan fazlas›
yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yafl›yor.
Araflt›rmalar, her befl kifliden birinin
açl›k çekti¤ini gösteriyor.
Zaleya liderli¤indeki Honduras’›n A¤ustos 2008’de, ALBA’ya
(Amerika’m›z›n Halklar› için Bolivarc› Alternatif) üye olmas›,
ABD’nin ifline gelmemiflti.
Bunun içindir ki, Honduras’› bir
dizi ekonomik vb. ambargo uygulayaca¤›, Hondurasl›lara ABD vizesi
vermeyece¤i yönlü tehdit etmeye
bafllad›. Özellikle de vize vermeme
tehdidi Honduras aç›s›ndan önemliydi. Çünkü ABD’de yaflayan Hondurasl›lar›n ülkelerine gönderdikleri
para y›lda 2.5 milyar Dolar›n üzerinde -ki bu miktar Honduras’›n milli
gelirinin beflte birine eflit.
Zaleya’n›n tam da böylesi bir
dönemde, anayasa de¤iflikli¤i gibi,
asl›nda kendi iktidar›n› pekifltirmeye
dönük yeni reformlar› gündeme getirmesi, hem ABD emperyalizmini
hem de Honduras egemen s›n›flar›n›n belli bir kesimini rahats›z etti.
Bu rahats›zl›k, reformlar›n, krizle
birlikte tüm dünyada oldu¤u gibi,
Honduras’ta da artan sosyal patlama olas›l›¤›n› tetiklemesi riskinden
kaynaklan›yordu.
Oysa Honduras’taki derin s›n›f
çeliflkileri ve genifl emekçi y›¤›nlar›n
bu çeliflkilere ba¤l› kötü yaflam koflullar›, baflka ülkelerde oldu¤u gibi
Honduras’ta da, reformlarla düzelecek gibi de¤il.
Darbeyle birlikte soka¤a dökülen y›¤›nlar›n büyük bölümünü,
emekçi kesimler oluflturmaktad›r.
Asl›nda, birçok ülkede oldu¤u gibi,
Honduras’ta da yaflam koflullar›n›n
giderek a¤›rlaflmas› ile birlikte, yoksul y›¤›nlarda uzunca zamand›r bir
k›p›rdan›fl söz konusu. Darbeyle
birlikte önü kesilmek istenen de
esas olarak bu k›p›rdan›flt›r.
Baflta ABD emperyalizmi olmak
üzere, emperyalist güçler darbeyi
a¤›z ucuyla sözde k›nasalar da, gerek darbenin gerekse darbeyi yaratan ortam›n gerçek sorumlular›d›r
ve bu k›p›rdan›fl en fazla da onlar›
tedirgin etmifltir.
Hondurasl› yoksul y›¤›nlar›n ise,
alternatifsizlik içinde alternatif olarak gördükleri Zaleya önderli¤inde
kurtulamayaca¤› ne kadar kesinse,
gerçek kurtuluflun, geleceklerini
devrimci-komünist bir partinin öncülü¤ünde, kendi ellerine almalar›
ile mümkün olaca¤› da o kadar kesindir!
Filipinler iflçi s›n›f› bir yi¤it
Memingen 2. Halk Kültür
evlad›n› yitirdi
fienli¤i gerçeklefltirildi
Filipinler KMU (1 May›s Sendikas›)
Genel Sekreteri ve Filipinler’deki sosyal s›n›fsal kurtulufl mücadelesinin militan halk savaflç›lar›ndan Ka Wilson
Baldonaza, k›sa bir süre önce geçirdi¤i beyin kanamas› nedeniyle kald›r›ld›¤› hastanede yaflam›n› yitirdi.
Profesyonel bir devrimci oldu¤u
gibi, ayn› zamanda da profesyonel bir
sendikac› olan Ka Baldonaza, beyin kanamas› geçirip, hastaneye kald›r›ld›¤›nda, hastane masraflar›n›n karfl›lanmas›
için uluslararas› bir kampanya bafllat›lm›flt›. Çünkü bir sendikada genel sekreter olmas›na karfl›n, Baldonaza ve
ailesinin maddi koflullar›, birkaç bin
Dolar civar›ndaki masraflar› karfl›lamaya yetmiyordu. Ait oldu¤u s›n›f›n
yoksun ve yoksul koflullar› ayn› zamanda kendisinin de yaflam koflullar›yd›. O, s›n›f sendikac›l›¤›n›n ve de en
önemlisi devrim mücadelesinin öncü
bir neferi olman›n gerektirdi¤i gibi yafl›yordu.
Ka’n›n yaflam›n› yitirmesi uluslararas› emek cephesinde büyük bir
yank› uyand›rd› ve birçok kurum Ka’n›n mücadele yaflam›n› da içeren aç›klamalar yay›mlad›. Ayn› zamanda enternasyonal proletaryan›n kayb› olan,
Ka’n›n yaflam› yitirmesine iliflkin aç›klama yay›mlayan çok say›da kurumdan
biri de AT‹K.
Afla¤›da AT‹K’in yay›mlad›¤› aç›klamaya k›saltarak yer veriyoruz:
“Filipinler iflçi s›n›f›n›n yi¤it önderi,
militan pratisyeni ve çok de¤erli bir
halk savaflç›s›, WILSON BALDONAZA yoldafl, 1 Haziran günü, bedenen
aram›zdan ayr›ld›. Filipinler iflçi s›n›f›n›n gerçek anlamda kitlesel-militan s›n›f örgütü olan 1 May›s Sendikas›
(KMU) içinde Genel Sekreterlik görevini son nefesini verdi¤i anlara kadar
Evrensel Bak›fl
Aç bir dünya tehlikeyi büyütüyor!
ABD iflgal askerleri 30 Haziran’dan itibaren, 6.5 y›l› aflk›n süredir iflgal alt›nda tuttuklar› Irak
kentlerinden çekilmeye bafllad›lar.
Bu çekilme, “ABD Irak’tan askerlerini çekiyor” biçiminde yans›t›lmaya
çal›fl›lsa da, iflgal askerlerinin kentlerin d›fl›ndaki üslerinde konumlanaca¤›n›n a盤a ç›kmas› fazla sürmedi.
ABD emperyalizminin “imaj tazeleme” çabalar›ndan biri olan bu çekilmenin, Irak petrol alanlar›n›n iflletme hakk›n›n yabanc› flirketlere verilmesi ile ayn› güne denk gelmesi
tesadüf de¤il.
‹flgalin ard›nda yatan gerçek neden olan Irak petrollerinin denetimi
böylece, tam da emperyalistlerin
hedefledi¤i gibi, emperyalist tekellere geçmifl oluyor. Irak’›n kukla Ma-
liki yönetimi 30 Haziran’› “ulusal
bayram” ilan etse de, direnifl güçleri, iflgale karfl› direnmeyi, iflgal askerlerine dönük sald›r›lar gerçeklefltirmeyi sürdürüyor.
1 milyondan fazla Irakl›n›n ölümüne neden olan, Irak halk›n› eskisinden daha derin bir açl›¤a-yoksullu¤a sürükleyen iflgal, kukla yönetimin petrolü özellefltirmesi ile yeni
bir evreye girmifl gibi görünse de,
ne Irak’ta ne de bölgede iflgal politikalar› sona ermifl de¤il.
Birincisi, iflgal askerleri kentlerden çekilse ve de tüm askerlerin
2011 y›l›na kadar tamamen çekilece¤i söylense de, ABD emperyalizmi, Irak’ta kal›c› askeri varl›k ve
operasyon hakk›n› sakl› tutmaya devam ediyor. Örne¤in Irak polisinin
›srarla sürdürmekteydi Ka Wilson. Bu
görev bafl›nda iken vefat etmifl olmas›
asl›nda bir onurdur... AT‹K ad›na baflta de¤erli ailesine, mücadele yoldafllar›na, Filipinler iflçi s›n›f›na, yöneticisi
oldu¤u 1 May›s Sendikas› üye ve yöneticilerine, uluslararas› alandaki bütün
devrimci dostlar›na baflsa¤l›¤› ve metanet diliyoruz…
Bu büyük devrimciyi Türkiye ve
Avrupa iflçi s›n›f›na tan›tmak ve onu
yeni uluslararas› mücadelelerde yaflatmak için çal›flaca¤›z. 7 May›s 2009 tarihinde Ka Wilson’la yapt›¤›m›z en
son röportajda söyledi¤i gibi: ‘Dünya
iflçi s›n›f› ve halklar›yla dayan›flmay› daha çok yükseltmek için ileri!’
Dünya ve Filipin halklar›n›n bafl›
sa¤ olsun, ailesi ve yoldafllar› metanetli olsun!
Yaflas›n iflçi s›n›f›n›n-halklar›n enternasyonal birli¤i ve dayan›flmas›!”
27 Haziran Cumartesi günü
iki bölüm halinde yap›lan Halk
Kültür flenli¤i olumsuz hava flartlar›na ra¤men baflar›l› geçti. Birinci bölümde çarfl› merkezinde
stant aç›ld›, ikinci bölümde ise
kültürel programla birlikte konuflmalar yap›ld›.
Cumartesi günü çarfl› merkezinde seçme ve seçilme hakk›
ile ilgili materyallerin oldu¤u ve
Mücadele Gazetesi’nin tan›t›m›n›
amaçlayan bilgilendirme stand›
çarfl› merkezinde aç›ld›. Almanca
yap›lan tan›t›m›n yan› s›ra Mücadele Gazetesi’nin arflivinin sergilenmesi ve seçme ve seçilme
hakk› için imzalar›n toplanmas›n›n ard›ndan saat 12.00’de stant
sonland›r›ld›.
Saat 14.00’ten itibaren kültürel programa geçildi. Sahneye
ve ordusunun talebi olursa, ABD
askerleri çekildikleri üslerden ç›karak, kentlerdeki operasyonlara kat›labilecek.
‹kincisi, Afganistan iflgalinin geniflletilerek sürdürülmesi, Pakistan’›n art›k aç›k aç›k iflgal savafllar›n›n bir parças› haline getirilmesi,
buralarda daha fazla say›da asker
konumland›rma ihtiyac›n› da beraberinde getirmifl bulunuyor. Irak’ta
önümüzdeki süreçte daha az say›da
iflgal askeri bulundurma e¤iliminin
ard›nda yatan önemli nedenlerden
biri de budur.
Emperyalizmin krizinin derinleflti¤i her döneminde oldu¤u gibi, krizin art›k ötelenemez biçimde derinleflti¤i bu süreçte de, emperyalistlerin iflgal politikalar›ndan vazgeçmesi, askeri sald›rganl›k yöneliminden
geri ad›m atmas› da zaten beklenemez. Küresel ekonomik kriz, bir
kez daha en önemli sanayi dallar›na
daralma ve gerileme olarak yans›rken, silah sanayindeki yat›r›mlarda
gözle görülür bir art›fl yaflanmakta-
d›r. ABD, Çin, Rusya, Almanya,
Fransa, ‹ngiltere, Japonya gibi emperyalist güçler baflta olmak üzere,
çok say›da dünya gücünün, askeri
harcamalar›nda son dönemde büyük bir art›fl oldu¤u görülmektedir.
Çok aç›kt›r ki, emperyalistkapitalist sistem çöküflünü ertelemek için savafl ekonomisine a¤›rl›k vermektedir. Gerek
yeni ya¤ma ve talan alanlar›n› ele
geçirmede, gerekse büyük bölümü
ba¤›ml› ülkelerdeki bu alanlar›, daha
kolay ele geçirme amaçl›, buralarda
emperyalist müdahalelerle yarat›lan
iç çat›flmalarda kullan›lan savafl sanayinin ürünleri, yüksek maliyetli
olmalar›na karfl›n, h›zl› tüketilmekte
ve yüksek kâr getirmektedir.
Krizi emperyalist merkezlerden
ba¤›ml› ülkelere kayd›rma çabalar›,
askeri yapt›r›mlar›n yan› s›ra, IMF ve
DB’n›n kriz programlar›n› dayatma
fleklinde sürse de, emperyalist metropollerde yaflayan emekçiler de en
az ba¤›ml› ülkelerdeki s›n›f kardeflleri kadar krizin faturas›n› ödemeye
AT‹K’in seçimlere iliflkin pankart› ve Memingen Demokratik
Kültür Merkezi’nin pankartlar›n›n yan› s›ra AT‹K flamas› as›l›yd›. Aç›l›fl konuflmas›n›n ard›ndan sahne alan Grup fiiar marfllar›yla coflkulu bir ortam yaratt›.
Ard›ndan Ayd›n Ulaflan türkülerini dillendirdi. Sonras›nda ise
AT‹F ad›na son süreci özetleyen
konuflman›n ard›ndan Gurbette Esen Yeller sahne ald›.
Grup etkinli¤in bitimine kadar
canl› bir performans sergileyerek, marfllar ve halaylarla kitleyi
saatler boyunca coflturdu.
Ulm Tohum Kültür Merkezi ve Augsburg Enternasyonal Kültür Merkezi’nin de
destek verdi¤i etkinli¤e hava muhalefetine ra¤men 150 kifli kat›ld›. (AT‹K Haber Merkezi)
zorlanmakta.
Küresel krizin derinleflme sinyalleri verdi¤i günlerden bafllayarak,
gelinen süreçte iflsizlik ABD’de oldu¤u gibi, Avrupa’da da en büyük
sorunlar›ndan biri haline gelmifl bulunmakta. Sosyal y›k›m sald›r›lar›n›n,
iflsizlik ve iflsizli¤e ba¤l› giderek derinleflen yoksullaflmaya paralel ve
de büyük bir h›zla sürmesi, emperyalist merkezlerdeki emekçilerin
yaflam standartlar›nda büyük bir çöküntüye neden olmakta, insanca yaflama koflullar› her geçen gün ortadan kalkmaktad›r.
Sistemin derinleflen ekonomiksiyasal krizine paralel olarak, insanl›¤› ve insanca yaflamay› tehdit eden
dünya ölçe¤indeki bir di¤er sorun
ise, açl›k sorunudur.
Açl›k sorunu, iflgal alt›ndaki ve
emperyalist k›flk›rtmalar sonucu ortaya ç›kan iç çat›flmalar›n yafland›¤›
bölgeler baflta olmak üzere, tüm
dünyada insanl›¤› tehdit eden yükselifline devam ediyor. Dünyadaki aç
insanlar›n say›s›nda, sadece son ay-
✔ ‹RAN PROTESTO
‹ran’da son haftalarda yaflananlar
Londra’da bir dizi eylem ile protesto
edildi. Son protesto 27 Haziran tarihinde ‹ran Konsoloslu¤u önünde
200 kifli ile yap›ld›.
Protestoda, ‹slam Cumhuriyeti’nin
tüm klikleri ile birlikte y›k›lmas›n› talep eden, ‹ran’daki politik tutsaklara,
tutsak ö¤renci ve iflçilere özgürlük
isteyen sloganlar at›ld›. Ayr›ca Musavi’nin Ahmedinejad’dan farkl› olmad›¤› da slogan ve bildirilerde dile getirildi.
‹ranl› ilerici, devrimci ve demokratik kurumlar›n yan›s›ra AT‹K Londra Komitesi ve farkl› demokrat çevreler de dayan›flma göstererek kat›l›m sa¤lad›lar. 2 saat süren gösteri bir
grup flah yanl›s› taraf›ndan provoke
edilmeye çal›fl›lsa da, protesto baflar›yla sonuçland›.
(AT‹K Haber Merkezi)
✔ DESA PROTESTO
Londra’da Deri Sanayi-DESA iflletmesinde çal›flan iflçilerle dayan›flma
gösterisi yapan AT‹K faaliyetçilerine
polis müdahale etti. Westernf›eld Pasaj›’ndaki DESA ma¤azas› önünde
gösteri gerçeklefltiren AT‹K faaliyetçileri, polis ve pasaj güvenli¤i taraf›ndan zorla bölgeden uzaklaflt›r›ld›.
Gösterinin, Deri Sanayi-DESA iflletmesinde çal›flan iflçilerin hak alma mücadelesiyle sürdürülen grevle dayan›flma içerisinde olmak ve DESA iflçilerinin sesini Londra’da duyurmak amac›yla yap›ld›¤› bildirildi. “DESA’y›
Boykot Et”, “‹flçilerin Hakk›n› Vermeyen Kapitalistleri Lanetliyoruz”,
“Yaflas›n ‹flçilerin Mücadelesi”
sloganlar›n›n yaz›l› oldu¤u pankart ve
dövizlerin tafl›nd›¤› gösteride, konuya
iliflkin ‹ngilizce bildiriler da¤›t›ld›.
DESA patronlar› ve ma¤aza sahipleri ise bu gösteriden rahats›zl›k duyarak, güvenlik güçlerini devreye
koydular. AT‹K faaliyetçileri, yap›lan
kimlik tespitinden sonra, bölgeden
uzaklaflt›r›ld›.
AT‹K Londra Komitesi önümüzdeki dönemde DESA iflçileriyle s›n›f dayan›flmas›n› sürdürmeye devam edece¤ini aç›klad›.
(AT‹K Haber Merkezi)
larda 100 milyonluk bir art›fl›n yaflanmas› ve dünyadaki aç insanlar›n
say›s›n›n 1 milyar›n üzerine ç›kmas›
bu sorunun büyüklü¤ünü ve aciliyetini göstermektedir.
Sorunun büyüklü¤ü ve aciliyeti
asl›nda, egemen s›n›flar ve onlar›n
temsilcileri taraf›ndan da çok net
olarak görülmektedir. Geçti¤imiz
y›l g›da fiyatlar›ndaki art›flla birlikte,
çok say›da ülkede yaflanan “açl›k
ayaklanmalar›”, açl›k sorununun
egemen s›n›flar aç›s›ndan nas›l büyük bir tehlikeyi de içinde bar›nd›rd›¤›n›n kan›t› olmufltur. Bunun içindir ki, flu s›ralar, aç insanlar›n önlerinde, “ayaklanmak, göç etmek ya
da ölmek” gibi, bafll›ca üç seçenek
bulundu¤u söylemleri, yine egemen
s›n›flar cephesinden bu süreçte s›kça dillendirilir oldu.
“Aç bir dünya tehlikeli bir dünyad›r” deme ihtiyac› hissetmeleri
bofluna de¤ildir. Çünkü bu tehlikenin kendilerini tehdit eden bir tehlike oldu¤unun ve tehlikenin giderek
büyüdü¤ünün fark›ndalar!
‹flçi-köylü 14
Tarihten sayfalar
10-23 Temmuz 2009
ÖLÜMÜN UFKUNDAK‹ ZAFER
flekle bürünen toplumsal
muhalefeti bast›rmak için
hapishaneler devrimciler,
komünistler ve yurtseverlerle doldurulur.
D›flar›da infazlar, katliam ve iflkence ile emekçilerin her türlü hak arama giriflimine sald›ran devlet, hapishanelerde de bofl durmayacakt›r. Kürt ulusunun,
emekçilerin mücadelesini
bast›rma hedefi ile haz›rlanan her türlü konseptin ilk
dura¤› hapishaneler olacakt›r. Zindanlar topluma yönelik politikalar›n belirlenmesinde birer laboratuar
ifllevi görecektir.
Son sözü direnenler söyler!
S›n›f mücadelesi yaflam›n her alan›nda
oldu¤u gibi hapishanelerde de tüm a¤›rl›¤›
ile yaflanmaktad›r. Egemenler tarih boyunca iktidarlar›na baflkald›ranlara karfl› hapishaneleri önemli bir bask› arac› olarak
kullanm›fllard›r. S›n›f çeliflkilerinin a盤a
vurdu¤u öfkenin, kontrol edilebilir bir
düzeye çekilmesinde hapishaneler önemli
bir yer tutmaktad›r. Emekçilerin üzerinde
bir karabasan gibi dolaflan ve bir korku iklimi yaratan hapishaneler, ayn› zamanda
muhaliflerin düzene entegre edilmesi için
de en yo¤un çal›fl›lan yerlerdir.
S›n›f mücadelesi, di¤er birçok alan›n›n
yan›nda belki de en çok hapishanelerde
tüm ç›plakl›¤› ile yaflan›r. Devrimci, ilerici
ve yurtseverlerin düflüncelerini topluma
yaymas›n› engellemek amac›yla onlar› toplumdan kopar›r. D›flar›da bir bütün olarak
topluma uygulanan ideolojik hegemonya,
bask› ve fliddet burada bireye indirgenir.
Egemenler, hapishaneleri devrimci, komünist ve yurtseverleri teslim alabilecekleri önemli bir alan olarak görmektedir.
90’l› y›llardan itibaren daha kitlesel bir
1995 y›l›na gelindi¤inde
önemli bir kitlesellik yakalayan devrimci ve yurtsever
harekete karfl› devlet yeni
projeleri yaflama geçirmenin haz›rl›klar›n› yap›yordu.
1996 1 May›s’›nda devrimci, ilerici güçlerin
ortaya koydu¤u direnifl ve kitlesellik cellâtlar› telaflland›rm›flt›. Bu hareketi durdurmak için kollar› s›vayan faflizm eli kanl›
katil Mehmet A¤ar’› Adalet Bakanl›¤›’na
getirdi. A¤ar, göreve gelir gelmez tutsaklar›n büyük bedeller karfl›l›¤›nda elde etti¤i
kazan›mlar› gasp eden 6–8 ve 10 May›s
Genelgeleri’ni yay›mlayarak daha önce
direnifl sonucunda kapat›lan Eskiflehir Tabutlu¤u’nu yeniden açt›. Tüm bunlara karfl› harekete geçen devrimci tutsaklar›n
hapishanede örgütledi¤i Cezaevleri
Merkezi Koordinasyonu’nun karar›yla;
MLKP, DHKP-C, TKP/ML, T‹KB, TKP
(ML) (bugünkü MKP), Direnifl Hareketi, Ekim (bugünkü TK‹P) ve TDP davas›ndan devrimci tutsaklar, 20 May›s 1996’da
Süresiz Açl›k Grevi’ne bafllad›. Ülke çap›ndaki hapishanelerden bin 500 tutsa¤›n
uzun yolculu¤u böylece bafllam›fl oldu. 3
Temmuz’da Süresiz Açl›k Grevi Ölüm
Orucu’na dönüfltürüldü. Art›k son sözü
direnenler söyleyecekti. Sokaklar alev alev
olmufl yan›yordu. Tutsaklar›n direnifli d›fla-
r›da önemli bir destek buldu, genifl bir kamuoyu oluflturuldu. Ayd›nlar, ö¤renciler,
iflçiler yapt›klar› eylemlerle direnifli selaml›yor ona destek veriyor, güç kat›yordu.
kald›r›l›rken flehit düfltü.
A¤ar’dan görevi devralan fievket Kazan’›n “Gizlice yiyorlar” sözlerine
TKP(ML) dava tutsa¤› Aygün U¤ur Ümraniye Hapishanesi’nde direniflinin 63. günü 21 Temmuz’da günefle yürüyerek yan›t
oldu. 23 Temmuz’da A. Berdan Kerimgiller flehit düfltü. Onu 24 Temmuz’da ‹lginç Özkeskin, 25 Temmuz’da Ali Ayata, Hüseyin Demircio¤lu ve Müjdat
Yanat, 26 Temmuz’da Tahsin Y›lmaz
ve dünyan›n ilk kad›n ölüm orucu flehidi
Ayçe ‹dil Erkmen izledi. 27 Temmuz’da
Yemliha Kaya, Osman Akgün, Hicabi Küçük flehit düfltü pefl pefle...
Direnifl 28 Temmuz günü zaferle sonuçland›. Devlet, Eskiflehir tabutlu¤unu
kapatt›, genelgeleri geri çekti. Bu flanl› yürüyüflte Aygün U¤ur (TKP(ML)), Altan
Berdan Kerimgiller (DHKP-C), ‹lginç
Özkeskin (DHKP-C), Müjdat Yanat
(DHKP-C), Yemliha Kaya (DHKP-C),
Ayçe ‹dil Erkmen (DHKP-C), Hüseyin
Demircio¤lu (MLKP), Ali Ayata
(TKP(ML)), Tahsin Y›lmaz (T‹KB), Hayati Can (TKP(ML)), Hicabi Küçük
(T‹KB), Osman Akgün (T‹KB) topra¤a
düfltü, halk›n yüre¤ine gömüldü.
Hapishaneler flehitlerle, d›flar›s› eylemlerle yang›n yerine dönmüfltü. Devlet
önemli bir bask› alt›ndayd›. Art›k ne sald›r›s›n› daha fazla sürdürebiliyor ne de yeni
manevralarla süreci kendi lehine çevirebiliyordu.
Direnifl, görüflmeler tamamlan›rken
son flehidini verdi, Hayati Can hastaneye
Orhan Do¤an…
Onurlu bir Kürt ayd›n› olarak tüm yaflam›n› halk›n›n hizmetine sunan Orhan
Do¤an, 28 Haziran 2007’de A¤r›’n›n Do¤ubayaz›t ilçesinde düzenlenen Ahmedi
Xani Kültür Sanat ve Turizm Festivali’nde
konuflma yapt›¤› s›rada geçirdi¤i kalp krizi sonucu yaflam›n› yitirdi.
25 Temmuz 1955 tarihinde Mardin’in
Dargeçit ilçesinde dünyaya gelen Orhan
69 gün boyunca büyük bir kahramanl›k
destan› yazarak devam eden Ölüm Orucu
direnifli önemli bir ivme yaratmay› baflard›.
’96 Ölüm Orucu direnifli kavga dostlu¤unu ülkemiz devrimci hareketinin tarihine kanla kaz›d›. Direniflin zaferle sonuçlanmas›nda içerde ve d›flar›da oluflturulan
birliktelik, yarat›lan atmosfer büyük bir rol
oynad›. ’96 Ölüm Orucu direnifli ’80’li y›llar›n ard›ndan gerçeklefltirilen ilk Ölüm
Orucu direnifli olmas› ile önemli bir deneyim yaratm›flt›r.
Do¤an Sivas, A¤r›, Antep ve Hatay’› dolaflt›ktan sonra Cizre’de avukatl›k yapmaya bafllad›. Bölgede yaflanan yarg›s›z infaz,
iflkence ve hak ihlallerine tan›k olan Orhan Do¤an bunlara seyirci kalmad›. Bir
hukukçu ve 1989’dan itibaren ‹nsan Haklar› Derne¤i Cizre fiube Baflkan› olarak
demokrasi mücadelesini kararl›l›kla sürdürdü.
Özellikle köylülere uygulanan iflkenceleri gündeme getirerek yaflananlar› kamuoyuna duyurdu. Halk›n Emek Partisi (HEP) kurucu üyeli¤i yapan Orhan
Do¤an, 1991 y›l›nda SHP listelerinden seçime girerek fi›rnak milletvekili oldu.
DEP’in kurulmas› ile bu partiye geçti. 2
Mart 1994’te mecliste Kürtçe yemin etmek istedikleri gerekçesi ile Hatip Dicle,
Selim Sadak ve Leyla Zana ile birlikte yaka paça gözalt›na al›nd›. Örgüt üyeli¤i iddias› ile 10,5 y›l hapishanede kald›. Tahliye olduktan sonra Demokratik Toplum Hareketi (DTH) Kurucu Üyeli¤i ve
Demokratik Toplum Partisi (DTP)
Merkez Yürütme Kurulu üyeli¤i yapt›.
Tarihten
k›sa k›sa...
✔ 10 Temmuz 1955 tarihinde ‹stanbul
Tekstil ve Örme Sanayi ‹flleri Sendikas› iflçi
ücretlerini protesto etti. Sendika Meclis’teki iflçi kökenli 4 milletvekiline so¤an ve ekmek gönderdi.
✔ 11 Temmuz 1980’de Ordu’nun Fatsa
ilçesine yüzlerce asker ve polis “nokta operasyonu” düzenledi, soka¤a ç›kma yasa¤›
ilan edildi, bütün evler arand›. Ba¤›ms›z Belediye Baflkan› Fikri Sönmez de dâhil 300
kifli gözalt›na al›nd›. ‹çiflleri Bakan›, Sönmez’i
görevden ald›. Fikri Sönmez’in halkla birlikte yönetti¤i Fatsa, önemli bir yerel yönetim
deneyimi olarak tarihe not düfltü.
✔ 14 Temmuz 1789’da Frans›z halk›
burjuvazinin önderli¤inde krall›¤a karfl›
ayakland›. Halk, Paris Bastille Hapishanesi’ndeki siyasi tutsaklar› serbest b›rakt›rd›.
Cumhuriyetin bafllang›c› olan 14 Temmuz
Frans›zlar›n ulusal bayram›d›r.
✔ 15 Temmuz 1954’te ‹zmir liman iflçileri yasa¤› delerek grev yapt›; 24 iflçi gözalt›na al›nd›. ‹zmir’de 700 liman iflçisi bir y›l
sonra yeniden greve ç›kt›.
✔ 15 Temmuz 1968 günü Amerika Birleflik Devletleri’ne ait 6. Filo ‹stanbul’a demirledi. Gemiler limana demirler demirlemez ‹stanbul Teknik Üniversitesi ö¤rencileri Dolmabahçe r›ht›m›na gelerek 6. Filo’yu
protesto ettiler.
✔ 18 Temmuz 1968’de ABD’nin 6. Filo
askerlerini protesto ettikleri iddias›yla 30
ö¤renci tutukland›. ‹stanbul Teknik Üniversitesi rektör, dekan ve senato üyeleri tutuklamalar› protesto ederek istifa etti.
✔ 20 Temmuz 1994 tarihinde iflçi ve kamu emekçileri, maafl zamm›n› protesto
amac›yla bir günlük ifl b›rakma eylemi yapt›.
✔ 21 Temmuz 1965’te ‹stanbul’da 500
floför sessiz yürüyüfl yapt›.
✔ 21 Temmuz 1987’de hapishane koflullar›n›n düzeltilmesi, tek tip elbisenin kald›r›lmas›, iflkence ve onur k›r›c› ifllemlerin
son bulmas› amac›yla devrimci tutsaklar Malatya ve Sa¤malc›lar’da açl›k grevine bafllad›lar. Eyleme 675 tutuklu ve hükümlü kat›ld›.
✔ 23 Temmuz 1971’de Y›lmaz Güney’in Umut filmi Fransa’daki Grenoble
Festivali’nde Büyük Jüri Ödülü’nü ald›. Filmi,
izin almadan yurtd›fl›na gönderdi¤i için Güney hakk›nda dava aç›lm›flt›.
Kültür-Sanat
Gülsuyu halk›, y›k›mlara, yozlaflmaya
ve krize karfl› bulufltu!
Gerek “Kentsel Dönüflüm” ad› alt›ndaki y›k›m sald›r›lar› gerek sistemin yozlaflt›rma
politikalar› gerekse krizin bedelini emekçilere ödetmeye dönük giriflimler, emekçi semtlerdeki y›¤›nlar›n uzunca süredir en yak›c›
gündemleri haline
gelmifl bulunuyor.
Bu yak›c›l›k ise, giderek daha fazla say›da bölgede emekçilerin bulufltu¤uörgütlendi¤i kurumlar›n ortaya ç›kmas›n› getiriyor.
Emekçi y›¤›nlar›n
sorunlar›n› tart›flt›¤›
ve çözümler üretmeye çal›flt›¤› bölgelerden biri de Gülsuyu Mahallesi. Gülsuyu halk›n›n, egemen
s›n›flar›n mahallelerine ve böylelikle de fiili
olarak kendilerine dönük gerçeklefltirilen sald›r›lara karfl› koyma hedefiyle kurdu¤u “Gülsuyu-Gülensu Güzellefltirme Yard›mlaflma ve Kültür Derne¤i”, mahalle halk›n› sorunlar› etraf›nda bir araya getirmeye devam ediyor.
Derne¤in mahalle halk›n› sorunlar› etraf›nda birlefltirme yönlü gerçeklefltirdi¤i bir dizi eylem ve etkinlikten biri de, 28 Haziran
tarihinde gerçeklefltirilen piknik oldu.
Grup ‹syan Atefli, Grup Sulukule,
Grup Gülsuyu,
Meyman, Nurettin Rençber vd.
sanatç› ve gruplar›n
ezgileri ile kat›ld›¤›
piknikte, Belediye‹fl Sendikas› 2
No’lu fiube Baflkan›
Hasan
Gülüm
de, krizin emekçiler üzerinde yaratt›¤› tahribatlar› ve
bu tahribatlara karfl› mücadele etmenin zorunlulu¤unu dile getiren bir konuflma
yapt›.
Ö¤len saatlerinde ya¤an ya¤murun d›fl›nda, coflkulu bir ortamda geçen piknikte,
Kentsel Dönüflüm konulu bir resim sergisi
de yer al›rken, Partizan da bir stand açt›, kitle içinde sesli-ajitasyonlu gazete da¤›t›m› yap›ld›.
(Kartal)
Divri¤i Pikni¤i 25. y›l›nda coflkuyla gerçeklefltirildi
Divri¤i Kültür Derne¤i’nin düzenledi¤i Geleneksel Pilav ve Kültür fienli¤i’nin 25.’si, 28 Haziran Pazar günü,
Göktürk Köyü fiiflli Vakf› Piknik Alan›’nda gerçeklefltirildi. Sabah erken saatlerde piknik alan›na gelen kitle oldukça
coflkulu bir flekilde alanda yerini ald›.
Piknik alan›na “25. Geleneksel pilav ve kültür flenli¤imize hofl geldiniz”, “2 Temmuz Sivas flehitlerimiz ölümsüzdür”, “Özellefltirmelere karfl› kamulaflt›rma”, “Tuzla Tersanelerinde
ölümlere son”, “Paras›z e¤itim, paras›z sa¤l›k”, “ATV-Sabah, DESA, Sinter
Metal direnifllerini selaml›yoruz” Divri¤i
Kültür Derne¤i ve “Krizin bedelini
Dersimliler
piknikte bulufltu
Gemlik Tuncelililer Derne¤i’nin 21 Haziran 2009 Pazar günü Gemlik’teki Dersimlileri bir araya getiren pikni¤i Hayriye
köyünde yap›ld›. Yaklafl›k 500 kiflinin kat›ld›¤› piknikte alana var›lmas›n›n ard›ndan
önce ortak bir flekilde kahvalt› haz›rland› ve
dayan›flma duygusu ile gün örgütlendi.
ödemeyece¤iz” D‹SK imzal› pankartlar
as›ld›.
Piknik program› Orhan Ayd›n ve fienay Erdo¤an’›n sunumuyla aç›ld›. Ard›ndan, Divri¤i Kültür Derne¤i Gitar
Toplulu¤u ve Divri¤i Çamurlu Köyü
Semah Ekibi sahne ald›. Etkinlikte Divri¤i Kültür Derne¤i Genel Baflkan›
Ali Durmufl bir konuflma gerçeklefltirdi.
Her y›l farkl› kurumlarla paylaflma gelene¤ini bu y›l da D‹SK’in kat›l›m› ve birlikte
yapma karar› ile sürdürdüklerini söyleyen
Durmufl, dünyada ve ülkemizde gerçekleflen ekonomik krizin örgütsüz toplumlara
daha çok y›k›ld›¤›n› söyleyerek tüm kesimleri örgütlü mücadeleye ça¤›rd›. Dur-
mufl’un konuflmas›n›n ard›ndan, Aynur
Günefl sahne ald›. Günefl’in ard›ndan
D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi
söz alarak, 1 May›s’a de¤indi. Konuflmalar›n ard›ndan Afrika Dans ve Ritim
Grubu, Ah›rkap› Roman Orkestras›,
Cengiz Özkan, Ferhat Tunç ve Ezginin Günlü¤ü ezgileriyle pikni¤e canl›l›k
katt›. Piknik Partizan, Odak, BDSP,
DHF, Kald›raç, Al›nteri, Ö¤renci Kolektifleri, Yürüyüfl, TKP, Sanat ve Hayat, Ça¤dafl Bilimler Merkezi, D‹SK,
Devrimci Alevi Komitesi, Divri¤i Kültür Derne¤i ve Divri¤i Kültür Derne¤i
Gençlik Komisyonu’nun açt›¤› stantlarla renklendi.
(‹stanbul)
Etkinlik s›ras›nda bildiriler da¤›t›ld›, konuflmalar yap›ld›, türküler ve halaylarla hep
birlikte olman›n tad› ç›kar›ld›. Piknikte da¤›t›lan bildirilerden birinde yer alan baz› maddeler flunlard›: “Dersim’de koruculuk dayatmas›na, siyanürle alt›n ayr›flt›rmaya, barajlar›n yap›m›na, ormanlar›n yak›lmas›na
hay›r; ekonomik hayat› canland›racak yat›r›m ve olanaklar›n yarat›lmas›, 9. Munzur
Kültür ve Do¤a Festivali’ne kat›l›m ça¤r›s›,
Gemlik’teki Dersimlilerin yaflad›¤› iflsizli¤i
önleyici ça¤r›lar›n yap›lmas› vb.”
Bizler de pikni¤e ‹K okurlar› olarak kat›ld›k. Ve bir kez daha Dersimlilerin yan›nda oldu¤umuzu, sorunlar›n›n çözümünde
üzerimize düfleni yapaca¤›m›z› göstermifl
olduk.
Piknikte Mehmet Ekici, Ahmet Gültekin, Mahmut Arslan ve Grup Umudun Sesi
türküler ve halaylar ile gün boyu kitleyi
coflturdu. Programda bilgi yar›flmas› da yap›ld›.
(Gemlik ‹K okurlar›)
‹flçi-köylü 15
Haber
10-23 Temmuz 2009
Sivas Katliam› her yerde lanetlendi!
Sivas katliam›n›n, genifl emekçi y›¤›nlarda yaratt›¤› öfke, aradan geçe onca zamana kadar
hiç dinmezken, her y›l oldu¤u gibi bu y›l da ülkenin dört bir yan›nda alanlar› dolduranlar
“Katil Devlet Hesap Verecek” fliar›n› hayk›rd›lar.
Sivas
Mad›mak Oteli’nin önünde düzenlenen mitinge binlerce kifli kat›ld›. Yürüyüfl boyunca ve
miting alan›nda, “Devletin Alevisi olmayaca¤›z”, “Mad›mak müze olsun”, “Gülerek
yakt›, donarak öldü” yaz›l› pankart ve dövizler tafl›nd›. Kitlenin Mad›mak Oteli önüne
gelmesiyle birlikte, burada k›sa süreli bir arbede ve otelin karfl›s›nda bulunan bir binadan
kitleye laf at›lmas› üzerine gerginlik yafland›.
Kitle pet su flifleler ve tahta sopalarla binadan
laf atanlara karfl›l›k verdi. Mitingin aç›l›fl konuflmas›n› yapan PSAKD Baflkan› Fevzi Gümüfl, aradan 16 y›l geçmesine karfl›l›k, katliama yönelik öfkenin her geçen gün artt›¤›n›
dile getirdi.
‹stanbul
* Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nin ‹stanbul fiubeleri, Alevi Bektafli Federasyonu’nun
yan› s›ra, Divri¤i Kültür Merkezi, D‹SK, KESK,
TMMOB, ESP, DTP, ESP, Partizan vd. kurum
ve sendikalar›n, Tepe Natilius önünde toplanarak, katliam› lanetleyen ve hesap soran sloganlar eflli¤inde ‹skele Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçti¤i mitinge, Partizan “Pir Sultan’dan Mad›mak’a, Asan da Yakan da
Sistemdir Hesab›n› soraca¤›z” pankart›
ile kat›ld›.
* Pir Sultan Abdal Derne¤i Kartal fiubesi, 28
Haziran’da Kartal Hasan Ali Yücel’de gerçeklefltirdi¤i bir etkinlikle, Sivas’ta katledilenleri
and›. “Sivas, bitmeyen yang›n yeri” bafll›kl› bir belgeselin de izlendi¤i etkinlik katliam› lanetleyen ve öfkelerin bilendi¤ini dile getiren
konuflmalarla devam etti.
* Okmeydan› Demokrasi Platformu 1
Temmuz Çarflamba akflam› Dikilitafl Park›’nda
toplanarak “16. y›l›nda Sivas Katliam›n›
unutmad›k unutturmaca¤›z” yaz›l› pankart›n arkas›nda toplanarak yürüyüfle geçti. Sibel Yalç›n Park›’na gelen kitle, burada bas›n
aç›klamas› okunduktan sonra müzik dinletisine geçti. BEKSAV’›n haz›rlad›¤› 2 Temmuz
belgeselinin gösteriminin ard›ndan etkinlik
son buldu. (Okmeydan› Partizan)
* 1 Temmuz ö¤leden sonra Sar›gazi’nin çeflitli mahalle ve caddelerinde Partizan flamalar›yla donat›lm›fl araçla sesli ajitasyon yap›ld›.
Eylem için toplanma yeri olan Vatan ‹lkö¤retim Okulu’na gitmek üzere, Demokrasi
Caddesi’nde toplanan kitlenin bir k›sm›, ajitasyon ve sloganlarla coflkulu bir flekilde yürüyü-
fle geçti. Anma etkinli¤i Partizan, AKADER, DHF, DTP, EMEP, ESP, Odak,
ÖDP ve TKP taraf›ndan örgütledi. Demokratik Alevi Hareketi, Mücadele Birli¤i
ve BDSP de yürüyüfle destek verdi.
“16. y›l›nda Sivas Katliam›n› Unutmad›k, Unutturmayaca¤›z” ortak
pankart› arkas›nda genel kat›l›m›n yo¤un
oldu¤u, kitle kortejlerin oluflturulmas› ile
yürüyüfle baflland›. Yürüyüflün en kitlesel
kortejini oluflturan Partizan kitlesinin
ön saflar›nda yer alan saz ve sesli araç yo¤un
ilgi gördü.
Yürüyüfl, Festival Alan›’na kadar sürdü. Bütün kitlenin alana gelmesi ile birlikte, sayg› duruflunun ard›ndan kurumlar ad›na bir aç›klama
okundu. Aç›klaman›n ard›ndan AKA-DER tiyatrosu taraf›ndan, Sivas katliam›n› anlatan bir
oyun sergilendi. Eylem, BEKSAV’›n haz›rlad›¤›
“Sivas Katliam›” konulu belgesel gösteriminin
ard›ndan sona erdirildi.
(Sar›gazi Partizan)
*1 May›s Mahallesi’nde yap›lan anma etkinli¤i 5 Temmuz akflam›, Pir Sultan Abdal
Derne¤i yan›ndaki parkta gerçeklefltirildi ve
Partizan ve DHF taraf›ndan organize edildi.
Çocuk Semah Ekibi’nin yan›s›ra, P›nar Sa¤, ‹s-
yan Atefli, Meyman’›n da sahne ald›¤› ve halk›n yo¤un ilgi gösterdi¤i anma etkinli¤i,
emekçi halk›n, Sivas’ta devlet destekli gericifaflistler eliyle yak›lanlar› unutmad›¤›n›-unutturmad›¤›n› da gösterdi.
Ankara
* 1 Haziran günü BDSP, Al›nteri, DHF, Devrimci Alevi Komiteleri, Partizan ve Odak taraf›ndan Mamak’ta bir yürüyüfl
gerçeklefltirildi. Tekmezar
Park›’nda toplanan kurumlar buradan sloganlarla NATO yolunu trafi¤e kapatarak
Tuzluçay›r Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Partizan
yürüyüfle “Sivas flehitleri
ölümsüzdür, unutmad›k
unutturmayaca¤›z!” pankart›yla kat›ld›. Alanda yap›lan bas›n aç›klamas›nda tüm
katliamlar›n sorumlusunun
tekledi¤i eylem Çi¤li Egekent giriflinde toplan›lmas›yla bafllad›. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda
Sivas katliam›n›n ilk olmad›¤› vurguland›.
* Kuruçeflme’de bir araya gelen DTP, DHF,
ESP, Köz ve Partizan meflaleli bir yürüyüflle
flehitleri and›. Öncesi 3 günlük bir çal›flma ile
Kuruçeflme halk›na, yap›lacak olan yürüyüfl
kat›l›m ça¤r›s›nda bulunuldu. 1 Temmuz günü
saat 20.30’da Buca Cemevi önünde bir araya
gelen kitle buradan Buca-Koop. Meydan›na
kadar bir yürüyüfl gerçeklefltirdi. Eylem okunan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan söylenen
türküler ve sloganlarla sona erdi.
Kuruçeflme halk›n›n kat›l›m›n›n yüksek oldu¤u eylemde “Sivas katliam›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z” pankart› aç›ld›.
* 2 Temmuz günü ise ‹zmir Alevi-Bektafli
yöre dernekleri, kitle örgütleri, sendikalar,
partiler ve devrimci kurumlar Sivas katliam›n›,
düzenlenen bir miting ile lanetledi. Cumhuriyet Meydan›’nda buluflulmas›n›n ard›ndan
Gündo¤du Meydan›’na kadar yap›lan yürüyüfl
ile birlikte miting bafllad›. Yap›lan mitinge Partizan “Sivas’›n Ifl›¤› Sönmedi Yeni Demokrasi Mücadelemizde Yükselecek”
pankart› ile kat›ld›.
Bursa
devlet oldu¤u belirtildi. Program semah gösterisi, müzik dinletisi ve sinevizyon gösteriminden sonra son buldu.
* 2 Temmuz Perflembe günü, çok say›da siyasi parti, siyaset, sendika ve kitle örgütünün
kat›l›m›yla Kolej Meydan›’nda bir miting gerçeklefltirildi. Miting sayg› durufluyla bafllad›.
ABF Genel Örgütlenme Sekreteri Mustafa
Özarslan yapt›¤› konuflmada Sivas’ta devrimci,
demokrat ve ilerici insanlar›n göz göre göre
yak›ld›¤›n› hat›rlatt›.
‹zmir
*1 Temmuz günü BDSP, Çi¤li PSKAD, Varto-Der’in örgütledi¤i; Çi¤li Halkevi, Çi¤li ve
Ulukent Alevi-Der, Partizan ve EMEP’in des-
Mafel Kafe önünde Alevi dernek ve kurumlar›, Partizan ve birçok devrimci kurum, siyasi
partiler, KESK Bursa fiubeler Platformu ve Batis toplanarak slogan ve alk›fllarla Kent Müzesi’ne kadar yürüdü. Sayg› duruflunun ard›ndan
kurumlar ad›na PSAKD Bursa fiube Baflkan›
Davut Türko¤lu ortak metni okudu. Aç›klaman›n ard›ndan fliir dinletisi verildi ve semah
çekildi.
Demokratik Haklar Federasyonu’nun düzenledi¤i Ulusal Sorun-Kürt Sorunu konulu sempozyum 27-28 Haziran tarihlerinde
Ankara ‹nflaat Mühendisleri Odas›’nda gerçeklefltirildi. Dört oturum alt›nda gerçekleflen
sempozyumda Kuramsal/Marksizm ve Ulusal
sorun; Tarihsel/Kürt Ulusal Sorunu, Kemalizm,
Liberalizm; Güncel/Ulusal Sorun, Emperyalizm
ve Çözümsel/Kürt Sorununda Politik Tutum
konular› ele al›nd›.
Aç›l›fl konuflmas›n› yapan DHF temsilcisi
U¤ur Yefliltepe, Kürt ulusal sorununun
emekçilerin, devrimci ve demokratlar›n sorunu
oldu¤unu vurgulad› ve sempozyumun bu konuda bir katk› ve çözüm sunmas› yönündeki
umutlar›n› belirtti. 1. Oturum Baflkan› Yaser
Günday’›n ulusal soruna, emperyalizme ve
Kaypakkaya’n›n düflüncelerine de¤indi¤i konuflmas›n›n ard›ndan Teori ve Politika dergisinden
Metin Kayao¤lu ilk konuflmac› olarak söz ald›. Marksizm’in ulusal soruna iliflkin teorisinin
Sempozyumun ikinci günü üçüncü oturumda konuflan Muzaffer Oruço¤lu, uluslar›n
kendi kaderini tayini sorununa proletaryan›n
ç›karlar›na göre yaklafl›lmamal› diyerek, proletaryan›n kurtar›c› tayin edildi¤i fikrine karfl› ç›kt›¤›n› bildirdi.
Sempozyumun tek kad›n konuflmac›s› olmas›n› elefltiren Sibel Özbudun, Kürt sorununda gündemdeki baz› geliflmelere de¤inerek
“iyi fleyler olacak” yönündeki aç›klamalara iliflkin görüfllerini belirtti. Bir tak›m yak›nlaflma ve
jestlerin konjonktürel oldu¤unu vurgulayan
Özbudun, bunlar›n her an geri dönebilir nitelikte ad›mlar oldu¤unu belirtti.
Recep Marafll› konuflmas›nda Kaypakkaya’n›n b›rakt›¤› tezleri ard›llar›n›n iyi kullanamad›¤›n› belirtirken, Kürt sorununun uluslararas›
boyutu olan bir sömürge sorunu oldu¤unu söyledi.
Konuflmas›na Kürtçe olarak bafllayan Sinan Çiftyürek, “emperyalizme ve kapitalizme
karfl› emekçi ve iflçilerle birlikte mücadele etme konusunda hemfikiriz ama Kürtler nefes almak istiyor” diyerek anayasal hak, anadilde e¤itim ve genel af fleklindeki çözüm önerilerini s›ralad›.
Dördüncü ve son oturumda ilk sözü alan
DHF temsilcisi konuflmas›nda emperyalist
politikalara ve Kürt sorununda güncel baz› geliflmelere öncelikle yer verdi. Savunulan Demokratik Özerklik projesinin, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi politikas› olarak uluslararas›
tekeller taraf›ndan uzun süredir savunuldu¤unu
belirten DHF temsilcisi bu politikan›n tekellerin ç›karlar›yla iliflkisine de¤indi. DHF temsilcisi Ulusal Hareket’in savundu¤u çözümün em-
Malatya
1 Temmuz günü PSAKD’nin ça¤r›s›yla bir
araya gelen Partizan, ESP, Halk Cephesi,
DTP, EMEP ve ÖDP bir yürüyüfl ve bas›n
aç›klamas› ile 2 Temmuz flehitlerini and›. Pir
Sultan Abdal Kültür Derne¤i’nin önünde toplanarak Emeksiz Üst Kavfla¤›’na kadar yürüyen
kitle bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan eyleme son
verdi.
Dersim
DTP, ‹HD, EMEP, ESP, Pir Sultan Abdal
Derne¤i, KESK, Partizan, DHF ve D‹SK ile
çok say›da sendika ve kurum temsilcilerinin
kat›l›m› ile bir yürüyüfl düzenlendi. Yeralt›
Çarfl›s›’nda bir araya gelen kitle Hac› Bektafl
Dayan›flma Derne¤i Cem Evi’ne do¤ru yürüyüfle geçti. Yürüyüflün ard›ndan demokrasi
mücadelesinde yaflam›n› yitirenler an›s›na sayg› duruflunda bulunuldu.
Burada aç›klama yapan DTP Tunceli ‹l Baflkan› Veli Haydar Güleç, “Bu sistem de¤il
midir ki 12 Eylüllerde 12 Martlarda devrimcileri idam sehpalar›nda salland›ran. ‹flte gün bu
sisteme karfl› durma günüdür” dedi.
(Dersim Partizan)
Antep
DTP, ‹HD, ESP,
Mücadele Birli¤i
Platformu,
‹K
okurlar› DTP fiahinbey ‹lçe binas›
önünde bir araya
gelerek, katliamda hayat›n› kaybedenleri and›. “Sivas ne ilk ne
son unutmad›k
unutturmaya-
DHF, ulusal sorun konulu sempozyum düzenledi
oluflumunu k›saca anlatan
Kayao¤lu, Marksizm’in ulusal
sorunda dogmalar› olmad›¤›n› ve elefltirel tarih olarak
yaklafl›lmas› gerekti¤ini belirtti. Ender Helvac›o¤lu
konuflmas›nda ulusun kurgu,
icat bir kimlik oldu¤unu savunarak ülkemizdeki ulusal
sorunun Avrupa’da oldu¤u
gibi feodal kal›nt›lar›n tasfiyesi sorunu, emperyalizme
karfl› mücadele sorunu ve
yan yana yaflayan halklar›n
karfl›l›kl› sayg› temelinde birlik ve kardefllik sorunu oldu¤unu ifade etti.
Yüksel Akkaya, Türkiye’de demokrasi
hayranl›¤›n›n had safhada oldu¤unu, demokrasiyi sosyalist temelde bir araç olarak almak gerekti¤ini ancak kapitalizmi karfl›s›na almayan bir
ulusal hareketin baflar›l› olamayaca¤›n› ifade etti.
Emrah Cilasun “burjuva demokrasisi mi
isteniyor yoksa bunlardan köklü bir kopufl
mu?” diyerek ulusal hareketin çizgisine iliflkin
görüfllerini belirtti. “Kaypakkaya yaflasayd› Ahmet Türk’lerin, S›rr› Sak›k’lar›n ç›karlar›n›n
destekçisi olmam derdi” diyen Cilasun’un konuflmas› salondaki baz› konuflmac› ve dinleyiciler taraf›ndan tepkiyle karfl›land›.
Sempozyumun ikinci oturumunda ‹smail
Beflikçi Kürtlerin 40 milyonluk nüfusuna ra¤men söz sahibi olamad›klar›n› vurgulad›. Temel Demirer ise Kürt sorununda Kemalizm’i
karfl›m›za almadan bir ad›m at›lamayaca¤›n› vurgulad›.
ca¤›z” pankart› tafl›yan kitle, hayat›n› kaybedenlerin resimleri tafl›yarak, sloganlar eflli¤inde Hac› Bektafli Veli Kültür ve Dayan›flma
Derne¤i’ne kadar yürüdü.
Kitle ad›na aç›klama yapan Serkan Y›lmaz, 16 y›l önce, Sivas Mad›mak Oteli’nden
yükselen alevlerin insanl›¤›n üzerine karanl›k
küller ya¤d›rd›¤›n› belirtti ve katliam›n›n önceden planland›¤›n› da sözlerine ekledi.
peryalistlerin savundu¤u çözüm oldu¤unu, Karay›lan’›n bu yöndeki aç›klamalar›n›n emperyalistler taraf›ndan da alk›fllanaca¤›n› savundu.
Sosyalist Parti temsilcisi Kürt sorununda PKK’siz bir çözüm konseptinin iflletildi¤ini
belirterek Kürt hareketinin homojen bir yap›
olmad›¤›na, özgürlükçü e¤ilim kanad›n›n yok
edilmek istendi¤ine dikkati çekti. DTP’yi temsilen konuflan Bar›fl ve Demokrasi Partisi
Genel Baflkan›, devletsiz bir çözümü, komünal demokratik çözümü savunduklar›n›, silahl› çözüm yolunun iflas etti¤ini, bu nedenle
meflruiyete dayal›, demokratik, bar›flç›l çözümü savunduklar›n› ve sosyalistlerin kendi
do¤rular›n› kendilerine dayatmamalar› gerekti¤ini savundu.
Kürt sorununun tek çözümü tutarl› demokratizmdir vurgusu yapan ESP temsilcisi, her ezilen ulusun burjuva milliyetçili¤i
ezen ulusa karfl›, onun zulmüne yönelmifl demokratik bir öz tafl›r fleklinde konufltu.
Dördüncü oturumda son olarak söz alan
Partizan temsilcisi, ulusal sorunda demokrasinin önemine de¤inerek Kürt ulusal
sorununun çözümünde demokratik devrimin
zorunlulu¤una dikkat çekti. Ulusal sorunun
burjuva demokrasisi çerçevesinde çözülebilece¤inin ilke olarak reddedilemeyece¤ini belirten Partizan temsilcisi, ülkemiz egemenlerinin ve devletin Kürt sorununu çözecek yetenekte olmad›¤›na dikkat çekti. “S›n›fsall›k”
ad›na s›n›fsal ve ulusal mücadeleyi karfl› karfl›ya getiren yaklafl›mlar› elefltiren Partizan
temsilcisi, ulusal mücadelenin demokratik
devrim mücadelesinin bir bilefleni oldu¤unu
vurgulad›. “Kürt sorununda Kürt Ulusal Ha-
reketi’ni dikkate alarak hareket etmek zorunday›z” diyen Partizan temsilcisi, bar›fl yöneliminin nesnel olmad›¤›n›, egemen s›n›flar›n imha ve
inkar siyasetinde ›srar ettiklerini vurgulayarak
mücadelenin bugüne kadar oldu¤u gibi silahl›
mücadele ve serh›ldanlarla baflar›ya ulaflabilece¤ini vurgulad›. Kürt ulusal hareketiyle eylem
birlikteliklerine önem verdiklerini, ideolojik ve
stratejik yönelimleri itibariyle Kürt ulusal hareketini elefltirmeye ancak demokratik taleplerini desteklemeye devam edeceklerini vurgulad›.
Ulusal Sorun-Kürt Sorunu konulu sempozyum Adil Okay’›n konuflmas›yla son bulurken
dinleyicilerin sorular› birçok konuda tart›flmalar›n yaflanmas›na neden oldu. (Ankara)
BAfiSA⁄LI⁄I
Yurtsever
dostumuz
Mustafa
KARAMAN’› 29
Haziran
2009 tarihinde geçirdi¤i kalp krizi nedeniyle kaybettik.
Ailesine
ve
yoldafllar›na
baflsa¤l›¤› diliyor, ac›lar›n›
paylafl›yoruz.
Gebze Partizan Okurlar›
İşçi-köylü
BİZ HALKIZ GELECEK ELLERİMİZDEDİR!
Umut Yayımcılık ve Basım Sn. Ltd. Şti.
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin Ağa Mh.
İmam Murat Sk. No: 8/1 Aksaray-Fatih/İstanbul Tel: (0212) 521 34 30 Faks: (0212) 621
61 33 Sahibi ve Yazıişleri Müdürü: Çilem
ÖNSEL Baskı: SM Matbaacılık Adres: Çobançeşme Mh. Sanayi Cad. Altay Sk. No: 10
A Blok Yenibosna Bahçelievler İstanbul Tel:
0212 654 94 18
BÜROLAR
Kartal: İstasyon Cd. Dörtler Ap. No: 4/2 Tel: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60
Ankara: Sıhhıye Mh. Süleyman Sırrı Sk. Yunt Ap. No: 19/7 Çankaya Tel: (0312) 430 67 65 Cep: 0 543
453 89 84
İzmir: 856 Sokak, No: 48/203 Kemeraltı Konak, Tel: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03
Malatya: Dabakhane Mh. Turgut Temelli Cd. Barış İşhanı Kat: 3 No: 94
Erzincan: Ordu Cd. Ordu İşhanı Kat: 3 Tel: (0446) 223 67 18 Cep: 0 537 461 79 64
Bursa: Selçuk Hatun Mh. Ünlü Cd. Sönmez İşsarayı Kat: 2 No: 185 Heykel, Tel: (0224) 224 09 98 Cep: 0
536 613 81 98
Mersin: Silifke Cd. Çavdaroğlu İşhanı Kat: 3 No: 1/8 Cep: 0 545 685 25 27
Avrupa Büro: Weseler Str 93 47169 Duisburg-Almanya Tel: 0049 203 40 60 958 Faks: 0049 203 40 60 959
Dersim rê wair vejiye,
gos ro venge çhemê Muzıri serne*
Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin
çıkış amacı; Dersim’de yıllardır devlet tarafından uygulanan baskı ve sindirme politikasına,
kültürel
yozlaşmanın
dayatılmasına, var olan ilerici ve devrimci
kültürün şiddetle bastırılıp yok edilmek istenmesine ve Dersim doğasının tahrip edilmesine karşı örgütlenip mücadele
etmektir. Aynı zamanda zorla göç ettirilen
insanların topraklarına geri dönmesinin
çağrısıdır festival. Keza devlet her zaman
komünistlere ve devrimcilere kucak açan,
onları bağırlarına basan Dersim halkının
duyarlılığını ne pahasına olursa olsun bitirmek istemiştir. Halkı işkence tezgâhlarından geçirmiş, köylerini evlerini yakıp
yıkmış, zorla yerlerinden, yurtlarından
sürmüştür. Dersim’in can damarı olan
Munzur Vadisi’ni barajlarla
boğmuş, yeni baraj projeleri
ile boğmaya devam edeceğini
göstermiştir.
İşte Munzur Kültür ve
Doğa Festivali devletin bu
politikalarına karşı bir
duruş taşımalı, içeriği ve
programı buna göre oluşturulmalıdır. Her ne kadar bundan önce gerçekleştirilen
festivaller tam anlamı ile bu
amaca uygun örgütlnmediyse
de yıllardır devlet baskısı altında ezilmiş, ambargolar nedeniyle bunalmış olan Dersim halkının, boynundaki
mengeneyi biraz da olsa gevşetmiştir.
9. Munzur Kültür ve Doğa Festivali
yaklaşırken festivali, amacına uygun pratiklerle organize etmenin gayreti içerisinde
olmalı, ilerici ve devrimci kültürü sahiplenmeli ve geliştirmeliyiz.
9. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’ni
Munzur Vadisi üzerinde yapılmak istenen
barajlara, orman yakmalarına ve siyanürle
altın aramalarına karşı bir mevziiye dönüştürelim. Festivalde daha kararlı ve inatla
doğamıza ve kültürümüze sahip çıkalım.
Dersim Partizan olarak bölge halkına
festivalle ile ilgili görüşlerini, nasıl bir festival istediklerini sorduk.
- Festival hakkında neler düşünüyor-
Kriz köylüyü vurdu!
Bir ahtapot gibi tüm emekçilerin
yaşamını saran ve fakat kimilerinin “fırsata” çevirdiği ekonomik kriz, ülkemiz
köylülerinin zaten çekilmez olan yaşamını
daha bir kıskaca almış durumda. Ürün fiyatlarının düşmesi ve ürün girdilerine zam
yapılması, üretimi imkânsız dereceye getirdi.
25 Ocak’ta Lüleburgaz Demokrasi
Platformu tarafından “Krizin faturası patronlara” şiarı ile bir miting gerçekleştirilmişti. Bu mitinge katılan Tüm Köy-Sen
Malkara Şubesi Bölge Valiliği tarafından
kapatma davası ile karşı karşıya kaldı. Kapatma davasının ardından faaliyetlerine ara
veren Sendika, köylülerin demokratik haklarını aramaları için 21 Haziran Pazar
günü bir miting gerçekleştirmek istedi. Miting engellemelerle karşı karşıya kaldı ve
Malkara Eski Pazar Meydanı’nda yapılan
konuşmalarla sınırlandırıldı.
Yüzlerce köylünün katıldığı eylem
yoğun ilgiyle izlendi. Köylülerin konuşmaları ile gerçekleştirilen eylem yaklaşık 3
saat sürdü. 78 köyden katılımla gerçekleştirilen eylemde alan köylülerle dolmuştu.
Alkışlar ve ıslıklarla gerçekleştirilen eylem
Malkara’da Tüm Köy- Sen’in gerçekleştiği
ilk eylemdi. Saldırıları somut bir şekilde
köylülerin kendi dilinden dinlemek
amacıyla bu mitinge katıldık ve köylülerle
bir röportaj gerçekleştirdik.
K a h v e h a n e k ö şe l e r i n d e o t u r m a k l a
olmaz!
- Üretimdi ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz?
- Adım Remzi Eğri. Buğday, pancar ve
ayçiçeği üretimi yapıyorum. Kaynarca
köyünde oturuyorum. Otuz dekar arazim
var, bu arazide gerçekleştirdiğim üretim
C
M
Y
K
beni tarım kredi borcuna sürüklüyor. Son
günlerde akaryakıta gelen zam biçerdöver
ücretini de etkiledi. Fiyatlar ortalama iki
katına yükseldi ama maalesef bizim
ürünümüzde bir yükseliş yok. Anlayacağın
iflasın eşiğindeyiz. Aldığımız borçları ödememize biraz yardımcı oluyor ama şu ana
sunuz?
- Adım Selan. Festivallerin memleketimize olan özlemimizi giderme anlamında
ve doğamızı, kültürümüzü tanıma açısından yararlı olduğunu düşünüyorum.
- Bu yılki festivalden beklentilerin
neler?
- Ortak değerlerimize sahip çıkmamız
gerekiyor. Mesela Dersim’de yapılmak istenen barajlar var. Buna karşı iyi çalışılmalı, aynı zamanda kültürel ve sosyal
değerlerimiz de vurgulanmalıdır. Festival
sadece konser alanlarıyla özdeş tutulmamalı. Ormanlarımız yakılıyor, coğrafyamız
tahrip ediliyor, tüm bunlar festivalin üzerinde önemle durması gerektiği konuların
başında geliyor.
- Son olarak neler söylemek istersin?
- Dersim’de yapılacak barajlar sadece
doğamıza zarar vermekle kalmayacaktır,
aynı zamanda geçmişimizin, tarihi değerlerimizin de yok olması anlamına gelecektir. Amacımız barajlara karşı hep beraber
mücadele etmek.
-Siz neler düşünüyorsunuz?
Fuat Gök: Festivalin olumlu bir katkısının olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda bir dönüm noktası olarak da
değerlendiriyorum. Barajların yakın zamanda hayata geçirilmesi hedefleniyor.
Bundan kaynaklı bu festivali adeta şans
“ Yakında saz
başlarız!”
ç a lı p
- Siz de kendinizi tanıtıp yaşadığınız
sorunları özetler misiniz?
- Adım Hayrettin Öztürk, Kaynarca
köyünde hayvancılık yapıyorum. Bizim
sektörde fiyat sorunu var. Hayvansal ürünlerin fiyatlarında yaşanan düşüklük bizleri
çok etkiliyor. Ürünü satıyoruz ama gelen
gelirle kendimizi değil hayvanı besliyoruz.
Herkesi olduğu gibi zamlar bizi de etkiledi.
Hemen her şeye zam yapılıyor ama
üreticinin ürününe zam yapılmıyor. Bunlar
aslında bizim yıllardır yaşadığımız sorunlar, krizle birlikte daha da büyüdü. Bizlerin
bu noktada çözüm yöntemleri de azaldı.
İflas etmemek için çeşitli yolları deniyoruz.
Şu an benim çözümüm hayvanları satmaktır. Hayvanları satınca da işsiz bir şekilde
bir elde saz, çalıp çalıp söylemeye başlarız
herhalde ya da kahve köşelerinde çıkmayız.
- Kendinizi tanıtır mısınız?
-Adım Özkan Erdoğan, Yayla köyünde
hayvancılıkla geçiniyorum. Ben AKP delegesiydim, istifa ettim. Ve inanır mısınız,
bütçenin % 1’i verilmesi gerekirken açıklanan rakam % 0.51, kesitlerden sonra verilen rakam % 0.43. Böyle bir rezillik, böyle
bir adaletsizlik gerçekten de pes dedirtiyor.
Ben 2008 yılında 12 milyar, bu sene ise 5
bin 800 Lira destek aldım. Ben aynı benim,
hiçbir kazancım yok. Bu devlet benim % 63
payımı çaldı. Krizden kendilerini kurtarmak
için benim hakkıma el koydular.
- Peki sizce bu sorunlar içinde üretici
köylüler ne yapmalı?
- Bence bu düzeni kökten değiştirmek
lazım.
- Sizce nasıl değiştirilebilir?
- Tüm üreticiler bir araya gelip haklarını
aramayı öğrenmeli. Ondan sonra gerisi
gelecektir. Bilinçsizce bir şey yapılamaz
önce bilinçlenip hakkını arayacaksın, sonra
devleti değiştireceksin. (İstanbul)
noktasına vardık. Önüne geçmediğimiz
takdirde bu dil unutulacaktır.
-Festival’den beklentileriniz nelerdir?
Yaşar: Festivalimiz sadece stadyum etkinliklerine hapsedilmemeli, mesela Munzur Vadisi’nde etkinlikler olmalı, Harçik
Vadisi’nde etkinlikler yapılmalı. Dersim’in
vadilerine ve birçok noktasına dağıtılmalı
etkinlikler. Aynı zamanda mahallelere ve
çarşı merkezine de ağırlık verilmeli.
* Dersime sahip çık!, Munzur’un
çığlığına kulak ver!
(Dersim Partizan)
İşçiler sokakta!
s ö yle m e ye
“Düzen kökten değişmeli!”
kadar ben hiçbir borcumu tam olarak
ödeyemedim. Özellikle de kredi borcumu.
İlaç, gübre, mazot, su vb. ürün girdileri
bizim için oldukça önemli ama oldukça da
pahalı, birini alsak diğerini alamıyoruz.
- Bu eylemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Eylem bizim için oldukça iyi, bir
bildiriyle yüzlerce insanın toplanması gururlandırıcı. Ama köylülerin bilgilenmesi
için bu tür eylemlerin daima gerçekleştirilmesi lazım. Bütün köylülerin el ele verip
birleşmesini isterim ve daima bu eylemlerle
haklarını aramalarını da. Çalışmak lazım
kahve köşelerinde oturup sitem etmekle
olmaz, düzelmez bu işler! Birleşeceksin,
hakkını arayacaksın.
olarak görebiliriz. Yapılacak son festivali
iyi bir karşı koyuşu gerçekleştirmek için
bir vesile olarak değerlendirmeliyiz.
- Siz yaklaşan festivale ilişkin neler
düşünüyorsunuz, önerileriniz var mı?
Yaşar: Kültür diyoruz, o halde kültürümüzü daha ön plana çıkarmalıyız. Bundan
önceki sekiz festivalde yeterli düzeyde
yansıtılamadı bu. Dersim’de barajlar yapılmakta. Bizler de bu festivali iyi bir araca
dönüştürüp, sivil itaatsizlik eylemleri örgütlemeliyiz ve barajlara karşı harekete
geçmeliyiz. Fakat bunlar tam anlamı ile
yapılmıyor.
Bunun yerine festival organize edilirken saatlerce,
günlerce hangi sanatçı gelsin tartışmaları yapılıyor.
Bu tartışmalar festivali darlaştırmaktadır.
Mesela
en
önemli konulardan biri dilimizdir.
Şöyle ki 25 yıl
önce Türkçe bilmeyen bizler, 25
yıl sonra kendi dilimizi
unutma
Kamuda çalışan işçilerin büyük bir
bölümünü ilgilendiren TİS (Toplu İş
Sözleşmeleri) görüşmeleri başladı.
İşçiler adına Türk-İş ve hükümet adına
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı arasında
başlayan görüşmelerde işçiye komik
rakamlarda zam önerisi sunuldu.
“Emekçiyi enflasyona ezdirmeyeceğiz” söyleminin aksine on binlerce
işçiyi ilgilendiren toplu sözleşme
görüşmelerinde, hükümet kamu işçilerinin
ücretlerine
2009’da 6’şar aylık dönemlerde yüzde 3’er,
2010’da 6’şar aylık dönemlerde yüzde 2.5’ar
artış önerdi. Yapılan ilk
görüşmelerde hükümetin bu önerisi üzerine
Türk-İş
AKP
il
binalarının
önünde
eylem yapma kararı
aldı.
İstanbul
Cevahir Otel önünde bir
araya gelen işçiler
“İşçilerin birliği AKP’yi yenecek”,
“Hükümet zammını al başına çal”,
“Şalter inecek, bu iş burada bitecek”
sloganlarını haykırdı. Buradan AKP
Şişli İlçe Binası’na doğru yürüyüşe
geçen kitle yol boyunca sloganlarını
haykırdı. Şişli AKP İlçe Binası önüne
gelindiğinde ise basın metnini Türk İş
1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak okudu.
Kartal
Saat 18.30’da Kartal Meydanı’nda bir
araya gelen işçiler Ahmet Şimşek Koleji önünde kortej oluşturarak yolu tra-
fiğe kapattı. AKP İlçe Binasına doğru
yürüyüşe geçen işçiler, ilçe binasının
önünde geldiğinde ise yanlarında getirdikleri yumurta, domates ve pet şişeleri
ilçe binasına attı. Burada işçiler adına
açıklama yapan Harb-İş Anadolu Yakası Şube Başkanı Hüseyin Över,
gerçekleştirilen görüşmelerde emekçiler cephesinde bir şeyin değişmediğini
belirterek emekçilerin isteklerinin
karşılıksız kaldığını ve bunun
karşılığını almak için
gereken tüm çabaları
sarf edeceklerini belirtti.
Ankara
Çalışma
Bakanlığı
önünde bir araya gelen
Türk-İş’e bağlı sendikalar Eskişehir yolunu trafiğe kapatarak yürüyüşe
geçti. Yürüyüş sırasında
işçiler hükümeti istifaya
Türk-İş’i de genel greve
çağırdı. Türk-İş’in suskun uzlaşmacı tavrına
karşı işçiler “Türk iş
uyuma işçine sahip çık”,“Suskun Türkİş istemiyoruz” sloganlarını attılar. Ardından attırılan “Türk- İş nerede biz
oradayız” sloganına işçiler “Eylem nerede biz oradayız” sloganı ile karşılık
verdi.
İzmir
AKP il binası önünde barikat kuran polis,
kitlenin binaya yaklaşmasını engelledi.
Baskılara karşı işçiler bir basın açıklaması gerçekleştirerek polisin tavrını
kınadı ve devletin emekçilere yönelik
baskılarını teşhir ettiler.
(H. Merkezi)