Kuzey Kıbrıs`ta boşanmalar
Transkript
Kuzey Kıbrıs`ta boşanmalar
Lisanlar cenneti: Mütercim Tercümanlık Bölümü Ü niversitemizde 2009-2010 öğrenim yılından beri eğitim veren Mütercim Tercümanlık Bölümü ilk mezunlarını vermeye hazırlanıyor. Ağırlıklı olarak İngilizce eğitim veren Mütercim Tercümanlık Bölümü İngilizcenin yanında ikinci yabancı dil olarak Fransızca, Yunanca ve Almanca seçeneklerini sunuyor. İdris GERMİYANOĞLU’nun Haberi SAYFA: 3 Kuzey Kıbrıs’ta boşanmalar K uzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 2002 yılından 2011 yılına kadar açılan 7615 boşanma davasında 5504 çift boşandı. Boşanma nedenlerinin başında şiddetli geçimsizlik, kadına şiddet ve aldatma geliyor... Gülin SAYILAR ve Tezgül TUNALA’nın Haberi SAYFA: 6-7 Neden Yak n Do u Ün vers tes ? “Ö renc s n n laptop kadar de l süper b lg sayar kadar dü ünmes n sa layan ün vers te oldu u ç n” “Ülkes ne ve toplumuna kend h kayes n yazd rab lecek ö renc yet t rd ç n” 1 Mart 2013 CUMA www.neu.edu.tr [email protected] Yıl: 2 - Sayı: 51 Kurucu Rektör Dr. Suat . Günsel Kitap satış merkezi: Bookstore Üniversitemizin kitap satış merkezi Bookstore Yakın Doğululara hizmet vermeyi sürdürüyor. Haftada yaklaşık 60 kitap satılan Bookstore’da satışlar sınav haftalarında 200 kitaba kadar çıkıyor. Üniversitemiz Büyük Kütüphanesi ikinci katında bulunan merkezde 9 yıldır Melisa Kaynak, Zeliş Daoud ve Vedia Özdenefe görev yapıyor. Kütüphaneden emanet kitap almak istemeyen veya bazı kitapların kendi kitaplıklarında bulunmasını isteyen öğrencilerin başvurduğu merkezin en yoğun zamanı, kayıt ve final haftaları… Altuğ AKYÜREK’in Haberi SAYFA: 8-9 Sf.2 1 Mart 2013 Akademik Bak Jerry KATAIKO Makina Mühendisliği Teknolojisi Bölümü Academic Overview [email protected] Department of Mechanical Engineering Technology “Standard atomic clock” R olex is nice, but this is a truly elegant timepiece. A new type of clock keeps time by weighing the smallest bits of matter, physicists report. Compared with standard atomic clocks, which work differently, the new clock keeps lousy time. However, by connecting mass and time the technique could lead to a quantum-mechanical redefinition of the kilogram. “This gorgeous experiment shows that the road to redefining the kilogram is opening up,” says John Hall, a physicist at JILA, a laboratory run jointly by the University of Colorado, Boulder, and the National Institute of Standards and Technology. A standard atomic clock takes advantage of the fact that an atom can absorb electromagnetic radiation such as light at certain frequencies as its internal structure jumps from one “quantum state” to another. The clock essentially exposes atoms to radiation tuned to such a frequency, which then serves as the ticking of the clock. The atomic clocks that keep official world time are accurate to 3 parts in 1016, so they would gain or lose less than a second in 100 million years. It should be possible to keep time in a different way, says Holger Müller, a physicist at the University of California, Berkeley. Any massive particle must be described by a quantum wave that oscillates up and down even if the particle just sits there. The heavier the atom is, the higher the frequency of that flapping, which is known as the Compton frequency. In principle, the quantum oscillation can be used to keep time. In practice, the Compton frequency for an atom is far too high to be measured by any electronic counter—something like a millionbillion-billion cycles per second. So Müller, his student Shau-Yu Lan, and colleagues devised a way to track it in an experiment that exploits Albert Einstein’s theory of relativity, as they report online this week in Science. The researchers start with a puff of cesium atoms that falls through space toward a detector. Along the way, the atoms encounter pulses of two opposing lasers with slightly different frequencies that gently nudge the atoms without making their inner structure change. The pulses split the cloud in two, and one half of the cloud falls as normal. The other gets pushed up away from the first half and then gets pushed back toward it to catch up.Here’s where the relativity enters. From the perspective of the un-nudged half of the cloud, the second half moves away and then moves back. Because that second half is moving at a few centimeters per second, its time should appear to slow down just a bit thanks to the weird time dilation predicted by Einstein’s theory of special relativity. So the quantum wave for that half of the cloud oscillates slightly slower than the one for the first half of the cloud. When the clouds recombine, that difference in oscillations affects how they overlap and “interfere.” If the researchers tune the difference in the two lasers’ frequency just right, the recombining waves will interfere “constructively” so that the cloud falls into the detector. And in that condition, a simple equation relates the “difference frequency,” which can be read out like a clock’s ticking, to the Compton frequency of the atoms and the much lower average frequency of the two lasers. This is almost what the researchers want, except for the presence of the pesky average frequency of the lasers. So long as that frequency remains as an independent input, the whole scheme relies on whatever clock is used to set it, and is not itself an independent clock. To get around that problem, the researchers employ an elaborate feedback system called a frequency comb that fixes the average frequency of the lasers at a known multiple of the difference frequency. The average laser frequency then drops out of the equation, leaving the difference frequency set to a known fraction of the Compton frequency. The rate of the clock’s ticking is thus set by the cesium atom’s mass alone. The experiment is a “tour de force,” says Hall, who shared the Nobel Prize in physics in 2005 for his role in developing the frequency comb. However, the rig’s precision is only a part in 100 million, he says, so any claim that it can compete with atomic clocks “leads one to believe that smoking a certain substance is legal in California.” The real value of the approach may come in redefining the kilogram, Hall says. The kilogram is the last physical unit in the International System of Units defined by a physical artifact, a platinum-iridium cylinder kept by the International Bureau of Weights and Measures in Sèvres, France. But that standard has been getting steadily lighter over the decades as it is repeatedly cleaned, he says. The measurement of the Compton frequency offers another way to define the unit. Researchers could simply define Planck’s constant, the number that needs to be multiplied by that frequency to get an atom’s mass. A measurement of an atom’s Compton frequency would then give an exact value of its mass in kilograms. In fact, Müller’s experiment can be reinterpreted as a measurement of Planck’s constant within the existing unit system, Hall says. A team led by François Biraben of the École Normale Supérieure in Paris has used a very similar technique to produce a better measurement, he adds. Even if the kilogram is redefined in this way, it will still take work to translate it to the macroscopic scale of everyday life. “There’s a long way to go from a microscopic mass of an atom to something you can take to the supermarket to guarantee that when you buy a kilogram of sugar, it’s a kilogram,” says Steven Cundiff, a physicist at JILA. Researchers with a kilogram-definition initiative called the Avogadro Project are trying bridge this gap by fashioning spheres of silicon containing precise numbers of atoms. If scientists can nail down the mass of the silicon atom, the spheres would translate that mass to the macroscopic scale. Sf.3 1 Mart 2013 Lisanlar cenneti: Mütercim Tercümanlık Bölümü İdris GERMİYANOĞLU Üniversitemizde 2009-2010 öğrenim yılından beri eğitim veren Mütercim Tercümanlık Bölümü ilk mezunlarını vermeye hazırlanıyor. Ağırlıklı olarak İngilizce eğitim veren Mütercim Tercümanlık Bölümü İngilizcenin yanında ikinci yabancı dil olarak Fransızca, Yunanca ve Almanca seçeneklerini sunuyor. Ü niversiteye hazırlanan öğrenciler tarafından daha çok korkutucu bulunan bölümde öğrenim görenler ve mezun olmaya hazırlananlar aynı şeyi düşünmüyor. Özellikle üniversitemiz bünyesinde eğitim veren Mütercim Tercümanlık Bölümü eksiksiz bir eğitim olanağı sunuyor. Bölümde eğitim gören öğrencilerin üniversitemizde ve çok dilli bir ülke olarak Kıbrıs’ta uygulamalı olarak eş zamanlı çeviri, konferans çevirisi, ardıl çeviri gibi çok çeşitli pratik yapma olanakları oluyor. Ayrıca 4’üncü sınıfa gelen öğrenciler Dış İşleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Projeleri ve İki Toplumlu Projeler Merkezi gibi yerlerde staj yapma imkanı bulunuyor. GÜNCELLENMİŞ DERS MÜFREDATI Medya sektöründen, bakanlıklara kadar çok çeşitli alanlarda çeviri yapma zorunluluğu arttıkça, iş imkanının da arttığı görülüyor. Üniversitemiz Mütercim Tercümanlık Bölümü de mezunlarının iş imkanlarının genişlemesiyle ders müfredatını günümüz şartlarına göre yeniden düzenledi. Böylece, diğer üniversitelerin Mütercim Tercümanlık bölümlerinde çok görülmeyen, bilgisayar destekli çeviri, alt yazı ve film çevirisi dersleri gibi hem yenilikçi hem de geleneksel bir ders programı uygulanıyor. YAKIN DOĞU’DAN AVRUPAYA Mütercim Tercümanlık Bölümü’nün Avrupa üniversiteleriyle yaptığı öğrenci değişimi anlaşmalarıyla, üniversitemiz öğrencileri bir çok okulda dönüşümlü olarak öğrenim görme fırsatı buluyor. Bu fırsatı değerlendiren biri de Mütercim Tercümanlık Bölümü 4’üncü sınıf öğrencisi İsmail Volkan, Alpen Adria üniversitesinde öğrenimine devam ediyor. “Üniversitemizdeki gibi dersler İngilizce olarak yapılıyor. Fakat sokakta insanlar Almanca konuşuyor bu sayede İngilizcemi geliştirmenin yanında Almancada öğreniyorum ve çevremdeki bütün arkadaşlarım yabancı oluğu için fazlasıyla pratik yapma şansı buluyorum” dedi. ONLİNE ORTAMDA TEKRAR “Hocalar okulda aynen bizim okulumuzun hocaları gibi ders yapıyorlar. Bizim Kıbrıs’ta yaptığımız derslerden tek farkı hocaların derslerde işledikleri bütün konuları ders bitiminde online olarak internette paylaşması” diyen Volkan, bu tür imkanlara erişen her öğrenciye imkanları sonuna kadar kullanmayı tavsiye ettiğini söylüyor. Mütercim Tercümanlık İsmail Volkan Sf.4 1 Mart 2013 Market hırsızlığı: Alışkanlık mı, mecburiyet mi? İdris GERMİYANOĞLU polis bize pek çok markette aynı şeyi söylediğini anlattı. Bu bir alışkanlık ama gerçekten ihtiyacı da olabilirdi. Bunu ayırt edebilmeyi çok isteriz” ifadelerini kullandı. Üniversitemiz İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde okuyan ve Araştırmacı Gazetecilik dersini alan öğrencilerimiz, dönem boyunca çeşitli konularda haber hazırladı. Öğrencilerimizden ve aynı zamanda gazetemiz muhabirlerinden İdris Germiyanoğlu’nun marketlerden yapılan hırsızlıklar hakkında hazırladığı haberi bu hafta siz okurlarımızla paylaşıyoruz. P ek çok markanın ve sayısız çeşidin aynı mekanda satıldığı yerler marketler… Ekonomistler, marketlerden yapılan hırsızlıkların ekonomik sıkıntıların arttığı dönemlerde büyüdüğü, özellikle de yiyecek hırsızlığının fazlalaştığını söylüyor. Market sahipleriyse hırsızlığın her zaman yaşandığını, ekonomik zorluk kadar çalma hastalığından da kaynaklandığını iddia ediyor. 1 MARKETE 20 GÜVENLİK KAMERASI Market Sorumlusu Kader Kıray, market hırsızlıklarının sebebini ikiye ayırmak gerektiği görüşünde. Kıray’a göre, hırsızlığın sebebi sadece ekonomik zorluklar değil, aynı zamanda alışkanlığın sonucu… Marketlerinde 20 kadar güvenlik kamerası bulunduğunu belirten Kıray, “Müşterilerden birinin çantasına süt koyduğunu fark ettik. Kapıdan çıkmadan çağırdık, neden yaptığını sorduk. Çocuğunun ihtiyacı olduğunu söyledi. Ancak TEDAVİ OLSUNLAR Kİ İHTİYAÇ SAHİBİNİ ANLAYALIM Ayfer Gözler de bir marketin sorumlusu olarak görev yapıyor. Pek çok market gibi kendilerinin de güvenlik kamerası kullandığını anlatıyor. İnsanların güvenlik kameralarına rağmen hırsızlık yaptığını belirten Gözler, en büyük sıkıntılarının alışkanlık sahibiyle, ihtiyaç sahibini ayırt edememek olduğunu belirtiyor. “Bazen de tamamen dalgınlıkla parasını ödemeden çıkıyorlar. Bizim bulunduğumuz semtte oldukça varlıklı bir müşterimiz ödemeden gitmişti. Geri geldi ve ödedi. Ama bunu birkaç kez daha yaptı ve gerçekte tedavi edilmemiş bir hastalığa sahip olduğunu öğrendik” diyen Ayfer Gözler, rahatsızlığı olan insanların tedavi olmalarıyla alışkanlık sebebiyle yapılan hırsızlıkların azalacağını ifade ediyor. Gözler, “Ancak bu tedavi ile hırsızlık oranı düştüğünde biz de gerçekten ihtiyacı olan kişileri anlamış olacağız” diyor. Sf.5 1 Mart 2013 Emin KAHRAMAN Üniversitemiz Gazetecilik Bölümü öğrencilerinden Emin Kahraman, Kuzey Kıbrıs’ta aktif olarak çalışan gazetecilerine çalışma şartlarını sordu ve Araştırmacı Gazetecilik dersi için bir haber hazırladı. İşte Kuzey Kıbrıs’ta çalışan gazetecilerin, çalışma şartları hakkında anlattıkları… K uzey Kıbrıs’ta gazeteciler, çalışma şartlarından memnun değil. Medya sektöründe hizmet veren yaklaşık 1500 çalışan, yaşadıkları zorlukları aşmak noktasına umutsuz. Toplumun gören gözü, işiten kulağı ve konuşan dilidir medya. Sektör hızla geliştikçe medya çalışanlarının sorunları da aynı paralellikte artmakta. Mesleğe yıllarını vermiş tecrübeli medya çalışanları bu sorunlara çözüm arıyor. “19 SENEDİR SEKTÖRÜN İÇİNDEYİM” 1994 yılından beri medya sektörünün içinde olduğunu ifade eden Fatih Yılmaz, çalışma şartları hakkında bildiklerini gazetemizle paylaştı. Yılmaz, 14 senedir Akdeniz Tv, Genç Tv, Avrasya Tv ve son olarak da 2011 yılının Ekim ayından bu yana Yakın Doğu Üniversitesi Televizyonu’nun Teknik Müdürlüğü’nü yaptığını söyledi. Ada’daki tüm televizyonlarla çalıştığının altını çizen Yılmaz, “Bu saydıklarım yalnızca kadrolu olarak bünyelerinde hizmet verdiğim medya kuruluşları” dedi. 5 KİŞİNİN İŞİNİ 1 KİŞİ YAPIYOR Özel sektörde çalışanların çoğunun mağdur olduğunu ifade eden Fatih Yılmaz, çalışma saatlerinin düzensizliği yanında, çalışana yapabileceği işten çok görev yüklemenin büyük bir sorun olduğunu söyledi. “Ulusal ve kaliteli bir yayın yapmak isteyen kanalın rejisinde normal şartlarda örneğin en az 5 elemanın çalışması gerekirken, Kıbrıs Televizyonlarında genellikle tek kişi çalışıyor” diyen Yılmaz, tek çalışanın işi yetiştirmek için odaklandığını, dolayısıyla yapılan hataların arttığını ifade etti. DÜZENLİ BİR İZİN GÜNÜ YOK Fatih Yılmaz, sektörde büyük problemlerinden birinin haftalık izinlerin düzensizliği olduğunu söyledi. Yılmaz, medya çalışanlarının izinli olunan günde bile işe çağrılabildiğini söyledi. Maddi anlamda da şartların da haklarının bir an önce verilmesi gereklidir. Devlet özel sektörü ikinci plana atmamalıdır” dedi. iyi olmadığına değinen Yılmaz, özel sektörde maaşların düzenli ödenmemesi, soysal şartların yetersiz olması ve iş garantisinin düşük olması nedeniyle mesleğe aday öğrencilerin en başından umutsuzluğa düştüğünü söyledi. Yılmaz “Özel sektörde maaşlarından memnun olan azınlık bir grup var, onlarda alanlarında uzmanlaşmış kişilerden oluşmakta. Bu azınlığın içine dahil olamamaktan çekinen Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencileri, mezun olduktan sonra mesleği yapmamayı tercih ediyor” dedi. ÖZEL VE DEVLET KURUMLARININ BÜYÜK FARKI “Kuzey Kıbrıs’ta özel sektörde 9 tane televizyon kanalı var” diyen Fatih Yılmaz, “Bunların içerisinde çok ciddi mali çıkmazda olan, 2 veya 3 kişiyle yayın hayatını sürdürmekte olan kanalları var. Ortalama 9 tane kanalda 40 personelin hizmet verdiği düşünülürse bu sayı 400’e bile ulaşamıyor” dedi. MEDYA ÇALIŞANLARININ BİR ÇATI YOK Fatih Yılmaz, özel sektörde çalışanların haklarını savunabilecek güçlü bir yapının henüz kurulmadığını bunun da büyük bir eksiklik olduğunu ifade etti. Medya sektöründe savunmasız olarak çalışmak zorunda kaldıklarını ve işten çıkarılmanın tamamen iş verenin inisiyatifin de olduğunu söyleyen Yılmaz, “Kanallarımızın çoğunda yayın şefi, yayın müdürü, ana kumanda, reji, resim seçici, sesçi gibi birçok uzmanlık gerektiren alanlar tam anlamıyla işlevini yerine getirememektedir. Yayın akışlarını bile haftalık yayınlanmakta ama bu akışa neredeyse tüm kanallar uymamaktadır” dedi. ÖNCE ÖZLÜK HAKLARIMIZ 12 yıldır basın sektörünün içersinde olduğunu söyleyen Halkın Sesi Gazetesi Haber Müdür İbrahim Daloğlu, “Bir medya çalışanı olarak öncelikle özlük haklarımız konusunda çok sıkıntı yaşamaktayız” dedi. Özel sektörün, devlete ödemesi gereken payları eksik ödenmesinden dolayı, birçok haklardan yararlanamayan meslektaş arkadaşının olduğunu söyledi. ÖZEL SEKTÖR ATLANMAMALI “Devlet, özel sektöre de katkılarda bulunması gerekli” diyen İbrahim Daloğlu, “Özlük hakları konusunda özellikle devletin desteğine ihtiyacımız var. Medya patronlarıyla bir toplantı yapılıp çalışanların ÇALIŞANLARIN YÜZDE 50’Sİ SÖZLEŞMESİZ Kıbrıs Türk Gazeteciler Biriliği’nin geçtiğimiz Ağustos ayında yapmış olduğu “Güncel Durum ve Birlikten Beklentiler” başlıklı ankette özel sektör ve devlette çalışanlar arasında büyük bir fark olduğu sonucu ortaya çıktı. Katılımcıların sadece yüzde 54.91’i toplu iş sözleşmesi altında çalışıyordu. Bunların da büyük bir kısmı devlet çalışanıydı.Yine ankete katılanların sadece yüzde 47.67’si iş yerinde gelecek garantisi olduğunu düşünüyor. Dönemin Birlik Başkanı Cenk Mutluyakalı, ankete katılanların yüzde 47.13’ünün mesleğini yürütürken mutlu olmadığını belirtirken, katılımcıların yüzde 52’sinin gelecek garantisi görmediğine dikkat çekiyor. Sf.6 1 Mart 2013 Kuzey Kıbrıs’t Gülin SAYILAR - Tezgül TUNALA Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 2002 yılından 2011 yılına kadar açılan 7615 boşanma davasında 5504 çift boşandı. Boşanma nedenlerinin başında şiddetli geçimsizlik, kadına şiddet ve aldatma geliyor. Aynı dönem içinde 1400 çift evlenirken, 600 çift de boşanma davası açtı. A vukat Buğra Akter gazetemize yaptığı açıklamada, yaşanılan ekonomik değişimin, ailedeki iletişim ve paylaşım eksikliğinden ayrılmalara yol açtığını belirtti. Günümüzün değişen koşulları ile birlikte, insan ilişkilerinin de değişim geçirdiğini ifade eden Buğra Akter toplumun ve bireylerin evlilik birliği hakkındaki düşüncelerinde de farklılaşmalar ortaya çıktığını söyledi. 12 yıldır avukatlık yapan Akter, boşanmanın sadece hukuki bir olay olmadığını aynı zamanda duygusal, ekonomik, sosyal ve toplumsal alanlarda da gerçekleşen bir süreç olduğunu kaydetti. 16 YILLIK EVLİLİK BİTİYOR Boşanmalarla ilgili belgelere bakıldığında, KKTC’de boşanma nedenleri arasında şiddetli geçimsizlik ilk sırada yer alıyor. Önemli bulgulardan biri 2008, 2009 ve 2011 yıllarında 16 yıllık evliyken çiftlerin boşanmaya kararı alması… Boşanma yaşına baktıklarında en fazla 31 ile 40 yaş arası kişilerin boşandıkları görülüyor. KKTC’de çocuksuz olarak boşanan çiftlerin sayısıysa 2160, 1 çocukla boşanan kişi sayısı 1702, 2 çocukla boşanan ise 1215 olarak görülüyor. NEDEN EVLENİYORUZ? NEDEN BOŞANIYORUZ? Mutlu şekilde başlayan evlilikler, bir zaman sonra yerini mutsuz ayrılıklara bırakabiliyor. Evlilik süresince, aileye yeni bir birey katıldıysa eğer boşanma daha sancılı oluyor. Psikoterapist Talin Taşıl ortak bir gelecek hayalinin nasıl hayal kırıklığına dönüştüğünü anlatıyor. KKTC’deki boşanmalardan bahsediyoruz ancak öncelikle neden evleniyoruz? Bizim kültürümüzde ailevi bir etki olduğunu görebiliriz. Hangi sıfatla birlikte kalacaksınız gibi sorularla ister istemez çiftlerin üzerinde bir baskı oluyor. İlişkide ciddiyseniz eğer bunu resmileştirmenizi istemeleri. Kadınlarda sadece sevgi saygı çerçevesinde değil de anne olma isteğinden doğan bir evlilikte olabilir. Erkeklere bakılırsa, burada bir senelik askerlik süreci var. Askerden önce bir nişanlılığa adım atma olabilir. Bununda sebebi, ben askerdeyken sevgilimin ya da nişanlımın bana ait olduğunu bileyim demeleri. Kaybetme korkusundan doğan bir düşünce. Bunun yanı sıra bir de aşktan doğan evlilik var, aşk öyle bir duygu ki mantıkla yürümez, bunun sonucu acele evliliklere de yol açabilir arkasından da boşanma dönemi gerçekleşebilir. Geçmişle bugünü karşılaştıracak olursak evlilik kurumunun değiştiğini söyleyebilir miyiz? Anlamı değişti tabi ama genel olarak hayatımızda çok şey değişti. Boşanmak çok kolay oldu. İnsanlar evliliği artık kutsal bir paylaşım olarak görmüyorlar mantıklı bir adım olarak görüyorlar. Yani aşktan tutkudan evlenmiyor, mantıkla hareket ederek evleniyor. Arada aşk , sevgi olmadığı için evlilik çabuk sonlanıyor. Günümüzde yaptığınız evliliğin amacı da önemli. Yalnızlık korkusundan mı evleniyorsun, bir şeyler paylaşmak için mi, yoksa çocuk için mi gibi... Sorunun cevabı onlarda saklı. Eşleri boşanmaya yöneltecek Sf.7 1 Mart 2013 ta boşanmalar nedenler şöyle sıralanabilir. Yanlış evlilikler, sevgi değil de mantık evliliği olabilir maddi destek isteği gibi. Kolay boşanma, bireyler en ufak bir anlamazlıkta kendilerini mahkemeye atıyorlar. Sanal dünya, belki bunu bir numaraya bile alabiliriz. İnternet siteleri, insanları ister istemez etkileniyor. Erkek diyor ki ben kendimi bildikten sonra bana o bu yazmış fark etmez. Aslında bir uyanış var artık yani erkek tek bir kadına sahip olduğunda, onunla ilişki geçirdiğinde dıştan da farklı ilgi görmesi onun düşüncesini değiştirebilir bu iki cins içinde geçerlidir. Özgürlük isteği, özellikle kadınlarda çok gelişen bir konu. İş durumunun birinci plana geçmesi ve özel hayatın daha gerilerde bir yere atılması. Maddi özgürlüğe sahipseniz hayatınızdaki kişi mutluluğuna mutluluk katar mutluluğunuza sebep olmaz. Eğer bütün beklentilerimizi arzularımızı isteklerimizi birlikte olduğumuz kişi üzerine kurarsak bu da baskı yapar sorumluluk yaratır. Medya boşanmalardan sorumlu mu? Medyanın bireyler üzerinde büyük bir etkisi var, örneğin dizilerde kadınların git gide güçlenişi ön planda. Peki bu kadınları nasıl etkiler, izlerken aman Hürrem gibi olayım demezler ama bilinç altına giden mesaj orada yer edinir ve ya dergilerde ünlülerin ansızın boşanması ve evlenmesi gibi farklı iletileri algılıyoruz. Olumlu olarak kadınların erkeklere bağımlı kalmamalarını içeren mesajlar verebilir. Boşanma gerçekleştikten sonra bireylerin hayata bakışı nasıl değişiyor? Kadında da erkekte de özgürlük duygusu her şeyi bastırır. Çünkü evlilik ister istemez sorumluluktur. Sorumlulukta insanı kısıtlar. Bir kişi kısıtlandıkça zaman içerisinde kendi benliğinden uzaklaşır. Mesela kız arkadaşlarımla dışarı çıkıp eğlenmeyi seviyorum benim erkek arkadaşım varsa bunu haftada ikiye düşürmek zorundayım ama yoksa istediğim gün çıkabilirim. Bundan yola çıkarsak ciddi bir evlilik geçiren kişilerin ilk hissettiği rahatlama ‘oh be artık yalnızım’. Eşini aldatma nedeniyle ya da ani bir öfkeyle karar verilen boşanmalarda bir pişmanlık söz konusu olabilir. Çoğu boşanmalarda denedik olmadı psikolojisi vardır. Yaşanılan ayrılığın çocuklara zarar vermemesi açısından neler yapılabilir? Anne ve baba her zaman olumlu bir iletişim halinde olmalı, bu demektir ki doğum günü, mezuniyet ve bu gibi etkinliklere birlikte katılma olgunluğunu göstermeleri gerekir. Tartışma konusu illaki olacak çünkü iyi anlaşan çiftler boşanmazlar. Belli ki bir anlaşamama durumu var, bunu mümkün olduğunca çocuğa yansıtmamaları gerekir. Ben de boşanmış bir ailenin çocuğuyum ama şanslıyım ki, anne ve babam halen daha çok uyumlular. Birbirlerini sayan, olgun ve medeni insanlar. İkisi de tekrar evlendi ve ayrı aileler kurdu. Ben bunun eksikliğini hissetmedim, demek ki boşanma doğru yapılırsa olumsuz bir etki haline gelmez. Profesyonel yardım olmasa bile bireyler çocuklarını görmemezlikten gelmesin. Çocuklarına karşı açık olmalılar, neden boşandıklarını güzelce açıklasınlar, ‘boşanmasak tartışırdık bu seni daha çok üzerdi’ desinler. Sebebini bilmeden annenin babaya ve ya babanın anneye bağırdığını gören çocuklarda bir kin oluşabilir. Babam anneme kötü davranıyor diyerekten babaya karşı nefret oluşabilir. Sf.8 1 Mart 2013 Kitap satış mer Altuğ AKYÜREK Üniversitemizin kitap satış merkezi Bookstore Yakın Doğululara hizmet vermeyi sürdürüyor. Haftada yaklaşık 60 kitap satılan Bookstore’da satışlar sınav haftalarında 200 kitaba kadar çıkıyor. Ü niversitemiz Büyük Kütüphanesi 2’nci katında bulunan merkezde 9 yıldır Melisa Kaynak, Zeliş Daoud ve Vedia Özdenefe görev yapıyor. Kütüphaneden emanet kitap almak istemeyen veya bazı kitapların kendi kitaplıklarında bulunmasını isteyen öğrencilerin başvurduğu merkezin en yoğun zamanı, kayıt ve final haftaları… “SİPARİŞİ HOCALAR BELİRLİYOR” Merkezde hangi kitapların satılacağını üniversitemizde görev yapan öğretim üyelerinin belirlediğini ifade eden Melasa Kaynak, “Çeşitli bölümlerden hocalarımız belirliyor hangi kitabın gerekli olduğunu, bize kaç tane kitap getirmemiz gerektiğini öğrencilerinin sayısına göre söylüyorlar” dedi. KAMPANYALAR DÜZENLENİYOR Zeliş Daoud İngilizce hazırlık kitaplarının da aralarında bulunduğu tüm fakülte ve bölümlere gerekli olan kitabın kendilerinde bulunduğunu söyledi. Daoud, “Öğrencilerimiz kitap alımlarında bizi tercih ettiklerinde ve takip ettiklerinde kampanyalarımızı ve indirimlerimizi görebilirler” ifadelerini kullandı. Vedia Özdenefe ve Zeliş Daoud 1 Mart 2013 Sf.9 kezi: Bookstore EN GEÇ 4 HAFTADA GELİYOR öğretim üyeleri tarafından belirlenen kitapların Türkiye ve İngiltere’den getirildiğini anlatan Vedia Özdenefe ise, “Türkiye’deki çeşitli yayınevleri veya İngilizce kaynaklar için İngiltere ile irtibata geçiyoruz. Getirdiğimiz tüm kitaplar orijinal oluyor” dedi. Özdenefe kitapların yayınevlerine göre sipariş verildikten sonraki 2 hafta ile 1 ay arasında ellerinde olduğunu belirtti. Sf.10 1 Mart 2013 Üniversite Mezunl ar z Metin Gürkan üniversitemiz Eczacılık Fakültesi’nin ilk mezunlarından. Eczacılık Fakültesi öğrencilerinin büyük bir kısmı kendi eczanelerini açma hayali kurar. 2010 yılında mezun üniversitemizden mezun olan Metin Gürkan bu hayalini gerçekleştirmiş. Mezun olmasının hemen ardından kendi eczanesini açmış… “Hayatımdan gayet memnunum” diyen Gürkan, üniversitemizde aldığı eğitimi “yenilikçi” olarak tanımlıyor. Gürkan, “Benim bir hedefim vardı. Bu doğrultuda ilerlemek için Yakın Doğu Üniversitesi’nden eğitim almakla çok doğru bir karar verdim’’ ifadelerini kullanıyor. 18 Şubat 2012 12 Mart 2012 Haftanın Fotoğrafı Dicle Yıldız KATAR Basın Fotoğrafı Cankut TAŞDAN DUYURU Yakın Doğu öğrencileri ve mezunlarımızın dikkatine, üniversitemiz gazetesinin “Mezunlarımız” köşesinde yer almak isterseniz, beğendiğiniz bir fotoğrafınızla birlikte, isminiz, mezun olduğunuz bölüm, şuan nerede çalıştığınız veya yükseköğrenime devam ettiğinizi ve Yakın Doğulu olmanın sizin için ne anlama geldiğini anlatan birkaç cümleyi [email protected] adresine gönderebilirsiniz. İlginiz için teşekkür ederiz... Yak n Do u Üniversite Gazetesi 15 Kasım 1996 Nostalji Fotoğrafı Gazi YÜKSEL Sf.11 1 Mart 2013 Ü niversitemiz Hastanesi hemşirelerinden Zühre Mındıkoğlu, Yakın Doğu İlkokulu’nu ziyaret ederek bilgi verdi. Öğrencilere, Diyabeti ve kişilerin Diyabetten nasıl korunması gerektiğini anlatan Mındıkoğlu, öğrencilerin merak ettiği soruları da yanıtladı. Bilgilendirme toplantısı üç saat sürdü. -------------------------------------------- Üniversitemizden görme engelli öğrenciler için büyük adım okuyabildiklerini sözlerine ekledi. Tarayıcı aracılığıyla bilgisayara aktarıldığını belirten Alaboğa, pdf dosyası olarak kaydedilen metnin word dosyasına aktarıldığını ve bir program aracılığıyla ise dinleyebildiğini anlattı. Alaboğa, bu işlemi yapmanın kendisi için çok zaman aldığını vurgularken, Yakın Doğu Üniversitesi’nin umut ışığı olduğunu dile getirdi. -------------------------------------------- Üniversitemiz hastanesinin Grafik Tasarım “ilk”leri dergisinin sürüyor konusu üniversitemiz Y akın Doğu Üniversitesi Hastanesi’nde minimally invasive cardiac surgery ameliyatı Kıbrıs’ta ilk kez gerçekleştirildi. Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ertan Sağbaş, gerçekleştirilen ameliyatın önemine değinerek bunun hem Kıbrıs’ta, hem de Yakın Doğu Üniversitesi’nde ilk kez gerçekleştirildiğini vurguladı. Ameliyatın tam Türkçesi ile küçük açıklıktan kalp ameliyatı olduğunu dile getiren Doç. Dr. Sağbaş, bunun genel cerrahinin endoskopik yöntemi olduğunu ifade etti. Doç. Dr. akın Doğu Kütüphanesi’nin Sağbaş, ameliyatın gögüs üstlendiği görme engelli kafesini açmadan ve kemiği öğrenciler için sesli kitap kesmeden 4 ya da 5 santimlik uygulaması ilk olarak, bir kesi ile gerçekleştirildiğine üniversitemiz Hukuk Fakültesi dikkat çekerek, videototoskopik 1’inci sınıf öğrencisi Abdullah olarak kamera altında Alabağa için hayata geçirildi. gerçekleştirildiğini belirtti. Alabağa sadece kendisi Hastanın konforu açısından için yapılan kitapların yarın rahat bir ameliyat yöntemi başka görme engelliler için olduğunu dile getiren Doç. kullanılacağını belirtirken, Dr. Sağbaş, hastada daha az bunun zahmetli bir iş olduğunun ağrının ve kanamanın olduğunu farkında olduğunu söyledi. sözlerine ekledi. Doç. Dr. Ertan Alabağ, görme engelli insanların Sağbaş, ameliyattan 1-2 gün üniversitelerde okuyabilmesi sonra hastanın günlük hayatına için bunun önemli bir adım dönebildiğini kaydederken, olduğunu kaydederken, kitapları iyleşme sürecinin çok hızlı sadece elektronik ortamda olduğunu vurguladı. Doç. Y Dr. Sağbaş, gerçekleştirilen ameliyatın dünya’da çok az merkezde gerçekleştirildiğini sözlerine ekledi. Doç. Dr. Ertan Sağbaş, ameliyatın ciddi bir teknik donanım ve ekibe ihtiyaç olduğunu dile getirerek, bu yöntem ile gögüs kafesini açmadan kalp kapakçığı değişimi, kapak tamirleri, gibi bir çok ameliyatın gerçekleştirilebilineceğini vurguladı. -------------------------------------------- Bilgilendirme gezileri sürüyor Y akın Doğu İlkokulu öğrencileri, sınıf ortamında gördükleri ders konularıyla ilgili bilgilerini pekiştirmek için, sık sık gözlem gezilerine çıkıyor. Her gün 6 ile 8 kadar sınıfın çıktığı gözlem gezilerinde şimdiye kadar, Gülgün Süt Fabrikası, Başpınar Un Fabrikası, Yeniceköy Yağ Değirmeni, Erülkü Süpermarket, Akçay Yağ Değirmeni, Önder Elit Supermarket, Gönyeli açıkpazarı, Lefkoşa Merkez Postanesi ve Lefkoşa’nın tarihi yerleri gezildi. -------------------------------------------- Üniversitemiz 2012-2013 Eğitim Öğretim Yılı Bahar Dönemi takvimi Ç ağımız iletişiminin biçimlendirilmesinde vazgeçilmez bir yere sahip olan için Grafik Tasarım alanında Dünyanın ilk 5, Türkiye’nin tek grafik tasarım dergisi olarak yayın hayatını sürdüren Grafik Tasarım’ın son sayısında üniversitemize yer verildi. Dergide Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi’nin yürüttüğü etkinliklerinden biri olan “İkide Bir Sanatsal Atölye Çalışmaları” ve bu etkinlik kapsamında Hakan Dağ tarafından yürütülen “Yaratıcı Fikir Atölyesi”ni anlatan bir yazı yayınlandı. -------------------------------------------- Şubat 04, 2013 (Ders Alma) Şubat 11, 2013 (Derslerin Başlaması) Şubat 25, 2013 (Ders Ekleme/ Bırakma İçin Son Günü) Mart 01, 2013 (Geç Kayıtların Son Günü) Nisan 15-19, 2013 (Ara Sınavları) Nisan 23, 2013 (Milli Tatil) Nisan 26, 2013 (Dersten Çekilmenin Son Günü) Mayıs 01, 2013 (Bahar Bayramı) Mayıs 19, 2013 (Milli Tatil) Mayıs 31, 2013 (Derslerin Son Günü) Haziran 03-13, 2013 (Final Sınavları) Haziran 19, 2013 (Not Teslimi İçin Son Gün) Haziran 24-26, 2013 (Bütünleme Sınavı) Haziran 26, 2013 (Dönem Sonu) Temmuz 08-12, 2013 (Bahar Dönemi Mezuniyet Töreni) -------------------------------------------- KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA Miniklere Diyabet hakkında bilgi verildi KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA www.neareasthospital.com.tr DUYURU Yakın Doğulu akademisyenlerimizin dikkatine, üniversitemiz gazetesinin Akademik Bakış isimli sayfasında yayınlanmak üzere, akademik alanlarınızla ilgili hazırladığınız makaleleri okurlarımızla paylaşmanızı bekliyoruz. Çalışmalarınızı [email protected] adresine gönderebilirsiniz. www.neu.edu.tr [email protected] f/universitegazetesi u/YaknDouGazetesi Yak n Do u Üniversite Gazetesi Yemeğin en şen hali: Yakın Doğu İlkokulu yemekhanesi İdris GERMİYANOĞLU G ünde 1400 minik öğrenciye hizmet veren ilkokul yemekhanesinde temizlik ve hijyen ön planda. Çalışanların maske ve boneyle özverili bir şekilde hizmet verdiği yemekhanede, yemekler açık mutfakta hazırlanıyor. Diyetisyen kontrolünde kalori hesaplamaları yapılarak hazırlanan menülerde haftada 2 gün sebze, 1 gün balık, 1gün beyaz et ve 1 gün kırmızı et hazırlanıyor. Mutfak sorumlusu Fuat Yıldırım ve yardımcıları Hasan Köksal, Bilal Taştimur’ un ellerinden çıkan yemekleri Nezahat Topal, Zurihat Seherli, Hatice Ulu, Edibe Korkmaz, Ayşegül Tok, Emine Kozanoğlu, Tülay Ayhan, Hanife Gülbeyaz, Nalan Çakozlu ve Ümmühan Gül Taşkın öğrencilere anne şefkatiyle sunuyor. Sahibi Yakın Doğu Üniversitesi Genel Yay n Yönetmen Fatma TÜRKKOL M zanpaj Y t Er Y T Haber Merkez İdris GERMİYANOĞLU, Emin KAHRAMAN, Altuğ AKYÜREK, Tezgül TUNALA, Gülin SAYILAR
Benzer belgeler
Kod Adı: Venüs - Üniversite Gazetesi
uzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde
2002 yılından 2011 yılına kadar
açılan 7615 boşanma davasında
5504 çift boşandı. Boşanma
nedenlerinin başında şiddetli
geçimsizlik, kadına şiddet ve
aldatma geliyor...