1963
Transkript
1963
; •i'■■
..... ■
K AZG A N
c a z ip ,
c a z ip
¡mâ
o ld u ğ u
k a d a r k a z i p 't i r .
•eJtıuk-j
m m * ....... - —
•, Vir,
M o to r u
1
iş le te n
K A Z G A N 'ı
HER YIL BARSELONA SEFERİNDEN SONRA,
KAVUN
b e n z in
y ü rü te n
ç a m u r 'd u r .
MEVSİMİNDEN ÖNCE ÇIKAR.
Su j İ'I i , Süratli, Emniyetli - Besim, Mütebessim, Plânism - İlkay'lı, Alaylı, Kalaylı - Lâtif, Arif, Zarif Ciddi, İlmî, Tatbikî
GİLÛMUM
Y ıl:
ALYANS'LI
VE
ALYANSSIZ TÜLLÂBIN
GÖZAGRISI
VE
BASBELÂSIDIR.
104
S a y ı: 10*1
C ilt:
104
O
S a h ib i:
N c N İZ E
AZGAN. Fakültemizin güzel geleneklerinden b iris id ir. Genç arkadaşlarımız,
L Â Z IM
her yıl Fakültedeki hayatlarını mizah gözlüğü ile bize göstererek önümüze
O
sererler. Fakülte hayatı demek, tabii ki sadece ders dinlemek, seminer gö
S o r u m lu M ü d ü r :
" K a z g a n 'ı ı ı
u s a n d ırır"
c efası
revi yetiştirm ek ve çeşitli adlar altında boyuna sınava girmek
b in
ö z d e y iş in in
â ş ık
s a h ib i
değildir. Fakülte
süresi daha ziyade her bakımdan b irlik te Herki hayata hazırlanm aktır. Bunun, yo
rucu. sıkıntılı ve bazan üzücü yönleri yanında gülümser, neşeli ve hattâ tatlı yön
O
S o ru m su z M ü d ü r:
M A S K O T İL H A N
leri do vardır. Devam eden, zevkle hatırlanan ve her zaman tekrarlananı da daha
fazla bu gülümser yön ve olaylardır. Çeşitli alanlarda Tüı k toplumuna büyük hiz
metler görmek üzere aramızdan ayrılacak arkadaşlarımız, Fakülte hayatımızın bu
O
B a t lıc a Y a z a r l a r ı :
B A B A ÖNDER
F E S T İV A L E R K A N
yılını, beraberlerinde götürmeden evvel KAZGAN'ın sayfalarına geçirdiler.
KAZGAN'ı bu yıl da çıkarmak suretiyle güzel geleneğimizi devam e ttird ikle ri
için teşekkür eder, kendilerine ilersi için candan başarılar dilerim .
O
M u h a b ir le r :
T a fs ilit
a rk a
sayfada
Dekan
Prof. Dr. A. Suat BİLGE
I
tasm ası
s
î
J
|Q ekçok aziz ve muhterem inek kardeşle“
rim . Bugün bayram ım ızdır. Kutlu olsun.
Hepinizi candan kucaklarım .
5
Ey Mekteb-i M ülkiye-i  lin in vü M alinin,
vü İd a rin in , vü Siyasinin semiz, tenıüz vü etli
güzide inekleri. Haberiniz ola k i şu günden it i
baren teksir makinesinin kalitesiz istihsaline
son v e rilm iş tir. L â tif hariç hepinizin özlemini
duyduğumuz ışık renk renk heyecan dolu ha
yatı birazdan yaşayacağız.
Şimdi Veled-i Hamamiyun evvelâ ihtarı
evvelini çingene Kerami'ye astıracaktır.
Yarın Tahsildaran buna gerekli cevabı
bastıracaktır. Ö bür gün Şube-i Zuppeyûn ken
di deyim leri ile diğerlerini b ir köşeye kıstıracaktır. Gayet tabii ki anlaşma olm ıyacaktır.
Bunu ta kip eden devrede Şubeler restle
rin
i
çekip,
kozlarını ortaya koyacaklardır. Ass
¡j la şüphe yok k i, Tahsildaran floş ruayel çıka
racaktır. Çünkü ben de onlarla beraberim. Ta
rih boyunca gelmiş geçmiş ilâ h la rın üzerinde
bulunan Peygamber H azretleriniz Veli de be
nimle beraberdir. Bu arada çeşitli müsabaka
lar adı altında yapılan saçmalıkları beraberce
müşahade edeceğiz. Buna "S h o w " gibi orta
oyunu ve balo gibi kulis oyunlarını da katın,
p ik n ik gibi rezaletleri de ilâve edin. İşte 62-63
İnek Bayramı. Bu vesile ile hepinizin L â tif
bayram larını b ir kere daha k u tla r, gönlünü
zün dilediği gibi b ir hafta geçirmenizi temen
ni ederim.
Festival Komitesi Başkanı
ERKAN ERSİL
M U H ABİRLERİ
s/s İskenderun
Barselona
V illâ Montze
Kamp 17
:
:
:
:
Hamam-ı muazzama :
Sütunlu Salon
:
Kantin
Seks p a rtile ri
Radyo
Mezun ağabeyler
Kız Teknik
Kolej
D. T. C. F.
Güven Evler
Harem
Gipsyland
Zoo
M antar Ahmet
Yeşil Ürgüp
A tletizm
Mescit
Danslı p a rtile r
Kütüphane
Arka Bahçe
Foto
N işanlılar
Dans ve giyim
İlk o ku lla r
:
:
Akbaba Ceyhan
Cavcav Alâattin
Topsakal Güneş
Koçero
Aydan
Peygamber Veli
F rik ik Güner
F rik ik Tülay
L â tif hariç cümle Tüllâb
Enayi Teoman
Pal Bülent
Neş'e, Serpil
Nuray
Zadegan Erdoğan
Keskin Naci
A m o rti Turgut
Tavşan Gök
Cızcız Ertan
Kamp 17 Aydan
Douglas Jale
Kel Özcan
Sümbül Kerim
K ıptî Keramî
Goril Yener
Avrat Atakan
Dayı Çetin
Poker Metin
Kahvegülü Ethem
Tazı Ethem
İmam-ı âzam Yahya
Bastıbacak Y ıldız
D ikta tö r Hüseyin Ef.
Şule, Pınar, Nuran
Huriye, Aytaç
Birten - İlkay - Nurtan
M ik i Aylan
Beyhan
m
m
m m .
C-p
l'v*> â¿¿u i .L n utaar y ' j i ı• •“ »
i
j
ir yıl ne çabuk geçti, köprülerin altından ne
sular aktı Şabancığım bizim Şahane’de neler
olduğunu anlatmam gerekiyor sana aına hangi b iri
sinden banlayacağımı şaşırıyorum doğrusu.
B
Önce dekanlıktan söz açmak gerek. Tüllâbır»
sevgilisi poz Bedros törenle tahtından in d irild i ve
yerine yakışıklı ve genç Prof, larımızdan Suat Bilge
getirildi. Yeni dekanımızı sen iyi tanımazsın, sade
ce Zuppeyun'a ders v e rir ve Şahane'a'e çok az görü
nürdü. Dışişleri Bakanlığının uzunsüreden beri hu
kuk m üşavirliğini yapan ve bu sebeple sık sık diyar-ül ecnebiyye'ye ayak basan Prof. Bilge bazı çev
relerin ısrarlarına dayanamayıp dekanlığa geçmeyi
kabul etti. Kırkına yaklaşmasına rağmen hâlâ bekâr
olan yeni dekanımızın bütün bu işleri nasıl b ir ara
da yürüttüğü doğrusu merak uyandırıyor. Ben, bu
nu şu özdeyişle izaha çalışıyorum : "karpuzlardan
b iri dişi olmamak şartile ik i değil, üç karpuz bile
b ir koltuğa sığar."
Yeni dekanımız soyadı m isullu te m k in li, ılım lı,
dengeli b ir şahsiyete sahiptir. Cenevre'de hukuku
düvel üzerine ihtisas yapm ıştır. B ir başka ihtisas
alanı da K ıbrıs'tır. Fırsat buldukça buna atıfta bu
lunur. Şahane'de M illetlerarası Münasebetler (sen
anlamazsın ya neyse) dersini o ku tu rd u , sempatik
tw ist üstadı Meray'ın ordinaryüs olm ak üzere (o da
yattı ya) Rockefeller'i kafese koyup Kanada'ya g it
mesi üzerine asıl alanı olan Hukuk-u Düvel'i o k u t
maya başladı, tabii dış seyahatlerden va kit kaldık
ça.
Azizim Şabancığım, Bilge dekanımız böylece
Dışişleri bakanlığında m üşavirlik, hem üniversitede
dekanlık ve ik i sınıfa hocalık yapıyor ve hem de
va ktinin b ir kısmını diyarü-ül ecnebiyyede kon
feranslara katılm akla geçiriyor. Sen ise hala koydu
ğum yerde otluyorsun.
Yeni dekanın canını sıkan en önemli şey F ik ir
K ulüpçülerin ve Cemiyetin işgüzar ve işe yaramaz
adamlarının bitm ek tükenmek bilmez istekleri. Oku lla r olmasaydı ne ralıst ederdim diyen M illî
Eğitim Bakanı gibi, bizim "d o ye n " de oh şunlar o l
masa d iyo r ama gülü seven dikenine katlanır.
Şabancığım, sana bütün öğretim üyelerinin
ve yardım cıları poz asistanların resmi
geçidini
yaptıracağım ama önce b ir mesele var, onu anla
tayım.
Bal ki gazetelerden okum uşsundur ama
b il
mem senin oralara gazete geliyor ınu? Her ih ti
male karşı sana Fakültemiz öğretim üyelerini k ı
sa b ir süre olsa da b ir " r a p t" (B u gavurca sözü de
anlamazsın ya, burada durum u idare etmek için
kullanıyorum .)
töhm eti altında bırakan olaydan
söz açayım.
B ir aksaçlı doçentimiz vardır. Bilcümle ko
misyonlara girer, gazete ve dergilere yazı yazar ve
bazı hükümet üyelerinin buarada Çeljkbaşın başbelâsıdır, anladın değil mi kim olduğunu. İşte bu
doçentimiz boşanma ve evlenme h ü rriye tin in sağ
ladığı im kânların azamisini kullanmaya azmetmiş
olacak, sansasyonel b ir izdivaç yaptı. METU'da da
ta krir-i nakarat eyliyeıı hocamız ön sıralarda otu
ran gencecik b ir hatunu cezbetmiş ve telefonla ih
i
ST?!;
H
ul-.
uu
barnamede bulunarak, arka kapılar yolu ile Ulu
dağ'da soluğu almış, Uludağ dönüşünde konser
lerde vesaire yerlerde görünerek mesele anlaşıldı
ve durum vaziyetleri aydınlandı. Darısı senin başı
na Şabancığım.
Gelelim Prof. lara. Tüllâba mensup iken " to
sun" lakabı ile anılan e n e rjik ve sözünü sakınmıyan anayasa hukuku hocamız Bahri Savcı’nın " to
sun" gibi b ir çocuğu oldu ve bu mes'ut olay sını
fı iptidaiyye'ye yaradı. Bedros dekanlıktan oldum
ama tüllâb beni gene sever diye avunuyor. Ama
eski alışkanlıklardan k u rtu lm a k kolay değil. Tele
fon etmek bahanesile eski makanımını sık sık zi
yaret ediyor ve bazı konularda zengin tecrübeleri
ni konuşturuyor.
Çetin A ltan'ın sevgili dostu, İdari ilim le r Ens
titüsü d ire k tö rü
p o lig lo t, lazcanın üstadı Prof.
Balta b ir orkestra şefinin dirayet ve bilgisi ilcj
enstitüyü yönetiyor. Tahsin Bekir hocamız Nisan
ayının sonlarında ik i aylık b ir seyahate çıktı. Ya
vuz Abadan yuvaya dönüşünün ikin ci yılında eski
"agora, yunan arete" tekerlem elerine başladı.
Arasıra Etnan beye takılm aktan kendini alamıyor.
ik tis a t transferi Besim Mütebessim kapitaliz
m in müşahhas b ir örneği olarak görünüyor. Mersedes ile ilg ili dedikoduların üstü ö rtü lü rke n , O r
tak Pazar raporunun m a rjin a l m aliyetinin yüksek
liği epey söz konusu oldu. Sonra, Plânlama'daki
operasyonu takiben m üşavirliğe o tu rd u . Yaa, Şabancığım Allah insana b ir kere yürü ya kulum de-
inesin. Ö nem li b ir nokta, tü lla b Eîesim'e
diplom ası vererek kendisini tescil e tti.
in e k lik
B ir zam anların işçile rin babası Talaş Forum 'a
yazdığı yazılarla YÖN'e v e riş tiriy o r. Derslerde ise
“ grev lo k a v t" üzerine varvasyon yaparak tü llâ b ı
her daim u yutuyor.
Para, Banka'nın ik in c i basısını yaptıran Sadun
abi, açık o tu ru m la rd a alkış tufanına
boğuluyor.
Sadun abinin k ızla r nezdindeki süksesi
büyük,
yenge hanım duym asın.
Aydın Yalçın sosyalist e ğ ilim li
de rg ile rin
d ilin d e n düşürm ediği b ir hedef oldu. Bu genç Prof,
b ü tü n açık o tu ru m la ra katılm akla adeta b ir re ko r
tesis e tti. Derslerde gene, Zuppeyun'un " f ir s t decia ra tio n " unu a n d ırır Türkçesi ile tercüm e'ye de
vam ediyor. Özel teşebbüsün T ü rkiye 'd e ki en hızlı
savunucularından olan hocamızın uykusunda sık
s ık ''m a rk s is t", " k o lle k tiv is t" g ibi sözcükleri sa
yıkladığı rivayet e d iliy o r. Aydın Y alçın, uçak kaza
sının unutulm az ro m a n tik m u h a b iri eşsiz gazeteci
.¿sinin tavsiyesi üzerine bütün ü m id in i "Y a rın "a
bağladı.
Sana aklım a gelmişken b ir şey söyliyeyim m i,
Şabancığım? Ben yeni öğrendim . Sadun abi ile Y a l
çın aynı kürsüdeym iş.
Dış m ünasebetler ve diplom asi enstitüsünün
m üd ürü, Ulus'un değişmez dış p o litik a yazarı Es
m er hocamız b ir Bolu hatırası ile ya ya 'lar safına
iltih a k e tti. Siyasiyun tüllâbı g ittik ç e tatlılaşan ve
eski sertliğinden kaybeden hocalarını zevkle d in li
yor.
Gecekondu üstadı, Devrim H ü kü m e tin in İm ar
ve İskân Bakanı Prof. Fehmi Yavuz a ra ştırm a la rı
na devam ediyor. Yavuz te llâ k la rın en b ü yü k sev
g ilis i, mütevazi tu tu m u ile k a lp le ri feth e d iyo r. Sı
n ıfı iptidaiyye tüllâ b ın ı küçük hançer'leri ile k o r
kutan sem patik medeni'ci hocamız Prof. A rık üç
■doçente sahip olmasına rağmen M ü p te d ile ri gene
de başkasına bıra km ıyo r. Bu yıl bü tü n re ko rla rı
k ıra ra k 5 0 0 'le ri bulan m ü p te d i'le r, Kemal F ikre t
hocamızın en şeker Prof, lardan b iri olduğunu an
cak Haziranda öğrenecek.
H am it Sadi, 147 old u , em ekli oldu derken ge
ne Şahane'de. Asistanını öksüz bırakm am ak için
olacak. Fakat b ilu m u m beşer ve tabiat tanrısı ho
camızın Fakülte'ye uğram ayıp, Y e şilyu rtta arsa ve
apartm an spekülasyonu yaptığını istih b a r e ttim .
Işletm e'de Hiçşaşinaz - Ferman ekibi zamanla
rın ın çoğunu dışarda g e çiriyo rla r. Hiçşaşmaz b ilu
mum yabancı ş irk e tle rin m ali m üşaviri, vergi it i
razları da yapıyor. Ö z e t: b ir apartman ve b ir o to
m obil.
Ferm an'ın da Hiçşaşmaz'dan geri kaldığı yok.
Gelelim doçentlere,
Prof.luğa ayak atan doçentlerin en kalabalık
bulunduğu enstitü galiba Diploması. Fahir Armaoğlu sınıfı ip tid a iyye 'd e ki derslerinde tüllâba ta
rih nasıl ezberlenir'! ö ğ re tiy o r ve yakın... Dışişle
rin in h u ku k m ü şa virliğ in i yapan ik i doçent ilhan
Unat ve Mehm et Gönlübol da b e k liy o rla r. Unat'ın
P rof, luğu tüllabca İnek Bayramında tescil edildi.
M a liye 'n in en popüler doçenti hiç şüphe yok
ki İsm ail. M ülkiyede b ir " T ü r k " diye tüllabın ta k ıl
dığı bu sem patik hocamız bu y ılk i dış geziye de
başkanlık ederek rekoru k ırd ı. Gemide, sa lla n tılar
dan rahatsız olm am ak için o rta yerlere oturm uş.
İd a riyu n 'u n neşeli kızları ile ça ça yapmış, im p erium 'u ziyaret etm iş. B eyrut'ta Streo : Club g it* ’',
pavyonları dolaşmış ve tüllaba gayet iyi davranm ış.
Gelecek y ılk i gezi başkanlığını şim diden garantile
miş savılır.
Gözübüyük'ün k ır saçları ona b ir p ro f, görü
nüşü veriyo r. T e llâ kla rın en çok sevdiği hocaların
başında geliyor. Yasa, gecekondulara dadandı, iptidaiyye'ye sosyoloji ve bu arada ailenin b iy o lo jik
fonksiyonunu ö ğ re tiyo r. M ıhçıoğlu, üç yıldan beri
kendini g iriş im tih a n la rın a ve rd i, bu konuda kita p
b ile ç ık a rttı. Şim di sistem ini evrenselleştirm ekle
meşgulmüş.
"H ocam ve ko ca m " d e yim in in patentini alan
p o lig lo t Nerm in Abadanius b ir günde üst üste İn
gilizce, Almanca ve Fransızca ders tercüm eleri ya
parak "k la s m ı k o n u ş tu rd u ". Bu arada çeşitli ko l
larda faaliyet gösteriyor ve o A llahın belâsı testle
rine hala devam ediyor. Yavuz'un dönüşü ile eski
neşesini buldu.
Doç.lardan Davudi Güneş'ten söz açayım sa
na. Danıştay'da kazandığı b ir davadan yüklüce çı
kan H ukuk tra n sfe ri öğretim üyemiz yazı yazma
illetinden ku rtu la m ıy a ra k kendini "H a re k e t"e ver
d i. Geçen yıl Şahane'nin en gözde kızlarının bu lu n
duğu İk in c i sınıfı kelim enin tam anlamı ile " k a
v u n c u " yaptı. Güzel h a tunların nezdinde Güneş'in
itib a rın ı ne sen sor ne ben söyleyim.
Ş e h irc ilik 'te Doç. yok ki bahsedeyim. Ama Şaban'cığım Şahane'de b ir sürü asistan var, hem de
çoğu 1940 doğum lu.
Dunlardan b ir kısmı geçen yıl evlenm işti, b ir
şeyler yapmış olm ak için. Bu yıl giren asistanların
b ir kısmı evli, bağlı insanlar ama büyük kısmı be
kâr. Güçbilmez, Işıklı, K urç bunlardan. Kız tüllab
arasında beğenilenlerin başında Işıklı geliyor. Maliyu n 'u n "n e n e "si bile bayılıyorm uş sabık Cemiyet
Bsskanma.
Kıdem li asistanlardan Soysal, M ardin, Ataöv,
Aygen Doç. o lm ak için sıraya g ird ile r. Bunlardan
Ord. Asistan Aygen b ir tü rlü düşes atam ıyor. Soy
sal tezini hazırladı. Ataöv seneye inşaallah, Marid in 'd c öyle. Soysal, YÖN'ü b ile b ir kenara bırakıp
4
bir ay evine kapanmış, gazete alm ak için b ile dı
şarı çıkmamış.
Kıdemlilerden b ir de M etin K ıra tlı var. Ama
oııu sen tanımazsın ben bile d ö rt yıl sonra tanı
dım, kıı saçlarından.
Geçen yıl evlenen Deniz, geçim
s ıkın tıla rın ı
karşılayabilmek üzere Damat beyin dış p o litik a çö
mezliğini yapıyor. Samimi arkadaşı Taner ağabey
de Fransa'ya g itti. Enstitüde her gece saat 3 'lcre
kadar lâmba yanm ıyor a rtık .
Orhan T ürkay'ı tanımazsın, ben b ile yeni ta
nıdım, hiç bahsetm iyeyim . Özhan'ı da tü llâ b dış
gezide tanıdı. Güney Devrez'i de ancak dıs geziye
gidenler b ilir. Devrez de İsmail T ü rk 'ü n yolunda yü
rüyerek dış gezi m üdavim i old u . Bu oğlan o kadar
pısırık görünüşlü ki eğer saman altından su y ü rü t
müyorsa b ir şey yapm ıyor de m e ktir.
Cem Sar, Fakülte'deki b ilcü m le h a tunların yü
reğini titre te n b ir " a ttra it" y e sahip (Bazen böyle
züppece lâ fla r ku lla n ıyo ru m ki vaziyeti idare ede
lim diye) Ama Dr. Sar evli olduğundan bütün ü m it
ler suya düştü. Erdoğan içen a skerliğini Kore'de
yapmış sessiz b ir genç daha henüz tanıyam adım .
M edeni'deki yegâne kız Asistan, İlka y'ın yenge
si Gülay senesini ha d o ld u rd u ha dolduracak der
ken A m erika'nın yolunu tu ttu . B ir de M ali Şubede
b ir kız asistan var ama ism in i b ilm iy o ru m bağışla.
O da dısardaymış. D iplom asinin tek kız asistanı ise
başta Balta ve Esmer gibi en baba hocalarım ız o ld u
ğu halde bütün kadronun ısrarına rağmen istifayı
bastı. Olcay Kansu'nun is tifa sebebini hocası Bilge
bile b ilm iyo rm u ş. Ama, ben d e rim ki O 'nu da diyarül ecnebiyye'ye gönderselerdi is tifa fila n hak getire.
Asistan takım ı hakkında bu kadarı çok bile, çele
lim Şaban kardeşim . Şahaneye..
Güner, Ayşe, Gülden, N edret, Pınar vs. le rin
g ird iği şu m alûm dönemden sonra avucumuzu yala
dık. Bu y ılk i ip tid a i kızları geçen yılkin d e n de ma
dara. Son sınıf tüllabı bu yüzden çoğunlukla bekâr
mezun o lu yo r. Oysaki (G önenç ku la k la rın çınlasın)
evet oysaki ne ü m itle r bağlam ıştık M ıhçıoğlu'nun
testine, hep boşa g itti.
Üstad'ın gözyaşları, Spor sekreterinin direnm e
leri para etm edi, spor salonu sınıf o ld u , daha doğ
rusu ya p tıla r. Bütün kış 500'e yakın tü lla b bu arnbarımsı yerde titre d i, hocalar derse pa lto ile geldi.
Neyse seneye inşallah yeni y u rt bitecek, eski y u rt
sınıf olacak.
sı şubeye girem eyip bozulan k a lb le ri hüsranla dolan
ağabeylerim iz "n e rd e o günler n e rde" şarkısını söy
lüyor.
K ızlar bu yıl kışın yağm urlu ve çam urlu geçme
sinden yararlanarak beyaz çizme modasını ç ıka rd ı
lar. Bu isin öncülüğünü Nedret yaptı. Neticede enf
lasyon oldu Oya Çilesiz bile modaya ayak u ydu r
maya ntccbur olclu.
Sana biraz "h a lk a " takanlardan söz açayım.
"H a lk a " d e yim in i senin anlaman için ku lla n ıyoru m
bunun ososı alyanstır. Dört M a lin in gözdesi kraliçe
İlk a y geçen yıl b ir m ühendisle nişanlanm ıştı. Frigo
Birtenle. N urtan da alyans ta k tıla r. Tom bul ablamız
Tülay hepsinden hızlı davranıp evleniverdi. Kendini
Audrey'e benzeten Serpil ele d ip lo m a t ayaklarında.
İk i d ip lo m a t esi de Üç İdaride var. Oya ile Nu
ray ağabeylerimizden Altan ile Gün'e eş o ld u la r. Üç
siyasiden Reyyan da Y alak Y a lım 'ın nişanlısı oldu.
Bütün gözler Güner'de ama bu hatuncağız Şaban'a
benden bahsetmeyin diye nerdeyse ağlıyacaktı.
İdarİyunun d ö rt silâhşorlarından Neşe, K a rtal
la anlaşamadı, şim di daha yum uşak b ir kuş arıyor.
Beyhan, Nuray, Sevim uğraşıyorlar. B ir d ip lo m a t eşi
de 4 İdaride var. K in ik li olarak giren Alev, Batu
soyadını tercih e tti. En b üyük korkusu eşinin Habeşistana atanması.
Ç ekinti G önül'ün evlenme te k lifle rin i re d d e tti
ği yolunda haberler geldi kulağım a. IV Siyasinin üç
cinsi la tifin d e n olan Gönül Paris'e sefire o lm ak is
tiyorm uş.
O n u r Öymen çok hızlı aşıkların lid e rliğ in i ya
p ıyor. İn e k lik diplom asının "b a n k ç ılık "ta n verilm e
si o y b irliğ i ile tasvip kazandı. Bu arada evlenen ba
zı arkadaşlarım ız var. Sepetçi Dal Ahm et Şubat ta
tilin d e n ya ra rla n m a k için Ocak'ta evlendi ve bala
yım Uludağ'da kayak kayarak geçirdi. Kaymakam
adaylarından V an'lı A tilla , M aliden Ülkü ile evlendi.
Dame de Sion'un ne yazık k i ( ! ) tek tem silcisi Sa
m uray ablam ız da dünya evine g irenler arasında.
IV Siyaside ik i gizli nişanlı olduğu Festival dolayısiyle ortaya çık tı. Bunlardan b iri fu tb o lc u Kepçe
Tugay, diğeri de Çeşme Tuncay. Siyasi Domuz Alev'in çıtç ıt tan uzaklaşması ile Baba Ö nder bekârlar
kulübunde yalnız kalm adı. K ü rt Öm er ise son za
manlarda annesine, bu oğlan evlenecek diye şikâyet
e d ild i. Palavra B ü le n t'in ise işine kim senin aklı er
m iyor.
İptidaiyye tüllabı üç kura a lındı. A ske rlikte ki
gibi b irin c i kura var, ik in c i ve üçüncü. Bakalım kaç
kişi ikin ci sınıfa geçecek.
K a rb o n a ri'le r ikiden dörde kadar her sınıfa
dağıldıkları için kolay kolay b ir araya gelem iyor
lar ve K üçükesat'taki p a rtile ri yapam ıyorlar. Fakat
ayrı g ru p la r halinde p a rtile n m e k daha da zevkli o lu
yor. Şabancığım bu p a rti derdi b ir sardı tü lla b ı ki
sorma. Bazı kızların yılda beş defa isim günü o lu
yorm uş s ırf bu yüzden. Bu p a rtile rin çoğu da ClubM ini'de v e riliy o r. Tavsiye ederim b ir dam bulursan
git.
F akülte'nin en sarışın ve en a lım lı kızlarından
Yatkın derslerin ağırlığı altında ezildi ve çaktı. Dö
nem arkadaşlarından Pınar yengemiz, Kuğu Günerimiz, gözleri ile meşhur G üldenim iz hep birden -buııa senin tâ b irin le "c u m b a d a k " demek lâzım- Zuppeyuna do ldular. Bu yılın en sansasyon haberi de Zuppeyun'un hali. Şabancığım 15 tane kız a ld ıla r sade
ce, 25 de erkek e tli m i 40. Eski mezunlardan Siya
5
Sana biraz da cemiyet fa a liyetlerinden bahsede
yim . Şahanede o kadar çok ku lü p , dernek vesaire
ku ru ld u ki ben b ile şaşırdım doğrusu. Seneye ku lü p
kurm a kulübü gibi d e rnekler ortaya çıkarsa şaş
mam.
Bütün bu kalabalık içinde gene en fazla çalışan
Cemiyet. Başkan Özügergin Şubat ta tilin e b ir hafta
kala acaip b ir şekilde is tifa etmesine rağmen iyi
şeyler yaptı. T iy a tro kulübü Nancy üniversite fe sti
valine katıla ra k fonksiyonunu gösterdi. Henüz Re
sim ve M üzik kulü p le rin d e n pek ses ç ık m ıyo r. İn g i
lizce kulübünde ise tü lla b b irç öğreniyor, zihin aç
m ak için. Spor sekreterliği odasında da ruh çağrı 11-
{
\
I
İLÂN
|
Elizabeth Taylor'dan daha güzel, 10/1 i f
kadar zengin b ir Kız arıyorum . Evi o la n la r ter- |
cih e d ilir. Boyu 138,5 cm. o lm a lıd ır.
İ
KÜBİK RECAİ
I
yorm uş. D ernekçiler ise b ir İzm ir, b ir de
seyahati ya p tıla r.
Bize gelince, başbuğumuz Festival Erkan zayıf
lam ak istiyenlere " in e k B a yra m ı" organizatörlüğü
te k lif ediyor. Her zaman kra va tlı ve kolalı yakalı
E. E. Festivalde tam 5 k ilo verdi. F estivalciler Semi
n e rle rin i uykularından feda edip yaptılar. Nisan ayı
nın son ik i haftası bayram , seçim vesaire g ibi c u r
cuna ile geçti. Kısmet olursa, Haziran'da geçmeye
çalışacağız.
Hoşça kal
SümbülgİI
X
5
.................
M U H IM İLAN
i
¡;
$
İ
Kızları m em nun edecek şekilde Lâf atanlar, Savcılıkça m ü k â fa tla n d ırılır.
s
j
SAVCI MEVLÛT
5
_____________________^
\
^ z  iû a iiz
C.UÛ.İ» J^ L lbzltiatl
Büyiik aşkı için fal bakmaktan, hiçbir kâğıt
oyununu oynayamaz olan eşek Tamer sonunda, Tür
kiye'nin kibrit istihsaline de yardım edeceğini düşü
nerek kâğıt oynamaktan vazgeçmiş, "TÜ Lİ" kibritle
ri satmaya başlamıştır.
2 . s ın ıfta n
m e k tu p
göndazan
s e v g id i
o k u ifu c u fc a tL itiL ia
E. adlı İs ta n b u llu arkadaşımızın kasılma sebe
b in i ve kendisinde b ilm e d iğ in iz b ir cevherin olup
olm adığını soruyorsunuz.
Üstadımız Prof. Mütebessim "in s a n kasılınca
kafası çalışm az", d iyo r. Arkadaşım ız kasıldığına gö
re kafası çalışm ıyo rd u n Kafası çalışınıyan da cev
her istihsal edemez.
6
İstanbul
Ö z e n iş
Ö nder Başacar, Fransız Radio C ircus’a gidince
kendi kendine "O ğ lu m Ö nder, a tla r bile dans edi
yor, sen hâlâ inek g ibi o tlu y o rs u n ", diyerek, atlara
özentisinden dans derslerine devam etmeye karar
verm iş.
K Ö M Ü R ve İP T İD A ÎL E R
Ocak ayının o dişle ri titre te n günlerinde, kalkık
yakalı p a lto la r içindeki öğrenciler, Spor Salonunun
kırm ızı perdeleri ortasında, havada donan kelim ele
ri d e fte r ya p ra kla n üzerinde ölümsüzlüğe kavuştur
maya çabalıyorlardı...
Kürsüde Sami Bey, her zamandan daha ağır, sı
ra lıyo rd u kelim eleri....
".... K öm ür istihsali bakım ından dünya ülkeleri
d ö rt gurub a y rılır: 1 ) İhtiyaçlarından fazla is tih
sal eden ülkeler, 2 ) K öm ür m üstahsili olmasına rağ
men dışardan ithal eden ülkeler, 3 ) İstihsali ile yeti
nen ülkeler, 4) K öm ür ticaretinde yeri olmayan hat
tâ hiç kö m ü r görm em iş ülke...."
— Siyasal B ilg ile r Fakültesi... d iyive rd i b ir ses.
5
£
Ş
’’T ) ir öğleden sonra bana verilen vazifeyi ifa etm ek üzere İlk a y 'ı b u ld um . BerJ L / m utat, sol kolunda nişanlısı olduğu halde arkadaşları ile dedikodu cdiy o rd u :
£
— Merhaba İlka y hanım , nasılsınız?
— Teşekkür ederim , im kân nispetinden iy iy im .
\
İJ
— Efendim ? Nasıl yani...
¡1
s
— K ulübün işleri çok y o ru y o r da ! B iliyorsunuz, dedi - kodu kulübüne baskan seçildim . Eksik olm asın arkadaşlar. Fakülteden çenebaz beni b u lm u şla r da
bu mevkiye g e tird ile r. K endilerine m in n e tta rım .
}
J
5
— Amman efendim . Tevazu gösteriyorsunuz. Siz dünya çapında b ir dedi-kodu teşkilâtının başına geçmeye lâyıksınız ama burada kıym e tin iz ta k d ir e d ilm iy o r,
harcanıyorsunuz!
?
— İltifa t ediyorsunuz. Ne ise b ir şey söyleyecektiniz galiba....
j>
— Sahi. R öportaj için g e lm iştim de.. İlk sualim çok klâ sikle şm ik b ir soru
£ ama... Sizce a jk nedir?
İ;
— Ask b ir rüzgârdır. Hızlı eserse felâket d o ğ u ru r,
s
5
— Çok güzel. Peki aşk m ı, şöhret m i, para mı deseler hangisini tercih eder{ siniz?
j
— V a lla h i b ir tercih yapm akçokzor. En ik is i her üçünü de iste rim
galiba.
demek
— Pekâlâ İlka y Hanım . Bize, sizi dünyada ençok k o rk u ta n şeyi söyler m isiniz?
;
!
;
— Şey, nasıl diyeyim . Ben en çok hayranlarım ı kaybetm ekten ko rk a rım . Zira bana yaşama zevkini o n la r v e rir.
— Sizi Mylene Demongeot'ya benzetiyorlar. Ne dersiniz?
— A llah d e rim . Fakat ya n ılıy o rla r. Çünkü o bana benziyor. Ayrıca kendisini
hiç sevmem, çünkü her hareketiyle beni ta k lit ediyor.
— İlk a y H anım , 24 sa a tlik daha öm rünüz kaldı. Ne yaparsınız?
— A llah korusun ! Ö yle şey m i o lu r, şom ağızlı sen de I
— Canım, farzedin d iyo ru m .
—• Haaaa... V a lla h i b ilm e m ama herhalde dedi-kodu
nişanlım la dans ederdim .
yapardım veyahut da
— Çok teşekkürler efendim . Son o la ra k söyleyeceğiniz b ir şey var mı?
— Bol bol selâm. B üyüklerin ellerinden, u fa k lık la rın gözlerinden öperim .
— Teşekkür ederim . İş sırasında sizi rahatsız e ttim . Fakat biliyo rsu n u z ki
hayranlarınız sizinle yapılacak b ir rö p o rta jı çok arzu e d iyo rla r.
— Aaaa. T abi, tabi.... iy i e ttin de geldin işin lâfı mı o lu r, nasıl olsa
dince yine e tra fı çekiştireceğiz.
— Bravo efendim . En iyisi de o ş im d ilik . Müsaadenizle.
— Güle güle. Bunu saymam yine beklerim .
sen
gi
Ç£)ileh c 'K'ulttsu
G özlerinin içine başka hayal girm esin
Bana ait çizgiler d ik k a t et silinm esin
İlka y Ünel
Telgrafın tellerine kuşlar mı konar
Herkes sevdiğine ya rim böyle mi yanar
Tülây İle ri
Bahçede mis miş sararıp yere düşmüş
Sevdiğim komşu kızı aklım a düşmüş
M etin Özsahin
U nutturam ax seni h iç b ir şey
Unutulsam da ben
Recai Turan
Dün gece mehtaba dalıp
Hep seni andım
B irten Kunurkaya
Karagözlüm efkarlanm a gül gayri
İm tih a n la r b ite r bitm ez ordayım
Tülây Batuç
B ir esmere kul oldum
Yana yana kül oldum
Önder Basacar
Ceviz oynamaya gelmiş odama
Nişanlın da bu mu d e rle r adama
Ülkü Erkan ( Dicle )
A y la rd ır gül yüzünü
Göremez oldum senin
Arslaıı Gündüz
Şim di uzaklardasın
Gönül hasretle yansın
N urtaıı İçaydııı
Cevizin yaprağı dal arasında
Güzeli severler bağ arasında
E rdinç Çıtak
Dünyada b iric ik sevdiğim sensin
Güzelsin, incesin, tatlısın , şensin
Aydın Gürkan
Gönül aşkından göz yaşı dökm ekten
Usandı a rtık
^ ---- r~<ry<2>
Emre Kongar
— ideal koca ayda asgarî ik ib in T ü rk
olan e rk e k tir. İLKAY
lirası
geliri
Son ü m id im de b itti
Kuş g ibi uçup g itti
Neso Kutlu^
3
Nosıl ihanet ettin o İlâhi aşkıma
5 .rakip g ittin zalim beni yalnız başıma
Elhem Türker
Bende hicran yarasından da
Derin b ir yasa var
Aynur Sümer
Nazlanma nazlanma
Çok naz âşık usandırır
Ergin Görk
Sabret gönül b ir gün o lu r bu hasret b ite r
Çekilen acılar gün o lu r b ite r
L â tif Çakıcı
En sonunda sen benim sin
Benim eski sevgilimsin
Bilgi Çıtalc
İlk aşkım yalnız kalbim e dalsa
B ir beyaz gül gibisin yalnız benim olsan
Gel gitm e kalm asın gözüm yo lla rd a
Her ta ra f bu akşam sen fid a n boylum
Tuğay Yücel
O kara gözlere de Leylâ sürm e mi çektin?
M erham etin yokm u da Leylâ b e lim i b ü ktü n
Serpil Ertan
Son gülüm v a r benim
G arip gönlüm v a r benîm
Ömer Ersoy
Çok seneler bekledim belki g e lirsin diye
Göz yaşımı silm edim g e lir silersin diye
Erkan Ersil
Süzül güzel, süzül de gel
Deli gönlüm bak. seni îste r
Gülyüz Özcebe
Adanın yeşil çam ları askımıza yer olsun
Ne çare ayırdı felek k a lb le rim iz b ir olsun
Atillâ Dicle
Senin sesini gözierînîn re n g in i unutabilsem
Şu yaralı gönCGcruj avutabilsem
Abdullah Sonkaya
G önlüm düşüyor çırp ın a ra k gizli kemende
Kız sandalı kalbim gibi oynatm a dümende
Beyhan Türkay
Seni çılgın g ib i sevdim
Y oluna ö m rü m ü se rd im
Ömer Akbel
Kara sevda dedikle ri
B ir âlev var başımda
Onur Öymen
Ahmet Güreşin
Hayat bazan ta tlıd ır
Sevenler k a n a tlıd ır
Jale Baykal
Belki b ir sabah geleceksin
Lâkin va k it geçmiş olacak
Ender İkiışık
Şarap mahzende y ılla n ır
Aşkım, aşkım kalbimde- yılla n ıy o r
Ne zaman geleceksin
Bu kaçıncı bahar
Bekir Toksoy
K albim k ırık gözüm yaşlı
Dudağımda h tç k trık
Naci Nacar
Yeşil ördek gibi daldım göllere
Sen düşürdün beni dilden d ille re
Ruşen Şuşut
Sarı gülüm kokm az m ı
Aşkı beni yakm az m ı
Mûcellâ Güçlüer
Dündar Tekpınar
Unutulmaz adınla dudakta kal sevgilim
Hâtıran yeter bana uzakta kal sevgilim
Ceyhan Mumcu
Benim güzel beyaz g ü lü m
Böyle m i geçsin bu ö m rü m
B ir rüzgârdır g e lir geçer sanm ıştım
Meğer başımda esen kasırgaymış sevgilim
A skım ın ilk baharı
İlk heyecanım benim
Saruhan Hatiboğlu
Tamer Sürsal
Mehm et Ramanbek
9
Şube-i aliyyun id a riyyu n 'u n en gözde kızla rın
dan Nuray, Neşe ve Beyhan Barselona caddelerinde
dolaşırken b ir İspanyol güreşçisine toslam ışlar ve
e lli peçetalık tazm inat talebi ile karşılaşm ışlardır.
Her nasılsa bu olayı öğrenen Siyasiyyun züppeleri
kızlarım ıza haksız o la ra k "L o s K çle p iro s" unyanını
ta km ışla rd ır.
Kazgan m u h a b iri olarak görevlendirilen Akoğlan Ceyhan'ın kırdığı ceviz b in le ri aştı. Dalgalı b ir
günde, gizli vazifesini b ir Fransız d ilb e ri uğruna
ayaklar altına aldı ve K a m arotların fa a liy e tin i izle
yeceği yerde bu fransız suh-u d ilb e rin in dolgun vü
cuduna sım sıkı sarıldı. Sonradan "a ffe d e rs in iz göz
le rim iyi g ö rm ü yo r, aslında ben e v liy im '' diyerek
özür diled i.
K am arotların sem patisini kazanıp, gemide ye
diği m akarnalarla biraz.daha semiren ve semizleşen
Tonton N uray Beyrut güm rüğünde ÜNLÜ b ir d e li
kanlıya to k a t attı ama sonra da pişman o la ra k " A p
tal burası Fakülte d e ğ il" dedi. Bizim m u h a b ir gene
dalga geçtiğinden to ka tın esbabı m ucibesini ğrenem edik ama b ir kaynak "o kşam a"dan bahsetti.
S /S İskenderun Pire - Napoli arasında b ir ceviz
kabuğu m isu llu sallanarak yol alırken, dış gezinin
tecrübesiz m ü p te d ile ri son de m le rin i yaşadıklarını
sanıp kamara lavabolarında b üyük b ir tesanüd ile
" d o m a jö r" tonundan "M ü lk iy e m a rşı"n ı söyledi
ler. Sadık-ı m u h b irim iz in bu heyecanlı sahne karşı
sında gözleri yaşardı.
Barselona bizim seyahatzedeler için en eğlen
celi d u ra k old u . Gemi, dalgaların ve havanın etkisile program ını tam uygulayamayınca, bütü n geceyi
İspanya'nın bu ş irin lim anında geçiren tü llâ b er
tesi gün gemide bol bol uvudu ve öğürdü. Barselo
na'nın en göze batan sim aları İm p e riu m 'u çaça'ları
ile fetheden ezeli ve ebedi gezi başkanı İsm ail T ü rk tü. İm perium bazı müstakbel evli arkadaşlarım ızın
ilerde iç çekerek h a tırlıya ca kla rı b ir hatıra o la ra k
maziye in tik a l e tti. Ne yazık.
İlk defa Avrupa gören Gülser A tik , soyadı m i
sullu a tik davranarak tergal ete kle rin köküne k ib rit
suyu e kti. A m erikan b it pazarlarını da ziyaret eden
bu M aliyunlu açıkgöz kızım ız fazla kazık yemeden
kapağı A nkara'ya atıverdi..
Aysel İd il, Siyasiyunun züppeleriyle e v lilik
problem le ri konusunda ilgi çekici tartışm alarda bu
tundu ve sert çıkışları ile erke kle ri şaşırttı. Asistan
Özhan bu münakaşaları beğenmiş olacak k i Aysel'le
beraber dolaşmayı tercih e tti.
İşletm e enstitüsünün m ızmız görünüşlü, sa
man altından su yürüten asistanı Güney Devrez ken
d is in i içkiye verdi ve va k it ve m üzik buldukça Ne
şe ile dansetti. B eyrut'ta ahpaplıklarını ile rle ttile r
ama Şahaneye döndükten sonra Neşenin kısm etin
den olacak bu, iş.-de fazla yürüm edi.
vlO
Koçero Güner Gemide oynanan y irm i soru ya
rışmasında b ir fransız kadın şair'e örnek olarak
V ic to r Hugo'nun ism ini zikre tm e kle , aşkın insana
pek çok şey u nutturabileceğini gösterdi. Kaçero'nun
macerası trende başladı. DTCF den ayarlamaya ça
lıştığı hatun, ayak atanın KOÇERO olduğunu öğre
nince "A nneee" d iyerek kaçtı.. Koçero, bunun üzün
tüsünü İstanbul'un Avrupa yakasındaki TENESE'de
g id e rd i.
GÜNEŞ, Paris gezisini Siyasiyunun m uhalefeti
ne rağmen, nisapsız b ir kongre ile usulsuz olarak
y a tırd ık ta n sonra ille de Barscelona diye tu ttu rm a
sının sebebini V illâ M ontez'de cim n a stik yaparak
açıkladı. Bu sırada kızı, Bulaydının himayesindeydi.
Kaba sözlü gezi kom itesi başkanı Federasyon grup
başkanı ile atıştı ve ondan sonra yatıştı.
3 cinsi la tifle geziye çıkan Akağası, tellâl vü
m a n ta r Kel Özcan harem ini muhafazada ara sıra
z o rlu k çekti. Kel Özcan Tuzcuoğlu lakabını özellikle
gezide kazandı ve deniz tutm asına rağmen, nakliya
tın aynı ih tim a m la yapılm asını sağladı.
S a v c ılık kan al ile gelen
O
s /s İSKENDERUN'da dalga'lara kapılıp soluğu
kaptanın yanında aldığım ız ve desti izdivacım ız için
kendisinden ricada bulunduğum uz yolunda çıka rı
lan haberler her tü rlü asıl ve esastan a ri'd ir.
Bilge ERKAN
İlte r ERKAN
O n u r'la r hiç kam aralarında yatm adılar. M a rsil
ya'da b ir pavyonu kafese koyup sabahlara kadar ya
nak yanağa dans e ttile r. Gemide ö zellikle Sevgİ'yi
deniz tu ttu . Bu ik i gencin ro m a n tik hallerine daya
namayan Gemi fotoğrafçısı, habersiz ‘ in tim e ' b ir re
s im le rin i çekip, adreslerine postalamış.
Zadegan manalı tebessümler dağıtm akta ger
çekten m a h ird i ama ayakları boşa çıktı ve Barselo
na'da b ile iş tutam adı.
Y ıld ız, Özden ve Ender Ç iftış ık gemi M arsilya'
dayken isyan ç ıka rd ıla r. K aptarî'durum a zor hakim
oldu.
Gemide en göze batan d u ru m b irb irle rin e ya
kın hisseden couple'ların battaniye altında güverte
ye se rp ilm e le riyd i. Mücella - T ahir, O ktay - Gülser,
Ayşe - Üstün iy i v a k it geçiren ç iftle r arasındaydılar.
—
Kaç num ara? PARİS OĞLANI
i
B U R Ç L A
4
aık
ıa
n
aenle
ık
ık
i.
O
U
a
e
ı-
K
J
" GÖNÜL BURCU:
Ne zaman kızarmadan lâf etm esini öğrenecek
siniz?
is Hayatı
Vekâlet im tih a n la rın a g irm ekte te
reddüt etm eyiniz.
Ask Hayatı
"Şarap T a n rısı" sizin için ağlarken
siz Cem Sultan için ağlıyorsunuz
olmaz ki...
İLKAY BURCU:
Kazgan güzellik yarışmasında b irin c iliğ i aldınız.
İs Hayatı
: Maalesef hâlâ yürüm esini
mediniz.
Ask Hayatı
: Mes'utsunuz, s ırıtın .
öğrene
YALKIN BURCU:
Görünmez oldunuz, m erak mı e ttirm e k İs tiy o r
sunuz?
İs Hayatı
: Topuzunuz yakışıyor, değiştirm ek
lüzum unu hissetmeyin.
Aşk Hayatı
: O kul dışı faaliyetlerinizden haber
darız... Ya Sapanca'ya yazın ya da
Londra'ya.
AYLÂN BURCU:
Birader, sizi de sevıniyen
yorsunuz.
İs Hayatı
Aşk Hayatı
yok k i !... K ıskanılı
GUNER BURCU:
: Cavga Dans Stüdyosunun amansız
rakibesi im işsiniz. Hakkınızda da
va a çılıyor, haberiniz olsun.
İs Hayatı
: E trafınızdakilerden b irin i seçerken
komşu Fakülteyi de nazar-ı d ik k a
te almayı unutm ayın...
Venüs gezegeni, zevk g e liş tirici
m ecm ualar okumarrızı tavsiye edi
yor.
Aşk Hayatı
Her şey yolunda... İyi kam ufle edi
yorsunuz.
. .
PINAR BURCU:
F rik ik le rin iz le herkesi mest ediyorsunuz...
FİLİZ BURCU:
Rejime devam !... Epeyce başardınız.
İn e k lik b ir kız için en ideal vasıf d e ğ ild ir.
İs Hayatı
: Ev hanımı olacaksınız, T w ist'e son
verin.
İs Hayatı
:
Aylân'dan dans dersi
şünm üyor musunuz?
Aşk Hayatı
: 6 Mayısın saadet getirm esini d ile
riz.
Ask Hayatı
:
İyi b ir zevce olacaksınız.
Şahane'nin en iyi giyinen ve saçı ile aklı arasın
da ters orantı bulunm ıyan kızlardan b iris in iz .
Ask Hayatı
dü
REYYAN BURCU:
GULDEN BURCU:
İş Hayatı
almayı
: Biraz daha az tw is t yapın bol bol
okuyun.
: Güzellerin
güçtür.
m u tlu
olması
H iç m i zevkiniz yok Allahaşkm a?
İş Hayatı
:
Aşk Hayatı
: Y a la k lık aşkın b ir şartıdır-, ama,
ye te rli d e ğ ild ir.
<
biraz
GÜLAY BURCU:
Nişanlınızı elde tu tm a k için D ior'u
takibetm eniz şart.
BİRTEN BURCU:
Düğününüze bizi çağırmayı unutm ayın.
Güzel geçinenlerden güzel olduğunuz halde ni
ye bu kadar pasifsiniz?
İs Hayatı
:
B ilin ki Mazhar, His Şaşmaz!
Aşk Hayatı
: Annelere hürm et şart.
İs Hayatı
: S p ike rliğ i bırakm asaydınız bütçe
nizi d ü z e lte b ilird in iz .
Aşk Hayatı : K ırm ızı rengin e rke kle r üzerinde
e tk is i o lu m lu d u r, iy i b ir ev kadınr
__
. olacaksınız. .
İT
SÜMER BURCU:
Amerika'daki anılarınızı unutmanız gerekmiyor
m u?
İs Hayatı
Sakın gazeteci o lm a y ın .
Ask Hayatı
A şk'ta tecrübe
sîzi daha m ah
zun y a p tı. Oysa ke n d inizi to p a rla
manız lâzım .
Ask Hayatı
:
Balo ve çaylara gitm eye
edin. B elli olm az.
İk tis a t k ita p la rı size yaram ıyor.
Ask Hayatı
: Âşık olursanız sakın Reyyan gibi
burnunuz b ir karış havada gezme
yin.
Mevzun vücudunuzla hem cinslerinizden bazıla
rın ı çatlatıyorsunuz.
Bu yıl pek ü m its iz b ir h a lin iz var.
: Yaz m evsim i sizin için yeni im kâ n
la r a ç a b ilir.
:
GÜLYÜZ BURCU:
TÜLAY BURCU:
İs Hayatı
İs Hayatı
İş Hayatı
: Beyoğlu'nda fazla dolaşmayın.
Ask Hayatı
: Ü m idinizi kırm ayın, m u hit değişti
rin.
C İV C İV BURCU:
devam
Nasıl bu kadar çabuk açıldınız?
İs Hayatı
:
iy i görünüyor.
Ask Hayatı
:
Bu alanda kısa zamanda başarı ka
zanmanız pek çok hemcinsinizi
kıska n d ırıyo r.
NEDRET BURCU:
Sandviç yiyerek m i bu ka d a r zayıf ve n arin ka
labiliyorsunuz?
SAYGI DEĞER YÖNETSEL BİLGİLER
BİLGİTAYI ÖĞRENCİLER
i
Başkan olmam bu Bilgitay için gerekli.
Bunda hiç bir sakınca yok kanımca. Bilgitayımız güç koşullar içindedir. Oysa ki ben gür ve
kuvvetli sakallarımla tüm sorunları çözebile
cek güçteyim. Jawa marka b ir köfteci moto
rum vardır. Bu iki döngüllü uygar taşıtımla
her gece işkembe çorbası içmeye giderim. Hat
tâ bir kez kaza geçirip sayrılar evine düştüm.
M
Fakültede yapılan gizli anket sonunda Fa
kü lte n in üç g ü ze l; üç ta tlı sem patik ; üç popü
ler kızları seçimi yapılm ış ve şu h atunlar ka
zanm ışlardır :
GÜZELLER:
1 — Güner Başaran,
2 — Gülden Öymen,
3 — Ayşe Yalkın.
Eğer oylarınızı bana verirseniz iki dön
güllü uygar taşıtımın ardına çok döngüllü bir
konut takarak tüm bireyleri işkembe çorbası
içmeye götüreceğim.
SEMPATİKLER :
1 — Pepita Bilgi,
KALIN SAĞLICAL1KLA
2 — Çıtçıt Yıldız,
3 — Civciv Selma.
Alt saygılarımı sunarım
Fahrettin Okan Ozmesutoğlugîl
POPÜLERLER :
P.S.
1 — Neş'e Gülkutlu,
2 — Nuray Doğan,
Ben babamın oğlu MESUT ÖZFARE Section
Diplomatique de ilgiç, bilgiç ve başarılı bir öğ
renim yapmaktayım .B ir kez daha alt saygıla
rımı sunarım.
3 — Aynur Güldamla.
Y S L D 0R Î M
E ¡LT
"Babacığım ,
N
Dr. Aydın Yalçın
S. B. F. Profesör
ANKARA
Sayın Hocam (s to p ) m azeretim dolayısiyle Cu
m artesi günkü sem inerinizde
bulunam ıyacağım
(s to p ) du ru m u arzeder saygı île sîzin ellerinizden
arkadaşlarım ın gözlerinden ö p e rim (s to p ) L â tif Ça
kıcı.
İNEIC LÂTlF OF KONYA
Bugün Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fa
k ültesi Talebe Cemiyeti D isiplin K u ru lu Savcılığına
ezici b ir çoğunlukla seçildim (s to p ) Çok sevinçli
n
dı
y im . (s to p )
A.Ü.S.B.F. Talebe Cemiyeti
Savcısı
MEVLÛT ÇAĞLAR
M in in inim
— Acaba M ü lk iy e 'n in en güzeî kızj k im ? NURTAN
ù
—
Bana kim se ayak atamaz. BEYHAN
îî
;<t
o r.
i i ii. i l W ii.\i i l i l İİNİS.
gibi
îzme*
azıla-
ğişti-
B
i/.r
' "Tk- '~r: <■:*•'■rs
' w 1¿Lı w ^.jiükV i»<'
— Canım, d iyo rd u , buyrun dedik a rtık.
ir gün iki inek b ir dar köprünün başında bu
luşlular. Öyle dar b ir köprü idi ki bu, ancak
B irin c i inek :
k geçebilirdi.
— Önce ben söyledim . Sizin buyurm anız lâzım,
Tabii bu ik i inek, keçi olm ayıp inek o ld u k la rı
için inatçı ve aksi değillerdi. İnatçı ve aksi o lm a d ık
ları için de Lafonten'in inatçı keçileri gibi "sen ön
ce geçeceksin, ben geçeceğim" kavgaları olmazdı.
ik in c i inek :
— • Uzatma a rtık b irader. Y ü rü işte...
B irin c i inek :
Durumun gerçek teşhisi bud u r. Ve n ite k im b i
rinci inek hafifçe kenaraçekilerek ötekine yol verdi :
— Ne münasebet yahu I Sen yürü... Hadi bakalıın.
— Buyurunuz beyefendi... dedi, hafifçe eğile
rek.
ı ka
finizi
İk in c i inek :
Ama ikin ci inekte çok nazik, çok k ib a r görünüş
lü birinekti doğrusu, fırsa tı kaçırm adı, yerlere kadar
eğilerek :
— Bana bak, itip durm a beni.Hem sen
sen diye hita p edemezsin.
bana
— Ederim ederim ... Hadi bakalım .
— Çok rica ederim beyfendi... dedi, istirh a m ederim siz buyurun.
B irinci inek, öyle b ird e n b ire nezaketi elden bı
rakacak ineklerden değildi :
3-
j-
— Aman efendim kulunuzun haddine m i düş
müş... Önce siz buyrun.
Fakat ik in c i inek :
— Ulan kafam ı bozma.
— Ulan babandır. Yaylan bakalım .
d oğrultusuna marş m a rş!
— Bana bak inek oğlu inek. Ben senin g ib ile ri
çok gördüm .
— Ben b ir şey dedim m i, o şey o lu r.
J-
— V allahi olm az beyfendi... diye d ire tti, E linizi
ayağınızı öpeyim siz önden geçin.
İkinci inek bunları söylerken, b ir yandan da
sırtından hafifçe itiy o rd u b irin c i ineği...
B irin ci inek ise dayatıyordu :
— Yapmayın beyfendi... E linizi ayağınızı öpe
yim önden siz buyrun.
Ne çare... İk in c i inek, b irin c i ineği iteklem ekte
devam ediyordu. B ir yandan itiy o r, öte yandan da :
— Buyurun canım işte... d iy o rd u , b uyurun siz
geçin. Hadi hadi uzatm ayın..
B irin ci ineğin canı sıkıldı :
— Ne münasebet efendim , vallahi de olmaz,
b illa h i de olmaz.
— Yavaş gel bakalım .
A llah ne verdiyse el şakasına başlam ışlardı b i
zim in e kle r köprü başında. B irin c i inek, ik in c i ineği
bu rn u n u n o rta yerine b ir sille in d irin ce , ik in c i ine
ğin aklı başından ğ itti :
— Bana ha, bana ha, al bakalım ..
Bütün güçleriyle b irib irle rin e g iriş tile r. Ve so
nu tahm in e ttiğ in iz gibi...
Cumbadak ik is i birden sulara.
Hissemiz şu k i, b ir köprüden sulara düşmek
için keçi olmağa lüzum y o k tu r. Bazan in e k lik de kâ
fi gelir.
B izim in e kle rin d ikka tin e arzederiz.
Bunu söylerken b irin c i inek ile ik in c i inek itiş
meğe başlam ışlardı bile... İk in c i inek hâlâ :
"SARHOŞ" İneklerin M arifetleri
Oslo, 5 a.a. (M a rt 1963) — Dün
akşam
Batr
N orveç'teki Lofthus yakınlarında, "S a rh o ş " İnekler
pa.
b ir ç iftlik am barını ateşe ve rm işle r ve itfa iye yangı-
jma
rıı söndürmeye çalışırken, civarda bulunan b ir göle
içli-
düşerek boğulm uşlardır.
İne kler b ir yolunu bu lu p g ird ik le ri ambarda
taham m ür etm iş pekmezi yedikten sonra her nasıl
sa e le k trik şebekesi ile oynayıp
yangına sebep
o l
m uşlardır.
Ç iftlik sahibi yangını farkedince
in e kle ri
best bırakm ış ve başıboş kalan serbest inekler
ser
ne
reye g ittik le rin i bilm eden göle düşüp boğulm uşlarw .
dır. — Dünya 6.3.1963.
Burnunun
( İlhan Selçuk'tan )
III
F,
¡M A S I
Rengin kuzguniydi
M em elerin sarkıkça
Bacakların kapkalın
Boynuzların da vardı
Karınca kararınca
Y eri göğü titre tird in
Coşup da böğürünce
Velhasıl b ir sevim li İn e k 'tin
Ne soktun burnunu p o litika ya
İnek hakları m ıydı maksadın
G ördün mü başına gelenleri
İn e k lik te n .
İnekoğlu İnek'e çıktı adın.
(Ü m it Yaşar'dan araklam a)
13
cm
de
mm a l u
9
d i
"Bizdekinden a li bacak var mı?"
Siyasal B ilg ile r Fakültesinin ananevi inek Bay
ram ında dün kızlaşmış erkeklerle, erkekleşm iş kız
la r cüm le tüllâba seslendiler... Y uhalandılar, alkış
landılar, y e rild ile r, öğüldüler ve sonra İngilizce,
TERRY MOORE kulağın çınlasın
14
Fransızca, Lâtince, Türkçe karışım ı b ir deklerasyorr
o kudular. Ve ananevi İnek Bayramında alkışlar ara
sında CARROUSE DE MÜLKİYE revüsü arzı endam
e tti...
Ne kadar cazipsiniz?
Siyasal B ilg iler Fakültesinin ünlü inek Bayramı
nın dördüncü günüydü dün. Üç gündür b irb irle ri ile
tüm alacak vereceklerini, bütün gizli kalm ışlarını
birbir ortaya d ö ktü le r, idari, m alî ve siyasî şubeler.
Tahsildaranlardan (M a lî Şubeden), T ellâkiyanlar
(İdarî Şube) haraç istedi.
Tellâkiyanlar ile Talısildaranların arası böylece
açıldıktan sonra, Siyasî Şube her ik is in in arasını
bulmak için derhal harekete geçti. Önce b ir deklerasyon hazırlandı, ardından LE CARROUSEL DE
MÜLKİYE trubu ortaya çıktı. T rub gerçekten zen
gindi. Bu seçkin sanatçı topluluğu içinde Paicivra
Bülent'in, Gölge E rd im 'in , Castro K e rim 'in , Kepçe
Tugay'ın, Çeşme Tuncay'ın, Petit E rol'un, M ürteci
O nur'un; K ü rt Ö m er'in, Baba Ö nder'in, Kel A m il'iıı,
Evliya V olkan'ın, Domuz A lnv'in, Ç ekinti G önül'ün,
Hafize Aylâ'nın, ve sınıf Kraliçesi Femme Sosyetik
Ailan the M oustapha'nın bulunduğunu düşünün...
Kızlar, erkek, erke kle r kız o lup ç ık tıla r ıslıkla r ara
sında ortaya...
S
Sonra İngilizce. Fransızca ve Türkçe deklerasyonlar okundu... Türkçe olduğu ile ri sürülen deklerasyonun gelin b ir pasajını b irlik te gözden geçire
lim :
I
"B u deklerasyoııu respekte etmeyecek ve atansiyona almayacak olanlar, Birleşm iş M ille tle r Ş artı
nın artıkel 17/1 Avrupa İnsan H akları Komisyonu
m em orandum unun a rtik le 3'ü NATO, CENTO, SEATO, ANZUS ve diğer b ilu m u m trete organizasyonla
rının agrem anlarının pream bılları ve hepsinden emporfan olarak geçen sene akkora varılan "M a n ta r
Ahmet Gentleınen'e Agreement tarafından otorize
edilen seksiyon-u âli Carpus Asilus'ca en şiddetli şe
kild e penaltıya uğrayacaklardır.
Bindokuzyüzaltm ısüç yılının Nisan ayının onyed in c i günü Ankara M ülkivede tanzim e d ilm iş tir.
Majesteleri
Frmme Societique Ailan The Moustapha'nın
Feminist Troykası ve Carousel De Mülkiye
CORPUS ASİLUS”
Ve M ü lkiye 'n in ünlü inek Bayramı Cumartesi
günü, şehir içinde b ir ineğin dolaştırılm ası ile son
bulacak. Bu inek dolaştırm a son sınıfların Fakülte
ye vedâları anlamına gelm ektedir.
Kazgancı'nm Not Defteri
6 Kasım 1962
: Dersler başladı. Üst ko rid o rd a
ik in c i sınıfın yokluğu b e lli o lu
yor.
8 Kasım 1962
: Şube-i Zuppeyun'a g ire n le r belli
oldu ama bu yıl kim se sevinm i
yor. Öyle ya 40 kişi arasında
b u lu nm a k sükse sağlar m ı? Çe
ş itli sebeplerleçekinen lisan b i
lir tü lla b yakına dursun, ikin ci
önem li nokta alınanların 15'inin kız olması.
12 Kasım 1962
22 Kasım 1962
26 Kasım 1962
27 Kasım 1962
: B irin c i s ın ıf komşu Fakültede
derslere başladı. B ir kaç m erak
lı görmeye g itti ama ü m itsiz
döndü.
İlka y dersleri nişanlısı ile b ir
lik te izledi. Modern b ir görünü
şü olan Necdet, M ü lk iy e li inek
lerin sem patisini kazanıverdi.
: Üstad'ın gözyaşlarına rağmen
inekhane haline sokulan emek
ta r spor salonunda sınıfı ip tid a î
tü lla b ı derslere başladı. Lâtifan
m ik ta rı ta tm in edici değil, ka
lite ise iyice düşük.
:
B irin c i ve dördüncü sın ıfla r so
ğuk b ir şekilde tan ıştıla r.
: Festival Kom itesi seçildi. Erkan
saflığının kurbanı o la ra k baş
kanlığı kabul e tti.
4 A ra lık 1962
: Futbolcu ve Ayı lâkabı ile ma
ru f Ö nder Başacar ilk o la ra k
Yenim ahalle'de balık etinde b ir
kızla tanıştı.
: Şahane'nin ku ru lu ş yıld ö n ü
m ünde Akağası kel Özcan misa
firle rd e n fazla lim onata ve pas
ta is tih lâ k ve beşdefa istihraç
ederek
yıldönüm ü
törenine
candan k a tıld ı.
10 A ralık 1962
:
K uruluş yıldönüm ü balosunda
ilk defa o la ra k sapların azlığı
d ik k a ti çekti. M askot ilhan çıl
g ın la r gibi dans e tti ve fo to ğ
ra fla r ç e k tird i. Bu arada Pınar
yengeye âşık oldu.
19 A ra lık 1962
:
6 Kasımdan beri İlk a y ik i
aldı, Maaşallah.
22 A ra lık 1962
: Kayseri gezisi eğlenceli geçti.
M akarios'la karşılaşılm asını ön
lemek üzere b iz im k ile rin p rog
ramı d e ğ iş tirild i. Bu arada Nu
ray ablamız O telci'ye parm ak
ıs ırttı.
27 A ra lık 1962
: Tülay ile ri, ik in c i sınıftan T. G.
yo pulsuz b ir yılbaşı te b rik in i
posta kutusuna b ıra ktı.
30 A ra lık 1962
: Yalçın Doğan, 3 M ali kızlarının
merdiven başlarında d u ra ra k
16
31 A ra lık 1962
Topsakal
vü Yaban Güneş,
Barselona'da V illa Montze'den
diplom a alm ak
düşüncesiyle
Zuppeyun'un bütün direnmesi
ne rağmen Paris gezisini yatır
dı.
2 Ocak 1963
İlka y ve Serpil derste Kazganc ılık oynarken suçüstü enselen
d ile r. Hocamız İnalcık bunun
üzerine dersi te rk e tti.
8 Ocak 1963
Köylü güzeli Jale hergün birer
saatini ik in c i sınıfta geçirdiğin
den, ik in c i sınıf tlillâ b ı kendisi
ne " f a h r i" ik in c i sınıf öğrencisi
brövesini verdi.
10 Ocak 1963
Sa Majeste Ailan the Moustaplıa
bugün elbise değiştirm edi.
16 Ocak 1963
Zadegân ve Koçero Yemekha
nemdeki dans dersinden önce,
akşam verilecek aşurelerden iki
tabak aşırdılar. Zadegân bar
dakla, Koçero da madenî lira
ile aşureleri mideye indirdiler.
20 Ocak 1963
A ltan Orbay " M in ik " dış gez./e
gitm e k için babasının arsaları
nı sattı, fakat yine gidemedi.
24 Ocak 1963
Cahit Talaş derste
öten horoza güldü.
30 Ocak 1963
Dış geziye gitm ek üzere
İstanbul'a hareket e tti.
10 Şubat 1963
Kaptanı zor durum da
ç iftin hangi Fakülteye
olduğu anlaşılamadı.
:
3 A ra lık 1962
4 A ra lık 1962
frik ik e meydan vermemelerini
ağabey ayaklarında ih ta r etti.
k ilo
GORİLL GELİYOR...
zamansız
tüllâb
bırakan
mensup
í
•ini
eş,
Jen
yle
İS İ-
6 Mart 1963
: Şubat döküm ünden sonra, tü llab "Üssü m iza n " ın ruhuna
rahm et okunmasına ka ra r ver
di.
7 Mart 1963
: Nedret beyaz
lanse e tti.
8 Mart 1963
-er
ir¡siisi
ia:e,
k¡
irra
r.
ye
ri-
Dış Gezi'nin e tki ve te p kile ri
yavaş yavaş görülm eye başlan
dı. M urtaza, T iy a tro Kulübünde
Tensikat yaptı.
: Serpil ve B irten s p ik e rlik sına
vını kazandılar.
K M art 1963
: Show için İnek L â tif'in başrolü
oynaması ka ra rla ş tırıld ı.
15 Mart 1963
: O n u r Öymen bankları k irle te n
ler aleyhinde dâva açacağını
söyledi.
16 M art 1963
:
Üç M ali'den b ir grup devamlı
olarak Kolej - Kızılay arasında
" n a k liy a t" yapmaya başladı.
19 M art 1963
: Spor sekreterliği odasında ya
pılan gizli o turum da çağrılan
ruh gelmedi.
25 M art 1963
:
İngilizce K ulübünde b riç
lerine başlandı.
27 M art 1963
:
Koçero sık sık tenha sokaklar
da " la tifa n " İle görülm eye baş
landı.
ha
1 Nisan 1963
: A. P. nın
Güner Rnşaran hakkında çıka
rılan sö yle n tile rin asılsız old u
ğunu Kazgan Kom itesi Başkanı
Baba Ö n d e re yem ini b illâhla
söyledi.
13 Nisan 1963
Zuppeyun'un ferm anda kızlara
attığı ça m urlar derhal yayıldı.
Diğer Şubeler de ferm anlarını
buna göre ayarladılar.
15 Nisan 1963
Festival başladı.
17 Nisan 1963
Siyasi Şube "Carrousel de M ü l
k iy e " numarasını takdim e tti.
Bu arada b ir kız Siyasi Domuz
Alev'e şöyle d e d i: "Ü zerinizde
k i etek benîm ama size daha
çok yakışm ış."
18 Nisan 1963
Don Babayahni tantana ile Şahane'ye g ird i.
19 Nisan 1963
Kelkel Süleyman K ızıld e rili kı
yafetiyle b ü yü k sükse yaptı.
20 Nisan 1963
Zuppevun, Madison numarası
ile ilgi çekti. M a tra k maçta ka
leciler Tonton Nuray, Pepita ve
C ivciv'di. Usta İbrahim kaza gerird i, herkes m atrak sandı ama
d u ru m u cid d iyd i.
çizme modasını
12 Mart 1963
:ir-
aninun
:
10 Nisan 1963
Kapatıldığı
ders
yolunda
G. Ö. tarafından ortaya
M in d e r kavgasını
zandı.
Ateş başı sohbetinde
Atakan başroldeydi.
an
JP
Baba Ö nder d ik ta tö r oldu.
29 Nisan 1963
Seçim ler yapıldı. Tuncer Cengiz
açık fa rk la aldı. Seçim Komis
yonu da nefes aldı.
atılan
Hocalardan İnciler
K A S A P T İR AŞ
"O rm a n la r engebeli, hengebeli yerlerde o lu r."
P rof. Mütebessim ile Em re'nin ders münasebe
tin i bütün Dış T ica re tçile r b ilir. B ir
A m erika'da traştan bahsediliyordu.
Avrat
24 Nisan 1963
" b a lık " epeyi tu ttu .
ab
M aliyun ka
sabah derste
B esim ; " B ir
traş A m erika'da 5 d o la r" diyince Emre a tılıp
"N e !
5 d o la r hoca? 1 d o la r değil m i? " dedi. Besim gayet
sakin "Sen galiba kasapta traş o lm u şsu n " cevabını
verdi.
REŞAT AKTAN
"T ü rkçe d e ne d e rle r bilm em amma buna İngi
lizcede D irect Cost d e rle r."
MAZHAR HİÇŞAŞMAZ
'Binaenaleyh bizim söylediklerim iz zamimetend ir ."
MAZHAR HİCSASMAZ
İM TİHAN SUALİ
"L isa n bilm iyorsanız Siyasî - Diplom asi
sine g id e ydin iz."
Şube
BESİM ÜSTÜNEL
Besim Üstünel A ntalya'dayken lokantada et ye
meği istemiş. Garsona ne e ti, diye sorm uş. Garson :
"D a v a r", demiş. Besim Bey, "K e çi o lm a sın ", demiş.
Garson te kra r "D a v a r", demiş.
"A m b a la j kâğıdı birden fazla kullanılm az, ço
c u k la r."
Sınıfta bunu anlatınca Emre Kongar (Emsesyon is t ) :
'Böyle
yapma.
— Hocam, sığır eti de o la b ilird i, diye atılm ış.
— Bak Anadolu görm em iş çocuğa, deyince Emre :
— Hocam, ben sizi im tih a n e ttim , demez m i?
CUMHUR FERMAN
ü m itsiz bakıp insana manevî
işkence
AYDIN YALÇIN
" F ik irle rin çarpışmasından h akikat, kabakların
çarpışmasından çekirdek ç ık a r."
İSMAİL TÜRK
17
İ lk a y ü n e l n is a n l a n d i
m
m
m
m
Haber bomba tesiri ya ptı-İn tih ar teşebbüsleri var-Olayın
nasıl bugüne kadar gizlendiği tahkik ediliyor
M a ş u k la r S o k a ğ ı, A n k a r a :
r im iz A k a g a s ı
T e llâ l
( Ö z e ! M u h a b i
K e l Ö zcan
b ild ir i*
y o r) i
u
zun zamandanberi gayet yakından
izlediğim
M a liyu n 'u n gözdesi, Şahane'nin esmer güzeli
İlkay cüm le gazetecileri a tla ta ra k nişanlandı. Ne de
olsa muhasebe dersleri verm enin içim de bıraktığı
b ir ta tlı kım ıldayış vardı bayağı üzüldüm , pardon
sevindim .
İlka y'ı nişanlandığının ertesi günü evinde ra
hatsız e ttim . Kapıyı bizzat k e n d ile ri a çtıla r bu de
ğerli m isa firle re gösterilen b ir hüsnü kabuldü. İl
kay alışık b ir tarzda o tu rd u ve ne içeceğimi sordu.
Ben de isim in muhasebe öğretm ek değil, gazetecilik
olduğunu söyleyince, şöyle b ir toparlandı ve şaşkın
lığını belli etmemeye çalışarak dedi k i :
— Ya, te b rik ederim demek gazeteci de oldun?
— O ldum değil, ya p tıla r.
— Pek m em nun oldum Bay Tuzcuoğiu.
— Ham fendi bana o şekilde hita p
m esleğim i un u tu ru m .
etm eyiniz,
— Hay hay, buyrun sorularınızı b e kliyo ru m .
Serde acem ilik vardı ama, ne de olsa bu g ibi
ko nuların yabancısı d eğildik, ilk soruyu sa lla d ım :
— Nişanlınızı ta rif eder m isiniz, bütün Şahane-i
M ü lkiye 'n in kız ve erkek T üllâbı m erak içinde kıv
ranıyor?.
İlkay d işle rin i göstererek güldü ve şöyle ş a k ıd ı:
"M ode rn e rk e k ".
İşte İlka y'ın nişanlısı hakkında ilk iş ittiğ im lâf
bu oldu. Esmer güzeli m uhatabım devam e t t i :
"Necdet çok iyi ç o cu ktu r. T a h s illid ir, te rb iy e li
d ir. Çok iyi para kazanıyor bana ilk fırsa tta b ir
K a dillak alacak. Özcan o zaman gel sen de b in e r
sin ."
İlkay'a teşekkür e ttim p ro le te r h alim i gayri ih
tiy a ri düşündüm , ve "in ş a a lla h " dedim .
İlka y ilk fırsa tta nisanlısını Fakülte'ye getirece
ğini vaadederek, kahvesinden b ir yudum aldı ve
"Özcan gazetecilik nasıl şey" diye bana sordu.
— Pek fena değil, hele senin gibi ta tlı cinsi lâ
tifle rle m ülâkat yapm ak gayet hoş. Ama zor b ir
meslek A llah'tan bizim gazete yılda b ir ç ık ıy o r da,
mesaimiz ayarlanıyor.
A yrılm adan önce, İlkay'a son b ir soru da salla
dım :
— B iliy o r musunuz İlka y Hanım. Bu haber bü
tün Şahane'yi sarsacak?
İlka y gülüm sedi, yüzünde g ü lle r açtı ve hafifçe
k ırıta ra k şöyle d e d i: "Ben sarsıntılara b a y ılırım ."
18
İn tih a r Teşebbüsleri:
Ö':e yandan, bazı müessif vakalar
mek üzereyken önü güç alınm ıştır.
cereyan
et
"Çingene güzeline önce ben ayak a tm ıştım " d i
yen b ir Y eşilada'lı meslekdaşım soluğu doğru Rüz
gârlı sokaktaki Cemal Baba'nın Canlı Balık’ ında aldı
ve nefes almadan içmeye başladı. Sık sık in tih a r lâ
fı eden bu perişan gazetecinin P.M.T. olduğunu gü
v e n ilir kaynaklardan öğrendim .
M.P.T.'dcn sonra İdariyun mahallesinde b ir
başka olaya şahit o lundu. Uzun boylu üstün b ir
genç bu haberi duyunca öylesine şaşırmış ve boca
lamış k i, soluğu derhal Banyo odasında almış ve
Banyo odasının m u slu kla rın ın sarıl sarıl akmasın
dan şüphelenenler tarafından sular ağzına gelmeden
k u rta rılm ış tır. Sonradan, bu gencin esas mesleği
olan tellâklığı hatırladığı ve bu sebeple Banyo daire
sine koştuğu ile ri sü rü lm ü ştü r.
Olay T ahkik E d iliy o r:
Şahane'deki hırsızlık vakalarında adı sa.nı duyulm ıyan polis te şkilâ tı, "Laisse faire, laissez passe r" fo rm ü lü n ü n hiç olmazsa bu sefer işe yaramıyacağını anlıyarak, İlka y'ın nasıl olup gizliden nişan
landığını ta h kike k o yu ld ula r. Sızan haberlere göre,
ta h k ik a t kom isyonunda Şendul Yalçın, Sümbül Y a l
çın ve S iler Erkan varm ış. Bu p olislerin liyakat vesi
kaları ko n tro l e d ild ikte n sonra komisyon derhal ça
lışm alarına başlam ıştır. T ahkikat bilhassa intihara
teşebbüs edenlerin yönünden g e liştirilm e kte ve dalı
nan d e rin likle rd e n henüz çıkılm adığı anlaşılmakta
dır.
^JFha!ıiı*(Zt-i <
^/iııkii!zİ3İ
Geçen sene ik in c i sınıfta Doç. Dr. Feyyaz G öl
cüklü derse g ird i, kalın camlı gözlüğünü çıkarıp ye
rine d iğ e rin i ta ktı. C.M.U.H. o günkü mevzu şaha
de tti. Dersi anlatmaya başlayınca tüllabtan devamlı
so ru la r çelmeye başladı. Suallerin çokluğu Doç.in
d ik k a tin i cekmis olacak k i:
—
nuz? dedi.
ilgi
Niye bu mevzua kadar
bu
duyuyorsu-
T üllabtan b iris i başını deve kuşu gibi sıranın
içine sokup su cevabı v e rd i:
—
Efendim , bu gözler sütunlu salonda o kadar
çok frik iğ e şahit o lu yo r ki, sayısının haddi hesabı,
yok. Acaba kendiliğinden meydana ge.len bu olayla
rın hukukî m ahiyeti nedir? Onu öğrenmeye çalışı
yoruz.
_ ıııı
20 000 Lkaya kiralanan Pavyoa
n c a n a a B szz
Tüllop sosyal adalet diye inlerken, M aliyun’dan bir hatun Balina
otelinde su gibi para harcatarak dünya evine girdi ve
sonra uçağa binerek Balayına çıktı.
B a lin a
O te lin in
R o o f'u n d a
K a rg a s c k m e z
M erSek H ü s n ü b i l d i r i y o r :
M
aliyun'd aki berabergezer
kızların
en
etlisi
kom bina Laytü bütün tülâbı h a yretler içinde
bıraktı ve bütün hem cinslerinden önce kü rkçü d ü k
kânının yolunu buldu.
Kom bina Laytü'nün evlenmesi sosyetede epeyi
çalkantı ya rattı ama esas k a rış ık lık sosyal adalet'çi
çevrelerde çıktı. G ü ve n ilir b ir kaynak, Laytü'nün dü
ğün töreni için kiralananPoof'a b ir geceliğine 20 bin
lira kira v e rild iğ in i b ild ird i. D ip lo m a tik çevrelerden
gelen bu haber dem in ism i geçen çevrelerde derhal
b ir bomba etkisi uyandırdı ve aralarında b ir heyet
teşkil edilerek İd a riyu n 'd a ki Los Kelepiros g rubu
nun hiç de kelepir olm ıyan süper nükleer Kraliçesi
Nes’eye gönderildi.
Neş'e, kendisine ü zü n tü le rin i b ild irm e ye gelen
heyeti nes'e ile karşıladı ve kendisinin modern b ir
kız olduğunu ve düğün m asraflarının sosyal adalet
ö lçüleri içinde kalmasına ta ra fta r olduğunu b e lirtti.
Neş'enin bu sözleri alkışlarla karşılandı
Laytü, daha o gece sabahladıktan sonra, derhal
i'çağa b indi ve Alam anland'e balayına g itti. B ir az
şekerli kaynak, uçağın kalkarken fazla hamuleden
g üçlük çe ktiğ in i söylediyse, bunu resmi çevreler
doğrulam adı.
K om bina'nın dünya evine girm esinin yüzbinin
üzerinde olduğu söyleniyor. Oysa tü llâ b ın büyük
çoğunluğu K em al'in Site'sinden ik i buçuğa nasıl çı
kacağını hesap ediyor. Sosyal adaletçi çevreler, me
ni m asrafat kanununun bütün şiddeti ile uygulan
ması için hüküm ete başvurmaya ka ra r verecekler
miş ama genellikle iy i haber alan çevreler bu
nun boş olduğunu, sosyetik evlenişlerin önüne geçilem iyeceğini ile ri sü rü yo rla r.
Neşe - Beyhan ve Nuray hastalandı
O laya gönül polisi elkoydu-Prof. Şişgöbek’in mütelâası
İ d a r iy y u n
h a b ir im iz
B a ğ la r ı :
K e le p ir c i
K ü ç ü k e s a t:
H ü ılü n
(Ö z e l M u
b ild ir iy o r ) :
I
dariyyun bağlarının en olgun ve en dolgun üç
mahsulü Nes'e, Beyhan ve N uray ablalarım ız
dün âniden hastalanm ışlardır. Olay derhal yayılm ış
ve derhal durum a elkoyan gönül polisi soruşturm a
larına başlam ıştır.
Ben, olay yerine vardığım zaman d o k to rla r has
taları tedavi ile meşgul b u lu n u y o rla r ve konsültas
yonlarından emin olm ak üzere kara kaplı kita p la rın ı
ka rış tırıyo rla rd ı.
Çıkan şayialara göre, M aliyun d ilb e rle rin d e n
K ayil'in hem de zengin b ir m ühendisle b irlik te “ hal
ka" takması sok etkisi husule g e tirm iş ve uzun zamandanberi devam eden rekabet neticede sokağa
dökülm üştür.
H atırlarda olduğu üzere ik i gün önce, Kayil
tantana ile nişanlanmış ve nisan partisine İd a riyu n 'dan hiç b ir hem cinsini dâvet e tm e m iştir.
Teşhis hususunda bana özel b ir m ülakat veren
tanınmış d o k to r - psikolog K e rr'le rim izd e n Prof.
Şişgöbek şunları sö y le m iş tir:
"B u gibi haller genç kızlarda sık
sık
g ö rü lü r.
l l l i m H I l H l I l H l I l l l l l l l i m i i m i l l l l l l l l l l l l M I I I M I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I I M I I I I M I I M M I llllM im it lI l lllll
— Ne zaman evleneceğim anneciğim? CANDAN
................................................... .
Uzun zam andanberi süregelen rekabet sonucunda
b ir ç ık ın tılı olay bardağı ta şırır ve tansiyonlar ger
ginleşir. Hastalığın yegâne tedavisi Avrupa seyahati
d ir. Ben de hastalarım a bunu tavsiye e ttim ."
Kime ne yaraşır?
Gönül Pekmezciler
Neş'e Kutlu
Seviın Yormuk
Beyhan Türkay
Nuray Doğan
Nurtan İçaydın
İlkay Ünel
Birten Kunurkaya
Üstün Yürekli
Aylâ Ertepınar
Yalçın Doğan
Ozcan Aşcıoğlu
Aslan Gündüz
Alev Batu
Olcay Göker
Selma Eligüzeloğlu
Aydın Gürkan
Peker Turgut
Hilâl. Berkem
Yücel Irgat
Ruşen Şusut
Tülây İleri
Tahir Perek
Ayşe Kadıoğlu
Alâaddin Şenel
Yahya Akyüz
O rkid e Konfeksiyonda
Student.
Terzi
Cavgada Talebe
Berber
Bekri .
Çariçe
Mylene D em ongoit'nın
Dublörü
Gelin
ip Cambazı
Kahveci Güzeli
İlk -Y a rd ım
Harem Ağası
A zrail
Alev K in ik li
A llâm e
Çocuk
Ayı
K um ru Sum ru Âşığı
M akvaj Kutusu
Oyuncakçı
Tonton Teyze
Soprano
Prens
Balerin
Allahsız Cavcav
im am
EVLEN VE İLÂN i
IV. İdarî Şubenin kabadayılarından b iriy im .
Y akışıklılığım a diyecek olm ayıp, tek kusurum faz
laca tü tü n iç m e k tir. Hattâ bu yüzden II. sınıfta iken
aynı sırada oturduğum uz h a tu n la r bana "T ü tü n c ü
K ızı" lâkabını takm ışlardı. Ama sakın buna bakarak
erkekliğim den şüphe etm eyin. Boyu boyum a, huyu
huyuma uygun b ir kızla A llahın izni, Peygamberin
sünneti ile evleneceğimi alenen ilân ederim .
TÜTÜNCÜ KIZI A. T.
Muhtelif bilim dallarına göre
İKTİSAT
Sevgi, arz ve talebin
noktasıdır.
MALİYE
Merkez Bankası ile M aliye
Bakanlığı arasındaki karı
koca münasebetidir.
MEDENİ HUKUK
M. K. 108. nci maddenin ic
rasına ve M. K. 132. nci mad
desinin tatbikine sebep olan
davranıştır.
İÇTİMAİ İKTİSAT
Sosyal adaletin gerçekleştiği
tek sahadır..
SOSYOLOJİ
B ir çatı altında yaşamaya va
sıta olan duygudur.
SİYASİ TARİH
Baltacı'nın Katerina'dan ta t
tığı nesne.
MUHASEBE
Sevgi bilançosunun
pasifinin eşitliği.
PARA - BANKA
İDARE HUKUKU
kesim
a k tif ve
■>
10 T L
’ .'
Yabancı tabiyetteki b ir ka
dınla evlenen mem uru işin
den kovduran basbelâsı.
BATMAZMIŞ
Besim Üstünel'e davetiyeler satılırken
den E rta n :
3. M a li
—
Hocam davetiyeler çok pahalı, keçi boynuzugibi batıyor.
Besim Hoca, davetiyeyi satan kız olduğu için,
E rta n 'a :
— • Sen satsan keçi boynuzu o lu rd u , ama....de
m iş.
,.
(%3
20
I
Ev hanımı o lu rd u , inek oldu.
Nevin Tokur
Alev Sönmez
Jön o lu rd u , jig o lo oldu.
Amil Rıza
Akordeoncu o lu rd u ,
du.
kel o l
Erol Tunaboylu
: Boylu o lu rd u , pe tit oldu.
Tuncay Oznrıtürk
: Çeşme o lu rd u , nişanlı olcu.
E rdim Tüzel
: Kaymakçın o lu rd u , hariciye
ci oldu.
Önder Özar
: Gazeteci o lu rd u , Kazgan'a
Başkan oldu.
: Ayyaş o lu rd u , geco kusu o l
du.
Şakir Bakar
Gülyüz Szcebe
: M a n k -ı o lu rd u , M ü lk iy e 'n in
dem irbaşı oldu.
: Hakem o lu rd u , Scx p a rtile ri
m üdavim i oldu.
: Ankara Belediyesine arazöz
o lu rd u , fu tb o lcu oldu.
: Kaz o lu rd u , lâz oldu.
: Bahçıvan o lu rd u ,
TeNeSe
m üdürü oldu.
: Hacı o lu rd u , deve oldu.
Unal Armağan
Ruhi Mert
Ertuğrul Alişan
Selâmi Teker
Halit Ek
Halûk Kırkbir
: Baytar o lu rd u , çığırtkan o l
du.
Çetin Çulhaoğlu
: Efendi o lu rd u ,
n ik oldu.
Ali Osman Salur
Aziz Sevinç
Aslan Gündüz
ayyaş senfo
İmam o lu rd u , âşık oldu.
Palavra o lu rd u , gıcık oldu.
Kasap o lu rd u , çarşaf düşma
nı o ld u ..
Ş oför o lu rd u , Lüks N crm in'ci oldu.
Ç oluk çocuk sahibi o lu rd u ,
elenseci oldu.
Çiroz o lu rd u , telâse m üdürü
oldu.
Dadaş o lu rd u , m u s ta n tik o l
du.
Candan Köylüoğlu
:
Apiullah Sarıkaya
:
İhsan Karaman
:
Bekir Toksoy
:
İlkay Üne!
: Prenses o lu rd u , nişanlı oldu.
: Gerici o lu rd u , Allahsız cavcav oldu.
: Cokey o lu rd u , cem iyetçi o l
du.
: Tazı o lu rd u , hamamcı oldu.
: Tekçi o lu rd u , kahveden çık
maz oldu.
Bektaşi o lu rd u , seyyah oldu.
Alâaddin Şenel
Baba Saim
Ethem Bilgiç
Tüzel
Dündar
Kemalettin
Sinan Acar
Nevzat Tüfekçi
Dansöz o lu rd u , d a k tilo oldu.
Süpürgeci o lu rd u , orkestra
oldu.
: Ç ilin g ir o lu rd u , s h e riff oldu.
: Sındırgı canavarı
o lu rd u ,
haydut oldu.
: Hiç olumdu, gram ofon oldu.
Ergin
:
Sadık Kutlu
: Sarhoş p ilo t o lu rd u ,
oldu.
Hilâl Berkeııı
: Ermeni o lu rd u ,
bozuntusu oldu.
Yencr Unliier
Güner Koçero
Kaleci o lu rd u , b ir
yem oldu.
Olcay Göker
Gülden Argun
Mtsc Kutlu
Nuray Doğan
Serpil Ertan
Aynur Sümer
Aylâ Ertepınar
Gülser Atik
İınre Çetinerler
Birten Konurkaya
Aylan Mustafa
Aylâ Atak
Gönül Pekmezciler
Yılmaz Ünlü
Erhan Ulgener
Bilgi Çetin
Hmcaİ Uluç
Ahmet Kışlalı
Şevket Özügerğin
Çaçaron o lu rd u , yalak dema
gog oldu.
Av o lu rd u , avcı oldu.
Füzeci o lu rd u , sp ike r oldu.
Çemiş o lu rd u , öğretmen o l
du.
Audrey o lu rd u ,
d ip lo m a t
ayağı oldu.
Tonton o lu rd u , yürüyüşçü
oldu.
Sair o lu rd u , Premiere etudiante oldu.
Ukala o lu rd u , benci! b ir tergal'ci oldu.
Öğretmen o lu rd u , Adana'ya
yakın oldu.
M ü lk iy e liy e tav o lu rd u, Hukuk'a transfer oldu.
Kıbrıs Radyosunda şarkıcı
o lu rd u , kraliçe oldu.
Ev kızı o lu rd u , hafize oldu.
M ürebbiye o lu rd u , hariciyeci
oldu.
Demagoq o lu rd u , Şahane'de
dede oldu.
Şampiyon o lu rd u , Baba ol
du.
Çocuk o lu rd u , Pepita oldu.
Zampara o lu rd u , gazeteci ol
du.
Basketçi o lu rd u , spor ve fık
ra yazarı oldu.
: Kuş o lu rd u , Başkan oldu.
hatuna
ayıbey
Kleopatra
— Güzele bakm ak sevaotır. FESTİVAL ERKAN
Aydın G ürkan, geçen yıl seminerde "A m m e
m asraflarının s ın ırı" meselesini incelemiş. Bu yıl da
Hocası "V e rg i yükünün s ın ırı" nı verm ek istemiş.
Aydın bu konuyu alm ak istem ediğinden, Hocaya :
— Ben bu konuyu geçen yıl inceledim , demiş.
Hoca düşünüp, bu iki. konu arasında ne ilgi olduğu
nu sormuş. A ydın'ın ce va b ı:
— Efendim ik is i de sınırı inceliyor, olmuş.
Y U R T ’ TA
Bedros dekanlıktan indiğinden beri millet
sabahlan rahat uyku uyuyabilir oldu. Suat Bey
eksik olmasın pek yurt taraflarına uğramıyor.
Bu sebeple uykucu tüllâb şimdilik çok rahat.
Yurt her zaman bildiğin yurt. Değişen şey,
nüfusumuzun her yıl gittikçe artmasıdır. Üste
lik, yeni sübyanlar- aralarında bir tanesi hariçyurt hayatına pek çabuk intibak ettiler. Son sı
nıf ağabeylerinin yapmadıkları sululukları ya
pıyorlar. Meselâ bir defasında konferans salo
nunda konser vardı. Dışardan kiralamışlardı.
Bildiğin gibi son sınıf yatakhanesi konferans
salonunun üstündedir. Gecenin saat l'i olup da
tüllâb yatağa girince baktılar ki gürültüden
uyunmuyor, tutturdular o saatte bir Mülkiye
marşı, arada küfürler gırla gidiyor. Hemen er
tesi gün bunu duyan tüllâbı sübyaniyun
“Champs Elyees’’de ikişerli kol sıra olup, Mülki
ye marşım söyleyerek yatakhaneye girmişler.
Onların bu pek çabuk intibakına uyamıyan bir sübyan ise sekreterliğe bir şikâyetname
yazmış hemen senenin iptidasında öyle bir şi
kâyetname ki en kısa ifadesiyle emektar yurdu
muzu bir ‘‘A H IR”a benzetmekte idi. Sekreter
bey mektubun metnini kantine astırdı; bu, ço
ğunluk tüllâbm kükremesine sebeb oldu. ,'Ey
sübyan kimsen meydana çık..” diye cevaplar
yazıldı. Fakat o sübyanın kim olduğu anlaşı
lamadı, meydana çıkmadı, nasıl çıksın ki..
Yine her zaman olduğu gibi uykusuzların
en büyük zevki uykucuları rahatsız etmek. Son
sınıf yatakhanesinin önünde her gece saat Ol’e
kadar müzikli tonlantılar oluvor. Tüllâbm ço
ğunun transistörlü radvo sahibi olması uvkuculara aman vermiyor. Radvo olmasa b'le Halûk,
Atakan. Candan. Aslan. Çetin. Üstün. Sadık her
gece bütün gayretleriyle İbrahim Usta ve Der
vişi uyandırmaya uğraşıyorlar. Onlar da sanki
eli kulağında, biraz gürültü olsun hemen fır
layıp millete posta atıyorlar gürültüyü kesin
yoksa disipline, profesörler kuruluna veririz
diye. Devriş doğrudan doğruya dayakla tehdit
H AYA T
ediyor. Üstelik bir defasında gürültü üzerine
dışarıya fırlayıp, gürültü edenlerin dört kişi ol
duğunu görünce "— Şükredin ki 4 kişisiniz 5
kişiden aşağı olana el kaldırmam” dedi. Bundan
sonra Dervişin her dışarı çıkışında 4 kişiden
fazlası dolaplar arasına saklanıyor ve böylece
tüllâbm hepsi dayak yemekten kurtuluyor. Der
viş de çok iyi kalpli çocuk, 4 kişi gördümü acı
yor, el kaldırmıyor.
Mescitimiz bu vıl yine her zamanki gibi
epey tüllâbı sinesinde birleştiriyor. Tabi bütün
müsdahdem de oranın müdavimi. Bu sebeble
namaz kılan tüllâbm hademeler arasında for
su Cemiyetçilerden yüksek; istedikleri raman
banyoda yer ayırtabiliyorlar. Bu çok önemli.
Çünkü nüfusumuzun bu kadar artması sebe
biyle rahatça banyoya girmek için insanın yo
Mustnfaıun yakın ahbabı veya Cemiyetçilerl-n
sıkı fıkı dostu olması gerekiyor.
AH Osman, pirî üstadı İnek Sefa’nm izin
de yürüyor. Yukardaki inekhnneler kananınca
mcscitte ineklemeye devam ediyor; zikrinden
de ireri kalmıvor.Orada "PERİ” okuyup oku
madığını pek bilmiyoruz.
Kılcı Münir ayna başından ayrılmıyor; la
vaboda buna dayanamayan aynalar arka ar
kaya çatlıyor. O, lavabo aynalarına rekabet
edercesine bir tarafı düz. bir tarafı konveks bir
ayna alıp, dolabına koydu. Bu aynaya Münir’
den başka kim.seye bakmak nasip olmadı.
Koçero Güner son günlerde yay çalışmala
rı aksatır oldu. Sebebini henüz tam anlıyamamı.za rağmen, bir Hatunla konuşmaktan va
kit bulamadığını sanıyoruz.
Yurdumuz öyle değişti, Tüllâb öyle züppelestiki! Bazı hastalar, radyo kucakta yatıyor
lar. hatta - inanmıvacaksın belki - W.C.’ye dahi
radvo ile giren ook. Kanıda sıra bekliyenlere
Allah yardım etsin diyeceksiniz tabiî.
O da Allahın K u lu Öteki de
12 senedir Fransızca okumasına rağmen, hiç
b ir şey bilmeyen İhsan, Ziya beyden im tihana girer.
İm tihana girmeden önce, kapıda küçük b ir parçay:
Yahya'nın yardım ı ile ezberler.
İçeri g irdiğinde, Ziya Bey istediğin b ir parçayı
oku der. O da ezberlediğini o k u r ve tercüme eder.
Hoca peki çık der. İhsan tam çıkarken yanlış tercüe ttiğ in i anlar ama b ir kere dışarı çıkm ış o lu r.
Biraz sonra da Ziya Bey sigara istetm ek için d ı
şarı çıkar. İhsan hemen hocaya yaklaşarak "H ocam ,
ben kral diyeceğimc damat dem işim , hiç zararı o lu r
m u ".
Kim senin canını yakınam akla, talebelerin b ir
num aralı sevgilisi olan Ziya Bey "Y o k evlâdım ne
zararı olacak o da A llahın kulu öteki de", der.
Boğa Bekir - Ayı Sadık -cjavga-i minder'de
:24
N o tla r asıldığında İhsan'm 7 almış olduğu gö
rülür.
O lS ıfL lN y^ueucu ÇAŞKAfO' G O R İL 'lEM&rt
OJatahhane o Jebiyait
Saat gecenin b iri - ikisi. Erken yatanlar ta tlı b ir
rehavet içinde dünyadan uzaklaşm ıştır. Ansızın b ir
patlama. " K ü t" . Kapı ça rp ılm ış tır. Arkasından b ir
daha, b ir daha, b ir daha...
Yatakhanenin yarısı uyanmış, h a fifte n k ü fü rle r
başlam ıştır. Ama gelenler, bu mevzuda daha ihtisas
sahibidir. Uzayıp giden gürültüden uykusu kaçan b i
ri b a ğ ırır:
— Bundan sonra konuşanın...
— Önce kendine...
— Hah hah haa...
— • Kahveci çay getir...
— Şekerli b ir, çaylar üç oldu...
— Eğer paranız varsa tavsiye ederim 7.N.S. den b ir
ev tutun. SELAMİ
A rtık uykusu ağır o lanlar bile uyanmış, herkes
bu k ü fü r kervanına k a tılm ış tır:
— Ulan zübük...
—
—
—
—
—
—
—
—
Zübük senin...
Sus be Postal...
Çık dışarı..
Çık ulan...
A rkadaşlar susun a rtık sabah oluyor.
Ü ürüüüü....
V ak vak vak...
Hah hah haaa...
ÜNLÜ
— M ülkiye'de ayılık dayılıktan yeğdir. AYI SADIK
(Zoilf.ltd das: ^A)e
İNEKLİK
HAKLARI
E V R E N S E L
y t a y i L i f i 7Z
Jale - Güven
Naci - Süheylâ
Onur - Sevgi
Erhan - Kıvılcım
Fare Okan - Tülay
Aydan - Lale
III Siyasi'de antrem an yapı. y o rla r.
III Siyasi'de ta tb ik a t
IV Siyasi'de beraber d a k tilo .
Ateş sö n d ü rü yo rlar.
İngilizce K ulübünde m o to
sikle t dersi.
: Kamp 17 de beraber çalışma.
: Kamp 17 de muhasebe.
Nuri - Gülsen
M. Avcıoğlu - Şüheda S efir ve Sefire ayaklarında.
Nazif - Onur
: Evlenme ayaklarında.
Melih - Gülsen
: Banklarda evlenme p ro je le ri.
Emre - Bilgi
: Ö m ü r boyunca ka h ır çekme'
rekoru.
Yalçın - Nurgün
: Spor S ekreterliğinde ruh ça
ğırm a.
Erdinç - Hatçe
: Beraber not yazma.
Teoman Senai - Sülen Opel arabada şo förlü k.
Cengiz - Şenay
: İk tis a t'ta n g e tird i, H ukuk'a
kaçırdı.
Tunç Bilget - Şebnem Her tü rlü oyun oynanır.
M üfit Ertem - Gül : Y arı yolda nasıl ka lın ır.
Karga Hazer - Zehra : H ollanda'da yerleşme plân
ları.
Koçero - Günay
: Y ontulm a üzerine seminer.
Ünal - Naime
: Keçi kafese nasıl girer?.
Neşe Kutlu
Beyhan Türkay
Sevim Yormuk
Nuray Doğan
Alev Kinikli
Üstün Yürekli
İlkay Üne!
"M ik ro fo n d a C inayet"
"M ü z ik Dünyası"
"A ra l'ın P a rtis i"
"E lm adağ'daki A teş"
"Ç ocuk B a kım ı"
"Saman A ltın d a ki S u"
"Nasıl N işanlandım ?"
Güner Başaran
Aynur Sümer
Nurtan İçaydın
Reyyan
Ayşe Yalkın
Hilâl Berkem
Olcay Göker
Serpil Ertan
Aylâ Atak
"A ğım a D üşenler"
"Y ü rü y ü ş S anatı"
"M a k y a jım N asıl?"
"Y a la k lık Ö ğ re n iyo rum "
"H srse yim Mâzide K a ld ı"
"G öz Boyama Sanatı"
"H o ca la rla K avgalarım "
"H o ro z la r Ö te rke n "
" İs tik b a lim "
"G iy im S anatı"
" C ic ile rim "
"Sevm ek Kolay m ı? "
"O m u zla rım d a ki S açlarım "
Gönül Pekmezciler
Aylân Mustafa
Bilgi Çetin
Jale Baykal
Birten Kunurkaya
Ender İkiışık
M ünir Bellek
Bülent Kutay
Bülent Çakım
Gürol Gökçe
26
D E M E C İ
?
"Cebeci Ç am lığı"
" K o rid o r İn tiz a rla rım "
"Y ağ Ç e şitle ri"
"E rk e k le r Esmerleri Beğenir,
S arışınlarla E v le n irle r"
"Sex P a rtile ri N e d ir? "
"F u n n y Faces"
Biz aşağıda im zaları bulunan hasinekler, daha
iy i o tlıy a b ilm e k daha çok not alabilm ek ve gözümü
zü ve kafamızı d oyurm ak için işbu haklar beyanna
mesini deklare e d iyo ru z:
1.
İn e k lik M ü lkiye n in kaçınılm az b ir vasfıdır.
a. inek lâfını k ü fü r olarak istim al eylemek
yasaktır.
b. İneklere saygı gösterilm esi tem in edile
ce k tir.
c. İnekkiyun arasına kökü dışarda unsurla
rın sızmasını önliyecek te d b irle r alına
ca ktır.
2 . İneklerin otlam a alanı İnekhane'dir.
inekhanenin kutsallığını bozanlar hakkında şu
müeyyideler uygulanacaktır.
a. sıraları işgal eden demirbaş aşıklar
C ahit'in derslerini devamlı ta kip ede
ceklerdir.
b. Küçük sınıflara kapanıp ineklerin dulıulune mani olan alevi harlı ç iftle r Nerm in'den türkçe dersi alacaklardır.
c. Y u rtta ve Kantinde d ö rt kol atan kum 'bazlar nasıl kazık atılacağını öğrenmek
üzere dıs ticaret dersine sokulacaklar
dır.
3.
İneklerin geviş g e tirm e le ri ?n tabii h akları
dır. Bu hakkın kâğıt üzerinde kalmasını ön
lemek üzere bol kâğıt ith a lin e karar v e ril
miş ve bütçeden M ülkiye-i Şahane'deki
ineklerin daha iyi beslenmesi için özel kâ
ğıt tahsisatı ç ık a rılm ış tır.
4.
Bu kâğıtlardaki sellüloz m ik ta rın ın bol o l
masına karsı İnek tü lla b ın m üsekkin ile ön
tedaviden geçirilm esi sağlanacaktır.
5.
İn e k lik ekolünün soysuzlasmasını önlem ek
ve hasinek yetism esini sağlamak üzere alı
nacak d a m ızlıkla rın b ir uzm anlar kom isyo
nu tarafından im tih a n edilmesi kararlaştı
rılm ış tır.
Başinek
Hasinek
Teksirolog
Kanunname
Latif
Sülüman
Ayla
Hikmet
Diksiyoner
Hacı inek
inceinek
Yahya
Halit
Veslangıç
İNEKLERİN SEVİYESİ
M ille tv e k ili Ahmet Şener, Komisyonda Üni
ve rsite lile r Bütçesini tenkid ederken m em leketin
meselelerine ışık tutacak araştırm aların yapılm adı
ğını söyledi ve şöyle devam e t t i :
"B iz ine kle rim izi Avrupa inekleri ayarına çı
karm ak için çok ç a lış tık ! Basarı da kazandık... Fa
kat sadece b ir ineğin seviyesini yükseltm ek yetiş
m ez! Daha çok çalışmamız g e re k ir!..."
Ask b ir göldür,
ONUR
içinde
kazlar yüzer.
BANK
R e jisö r - ii m uazazm M u rta z a
P E R D E C İY K E N
't eçen sayımızda Şahane'ye
C
N A S IL
"S AH N E " yi
7 kazandıran o to rite r ve sop.a'liter re jisö r,
çevirgen, döndürgen, oyunbaz, canbaz ve dekorbaz T ürkay YAZIC I'dan söz açmış ve ketidisini tanıtm aya' çalışm ıştık. KAZGAN'cılar
bütün e htiya r tü llâ b 'g ib i Y A Z IC I'nın yerinin
' doldurulam ıyacağını b ild ik le ri halde, her na
sılsa o rta yere çıkıveren ve stajını Hesna Ha. nım ın yanında yapan Murtaza G ü ro l'u n da
in te rv ie w " edilm esini gördüler.
ile
AKTÖR
rö p a rta j
OLDUM?
KAZGAN
Nancy'de ne oynıyacaksınız
MURTAZA
Ne oynanır tabii ki tiya tro .
KAZGAN
Göbek atacak değilsiniz a b
rader, oynıyacağınız eseri
ism i ne?
MURTAZA
Meseleleri doneleri ile orta
ya vazetmek lâzım, efendim
biz MİDAS'ın KULAKLARIN
oymyacağız.
KAZGAN
: Kısa b iyo g ra fin izi rica etsem
sayın rejisör-ü muazzam?
KAZGAN
MURTAZA
: Zahmet edip b iy o g ra file r kıs
mına baksanız da lüzumsuz
sorularla benim gibi büyük
işler peşinde olanları rahat
sız etmeseniz.
Size Siyasi Şube ferm anında
"M a d a ra " dem işler, ne der
siniz?
MURTAZA
Siyasi Şube'nin
demediğ
kaldı mı ki. H altetm işler de
rirn. Bana e le k trik ç i de de
m isler, iftih a r ederrim . Siya
si Şube'den bugüne kadar
YAZICI hariç hiç sanatç
çıktığını gördünüz mü? On
lar anlamaz bu işten sadece
çam ur atmasını b ilirle r.
KAZGAN
T iya tro anlayışınızı
m isiniz?
MURTAZA
Ben, selefim gibi Guard'lı
esprinin karşısındayım. T i
yatro dediğin Guard değil
ofe n sif olm alı yani hücuma
geçmeli ki seyirciye b ir şey
v e re b ils in . 3 İr sev ve re m i•
z. • 3 r "CCw e r 55*/ cc v rc-
KAZGAN
Özür d ile riz , ef. Bize Tiyatro'ya nasıl, atıldığınızı anlatsanız.
MURTAZA
T iyatro'ya ağababamız YAZIC l'n ın sopası ile a tıld ım . B ir
gün başaktör hastalanm ıştı,
beni m ünasip g ö rd ü le r, sah
neye en yakın bendim , zira
p erdecilik yapıyordum . Çıkış
o çıkış...
KAZGAN
Her çıkışın inişi v a rd ır
ler...
ı
der
söyler
K A IG A S
.N
M URTAZA
75.ar. c.o» Cumer..ere yarmışsiniz ve bizim H ariciye'nin
basına b e li olm uşsunuz diye
iş itm is tim .
MURTAZA
D oğrudur. Yalnız biz kim se
nin başına belâ o lm adık.
Nancy'e de davet e d ild ik . •
Bu bizim başarımızın en kuv
vetli d e lilid ir. Biz başarılı
b ir kumpanya pardon tiy a t
royuz.
KAZGAN
MURTAZA
KAZGAN
MURTAZA
11 m u t ı ı ı ı ı ı m ı ı ı ı ı m ı ı ı ı ı ı ı
: H obby'niz var mı?
Dur bakim o da neymiş...
(R e jisö rü muazzam b ir Siya
si Ş ube'liyi çağırır ve kelim e
nin anlamını ö ğ re n ir).
— Ben iy i b a lık tu ta rım efen
dim .
Paris'e aiden kadronuzu ta
nıtsanız?
K;r Jsünİm. Basta ben
Içla- cz
b iii c s r . îı : ou işler
Sonra b z s s k '.rls ltr.';: ŞANO
YA, fidan AYŞE çene jön NE
CATİ, m antar a k tö r TANJU,
aksesuar ve de ko r NURİ,
Feraando GÜNDOGAN ve b ir
ik i kişi daha onları da yazmayıverin.
V ! -J
L/TTcı l.
O bizim 'm ö s m•¡rrrifi
ız tiır. Sahr.eve çıkma an önce kan devranmı hızlandırıcı şeyler a lır
ve biz de onu m üm kün o ld u
ğu kadar m ali ö lçü le rim iz
imkânında izleriz.
Yabancılardan ise U stinov’a
bayılırım . Zira çaktırm adan
beni ta k lit eder.
KAZGAN
O kuyucularım ıza b ir
söyle
yeceğiniz var mı?
MURTAZA
T iya tro k ü ltü rle rin i a rtırm a k
için hiç olmazsa Jerry Levvis'in film le rin e g itsinler.
m ı m ı ı ı ı u m ıııııı ıııııııııııııııiM iııııııııııiM iııiM iııııııııiM n ııııııiM iııııııı
m ı m m m im ım ııı ııım ı m im ııııın
27
O OOO
OLCAY GOKER
M a rijin a l faydası s ıfır olan
b ir q u a si-ilim d a lıd ır. Onun
için , akadem ik kariyere gi
rersem bu sahayı kat'iyen
seçmem.
LATİF ÇAKICI
İneklemeyi önleyen, fa ka t o
nisbette boynuz yapan pato
lo jik b ir h a ld ir.
GÜNAY TİMUR
Ask mı dediniz? H iç böyle
sual s o ru lu r mu canım ? Hem
ben neredenbileyim ..
ÖNDER BAŞACAR
Çok saçma b ir şeydir.
JALE BAYKAL
E rişilm esi m üm kün olm ıyan
b ir seraptır.
ı
YALÇIN DOĞAN
Evlenmeye takaddüm
h a zırlık safhasıdır.
GÜLSER ATIK
M a rjin a l p ro d ü k tiv ite s i en
yüksek olan faaliyet da lıd ır.
RUŞEN ŞUŞUT
Süslenip püslenmeyi icap et
tire n b ir sta tü d ü r.
AYNUR SÜMER
Bu hususta Zeki
h e m fik irim .
KEMAL ÖZERBAŞ
Aşk çok "expensive" b ir
şeydir. Benden yana paso...
eden
M üren'le
AYLA ERTEPINAR
Efsanevî b ir k u v v e ttir.
SİNAN ACAR
Aaa... Dünyada böyle şeyler
de m i varm ış?...
HAMİ ARITÜRK
H a kikî aşk b ir muma ben
zer, yandıkça e rir, eridikçe
yanar.
METİN İ. AKSOY
A llah bilânı vere Lan aşk.
YALÇIN SENDUR
Ask b ir bardak g ib id ir. İçi
dolu olunca güzel rengiyle
her şeye lezzet v e rir. Bardak
kırılın ca , hiç b ir sey kalmaz.
Kalmayan aşk belâ, belâ ise
sevgidir.
NURAY DOĞAN
Ask, y a la n d ır;
bitm ez.
NEŞ'E KUTLU
Gözlerime bakan, aşkı daha
kolay anlar.
TÜLÂY İLERİ
BEYHAN TÜRKÂY
MİTHAT SAVAS
Ask değil m i,
söyle..
söylemekle
sormama müsaade
NEREDEN SEYREDERMİŞ ?
Gönül Pekmezciler m utadı veçhile sinemaya
geç g idip beş d a k ik a lık arada yanındaki Günseli'ye
: s o rd u :
— Ben geldiğim de film başlıyalı çok olm uş mu
idi?
— Sen nereden seyretmeye başladın?
Gönül p ürcid d iye t o turduğu yeri göstererek:
— • Buradan, dedi.
•2-3
İ s t ih b a r a t
E k ib i
D ild ir iy o r :
aş ve hasinek L a tif'in aralarında hasinek Sü
leyman, Et Yener, D ikisiyoner Yahya, Baba
Saim, Bellek M ü n ir, kanun ve madde üstadı H ikm e t'in de im zalarının bulunduğu b ir önergeyi sun
masından sonra, inekhanelerin ruhsatsız işgali ko
nusu Dekana sunulm uş ve Prof, k u ru lu gündemine
alınması te k lif e d ilm iş tir.
B
Hasineklerin önergesinde
m e kte d ir :
özetle
şöyle
denil
"B iz insan haklarına inanıyoruz. Ancak h ü rri
yet sınırsız o la ra k kullanılam az. H ü rriye t va r diye
b ir erkek ve b ir kız tü llâ b anlam lı b ir ta v ır takına
rak Müessesemizin temeli olan ineklerin ders çalış
m alarına engel olamazlar. Sevişmek ne kadar tab ii
b ir haksa, ineklemek ve otlam ak da onun kadar
kutsal, onun kadar şecereli ve aziz b ir h a k tır.
Bizim karşı cinse hasım olduğum uz da iddia
edilemez. Zira şecereli ve s ic illi inek Başkanımız Lâ
t if i de nişanlıdır ve nişanlısı Kolej m ezunudur. Ne
den L a tifi böyle davranır da, b irb irin d e n ayrılm ayan
k u z u 'la r otlam a ihtiyacı duymaz.
Talebim iz İnsan hakları evrensel beyannamesi
ne ve yeni anayasamızın ruhuna ve esprisine uygun
d u r.
H akkın özüne dokunulm adan yani aksaçlı do
çentim iz Aksoy'un deyim i ile kuşa çevrilm eden bu
durum a b ir çare bulunm asını yüksek katınızdan ey
leriz ric a ."
Önerge Prof, ku ru lu n d a çıkmaz ayın sön per
şembe günü görüşülecek ve yeni ilâve inşaatta bu
meselenin halledilm esi için b ir pavyon açılması yo
lunda istekler ile ri sü rülecektir.
m m i n i m 1111111111 u m u m i m
K A R A İNEK,
ve
K A R A SEVDA
uydur uydur
Askı ben y a ra ttım . Y aratılan
şey ise daima güzeldir.
Karım a
ediniz.
Z c k â İy y e
Sevgilim, yeşil gözlüm, bir tanem.
Kara kedim, al yanaklım, nur tanem.
Teksir oldum, ye beni tomar, tomar.
İnek oldum, boynuzumsun çatal, çatal.
Petek oldum, balımsm, oğulum,
Günahımsın, vebâlimsin, Mart notum.
Groçüsüm, espri İsmailim, Sadunum,
Mazharyüsüm, Bedrosuın, Cumhurum.
Dizi Mercen, adı Nurcan, dişi Mercan,
Yoluna bir can koydum, can.
Bol sütlüm, salyalım, bir tanem,
Kara Danam, uzun dillim , Çingenem.
Gözümde tütüyorsun,
Daha nem olacaksın...? Bilemem!...
Kitabım, teksirim, otum, samanım,
Medenîm, Mâliyem, İktîsadımsın,
İneğim, Buzağım, Kadmımsın.
Karam
*y~V
,
T'1*’ . 5 .
! 2 > a t ı lla t e
S
İD M .ı^ o tm a q ö u n a z i
— Candan Köylüoğlunun Kayseri gezisinde
T.N.S. zannedip karakola girdiğini ve kendini
güç belâ kurtardığını,
— İç gezide üç Bogarde’ın (Naci, Ethem,
Dündar), Türkkaya Ataövden izin alarak pav
yona gittiklerini,
— Amca Çetin Vardarın cemiyetin malî du
rumunu düzeltmek gayesiyle at yarışlarında oy
namak için Şevketten 50 Olira talep ettiğini'
— Naciııin kübik Rccaiye aşk dersleri verdiğüıi,
— Ruhi Mertin tükürük müptelâsı olduğu
nu,
— Abdullah Sarıkayanm taksi ile giden bir
cinsi lâtifi troleybüs ile takip ettiğini,
. — Tahir Perekin 13 yaşında bir sübyana
sırılsıklam aşık olduğunu,
— Tüzel Gökyaylanın bütün öğle yemek
lerini Küçük Emirgâııda briç kitapları okuya
rak yediğini,
— Ender İkiışıkın "besame muço”yu din
lerken gözlerinin dolduğunu,
— Yeryüzünde yegâne bakir erkeğin Ergin
Görk olduğunu,
— Haşan Yükselin fotoğrafçıya resmini iyi
çekmesi için 5 lira bahşiş verdiğini,
. — Kübik Recainin "THE EN D ”i artist zan
nedip, bu artist te her filmde oynuyor yahu de
diğini,
— Jaleye îlkaym hangi ayda doğduğu so
rulduğunda "adına bakarsan birinci ayda doğ
muştur” dediğini,
— Olcayın elli diyemediğini,
— Naci’nin Cemil Koç’un belâlısı olduğunu,
— Aslan Gündüzün Barcelonadan gelinlik
getirttiğini,
—
bey dediğini,
İbrahim Usta’ııun Naciye niye enişte
— Baklavacı Enderin Ankara Kan Merke
zinin devamlı bağışçısı olduğunu,
— Aslan’ın Recaiye çöpçatanlık yaptığını,
— Dündar Tekpınarın "beni, içki tutmaz”
deyip Mantar Ahmette 4 kadeh parlattıktan
sonra, kaldırıma yatıp, “bırakın beni uyuyaca
ğım” diye sayıkladığını.
— Yalçın Doğanın Kızılayda ilk yardım öğ
retmeni olduğunu, Umum Md. tarafından bir kı
za ağızdan suni teneffüs yaptırırken yakalandı
ğım, inğilterede bile mankenler (suni) üzerin
de tatbik edildiğinin kendisine ihtar edildiğini;
— Altan Orbay hergün bir iki kızın telefon
edip şiirlerini dinlemek istediklerini her önüne
gelene anlatarak övünmekte olduğunu, oysaki
bir telefon edenin bir daha etmediğini, Oktay
Batur’la Altan Tufanın Minik neşelensin diye
kız arkadaşlarına telefon ettirdiklerini,
— Baba Önderin Talebe cemiyetinin infisa
hı üzerine Şahanede genel kurul başkanı ol
ması dolayısiyle bir diktatör haline geldiğini,
— Kayseri gezisi dünüşünde, otobüste Bulaydın’ın 2. sınıftan bir hoşsoyun ayakkabısına
sahip olabilmek için 10 0TL. sı teklif ettiğini,.
— Yine Kayseri gezisinde son sınıftan bir
hatunun kafayı tütsüleyip “benim alacağım er
kek gece gündüz içmeli” dediğini,
— Kayseri gezisi boyunca Kel Özcanın gü
neş çarpmasından kurtulamadığını,
— Avrupa seyahati boyunca, kapalı yerde
radyosu çalışmadığı için Koçeronun güverte
bekçiliği yaptığını,
— Yine Koçeronun 00 a bile radyosu ile
gittiğini,
— Avrupa seyahatinde Messina Boğazında
bazı çiftlerin bademcik ameliyatı yaptığını,
îfiuift««
d *«
av
'H i i ı n t f i i i
•/
Cmk lulldbın L P T l:„ k ı/'
wm.• mılmk
ok l
•;
• '* •’ v
l * U' W n ı,i :*«¥«««
z e liU c e tt
t?
,
i
:
ç î'ü : , # u i- ı c
kArAü&KCi t y h r if l
OS-MÇ* 'M ASİ'Z . . .
• "
u: i x y’ u * ’
u
usa m
'
•.
-M\
m
M
M
•
■ •. :• '•
■§ CiJ u ^
: ;
i
¡-v<
i
•.
■;
.
•
»
; m m m
.
iv ; mm '■ •
Hutı/t/fa
-
İ (/J f/f ffj
it Ml.il
<i~*
r '.i • ■
....
2?
— İdari Şubeli Aylanın Avrupadan aldığı
yeni mantosunu vestiyere bırakmaktan korkup
telefon santralına bıraktığını,
— İhsanın erken evlenebilmek için Avrupaya ihtisasa gitmekten vazgeçtiğini,
— Ethemin Ulus meydanında 3 ncü smıf
kızlarından birinden kafasına çanta yediğini,
— Adana gezisi sırasında Tülay Eryücenin
portakal ağaçlarını görünce “Bunlar ne böyle
kırmızı kırmızı” dediğini,
— Zadegan Erdoğanın bıyıkları da
ğunu,
oldu
— Erj sene kan'tinin devamlı müşterilerinin
smıf-ı ipdida:'den Sevim - Oya Müdevvet oldu
ğunu,
— Koçcronun ilk sevgilisinin kardeşi tara
fından araklandığını,
— Kılcı Münir’in bir ara çoşarak “ben malî
şubenin en genç jönlerindenim" dediğini,
— Savcı Mevlut’un 3 siyasinin en
kızını tavlasam mı dediğini
— Aslan Gündüzün haremini kapattığını,
— Yine Aslanın Muzaffer Egesoyun dersi
ne kravatla geldiğini,
— Konya seyahatinde “Çayır” mevkiine gi
den tek şahsın harem Özcan olduğunu ve bu zi
yaretlerinin her gezide adeti olduğunu,
— Müzmin inek Lâtifin organize ettiği Kon
ya gezisinden kalan organizatör payı ile nişan
lısına hediye aldığını,
— Kücıhğı ile meşhur Münir'in geceleri uy
kusunda "O ALEV DUDAĞINDAN” şarkısını
söylediğini,
— Geçen seneki Konya gezisinde Bilgi Çıtakm objektif kapalı iken fotoğraf çektiğini,
— Mali Şube sarışın bombalarından lepiska
saçlı hatunun istikbale niçin Güvenle baktığını,
— Mülkiyenin en güzel gözlü kızı olup ol
madığını Fosforlu nişanlısına soranın kim oldu
ğunu,
— Mücellaya dış gezide Suriyeli bir gen cin
aşkmı Zennube şarkısını söyleyerek ilân ettiğini,
— Aynur Sümer’in Mülkiyeli kızlara boş
vakitlerinde yürüyüş dersi verdiğini,
— Serpil Ertan'ın Romalıları kıskandıracak
kadar saçma miğfer şeklini verdiğini ve bu su
retle horozlan korkuttuğunu,
— Gül yüzlü ve bilgili kızlarımızın kendile
rinden küçük sınıflardaki oğlanlara ablalık etr
tiklerini,
— Ayşe Yalkınm Suriyeli bir tüllâbla gizli
ce öğlen yemeğine gittiğini,
— Güner Başaranın Nurgül geleli beri pa
bucunun dama atılmadığını.
— Alev Batunun bir sohbet esnasında, evli
bir arkadaşını doğan çocuğunun ne olduğu so
rulduğunda "ne bileyim ben, bebeğin kızı erkeği
olur mu hiç” diye cevap verdiğini,
>
— Beyhan Türkayın dış gezide martılara
leylek diyerek biyolojist ünvam kazandığını,
— Sevim Yormuk'un Gölbaşında ördeklere
sandal dediğini,
— Bir poker partisinde sadece seyirci olan
Arslan Gündüzün kaybettiğini,
IM IIIHIIIIIM ....... ...................•M UM U............................................................ I l l l l l l l ..........t........ IIIMHIIMIIIIMI
Kazgan'da b ıra ktım ,
A şkım ı ve gözyaşlarımı...
— Kemal Fikretin Nevzata yorgun saksa
ğan dediğini,
— Hilal Berkem’in seminer ödevlerini ba
basına hazırlattığını, .
— Onur Hüseyinin Miletlerarası İktisadi
Gümrük Politikasının Dış Ticaret dersi olduğu?,
nu bilmediğini,
— Birten Konurkayanın kendisine ve arka
daşlarına çamur atılmasını önlemek için KAZGAN Komitesine girdiğini,
— Çetin Çulhaoğlunun Ulusta bir kızın ana
sından dayak yediğini,
•
i
— Latif Çakıcının Ulusu 3 ncü sınıfı bitir
dikten sonra gördüğünü ve şebeke kullanmadı
ğını,
— Çekinti Gönülün evlenme tekliflerini
reddetme rekorunu elinde tuttuğunu,
— I-Iafize Aylanın bütün siyasinin hesabına
not tuttuğunu,
— Tam er'in San Tulay'a âşık olduğunu,
— Ö m er'in geçen Şubat seyahatinde Dil T a rih li b ir
kızla çok sam im î olduğunu,
'
— Mezunlarımızdan b ir ablanın Hassas Zeki'ye da
yak attığını,
— A ylan'ın hayallerinin m ahvolduğunu ve bu yüz
den siyah gözlük takmağa başladığını,
— Pepita'nın Sıtkı'dan dayak yediğini,,
.................................................................. i h i i i ........ i i i m i i m i i m ....... .
30
;
— Armağan Ünal'ın b ir kıza "S eninle benim dedi
kodum uz çıkm ış, in a n m a " dediğini,
—
Kaku Erkan'ın yediği kazıklara karşılık herkese
kazık atmağa ka lktığ ın ı,
— • Fare O kan'ın hatunlarım ızdan b iriy le kantinde
atıştığını, .
t -r
'
.*‘
‘
— Gülyüz'ün aradığını hâlâ bulam adığını,
— Fernando'nun yeni ayaklar peşinde olduğunu,
!'
. . ı
— G üner'in mektepte uslu durup, dışarda fin k at
tığını,
•
'
.¿ı
— K ü b ik Recai'nin e le k trik le r söndüğü zaman ders
çalışm ak için dolabında üç adet m um b u lu n d u r
duğunu,
— Zalim felek T a h ir Pesek'in her bayram ve yılba
şında kendi kendisine te b rik gönderdiğini,
—
Baba ÖNDER
güzel
1. sınıftan (K e l) B ülent'in, ablasına lâ f attığı
için kızın ( 9 ! ) yaşındaki kardeşi tarafından da
yak yediğini,
İN E K B A Y R A M I
(8 ) —
M . M . Ö z e l M u İM İJİr F . K . U . b i l d i r i y o r :
M ülkiye'de 4 y ıllık tahsil ve te d risin i tam am
layarak M ü lk iy e 'liliğ e hak kazanan tra n sfe r Prof.
Mütebessim bugün yapılan b ir törenle in e k lik d ip
lomasını alm ıştır. D iplom a plânlamada gösterdiği
üstünsel başarıdan dolayı v e rilm iş tir.
Yapılan törende Bas inek L â tif ile diğer Baba
ve Y avru in e kle r hazır b u lu nm u ştu r, ineklere avuç
avuç şeker dağıtılm ış olup, ders tra fiğ i aksam ıştır.
Buna rağmen şekerle geviş getirerek ders dinleyen
İn eklerin v e rim in in a rttığ ı müşahade e d ilm iş tir.
— Etyemez'in sem inerini hazırladıktan sonra bu
konuda kendisini o to rite zannettiğini,
— E. T a m e r'in , kızların sarkan e te kle rin in k o n tro
lörlüğünü yaptığını,
— Çetin Çulhaoğlu'nuıı Ulus'ta b ir kıza s a rk ın tılık
edip, kızın annesinden dayak yediğini,
—
— Kel Özcan'ın İlk a y 'la rın kabul
yaptığını,
— T a rık K ra l'ın Leylâ Sayar'ın film i diye Göksel
A rsoy'un film in e g ittiğ in i ve kafası bozulduğunu,
gününde
servis
— Koçero'nun isim babasının Besim olduğunu,
— Serpil E rtan'ın Fakülteyi b itird ik te n sonra 2 yıl
Alm anya'da o te lc ilik tahsil edeceğini,
—
Kel Özcan'ın sigara içm ediği halde, kızlara yağ
çekmek için yanında üç çeşit sigara taşıdığını,
Kel E m re'nin keçi boynuzunu küçükken yediği
ni.
Sınıfta Temsilciler
İş Bankası param ızın, is tik b a lim iz in e m n iye tid ir.
Bankacı Yalçın
İyi K itap anlaşılması güç k ita p tır.
Aydın Yalçın
M em leketin iktisadını yükseltm ek için istihsale par
m ak atm alıdır.
Besim Üstünel
Her yıl yetişen nesiller % 7 hızla daha iyi yetismelid ir.
Besini Üstünel
"B izim muhasebe dersleri Jet oto b ü sle ri gibi sessiz,
sür'atli e m n iy e tlid ir."
Mazlıar Hiçşasmaz
"Ben çizmeden yukarı çık m a m ."
Mazlıar Hiçşasmaz
"Gelecek yıl bozacak ye rim iz kalm adı.”
(S ınıf yapacak anlam ında)
Suat Bilge
"V ergi m ükellefi inek ve koyunlara benzer."
İsmail Türk
— Siz hiç fallos gördünüz m ü? NURAY
— Hocam, net demeyi unuttunuz. AYNUR
İlkay Ünel
: N işanlılar
Erkan Ersil
: Lüzumsuz işler
Lâtif Çakıcı
: İn e k lik
Ceyhan Mumcu
: T eşkilâtçılar
Güner Ekici
:
Saruhan Hatiboğlu
: O rta - Doğu T eknik
sitesi
Olcay Göker
:
Birten Kunurkaya
: Taşra
Nurtan İçaydın
: Kutlunun
Yalçın Doğan
: İlkyardım
Erdoğan Ulutaş
: Zevksizliğin
Recai Turan
: Teksir
Tamer Sürsal
: Eşseklik
Aylâ Atak
: H afizelik
Önder Özar
: Babalık
Gönül Pekmezciler
: M ü re b b iye lik
Ömer Akbel
: K ü rtlü k
Ender İkiışık
: Kan Bankası
Veli Baltacı
: Peygamberlik
Koçero
Üniver
ih tilâ lc ile rin
Yener Ünlüer
Ş e riflik
Serpil Ertan
Ankara Radyosu
31
DİLLERE DESTAN BÎR SINIF
III.
S ınıf Siyasî Şube diğer sınıflardan takriben
8 - 10 gün sonra derse başladı. Sınıfa her giren, ken
disinden önce sınıfa gelmiş ve bunun kendisine b ir
rüçhan tanıdığını zannedenler tarafından "A A bu da
kazanm ış" nidaları ile karşılanıyor ve ye rin i ala
rak kendisinden sonra gelecekleri aynı nida ile kar
şılamaya hazırlanıyordu.
Levhasız, isim siz, kürsüsüz sım fta ilk dersler
başladıktan sonra çıkıntı ve a n o tla r ke n d ile rin i bel
li etmeye başladı, ilk o la ra k Maşallah D efteri Kebire
tescil e d ild i. Bunu b ir burun fa rk ı ile 3. Adam ve
Havuç ta kip e tti.
Tüllâb kendisine yer e d in dikte n sonra ilk iş
o larak kasıntı pozlarla kızlara ayak atmaya başladı.
Hanım kızla r ise Şubenin havasına ke n d ile rin i o ka
dar fazla ka p tırm ışla rd ı k i, daha evvel te d b ir alarak
nişanlanm ak a kıllılığ ın ı gösterm iyenlerin hepsi sap
kaldı. Bekâr T üllâb en hızlı çalışm alarını yaparken
b ir grup da balo kom itesi ayağı ile ka rışık surette
kız tem ini cihetine g id iyo rd u . Netice o la ra k Deve
sap Tüllâba açıklı b ir p a rti ile veda e tti. M eltem rüz
gârlarına çarpılan ih tiy a r, V o lka n cı'n ın muhayyel
kızına yazdığı ş iirle ri terennüm e d iyo r ve her gecc
La Novia'yı 5 kere d in liy o rd u . Kel İsm o kızlardan
cazip te k lifle r almasına rağmen hepsini reddediyor
du. Fare Okan - M o lo to f - Tom i - Tolgay - Damat Bey
zaten nişanlı o ld u kla rın d a n bu dertten âri sap tü l
lâba zam paralık dersleri ve riyo rd u . B unların neticesin dedir ki Helva nam-ı diğer Bavul Şubeye yakışır
b ir şekilde kızını b uldu. Keçi ise anasından aldığı
müsaade ile sarhoş, hariciyeci ayağına ya tıp arakla
dığı kızını, her dem hayal ettiğinden Keçi Mesut adı
nı aldı. Kova Kaleci Muzu başkanlığındaki b ir gurup
ise K antinde ve S ütünlü salonda kız kesmek için
G ö nlübol'un b ile derslerini kesmeye başlayınca is
cid dileşti. S ınıfın b iric ik istih b a ra t kaynağı Oya Ab
la herşeyi muntazaman cüm le tüllâba d u yu ru yo rd u .
Expoze ( ! I )d e rd in in çıkması ile bu ta k tik le r b ir
son buldu ve m ektebin cüm le kızları geniş b ir nefes
aldı.
Bu expoze sebebi ile d ir ki sınıfta bekâr tü llâ b
ile sap hanım lar arasındaki buzlar e rid i. Lâkin be
kâr kalmaya m ahkûm b ir takım M antar T ü llâ b hâlâ
hayatının b iric ik kızını aram akla meşguldü. Hanım
kızlar birden b in i b ir paraya te k lifle r almaya başla
dılar. Bu te klifle rd e n bazıları talebe sıralarını bile
aşıyordu. Lâkin hepsi bu te k lifle ri re d d e ttile r.
Sınıfın havası yavaş yavaş norm ale döner ve
herkes yanı başındakini ka b u lle n irke n sene sonu da
yaklaşıyordu.
İNEKLİK M A C U N U
T
a rih î in e k lik M acunu'nun te rk ib i aşağıdaki gi
b id ir. Yalnız bu macunun emsali ile k a rış tırıl
maması ve Hassas Zeki, Sümbül Yalçın, Şendul Yal
çın m isu llu tüllabın bos yere sevince kapılm am aları
lâzım dır.
KARANFİL
: (Tercihan Zadegân'dan
m in e d ilm e li)
YENİBAHAR
: ( Koçero'ya sorulm ası)
te
ZENCEFİL
(Essek Tamer'e
e d ilm e s i)
KALANGA
(V a r sorm ak Kel Kel Süley
man )
KARABİBER
( İlkay'dan alın m ası)
KIRIMTARTAR
(Z ü lâ l'd e n )
HACLİCAN
(H arem Ağası Özcan'a
racaat)
KEBABİYE
(Baba Yavuz'dan alınm ası)
HİNDİSTAN CEVİZİ
(Baba Önder'e sorulm ası)
ANASON
(Rakıcı Günhan'dan
e d ilm e s i)
tem in
SAKIZ HİYARI
(Topsakal
mesi )
kesil
ŞEM3İH
m ü
Güneş'ten
S üfunlu Salon
: (Müsecccl
Bankası O nur'a m üracaat)
SEFERAN
LATİFAN
müracaat
(G e tir - G ö tü r N akliyat
m u r'a koşunuz)
: ( Çöpbacak Gülyüz'e
ru la b ilir )
T i
başvu
( Bellek M ü n ir'd e n tem in edi
le b ilir)
BELLEKİ
(K ıp ti Keremiye
e d ilm e s i)
müracaat
TARÇIN
:
ÇÖPÇİTİ
: (Ç ıtç ıt'a başvurulm ası)
HARDAL
: (A yı T a rık
alın m a sı)
MURSAFİ
: (M urtaza
ması)
ESMARİ
: (G a yrim e n ku l Tülây'a soru l
ması )
ÇİVİT
: (U kala Olcay'dan alınm ası)
MEYANBALI
: (B a llı N uray ablamız b ilir )
DARÜLFÜLFÜL
: (3 . M ali'den Şaşkın Birsen'e
başvurunuz)
Bakkaliyesinden
G ürol'dan
sorul
Ajan X .
'IIIIIIIM lIllllllllllllltlIllllllllH M IlM M IllllllM lllllllllItH IM ItlH M IllIM tlIlllllM IIIIIIM Iim illlM IM r
Ş
A
K
A
D
A
N
.
.
.
B ir Karadeniz çocuğu olan çok saydığımız ve
çok sevdiğim iz Tahsin B ekir Balta gazetecilerden
uzun uzun şikâyet e d iy o r:
—
Gazeteculerin, Basunin, bülasse sözlerim i
diccatle dinlemesunu reca eterüm . Hep yanluş çıkı
y o r çünçi..
Profesörden özür d ile riz ama kabahat gazeteci
lerden çok kendisi konuşurken yanında b ir tercü
man bulunm amasında...
Ç.
32
SÜMBÜL
(Siyasi K erim , Fem inist Yalçın'a m ü ra ca a t)
LİMONTOZU
: (T ü k ü rü k Ruhi'ye
le b ilir)
basvuru-
SİNAMEKİ
: ( Hassas Zeki a n la r)
ÜZÜM S’J YU
: (E vliya Volkan'dan sorunuz)
— Buna da kız mı denir? KOLLEJLİ ETHEM
M- l f .
/.
fi)..
/../
H ş fu n lıir t
Bunların dış gezide olduğunu
f'f t
O v iii'U ii'A - n
. /
.
■ İsm ail ı ü rk 'ü n B eyrut'ta Streo - C iub'te yaptığı
dansın kendi ifadesiyle ça - ça olduğunu
i ' y l v i !i :
• Kaptanların bu yıl b irb irle rin e düşmekten, kız
Saat:
7 .3 0 :
larım ıza ayak atam adıklarını
Uyanış ve sabah cim nastiği
7.45 : M akyaj
■ Nese'nin asistanlardan, Üstün'ün grubuna iltica
e ttiğ in i
8 .00:
Kahvaltı
3.25 :
Fakülteye geliş ve günaydın
program ı
Reis E rk u t ile P /P Y alçın'ın durm adan b irb irin e
kazık a ttık la rın ı
S.30 : Hocalara günaydın
11.20:
Cephan'ın H alep'li M o n ik ’e ilân-ı aşk e ttiğ in i
Kahveci Mehmet Efendide çay
Neşe ile Beyhan'ın ik i stro m b o liye bedel o ld u k
12.30: Öğle yemeği ve sohbet
14.00:
Beraber sinem acılık
16.30:
Seminer başlıyor
larını iddia e ttik le rin i
Üstün'ün Em perium 'da b ir
dans te k lif edip şiştiğini
19.00:
Eve döııüs ve akşam yemeği
20.00:
Önce bulaşık sonra ütü
20.30 :
T iya tro
23.45 :
Ders çalışma
24.0 0:
Günün olaylarına bakış ve yarın için
hayaller.
İspanyol
d ilb e rin e
O ktay'ın denizin çok tu ttu ğ u b ir gece "A lla h ım ,
b a tır da sen de k u rtu l, biz d e " diye dua e ttiğ in i
A lâ a ttin 'in büyük aşkı geçerken ayak seslerinden
tanıyıp, kamarada yerlere yattığını
Biliyormuydunuz
Ç A YLA K 'LA R
Meğer İneklerin barınağı sade ağıllar değilmiş,
Modern yuvalardan biri de bizim Mülkiyeymiş.
Tanışma, çaymdayım, geçti henüz haftanın yarısı,
"H atırad ır" dediler, bir de baktım yakamda İnek kafası.
☆
Şaşkınlık içinde geçiyor ilk günlerim, diyorum "Yalıu bu ne?"
"Eİcevap" diyorlar. "Burası Mekteb-i Müikiye-i Şahane"
Yattım , kalktım , gördüm, dinledim, yaşadım.
Hep matrakmış işleri, çok geçmeden anladım.
☆
Kütüphanede Kazgan, duvarda daimî bir Herze,
Bir de okudum ki Tüllab-ı Mülkiyân diyorlar bize.
Sonunu sormayın türlü çamur, makara, gırgırlar;
Sütunları bıktırmış, çaylak âşıklardaki fısıltılar.
☆
Yatakhane keleşler, lokal de haylazlar diyarıdır;
Kaldırım müfettişi, balo donjuanı, tiyatro aktörü ;
Ne ararsan bulunur, hem de tutulur ününden ötürü.
ÜNLÜ
N o t: Çaylakların okula in tib a kın ı kolaylaştırm ak amacıyla, gelecek nesle atfedilm is tir, hakkı m ahfuzdur.
<m ı ıı m ı m ı m i m m ı ı ı ı ı ı ı ■ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı m ı m m m ı ı ı n ı ı m m m m ü m ı m m m m m m ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı m t ı ı
—
Kürt Ömerin Ekspres gazetesinde çorap
giyerken basılan resminin Altan Tufan tarafın
dan çerçevelenip duvara asıldığını,
— . . . U yuturm uyum onu Candan uyuturm uyum ..
JALE
'• m ıııııiH iıııiH iH iın iM iM H M iiM H iıııt m M iM M iııııım iM H iiM m ıııııııım ııııiM iııım ıııııiM iım
m i m i n i ıı m m ıı ı ıı ■■mıııııı m ıı ı ı ı ı ı t ı ı ı ııı m i m i n i m m ı ı ı ı ı m ı u t ı ı ı ı ı ıı ı m ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı t ı ı ı ı ı ı ı ı ı ı t ıı
— Asık gibi sevmezsen kardeş gibi sev beni... KEL
ÖZCAN
.IIIII IIIIII IIIIII I IIIIII MIHI IHIM IIIIII IIIIII HIM IIIII IIIII MİM İMİMİ M IIIM M IM IIIIM IItlIllllllltlIH IIIIIt
—
Hocam, Kızılay'a aiderseniz
M IZM IZ
bırakayım . OKAN
33
ü zü b illa h irrm İn e şe yta n irra cim .
B is m illa h irra h m a n irra h im .
E
A llâh âdın zikre d e lim evelâ
Bilâhare
V allahülâzım , B illa h ilk e rim , hâli p ü r m elâlim iz
sence m alûm Y arabbi.
İşbu duayı muazzamanın mevadı esasiyesi em
n iyeti can ve mal ve ırz ile vestiyerlerdeki pa lto lar,
yatakhanedeki d o la pla r, m u va ffa kiye ti im tih a n , fr ik ikçile re şükran ve ıslâhı sefilürezil inekân v ii hıyaran ve necatı üssümizan, kazfan ve p ro fe sö ra n 'd ır.
İlâhi Y arabbi... İlâhi Y arabbi... İlâhi Y arabbi...
Parasızız Y arabbi, uykususuz Y a ra b bi, akılsızız
Y arabbi, d e rtliy iz Y arabbi, kızsızız Y a ra b b i.....
Mesnedi süksemiz olan se rtifik a y ı H u ku k fa rk ı
nı a ğ ırla ştırd ıla r Y arabbi. Sen bizlere mezun o lu r o l
maz hukuk fa rk ın ı verm em iz için kafa ve kuvvet
ver Y arabb ii.
Bab-ı Dil Tarihe aşılmaz b a rik a tla r k u rd u la r
Y arabbii. Sen bizlere arada sırada bu b a rik a tla rı ka
zasız belâsız aşmayı nasip eyle Y a ra b b ii.
Son günlerde M ekteb-i şahaneye ça m u rla r atan
kırm ızı m ü re kke p lile re sen biraz aklı selim , memle
ket ve halk sevgisi nasip eyle Y a ra b b ii.
Bedros m is ü llü kasıntı b ir dekanın elinden bizleri kurta rd ığ ın için sana şü k ü rle r olsun Y arabbi,
Sohbeti kantinde, seyranı sütunluda vü bahçede eski
rahatımıza kavuştuk çok şü kü r rahatça fr ik ik seyre
d e biliyoruz bizler helalarda, kızla r " o n ly fo r lady de
m ecburî iskâna tâbi olm aktan sabahları ta rtaklana
rak uyandırılm ak kâbusundan k u rtu ld u k , Y a ra b b ii.
B ir dahi sen bizle ri Bedros M isü llû kazalardan,
muhafaza eyle Y arabbii...
Amma ve lâ kiin , yeni Dekan Bilge Suat dahi,
bizleri münazarada m ağdur, derslerde üç Siyasiyyun tü llâb ın ı m u ta z a rrır eylediği için günahkârdır
Y arabbii, Onu da tez elde d e ğ iş tirip yerine Sadunu
halef eyle Y a ra b b ii..
Şensin yeri göğü, ve bu arada kazara Mekteb-i
M ülkiye-yi Şahaneyi, Kelkel Süleymanı, T a rık Bin Ziyadı, Aylanım ı vü ku lla rın ı sana sığınıyoruz, bize acı
merhamet et.
Sen bizlere kısa zamanda Mekteb-i M ü lkiye yi
Şahane'den diplom a alm ak, a ske rlik şubelerinde
im anım ız gevremeden yoklam a olm ak, şu talebelik
hayatımızda yegâne dayanağımız olan bursları tez
elden transfe r edip hastahanelerde tartaklanm adan,
daire ko rid o rla rın d a işsiz aylak aylak dolaşmadan
istediğim iz yerlerde â m ir ayaklarına yatm ak, ve bu
surette devlet-i âliye yardım cı olm ak, ve gerekirse
m erasim lerde, bayram larda şeref kü rsülerinde arzı
endâm etm ek ve dahi hayatta karşımıza çıkacak b ü
tün engelleri yıkm ak nasip eyle Y arabbii...
Ve buna m ukabil Fakülteyi M ü lkiye tüllâbını
hiç b ir ta k riri ve ta h riri im tihanda b iz a tih i zaifi sor,
zavallı n o tla rın ı haciz eyleme., eylemek istiyenlere
m âni ol Y a ra b b iii...
34
İlâhi Y a ra b b ii, Sen düzinelerle dersin sayısını
azaltm ak, dertten anlamaz lisan hocalarının yürek
le rin i sızlatm ak, pas veren kızlarım ıza ayak atmak
im kânını bizden esirgeme Y arabbii..
Seks p a rtile rin e gidemeyen, parasızlıktan T.N.S.
vadisine inemeyen, balolarda inleyemeyen, zavallı
tü lla b ın , tek ta tm in kaynağı haline gelen, sütunlu
salonda fr ik ik veren, bol h im m e tli seksüel ka pitalist
vü p ro d ö k tiv kızlarım ızın bütün günahlarını biz ka
bu lle n iyo ru z, sen onları affeyle Yarabbi...
Y arabbi Avrupa gezisiyle ilg ili b ir m aruzatım ız
var... Diyarı Akdenizden g e tird iğ im iz üç beş çeyiz eş
yasının ağırlığıyla muvazenesi bozulan battı batacak
deyu yüreğim izi ve m iğdem izi ağzımıza getiren çü
rü k sefineleri e m ir b u yu r Y arabbii hemen tezgâha
çeksinler.. Çürüğe çıkarsınlar...
Ey bizleri düşünen büyük A llahım ,
M üteakip gezilerin kolaylıkla nişan, nikâh, dü
ğün gibi ihtiyacı medeniyye için b ilu m u m ko nforu
haiz vü evlendirm e işlerine ve nizamatm a aklı eren
çelebi ve yakışıklı kap ta n la r riyasetinde lüks yolcu
gem ileri ve m evkilerinde olmasını sen bizlere nasip
eyle Y a rabbii.
Diyarı kü ffa rd a ve bilhassa Barselona'da yapı
lan neşeli çaçalarla işlenen günahları sen affeyle Ya
rabbii..
İç gezideki gibi para harcam ıyalım korkusuyla
T üllabı İzm ir'd e süründüren idaresiz idarecilerden
bundan böyle gezileri muhafaza eyle Y arabbii...
Bundan m ukaddem cemiyet-i tü lla b ı Şevketrum
m isü llû d ik ta tö rle rd e n , kom ite-i festivali Erkân gibi
idarei maslâhatçı başkanlardan âzade kıl Y a rabbiii..
Yalnız baharları çalışan k a lo rife rle r için kışın
tüllaba acı, yahut k a lo rife rciye ya da sekreter-i um u
m i Zekeriyya Beye ilham ver Y arabbii..
Yatakhanelerdeki uykuyu ve istira h a ti haram
eden kum arbaz, sarhoş, yobaz, geveze, çığırtkan, saz
çalan, ve yataklarda te rlik le yatan tü lla b ku lla rın ı
ya islâh et Y a ra b b ii yahut da insafa dâvet eyle...
G öm lekleri çamaşırhaneden lekelenmiş olarak
alm aktan, o n b irin c i kat elbisem izi çobuk ütülesin
diye terziye yalvarm aktan, kel berberde esşek trası
o lm aktan, yemekhane kuyruğuna koşuşmaktan, tep
si böreği diye leğen böreği ile yağsız plâv yemekten,
faresi bol kantinde kazıklanm aktan ve karbonatlı
çay, kahve içmekten, b ir de İnekhane'de Cahit Talas'ın hışmına uğram aktan sen b izleri beru kıl Ya
ra b b iii...
Kızları görünce eli ayağı tutuşan, başı dönen,
çayları döken, pavyonu M ü lkiye frik ik le rin e ayak
atan, b ilû m u m kızlara m usallat olan Garson Mehm ed'in kısm etini aç Y arabbii..
— Ö ff bee... yarın qene n u tu k
BAŞKAN ŞEVKET
llllll III MIIIII t t ll l l l l l MIIIHIHİ III
1111II t II İ ti 111III! 11II
;tm a k
icabedecek.
Ayın sonunda sade yu m u rta k ü rle rin e girmeden
evvel, şöyle b irka ç gün adam gibi z iftle n ip , kötü ye
meklere vedâ, ve dahi bu surette her zaman a çlık
kokan nefeslerim ize seda verm ek im kânını nasip ey
le Y arabbii...
M ü lkiye 'n in cilveleşme yeri olan tavan arasın
daki kamp 17 ye b ir divan ihsan eyleyip, yere ceket
- pardesü sermekten tüiiabı k u rta r Y arabbii...
Bu arada İngilizce K ulübü, K ooperatif, Dernek,
T iyatro K ulübü gibi meşkhaneleri unutm ayıp inaye
tin i noksan eyleme Y a ra b b iii...
Son günlerde Şahanede salgın halini alan çok
karılı ve çok kocalı münasebette b ulunanları İlâhi
adaletine tevdi ediyoruz, Sen onları islâhmefs eyle
Y a rabbiii...
Dördüncü sınıfa galen tü lla b ın bile anlayam adı
ğı talim atnam eyi ilân edip henüz değiştirm eyen p ro
fesör ku ru lu âzalarının yü re kle rin e elhân, kafalarına
idrâ k nasip et, nasip eyle Y a ra b b iii...
Güya insanlık ve dem okrasi, ve fem inizm icabatından olarak, haddizatında b ir koca b u lm a k için
M ülkiye'ye gelmiş ve bugüne kadar b ir enayi tavlayamamıs veya tavladığı süper eneyiyi elinden ka çır
mış kızlarım ızı islâhınefis yahut bu garibana izaleyi
bekâreti resm iyye nasip eyle Y arabbii..
nenin huzurunu kaçıran, tüiiabı b irb irin e düşüren,
only fo r lady de b irb iriy le öpüşen, ke n d ile rin i b ü l
bül zannedip baykuş gibi ötüşen bu m astor kızları
Şahaneye sokm ayalım , g iriş im tih a n la rın d a onları
sade bilgiden değil, güzellikten de im tih a n eyleyelim
g ö re v le ri" konulu ta k rirle rin d e n nâşi terbiyesi bo
zulan sübyan tülla b ın ın daha fazla .gözlerinin, yüz
le rin in açılmasına mâni ol Y arabbii...
Bu akşamki partide ve baloda kuvvetle m uhte
mel olan rezalet ve günahları şim diden a ffe ttiğ in i
yem in et yem in eyle Yarabbii...
İlâhi Y a ra b b ii... İlâhi Y a ra b b iii...
b iiü ...
İlâhi Yarab-
Mâzide, hal ve atide, yerin yedi kat dibinden
yedi kat üstüne ve şim al, cenup, şark, garp cihetle
rinden olm ak üzere za it ve nakıs m ütenahilerle dahi
ihata edemiyeceğimiz, ve sıkıştıkça başvurduğumuz
İlâhi Y a ra b b iiii...
Sen Şubei Tellakiyunu meslek hayatlarında ağa
ların şerrinden, Şubei Tahsildaranı hilebaz tüccarın
d e fte r tu tm a d a ki m ağrifetinden, Şubeyi Züppeyunu
çöm ezlik devrelerinde heyeti sefiranı ecnebiyenin
kazığını yemekten em in et, emin eyle Y a ra b b iii...
Böyle fa rk lı vazifatı ilk fırs a tta
edeceğini yem in eyle Y a ra b b iii...
bizlere
tem in
Ve şol babta o lm ak üzere ceplerinin lik it ve na
k it, ve m em leketin âlî m enfaatleri uğruna Şubeyi
A liyu n u seçen tü llâ b için T ahsildar ku lla rın için
Daireyi U m uru Devlette, teşekkülâtı İktisadî devlet
te, vü bankalarda ve diğer müessesatı resmiyyede
vü diğer müessesatı hususiyyede m ü fe ttiş lik , uz
m anlık m isü llû bol maaşlı bol sükseli m evkilere b i
ran evvel geçmeleri için intihabı m em urinden veya
hut dadiğer m evaki-bi m ühim m eden amca, dayı, ai
le dostu g ib i, M ülkiyeli, ağbi g ibi tanıdıklardan to r
p ille re acele rast g e tir Y a ra b b iii...
Sen Tahsiidaran için uzm anlık, m ü fe ttiş lik pibi
inhisar ?'\asatı h.’ ’::::'
m es'uliyetli işte gönüllü olarak
Y arabb iii...
yardım ına
hazırız
M astor kızları mektebe seçen, Şahaneye sokan
Münasebet-i Beşeriyeci M ıhçıoğlu Cemalle onun test
m akinesini bozarak acele H ukuk Fakültesine nakleyle Y a ra b b iii...
Tem izlikten yana Ankara Belediyesinden tak
dirnam e alan, nefis kokusu ile miğde bulandıran,
M antar Ahmet m üda vim le rin in daha fazla kazıklan
masına göz yum m a Y arabbii...
Z ürra Hocası Reşat'ın, Ş e hircilikten Fehmi Ya
vuz'un ve Hiçşaşmaz M azhar'ın yaptığı yo kla m a la r
da imzamızı ta k lit edebilecek k a b iliye tte b ir mele
ği yoklam alarda namı hesabımıza İnekhanede hâ
zır b u lu n d u r Y arabbii..
Bu te k lifim iz i kabul eyle Y arabbii...
Bundan sonra Büroca yapılacak olan yoklam a
ların, sınıf kapılarında değil, Y usuf'un küçük Em irgânında veyahut kantinlerde, sütunluda yapılmasını
te k lif ediyoruz, kabul eyle Y a ra b b iii...
Banklarda günah işleyen tü llâ b ku lla rın
affı m ağfiretine mazhar eyle Y a ra b b ii..
varsa
S ütunlu salondaki bankların d ile gelmesi için,
K ütüpat Hüseyin Efendi m isü llû onlara da b ire r çe
ne İhsan eyleyüp, ora m ü d a vim le rin in sırla rın ı fâş
kendilerini rezil eyle Y a ra b b iii...
Hâssaten re is ilk ü tta p Hüseyin Efendinin d ik ta
tö r pozlarından İb ra h im Yasa'nın "A ile n in b iy o lo jik
— Öyle değil mi beyciğim . KRAL TARIK
ıım ıııııım iH iiH iH iıın ııııım ıım ııııiH iım ııım ıiiiıııın ıın ım ım ıın H iiM iııım ııın ııın n ııı« «
Kıf)Sl>
İhsan eyle Y a ra b b iiii...
Kezâllk hidem atı vataniye ayaklarına yatarak
Şubeyi İdareyunu seçen tü llâ b ı kaym akam lıktan he
men sonra um um m ü d ü rlü k , v a lilik , hiç olmazsa se
n a tö rlü k b il'û m u m rütbeyi muazzamayı âciien ihsanu müyesser eyle Y a ra b b iii...
B unlar gibi um uru devlette m evkii m üstahkem
lerde görm eyi nasip eyle Y a ra b b iii...
Kâzara Mehm et Can m isüllû h im m e tli vü gayre tlü le rin e rast gelirsen bu ku lla rın ı e lli dava ile
sürgünlere yo lla yıp sürüm sürüm süründürm eğe ça
lışan ağadan bakanların şerrinden de sen ko ru Ya
ra b b iii...
Ve yine mem leket hizm etinin m em alik-i ecnebîyede de daha iy i ifa- edilebileceğine inanm ak gibi
yüksek gayeleri ile Şubeyi Siyasiyuna duhul eyleyen
züppe tüllaba da buradan neş'et e ttik le rin d e acele
Vaşington, Roma, Paris gibi havası suyu bol yerler
de b ire r k â tip lik nasip eyle Y arabbii...
O nları Kongo gibi çöllerde süründürm e Y arab
b ii...
Vü bunun içinde onları bakan, g ib i, müsteşar,
başkâtip gibi m ühim zevata damat olabilm eyi na
sip eyle Y a ra b b iii...
Ve Mekteb-i M ü lkiye tülla b ın ın kâffesine nasıl
sa ele g e çird ikle ri makama göre tezekten olmayan
lojm an, sabit b ir mekân, m em aliki ecnebiyyede bîr
hanım, vü evleviyetle bilhassa hepsine kız oğlan kız,
eli yüzü düzgün, z a rif, vü lâ tif, vü a fif, hasna vü
müstesna, vü esma güler yüzlü, ta tlı d illi, vü sadık;
vü vefakâr, vü İta a tkâ r, vü cefakâr, ev işlerinden an
la r, hanım hanım cık, çıtı p ıtı, mahumah, güzel mi
35
güzel, narin m i n a rin , teru taze mem lekete aslan gi
bi tosunlar yetiştirecek olan hasılı velkelâm modern
zevceler ihsan eyle Y a ra b b iii...
Aşk ile şevk ile b ir daha sesleniyoruz.
zevceler ihsanı müyesser eyle y a ra b b iiii
Güzel
P irim iz Veli hazretleri aşkına Y a ra b b iiii...
Bizim kızların hayatı m eslekleri için b ir şey de
m iyorum Y arabbii... Nasıl olsa sen onları her zaman
d ö rt ayak üstüne düşürürsün Y a ra b b iii...
Bizlere mesayi hayatımızda
zevkine bıraktığım ız h u ri m isü llû
beler nasip eyle Y arabbii...
ta r ifi senin ulu
sekreterler, k â ti
Tellâk kulla rın a da g ittik le ri yerlerde hocanım,
ebanım, hemşire hanım gibi m aiyeti zarifandan b o l
ca tem in eyle Y a ra b b iii...
İnek Bayramında yaptığım ız s u lu lu kla rı sen
te kra r affeyle Y a ra b b iii... Atacağımız b ilu m u m
ayaklarda bizi m uvaffak eyle Y a ra b b ii. Y alnız ben
kulunu mezun olm adan önce eeelli Olcayı işletm e
kürsüsüne asistan yapma Y a ra b b iii...
Kız T e kn ik li ve Dil T a rih li kızlara en sam im î
h is le rim izi hediyye eyledik şu anda vasıl eyle Ya
rab biii....
Ey ulu la rın ulusu yüce T anrım sen tü llâ b ı Ha
ziran im tihanında sürm enaj olm a kta n , aktedron ve
prob la m in yu tm a kta n , tan yeri ağırıncaya dek tek
sir otlam aktan, üssümizan to rp ilin e toslam aktan
beri kıl Y a ra b b iii...
Sen Aydın ve Yalçın kuluna ya sınıfta te ksir ya
da teksirlerde ta h rir k a b iliy e ti nasip eyle Y a ra b b ii..
Veyahut da tü lla b ın kafasını muhafaza b u yu r Ya
rabbii... A çık o tu ru m la rd a şevke gelen bu kuluna
1956-senesini h a tırla tıp teskin eyle Y a ra b b iii...
—
Kumarda kaybeden, aşkta kazanır.
DÎKDİS
"
METİN GE’
Geride kalan tü lla b ın fa h iri siyasî ta rihte n is
tik b a lin i, tahtabaşlarında Hiçşaşmaz M azhar'ın şer
rinden izzeti nefsini, Abadanus N e rm in'in test ve
k ita p listelerinden asabatını muhafaza buyur Ya
ra b b iii....
İlâhi Y arabbii... İlâhi Y arabbii... Hocalarımıza
adalet, üssümizan vo piyango im tih a n la rı usulüne
atalet nasip eyle Y a ra b b iii..
Dört senelik hayatını çiley haneyi inekhanede
geçiren İnek L â tif kuluna da in tim i, Süreyyayı geç
tik , b ir ke rre cik olsun, Kızılay, Çankaya tara fla rın ı
re n k li sinema gibi orta halli yerleri göstermeyi nâsip eyle Y arabbii..
Sen her şeyin m u tla k sahibi ulu Tanrım ,
D ertlilere deva, borçlulara eda, hastalara şifa,
ve b ilcü m le tüllabı şahaneye mezuniyeti veda et
m elerini nasip eyle Y ara b b iii....
Sen dua eden âciz ku lla rın d a n duahan, âmin
diyen hıyaran, ve âmin demeyen tım aranın niyaz
larını kabul et, kabul eyle Y a ra b b iii...
Mekteb-i M ü lkiye 'yi Şahanenin eski duahan ve
m evlidhanlarından Madrabaz Ertan'a ha kikî tara
fından b ir interpol ajanlığı, Lâz Sami'ye Lazistan
mebusluğu ihsan et, nasip eyle Y arabbii...
Ben bu yıİki duahan Ak Şemsettin! sâni, İm a
mı âzam, Teşkilât Ceyhan'ın c!a günahlarını affı
m ağfiret eyle, ona da günlünden ne koparsa ver
Y a ra b b iii...
Bu ocağın daha nice seneler tütm esini, vatana
hayırlı aydınlar ye tiştirm e sin i nâsip eyle Y arabbii..
Sadakkallahilazim .
Ve Mekteb-i M ü lk iy e 'y i Şahanenin asırdide şu
belerinden gelip geçmiş eslaf için el Fatiha..
Ceyhan MUMCU
—
.. . .
,
,
güzel nişan son sınıfta yapılır. ATILLA
....................... .
Herkü) gibi kuvvetli, Kocero gi;:i cîsmir yumruklu
36
1
Zuppeyun CD arabalarla Şahane'ye girdi ve...
B iraz F rik ik ver de vakit
geçirelim .
Mekteb-i M ülkiye-i Şahanenin sınıf-ı iptidaisine
yeni intisap eden lü llâ b ta n b iris i, kıdem li tüllâbdan
b irin in ağzından “ F r ik ik " kelim esini işitm iş. İşitm iş
ama sözün manasınının ne demek olduğunu anlaya
mamış. Kendi aklınca " F r ik ik " i kızların erkeklere
ikra m e ttiğ i, eğlence kabilinden çerez v.s. zannet
m iş. Buna rağmen kelim eyi şim diye kadar hiç iş it
<:> j-oiogia $ . rtu k a zik a tiit mu?
M a liyu n 'u n inek kızlarından Şenay yakışıklı
mezun b ir ağabeyimize k a rik a tü rü n ü ya p tırd ıkta n
sonra Festival K om itesinin cefakâr Başkanı Erkan'a
gider ve son derece sam im î b ir ifade ile şu ricada
b u lu n u r:
—
A lbüm e, resim yerine k a rik a tü rü m ü
koyar
sanız çok m e m n u a o lu ru m .
N O T : K a rik a tü rü n resimden daha güzel olduğu b i
lirk iş i tarafından onaylanm ıştır.
mediği için onun nazik b ir hitap ve mukaddeme de
olabileceğini sanmış. Bu sebeple de sınıf-ı iptidaiye
ilk oturduğu gün yanına gelen kıza "L ü tfe n biraz
fr ik ik verin de eğlenelim, hoca gelene k a d a r! " de
miş...
Z a le b elerden (Jn ciler
"İk tis a d î problem insanların acıkmış o lm a s ıd ır."
Önder Başacar
Dese
M a tlu p ( imalâ.t Hes.)
Tuğay Yücel
"Ben dem in 1. sın ıf talebesi gibi k o n u ştu m ."
Emre Kongar
"H ocam siz dersi anlatın biz h a tırla rız ."
Serpil Ertan
"H e r nişanlanışımda m u h itim i g e n işle tiyo ru m ."
Neşe Kutlu
"R a ka m la r üzerinde durm ayı
ru m ."
lüzumsuz addediyo
Denetim Kurulu Başkanı
Kel Özcan
"E rkeğin aptalı aptal o lu r ama, kızın aptalı ç e k ilm i
y o r."
Orkestra Sinan • - •
•37
miyelim. Kendisi unuttuğu için biz de
hatırlatmak istemiyoruz.. Ama baba
sonradan da bu tip hikâyelere uzak
tan yakından karıştı. Ne varki bu hi
kâyeleri de öyle bir daha su yüzüne
çıkarmadı... Kendisi ile birlikte hikâ
yeleri de Mektebi Mülkiyeden el ayak
çekti.
Şimdi, kendisinin gazeteci oldu
ğunu biliyoruz ama hangi gazetede
çalıştığını tahkik etmek kolay olmadı...
Kazgancılar, bunu tesbit
için
b ir dedektif kiraladılar, izini bulur
sak size de bildireceğiz.
557 HÜSEYİN BORAN
—
435 ERDOĞAN GÜRGEN
—
İd a r i Ş iib c
—
1935 yılında Bursanın İznik kasa
basında tozlar arasında dünyaya ge
len bu büyük baba, toz toprak içincbn kendisini qüçlükle kurtarabildik
ten sonra, dişini tırnağına takıp bura
lara kadar geldi.. Buralara, yani Mek
tebi Mülkiyeye geliş tarihini kendisi
de bilmediği gibi, bütün jeolojik ve
arkeolojik araştırmalara rağmen Kazgancılar da bulamadı.
inek bayramında, ineği gezdir
meye ve diploma töreninde el öptürmeye de pek hevesli görünen büyük
baba'nın Şapkasına "palavracı" yaz
dılar ama, kendisini tanıyanlar, bu
nun uygun düşmediğini, babanın pa
lavra ile yakından uzaktan ilişiği bu
lunmadığını söylüyorlar..
Büyük babanın, Mülkiyede kay
bolmasının hikâyesini burada söyle33
İd a ri Ş u b e
—
Mckteb-i Mülkiyenin en emek
tarı. H er dekan değişmesi ile bir
sınıf geçme imkânına sahip, imamlık
taslağı borazan Izmirde Kel-PapikAndon grubuna iltihak ederek malûm
veçhile sabaha kadar "K ordon" yap
tı ve sahuru pavyonlarda içkiyle ya
parak, sabahına oruç tutmaya niyet
etti. Ankaraya dönüşünde de farkına
varmış, orucu sarhoş tutuyordum,
değil mi di',« saf saf soruyordu.
640 ERDEM ÖZŞAHİN
—
M ali Ş u b e
—
Texasın Turgutlu kasabasında
bir hilkat garibesi meydana geldiğin
de sene 1938 idi. Doğar doğmaz ilk
iş olarak silâha sarılmıştır, kendisinin
en süratli silâh çeken adam olduğunu
tanımıyan yoktur. Mülkiye camiasın
da vadiler aslanı diye tanınır.
Sene-i iptida-ide ben sad« vis
ki içen adamın deyip b ir bardak viski
içtikten sonra Cebeci Köprülerinde
IV. Napolyon'luğunu ilân etmiş ve şe
yim nerede diye bağırmıştır.
Evli olup 12 velede sahip olmak
istediğini Prof.lara varıncaya kadar
anlatmıştır.
Kendisine M ARLON unvanı ka
dim dostu Keramettin ve Laz Ertuğrul tarafından verilmişse de diğer
Marlonlar ile hiçbir alâkası olmayıp
nevi şahsına münhasırdır iktibas edile
mez.
694 ÜNSAL OSKAY
—
İd a rî Ş u b e
—
1939 Şubatında Urfa'a'a sabahın
karanlığında "Viva sosyal adalet" d i
ye zırlıyar ,ık dünyaya gelen, karasmar
-megola-manyak ve ütopist Oskay
isfemi',«rek doğumu ile H itler'i galevana getirdi ve I I Dünya harbinin
çıkmasına yolaçtı.
Kara Maske, Fantoma, Parc'ayanlar külliyat ı ile qelişen ebedi zevki
Onu "Bozkurilar diriliyor, ölüyor" vs.
ye ilenişse de Ortaokul I de "Sefil
ler"! okuyup kendine entelektüel bir
yön vermeye başlamıştır.
Umutlarla qc;:.'ici Şahanede sını
fı iptidaide iken Ycıtakhanelerde İn
cil ve Tevrat okuyor diye dönülmeye
kalkışılmış, c'orhal tarikat değiştirip
halk şairleri ile temas kurmuş ve Bek
taşi nefesleri söylemeye başlamış+ır.
Unsa!, Şahanedeyken seyyar sa
tıcılık, jigololuk,
garsonluk, depo
bekçiliği, g a r-'^ c i ''•’maklığı yapmış
ve sonunda evlenmiştir. "Cheaper by
dozen" ve "salıdan sonra çarşamba,
evvel pazarlesi" ilkelerine sık’ sıkıya
bağlıdır.
diyeceği yerde "seyahat ya resulalla'n" demesidir. Haremine her yıl
yeni cariyeler katması da "Hemşeh
rilik fonu" sayesinde mümkün olmak
tadır. Özcan Mülkiyea'e tatlı anlarını
GÜNEŞ'li günlerde geçirdiğini söy
ler.
Sanat uğrunda kendini nice sı
kıntılara sokup, şiir-tiyatro sinema
ile uğraşmış, fakat kendinden başka
ancak K AZG AN 'ın haberi olmuştur.
Kızlara ciddî ayaklar atmaktan
kaçınan Kel, "flö rte eyvallah ama,
evlenmeye pas" demekle tanınmıştır.
Kel, diyenlere yüksek tepelerde ağa
ca rastlar mısınız diye cevap vermek
te. son seçimlerden sonra iktidardan
düştüğünü yüzüne vuranlara Sofia
Lorenin kocası Carlo Ponti'nin de
başı kel olduğunu söyliyerek kendini
savunmaktadır.
Hüseyin Rahmi, J. London, Bach
\e Pir Sultan A bdal’ ı ve daha nice
lerin ¡sever ama hatırlamıyor. El'an
iki kız babası olan Unsal Idariyun'un
en zevzek gevezesi, ilmi sahtekarı ve
ukalasıdır.
768 KERAMETTİN KOKSAL
İtilir i
Ş ttb c
—-
23 Sene evvel porlokal ağaçla
rının altında bir çingene tarafından
bulunarak evlât edinildiği rivayei olunur.
Kalbini parça parça edip "G ü l
den" basılıp geçilmiyen bir yer ol
duğu halcb, sübyan kızlara ayak a t
mak üzere satmıştır.
Sabık ve sakıt olduğundan beri
hesap işleriyle uğraşmamak
üzere
mali şubeli bir hatun ile evlenmemeğe
yemin etmiştir.
Kadim dostu, kumar dostu, aşk
dostu Interpol Ertandan ayrılamayan,
iptida-i veletlerine ağabeylik ayak
ları atıp doğru yola saptıran bu az
gın oğlan, Şahanenin anasını ağlatıp
pabucunu eline vermiştir.
Mezun olup kaymakamlık yapmak
istemediğinden babasına her sene sı
nıf gececem diye kazık atan, cemi
yetteki ayaklan ile çamurlara batan
bu maskara
kızlar hamisi nihayet
"Sevinç" içinde adam olmağa karar
vermiştir.
776 ALTA N ORBAY
—
M ali Ş u b e
—
Bir leylek tararından dünyaya
bırakıldığı bilinmekle berahsr tarihi
ni Altan Tufanla Oktay Batur bile
öğrenememişlerdir. Bu 20 yıllık pro
fesyonel öğrenci kendini, ünlü bir <nir, modern bir ressam, kabiliyetli bir
virtiyoz, canavar bir basketçi, usta
bir kesici sanır. Gerçekte
bugüne
r'ok hiçbir işin sonunu getirememiş
tir. Ağız armonikasından uta kadar
bütün müzik aletleriyle oynayıp, so
nunda kemanda karar kılmıssa da yay
çekmekten ve kendi bestelerini çal
maktan ileri gidememiştir. Herzaman
anlaşılamamaktan şikâyetçidir. Dün
yada şiir ve bestelerini sabırla din'eyen, tek kişi, sociır büyükannesinin
qeçenlerde ölümü üzerine bu nitelik
lere sahip bir kız aradığı söyleniyor.
Son günlerde yayınlanan 14-11 yaşın
daki çocukların şiirlerinin bulunduğu
"Gene Şair'»îr A ntolojisine" M İN İK
ünvanından yararlanarak katıldığı an
laşılmıştır. Bir zamanların en büyük
basketbol takımlarından Günes^por
da Mülkiyeli M illi Uğurla
birlikte
oynadığını söyleyerek övünürse de
yapılan tarihi araştırmada bu isimde
bir takıma rastlanmadığı gibi Uğur
da "Böyle bir şey hatırlamıyorum"
demektedir. Mavi dünyasında Zeynebi ile yaşayan uydurduğu hikâyelere
birsüre sonra kendi de inanan, herşey
olayım derken hiçbirşey olamayan
Keçiörenin bu M İN İK ¡»sisinin şaha
neye ne zaman girdiği ve ne zaman
çıkacağı bilinmemektedir.
823 Ö Z C A N AŞÇIOĞLU
—
M ail Ş u b e
—
Özcan Şahanede lakabı en bol
hasineklerden biridir. Özcan Kel’dir
ve Mülkiyenin yakın tarihinde Kıil
Dursun ve kel Meteden sonra gelen
başlıca kellerdendir. Özcan, harem
ağasıdır çünkü kurduğu modern hare
me Mülkiye dışından üyeler girmekto
ve dış gezide bu haremle birlikte se
yahat etmektedir. Özcan, Tuzcuoğlu'dur çünkü aynı isimdeki nakliyat fir
masına nazire olarak kendisine teslim
edilen kızları rtfdelemeden
getirip
götürmekte başarı kazanmıştır. Öz
can, dansör'dür zira yaptığı ça ça'larla her'osin ağzını bir karış açıkta
bırakır.
Özcan Avrupa gezisinde deniz
tarafından tutulmuş ve beraberinde
getirdiği Conk’ların nimetinden baş
kaları istifade etmiştir. Özcan'ın sık
sık seyahat etmesinin sebebi, doğar
ken ebesinin "şefaat ya resululah"
824 ÜSTÜN GÜVEN
—
M atl Ş u b e
—
H er nekadar 1942 yılında Bursada doğduğu söylenirse de Şaha
neye başlarken ayıp olmasın diye
yaşının bir kac sene
büyütüldüğü
yalcın arkadaşlarınca malumdur.
Bursanın suyu ve havasının te
siriyle akça pakça bir oğlan olarak
büyüdü. İlk ve orta tahsilini üstün bir
başarıyla Bursada bitiren Üstün "a l
tın çocuk” lakabını aldı. Mektebi şa
haneye gelince güzel sanatlara me
rak saldı. Bu arada eski dershanelerin
altın çocuğu şimdi futbol sahalarının,
"ruh" masallarının altın çocuğu ol
du. Bursa mahfe! argosunun Ankara
baş bayiidir.
831 İBRAHİM USTA
—
M ali Ş u b e
—
Lazistanın Tirebolu eyaletinde,
deniz kenarında, bebek haliyle ham
silere lâzca öğretirken bulunmuştur.
Ama no zaman doğduğu Feslizade
Kâmil Efendinin tuttuğu nüfus kayıt
larından tespit edilemsmiştir.
39
Siirfe öğretmen olarak
sürgünümsü bir gidişinin olması kendisine
Kürdistanı ilk defa fetheden lâz un
vanını kazandırdığı inancındadır. Şa
hanede Lâz Ibo adı ile de anılan bu
arkadaşımız lâzcayı bilmediğini isbat
edebilmişse de türkç.syi Tahsin Beçir
Baltadan lâz şivesiyle daha iyi konu
şur. Derste Aydın Yalçının;
gece
forumunda dayı Çetin Vardarın başbelâsı kesilmiştir. .
Salon sosyalisti geçinir ve bazı
larınca Robert Ov/en olduğu iddia
edilir. Fakat aslında merkantilizmi sa
vunduğunun farkında olmayacak ka
dar saflığı vardır.
Birinci ve ikinci sınıflarda mezun
siyasî Tuncerle zamanlarının bir kıs
mını gece kulüplerinde geçirdiği il
gili yerlerden öğrenilmiştir. Kafasının
çölleşmesini üçüncü sınıfta farkeden
bu hızlı lâz çocuğu hemen, bir kapi
talist kızını şaşırtıp "milyoner da
madı" oluvermiş ve "sadık nişanlı"
sıfatına hak kazanmıştır.
837 NEJAT ALTAN TUFAN
Dünyaya geldiğinde ebeye çim
dik atarak et süt fıstık ve piliç getirilrrosini istemiştir. M imar olmak is
terken tahsildar olmuş ve mimarlık
zevkini nazari iktisat ve dış ticaret
derslerinde bol bol şekil çizmekle gi
dermiştir. Feci bir sarılık hastalığına
tutularak Kim Novak'ın her nişanla
nışında komaya girmiş, fakat Avrupa
dönüşü "sarının adı esmerin tadı" d i
ye sayıklamaya başlamıştır. Bu arada
kısa boylu, kısa saçlı, uzun akıllı bîr
liseli kıza gönül verdiyse do kızı gör
düğünde ona açılacak cesareti bula
mamış, cesaretlendiğinde de kızı bu
lamadığından bu hale düşmüştür. En
çok sevdiği oyun saklanbaçtır. Altan
Orbayla samimiyeti arttırdıktan son
ra sınıfta kalmış, bir dilekçe ile Fet
hi Çelikbaşa başvurarak 24 saatin an
cak uyku ve gezrrısye yettiğini, ders
çalışabilmek için günün 48 saate çı
karılmasını istemiştir. "Sen varsm
düşümde anılarda, Mutluluğum senin
yanında" sarkısını ağzından düşürme
diğine bakılırsa bu gidişle Tufanın
yolu ya mezarlıkta ya belediyeden
geçecektir.
Sınıfındaki kızlara ayak alıp İni
tııramayınca. bozuntuya vormomoyo
çalışmış ve onları kazoan sivosi ol
makla ieltdif olnıişlir.
Son oü.'iıtvdo "yar bana bir o\
lenme m odel" deyimini V'krarlıyarak
işi hacıvat çelebiliğe dökmiişlür.
Kel Andoıı - Papik - Bodik grubunun
üçüncü şahsiyetidir. Yeşil qö;:lii, saıı
saçlı, uzun boylu bir kız olsun da kim
olursa olsun, celıoıınomo bilo gidoriın
demekledir. Kılçılığı ile ün salmı^lır.
En çok kullandığı söz "aşık olan ada
mın dilini ı-;şck arısı ısırır"dır.
la r
> .IİM i:.-:i,;|
-.,,1,1
ıııo .*ı\ t ' l i ı v ı n o V ı ı
k*’! "OO
ip lI.İ.IIM II.İo
ö l ü r ü b o ; . m ' iio l o
!•: !. ÎI.IIII.I,
u m . ı r 'ı
l. ı
l' O Î İM İ. lk
III
Iı i,
. I - M İ J \,' ls - \ lo . •< . . ı . . ; . ; , ,
Jr'lt ı, ' . ı ı ■ ..u ı'.ıl
V O o . 'ın o , k î . ' . ı ı - . il, ılım
im
V
ii
lı. ık t * lııı: ; . t iı.
S o n m iiiI l o s l i v . ı l i n J o ” |îı>ıı; k o l
kol S ü liiın a n , i s l i y o r o n b iiy ü k
ıoi*.
o lııı.ık
p ,ir .ıl.ır ı .ıl.ır.ıt. \ o l*iiliiıı ı.ı
k i l ' l o ı i ı ı ı k .ıl •î.'Mlllt»
» ı'II. |,l\ o ı Iı'1 u n *
« ı k l . l l . ı r . l l İ l i. ılı . 111 • 11 . ıllı.'ıallı i * l o . ¡I pirini-,-¡il.
076 T Ü L A Y
C IlY Ü C i:
856 SÜLEYMAN TUNABOYLU
H icri 1353
senesinin
Şaban
ayında Tuna’nın kıyıcığında doğdu
ğunu iddia etmekte ise de bugüne
kadar bu iddiasını ispat edecek tek
şahit dahi bulamamıştır. Dindar bir
aileye mensup olmasına rağmen şim
diye kadar iki defa camiye uğrayabil
miş ve kilise',« de, -ibadet esnasın
da papazın kızını ayarfmaya çalış
masından ötürü ebediyen kovuldu
ğundan- ancak ve ancak üç defa g i
debilmiştir.
Halen yürürken sağa sola yalpa
yapması, yürümesini geç öğrenmesi
Dolap kilitlerini tek eliyle açan,
paltosunu alırken askıyı yere indiren
Herkül Tülay geçen seneki dış gezi
de kamarada epey tahribat yapmış
tır. Mamafih b j hadise kolVsktif gay
retlerle örtbas edilmiştir. Denizcilik
Bankasının tazminat talebini nazara
alarak sakın kimseye söylemeyin.
ideal bir ev hanımı olmaya nam
zet Tülay'a hayalta sonsuz başarılar
dileriz.
877 SAKİR BAKAN
—
Mali Ş u b e
—
"Yaş değil, hayatta çok şey ya
şamak önemlidir, öylesine yaşadım ki
bugün ölsem hayata doyamadım d i
ye üzülmem" prensibiyle hareket e t
tiğ i için 3. sınıfta kendini kumar ve
D. T. C. Fakültesi kızlarının cazibe
sine kaptıran, nihayet son sınıfa ge
çince kumarı yorucu ve zararlı gör
düğünü ileri sürerek aldığı bursu ra
kıya meze yapıp içen ve -Azizim, şu
son dört ayda içmediğim günlerin
sayısı 15 i aşmıyor 'diyerek böbür
lenen bekar şakir sınır şehirlerinin bi
rinden birinde annesinden çok babası
nın feryadıyla dünyaya gelmiştir.
Bahar geldiği için Ankara'dan
baharı olmayan bir yere kaçmayı dü
şünür ve sebebini '"Aşık olmaktan
korkuyorum" sözüyle ifade ederse de
hiç bir kızın kendisini sevecek kadar
rısvksiz olmıyacağını düşünerek ra
hatlar.
899 NEVİN TOKUR (Nazlı)
—
M ali Ş u b e
—
854 YALÇIN ŞENDUR
—
İd a ri Ş u b e
—
Mali şubedeki adaşı gibi Şıendur
da sümbülgillerdendir, Erzincan zelzetasi sırasında dünyaya ayak basmış
ve Şahaneye gelene dek akraba kız
ları yanında staj yapmıştır. Sihirbaz
lığı ve falcılığı ile tanınmıştır. Ayak
atmak için bunu vasıla olarak kulla
nır. Kudurmuş ineklerdendir. Cemiyetçi nizamcı ve ümmetçidir, içişleri
bakanının huzuruna bir haftalık saka
lı ve paltosu ile girecek kadar saf
tı r.
40
ne affedilmekle ise de asıl sebebi
muvazenesinin sık Sık bozulup öde
neksizlikten bakım ve tam ir edilememesindendir.
Mülkiycyi kazanınca Maliye Ba
kanı payesini kazandığını zanrcdip
aylarca kendisini "müstakbel Maliye
Bakanı tanıtma saflığında bulunmuş
Doğum gününü kendi kendinden
bilo devlet sırrı gibi saklarsa da Kazgan muhabirleri nüfus dairelerinde
vaptıkları ciddi araştırmalar sonunda
1940 yılı civarlarında dünyaya şeref
lendirdiğini anlamışlardır.
Doğduğu cnin dünyaya gelme
den önce fik ini sormadılar diye he
yecanla etrafında toplananlara ve
ebesine "hayır" diyo karşılık vermişlir. Bu kelime Nevinin hâla en çek
küll-j-.Jığı sözcüklerden biridir.
Büyü!: titizlikle
ve
hj-io-iiycHo
dost, iyi bir arkadaştır. Ağzında bakla
ıslanmadığı gibi gizli bağları keşıeimekte bilhassa ihtisas sahibidir.
mağazalarının fiya t kontrollerinde EJcabir Tur.caya hocalık eder.
Her işe burnunu sokan Teşkiiâfın
bile henüz tesbil ısdemediği meçhul
bir kişiden qe!en mektuplarla bir ge
ce evel rüyalarını görecek kadar merguidür.
Birsen eskiden beri siyasi şu
beye davet letselergirmeyeceğini söy
ler. Bekâr iki ağabeysini evlendir
mek için uğraşan Birsen’e hanım kız
larımızın yardımcı olacağını umarız.
Henüz hiçbir kadın berberi ile
tanışmadığını, saçlarının ondülesinin
Allah vergisi olduğunu söy'er. Gizli
solisttir.
Emeli fen sahası olmasına rağ
men nasılsa Mülkiye’ye girmiştir.
915 TUN CAY Ü NAL (Ekâbir)
ilkokulda çok beğendiği müzik
hocasını ve öğrettiklerini henüz unutamamışhr.
—
910 GÖKSEL ÜNLÜ
—
A /rt/i
Şube
—
Nüfus kağıdına göre 1937 li. ta
nıştığı kızlar tarafından 1942 li b ili
nen Göksel Ünlü doğarken tv/ist yan
maya başlamış ve ağzından çıkan ilk
cümle 'hani bana pist" olmuştur. Ö n
ce ebesine, sonra her önüne gelene
eşik olmuş, 3 parçalı bir kalbe sahip
olarak çeşitli durum vaziyetlerini ida
re etmiştir. Bu parçalarda" biri A masya’da, diğeri Dil Tarih'te diğeri
de Şahanededir. Bir vuo'um bira ile
masaların üzerinde yürümeye başlıyan "o beni bir bahar akşamı terked :o g itti" şarkısını mırıldanan, hiç
bir kovboy filmini kaçırmi'an Gök1;'?!,
en boaondiği kızı şu matematik fo r
mülle ifade eder: Kumral + Esmer
+ Kızıl + Sarışın.
Güzel qiyinişi ile dikkati çe!ısn
Ünlü, UPIM'deki mallan Mü!k:ye’vc
taşıdığında. İtalya'da tüketim malları
kıtlığı haberleri yayılmıştır. Sen gezi
de her şeye rağmen, eğlenmeyi ba
şarmıştır.
9!8 ASLAN NURİ GÜNDÜZ
—
M illi
Şube
—
Mektebimizin kellerinden olan bu
arkadaşımız doğuştan nişanlıdır. En
bariz vasfı hocalara iyi yalaklık raf
çocuk güze! sesli ihsan’a ağabeylik
yapmasıdır. En çok ''yok yaa " der.
Aysel Tanju’nun filimlerine gilmekten
büyük zevk duyar. Kübik Recai’ye
çöpçatanlık yaptığı söylenir. Sınıf-ı
ipdidatnin kızlarına baba pozları i'»ı
görünmek.en büyük zevk duyar. Na
ci'nin baş belâsıdır.
Sınıf-ı iptidai de iken, iktisattan
10 aldıktan sonra Ricardo'nun torunu
olduğunu idia etmeye başladı. O
kadar palavracıdır ki, bir aldığı im ti
hanlarda on geleceğine dair N'nin
qidiş geliş ücretini ödemeğe bahse
girdiği olur. Kelliq:nci">n fazla şikâ
yetçi değildir. Nişanlandığı zaman
peruka takmış sonradan kel olduğu
anlaşılınca, nişanlısının kendisini yal
nız bırakmaması için doktor olup kelliöi ile mücadele etmeğe karar ver
miş. Tıbbıyoye alınmayınca her nasıl
sa fakültemize girmiştir. Başında üç
te! saçı kaldığı halde, saçının yeniden
biteceği hayali ile yaşar. Dolabında
bilumum kellik ilâçları bulunur. İrsen
bağlı olduğu babasına zihnen de bağ
lıdır (tüccar ruhludur.)
M ail Ş u b e
—
1940
yılı Temmuz ayının yıldız
lı bir günüydü. Kayrorili pastırma
cıların pastırma mevsimine hazırlan
dıkları ogün Kayseri güzeli Ekâbir
Tuncay dünyaya geldi. Ve gelir gel
mez ebesine tatlı tatlı
gülümsedi.
Kendi ifadesine göre daha dört
aylıkken d ili çözülmüş ve annesine
kendisini sinamaya götürmesini söy
lemiş.
Henüz d ö rt yaşında bir bebek
ken gönlünü Bolu beyi'nin
oğluna
—
İd a ri Ş u b e —
kaptırdığı rivayeti halk arasında do
1940
yılında Antalyanın Aksu laşır.
bucağında ağzı dikili olarak dünyaya
Kazgan'ın Teşkilat gibi ciddi yo
nelr’ i'-.tir. Sultaniyi bu vaziyette b iti
rumcuları Mülkiye'nin gülümseme
rip, bir tesadüf eseri Şahaneye g ird i
sini en iyibeceren bu ekabir hatunun
ğinde ağzını dikişleri patlamış ve pa
Fakülte içinde ve dışında yapılan bü
tavatsızca almanca nutuklar atmaya
tün ciddi teklifleri reddedişinin so
başlamıştır. Kendisinin bunun tama
rumluluğunu Tuncay'ın d ö rt yaşınaaymen aksine olarak daha annesinin
ken gönlünü çalan Bolu Ormanlarının
karnında iken almanca kelimeler mırıl*
Kralına yüklemektedir.
dandiği ve doğardoğmaz Nazi nutuk
Uyanışı, giyinişi ve komşuları yü
ları attığı rivayet edilmekte ise d>3
zünden Festival Komitesinin ittifak
bu husus güvenilir kaynaklardan alı
la aldığı kararla ekabirliğe hak kazan
nan malûmatla yalanlanmıştır.
mıştır.
Kooperatifte uzun müddet tüllaba kazık atmak görevini deruhte eden bu adam ayni zamanda Gıcık
Şükrü ile birlikte adı peçen yerde kız
alıkoymak maharetini d« göstermiş
bulunmaktadır.
919 HAŞAN PAKİR
Her nasılsa son sınıfa Haziranda
geçebilip yaz stajına katılmış ve staj
sırasında mahareti sayesinde baştan
çıkardığı kaymakam ile birlikte g itti
ği bir pavyonda çıkan kavga esna
sında masa altına kaçmak suretiyle
cesaretini, kahramanlığını,!!! ve dolayısiyle örnek bir kaymakam olacağı
nı ispat etmiştir.
Allah muvaffak eylesin!
925 BİRSEN ERDAŞ
—
M ali Ş u b e
—
Yakın zamana kadar kır saçlı olarak tanınan Birsen sanki sihirli bir
decinek değmişçesine parlak kumral
saçlara sahip olmuştur, idealindeki
erkeğe bir ömür boyunca rastlayamayacağından endiv? eden ufaklık
Birsen her girdiği işte oldukça . . . .;
yapmasına, Ayşe’ nin başına çoraplar
örmesine rağmen yine de candan bir
Kayserili olmasına rağmen çev
resindeki herkese dolandırılacak ka
dar cömerttir.
İmtahanlara son anda yetişir,
Şubat imtahanları çekilişinde hâzır
Ingiliz' diye anılır
41
Şahanenin cümle hassas tüllabının gönüllerini tatlı tebessümleriyle
feshetmiştir.
Son sınıfın en bol gülen ve en
çabuk ağlayan kızlarındandır.
Mezun olunca Nazlı Nevinle
birlikte Ankara Belediyesi Fiat Kont
rol Müfettişliği yapmağa karar ver
mişlerdir.
952 M A H M U T TEZCAN
—
İd a r i Ş u b e
—
Dünyada ayağına gelen şöhreti
tepen insan bulunmaz diyeceksiniz ama, 4 idari şubenin sessiz, mahcuo ve
sakın çocuğu Mahmut, bunu, bütün
saflıklarını kullanarak ispat etmiştir.
Mahmut için bütün terslikler 1958 de
başlamıştır. Konservatuvara gireceği
ne bariton sesli bir çocuğumuz yan
lışlıkla
Mülkiyeye girmiştir. Radyo
sanatkârı jürisinde yapılan bir ses
müsabakasında birinci olduğu halde
Mülkiye'de gayet sessiz ve sakin yıllar
geçirmiştir. Fakültenin en hanım ve
qüzel kızlarından birine gönlünü kap
tırıp, onu görünce sararıp solduğu ve
30 M art 1963 günü tesadüfen ko
nuştuğu halde yine erkekliğine leke
sürmiyerek sakin kalmayı tercih et
miştir. Güzel sesi ve kuvetli müzik
bilgisine rağmen Radyoevinde açılan
ses sanatkârlığı imtihanına Mülkiyeye
devam ettiğinden girememesi diğer
bir tezatlık cephesini teşkil eder. Fa
kültede bulunduğu yıllar zarfında
sessizlik ve sakinliğinden haklı olarak
''M ırıltı" ünvanını kazanmıştır.
Şöhreti, sırf rahatsız edilmekten
hoşlanmadığı için red ettiğini söyle
yen Mahmut, sosyal ilimlere karşı de
rin sevgisinden dolayı Sosyoloğ ve
şehirci olmak hülyaları içersindedir.
960 A VN İ ELYORGUN
—
İd a rî Ş u b e
—
geçenlerde bu hasretini biraz olsun
qidermek için doğduğu evin önün
den midye kabukları
getirtm iştir.
Okulda mübalağası ile pireyi deve
yapması ile meşhur dur. inci qibi bir
yazıya sahip olan Günselinin defter
leri, kapışanın elinde kalır. Mali Şu
benin inek hatunlarından olan
bu
son derece te rtip li kızımız bilhassa
Şubatta dersleri birkaç kere bitirmez
se rahat edemez. Fakat kendisi Ekim
de geçmeyi tercih ettiğini söyler ve
bu sözünde de durmuştur. Maliye Ba.
kanlığındaki yeri şimdiden hazır olan
Günseliye işinde ve hayatta başarı
lar dileriz.
975 H A M İ ARITÜRK
İd a r î Ş u b e
—
idari Şube tüllabı içinde kelliğe
namzet olanların başında gelir. Nev
şehir'de macera filmlerindeki kadar
heyecanlı bir aşk hayatı yaşadığını
söylerken öğünür. Charles Dickens'e
taş çıkartacak kadar dalqındır. Her
gününün yarısını Yenimahalle'de geçirir.
—
Dünyaya çözlerini açtığı Yalovayı bir türlü unutamıyan Günseli
42
985 ERKAN ERSİL
—
M al! Şu b e
Doğum yeri münakaşalıdır. A i
lesi Çorumda doğduğunu söylerse
de, kafa kâğıdında Nevşehir olarak
yazılıdır. 1940 yılı baharında dünya
ya ayak atmıştır, idareciliği de bu ilk
ayakla başlamıştır, idarecilik kabili
yetine rağmen Mali Şubece girmiştir.
Üniversiteye girişte Ziraat Fa
kültesine kabul edilmesine rağmen ru
hundaki ineklik diğerleri gibi onu da
Mülkiye’yo itmiştir.
Diklik qöstermesine rağmen, yu
muşak meyilleri do vardır. A ta bin
meyi severse de, pek beceremez ni
tekim Festival yürüyüşünde atı ürküt
müş ve Pal Bülent'in yere yıkılması
na sebep olmuştur.
iç gezide, iki gece kordon'da
sabahlamış, pavyonda arkadaşları
tarafından kucakta taşınarak çıkar
tılmıştır. Bir akşam üstü nişanlısı zan
nettiği kızın koluna qirmiş, kel kafa
sında ayakkabı topuğundan iz kalmış
tır.
977 ERTUĞRUL ALİŞAN
1940
yılında Ankara'da doğdu
ğunu idda ederse de su katılmadık
bir lazdır. Kendine laz güzeli denil
mesinden hoşlanır.
Mülkiye'de en popüler adamlar
1939
senesinin altı Mayısında te- dan biri olmakla öğünür ve bu iddia
sadüfen dünyaya gelip, elma müstahsında haklı olduğunu göstermek için
silliği sahasında ihtisas yaptı, faali
Spor sekreterliğinle yamanmıştır. Her
yet sahası ise Konya Ereğlisi idi.
önüne gelene " bugün partiye g id i
yorum, dün gece bardaydım " de
Liseyi bitirdikten sonra dinlen
mekten zevk duyar. Kendisi al ya
mek ihtiyacını hissetti. Böylece ilk onak olduğu için, bu yıl alyanaklı kızlar
kul öğrencilerine yol gösterir pozla
la flö rt etmeve başlamış fakat Kolej
rına girdi Mekteb-i MülkiyeyecV; te
sularının cezibesire dayanamıyarak
sadüfen girip fonksiyon sahibi olmak
soluğu safı sübyan arasında almış fa
için çalışmalara başladı. Fakat ders
kat şansı yaver gitmiyerek sonunda
lere çok az devam etmekle beraber
Teoman Senai’nin haremine başvur
son derslere hiç girmemek de prenmuş ve hüsnü kabul görmüştür.
sip'erinin başında gelirdi. Zira yemek
kuyruğunda beklemeye tahammül
Bütün hayatının kız gırgırlarıy
edemezdi. Ayrıca erken yatmasını da
la geçmesile öğünür. Fakat bu yüz
sever, qece yarılarına kadar hep dü
den başına belâlar gelmiş, hatta bir
şünürdü.
defasında Hukukta dayak bile ye
miştir.
972 GÜNSELİ GÖ NEN Ç
M ali Ş u b e
Aşkı cinsel arzuların tatmini sa
yar ve herhangi bir kızın elini tutup
qerisini hayalinde tamamlıyarak teo
risini doğrular. Laz Ertuğrul bu yıl
ailcsi’niıı nazarında "doktora” yap
maktadır.
Bu kesif faaliyet arasında proplamin yardımı ib ders çalışır ve yıllık
problamin istihlaki akıllara durgun
luk verecek bir seviyeye varmıştır.
Becerikli değilse de her çeşit
ev işi, marangozluk, boyacılık, soba
cılık, muslukculukı teksircilik, tiya tro
culuk gibi basit işleri yaptığı görül
müştür. Sanatını ilerletmek için tam ir
hane açacağı söylenir.
Kızlarla meşgul olmamasına rağ
men lendisi ile meşgul olanlar vardır.
Fakültede ilk yıl muhasebe kursu
açmış, 3. yıl teksirlerle uğraşmış, son
ra Kübik Recaiye devretmiş,son sı
nıfta da inek Festivalini idare etmiş
tir. Şahitler huzurunda yapılan ta r
tıda 5 kilo verdiği tesbit edilmiştir.
İdareciliği hâlâ devam etmektedir.
Şu satırlar yazılırkende Baba Önder
ile Tavşan Gök'ü Ayı Aydın'ı
maktadır.
ara
1001 GÜNDÜZ İLTER
—
Mali Şu b e
—
izmirin Keldavcz köyünde dün
yayı şereflendirmiş iik sözü "tasvip
etmiyorum’ 1 olmuştur.
Kendisine senatör denilmesini
isteyen Gündüz "hatırla
sevqiiim"
şarkısı i'o yanındakilerin canını sık
makla ün kazanmıştır. Ancak ciddi
ayaklar atmakla cinsi lalifanı tavla
yan, emanete hıyanet ettiğ i söylenen,
bir iki muhasebe problemi çözmek
le Facit olduğunu sanan Gündüz,
kendi halinde sessiz sedasız bir inek
tir.
1009 ABDÜLKERİM OSM AN
Yağmurlu bir günde
Kıbrıs'ın
Avtepe köyünde sakallı bir yavru
dünyaya getirildi. Yakışıklı olmasına
rağmen Yeşİlada'da attığı ayakları
dikten sonra saçını kaybetmesine rağ
men çok şeyler kazandı. Bunların ara
sında Yüksek A dalet Divanında yap1ığı tarihi tanıklık, Ünüversiteler ara
sı atletizim yarışmalarında başarısı ve
Pina pong şampiyonasında ikinciliği
r ’ ce d i'e b 'iir. Kei clmaîir.3 rağmen
cinsi la tif üzerindeki etkisi olumludur.
Yalnız bııişin Y urila yürümiyccoğini
anlıyarak, hareket serbestisi
olan
alanları seçmektedir.
Am ili hayatla bugünü kadar on
fazla üzen, ping pong şampiyonasın
da, şampiyonluğu sırf rakibinin gür
saçlı olduğundan dolayı kaybettiği
şeklinde çıkarılan söylentidir.
—
S iya si Ştıbe
—
Milâttan önce tevellüt eden Ba
ba Önder Papaz okulunda katı bir
ei.itim almış ve büâ'.are açılması çcs
cüç olmuştur. Askerlikten ve liseden
olacağı kıdemlerle doğrudan ikinci
kâiip olacağını ileri sürer. Bülün po
tansiyelini müstakbel eşine saklayan
bu askerliğini yapmış "Babn", kı/k.ırdeşi Damo de Sionda olduğu halde
bu nimetten hiç bir fayda elde edorrvsmiştir. Ortanın solunda olduğunu
söyiiyen Baba Önder, aynı zamanda
m illiyetçidir. Sefahat hayatına ara
1050 ÖMER ERŞAN AKBEL
—
S iya si Ş u b e
—
Ömer, namı diğeri ile Jan Pol
Kelmondo doğar doğmaz "müstakil
Kürt Cumhuriyeti" başbakanı olaca
ğını ilân etm iştir. Kendisi hem siya
set, hem letafet-i cinsiyy.9 üzerinde
ihtisas yapar. Fakat her ikisinde de
bugüne kadar dikiş tutturamamıştır.
Istanbulda Dame de Sion önünde uzun boylu ayak atarken, kısa boylu
vali F. K. G. tarafından enselenerek
belinden su alınmıştır. Ona sorarsanın Şahanede kendisinden daha zam
para (Palavra duymasın) yoktur ama
Kelömerin faaliyetinin domestiko'oji'den öteye gitmediği anlaşılmakta
dır. Başbakan olduğu zaman ilk işi
nin sosyalistleri temizlemek olacağı
nı söyiiyen Kürt Ömer, daha şimdi
den iktidar ilâçları almaktadır.
tutturamayınca soluğu Şahane'de al
dı. Fakat Kıbrıs'taki ayaklarında yüz
de yüz başarısızlığa uğradığı söylene
mez. Kıbrıs Palikarya okulunda kendi
sine sonradan "sümbül" lakabının ta
kılmasına yolaçacak olan stajına baş
ladı. Tipik sakalı, mütebessim çehre
si ve kendine özel metotları ile bir
çok ayaklar alan bu masum "Yeşilada mahsulü" haremindeki cariyelerin boykot ilân etmesi üzerine te
melli 'sümbül" olmuştur.
sıra da olsa dalan bu Kıdemli Üsteğ
meni daldığı bataktan çıkarmak kolak olmuyor.
Nitekim
Karavanda
Aysel Tanjuyu seyrederken üç kişi ta
rafından zor zaptedilmiş, Pariste Pigalle streap teasecilerini 24
saat
devamlı olarak .■y>yretmesine rağmen
uykusu gelmemiş ve ancak temizlik
saatinde polis marifetiyle salondan
çıkarılmış olduğu rivayet edilir. Evlilik
hakkındaki tecrübesi trende oynadığı
ip oyunudur, ispanyada bile iş tutamıyan Baba Önderin meşru ve gayri
meşru hiç bir çocuğu yoktur.
1052 H İLÂ L BERKEM
—
Her şeyî rağmen, Kerim kibar
davranışları ve sempati toplayıcı ni
telikleri ile hıbrıs hâriciyesinde yükse
lecektir.
1011 A M İL RIZA
"Sümbül" gibi Kıbrıs'tan ithal
etitğiıniz bu saçı gür sesi kalın tığ
gibi ince delikanlı bando mızıka ile
dünyaya geldi. Anasının hamileliğin
de gaipten akordeon sesleri duyduğu
rivayet edilir. Amil, Türkiye'ye gel
1051 ÖNDER ÖZAR
Belli başlı faaliyet sahaları twistoloji,
partiloji vo olobüsolojidir.
Onur Ö yrrcn'e "g e rici" demekten
ve Baba Öndere takılmaktan zevk
alır. Son zamanlarda giriştiği bir Ku
ğu macerası da yarıda kalmıştır.
M ali Ş u b e
—
Seneler önceki ağabeylerimiz
kendisinden modern Kleopatra diye
bahsederlerdi İlk sene son sınıfta, bu
lunan ablasının elinden tutarak Şaha
neye gelip gitmiş, fakat bu arada
bazı ayaklara mani olamamıştır. N ite
kim, iki samimi arkadaşın kendisine
kesilip arka arkaya evlenme teklif
etmeleri ile tereddüde düşmüş vo
pek samimi iki arkadaş olan taliple
rin haklarından birbirleri lehine fera
gat etmesi üzerine evbnmek felâke
tinden kurtulmuştur. İyi haber alan
bîr kaynak, taliplerin feragat sebep
lerinin aslında 390 TL. tutarındaki
43
maaşlarının müstakbel eşlerinin parföm, giyim vesair tuvalet ihtiyacını
karşıiıyomıyacağı kanaatine varmala
rından i'ori qeldiğini öğrenmiştir.
Hiiâl'in babasının da kocamış
ineklerden olduğunu bilen bazı he
vesliler ananeyi bozmamak düşüncesile modern klopatramıza ayak atmışlar
sa da, tutturamamışlardır. Hilâl uzun
boyu, siyah gözleri le Şahane'nn en
eksantriik tiplerinden biridir.
1053 ÇETİN ÇULHAO ĞLU
—
M alî Ş u b e
—
1941 yılında Beypazarında doğ
du. Birinci sınıfta iken müzminderecede inek olduğu halde; sonradan
kendini müziğe, içkiye ve temizliğe
vero'i. Günlük hayatının üçte birini
ğini tescil ettirdiğinde Mülkiyeye
iik sıralarda girivermiştir. Devre
arkadaşları arasında en erken nişan
lanan, Mülkiye:'«:? en devamlı mek
tup alıp mektup yazan ve te n le rd e
tenzilat kalkıncaya kadar 3. mevki
tahta kuşetini sık sık işgal eden ar
kadaşımızdır. Derece tutturması bazı
ineklerce istanbula sık sık gidip ora
da çalıştığı (!) şeklinde yorumlan
maktadır.
harcamasına rağmen saçını kirpilikten kurtaramadı. En büyük meşguli
yetini meşhur aynasını eline alarak
qözünün altında çıkan kıllarla müca
dele etmesdiir. Bir hayli asabi olma
Ç ektirip aldığı bazı alâkasız re
simleri sonra damping fiyatına satı
şındaki rasyonel tutum anlaşılamamış
tır. Yüzüğünün biraz bol olması bazan kendisini müşkül durumlara sok
maktaysa da pek yakında evlenerek
bu mahzurun önüne en kestirme yol
dan geçeceği sanılmaktadır.
1058 Y A H Y A AKYÜZ
Imâm-ı Azam
—
id a ri Ş u b e
—
1941 yılı aralık ayında Çanakkalenin Yenice kazasının Hamdibey na
hiyesinde mütevazi bir evin,
renk
renk kilim döşeli, raflarına kışlık kar
puzlar dizilmiş, tavanına altın kavun
lar asılmış, tütün kokan bir odasında
doğdu. Anrnsi, onun 3-4 yaşlarında
iken ak kuzulardan farkı olmadığını,
kuzuları pek sevdiğini söyler.
ilkokulu ve Ortaokulu Biga'da bi
tirdikten sonra 1959 da İstanbul Er
kek Lisesinden mezun oldu ve Mül
kiyeye girdi.
kantinde senfonik müzik dinleyerek,
üçte birini temizlik gayesiyle lavobada, geriye kalan kısmımda Konak'ta
kafa çekmekle geçirir. 1962 yılbaşın
da içtiği içkilerin tesiriyle komaya
qirmiştir. Temizliği için günde yüz
santilitre kolonya ile bir kalıp Puro
sabunu sarf eder. Bu hususiyetlerin
den dolayı Senfonik Ayyaş lakabını
almıştır.
1056 ABDULLAH SARIKAYA
—
M ali Ş u b e
—
Davud Bin Abdullah Bursa lisȔsini pekiyi derece ile bitirerek inekli-
Akyüz, tatlı sözlü ve qüleryüzlülüğü ile bütün arkadaşlarının sevaisini kazanmıştır.
Lisanlara karşı çok ilgi duyar:
Fransızca, Arapça. Farsça bilir. Kürt
çe ders do almıştır. İdarî şube kendi
sine haklı olarak "Şube-i idâriyûnumuzun yedi dilden ayaklı lugâtı"
demektedir. H attâ öyle ki, siyasî şu
beliler dahi onun lisan bilqisine hay
retler edip "Diksiyoner Yahya" diye
kendisine iltifa t etmektedirler.
Bu ayaklı lugât diyor ki: "Lisan
çalışmaktan başka, ençok zevk aldı
ğım iki şeyden biri, Allahın emirlerine
âcizane ita a t etmektir. O'nun emir
leri ne güzel emirler, onları tatbik
etmek r<3 zevkli meşguliyettir! Diğer
zevk aldığım şey seyahat etmek: Hak
kâri'den r dirne'ye, Muğla’dan Sinop'
a kadar görmediğim yer kalmadı,
Türkiye’yi avucumun içi gibi biliyo
rum.
1059 MÜNİR BELLEK
—
M(di Ş u b e
—
Çorum yaylalarının değerli mahsulatmdandır. Ana mektebini orada
b itirip Şahaneye girmeyi başarabil
di. O günlerde bıyıkları henüz terli
yordu. Mülkiye ona birde sakal ka
zandırdı ama tonlarca "Piio Cura"
4A
sına rağmen olqunluğu elden bırak
maz görünür K er sene inek bayra
mından önce Kazgana diye birtakım
zırvalar yapar, karikatürist geçinir,
bu onun en büyük zevki imiş. Gele
cekte bu sahada "ben sanat yapıyo
rum üstadım" demesinden cümle tüllabın daha şimdiden komaya qirdiği
zehabındadır.
Mali şubenin bu kirpi saçlı ev
lâdı Mekteb-i Miilkiysnin en yağcı
ferdi olup girdiği her yer kesif bir
yağ kokusuyla kaplanmaktadır. Son
yapılan ilmi anketlere göre Münirin:
Çorum Canavarı, Paçavra, Kirpi, Kıl
cı, Yağcı, lâzımsız gibi isimleri oldu
ğu anlaşılmıştır.
1060 RECAİ TURAN
(KÜBİK)
—
M ali .Şube
—
Ispartanın şirin bir kasabasında
talvaç dünyaya gözlerini açtı. Doğ
duğu zaman ebesi küçük bir terazide
bu kübik yavruyu tarttığında küçük
dilini yuttu. Çünkü ağırlığından te
razinin ibresi kırılmıştı. Bu kübîkin ilk
ve son büyümesi oldu, yani biyolojik
resesyon safhasına girdi ve kurtarıla
madı. Şimdi bazıikdisadi kanunları
uygulayıp bu safhayı atlatmak istiyor
ama Keynss iktisadını sadece ezber
lediği, hazmedemediği için muvaffak
olamıyor.
H er çeşit okulda tahsil e tti. Bo
yunun küçük kafasının büyük olması
sayesinde her abatta kitabı rahatça
ezberliyor okulları başarı ile bitiriyor
du. esas mesleği öğretmenliktir. Fa
kat daha fazla birşey öğrenemediği-
ni söyliyenlerin fikirlerine uyarak da
ha öğnsncilik oyunu oynuyor.
Çok tasarrufkardır. Ayda 27.5
lira kendisine çok gelir. Çıkardığı
teksinlerden % I0 alır, buradan elde
ettiği varidat ile takım elbise yaptı
ğı söyleniyorsada bunu yalanlamakta
dır. Muhasebe kursundan esaslı bir
vade vurup Kübik bir Recora Opel
almayı düşünür durur.
1075 A LA A D D İN ŞENEL
iûoo lü L Â 'i İLEk İ
İd a ri Ş u b e
—
—
Bu hanım kızımız 1942 yılında
Mevleviler diyarı Konyada dünyaya
geldiği zaman anne ve babasından
çok Atası Mevlânanm ruhu memnun
oldu. Babası mavi bir kundağa sarıp
doğru atası Mevlâna'ya götürdü.
Türbesi etrafında üç kere döndürdü
ve kulağına müzikle karışık olarak "E.
Tülây” adını fısıldadı. O zamandan
beri müziğe bayılır. H atta bir ara
soprano olmayı bile düşündüyse de,
za*-on bu haslete sahip olduğu için
vakit kaybetmek istemedi. Bu arda
spora merak sardı, fakat atası Mevlânâ Yunanlıları sevmediği için ruhu
dişine tesir etmiş olacak ki, bilhassa
qüccnirdi. Konya'nın eski oserlcri kenAtasının müzesini bir ziyareti sırasın
da mimar olacağı yolunda bir ilham
qelc!i. Ama sosyal düşünceleri qalip
geldiği için mimar olmaktan vazgeç
ti.
Mülkiye'oin her sınıfında ön sıra
da uslu uslu oturan, bütün kalbiyle
BJK'yı tutan, en büyük zevki opera
da bulan bu hanım kız. Mülkiye ta
rihinde ilk defa bayan kaymakam ol
maya hak kazanacaktır.
1070 ERDOĞAN ULUTAŞ
—
1067 ONUR ÖYMEN
—
Siya si Ş u b e
—
Doğar doğmaz ortadan kaybo
lup, ebeliğin devletleştirilmesi
ve
"halkın ayağına götürülmesi"
için
imza toplıyan Küçük Onur, kısa pan
tolonunu çıkarıp uzun pantolon giy
dikten beri iki şeyle meşguldur: sos
yalizm ve aşk. Doktrinde bir hayli ih
tilaflı ve münakaşalı olan bu iki husu
sun bağdaştırılması için kızla gezer
ken Onu daima sol tarafına alır. Bu
yüzden vücudunun sol ciheti az c/îlişmiştir. Aşk hayatının yegâne zor ta
rafının sebep olduğu boyun ağrıları
olduğunu söyler. Gece ve gündüz
dalgası ile aynı bankta oturan Onu
ru miyop bir hademe demirbaş zan
nedip, okulun demirbaş defterine ge
çirmiştir. 2,5 defa aşık olmasına rağ
men qreko romen metotlar kullanır.
Askerliğini henüz yapmamış olmasına
raömen, Şark hizmetini bihakkın yap
mıştır.
Onur Oymenin bariz nitelikle
rinden daha doğrusu hastalıklarından
biri de imza toplamaktır. Topladığı
imzaların sayısını kendi de unutmuş
tur. Onur,
memleket meselelerinin
serbest güreşle halledi!miyeceği kana
atindedir ve o yüzden bu metodu
tercih etmez. Fakat memleket mese
lelerinden ne anladığı veya ne anlat
mak istediğini çoğu zaman
Baba
Önder bile anlamaz.
Malt Ş u b e
—
A dı: Zadegân
Doğum yeri: Ankara
Yıl: 1941
Kütüğü: Şabanözü/Çankırı
Lise: Kurtuluş Lisesi/Ankara
Aşk stajı: Kamp !7
Özelliği; Papyonla dünyaya gel
mesi
Sevdiği şarkı: Beni çoban yapsın
lar kızların sürüsün,e
İcatları: Yeni ayak atma metotları
Ek görev: DTCF'de kapıcılık
Görev: Yağ ve kıl ticareti
Temennimiz: Bir an evvel everilmesi
1073 AYDIN GÜRKAN
—
M alî Ş u b e
İd a ri Ş u b e
—
—
Kütahyada karda kışta çırılçıp
lak doğmuştur. Anarşist eğilimi ve
yüzünün kızarıklığının bundan dolayı
olduğu söylenir. Kızlara karşı keskin
fikirleri vardır ve onları fırla t bulduk,
ça kınar Futbol oynamaktan tutun
da c'orste sual sormasına kadar her
hareketi faulluo'ur. Arada hakeme yuf
turduğu olur sa da "keskin sirke kü
püne zarardır" prensibini yerine ge
tirmekten geri kalmaz. Hem anarşist,
hem sosyalist fikirlere ilgi gösterir,
fakat ne anarşist, ne dn sosyalisttir o
sadece Alaaddindir. Avrupa gezisin
de herkes pavyonları dolaşırken, bi
rinci hamur o t toplamakla vakit ge
çirmiştir.
1080 N A C İ NACAR
—
M ali Ş ııb c
—
H icri 1352 yılının zilkalde ayı
nın son günü Malatya da doğduğu
söylenir. Ç ift dikişsiz Orta okulu ve
liseyi bitirdikten sonra Şahane'ye gir
di. Mülkiyeyi kazanma sırasının "tekeci'lerin çok kullandığı bir rakkam
olduğu için övünür. Kaymakam ola
caktı tahsildar oldu. B. B. ve C. C.
nin filmlerine bayılır. Birinci sınıftan
heri bir Fransız yıldızının Mülkiyede
"negatifine abayı yaktığı söylenirsede yalandır. Kendisi halen fiilen ni
şanlı hukuken boştur. Müstakbel ka
yınpederi tarafından bulunması için
peşine Mr. Tomson ile Mr. Steni tak
tığı için Kurtuluş civarında pek sık
görünmez.
Kavaklıdere yolarında, kamp 17
de, ve festival komitesi başkanının
müsadesi nisbetinde festival odasın
da aşk yaptığı görülmüştür. Hatta
bir defasında "A lone" kalmak için 3
Siyasi Şubede
Prof.lar toplantısı
yapmıştır. Kollejli ile arasının çok iyi
olduğu müşahede edilmektedir; ayrı
ca uzun vadeli sütrüktürel yatırımla
ra giriştiği Prof. Üstünelin uzmanla
rınca tesbit edilmiştri.
—
1941 yılının sisli bir sabahı Elâzığ
ufukları acaip çığlıklarla bulandı:
"Savulun lan ben geliyorum".. Vebir
tosuncuk (ayı) dünyaya gözlerini açarak belbel bakmaya başladı. Tıp
kı b ir ayıya benzeyen bu garip mahluğa, babası belki ismine çeker d i
yerek Aydın adını koydu. Aydın dağ
ların serazat havası içinde tıpkı bir
orman adamı gibi yetişti. Bir tarihte
kazara Şahaneye giriverdi.
Zaten
onu bir parçada olsa insana benze
ten bu hâdise oldu ve dağ çocuğu
Aydın partiden partiye, çaydan çaya
gezmeğe başladı. Ancak son zaman
larda yaradılış icabı olarak eski gün
leri özlediği, tekrar dağa çıkıp bun
dan sonra ormanda yaşacağını söylü
yorlar Tanrı yardımcısı olsun.
S,on sınıf iç tetkik gezisinde Bogardları uyutup Kemerde "çaktırma
dan" iki tek attığını söylemişse de
kimseyi uyutamamıştır. Cemil Koç
tarafından bir hafta mektepten uzak
laştırma cezasına çarptırıldığı korku
dan sütunluda frikikli bank aradığı
söylenir. Gene "keskin" lik sıfatına
hak kazandığını ispat etmek için Sınıf-ı iptidaiden br hatunu palavrala
rıyla avutup teyzemin kızı diye yut
turmaca oynadığı zaman kızın belâ
lısından ilk postayı yiyince hatunu
bedbaht «dip yedi gün, yedi gece
ayyaş gezdiğini görenler olmuştur.
Kübikistan Prensi Az Asil Recai
ile Süper Sübanist Palavra Ham Kel
Aslanın kadim dostudur. Kelden ye
45
diği kazıklar kırkı geçtiği için sayı
sını unutmuştur. En çok sevdiği şarkı:
"Bir yaz günü tanışmıştık"dır. En çok
kullandığı kelime "Yok Yaa"dır.
Mülkiyeyi bitirince hemen me
deni durumunun tepdil-i hava ede
ceğine kendiside 'bu gidişle" inanı
yor.
olan hususi rölosyonları amme efkârınca endişeyi muciptir. Bilumum or
ganizasyon ve kombinezonları büyük
bir maharetle dirayetle v»? vukufla
idare eder. Baba Önder ile trendo
oynadığı ip oyununu ve Palavra Bülentten işittiği açık fıkraları hayatı
boyunca unutmıyacağı söylenebilir.
1085 H AŞAN YÜKSEL
1082 BEYHAN TÜRKAY
İd a rî Ş u b e
—
—
........ Ve Allah Beyhan'ı yarat
tı. Titrok, zayıf ve narin, baygın ba
kışlı bir kızcağızdı. Artemis tapınağı
nın girişinde elinde kendinden büyük
çantası, kabartılmış saçları, avcı ba-
1941 yılında Ermenekte dünya
ya atılmıştır. Konya lisesinin sıraları
nı aşındırdığından tazminata mah
kûm edilmiş, "hayatımı yalnız başı
ma kazancağım" derken vadideki na
sibini alamamıştır.
Mekteb-i Mülkiyei şahaneye ge
lişinden, orada okumasından ve niha
yet çıkışından kimsenin haberi olma
mıştır. Gel gelelim yediği naneler
ağzında biber olmuş ve acısını çı
karmak için Cebecide aşılmadığı kız
kalmamıştır.
Metresi 125 liradan aşağı kumaş
giymiyen ''H acı” ünvanı ile maruf
Haşan, tur atmada en tanınmış kişi
dir. Gece sat 9 da yatmazsa yeme
den, içmeden kesilmektedir. Baston
olarak dayanacağı bir hatun aramak
la meşguldür.
Tanrı yardımcısı olsun. Amin.
1090 YENER ÜıNLÜER:
kışları ile göründüğünde
bile ıslık çaldı.
heykeller
(GORİL SHERİFFJ
İd a rî Ş u b e
—
Siyasi şube giriş sınavında şiş
mesine rağmen, iyi İngilizce bilir, idariyunun sümbülünden gelen evbnme teklifini büyük bir isabetle red
detm iştir. Mezun ağabeylerimizden
biri ile münasebetleri ahenklidir. Kol
ye vt3 kemer meraklısıdır. Derslere
devam etmemesine rağmen sayılı
ineklerdendir.
—
1941 yılının 9 Ağustosunda Erzurumda dünyaya acayip bir mahlûk
olarak geldi. G oril veya insan olduğu
hususunda, doktorlar arasındaki İlmî
münakaşalar neticesinde, görilliğinin
teciline ve insanlığının muvakkaten
devamına ekseriyetle karar verildi.
(Ayrıca, ceketli, kravatlı ve ayakka
bılı olarak doğduğu da rivayet edil
mektedir.
1083 A YLA ATAK
S iy a s i Ş u b e
—
Elinde teksirlerle doğup, aynı
gün hatim indirdiği için doğuştan
Hafize lakabını kazanan Ayla, Şaha
nede ihtisasını geliştirmiş ve "tape
recorder" görevini bihakkın yaparak
arkadaşlarının cankurtaran simidi ol
muştur. İkinci sınıf Usul imtihanına gi
rerken "ancak altı defa okuyabil
miş" olmanın kederi ile hüngür hün
gür ağlamıştır. Ayla Atak, Şahanede
derse sadece kendi adına değil do
bütün bir sınıf adına giren ve Yasa
ve Nermin ve hafif dersler veren ho
caların derslerinde sınıfı Züppeyunu
tek başına temsil eden nadirattan bir
teksirolog'dur.
,
Mümiaz Soysal'dan 10 alan fek
iüllab olması dolayısiyle 9,5 alan Babo ö n d e r dolıil biilun iloriyytın koııdisine gıpta eder. Zaten, Mümtazla
46
Futbola çok meraklıdır, yüzünün
kendini şişman gösterdiğinden şika
yetçidir. Babası, Mahsar beyin eski
tanıdıklarından olduğu halde sık sık
derse kaldırır bundan iki yıldır sayın
hocasına hiç bahsetmemiştir. Aklının
ermediği tek ders inğilizcedir. inğilizce ödevlerini dalma arkadaşların
dan kopya eder.
Iıla ri Ş u b e
—
—
lışmalarını sıkan Imre bu yıl haziran
da mevzun olmak niyetindedir.
Şahaneye girdiğindi;
tüllâbın
başına belâ kesildiğinden, ruh çağırılıp korkutularak imana getirildi.
Dilenciye beş kâğıt sadaka ve
rirken "Ayna çatlatan Atakan" ve
"Poldi Halûk" tarafından görülen bu
şahsa "E t" lâkabı takıldı.
Birkaç sene sonra da disiplin ku
rulu başkanlığına getirilen bu adam,
Şahane'yi Teksas'a çevirdiğinden,
"SHERİFF" payesini aldı.
Kendisi idâri şubede bulunup,
mezun olduğunda derhal vali olacak
tır.
1093 İMRE ÇETİNERLER
—
M ali Şube. —
Istonbulda dünyaya qcleıı !mrc
onbeş yıllık tahsil hayatında ilk defa
sınıfı iptidaide ü dorsloıı okiıno
kalmıştır. (3un<.lan sonraki neneler ça
1094 İHSAN UĞURCAN
—
İdari Sttbr.
—
1941 yılında Isparrada doğdu,
Fakülteye geldiği ilk günden
beri
kooperatifte vazife aldı. Hatun kişiiere maliyeti altından kırtasiye sattı
ğından bağlı olduğu müesseseyi if
lasa sürükledi. Ayak atıpta yüz bu
lamadığı bir hatunun hürmetine
çikolata satışlarına başladı. Derslere
ancak polis marifetiyle el ve ayakları
bağlanarak getirilen İhsan,
günde
yarım kilo kabak çekirdeği yediğin
den "Kabakçı " ismiyle çağrılır.
1096 ÖNDER BAŞACAR
—
M alî Ş u b e
—
Sene 194lı güneşli bir yaz sa
bahı bir boğa yavrusu dünyaya geldi.
O günden bu güne irileşti, mektebi
Mülkiyenin irckleri arsında ağız bir
boğa olarak karıştı. Ve hukuklu haki
ki bir inekle de münasebetler kurdu.
Fakat mabsef; bir gün azıp zavallı
yı boynuzladı. Bütün ineklere dikkat
ola: Azgın boğa başı boş dolaşmak
tadır.
2098 BİRTEN KONURKAYA
—
M ali Ş u b e
—
Alyanslı'ların ilk halka'sıdır. Sı
nıfta en çok tebeşir yutan, her derse
girip hocanın ağzından n>5 çıkıyorsa
yazan çıtkırıldım, masumluk timsali
ve Siyasi şube’nin fermanına qöre
erkek siııek görünce yolunu değiştiren
"Frigo Birten posta ücretlerindeki
zamlardan en çok yakınanlardan biri
dir. En çok sevdiği şarkı, "asker ol
dum piyadedir” .
Komşu fakülte mezunu bir gen
cin gönlünü çalan Birten
Serpil'le
birlikte spikerlik imtihanını kazanarak,
Mülkiye'despiker enfasyonu yaratıl
masına yol açmıştır. Mülkiye'den mi
yoksa Hukuk'tan yana mı
olduğu
henüz anlaşılmamıştır.
¡100 İLKAY ÜNEL
—
M ali Ş u b e
—
... Ve yerlerin göklerin büyük
Tanrısı önce dünyayı kurdu. Ve herşeyi yerli yerine koydu. Ve dağları
yükseltti ve nehirleri akıttı, denizleri
doldurdu ve rüzgarın şiddetini fırtı
naların şamatasını ve derelerin geve
zeliğini aldı ve ateşin yakıcılığını ek
ledi... Ve Allah İLKAY'ı yarattı.
İlkay Ankarada doğdu büyüdü
ama şöhreti dünyaya yayıldı.. Herkes
çenesinden illallah diyordu. Anası
Birten zarif görünüşü, mütezavi
hali ve iyi giyinişi ve inek’liği ile te
mayüz etmiştir.
1099 İHSAN KAR A M A N
—
M ali Ş u b e
—
Rum Pontüs imparatorluğunun
son temsilcisi olan Karaman'dan İh
san belirsiz bir tarihte Giresun’da
dünyaya geldi. Fındık ve hamsi ile
beslenen İhsan kısa zamanda
lazu
peltemsi konuşması ve serçe gibi bir
yerde durmaması ile tanındı. Bu yüz
den telaşe müdürü lakabına hak ka
zandı.
—
S iya si Ş u b e —
Tugay’ın sülâlesinde İngiliz kanı
olduğu söylenir. İngiliz asaleti ve g i
yişini tevarüs etmiştir. Doğduğu sıra
da "oğlun futbolcu olsun” diyen b iri
sinin talihsizliğine uğrıyarak. zamanla
çimen sahaların en istikrarlı oyuncusu
ve Milli formanın taşıyıcısı olmuştur.
Hassas Zekiyi gördüğünde veba mik
robuna yakalanmış gibi kaçar, gaz
kelimesine karşı alerjisi vardır. Komşu
fakültede imza isteyen hayranlan
arasında ezilmekten zor kurtulmuş ve
uzun müddet karşı cinsten uzak dur
muştur. Kendisine ağır başlı süsü ver
diğini belirttiğim iz’ bu genç futbolcu
ve müstakbel hariciyeci Aylan the
Mustafa’ nın bile yüzünü kızartan fık
ralar anlatır. Bu arada yağcılık da
yapar: Bayram ve seyranlarda elinde
liste hocalara tebrik dağıtır ve canı
sıkılmasına rağmen ilhan’cıkın ders
lerini hiç kaçırmaz.
1109 YILDIRIM KARTAL
nın bu biricik yavrusu ilk okulu ve
liseyi başarı İle bitirdikten sonra ay
ni parlak neticeyle Mülkiyeye girdi,
işte o andan itibaren ufku genişle
di. Günden güne artan bir hayran
kitbsi kazandı.
İlkay’ın en iyi tarafı işletiyorum
zannederken işlemesidir. Öyle güzel
işlerki, insan karşısındakini sevindir
mek için mahsus yapıyor zanneder.
Mamafih işletmesini de bilir hatta
iptidaide iken Odun Prof. Pekeri bir
kurmuştu, oğlan hâlâ işler.
Kendine mahsus bir havası olan,
tebessüm ederken yanağında gamze
ler açan, saçlarını sık sık kabartan,
yürüyüşü ile cümle cinsi latifanı çat
latan, çene yarışında rakiplerini fe r
sah fersah geride bırakan, IV Mali
şubenin en tatlı ve sempatik kızların
dan biri ve belki de başlıcasıdır.
Zaman zaman annesini uykuday
ken yüksek fesle anması Yurtta ha
tırlanacak bir olay olarak kalacak
tır. En büyük arzusu Giresun radyo
suna ses sanatkârı olmaktır.
1101 TUGAY OZÇERİ
Yakaladığı her frikiki değerlendi
rir. iyi futbol oynamasına rağmen,
rüzgârlı havalarda kulakları ysikenleştiğinden hareketine mani olur. Hariciye’ye girmesine tek sebep de Avru
pa'da estetik ameliyat olabilmesidir.
Şahanede ilk işi kızlara ayak a t
mak oldu. N'den başlıyarak bir sürü
hatunu baştan çıkardı, En son aya
ğı gere N isimli bir hatuna doladı
ama sarması boşa çıktı. Uzun tecrü
belerden sonra aşkta da kaşarlanan
Karamandan, İhsan, Semahat Ergökmen'den nasihat ve soluğu T.N.S. de
aldı. Yeni düzenin kendisine iyi gel
diğini söyleyen İhsan bir abonman al
mayı düşünmektedir.
hendis eniştemizle gayet iyi anlaştığı
nı bildiğimizden kendisine ilerdeki ha
yatı için mutluluk dileriz.
Nişanlılar grubunun ele başısıdır.
G ayet güzel giyinir. Renk ahengi ve
dekorasyona meraklı olduğundan, ge
lecekte evini ne şekilde süsliyeceği
merak edilmektedir. Mavi ve penbe
renkleri, kerestelerden de maun’u se
ver.
İlkay Şahaneye girişile adeta bir
devrim yaratmış ve arkasından giren
cinsi la tifi bol devreye rağmen sük
sesinden bir şey kaybetmemiştir. Mü
—
İd a rî Ş u b e —
1941 senesinde Eğirdir kasaba
sında, ailesi kız çocuk beklerken; 5.
erkek çocuğu olarak dünyaya gelen
ve lüzumsuz olarak vasıflandırılan bu
kişi fakültenin en çocuksu kaymakam
adayıdır.
Tasarruftur. Bir ç ift ayakkabı
yı 4 sene giymekle erişilmesi güç
b ir rekor kırmıştır.
En dikkatle ders dinlediği za
manlar dahi hocalar uyuyor sana
rak ikaz ederler.
Çocuk göründügü için tenesseye girememiş, g ittiğ i berberde bi
raz bekle çocuğum hitabına uğra
mıştır.
1112 TU N C A Y OZANTÜRK
—
S iya si Ş u b e
—
iptidai tahsilini Sultani'de yapan
Tuncay Şahaneye "çeşme" İakabı
ile transfer edilmiştir. Şakadan pek
hoşlanmıyan Tuncay bütün ısrarları
na rağmen devaml olarak, "çeşme"
likten kurtulamamış ve Siyasiyun'da
bile yakasını bırakmıyan bu unvanı
tevekkülle kabul etmek zorunda kal
mıştır.
Sınıfı iptidaiden beri sessiz ve
kabız bir hali olan Türkozanın içinde
47
ki meseleyi aydınlığa çıkarmak kabil
olmamışsa da, Hâriciyeye girdikten
sonra diğer vaziyetlerin üzerine ışık
serpileceği iyi haber alan kaynaklar
ca istihbar edilmiştir.
sakini Ruşendir galiba.. Seneler ona
tesir etmez, haia 15 yaşında gibi gö
rünür. Arkadaşlığı çok tatlıdır, ismet
Nedimlr! ve Sarita Montiel'e hayran
dır. Su dolgunca kızımız henüz gönül
meseleleri için yaşının küçük olduğu
na inanır. Yalnızlar şarkısını dilinden
düşürmez. Güzellik aşığıdır.
Gösterişsiz, boyu kadar iddialı,
üç defa Fransa görmüş gizli
işsiz
Çeşme sınıf-ı nihaiyyede sık sık istanbula gelir gider olmuş ve bu ara
da bol bol "hasta"lanmıştır.
1130 AT A K A N SOLMAZ:
(A Y N A ÇATLATAN)
1114 A YLA ERTEPİNAR
—
—
İd a n Ş u b e
--
İdarî Şube'nin tereddütsüz en
hanım ve en inek hatunudur. Bilinmiyen bir senenin Ağustos ayında Cu
ma günü "tekbir sesleri" arasında
dünyaya çoldi. Doğar doğmaz "hani
benim «Ifabern” diyen Ayla, Siyasiyun'daki adaşı Hafize kadar inektir
ve onunla iyi arkadaştır. Mülkiye'ye
bekâr giren Ertepınar'ın bekâr çıka
cağını söylemek mümkünse de bunun
uzun süre devam etmiy#:ceği ileri sü
rülebilir.
Dış gezide can yeleklerinden bi
risini yastığının altına saklaması onun
korkaklığını göstermeye
yeterlidir.
Gözlerinin güzelliği ve konuşmasının
yekr.-¡saklığı ile tüllabı kendine mest
etmektedir.
1115 NURTAN ¡ÇAYDIN
—
Mali Ş u b e
—
Tatlı sesi (!) ve konuşma tarzı (!)
makyajı (!) ve nişanlısı ile öğünen ve
kendini Mülkiye'nin en güzel gözlü kı
zı sanan Nurtan, bir Siyasi fosforun
keşfi üzerine göze batmaya başlamış
tır.
'-A y yani şekerim" ifadssini te
keli altına almıştır. Dalgınlığı özellik
le Fosfor'un askens gitmesinden son
ra fazlalaşmış ve otobüslerde biletçi
lerden posta pulu isteyecek hale düş
müştür. Şubat tatilinin büyük bir
kısmını Erzincan’da geçirmiştir. Vak
tinin çoğunu saç tuvaleti için "O nly
for ladies" de c<3çiren Tannur Aydmiç'in en büyük emeli Diplomat eşi
olup sağa sola caka satıp, Polinezyaya gitmektir.
1117 C A N D A N KÖYLÜOĞLU
—
M ali Ş u b e
1121 AYNUR SÜMER
—
M alî Ş u b e
—
FORUM’un 22-24 müzik, yayga
—
1941
yılının 25 Temmuzunda İz
mit'in Kandıra kazasında bir çinge
ne çergisinde saçları muntazam ta
ralı olarak dünyaya geldi. O gün
Çingene'ler için büyük bir gündü. Zire
çeribaşların n bir oğlu olmuştu. Eşek
yarışları tertiplendi; kemanlar çigan
melodiler çaldılar ve cümle çingene
avratları süslenip püslenip göbek a t
tılar.
Şahane'ye "Pcldi Haiûk"la yapı
şık olarak girip,
"G o ril Yener"le
dostluk kurmak süratiyle triyoyu ta
mamlayıp, âlemi pembe
görmeye
başladı.
Şahane'deki dört yılının noksan
1941
yılının soğuk bir kış gece
sız iki yılı ayna karşısında süslenmek
si dünyaya gelmiş ve Kirpik tanrısı
le geçti. Bu yüzden nice filmler ka
tarafından bol bahşiş almıştır.
çırdı nice biletler yaktı.
ilk, orta ve lise tahsillerini AnaŞahane’ nin civarındaki kahveha
doludan Trakya'ya kadar uzınan en
nelerin sabahları kapılarının açılması,
der rastlanır bir güzergâh üzerinde
aıceleri kapatılması ve tüllâba briç
tamamlıyan, daha doğrusu tamamla
öğretilmesi görevinin, "Tüzel amca”
mak üzere olan Aynur, bir solukta
ile birlikte ifa edilmesi de bu arka
Yeni dünya'yı da boylamış ve Şahadaşa aittir.
ne'ye elçi olmak hülyası ile gelmiş
tir.
Kendisi malî şubede bulunup,
mezun olduğunda geyik olacaktır.
Diploması enstitüsünün azizliğine
kurban gidip Siyasi şube imtihanın
O LC A Y GÖKER
da şişen Aynur’un aşk hakkında kö
— Mali Ş u b e —
tümser olduğu ve gazetecileri sev
mediği söylenmektedir.
Yaşını ve doğum yerini devamlı
Çaykovski'yi çok seven Aynur
şekilde kendisine hatırlattığı için ka
buna rağmen hiç bir konserde görül
fa kağıdı ile arası lıiç hoş olmayan
memiştir. Mizacı, otlayışı ineki'dir.
gülme ihtiyacını dahi önceden aldı
Ara sıra aklına takılan mısralar ve
melodiler de olmasa hala koyduğum
yerde otlıyacaktı.
Aynur asil görünmek için ola“ ->«ı'i<ıWj bir çaba harcar ve tatlı yi?
rüyüşü ile İlkay'ı biln bastırır.
1128 RUŞEN ŞUŞUT
—
içki içtiği zaman Tarsus canava
rının torunu olduğunu hatırlayıp bıçak
elinde sağa sola saldıran bu kaçık
çocuk üzerinde, iki senedir yanlarında
oturarak bizar ettiği güzel hanımların
çok tesir etmesine rağmen ilkel bir
yaratık olarak kalmış bir hamdır. Ah
vahlarının iki senedir neden arttığı
tesbit edilemediği gibi gene iki yıl
dır kendisine "çarşaf düşmanı" den
mesinin sebepleri anlaşılamamıştır.
48
ra acaip danslar ve dolap nakilleri
mesul müdürüdür. "Mülkiyenin Nurteni" ile evlenmesine arkadaşları ma
ni olmaktadırlar.
Mitli Şuh.-
Sessiz, sakin bir bebek, iki yeşil
gözlerini koca koca açtı ve iç çekmıt;ye başladı. Doğduğuna pişman ol
muştu, ama iş işten geçmişti çoktan,
işte belli birkaç vasfı ve dünya görü
şü ile Ruşen'imiz. Bir Haziran sabahı
Tire'de doğdu ve 12 yaşında gurbete
çıktı. İzmir kız lisesini başarı ile b itir
di ve imtihana girdiği fakülte olan
S. B. F. ye intisap ıstti. Pek seveme
di, ama şu son iki senedir intibak edi
yor galibi... Aynur - Günay - Ruşen
üçlüsü herkesin dikkatini çeker. 27
Mayıs yurdunun bu üç sakininden en
ğı prcn.'.in kararları ile sınırlı olarak
tatmin eden oldukça fonksiyoner ve
İhtilâlci bir kızdır.
İÜ. Sınıfta çıktığı Avrupa gezisin
de her meniVîkette kendi lisanı ile
konuşarak
Türkçenin
beynelminel
bir lisan olduğunu isbat etmiş vc Bey
rut'ta kaldığı üç gecede üç otel de
ğiştirerek bütün vaktini televizyonda
kültür p rogramiarını takip etrrokle
geçirmiştir.
kapılarına gidiniz, imiihandan çıkanla
ra "nasıl?" diyen, aldığı cevap " iy i"
ise gözlerinin içi qülerek tebriklerini
bildiren, "çuvalladık" diyenleri güzel
sözierle avutmaya çalışan, avutama-
Tahsildarın sayılı
ineklerinden
olduğu rivayet edilirse de kendisi
bunu kabul etmeyip zekî olduğunu
söyleyecek kadar hüsniyedir. En büvük zevki hocaları zor duruma bıra
kacak sorular sormak ve iki ayak ü’zerîncV» zıplayarak sevincini beli
et
mektir.
4 9 + 1 e karşı allerjisi olan O l
cay, son zamanlarda kadınlar hakkındaki malûm tekerlemeye kızarak
saçlarını hiç bir erkeğin dahi rekabet
edemiyeceği
kadar
kısaltmıştır.
pat etmek isteyen genç ve sat bir oğ
lan 7 aylık olduğuna bakmadan İstan
bul'un Peknor köyünde dünyaya geli
verdi. Onun dünyaya cplme:i tüm
kitapların toplanıp bayram yapmala
rına vesile oldu. İlkokul, ortaokul, li
se ve üniversite kitaplarında sistem
li bir çalışma ile el değmedik kitap
bırakmama doktrinini kuran bu çalış
kan olduğu kadar çapkın arkadaşı
mız, Eskişehirde gözleri yaşlı bir ha
tun kişiyi rk ip Ankarada nişan yüzü
ğünü şık parlattığı bir hatun kişiye
yamandı. Bakirin kitap bırakmamaktan
başka tek hobby'si gelenekçi İngi
liz toplumunu taklit ederek 5 o'clock
Daha birinci sınıftan
itibaren
asistanlığı sevimli hale getirmek için
asistan olmaya karar vermiştir. Mev
lâ rahmet eyleye.
1135 ŞÜKRÜ HAKGÜDEN
—
M ali Şttbe
—
dıkları için hıçkırıklarla ağlayan bir
kız göreceksiniz. Bu iyilik perisi Yücel'dir.
1942
yılında Ordu'da doğdu ilk
Çocukluğunda psri kraliçesi ken
seneler gayet sessiz olduğu halde
disinden,
çok kısa boylu olan kızı için
ayrıldığı Malî Şube'de birdenbire de
boy'unu istemiş ve Yücel tereddütsüz
ğişti. Her bakımdan müdebbir bir
razı olunca boyu böyle kısa kalmıştır.
muhasebeci olmak gayesi ile seçildiği
kooporatifte tatbik e ttiğ i prodüktivi
1137 ETHEM TÜRKER
te ve rantabilite ratioları ile karışık
bol, bol kazık attı. 1962 Mart'ında
— M alî Şttbe —
Bursaya yapılan gezide Neşe'sini bul
du. Beraberce kurdukları monopol bu
seneki İzmir gezisinde tekrar teessüs
etti. Sınıfın Input - O utput tablosu
olup en büyük hususiyeti kendisine ya
pılan şakaları kaldıramamasıdır.
1136 YÜCEL IRGAT
—
Eğer onu tanımıyorsanız imtihan
tea partilerini sabık sevgili ve haldeki
nişanlısıyla Sıhhiyede buluşmak şek
line çevirmesidir.
7 Nisan 1941 M illi Piyango gü
nü doğarak ailesini en büyük ikrami
ye çıkmış kadar sevinmek gafletine
düşürmüştür. Doğum yeri Bandırma
olup Ankarada büyümüştür. Babası
Giresunlu, annesi Uzunköprülüdür.
Babası Z iraat Bankasında Çalışırdı.
Halen anrosi ve dayısıda aynı yer
de çalışmaktadırlar. O da oradan
burs almakta olup aynı kapıya kapı
lanacağını şimdiden belli etmiştir.
Derslerde en güzel notu kendisinin
tuttuğunu iddia eder. Arkadaşları
nın yazı ve konuşma yanlışlarını bul
maya bayılır. Konuşmalarında espri
unsurunun çok hakim olduğunu sanır.
Dört yıldan beri Kartopu Metinle
berahor, Yeşil Ürgüp ve Küçük Emirqânda poker ve pişti dersleri vere
rek Tarık ve Emreyi sağmıştır(x) Zadegân Erdoğana bütün çirkin kızlara
yüzverdiği için çok kızmaktadır. Spor
totoda devamlı olarak 7 tutturmak
la iftihar e'der. Haa.. Birde, geçen yıl
Kolej'in >:n masum (!) kızına ayak a t
mıştır.
IV idarenin "Ç itlenbik" Ayşo'si
bilinmeyen bir tarihte Brükselde dün
yaya gözlerini açmış ve vatan hasre
tiyle yanıp tutuşarak hemen doğdu
ğu illeri terkeylemiştir. Ebeveyninin
üstüne titre d iğ i bu hatunumuzun ide
ali balerin olmaktı, fakat tali ideali
olan sefirelik için Mülkiye'ye girmiş
tir. Siyasi Şubeye girecek evsafta ol
duğu halde sırf umumi kültürünü art
tırmak kasdı mahsusu ile idariyyunun
kalırını çekmektedir (!) Cahit Talaş
ile aynı sınınfta dirsek çürüten an
nesi ve babasından sonra ailenin 3.
Mülkiyeli ferdi olmuştur. Kareyi ta
mamlamak gayesinde olduklarından
.Ayşe tuttuğu notları kardeşine sakla-,
maktadır.
(x) Tekzip edilmemek için açıklı
yoruz: Kel Emre bahis konusu değil
dir.
1141 MUZAFFER ECEMİŞ
1140 AYŞE BERKSEL KADIOĞLU
—
İd a ri Şttbe
—
Belli ıstmemeğe çalışır ama her
sene Haziranda geçtiğine göre n o r
mal üstü çalışkanlardandır. Hayalle
rinin ülkesi olan isviçneye ulaşmasını
candan dileriz.
Bir ramazan ayının cuma saba
hında
Dünya'ya gelen bu arkadaşın
1138 TEZER Ö Ç A L
hayatını ve meslek hakkındaki düşün
—
M ali Şıtb’i —
M ali Ş u b e —
celerini tâkip edecek olursak, durma
1941
Kasımının puslu bir günüy dan seyir değiştiren dalgalanmalar
dü. Her haliyle aceleci olduğunu is
tesbit edebiliriz:
49
•
İlk okula doğum yeri olan ÇamarcJinda, O ria okulu Niğde'de, Li
seyi Ankara Atatürk Lrosinde b itir
miştir.
silcisicir. Bir ara paraşütçü olmaya
heveslenmiş, orada hocasına
aşık
olarak paraşütçü hatunenin
ipleri
boğazına dolanmıştır. Yap tığı (Rock
an rolI) ler ile dans kralı olmuş, son
senede kızlara para yetiştirmediği
için işi arzuhalciğe dökmüştür. Yak
tığı canlarla "kızların zalimi" ünvanını
almıştır. Mülkiyede yediği n akden
zor kurtulduğu için her hafta namaz
kılıp tövbe - istiğfar etmektedir. Bor
cuna düşkün, olup tiyatro ve sanat
geceleri müdavimidir. Modern re
sim yaptığı ahiaka mugayir resimlerle
Mülkiyede ihtilâl yaratmıştır.
Meslek konusundaki düşüncele
rinin'sadece d ö rt senelik konjoklürüne bakacak olursak; Fakülteve gi
rişinde siyasetin ideal bir meslek ¡1duğunu savunmuştur. 27 Mayıs ihti
lali ürerine bu fikrinden vazgeçmiş,
kaymakamlığın memlekete daha ya
rarlı olacağına inanarak idari şube
yi seçmiştir, staja gidip kaymakamla
rın halini görünce bu fikrinden de ca
yıp ve yegane kıymetyaratan meslek
çiftçiliktir diyerek tarımda karar kıl
mıştır. Fakat, Reşat A ktan’ın zirai
iktisat dergisincb" zirai mahsullerin
fia tı daima düşüktür" demesi üzeri
ne düşünmeye başladığı ve son za
manlarda ticari mesleklerden söz et
tiğ i işletilmekte ve bu konuda dalga
lanmaların henüz istikrar bulmadığı
tahmin edilmektedir.
AH M ET’ lere
aşırı
sempatisi
vardır. AHM ET ismini duyunca önce
heyecanlanır, sonra kızarır, daha son
ra da keyifli keyifli güler. Yakınındaki
erkek arkadaşlarına A hm et derokten
hoşlanır. Ayla'nın arkadaşları üç kişi
147 G Ö K AYDINER
lik bir komite kurup günlerce soruştur
İd a rî Ş u b e —
muş fakat bu Ahmet muamasını çöze
memişlerdir. Son günlerde soruşturma
1941
yılında Adanada doğan komisyonu bütün ümidini gazeteler
bu "çapkın delikanlı" hergün Ankara
deki mesut ilânlara bağlamıştır.
Kolejini dağıtır ve refakat memurlu
Kimbilir bu nazik probtam belki
ğu yapar. K. F. A rık’ın "'ovim li tav
Ayla mezun olmadan çözülecektir.
şanı" olan arkadaşımız, kolalı gömleği
(KAZG AN davetiyesini peşinen ta
bulunmadığından balo davetiyesi sa
lep eder.
tışlarını sekteye uğratmaktadır.
Midi Şıtbe
M ali Ş u b e
—
Şen, neşeli ama dalgın, arasıra üzqün herkes gibi, işte iki fırça ile Ayla'nın portresi. Haa. Unuttuk. Müthiş
yalancıdır. Çok neşeliyim dediği za
man mutlaka çok üzgündür. Çok gül
düğü zaman mutlaka çok dertlidir.
(Ne biçim kızmış yahu]
50
M idi Ş u b e
—
Tarafsız gözlemciler nazarında
halkal anma şansı yüksek görülmeyen
Gayrimenkul Tülay, bütün iahminle•i yanıltmış ve spor-tofo'cuları hayal
kırıkltğ ma uğratmıştır. Alyanslıların
en hızlısı olan bu hatun, Balin-Roof
tan soluğu Almanyada almış ve c'orslere ancak ikinci sömestr devam ede
bilmiştir. Bir kız arkadaşının yazdığı
na göre, "cıvıl cıvıl olan güzel göz
leri, bu seyahatten r,onra daha da
parlamıştır."
—
—
İd a ri Ş u b e
—
8030 gün evvel
Kırklarelinde
dünyaya gelmiştir. Fakat kendisinin
Kırşehirli olduğunu iddia edersede
Kırrehirde de oturmamıştır. Hayatı
nın büyük kısmı Ankarada geçmiştir.
Mektebi Mülkiyede cemiyetçiliğe yeltenmiş ve seçimlere afişsiz g i
rerek kaybetmiştir. Son sınıf iç gezi
sinde İzmir barlarında Adanalı hacı
ağa ayağına yatarak ısmarladığı bolü
çabuk içmesin diye kadının rlin e ya
pışmıştır.
I 150 A YLA YARAŞKAN
M ali Şube'
—
Alyanslıların çok sevdiği tonton
b ir kızdır. Sık sık ağlar. Siyasi şube
nin fermanına en fazla bozulan kızlar
1941
de C idde c'ı3 ciddi olarak
dandır. Şahane'niıı on ineklerinc'ondir
cıyakladı. Lise tahsilini Konyada yap
ve iyi bir anne olacağı güvenilir kay
tığından saçlarının kuraklık sebebi
naklardan istihbar edilmiştir.
ile büyümediğini söyler. "Maden
olan arazide o t bilmez" sözünün pa
I 159 TARIK KIRAÇ
tentine sahiptir.
—
—
Jüli’ye aşkiyle
dillere destan
■olan, Mülkiyenin sayılı ineklerinden
Parisli, 30 Kasım 1941 cb Pariste
doğdu. Anne sütüyle yedi
yaşına
beslenen yavru inek bu yaştan itiba
ren süt vermeye başladı. Hersene
"hızlandıran prensibine göre verimini
•arttırıp Mülkiyede en iyi çimenleri
buldu. Fakat bu uzun sürmedi. İkinci
sınıfta, Hukuklu Jüli adlı bir cinsi la
tife vurularak yaralandı. Çimenleri
bir numaralı ineklere terketti.
His
hayatı; Romantiktir. 1929 dünya buh
ranına benzer "Jüli depresyonunu"
hafif sarsıntıyla geçirmeye muvaffak
olmuş fek insandır. Kesmediği M3 ke
silmediği kız yoktur. Mülkiyede efen
di olup, dışarıda canavar kesilen Pa
risli teknik öğretm enli bir kızla iyi
münasebetler kurmuştur. "MülkiyecVrs
kızlar neden çabuk satılır - Jüliye
•mektuplar" gibi eserleri vardır.
—
I 153 TÜLAY BATUÇ
1151 KEMALETTİN YILMAZKURT
.1148 A . TUGAY YÜCEL
—
Aşk mektupları yazmada yenil
mez üstat olan Kemaleitin 1965 se
nesinde öleceğini bildiğinden ' Ya
zık. dünya güneşsiz kalacak, Kızların
yüzü gülmeyecek." demektedir.
Fi tarihinde yalınayak
Perise
kadar koşmuş, Lüxemburg da
bir
hafta dinlenmesine rağmen yorgun
luğunu alamamıştır. "8 devlet gör
düm" diye hatıralarını anlatmaktan
çenesi düşmüştür. Düşen çeneyi bul
mak için O to - Stopla Türkiyevi do
laşmış, fakat eli boş dönmüştür. İngi
liz centilmenliğinin Türkiyedeki tem-
Otobüsçülük yaptığı iddia edilirsede delillerle tesbit edilememiştir.
Mülkiyede hiç bir kıza ayak atma
mış ve hiç bir partiye gilmemiştir.
iptidai bir kahvehane hayranıdır.
Minder kavgasında dayak yrmekten
kral olduğundan kurtulmuştur.
1162 OKTAY ERGÜL
—
M ali Şu ln ’
—
Söylendiğine göre, bir Haziran
günü Eskişehire Ankara armudu gibi
düşmüş, Bolu kırları daha o günden
ona türkü düzmeye başlamışlardır.
Mülkiye'ye nereden girdiğini bilen
yoktur. Bilinen husus,
hatıralarını
kamp I7'de ve inekhanenin en ücra
köşelerinde muska gibi bir deftere
gizlice yazdığıdır. Hemşehrisi Çıtak
ve Birsini ukalalığı ile tedirgin eaen
Oktay sonraları gözleri kedi misullu
açılarak azmıştır. Halen sap olduğu
anlaşılmaktadır.
basitti. Bana yaklaşan her kızı bir
portakal gibi soyup, iki haftada po
sasını çıkarıp kenara atıyor ve hara'
retle bir yenisini arıyordum. Mües
sir usuldür yapabilirsiniz siz de yapın
tavsiye ederim.
Allahaısmarladık, beni siyah + siyalı = beyaz rumuzu ile hatırlarsı
nız. Cariyem olmak isteyen kızların
aynı rumuza müracaatları.
1167 BÜLENT Ç A K IM
1164 BEKİR TOKSOY
Dans, vîks çay ve rakı partileri
nin vazgeçilmez elamanı olan PAL
Bülent Şahanc’de her yıl kavuncu ol
1939
da Erzurum’un Bar köyün
manın ızdırabından ancak bu yolla
de dünyaya gelişi 7 gün 7 gece da
kurtulduğunu söyler. Üssü mizanın
vul - zurna sesleri arasında kullanan
devamlı kurbanlarından ve sfreap te
bu kara yağız oğlan daha yürümesini
ase kraliçe ve yıldızlarının devamlı
öğrenmeden "Hançer Barını” oyna
asalaklarındandır.
mağa kalkışmış ve günümüze kadar
fırsat buldukça bu maharetini defa
Bir ara başıbozukluğu ailesinin
larca göstermiştir. Bursa'ya
gelişi
başına dert olmuş ve başının bağlan
ile iklim değişikliği yüzünden sakin
ması gerektiği gibi sakat bir görüş
hayatı alt üst olmuştur. Cinsi lâtife
ten hareket edilerek apar topar ni
karşı olan aşırı zaafı da bu sırada or
şanlanmaya zorlanmıştır. Fakat bu g i
taya çıkmış ve onlar yüzünden başına
bi işlerde zorlanmadan katiyen hazetgelmedik belâ kalmamıştır! ideali kö
miyeıı Palavra vü Zampara Bülent
yüne kaymakam olmaktır. Davul sesli
bir yolunu bulup hüriyetini seçmiş ve
arkadaşımızın geceleri
yatakhane
oarfilerde dans e ttiğ i kızlara "keder
de verdiği şahane konsere bakarak
li aşık" pozlarında masal okuyarak,
bu hususun saadetine mani olmasın
onları uyutmuştur.
dan korkulmaktadır. Dört yıllık Mül
Malûm konulardaki faaliyetlerini
kiye hayatında, hiçbir mülkiyeli hatu
na ayak atmak teşebbüsünde bulun
yüzdecoksen iskonto ile dinlemek ge
maması dışardaki zamparalığından
reken Bülent siyasiyuma
girdikten
vakit bulamamasiyla izah edilmekte
sonra kendisine olan güveni artmış
dir. Son günlerde nişanlandığını tesolarak daha fazla sululaşmaya ve dob it ettiğim iz bu arkadaşın "N e za
mesfiklerle olan maceralarını rafa kal
man Geleceksin-' şarkısını yaşlı göz
dırarak Konservafuvar ve DTCF’de
lerle dinlediği görülmektedir.
"yakışıklı diplom at" pozları atmayı
denemiştir.
1166 CEYHAN M UM CU
Klasik müziği Beethoven'le Bach'ı
— O tobiyografi—
ayırt edemiyecek kadar bilen Palav
ra Bülent, Caddebostan’da
tw ist
Annemle babam romantik nişan
şampiyonu olmuş, Anadolu kulübünün
lılık devrelerinde daima kar gibi bir
rezalet partilerine de katılmıştır.
çocuklarının olmasını isterlermiş. Siyah-f Siyah : Beyaz. Annemle babam
1163 ÇETİN VARDAR
bu mucizevi formülü bulduktan son
ra, 1940 yılının 19 Ocağında Kır
—
M ali Ş u b e —
şehir’de dünyaya gelivermişim.
5.9.1940 günü Karacabey Hara
Lise son sınıftayken Mülkiye
sının bütün afları, sabahtan tepinerek
Harbiye basketbol maçında çılan
kişnemeye başladılar. Aynı anda
kavgada imiğime inen bir yumrukla.
Cebeci kahvehane ve ovun salonla
Mülkiye ye girmek fikri beynimde
rı sahiplerinin sol gözleri
seğirdi.
şimşek gibi çaktı. Sabahları I I de
Kahvcciler "hayırdır inşallah" derkalkıp 12 de Fakülteye gidip, gece
'on bir ebe kolları arasındaki yumur
24’e kadar fakültede kalarak, kendimi
cağı susturmaya çalışarak "güle gü
çok sıkı bir tahsile ve entellektüel infle büyütün hanım" diyordu. Çetin
ra - strüktür gelişmeye fabl tuttum.
daha kundaktayken hiç bir oyuncakla
Burnumu sokmadığım cemiyet dalgası
avutulamamış ancak bir tahta atın ükalmadı ve buna rağmen bir defa da
zerine bindirilip, eline bir deste "e l
hi burnum kanamadı. Ama beni Mülli ikilik" verilince
sükûn
bulmuş
kiyede en mesut ec'en şey kızlarımız
tur.
dan gördüğüm en yakın ilgidir. Bazı
ları beni kuzey kutbundan gelmiş beBursa Lisesinden qeldiği Mekte
vaz ayı yavrusu sanarak, bazıları me
bi Mülkiyede -at yarışları olmadığı
nekşe gözlerime bayılarak, bazıları
zamanlar- sabahları 13 ten
aşağı
bana benzer beyaz yavrucuklar uma
kalktığı görülmemiştir. "En çok üçün
rak çeşitli taktiklerle taa uza geçti
cü sınıfta 15 defa derse girdim " d i
ler. Benim müdafaa taktiğim ise çok
yen Çetin istikbalin en büyük at ç ift
—
İd a ri Ş u b e
—
liklerinden birinin sahibi olmaya nam
zettir. Tabii af yarışlarından kazana
cağı parayı oyun masalarında kaybet
mezse...
Kumarda kaybetmek korkusuyla
aşktan kaçmışsa da bunda muvaffak
olamamıştır.
EMRE KONGAR
—
id a ri Ş u b e
—
1962-63 döneminde son sınıfta
bulunan tülabın Emreyi ömür boyun
ca unutmasına imkân yok.
Dazlak
kafası, gözlükleri arkasında yuvala
rında rahat durmıyan gözleri, fırın
gibi ağzı, kış aylarında sadece gömlek'e dolaşması, yakın arkadaşları ile
dalaştıktan sonra sonunda KOÇ'a sı
ğınması nasıl unutulur. Mülkiyede "in
san hayat arkadaşını okul sıralarında
seçmelidir" tezini en küvetle savunan
ve bunu Değnek ve Çıta lâkabı ile
anılan Bilgi ile başarıyla uygulayan
Emre'nin hayatta en büyük ülküsü
iyi bir yuva kurmaktır.
Derslerdeki çıkışları,
Pesim’letakışması, sık sık Amerikadaki anıla
rından söz açması diğer özel nitelik
leri arasında sayılabilir. Emre, "Şiterakiyun” lisesi mezunudur ve bunun
la iftihar eder. Yaz aylarında amerikalı sosyologlara çömezlik edip cep
durumlarını doğrultmuş ve bu arada
Forum'a tercümeler yapmıştır.
1176 SELÂMİ TEKER
—
id a r i Ş u b e
—•
M. S. 1938 tarihinde Tuzla jeep
fabrikasının klakson sesleri arasında
dünyaya geldi. Li-ode iken Tuzla Haydarpaşa arasını her gün dört
defa kateftiği için yakınları kendisine
"hızlı çocuk" adını takmışlardı. Mülkiyeye geldikten sonra devre arka
daşlarının oy birliği ile "T. N. S.”
başkanı seçildi.
A y sonları yaklaşınca Tosun
Amcanın en hararetli yağcıları ara
sına girer T. N. S. Bakanlığını başka
sına kaptırmamak için günde yarım
kilo fındık içi yemektedir. Bir tanesi
hariç Mülkiyeli kızları beğenmez veevde kalacaklarını söyler. Selâminin
evlenmîye hiç niyeti yoktur.
1178 RUHİ MERT
—
\la ti Ş u b e —
1940
yılında Mudanya’da şid
detli bir poyraz eserken dünyayagelmesi sert mizaçlı olmasına sebepolmuştur. Kız-erkek arkadaşlığı hak
kında ileri fikirlere sahip olduğunu'
şu hâdise ispat etmeğe kâfidir. Ti
yatrodan 23.30 da yurtlarına dön
mekte olan d ö rt genç kıza refakat et
me teklifi reddedilen "sakin” çocuk,
bu geri ve kısır anlayışa karşısinirlenmiş, kızların usul furülarını hör51.
metle anmış ve dövmeğe tam teşeb
büste bulunmuştur. Buna rağmen hahatında İki defa aşık olmuş, birincisin
de mektupların boğduğu aşkını istik
lâl caddesinde kendieliyle başkasına
devretmiştir. İkincisinin de aynı akibete uğramasını önlemek için İstan
bul Ekspresine kombine bilet almış
tır.
1179 ŞEN A Y ÖZER
—
Malt Ş u b e
—
1942
yılı güzünde elmaları,
meşhur bir şehrimizde dünyaya gel
miştir. Mülkiyede Haziran aylarında
ki liseyi ç>3çtiği iftihar listelerni ha
tırlar. Bu yüzden imtihan kapılarında
el ayağı dolaşır. Telâşecileri utandı
racak kadar telaşlıdır.
1195 A Y H A N DEMİRCAN
—
İd a r î Şttbe
—
Daha henüz doğmuştu. Soğuk ka
ranlık bir aralık akşamı idi. Etrafına
şöyle bir baktı. Doktora "bak abi..
ben Sosyalistim, insanlar eşit olmalı.
Ama buzenginlik senin suçundan de
ğil cemiyetin." demezmi. Kahrolmuştu adamcağız. Şimdi herkesin olduğu
g ib i.....
Lise tahsilini övündüğü Kabataşta, yaptı. Oradan da Teknik Üniver
ile siteye girdi. Sonra düşündü, taşındı
insanlığa hizmet etmek gerek diyerek
hayatını en akıllı (!' kararını verdi
ve Mülkiyeye duhul etti. C iddi idi,
özü sözü sert bir erkekti. Hala da öy
ledir ya (!) Felek nelere kadir değil
dir, birden kendini kelle gençlik d e
nilen bir grupta buldu. Artık ismi de
unutulmuştu, kasvet diyorlardı o cid
di insan
sululaştı cıvıklaştı. Sonra
eski Yunana merak sardı evli kadın
ların hamallığını yaptı, kendi buluşu
D meşhur şahane 'metodunu' tatbik
etti) Tiyatroya girdi, görülen lüzum
üzerine attılar. Natürmort, kasvet
Aynanın en sevmediği şeyler: kapita
lizm, insan ayağı ve kedidir.
aysberg diyorlardı ama bu onun asabtinden ileri geliyordu. Liseyi fen ko
lundan bitirmesine rağmen, teknik
üniversite ile Mülkiyeyi karıştırmıştır.
Neşe tarih öncesi çağlardan kal
ma süs eşyaları kullanmaya bayılır.
Azı dişlerinden yapılma bir kolyesi
vardır. Aksesuarını UPİM, STANDA,
1205 GÜNEŞ TOPSAL
BASE, SEPU gibi enternasyonal ma
ğazalardan temin eden v.s kısa dalga
—
M ali Şu be —
üzerinden çalışan Neşeyi son gezi
1940
tevellüttü, yeryüzüne ayak de deniz tutmamış, takat Beyrut a
bastığı yer İstanbul olup, bu yüzden
çıkınca kara tutmuştur.
kendisini Avrupalı sanan, aynı hüs
Süper nükleer bir görünüşü olan
nü kuruntu ile dış gezide cümle ya
Neşe, radyoda spikerlik etmekle be
bancı hatunlara — "bende sîzdenim'’
raber sesini pek duyan olmamıştır.
deyipı arkasından saldıran, bu yüzden
Bugüne kadar flörtlerini saymak güç
ispanyada midevi açlığını giderecek
se de bir kere nişanlanmış, fakat
vakit dahi bulamıyan, roziden sağla
dört silâhşörlerin ananesini bozma
dığı avanta ile ancak BEŞ bavul dolmak için alyanssızlığı tercih etmiştir.
durabildiğine hayıflanan, Reddi ilhak
En sevdiği ise ".... Ahh, bir GÜLÜ'nü kabul etse id i" o olacaktı.
C o/o rüf'.ü'.üfıo attığı A'.iilorılık
ayaklarıyla Baba Burhan "oğlum
Şonay" diyo boşlayan mektuplar yaz
dıracak kadar başını döndürmüştür.
Amma velâkin Sadun Ağabeyi
Nazlı Nevin dahil hiçbir kimseyle pay
laşamaz.
Aşka inandığını her yordo vo
hor zaman tekrarlamak lüzumunu du
yarsa da pok yakında bu fikrinden
vazgeçeceğe benziyor.
Bu yakınlarda Maltus’ un nazariyesi İ'ı2 çok ilgilendiğinden gelecekte
istatistik asistanı olması ihtimali de
mevcuttur.
cemiyetinin kurucularından olduğu
halde sonra buradan kovulan, — "b a
na bir kadın yelmez" deyip ebedî
bekarlık ayaklarına yalan, islikbalin
tatlı . sert maliyecisi olmaya namzet
bir erkişidir.
NOT: Bayanlara izdivaç için
tavsiyeye şayan bir erkek olduğunu
bildirrrekle beraber neticesi için ga
ranti verememekten dolayı
üzgü
nüz.
1184 ERDİL O LC AY
—
M alî Ş u b e
—
Size bir, hususu
belirteceğim
4. sınıf mali şubede bir arkadaşım var
A d ı" ERDİL OLCAY,, Biz ona 8 yıl
dır. "DOKTOR,, Deriz. O uzman ola
mamış o da başka. Bu hususu nazarı
itibara alarak Hipermetrop - Miyop
gözlüklü, yakışıklı, kel tavşandan faz
la havuç yiyen ve seven bu arkadaşı
mızı sîzinde tanımanızı Bilhassa rica
ediyoruz. Rahatsız ettik kusura kalma
yın.
52
1212 GÜL NEŞE KUTLU
—
hlarî
Şu b e
—
Seneler, senelerce evvel
Bir deniz ülkesinde
Yaşıyan bir kız vardı
Bileceksiniz ismi
Annabel Lee.... Pardon Neşe idi.
1942 yılında doğdu. O gün asrın en
soğuk günü olmasına rağmen, nasıl bu
kadar sıcak kanlı bir yavru geldi dün
yaya. Sonra bu yavru büyüdü, yavruluktan çıktı,, okula g ilti, Gerçi ona
1214 MÜCELLA GÜÇLÜER
—
M ali Ş u b e
—
Nam-ı müstear Zennube 941 in
hazan mevsiminde Aksarayda doğ
duğunu söyler. Doğar doğmaz etra
fına göz gezdiren bu hatunumuz,
dünyamızı pek beğenmemiştir, fakat
yeni yeni alışmaktadır. Liseyi leyli
okumuştur. Fakülte yıllarında da se
nede 4 kere ikametgâh değiştirmiş
tir. Dış gezide onsuz hiçbir eğlence
nin tadı olmamıştır. "Zennube" şar
kısının kahramanı haline ge'miştir. O
kadar toleran sahibidir ki bîr takım
güçlükleri soy adının hükmünü vere
rek yenmesini bilir, iptidaide iken
Bilgi, İlkay grubunun 3. üyesi idi. G u
rup çözülünce Mücella'cık fek kaldı.
Hâlâda yalnız hayatına devam edi
yor. Bazan bayram tatillerinde Ak
saray'a gider ve gecikince Hiç Şaşmaz'ı telâşlandırır. Derslere aldırmaz,
mezun olunca Patagonyaya gidecek
tir. Bir PETEK'e bal olmayı arzuladığı
söylenir.
1220 EMİNE GÜVEN
Í2 ¡6 JALE BAYKAL
—
Mull Ş ııb c
—
Saçlarının yüksekliği ile Galata
kulesine taş çıkartan Köylü Güzeli Ja¡e 19-îO - 1945 yılları arasında Denizli'
de dünyaya geldiğinde 101 pare top
atılmıştır. (Ama o gün Şeker Bayramı
idi) Şahaneye intisap ettikten sonra
orijinal tip i ve temiz görünüşü ile dik
kati çeken Jale, azalan randımanlar
kanununun seyrine uyarak duraklama
devresine girmiş, fakat son sınıfta
kendine GÜVEN'i bulmuştur. Böylece
M ali Ş u b e
—
Karadenizin Ünye kasabasında
yemyeşil bir fındık çiftliğinde dünya
ya gelen Laz Kızı Emine bu lakabına
rağmen Çerkeş olduğunu iddia eder.
Ulusoy otobüslerinde çalışmaya baş
ladığından beri şirkete büyük kâr sağ
ladığı rivayet edilir. "Fındıkçı" laka
bına fena halde kızan bu Karadeniz
kızı fındıkçılık, rehberlik: hosteslik, da
dılık, milli oyunculuk diplomalarına
sahiptir. Kendi memleketinde evde
kalmış kız nazarıyla bakılmasına rağ
men hayatın mülkiye’den mezun ol
duktan sonra başlayacağını söyler, zi
ra dört kardeşim bakmaktan biçare
Laz kızı kendi hayatını yaşama imka
nını bulamamıştır. Karcieş, dost ve
akrabalarının çokluğundan kendi ba
sı bile dönen Emine bugün memle
ketine dönüp, şahane bir villa yap
tırıp, münzevi bir hayat yaşamayı
hayal etmektedir.
söylenir. Teklifin kızdan
gelmesini
beklediğinden Şahaneden bekâr çıka
cağı şimdiden söylenebilir. Bu sis
temi değiştirmezse hayatının sonu
na kadar bekâr kalacağı gün gibi
aşikârdır.
1227 SEVİM YORMUK
M alî Şu b e
—
Ne zaman doğduğunu KAZG AN
istihbarat fıorvisi bile öğrenememiş
tir. Bir ara Karbonari'lerin partilerine
uğraşmışsa da havasına alışamamıştır.
Telebelerin memleket
işlerine
burunlarını sokmamalarını,
oturup
ders çalışmalarını ister. Hele siyaset
le uğraştığını zannettiği tüllâba pek
kızar.
1222 NURAY DOĞAN
Afyon'da dünyaya gelen Nuray
Şahane’de kısa zamanda en popüler
kızlardan biri olmuştur. Bunu cana yakınlığına, babacan tavırlarına ve er
kek arkadaşları ile olan dürüst sami
miyetine borçludur.
gayri resmi nişanlılar ku'ubinünkurucuları arasına katılan Köylü Güzeli,
alyanslılar nezdinde küçük düşmekten
de kurtulmuştur.
IV Mali şubedeki bu sarışın bom
ba M. M. nin ölümünden sonra rakip
siz kalmıştır.
1219 SERPİL ERTAN
—
M ali ŞtıİH•
—
Sınıfı iptidai'de keçi kız lakabı
nı alan ve bundan bütün çabalarına
rağmen kurtulamayan, şair geçinen
ve edebiyat matinelerinde sık sık gö
rünen, fakat sonraları bir siyasinin ayaklarına hedef olup: kendi kabuğu
na çekilen PİLSER TANER'in en faz
la inkişaf eden tarafı " ses telleri
dir” . Bu özeliğini radyo spikerlik sı
navını kazanarak tescil ettiren ve
bundan sonra "o şarıana sesini" kira
karşılığı dinleten Audrey Hepburn
benzeri keçikız SERPİL'in en karakte
ristik niteliklerinden biri de saçlarıdır.
Mülkiyeye girerken at kuyrukluydu
tavuk kuyruklu olarak çıkacaktır.
Serpilin bir diğer lakabı da maskot'tur.
Devlet Plânlama Teşkilâtında ça
lıştı, irfan Baştuğ ilkokulunda öğret
men vekilliği yaptı. Küçük öğrencile
rinin resimlerini göstererek öğünür.
Nuray bilumum iç v(3 dış gezi
lerin müdavimidir. Kayseri gezisinde
poker oynamış, içki içmiş ve erkek
gibi davranan bu kıza otelci madalya
vermiştir.
Yeşil
gözleri, kabarık saçları,
tombul yanakları ile dikkati çeker.
Evlenme hakkında çok adilâne düşün
celeri vardır. Düğün masrafı istemez.
Tuvalet için de İnsaflıdır Bütün eme
li iyi b ir ev kadını olmaktır.
1224 METİN İLYAS AKSOY
Haftada bir defa
Asioryada
kafa çeken ve ondan sonra T.N.S.
d»e bir tek atan Andon namı ile ma
ruf ilyas fonksiyon geçinmek ister ve
bu emeline Disiplin Yener’in istifası
üzerine Disiplin komisyonu başkanı
olarak ulaşmıştır. Horoz gibi öter,
sık sık itiraz eder, itiraz e ttiğ i ko
nunun ne olduğu önemli değildir. A r
kadaşlarına genellikle sağını vıerir zi
ra sol kuiagı İyi duymaz.
Derslerde uyuması ile ün salmış
tır. Sarışın, mavi gözlü kalkık burun
lu uzun boylu b ir kıza aşık olduğu
Gyimine pek düşkün değildir ama
mükemmel dans eder. Müziğe ve dan
sa hayranlığını Aral'ın partilerinde
en yeni melodileri mırıldanmakla bel
li eder. Aşkın Karşeyden önce gele
ceğini savunur. Çoğu zaman gözle
rindeki tatlı gülüşler şen kahkahaları
na karışır. Bacakları dolgunca olduğu
için kendisine bazı tüllab tarafından
"kö fte " lakabı uygun görülmüştür.
Evlenmeyi yegâne amaç sayan
kızlardan "kaşık düşmanı" olarak bah
seder. Tatlı ve cana yakın bir kız
dır.
1230 KEMAL ÖZERBAŞ
—
id a r i S t il'-
—
M. S. 1941 buçuk yılında mis
gibi fıstık kokan Gaziantepte 7
kardeşten 5 ncİsi olarak bu dünyaya
gözlerini açmasını becerdi.
ilk çocukluk yılları oldukça ses
siz, sakin ve huzur içinde geçti, ilk,
orta ve lise tahsilini fire vermeden b i
tird i ve ne olduğunu pek anlamadan
kendisin i 1959 da Mülkîyede buldu.
Gözlüklü ve bilhassa müthiş ke
di meraklısı olan Kemalin hayatı
1962 yılının Ekim ayına kadar toz
pembe idi, lâkin b ir hâdise onun ha
yatını renkten renge sokmakta gecik
medi: Tahripçilikten sanık olarak ya
kalanıp, henüz ne olduğunu anlama
53
garip soyadlı ineki Adananın Döşe
me mahalesinde M.S. 20 nci asırda
dünyaya şeref verdi. Doğduğu gün
mahalle halkı güreşin tutulduğunu
zannetmiş ve Barmanbek'e tenekeler
dolusu mavi boncuk taşımıştır.
Anne sütü yerine inek sütü İç
mesi daha doğduğu gün yüksek öğ
renimini Şahanede yapacağını gös
termiştir. Üssü Mizan, Üssü Mizan d i
ye ağladığı ebesi tarafından yazılan
hatırattan anlaşılmıştır. Barmanbek
Mülkiyede bulucin pantalonunu eskit
meden giymekle ve Dayı lâkabı ile
tanınır. Son zamanlarda Çetin bir
kızla sık sık konuşması dünya evine
gireceği yolundaki söylentilerin ya
yılmasına yolaçmışlır.
1239 ÜSTÜN YÜREKLİ
dan kendisini 'kodes’ 'te bulunca hiç
şaşmadı. 10 gün kaldığı kodesten hiç
kimsenin bugüne kadar başaramadığı
bir şey yaptı ve tam 5 defa iki po
lis \« I gardiyan nezaretinde imtiha
na geldi ve girdi. Nihayet kodesten
"ta h rip çi" lâkabını alarak muvaffaki
yetle mezun oldu.
Şimdi yine halim salim bir hayat
sürmeye çalışmaktaysa da muvaffak
olamayıp istikbal için sağa sola ayak
atmakla meşguldür ve bir reklâm bü
rosu açmıştır.
1231 BİLGİ ÇITAK,
— Atali
Şube
—•
Mali Şubenin bu deynok misullu hatunu, 1942 de dünyamıza J3reflendirdi. Başkentte doğduğu her ha
linden bellidir. İlk ve orta tahsilini
Ankarada tamamlamış ve Şahaneyi
kendine fakülte olarak seçmiştir. Sü
lâlesi Mülkiye mensubudur ve fikrimizce bu hal zincirleme tamlama şek
linde Bilginin füruunda devam edecektir. Çevresinde ağır başlı ola
rak tanınan Bilgi ve mütemmim cüzü
Emre dış gezide bütün gün ve cüce
lerini
güvertede
geçirdiklerinden
güverte bileti almadıklarına pişman
olmuşlardır. Bir kuşkonmaz kadar İn
cedir; Meryem ana tablolarının çeh
resini taşır. Dış gezideki açlığı hâ
lâ ölçm em iştir; fazla besin maddesi
istihlâk ettiğinden babası iflâs teh
likesi ile karşıkarşıyadır.
Fransızca kurlarının "D ö rt gü
zellerinden olup kısmeti çok açıktır,
bu yüzden onu kaybedeceğe benziyo
ruz.
En büyük azabı Emre'nin dış t i
caret derslerinde Üstüne!1»? olan sami
mi (!) tartışmaları sırasında çeker.
—
M alî Ş u b e
—
Uzun boylu, yakışıklı, kızlara ma
sal uydurmasını bilen, saf yüzlü, öm
rünün büyük bîr kısmını bir çeşit oruç
la geçiren yürekli mi yüreksiz mi ol
duğu pek pilinmeyen, Ksr zaman ben
açım diyen Üstün idari şube kızlarının
çoğunun harem ağalığını başarı ile
yapar. Fakat esas ayaklarını Fakülte
dışına atar. Mithatpaşa caddesinde
bir sübyanla elele dolaştığı görülün
ce sümbül olmadığı anlaşılmıştır.
Aşk badem şekerine benzer acı
ları da çıkabilir diyen Yürekli, Avru
pa gezisinde boş durmamış, çalışmış,
görgü ve bilgisini artırmıştır.
1240 G Ö N Ü L PEKMEZCİLER
—
Siy a s i Ş u b e
—
Muhafazakâr, mütevazi ve çe
kinti Gönül Ankarada dünyaya gelmiş
ve M aarif Kolejinden Şahaneye atla
mıştır. Şube-i Zuppeyuna son daki
kada ve Teksirolog Ayla İle Baba
Önder’in ısrarı üzerine giren Çekinti,
Fahir beyin derslerine muntazam
dosya ile hazırlanıp geldiği halde hiç
ağzını açmaz. Türkkayanın bütün ca
zibesine rağmen sosyalistliği asla ka
bul etmemiş ve tutumunu Sar Cem in
Fakülteye gelmesinden sonra da de
vam ettirm iştir. Seminerlerin haftada
ik! defaya çıkması hakkındaki teklifinin
esbabı mucibesi bazı çevrelerce ga
yet iyi bilinmektedir. Konser.e, baloya
ve hatta sinemaya babası ile giden
Gönül, balo salonuna ancak pederi
nin şey vaziyetlerini teftiş edip vize
vermesinden sonra duhul
ecbbilir.
Atılan bütün ayakları kıran bu hatun
kişi evlilikte saadetin
diplomasiye
bağlı olduğuna inanır.
1241 TAHİR PEREK
1238 MEHMET BARMANBEK
—
M ali Ş u b e
—
—
Talıir’in Mülkiyeye gelinccyc
kadarki hayalını 12 yaşındaki bir kız
hariç kimse bilmemektedir. Bu safhoyı öğrenebilmek için arkadaşları çok
gayret sarfetmişler, fakat muvaffak
olamamışlardır. "H ayatta en büyük
enayilik Mülkiyede C cm iyclçi olmak
tır' dediği halde iki defa üst üste
Cemiyetçi olarak tam bir politikacı
özelliği göstermiştir. "Zennube" şar
kısını sever.
1252 DÜNDAR TEKPINAR
—
M ali Ş u b e
—
Gözlerinin renginden hallidir kir
Bursada bir eli pasaportunda, bir eli
ebesinde olarak doğdu.
Henüz ana mektebinde iken bir
hatuna tutulmuş, kaza eseri Mülkiye
ye girmiştir. Fi tarihinde avrupalılaşmaya merak sarmış, Pari'ıs kadar
koşmuştur. Ne yazık kİ oradada kız
lar peşini bırakmamış, Kabinede yer
olmadığı için kalbini çalanları Universal mahkemeye vermiş Fransız d il
beri ile evlenmekten yakasını zor kur
tarmıştır.
Son günlerde kısrrısti açılarak
fakülteye kız getirme yarışına girerek
birincilik almıştır, iki günde iki ayrı
hatuna bir burunsu yedirdiği için To
sun dayı helva piyasasında aylar
ca süren talep fazlalığı yaratmıştır.
Kızlardan Fransızları, şaraplar
dan Ortalanı, yemeklerden iki por
siyon Bulgur pilâvını kullanır.
Not: Tanıştığı kızlara cemiyetin
telefon numarasını verir.
1253 HALÛK KIRKBİR:
POLDİ
—
M ali Ş u b e
—
1942
yılının Şubatında Bilecik’
te dünyaya çığırtarak geldi. "Bütün
Dünya" mecmuasının sayfalarında
uzun müddet v'3r işgâl ettikten son
ra, Şâhâneye "ayna çatlatan A iakan"la yapışık olarak girdi. Dört yıl
lık Mülkiye hayatı devamınca, dolap
aralarında elektro-zurna misâli gürül
tü edipı yatakhane sakinlerini rahat
sız etme görevini fedakârca ifa eyle
diğinden, "çığırtkan" payesine hak
kazandı.
—
Mekteb-i Şahane'nin özellikle son
yılda "o deel" lafı ile meşhur olan bu
54
M ali Ş u b e
dızı doğuyordu. Yıllar yılı sesini du
yan herkes kendisine baktığı için Tahir sesinin güzel olduğuna iyice inan
mış, Luis Amstrong'dan bir şarkı oku
mak için g ittiğ i Ankara Radyosu üç
gün. bozuk çalmıştır. Aşık oluncaya
kadar iyi bir kaleci olan Tahir bir
ara M illi olmak için kuyruğa girmiş,
fakat tam sıra geldiği zaman Milli
takımda gençleştirme olmuş, yaşı
geçtiği için sırasını kaybetmiştir.
1940
yılında bütün
Aksaray
"P oldi" lâkabı ise, bazı esprilere
bayram yaptı. Kâhinlerin uzun za
cnyedi saniye sonra gülmesinden ile
mandır bahsettikleri yeni bir ses yıl
ri gelmektedir.
Babasının hekimliğinden dem
vurup, hekimlik taslamak süreriyle,
verdiği ilâçlarla dolap komşularını
zehirlediainden, ikinci yao:S'k k a fe s i
' S o r' Y e-er ¡e berece- b> r . - ss-
disini müstakbel maliye bakanı diye
takdim etmekledir. Haydi hayırlısı..
Kendisi mâlî şubede bulunup.rr.ezun olduğunda Mekke sefiri olacaktır.
Ivickreb-i Müikıyece AY i
namı ile maruf Sadık Kutlu Maraşİıdır. Hem eşraftan hem Mülkiyeli ol
duğu için Maraş piyasasında enflas
yon yaratmaktadır.
1254 SİNAN AC AR
—
İtiliri Ş u b e
1259 SADIK KUTLU
çtc..
M ali Ş u b e
—
Kendisine yakından ba<ılcığınca
c.. arvıcsşımız
O rta tahsilini normal tamamla
yan Sadık Mülkiyede işi azıtmış I.
sınıftan beri dersler,3 ve kurlara en
az uğrayan adam olmuştur. Bu se
beple her yıl bütün derslerden eki
me kalmış buna rağmen
"çekirge
bir sıçrar iki sıçrar üçüncüde yaka
ların ata sözünü yalanlıyarak; Her
üç yılda sınıfı qeçmeye muaffak ola
rak mek'obi Mülkiyede sene kaybet
memiştir.
Fakülte dahilinde qayet terbi
yeli ve ağır başlıdır, kızlarla fazla
samimi olmaz. Bunun sebebi avlama
sahasının fakülte dışında oluşudur. Bu
güne kadar devamlı bir hatunla gö
rülmemiştir. Fakülteyi b itirir
b itir
mez Maraşfan evlenmesi ihtimal da
hilindedir.
Geniş sülâbsi vardır. Dört yıl
d ır Ankarada arkadaşları "Halaoğullarının" kat'i sayısını tesbit edeme
mişlerdir. Her hafta bir tanesi uğrar,
nezaman Kızılaya çıksa bir kaç tane
sine rastlar..
çırtacak kadar küt kokan sesiyle ötn-oye başlar ve iki saat klasik batı mü
ziğinden klâsik Türk, Arap, Rum halk
müziğine kadar her çeşit telden altı
kişilik orkestra gibi çalar söyler ve
oynar.
—
1942
senesi baharında Eskişehir
semalarında parlayan bir güneş o sa
bah nur topu gibi bir oğlanın dünya
ya geldiğini müjdeliyordu. Yer qök
böyle mullu bir haberi kutluyordu.
Kim derdi ki doğarken abesine rest
■çeken bu yumurcak büyüyüpte adam
olacak..
Ele avuca sığmayan bu afacan
çocuk, ilkokul sıralarında iken Avru
pa'ya yaptığı uzun bir ikameti sebe
biyle yaban dillere, bilhassa Fransızcaya duyduğu sempatisi artmıştır.
Mülkiyonin lisan hocalarının yetersiz
liğini görerek lisan kurlarını asanlar
dandır.
Son zamanlarda sosyalist eğilimli
Ethemi kapitalist yapmak niyetiyle
kuracağı "Gramafon Şirketinde” Etheme ortaklık teklif e ttiğ i söylenmek
tedir.
Seneler geçti yavru çıtak büyü
dü ve gelişti. Esen meltemler onu şaTıanenin merasına atfı. Birde gözünü
açınca ne görsün, yemyeşil otlaklar
içinde ineklemiyormu?..
Sonra delikanlı çıtak oldu. G er
çek dünyayı anladı, kalbinin heye
canla birşeyler için attığını farketti.
Yalnızdı, ona bu yalnızlığı unuttura
cak bir hatun kişi lâzımdı. İkinci sı
nıfta aşk mektuplarıyla bunalttığı kız
la nişanlanınca müsecce! kılıbık Unva
nını aldt. Şimdiden evlenme hazırlık
larına başlayan bu arkadaşımız ken
1941 ekiminde Bursayı şereflendirmiştir. Doğduğu evin Fatih'in fi ta ri
hinde Bursada oturduğu evin civarın
da olmasını bir iftihar vesilesi yapan
Nevzat, profilini delil göstererek Fati
hin 88. göfcokfen torunu olduğunu id
dia etmekteysede aslının Ankarayı
fetheden Tüfekçibaşılardan geldiği
öğrenilmiştir.
Tüfekçibaşıoğlu rüştünü isbat e t
miş olmakla beraber, afef sayılacak
cinsi latiflere karşı bile ilgisiz dav
ranışı ile Mülkiyede kızlara yüz ver
meyenlerdendir. Balık yağı kürlerine
dı3vam eden ve "horoz siklef'i aşa
mayan Nevzat, bu yolda sebat e tti
ği takdirde bayanlarla olan münase
betlerinin gelişeceği sanılmaktadır.
1257 ERDİNÇ ÇITAK
M illi S ı ıh t:
—
—
Orkestra namıyla maruf bu inek
Denizde doğmuştur. Onu yurtta ka
lıpta tanımayan hemen kimse yok
tur. Sabah erkenden dolabın başına
geçer ve insanı yedi yıllık yoldan ka
—
1261 NEVZAT TÜFEKÇİOĞLU
1269 ENDER İKİIŞIK
—
Sınıfın EMTİA... Hesabını en iyi
tutan Sadık iki yıldır cemiyetçidir.
En çok kullandığı kelime "Şerefsizim
hayatta.."dır. Hayatta en büyük ga
yesi kısa zamanla ısvlenip çok çocuk
sahibi olarak tarükatını daha da ge
nişletmektir.
M ali Ş u b e —
Ender 1940 yılında Kartalda do
ğup yürümesini öğrendikten sonra
kendisini Galatasarayda bulmuştur.
12 senelik kapıcılık ihtisasından son
ra Mülkiyeye girmiştir. Nişanlanma
ğa karar verdiği 2-3 bayanın kısmeti
açılarak evlenmişlerdir. Kendisine ni
şanlanmağı çok arzu e ttiğ i halde tek
lif edeceği kızın başkasıyla evlenece
55
ği endişesiyle kimseye açılamamak
tadır. Baklava istihlakinin fazla olu
şu, yürüyüşüne kendine has bir stil
kazandırmıştır. Çok çabuk bozulma
sı onun karakteristik yaşıtlarındandır.
"Ben küstüm, ben barıştım" şarkısı
nı çok beğenmeside bundandır.
1288 G Ü N A Y TİMUR
—
1273 ALEV SÖNMEZ
Doğumunda "Esrar, içki vo aşk'
giyip, Bulvar Palasın önünde saatler
ce bekledikten sonra, Palavra Bülentin anne ve babasına sayğılarını sun
muş ve bu bedbahtlığı "vur gitsin,
yap geçsin" formülünü uygulayarak
gidermeye çalışmıştır. Bunun ilk önemli tezahürü Karbonari'lerin Küçükesat'taki seks partilerinde meydana
çıkmış ve Alev yolunu
bulmuştur.
M.T.T.B. dümeni ile izmirn giden
Alev'in nasıl olup da cebindekinden
daha fazla para ile dönebildiği ha
len münakaşa konusudur. Mamafih,
bu İzmir seyahati Restoran M em ef!e birlikte unutulmaz anılarla dolu
olarak kalacaktır. İzmir'den gözleri
çökmüş, avurtları batmış fakat yine
de yakışıklı olarak dönmesini bilmiş
tir. Hocaları da efendim M. T. 1. B.
kongreleri malûm kavgalı geçiyor d i
yerek uyutmuştur. Yakışıklı siyasi Do
muzun alevini söndürecek bir dişi yaıvtiıl h.ıl.ı
'V
viî-ünoo mtoı'r.'
1277 ETHEM BİLGİÇ
—
M ali Ş u b e
—
Yön'ün müdavimlerinden olan
Efhem, fikri sahada fazla gelişemeyince kendisini spora vermiştir. Ev
velâ atletizme çalışmış, üç kişinin
katıldığı müsabakalarda üçüncülüğü
alarak şimdi aşk ve futbol şubelerini
birleştirme teşebbüsünde bulunmak
ladır.
Mülkiyeli üçüncü sniıî bir bayan
la kıs.ı p,ı>lı ı">\ :ı.ı;ııa\ a teşebbüs ettiyso o'o karşı tarafın St’ rf \ f a : : t ! ü
(ÇANTALI) tutumu ikerine sakatla
narak sahadan gözü şiş olarak çıkarıl
mıştır. Şimdi uzun paslı ve rakibini
56
—
1942
de Erciyes eteklerinde dün.
yaya gelen Günay henüz emeklerken
Türk alfabesini ezberlemiştir. Beş yaşı
na basar basmaz "okula gideceğim"
diye babasının başının etini yemiştir.
Sınıflarını uzun aflar gibi geçmiş ve
babasını ııtandırmamıştır. Kayseri Li
sesini bitirerek Mekteb-i Mülkiyeye
intisab etmiştir. Günaycık aşırı mu
hafazakârdır. Her şeyin
klâsiğine
hayrandır. Hocalardan Seha Merayı,
artistlerden Ingrid Berkmanı beğenir.
Fedakâr ve vefakârdır. Gerçek bir
"e tu d ia n fd ır.
Kendisine İzmirlilerin fazla tesir
e ttiğ i rivayet edilmekte ve bu se
beple izdivacının Izmirle ilgili olacağı
sanılmaktadır.
rüzgârı ile sarsılan Domuz Alev, Sul
tanideki stajım Şahane'de daha da
geliştirme imkânını bulmuş ve bunun
sonucunda kızların aşırı nümayişi üze
rine Şube-i Zuppeyuna duhul ede
bilmiştir. Uç düğme siyah elbiseleri
M ali Ş ııb e
1293 KEMAL TOSYALI
—
M ali Ş u b e
—
Aklıisarda 1941 yılının bir ba
harında Kaysılar çiçek açarken doğ
du ve kendisini İzmirli diye yutturdu
ğu ayrıca aslının İspanyol çingenele
tanımadan maça devam etmek iste
rinden olduğu dillerde dolaşır. Haya
mektedir. Maçın neticesini evvelden
lın matrak olduğu prensibini benim
tahmin etmek hayli güç olmakla be
sediği için, hayatta ciddi bir işi yok
raber maç için önümüzdeki sene fo
tur. Yaptığı tv/ist ve rock'n ro.ll'larla
toda Etheme banko oynamanızı tavsi
geçirdiği depresyon saçlarının mü
ye ederiz.
himce bir kısmını döktüğünden kel
olmaktan müthiş endişe etmektedir.
Ayın ilk günü yaşayıp geri kalan
1278 BULAYDIN DEMİRHAN
qünlerde yaşayıp yaşamadığı dokt
—
M ali Ş u b e —
rinde münakaşalıdır. Fakültede açtı
1941
doğumlu olan Bulaydın’ ın ğı ve sackjce zimmet kaydı olan Cari
hesaplarıyla, kendi adıyla anılan "Kebulup bulamadığı kafi olarak bilinme
malisyen Teorisi” ni -borç alınır ka
mektedir. Ancak akrabalarına karşı
panmaz - prensibi üzerine kurmuştur,
duyduğu hissi bağların çok kuvvetli
ikinci ve üçüncü sınıflarda ofo-stop
olduğu sanılmaktaysa da dış geziden
Dündarla meteliksiz olarak 3.200 Km.
sonra bile resmi medeni halinde hala
yi kamyon kasaları üzerinde dolaş
bir değişiklik olmaması tereddütlere
tıkları ve bu arada İskenderun kay
sebep olmaktadır.
makamını dolandırdıkları rivayet olunmaktadır. Son senesinde çerçeve
Çok şaka kaldıran, daima müfeve camlarını siyaha sokup çıkardı
bessim bir çocuktur.
Konuşmala
ğından beri sosyalist geçinmektedir.
rında pek rağbet e ttiğ i "olsaydı ba
ri", "döveydi bari” lafları onun va
Ayrıca Amerikava göndereceği b:r
sıflarından biri hal’i'e aelmiştir. HeR e c c c -'e -c V ^ 'n
’';.T
s.»
s ■' vV \
i ' ’- ç.n .' '.vo
f,
Ca~"*e Cı? j i T j - •. ava- f ■ -a varB:İİK1SS«1
<0*\ OkVn: $Ö\
j ' 1'.
Oî?•. J? k’
v\ \ 3
sebobini i>e marjinal faydosının fazile Iznırili Tüccarı Şan Barda iki gün
falığ ma bağlamaktadır.
iki gece çekiştirip durmuşlardır. Yap
tığı müstercen resimleri sanat eseri
1285 BİRSİN ÖZEN
diye yutturmağa kalkarken bir gece
Amerikalı bir hatun ile aylığını yatır
— ■ İd a ri Ş u b e —
mış. loşun dayıdan da yün bulama
1941
yılının cuma sabahı İsfan- yınca iki ceîisfini \e bir arkadaşının
kendisine emaneten bıraktığı ayakka
bulda dünyaya şeref verdi. Eilerini
bıları satmıştır. Hızlıyım diye ceçinaçtı ve "Allahım sen bana iman İhsan
H'•->5'” ?
A
2 e r"
eyle ’ dedi. Dileği
olundu, böylece Mülkiye bir İmanı kazanıyordu.
İmam olmasına raim en c’^si la
tifi? arası iyıoır. O \a ca r
re r -s
kadar sakatı çık-rc.vvşsa da, b rr A man hatunu ct>:beoeb:
*e
S 3h:c> o id u d u 'i ; :
o ö > te r~ :ş ;
1297 LATİF Ç A K I C I
-‘a k a r
Türk kızlarına koca bulma şirketinin
protestosuna dayanamıyarak bu işten
çabuk vazgeçmiştir.
ve teksirle kurulanmak zorunda ka
lınmıştır. Gayri iradi olan bu hâdise
Lâtifin bütün hayatında tesirlerini
göstermiştir. Mülkiyeye girer girmez
ineklemek i!e hemen temayüz elmiş
ve seneler geçtikçe bu vasfı kuvvet
lenmiştir. Aşırı tembeliğine, hiç kıl
cı olmamasına rağmen naşı! sınıl Gö
çebildiği doktora iezi olarak İncelen
mektedir. Tenbelliğine muvazi olarak
la tif çok çözen \ıs çok eğlenen bir
çei'çlir. I latia 4 senede I kere Çankayaya, 2 kere Kızılaya, ? kere Sıhhiyeye, I kere tiyatroya ve 3 kere
de sinemaya a itliğ i hakkında söylenTÜerin doğruluğu ilini metodlarla tes
hir edilmiştir.
di ve hâlâ da öyledir. Erdim in bu çe
kingenliğinin ve kitaplara kapanıklı
lığının sebebini bugüne kadar kimse
doğru dürüst anlıyamamıştır. Zaten,
Gölge Erdimi Zuppeyuna gelinceye
kadar tanıyanların sayısı bir elin beş
parmağını geçmiyordu. Zuppeyunun
havası kendisirıs biraz yarar gibi ol
duysa da, Fahirin dersleri ve Türkkayanın seminerleri haricinde gene pek
konuşmadı.
Tam bir eniellektüel tipe sahip
olan Gölgenin gayesinin Latif kadar
tembel, Bülent kadar dans düşkünü,
Örvor kadar farfaracı, Erol kadar uzun boylu olmamak olduğu söylene
bilir Tuzluca gezisi sırasında kerpeten
le pantolonunu tamir etmesi hâlâ d il
lere destandır. Erdimin
hoşlandığı
şeylerin başında, Baba Öndere göre,
klasik müzik ve ikdisadi doktrinle ilqili kitaplar gelir. Kalbi çalınmaya
değer bir kız bulursa. Gölgelkiten sıy
rılacak ve kendini bulacaktır.
Yüzüğünü bir takıp, bir çıkar
ması sebebiyle 4 senedir medeni ha
li bir türlü anlaşılamamışsada inek
bayramında nişanlısını qetirdiğinden
durumu belli olmuştur. İstikbalde
Mazhar beyin hayranı olduğu Türk
müte'obbis tipinin en iyi örneği ola
cağı tahmin edilmektedir.
Yeşilada'nın bu masum yüzlü,
gözlüklü, az konuşan çok düşünen
yavrusu Zuppeyyun'a girdikten son
ra "P e tit" lakabını almıştır. Kürt Ömer'in gözde takıntılarındandır. Soy
adının aksine boyu kısa olan Petit
Erol, Şahane'de serbest zaman faliyetlerini iyi c'ecprlendiren nadir tüllab'tan biridir. Kel Amil'le birlikte
randevu evlerini keşfetmekte Ahlak
Zabıtasına taş çıkarttığı
sabittir.
Tunaboylu, bütün bebeklerin aksine
sapkasına "ö p beni" yazar ve bunun
faydasını da gördüğünü söyler.
Frikik kovalarken en büyük enge
li cebinde unuttuğu kalemdir değer
lendirmeleri bu yüzden sık sık yanlış
olur. Feci şekilde aşık olmasına rağ
men Biberin acısına dayanamadığından bu işten vazgeçmiştir, kendini
M illetler Arası Aktüel Meselelere,
hasretmiştir.
131! CEM AL ALTIN AY
1302 ONUR HÜSEYİN
—
1307 EROL TUNABOYLU
S iya si Ş u b e
—
—
M ali Ş u b e
—
Yeşilada’dan gelen küçük ve çekinqen Onur Şahanede qelişfi \ıs büvüdü ve Nazif'e rastladı. Kendi gibi
Kıbrıslı olan bu kart delikanlıyı, bir
evvelki angajmanından koparacak ka
dar büyüleyen mavi qözlü, sarı saçlı,
fidan boylu Onur, erkek adaşından
daha çok "aşık" olduğunu iddia eder.
Rumi 1356 senesinin Kânun-i ev
vel ayında Yeşil A da'da Şahanenin
yegâne "Bakımsız Herkülünün doğdu
ğunu işiten E. O. K. A . cıların kor
kudan dağlara çıktıklarını ve o gün
den beri bütün teminat ve milletler
arası antlaşmalara rağmen hâlâ şehir
lere inmeye cesaret edemedikleri ri
vayet olunur.
Onur’un en belirğin nitelikleri
arasında boynundan ayırmadığı yün
lü atkı cıslir. Evliliğin insana saadet
getireceğine inanır. Sık sık derse g i
rer, en çekindiği şeylerden biri Semi
nerlerde expose yapmaktır.
Şaharoye gelince derhal nazardikkati çekmiş, ağırlığı üzerinde ya-
1298 ALEV BATU
—
id a r i Ş u b e
—
İstanbul Çamlıca Kız Lirosinin
Şahaneye transfer ettiği nadide gü
zellerdendir. A.rkadaşlığı çok tatlıdır.
Alev daima sonlarda dolaşır. Nitekim
Mülkiyeye de öyle girmiş, imtihanlar
da da üssü mizan barajını kıl payı aşmışlır. İmtihanlarda en büyük siiahı
cjözyaşlarıdır. Benden ağlaması, hoca
dan da rikkate gelmesi prensibini fcr nimsemiş t !up bunda başarı kazandı
ğı söylenebilir.
Kinikli soyadını üçün;ü sınıfta
değiştiren A.lcv diplom at eşinin sa
yesinde şimdider. dünyayı dolaşma
ya hatırlanmaktadır. En büyük isreği
çocuğu olursa bunun kız olmasıdır.
1303 ERDİM TÜZEL
—
S iya si Ş u b e
1305 PEKER M . TURGUD
—
U d /f
Şube
—
Bir İngiliz lordunun oğlu olan
Poker, 1941 de Kıbrıs'ta dünyaya teş
rii o :m i;tir. Doğar doğmaz ebesinden
kolalı gömlek ve kravat isteyen Peker bugün dahi bu asaletinden hiçbir
'e y
kaybetmemiş olup, yatak ve
banyoya kravatla girmekte, pijam a
sını hergün kolalatmaktadır. Kıbrıs
eşeklerinin bir ihraç metaı haline gel
miş olmasına en çok o sevinmiş ve
Makariosu hu husustaki başarısından
dolayı tebrik eden telgrafı
bütün
yurtta akisler yaratmıştır.
Muhasebeden anladığını us Hiçsaşmazın her derste kendini alnından
öptüğünü iddia eden Peker, Prof.
V /ood unvanı ile tanınır.
—
Kaymakamı kimsenin iplemediği
bir diyar olan Yelovanın çek gölge
lik bir yerinde doğmuş olan Gölge
Erdim, Robert Kolejin kızları ile dahi
ahpaplık kuramıyacak kadar çekinçnn-
Balıklardan Uskumruyu çok se
ven Peker, son zamanlarda intihar
fikrin: pek benimsemiş görünüyordu,
fakat döküUn saçları ile uğraşmaya
başladığından, bunu tatbik
saha
sına koyamadı.
pılan uzun münakaşalar netice verme
miş ve en nihayet bir tıbbi raporla
140 Kara okka çektiği tespit edilebil
miştir.
Gizli inektir. Kızlara bakamıyacak kadar utangaçtır. Kılcının ve Kel
57
Remzinin baş belasıdır. Efe Mehrr«din hâmisi görünür fakat onunda
"bam teline" basmaya bayılır. "El el
den üstündür" atasözüne inanmaz
ama Konsolos çırağı Am il de onun
başbelâsıdır.
TİMUR ERKMAN
—
İd a ri Ş u b e
—
Sen Jozef'in Şahanedeki en
eski te m silcisid ir. E sprileri ile ta
n ın ır. Kalın çerçeveli gözlükler ile
A rth u r M ille r'i a n d ırır. Saçlarında
ki k ırla rın kızlar üzerindeki e tk is i
ni a rtırdığı müşahade e d ilm iş tir.
Bu yıl d ö rt defa "Tc geziye, ik i de
fada yoklam a yapıldığı için Mıhçının derslerine girm .iştir.
Çevresi çok ge n iştir. Bundan
bazı konularda fa ydalanır, M urtaza ile iyi arkadaştır ama b ir çok
İLHAN ATİLLA DİCLE
—
İd a ri Ş u b e
—
Doğacak yer bulam am ış gibi
T ü rkiye n in en yüksek," dünyanın
ik in c i yüksek kasabası olan Vanın
Başkale kasabasında 2550 metre
yü ks e k lik te k i kayalar arasında 941
Mayısının yarı yağm ur yarı güneş,
yarı k a rlı b îr gününde dünyamıza
ayak basm ıştır.
Daha doğduğunda "M ü lk iy e ,
M ü lk iy e " diye viyakladığı duyulan
bu çocuk Başkale Kaymakamından
" İlh a n " ism ini almış ve daha o
zamandan kaym akam namzedi o l
duğunu ispat e tm iş tir.
ilk o k u lu b itird iğ in d e Van'da
O rtaokula gidebilm ek için babası
nı razı edemeyince kaçmaya karar
verm iş ve babasına kazık atmada
gecikmeyerek,
tica re t gayesiyle
mal alm ak üzere geldiği Van v ilâ
yetinden b ir daha geriye dönm e
m iş tir.
Van Lisesinde az zamanda .ça
lışka n lık ve terbiyesiyle tanınan ve
Van'da A tillâ , İlham i, Mete ve Baş
kale'de ilhan isim le riyle tanınan
Dicle Van'da 6 yıl yalnız basına
kaldıktan sonra Ankaraya gelm iş
tir. Aşk Alem ine g irm ekte gecikme
m iş tir. B irço k Fakültelerden pek
tabii olarak M ü lkiye yi 3 yaşındaki
kardeşinin de b ir tavsiye m ektubu
ile tercih e tm iş tir.
bedavacı gibi Nancy'o gitm ek im
kânını ku lla n m a k istem em iştir. Si
yasi Şubenin en b üyük arzusu onu
ar.alarında g ö rm e k ti, ama b ir k e li
me oyunu bunu gerçekleştirm edi.
KAZGAN, T im u r'a en iyi d ile k le ri
ni sunar.
1006 NAZİF AHMET
—
M ali Ş u b e
—*
22 sene evvel Kıbrısta Baf'ın
b ir köyünde doğdu. Küçükken çok
uslu b ir çocuktu. 15 yaşında b ir
denbire hızlandı. Lefkoşa Lisesinde
okurken evleniverdi. Fakat M ü lk iyede tanıştığı K ıbrıslı b ir hatun
hayatını alt üst e tti. Karısını boşa
m ak için 5000 s te rlin ödedikten
başka yeni nikâhı için 3 saat tango
çalıştı. Bu al yanaklı, ak saçlı, in
ce bıyıklı oğlancığın cinsi ko n u la r
daki cesareti d ille re destandır. Ha
yatta Beşiktaş ve T.N.S. den başka
h iç b ir hastalığı olm ayan, aşkta ve
kum arda hiç kaybetm iyen, en bü
y ü k lâfı "A slanım b e !.." olan bu
p a rlak oğlanın şim di tek düşünce
si, sarısın hatunla b ir an evvel ev
le n m e ktir.
A vrupa gezisinde İsmail T ür
kün gazabına uğramasına rağmen
Türkiyeye avdet edebilmiş ve "Hazre ti İsm a il'in Gazabı" adlı eserini
neşredebilm iştir.
B îr kaç ay evel d ö rt y ıllık b ir
aşkın semeresini nisanmakla elde
etm iş ve nişandan d ö rt gün sonra
da nikâh yaptırarak “ Enişte" un
vanını alm ıştır.
ÜLKÜ ERHAN (D ic le )
—
Mali Şıılıe —
A ta tü rke bağlılığını Mustafa
Kemal Paşada dünyamıza arzı en
dam eylemekle ve daha birkaç ay
lık bebekken Sivas Kongresinin ya
pıldığı ta rih i yerleri ziyaret etm ek
le ispat eden Ülkü bilâhare Anka
raya gelmiş ve kız lisesini b itirip
M ülkiyeye g irm iş tir.
Askı dünyanın en korkunç şe
yi ve k ö tü lü k le rle dolu addederdi.
Buna büyük b ir inancı vardı ve hiç
b îr erkeklede konuşmamaya azim
li id i. Fakat bu inanç ve azim M ü l
kiyeye girene kadar devam e tti.
İlk İngilizce dersi ve yağm urlu b ir
gün herşeyî hallediverdi. Bîr anda
büyük b ir kara seydaya sürüklen
d i. Herseyini k a p tırd ı. D ört y ıllık
dalgalı b ir ask hayatından sonra
nihayet nişanlandı ve hemen de ni
kâh yaoarak "D ic le " soyadını al
dı.
Y a ln ızlıkla rda n , Anadolunun
en tenha köselerini g id ip gezmek
ten büyük haz duyar. Y ağm urlu ve
ka rlı havalarda qezmek en büyük
arzusudur. M ü fe ttiş lik id e a lid ir.
1304 AYLAN MUSTAFA
—
S iya sî Ş u b e
—
Siyasî Şubenin bu zahif ve na
h if kraliçesinin b ir zam anlar Cîzreye kaym akam o labilm ek için Anadolu kıya fe tle ri hakkında ihtisas
yaptığını ve bunu teyid eder m ahi
yette, baloya şalvarlı tuvaletle gel
d iğ in i b ilir m iydiniz?
Bütün M ü lk iy e 'y i ş irin liğ iyle
fetheden Aylan, Kıbrısı da bülbül
sesiyle m e ste tm iştir. Kıbrıs Rad
yosu Çocuk Kulübünde lanse ettiğ i
" B ir küçücük aslancık v a rm ış"
şarkısı hâlâ bütün Ada'nın dilinded ir.
Aylan'ın kilosu sadece 38 d ir.
Bu bakım dan tartılm ası ancak ku
yumcu terazilerinde m üm kün ola
b ilm e kte d ir.
Bahçeli Gençlik G urubunun
azası olduğu için evde kalm aktan
çok korkan A ylan'ın en sevdiği
hayvan M ik i'd ir.
í
í
Kelkel Sülüm an - P. Özcan - Festival Erkan
119565 A n k a * a
tu
R cklam
5/SK«ş
TASARRUFLARINIZI
DEĞERLENDİRİNİZ...
Tasarruflarınızı verimsiz
bırakmamak için ilerde
yapacağınız her türlü
masraflara ayırdığınız
paraları o zamana kadar
9
emniyet
0
sür'at
0
bol faiz
bakımından bankamızda açtıracağınız bir hesaba
yatırmanız menfaatiniz icabıdır.
I< A Z G A N ' c ıln r :
Önder Özar
Al tan Orbay
Mehmet Barmanbek
Aylan Mustafa
B irten Konurkaya
Atakan Solmaz
Tülay ile ri
Üstün Y ü re k li
B A N K A C IL IK Ş U B E L E R İ
Yalçın Şendur
A n k a ra
A n ı f ı ı d l ı r (A n lı.)
Adana
Y A K IN D A A Ç IL A C A K
Ş U C £ L E R
A y d ın
B a lık e s ir
B e y o ğ lu
Ç e m b e r l it a f
( İ s t .)
( İ s t.)
D iy a rb a k ır
İs k e n d e ru n
İz m it
K ay seri
K ır ık ö jr
P a n g a ltı
Z o n g u ld a k
(js t.)
(İ» t.)
A d a p a z a rı
A k sa ra y
A n t a ly a
B ah çckapı
Dr >i k ta |
B u rsa
E sk iş e h ir
C a la t a
G a z ia n t e p
İz m ir
K a d ık ö y
K on ya
M a n ita
M e rsin
S am su n
T rabtor»
Ü sküd ar
□
KAZG AN'cılar Haziran sınavlarında bü
tün İneklere başarılar d ile r, eksiklerin ve espirile rin hoş görülm esini temenni eder ve du
daklarınızdan dolaşacak tebessümde küçük b ir
payı olursa görevini yapmış sayar.
KAZGAN'm çıkışına maddî ve manevî des
teğini eesirgemiyen D e k a n l ı ğ a ,
MARS
Matbaası M ensuplarına ve özellikle Başoperatö r M uzaffer Beye, tashihlerde yardım eden
arkadaşlarım ıza teşekkürü borç b iliriz .
Kapak kompozisyonunu ve karika
tü rle rin önem li b ir kısm ını yapan ağa
beyim iz Iceıı Börtüccnc'yo teşekkül le ri
m izi sunarız.
Ziraat Bankasındaki
tasarruflarınız
MARS MATBAASI
1963 — ANKARA