geleceğiMize yön verecek uygulaMalar
Transkript
geleceğiMize yön verecek uygulaMalar
www.itadvisor.com.tr KASIM 2013 SAYI 48 www.itadvisor.com.tr IT ADVISOR Ahmet Akkök Arneca Genel Müdürü Kerem Turgay Arneca Ar-Ge Lideri geleceğiMize yön verecek uygulaMalar BüyükşehirleriN Geleceği Akıllı keNt tekNolojileriNde GeleceğiN GüVeNli iNterNeti kuANtumdAN Geçiyor Büyük Veri Ve NesNeleriN iNterNeti KASIM 2013 SAYI 48 DEV EKRANLI AKILLI TELEFONLAR İŞ DÜNYASININ HİZMETİNDE Siber Suçların Maliyeti % 78 Arttı Bu yıl dördüncüsü yapılan araştırmanın sonuçları, güvenlik zekası çözümlerinin olumsuz etkileri azalttığını ve kurum başına yılda ortalama 4 milyon tasarruf sağladığını ortaya koyuyor 2013 Araştırmasının Ana Bulguları Siber suçların kurum başına yıllık ortalama maliyeti 11,56 milyar dolar oldu. Minimum maliyet 1,3 milyon dolar, maksimum maliyet 58 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2012 yılına göre ortalama maliyette yüzde 26 veya 2,6 milyon dolar artış görüldü. Organizasyonlara haftada ortalama 122 başarılı saldırı yapıldı. 2012 yılında haftada 102 başarılı saldırı yapılıyordu. İlkay Zaman Yayın Koordinatörü [email protected] Siber saldırıların yol açtığı sorunların ortalama giderilme süresi 32 gün olarak tespit edildi. Bu sürede ortalama maliyet 1.035.769 dolar veya günde 32.469 dolar olarak gerçekleşti. Bu da geçen yılın 24 günde 591.780 dolarlık maliyet öngörüsüne göre yüzde 55’lik bir artışa karşılık geliyor. Siber Saldırıların Gerçek Maliyetleri En maliyetli siber suçlar hizmet reddi saldırıları, kötü niyetli personel ve web tabanlı saldırılardan oluşuyor. Bunlar kurum başına yıllık bazda siber suç maliyetlerinin yüzde 55’inden fazlasına karşılık geliyor. Bilgi hırsızlığı, harici saldırılar içinde en maliyetli olanı ve bunun hemen ardından işyerinde hizmetlerin aksaması geliyor. Yıllık bazda bilgi kaybı toplam harici maliyetlerin yüzde 43’ünü oluşturuyor ve 2012’ye göre yüzde 2’lik bir gerileme sağlanmış bulunuyor. İşlerin aksaması ya da üretkenlik kaybı ise 2012’ye göre yüzde 18 artışla harici maliyetlerin yüzde 36’sına karşılık geliyor. Sistemi ayağa kaldırma ve saldırıların tespit edilmesi en yüksek dahili maliyetleri oluşturuyor. Geçen yıl kurtarma ve tespit aşamaları birlikte toplam dahili maliyetlerin yüzde 49’una karşılık geldi. Nakit harcamalar ve sorunu çözmeye yönelik işgücü kaybı bu maliyetlerin büyük kısmını oluşturdu. Siber suçların maliyetleri şirket sayısına göre değişiyor. Ancak tekil bazda, siber suçlar küçük organizasyonlar için büyük şirketlerden daha maliyetli oluyor. Finansal hizmetler, savunma sanayisi, enerji ve kamu hizmetleri sektöründeki kurumlar ise perakende, konaklama– catering ve tüketici ürünleri sektörlerinden daha büyük maliyetlerle karşılaşıyor. EDİTÖRDEN P onemon Institute tarafından yürütülen ve sponsorluğunu HP Kurumsal Güvenlik Ürünleri’nin üstlendiği 2013 Siber Suçların Maliyeti Araştırmasında, siber suçların ABD kurumlarına yıllık ortalama maliyetinin 11,56 milyon dolara ulaştığı saptandı. Bu da ilk çalışmanın yapıldığı dört yıl öncesine göre yüzde 78 oranında bir artış ortaya koyuyor. Sonuçlar siber saldırıların neden olduğu sorunların giderilme süresinin aynı zaman aralığında yaklaşık yüzde 130 arttığını ve tek bir saldırının çözülmesinin ortalama maliyetinin toplamda 1 milyon doları aştığını gösteriyor. Siber saldırılar son yıllarda gittikçe kompleks bir hal alıyor ve siber saldırı teknolojisi hızlanarak gelişiyor. Siber saldırıları düzenleyen kişilerin uzmanlaşarak duyarlı verileri elde etmek ve kritik kurumsal fonksiyonlara zarar vermek için bilgi paylaşımında bulunması bunda önemli rol oynuyor. 2013 Siber Suçların Maliyeti Araştırmasına göre, güvenlik bilgisi ve olay yönetimi (SIEM) gibi gelişmiş güvenlik zekası araçları, ağ zekası sistemleri ve büyük veri analizi, veri risklerini önemli ölçüde azaltarak siber suç maliyetlerini sınırlıyor. kasım’13 / SAYI 48 İ.Z. Halkla İlişkiler Danışmanlık ve İletişim Adına Sahibi İlkay Zaman Yayın Koordinatörü İlkay Zaman [email protected] Genel Yayın Yönetmeni 34 50 Kapak Konusu A Özel Dosya Ecevit Bıktım [email protected] Genel Yayın Yön. Yrd. Ali Yavuz Şahin [email protected] Editörler Ömer Balk [email protected] Hasan Uğur Nayır [email protected] 13 36 44 46 Ahmet Gözütok [email protected] Avşar Özgen [email protected] Görsel Yönetmen Ersen Akçay [email protected] Reklam Müdürü Çiğdem Ergönül [email protected] Fotoğraf 36 54 58 Adem Başaran [email protected] Yönetim Adresi 06. 21. 24. 29. 31. 32. 34. 42. 44. 46. 50. 54. 58. 60. 4 Haberler Röportaj: Rüştü Arseven Röportaj: Ülkü Ünal Röportaj: Ashok Reddy Sektörün Sesi: Alev Akkoyunlu Geleceğin Güvenli İnterneti Kuantumdan Geçiyor Geleceğimize Yön Verecek Uygulamalar Röportaj: Ahmet Akkök ve Kerem Turgay Büyükşehirlerin Geleceği Akıllı Kent Teknolojilerinde BİT’in Kullanımı ve Yaygınlığı Hızla Artıyor Dev Ekranlı Akıllı Telefonlar İş Dünyasının Hizmetinde Sanal Kütüphaneler ve Sanal Müzeler Yaygınlaşıyor Büyük Veri ve Nesnelerin İnterneti IT Advisor Test Merkezi kasım’13 Değirmen Sok. Şaşmaz Sitesi A Blok Cemal Bey İş Merkezi No.: 11 Kat: 1 Daire: 4-6 Kozyatağı / Kadıköy- İstanbul Tel: 0216 478 31 18 PBX 0216 478 31 86 Faks: 0216 478 45 02 [email protected] Abone Hizmetleri [email protected] Dağıtım Detay Dağıtım Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cüneyt Tepe [email protected] Baskı ve Cilt GÜLSE MATBAACILIK Merkez Mh. Burnaz Cd. No: 11/C Avcılar/İSTANBUL T: 0212 593 37 06 www.gulsematbaa.com İŞ’TE TEKNOLOJİ HAMLESİ’NE KATILIN, ÇAĞI YAKALAYIN! Bundan böyle büyük küçük tüm işletmeler ihtiyaçlarına uygun beş farklı alanda oluşturulan teknoloji çözümleriyle gelişecek, büyüyecek. Bilgi için TEKNOLOJI yazın 2222’ye gönderin. turkcell.com.tr/kurumsal Sabit telekom ve bulut hizmetleri Turkcell Superonline tarafından verilmektedir. HABER Korsan’ın Maliyeti 400 Bin Doları Aştı B SA tarafından sağlanan son bilgilere göre korsan yazılım kullanmanın Türkiye’deki şirketlere maliyeti, lisans ücreti ve para cezasıyla birlikte geçen yıla göre yüzde 70 artarak, 2013’ün ilk yarısında 400 bin dolara ulaşmış bulunuyor. Korsan yazılım kullanma konusunun mahkemeye intikal etmesiyle şirketlerin uğradığı zarara, işletmede kullanılan korsan yazılım kopya sayısı ve organizasyonun sözleşme şartlarına riayet etmek için işbirliği yapması gibi faktörler dahil bulunuyor. Toplam maliyetin yaklaşık üçte birini korsan yazılımlar için lisans satın alınması, geri kalanını ise ihlale bağlı tazminatın ödenmesi oluşturuyor. Türkiye’de bir şirket yasal lisanslı yazılım kullanmadığı için 61 bin dolardan daha fazla bir mali kayba uğradı. BSA’nın 2011 Küresel Korsan Yazılım Araştırmasına göre lisanslı olmayan yazılım kullanım oranı yüzde 62 olan ve korsan yazılımın piyasa değeri 526 milyon dolara ulaşan Türkiye, yeni yasalar ve düzenlemelerle korsan yazılım kullanımını azaltmaya yönelik önemli adımlar atarak doğru iş süreçlerinin ekonomiye katkısını artırdı. Bu da Türkiye’deki resmi makamların, uzun vadede istikrar için yasal yazılım ürünlerinin sağladığı mali katkı ile operasyonel faydaların önemini kavramaya başladığını ve korsan yazılımın şirketlerin mali kayba uğramasına yol açmasını önlemek için çaba harcadığını gösteriyor. Koçsistem’e Bulut Bilişim Ödülü K oçSistem, Biletix için hayata geçirdiği bulut bilişim projesi ile Türkiye Bulut Ödülleri’nde, “En İyi Ticari Sektör Örnek Vakası” ödülünü almaya hak kazandı. Bulut bilişim alanında verdiği hizmetleri Maximus markası altında toplayan KoçSistem, geçtiğimiz aylarda, IDC Türkiye’nin “Turkey Cloud Services Market 2011 Analysis and 2012 - 2016 Forecast” raporu sonuçlarına göre yaklaşık yüzde 19 pay ile Türkiye genel bulut pazarı lideri olduğunu açıklamıştı. Şirket, kurumsal şirketlerin ihtiyaçlarına özel tasarlanan bulut bilişim hizmetlerindeki farkını ve kalitesini, pazar liderliği unvanının ardından aldığı aldığı bu ödül ile de tescillemiş oldu. KoçSistem adına ödülü, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Dr. Tayfun Acarer’den alan KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu, etkinlik kapsamında düzenlenen paneldeki konuşmasında, Türkiye’nin bulutta 100 milyon Dolarlık bir Pazar haline geleceğini dile getirerek şunları söyledi: “Türkiye’de faaliyet gösteren küçük ve orta boy işletmelerin pek çoğu, dünyadaki yaygın kullanımının aksine, bulut bilişim hizmetlerinden yeteri kadar faydalanamamakta ve kendilerine ait sistem mimarilerinin kurulmasını istemektedir. 2-3 yıl içerisinde özellikle telco operatörlerinin küçük ve orta boy işletmelere yönelik yapacakları uygulamalarla, daha fazla sayıda KOBİ bulut bilişim teknolojilerini hizmet modeliyle kullanmaya başlayacaktır. Biz de KoçSistem olarak KOBİ’lere hizmet sağlayan kuruluşlara teknolojiyi hizmet modelinde sunmaya devam edeceğiz.” Bulut Bilişim, Şimdi Formula 1 Pistinde L otus F1 Ekibi ve EMC, Lotus Ekibi’nin 2015 Dünya Şampiyonası’na yönelik hedeflerini desteklemek için gerekli olan bilişim teknolojisi temelini oluşturmaya yönelik işbirliğini duyurdu. Bu iş ortaklığının bir sonucu olarak Lotus F1 Ekibi BT altyapısında bir dizi özel bulut teknolojisini kullanacak ve verilerin daha çevik, uygun maliyetli depolanması, yönetimi ve korunması sağlanacak. Lotus F1 Ekibi bu temeli oluşturmaya ve Formula 1’de 2014 senesinde yürürlüğe girecek olan yeni kuralların beraberinde getireceği güçlükleri aşmaya yönelik olarak kaynaklarını optimize etmek zorunda... Yeni yürütmelik ve kurallar, alaşımlı monokok kuralından bu yana bugüne kadarki en radikal tasarım değişikliklerini içeriyor. EMC, Ürün Operasyonları & Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Jeremy Burton ise; “2014 sezonunda birçok kural değişikliği olacak; bu değişiklikler Formula 1 otomobillerin 6 kasım’13 tasarlanması ve üretimi için devrim niteliği taşıyor. Daha yüksek aerodinamik verimlilik ve %35 daha az yakıt tüketiminin üzerinde durulması nedeniyle karşılaşılacak teknik zorluklar çok büyük ve EMC olarak, bu zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olmak için Lotus F1 Ekibinin Teknoloji İş Ortakları arasına katılmaktan dolayı çok heyecanlıyız. EMC, ekiple birlikte çalışarak tasarım ve geliştirme verilerinin güvenli ve verimli biçimde yönetilmesini sağlayacak ve aynı zamanda da ekibin yarış sırasında kullandığı uygulamaların daha etkin şekilde kullanılmasını mümkün kılacak”. HABER İnnova Afrika’ya Kadar Uzandı T ürk Telekom Grup Şirketi İnnova, Cezayirli GSM operatörü Nedjma’da hayata geçirdiği proje ile, müşteri sadakat uygulaması için kendi geliştirdiği ‘PayFlex Loyalty’ çözümünü bir kez daha başarıyla ihraç etmiş oldu. İnnova’nın tamamı Türk mühendisleri tarafından geliştirilen müşteri sadakat programı ‘PayFlex Loyalty’, sınırları aştı ve dünyada birçok ülkenin bankacılık, telekomünikasyon ve perakende sektörlerinde çözüm ortağı haline geldi. Son olarak Cezayir’in en büyük mobil operatörlerinden biri olan Watania Telecom bünyesindeki Nedjma, müşteri sadakat projesi için İnnova’yı seçti. 8,5 milyon abonesi bulunan Nedjma’nın, müşterilerini farklı seviyede avantajlarla ödüllendirebilmesi ve markaya olan bağlılıklarının artırılmasının amaçlandığı projede hedefe ulaşmak için, uluslararası arenada büyük ölçekli projelerle başarısını kanıtlamış olan İnnova’nın PayFlex Loyalty çözümü tercih edildi. Böylelikle Nedjma, müşterilerine abone merkezlerinde ürün indirimleri, abone ve çağrı merkezlerinde öncelikli müşteri hizmetleri ve farklı sektörlerden (turizm, giyim, sağlık, havayolu, vb.) çözüm ortaklarıyla indirimli alışveriş gibi avantajlar sunmaya başladı. PayFlex Loyalty, sunduğu geniş fonksiyon seti ve kuruma özel uyarlanabilen bileşenleri sayesinde, kurumların CRM havuzundan en verimli şekilde yararlanabilmelerine olanak sağlıyor. Müşteri memnuniyeti odaklı çalışmalarda CRM uygulamalarının sağlayamadığı dinamik ödüllendirmeler ve esnek segmentasyon yapıları PayFlex Loyalty ile gerçeğe dönüşüyor. Mobil Data Center Yola Çıkıyor B lade ve Rack tipi Sunucu, Switch, Router, Storage ve UPS gibi cihazların sahip olma maliyetlerinin oldukça yüksek olması ve çeşitli marka ve model alternatifleri arasında doğru seçim yapılmasının zorluğu müşterileri kararsız bırakan bir durum. Kurumların tercihlerini doğru cihaz üzerinde yapabilmeleri için tecrübeli ekiplerin yönlendirmesi ve önerileri kadar, söz konusu cihazlar üzerinde performans testlerinin, çeşitli uygulamaları yürütme denemelerinin de yapılması çok büyük bir önem taşıyor. Bunun için belirli süre Demo’ların yapılması zorunlu ancak tüm network ve sistem cihazlarının bir arada olduğu Demo ortamlarını bulmak neredeyse imkansız. Bu alandaki eksikliği ve müşterilerin mağduriyetini gören Net Vizyon firması, Cisco Blade, Nexus 5K, Catalyst Swicth, EMC Storage, Rack Sunucular ve UPS bağlantısı ile donatılmış, tüm ağ ve güvenlik özellikleri tamamlanmış bir “Mobil Data Center” hazırladı. Türkiye’de benzeri olmayan ve yeni bir fikir olarak ortaya çıkan “Mobil Data Center” aracını tanıtmak için, 1 Ekim’de Sait Halim Paşa Yalısı’nda düzenleyeceği bir Lansman ile iş ortaklarıyla buluşacak olan Net Vizyon, “Mobil Data Center” aracını, 24-27 Ekim tarihlerinde düzenlenen Cebit Bilişim Fuarı’nda da sergiledi. Vodafone Türkiye’nin Yeni CEO’su Gökhan Öğüt 1 8 kasım’13 Ocak 2009 tarihinden bu yana Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanı olarak görev yapan Serpil Timuray, 1 Ocak 2014 itibariyle Vodafone Grubu İcra Kurulu Üyesi ve Afrika, Orta Doğu ve Asya Pasifik (AMAP) Bölge Başkanı olarak atandı. Vodafone Hollanda, OKSİJEN’in Vodafone Vodafone Türkiye’de Ticari ve Operasyonel alanlardan sorumlu İcra Kurulu Başkan Vekili olarak görevine devam etmekte olan Gökhan Öğüt, Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkanlığı’nı 1 Kasım 2013 tarihi itibariyle Timuray’dan devralacak. Vodafone Grubu CEO’su Vittorio Colao yaptığı açıklamada, yönetim yapısındaki değişikliği değerlendirerek: “Çok önemli bir pazarda güçlü ticari ve operasyonel deneyimleriyle Vodafone’nun en başarılı liderlerinden biri olan Timuray’ın devraldığı AMAP Bölge Başkanı ve Vodafone Grubu İcra Kurulu Üyesi olarak üstleneceği yeni görevinde başarılarının devamını diliyorum”dedi. HABER Dijital Şantajcılar Atakta! “W in32/Filecoder“ adlı zararlı yazılım, kullanıcı dosyalarını şifreleyen ve şifre çözücü yazılım karşılığında kurbandan para sızdırmaya destek veren bir truva atı. ESET’in bulut tabanlı zararlı yazılım tespit sistemi olan LiveGrid verilerine göre Ocak – Haziran 2013 tarihlerindeki ortalama rakamlarla kıyaslandığında, Temmuz 2013 tarihinden bu yana haftalık olarak algılanan Win32/Filecoder yazılımlarının sayısında yüzde 200’ün üzerinde artış söz konusu. Algılanan şantaj yazılımlarının büyük bir bölümü, yüzde %44’ü Rusya kaynaklı. Ancak Güney Avrupa (İtalya, İspanya), Orta ve Doğu Avrupa (Almanya, Çek Cumhuriyeti, Polonya, Romanya ve Ukrayna) ve Amerika Birleşik Devletleri de kaynak olarak önemli paya sahip görünüyor. Konuyu değerlendiren ESET Zararlı Yazılım Araştırmacısı Robert Lipovsky, şu açıklamayı yaptı: “Win32/Filecoder kötü amaçlı yazılım ailesi, genellikle resimleri, belgeleri, şarkıları ve arşivleri şifrelediği için, diğer tür şantajcı yazılımlardan daha tehlikeli. Bu zararlı yazılım, kullanıcılar açısından çok pahalıya mal olabiliyor. Bu kategorideki kötü amaçlı yazılım örnekleriyle 100-200 Euro’dan başlayarak, 3 bin Euro’ya varan miktarda paraların sızdırıldığı görüldü. Şirketler hedef alındıkça, tutar yükseliyor. Söz konusu truva atı, şifreleme anahtarının şifrelenen dosyaların kurtarılmasını neredeyse imkansız hale getirecek şekilde kalıcı olarak silineceğini belirten bir sayaç görüntüleyerek, kurbanları baskı altında tutuyor." Yealink T4X Serisi IP Telefonlar Türkiye’de E lkotek’in Türkiye distribütörlüğünü gerçekleştirdiği Yealink, yeni T4X serisi IP telefonları pazara sundu. Yeni nesil VoIP telefonlara ait tüm özelliklere sahip olan Yealink T4X serisi, ultra şık tasarımıyla da göz dolduruyor. T4X serisi IP telefonlar, yüksek ses kalitesi, 4.3 inch büyüklüğündeki 480 x 272 pixel yüksek çözünürlüklü TFT renkli ekran, arayan kişinin fotoğrafının gösterimi özelliklerine de sahip. İki Ethernet portu bulunan ürünler aynı zamanda ekonomik fiyatlarıyla da dikkat çekiyor. Yealink’in 2013 yılı içerisinde pazara sunduğu ürünlerin, gerek kullanım kolaylığı gerekse fonksiyonellik açısından kullanıcıların öncelikli tercihi olduğunu belirten Elkotek Satış Direktörü Abdullah Safi sözlerine şöyle devam etti: “Yealink son dönemde, IP telefonların yanı sıra BT40 ve EXP40 model aksesuarları da pazara sundu. EXP40 genişleme modülü, telefon ekranı üzerinde kolaylıkla atama yapılmasını sağlayan bir aksesuar. Cihaz üzerinde bulunan 20 adet buton sayesinde, kullanıcılar toplamda 40 atama yapabiliyor. BT40 Bluetooth Dongle ise masa üstü IP telefonlara bluetooth kulaklık ile bağlanma özelliğini katıyor. Böylelikle kullanıcılar ofis içinde özgürce telefon görüşmesi yapabiliyor. Türkiye Çağrı Merkezi Büyüklüğü 1.4 Milyar Doları Aştı T ürkiye çağrı merkezi pazarının büyüklüğünün bu yıl 1.4 milyar USD’yi aştığını ve her geçen gün hızla büyümeye devam ettiğini vurgulayan ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı, araştırmayla ilgili olarak şunları söyledi: “Çağrı Merkezleri Derneği olarak, her yıl yaptığımız detaylı sektör araştırmalarıyla, bilgi merkezi olma hedefimizi hayata geçiriyor, sektördeki tüm paydaşlarımızın projelerine ve planlarına ışık tutmayı amaçlıyoruz. Bu yıl IMI Conferences işbirliğiyle yaptığımız bu araştırma, Türkiye çağrı merkezi pazarının mevcut durumunu tüm gelişimi ile ortaya koyan ve gelecek ile ilgili öngörüleri gösteren en güncel ve kapsamlı tek araştırma olma özelliğini taşıyor. Bu önemli araştırmaya katılarak bilgilerini paylaşan tüm firmalara teşekkür ederiz." ÇMD Yönetim Kurulu Başkanı Metin Tarakçı, gerçekleştirdikleri araştırma sonuçlarına göre önümüzdeki dönem için planlanan çağrı merkezi yatırımlarını şu şekilde değerlendirdi; “Yaklaşık yarısı dış kaynak hizmet veren 10’dan fazla firma, yakın bir dönemde Anadolu’da çağrı merkezi yatırımı yapmayı planlıyor. Yaptığımız araştırmaya göre, Anadolu’da 2014 yılında yapılacak çağrı merkezi yatırımlarının daha çok İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde yoğunlaşacağını tahmin ediyoruz. Şu anda Türkiye’nin 43 ilinde çağrı merkezleri faaliyet gösteriyor. Ancak ilerleyen dönemlerde 81 ilin her birinde en az bir çağrı merkezinin bulunmasını hedefliyoruz." 10 kasım’13 HABER Turkcell’den Platinum Müşterilerine Sürpriz A rtık yurt dışına sık seyahat eden Turkcell Platinum müşterileri tarifelerine ek olarak sadece günlük 9.90 TL karşılığında Platin paketlerindeki dakikaları, internet ve SMS’leri Türkiye dışında da kullanabiliyorlar. Teklif, günlük 100 dakika konuşma, 100 SMS ve 50 MB’a kadar internet kullanımını kapsıyor, sonrasında da yurtiçi fiyatlarından kullanıma devam etmek mümkün oluyor. Sadece kullanıldığında devreye giren bu günlük seçenek, kullanım olmadığı zaman faturaya yansımıyor. Avrupa’da, Amerika, Rusya, Kıbrıs, Suudi Arabistan ve Çin’in de dahil olduğu 50 ülkede geçerli olan bu teklife ek olarak yurtdışında gönderilen ilk 30 SMS de bedava. Turkcell Platinum müşterilerin bayram tatilinde yurtdışı seyahatleri sırasında kullanacakları yurtdışı çıkış harç pulunu da hediye edecek. Ücretsiz harç pullarını almak isteyen Platinum müşterilerinin bayram süresince Atatürk Havalimanı’ndaki Turkcell İletişim Merkezi’ne uğramaları yeterli olacak. Hayatın her alanında ayrıcalıklarla dolu Turkcell Platinum dünyasına katılmak için Turkcell’lilerin tek yapması gereken Gold Plus, Platinum Prestige, Platin, Platin ExtraKonuş, Platin Extraİnternet ve Platin Prestij paketlerinden kendisine en uygun olanını seçmek. Platinum müşterilerine yurtdışı iletişiminde sağlanan fırsattan faydalanmak içinse SUPER YURTDISI yazıp 2222’ye göndermek yeterli oluyor. Fırsat ücretsiz atılan SMS sonrasında anında devreye giriyor. Mekan Bağımsız Toplantı Dönemi Başlıyor M icrosoft Türkiye ve ekosistemindeki uluslararası saygın iş ortakları ile kamu ve özel sektöre yönelik anahtar teslim yenilikçi projeler geliştiren Akfa Bilişim, ses, görüntü, veri paylaşımı ve mobil kullanım uygulamalarını içeren birleşik iletişime ilişkin yeni nesil video konferans çözümlerini sponsoru olduğu “Microsoft Birleşik İletişim Zirvesi”nde tanıttı. Microsoft’un Lync uygulaması ile çalışanlar onay için e-posta alıp göndermek yerine masaüstü, uygulama ve sanal masaüstü paylaşımı özellikleriyle geliştirilmiş konferans sayesinde gerçek zamanlı işbirliği sağlıyorlar. Şirket içi ya da şirketler arası iletişimde yenilikçi bir çözüm sunan LifeSize, çalışan verimini artırırken, başta iletişim ve ulaşım giderlerini minimuma indiriyor. Eğitim, sağlık, finans, inşaat başta olmak üzere iş yapış biçimlerinde köklü bir değişim için birçok yeniliği beraberinde getiren LifeSize, mekandan bağımsız olarak HD ve full HD kalitede görüntülü toplantı olanağı sunuyor. Microsoft'un yazılım tabanlı birleşik iletişim platformu Lync ile uyumlu olarak çalışan LifeSize, farklı mekanlardaki birçok kullanıcının sunum, demo yapma, teknik çizim ve bütçe dosyaları üzerinde aynı anda çalışmasına olanak tanıyor. Sistem aynı zamanda ister dört duvar arasında, ister PC, notebook, tablet ya da cep telefonu aracılığı ile toplantıların gerçekleştirilmesine olanak modern bir çalışma ortamı yaratıyor. Symantec’te Bir Atama Daha S ymantec Corp, EMEA Bölgesi’ne ilişkin kanal stratejisinin dönüşümü, geliştirilmesi ve uygulanmasından sorumlu olmak üzere EMEA İş Ortağı Yönetimi (EMEA Partner Management) Başkan Yardımcısı olarak Mark Nutt’ın atandığını duyurdu. Mark Nutt, Symantec’in yeni EMEA stratejisini geliştirmek ve uygulamak üzere EMEA İş Ortağı Yönetimi Başkan Yardımcısı olarak atandı. Mark bu yeni rolünde, ilgili ekibe, Symantec’in iş ortağı programlarının ve yatırımlarının iş ortakları nezdinde müşteri değeri yaratması, karlı bir büyüme sağlaması ve kanal tarafındaki iş ortaklarına basitleştirilmiş bir Symantec deneyimi sunması yönünde liderlik edecek. “Symantec, iş ortakları ve distribütörleri ile şimdiye kadar hiç olmadığı kadar yakında iletişimde olmayı hedefliyor” diyen Mark, iş ortaklarımızın müşterilerine seçkin değerler sunmalarını sağlamak bizim için hayati önem taşıyor dolayısıyla kanal tarafındaki iş ortaklarımızın iş hacmi konusundaki büyümelerini doğrudan desteklemek adına ne derece istekli olduğumuzu göstermek istiyoruz. Yeni kanal stratejimizi tanımlamak ve yürürlüğe koymak üzere üstlendiğim bu rolden çok mutluyum” dedi. 12 kasım’13 HABER ocak’12 35 SİYAH BEYAZ Ali Yavuz Şahin / Genel Yayın Yön. Yrd. [email protected] twitter.com/AliYavuzSahin Telekomünikasyonun Geleceğine Akıllı Telefonlar Yön Verecek Son dönemde akıllı telefonların telekomünikasyon sektörüne getirdiği dinamizm tartışılmaz bir gerçek. Bu yeni trend önümüzdeki yılların nasıl şekilleneceği konusunda ipucu veriyor 2 000’li yılların başından bu yana konuşulan “Akıllı Dönem”e girmiş bulunmaktayız. Bugün sadece Çin’de 1 milyonun üzerinde Apple ve Android telefon uygulaması geliştiricisi olması dönüşümün hızı hakkında ciddi bir fikir veriyor. Bu hızlı değişim genişleyen akıllı telefon ekosisteminin içerisindeki her oyuncuyu olumlu veya olumsuz yönde etkileyecek. Türkiye pazarında yer alan büyük oyuncular akıllı telefonların müşterilerinin yaşamlarında oynayacağı rolü biliyor ve her müşteri segmentine yönelik ‘akıllı kampanyalar’ düzenliyorlar. Bu yeni kampanyalar kullanıcılar iştahını kabartırken bir yandan da eski geleneklerin de sonunu hazırlıyor. Geleneksel Servislerin Sonu Geliyor Hollanda’da yapılan bir araştırmaya göre akıllı telefon kullanıcılarının yüzde 75’i “Whatsapp” sosyal mesajlaşma uygulamasını telefonlarına yüklemiş bulunuyor. Kullanıcıların yüzde 80’inden fazlası bu uygulamayı günde en az bir kez kullanıyor ve söz konusu uygulama operatörlerin gelirlerinin yaklaşık üçte birini (ses, SMS, veri) sağlayan SMS ve MMS için alternatif oluşturuyor. Buna bağlı olarak mobil operatörlerin gelirlerinde akıllı telefonlar üzerinden sosyal mesajlaşma hizmetlerinde yaşanan patlamanın etkisiyle önümüzdeki iki yıl içerisinde 50 milyar dolar tutarında bir düşüş yaşanacağı tahmin ediliyor. Bu düşüşün büyük bir bölümünü ise ses gelirleri oluşturacak. Bu sebepten operatörler şimdiden yeni alanlara yatırım yapıyorlar ve ses gelirlerindeki düşüşleri bu alanlardan karşılamanın peşindeler. Bu alanların başında ise uygulama pazarı yer alıyor. Uygulama sektörü akıllı telefonların fiyatlarının düşmesiyle birlikte fazlasıyla haraketlindi. Fiyatlar düşünce satışlar arttı ve buna bağlı olarak uygulama 14 kasım’13 kullanımı oranı da beklenenden fazla artmış durumda. Bu artış tabii ki operatörlerinde iştahını kabarmış durumda. Ülkemizdeki operatörlerinde bu alanda çalışmaları bulunuyor fakat yeterli seviye de mi? Tabii ki bu konu tartışmaya açık. Değişim Kaçınılmaz Hal böyle olunca rekabette rakiplerine karşı üstünlük sağlamak için firmaların yapması gerekenlerin başında değişimin kaçınılmaz olduğunu kavrayarak yenilikçi çözümler yaratmaya çalışmak olduğunu belirtmeliyiz. 1990’lı yılları hatırlayın. Kendini yenileyerek bir kablo üreticisinden cep telefonu üreticisine dönüşen Nokia değişimi zamanında farketmiş firmalar arasında yer alıyordu. Fakat 2000’li yılların sonuna doğru gelişen akıllı telefon piyasasında değişimin gereklerini yerine getiremeyip Apple, Samsung ve HTC gibi isimlerin gerisinde kaldı. Şimdilerde ise eski gücüne geri dönmek isteyen firma Microsoft tarafından satın alındı ve Windows Phone işletim sisteminin gücünü de arkasına alarak günden güne kullanım oranını arttırıyor. Mobil operatörler açısından bu tabloya bakıldığında, hizmetlerini akıllı telefon müşterilerine yenilikçi ve katma değerli hizmetler sağlayarak yeniden şekillendirme ihtiyacı gün ışığına çıkıyor. Yakın gelecekte telekomünikasyon altyapısına yatırım, rekabet gücü sağlamanın vazgeçilmez unsurlarından biri olmaktan çıkacak. Dolayısıyla mobil operatörlerin, ana hizmetlerine darbe vurmadan katma değerli hizmetlerini ön plana çıkarması gerekiyor. Bu son derece zorlu bir görev, ancak gerçek anlamda müşteri odaklı yeniliği uygulamaya koyabilecek olan oyuncuların sektörde hiyerarşinin en üstündeki yerlerini koruması ve doğrudan rakiplerine karşı rekabette avantaj elde etmesi buna bağlı. C M Y CM MY CY CMY K Felaket halinde doğru araçlara sahip doğru adam aranır. Felaket gerçekleştiğinde günü kurtarmanız beklenir. Fakat her kahramanın doğru araçlara ihtiyacı olduğunu unutmayın. StorageCraft iş ortakları, müşterilerini korumak için her zaman en hızlı ve en güvenilir araçlara sahiptir. Bağlantıyı tıklayın ve içinizdeki kahramanı ortaya çıkarın! Farkı kendiniz görün! www.storagecraft.com.tr/demo HABER Dünyanın İlk Ultrabook İş İstasyonu Ş irket iş istasyonu serisini yeni HP ZBook mobil iş istasyonları, HP Z Monitör ailesi, gelişmiş HP Z iş istasyonları ve Thunderbolt teknolojisiyle yeniden tanımlıyor.HP profesyonel iş istasyonları ve monitörlerden oluşan Z portföyündeki genişlemeyi duyurdu. Z portföyünde dünyanın ilk Ultrabook iş istasyonu HP ZBook 14 ve çok hızlı veri transferi için Intel Thunderbolt teknolojisi sunan ilk iş istasyonu serisini kapsıyor. HP Z ailesindeki ürünler en iyi performans ve dayanıklılığın gerektiği kritik işlemlerde dünyadaki en zorlu işlerin üstesinden gelen müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlandılar. Bünyesinde Thunderbolt barındıran ilk iş istasyonları olan HP Z mobil ve masaüstü iş istasyonlarını seçenler artık sektörün en hızlı ve çok yönlü I/O (giriş ve çıkış) bağlantısını sunan Z iş istasyonları, monitörler ve çevresel aygıtlar arasında yüksek hızlı veri aktarımından yararlanabiliyor. Mühendislik, bilgisayar destekli tasarım (CAD), mimarlık, tasarım, animasyon, film, eğitim, devlet ve sağlık hizmetleri sektörlerindeki profesyoneller için ideal olan HP Z ürün portföyü profesyonel uygulamalar için tasarlandı, test edildi ve sertifikalandırıldı. Yeni HP Z Book mobil iş istasyonları şimdi çok daha ince ve hafif bir endüstriyel tasarıma sahip. HP Z Book ailesi dünyanın ilk Ultrabook iş istasyonu HP ZBook 14’ün yanı sıra HP ZBook 15 ve 17’den oluşuyor. Xerox’un Kurumsal Yeni Servis İş Ortağı Teknoser X erox’un Türkiye’de zincir teknoloji mağazaları ve satış noktaları gibi açık kanallar üzerinden satılmayan Xerox ürün ve çözümlerine servis veren iş ortakları arasına Teknoser A.Ş’de katıldı. Teknoser, Xerox’un mevcut kurumsal müşterilerine “Yönetilen Baskı Hizmetleri” konusunda yerinde servis hizmetleri verecek. Aynı zamanda Teknoser, Xerox’un bugüne kadar büyük ölçekli firmalara sunduğu hizmetleri küçük ve orta ölçekli şirketlere sunmak için yetkilendirdiği Yönetilen Baskı Hizmetleri Xerox İş Ortaklarının teknik servis ihtiyacını da karşılayacak. Teknoser servis verirken, Xerox’un gelişmiş proaktif servis izleme araçlarını kullanacak. Xerox proaktif servis hizmetleri, ağ üzerinde bulunan tüm Xerox donanımlarını uzaktan kontrol edebilecek ve Teknoser’i problem gerçekleşmeden önce potansiyel problemler konusunda bilgilendirerek hızlıca çözüme ulaştırıyor olacak. Teknoser gerektiğinde hem yurt içindeki hem yurtdışındaki Xerox Teknik Servis merkezleriyle bağlantı halinde, Xerox müşterilerine servis veriyor olacak. Xerox’un yurt içi ve yurt dışındaki servis destek noktalarına gelecek proaktif servis talepleri anında Teknoser’e iletilecek ve Teknoser’in verdiği bu servislere yönelik müşteri mennuniyeti kontrolleri de Xerox’un ilgili birimleri tarafından takip ediliyor olacak. Teknoser, teknolojide ilklerin yaratıcısı Hitay Yatırım Holding bünyesinde, 65 hizmet noktası ve 800’ün üzerinde çalışanı ile Türkiye’nin önde gelen saha hizmetleri ve sistem entegratörü firmalarından. EPSON’dan 90 Milyonuncu Kristal Panel S eiko Epson Corporation tarafından bugün yapılan açıklamada, 30 milyondan fazla 3LCD projektör için, toplam 90 milyon yüksek ısılı polislikon TFT likit kristal panel sevk edildiği beyan edildi. Epson, iki yıldan fazla süredir 3LCD projektörlerin kalbindeki çekirdek cihaz HTSP (Yüksek Isılı Polislikon) panellerin dünyada bir numaralı tedarikçisi olma konumunu koruyor ve sektöre öncülük ediyor. Yüksek parlaklık ve kontrast gibi avantajları sayesinde, 3D ve interaktif özelliği ile fonksiyonları artar hale gelen 3LCD projektörler son zamanlarda pek çok farklı alanda kullanılmaya başlandı. Ofislerde iş sunumlarının 16 kasım’13 vazgeçilmez ekipmanları haline gelen projektörler; ayrıca hem eğitim alanında hem de ev sinema segmentinde yerlerini aldı. Geniş alana hitap eden projektörler, bu sayede okulda dersleri, evde maç ve film keyfini daha eğlenceli hale dönüştürmek isteyenlerin tercihi. Epson Görüntüleme Ürünleri Operasyon Bölümü Başkan Yardımcısı Nobuyuki Shimotome, “HTPS panellerin geliştirilmesi için sürekli gayret içindeyiz. Epson olarak; olağanüstü renk parlaklığı, ayrıntılı ve net görüntüler, enerji verimliliği sağlayan 3LCD projektörlerimiz sayesinde tüketicilerin yüksek güvenini kazandık” dedi. HABER Kredi Kartı Limitleri 142 Milyar TL’ye Ulaştı E nuygun.com’un BDDK ve Bankalararası Kart Merkezi verilerini kaynak alarak hazırladığı analize göre, 2009 Ağustos ayında 43 milyon 815 bin adet olan kredi kartı sayısı 2013 yılı Ağustos ayında 56 milyon 528 bine ulaştı. Aynı dönemde bankaların kredi kartlarına verdiği harcama limitleri taahhütleri ise 71 milyar 646 milyon TL’den 142 milyar 357 milyon TL’ye yükseldi. Verilere göre, kredi kartı sayısının yüzde 30 oranında arttığı bu dönemde, kredi kartı limitleri ise sektör genelinde yüzde 99 artmış oldu. Enuygun.com’un analizine göre ayrıca, taksitli kart borçlarının toplam kredi kartı borçlarına oranı 2009 yılında yüzde 36 iken 2013 yılında yüzde 57’ye çıktı. 2009 yılı Ağustos ayında 12 milyar 800 milyon TL olan taksitli kredi kartı borçları, 2013 yılı Ağustos ayında 46 milyar 500 milyon TL’ye ulaştı. Son dört yıl içerisinde taksitli kredi kartı kullanımının yaklaşık dört katına çıktığına dikkat çeken Enuygun.com Baş Analisti Betül Sungurlu, “Kredi kartı kullanımının, özellikle taksit boyutuyla oldukça arttığı görülüyor. BKM açıklamalarına göre de son 10 yılda hane halkı harcamalarının kredi kartıyla yapılan kısmı yüzde 9’dan yüzde 36’ya yükseldi. Kredi kartları ödeme aracı olarak oldukça yararlı olmalarına rağmen, zamanında ödenemediğinde pahalı bir borçlanma aracına dönüşüyor. 2013 Ağustos ayı itibariyle takipteki bireysel kredi kartı borçları 4 milyar 400 milyon TL’ye ulaştı. Kredi kartı limitlerine yönelik yapılan son düzenlemelerin, tüketicileri gelirlerine göre harcamaya zorlayacağını düşünüyoruz” dedi. 10 Milyar Dolarlık Fon İle Türkiye’de! 5 -6 Kasım 2013 tarihlerinde Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenecek olan iX İstanbul 2013 etkinliği kapsamında DCM, Orange, Panasonic, BBVA Ventures, QualComm Ventures gibi dünyanın en önemli yatırımcıları teknoloji alanında devrim yaratabilecek yeni Türk girişimcisini aramak üzere ilk defa Türkiye’ye geldi. Bootcamp Ventures ve yerel ortağı WBCons tarafından düzenlenen etkinlik bu sene altıncı yılını kutluyor. 5-6 Kasım 2013 tarihinde düzenlenen etkinlik, yenilikçi fikir sahibi Türk girişimcilerinin 30’un üzerinde dünyanın lider yatırımcılarına tanıtılmasına imkan sağlayan bir platform oluşturuyor. Etkinliğe katılan girişimciler çok ciddi bir ön araştırma ve inceleme sürecinden sonra seçiliyor. Bu seneki etkinlikte, doğru iş modeline sahip ve yurtdışı hedefleri bulunan 20 girişimci şirket yatırımcılardan sermaye ve bilgi almak için yarışıyor. Etkinliğin ana konuşmacıları arasında; 35 yıldan bu yana bilgi ve iletişim sektöründeki girişimciler, yatırımcılar ve yöneticiler için ilham kaynağı olan ve onlara rehberlik eden yatırım dünyasının başarılı isimlerinden Dixon Doll, Türk e-ticaret sektöründe çığır açan yatırımlara öncülük eden Doğan Online Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan, özellikle son dönemde yaptığı yatırımlarla dikkat çeken Türk melek yatırımcı Hasan Aslanoba ve dünyanın önde gelen yatırım şirketi McKinsey İstanbul ortağı Bengi Korkmaz bulunuyor. ARENA’da Genel Müdür Değişimi T ürkiye’nin En Yaygın Teknoloji Dağıtıcısı ARENA Bilgisayar’ın Genel Müdürü Tarık Tüzünsü Yıl Sonunda Görevini Okay Nasır’a Devrediyor. Görev değişikliği, Arena Bilgisayar Yönetim Kurulu Tarafından 1 Ocak 2014 Tarihinden İtibaren Geçerli Olacak Şekilde Onaylandı. Türkiye teknoloji ürünleri sektörünün en yaygın dağıtım şirketi Arena Bilgisayar Yönetim Kurulu tarafından yapılan açıklamada, Arena’nın uzun yıllardır pazarda başarıyla var olduğu ve yeni yönetimle istikrarlı büyümesine devam edeceği belirtildi. Arena Yönetim Kurulu Başkanı Servet Topaloğlu, profesyonel kariyerine uluslararası platformda farklı bir kulvarda devam etmek istediğini Arena Yönetim Kurulu’na bildiren Tarık Tüzünsü’ya bugüne kadar göstermiş olduğu başarılı çalışmalarından ötürü teşekkür ederken, 1 Ocak 2014 tarihi itibariye görevi devralacak olan Okay Nasır’a da yeni görevinde başarılar diledi. 1972 İstanbul doğumlu olan Okay Nasır, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İngilizce İktisat bölümü mezunudur. Bilişim Sektörü ile 1997 yılında KARMA Donanım ile çalışmaya başlayarak tanışmış ve sırasıyla EMPA Elektronik, SENTİM ve KONT Bilişim şirketlerinde üst düzey yöneticilik yapmıştır. Okay Nasır, son 2 yıldır, bir Arena Bilgisayar iştiraki olan ve elektronik güvenlik sektörünün en yenilikçi firması olma hedefiyle yola çıkmış SENSONET’in kurucu Genel Müdürlüğü’nü sürdürmektedir. kasım’13 17 HABER TP-LINK’den Dış Mekanlar İçin Güçlü Çözüm T P-LINK, dış mekanlarda kablosuz internet erişimini güçlendiren yeni erişim noktası (access point) TL- WA7210N’i satışa sundu. 12dBi çift yönlü polarize anteni sayesinde hem geniş mesafelerde dairesel alan kaplama uygulamaları hem de noktadan noktaya veri aktarımında aynı mükemmel kalitede kablosuz bağlantı sunan ürün, uygun fiyatı ile de dikkat çekiyor. Dayanıklı ve şık bir dış kaplamaya sahip olan TL-WA7210N, selefi 54Mbps hızındaki TP-LINK’in sıkça tercih edilen TL-WA5210G modeline benzer şekilde üst düzey ve kesintisiz bağlantı sunarken aynı zamanda 150Mbps hızında kablosuz bağlantı desteğine sahip. 500mw kablosuz transmisyon gücü olan ürün, uzun mesafelerde kablosuz bağlantı için istikrarlı sinyal üretebiliyor ve yüksek performans sağlıyor. Kötü hava koşullarına dayanıklı olan TL-WA7210N, yıldırıma karşı da özel bir korumaya sahip. Pasif PoE (Power over Ethernet) desteği ile konumlandırmada esneklik sağlayan ürün, RP-SMA konnektörü ile de farklı açılı veya daha güçlü antenlerin de montajına imkan veriyor. Noktadan noktaya ya da noktadan çoklu noktaya veri aktarımı uygulamalarında da ideal olan ürün, kilometrelerce mesafede 150Mbps’ye varan hızlarda kesintisiz link oluşturabiliyor. Anten Hizalama, Mesafe Ayarlama gibi akıllı yönetim araçları sayesinde hem kolay kurulan hem de yüksek çıkışlı kablosuz sinyalin en optimize şekilde dağılımını sağlayarak güçlü kablosuz bağlantıyı sunan TL-WA7210N, Ping Watch Dog özelliği ile bağlantı kesintisi durumunda otomatik kapatılıp açılabiliyor. CarrefourSA’nın BT Altyapısı SAP’ye Emanet T ürkiye perakende sektöründe 20 yıldır faaliyet gösteren CarrefourSA, öncelikli yatırım alanlarından biri olarak gördüğü BT altyapısının dönüşümü için kurumsal uygulama ve yazılım alanında dünya lideri olan SAP ile dev bir işbirliğine imza attı. CarrefourSA Genel Müdürü Mehmet T. Nane ile SAP Global Yönetim Kurulu Üyesi Gerhard Oswald ve SAP Türkiye Genel Müdürü Zeynep Keskin tarafından SAP Forum’da imzalanan işbirliği anlaşması, CarrefourSA’nın merkez ofis, dağıtım merkezleri ve mağazalarındaki teknolojik altyapı ve süreçlerini kapsıyor. SAP Global Yönetim Kurulu Üyesi Gerhard Oswald konu ile ilgili olarak ‘Bu anlaşma ile Türkiye’de perakende sektörünün önemli oyuncularından biri olan CarrefourSA, SAP teknoloji ve iş uzmanlığından yararlanmaya başlayacak. CarrefourSA yönetimine SAP’ye ve çözümlerine gösterdiği güven için teşekkürlerimi sunuyorum. SAP liderliğinde yürütülecek olan proje için global ve Türkiye’den uzman ekiplerimiz ile tam destek vermeye hazırız.’ şeklinde konuştu. Toplantıda yaptığı konuşmada, Carrefour’un, SAP’nin global referansları arasında olduğunu ve CarrefourSA ile gerçekleştirilecek projenin kendilerini heyecanlandırdığını söyleyen SAP Genel Müdürü Zeynep Keskin ‘Proje kapsamında CarrefourSA’da sürekli değişen ve gelişen bir yapıyı destekleyecek esnekliğe sahip, farklı süreçlerin koordinasyon halinde ve birbiri ile entegre çalışacağı bir sistem geliştireceğiz. Gerçekleştireceğimiz proje ile CarrefourSA’ya değer katacağımıza inanıyoruz’ dedi. En İyi VoIP Gateway Ödülü Sangoma'nın K urumların IP iletişim sistemlerini güçlendiren yazılım ve donanım bileşenleri üreticisi Sangoma Technologies’in NetBorder Lync Express ürünü, “En iyi VoIP Gateway” ödülüne hak kazandı. 2013 yılı Ekim ayı içerisinde telekomünikasyon sektörünün öncü firmalarından Empatiq İletişim Teknolojileri ile distribütörlük anlaşması yapan Sangoma Technologies’in pazara sunduğu NetBorder Lync Express, dünyada, Microsoft® Lync™ uygulamaları ile entegre edilebilen tek çözüm olma özelliği taşıyor. Ürün, bu sayede, tümleşik iletişim uygulamalarının, 18 kasım’13 VoIP sistemleri ile birlikte kullanılmasına olanak sağlayarak, Microsof Lync kullanıcılarına, internet tabanlı santral üzerinden, çağrıların, sesli e-postaların alınabilmesi, anlık mesajlaşma ve doküman paylaşımının gerçekleştirilmesi gibi önemli avantajlar sunuyor. Kullanım kolaylığı ve maliyet avantajı sağlayan özellikleri ile İngiltere’nin önde gelen ticari kuruluşlarından ITSPA tarafından ödüle hak kazanan Sangoma NetBorder Lync Express ürünü, aynı zamanda, TDM ve IP ağlarına, bulut tabanlı çözümlere, servis, cihaz ve uygulamalara entegrasyon imkanı sağlıyor. HABER Çalışanların Hayatı Kolaylaşıyor E nocta, çalışanların, Enocta Eğitim Platformu’nda (EEP) kendilerine atanan tüm mobil eğitim materyallerine ve yardımcı kaynaklara tek tıkla ulaşabilecekleri e.mobil uygulamasını geliştirdi. E.mobil, Enocta Eğitim Platformu (EEP) ile %100 entegre olarak çalışıyor. Çalışanlar, EEP kullanıcı adları ve parolalarıyla e.mobil’e giriş yapıyorlar ve e.mobil bu bilgileri hatırlayarak kullanıcıyı bir kez daha sisteme giriş yaptığında, son bıraktığı ekranla karşılıyor. Çalışanların kendi eğitimlerini takip edebildikleri ve kendilerine atanan mobil eğitimleri alabildikleri Enocta Eğitim Platformu’nun mobil aplikasyonu e.mobil aynı zamanda, sosyal öğrenme özellikleri ile çalışanlara istedikleri yerden keyifli bir sosyal öğrenme deneyimi de sunuyor. E.mobil, her formattaki eğitim materyali ve yardımcı kaynakları destekliyor. Uygulama, video, ses, podcast, PDF ve etkileşimli içerikleri listelemeyi, izlemeyi ve dinlemeyi mümkün kılıyor ve mobil uyumlu özel içeriklere yer verme imkanı da sunuyor. EEP’nin informal öğrenmeyi destekleyen “Sosyal Öğrenme” modülü e.mobil’de Sosyal Gruplar ve Öneriler olarak yer alıyor. E.mobil ile sosyal gruplara erişmek, grup duvarına fotoğraf ekleyerek yazı paylaşmak, yazıları ve yorumları beğenebilmek, yorum yapabilmek, önerilen grup ve eğitim bilgilerine ulaşmak mümkün oluyor. Intel’in Gelecek Vizyonu Bir Türk Kadınına Emanet I ntel Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Başkanı Ayşegül İldeniz, Intel’in yeni kurulan Yeni Teknolojiler Bölümü’nün Dünya Başkan Yardımcılığı’na atandı. İldeniz, bundan sonra Intel’in Silikon Vadisi’ndeki merkezinde başta giyilebilir teknolojiler olmak üzere şirketin gelecek nesil teknolojilerini geliştirmek, yeni ürün ve iş modellerini oluşturmak, stratejik işbirlikleri ve yatırımlarını planlamak için çalışacak olan beyin takımına liderlik edecek. Dünya üzerinde birbirinden farklı beğeni, beklenti ve hayalleri olan 7 milyar insanın geleceğini değiştirebilecek yeni nesil cihazların hayatımıza girmesinde kilit rol üstlenecek. Ayşegül İldeniz’in, Intel’in Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nde insanların hayatlarını teknoloji ile dönüştürmek ve iyileştirmek için gerçekleştirdiği birçok önemli projede imzası bulunuyor. İldeniz’in başkanlığı döneminde bölgedeki iş hacmi dörde katlandı. Bölgede Intel Öğretmen Programı kapsamında 2 milyon öğretmene, Intel Öğrenci Programı ile 350 bin öğrenciye ulaşıldı. İldeniz’in insanları teknoloji ile tanıştırmak, teknolojiye daha kolay erişmelerini sağlayarak hayatlarını iyileştirmek amacıyla Türkiye’de başlattığı “e-Dönüşüm İnisiyatifi” adlı proje, Intel’in “World Ahead” adını vererek tüm dünyada gelişmekte olan ülkeler için uyguladığı global bir projeye dönüştü. Yine Türkiye’de İldeniz öncülüğünde hayata geçirilen “Kadın ve Bilişim Platformu” da örnek proje olarak bölgeye yayıldı. LG Üçüncü Çeyrek Finansal Sonuçlarını Açıkladı L G Electronics, 2013 yılının üçüncü çeyrek döneminde 12.51 milyar dolarlık konsolide gelir elde edildiğini açıkladı. Mobil cihazların satışını yüzde 24 oranında artıran şirket, geçtiğimiz yılın üçüncü çeyrek dönemine göre yüzde 27 artış elde ederek 196.34 milyon dolarlık kara ulaştı. LG Ev Elektroniği Bölümü, küresel olarak TV taleplerindeki azalma ve düşük satış fiyatlarına bağlı olarak 4.5 milyar dolarlık gelir elde etti ve geçtiğimiz yıla oranla yüzde 7’lik bir düşüş gösterdi. Asya ve Bağımsız Devletler Topluluğu gibi bölgelerde gelişmekte olan pazarlardaki yüksek satış rakamlarına ulaşılırken Avrupa'da durgunluk gözlemlendi. 111.68 milyon dolarlık faaliyet karı, işletme ve pazarlama giderlerinin daha etkin bir şekilde yönetilmesine bağlı olarak bir önceki yılın aynı dönemine göre ve çeyrek bazında artış gösterdi. LG OLED TV ve Ultra HD televizyonlar gibi premium ürünlerin satışını küresel anlamda genişletmeyi planlıyor. LG Mobil İletişim Bölümü, 2.75 milyar dolarlık gelir ile geçtiğimiz yıla oranla yüzde 24 oranında artış gösterdi. Şirket üçüncü çeyrekte 12 milyon adet akıllı telefon satışı elde etti. LG yeni premium ürünü LG G2’nin yanı sıra L II Serisi ve F Serisi gibi 3G ve orta kademe kitle cihazlarına odaklanmayı planlıyor. LG Beyaz Eşya Bölümü, yeni çamaşır makineleri ve buzdolapları algısının olumlu olmasına bağlı olarak, 2.68 milyar dolarlık gelirle bir önceki yıla göre yüzde 3 oranında artış gösterdi. LG Beyaz Eşya ürünleri Kuzey Amerika ve Çin’de yüksek satış rakamlarına ulaşırken gelişmekte olan pazarda yavaşlama sürecine girdi. Daha yüksek ortalama gelir ve daha iyi maliyet yapısına rağmen üçüncü çeyrek faaliyet karı geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre 98.17 milyon dolara geriledi. kasım’13 19 HABER Dassault Systèmes Büyük Atılım D ünyanın en büyük yazılım şirketlerinden biri olan Dassault Systèmes, SOLIDWORKS’in yeni 2014 sürümünü kamuoyuna duyurdu. SOLIDWORKS 2014 sürümü, verimlilik ve kullanılabilirlik anlamında çok önemli kazanımlar sağlıyor ve şirketlerin yenilikçiliği ön plana çıkaracak işlerine daha fazla zaman harcamasının önünü açıyor. Yeni sürüm, ilave edilen Android ve iOS cihazları desteği, 2,1 milyondan fazla SOLIDWORKS kullanıcısının yeni 3D tasarımlarından her zaman ve her yerde faydalanmasını mümkün kılıyor. İş akışı ve mobilite geliştirmeleri kullanıcıların verileri daha dinamik bir şekilde tekrar kullanabilmelerini sağlarken, ürün geliştirme sürecinde birlikte çalışmayı hızlandırmak için tasarım verileri paylaşımı da kolaylaşıyor. Güncel pazar çalışmaları, müşteriye ilk satış ve müşteri deneyimi anlamında ürün estetiğinin önemini gösteriyor. Ürünün endüstriyel bir makine, akıllı telefon veya tıbbi cihaz oluşundan bağımsız olarak müşteriler artık ürünün hem işlevsel hem de şık bir tasarıma sahip olmasını istiyor. İşte bu noktada, SOLIDWORKS 2014 ürün tasarımcılarına, 3D modellerle yaratıcı fikirlerin tasarım taslaklarına ve resimlere daha hızlı bir şekilde aktarılması anlamında yardımcı oluyor. Aynı zamanda fikirleri yeni pazarlara yönelik ürünlere dönüştürme sürecinde kullanılan tasarım araçları setini de genişletiyor. Türk Telekom, E-fatura Özel Entegratörü Oldu T ürk Telekom, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yetkilendirilerek, telekomünikasyon sektörünün ilk e-fatura özel entegratörü oldu. Türk Telekom, bu yenilikçi hizmetiyle farklı ölçeklerdeki şirketlere, KOBİ’lere, kamu kuruluşlarına ve büyük kurumlara maliyet avantajı sağlayarak zamanı ve işgücünü verimli kullanma fırsatı sunacak. Türk Telekom, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından telekomünikasyon sektörünün ilk “e-fatura özel entegratörü” olarak yetkilendirildi. 3D vizyonu kapsamında dijital yaşam dönüşümünü sağlama hedefi ile çalışan Türk Telekom, e-faturanın yaygınlaşmasını sağlayarak müşterilerinin hayatlarını kolaylaştırırken daha sürdürülebilir bir dünya için de katkıda bulunacak. Belirlenen ana hedef ise sadece iletişim ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde kurumsal müşterilere bir iş ortağı olarak avantajlar sağlamak. Hizmet kapsamında, bu sisteme dahil olan işletme ve kurumlar, e-fatura gönderip alabilecek ve bu faturaları dijital olarak güvenli bir şekilde arşivleyebilecekler. e-faturalama hizmetinden yararlanmak isteyen işletmeler, sistemlerinin entegre edilmesinin ardından Türk Telekom’un aylık abonelik seçeneklerinden kendi ihtiyaçlarına uygun olan paketi seçip bu sistemin avantajlarından yararlanmaya hemen başlayabilecekler. İşletmeler, fatura gönderim ve alım hizmetini kullandıkları ölçüde ücretlendirilecek, böylece faturalama maliyetlerini bütünüyle kontrol altına alabilecek ve tasarruf yapabilecekler. E-GÜVEN’den Toplu İmzalama Çözümü: PDF Signer İ 20 kasım’13 ş süreçlerinde dokümanların tek tek imzalanması nedeniyle oluşan vakit kaybının önüne geçen PDF Signer’ın en dikkat çekici özelliği, PDF formatındaki dokümanların toplu halde imzalanmasını sağlaması. Birden çok dokümanın yer aldığı klasörler seçilerek toplu imzalama yapılabilen ürün ile ayrıca imzalanan dokümanlar otomatik olarak bilgisayar üzerindeki farklı bir klasöre gönderilebiliyor. Gerekliliğe göre tek tek doküman imzalaması da yapılabiliyor. E-GÜVEN’in yeni ürünü PDF Signer ayrıca, laboratuvar raporlarının, katılım ve eğitim sertifikalarının imzalanmasında da kullanılabiliyor. Konuyla ilgili olarak, E-GÜVEN İş Geliştirme, Kurumsal Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Grup Müdürü Ayşegül Tüzün, “PDF Signer ile şirketlere daha hızlı iş çözümleri sunuyoruz. Dokümanları tek tek imzalamak yerine sayısız dokümanınızı bir defada imzalayarak, büyük ve kendini tekrar eden, silsile dokümanların tek tek imzalanması gibi uzun ve yorucu bir iş sürecinden kurtulmak mümkün. Bu sayede dijitalleşen dünyanın da bir gereği olarak PDF Signer ile e-imza teknolojisi daha geniş kitlelere yayılabilecek. PDF Signer, E-GÜVEN’in baştan sona müşterinin taleplerini dinleyerek onların ihtiyaçları doğrultusunda dizayn edilmiş, “terzi işi” olarak adlandırdığımız pek çok ürünümüzden sadece biri. E-imza ve mobil imzanın hayatımızda daha fazla yer alarak, hayatımızı kolaylaştırması için elimizden gelenin en iyisini müşterilerimize sunmak için çalışmalarımıza devam ediyoruz.” dedi. Ali Yavuz Şahin RÖPORTAJ [email protected] Türkiye’de Kablosuz Ağ Ürünlerine Olan İlgi Büyük Telekomünikasyon sektörünün köklü firmalarından olan Tesan İletişim’in Genel Müdürü Rüştü Arsever ile sektöre sundukları ürünler hakkında keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik Tesan İletişim hakkında kısaca bilgi verir misiniz? TESAN İletişim, 1983 yılında kuruldu, sektörde 30. yılımızı kutladık. Hem pazarda hem de teknolojideki gelişmeleri izleyerek, değişen ihtiyaçları karşılamada öncü olma hedefiyle, ürün satış ve satış sonrası hizmetlerde farklı müşteri deneyimleri sunmak için çalışıyoruz. Türkiye’nin 81 ilinde 15 binin üzerinde satış noktasına, yaklaşık 2 bin iş ortağı aracılığı ile dünyanın önde gelen teknoloji firmalarının ürünlerini ulaştırıyoruz. Tescili markamız Ttec ile de pazarda faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Tesan İletişim olarak 3 bin 500’ün üzerinde ürün çeşidinin satışını gerçekleştiriyoruz. Şirketimizin network sistemleri bölümü ile de pazarda güçlü bir konumdayız. Network çözümleri tarafında başta Ttec olmak üzere, Qnap, EnGenius, Lilin, Dell SonicWALL, ZTE gibi birçok markayla, ağ alanında veri yedekleme ve ağ güvenliği çözümleri, güvenlik kamera sistemleri, video konferans ve telekonferans cihazları, IP telefonlar, başlık takımları, yapısal kablolama ürünleri, rack kabinetler gibi kurumsal çözümleri pazara ulaştırıyoruz. Tesan olarak distribütörlüğünüzü üstlendiğiniz network markaları tarafında planlarınız nelerdir? Yeni dönemde hedefleriniz neler? 2013’ün geri kalanında ve 2014’de hem Ttec hem de distribütörlüğünü yaptığımız markaların iş hacmini büyütmek istiyoruz. Yeni ürünleri tüketicisle buluşturmanın yanında yeni markalarla Türkiye pazarında işbirlikleri için görüşüyoruz. Çin’in önemli altyapı üreticilerinden ZTE’nin kurumsal çözümler kategorisindeki ürünlerin dağıtıcılığını üstlendik. ZTE, ağ yönetimi ve güvenlik çözümleri, güvenlik kamera sistemleri, video konferans sistemleri gibi birçok ürün kategorisini Tesan aracılığı ile pazara sunuyor. EnGenius Türkiye’ye hızlı bir giriş yaptı. Türkiye kablosuz ağ ürünleri pazarında güçlü yere sahip olmayı hedefliyor. EnGenius, kablosuz ağ teknolojileri üzerine yoğunlaşmış Tayvanlı bir şirket. Türkiye’de de kablosuz ağ ürünlerine olan ilgi büyük. EnGenius ile 2012’nin 2.yarısından beri işbirliğindeyiz.Ev kullanıcılarından KOBİ’lere,büyük işletmelere kadar her ölçekte kullanıcıya hitap eden ürün ailesi var. Öncelikli hedefimiz küçük ve orta ölçekli işletmeler. Lilin de Tesan’la 2012 yılında çalışmaya başlamış bir güvenlik kamera sistemleri üreticisi. Tayvan’da 33 yıl önce kurulmuş Lilin, son dönemde özellikle IP kamera sistemlerine odaklanan ve ciddi Ar-Ge bütçeleri ayıran bir firma. Türkiye’de gördüğü ilgiyi geliştirmek için destek veriyoruz. Ttec markasında son dönemde nasıl gelişmeler, yeni ürünler oldu, ne gibi gelişmeler göreceğiz? Bu yıl birçok yenilikçi ürünle pazarda boy gösterdik ve büyük ilgiyle ve de taleple karşılaştık. MagicBox bu yıl en çok dikkat çeken ürünlerden biri oldu. Ttec’in, NearFA (Yakın alan ses) Rüştü Arseven Tesan İletişim Genel Müdürü teknolojisinden yararlanarak geliştirip pazara sunduğu MagicBox, benzersiz teknolojisiyle müzik severlerin kısa zamanda vazgeçilmezi oldu. Makaron ürünümüzle Ttec olarak Bluetooth kulaklıklara kullanım kolaylığı sağlayacak yepyeni bir yorum getirdik. Makaron isimli makaralı Bluetooth kulaklık, sarma düğmesi sayesinde kablo karmaşasını ortadan kaldırıyor ve sizi kulaklığınızı tüm gün kulağınızda taşımaktan kurtarıyor. Büyük ilgiyle karşılaşan diğer bir ürünümüz de Ttec EasyCharge oldu. Ttec EasyCharge Smart taşınabilir şarj cihazı portatif kullanımı sayesinde akıllı telefon, tablet ve daha birçok farklı dijital cihazdaki şarj sorununa lokasyon bağımsız bir çözüm sunarken, kompakt ve hafif tasarımıyla estetikten de ödün vermiyor. Son olarak Ttec, güvenlik kameraları konusundaki iddiasını üç yeni ürünle pekiştirdi. Ttec COMBO DVR kamera+CCTV seti ve Ttec Varifocal Bullet Kameralar; görüntü kalitesi, gece görüşü, kayıt süreleri, tasarımlarındaki özgünlükle ve de üstün özellikleriyle pazarda Ttec’i bir adım öne çıkaracak. Sektörün iyi bildiği Ttec’i sokaktaki tüketici tarafından da çok daha bilinir bir marka haline getireceğiz. 2013’de yoğun çalıştık bunu 2014’de de sürdüreceğiz. Orta ve uzun vadede ise ihracata da yönelmeyi planlıyoruz. 2012’de Hong Kong’da bir ofis açtık, sevkiyatlarımızı komşu ülkelere yapmaya da başladık. kasım’13 21 Atos’tan sahada “mobl devrm” Elnde kağıt formlar, müşterlern başvurularını toplayan saha satış ekpler artık nostalj oluyor. Atos’un mobl teknolojk çözümleryle artık ekpler, tablet chazlarla sanyelerle yarışırken, hızlı ve doğru blgye de ulaşablyor. Üstelk bu çözümlerden faydalanan şrketlerden her br yılda 2 bnn üzernde ağaç kurtarıyor… Teknoloji, insana, şirketlerin iş süreçlerine, rekabet gücüne, çalışan mutluğuna ve tabii ki topluma dokunmuyorsa, bir işe yaramış olmaz. Bu vizyon ve stratejiyle hizmet ve çözüm üreten Atos, sadece bugünün değil geleceğin de bilişim teknolojilerine yön vermeye devam ediyor. Her ne kadar Atos markası, 2011’de Atos Origin ile Siemens IT Çözümleri ve Hizmetleri’nin birleşmesiyle oluşmuş olsa da, aslında son 15 yılın deneyimi ve bilgi birikimiyle endüstrilere yön veren, yenilikçi uygulamalar üretiyor. Birleşmeden sonra Avrupa’nın lider IT firmasına dönüşen Atos, faaliyetini sürdürdüğü 47 ülkede de aynı inovatif tarza sahip. Türkiye için de durum farklı değil. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de firma, yönetilen servislerden (managed services) danışmanlık ve sistem entegrasyonuna ve işlem bazlı uygulama hizmetlerine kadar birçok alanda IT çözüm ve hizmetleri sunuyor. Ancak bunların ötesinde şirketin DNA’sında yenilikçilik ve teknolojik devrim yer alıyor. Bunu büyük veri ve bulut bilişim çözümlerinden sistem entegrasyonuna, ödeme sistemlerinden kurumsal sosyal ağlara, büyük spor etkinliklerinden akıllı şebekelere kadar, faaliyet sunduğu her alanda gözlemlemek mümkün… Atos H-Tech Transactonal Servces Brm Yönetcs Batur Erdoğan’ın sözler de bunu br kez daha kanıtlar ntelkte… “Atos olarak sunduğumuz tüm hzmet ve çözümlerle öncelğmz müşterlermze rekabet ortamında önde olma olanağı sağlamak, zaman ve malyetten tasarruf etmelerne katkıda bulunmak ve sürdürüleblr, çevrec uygulamalara mza atmak” dyen Erdoğan, Atos’un sadece bugünün değl geleceğn teknolojlern ve uygulamalarını üreten br şrket olduğuna dkkat çekyor. “Atos çnde bulunduğu her endüstrnn IT standartlarını belrlyor” dyerek şrketn novatf ve yenlkç uygulamalarına vurgu yapan Batur Erdoğan’la Atos’un mobl teknoloj kullanarak oluşturulan başarı hkayeleryle lgl keyfl br söyleş gerçekleştrdk. Öncelikle “Hi-Tech Transactional Services” ile başlayalım mı? Tam olarak Türkçe’ye çeviremediğimiz bu birim hangi hizmet ve çözümleri içeriyor? Bildiğiniz gibi Atos, müşterilerine esneklik, hız ve her zaman son teknolojiyi kullanma fırsatı sunarak, rekabette bir adım öne geçmelerini hedefliyor. Hi-Tech Transactional Services başlığı altındaki hizmet ve çözümlerimizde de esas olan müşterilerimizin IT altyapı hizmet ihtiyacını, herhangi bir yatırıma ihtiyaç duymadan direkt bizden alabilmeleri… Atos olarak onlar adına yatırım yapıyor ve operasyonel bazlı her hareket karşılığı ücret alacağımız bir yapı oluşturuyoruz. Bu birimde sunduğumuz hizmet ve çözüm- lerin sektör bağımsız olduğunu eklemem gerekiyor. Türkiye’de bu konuda odaklandığımız sektörler arasında finans, telekom ve kamu kuruluşları var. Bu alandaki ciromuzun %80’ini bankalardan, geri kalanını ise telekom ve kamudan elde ediyoruz. Atos’un özellikle bu konuda Avrupa’da pazar lideri olduğunun altını çizmek isterim. Belçika, Lüksemburg, Hollanda, İrlanda ve İngiltere gibi ülkelerde, HTTS pazar payımız yüzde 75 civarında… Türkiye’de bu konudaki başarı hikayelerinizden bahseder misiniz? Atos HTTS birimi olarak, büyük firmaların sahadaki satış ekibinin iş yapış şeklini temelden değiştirecek bir hizmet oluşturduk. “Sales Force Automatization” (SFA) olarak adlandı- rılan bu projeyle bugün Türkiye’de en büyük bankalardan 2’sine hizmet vermeye başladık. Yetkin Atos iş teknolojistleri tarafından oluşturulan bu projeyle tüm dünyada bir ilke imza attığımız gibi, mobil teknolojiyi kullanarak pazarın standartlarını değiştiriyoruz. Projenin işleyişinden bahsedebilir misiniz? Bu 2 bankanın sahadaki satış ekiplerine, içinde hazır bir şekilde yazılım bulunan tablet cihazlar verdik. Artık satış ekipleri, bu yazılım ve tablet cihazlar aracılığıyla, tüm bankacılık başvurularını, çok daha kısa bir zamanda ve daha etkin olarak toplayabiliyor. Aynı zamanda bu veriler doğru bir şekilde ve çok daha hızlı bir şekilde merkeze iletilebildiğinden, müşterilerin bankacılık işlemleri de hızlıca tamamlanıyor. Bu projeyle Atos HTTS Birimi olarak, “inovasyon”, “çalışanları teknolojiye yakınlaştırmak”, “sürdürülebilirlik” ve “yeşil IT” kavramlarına da sadık kaldığımızı da eklemem gerekiyor. Bildiğiniz gibi saha ekipleri genellikle lise mezunu gençlerden oluşuyor. Daha önceleri başvuru formuna, elle yazılarak alınan bilgiler bugün tablet cihaz aracılığıyla toplanıyor. Böylece bu gençleri teknolojiyle yakınlaştırmayı başarmış olduk. Aynı zamanda bu projeyle kağıt kullanımını neredeyse sıfıra indirdiğimiz için, şirketlerin çevreci uygulamalarına da teknolojiyle katkı sunmayı başarıyoruz. Bugüne kadar elde ettiğiniz sonuçlarla ilgili bilgi verebilir misiniz? Sahada bugün aktif olarak 500 çalışan, Atos’un SFA çözümünden faydalanıyor. Bankalara sunduğumuz bu hizmet sayesinde, bir müşterinin başvurusunun alınma süresini yüzde 50’den daha fazla oranda azalttık. Bir saha elamanının gerçekleştirdiği günlük işlem sayısı, bu proje öncesinde ortalama 7 iken, bugün bu rakam 13’e yükseltilmiş durumda. Ayrıca müşteri, başvuru kriterlerine uygun değilse, bunun bilgisi hemen merkezden saha elemanına aktarılıyor. Böylece saha elamanı boşa vakit kaybetmeyerek, o işlemi sonlandırabiliyor. Bunun ötesinde bu projeyle birlikte çok büyük bir verinin yönetimi de artık mümkün oluyor. Klasik yöntemde saha elemanları formu elle doldurdukları için bilgiler sadece % 9 seviyelerinde doğru olarak alınabiliyordu. Oysa bu yazılım ve IT altyapısı sayesinde, çoğu bilgiler seçmeli olarak elemanının önünde bulunduğu için bilgilerin %85’i doğru olarak kayıt altına alınabiliyor. Böylece hem hızlı bir şekilde hem de doğru veriye ulaşmak mümkün oluyor. Bu proje öncesinde başvurularda kimlik fotokopisi, gelir vergisi, vekaletname gibi dokümanlara da ihtiyaç duyuluyordu. Oysa bu sistem sayesinde tüm bu dokümanların sadece fotoğraflarını çekip, sisteme iletmek mümkün. Bir sonraki aşamada mobil imza teknolojisini de sisteme eklemeyi planlıyoruz. Peki, bu teknolojik yeniliklerin müşterilere sunduğu avantajlar neler? SFA çözümü sadece ilgili bankaya değil, sokaktaki vatandaşa da dokunuyor. Mesela başvurulara geri dönüş sürelerinde inanılmaz bir kısalma yaşandı. Öncesinde müşteriler kredi başvurularının sonuçlanması için yaklaşık 1 ay beklemek zorunda kalıyordu. Bu 1 ayın sadece 10 günü elle doldurulan evrakların toparlanıp iletilmesi ve incelenmesiyle geçiyordu. Şimdi bu 10 günlük sürenin nerdeyse sıfırlandığını söyleyebiliriz. Sunduğumuz avantajlar sadece şirketler ve müşterilerle de sınırlı değil; bu projenin aynı zamanda çevreci olduğunu da eklemek isterim. Yaptığımız çalışmalar SFA ile birlikte bir firmanın yılda yaklaşık 1 milyon 600 binin üzerinde kağıttan tasarruf ettiğini gösteriyor. Bu da yılda yaklaşık 2200 ağaç demek… Bu çözümün bankacılık dışında diğer hangi sektörlerde verimli sonuçlar doğurabileceğini öngörüyorsunuz? Satış ekibi olan her firma, SFA çözümüyle zamandan, maliyetten tasarruf edebildiği gibi, iş süreçlerini verimli ve yenilikçi hale dönüştürebilir. Özellikle çok sayıda satış ekibi yöneten firmaların, böyle bir çözümle rekabet gücünü çok ileriye taşıyacakları kanısındayız. Bankacılığın yanı sıra sigorta ve ilaç sektörü de bu çözüme büyük ilgi gösteriyor. SFA’yla birçok konuda benzeşen “Field Force Automatization” (FFA) projemiz de sahada teknik ekip çalıştıran firmalar için yine bir devrim niteliği taşıyor. Aynı mantıkla yine tablet cihazlara yüklediğimiz özel bir yazılım çözümü aracılığıyla teknik ekip elemanlar, ofise hiç uğramalarına gerek kalmadan, merkez tarafından yönetilebiliyor. Teknik ekip, ziyaret etmesi gereken adresleri sistemden takip edebiliyor. Ayrıca elindeki tablet cihaz aracılığıyla ihtiyaç duyduğu her türlü bilgiye de anında ulaşabiliyor. Yolda geçirdiği sürede bir sonraki adresteki müşterinin şikayetini inceleyip, sıkıntı yaşanan cihazla ilgili teknik bilgiye de hakim olabiliyor. İşini tamamladıktan sonra fotoğraflayıp, merkeze anında bilgi aktarımı sağlayabiliyor. Hatta müşterinin bu tablet cihaz üzerinden ödemeyi yapması da mümkün… Yine bu sistemde merkez teknik ekip çalışanının an be an hangi destinasyonda olduğunu takip etme fırsatına sahip. Bu projelerle ilgili yakın dönem planlarınız bulunuyor mu? Şu an bu yazılımlar hem iOS ve Android hem de Windows 8 için uyumlu olarak hazırlandı. Önümüzdeki günlerde AppStore’larda demo versiyonuyla da kullanıcılarıyla buluşacak. Projelerin teknolojik altyapısında daha ileri sonuçlara ulaşabilmek için çalışmalarımız devam ediyor. Amacımız finans kuruluşları başta olmak üzere sahada ekipleri bulunan tüm şirketler açısından kullanılabilirliğini ve sağladığı avantajları en üst noktaya çıkarmak. 2014 yılında öncelikle bu projeyi uygulayan banka sayısını en az 6’ya çıkarmayı planlıyoruz. Ayrıca bu hizmetin ürünleştirilip, ihraç edilmesi de planlarımız içinde. Özellikle Orta ve Doğu Avrupa’da yoğun bir ilgi var. Diğer Atos ülkelerine de hizmet ihracatı yapılacağını öngörüyoruz. Gelecekte bizi neler bekliyor olacak? Aslında mobilite trendinin henüz en başındayız. Özellikle kurumsal açıdan bakılırsa mobil çözümlerle şirketlerin daha çok yol alacağını düşünüyorum. Yakın dönemde mesela tablet ve dizüstü bilgisayarların, hatta akıllı telefonların entegre olacağını, tek bir cihaz taşıyacağımızı düşünüyorum. Yine yakın gelecekte içinde iOS veya Android yazılımlar barındıran saatler de hayatımıza girecek. Birçok teknoloji üreticisi şirket, bu çalışmalarını görücüye çıkardı bile. Atos olarak bizim de planlarımız arasında bu saatler aracılığıyla kurumsal çalışanların ofis verilerine ulaşmalarını sağlayacak çözümler üretmek var. HABER RÖPORTAJ Ali Yavuz Şahin [email protected] Müşterilerimize Katma Değer Sağlıyoruz Uni Systems ve BIS Türkiye geçtiğimiz günlerde güçlerini birleştirdi. Hem bu birleşmenin ayrıntıları hem de ortaklığın gelecek planlarını öğrenmek için Uni Systems Türk CEO’su Ülkü Ünal ile bir söyleşi gerçekleştirdik Üreteceğiniz çözümler finans sektörüne yönelik mi olacak, yoksa farklı bir sektöre mi yönelmeyi düşünüyorsunuz? Unisystems Türk; kendi alanlarında ciddi deneyime sahip iki firma tarafından kurulmuştur. Dolayısıyla, daha önce izlediğimiz stratejiyi takip edeceğiz; zira bunu çok iyi biliyoruz. Firmanın bankacılık ve finans alanındaki projelerdeki deneyimleri nedeniyle; hedef pazarın, bankacılık ve finans olması kaçınılmazdır. Bir sonraki adımımız, telekom sektörüne daha etkin ve hızlı iletişim hususunda destek olmak için, telekomünikasyon sektör ihtiyaçlarına odaklanmak olacaktır. Türkiye pazarından beklentileriniz neler? Unisystems Türk firmasının odak noktası ve öncelikli hedefi, müşterilerimize istenen kalitede uygulama ve destek hizmetleri vermek için güçlü bir yerel takım kurmaktır. İlk beklentilerimiz; kalite ve gelecekteki büyümeye baz olacak sağlam bir yapılanmadır. Beklendiği gibi, hissedarlarımız uzun dönemde başarılı ve karlı yatırımlar istemektedir. Ülkü Ünal Uni Systems Türk CEO'su Bu birleşmenin amacı nedir? Türkiye’de ne gibi bir faaliyet yürütülecek? 24 Unisystems Türk, iki lider şirketin sağlam ortaklığının bir sonucu olarak kurulmuştur. Son 50 yıldır Yunan BT piyasasında lider bir firma olarak, Uni Systems; 2007 yılından beri faaliyetlerini genişletmekte olup, bugün Güneydoğu Avrupa pazarında kayda değer bir paya sahiptir. Diğer yandan BIS, 20 yıldan fazla Bankacılık ve Finans deneyimi ve müşterilerle olan uzun-süreli işbirliği ile, Uni Systems’ın Türkiye’ye giriş yapması açısından ideal bir ortak olmuştur. Deneyim, sistem entegrasyon uzmanlığı, iş ve piyasa bilgisi, yenilikçi çözümleri ve güvenilirliği, Unisystems Türk profilinin özelliklerini oluşturan ana unsurlardır. Yeni şirket portföyünde yer alacak geniş yelpazedeki çözüm ve hizmetler a) yeni IT realitesi adaptasyonuna destek verecek masaüstü ve uygulama sanallaştırma gibi altyapı çözümleri; b) pazardaki kompozit telekomünikasyon ihtiyaçlarıyla uyumlu birleştirilmiş iletişim altyapısı, CIM, kurumsal iletişim, OSS/BSS gibi dikey ve yatay çözümler ve c) iş süreçlerini basitleştiren iş süreci yönetimi (BPM), veri saklama, Vaka Yönetimi gibi iş çözümleri ve uygulamaları. Uni Systems, gelirinin %80’ini hizmetlerden sağlayan bir firmadır. Bu durum; Unisystems Türk tarafından sunulan danışmanlık, değerleme ve sistem entegrasyon çözümleri, proje yönetimi, bulut ve destek hizmetlerinde; rekabet avantajı sunmakta ve müşterilere katma değer sağlamaktadır. kasım’13 Yapılan ortaklık sonrasında sunulacak hizmet ve çözümler neler olacak? Çözüm sunacağınız alanlardaki iddialı yaklaşımınız anlatır mısınız? BIS’in, Uni Systems’ın de en önemli ilgi alanlarından birisi olan finans sektörüne yönelik geniş kapsamlı bir ürün ve hizmet portföyü bulunmaktadır. Finans sektörü Unisystems için amiral gemisi olmakla birlikte, şirket diğer sektörlerde de altyapıdan (donanım ve iletişim) uzmanlaşmış dikey iş çözümlerine kadar uzanan hizmetler sunmaktadır. Unisystems Türk, iş ortağı olan firmalardan aldığı ciddi deneyim ve teknoloji bilgisiyle geniş bir yelpazede; kurumsal içerik yönetimi, doküman tanıma, uyarlanabilen vaka yönetimi, siber güvenlik ve veri saklama, masaüstü sanallaştırma, para ve menkul kıymet piyasalarındaki işlemler, alacak yönetimi ile müzeler, kütüphaneler ve tarihi arşivler için otomosyon çözümleri gibi muhtelif ürün ve çözümler sunma yetenek ve tecrübesine sahip bir kurumdur. Türkiye dışında hangi ülkelerde faaliyet göstermek istiyorsunuz? Türkiye, uçsuz bucaksız pazarı ve hızlı büyüyen ekonomisi ile ana ve başlıca odak olmaktadır. Yolumuz uzun ve biz daha yeni başladık; müşterilerimizin işlerini pozitif anlamda etkilyen kaliteli hizmetler sunmaya kendimizi adadık. Unisystems Türk, Yeni Bağımsız Devletler bölgesindeki gelecek şirket büyümeleri için zemin hazırlamaktadır, ve umuyoruz ki Orta Asya’nın geniş coğrafyasında, operasyonların üssü olarak hizmet verecektir. Lakin, Türkiye ana odağımız olarak kalacaktır. HABER Oytek Diyalog Toplantısı Büyük İlgi Gördü O YTEK‘in hizmet verdiği farklı sektörlerden şirketlerin BT Yöneticilerinin ve OYTEK iş ortaklarının büyük ilgi gösterdiği OYTEK Diyalog Toplantısı bu yıl Kıbrıs Kaya Artemis Hotel’de gerçekleştirildi. Diyalog Toplantısı’nın bu seneki ana sponsorları olan Dell, Intel, gümüş sponsoru olan Checkpoint, Vmware ve bronz sponsoru SAP’nin yönetici ve uzmanları, katılımcılara kurumsal verimliliği artırmak amacıyla sundukları en yeni çözüm, ürün ve hizmetlerini aktardılar. Toplantının hoş geldiniz konuşmasını yapan OYTEK Ankara Bölge Direktörü Hakan Aksüyek, 18. Kez düzenledikleri Diyalog Toplantısı’na gösterilen yoğun ilgiden duyulan memnuniyete değinerek sözlerine şöyle devam etti: “Kuruluşumuzdan bu yana iş ortaklarımızla birlikte, müşterilerimize gelecek nesil çözümlerle, daha dinamik, zengin ve işlevsel içerikler sunarak; kurumsal iş süreçlerine katkıda bulunan yeni projeler üretiyor ve hayata geçiriyoruz. Uçtan uca sistem bütünleştirme hizmetlerimize ek olarak; Bulut ve Sanallaştırma, Bütünleşik İletişim, Bilgi Güvenliği, Mobil Cihaz Yönetimi, e-dönüşüm uygulamaları ve özel yazılım çözümleri gibi güncel alanlarda ‘Katma Değerli Çözüm ve Hizmetler’ sunuyoruz. Kurumların değişen iş ihtiyaçlarını karşılayacak özel çözümleri bünyemize katmaya devam edeceğiz.” Yakın zamanda Maliye Bakanlığı Gelirler İdaresi Başkanlığı’ndan e-Fatura Özel Entegratör yetkisi aldıklarını da belirten Hakan Aksüyek, son yıllarda ülkemizde BT sektöründe yaşanan olumlu gelişmelerden memnuniyet duyduklarını ifade ederek sözlerini tamamladı. SadeceHosting’e En İyi Teknoloji Şirketi Jüri Özel Ödülü B ulut bilişim alanında Avrupa’nın en büyük organizasyonu Euro Cloud tarafından Türkiye’nin en yenilikçi bulut çözümlerini ödüllendirmek için düzenlenen EuroCloud Awards yarışmasının sonuçları açıklandı. Türkiye pazarında kabul görmüş ve büyük bir başarı potansiyeli göstermiş bulut hizmeti sağlayıcıların ödüllendirildiği yarışmada, 2005 yılından beri bilişim sektöründe faaliyet gösteren, barındırma ve veri merkezi pazarında lider konumdaki şirket SadeceHosting En İyi Teknoloji Şirketi Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. Mayıs 2013’te Avrupa veri merkezi pazarının lideri TelecityGroup tarafından 29 milyon sterlin bedelle satın alınan SadeceHosting, alan adı, barındırma, web sitesi, bulut, e-posta, SSL, sunucu, CDN ve VPN gibi hizmetlerini bireysel ve kurumsal müşterilerine sunuyor. SadeceHosting, 60 Gbit kullanım oranına sahip, Türkiye’deki en büyük veri merkezi altyapısını da müşterilerinin hizmetine sunuyor. SadeceHosting Satış ve Pazarlamadan sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Narin konuyla ilgili şu açıklamayı yapıyor: “EuroCloud Awards, orijinallik, inovasyon, yaratıcılık, kullandıkça-öde tabanlı ücretlendirme sistemi ve Türkiye pazarı için uygun çözümler sunma gibi kriterleri yerine getirmeniz gereken çok önemli bir yarışma. Faaliyet gösterdiğimiz bilişim sektöründe böylesine önemli bir ödülü almış olmamız bizlere büyük bir gurur veriyor ve müşterilerimize daha da iyi hizmetler sunma konusunda bizleri motive ediyor.” 2020 Yılında 20 TB’lık Diskler Gelecek A rtık sadece içerik üretmekle kalmıyor ürettiğimiz içeriği sosyal ağlar üzerinde paylaşıyor, mailler ile birbirimize gönderiyoruz. Bu durum fotoğraflar, müzikler, videolar, mailler gibi tüm dijital dokümanları kapsıyor. Bu dijital dokümanların her biri bir yerlerde saklanıyor; içeriğin üretildiği cihazda, sosyal ağların veri merkezlerinde, bulutta... Üretilen her veri direkt olarak kapasite talebini ortaya çıkarıyor. Dünyanın en büyük veri depolama çözümleri üreticisi olan Seagate, bu durumu ısı destekli manyetik kayıt sistemi (HAMR) ile çözüyor. 2020 yılında 20 TB'lık diskler geliyor. Seagate'in AR-GE'den Sorumlu Başkan Yardımcısı Mark Re, dünyada her yıl astronomik miktarda dijital veri üretildiğini ve depolamanın zorunluluğundan bahsediyor. Bugünün kayıt teknolojisi sınırının çok üzerine çıkacaklarını ileten Mark Re, gigabyte başına en düşük maliyeti sağlayıp 2020 yılında 20 TB’lık kapasiteye ulaşabileceklerini belirtiyor. Tüm dünyada yayınlanmış olan kitapların dijital dünyada kapladığı alan yaklaşık olarak 400 TB. Böylelikle yakın gelecekte tüm kitapları HAMR teknolojisine sahip 20 diskte toplamak mümkün olabilecek. HAMR teknolojisi bulut depolama, mobil depolama ve kurumsal disklerde de kullanılarak dijital dünyanın genişlemesini sağlayacak. kasım’13 25 HABER DuPont 3. Çeyrek Sonuçlarını Açıkladı D uPont, bir önceki yılın aynı döneminde hisse başına 0,43 ABD Doları olarak gerçekleşen işletme kârının, 2013 yılının üçüncü çeyreğinde hisse başına 0,45 ABD Doları olarak gerçekleştiğini açıkladı. Devam eden faaliyetlerden kaynaklanan GAAP1 çerçevesinde hisse başına kâr 0,28 ABD Doları olurken, 2012’nin üçüncü çeyreğinde bu rakam hisse başına 0,05 zarar olarak gerçekleşmişti. Üçüncü çeyrekte alınan sonuçlar özellikle, Performans Malzemeleri, Elektronik & İletişim ve İş Güvenliği & Koruma alanlarında brüt satışlarda genel artış ile karlılıklarında iyileşme ve daha düşük bir efektif vergi oranı olarak yansımaktadır. DuPont Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Ellen Kullman yaptığı açıklamada, “Planlarımızı başarıyla hayata geçirdik. Üçüncü çeyrekteki satış hacimleri ve kârları, geçen yılın 3. çeyreğine kıyasla çoğu iş biriminde daha güçlü şekilde gerçekleşti” dedi. Ellen Kullman sözlerine şöyle devam etti: “Endüstriyel pazarda genel bir ardışık büyüme bekliyor olsak da, talep düşük kalacak, dördüncü çeyreğin işletme kârları geçen yıla oranla önemli ölçüde artacaktır. Tüm yıl için ise, Performans Kimyasalları sonuçlarında görülen önemli düşüşe rağmen, kârda makul bir büyüme kaydetme yolunda ilerliyoruz.” DuPont Türkiye Ülke Müdürü Halide Aydınlık sonuçları değerlendirirken “DuPont Türkiye olarak çift haneli büyümeye devam ediyoruz. Türkiye için oluşturduğumuz uzun vadeli stratejik planımızda, ayak izimizi azaltarak ve kararlılıkla ilerliyoruz” dedi. Türkiye EUREKA Başkanlığı Boyunca Adeta Sınıf Atladı T ürkiye, geçen yılın Temmuz ayından bu yana elinde tuttuğu EUREKA Başkanlık Programını, 20 Haziran 2013 itibarıyla Norveç EUREKA Başkanlığına teslim etti. “EUREKA uluslararası stratejik ortaklıklardan oluşan işletmeler tarafından desteklenen, işletmeler, araştırma merkezleri ve üniversiteler ile, pazar odaklı araştırmaları gerçekleştiren önemli bir platformdur,” diyerek konuşmasına başlayan EUREKA Başkanı Okan KARA, “Türkiye 1985 yılından bu yana EUREKA kurucu üyelerinden birisidir. Aktif olarak 2006 senesine kadar herhangi bir katılım göstermiş olmasa da, Türk firmaları tarafından geliştirilen proje ve kritik teknoloji programları sayesinde son iki yıldır gösterdiği artışla oldukça fazla ilgi çekmeye başlamıştır,” diyerek sözlerine devam etti. “Her şirket, EUREKA programlarının fırsatlardan biri olarak asıl gündemi olan küresel işbirliği ile yüksek teknolojik ürünlerin ve süreçlerin geliştirilmesi kapsamında, küresel işbirliği ve işbirliği imkanlarından yararlanmayı düşünmelidir” açıklamasında bulunan eski EUREKA Yönetim Kurulu Başkanı Okan Kara şu bilgileri verdi: “Türkiye üstlendiği EUREKA başkanlığı görevi boyunca; etkin hale getirmeyi düşündüğü proje sayısı ile EUREKA ülkeleri arasında ilk 10 sıralamasında yer almayı hedeflemiştir. Bugün görüldüğü üzere, gösterdiği büyük başarı sayesinde Türkiye, EUREKA ülkeleri arasında 4. Sıraya yükselmiştir. Türkiye 2007 senesinde 28. sıradaki bir ülkeyken, 2012 yılında 11. sıraya yükselmiştir. Bugün ise Türkiye 48 proje ile, Almanya, Fransa ve İspanya’dan sonra 4. sırada yer almaktadır. Bu açıdan da Türkiye, EUREKA programının “parlayan yıldızı” olarak kabul edilmektedir” dedi. Infor UpgradeX Programını Açıklıyor 70 binin üzerinde müşteriye hizmet veren lider ticari uygulama yazılımı sağlayıcısı Infor, şirket içi uygulamalardan Infor Şirket Bulutu’na geçiş yapmak için basit ve öngörülebilir bir yol olan Upgrade X ürününü bugün kamuoyuna sundu. 'Şirket içi’ ile ‘bulut’ karşılaşmasına yönelik birbirinden ayrı ürünleri olan birçok yazılım şirketinin aksine, Infor Upgrade X, müşterilerin mevcut yatırımlarını Infor10X hızıyla buluta taşımalarına olanak sağlıyor. UpgradeX ile müşteriler mevcut şirket içi çözümlerini uygulamanın bulut içerisindeki 26 kasım’13 10x-etkin versiyonuna taşıyarak, maliyet ve riski azaltırken şirket içi yerleştirmelerden kaynaklanan arızaları da en aza indirgemiş olacaklar. Infor, uygulamayı müşteriler için yönetirken, sürekli ve öngörülebilir destek, eğitim, son versiyon güncellemesi ve raporlama araçları da sağlayacak. Infor Başkanı Stephan Scholl, “Günümüzde ticaret son derece hızlı ilerliyor; altı, sekiz, on yıl öncesinde kalmış yazılımları kullanan şirketler, bu hıza yetişmek için çabalıyor ve kendilerini riske atıyor” diyor. , “Bugün Infor, şirketlerin büyümesine yardımcı olan sosyal, mobil, bulut ve analitik araçlara sahip, bu sebeple şirketlerin eski şirket içi yerleştirmelerinden, bakım, destek ve güncelleme işlerini Infor’un yürüteceği, bulut içerisindeki modern uygulamalara hızlıca ve maliyet etkin bir şekilde geçiş yapmalarını sağlayan UpgradeX programını yarattık” diye açıklıyor. Ali Yavuz Şahin [email protected] ÖZEL HABER FIspace İle Kurallar Yeniden Tanımlanacak Avrupa’nın geleceğini şekillendirecek en önemli ArGe projelerinden biri olarak kabul edilen ve dünya lojistik ve taşımacılık sektörünü yeniden tasarlayacak olan FIspace’te, Türkiye’yi Arçelik A.Ş. ve KoçSistem temsil ediyor F Ispace, Avrupa’nın gelecekteki rekabetçiliğini artırmayı hedefleyen AB girişimi kapsamındaki ’Geleceğin İnterneti Kamu-Özel Sektör Ortaklığı’ (Future Internet PPP) programının beş ArGe projesinden biri. Geleceğin tarım ile uluslararası lojistik ve taşımacılık altyapısının oluşturulması adına yürütülen FIspace’in başarısı için AB, dünyanın en önemli kurum ve kuruluşlarından oluşan bir yıldızlar ekibi kurdu. Türkiye’den sadece KoçSistem ve Arçelik A.Ş. bu ekipte yer almayı başardı. Future Internet PPP kapsamında yürütülen ve 2013 yılının başında, 24 aylık ilk fazı tamamlanan taşımacılık ve lojistik projesi FInest, ikinci fazına geçerken, tarım ve gıda alanındaki diğer ArGe projesi ‘SmartAgriFood’ ile birleşti. Böylece projenin kapsamı genişletildi yeni adı FISpace oldu. İlk fazı yaklaşık 8 milyon Avro olan projenin ikinci fazda bütçesi 20 milyon Avro’ya çıktı. Bu bütçenin 13,5 milyon Avro’luk kısmını Avrupa Komisyonu karşılıyor. 24 ay gibi bir sürede tamamlanması planlanan proje ile geleceğin tarım, lojistik ve taşımacılık altyapısının oluşturulması ve internet esaslı esnek, kolay erişilebilir olan ‘Bulut Temelli İş Uygulaması Platformu’nun geliştirilmesi amaçlanıyor. FIspace’in temel hedefi ise geleceğin internet ortamında uluslararası pazarda tarım, gıda, lojistik ve taşımacılık operasyonlarının planlanması, dünya çapında tedarik zincirinin en önemli ve en karmaşık alanı olan depolama ve taşıma faaliyetlerinin optimize edilmesi ile ülke ekonomilerinde önemli yer teşkil eden küresel işletmelerin maliyetlerinin azaltılarak rekabet gücünün artırılması olarak özetleniyor. Future Internet PPP başlığında açılan projelerden Türkiye’nin yer aldığı tek proje olan FIspace’in ilk genel değerlendirme toplantısı 09-12 Eylül 2013 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşti. KoçSistem ve Arçelik A.Ş.’nin ev sahipliğinde düzenlenen toplantılara, 10 ülkeden, 28 farklı kurum ve kuruluş katıldı. Arçelik A.Ş. Tedarik Zinciri Direktörü Ahmet İhsan Ceylan, KoçSistem Ar-Ge ve İş Uygulamaları Danışmanlık Direktörü Ömer Özgür Çetinoğlu ve Proje Koordinatörü Dr. Sjaak Wolfert, toplantı kapsamında düzenlenen basın toplantısında FIspace hakkında bilgi verdi. Toplantıda söz alan Ahmet İhsan Ceylan, şunları ifade etti: “Arçelik, yüzde 65’i Avrupa olmak üzere, 100’den fazla ülkeye satış yapan, yenilikçi ürünleriyle dünya liginde yarışan bir şirket. Yılda dış ticaret amaçlı 65 bin, Türkiye içi dağıtımlar için 200 bin araç hareketini yöneten bir yapıdan söz ediyoruz. Bu anlamda; lojistik sistemindeki verimlilik ve etkinlik, işimizde son derece önemli bir başarı kriteri. Temel vizyonumuza uygun olarak bir yandan sürdürülebilirlik ilkelerine uyumlu, diğer yandan da bu büyük organizasyonun kusursuz bir şekilde işlemesini sağlayacak tedarik zinciri yönetimi ve lojistik sistemleri kurmak ve yönetmek bizim en önemli üstünlüğümüz” dedi. Ardından söz alan KoçSisstem Ar-Ge ve İş Uygulamaları Danışmanlık Direktörü Ömer Özgür Çetinoğlu, “Yeni dünyanın lojistik süreç tasarımı ortaya çıkacaktır” dediği FIspace projesinde, temel alınan teknolojilerin bulut bilişim ve Internet of Things olduğunu, bu alanlarda uzman dünyanın sayılı şirketleri arasında yer alan KoçSistem’in de bu nedenle proje ekibinde yer aldığını söyledi. Projenin ilk fazında KoçSistem’in, sistem mimarisi ve teknoloji altyapısının tasarlanmasına yönelik doğrudan rol oynadığına dikkat çeken Çetinoğlu, ikinci fazı ile birlikte sorumluluklarının da arttığına işaret ederek konuşmasını şu sözleri ile sürdürdü: “KoçSistem olarak mimari tasarım başta olmak üzere bulut barındırma, ‘Güvenlik/ Gizlilik/Bilginin Doğruluğu’ alanlarındaki hemen her iş paketinde yer alıyoruz. Bulut ve üzerinde bulunan kurumsal uygulamalar ve kurumsal verilerin güvenliğinin projedeki en öncelikli konular arasında yer aldığını ve bu nedenle KoçSistem olarak projede kilit roller üstlendiğimizi gururla söyleyebilirim” dedi. Toplantıya katılan Proje Koordinatörü Dr. Sjaak Wolfert ise “FIspace ile tarım, taşımacılık ve lojistik sektörlerine ilişkin kullanım senaryoları üzerinde odaklanarak, ortak çalışmaya dayalı iş ağlarından doğan zorlayıcı sorunları çözmeye yönelik, “Geleceğinİnternetiyle-etkinleştirilecek” çözümler geliştirmeyi ve bu çözüm yollarını doğrulamayı amaçlıyoruz” dedi. kasım’13 27 HABER Aydın Arslan Callpex’in İdari İşler Müdürü Oldu İ stanbul, Yozgat ve Bingöl olmak üzere üç farklı lokasyonda, 30’un üzerinde kurumsal müşterisine, 1.500 çalışanı ile 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet veren, müşteri talep ve ihtiyaçları doğrultusunda özelleştirilebilen dış kaynak çağrı merkezi hizmetleri sunan Callpex, kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor. Yetkin insan kaynağı, çağdaş teknolojik altyapısı ve etkin süreç yönetimi olanaklarıyla telekomdan havacılığa, finanstan e- ticaret’e kadar birçok farklı sektöre katma değerli servisler veren Callpex, kadrosuna son olarak Aydın Arslan’ı kattı. Anadolu Üniversitesi işletme bölümünden mezun olan Aydın Arslan, kariyerine 1998 yılında Mustafa Nevzat İlaç San. A.Ş.’de Tıbbi Tanıtım ve Satış Sorumlusu olarak başladı. Aynı firmanın 2003-2005 yılları arasında Antalya’da, 2005-2013 yılları arasında ise Sakarya’da Bölge Müdürü pozisyonlarında görev alan Arslan, profesyonel iş hayatına Callpex'te İdari İşler Müdürü olarak devam edecek. Aydın Arslan, alanında uzman personel ile her zaman kaliteli hizmeti merkezde tutan, hizmet verdiği kurum ve kuruluşların “çözüm ortağı” olarak çalışmalarını sürdüren Callpex ailesine katılmaktan gurur duyduğunu belirtti ve yeni görevi için şunları söyledi: “Callpex, kendini çağrı merkezinin ötesinde, bir iletişim ve birebir pazarlama çözüm ortağı olarak konumlandırıyor. Müşteri talepleri ile birebir örtüşen, esnek, çevik ve sonuç odaklı servis ağı sunan bir firmanın üyesi olmaktan dolayı çok mutluyum." Japonya’da ESET’ten Güveniliri Yok E SET, teknolojiyi en hızlı adapte eden ülke olarak değerlendirilen Japonya’da yine en çok beğenilen antivirüs yazılım markası oldu. ESET, hem ücretli antivirüs kategorisinde 88.4 puan ile en yakın rakibinden 10 puan, hem de ücretsiz kategorinin ilk sırasında yer alan rakibinin de 10 puan önünde yer aldı. ESET güvenlik çözümleri, aralarında “Yüklü Yazılımın Tepki Hızı“, “Güvenlik Performansı“ ve “Destek“ kategorilerinin de bulunduğu çok sayıda kategoride ücretli AV ürünleri arasında en iyi ürün seçildi. "ESET, 12‘i kategorinin 11’inde lider oldu“ diyen ESET APAC (Asya-Pasifik Bölgesi) Pazarlama Direktörü Parvinder Walia, “ESET’in bu ankette AV çözümleri arasında cihazın sistemi üzerinde düşük etkiye, hızlı ve yüksek algılama düzeylerine değer veren kullanıcıların tercih ettiği marka olarak öne çıktı“ açıklamasını yaptı. ESET Global Satış ve Pazarlama Yöneticisi Ignacio Sbampato ise Japon kullanıcılara teşekkür ederek, “Teknolojik kalite, hizmet ve internet güvenliği çözümlerinde yüksek standartlara sahip oldukları bilinen ESET’in Japonya’daki müşteri tabanı her geçen yıl büyüyor“ dedi. Bulut Bilişimde Yeni Trendler Tartışıldı V Mware, bulut bilişimin geleceğini ve yeni trendleri İstanbul’da düzenlediği VMware Forum İstanbul 2013 etkinliği ile masaya yatırdı. VMware uzmanları, kurumların üst düzey yöneticileri, CIO’lar, BT yöneticileri ve IT profesyonellerinin katıldığı VMware Forum İstanbul 2013; BT profesyonellerinin bulut bilişim, sanallaştırma ve mobilite alanlarında yaşanan gelişme ve yenilikleri, başarılı sanallaştırma ve bulut bilişime geçiş uygulamalarını paylaşma fırsatı bulduğu önemli bir platform oldu. Etkinlikte katılımcılar kurumların altyapılarını buluta taşımaları ve büyütmeleri konusunda sorularına yanıt bulmak için, daha etkili bir bulut stratejisi geliştirmek için önemli ipuçları yakalama şansına sahip oldu. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan VMware Orta Doğu ve Afrika Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Elie Kanaan, milyonlarca kullanıcı ve milyarlarca uygulamanın söz konusu olduğu günümüzde, sosyal ağlara, BT’yi mobil cihazlara, bulut ve büyük verinin yön verdiğine, bu nedenle “IT as a Service” (ITaaS - Hizmet olarak BT) kavramının ön plana çıktığına dikkat çekti. Kanaan, tüm cihazlara bulut servisleri için altyapı getirerek BT’yi bir kez daha sadeleştiren VMware’in, kurumların ITaaS’a yolculuğunu kolaylaştırdığını söyledi. Kanaan, “VMware olarak geçen on yılda sunucu sanallaştırması için yaptığımızı şimdi tüm veri merkezi için yapıyoruz, ayrıca veri merkezinin genel buluta, son kullanıcı ortamına ve mobil ortama açılmasını sağlıyoruz” dedi. VMware’in ITaaS’ı mümkün kılmak için Yazılım Tabanlı Veri Merkezi (SDDC), hibrid bulut ve mobilite olmak üzere 3 strateji üzerinde ilerlediğini anlatan Kanaan, katılımcılara bu stratejilerle ilgili detaylı bilgiler ve örnekler paylaştı. BT’nin kaynaklarının servis olarak sunulması ve çok cihazlı iş ortamlarının güvenli bir şekilde hayata geçirilmesi için önemli ipuçlarını paylaştı. 28 kasım’13 Ali Yavuz Şahin [email protected] RÖPORTAJ Kurumlar Büyük Veri, Mobil ve Sosyal Ortama Dikkat Etmeli Geçtiğimiz ay IBM Connected 2013 etkinliğinde bir araya geldiğimiz IBM Yazılım Bölümü Ürün Yönetimi ve Dizayn konusunda Başkan Yardımcısı görevini yürüten Ashok Reddy ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik IBM’in yazılım konusunda (Büyük Veri, Bulut Bilişim, Güvenlik, Mobil) birçok çözümü bulunuyor. Peki, son günlerde hangi konulara odaklandığınızı öğrenebilir miyiz? Son dönemde kurumsal kullanıcılar için Büyük veri, Mobil ve Sosyal ortam konuları oldukça önemli hale gelmeye başladı. Bizim odak noktamız ise bu alanlarda müşterilerimize hızlıca yazılım çözümleri sunarak ihtiyaçlarını karşılamak. Eğer mobil konusuna değinecek olursak, uygulamaların ve diğer şeylerin hızlıca güncellendiği görebilirsiniz. Büyük Veri ve Sosyal ortamda aynı mobilde olduğu gibi çok hızlı değişim gösterebiliyor. Bu konudaki odak noktamız ise müşterilerimize nasıl uygulamalar geliştirecekleri ve bu uygulamaları geliştirmeye nasıl devam edecekleri konusunda yardım etmek. Kullanıcılarımız belirli zaman süreçleri içerisinde yazılım geliştirmeye alışıklar. Ucuz çözümlerle ihtiyaçlarına karşılık bulabiliyorlar. Fakat günümüzde işler biraz farklı çünkü geliştirilmesi gereken birçok yazılım mevcut. Yılda birkaç yazılım üretimi ile ihtiyaçlar karşılanabilecek durumda değil. Büyük Veri, Mobil ve Sosyal ortam konularında kısa sürelerde geliştirme yapmak zorundalar. Bizde son günlerde bu konulara odaklanmış durumdayız. Platformumuz Devapp tam olarak bu konuları adresliyor diyebilirim. Kurumlardaki mobil cihaz kullanım oranı günden güne artıyor. Peki, bu konuda geçmişe göre neler değişti? Mobil konusuna baktığımızda geçmişle günümüz arasında büyük bir değişim var. Firmalar kullanıcıların kendi akıllı cihazlarını iş yerlerine getirmelerine izin veriyorlar. Eskiden cihazlar şirketler tarafından sağlanıyordu. Eğer kullanıcılara dizüstü bilgisayar verilecekse aynı model dizüstü dağıtılıyordu. Ve bu sayede kurumlar cihazları kolaylıkla kontrol edebiliyorlardı. Mobil tarafa baktığımızda ise kullanıcılar işyerlerine birbirinden farklı cihazlar getiriyorlar. Apple, Samsung veya farklı işletim sistemleri kullanılabiliyor. Hal böyle olunca kurumların cihazları güvenlik açısından kontrol etmesi çok zor bir durum haline geliyor. Eğer bir cihaz ile kurumun iç ağına bağlanılırsa verilerinizin silinmeyeceğinden nasıl emin olabilirsiniz? Bu konudaki odak noktamız ise kullanıcılara farklı seçenekler sunarak isteklerine karşılık vermek. Ve aynı zamanda kurumların verilerini kaybetmeden ve güvenli bir şekilde işlerini aynı zamanda verimliliğini arttırarak devam ettirmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Bulut Bilişim teknolojisi hakkındaki görüşleriniz neler? Bu teknoloji sizce tam anlamıyla kullanılıyor mu? Bulut Bilişim teknolojisi birçok değişkeni içerisinde barındırıyor. Bulut Bilişimin temeline baktığımızda ise kullanıcılara esneklik sağladığını görüyoruz. Bir kurumun Bulut Bilişime yaklaşımı ise maliyetleri azaltmak yönünden oluyor. Çünkü Bulut Bilişim hizmetleriyle sanallaştırma yapabiliyorsunuz veya kullandığınız Ashok Reddy IBM Yazılım Bölümü Ürün Yönetimi ve Dizayn Başkan Yardımcısı uygulamaları otomatik hale getirebiliyorsunuz. Fakat Bulut Bilişimin popüler olmasının asıl sebebi kullanıcılara daha fazla esnek bir altyapı sunması. Çünkü sonradan ihtiyacınız olacak kaynakları tahmin etmek oldukça güç. Örnek olarak, bir test yapacaksanız güçlü bir sistem gereksinimi şart. Fakat bu yapacağınız test için alacağınız sistemi tekrar kullanmayabilirsiniz. Bu sebepten test sisteminiz ölü bir yatırım olacaktır. Bulut Bilişim hizmetlerinde her şeyi satın almanıza da gerek yok. Test yapacağınız süre içerisinde bu gereksiniminizi kiralamanız yeterli olacak. Bu sayede sonradan gerek duyduğunuz kaynaklara ve ihtiyaçlara Bulut Bilişim ile dinamik olarak sahip olabiliyorsunuz. IBM Rational Software nedir? Bu yazılım kullanıcılara nasıl yardımcı oluyor? IBM Rational kullanıcılara yazılım geliştirme konusunda yardımcı olmak için kurulmuş bir platform. Birçok kullanıcının aklında geliştirmek istediği yenilikler var ve bu yenilikleri ortaya çıkarmak için yazılım en doğru araç. Bizim bu platformdaki odak noktamız ise, fikri nasıl gerçeğe dönüştürebiliriz, nasıl dizayn edebiliriz, nasıl geliştirebiliriz, nasıl test edebiliriz, nasıl dağıtabiliriz sorularına cevap bulmak ve bu konularda çözümler üretmek. Çözümlerimiz sayesinde dizayn, geliştirmek, test ve dağıtım konularını aşarak tam bir ürün oluşturmaya çalışıyoruz. Bu ürünler mobil cihazlar veya sunucular üzerinde çalışabildiği gibi aynı zamanda bir Bulut Bilişim hizmeti veya web hizmeti olarak hayat bulabiliyor. Kısacası IBM Rational Software sayesinde yeni bir fikrin hayata geçirilmesine katkıda bulunuyoruz diyebilirim. kasım’13 29 HABER Turkcell’den Tarihinin En Yüksek Çeyrek Geliri T urkcell, 2013 üçüncü çeyrek finansal ve operasyonel sonuçlarını açıkladı. Turkcell Grup, üçüncü çeyrekte gelirini bir önceki yılın üçüncü çeyreğine göre %8, yılın ilk 9 ayında ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %11 artırdı. Turkcell ayrıca tüm zamanların rekor “çeyrek” gelirine ulaşarak 2 milyar 981 milyon TL gelir elde etti. Bu büyümede; %39 oranında artan mobil internet gelirleri ve %36 oranında büyüyen grup şirketlerinin katkısı etkili oldu. Grup AVFÖK, bir önceki yıla göre %11 artışla 1,016 milyar TL, net kâr ise %22’lik artışla 699 milyon TL oldu. Turkcell, üçüncü çeyrekte artan yatırımlarla birlikte ilk dokuz ayda 1,004 milyar TL yatırım miktarına ulaştı. Şirketlerin operasyonel verimliliği ve pazardaki başarı göstergelerinden VFÖK (Vergi-Faiz Öncesi Kâr) ise bir önceki yıla göre %10 artışla 631 milyon TL oldu. Turkcell Türkiye, inovatif servisleri, mobil internetteki hız ve kalitesi ve en iyi müşteri deneyimi hedefiyle 2013 yılının 3. çeyreğinde 322 bin yeni abone kazandı. Bu rakamla birlikte abone sayısı Türkiye’de 35 milyona ulaştı. Turkcell Grup’un 9 ülkedeki toplam abone sayısı ise 71 milyon oldu. Abone Başı Aylık Ortalama Gelir (ARPU); %3,2 artarak 22,7 TL olurken, Abone Başı Aylık Ortalama Kullanım (MoU) ise %5,6 büyüyerek aylık 271,6 dakikaya ulaştı. Turkcell’in mobil internet gelirleri yıllık bazda %39 oranında artarak üçüncü çeyrekte 385 milyon TL oldu. Mobil internet gelirlerinin artmasında; üçüncü çeyrekte %26’ya ulaşan akıllı telefon penetrasyonu etkili oldu. Geçen yılın aynı döneminde 5,5 milyon olan akıllı telefon kullanıcısı, 3. çeyrekte 882 bin abonenin daha akıllı telefon kullanmaya başlamasıyla 8,4 milyona ulaştı. TÜRKKEP E-Fatura Saklamacı Kuruluş Yetkisini Aldı K urulduğu 2008 yılından bu yana sunduğu teknoloji, hizmet ve çözümleriyle Türkiye’nin e-dönüşüm ve e-Devlet çalışmalarına katkı sağlayan öncü kuruluşu TÜRKKEP, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından “E-Fatura Saklamacı Kuruluş” olarak yetkilendirildi. Son olarak, mükelleflerin düzenledikleri ve aldıkları e-Faturaları Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan izin almış saklamacı kuruluşların sisteminde de saklama yapabilmelerine olanak veren düzenleme gerçekleşti. Bu uygulama kurumlara herhangi bir faturaya herhangi bir zamanda ulaşmak istediklerinde büyük kolaylık sağlayacak, zira e-Faturaya geçmiş kurumlar için saklama işlemlerinin güvenli, pratik ve ekonomik olması çok önemlidir. E-Fatura ve KEP hizmetlerinden yararlanan TÜRKKEP müşterileri yasal olarak geçerli ve güvenli e-Arşiv hizmetinden de faydalanabiliyor. TÜRKKEP, yetkili KEPHS olarak, Türk Ticaret Kanunu (TTK) kapsamındaki KEP düzenlemelerine (KEP Yönetmeliği 14. Madde) ve Vergi Usul Kanunu (VUK) kapsamında GİB’in düzenlemelerine göre saklamacı kuruluş yetkisi ile beraber şirketlerin hem e-Fatura hem de her türlü e-belgeleri müşterilerin diledikleri süre boyunca yasal geçerli ve güvenli şekilde saklama hizmetlerini de sağlamaya başladı. TÜRKKEP, müşterilerinin her türlü evrakını yasal geçerli e-belge olarak e-İmzalı ve zaman damgalı bir şekilde, değişmediğini garanti altına alarak, orijinalliğini koruyarak, silinmez, kaybolmaz, inkar edilemez şekilde uzun sürelerde güvenli şekilde saklama hizmetlerini sunuyor. TÜRKKEP müşterileri, e-belgelerinin bir yedeğini güvenli TÜRKKEP e-Arşiv sisteminde tutarak bir kopyasını da kendi sistemlerinde saklayabiliyorlar. Vodafone Kişi Başı 300 TL Tasarruf Ettirdi V 30 kasım’13 odafone’lular arefe ve bayram süresince 735 milyon dakika konuştu, 943 milyon SMS gönderdi.Vodafone Her Şey Dahil Pasaport ise bayramını yurtdışında geçiren abonelere kişi başı 300 TL tasarruf sağladı. Akıllı ücretlendirme teknolojisi sayesinde abonelere dakika, SMS ve mobil internetlerini yurtdışında da sanki yurtiçindeymiş gibi özgürce kullanmalarına olanak sağlayan Vodafone Her Şey Dahil Pasaport, Kurban Bayramı’nda da tasarruf ettirdi. Her Şey Dahil Pasaport, bayramı yurtdışında geçiren Vodafone’lulara kişi başı 300 TL’lik tasarruf sağladı. Böylelikle Her Şey Dahil Pasaport kullanıcıları, uçak biletlerini veya iki günlük otel masraflarını bedavaya getirmiş oldular. Dört günlük Kurban Bayramı’nda en çok konuşan iller sırasıyla İstanbul, Ankara ve Şanlıurfa olurken, en çok SMS gönderen iller de İstanbul, Ankara, Samsun şeklinde sıralandı. En çok mobil internet kullanan iller ise İstanbul, Ankara, İzmir oldu. Dört günlük bayram süresince Vodafone’luların en çok aradığı ülkeler sırasıyla Almanya, Suudi Arabistan, İngiltere; en çok SMS gönderdiği ülkeler ise sırasıyla Almanya, Kıbrıs, İngiltere oldu. Vodafone’luların bayramda yurtdışında en çok ziyaret ettikleri üç ülke ise sırasıyla Almanya, Suudi Arabistan ve KKTC oldu. Vodafone aboneleri bayramda en çok ziyaret ettikleri bu ülkelerde de tarifelerindeki dakika, SMS ve internetin tamamını Her Şey Dahil Pasaport ile tıpkı Türkiye'deymiş gibi kullanabildiler. Kişisel Bilgilere Ulaşmanın Karanlık Yolu: Sosyal Mühendislik İ nternet kullanıcılarının baskın çoğunluğu artık bir biçimde sistemlerinde antivirüs programları bulunduruyorlar. Güvenlik yazılımları lisanslı-lisanssız, korsan, güncel veya değil, ne olursa olsun kullanıcılar, internet ağlarında kendilerini yeterince güvende hissetmeden çevrimiçi karmaşık işlemlere girmek istemiyorlar. Ancak hackerler her şeye karşın, zekice kurgulanmış karanlık oyunlarla yani sosyal mühendislik ataklarıyla kullanıcıların kişisel bilgilerine ulaşmaya ve bu şekilde paraya dönüşebilecek veri elde etmeye çalışırlar. Sosyal mühendislik insanların dikkatsizliklerini kullanarak hedef kişi ya da kurum hakkında bilgi toplamak ve kişisel veya kurumsal alanlara sızma olarak tanımlanabilir. Bu olayda amaç hedef kurum veya kişi yapısı, kurumsal ağın yapısı, çalışanların/yöneticilerin kişisel bilgileri, şifreler ve saldırıda kullanılabilecek her türlü materyalin toplanmasıdır. İnternet, Suçlular İçin Verimli Bir Alan SEKTÖRÜN SESİ İnternet, hacker’ların aradığı şifreleri sosyal mühendislik ile elde etmek için verimli bir alandır. Pek çok kullanıcının yaptığı başlıca hata, aynı şifreyi örneği Gmail, Facebook, Twitter ya da Hotmail gibi birçok hesapta kullanmasıdır. Bir hacker, bir kullanıcının şifresini elde ettiği zaman onu birçok hesapta dener. Hacker’ın bunu yapmasının bir yolu çevrimiçi forumlardır. Örneğin hacker’lar, bazı para kazandıran kumar bilgilerini bir form ile gönderir ve kullanıcıdan isim ve şifre yazmasını ister (e-mail adresi içeren, keza şifrede). Bu formlar mail ile gönderilir. Mail, içerik olarak düzgün hazırlanmıştır ve para kazandıran kumar da kanuni bir yatırım gibi görünür. Diğer bir yöntemde ise hacker, network admini (yöneticisi) gibi görünür ve size networkten bir şifre gönderip şifrenizi sorar. Ayrıca hacker’lar networkun bir kısmına benzeyen, şifre ve kullanıcı adınızı girmenizi isteyen pop-up pencereleri de kullanabilirler. E-posta adresiniz hacker’ların sisteminize başarı ile girebilmesi için direkt bir yoldur. Örneğin, tanıdığınız bir kurumdan e-posta yoluyla gelen eklentilerde virüs, solucan ve truva atı bulunur. Bir kaç ay önce ülkemizde birçok kişiye gelen sahte elektronik fatura ve banka ekstreleri buna güzel bir örnek olabilir. Telefon faturası ekstresi yerine mail, bir backdoor exploit çalıştırmaktadır. Elbette sisteminizi öncelikle korunmanın yolu güncel ve lisanslı bir güvenlik yazılımı bulundurmaktır. Türkiye’nin en çok tercih edilen antivirüs ve internet güvenliği programları olan ESET NOD32 ve ESET Smart Security yazılımları, günde 200 bin adete ulaşan siber ataklara karşı çok güçlü koruma sağlamaktadır. Aynı şekilde akıllı cep telefonlarına yönelik ESET Mobile Security de öyle. Ancak tıpkı trafikte olduğu gibi aracın son model ve güvenli olmasının yanında sürücünün kişisel dikkati de çok ama çok önemli. Bu nedenle sosyal mühendislikten korunmak için bazı öneriler iletmek istiyorum: Sosyal Mühendislik’ten Korunma Yolları • Şifrelerinizde, doğum tarihiniz, telefon numaranız, tuttuğunuz takım gibi şeyleri kullanmayın! Hacker’ler genelde işe buradan başlar. • En önemlisi hiçbir zaman internette kişisel bilgilerinizi kullanmayın. • Bilmediğiniz tanımadığınız kişilerden gelen e-postaları açmayın, tüm adres listenizi CC’ye koyarak iletmeyin. • Bilmediğiniz ve illegal uygulama indirilebilen internet sitelerinden program indirmeyin. • İşletim sisteminizi mutlaka düzenli olarak güncelleyin. • Güvenlik yazılımını sürekli güncelleyerek kullanın. • Sürekli gelişen yazılım dünyasını mümkün olduğunca takip ederek yeni ve güncel korunma yollarını kullanın. Unutmayın teknolojide değişmeyen tek şey değişim. • Size ait olmayan bilgisayarı mecbur kalmadıkça kullanmayın. Kişisel bilgi, kredi kartı bilgilerinizi bu cihazlara girmeyin. • Bilmediğiniz bir internet sayfasında önünüze gelen mesajları özellikle okumadan “Evet, Yükle, Etkinleştir” gibi ifadelere tıklamayın. Alev Akkoyunlu ESET Türkiye Genel Müdür Yardımcısı kasım’13 31 Hasan Uğur Nayır ÖZEL DOSYA [email protected] Geleceğin Güvenli İnterneti Kuantumdan Geçiyor Günümüzde güvenli ve hızlı bir bağlantının önemi oldukça büyük. Şanslıyız ki, ağ bağlantılarımız yüksek hızlara çıkabiliyor, yüksek güvenlik teknolojilerine sahip. Ancak dışarıdan müdahaleleri engelleme konusunda ise yetersiz kalabiliyoruz G eçmişte birçok örneğini gördük aslında. Çok güvenli olduğu öne sürülen bazı firmaların ağlarına sızıntılar gerçekleşti ve bu ağ içerisindeki bilgiler kötü amaçlı kişilerin eline geçti. Tabii ki internet bağlantısının hızı ve güvenliği konusunda çalışmalar yapan şirketler, her geçen gün çalışmalarını geliştiriyorlar. Özellikle kurumsal tarafta firmaların güvenliği ve birimleri arasındaki iletişim için güvenli internetin önemi yüksek. İnternet üstünden gerçekleşen uzak birimler arasındaki iş bölümünde hızın etkisi büyük olduğu için firmalar genellikle en hızlı ağ çözümüne başvuruyor. Bununla birlikte firmaların güvenliği düşünmeleri ve dışarıdan gelecek olan tehditlere karşı savunmada olmaları şart. Güvenlik 32 kasım’13 konusunda bir bağlantı seçeneği olan kuantum internet gelecekte birçok şirketin atardamarı olacak. Bakın kuantum internet olarak adlandırılan bu yeni teknoloji bizlere neler sunacak. Kuantum Fiziği İnternet bağlantısı olarak kuantumu yeni duymuş olabilirsiniz. Belki de sadece lisedeki fizik derslerinden hatırlıyorsunuz. Her iki şekilde de kuantum teknolojisi internet dünyasında büyük ses getirecek bir teknoloji. Kuantum internet kısaca kuantum mekaniği ilkelerine dayanan süper güvenli iletişim sistemi olarak tanımlanabilir. Bir foton gibi kuantum ölçümü olan temel noktalar her şeyi değiştirebiliyor. Bu bağlantı ile birlikte bir mesajı yakalamak ve çözmek imkansız olacak, yani dışarıdan bilgi hırsızlığı için teşebbüs olduğunda her ne olursa olsun güvenlik sağlanacak. Kuantum ağın normal ağlara göre farklı olmasının ana sebeplerinden biri kübit olması, yani kuantum bitten geçiyor olması. Normalde bitler 0 ve 1’den oluşurken, kübitte ise her ikisi ele alınıyor. Bu şekilde iletişim daha kolay, hızlı ve güvenli şekilde sağlanıyor. Bu tarz bir transferde bir atomdan ikinci atoma yapılan bir etkileşim var. Merkez diğer atomlara bit şeklinde olan bilgiyi aktarıyor ve böylece iletişim sağlanıyor. Bu teknoloji ilk duyurulduğunda bazı sorunlar vardı. Fakat kuantum ağında yapılan çalışmalarla birlikte sorunlar yavaş yavaş çözülmeye başlandı. MAKALE Yüksek Güvenlik Kuantum mekaniğine dayalı bir veri ağı kavramı yıllar boyunca araştırmacılar, güvenlik uzmanları ve birçok insanı büyüledi. Mükemmel güvenli ağ olarak söylenen kuantum internet, internet kavramını kökten değiştirebilir. Bu yılın başlarında Los Alamos Ulusal Laboratuvar’ındaki bilim adamları iki yıldan fazla bir sürede kuantum internet kullanımı ile veri gönderimi olduğunu dış dünyaya duyurdu. Los Alamos’taki araştırmacılar kuantum merkezi oluşturmuşlar ve bağlı bileşenlerle birlikte A noktasından B noktasına kadar güvenli veri gönderimi yapabiliyorlarmış. Sistem de akan veri öncelikle yapı değiştiriliyor ve son noktaya geldiğinde geleneksel bite dönüştürülüyor. Tamamen kuantum değil ama başarılı olan bir girişim olduğu söylenebilir. Bu yeni teknoloji geliştirildiğinde tam olarak yerine oturacak bir sistemin temeli olarak görülebilir. Ama yapılan bu deneylerin maliyetinin yüksek olduğunu da belirtmemiz gerekiyor. Kuantum ağının en başta da belirttiğimiz gibi yüksek güvenlik özelliği öne çıkıyor. Hacker’lar çoğu elektronik mesajı iletmek için kullanılan şifrelemeyi çözebiliyor. Şifreleri kırmak için sert ataklar yapıyorlar. Los Alamos’taki sistemde kuantum fiziğinin içsel rastgele oluşan şifrelemesi kullanılıyor. Teorik olarak rastgele oluşturulan sayı kümesi ve dijital anahtarlar, hacker’ların müdahale etmemesi için herhangi bir iz bırakmıyor. Güvenlikte ikinci tabakada ise alıcı için anahtar geçişi yatıyor. Bu anahtarla birlikte veriler özel fiber optik hat üstünden taşınıyor. Kuantum Ağı Çalışmaları Kuantum ağıyla ilgili çalışmalar sadece bununla sınırlı değil. İsviçre Cenevre’de federal ve bölgesel seçimlerde online oylamada herhangi bir hatanın veya korsan oylamanın gerçekleşmemesi için 2007 yılından bu yana kuantum şifreleme kullanılıyor. Oy sayım istasyonunda şifreleme yapılıyor ve sonuçlar özel bir veri depolama tesisine özel bir fiber optik kablo ile taşınıyor. Bu kuantum ağı sistemi ise İsviçre’de ağ ve güvenlik şirketi olan ID Quantique öncülüğünde gerçekleştiriliyor. Şirketin kullandığı kuantum kriptografi sistemi hacklenemez ortamla veri güvenliği sağlıyor. Bu yüzden birkaç büyük banka ve bazı hükümet kurumları bu konuda şirketin kuantum çözümünü kullanıyor. Kuantum internetle ilgili olarak Profesör Alex Lvovsky, Moskova’da düzenlenen bir konferansta her gün kullandığımız internetin çok hızlı olduğunu, ancak güvenlik konusunda sıkıntılar yaşattığını belirtmişti. Bu konuda kuantum internetin daha yavaş olduğunu ama daha güvenlikli olduğunu vurgulamıştı. Lvovsky’e göre şu anda kuantum internetin hızı yavaş, ama kuantum veri iletimi oldukça güvenli. Düzenli olarak kişisel bilgileri ve verileri korumak için kuantum internet üst düzey akış sağlıyor. Bu yüzden korsanların bilgileri çalması çok daha zorlaşıyor. Kuantum Ağının Dezavantajı Nedir? Kuantum internet veya ağı ne yazık ki şimdilik istenen hızda değil. Şu anda mesajlar sadece A noktasından B noktasına gidebiliyor. Üçüncü bir kişiye veya alıcıya mesajlar iletilmiyor. Los Alamos’taki ekip çoklu kuantum ağı geliştirmek için bu konu üstünde çalışıyor. Araştırmacılar halen üç yönlü çevirim içi video konferans sağlamak, çoklu partilerin şifreli kuantum anahtarı karışıklığını çözmek için çalışmalar yapıyorlar. Kuantum internetin bir başka dezavantajı ise foton temelinden ileri geliyor. Yani fotonların iletimi şok önemli. Hayati bir bit kaybetmek verinin aktarılmamasını ve hatta mesajın geri dönüşünün olmamasını gerçekleştirebilir. Bu açıdan uzak mesafeler önemli. Ama ID Quantique’nın yaptığı açıklamaya göre kuantum mesajlar yani iletimler 200 km’ye kadar iletilebiliyor. Peki, günlük kullanım için kuantum internet olacak mı? Mesela Los Alamos’taki kuantum ağ bunun için pek uygun değil. Ama bilim adamları bir gün belirli kriterler için ek güvenlik sağlamak amacıyla kuantum ağının günlük kullanımda internette etkin olabileceği varsayımını öne sürüyor. Böylece kredi kartı ödemeleri gibi hassas bilgilerin olduğu işler güvenli şekilde yapılacak. Büyük olasılıkla hack ve kimlik hırsızlığı gibi tehditler azalacak. Zaten şu anda İsviçre’deki online seçimlerde kullanılıyor. Bazı bankalar da bu ağ için başvurmuş durumda. Yani hack tehdidinin hedef aldığı bazı hükümet kurumları, bankalar gibi kurumlar kuantum şifrelemesini ve ağını kullanıyor. Günlük kullanım için kuantum internet açıkçası zor. Bunun için gerekli altyapının oluşturulması ve yayılması gerekiyor. Bunlarla birlikte altyapının bir maliyeti var. Önceki satırlarda da belirttiğimiz gibi bu maliyet yüksek ölçüde. Kuantum internet için yapılacak çalışmalarla birlikte maliyetin düşük olacağı altyapının sağlanması ve harcamaların miktarının düşürülmesi gerekiyor. Ondan sonra ise yavaş yavaş altyapının yapılması ve oturması lazım. Bunun için biraz daha zaman gerekiyor. Ne yazık ki bireysel olarak ve günlük olarak kuantum ağının kullanılması biraz daha uzak gelecekte. Ne kadar daha zaman lazım? Çoklu iletişim tarafında kuantum ağı halen geliştiriliyor. Bit kaybı olmamasının sağlanması gerekiyor. Bu yüzden geliştirilmesi alınırsa uzun bir süre daha gerekecek. Bazı kişilere göre kuantum internet için 10 seneye yakın bir zamanın geçmesi gerekiyor. Çünkü ana sorunların çözülmesi, bu çözümlerin daha basite indirgenmesi ve maliyetin buna göre ayarlanması gerekiyor. Ayrıca kuantum ağının şimdilik normal internet bağlantısına göre olan yavaşlığı da var. Sonuç olarak internet bağlantısı da en güvenlisi kuantum internet gibi gözüküyor. Belki, şimdi veya yakın zaman da olmasa da, kuantum ağı bir şekilde yaygınlaşacak ve en iyi bağlantı seçeneği olacak. Tüm bunlar için biraz daha zaman lazım. kasım’13 33 Ali Yavuz Şahin [email protected] Geleceğimize Yön Verecek Uygulamalar Son yıllarda fazlasıyla gelişen ve kullanım oranları katlayarak artan Mobil Uygulamalar kurumsal yapıların da vazgeçilmez birer parçası haline geldi. Mobil uygulamaları hiçe sayan bir şirketin rekabette arka sıralara düşmesi tartışılmaz bir gerçek. Bu ay mercek altına aldığımız Mobil Uygulamalar bakın şirketlerin hangi ihtiyaçlarını karşılıyorlar... 34 kasım’13 KAPAK KONUSU kasım’13 35 KAPAK KONUSU G elişen teknoloji kurumsal yapıların iş anlayışlarının da farklılaşmasına yol açıyor. Eskiden iletişim için kâğıt, posta veya faks kullanırken şimdilerde e-posta veya şirketlerin kendisine uyarladığı mesajlaşma servisleri kullanıyor. Bu tarz uygulamalar kurumların iş tarzlarını etkilerken, zaman açısından da şirketlere avantaj sağlıyor. Artık kurumsal kullanıcıların nerdeyse tamamına yakınının bir akıllı telefonu bulunuyor. Bu akıllı telefonlar kişiye şirket tarafından verilebiliyor veya kişiler kendi akıllı telefonlarını iş için de kullanabiliyorlar. Son dönemde özellikle mobil cihazlar üzerine Türk firmaları arasında yapılan bir araştırmanın sonuçları ilgi çekici. Türk şirketlerinin çoğu, çalışanların kendi mobil cihazlarını kullanmalarını kurum verileri açısından bir risk olarak görmüyor. Yine yapılan araştırmanın geçtiğimiz yılki sonuçlarına göre böyle düşünen firmaların oranı yaklaşık yüzde 50 iken, bu yıl yarısından fazla bir orana sahip. Bu durum çalışanlar içinde hoşgörü ile karşılanıyor. Eğer firmalar özel telefonların iş için kullanılmasına olumlu yaklaşmasaydı, birçok kurum çalışanı çift akıllı telefonla 36 kasım’13 dolaşmak zorunda kalacaktı. Araştırmada ilgi çeken bir diğer sonuç ise kurumların mobil cihazlar üzerinde yaptığı değişiklikler. Türkiye’de son bir yılda, yüzde 55 oranında sistem genelinde donanım yükseltme, yüzde 36 oranında yeni uygulama yazılımlarının sistem geneline entegrasyonu ve yüzde 36 oranında mobil cihazların sisteme entegrasyonu öne çıkan konular olarak göze çarpıyor. Bu sonuçların her geçen gün artan değerlere sahip olması sevindirici olsa da kurum verilerinin güvenliği açısından düşünülmesi gereken bir konu olduğu kaçınılmaz. Mobil Platformlar Karlılığı Arttırıyor İnternetin ortaya çıkışından bu yana gelişen ilk yeni teknoloji platformu olarak mobil bilgi işlem, kuruluşların işlerini genişletmesi için en büyük fırsatlardan birini sunuyor. Bu fırsatlardan yararlanmak ve rekabetin bu kadar kızıştığı bir dönemde mobil cihaz ve teknolojilerin kullanımıyla rakiplerin bir adım önüne geçmek kim istemez? Bu tarz çözümler için geliştirilmiş mobil platformlar şirketler için biçilmiş bir kaftan. Bu platformlar sayesinde mobil cihazlar ile kurum içerisinde kullanılan yazılımların entegrasyonu sağlanarak çalışanların mobil cihazları (Tablet PC veya Akıllı Telefon) ile iş yerindeymişçesine bilgilere erişerek tam performans ile çalışması sağlanabiliyor. Henüz gelişimini sürdüren bu pazardaki konsolidasyonun başlaması ve rekabetin artmasıyla birlikte platform üreticilerinin daha karlı, daha az riskli, tutarlı ve yüksek proje sonuçları sağlamaları bekleniyor. Bu durumda mobil platformları kullanan firma sayısı da her geçen gün artacak. Platform sağlayıcılarının yalnızca cihazlar arası geliştirme ve devreye alma konusunda iyi olmaları yetmediği gibi, aynı zamanda çok kanallı kurum, standartlar için destek, BT gereksinimlerini üstün kavrama yeteneği ve pazar için ortaklık ve ölçeklenebilir kanallar gibi konulara ilişkin de sağlam bir vizyona sahip olmaları gerekiyor. Sağlayıcıların kurumlara satın alınması, programlaması, devreye alması ve genişletmesi kolay olan platformlar sunması gerekiyor. Ayrıca sağlayıcılar “firmadan müşteriye” ya da “işletmeden firmaya” gibi yöntemlere odaklanabilirler. Fakat günümüzde her iki alanda da odaklanan sağlayıcıların vizyon KAPAK KONUSU ve uygulama puanları daha yüksek. Bu tarz firmaların tercih oranı da daha fazla olacak gibi gözüküyor. En Önemlisi Veri Girişi Dokunmatik ekran devriminin ardından mobil cihazlar üzerinde veri giriş sitilleri de bir hayli değişti. Eskiden sadece telefon tuşları ve fiziksel klavye ile mobil cihazlara giriş yapılırken, şimdilerde dokunmatik ekranlar üzerinden bu işlemler gerçekleştiriliyor. Fiziksel klavye veya standart telefon tuş takımı ile giriş yapıldığında uygulama üreticilerinin işi kolaydı. Çünkü gelen veri standart ve bu veri üzerinde yapılacak işlemler belli. Fakat dokunmatik ekranlar üzerinde yapılan veri girişleri ise tam bir muamma. Gün geçtikçe büyüyen ekranlar ve çözünürlüklerin farklı olması özellikle kurumsal uygulama geliştiricilerinin işlerini zorlaştırmakta. Pazara baktığınızda yüzlerce farklı model ve bu modellerin farklı ekran büyüklüğüne ve farklı çözünürlüklere sahip ürünler var. Hal böyle olunca uygulama geliştiricilerinin işi de bir hayli zorlaşıyor. Özellikle Android uygulama geliştiriciler yüzlerce farklı model ve ekran boyutuna uygun veri girişine izin vermek zorundalar. Apple’ın cihazları için iOS üzerinde uygulama geliştirenler ise bu konuda biraz daha avantajlı. Geliştiricilerin üzerinde çalışmasını istediği cihaz sayısı ne kadar az ise uygulamayı geliştirmek o kadar hızlı ve kolay oluyor. Tüm bunların yanı sıra veri girişi konusunda özel firmaların geliştirdiği çözümler de mevcut. Yeni uygulamalar sayesinde kullanıcılar özel klavye düzenlerine sahip olabiliyorlar. Bu yeni veri giriş tarzı kurumsal yapıların tercihi olabilir. Özel uygulamalar içerisinde bu tarz klavye düzenekleriyle kullanıcıların istedikleri ve sık kullandıkları şeyler ön plana çıkartılabiliyor ve bu sayede hız ve doğru veri girişi sağlanmış oluyor. Bulut Bilişim’in Mobil Uygulamalara Katkısı Tartışılmaz Son dönemim en popüler konularından olan Bulut Bilişim, birçok kişi ve kurum tarafından kapalı bir kutu olarak nitelendiriliyor. Kelime olarak yakın bir tarihte hayatımıza giren Bulut Bilişim aslında uzun yıllardır birçok sektör tarafından kullanılan bir hizmet. İngilizce “Cloud Computing” kelimelerinin Türkçeye uyarlanmış hali olan Bulut Bilişim genel Sadece İnternet Sitesine Sahip Olmak Yeterli Değil Ali BEKLEN CloudArena Kurucu Ortağı Hizmet verdiğimiz sektör olan turizm ile ilgili konuşacak olursak, mobil cihazlar üzerinden seyahat planı yapan ve oda satın alan kullanıcıların sayısı günden güne artıyor. Trendler gösteriyor ki bir internet sitesine sahip olmak artık şirketler için asla yeterli değil. Online işlemler otellerin gelir akışında giderek artan bir öneme sahip ve bu işlemler de günümüzde sıklıkla mobil cihazlarla yapılıyor. Araştırmalar, mobil internet kullanımının radyo, TV, PC gibi önceki teknolojilere kıyasla çok daha hızlı bir şekilde yaygınlaştığını gösteriyor. Böyle bir ortamda, yani mobil internetin ‘masaüstü internet’ olarak adlandırabileceğimiz bilgisayar üzerinden internetle yer değiştirmeye başladığı günümüzde daha iyi rekabet için, şirketlerin mobil cihazlarda mutlaka kendilerine yer açmaları ve mobil platformlarda varlık göstermeleri gerekiyor. Bunun için de önce mobil ortam için optimize edilmiş sitelere, ardından da kullanıcılara hızlı ve güvenli işlem yapabilme olanağı tanıyan mobil uygulamalara ihtiyaçları var. Tekrar turizm sektörü üzerinden konuşacak olursak, araştırmalara göre seyahate çıkacak olanların neredeyse yarısı (yüzde 47) seyahat planlarını yapmaya mobil cihazlar üzerinden başlıyor. Güncel verilere göre, online otel rezervasyonlarında mobil uygulama kullanımı oranı yüzde 12 seviyesinde bulunuyor. Bu oran direkt otelin internet sitesi üzerinden oda satın alan yüzde 69’luk kesim karşısında düşük görünebilir ancak bunda sektördeki mobil uygulamaların azlığının da rolü var. Google’ın 2012 yılında gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre, kullanıcılara mobilde iyi bir deneyim yaşatamayan tesisler müşteri kaybediyor. Mobilden gelen ziyaretçiler, mobil için optimize edilmiş bir web sitesi ya da mobil uygulaması olmayan tesislerde rezervasyon yapmaktan vazgeçiyor. Bu kullanıcıların yüzde 36’sı için sitenin mobil cihazlarla rahatlıkla gezilememesi, yüzde 28’si için ise sayfa yükleme hızının yavaş olması rezervasyondan vazgeçmede en önemli etkenler. Tüm bunlara ek olarak, günümüzde pek çok mobil platformun Flash desteklememesi ancak tasarımda halen Flash gibi desteklenmeyen teknolojilerin kullanılması, mobil cihaz kullanıcılarının deneyimlerini olumsuz etkiliyor. Platformlara uygun ve özel olarak geliştirilen mobil uygulamaların ise bu tür performans ve tasarım sorunları bulunmuyor. Akıllı telefon ve tablet kullanımının bu denli yaygınlaştığı bir ortamda, mobil web siteleri kadar fonksiyonel uygulamalar geliştirmeyi de ihmal etmemek gerekiyor. kasım’13 kasım’13 37 KAPAK KONUSU Mobil Uygulamalar Hayatı Kolaylaştırıyor M. Okan ARI emlakjet.com Genel Müdürü 2000’li yılların başından itibaren hızla gelişen e-ticaret sektöründe, mobil satışların etkisi, sektöre yeni bir soluk getirdi. Firmalar hazırladıkları mobil uygulamalar ve mobil siteler aracılığıyla e-ticareti günün her saatine yayabiliyor, bu sayede ciro artışı sağlayabiliyorlar. Mobil cihazların kullanım zamanlarının daha çok tatil günleri ve hareket halindeki zamanlarda olması, normalde pasif olan alışveriş saatlerini aktifleştirmek açısından da büyük önem taşıyor. İstatistiklere göre, Türkiye’de 67 milyon mobil abonenin yüzde 59’u cep telefonundan internete giriyor. Türkiye'deki mobil trafiğin artış oranı ise yüzde 70’in üzerinde bulunuyor. Bu rakamlardan da anlaşılacağı gibi, mobil hizmetlere olan talep her geçen gün hızla yükseliyor. Bu nedenle, firmaların hizmetlerini müşterilerinin bulundukları her ortamda sunabilmeleri, satışlarını artırmaları, müşteri memnuniyetini sağlamaları için servislerini mobil platformlara da taşımaları gerekiyor. emlakjet.com olarak biz de, emlakçılara ve emlak arayanlara, çoğunlukla mobil olmalarını gerektiren 38 kasım’13 gayrimenkul arama süreçlerinde hayatlarını kolaylaştıracak ve zaman kazandıracak mobil hizmetler sunuyoruz. Mobil ziyaretçilerimizin sayısı 2013 yılında 2012'ye göre 2 kat artış gösterdi. Son üç yılın ilk 6 aylık periyodundaki emlakjet.com ziyaretçi verileri karşılaştırıldığında tablet ve akıllı telefon kategorisindeki cihazlardan siteye dahil olma sayılarının katlanarak artış gösterdiğini gözlemleyebiliyoruz. Mobil uygulamalar alıcı ile satıcıyı günün her anında ve bulundukları her yerde buluşturma imkanı yaratıyor. Bizim mobil uygulamalarımız gayrimenkul arayanlara akıllı cihazlarından sade ekranlarda etkin bir arama yapabilmelerini ve çok hızlı bir şekilde gayrimenkulü satan/kiralayan kişilere ulaşabilmelerini sağlıyor. Önümüzdeki 10 yıl boyunca mobilin en önemli trendler arasında yer alacağına inanıyoruz. Dolayısıyla, mobil platformların firmalara hem yeni üye kazanımı hem de satış artışı anlamında büyük katkılar sağladığını ve zamanla daha da çok sağlayacağını söyleyebiliriz. anlamıyla çevrim içi bilgi dağılımı olarak tanımlanıyor. Bu işle ilgilenen kişiler ise Bulut Bilişim’i, cihazlar veya uygulamalar arasında ortak bilgi paylaşımını sağlayan gelen yapı olarak açıklıyor. Bulut Bilişim teknolojisi birçok kişinin düşüncesinin aksine bir ürün değil hizmet olarak karşımıza çıkıyor. Geçmiş dönemlerde kurumların sıkça kullandığı bu teknoloji son dönemde son kullanıcılar tarafından da kullanılmaya başladı. Bulut Bilişim servisleri üzerinden verilen hizmetler bir depolama servisi veya uygulama paylaşımı olarak karşımıza çıkabiliyor. Tabii ki son kullanıcılara sunulan bu servisler buz dağının sadece görünen yüzü. Buz dağının görünmeyen bölümünde ise kurumlara sunulan hizmetleri içeriden dev bir bölüm var. Bu tarz Bulut Bilişim hizmeti farklı yapılarda farklı amaçlar için kullanılabiliyor. Son dönemde daha da hızlı gelişen teknoloji Bulut Bilişim hizmetlerinin de yaygınlaşmasında öncü oldu. Donanım ürünlerinin popülerliğin azalması ve git gide artan eleman ihtiyacına karşın Bulut Bilişim servislerinin sunduğu abonelik ve verilen hizmet kadar ödeme mantığı kurumların fazlasıyla hoşuna gitti. Ayrıca bu servislerin internet ağı üzerinden kullanılabilir olması kurumların yaptığı işlemlerde gerçek zamanlı işlem yeteneklerini sınırlamadan sonuç almalarını da sağladı. İnternet ağının cep telefonlarında da hızlı bir şekilde kullanılmaya başlanması Bulut Bilişim ile birlikte yayılan uygulama popülasyonunu da tetikledi ve bu sayede nerdeyse kullandığımız her hizmet üzerinde Bulut Bilişim Servisi kullanılmaya başlandı. Tabii ki Bulut Bilişim hizmetleri dibi delik bir kuyu tarzı her sisteme veya her çözüme uygulanabiliyor. Buradaki asıl konu ise, dünyanın neresinde olursanız olun ve hangi cihazı kullanırsanız kullanın Bulut Bilişim servisiyle birlikte sunulan hizmetlere bağlanabilmeniz. Bu durum mobil cihaz kullanımını da bir elzem haline getiriyor. Çünkü kullanıcılar ellerindeki donanımın performansından bağımsız olarak Bulut Bilişim sayesinde hizmet alabiliyor ve mobil olarak işlemlerini gerçekleştirebiliyorlar. Bu durum hem mobil cihaz kullanımını artırmakta, hem de bu cihazlar üzerinden sağlanan uygulamalar ile hizmet sektörünü de geliştirmekte. Şirket Yönetiminde Mobil Uygulamalar Geçmişe göre ERP uygulamalarının şirket operasyonlarındaki önemi fazlasıyla artmış durumda. Bu sebepten ERP KAPAK KONUSU Şirketlerin Teknoloji İle Büyümelerine Turkcell Modeli Selen KOCABAŞ Turkcell Kurumsal Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Kurumsal pazarın lideri Turkcell, bugün 500 bini aşkın şirkete hizmet veriyor. Bu pazardaki deneyimlerimiz bize, Türkiye’de ne yazık ki pek çok işletmede teknoloji algısının, “Ben ne anlarım bu işlerden?” ile başlayıp “Teknoloji çok maliyetli bir yatırım!”a kadar uzanan olumsuz gerekçelerle şekillendiğini gösterdi. Oysa pratik, kanıtlanmış, esnek, hesaplı, külfetsiz, hızlı ve şirkete özel teknoloji elimizin altında. Bu nedenle Turkcell olarak geçtiğimiz günlerde şirketlerin bilişim teknolojilerini etkin kullanımı için Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek yeni bir model geliştirdik. İş’te Teknoloji Hamlesi adını verdiğimiz bu model ile sektörlerin ve şirketlerin ihtiyaçlarına özel çözümleri kategorize edip, Turkcell güvencesi ile müşterilerimize sunuyoruz. Turkcell’in Kurumsal Müşterilerine Yönelik Çözümleri Turkcell, iş hayatlarını kolaylaştırmak, verimliliklerini artırmak, maliyetlerini azaltmak, rekabette avantaj sağlamak ve iş süreçlerinde etkinliklerini artırmak amacıyla uzun zamandır şirketlere mobil çözümler sunuyor. Bilgiye ve işe her an her yerden erişim sağlamak üzere sunduğumuz çözümlerin 40 kasım’13 başında, Turkcell AkıllıBulut geliyor. Şirketler; donanım, yazılım, lisans, işletim, internet ve güvenlik gibi IT hizmetlerini yüzde 80 tasarruf ile www. turkcellakillibulut.com adresi üzerinden alabiliyor. Şirketlerin ön yatırım, bakım ve güncelleme masraflarını ortadan kaldıran Turkcell AkıllıBulut ile bulut hizmetlerine her an, her yerden ve her cihazdan istenilen kapasiteyle ulaşılıyor. Bulutun olmazsa olmazı kaliteli genişbant altyapısı da Turkcell Superonline ve Turkcell 3G şebekesinin güvencesinde müşterimize sunuluyor. Şirketlerin süreç ve operasyon yönetimi verimliliğine en büyük etkiyi, M2M (makineler arası iletişim) odaklı çözümlerimiz sağlıyor. M2M teknolojisi sayesinde, Turkcell müşterisi şirketler akıllı araç sistemleriyle benzinden tasarruf edebiliyor, enerjide kayıp kaçak oranlarını çok daha düşük seviyelere çekebiliyor, stok takibinde maliyetlerini düşürebiliyor, gıda bozulmalarını engelleyebiliyor. Türkiye’nin ilk makineler arası iletişim teknolojileri platformu olan Turkcell M2M Platform’u (m2m.turkcell.com.tr) ile platformda sunduğumuz M2M çözümlerimiz arasında en çok ilgi görenler, Akıllı Araç, Akıllı Enerji ve Akıllı Endüstri çözümleri. konusundaki yaklaşımlar ve yapılan seçimler de hayati önem taşıyor. Şirket içerisinde bir çalışanın yüksek performans sunması büyük bir başarı, bir takımın veya bir ekibin yaptığı sorunsuz işler ise daha büyük bir başarı olarak değerlendirilebilir. Fakat firmanız yüzlerce kişiden oluşan eleman ağına ve bu yapı içerisinde birçok takım ve ekip barındırıyorsa, kullanacağınız ERP çözümü sayesinde vezir de olabilirsiniz rezil de. Tabii ki dikkatleri üzerinize çekecek ve iş dünyasında size saygın bir yer kazandıracak da bu tarz bir başarıdır. Çünkü burada asıl başarı iletişim, ekip çalışması ve iş süreçlerinden doğar. Ekip odağında başarının anahtarı olan iletişim, ekip çalışması ve iş süreçleri üçlemesinin dijital yansıması ise ERP olarak karşımıza çıkıyor. Veri odağında iş yapan kurum, verinin departmanlar arasındaki yüzde 100 bütünlüğünü sağladığında, iş süreçlerinde büyük bir hızlanma, hata oranında düşüş ve iletişim kazanır. Günümüzde ERP’yi yalnızca iş gücünü kontrol eden ve finansal kaynakları yöneten kısıtlı bir araç olarak algılamak hata olacaktır. Artık yalnızca sipariş ile başlayıp fatura ile biten tarzdaki kısıtlı ERP yapıları kurumların ihtiyaçlarına yanıt veremiyor. Bu nedenle, ERP yapıları eskisinden çok daha fazla gelişmiş durumda. Eski tarz yaklaşımlar yerini gelişmiş ve mobil cihazların yok sayılmadığı yaklaşımlara yerini bırakmış durumda. Şirket çalışanlarının hemen hemen hepsinde bir akıllı telefon bulunuyor ve bu akıllı telefonlar yeri geldiğinde şirket amaçları için kullanılıyor. Örnek olarak e-postalarımızı gösterebilir. Birçok kullanıcı e-postasını mobil cihazları üzerinde okuyor. Bu ve bunun gibi uygulamalar gün geçtikçe artış göstererek şirket içi verimliliği arttırmaya yönelik çözümler sunuyorlar. Bu çözümlerin en büyük artısı ise kullanıcılara zaman ve yerden bağımsız olarak çalışma ortamı sağlaması. Artık ERP çözümleri üzerinde raporlarınıza hızlı ulaşabileceğiniz, onay verebileceğiniz, masraf girişi yapabileceğiniz, müşterilerini yönetebileceğiniz özel Mobil Uygulamalar bulunuyor. Bu uygulamalar sayesinde ister tatilde olun isterseniz bir akşam yemediğinde, şirketiniz hakkındaki bilgilere elinizdeki bir cep telefonu veya Tablet PC ile kolaylıkla ulaşabileceksiniz. Ali Yavuz Şahin RÖPORTAJ [email protected] Arneca Büyüyerek Yoluna Devam Ediyor Son dönemde artan mobil cihaz kullanımı bu konudaki ürün ve hizmetlerin de hızlıca gelişmesine ön ayak oldu. Biz de bu konudaki görüşlerini almak için Arneca yöneticileri Ahmet Akkök ve Kerem Turgay ile bir söyleşi gerçekleştirdik Bize Arneca’nın kuruluş hikâyesinden bahsedebilir misiniz? Ahmet Akkök: Yazılım geliştirme tutkusu olan iyi karakterli insanları bir araya getirmenin hikayesidir Arneca’nın kuruluşu. EMC Frankfurt’ta yaklaşık 6 sene çalıştıktan sonra Türkiye’ye tek bir şartla dönecektim: Müşteri ve çalışan odaklı bir teknoloji şirketi kurmak! Benim ve çevremdeki insanların tanıdığı, iyi karakter ve iyi teknik bilgi sahibi insanları bir araya getirerek başladık. Sonuçta; hiyerarşiden uzak, pozitif, eğlenceli ve verimli bir çalışma ortamı yakaladık ve tabii ki beraberinde de başarıyı. Arneca bünyesindeki her çalışan ayrı bir fenomen. Arneca’lılarla birlikte çalışmak bir zevk ve benim açık ara en favori aktivitem. İmkanı olan herkese tavsiye ederim. Sunduğunuz çözümler hangi sektörden firmalara hitap ediyor? Bu konuda hedeflediğiniz bir sektör var mı? A.A.: Hem hizmet hem de ürün çözümleri sunuyoruz. Hizmet tarafında entegrasyon altyapısından uygulama deneyim tasarımına kadar bir çok alanda çalışmaktayız. Teorik olarak bir çok sektöre hitap edebilmemize rağmen talepler genellikle telekom ve finans sektörlerinden geliyor. Ürün çözümlerinde ise perakende, eğitim, telekom, yayıncılık ve finans sektörleriyle çok yakın çalıştığımızı söyleyebilirim. Sunduğunuz mobil çözümler genellikle ihtiyaç duyulan boşlukları tamamlıyor. Bu tarz çözümleri firmalara siz mi götürüyorsunuz, yoksa onlar sizlere bu tarz bir ihtiyaçları olduğunu mu iletiyor? A.A.: Her ikisi de. Örneğin Uzman TV için yaptığımız iPad uygulaması ihtiyacı müşteriden bize geldi; ama Turkcell T model telefonlara sağladığımız Android klavye Ahmet Akkök Arneca Genel Müdürü çözümünü biz müşteriye götürmüştük. Çözümü biz götürsek dahi ürünü müşterinin ihtiyaçlarına göre muhakkak şekillendirmek gerekiyor. Müşterilerimizin ihtiyaçları bizim için çok değerli. Müşterilerimizin bize ilettikleri ihtiyaçlar; sadece onlara vereceğimiz hizmetleri değil, Arneca’nın yöneleceği alanları da belirleyici değerde. Bu noktada bizim müşteriye götürdüğümüz çözümlerin de müşterinin ihtiyacını önceden belirleyebilme denemeleri olduğunu söyleyebiliriz. Mobil alanda B2C çalışmalarınız var mı, varsa bunlardan bahseder misiniz? A.A.: B2C tarafında yaklaşık 200.000 kişiye ulaşan ve özellikle okul öncesi yaş grubundaki çocuklara yönelik olan Masalcı uygulamamız var. Yakın zamanda farklı diller için de çalışmalarını tamamladığımız uygulamayla Türkçe yanında İngilizce, Arapça ve Fransızca masallar da satıyoruz. Son zamanlarda yakaladığımız ivmeyle aylık 3.000 adetin üzerinde masal satışı gerçekleştiriyoruz. 2014 hedefimiz yıllık tüm dillerde toplam 100.000 adetin üzerinde masal satışı. Henüz piyasaya sürmediğimiz ve ilk defa ICT 2013’de sunduğumuz Zig Zag Klavye var. Dokunmatik ekranlı cihazlarda dikey duruşta klavye için ayrılan alan oldukça dar ve tuşların genişliği oldukça kısıtlı. 10 cm genişlikte bir ekranda tuşların genişliği 1 cm, Türkçe klavye kullanıldığında 0.8 cm. Zigzag Klavye bu problemi adresleyen bir klavye dizgesi. Bir tuşun üst ya da alt kenarda, komşu tuşun ise tam ters tarafta geniş ene sahip olmasıyla çözüm sağlanmakta. Aşağıdaki örnekte tuş genişliklerinin yüzde 50 büyüdüğünü görebilirsiniz. Zig Zag Klavye’yle yaptığımız hızlı yazma testlerinde normal klavyeye oranla yüzde 80 daha az hata oranı yakaladık. Bu klavye ABD’de patent başvurusunu yaptığımız bir çalışma. Zig Zag Keyboard için sadece dikey modda çalışan bir Android demo uygulamamız var, denemek isteyenler [email protected] adresinden uygulamayı talep edebilirler. kasım’13 41 RÖPORTAJ Zig Zag Klavye’yi kullanıcılara farklı şekillerde sunma imkanlarımız var. Şu sıralarda cihaz üreticileriyle iş birliği yapma imkanlarını değerlendiriyoruz. baş parmak klavyesi olarak ikiye ayrılabilen, yazı alanını tam ekran büyütebilen ve yüksek seviyede özelleştirilebilen kapsamlı bir çalışma oldu. Uygulama Turkcell tablet ve yeni çıkan Turkcell T modellerinde varsayılan klavye olarak kullanılmakta. Telefonlarda kısıtlı ekran boyutları nedeniyle Türkçe Q dizgesinin tamamının olmamasını anlayabiliyorum ama tabletlerde tam takım Türkçe Q dizgesi olmaması büyük bir kayıp. Apple bu eksiğini iOS6 ile kapattı fakat malesef halen bir çok Android cihazda tam takım Türkçe Q dizgesi bulunmuyor. Arneca’nın gelecek planları hakkında bizlere bilgi verebilir misiniz? Zig Zag Keyboard dışında patent konusu olan iki klavye çalışmamız daha var. İlki “Sabit Merkezli Büyüyen Tuşlu Klavye”, ikincisi “Tuşları Öngörüyle Gizleyen Klavye”. Büyüyen tuşlu klavye de tuşlanan harfleri baz alarak bir sonraki adımda kullanılma ihtimali yüksek olan tuşları büyütüyoruz. ABD’de tam olarak aynı olmasa da buna benzer patentler Microsoft ve IBM tarafından alınmış. Hatta Win Phone 8’de Microsoft’un patentini aldığı benzer bir metod kullanılıyor ve oldukça verimli çalışıyor. Win Phone 8 klavyesi diğer mobil işletim sistemleri klavyelerine (marketteki Android klavye uygulamaları da dahil) göre biraz daha iyi çalışıyor, benim favori geleneksel klavyem Windows Phone 8’inki. Tuşları gizleyen klavye de yine benzer şekilde tuşlanan harfleri baz alarak sonraki adımda kullanılma ihtimali az olan harfleri gizleyerek kalan alanı kullanılması ihtimali yüksek olan harfler arasında paylaştırıyor ve hatta yeterli yer olduğunda tuşların yerinde kelime tavsiyeleri gösteriliyor. Bunların dışında Android Türkçe Klavye uygulamamız var: Türkçe Klavye uygulamamız; tüm Türkçe karakterlerin bulunduğu Türkçe Q ve F dizgesi arasında tek tuşla geçiş yapabildiğiniz, hata düzeltme ve kelime tavsiyesi için 27.000 Türkçe kelime barındıran, yeni sözcük eklenebilen, e-mail, SMS ve Web adres girişi için farklı dizge sunan, donanımsal tuşlara görev atanabilen (örnek olarak ses açma kapama tuşlarıyla sayfanın yukarı aşağı kaydırılması), yatay duruşta 42 kasım’13 A.A.: Kurulduğumuz 2009 yılından bu yana yıllık ortalama yüzde 50 büyüyoruz. Büyümeye de devam edeceğiz. Büyümeyle beraber müşteri ihtiyaçlarını karşılamaya devam etmek için esnekliğimizi ve ürün tarafında da market ihtiyaçlarına göre şekillenebilme esnekliğimizi koruyacağız. 2012 yılında Kahramanmaraş KSU Teknokent’de kurduğumuz şubemizde geliştirici ve testçiden oluşan 10 kişilik bir ekip çalışmaktadır. Bize; dijital içerik hazırlama, geliştirme ve mobil cihaz testleri konularında destek vermekte olan şubemizde, 2017’de 100 kişiyi istihdam etmeyi hedefliyoruz. B2C tarafında ise; elimizdeki ürünlerin potansiyelleri çok yüksek. Masalcı uygulamasının sadece Türkiye’de günlük 300 masal satışına ulaşabiliyoruz. Kısa vadede hedefimiz günlük 500 masal satışına ulaşabilmek. Fakat potansiyelinin çok daha fazla olduğu kesin. Bu potansiyele ulaşmak için 2014’de yatırımcı desteği alıp, Masalcı uygulamasının yurt dışında tanıtımını daha iyi yaparak B2C gelirimizi yurtiçi ve yurtdışında yatırımcılarla birlikte katlamayı hedefliyoruz. Bizlere “SmartEvent – Etkinlik Mobil Uygulamaları” ürününüzü anlatabilir misiniz? Kerem Turgay: 2012 yılında Garanti Bankası’na Müdürler Toplantısı Blackberry uygulamasını yapmamız ile etkinlikler için mobil uygulama çözümü geliştirmemiz başladı. Etkinlik boyunca tüm bilgiler, duyurular bu uygulama üzerinden paylaşıldı. Katılımcılar da tweet’lerini ve çektikleri fotoğrafları paylaşarak etkinliğe aktif olarak dahil oldu. Uygulamanın gördüğü ilgiyi ve Türkiye’de etkinlik pazarının hızla büyümesini göz önüne alarak, uygulamayı geliştirmeye ve SmartEvent adında bir ürün haline getirmeye karar verdik. SmartEvent sayesinde; kongre, konferans, fuar ve şirket toplantıları gibi etkinlikler için sadece 1 gün içinde tüm akıllı telefon modellerinde çalışacak bir etkinlik uygulaması oluşturabiliyoruz. SmartEvent; etkinliğe özel tasarlanmış ikonu, menüsü, ikon setleri, görselleri ve içeriği ile etkinliğe özel bir uygulama deneyimi sunuyor. SmartEvent hakkında daha fazla detay için, www.SmartEventApp.com sitesini ziyaret edebilirsiniz. SmartEvent nerelerde kullanılıyor? K.T.: SmartEvent, zengin özellikleri sayesinde aklınıza gelebilecek her türlü etkinlikte kullanılabiliyor. SmartEvent’in; Logo Yazılım ve Oracle’ın şirket etkinliklerinden IDC CIO Summit, ICT Summit, World Intelligent Cities, E-Ticaret gibi zirvelere, European Marketing Academy gibi konferanslara kadar çok yaygın bir kullanımı var. SmartEvent; çoklu dil desteği ile, özellikle yabancı konukların sık görüldüğü Coca-Cola gibi şirketlerin toplantılarında, World Chemistry Congress ve CeBIT gibi uluslararası kongre, konferans ve fuarlarda da özellikle tercih ediliyor. SmartEvent, organizatörlere ne faydalar sağlıyor? K.T.: SmartEvent’in organizatörlere sağladığı faydaları üç ana başlıkta toplayabiliriz: Çok kısa sürede hazırlanıp uygulanabilmesi, uygulama geliştirme için verilecek sabit giderlerden kurtarması ve yeni gelir kalemleri yaratması. RÖPORTAJ Mobil cihazlar, çok farklı kullanım tecrübeleri, işletim sistemleri ve ekran boyutlarına sahipler. Bu nedenle, kaliteli mobil uygulama geliştirme süreçleri uzun ve maliyetli oluyor. Yoğun bir ajandaya sahip etkinlik organizatörleri ve şirketlere bir günde etkinliğe özel mobil uygulama sunabilmek, SmartEvent’in en önemli avantajlarından sadece bir tanesi. SmartEvent ile oturumlar, sunumlar, konuşmacılar, ulaşım, mekan, etkinlik temsilcileri, sponsorlar, kat planları, önemli telefonlar, kıyafet kuralları, bilet fiyatları, standlar gibi etkinlik ile ilgili tüm bilgiler yayınlanıyor. Kitapçık giderlerinden kurtulan organizatörler, aynı zamanda oturum saati gibi bilgileri uygulama içerisinde anında güncelleyebiliyor ve “push notification” mesajları ile tüm katılımcıları anlık bilgilendirebiliyorlar. SmartEvent, organizatörlerin yeni gelir kalemleri yaratmaları için de tasarlanmış bir uygulama. Uygulamadaki sponsor görsel alanları, “rich push notification” mekanizması ve etkinlik sonrasında hangi katılımcının hangi oturuma girdiği, hangi satış temsilcisine görüşme talebi gönderdiği gibi raporlar organizatörler için yeni gelir kalemleri olarak ön plana çıkıyor. SmartEvent, katılımcılar için ne faydalar sağlıyor? K.T.: SmartEvent; konuşmacıya oy vermek, oturum sırasında soru sormak, anket doldurmak, tweet atmak, fotoğraf paylaşmak, kişisel ajanda oluşturmak, sunumları PDF olarak edinebilmek, etkinlik içinde arama yapmak gibi Kerem Turgay Arneca Ar-Ge Lideri özellikleri ile katılımcıların etkinlik deneyimini kolaylaştırmakta ve zenginleştirmektedir. Etkinliklerin en büyük amaçlarından biri de hem katılımcılar, hem de sponsorlar için iş fırsatları yaratmaktır. SmartEvent, sponsor stand ve temsilcilerine görüşme isteği gönderebilmek, katılımcıların LinkedIn profillerini görüntülemek gibi özellikleri ile de bu alanda faydalar sağlamaktadır. SmartEvent için 2014 hedefleriniz nedir? K.T.: Türkiye’deki etkinlik pazarının çok büyük olduğunu belirtmeliyim. İstanbul, kongre sayısı olarak dünyada ilk on sırada yer alıyor. Türkiye’de her yıl 500’ün üzerinde fuar düzenlenmekte. Fortune 500 şirketleri; her sene, çalışanları ve iş ortakları için ürün tanıtım organizasyonları yapmakta. Altyapı, konaklama ve tanıtım yatırımları ile de etkinlik pazarı büyümeye devam etmekte. 2014 hedefimiz; 100’den fazla büyük ölçekte kongre, konferans, fuar ve şirket toplantısı etkinliğinde SmartEvent’in kullanılması. Bunun için Biletino, Etkinlik.com.tr ve EventAsist’ten oluşan iş ortaklıklarımızı daha da arttırmayı planlıyoruz. Türkiye etkinlik mobil uygulamaları pazarında öncü olmak ve sunduğumuz çözüm ile organizatör ve katılımcılara maksimum fayda sağlamak için SmartEvent ürününü sürekli olarak geliştirmeye devam ediyoruz. SmartEvent’in şu anda 20 olan ana özellik (konuşmacı, oturum, Twitter, LinkedIn vs..) sayısını, 2014’te yeni geliştirmeler ile 30’a çıkarmayı, böylece müşterilerimize daha da çeşitli ve kaliteli bir ürün sunmayı hedefliyoruz. kasım’13 43 Avşar Özgen ÖZEL DOSYA [email protected] Büyükşehirlerin Geleceği Akıllı Kent Teknolojilerinde Bilgi ve iletişim teknolojileri şehirlerde karşılaşılan sorunların çözülmesi, kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi ve vatandaşların yaşam kalitelerinin artırılmasına önemli katkılar sağlıyor K entlerin karşı karşıya kaldığı pek çok sorunun temelinde hızla artan nüfus önemli bir yer tutuyor. Son 10 yılda dünya nüfusu yüzde 12 artarak 6,2 milyardan 7,0 milyara çıktı. Özellikle gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerdeki yüksek nüfus artış hızı dünya nüfusunu önemli oranda artırıyor. Yıllık bazda dünya nüfusu yüzde 0,6 seviyesinde artarken, bu oran gelişmekte olan ülkelerde yüzde 1,01 ve az gelişmiş ülkelerde yüzde 2,06 seviyelerinde bulunuyor. Dünya nüfus artışına paralel olarak kırsal alanlardan kentlere göç, kentlerin nüfusunu önemli oranda artırıyor. Özellikle gelişmiş ülkelere kıyasla gelişmekte olan ülkelerdeki ve az gelişmiş ülkelerdeki kırdan kente göç oranları daha yüksek. 2002-2012 yılları arasında kırdan kente göç gelişmiş ülkelerde toplam nüfusun yüzde 0,6’sını oluştururken bu oran gelişmekte olan ülkelerde nüfusun yüzde 2,3’ünü ve diğer az gelişmiş ülkelerde nüfusun yüzde 4,4’ünü oluşturuyor. Türkiye’de 2007 yılında toplam nüfusun yüzde 70’ini oluşturan kent nüfusu hızla artarak 2012 yılında toplam nüfusun yüzde 75’ine ulaştı Toplam nüfustaki ve kırdan kente olan göçteki artışlara paralel olarak kentlerde yaşayan nüfus artıyor. Özellikle son 10 yılda gelişmekte olan ülkelerdeki kent nüfusunun oranı yüzde 61’den yüzde 63’e ve az gelişmiş ülkelerde de kent nüfusunun oranı yüzde 34’ten yüzde 38’e çıktı. Kırsal alanlardan kentlere artan göçün ve kırsalda yaşayan 44 kasım’13 nüfustaki düşüşün başlıca nedenleri olarak kırsal alandaki sosyal olanakların azlığı (kaliteli eğitim ve sağlık hizmetleri gibi), altyapı yetersizliği (su, elektrik, ulaşım gibi), güvenlik ve kırsal alanlardaki iş imkanlarının azlığı gösteriliyor. Dünyadaki eğilimlere benzer şekilde Türkiye nüfusu ve nüfus içinde kentlerin payı hızla artıyor. Türkiye’nin son 10 yıldaki nüfus artışı yıllık yüzde 1,31 ile gelişmekte olan ülkelerin üzerinde seyretti. 2007 yılında yaklaşık 71 milyon olan Türkiye nüfusu 2012 yılında 75 milyona ulaştı. Bu artış ve devam eden göçlerle birlikte 2007 yılında toplam nüfusun yüzde 70’ini oluşturan kent nüfusu hızla artarak 2012 yılında toplam nüfusun yüzde 75’ine ulaştı. Türkiye’deki kırsaldan kentlere olan göç öncelikli olarak büyük kentlerde yoğunlaşıyor. Türkiye’de 2007’den 2010’a kadar en büyük 5 şehrin (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana) nüfusunun toplam nüfusa oranı 2 milyonluk artışla yüzde 35,7’den yüzde 36,5’e çıktı. Bu dönemde İstanbul’un nüfusu 12,6 milyondan 13,6 milyona çıkarak yüzde 8 oranında arttı. Genele bakıldığında Türkiye’de ekonomisi gelişmiş veya gelişmekte olan büyük kentler göç alırken, ekonomisi daha az gelişmiş olan şehirlerin göçle nüfusu azalıyor. Örneğin 20102011 yılları arasında İstanbul’un nüfusu göçle net yaklaşık 122 bin artarken, aynı dönemde Van’ın nüfusu net yaklaşık 49 bin düştü. Kentlerdeki hızlı nüfus artışı pek çok sorunu da beraberinde getiriyor. Ortaya çıkan bu sorunlar kentlerdeki ekonomik ve sosyal hayatı olumsuz yönde etkilediği gibi kentlerde yaşayanların yaşam kalitesini düşürmekte ve kentlerin marka ve rekabet gücünü azaltıyor. Gün geçtikçe artan ve birbirleri ile ilişkili sorunlardan dolayı, şehirlerin mevcut durumda kullandıkları uygulamalar ve çözümler ileriki zamanlarda karşılaşılan problemleri çözmeye yeterli olmuyor. MAKALE Karşılaşılan sorunlara çözümler üretebilmek için şehirlerin yeni teknolojileri kullanarak ana sistemlerini (ulaşım, su, enerji, iletişim gibi) dönüştürmeleri ve kısıtlı kaynaklarını en verimli şekilde kullanmaları zorunluluk haline geliyor. Bu amaçla şehirlerin hızlı bir şekilde daha “akıllı” hale gelmeleri gerekiyor. Akıllı Kent Nedir? Bilgi ve iletişim teknolojileri şehirlerde karşılaşılan sorunların çözülmesi, kamu hizmetlerinin iyileştirilmesi ve vatandaşların yaşam kalitelerinin artırılmasına önemli katkılar sağlıyor. Bu kapsamda, Kent Bilgi Sistemleri (KBS), Günümüzde kentlerin yaşadıkları sorunları çözmeyi ve kentlerde yaşayanların yaşam kalitesini artırmayı amaçlayan “Akıllı Kent” çözümleri önem kazanıyor kente ve kentlerde yaşayan vatandaşlara ait bilgilerin toplanmasına, yönetilmesine ve doğru sorgulamalar oluşturulup analizlerin yapılmasına, kentin her türlü ekonomik, sosyal, kültürel, idari ve diğer hizmetlerinin en iyi şekilde gerçekleştirilmesine olanak tanıyor. KBS ile kentlerdeki yerel iş süreçleri elektronik ortama taşınabiliyor ve sunulan hizmetler daha hızlı ve doğru bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. KBS ile birlikte kentlerde kullanılan Coğrafi Bilgi Sistemleri de (CBS) kent sorunlarının çözümüne ve kentlerin sunmuş olduğu hizmetlerin kalitesini artırmaya yönelik olarak mekâna ve konuma dayalı karar verme süreçlerinde kullanıcılara yardımcı olmak üzere kentlerle ilgili coğrafi verilerin toplanmasına, işlenmesine, yönetilmesine ve analiz edilmesine olanak tanıyor. KBS ve CBS, akıllı kent uygulamalarının hayata geçirilmesinde kurulacak sistemlerin temel altyapısını oluşturmalarından dolayı kritik öneme bir sahip. Günümüzde kentlerin yaşadıkları sorunları çözmeyi ve kentlerde yaşayanların yaşam kalitesini artırmayı amaçlayan “Akıllı Kent” çözümleri önem kazanıyor ve dünyadaki pek çok şehirde hızla uygulamaya geçiriliyor. Akıllı Kent çözümleri temelde KBS ve CBS gibi kentlerin bilgi teknolojileri altyapı sistemlerine bütünleşmiş ve gerçekzamanlı bilgiye dayalı karar almayı mümkün kılacak şekilde hayata geçiriliyor. Akıllı Kent Teknolojilerinin Sağladığı Faydalar Bu çözümler kentlere ve kent sakinlerine pek çok fayda sağlamakla birlikte, bunlar arasında finansal faydalar, daha iyi bir kent yaşamı, marka değeri oluşturma ve algı avantajları öne çıkanları oluşturuyor. Akıllı kent çözümlerini uygulayan kentlerle ve tedarikçilerle yapılan görüşmeler, akıllı kent uygulamalarının tercih edilmesindeki birincil itici gücün finansal olmayan avantajlar olduğunu ortaya koyuyor. Ancak bunlar finansal önlemlerle bir arada dikkate alınıyor. Bununla birlikte, akıllı kent çözümlerinin finansal faydalarının her kent için farklılık göstereceğini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Akıllı kent teknolojilerinin sağladığı finansal faydalara baktığımızda karşımıza ilk olarak sermaye giderlerinde sağlanan azalma çıkıyor. Akıllı kent teknolojilerinin getirdiği optimizasyonla mevcut kapasiteden ve varlıklardan daha fazla yararlanılıyor. Örneğin, kent yollarından daha yüksek kapasite elde edilebildiği gibi mevcut şebeke üzerinden de daha fazla elektrik iletme imkanına kavuşuluyor. Ayrıca işletme giderlerinde azalma sağlanıyor. Tamir etme yerine önleyici bakım ve gerçek zamanlı veriler, servis ekiplerinin daha düşük seviyede kullanılmasını sağlıyor. Akıllı kent teknolojileriyle gelirlerde de artış gözleniyor. Bazı çözümlerde hizmet seviyelerinin yükseltilmesi yoluyla kullanımı optimize etmek veya tüketimi artırmak için fiyat mekanizmalarından yararlanılıyor. Toplu taşıma kullanımı ya da akıllı parkmetreler buna örnek olarak gösteriliyor. Bir talep yönetimi aracı olan trafik sıkışıklığı ücretlendirme gibi yöntemlerle gelirlerde artış sağlanabiliyor. Bu gelirlerin, ücretlendirme sonrasında oluşacak refah kaybının (özellikle alt gelir grubu) telafi edilmesine yönelik olarak toplu taşıma altyapısının geliştirilmesi amacıyla kullanılması sağlanabiliyor. Akıllı kent teknolojileriyle, kent halkı için daha iyi yaşam koşulları da sunuluyor. Tek tek bakıldığında avantajlar çözüme göre değişiyor. Bunlar arasında ulaşım süresinin düşmesi, daha yüksek güvenilirlik, sağlamlık, acil durum müdahalelerinin hızlanması, suç oranlarında azalma, vb. yer alıyor. Bu faydaların yanında, “akıllı” markasından iş imkanları, parasal kaynaklar ve kent insanı gibi kaynakların güçlendirilmesinde yararlanılabiliyor ve kentlerin ekonomiye olan katkıları da artıyor. Rekabet gücünün artması, daha nitelikli bireylerin istihdam edilebilmesi ve iş imkanlarının artması gibi olanaklar sunuyor. Sonuç olarak, kent sakinleri için daha iyi bir yaşam standardı “akıllı” teknolojilerin kentlerdeki kullanımının artırılması için itici bir güç oluşturuyor. kasım’13 45 Avşar Özgen ÖZEL DOSYA [email protected] BİT’in Kullanımı ve Yaygınlığı Hızla Artıyor İnsanların Bilgi ve İletişim Teknolojilerine karşı olan tecrübeleri, bu teknolojilerden ne şekilde faydalanacağını bilmesine göre büyük değişiklik gösteriyor B ir toplumda Bilgi ve İletişim Teknolojileri’nin (BİT) yaratacağı etki, üç ayrı bileşenin yerine getirilmesiyle mümkün oluyor. Bu bileşenleri kullanım, erişim ve yetkinlikler olarak sıralayabiliriz. BİT kullanımı ve kullanım sıklığı bu etki için kilit bir role sahipken, erişim ve yetkinlikler kullanımı doğrudan etkileyen iki faktör konumunda bulunuyor. İnternet kullanımı için erişim altyapısı bir gereklilik olmakla birlikte erişimin kalitesi internet kullanım alışkanlıklarını etkiliyor. Benzer şekilde, kişinin BİT tecrübesi, BİT’ten ne şekilde faydalanacağını bilmesine göre büyük değişiklik gösteriyor. 46 kasım’13 Türkiye’de BİT kullanımı artmaya devam etmekle birlikte, toplumun yarısından fazla bir kesimi internet kullanmıyor. Bu oranla Türkiye gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kalıyor. Bununla birlikte, internet kullanan kesimin kullanım sıklıklarına bakıldığında, çoğunluğunun düzenli olarak internet kullandığı gözlemleniyor. İnternet kullanım oranında farklı kesimler arasında dijital bölünme gözleniyor. Dijital bölünme, Türkiye’de kır-kent, farklı bölgeler, farklı yaş grupları, kadın-erkek, farklı gelir düzeyleri, farklı eğitim düzeyleri ve engelli-engelsiz arasında kendini gösteriyor. Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Kullanım Oranı Türkiye’de 2012 yılı itibariyle halkın yüzde 47’si internet kullanmakta. İnternet ve bilgisayar kullanımı son 5 yılda birbirlerine paralel biçimde arttı. Bununla birlikte, son 5 yıldaki yüksek artışa rağmen internet kullanımında gelişmiş ülkelerin gerisinde kalındığı görülüyor. Özellikle İsveç ve Hollanda gibi gelişmiş ülkelerde yüzde 90’ın üzerinde bir oranda internet kullanımı sağlanabilmekteyken, kullanım oranının gelişmiş ülkelerin seviyesine çıkabilmesi için mevcut artış hızı yetersiz bulunuyor. BİT’in toplumsal dönüşümde etkin rol oynayabilmesi için önceliğin internet MAKALE 89’unun düzenli olarak interneti kullanması ve internetin hayatlarının bir parçası haline gelmiş olması dikkat çekici. İnternet kullanım yerlerine bakıldığında ise internet kullananların yüzde 70’inin evde, yüzde 33’ünün de işyerinde kullandığı görülüyor. Evden internet kullanımının böylesine büyük bir oranda tercih edilmesi internet kullanımını artırmaya yönelik geliştirilecek çözümlerde de evden internet hizmetini kilit bir role oturtabilir. Kır-Kent Arasındaki Dijital Bölünme kullanımını olabilecek en üst düzeye getirmek olacağı bir tabloda, internet kullanmayan her kesimde fırsat eşitsizliklerinin derinleşmesi tehdidinin olacağını unutmamak gerekiyor. Bu sebeple günümüzde internet kullanım oranının yüksek olduğu ülkelerle yapılacak karşılaştırma belirlenecek hedef açısından önemli. Bu karşılaştırma, internet kullanımının ne kadar yaygınlaşabileceği konusunda da bir örnek teşkil ediyor. Cihaz Sahipliği BİT’in yaygınlığını görmek açısından önemli bir gösterge olan cihaz sahipliği; bilgisayar (masaüstü ve dizüstü), cep telefonu (özellikle akıllı telefon) ve tablet olarak üç başlıkta incelenebilir. Bilgisayar sahipliğinde Türkiye’nin hem gelişmiş ülkelerin hem de gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kaldığı görülüyor. Türkiye’de toplam bilgisayar sayısının nüfusa oranı yüzde 28’ken, aynı oran gelişmiş ülkelerde yüzde 76, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 38 düzeyinde bulunuyor. Dizüstü bilgisayarlar bu oranın yüzde 10’unu oluştururken, masaüstü bilgisayarlar kalan yüzde 18’lik dilimi oluşturuyor. Sanal Müze’yi, müze mekanı ve müzede Mobil genişbant penetrasyonunun artabilmesi için akıllı telefon ve tablet kullanımı en önemli kıstaslar. Akıllı cep telefonu sahipliğinde, Türkiye yüzde 10’la gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kalıyor. Karşılaştırmadaki diğer ülkelere bakıldığında gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki fark akıllı telefon kullanımında göze çarpıyor. Gelişmiş ülkelerde akıllı telefon ağırlıklı bir penetrasyon mevcutken, gelişmekte olan ülkelerde hala özellikli telefonlar çoğunluğu oluşturuyor. Türkiye’de, mobil genişbantla internet hizmeti sağlayan tabletlerin sayısının nüfusa oranı yüzde 1,7’yle hem gelişmiş ülkelerin hem de gelişmekte olan ülkelerin gerisinde kalıyor. Tablet penetrasyonunda yapılan karşılaştırmada da gelişmiş ülkelerle gelişmemiş ülkelerin ayrımı açık bir şekilde görülüyor. Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Kullanım Sıklığı İnterneti kullananların ne kadar kullandığını incelemek için ziyaretçi başına aylık ortalama saatlere ve ziyaretçi başına ziyaret edilen aylık ağ sayfası sayılarına bakıldığında, Türkiye’nin önde gelen ülkeler arasında olduğu görülüyor. Ziyaretçi başına internette geçirilen aylık ortalama saatte Türkiye dünya ortalamasının üzerinde Birleşik Krallık ve Hollanda’nın arkasından üçüncü sırada yer alıyor. Ziyaretçi başına tıklanan internet sayfası sayısında ise Türkiye’nin en yüksek rakama sahip olduğu görülüyor. Toplum içinde internet kullanan kesimin yüzde 89’unun düzenli olarak interneti kullanması ve internetin hayatlarının bir parçası haline gelmiş olması dikkat çekici TÜİK’in Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’na göre ise internet kullanıcılarının yüzde 63’ünün interneti hemen her gün kullandığı, yüzde 26’sının ise hemen her gün olmasa da haftada en az bir defa kullandığı görülüyor. Toplum içinde internet kullanan kesimin yüzde BİT kullanımı toplumun her kesimine yayılmadığı takdirde, toplum içinde fırsat eşitsizliği yaratma riski bulunuyor. Türkiye’de altı farklı segmentasyonda dijital bölünme tehdidine rastlanıyor. Kırsal kesimlerdeki ve kentlerdeki internet kullanım oranları arasındaki fark, dijital bölünmeye işaret ediyor. Son 5 yıldaki oranlara bakıldığında kırdaki yıllık bileşik büyüme oranının yüzde 10, kentteki yıllık bileşik büyüme oranının ise yüzde 7 olduğu görülüyor. 2008 yılında kentte internet kullanım oranı yüzde 43’ken, kırsal kesimlerde yüzde 18 seviyesinde kalıyor. 2012 itibariyle aynı oran kentlerde yüzde 56, kırsal kesimde ise yüzde 26. Tahmin edilebileceği gibi, hane bağlantısında da çok benzer bir resim ortaya çıkıyor. 2012 itibariyle kentlerdeki internet hane bağlantısı yüzde 56 iken aynı oran kırsal kesimde yüzde 27’de kalıyor. İnternet kullanıcıları arasında, düzenli internet kullanıcılarının oranına bakıldığında ise aradaki farkın azaldığı görülüyor. Haftada bir veya daha fazla sıklıkta internet kullananların oranı 2012 itibarıyla kentte yüzde 90 iken, kırsalda yüzde 83 seviyesinde bulunuyor. Bu da, kırsal kesimlerde yaşanan sorunun, kullanım sıklığından çok internet kullanıp kullanmamakla ilgili olduğunu gösteriyor. Farklı bir korelasyon, kadın ve erkek arasındaki dijital bölünmenin kırsal ve kentteki düzenli internet kullanımında kuvvetlenmesiyle görülüyor. Kentlerde erkeklerin kullanım oranı, kadınların kullanım oranının yüzde 56’sı kadar fazlayken, kırsal kesimlerde bu oran yüzde 157’ye kadar çıkıyor. Bölgeler Arasındaki Dijital Bölünme Kırsal kesimlerle kentler arasındakine benzer bir bölünme bölgeler bazında da mevcut. İstanbul’da, genişbant kasım’13 47 MAKALE penetrasyonu yüzde 59, DSL hane bağlantısı oranı yüzde 47, mobil genişbant penetrasyonu ise yüzde 18 seviyesindeyken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde genişbant penetrasyonu yüzde 21, DSL hane penetrasyonu yüzde 16 ve mobil genişbant penetrasyonu ise yüzde 5 seviyesinde bulunuyor. Buna bağlı olarak bireylerin internet kullanım oranları bölgeler arasında ciddi farklılık gösteriyor. kullanımının en az 2 katı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bu oran 3 kata kadar çıkıyor. Bölgede kadınların düzenli internet kullanım oranı yüzde 12’yken, erkeklerin düzenli internet kullanım oranı yüzde 37. Aynı oranlar İstanbul’da kadınlar için yüzde 41, erkekler için ise yüzde 60. Yani, İstanbul’daki bir erkeğin düzenli internet kullanıyor olma şansı, Güneydoğu Anadolu’daki bir kadından 5 kat daha fazla. Kadın ve erkek arasındaki dijital bölünmenin bölgelerde ne düzeyde olduğu incelendiğinde doğu bölgelerine gidildikçe kadınlarla erkekler arasındaki farkın açıldığı görülüyor. Doğu bölgelerindeki bir kadınla batı bölgelerindeki bir kadın arasındaki fark, ortalamadan çok daha kötü bir tablo çiziyor. Düzenli internet kullanımları üzerinden yapılan analize göre Orta Anadolu, Ortadoğu Anadolu, Doğu Karadeniz, Güneydoğu Anadolu ve Kuzeydoğu Anadolu bölgelerinde erkeklerin düzenli internet kullanım oranı kadınların düzenli internet İnternet kullanımının her yaş aralığında eşit orana sahip olmadığı dünya çapında geçerliliği olan bir gerçek. Dijital yerlilerin büyük çoğunluğu internetle bütünleşmiş bir yaşam tarzına sahipken, daha yaşlı kesimlerin büyük bir kısmı BİT’in kişisel hayatın içinde bu çapta yer almadığı dönemdeki alışkanlıklarını devam ettirmeye eğilimli durumda. Gençliğini kişisel dizüstü bilgisayarı ve akıllı telefonunun sunduğu imkanlarla geçiren bir nesille daha eski nesillerin alışkanlıkları arasındaki fark kabul edilen bir gerçek. Ancak dijital yerlilerden önceki nesillerin de BİT’in sunduğu imkanların farkında ve o imkanlara erişebilir olması gerekiyor. Türkiye’de internet kullanım sorununa yaş gruplarında bakıldığında, dijital bölünmedeki avantajlı grupların da İstanbul’daki bir erkeğin düzenli internet kullanıyor olma şansı, Güneydoğu Anadolu’daki bir kadından 5 kat daha fazla 48 kasım’13 Yaş Grupları Arasındaki Dijital Bölünme Avrupa’daki kullanım oranlarına kıyasla çok düşük bir seviyede kaldığı görülüyor. 16-24 yaş aralığındaki bireylerin yalnızca yüzde 68’i interneti kullanırken, düzenli kullanıcılar yaş grubunun yüzde 56’sını oluşturuyor. Aynı yaş grubunda Avrupa’daki ortalama düzenli kullanıcı oranı yüzde 90 düzeyinde. Başka bir deyişle, Türkiye’deki dijital neslin yalnızca yüzde 56’sı gerçek anlamda dijital yerli sayılabilirken geri kalan yüzde 44’ü ise dijital yerli olamıyor ve genç nesil içerisinde fırsat eşitsizliklerine sebep oluyor. Dijital yerlilerin yaşamlarındaki kolaylıklara sahip olamayan aynı nesildeki yüzde 44’lük kesim, BİT’in sağladığı sosyal ve ekonomik birçok avantajdan yoksun kalıyor. Düzenli kullanıcılar arasında, 25 yaş sonrasındaki her kesimde oran azalmaya ve Avrupa Birliği ülkeleriyle aradaki fark korunmaya devam ederken, 55-64 yaş arası kesimlerde Türkiye’deki oranın yüzde 7’ye indiği, 65-74 yaş arasında ise yüzde 3 olduğu görülüyor. Bu da toplumun bir diğer dezavantajlı grubu olan yaşlıların BİT’in onlara sunacağı imkanlardan faydalanmadan yaşamlarını sürdürdüğünü gösteriyor. Kadın-Erkek Arasındaki Dijital Bölünme İnternet kullanımında kadınlarla erkekler arasında birçok ülkede fark görülmekle MAKALE birlikte, Türkiye’de bu fark daha ciddi bir boyutta bulunuyor. Erkekler arasında internet kullanım oranı yüzde 58’ken, kadınlarda yüzde 37. 2007’den itibaren oranlara bakıldığında ise kadın ve erkekler arasındaki farkın azalmadığı görülüyor. Kadın ile erkek arasındaki fark dijital yerli olarak tanımladığımız 16-25 arasındaki yaş grubunda da görülüyor. Yeni nesillerdeki kadın-erkek arasındaki bu tip dijital bölünmeler, önlemek adına bir adım atılmadığı takdirde, neslin yaşamı boyunca süregelme tehdidini barındırıyor. Eğitim Düzeyi Farklılıklarından Kaynaklanan Dijital Bölünme Türkiye’de eğitim seviyelerine göre farklı kesimlerde çok farklı düzeylerde internet kullanımı görülüyor. Üniversite seviyesinde eğitim görmüş bireyler arasında son 3 ay içinde internet kullanma oranı yüzde 93’ken, bu ilkokul seviyesinde eğitim görmüş bireylerde yüzde 18,7’ye kadar iniyor. Bir okul bitirmeyen bireyler arasında ise bu oran yalnızca yüzde 3,5. Eğitim seviyesiyle ilgili başka bir ayrıntı ise eğitim düzeyi arttıkça son 3 ay içerisinde internet kullanmış kadın ve erkeklerin oranları arasındaki farkın da kapanması. Üniversite veya yüksekokul eğitimi almış kadın ve erkekler arasındaki fark ise yüzde 1. Engelliler ve Dijital Bölünme TÜİK’in hazırladığı Özürlülerin Sorun ve Beklentileri Araştırması’na göre engelli bireylerin cep telefonu, bilgisayar ve internet kullanım oranları sırasıyla yüzde 36, yüzde 17 ve yüzde 10 seviyesinde bulunuyor. Bu araçlardan hiçbirini kullanmayanların oranıysa yüzde 61. Herhangi bir BİT cihazından faydalanmada ortopedik engelliler, dil ve konuşma engelliler ve işitme engelliler en yüksek orana sahipken, zihinsel engelliler ve ruhsal ve duygusal engelliler arasında BİT kullanımının yaygınlığı en düşük seviyede yer alıyor. BİT Kullanımının Düşük Olmasının Nedenleri BİT kullanımının düşük olmasının başlıca nedenleri, toplum genelinde cihaz ve internet hizmet maliyetlerinin yüksek olması, internet kullanımı ile ilgili farkındalığın yeteri kadar gelişmemiş olması ve interneti kullanım yetkinliğinin yetersiz kalmasından kaynaklanıyor. Türkiye’de BİT yaygınlığı konusunda kat edilecek uzun bir yolun olduğu biliniyor. Genişbant penetrasyon düşüklüğünde ağ kapsamasının bir neden olmadığı da tespit edildi. Türkiye’de fiber henüz istenilen düzeyde olmasa da DSL kapsamasının yüzde 90’ın üzerinde ve 3G kapsamasının da yüzde 85’in üzerinde olduğu bir toplumda internet kullanımının yüzde 47’de kalması düşük penetrasyonun arkasında ağ kapsamasından farklı sebeplerin olduğunu gösteriyor. İnternet bağlantısının olmadığı evlerde internet hizmeti bulunmamasının sebepleri incelendiğinde, başta maliyetlerin karşılanamaması geliyor. Genişbant Altyapısı ve Kapsama Alanları Türkiye’deki genişbant altyapısının kapsama alanı, sabit genişbant ve mobil genişbant olarak iki ayrı boyutta incelendiğinde, Türkiye’de kapsama oranının yüksek bir seviyede olduğu görülüyor. Sabit genişbantta, Türkiye’deki yaygın kullanımlarından dolayı DSL ve fiber ağlar incelenirken, mobil genişbant altyapısının göstergesi olarak Türkiye’de mevcut durumdaki en gelişmiş mobil teknoloji olan 3G’nin kapsama oranına bakılıyor. İnternet ağ erişiminin önemli kısmını oluşturan sabit genişbantta, Türkiye küresel örneklerle benzer seviyeye gelmiş durumda. DSL kapsamasının 2009 itibarıyla yüzde 90’a eriştiği Türkiye, ortalama DSL kapsama oranı yüzde 92 olan Avrupa’ya yakın bir konumda bulunuyor. Fiber yatırımlar, gelir seviyesi yüksek bölgeler ve büyük şehirlerle sınırlı kalması durumunda dijital bölünme tehdidi yaratabilir DSL’den daha hızlı bir internet erişimi sunan fiber altyapısındaki büyümenin 2010’dan itibaren ivme kazandığı görülüyor. 2012’de gerçekleşen hızlı büyümeye rağmen fiber ağ kapsaması henüz yüzde 14’e ulaşabildi. Avrupa ülkelerinden seçilen örneklemde Türkiye’deki fiber ağ kapsaması Litvanya ve Slovakya gibi ülkelerin gerisinde kalmakla birlikte, fiber ağ kapsamasının gelişmesinde ülkenin alan genişliği ve coğrafi yapısının önemli rollerinin olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor. Fiber ağ kapsaması mevcut durumda büyük şehirlerin gelir seviyesi yüksek bölgelerinden başlayarak yayılıyor. Yüksek yatırım maliyetlerinden dolayı nüfus yoğunluğunun ve gelir seviyesinin önemli etkenler olduğu fiber yatırımlar, gelir seviyesi yüksek bölgeler ve büyük şehirlerle sınırlı kalması durumunda dijital bölünme tehdidi yaratabilir. BTK’nın 2009’daki 3G yetkilendirilmelerinden sonra mobil iletişim işletmecileri mobil genişbant altyapısına büyük yatırımlar yaptı. Mobil kapsama oranlarının resmi raporlarda yer almamasından dolayı resmi bir rakam verilememekle birlikte, Türkiye’deki mobil iletişim işletmecilerinden birinin 2011 faaliyet raporunda 3G nüfus kapsama oranının yüzde 88 olduğu beyanatına rastlanıyor. Genişbant Penetrasyonu Türkiye’de internet kullanıcılarının çoğunlukla evden internete eriştiği biliniyor. TÜİK’in verilerine göre evden internet hizmeti almayanların yalnızca yüzde 13,2’sinin interneti işyeri, okul, internet kafe gibi ev dışı yerlerde kullanmasını sebep olarak göstermesi ve internet kullanan bireylerin yüzde 70’inin evde kullandığını beyan etmesi, evde internet bağlantısının sahip olduğu önemi vurguluyor. Gelişmiş ülkeler düzeyindeki 3G kapsama oranlarının yanında, Türkiye mobil genişbant penetrasyonunda yüzde 14’lük bir orana sahip bulunuyor. Buna rağmen penetrasyondaki hızlı büyüme, artan potansiyeli gösteriyor. Türkiye’de 3G yatırımları 2009 yılında, çoğu Avrupa ve OECD ülkesinden çok daha geç başladığı halde mobil işletmecilerin yoğun yatırımlarıyla kapsamanın bu düzeye gelmesi bir başarı olarak görülüyor. 2009’da başlayan yatırımların, toplumun BİT kullanım alışkanlıklarına zamanla yansıdığı düşünülürse, bu noktada BİT kullanımını artırıcı teşviklerin bu adaptasyonu daha da hızlandırabilmesi mümkün olabilir. kasım’13 49 Ahmet Gözütok ÖZEL DOSYA [email protected] Dev Ekranlı Akıllı Telefonlar İş Dünyasının Hizmetinde! İş hayatımızdaki akıllı telefonların yeri herkes için ayrıdır. Eğer bugüne kadar dev ekranlı bir akıllı telefonun hayatınızı ne kadar kolaylaştırabileceğinin farkına varmadıysanız yazımıza bir göz atmanızda yarar var A kıllı telefonlar hayatımızın olmazsa olmazları arasında gireli epey zaman oldu. Birçok kullanıcı artık hem iş hayatının yoğun temposunda hem de günlük hayatın sıradan ve keyifli koşuşturmasında akıllı telefonlardan çok fazla yararlanıyor. Elektronik postaların takip edilmesi, sosyal ağlardaki hesaplara erişim, ajanda kullanımı, her an çekime hazır kaliteli bir fotoğraf makinesinin mevcudiyeti ihtiyacı gibi birçok gereksinimin akıllı telefonlardan karşılanması, çok sıradan olaylar halini aldı ve bunu hemen hemen her kullanıcı zaten yapıyor ancak akıllı telefonların iş dünyasındaki rolü çok daha kıymetli. Mobil cihazların ve özellikle de akıllı telefonların olduğu her yer artık birer 50 kasım’13 çalışma ofisi aynı zamanda. Mobil internetin veya daha doğru bir ifade ile hızlı internet erişiminin mekan sınırlarından sıyrılması ve akıllı telefonların mobil uygulamaların da etkinliği sayesinde en az bilgisayarlar kadar kabiliyetli hale gelmesi, gerek duyulduğu anda işlerin içine dahil olunabilmesini olanaklı kılıyor. İş dünyasında akıllı telefonların tılsımından faydalanmayan pek kimse kalmadığı aşikar ancak dev ekranlı bir akıllı telefonun işlerinizi ne kadar da kolaylaştırmış olabileceğinin henüz farkına varmamış olabilirsiniz. Son dönemde akıllı telefon üreticileri ekran boyutları ile de birbiri ile yarışmaya başladı. Phablet olarak adlandırılan bu modeller, yüksek çözünürlüklü dev ekranlarıyla olduğu kadar, donanımsal özellikleri ile de önemli artılara sahip. Büyük ekranlı bir akıllı telefon kullanarak hem tablet bilgisayarlarda yapabildiğiniz kadar hassas bir çalışma yapabilir veya geniş ekran gerektiren içeriklere etkili bir şekilde ulaşabilir hem de metin tabanlı içerikleri daha kolay takip edebilirsiniz. Kullanım konusundaki avantajlar belirttiğimiz detaylara paralel ölçüde daha da çok genişletilebilir elbette. Yazımızın devamında sizler için an itibariyle ülkemizde satışa sunulmuş olan en başarılı akıllı telefonları bir araya getirdik. Fiyat ve performans ölçeğinde iş dünyasının gereksinimlerini ve özel hayatın keyifli anlarını göz önüne alarak oluşturmaya çalıştığımız listeye bir göz attıktan sonra akıllı telefon tercihlerinizi yeniden gözden geçirmek isteyeceksiniz. ÖZEL DOSYA SAMSUNG GALAXY NOTE 3 Özellikler • 5.7inç Super AMOLED ekran • 1920x1080 piksel ekran çözünürlüğü ve 386PPI • 4+4 çekirdekli Exynos 5 Octa işlemci (1.9GHz + 1.3GHz), Adreno 330/Mali-T628 GPU • 16GB, 32GB ve 64GB dahili depolama alanı seçeneği ve 3GB RAM • Otomatik odaklamalı 13 megapiksel ultra HD video kayıt özellikli arka kamera, 2 megapiksel ön kamera • Android 4.3 Jelly Bean işletim sistemi • 3200mAh kapasiteli standart pil ile 420 saat bekleme ve 20 saat 50 dakika konuşma süresi • NFC, A-GPS, GLONASS, RDS’li FM Radyo, Bluetooth 4.0 LE, Wi-Fi n, IR LED ve DLNA desteği Samsung Galaxy Note 3 Sony Xperia Z Ultra Dev ekranlı akıllı telefonlar kavramının öncü ismi olan Samsung Galaxy Note serisi, üçüncü sürümü ile ülkemizde de satışa sunuldu. Yine iki farklı donanım seçeneği ile gelen cihaz, 4G destekli bölgelerde Snapdragon 800 işlemci, bu desteğin bulunmadığı bölgelerde ise Exynos 5 Octa işlemci ile donatılı. Şık çizgilerinden hiçbir şey kaybetmeyen akıllı telefonda, yine plastik bir kasa yapısı mevcut ancak Samsung bu cihazda farklı bir işe imza atmış. Akıllı telefonun arka yüzünde dikişli bir malzeme kullanılmış. Bir iş telefonu olarak düşünüldüğünde bu durumun cihaza kesinlikle bir prestij kattığı tartışılmaz. Suni deriden imal edilen bu malzeme, uzay plastiği kullanıyor diye eleştirilen Samsung’un bir nebze de olsa bu söylemlere karşı koyduğu söylenebilir. Yine alışıldığı üzere S Pen olarak adlandırılan ekran kalemi ile farkını ortaya koyan ve bu konuda çok daha fazla işleve sahip olan cihaz, kullanımı kolaylaştıran bir çok özel kısayola sahip. TouchWiz arayüzünde bu odakta yapılan iyileştirmeler de takdiri hak ediyor gerçekten. Cihazın ekranı hakkındaysa söylenecek çok fazla bir şey yok. Super AMOLED teknolojisi kullanılmış ancak bu ekranın bugüne kadarki en iyi Super AMOLED ekran olduğu dile getiriliyor. Özellikle parlaklık konusunda önceki sürümlerden çok çok iyi bir ekran ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmeliyiz. Yapılan testlerde bu durum rakamlarla ortaya konuyor. Ayrıca ekrandaki 0.2 inçlik büyümeye karşın cihazın boyut olarak incelen çerçevelerin etkisiyle büyümediğini de belirtelim. Yani Galaxy Note 3’te yüzey verimliliği epey artırılmış durumda. Phablet kavramına dahil edebileceğimiz bir akıllı telefon ile bugüne kadar karşımıza çıkmayan Sony, rekabetin her geçen gün yükseldiği alana son derece iddialı bir model ile giriş yaptı. Haziran ayından duyurulan Xperia Z Ultra modelini Galaxy Note 3 ile aynı anda satışa sunan Sony, rekabette ne kadar kararlı olduğunu ortaya koymuş oldu. Tam 6.4inçlik dev bir ekrana sahip olan Xperia Z Ultra, bir akıllı telefon hüviyetinde olsa da daha çok tablet kıvamında bir cihaz. Google’ın Asus işbirliği ile ürettiği Nexus 7’nin sadece 7inçlik bir ekrana sahip olduğu düşünülünce “tablet kıvamında” söylemine muhtemelen siz de hak vereceksiniz. Phablet dünyasının uç noktalarından biri olarak kabul ettiğimiz Xperia Z Ultra, ekranıyla olduğu kadar donanımsal özellikleri ile de doyurucu bir cihaz. Bu çok özel akıllı telefon gücünü Qualcomm’un Snapdragon 800 yonga setinden alıyor. Dört çekirdekli bu işlemci 2.3GHz saat hızında çalışıyor ve Adreno 330 GPU ile desteklenmiş. Donanımsal olarak çağın tüm gerekliliklerini üzerinde taşıyan akıllı telefon, Galaxy Note 3’ün çok beğenilen kalemine de müthiş bir cevap veriyor. Bu cihazda kalem için herhangi bir yuva ayrılmamış ve yanında bir kalem de gelmiyor ancak elinize geçen her şeyi bu telefonda stylus olarak kullanabiliyorsunuz. Ekran teknolojisinde inovatif bir hamle yapan Sony, kapasitif ekranda kurşun kalemlerin bile stylus olarak kullanılabilmesini sağlamış. Üstelik son derece etkin bir yazılımsal destek ile. Bunun cihaza Galaxy Note 3 karşında ne kadar artı ne kadar eksi kazandırdığı kullanıcıdan kullanıcıya değişecek bir detaydır belki ancak genel kanı Sony Xperia Z Ultra’nın Galaxy Note 3 ile yarışa bu nedenle bir puan önde başladığı dile düşünülüyor. Cihazın rakiplerine karşı üstün olduğu bir diğer önemli detay ise suya dayanıklı gövde yapısına sahip olması. Dev ekranlı akıllı telefonlarda görmeye alışık olmadığımız bu güzel ayrıcalığa Sony, 6.3inçlik cihazın yer vermiş. IP58 sertifikasına sahip olan ürün, suya ve toza dayanıklı. Ayrıca 1 metreye kadar suyun altında çalışmaya devam edebiliyor. SONY XPERIA Z ULTRA Özellikler • 6.4inç Triluminos X-Reality Engine ekran • 1920x1080 piksel ekran çözünürlüğü ve 344PPI • Qualcomm Snapdragon 800 işlemci, Adreno 330 GPU • 16GB dahili depolama alanı ve 2GB RAM • Otomatik odaklamalı 8 megapiksel arka kamera, 2 megapiksel ön kamera • Android 4.2 Jelly Bean işletim sistemi • 3050mAh kapasiteli standart pil ile 820 saat bekleme ve 16 saat 10 dakika konuşma süresi • NFC, A-GPS, GLONASS, RDS’li FM Radyo, Bluetooth 4.0 LE, Wi-Fi n, bağımsız stylus desteği kasım’13 51 ÖZEL DOSYA ve güncelliğini uzun süre koruyacak. Donanımsal özelliklerin de temel olarak günlük hayattaki işlerin hemen hepsinin üstünden gelebilecek kapasitede olduğunu vurgulamayı ihmal etmeyelim. Böylesine büyük ekranlı bir akıllı telefonda dokunmatik ekran kalemi de olsa etkileyici bir model olurdu muhtemelen ancak Samsung S-Pen adını verdiği stylus teknolojisinin Note serisine özel kalmasını istiyor ve Note 3’ün müşterilerinin Galaxy Mega 6.3’e kaymasını istemiyor. Bu da bir pazarlama stratejisi ve cihazın fiyatını da göz önüne alıp makul görülebilir. SAMSUNG GALAXY MEGA 6.3 Samsung Galaxy Mega 6.3 Samsung, dev ekranlı akıllı telefonlara kayan ilginin farkına varmış olacak ki bu yıl hiç de hesapta olmayan iki farklı model ile karşımıza çıktı. Galaxy Mega olarak adlandırdığı yeni seri akıllı telefonlarda uygun fiyata büyük ekranlı akıllı telefon satın almak isteyen kullanıcıları hedefleyen Samsung, özellikle bayan kullanıcıların ilgisini fazlasıyla çekmeyi başarmış gibi görünüyor. Yapılan araştırmalarda bayan kullanıcıların donanımsal özellikten ziyade renk ve ekran boyutuna önem verdiği ortaya çıkmış. Galaxy Mega her iki modeliyle de bu kritere fazlasıyla uyuyor. İki farklı model olarak bahsettik zira Samsung, 5.8inç ve 6.3inç olmak üzere iki farklı modeli pazara sundu. Bu ürünlerden Galaxy Mega 6.3, donanımsal olarak da bir parça daha tatminkar detaylar sunuyor. Öncelikle her iki cihazın da ciddi fiyat avantajı sağladığını belirtelim. Bu nedenle özelliklerin pazar ortalamasının altında kalışına bu anlayışla bakmakta yarar var. 6.3inçlik 720p çözünürlüğünde ekrana sahip olan Galaxy Mega 6.3, çift çekirdekli bir işlemciden gücünü alıyor. Qualcomm’un Snapdragon 400 yonga setinin yer aldığı cihaz, Android 4.2.2 JellyBean işletim sistemi ile geliyor. Samsung’un yazılımsal olarak satış sonrasındaki desteği sayesinde rakiplerinden avantajlı olan ürün, Android 4.3 JellyBean sürümüne de yükseltilecek 52 kasım’13 Özellikler • 6.3inç Super SC-LCD ekran • 1280x720 piksel ekran çözünürlüğü ve 233ppi • Qualcomm Snapdragon 400 1.7GHz çift çekirdekli işlemci, Adreno 305 GPU • 8GB ve 16GB dahili depolama alanı seçeneği, 1.5GB RAM • Otomatik odaklamalı 8 megapiksel arka kamera, 1.9 megapiksel ön kamera • Android 4.2.2 Jelly Bean işletim sistemi • 3200mAh kapasiteli standart pil ile 420 saat bekleme ve 16 saat 50 dakika konuşma süresi • NFC, A-GPS, GLONASS, Bluetooth 4.0 LE, Wi-Fi n ve DLNA desteği Son dönemin belki de en çok konuşulan ve akıllı telefon tutkunlarını en çok heyecanlandıran modellerin başında gelen LG G2, Güney Kore’nin ikinci büyük akıllı telefon üreticisinin de büyük umutlar bağladığı modellerden bir tanesi. LG’nin her detayını hassasiyetle değerlendirerek geliştirdiği akıllı telefon, ilk bakışta arka kısmına yerleştirilen tuşları ile dikkat çekiyor. Ekran çerçevesini daha önce emsali görülmemiş bir seviyede inceltmeyi başaran LG, yüzey verimliliğinin çok yüksek olduğu bir model ortaya çıkarmış. Bu nedenle yandaki tuşları arkaya koyan, bu sayede de kullanım kolaylığı sağladığını iddia eden LG, bu söyleminde pek de haksız sayılmaz ancak alışkanlıklardan vazgeçmek herkes için pek de kolay olmayabilir. Buna takılmadan geçmekte yarar var zira cihazın çok önemli artıları var. Pazar ortalamasının ve beklentilerin çok altında bir fiyat ile satışa çıkan LG G2, buna rağmen son derece tatminkar donanımsal özelliklere sahip. Snapdragon 800’den gücünü alan cihazın Full HD çözünürlükteki 5.2inçlik ekranı da ilk görüşten itibaren kendine hayran bırakıyor. Ekran demişken Optimus arayüzünün sağladığı kullanım kolaylığına ve maksimum esneklikteki kişiselleştirme seçeneklerine de değinmeden geçmeyelim. Böylesine güçlü bir donanım, böylesine ince bir tasarım, böylesine berrak bir ekran… Sizin de aklınıza bu cihazın tam bir pil canavarı olacağı gelmiş olabilir ancak LG bu kez gerçekten harika bir işe imza atmış. Özel bir pil teknolojisi kullanan ve cihazın kıvrımlı yapısına uygun bir pil geliştiren LG, 3000mah kapasiteli bir bataryayı bu cihaza sığdırmayı başarmış. Ayrıca kullanılan GRAM de tüketime olumlu katkı sağlayınca bugüne kadarki pil performansı en iyi Android cihazı ortaya çıkmış. LG G2 LG G2 Akıllı telefon pazarının son dönemde önemli hamleler yapan isimlerinden biri olan ve Google için ürettiği Nexus akıllı telefonları ile çıtayı iyice yükselten LG, Optimus G Pro ile başlattığı seçkin akıllı telefon hamlesinin devamı niteliğinde bir akıllı telefonu pazara sundu. Özellikler • 5.2inç True HD-IPS+ LCD ekran • 1920x1080 piksel ekran çözünürlüğü ve 424PPI • Qualcomm Snapdragpn 800 işlemci, Adreno 330 GPU • 16GB ve 32GB dahili depolama alanı seçeneği ve 2GB RAM • Otomatik odaklamalı 13 megapiksel arka kamera, 2.1 megapiksel ön kamera • Android 4.2.2 Jelly Bean işletim sistemi • 3100mAh kapasiteli standart pil • NFC, A-GPS, GLONASS, RDS’li FM Radyo, Bluetooth 4.0 LE, Wi-Fi n, IR-LED ÖZEL DOSYA HTC One Son dönemde kötü günler geçiren ve mali açıdan bir parça zorda kalan HTC, elinde kalan son Beats Audio hisselerini de şirketin kurucularına satmıştı. Kullanıcılarını memnun edecek düzeyde akıllı telefonlar üreten şirket, patentler için ödenen ücretler, yüksek malzeme kalitesi, düşük üretim seviyesi gibi etkenler ile karlılığından verdiği tavizler nedeniyle dar boğazdan bir türlü kurtulamıyor. Bu karamsar cümledeki tek güzel ifade olan “kullanıcıları memnun edecek düzeyde akıllı telefonlar” kavramı HTC One’a çok yakışıyor. Şık çizgilere sahip olmanın yanı sıra yüksek malzeme kalitesi ile dikkat çeken ürün, hayran bırakan bir görselliğe sahip. Donanımsal olarak da bir hayli iddialı olan akıllı telefon Qualcomm’un yeni nesil Snapdragon 600 işlemcisini kullanıyor. 1.7GHz saat hızında çalışan Krait çekirdeklerinden oluşan bu işlemci, Adreno 320 GPU ile desteklenmiş. Performans ölçeğinde bir hayli iddialı olan cihazın ekran ve kamera konusundaki başarısı da dikkat çekici. Super LCD3 panelin yer aldığı akıllı telefon, 1920x1080 piksel çözünürlüğünde. 4.7inç büyüklüğündeki bu ekranda inç başına düşen piksel sayısı ise 469. Kompakt yapısı ile yüzey verimliliğinin optimum ölçekte kullanılmaya çalışıldığı HTC One’ın, bu noktada en başarılı modellerden biri olduğunu söyleyebiliriz. Android 4.1.2 yüklü olarak kullanıcılara sunulan sonrasında ise Android 4.2.2 sürümüne güncellenen cihaz, HTC’nin Sense 5 kullanıcı arayüzüne sahip. Tüm bunlara ek olarak telefonun dillere destan kamerasından da bahsetmekte yarar var. Ultrapiksel kameralı cihaz, 4 megapiksel (2688x1520) boyutta fotoğraf çekebiliyor. Akıllı telefonlarda pek görmeye alışık olmadığımız bu özellik sayesinde görüntü yakınlaştırıldığında dahi ciddi bir bozulmaya uğramıyor. HTC ONE Özellikler • 4.7inç Super LCD3 ekran • 1920x1080 piksel ekran çözünürlüğü ve 469ppi • Qualcomm Snapdragon 600 1.7GHz dört çekirdekli işlemci, Adreno 320 GPU • 32GB ve 64GB dahili depolama alanı seçeneği, 2GB RAM • Otomatik odaklamalı ultrapiksel (4 megapiksel boyutunda) arka kamera, 2.1 megapiksel ön kamera • Android 4.2.2 Jelly Bean işletim sistemi • 2300mAh kapasiteli standart pil ile 530 saat bekleme ve 13 saat 50 dakika konuşma süresi • NFC, A-GPS, GLONASS, RDS’li FM Radyo, Bluetooth 4.0 LE, Wi-Fi n, IR LED ve DLNA desteği Huawei Ascend Mate Akıllı telefon pazarındaki etkinliğini artırmayı hedefleyen ve bu odakta yenilikçi işler yapmaya çabalayan Huawei, dev ekranlı akıllı telefon pazarını es geçmeyen isimlerden biri. Ascend Mate modeli ile akıllı telefonlarda görülmüş en büyük ekranı mobil dünyaya sunan Çin’li üretici, tatminkar performansa sahip ürününde, uygun bir fiyat politikası belirlemiş. Samsung’un Galaxy Mega serisi ile yakın bir fiyat aralığında konumlandırılan cihaz, fiyat olarak aynı kulvardaki rakiplerinden donanımsal üstünlüğü ile sıyrılmayı başarıyor. Üzerinde Huawei’nin kendi geliştirdiği K3V2 işlemcisi bulunan ürün, dört çekirdekli mimarisi ile modern anlamdaki beklentileri fazlasıyla karşılıyor. Android 4.2.2 JellyBean sürümü ile güncellikten taviz vermeyen ve Huawei’nin de desteklemeye devam ettiği cihazın belki de tek can sıkıcı yanı ekran çözünürlüğü. 6.1inçlik dev bir ekranda sadece 1280x720 piksellik çözünürlüğü tercih eden Huawei Ascend Mate, düşen PPI sayısı nedeniyle berrak bir görüntü sunamıyor ancak yine de bu ekranın renk hassasiyetinin iyi olduğu belirtmeliyiz. Çok kompakt bir cihaz olmayan ve bunu bir avantaja dönüştürüp dev cüsseyi iyi bir batarya yerleşimi ile tamamlayan Huawei, akıllı telefonunda 4050mAh kapasiteli bir pil kullanmış. Bu pil kapasitesi bugüne kadar bir akıllı telefonda gördüğümüz en büyük değer nerdeyse. Zaten enerji tüketimi noktasında tabletler ile yarışacak düzeydeki bir cihazı da ancak böyle bir pil kurtarabilirdi. Tabi burada Ascend Mate’in hakkını da teslim etmek gerek zira ürün kesinlikle yeterli bir pil ömrü sunuyor. HUAWEI ASCEND MATE Özellikler • 6.1inç IPS+ LCD ekran • 1280x720 piksel ekran çözünürlüğü ve 241PPI • Huawei K3V2 1.5GHz dört çekirdekli işlemci • 16GB dahili depolama alanı ve 2GB RAM • Otomatik odaklamalı 8 megapiksel arka kamera, 1 megapiksel ön kamera • Android 4.2.2 Jelly Bean işletim sistemi • 4050mAh kapasiteli standart pil ile 216 saat bekleme süresi • A-GPS, RDS’li FM Radyo, Bluetooth 4.0 LE, Wi-Fi n, DLNA desteği kasım’13 53 Avşar Özgen ÖZEL DOSYA [email protected] Sanal Kütüphaneler ve Sanal Müzeler Yaygınlaşıyor Dijitalleşen içerik, dijital içerik harcamalarındaki hızlı artış ve internette harcanan zamanın artışı, kütüphanelerin ve müzelerin de bu değişime ayak uydurmalarını gerektiriyor H er geçen gün artan internet kullanımı, kullanıcılarına sunulan içeriğin fiziksel ortamdan dijitale geçişini hızlandırıyor. Kullanıcılar zamanlarının büyük bir bölümünü interneti veya mobil cihazlarını kullanarak geçiriyor. Bu gelişmelerin sonucunda; dijitalleşen içerik, dijital içerik harcamalarındaki hızlı artış ve internette harcanan zamanın artışı, kütüphanelerin ve müzelerin de bu değişime ayak uydurmalarını gerektiriyor. Sanal Kütüphane Nedir? Hem işletmeler hem de kullanıcılar tarafından üretilen içerik (örn. kitaplar, dergiler, gazeteler, makaleler, müzik), gün geçtikçe artan bir şekilde dijital 54 kasım’13 ortamda oluşturulmakta ve bilgisayar, akıllı telefonlar, tabletler ve e-kitap okuyucuları gibi cihazlar vasıtasıyla dijital olarak tüketiliyor. Dijital bilgilere internet aracılığıyla kolayca erişim sağlanıyor ve bu bilgilerin paylaşımı hızlanıyor. Sanal kütüphane, elektronik kütüphane veya dijital kütüphane olarak da ifade ediliyor. Sanal kütüphane, koleksiyonların geliştirilmesi, yönetilmesi, konu analizleri, dizin oluşturma, erişim, referans çalışma ve saklama gibi geleneksel kütüphane ile aynı amaç, fonksiyon ve hedefleri olan bir sistem. Sanal kütüphanecilik, kütüphanelerin yer ve zamandan bağımsız olarak internet üzerinden daha etkin ve yoğun kullanılmasına imkan tanıyor. Sanal kütüphaneler teknolojik altyapılarında yüksek hızlı yerel ağları ve hızlı internet bağlantılarını, çeşitli dijital formatları destekleyen veritabanlarını ve ağ sunucularına veya dosya (FTP) sunucularına erişim imkanı sağlayan metin tabanlı arama motorlarını, dijital kaynakların yönetilmesinde yardımcı olan elektronik doküman yönetimi fonksiyonlarını bulunduruyor. Sanal kütüphaneler ayrıca farklı sistemlerde ve veritabanlarında tutulan kaynakları birbirine bağlayarak bir ağ yapısı oluşturuyor. Sanal kütüphaneye ek olarak günümüzde ortaya çıkan bir başka tanım ise Kütüphane 2.0 (Library 2.0) tanımı. Kütüphane 2.0 kavramı kütüphanelerin topluma sundukları MAKALE hizmetlerdeki bilgi teknolojilerinin kullanımıyla oluşacak değişimleri içeriyor. Kütüphane 2.0’ın temel odağı kullanıcı odaklı sürekli değişim ve katılımcılık. Bu sürekli değişimde amaç, kütüphane kullanıcılarının kütüphaneler tarafından sunulacak olan hizmetlerin tasarımında ve gerçekleştirilmesinde aktif olarak rol almaları. Ayrıca geleneksel olarak kütüphaneden kullanıcılara olan akışın çeşitlendirilmesi ve kullanıcılardan kütüphaneye, kullanıcılardan kullanıcılara ve kütüphanelerden kütüphanelere gibi bilgi akışlarının temin edilmesi amaçlanıyor. Sanal Müze Tanımı Bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin kullanımının kolaylaşması ve söz konusu teknolojinin gündelik yaşamın birçok alanına girmesi, eğitim ve araştırma alanlarını da olumlu yönde etkiledi ve tüm bunların sonucu olarak kültür kurumları bu teknolojileri kullanmaya yöneldi. Müzelerde ilk olarak envanter kaydı gibi daha çok büro ortamında kullanılmaya başlanan bilgi ve iletişim teknolojileri, zamanla eser takibi, sergileme, ışıklandırma, iklim kontrolü ve güvenlik alanlarında kullanılmaya başlandı. Teknolojik gelişimin hızıyla birlikte müzelerin iletişim sağlamaya yönelik olarak interneti kullanmaları ise 1990’lı yılların başından itibaren etkin oldu ve böylece “sanal müze” kavramı ortaya çıktı. Sanal Müze’yi, müze mekanı ve müzede sergilenmekte olan eserlerin (resim, heykel, el sanatları vb.) sanal ortamda aslına uygun olarak dijital olarak yeniden inşası (dijitalleştirilmesi) ve izleyicilere bilgi ve iletişim teknolojileri ve internet aracılığıyla bu eserlere uzaktan erişim imkanı sağlayan sistemler olarak tanımlayabiliriz. Sanal müzeler sayesinde izleyiciler mekândan bağımsız olarak müzelerde sergilenen kültür varlıklarına kesintisiz olarak erişebiliyor, uzaktan eğitim/hayat boyu eğitim fırsatlarından yararlanabiliyor ve doğru/güvenilir bilgi kaynaklarına ulaşabiliyor. Ülkemizde Sanal Kütüphaneler Sanal kütüphaneler hakkında Türkiye’deki mevcut durumu değerlendirirken basılı içerik ve fiziksel olarak kütüphane kullanımı ile ilgili eğilimlerin değerlendirilmesi yararlı olur. Türkiye’deki basılı gazete ve dergilerin baskı sayılarında 2010-2011 yıllarında düşüş gözlemlendi. Gazetelerin yıllık baskı sayısı bu dönemde % 12 oranında düşerek 2,4 milyardan 2,1 milyara geriledi. Yine benzer şekilde, Türkiye’deki dergilerin yıllık baskı sayılarında da % 3’lük bir düşüş görülüyor. Gazete ve dergilerin baskı sayısındaki düşüşün yanında, basılı kitap sayısında artış gerçekleşti. CD/VCD/DVD elektronik kitap ve basılı harita sayısında düşüş görülüyor. Akıllı telefonların ve tablet bilgisayarların harita uygulamaları ve CD/VCD/DVD formatına gerek duyulmadan internet üzerinden elektronik kitaplara farklı cihazlar üzerinden erişim bu düşüşün bir nedeni olarak gösteriliyor. Basılı kitap sayısındaki artışa rağmen ne yazık ki Türkiye’de vatandaşların kitap okumaya ayırdıkları süre, diğer aktivitelere ayırdıkları zamana oranla çok az ve küresel örneklerle karşılaştırıldığında düzenli olarak kitap okuyanlar nüfusun çok küçük bir kısmını oluşturuyor. Türk insanı ayda ortalama 30 dakikasını kitap okumaya ayırırken, günde ortalama 4-5 saatini televizyon izlemeye ve yaklaşık 1 saatini internet kullanımına harcamakta. Düzenli Türk insanı ayda ortalama 30 dakikasını kitap okumaya ayırırken, günde ortalama 4-5 saatini televizyon izlemeye ve yaklaşık 1 saatini internet kullanımına harcıyor olarak kitap okuyanlara bakıldığında nüfusun yalnızca 10 binde birinin düzenli olarak kitap okuduğu görülüyor. Dijital içerikteki artış ve internette geçirilen sürenin artması ana dilde hazırlanan içeriğin de önemini artırıyor. 2011 yılında yapılan SOBAG araştırmasında Türkiye’de internet kullanıcıları seyirciler, sosyalleşiciler, faydalanıcı/işlemciler, araştırıcı/arayıcılar, faydalanıcı/toplayıcılar, üreticiler ve eleştiriciler olarak yedi farklı kullanım tarzında incelendi. Araştırmaya göre Türkiye’de en yaygın kullanıcı grubu % 83’lük oran ile seyirciler olurken, internetteki içeriğe en çok katkısı olan üreticiler ve eleştiriciler en az görülen kullanıcı tipleri olarak belirlendi. Üreticiler ve eleştiriciler gibi içerik üreten grupların az olmasından dolayı ana dilde içerik üretimi de sınırlı kalıyor. Wikipedia Türkiye’de en sık tıklanan sitelerden biri olmasına rağmen Türkçe içerik miktarı bakımından diğer Avrupa dillerinin gerisinde kalıyor. Örneğin Norveç’te anadilde konuşan her 1000 kişi için 85 Wikipedia maddesi bulunurken bu oran Türkçe için yalnızca 3. Kütüphanelerden Yararlanan ve Kütüphanelere Kayıtlı Kullanıcılar İçerik kısmındaki gelişmelerin yanında son yıllarda kütüphanelerden yararlanan kayıtlı kullanıcı sayılarında artış gözleniyor. Hem Milli Kütüphane’nin hem de halk kütüphanelerinden yararlanan kayıtlı kullanıcıların sayısı özellikle 2008 yılından sonra hızlı bir artış gösterdi. Bu artışa rağmen kütüphanelerin toplumun kasım’13 55 MAKALE geneli tarafından kullanımı kısıtlı kaldı. 2011 verilerine göre toplam 1.118 halk kütüphanesine kayıtlı kullanıcı sayısı 750 bin civarında. Bu kayıtlı kullanıcı sayısı 10-64 yaş arası Türkiye nüfusunun sadece % 1,3’üne karşılık geliyor. Kütüphanelerden yararlanan kişi sayılarına bakıldığında, 2008 yılından sonra Milli Kütüphane’den yararlananların sayısı artarak 2011 yılında 660 bine ulaştı. Halk kütüphanelerinden yararlanan kişi sayısı ise kayıtlı kullanıcı sayısının aksine azaldı. 2000’li yılların başlarında 20 milyon olan bu sayı 2011 yılına gelindiğinde 18,8 milyona düştü. Üniversite kütüphanelerine kayıtlı öğrenci sayısı 2006 yılında 1,1 milyondan 2011 yılında 2 milyona yükseldi Üniversite kütüphanelerine kayıtlı öğrenci sayısı da son yıllarda artış gösterdi. 2006 yılında 93 olan vakıf ve devlet üniversitesi sayısı 2011 yılına gelindiğinde 165’e çıktı. 2006-2007 eğitim yılında 2,5 milyon olan üniversite öğrencisi sayısı % 75’e yakın bir artışla 2011-2012 eğitim yılında 4,3 milyona ulaştı. Üniversite sayısına ve bunun sonucunda artan öğrenci sayısına paralel olarak, üniversite kütüphanelerine kayıtlı öğrenci sayısı da 2006 yılında 1,1 milyondan 2011 yılında 2 milyona yükseldi. Salt kütüphaneye kayıtlı öğrenci sayısındaki artışa rağmen kütüphaneye kayıtlı öğrencilerin oranı bu dönem içerisinde % 45-50 seviyesinde kaldı. Milli Kütüphane’nin elektronik ortamda sunduğu hizmetlere bakıldığında kayıtlı kullanıcı sayılarının ve kullanım miktarının düşük olduğu görülüyor. Milli Kütüphane süreli yayınlar bilgi sistemine giren kullanıcı sayısı 2012 yılı içinde aylık 3 bin ila 5 bin 200 kişi arasında değişiyor. Yine aynı dönemde sistemin üye sayısı aylık ortalama 200 kişi arttı ve 2012 Aralık sonunda 8 bin 732 kişiye ulaştı ki bu sayı Türkiye’deki araştırmacı (örn. yüksek lisans) sayısı göz önüne alındığında düşük kalıyor. 2012 yılı içerisinde aylık dalgalanmalar izlemekle birlikte, süreli yayınlar bilgi sistemine kayıtlı kullanıcıların ortalama % 55’i sisteme giriş yaptı. 56 kasım’13 Kütüphaneler ve Devlet Arşivleri Devlet kütüphanelerinin otomasyonu, elektronik katalog oluşturulması, kütüphane arşivlerinde bulunan eserlerin dijitalleştirilmesi ve uluslararası kurumlar ile dijital eser paylaşımı konusunda pek çok çalışma tamamlanmakla beraber, halen süren çalışmalar da bulunuyor. Türkiye’de e-kütüphane konusundaki strateji, Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı ile belirlendi. Kütüphane hizmetlerinin, katalog tarama ve içeriğe erişim hizmetlerinin elektronik ortamda sunulur hale getirilmesi, eğitim ve kültür hizmetleri başlığı altında stratejik öncelik olarak belirtildi. Bu stratejiye yönelik olarak “Entegre e-Kütüphane Sistemi” kurulması eylemi Bilgi Toplumu Stratejisi eylem planında belirtiliyor. Kalkınma Bakanlığı Bilgi Toplumu Dairesi’nin hazırlamış olduğu Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı (20062010) Nihai Değerlendirme Raporu’na göre, sanal kütüphaneler alanındaki eylem büyük oranda uygulamaya konuldu. Bilgi Toplumu Stratejisi (2006-2010) 38. Eylemi olan “Entegre E-Kütüphane Sistemi” kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Günümüzde üniversite kütüphanelerinden öğrenciler internetten katalog taraması gerçekleştirip, buldukları kitaplar, makaleler, dergiler için rezervasyon yapabilmekteler Müdürlüğü sorumluluğunda, TÜBİTAK ULAKBİM tarafından öncelikle “Ulusal Toplu Katalog (TOKAT)” oluşturularak farklı kataloglara ve otomasyon sistemlerine sahip kütüphanelerin tek bir arayüzden taranabilmesine ve kayıt paylaşımına olanak sağlanıyor. 2012 yılında da ödünç verme sistemi (Türkiye Belge Sağlama ve Ödünç Verme Sistemi - TÜBESS) hizmete sunuldu. 2012 yılı sonu itibarıyla Ulusal Toplu Katalog’a dahil olan kütüphanelerin sayısı 141’e (şube kütüphanelerle birlikte toplam 333), toplam kayıt sayısı 15.6 milyona, biricik kayıt sayısı ise 6.67 milyona ulaştı. Hizmetlerin dijital ortama geçirilmesi konusunda Milli Kütüphane’nin yakın zamanda yapmış olduğu pek çok çalışma bulunuyor. 2008 yılında araştırmacıların ve ilgililerin Türkiye’deki süreli yayınlara erişimini kolaylaştırmak amacıyla Milli Kütüphane bünyesinde Süreli Yayınlar Bilgi Sistemi oluşturuldu. 200’den fazla süreli yayının mevcut olduğu sisteme ilerleyen zamanlarda gazetelerin de eklenmesi planlanıyor. Mevcut süreli yayınlara ait 10 bin civarı makaleye araştırmacılar tarafından erişilebiliyor ve süreli yayınların ve/veya makalelerin bibliyografik künyelerinden tüm internet kullanıcıları faydalanabiliyor. Devlet kütüphanelerine ek olarak Türkiye’deki pek çok üniversite kütüphanesi de elektronik ortamda hizmet vermeye başladı. Özellikle günümüzde üniversite kütüphanelerinden öğrenciler internetten katalog taraması yapabilmekte ve buldukları kitaplar, makaleler, dergiler için rezervasyon yapabilmekte. Kütüphanelerden sunulan elektronik hizmetlerin yanında, Başbakanlık Devlet MAKALE Arşivleri Genel Müdürlüğü bünyesindeki Dokümantasyon Merkezi Bilgi Bankası 2005 yılından beri araştırmacılara hizmet veriyor. Bilgi bankası; kitap, rapor, tez, vb. dokümanlar; seminer, sempozyum, kongre ve benzeri toplantılarda sunulan tebliğler ile süreli yayınlarda (dergi ve gazete) yayınlanan makale ve haberlere ait bibliyografik bilgilerden oluşuyor. Bilgi bankasında, makale ve haberler 1990 yılı ve sonrasını içeriyor ve gazete haber ve makaleleri Türkiye’nin gündeminde önemli yer tutan konularda seçmeli olarak indeksleniyor. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nün 2002 yılında başladığı dijitalleştirme sürecinde yıllık ortalama bir milyon civarında belge sayfası görüntüleniyor. 2012 yılında yaklaşık 1,1 milyon sayfa belge elektronik ortama ve toplamda 12,3 milyondan fazla görüntü mikrofilme ve dijital ortama aktarıldı. 2013 yılında 1,4 milyon sayfa belgenin dijital ortama aktarılması hedefleniyor. Sanal Müzelerde Son Durum 2006-2010 Bilgi Toplumu Stratejisinde sanal müzeler ile ilgili bir strateji belirlenmedi. Sanal müzeler alanında gösterilebilecek eylemlerden Türkiye Kültür Portalı, 20062010 Bilgi Toplumu Stratejisi Eki Eylem Planı’nın Sosyal Dönüşüm başlığı altında yer alıyor. Bu eylem ile tarihten edebiyata, arkeolojiden müziğe, halk kültüründen çağdaş sanatlara kadar birçok alanda bilginin bir arada bulunacağı bir portal kurulması amaçlanıyor. Kalkınma Bakanlığı Bilgi Toplumu Dairesi’nin hazırlamış olduğu Bilgi Toplumu Stratejisi Eylem Planı (20062010) Nihai Değerlendirme Raporu’na göre, Türkiye Kültür Portalı alanındaki eylem büyük oranda tamamlandı. Kültür ve Turizm Bakanlığı birimleri sorumlu oldukları çalışmalar kapsamında portala veri girişini sürdürüyor. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının dijital envanterinin oluşturulması ve paylaşılması için Tescilli Taşınmaz Ulusal Envanter Sistemi ve Müzeler Ulusal Envanter Sistemi projeleri uygulamaya konuldu. Milli Kütüphane hizmet ve uygulamalarının tanıtımı ile e-hizmetler, kütüphane koleksiyonunda bulunan materyal bilgileri ile görsel ve işitsel materyallere ilişkin bilgiler Türkiye Kültür Portalına aktarıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürlüğü tarafından site içeriğiyle bağlantılı olan ve arşivde bulunan fotoğrafların siteye yüklenmesi çalışmaları devam ediyor. Türkiye’de değişik kurumlar kanuni yükümlülük gereği (Kültür ve Turizm Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türk Tarih Kurumu) veya araştırma amaçlı (Türkiye Bilimler Akademisi, üniversiteler, belediyeler, sivil toplum kuruluşları) kültür envanteri çalışmaları yapmakta. Türkiye Kültür Mirasları internet sitesi üzerinden yukarıda bahsedilen 4 kurumum veritabanlarında kültür mirası katalog taraması tek bir noktadan yapılabiliyor. Bunlara ek olarak, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Sanal Gezinti” hizmeti ile Türkiye’deki müzelerde (Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Antalya Müzesi, Ertuğrul Gazi Müzesi, Ankara Resim ve Heykel Müzesi, Trabzon Müzesi, Konya Mevlana Müzesi, Kapadokya Açık Hava Müzesi, Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi gibi), saraylarda (örn. Topkapı Sarayı), tarihi mekanlarda (camiler, kiliseler, manastırlar gibi), illerde ve önemli mekanlarda (örn. meydanlar, antik tiyatrolar) internet ortamında 360 derece panoramik görüntülere ulaşılabiliyor ve gezinti yapılabiliyor. Ülkemiz adına Hacettepe Üniversitesi koordinatörlüğünde AB Kültür Programı (2007-2013) kapsamında 2009-2011 yılları arasında yürütülmüş olan AccessIT (Accelerate the Circulation of Culture Through Exchange of Skills in Information Technology – Bilgi Teknolojilerinin Değişen Yetenekleri Aracılığıyla Kültürel Dolaşımın Hızlandırılması) Projesi’nde Türkiye ile birlikte İngiltere, Polonya, Yunanistan ve Sırbistan yer alıyor. Projenin temel amacı; bu ülkelere ait belirli miktardaki kültürel mirası dijitalleştirerek Europeana’ya (Avrupa Dijital Kütüphanesi’ne) aktarmak ve bunun için gerekli eğitim altyapısını sağlamak. Yıllar içerisinde yaygınlaşması ve büyümesi öngörülen Europeana portalına müzeler adına katılım ilk olarak Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve Ankara Etnografya müzesinde halen kullanılmakta olan e-müze veri tabanı kullanılarak gerçekleştirildi. kasım’13 57 Avşar Özgen ÖZEL DOSYA [email protected] Büyük Veri ve Nesnelerin İnterneti Popülerliği hızla artan sosyal ağlar ve forumlardaki mesaj içerikleri ya da sistemlerin tutmuş olduğu sistem günlükleri pek de farkında olmadığımız Büyük Veri'nin önemini hızla artırıyor G elişen teknolojiyle birlikte hemen hemen herkes, her şey ve her etkileşim dijital bir ayak izi bırakıyor. İnternet üzerinden yapılan e-ticaret işlemleri, marketlerden veya dükkanlardan yapılan alışverişler, alınan sinema biletleri, mobil cihazlar üzerinden yapılan mesajlaşmalar ve konum bilgisi paylaşımları, sosyal ağ kullanımı, internet üzerinden oynanan oyunlar ve izlenen videolar, uzaktan tanı koyma cihazları, e-sağlık uygulamaları, şehirlerin farklı noktalarına, araçlara ve hatta ayakkabılara yerleştirilen sensörler gibi daha birçok cihaz ve uygulamalar kullanıcıların farkında veya farkında olmadan yüksek hacimlerde veriyi dijital olarak yaratıyor ve saklıyor. Özellikle sensör ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve daha doğru kararlar alabilmek için toplanan verilerin analiz edilmesindeki talep, “Nesnelerin İnterneti” ve “Büyük Veri” gibi teknolojilerin ortaya çıkmasına yol açıyor. Daha iyi güç yönetimi, enerji 58 kasım’13 verimliliği, pil teknolojisindeki gelişmeler ve mobil cihazlardaki akıllı enerji yönetimi sayesinde cihazların daha uzun süre kendi başına çalışmasına imkan sağlıyor. Kablosuz iletişim teknolojilerdeki ilerlemeler sayesinde hemen hemen her yerden ve her zaman internete erişim mümkün hale geldi. Artan bant genişliği imkanları, daha fazla birlikte çalışabilirlik sağlayan açık standartlar, cihazları internete bağlayan donanımlarda maliyetlerin azalması ve minyatürleştirme, sensörlerin önceden ulaşılamaz olan alanlara girmesini sağlıyor. Sistemler, veri işleme kapasitelerini artırırken, daha fazla esnekliğe ve zekaya sahip hale geliyor. Bireysel ağ birimlerinin (sensörler, mobil cihazlar gibi) artan dijital gücü, bellek ve saklama imkanları, cihazların esnek kullanımına olanak sağlayan uzaktan programlanabilirlik ve yüksek hacimli verileri analiz etme ve istatistiksel modelleri çalıştırmaya olanak sağlayan yazılımlar, farklı cihazlardan ve sensörlerden toplanan yüksek hacimdeki büyük veriyi işlemeye olanak sağlıyor. Büyük veri uygulamalarının yaygınlaşması, beraberinde yeni iş kollarının oluşmasına ve istihdama da katkı yapıyor. Genel olarak büyük veri sektörünün gereksinim duyduğu nitelikler, derin analitik yetenek, büyük veri bilgisi ve destekleyici teknoloji bilgisi olarak sınıflandırılıyor. Büyük Veri ve Nesnelerin İnterneti Nedir? Büyük veri yeni bir teknoloji olmayıp, uzun zamandan beri gelişme gösteren teknolojilerin günümüzde ekonomik ve sosyal fayda için kullanılabilirlik eşiğini aşarak ortaya çıkarttığı bir kavram olarak tanımlanabilir. Büyük veri, hacim olarak yüksek miktarda veriyi, daha hızlı işlem gücüne sahip yeni donanımları (bellek içi veri işleyiciler) ve hızla gelişen makine öğrenimi, doğal dil işleme ve örüntü tanıma MAKALE Büyük veri uygulamalarının yaygınlaşması, beraberinde yeni iş kollarının oluşmasına ve istihdama da katkı yapıyor gibi yapay zeka yazılım araçlarını içeriyor. Büyük veri, bir veri tabanında saklanan yapılandırılmış veriler olabilecegi gibi, belli bir düzene uygun olmadan oluşturulmuş, yapılandırılmamış verileri de içerebiliyor. Buna örnek olarak, sosyal ağlardaki ve forumlardaki mesaj içerikleri, sistemlerin tutmuş olduğu sistem günlükleri verilebilir. Nesnelerin interneti için pek çok tanım bulunmakla beraber, fiziksel ortamdaki nesnelerin iletişim ağlarına bütünleşik olarak fiziksel ortamları ve benlikleri ile ilgili verileri işlemeleri, üretmeleri olarak tanımlanabilir. Bir bakıma, büyük veri ve nesnelerin interneti birbirlerini tamamlayan teknolojiler olarak düşünülebilir. Nesnelerin interneti tanımındaki farklı tipteki cihazlar (sensörler, mobil telefonlar), hem diğer cihazlarla hem de internetle iletişim haline geçerek fiziksel dünyadaki değişimi gözeten veriler üretiyor. Bu cihazların internete bağlı olması ve milyonlarca sensör tarafından üretilen veriler, bir bakıma büyük verinin oluşmasına imkan sağlıyor. Doğruluk ve Sağlanan Faydalar Büyük verinin sunduğu faydalardan yararlanabilmek için, toplanan verilerin doğruluğu büyük önem taşıyor. Özellikle farklı veri kaynaklarından toplanan verilerin doğruluğuna dair güvenin oluşması büyük veri analizlerinin yapılması için vazgeçilmez. Doğru ve/veya tam olmayan veriler üzerinde yapılan analizler yanlış sonuçlara ulaşılmasına yol açabilir ve bunun sonucunda yanlış kararların alınmasına da neden olabilir. Bunun yanında büyük veri, toplumun tüm kesimleri için ekonomik ve sosyal fayda sağlama potansiyeli yüksek bir yenilikçi teknoloji konumunda. Büyük verinin sunduğu fırsatları yakalayabilmek için yeni yetkinlikler de gerekiyor. İlk olarak, büyük veri kümelerinin gerçek zamanda toplanması ve yönetilmesi ve farklı veri kümelerinde analiz yapılmasını sağlayan bütüncül bir veri mimarisine ihtiyaç duyuluyor. İkinci olarak, bütünleşik çekirdek analiz yöntemleri (regresyon gibi) ile dil ve şekil tanıma gibi gelişmis yapay zeka tekniklerinin oluşturulması da gerekiyor. Üçüncü olarak, çekirdek analizlerde derin tecrübe ve kavrama yetisine, otomatik ögrenim, uygulamalı matematik, istatistik ve ekonometri bilgisine, performansı optimize edecek analiz araçlarını oluşturabilme ve kullanabilme uzmanlığına ihtiyaç duyuluyor. Son olarak da, büyük veri kümelerini işlemeyi ve depolamayı kolaylaştıracak donanıma, gelişmiş analitik modellerin ve araçların oluşturulmasına, yazılım programlarının ve platformlarının geliştirilmesine ve yüksek veri güvenliğine ihtiyaç duyuluyor. Büyük veri kümelerinin gerçek zamanda toplanması ve yönetilmesi ve farklı veri kümelerinde analiz yapılmasını sağlayan bütüncül bir veri mimarisine ihtiyaç duyuluyor Ülkemizdeki Mevcut Durum Türkiye’de büyük veri alanında çalışmalara başlanmakla beraber, gerçek anlamda büyük veri uygulama örnekleri sınırlı. Türkiye’deki haberleşme, perakende, bankacılık gibi müşteri bilgisinin ve müşteri davranışlarının yakından takip edildiği alanlarda faaliyet gösteren büyük özel şirketler, müşterileri ile ilgili toplamış oldukları büyük hacimdeki verileri kullanarak müşteri davranışlarını tahmin etme, müşterilerine sunulan hizmetlerin kalitesini artırma, müşteri memnuniyetini ve bağlılığını artırma, karar alma mekanizmalarına yardımcı olacak öngörüler üretme, ürün tasarımlarını müşteri beklentilerine göre şekillendirme, ürün fiyatlandırmasını optimize etme, detaylı müşteri segmentasyonu yapma ve ürünlerini sundukları kanalların verimliliğini artırma gibi alanlarda “veri madenciliği” çalışmaları yapıyorlar. Kamuda ise Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) toplamış olduğu büyük miktardaki yapılandırılmış ve yapılandırılmamış veriler üzerinde çesitli analizler yaparak verimliliği artırmak, kayıp-kaçak oranlarını düşürmek ve hizmet kalitesini yükseltmek için büyük veri konusunda çalışmalara başladı. Ancak, üniversitelerde veri tabanı ve veri madenciliği konusunda dersler verilmesine rağmen halen büyük veri konusunda müfredat bulunmuyor. Ayrıca, istatistik, ekonomi, matematik gibi farklı alanlarda uzmanlaşmayı gerektiren büyük veri alanına özel nitelikli insan kaynağı yetiştirilmiyor. 2006 yılında DPT tarafından e-Dönüşüm Türkiye Projesi kapsamında oluşturulmuş olan Bilgi Toplumu Stratejisi Belgesi’nde Büyük Veri alanında politika, strateji ve hedefler bütünsel bir yaklaşımla belirlenmemekle birlikte, özellikle kamu kurumları arasında veri paylaşım ve kamu tarafından üretilen verilerin devlet, işletmeler ve bireyler tarafından kullanılmasına yönelik esasların belirlenmesine yönelik eylemler oluşturuldu. Ancak, kamudaki dijital bilginin paylaşımı ve tekrar kullanımına yönelik esasların belirlenmesi eylemi, mevzuat ve kurumlar arası koordinasyon kaynaklı sorunlardan dolayı tamamlanamadı. Kamuya, işletmelere ve bireylere birçok faydalar sağlayan büyük veri alanında çalışmalar ve yatırımlar küresel olarak ivme kazanıyor. Büyük veri çözümlerinin kullanılması kamuya ve özel şirketlere pek çok fırsatlar da sunuyor. Türkiye’de büyük veri konusu üzerinde özel sektörün ve özellikle büyük şirketlerin halihazırda yatırımları olmakla birlikte, diğer alanlardaki yatırımlar ve çalışmaların ise sınırlı kaldığını da hatırlatalım. kasım’13 59 B u bölümde birçok farklı segmentten teknolojik ürünü mercek altına alıyoruz. Bu ürünler arasında Tablet PC’ler’den tutun da KVM Switch’lere, işletmelere tasarruf sağlayacak yazıcı çözümlerinden, müzik keyfini gittiğiniz her yere taşımanızı sağlayacak bir MP3 oynatıcıya, hatta enerji tasarrufu ve kolay yönetilebilirlik sunan Blade sunuculara kadar birçok ürün bulunuyor. Deneyimli ve tarafsız IT Advisor Test Merkezi editörleri tarafından her ay piyasaya yeni sunulan onlarca ürün arasından en dikkat çekicileri sizlerle paylaşıyoruz. Kişilere ve kurumlara avantaj sağlayacak ürün incelemelerimizle, sizlerin pazardaki son ürünler hakkında daha fazla bilgi edinmenizi ve ihtiyacınız olan en doğru satın almayı yapabilmenizi amaçlıyoruz. Bilişim dünyasının sürekli bir gelişim sürecinde olduğu şu günlerde, test merkezimizin incelediği ürünleri yalnızca donanım ürünleriyle sınırlandırmayarak, en son yazılım incelemelerine de IT Advisor Test Merkezi’nde yer veriyoruz. Bizce hakkında bilgi sahibi olmadığınız ve size ne sunacağını bilmediğiniz bir ürünü verimli olarak kullanmanız mümkün değil. IT Advisor Test Merkezi olarak sizlere, günümüzün en değerli olgusu olan bilgiyi, donanım ve yazılım incelemeleriyle sunuyoruz. Bu Sayıda Test Ettiklerimiz: 61 62 62 Samsung Galaxy Note 3 AirTies Air 0216 BenQ AE220 63 64 64 LG G2 Kingston MobileLite Wireless HTC Desire 500 60 65 65 Brother ADS-2100 Turkcell T40 kasım’13 Samsung Galaxy Note 3 Merakla Beklenen Galaxy Note 3 Beklentileri Karşılıyor Mu? Uzun zamandır dedikoduların merkezinde yer alan Galaxy Note 3, IFA’da resmiyete kavuştu ve tüketicilerin beğenisine de sunuldu. Hakkında çok konuşulan mobil cihazlardan biri olan Note 3, sonunda test merkezimizin de konuğu oldu. Derinlemesine inceleme yapmadan bırakmadık. Hemen phablet’in tasarımından incelememize başlayalım. Note 3, 151.2x79.2x8.3 mm boyutlarında ve 168 g. Note 2 ise 9.4 mm inceliğinde ve 183 g ağırlındaydı. Bu açıdan bakarsak Note 3, önceki modele göre daha ince ve daha hafif. Bununla birlikte kasada da değişiklikler göze çarpıyor. 5.7 inç’lik Note 3’te ekran boyutu artmış olsa bile çerçeve kısmı ince yapılmış. Cihazın arka tarafı ise Note 1 ve Note 2’den alıştığımız şekline göre daha farklı. Samsung plastik arka kapağı suni deriyle süslemiş. Bu deri Note 3’ün daha şık durmasını sağlıyor. Ayrıca derinin etrafında yer alan dikişler de hoş ve gerçekçi durmasını sağlıyor. Note 3’ün kasası platikten yapılmış. Ama yapılan tasarım değişiklikleri ve deri kaplamasıyla birlikte plastik kasa genel olarak şık görüntü sergiliyor. Tasarımdan Note 3’ün en önemli noktalarından birine yani ekranına geçelim. 5.7 inç’lik Super AMOLED ekran, Full HD yani 1920x1080 piksel çözünürlük sunuyor. 386 ppi oranına sahip. Ekran oldukça başarılı. Samsung her zaman ki gibi ustalığını ekranda göstermiş. Bunlarla birlikte çoklu dokunmatik testlerinde Note 3 sorun çıkarmadı. Cihazı kullandığımız süre içinde ekranda geç tepkime, tepkisiz kalma gibi sorunlar yaşamadık. Ekran güneş altında ve parlak ışık altında okunmama sorunu çıkarmıyor. Ama bu durumlarda parlaklığı birazcık arttırmak daha yararlı olabilir. Bize teste gelen Note 3’te 8 çekirdekli Exynos 5 Octa 5420 işlemcisi yer alıyor. Bu işlemci içinde 4 çekirdekli 1.9 GHz’de çalışan ARM Cortex-A15 ve 4 çekirdekli 1.3 GHz’lik A7 bulunuyor. Yüksek performans gerekli kısımlarda A15 çekirdekleri devreye girerken, normal işler içinse az güç tüketen A7 çalışıyor. Yani dinamik olarak çalışan bir yapı kullanılıyor. İşlemciye 3 GB RAM ve Mali-T628 MP6 GPU’su eşlik ediyor. Güçlü donanım güçlü ve hızlı performans sunuyor. Oyunlarda, ağır uygulamalarda ve normal kullanımda Note 3’ün performansı harika. Diğer yandan S Pen’in kullanımı biraz daha kolaylaştırılmış. Kullanımdaki kolaylıkla birlikte eski özellikleri üstüne yeni bazı özellikler eklenmiş. Bunlar kullanıcıya avantaj sağlıyor. Galaxy Note 3’ün 13 megapiksellik arka kamerası kaliteli çekimler yapıyor. Yaptığımız denemelerde bunu test ettik. 2 megapiksellik ön kamera ise işini görüyor. 3200 mAh batarya uzun bir kullanım süresi sunuyor. Batarya konusunda da memnun kaldığımızı söyleyebiliriz. Ayrıca yapılan yazılımsal geliştirmeler ve arayüzdeki iyileştirmeler de kendini belli ediyor. kasım’13 61 www.itadvisor.com.tr Teknik Özellikler: Ekran: 5.7 inç Super AMOLED Full HD (386 ppi) İşlemci: 8 çekirdekli Exynos 5 Octa 5420 GPU: Mali-T628 MP6 RAM: 3 GB Depolama Alanı: 16/32/64 GB Arka Kamera: 13 megapiksel Ön Kamera: 2 megapiksel İşletim Sistemi: Android 4.3 Jelly Bean MicroSD Kart Desteği: Var, 64 GB'a kadar Batarya: 3200 mAh Boyutlar: 151.2x79.2x8.3 mm Ağırlık: 168 g AirTies Air 0216 Gigabit Ethernet Switch Ofis Ortamında Yüksek Ağ Trafiğini Hafifleten Ağ Çözümü Özellikle iş yerlerinde yüksek ağ trafiği kullanımı olabiliyor. AirTies’in Air 0216 isimli ağ çözümü ise ağ trafiğini hafifletecek bir cihaz olarak öne çıkmayı başarıyor. Cihaz siyah renkte ve metal gövdeye sahip. Tasarım olarak ufak olduğunu belirtelim. Böylece yer kaplamadan birçok yerde kullanılabiliyor. Air 0216 ile kolay şekilde birden fazla bilgisayarı ağa katabiliyorsunuz. Bunu yaparken ağ sisteminde ekstra olarak değişiklik ve düzenleme yapmanıza gerek kalmıyor. Bu açıdan başarılı olmuş. Böylece cihazın kullanımı için fazladan işlere girişmiyorsunuz. Air 0126’nın bu arada kolay kurulum sunduğunu da belirtelim. Kullanımı da hızlı ve basit olarak ayarlanmış. Bunun denemelerini test merkezimizde yaptık. Ağ trafiğinin Air 0216 ile daha rahatladığını gördük. Birden fazla bilgisayarı Air 0216’la ağa bağladık ve bunları yaparken problem yaşamadık. Bununla birlikte Air 0216’nın düşük seviyede güç kullandığını da belirtelim. Enerji verimliliği olan cihaz bununla birlikte ani voltaj düşüşlerinde ve yükselişlerinde de etkilenmiyor. Buna karşı içeriğinde özel bir sistem var. Bu sistemle stabil olarak çalışmaya devam ediyor. Ekstra olarak nemli ortamlarda da uygun şekilde çalışabiliyor. AirTies’in genel olarak iyi bir iş çıkardığını söyleyebiliriz. Teknik Özellikler: Boyutlar: 294x180x44 mm Düşük Güç Tüketimi: 8.2W Max Port: 16 port Veri İletim Hızı: 10/100/1000 Mbps BenQ AE220 Alternatif Kamera Seçeneği Arayanlar İçin www.itadvisor.com.tr BenQ’nun kompakt kameralar sınıfında yer alan AE220 fotoğraf makinesinde 16 megapiksel çözünürlüğünde 2.3 inç CCD sensör görev yapıyor. Özellikle gece çekimlerinde başarılı performans sunan BenQ AE220 5x optik yakınlaştırma özelliğine sahip. 1:3.2-6.4 aralığında diyafram açıklığına sahip olan kamere giriş seviyesi ve bas/çek tarzı bu tip kompakt kameralar için yeterli. 93.3x55.4x18.4 mm ve 103 gram ağırlığındaki kameranın arka bölümünde 2.7 inç boyutunda LCD ekran bulunuyor. BenQ AE220, 720 piksel 30 FPS video kaydı yapabiliyor. 7 farklı beyaz ayarı sunan kamera farklı modlarda çekim yapmanıza imkan sağlıyor. 6400 ISO’ya kadar çıkabilen AE220’nin maalesef fotoğraf çözünürlüğünü 3 megapiksele kadar düşürmek gerekiyor. Kamerada dahili 43 MB hafıza bulunuyor ve bu hafıza SD/SDHC kartlarla 32GB’a kadar arttırılabiliyor. Çektiğiniz fotoğrafları JPEG olarak kaydeden AE220, videoları AVI, sesleri ise WAV formatında kayıt edebiliyor. Kompakt yapısıyla dikkat çeken kameranın temel özelliği kamerayı çıkarmanız ve anında fotoğraf veya video çekmeniz. Bu sebeple oldukça pratik tasarlanan kameranın üst bölümünde açma kapama düğmesi, deklanşör ve zoom mandalı bulunuyor. Kameranın arka bölümünde video kayıt tuşu, menü, odak ayarı ve flaş ayarları yapabileceğiniz tuş bulunuyor. 26 mm geniş açılı objektifi sayesinde özellikle toplu çekimleri kolaylaştıran AE220’de dahili LOMO, balıkgözü, renk vurgusu gibi birçok efekt bulunuyor. 5 cm makro çekim, HDR, gülümseme yakalayıcı gibi fonksiyonlarıyla eğlenceli özellikler sunan AE220 kompakt sınıfa giriş için tercih edilebilecek modeller arasında yer alıyor. Teknik Özellikler: Sensör: Sony 16 megapiksel, 1/2.3" CCD LCD: 2.7" 230k piksel Resim Çözünürlüğü: 16M/8M/5M/3M/VGA (16:9/4:3/3:2/1:1) Video Modu: HD 720p 30fps/VGA 30fps/HD 720p watercolor Ölçme Modu: Otomatik/Gün Işıgı/Kapalı Hava/Tungsten/ Flüoresan H/Flüoresan L/Manuel Pil: CIPA (yaklaşık 200 base) Li-ion Pil 62 kasım’13 LG G2 Her Yönüyle Çok Konuşulan LG G2’Yi Mercek Altına Aldık LG, ulaştığı son noktayı adeta LG G2’de sergiliyor. Bir akıllı telefondan istenebilecek her şey üzerinde taşıyan LG G2, akıllı telefon dünyasının ve hatta Android ekosisteminin getirdiği tüm sorunları aşmış bir cihaz olarak karşımıza çıkıyor. Kalbinde Snapdragon 800 işlemci yer alan telefon, Qualcomm deneyimi ile güncel ve üst düzey bir mobil cihazdan beklenebilecek her türlü donanımı beraberinde getiriyor. Dört çekirdekli bir mimariye sahip olan (Krait 400) ve 2.26GHz saat hızında çalışan işlemci, Adreno 330 GPU ile destekleniyor. Bu da bu cihaz ile mobil ölçekte yapamayacağınız hiçbir şeyin olmadığı anlamına geliyor. Yeri gelmişken belirtelim LG G2, sahip olduğu güçlü donanıma rağmen ısınma konusunda rakibi modellere kıyasla çok daha başarılı. LG G2’de hafıza kartı girişi yok. 16GB kapasiteli versiyonda ise kullanıcıya 10 GB’ın üzerinde bir alan kalıyor. LG G2’de 5.2 inç’lik bir ekran kullanılmış. Cihaz kesinlikle çok büyük gelmiyor ve göze hitap ediyor. Büyük gelmiyor demişken inanılmaz incelikteki çerçevesinin de bu durumda payının büyük olduğunu belirtmeliyiz. Yüzey verimliliği çok üst düzey bir akıllı telefon var karşımızda. True HD IPS Plus panellerin kullanıldığı bu ekran, Full HD çözünürlükte. Gorilla Glass 3’e sahip ekran renkleri gerçek değerleri ile yansıtmak konusunda fazlasıyla başarılı. Cihazda 13 megapiksel çözünürlüğünde bir kamera mevcut. Optik görüntü sabitleyici ile desteklenen bu kamera, 4160×3120 piksel görüntü yakalayabiliyor. Ayrıca saniyede 60 kare 1080p videolar da kaydedebiliyor. Önde ise 2.1 megapiksellik bir kamera mevcut. Genel anlamda cihazın kamerası gayet başarılı ancak yazılımsal optimizasyonlara ihtiyaç duyduğunu söylemeliyiz. Cihazın pil kapasitesi 3000mAh. LG, pil için farklı bir yol izlemiş. Cihazın tasarımına ve iç donanıma uygun şekilde kıvrımlı bir yapıda üretilen pil, telefonun iç kısmındaki tüm boşlukları dolduracak şekilde oturmuş ve her bir alan, pil verimliliği olarak kullanıcıya geri dönmüş. LG G2’de plastik bir kasa yapısı kullanılmış. Gayet şık bir görüntüye sahip olan ürünün plastik malzemeden üretilmiş olması incelik adına telefona katkı sağlıyor, ancak sağlamlık konusunda kafalarda soru işareti oluşturabilir. Fiziksel tuşlar ise farklı bir şekilde tasarlanarak arka kısma yerleştirilmiş. Bu radikal tasarım değişikliği bizce gayet başarılı ancak alışkanlıkları terk etmek biraz zor olabilir. Arkada ses açma, kısma ve power tuşu bulunuyor. Ekranı açmak zor olmaz mı sorusu aklınıza gelmiş olabilir ama merak etmeyin. LG buna da bir çözüm bulmuş ve Knock On adını verdiği bir teknoloji geliştirmiş. Knock On özelliği güç tuşuna basmadan, ekrana iki kez kısa aralıklarla dokunduğunuzda cihazın, güç tuşuna basmışsınız gibi açılmasını sağlıyor. LG’nin Optimus adını verdiği arayüzün en gelişmiş halini kullanan LG G2, kullanıcı tarafından kişiselleştirilebilmeye en müsait olan ve en fazla esneklik sunan orijinal Android arabirimini sunuyor. Teknik Özellikler: Ekran: 5.2 inç'lik True HD-IPS+LCD (424 ppi 1080x1920 çözünürlük) İşlemci: 2.26 GHz'lik 4 çekirdekli Qualcomm MSM8974 Snapdragon 800 GPU: Adreno 330 RAM: 2 GB Depolama Alanı: 16/32 GB Arka Kamera: 13 megapiksel Ön Kamera: 2.1 megapiksel İşletim Sistemi: Android 4.2.2 Jelly Bean Batarya: Yerleşik 3000 mAh Boyutlar: 138.5x70.9x8.9 mm Ağırlık: 143 g 63 www.itadvisor.com.tr kasım’13 Kingston MobileLite Wireless Nerede Olursanız Olsun İstediğiniz Yerden Mobil Veri Depolayabilirsiniz Bu ay test merkezimize ilgi çekici bir ürün olan Kingston MobileLite Wireless konuk oldu. Bu cihaz kablosuz bir kart okuyucu ve aynı zamanda şarj cihazı. Kart dışında, flash sürücü ve diğer depolama cihazları da bağlanabiliyor. Ürün küçük boyutlarda ve hafif. Rahatlıkla cebinize koyup istediğiniz yere götürebilirsiniz. Hoş bir tasarımı olan cihazın üstünde üç adet ışık yer alıyor. Bu ışıklar cihazın çalışır durumda olduğunu, wireless’a bağlı olup olmadığını ve paylaşım özelliğinin açık olup olmadığını gösteriyor. Ürünü kullanmak içinse Kingston MobileLite isimli uygulama gerekiyor. Bu uygulamayı Google Play veya App Store’dan indirebilirsiniz. Uygulamayı açtığınızda kablosuz veri aktarımını rahat bir şekilde sağlayabiliyorsunuz. Bununla birlikte Kingston MobileLite Wireless, üç farklı cihaza veri aktarabiliyor veya alabiliyor. Veri aktarmayı iPhone 5’le denedik ve sorunsuz şekilde verileri aktardık. Üç farklı cihazla aynı anda denediğimizde de ürün problem çıkarmadı. Kısaca Kingston MobileLite Wireless işini başarıyla yerine getirdi. Şunu da belirtelim cihaz 5 saate kadar dosyaları ve fotoğrafları paylaşma imkanı sunuyor. Paylaşım sırasında internete de bağlı kalabiliyorsunuz. Bunlarla birlikte ürünün öne çıkan özelliklerinde biri ise şarj özelliği. 1800 mAh’lık bataryası olan Kingston MobileLite Wireless’la akıllı telefonunuzu şarj edebilirsiniz. Teknik Özellikler: Boyutlar: 124,8x59,9x17,3 mm Ağırlık: 98 g Desteklenen Dosya Sistemleri: FAT, FAT32, NTFS, exFAT Batarya: 1800 mAh Veri Depolama İçin Girişler: USB ve SD - SD, SDHC, SDXC ve microSD kartları okur HTC Desire 500 Fiyatı ve Performansıyla Göz Dolduruyor www.itadvisor.com.tr HTC’nin HTC One Mini modeliyle birlikte tanıtımını gerçekleştirdiği HTC Desire 500, orta sınıfta yer alıyor. Şık tasarımıyla dikkat çeken Desire 500’de 4.3 inç boyutunda WVGA ekran bulunuyor. HTC One serisin esintilerini taşıyan telefonda polikarbonat malzeme kullanılmış. Piyano siyahı renkli modelini incelediğimiz Desire 500’in farklı renk kombinasyonları ve çift SIM kartlı versiyonu da bulunuyor. Qualcomm’un geliştirdiği 4 çekirdekli Snapdragon 200 işlemciden gücünü alan Desire 500’de 1 GB RAM ve 4 GB dahili depolama alanı bulunuyor. 4 GB dahili depolama alanı çabucak dolsa da microSD kart desteği sayesinde belleği 64 GB’a kadar yükseltilebiliyor. Orta sınıfta yer alan bir telefona göre oldukça iyi bir performans sunan Desire 500 ile günlük işlerinizi kolayca yapabileceğiniz gibi çok komplike olmayan ve yüksek grafiğe ihtiyaç duymayan oyunları rahatça oynayabilirsiniz. HTC Sense sayesinde diğer Android işletim sistemli telefonlardan ayrılan Desire 500, BlinkFeed ara yüzü sayesinde önemli gelişmeleri ve sosyal ağları kolayca takip etmenizi sağlıyor. Arayüz geçişleri, uygulamalar arası gibi konularda herhangi takılma yada sorun çıkarmayan Desire 500 oldukça akıcı bir telefon. Telefonun arka bölümünde yer alan 8 megapiksellik kamera da başarılı çekimler yapmanızı sağlıyor. F2.0 diyafram aralığındaki 28 mm’lik lens akıllı LED flaş ile desteklenmiş. Bu sayede orta sınıf bir telefona göre beklentinin üzerinde gece çekim imkanı sunuluyor. Ön bölümde ise görüntülü görüşme gerçekleştirmeniz için 720p çözünürlüğünde kamera yer alıyor. 1800 mAh bataryanın kullanıldığı telefonun bataryası çıkarılabiliyor. Hızlı şarj olan telefon kullanım süresiyle de göz dolduruyor. HTC Desire 500, 3G açıkken 12 saat konuşma yapmanızı sağlarken, 3G açıkken 435 saate kadar bekleme süresi sunuyor. Üst seviye HTC telefonlarda gördüğümüz Beats Audio desteği, Desire 500’de de bulunuyor ve müzik kalitesini yükseltiyor. Ayrıca telefonda bulunan DLNA özelliği sayesinde DLNA desteğine sahip TV’lere istediğiniz fotoğraf, video ve müziği kablosuz olarak aktarabiliyorsunuz. Sonuç olarak Desire 500, hem fiyatı hem de özellikleriyle orta snıfın en iddialı Android işletim sistemli akıllı telefonlarında biri. Teknik Özellikler: Ekran: 4.3 inç 800x480 WVGA – 217 PPI piksel yoğunluğu İşlemci: Qualcomm Snapdragon 200 / 1.2GHz Cortex A5 İşletim Sistemi: Android 4.1.2 Jelly Bean Grafik İşlemci: Adreno 203 Kamera: 8 megapiksel arka kamera, 1.6 megapiksel ön kamera MicroSD Kart Desteği: Var, 64 GB'a kadar Boyutlar: 131.8x66.9x9.9 mm Ağırlık: 123 gram 64 kasım’13 Brother ADS-2100 Otomatik Doküman Tarayıcısı Dokümanlarınızı Taratmak Brother’ın Tarayıcı Çözümü İle Daha Kolay Kişisel veya normal işlerinizle ilgili önemli belgelerinizi taratmanız gerekebiliyor. Bu iş için piyasada farklı tarayıcılar olsa da, Brother’ın tüketicilere sunduğu ADS-2100 tarayıcısı özellikleri ve kullanımı ile bir adım öne çıkmayı başarıyor. Cihaz A3 boyutlarına kadar çok sayfalı dokümanları yüksek çözünürlüklü şekilde aktarmayı başarıyor. Tarama aralığı ise 5 PPM’den 24 PPM’e kadar değişiyor. Tarayıcıda çoklu sayfa tarama, çift hızlı tarama standart olarak sunuluyor ve başarılı bir şekilde bu tarama işi yerine getiriliyor. Hatta çift CIS burada devreye giriyor ve böylece tek geçişte dokümanın her iki tarafı da taranabiliyor. Yaptığımız denemelerde Brother ADS-2100’ün bu konuda başarılı bir iş çıkardığını gözlemledik. Genel olarak cihaz hızlı bir performans sunuyor ve böylece zamandan tasarruf ettiriyor. Brother ADS-2100 donanımsal özellikleri haricinde yazılımsal özellikleriyle de öne çıkan bir tarayıcı. Windows ve Apple ürünleriyle birlikte kullanılabiliyor. Yazılımsal noktada tek tuşla direkt olarak bilgisayara ve USB’ye tarama özelliklerini sunuyor. Ayrıca aranabilir PDF taraması ise yine tarayıcının sunduğu özelliklerden biri. Genel olarak eğer bir tarayıcı arıyorsanız Brother ADS-2100 bu konuda oldukça yardımcı olacaktır. Teknik Özellikler: Tarama Kapasitesi: 600dpi, 24-bit renkli, duplex (çift taraflı) Tarama Hızı: 24ipm tek taraflı/48ppm duplex Kapasite: 500 (maksimum) Kağıt Tutucu: 50-sheet ADF Arayüz: 2x USB (1x PC bağlantısı, 1x USB girişi) Desteklenen İşletim Sistemleri: Windows XP/Vista/7, Mac OS X 10.6 ve üstü, Linux Güç Tüketimi: Kapalı 0W, Bekleme 1W, Çalışırken 13W Boyutlar: 299x220x179 mm Ağırlık: 3.3 kg Turkcell T40 Turkcell’in Akıllı Telefonu Boyundan Daha Büyük İşlere İmza Atıyor Teknik Özellikler: Ekran: 4 inç IPS 800x480 çözünürlükte (WVGA) İşlemci: Çift çekirdekli 1.2 GHz'lik Qualcomm 8225 RAM: 1 GB Depolama Alanı: 4 GB Kamera: 5 megapiksel MicroSD Kart Desteği: Var, 32 GB'a kadar Batarya: 1600 mAh Boyutlar: 126x64.8x10.85 mm Ağırlık: 135 g kasım’13 65 www.itadvisor.com.tr Dergimizin bu ayki test konuklarından biri de Turkcell T40 oldu. Cihaz hoş bir tasarıma sahip. Plastik olan kasa dışarıdan bakıldığında ucuz plastik olarak durmuyor. Bu açıdan başarılı olan T40’ın tasarımı kullanımda da kendini gösteriyor. Telefon elden kaymıyor ve tek elde kullanımı da rahat. Tasarım konusunda sınıfı geçen T40’ın ekranı da gayet iyi. 4 inç’lik 800 x 480 WVGA olan IPS ekran genel kullanımda herhangi bir sorun çıkarmadı. Diğer akıllı telefonlarda da uyguladığımız çoklu dokunmatik testlerinden ekran başarıyla geçti. IPS ekran kontrast, renk, parlaklık konusunda da iyi. Turkcell, T40’ta işlemci olarak Qualcomm’un 1.2 GHz’lik çift çekirdekli 8225 işlemcisini kullanmış. Bununla birlikte 1 GB RAM, Adreno 203 GPU cihazda bulunuyor. Donanımsal özellikler bakımından T40 performanslı. Cihazdan üst düzey telefonların performansını beklemek yanlış olur. Ama T40 genel kullanımda gayet hızlı. 4 GB’lık dahili depolama alanı normal bir kullanım için yeterli. Bununla birlikte 32 GB’a kadar microSD kart desteği ise T40’ın diğer bir avantajı. 1600 mAh’lık batarya günlük kullanımda 1 günü çıkartıyor. Yoğun bir kullanımla birlikte bu süre biraz daha aşağı inebiliyor. 5 megapiksellik kamera ise görevini yeterince yapıyor. Yazılımsal olarak da Turkcell arayüzünü kullanışlı bulduk. DENETİM MASASI Ecevit Bıktım / Genel Yayın Yönetmeni [email protected] twitter.com/ecevitBIKTIM Mobil Dünyanın Yükselişi Günümüzde günde 3.7 milyon cihaz satılıyor ve 6.35 milyar kayıtlı mobil kullanıcısı saat başı 6.25 milyon uygulama indiriyor. Peki, Mobil dünya gelecekte nasıl şekillenecek? G eçen aylarda gerçekleşen Intel geliştirici konferansı Mobil dünyanın hızlı yükselişini inanılmaz rakamlarla gözler önüne serdi. Intel’in Anthopologist’i Genevieve Bell yaptığı sunumlarda günümüzdeki mobilite yaklaşımlarıyla ilgili örnekler verdi. Bu örneklerde 6.35 milyar kayıtlı mobil kullanıcısı olduğunu, günde 3.7 milyon cihazın satıldığını ve 6.25 milyon uygulamanın saat başı indirildiğini söyledi. Peki, Mobil dünya gelecekte nasıl şekillenecek? Intel telefon pazarı için dünyanın ilk 22 nm SoC yongalı akıllı telefonunu bu senenin sonunda piyasaya sunacak. Bu telefonun özelliği benzer ürünlerle kıyasla % 50 daha performanslı olması ve çok daha az güç tüketmesi. Bu telefonun diğer göz alıcı noktası ise LTE teknolojisini desteklemesi. Bu yeni ürün saniyede 150 Mbit LTE veri aktarım hızı ile transfer yapabilecek. Geliştirici konferansında gösterilen örneklerde Frauenhofer enstitüsüne ait ve üzerinde birçok küçük Led bulunan bir kıyafet oldukça ilgimi çekti. Bir bisiklet sürücüsü, üzerine giydiği bu kıyafet yardımı ile araba sürücüleri tarafından kolayca fark edilebiliyor. Diğer bir örnek ise Hindistan’da dondurma satan bir seyyar satıcıydı. Bu seyyar satıcı mobil buzdolabının üzerinde koyduğu güneş panellerle dondurmaları soğutmayı sağlıyor. En ilgi çekeni ise Tokyo’da metro istasyonunda bulunan bir makine oldu. Bu makine alışveriş yapmak isteyen kişileri tanıyıp sevecekleri malzemeleri ön plana çıkarması ile dikkatleri üzerinde topladı. Kişiler bu sayede çok fazla zaman kaybetmeden yolda siparişlerini verip, eve geldiğinde de bu ürünlere anında sahip olabiliyorlar. Tüm bu örnekler yakında çok daha hızlı yayılacaklar ve şimdi bize komik gelen bu görüntülerin hayatımızın bir parçası olacağı muhtemel. Yapılan araştırmalara göre insanlar kendilerini anlayan teknolojiler istiyorlar. Buna ek olarak yük olmayacak teknolojileri, basit, akıcı ve sorunsuz ürünleri tercih ediyorlar. Sistemi stabil, bir anlamda çökmeyen, yazılımları otomatik olarak güncelleyen ve güncelleme için insanları rahatsız etmeyen ürünler arayışındalar. Bununla birlikte kullanılacak olan teknolojinin düşük güç çekmesi çok önemli. İnsanlar güç tüketimi ile uğraşmak istemiyor. Intel bu konu ile yaptığı bir demoda, tek kadeh şarap ile düşük güç tüketimine sahip bir işlemciyi çalıştırması oldukça ilgi çekti. Intel’in katılımcılara gösterdiği diğer bir demo çok daha ilgi çekiciydi. Yeni nesil telefonlar sahibinin sesini algılayıp otomatik olarak çalışır hale geliyor. Yanlış bir kişi telefonu ele aldığında telefon kilitli kalıyor. Intel’in bu telefonları kişilerin yürüme hareketlerini de algılayabiliyor. Telefon başka birisi tarafından kullanıldığında, yürüme hareketleri anında algılayıp kendisini kilitliyor. 66 ekim’13 C M Y CM MY CY CMY K