vıdeo sunumlar
Transkript
vıdeo sunumlar
VIDEO SUNUMLAR [VS-01] Kolpoklezis; Pelvik Organ Prolapsuslu İleri Yaş Kadın Hastalarda Başarı Oranı Yüksek Bir Cerrahi Teknik. Olgu Sunumu Mustafa Levent Emir, Mümtaz Dadalı, Muhammed Şahin Bağbancı, Ayhan Karabulut Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Kırşehir Özellikle ürojinekoloji ile ilgilenen ürologlar, ileri yaş grubu bayan hastalarda fizik muayene sırasında inkontinansın yanısıra pelvik organ prolapsusunu da (POP) az olmayan oranlarda görmektedirler. Ek sistemik hastalıkları nedeniyle bu yaş grubunda rekonstruktif cerrahi yerine obliteratif cerrahi yöntemler de tercih edilebilmektedir. Burada inkontinans ve Evre 4 pelvik organ prolapsusu (POP-Q) olan 74 yaşındaki hemiplejik hastaya uyguladığımız cerrahi anlatılmıştır. POP’u olan ileri yaş grubunda uygulanan LeFort Kolpoklezis başarı oranları yüksek olan bir cerrahi yöntemdir. Anahtar Kelimeler: İnkontinans, kolpoklezis, pelvik organ prolapsusu [VS-02] Olgu sunumu; Hematürili hastada üreteral polipoid kitle eksizyonu Hasan Hüseyin Tavukçu, Levent Türkeri MÜTFV Özel Academic Hospital 78 yaşında erkek hasta idrar sonunda kanama şikayeti ile başvurdu. Çekilen tüm batın tomografisinde üreter orta distal kesimde yer kaplayan lezyon saptandı. Genel anestezi altında sağ üreteroskopi ile sağ üreter iliak çaprazdan birkaç cm sonra yaklaşık 3-4 cm uzunluğunda tümör görüldü; tümör sapından basket kateter ile tutuldu; tümör patolojik inceleme için alındı. Tümör tabanı thulium lazer ile ablate edildi. Patoloji raporu fibroepitelyal polip olarak bildirildi, sitoloji sonucu tümör negatif olarak bildirildi; hastanın uzun dönem takibinde problemi olmadı. Anahtar Kelimeler: Hematüri, polip, üreter [VS-03] Laparoskopik Üreteroüreterostomi Yapılan Retrokaval Üreter: Olgu Sunumu Emre Can Akınsal, Şevket Tolga Tombul, Abdullah Demirtaş, İbrahim Gülmez Erciyes Üniveritesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı, KAYSERİ Retrokaval üreter nedeniyle laparaskopik transperitoneal üreteroüreterostomi yapılan olgu video olarak sunulmuştur. 35 yaşında kadın hasta üç yıldır olan sağ böğür ağrısı nedeniyle kliniğimize başvurdu. Hastanın dış merkezde yapılan US, BT ve MR' da sağ böbrekte grade 3 hidronefroz ve sağ proksimal üreterde dilatasyon tespit edilmiş. Anemnezinde üç yıl önceki gebeliğinde sağ double J stent konulduğu ve kliniğimize başvurmadan 1 ay önce sağ double J stent takılıp çekildiği tespit edildi. Ek komorbidtesi olmayan hasta tanısal sistoskopi ve retrograd pyelografi planı ile operasyona alındı. Sistoskopide bilateral orifisler normal olarak izlendi. Çekilen RGP' de Sağ proksimal üreter dilate ve sağ hidronefroz mevucttu. Sağ üreterin proksimal kısmının mediale doğru seyttiği görüldü. Sağ üretere stent konup işlem sonlandırıldı. Stent sonrası çekilen kontrstsız abdomen bilgisayarlı tomografide sağ üreterin retrokaval seyirli olduğu tespit edildi. Bunun üzerine hastaya laparakopik üretereoüreterostomi planlanarak operasyona alındı. Sağ semiflank pozisyonda 3 adet 10'luk trokar ile transperitoneal girildi. Çıkan kolon düşüldü. Retroperitonda üreter proksimali bulundu. Vena kava altına girdiği yere kadar diseke edildi. Takiben Vena kava medialinde üreterin distal kısmı bulundu ve diseke edildi. Üreter vena kava altına girdiği yerde kesildi. Üreterin distal ve proksimal uçları spatüle edildi. Üreter uçları vena kava önünde 4,0 vicrly ile uç uca anastomoz edildi. Üreter içerisindeki önceden yerleştirilmiş double J stent korundu. Postoperatif izlemde ek sorunu olmayan hastanın postop 1. gün üretral sondası çekildi. Postoperatif dreni 1., 2, 3, ve 4. gün sırasıyla 105, 75, 35 ve 20cc geldi. Postoperatif 4. gün dreni çekilerek taburcu edildi. Operasyon sonrası 6. hafta stenti çekildi. Çekilen kontrol intravenöz pyelografide sağ üreterin lateralde seyrettiği ve mesaneye geçişin olduğu görüldü. Anahtar Kelimeler: retrokaval üreter, laparaskopik üreteroüereterostomi [VS-04] Büyük sol üreter taşına retroperitoneoskopik üreterolitotomi Yılören Tanıdır, Asgar Garayev Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, İstanbul M.Ş., 58 yaş, ♂ hasta Şikayeti: Sol yan ağrısı Hikayesi: 2aydır devam eden sol yan ağrısı Batın BT"sinde sol üreter proksimalde 3cm boutlu taş ve tortuöz görünüm, sol böbrekte Gr 3-4 hidronefroz Özgeçmiş: Ürolojik girişim öyküsü yok, taş düşürme Fizik muayene: Sünnetli, mea doğal, bilateral testisler ve epididimler doğal PRM: Grade 1, benign Boy: 180cm; Ağırlık: 96kg Batın BT: Sol proksimal üreterde 3cm boyutlu taş ve tortuöz görünüm, sol böbrekte Gr 3-4 hidronefroz, bilateral böbreklerde taşlar Karar: Retroperitoneoskopik sol üreterolitotomi ve ayrı seansda sağ perkutan nefrolitotomi Anahtar Kelimeler: büyük üreter taşı, proksimal üreter taşı, retroperitoneoskopik üreterolitotomi Preop K- batın BT Preop Batın K- BT"de sol üreter proksimalde 3cm taş ve kink formasyonu [VS-05] Endoskopik erode meş eksizyonu Yılören Tanıdır, Asgar Garayev Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, İstanbul H.K., 44 yaş, ♀ hasta Şikayeti: Urge tipte idrar kaçırma Hikayesi: Ocak 2007 --> Mikst tipte idrar kaçırma Şubat 2007 --> Dış merkezde TVT+sistoskopi. Yakınmalarda düzelme yok. Temmuz 2013 --> Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu ve urge tipte idrar kaçırma. Özgeçmiş: Sezeryan(2kez), TVT, kolesistektomi, DM, hemoroidektomi Ürojinekolojik muayene: Gr1 rektosel; Gr1 sistosel, Stres tip: negatif Üriner USG( 04.07.2013): Böbrekler doğal, mesanede 1cm çaplı taş? DÜSG( 04.07.2013): Mesanede kalsifiye lezyon K+ alt batın MR(16.07.2013): Mesane sağ yan duvardan başlayan 6cm uzunluğunda hipointens lezyon(taş?) Karar: Sistoskopi Anahtar Kelimeler: meş erozyonu, sistoskopik eksizyonu, meş eksizyonu Eksize edilmiş erode meş Eksize edilmiş erode meş [VS-06] Üretradan yabancı cisim çıkartılması İlker Tinay, Asgar Garayev Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, İstanbul M.T., 24 yaş, ♂ hasta Şikayeti: İdrar yaparken yanma ve üretral kanama Hikayesi: Meatusdan penise çok sayıda dikiş iğnesi sokması sonrası gelişen dizuri ve üretroraji Özgeçmiş: Şizofren Alışkanlıklar: Sigara (1 paket/yıl) Fizik muayene: Eksternal genital organlar ve mea doğal. Travma lehine bulgu yok. Batın K- BT: Posterior üretra hizasında yabancı cisme ait lineer opasite Karar: Endoskopik girişim. Anahtar Kelimeler: üretrada yabancı cisim, sistoskopik yabancı cisim çıkarma Üretrada dikiş iğneleri [VS-07] Çift Toplayıcı Sistemi olan Erişkinlerde Laparoskopik Transperitoneal Heminefrektomi Yakup Kordan, Çağdaş Gökhun Özmerdiven, Onur Kaygısız, Hakan Vuruşkan, İsmet Yavaşcaoğlu Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Bursa Amaç: Laparoskopik transperitoneal heminefrektomi deneyimlerimizi paylaşmak Gereç-Yöntem: Kasım 2009 - Mart 2014 tarihleri arasında, çift toplayıcı sistem anomalisi olan 21 yaş bayan ve 64 yaş erkek hastaya transperitoneal yaklaşım kullanarak laparoskopik heminefrektomi uygulandı. 2 hastanın da sol böbrek alt polü atrofik idi. Laparoskopi öncesi, sağlam tarafa üreter kateteri yerleştirildi. Bulgular: Operasyon süreleri 120 ve 180 dakika idi. Kan kaybı 50 mL idi. Hastanede kalış süreleri 2 gündü. Tüm hastalarda açık ameliyata geçiş gerekmedi. Majör komplikasyon gözlenmemiştir. Takipleri rutin ultrason ve idrar tahlili ile yapıldı. Ortalama izlem süresinde, herhangi bir semptom ya da idrar yolu enfeksiyonu tespit edilmedi. Sonuç: Çİft toplayıcı sistemlerde laparoskopik transperitoneal heminefrektomi, güvenli, ameliyat sonrası daha az ağrı ve iyi kozmetik sonuçları olan minimal invaziv bir tekniktir. Anahtar Kelimeler: heminefrektomi, laparoskopi [VS-08] Atnalı Böbrekte Laparoskopi Yardımlı Perkütan Nefrolitotomi Faruk Doğan, Ali Feyzullah Şahin Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, İzmir Amaç: En sık renal füzyon anomalisi olan atnalı böbreklerde yüksek insersiyon ve metabolik anomalilerden dolayı taş oluşum riski artmaktadır. Atnalı böbreğin daha anterior yerleşimli olması nedeni ile retrorenal kolon olma ihtimali daha yüksektir. Atnalı böbreklerde perkütan nefrolitotomi yöntemi kolon, komşu organ ve vasküler hasar riski nedeni ile daha zor ve deneyim gerektirmektedir. Bu videoda retrorenal kolon bulunan atnalı böbrekte oluşmuş taşların laparoskopi yardımlı perkütan nefrolitotomi yöntemi ile tedavisi sunuldu. Gereç-Yöntem: 32 yaşında erkek hasta, 1 yıldır sol yan ağrısı ve makroskopik hematüri şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Yapılan direkt üriner sistem grafisi ve kontrastsız tomografi tetkiklerinde atnalı böbrek anomalisi olduğu gözlendi. Sol böbrek üst kaliksini tıkayan ve ileri derece dilate eden 16 mm ve 7 mm ebatında 2 adet taş ile sol retrorenal kolon tespit edildi. Hastanın öyküsünden taşa 3 seans ESWL yapıldığı öğrenildi. Hastaya laparoskopi yardımlı perkütan nefrolitotomi operasyonu yapıldı. Ameliyat genel anestezi altında, litotomi pozisyonunda 6 Fr açık uçlu katater sol böbreğe retrograd olarak yerleştirildi. Hasta sol modifiye flank pozisyonuna alındıktan sonra transperitoneal yaklaşımla 3 port kullanılarak sol böbrek laparoskopik visualize edildi. Öncelikle skopi kullanılarak böbrek pelvisi tespit edildikten sonra üstündeki mezokolon Hook elektrokoter ile insize edildi. Aspiratör ve Ligasure® ile künt ve keskin diseksiyonla ortaya çıkartıldı. Makas ile pelvis açıldı ve 10’luk trokardan nefroskop ile girildi. Üst kaliks ağzını tıkayan taş pnömotik litotriptör ile parçalandı ve tutucu forsepsler ile ekstrakte edildi. Skopi ve direk görüş ile taş kontrolü yapıldıktan sonra üreter kateterinden gönderilen guide aracılığı ile böbreğe double J kateter takıldı. Böbrek pelvisi 4/0 vicryl ile devamlı sütürlerle kapatıldı. Taş dışarı çıkartıldıktan sonra loja dren yerleştirilerek ameliyata son verildi. Bulgular: Ameliyat süresi yaklaşık 105 dk olarak kaydedildi. Peroperatif ve postoperatif komplikasyon gözlenmeyen hasta 2. gün önerilerle taşsız olarak taburcu edildi. 3 hafta sonra double J kateter çekildi. Sonuç: Atnalı böbreklerde pelvisin anterior yerleşimli olması nedeni ile laparoskopi yardımlı perkütan nefrolitotomi uygulanabilir bir tedavi seçeneği olup kısa hastanede kalma süresi, minimal komplikasyon riski ve uygulama kolaylığı gibi üstünlükleri bulunmaktadır. Anahtar Kelimeler: Atnalı böbrek, laparoskopi yardımlı, perkütan nefrolitotomi Atnalı Böbrekte Taş ve Retrorenal Kolon Atnalı böbrek anomalisi mevcut ve BT'de sol böbrek üst kaliks ağzını tıkayan 16 ve 7 mm taş. Ayrıca sol tarafta retrorenal kolon tespit edildi (kırmızı daire). [VS-09] 11 Aylık İnfatta Üreter Alt Uç Taşı ve Böbrek Taşına Mikro-PNL Ameliyatı; MikroPNL Nefroskopu Pediyatrik Üreterorenoskopi Olarak Kullanılabilir mi? Faruk Doğan, Ali Feyzullah Şahin Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, İzmir Amaç: 11 aylık infat hastada böbrek ve üreter taşına yapılan mikro-PNL operasyonunu ve karşılaşılan teknik zorluklarda nasıl üstesinden geldiğimizi göstermek istedik. Gereç-Yöntem: 11 aylık bebek hasta karın ağrısı, hematüri ve tekrarlayan İYE nedeni ile kliniğimize başvurdu. Yapılan USG ve kontrastsız abdomen BT’de sağ böbrekte 14 mm ve sağ üreterde 4 mm non-opak taş saptandı. Hastaya URS ve mikro- PNL planlandı. Sağ üreter orifisinden kılavuz tel aracılığı ile 6 F pediyatrik sistoskop ile girilmeye çalışıldı. Orifiste darlık ve sistoskopi lümeninin geniş olmasından dolayı üretere geçiş sağlanamadı. Hastaya 3 F double J kateterin kılavuz teli eşliğinde 4.8 F mikro-PNL nefroskopu içerisinde 0.6 mm fleksible mikrofiber optik (PolyDiagnost, Pfaffenhofen, Germany) ile sağ üretere girildi ve 4 mm taş görüldü. Taş, 273 mikron holmiyum:YAG lazer probu (Quanto System Laser Litho, Italy) ile kırıldı. Daha sonra üretere kılavuz tel eşliğinde 3F üreter kateteri konulmaya çalışıldı. Proksimal üreterdeki kingleşmelerden dolayı böbreğe yönlendirilemedi. Üreter katateri olduğu yerde bırakılarak sondaya tespit edildi ve hasta prone pozisyonuna alındı. Üreter kateterinden opak madde verilerek renal pelvis ve alt pol görüntülendi. Drenaj amaçlı böbrek alt polden gri branülle skopi eşliğinde girildi. Berrak idrarın geldiği görüldü. Floroskopi eşliğinde 4.8 F perkutan iğne içerisinde 0.6 mm fleksible mikrofiber optik ile taşa direkt giriş yapıldı ve renal pelviste 14 mm’lik taş görüldü. Taş, 273 mikron lazer ile tamamen fragmante edildi. 3 F double J kateterin kılavuz teli antegrad olarak üreterdeki kingler aşılarak mesaneye gönderildi. Üzerinden 3 F double J kateter takılıp operasyon sonlandırıldı. Bulgular: Operasyon süresi 55 dk idi. Operasyon sırasında herhangi bir komplikasyon gelişmedi. Post-operatif 1. gün hastanın sondası alındı. Kontrol USG’de böbrekte milimetrik hiperekojen görünümler izlendi. 3 hafta sonraki kontrol USG’de hasta tamamen taşsız olarak değerlendirildi ve double J kateteri çekildi. Sonuç: Mikro-PNL pediatrik yaş grubu taş hastalığında kabul edilebilir bir komplikasyon oranıyla güvenle uygulanabilecek minimal invazif, etkili ve yüksek başarı oranı sağlayabilen bir tedavi yöntemidir. Ayrıca üreter taşları için zor durumlarda dikkatli kullanım ile 4.8 F mikro-PNL nefroskopu, pediyatrik üreterorenoskopi olarak kullanılabilir. Üreter kateteri böbreğe ilerletilememiş vakalarda drenaj amaçlı çeşitli branüller kullanılabilir. Anahtar Kelimeler: Branül, Mikroperk, Üreter taşı Sağ Böbrek ve Üreter Taşı Sağ böbrek pelvisinde 14 mm ve sağ üreter alt uçta 4 mm taş [VS-10] Dev Hidronefrotik Nonfonksiyone Böbreğe Laparoskopik Nefrektomi Faruk Doğan, Ali Feyzullah Şahin Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, İzmir Amaç: Laparoskopik nefrektomi hem benign hem de malign nedenlerle yapılan nefrektomiler içinde son yıllarda giderek artmış ve standart bir teknik haline gelmiştir. Böbrek boyutlarının büyüklüğü laparoskopi için bazı zorluklar oluşturmaktadır. Dokuların ayrılmasında özellikle renal pedikülün tanınıp ortaya konulmasında problemlere yol açmaktadır. Bu videoda üreteropelvik bileşke darlığına bağlı dev hidronefrotik nonfonksiyone böbrek nedeniyle yaptığımız transperitoneal laparaskopik nefrektomi prosedürünün aşamalarını göstermek istedik. Gereç-Yöntem: Sağ yan ağrısı olan 33 yaşında bayan hastanın yapılan ultrasonografi ve tüm abdomen BT sonucunda sağda ileri derece hidronefroz ve DMSA sintigrafide sağ böbrek fonksiyonu % 3 tespit edildi. Laparaskopik nefrektomi için hasta sağ modifiye flank pozisyonda yatırıldı ve umbilikus hizasından sağ laterale doğru yaklaşık 4 cm uzaklıktan açık teknik ile 11 mm’lik port yerleştirildi. Laparoskopik bakıda böbreğin tüm abdominal boşluğu kapladığı izlendi. İlk portun yaklaşık 10 cm lateral kenarlarına 5 mm ve 10 mm’lik iki adet port yerleştirildi. Gerota fasyası keskin ve künt disseksiyonlarla çepeçevre böbrekten ayrıldı. Perkütan iğne yardımıyla perkütan olarak böbrek içeriği aspire edildi. Daha geniş bir çalışma alanı elde edildikten sonra duodenum mediale mobilize edildi. Ekartasyon amaçlı böbrek büyük iğneli sütür yardımı ile abdomen duvarına asıldı. Renal arter ve ven çapı küçük olduğu için beraber disseke edildi ve Hem-o-lok kliplerle kontrol altına alındı. Bulgular: Operasyon süresi 145 dakika olarak tespit edildi. Hem peroperatif hem de postoperatif dönemde herhangi bir komplikasyona rastlanmayan hastanın birinci günde dreni çekildi ve ikinci günde hasta taburcu edildi. Sonuç: Orta hattı geçen dev hidronefroz varlığında da transperitoneal laparoskopik nefrektomi teknik olarak uygulanabilir bir yöntemdir. Peroperatif gerota fasyasının disseksiyonundan sonra perkütan olarak idrarın aspire edilmesi ve porta ihtiyaç kalmadan ekartasyon amaçlı böbreğin büyük iğneli sütür yardımı ile abdomen duvarına asılması, işleminin laparoskopik olarak uygulanmasına olanak sağlayan kritik aşamalarıdır. Anahtar Kelimeler: Dev hidronefroz, laparoskopik nefrektomi, UPJ darlık Dev hidronefrotik böbrek Orta hattı aşan ve cilti de yaylandıran dev hidronefrotik böbrek [VS-11] Pelvik Ektopik Taşlı Böbrekte Laparoskopik Piyelolitotomi Faruk Doğan, Ali Feyzullah Şahin Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, İzmir Amaç: Konjenital anomalili böbreklerde anomaliye bağlı staz ve enfeksiyon nedeniyle taş oluşumuna sık rastlanmaktadır. Taşlı pelvik böbreklerde sadece perkütan nefrolitotomi yöntemi, abdominal organ ve büyük damar yaralanma riski nedeni ile önerilmemektedir. Bu videoda pelvik yerleşimli böbrekte oluşmuş taşların laparoskopik piyelolitotomi ile tedavisi sunuldu. Gereç-Yöntem: 18 yaşında erkek hasta, son 6 aydır sol kasık ağrısı ve makroskopik hematüri şikayeti ile kliniğimize başvurdu. Yapılan direkt üriner sistem grafisi ve kontrastsız tomografi tetkiklerinde sol pelvik böbrek pelvisinde yaklaşık 15 mm ve 4 mm boyutunda 2 adet taş olduğu tespit edildi. Hastanın öyküsünden taşa 3 seans ESWL yapıldığı ama kırılmadığı öğrenildi. Ameliyat genel anestezi altında, litotomi pozisyonunda 6 Fr açık uçlu katater pelvik böbreğe retrograd olarak yerleştirildi. Hasta sol modifiye flank pozisyonuna alındı ve transperitoneal yaklaşımla 3 port kullanıldı. Teleskopik görüş altında sol pelvik böbrek visualize edildi. Öncelikle skopi kullanılarak böbrek pelvisi tespit edildikten sonra üstündeki mezokolon Hook elektrokoter ile insize edildi. Aspiratör ve Ligasure® ile künt ve keskin diseksiyonla ortaya çıkartıldı. Makas ile pelvis açıldı ve dissektör ile taş ekstrakte edildi. Skopi ve direk görüş ile taş kontrolü yapıldıktan sonra üreter kateterinden gönderilen kılavuz tel aracılığı ile böbreğe double J kateter takıldı. Böbrek pelvisi 4/0 vicryl ile devamlı sütürlerle kapatıldı. Taş dışarı çıkartıldıktan sonra pelvik loja dren yerleştirilerek ameliyata son verildi. Bulgular: Ameliyat süresi yaklaşık 95 dk olarak kaydedildi. Peroperatif ve postoperatif komplikasyon gözlenmeyen hasta 2. gün önerilerle taşsız olarak taburcu edildi. 3 hafta sonra double J kateteri çekildi. Sonuç: Laparoskopik piyelolitotomi pelvik ektopik böbrekteki taşlar için kısa hastanede kalma süresi, minimal komplikasyon riski ve uygulama kolaylığı gibi üstünlükleri nedeniyle etkin ve güvenilir bir yöntemdir. Anahtar Kelimeler: Laparoskopi, pelvik böbrek, piyelolitotomi Sol Pelvik Böbrekte Taş a) DÜSG'de sol pelvik lojda 15 ve 4 mm taş b)BT'de sol böbrek pelvik yerleşimli, böbrek pelvisinde 15 mm ve 4 mm taş (prone pozisyonu) [VS-12] İpsilateral Renal Agenezinin Eşlik Ettiği Dev Seminal Vezikül Kistin Laparoskopik Eksizyonu; Zinner’s Sendromu Faruk Doğan, Ali Feyzullah Şahin Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, İzmir Amaç: İpsilateral renal agenezinin eşlik ettiği seminal vezikül kisti seyrektir ve nadiren semptom verir. Bu videoda ipsilateral renal agenezinin eşlik ettiği semptomatik seminal vezikül kist tedavisinde transperitoneal laparoskopik yaklaşımı sunmak istedik. Gereç-Yöntem: 38 yaşında erkek hasta hematospermi, idrar yapma zorluğu, konstipasyon, perineal-ejakulatuar ağrı semptomları ile kliniğimize başvurdu. Hastaya 1 yıl önce sol herni onarımı yapılmış ve şikayetleri son 2 aydır artmış. Fizik muayenede sağ indirek inguinal herni ve DRM de prostat sağ yanda elastik ve büyük bir kitlesel lezyon palpe edildi. Abdominal ve transrektal ultrason incelemesinde, sağ seminal vezikülde kistik lezyon görüldü. MRG ve BT’de sağ böbrek ve üreterin olmadığı, mesane tabanında, mesaneden düzgün sınırla ayrılan ve yoğun içerikli 9*7*5 cm ebatında sağ seminal vezikül kisti tespit edildi. Sistoskopide sağ hemitrigonun olmadığı izlendi. Genel anestezi altında trendelenburg pozisyonunda hastaya transperitoneal laparoskopik kist eksizyonu yapıldı. İlk 10 mm’lik trokar göbek hizasına yerleştirildi. İkinci ve üçüncü 10 mm’lik trokarlar sağ ve sol yandaki rektus kılıflarının laterallerine yerleştirildi. Son olarak 5 mm’lik trokar sol anterior iliak çıkıntının hemen yanına yerleştirildi. Sağ retrovesikal periton açıldı ve seminal vezikül kistine ulaşıldı. Kist anteriordan mesaneden, lateral ve posteriordan rektumdan diseke edilip kist içeriği boşaltılarak çıkartıldı. Bulgular: Ameliyat süresi yaklaşık 125 dk olarak kaydedildi. Peroperatif ve postoperatif komplikasyon gözlenmeyen hasta 2. gün önerilerle taburcu edildi. Sonuç: Laparoskopi, ulaşılması ve visualizasyonu zor vakalarda mükemmel görüş sağlaması, minimal invaziv olması, minimal kan kaybından dolayı ilk tercih edilmesi gereken yöntemlerin başında gelmektedir. Anahtar Kelimeler: Laparoskopi, seminal vezikül, kist Seminal Vezikül Kistinin MR Görüntüsü MR'da 9*7*5 cm sağ seminal vezikül kisti ve aynı taraf böbreğin yokluğu, Kistin operasyon görüntüleri [VS-13] Retrograde endopyelotomy Devrim Kayan1, Abdullah Gedik2, Mehmet Kamuran Bircan1 1 2 Özel Memorial Hastanesi,Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi,Üroloji Ana Bilim Dalı,Diyarbakır 23 yaşında erkek hasta sağ yan ağrısı mevcut, iki kez pyeloplasti öyküsü mevcut, diüretik renogramda diüretiğe yanıt yoktu.hastaya laser endopiyelotomi yapıldı.DJS çekildikten 1 ay sonra yapılan diüretik renogramda diüretik ile boşalma olduğu gösterildi. Anahtar Kelimeler: endopyelotomy, retrograde [VS-14] Retroperitoneal Fibrosiz: Litotomi Pozisyonunda Bilateral Laparoskopik Transperitoneal Üreterolizis Ender Özden1, Fatih Ataç2, Yakup Bostancı1, Hasan Çetin1, Yarkın Kamil Yakupoğlu1, Şaban Sarıkaya1 1 2 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji AD Samsun Gazi Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği Amaç: Bu videoda idiopatik retroperitoneal fibrozis ve bilateral hidronefrozlu hastada yaptığımız, bilateral transperitoneal laparoskopik üreterolizis olgusunu sunmayı amaçladık. Hasta ve Metod: 56 yaşında erkek hasta kardiyak aritmi problemi nedeniyle yapılan tetkiklerinde kreatinin değeri 2.6 mg/dl ve GFR: 27 ml/dk gelmesi üzerine çekilen kontrastsız BT'de bilateral retroperitoneal fibrozis saptanmıştır. Hastaya bilateral laparoskopik üreterolizis planlandı. Hastaya litotomi pozisyonunda suprapubik 1 cm kesi ile Veress iğnesi eşliğinde peritoneal alana girildi ve pnömoperitoneum oluşturuldu. Takiben suprapubik 1 adet 12 mm lik optik port, her iki tarafta umblikus altında pararektal birer adet 10 ve 5 mm’lik çalışma portları yerleştirildi. Önce sağda barsaklar kraniale doğru ekarte edildikten sonra sağ common iliak seviyesinden peritonun posterior yaprağı açıldı ve üreter künt diseksiyonla serbestlendi. Diseksiyon sırasında retroperitoneal alandan biyopsi alındı. Takiben aynı işlem solda da yapıldı.Her iki tarafta peritonun posterior yaprağı ( TLİFTR)'ler yardımı ile karın duvarına asıldı. Her iki üreter distalde ve proksimalde serbestlendikten sonra vicryl sütür ile peritonun posterior yaprakları üreterler periton içinde kalacak şekilde kapatıldı. Kanamanın olmadığı görüldü, loja dren konuldu ve işleme son verildi. Bulgular: Operayon süresi 110 dakika idi. Hastanın postoperatif 3, günün de samp dreni çekildi. Sonuç: Tariflenen hasta pozisyonu ve port konfigürasyonu ile her iki üretere ulaşmak ve hasta pozisyonunun değişimine gerek kalmadan, bilateral üreterolizisi mümkün olabilmektedir. Anahtar Kelimeler: retroperitoneal fibrozis, üreterolizis, litotomi [VS-15] Sağ Retroperitoneoskopik Basit Nefrektomi Fatih Ataç1, Kenan Öztorun2 1 2 Samsun Gazi Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği, Samsun Niğde Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği, Niğde Giriş: Bu videoda sağ retroperitoneoskopik basit nefrektomiyi sunmayı amaçladık.Hasta ve Hasta ve Metod: 47 yaşındaki bayan hastaya sağ atrofik taşlı böbrek tanısıyla retroperitoneoskopik basit nefrektomi planlandı. Hasta 90 derece sağ flank pozisyonuna alındı. Retroperitoneal alana posterior aksiller hat üzerinde yapılan kesi ile Hasson tekniği kullanılarak ulaşıldı. Retroperitoneal alan Gerato fasyası ve psoas kası arasından parmak diseksiyonla açıldı. Takiben balon dilatatör yardımı ile dilate edildi. 12. kot ucuna yakın mesafede 5 mm lik bir adet 2. port ve iliak kanadın 2 cm kranialinden 10 mm lik 3. port, girildi. 30 derece optik yardımı ile görüntü sağlandı. Diseksiyon sırasında hook koter ve ligasure kullanıldı. Renal hilus diseke edilerek önce sağ renal arter sonra sağ renal ven Hem-o-Lok klipler yardımı ile kontrol edildi. Takiben böbrek perirenal yağ dokusundan ayrıldı. Sağ üreter Hem-o-Lok klip ile kontrol edildi. Hemostazı takiben, loja dren konuldu ve işleme son verildi. Bulgular: İlk portun girişinden böbreğin vücut dışına alınmasına kadar geçen süre 55 dakika idi. Hastada minimal kan kaybı oldu. İntraoperatif ve post operatif komplikasyon gözlenmedi. Hasta postoperatif 1. gün dreni çekilerek taburcu edildi. Sonuç: Retroperitoneoskopik basit nefrektomi daha dar bir alanda çalışılmasına rağmen güvenilir bir yöntemdir. Anahtar Kelimeler: Basit nefrektomi, Retroperitoneoskopi [VS-16] Sol Retroperitoneoskopik Üreterolitotomi Fatih Ataç1, Kenan Öztorun2 1 2 Samsun Gazi Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği, Samsun Niğde Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği, Niğde Giriş: Bu videoda sol retroperitoneoskopik üreterolitotomi yaptığımız bir olguyu sunmayı amaçladık. Hasta ve Metod: 81 yaşındaki bayan hastaya sol proksimal üreter taşı, sol hidronefroz tanısıyla sol retroperitoneoskopik üreterolitotomi planlandı. Hasta 90 derece sol flank pozisyonuna alındı. Retroperitoneal alana posterior aksiller hat üzerinde yapılan kesi ile Hasson tekniği kullanılarak ulaşıldı. Retroperitoneal alan Gerato fasyası ve psoas kası arasından parmak diseksiyonla açıldı. Takiben balon dilatatör yardımı ile dilate edildi. 12. kot ucuna yakın mesafede10 mm lik bir adet 2. port ve iliak kanadın 2 cm kranialinden 5 mm lik 3. port, girildi. 30 derece optik yardımı ile görüntü sağlandı. Diseksiyon sırasında hook koter kullanıldı. Proksimal üreterde taşlı segment gözlendi. Sol üreterde taşın proksimalinden bistüri yardımı ile üreterotomi yapıldı ve taş “right angle” yardımı ile alındı. Takiben preoperatif retrograd olarak yerleştirilen üreter katateri içinden hidrofilik guidewire gönderilerek sol böbreğe Double J stent yerleştirildi. Üreter 4,0 vicryl ile tek tek kapatıldı. Loja dren konularak işleme son verildi. Bulgular: Cerrahi süre 58 dakika idi. Postoperatif 2.günde dreni, 30. günde stenti çekildi. Sonuç: Retroperitoneoskopik üreterolitotomi büyük proksimal üreter taşlarıı için tercih edilebilecek minimal invazif cerrahi yöntemlerden biridir. Anahtar Kelimeler: Retroperitoneoskopi, Üreterolitotomi [VS-17] Robot Yardımlı Laparoskopik Transmezokolik Pyeloplasti Bilal Fırat Alp1, Şeref Başal2, Zafer Demirer3, Ali Gürağaç1, Sami Uğuz4, Ercan Malkoç2, İbrahim Yıldırım1 1 gata üroloji ad/ankara gata heh üroloji kliniği/istanbul 3 eskişehir asker hastanesi üroloji kliniği/eskişehir 4 kasımpaşa asker hastanesi/istanbul 2 Giriş-Amaç: Üreteropelvik Bileşke Darlıklarında (ÜPD) hala Anderson-Hynes tarafından 1949 da tanımlanan açık pyeloplasti ameliyatı altın standart cerrahi yöntem olarak yerini korusa da artık günümüzde robot yardımlı pyeloplastilerden de açık ameliyata benzer tedavi sonuçları alınmaya başlanmıştır.Biz de bu vakada primer üreteropelvik bileşke obstrüksiyonu olan hastaya transmezokolik robot yardımlı dismembered pyeloplasti uyguladık. Yöntem: 25 yaşında erkek hasta uzun süredir devam eden sağ flank ağrısı ile başvurdu. Sağ böbrekte grade 3-4 hidronefrozis varlığı ortaya kondu. Sağ pelvis AP çapı 40 mm olarak ölçüldü. Bu bulgular üreteropelvik bileşke obstrüksiyonu ile uyumluydu. Bu bulgular ayrıca preoperatif MR Ürografi ile teyit edildi(Şekil -1). Diferansiyel ve toplam renal fonksiyonların belirlenmesi amaçlı MAG3 renogram yapıldı.Diüretik renal sintigrafide t ½ >30 dakika olarak bulundu. 4 porttan transperitoneal yaklaşımla transmezokolik robot yardımlı laparoskopik dismembered pyeloplasti uyguladık. Kolon mediale mobilize edilmeden mezokolonda damarsız bölgede mezokolik açıklık oluşturuldu. Üreter belirlendi yukarı üreteropelvik bileşkeye kadar diseke edildi. Üreter ve renal pelviste dikkatli bir şekilde dairesel insizyon yapıldı. Atravmatik iğneli 4-0 vikril devamlı sütürle anastomoz yapıldı. Renal pelvis kapatılmadan antegrad yaklaşımla D-J stent yerleştirildi. Renal pelvisten sonra mezokolik açıklık 2-0 vikrille kapatıldı. Vakanın sonunda 10 Fr Blake dren yerleştirildi. Bulgular: Toplam ameliyat süresi 86 dakika ve tahmini kan kaybı 180 mililitreydi.Hasta sorunsuz bir postoperatif nekahat dönemi geçirdi. Dren ikinci günde çekildi ve hasta taburcu edildi. D-J stentin postoperatif dördüncü haftada çekilmesi ve stent çekildikten 4 hafta sonra da renal drenaj ve fonksiyonların değerlendirilmesi amaçlı furosemidli MAG3 renal sintigrafi uygulanması planlandı. MAG3 renal sintigrafi üçüncü ve altıncı ayda, cerrahiden bir yıl sonra ve sonrasında cerrahinin ikinci yıl dönümünde tekrarlanmasına karar verildi. Sonuç: Bu minimal invaziv cerrahi yaklaşımın seçilmiş vakalarda düşük morbidite oranları ile klasik açık pyeloplastiye efektif bir alternatif olarak göründüğünü söyleyebiliriz. Ayrıca robotik teknoloji sağladığı avantajlarla laparoskopik teknikle ilgili kısıtlamaları da azalttığı kanaatindeyiz. Anahtar Kelimeler: üreteropelvik darlık, robotik pyeloplasti şekil 1 [VS-18] Üreteral fibroepitelyal polipte endoskopik tedavi Fethi Ahmet Türegün, Çağatay Doğan, Çetin Demirdağ, Oktay Demirkesen İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, İstanbul Giriş-Amaç: Üreteral fibrepitelyal polipler nadir görülen mezodermden kaynaklanan benign lezyonlardır. Literatürde bugüne kadar yaklaşık 200 olgu rapor edilmiştir. Bu videoda üreteral fibropeitelyal polip nedeniyle endoskopik holmium lazer ile tedavi edilen hasta sunulmuştur. Gereç-Yöntem: 79 yaşında bayan hasta aralıklı karın ağrısı, makroskopik hemtaüri ve depolama tipi alt üriner sistem semptomları nedeniyle kliniğimize başvurdu. Fizik muayene bulgusunda batında defans ve rebaund saptanmazken hafif sağ kostovertabral açı hassasiyeti saptandı. İdrar sitolojisinde malignite ve idrar kültüründe enfeksiyon bulgusu saptanmadı. Üriner ultrasonografide sağ pelvikalisiyel sistemde grade 1-2 hidronefroz belirlendi. Hastaya yapılan bilgisayarlı batın ve pelvik tomografi çekilerek mesaneye protrüde 1,5 cm uzunluğunda papiller kitlesel lezyon saptandı. Bulgular: Hastaya genel anestezi altında sistoskopi planlandı. Yapılan sistoskopide sağ üreter orifisinden mesaneye protrüde polipoid yapıda kitle saptandı ve kitlenin üreter peristaltizmi ve şekline uyumlu olarak mesane içine doğru büyüyerek yaklaşık 7-8 cm’lik uzunluğa ulaştığı belirlendi. Üreterorenokopide de kitlenin orta üreterden kaynaklandığı mesaneye üreter orifisinden protrüde olduğu onaylandı. Lezyon endoskopik olarak Ho-YAG lazer ( 365 nm, 1-1.2 J, 8 Hz) yardımıyla üreterdeki sapı ablate edilerek üreterden bağlantısı ayrıldı. Üreterden ayrılan polipoid lezyon yabancı cisim pensi ile dışarı alındı. Hastaya işlem sonrası üreteral stent yerleştirilmedi. Postoperatif dönemde parasetamol dışında analjezik gereksinimi olmadı. Hasta postoperatif 1. gün taburcu edildi. Patoloji malignite bulgusu içermeyen, yüzeyi değişici epitelle örtülü polipoid mukozal doku stromasında seyrek mononükleer hücre infiltrasyonu içeren, yer yer damarlanma artışı olan fibroepitelyal polip olarak rapor edildi. Hastanın postoperatif 1. ay kontrolünde hidronefrozun düzeldiği görüldü. Postoperatif erken ve 1 yıl sonraki takibinde komplikasyon izlenmedi. Sonuç: Sonuç olarak üreteral fibroepitelyal poliplerin tedavisinde endoskopik lazer yardımlı ablasyon minimal invaziv, güvenilir ve etkin bir yöntemdir. Postoperatif yakın takip, gelişebilecek komplikasyon ve nükslerin erken tespit edilebilmesi için önemlidir. Anahtar Kelimeler: Fibroepitelyal polip, endoskopi, holmium lazer [VS-19] Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilimdalı ilk laparoskopik nefrektomi deneyimlerimiz Sebahattin Albayrak, Serhat Tanık, Kürşad Zengin, Muhittin Atar, Hasan Bakırtaş, Muhammed Abdurrahim İmamoğlu, Mesut Gürdal Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Yozgat Amaç: Ürolojik laparoskopide önemli yer bir tutan laparoskopik nefrektomi giderek yaygınlaşmaktadır. Bir video eşliğinde ilk laparoskopik nefrektomi deneyimlerimizi paylaşmayı amaçladık. Hastalar ve Yöntem: Kliniğimizde Eylül 2012-Mart 2014 arasında ortanca yaşları 55(33-77) yıl olan 28 hastaya (8 erkek, 20 kadın) 10’u renal kitle 17’si nonfonksiyone böbrek nedeniyle laparoskopik nefrektomi yapıldı. Hastalardan birine değişici epitel hücreli kanser nedeni ile laparoskopik nefroüreterektomi + plak yöntemi ile kaf eksizyonu yapılırken diğer bir hastaya ise bir tarafı nonfonksiyone atnalı böbrek nedeni ile transperitoneoskopik laparoskopik nefrektomi gerçekleştirildi. Nonfonksiyone böbreklerin 10’u taşlı atrofi, 7’si hidronefroz kaynaklı idi. Hastaların 13’ünde transperitoneoskopik 15’inde ise retroperitoneoskopik yaklaşım uygulandı. İşlemler transperitoneoskopik yaklaşımlarda 70o, retroperitoneoskopik yaklaşımlarda ise 90o flank pozisyonunda ve genellikle 3 port kullanılarak gerçekleştirildi. Hastaların ameliyat süreleri, tahmini kan kaybı, kullanılan port sayıları, transfüzyon miktarı, üretral kateter ve dren çekilme süreleri, hastanede kalış süreleri, komplikasyon, açığa konversiyon oranları ve patoloji sonuçları incelendi. Yapışıklık nedeni ile açığa konversiyon olan 2 olgu incelemelere dahil edilmedi. Bulgular: Transperitoneoskopik yaklaşımda ortalama ameliyat süreleri 85.2 ± 7 dakika iken retroperitoneoskopik yaklaşımda 75.4 ± 6 dakika idi. Radikal laparoskopik nefrektomi yapılanların ortalama ameliyat süreleri 84.8 ± 7, tahmini kan kaybı ortanca 81 (50-110)ml idi. Basit laparoskopik nefrektomi yapılanların ortalama ameliyat süreleri 76.7 ± 7 dakika, tahmini kan kaybı ortanca 77 (50-110)ml idi. 5 hastada 4. porta gereksinim duyuldu. 3 hastaya postop 4 ünite eritrosit süspansiyonu replasmanı yapıldı. Hastaların drenleri ortalama 1.5 ± 0.5 günde çekildi. Hastanede ortalama kalış süresi 2.4 ± 0.6 gündü. 2 hastada geçirilmiş batın cerrahisi öyküsü ve ileri derecede yapışıklık nedeniyle açığa konversiyon oldu. Bu olgular ilk 5 olgu arasında idi. Radikal nefrektomi yapılan hastaların ortanca tümör çapları 7.3 (5-8)cm idi. Sonuç: Laparoskopik nefrektomi ürolojide gelişimini tamamlamış ve yaygınlaşmış bir ameliyattır. Bu nedenle bu işleme yeni başlayan merkezlerde bile başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir. Deneyim arttıkça açığa konversiyon oranları azalmaktadır. Anahtar Kelimeler: Laparoskopik nefrektomi, transperitoneoskopik, retroperitoneoskopik [VS-20] Üreter üst segment taşı nedeni ile laparoskopik üreterolitotomi yapılan bir olgu Mesut Gürdal, Sebahattin Albayrak, Kürşad Zengin, Serhat Tanık, Muhittin Atar, Muhammed Abdurrahim İmamoğlu, Hasan Bakırtaş Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Yozgat Amaç: Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilimdalı’nda gerçekleştirilen laparoskopik üreterolitotomi olgusunu video eşliğinde sunmak. Olgu: 61yaşında aralıklı sağ yan ağrıları nedeniyle başvuran erkek hastaya çekilen İVP’de sağ üreter üst bölümde 11x7 mm ebatlarında taş tespit edildi ve 3 seans ESWL uygulandı. ESWL sonrası taşın kırılmadığı belirlendi ve hastaya 31.07.2013 tarihinde laparoskopik retroperitoneoskopik yaklaşımla üreterolitotomi + double J stent işlemi uygulandı. Bu işlem 90o flank pozisyonda 3 port kullanılarak gerçekleştirildi. Hastanın üreter insizyonu laparoskopik graspera 11 nolu bisturi flasterle sabitlenerek yapıldı. Dj stent port içerisinden üreter insizyonuna yönlendirilerek yerleştirildi. Hastanın taşı çıkarıldıktan sonra üreter insizyonu 4/0 vicryl ile separe sütüre edildi. Hastanın üretral kateteri postop 1. gün, dreninden drenaj olmaması üzerine dreni 2. gün çekildi ve hasta postop 3. gün taburcu edildi. Sonuç: Fleksibl üreterorenoskopi olmayan merkezlerde ve/veya ESWL’ye cevap vermeyen büyük impakte taşlarda laparoskopik üreterolitotomi açık cerrahiye alternatif olabilecek minimal invaziv bir yöntemdir Anahtar Kelimeler: Laparoskopik üreterolitotomi, retroperitoneoskopik, üreter taşı [VS-21] Böbrek taşı olan çocuklarda ‘Mikroperk’ mikroperkütanöz nefrolitotomi Murat Gezer, Çağatay Doğan, Sinan Erdal, Fatih Özdemir, Bülent Önal İstanbul Üniverrsitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Giriş-Amaç: Perkütan Nefrolitotominin (PNL) en önemli ve en sık gürülen komplikasyonu kanamadır.Trakt çapını düşürmenin standart PNL’de kanamayı azalttığı gösterilmiştir. Microperk standart PNL’nin modifiye edilip renal ponksiyonun ve PNL aşamasının 4.8 Fr (16 Gauge) iğne ve kamera sistemi ile yapılması olarak tanımlanmaktadır. Biz de bu yeni tekniğin uygulanabilirliğini ve güvenilirliğini sunmak istedik. Yöntem: Microperk operasyonunu 5 çocuk üzerinde uyguladık.Tüm operasyon; içinden bir adet flexible teleskop geçebilen, irigasyon uygulanabilen ve bir adet 200 μm Holmium:YAG lazer fiberi geçebilen 16 Gouge çapındaki kılıftan yapılmaktadır. Transüreteral yoldan 5 Fr kateter takıldıktan sonra 16 Gouge iğne ile floroskopik görüntüleme altında renal ponksiyonu yapılarak prosedüre başlandı ve uygun giriş bulunduktan sonra teleskop yardımıyla görüntülenen taşlar Holmium:YAG lazer ile milimetrik fragmanlara ayrıldı. Bulgular: Çocukların yaş ortalaması 8’di (5-16 yaş). Kalkül boyutları 1cm ile 1.8 arasında idi. 2 hastada Mikroperk sonrası rezüdü kalkül kalması üzerine Miniperke geçilerek operasyon tamamlandı. Miniperke geçilen bir hastada post-op batında distansiyon saptanması üzerine yapılan Usg’de batında serbest sıvı saptandı ve Usg eşliğinde batın dreni yerleştirildi. Mikroperk olarak bitirilen bir hastada ise pelvikalisyel sistemde kalkül saptanmadı. Alt kalikste saptanan ve floroskopide dolum defekti oluşturan organize pıhtı ablate edildi. Tüm vakalar operasyondan 2 hafta sonra taşsız olarak gözlendi. Sonuçlar: Mikroperk yöntemi küçük taşlarda daha etkin olmakla birlikte ek yardımıcı prosedürlerle daha büyük taşlarda da uygulanabilir güvenli bir yöntemdir. Anahtar Kelimeler: mikroperk, böbrek taşı, minimal invaziv [VS-22] Küçük Renal Kitlelerde İskemisiz Transperitoneal Laparoskopik Kitle Enükleasyonu - Olgu Sunumu Abdullah Demirtaş, Emre Can Akınsal, Şevket Tolga Tombul, İbrahim Gülmez Erciyes Üniveritesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı, Kayseri Ekzofitik polar yerleşimli renal kitlede laparaskopik sıcak iskemesiz tumör enükleasyonu uygulanan olgu video olarak sunulmuştur. 58 yaşında kadın hasta öksürük nedeniyle dış merkezde yapılan tetkiklerde insidental sağ renal kitle saptanması nedeniyle kliniğimize başvurdu. Hastanın yapılan batın ultrasonografisinde sağ böbrek alt polde böbrek ile izoekojenik 2cm’lik şüpheli kitle görünümü saptanması nedeniyle kontrastlı batın MR görüntüleme yapılmış. Batın MRG’ de sağ böbrek alt polde ekzofitik 22mm’lik kontrast madde sonrası belirgin ve heterojen kanlanan kitle tespit edilmesi üzerine gerekli müdahale için kliğinimize yatışı yapıldı. Hastanın ek komorbiditesi olarak HT ve Dm mevcuttu. Hastanın preop Hb değeri 12,3mg/dL ve kreatinin değeri 0,6mg/dL’idi Yapılan değerlendirmede kitlenin PADUA ve RENAL skoru sırasıyla 6a ve 4a olduğu görüldü. Hastaya laparaskopik parsiyel nefrektomi planlandı ve operasyona alındı. Sağ semi-flank pozisyonda 4 adet 10’luk trokar ile transperitoneal girildi. 3atm ve 14mmHg ile pnömoperiton sağlandı. Periton çıkan kolan lateralinden açıldı ve retorperitoan girildi. Gerota açıldı. Sağ böbrek etraf dokulardan serbestlendi. Sağ böbrek orta-alt pol lateralde anteriorda lokalize kitle görüldü. Kitle üstünde yağ dokusu bırakılarak etraf gerotadan serbestlendi. Böbrek medialinde üreter görüldü. Hilusda anteriorda 1 adet renal arter dalı, posteriorunda renal ven ve en arkada ana renal arter ve diğer dalları diseke edildi. Anteriora giden dal etrafında damar askısı geçirildi. Arter kontrol altına alındı ancak klemplenmedi. Kitle etrafından monopolar koter ile renal parankim çizildi. Kitle künt diseksiyon ile enükle edildi. Tümör tabanından cerrahi sınır frozen inceleme için örnek alındı. Tümör tabanı temiz geldi. Kitle kavitesine surgicell yerleştirildi. Parenkim defekti uçları hemoclip ile tespitlenmiş 2,0 yuvarlak vicryl sütürler ile kapatıldı. Kanama kontrolünü takiben loja sump dren konuldu ve işlem sonlandırıldı. Operasyon süresi 2,5 saat, operasyon süresince drenaj miktarı 100cc’ idi. Postoperatif Hb ve kreatinin değerleri sırasıyla 11mg/dL ve 0,6mg/dL geldi. Postoperatif 1. gün drenaj miktarı 150cc, 2gün 80 cc, 3. ve 4.gün ise 20-30cc olarak geldi. Hasta postoperatif 4. gün ayaktan drenaj takibi ile taburcu edildi. Dren kateteri postoperatif 14. gün çekildi. Kitlenin patolojisi ise KLASİK TİP RHK, FUHRMAN GRADE-2, 2,6x1,8cm olarak geldi. Anahtar Kelimeler: renal kitle, iskemisiz, laparaskopik enükleasyon [VS-23] Laparoskopik Parsiyel Nefrektomi: Uludağ Üniversitesi Deneyimi Aykut Sönmez, Yakup Kordan, Hakan Vuruşkan, İsmet Yavaşcaoğlu Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Bursa Amaç: Evre 1 renal tümörlerin tedavisinde minimal invaziv bir yöntem olan laparoskopik parsiyel nefrektomi (LPN) deneyimimizi paylaşmak. Yöntem-Gereçler: Renal kitle tanısı ile Mayıs 2007 – Mart 2014 tarihleri arasında LPN uyguladığımız hastaların datalarını retrospektif olarak inceledik. Bulgular: 116 Renal üniteye LPN uygulandı. Hastaların 50’ si kadın ’ 66’ sı erkek idi. Hastaların ortalama yaşı 55 (27-74) idi. Kitlelerin 62’ i sol 54 ’ ü sağ böbrekteydi. Kitlelerin 14’ ü tanesi endofitik, 102’ si ekzofitik yerleşimliydi. Ortalama tümör boyutu 30,3 (10-70) mm; ortalama operasyon süresi 110 (7-340) dakikaydı. Sıcak iskemi süresi ortalama 25,8 (14-55) dakikaydı. 18 hastaya non-klemp LPN uygulandı. Girişim 5 hastada retroperitonoskopik uygulandı. İki hastada kanama, 2 hastada cerrahi sınır pozitifliği nedeni ile laparoskopik radikal nefrektomiye geçildi. Bir hastada ise açık cerrahiye geçildi. Ortalama kanama miktarı 180 (10-800) ml. idi. 9 hastaya perop veya postop transfüzyon uygulandı. Üç hastaya postop dönemde idrar ekstravazasyonu saptanarak D/J stent yerleştirildi. Patoloji sonucu 103 renal ünitede karsinom, 13 renal ünitede benign patolojiler olarak raporlandı. Altı hastada cerrahi sınır pozitif olarak raporlandı. Ortalama 13 aylık takip süresinde hiçbir hastada rekürrens izlenmedi. Sonuçlar: Nefron koruyucu ve minimal invazif bir teknik olan LPN kabul edilebilir cerrahi ve onkolojik sonuçları ile evre T1 hastalığı olan seçilmiş hastalarda tedavi seçenekleri arasında akla getirilmelidir. Anahtar Kelimeler: Evre T1 böbrek tümörü, laparoskopik parsiyel nefrektomi, minimal invazif [VS-24] Laparoskopik Non İskemik Parsiyel Nefrektomi: Omü Deneyimi Fatih Ataç1, Ender Özden2, Yakup Bostancı2, Hasan Çetin2, Yarkın Kamil Yakupoğlu2, Ali Faik Yılmaz2, Şaban Sarıkaya2 1 2 Samsun Gazi Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji AD Amaç: Bu videoda renal kitlede uyguladığımız laparoskopik noniskemik parsiyel nefrektomi(LPN) deneyimimizi sunmayı amaçladık. Hasta ve Metod: 70 yaşındaki kadın hastada, sağ böbrekte egzotifik 19x15 mm çaplı kitle tespit edildi. Hastaya transperitoneal LPN planlandı. Hasta 60 derece sağ yan pozisyona alındı. Umblikal 1 cm kesi ile Veress iğnesi eşliğinde peritoneal alana girildi ve pnömoperitoneum oluşturuldu. Takiben umblikusa 10 mm, sağda midklavikuler hatta bir adet 12 mm, bir adet 5 mm lik ve ksifoidin 2 cm altında bir adet 5 mm lik toplam 4 port girildi. Çıkan kolon deviye edildi ve retroperitoneal alana ulaşıldı. Renal arter ve ven serbestlendi. Tümör, üzerinde perirenal yağ dokusu bırakılarak serbestlendi ve sınır koter yardımı ile belirlendi. Kitle soğuk makas yardımıyla parankimden ayrıldı. Parankim 2/0 vicryl sütür ile kapatıldı. Kitle endobag yardımı ile alındı. Kanamanın olmadığı görüldü, loja dren konuldu ve işleme son verildi. Bulgular: Temmuz 2009 ve Nisan 2014 tarihleri arasında 124 hastaya LPN yapıldı. Bu hastaların 24 tanesine noniskemik parsiyel nefrektomi yapıldı. Hastaların 78’u erkek, 46’ü kadın ve yaş ortalaması 54,8±14,0 yıl idi. 58 hastaya sağ, 66 hastaya sol LPN ve 35 hastaya retroperitoneal, 89 hastaya transperitoneal LPN uygulandı. Hastaların ortalama “Total PADUA Skoru” 8,3±1,7, ortalama kitle boyutu 35,4±14,9(12-72)mm, ortalama cerrahi süresi 105,3±34,1 dakika, ortalama sıcak iskemi süresi 15,8±5,1 dakika idi. Hastaların kan kaybı ortanca değeri 110(40-600) ml idi. Hastaların ortalama yatış süresi 2,8±1,4 gün idi. Sonuç: Renal kitlelerde laparoskopik noniskemik parsiyel nefrektomi, seçilmiş olgularda güvenle uygulanabilir bir yöntemdir. Anahtar Kelimeler: non iskemik, parsiyel, renal kitle [VS-25] Laparoskopik Radikal Nefrektomi: Omü Deneyimi Fatih Ataç1, Ender Özden2, Yakup Bostancı2, Hasan Çetin2, Yarkın Kamil Yakupoğlu2, Ali Faik Yılmaz2, Şaban Sarıkaya2 1 2 Samsun Gazi Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji AD Amaç: Bu videoda laparoskopik radikal nefrektomi (LRN) deneyimimizi sunmayı amaçladık. Hasta ve Metod: 71 yaşında bayan hasta insidental olarak sağ böbrek yerleşimli yaklaşık 5 cm’lik kitle tespit edildi. Hastaya transperitoneal LRN planlandı. Hasta 60 derece sağ yan pozisyona alındı. Umblikus üstü sağda pararektal 1 cm kesi ile Veress iğnesi eşliğinde peritoneal alana girildi ve pnömoperitoneum oluşturuldu. Takiben sağda midclavicular hatta 1 adet 5 mm lik ve 1 adet 10 mm lik 2. ve 3. portlar girildi. Ksifoidin hemen altından 5 mm lik 4. port girildi. Çıkan kolon deviye edildi ve retroperitoneal alana ulaşıldı. Duodenum medialize edildi ve Vena kava inferiorun üzeri açıldı. Kavadan proksimale doğru diseksiyon devam edilerek Renal arter ve ven serbestlendi ve “Hem-O-Lok” ve metal klipler ile kontrol edildi ve kesildi. Üreter “Hem-O-Lok” klipler ile kontrol edildi ve kesildi. Kitle çevre dokulardan, hook koter ve “thunderbeat” yardımı ile serbestlendi. Kitle endobag içine alındı ve açılan sağ gibson insizyonundan çıkarıldı. 66 yaşında erkek hasta sol yan ağrısı nedeniyle değerlendirilirken tetkiklerinde sol böbrekte yaklaşık 6 cm lik kitle tespit edildi ve LRN planlandı. Hasta 60 derece sol yan pozisyona alındı. Umblikus üstü solda pararektal 1 cm kesi ile Veress iğnesi eşliğinde peritoneal alana girildi ve pnömoperitoneum oluşturuldu. Takiben çalışma portları yeleştirildi ve inen kolon deviye edildi ve retroperitoneal alana ulaşıldı. Üreter metal kliplerle bağlandı ve kesildi. Hilus kontrolü ve çevre dokulardan diseksiyonun da aynı aletler kullanıldı ve kitle aynı şekilde çıkarıldı. Sırasıyla cerrahi süreler 38 dakika ve 57 dk. idi ve ikinci gün drenleri çekildi. Patoloji sonuçları şeffaf hücreli RCC Fuhrman Grade 2 ve onkositom olarak raporlandı. Bulgular: Temmuz 2009 ve Nisan 2014 tarihleri arasında 117 hastaya LRN yapıldı. Hastaların 80’ü erkek, 37’i kadın ve yaş ortalaması 61,1±13,9(29-88) yıl idi. 51 hastaya sağ, 66 hastaya sol LRN ve 33 hastaya retroperitoneal, 84 hastaya transperitoneal LRN uygulandı. Ortalama cerrahi süre 104,3±42,4 dakika idi. Toplam 1(%0,9) hastada peroperatif, 6(%6) hastada postoperatif komplikasyon izlendi. Bir hastada hiler lenfadenopati ve yapışıklık nedeniyle elektif şartlarda açığa geçildi. Patolojik olarak hastaların %77,7’si (91/117) renal hücreli karsinom idi. Sonuç: Renal kitlelerde transperitoneal ve retroperitoneal LRN güvenli ve etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilmektedir. Anahtar Kelimeler: renal kitle, laparoskopik, şeffaf hücreli [VS-26] Pediatrik Renal Kitle: Laparoskopik Sağ Parsiyel Nefrektomi Ender Özden1, Yakup Bostancı1, Fatih Ataç2, Yaşar Issı1, Cihan Yalman1, Rüştü Cankon Germiyanoğlu1, Şaban Sarıkaya1 1 2 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji AD Samsun Gazi Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği Amaç: Bu videoda, çocuk hastada sağ böbrek yerleşimli bir renal kitlede uyguladığımız laparoskopik parsiyel nefrektomi (LPN) deneyimimiz sunmayı amaçladık. Hasta ve Metod: 10 yaşında erkek çocukta, ailede İTP olması nedeniyle yapılan rutin tetkiklerinde sağ böbrekte 2 cm boyutunda lezyon görülmesi üzerine yapılan MR incelemede sağ böbrek orta kesim anteriorda, santrali kontrastlanan 20x16 mm boyutlu kitle gözlendi. Hastaya transperitoneal LPN planlandı. Hasta 60 derece sağ yan pozisyona alındı. Umblikal 1 cm kesi ile Veress iğnesi eşliğinde peritoneal alana girildi ve pnömoperitoneum oluşturuldu. Takiben umblikusa 12 mm, sağda midklavikuler hatta bir adet 12 mm, bir adet 5 mm lik ve ksifoidin 2 cm altında bir adet 5 mm lik toplam 4 port girildi. Çıkan kolon, sonrasında duodenum mediale deviye edildi ve retroperitoneal alana ulaşıldı. Renal arter ve ven serbestlendi. Tümör üzerinde perirenal yağ dokusu bırakılarak serbestlendi. Sınır koter yardımı ile belirlendikten sonra 2 adet endo-bulldog yardımı ile renal arter ve ven kapatıldı ve kitle soğuk makas yardımıyla parankimden ayrıldı. Toplayıcı sistem vicryl ile kontinu kapatıldı. Takiben parankim de vicryl sütürlerle kontinyu olarak kapatıldı. Bulldog klempler alındıktan sonra kanamanın olmadığı görüldü, loja dren konularak işleme son verildi. Bulgular: İlk portun girişinden kitlenin vücut dışına alınmasına kadar geçen süre 96 dakika, sıcak iskemi süresi 18 dakika, tahmini kan kaybı 150 ml idi. Pataloji sonucu metanefrik adenom olarak rapor edildi. Postoperatif 2. gün dreni çekilen hasta taburcu edildi. Postoperatif 7. günde makroskopik hematüri ile başvuran hastanın yapılan tetkiklerinde psödoanevrizma izlendi. Konservatif izleme rağmen kanaması devam etmesi üzerine anjioembolizasyon yapıldı. Sonuç: Seçilmiş pediatrik onkolojik olgularda, laparoskopik yaklaşım ile parsiyel nefrektomi alternatif cerrahi yaklaşımlardan biridir. Anahtar Kelimeler: pediatrik, renal kitle, parsiyel nefrektomi [VS-27] Pelvik Böbrek Tümörlerine Yaklaşım: Laparoskopik Radikal Ve Parsiyel Nefrektomi Ender Özden1, Fatih Ataç2, Yakup Bostancı1, Süleyman Öner1, Yarkın Kamil Yakupoğlu1, Ali Faik Yılmaz1, Şaban Sarıkaya1 1 2 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji AD Samsun Gazi Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği Amaç: Bu videoda pelvik böbrekte tümör saptanması üzerine laparoskopik cerrahi uyguladığımız iki olguyu sunmayı amaçladık. Hasta ve Yöntem: İlk olguda, 41 yaşında erkek hastanın bilgisayarlı tomografi (BT) tetkikinde pelvik yerleşimli sağ böbrekte 6 cm çaplı kitle izlendi. Hastaya laparoskopik radikal nefrektomi (LRN) planlandı. Preoperatif dönemde vasküler yapıların daha net olarak değerlendirilmesi amacıyla hastaya BT Anjiyografi yapıldı. Hasta 60 derece sağ yan pozisyona alındı, umblikustan veress iğnesi ile girilerek pnömoperitoneum oluşturuldu. Umblikusa bir adet 10 mm’lik, 5 cm altında orta hatta bir adet 5 mm’lik, sağ pararektal bir adet 10 mm’lik ve sağ krista iliaka medialine bir adet 5 mm’lik port yerleştirildi. Ardından böbrek üzerindeki barsak mezosu serbestlendi ve peritonun arka yaprağı açıldı. Uygun diseksiyon sonrasında pelvisin ana vasküler yapıları ortaya konduktan sonra renal arter "Hem-O-Lok" kliplerle, renal ven "Hem-O-Lok" klipler ve "lapraklip" ile, üreter ise metal klipler ile kontrol edildi. Spesmen endobag içerisine alındıktan sonra 5 cm’lik Gibson insizyondan çıkarıldı. İkinci olgu 37 yaşında bayan hastanın BT'sinde pelvik yerleşimli sağ böbrekte yaklaşık 2,5 cm çaplı kitle izlendi ve laparoskopik parsiyel nefrektomi (LPN) planlandı. Preoperatif hazırlık ve peroperatif yöntem renal hilusun diseksiyonu dahil aynıydı. Tümör, üzerinde perirenal yağ dokusu bırakılarak serbestlendi ve sınır koter yardımı ile belirlendi. "Endo-bulldog" yardımı ile renal arter ve ven kapatıldıktan sonra kitle soğuk makas yardımıyla parankimden ayrıldı. Parankim “V-Loc” sütür ile kapatıldı. "Bulldog" klemp alındıktan sonra kanamanın olmadığı görüldü, loja dren konuldu ve işleme son verildi. Bulgular: LRN yapılan olgu da cerrahi süre 95 dakika, tahmini kan kaybı 150 ml idi. LPN'ise cerrahi süre 100 dakika, sıcak iskemi 26 dk, kan kaybı yaklaşık 150 cc idi. Postoperatif 2. gün drenleri çekildi. Patoloji raporları sırasıyla şeffaf hücreli RCC Fuhrman grade 2 (T1b) ve (T1a) olarak raporlandı. Sonuç: Deneyim arttıkça nadir gözlenen olgularda da laparoskopik tümör cerrahisi güvenle kullanılabilen alternatif bir yöntemdir. Ancak öncesinde detaylı vasküler incelemenin yapılması olası hemorajik komplikasyonları önlemede faydalı olacaktır. Anahtar Kelimeler: pelvik böbrek, renal kitle, laparoskopi [VS-28] Soliter Renal Ünitede Pelvis Tümöründe Alternatif Yöntem: Perkütan Tümör Rezeksiyonu Fatih Ataç1, Ender Özden2, Yakup Bostancı2, Süleyman Öner2, Şaban Sarıkaya2 1 2 Samsun Gazi Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji AD Amaç: Üst üriner sistem değişici epitelyal kanserlerinde uygulanan endoskopik tedavilerin nihai amacı kanser kontrolü sağlanırken renal fonksiyon ve üriner sistemin bütünlüğünü bozmamaktır. Bu prosedürler öncelikle soliter böbrekler, bilateral renal TCC, ya da renal yetmezlikli hastalarda uygulanmaktadır. Bu videoda sağ soliter renal ünitede pelvis yerleşimli tümörü olan hastada uyguladığımız perkütan tümör rezeksiyonunu sunmayı amaçladık. Hasta ve Metod: Kanlı idrar yapma şikayeti ile başvuran 49 yaşında erkek hastanın çekilen tomografisinde sağ renal pelviste 36x16x30 mm'lik kitle tespit edildi. Sol böbrek atrofikti. Fleksible URS eşliğinde alınan punch biyopsi sonucu düşük dereceli noninvazif üretelyal karsinom olarak raporlandı. Sağ renal pelvisteki tümör, böbrek alt polden yapılan akses yardımı ile 24F rezektoskop eşliğinde komplet monopolar rezeksiyon yapıldı. Patoloji sonucu düşük dereceli noninvazif üretelyal karsinom olarak tekrar raporlandı. Operasyondan bir hafta sonra, re-look yapılan hastanın sağ böbrekten alınan random biyopsilerde tümöral oluşuma rastlanmadığı rapor edildi. Operasyon süresi 57 dakika, kanama miktarı yaklaşık 150 ml idi. 6 aylık üreteroskopik ve radyolojik takiplerinde nüks izlenmedi. Sonuç: Üst üriner sistemin ürotelyal kanserlerinin tedavisinde, seçilmiş hastalarda organ koruyucu yaklaşım alternatif bir yöntemidir. Anahtar Kelimeler: Üst üriner sistem, Üretelyal kanser, Perkütan rezeksiyon [VS-29] Dev Adrenal Kitlelerde Laparoskopik Adrenalektomi Ender Özden1, Fatih Ataç2, Yakup Bostancı1, Turgut Serdaş1, Ayşegül Atmaca3, Hulusi Atmaca3, Yarkın Kamil Yakupoğlu1, Şaban Sarıkaya1 1 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Üroloji AD Samsun Gazi Devlet Hastanesi, Üroloji Kliniği 3 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahiliye Endokrinoloji BD 2 Amaç: Laparoskopik adrenalektomi (LA) adrenal tümörlerin tedavisi için en iyi yaklaşımı olarak kabul edilir. Ancak feokromositoma olgularındaki malignensi endişesi ve cerrahi sırasındaki yüksek morbidite nedeniyle laparoskopik yaklaşım sorgulanmaktadır. Bu videoda 8 cm'den daha büyük sol ve sağ feokromositomalı farklı iki hastanın laparoskopik cerrahi tedavisini sunmayı amaçladık. Hasta ve Metod: Nisan 2010 ve Ekim 2013 tarihleri arasında 55 hastaya adrenal kitle sebebiyle LA yapıldı. Bu çalışmada 8 cm'den büyük feokromositomalı ( ortalama yaş 47,2 ± 15,8 yıl ) toplam 8 olgunun verileri sunulmaktadır. Lateral pozisyonda umblikus üstü solda pararektal 1 cm kesi ile Veress iğnesi eşliğinde peritoneal alana girildi ve pnömoperitoneum oluşturuldu. Çalışma portları optik gözlem altında subcostal alandan girildi. Sol tarafta inen kolon, dalak, pankreas kuyruğu gözlendi ve medialize edildi. Takiben önce adrenal ven disseke edildi ve bağlandı. Renal ven ve arter disseke edildi ve çevre dokular Thunderbeat ® (Olympus) yardımıyla serbestlendi. Sağ tarafta ise öncelikle duodenum medialize edildikten sonra, kitlenin medial kenarından Vena Kava ile olan ilişkisi kesildi ve adrenal ven öncelikli olarak kliplendi. Renal ven ve arter diseksiyonu tamamlandıktan ve güvenli sahaya alındıktan sonra "hook" koter ve "Thunderbeat" ® (Olympus) yardımı ile adrenal kitlenin çevre dokulardan diseksiyonu tamamlandı. Bulgular: Ameliyat süresi, sırasıyla sol ve sağ tarafta 118 dakika ve 70 dakika idi. Hiçbir olguda majör komplikasyon gözlenmedi ve açık cerrahiye dönüşüm gerekmedi. Hastalar sorunsuz postoperatif 2. günde taburcu edildi. Olguların patolojik sonuçları feokromositoma ve ganglionöroma idi ve cerrahi sınır pozitifliği izlenmedi. Sonuç: Uygun seçilmiş olgularda ve cerrahi tecrübe ile dev adrenal feokromositoma olgularında LA uygulanabilir ve güvenli bir yöntem. Anahtar Kelimeler: Feokromasitoma, Laparoskopi, Dev adrenal kitleler [VS-30] Laparoskopik Adenomektomi, Uludağ Üniversitesi Deneyimi Onur Kaygısız, Kadir Ömür Günseren, Çağdaş Gökhun Özmerdiven, Hakan Vuruşkan, İsmet Yavaşcaoğlu Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Bursa Amaç: Laparoskopik Adenomektomi deneyimimizin paylaşılması Gereç-Yöntem: Mart 2008 - Eylül 2013 tarihleri arasında laparoskopik transvezikal adenomektomi uygulanan 39 hasta değerlendirildi. Bulgular: Ortalama yaşı 69 olan 39 hastanın charlson komorbidite indeksine göre 21 tanesinin 0, 4 tanesinin;1, 6 tanesinin;2, 2 tanesinin;3 3 tanesinin;4 1 tanesinin;5 2 tanesinin 8 olduğu belirlendi. Ortalama prostat volümü:141cc (80-235cc), ortalama operasyon süresi: 146dk (75-330dk) ortalama kanama miktarı: 134mlt, ortalama dren çekilme zamanı postop 2,1. Gün ve ortalama foley sonda çekilme zamanı postop 6,4.gün olarak belirlendi. Ortalama 17,4 olan preop İPSS skorlarının postop 3. Ayda 8 olduğu belirlendi. Ortalama 19,9 olan İİEF skorlarının postop 3. Ayda 19,9 olduğu belirlendi. Ortalama 7,1 olan Qmax değerinin postop 3. Ayda 22,5 olduğu belirlendi. Sadece 1 hastada intraoperatif kan transfüzyonu uygulandı. 1 hastada patoloji leiomyoma olarak raporlandı, 38 hastada BPH olarak raporlandı. Sonuç: Laparoskopik adenoımektomi güvenilir ve minimal invazivbir cerrahi yöntemdir. Anahtar Kelimeler: Laparoskopik radikal prostatektomi, kontinans, potens [VS-31] Laparoskopik radikal prostatektomi deneyimimiz Kadir Ömür Günseren, Onur Kaygısız, Yakup Kordan, Hakan Vuruşkan, İsmet Yavaşcaoğlu Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Bursa Amaç: Laparoskopik radikal prostatektomi (LRP) deneyimimizin peroperatif verilerini, morbidite, fonksiyonel ve onkolojik sonuçlarını paylaşmak. Gereç-Yöntem: Mart 2004-Ocak 2014 tarihleri arasında ekstraperitoneal LRP uygulanan toplam 372 hasta incelendi. Onkolojik sonuçlar; patolojik inceleme ve postoperatif PSA düzeyleri ile ortaya konuldu. Kontinans ve potensi içeren fonksiyonel veriler hasta anketleri ile ortaya konuldu. Bulgular: 372 vaka için ortalama operasyon süresi 156 dakika (65-570dk), ortalama kateterizasyon süresi 9.1gün(7-20 gün), ortalama hastanede kalış süresi 3.4 gün (1-22 gün) olarak belirlenmiştir. Kan kaybı miktarı ortalama 142 ml (30-450) olarak belirlenmiştir. Hastaların % 61.5’inde (229 hasta) patolojik evre pT2 ve %36.5’ünde (136 hasta) pT3 olarak raporlandı.Patolojik evresi T2 olan 229 hastanın 12(%5.2)’sine, pT3 olarak raporlanan 136 hastanın 32(%23,5)’üne cerrahi sınır pozitifliği nedeniyle adjuan radyoterapi uygulandı.Ortalama 34 aylık takipte biyokimyasal rekürrens %8.3(31 hasta)’tür. 1 yıllık takipte hastaların %88’unun kontinan, %7’sinin minimal stres inkontinansı (1ped/gün) olduğu izlendi.15(%4) hastaya stres üriner inkontinans nedeniyle artifisyel genitoüriner sfinkter(AGUS) implantasyonu uygulandı. Potens sağlamaya uygun olan hastaların %65’inin potensinin korunduğu izlenmiştir. Sonuç: LRP teknik olarak iyi tanımlanmış, iyi onkolojik ve fonksiyonel sonuçlar sağlayan bir prosedürdür. Anahtar Kelimeler: Laparoskopik radikal prostatektomi, kontinans, potens [VS-32] Laparoskopik Adrenalektomi: Uludağ Üniversitesi Deneyimi Yakup Kordan, Çağdaş Gökhun Özmerdiven, Onur Kaygısız, Hakan Vuruşkan, İsmet Yavaşcaoğlu Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Bursa Amaç: Adrenal kitlelerin tedavisinde laparoskopik cerrahi deneyimimizin paylaşılması Yöntem-Gereçler: Mart 2004 ile Mart 2014 tarihleri arasında laparoskopik adrenalektomi (LA) uygulanan 117’si kadın, 76’sı erkek toplam 193 hastaya uygulanan 201 LA’nın verileri retrospektif olarak incelendi Bulgular: 1 olguya retroperitoneal ve diğerlerine transabdominal LA uygulandı. Hastaların ortalama yaşı 50,67±11,82 yıl olarak saptandı. 89 olguya sağ, 96 olguya sol ve 8 olguya bilateral LA uygulandı. Ortalama kitle boyutu 71,45±19,38 mm idi. Olguların ortalama operasyon süresi 114,38±55,2 dakika ve ortalama kan kaybı 64,09±64,9 ml olarak ölçüldü. Bir olguda intraoperatif distal pankreas yaralanması gerçekleşti. Bunun dışında majör bir komplikasyon izlenmedi. Olguların hastanede ortalama kalış süresi 3,19±3,07 gün ve ortalama takip süresi 24,12±12,2 aydır. Hiçbir hastada postoperatif erken veya geç komplikasyon izlenmedi. Patolojik olarak 106 olguda adenom, 9 olguda adrenokortikal hiperplazi,24 olguda feokromasitoma, 3 olguda adrenokortikal kanser, 22 olguda metastatik adenokarsinom, 8 hastada onkositom, 5 olguda myelolipom, 9 olguda adrenal kist,2 olguda ganglionöroma, 1 olguda malign feokromasitoma, 2 olguda granülamatöz iltihap ve 2 olgu normal adrenal gland saptandı. Sonuçlar: Transperitoneallaparoskopikadrenalektomi, adrenal kitlelerin tedavisinde düşük morbiditesi, kabul edilebilir cerrahi ve onkolojik sonuçlarıyla güvenli ve minimal invaziv bir yöntemdir Anahtar Kelimeler: adrenalektomi; laparoskopi; transperitoneal [VS-33] Prostat Koruyucu Laparoskoik Radikal Sistektomi; Olgu Sunumu Çağdaş Gökhun Özmerdiven, Onur Kaygısız, Hakan Vuruşkan, İsmet Yavaşcaoğlu Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı, Bursa Amaç: Prostat koruyucu radikal sistektominin, kasa invaziv mesane kanserli olgularda, potens ve kontinans gibi fonksiyonel ve klinik sonuçlarının iyileştirdiğini göstermek Materyal-Metod: 56 yaşında erkek hasta, TUR-M patolojisi yüksek gradeli invaziv ürotelyal karsinom (pT2) idi. PSA: 0,6 mg/dl ve DRM:grade 1 benign'di. Pnömoperitonyum oluşturulduktan sonra 5 port yelpaze şeklinde yerleştitildi. Üreterler distalden kliplendi ve kesildi. Mesane endopelvik fasyaya kadar serbestlendi. Pedikül ligasure ile serbestlendikten sonra sistektomi tamamlandı. Ardından laparoskopik ademonektomi uygulandı. Umblikus altı insizyon açıldı ve 50 cm ileal segment alınarak, ortotopik ileal poş hazırlandı. Bulgular: Majör komplikasyon izlenmedi. Total operasyon süresi 270 dakika, sistektomi+adenomektomi süresi 90 dakika, Tahmini kan kaybı:200 mL idi. Postop 2. gün oral alım başlandı. Üreter katateri 5. gün, sistostomi 8. gün, dren 10. gün çekildi. Patolojisi organa sınırlı mesane kanseri, lenf nodları benign ve cerrahi sınırlar negatif olarak geldi.Erken dönemde foley çekildikten sonra tam kontinans izlendi. Postoperatif 3. ayda PDE5 inhibitörleri ile hasta yeterli ereksiyon belirtti. Sonuç: Laparoskopik prostat koruyucu radikal sistektomi güvenli, uygun, tekrarlanabilir cerrahi tekniktir. Cinsel işleyişi korumak ve kontinans elde etmek isteyen hastalarda klasik radikal sistektomi için alternatif olabilir Anahtar Kelimeler: laparoskopi, Prostat koruyucu, sistektomi [VS-34] Büyük boyutlarda bir feokromositoma olgusunda transperitoneal laparoskopik adrenalektomi Ömer Demir1, Ozan Bozkurt1, Tevfik Demir2, Güven Aslan1, Ahmet Adil Esen1 1 2 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı, İzmir, TÜRKİYE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı, İzmir, TÜRKİYE Amaç Feokromositoma cerrahisi peroperatif morbidite ve mortalite oranları gözönüne alındığında yüksek riskli bir işlemdir. Buna rağmen deneyimli merkezlerde feokromositoma cerrahisinde laparoskopik adrenalektomi standart yaklaşım olmaktadır. Bu videoda büyük boyutlarda bir adrenal feokromositomada laparoskopik yaklaşım sunulmaktadır. Yöntem 55 yaşında kadın hasta dış merkezde yapılan ultrasonografik incelemede saptanan büyük bir sol adrenal kitle nedeniyle kliniğimize başvurdu. Ana yakınmalar sıcak basması ve kontrol altına alınamayan hipertansiyon olarak saptandı. Endokrinolojik incelemede plazma tiroid hormon seviyeleri, plazma katekolamin ve bazal kortizol düzeyleri, ACTH supresyon testi, 24 saatlik idrarda kortizol ve katekolaminlerin ölçümü değerlendirildi. Radyolojik olarak abdominal MRG ve MIBG sintigrafi incelemeleri yapıldı. Cerrahiden 1 ay önce alfa blokör tedavi başlandı ve 3 port kullanılarak lateral transperitoneal yaklaşımla sol laparoskopik adrenalektomi yapıldı. Bulgular Tiroid hormon düzeyleri, plazma katekolamin düzeyleri ve bazal kortizol düzeyleri normal seviyede idi, ACTH supresyon testi negatif olarak saptandı. 24 saatlik idrarda vanilmandelik asit (VMA) düzeyi 31.83 mg/24h (Referans: 1.8-6.7 mg/24h), metanefrin düzeyi 13256.51 µg/24h (Referans: 52-341 µg/24h) ve normetanefrin düzeyi 9188.22 µg/24h ( Referans: 88-444 µg/24h) olarak saptandı. MRG’de 85x55 mm boyutlarda saptanan sol adrenal kitle MIBG sintigrafide feokromositoma ile uyumlu idi. Operasyon genel anestezi altında 60 dk sürdü. Peroperatif ve postoperatif herhangi bir komplikasyonla karşılaşılmadı ve hasta operasyondan sonraki gün taburcu edildi. Patolojik inceleme sonucunda kitlenin feokromositoma olduğu belirlendi. Hastanın 18 aylık takibinde 24 saatlik idrarda VMA, metanefrin ve normetanefrin düzeyleri normal seviyelerde idi. Sonuç Feokromositoma cerrahisinde tümör boyutları büyük olsada standart yaklaşım olarak laparoskopik adrenalektomi ile yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir. Anahtar Kelimeler: Adrenal, Feokromositoma, Laparoskopi [VS-35] Feokromositoma olgusunda laparoskopik sol parsiyel adrenalektomi Ömer Demir1, Ozan Bozkurt1, Tevfik Demir2, Canan Altay3, Mustafa Seçil3, Ahmet Adil Esen1 1 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı, İzmir, TÜRKİYE Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı, İzmir, TÜRKİYE 3 Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı, İzmir, TÜRKİYE 2 Amaç Laparoskopik parsiyel adrenalektomi veya adrenal koruyucu cerrahi, hormon replasmanı gereksinimini ortadan kaldırmak ve operasyonun istenmeyen etkilerinin önüne geçmek için fonksiyon gören bezin korunması düşüncesi ile uygulanmaya başlanmıştır. Bu videoda feokromositoma olgusunda laparoskopik sol parsiyel adrenalektomi tekniği sunulmaktadır. Yöntem 54 yaşında bayan hasta yapılan USG’de sol adrenal bezde 4 cm kitle saptanması üzerine kliniğimize başvurdu. Hipertansiyon nedeniyle 2 yıldır tedavi alan hastanın sorgusunda sıcak basması ve çarpıntı yakınmalarının eşlik ettiği tespit edildi. Endokrinolojik incelemede plazma tiroid hormon seviyeleri, plazma katekolamin ve bazal kortizol düzeyleri, ACTH supresyon testi, 24 saatlik idrarda kortizol ve katekolaminlerin ölçümü değerlendirildi. Radyolojik olarak PET-CT incelemesi yapıldı. Cerrahiden 1 ay önce alfa blokör tedavi başlandı ve 3 port kullanılarak lateral transperitoneal yaklaşımla sol laparoskopik parsiyel adrenalektomi yapıldı. Kitle eksizyonu sonrası geride kalan adrenal bezin kanlanması ve canlılığı intraoperatif laparoskopik renkli doppler ultrasonografi ile kontrol edildi. Bulgular Tiroid hormon düzeyleri, plazma katekolamin düzeyleri ve bazal kortizol düzeyleri normal seviyede idi, ACTH supresyon testi negatif olarak saptandı. 24 saatlik idrarda homovanilik asit (HVA) düzeyi 10.73 mg/24h ile bir miktar yüksek saptandı (Referans: 0.5-6.2 mg/24h ); vanilmandelik asit (VMA), metanefrin ve normetanefrin düzeyleri normaldi. PET-CT feokromositoma ön tanısını desteklemekteydi. Operasyon genel anestezi altında 45 dk sürdü. Peroperatif ve postoperatif herhangi bir komplikasyonla karşılaşılmadı ve hasta operasyondan sonraki gün taburcu edildi. Patolojik inceleme sonucunda kitlenin feokromositoma olduğu belirlendi. Sonuç Feokromositoma eksizyonu için mümkün olan durumlarda laparoskopik parsiyel adrenalektomi uygun bir yaklaşım olarak gözönünde bulundurulmalıdır. Anahtar Kelimeler: Feokromositoma, Laparoskopi, Parsiyel adrenalektomi [VS-36] Laparoskopik Radikal Sistektomi: Uludağ Üniversitesi Deneyimi Yakup Kordan, Sinan Çelen, Hakan Vuruşkan, İsmet Yavaşcaoğlu Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Bursa Amaç: Kliniğimizde uygulanan laparoskopik radikal sistektomi (LRS) deneyimlerimizin sunulması Gereç-Yöntem: Mayıs 2006-Mart 2014 tarihleri arasında laparoskopik LRS, lenfadenektomi ve üriner diversiyon uygulanan 117 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların 108’i erkek, 9’u kadındır. Hastaların ortalama yaşı ise 62,08 (41–90) yıldır. Bulgular: Ortalama toplam ameliyat süresi 352 (210–540) dakika olup laparoskopik sistektomi ve lenfadenektomi ise 216 (90–310) dakika sürmüştür. Sekiz hastada aynı seansta unilateral nefroüreterektomi bir hastada bilateral nefroüreterektomi uygulanmıştır. 107 hastada ileal loop, 10 hastada ortotopik diversiyon uygulanmıştır. Ortalama kan kaybı 260,3 (50–550) ml olup yedi hastaya operasyon sırasında kan transfüzyonuna gereksinim duyulmuştur. Ameliyat sonrası hastanede yatış süresi ise ortalama 15,3 (7–42) gün gündür. İntraoperatif dönemde hiçbir hastada komplikasyon gelişmemiş ve açık cerrahiye geçmek gerekmemiştir. Postoperatif erken dönemde ise 14 hastada yüzeyel yara enfeksiyonu ve dikiş açılması, 3 hastada eviserasyon, 2 hastada enterokutanöz fistül, 1 hastada sepsis, 4 hastada ise uzamış ileus 1 hastada pulmoner emboli geliştiği görülmüştür. Patolojik değerlendirmede 71 hastada (%60) organa sınırlı (evre pT0/pT1/pT2/pT3a) ve 46 hastada (%40) ekstravezikal tümör (evrepT3b/pT4) olduğu görülmüştür. Lenf nodu pozitifliği 117 hastanın 17’ünde (%14,5) bulunduğu saptanmıştır. 17 hastada lenf nodu pozitifliği, üç hastada histopatolojik olarak yassı hücreli kanser ve bir hastada nöroendokrin karsinom saptanması nedeniyle adjuvan kemoterapi uygulanmıştır. Ortalama 16,4 (1–54) aylık takip süresinde, adjuvan tedavi alan hastalarımız da dâhil olmak üzere, sağkalım oranımız %84dür (19/107). Takip süreci içerisinde hiçbir hastada port yeri ekimi saptanmamıştır. Sonuç: Kendi klinik deneyimimiz literatürle uyumlu olacak şekilde LRS’nin onkolojik prensiplerden ödün vermeden güvenle yapılabileceğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Laparoskopi; mesane tümörü; sistektomi [VS-37] Laparoskopik Retroperitoneal Lenf nodu diseksiyonu;Uludağ Üniversitesi Deneyimi Yakup Kordan, Sinan Çelen, Hakan Vuruşkan Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Bursa Amaç: Kliniğimizde uygulanan Laparoskopik Retroperitoneal Lenf nodu diseksiyonu deneyimlerimizin sunulması Gereç-Yöntem: Son yıllardaki ürolojik laparoskopik girişimlerdeki gelişmeler sonucunda invazif bir işlem olan retroperitoneal lenf nodu diseksiyonu (RPLND) laparoskopik retroperitoneal yaklaşımla da uygulanabilmektedir. Mayıs 2010—Mart 2014 tarihleri arasında Laparoskopik RPLND uygulanan 3 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Ortalama toplam ameliyat süresi 150(120-180)dakika sürmüştür. Ortalama kan kaybı 186 ml olup altı hastaya operasyon sırasında kan transfüzyonuna gereksinim duyulmuştur. Ameliyat sonrası hastanede yatış süresi ise ortalama 3 gündür. İntraoperatif dönemde hiçbir hastada komplikasyon gelişmemiş ve açık cerrahiye geçmek gerekmemiştir. Ortalama 13 aylık takip süresinde, sağkalım oranımız %100 dür. Lenf nodlarının tümünde malinite (-) olarak rapor edildi. Operasyonda 11 adet lenf nodu diseke edildi. Sonuç: Kendi klinik deneyimimiz literatürle uyumlu olacak şekilde Laparoskopik Retroperitoneal Lenf nodu diseksiyonunun onkolojik prensiplerden ödün vermeden güvenle yapılabileceğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Nonseminomatöz germ hücre tümörü, laparoskopik retroperitoneal lenfadenektomi [VS-38] Sağ laparaskopik transperitoneal sürrenalektomi: büyük sürrenal kitle Yılören Tanıdır, Ferhat Talibzade Marmara Üniversitesi Pendik EAH, İstanbul F. D. 45 E Şikayet: Bilateral yan ağrısı Hikayesi: Uzun zamandır olan bilateral yan ağrısıyla başvurdu Özgeçmişi: özellik yok FM: Özellik yok Boy:183 cm Kilo: 115 kg BMI: 34,3 Alışkanlıkları: Sigara 20 yıl ½ paket USG: 6,5 x7,5 cm sağ sürrenal kitle MRG: 7,4 x 5,8 cm yağ içerikli, düzgün sınırlı sağ sürrenal kitle Endokrinoloji: Medikal tedavi düşünülmedi, kitlenin cerrahi eksizyonu önerilir Karar: Sağ sürrenalektomi Operasyon:Sağ laparaskopik transperitoneal sürrenalektomi Patoloji sonucu: 10,5x7x3 cm parlak sarı renkli yağ ve bağ dokusundan oluşmuş doku parçası. Yağ dokusu içinde en büyüğü 3 cm turuncu renkte multiple odaklar izlendi. Lipomatöz komponentli adrenal neoplazi, myelolipoma.1 adet lenf nodu izlendi, malignite negatif. Anahtar Kelimeler: sürrenalektomi, dev sürrenal kitle, laparaskopik sürrenalektomi [VS-39] Üst üriner sistem değişici epitel hücreli kanser nedeni ile laparoskopik nefroüreterektomi + plak yöntemi ile kaf eksizyonu yapılan bir olgu Hasan Bakırtaş, Sebahattin Albayrak, Kürşad Zengin, Serhat Tanık, Muhittin Atar, Mesut Gürdal, Muhammed Abdurrahim İmamoğlu Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Ana Bilim Dalı, Yozgat Amaç: Bozok Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilimdalı’nda laparoskopik nefroüreterektomi + plak yöntemi ile kaf eksizyonu yapılan bir olguyu video gösterimi eşliğinde sunmak. Olgu: 69 yaşında aralıklı hematüri şikâyeti ile başvuran erkek hastada BT’de sağ renal pelvisi dolduran ve proksimal üretere uzanım gösteren yaklaşık 6 cm uzunluğunda 3 cm genişliğinde solid yumuşak doku lezyonu saptandı. Yapılan endoskopide mesanede tümöral oluşum izlenmedi sağ üreter distalde 0.5 cm’lik ve renal pelvisi dolduran papiller lezyonlardan alınan biyopsi örneklerinde düşük dereceli noninvaziv papiller ürotelyal karsinom tespit edildi. Hastaya sağ renal pelvis ve üreterde papiller ürotelyal karsinom tanısı ile 02.07.2013 tarihinde laparoskopik nefroüreterektomi+ plak yöntemi ile kaf eksizyonu yapıldı. Bu işlem transperitoneoskopik yaklaşımla 70o flank pozisyonda 4 port kullanılarak gerçekleştirildi. Üreter mesane girişine kadar serbestlendikten sonra rezektoskop ile üretral yoldan girilerek ipsilateral orifis TUİP lupu ile perivezikal yağ dokusu görülene kadar insize edildi. Disseksiyon işlemleri tamamlandıktan sonra spesmen Gibson insizyon yapılarak çıkarıldı ve mesane primer sütüre edildi. Postop 1. gün dreni alınan ve 3. gün üretral kateterle taburcu edilen hastanın üretral kateteri postop 8. gün çekildi. Hastanın patolojisi düşük dereceli noninvaziv papiller ürotelyal karsinom, cerrahi sınırlarda tümöral oluşum izlenmedi şeklinde raporlandı. Postop 3 ay sonra yapılan sistoskopisinde mesanede tümöral oluşum yoktu ve batın USG doğaldı. Sonuç: Üst üriner sistem değişici epitel hücreli kanserlerde standart yaklaşım olan nefroüreterektomi + kaf eksizyonu tecrübeli ellerde laparaskopik olarak güvenle yapılabilir. Kaf ekzisyonu için plak tekniği endoskopik görüntü altında kontrollü bir şekilde kolayca uygulanabilen bir yöntemdir. Anahtar Kelimeler: Laparoskopik nefroüreterektomi, değişici epitel hücreli kanser, plak tekniği
Benzer belgeler
Journal of Endourology, December 2011
Gereç-Yöntem: Kasım 2009 - Mart 2014 tarihleri arasında, çift toplayıcı sistem anomalisi olan 21
yaş bayan ve 64 yaş erkek hastaya transperitoneal yaklaşım kullanarak laparoskopik
heminefrektomi uy...
Journal of Endourology : October 1a. Laparoscopic Calyceal
aşılarak mesaneye gönderildi. Üzerinden 3 F double J kateter takılıp operasyon sonlandırıldı.
Bulgular: Operasyon süresi 55 dk idi. Operasyon sırasında herhangi bir komplikasyon gelişmedi.
Post-ope...