120-125 Wegener Gran lomatozis
Transkript
Wegener Granülomatozisi: Dört Olgu Sunumu# F. Sema OYMAK*, Ayhan DOĞUKAN**, İnci GÜLMEZ*, Ramazan DEMİR*, Mustafa ÖZESMİ* * ** Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, KAYSERİ # Bu çalışma, Toraks Derneği Ulusal Akciğer Sağlığı Kongresi (9-13 Nisan 2000, Belek- Antalya)’nde poster olarak sunulmuştur. ÖZET Wegener granülomatozisi (WG) solunum yollarının nekrotizan granülomatöz lezyonları ve nekrotizan glomerülonefrit ile karakterize bir vaskülitidir. Üst solunum yolları, akciğer ve böbrek biyopsileri, c-ANCA pozitifliği tanıda yararlıdır. Burada, son iki yılda nazal, akciğer ve böbrek biyopsileri ile tanı koyulan biri sınırlı, üçü yaygın hastalıklı dört WG’li hasta sunulmaktadır. ANAHTAR KELİMELER: Wegener granülomatozisi, c-ANCA SUMMARY WEGENER’S GRANULOMATOSIS: REPORTS OF FOUR CASES Wegener’s granulomatosis (WG) is a vasculitis, characterized by necrotizing granulomatous lesions of respiratory tract and necrotizing glomerulonephritis. Positive c-ANCA titers, upper respiratory tract, lung and kidney biopsies are beneficial in diagnosis. Here, we report four cases of WG diagnosed with nasal, lung, kidney biopsies in last two years. While one of them had limited diseases, three had widespread disease. KEY WORDS: Wegener’s granulomatosis, c-ANCA GİRİŞ Wegener granülomatozisi (WG), en sık üst solunum yolları (ÜSY), akciğerler, paranazal sinüsler ve böbrekleri tutan fakat herhangi bir organ sistemini de etkileyebilen, histolojik olarak nekrotizan granülomatöz vaskülit ile karakterize bir hastalıktır (1-3). Ayırıcı tanıda, benzer lezyonlara neden olabilen, mikobakteriyel, fungal lezyonlar araştırılmalıdır. Böbreklerde hastalık bulunmayan formuna, sınırlı WG, böbrek tutulumu olan şekline yaygın WG denir. Sınırlı WG’de hastalığın gidişi, masumdan, hızlı seyre kadar değişir (4). Yaygın WG’li hastaların %90’ından fazlasında, renal tutulum olmayan 120 WG’li hastaların %75’inde c-ANCA titreleri pozitif olur (5). Atipik klinikli hastalarda, c-ANCA negatifliği de varsa, teşhis gecikebilir. Böyle olgularda WG’nin teşhisi için tutulan dokunun biyopsisine ihtiyaç duyulur. Başta nazal mukoza biyopsisi olmak üzere, ÜSY’ler, akciğerler ve böbreklerden alınan biyopsiler bu konuda yardımcıdır (3,6-9). Tedavi edilmemiş hastalar, hızlı ilerleyen fatal hastalığa gidiş gösterirler. Kortikosteroidler ve siklofosfamid ile tedavi hastaların çoğunda tam remisyon sağlar (3-10). Burada akciğer, nazal ve böbrek biyopsileri ile tanı koyulan WG’li dört olgu sunulmaktadır. Solunum Hastalıkları 2002; 13: 120-125 Wegener Granülomatozisi: Dört Olgu Sunumu OLGULAR Olgu 1 Otuzsekiz yaşında kadın hasta, 1 aydır kuru öksürük ve nefes darlığı yakınması ile başvurdu. Halsizliği ve eklem ağrıları olan hasta bir ayda, 11 kilo verdiğini ifade ediyordu. Eklem ağrıları nedeni ile gittiği fizik tedavi uzmanınca, çekilen akciğer grafisinde infiltrasyon olması üzerine fakültemize gönderilmişti. Özgeçmişi: Yeni teşhis edilen diabetes mellitus (DM). Soygeçmişi: Babasında DM. Fizik muayenesi: Konjunktivaları soluk, toraks muayenesinde bilateral alt zonlarda ince ralleri mevcuttu. Laboratuvar bulguları; hemoglobin: 9.2 g/dL, beyaz küre (BK): 11.400/mm3, trombosit: 507.000/mm3, sedimentasyon: 130 mm/saat, tam idrar tetkiki (TİT); protein: (-), idrar mikroskopisi: 1-2 epitel, 1-2 lökosit. Kan biyokimyası; üre: 22 mg/dL, kreatinin: 0.9 mg/dL, açlık kan şekeri: 254 mg/dL, c-ANCA: (-), PA akciğer grafisi ve toraks bilgisayarlı tomografisi (BT): Bilateral multipl nodüler lezyonlar (Resim 1,2). Water’s grafi: Bilateral maksiller sinüzit. Bronkoskopi normal. Bronkoalveoler lavajda (BAL): Nötrofil lökositlerde artış. Transtorasik akciğer biyopsisi (TTAB): Nekrotizan granülomatöz vaskülit. Resim 1. Sınırlı WG’li 1. olguda PA akciğer grafisinde bilateral alt zonlarda 3 x 4 cm boyutlarında nodüler lezyonlar. Klinik seyir: Eklem ağrıları ve akciğer grafisi bulguları ile kollajen doku hastalığı veya malignite düşünülen hastanın, BT rehberliğinde alınan TTAB’de, nekrotizan granülomatöz vaskülit mevcuttu. c-ANCA negatifliğine rağmen, sınırlı WG düşünülerek başlanılan trimetoprim-sülfametoksazol tedavisine cevap alınmayınca, 60 mg/gün prednizolon ile 4 ayda remisyon sağlandı. Sekiz ay sonra tedavisini kesen hasta, tedavi kesiminden 1 yıl sonra nüksle başvurdu. Olgu 2 Kırkiki yaşındaki kadın hasta, 1.5 yıldan beri devam eden halsizlik, öksürük, ağızdan ve burundan kan gelmesi, kilo kaybı (6 ayda 4 kilo) yakınması ile başvurdu. Dört ay önceki histerektomi sonrasında, halsizlik, burun kanaması şikayetleri giderek artmış, işitme kaybı, bulantı, kusma ve nefes darlığı buna eklenmişti. Olgu, sedim yüksekliği ve lenfoma ön tanısıyla hematoloji servisine yatırılmıştı. Solunum Hastalıkları 2002; 13: 120-125 Resim 2. Sınırlı WG’li 1. olguda bilgisayarlı toraks tomografisinde bilateral alt zonlarda 3 x 4 cm boyutlarında multipl nodüler lezyonlar. 121 Oymak FS, Doğukan A, Gülmez İ, Demir R, Özesmi M. Fizik muayenesi: Cilt ve mukozalar soluk, periorbital ödem, skleralar subikterik, sağ kulak zarı, manibrium mallei üzerinde morumsu renk değişikliği vardı. Burun mukozası frajil, pirülan, nekrotik kurutlar ve yaygın ülsere lezyonlar mevcut idi. Toraks muayenesi normal bulundu. Laboratuvar bulguları: Hb: 9.58 g/dL, sedimentasyon: 135 mm/saat, TİT; protein: ++, bol lökosit, bol eritrosit, 2-3 kaba granül, kan biyokimyası; üre: 53 mg/dL, kreatinin: 4.5 mg/dL, c-ANCA: (+), toraks BT: Perikardiyal efüzyon, bilateral multipl pulmoner nodüler lezyonlar. Paranazal sinüs tomografisi: Bilateral maksiller sinüzit. Nazal biyopsi: Granülom yapısı, böbrek biyopsisi: “Rapidly” progresif glomerülonefrit. Klinik seyir: Ağır anemi, sedim yüksekliği ve bilateral nodüler akciğer infiltrasyonları nedeni ile yatırılan hastanın, tekrarlanan toraks BT ve akciğer grafilerindeki lezyonlarda spontan gerileme görüldü. Kemik iliği (Kİ) tetkiklerinin normal olması ve sistemik bulgular nedeni ile vaskülit düşünüldü. Hastaya c-ANCA pozitifliğinin yanısıra, nazal ve renal biyopsiler ile WG tanısı koyuldu. Tek gün pulse siklofosfamid intravenöz (IV) 750 mg ve 1 mg/kg/gün oral prednizon başlandı. Tedaviye rağmen üre ve kreatinin değerleri artan hasta, hemodiyalize alındı, 3 kez plazmaferez uygulandı. Diyaliz programında iken 1 ay sonra sepsis nedeni ile eksitus oldu. Resim 3. Üçüncü olguda sağ gözde propitosis ve her iki gözde konjunktivit ve iridosiklit. (+), PA akciğer grafisi ve toraks BT: Sağ apekste kalın duvarlı kaviteli 5 x 6 cm’lik solid kitle lezyon. Water’s grafi: Kronik maksiller sinüzit. Kemik iliği aspirasyonu: Normal. Bronkoskopi: Normal. BAL: Bol nötrofil lökosit TTAB biyopsisi: Nekrotizan granülomatöz vaskülit, Böbrek biyopsisi: Fokal nekrotizan glomerülonefrit. Klinik seyir: Akciğer ve böbrek biyopsileri, c-ANCA pozitifliği ile WG tanısı konuldu. Hastanede yatarken 39°C ateş oldu. Bilateral kronik otitis media için trimetoprim-sülfametoksazol aldı ve göz lezyonları için, lokal steroid kullandı. 1 mg/kg/gün oral prednizon ve tek doz 4 haftada bir 1000 mg IV siklofosfamid tedavisine 6 ay devam edildi. Dört ay sonunda remisyon sağlandı. Tedavi siklofosfamid dozu 2-3 ay aralıklarla verilerek 1 yıla tamamlandı. Hasta tedavinin kesilmesinden 3 ay sonra nüksle başvurdu. Olgu 3 Olgu 4 Otuz yaşında erkek hasta kulak ağrısı, eklem ağrıları, gözlerde kızarıklık, idrar yaparken yanma yakınmaları ile başvurdu. Bir ay önce kulak ağrısı ile doktora başvurmuştu. Antibiyotik tedavisi ve bilateral drenaj uygulanmıştı. Onbeş günden beri eklem ağrıları, öksürük ve balgamla kan gelmesi mevcuttu. Özgeçmişi: Beş paket/yıl sigara. Soygeçmişi: Annesinde DM. Hematoloji servisinde anemi, sedim yüksekliği nedeni ile araştırılan 67 yaşındaki kadın hasta, öksürük, ses kısıklığı şikayetleri ile çekilen toraks BT’sinde görülen bilateral infiltrasyonlar nedeni ile konsülte edilerek göğüs kliniğine yatırıldı. Yaklaşık üç yıldır öksürük şikayeti ile araştırılmış, plevral mayi alınmış, ancak bir neden saptanamamıştı. Özgeçmişinde: Dört yıl önce yapılan toraks BT rehberliğinde TTAB’sinde nötrofilik alveolit saptanmış ve tüberküloz tedavisi verilmişti. Fizik muayenesi: Ateş 38.5°C, genel durumu orta, konjunktivalar hiperemik, gözlerde propitosis mevcuttu (Resim 3). Her iki kulak zarı santral perfore idi. Toraks muayenesi normaldi. Laboratuvar bulguları: İdrarda protein: (+), idrar mikroskopisi: Bol eritrosit, granüler silendir, Hb: 13.4 g/dL, BK: 14500/mm3, trombosit: 963.000/mm3, kan biyokimyası; BUN: 17 mg/dL, kreatinin: 1 mg/dL, romatoid faktör (RF): 112 U/dL, c-ANCA 122 Fizik muayenesi: Cilt ve mukozalar soluk, sağ kulak zarı sklerotik ve mat görünümde, sol kulak zarı santral perfore. Burunda septum perforasyonu, pirülan ve hemorajik kurutlar mevcut. Larenkste kord ventrikülü ödemli, akut larenjitis görünümü mevcut. Toraks muayenesi normal, kardiyovasküler sistem muayenesinde, apekste sistolik üfürüm mevcut. Batın: Karaciğer midklaviküler hatta kosta ke- Solunum Hastalıkları 2002; 13: 120-125 Wegener Granülomatozisi: Dört Olgu Sunumu narını 4 cm geçerek palpabl, dalak kosta kenarında ele geliyor. El ve ayak parmaklarında çomak parmak var. Laboratuvar bulguları: İdrarda protein: (+), idrar mikroskopisi: Bol eritrosit, Hb: 8.6 g/dL, sedimentasyon 110 mm/saat, kan biyokimyası; BUN: 48 mg/dL, kreatinin: 3.2 mg/dL, c-ANCA: (+), water’s grafisi: Kronik maksiller sinüzit, PA akciğer grafisi ve toraks BT: Bilateral yamalı infiltrasyon, hiler lenfadenopatiler, böbrek biyopsisi: Parankimada fibrozis, nazal biyopsi: Granülom yapısı. Klinik seyir: Hastanın eski öyküsü, nazal biyopside granülom yapısı ve c-ANCA pozitifliği nedeniyle WG düşünüldü. Oral siklofosfamid ve steroid başlanan hasta, böbrek biyopsisi sonrası solunum yetmezliğinden (muhtemelen akciğer embolisi) eksitus oldu. TARTIŞMA WG etyolojisi bilinmeyen nekrotizan granülomatöz bir vaskülittir. İnflamatuvar olaylar, daha çok üst ve alt trakeobronşiyal ağacın, paranazal sinüslerin ve nazal kavitenin siliyalı solunum epitelini tutar. Has- talık 3/100.000 tahmini insidansı ile yaygın değildir. Erkeklerde ve kadınlarda eşit sıklıkta ve genellikle orta yaş grubunda görülmektedir (1-3). Bizim olgularımızın yaş ortalaması 44 ± 16 yıl idi. Üst solunum yolu (ÜSY) hastalığı en yaygın olarak sinüzit, pirülan veya kanlı akıntı, epistaksis ve otitis mediadır. Burun kıkırdağı ülserasyon ve perforasyonu, oral ülserler, semer burun deformitesi önemli bulgulardandır (1-3). Bakteriyel infeksiyon insidansı artmıştır. İşitme kaybı WG’de sıklıkla olur (3). İki olguda kalıcı, bir olguda ise geçici işitme azlığı bulunuyordu (Tablo 1). Alt solunum yolu (ASY) semptomları hastaların %90’ında vardır. Öksürük, dispne, hemoptizi en önemli semptomlardır. Göğüs ağrısı sık görülen bir semptom olup plevral efüzyon sebebiyle olabilir (1-3). Klinik, nonspesifik akciğer hastalığından, hızlı ilerleyen akut solunum sıkıntısı sendromuna (ARDS) kadar değişir. Plevral efüzyon hastalıkta başlangıç bulgusu olabilir (11). Literatür ile uyumlu olarak hastaların hepsi, Tablo 1’de görüldüğü gibi, ÜSY ve ASY’ye ait semptom ve bulgular nedeni ile doktora başvurmuştu. Akciğer dışı organ tutulumu Tablo 1. Wegener granülomatozisli olgularımızın klinik özellikleri. Olgu Solunum Diğer sistemine klinik ait bulgular bulgular Tanı PA akciğer Laboratuvar süresi grafisi bulguları 1 (38 K) Öksürük, dispne Artralji, halsizlik, DM 1 ay Bilateral 3 x 4 cm multipl nodüler lezyonlar Anemi, ESH ↑, Yok trombositoz, lökositoz, sinüzit 2 (42 K) Epistaksis, hemoptizi, nazal kurut ve ülserler, işitme azlığı Solukluk, 1 yıl oligüri, kilo kaybı, artralji 2 x 3 cm multipl nodüler lezyonlar Anemi, azotemi, perikardiyal efüzyon, sinüzit 3 (30 E) Hemoptizi, öksürük, işitme azlığı Ateş, dizüri, 1 ay artralji, gözlerde kızarıklık, kilo kaybı Apekste 5 x 6 cm kaviteli soliter lezyon 4 (67 K) Öksürük, balgam, sept. perfor, semer burun, ses kısıklığı, işitme azlığı Solukluk, halsizlik, oligüri, noktüri Bilateral yamalı infiltrasyon, hiler ve paratrakeal LAP 4 yıl Renal tutulum Tanı Tedavi kriterleri ve c-ANCA Hastalık formu TTAB, NB c-ANCA (-) Steroid Sınırlı Pulse siklofosfamid + oral steroid Yaygın Anemi, ESH ↑, Fokal TTAB, trombositoz, nekrotizan BB lökositoz, GN c-ANCA sinüzit, (+) RF (+) Pulse siklofosfamid + oral steroid Yaygın Anemi, ESH ↑, Fibrotik trombositoz, böbrek lökositoz KBY sinüzit, azotemi Oral Yaygın steroid + oral siklofosfamid Difüz NB ve BB nekrotizan c-ANCA GN (+) NB, c-ANCA (+) BB: Böbrek biyopsisi, TTAB: Transtorasik akciğer biyopsisi, NB: Nazal biyopsi, LAP: Lenfadenopati, ESH: Eritrosit sedimentasyon hızı, GN: Glomerülonefrit, Sept.perfor: Septum perforasyonu, KBY: Kronik böbrek yetmezliği, RF: Romatoid faktör. Solunum Hastalıkları 2002; 13: 120-125 123 Oymak FS, Doğukan A, Gülmez İ, Demir R, Özesmi M. olmadığı zaman, solunum yollarına ait problemler, allerji ve infeksiyona sekonder düşünülebilir (1-3). WG’li hastaların %90’dan fazlasında akciğer grafisi ve toraks BT’si anormallikler gösterir. En yaygın bulgu birkaç mm’den 9 cm’ye kadar değişen büyüklükte, multipl bilateral nodüller veya parankimal infiltrasyonlardır. Nodüller kaviteli olabilir. Kaviteler irregüler iç yüzeyli ve kalın duvarlıdır. Soliter nodüller %40’tan daha az görülür (12,13). Olgularımızda da multipl nodüler lezyonlar ve kalın duvarlı kaviteli lezyon mevcuttu (Tablo 1, Resim 1,2). WG’li hastaların %75’inde hastalığın başlangıcında veya seyri esnasında glomerülonefrit gelişir (1-3). Histolojik olarak WG, en çok fokal nekrotizan (FN) glomerülonefrit, daha az “rapidly” progresif (RP) (kresentik) glomerülonefrit yapar ve hızla renal yetmezliğe ilerleyebilir (3,13). İkinci olguda RP glomerülonefrit, 3. olguda FN glomerülonefrit, 4. olguda ise böbrek biyopsisinde fibrozis mevcuttu. İdrar analizinde hematüri, proteinüri ve kırmızı küre silendirleri görülür (3,14). Böbrek tutulumlu olgularda proteinüri ve hematüri vardı. WG’nin sadece ÜSY ve ASY tutan sınırlı formu %28 oranında olup bizim olgularımızdan sadece biri sınırlı formdaydı (3). Diğer üç olguda ise böbrek tutulumu ile birlikte yaygın hastalık vardı. Göz hastalığı hastaların yarısında, propitosis, konjunktivit, keratit, episklerit, uveit, retinal arter obstrüksiyonu ve optik nörit şeklinde olabilir (1). Teşhiste en yararlı göz bulgusu propitosistir. İki olgumuzda episklerit, propitosis ve bulanık görme şeklinde göz tutulumu mevcuttu (Tablo 1, Resim 3). WG’nin nadir bulguları mononöritis multipleks, inme ve perikardittir (1,3). Bir olguda toraks BT asemptomatik perikardit tespit edildi. Hastaların 2/3’ünde kas-iskelet sistemine ait semptomlar, artralji ve miyalji, monoartiküler ve deformite bırakmayan poliartiküler artritler olabilir. Eklem bulguları küçük ve büyük eklemlerde simetrik tutulumu, yalancı pozitif RF sonuçları ile birlikte yanlış romatoid artrit teşhisine neden olabilir (3,14). Üç olguda artralji yakınması mevcutken, üçüncü olguda ise yalancı (+) olarak RF titresi yüksekti. Cilt hastalığı, hastalığın başlangıcı ve seyri sırasında palpabl purpura, ülserler, veziküller, papüller ve subkütan nodüller şeklinde görülebilir (3,14,15). Hastalarımızda cilt lezyonuna rastlayamadık. WG’de ateş ve belirgin kilo kaybı hastalığa eşlik edebilir. Hastalıkta infeksiyon insidansı da yüksek olduğundan, ateşi olan olguların sekonder infeksi- 124 yon için değerlendirilmesi gerekir (1-3). Üçüncü olguda belirgin ateş olmasına rağmen, infeksiyon odağı tespit edilemedi. İki hastamızda ise belirgin kilo kaybı yanlış olarak malignite ön tanısına yol açmıştı (Tablo 1). WG’li hastalarda, nonspesifik laboratuvar bulguları, artmış sedimentasyon hızı, lökositoz, trombositoz ve normositik normokromik anemidir (1-3). Hastaların hepsinde sedimentasyon hızı 100 mm/saatin üzerinde idi. Üç olguda anemi mevcutken, iki olguda trombositoz vardı. Nötrofillerin içindeki spesifik enzimlere karşı IgG yapısındaki antikorların birikmesinin saptanması (antinötrofil sitoplazmik antikorlar) (ANCA) hastalığın vaskülitik komponentinde rol oynayabilir. İki tipte gözlenen ANCA’dan p-ANCA, miyeloperoksidaz için spesifik olup perinükleer boyanma gösterirken, c-ANCA proteinaz-3 için spesifiktir ve indirekt immünfloresan ile sitoplazmik boyanma gösterir (5,6). Yaygın hastalıkta, hastaların %90’ından fazlasında, sınırlı hastalıkta ise %75’inde c-ANCA titreleri pozitif olur (5-8). Yaygın hastalıklı 3 olguda c-ANCA titreleri pozitif, sınırlı hastalıklı olguda ise negatifti. Kesin tanı için; idrar bulguları, akciğerde nodüller veya infiltrasyonlar, yüksek sedimentasyon hızı, açıklanamayan anemi ve c-ANCA pozitifliği ile birlikte, tutulan organların biyopsisinin yapılması gerekebilir. ÜSY lezyonları en kolay erişilebilir lezyonlardır ve 5 mm’den daha büyük yapılan nazal biyopsiler %50’den fazla teşhis sağlayabilir. Bronkoskopi ile endobronşiyal akciğer biyopsisi, TTAB, BT rehberliğinde TTAB ve açık akciğer biyopsisi tanı için kullanılabilir (3,9-11). Akciğer biyopsisi yapılamayan iki olguda c-ANCA pozitifliği ile birlikte nazal mukoza biyopsileri WG tanısını sağladı. İki olguda BT rehberliğinde transtorasik biyopsi ile tanı konuldu. WG tanısı hastaların yarısında semptomların başlangıcından itibaren üç ay içinde koyulur. Üçte bir olguda ise, yetersiz izlem, renal ve pulmoner bulguların azlığı, hastalığın masum gidişi ve c-ANCA negatifliği ile birlikte geç tanı konulmaktadır (3). İki olgumuzda tanı bir ve dört yıl gecikme ile koyulmuştu. Amerikan Romatoloji Topluluğu hastalığın tanısında bazı kriterler belirlemiştir (8). Bunlar: İdrar tetkikinde eritrosit kümeleri veya büyük büyütme alanında 5’ten fazla eritrosit olması, anormal akciğer grafisi, oral ülserler veya nazal akıntının olması, biyopside granülomatöz inflamasyonun gösterilmesidir. Solunum Hastalıkları 2002; 13: 120-125 Wegener Granülomatozisi: Dört Olgu Sunumu Fauci ve arkadaşları “National Institutes of Health (NIH)”de yaptıkları çalışmalarda, oral 1 mg/kg/gün prednizon ve 2 mg/kg/gün siklofosfamid kombinasyon tedavisinin WG’de %90 oranında remisyon sağladığını göstermişlerdir (2). Hoffman ve arkadaşları ise bu tedavi ile yüksek remisyona rağmen, takipte ilaçlara bağlı sık yan etkiler nedeni ile alternatif olarak IV pulse siklofosfamid ve oral steroid tedavisini uyguladılar (3,16). Günümüzde pulse siklofosfamid tedavisinin oral tedavi kadar etkin olduğunu savunanlar bulunmasına rağmen, nüks fazla görüldüğünden halen standard NIH protokolü tavsiye edilmektedir (17,18). Biz yaygın hastalıklı iki olguda dört haftada bir 0.7 g/m2 tek doz IV pulse siklofosfamid ve 1 mg/kg/gün oral prednizolon tedavisini uyguladık. Üçüncü olguda bu tedavi ile dört ayın sonunda remisyon sağlanırken, ikinci olguda böbrek fonksiyonlarının bozulması ve beyaz küresinin düşmesi üzerine tedaviye devam edilemedi. Sınırlı hastalıkta sadece oral steroid tedavisi yeterli olabilir. Hoffman ve arkadaşları, sınırlı hastalıkta sadece steroid tedavisi ile nüks ve mortalitenin daha yüksek olduğunu bildirmiştir (3). Sınırlı hastalıklı olgu sekiz ay steroid tedavisi sonrası, nüksle başvurdu. Hastalığın sistemik vaskülit görülmeyen formunda trimetoprim-sülfametoksazol tedavisinin yararlı olduğu bildirilmiştir (15). İki olguda başlangıçta trimetoprim-sülfametoksazol vermemize rağmen, netice sağlayamadık. Sonuç olarak, iyileşmeyen sinüzit, otitis media problemleri ve akciğerlerde infiltratif veya nodüler lezyonları, idrar bulguları olan hastalarda WG ayırıcı tanıda düşünülmelidir. Erken tanı ve tedavi prognozda çok önemli olduğundan, tanı için invaziv girişimlerden kaçınılmamalıdır. KAYNAKLAR 1. Cordier JF, Valeyre D, Guillevin L et al. Pulmonary Wegener’s granulomatosis: A clinical and imaging study of 77 cases. Chest 1990;97:906-12. 2. Fauci AS, Haynes BF, Katz P et al. Wegener’s granulomatosis: Prospective clinical and therapeutic experience with 85 patients for 21 years. Ann Intern Med 1983;98: 76-85. 3. Hoffman GS, Kerr GS, Leavitt RY et al. Wegener granulomatosis: An analysis of 158 patients. Ann Intern Med 1992;116:488-98. 4. Altuğ E, Hasanoğlu C, Umut S. c-ANCA ile tanı konan bir Wegener granulomatozis olgusu. Solunum Hastalıkları 1997;8:311-8. Solunum Hastalıkları 2002; 13: 120-125 5. Rao JK, Weinberger M, Oddone EZ et al. The role of antineutrophil cytoplasmic antibody (c-ANCA) testing in the diagnosis of WG. Ann Intern Med 1995;123:925-32. 6. Jennette JC, Falk RJ. Antineutrophil cytoplasmic autoantibodies and associated diseases: A review. Am J Kidney Dis 1990;15:517-29. 7. Duna GF, Galperin C, Hoff GS. Wegener’s granulomatosis. Rheum Dis Clin North Am 1995;21:949-86. 8. Leavitt RY, Fauci AS, Bloch DA et al. The American College of Rheumatology 1990 Criteria for the Classification of Wegener’s Granulomatosis. Arthritis Rheum 1990;33:1101-7. 9. Travis WD, Hoffman GS, Leavitt RY et al. Surgical pathology of the lung in Wegener’s granulomatosis. Am J Pathol 1991;15:315-33. 10. Mark EJ, Matsubara O, Tan-Liu NS et al. The pulmonary biopsy in the early diagnosis of Wegener’s (pathergic) granulomatosis. Hum Pathol 1988;19:1065-71. 11. Fırat H, Aydemir S, Köktürk O ve ark. Plevral efüzyonla seyreden bir Wegener granülomatozis olgusu. Solunum Hastalıkları 1996;7:243-9. 12. Aberle DR, Gamsu G, Lynch D. Thoracic manifestations of Wegener’s granulomatosis; diagnosis and course. Radiology 1990;174:703-9. 13. Papiris SA, Manoussakis MN, Drasos AA et al. Imaging of thoracic Wegener’s granulomatosis: The computed tomographic appearance. Am J Med 1992;93:529-36. 14. de Remee RA. Pulmonary vasculitis. In: Fishman AP, Elias JA, Fishman JA, Grippi MA, eds. Fishman’s Pulmonary Diseases and Disorders. Mc Graw-Hill, International edition, 1998;1357-75. 15. Canbakan B, Demirkaya M, Yüksel C ve ark. Wegener granülomatozisi (Vaka takdimi). Solunum Hastalıkları 1997;8:115-21. 16. Hoffman GS, Leavitt RY, Fleisher TA et al. Treatment of Wegener’s granulomatosis with intermittant high-dose intravenous cyclophosphamide. Am J Med 1990;89: 403-10. 17. Langford CA, Hoffman GS. Rare diseases -3 Wegener’s granulomatosis. Thorax 1999;54:629-37. 18. Guillevin L, Cordier JF, Lhote F et al. A prospective, multicenter, randomized trial comparing steroids and pulse cyclophosphamide versus steroids and oral cyclophosphamide in the treatment of generalized Wegener’s granulomatosis. Arthritis Rheum 1997;40:2187-98. Yazışma Adresi F. Sema OYMAK Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı 38039, KAYSERİ e-mail: [email protected]. 125
Benzer belgeler
426-428 Wegener Gran lomat
prednizon ve 2 mg/kg/gün siklofosfamid kombinasyon tedavisinin WG’de %90 oranında remisyon
sağladığını göstermişlerdir (2). Hoffman ve arkadaşları ise bu tedavi ile yüksek remisyona rağmen,
takipte...
Ateş yüksekliği ile başvuran Wegener Granulomatozis olgusu A
ele geliyor. El ve ayak parmaklarında çomak parmak var.
Laboratuvar bulguları: İdrarda protein: (+), idrar mikroskopisi: Bol eritrosit, Hb: 8.6 g/dL, sedimentasyon 110 mm/saat, kan biyokimyası; BUN...
Wegener Granülomatozu
talık 3/100.000 tahmini insidansı ile yaygın değildir. Erkeklerde ve kadınlarda eşit sıklıkta ve genellikle orta yaş grubunda görülmektedir (1-3). Bizim
olgularımızın yaş ortalaması 44 ± 16 yıl idi...
ANTİNÖTROFİL STOPLAZMİK ANTİKOR (c-ANCA
getirir. Kırk’lı veya 50’li yaşlarda ortaya çıkar, kadın ve erkekleri eşit
sıklıkta tutar ve tedavi edilmemesi halinde bir yıldan kısa bir süre içinde
yaşam kaybına sebep olabilir. Yaklaşık 4–12 ay...
Kronik Eozinofilik Pnömoniye Bağlı Solunum
biyopsileri WG tanısını sağladı. İki olguda BT rehberliğinde transtorasik biyopsi ile tanı konuldu.
WG tanısı hastaların yarısında semptomların başlangıcından itibaren üç ay içinde koyulur. Üçte bi...