1964 - Mülkiyeliler Birliği
Transkript
1964 - Mülkiyeliler Birliği
dAVA-ó IlilSS I ■ ■■ - 9h . ! ■ .'- 'I; 55S"* -‘‘ ■ V V :I ■ J I ó i y h ó En Kral Arkadaşım Şaban, Ah sorma Şabancığım... Şu bizim Şahane’nin nc tadı kaldı, ne tuzu... Anlatayım, sen de dinle. Seni dert babası yaptıksa, kabahat bizim değil... Şahane delik deşik, köstebek yuvası gibi. Önce utanç duvarından söz edeceğim. Şimdi de Milkiye’de... Artık Sütunlu Salon diye birşey kalmadı. Salonu ikiye bölen Utanç Duvarının gerisinde, gecekondu benzeri bir büro yer al dı. Birde köşede Kanlıca Vapur İskelesi var ki, ne oturulur ne ayakta durulur. Geçmiş yıl lardaki bol frikiklerden nasibini alamayan bir kısım tüllab hiç yoktan buna da şükrediyor. Hiç şaşmaz ve Ferman diiopolü hiç şaşn. v dan tüllabın canına ferman okuyorlar. Ma?, har Bey hocamızın III. Malî şubede ki Mart imtahını ortalaması sadece 1/2 Şabancığım. Allah acısın, ne diyeyim. Bu düopole bir de Aydın Yaiçın’ı katar sak Tüllab bir triopol tarafından katledile cek. Yeni bir şey Şabancığım. Şaşıracaksın ama Aydın Yalçın hocamıza göre-Az gelişmiş ve gelişmiş -ülkeler arasında hiçbir fark yok muş- Tüllab, Para -Banka derslerinde not tu tabilmek için büyük bir azimle mücadele edi yor. Forum ve Yarın’daki makaleler imtahan larda soru olarak geliyor. Alı, Şaban, ahhh... Bu Şahane sensiz ol muyor. Her yerde, her şeyde sen varsın. Sen den bir şeyler var. Sen bizdesin, içimizdesin Tüllâb, Reşat Aktan’ın derslerine girerken «Uyku uyumaya da geldim Reşat dersine» diye bir türkü mırıldanıyor. Dersde uyunur mu? Git yurda yat diyeceksin ama inan ki mümkün değil. Reşat Aktan her ders çok sıkı bir yok lama (-) yapıyor. Girmeğe mecburuz. Ya kantin pis mi pis, izbe mi izbe... Kar bonatlı çayları içmeğe devam ediyoruz. Hilton dediğimiz yurt binası tamamlandı sayılır. Am ma lâkin soğuktan da tüllab illallah dedi. Tit remeler o kadar had safhaya vardı ki «Köpek Köy» de amelelerin yaktığı ateşle ısınmak için balkondan kol ve bacaklar uzanıyordu. Susuz duşlar da ayrı bir mesele. Biliyor sun, yurtta cinsi lâtiflerimizde kalıyor. Öyk ya, Arapkirliyiz- Ayrı gayrımız var mı? Diktatör Hüseyin Efendi ve avenesi yeni kütüphaneye taşındılar. 'Gelelim Prof.’ lara Şabancığım. Biliyorum meraktan ölüyorsun. Sabret anlatacağm teker teker... Dekan Suat Bilge Türk delegesi olarak Londra Konferansına katıldı ve Sekreter UThant Zekai ile sütunlu salonu katletti. Mülkiye’yi delik deşik, kepaze etmek için ne müm künse yaptılar. Tüllabm sevgilisi eski dekan Poz Bedros teftiş ve tedhiş hastalığından bir türlü kurtulamıyir. Yurda ve kantine baskınlar yapıyor. Geçenlerde kızlar yurdunu da bastı. Sadun Arcn yine tüllabın sevgilisi. Bir ders anlatışı var sorma. Şeker gibi... Açık oturumlarda alkış tufanına tutuluycr. Kapitalist Üstünel hocamız, Amorti Tur gut ve Fatura’ya iktisat hocalığı yanınca esp ri üstadlığı yapıyor. Esprilerine diyecek yok doğrusu, gülüyor, güldürüyor (!) 2 )$ujtn$uku' Cahit Talaş derslerde diktatör. Tüllâb ba şını sağa, sola çeviremiyor. İsmail Türk’ü sorma. Şiir, ata sözü, siya sî tarih ve maliye politikasından mürekkep bir bileşim sunuyor. Kadro açılırsa Rrof. olacak. Doç. Dr. Bülent Dever iç gezide bir hayli sempati toplandı. Neme lâzım Şabancığım. Du rum vaziyetini çok iyi idare etti. Geçenlerde Adana’da yapılan «Atatürk devrimleri» konu lu bir açık oturuma davet olundu- (NOT : Bu konuda eseri vardır.) Ah Şabancığım • şu bizim küçük asistan lar hızlı kalkınıyorlar. Fakültemize daha dün gelen Bilsay doktora imtahanlarının sözlüsü nü vermiş. Latif de İşletme Enstitüsü asistan larını batırdı. Vahdet, Güney dururken III. sı nıfın muhasebe kurlarına girmeğe başlamışdı ama doktora çalışmalarna engel oluyor gerek çesi ile; bundan vezgeçmiş. Mezun olması, asistan olması, evlenmesi o kadar birbirine ya kın ki bu hızla giderse Dr. olması da bunlara çok yalcın olacağı bonzer. Unutmadan Özhan’ın nişanlandığını da ya zayım. Bilmiyorsun Şaban! Dışarıdaki Vah det, Yılmaz, Mete gibi asistanlarımız geri dön düler. Mete gelirken kırmızıya çalar bir araba ile gelmiş ama arabanın cesametine bakılırsa kendinin olmadığı anlaşılıyor. Sevgili Şabancığım... Korkarım sana bir daha mektup yazmağa vakit bulamadan tüllâb Tuncer’i kaybedecek. Baran geçenlerde Hin distan’a kadar uzandı. Plânlamada, patronu Üstünel’in izinde yürüyor. Şabancığım şu bizim Bulutay var ya, bir değişti ki sorma... Yer yüzünde iktisatla ilgili ne kadar eser varsa okumuş. Okuyacak başka bir eser kalmadığı ve iktisat ilminde de yeni teorilerin ortaya çıkma olasılığı şimdilik çok küçük oldiığu için doçeçntlik tezini verince fakülteden ayrılacakmış. Prof.luk İdarî bir sıfatmış( ilmî bir sıfat olan doçentlik sıfatını alınca, daha faal çalışmak istiyormuş. Fakül tede geçen boş senelerine açıyormuş. Hele ders lere girmek büyük ölçüde kıymetli dakikaları nın israfı imiş... Yakışıklı Marlıyn doktora için hazırlanı yor sesiz, sessiz III. Malî’de Sadun Aren’in menejerliğini yapıyorTüllâbı merak ediyorsun, değil mi Şaban? Ne de olsa iyi dostsundur. Düşünürsün bizleri. Bilmem ki nereden başlasam... Cemiyet Başkanlığına Hasbi Cemgiz’den sonra şimdi de Sadi seçildi. Yakışıklı delikanlı ama Şabançığım, lâf aramızda istikbalini pek parlak görmüyorum. Mart 1/2. Başkanlık yükü altında belge alırsa yazık olur. Daha ön ce Mülkiye’nin faal kızı Parisianne Ayhan bi linmeyen bir sebeple istifayı basmıştı. Zorla Festival Komitesine sokulan Kel Barlas son günlerde epeyce uykusuz kaldı, yoruldu. Başka kimleri tanımak istersin? Siyasîden Kıbrıslı tül lâb vatanî vazifeleri için mücahit olarak Kıb rıs’a yollandılar. Kazgan başkanı Mareşal Enos Hüsamettin matrak açık oturumda kızların büyük sempati sini kazandı. Taş Kafa Sevinç apandisitten ameliyat oldu. Her seneki gibi halkalıları takacak olur san sayayım. Malî şube yine rekortmen Şabançığım. Yalcınlardan küçük asker Hüseyin güzel bir sarışın araklamış. «Bekârlık sultanlıktır» demiyor artık. Ker Yaman’ın eli kulağında. Erlcmen’in nişanlı olduğu söyleniyor. (Doğruluk de recesi belli değil.) Gülây sözlü biliyorsun. Ni şanlanan hatunlardan Tülay, Ülkü, Şenel, varYzb. Cemal Talum’un son zamanlarda yüzüğü yok parmağında. Sebebi bilinemiyor. Aman Şabancığım kulağına söylİ3'eyim, kimse duy masın. îris’in de nişanlanacağı söyleniyor. Gö rüyorsun Şahane’de tüllâb çok hızlı. Şimdi den hayata hazırlık var. Siyasili Tevfik Bey'in bir aşkı meydana çıkarıldı. İsmail Hülya’lara dalmış, Kör Ayı Ersen geçenlerde kolunu kırmış, bu sebeple baloya da gidemedi. Mimoza Güler’in okul içinde öyle şeylet istemediğini daha önce yazmışdım, Îdarîli Seniye Kazgan adını duydukça ağlamağa başlıyor. Sana yazacak daha çolc şey var ama, ne yapalım vaktimiz yok. Elveda Şaban’cığım. Mantar-ül- Mülkiye 3 T * * s ,t , r eigRe ‘s!»Noe4y4 Ld' Ñor ^ i í « ; iÇEK \M • ""I'-/ Ki<?ts. ViiOft slí»M , «5?/sw^i*k*8İ I İherne imtihanın durmasını, toplumda hakim bir grubun isteklerine uygun olarak tesbit eder. Kant, ise geniş anlamda mutlaka imtihanın, ahlâ kı yokedeceğini söyler. imtihan ahlâkı kovuyor. Herde bir imtihan ortaya çıkmışsa, orada imtihan ahlâkla çatışma halindedir, imtihanı doğuran mutlaka bu çatış madır demiyoruz. Ama imtihanı olgunlaştıran hep bu çatışmadır diyoruz. Tabiat imtihanla kurulu düzene baş kaldırıyor. İtiyor onu. Hafife alıyor. Bozuyor. Ağlıyor. İmtihanların değişmesi plânında Kari Marx.’ı hayatın değiştirilmesi pianında Aydın Yalçını dik kate alıyoruz. Bugün imtihan çağdaş hocalara (imtihan eden öğreticiler) yeni alanlar (yeni yeni okulları, sınıflar, sıralar, öğrenciler) yeni açılar (dikaçı) yaratırken belli bir yönde gelişiyor. Baş kaldırma yönünde... Günümüzdeki imtihanların sıkışık bi çimlerinde, (Mıhçıoğlunun testlerine rağmen-Nermin kulakların çınlasın) çıkmaz şekillerde (üssümizan) olmasına da uygun düşüyor bu. Bu biçim ler, v.s uj’garlığın kendisiyse, imtihan barbarlı ğın ta kendisi oluyor. Onun için ahlâkı kovuyor. İmtihan bütün çağlarda onun için vardı. —1(0»— imtihanlar içinde bu özelliği en çok taşıyan sözlü olanıdır. O kadar ki bu konuda bir çok im tihanların genel meselelerini «sözlü» üstünde tar tışmak yersiz olmaz. Çünkü, hepimizin bu sözü nü uygulayarak diyelim; her imtihan sözlüye da yanır, hatta sözlü bile. İmtihan alışkanlıklara karşı bir yaylım ateş tir. Bu yaylım ateş, imtihanın konusunda olduğu kadar dtyalektiğindedir. Hatta daha çok diyalektiğindedir. Ama imtihana karşı koyuş, tlillabm amacı değil belki fonksiyonu, bu iki kavramı bir birine karıştırmamak gerek, İmtihanın çıkış noktasında yapıcılık da yıkıcılık da yoktur. Eu noktadan sonra ise sadece yıkıcılık niteliği ken dini gösterir. Napoleon'u düşünelim. Napoleon öldüğü za man imtihanda yepyeni bir çağ başlamıştı. Eski kapanmış, yeni açılmıştır. Daha doğrusu imtihan kendi serüveninde kendi ip uçlarını bulmuştur, bazı ipuçları onun ölümünden çok sonraları Ay dın Yalçın, Hiç şaşmaz Mazhar, Ferman Cumhur tarafından yayınlandı. Tanrının taşı-toprağı topla yıp göklere çekilmesi, insandaki şeytanın zaterden zafere koşması bu tarihten sonra ortaya çı kan bir gerçektir, insandaki öz, imtihanla, evren içinde kendini deniyor. Çünkü kendi kurduğu imtihanın kendine aykırı sonuçlarını yeriyor. Çünkü imtihan bir biçimdir. Öğrenciden bir öz... Bugün imtihanın bir ucu toplumsal plânda insan haklarını kolluyor. Bu imtihanın çekirde ğinde ahlâki bir kaygı bulunduğundan değil; bel ki kurulu düzene aykırılık nisbeti ağır bastığın dan oluyor, çünkü insan haklarıyla ilgili ilkeler yürürlükte değil, (Anayasayla ilgili hükümler hiç değil) . . Vardım sınavlarda hoca önüne, Dedim bir yedi ver, dedi veremem. Dedim bu kadar mı darıldın bana Dedi darılmadım ama veremem... Dedim yedi için ümit besledim, Dedi sene boyu çalışman istedim. Dedim yedi için Sakal -bıyık kestirdim, Dedi dazlak olmamışsın veremem... Dedim sene içinde çok kız tavladım, Dedi işte ben de seni avladım ... Dedim inek bayramında seni yağladım, Dedi biliyorum ama veremem... Dedim etme hoca çalışamadım, Kütüphaneye — înekhaneye alışamadım. Dedi eylülde çalış gel, alış gel şimdi veremem. Dedim revâ mıdır senin yaptığın, Vaktim yoktu, vâki değil yattiğım, Dedi ya Kızılay’da tur attığın...? Eylülde çalış ta gel, şimdi veremem... 5 Şişeler, lingo lingo şişeler Minyon Alev Bir esmere kul oldum Yana yana kül oldum Keçi Ünal Gemilerde tâlim var. Bahriyeli yarim var. Nilüfer Berber dükkânına gittim. Berberi gördüm bayıldım kaldım. Sarı Güler Bir MELTEM dir gelir geçer sanmıştım Meğer başımda esen bir rüzgârmış sevgilim Moruk Tahsin ve Akbaba Çetin Sümbül der ki ben âlâyım Benden âlâ çiçek var mı Kuğu Giiner Ayaklarım boşa gitti hep ağlarım Bu sefer ki de tutmazsa ben süpürge bağlarım Yüzbaşı Haşmet Bu akşam sen de ben gibi mahmursun tmtihan vakti geldi söyle zamana dursun Baf Mehmet Şimdi uzaklardasın gönlü hicranla doldu Şengiil Sualp Samsunun kavakları, dökülen yaprakları Zaman geldi geçiyor harcadın esaslı ayaklan Zürafa Nedret Son hatıra kalbimde kalan bir sarı saçtı Bu arada Cihangirde sekiz katlı bir apartman kaçtı Balina Cengiz Bir yaz yağmuru gibi geçiverdi aşkımız Dingil Uğur Gül sen gülün olayım Çiğne yolun olayım Tevflk Akyüz Şarap mahzende yıllanır ömrüm hocalara kıl çekmekle aşınır. Mohini Coşkun Zulmetle ayrılık bestesi yapan Beni düşünceye salan geceler Füsun Çetinlaş Not çek, teksir oku varsa akl-ı şuurun Elâlem kızlarla gezer, eğlenirmiş, senin ne umrun Gof-Gof Nuri Zeyncbim, Zeynebim, allı Zeynebim Dört sınıf içinde şanlı Zeynebim Ekşi Surat Barla» Gözlerin, gözlerin siyah gözlerin Bir dişçiyi arakladı salçalı sözlerin Ayrıldı gönül, şimdi yine bir tek eşinden Ccnıal Talum Yalancıdır hep aynalar Gir kalbime gör kendini Tapi İlker Yüzbaşı Tevfik Sırma saçlı yarimin can bahşederken işvesi Esmer sevgilimin uzaktan gelir sesi Hacı Eyüp Gene hazan mevsimi geçti içki içmekle bir ömür geçti Mest oldu gönül, gözlerini gördüğüm akşam Kuyu Biilenl Vay vay vay tosino Aykut Hoca Asım Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın Söyle cadı anana kırkından sonra boyanmasın Ahmet Tank Olcay Beni de alın ne olur Koynunuza hatıralar... Aynur Özgen Yıldızlı SEMA laıda ki haşmet ne güzel şey Dil Tarihe gidip yâr ile sohbet ne güzel şey Bibap Murat Çıtıpıtı Esin Güvercin uçuverdi, kanadım açıverdi El kızı değil mi bırakıp kaçıverdi. Deve Yalçın Artık gelecek sanma sakın Geçti o günler Şiir gibi masal gibi birşeydi o Beni bir oyuncu kıza kaptırıverdi o Sanatkâr Volkan Unutulmaz âdınla uzakta kal sevgilim Hatıran yeter bana uzakta kal sevgilim Şems Güneş Yaprak dökümü mevsimi geldim Sophia seni sevdim, sana yandım. Refakat Muhribi Ertan Tin Tin Tinimini hanım Sana asılan çok mu canım Saçım uzun tararım Ben dengimi ararım Amorti Turgut Opel arabam tekliyor. Kendim gittim. Sevgilim bekliyor. Tommy • Taşçı Zeynep incidir dişin senin Yok mu hiç işin senin Şamatacı İhsan Mersin’in yollan taştan Zeynep sen beni çıkardın baştan Ker Yaman Gönül oyunudur bunun izi kalmaz demiştin Bambi İbrahim Ufacık yârimi asker ettiler Okanc'ğımın bayrağını burca diktiler Firik Tülay Çile bülbülüm çile Sen de varken bu çene İçince şarabı ezelde gönül Takıldı kaldı bir güzelde gönül. Oktay Ergin Bir kış akşamı rastladım size Kalbimi bağladım tatlı şiirlerinize İris Çağan Pınarın başında su içtim geldim Kaynana Oya Lokanta KLÜP TOMMY’DE HAYAT Oral Sander PROGRAM (II) Solcu Arkadaşlarıma 1) Hepimizin kantini Kooperatif haline getirilecek ve içtiğiniz her çaya 20 kuruş öde yip, sonradan bunun 5 kuruşunu kâr olarak geri alacaksınız. 2) Kantinimizde radyonun en ücra köşe lerde bile eşit tonda duyulabilmesi için bir Komite teşkilecektir. Mülkye’de şubeler arası bir iç savaşın hü küm sürdüğü bu sırada seçim dolayısıyla orta ya çıkar post kavgası hayli hararetlenmiştir. Şahanenin duvarları «Allahını seven beni seç sin» ve «Evvel allah sonra ben» gibi afişler le non-figüratif bir tarzda süslenmiştir. Bu du rumun ise hademeler tarafından büyük bir korku halecan içinde izlenmekte olduğu, göz lemcilerimiz tarafından tesbit edilen ayrı bir husustur. işte durum böyle iken, büyük bir lider ortaya çıkıyor. Sağ ve sol cenahlara hitap ede rek seçim dışı iştirak ettiği seçimlerde kahir bir ekseriyetle başkan seçiliyor. Bu başkan Chester Bachelor’dır. Chester Bachlor’m programlarının hatları şunlardan ibarettir: ana PROGRAM (I) Sağcı Arkadaşlarıma 1 — Günah yuvası haline gelen kapatılıp, mescit haline getirilecek. kantin 2 — Okula bir imam tayin olunacak. 3 — Mübarek Ramazan ayında, iftar ve sahurda yemek dağıtılacak. 4 — Kandillerden evvel hamam yaktırı lacak. 5 — Din kardeşlerimize bilcümle kandil lerde, kandil simidi ikram olunacak6 — Bayramlarda kurban derileri toplatı lıp, Şahane’de post kavgası yapanlara taksim edilecek. 7*— Her cuma memleketimizin tanınmış mevlidhanlan ve“hafızlarının iştirakıyla Mevi lid-i Şerif okutulacak. 8 — Haziran imtihanlarından evvel Hacı Bayram Veli Hazretlerine kurbanlar kesilip, adaklar adanacak. Programımın anahatlan bundan ibarettir. Hepinize muvafakıyetler diler, teşekkür ede rim. 8 3) Ayın 15 inden sonra herkes cebinde ki parayı çıkartacak ve bu para arkadaşların eşit şekilde gıdalandırılmalan için komite em rine tahsis edilecektir. 4) Giyim eşyaları dolapdaki kilitler kal dırılarak bir dolapta toplanacak ve bir komi te kontrolünde arkadaşların serbestçe istifadisine sunulacaktır. îç çamaşırları ve ayakabılar bunun dışında bırakılmıştır. 5) Bütün arkadaşların hamamımızda eşit bir süre içinde aynı marka sabun ve aynı miktar su kullanarak yıkanması ve eşit mik tarda temizlenmesi temin edilecektir. 6) Bütün arkadaşların güzellik durumu gözden geçirilerek eşitlik sağlanacaktır. 7) Kurulan komiteler tarafından bütün Arkadaşlarımız eşit bilgi seviyesine getirilecek ve kimse diğerinden daha fazla birşey bilmeye cektir. 8) Yukarıdaki madde gereğince inekler ve gayrı inekler arasında fazla not seyyaliyeti prensibi gerçekleştirilerek bütün notlar baraj hattına indirilecektir. Programının ana hatları bundan iba rettir. Hepinize eşit selamlar ve eşit başarı lar dilerim. Bedri Gürsoy, sınıfta bazan, arabasından «0zel Götürge» olarak bahsederdi. Birgün, Mustafa Taş ve Erdi Batur, fakülte nin ön tarafındaki kapının önüne inerler ve ora da adı geçen arabayı görürler. O zaman Erdi Muş tafaya : — Hani lan özel götürge neresinde yazıyor, diye Erdi’ye sorar. O sırada arabasının bagajını yerleştirmekte olan Bedri Bey, bu konuşmaları duyar ve başını kaldırıp o, meşhur pozlarından birini daha attırarak: — Biz, daha özel uçarga da alacağız, der. KERLERE GÖRE AŞK... aline ödearak cöşebir indeIarın em- Aşk bir sağnaktır. Tutulanı ıslatır. Esin Çıtıptıtoğlu kalomiîtifajaka- Aşk bir lahanaya benzer. Yaprakları soyuldukça özüne yaklaşılır. ' Yıldız Çıtıpıtı Esin’in inandığı palavradır. uzda aynı mik- ,Baf Mehmet Aşk, bir bataklıktır. Bambi İbrahim umıı ütün ecek neye;kler iyeti >araj Hocalardan Seçmeler (I) Aşk, kısa dalgalı b iristasyona benzer. Daha iyi bir istasyon bulmak istediğin zaman eskisini kaybedersin. Taşkaf Sevinç Aşk, elma şekerine benzer. Yalayınca kazığı elin de kalır. Alpay Kelebicloğlu Bana aşk ne' diye sormayınız. Kel Müfit Wilson marka bir basketbol topudur. ibatşarı- Uğur Erel Devlet dişimizin çürüğüne girmiştir. İsmail Türk Maclıiavelli, benim babamın oğlu değil. Yavuz Abadan Kleopatra zamanında, Tarsus deniz kenarın daymış. Antonyos mu nedir? Hani gemilerle gel miş. Reşat Aktan Aşk yeşile karşı duyulan arzudur. Gerici Esat Aşk, sür - kontrlu şilem çekmektir. Chester Taranto Aşk, tanelerini tavuk yemiş bir mısır koçanıdır. Mahmun'Ertunç Kızların bana, benim de Zeyneb’e karşı duydu ğum hisse aşk derler. ■. .. . ' Ker Yaman Aşk iyidir be... Sinyor Kalculya İhtiyaçlar icatların anasıdır. :ülteoraMusıyor, ajını aları ndan İsmail Türk Ben anayasanın ne babası, ne de kocasıyım. Muammer Aksoy Din ile don arasında bir ilgi yoktur. Turan Güneş Her yoğurdun, bir yiğit yiyişi varaıı... Şey yani demek istemiştim ki... Nermln Abadan Aşk kuru fasulyeye benzer. kalır. Olmazsa millet aç Koçero'Deniz Aşk içi boş bir kezzap şişesidir. Hamza Bülent Partilerde yapılan bir şeydir. Morso Bülent Aşk hayatımın ekseni, ömür santralidir. fabrikamın kuvvet Aydın Onbuluk YUMURTLIYANLARIN YUMURTALARI Nuri Ummam — Yav aşk, çok güzelmiş. ineklemekten Gülseven — Bu yıl dış geziye gelmiyor musun ayol, geçen yılkinin tadı damağımda kaldı. Tuncer Uçarol — Yahu bir şair kız bul sam. Bittim şu manzaraya. Beraberce seyreder dik. Oğuz Aydemir — Şu icracılardan bir kurtulsam... Y. Kemal Kaya — Yav ben ne yapacam, hiç gelemiyorum derslereGiilşen — Aşkının ilkbaharı, en ineğim be nim... Güneş — Vallah ben erkek gibi kızım, sa mimi konuşurum. Sülıan — Gel kahveden sonra sinamaya gidelim. İnce Tunay — Bana beş lira verir misin? Tibili — Ben adama tarla yedirmem... Ramazan — Dağa gidip çalışalım. Erdal Nal — Ben de Venedik'i bir gör sem... Zülâl — Bana notlarını verirsen, seni çok severim... Memet Bulut — He...lan efendi, bunu yeni anlamaya başladım. Ahmet Çelebi — Be herif, din ile ilim mutabıktır. Napolyon — Dün lazüdük, bugün kürdüz. Çikolata Ayşe — Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek. Tevfilc Yüzbaşı — Kardeşim tücrübe var. Haşmet Bey — Bu kızlar çok soğuk. Alpaslan Yüzbaşı — İhtiyarladık, kafam durdu artık. Asker Hüseyin — Be...ben Karadenizli de ğilim. Ülkü Şişik — Gül senin resmini yapayım. Yıldız Duru — Aman abim duymasın. iris — Ben bir romantik şiir biliyorum. Güler Dikkaya — Özür dilerim, ben okul da böyle şeyler istemem. Seniye Gül Görün — Benim arkadaşım var, teşekkür ederim. Esma — Neye bennen gonuşmuyon? Gönlüba beni sınıfta bıraktı deye mi? Şüheda — Sizin bir kızkardeşiniz olsa, bir erkekle sinemaya gitmesine göz yumar mı sınız? Horoz Memet — Kiralık ev görürsen ha ber ver. Nurettin Turhan — Boyuma göre bir kız gören varsa haber versin. Can — Ben ilhan Beye benzemiyorum. Metin Avcıoğlu — İyi armudu ağzıma burnuma bulaştırdımCengiz Tuncer — Bize bir zengin kız gös terin de asılalım. 10 ı :N Mütit — Başkan koltuğuna oturmak güzel şey. Ayhan Akkoyunlu — liram var. Bankada 20 ne Güner Batur — Ben istediğim kıza ayak atabilirim. Hatice Balaban — Çerezlerini al, çok şiş manladım. bin Şengül — Sorar mısınız, aşık olmuş mu Kapitalist Hakkı — Rica ederim, espri yapıyorum. Mustafa — Ulan geyik ben öyle demedim. İsmail — Ben siyasi şubedenim. hiç? Tıraje — Bu yıl hep hastanede inekledim. Asım — Onu boşadım artık. -«Ou— n?' ;m... gor ilim Bülent D a v e r ' e G ö r e Kazgan muhabirleri, hocamızı kitapları ara sında buldu. «Aşk nedir?» sorusu üzerine, ilk ola rak eski bir şarkının şu beytini okudu : — «Söyle ey mutrlb-i nazentle edâ Ne Imîş aşk-u muhabbeti sevda» ve sonra «esasa» geçti. A şk Aşk bazılarına göre «Kanun tanımıyan bir çin gene çocuğudur.» Diğer bazılarına göre ise «Aşk çözümü, gebelik olan bir problemdir.» Bana göre aşk : Size Fuzulî'nin şu mısraları ile cevap vere yim. «Aşk imiş gerçek her ne var filemde ilim bir kil-ü kaal imis ancak.» düz. ıuva var. ifam i de yim. ■um. ıkul- jonDİsa, mi li akız ı. :ıma gös- ÜLKE Saat Mülkiye'yi vurdu birden : Üssümizan Ben gittim benbeyaz uykusuzluklardan Kasketimi eğip üstüne notlarımın Sen yüzüne sürgün olduğum teksirler Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin Bir talebe boyuna birşeyler söylerdi: Yedi Bir takım flrikikleri uzatırdı banklar Ve sen tutar kendini sevdirirdin Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa Geceyse ay hemen tazeler şişeleri Yanık şarkılar söylenen odalardan İmtihan bir çeşit korkuyla uçar Uçar kavun mevsimlerine Ben o odalardan ne kadar geçtim Damağımda teksirlerin yosunlu tadı Önce buğlu sonra cam gibi parlak sonra buğlu yine Bir takım inekleri andıran bir takım kümes hayvanlarını Pazar Pazartesi günlerini ve haftanın öbür günlerini Yani salı çarşamba perşembe cuma cumartesi Bilinir ne usta olduğum tatava sanatında Palavrayla besliyorum imtihan kâğıtlarını Sen hocalarda bulup bulup kaybettiğim akıl Yokluğun gayri şurdan şuraya geldi Bir günler gırgırlarla egemen ülkende Şimdi iri boynuzlu yalnızlıklar dönüyor. Not : Cemal Süreya’dan araklanmıştır.l 11 CÎNE ACADEMİQUE CLUB Uzun Hikâye KAMP 17 SİNEMASINDA HURİ YEM BENİM Nuri — Huri çiftinin oynadığı bu son korde* Ia gerçekten seyredilemeğe değer. Notlu, Teksirli, Scminerli, İnekli - Binekli, ve Gerçekli bir sevda öyküsü üzerine kurulmuş, asistanlık ayak larına yatan bir tüllabın acıklı hikayesidir. Bil hassa ineklemenin yetmediğini göstermesi bakı mından bütün inekhâna önemle tavsiye olunur. TAHSİLDÂRAN AÇIKHAVA SİNEMASI BİZDE VARIZ... 36 Kısım tekmili birden. Oynayanlar Gönül Sevinç çifti. Varolduğunu hissetmek ve hissettirebilmok. için fonksiyon peşinde koşan iki gencin acıklı macerası. En yeniden daha yeni akımın güzel bir örneği. Tüllaptan böyle davrananların ders ve ib ret alması için görmeleri gerekir. Büyük rejisör Tapi: llkcy’in çok faydalanacağı bir dram. Bun lara ilâveten Fare Okanın resimlediği Miki-Fare, Tom and Jerry cartoon’u. YENİ HAMAM SİNEMASINDA... ARKADAŞIMA KIYMA... (Baııa Pirzola) Gül — Esin çiftinin rol aldığı bu kordela iki genç kızın Çukurova da yaptığı neşeli bir gezinin öyküsüdür. Yemekli, Paytonlu, Partili, Doçentli .Coşkunlu daha doğrusu Uğurlu bir filim. Eğer hiç geziye gitmediyseniz bu filimle gezilerin iç yüzünü öğrenebilirsiniz. Filmin aniden kopması büyük bir teknik hatta salonda ışıkların aniden yanması ise rezalettir. ZÜPPYUN SİNEK CLUP BİTMEYEN AŞK: Diğer bir adı da 3. ADAM olan bu filimde bi zim devrenin 3 büyük yıldızı rol almakta. Damat bey ile gelin hanımın etrafında dolaşan 3. Ada mın fonksiyonu 4. Yıl sonunda bile belli olmadan filmin bitmesi büyük bir hata isede bazı eleştir meciler senaryonun işlenmesinden bu kadaşltğm «Not değiş - tokuşuııa» dayandığını söylemekte dirler. Biz bu fikirde değiliz. Eğer merakınız kalk tı ise gelip görün. Bu yıl çifte filim gösteren Züppeyun «sessiz ve yalnız git» adlı kordela ile daha fazla ilgi çekti. Süzülmenin, sarkmanın, açık oturumları seyretmenin, kuruntu ve kasıntının pek güzel bir şekilde belirtildiği jönü bol. Yönü tek bir öykünün filme aktarılması ilginç değilse de tek Aktris KİLLER GtlNER, bütün bu açıkla rı kapayıp sonunda oda da kilitli kalıyor. Görül meğe değer. 12 Orta katın dekorları arasında çevrilen bu fiîm, İnsan zaafları ve erdemleri arasındaki çeliş meyi gösteddiğinden, görünmeye değer... (Zaten lıergün 4 saat görüyorsunuz, yetmez mi?) Çatışmalar yanında, dinlenebilir dersCer vc başarılı tezlerin bulunması, bu kordelayı dranı olmaktan kurtarmaktadır. Önümüzdeki bir kaç ;)y içersinde seyredeceğimiz ikinci kısımda, Türkkaya doçent olabilir, ve biz figüranlar kavuncu olmadan mezun olabilirsek bu film dörtbaşı ma mur bir kordela olacaktır. NOT: Bu sezon seyrettiğimiz filmlerden «Teneke inek» mükafatı kazanan -Kınlan ayaklar- filiminin artistleri Gülden - Nedret çiftine başarSlar diler La Notte’de Amorti mükâfatı (1) kazanan İn ce Füsün'un yeııi çevirdiği kitaplı teksirli, semiııerli, Cem’li filim için tebrik ederiz. (1) Buradaki amortinin, Amorti Turgutla il gisi yoktur. Turgut «Kırılan Ayaklar filiminin unutulmaz yıldızîarındandır. s-®9*sıe>©î’<s ■ «> I „ Mülkiye’de bir kar yağar, Tozar yedi yedi diye... Öğrenciler inek olmuş, Gezer yedi yedi diye... Yedi ne güzel nakışlı, Hoca balaban bakışlı Yayla çiçeği kokuştu Kokar yedi yedi diye... Hoca kaşların çatar Altı sineye batar Ak elleri kalem tutar Kantinin önü çardak Kızların elinde bardak Sanki yeşil başlı ördek Yüzer yedi yedi diye... ¡n bu i çeîiş(Zaten îr vi dram ir kaç; Türkavuncıj şt ma- K î 2 .1 M iz. LA sHOİVORUM; Teneke filiınilar di an İli semi- V fiK T İN O E Cı )DE < ■ ? . __ atla il inin u- ç fiY iN i KAN T İ N P 'c İÇİP, 6133 2. S O tiB E T ET T İK T EN ÇöN R ft j t?'2U G.TTİĞ1IÎİZ D r- fi SE GİRM EK, f; M Ri\j r « v : ñ o f if i (b Ü Z E L t rSSOfSilAA ||lJW « ICr r lFT»HfH> OKULUNA LODAN İL nişanlısı, Avcıoğlu ve Misafiri, Keçi Ünal ve bir hanım, Erkrnen ve Ayşegül, Ali Mete ve Ayşe Yalkım, Barlas ve Zeynep, Deve Yalçın’ın tatlı sesini dinleyerek zevkle dans etliler. Hocalarımızın genel olarak rağbet etmedikle ri bu baloda onlardan pistte olanlar da çok az dı, bir ara Neımirı hanımı Tahsin'le dans eder ken gördük. Yavuz Abadan ve yeğeni Zülâl pistte gö rüldü. Oysa ki orkestra en hareketli ça ça lan çalarken gözler İsmail Türkü anyordu. Gözlemcilerimizin belirttiklerine göre pavyon, salondan daha da neşeliydi. Pavyonun pistini dol duranlar arasında İsmail ve Hülya, Hıncal Uluç ve kardeşi, Eray ve Ayten, bazı mezun ağabey ve ablalarımız, Zehra ve Karga Hazer basketbol takı mının kaptanı Asfori Uğur ve nihayet gecenin en neşeli gurubu olan TOSİNOLAR göze çarpıyor du. Çıt Çıt ve Koçero da bazen salondan pavyona iniyorlardı. 3 Nisan da Grand Hotel Balin salonlarında geleneksel Veda Balomuz verildi. Baloyu çeşitli yönleri ile Kazgan okuyucularına duyurmak iste yen bizler, çok zor şartlar altında bile olsa, eli mizden geleni arkamıza koymıyarak, sabahlara kadar çalıştık. Bizlcre ne kadar teşekkür etseniz azdır... ı 1 Baloya hava kararmadan geldiğimiz halde salonun yarıdan fazlası dolmuştu. Bu erkencile rin arasında... Burhan özfatura, Bebe Nur, Al pay, Aynur, Baf garsonlara son hazırlıkların ta mamlanmasına yardım et tikten sonra en iyi yerlere kuruldular. Balonun neşesi dâvetiylerde ilân edilmiş olan saat, 22 den önce çoktan gelmişti bile. Ama daha siyasiyCından Tevfik, Gülden ve Nedret gelmemiş lerdi. Saat 2230 olmuştu ki siyasiyunların masası aniden kalabalıklaştı. Masada görebildiğimiz ka darı ile hayli neşeli bir guı^ıp teşekkül etmişti. Bibab, Murat ve Sema, Irak B. Elçisi Mikrop Ce mal, Festival Komitesi Başkanı Baf Mehmet ve Oyo Çilesiz, Moruk Tahsin ve çok cici yeğeni, aralarında çok sevdikleri Hocalarından Bülent Daver ile neşeli bir şekilde sohbet ederken gördük. Bu guruba sonradan iltihak eden MUZU ve Deve Yalçın’da gelince Siyasiyun Balonun en neşeli gu rubu Unvanını almağa hak kazandı. Balonun erkenci gurubundan oıan Fatura Burhan ve Nur (bebe/ biraz sonra yerlerini İris, Güler ve Seniyeye terk ederek oradan uzaklaşın ca, kavalyesiz kalan bu masanın eylendiğinden bahsetmek biraz zordur. Salonun pistinde yaptığımız araştırmada tesbit edebildiğimiz çiftler Maşaallah Coşkun (MOHINI) ve Tiraje, Erhan ve, Ayşe, Erdinç ve Cici Alt ve üst salonda twist ve bossa novalar en hızlı ritmleri ile çalııtıp oynanırken pavyonda kay da değer bir olay oluverdi. Sonradan basından öğrendiğimize göre, Balin Roof da çalışan bir ar tist hanım, aniden piste fırladı ve etrafın hayret dolu nazarları ve İsmail’in masasından gelen tak dir sesleri arasında soyunmağa başladı. İmdada yetişen pavyon elektrikçisi, «tabiat haline» dönmeğe kararlı olan hanımın daha faz la görünmesine mani oldu. Balonun havasını so ğutmağa yetecek olan bu olay neyse ki kolayca unutuldu, zira Mülkiye camiası ile ilgili olmayan bu hanımın işine otel idaresi herkesin gözü önün de son veriverdi. Ve olaydan duyduğu üzüntüyü Mülkiye camiasına duyurmamız için bizleri görev lendirmesi ile son buldu. j Pavyonda gecenin sürpriz orkestrası Murat ve Nejat eşliğinde solist Yalçın Oral gecenin en güzel Show’un showunu yaparken bizlerde sizlere baskıya verilen Kazganımızı yetiştirebilmek için mektebe dönüyorduk... NOT : Balonun saplar gurubunu ise kaydet meden geçemeyeceğiz. Abo Mahmut, gececi Selami ve sallana sallana heryerde hazır ve nazır olan gazetemiz sahip ve mesul müdürü Enos hayatla rının biricik kızını aramakla baloda bir ömür ge çirdiler. Kel Müfit balonun genel durumunu beğen mediğini söyliyerek uzaklaştı. Gözlemcilerimiz onu bütün gece bir barda konsomatrislere iktisadi sislemiler konusunda açık oturum yaparken gör düler. Mızmız Esat ise bütün aylığını o gece bar mene ayyaşlık vergisi olarak ödeyip yurda yayan dönmüş ve tanımadığı bir oda da uyuya kalmış tır. 14 ı e bir : Yalsesini diklek azedere goı lan vyon, . dolUiuç ;y ve takl in en ıiyoryona Sizlere baloda olup bitenleri hayli teferruatı ile anlattığımız bu sütunda, birazda baloya gelemiyenlerden bahsetmeyi faydalı bulduk. gün elbiselerini çalması üzerine hırsızı takip için baloya bir «DÖPİYES» le gelmiş ve bütün gece hırsız aradığından eğlenmeğe fırsat bulamamıştı. Volkan Vural ise söz verip son gün vazgeçen bir oyuncunun kurbanı olmuştur. Siyasiyunun balo ve partliere çok düşkün olan Pınar Öngör, Acar Tüzün ve Oral Sander üç lüsü giyinip kuşandıkları ve üstelik 1,5 kişilik bilet aldıkları halde bir dost evinde yedikleri yemekler ve bilhassa fazla kaçırdıklan içkiler yüzünden baloya uğramadan sıcak yataklarına dönmeyi tercih ettiler. Başkan Cengiz saltanatının sona ermesinden duyduğu keder yüzünden eğlenmeğe hali kalma mış ve yasa girmiştir. Gof-Gof Nuri — Gülsen çifti ise ertesi gün kü derslerde ukalâlık yapabilmek için geniş tek sir meralarında otladıklarından baloya gelmeyi lüzumsuz bulmuşlardır. Sinekli Ersen 2 gün önce voleybol maçından gazi olarak ayrıldığı için tek kollu bir kavalyeyi hiç bir kız kabul etmemiş ve damsız kalan Ersen, Amorti Turgutun da baloda olacağım bildiğin den baloya gelmeğe cesaret edememiştir. Bu eşhas dışında baloya kimlerin gelmediği, muhabirlerimizin balo esnasında alçaktan uçuş yapmaları sebebi ile tesbit edilememiştir. Kendi lerinden özür dileriz. ■ Siyasî şubenin bir başka talihsizi hiç şüphe siz Muzu Muzafferdir. Vicdansız bir hırsızın son —«0»— . kay ndan r arayret takabiat fazı soayca ayan •nüntüyü 3rev1 iurat n en zlere için j'detSelaolan atla- ■geniz osadi gör# barıvan mış- 0 faktrm v-a!"\a4 tnı!' İS urası Balin.' Bu gece SBF. nin son sınıfı vedalaşmak için toplanmış eğlenmeğe ça lışıyor. Saat sabahın erkeni... Pist hayli kalabalık uzun boylu bir genç Histoire d’un amour diyor ve pistte çiftler briaz daha yaklaşıyorlar dans ederken. Biz vazife aşkımızdan mı yoksa hi kaye edecek aşkımız olmadığından mı bilmem elimizde bir tutam kâğıt etrafı kısaca gözden ge çirdikten sonra neşe ile ben ABD e iken çocuk lar diye hayatını anlatan Sayın Daverin yanma yaklaşıyor ve soruyoruz. B A L O R Nasıl hocam eğlenebiliyormusunuz? — Ben diyor Saym Bülent Daver «mülkiyeliler le olduğum her zaman eğlenirim. Elimdeki kâ ğıtları görünce «Eğer Kazgan için röportaj yapı yorsan senden bir ricam var. Söylediklerimi ay nen yazmazsan sakın gözüme gözükme.» Mesleki n:\musum ve haberleşme hürriyeti gibi bazı parlak lâfları, tıpkı derslerde olduğu gi bi bol tatava ile en ikna edici pozlarda ifade et meğe çalışırken, Bülent Daver «sor bakalım di yor.» ve soruyorum. «Balonun organizasyonunu nasıl buluyorsu nuz efendim.?» Hiç düşünmeden cevap veriyor. «Berbatla mükemmel arasında bir rakkas gibi sallanıyor.» O «Balodaki cinsi latifler hakkında ne düşünü yorsunuz.?» R O sırada Tevfik atılıp soruyor. «Balonun et nik bünyedeki yeri.» T A J L A I 16 «Bütün kadınlar güzeldir.» Hoca gülerek cevap veriyor. «İyi sonuçlar do ğurabilir.» Fazla rahatsız etmemek için müsade isteyip ayrılırken, Hoca ilâve ediyor «Kazgan okuyucu larına Balodan Sevgilerle.» Biz ayrılırken masada Rusya’dan Sevgilerle konulu filmin tartışması başlıoyr... Yandaki masada Fidan Ayşeye «Balo nasıl?» diye soruyorum. «Mükemmel!» diyor. Bunu du yan organizatör Ayşe’ye bir viski ikram etmek istiyor ve ben devam ediyorum «Sence balonun en yakışıklı kavalyesi kim.? «Hepsi yakışıklı» di yor. «Kazgan okuyucularına... Merhaba... «Er han» diyorum ve not alıyorum. «Organizasyon mükemmel» (fikir birliği derhal dikkatimi seçi yor ve kendi kendime soruyorum bir de aynı renkleri seviyorlarsa... Allah mesut etsin... «Kaz gan okuyucularına başarılar dilerim. Zira ancak Kazgan’ın Haziran imtihanlarının yorgunluğunda, dinlenirken okuyacaklar galiba» en kısa zamanda elinizde olacak diye söz verip ayrılırken:, Cemal 50İ1 sınıfı ımeğe çaİst hayli l’un amolaşıyorlar yoksa hiı bilmem azden ge■n çocukn yanına İkiyelilerıdeki kâ:taj yapıerimi ay» hürriyeti •Iduğu giifade etkalım diuluyorsu;Berbatla lanı yor.» düşünü lonun etuçlar doe isteyip okuyucuı masada ırtışması 3 nasıl?» :ınu duetmek balonun şıklı» di... «Ernizasyon imi seçi3e aynı ... «Kaz*a ancak luğunda, samanda i, Cemal lâfa karışıyor, «Hiç merak etme dostu azizim bu balo,yu veda ki, bütün ahuyu mülkiyeliler fev kalâde zarif ve lâtif, velâkim avrat cinsi latifi zu hurdan sengi mezara kadar latif ola...» Bir tercü man aradım bulamadım anlayan bana da anlat sın... 7 Coşkun Arda'da, bana balonun en yakışıklı Genci olarak Bafolu’yu söyleyince oradan uzak laştım... Pist boşalmak üzere zira orkestra dinlenmek ihtiyacında. Murat ve Sema yerlerine dönüyor lar. Hemen önlerini kesiyor ve soruyorum. Mu rat diyor ki... «Organizasyon orta. En güzel kız hanımefendi. En yakışıklı kavalye sen.» «Kazgan okuyucuları ne diyorsun». Büyüklerin elle rinden. Sema atılıyor... «Organizasyon fena değil, ân cici kız ben. En yakışıklı kavalye Beyefendi. Kazgana, kardeş fakültede selamlar» Karga Hazer ve Zqhra sorularıma birlikte cevap veriyorlar. «Fena organizasyon dersek fena olmaz. En yakışıklık erkek. Kel Emre... (hakikaten evlilik yara mış...) Kazgan yazarlarına söyleyin terbiyeli ol sunlar.» Hatırımı sormak için beni masalarına ça ğıran bir gurupta meslek aşkım galayana geliyor ve sorularımı soruyorum. Ayşe Yalkım ilk olarak cevap veriyor. «Organizasyon güzel. En cici kız. Ayşe» O sırada başımı kaldırıp bakıyorum ma sada tam 4 tane adaş var. Birtürlü hangisi kas tedildiğini kestiremiyorum. «En yakışıklı sensin» diyor ve ilâve ediyor «Söyle o Kazgan oku yucularına insaflı olarak okunsunlar...» Orta Doğu nun Balodaki temsilcisi Ayşe ise en güzel kız olarak AYŞE yi seçip, Ayşe’nin kavalyesini en yakı şıklı ilân ediyor ve ben işin içinden çıkamıyorum tabii. İsmail Türk hocamız da büyük bir nezaketle sorularımı şöyle cevaplandırıyor... «Organizasyon hakikaten çok iyi çocuklar. Hanımların hepsi çok cici. En yakışıklı kavalye... organizatör... (Herhalde beni kastediyor.) Kaz gan okuyucuları da bizim eğlendiğimiz kadar eğlensinler. Inşaallah beddua değildir» diyor ve teşekkür ederek uzaklaşıyorum... Hocalara ayrılmış olan yerde bir tur atıyor ve Yavuz beyin ,bir eski talebesi ile sohbet et mesinden bilistifade Nermin hanıma soruyorum... işte cevaplan... «Vallahi kardeşim Ambiyans iyi... en güzel kız... benim bir yeğenim var burda ki, odur... en yakışıklı kavalye... tabii ki Coşkun.» «Kazganı okuyanlara ne diyeceksiniz hocam».» «Gelecek yıl daha esaslı partiler yapsınlar... Gençlik bu gibi vesileleı. ile komplekslerinden kurtuluyor... Kaz ganda cinaslı lâflar yerine zekice espriler arasın lar.» ve bana hitaben üzerine basarak «ama bul sunlar diyor.» Son olarak şunu da ilâve ediyor. gençliklerinin kadrini bilsinler ve tabii olsunlar. Benim zamanımda herkes bugünkü gibi eğleniyor du...» Asfori Uğur'a «Maç nasıl» diyorum, «organizas yon iyi diyor en cici hanım... Asuman soruyu ce vaplandırıyor. «En yakışıklık kavalyede Uğur birlikte sizlere imtihanlarda başarılar diliyoruz.» Bu sırada piyanodan Shopenin ölüm marşı gelme ğe başlıyor... yaklaşıyorum Amorti Turgut. Hepi miz öleceğiz» diyor... Sonra ilâve ediyor, «Ama biz daha ölmedik.» Birinci sınıftan iki genç MülKiyeli Ayşe ve Refia büyüklerin akıl etmedikleri bir teklifle eski mülkiyelilerin sempatisini kaza nıyorlar. Orkestradan MÜLKİYE marşını istiyor lar. Bu arada marşı hatırlıyamıyanlara da kısaca beste ve güftesini hatırlatıyorlar. Aydın Yalçın gitmek için hazırlanırken yanı na sokulup soruyorum. «Sizlerle iftihar ediyorum çocuklar» diyor. Bizim zamanımızda balolar zor la kıyafet balosuna dönerdi, özel .. teşebbüsün tekstil dalı ucuz ve kaliteli kumaş yapmağa başlayalıdan beri öğrenciler bile baloya kırallar gibi geliyorlar.» Kelle Tuncer Hocaya ve bana AmcriKan sigarası ikram edince Sayın Yalçın.» Biz sizin yaşınızda iken köylü içerdik.» diye şaka yapıyor ve... Faturanın esprili cevabi ile karşılaşıyor. «Hocam biz bir gecelik vezirliği 29 günlük rezilli ğe tercih eden cinsteniz.» Müsade isteyip ayrılıyo rum. Birden gözüme silâhlı kuvvetlerin Mülkiyedeki en yakışıklı ve bekar temsilcisi Cemal ağa bey çarpıyor ve hemen yanma süzülüyomm. «A ğabey balonun organizasyonu nasıl...» En büyük eksiklik sihirli kemanların burada olmayışı... Ba lo demek sadece dans etmek değildir.» «En zarit Iıamm kim.?» «Kalbime taht kurmuş olan kız.» Peki burada mı.? Evet... En yakışıklı kavalye... Yalçın.» Kazgan okuyucularına bir diyeceğiniz var mı.?» «Aralarında 4 tatlı yıl geçirdiğim kar deşlerimin gözlerinden öperim.» Baloda bir de geyşa vardı. Zarif hareketleri ve kimono tipi gece elbisesi ile adeta bir man kendi. Tam konuşmak için yanına yaklaştığım sı rada baloda da görevi olduğunu zanneden sabık savcı Hoca Asım her türlü dinin vaazleri bir ke nara bırakarak damladığı baloda, teftiş hareket lerine başlayınca bu şartlar altında çalışılmaz di yerek vazifeme son verdim... ŞÜBELERE GÖRE EVLİLİK Mali Şubeliye göre evlilik : Kız için : Spekülasyon Erkek için : deprasyondur. İdari Şubeliye göre evlilik : Kız için : Terfî, Erkek için : Vekâlet emrine alınma. Siyasi Şubeliye göre evlilik : K ız için = M odüs vivendi. Erkek için = zor şey. 17 [ I F iİ t lC llİ L ^ I L ^ r ^ J İ ^ . B irş e y A n layam adım . Sınıfı iptidaiden Mikrop Savaş, Şubat ayı içinde, bir gün ders. çalışmaya karar verir; Arka daşı Şişman Zafer ve Attila ile kütüphaneye gider. Anayasa teksirini önüne alır ve çalışmaya başlar. Aradan bir saat geçtikten sonra, yanındaki AttiIa’yı dürterek «Yahı^ bir saattir birinci sayfada^ yun hiçbir şey anlamadım. Bir de sen baksana» deyince Attila bakar ve gülerek şu cevabı verir : «Ulan senin okuıluğun yer, teksirin fihristi» Helâl Olsun Bizim Tommy’a Kıbrıs mscelesinin en alevli olduğu günler de, Klüp Tommy’de toplanan klüp üyeleri bu me sele üzerinde hararetle münakaşaya dalmışlardı. Gıcık Tolgay, Prof. Toynbee’ııin fikrilerini, sanki anlarmış gibi izalı etmeye çalışıyordu. Münaka şayı başından sonuna kadar dikkatle izleyen, Ada nalı Ker İsmail kendi kendine «Helâl olsun bizim Tonımy (Teoman Senayi) e, ııe esaslı fikirleri armış da, haberimiz yokmuş.» dedi. Gerici ve Periei Mülkiye’de savcı, sağcı ve müthiş yağcı olan hoca Asım’ı geçen sene mescitte Peri ve Karnaval mecmualarını okurken yakalanmıştır. Bunu du yan Çelebi (Hoca Asım’dan daha gerici/ «Ulan Asmı şimdiye kadar gerici olduğunu bilirdim ama Periei olduğunu bilmezdim», dedi. Atıma Raptiye Koydular Tapi İlker sessizce kütüphaneye girdi. Bu es nada Tomson Tevfik, Tapi İlker'in sandalyesine bir raptiyeyi ustalıkla yerleştirmişti. Tapi kendisi ne hazırlanan suikastten bi -haber yerine oturdu. Oturmasıyla beraber bir füze gibi yerinden tava na doğru havalandı. Yere indiğinde, bir yerinden çıkardığı raptiyeyi, kütüphane diktatörü Kel Hü seyin Efendiye göstererek, «Altıma RAP’tiye koy dular Hüseyin Efendi» dedi. AT jü.® Senide kaybettik Bu sene yapılan IV Siyasi şube II Siyasi şube tanışma çayında. Bavul Metin bir hatunla dans eden Muzu’yu danstan sonra yanına çağıra rak «Bu sınıfta dejenere olmıyan ikimiz vardık. Şimdi senide kaybettik» dedi. Not : Üç Nisan Son sınıf veda balosunda vul Mstin’de dans etmiştir. Ba J .I9 TURİZM ve TİCARET Ltd. Şii. İSTANBUL SELANİK İZMİR ADANA NİŞ BURSA MERSİN BELGRAT BALIKESİR İSKENDERUN ZAGREP MANİSA G. ANTEP VİYANA ERDEK MUNİCH BEYRUT MERKEZ : ANKARA, GAZİ MUSTAFA KEMAL BULVARI, AVRUPA HAN, No. 3-4-5. TELEFON: 175 416 - 126 000 - 127 777 İS ı at ayı ; Arkaî gider, başlar, ki Atti:ayfadaı :ksana» Mülkiye'y® Girmeselerdi Ne Olurlard AYLAN cı oIa;ı ı maval nu duülan A- Siyasi hatunla çağıravardık. la Bu- Walt Disney’e ilham kayMUSTAFA : nağı olurdu. Ana kraliçe oldu. EKŞİSURAT Zampara olurdu. 3- Mali BARLAS : Şubeye kapıcı oldu. MORUK TAHSİN : Üç kağıtçı olurdu. Bir kız yüzünden Akbaba Çetinin can düşmanı oldu. TAPİ İLKER : Karpuzcu olurdu. Mülkiye’de kavuncu oldu. BALİNA CENGİZ : Odacı olurdu. Başkan ol du. SİNEKLİ ERSEN : Jokey olurdu. Palavracı ol du. BİBAP MURAT : Virtiöz olurdu. Meyhane çalgıcısı oldu. KAVUN UMUR : Zaten ne olduysa Asforiye uyduğundan oldu. DİNGİL UĞUR : Ahçı olurdu. Ağaç oldu. KEÇİ ÜNAL : Sürü sebet kızı olurdu. Kolacı oldu. SİNYOR Çımacı olurdu. Kasıla kaKAKULYA : sıla bir hal oldu. MİŞON GÜNTAÇ : Şamar oğlanı olurdu. Basketbol maçlarında body -guard oldu. TAŞKAFA Kolej takımında 12. aSEVİNÇ : dam olurdu. Aile babası oldu. KARGA HAZAR : Radyocu olurdu. Kılıbık oldu. TOOMAN SENAİ : Enayi olurdu. Mücahit ol du. : Tülûatçı olurdu. Korkunç İLTER ERKAN yengenin kurbanı oldu. Tiyatro kulübünde diktaTAHSİLDAR TURGUT : tör olurdu. Tahsildar ol du. BİRSEN ÖNGEL : Belki iyi bir kız olurdu. kaynana zırıltısı oldu. : Dahi olurdu Deli oldu. YAHYA TEZEL FİRİKİK TÜLAY : Açık oturumcu olurdu. Anlara Petek oldu. Çocuklara dadı olurdu. GÜLŞEN OVALIĞLU : Gof gof Nurinin gözdesi oldu. GICIK ERICMEN : iyi bir arkadaş olurdu. Sahtekâr oldu. MORSO BÜLENT Şarkıcı olurdu. Gıcık Ede menin mütemmim 1 cüzü olduHAMZA BÜLENT Dans lıocası olurdu. Şak laban oldu. ADNAN AREN Kapitalist olurdu. Sosya list oldu. HAKKI ÖZEL Aptal olurdu. Ta2e cevi2 oldu. HOCA ASIM Hafız olurdu.-Savcı oldu. Arzuhalci olurdu. Dene TOTO GÜREL timci oldu.. ■ Muz bayii olu fil > ■ SÜEDA ÖZDEN lı oldu. REFAKAT Belki iş sahibi olurdu. MUHRİBİ ERTAN Mülkiye Dil Tarih arasın da hamal oldu. KER YAMAN Adam olmazdı zengin bir Mersinliye damat oldu. AMORTİ TURGUT Konser salonuna müstah dem olurdu. Ayaklı tele fon rehberi ve ayrıca gı cık oldu. Şamatacı olurdu. Sessiz SARI NUYAN bir herif oldu. Baytar olurdu, inek olduGOF GOF NURİ DEV ADAM NURİ Anasının kuzusu olurdu. T.N.S. vadisinde belalı ol du. Süt müstehliki olurdu. MİLK BOY Aklı sıra zampara oldu. TUNCER : Kendi halinde bir adam DE GAULLE ENGİN olurdu. Teksir yiyici ol du. Linguist olurdu. Lisan ho ŞAMATA İHSAN calarının yalağı oldu. Umumî olurdu. Ukala ol FATURA BURHAN du. Belki adam olurdu. 17. OTOBOSCU hat otobüslerine meccani YENER biletçi oldu. HELVA METİN : Damat olurdu. Bavul ol du. Belki evli barklı adam 3. ADAM ACAR olurdu. 3. adam oldu. Projektörlere hedef olur KUĞU GÜNER du. Kuğu gölü balesinde IŞ IK çı oldu- 19 : İyi bir sap olurdu. Nişan lısı dolayısıyla P.T.T. nin ağacı oldu. AYSEL İDİL : Fonksiyondu. jDaha beter oldu. o S N ili livifr iîs .. ■ v-;. üN":. ZÜRAFA Sırıtkan olurdu. Bir bokNEDRET : söre bela oldu. ADANALI kE İt;;“:v. ^A^ık:., olurdu,^ Herkesten’!; İSMAİL : şüphelenir oldu. TOMPSON izci olurdu. Kamplarda TEVFİK : çadır kurar, oldu. YETKİN . ; . , ADAYILMAZ : Etti. Sucuk oldu. CEMAL •’ Adam olurdu; Mikrop-olPAMUKÇU : du. , GÜLER • Pandominci-olurdu. AllaDİKKAYAi^ihn: belası oldu. GÜLDEN ARMAN : Dior’a manken "olürdu: t nek'Oİdu. ÇELEBİ RÜŞTÜ Dedektif olurdu Gerici' ol1 l,-,du‘ıA GÜLAY GÜRÜN Şemsiye tamircisi olurdu: Tîıran’a tatlı belâ pldu.. .¡.¡Ciû j : FINDIK KURDU Şarkıcıların menaceri p-i İRİS- :;lurduj:Körlere ilham kaynağı oldu- ATİLLA SUNAY '•tj.s ıiu • i J . •, ı ! > î .: :ü M iv i h î. J j V'/aM.7.".'.îs: A lU .‘ - I.'İ ıl.-l ( ' 1 n. I iJjf*'* M i . ! - ’- -:-l f!<\< : -ı Jı.fji > il v A Başkan hanımı olurdu. I•AYHAN.. .v--2» «s?v'-rç*^-iSî»... >•.*? l 'V’V"“ 'AKKOYUNLU!-:.-kinci başkanlıktan oldu. irÎu FİLİZ GÜRER : Dans kraliçesi olurdu Cha Cha ların katili oldu. YILDIZ DURU : Doktor olurdu. oldu. TUNAY.İNCE DEVE* YALÇIN : Basketbolcıi olürdu.: Mül■'1' 1’ J 'H/. > : kiye' takımında 12. adam .ı.-ı.ii» ır,:..- ‘¡vuruldu. SANATKÂRiL’ ■ ■ oldu: : >'■ 1 VOLKAN Şair olurdu. Bir oyuncuya -Jı... n i i i ş a t i i *il. ;--î.. ‘vuraidu,’’ 2'^^ CAN BORAYİ : Artist olurdu. İlhan Öztlw j-j.-ivjiii.-'-i .¡.î’vı, ,iı> rak’a dublör..oldu.:.;;.. j.-'i uL>uli.‘ : VÎ-.'A'JSf : <i i f ■A —«0ı>- I . r , •; ! j.;Mo • i <* J\ ! j ‘îfl k.; }i\ » ! ' i .'.A s i • r:•!t. jIt'ıi1ÎK • İM-*.' ,-.:0 [ \ y s u x »;'î>«r:. K t ■,• .v»i .. :i !.{»••*,.( fi»: < t . i f f i * r.«bi<ı İ;;4 *• i Yti \'l:* \y #V .-i J .*■ '.i Lf«’i .‘;i »r '.-ti-.' itV** 5 î»K>* /I :»'» ■Güler Dlkkaya *LÎ-.<îf H (•I.İ-. I.'lifijii.ji !. İ 20 Sinemada figüran olurdu. . m.-i. i. En-bıdık boksör .oldu. (».' i l i . ] . 1 .!. Anarşist SEVİL ÇİMEN : Kutuplarda buz olurdu. ■'ı-fA •' • ’'-' Erkekleri kafa 1kafaya k J VurdÜ.’ *«••<>»<•*•» ’tulA i;%* : HAV-ÎUÎ İîitiÎHl/ld !• »ÎJUiJ ;,L ¡ lıM ü f J İ o .ublo '■! -.t ll .¡.L Mir^- î :/' İ ) r 1 i .İi. î! «.î:^ü)ı •;! ı, * »'.»in./İ ı.b>Vîii3. ii-J !.-( (j!ıi Şcngül Sualp i \S >-r.i ;it.>fil :eri om kayırdu. İoldu. D! | 1 du Cha îu. & • narşist olurdu. ldu. alurdu. kafaya 1} Müladam .ıncuya i• ' Yİ N f V-; •. ■ ; ' :■ ■ ■ ■ ■ .;-■ .' V: : •” •. • I. GIRİS ■M? ■ . ■ Mülkiyede en fazla sevilen faaliyetlerin başında muhakkak ki spor gelin Her mülkiye-' li kendi fiziki özelliklerine ye kaabiliyetine göre sporun çeşitli dallarında gerçek birer şöhrettir. İlmi bir açıdan Mülkiyede sporu-in celersek şöyle bir tasnif yapmak kaçınılmaz, bir zaruret olarak karşımıza çıkar. Genel ola rak spor Mülkiyede iki ana bölüme ayrılmak tadır: ; : ? :m;'.v i-.v■ ■ ' : : -v: ;;. -. V .: • i Bazı müelliflere göre ise sadece bir veya î :' - • birkaç parmağı geliştiren sporlarda bu baş lık altında İncelenmekte ve mütalaa edilmek tedir. p Ş 0 Ş ■; a) Vücudun üst kısmını geliştiren sporlar. b). Sadece alt kısmı geliştiren sporlar ise pabuç iç astarından kemerin üst halkasına ka1dar olan bölgenin her türlü faaliyetidir. Ayak atma fikrikik verme, tepişme, yürüme ve sark ma. kapkaç, otobasçuluk, bu arda zikredile bilir. b) Sadece alt kısmı geliştiren sporlar. a) Vücudun üst tarafını geliştiren sporlar el ve kol ile yapılan her türlü faaliyeti kap sar. Not çekme kürek çekme, yağ. çekme, zarflık, dızdızcılık, üçkağıtçılık, mumculuk spor larını bu arada sayabiliriz. II. Tanışmış Mülkiyeli Sporcular. Bu başlık altında, yukarıda zikrettiğimiz spor dallarında en fazla başarı gösteren ar kadaşları tespit eden Memorandumumuzdan bazı pasajları sunmadan geçemiyeceğiz. n öztÜ i i* \r Alt kısmını geliştiren Sporlar... Sporun cinsi... Şampiyon sporcular. Ayakta atma Firikik verme Tepişme. Yürüme ve: :sakma Kapkaç; . .... , Otobüsçülük ğe‘ ’ )(-- î)û Kuyıı Bülent Tülay Şamata İhsan Gıcık Erkmen Tompson Tevfik Otobüsçü Yener û—â , - î ”’e ? Vücüdün üst kısmını geliştiren sporlar... Sporun cinsi... Not çekmeKürek çekme Yağ çekme Zarfçılık Dızdızcılık Üç kağıtçılık Mumculuk Şampiyon sporcular De Gaulle Engin Tapi İlker Mohini Coşkun , P: :Ç Gürhan ! Tilki Esat Chester Baclıelor Amorti Turgut ■ ''İr . ' • t :u , . Not .:. Memorandum... No. 100. S. 31 Cilt (ciltsiz) Gençlik basımevi. : n - i !î •-1 ;; i -:•: !i:! î ! •. i i >( ;•? - •; >• • :1 :• . . • • ,• •, , I ifî . •• • ■ Memorandum da görülen şampiyon spor cularla sadece Mülkiye camiası övünmemek tedir. Bazıları bütün dünyaya mal olmuşlardır bilhassa Tapi İlkeriıı Kürek mukavemette kır- ' diği rekor’, aradan 5 yıl geçtiği halde elan egalt edilmemiştir. Yalnız Keçi Ünalın 3 ay evvel «kürek mukavemette» kırdığı dünya rekoru ise, Beynelmilel Kürekçiler Fedarasyonu tarafından^ kürek mukavemette yasak olan «I— 3— I Tergal»metodunu kullandığından mute ber sayılmamıştır. Bu olay sübyan kızlar ta rafından büyük bir üzüntü ile karşılanmış, dört tanesi üzüntüsünden kantinden «Köpek Köye» atlıyarak intihar etmişlerdir, intihar olaylarının daha da artacağı tahmin edilmek tedir. ! •' : ■ i .. . .» i.;!,. . r.ı III. D'ğer spor çeşitleri. A) Atçılık. Ker Yaman ve Sinekli Ersen bu sahada yegane otorite olarak kendilerini kabul eder ler. Bu yüzden aralarında büyük bir rekabet 21 DEVE YALÇIN ANTREMAN ALIYOR ve hırlaşmayı her an müşahede etmek müm kündür. Bizce bu iki kıymetin atçılık sahasın daki yerleri ayrıdır. Ker Yaman hipodrom da, Sinekli Ersen ise «salonda at yarışlarında» ihtisas sahibi otoritelerdir. B) Eşekçilik. Bilhassa memleketimizin Güney tarafla rında hayli rağbette olan bu milli spor Mülkiyeye Abo Mahmut ve Tibili Mehmet tarafın dan lanse edilmişse de fazla bir rağbet görme miş ve ithal edilen eşekler «ellerinde kalmış tır». C) Tavukçuluk- Köpek Köyün etkisi altında Fakültemiz de de gelişen bu spor dalı yeni yurdun yarattığı imkânlar neticesinde hayli rağbet bulmuştur. Ayın son haftasında antremana çıkan tavuk çularımız, Maymun Ertunç ve Okan le Fare, 1964 Kalküta tavukçuluk olimpiyatlarında mülkiye formasını şerefle taşıyacaklardır. D) b; vt DeVe Güreşi. Özel fizik kondisyon isteyen bu branşta rakipsiz şampiyon Deve Yalçın, son günler de Tunay İnce, Esat le Napolyon ve Sinyor Kakulyanın birbirlerine binerek yaratıkları suni deve ile antraman imkanı bulmuştur. E) cj n: b. Kedlcilik. ır s: Yurd idaresinin, Farelerin istilasına karşı bir tedbir olarak geliştirmiş olduğu bu en düstri dalı, bazı arkadaşlarımız tarafından bir spor konusu haline getirilmiş, ve yurd odalalarında yer yer kedi sesleri duyulmağa baş lamıştır. Bunun üzerine yurd idaresinin tayin ettiği baytarın verdiği rapordan tek sağ kalan Kezbanm, bütün yurttaki farelerle tek başına mücadele edebilecek kapasitede bir Erkek ke ^ i* di olduğu» öğrenilmiştir. 22 ı — Alpaslan Bey'in Prof Calıid Talas’a «Muh terem Hocam» diye hitabederek yağ çektiğini, — İris’in, cümle son sınıf tüllâbının tevzi büroluğunu yaptığını, defter — Hüseyin’in nişanlandığından beri ağzının ku laklarına vardığını, — Baş inek Nuri'lerin ineklerinin bir yarış mada birinci geldiğini ve bu ineğin resminin çe kilerek babası tarafından Miilkiye'nin baş ineği Nuri’ye gönderildiğini, — Kuyu Bülent’le siyasili Esin’in bugünlerde hiç kantinden çıkmadıklarını — Şener’in o kan kırmızısı rujunu, sabah bir horoz keserek temin ettiğini, her — Amorti Turgut’un Samsun gesizi dönü şü, otobüste boş yer olduğu halde, büyük aşkı uğruna Ankara’ya kadar ayaka geldiğini, — Çıt Çıt Yıldız’ın «Kazgan’da benden de bahsedin,» dediğini, — Hayat Mecmuasının, ilk okul mezunu muhabirlerinden tekinin, Türkkaya Ataöv’e Resimli Çoçıık Bilgisi okunmasını tavsiye edi ğini, Biliyor muydunuz rında anşta er de lakulıi de- karşı en in bir adalabaştaj'in kalan iaşına :1c ke- — Prof. Dr. Aziz Köklünün, bir emniyet ted biri olarak daima Yavuz Abadan'ın indiği merdi venden indiğini, — Doç. Dr. Bülent Dâver’in, içgezi boyunca cümlc lıâtun kişilerin el ve kahve falına baktığı nı, — İç gezide pabuçları çamur olan tüllâbın, bu çamurlar Sen Pier kilisesinin «Mukaddes Su» yunda temizlediklerini; — Fatura'nın, iç gezinin üçüncü günü bağır maktan sesinin kısıldığını ve Kilis’ten 27 metre saten, 4 tergal etek, 10 pudra, 9... v.s. aldığını, — Alev’in gazdan zehirlenerek ölmeyi,. zatüıeden ölmeye tercih ettiğini; — Alpay’ın, Fatura’nın ve Filiz'in tüm Kilis'i Ankaraya taşıdıklarını; — Hatice’den bütün seminer arkadaşlarının illallah dediğini, — Neşe'nin mühim kararlar arifesinde oldu ğunu, — Veda balosunda yakışıklı yüzbaşımız Ce mal Talum’un ilk dansı kiminle yaptığını, — Frikik Tülây’ın baloda dansederken kendi ni ıssız bir adada zannettiğini, — Fatura’nın ilk SBF. konserinde vibrafonu dikiş makinesi sandığını, — Tapi İlker’in dünyanın en mantar fikir lerine sahip olduğunu, — Tompson Tevfik’in üç kızın tapu sene dini çıkararak,bunu poker masalarnda fiş ola rak sürdüğünü, — Deli Dinç’in damlarda dolaşırken, so kaktan geçen Mehmet Gönlübol’Ja selâmlaş tığını, — Balina Cengiz'in pavyon basıp dayak yediğini, — Morso Bülent’in kızım dediği Kolej’li sübyanı, R.M. Ertan’ın Ankara’da dillere des tan olan Çatı’daki partiye götürdüğünü, — Keçi Ünal’ın bu sene sınıfı iptidaiden en az üç kıza aşık olduğunu, — Korsika’lı Kardeşlerden Aydm’ın (Kar deşi Ertan’d.ı.r.) güzel olduğunu iddia ettiği bir kızla evlenmek üzere olduğunu, — Sınıfı iptidai kızlarından tekinin Sa ııatkar Volkan,ı çinakop balığına benzettiğini, — Gavat lâkabının Mülkiye'deki en eski sahibi olan San Hasan’ın Kız Teknik kanti ninde garsonluk yaptığını — Asfori Uğurun yoğurtlu kabap ve rakı ile saçlarını ağarttığım, — Yüzbaşı Haşmet’in Mülkiye'deki bütün kızlara teker teker yürüyerek, evlenme teklif ettiğini, — Ayrıca benim (Enos Hüsamettin) çok zampara olduğumu, biliyormuydunuz? 23 TURGUT UÇUK K azgan METİN Izdırap Yılları AVCIOĞLU : Tüllaba YAMAN ATALAY : Yayla Aşkı Kitap BÜLENT SARAY : Lafonteun GÜLDEN ARMAN : Lady Chatterley H e d iy e E d iy o rBARLAS ARAT : Derste Müzik EREN ARSEVEN : Yavru Goril 6 Yaşında TEOMAN SEVAİ : Araba Sevdası SEVİL ÇİMEN : Vadideki Zambak : Romeo -Jülyet GÜNER BAŞARAN : Üzüntüyü bırak. Yaşama ğa Bak SON DAKİKA YILDIZ DURU : Suç ve Ceza GELEN ÇAMURLAR İRİS ÇAĞAN : Çalıkuşu Alâkasız bir Padişahın üç kızından biri olan Şule’nin, baloda kavelyesi ile dans eder ken boynunun tutulduğu öğrenilmiştir. ŞENGÜL SÜALP : Diplomatlar Nasıl Avlan dı? GÖNÜL TENGİZ : Taş Parçası UĞUR ERCAN : Yemek Kitabı ALEV K ILIÇ SEVİNÇ : Yüksek Ökçeler «Ben nişanlı sayılırım ağabey...» maskesi takan Ker Yaman’fcı, «Başkasını seviyorum. Onun için zamparalık yapmıyacağım.» ayak ları atan R.M. Ertan’ın’ beraberce, Çatı ve Ga raj adı verdikleri, polis baskınına maruz ka lan garsoniyerlerde, gizli kapaklı işler çevir diğini, ihbar eden gazetemizin muhabiri X-31 hayatının korunmasını talep etmiştir- DALYANOĞLU : Gönül Hırsızı ÜLKÜ ŞİŞİK NEJAT : Büyük Ressamlar Enos Hüsamettin'in bu yakınlarda çılgın ca bir aşk yaşadığını öğrendik. Bunu Kazgan’a yazmaması halinde «İstanbul’da aşk başkadır.» Filiminde ki rolünü açıklayacağımız tehdidi ile, ancak sizlere duyurabiliyoruz. ODABAŞIOĞLU : İki Çalgıcının Seyhatı HÜSAMETTİN ULKUTUĞ : Feza Seyahatlari TEVFİK UFUK OKYAYUZ : Karmen’in Aşkları GÜLER DİKKAYA : Ve Allah Sarışınlan rattı. Ya FİLİZ GÜER : Panıuk Prenses ve 7 Cüce ler OYA ÇİLESİZ : Kaynanam Nasıl du? COŞKUN ARDA : Ansiclopedia Britanica ERTAN CİRELİ . Bugün Yarın AYHAN AKKOYUNLU : Babam Anlatıyor GÜNEŞ CARAMAN : Yaban TÜLÂY BÜKE : Dudaktan Kalbe HAŞMET YURTAL : Şıpsevdi Kudur Mesut çiftin bu sene «Derste Aşk Başka dır.» nakaratını, ancak müşterek derslerde tekrarlıyabildikleri, gözümüzden kaçmamış tır. Sene başında, son sınıf kederinin önlerin de kuyruk yaptıkları, şimdi kantinde tek lek oturmaktan korkarak. Fahri Dekan Hüseyin Efendinin kütüphanesine sığındıkları görülmüştür. Bir iptidai hatununun, daha okula kayıt sı rasında, Hariciye Vekâleti bursu talep ettiğini, o sırada oralarda dolaşan Mişon Güntayın «Hariciye Vekaleti kontenjanı doldu. Fakat Cumhurbaşkanlığı için bir bursumuz kal dı.» diyerek, o hatuna iş verdiğini geçte olsa sotalayan muhabirimiz, her hangi bir çatışma yı önlemek üzere. Sekreter U-Thunt Zekai’yc müracatla, bir «Barış Gücü» birliğini iptidai ile III. Mali Şube arasına yığmayı teklif et miştir. i şında n biri ıs ederr. ııaskesi ¡yorum. ayakve Ga raz ka■ çevir•i X -31 çJY \ i£££Mâ • Çilgırı- azgan’a ik ad ır.» tehd id i Başka¡rslerde mamış- %, inlerinle tek Dekan ıdıkları ayıt si ktiğini, intayın Fakat z kalte olsa atışmaekai’ye iptidai lif et- /A i £ j . - YA2 1 sız — / İDARÎ ŞUBE Yalıya Kemal Kaya işanlı olduğu günlerde, nişanlısına im tihanların zorluğuna ve kolaylığına göre az veya çok dua etmesini tenbilı eden, dolabına kilit asma huyu olmadığı için yeni kostümünü çaldıran dokuz gün ağzına bir lokma ekmek koymayan, hamsiyi totem yapıp ona tapan, ayrıca «hamsinin tatlısı bile olur» di ye iddia eden, sonra da Karadenizli olmadığını söyleyip, soyunun doğuda ki yüksek dağlardan indiğini iliraf eden garip bir yaratıktır. Karısı nın hazırladığı ve kaynanasının onayladığı 15 yıllık bir plana göre bir kız çocuğuna sahip olmuştur. Gene aynı plana göre günün birazı nı dairede, birazım okulda, karısından korka rak çok az bir kısmını da sağa sola sarkmadan yolda geçirir. Amerika’ya gitmek gibi olmaya cak hayaller peşindedir. N ESİN CITIPITIOĞJLU : Saçlarına ve giyimine ihtimam eden bu arkadaşımız, kendisini taş bebeğe benzetir. Şa ka dahi olsa iltifat edildiğinde şahaneyim de meğe bayılmaktadır. Söylediğine göre ablası nın Amerika ve Avrupa’dan getirdiği çeşitli gi yimi eşyaları ile gardrobıınu süslemiştir. Fa kat gözlemcilerimizin tesbit ettiğine göre bu giyim eşyalaramn tamamı Mahmut Paşa’dan temin edilmiştir. En tatlı günlerini Mülkiyedeki ilk senele rinde geçiren Esin, Histor de l’Amour çalar ken hala gözleri yaşarır. Fakat canlı ve heyacanlı mizacı onun fazla romantizme kapılma sına engel olur. Başta Gül olmak üzere arka daşlarının sırdaşı ise de kendisinin dahi tat bik edemediği tavsiyeleri ile onların işleri ni büsbütün karıştırmaktadır. Danslardan slo'^'u, spordan basketbolü, renklerden maviyi, yeşil gözleri, kırmızı spor arabaları, değişik yüzükleri ve kendi tabiri ile güzel olan herşeyi sever. ZÜLÂL AYTÜRE : Aile kurulunun uzun tartışmalarından son ra idari şubeye devamına karar verilen Zülâl, 26 yaşından ve görünüşünden çok daha olgun fi kirlere sahip olup kendisi ile konuşanları şaş kınlığa uğratmaktadır. Son zamanlarda üzerin de en büyük tesir yaratan hadise geçen mart, ayında, her zaman olduğu gibi babasının refakelinde, yaptığı Avrupa seyahati olmuştur. Par tilerde kavalyelerini yıldıracak kadar güzel dans ettiğini zanneder ve hakikaten kavalye lerini yıldırır. Zerafetini mankenli yapmak da isbat etmiştir. En büyük zevkleri Tom Miks ve Mayk Iiammer gibi romanlar okumak ve yanık türküler dinlemektir. OYA GÜVEN : Devremizin ilk ve cici gelini Oya, sakin, sessiz ve candan bir arkadaştır. Ev hayatının yanı sıra okulu ve dersleri de yürütmeğe mu vaffak olarak her sene haziranda sınıfını geç miştir. Küçük yuvasında saadet ve huzuru bu lan arkadaşımızın yegane şikayeti SANTRAL çorbalarım pişirme zahmetidir- Nuray’la olan ayrılmazlığı şimdi eşlerinin de arkadaş olma sı sebebi ile yakın aile dostluğu olarak devam etmektedir. NURAY GÜR : 1. sınıfında disiplinli ayakları kırıp sürat le dünya evine koşan arkadaşımız, hamarat, cici ve mesut bir ev kadım olmuştur. Böylece mütemmimi olan Oya’dan hiçbir husuta ge ri kalmadığını ispat etmiştir. Şık ve temiz giyi nişi, hafif peltek konuşması, kocası ve evine olan bağlılığı onun belirgin nitelikleridir. GÜLSEVEN GÜVEN : Ufak tefek, minyon, biraz dağınıkça kızıl saçlı, şen kahkahaları çın çın öten, çabuk ça buk konuşan, fonksiyon meraklısı bir arkadışımızdır. II sınıfta cemiyete adaylığını koya rak cesareti medeniye gösterisinde bulunmuş tu. Sık sık teşebbüs ettiği gezi tertipleri de vamlı hava muhalefeti ile suya düşmüştür. Kendisi gezilerin devamlı müdavimidir. Şu- battaki 25 günlük İsrail gezisini göze alan tek Mülkiyelidir. Fakat bu gezi gerçekleşmemiş tir. Alev’in sevgili arkadaşı, Aysel'in sırdaşıdır. gun fi rn şaşüzerinn mart, n refa ir. Pargüzel avalyeapmak n Miks nak vc sakin, yatının ğe mu in geçıru bu'ITRAL a olaıı olmadevam a kızıl >uk ça• arknı koya.ınmuşeri delüştür. r. Şu- Zekîceve nükteli sözler arkasında sen kah kahalar ve daîmi hareket halinle şamatacı bir varlık olarak karşımıza çıkar. Türkçe’nin elas tikiyetinden faydalanarak manalar çıkaran ciddi konularda ve münakaşalarda son derecc ukalâ olan bir insandır. Son derece iyi kalpli, iyi dert babalığı yapan, ağlayan arkadaşları ile dayanamayıp beraber ağlayan Gül, Esine akıl hocalığım kendine en büyük vazife sayar. Lise konserlerinde solistlik yapmasına rağ men Mülkiye’de Allah’a şükür sesini duyan ol mamıştır. Son senelerde kendisine çok yakı şan kızıl saçları ile haklı olarak Carmen adını iktisap etmiştir. Prety Blue Eyes şarkısının hayranıdır. Yaz tatillerini Emirgan’da geçiren arkadaşımızın en büyük zevki yüzmek, kürek çekmek, hafif müzik dinlemektir. NURETTİN TURAN SENİYE GÜL GÖRÜN : aliyundaki kadim dostlarının bütün israrlarna rağmen idariyûnu tercih etmiştir. Derslerde ciddi görünüp baş kalarını güldürür. Fakülte faaliyetlerinden uzak ve çekingen bir talebedir. Grubunun pren sibine uyarak tek bir ayağa takılmış malesef bu konuda da İris’le kader birliği yapmıştır. İş kadım olmak istememektedir. Dikiş dikmek ve örgü onu daha çok çekmektedir- M NEŞE ERİM : sürat.marat, Söylece Jta ge iz giyievine r. GÜL ATAMAN : Yozgat’ın gül bahçelerinde bir gecekondu da dünyaya gelen, Mülkiye’ye yapraklar arasın da farkedilmiyen bir tomurcuk olarak girmiş, bugün akimca sarı parlak bir gün olmuştur. San gülüm kokmaz mı? Aşkı beni yakmaz mı? Şarkısını ona çok uj'gun görmekteyiz-.. Ma sum, tatlı-sert, kızınca avazı çıktığı kadar ba ğıran arkadaş canlısı. Mevzun vücudu na rağmen, her zaman şişmanlıktan şikayet eder. Bursunu son derece iyi idare ederek ber ber, sinema, tiyatro, pastahane, lokal ve bilu mum gezilerin masraflarını finanse eder. Bu bakımdan neden mali şubeye gitmediği arka daşları arasında doktrin münakaşalarına se bep olmaktadır. Bekleye beldeye pestili çıkmıştı ebelerin. Nihayet 1 ay sonra 75 Cm boyunda garip bir yaratıkla karşılaştılar. Dünyanın dört buca ğından Yozgat’a akın eden göbekli ve göbek siz bilcümle ulema ve ukalâ böyle bir ya ratığın ancak çamgiller familyasından gelece ği hususunda ittifak ettiler. Böylece Yozgat’ta çam yetişeceği anlaşıldı ve bir çamlık meyda na getirildiGel zaman git zaman küçük çam dallan dı budaklandı hattâ askere de gitti. Fakat bir menavra esnasında başını kuma soktuyasa da kaidesi açıkta kaldığından askerden ko vuldu. Bunun üzerine Mülkiyete kapağı attı. Yıl 1960... İşte bu tarihle birlikte Mülkiy2 Basketbol Takımının yıkılma devri başlar. Bu sebepledir ki, spor salonu sınıf haline getiril miş, kafası ile bütün kapı ve çerçeveleri yerle bir ettiğinden Fakülte bu günkü perişan duru muna düşmüştür. Bajoı uzun olduğu gibi aklı da uzundur Çam’ın. Üstelik bütün bozguncu hareketlerde de parmağı vardır. Geçen Ramazan evlerinde ki bütün tavuklara oruç tuturmaya kalkışa rak zavallıların dünya değiştirmelerine sebep olmuştur. Fakat onların cennete gittiklerini söyliyerek övünür. Otobüslerde ve T.N.S. de tasarruf bonusu satmakla tanınmıştır. Dünyada en çok bal talardan korkar bizim çam. Ancak bir bal taya sap olmayı henüz düşünmemekle bera ber yakaladığı fırsatları çok iyi değerlendire rek izlenimlerini toysal Kavanoz ve Bonzo'ya günlük olarak anlatmaktadır.' 27 METE İNANÇ. Afyonda doğduğundan en büyük merakı arkadaşlarını afyon yutturmuş gibi uyutmaktır. Hatta, ikinci sınıfta Besim Mütebessime bile afyon yutturmaya kalkışmışsa da Besim afyonu kendisine yutturmuştur. Şerif Mardine çok benzediğinden yazılıya girmeyen talebelerin kendisine yanlışlıkla suikast yapmalarından çok korkmaktadır. Hayatının yarısını Çam Nu ri ile siyasî münakaşa yaparak geçirdiğinden en nihayet Nuri’ye illallah dedirtmiştir. Bilhas sa san bıyıkları ile ün salmıştır. Her sabah saç ları ve bıyıkları için enaz yarım kilo yağ sür düğü tesbit edilmiştir. M. İHSAN YALÇIN Küçük yaştan beri kaymakam olmak iste diği için lise son sınıfta uğraştığı bütün spor ları bırakarak ders çalıştı ve Mülkiye’nin gi riş imtihanını kazandı. CAN BORAY Daha 6 aylıkken Adalar’dan dalıp kurbağlı dereden çıkan, bir yaşında votkadan bıkan, baklavaya limon sıkan, Karacaahmette selvi yıkan, bu vatandaşı ailesi başından savmak için Ankaraya gönderince, denize olan hasre tini 2 günde bir Kurtuluş hamamına giderek, gidermeye kalktı. Tosino İhsan ile Muğladaki rezaletleri dolayısıyla, vilayetten sınır dışına ;ıkarılmış ve persono non grata ilân edilmiş tir. Kadim dostlan Dalton biraderler ile in hisar idaresi mallarına hususi meraklan ol duğundan, bakanlıkça kendilerine tenzilatlı tarife uygulanmaktadır. Saçlannın sanlığı «Kederden mi neden bil mem sarardı, şu reng-i saçların» mısraları ile izah etmektedir. Beyoğlu ahlak zabıtası şefi ol mayı, valiliğe tercih etmektedir. 28 Mülkiyede siyaset hastası oldu. Bu parti nin gençlik yollarında çalıştı «27 Mayıs» en çok hoşlandığı kelime oldu. Bu yüzden birçok kim seleri yumrukladı. Nümayişlerin baş tertipçisi ve tahripçisi oldu. «29 Nisan olaylarında» atların önüne yattı, İtfaiye arabasının hortumlarını kesti. Bu sebeplerden ona, arkadaşları «Gizli dev rim ordusunun Kurmay Albayı» derlerMinder kavgalarında idari şubenin as lanı kesilmiş olup, iki yıldır bu çephede çar pışmıştır. <rBu senede idari şubenin en ön saf ların da çarpışarak, dört - beş Mâli şubeliyi hastahanelik edceğim!» demektedir. Harika Resam Bedri Baykam’ın davası olan İhsan «Oğlan dayıya çeker...» tekerleme sini iflâs ettirmiştir! CENGİZ ÖZCAN, 1939 yılında, Bozkurt turfanda domates mevsiminde, güneşin tutulduğu bir anda, elin de rakı şişesiyle, gözleri kapalı olarak dünya ya gelmiştir. Doğar doğmaz ebesinden kadeh isteyen bu Kıvırcık yaratığın kundak hayatı oldukça sakin geçmiştir. İlkokulu müteakip dört sene içinde, do ğuştan özlediği yabancılığın tadını çıkarmak istediyse de zaptiye müdahelesiyle Rüştiye islahanesine kapatılmıştır. Islahhanede idareci lerinin «Ehlileşmiştir» raporuna rağmen, ka mu güvenliği miilahazasiyle merkezi hüküme tin asri bir İdadisinde, ikinci bir üç yıllık İs laha tabi tutulmasına ve modernleşmek üzere Mülkiye’ye iltihak ettirilmesi karar altına alın mıştır. Ne yazık ki, ses duvarını aşmasına rağ men, utanç duvarını bir türlü aşamayan Kı vırcık, kendisine yapılan cazip teklifleri na zarı itibara almıyarak Mülkiye’nin Sap Kuv vetler Karargahında vazife almaya hak kazan mıştır. Bu arada, aşka inanmadığını ve ken disini aşıklar safına atabilecek bir cinsi lati fin bulunamıyacağmı iddia etmektedir. ERDAL NAL. ! nak iste tin spore’nin gi5u parti» en çok ;ok kimahripcisi ı önüne ıı kesti, izli dev e nin asede çarı ön safşubeliyi davası kerleme- domates da, elin: dünyarı kadeh : hayatı ide, dokarmak Mülkiyede sesiz sedasız oturan bir gurup birden parlar münakaşaya başlarsa, muhak kak Erdal ordadır ve birinin bam teline bas mıştır. Gravatsız gezdiği hiç görülmemiştir. Hatta yatarken bile gravaUm çıkarmadığı ri vayet olunur. Uzun Mehmed’in kadim dostu dur. Günde 2 kere ütülettiği elbiseleri ile okul dışında saman altından su yürütüğü tahmin ediliyordu. Staj sırasında günde beş vakit mektup yazdığı kimse tarafından bir türlü an laşılamamıştır. En nihayet parmağına takdığı bir halka durum vaziyetini ortaya koydu. Ha len bekârlar kulübünden istifa etmiş ilk üyedir. Amerikalı Profösör, Mete Tuncay refaka tinde sınıf-ı iptidaîde ninni söylüyor. ERTUNÇ KERMAN Esas adı Maymun’dur Kimsenin sahip olmak istemediği, en mantar şeylere sahip olmaya ba yılır. Eıı büyük ideali bir motora sahip olmak tır. Bunun için çalışır, didinir ve hatta milleti dolandırmaya bile kalkar. Ama netice sıfırdır. Siyasî Şube TEOMAN SENAİ Kıbrıs'ın Mülkiye'deki temsiİdlerinden biridir. Matrak ve neşe kaynağı olan Teoman, 1962 ilk baharından 'beri gözlüklü, otombilli bir hatunla diplomatik münasebetterde bu lunmaktadır. Derslerde hoş konuşmaları ile Ahmet şükrü Esmer'i bile güldürür Kıbnslıların yapt:ğı mitingde bağırıp ça ğırdığı için sıkı vğnetim tarafından İzmir’e sürgün edilmiştir. AYLAN MUSTAFA Ufacık, tefecik. Deve Yalçm’m yanında beş yaşında bir çocuk gibi kalan sempatik bir kızdır. Aylan Mustafa’nın ara sıra Deve Yalçın’ın cebinde yurda kadar seyvahat ettiği sövletileri dolaşmaktadır. Gardropbında kielbise ve çantaların sayısının kimse tarafından bilinmesine imkan yoktur. Çünkü kendisi bile bilmez. Siyasiyûn’a geçen sene kraliçelik yap tığı için, bu sene ona kraliçe olmuştur. 29 OYA ÇİLESİZ. oğum tarihi anneciği tarafından mah fuz tutulan bu arkadaşımızı ilk önce baleye merak sarmış fakat daha küçük yaşlarda iken bile hayli ağır .çektiğinden Ma dam Margot tarafından parkeleri aşındırdığı gerekçesi ile Bale hayatına son verilmiştir. güzellerden birinde bulmuş, fakat daha yaz gelmeden, istikbalin Paris Sefirinin, büyük aş kı sona ermiştir. Buna harcadığı vakti Bavul Metin «israf ve çocukluk» olarak sonradan manalandırrmştır 30-40 yıl sonra başbakan ol mak en büyük idealidir. tan Bu hüzünlü olay arkadaşımızın sanat ale minden ilim hayatına kaymasına sebep olmuş tur. Kendisini teselli etmek isteyen annesinin aldığı bir sandık defter ve kalemler bugünler de tükenmek üzeredir. Sanat hayatının aksine ilim hayatındaki başarıları ile haklı bir şöhrete ulaşmıştır. Bu nu «her derse girip not tutmama borçluyum» diyen Oya Amerikalının seminerlerinde bile not tutmaktadır. Bu notlarını büyük bir kıs kançlıkla herkesten saklar. Bununla berabeı bazı istisnalar mahfuzdur. Türkiye’deki bilûmum gazetelere rakabet ya parçasına «Çeşitli haberleri» yakın arkadaşla rına, en seri ve doğru olarak intikal ettirmesi, kayda değer bir özelliğidir. Elsa Maxvvel’in «Bu genç kız benim yerimi almaya namzettir..'.» dediği rivayet edilir. Iim Z ij ma zor siz ir fa ses im; da ile tur baj Ha- Yaptığımız antropolojik tetkiklerde elde ettiğimiz sonluca göre, başta Moruk Tahsin olmak üzere geniş bir akraba şebekesine sa hip olduğu tesbit edilmiştir. Bu geniş şebeke sayesinde Hariciye Vekaleti imtahanını kazana cak yegane Hanım kızımız olacağı tahmin edil mektedir. ERGUN AZİZ Siyasiyûn’daki son Kıbrıs’lıdır. Mahçup fa kat saman altından su götüren bir tiptir. Gayet kafalı olmasına rağmen ancak sorulduğu zaman cevap verir fakat kızarıp bozararak. MUZAFFER ÖKTEM İzmit’in yakışıklı jönü, kova kaleci Muzu, kızlarla konuşurken kızarır, buna rağmen zam paralığa devam eder- Has ineklerdendir. Bukadar çok ineklemesine rağmen imtihanlarda dili dolaşır. Bir bardak şarapla körkütük sarhoş olur. Fazlasıyla Amerika’lı arkadaşı vardır ve bun ları Devrim Tarihi derslerine getirmekten bü yük bir zevk duyar. METİN AVCIOĞLU Kırmızı bir yüz, alakasız bir cif mavi göz, sarı saçlar, tombul bir vücut, bir elinde semsi ye bir elinde bavul işte Metin. Trabzon Lise sinden mezun olmuştur. Baba tarafından Lâzdır. Kendisi Amerika Şivesi ile İngilizce konuşması ve kocaman kocaman lâflar etme si ile tanınır. Hayatının ilk aşkını Mali şubeli 30 lüb çol ali ca£ VOLKAN VURAL Mü dar üçg üçü kat kor ma; olal ıcn Son derece zampara olduğunu söyler her kese, oysa ki palavradır bunlar. Konuştum dedediği kızlarla münasebeti, kızlarının evleri nin ve kaldıkları elellerinin önlerinde, gece sa bolı baha kadar nöbet tutmaktan ileriye gideme ki 1 miştir. Bu sıralarda kendisini devamlı alarak laşı Büyük Tiyatro önünde tur atarken görenlere • yu,-’ İlk «Artık artist olacağım. Ama korkuyorum içe zün ri girmeğe. Sanat zor şey...» gibi bir takım ala GÜ’ kasız sözler söylemiştir. Açmışlar çocuğa, de j'..tine lirdi diye. Bizce ise, bir aşk başlangıcıdır bu. için Diplomatlığı bir meslek olarak kabul et n;n mez. «Bir hayat tarzıdır. Onun için muhakkak diplomat olmalıyım» der. FÜSUN ÇETİNTAŞ Ser Ankara Koleji’ııin has ineklerinden olan Fü sun, Mülkiye’de hep hazirancı olmuştur. Esmer lüle zayıf bir hatun olan Füsun'un kimi sevip sevme losı diği belli olmaz. Kadîm dostu Oya San’dır. Feci telaşlıdır ve çabuk endişeye düşer. Mehmet Gön- ■yap ; aha yaz myiik aşti Bavul adan ma•akan ol- liib o l'u n m a rt im tih a n ın d a n « K ır ık a ld ım . A d a m çok titiz .» diye h e rk e s in m o r a lin i b o ş m u ş tu r. İd e ali H a ric iy e V e k âle tin e g irm e k tir. B u n u b a şa ra c a ğ ınd a n k im s e n in şü ph esi y o k tu r. CEM EROĞLU GÜNER BAŞARAN Hayranları çok olan bu hanım kız Ankara Kolejinden mezundur. Bazen karanlık gözlük ler takar ve kimseye yüz vermez. Halbuki çok sıcak kanlı bir insandır. Galiba doktora yapıp üniversitetede bir kürsüye girecektir. S t. J o s e p h ’in m a h s u lü o lan Cem , ik in c i s ın ıf tan b eri H aşet k ita p e v in in a y rılm a z b ir c ü z ü h a AYŞE AKSOY line g e lm iş tir. B ir in c i s ın ıfta F ransızc a hocası Ziya B eyden, o n u m u a fiy e t im tih a n la r ın a s o k m a Çamlıca Lisesinden mezundur. SBF yi ter cihinin sebeb haciriyeci olmak istemesidir. Tiyatro Kuliimünde çalışmaktadır. Etek bluz ve kocaman bilekziklere çok merakı vardır. En sevdiği dersler Şehircilik ve Beşeri Müna sebetlerdir. Hariciyeci veya hariciyeci karısı olacaktır. m ası y ü z ü n d e n çok çe k m iş ve h e r öğleden sonra zorla derslere g irm e ğ e m e c b u r tu tu lm u ş tu r . Ses siz k e n d i h a lin d e b ir ç o c u k tu r. FİKRET ÖÇCAN Lise ik in c i s ın ıfa k a d a r St. J o s e p h ’den ilim ve irfa n a ld ık ta n son ra, a n c a k A n k a ra K u r t u lu ş L i sesinden d ip lo m a a lm a ğ a m u v a ffa k o lm u ş tu r. D a im a ya şın ın k ü ç ü k o ld u ğ u n u id d ia eder ve ü ç ay da b ir d o ğ u m ta r ih in i d e ğ iştirir. O to b o s c u Yener ile iç tiğ i su ayrı gitm ez. G ir ip ç ık m a d ığ ı ev y o k tur. H a ric iy ec i a y a k la rın d a a k lın c a kız kesm eğe b a y ılır. F a k a t a ğ z ın ın p a y ın ı ç a b u k alır. L âk a b ı H a v u ç ’tu r. ACAR TÜZÜN A n k a ra K o le ji’n d e n b ir in c ilik le m e zu n olan, M ü lk iy e ’ye ilk g ir d iğ i z a m a n k a v u n u n ta d ın ı ta dan Acar, O ra l S an d e r, P ın a r Ö n g ö r, A car T ü zü n üçg e n in in b ir k e n a rın ı te şk il eder. B u n d a n dolayı ü ç ü n c ü a d a m o la ra k ta n ın m a k ta d ır . K o le j'd e k i lâ kabı ise saksağan id i. In g iliz aksa m ile İn g ilizc e ko n uşm aya, u k a lâ lık etm eye ve h o c a la ra yağ y a p maya bayılır. B un lar onun hobileridir. Hariciyeci o la b ilm e k iç in 1960 y ılın ın k a s ım a y ın d an itib a ren ç a lış m a y a b a ş la m ış tır. lyler herştum den evleri, gece sagidemelı alarak îörenlere rum içeıkım ala:ıığa, de cidir bu. cabul etuhakkak o lan Für. E sm er ip sevme dir. Feci met Gön- YALÇIN ORAL . M ü lk iy e b a sk e tb o l ta k ım ın ın e m e kli basket- bolcusu iken, tekrar basketbola başlayıp, A nkara’da ki b ü tü n b a s k e tb o lc u la rın b u spo r d a lın d a n u z a k laşm asını sağlıy an, k a m b u r d u rm a d ığ ı z a m a n b o yu 2,5 m etreye y a k ın o la n b ir in s a n d ır Deve Y a lç ın . İlk defa üçüncü sınıfta, m ü zm in b ir rom antizm yü zünden k a v u n c u o lm u ş tu r. K u ş la rd a n en fazla G Ü V E R C İN ’i sever. Geçen sene, A v rup a seyyahatine sırf güvercinlere m ektup ve kart yollam ak için g ittiğ i b ile s ö y len e b ilir. ATİLA SUNAY Birinci sınıfdan beri nişanlı ve PTT nin ağacı dır. Nişanlısına mektup atarken kravat takar. Gizli kellerdendir. Keman çalar. İdeali dokto ra yapıp hâriciyeye girmektir. MURAT SUNGAR Küçükten beri, sanata meraklı olan Murat bir ara Oya ile bale derslerine devam etmiş fakat 7 yaşında iken hoca tarafından sınıfdan atılmıştır. Bir çok caz orkestralarında piyano çalmıştır. En büyük özelliği motorsikletidiı bu sebeden ismi PAT PAT tır. Yakında oto mobil alacağı söylenmektedir, GÖNÜL TENGİZ İzmir kolejinden mezundur. Topluluk larda çok faal olduğu halde, soğuk bir kimse olarak tanınır. Uzun zamandır Taş Kafa Se vinç ile nişanlıdır. Derslerde hem ken, hemde nişanlısı için not tutar. Son olarak Sevinç’in İsrarı ile Show da rejisörlük vazifesini kabul etmiştirREYYAN TEZGÖREN Gözlüklü ve mavi gözlü olan Reyyan Anka ra Kolejinden mezundur. Nişanlısı Yalım ile tanışmaları birinci sınıfta olmuştur. Yalım ile ikinci sınıf derslerini beraberce çalışmışlar ve hayret verici bir şekilde Yalım o sene çakmamıştır. Reyyan ise devamlı kavuncudur. Ha riciyeci olmayacaktır. Bunun sebebi, herhalde Yalım olsa gerek. ERDİNÇ ULUMLU CEMAL PAMUKÇU Sınıfın babalarındandır. Çok zamparadır. Seminerlerde masa altlarına yatarak frikik alır, geçen gün enselenerek şişmiştir. Kerkük lülerin sözcüsüdür. Çok sempatiktir. Veda ba losunda şahane dansları ile ilgi toplamıştır. Ne yapacağı hakkında kayıtlarda bir iz yoktur. Galatasaray’ın yetişdirdiklerindendir. Sarı şın mavi gözlü olup çok sıkı inektir. Buna rağ men Ankarada gezmediği sinema ve tiyatro yok tur. Hem de yanındaki hanım arkadaşı ile. Su larını saman altından yürütmesine rağmen gö nül meseleleri kısa zamanda istihbaratın gözün den kaçmadan yakalanmış ve umuma açıklan mıştır. 31 PINAR TALİMCİOĞLU Pınar ilk olarak METU ya sonrada, SBF ye girdi. Daha ilk sene Kazgana geçerek meş hur oldu. Pek çok taliplerinden hiç birine yüz vermemesinin sebebi, eski SBF lilerden bir hariciyeci ağabeyimiz ile nişanlanmasından sonra'anlaşıldı. Çok hoş twist yaparak herkes le dost geçinir. Çok taraflı bir sosyal hayatı var dır. Hâriciyeye girmeyecektir. Şu anda parlak bir işde çalışmaktadır. la rd a n h o ş la n m a s ın a kendisine, içinde ra ğ m e n sık sık müstehcen resim ler ve P aris ’ten kitaplar la d o lu p a k e tle r gelir. Z a m p a r a lığ ın ı ila n etm işse de h a le n s a p tır. S iyasî o lm a s ın a ra ğ m e n ha ric iy e c ilik le a lâ k a s ı o lm a d ığ ın ı söyler. F a k ü lte d e beyaz k ita p la r ı ile ç o k ü n k a z a n m ış tır . NEDRET GÜRSEL Hayatta sırtmadığı için Sırıtkan lâkabını al mıştır. Arnavutköy kolejinden mezundur. Adı nı iktisadi Nedret kanunundan almıştır. Suat Bilge kendisine bir gün siz hiç gülmez misiniz diye sormuştur. Hiç kavuncu olmamıştır. Gülden’in kadim dostudur. İSMAİL YEDİDAJL Adanalıdır. Saçları Tarsus kolejinden mezun olunca dökülmeye başlamıştır. Hâriciyeye gir meden iyice kel olacaktır- Güzel dans ederim der ama balolarda kaşık havası oynar, twist yerime. Sarhoş olunca kazık kesilir ve yeşillim türküsünü söyler. Futbol oynadığını zanneder ama onu da, ancak mahalle takımlarından son adam olacak kadar bilir. PINAR ÖNGÖR. 1941 yılında Ankarada doğup Koleji bi tirdi. Evde anasınca Ayşe diye babasınca Pam pa diye anılır. Acar Oral üçlüsünün bir kenarıdır. Has ineklerdendir lâkin inkar eder. Ne olacağı bi linmemektedir. COŞKUN ARDA S t. B e n o it L isesin d e n m e z u n o la n b u ir i kı yım insan azm anı m ahluğa, St. Benoit’da ki Moh in i a d ın a ilâve te n, M ü lk iy e ’de M a ş a a lla h a d ı ta „kılm ıştır. H o c a la ra yağ y a k m a k iç in ç eşitli u s u lle r icat eder. F ra n s ızc a ’yı ç o k iy i b ild iğ in i zan n e d e r. M o ru k T a h s in ’le, Deve Y a lç ın M a ş a a lla h ’ta n d a h a iyi Fransızca b ildikleri, m uhabirlerim izce tespit edil m iş tir. K e n d is in e s o r u la n «e tiq u e te » in m a n a s ın ı Deve’ye izah e d e m e m iştir. B ilm iy o r u z ; b u lisa n la H ariciy e V e k âle ti im t ih a n ın ı n a sıl k a z a n a c a k tır? Bu şartlar a ltın da Siyasi F ikirler Tarihi dersine asistan k a lm a s ı da z o rd u r . K e n d is in e tavsiyem iz D.T.C.F. F ra n s ız F ilo lo jis in e g iderek F ra n s ızc a ’yı ö ğ re n m e s id ir. TEVFİK UFUK OKYAYÜZ D o ğ u n u n b ü t ü n ö ze llik le rin e , b ir a z P aris'i, b i raz M ü n ih 'i ve b ir a z d a R o m a 'y ı k a ta rs a n ız , Tevf ik ’in d a v ra n ış a ç ıs ın d a n p r o filin i b u lu r s u n u z . 0layları kendine has uslubuyla değerlendir ve ha yali kahram anlar bularak* b un ları başkalarına n a k le tm e k te n b ü y ü k b ir zevk d u y a r. Y a ş a m a s ın ın ü ç b u u t lu b ir y ö n ü v a rd ır. A s lın d a b ilim s e l k ita p 32 TAHSİN TARLAN Uzun bir tahsil devresinden sonra St. Joseph’t bitirip Mülyiye'ye girmiştir. Küçük yaşlardan beri basket oynarsada hala emekli olamamıştır. Sarışın, gözlüklü sempatik bir heriftir. İstikbalde hariciyeci olaraktır. ÜNAL MARAŞLI St Joseph’in keçisi Ünal siyasi şubeye gir dikten sonra Siyasi Keçimof oldu. Gayet te laşlı ve komik bir çocuktur. Süveterle gezer. Kravat takmaya ifrit olur. Suat Bilge’den bu sebebden çok korkar. Esmer hatunlara karşı derin bir ilgi du yar. Geçen seneki aşkını yitirmiştir. Kakulyamın emer olsunda çamurdan olsun lafının dikkat li tatbikcisidir. GÜLDEN ÖYMEN Kocaman siyah gözlüklü kabarık saçlı Gülden, Ankara Koleji mezunudur- Ailece SBF lidirler. Son zamanlarda fakülteye kravat modası lanse etmiş ve erkek arkadaşlarını^- Paris’ten e kitaplaran etmişse n hariciyetcde beyaz h i k ıs k a n d ır a c a k ş ık k r a v a t la r t a k m ış t ır . D a n sı g ayet iy i e ttiğ in d e n b a lo la r d a p e k o t u r m a z B i r d ü ğ ü n d e N u r i S e s ig ü z e l’in g e n iş a la k a s ın ı ç e k m iş ve Y e ş illim ş a r k ıs ı s a n a tk â r ta r a fın d a n k e n d is in e it h a f e d ilm iş t ir . Y e ş il l im a d ın ı dır. Maşaallah Coşkun (Mohini/, 1962 den bu ya na bu üçgene iltihak etmiş, fakat üçgen bir türlü dörtgen olamamıştır. Oral Saııder (Damat Bey) asistan'' olma ayaklarındadır. Bu müstakbel Mül kiye tüllâbı için son derece acı bir gerçektir. b u vesile ile a la n G ü ld e n d a im a N e d r e tle b e ! ! r a b e r dolaşır- MEHMET FIRAT AYSEL İDİL ;o n ra :r. S t. ! K üçük A n k a r a K ız lis e s in d e n m e z u n o la r a k S B F .la e m e k li ye g ir m iş t ir . İ k in c i s ın ıf t a k a d im d o s t u Gülse- p a t ik b ir j tır. ven ile c e m iy e te s e ç ile n y e g a n e k ız o lm u ş la r d ır. F o n k s iy o n d a n ve p a la v r a d a n ç o k h o ş la n ır . ESİN ÖZHAN u b e y e gir3ayet Sessiz, sakin, suya sabuna dokunmayan bir hatundur. Opel Sülen’in bir zamanlar kadim dos tu idi. Ama sonraları aralarına karakedi girdi. Bu yıla kadar hariciyeci olmak isterken fikrini değiş tirip, doktora yapmak için dış memleketlere git mek istemektedir. Doktorasının konusu her hal de KUYU 1ar olacaktır. Bu konu, bilhassa iç gezi den sonra Esini enterese etmeğe maşlamıştır. Mııvafakiyetler dileriz. te- :rle gezer, ge’d e n b u r ilg i dua k u ly a ın ın ın d ikk a t- ORAL SANDER ■ılc s a ç lı A ile ce :ye k r a v a t »la rın ı d a ! Derslerde ukalâlık edebilmek için, dersleri gayet canla başla dinler. Sınıfı iptidaîden beri ge lin hanımla diplomatik münasebetlerini idame ettirmektedir. Kadim dostu Üçüncü Adam Acar Malatya’lı bir kapitalist, bir ağa bozuntusudur. Mülkiye’de şahsiyet kazanabilmek için esas nite liklerini bırakır gibi gözükerek, sosyalist olma yo lunda bir takım çabalar göstermiye başlamıştır. Çiftlikleri, fabrikaları olduğu halde, para kazan mak için didinip durduğunu söyleyerek, milletten not dilenir. Bu sayede asistanı olacağına .kendisi canı gönülden inanmıştır. Hatta babasını bile, «İngiltere'ye kurslara devam etmeye gidip, bilgi mi arttırarak, mektepde asistant kalacağım.» di ye kandırıp, bütün vaktini Soho'da geçirmiştin. Bibap Murad’m kadim dostu olup, ona sık sık ber bat durumlara düşürmüştür. Şimdi Festival Ko mitesine, başkan kıtlığında başkan olmuştur. Bu başkanlığı Taş Kafa Sevinç’ce. tanınmamış ve ken disine posta konulmuştur. Herhalde aralarında yakında büyük bir hır çıkacaktır. ERHAN ÖĞÜT Robert College mezunudur. Manastır hayatı yaşamakla meşhurdur. Yılbaşı geceleri bile inek ler. Buna rağmen Fidan Ayşe ile baloda görül müştür. Bu olay arkadaşları arasında bir bomba tesiri yaratmış ve Kazgan muhabirlerinin kendisi ve damı île röportaj yapmaların sebep olmuştur. R leri iyi telâfuz edemediğinden küçük- bir çocuk gibi konuşur. Çöpçüye benzeyen bıyıkları ile etra fa poz atmaya bayılır. 33 YETKİN ADARILMAZ Niğde’lidir. Bütün akrabaları Ticarette okurken hariciyeci olacağım zannı ile CSBF ye gelmiştir. Bazı kelimeleri, İngilizce oldukları halde Türkçe okur. Gazeteleri heceler, yine heceleye heceleye not tutar. Hocalara aklı sı ra yağ çeker. Devrim Tarihinde bile not tutar Bütün notlarını ezberler Toroman, yusyuvarlacık bir çocuktur. Şimdiye kadar hariciyeci olacağım derken şimdi doktora yapaçağını id dia etmektedir. TOLGAY ALİ ESAT Lefkoşe lisesinden mezundur. Müzmim ni şanlılardandır. Espirilere, «Ben evli barklı ada mım» iddiası ile gülmez. Aslında anlamaz. Ya kında Türk tabiyetine gireceğinden asker ka çağı olarak enselenmesi muhtemeldir. Halbuki ABD de doktor yapmak istemektedir. ERDİL NAMİ Tolgay’n kadim dostudur. Kend'iside müznin nişanlıdır ama kızın daha resmini gören yoktur. Son defa kızına yazdığı mektubun dört sayfasının ayrı renkli kağıtlarla olması ona ün kazanmıştkr. İçki içtiğini zannederse de bir kadehdc sapıtır ve etrafa saldırır. Bir kaç günde kendine gelemez. Artık Kıbrıs hariciyeciliğide yattığımdan ABD den burs aramak tadır. ZE da. di| deı olc •ip tat İBRAHİM BAYRAKTAR Kerküklüdür- Sempatik bir çocuktur da ima güler. Kerkiikde Türkçe hocalığı yapmış tır. Mektebe ancak ders olmadığı zamanlarda TÜ ter old ipt şın leş So: sın gelir. Mezun olunca avukatlığa hazırlanacak tır. FİKRET ICOÇAR Keküklüdür. Tiirkçe’yide öyle konuşur. Çok görülmez ortalarda. Dayının en kadim dostu dur. Sıkı zampara olduğu hakkımda rivayet ler varsa doğruluğu meçhuldur. Irak hâriciye sine girmeyi düşünmektedir. ih y ine zor der ran mc RÜ HÜSAMETTİN UTKUTUĞ UMUR ÇALGÜNER Mülkiye’ye, basketbol oynarım diye etra fa kazık atıp, kopya alarak girdiği rivayet olunur. Bu rivayetin ne derece doğru olduğu elân tespit edilememiştir. Çünkü giriş tarihi meçhuldür. Onikinci adam olduğu Mülkiye Basketbol takımından Yenişehir’e transfer ol duktan sonradır ki başketbol oymadığını gös termiştir. Şahane’nin millî sporlarından olan ayak atma meselelerinde bugüne kadar başarı lı olamaması en büyük üzüntüsüdür. Mülkiye’nin en kral gencidir. Bilumum’ sporları muvaffakiyetle icra eden bu canavar genç, genç kızların rüyalarını renklendiren bir ateş parçasıdır. Onun için kızlar şiirler yazar lar, şarkılar söylerler ve hatta imtihan bile gö ze alırlar. Bütün bunlara rağmen son dere mütavazidir. «Acaba bu kız beni seviyor mu?» gibi lâflar ederek, herkesi illet eder. Şu anda «Milyoner bir aileye, nasıl damat olunur?» ad lı bir tez hazırlamaktadır. TURGUT ERDEMLİ BİRSEN ÖNGEL Oya Çilesiz’iıı Maliyûndaki temsilcisidir. Onbeş dakika konuştuğu insanı intihara sü rükleyecek güçtedir. Ankara Kolej’inden me zun olmasına rağmen yes ve no dan başka İngilizce kelime bilmez. NUYAN TANİN Birinci sınıfta muhasebe derslerinde ami ral battı oynayacak kadar şematacı olduğu halde, son senelere doğru sesi duyulmaz ol muştur. Halterci olduğunu iddia etmesine rağ men, masadan sürahiyi büyük bir kuvvet sarfederek kaldırır. Müzmin bir bekârdır İstanbul Lisesinden mezun olmuş, bir ka za, neticesinde Mülkiye’ye girmiştir. Tiyatro Kulübünde dikkatörlüğünü ilan etmişsede, köiü bir tülüatçı olduğundan, kulübün diğer menruplarınca işten el çektirilmiştir. ABDULLAH BULUM Mülkiye’nin cins ineklerindendir Son derece iyi giyindiğini zanneder. Bundan dolayı kravatla uyuduğu söylenir. Sessiz ve iyi bir çocuktur. İLTER ERKAN Üçüncü sınıfa kadar şair ayaklarıyla kız lara yanaşırdı. Üçüncü sınıfta şubatta Avrupa gezisinde aynı numara ayaklarının kırılması na sebep oldu- Şimdi Korkunç Yenge’nin hi mayesinde mesut bir aile babasıdır. Derslere devamlı girerek hayatının en büyük ıstırabını duymaktadır. İnşallah hazirandan sonra bu ıstırabı duymaz. nu üzc tir. ima Dai bile NE şub se rağ bay tar ine; ları re < ME tek Sin ma! kiyı ; i ÇE' rctı fcılr 34 1 ZEHRA ERGENER : 3un dört tası ona lerse de Bir kaç 5 lıariciaramak- Aşırı bir tabiat sevgisine sahip olan arka daşımızın kuşlardan en çok Karga’lan sev diği söylenir. Yeryüzünde 4599 karga cinsin den en iyisinin Hazer kıyılarında yaşayanlar olduğuna da gene kendisi ifşa etmiştir. Soğuk tipli birisi olarak tanınmasına rağmen çok tatlı, olgun bir kızdır. ktur dayapmışlanlarda lanacak- vesinde bu özelliğini devam ettirmektedir. İz mir Masa Olimpiyatlarında tavla şampiyonu olduğunu iddia etmektedir. TÜLAY BÜKE : Erkekler sarışınları beğenir, esmerleri tercih eder derler. Ortada bir tercih meselesi olduğu gerçek. Hem öyle bir tercih ki sınıf-ı iptidaide birbirlerinden ayrılmayan bu sarı şın ve esmer arkadaş araşma aysbergleri yerleştiriverdi. Nerd'e o eski kornerler, firikiler, Son günlerde Tülay’ı Orduevi müdavimleri ara sına girdiğini görenler .orduya yazılacağını sa nıyorlarsa da aslında orduyu istiia eden arıları incelediği öğrenilmiştir. şur. Çok dosturivayetnariciye- îmtahanlardan evvel «Allah’ım hayat ne zor... Vallahi çakacağım» deyip; her sene iyi derece tutturarak sınıfı geçer. Bu sene Hazi randa mezun olup; bu dertlerden kurtularak mesut bir hayata kavuşmasını dileriz- |VWI RÜŞTÜ ÇELEBİ iilûmum canavar liren bir :r yazaıbile göiere mü• mu?» Şu anda ur?» ad- İlcisidir, ara sü don men başka Maraş’lı okluğu tahmin edilmektedir. Bu nu duyan bazı Maraşlı gençler intihar etmek üzere teşebbüse geçmişlerse de bu önlenmiş tir. Gericiliğini örtmek ve bunu Hoca Asıma maletmek için teşebbüslerde bulunmaktadır. Daima şapka ile dolaşır. Son sınıf albümü için bile şapkalı bir resim vermiştir. NEJAT ODABAŞIOĞLU ı I Son derece alakasız bir adamdır. Siyasi şube imtihanlarına hazırlanmak için Redhause Lügatinin tamamını ezberlemiştir. Buna rağmen imtihanın birinci dakikasında beyaz bayrağı çekmek zorunluğunda kalmıştır. Gi tar çalar. Ama nasıl çalığını kendisi de bil mez. Domates müstahsillerinin devamlı İsrar larıyla, başarılı konserler verdiği ayrıca zik re değer. ide amiolduğu maz ol¡ine rağ'vet sar- METİN TÜRKO Son deı dolayı iyi bir ÇETİN ÇİMEN Mazhar Hiçşasmaz’ın gözde talebelerinden tekidir. Neşe’nin çeşitli ayak işlerini görür. Sinekli Ersen ve Ayı Nur’la aynı odada kal mak gibi büyük bir sabır isteyen işi muvaffa kiyetle başarmıştır. Eski yurdun kapısında oturup kızları sey retmek en büyük özelliği idi. Eski yurdun yı kılması üzerine, şimdi Küçük Yusuf’un kah BARLAS ARAT Zeki anne ve babasının hiçbir özelliğini taşımayan bir insandır, kendisi- Masum görü nüşünün altında birşeyler bulmaya çalışanla rın, aradıklarımı bulamadıkları gerçeği serilir gözümüzün önüne. Evlerinin karşısındaki bir kızın, pencereden kendisine devamlı bakması gibi bir takım olayların tesiri ile çeşitli plato nik aşklardan kurtulmuştur şimdi. Yeni bir hayatı vardır. Üç senedir Kavaklıdere’de, ar kadaşı Enosla birlikte yokuşlar çıkarak, arkadışının 20 kilo zayıflamasına sebep olan mace ra neticesinde arzusuna nail ilmuştur. Şim di artık Kızılay’a çıkmamakta, her gün derse girmekte ve ancak belli birkaç kızla selamlnşa bilmektedir. Her hareketi haftalık karar namelerle tespit edilir ve bunlara uymak zo runluluğundadır. TURGU1 UÇUK Bütün davranışları cinsel bir simetriyi ko rur, şekildedir. Rümuzlandırır, adlandırır ve benzetir. Uzun boylu kızları beğinir gibiyse de, asıl canının çektiği tombul kızlardır. Uzun boylu kızlara olan merakının en büyük örnek lerinden biri, Siyasiyündan bir hatun için bir askerle giriştiği amansız mücadeledir. Netice 35 de Amorti Turgut bir nakliyat aracı olmaktan ileri gidememiştir. Esas canın çektiği, tombul kızlardan bi rini bu sene sınıf iptidaîde bulmuşsada klasik müzikten fazla bahsetmesi yüzünden Bambi İbrahim’in akrabası olma şansını kaybetmiş tir . , Her mesele hakkında fikir yürükmekten hoşlanır. Oysa ki belli bir kaç konu dışında, fikirsizdir. Her fırsatta zeki olduğunu .belirt mek için kimsenin tanımadığı veya herkesin tanıdığı bir takım kızların nüfus kütüklerine varıncaya kadar, herşeylerinden bahseder. SÜIIAN OLGAÇ : Hangi şehirde doğduğu bazı korkunç se beplerle saklayan, şişkin göz kapaklarından dolayı kendisini Rommy Schneider’in soyun dan sayan bu sessiz, teorik donjuán kahvede üç kâğıtçılık yapıp sonradan hayatın sıkıcı oldu ğunu sayıklamakta, müzmin nezle olduğu için daima burnunu çekmektedir. Hocalar bu ro mantik nezleli sesinden rahatsız olmasın diye derse hiç girmemekte, sinemalara gidip bu nezle meselesini orada herkesten gizlemeğe ça lışmaktadır. Anlayışı basit olduğu için aşkı da basit bulmuş, aşk yoktur diye bir martaval yumurtlamıştır. Bülent Sayar Mektebe ismiyle birlikte gelen (morceau) ve ilk geldiği sene «Kayıkçı Kul Morso» ismi ne lâyık görülen bu adam, geldiği sene Ker Yaman’la kadim dost olup onunla birlikte şarkı söylemeye merak salmış, bu merakı halâ zail olmamıştır. Hatta en büyük sınıfta aldığı loafer’ları naylon torba içinde çiviye asması, amerikan cilâsı bulmak için Ker Yaman için Ker Yaman tarafından tar kale diplerine mi ras bırakacağnı söylemektedir. Son senelerde zamparalık hastalığını tu tulmuş, bu arada Sekreterlik, Kolej, Kız Lise si, Kız Teknik Öğretmen, Anafartalar Kız Or ta ve Ayşe Abla gibi bilumum mekteplerin de vamlı müdavimi olmuştur. Ayrıca lisede ka zandığı lakabının tam tersini de, seminer ça lışmaları sırasında iktisap etmiştirErkmen Özkan «Nerde beleş, orda yerleş» lâfını kendisine şiar edinen Erkmen Özkan, Mülkiye’de bir evolüsyon geçirerek, ilk sınıfta entellektüel pozlarda geçinirken, en sonunda «Ölücü» sı fatına hak kazanacak bir seviyeye gelmiştir . Karşı cins üzerimdeki tesiri hayli yüksek tir. Bunu bir kaç sefer incelediğimizde, bir ke resinde elinde tavşanla, diğer bir seferinde ise yere bozuk para (!) düşürürken tespit et tik. Kendisine sap denilmesine çok kızmakta dır. Derslere karşı pek ilgisi olmamakla bera ber, son zamanlarda Egesoy Muzaffer’in ders lerine uykusunu bile feda ederek girmeye baş lamıştır. Bir avantası olmadan bunu yapmaya cağı gözden uzak tutulmamalıdır. Okuma sürati bakımından sonuncu olmak tan (saatte 6 sayfa) Hamza Gaddar sayesinde (saat 3,4 sayfa) kurtulmuştur. Bütün vasıflarnın başına ağır (!) sıfatını eklersek yanlış olmaz. TÜMCER UÇAROL : Andana’da romantik bir gecede mehtabı kaçırmamak için acele dünyaya gelen bu ge cenin izlenimlerini yazmak için kalem, kağıda el atan ve yazıyı acele öğrendiğinden arap saçı na döndüren bu şair taslağı, karı Ankarada gör düğü zaman çok şaşırmıştır. Her gece sokakta yay burcunu araması; çok yavaş yemek yemesi, arkadaşı Tumay'ı küplere bindirir. Yatmadan önce dolap önünde kitap okumak ve günlük hayatının istatistiklerini çıkarmak gibi aptalca işlerle uğraşan, yatıp kalkıp Freud’dan söz eden bu şapşal ruhlu talebe, aç bir edebiyatçı olacağı halde tahsildar olduğuna çok yakın maktadır. TUNAY İNCE : Ereğli’de doğduğu günde ebenin anasın dan fazla para koparmak için söylediği «Ya kışıklı bir oğlun oldu.» Sözlerine gerçekten iııanıp o vahşi çevrenin kızlarının kanına gir- kunç se lam dan ı soyunhvede üç ıcı olduluğu için r bu roısm diye idip bu meğe çat aşkı da martaval | : j j ; meğe uğraşan, kazara bir ikisini tongaya dü şüren, kendisine bakmadan bunları İslah etmeğe kalkışan bu daimî kavuncu talebe zamparalık konusunda onun bunun kafasını şişirmektedir- S o y adının aksine çok kalın olan Tunay, günlük uzun uykularından dördüncü ders başlarken uyanıp «Yemek vakti gelmiş» diye, ayın altısından ve yedisinden sonra kendisine kredi açan Kazıkçı Kemal’e koş maktadır. Her gece en uzun ve dokunaklı olan şu duayı yapmaktadır. «Allahhım ya ayları 6-7 güne indir, veya bursları on katına çıkar.» O ĞU Z A Y D E M İR I olmasın.» diye notuna tekrar tekrar bakmak tan listeyi eskitmiş, «İllahlah» diyen Büro me murları tarafından zor kullanılarak dışarı çı karılmıştır. : Köy Öğretmem Okulu fideliklerinde bes lenerek buğün Mülkiye’de acele süt vermeğe çalışan, bir ara Öğretmen Okulunun kendisi ne verdiği otları inkâr ettiği için dört yıldır devlet babayı peşinden koşturan bu adam, kah velerden gizlice üç kağıtçılık yapmakta, icra memurlarından korktuğu kadar İngilizce ho calarının adım uyuz ya da öküz diye telâfuz et melerinden çekinmektedir. İmtihanlarda, ger çekten gündüzleri çalışan, Yahya Kemal Kaya’ya özenerek, «Efendim, vallahi billahi çalışı yorum.» diye yalanlar kıvırıp fazla not almak için elan inkar ettiği öğretmenlikten medet ummaktadır. Konya’lıdır ve biraz palavradır. ADNAN AREN A S IM Ö Z G Ö Z Ü K A R A : mehtabı ı bu geı, kağıda .rap saçırada gör: sokakta k yemesi, atmadan günlük i aptalca ın söz edebiyatçı ık yakın- ı anasınliği «Yaçekten inına gir- IV Mâliyenin baş mevlithânı Asımın so yadı gözlerinin kapkara oluşumdan mülhem dir. Radyo ve gazinolardan aldığı teklifleri se si ile mütenasip görmediği için henüz hiçbi rini kabul etmemiştir. Yeşilaycıyım demesine rağmen geceleri Asmaaltında çaktırmadan ka fa çektiği tesbit olunmuştur. Şimdilik sınıfta «İsteyin Gazel Attırayım» programlan tertip lemekle yetiniyorsa da rağbet görmediğinden buna son vermek zorunda kalmıştır. Ş E N E R B Ü Y Ü K T A Ş K IN X- «Kimse benden not istemesin» diye çivi yazısını kullanan, somra, yazdığını kendisi de okuyamayan, bu arkadaşımız, bir otomobil gezisine çağırılacağını umacak kadar da iyi kalbüdir. Biigüne dek «Edebiyat»m E sinden bile teğet geçtiği görülmemişken, Mekteb-i Mülkiyeye gelmeden önce bir yarışmayı kazandığını iddia etmesi bir bomba tepkisi yaratmıştır. Güneş Hocamızın davudi sesini bi!e bas tırmıştır. Yapılan sıkı bir araştırma, yarışma yı kazanan yazının Şener’in öğretmen olan ba bası tarafından yazıldığını ortaya koymuştur. Kendisinin de şaştığı bir kaza sonunda, Haziranda İngilizceden 6 almış, «Bir yanlışlık Derslere olan müzmin alerjisi ile Totoyu bilen geride bırakan Adnan aybaşlarında bi!imum para harcanan yerlerde kadim dostları Arnavut Can ve Kürdan Co ile arzı endam edip, ayın sonlarına doğru orucun faydaları üzerine bir seri konferanslar tertipler. Bu arada esp rileri ile iklimleri değiştirmek kudretine sahip olduğunu da göstermek lütfunu hiç esirgemez. Pastoral özentisi sebebiyle Marmara’da Ça n’ın taka yelkenlisiyle yaptığı gezide Ergin’in yegâne hayat sigortası ve onu oksaliptüslerden koruma görevini yüklenen Adnan bu görevini hakkıyla yerine getirme mutlulu ğuna erişmiştir. İşletme imtihanında Cumhur Bey’in evlenme üzerine verdiği nasihatlara sa dık kalmanın doğru olup olmayacağını düşü nüp sonumda en doğru hareketin müfettiş ol mamak olduğunu bulmuştur. Balıkçılığa bilârdo masasında başlayıp bundan balıkçılığın Türkiye ekonomisindeki yerini fanatik bir şe kilde savunan Adnan'a hayatta nice nice büyüle balıklar yakalamasını öğütleriz. TUNCER ŞENKAL 1944 de Konya Ereğlisinde doğdu. 1960 yılında Bahçelievler Deneme Lisesini bitirdik ten sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesini kazandığı halde Mülkiyeye ayak attı. 37 dost geçinip, saman altından işleme etüd Ieıi yapan, bütün yıl sabahlayıp yine kavunu seçen arkadaşımızı, üssüsümizan kazazedesi olmaktan« Hayyatta en hakiki mürşit ilimdir» vecizesi bile kurtaramamaktadır. ALEV KILIÇ D oğar doğm az etrafına b ir göz gezdiren, bu y a rım d ü n y a y ı b e ğ e n m iş fa k a t a y n ı a n d a göz le rine b ir endişe b u lu tu d ü ş m ü ş tü r . M in i m in i el le rin i a ç a ra k « A lla h ım sen b e n i ç a m u r la r d a n kok o ru » diye y a lv a rm a s ın a ra ğ m e n d u a s ın ın kabul o lu n u p .o lu n m a d ığ ı d o k trin d e m ü n a k a ş a lıd ır . Mülkiy e ’de yediği ç a m u r la r ın h a d d i he sabı y o k tu r. Fa k a t c ü m le tü llâ p ta r a fın d a n ç o k sevilir. N e sağa d ır. N e solcu. D a im a m u te d il b ir p o litik a ta k ip eder. H a y a tta en s in irle n d iğ i şey k e n d is n e «Alev Y a k a r» diye h ita p edilerek m a z is in in ha tırla tılm a sıdır. B u yüzden hatunlard an b irin i (sırrını b ilin ) Kantinde dövmekle tehdit etm iştir. Seyahati çok sever. Avrupaya kadar uzanm asına rağm en, Anad o lu n u n i ta b ii g ü z e llik le r in i te rcih eder. E n çok Güney’den hoşlanm ıştır. Bunda, havasının tin e u y m a s ı y a n ın d a b a ş k a s e b e ple r de sıhha v a rd ır. A d a n a 'd a h a c ıa ğ a la rd a n te k lif a la n yegâne h a tu n d u r. M ü lk iy e y i b itir d iğ i z a m a n d iğ e r h a tu n la r ın ak sin e u z m a n lık ta g ö zü y o k tu r. T a n rın ın boş b ir z a m a n ın d a ih s a n eyle diği re s im k a b iliy e tin d e n faydalanarak Venedik, Paris, Madrit...» gibi sanat m e rk e zle rin d e re sim serg ileri a ç m a k k a r a r ın d a d ır. TİRAJE AKOL Cümle cinsi lâtifler istikballerini garanti lemek amacı ile «enayi» ayaklarına yatarken, o bütün hızı ile asistanlık ayaklarında dolaşı yordu. Bn nihayet mektep-ül çiftçilikte gübroloji enstitüsü proflarından bir yamaklık koparabildi. Kızılay menfaatine imtihan geceleri def ter dağıtan, hersene 500 TL. verip öğrendiği muhasebe derslerini cümle arkadaşlarna öğ retip yine en düşük notu alan, arkadaşları 38 NURİ UMMAN Prof. Ferman’dan sonra Şahane tarihinde tescilli olan bu arkadaşımız bütün profları; bütün tüllap ve proflarda onu tanırlar. Meş hurdur. Yani- Çorum Lisesinin kıymetlerin den olan Nuri doktor olmak myatinde iken iken Şahanede gelmiş geçmiş ineklerin pabucu nu dama attıran has ve damızlık inek oldu- Faz la bilgi ile kafa doldurmanın yani istifçiliğin ananelerle yasaklandığını bilmediği için genç yaşma kıymakta ve tüllâba kötü (!) örnek o-l maktadır. Aşk ile yüzüğü bir arada yaşıyacağına kani olduğundan bekârlık sultanlıktır «pren sibini hukuken ihlâl etmektedir. Dürüst arka daşımıza, gül bahşecinde güller arasında üssümizaıı kazazedesi tüllabın hayır dualarını ala rak yaşamak isterse; ileride şahane de ilim ir fan erbabı olarak aman diyen tüllaba kılıç kaldırmamasını c.iimle lüllâb adına hatırlatırız. TUNCER ŞENKAL 1944 de Konya Ereğlisinde doğdu. 1960 yılında Bahçelievler Deneme Lisesini bitirdik te nsonra Orta Doğu Teknik Üniversitesini kazandığı halde Mülkiyeye ayak attı. ; etiid kavunu zazedesi ilimdir» Her imtihandan sonra muhakkak çaktım diye ağlaşan ve yine de yediden aşağı not al mayan bu saf çocuk II. sınıfta gayet parlak bir hatunla en büyük aşkını yaşayıp, üç defa aşkyla beraber sinemadan kovulunca Çankaya sırtlarını aşındırdı- İyi iktisat ve maliye bildiğini iddia etmesi ne rağmen 4 yıldan beri kronik tediye açığı vermekte ve bursları 1 ay evvelden yemekte dir. Allah encamını hayreylesin. Kendisi şimdi münhaldir. Yemeklerden etli pideyi, bestekârlardan Zühtü Dedeyi, çi çeklerden Laleyi, eğlencelerden dans etmeyi sever. Talip bayanların en kısa zamanda sağdıçları olan Fatura Burhan ile Taşoroıı Nur’a muracatları. GÜNEŞ CARAMAN nrihind_‘ jrofları; ır. Meşnetlerinde iken pabucudu- Fazifçiliğin in genç rnek o-l şıvacağır «prenst arka da üssürım alailim ira kılıç ırlatırız. ı. 1960 bitirdikrsitesini | | BURHAN ÖZFATURA 1960 yılı kasımında Mülkiye semalarında birdenbire yakıcı bir «Güneş» parlamağa başladı. İşte Güneş bu suretle bütün hemcinsi kız arkadaşlarını geride bırakarak, cümle tüllâbı cayır cayır yakmaya başladı. Kurbanlar arasında • «süt çocukları» bile bulunmaktadır Bilhassa baygın bakışları ve yürüyüşünün zara fetiyle can yakmaktadır. Erkek arkadaşlar Gü neş’e Kazgan vasıtasıyla yalvarıyorlar : 1943 de Mustafa Kemal Paşa da babası nın tekkisinde mübarek cuma günü, namazı müteakiben şu fani dünyaya duhûl eyledi. Şimdiye kadar bizi mahvettiğin yeter, bun dan sonrası için biraz merhamet!... 1960 da Balıkesir lisesinin bitirdikten sonra sabî sübyan olarak Mülkiye ye girdi. Yaptığı suluca esprilerle kısa zamanda temayüz etti. YILDIZ DURU — Fena da espri yapmaz hani — İlk zamanlarda ahenkli bir adım atamaz ken, Kelle Tunçer ve Taşoron Nur’un dans dergâhında aldığı feyzle kısa zamanda dans virtiözü olarak, iç gezide Maaşallah Çoşkun’b. yaptığı iç gıcıklayıcı tu/isti sansasyon yarat tı. Bir gece uykudan uyanıp, domuz eti yiyen erkeklerin karılarını kıskanmadığı nazariyesini ve cinler teorisini ortaya atarak tip ilmi ni kökünden sarstı. Derslerde Alev’le birlikte hocaları haya tım bezdirici bir politika takip etmekten hu susî bir zevk duymaktadır. Ayrıca kız yurdun da da düzen ve sükûnu bozup arkadaşlarını isj'ana teşvik etmekle itham edilmektedir. Bütün bunlara rağmen arkadaşlığına d3yıım olmayan bu zarif kızımız, mezuniyetten sonra Hindistan’a gidip ilmini ilerletmeyi dü şünmektedir. Kendisine orada bir «raca» bul masını tavsiye ederiz. Aşırı bir anarşisttir. Kazgan yüzünden Hü samettin’i dövmeye bile teşebbüs ettiği riva yet olunmaktadır. 39 N U R ÖZSOM ER 1943 de İstanbul da Çarliston yapa yapa dünya sahnesine arz-ı ondam eyledi. 1960 da Haydarpaşa lisesini bitirip, Mül kiyeye sakalsız, gür saç ve 1.5 miyopla girdi. Saçları azaldı. İlk senelerde Fatura Burhan ve Kelle Tuncer le beraber Mülkiye — Kolej; — Kız Tek nik — Dil Tarih ring seferleri yapmıştır. Basketbol Maçına giren bütün mülkiye lilerin «Mülkiye Hey» narasından tanıdıkları bariton sesli çiçeği burnunda bu genç, Gar Gazinosunda Los Trios Carinoslarla yaptığı Bossa - nova larla sosyetede sansasyon yarat mış ve aynı geçe 3 Milyoner kendisine kızlarım vermeği teklif etmiş, fakat «beni annem evlendirecektir» diye reddetmiştir. Şimdi yap tığı bu enayilikton dolayı saçını başını yolup zâri — zâri ağlamaktadır. M usatfa Bayraktar ALPAY ÇELEBİÇİOĞLU İlkbaharda kırlarda dalgalanan güzelim papatyalar arasında bir tenesi vardı ki, pek iri ve zarafetsiz teşekkül etmişti. İşte bu Alpay’dır. Buna rağmen Alpay kızlar arasında —her ne dense— «elma şekeri» diye anılmakta, fakat kendisi «horoz şekeri» denilmeyi tercih et mektedir. Dış geziye Sırf bedava gidebilmek için kendisini gezi başkam seçmiştir. M u s ta fa B a y r a k ta r to s u n g ib i b ir d e lik a n lı d ır. D erslerde n o t t u tm a k âd e tin d e d e ğ ild ir. S a dece dinler. B ü tü n araştırm a ve geliştirme faaliyet lerini köy çevrelerine hasretm iştir. A yaklarının b u çevrelerde, çok derin izleri g örülm üştür. ^i-Sarı gülüm açmaz mı? Aşkı beni yakmaz mı? - Şarkısının kendisi için yazıldığını cak kadar hüsnü bir şahsiyettir. sana Ahm et Barındır H a s b ir in e k tir. İn e k le r, yinede k a n u n a d aya n a m a z, e k im d e geçer. İs ta tis tik G enel M ü d ü r lü ğünde çalışarak, istikbalini garanti ettiğini sanacak kadar saftır. Türk m em u rların ın içine göm üldükle ri bürokrasi, fena halde canını sıkm akta, bakan veya o n a m u a d il b irşe y le r o lu n c a, y a p acağı r e fo r m la r ş im d id e n u y k u s u n u k a ç ırm a k ta d ır . B ilu m u m n u n la rı ta rih ve n u m a ra s iy le ■a yapa ka b ilir . 16. y ü zy ıld a n kalan Y a h u d i sitili p a lto s u çok m e ş h u rd u r . S B F . de en ha y ra n o ld u ğ u şa h ıs la r, a s is ta n t V ahd e t ve L a lif'd ir. p, Mül. ı girdi, MEHMET ALİ TÜRKER Çok zeki o ld u ğ u n u za n n e d e n , d a im a en a rk ' ile Tunız Tek- sırada o tu r a n b u v a ta n d a ş L o c o m o tio n C o şk u ıı'u kadim dostu, Taşkafa Sevinç’in baş belâsıdır. An a sın m sözün d e n ç ık m a y a n h a y ır lı b ir e v lâ tir liilkiyeıdıkları Gar yaptığı ı yaratızlarını em evi yapı yolup Nişanlısını anası beğenmiş, o da (Eh...) diyerek m a gösterm iş, k ız a n a la r ın ın g ö n lü n ü k a z a n m ış tır. AYHAN AKICOYUNLU mecmuanın artık çıkmaması üzerine, her me selede ukalalık edip madara olmaktadır. İSMAİL EMEN Büyük bir akşamcı olduğunu iddia eder. Buna rağmen bir bardak birayı içince yurda küfeyle getirilen bir kişidir. Istanbııla M.T.T.B. kongresine gittiğinde, Eskişehir’de kalan aş kını unutup, utanmadan zamparalık yapmağa kalkışmıştır. SEVİL ÇİMEN Asilliği, kibarlığı ve güzelliği nefsinde topluyan inek kızlarımızdaııdır. Kendisine atılan bütün ayakları kırmıştır. Ş ah a n e n in en fa a l k ız ıd ır . E sk i c e m iy etin ikinci b a ş k a n lığ ın ı y a p m ış tır . ICazgan'da h e m c in s lerine çam ur atılm asından çok korkar. «ICaynanacığım nasılsınız?» E n çok sorduğu sorulardan olııp, ş im d id e n a n tr e m a n y a p m a k ta d ır. Y a r d ım is teye isteye tü lla b ın k a n ın ı k u r u tm u ş tu r . Başkanları bile, refüze edcek k a d a r k a s ın tıd ır . îlikanlıd ir. Safaaliyetının bu | HAKKI ÖZEL Adanalı bir hacıağadır. Her işe burnunu sokar. Konuştuğu herkesi sıkar. Kar yağınca kendi kendine kartopu oynadığı tesbit edil miştir. f il iz a dayaüdürlüsanacak üldüklean veya fo rm la r YENER KALYONCU Havuç Fikret’in en samimi arkadaşıdır. Ancak üçüncü sene sonunda cemiyete girmeğe muvaffak olmuştur. Kendisine eîitelleklüel ha va. vermek için, bir zamanlar devamlı surettealıp okumadığı Yönleri cebinde taşırdı. Bu GURER Derslere davamlı girmesine ve iyi bir şe kilde çalışmasına rağmen, asla haziran yüzü görememiştir. Bir ara ordunun devamlı sark ma ve süzülme tehlikesi ile karşı karşıyaydıŞimdi ordunun daha önemli bir takım mese lelerle uğraşması yüzünden, biraz ferahlamıştır. ERSEN ARSEVEN Altı yaşımdaki goril yavrusunu andırır. Gelmiş geçmiş en büyük palavracılardan biri dir kendisi. Konuştuğu ve üzerinde en çok ka fa yorduğu meseleler, kemerle ilgili meseleler dir. Çok iyi bir voleybolcu olduğunu iddia et mesine rağmen, adam olmadığından mecburen Kolej Takımında oynatıldığı, takım arkadaş larınca itiraf edilmiş bir gerçektir. İyi voley bol oynamasını bilmediğinden, son maçta da kolunu kırmıştır- Bir ara istikbalini, Nejat Eczacıbaşı’nın yanında garanti altına almak istemişse de, sonradan gözlerini İskenderun’a çevirmiş ve neticede kör olmuştur. 41 CENGİZ TUNCER Antalya’da doğan bir balinadır. Futbol oynadığını sanar. Kasaplık yapar. Birinci sınıf ta cemiyete seçildi. Çok ulakâlık ettiği için hemen istifaya zorlandı. II. Sınıfta geçirdiği bir deprasyon yüzünden haziranda rapor ala rak Bedros’un kurbanı oldu. Gün geçtikçe şiş manlayan Cengiz, başkan olduktan sonra bir ara 35 kilo vermiş; sonra aniden tekrar şiş manlamaya ve Birinci nevi sigarayı bırakıp, Yeni Harman içmeğe başlamıştır. Bu arada ikinci başkanın istifa etmesinde önemli bir oynadığı söylenirsede siz bunlara inanmayınız. İLKER TUNAİL Bebekliğinde ana sütüne baklavayı, ter cih ederek bugünkü amorf vucuda sahip ol muştur. İdeali F 12 pilotu olmaktı. Fakat Mülkiye’ye girerek fonksiyon oldu. Spordan çok hoşlanmasına rağmen, spor yapamaz. Yalnız anlamadan seyreder. İki dakikada bir yemek yer. Yanlız ¡Ramazanda günah olmasiin diye bu fasılayı beş dakikaya çıkarmıştır. Son za manlarda kafayı üşütmüş olup kendisini Bizzet sanmaktadır. Yaman Atalay Daha doğar doğmaz ebesine evlenme tek lifinde bulunan, «bütün kızların kendisine âşık olması», arkadaşlarının kızlarına ayak atması ve her tanıştığı kıza evlenme teklif etmesiyle meşhur olan bu arkadaşımızın, yakışıklı ol masına rağmen prodüktivitesi hayli düşüktür. «Poker losyonu», «nazlı bebek», «parla mak» gibi lâfların yaratıcısı. Mülkiye tarihin de ilk defa kendi kendine isim takan bu «Ker», aynı zamanda «Yayla Aşkı» isimli bir eserin de yazarıdır. Allahın izni, peygamberin kavliy le eserini bu sene bitirebilmeyi ümit etmekte dir. Ayrıca şanssızlığı da çok meşhurdur. Bu yüzden poker masalarında aranan bir tiptir. İstikbal için lisan (!) üzerinde derinleşmeyi düşünmektedir. Bu hususu pek anlıyamadıksa da kendisine yine de başarılar dileriz. 42 ı Bütün bunlara rağmen çok mütevazı olup, «Abi hayatta kızdan başka şeyler de var, niye onlardan bahsetemiyorsunuz» diyecek kadar alçak gönüllülük göstermiştir. Artistlerden Sophia Loren’i, şarkıcılardan işe Elvis Presley’i çok beğenmekte olup, bütün düşüncesi bir an evvel diplomasına kavuşmaktır. Bülent Üstünel Sayın hocamız Besim Üstünel’le soyadın dan ve biraz da gülmesinden başka hiç bir ben zerliği olmayan ve nüfus kâğıdına Bülent yazılmasına rağmen, daha ziyade «Hamza» is miyle tanınan ve senelere göre bu ismi çeşitli varyasyonlara uğrayıp, bu meyanda «Lu.\ Hamza» şeklini de iktisap eden ve fakat en sonunda «Hamza Gaddar» isminde karar kılı nan, sevişme stiliyle Mike Hammer’i bile ge ride bırakan, inandığını söyleyen, söylediğine de inanan, bu sevimli arkadaşımız, aşk litera türüne «Geddarizm»in kurucusu olarak geç miştir. Dansta hareketler üçe ayrılır» postülasım ortaya atan Hamza Gaddar, hayatta daima üç rakamının uğruna inanmış fakat şimdiyekadar bunlardan yalnız birini iktisap edebil miştir. Bilhassa «bodrumda kese kâğıdı pat latması», «kezzaptan çok korkması», ile çok meşhurdur. E r t a ı ı C ir e li Erdek’Ii 35 kızın hâmisi, bilumum parti, çay, balo, saz, caz organizasyonlarında ihtisas sahibi, elinden çok kız geçmesine ve bu arada yılan hikâyesinin de ortaya çıkmasına rağ men ilk aşkını halâ unutamıyan bu arkadaşı mız, her ne kadar bir çok isimlere muhatap ol masına rağmen Sicilli Kantinde «Gavat» adıyla tescil edilmiştir. Ciddi eserler okuyorum diye, bu kitapla rın arasına koyduğu ucuz aşk romanlarını okur. Etrafına, kendisini bilgili adam diye yut urmuş ve cemiyeti devamlı bir üyesi olmuş tur. Her kızı sever ve her kızdan nefret eder. UĞUR ERCAN Bir Tatar aşiret reisinin oğludur. Eskişe hir’de uzun yıllar yaşadıktan sonra, kendisinin de bilmediği bir sebeple Mülkiye’ye düştü. Ahçılık yapıp, en samimi arkadaşlarını zehirledi. İç gezide ve Erdek’te bir takım zamparalık ayaklarına yatmışsa'da bunu ağızına yüzüne bıılaştırmıştır. YAHYA TEZEL Karadeniz’li bir lazdır. Ben tiyatro’dan anlarım deyip, tiyatroyu sanat olmaktan çıka rıp tülûat haline sokmuştur. Asla okunma yan ve oynanmayan tiyatro eserleri yazmakla haklı bir şöhrete erişmiştir. En iyi arkadaşları Ankara Kolejinin ilk kısmında ki sübyanlar dır. 43 ZEYNEP TAŞCIOĞLU ALPASLAN SEVİN Son sınıfa kadar imtihanlar haricinde, na diren mektebe gelirken, bu sene derslere de vamlı olarak girmektedir- Sıralar arasında kaybolduğundan hocalar yine derslere girme diğini iddia ediyorlar- Birsen Öngel’in ayrıl maz bir cüzü haline gelmiştir. «Horoz ölür. Gözü çöplükte kalır.» vecizesine tek uyan tip kendisidir, Mülkiye’de- Evli bir çocuk babasıdır. Harpokulunu bitrerek su bay olmuştur. Mülkiye’ye girmesi Mülkiyeli ler için bir talihsizliktir. ten ren diğ: işin SEVİNÇ DALYONOĞLU Kızları tavlamak için «bütün yürüme ve sarkma yollarını» bildiğini, fakat «artık zam paralıktan bıktım» diyerek aile babası olmak istediğini söyleyerek nişanlanmıştır. Her şeye burnunu sokar. Fonksiyon meraklısıdır. Bü tün foyalarını Yalçın Yaycıoğlu’nun bize an latmıştır. Taşkafa’nın gazabından korktuğu muz için sizlere nakledemedik. i i / HÜSEYİN YILMAZ ÇAVUŞOĞLU Amasya’lıdır. Konuştuğu zaman, ne söyleği anlaşılmaz. Her kıza, «sizde makas var mı?» diye süzülür. Bir iki hafta öncesine, kadar ar kadaşları ile konuştuğu yegane mevzu, cumar tesi günleri yapılacak partilerdi. Şimdi ni şanlandığı için bu mevzulardan artık bahsetmi yor. CEMAL AKÇAN 1928 yılında, Tarsus’ta doğmuş olup evli iki çocuk babasıdır. Askerî bir disiplin al tında, dersleri hiç kaçırmadan takip eden gru bunun baskısı ile derslere girdiği rivayet edi lir. OU CEMAL TALUM 1929 yılında İstanbul’da doğmuştur. «Be karlık sultanlıktır.» demesine rağmen her gün evleneceği kızı tahayyül eder. Etrafa «Klasik müzikten çok hoşlanırım,» demesine rağmen, piyanoyu görünce «işte çocuklar bu keman dır.» diyecek kadar müzik aletlerini iyi tanır. KAZIM YÜKSEL Karamürsel’in en kabadaysıdır Arap Kezo. Kantinde Fısıldadığı zaman. Dekan odasından «Bu ne gürültü» diye dışarı fırladığı rivayet olunur. Babacan bir adamdır. SELAIIATTİN ERGÜVEN 1930 da Bandırma’da doğmuştur. Mülkiye’ ye girdiği zamandan bu yana, yalnız asker olan arkadaşlaryla münasebette bulunur. Sessiz ve efendi bir insandır. HAŞMET YURTAL 1931 yılda Sivas’ta doğmuştur. Halen be kârdır. Gizli sarkma ve süzülme numaraları vardır. Aklınca zamparalık yapar Yanında do laştırdığı kızları herkese« Kardeşim, teyzemin kızı» diye tanıştırır. Ama biz yutmayız bu nu maraları. İyi bir topçudan ziyade iyi bir ba lıkçıdır- İki defa Muhasebe’den sınıfta en yük sek notu alması, bunun en basit misalidir. Avi lan diDal nin: bas Pollaşt Şer; mu: Mül sek: jisi yad zün disi dığı cen: sok nan dolı Bur nüz yatı den miz «on 44 I TEVFIK ALTINGAN îcızeEvli k suye’li- Malatya’lıdır. Boksör olduğu için, herkes ten dayak yer. Hatta bir seferinde, boks antremanında Tunay İnce tarafından nakavt edil diği söylenir. Babaca tavsiyeleri ile herkesin işini karıştırmakta ustadır. M .TÜZEL GOKYAYLA 1940 Senesi Ocak aynıda İzmir’in bütün ayyaşları istikbale endişe ile bakmaya başladı lar. Zira şarap, rakı ve konyaklardan mamul bir velet dünyaya gelmişti. Ebesi bu bebeği dört galon Dimnit şarabı ve bir yetmişlik rakıdan ibaret banyoda yıkadı. İzmir’in sayılı dayılarından birini olan Pedro Tüzel büyük tatava ile Mülkiye'ye girdi. Şahane’de ilk senesinde ideal bir talebe olan bu mahçup delikanlı bilâhare bilumum Cebeci meyhane ve kahvehanelerinin finansman kay nağı haline geldi. El kalkmayacak kadar yakışıklı olduğu içkı son zamanlarda boks antremanlarına baş layan 90 kiloluk Tüzel’in üçüncü sınıf haziran da kabızlıktan rapor aldığı rivayet okunur. ÜLKÜ ŞİŞÎK Be;ün sik en. an ın*. 7.0. an .’et re ın ve e- n o:n j.a- OLCAY ALTUĞ 1942 yılının bir gününde her fırsatta ben Avrupacıyım demesine vesile teşkil eden İstanbulda îmam Niyazı sokağında dünyaya gel di- O sokakta doğması için bir sebeb vardı, Daha anasının karnındayken o sokakta bir ce nini gözüne kestirdiği hakikattir. Altuğ ailesinin bu ilk çocuğu, bilhassa ba basını sükûtu hayale uğratı, tam bir Marko Polo gibi Türkiyenin bütün mekteplerini do laştı. Pek -iyi bir tahsil görmedi ise de, Hoca Şerafettin Efendiden lâtince, Madam Röne eden musikî, Eşref Şefik’ten balıkçılık dersleri aldı. Mülkiye'ye Reissülküttab Hüseyin Efendiden seksoloji, Bülent Daver’den Kadın Antropolo jisi dersleri almaya geldiysede, Mülkiyeden zi yade meclise devam etti. Paraya olan zaafı yü zünden Merkez Bankası burs yiyeri oldu. Ken disi halâ, mezun olunca içinde yüzeceğini san dığı Merkez Bankası kasalarını düşünür. Yıllarca İmam Niyazi Sokağında gördüğü cenini aradı, fakat karşı cinsten birini ayni sokakta doğduğu yolundaki işletmesine dayanamıyarak aramalarını içleri adî cinsten sıvılar dolu şişelerin dibine de teşmil ettiği söylenir. Bunlara rağmen mantar Ahmedin ağma he nüz düşmemiş olması oldukça şaşırtıcıdır. Ha yatının bütün safhalarını şans üçgenleri üzerine dengelemekte, arkadaşları tarafından Perde mizin pek sevilen kötü adamlarından birine son derece benzetilmekte ve sevilmektedir. Konya Ereğlisin’de dünyaya gelmiştir, Çitlenbik gibi ufacık tefecik tatlı bir kızdır. Mülkiye'ye girdiğinden beri haziran yüzü göreme miştir. Kendisini ressam diye herkese tanıt mıştır. Ama kendisini resim yaparken hiç kim se görememiştir. Herhalde resamlık dediği, photograf makinesi ile resim çekmektir. İkinnın biçimiyle Saduıı Beyin bile dikkatini ç. eda şimdi sıhattedir. SÜEDA ÖZDEN 1943 senesinde doğduğu zaman cümle An talyalIlar bilmezlerdiler ki bu mini mini pembe beyaz kekel bir gün Mektebi Mülkiye’de on ların temsilcisi olacak. Hanım hanımcık, ses siz sedasız atılan tüm ayaklan kıran, saçları nın biçimiyle Sadun Beyin bile dikkatim Çe ken, Süeda, Antalyanın gizli ineklerindendir. <IS ORHAM ŞENER Çorum’un sayılı sahtekârlarından olup Senfonik Sahtekar namıyla maruftur. înek böğürmeleri ve Bethovenin melodileri arasın da doğmuştur. Piyanist olmak istiyordu fakat Milkiyeli olmayı tercih etti. Şube arkadaşı İs mail'le içtikleri su ayrı gitmez. Ona Müzik ders leri vermekte olup, karşılığında Sinemaya gitmektedir. Ceketini atıp Radyo alan Sah tekâr daha sonra radyoyu satıp ceket almış tır. Klasik Konserlerin müdavimi olup. Dev let Konser Salonunun finansman kaynağıdır. Orhan Aksoy’dan burs almaktadır. En bü yük arzusu BETDOVEN II — olmaktır. Bunu gerçekleştirmek için Burs bulup Arabistana gi decektir. , DOĞAN ERDOĞAN 1941 yılında Mart ayında dünyaya gözleri ni açan aşk çırağı Doğan, doğar doğmaz ebesi ne ayak attı. Fakat ayağı çok küçük olduğun dan tutturamadı. Kısa zamanda Niğde havaisinin bir numa ralı sap don juanı olan Teyfür 1959 da Mülkiyeye girdi. İlk aşkını Şahanede, ilk senelerinde Kolej yollarında yaşadığım itiraf eden aşk çocuğu Te^ für’ün son aşkı Mülkiye’de son senesinde, son sınıf gezisinde filizlendi. Ancak bahardan ev vel filizlenen bu aşk şiddetli soğukların tesi riyle zatüre oldu. Son günlerde «Garp Cephesi»ndan esen rüzgârların tesiriyle bu mahzun delikanlının neşelendiği müşahede edilmektedir. AYKUT POLAT Yıl 1941, ay Ağustos Anasından bıyıklı ve mavi kazaklı bir Kürt doğdu- Ebesi mavi ka zağı çıkarmak isteyince bu ufak veledin doğ rularak «kesin lan» diye bağırdığı duyuldu. Balıkesir’e gittiği gün bütün şehre «kesin lan» diye posta attığını yengemiz duydu ve bu dayı ağlara hemen aracıkta çarpılıverdiŞaharıe’ye gelnice «amca»lığım ilân etti. Pek ufak olduğu görüldüğünden bu isim «ta puya» tesil edilmedi. İçkili geçinen Aykut’un bir galoncuk (!) şarap içtikten sonra yurdun beşinçi kat balkanuna çıkarak kestirmeden bahçeye inmeye kalktığı şahitlerle sabittir. İmtihanlarda sorularla ilgisi olmayan ko nuları kopye ettiği hatıratından anlaşılmıştır. URAY ERGUN 1941 yılında doğmamak için 1942 nin Oca ğında dünyaya duhul eyledi. Çin’de doğması na rağmen burayı beğenmeyip, babasını Söke de ikamete mecbur kıldı. Yaşı büyüdükçe, Söse'vi de küçük gördüğünden Lise tahsilini Burdur’da yapmayı tercih etti. Lise tahsilini ta mamladıktan sonra ablacığının tavsiyesi ile ve onun forsunu takviye için Mekteb-i Şaha neye girdi. Şahâne’de Mülkiye’li ve Mülkiye civarlısı kızların tehacümüne maruz kalması na rağmen inekliği elden bırakmadı. İlk yıllar da telâşe müdürünün kan kardeşi, son yılda da Cemil Koç’un eniştesi oldu. Radyodan sık sık «Ayşem» şarkısını istemeye, mavi ve sarı ronkleri tercih etmiye başladı. Yengemiz hak kında «ölüm var, ayrılık yok» diyor. Ona dans hocalığı yaptığı cümle meteliksiz tüllâp duacı. Kayınbiraderi de ayakları için... MEHMET TOPBAŞ İneklerin başı «İmam» Safa’nın hemşeh risi, 1941 tevellüdü Mehmetoğlu Mehmet Topbaş Afyon’un Sandığında, tesadüfen dünyaya geldi. Böylece 6 kardeş ve 16 yeğenli sülâle yarını düzine Mehmet’e sahip oldu. Mehmet VI. ağzının tadını bildiği için ha yata, helvacı çıraklığı ile başladı. Hevesini al dıktan sonra» Afyon külhanbeyleri arasında cesaretle liseyi ikmal etti. Dünyaya gelişi gibi, Mülkiye’yc dühûlü de bir tesadüf eseri oldu. Mülkiye hayatı munis süper ineklik ve son za manlarda da dans öğrenmekle geçti Öğrendi ğini, rüyasında yastıkla, dünyasında «Burdur Gecesi»nde Teke ile tatbik eylediğinden son derece memnun, bizde... Talebeliğinden bizler, evlâtlığından ailesi babalığından yengemiz ve evlâtlarının mem nun kalacağından şüphemiz yoktur. SADIK KUTLU 1941 senesi 21 Ağustosunda Maraş orman larındaki bütün ayılar şenre indiler. Zira «ayı ların ayısı» «Ayı Sadık» dünyaya gelmişti. Ayı lar Maraş’ta üç gün üç gece şenlikler tertip et tiler,armutlar yenildi, bol şurupları içildi, gü reşler yapıldı. Sadık armutların tesiriyle ikin ci gün yürümeye, üçüncü gün böğürmeye baş ladı. 1959 senesinde Kıpti Keramettin tarafın dan burnuna halka takılarak Şahaneye indiri lip, kalem aşısıyla ehlileştirilerek adama ben zetildi. Cebeci Havalisinin bilûmum meyhane ve kahvehanelerinin müdavimlerden olan Sadık’ın her ne hikmetse son zamanlarda narin kızlara karşı aşırı bir sempatisi olduğu müşahade edilmektedir. i K^LKİNttAK SANAYiLESMEK LE MÜMKÜNDÜR KAZGANI ÇIKARANLAR Sİ Başkan : -, -Üyeler : Hüsamettin UTKUTUG Yıldız DURU Alev KILIÇ Şengül SÜALP Can BORAY Teoman AİLE BABASI Volkan Vural İris ÇAĞAN Ö iE ilB A W İ 4 K'uÇ'JK. TA SA R R U FLAR IN IZI BU UGUR.DA K U LLA N A C A K T E K BANKADIR 48 Güler DİKKAYA Oya Çilesiz NE HEYECANLANIYORSUNUZ? 7 MECBUREN AYAGf t SAYINCR KALKACAK! Faik Hızıroğlu ve O rt. Selnikel Koli Şti. SELNİKEL ISITMA ve KLİMA CİHAZLARI F A B R İ K A S I Kalorifer kazanları. Buhar kazanları, Boyler, Hidrofor, Salon ve Fabrika tipi sıcak hava cihazları, Vantilâtör ve Aspratör imalâtı. F a b rik a : B üyük Sanayi 1. Caade 13 Telefon: 11 43 73 — 1177 25 M erkez: Ziya Gökalp Cad. Y ıldız han 19/2 Telefon: 12 83 74 — 12 9107 BİR ÇEKİLİŞTE TA M A H I PARA OLARAK 2 . 0 0 0 . OOİ 1 İ R A VERİLECEKTİR 29 Ağustosta yapılacak bu çekilişte ,0ad" 100.088 lira ; 10ac'e, 50JÛ0 lira | ooi 10 a d e t s |Q kuruluş 20 a d e t g 2 0 ■■ ıra İra ■D yıl donumu dolayısiyle hazırlanan fevkalâde İkramiyeler serisi A y r ı c a 200 talihliye biner ve 500 talihliye iki yüzer ¡¡ra verilecektir Birikmiş p a ra la rın ı en g e ç 28 MAYIS : a k ş a m ın a k a d a r b a n k a m ız a y a tıra n la r bu çekilişe girerler ve KREDİ BANKASI i'.: j ^ B u y o ld a Sizde vadeli lıer 50 ve vadesiz her 100 liraya bir kur’a num a rası alarak açtıracağınız hesapla Çiftehavuzlarda: X I Apartm an dairesi 1 Adel 50.000 lira 1 Adet 10.000 ¡İra 2 Adet 5.000 lira Ayrıca 52.500 lira tutarımla çeşitli [tara ikramiyeleri cem’aıı 200.000 lira bulunuyor. S iz d e y o lu n u z u n ü z e rin d e k i şubelerinde bir hesap a çtırara k şansınızı deneyiniz. İLLER BANKASI SERMAYESİ 6 0 0 - 0 0 0 - 0 0 0 İl Özel İdareleri, Belediyeler ve Köylerin Harita, İmar Plânlan Su, Elektrik, Yapı Tesisleri Proje ve Yapımları ile HER TÜRLÜ BANKACILIK HİZMETLERİ İÇİN EMRİNİZDE VE HİZMETİNİZDEDİR Mevduatmızı İller Bankasında Biriktirebilirsiniz. Kamu yaran türlü tesisler için İLLER BANKASI’nm son yıllada yaptığı fiili yatırımlann gidişi şöyledir : 1960 Yılı Fiilî Yatırımı 159 Milyon TL 1961 Yılı Fiilî Yatırımı 205 1962 Yılı Fiilî Yatırımı 171 » » 1963 Yılı Fiilî Yatırımı Finansmanı Bankaca sağlanarak Beledi- 190 » lerce yapılan yatırımlar ........................ 165 » » Toplam... 890 Milyon TL. 1964 Programında ele alınan işlerin toplam keşif bedeli 580.000.000,— lira olup, fiilen yatınlacak miktar 219.939.000,— liradır. Çeşitli Zengin İkram iyeler.' İşlerinizde "Em n iye t TÜRKİYE’NİN AKARYAKIT İHTİYACININ EN ÇOĞUNU ... TEMİN EDEN YEGANE ^ ^ J v\ A I • '■İstanbul, ■ ’ '• / VI • MİLLİ MÜESSESEDİR."': 'Vv '/ ■ r - « Jt r * İskenderun, İzmit ve İzmir Bölge Müdürlükleri İle Antalya, Afyon, Adana, Bandırma, Boğaz(köprü, Balıkesir, Ceyhan, Diyarbakır, Etimesgut, Erzurum, Erzincan/Eskişehir, E r e n g ü lü s ,' Gazlemlr, Giresun, Güvercin, Kuruçeşme, Konya, MerzIEon, Malatya, Mudanya, Rize, Samsun, Söke, Trabzon, Yeşilköy Depoları ve 700 Acente Teşkllatlyle Yurdun Akaryakıt Tevziatını Mükem melen yerine Getirmektedir. •V ' "( •; i '• i. i. » ' .V -f f Petrol Ofisi Bumeyanda Turizm Mevzuuda da Yurdumuza Hizmet Etmektedir. • 1: i { Misal Olarak; Kapıkule Tesislerini Gösterebiliriz. İki Ayrı Blokta Olmak Üzere 12 Müstakil Odadan Müteşekkil, Modern Bir Anlalayışla Döşenmiş Olan Bu Odalarda Her an Sıcak Soğuk ve Duş Mevcuttur. Motel’in Lokantası Günün Her Saatinde Hizmetinizdedir. Nakil Vasıtalar İçin Servis İstasyonunda Kalifiye Personel Emre Amadedir, f Akaryakıt İhtiyacınızı Petrol Ofisi’nden Temin Etmek Menfaatiniz l İcabıdır.vC::':;V:fv"'--:v^ \ II ^ J_t \ ^ \ J o F \ b s S İhtiyatlar: 19.910.000 Hernevi Banka Muameleleri Elli Senelik Tecrübesi 93 Şube ve Dünyanın her tarafındaki muhabirleri ile hizmetinizde Tasarruf Mevduatına geniş şanslarla ikramiyeler sağlar I Çektiğiniz. Siyah ■Beyaz Resimleri 10 SANİYEDE, Renkli Resimleri İSE 50 SANİYEDE Emsalsiz ton ve renklerde size Tab ederek VEREN DÜNYANIN TEK MAKİNASI Böyle bir makineye salıijv olmanın zevkini sizde tatmakta geçikmeyinlz!’ TÜRKİYE UMUMÎ M ÜM ESSİLİ: Çetin Giökçeatam ‘ ZAFER:. MEYDANI 8/A ANKARA — Tel : 12 12 14 mm ,Zeytüıyağ, çay, su ve civciv maldnaları - Çeşitli komple maklnalar. * 'V v:' “ y f a Çeşitli tip treyler - Madencilik teçhizatı - Vagonetler. Çeşitli J,: barakalar - Krikolar. Çeşitli tarım alet ve makinaları. Tarım savaş aletleri - Çeşitli 1 *‘ pülverlzatörler Makina akşamı - Yedek parçalar - Dişiller - Takım ve mastarlar -İş İ.J u. ii-J. t-.-l'J . »V : .. . kalıpları. MAKINA ve KİMYA ENDÜSTRİSİ KÜRÜMÜ ı 1 9 6 4 Y IL IN D A DAHA ÇOK İ K R A M İ Y E DAHA H İS S E KAZANM A ŞANSI Y U R D U N D İL E D İĞ İN İZ Y E R İN D E FEVKALADE APARTM AN ÇOK M ESKEN D A İR E L E R İ SEN EDİ ve DEVLET T A H V İL İ Ç E Ş İT L İ v e z e n g I n p a r a PARASI İ k r a m iy e le r i AKBANK BİR KUTUDA KİBRİT ÇÖPÜ SERMAYESİ: 500.000.000 TL. M A D E N . ENERJİ VE B A N K A C I L I K S A H A L A R I N D A '29 Y IL D A N B E R İ MEMLEKET H İZ M ET İN D ED İR. YALNIZ TEKEL KİBRİTLERİNDE Şiddetli Baş Ağrılarına Karşı Kinlııli GRİPİN Başarı île Kullanılır Gripin, baş, diş, adale, sinir ve soğuk algınlığından mütevellit bütün ağrıları sür’atle teskin eder Gripin, grip ve nezle başlangıcında bir çok fenalıkları önler Benzerlerinden Sakınım? Hakiki-Gripin aldığınızdan emin olmak için GRİPtN Markasına Dikkat EHiniz. 4 saat ara ile günde 3 adet alınabilir. 1926 -1963 38 SENELİK GEÇMİŞE SAHİP OLAN Türkiye Şeker Sanayiinin ESKİŞEHİR TURHAL ERZİNCAN Büyük Atelyeleri ile Diğer 14 küçük Atelyesi 'M ÜKE M M E L T E S İ S L E R İ ELEMANLARI İLE ESKİŞEHİR Tel: 29 20. DAİMA VE E M R İ N İ Z D E D İ R TURHAL Tel: 17 İSTANBUL T el: 22 44 70 BEYAZ ÇİMENTO Dergimizin meydana getiril me sinde yakın ilgi ve kıymet li yardımlarını gördüğümüz Ş A R K Matbaasına ve müstah demlerine teşekkürü borç bi liriz. , 1964 yılında ve Mütaakip yıllarda da devamlı olarak istihsal edilecek ve her an kıymetli müşterilerimizin emirlerine ama TÜRKİYE ÇİMENTO SANAYİİ T. A. Ş. Erzincan Tel: 70 ANKARA Tel: 12 30 70 BALIKESİR ÇİMENTO FABRİKAMIZDA de bulundurulacaktır. T E C R Ü B E L İ | Kar.gan Komitesi M ü d ü rlü ğü 32 ŞİLEP 4 TANKER DİKKAT SÜRAT TECRÜBE it in a KONTİNANT AKDENİZ LİMANLARI ARASI Adres : Telefon D. B. DENİZ NAKLİYATI T. A. Ş. FINDIKLI İSTANBUL Telgraf : D. B. CARGO — İstanbul — Türkiye i s m i n H a r ik a s ı T#prakta hnM Ç iftç in in öz 8asato Bereket M ark ası L AVERD A Ziraat Makinaları Bütün çeşitleri ve bol yedek parçaları ile ’• öı ''«S"” ^¡T • Ü llfct JL’-tVj •-%; * Çiftçinin emrindedir. ■il 7 , . ; T Ü R K İ Y E Y E G  N E NİHAT M Ü M E S S İ L İ AYMAN | ’ ■ i5 «l ■Ci ¡1 *8 M 1 . Telefon: 44 24 20-44 55 07 Galata Mertebani Sokak Hulusi Bey Han Kat : 3 No. 7 İstanbul ¡®r' u m ■& DENİZCİLİK BANKASI T . A .0. 1964 Y ı l ı n d a 4 Çekiliş 1 Kişiye 100.000 T.L. Her Çekilişde bir GAYRİMENKUL 3 Gayrimenkul Müşterinin arzu ettiği Şehirde ( 50.000. T. L. değerinde) 1Gayrimenkul SUADİYE’DE ( 61.500. T. L. değerinde) Ayrıca zengin ve çeşitli PARA İkramiyeleri VADESİZ Her 200. - liraya - VADELİ Her 100. - liraya BİR K U R ’A NUMARASI ¡¡i İ.L-.i DENİZCİLİK BANKASINA en az 200 Lira yatırarak talihinizi deneyiniz Y U R T TOPRAKLARINDA ARANILIP OZKAYNAKLARIMIZ. QLAH Raman G arzan Germi k Magri p Batı raman Kurlalaıi-, Çelikli BÖLGELERİNDEN SAĞLANAN EN YÜKSEK STANDARTLARA GÖRE KURULAN BATMAN RAFİNERİSİNDE İŞLENEN EN ÜSTÜN NİTELİKTEKİ ÜRÜNLER5 MODERN SATIŞ İSTASYONLARIMIZDA TU RKIYE PETROLLER! A.O. YURT HİZMETİNE SUNMAKTADIR O a k tt H a k İ ttir L Y : *o»ü ouhk i»r<ı IIP ” Ny’Vgjr?! m s m m m it!{»*«HAT» lOlilll Evden - eve S W IS 5 A I R Bütün Dünyaya TUZCU 0 6 UJ Hava Nakliyatı Servisi v& h *& £& 1A T A filltûn h u şirketlerin Se/afiıyetû acentasıdır Tel : 125863 MATBAACILIK- LEVAZI1ÂT - KÂĞITÇILIK YENİ TESİSLERİYLE HER ZAMAN HİZM ETİNİZDEDİR. = cK lla p , - y/feoınua işlerince yenilikler G aran tili iş-A zam i K olaylık A ŞARK K MATBAASI ARZ REKLAM Alm an R e s s a m : Desinatör W olfgang Cremers Yönetiminde FOTO • RESİM - KAPAK - AMBLEN - BROŞÜR - TABEL - MECMUA ■ -REKLÂM BROŞÜR HİZMETİNİZDE T e l : 11 0 2 31 n . n n ı ı u . 1 .- m ı m ı r .ii/ .lK .l.x lU A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z lR A A T B A N K A S lT U R K I Y E C U M H U Y E T Z IR A A T B A X K A S lT C lt K l Y E C U M I I U I ! l Y C T 1 Z İR A A T B A T C R K IY E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT C R K IY E C U M E T Z IR A A T B A X K A S IT C R K IY E C U M H U R IY E T IZ IR A A T B A T C R K lY E C U M H U R t Y E T lZ iR A A T B A X K A S lT U R K lY E C U M H U R lY E T I Z tR A A T B A N K A S IT U K K IY E C U J T Z lR A A T B A X K A S lT C R K lY E C U M H U R I Y E T lZ lR A A T B A T C R K IY E C U M H U R IY E T IZ IR A A T B A X K A S IT U K K IY E C U M IIU R IY E T IZ IR A A T B A X K A S IT C R K IY “Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U K I Y E T l Z l R A A T B A T U R K lY E C U M H I . 'R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S IT U R K I lt A A T I I A X K A S lT U H K l Y E C U M H U R I Y E T I/1 IE A A T B A T U R K lY E C U M H U R l Y E T 1 Z IR A A T R A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z IR A A T B A X K A S IT U R K I ¿ K A A T B A X K A S IT U K K IY E C C .M II U R I Y E T lZ lR A A T B A T C K K IV E C U M H U R lY E T IZ IR A A T B A X K A S IT ü R K lY E C U M H U R lY E T lZ lR A A T B A X K A S IT U R K tY V A T B A X K A S 1 T U K K 1 Y E C U M I IU U l Y E T 1 Z İ R A A T B A T C R K I Y E C U M H U R lY E T lZ lR A A T B A X K A S I T C R K lY E C U M H U R IY E T I Z lK A A T B A N K A S I T U R K lY h ? \ A T B A X K A S IT C R K I Y E C U M H U R I Y E T 1 Z İIÎ A A T B A T C R K IY E C U M H U R IY E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K IY E C U M H U R IY E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K IY E C ? A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T lZ lR A A T B A T C R K lY E C U M IIC R IY E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K lY E C U M H U R t Y E T lZ lR A A T B A X k A S I T C R K t Y E C I ? k\ T B A N K A S I T L ' R K l Y E C l M I I U R I Y E T I Z l R A A T B A T U R K IY E C U M H U B IY E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K IY E C U M H U R IY E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K IY E C U ? ¿ T B A X K A S IT C R K 1 Y E C U M II U R I Y E T İ Z İR A A T B A T ü R K lY E C U M H U R lY E T IZ lR A A T B A X K A S IT C R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M B A X K A S I T C lt K I Y E C U M H U R I Y E T lZ lR A A T B A T C R K lY E C U M H U R lY E T IZ lR A A T B A X K A S IT U R K l Y E C U M IIU R IY E T IZ IK A A T IIA N K A S IT U R K IY E C U M I T B A X K A S IT C ltK I Y E C U M H U R I Y E T IZ 1 K A A Y B V T O R K IY E C U M H U R IY E T IZ IR A A T B A X K A S IT C R K IY E C U M H U K IY E T IZ IR A A T B A X K A S IT C R K IY E C U M H T B A X K A S IT U R K I Y E C U M II U R I Y E T IZ IR A A T B A T U R K lY E C U M H U R lY E T lZ I R A A T B A X K A S I T U R K lY E C U M H U R I Y E T I Z lR A A T B A X K A S lT U R K lY E C U M H U A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T lZ lR A A T B A T U R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U .M II U R I Y E T IZ I I t A A T B A X K A S IT U R K IY E C U M H U R A T B A X K A S IT U R K IV E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A T C R K l Y E C U M l l U R l Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T C R K l Y E C U . M I I U R l V E T I Z I I t A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T Z I R.- ; V T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T l Z l R A A T B A T Ü R K lY E C U M H U R t Y E T lZ IR A A T B A N K A S IT U ltK tY E C U M llU K IY E T IZ lR A A T B A X K A S IT U R K lY E C U M H U R tY E T Z m A \r B A X K A S IT C R K lY E C U M H U R lY E T lZ IR A A T B A T C R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T C R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T B A X 'K A S I T U R K I Y E C U M H U R l Y E T Z I R A . Í l R A X ' K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z İ K A A T B A T C R K I Y E C U M I I U R lY E T I Z lR A A T B A X K A S I T C R K lY E C U M H U R IY E T lZ I R A A T B A X K A S I T C R K lY E C U M I lU R t Y E T Z lR A A X R V X K A S I T U K K I Y E C U M H U R I Y E T lZ lR A A T B A T U R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R IY E T Z IR A A ' X K A S I T U R K I Y E C U M I I U li IY K .T IZ 1 R A A T B A T U R K lY E C U M H U R l Y E T I Z I R A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M II U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T Z IR A A T İ K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ 1 K A A T B A T U R K lY E C U M H U R l Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T Z IR A A T I: i A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ İR A A T B A T C R K l Y E C U M H U R lY E T lZ I R A A T B A X K A S I T l'R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T Z IR A A T I!.' ^ S IT C R K I Y E C U M H U R I Y E T İZ IR A A T B A T U R K lY E C U M H U R l Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T Z IR A A T B .■ il T t 'R H l Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T B A T U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S lT C ltK l Y E C U M H U R I Y E T Z IR A A T B A ‘ T U R K İY E C U M IIU R IY E T IZ İR A A T B A T U R K lY E C U M H U R l Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K /N E C U M H U R l Y E T lZ lit A A T B A X K A S IT U R K IY E C U M H U K l Y E T Z IR A A T I ! A ? [U K K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A T U R K lY E C U M H U R l Y E T I Z I R A A T B A X K A S IT n H U R I Y E T I Z IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U .M II U R IY E T Z IR A A T B A X " * R K l Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A T C R K l Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT J U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T Z IR A A T B A X ¿ K 1 Y E C U M H U R I Y E T lZ lR A A T B A t C r k iy e c u m iiu r iy e t iz ir a a t b a x k a s ij J U R lY E T IZ lR A A T B A X K A S I T U R K lY E C U M H U R lY E T Z lR A A T B A X i I Y E C U M H U R I Y E T lZ lR A A T B A T U R K lY E C U M H U R l Y E T I Z I R A A T B A X K A S l \ l ’ R IY E T IZ lR A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T Z IItA A T B A X ü I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A T U R K lY E C U M H U R l Y E T I Z IR A A T B A X K A S IT i A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M II U R I Y E T Z IR A A T B A X K 1 Y E C U M I lU K l Y E T lZ lR A A T B A T U R K I Y E C U M 11U R l Y E T I Z. I I t A A T B A X K iA S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T Z I R A A T B A X K ¿ E C U M H U R I Y E T lZ lR A A T B A T U R K lY E C U M H U R l Y E T I Z I R A A T B A X K ^ ItS IT U K K l Y E C U M I I U R I Y E T Z IR A A T B A X K C U M 11 U R I Y E T 1 Z I R A A T B A T C R K IY E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K \ IY E C U M H U R I Y E T Z IR A A T B A X K .V C U M 11l K l Y E T l Z l R A A T B A T U R K lY E C U M H U R l Y E T I Z I R A A T B A X K 11 Y E C U M H U R I Y E T Z I R A A T B A X K A ‘ U M IIU R IY E T lZ lR A A T B A T Ü R K 1 Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K v l Y E C U M H U R I Y E T Z IR A A T B A X K A M i l U R I Y E T lZ lR A A T B A T I 'R K lY E C U M I I U K lY C T I Z I K A A T B A X K \ l Y E C U M H U R I Y E T Z IK A A T B A X K A M H U R I Y E T lZ lR A A T B A T U R K IY E C U M H U R IY E T IZ IR A A T B A X i l Y E C U M H U R I Y E T Z IR A A T B A X K A 111 U R I Y E T l Z l R A A T B A T C R K IY E C U M H U R IY E T IZ IR A A T B A X 4 'E C U . M I I I R I Y E T Z I R A A T B A X K A I I U R I Y E T lZ lR A A T B A T U R K tY E C U M IIU R IY E T IZ IR A A T B A II U R I Y E T Z IR A A T B A X K A I U R I Y E T lZ lR A A T B A T U R K İY E C U M IIU R IY E T IZ İR A A T B A M H U I t l Y E T Z IR A A T B A X K A |J U R I Y E T l Z l R A A T B A T U R K İY E C U M IIU R IY E T IZ İR A A T B A f U R I Y E T 7 . l!t A A T B A X K A I I I Y E T lZ lR A A T B A T C R K IY E C U M H U R I Y E T IZ 1 R A A T B A : U R I Y E T Z I R A A T B A X K.-V i'R l Y E T lZ lR A A T B A T C R K İY E C Y E T I Z I R, I R I Y E T Z . I R A A T I I A X K.AJ ¡/E l Y E T l Z l R A A T B A T Ü R K İY E C U U R I Y E T Z I R A A T I ! A X K .» ŞI Y E T I Z 1I t A A T B A T C R K İY E C I U R I Y E T Z I R A A T I! A X K > ¿ I Y E T lZ lR A A T B A TCRK1YECJ IU K I Y E T Z IK A A T B A X K J j Y E T lZ lR A A T B A T C R K İY E C U M 1 I I Y E T Z IR A A T B A X K ' ( ¿ . Y E T lZ lR A A T B A T C R K IY E C U M H U R I Z IR A A T B A X lfl k 'E T I Z I X A A l B A T C R K lY E C U M IIU : V e t iz .i r a a t b a T U R K IY E C U M H U R IY C T IZ 1 Xj V ’. t i z i r a a t b a T U R K IY E C U M H U R IY E T IZ IR .' V .T I Z I R A A T B A T U R K I Y E C C M H t'lt l Y E T t Z lIt. X T lZ lK A A T B A Z IR A A T B A j T Ü R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z I HZ J t iz .ir a a t b a t ü r k iy e c c m h u r i y e t iz ir a ! T İZ IR A A T B A I H U R I Y E T Z IR A A T B -V M 111 ' R I Y E T Z I R A A T B ¿ t c r k iy e c u m h u r iy e t iz ir a ) r lZ IR A A T B A U M II U R I Y E T Z I R A A T T Ö R K 1 Y E C U M I1 U R İY E T İZ İR A 1 İ Z IR A A T B A U M 11U 111Y E T Z I I t A A T 0 T U R K I Y E C U M IlU B lY E T I Z lR A / J IZ IR A A T B A T C R K IY E C U M H U R I Y E T İZ İR A A T I! ^ C I 'M I I U R M E T Z I R A A T 1 'Z IItA A T B A Ï C U M 11U R 1Y E T Z I R A A , T C R K IY E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K . [¡Z IR A A T B A T U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K J ■:C U M 11 U R I Y E T Z i R A . y İZ IR A A T B A ■ X U M 1 IIR 1 Y E T Z 1 K fZ IR A A T B A T C R K IY E C U M H U R I Y K T İZ IR A A T B A X K A S 1T Ü Y T C R K IY E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I E C U M 11U R I Y E T Z I R A tflR A A T B A T Ü R K IY E C C M H U R I Y E T IZ IR A A T B A N K A S IT Ü R K IY E ' _____ I Y E C I ' M 1 l l ÉR I Y E T Z I T U R K lY E C U M H U R lY C T lZ I K A A T B A X K A S I T U K K lY E C U M M lT t f ; ^ ^ ^ ^ ^ T U R K I Y tX :U M IIU R lY E T lZ IR A A T B A X K A S IT U R K IV E C U M H l R I Y E T Î 7 f l 5 ^ B 3 ie W f ^ T R K lY E C U M I I U R I Y E T T C R K IY E C U M H U R I Y E T IZ 1 R A A T B A X K A S IT U R K M E C U M IIU R l Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K lY E C U M I IU R l Y E T İZ IR A A T B A T C R K lY E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K IY E C U M I I U R lY E T lZ I R A A T B A X K A S lT U K K lY E C U M H U R l Y Z IR A A T B A T U R K I Y E C U M I I ! ‘ R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C I M l I U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y, Z IR A A T B A T C R K l Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M II U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M II U Z IR A A T B A Z IR A A T B A T U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T I! A X K A S IT U R K IY E C U M II Z IR A A T B A T C R K IY E C U M IU :R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I» ' E T I Z I lt A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M II T C R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T B A X K V S IT U R K 1 Y E C U .M II U R I Y E T I Z I R A A T H A X K A S I T U R K I Y E C U . Z IR A A T B A T C R K IY E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K l Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I V E C U IZ İK A A T B A 1 Z İR A A T B A T C R K l Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT C R K l Y E C U M I I U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I YECJ T C R K l Y E C U M H U R I Y E T lZ I R A A T B A X K A S I T U lt K I Y E C U .M II U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y İZ IR A A T B A T C R K IY E C O IH U R IY L T IZ IR A A T B A X K A S IT U K K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I İZ IR A A T B A İZ IR A A T B A T U R K ! Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M II U R I Y E T 1 Z İK A A T 1 IA X K A S IT U li T C R K l Y E C U .M II U R I Y E T I Z IR A A T B A X K A S l T t R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z IR A A T I ! A X K A S I T r lZ IR A A T B A İZ IR A A T B A T U R K I Y E C U M I I U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S '] ¡ T İ Z İ IS A A T B A T Ü R K İ Y E C Ü M H C R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T C R K t Y E C U M H U R I Y E T I Z I I! A A T B A X K V -T İZ IR A A T B A T U R K I Y E C U . M H U R lY E T I Z ll: A A T B A X K A S lT U R K lY E C I ’ M l l l l t l Y E T I Z IR A A T I ! A T C R K l Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T I ! A X K A S I T U R K I Y E C U M I I U R I Y E T I Z I R A A / . ’» J T IZ İR A A T B A ¿ T İZ IR A A T B A E T IZ lR A .V f B A E T IZ .IR A A T B A lE T lZ lR A A T B A Y E T lZ lR A A T B A 1Y E T l Z l R A A T B A i’ E T I Z I R A A T B A R l Y E T IZ IR A A T B A ! I Y E T lZ lR A A T B A U R I Y E T I Z 1R A A T B A T C R K IY E C U M H U R IY E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ . U 'R l Y E T l Z l R A A T B A T C R K I Y E C U M H U R I Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U M II U R I Y E T I/. l!.- . T U R K I Y E C U M H U R I Y f r r l Z I R A A T B A X K A S I T U R K l Y E C U M I I I ' R ! Y E T 1 Z 1 R .V . T C R K l Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y T U R K lY E C U M H U R l Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E T C R K IY E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y T C R K l Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y T C R K IY E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y T U R K IY E C U M H U R IY C T IZ IR A A T B A X :« A S IT U R K I Y T U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y T U R K ! Y E C U M IH R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E J XI '■ >* Bankasındaki tasarruflarınız size huxur T U R K I Y E C U M H U R I Y C T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K IY E C U M II U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C C M 1 I L * ■ . - S I T U R K I Y E I'U M l II R l Y E T IZ IR A A T B A T U R K I Y E C U M H U R I Y C T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T I! A X K A S IT U R K IY E C U M H U I“.'. ■.••.‘.••A S IT U U K I Y E C U M H U R I Y C T IZ IR A A T B A T U R K IY E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ.IR A A T B A X K .\ S1 T U R K I Y E C U M H U R lt •,*.’. •.’.••,'.'• *.*.’• •*.*K A SIT UKK I Y E C U M H U R I Y E T IZ .IR A A T B A T C R K l Y E C U M II U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M II U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U .M II U R I Y E *.'.••.*. K A S IT U R K I Y E C U .M il U R I Y E T lZ lR A A T B A T U R K tY E C U M H U R lY E T IZ lR A v V T B A X K A S IT U R K lY E C U M H U R lY E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K IY E C U M H U R IY E T .-. •>* *.•**. " H X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A \TBA T U R K ! Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S IT U R K I Y E C U M H U R I Y E T IZ IR A A T B A X K A S I r U R K I Y E C U M H U R I Y E T Z l.- V .- •.‘B A X K A S IT U 'R K l Y E C U M H U R I Y E T lZ lR A A T B A T Ü R K t V ____ __ _ _ _ . ._ __ . . . . . - „ _ _ «% ---W.I . . m .. . « . . . . .. . w áSn *a ta . • « X» « • » « ■ ■ ■ • ■ l l l aP T " ! I I I a • * PI* «VI.* I OtTI ' T» ■/ I •%! I I*/• I » I « • l - p * ä I t»N « -T*.. a T U R K I _____________ ______________________________ T U R K I Y E C U M H U R l Y E T I Z I R A A T B A X K A S I T U R K I Y E C U .M II U R T U R K I Y E C r M I I I I R I Y r r t ^ l l l A A T I I • V I/ A « i T r i ) u l v r r r M . ı m » ı