Türkiye`de diyaliz hizmetleri sunumu için yenilikçi geri ödeme
Transkript
Türkiye`de diyaliz hizmetleri sunumu için yenilikçi geri ödeme
Türkiye’de diyaliz hizmetleri sunumu için yenilikçi geri ödeme modeli İçindekiler 1. Yönetici Özeti 4 2. Kronik böbrek yetmezliğine küresel bakış 8 2.1. Giriş 2.2. Renal hastalıklar ve tedavileri 10 2.2.1. Kronik böbrek yetmezliği nedir? 10 2.2.2. Renal replasman tedavileri 12 2.2.3. Gidişat 17 2.3. Son Dönem Böbrek Yetmezliği'nin güncel durumu 18 2.3.1. Küresel bakış 18 2.3.2. Türkiye'de SDBY durumu 20 2.3.3. Türkiye'de diyaliz hizmeti sunumu 24 2.3.4. Gidişat 27 3. Diyaliz geri ödeme modelleri 28 3.1. Giriş 29 3.2. Fiyatlandırma modelleri 31 3.2.1. Hizmet karşılığı ücret planı 32 3.2.2. Paket ödeme planı 32 3.2.3. Kişi başına düşen ödeme planı 33 3.3. Verimlilik bazlı planlar 2 9 34 3.3.1. Diyaliz yöntemi planı 35 3.3.2. Klinik sonuçları planı 42 3.3.3. Hasta özellikleri planı 49 4. Türkiye'de potansiyel yeni diyaliz geri ödeme modeli 52 4.1. Türkiye'deki mevcut geri ödeme modeli 53 4.2. T ürkiye'de potansiyel yeni diyaliz geri ödeme modeli 55 4.2.1. Yeni bir geri ödeme modeli için gerekenler 55 4.2.2. Diyaliz modalitesi düzenlemesi 56 4.2.3. Klinik sonuçların düzenlemesi 58 4.2.4. Hasta karakteristikleri düzenlemesi 60 4.2.5. Üç düzenleme planının kombinasyonu 61 4.3. Kalitenin kontrolü ve izlenmesi 62 4.4. P otansiyel yeni diyaliz geri ödeme modelinin uygulamaya konması 65 4.5. V erimlilik bazlı planı içeren bir geri ödeme modelinin etkisi 66 5. Sonuç ve öneriler 68 6. Bibliyografya 72 3 1.Yönetici özeti 4 Kronik Böbrek Yetmezliği (KBY) böbrek fonksiyonlarının geri döndürülemez biçimde gitgide yok olmasıdır. Hastalık baş gösterdiğinde, böbrekler kandaki atıkları temizleme, idrarı yoğunlaştırma ve bazı temel bileşenleri tutma işlevlerini yitirirler; hastalarda anemi, yorgunluk, halsizlik, huzursuz bacak sendromu, göğüs ağrısı, nefes darlığı, yüksek tansiyon, uyku bozuklukları ve kemik hastalığı bulguları ortaya çıkmaya başlar. KBY'nin ileri dönemine ise Son Dönem Böbrek Yetmezliği (SDBY) adı verilir; hastalar böbrek fonksiyonlarının tamamını veya tamamına yakınını yitirir, yaşayabilmek için Renal Replasman Tedavisi (RRT)'ne gereksinim duyar. Bugün hala böbrek nakli, daha uzun hasta sağ kalımı sağladığı ve hastaların günlük yaşamını daha az kısıtladığı için SDBY tedavisinde en çok tercih edilen yöntem olmaya devam ediyor. Ancak, böbrek hastalarının sadece bir kısmı nakilden yararlanabildiği için Türk SDBY hastalarının çoğunun gördüğü renal replasman tedavisi diyalizdir. Türkiye Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Registry verilerine göre, Türkiye'de 2011 yılında 64,877 hasta renal replasman tedavisi görmekteydi. 2001 ile 2011 arasında SDBY'nin prevalansı bir milyonda 353'ten 868'a çıktı ki, bu da yıllık %9'luk bir artışa tekabül etmekte. Türkiye'deki SDBY vaka sayısı milyonda 238 ile 2011'de Avrupa ülkelerine kıyasla en yüksek, dünya genelinde ise en fazlalar arasında. KBY, ekonomi ve sağlık alanındaki etkilerinden ötürü Türkiye'de sağlık makamları için önemi gittikçe artan bir meseledir. SDBY vakalarındaki ve komorbiditedeki artışla birlikte tedavi giderlerinin de yüksek oluşu, hasta yönetimini daha karmaşık bir hale getiriyor. 2011'de Türkiye'de RRT gören hastaların %82'si hemodiyalize, %7'si periton diyalizine giriyordu, nakil ile hayatını sürdüren hastalar ise kalan %11'i oluşturuyordu. Buna ek olarak, hemodiyalizle tedavi edilen hastaların sayısı yıllar içinde artmakta, periton diyalizi kullanımı ise azalmaktadır. Türkiye'de diyaliz sektörünün bazı sıkıntılar yaşadığı iyi bilinmektedir; özel diyaliz merkezleri mali durumlarının kritik oluşundan şikayet ederek iflasa sürüklendiklerini belirtirken, hasta dernekleri daha iyi kalitede hizmet beklediklerini, tıp dernekleri ise şu anki hizmet koşulları hakkında kaygılı olduklarını belirtmekteler. 5 1. Yönetici özeti Türkiye, kısıtlı kaynaklarla da olsa, sektörün sürdürülebilirliğini sağlamaya çalışmaktadır. Türkiye, birçok başka ülke gibi, diyaliz hizmetlerinin fonlanması için bir geri ödeme modeli kurdu. Geri ödeme ile kastedilen, bir servis sağlayıcının verdiği bazı hizmetler karşılığında aldığı finansal bedeldir. Geri ödeme modelleri sağlık sisteminde rekabeti teşvik etmekte ve verimliliği arttırmaktadır. Dünya genelinde geri ödeme politikalarının sürekli olarak evrim geçirmesi, bütün hükümetlerin maliyet kontrolü ile sosyoekonomik durum gözetmeksizin tüm hastalara yüksek kalitede hizmet sunma arasındaki ideal dengeyi kurmakta zorlandıklarına işaret ediyor. Geri ödeme modelleri birbirini tamamlayan iki plan ile yapılandırılabilir: • Fiyatlandırma planları: Bu planlar tarifeyi hesaplamak için sağlanacak hizmet sayısını (ilaç, diyaliz tedavisi, ulaşım, teşhis, damar yolu vs.) ve vakayı (tedavi başına, hasta başına veya kişi başına) temel alan geri ödeme oranını belirler. • Verimlilik bazlı planlar (performans karşılığı ödeme): Bu planlar geri ödeme oranını verimliliği ve sağlanan hizmetin kalitesini göz önünde bulundurarak ayarlarlar. Planların hizmet karşılığı ücret gibi basit olanlarından daha karmaşık olanlara doğru evrimi, hasta yönetimi modelinde değişime 6 ek olarak risklerin tayininde, teşviklerde ve sorumluluklarda da bir değişime işaret eder. Bu geçiş bazen performansın tam olarak yerine getirilmesini sağlayan verimlilik bazlı planların ve süreç göstergelerinin birlikte uygulamaya sokulmasıyla ilgilidir. Verimlilik bazlı bir planın hedefi geri ödeme oranının tabanını kalite parametrelerine göre ayarlamaktır. Bunun sonucu olarak bu modeller en iyi tıbbi uygulamaların geliştirilmesini ve kaynakların daha rasyonel kullanımını teşvik eder. Bu verimlilik bazlı planlar üç genel düzenlemeyi temel alır: • Diyaliz modalitesi: Diyaliz sağlayıcılarını kaynakların daha rasyonel kullanmaya ve sağlık sistemi açısından tasarrufu sağlayacak, maliyet bakımından çok daha verimli diyaliz teknolojilerini ve modalitelerini kullanmaya teşvik eder. • Klinik sonuçları: Sağlık otoritelerince önceden belirlenmiş kalite standartlarına göre iyi kalitede hizmet sağlayan merkezleri ödüllendirir. Bu ayarlamaların amacı hasta takibini ve bakımını iyileştirmeye teşvik etmektir. • Hasta karakteristikleri: Diyaliz sağlayıcılarını, masraflarının artmasına sebep olan hastanın durumunun zorluk seviyesine göre prim ile ödüllendirir. Bu ayarlamaların amacı tedaviye erişimde eşitlik sağlamaktır. Türkiye'deki geri ödeme modeli şu an oldukça ileri bir düzeyde. Hizmet sağlayıcılar verdikleri toplam diyaliz seansı sayısına göre geri ödeme alıyor. Diyaliz sağlayıcılarına geri ödeme oranı diyaliz seansları (tek kullanımlık malzeme, doktor ve hemşire), teşhis amaçlı tahliller ve heparini içeriyor. Dahil olmayanlar ise başta eritropoetin olmak üzere ilaçlar, damar yolu erişimi veya hasta ulaşımı gibi diğer tıbbi hizmet ve ürünlerdir. Üç düzenlemeyi bir araya getiren verimlilik bazlı plana dayalı bir geri ödeme modeli Türkiye'nin yararına olacaktır ve bir geri ödeme modelinin tüm ön koşullarına cevap verecektir. Bu raporda tasvir edilen geri ödeme modeli, yüksek kalitede hizmet veren etkin diyaliz sağlayıcılarını teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Bu yüzden iyi kalitede hizmet sağlayan merkezler ödüllendirilirken, düşük kalitede hizmet veren yetersiz merkezler ise daha yüksek ödeme alabilmek adına çalışma biçimlerini değiştirmek ve daha iyi hizmet sağlamak mecburiyetinde kalacaklardır. Diğer bir yandan da, daha verimli tekniklerin kullanımı ve hastaların daha iyi takibi sayesinde komplikasyonlar azalacak, bu da hastalığın doğrudan maliyeti (hastane ve ilaç giderleri) üzerinde olduğu kadar hastaların sağlık durumu ve yaşam kaliteleri üzerinde de olumlu bir etki yaratacaktır. Neticede, yüksek kalite için merkezlere verilecek ikramiyeler toplam maliyetten yapılan tasarruftan karşılanacak; bu da sağlık sisteminin sürdürülebilirliğini önemli ölçüde iyileştirecektir. Bu üç plan, gerek hasta gerekse sağlık sistemi üzerinde yaratacağı etkinin yanı sıra uygulanırlığının karmaşıklığına bağlı olarak da farklı evreler halinde uygulanabilir. Dolayısıyla, önce diyaliz modalitesi, ardından klinik sonuçları ve son olarak da hasta nitelikleri düzenlemeleri uygulamalıdır. Burada nihai amaç, hastalar, hizmet sağlayıcılar ve sağlık makamları için kısa, orta ve uzun vadede getirileri olan, sürdürülebilir bir sistemi garanti etmektir. Merkezlerin değerlendirilmesini güvenilir bir biçimde yapabilmek adına diyaliz merkezlerinin sağladıkları hizmetin kalitesi ve verimiyle ilgili gönderecekleri verileri analiz etmek, denetlemek ve kontrolünü yapmakla yükümlü olacak bir Diyaliz Servisleri Değerlendirme Ajansı kurulmalıdır. Bu rapor Türkiye'nin özgünlük, ihtiyaç ve zorluklarını da hesaba katan yenilikçi bir diyaliz geri ödeme modeli sunma amacını taşımaktadır. Uygulanmasının Türkiye'de diyaliz koşullarının verimliliğini arttırması ve ülkeyi dünya genelinde önde gelen bir konuma getirmesi beklenmektedir. 7 2.Kronik böbrek yetmezliğine küresel bakış 8 2.1. Giriş Kronik böbrek yetmezliği (KBY), nüfusun yaş ortalamasının yükselmesi, artan yaşam süreleri ve çoğu vakada hastalığın geç teşhisi sebeplerinden ötürü kamu sağlığı makamları için önemi gün geçtikçe artan bir konudur. Bu etkenler, daha karmaşık yapıda ve maliyetli SDBY hastaları olmasına yol açan komorbidite vakalarındaki korkutucu derecedeki artışa sebep olmaktadır. Güncel tahminlere göre dünya nüfusunun %5 ila %7'si herhangi bir safhadaki KBY'den mustariptir. Ancak ülke veya bölgeler arasında kayda değer bir farklılık yoktur. KBY'nin en ciddi klinik belirtisi Son Dönem Böbrek Yetmezliği (SDBY)'dir, bu da böbrek fonksiyonlarının tamamının ya da tamamına yakınının kaybı demektir. SBDY renal replasman tedavisi (RRT) gerektirir. İki ana RRT yöntemi vardır: kanı fazla su ve atıklardan arındıran yapay bir işlem olan diyaliz ve renal transplantasyon. Günümüzde, Türkiye’de diyaliz sektörü ciddi bir sıkıntı içindedir. Bir yandan, Health Systems in Transition'daki Türkiye değerlendirmesine göre, küresel ekonomik krizin Türkiye'ye etkisi hatırı sayılır ölçüde olmuştur ve ülkelerin sağlık harcamalarını frenlemeye çalıştıkları bir dönemde, kaynakların sınırlanması kaçınılmazdır. Diğer yandan ise Türkiye'de SDBY prevalansı son on yılda kayda değer ölçüde artmıştır. Bu hastaların RRT giderlerinin yüksek oluşunun yanı sıra, komorbidite sayısı orta ölçekli bir tempoda da olsa sürekli arttığı için, hasta yönetimi de daha karmaşık ve masraflı olmaktadır. Bu durum, Türkiye'yi sağlık kaynaklarının daha verimli yönetilmesi için bir değişime; rekabetin daha çok yer aldığı bir ortam yaratmaya ve sürdürülebilirlik meselelerini ele almaya teşvik etmekte. Her iki tedavi yöntemi de sağlık sistemi üzerinde büyük bir ekonomik yük oluşturur. Avrupa Birliği'nde hasta başına diyaliz gideri, ülkeye bağlı olarak senelik 35.000 ile 85.000 ABD Doları arasında değişebilen bir meblağa tekabül ediyor. 2011'de AB'nde toplam senelik diyaliz tutarının 16 milyon ABD Doları'nı aştığı tahmin ediliyor. 9 2. Kronik böbrek yetmezliklerine küresel bakış 2.2. Renal hastalıklar ve tedavileri KBY'nin teşhisi yorgunluk, anoreksi, kilo kaybı, kaşıntı, bulantı ve hipertansiyon gibi nonspesifik belirtilerin bir arada bulunmasıyla konabilir. 2.2.1. Kronik Böbrek Yetmezliği Nedir? Kronik Böbrek Yetmezliği, böbrek fonksiyonlarının geri çevrilemez biçimde gitgide yok olmasıdır. Bunun sonucu olarak, böbrekler kanı atıklardan temizleme, idrarı yoğunlaştırma ve kandaki birtakım temel bileşenleri tutma işlevlerini yitirirler. Klinik ve tanısal tablo Öncelikle, KBY'nin kendine özgü belirtileri olmadığından, sadece genel bir halsizlik ve iştahsızlığa sebep olan, kandaki yüksek kreatinin seviyesi ile tespit edilebilir. KBY teşhisi genellikle risk grubundaki (ör: yüksek tansiyon, diyabet ve ailede KBY hastası bulunması) insanlarda veya kardiyovasküler rahatsızlık ya da anemi gibi komplikasyonlar olduğunda konur. 10 KBY'nin erken evrelerinde, klinik ve laboratuar işaretleri yoktur veya çok azdır. KBY tanısı yorgunluk, anoreksi, kilo kaybı, kaşıntı, bulantı ve yüksek tansiyon benzeri hastalığa özgü olmayan bir takım belirtilerin bir arada bulunmasına dayanarak yapılabilir. Böbrek fonksiyonları azaldıkça, hasta kan basıncının yükselmesi, letarji, genel bir hastalık hali, renal anemi ve kemik hastalığı gibi önemli ölçüde klinik değişimler yaşar. KBY hastaları sıklıkla hızlanmış damar sertleşmesinden mustarip olur ve kardiyovasküler hastalık geçirme olasılıkları artar. Şundan da bahsetmek gerekir ki, KBY hastalarının çoğu önceden de renal hastalıklar veya bunun altında yatan başka hastalıklar geçirmiştir. Buna karşıt, KBY yaşayan hastaların küçük bir bölümünde ise etiyoloji bilinmez veya bazen geriye dönük tanımlanır. Kronik böbrek yetmezliği aşamaları Hastalığın safhaları KBY, şiddetine göre beş safhaya ayrılır. Bu safhalar böbrek fonksiyonlarının seviyesine göre belirlenir ve glomerüler filtrasyon hızı (GFR) ile ölçülür. Harekete geçilmediği takdirde renal hastaların kronik safhaya ilerlemeleri önlenemez. Bu ilerlemenin ne kadar zamanda gerçekleşeceği böbrek hasarının altında yatan nedene ve tedavisine bağlı olarak hastadan hastaya değişir ve birkaç ay ya da yıllardan söz edilebilir. Aşama 1 2 Hastalığın evrimi doğrultusunda böbrek fonksiyonu gitgide azalır. İlk iki safhada hasta genellikle spesifik belirtiler göstermez ve hastalığın takibi tansiyon kontrolü ve eğer mümkünse asıl hastalığın tedavisi ile yapılır. Üçüncü safhadaki hastalar renal yetmezlik komplikasyonlarına (ör. anemi ve mineral metabolizma bozuklukları) bağlı klinik belirtiler gösterebilir. Dördüncü safhadaki hastalar klinik ve laboratuar bulgularında doğrudan renal disfonksiyona bağlı anomaliler gösterir. Bu safhada ileride yapılacak RRT için hazırlığa başlamak gerekir. Eğer hasta nihayetinde SDBY safhasına ilerlerse, hipertansiyon, anemi, yorgunluk ve renal kemik hastalığı gibi belirtiler görülür. Bu safhada diyaliz veya organ nakli gibi bir RRT gereklidir. Bazı hastalar kronik renal yetmezliğin son safhasında olmamalarına rağmen yaşam kalitelerini yükseltmek adına böbrek nakli yapılmasını seçerler. 3 4 5 Tanım Normal veya artmış filtrasyonla çok hafif böbrek hasarı Böbrek fonksiyonunda hafif azalma Böbrek fonksiyonunda orta derecede azalma Böbrek fonksiyonlarında ağır derecede azalma Böbrek yetmezliği Belirtiler • Normal GFR, 90 mL/ min/1.73 m2 • İdrar analizinde ve/veya radyolojik incelemelerde anormallikler • GFR’nin 60 ile 89 mL/ min/1.73 m2 arasındaki değerlere gerilemesi • İdrar analizinde ve/veya radyolojik incelemelerde anormallikler • GFR’nin 30 ile 59 mL/ min/1.73 m2 arasındaki değerlere gerilemesi • Böbrek yetmezliği komplikasyonlarına bağlı klinik semptomlar (örn: anemi ve mineral metabolizma bozuklukları) • GFR’nin ciddi bir biçimde 15 ile 29 mL/min/1.73 m2 arasındaki değerlere gerilemesi • Hastaların böbrek yetersizliğine bağlı kayda değer klinik ve laboratuar anormallikleri göstermesi • GFR’nin ağır bir biçimde 15 mL/min/1.73 m2’nin altına gerilemesi • Hipertansiyon, anemi, yorgunluk, renal kemik hastalığı vb Tedavi • Diyabet ve hipertansiyon gibi kronik böbrek yetmezliğinin altında yatan sebebin teşis ve tedavisi • Komorbiditelerin tedavisi, kardiyovasküler komplikasyonların riskini azaltmak ve ilerlemesini yavaşlatmak için müdahaleler • Hastalığın ilerleyişinin değerlendirilmesi ve önlenmesi • Kronik böbrek yetmezliğinin sebep olduğu komplikasyonların değerlendirilip tedavi edilmesi • Hastanın diyaliz veya böbrek nakli gibi bir renal replasman tedavisine hazırlanması • Renal replasman tedavisi (diyaliz veya transplant Kaynak: Uluslararası Nefroloji Derneği, Mezzano A, Sergio y AROS E, Claudio (2005) 11 2. Kronik böbrek yetmezliklerine küresel bakış Renal Replasman Tedavileri (RRT) SDBY'de üç ana renal replasman tedavisi vardır: hemodiyaliz, periton diyalizi ve böbrek nakli. 2011'de Türk SDBY hastalarının %82'si hemodiyalize, %7'si periton diyalizine girerken, geriye kalan %11'lik kısmı nakil yapılan hastalar oluşturuyordu. Diyaliz Diyaliz, kanın yapay olarak filtrelenmesi işlemidir. İşlem sırasında kan, böbreklerin artık süzmeyi başaramadığı zehirli maddelerden arındırılır. Diyaliz tedavileri iki tip olarak sınıflandırılır: hemodiyaliz ve periton diyalizi. PD SDBY'nin ilk yıllarında oldukça başarılı bir renal replasman tedavisi olmasına rağmen, PD gören hastalar, kalan renal Renal Replasman Tedavileri (RRT) Yüksek akışlı hemodiyaliz (HFD) Düşük akışlı hemodiyaliz (LFD) Konvektif tedaviler Hemodiyaliz (HD) Diyaliz Renal Replasman Tedavileri Biyofiltrasyon Reinfüzyon (<15 litre) Asetatsız biyofiltrasyon Reinfüzyon (<15 litre) On-line hemodiyafiltrasyon Hemodiyafiltrasyon reinfüzyonu (HFR) Hemodiyafiltrasyon Otomatik periton diyalizi Periton diyalizi (PD) Sürekli ayaktan periton diyalizi İntermitten periton diyalizi Böbrek nakli Kaynak: Uluslararası Nefroloji Derneği, 2010 12 fonksiyonlarının kaybı ve/veya peritonal geçirgenlikte değişimler sebebiyle birkaç yıl sonra HD'e geçiş yapmak durumunda kalabilirler. Hemodiyaliz ise daha uzun ömürlüdür ve yalnızca damar girişi ile sınırlıdır. Hemodiyaliz Hemodiyaliz, kanın vücuttan alınıp çok sayıda yarı geçirgen çok ince kılcal damarla kaplı bir membrandan geçirilerek filtre edilmesiyle gerçekleştirilen bir RRT şeklidir. Kan bu porların içinden dolaşırken diyaliz sıvısı dışarısından dolaşır. Böylelikle, atıklar ve su fazlası elimine edilir. Hemodiyaliz genellikle bu işe özel merkez, hastane veya kliniklerde (ayakta tedavi şeklinde hemodiyaliz), hemodiyaliz üzerinde uzmanlaşmış hemşireler tarafından uygulanır. Öte yandan, hemodiyaliz hastanın evinde de uygulanabilir. Hastanenin ve ayakta tedavi şeklinde hemodiyalizin avantajlarından biri doktor ve hemşireler tarafından vizite ve check-up sıklığı daha yüksek olacağı için hastanın doğru bir biçimde izlenmesidir. Bununla birlikte daha fazla sayıda hastane ziyareti mutlaka daha iyi sonuçlar anlamına gelmez. Üçüncü tip (hemodiyafiltrasyon), hemodiyaliz ile hemofiltrasyonu birleştiren bir diyaliz metodudur. Bu tedavi yöntemi daha yüksek moleküler ağırlıktaki toksinleri ortadan kaldırmada daha başarılıdır. Hemodiyafiltrasyon terapilerinin farklı tipleri vardır, bunlardan biri yakın zamanda hayata geçirildiğinde diyaliz kalitesinde devrim yaratan ve şu an mevcut en iyi RRT kabul edilen online hemodiyafiltrasyondur. Tür Tanım Düşük akışlı hemodiyaliz Bu diyalizin konvansiyonel tipidir. Diyalizlerin düşük geçirgenliği 1 ve membran gözeneklerinin küçük boyutu ile karakterize olur. 15 lt’den az reinfüzyon hacmi Yüksek akışlı hemodiyaliz 15 lt’den fazla reinfüzyon hacmi Kullanılan teknik ve malzemeye bağlı olarak birkaç çeşit hemodiyaliz bulunmaktadır. Diyalizer özellikleri, kan dolaşımı ve solütlerin taşınma tipine göre üç ana diyaliz tipinden söz edebiliriz: düşük akışlı hemodiyaliz, yüksek akışlı hemodiyaliz ve hemodiyafiltrasyon. İlk iki tip, diyalizerin geçirgenliği ve membranda bulunan porların boyutu ile birbirlerinden ayrılır. Hemodiyaliz türleri Konvektif tedaviler Diğer bir yandan, evde uygulanan hemodiyaliz, hastaya otonomi sağlayan bir tedavi yöntemidir. Her ne kadar yardımcı olacak bir kimsenin hazır bulunması arzu edilirse de, pek çok hasta evde tek başına da HD işlemini gerçekleştirebilir. Ev hemodiyalizi hastaya büyük bir esneklik ve daha iyi bir yaşam kalitesi sunar, hastanın tedavi görmek için bir merkeze taşınması gerekmez. Biyofiltrasyon veya konvansiyonel hemodiyafiltrasyon Asetatsız biyofiltrasyon (ABF) Bu teknik diyalizin kalite verimini iyileştirmeyi hedefler. Diyalizlerin yüksek hidrolik geçirgenliği ve membran gözeneklerinin büyüklüğü ile karakterize olur. Sıvı replasmanı 2 saatte 2 litreden az bir hacimle uygulanır. Diyaliz sıvısının tampon solüsyonu yoktur 3. Replasman 2-12 litre arasında bir bikarbonat solüsyonu ile yapılır. Hemodiyafiltrasyon reinfüzyonu (HFR) Bu teknik sorbent kartuşta filtre edildikten sonra hastanın kendi yüksek filtre edilmiş sıvısını kullanarak replasman sıvısının reinfüzyonunu engellemeyi hedefler. Hemofiltrasyon Kan diyalizde olduğu gibi diyolizerden veya ‘hemofiltre’ den pompalanır, ancak diyaliz sıvısı kullanmak yerine istenmeyen maddeler ve su tedavisi sırasında ekstrakorporal akıma katılan bir ‘replasman sıvısı’ ile değiştirilir. Online Hemodiyafiltrasyon Bu şimdilik en iyi tekniktir. Daha geniş bir tip çeşitliliğinde ve molekül boyutlarında daha iyi kan arıtılması sağlar. 1 Diyalizerin geçirgenliği membranın istenmeyen maddeleri başarıyla ortadan kaldırma kapasitesine işaret eder (ne kadar geçirgense o kadar ortadan kaldırma kapasitesi). 2 Replasman sıvısı yüksek filtreleme sırasında kaybolan çoğu sıvının yerine konması için kullanılır. Yüksek filtre edilmiş sıvı çözünmüş moleküllerle elimine edilmiş sıvıdır. 3 Diyalizin bir işlemi de asidozu düzeltmektir. Asidozu dengelemek için hastanın kanıyla tampon solüsyonlar temastadır. 13 2. Kronik böbrek yetmezliklerine küresel bakış Çoğu hasta, lojistik ve mali sebeplerden ötürü haftada üç kez diyalize girmektedir (konvansiyonel hemodiyaliz). Bundan başka, hemodiyaliz terapileri tedavinin sıklığı ve seans süresi temel alınarak da sınıflandırılabilir: • Kısa-günlük hemodiyaliz: Her biri 2-3 saatten haftada 6-7 seanstan oluşur. Evde veya merkezde uygulanabilir. • Konvansiyonel hemodiyaliz: Uzun zamandır, SDBY hastalarının standart tedavisi olmuştur. Hastanede veya diyaliz merkezinde haftada üç sefer olmak üzere gün aşırı yapılan hemodiyaliz seanslarıdır. Ev hemodiyalizi durumunda, hafta sonuna tekabül eden iki günlük ara ortadan kalktığı için haftada ortalama 3,5 seans gerçekleştirilmektedir. Diyaliz süresi değişebilmektedir ancak genelde dört saattir. Her hemodiyaliz tedavisinin avantaj ve dezavantajları vardır (klinik, lojistik ve ekonomik düzeylerde), bunlar raporun ilerleyen bölümlerinde incelenmektedir. • Gece hemodiyalizi: Diyaliz, hastalar uyurken yapılır. 6-8 saat sürer ve haftada üç ila altı kez yapılır. Evde veya merkezde uygulanabilir. Periton diyalizi Periton diyalizi (PD), filtre olarak doğal bir membran (peritoneum) kullanılan bir renal replasman tedavisi çeşididir. Diyaliz sıvısı küçük bir operasyon ile kalıcı olarak yerleştirilmiş küçük, esnek bir tüp vasıtasıyla periton boşluğuna verilir: • Otomatik periton diyalizi; hastanın evinde, gece, uyku sırasında yapılır. • Sürekli ayaktan periton diyalizi; gündüz gerçekleşir, hasta peritonal sıvı değişimlerini kendisi yapar. • İntermitten (aralıklı) periton diyalizi(IPD): Eski bir PD yöntemidir, hatta düşük çözünen atılımı sebebiyle neredeyse terk edilmiştir. Ancak yine de, önemli komorbiditeye sahip, hemodiyaliz (HD) veya evde yardım olmadan PD alamayan yaşlı diyaliz hastaları için tek seçenek olabilmektedir. 14 Yine de tedavinin sıklığı (günlük), tedavi masrafını önemli ölçüde arttıran biyouyumlu supleman maliyeti ve ev tipi bir tedavinin kısıtlamaları gibi diğer faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır. Dünyada diyaliz tedavisinin herhangi bir çeşidini alan hastalar arasında hemodiyaliz %90'ın üzerinde bir kullanım oranıyla başta gelmeye devam ederken, hastaların %10'undan daha azı periton diyalizi tedavisi almaktadır. 10% 11% 8% 9% 14% 7% 10% 94% 90% 89% 92% 91% 86% 93% 90% İsr ail Tü rki ye İsp an ya 6% Ro ma ny a Hemodiyaliz AB D Yapılan bazı çalışmalara göre, PD'nin kendi özel yönteminin maliyeti düşünüldüğünde ve hastanın diyaliz merkezine ulaşımı gerekmediği için hemodiyalizden daha ekonomik olduğu hesaplanmaktadır. Periton Diyalizi Fra ns a Şunun da altını önemle çizmek gerekir ki, PD hastalarının kalan renal fonksiyonlarının ve/veya peritonal geçirgenlik kaybı sonucunda HD'e transfer olmaları gerekebilir. Modaliteye göre, yaygın diyaliz hastalarının dağılımı. Ülke kıyaslaması %, 2010 Be lçik a Periton diyalizi, hastalar tedavi için bir diyaliz merkezine gitmek durumunda kalmadıkları için hemodiyalize kıyasla çok daha fazla esneklik sağlar. Üstelik bu tedavi uygulanırken hastalar pek çok günlük işlerini de yapabilmektedir. Po rte kiz Hemodiyaliz %90'ı aşan kullanım oranlarıyla dünya genelinde en yaygın tedavi olmaya devam ediyor. Kaynak: ABD Renal Veri Sistemi Yıllık Raporu Diyaliz çeşidi, tedavi süresi ve sıklığı ile kullanılan teknoloji seçimi her hastanın bireysel tıbbi özellikleri, bulunduğu ortam, belli bir çeşide psikolojik olarak hazır olma, merkezin olanakları, nefrologların tavsiyesi ve hastanın seçimi ile belirlenir. Bununla birlikte, periton diyalizi kullanımının sırasıyla %78 ve %59 oranla başı çektiği Hong Kong ve Meksika gibi istisnalar da vardır. Bu istisnalar tarihsel, siyasi ve eğitimsel sebeplere dayandırılabilir. 15 2. Kronik böbrek yetmezliklerine küresel bakış Bugün, böbrek nakli hastaların yaşam kalitesindeki önemli artış sebebiyle en iyi RRT kabul ediliyor. Böbrek nakli Böbrek nakli, bir donörden alınan sağlıklı böbreğin, renal yetmezliği olan hastaya nakledilmesidir. Nakli yapılan böbrek, artık çalışmayan iki hasta böbreğin işlevini gerçekleştirir. Böbreğin kaynağına bağlı olarak, böbrek canlı veya kadavra donörden alınmış olabilir. Böbrek nakli yapılacak hastalarda yaşayan aile bireylerinden alınan organın uyum sağlama derecesi daha yüksek olacağı için kadavra donörden alınana göre daha iyi sonuç verir. Milyon nüfusa göre böbrek transplantları; Ülke kıyaslaması (2011) 56.2 49.5 52.9 46.7 45.7 39.4 10.2 Kaynak: Transplant haber bülteni, Avrupa Konseyi, 2012 16 Türk iye İsra il Rom anya İspa nya ABD Fran sa Belç ika Port ekiz 2.3 Bugün, böbrek nakli diyaliz ihtiyacını ortadan kaldırıp, daha az beslenme ve yaşam stili kısıtlaması getirerek hastanın yaşam kalitesini oldukça yükselttiği için en iyi RRT kabul edilmektedir. Buna rağmen, renal transplantasyon her zaman kalıcı çözüm olmayabilmektedir; donör ve alıcı arasında yüksek doku uyumu olmasına karşın vücudun yeni böbreği reddetme (rejeksiyon) ihtimali vardır. Rejeksiyonu önlemek için transplant hastaları ömür boyu immünsüpresyon ilacı kullanır. Eğer nakledilen böbrek hastanın vücudu tarafından geri çevrilemez bir biçimde reddedilirse, hasta yeni bir transplant yapılana kadar diyalize girmeye devam eder. Böbrek nakli gerçekleşmeden önce bekleme süresi küresel olarak ortalama beş yıldır. Bu bekleme süresi donör bulunması, bekleme listesi ve yaş, hastalığın safhası, hastadaki komorbidite durumu gibi diğer faktörlere bağlıdır. Transplant oranları sadece organ bulunurluğuna değil, ülkelerin bu tip ameliyatlardaki klinik tecrübelerine ve maliyetlere de bağlıdır. Dünya genelinde gerçekleştirilen yıllık böbrek nakli sayısıyla ilgili olarak, Malezya, Filipinler, Bosna Hersek, Bulgaristan ve Rusya gibi ülkelerde yıllık böbrek nakli sayısı nüfusa göre milyonda 10'dan azdır. Buna kıyasla, Fransa ve Belçika'da bu oran milyonda 40'ın üzerindedir. Türkiye'de 2011'de yapılan böbrek nakli sayısı milyonda 39,4 idi, bu da Avrupa ortalamasının (yaklaşık milyonda 36) üzerinde bir tablodur. En yüksek oranlar milyonda 50'nin üzerinde böbrek nakliyle ABD ve İspanya'da bulunmaktadır. Böbrek rahatsızlıklarının küresel düzeyde var olması, hastaların yaşam kalitesini arttıracak yenilikçi tedaviler araştırılmasını teşvik etmektedir. 2.2.3. Gidişat Diyaliz hizmeti vermenin günümüzdeki gittiği yön, hasta bakımının lokasyona, tedavi sıklığı ve süresinin hastanın ihtiyaçlarına uyarlanarak kişiselleştirilmesidir. Konvansiyonel hemodiyaliz (haftada üç defa, dört saatlik seans) hala dünyada en yaygın RRT olmasına rağmen, bugün başka diyaliz çeşitleri geliştirmeye yönelik güçlü bir gidişat vardır. Günümüzde, diyalizin sıklığına dair fikirler değişmektedir. Uzmanlar haftada üç seans şeklinde gerçekleşen konvansiyonel diyalizin böyle bir tedaviye ihtiyaç duyan hastaların artan talebine cevap verebildiği için büyük ilgi gördüğünü düşünüyor. Ancak, diyaliz gören topluluk yaşlandıkça kardiyovasküler komplikasyonlar yaşama potansiyelleri arttığından, tedavi edilmeleri de daha karmaşık bir hale gelmiştir. Bunun bir sonucu olarak, diyaliz tedavisi sıklığında değişiklikler yapmak, yeni filtrasyon yöntemleri kullanmak, hastaları eğitmek ve hastanın tedavisini şekillendirmek için arasından seçimler yapabileceği geniş bir imkanlar yelpazesi sunmak gereklidir. Diğer bir yandan, ev diyalizi geliştirilmektedir. Uzmanların büyük bir çoğunluğun düşüncesine göre bu modalite, böbrek nakline en yakın olandır. Zaten görüyoruz ki, gece yapılan ev HD'si, kadavradan alınan böbreğin transplantasyonu ile aynı derecede yaşama oranı sunar. Periton diyalizine gelinirse, araştırmalar iki ana alan üzerinde yoğunlaşmıştır: İlki periton membranında enfeksiyon ve sıvı bio-uyumsuzluğunun tetiklediği moleküler seviyedeki bozulma mekanizmalarının tespit edilmesidir. Bilhassa mikrop tipi, elementlerin konsantrasyonu ve enfeksiyonu yaratan genetik yatkınlık araştırılır. Diğer ana araştırma alanı ise yeni ilaçlar veya peritonun bozulmasını yavaşlatacak veya tersine çevirecek başka unsurlar üzerinedir. Transplantasyon da günümüzde evrim geçirmektedir. Transplantasyon için yeni bir bekleme listesi yönetim tipi geliştirilmektedir. Bu da aramaya dayanır. Sonuç olarak belirli bir donöre daha fazla potansiyel alıcı düşer. Bazı araştırmacılar taşınabilir yapay böbrek imali üzerinde çalışmaktadır; 4 kg'lık, sürekli olarak diyaliz yapabilen ve gün boyunca hasta tarafından taşınabilen bir prototip. Uzun vadedeki hedef, bu yeni makineyi günde 24 saat kullanıp, hastaların ev ya da hastanede hemodiyaliz makinesine bağlanma zorunluluğunu ortadan kaldırmaktır. Böbrek rahatsızlıklarının küresel düzeyde var olması, hastaların yaşam kalitesini arttıracak yenilikçi tedaviler araştırılmasını teşvik etmektedir. Türkiye'de, iyileştirilmiş ekipman kullanımı ve hemodiyafiltrasyon veya ev hemodiyalizi gibi yeni diyaliz çeşitlerinin kullanılmaya başlanması hasta bakımına ek kalite katmaktadır. 17 2. Kronik böbrek yetmezliklerine küresel bakış 2.3 Son Dönem Böbrek Yetmezliği'nin güncel durumu 2.3.1. Küresel bakış SDBY dünya genelinde oldukça yaygın bir patolojidir. Buna rağmen ülkeler arasında prevalans ve insidans bakımından önemli farklılıklar vardır. Örneğin Tayvan, Japonya ve ABD sırasıyla milyonda 2.584, 2.309 ve 1.924 ile 2011'da en yüksek prevalans oranına sahipti. Diğer taraftan Bangladeş ve Rusya milyonda 192 ve 196 vaka ile en düşük oranlara sahipti. Türkiye'de SDBY prevalansı ise 2011'da milyonda 868 ile küresel ortalamanın (milyonda 1.024) biraz altındaydı. Vaka oranları uluslararası düzeyde benzer gidişat gösteriyor. 2011'da en yüksek oranlar milyonda 362, 361 ve 295 yeni vaka ile ABD, Tayvan ve Japonya'da gözlemlendi. En düşük oranlar ise milyonda 32 ve 43 yeni vaka ile Bangladeş ve Rusya'da gözlemlendi. Türkiye 2011'da milyonda 238 yeni vaka ile Avrupa ülkeleri arasında en yüksek vaka oranına sahip ülke oldu, onu milyonda 226 yeni vaka ile Portekiz takip etti. Şunun altını çizmek çok önemlidir; hastalığın prevalansı sadece vakaya değil, hastalık geliştiğinde hastaların hayatta kalışına da bağlıdır. Bu son faktör transplant imkanının mevcudiyeti, bakıma kolay erişim ve yenilikçi tedavi imkanlarının bulunması gibi birçok unsurdan etkilenir. ABD gibi ülkelerde senelik ölüm oranları hala yüksek olsa dahi, geçen seneki hayatta kalma oranındaki kayda değer iyileşme, böbrek hastalıklarının prevalansındaki artışı etkilemiştir. 18 Ülkelere göre SDBY insidansı (milyon nüfusta), 2011 Mevcut değil ≤100 101-150 151-200 Kaynak: USRDS 2013 yıllık Veri Raporu ve ERA- ETDA 2012 Registry �200 İnsan ömrünün uzaması ve demografik büyümeye bağlı olarak, yeni Son Dönem Böbrek Yetmezliği hastalarının sayısı önümüzdeki yıllarda dünya çapında artmaya devam edecek. 2011'da senede milyon nüfusta 238 yeni vaka ile Türkiye Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında en yüksek insidans oranına sahiptir. Ülkelere göre insidans, prevalans ve transplantasyon oranları, 2011 Yunanistan İsrail İspanya Türkiye ABD SDBY insidans oranı (milyon nüfusta) 203 188 121 238 362 SDBY insidans oranı (milyon nüfusta) 1,103 1,120 1,075 868 1,924 12,465 8,699 50,614 64,877 601,801 17.8 36.7 52.9 39.3 56.6 - Prevalans sayısı Transplantasyon oranı (milyon nüfusta) Kaynak: USRDS 2013 Yıllık Veri Raporu 19 2. Kronik böbrek yetmezliklerine küresel bakış Türkiye'de SDBY insidansı büyümesi (milyon nüfusta) 2.3.2. Türkiye'de SDBY durumu -3% 261 +9% 257 252 229 179 238 192 Bugün, SDBY Türkiye'de yüksek ekonomik ve sağlık etkileri sebebiyle, ülkenin sağlık kurumlarının başlıca endişe kaynaklarından biridir. 141 118 112 121 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Kaynaklar: Türkiye Nefroloji, Dİyaliz ve Transplantasyon Registry 2001-2011. Türkiye'de SDBY prevalansı büyümesi (milyon nüfusta) 819 711 +9% 847 868 753 589 353 374 419 433 451 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Kaynaklar: Türkiye Nefroloji, Dİyaliz ve Transplantasyon Registry 2001-2011. 20 Türkiye'de böbrek hastalıkları insidans ve prevalansı Türk Nefroloji Registry'sine göre, SDBY prevalansı normal seviyelerde kalmasına rağmen diyaliz ve transplantasyon kayda değer bir tempoyla artıyor. 2001 ve 2011 yılları arasında SDBY prevalansı milyonda 353'ten 868'a çıktı ki bu yıllık toplam %9'luk bir artışa tekabül etmektedir. Her ne kadar prevalans sürekli artan bir gidişat tablosu çizse de, 2010'da stabilize olmuştur. SDBY insidansı 2001'den 2008'e kadar yıllık %9'luk bir artış göstererek 2011'de milyonda 238 vaka ile son üç yılda stabilize olmuştur. Yıllık yeni vaka sayısı Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında en yüksek, dünya genelinde ise en fazlalar arasındadır. Standart SDBY hastası, diabetes mellitus nedeniyle renal replasman tedavisine başlayan orta yaşlı veya yaşlı bir hastadır. Türkiye'deki SDBY hastalarının profili SDBY özellikle orta yaşlı ve yaşlılarda görülür. Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Registry'ye göre, Türk SDBY hastalarının %42'si 45-64 yaş arasındaydı ve %33'ü 65 yaşın üzerindeydi, SDBY hastalarının yaş medyanı ise yaklaşık 60 idi. Renal transplant tedavisi yöntemleriyle alakalı olarak, transplantasyon ve periton diyalizi daha genç hastalarda tercih edilirken, hemodiyaliz daha yaşlı hastalarda daha fazla kullanılıyor. Etiyolojisine bakılırsa, Türkiye'de SDBY'nin ana sebebi diyabet mellitus'tur; yeni hemodiyaliz vakalarının %36'sı buna bağlıdır. Buna ek olarak hipertansiyon, SDBY hastalarının yaşa göre dağılımı, 2011 11% 1% 23% her ne kadar kronik renal yetmezliğin bir sonucu olarak, sekonder gelişmesi mümkün olsa da, toplam hastaların %28'ine tekabül eden bir yüzdeyle hemodiyaliz tedavisine sebep olan ikinci ana nedendir. Türkiye Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Registry'ye göre, 2008-2011 arasında senede 4500 ila 5300 arasında vakayla ölüm sayısı stabil kaldı. Rapor edilen ölümlerin çoğunluğu hemodiyaliz görüyordu (2011'deki vakaların %93'ü), bu da bu tedaviyi gören hastaların sayıca yüksek oranda olmasıyla (2011'de %82) açıklanabilir. PD tedavisindeki daha düşük ölüm oranı, PD hastalarının daha genç, daha az komorbidite sahibi olmaları ve HD tedavisinde diyabet hastalarının sayıca fazla olmasıyla açıklanabilir. Kronik hemodiyaliz hastaları insidansının etiyolojiye göre dağılımı, 2011 Amyloidosis Pyelonephritis 2% 3% Glomerulonephritis 6% Diğer 10% Bilinmeyen etiyoloji 13% 22% 1% Hipertansiyon * 42% 0-19 65-74 20-44 75+ 45-64 Eksik veri 28% 36% Diabetes mellitus *Hipertansiyonun primer değil kronik böbrek yetmezliğine bağlı sekonder olduğundan şüphelenilmektedir. Kaynak: Türkiye Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Registry 2011. Kaynak: Türkiye Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Registry 2011. 21 2. Kronik böbrek yetmezliklerine küresel bakış Transplantasyonda buna zıt sonuçlar gözlemlenmiştir; SDBY hastalarının %11'i böbrek nakli geçirirken 2011'de sadece %1'lik ölüm gerçekleşmiştir. HD hastalarının ana ölüm nedeni kardiyovaskülerdi (%54) ki bunun %40'ı kalp yetmezliği, %36'sı ise iskemik kalp hastalığıydı. Diğer önde gelen ölüm sebepleri kanser (%11), serebrovasküler olaylar (%10.1) ve enfeksiyonları (%7.5) içerir. Bu ölümler her zaman doğrudan diyabete bağlı değil, yaşlılığa bağlı da olabiliyor, zaten HD gören hastaların üçte ikisi 65 yaş ve üzeridir. Zaman içerisinde tedavi ile hasta ölümlerindeki değişim Renal replasman tedavilerinin kullanımı Türkiye'de 2011 yılında RRT gören 64,877 hasta bulunuyordu. Bu hastaların %11'i transplantla yaşarken, %82'si hemodiyaliz görüyordu ve kalan %7 periton diyalizi görüyordu. Hemodiyaliz tedavisi gören hasta sayısı yıllık olarak artarken, periton diyalizi kullanımı azalmaktadır. HD hastalarının ölüm sebeplerine göre dağılımı, 2011 Diğer 5,256 4,534 4,729 4,489 12% Enfeksiyon Serebrovasküler olay 91% 93% 91% 91% 8% 10% 54% 11% Malignite 8% 1% 2008 HD 8% 1% 2009 PD 8% 1% 2010 Tx Kaynak: Türkiye Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Registry 2008-2011 22 7% 2011 1% Kaynak: Türkiye Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Registry 2011 Kardiyovasküler HD hastalarının çoğunluğunda diyalize bağlı yaşama süresi 10 yılın altındadır. 2011'de hemodiyaliz gören hastaların %59'u beş seneden az, %27'si 6-10 yıl arası bir süredir bu tedaviyi görmekteydi. Bu olgu, diyaliz gören hastalardaki kısalmış ömür beklentisi, bazı hastaların ilerlemiş yaşı ve belli bir zaman geçtikten sonra transplant yapılma olasılığının yükselmesi ile açıklanabilir. Bu gidişat diğer ülkelerde de benzer şekildedir. Diyaliz sıklığına gelinirse, 10 hemodiyaliz hastasından 9'dan fazlası haftada üç kez tedavi görmektedir. Bu oran, Avrupa'da önerilen ile tutarlıdır. Yıllık gerçekleştirilen renal transplant sayısı Türkiye'de son yıllarda katlanarak artmaktadır. 2011'de yeni Türk transplantasyon programı başladığında, neredeyse 3000 renal transplant yapılmıştır ki beş yıl öncesinde bu sayı yalnızca 830 idi. Türkiye'deki transplant oranı dünya ortalamasına yakındır. Türkiye'de nakli yapılan böbreklerin yaklaşık dörtte üçü canlı donörden alınmıştır. Avrupa'da bundan farklı olarak, böbrek donörlerinin çoğunluğu kadavradır. Renal Transplant tedavisindeki hastaların renal replasman tedavisiyle değişmesinin zaman içindeki dağılımı 54,034 75% 11% 15% 2008 HD 59,443 62,903 64,877 78% 79% 82% 9% 8% 12% 12% 2009 PD 2010 2011'de Türkiye'de 64,877 hasta renal replasman tedavisi görmekteydi: Bunlardan %82'si hemodiyaliz, %7'si periton diyalizi görüyordu, %11'i ise böbrek transplantı ile yaşamaktaydı. Zaman içinde uygulanmış böbrek transplantasyonu sayısındaki değişim 2,933 Hasta sayısı 2,545 2,362 1,710 1,316 549 600 2002 2003 665 729 830 7% 11% 2011 Tx Kaynak: Türkiye Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Registry 2008-11 2004 2005 2006 2007 2008 2009* 2010* 2011* * 'TC Sağlık Bakanlığı verisine (insidans) ayarlanmış rakamlar. Kaynak: Türkiye Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Registry 2011 23 2. Kronik böbrek yetmezliklerine küresel bakış 2.3.3. Türkiye'de diyaliz hizmeti tedariki Hastanın izlediği yol Türkiye'de, hastanın izlediği yol genellikle SDBY tanısının konduğu devlet hastanesinde başlar. KBY'nin zemininde yatan nedenlerin tedavisi ve hastanın RRT'ye hazırlanışı da yine sıklıkla devlet hastanesinde başlar. Eğer seçilen tedavi yöntemi diyalizse, hastalar Sağlık Bakanlığı'na ait devlet hastanelerinde (üniversite hastaneleri dahil) veya özel merkezlerde tedavi olabilir. Diyalizi Sosyal Güvenlik Kurumu finanse eder. Hasta için en uygun diyaliz merkezinin neresi olacağını bazen doktorlar önerebilir, ancak yeşil kart sahipleri yalnızca devlet hastanelerinde tedavi görebilirler. Yeşil kart sistemi, maddi sıkıntı içindeki kesimin sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesini sağlayan bir sosyal devlet planıdır. 24 Buna karşın, tedaviyi cebinden ödeyerek özel hastanede tedavi olmayı seçen çok ufak bir grup da mevcuttur. Diyalize girmeden evvel yapılması gereken, damar yolu açma prosedürü, devlet hastanesinde gerçekleştirilir. Ancak bazen özel merkezler de damar yolu işlemini yapar ve sonradan Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan geri ödeme alırlar. belirler. İlaçlarını eczaneden almak hastanın sorumluluğundadır. Diyaliz merkezleri ulaşım, yeme-içme gibi ek hizmetler de sağlayabilirler ancak bunlar devlet tarafından karşılanmaz. Hastaneye yatışı gerektiren komplikasyonlar söz konusu olduğunda, hastalar yeniden devlet, üniversite veya özel hastanelere yönlendirilirler. Ardından, diyaliz merkezinde nefrolog, diyaliz tedavisinin tipini ve sıklığını Hastanın hemodiyaliz tedavisi sürecinde işlemi Prediyaliz Tedavinin reçetelendirilmesi Farmasötikal/ Eczane ERCA Farmasötikal Farmasötikal Farmasötikal toptancı Farmasötikal toptancı Eczane Eczane Hastane nefroloğu RRT moduna karar veriyor Hastaneye yatış EPO Devlet Hastanesi Diyaliz Damar yolu bakımı Nefrolog, reçete, tedavinin cinsi ve sıklığı Özel diyaliz merkezi Reçeteler, ilaç, intradiyaliz HD tedavisi Reçete, ilaç, ekstradiyaliz Teşhis amaçlı tahliller Ulaşım İlaç Bilgi Hasta * Renal replasman tedavisi 25 2. Kronik böbrek yetmezliklerine küresel bakış Merkez sahipliğine göre merkez sayısındaki artış Türkiye'deki diyaliz merkezleri +1% Türkiye Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Registry'ye göre 2011'de Türkiye'de 947 adet diyaliz merkezi bulunuyordu. Diyaliz merkezi sayısı toplamı 2006-2009 arasında %8'lik yıllık birleşik büyüme oranı (YBBO) ile artarken, 2009-2011 arasında bu oran %1'di. Ancak, 2009'dan bu yana her yıl devlete ait merkez sayısı %5 artarken, özel merkez sayısı %-3 YBBO ile azaldı. Bu merkezlerin yaklaşık %44'ü özeldir. Özel merkezlerde tedavi olan hasta oranı ise %70. +8% 45% 48% 48% 46% 44% CAGR 45% 55% 52% 52% 54% 56% 2007 2008 2009 2010 2011 55% 2006 06-09 09-11 +10% -3% +6% +5% Kamu merkezleri Özel merkezler Kaynak: Özel hemodiyaliz merkezleri maliyet analizi çalışması Prof. Dr. Mehtap Tatar, 2012 Genellikle bir bölgenin nüfus yoğunluğu ile o bölgede bulunan diyaliz merkezi sayısı arasında bir korelasyon bulunur. Marmara Bölgesi, en önemli nüfus yoğunluğuyla (km2 başına 300 kişi) çoğu İstanbul'da olmak üzere en fazla merkez sayısına sahip bölgedir. Diyaliz merkezlerinin bölgelere göre toplam sayısı (Registry ‘yi yanıtlayanlar), 2011 Merkez sahipliğine göre hasta dağılımı, 2011 30% 70% Kamu merkezi hastaları Özel merkez hastaları Diyaliz merkezi sayısı: 0-5 6-10 11-20 21-30 31-50 Kaynak: Türkiye Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Registry, 2011 26 51-100 101-105 Kaynak: Özel hemodiyaliz merkezleri maliyet Analizi çalışması Prof. Dr. Mehtap Tatar, 2012 2.3.4. Gidişat Uzmanların öngörüsüne göre SDBY insidans ve prevalansı hem Türkiye'de hem de uluslararası seviyede artış gösterecektir. Bu artışın sebebi nüfusun sürekli artması ve yaşam sürelerinin uzamasına dayanıyor. Diyabet gibi yaşla alakalı hastalıkların ortaya çıkması da bilhassa bu gidişata katılacaktır. Diğer bir yandan, yeni diyaliz teknolojileri ve tiplerinin geliştirilmesinin (ör: yüksek akışlı hemodiyaliz, ev diyalizi) Türk diyaliz hastalarının bakım kalitesini arttırması bekleniyor. Bu, hastaların hayatta kalmasını da olumlu şekilde etkileyecektir. SDBY pahalı bir hastalıktır, sadece kendine has tedavisi sebebiyle değil, aynı zamanda komorbidite ve hastaneye yatmayı gerektirecek türden komplikasyonlar sebebiyle de öyledir. Böylece SDBY hastalarının artışı sağlık bütçesini ciddi anlamda etkileyecektir. İşte bu yüzdendir ki, Türkiye hem sağlık hizmetinin hem de sektörün sürdürülebilirliğinin doğru seviyede olmasını sağlayacak yeni bir geri ödeme modeli uygulamalıdır. Türkiye’de diyaliz hastalarının tedaviye göre tahmini gelişimi +53.2% HD PD 96,500 Tx 20,000 +176.9% 63,000 6,500 7,950 5,550 70,000 22,750 2,200 2,450 49,500 18,100 2000 2010 2020E Kaynak: EY analizi 27 3. Diyaliz geri ödeme modelleri 28 3.1. Giriş Dünya genelinde giderek büyüyen diyaliz tedavisi ihtiyacı, sağlık sistemleri üzerinde büyük bir yük oluşturuyor. SDBY hastalarının artışı ve diyaliz tedavisinin yüksek maliyeti, diyaliz masraflarının sosyal sağlık sistemi tarafından karşılandığı ülkelerin sağlık giderlerini önemli ölçüde arttırmakta. ISHCOF'ye (International Study of Health Care Organization and Financing / Uluslararası Sağlık Hizmetleri Organizasyonu ve Finansmanı Çalışmaları) göre, hastalığın temsil ettiği benzersiz yapısı sebebiyle çoğu ülkede SDBY programları sağlık sisteminin geri kalanından ayrı yönetilir veya en azından ödeme kuralları SDBY için farklıdır. Dünya genelinde geri ödeme politikalarının sürekli olarak evrim geçirmesi, bütün hükümetlerin maliyet kontrolü ile sosyoekonomik durum gözetmeksizin tüm hastalara yüksek kalitede hizmet sunma arasındaki ideal dengeyi kurmakta zorlandıklarına işaret ediyor. Geri ödeme modeli nedir? Diyaliz alanında, geri ödeme ile kastedilen, bir servis sağlayıcının verdiği bazı hizmetler karşılığında aldığı finansal bedeldir. Geri ödeme modelleri sağlık sisteminde rekabeti ve verimliliği arttırmayı teşvik ettirmektedir. Geri ödeme modelleri birbirini tamamlayan iki plan ile yapılandırılabilir: • Fiyatlandırma planları: Bu planlar tarifeyi hesaplamak için sağlanacak hizmet sayısını (ilaç, diyaliz tedavisi, ulaşım, teşhis, damar yolu vs.) ve vakayı (tedavi başına, hasta başına veya kişi başına) temel alan geri ödeme oranını belirler. • Verimlilik bazlı planlar (performans karşılığı ödeme): Bu planlar geri ödeme oranını verimliliği ve sağlanan hizmetin kalitesini göz önünde bulundurarak ayarlarlar. Türkiye, birçok başka ülke gibi, diyaliz hizmetlerinin fonlanması için bir geri ödeme modeli kurdu. Bu bölümde, ülkelerin geliştirdiği farklı geri ödeme modelleri açıklanacaktır. Diyaliz tedarikinde ödeyen, hizmet sağlaya ve kullanıcı arasındaki ilişki Borçlu Fonlama Sosyal güvenlik vergileri Geri ödeme modeli Diyaliz sağlayıcı Hizmet tedariki Hasta 29 3. Diyaliz geri ödeme modelleri Fiyatlandırma planlarıyla ilgili durum şudur; verilen hizmetin sayısına ve taban ücrete sabitlenmiş taban seans sayısına bağlı olarak, geri ödeme sadece tek bir hizmeti (ücret karşılığı hizmet planı), bir hizmetler paketini (paket ödeme planı) kapsayabilir veya nüfus ve prevalansa göre gelişebilir (capitation planı). Tek bir geri ödeme oranına ne kadar çok hizmet ve seans dahil olursa, hizmet sağlayıcının üzerine aldığı hastalık yönetimi riski de o kadar yüksek olur. Diğer yandan, verimlilik bazlı geri ödeme planları geri ödeme oranını klinik sonuçları, tedavi çeşidi ve hastanın karmaşıklığına bağlı kalite ve verim kriterlerini temel alarak ayarlarlar. Verimlilik bazlı planlar yüksek kalite ve verimi ödüllendirebilir veya önceden belirlenmiş standartları göz önünde bulundurarak cezalandırabilir. Bunun sonucu olarak, düşük kalite sunan verimsiz merkezler geri daha fazla geri ödeme alabilmek için hizmetlerini iyileştirmek zorunda kalır. Planların hizmet karşılığı ücret gibi basit olanlarından daha karmaşık olanlara doğru evrimi, hasta yönetimi modelinde değişime ek olarak risklerin tayininde, teşviklerde ve sorumluluklarda da bir değişime işaret eder. Bu geçiş bazen performansın tam olarak yerine getirilmesini sağlayan verimlilik bazlı planların ve süreç göstergelerinin birlikte uygulamaya sokulmasıyla ilgilidir. Bunun sonucu olarak, maliyet açısından daha da verimli bir diyaliz ortamı ve her bakımdan iyileştirilmiş bir sağlık sistemi adına fiyatlandırma planlarıyla verimlilik bazlı planları kombine etmek için gittikçe büyüyen bir istek vardır. Bunun gibi geri ödeme modelleri bazı ülkelerde uygulanmış ve olumlu sonuçlar göstermişlerdir. ABD, İngiltere ve Portekiz gibi verimlilik ve kalite bazlı modellere doğru yol almaya başlamış ülkeleri içeren uluslararası deneyimlere dair daha fazla detayı bölüm 3.3'te bulabilirsiniz. Bölüm Bazı Geri ödeme modelleri, fiyatlandırma ve verimlilik bazlı Nüfus (kişi başı) Fiyatlandırma planı Hasta başına (haftalık, yıllık) Tedavi başına rim ve lan lı p ety i az l b a k M lili rim Ve Kişi başına düşen Paket Hizmet karşılığı ücret Geri ödeme oranına dahil hizmetler Hizmet sağlayıcılara geçen risk 30 3.2. Fiyatlandırma Planları Asıl fiyatlandırma planları hizmet karşılığı ücret, paket plan ve kişi başına düşen ücretlendirmedir. Farklılıklar bölümler temelinde ve ödemenin içerisindeki hizmetlerde yatmaktadır. Genel olarak riskin transferi, daha iyi bir planlama ve hizmet sağlayıcının her hastaya daha bütünleşik bir hizmet sağlamasına olanak sağlayan, belirli hizmet yönetimi transferiyle ilişkilendirilmiştir. Bir plandan diğerine geçmek, her hizmet başına alınan ücret (hizmet karşılığında ücret) tarifesinden hasta başına paket servislerin giderinin karşılandığı ve en sonunda belirli bir topluluk için bütçe hesaplayarak, kişi başına düşen tek bir tarifenin tahmin edildiği (kişi başına düşen ücretlendirme), oldukça karmaşık bir tarife kurmak anlamına gelmektedir. Bu üçüncü seçenekte, hizmet sağlayıcının üzerine aldığı finansal riskin seviyesi, sağladığı hizmet sayısının da artmasıyla birlikte daha yüksektir. Bununla birlikte, daha fazla sayıda hizmetin sağlanması ve yönetimin servis sağlayıcılara transferi sağlık yönetimi için de bazı riskler barındırmaktadır. İlk olarak, sağlık yönetimi kendisini birden fazla servisi içeren tahmini ve daha karmaşık tarifeleri hesaplama riskine maruz bırakacaktır. İkincisi sağlık yönetimi tedaviler ve hastaların gelişimi sürecinde daha az kontrole sahiptir. Diyaliz ücretlendirme fiyatlarına atıflar Riskin transferi (hizmet sağlayıcıya yönelik idare) İdare için maliyet tahmini kolaylığı Verimlilik için teşvikler Klinik özerklik Kalite gerekliliklerinin dahil edilmesi Uygulamaya konmasının karışıklığı Hizmet karşılığı ücret Paket ödeme Kişi başına düşen ödeme planı Daha alakalı Daha alakasız 31 3. Diyaliz geri ödeme modelleri Hizmet karşılığı ücret, diyaliz sağlayıcıya sağladığı her hizmet karşılığında sabit bir ödeme yapmaktan ibaret bir geri ödeme planıdır. 3.2.1. Hizmet karşılığı ücret planı Hizmet karşılığı ücret, hizmet sağlayıcıya sağladığı her hizmet karşılığında sabit bir tutarın geri ödendiği bir plandan oluşmaktadır. Her servisin fiyatına sağlık yönetimi ve hizmet sağlayıcılar arasında anlaşılarak karar verilmektedir. Hizmet sağlayıcılara geri ödemeler sağladıkları hizmetin türüne ve sayısına göre yapılmaktadır. Ek olarak, belirli bir zaman aralığında sağlanan hizmetlerin sayısına göre fiyat ayarlamaları da yapılabilir (tedavi başına, hafta başına veya yıllık olarak). Hizmet karşılığı ücret planı bazı riskler içermektedir. Finansal açıdan bu plan, hizmet sağlayıcılara ekonomik çıkar sağlayacağı için, hizmet sağlayıcıların gereğinden daha fazla hizmet sağlamasına, test yapmasına ve ilaç yazmasına ve dolayısıyla sağlık yönetiminin sağlık giderlerinin artmasına sebep olabilir. Bununla birlikte, faturalar hizmetler sağlandıktan sonra kesildiği için sağlık yönetimi bütçe dağılımı ve ihtiyaç duyduğu kaynakların tahmininde sıkıntılar yaşamaktadır. Tedavi açısından ise, hizmet sağlayıcılar sadece belirli hizmetler sağladıkları için (düşük tedavi uyumu) bu plan uygun bir hasta takibi ve kontrolü sağlamamakta ve sonuç olarak farklı hizmet sağlayıcı profesyonelleri arasında bir koordinasyonsuzluğa sebep olmaktadır. Hizmet karşılığı ücret planı geleneksel bir geri ödeme planı olup genellikle diyaliz hizmeti için kullanılmaktadır. Bu plan Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya gibi ülkelerde kullanılmaktadır. Bununla birlikte, hizmet ve sorumlulukların hizmet sağlayıcılara yeterince transfer edilmemesi sağlık yönetiminin verimlilik ve kalite kontrolü yapmasını zorlaştırmaktadır. 32 3.2.2. Paket ödeme planı Paket ödeme planı ile hizmet sağlayıcılara yapılan geri ödeme, tek bir tarife ile belirli sağlık hizmetleri için bir paket olarak yapılmaktadır. Pakete dâhil edilen hizmetlerin çeşidi ve sayısı sağlık yönetimin her bir diyaliz hizmeti sağlayıcısına yüklediği sorumluluğa (yerinden yönetme seviyesi orta) bağlı olarak daha çok veya daha az olabilir. Fiyata servisin içerdiği bölüm adedine göre karar verilmektedir. Genellikle, paketin tarifesi tedavi başına veya hasta başına (aylık veya yıllık) olarak belirlenir. Finansal açıdan, bu plan hem sağlık yönetimi (maliyet) hem de hizmet sağlayıcılar (hasılat) için belirsizliği azaltır çünkü iki taraf da hizmetler sağlanmadan önce tahminde bulunabilirler. Yine de, hizmet sağlayıcılar daha fazla finansal risk almaktadırlar zira paket fiyatı hizmetin sağlanmasından önce sabitlenmiştir. Bu fiyat hizmet sağlayıcının tahmin ve yönetimde yaptığı hatalara açıktır. Bu sebeple yönetim sürecinin optimizasyonu bu plan için bir teşviktir. Sonuç olarak paket ödeme planı, hizmet sağlayıcı her tedavi edilen hasta için daha geniş bir bakış açısına ve hareket kapasitesine sahip olduğu için klinik yönetiminin verimliliğini arttırmaktadır. Bu aynı zamanda daha bütünleşik bir tedavi yönetimi tecrübe eden hasta üzerinde de olumlu sonuçlar doğurmaktadır. Daha ihtisaslaşmış hizmet sağlayıcılara delege edilmiş hizmetler kalite kontrolün ve verimlilik mekanizmalarının çalışmalarını kolaylaştırmaktadır. Paket ödeme planı hizmet başına ücret gibi diğer planlarda ortaya çıkan finansal ve sağlık bakım hizmetlerindeki sorunlara karşı potansiyel bir çözüm olarak ortaya çıkmıştır. Bu ödeme planının savunucuları, planın, daha mantıklı bir sağlık hizmetleri kullanımını teşvik edeceği ve hastalara verilen sağlık hizmetlerinin verimsiz ve sonuç almayan tedavi protokollerinin (örneğin iki kez yapılan testler, gereğinden fazla yapılan tedavi ve uygun olmayan ameliyat sonrası tedavi vb.) elenmesiyle daha kaliteli bir biçimde sunulacağını savunmaktadırlar. Uluslararası seviyede, bu plan İngiltere, Portekiz ve Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılmaktadır. Paket ödemede, hizmet sağlayıcıya ödeme belli sağlık hizmetlerinden oluşan özel bir tarife paketinden yapılır. Kişi başına düşen ödeme planı, ödeme yapan kurumların belirli bir zaman boyunca bir hizmet alanına bütçe ayırdıkları bir ödeme planıdır. 3.2.3. Kişi başına düşen ödeme planı Kişi başına düşen ödeme planı, ödeme yapan kurumun belirli bir zaman boyunca bir hizmet alanına bütçe ayırdığı bir ödeme planıdır. Sabit bir ödeme tutarı sağlandığı için ne sağlanan hizmet sayısı ne de bu hizmetleri sağlamak için gerekli olan kaynaklar ayrılan bütçeye etki etmemektedir. Bu plan sağlık yönetiminin hizmet sağlayıcılara transfer edilmesinden dolayı yüksek oranda bir yerinden yönetim içermektedir. Hizmet sağlayıcılar, hastalığı önleme, tanı, tedavi ve tedavi sonrası takip, yani hastalıkla ilgili tüm süreçten sorumludur. Bu sebeple, hizmet sağlayıcı hastanın hastalığının ilerleyişi ile ilgili tam bilgi ve sorumluluğa sahiptir. Kişi başına düşen ödeme planının tarifesi hastalığın prevalansına göre belirlenir. Bu plan ödemeyi yapan kurum ve hizmet sağlayıcılar için bir takım avantajlar sağlamaktadır. Ödemeyi yapan kurum sabit ödeme ile finansal risklerini azaltırken, hizmet sağlayıcılar tüm süreci sahiplendikleri için daha etkin bir süreç oluşturma konusunda teşvik edilmiştirler. Hizmet sağlayıcılar hastalığın önlenmesi ve kontrol programlarını, hastalığın yayılımını engellemek, potansiyel yan etkilerini, tekrarını ve birden çok eş zamanlı hastalığın ortaya çıkışını azaltmayı hedefleyerek başlatmaktadırlar. Bu ödeme planının bir diğer avantajı da klinik sonuçları takip edebilecek kontrol amaçlı önlemlerin kurulmasıyla hastaların aldığı sağlık hizmetinin kalitesinin ve verimliliğinin arttırılmasıdır. Bu planın örnekleri Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunabilir. Örneğin Kasier Permanante sağlık yönetimi kurumlarına geri ödeme yaparak hastalık yönetimi programları sunmaktadır. 33 3. Diyaliz geri ödeme modelleri 3.3. Verimlilik Bazlı Planlar Verimlilik bazlı planlar sağlık hizmeti sağlayıcıların geri ödeme oranını belirli bazı performans kalitesi ve verimlilik ölçülerini hesaba katarak düzenlerler. Verimlilik bazlı planlar belirli performans verimliliği ve kalite ölçülerini de hesaba katarak hizmet sağlayıcılara geri ödenen tutarı düzenlemektedirler. Diyaliz modalitesine göre verimlilik bazlı plan, daha yüksek maliyet verimine sahip diyaliz tekniklerinin takdimini desteklemeyi hedefler. Diyaliz performans standartlarının kurulumu, bu standartların yerine getirilmesinin tarifelerde değişikliğe ve dolayısıyla ekonomik teşviklere ilintili olduğu verimlilik bazlı geri ödeme planların başlangıcına sebep olmuştur. Bu teşvikler hem hizmet sağlayıcıların verimliliğini hem de alınan sağlık hizmetinin kalitesini arttırmayı hedeflemektedir. Klinik hedeflerin üzerine inşa edilmiş olan plan verilen hizmetin kalitesini ve tüm tıbbi merkezlerin verimliliğini arttırmayı amaçlamaktadır. Verimlilik bazlı planlar aşağıda bulunan resimde belirtildiği gibi özel olmayan 3 ayarlamaya temellendirilebilir: z ali si Diy alite d mo ka rak Hast ter a ist ikle ri Klinik sonuçlar Verimlilik bazlı plan Son olarak, plan, hizmet sağlayıcıların hasta seçmesinden kaçınmak amacıyla hastaların özelliklerinin değerlendirildiği ve daha karmaşık hastaların tedavilerini yapan hizmet sağlayıcıların giderlerinin karşılandığı hasta karakteristiklerini de göz önünde bulundurmaktadır. Birçok ülke verimlilik bazlı planları uygulayarak diyaliz hizmetinin sürdürebilir tedarikini garanti altına almıştır. Almanya gibi ülkeler geri ödeme planlarını oluşturma aşamasında yukarıda belirtilen 3 tip planı da göz önünde bulundururken, Fransa veya Belçika gibi diğer ülkeler bir model üzerine yoğunlaşmışlardır. Amerika Birleşik Devletleri ve Portekiz gibi diğer ülkelerse diyaliz merkezlerine yapılan geri ödemenin bir dizi performans kalite standardına bağlı olduğu klinik sonuçlara odaklanan modelleri tercih etmişlerdir. Gelişmiş ülkelerdeki eğilim verimlilik bazlı planları paket ödemeler veya kişi başına düşen ödeme planlarıyla birleştirerek geri ödeme planlarını oluşturmaktır. 34 Bir modalite, hastanın sağlık durumunu iyileştirdiği ve kaynak kullanımını sınırlandırdığı oranda verimli olarak tanımlanır. 3.3.1. Diyaliz modeli planı Konvansiyonel hemodiyaliz Günümüzde SDBY tedavisinde hastanın günlük yaşamında en az kısıtlamayla en çok hayatta kalma şansı sağlayan ve dolayısıyla en çok tercih edilen yöntem böbrek naklidir. Bununla birlikte sadece sınırlı sayıda kronik böbrek hastalığına sahip hasta organ naklinden faydalanabildiği için diyaliz, SDBY'nin %90’nda kullanılan alternatif böbrek tedavi yoludur. Hemodiyaliz makinesinin 1940’larda icadından bu yana, yeni modeller hastaların klinik durumlarının ve hayat kalitelerinin yükseltilmesi hedefiyle geliştirilmektedir. Standart tedavi “konvansiyonel low-flux hemodiyalizdir”. Konvansiyonel hemodiyaliz genellikle bir diyaliz merkezinde, haftada 3 kere 4 saatlik sürelerle, low-flux diyalizer ve standart diyalizat kullanılarak yapılır. Kullanılan low-flux diyalizer diffüzyon prensibine dayanarak suda çözünebilen ve molekül ağırlığı küçük olan toksinleri temizler. Bu teknoloji orta boy ve büyük boy moleküllerin süzülmesinde etkili değildir. Diyalizle ilişkili amiloidoza ve karpal tünel sendromuna β2-mikroglobulin, proenflamatuar sitokinler, bazı vazoaktif moleküller bunlar arasında sayılabilir. Yanısıra, proteine bağlı toksinler de temizlenemezler. Bu moleküllerin birikmesinin bir sonucu da, konvansiyonel hemodiyaliz hastalarında görülen yüksek mortalitedir: Ölüm oranı Avrupa’da %14 ile %26 arasındadır. Sonraki bölümler ekonomik maliyetli diyaliz modalitelerini tanımlamaktadır. Bir modalite eğer hastanın sağlık durumunu iyileştiriyorsa (daha iyi klinik parametreler ve daha yüksek hayatta kalma şansı) ve kaynakların kullanımını azaltıyorsa (hastaneye yatışı azaltıyor ve ilaç giderlerini düşürüyorsa) verimli olarak addedilmiştir. 3 adet ana diyaliz parametresi bulunmaktadır: • Diyaliz tekniği: Hastaların kanını temizlemek için kullanılan yöntem. Bu rapor konvansiyonel low-flux hemodiyaliz, çok arıtılmış diyalizat ile birleştirilmiş yüksek akışlı diyaliz ve yüksek hacimli hemodiyafiltrasyon üzerine yoğunlaşmıştır. • Diyaliz yeri: Hastaların tedavi edildiği yer. Bir ev veya bir tesis olabilir. • Tedavinin süresi: Hastanın tedavi için harcadığı süre. Konvansiyonel hemodiyaliz hastaları diyaliz tedavileri esnasında ve tedaviler arası dönemde birçok yan etkiler yaşarlar. Diyaliz sırasında görülen yan etkiler arasında hipotansiyon, kramp, bulantı-kusma sayılabilir. Diyaliz tedavisinden sonra da pek çok hasta baş ağrısı, konsantrasyon sağlayamama, halsizlik, yorgunluk hisseder. Bu yan etkiler hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Bir diyaliz seansının atlanmasının önemli ölçüde ölüm riskini arttırdığı ispatlanmıştır. Bu sebeple hastaların tedavi programlarına sıkı sıkıya bağlı kalmaları önemlidir. Buna ek olarak, hastalar sıvı yüklenmesine bağlı yüksek tansiyon- nefes darlığı-ödem, zihinsel fonksiyonlarda kayıp, anemi, kemik ve mineral metabolizma bozuklukları, iştah kaybı ve beslenme bozukluğu, enfeksiyonlara eğilim, çalışma gücü kaybı, düşük hayat kalitesi ve psiko-sosyal problemler yaşarlar. Bu sebeplerle hastaların çoğu eritropoetin, demir preparatları, fosfor bağlayıcı ilaçlar, tansiyon düşürücü ilaçlar 35 3. Diyaliz geri ödeme modelleri ve başta D vitamini olmak üzere çeşitli vitaminler alırlar. Türkiye’deki kaynaklara göre, 2011 yılında hemodiyaliz hastalarının %61.7’si eritropoetin kullanmaktaydı. İngiltere deneyimi Tedavi ve ilaçlara rağmen, konvansiyonel diyaliz tedavisi alan hastalar, genellikle hastaneye yatmayla sonuçlanan kardiovasküler ve enfeksiyöz problemleri sık olarak yaşamaktadırlar. Bir Amerikan araştırmasına göre, hasta başına yıllık ortalama hastaneye yatma oranı %59 ve ortalama hastanede kalma süresi de 13.5 gündür. İngiltere'de geliştirilen diyaliz için geri ödeme modeli, aktiviteyle bağlantılıdır ve vaka karışımına göre ayarlanmıştır, bu şekilde daha önce bahsedilen üç modaliteden ikisi hesaba katılmıştır. İngiltere Sağlık Dairesi Sonuca Göre Ödeme (PbR) sistemini geliştirmiştir. Bu sistem, yetkililerin diyaliz sağlayıcılara kullanılan teknik ve hasta özelliklerine göre farklı ücretler ödedikleri bir tarife planıdır. Maliyetlere gelince, bir araştırma, 3 gelişmiş ülkede, İngiltere, Avustralya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde, geleneksel diyalizin maliyetini değerlendirdi. Yıllık maliyetler hasta başına 45,000 ile 53,000 ABD Doları arasındadır. Bu ülkelerde sağlık personeli maliyetinin daha yüksek olması sebebiyle bu giderler Türkiye ile karşılaştırılamamaktadır. Fakat bu veriler, konvansiyonel diyaliz giderlerinin sağlık sistemi için nasıl bir gider yarattığını göstermektedir. 2011'den bu yana İngiltere'nin PbR çerçevesi değişim göstermiştir. Önceki yıllarda bu sistem bekleme sürelerini azaltma yolu olarak artan başarı hareketlerini ödüllendiriyordu. Yine de, diyaliz tedavisinin kalitesi ve güvenliğinin iyileştirilmesinde kayda değer etki yaratan bir değişiklikler serisi getirildi. High-flux diyalizer ve ultrasaf diyalizat ile hemodiyaliz High-flux hemodiyalizin standart protokolü konvansiyonel hemodiyalizle benzerlik göstermektedir. İki modalite arasındaki fark membran geçirgenliğindedir. High-flux hemodiyaliz membranı daha gözeneklidir ve dolayısıyla kanın içerisinde bulunan daha yüksek ağırlığa sahip bileşenleri süzebilir. Bu sayede β2-mikroglobulin, immunoglobulin zincirleri, paratiroit hormonu, ilerlemiş glikasyon ve ilerlemiş oksidasyon ürünleri kandan süzülürler. Türk Nefroloji Derneği kayıtlarına göre Türkiye’de 2011 yılında hemodiyaliz hastalarının %25.4’ü high-flux diyaliz membranı kullanmaktaydı. Avrupa Diyaliz-Transplantasyon Derneği, çeşitli Avrupa ülkeleri ve Japonya nefroloji dernekleri enflamasyonu azaltmak ultrasaf diyalizat kullanımını yoğun bir biçimde önermektedir. 36 Yeni En İyi Uygulama Tarifeleri (BPT) planı En İyi Klinik Uygulama'nın (BCP) icrası ile alakalıdır ve Ulusal Sağlık Kurumu (NHS) ve Ulusal Sağlık Hizmetleri Mükemmeliyeti Enstitüsü (NICE) tarafından diyaliz tedavisinin klinik talimatları içerisinde oluşturulmuştur. Bu yeni ödeme modeli en iyi klinik uygulamaya uyan servisleri kalıcı damar yolundan (arterivenöz fistül veya greft) yapılan diyaliz seansları için önemli ölçüde daha fazla ödeme ile ödüllendirir. Kalıcı damar yolu hasta bakımının kalitesini ve genel sonuçları belirleyen anahtar niteliğinde bir ölçüttür. Ödeme sistemi için, bir grup müdahale ve tanının benzer seviyede Ulusal Sağlık Kurumu kaynağı tükettiği bir dizi Sağlık Kaynağı Grubu (HRG) oluşturulmuştur. Sağlık Kaynağı Grupları hastaneye yatıştan taburcu olana dek tedavi ile ilgili tarifeye karar vermektedir. Sağlık Kaynağı Grupları hasta karakterlerine göre her birine farklı bir tarife atanmış, isteğe bağlı veya isteğe bağlı olmayan hastaneye yatışlarına göre değişik alt kodlara bölünmüş olabilirler. Sağlık Kaynağı Grupları Ulusal Böbrek Verisetinden (NRD) alınan verilerle oluşturulmaktadır. Veriseti, İngiltere’deki böbrek servisleri tarafından toplanacak bilgileri, Böbrek Servisleri için Ulusal Hizmet Çerçevesi’ndeki gelişmeler ile karşılaştırmak için belirlenmektedir. Veriseti tüm böbrek servislerinin uyması gereken standart tanımları belirlemektedir ve bu sayede bilgi doğrudan karşılaştırılabilir olmaktadır. Böbrek servislerinde toplanan bilgi klinik sistemlere kaydedilip, bilgilerin onaylanıp analiz edildiği İngiltere Böbrek Derneği’ne gönderilmektedir. Böbrek Vakfı tarafından kurulan ve Sağlık Bakanlığı, İngiltere Pediatrik Böbrek Vakfı ve İngiliz Organ Nakli Vakfı tarafından da desteklenen İngiltere Böbrek Derneği’nin görevi tedavinin standardını yükseltme hedefiyle, tedavinin miktarı ve kalitesi ile ilgili göstergeleri takip etmektir. Her bir sağlık kaynağı grubunun kodu referans maliyetlere göre oluşturulmuştur. Tüm Ulusal Sağlık Kurumu servis sağlayıcıları sağladıkları hizmetlere dair detaylı bir maliyet listesini yıllık olarak sunmak zorundadırlar. Sağlık Bakanlığı tarafından toplanan bu bilgi, bir hizmete dair ortalama bir maliyet çıkarmada kullanılır ve bu da tarifenin oluşturulması için bir referans fiyatı olur. HRG’ler kullanılarak değişik tipte diyalizler kodlanmaktadır. Medikal Araçların Geliştirilmesi Derneği’ne (AAMI) göre, çok arıtılmış diyalizat mililitre başına 0.1’den daha az koloni oluşturan ünite ve 0.03 EU/ml’den daha az endotoksin seviyesi içermektedir. High-flux hemodiyaliz yapılan hastalar daha düşük diyaliz amiloidozu ve karpal tünel sendromu riskine sahip olup (daha yüksek ß2-mikroglobulin klirensine bağlı), yanısıra konvansiyonel low-flux hemodiyalize göre daha az diyaliz sonrası yorgunluk yaşarlar, . Birçok araştırma ayrıca yüksek akışlı diyaliz kullanımının rezidüel böbrek korunması için faydalı olduğunu, daha az anemi ve enfeksiyon görüldüğü kanıtlamıştır. Buna ek olarak, high-flux diyalizer ve ultrasaf diyalizat kullanıldığında klinik yakınmalarda ve enfeksiyon sıklığında azalma; β2-mikroglobulin, pentozidin, CRP ve myeloperoksidaz (okside olabilen stressi ifade eder) düzeylerinde düşüş; daha iyi bir beslenme durumunu işaret eden serum albümin düzeyinde artış gibi pozitif sonuçlar vermiştir. Ultrasaf diyalizat kullanımı hemoglobin seviyesi üzerine olumlu bir etkiye sahiptir; bu etki bir çok kohort ve kontrollü klinik çalışmalarda kanıtlandığı üzere eritropoetin kullanımında azalma sağlar (%16 - 33 arasında düşüş). Ek olarak, high-flux hemodiyalizlerin hastaneye yatış oranlarını ve çeşitli hasta gruplarında da ölüm oranlarını azaltıcı etkisi vardır. 704 hastanın katıldığı Türkiye’de bir araştırma high-flux hemodiyalizin arteriovenöz fistülü olan hastalarda ve diyabeti olan hastalarda kardiyovasküler olayları, kardiyovasküler ve tüm nedenli ölümleri azalttığını ortaya koymuştur. Aynı çalışmada, ultrasaf diyalizat kullanımının eritropoetin direncini ve eritropoetin ihtiyacını anlamlı olarak azalttığı, uzun süredir diyalize giren hastalarda ayrıca CRP düzeylerini düşürüp, mortaliteyi azalttığını göstermiştir. Başka pekçok çalışmada da ultrasaf diyalizat kullanıldığında eritropoetin kullanımında azalma olduğu kanıtlanmıştır. HEMO araştırması high-flux diyalizer kullanımı ile kardiyovasküler ölümlerin %20 azaldığını, ayrıca uzun süredir diyalize giren hastalarda tüm nedenli ölüm oranının da düştüğünü göstermektedir. High-flux hemodiyalizin etkisinin araştırıldığı bir Avrupa çalışmasında (Membrane Permeability Outcome study, MPO) hayatta kalma oranı yüksek riskli hastalarda (serum albüm seviyesi düşük ve diyabeti olan hastalar) high-flux diyalizer kullanımının mortaliteyi azalttığı belirlenmiştir. Ultrasaf diyalizat kullanımının bir başka avantajı da, hastanın hayat süresi ve kalitesini belirleyici rolü olan rezidüel renal fonksiyonun daha uzun süre süreyle korunmasını sağlamasıdır. Diyaliz servis sağlayıcılar için low-flux diyalizden high-flux diyalize geçiş, daha yüksek bir maliyete katlanmak demektir. Avrupa En İyi Uygulama Kılavuzu yüksek ve düşük riskli hastalar için high-flux diyalizer kullanımını tavsiye etmektedir. Günümüzde high-flux diyalizer kullanımı, low-flux diyalizer kullanımına göre dünyada çok daha yaygındır (ABD, Kanada, Japonya’da %99). Özellikle yüksek riskli hastalar için olmak üzere, tüm hastalarda faydaları maliyetlerinden daha çok olduğu için tüm dünyada hemodiyalizde high-flux diyalizer ve ultrasaf diyalizat kullanımı önemli oranda kabul edilip yaygın uygulama olmuştur. 37 3. Diyaliz geri ödeme modelleri Hemodiyafiltrasyon ve yüksek hacimli hemodiyafiltrasyonun standart hemodiyalize göre mortalite üzerine etkisi Tüm sebepler mortalite Kordiyovasküler mortalite -19% -24% -37% -44% Yüksek hacimli HDF HDF Kaynak: EY analizi, masa araştırmasına dayalı Yüksek hacimli hemodiyafiltrasyon Yukarıda tanımlanan modeller hemodiyalizin bir varyantıdır. Hemodiyaliz, moleküllerin diffüzyon ilkesine dayalı olarak yarı geçirgen bir membrandan geçişidir. Hemodiyafiltrasyon ise difüzif ve konvektif transportları birleştirmiştir ve böylece üremik toksinlerin çoğunun etkin bir biçimde temizlenmesini sağlamaktadır. Yüksek hacimli online hemodiyafiltrasyon bugün için erişilen en ileri diyaliz yöntemi olup, üremik toksinler kandan hem diffüzyonla uzaklaştırılır, hem de özellikle orta-büyük moleküllü olanlar olmak üzere yoğun olarak konveksiyonla uzaklaştırılır. Konveksiyon ile üremik toksin temizlenmesi, üremik toksinleri içeren sıvı yoğun bir ultrafiltrasyonla vücuttan çıkarılmış olur, yerine de diyaliz makinesi tarafından üretilen ve serum niteliğinde olan bir sıvı vücuda geri verilir. Yüksek hacimli online hemodiyafiltrasyonda her bir seansta vücuttan çekilen toksin içeren sıvının yerine verilen sıvı miktarı 20 litrenin üzerindedir. Birçok değişik araştırma hemodiyafiltrasyonun kullanımının high-flux hemodiyalize göre hayatta kalma şansını arttırdığına dair sonuçlar yayınlamaktadır. İspanyada 906 hastanın katıldığı bir araştırma istatistiki olarak mortalitede %30 bir azalma gösterilmiştir. Biri Türkiye’de olmak üzere diğer iki araştırmada, ortalama replasman sıvısı miktarı (ultrafiltrasyonla vücuttan uzaklaştıran toksik içeren sıvıyı yerine koymak için verilen serum nitelikli sıvı) 20 litrenin altında kalmış ve muhtemelen bunun sonucunda da tüm hasta grubunda sağkalım avantajı gözlenmemiş, ancak bu yüksek miktarlara erişilen hastalarda mortalite azalması görülmüş, mortalite riskinin %39-46 oranında düştüğü gözlemlenmiştir. Sonuç olarak, tüm bu klinik araştırmaların toplu analizi, yüksek 38 hacimli hemodiyafiltrasyonun standart hemodiyalize göre ölüm oranını %37 oranında düşürdüğü anlaşılmıştır. Kardiyovasküler ölüm oranında belirlenen azalma ise 2.402 hastada %43,9’dur. Hasta karakteristikleri ve akış hacmi önemli bir rol oynamaktadır: Avrupa’da yapılan bir araştırma hemodiyafiltrasyon için eritropoetin dozajında %6’lık bir düşüş olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte bu düşüş yüksek akış hacimli hastaların %24.7’sinde görülmektedir. Asıl olarak inme ve enfeksiyonların azalmasına bağlı olarak hastaneye yatış oranında %22’lik bir düşüş gözlenmiştir. Enfeksiyon riskinin çok önemli olduğunun ve diyaliz hastalarında gerek hastaneye yatış, gerekse mortalitenin önemli sebeplerinden olduğunun altı çizilmelidir. Hastaların yaşam kalitesi hemodiyafiltrasyon ile iyileşmektedir. Hastalarda hipertansiyon sıklığı azalmaktadır (standart hemodiyalize göre %23,2 azalma), kramp ve diyaliz sırası-sonrası daha az görülmektedir. Hastaların beslenme durumlarının standart hemodiyalize göre iyileştiği gözlemlenmiştir. Son olarak, hastalar aynı zamanda daha az karpal tünel sendromu (standart hemodiyalize göre %37,5 ile %42 arasında daha az) ve diyalizle alakalı amiloidoz yaşamışlardır (standart hemodiyalize göre %89-98 arasında). Bir seans hemodiyafiltrasyonun maliyeti sorun olmaya devam etmektedir. Bir seans hemodiyafiltrasyonun maliyetinin bir seans düşük akışlı hemodiyalize maliyetine göre daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bu maliyet farkı diyaliz makinesi fiyatının daha yüksek olmasına, daha karmaşık su arıtma sisteminin gereksinilmesine, ek diyaliz sıvı filtresinin ve biraz daha yüksek maliyetli tüketim malzemelerinin kullanılmasına bağlıdır. Ayrıca, medikal ekip tedavi için ve tedavi sonrası dezenfeksiyon işlemi için daha fazla zamana ihtiyaç duymaktadır. Bununla birlikte, yüksek hacimli hemodiyafiltrasyon teknolojisinin yüksek maliyetleri tedavi üzerindeki olumlu etkisi ve hastaneye yatırma masraflarını düşürmesiyle telafi edilmektedir. Gece hemodiyalizi Gece yapılan hemodiyaliz genellikle haftada 3 kez ve 8 saat süren seanslar şeklinde yapılmaktadır. Gece hemodiyalizinin faydaları pekçok parametre açısından oldukça nettir. Ev diyalizi hastalara iş hayatıyla uyumlu bir tedavi imkanı vererek, vergilerin ödenmesiyle sosyal güvenliğe de katkı sağlıyor. Diyalizin süresi hastanın hayatta kalmasını etkiler. Birçok araştırma 4 saatten kısa süren diyaliz seanslarının hastanın ölüm riskini %34 arttırdığını göstermektedir. Haftada 3 kez seans başına 8 saat süren diyalizin ölüm riskini 4 saatlik diyaliz tedavisine göre %2572 arasında düşürdüğü gözlemlenmiştir. Ayrıca, hastaneye yatma oranı da büyük oranda azalmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırmaya göre, hastaneye yatırma oranı gece hemodiyalizi hastalarında geleneksel hemodiyaliz hastalarına göre %59 daha azdır. Daha uzun süren diyaliz seansları, kandan kreatin, üre, fosfor, ürik asit ve β2‑mikroglobulinin daha etkin bir biçimde temizlenmesini sağlamaktadır; ayrıca vücuttaki sıvı dengesinin daha iyi kontrol edilmesini sağlamaktadır. Gece hemodiyalizi hastalarının daha iyi sağlık durumlarının sonucu olarak bariz olarak daha az ilaç kullanmaktadırlar. Antihipertansif ilaçlar, fosfat bağlayıcı ilaçlar ve eritropoetine ihtiyaç konvansiyonel hemodiyalize oranla %30-50 arasında azalmaktadır. Gece hemodiyalizi sağlık sistemine daha az hastaneye yatış ve ilaç kullanımının azalması sayesinde önemli tasarruflar sağlayabilir. Daha yüksek maliyetli olmasına rağmen (gece ve daha uzun süre çalışılmasından ötürü yüksek personel maliyeti ve ek diyaliz süresinin maliyeti sebebiyle), hastaların sağladığı faydalar çok önemlidir ve fayda maliyet ilişkisi mükemmeldir. Ayrıca, hastalar diyaliz merkezlerine gece gittikleri için, gün içerisindeki iş verimi geleneksel diyalize göre bundan etkilenmemektedir. Bununla birlikte, bu diyaliz yöntemi tüm hastalarda kullanılamaz ve sağlık hizmeti sağlayanlar hastaların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmalıdır. Klinik bulgularda da gece hemodiyaliziyle birlikte önemli düzelmeler olmaktadır: Araştırmalar daha etkin bir hemodiyalizin (daha uzun süren bir hemodiyalizle) sol ventriküler kütle indeksinin gerilemesine ve böylece daha iyi bir kalp fonksiyonuna yol açtığını göstermektedir. Ayrıca, hastaların beslenme durumu ve vücut ağırlıkları da olumlu olarak etkilenmektedir. 39 3. Diyaliz geri ödeme modelleri Ev hemodiyalizi Diyaliz seansları bir merkezde veya evde yapılabilir. Evde yapılan diyalizin avantajı hastaların tedavi için başka bir yere gitmek zorunda olmamaları, günlük hayatlarında daha fazla esnekliğe sahip olmaları dışında, asıl önemli olan daha sık ve/ veya daha uzun hemodiyaliz seanslarına olanak yaratmasıdır. Ev hemodiyalizi temel olarak gün aşırı seanslardan oluşur. Bu da haftasonu iki günlük ara verilmediği için haftada ortalama 3,5 seans anlamına gelmektedir. Ev diyalizi hastaların hem çalışıp hem de tedavi olmasına olanak verdiği ve hastalar da vergi ödedikleri için Sosyal Güvenlik Sistemi'ne katkıda bulunur. Ev diyalizinin daha fazla yaygınlaşmasının önündeki engeller olan yeterli sayıda olmayan eğitim merkezleri, yüksek giriş maliyeti ve hastalar tarafından karşılanan yüksek su ve elektrik faturaları gibi sorunlar aşılmaya çalışılmaktadır. Ev diyalizinin sağlık sistemine ve topluma iyi belgelenmiş ekonomik faydaları sebebiyle birçok ülke hizmet sağlayıcılara ve hastalara (örn. Su ve elektrik faturalarının ödenmesi gibi) finansal destek sağlamaktadır. Daha yoğun bir diyalizle daha fazla üremik toksin temizlenmesi sağlandığından ötürü, ev diyalizinde mortalite belirgin olarak daha düşüktür, mesela evde gece diyalizi ile hastaların yaşam süresi, kadavradan nakil olan hastaların yaşam sürelerine eşittir. Ayrıca daha az sayıda hastaneye yatma oranı (%40 maliyet düşüşü) ve başta eritropoetin olmak üzere tüm ilaç kullanımlarında ( fosfat bağlayıcılar, tansiyon ilaçları gibi) ortaya çıkan belirgin azalmalar nedeniyle genel olarak konvansiyonel hemodiyalize göre çok daha üstündür. Maliyetlere gelinirse, ilk sene boyunca ev diyalizinin maliyeti, konvansiyonel merkez hemodiyalizine göre daha yüksektir. Maliyetlerin yüksek olmasının sebebi ilk yatırım maliyetleri, nefrolog gereksinimi ve hastanın eğitimi ile ilgili maliyetlerdir. Bununla birlikte, bu maliyetler daha sonraki yıllarda daha düşük insan kaynağı ve ulaşım maliyetiyle kısmen telafi edilir. Ayrıca, telefonla yardım ve takip araçlarına da ihtiyaç duyulabilir. Maliyet düşürmesinden başka, hastanın yaşam süresi ve kalitesinin artması belirgindir. Sonuç olarak ev diyalizi faydamaliyet oranı iyi olarak adledilir. 40 Sonuç Sonuç olarak, diyaliz modaliteleri klinik ve maliyet etkilerine göre üç verimlilik seviyesinde kategorilenebilir. Öncelikle, konvansiyonel hemodiyaliz standart verim teknolojisidir; hizmet sağlayıcılar için düşük maliyetine rağmen, bu diyaliz teknolojisi standart klinik sonuçlar sağlar. Yüksek hastaneye yatış ve ilaç giderleri sebebiyle konvansiyonel hemodiyaliz kamu sağlığı harcamaları için pahalıdır. Üçüncü olarak, yüksek hacimli hemodiyafiltrasyon en verimli teknolojidir çünkü klinik parametre sayısı, mortalite ve hasta yaşam kalitesi üzerinde etkileri çok olumludur. Ev diyalizi ve merkezde gece hemodiyalizi (daha uzun süre ve daha sık seanslar) diyalizin verimini arttıran diğer modalitelerdir; çünkü hastanın sağlık durumunu daha da arttırırken, ilaç ve hastaneye yatış masraflarını azaltırlar. İkinci olarak, çok arıtılmış diyalizat ile birlikte yüksek akışlı hemodiyaliz daha yüksek verim alınan bir teknolojidir. Hizmet sağlayıcılar için daha pahalıdır, ancak klinik sonuçları ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirir. Farklı diyaliz modalitelerinin maliyet verimliliği Diyaliz modalitesi Klinik etki İlaç ve hastane masraflarına etkisi Maliyet verimliliği Konvensiyonel hemodiyaliz Teknoloji Çok arıtılmış diyalizat ile Yüksek akışlı hemodiyaliz Yükse hacimli hemodiyofiltrasyon Tedavi yeri Ev diyalizi Tedavi süresi Merkezde gece hemodiyalizi Çok İyi İyi Fena değil Düşük Çok düşük Kaynak: EY analizi, masa araştırması 41 3. Diyaliz geri ödeme modelleri 3.3.2. Klinik sonuçları planı Göstergeler, doktorlara SDBY hastalarının klinik durumlarını daha iyi bilme ve daha iyi bakım sağlama olanağı veriyor. Bazı göstergeler hastanın sağlık durumu hakkında tanımsal bilgi verirken, diğerleri doğrudan diyaliz kalitesinde bağlı oluyor. Şimdilik İngiltere'de 1083 gösterge izlenmektedir, bunlardan 179'u diyalize özeldir. Aşağıdaki bölüm diyaliz hastalarını izlemede yaygın olarak kullanılan ve bir geri ödeme modelinde temel alınacak kuru ayarlamak için kullanılabilecek göstergeleri açıklamaktadır: • Diyaliz dozu • Hemoglobin • Damar yolu komplikasyonları • Demir/Ferritin • Tedavi süresi • Hidrasyon durumu • Sübstitüsyon hacmi • İnterdiyalitik kilo alımı • Hastaneye yatış • Yaşam kalitesi • Mortalite • Transplant listesi • Beslenme durumu Göstergeler, doktorlara hastaların klinik statülerini daha iyi tanıma ve daha iyi bakım sağlama imkanı tanır. Diyaliz dozu Böbrekler işlevini yitirdiğinde, vücutta üre ve benzeri atık maddeler birikir. Diyaliz dozu, diyalizin başında ve sonundaki kan değerleri karşılaştırılarak, diyalizin yeterli üreyi atıp atmadığının ölçüsüdür. Ölçüm genellikle aylık olarak yapılır. Diyaliz dozunu belirlemek için iki ana yöntem vardır. İlki üre azalma oranıdır (URR) ve diyaliz sonucunda üredeki azalmanın yüzdesi hesaplanarak elde edilir. Diyalizin uygunluğunu temsil eden sabit bir yüzde yoktur. Ancak URR en az %60 olduğunda hayatta kalma oranının daha yüksek, hastaneye yatma oranının ise daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. URR kullanımının tek sakıncası, bu ölçümün tedaviden tedaviye kayda değer bir biçimde değişebilmesidir. Kt/V, diyaliz dozunun bir diğer ölçümüdür. K mL/min ile ifade edilir ve diyaliz tasfiyesini gösterir ki bu da kanın diyaliz makinesinden ne hızla geçtiğidir. Kt/V kısaltmasındaki 't' zamanı temsil eder (dakika bazında), Kt tek bir tedavi seansında üreden arındırılmış sıvının hacmini temsil eder. Kt bazen olduğu gibi bir gösterge olarak kullanılabilir, ancak çoğu zaman bir hastanın vücudundaki suyun hacmi ile 'düzeltilir' (Kt/V). Kt/V URR'yle ilintilidir, ancak genellikle diyaliz profesyonelleri URR'den ziyade Kt/V kullanmayı tercih eder. Zaten Kt/V URR'den daha doğrudur çünkü diyaliz sırasında vücut tarafından üretilen üreyi ve yine diyaliz sırasında fazla sıvıyla beraber atılan ekstra üreyi de hesaba katar. Böbrek Hastalığı Sonuçları ve Kalite Girişimi (KDOQI) grubunun standart diyaliz dozu olarak kabul ettiği Kt/V≥ 1.2 kabaca %63'lük URR'ye eşdeğerdir. Kt/V oranı, ABD, Almanya ve Portekiz gibi klinik sonuçları hesaba katan bir verimlilik bazlı planın yürürlükte olduğu ülkelerde kullanılmaktadır. 42 Damar yolu komplikasyonları Damar yolu, diyaliz sırasında kanın vücuttan alınıp geri verildiği noktadır. Üç tip damar yolu vardır: arteriövenöz fistül (AV), AV greft ve venöz kateter. AV fistül, bir arteri doğrudan bir vene bağlayarak, vende daha fazla kan akmasını sağlamaktır. Bunun sonucu olarak, damar genişler ve güçlenir, diyaliz iğnelerinin tekrarlanan girişleri de daha kolay bir hal almış olur. AV fistül açılması ayakta tedavi şeklinde uygulanabilir ve senelerce dayanabilir. AV greftte sentetik bir tüp (greft) kol derisinin altına yerleştirir ve bir arteri bir vene bağlar. Bu şekilde, greft hemodiyaliz sırasında iğne yerleştirmek ve kana erişmek için kullanılır. Bir AV greft birkaç yıl dayanabilir. Venöz kateterde bir tüp boyun, göğüs veya bacak venlerinden birine yerleştirilir. Bu damar yolu genellikle geçici olarak kullanılır ve birkaç hafta ya da ay dayanır. Eğer gerekirse, uzun ömürlü bir kateter (üç haftadan fazla) derinin altına yerleştirilebilir, bu da konforu arttırırken komplikasyonları azaltır. AV fistül hemodiyalizde uzun dönem damar yolu olarak en iyi seçenek kabul edilir: Uygun kan akışını sağlar, daha az komplikasyon oranına sahiptir ve daha uzun dayanır. AV greft veya venöz kateter genelde alternatif olarak kullanılırlar: AV greftler anjioplasti veya ameliyat gerektirebilecek pıhtılaşma problemlerine sebebiyet verebilirken, venöz kateter kullanan hastalar hem enfeksiyon, hem de pıhtılaşma problemi yaşamaya daha açıktır. ABD deneyimi SDBY Medicare ve Medicaid (Amerikan sosyal sağlık sistemi) Servis Merkezleri (CMS), SDBY hastalarına sunulan tedavi kalitesini yükseltmek amacıyla performans karşılığı ödeme sistemine sahip Kalite Teşviği Programı'nı (Quality Incentive Program/QIP) başlattı. Bu program, önceden belirlenmiş performans standartlarını yakalamayı başaramamış tesislere ödemenin azaltılmasını sağlayan bir geri ödeme modelidir. 2013'te diyaliz hizmetleri karşılığı özel kliniklere yapılan ödeme için, CMS tesisin iki bakım kalitesi ölçüsündeki performansını temel alan formül uygulayarak, puan vermekte. Ek olarak, bu bahsettiğimiz iki kalite ölçüsünü temel alan, totalde 30 puanlık bir skor kartı uygulanmaya da başlanmıştır (2013'te). Total performans skoru 30 puanın altında olan tesisler Medicare ödemelerinde maksimum %2 olmak üzere, hareketli ölçek doğrultusunda bir azaltma yapılmakta. CMS ölçü başına skoru hesaplamak için her tesisin belli bir dönemdeki performansını bir performans standardıyla kıyaslar. Akabinde performans ölçüsü skorları tartılıp ve birleştirilerek tesisin toplam performans puanı (Total Performance Score) belirlenir. Tesis performansını incelemek için CMS'nin kullandığı iki ölçü, hemoglobini (Hgb) 12 g/dL'den yüksek (anemi yönetimi) hasta yüzdesi ve üre azalma oranı (URR) en az %65 (diyaliz dozu) olan hasta yüzdesidir. 2014'te QIP tanımının, kliniklerin yakalaması gereken yeni performans standartları ve 2013'teki 30 puanlık yerine 100 puanlık bir Total Performans Skoru ile daha detaylı bir plan olması düşünülüyor. Performansı denetlemek adına, CMS 2013'te onaylanmış anemi yönetimi ve diyaliz dozunun yanı sıra iki ek ölçüyü daha onayladı. QIP'e dahil edilen yeni ölçüler damar yolu tipiyle alakalıdır ve tedaviyi fistül ile alan hasta yüzdesi ve tedaviyi kateter ile alan hasta yüzdesini dikkate alır. Bu ölçüler hasta sonuçlarının önemli göstergeleridir çünkü aneminin yetersiz yönetimi ve uygun olmayan diyaliz önlenebilir hastaneye yatışlara, hayat kalitesinde düşüşe ve ölüme sebebiyet verir. Diyaliz tedavisinin tedariki için uygulanan QIP'nin gelecek vadeden sonuçları görüldüğünden, bu ödeme modeli ABD sağlık sisteminin diğer alanlarında da uygulamaya konmaktadır. 43 3. Diyaliz geri ödeme modelleri Bu nedenle, ülkeler genellikle fistülü teşvik eder. Şu an ABD'de AV fistüllü hastaların prevalansı bir dizi kalite göstergesinin parçasıdır. İngiltere'de 2012/2013'te hastaların %80'ine arteriovenöz fistül veya greft uygulanmaktadır ve bu oran 2013/2014'te %85'e çıkacaktır. Yine de Türkiye'de tüm diyaliz merkezlerinin hastalara damar yolu açmaktan sorumlu olmadıklarının altını çizmek önemlidir. Ancak, merkezdeki diyaliz operasyonu ve hasta bakım kalitesi damar yolunun ömrünü etkilemektedir. Buna ek olarak, diyaliz merkezleri damar yolunun kalitesini takip ederler ve gerekirse önleyici tedbirler alırlar. Tedavi süresi Önceden de betimlendiği gibi, diyalizin klinik sonuçları diyaliz süresine bağlıdır. Zaten diyaliz dozunun ölüm ve hastaneye yatış oranları ile tedavi kalitesini doğrudan etkilediği kanıtlanmıştır. Tedavi dozunu arttırmanın iki yolu vardır: Ya diyalizlerin seans süresini arttırmak ya da seansların sıklığını arttırmak. Merkezde noktürnal hemodiyaliz (8 saat, hafta üç kez), ev hemodiyalizi (4 ila 8 saat'Lik sürelerle, haftada ortalama 3,5 seans) ve kısa günlük hemodiyalizin (2 ila 3 saatlik hemodiyaliz seansları, haftada 6 ila 7 kez) hepsi ölüm oranını, hastaneye yatışları ve ilaç kullanımını önemli ölçüde düşürmektedir. Bu sonuçlar daha uzun diyaliz seanslarının kanı durmadan süzen böbreklerin fizyolojik kondisyonuna daha yakın oluşu gerçeği ile kısmen açıklanabilir. Tedavi süresinin artışını teşvik etmek Türkiye'deki diyaliz görenlerin sağlık kondisyonlarını iyileştirecektir. 44 Bu gösterge amaca uygun ve doğrudur ancak manipülasyonu kolaylıkla mümkün olduğu için bu tip verileri kontrol etmek kritik önem taşır. Sübstitüsyon hacmi Hemofiltrasyon veya hemodiyafiltrasyon modalitelerinde sübstitüsyon sıvısı (veya sübstitüsyon solüsyonu veya replasman solüsyonu) kandan filtre edilerek atılan sıvının yerini doldurması için doğrudan hastanın kanına verilir. Sübstitüsyon hacimleri yükseldikçe daha iyi sonuçlar gözlemlendiği gösterilmiştir. Bunun sonucu olarak, hemofiltrasyon için sübstitüsyon hacimlerinin takibi potansiyel bir verimlilik bazlı plana dahil edilebilecek doğru ve oldukça amaca uygun bir gösterge olacaktır. Hastaneye yatış ve ölüm oranları Hastaneye yatış ve ölüm oranları da diyaliz verimi ve kalitesine dair diğer göstergelerdir. Her iki gösterge de diyalizin en ciddi komplikasyonlarını temsil ettikleri için sıklıkla klinik çalışmalarda kullanılır. Türkiye'de 2011 yılında hemodiyaliz gören 4247 kişi yaşamını yitirmiştir. Bunlardan çoğu (%54.4) kardiyovasküler olaydan, %11'i maligniteden ve %10.1'i serebrovasküler olaylardan ölmüştür. Diyaliz hastalarının çoğu 60 yaş üzeri olduğu için ölümlerin bir kısmı SDBY'ne bağlıdır, ancak birçoğu da kardiyovasküler hastalık, malignite ve ileri yaş gibi komorbiditelerden ötürü gerçekleşmiştir. Buna ek olarak, diyaliz hastalarının yaşlanma eğilimi sebebiyle gelecekte ölüm oranlarının artması beklenmektedir. Eğer mortalite göstergesi kullanılıyorsa, yaşlanmaya değil diyalize bağlı ölüm oranını tespit etmek önemlidir. Her ne kadar bu yatışın sebebinin diyalize mi yoksa yaşlılık gibi başka bir sebebe mi bağlı olduğunu tespit etmek zor olsa da, amaca uygun diğer bir gösterge hastaneye yatış oranıdır. Ancak bu halihazırda kardiyovasküler rahatsızlıkları varken diyalize başlayan yaşlı hastalar için özellikle doğrudur. Eğer bir verimlilik bazlı planda ölüm veya hastaneye yatış göstergeleri kullanılıyorsa, diyaliz merkezlerinin hastalarını sağlık durumlarına veya komorbidite sayılarına göre seçmediğinden emin olmak önemlidir. Ölüm ve hastaneye yatış oranları Portekiz'in verimlilik bazlı planında kullanılmakta olan göstergelerdir. Hemoglobin ve anemi Kandaki hemoglobin seviyesi diyaliz gören hastanın anemi durumunu yansıtır. Anemi SDBY'den de kaynaklanabileceği gibi, hemodiyalizde kan kaybı veya düşük demir ve folik asit seviyeleri de anemiye sebep olabilir. Yorgunluk, enerji noksanlığı ve soluk ten ile karakterize olur ve kalp sorunlarına katkıda bulunur. Böbrek yetmezliğine sahip hastaların pek çoğunda anemi olduğu için, düzenli olarak ölçülmesi önemlidir. Eritropoetin (EPO)'in rolü alyuvarları stimüle etmektir. konsantrasyonu (kanda oksijen taşıyan proteinin konsantrasyonu) seviyeleri kullanılarak ölçülebilir. Hemoglobin genelde hematokrit değerinin üçte biri kadardır. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi'nin önerisi EPO kullanan hastalarda 10 ila 12g/dL hemoglobin hedefinin tutturulmasıdır. Bu seviyelerin altındaki hemoglobine sahip diyaliz hastaları anemi yaşarken, bu seviyelerin üzerine çıkanlar ise daha yüksek kalp krizi, kalp yetmezliği ve felç riski taşır. Diyalizdeki bir hastanın anemi durumunu belirlemek için demir, ferritin ve B12 ile folik asit seviyelerini ölçmek de sıklıkla gerekir. Hemoglobin ve hematokrit ölçümünün avantajı, daha ucuza mal olması ve doğrudan hastadaki anemi seviyesini yansıtmasıdır. Hemoglobin Almanya, Portekiz ve ABD'deki verimlilik bazlı geri ödeme planlarında bir gösterge olarak kullanılmaktadır. Diğer yandan, gösterge olarak hemoglobinin yanı sıra EPO dozu, demir ve ferritin seviyesini de kullanmanın da avantajı ilaç kullanımının daha rasyonel olmasına potansiyel etkisidir. Anemi mümkün olan en düşük EPO dozuyla elde edilmelidir. Beslenme durumu Albümin kandaki en yaygın durumda bulunan proteindir, sindirilen proteinlerden gelir. Albumin düzeyi 4.0g/ dL'nin üzerinde olmalıdır, hastaların beslenme durumunun takibini yapmakta kullanılan bir göstergedir. Anemi hematokrit (alyuvarların hacim yüzdesi) veya hemoglobin 45 3. Diyaliz geri ödeme modelleri Türkiye'de 2011'de albümin seviyesi 3.5g/ dL altında olan %12'lik hemodiyaliz hastası vardı. Son dönem böbrek yetmezliğine sahip hastaların albümin seviyesi düşük olabilir, bu da enfeksiyon ile mücadelede zorluklar çıkarabilir. Bu nedenle albumin düzeyinin çok düşük olduğu durumlarda hastaların daha çok protein içeren bir diyet uygulamaları tavsiye edilir. Ancak düşük albumin seviyesinin inflamasyondan kaynaklanabileceğinin de altını çizmek önemlidir. Protein alımı hastanın nPNA'sı (normalize edilmiş protein nitrojen görünümü) ile de ölçülebilir. Albümin seviyeleri diyaliz gören hastaların beslenme durumunu yansıtsa ve yakından takibi önemli olsa da, tüm ülkeler geri ödeme oranlarını bu sonuca göre ayarlar. Hidrasyon durumu Sağlıklı böbrekler tuz ve suyu idrarla vücuttan atma yetisine sahiptir. Böbrek fonksiyonları azaldıkça, tuz ve su vücutta birikerek aşırı su toplanmasına sebep olur. Bu sıvı yüklenmesi diyaliz hastalarının ölümüne yol açan başlıca sebeplerden olan hipertansiyon, kalp büyümesi ve kalp yetmezliğine neden olur. Ekstrasellüler sıvı miktarının iyi bir şekilde kontrolünün hipertansiyonu ve sol ventrikül hipertrofisini engellediği görülmüştür. Optimal sıvı yönetimi diyaliz sonrası hedef ağırlığın ayarlanması ve diyaliz seansları arası sıvı alımının sınırlandırılması ile sağlanır. Bir hastanın hidrasyon durumunu anlamak için birkaç yol vardır. İlk olarak vücut ağırlığı, rezidüel renal fonksiyon, tansiyon, boyun damarlarının dolgunluğu, nefes darlığı, ödem bulunması, intra ve post diyaliz problemleri ve kalp büyüklüğü gibi 46 klinik göstergeler kullanılabilir. Ancak bu parametreler hastanın sadece hidrasyon durumuna özel değildir. Bir diğer ölçme yolu, diyaliz sırasında arter kateterinde hematokrit değişimlerini ölçen kan hacmi takibi (BVM)'dir. Eğer hematokrit artarsa, bu kan hacmi düşüyor demektir. Her ne kadar BVM doğru bir gösterge olsa da, fazla hidrasyonu yanlış yorumlanmasıyla ilgili problemler olabilir. Bunun sonucu olarak, BVM sıvı durumunu kesin bir biçimde değerlendirmekten ziyade, en iyi olarak belirtileri minimize eden sıvı atma stratejilerini tanımlamak ve uygulamak için kullanılır. Bio-impedance ölçümü hızlı, ucuz, non invaziv ve tekrarlanabilirdir. Vücudu baştan aşağı kateden 50kHz alternatif akıma direnç ve tepkiyi ölçerek yapılır. Bugün, bioimpedance hidrasyon durumunu ölçmek için en iyi yoldur, ancak ilgili cihaz aşırı sınırlarda vücut kompozisyonu veya anormal sıvı dağılımına sahip hastalarda doğrulanmalıdır. Ağırlık Diyaliz gören hastalarda takip edilen üç tip ağırlık göstergesi vardır: • Vücut ağırlığı standart ağırlıktır ve düzenli olarak takip edilmelidir. Herhangi bir ani değişiklik doktora bildirilmelidir. • Hedef ağırlık (veya kuru ağırlık), diyalizde fazla sıvı atıldıktan sonra hastanın olması gereken ağırlıktır. • Son olarak, interdiyalitik ağırlık artışı, diyaliz tedavileri arasındaki günlerde kazanılan ağırlıktır ve diyetle ne kadar tuz alındığına bağlı olarak ortaya çıkan sıvı alımını yansıtır. Hastaların susuzluğu tetikleyecek tuz ihtiva eden yiyecekleri dikkatlice kontrol altında tutması istenir. Ağırlığı klinik sonuç olarak değerlendiren bir geri ödeme modeli bulunmamaktadır. Bunun sebebi bu parametrenin sadece diyaliz seansının kalitesine değil, daha çok hastanın diyetine uymasına bağlı oluşudur. Yaşam kalitesi Son dönem böbrek yetmezliği hastalarında hayat kalitesi oldukça etkilenir. Diyaliz seans sayısı ve sosyal, çalışma ve duygusal düzeyde etkileri sebebiyle çoğunlukla bir yük olarak görülür. Böbrek Hastalığı Yaşam Kalitesi Formu (KDQOL-36), altı alanda kategorize edilmiş 36 maddeden oluşan bir araçtır. Bu altı kategori, genel sağlık, duygusal durum, sosyal statü, hastalığın etkisi, tıbbi ve finansal tatmindir. Pekçok ülkede ve ABD, Japonya ve beş Avrupa ülkesinde yapılan Diyaliz Sonuçları ve Uygulama Şekilleri Çalışması (Dialysis Outcomes and Practice Patterns StudyDOPPS) gibi bazı klinik araştırma veya çalışmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. KDQOL-36 anketinin bazı alt bölümleri hastaneye yatış ve ölüm öngörüleridir. Her ne kadar son dönem böbrek yetmezliği hastalarının takibinde hayat kalitesinin ölçümü uygun olsa da, hastanın takdiri özneldir ve sonuçların manipüle edilmesi kolaydır. KDQOL-36 bu şekilde herhangi bir verimlilik bazlı planın geri ödeme oranını ayarlamak için kullanılmaz. Ancak ABD'de diyaliz merkezleri Sağlık Hizmetleri ve Sistemleri Tüketici Değerlendirmesi delili sağladıklarında teşvik görürler. Bu anketler hastalara kıyaslamalı bilgi sağlamayı ve tesislerin kendi içlerindeki kalite iyileştirme aktivitelerinde yardımcı olmayı amaçlar. Transplant listesi Türkiye'de hayatta olan transplant yapılmış hastaların tümü, 2011 sonunda RRT gören hastaların %11'ini oluşturuyordu. Bu pek çok Avrupa ülkesiyle kıyaslandığında çok düşük bir orandır. Transplantasyon, diyalizden daha iyi sonuçlar vaat eder; pekçok araştırma göstermiştir ki transplant, daha iyi hayatta kalma ve hastaneye yatış oranlarına sahip bir renal replasman tedavisidir. Aynı zamanda, her ne kadar vakaların çoğunda vücudun yeni dokuyu reddetmemesi için ilaç kullanımı gerekse de, transplantta hastanın hayat kalitesi diyalize göre çok daha iyidir; hastalar yorgunluktan daha az mustarip olur ve haftada birkaç defa diyaliz merkezine gitmeleri gerekmez. 47 3. Diyaliz geri ödeme modelleri Klinik göstergeleri izlemede uygunluk, doğruluk ve güven seviyesi Başka ülkelerde kullanılan göstergeler Gösterge Uygunluk Doğruluk Güven seviyesi * Sonuç Verimlilik bazlı planda kullanılabilecek pek çok klinik sonuç göstergesi vardır. Bazıları doğrudan hastanın sağlık durumuna ilişkinken (ör: kan değerleri, hastane yatışları, hidrasyon, kilo), diğerleri daha çok diyaliz hastası yönetimiyle ilgilidir (damar yolu, tedavi süresi, bekleme listesinde olmak). Bunlardan bazıları halihazırda başka ülkelerde geri ödemede düzenlemeler yapmak için kullanılmaktadır. Diyaliz dozu Hemoglobin Damar yolu komplikasyonları Tedavi süresi Hastaneye yatış sayısı Verimlilik bazlı bir planda kullanılacak göstergelerin seçimi üç ana değişkene bağlı olmalıdır: Mortalite • Uygunluk: Bir göstergenin diyaliz kalitesini ne kadar iyi ölçtüğünü yansıtır. Demir/Ferritin • Doğruluk: Bir göstergenin kaliteyi ölçmede ne kadar kesin olduğunu yansıtır. Diğer potansiyel göstergeler Gösterge Uygunluk Doğruluk Güven seviyesi * Yaşam Kalitesi Transplant listesi Sübstitüsyon hacmi Hidrasyon durumu İnterdiyalitik kilo alımı Beslenme durumu (albümin) Çok iyi İyi Tatmin edici Zayıf Çok zayıf * Tüm göstergeler manipülasyona uğrayabilir. Kontrol mekanizmalarına dair öneriler kilit önem taşır. Kaynak: EY, masa başı araştırmasına dayalı 48 • Yüksek seviyede güven: Sonucu manipüle etmenin çok az mümkün olduğunu gösterir. Portekiz Deneyimi 2008'de Portekiz Sağlık Bakanlığı (SB) ve Portekiz Diyaliz Sağlayıcıları Birliği (Anadial) geri ödeme modelinin 'ücret karşılığı hizmet'ten paket plana geçişi için anlaşmaya vardı. Bu yeni geri ödeme modelinin kabulünü harekete geçiren SB'nın bütçe kısıtlamaları ve diyaliz giderlerinin üst seviyede artışıyla ilgili kaygıları oldu. Üzerinde anlaşılan ve Nisan 2008'de yürürlüğe giren model sadece hemodiyalizin karşılanması için geçerlidir ve diyaliz sağlayıcıların tanımlanmış bir zaman dilimi içerisindeki belirli hizmetlerin karşılanması için kişi başına, önceden belirlenmiş bir meblağı peşin olarak almalarını sağlar. Anadial ile SB arasındaki anlaşma, paket plana (hafta başına her hasta için sabit bir ödeme) dahil hizmetler için bir fiyat etiketi de içermekteydi. Bu hizmetler şunlardır: • Diyaliz tedavisi • Laboratuar ve görüntüleme tahlilleri • Anemi, mineral kemik bozuklukları, beslenme ve kardiyovasküler komorbiditelerin tedavisindeki tüm ilaçlar • İntradiyalitik intravenöz antibiyotikler • Damar yolu takibi (2011'de eklenmiştir) Diyaliz hizmetinin kalitesini sağlamak adına belli başlı hizmet kalitesi hedefleri ve yöntemleri de belirlenmiştir. Ödemeyi alabilmek için tüm diyaliz ünitelerinin klinik kalite göstergeleri hedeflerini tutuyor olması gerekmektedir. Bir merkez bu göstergeleri yakalamayı başaramazsa, SB basit bir ödemeyi askıya almadan başlayıp klinik lisansın iptaline kadar gidebilen cezalar verebilir. Diyaliz merkezlerince sağlanan hizmetlerin kalitesi, hemodiyalize giren hastalar için hazırlanmış ulusal ve uluslararası en iyi uygulama önerilerini yansıtan bir 'klinik kalite göstergeleri' listesine göre izlenir. Kalite kontrolünü yapmaya yarayan tüm bilgiler otomatik olarak diyaliz sağlayıcılardan SB'ye aktarılır. Her merkezden bilgi toplayıp, bu veritabanı ile özel merkezlerde verilen hizmetin kalite kontrolünden sorumlu SB tarafından yönetilen resmi BT platformu arasında arayüz yaratacak bir iletişim ağı veritabanı oluşturmak diyaliz sağlayıcıların işidir. Yeni paket planın diyaliz tedavisinin kalite ve verimi üzerindeki etkisini değerlendirmek için Ocak 2008-Aralık 2010 arasında 34 Portekiz kliniğinin değerlendirmesi yapılmıştır. Yeni geri ödeme modelinin yürürlüğe girmesinden sonra yapılan bu geriye dönük analiz, klinik neticelerinde ve diyaliz kliniklerindeki giderlerin azaltılması konusunda iyileşme olduğunu açıkça göstermiştir. Sonuçlardaki iyileşme, paket plan tanımlanırken tespit edilen tüm klinik göstergelerde gözlemlenmiştir. Diyaliz tedavisinin maliyetiyle ilgili olarak, en büyük değişimlerden biri, gözlem süresi boyunca kayda değer bir biçimde azalan ilaç masraflarında gözlemlenmiştir. Aynı zamanda, laboratuar giderlerinde tasarrufun yanı sıra bakımın daha iyi standardize edilişi, paket planın genel maliyet verimliliğine işaret etmektedir. Bu geri ödeme modeli, tüm doktorların her hastaya en ufak potansiyel fayda için bile mümkün olan her olanağı limitsizce kullandığı mitine de bir son veriyor ve klinik içerisindeki olanakların en verimli şekilde kullanılmasını sağlıyor. 3.3.3. Hasta özellikleri planı Kronik böbrek yetmezliği, kendi başına zaten karmaşık bir hastalıkken yaş, beslenme alışkanlıkları veya başka hastalıklar gibi faktörler komorbiditeye sebep olabilir, bu da hastanın tedavisini daha da karmaşıklaştırır. Hasta özelliklerine bağlı olarak diyaliz seansının masrafı önemli ölçüde değişiklik gösterebilir. Bu nedenle, Almanya ve İngiltere gibi bazı ülkeler hizmet sağlayıcının karmaşık hastaların tedavisindeki artmış kaynak kullanımlarını telafi etmek amacıyla geri ödeme oranlarını hasta özelliklerine göre ayarlamaktadır. Yüksek risk taşıyan hastalar için daha iyi geri ödeme ile hizmet sağlayıcıyı teşvik ederek, diyaliz merkezlerinin hasta ayırt etmesinin önüne geçilip, bunun sonucunda daha sürdürülebilir ve eşit hizmet sağlanabilir. Sıradaki bölümde sunulan hasta özellikleri bir hizmet sağlayıcının giderlerini potansiyel olarak arttırabilecek türdendir. Hepatit B, Hepatit C ve HIV gibi kan yoluyla bulaşan virüslerin bulunması, yaş, fiziksel engellilik durumu ve diyabet bunlara dahildir. Sıradaki bölümlerde bu komorbiditelerin diyaliz sağlayıcıların kaynak kullanımına etkileri anlatılmaktadır. 49 3. Diyaliz geri ödeme modelleri Yüksek risk taşıyan hastalar için daha iyi geri ödeme ile hizmet sağlayıcıyı teşvik ederek, diyaliz merkezlerinin hasta seçmesinin önüne geçilebilir. Diyabet Yaş Diyabete bağlı böbrek hastalığı, dünya genelinde SDBY'nin en yaygın sebebidir. Türkiye Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Registry'ye göre 2011 yılında hastaların %36,2'sinde kronik hemodiyalize başlama sebebi diabetes mellitus idi. Türkiye'de toplam nüfusun sadece %6,6'sı 65 yaş üzerindedir, ancak diyaliz hastalarının %38,1'i bu yaşın üzerindedir. Güncel hayatta kalma oranları ve KBY'nin daha çok yaşlı hastalarda görülmesi sebebiyle Avrupa'da en hızla genişleyen diyaliz hastası grubunu yaşlılar oluşturur. Diyabet ve KBY birleştiğinde, kardiyovasküler hastalıklar ve bu hastalıklardan kaynaklanan ölüm riski oldukça artmaktadır. Özellikle tip 2 diyabete sahip nefropati hastalarında yüksek ölüm ve morbiditenin ana sebebi koroner arter, serebrovasküler ve periferal damar hastalıklarıdır. Diyabet, diyaliz tedavisi giderlerinde büyük bir artmaya sebep olmaz çünkü diyabetli hastalar için ekstra diyaliz ekipmanına ihtiyaç yoktur ve genellikle diyabet hastaları normal hastaların diyaliz süresi aynı ortalamadadır. Ancak, ağır komplikasyonlu diyabet, hasta yönetiminin daha bireysel yapılmasını gerektirdiği için kaynak bileşiminde artmaya sebep olur. SDBY hastalarında diyabet ilacı tedavisi ayarlanmalıdır veya kontrendike olmalıdır. Diyabetli hastalarda diyalizin çeşitli etkileri, kan şekeri değerinin geniş aralıklarda dalgalanmasına yol açarak hastalarda hipoglisemi riski yaratır. Ayrıca, KBY ve diyabete sahip hastalar beslenme düzenlerinden oldukça etkilenen komplikasyonlar yaşayabilir. Sonuç olarak, nefrologlar, dahiliyeciler ve diyetisyenler arasında mültidisipliner bir yönetim ve koordinasyon olması diyabete sahip SDBY hastalarının başarılı yönetimi için temel niteliğindedir. 50 Transplantasyon sıklıkla diyalize tercih edilir çünkü daha az masraflıdır ve SDBY hastalarını daha az kısıtlar. Ancak yaşlı hastalarda transplantasyon, ameliyata bağlı riskler sebebiyle kontrendikedir, dolayısıyla bu hastalar genellikle hayatlarının sonuna dek diyalize bağlı yaşamak zorunda kalırlar. Yaşlı hastalar başka komorbiditeler sebebiyle daha fazla hastaneye yatma riski taşırlar ve yine daha yüksek hipotansiyon, peritonla alakalı ölüm, kalp yetmezliği ve alt organlarda ampütasyon riski taşırlar. Ayrıca, yaşlı hastalar genellikle daha güçsüzdür ve bazen uzun diyaliz seanslarına dayanamazlar, dolayısıyla ekstra seans görmeleri gerekir. Yoğun ilgi, bakım ve ulaşım gibi fazladan yardım gerektirdikleri için yaşlı bir hastanın ortalama tedavi masrafı, ortalama bir hastanınkinden biraz daha yüksektir. Ancak yaşlı hasta, devlet kurumlarını veya sosyal hizmetleri kullanmak yerine akraba veya yakınlarından yardım alıyorsa bu ek giderler çok da önemli değildir. Kan yoluyla bulaşan virüsler: HBV, HCV ve HIV Kan yoluyla bulaşan virüsler (KYBV) bir kişinin kanından diğer bir kişinin kanına bulaşan virüslerdir. Bunların arasında Hepatit B virüsü (HBV), Hepatit C virüsü (HCV) ve HIV yer alır. Geçtiğimiz yıllarda ABD'de bu enfeksiyonlara sahip hastaları rapor eden merkez oranı artmıştır. Türkiye Nefroloji, Dİyaliz ve Transplantayon Registry'ye göre 2001'de Türkiye'deki HD hastalarının %0,7'si HBV, %1,7'si HCV taşıyordu. HIV konusunda ise veri bulunmamaktadır. KYBV hastalarının diyaliz tedavisiyle ilgili olarak fazladan ilaca gerek yoktur. KBY hastalarında böbrek atılımından ötürü HIV tedavisinde yaygın olarak kullanılan pek çok ilaç doz düşürümü gerektirir. Durum böyle olunca, KYBV'ler diğer hastalar veya sağlık personelinde enfeksiyona yol açma riski sebebiyle giderlerin artmasına sebep olurlar. KYBV bulaşmasını önlemek için, uluslararası talimatnamelerde hastaların ayrılmış odalarda izole edilmesini tavsiye edilir. Enfekte hastaların kullandığı diyaliz makineleri de enfekte olmayan hastaların kullandığından ayrıdır. Önlemler sıkıca uygulanır ve diyaliz seansı boyunca enfekte hastalarla ilgilenen personelin enfekte olmayan hastalar veya diğer personelle temasına izin verilmez. Hemşire ve sağlık personelinin Hepatit B aşısı yaptırmaları da önerilir. Hatta bazı merkezler periyodik olarak diyaliz ekipmanında HBV taraması yaptırır. Hasta karakteristiklerinin kaynakların kullanımına ve potansiyel hasta komplikasyonlarına etkisi Hasta karakteristiği Kaynak kullanımı Hasta için potansiyel komplikasyonlar Kan yoluyla bulaşan virüsler (hepatit B/C, HIV) Diyabet Fiziksel engellilik (yürüme engeli) Yaş Çok önemli Önemli Orta derecede önemli Az önemli Önemli değil Tüm bu önlemlere rağmen, Türkiye'de HIV, Hepatit B ve C hastaları genellikle hastaneye yönlendirilir. Fiziksel engelli hastalar Fiziksel engellilik, hastanın hareketliliğini etkileyen fiziksel engeller bulunmasıyla alakalıdır. Yönetimleri daha karmaşık olduğundan, engelli hastalar diyaliz sağlayıcılar için ek maliyet demektir; engelli hastaların hizmet sağlayıcı personelinden ek yardım almaları gerekir (ör. hastanın merkeze ulaştırılması ve merkez içinde hastanın hareketinin sağlanması). Ayrıca, diyaliz tesisleri böyle hastaları ağırlayabilmek için yeniden yapılanmaya veya organize olmaya ihtiyaç duyabilirler. Sonuç Hasta karakteristiklerini verimlilik bazlı geri ödeme planına dahil etmek önemlidir, çünkü karmaşık hastaların primleri hizmet sağlayıcının ekstra giderlerini telafi edeceğinden tedaviye erişimde eşitliği teşvik eder. Kan yoluyla bulaşan virüs taşıyıcıları, engelli ve diyabetli hastalar hem spesifik altyapıya ihtiyaç duyduklarından hem de daha fazla vakit aldıklarından, diyaliz hizmeti sağlayıcılara ek giderler yüklerler. Yaş gibi diğer karakteristikler genelde hastalık yönetimine daha az etki ederler ve kaynakların yüksek tüketimine doğrudan etki etmezler. Ayıca, hizmet sağlayıcının ani giderleri (kaynakların tüketimi) ve hastaların potansiyel komplikasyonlarını da göz önünde bulundurmak önemlidir çünkü orta ve uzun vadeli masraflar üzerinde etkileri olacaktır. Kaynak: EY analizi, masa araştırması ve mülakatlara dayalı. 51 4. Türkiye'de potansiyel yeni diyaliz geri ödeme modeli 52 4.1 Türkiye'deki mevcut geri ödeme modeli Sosyal güvenlik hizmetleri için ana ödeyici Sosyal Güvenlik Kurumu'dur (SGK). SGK, diyaliz alanında kamu ve üniversite hastanelerini olduğu kadar, özel merkezleri de finanse etmektedir. Türk sağlık sistemi farklı seviyelerdeki farklı teşkilatlardan oluşmuştur. Türkiye'de idari karar alma seviyesindeki ana düzenleyici, sağlık politikasını belirlemekten, milli sağlık stratejilerinin uygulanmasından ve sağlık hizmetlerinin verilmesinden sorumlu Sağlık Bakanlığı'dır (SB). Diyalizin faaliyet seviyesinde, Sağlık Bakanlığı'na ülke çapında diyaliz hizmetlerinin gelişiminin takibinden sorumlu Diyaliz Bilimsel Danışma Kurulu destek olur. Sosyal güvenlik hizmetleri için ana ödeyici Sosyal Güvenlik Kurumu'dur (SGK). Diyaliz alanında, SGK kamu ve üniversite hastanelerini olduğu kadar, özel merkezleri de finanse etmektedir. Geri ödeme modelinde onlar da değişiklikler yapmaya teşebbüs edebilir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı SGK'nın başındadır ve istihdam koşullarının iyileştirilmesi ve Türk vatandaşlarına sosyal güvence geliştirilmesi ve sağlanmasından sorumludur. Diyaliz tedavisi için gerekli EPO'yla beraber ekstra diyaliz ilacı SGK tarafından karşılanır, yerel eczanelerde hastalara reçete karşılığı bedelsiz olarak verilir. Damar yolu da SGK tarafından karşılanır. Ancak bazen özel hizmet sağlayıcılardan tedarik edilir . Bazı özel merkezler ulaşım, yemek gibi ekstra ücretsiz hizmetler de sunar, ama bunlar sağlık makamlarınca geri ödenmezler. Özel diyaliz şirketleri mali durumlarının kritik olduğundan şikayet etmekte ve iflasın eşiğinde olduklarını belirtmektedirler. Hasta birlikleri daha iyi hizmet kalitesi almayı arzulamaktadır ve tıp birlikleri ülkenin bir çözüm üretmesi gerektiği konusunda kaygılıdır. Türkiye'deki mevcut diyaliz geri ödeme modeli ücret karşılığı hizmet ve paket planın ortasındadır. Sağlayıcılar uyguladıkları toplam diyaliz seansına göre geri ödeme alırlar. Türkiye'de özel hizmet sağlayıcılar için geri ödeme oranı diyaliz seansını (tek kullanımlık malzeme, doktor ve hemşire), teşhis amaçlı tahlili ve heparini içerir. 53 4. Türkiye'de potansiyel yeni diyaliz geri ödeme modeli Her ne kadar Türk diyaliz geri ödeme modeli oldukça ileri bir düzeyde olsa da, durumun gözden geçirilmesine ve modelin ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda ayarlanmasına ihtiyaç vardır. Türkiye'deki mevcut geri ödeme modeli temel alınarak, verimlilik bazlı bir planın uygulanmaya başlaması mali yönden daha da verimli bir diyaliz ortamı ve baştan aşağı iyileştirilmiş bir sağlık sistemine doğru atılacak bir adımdır. Modellerin önkoşulları hizmet kalitesini ve sağlık sisteminin sürdürülebilirliğini sağlamak olduğu için, önerilen model yüksek verim ve kaliteyi ödüllendirmeyi hedefler. Bunun sonucu olarak, düşük kalite sunan verimsiz merkezler daha fazla geri ödeme alabilmek adına daha iyi kalite sağlamak ve sağlık sistemi açısından mali verimi arttırmak üzere işleyiş modellerini değiştirmek zorunda kalacaklardır. Bu raporun hedefi verimlilik bazlı planlara dayanan, kalite ve kaynakları ve kalite standartlarını doğru kullanarak maliyet verimliliğini destekleyen bir model olarak tanımlanabilecek yeni bir potansiyel geri ödeme modeli sunmaktır. Yeni potansiyel verimlilik bazlı geri ödeme modeli üç plandan müteşekkil olacaktır: Yukarıda belirtildiği gibi, ABD, İngiltere veya Portekiz gibi bazı ülkeler şimdiden bu yönde birkaç adım almıştır. Bu üç plan hasta ve sağlık sistemi üzerinde etkisine olduğu kadar, uygulanırlığının karmaşıklığına da bağlı olarak farklı evrelerde uygulamaya sokulabilir. Genel hedef, hastalar, hizmet sağlayıcılar ve sağlık makamları için sürdürülebilir bir sistem sağlamaktır. • Diyaliz modalitesi • Klinik sonuçlar • Hasta karakteristikleri Üç planın bileşimi Türkiye'deki diyaliz tedarikinde verimi geliştirecek sinerjiyi yaratacak ve ülkeyi dünya çapında ön sıralara taşıyacaktır. 54 4.2. Türkiye için potansiyel yeni geri ödeme modeli 4.2.1. Yeni bir geri ödeme modeli için gerekenler Geri ödemedeki herhangi bir değişiklik sistemin sürdürülebilirliği adına önkoşullara cevap verebilmelidir. Verimlilik bazlı planların (diyaliz modalitesi, klinik sonuçlar ve hasta karmaşıklığı) dahil edilmesi şu gereksinimlerle uyumludur: 1. Yeni geri ödeme modeli kaliteyi ve hizmette verimi desteklemelidir. Bu, diyaliz hizmeti tedarikinde ve kaynakların optimizasyonunda verimliliği teşvik ederek yönetilebilir. Benzer düzenlemeler başka sağlık alanlarında da daha evvel uygulanmıştır. Örneğin, fiyat ve geri ödeme, genellikle hastanın tedavisine veya yaşam kalitesine önemli ölçüde değer katan yenilikçi ilaçlar için daha yüksekken, konfor ürünleri için geri ödeme yapılmaz. 2. Y eni geri ödeme modeli bakıma erişimde eşitliği kolaylaştırmalı. Bakıma eşit erişim, hasta seçimini engelleyen ve tüm hastalar için sürdürülebilirliği sağlayan bir takım hasta karakteristikleri ayarlamalarıyla gerçekleştirilir. Bu ABD'de 2010 yılında onaylanan Hasta Koruma ve Erişilebilir Bakım Yasası'nın amaçlarından biriydi. Bu yasa tüm ABD vatandaşlarına karşılayabilecekleri bir sağlık sigortası sağlamakta, önleyici sağlık hizmetlerine erişim vermekte ve sağlık harcamasındaki büyümeyi aşağı çekmektedir. baskıyı sağlık sisteminin işleyişinde sistemi daha sürdürülebilir kılacak düzeltmeler yapmak yerine indirimler ve daha düşük geri ödemeler ile gidermeye çalışmışlardır. Bu nedenle, geri ödeme modelinde hem diyaliz tedarikinin hem de sağlık sisteminin sürdürülebilirliğini sağlamak için maliyet verimliliğini optimize edecek formüller aramak önemlidir. 4. Yeni geri ödeme modelinin uygulanırlığı kolay olmalıdır. Bu önkoşul uygulama sırasındaki hataları ve/veya manipülasyonu engellemek için kritik önem taşır. Diğer ülke örneklerinde gösterilmiş olduğu gibi, yeni geri ödeme modeli ve kontrol mekanizmaları adım adım uygulanmalıdır. Örneğin ABD'de, diyaliz İçin Kalite Teşvik Programı yıllar içinde gelişmiş ve çok daha kompleks olmuştur, hala da işlenmeye devam etmektedir. Fransa'daki Aktivitenin Tarifelendirilmesi (T2A) birkaç yıllık geçiş döneminin ardından tamamen uygulamaya konmuş bir DRG sistemdir. 3. Y eni geri ödeme modeli sağlık sistemi için mali bir perspektiften bakıldığında sürdürülebilir olmalıdır. Pek çok ülkede nüfusun yaşlanması, kronik hastalıkların artışı, tedavi masraflarının ve bakım talebinin artması ekonomik krizle de birleşince hükümetler üzerinde baskı yaratmaktadır. Sağlık makamları bu 55 4. Türkiye'de potansiyel yeni diyaliz geri ödeme modeli 4.2.2. Diyaliz modalitesi ayarlaması Bu geri ödeme planının hedefi mali açıdan en verimli diyaliz modalitelerini teşvik etmektir. Maliyet verimi, tedavi giderlerinin klinik sonuçlara oranı şeklinde tanımlanabilir. Bir yandan, mortalite, hastaneye yatış oranları ve ilaç kullanımı düştüğünde ve/ veya hastanın yaşam kalitesi iyileştiğinde klinik faydalar gözlemlenir. Diğer yandan, maliyet hizmet sağlayıcılar için diyaliz seansı ücreti ve doğrudan giderlerden (hastaneye yatış ve kullanılan ilaç) oluşmuştur. Türkiye'de tahminlere göre diyaliz seansları bu maliyetlerin yaklaşık %52'sini, ilaç %23'ünü ve komplikasyonlar sonucu hastaneye yatış %14'ünü temsil etmektedir. Avrupa'da diyaliz maliyetlerinin kıyaslaması Almanya 2010 (n=344) İspanya, 2010 (n=161) İngiltere 2012 (n=18,191) 2009 verisine dayanmaktadır Based on EY analysis Hemodiyaliz seansı 51% 55% 53% 52% İlaçlar 27% 22% 11% 23% Hastaneye yatış 17% 14% 20% 14% 5% 8% 16% 11% 2006 verisine dayanmaktadır Diğer 2006 verisine dayanmaktadır Türkiye, 2011 Kaynaklar: Icks A, et al. Diyalizin maliyeti- yerel bir nüfusa dayalı araştırma. Lorenzo V, et al. Hemodiyalizin ekonomik evrimi. Maliyet bileşenleri analizi hasta verilerine dayanmaktadır. Kerr M, et al. Kronik böbrek yetmezliğinin İngiltere NHS'ye maliyetinin tahmini. 56 Yeni maliyet verimi modalitelerinin uygulamaya sokulması genel maliyeti etkileyecek ve maliyet unsurlarının ayrımı farklı diyaliz modaliteleri kullanılarak değişecektir. Örneğin, oldukça yüksek verimli diyaliz modalitesiyle seans gören hastalar daha az ilaç ve hastaneye yatış gerektirecektir. Bunun sonucu olarak, genel maliyette bir düşüş yaşanacaktır. Hastaneye yatış ve ilaç kullanımındaki kayda değer düşüşe ek olarak, tüm modalitelerin kullanımı aynı zamanda hayatta kalma, yaşam kalitesi ve klinik parametrelerini de iyileştiriyor. Bununla birlikte, bu etkiler doğrudan maliyete bağlanamasa da, verimlilik bazlı bir planla birleştiren yeni bir geri ödeme modelinin detaylandırılmasında dikkate alınmalıdırlar. Bunların sonucu olarak, modalitelerin verimi üç kategoride sıralanabilir. Konvansiyonel hemodiyaliz standart verim modalitesidir, yüksek akışlı hemodiyaliz ve çok arıtılmış diyalizat daha yüksek verime sahip olan, yüksek hacim hemodiyafiltrasyon ise en verimli modalitedir. Evde diyaliz ile merkezde gece hemodiyalizi teknolojinin verimini daha da arttıran modalitelerdir. Bunun sonucu olarak, Türkiye’de verimlilik modalitelerini ödüllendiren aşağıdakiler gibi modüler bir teşvik planı uygulamaya konulabilir: • Teknoloji verimliliği daha yüksek, maliyet verimliliğine sahip teknikler için ek ödemelerle teşvik edilebilir. Yeni maliyet verimi modalitelerinin uygulamaya sokulması genel maliyeti etkileyecek ve maliyet unsurlarının ayrımı farklı diyaliz modaliteleri kullanılarak değişecektir. • Daha iyi klinik sonuçlar sağladığı ve hizmet sağlayıcı maliyetini arttırdığı için, merkezde gece hemodiyalizi hizmeti sağlanan hastalar için ücrete bir prim dahil edilmelidir. • Hizmet sağlayıcılar özellikle hasta eğitimi, makine giderleri, kurulum, eve servis ve teknik servis gibi ek maliyetlerini karşılamak üzere ev diyalizi için de ayrı bir primle ödüllendirilmelidir. Diyaliz modalitelerinin verimliliği Yüksek hacimli hemodiyafiltrasyon Daha yüksek verim Çok arıtılmış diyalizat ile yüksek akışlı hemodiyaliz Standart verim Konvansiyonel hemodiyaliz ++ + Teşvik En verimli 57 4. Türkiye'de potansiyel yeni diyaliz geri ödeme modeli 4.2.3. Klinik sonuçların ayarlanması Yukarıda belirtildiği üzere, klinik sonuçlara göre geri ödeme düzenlemelerinin temel amacı hizmet sağlayıcıları hastaları daha iyi takip etmeye, verimliliklerini arttırmaya ve kaynakların daha rasyonel kullanımını içeren uygulamalara teşvik etmektir. Klinik sonuçlara uygun iki tip teşvik vardır. Geri ödeme modeli ya düşük kalite hizmet veren merkezleri cezalandırır, ya da yüksek kalite hizmet verenleri ödüllendirir. Türkiye örneğinde, ceza mekanizmasından ziyade daha yüksek kaliteye daha yüksek geri ödeme sistemi daha uygun olacaktır. İlk olarak, sistem gönüllülük esasına dayanabilir ve merkezler klinik sonuçları gönderemiyor veya göndermek istemiyorsa bunun için zorlanmayarak ceza almayabilirler. İkinci olarak, merkezler kalite kanıtlarının gönderiminden sorumlu oldukları için, kontrol mekanizmaları daha basit olabilir. Üçüncü olarak ise, ödül mekanizmaları cezalandırmaya kıyasla çok daha çabuk motive eder. Geri ödeme planının uygulanırlığı kolay olması gerektiğinden, ilk başta kısıtlı sayıda klinik sonuç uygulamaya konulmalıdır. Sonra, diyaliz hizmetlerinin genel kalitesi iyi bir düzeye ulaştığında ve kontrol mekanizmaları iyi çalışır duruma geldiğinde, ek göstergeler modele dahil edilebilir. Türkiye için öncelikli göstergeler Kt/V, hemoglobin veya EPO dozu, tedavi süresi, damar yolu kalitesi ve mortalite veya hastaneye yatış oranı olacaktır: • Kt/V göstergesi diyaliz dozunu yansıtır. Türkiye'de zaten izlenmektedir ve başka ülkelerde geri ödemenin belirlenmesi için bir klinik sonuç olarak kullanılmaktadır. 58 Kt/V diyaliz dozunu ölçmede doğru bir göstergedir. • EPO dozu ile birlikte Hemoglobin uygun bir gösterge olabilir çünkü böbrek yetmezliğinin en sık rastlanan komplikasyonlarından biri olan diyaliz hastalarının anemi statüsünü doğru bir biçimde yansıtırlar. Hemoglobin seviyeleri mümkün olan en düşük EPO dozu ile elde edilmelidir. Bunları gösterge olarak kullanmanın faydası, ilaç kullanımını azaltmaya teşviktir. • Tedavi süresi hastaların klinik statüsü üzerinde önemli etkiye sahiptir. Hastalar ne kadar uzun süre diyaliz görürse, klinik sonuçların o kadar iyi (daha az hastaneye yatış, mortalite ve ilaç kullanımı) olduğu belirtiliyor. • Damar yoluna bağlı komplikasyonlar (ör. enfeksiyon, tromboz süresi) da bir gösterge olarak kullanılabilir. Damar yolunun diyalizin kalitesi üzerindeki etkisi büyüktür, hizmet sağlayıcılar damar yolu yönetiminde önemli rol oynar. • Son olarak, hastaneye yatış ve mortalite oranları da yüksek uygunluklarından ötürü kullanılabilir, ancak doğru ölçüldüklerinden ve merkezlerin hasta tercihi yapmadığından emin olmak çok önemlidir. Hidrasyon statüsü modele dahil edilebilecek uygun bir gösterge olabilir, ancak çoğu hizmet sağlayıcının gerekli ekipmanı olmadığından ve personelin bu yönde eğitimi bulunmadığından uygulanması zordur. Diğer göstergeler (ağırlık, yaşam kalitesi, hemodiyafiltrasyon durumunda sübstitüsyon hacmi) kriter olarak kabul edilecek kadar doğru, uygun veya kolay uygulanır olmayabilir. Türkiye için bir puanlama sistemi oluşturmak uygun olacaktır. Merkezde tedavi gören tüm hastaların klinik sonuçları temel alınarak bir puan belirlenerek ve bunun üzerinden geri ödeme düzeyi belirlenebilir. Model kalitenin ödüllendirilmesine dayanacağı için, gösterge barajı tutturulduğunda geri ödemede artış yapılacaktır. Eğer baraja ulaşan hasta oranı yüksek olursa, geri ödeme artışı da daha önemli olacaktır. Eğer hedeflerden hiçbiri tutturulamazsa geri ödeme aynı kalacaktır. Aşağıdaki şekil ilk fazda önerilen beş göstergeyi (Kt/V, hemoglobin veya EPO kullanımı, tedavi süresi, damar yolu komplikasyonu, ve mortalite veya hastaneye yatış oranı) temel alan bir ödül sistemi örneğini temsil etmektedir: • Tüm göstergeler için, baraja ulaşılamadığında kazanılan puan 0'dır. • Herhangi bir göstergede barajın %x üzerine çıkan herhangi bir iyileşme için merkezin puanı 1 artar. • Her gösterge için maksimum puan 5'tir (bunun karşılığı baraj + en az %e’dir) • Global merkez klinik sonucu puanı, her klinik sonuç göstergesinin puanı toplanarak elde edilir. Beş göstergelik bu özel planda bu durumda maksimum puan 25, minimum ise 0'dır. • Geri ödemenin derecesi merkez klinik sonucu küresel skoru ile orantılıdır. • Ayarlanmış geri ödeme oranı belirlenmiş bir zaman için merkezin tüm hastalarına uygulanır. Klinik sonuçlara ayarlamalar Gösterge A (ör. Kt/V) Baraj (T) <T T+a% T+b% T+c% T+d% T+>e% Puan 0 1 2 3 4 5 Merkez klinik sonuç küresel puanı 25 Teşvik ++ Gösterge B (ör. Hemoglobin / EPO kullanımı) Baraj (T) <T T+a% T+b% T+c% T+d% T+>e% Puan 0 1 2 3 4 5 20 Gösterge C (ör. Verimli tedavi süresi) Baraj (T) <T T+a% T+b% T+c% T+d% T+>e% Puan 0 1 2 3 4 5 Gösterge D (ör. Damar yolu komplikasyonları) 15 + 10 Baraj (T) <T T+a% T+b% T+c% T+d% T+>e% Puan 0 1 2 3 4 5 5 Gösterge E (ör. Mortalite / hastaneye yatış oranı) Baraj (T) <T T+a% T+b% T+c% T+d% T+>e% Puan 0 1 2 3 4 5 0 0 59 4. Türkiye'de potansiyel yeni diyaliz geri ödeme modeli 4.2.4. Hasta karakteristikleri ayarlaması Hasta karakteristikliklerine geri ödeme ayarlamasının amacı, hasta tercihinin önüne geçmek ve diyaliz hizmetine eşit erişimi sağlamaktır. Diyaliz merkezleri ek masraf getirdikleri için karmaşık hastaları reddetmeye eğilimli olabilmektedir. Örneğin, hepatit B gibi kan yoluyla bulaşan virüse sahip hastalar genellikle ayrı bir odada, özel ekipmanla tedavi edilmekte, engelliler ek yardıma ihtiyaç duymakta ve yaşlı hastaların daha fazla sayıda seans gerektiren ek ihtiyaçları olabilmektedir. Hasta karakteristiklerine geri ödeme oranı ayarlamaları karmaşık hastaları tedavi etmek için alınan tedbirlerin getirdiği ek maliyete uygun olmalıdır. Dolayısıyla, geri ödeme oranı ayarlaması hepatit B, ilerlemiş yaş (≥ 60 yaş) ve fiziksel engel durumlarına uygulanmalıdır. Bir hasta aynı zamanda birkaç komorbiditeye sahip olabileceği için, birden fazla komorbiditenin varlığı durumunda primler toplanmalıdır; engelli ve yaşlı hastalar hariç, onlar için gereken kaynaklar ve hasta yönetimi oldukça benzerdir. Hasta karakteristikleri ayarlaması Hasta Karakteristiği Kan yoluyla bulaşan virüsler (hepatit B/C, HIV) Fiziksel engellilik (yürüme engeli) ++ Yaş + Teşvik 60 +++ 4.2.5. Üç düzenleme planının kombinasyonu Zaten üç geri ödeme ayarlaması planının her biri sistemin yararınayken, üçünün kombinasyonu sağlık sisteminin veriminin iyileşmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için sinerji oluşturur. Bunun sonucu olarak iyi klinik sonuçlara sahip, yüksek verime sahip diyaliz modalitelerini kullanan ve karmaşık hastalara bakan hizmet sağlayıcılar, kötü klinik sonuçlara sahip, karmaşık olmayan hastalarda düşük verimli diyaliz modaliteleri kullananlara kıyasla daha iyi geri ödeme alacaktır. Doğrusu, yüksek verimli diyaliz modalitelerini teşvik etmek hizmet kalitesini ve hastanın yaşam kalitesini iyileştirecektir. Klinik sonuçlar doğrultusunda bedel ayarlamaları hizmet sağlayıcıları daha iyi hizmet vermeye itecek ve hasta karakteristiklerindeki ayarlamalar bakıma erişimde eşitliği destekleyecektir. Geri ödeme oranı üzerinde merkezin genel performansının etkisi Diyaliz modalitesi + Klinik sonuçlar + Hasta karakteristikleri Ayarlanmış geri ödeme Klinik sonuçlar + + Hasta karmaşıklığı - - Diyaliz modalitesi verimliliği + Geri ödeme seviyesi Düşük Yüksek 61 4. Türkiye'de potansiyel yeni diyaliz geri ödeme modeli 4.3. Kalitenin kontrolü ve izlenmesi Yukarıda da belirtildiği gibi, diyaliz alanında performans standartları ve bakım verimi göstergelerini belirlemek, Türkiye'de diyalizin kalitesini ve sürdürülebilirliğini garantiye almak için kilit öneme sahiptir. Her bir diyaliz hizmeti sağlayıcının kalite ve verimini analiz ve kontrol etmekten sorumlu, bu işe tahsis edilmiş bir teşkilatın kurulması şarttır. Bunu yapabilmek için, her diyaliz hizmeti sağlayıcısının kalite ve verimini analiz ve kontrol etmekten sorumlu, bu işe tahsis edilmiş bir teşkilatın kurulması gereklidir. Diyaliz hizmetleri değerlendirme Ajansı (bundan böyle 'Ajans' olarak anılacaktır) olarak adlandırılabilecek bu teşkilat, sağlık makamlarına bağlı veya bağımsız bir kurum olabilir. Ajans'ın ana görevleri her bir diyaliz merkezinden veri toplamak, veriyi işlemek, veri denetimini ve kontrolünü sağlamak, milli raporları yayınlamak ve izlenecek performans göstergelerinin tespitinde önerge vermek olmalıdır. Veri toplanması Yeni verimlilik bazlı modelde, diyaliz sağlayıcılar düzenli olarak hastaların klinik verilerini (hasta karakteristikleri, kullanılan modalite, klinik sonuçlar ve nihayetinde izlemek ve/veya istatistik amaçlı kullanılabilecek diğer isteğe bağlı göstergeler) internet bazlı bir sistemden Ajans'a göndermelidir. Diyaliz merkezlerinin verileri sorunsuzca toplayıp iletebilmesi ve Ajans'ın da kolayca performans verisini analiz edebilmesi için, veri toplama sistemi şeffaf ve kolay kullanılır olmalıdır. Birçok ülkede diyaliz takibi ve faturalandırılmasında internet tabanlı bir sistem uygulamaya alındı. 2008'de Portekiz geri ödeme modelini ücret karşılığı hizmet planından verimlilik tabanlı paket plana geçirdiğinde, diyaliz ağı veri sistemini yeniden tasarladı. Ağ veritabanı yeni modele 62 göre başarıyla adapte edildi, güncellendi ve şimdi tüm ilgili hasta verisini otomatik olarak Portekiz Sağlık Bakanlığı'nda kronik böbrek yetmezliği için kurulu resmi bir Entegre Yönetim Bilgi Sistemi'ne transfer ediyor. Diğer bir örnek ise, ABD’de bulunan Medicare & Medicaid diyaliz merkezlerinin klinik verilerini bir yönlendirme internet sitesi vasıtasıyla göndermeleridir. Bir merkezin internet bağlantısı olmaması halinde, istisnai olarak veriyi kâğıda yazılı göndermesi de mümkün olacaktır. Veri işlenmesi Diyaliz Hizmetini Değerlendirme Ajansı belli bir merkeze dair tüm enformasyonu işlemeli ve bölgesel veya milli ortalamaya göre kıyaslamalıdır. İşlenen enformasyon, verilmiş hizmetin geri ödeme sürecini başlatmak üzere SGK'ya gönderilmelidir. Her bir merkezin performansını izlemek için tüm bu değerli veriyi sürekli olarak özetleyip, kullanılabilir enformasyona çevirmek önemli olacaktır. Bu nedenle, olması gerekenin altında performans sergileyen merkezleri tespit ederek kalitelerini en azından kabul edilen ortalama performans düzeyine çekecek planlar geliştirmeye zorlamak mümkün olacaktır. Sağlık Bakanlığı ayrıca ülkede diyaliz tedarikini izleyebilmek ve diyaliz merkezleri, modaliteleri, prosedürleri ve klinik sonuçları hakkında doğru kararlar alabilmek için, genel kalite ve verimi kontrol edip iyileştirebilecek stratejiler belirleme hedefiyle Ajans'tan bir araya toplanmış ve anonimleştirilmiş hastaya özel verileri de almalıdır. Veri kontrolü Kalite ve verimlilik göstergelerini temel alan bir ödeme ile daha iyi geri ödeme alabilmek için bazı ölçülerde hizmet sağlayıcılar tarafından tahrifat yapılabilir. Merkez ölçümlerinin güvenilirliğini sağlamak için, Ajans bir denetim protokolü oluşturmalıdır. Diyaliz sağlayıcılar Ajans'a, diyaliz uygulamaları hakkında (ör. geçmişe dönük performans, kullanılan ekipman ve materyal tipi, hasta ve medikal personel sayısı) senelik olarak güncellenecek bir dizi bilgi gönderecektir. Ajans gerektiğinde herhangi bir merkezin beyanını denetleyebilecektir. Merkezler düzenli olarak faaliyetleri hakkında enformasyon gönderdiklerinde, bir veri takip sistemi bunu gözden geçirmeli, birbirlerini tutup tutmadığını kontrolden geçirmeli ve merkezin performansında bir değişiklik olup olmadığını veya bölgedeki ya da ülkedeki diğer merkezlerden çok farklı olup olmadığını kontrol etmelidir. Anormal bir veri gözlemlendiğinde, Ajans merkezden açıklama talep edebilmeli veya sonuçları kontrol etmek üzere yerinde teftiş yapabilmelidir. Veri manipülasyonu veya yolsuzluk kanıtı varsa, Ajans SGK'yı ve SB'yi uygun tedbirleri almaları için durumdan haberdar etmelidir. faaliyetin amacı sunulan verilerin uyumlu olup olmadığının ikinci bir kontrolüdür. Performans göstergelerinin tespiti Ajans tarafından takip edilip değerlendirilecek olan performans göstergeleri öncelikle SGK, kendisine bağlı Diyaliz Bilimsel Danışma Kurulu'nun tavsiyeleriyle Sağlık Bakanlığı ve Ajans tarafından önerilmiş olmalıdır. İkinci olarak Ajans önerilen göstergelerin finansal ve klinik etkilerinin çalışmalarını incelemekten sorumlu olmalıdır. Bu incelemeler yeni göstergelerin uygulamaya sokulmasının fizibilitesinden ve bunları izlemenin klinik faydalarının değerlendirilmesinden müteşekkil olmalıdır. Ajans göstergelerin hedef değer ve alt sınırlarını önermeli ve hedef değer tutturulduğunda beklenen finansal faydaları değerlemelidir. Ajans'ın değerlemelerini tartışmak için SGK, Ajans ve SB'yi bir araya getiren toplantılar düzenlenebilir. Performans kriteri güncellenebilir ve durum bunu gerektirdiği zaman yeni göstergeler belirlenebilir. Ajans aynı zamanda diyaliz merkezine rastgele mekân teftişi yapabilir. Bu teftişlerin amacı sadece hâlihazırdaki süreci değil, aynı zamanda gönderilen verinin yapılan denetimle tutarlı olup olmadığını da doğrulamaktır. Ajans'ın bir diğer rolü klinik sonuçları ölçmekle yükümlü tıp laboratuarlarına rastgele denetim veya teftiş yapmaktır. Bu 63 4. Türkiye'de potansiyel yeni diyaliz geri ödeme modeli Diyaliz sağlayıcıların ve karar mercilerinin olası organizasyonu, görev ve sorumlulukları Sağlık makamları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Sağlık Bakanlığı Diyaliz meseleleri üzerine tavsiye Değerlendirme kriteri üzerine tartışma Verimlilik kriteri onayı Diyaliz bilimsel danışma kurulu Sosyal Güvenlik Kurumu (SSI-SGK) Merkez performans sonuçları Değerlendirme kriteri üzerine tartışma Bir araya getirilmiş hastaya özel veri Diyaliz Hizmetinin Değerlendirilmesi için Ajans Ödeme Verimlilik kriteri ve göstergeleri Klinik veri Diyaliz sağlayıcılar 64 Danışma Para transferi Onay Klinik veri Bilgilendirme sistemi Sonuçların yayınlanması Ajans aynı zamanda her merkezin seçilmiş klinik performans göstergeleri hakkında halka açık enformasyon yayınlamaktan da sorumlu olmalıdır. Rapor, hastaların kendi bölgelerindeki merkezlerin performanslarını karşılaştırıp nerede tedavi olmak istediklerini bilinçli biçimde seçebilmeleri için, merkezin birikmiş düzeydeki performans sonuçlarını, aynı bölgedeki diğer merkezlerin performans sonuçlarıyla birlikte içermelidir. Raporların bir amacı da diyaliz sağlayıcılar tarafından kendi tedavi şekillerini yerel ve ülke çapındaki klinik sonuçları ortalamalarıyla kıyaslayarak kendi kalite iyileştirme gayretleri için kullanılmasıdır. Bunun sonucu olarak, hizmet sağlayıcılar arasında verimliliğe dayanan ve diyaliz hastalarına daha iyi hizmet sağlamaya yarayacak bir rekabet gelişebilir. 4.4. Potansiyel yeni diyaliz geri ödeme modelinin uygulamaya konması Mevcut geri ödeme modeli ile verimlilik tabanlı bir planı birleştirmek vakit alabilen bir süreçtir. Diyaliz sağlayıcılar tıbbi prosedürlerini uyarlamalı ve nihayetinde ekipman ve/veya materyallerini değiştirmelidir. Aynı zamanda personel ve yönetim yeni idare gerekleri konusunda eğitilmeli ve sağlık makamları edinecekleri yeni veri doğrultusunda ödemeleri ayarlamaya hazır olmalıdır. Diğer yandan, çabuk kazanımlar elde etmek önemlidir. Bu çabuk kazanımlar maddi düzeyde olabileceği gibi, klinik düzeyde de olabilir. Bu sebeple, evrelere dayalı bir uygulamaya geçiş Türkiye için uygun olacaktır. Üç farklı plan, karmaşıklıklarına, hasta ve sistem üzerindeki etkilerine ve uygulanmaları için gereken süreye göre farklı evrelerde uygulanacaktır. sisteminin sürdürülebilirliğini sağlamak için her sistemin teşvik derecesini doğru belirlemek önemlidir. Hasta takibinde iyileştirmeler hem hasta, hem de sağlık sistemi için faydalı olacağından, klinik sonuçların ayarlanması ikinci adım olarak uygulamaya konmalıdır. Ayrıca bu tip bir ayarlama Türkiye'nin ihtiyaçları doğrultusunda kullanılan göstergelerde yapılan değişikliklerle kolayca uyarlanabilir veya ayarlanabilir. Son olarak, etkileri diyaliz hastalarının tümünü değil bir kısmını ilgilendirdiği ve kontrol mekanizmaları verimli olabilmek için biraz daha fazla zamana ihtiyaç duyabileceği için hasta karakteristikleri ayarlaması en son uygulamaya konabilir. Bunun sonucu olarak, faydaları kısa vadede gözlemlenebileceği için önce diyaliz modalitesi ayarlamaları yürürlüğe sokulmalıdır. Daha verimli modalitelerin uygulanırlıklarını kolaylaştırmak ve diyaliz Yeni potansiyel geri ödeme modelinin yürürlüğe girmesi Hasta karakteristikleri Klinik sonuçlar Diyaliz modalitesi • Merkezleri yüksek bakım kalitesi için ödüllendirir • Daha kompleks hastalar için prim verir Hastalar, hizmet sağlayıcılar ve sağlık makamları için sürdürülebilir geri ödeme modeli. • En verimli modaliteleri ödüllendirir 65 4. Türkiye'de potansiyel yeni diyaliz geri ödeme modeli 4.5. Verimlilik bazlı planı içeren bir geri ödeme modelinin etkisi Klinik seviyede, düzenleme modalitelerinin her biri diyaliz tedarikinin iyileştirilmesine katkıda bulunur: • Diyaliz modalitesinin ayarlanmasıyla, daha iyi sonuçlar sağlayan (daha az mortalite ve hastaneye yatış, iyileşmiş yaşam kalitesi) daha yenilikçi ve verimli modalitelerin kullanımı teşvik edilir. • Klinik sonuçların ayarlanmasıyla, hasta takibi teşvik yoluyla iyileştirilebilir ve sağlık sistemi giderleri üzerindeki etkisinin olumlu olması beklenir. • Son olarak, hasta karmaşıklığı ayarlamalarıyla, hasta tercihi azalabileceğinden bakıma erişim daha adil olur. Mali düzeyde, böyle bir modelin uygulamaya konmasının sağlık sistemine (ABD ve Portekiz'de olduğu gibi) ve iyi kalite hizmet tedarik eden merkezlere faydalı olması beklenmektedir. İlk olarak, hizmet sağlayıcılar yüksek verime sahip modalite kullanmaya teşvik edilse de, ek teşvik maliyeti, her ikisi de SDBY yönetiminde önemli birer mali gider olan hastaneye yatış ve ilaç kullanımındaki düşüşle kompanse edilmelidir. İkinci olarak, yüksek kalite sağlanmasının ödüllendirilmesi merkezleri daha iyi bakım sağlamaya ve hastalarını daha iyi takip etmeye motive edecektir. Bir yandan, bu ayarlamalar sağlık sistemi üzerinde fazladan doğrudan gider oluşturacak, ancak 66 diğer yandan da hastaneye yatış ve ilaç masraflarının düşmesi beklenecektir. Uygulamaya konduğunda, yeni modelin getirdiği ek masrafları ve tasarrufları değerlendirmek önemli olacaktır. Hesaba sadece diyaliz seansını değil, aynı zamanda hastane ve ilaç masrafları, ek hizmetlerin maliyeti (ör. destek), iş üretkenliği, komorbidite maliyeti vs. üzerinde de tam etkisini hesaba kattığı için bu tip bir analiz karmaşıktır. Bunlara ek olarak, bu değerlendirme sadece mali olmamalıdır, mortalite, üretkenlik ve yaşam kalitesi gibi diğer değişkenleri de kapsamalıdır. Bu tip bir değerlendirme, her modalitenin teşvik derecesinin yeniden değerlendirilmesini gerektirebilir. Aynı zamanda, sistemin yeni, yüksek verimli modalitelerin geliştirilmesiyle veya diyalizdeki hastanın sağlık durumunu yansıtan göstergelerin ortaya çıkmasıyla birlikte evrimleşmesi beklenmektedir. Ek olarak, KBY hastalarının nefrologlar tarafından erken yönetiminde yeni stratejiler oluşturmanın ve hastalar için eğitsel programlar tanımlamanın genel maliyet azaltmada ve sağlık sistemini iyileştirmede kilit faktörler olduğunun altını çizmek önemlidir. 67 5. Sonuç ve öneriler 68 1 2 Türkiye'deki SDBY prevalansının, nüfusun yaşlanmasına ve ortalama yaşam süresinin artmasına bağlı olarak büyümeye devam etmesi, böylece Türk sağlık sistemi üzerinde finansal bir yük oluşturması beklenmektedir. Sektörün sürdürülebilirliği için diyaliz sağlayıcıların uygun finansman alması zaruridir. 2011'de Türkiye'de renal replasman tedavisi gören hasta prevalansı nüfus genelinde milyonda 809 idi (64,877 hasta). SDBY hastası sayısı 2001-2011 arasında yılda %9'luk toplam büyümeyle yıllar içerisinde istikrarlı bir artış gösterdi. 2011'de Türk SDBY hastalarının %82'si hemodiyaliz görürken, %7'si periton diyalizi görüyordu ve kalan %11'i transplant yapılan hastaların bütününü oluşturmaktaydı. Ek olarak, Türkiye'de yıllık yeni SDBY vakası, Avrupa ülkeleri içerisinde en yüksek, dünya genelinde ise en yüksekler arasındadır. Yaşlanan nüfusa bağlı olarak artması beklenen SDBY hastası sayısı, diyaliz hizmeti giderinin artarak Türk sağlık sistemi üzerinde finansal bir yük oluşturması beklenmektedir. Diyaliz hizmeti tedarikinin sürdürülebilirliği, mevcut yaşanan mali problemler nedeniyle uçurumun kenarındadır. Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sağlık İdaresi Bölümü 2011-2012 arasında özel hemodiyaliz merkezi maliyet analizi çalışması yapmıştır. Bu çalışmanın amacı özel hemodiyaliz merkezlerindeki tedavi başına maliyeti belirlemekti. Çalışmadan hemodiyaliz tedavisi başına ortalama maliyetin 163,5 TL olduğu sonucu çıktı ki bu geri ödeme miktarının üzerindedir. Diyaliz sağlayıcıların maliyetlerini kurtaramadıkları gerçeği, hastaların hizmete erişimini ve verilen hizmetin kalitesini kritik bir noktaya getirmektedir. Genel hedef, hastalar, hizmet sağlayıcılar ve sağlık kurumları için kısa, orta ve uzun vadede getirileri olan, sürdürülebilir bir diyaliz sistemi sağlamaktır. Sonuç olarak Türkiye'de, acilen sağlık sisteminin sürdürülebilirliğini sağlayan ve hasta bakım kalitesini de garanti altına alacak yeni formüller aramaya ihtiyaç bulunmaktadır. 69 5. Sonuç ve öneriler 3 4 Taraflarla uyum içinde, sektörün sürdürülebilirliğini sağlayacak ve diyaliz hizmetinin kalitesini iyileştirecek yeni bir diyaliz geri ödeme modeli tasarlamaya ve yürürlüğe sokmaya acilen ihtiyaç vardır. Türkiye için yeni potansiyel geri ödeme modeli, en iyi tıbbi uygulamaları geliştirip teşvik etmek ve kaynakların daha iyi, daha rasyonel kullanımı hedefiyle verimlilik bazlı bir planı temel alabilir. Geri ödeme modelleri sağlık sisteminde rekabeti ve verimlilik kazançlarını teşvik eder. Yeni bir verimlilik bazlı diyaliz geri ödeme modeli Türkiye'nin ihtyaçları için bir çözüm olabilir. Türkiye'deki mevcut modeli temel alan verimlilik bazlı bir planın uygulamaya sokulması, maliyet verimi daha da artmış bir diyaliz ortamı ve genel anlamda iyileşmiş sağlık sistemine doğru atılan bir adımdır. Dünyada geri ödeme modellerinin sürekli evrim geçirmesi, tüm hükümetlerin sosyo-ekonomik statüleri ne olursa olsun tüm hastalara yüksek kalitede bakım sağlanması ile maliyet kısıtlamaları arasındaki ideal dengeyi kurmakta zorlandıklarını gösterir. Her ne kadar Türk diyaliz geri ödeme modeli oldukça ileri bir düzeyde olsa da, durum yeniden değerlendirmeyi ve modeli ülkenin ihtiyaçlarına göre ayarlamayı gerektiriyor. Yeni diyaliz geri ödeme modelindeki kilit nokta, daha iyi prosedürler ve modaliteler kullanarak kalite ve verimi sağlık sistemi için potansiyel tasarrufa uygun bir biçimde teşvik etmektir. İyileştirilmiş bir geri ödeme modelini uygulamaya sokmak kadar, KBY hastalarının erken yönetimi gibi stratejiler ve hastalar için eğitici programlar uygulamak da, genel maliyetin azaltılmasında ve sağlık sisteminin iyileştirilmesinde kilit rol oynamaktadır. 70 Yeni potansiyel geri ödeme modeli üç verimlilik bazlı plana dayanabilir: klinik sonuçlar, diyaliz modalitesi ve hasta karakteristikleri. Verimlilik bazlı planın hedefi en iyi tıbbi uygulamaları ve kaynakların daha iyi ve rasyonel kullanımını geliştirmek ve teşvik etmektir. Mali düzeyde, böyle bir planın yürürlüğe sokulmasının etkisinin sağlık bütçesine (ABD ve Portekiz'deki olumlu örnekler gibi) ve yüksek kalite sağlayan merkezlere faydalı olması beklenir. Hastaneye yatış ve ilaç kullanımında kayda değer düşüşe ek olarak, yeni potansiyel geri ödeme modeli hayatta kalma, yaşam kalitesi ve klinik parametrelerini de iyileştirecektir. 5 6 Yeni verimlilik bazlı geri ödeme modeli müteakip evreler halinde uygulanmalıdır. Tüm taraflar uzlaşmış olmalıdır. Diyaliz sağlayıcıların verdiği hizmet kalitesini ve verimini değerlendirmekle görevli bir organizasyon oluşturmak önemli olacaktır. Yeni geri ödeme modelinin uygulanması, bu sırada meydana gelebilecek hataların önüne geçmek açısından kolay olmalıdır. Bu şekilde, yeni geri ödeme modeli ve kontrol mekanizmaları adım adım uygulanmalıdır. Doğrusu, diyaliz sağlayıcılar medikal prosedürlerini adapte etmek ve nihayetinde ekipman ve/veya materyallerini değiştirmek durumunda oldukları için verimlilik bazlı plana dayanan bir geri ödeme modeline geçiş zaman isteyen bir süreçtir. Üç ayrı plan karmaşıklık durumu, var olan araçlar, hastaya ve sisteme etkisi ve uygulamaları için gereken zamana bağlı olarak ayrı ayrı evrelerde uygulanmaya başlayacaktır. Bunun sonucu olarak, diyaliz modalitelerinin ayarlanması kısa vadede uygulanmaya başlayacak, onu klinik sonuçlarının ve hasta karakteristiklerinin ayarlanması takip edecektir. Diyaliz alanında performans standartlarını tespit etmede ve bakım randımanını ölçmede başarılı olunabilmesi için, Türkiye'de bir Diyaliz Hizmetleri Değerlendirme Ajansı kurulmalıdır. Bu ajans her bir diyaliz hizmeti sağlayıcı tarafından gönderilen modaliteler ve hizmet kalitesiyle ilgili veriyi analiz ve kontrol etme ve sistemin evrimine katkıda bulunma sorumluluğunu taşımalıdır. Ajansın ana görevleri; her bir diyaliz merkezinden veri toplayıp bu verileri işlemek, herhangi bir anormallik olup olmadığını kontrol ettikten sonra da merkezlerin performansına dair rapor yayınlamaktır. İzlenecek performans göstergelerini saptama ve detaylandırmaya destek vermek de görevine dahil olmalıdır. Merkezlerin ölçümünün güvenilir, ödemelerin adil olmasını sağlamak adına kontrol etme ve denetleme görevleri çok önemli olacaktır. Sağlık otoriteleri düzeyinde tüm karar alıcıların yeni geri ödeme sisteminin başarıyla uygulamaya konmasında aynı tarafta olması çok büyük önem taşır. Bununla birlikte, sistemin güncellenmesi gerektiğinde, Türk diyaliz profesyonellerinin fikirleri de değerlendirilmeye alınmalıdır. 71 6. Bibliyografya 72 1. Ponce P, et al. How do we react to quality indicator targets and how relevant are our efforts? Port J Nephrol Hypert (2010) 165–171. 2. Iezzoni LI, et al. Paying more fairly for Medicare capitated care. N Engl J Med (1998) 339: 1933–1938. 3. Hackbarth G, Reischauer R, Mutti A. Collective accountability for medical care – toward bundled Medicare payments. N Engl J Med (2008) 359: 3–5. 4. Struijs JN, Baan CA. Integrating care through bundled payments – lessons from The Netherlands. N Engl J Med (2011) 364: 990–991. 5. Direcção de Serviços de Cuidados de Saúde/Divisão de Gestão Integrada da Doença. Gestão Integrada da Doença Renal Crónica – Metas e Objectivos para Monitorização de Resultados em Diálise. Revisão. Circular Normativa No 04/DSCS/DGID (2008). 6. Ponce P, et al. Converting to a bundled System for Dialysis Payment – The Portuguese Experience Blood Purif (2012) 34:313–324. 7. Hayward RA. Performance measurement in search of a path. N Engl J Med (2007) 356: 951–953. 8. Schiffl H, et al. Effects of ultrapure dialysis fluid on nutritional status and inflammatory parameters. Nephrol Dial Transplant (2001) 16: 1863-1869. 9. Schiffl H, M. Lang S, Fischer R. Ultrapure dialysis fluid slows loss of residual renal function in new dialysis patients. Nephrol Dial Transplant (2002) 17: 18141818. 10. Sitter T, Bergner T, Schiffl H. Dialysate related cytokine induction and response to recombinant human erythropoetin in hemodialysis patients. Nephrol Dial Transplant (2000) 15:1207-1211. 11. Susantitaphong P, Riella C, L. Jaber B. Effect of ultrapure dialysate on markers of inflammation, oxidative stress, nutrition and anemia parameters: a meta-analysis. Nephrol Dial Transplant (2013) 28: 438-446. 12. Ledebo I. Ultrapure dialysis fluid—how pure is it and do we need it? Nephrol Dial Transplant (2007) 22: 20–23. 13. Lederer SR, Schiffl H. Ultrapure dialysis fluid lowers the cardiovascular morbidity in patients on maintenance hemodialysis by reducing continuous microinflammation. Nephron. (2002) 91(3):452-5. 14. Kjellstrand CM, et al. Cardiovascular Stability (Cvi) During Daily Hemodialysis (Dhd) - Relative Influence of Dialysis Purity, Clearance and Ultrafiltration Speed Experience with the Aksys Phd System. ASAIO (2004) 50 (2) 177. 15. Ok E, et al. Comparison of 4- and 8-h dialysis sessions in thrice-weekly in-centre hemodialysis. Nephrol Dial Transplant (2011) 26: 1287–1296. 16. Lacson EJ, et al. Survival with Three-Times Weekly In-Center Nocturnal versus Conventional Hemodialysis. J Am SocNephrol (2012) 23: 687–695. 17. Lacson EJ, et al. Outcomes Associated with In-Center Nocturnal Hemodialysis from a Large Multicenter Program. Clin J Am SocNephrol (2010) 5: 220–226. 18. Ranganathan D, John GT. Nocturnal hemodialysis. Indian J Nephrol (2012) 22(5): 323–332. 19. Eknoyan G, et al. Effect of dialysis dose and membrane flux in maintenance hemodialysis. N Engl J Med (2002) 19;347(25):2010-9. 20. Cheung AK, et al. Effects of High-Flux Hemodialysis on Clinical Outcomes: Results of the HEMO Study. J Am SocNephrol (2003) 14: 3251–3263. 21. Delmez JA, et al. Cerebrovascular Disease in Maintenance Hemodialysis Patients: Results of the HEMO Study. Am J Kidney Dis. (2006) Jan;47(1):131-8. 22. Van Ypersele de Strihou C, et al. Effect of dialysis membrane and patient’s age on signs of dialysis-related amyloidosis. The Working Party on Dialysis Amyloidosis. Kidney Int. (1991) 39(5):1012-9. 23. Asci G, et al. The impact of membrane permeability and dialysate purity on cardiovascular outcomes. J Am Soc Nephrol. Under submission. 24. Locatelli F, et al. Effect of Membrane Permeability on Survival of Hemodialysis Patients. J Am Soc Nephrol (2009) 20: 645–654. 25. Didier Mandelbrot. High Flux Dialysis. http:// msl1.mit.edu/ESD10/kidneys/HndbkHTML/ch3.htm (accessed 04/22/2013). 26. Velasquez MT, et al. Equal levels of blood pressure control in ESRD patients receiving high-efficiency hemodialysis and conventional hemodialysis. Am J Kidney Dis. (1998) 31(4):618-23. 27. Komenda P, et al. An economic assessment model for in-center, conventional home, and more frequent home hemodialysis. Kid Int (2012) 81, 307–313. 28. Perriatos A. Nocturnal home hemodialysis: an update on a 5-year experience. Nephrol Dial Transplant (1999) 14: 2835-2840. 29. Pauly RP, et al. Survival among nocturnal home hemodialysis patients compared to kidney transplant recipients. Nephrol Dial Transplant (2009) 24: 2915–2919. 30. David S, et al. Prospective evaluation of an incentre conversion from conventional hemodialysis to an intensified nocturnal strategy. Nephrol Dial Transplant (2009) 24: 2232–2240. 31. Karkar A. Modalities of Hemodialysis: Quality Improvement. Saudi J Kidney Dis Transpl (2012) 23(6): 1145-1161. 32. Canaud B, et al. Mortality risk for patients receiving hemodiafiltration versus hemodialysis: European results from the DOPPS. Kidney Int. (2006) 69(11):208793. 73 6. Bibliyografya 33. Rayner HC, et al. Mortality and hospitalization in hemodialysis patients in five European countries: results from the Dialysis Outcomes and Practice Patterns Study (DOPPS). Nephrol Dial Transplant (2004) 19: 108–120. 34. Gonzalez-Perez JG, et al. Hemodialysis for end stage renal disease: A cost-effectiveness analysis of treatment options. Intl J of Technology Assessment in Health Care (2005) 21:1. 35. Forbes SH, et al. Is lack of suitable housing a barrier to home-based dialysis therapy for patients with end stage renal disease? A cohort study. BMJ Open (2013) 3:e002117. 36. Saner E, et al. Outcome of home hemodialysis patients: a case-cohort study. Nephrol Dial Transplant (2005) 20: 604–610. 37. Maduell F, et al. High-Efficiency Postdilution Online Hemodiafiltration Reduces All-Cause Mortality in Hemodialysis Patients. J Am Soc Nephrol (2013) 24: 487–497. 38. Bowry SK, Gatti E. Impact of Hemodialysis Therapy on Anemia of Chronic Kidney Disease: The Potential Mechanisms. Blood Purif (2011) 32:210–219. 39. Ok E, et al. Mortality and cardiovascular events in online-hemodiafiltration (OL-HDF) compared to high-flux dialysis: results from the Turkish online hemodiafiltration study. Nephrol Dial Transplant (2013) 28: 192–202. 40. Altieri P, et al. On-line Hemofiltration in Chronic Renal Failure: Advantages and Limits. Saudi J Kidney Dis Transplant (2001) 12(3): 387-397. 41. Hsu PY et al. Ultrapure dialysate improves iron utilization and erythropoetin response in chronic hemodialysis patients - a prospective cross-over study. J Nephrol (2004) 17(5):693-700. 42. Grooteman MP and al. Effect of online hemodiafiltration on all-cause mortality and cardiovascular outcomes. J Am Soc Nephrol (2012) 23(6): 1787-96. 43. Vilar E, et al. Long-term outcomes in online hemodiafiltration and high-flux hemodialysis: a comparative analysis. Clin J Am Soc Nephrol (2009) 4(12): 1944-53. 44. Vinhas J, et al. Survival advantage of patients on hemodiafiltration is independent of dialysis dose and patient characteristics: data from a single centre. J Nephrol Hypert (2007) 21(4) 1-6. 74 45. Oates T, Cross J, Davenport A. Cost comparison of online hemodiafiltration with high-flux hemodialysis. J Nephrol (2012) 25(2) 192-7. 46. Pendrini LA, et al. Long-term effects of highefficiency on-line hemodiafiltration on uraemic toxicity. A multicentre prospective randomized study. Nephrol Dial Transplant (2011) 26(8): 2617-24. 47. Tiranathanagul K, et al. On-line hemodiafiltration in Southeast Asia: a three-year prospective study of a single center. Ther Apher Dial (2009) 13(1): 56-62. 48. Schiffl, H. Prospective randomized cross-over long-term comparison of online hemodiafiltration and ultrapure high-flux hemodialysis. Eur J Med Res (2007) 12(1): 26-33. 49. Vaslaki L, et al. On-line hemodiafiltration versus hemodialysis: stable haematocrit with less erythropoetin and improvement of other relevant blood parameters. Blood Purif (2006) 24(2): 163-73. 50. Bonforte G, et al. Improvement of anemia in hemodialysis patients treated by hemodiafiltration with high-volume on-line-prepared substitution fluid. Blood Purif (2002) 20(4): 357-63. 51. Lin CL, et al. Improved iron utilization and reduced erythropoetin resistance by on-line hemodiafiltration. Blood Purif (2002) 20(4): 349-56. 52. Maduell F, et al. Change from conventional hemodiafiltration to on-line hemodiafiltration. Nephrol Dial Transplant (1999) 14(5): 1202-7. 53. Movilli E, et al. Effect of post-dilutional on-line hemodiafiltration on serum calcium, phosphate and parathyroid hormone concentrations in uraemic patients. Nephrol Dial Transplant (2011) 26(12):4032-7. 54. Penne EL, et al. Short-term effects of online hemodiafiltration on phosphate control: a result from the randomized controlled Convective Transport Study (CONTRAST). Am J Kidney Dis (2010) 55(1): 77-87. 55. Nakai S, et al. Outcomes of hemodiafiltration based on Japanese dialysis patient registry. Am J Kidney Dis (2001) 38 (4 Suppl 1): S212-S216. 56. Lornoy W, et al. On-line hemodiafiltration. Remarkable removal of beta2-microglobulin. Long-term clinical observations. Nephrol Dial Transplant (2000) 15 (Suppl 1): S49-S54. 57. Locatelli F, et al. Hemofiltration and hemodiafiltration reduce intradialytic hypotension in ESRD. J Am SocNephrol (2010) 21(10): p.17981807. 58. Locatelli F, et al. Comparison of mortality in ESRD patients on convective and diffusive extracorporeal treatments. The Registro Lombardo Dialisi E Trapianto. Kidney Int (1999) 55(1) 286-93. 74. Serafim Miguel Guimarães, Alfredo Loureiro, Vasco Miranda. Bundling dialysis costs: the right option, or a Pandora’s box? Port J Nephrol Hypert (2007) 281285. 59. Kumarpal S, Peter H, Franklin M. Managing diabetes in hemodialysis patients: Observations and recommendations. Cleve Clin J Med. (2009) 76(11):649-55. 75. The TriZetto Group, Inc Value-Based Reimbursement: The reimbursement revolution. Advanced strategies for new reimbursement models (2011). 60. Kerri L. Cavanaugh. Diabetes Management Issues for Patients With Chronic Kidney Disease (2007) vol.25 90. 76. Allan J. Collins. ESRD Payment policy changes: The New “Bundled” Dialysis Prospective Payment System (PPS) in the United States (2012). 61. Shien Wen SG, Meng Chan C. The Elderly Patient with End stage Renal Disease: Is Dialysis the Best and Only Option? Proceedings of Singapore Healthcare (2012) 21(2) 126-128. 77. MCO. LE GUIDE du Contrôle Externe France. (2012). 62. Reinhold P., Niculae C., Charles N. Costs of dialysis for elderly people in the UK. Nephrol Dial Transplant (2003) 18: 2122–2127. 63. Kalantar-Zadeh K, et al. Survival advantages of obesity in dialysis patients. Am J Clin Nutr (2005) 81: 543 –554. 64. Stefaan J. Vandecasteele, Johan R. Boelaert, De Vriese AS. Staphylococcus aureus Infections in Hemodialysis: What a Nephrologist Should Know .Clin J Am Soc Nephrol. (2009) 4(8):1388-400. 65. Samir K. Gupta, et al. Guidelines for the Management of Chronic Kidney Disease in HIV-Infected Patients: Recommendations of the HIV Medicine Association of the Infectious Diseases Society of America .Clin Infect Dis. (2005) 40(11):1559-1585. 66. NS Chawla, et al. Hepatitis B and C Virus infections associated with renal replacement therapy in patients with end stage renal disease in a tertiary care hospital in India – prevalence, risk factors and outcome. Indian J Nephrol (2005) 15: 205-213. 67. Council of Europe. International figures on donation and transplantation. Newsletter transplant (2011). 68. GultekinSuleymanlar, Mehmet RizaAltiparmak, NurhanSeyahi. Registry of Nephrology, Dialysis and Transplantation in turkey (2011). 69. Werner Kleophas, Helmut Reichel. International study of health care organization and financing: development of renal replacement therapy in Germany. Int J Health Care Finance Econ (2007). 70. Department of Health Payment by Results team. Payment by Results Guidance for 2012-13. NHS. (2012) 72-81. 71. Tricia Nicholson, Paul Roderick. International Study of Health Care Organization and Financing of renal services in England and Wales. Health Care Finance Econ (2007). 72. NHS Kidney Care. Journal of Renal Medicine (2011) vol 16 no. 1 Supplement 21-22 73. Pedro Pita Barros, Sara Ribeirinho Machado, Jorge de Almeida Simões. Health Systems in Transition. (2011) 51-70. 78. Ch. Veit, D. et al. Gesundheitswesen: Sachstandsbericht zu Evidenz und Realisierung sowie Darlegung der Grundlagen für eine künftige Weiterentwicklung. (2012). 79. Vanholder R, et al. A Comparison of Seven Countries. J Am Soc Nephrol (2012) 23. 80. Icks A, et al. Costs of dialysis—a regional populationbased analysis. Nephrol Dial Transplant (2010) 1647–1652. 81. Lorenzo V, et al. Economic evaluation of hemodialysis. Analysis of cost components based on patient-specific data Nefrologia (2010) 403-412. 82. Tattersall J, et al. EBPG guideline on dialysis strategies. Nephrol Dial Transplant (2007) 22 [Suppl 2]: ii5–ii21. 83. Tattersall J, et al. High-flux or low-flux dialysis: a position statement following publication of the Membrane Permeability Outcome study. Nephrol Dial Transplant (2010) 25(4):1230-2. 84. International Society of Nephrology (ISN). 85. United States Renal Data System Annual Report. Atlas of end stage renal disease in the United States. (2012). 86. United Kingdom Renal Association. 87. American Association of Kidney Patients (AAKP). 88. European Renal Association (ERA) – European Dialysis and Transplant Association (EDTA) Annual Report. (2011). 89. World Health Organization (WHO). 90. 33. J.Arrieta. Evaluación económica del tratamiento sustitutivo renal (hemodiálisis, diálisis peritoneal y transplante) en España, Nefrología (2010) 37-47. 91. Mehtap Tatar, et al. Turkey. Health system review. Health Systems in Transition. (2011) Vol. 13 No. 6. 92. Eurostat. 93. ISHCOF. The International Study of Health Care Organization & Financing. (2012). 94. Kerr M, et al. Estimating the financial cost of chronic kidney disease to the NHS in England. Nephrol Dial Transplant. (2012) 1-8. 75 EY | Assurance | Tax | Transactions | Advisory EY Hakkında EY bağımsız denetim, vergi, kurumsal finansman ve danışmanlık hizmetlerinde bir dünya lideridir. Anlayışımız ve kaliteli hizmetlerimiz dünya ekonomisi ve sermaye piyasalarında güvenin oluşmasına katkıda bulunmaktadır. EY, güçlü yönetim ekibiyle tüm paydaş gruplarına verdiği sözleri yerine getirmekte ve bu şekilde çalışanları, müşterileri ve içinde yer aldığı diğer çevreler için daha iyi bir çalışma dünyası yaratılmasında önemli bir rol üstlenmektedir. EY adı küresel organizasyonu temsil eder ve Ernst & Young Global Limited'in her biri ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olan bir veya daha çok üye firmasını temsil edebilir. Sınırlı sorumlu bir Birleşik Krallık şirketi olan Ernst & Young Global Limited müşteri hizmeti sunmamaktadır. Daha fazla bilgi için lütfen ey.com adresini ziyaret ediniz. © 2013 EYGM Limited. Tüm Hakları Saklıdır. ED None Sadece genel bilgi verme amacıyla sunulan bu yayın muhasebe, vergi veya diğer profesyonel hizmetler alanında geçerli bir kaynak olarak kullanılması amacıyla hazırlanmamıştır. Belirli bir konuya ilişkin olarak ilgili danışmana başvurulmalıdır. ey.com
Benzer belgeler
Üremik Toksiklerin Temizlenmesinde Diyaliz ve Online
HD genellikle son dönem böbrek hastalarında
günde 4 saat haftada üç gün uygulanır. Diyalizer veya filtre olarak genellikle düşük akımlı tip
kullanılır. Filtre edilen moleküller küçük molekül ağırlı...
Renaliz 1-16 - anadolubv.org.tr
vakalarındaki korkutucu derecedeki artışa
sebep olmaktadır. Güncel tahminlere göre
dünya nüfusunun %5 ila %7'si herhangi bir
safhadaki KBY'den mustariptir. Ancak ülke
veya bölgeler arasında kayda d...