Kartveller - Ortakfikir
Transkript
Kartveller - Ortakfikir
Tariel Putkaradze Kartveller Gürcüler 1. Kısım Milattan Önceki Dönem Kısaltılmış Türkçe Metin Tarihsel Yerleşim Anadili Lehçeler 2005 Gürcü/Kartvel dilinden Türkçe'ye Abdullah ZORLU (Arçil ZOİDZE), Giga KAMUŞADZE tercüme etmişlerdir. Kitabın hazırlamasında emekleri geçen Lela GACHECHILAZDE ile Yasin MSHALADZE'YE ve Roin KAVRELİŞVİLİ'YE teşekkürlerimi bir borç biliyorum. Gürcüceden İnglizce'ye İrine KUTSİA -2- ÖNSÖZ Bir ulusun dilini öğrenmeden, o ulusun yazılı kaynaklar öncesi tarihini öğrenmek mümkün değildir. Bunun yanı sıra, Kitabı Mukaddes’in yazılmasından bu yana, ulus (etnik anlamıyla) ve dil neredeyse eşit anlamlı kelimeler olmuştur. Örneğin Kartvelgil bilinçde, eskiden beri dil, ulus ve devlet birbirlerinin yerini alabilmektedir. Giorgi Merçule’ye göre “Gürcü/Kartvel dili ile Hıristiyanlık ibadetinin yapıldığı ülkelere (bölgelere) Gürcistan denir”. Grigol Orbeliani, “Dil ölünce ulus da ölür” der. İlia Çavçavadze’ye göre “Dil ulusun tarihi... ulusun kimliğinin ilk işaretidir”. Vaja Pşavela “Ulus dilin annesidir” demiştir. Zviad Gamsahurdia’ya göre de “Diğer eski dillerde olduğu gibi Kartvel dilinde de dil sadece dil anlamına değil, halk, ulus, nesil anlamına da gelir.” V.Humboldt, L. Vaisberger, G. Ramişvili gibi bilim adamları, ulus’u dil birliği olarak nitelemişlerdir. Ulus ile dil arasındaki ilişkiyi başka bir yönden de ele alabiliriz. Bilindiği gibi dünyada varolan, dil veya lehçe denen dilsel birimler, yalnızca linguistik (fonetik, morfolojik, sentaks, sözcüksel, semantik) parametrelerle değil, belli bir halkın etnokültürel - ulusal yaklaşımıyla da ele alınmaktadır. Eğer belli bir toplum, kendini bağımsız bir ulus veya ulusal birlik olarak tanımlıyorsa, konuştuğu dilsel birim de dil ya da lehçe olarak adlandırılır. Bir toplumu tanımlayan en önemli unsurlardan biri yalnızca genetik kodu değil, aynı zamanda o toplumun yazılı ve yazısız kendi kültürel tarihidir. Bundan dolayı bir halkın tarihi, o halkın yeni kuşaklarına veya yabancılara, gene o halkın dilinin tarihi ile birlikte verilmelidir. Kuşkusuz bu kolay çözülecek bir sorun değildir. Açıklama: Modern araştırmalarda, belli bir devletin bütün nüfusunun, tek bir ulus olarak gösterilmesi gibi bir çaba söz konusudur. Bu durumda da, ülkenin asıl nüfusu ile, resmi dil tarihinin karşılaştırılması gerekliliği ortaya -3- çıkmaktadır. Her insanın kendi dilsel - etnik - devlet tarihini bilme hakkı vardır. Oysa farklı bir etno içinde yaşayan kişilerin, her zaman objektif bilgi alma şansları yoktur. Her ulusun tarihinin birkaç anlatımı vardır. Bu bilinen gerçek, tarihin objektif olarak öğrenilebilmesini zorlaştırmaktadır. Geçmişi herkesce bilinen bir ülkenin tarihi, ülke yönetiminin veya komşu devletlerin tarihçileri tarafından yazılmaktadır. Bununla birlikte, halkın bilincinde, geçmişte yaşanmış bazı olaylar unutulmaz ve bu olaylar kuşaktan kuşağa aktarılarak efsaneye dönüşecek kadar biçim değiştirebilir. Sonunda araştırmacılar, efsanelerden, belgesel kaynaklardan veya yeraltındaki arkeolojik buluntulardan gerçeğe yakın tarihi ortaya koyarlar. Buna rağmen bazı araştırmacılar da, kendi ulusal dilsel nedenlerinden veya kişisel yaklaşımlardan dolayı, öznel olabilmektedirler. Gerçek tarih ve dil araştırmaları bilindiği üzere, ne yazık ki güçlü emperyalist devletlerin isteğine uygun biçimde yapılmaktadır. Son yüzyıllarda Gürcü/Kartvel ulusunun tarihi, kültürü ve dil tarihi, genelde emperyalizm şeması kullanılarak yazılıyordu. Bilimsel araştırmalar platformuna Ilia Çavçavadze’nin getirdiği “Kartvelgil topluluklar ile, eski Ön Asya dünyası arasındaki ilişkiler” konusu, Iv. Cavahişvili ve Arn. Çikobava’ nın ortaya attıkları “İberyalı - Kafkasyalı dillerin akrabalık teorisi” itibar görmüyor, bu uluslar arasında nedense çok az ilişki bulunduğu sanılıyordu. Öte yandan Gürcistan - Rusya “dostluğu?” bilinçli olarak sürekli vurgulanıyordu. Kartvelgil lehçeler ayrı diller olarak tanımlanmıştı. (Buna göre Gürcülük Kartlel, Hevsur, Tuş, Svan, Laz, Megrel, Acaralı, Mesh gibi milletler olarak tanıtılmıştı); Gürcüler'in/Kartveller'in (Gürcü/Kartvel dil birliğinin), akraba olmayan halklardan oluştuğu özellikle vurgulanıyordu. Sovyetlerin bu ideolojisi, sadece komşu imparatorluklarda mevcut değildi. (bkz. örn. Avrupa dilleri merkezi grifiyle 2002 yılında İspanya'da çıkarılan ''Europe of the peoples'' isimli kitapta olduğu gibi) -4- Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, bağlı devletlerde, bilimsel düşünce yeniden yapılandığı gibi, özgürce ifade edilebilmesi de mümkün oldu. Ne var ki, bu ilgi çeken konularda, özel literatürde yaşanan terminoloji sorunları, akraba diller arasında, Sovyet geleneğinden etkilenen bilgilerin değiştirilmesi çalışmalarında zorluklara yol açtı. Öte yandan Türkiye ile İran devletleri, Gürcü/Kartvel araştırmacılara, Türkiye ve Iran’da yaşayan Gürcü kökenli nüfusun diksiyonlarının, etnografya ve folklorunun incelemesi için izin vermiştir. (Bu tür kültürel ve bilimsel ilişkiler, ülkerimizin dostluk ve akrabalık ilişkilerinin güçlenmesini sağlamaktadır). Son yıllarda yapılan linguistik, arkeolojik, etnografik, antropolojik, tarihsel ve kültürel araştırmaları karşılaştırarak, dildeki problemleri, bazı kural ve terimleri eleştirerek, “Sovyet geleneğinden” farklı olarak, siyasi ideolojinin etkisi dışında, bilimsel görüşlere dayanarak, Gürcüler’in dilsel birlikteliğini, tarihsel ilişkilerini ve Gürcü/Kartvel tarihinin genel şemasını inceleyebildik. Bundan dolayı bizler, 1994 yılından bu yana, Kutaisi Akaki Tsereteli Devlet Üniversitesi Diyalektoloji Enstitüsü Kartvelologları olarak, her yıl uluslararası sempozyumlar düzenlemekteyiz. Dilbilimciler, etnograflar, halk bilimciler, tarihçiler, arkeologlar, antropologların katıldığı bu sempozyumlarda bir araya gelen bilim adamları, bilgi değişimini özgürce gerçekleştirmektedirler. Bir kaç sempozyum terminolojik sorunların tartışılmasına ayrılmıştır. Sempozyumlarda sunulan bildiriler “Kartveluri Memkvidreoba” (Kartvelgil Miras) adlı bilimsel dergide yayımlanmaktadır. Bu kitapta Gürcüler'in tarihsel yerleşim yerleri, eski Gürcü/Kartvel boylarının tarihi ile ilgili tartışmalar ele alınmıştır. Nedense bugüne kadar, diğer Gürcü/Kartvel boylarını Gürcüleştirip asimile eden, bir Karti boyunun varlığı ileri sürülmüştür (Bkz. İv. Cavahişvili, 1908, s. 46.51; Niko Marr, 1922, s. 15.1). Ne var ki, hiçbir kaynakta böyle bir Karti boyunun varlığına ilişkin hiç bir iz bulunamamıştır. Gürcüler/Kartveller (Lazi, Megreli, Acareli, Meshi, Pşavi, Kartleli -5- gibi...) kendilerini yaşadığı coğrafi bölgeye göre ifade ettikleri isimlerle nüfuslarının kimliğini tayin etmişlerdir. Ortak Kartvelgil temel dilin (prodil), Gürcülerin yazı dilinin ve sözlü diksiyonlarının ilişkileri. Ortak Kartvelgil dilde, modern Gürcü/Kartvel dilinin kuruluş yolu ve Gürcü yazı kültürünün kurulmasına Megrel-Lazlar’ın, Meshler’in, Kartlar’ın ve diğer Gürcü/Kartvel topluklarının katılması. Eski tarih yazıcılarının görüşlerine göre Gürcüler'in doğuşu, tanrı tarafından bir kaç dili konuşan insan kavimlerinin yaratılışı tarihine dayanmaktadır. (Babilon kulesi zamanı). Gürcü/Kartvel dil gruplarının tarihsel ilişkilerini, Kafkasya ve Ön Asya'nın büyük bölümüne yayılan "Kura-Aras" kültürü içinde düşünebiliriz. Gürcistan tarihinin temeli olarak, eski tarihçilerin sözünü ettiği eski halklarda olduğu gibi, Gürcüler'in de tarih öncesi dönemini, “Büyük Kolh uygarlığı”nı ortak Kartvelgil dili konuşan halkların kurduğu ve bu uygarlığın Pitiunti'den (Biçvinta) Ordu'ya kadar Karadeniz kıyısını, tarihsel Kapadokya'yı, Rioni, Kvirila'yı ve Çoruh'u, Kura'nin yukarı vadisini (Mtshketa'ya kadar), Tshinvali ile Koban bölgelerini kapsadığı iddiası doğru görünmektedir. Eski tarihçiler, diğer eski halklar gibi Gürcüler'in/Kartveller'in tarihini de eski tanrılar ile sıkı sıkıya bağlamaktadırlar. Zeustan önceki tanrı olan Yafeti oğlu Amirani-Prometheus, Proiberiya medeniyeti, NoeYafet-Tarş-Targamos, Kitabı Mukaddes'in mitolojik anlatımlarıdır. “Büyük Kolh uygarlığı” döneminde, komşularının Kolha/Kilha veya Aia/Daiaena diye adlandırdıkları bu ülkeyi, Gürcüler muhtemelen Kartli olarak adlandırıyorlardı. Örneğin Karti / Kaldi / Haldi kökü ile birkaç Karvelgil kabilenin ilişkisi bulunmaktadır. Gürcü/Kartvel tarihçileri, Kartlili Parnavaz ve Laz Kuci'nin kralları adlarını vererek tarihi onlarla başlatmaktadırlar. Bu çağlarda Yunanlılar’ın çok iyi bildikleri “Altın ülkesi Aia-Kolheti”, “Kartli devleti” olarak yeniden canlanmıştır. Bu devlet küçük bir bölgeye hâkimdi ve -6- başkenti Mtshketa idi. Tarihin başlangıcından itibaren Gürcü ulusunun yazı dilinin ve genelde, tarihinin belli dönemlere ayrılması daha da kolaylaşmıştır. Ön Kartvelgil (İberya-Kafkasya-Ön Asya) dönem İÖ V-III. yüzyıllar; Aieti dönemi - Büyük Kolh (Ortak Kartvelgil) uygarlığı - İÖ II. yüzyılın ortalarından İÖ I. yüzyılın ortalarına kadar; Gürcüstan'ın kalkınması - Azo, Kuci ve Parnavaz dönemleri - İÖ I. yüzyılın ikinci yarısı; Geçiş dönemi-Tarih sınırı; Hıristiyanlığın başlangıcından Gorgasali’nin öldürmesine kadar - İS IV-V. yüzyıllar; Kölelikten Gürcü Mesih düşüncesinin oluşmasına kadarki dönem VI-IX. yüzyıllar; Davit Ağmaşenebeli ve Kral Tamar dönemleri – “Altın Çağ”; Laşa Giorgi’den V. Giorgi’ye kadar ki dönem; İran-Türk seferleri dönemi -Gürcüstan'ın parçalanması; Rus dönemi- XII. Giorgi’den – Devlet Başkanı Zviad Gamsahurdia’ nın öldürülmesine kadar ki dönem; Eski kuşak araştırmacıların, büyük emeklerle yaptıkları araştırmaların Gürcüler'in/Kartveller'in dilsel - kültürel tarihinin bir öznel değerlendirmesi olduğu üzerinde durulacaktır. Kitabımızın ilk yayınında kitapta yer alan konuların görüşülmesi amaçlanmıştır. p.s. Kitabın hazırlamasında emekleri geçen ve bu Kitabi yayınından önce okuyanlar Prof. Teimuraz Gvantseladze, Kevin Tuite, Manana Sanadze, Giorgi Kavtaradze ve Vahtang Caparidze'ye teşekkürlerimi bir borç biliyorum. O'nların yardımlarıyla birkaç konu düzenlenmiştir. Ayrıca Kitabın hazırlamasında Eka Dadiani, İa Vaşakidze, Levan Vaşakidze, Şalva kirtadze, Buba Kudava, Teimuraz Putkaradze, Fahreddin Çiliğlu, Emzar Çanturidze ve Hatuna Cavahadze yardımcı olmuşlardır. -7- I. KISIM HIRİSTİYANLIK ÖNCESİ ÇAĞ I.Bölüm Terminolojik Sorunlar 1.1.Dil İle Lehçe Arasındaki İlişki Ve Ulus Edebiyat biliminde bazen yanyana eşit anlamlı terimler kullanılmaktadır. Bu terimlerin kullanılması bazı anlaşmazlıklara neden olmaktadır. Aşağıdaki paragrafta Temi (Toplum), Tomi (Kabile), Etnosi (Etno), Eri (Ulus), Samtsignobro ena (Edebi dil), Dialekti (lehçe), Sahelmtsipo ena (Resmi dil), Erovnuli ena (Ulus dili), Utsho ena (Yabancı dil)...ve v.s Gürcü terimleri incelenmiştir. 1.1.1.Topluluk, Kabile, Etno, Ulus Yerleşik bilimsel görüşlere göre, ortak tarihsel geçmiş, birlikte yaşanmış tarihsel coğrafya ve bu coğrafyada doğmuş tarihsel dil, kültür ve kurulan psikolojik düzen, etnik birliğin, etnik grubun, etnonun, milletin, ulusun özelliklerini belirten unsurlardır. Edebiyat bilimi de ulusun bu özelliklerine dayanmaktadır. Bilim adamlarının bir kısmı, etno, etnik birim, etnoloji grubu gibi terimlerin içine sadece ulus ve boy değil, bölgesel halk topluluklarını da almaktadır. Örn: 1991 yılında çıkarılmış ''ETNOGRAFYA'' adlı kitapta şunlar yazılmaktadır: ''Etnik üst grubu altında, halkın kendine verdiği isimlerle, ikilem şuuru olan, özel konuşma dili ve kültüre sahip olan etnonun belli bir kısmı düşünülmektedir''. -8- Gürcü/Kartvel etnik grupları şunlardır; ''Kartlililer, Kahetliler, Hevsurlar, İmeretliler, Gurialılar, İngilolar, Megreller ve Raçalılar v.s.”. Ayrıca bazı bilim adamlarına göre Kartlelilerin, Kahelilerin ve İmerelilerin subetno terimi ile ifade edilmesi gerekmektedir''. Maalesef bazı fundamentalist araştırmalarda da yanlışlıklar görünmektedir. Örn: B. Corbenadze'nin görüşüne göre Kaheli, Guruli, Kartleli ve v.s etno olarak adlandırılmaktadır. Bu ''etnoların'' yerleştikleri yerlere etnik bölgeler, konuştukları dillere ''etnik lehçeler'' denilmektedir. (B. CORBENADZE 1989, sayfa. 29,42). Hem yabancı yayınlarda hem de Gürcü yayınlarında, (internet haberlerinde, ansiklopedilerde, kitaplarda, bazi araştırmalarda) sık sık Gürcistan, çok dilli ve çok etnik yapılı bir ülke olarak bildirilmektedir. (bkz. www.etnologue.com). Bir takım yorumlarda, Gürcistan'da etnik azınlıkların haklarının korunmadığı ifade edilmektedir. Ayrıca, bazı yabancı bilim adamları, Gürcüler'in/Kartveller'in bir kısmını (örn: Megrel-Lazları) başka bir halk (ulus) olarak tanımlamakta ve onların kendi lehçelerine (Megrelce – Lazca) dayanarak, yeni edebiyat dilleri oluşturmaları için bugün özenli çalışmalar yapmaktadırlar. (bkz: J.HÜTT,2004, V. FEUERSTEUT,2003). Hemen altını çizmek istiyoruz ki, Megrel-Lazlar'ın, Ortak Kartvelgil dile dayanarak kurulmuş olan Kartvelgil edebi dilinin oluşturulmasında büyük payları vardır. Rusya'nın emperyalist taleplerine göre kurulmaya çalışılmış olan, Megrelce - Lazca edebi dili kime yararı olabilir? Bazı dürüst yabancı bilim adamlarının belirttiğine göre; Kartvelgil gerçek karşısında gerçekleştirilen haksızlıkların sebebi, Gürcü/ Kartveller bilim adamlarının yanlış yayınlarıdır. Özellikle, Kartvel bilim adamlarının yazılarında, bazı terimlerin yanlış kullanılması ve bilmeden bazı Gürcü/Kartvel gruplarının bağımsız etnolara ayrılarak tanıtılması, Gürcistan tarihini bilmeyen topluluklarda ''ezilen'' ve ''geri kalmış'' etnolara, yardımcı olmak çabası fikrini doğurmaktadır. örn: yabancı bilim adamlarının bir kısmı Svaneti, Lazeti ve Samegrelo’da yaşayan halkların, -9- günlük konuşma dilinin, edebi Kartvel dilinden farklı olduğu iddiasıyla, söz konusu halkların yazısı olmayan bağımsız etnolar olduklarını düşünerek, bunların da kültürel alana çıkmaları gerektiğini söylemektedirler. Etno ve Ulus; ortak dil, kültürel ruh, tarihsel birlik olduğundan, belirli bir toplumda, ulusun milli birliğinin genel bir şekli olarak verilen, topluluk statüsü tartışılırken, bu konuya, tüm unsurlarıyla birlikte yaklaşmak gerekir. Gerçekten de, Gürcü/Kartvel ulusu, tarihi olarak, birkaç akraba boydan oluşmuştur. Kartvelgil milli kimliğinin, Gürcü kültürünün ve Kartvel edebi dilinin oluşmasında, Kartvelgil lehçeleri konuşan, tarihi veya modern Gürcüstan'in içinde ya da dışında yer almış, tüm akraba Kartvel toplulukları eşit pay sahibi olmuşlardır. Düşüncemize göre, çeşitli bölgelerin Gürcüler'i: Acaralılar, Gurialılar, Svanlar, Kahetliler ve diğer Gürcüler/Kartveller için etno, etnik grub, subetno tanımı yerine ''toplum'' teriminin kullanılması daha uygun olacaktır. Temi (Toplum) Yunanca bir terimdir. Sulhan Saba ORBELİANİ’ye göre toplum ''ülkenin bir parçasıdır''. D. Çhubianişvili’ ye göre ise “halk, bir toplumdur”. Etno, etnik grub, subetno gibi etnik terimler ile bağımsız etnostrüktür bir dile sahip olan insan birliklerinin adlandırılması gerekmektedir. Toplum terimiyle ise, bir etnonun içinde yer alan lokal grupların adlandırılması gerekir. Benz: etno-toplum-kişi nasıl birbirini kapsıyorsa dil-lehçe-ideolekti de aynı biçimde birbirlerini kapsamaktadır. Örn: Etnolojik veya linguistik bakımdan Acaralılar, Gurialılar, İmeretliler, Tuşlar, Herler (İngilolar), Megreller, Lazlar, İmerhevliler, Mtiullar, Maçahelliler, Samtsheliler, Şavşetliler, Livanalılar, Taolular, Klarclar, Moheveler, Svanlar, Cavahlar, Hevsurlar, Pşavlar, Kahetliler, Kartlililer, Raçalılar, Leçhumlular v.s. Gürcü/Kartveller ulusunu oluşturan toplumlardır. Tarihi olarak Abhazlar da Gürcü ulusunun bir toplumuydu, ancak Rusya İmparatorluğunun böl - parçala - yönet politikasının, kültür emperyalizminin baskısına dayanamayacak kadar az - 10 - olmaları, yöresel diyalektin neredeyse kaybolmuş olması, Abhazlar'ın Gürcü/Kartvel ulusundan kopma yönündeki fikirlerini arttırmıştır. Gürcistan'a yerleştirilen etnik gruplardan; Osetyalılar, Yunanlılar, Tatarlar, Ruslar ve Ermeniler, tarihin bu döneminde, Gürcü ulusunun ve toplumunun bütünlüğü içinde Gürcistan'in bir parçası olamazlardı. Çünkü ne Gürcü/Kartvel dili konuşuyorlar, ne de Gürcistan kanunlarını kabul etmektedirler. Bu etnik gruplar Rusça konuşan topluluklar olup, Sovyet kültür asimilasyonundan fazlasıyla etkilenmişlerdir. Hangi etnik gruba dâhil olurlarsa olsunlar, Gürcistan'da yaşayan her halk, yaşadığı vatanın yani Gürcistan'ın devlet dilini, Gürcü edebi dilini benimsemeli ve saygı göstermelidir. Ancak böyle bir durumda kendilerini toplumun bağımsız ve özgür bir üyesi olarak hissedebilirler ve ancak bundan sonra bizim Fransız, Alman, İspanyol vb. halklara benzediğimizi söyleyebilmemiz mümkün olur. Sadece böyle bir durumda Kartvel ulusunu, asıl gürcü/Kartvel toplumu ile beraber diğer etnik gruplar beraber oluşturuyor diyebiliriz. Bilimsel literatürde ''Etnonim'' teriminin yanlış kullanılması başlangıçta ciddi bir anlaşmazlığa neden oluyordu. Bilimsel terminolojide ''etnonim'' olarak sadece Gürcü/Kartvel, Rus, Osetyalı v.s halklar değil Kaheli, Kartleli, İmereli, Megreli v.s sayılmaktadır. (P.TSHADAİA, N. HAZARADZE, T. OÇİAURİ, B. CORBENADZE, G.TOPURİA, V. OTİNAŞVİLİ ve b.g). Rusça, İngilizce ve diğer sözlüklerde ''etnonim'' olarak halkların isimleri sayılmaktadır. Bundan dolayı ''etnonim'' olarak ulus, etno, etnik grup veya etnografik grubun düşünülmesi gerekmektedir. Boy ismi olarak kabul edilen Toplum terimi yerine Temonim (themonym) terimini de kullanabiliriz. Gürcü ulusunun toplumu veya Kartvel ulusunun ayrılmaz parçaları olan Svanlar, Megreller, Lazlar, Acaralılar, Gurialılar, Kahetliler, Kartlililer, Raçalılar, İmeretliler, Pşavlar, Hevsurlar, Tuşlar, İngilolar, Klarclar, Şavşetliler, İmerhevliler, Fereidanlılar'ın ''etnonim'' değil Temonim olarak adlandırılmaları doğrudur. 1.1.2. Yazım Dili, Konuşma Dili, Lehçe, Devlet Dili, Milli Dil, Anadil, - 11 - Yabancı Dil, Analehçe. Modern bilimsel kitaplarda ve ansiklopedilerde dünyada mevcut olan dillerin sayısının 4000–7000 arasında değiştiği belirtilmiştir. Yaklaşık üç bin dil biriminin statüsü usta dilbilimciler tarafından ayrı ayrı incelenmiştir. Dil ile lehçeyi karşılaştırmak amacıyla bilim adamlarının bazılarının kullandığı terimlerin ve tanımların birçok farklılıklar içermesi anlama problemlerine neden olmaktadır. Bize göre bu sorunu araştırırken iki noktanın birbirinden ayrılması gerekir. Birincisi; —Mevcut halklar tarafından konuşulan diller ve lehçeler tarihi olarak birbirinden nasıl ayrılmışlardır? İkincisi ise; —Dil ve lehçenin birbirinden ayrı olarak düşünülmesi için Modern dilbilimcilerin ortaya koydukları kriterler nelerdir? Hemen belirtmek istiyoruz ki genel olarak dil ve lehçenin birbirlerinden ayrılma problemi yalnızca linguistik verilere göre çözülemez. Kültürel gelenekleri olan dünyadaki hiçbir dil linguistik verilere göre (fonetik – morfolojik – sentaks – semantik kriterler) dil olarak tanımlanmamıştır. Modern bilim edebiyatında ise belli bir değişiklik geçirdikten sonra diyalektin dil olarak kabul edebileceği sınır hala kimse tarafından tasdik edilmemiştir. Örn. Çin, Alman, İtalyan, Arap dillerinin bazi diyalektlerini konuşan halklar birbirleri ile anlaşamamaktadırlar. Oysa konuştukları diller lehçe olarak tanıtılmıştır ve bir yazı diline bağlanmışlardır. Benzerlerinin tam tersine: Siyasi sebeplerden dolayı Türk dilinin Azeri lehçesi bağımsız dil olarak tanıtılmıştır. Romen dilinin bir lehçesi olan Moldova lehçesi ve Kartvel dilinin bir lehçesi olan Megrelce de bağımsız diller olarak tanıtılmıştır. Etnik - politik sebeplerden dolayı aynı fonetik - gramer sistemlere sahip olan diller bazen farklı diller olarak nitelendirilmektedir. (Beyaz Rusya dili ve Rusça, Romen dili ve Moldova dili, Azerice ve Türkçe) ve tersine bazen farklı gramer sistemleri olan diller aynı diller - 12 - olarak nitelendirilmektedir (Prusya dili ve Bavaria dili). Bilinen Gürcü yazı kültürü Lazlar tarafından da kurulmuştur ve en önemlisi yazılı Gürcü/Kartvel dili yalnız ''Kartl-Kahuri'' diksiyonu veya diğer lehçelerin temelleri üzerine değil, ortak Kartvelgil dil modeli üzerine kurulmuştur. Dolayısıyla Gürcü yazılı kültürü Kahetlilere ve Meshlere ait olduğu kadar Lazlara da aittir. Gürcistan'da yaşayan modern Megrel - Lazlar edebi Kartvel dilinin ataları tarafından kurulduğunu iyi bilmektedirler. (Özellikle Krallar - Bagrat, I. Giorgi veya Gürcistan'i birleştiren başka krallar, Gürcü yazın insanları: İovane LAZ, İovane MİNÇHİ, Stepane SANANOİSDZE, İovane PETRİTS v.s Lazeti, Klarceti ve Egrisiden idiler). Ama Türkiye'de yaşayan Lazlar için atalarının kurduğu tarihi anadil – yazılı Gürcü/ Kartvel dili artık yabancıdır. Onlar kültürel ilişkiler için Türkçe kullanmaktadırlar. (benz: Gürcüstan'da ve Türkiye'de Megrellerin ve Lazların ''ev dili'' Megrelce - Lazca lehçeleridir). Burada belirtmeli ki, Lazlar'ın folklöründe Gürcistan Kralı Tamar önemli yer tutmaktadır. XII yuzyılda faaliyet gösteren Bütün Gürcistan Kralı Tamar Svaneti'de, Samegrelo'da, Hereti'de ve Tarihi Mesheti'de (Tao dahil olmak üzere), Pşav-Hevsureti'de, Kartl-Kaheti'de, İmereti'de olduğu gibi çok sayda Laz şiirler ile efsanelerde anılmaktadır. Ayrıca diğer Gürcü/Kartvel bölgeleri gibi lazistan'da da eski köprü ile kalelerin inşaatı Kral Tamarın adına bağlıdır. Düşmanın adını kendi hayatında memnuniyetle kim dile getirir ? tabi ki hiç kimse, işgal ve asimile eden kralın övülmesi vefat ettiğinden sonra hemen kesilir. Efsanelerde Tamar'ın anıldığından ise Kartvelgil/Gürcüler'in hafizalarında ortak gürcü/Kartvel kültürün var olduğunu öğrenmiş oluyoruz. . Bizim eski tarihçiler ile din adamlarımız (Grigol HANDSTELİ, Leonti MROVELİ, Vahuşti, Sulhan-Saba, İlia ÇAVÇAVADZE, İakob GOGEBAŞVİLİ, Konstantine GAMSAHURDİA) hiç bir zaman Gürcüler'in/Kartveller'in birkaç dile sahip olduklarından bahsetmemişlerdir. Onlar Kartveller'in tarihsel kültür dilinin ve anadilinin yeni edebi Gürcü dili olduğunu; Odişuri (Megrelce), Meshuri, - 13 - Kahuri, Svanuri v.s’nin bölgesel lehçeler olduklarını belirtmekte idiler. 1790 yılında Kartli-Kaheti, Samegrelo, Imereti, Guria kralları “İveryalıların Birlik Antlaşmasını” imzaladılar. Bu antlaşmada bu bölgelerde yaşayan insanların kanlarının, kiliselerinin, dinlerinin, dillerinin aynı olduğu yazmaktadır. Kartveller geleneksel olarak kendilerini tek dili olan insanlar olarak sayıyorlardı. Kitapta dil ve lehçe terimleri hakkında birçok görüş bulunmaktadır. Çeşitli bilimadamlarının görüşleri ile tanışalım: Dil - asıl sistemdir, lehçe ise sistemin (milli dilin) varyantıdır. Lehçe konuşanların aralarında anlaşmaları gerekmektedir. (P.PİNKE, B. B.CORBENADZE, G.NEBİERİDZE) Dil - üstünlük, kullanımın yüksek derecesi, yazı olması, standartlık, yazı statüsü demektir. Lehçeler arasında anlaşma olması önemli değildir. (V.JİRMUNSKİ, E. TSOSERİA, T. KLOUPEK, C.HENGEN v.s.). G.BELMAN, V. KONİG ve diğerlerinin belirttiğine göre lehçe ve dil arasında sınır zor çizilebilir. Bazi araştırmalara göre dil birimine statüsünü ona sahip olan topluluk vermelidir (H.HARMAN, P.AUER...). Dil sisteminin varyantlarına göre ortaya konulan görüşler kesin değildir. Çünkü fonematik, morfolojik - sentaksis ve kelime - semantik yapılarına göre Rusça, Beyaz Rusça, Ukraynaca ve Polonyaca, Alman dilinin lehçelerine göre birbirlerine daha yakındırlar. Bir taraftan sosyolinguistik, diğer taraftan da “kendi” linguistik ölçütlerine göre dil birimlerini, dil veya lehçe olarak nitelendirilmek için yapılan uğraşlar sunidir ve beraberinde bir yarar getirmeyecektir. Açıklama: Bildiğimiz gibi, Gürcistan’da İ. VOSTORGOV’un Gürcü karşıtı görüşlerini ilk defa N.Marry teşhir etmiştir. N.Marry, linguistik açıdan bir dilin iki lehçesini “kültürel uzaklık” nedeniyle iki dil (Lazca ve Megrelce) olarak kabul ediyordu. Rusça birkaç yüzyıldan beri bağımsız bir dil olarak edilmişken - 14 - Rusça'yı Slav dili lehçelerinden biri olarak kabul etmenin neye yararı olabilir? Ve ya Megrelce (Odişuri) diksiyonu uzun yüzyıllar boyunca Gürcüler'in/Kartveller'in lehçelerinden biri olarak kabul edilmişken XX. yüzyılda Megrelcenin statüsünün değiştirilmesi neye hizmet edebilir? Cevap bir tane olacaktır. Böyle davranışlar ile “Megrel – Lazlar” ve Svanlar, İovane Laz’ın ve Petre İberi’nin faaliyetleri ile gelişimine başlayan, 16 asırlık ve çok büyük bir kültürel geçmişi kaybedeceklerdir. Dünyada mevcut olan dillerin ve lehçelerin hiç biri ses uyumlarına göre nitelendirilmemiştir. Bundan başka, birçok akraba dil arasında ses uyumu hiç yoktur ya da tam tersine lehçe olarak tanıtılmış dilsel birimler arasında doğal ses uyumu mevcuttur.(Almanca, Çince, Japonca gibi dillerde). Bazen ses uyumları toplumlar ve idiolektler içinde de tespit edilmiştir. Belli bir dili konuşan topluluk tarafından, dil ile lehçenin ayrımının tayin edilmesi, yeni kurulan ve yazı kültürüne sahip olmayan dilsel birimler arasında karşılıklı olumlu sonuçlara yol açacaktır. Yazılı kültürü olmayan dilsel birimin kendini tanımlaması yazısız dil çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. (benz. Kuzey Kafkasya dilleri) Yazılı kültüre uzun zamandır sahip olan topluluklara sorulduğunda bazı problemler çıkabilecektir, zira topluluğun aydın kısmı için eski dil ve kültür, ana dil olarak algılanırken cahil kısım için yabancı olarak görünecektir. Örneğin eğer edebi Japonca’yı bilmeyen çiftçi kullandığı lehçeyi dil olarak kabul ederse, kendi eski kültüründen bilinçsiz olarak ayrılmaktadır. Örn: XX. yüzyıla kadar Abhaz aydınları, diğer Gürcüler gibi Kartvelgil kültürün mirasçısı olduklarını bilmekteydi, ama Rus İmparatorluğu’nun emperyalist çabaları ile aydın Abhazlar’ı öldürmesinden sonra bu bölgenin bugünkü nüfusunun büyük bir kısmı ortak Kartvelgil geçmişi reddetmektedir. Eğer herhangi bir uzman dil ve lehçe nitelendirmesi yaparken ölçüt olarak ses uyumunu alırsa, onun için akraba dilsel birimlerin dil – lehçe olarak sınıflandırılması farklı bir şekilde gerçekleşecektir. Kriter olarak anlamayı alırsa, birçok dilsel birimin statüsünün incelenmesi gerekecektir. Karvelgil lehçeler olan Ingilo ve Guria lehçeleri başka başka - 15 - diller olarak tanıtılacaktır. Tabi ki, her araştırmacının her hangi bir ölçütü seçme, tartışarak dilleri veya lehçeleri sınıflandırma hakkı vardır. (bak. Bu anlayışa göre T. Gamkrelidze Slav dillerini üç gruba ayırmaktadır. T.Gamkrelidze, Z. Kiknadze... 2003, s. 616). Benim fikrime göre mevcut olan dillerin statüsü etno - kültürel ve siyasi - dini ölçütlere göre değerlendirilmiştir. Lehçe belirli bir milletin ortak - halk edebi dilinin alt kolu olup ülke toprağının bir kısım nüfusunun veya herhangi bir sosyal katmanının sözlü ilişkilerinin aracıdır. Başka bir deyimle eğer belirli bir diksiyon kodu konuşan insanlar tarihsel olarak söz konusu olan yazı dilinin kurulmasına katkıda bulundular ise, bu lehçe akraba yapısı olan yazı dilinin lehçesi olarak kabul edilecektir.. Dolayısıyla, ortak - halk edebi dilinin (yazı kültürünün) yaratılmasına katılmayan ve diğer milletin kurduğu dili kullanan halkın konuştuğu dil “yazısı olmayan” dil olarak nitelendirilmelidir. Bilindiği gibi şu şema aktüeldir: Ulus - Bu ulusun yazı dili - Bu ulusun toplumlarının sözlü dilleri. 1.1.3. Modern Kartveller 'in Dilsel Birimlerinin Sınıflandırılması Çeşitli dönem dil bilimcileri ortak Kartvelgil dilin teorik modeli hakkında aynı sonuçlara varmaktadırlar. Belli ki ortak kartvelgil dili, Gürcüler'in/Kartveller'in son 16 yüzyıl boyunca yazılı örnekleri olan gürcü dili devam ettirmektedir. Kartveller 'in yazı dilinin ortak Kartvelgil dilin devamı olduğu açıktır. Kartvel edebi dilinin kurulmasına başlangıçtan beri bütün Kartvelgil kuşaklar katılıyordu. (Örn: İlk Gürcüce yazılar İovane Laz’ın ve Petre İber'in adına bağlı Jerusalem Kudüs Manastırı’nda tespit edilmektedir). Egrisi’de, Lazeti’de, Svaneti’de, Tao-Klarceti’de, Mesheti’de, Abhazeti’de, Kartli’de, Kaheti’de zengin kültürel merkezler vardı. Dolayısı ile bu Gürcü/Kartvel bölgelerinin halkının tarihi olarak kurulmuş bir yazı dili ve kendilerine ait lehçeleri vardır. Arn. ÇİKOBAVA'ya göre Kartvel yazı dili Zanca ve Svanca lehçelerinin katılmasıyla kurulmuştur. (Arn.ÇİKOBAVA,1998). Ortak Kartvelgil dilden, Zanca - Svanca lehçelerinin - 16 - kurulmasının M.Ö. birinci bin yılın sonlarında gerçekleştirildiğini tahmin etmekteyiz. Ayrıca T. Gamkrelidze ile G. Maçavaria’nin görüşlerine göre Gürcüce ile Zanca diyalekt varyantlarının birbirlerinden ayrılması Miladi dönemde olmuştur. Yüzyıllar boyunca Gürcüler/Kartveller edebi ana dili kurup yazı dillerini geliştiriyordu. Dolayısıyla Gürcüler’in milli kültürel ve milli devlet bilincini yüzyıllar boyunca bu ortak ve geleneksel yazı kültürü sağlamaktaydı (örn: Araplar’ın, Çinliler’in ve diğer halkların bilincini eskiden beri günümüze kadar yazı kültürü sağlamaktadır). Kartveller'in mevcut olan ''ezberi'' ve ''ev'' diksiyonları fonetik, morfolojik, sentaks, kelime - semantik yapılarına göre edebi dilin (Ortak Kartvelgil modelin) ikinci varyantıdır. Örneğin, aşağıda bahsi geçen Kartvelgil lehçelerin aynı temel ünlüleri ile ünsüzleri ve refleksleri ortakdır. (Sadece bazı sınır bölgelerindeki Kartvelgil lehçelerde diğer dillerin etkileriyle kurulmuş olan yumuşak telaffuz biçimleri vardır). Yukarıda bahsedildiği üzere Gürcülerin ''ev'' diksiyonları bizim için lehçe olarak nitelendirilecektir. Lehçeler üç gruba bölünecektir; Merkez, sınırlara yakın ve tarihsel Gürcüstan'ın dışında mevcut olan lehçeler: Açıklama: Bilindiği gibi müziksel diller mevcuttur ve her müziksel dilin müziksel lehçeleri vardır. Uzmanlara göre (N. Maisuradze, 2002, s. 242) Gürcü/Kartvel müziksel dili mevcuttur ve Svan, Megrel, Kah, Tuş, Guria, Imereti gibi lehçeler Gürcü müziksel dilinin lehçeleridirler. Bize göre edebi Kartvel dilinin etkisiyle Gürcüler'in modern sözlü -konuşma birimlerinin; Merkez, sınır yakınlarında bulunan ve tarihi Gürcüstan’ın dışında mevcut olan lehçelere sınıflandırılması gerekir. Merkez lehçeleri: Kah, Kartli, İmereti, Leçhumi, Guria lehçeleri; Sınır yakınlarında bulunan lehçeler: Mesh lehçeleri; Acara, Livane, Macaheli, İmerhevi, Tao, Samtshe, Cavah lehçeleri; Her lehçeleri; Kak, Aliabat lehçeleri; Phov lehçeleri; Gağma-Tuş, Pşav, Hevsur, Mohevi, Mtiulur Gudamaki; Raça lehçeleri; Ovalı Raça, Dağlı Raça lehçeleri; Svan lehçeleri; Laşh, Lentehi, Çoluri, Balskvemouri, - 17 - Balszemouri lehçeleri; Zan lehçeleri: Megrel, Laz(Hopa, Vitse-Arkabe, Atina) lehçeleri; Açıklama: Gürcüler'in/Kartveller'in tarihi topraklarının dışında bulunan Gürcü lehçeleri: Fereidani ''Çveneburiler'in Gürcücesi'' ve Kizlar-Mozdoki lehçeleri; G.SİÇİNAVA, M.DZADZAMİA ve İsaki JVANİA'nin görüşlerine dayanarak Rusya yanlısı politikacı A.ÇAÇİA şunları yazmaktadır: ''Yıllar boyunca Gürcüler'in/Kartveller'in üçte birinin konuştuğu en eski ve kelime hazinesi ile dünyadaki en zengin dillerden biri olan bu dil, Gürcüler tarafından bazen lehçe, bazen bozuk Kartvel dili olarak tanımlanmakta idi.” (A. ÇAÇİA, 2002.sayfa 264) ve şöyle devam etmektedir: “Megreller'in kendi kurulmuş dilleri ve kültürleri var” (“Gali”' gazetesi 2004.16-31 Ağustos). Kartvel kültür tarihini iyi bilenlerin, Megreller'in dilinin ve kültürünün atalarının yüzyıllar boyunca kurduğu genel Gürcü dilinin ve kültürünün bir parçası olduğunu hatırlamaları gerekmektedir. Kartvel edebi dilinin bitmez tükenmez pınarı olan son derece değerli Megrel lehçesini korumak ve incelemek gerekmektedir. (Bu iş için sadece Kutaisi Diyalektoloji Araştırma-Bilimsel Enstitüsünün faaliyetleri yetmez). Kartvelgil lehçeleri öğrenmek ve korumak için özel devlet programları hazırlamak gerekmektedir. İshak JVANİA ile taraftarlarının gizli amaçlarını ilk defa büyük eylem adamları Zviad ve Konstantine GAMSAHURDİA açıklamışlardı. Svanların, Megrellerin, Lazların ve diğer Gürcü topluluklarının sözlü dillerini tanımlarken, bilim edebiyatında kullanılan ''milli dil'', ''etnik dil'' terimlerinin kullanılmasının yanlış olduğunu düşünmekteyiz, çünkü bu terimler bağımsız etnokültürel birliği yani ulusu ifade ediyorlar. Etnik dil bağımsız bir etnonun dilidir. (Etno, ilk yaşadığı yerin dili ile kültürün birliği üzerine kurulmuş olan tarihi insan grubudur, toplumudur) ; benz.: Ulus (milliyet) – Toplum (Milletin Bölgesel Yüzü) - Kişi Anadil – Lehçe (Dilin Bölgesel Yüzü) – İdiolekt Olabilen bağlantılar aşağıdaki şemayla gösterilebilir. (Her şema gerçeğe belli bir dereceyle yakındır). Açıklama; 1. Tarihi Yazı Dili; 2.Postkreol Yazı Dili; 3.Tarihi Sözlü Dil; 4. Sözlü Kreol; 5.Yerli Diyalekt; 6. Sosyal Diyalekt (Aşağıdaki şema eksiksiz olduğunu iddia etmiyoruz). - 18 - Dilsel Yazılı Dil Sözlü Dil Diyalekt Birimler Tarihi Şekil-İşlev İşaretleri Farklı Fonotaktik Kurallar Linguistik Morfolojik İşaretler -Sentaks Özellikler Kelime Özellikleri Yazılı Normlar Sözlü Normatif Normlar İşaretler Doğal Diksiyon Etnonun dili (Ulusun dili) Etnik Toplumsal Toplumun İşaretler Dili Sosyal Grubun Dili Post Sosy Tarihi Kreole Yerli Kreole al + + + + + _ + + + + + + _ + + + + + + + + + _ _ _ _ + + + + + _ + + + + + _ + + + + _ _ + + + + + _ + + + + + + - 19 - Kültürel Tarihsel İşaretler Algı Yaratıcılık İşaretleri Ortak İşlev İşaretleri (Kullanma Kalitesi ) Dinsel İşlev İşaretleri Etnonun Kültürle Olan Sürekli İlişkisi Pro – Dil ile Sürekli İlişki Yazılı Gelenek İlk Algılama Aracı Halk Yaratıcılık Aracı Uzmanca Algılama (Yazarlık, İlim) Devlet dili Bölgesel Diksiyon Ev Dili Ayin Dili Papazların Dili Sözlü İlişkilerin Dili + _ + _ + _ + _ + _ + _ + _ _ _ _ _ + + + + + + _ _ + + + _ + + _ _ _ _ + + - - - - + + + + + _ + + + + + + + + + _ + _ + + + + _ _ + + + + + + - 20 - 1.2. Gürcüler'i Tanımlayan Eski ve Yeni İsimler 1.2.1. Proto - Kartvelgil (İberyalı – Kafkasyalı - Ön Asyalı) ve Kartvelgil Kavimleri Tanımlayan İsimler Bilim edebiyatında şöyle bir gerçeksiz, tasdik olmayan görüş mevcuttur ki en eski zamanlardan beri (Örn: M.Ö.III. binyıldan, bazılarına göre ise V.bin yıldan) üç farklı dile sahip olan üç Kartvelgil boy vardı; Kartlar, Zanlar (Megrel-Lazlar) ve Svanlar. Sonraki dönemlerde Kart boyu diğer boyları asimile etmiştir yani diğer boylar Kartlaşmıştır. İlk önce hiç bir kaynakta Karti boyunun var olduğunu tespit eden bir ize rastlanmadığını belirtmek isteriz. Bundan dolayı Kartlaşma Kartvelileşme iddiası temelsiz görünüyor. Sadece M.Ö. III-II binli yıllarda değil I. binyıl sonlarında da yirmi kadar Kartvelgil boyun olduğu belgelere dayanarak tespit edilmektedir. Her bir boyun kendi yerleşim yeri ile farklı diksiyonu vardı (dil, lehçe). Örn: Kura Nehri’nin doğduğu yerde yaşayan Makronlar hakkında Ksenofont şunları yazmaktadır: ''Makronlar'la ilişkiler zorlaşmıştır, birden Atina'da esir olarak bulunan ve O'nun askeri olan bir kişi çocukluk dilini hatırlayıp Ksenofont'e tercümanlık yaptı. (Ksenofont,1967,s.86). Tabi ki Makronlarla olan ilişkide başka kartvelgil lehçeleri bilenler tercümanlık yapamadılar. Benz: Ksenofont (435-355) Kura başlarından Ordu'ya kadar olan geniş topraklarda Karduhlar'la, Kolhlarl'a, Haldeler'le, Halibler'le, Tibarenler'le, Mosinoikler'le, Fasianiler'le, Taohiler'le görüşmüştür. Eğer M.Ö. I. bin yılda yirmi kadar Kartvelgil boyun var olması mümkünse, III. bin yılda bugün de yaşamakta olan üç boyun var olmasına nasıl inanalım? Bu halde cevapsız bir soru sorulabilir: Diğer boylar nereden ve nasıl ortaya çıktılar ve sonradan nerede kayboldular? Böyle uzun bir zaman diliminde büyük medeniyetler bile yok olmaya karşı koyamaz iken bu üç boy 5000 yıl boyunca nasıl oldu da hiç değişmeden kalabildi? Bizce “Kartvelgil Boylar” teriminin (Abxaz-Adigeler, Vainax, - 21 - Lek-Dağıstan gibi) M.Ö.V.–III. Bin yıllardaki Kafkasya ve Küçük Asya topluluklarını ifade etmek için kullanılması mümkün değildir. Bugünkü etnolar 5000 - 7000 yıl önce olamazlardı. Bu dönemlerde “Kura – Araks”' medeniyetini kuran Proto - Kartvelgil, diyelim ''İberyalı – Kafkasyalı Ön Asyalı” büyük nesil mevcuttu. Bu büyük nesil temelinde, M.Ö.II.binyılda o zamanki Kafkasya' da dominant olan ve ''Kolha Medeniyetini'' kuran Kartvelgil etno ve diğer Kafkasya etnoları oluşmuştur. (T.Putkaradze, 199,s. 11.13). M.Ö. I.binyıl başlangıcında savaşlar ve sürgünler nedeniyle Ortak Kartvelgil Nesil 20’den fazla Kartvelgil boy olarak dağılmıştı. Bu boylar M.Ö. I. Binyılın II. yarısında birleşti ve Kuci - Parnavaz'in birleşik krallığı olarak yeniden kalkındı. Sonraki zamanlarda bu devlet arasıra çeşitli bölgesel beyliklere ayrılıp yine birleştiriliyordu. Modern dünyada var olan her ulusun (etnonun) dili, karakteri, yaşadığı toprakları, son 10 yüzyılda bile ciddi değişikliklere uğramıştır. Son 10 yüzyılda bile bu değişiklikler olmuşsa, 40 - 60 yüzyıllar boyunca özellikle olacaktı. Örn: IV. - III. bin yıllarda yaşayan büyük geleneklere sahip olan halklar bile (Sümerler, Mısırlılar, Hattiler) tarih sahnesinden yok olmuşlardır. Hal böyle iken, daha az sayıdaki etnik grupların bugüne kadar dillerinin ve kültürlerinin hemen - hemen değişmemiş şekilde korunması inanılmaz bir durumdur. Dillerinde ergatif konstrüksiyonlar olan Huritler'in ve Hatlar'ın, Kartvelgil - Kafkasyalı etnonimlere ve toponimlere yapısal olarak benzeyen onomastik birimleri olan Ön Asyalı ve Kafkasyalı diğer eski halkların (boyların), bugünkü İberyalı – Kafkasyalı dillere (ergatif konstrüksiyon) sahip olan etnoların ortak dedeleri oldukları daha mantıklı görünmektedir. Tarih öncesi dönemde Kartvelgil - Kuzey Kafkasyalı - Ön Asyalı neslin birçok boyunun olduğunu zannediyoruz. Onların bir kısmı ya tamamen yok olmuştur ya da komşularıyla karışmıştır. Bir kısmı da modern İberyalı - Kafkasyalı etnolarda görünüyor. Bundan dolayı eski zamanlardan “Büyük Kolha Medeniyeti’ne” - 22 - kadar mevcut olan boyların Ortak Kafkasyalı - Ön Asyalı nesil olarak nitelendirilmesi gerekiyor. M.Ö. II.binyıl sonlarında ise artık Kartvelgil ve Kuzey Kafkasyalı boylar hakkında konuşabiliriz. Bu şartlar altında aşağıda Proto - Kartvelgil veya İberyalı – Kafkasyalı - Ön Asyalı boyları sayacağız. Onların büyük bir kısmını Gürcüler'in/Kartveller'in ataları olarak sayabiliriz: Muşkiler / Moshiler / Meshler (Hekatios Mileteli' ye göre Moshiler Kolh boyudur), Daianeliler / Diauhiler / Taohiler, Kolaeliler, Haldeler, Tabaliler / Tibareniler / İberiler/ Saspeireliler/ Saspiriler, Koitiler/ Koitiler / Kvitiler, Korakslar, Marlar, Bekeyrler, Halidzoniler /Halibler, Haldeliler / Kaldeliler, Mosinoikler / Heptakometler, Didzerler, Bidzerler, Dzidritler, Makronlar / Makrokefallar, Pasianlar, Melanklarlar, Ekriktike, Ekekeirler, Heniohler, Sanlar / Canlar, Sanigler / Sanşkler, Lazlar, Abhazlar / Abasklar, Svanlar / Misimieliler, Svano-Kolhlar, Amarantlar (Kolha Boyları), Tusklar, Kahlar, Phoveliler, Herler... Yukarıdaki boyların büyük kısmının akrabalık ilişkileri hakkındaki güvenilir belgeler daha Antik Dönemden vardır. (Örn: Agatia'ya göre, Misimieliler, Kolhlar ve Apsililer akraba boylardır). Bazı eski Kartvelgil boylar tamamen yok olmuştur. (Örn: Gugar boyları hakkında bkz: İv. Cavahişvili,1950.s.24-33); Bazılarının isimleri ise bugüne kadar Kartvelgil toplumların (Meshler, Taoliler, Lazlar, Svanlar, Phoveliler, Megreller, Herler, Kahlar) ya da belli bir halkın (örn: bugünkü Abaz-Abhazların, Ermenilerin...) ismi olarak süregelmiştir. Bu Kartvelgil boylardan M.Ö. II-I binyıllarda Kartvelgil etnonun oluştuğunu tahmin etmeliyiz. Kolhlar - M.Ö XII-VIII yüzyılların Asur ve Urartu kaynaklarında Kilhi ve Kulha/Kolha coğrafi terimlerine rastlamaktayız. Bu terimler Yunan - Rum kaynaklarındaki Kolhoi ve Kolhi isimleri ile eşit anlamlı terimlerdir. Bilim Edebiyatında N.Marry Kolhlar'in eski siyasi birliğinin M.Ö. II.binyılların sonunda ve M.Ö.I.binyılların başlarında (M.Ö.VII y.y. 20’li - 23 - yıllarına kadar) güneydoğu karadenizde ve Çoruh vadisinde olduğu belgelerle tasdik etmiştir. VIII - VII yüzyıllarda Kolhlar'ın merkezi Batı Gürcüstan'da Rioni civarlarına taşınmıştır. (G.Melikişvili, T.Mikeladze, N.Lomouri, M.İnadze, O.Lortkipanidze, 1986, s.68 - 69). “Argonotlar'ın Altın Post” için yaptıkları sefer hakkındaki Yunan efsanesi bugünkü batı Gürcüstan’ı içine alan eski Kolheti ile sıkı bir biçimde ilişkilidir. Ak.Uruşadze ve diğerlerinin tahminlerine göre eski zamanlarda Yunanlar “Kolheti” ismi içinde bütün Kartvelgil dünyayı düşünmekteydiler. (Ak.Uruşadze,1964. s.6). Bugünkü arkeolojik kalıntılar bu düşüncenin doğru olduğunu tasdik etmektedir. Tabii ki, eski Kolheti sadece bugünkü batı Gürcistan değildir, Kolheti'nin daha büyük toprakları (Kura nehrinin yukarı kolları ve Çoruh vadisi) bugünkü Türkiye Cumhuriyeti topraklarındadır. Yunan kaynaklarında “Kolhida Gaia” terimi ilk defa M.Ö.VIII yüzyılın şairi olan Evmile Korianteli’nin eserinde görülmektedir. Kolhida yerine Yunanlar Aia terimini kullanmaktaydılar (bkz: M.İnadze, 1955, G.Melikişvili; 1965. N.Lomouri; 1962, Ş.Asatiani; 1993, M.İnadze; 1993). Psevdo - Skisaks'e göre Kolhlar'ın yerleştikleri topraklar Dioskuria'dan Apsiras nehrine kadar, yani Sohumi'den Çoruh'a kadar yayılmıştır. (T.Kauhçişvili, 1976, s.84) Herodot Kolhlar'ın Mısırdan geldiklerini iddia ediyordu. Ona göre güney denizden kuzey (Pontus) denize kadar dört boy yaşıyordu.: Farslar, Midieliler, Sasperler ve Kolhlar (Herodot, 1975.s. 156, 262). Burada “Kolh” ve “Sasper” isimlerinin bir boy ismi değil, birleşik boy isimleri oldukları bellidir. (Kolhlar hakkında bkz: İv. Cavahişvili, 1950, s.12). Bu durum Ksenofont'in seyahat defterleri ile Psevdo-Skilaks'in belgelerini karşılaştırmakla tespit edilebilir. Psevdo-Skilaks Trapezunt'i ile Kerasunt civarlarında Bidzeriler, Ekekeiriler, Bekeirler, Makrokefaller ve Mosinoikler'in olduğunu söylemektedir. - 24 - Hemen hemen aynı dönemde yaşayan Ksenofont ise Trapezunt Kerasunt bölgesinde sadece Kolhi boyunun olduğunu söylemektedir. (T.Mikeladze, 1967,s.97) Benz: Apolonios Rodoseli (III y.y) “Kibirli Kralla Kolh boyları yardım edemezler” demiştir. Mitridate, Pompeus savaşları hakkında konuşurken Kolhlar'i anmaktadır. II. Yüzyılın eylem adamı olan Apiane (Apiane,1959,s.198) Kara Denizin kuzey kenarlarında yaşayan büyük birleşik boyları Kolhlar sanıyordu. Benz., Doğu Gürcistan'da bu dönemde İberler yerleşmekteydiler. Ariane'ye göre Kolhlar Trapezuntiler'in komşularıdırlar. Yanlarında Sanlar (Ksenofont'e göre Sanlar Drilerdir), Makronlar ve Heniohlar vardırlar (Yunan yazarlar...1983,s.158). Bugünkü Batı Gürcüstan'ın/Kartveller ülkesinin nüfusunu Ariane (IIy.y) Lazlar olarak adlandırmaktadır. Lazika’da Reoni isimli nehir akmaktadır ve bu yerlerde Kolhlar eski zamanlarda kale yapmışlardır...(Yunan yazarlar...1983,s.188). Bu dönemlerde ''Kolhi'' ve ''Laz'' terimleri yanyana söylenmektedir. Örn: V. yüzyılın anonim yazarı şunları yazmaktadır: “Dioskuria'dan Apsar sularına kadar yaşayan Kolhlar'a sonraki zamanlarda Laz ismi verilmiştir.” (Georgika,1965,s.6)... İpolit Romaeli (IIIy.y), Amine Martseline (IVy.y), Epifan Kvipreli (314-403y.) ve diğerleri daha geç zamanlarda ''Kolhlar'' terimini tercih etmişlerdir. Bazıları ise “Lazlar” terimini kullanmıştılar. Örn: Yuhanna Lade (VIIy.y.) şunları yazmaktaydı: “Lazlar'ın hegemonları olduğu için bugün ''Kolhike'ye Lazike derler”. Agatia Skolastikos (VIy.y.): “Pasis'i, Kafkasya'yı ve civarlarında bulunan ülkelerin nüfuslerını tanıyanlar eskiden Lazlar'ın Kolhi ismini taşıdıklarına inanacaklardır.” Lazlar Kolhlılar'ın eski ülkesinden gurur duymaktadırlar. (Georgika,1936,s.27,50)... Benz: Yuhanna Tsetse (1100-1180y.y.): “Kolhalr Hintli İsketler olup onlara Lazlar da denilmektedir, yaşadıkları yerler Abazgalar'ın, eski Masagetiler'in yakınlarındadır.”: “Kvitaia” Kolheti'nin kentidir, Kolhlar - 25 - ise Laz boylarındandır, Abazgalar'ın yakınlarında oturmaktadırlar.”; “Kolhlılar Asyalı İskitlerdir ve Levkisir isimleri de var. Asya bölgesinde Pasis civarlarında yaşamaktadırlar”...(Georgika,1967,s.32,36-37)... Eski Yunanlılar'a göre Kolheti aynı Aya'dir. Herodot'un belirtiğine göre “Argonotlar Aya'ya Kolhida'ya altın post için gemi ile giderlerdi.” (Herodot,1975, s.472-473); II.yüzyılın eylem adamı D.Perieget'in “Yeryüzünün Tasviri”'ne göre: Kolhlar Avrupa'dan gelmişlerdir. (T.Kauhçişvili,1976,s.93); Bu belgede Avrupa'dan kara (pontus) denizin doğu kenarlarına İberyalılar'ın geldikleri efsanesi de tasvir edilebilir”. İv. Cavahişvili'ye göre ''Kolha'' ismi eski Gürcü taşrası olan “Kola” dan gelmektedir. Kola/Kol-Kolhi Gürcü/Kartvel kaynaklarında Kola kökü eskiden beri geçmektedir, ikinci varyantı olan Kolheti Kartvel diline Yunan dilinden geçmiştir. Benz., Patrik Nikon'in vakayinamesinde Gürcistan'ın isimlerinden biri “Kolhekia”dır. (G. Paiçadze,1993). M.Ö.II.binyılların orta çağlarında Kerasunt bölgesinde, Halis (Kızılırmak) ve Çoruh vadilerinde, modern Batı Gürcistan'da ve Kura nehri’nin yukarı vadilerinde kuvvetli bir siyasi birlik kurulmuştur. Bu birliğin ilk ismi Yunanca(?) Aya olabilirdi. (Benz: Ayeti; bakz: Dayaeni, Tao) Kendisine verilmiş isim ise Kartli idi. M.Ö. XII - VIII yüzyıllarda bu birlikte güçlü Kolha boyu hegemondu. Bu devlet komşu devletlerin belgelerinde ve Yunan yazarların ve gezginlerin hafızasında “Kolheti” olarak kalmıştır. Bu dönemlerde Kolheti, Karadenizin tüm doğu kenarını ve Doğu Gürcistan’ı kapsıyordu. (Benz., G.Melikişvili, 1954,s.4129... Yunan kaynaklarına ve bugünkü arkeolojik bulgulara göre ''Büyük Kolha medeniyeti'' bugünkü doğu Gürcistan/kartveller ülkesi ve Kuzey Kafkasya'nın büyük bir kısmını içine alıyordu. M.Ö. VI. yüzyılda yaşayan Hekatios Mileteli' ye göre Korakslar ve Kuzey Mesopotamya'da yaşayan Moshlar Kolha boylarındandır. (T.Kauhçişvili,1976,s.43). Sanlar / Çanlar; Memnon’a (I.yy) ve Strabon'a (I.yy) göre daha önce Makron olanlar şimdi Sanlardır. (T.Kauhçisvili 1987, s.22; - 26 - T.Kauhçişvili, 1976, s.94, 146, 233). Çanlar hakkında ilk defa Ariane konuşmaktadır (II.yy). “Kolhlar'ın komşuları Çanlardır, yani Sanlardır.” Piskopos Evstati'ye göre “Eski Makronlar'a şimdi San diyorlar, San yerli diksiyon ile Çan demektir.” (T.Kauhçişvili,1976,s.94); Benzer olarak Prokopi Kesarieli’ye göre (VI.yy) “Bazılarının söylediklerine göre Sanlar Trapezuntlular'ın komşularıdırlar ve onlara şimdi Çanlar, Kolhlar ya da Lazlar diyorlar. Ama bu isimlerin hiç biri gerçeğe uygun değil. Çanlar deniz kenarından çok uzakta, Armeniler'in yanında ve dağlarda yaşamaktadırlar. Lazlar ise Kolhlardır.”(Georgika,1965,s.120). Bahsi geçen zamanlarda yaşayan araştırmacı Prokopi Kesariel’e inanmamak mümkün değildir: “Lazlar’ın ve Çanlar’ın aynı halk olarak tanımlanması imkânsızdır. Onlar akraba Kartvelgil boylardır. Çanlar'ın ve Sanlar'ın isimlerini birbirleri ile ilişkilendirmek daha gerçekçidir. Arnold Çikobava'nın tahminlerine göre ‘San’ ‘Zan’ demektir. (Arn. Çikibava,1936,s.3). S.Canaşia'ya göre ismin kökü Sandır. Bu ismin ilk harfinden Kuzey Megrelya'da Zan / Tsan kelimeleri, Güney Megrelya'da (Çaneti'de) Çan kelimesi türetilmiştir. (S.Canaşia,1959. s.2734). Amiane Martseline'nin “Tarih” adlı kitabında bir taraftan Çanlar, diğer taraftan Lazika Armeniler'in komşularıdır. Prokopi Kesariel (VI.yy) Çanlar hakkında çok detaylı bir incelem yapmıştır. Ona göre Çanlar Trapezuntiler'ın komşuları değildi. Çanlar dağlarda, Ermeniler'le yan yana yaşamakta idiler. (Lazlar, yani Kolhlar ise deniz kenarında yaşayan bir halktır). Lazlar ve Çanlar daha sonraki zamanlarda da farklı Kartvelgil boylardır. Örneğin Lazika teriminin yanısıra Bizans kaynaklarında Çanaria terimi de geçmektedir. (Bkz: IX.yy eylem adamı Konstantine Porfirogenet; Georgika,1952,s.292) XIV. yüzyılın I. yarısında Trabzon İmparatorluğunda, Kral Basil'in kızı ve eşi arasında başlayan iç savaşlar sırasında, Lazlar, Çanlar ve bütün yerli halk, Paleologos soyundan çıkmış olan İrine'ye, Komnenos - 27 - ailesinden çıkan Ana Hutlu’yu tercih etmiştir. Laonike Halkokondile’ye göre Çanidler Kolheti topraklarında Amastria kentine kadar olan yerleri elde tutuyorlardı. (Georgika, 1970,s.107). S.Khauhçişvili'ye göre Bizans İmparatorluğu’nun, Trabzon Krallığı’nın topraklarını elde edememesinin sebebi, Trabzon Krallığı’nın nüfusunun büyük kısmının Gürcü boyu Çanlardan oluşması idi. (Georgika 1967, s.164) Belli ki ya Çanlar’ın yaşadığı topraklar değişmiş ya da akraba boylar olan Çanlar ve Lazlar birbilerine karışmışlardır. Çanlar kesinlikle Kartvelgil soydan gelmektedir. Abhaz / Ebzler / Obezler / Abazgalar / Abasklar / Abadzahlar / Abazahlar / Abhazlar “Abhaz” kelimesinin kökenini ve ona şekilsel ve semantik olarak bağlı isimlerin kökenlerini, Abhaz ve Abaz boylarının tarihini birçok bilim adamı incelemiştir. Son zamanlarda yapılan ve bir sonuca varan araştırmalar T. Gvantseladze’ye aittir. (T.Gvantseladze, 1993, T. Gvantseladze, 1998) Abhaz dilinin superstrat tabakalarını inceleyen T. Gvantseladze şunları söylemektedir; “Bugünkü Abhazlar'ın ataları Karadeniz kıyılarında İsa'dan sonra V. yüzyıla kadar yaşamamışlardı. Abhazlar'ın ilk memleketi Kafkas Dağ sırtının kuzeyinde ''Kubani'' Nehri vadisinde bulunmaktaydı. Abhazlar'ın büyük bir kısmı burada 1561 yılına kadar yaşamakta idiler. Modern Abhaz etnonun oluşmasındaki en büyük katkı, bugünkü Abhazya topraklarında Abhazlar'ın gelişine kadar yaşayan Kolh nüfusuna aittir. T.Gvantseladze'ye göre Abhaz - Abaz boy birliğinin ilk adı Ya-pas-a / A-baz-a idi ve sonra bu kelimelerden Abaza, Apsua, Abhaz kelimeleri türetilmiştir. (T.Gavntseladze,1998.s.38). T. Gvantseladze'nin ortaya koyduğu “Abhaz” kelimesinin kökünün türetilme yolu bize göre tartışılacaktır. Ona göre “Abhaz” kökü, Çerkez kökenli “Abaza ha” dan gelmektedir. “Abaza ha”, Aşağı – Abaza (Çerkezce “ha” “aşağı” anlamına gelmektedir). Çerkezce Abaza – ha / Abzaha, Megrelce Abhaza, Gürcüce Abhaz. (T. Gvantseladze,1998,s.38). Bize göre M.Ö önce III-II binyıllarda Kartvelgil boylar, Abhaz - 28 - Abaz, Çerkez – Adige ve Vainah boyları büyük İberyalı - Kafkasyalı etnonun içinde yer alıyordu. Dolayısıyla onların kuşakları olan birkaç boyun veya etnonun bir kökten türetilmiş isimleri vardır. Özellikle I.binyılda mevcut olan Kartvelgil kökenli “Abhaz, Absil, Abşil” ve Kuzey Kafkasyalı “Apsua, Abazaha, Abaza”, kökenleri ortak fakat farklı boyları tanımlayan isimlerdi. Bunların bazıları yok olmuştur (Absil, Abşil), bazıları akraba boylarla karışmıstır, bazıları ise bugüne kadar kalmıştır. Şimdi kaynaklarla tanışalım: Ariane (II.yy): “Trabzon'dan eski Aka'ya kadar Kolhlar, Sanlar (Ksenofont, “Sanları” “Driller” olarak adlandırmıştır), Makronlar, Heniohler, Dzidritler, Lazlar, Absiller, Abasklar, Sanigler, Dzilkler gibi boyların yaşadığı yerlerden geçtik. Lazlar'ın komşuları Absillerdir. Absiller'in komşuları Abasklar'dır. Abasklar'ın kralı Resmag'tır. Abasklar'ın komşuları Sanigler'dir. (Yunan yazarlar, 1989, s. 158–159). Abasklar, Sanigler'in yukarı tarafında, dağlarda yaşamaktadırlar.” (T. Kauhçişvili, 1976, s. 100 – 101) Sonraki yıllarda Abazglar'ın yaşadıkları yerler genişlemiştir. Örneğin Bizans İmparatoru Konstantin Porfirogenet (912 – 959), oğluna işgal ettiği yerlerin boylarını tanıtırken Abazgi hakkında şunları söylemektedir: “Ciketi sınırlarından sonra, yani Nikopsia Nehri’nden Soteriupolis'e kadar deniz kenarı 300 mil boyunca Abazglar'ın ülkesidir.” (Georgika, 1952. s. 232). Soteriupolis ismi tartışmalıdır. Bazı araştırmacılar bu şehri “Biçvinta”, bazıları ise “Sohumi” olarak kabul etmektedir. Bize göre “Abazgi” ismi ile 10.yy’da bütün Batı Gürcistan anılıyordu. Abazgi’nin güney sınırı olarak bahsedilen Soteriupolis kentini, bugünkü Türkiye topraklarında, Nikopsia Nehri’nden yaklaşık üçyüz mil boyunca aramamız gerekiyor. Bu dönemin kartvel kaynakları Abhazya'yı Gürcistan’ın ülkesi, ''Bizim Ülkemiz'' olarak kabul etmektedir. P.İngorokva şu yorumu yapmaktadır: “Kartlis Tshovreba’ya göre Abhazya ve Egrisi, Gorgasali’nin zamanında Bizanslar'ın işgal edemedikleri Batı Gürcistan topraklarında bulunmaktaydı. Göründüğü - 29 - gibi Abhazya Tsihegoci'ye kadar, Egrisi ise Tsihegoci'den Lihi'ye kadar idi.” Abhazya’ya Bizanslılar “Abazgia” diyorlardı. Eski zamanlardan XVI. ve XVII. yüzyıllara kadar, Abaz / Abazg / Abhaz, hem Avrupa’da hem de Asya'da Ciklerden farklı olarak Kartvelgil (İberia / Kolha) kökenli olarak nitelendirilmiştir. Hem eski zamanlarda hem de orta çağlarda Abhazlar, diğer Kartvelgil boylarla beraber tek Kartvelgil Devlet ve dil - kültürünü oluşturmaktaydı. İsa'dan sonra I.binyıl sonlarında mevcut olan Gürcü Devleti, kartvel ve yabancı kaynaklarda “Abhazya” olarak anılıyor. Birleşik Gürcistan “Abhazya Krallığı” ismini taşıyordu. VIII. – X. Yüzyıllarda II. Leon, Teodos, I. Giorgi, III. Konstantine, II. Giorgi, III. Leon gibi “Abhaz” kralların - beylerin milli - devlet siyasetinin asıl amaçları şunlar idi; — Batı Gürcistan Kilisesinin, Konstantinepolis Patriktiğinden bağımsızlığını kazanması ve Gürcü bağımsız Kilisesine bağlanması, — Gürcü/Kartvel dilinin kullanıldığı Kilise Merkezleri yapmak, — Bütün Gürcüstan’ın siyasi birliği için savaşmak, — Kuzey Kafkasyalı kardeş halkların hristiyanlaşması ve bu yolla Gürcü Devleti’nin sınırlarının korunması. (L. Ahaladze,2004,s.12)... Abhazya nüfusunun, komşu halklar olan Karaçaylar, Balkarlar ve Ruslar tarafından Kartvel olarak kabul edildiği görünmektedir. Kuzey Kafkasya halklarının bazılarında, Avrupa ve eski Rus kaynaklarında, Abaza / Obezi / Ebze terimlerinin Kartvel kelimesi ile aynı anlamda kullanılması tesadüf değildir. Örneğin Papa IV. İnokent'in elçisi olan ve 1246’da Moğolistan’a seyahat eden elçi Yuhanna de Plano Karpin, Gürcistan'a Georgiania, Gürcülere ise Georgianlar yani Obezler diyor. (S. Canaşia, 1959, s.53). XIV – XVI. yüzyıl Rus kaynaklarında “Obezi” Gürcistan demekti. O zamanki Slavlar için “Abaza”, “Gürcü” anlamına geliyordu. Çünkü Slavlar için Abaza, Egriseli, Svan, Kaheli veya Mesh aynı idi. Benzer bir şekilde Kafkasya'ya geç zamanlarda gelmiş olan Karaçaylar ve Balkarlar - 30 - için Gürcüleri tanımlayan isim “Ebze” (Abaza) idi. Bazen “Ebze” “Svan”, bazen de “Raçvel” demekti. (T. Gvantseladze,1993); XVII. yüzyıl gezgini Evliya Çelebi, Abhazya'ya “Abasa” diyor. Abaz – Abadz / Abas - Abaz-h- / Abaza-h- / Abadza-h ve Abazh köklerinden ‘h’ sesinin metatezi ile türetilmiş Abhaz kökü mantıklı olarak görünmektedir. Açıklama: Yuhanna Tsetse'nin (X.yy) belgelerine göre Abazglar'ın ismi eskiden Mesagetlerdi. (Georgika, 1967,s.25); Heredot’a göre Mesagetler göçer ve şavaşçı bir boy idi. Strabon'a göre Abazglar, Hvarazmlardılar. Stepan Bizantieli'ye göre ise Misgetler İberyalıların bir boyudur (Georgika, 1936, s. 282). Yaygın görüşe göre Masagetler Orta Asyalı İskitlerdir. Benzer bir şekilde Teopane Bizantieli (VI.yy)’ye göre Eski Masagetler şimdiki Türklerdir. Onlara Farslar Kermihion derler (Georgika, III, s.253). Bilim edebiyatında Apşil / Abazg terimleri, Asur kaynaklarında mevcut olan Abeşala ve Hubuşki terimlerine bağlıdır. (Z. Ançabadze, 1976; Ş.İnalipa, 1976, M. Kurdiani, 2001, s.126–130; M. Kurdiani, 2002, s.80) Kronolojik olarak bu kadar uzak olan kelime birimlerinin özdeşleştirilmesi için daha fazla delil gerekmektedir. Fakat İsa'dan önceki II.binyılların Asur kaynaklarında tespit edilmiş “Abeşala” ile ortak Kartvelgil terimler “Abesa” ve “Zan”, “Obaşa / Abaşa” terimleri arasında bağlantı olması mümkündür (bkz., M. Çuhua 2003, s. 73); Abaz-, Abaş- ve (Abaş-il-, Abşil- / Apsil köklerinin ortak olması da mümkün olarak görünmektedir. Benzer bir şekilde, Z. Çumburidze, 2002: “Abaşa” ismi, İbranice “Abas” isminden gelebilir. “Aba-şa” Aba'ya ait demektir. Yukarıdaki görüşlerden kesin olarak anlaşılan şudur ki, iki farklı Kartvelgil - Kafkasyalı boy olan Apsil-Apsar ve Abazg-Abhazlar, yüzyıllar boyu öz Kartvelgil boylar gibi ortak Kartvelgil kültürel – tarihi alanda veya devlette yaşamakta idi. Açıklama: Bilim edebiyatında İberi’nin ve Kolhi’nin farklı etnolar oldukları görüşü hakimdir. Kolha dili ile kültürü ve İberya dili ve kültürü bizim için eşit anlamlı terimlerdir. Anlama problemlerini önlemek için bizler “Kartvelgil“ terimini kullanmayı tercih ediyoruz. Dolayısı ile İberyalı - Kafkasyalı yerine ise Kartvelgil – Kafkasyalı terimini kullanmaktayız. (Benzer olarak, Arn. Çikobava İberyalı - Kafkasyalı diller yerine Kartvelgil – Kafkasyalı terimini kullanmayı düşünmekteydi). - 31 - Tarihi Kuzeybatı Gürcistan'da eski zamanlardan beri Kartvelgil Kafkasyalı boylar yaşamaktaydılar. (Zanlar, Sanigler, Svanlar, Apsarlar, Abazlar...) Bu boylar arasında ilişkinin ve kültürün temel dili ortak Kartvelgil dil idi. Dolayısıyla onların diksiyonlarına Gürcü/Kartvel dilinden birçok kelime geçmiştir. Bugün mevcut olan Kartvelgil - Kafkasyalı boyların (Apsua Abhazlar, Adigeler, Çerkezler, Çeçenler - İnguşlar, Lekler) arasında, dilsel ayrılma döneminin II.binyıllar başlarında başladığı sanılmaktadır. Gürcülerin ve Apsua - Çerkez boylarının birbirlerinden ayrılması M.Ö.I.binyılın ilk yarısında olduğu görünmektedir. (Yüzyıllar sınırında Zanca - Svanca lehçeleri oluşmaya başlamıştır). Gürcü nüfusun ve Kuzey Kafkasyalı (Adige - Çerkez) boyların karışması ile Abhaz dili M.S. XV – XVIII. yüzyıllarda şimdiki halini almıştır. Benzer bir şekilde Evliya Çelebi'ye göre 1641 yılında Gudauta nüfusu Gürcüce (Megrel lehçesi) konuşmaktaydı. (P.İngirikva,1957,s.133) Bu boyların yaşadığı yerlerin birbirlerine karışması bir tesadüf değildir. (Konu ile ilgili bkz., D. Letodiani,1971). Bu boyların Kartvelgil alandan ayrılmaları Kafkasya'da Türkiye'nin güçlenmesinden sonra başlamıştır. Abhaz halkının milli kimliği, Çarist ve Sovyet ideolojilerin etkisi ile 1864 yılından bugüne kadar tamamen değişmiştir. (T.Gvantseladze,2004,s.19) Rusya, Kafkasya’yı elde ettikten sonra Abhazya ile Kuzey Kafkas Halkını sürgüne göndermeye ve Kartvelgil alandan yabancılaştırmaya başladı. Örneğin Rus İmparatorluğu 1894 yılında Adler – Soçi – Tuapse bölgesinden, Gürcülerle akraba olan Ubıh, Çerkez, Apsua - Abhaz halklarını sürgün etti. Apsiller / Apşiller / Apsualar / Apsarlar. Apsiller'i ilk defa Ariane tespit etmiştir. O'na göre Apsiller, Kodori vadisinde yaşıyorlardı. Z. Ançabadze, Apsiller'in ilk yaşadıkları yerler olarak modern Gali bölgesini sanıyor. (Z. Ançabadze, 1964). Bilim adamlarının bir kısmına göre, Abazglar gibi Apsiller de Kartvelgil boy idi. (S.Canaşia, S.Kauhçişvili, D.Mushelişvili ve v.s.). Bazılarına göre ise onların nesilleri modern - 32 - Abhazlardır. (Apsualar) (G. Melikişvili, Z. Ançabadze, N. Lomouri...). Bazı bilimadamlarına göre Apsiller İskit boyu idi. (Örn., Stepane Bizantieli, IV-VII.yy) Benzer bir şekilde Kolhi Ayetes İskit Kralıdır, Medeia ise İskit Kralının kızıdır. (Libanios, İsadan sonra IV.yy) Makronlar İskit boyudur, Kolhlar Asyalı İskitlerdir (Yuhanna Tsetse XV.yy). Gördüğümüz gibi Abasglar ve Apsiller, Kolhlar ve Makronlar kadar İskitlerdir. (Ayrıntı için bkz: T. Kauhçişvili, 1976; s. 102). Ariane zamanında Abazglar ve Apsiller farklı Kartvelgil Kafkasyalı boylar idi. Kartvelgil Apş – el - i / Aps – il - i, Aps –ar - i etnonimlerinin Aps kökünden türetilmiş olduğu gürüşü mantıklıdır. (T. Gvantseladze, 1998, s. 34, 39) Oysa Mas / A+mas / Abaz- /Abaş- /Abas / Abaş-il / Abas-il / Abaşel -/ Abas-ar-/ Abşil- / Apsil- / Apşel- /Apsar- süreçleri de mümkündür.(Benz., Apsirte ve Apsorosi isimleri). 1.2.2. Gürcülerin kendilerine verdikleri isim- “Kartveli” Eski Gürcü/Kartvel tarih kaynaklarında Bütün Gürcüler’in Devletinin ismi Kartlidir. Örneğin “Kartlis Tshovreba” ya göre Parnavaz (M.Ö.IV.yy) tarafından yeniden kalkındırılan “Kartli” içine sekiz büyük beyliği (ülkeyi) alıyor. Egrisi, Svaneti, Margueti, Kaheti, Hereti, Kuheti, Gardabani, Taşiri, Abotsi, Cavaheti, Kola, Artaani, Samtshe, Acara, Klarceti. İsadan sonra I-II. binyılların sınırında “Kartli” terimi Sa-kartvelo (Ya da Birleşik Sakatvelo) ya dönüşmüştür. Gürcü kaynaklarına göre Gürcülerin kendilerine verdikleri genel isim “Kartu-el-i”dir. Kaynaklarda “Kartveli” ismi ilk defa VII. yüzyılda görünmüştür. Oysa bu terim daha önceden de kullanılıyordu. Örneğin kaynaklara göre Egriseli Stepane Sananoisdze, Çilekeş Abhaz (Argveteli) Davit ve Konstantine, Şavşeli Papaz Prohor, Taoeli Papaz İovane, Svan Rahip Yuhanna Kstshianisdze…..Benzer olarak: X-XI yüzyıllarda Kuzey Kafkasya nüfusunun büyük bir kısmı kültürel olarak Gürcüdür. (Bkz: D. - 33 - Mushelişvili, 1993). Kart- ,Kartu-, Kartl-, Kartvel ve Kartul köklerinin birbirleri ile bağlantıları bize göre şöyledir: Kartvelgil dilsel alanda tespit edilmiş kelimelerin karşılaştırılması sonucu Kart ve Kartu köklerini ayırabiliriz. Benz. Kart-l-i, Kartu-el-i, Kart-ul-i. Belli ki “l” çok eski bir ektir. Benz: Tov-s-Tov-l-i ve Zanca: Tviri / Tiri; Sahe-Sah-l-i, Sah-el-i ve Zanca: Ohori: Tes-av-s, Tes-l-i ve Zanca: Tasi, Koçi-koç-l-i ve Acara şivesi: Koçal-i; Edebi Gürcü dili: Matkli ve Zanca: Montkori; Edebi Gürcü dili: Dzagli ve Zanca: Coğori, Svanca: Jağu / Jeğu; Edebi Gürcü dili: Tapli ve Zanca: Topuri, Svanca: Tu (Tapu; G.Maçavariani) Edebi Gürcü dili: Sishli ve Zanca: Zish, Benz., Tsuhs(m)tsuh-r-i; Mama ve Mam-r-i, Deda ve Mded-r-i, -L / R’ nin işlevi bir niteliğin tasvir edilmesidir. Ayrıca, Kart- / Kartu- kökünün belli bir anlamı olması mantıklıdır. Bu köklerden türetilmiş Kart-l-i ve Kartu-el-i nitelik ve aitlik ifade etmektedir. Kart-l- / Kartu-el- in etnonim olan Haldi'den geldiğini düşünebiliriz ama bu halde -l-/el- ekinin işlevi belirsiz kalır. (Etnonimden aynı anlamlı etnonimin türetilmesi hiç mantıklı değildir. Bir yandan Urart-Kafkasyalı Tanrı ''Haldi'' isminde, diğer yandan ise Kartvelgil sanılan Haldililer ve Kaduhlar etnonimlerinde (Benz: Movses Horenats'in yazısında Van Bölgesi’nin güneyinde tespit edilmiş Kordulular'ın ülkeleri (benz.: Erm: Kordu ve Kart. Kardu; Erm. Torgomi ve Gürcüce Targamosi...). Hald ve Kardu köklerinin bulunması, Kartli ve Kartueli kelimelerinin Urart-Kafkasyalı tanrı olan Haldi / Kardu kelimesinden geldiğini söylememize izin vermektedir. Kartuli kelimesinin Kartu kökünden türetilmiş olduğu düşünülmektedir. ul- eki Kartu köküne eklenmektedir: Kartu-Kartu-ul-i-Kartuli; Büyük tarihsel kataklizm sırasında, Tanrı Haldi'nin olduğu yer değişip daha kuzeye, bugünkü Gürcistan topraklarına gelmiş olabilir. Z. Gamsahurdia'ya göre ''etnolojik bakımdan'', ''Kaldevli'' sadece Babilli Semit anlamına değil, bilim edebiyatında ''Şumer'' adı ile bilinen en eski presemit halk anlamına da geliyor. - 34 - İvane Cavahişvili'nin görüşüne göre Fars, Babilli ve Gürcü de Kaldelidirler. Benzer olarak Kaldeliler (Kaldu), M.Ö.1.binyılda Aramca konuşan tarihi göçer Semit boylardır. M.Ö. 9.yy.dan beri Babil'in güneyinde yerleşmişlerdi. Eski Gürcü geleneğine göre “Kaldea” halkların ilk yurdudur. (Benz., Beyrut yakınlarında bulunan Kalde köyü). 1.Strabon'a göre (Georgika, XII, 3, 19-24), Trabzon’un ve Farnakya'nın yukarısında Kaldeliler - Eski Halibler yaşamaktaydılar. Homeros onlara Halidzonlar ve Alib demektedir. (Bkz: D.Bakradze, 1989, s.34 ve P.İngorokva, 1954, s. 285); Benz., Urartular da Haldelerdir. (S. Canaşia, 1952, s. 1-3); 2. ''Abo'nun Çilesi'' ve Movse Horenatsi'nin ''Ermeni Coğrafyası'' kitaplarına göre Kaldia / Haldea / Haitiki aynı zamanda Çaneti / Çanivkidir. Benz., Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Haldi taşrası, Bizans İmparatorluğu’na aitti ve Trabzon Bölgesiyle sınırlanmıştı. Benz., Trabzon'a yakın Haldia’nın Gürcü ülkesinin, Davit Kuropalati'ye ait topraklar olduğunu Gürcü tarihçileri söylemekteydiler. (Sumbat Davit oğlu, 1449, s.70; ''Matiane Kartlisai'' S.285), VIII. yy. Yunan kaynaklarında Trabzon Bölgesinin ismi Lazikadır. Gürcü kaynaklarında (Giorgi Mtatsmindeli) bu topraklara Megreller'in bölgesi diyorlar. 3. Adige dilinin Şapsığ lehçesinin Hakhuç kolunda Gürcüler'i ifade eden eski isim Khalgdedir. (Bu bilgi Ruslan Natxua ile Mixeil Labadze’ye aittir). 4.Çoruh Nehri’nin doğduğu yerde gümüş yatakları olan Kaldia şehri bulunuyordu. 5.Lazeti'nin ortalarında bugünkü Türkiye sınırlarında bulunan Of kasabası içinde, Rize ile Sürmene arasında Haldi isimli yerleşim yeri ve Haldi dağı bulunmaktadır. 6.Gürcistan'ın bugünkü sınırları içinde birkaç Kalde tespit edilmektedir. Kafkas Dağlarında Halde isimli buzul, Haldeçala Nehri ve Halde köyü vardır. İki farklı yerde yani büyük Kafkas Dağları eteklerinde ve Kura – Çoruh – Halis – Araks – Tigros - Evprat civarlarında Mosh Dağlarında iki coğrafi özel isim olan Kola’nın ve Kalde’nin yan yana - 35 - olması tesadüf değildir. Fikrimizce Daiaen, Kulhi ve Urartu bölündükten sonra oluşan Gürcü boylarının bir sonraki birleşme süreçlerinde, Azon – Kuci Parnavaz öncesi dönemde Kartvelgil boyların idarecileri, atababalarının tanrılarından Kartu / Halde / Haldia / Haldi den türetilmiş Kartu > Kartueli ortak - birleşik ismini, aynı kökten gelen Haldi / Karti – Kart-l-i ismini ise ülkelerinin ismi olarak almışlardır. 1.2.3. Gürcüleri Tanımlayan Terimlerin Dilbilimsel Şeması Kitapta gösterdiğimiz etnonimler ile temonimlerin dilbilimsel analizlerinden sonra, farklı zamanlarda ve farklı dillerde Gürcüleri ifade etmek için kullanılan isimler, Kart / Kald / Hald, Mosoh / Muşk- / Mesh-/, Kolh- / Kilh- / Kulh-, İber / İver / Sper ve Abaz / Abazh kökleri etrafında sınıflandırılmaktadır. Kartvelgil boyların ve toplumların isimlerinin etimolojik zinciri, üç temel grupla açıklanabilir: a) Kartu (eli): Ortak Kartvelgil etnonun kendine verdiği isim olan “Kartueli” tanrı ismi olan “Kartu” dan geliyor. Bu kelimenin köküne sadece Kald (Kaldea), Hald (Haldeliler), Kard-u-h kökleri değil, Hal-ib kökü de bağlanabilir. Fakat ib- eki nitelendirilmeden bir şeyi kanıtlamak mümkün değildir. Diğer yandan Hal – ib (Halibi) köküne, Hal - idz - on ve Hal - ib e şekillerini bağlamak mümkündür. Hal - is kelimesinde Hal kökünü ayırmak da mantıklı bir tahmindir. (Halisi - Kızılırmak Nehri). Kar - t, Hal - d, Hal - is, Hal – ib, Hal – idz - on şekillerinin kökleri olan Kar / Khal / Hal köklerinin ve ortak Kartvelgil kelime “Khar” (Khari(Öküz))’ın ortak kökenli olduğunu zannetmekteyiz. Öküze tapınma hem Ön Asya’da hem de Kartvelgil boylarda da yaygındı. En eski Gürcü parası olan ''Kolhuri Tetri'' de öküz başının yer alması tesadüf değildir. - 36 - b) Meshi: Masis (dağ) ve Pasis (nehir) kelimelerine ve etnonim Pasianlar kelimesine dayanarak mas / pas kökünü ayırabiliriz. Benz.; Yunan mitolojisinde, Etnark, Kolhi Pasis'in oğlu olarak kabul ediliyor. Pasis ise su tanrısıdır (T.Mikeladze, 1955, s.33-34). Yunan düşüncesine göre su tanrısı ve kolhida eş anlamlı kelimelerdir. Mes-h varyantı, Yunanca “Meshike” kelimesinde ve Gürcüce “Mesh” temoniminde tespit edilmiştir. Meskin- Meşeh- ve Mtsheta- şekillerinde de Mes-h varyantını bulmak mümkündür. Mosh şekli, İncilde Mosoh, Mosok, Muşk-, Yunancada Mosh / Mosohon ve Gürcücede Mush köklerinde korunmuştur. (Mushi Ahaltsihe de bir köydür). c) Sani: Zan / San, ortak Kartvelgil boyları ifade eden en eski köklerden biridir. Benz.: Bir yandan ön dilde telaffuz edilen sert sessizlerin değişmesi ile türetilmiş varyantlar: San-, San-ig, Zan-, Çan-, Tsan- (Tsanar-); Diğer yandan ise: S - S dudaksılaşarak verilmiş Svan- /Şon- ve Mu şuan- kökleri: San kökünden Hen – io – h kökünün türetilmiş olması mümkündür: San – Sen - Hen. İberyalı - Kafkasyalı diller gibi Pro - Kartvelgil ve Ortak Kartvelgil dil sistemlerinde, dudaksıl sessizlerin olması mümkündür. Zaman ilerledikçe dudaksıl yapılar ya çift dudaklı spirantlara dönüşmüştür ya da kaybolmuştur. Zan lehçelerinde, A yerine O sesinin türetilmesinin, O sesinin dudaksıl sessizin yanında olmasından kaynaklandığı sanılmaktadır. Dudaksıl sessizin etkisiyle ünlü A, ünlü O’yu türetmiştir. d)Kolhi: Tarihi Gürcü taşrası olan “Kola” ismi, temel kökü korumaktadır. Kol / Kor kökünden Kol – h / Kil – h / Kul - h/, Kor – a - ks, Ma – kr – on türetilmiştir. Benz.: Kl – ar – c ve Kl – u – h – or. En eski Gürcüleri ifade eden “Kola” etnoniminin fonetik varyantları çok azdır. Bu durum Kolh kökünün Kartvelgil olmadığı anlamına mı geliyor? - 37 - e)İber –i: Temel kök Hper / Sper görünmektedir. (Benz. Sper, Sper Denizi), Bunlardan: Hper – İper – İber – İver (İberia / İveria); Sper – i / Sas –per (Sasperitler) / Sa – peir / Sa – veir / Ha – sper / Hesper - (Hesperitler) > Su –sper / Svi – sper - (Svispiritler); Hper – Hber – Ber – Ver – Vir – Virk (Vr – a - ts) > Vir - şan; Ver-, Var-, Var – u – ç – an, Gurçan-, Gurgan- (Georgian-), Gurc-, Kurg, (XIII.yy.da tespit edilmiştir. S.Canaşia, 1959,s.53). Gurdz (Osetçe formu), Gruzin- (Guruzin-)... Benz.: Çerkesçe; Kurcg “Tiflis” ve Osetçe Gurcgn “Uzun boylu”. 1.3. Çeşitli Tarihi Çağlar Ve Ülkelerin Çeşitli Dillerdeki Adlandırılmaları Otoetnonim ile diğer etnonimlerin karıştırılması ve ülke sınırlarının farklı bir şekilde tespiti tarihsel süreçlerin analizini engellemektedir. Belli bir ulusun tarihi süreçte kendisi ait olarak gösterdiği sınırlar, komşularının bu konudaki görüşlerinden farklı olmaktadır. Eski dönemlerden bugüne kadar bazen aynı etnonimin (veya koronimin) iki veya daha fazla halkın (ülkelerin) adlandırılması için kullanılmış olması çok rastlanan bir durumdur. Benz.: Doğu Muşklar Gürcülerin atababaları ve Batı Muşklar - Friglerin atababaları. Abaza / Ebze, Gürcü ve Abaza bugünkü Karaçay - Çerkezya Özerk Cumhuriyeti nüfusunun bir kısmı olan Abazaların bir ismidir. Bugünkü Gürcüstan'ın sınırları ve Gürcü ulusunun yakın tarihi ile ilgili olarak politikacıların görüşlerini dikkate almasak bile, Gürcü, Rus ve Abhaz kökenli ProRus tarihçilerin bu konular üzerinde çok farklı görüşleri vardır. Tarihi araştırırken terimlerin özdeşleşmesine çok dikkat etmeliyiz. Örneğin “Sakartvelo” terimi bugün bizim görüşümüze göre tarihi Abhazya'yı da içine almaktadır, ama ProRus Abhazlar için Rusça terim “Gruzia” Gürcistan'ın bu eski bölgesini içine almıyor. Onlarca yıl sonra objektif bir araştırmacı “Sakartvelo” ve Pro - emperyalist - 38 - araştırmacı tarafından kullanılan “Gruzia” terimlerini birbirlerinden ayırmak zorunda kalacak ve kendisini okuyanlara “Sakartvelo” teriminin tam çeviriminin “Gruzia” olmadığını söyleyecektir. Bu düşüncemize Lazika - Egrisi ve İberia - Kartli örneklerini temel alarak devam edeceğiz. Gürcü ve yabancı tarihçiler tarafından aynı sanılan Lazika Egrisi, Egrisi – Kolheti (Bkz., R.Topçişvili, 2002, s.7) ve İberia - Kartli terimlerinin eşlenmesi mümkün değildir. Çünkü : Lazika teriminin, dolayısıyla Lazika Devleti’nin tarihi Romalıların görüşlerine göre kurulmuştur. Egrisi terimi ve bu terimle ifade edilen Gürcistan'ın bir bölgesinin tarihi Kartvelgil anlayışla yazılmıştır. Kolheti terimi hemen hemen bütün eski Gürcistan'ın ismidir ama Egrisi ise Kartli'nin (yani Gürcistan'ın) sadece bir kısmıdır: Benz., Gürcü kaynaklar, M.S.VII. yüzyıla kadar ve IX. yüzyıldan sonra Egrisi'yi Gürcistan'ın içinde görmektedir.(ve gerçekten öyle idi). Yunan – Roma ve Bizans kaynaklarına göre ise aynı dönemde Lazika İberia içine girmiyordu. Bu görüşler gerçeğe az da olsa yakındır. Çünkü Egrisi ve Gürcistan'ın diğer bölgelerinin bazı kısımları Romalılar ve Bizanslılar tarafından işgal edilmişti. Yunan - Bizans terimi olan Lazika çeşitli zamanlarda çeşitli toprakları ifade ediyordu. Egrisi ise başka idi. Egrisi ile Lazika'yı aynı anlamlı varsayarak yapılan tahliller çok şüphelidir. Bizim tarihimiz de böyle yanlış eş anlamlı varsayımlara göre yazılmıştır. Bugün çok yaygın olan düşünceye göre, M.Ö.VI.yüzyıldan Davit Kurapalat çağına kadar (M.S.X.y.y.) yanyana iki Gürcü Devleti, Kolheti ve İberia yani daha sonra Egrisi – Lazika ve Kartli – İberia hüküm sürüyordu. Bu yanlışlığın sebebi terminolojik karışıklıktır. 1970 yılında yayınlanmış olan ''Gürcistan Tarihi Üzerinde Araştırmalar” kitabının 1.cildinin VIII. faslında “Kolheti M.Ö. VI - IV yüzyıllarda”, IX. fasılda ise “Kartli (İberia) M.Ö. VI - IV yüzyıllarda” yazmaktadır. (Benz., D.Mushelişvili, 2002, s.15 M.Ö IV. yüzyılda Doğu Gürcü Krallığı Kartli/İberia kurulmuştur.) ve v.s.. M.Ö. I. binyüzyılın II. yarısında Gürcülerin iki bağımsız devletinin mevcut olduğu hangi kesin kaynaklara göre tespit ediliyor? Bu - 39 - dönemin yabancı kaynaklarının hiç biri ülkemizi böyle bölmüyor. Yukarıda gördüğümüz gibi Gürcüstan'ın tarihi topraklarında M.Ö.I.binyılda Gürcülerin çok sayıda boyunun olduğu görünmektedir. Benz., A.Uruşadze, 1964, s.6: “Önceden Yunanlılar Kolheti terimini içinde Bütün Kartvelgil dünyayı düşünmekteydiler”. M.Ö. VI – III. yüzyıllarda İberia’nın Kolheti’den ayrı olduğu yorumu hangi kaynaklara dayanarak yapılıyor? Hekatayos Mileteli, Ksenopont, Herodot, Psevdoakilaks, Platon, Aristoteles vs. İberia üzerine konuşmuyorlar. Kafkas İberia'sı ve Doğu İberler terimleri ilk defa M.Ö.IV yüzyıllarda yaşayan Megastene, Teoprasto, Dionis Perieget'in yazılarında görmekteyiz. (V. Vaşakidze, 1993, s.61). Mitridate Savaşları döneminde, Romalı kaynaklara göre, İberia / İberler sadece Doğu Gürcistan toprakları ile sınırlıdır. (Lazika Güneybatı Gürcistan ?). Bu doğaldır. Gürcü kaynaklarına göre de II - I yüzyıllarda Gürcü Devleti zayıflamıştı. Topraklarının bir kısmını Roma İşgal etmiş bir kısmını da kısmını da Armenia işgal etmişti. Pontus Krallığı da Kartvelgil boylarla ve topraklarla güçlenmişti. Açıklama: Plutarke'ye göre Kafkasya'nın başlıca ulusları Albanlar ve İberlerdir. İberler Batıda Mesheti Dağlarında ve Pontus Denizi’nin yakınlarında, Albanlar ise doğuda, Hazar Denizi’nin yakınlarında yaşıyorlardı. (İv. Cavahişvili, 1950, s.18). Leonti Mroveli'ye göre, Parnavaz'ın veya Gorgasali'nin Kartli’si, Kura Nehrinin ve Çoruh Nehrinin yukarı vadisini, Liahvi, Rioni, Enguri, Kodori, Bzipi vadilerini içine alıyor ise hemen hemen Kolha Arkeoloji kültürü (yani Ayet'in Aya Kolhası da) de aynı toprakları kapsıyor. Bizim düşüncemize göre, Lazika ve İberia, Roma ve Bizans kaynaklarında eş anlamlı terimler olarak yüzyıl sınırından beri kullanılıyor. Sonuç olarak: M.Ö.I.binyılın ortasında İberia ve Kolheti’yi ayrı ayrı düşünmek bir çok yanlışlığa yol açmıştır. Örneğin bazılarına göre Gürcülerin Birleşik Devleti hiç bir zaman olmamıştır. Tarih biliminde araştırma iddiamız yok ama bizim için belli ki, Gürcü Ulusunun objektif tarihini yazmak gerekiyor. - 40 - II. Bölüm - Milattan Önce Gürcüler; Ortak Kartvelgil Dilin Tarihlendirilmesi Ve Kuramsal Modeli 2.1. Kafkasyalı - Kartvelgil Etnonun Anayurdu 2.1.1. Kitabı Mukaddes’te Ve Mitolojide Görüşler Eski Ahit'e göre yeryüzünde tek bir dil konuşan insanlığın yok olmasından sonra Tanrı, yeni ve çok dilli modeli yarattı. Çok dilli toplum çeşidinin daha dayanıklı olduğu ortaya çıkmıştır. Roma - Bizans geleneklerine göre Gürcüler Nuh'un üç oğlundan biri olan Yafet'in soyundandır. Eski Kartvelgil geleneğe göre Yafet'in torununun oğlu Targamos İberyalı – Kafkasyalı soyun atababasıdır. (Yafet – Yavan – Tarşis Targamos). Targamos’un sekiz oğlu ile akrabaları Babil Kulesi’ nin yıkılmasından sonra Kuzey Anadolu'ya ve Kafkasya’ya gelmişlerdi. Haosi, Kartlosi, Bardosi, Movakani, Leki, Herosi, Kavkasi, Egrosi, olan Targamos’un oğullarının isimlerinden dolayı Gürcülerin ataları, Ön Asyayı ve bütün Kafkasyayı, akrabalarının yerleştikleri yer olarak kabul ediyorlardı. (Bkz., M. Sanadze,s. 166-167). “Kartlis Tshovreba”nın bu kısmının yazarına ve genelde bu kitabı yazanlara göre Haos'un nesli Gürcülerin kardeşleri ve İberyalı Kafkasyalı nesildendir. (Hint - Avrupa dilli olan Ermeniler Kafkasya'ya biraz daha geç dönemde, Urartu'nun yıkılmasından sonra gelmişlerdir). Ermeni dilinin Hint - Avrupa kökenli olduğunu bilmeyen eski tarihçiler Ermeniler'in İberyalı – Kafkasyalı - Urartu kökenli olduğunu düşünüyorlardı. Antropolojik bakımdan Ermeniler de Kafkasyalı - Ön Asyalı ırka aittirler. Karadeniz, Kafkas Dağları, Hazar Denizi ve Akdeniz arasında - 41 - bulunan Targamos'a ait topraklar, eskiden beri kardeş olan halklarındır. M.Sanadze'nin vardığı sonuca göre “Kartlis Tshovreba”nın giriş kısmında bahsedilen coğrafik veriler, VII - VIII yüzyılların Kafkasyasındaki durumu belirtmektedir. (M. Sanadze, 2001çs. 170 - 175) Tanrısal gerçekler ve İncil etnarklarının gerçeğini araştırmak bilimsel alanına girmez. Bizim için ilginç olan şudur: “Birçok yüzyılın dünya geleneğine ve yazılı kaynaklara göre Kutsal Kitaptaki Babil Kulesi'nde “dillerin karışması” sonucu ortaya çıkan uluslar arasında olan Gürcüler, dünyanın en eski uluslarından biridir”. Yunan Mitolojisine göre Zeus öncesi Tanrı olan Yafet’in oğlu Promete’yi Zeus yenmiş ve Kafkas Dağları’na zincirlemişti. Ön Yunan (Proto İberyalı) nüfusun Tanrısının (S. Kauhçişvili, Z. Gamsahurdia) Kafkasya ile özdeleşmesi sonucu, eski Yunanlıların Promete'yi İberyalı Kafkasyalı soyun sembolü olarak kabul etmiş olduklarını tahmin ediyoruz. “Promete”nin Gürcü prototipi Gürcü Mitolojisinde “Amirani”dir. Bilimsel alanda mevcut olan görüşlere göre, Yunan “Prometheus” ile Gürcü “Amirani” eski ve aynı putperest tanrı isimleridir. Bu olay bilim edebiyatında Ön Yunan Medeniyeti ile Gürcü Medeniyetinin genetik bağlantıları olduğunu düşünmemize izin vermektedir. 2.1.2. Bilimsel Görüşler 2.1.2.1. Göç kuramı Gürcülerin tarihsel yerleşim yerleri Küçük Asya'da, Kuzey Mezopotamya ve Tigros - Evfrat yakınlarında bulunan Kaldea / Halde / Kartu idi. Gürcülerin ataları Kafkasya'ya İsa'dan önce I.binyıl başlangıcında geldiler. (İ.Çavçavadze, 1955, s. 113, İv. Cavahişvili, 1960, s.412, 432, 435. İv. Cavahişvili, 1950, s. 28, 247 - 251). Bazı Yunan kaynaklarına göre de Gürcüler, Kafkasya'ya Batı Avrupa'daki İberyadan Doğu İberya'ya yani Karadeniz kıyılarına yerleştiler. Bilim adamlarının bir kısmı, arkeologların buldukları kafataslarını ölçerek göç teorisinin ispatlanması üzerinde - 42 - çalışmaktadır.(Iv. Cavahişvili, 1980, s. 28, 50, 55). Modern antropologlara göre Gürcistan topraklarında en eski zamanlardan beri nüfusun sürekli genetik birliği tespit edilmiştir. Bazı tarihçilere göre bugünkü Gürcistan topraklarında Gürcü olmayanlar (ya olmayanlar da) yaşamıştı. Örneğin Bugünkü Gürcistan topraklarında, Ön Helen döneminde Gürcü olmayan başka kabileler yaşamışlardı. “Moktsevai Kartlisai” ye (Kartli'nin Hristiyanlaşması) dayanarak bazı araştırmacılar BunTürklerin Kafkasya’nın otokton halkı olduğunu ileri sürmektedirler. (Y. Zeyrek, 2003; M. Seydov, 1969). Son zamanlarda Buntürkler hakkinda G.Alasania özel bir makale yazmıştır. Bu meseleyi detaylı bir şekilde inceledikten sonra tarihçi şunları yazıyor: “D. Bakradze gibi bu konuları Midia dönemine götüren araştırmacıların fikirlerinin doğru olduğunu düşüniyoruz. Gürcü kaynaklarında sözü edilen Buntürkler ise İskitlerdir. Hazarlar ve Buntürkler İskitlerdir. (G. Alasania, 2000.s.23). Fars Kralı “Kaihosro” tarafından kovulan “Türkler”in İskitler olarak düşünülmesi mantıklıdır. (Bak. Eski Doğu Halk Tarihi. s.526.’da yazılana göre 626 – 615 yıllarında Kiahsar, İskitleri yenerek onları Midiadan kovdu ve tüm İran Ovasını birleştirdi). Tahminen, “Türk” yalnızca İskitleri değil bütün vahşi boyları ifade eden bir terimdi. Türk / Buntürk terimlerine gelince; “Kartlis Tshovreba”ya göre İskender öncesi dönemde Farslar’dan kaçan Türklerin büyük bir kısmı “Bütün Gürcüler'in” izni ile, Mtsheta’ya yakın Sarkine kentinde yerleştiler. Gürcüler, Farslardan korktukları için Türklerle dostça ilişkiler kurmaya karar verdiler. Gelenler kayalar içinde oyulmuş bir yer bularak Mtshetalıların önderinden bu yeri istediler. Bu arazi verildikten sonra oraya yerleştiler. Oturdukları yere “Sarkine” ismini verdiler. (s.15, 18). Benz: Kral Nabukodonosor’dan kaçan Urialılar (Yahudiler), Mtshetalı öndere vergi vermeleri karşılığında Zanav’da yerleştiler. (s.15-16) “Moktsevai Kartlisai” ya göre Zanav’da Kaldelilerden kaçan Hunlar yerleşiyorlar. Bilim edebiyatında Hunlar İskitlerdir, Kaldeliler ise Farslardır. (G. Arahamia, 1994. M. Sanadze, 2000). - 43 - Her iki kaynakta da Türkler'in büyük bir kısmının Sarkine’de, Hunların veya Urialılar'ın ise Zanav’da yerleştikleri açıkça yazmaktadır. Eski tarihçilerin “İskit”leri tanımlamak için Türk ve Hun terimlerini kullanma ihtimalı azdır. Bizce İskitler sadece Türk/Buntürk demektir. Bizce Buntürk terimi sıfat ile ismin birleşmesiyle oluşan bir kelimedir. Buni Türk > Bun Türk. Buni baş, asıl, temel demektir. (Bak.I. Abuladze) Buni- asıl, ana. Bundan dolayı Buntürk- “Türkler'in asıl kısmı’’ anlamına geliyor. Mtsheta yakınlarında İskender, Sarkine’de yoğun bir şekilde yerleşmiş olan Türkler'in büyük bir kısmını gördü. Benz: Diğer Türkleri / İskitleri Gürcüler başka şehirlere dağıttılar. “Moktsevai Kartlisai”nin “Kartlis Tshovreba’’nın kaynaklarından biri olduğu sanılmaktadır. Adı geçen kaynak sanki Kafkasya’da Türkler’in otokton olduğu ve Gürcüler’in bu bölgeye göç yolu ile geldiği iddiasını desteklemektedir. Kartlis Tshovreba ve Moktsevai Kartlisai genel çizgilerde birbirlerine benzemektedir. Türkçe konuşan Hazarlar Kafkaslar’da ilk defa İsa’dan sonra V. yüzyılda görünmektedirler. Kıpçaklar ise XI. yüzyılda görünmektedirler. İsa’dan önce VI. – IV. yüzyıllarda Hazarlar / Türkler Hint - Avrupa dilli halklardır. İsa’dan sonra X. – XI. yüzyıllarda Hazarlar ve Türkler ise Türk dilli halklardır. Asıl farklılık ise şudur. “Kartlis Tshovreba’’ ya göre Gürcülerin izniyle Türkler / Buntürkler yoğun bie şekilde sadece Sarkine’de yerleştiler. İskender zamanında Gürcüler ve Gürcü olmayanlar Buntürkler gibi vahşiydiler. “Moktsevai Kartlisai” ye göre ise Kartli’de önceden Buntürkler oturmaktaydı. Onların yaşadığı şehirler Sarkine, Kaspi (Uplist Urbnisi, Odzrhe idi. Kaynakların birliği açıktır. Yukarıda yazılan bölümlerin yazıldıkları tarihlerin öğrenilmesi meseleyi çözebilir. “Moktsevai Kartlisai” nin Şatberdi varyantının girişindeki Buntürkler’in şehirleri Sarkine, Kaspi, Urbnisi, Odzrhe, “Kartlis Tshovreba’’da da geçmektedir. Fakat onlar nihai olarak Gürcü şehirleridir. Kartlis Tshovreba’da diğer şehirler de geçmektedir: Samşvilde, Tsunda, Hertvisi, Tuharisi, Dzveli (eski), Mtsheta, Zanavi, - 44 - Rustavi, Hunani ve v.s Mtsheta en büyük ve ünlü şehirdir ve “Moktsevai”nin yazarı niçin ondan bahsetmiyor bilemiyoruz. Mtsheta kurulmadan önce “Moktsevai Kartlisai” nin hiç bir bölümünü yazamadığı bellidir ve öyle görünüyor ki bize ulaşabilen “Moktsevai’’ nin giriş kısmı “Kartlis Tshovreba” nın bir parçasının kısa ve bozulmuş bir varyantıdır. Bunu yukarıda bahsedilen bölümlerin birbirine karışması da ispatlamaktadır. “Kartlis Tshovreba’’ da yazan “mihvevit” kelimesi “çok” anlamına gelmektedir. Bu durumda yazıyı şu şekilde anlamamız lazım gelmektedir. İskender Kartli’de, Mtsheta yakınlarında Buntürklere benzeyen yabani Gürcüleri gördü. Hristiyan yazar eski çağların putperest Gürcülerini XI – XII.yy vahşi insanlarına yani Türklere ve Kıpçaklara benzetiyor. Yazının sonraki parçasında yazar Kartli’de mevcut olan dilleri saymaktadır. (Ermenice, Gürcüce, Hazarca, Asurca, Yunanca, İbranice S.16) fakat onların arasında Türkçe yoktur. Eski yazara göre Hazar dili, İskitlerin dilidir. Bu dili Kaihosro’nun kovduğu Türkler (İskitler) konuşmaktadır. Leonti Mroveli’ ye göre ise Hazarlar Türklerdir. Dolayısıyla ona göre Hazar dili, Türk/Buntürklerin dilidir. Benzet: Kuzey Kafkasya'da Türkçe konuşan Hazarlar ilk olarak İsa'dan sonra V.yy. görünmektedir. Kıpçaklar ise XI.yy.’da görünüyor. Milattan önce VI – IV.yy da Hazarlar ve Türkler Hint - Avrupa dilli halklar idiler. Milattan sonra X - XI yy da Hazarlar ve Türkler/Buntürkler Türkçe konuşmaktaydılar. Dillerin bölünmesinden sonra yani çok eski çağlardan beri (Uluslar ortaya çıktıktan sonra) Kafkasya'da Yafet’in soyu – Targamos’un oğulları Kartlosi, Egrosi, Kahosi, Herosi... yerleşmişlerdi. Zaman ilerledikçe onlara başka milletler de karıştı. Dolayısıyla Kartli’de altı dil konuşulmaktaydı. Parnavaz Gürcü dilini yaydıktan sonra Kartli içinde Gürcüce dışında başka bir dil konuşulmamaktaydı. (Kartlis Tshovreba. s.16.26) Bu ve başka sebeplerden dolayı Kafkasya'da Gürcülerin otokton olmadığını ispat eden hiç bir kaynak yoktur. - 45 - 2.1.2.2. Transkafkasya'da Yerli Topluluklarla İlgili Kuramlar 2.1.2.2.1.Kafkasya’nın Bu Tarafı. T. Gamkrelidze’nin ile V. İvanov'un görüşlerine göre Gürcüler, en eski zamanlardan beri Güney Kafkasya’da özellikle Küçük Kafkas Dağı’nın (Meshet-Cavaheti bölgeleri) merkezi ile batı kısmında yaşamışlardır. Gürcüler bu bölgeden dalga dalga Kuzey Kafkasya’ya gelmişlerdir. Ancak bu düşünceyi ispatlayacak kesinlikte kaynaklar mevcut değildir. 2.1.2.2.2.Güney Kafkasya. Kafkasya’nın merkezinde (Güney Kafkasya’da) Gürcülerin otokton bir halk olduklarının teorisi, delillerle ilk defa B. Kuftin tarafından ortaya atılmıştır. (B. Koftun, 1949, s. 14 - 16, 37) “Dilbilimciliğe, Antropolojiye, Arkeolojiye ve Tarihi Coğrafyanın ortak verilerine göre Kafkasya’da Gürcülerin atalarının otokton oldukları bugün şüphe götürmezdir.(D. Mushelişvili, 2002,s.5). Kuftin’e göre Tsalka’da bulunan belgeler, Kuzey Kafkasyalı kültür ve eski Kretalı kültür arasında paralel bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. 2.1.2.3. Kafkasya - Ön Asya'da Yerli Topluluklarla İlgili Kuramlar S. Canaşia, 1952. s.96 - 100, S.Canaşia, 1987, s. 20 - 24, 44, 51: “Gürcüler, Ön Asya'nın eski yerli nüfusudur. Eski zamanlarda (yaklaşık 5000 - 6000 yıl önce) Gürcülerin atababaları Ön Asya'da (Mezopotamya'dan Kafkasya'ya kadar) yaşıyorlardı. Onlar, buralardan Güney Avrupa’ya (Balkan, Apenin ve Pirine Yarımadaları) ve Afrika'nın Kuzey kıyılarına yayılmışlardı. Sonra onların yerleştikleri yer daraldı ve sadece Küçük Asya ile sınırlandı. Gürcülerin en yakın atababaları Kuzey Mezopotamya'dan Kafkasya'ya kadar yerleşmiş olan Heta – Subarlardı. M.Ö.I.binyılın başlangıcından itibaren Gürcülerin yerleşim merkezi gittikçe kuzeye doğru kaymıştır. Bu düşünce Fransız Bilimadamı Dibua de Monpere'den gelmektedir. Bilimadamı Revaz Gabaşvili farklı bir düşünce ortaya koymuştur. - 46 - “Kafkasya'dan Basra Körfezi’ne kadar ve Hindistan'dan İberia Yarımadası’na kadar (İspanyol) yüksek bir medeniyete sahip ve tek bir dil konuşan Kafkas - Kaldeli ırka mensup bir halk yaşamıştı.” (R. Gabaşvili, 2001, S. 18); S. Canaşia'nın düşüncelerini iki bölüm olarak inceleyelim: a)Kuzey Mezopotamya – Kafkasya : Gürcülerin atalarının yaşadıkları yerler ; b)Ön Asyalı nüfusun Güney Avrupa ile Akdeniz’in Güney kıyılarına yayılması; S. Canaşia'nın görüşlerine göre M.Ö.V – III. binyıllarda Ön Asyalı – Kafkasyalı bir etno mevcuttu. Bu etnonun kolları Huritler, Hatlar (Ön Asya’nın merkezi) ve Kafkasyalı İberler (Halis, Çoruh, Kura, Rioni Vadileri ve Kafkasya etekleri) idi. Bu Ön Asyalı - Kafkasyalı soya, Kura Aras kültürü ilişkilendiriliyor. M.Ö.III.binyılın sonunda Hint -Avrupalı boyların baskısı ile bu halklar birbirlerinden uzaklaşmışlardır. M.Ö.II.binyılın II.yarısında dillerinde ergatif şekiller hakim olan halkın bir kısmı yani Kartvelgil – Kafkasyalı soy (Moshlar / Muskler, Tabalar / Tubalar / İberler, Çerkesler, Nahlar...) Halis, Kura, Çoruh, Rioni, Kvirila, Enguri, Liahvi Vadilerinde ve Kuzey Kafkasya'nın bir bölümünde Büyük Kolha Medeniyetini kurmuştur. Kolha kültürünü kuran halkın devletinin resmi dili tahminen ortak Kartvelgil dil idi. Bu dilin mirasçısı yazılı Gürcü dilidir. Ön Asyalı - Kartvelgil dillerin paralel noktaları, modern antropologların vardıkları sonuçlar, kültürel araştırmalar ve arkeolojik bulgular böyle bir yargıya varmamızı mümkün kılmaktadır. Kura - Araks kültürünün sınırları, Kafkasya'yı (Batıda Samtredia'ya kadar), Doğu Anadolu'yu, Kuzeybatı İran'ı, Doğu Akdeniz kıyılarını, Avrupa'nın bir kısmını, Suriye – Filistin’i kapsıyordu. Arkeologlara göre Kura - Araks kültürünün en eski örnekleri Kafkasya'daki ilkel kültürde tespit edilmiştir. Buna göre Kura-Araks kültürünün asıl yaratıcıları Hurit diline ve Kartvelgil dile sahip olan Kafkasya kabileleridir. Böylece Kartvelgil boyların otokton olduğu - 47 - iddiası güçlenmektedir. Kura - Araks kültürünün Kafkasya – Hat – Hurit kökenli insanlar tarafından kurulduğu iddiası mantıklı görünmektedir.(Benz., G. Melikişvili, 1970, s. 338). Bilimsel gelişmenin bu noktasında, çok önemli bilgiler olmasına rağmen, Güney Avrupa ve Afrika'nın kuzey kısmındaki insanların, Hint - Avrupalı olmayan nüfusun ve Ön Asya'nın otokton Proto - Kartvelgil halklarının (dillerinin) akraba olduklarını ispat etmek hala çok zordur. 2.1.3. Ön Asyanın Kültürel Dünyası Ve Kartvelgil - Kafkasyalı (İberyalıKafkasyalı) Dil Alanı, Ön Asyalı - Kafkasyalı Akraba Dillerin İlişki Şeması Biz, Kura - Araks kültürünü kuranların Kafkasyalı – Hat – Hurit kökenli halk olduğunu düşünmüştük. Bilim edebiyatında mevcut olan farklı düşüncelerin incelenmesinden sonra bu sorun ile ilgili olarak ilginç bir yön ortaya çıkmıştır. Yani Kura - Araks kültürünü yaratan halklar arasında Kuzey Kafkasyalı boylar pek hesaba katılmamıştır. O. Caparidze'ye göre, Kura - Araks kültürünün asıl yaratıcıları özellikle Hurit dilli olan Kafkasyalı - Kartvelgil boylarıdır; T. Gamkrelidze’nin ve V. İvanov'un (1984, s. 894) görüşlerine göre; Kura - Araks kültürünü yaratanlar ve sürdürenler Hurit, Güney Kafkasyalı (Kartvelgil) ve Hint - Avrupalı etnolardır. Benz., E. Krupnov ve R. Munçaev gibi Rus arkeologlarına göre; Kura - Araks kültürünü yaratanların, İberyalı - Kafkasyalı dilsel etnik birlik olması mümkündür. Gördüğümüz gibi son zamanların araştırmacılarının yazılarında Kura - Araks kültürünü yaratanlar, “Güney Kafkasyalı” yani Kartvelgil etnodur. Onların yazılarında “İberyalı – Kafkasyalı” etno görünmemektedir. Onların görüşlerine göre İberyalı - Kafkasyalı dilsel birliğin geçmişte varolması şüphelidir. Ya da böyle bir dilsel birlik var idi ise M.Ö. III. binyılda bölünmüştü. Dolayısıyla bu dilin sahibi olan halk Kura-Araks - 48 - kültürünün yaratıcısı olamazdı. G. Melikişvili'nin (1870, s. 338) düşüncelerine göre İberyalı Kafkasyalı etnonun birliğin var olduğunu düşünsek bile M.Ö.III.binyılda bu birliğin olması mümkün değildi. Zira III.binyılda “İberyalı - Kafkasyalı dillerin ayrı ayrı grupları vardı. (Ortak Kartvelgil, Ortak Dağıstanlı...). Benz., O. Caparidze'ye göre de Kafkasyalı dilsel ve kültürel birlik M.Ö.V.binyılda artık bölünmüş durumda idi. III.binyılda Kafkasyalı nüfusun temel etnik grupları artık tamamen kurulmuştu. Yukarıda bahsettiklerimizden sonra Gürcülerin dilsel, kültürel, etnik kökenleri hakkında görüşlerimizi şu şekilde aktarabiliriz. Ön Asyalı – Kafkasyalı büyük soydan, M.Ö.III. binyılda (Kura – Araks’ın II.dönemi) ayrılmış olan İberyalı - Kafkasyalı dilsel - etnik birlikde M.Ö.II.binyıl boyunca dil - lehçe bölünmesi daha daha da derinleşiyor. (Dilsel değişimlerin hızlı olmasının sebebi etnoların birbirlerine karışması da olabilirdi). Yüzyıllar boyunca birçok dilsel birim kuruldu. Ama bu dilsel birimler temel fonematik yapıyı, ergatif, eylemin zorluğunu ve ortak kökenli kelime hazinesini korumuşlardır. Dolayısı ile Hiyeroglif yazı sayesinde bilinen Ön Asyalı Dilsel Birimlerin kalıntıları , Modern Kartvelgil dilde, Çerkes (Abhaz-Adige) , Nah/Çeçen ve Lek dillerinde korunmaktadır. İberyalı - Kafkasyalı dillerin ve diğer Ön Asyalı eski dillerin ilişki şeması aşağıda gösterilmektedir. Kafkasyalı-Ön Asyalı Dilsel Birlik Hurit - Urartu dili Doğu İberyalı -Kafkasyalı Dil Sümer dili Ortak Kartvelgil Dil - 49 - Batı İberyalı Hat Dili 2.2. Aieti'den Parnavaz'a Kadar: “Büyük Kolh Uygarlığı" ; Aieti'nin Ülkesinin Olası Resmi Dili Olan Ortak Kartvelgil Dilin Var Olduğu Dönem Ve Bu Dilin Kuramsal Modeli 2.2.1. Arkeolojik Bulgulara Göre Kolh Uygarlığının Sınırları Arkeologların bugünkü araştırmalarına göre, II. binyılın ortalarından itibaren Çoruh vadisi’nde ve Kura nehri’nin yukarı kısmında Kolha Medeniyetinin varolduğu tespit ediliyor. Örneğin Kars müzesinde tarihi Tao ve Artaani(bugünkü Ardahan) topraklarında bulunmuş olan, II.binyılın orta dönemine ait Kolha Medeniyeti örnekleri korunmaktadır. Kolha - Koban kültürünün yayıldığı bütün alanlar ile kronolojik sınırları göz önüne alırsak, Kolha Kültürünü kuran kuşağın veya devletin siyasi - kültürel alanının, Çoruh vadisini, tüm Batı Gürcistan'ı, Mtsheta dâhil Kura nehrinin yukarı yakasını, Liahvi vadisini ve Kuzey Kafkasyanın bir kısmını içine aldığını söyleyebiliriz. Benz., Tarihi kaynaklara göre Kolha Medeniyeti’nin sınırları içine, II.binyılda yaşayan Kask/Musk/Mosh halklarını ve M.Ö.IV. – III. Yüzyılda yaşayan Moshike halkının topraklarını (Halis (Kızılırmak) Nehri’ne kadar) aldığı düşünülmektedir.(N. Hazaradze, 1984, s.193). Yukarı Efrat bölgesine M.Ö. XII. yüzyılda gelmiş olan (yoksa yaşayan?-T.P) Muşklar ve M.Ö. X.yüzyılın son çeyreğine tarihli Hartapu Luviur hiyeroglif yazılarında adları geçen Musklar, eski Yunan yazılı kaynaklarına göre organik olarak Karvelgil Mosh-Mesh kökenli boyların yaşadıkları yerlerle ilişkilendiriliyorlar. Muşklar'ın, Musklar'ın ve Meshler'in (Moshler) aynı olduğu ve Kartvelgil kökenli oldukları bellidir. Muşklar'ın ve Tarihi Kapadokya'nın topraklarının hemen hemen aynı oldukları da belirtilmeye değer bir husustur. İkisi de Halis (Kızılırmak) havuzunun sınırlarındadır. Dolayısıyla “Muşklar'ın Kapadokyalılar'la akraba mı oldukları” sorusu aklımıza gelmektedir.(Benz., İoseb Plavius: “Moshiler'e biraz önce Kapadokyalı ismi verildi.”). Moshiler'in topraklarının bölünmesi - 50 - hakkında Strabon önemli bilgiler veriyor. O'na göre yüzyıllar sınırında Moshlar'ın ülkelerinin bir kısmı Kolhlar'a, ikinci kısmı İberler'e, üçüncüsü de Ermenilere aittir. (T. Kauhçişvili, 1976, s. 145). Sonuç olarak: Tarihi Kolha, Hunan'dan İspir (Kara) Denizine ve Kura ile Çoruh Nehirlerinin doğdukları yerlere kadar Güney Kafkasya topraklarını içine alıyordu. 2.2.2. Kolh Uygarlığını Yaratan Etnonun Dili Bazı bilimadamlarına göre Kolhlar Megrelce, bazılarına göre Svanca, bazılarına göre Abhazca, bazılarına göre ise İskit dilini konuşuyorlardı. XX. yüzyılın 90’lı yıllarında bilim edebiyatında farklı bir görüş ortaya atıldı. R.Gordezia'nin görüşlerine göre efsanevi Kolha nüfusunun büyük kısmı henüz bölünmemiş Gürcüce - Zanca konuşuyordu. Bu dil Kolha'nın resmi dili idi. (R. Gordeziani, 1993, s. 38 - 39). R. Gordeziani son kararını “Pasisi” terimini analiz ettikten sonra yapmıştır. Hesiode (VIII-VII y.y.) zamanında tespit edilmiş “Pasisi” bugünkü Poti (Pati) toponiminin eş anlamlısıdır. Yani “Zanca” daha kurulmamıştı. Kolha - Koban kültürünün yayılma alanı genişti. Bu medeniyet Çoruh vadisini, bütün batı Gürcistan'ı, Mtsheta dâhil Kura nehri’nin yukarı yakasını, Liahvi vadisi’ni ve Kuzey Kafkasyanın bir kısmını içine alıyordu. Gördüğümüz gibi M.Ö.I.binyılda burada pek çok Kartvelgil Kafkasyalı boy yaşıyordu. Tabii ki, onların kendilerine ait lehçeleri (diksiyonları) vardı. Bu dönemde bu boyların ortak Kolha (Kartvelgil) dilinin olduğunu düşünmek mantıklıdır. Bilim edebiyatında Kartvelgil dil ve lehçelerin “ayrılma” şeması tartışmalıdır. Özellikle G. Deeters, G. Klimov, T. Gamkrelidze, G. Maçavariani ve diğerlerinin görüşlerine göre ortak Kartvelgil dilden önce Svanca ayrılmıştır. Sonra Zanca - Gürcüce birliği bölünerek Zan ve Gürcü dillerine ayrılmıştır. Biz bu görüşü kabul etmiyoruz. Arn. Çikobava ile K. - 51 - Lomtatidze’nin görüşlerinin daha doğru olduğunu düşünmekteyiz. Bu bilimadamlarının görüşlerine göre, ortak Kartvelgil dilden önce Zan – Svan dil birliği ayrılmış, sonra ise Zan – Svan birliği, Zanca ve Svanca lehçelerine ayrılmıştır. Bu sürecin yüzyıllar sınırında olduğu düşünülmektedir. Modern Gürcü dili ortak Kartvelgil dile yakındır. Bazı dillerin etkisi ile (Türkçe, Farsça...) sınır yakınlarında oturan Gürcülerin lehçelerini değişmiştir. Svan ve Laz lehçelerinde Türkçe’nin etkisi ile yumuşak seslerin kullanıldığı tespit edilmiştir. Oysa bunun gibi etkiler Svan ve Laz lehçelerinde, Gürcü diline mahsus olan özellikleri değiştirememektedir. Dolayısıyla fonematik yapı ile isimlerin ve fiillerin paradigmaları, ortak Kartvelgil, modern Gürcü, Edebi Gürcü, Gürcü ve Gürcülerin (Laz, Megrel, Svan, Mesh, Kah...) sözlü diksiyonlarında aynıdır. kacuri – kočuri, nat’exi - no t’exi, mxa t’vari - maxan t’ali, Edebi Gürcü Dili : c’ers - ic’ers - ic’ereba, Megrel lehçesi: č’aruns - i č’aruns - i č’aru... Edebi Gürcü dili: atesvinebs ve Megrel lehçesi: otasapuans... vhat’av-v/phant’unk, mhat’av-m/phantunk, davhat’av-dov/phant’unk; damhat’av-dom/phant’unk; vhat’avdi-v/phat’undi, mhat’avdim/phantundi; vhat’avde-v/phantunda/e; mhat’avde-m/phantunda/e. davhat’e-dov/phanti, damhat’e-dom/phanti; gavgone-Megrel lehçesi: gevgoni, Benz. Acara şivesi: gevgone. Ortak Kartvelgil dil koynesinin temelinde kurulmuş olan genel Kartvelgil devlet (veya boylararası) dili, Edebi Gürcüce olarak varlığını devam ettirmektedir. Bu durumun etkisiyle Gürcülerin merkez lehçeleri değişmemektedir. Örneğin Ortak Kartvelgil dilinden ayrılmış olan Batı Kartvelgil lehçelerinin bir kısmı (Zan - Svan), Kuzey Kafkasyalı Dillerin etkileriyle değişip, Svan lehçelerinin oluşmasına yol açmıştır. Önce Yunanlıların – Bizanslıların daha sonra Türklerin etkisi ile Zan lehçeleri ciddi değişimlere uğradı. Türkçe'nin etkisiyle, Lazca'dan sonra Her, Tao, Şavş ve v.s lehçeleri de değişmiştir. - 52 - 2.2.3. Ortak Kartvelgil Dilin Kuramsal Modeli Ve Var Olduğu Dönem Ortak Kartvelgil dilin var olduğu tarih hakkında bilim edebiyatında çeşitli düşünceler mevcuttur. Yaygın olan düşünceye göre ortak Kartvelgil dilin bölünmesi III - II binyıllarda oldu. Bizce, Ar. Çikobava'nın, M.Ö.II.binyılda İberyalı - Kafkasyalı dil birliğinin varolduğu iddiası daha mantıklı olarak görünmektedir. Ar. Çikobava'nın görüşüne göre İberyalı - Kafkasyalı dil birliği İsa’dan önce II. binyılda mevcuttu. “İberyalı - Kafkasyalı diller akraba dillerdir. Bu diller ortak kökenlidirler ve bu dillerin tahminen üç bin yıl önceki yeri Kafkasyanın güney toprakları idi. (Arn. Çikobava, 1978, s. 2530) Ortak Kartvelgil dilin varolduğu tarih ise M.Ö.I.binyıl civarıdır.” İberyalı - Kafkasyalı diller aynı kökenli akraba dillerdir. Kökleri, ortak Kartvelgil dilde olabilecek ve ortak Kartvelgil dile Farsça'dan girmiş Gürcü lehçelerindeki kelimeler, ortak Kartvelgil dilin tarihi hakkında belli bir sonuç verebileceklerdir. Açıklama: Ermeni dilinde olan Kartvelgil dilin kelimelerinin daha iyi incelenmesi gerekiyor. Bu kelimelerin bir kısmının Zan köklerine yakın olduğu düşünülmektedir. Kafkasya'ya gelmiş Ermeniler “Ararat Dağı”nı “Masi” olarak adlandırmışlardı. Belli ki bu isim onlar gelmeden önce de vardı ve Ermenice’ye Zan lehçelerinden bazı kelimeler geçmiş olabilir. Dolayısıyla yukarıda bahsettiklerimizden şöyle bir sonuca varnak mantıklıdır. II.binyılın sonunda “Büyük Kolha” Devleti, Doğu ve Güney Karadenizi (Biçvinta'dan Ordu'ya kadar), Kura Vadisinin büyük kısmını ve tüm Çoruh Vadisini içine alıyordu. Bugünkü Lazlar, Megreller, İmerhevliler, Meshler, Kahetliler, Svanlar, Herler, Phoveliler ve diğer Kartvelgil soyun büyük ataları olan Aieti ile Medea, daha sonra Kuci, Parnavaz, Kartam, Rostam, Gorgasali, Leon Chkondideler resmi olarak ortak Kartvelgil ya da genel Gürcü edebi dilinde konuşup yazıyorlardı. En önemlisi birlikte bir kaç bin yıllık Kartvelgil (Mosh – Kolh – İber) uygarlığı oluşturuyorlardı. - 53 - Merkezi, tarihi Kola bölgesi olan Büyük Kolha Uygarlığı’nı bu dile sahip olan halk kurmuştur. Kolha ismi de buradan türetilmiştir. (Kola/i > Kol-h-a). M.Ö.I.binyılın başlangıcında bu devlet bir kaç parçaya bölünmüştür. Batı kısmında Kolha kurulmuştur. (Merkezi Batı Gürcistan topraklarında Nakalakevi, Vani, Kutaisi) Güneydoğu ve Güney kısmında ise Diaohi ve v.s kurulmuştur. Azo, Kuci ve Parnavaz dönemlerinde kısmen birleşmiş Gürcistan Mtsheta merkezli gelişmişti. Parnavaz Gürcistan'ı beyliklere böldü. Ortak Kartvelgil dil temelinde alfabe oluşturdu ve resmi bir devlet dini ilan etti. (Bu dönemde ayrı ayrı İberya ve Kolha mevcut değildi. Benz., G. Melikişvili, 1970, s. 422). 2.3. Kuci Ve Parnavaz Döneminde Gürcüstan; 23 Yüzyıl Önce Gürcistan’ın Resmi Dili Ve Kartvelgil Lehçeler, Gürcü Alfabesi 2.3.1. Tarihsel Olgular M.Ö. I. binyılın orta döneminde, Urartu'nun yıkılmasından sonra, tarihi Kolha topraklarının doğu ve güneydoğu kısımları Farslar'ın eline geçmişti. Güney Karadeniz kıyıları Yunanlar'ın elinde idi. Diğer “Küçük Kolha”, Gürcü kaynaklarına göre Kartli, (Batı Kartli - Egrisi ve Doğu Kartli) Farslar'a vergi vererek bağımsızlığını sözde koruyordu. M.Ö.IV.yüzyılda Büyük İskender Farsları yendikten sonra Gürcüler devletlerini birleştirip geliştirme fırsatı elde ettiler. Yunanlar tarafından Gürcüler'in başına getirilen Azo, “Gürcüler'in Kralı” statüsünü aldı. “Kartlis Tshovreba”ya göre, Azo Kuzey Kafkasyanın bile bir kısmını (Osetya, Lek, Hazarlar) hükmü altına almıştır. Yunan iç savaşları döneminde (Diadohoslar Savaşları), Mtsheta önderi Samara’nın mirasçısı Parnavaz ve Egrisi beyi Kuci, Kuzey Kafkasyalı dostlarının yardımları ile Yunan taraftarı Azo’yu yenerek devletin birliğini tekrar kurdular. Kuci’nin girişimi ile Birleşik Gürcistan Kralı Parnavaz olmuştu. Tarihi kaynaklara göre Parnavaz Gürcü dilini resmi dil ilan etti. - 54 - Parnavaz döneminde Kartvelgil boyları, ortak Kartvelgil dilsel koyne birleştiriyordu. Özellikle Parnavaz - Kuci zamanında bu dil, resmi ve yazılı dil görevini yapmaktaydı. Benz., Vakanüvise göre Gürcistan içinde Gürcüceden başka bir dil konuşulmuyordu. Oysa söz konusu vakanüvise göre Parnavaz zamanında Kartli’de Gürcü dilinin yanısıra Ermenice yani Urartu dili, Hazarca, Asurca, İbranice ve Yunanca mevcuttu. Burada Kartvelgil boyların birbirlerinden farklı dillerinden veya lehçelerinden bahsedilmemektedir. 2.3.2. Parnavaz Döneminde Resmi Dilin Sesbirimsel Modeli Ve Gürcü Alfabesi Eski Gürcü edebi dilinin fonematik yapısından bahsederken Asomtavruli alfabesine büyük önem veriliyor zira Gürcü alfabesinin benzeri olan eksiksiz bir alfabe sistemini kurmak dilin ses kadrosunun tam analizini yapmadan mümkün değıldir. Zaman ilerledikçe Gürcü alfabesi gelişip değişmiştir. (Asomtavruli, Nushuri, Mhedruli) Ama Kartvelgil dilin fonetik ve gramatik yapısında önemli bir değişiklik olmamıştır. Yalnızca harflerin şekilleri değişmiştir. Gürcü edebi dili için alfabe oluşturulması Parnavaz ismi ile ilişkilidir. Bilim edebiyatının bir kısmı bu düşünceyi kabul ederken, ikinci kısım ise Gürcü alfabesinin kuruluş tarihini İsa'dan önce VII yy. olarak kabul ediyor. Bazı araştırmacılara göre Gürcü alfabesi, Hristiyanlık resmi din ilan edildikten sonra kurulmuştur. Piskopos Anania Caparidze çok ilginç düşüncelere sahiptir. Söylediğine göre alfabe Hristiyanlık kabul edildikten sonra oluşturulsaydı Gürcü vakanüvisleri bunu mutlaka yazarlardı zira onlar aynı zamanda din adamları idiler. (A. Caparidze, 1994, s. 90). Hristiyanlık öncesi Gürcü yazıları korunmamıştır. Nekresi yazıları gibi yeni keşiflerin karşımıza çıkaracağı sürprizleri Tanrı bilmektedir. Gürcü alfabesi hangi çağda oluşturulursa oluşturulsun, - 55 - ünsüzlerin, sonantların ve ünlülerin ortak kartvelgil sistemi tam olarak ifade ettiği bellidir. Asomtavruli alfabesi, Nushuri ve Mxedruli alfabeleri Gürcü edebi dilinin fonematik yapısını tam olarak ifade etmektedir. Bu olay modern Gürcü edebi dil ve ortak Kartvelgil dil arasındaki ilişkiyi sabitleştirmektedir. Kitabın Gürcücesinde bu konuya ait pek çok delil ortaya konmuştur. Gürcü Asomtavruli alfabesini oluşturanın Finik ve Yunan alfabe sistemini çok iyi bildiği bellidir. 2.3.3. Çağdaş Kartvelgil Lehçelerin Oluşması Ve Tarihlendirilmesi Bilim edebiyatında ortak kartvelgil dilden lehçelerin ayrılma tarihleri hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Yukarıda belirttiğimiz gibi ortak Kartvelgil dilden ilk önce sözde cızırtı sessizli olan Kartl – Kah – Mesh – Phov - Her lehçelerinin ve hışırtı sessizli olan Zan-Svan lehçelerinin ayrılmasının daha mantıklı ve ispatlı bir fikir olduğunu düşünmekteyiz. Sonraki yıllarda, hışırtılı sessizlerin bir kısmından diğer dil değişimleriyle beraber modern Laz - Megrel lehçelerini elde etmiştik. Yumuşak telaffuz ortaya çıktıktan sonra hışırtı sessizlerin ikinci kısmından Svanlar'ın lehçeleri oluşmuştur. (Bkz., Arn: Çikobava, 1948; K. Lomtatidze, 1993; benz.: K. Shmidt, 1965; T. Gamkrelidze, G. Maçavariani, 1965, M. Kurdiani, 1996 ve b.g). Akraba dil sistemleri arasındaki ses uyumu tarihi bir süreç sonucu oluşmuştur. (Bkz. V.Şengelia, 199). Ortak dil sisteminden lehçe varyantlarının oluşması, uzun süreli fonetik süreçlerin bir sonucudur. Ortak Kartvelgil dilin 5 harfinden biri olan Zanca - Svanca “ş” harfinin türetilme süreci, Suani - Şoni, Asi - Oşi, Katsis - Koçiş ve Kutaisi özel isminin iyi bilinen Kutaisi / Kuteisi / Kuteşi / Kutaş Karvelgil varyantlarında üstüste gerçekleşmiştir. Zan – Svan lehçelerinin oluşma tarihini ortaya koymak için Kutaisi kentinin tarihi ve isim varyantları ilgi çeken bilgiler vermektedir. Kutaisi isminin Gürcüce kökenli olduğu şüphesizdir. “Kutati” - 56 - daha geç oluşmuş Zan lehçesinin varyantıdır. Svan lehçesindeki “Kutaş” varyantının Kutaisi > Kuta – iş - i > Kuta –iş > Kutaş yoluyla türetilmiş olduğunu düşünmekteyiz. (Benz., A. Oniani, Z. Sarcveladze,1971, s. 174); Zan lehçesindeki “Kuteşi”nin ise Kutaisi > Kuteisi > Kuteişi > Kuteşi yoluyla elde edilmiş görünmektedir. Kutaisi isminin bütün varyantlarının morfolojik analizi (Özellikle Svan lehçesindeki Kutaş > Kutaş - i > Kuta – iş - i) toponimin kökünün “Kuta” (Yunanca: Kota / Koyta) olduğunu desteklemektedir. P. İngorokva'nın düşüncesine göre, Ciketi'de bulunan “Eski Lazika” toplumunun ismi (Kutaisi / Kotaşi) ile bugünkü Kutaisi kentinin isminin aynı olması rastlantı değildir. Böylece, Kutaisi isminin dilbilimsel analizine göre, toponimdeki Kut / Kuta kökü ve is eki ortak Kartvelgil formdur. Arkeolojik bulgulara göre Kutaisi kenti M.Ö.VIII – VI.yy.larda kurulmuştur. Dolayısıyla “is” ortak Kartvelgil formun, Zan – Svan varyantı olan iş / ş ve Zan - Svan lehçelerine mahsus olan ünsüz sistemi, M.Ö.I.binyılın I.yarısından sonra oluşturulduğunu düşünmemiz gerekiyor. Yüzyıllar sınırı dönemine ait Yunan belgeleri, modern Kartvelgil lehçelerin oluşma tarihinin alt sınırını tespit etmede çok ilginçtir. Örneğin Klavdios Ptolemaios'e göre (100 - 178) Bzipi'den Rioni'ye kadar Lazlar, Manrallar, Ekriktikeli halklar yaşamaktaydılar. Onların kuzeyinde Akayalar, Kerketler ve Suano - Kolhlar yaşamaktaydılar. (T. Kauhçişvili, 1976, s. 160); Benz: Leonti'ye göre Egrisi ve Suaneti eş anlamlıdır. O zamanki boyların konuştukları diller hakkında açık bir şey söylemek bugün mümkün değildir. Onların konuştukları dillerin bildiğimiz dilbilimsel sınırlarda oluşturulmaları mümkün değildir. Oysa bazı lehçe özellikleri hışırtı lehçe (Zan - Svan) çevresinin oluştuğunu mutlaka düşünmemiz gerekiyor. Çünkü dilsel faktörler olmadan onları ayrı ayrı boylar olarak kabul etmek mümkün değildir. Strabon'a göre bazı halkların Svanlar'a İberler dediklerini belirtmek gerekiyor. Batı Kartvelgil (hışırtı) lehçe çevresinin oluşması fikrimizce iki - 57 - tarihi olaya bağlıdır; Yüzyıllar sınırında Batı Gürcistan’a Romalılar'ın akınları başlamıştı, Doğu Gürcistan ise özgürlüğünü hala koruyordu. Farklı devlet alanlarının olması kültürel birliğe engel oluyordu. Güney ve Batı Gürcistan’da Gürcü Kartvelgil yazılı resmi dilin statüsünü küçültmüştü. Dolayısıyla sözlü dile mahsus fonetik süreçleri aktif bir haline getirmişti. Hışırtı lehçe çevresinin kurulmasını Gürcistan tarihinin bu dönemine ilişkilendirmemiz gerekmektedir. Gürcü vakanüvislere göre Kral Saurmag hakimiyetini güçlendirmek için Kuzey Kafkasya'dan gelerek Didoeti'den Egrisi'ye kadar akraba boylarla beraber yerleşti. Zaman geçtikçe Kartvelgil boylar bu gelenlerle karıştı, fakat Kuzey Kafkasya lehçeleri (ya da dilleri) iz bırakmadan kaybolmadı. Svanlar'ın diksiyonlarında Kuzey Kafkasya etkisi kalmıştır. Lehçelerin kurulma dinamiği bize göre şöyledir. Lehçeler yazı dilinin sözlü dil ile olan sürekli ilişkileri sonucu kurulmuştur. Yazı dili başkente yakın olan nüfusların diksiyonlarına daha etkilidir. Bundan dolayı sınırlara yakın olan lehçelerin daha çok değişmeleri beklenmelidir. Komşu halkların dilleri ile geleneklerinin etkileri bellidir. Svan, Her, Phov, Mesh ve Zan lehçelerinde yumuşak ünlülerin olması düşüncemizi güçlendirmektedir. M.Ö.I.binyıl sonlarında halkını Kartvelgil boyların oluşturduğu birkaç tane krallık vardı. Ponto, Lazika, İberya. Bu dönemlerden beri ortak Kartvelgil dilin doğu varyantlarında yumuşak seslere sahip olan Fars dilinin etkisi olduğunu düşünmekteyiz. (İsa’dan önce II. yüzyılda Kura - Araks havuzunda Fars boyları tespit edilmiştir). Zan ve Svan dilsel birimlerinin oluşumunun sona erdiği tarih olarak Davit ile Konstantine’nin azap çektikleri tarihi kabul edebiliriz. Kitapta Çkondidi toponimi tespit edilmiştir. Benz; Yunan - Bizans veya Gürcü kaynaklarında daha önceden tespit edilmiş toponimler hışırtı tipli dilsel modeldendir. Bilindiği gibi Vahtang Gorgasali’den sonra başlayan Gürcistan Devletinin yıkılması süreci Arap akınları ile sona erdi. Bu dönemlerde - 58 - Batı ve Doğu Gürcistan topraklarında kesin olarak iki lehçe oluşmuştu. Megrel –Çan - Svan ve Imereti – Kartli – Kah – Mesh – Her - Phov lehçeleri. Modern Kartvelgil lehçelerin (Zan, Svan, Phov...) oluşmaları bakımından dilsel birimlerinin analizleri ilgi çekici olarak görünmektedir. Özellikle, Kartvelgil lehçelerde ergatif halin türetilmesinin özellikleri, xkişi ekinin belirtilmesi, sa - (Gürc.) o- (Zan.) eklerinin sınıflandırılması ve diğer dilsel özellikler, Kartvelgil lehçelerin yüzyıllar sınırında oluştuklarını göstermektedir. - 59 - Sonuç yerine 1. Kitapta yer alan bazı bir terimin açıklaması ve genel görüşler Yerleşik bilimsel görüşlere göre, ortak tarihsel geçmiş, birlikte yaşanmış tarihsel coğrafya ve bu coğrafyada doğmuş tarihsel dil, kültür ve kurulan psikolojik düzen, etnik birliğin, etnik grubun, etnonun, milletin, ulusun özelliklerini belirten unsurlardır. Edebiyat bilimi de ulusun bu özelliklerine dayanmaktadır. Etno, etnik, grub, subetno gibi etnik terimler ile bağımsız etnostrüktür bir dile sahip olan insan birliklerinin adlandırılması gerekmektedir. Toplum terimiyle ise, bir etnonun içinde yer alan lokal grupların adlandırılması gerekir. Benz: etno-toplum-kişi nasıl birbirini kapsıyorsa dil-lehçe-ideolekti de aynı biçimde birbirlerini kapsamaktadır. Örn: Etnolojik veya linguistik bakımdan Acaralılar, Gurialılar, İmeretliler, Tuşlar, Herler (İngilolar), Megreller, Lazlar, İmerhevliler, Mtiullar, Maçahelliler, Samtsiheliler, Şavşetliler, Livanalılar, Taolular, Klarclar, Moheveler, Svanlar, Cavahlar, Hevsurlar, Pşavlar, Kahetliler, Kartlililer, Raçalılar, Leçhumlular v.s. Gürcü ulusunu oluşturan toplumlardır. Dil belli bir semantik yapilarina göre kurulmuş asıl tarihsel sistemdir. Anadil atalar tarafından kurulan kültür dili olup kuşakları birbirine bağlamaktadır. Lehçe belirli bir milletin ortak - halk edebi dilinin alt kolu olup ülke toprağının bir kısım nüfusunun veya herhangi bir sosyal katmanının sözlü ilişkilerinin aracıdır. Başka bir deyimle eğer belirli bir diksiyon kodu konuşan insanlar tarihsel olarak söz konusu olan yazı dilinin kurulmasına katkıda bulundular ise, bu lehçe akraba yapısı olan yazı - 60 - dilinin lehçesi olarak kabul edilecektir. Ortak - halk edebi dilinin (yazı kültürünün) yaratılmasına katılmayan ve diğer milletin kurduğu dili kullanan halkın konuştuğu dil “yazısı olmayan” dil olarak nitelendirilmelidir. M. Ö. Proto Kartvel ve kartvelgil Kabileleri M. Ö. V-III. binyıllarda dillerinde ergatif konstrüksiyonlar olan Huritler'in ve Hatlar'ın, Kartvelgil - Kafkasyalı etnonimlere ve toponimlere yapısal olarak benzeyen onomastik birimleri olan Ön Asyalı ve Kafkasyalı diğer eski halkların (boyların), bugünkü İberyalı – Kafkasyalı dillere (ergatif konstrüksiyon) sahip olan etnoların ortak dedeleri oldukları daha mantıklı görünmektedir. M.Ö. II.binyıl sonlarında ise artık Kartvelgil ve Kuzey Kafkasyalı boylar hakkında konuşabiliriz. Bu şartlar altında aşağıda Proto - Kartvelgil veya İberyalı – Kafkasyalı - Ön Asyalı boyları sayacağız. Onların büyük bir kısmını Gürcüler'in ataları olarak sayabiliriz. Muşkiler / Moshiler / Meshler (Hekatios Mileteli' ye göre Moshiler Kolh boyudur), Daianeliler / Diauhiler / Taohiler, Kolaeliler, Haldeler, Tabaliler / Tibareniler / İberiler/ Saspeireliler/ Saspiriler, Koitiler/ Koitiler / Kvitiler, Korakslar, Marlar, Bekeyrler, Halidzoniler /Halibler, Haldeliler/ Kaldeliler, Mosinoikler /Heptakometler, Didzerler, Bidzerler, Dzidritler, Makronlar / Makrokefallar, Pasianlar, Melanklarlar, Ekriktike, Ekekeirler, Heniohler, Sanlar / Canlar, Sanigler / Sanşkler, Lazlar, Abhazlar / Abasklar, Svanlar / Misimieliler, Svano-Kolhlar, Amarantlar (Kolha Boyları), Tusklar, Kahlar, Phoveliler, Herler... edebi Gürcü dilinin etkisiyle Gürcülerin modern sözlü -konuşma birimlerinin; Merkez, sınır yakınlarında bulunan ve tarihi Gürcüstan’ın dışında mevcut olan lehçelere sınıflandırılması gerekir. Merkez lehçeleri: Kah, Kartli, İmereti, Leçhumi, Guria lehçeleri; Sınır yakınlarında bulunan lehçeler: Mesh lehçeleri; Acara, - 61 - Livane, Macaheli, İmerhevi, Tao, Samtshe, Cavah lehçeleri; Her lehçeleri; Kak, Aliabat lehçeleri; Phov lehçeleri; Gağma-Tuş, Pşav, Hevsur, Mohevi, Mtiulur Gudamaki; Raça lehçeleri; Ovalı Raça, Dağlı Raça lehçeleri; Svan lehçeleri; Laşh, Lentehi, Çoluri, Balskvemouri, Balszemouri lehçeleri; Zan lehçeleri: Megrel, Laz(Hopa, Vitse-Arkabe, Atina) lehçeleri; Gürcülerin tarihi topraklarının dışında bulunan Gürcü lehçeleri: Fereidani ''Çveneburiler'in Gürcücesi'' ve Kizlar-Mozdoki lehçeleri; Kart-l- / Kartu-el- in etnonim olan Haldi'den geldiğini düşünebiliriz ama bu halde -l-/el- ekinin işlevi belirsiz kalır. (Etnonimden aynı anlamlı etnonimin türetilmesi hiç mantıklı değildir. Bir yandan Urart-Kafkasyalı Tanrı ''Haldi'' isminde, diğer yandan ise Kartvelgil sanılan Haldililer ve Kaduhlar etnonimlerinde (Benz: Movses Horenats'in yazısında Van Bölgesi’nin güneyinde tespit edilmiş Kordulular'ın ülkeleri (benz.: Erm: Kordu ve Kart. Kardu; Erm. Torgomi ve Gürcüce Targamosi...) Hald ve Kardu köklerinin bulunması, Kartli ve Kartueli kelimelerinin Urart-Kafkasyalı tanrı olan Haldi / Kardu kelimesinden geldiğini söylememize izin vermektedir. Halis, Kura, Çoruh, Rioni, Kvirila, Enguri, Liahvi Vadilerinde ve Kuzey Kafkasya'nın bir bölümünde Büyük Kolha Medeniyetini kurmuştur. Kolha kültürünü kuran halkın devletinin resmi dili tahminen ortak Kartvelgil dil idi. Bu dilin mirasçısı yazılı Gürcü dilidir. Ortak Kartvelgil dil koynesinin temelinde kurulmuş olan genel Kartvelgil devlet (veya boylararası) dili, Edebi Gürcüce olarak varlığını devam ettirmektedir. Bu durumun etkisiyle Gürcüler'in merkez lehçeleri değişmemektedir. Örneğin Ortak Kartvelgil dilinden ayrılmış olan Batı Kartvelgil lehçelerinin bir kısmı (Zan - Svan), Kuzey Kafkasyalı Dillerin etkileriyle değişip, Svan lehçelerinin oluşmasına yol açmıştır. Önce Yunanlıların – Bizanslıların daha sonra Türklerin etkisi ile Zan lehçeleri - 62 - ciddi değişimlere uğradı. Türkçe'nin etkisiyle, Lazca'dan sonra Her, Tao, Şavş ve v.s lehçeleri de değişmiştir. Tarihi kaynaklardan Karti kabilesinin adı bilinmiş değildir. Dolayısyıla II- I. binyıllarda kurulan Kartvelgil-Kolh birliğinin adının bir kabilenin adından alındığı degil de ortak Tanrı adından alındığı düşünülmüştür. 2. İberyalı - Kafkasyalı dillerin, ortak Kartvelgil dilin, Edebi Gürcüce'nin ve Gürcüler'in modern lehçelerinin ilişki şemasi. Dillerin genealojik şeması akraba dilsel birimlerin birbirleri ile olan ilişkilerine göre yapılır. Ama bazen belli bir etnonun (ulusun) tarihinin de göz önünde tutulması gerekir. Çünkü dilleri dil olarak kabul etmek, ulusun (etnik birimin) var olmasına göre oluyor.Dolayısı ile geneolojik şema dilbirimlerinin statüsünü tam olarak belirtmek için ygun değildir. Kitabımızda yer alan görüşleri göz önüne alarak Dünya dillerinin genealojik şemasına İberyalı - Kafkasyalı dil koluna sadece Gürcüler'in ortak dili olan ortak Karvelgil dil girecektir. Diğer dilsel birimlerin hepsinin bu genel Gürcü dilinin lehçeleri olarak adlandırılması gerekiyor. Eski Ön Asyalı dilleri ile ilişkiler göz önünde tutularak Gürcülerin sözlü birimlerinin tarihi şeması şöyle olacaktır: - 63 - M.S.I.yy. Yazı Dilinin Varyantları: Kilise ve Bilimsel Stiller - 64 Her Lehcesi Phov Lehcesi digerler Ortak Vaynax Koyne samtshe-cavaheti lehceleri tus lehcesi Takver - Raça Lehcesi Hurit … Livana lehcesi Mesh Eski Gürcü devlet dili Tao lehcesi Macaheli lehcesi KartvelgilKafkasyalı Acara lehcesi Merkez Hışırtılı Lehçeler Kah lehcesi Ortak Kartvelgil Koyne Kartli lehcesi Ortak Çerkes Koyne Imereti lehcesi M.Ö.II Gürcü Kilise - Devlet Dilinin Varyantleri Hat Lash lehcesi Svan Lehcesi Zan (Laz-Megrelce) M.Ö. III.bin yıl Lentehi Lehcesi Balskvemo lehcesi Balszemo lehcesi M.S.IV-X yuzyillar Yüzyıllar Sınırı Hopa Laz. Atina-Vitse- Megrel lehcesi M.S. XV-XVIII yüzyııllar M.Ö. VIIIV. Bin yuz. Ön Asyalı – Kafkasyalı Dilsel Alan Sümer … Ortak Dağıstan Koyne Cızırtılı Lehçeler
Benzer belgeler
Gürcü Krallığı ve Gürcü Sanatı
Tarihte Tao Klarceti olarak adlandırılan bölge
günümüzde Artvin, Erzurum, Ardahan ve kısmen Kars
illerini içermektedir. M.Ö. 3. yüzyılda kurulan Kartli
Krallığı’yla birlikte önem kazanmaya başlayan...