Sayı 5

Transkript

Sayı 5
GEÇMİŞTEN WIKILEAKS’E KARŞI TARİHÎ TEDBİRLER
01
0
0
02
0
03
2013
2
SOSYAL HAYAT
Hamam
Ruhsal ve
bedensel arnma
Başar
2012 Olimpiyat
Oyunlar’nda
yüzümüzü
güldürenler
Söyleşi
Leyla ile Mecnun’un
Erdal Bakkal’:
Cengiz Bozkurt
SOSYAL MEDYA
BİLGİSAYAR OYUNLARI
KİTAP-SİNEMA
MAGAZİN
English Summary of Contents
Beş ylda çok yol kat ettik
TÜVTURK ailesinin değerli üyeleri ve saygdeğer TÜVTURK dostlar,
Araç muayeneniz için
randevu alÛn!
TÜVTURK Araç Muayene ÚstasyonlarÛ’na
gelmeden önce lütfen randevu alÛn,
sÛra beklemek zorunda kalmayÛn.
Randevu ve bilgi için
tuvturk.com.tr
11 Ocak 2008 tarihinde Elazğ’da açlan ilk araç muayene istasyonunda yaptğmz birinci
araç muayenesinin üzerinden tam beş yl geçti.
Ülkemizin trafik güvenliği seviyesinin yükseltilmesi için bir milât olarak kabul
edilebileceğini düşündüğümüz o günden beri durmadan çalşarak hep daha iyi hizmet
vermeyi hedefledik.
Bir milyar TL yatrmla; 189 tanesi, rekor bir süre olan 12 ay içinde olmak üzere 196
sabit araç muayene istasyonu, iki motosiklet muayene istasyonu açtk ve 73 gezici istasyonu
hizmete aldk. On milyon arac istasyonlarmza kabul ettik. Bu on milyon araç sahibine,
periyodik muayene, tadilat muayenesi, tespit, tekrar muayenesi ve egzoz gaz emisyon
ölçümü olmak üzere tam 40 milyon muayene hizmeti verdik. Seyir için güvenli olmadğn
tespit ettiğimiz dokuz milyon aracn kusurlarn gidermesini temin ederek, trafikte tekrar
emniyetli bir şekilde seyretmesini sağladk. 5 bine yakn kişiyi zaman içinde istihdam ettik,
4 bine yakn teknik çalşanmza mesleki eğitim verdik. Sosyal sorumluluğunun farknda
bir kurum olarak destekçisi olduğumuz Trafikte Sorumluluk Hareketi kapsamnda
gerçekleştirdiğimiz saha ve eğitim etkinlikleriyle 500 bin, televizyon ve radyolar araclğyla
milyonlarca kişiye ulaştk.
Beşinci yl sonunda yüzde 90’lara varan müşteri memnuniyeti ve yüzde 80’ler seviyesinde
marka bilinirliğine erişmiş olmann mutluluğunu yaşyoruz. TÜVTURK’ün, ülke çapnda,
“bağmsz, tarafsz, dürüst” bir teknik denetim kuruluşu olarak başarl bir model oluşturma
vizyonunda önemli bir yol kat ettiği inancndayz. Elbette tüm bu süreç boyunca hiçbir
zaman yalnz değildik. İmtiyaz sözleşmesini imzaladğmz günden beri bizi yönlendiren
ve destekleyen Ulaştrma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlğ ile örnek bir işbirliği
sergilediğimizi düşünüyoruz. Ulaştrma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlğ’nn yan sra,
birçok farkl alanda ortak çalşmalar yürüttüğümüz; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlğ’na,
Çevre ve Şehircilik Bakanlğ’na, Milli Eğitim Bakanlğ’na, Emniyet Genel Müdürlüğü ve
Jandarma Genel Komutanlğ’na, sivil toplum kuruluşlarna ve araç muayenesinin öneminin
fazlasyla farknda olarak yapc eleştirileriyle daha iyiye ulaşmamza yardmc olan basn
mensuplarna teşekkürü bir borç biliyoruz.
BEŞİNCİ YIL SONUNDA
YÜZDE 90’LARA VARAN
MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ
VE YÜZDE 80’LER
SEVİYESİNDE MARKA
BİLİNİRLİĞİNE ERİŞMİŞ
OLMANIN MUTLULUĞUNU
YAŞIYORUZ.
TÜVTURK Araç Muayene İstasyonlar projesine en başndan beri özveriyle katk
sağlayan bütün çalşanlarmza ve tedarikçilerimize sonsuz şükranlarmz sunuyoruz.
Tüm TÜVTURK hissedarlar, çalşanlar ve iş ortaklar için başarlarla dolu geçen bu beş
yldan sonra, bizden beklentilerin artk daha da yükseldiğinin bilinciyle çtay yukarlara
taşmak için hep birlikte yorulmadan çalşacağz. Önümüzdeki dönemde artan bir ivmeyle
yeni başarlara imza atacağmza olan inancmz tam.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygyla selamlyor, 2013 ylnn sağlkl ve bol kazançl
günler getirmesini temenni ediyorum.
KEMAL ÖREN
TÜVTURK Genel Müdürü
TÜVTURK Araç Muayene ÙstasyonlarÚ
TÜVTURK, bir TÜV SÜD - DOÙUÜ - BRIDGEPOINT ortaklÛØÛdÛr.
www.tuvturk.com.tr
İSTASYON
3
İÇİNDEKİLER
10
36
24
06 Haberler
Dünya ve Türkiye'de öne çkan haberler
10 Hayat
Ruhsal ve bedensel arnma: Hamam
16 Başar
Londra Olimpiyat Oyunlar’nda
madalya alarak yüzümüzü güldüren
beş ismin öyküsü
20 Kariyer
Bilişim hukuku önümüzdeki
on yllarn en geçerli kariyer
alanlarndan birisi olacak
24 Söyleşi
Cengiz Bozkurt ile söyleşi
30 Tarihten sayfalar
Wikileaks’e karş tarihî tedbirler
36 Yeme-İçme
Doğu’nun egzotik tatlar
40 Sağlk
Sağlkla ilgili ilginç ve faydal bilgiler,
sevindirici gelişmeler
46 Uzman Gözüyle
Traktör muayenesi
48 Sosyal Medya
Sosyal medyadaki gelişmeler
50 Popüler Kültür
Seyahat, festival, kitap, sinema...
54 Çocuk
Bu bilgiler sizi şaşrtacak
56 TÜVTURK
TÜVTURK'ten haberler
60 English Summary
İmtiyaz Sahibi TÜVTURK Kuzey Taşt Muayene İstasyonlar Yapm ve İşletim A.Ş. Adna Kemal Ören Yönetim Yeri Büyükdere
Caddesi, No: 255 Kat: 17-18 Maslak-Şişli-İSTANBUL Yayn Yönetmeni Figen Kayralc Yayn Koordinatörü M. Koray Özcan
(Sorumlu Müdür) Görsel Yönetmen Kemal Toğanç Yapm Yeri Doğuş Grubu İletişim Yaynclk ve Ticaret A.Ş. Doğuş Power Center
Ahi Evran Polaris Caddesi No: 4 Maslak 34398 İstanbul Tel: 0212 304 00 00 (Santral) Bask yeri Ömür Matbaaclk A.Ş. Beysan Sanayi Sitesi Birlik Cad. No: 20 Haramidere-Beylikdüzüİstanbul Tel: 0212 422 76 00 Yayn Türü Üç aylk yaygn süreli yayn, TÜVTURK Araç Muayene İstasyonlar kurumsal yayndr, parayla satlmaz. [email protected]
4
İSTASYON
HABERLER
TÜRKİYE’NİN İLK ‘MİNYATÜR
KIZILÖTESİ KAMERASI’
Newsweek
internete yenildi
■ 80 yl önce, 17 Şubat 1933’te
■ TÜBİTAK’n desteğiyle ODTÜ’lü akademisyenler tarafndan üretilen kzlötesi görüntüleme sensörünün ardndan
Dünya 2040’ta
yok olmayacak
■ Bu haber Mayalar’n 21 Aralk
kehaneti gibi bir kehanet değil. ABD
Ulusal Havaclk ve Uzay Dairesi
NASA, yaptğ gözlemler sonucu
2040’ta Dünya’nn yaknndan
geçecek olan 2011 AG5 adl
asteroidin çarpma olaslğnn
100’de 1 olduğunu açklamş,
hatta bu olaslğn yüzde 1’in de
altnda olabileceğini belirtmişti.
Bunun üzerine Gemini Gözlemevi
de, 140 metre genişliğindeki
2011 AG5’in Dünya’ya çarpmas
halinde ortaya çkacak olan 100
megatonluk enerjinin İkinci Dünya
Savaş’nda Japonya’ya atlan atom
bombalarndan binlerce kat daha
güçlü olacağn ifade etmişti. Çok
küçük bir ihtimal de olsa, çarpşma
olaslğ ve etkileri üzerine harekete
geçen Birleşmiş Milletler (BM)
tarafndan kurulan Dünya’ya Yakn
Gök Cisimleri Eylem Ekibi (NEO)
de, Şubat aynda daha iyimser bir
açklamada bulunarak 2011 AG5’in
Dünya’ya çarpma ihtimalini 625’te
1 olarak açklad. Buna rağmen
olas çarpşma tarihin 5 Şubat
2040 olarak belirtildi. Her ne
kadar asteroidin çarpma olaslğ
625’e 1 olarak verilmiş olsa da
tehlike yine de küçümsenecek
gibi değildi. Çalşmalarna devam
eden NASA, Hawaii’deki Mauna
Kea yanardağndaki Gemini-8
meteor teleskobuyla yaplan
gözlemlerini artrd. Ve Gemini8’den gelen son gözlem sonuçlar
herkese rahat bir nefes aldrd:
Dünya, 2011 AG5 asteroidinin olas
yörüngeleri arasnda yer almyordu
Türkiye’de ilk defa soğutmasz minyatür kzlötesi kamera üretildi. Savunma sanayiinde güvenlik amaçl kullanlan
kzlötesi kameralar çok yüksek maliyetle üretiliyor. Oysa Türkiye, ilk defa kullanlan etkin küçültme tekniği
sayesinde söz konusu kameralar diğerlerine oranla 10 kat daha ucuza üretti. Böylece bu konuda dünyada önemli
bir rekabet gücüne kavuşma, hatta lider olma frsat elde etti. Kzlötesi termal kameralarn gelecekte otomotiv,
güvenlik, savunma, havaclk ve tp gibi
ileri teknolojiyle iç içe olan alanlarda
kullanlmas hedefleniyor. Araçlara
yerleştirilecek kzlötesi kamerayla araçlar
yayalara çarpmamak için otomatik olarak
durabilecek. Yetkililer, bu sistemin Avrupa
Birliği mevzuatnda da öngörüldüğünü
ve ileride her arabada zorunlu hale
geleceğini belirtiyor. İleride bu kameralar
daha da küçültülüp cep telefonunun içine
girebilecek. Böylece, cep telefonuna
bakarak güvenli yürümekten, cep
telefonuyla ateş ölçmeye ve duvar içindeki
boru hatlarnn, s kaçak ve kayplarnn da
rahatlkla tespit edilmesi mümkün olacak.
GÖKTÜRK-2’DEN İLK GÖRÜNTÜLER
■ Türkiye’nin yerli keşif uydusu Göktürk-2, 18 Aralk 2012’de
En mutlu insanlar Latin Amerikallar
■ Gallup Araştrma Şirketi en mutlu
insanlarn yaşadğ ülkeleri belirlemek için bir
araştrma yapt. “Geçen yl iyi
dinlendiniz mi, sayg gördünüz
mü, çok fazla gülümsediniz ya
da güldünüz mü, enteresan bir
şey duyup yaptnz m, önceki gününüzden
keyif aldnz m” gibi sorularn sorulduğu
araştrmann sonuçlar oldukça ilginç.
Sonuçlara göre en mutlu insanlar Latin
Amerikallar. Panama ve Paraguay, en mutlu
insanlarn bulunduğu ülkeler sralamasnda
baş çekiyor. Bu iki ülkeyi El Salvador,
Venezuela, Trinidad ve Tobago, Tayland,
Guatemala, Filipinler, Ekvador ve Kosta Rika
takip ediyor. Amerika Birleşik Devletleri
33. srada yer alrken Almanya ve
Fransa, Somali ile birlikte 47. sray
paylaşyor. Araştrmaya göre en
karamsarlar insanlar Singapur’da
yaşyor. Bu sonuçlar zenginlik ve
gelişmişlik gibi kriterlerin mutlu
olabilmek için yeterli olmadğn
gösteriyor. Tam tersine, yoksul ama daha
Çin’deki Jiuquan Frlatma Üssü’nden Türkiye saatiyle
18.13’de uzaya frlatld ve 12 dakika sonra, saat 18.25’te 686
kilometre yüksekteki yörüngesine oturdu. Uydudan ilk sinyal
TÜBİTAK UZAY tarafndan yerli olarak geliştirilen ve sorunsuz
bir şekilde çalşan haberleşme sistemleri, uçuş bilgisayar ve
uydu üzerindeki diğer sistemler araclğyla, saat 19.39’da
Norveç Trömso’den alnd. Bunu takiben TÜBİTAK UZAY
ekibinin yoğun gözlem çalşmalar başlad. İlk sinyalin
ardndan uydudan alnan scaklk, akm, gerilim ve kamerayla
ilgili bilgiler anlk değerlendirdi ve uydu kameralarnn
dünyann dört bir yanndan çektiği görüntüler gelmeye
başlad. İlk görüntüler, ABD, Brezilya ve Hindistan’dan
gelirken, Türkiye’den ilk net görüntü ise İzmir’den alnd.
Uydu üç yer istasyonu üzerinden günlük ortalama 30 kez
geçiyor ve Dünya üzerinde günde 15 tur atyor.
Doğuş Holding’e ödül
■ Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği (TKSSD) tarafndan 2009 ylndan bu yana düzenlenen “KSS Çözümleri
Pazaryeri” etkinlikleri, farkl sektörlerden şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk alannda geliştirdikleri projelerini
sergileyerek, şirketlerin bu alandaki bilgi ve deneyimlerini diğer şirketlerle paylaşmalarn sağlayacak etkili bir platform
sunuyor. Platform, ayn zamanda, sosyal sorumluluk konusunda toplumsal bilinç yaratarak gelecek için hedefler
oluşturulmasna katk sağlyor. Bu yl 9 Aralk’ta “İşletme 2023; Cumhuriyet’in 100. Ylnda Kurumsal Sosyal Sorumluluk
Pazaryeri” ad altnda gerçekleştirilen pazaryeri etkinliğinde Doğuş Holding, Kurumsal Sorumluluk Raporu ile “2012
Kurumsal Sosyal Sorumluluk İletişim ve Raporlama Ödülü”ne layk görüldü. KSS projeleri, Cumhuriyet’in 100. yl 2023
ylnda şirketlerin ‘aklc, sürdürülebilir ve kapsayc’ uygulamalara sahip işletmelere dönüşmesi gibi kriterler göz önüne
alnarak değerlendirilerek ödüllendi. Doğuş Holding Kurumsal İletişim Bölüm Başkan Deniz Bayel Feyizoğlu, Doğuş
Grubu olarak Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin imzalandğ 2007’den bu yana her yl çok farkl sektörlerde
faaliyet gösterdiklerini belirtti. Feyzioğlu, “Farkl paydaş
gruplarna sahip şirketlerden oluşan Grubumuzun KSS
alanndaki çalşmalarn kapsayan bir raporlama yapyoruz.
Önümüzdeki dönemde de Küresel Raporlama Girişimi (GRI)
yayn hayatna başlayan dünyann
lider haber dergisi Newsweek,
2013 itibaryla sadece internette
yaynlanacak. İnternetin gazete
ve dergi gibi yazl basn için ciddi
bir rakip platform haline geldiği
uzun zamandr konuşuluyordu.
Bu haber, internet ve basl
medya arasndaki rekabette
dijital dünyann gittikçe daha
güçlendiğinin ciddi bir kant.
Newsweek’in baslacak son
saysnn siyah beyaz kapak
fotoğrafnda, derginin New York’un
Manhattan semtindeki binas yer
alyor. Fotoğrafn üzerindeyse,
mikro paylaşm sitesi Twitter’daki
hashtag’ler gibi #lastprintissue
(son basl say) yazyor. Bir twitter
okuru söz konusu hashtag için, “Bir
mağdurun son nefesinde katilinin
kimliğini yazmas gibi” ifadesini
kullanyor. Derginin basl hayatna
son verme kararnn alnmasnda
okuyucularn internete kaymas
ve bu nedenle reklam gelirlerinin
azalmasnn rol oynadğ
belirtiliyor. Bundan böyle yalnzca
internette çkacak olan dergi
basl dergilerdeki ilanlara daha
çok para ödeyen reklamverenleri
kaybedecek, buna karşlk bask,
posta ve dağtm gibi kalemlerde
tasarruf edecek.
HABERLER
ARTIK KAMERALAR DA AKILLANDI
Nokia’nn yeni
amiral gemisi
■ Uzun bir süredir telefon
pazarnda ciddi bir hamlesi
olmayan Nokia, yeni amiral gemisi
Lumia 920’i piyasaya sürerek
sessizliğini bozdu. Nokia Lumia
920 hem tasarm, hem de yenilikçi
özellikleriyle markann geçmiş
günlerini hatrlatyor. Windows
Phone 8’in yeni donanm özellikleri
ve uygulama dükkan sayesinde
kullanclar, Apple’n iPhone ve
Android sistemlerinin yannda yeni
bir alternatife kavuşmuş oldular.
Lumia rakiplerine göre biraz ağr
olsa da gelişmiş özellikleriyle
bu ağrlğ imaj ağrlğna
dönüştürmeyi başaryor. Şk,
minimal tasarmn yan sra teknik
özelliklerine ksaca bakarsak, en
dikkat çekici özelliği 4.5 inçlik IPS
ekran. Ekran 768x1280 piksel
çözünürlük sunarken
4 inçlik iPhone 5’den daha büyük.
Dahili 32 GB belleği olan Lumia
920’nin harici hafza kart desteği
yok. Telefonda 1 GB RAM bellek
ve çift çekirdekli 1.5 GHz işlemci
kullanlyor. Lumia 920’nin
kablosuz temassz şarj özelliği
ve özel aksesuar serisi çkarmas
kullanclarn ilgisini ikiye katlad.
Türkiye fiyat 1600 lira.
8
İSTASYON
Windows 8’in
grafik arayüz
devrimi:
Masaüstü öldü,
yaşasn kare
kutular!
■ Akll telefonlarn en çok hangi sektörü etkilediğini
sorsalar, kuşkusuz fotoğraf makineleri deriz. Kamera
özelliğinin cep telefonlarna girmesi, kompakt dijital
kamera satşlarn bir hayli olumsuz etkilemişti. Özellikle
akll telefonlarla birlikte iyice telefona kayan fotoğraf,
yeniden eski günlerine dönebilir mi? Samsung’un Galaxy
Camera’s bu soruya yant veriyor. Şirket yenilikçi bir
yaklaşmla klasik kompakt fotoğraf makinesini Android’li
mini bir tablete çeviriyor. Sadece o kadar olsa iyi, 3G, 4G
ve Wi-Fi ile internete bağlanabiliyor.
4.8 inç büyüklüğünde Super Clear LCD ekran kullanrken
1.4 GHz hznda 4 çekirdekli işlemciye sahip. 1 GB RAM
ve Android 4.1 Jelly Bean işletim sistemi de cabas. 16
Megapiksel çözünürlük sunan Galaxy Camera her an
internete bağlantsyla, çektiğiniz her fotoğraf ve videoyu
annda paylaşabilmezin ötesinde aplikasyonlar, müzik ve
oyunlaryla fotoğraf makinesinin bir hayli ötesinde.
MICROSOFT’TAN
KARESEL AÇILIM: WINDOWS 8
■ Teknolojik ürünler alannda heyecanl günler
yaşadğmza kuşku yok. Akll telefonlarla yükselen
dalga, tabletlerle frtnaya dönüştü. Şirketler ard ardna
yeni ürünlerini piyasaya çkaryorlar. Bu ortamda en
radikal çkşlardan birini Microsoft Windows işletim
sistemiyle yapt. 2012 başnda beta sürümleri çkan
Windows 8 işletim sistemi piyasaya resmen çkt.
Ardndan bu sistemi kullanan bir çok yeni ürün de
piyasada yerini ald. Windows 8’in kuşkusuz en büyük
özelliği akll telefonlardan bilgisayarlara, tabletlerden
oyun konsollarna kadar şirketin dokunmatik kullanc
grafik arayüzüne geçmiş olmas. Kare kutular şeklinde
tasarlanan arayüz yllarn masaüstü (desktop) mantğn
tarihe gömüyor. İstenildiği gibi düzenlenebilen kare
kutular anlk verileri içinde göstererek kullancya dinamik
bir kullanm vaat ediyor. Bu yeni arayüz ve buna uygun
tasarlanan yeni kuşak ve tablete dönüşebilen dizüstü
bilgisayarlarsa işin en eğlenceli ksm. Katlanabilir
klavyeler, ters dönüp tablet olan dizüstüler… Windows
8 dokunmatik kullanm özelliğiyle tasarm açsndan
üreticilerin önüne yeni ve ilginç olanaklar sunuyor.
Windows 8 konusundaki ikinci kritik gelişmeyse
şirketin RT adyla bugün Android tabletlerin kullandğ
donanm üzerinde çalşabilecek yeni bir işletim sistemi
de çkarmş olmas. Android sistemiyle rekabet etmesi
hedeflenen Windows RT, ilk defa şirketin kendi tableti olan
Surface’de kullanld. Kendi özel uygulamalar ve dükkan
olacak RT sistemi diğer üreticiler tarafndan da
kullanlabilecek.
Microsoft’un grafik arayüzündeki üçüncü
önemli noktaysa akll telefonlara yönelik
Windows Phone 8’in Türkiye’de kullanclarla
buluşmas oldu. Yine kutulardan oluşan dokunmatik
grafik arayüz Windows 8’e esin kaynağ olmuştu. Yaz
aylarnda ABD’de tantm yaplan Nokia Lumia ve HTC
ürünleri Türkiye’de satşa çkt. Bir çok kullanc tarafndan
geçer not alan ve büyük oranda beğenilen akll telefon
işletim sisteminin uygulama marketi de hzla büyüyor.
Xbox Live, Office Mobile gibi eğlence ve ofis servislerinin
yan sra Nokia’nn harita ve müzik servisleri de kullanclar
tatmin edecek özellikler sunuyor.
Hem tablet hem dizüstü
■ Microsoft, Surface adn verdiği ürünle Windows
açsndan PC ve tablet arasnda oluşan uçurumu kapatmay
planlyor. Surface, tasarm hem tablet hem de gerektiğinde
dizüstü bilgisayar olabilecek tek bir tasarm anlayşn
oturtmaya çalşacak. Surface üzerinde hem Windows’un RT
denilen tablet sistemi, hem de PC’lerde çalşan Windows
8 Pro sistemiyle kullanlabilecek. 10.6 inç ekrana sahip
Surface’in RT modelinin kalnlğ 9.3 milimetre olurken özel
dokunmatik klavye
klf da bir hayli ilgi
çekmeyi başard.
676 gr ağrlğndaki
Surface RT, 32 ve
64 GB’lk iki farkl
bellek modeliyle
piyasaya
sunulacak.
Google Nexus
seriye bağlad
■ Google, akll
cihazlarn tam bir
seri haline getirdi.
Önce Asus’la
7 inçlik 199
dolara satlan
bir Nexus tablet
duyuran Google
hz kesmedi ve
önce Samsung’la
10 inçlik Nexus
tableti ve ardndan da LG ile birlikte
üreteceği 4 inçlik akll telefonu
tantt. Böylece şirket, Nexus 4,
Nexus 7 ve Nexus 10 ile akll seri
yapmş oldu. Geçtiğimiz ay Türkiye
pazarna giren Nexus 7 fiyat ve
özellikleriyle kullanclardan tam
puan almay başard. Nexus 10’un
ilk incelemelerinden gelen verilerse
oldukça heyecan verici. Android’i
üreticilerin kendi arayüz eklentileri
olmadan saf haliyle kullanmak
isteyenlere tavsiye edilir.
iPad mini
piyasaya çkt
Doğuş
Dergileri
artk
iPad’de
■ Doğuş Yayn Grubu National
Geographic Türkiye, Vogue, GQ ve
National Geographic Kids dergileriyle
iPad’de. Dört dergi de interaktif
içeriğiyle basl derginin sadece
dijital bir kopyas olmann çok
ötesinde özelliklere sahip. Dergiler,
iPad’e özel olarak üretilen animasyonlar,
videolar ve ses kaytlaryla, okuyucuyla
sayfalar birleştiren interaktif
özellikleriyle Türkiye’de bir ilki
gerçekleştiriyor. iPad’lerde Newsstand
üzerinden yaynlanan dergilere abone
olma imkan da bulunuyor.
Çözünürlükte
en iyisi: HTC 8X
■ Türkiye pazarna
giren ikinci
Windows Phone 8
sistemli markaysa
HTC oldu. Şirket
8X adn verdiği
en gelişmiş
Windows’lu
telefonu 4.3 inçlik
Super LCD 2 ekran kullanrken 1280x720
piksel HD çözünürlüğe sahip. İnç başna
341 pikselle ürün rakiplerin ilerisinde.
Polikarbonat renkli kasa tasarm ve
inceliğiyle dikkat çeken HTC 8X’de çift
çekirdekli 1.5 GHz Snapdragon işlemcisi
kullanlrken 1 GB RAM bulunuyor.
Türkiye’de 1.600 liraya satşa çkan akll
telefon Avea ve Vodafone üzerinden
kampanyayla alnabiliyor.
■ iPad teknoloji alannda resmen
devrim yapmş ve tablet devrini
başlatmşt. Ancak 10 inç ekran
boyunda srar eden Apple,
kullanclarn talebine dayanamad
ve 7.8 inçlik iPad mini’yi üretti.
1024x768 piksel ekran çözünürlüğü
sunan tablet 1 Ghz hznda A5
işlemci kullanyor. 4G desteği
bulunan tabletin 5 megapiksel arka
kameras bulunuyor. iPad mini’nin
ABD fiyat 329 dolardan başlyor.
İSTASYON
9
HAYAT
Takunya tkrtlar, ağr
ahşap kapnn gcrts,
kurnalardan dökülen suyun
sesi ve scaklk... İçeriye
adm atar atmaz bedeninizi
kaplayan buğu gerçek
dünyayla aranza bir perde
çekiyor. Perdenin ardnda
scak su, buhar, kese,
göbektaş, muhabbet
ve huzur var.
Galatasaray Hamam’nn müşterileri
keselendikten sonra, göbektaşna uzanarak
lk ve loş sessizliğin tadn çkaryor.
10
İSTASYON
B
ugün kendimi şmartmaya karar verdim. En yakn arkadaşmla birlikte, gösterişli bir sultan
hamamnn lklğndayz. Üzerimizde peştamaller, ayaklarmzda takunyalar, elimizde sabunlar, keseler, taraklar... Birazdan kap açlacak, su, buhar ve köpükten oluşan buğulu dünyann
içinde kaybolacağz. Bedenimizle birlikte ruhumuzu da,
bütün kirlerden arndrmay vaat eden hamamn halvetlerinde sultanlara yaraşr, şifa, keyif ve muhabbet dolu bir
gün geçireceğiz. Ağr ahşap kapnn açlmasyla bedenimizi yoğun bir scaklk kaplyor... Göbektaşna sere serpe
uzanmş kadnlar; kimi keseleniyor, kimi köpüklere bulanmş masaj yaptryor. Bir tas dolusu scak suyu başmdan aşağ döküyorum. Bir tas, bir tas daha... Bu loş kubbenin altnda kendimi ana rahminde gibi hissediyorum.
Scak, korunakl, bütün kayglardan uzak...
Bu hislerimde hamam sefasna düşkün annemin rolü
olmal. Elimden tutup beni ilk kez hamama götürdüğünde, henüz ilkokula bile başlamamştm. Soğuk bir kş günüydü ve bütün mahalle toplaşp çoluk çocuk hamam yoluna düşmüştük. Çantalarmz temiz çamaşrlar, keseler,
beyaz sabunlar ve havlularla doluydu. Soyunup hamama
girdiğimizde yaşadğm şaşknlğ hâlâ hatrlyorum. Süslü kurnalar, mermer sütunlar, dev göbektaşyla, o güne
kadar gördüğüm en ilginç yerdi.
Herkes bir kurnann başna geçti, önce tas tas su dökündüler, sonra gülüş cümbüş bir muhabbete daldlar.
Kimi göbektaşna uzand, kimi saçlarna kna yakt, kimi
rastk çekti gözlerine. Bense göbektaşna uzandm, çevremdeki mrltl konuşmalar ve musluklardan akan suyun sesini dinlemeye başladm. Sonra gazozlar içildi, bir
kadn şarklar söyledi, hamamc kadn kocaman bir tabak
soyulmuş meyve ikram etti. Hamamdan çktğmzda hepimiz mis gibi sabun kokuyorduk.
Büyüdükçe iki günlük iş gezilerinde bile, gittiğim kentin hamamn keşfetmek benim için tatl bir kaçamaktan
öte, geleneğe dönüştü. Bu arada öğrendim ki, bir şehrin
günlük hayatn gerçek boyutuyla öğrenmenin en kestirme
İSTASYON
11
HAYAT
yolu hamamdan geçiyor. Nasl olsa orada bir kadnla tanşyorsunuz ve o size şehirle ilgili efsaneleri, dedikodular, âdetleri, yemek tariflerini, kadnlarn srlarn, erkeklerin haylazlklarn yalansz dolansz anlatyor. Şehirdeki en
iyi antikac kimdir, en ucuz hallar hangi dükkânda satlr,
en temiz ve ucuz pansiyon nerede, hepsini hamamda tanştğnz kadnlardan öğrenebilirsiniz. Mardin’de bayrama
iki gün kala yaplan gece hamamna gitmeseydim, oradaki çokkültürlülüğün ne demek olduğunu, belki tam olarak
anlayamayacaktm. Arap güzelleri, Kürt gelinleri, Süryani teyzeler, altn bilezikli ağa eşleri, yoksul köylüler, süslü
genç kzlar... Neşe içinde zlgt çekip dolma yiyor, birbirlerine baklava, çay ikram ediyorlard. Delikanl anneleri ise
hamamda kz bakyordu.
I. Murat’n 14. yy’da Bursa’y aldktan sonra
onarlmasn sağlayp halkn kullanmna sunduğu
Eski Kaplca, modern kentin ortasnda Bizans’tan
bugüne devam eden bir kültürü temsil ediyor.
ANADOLU’DA KADINLARIN SOSYALLEŞME MEKANI
Büyük kentlerde uzun süre küçümsenen hamam kültürü son yllarda yeniden hareketlenmeye başlad. Pek çok
Anadolu şehrindeyse kafe ve barlara gidemeyen kadnlarn birarada eğlenip sosyalleştikleri özel yerler olmaya devam ediyor. Tpk geçmişteki gibi...
Osmanl’da kadnlarn tek başna sokağa çkmalar hoş karşlanmadğ için, yanlarnda erkek olmadan sadece hamama gidebilirlerdi. Sanrm her şey böyle başlamş olmal: “Madem başka bir seçenek yok, öyleyse kendi
dünyan yarat!”
Kapal kaplar, kafesli pencereler, ipek peçeler ardnda yaşamaya mecbur braklan kadnlar kendilerine dantel gibi işledikleri, çok renkli, zengin ve eğlenceli bir dünya yarattlar. Kendine özgü srlar barndran bu efsane
yüzyllardr dilden dile anlatlyor, ressamlar, edebiyatçlar, sinemaclar onlardan ilham almaya devam ediyor.
Geçmişten günümüze ulaşan an ve öyküler kadnlarn belirli aralklarla, birlikte hamam sefas yapmaya gittiklerini anlatyor. Üstelik bu öyle sradan bir ziyaret değil. Öncesinde ciddi bir hazrlk yaplyor ve bu hazrlkta
halayklara (kadnn her şeyinden sorumlu köle kzlar)
çok iş düşüyor; çiçek motifleriyle bezenmiş hamam bohças gözden geçiriliyor, işli havlular, peştamaller, gümüş
pullu, sedef işli nalnlar, kildanlar, sabunluklar, keten keseler, lavanta kokulu sabunlar, şifa taslar, fildişi taraklar, gümüş sapl aynalar ve halis gül yağlaryla dolduruluyor. Kuşüzümlü yaprak sarmalar, şerbetler, börekler,
köfteler ve meyveler alnyor. Hep ayn hamama gidildiği için, konağn kâhyas hamama önceden haber verip,
camekânda soyunma odas, scaklkta da halvet ayrtyor.
Hatrl müşterisinin gönlünü hoş etmek isteyen hamamc
kadn da soyunma yerlerini ve halveti hazr tutuyor.
Harem ve Türk hamam konularnda araştrmalar bulunan Prof. Dr. Nurhan Atasoy, Osmanl dönemi kadnlar
için hamam âdetlerini uygulama biçimlerinin sosyal statü
sembolü olduğunu söylüyor: “O dönemde hamamlar, ayn
zamanda kadnlarn kendi konum ve itibarn gösterdiği
yerlermiş. Bu nedenle herkes bütçesine göre cömert davranr ve hamamda para harcamaktan çekinmezmiş. Paşa
kzlarn ve kocas varlkl kadnlar ykayan halayklar ya
da hamamc kadnlar, karşlğnda bol bahşiş alrmş”.
Günümüzdeyse düzenli olarak hamama giden kadn-
12
İSTASYON
Eskiden gelin
hamamndan önce
evde yaplan kna
gecesi eğlenceleri,
günümüzde hamama
da taşnyor. Baz
hamamlar farkl
bütçelere uygun
olarak düzenledikleri
gelin hamamyla
kna gecesini
birleştiriyor, hamam
eğlencesinden sonra
kna seremonisi
başlyor (üstte).
Eskinin süslü sedef
kakmal nalnlarnn
yerine hamamlarda
artk tek tip desenli
ahşap takunyalar
giyiliyor (solda).
Çemberlitaş
Hamam’nn
büyük bir avluya
bakan soyunma
odalarnn önündeki
korkuluklara asl
peştamaller kurumay
bekliyor (sağda).
larn amac, bir yandan temizlenirken, diğer yandan da
günlük koşturmadan biraz uzaklaşmak, tabir yerindeyse
“mola vermek”!
Ama bu öyle öğle aras ksa molalardan değil! Çemberlitaş Hamam’nn Kadnlar Bölümü Sorumlu Müdürü Elçin Çelik, “Hamam keyfinin sras, kurallar, âdetleri var”
diyor. “Öyle hemen sabunlanp üç tas su döküp çkmak
yakşk almaz. Hem zaten aceleniz bile olsa Türk hamam
sizi iki saatten önce brakmaz. Önce halveti ve kurna başn seçmeli, oturacağnz yeri, âdet üzerine sular dökerek
temizlemeli ve scak–soğuk musluklarn ayarlamalsnz.
Kurnann dolmasna yakn, sular başnzdan dökmeye
başlayabilirsiniz. Aman, sakn hemen saçnz şampuanlamaya kalkşmayn. Vücudunuza sabun değerse, keselenmek zorlaşr! Bu yüzden hamamda hemen ykanmaya
geçilmez. Önce slanmak, snmak ve ardndan göbektaşna uzanp, altta yanan külhann scaklğn vücudun her
hücresinde hissetmek ve adamakll ter atmak gerekiyor.”
Renkli törenlerle dolu Türk hamam kültürü doğumdan düğüne insan yaşamndaki pek çok önemli olayn
kutlanp, kutsandğ bir sahne ayn zamanda. Gelin aday
hamamda belirlenir de düğün hazrlklar hamamda yaplmaz m? Yüzyllar öncesinden günümüze kadar ulaşan
gelin hamam geleneği, damadn kadn akrabalar, gelinin arkadaşlar, eş dost, konu komşunun davet edildiği
şaşaal bir tören. Konuklardan önce hamama götürülen
gelin, hazrlklar kontrol ediyor, yemeklerin sunumunu
düzenliyor ve davetlileri karşlayp, buzlu şerbetler sunuyor. Yemek ve eğlence faslndan sonra gelin, türküler, dualar ve mutluluk dilekleri arasnda ykanyor, ardndan da
göbektaşnn etrafnda üç kez dolaştrlyor. Hamamdan
çkmadan önce, annesi ve kaynvalidesi başndan aşağ
sular döküyor. Suyla birlikte dökülen bozuk paralar bolluk ve bereketi, serpilen çörek otlarysa kem gözlerden
korunmay simgeliyor. Gelin hamamna gelenlere hediyeler vermek, çalgclara ve hamamc kadna bahşiş dağtmak da anneyle kaynvalideye düşüyor.
Günümüzde ünlü tarihi hamamlarla birlikte, beş yldzl otel hamamlar da farkl bütçelere uygun gelin hamamlar düzenliyor, kna seremonileri yapyor. Ama bu
İSTASYON
13
HAYAT
HAMAM KÜLTÜRÜNÜN EŞSİZ PARÇALARI
Nalnlar, şifa taslar, ibrikler, peştamaller, sabunluklar,
bohçalar... Osmanl hamam kültürünün bu nadide
parçalar koleksiyonerlerin de ilgi alanna giriyor. Dr. Ercan
Topçu’nun 5 bin parçalk “Ab– Hayat” koleksiyonunda
19. yy’da Osmanl’da kullanlan 24 cm yüksekliğinde Şam işi
naln (solda), 19. yy Osmanl, İstanbul işi hamam tas (üstte,
sağda), 20. yy baş Osmanl, Mardin–Siirt işi sabunluk (üstte,
en sağda), 19. yy Osmanl, Kayseri işi hamam tas (yanda),
18. yy Osmanl, üzerinde Ermenice “iyi günlerde kullan
Prapion” yazl hamam kazan (yanda, en sağda).
çocuklar, külhancnn yanna sğnrlarmş. Ne de olsa ateş
sürekli yanyor, hamam hem scak hem de kalacak yeri çok.
Zaten külhancya da odunlar taşyacak, külleri boşaltacak
birileri lazm... Külhanda yaşamaya başlayan bu çocuklara,
biraz da alay etmek için külhanbeyi diyorlar. Tabii bu çocuklar hamamdan para kazanamyor. Dolaysyla dilencilik, hrszlk, tulumbaclk onlarn işi oluyor. Zaman zaman
mahallenin belals olsalar da, özde merhametli ve delikanllk raconuna uygun olarak çocuklar koruyor, yaşllara hürmet gösteriyor, hamamclarla, tulumbaclara yardm
ediyorlar. Bu yüzden mahallenin sevgisini kazanyorlar.”
TELLAKSIZ HAMAM OLMAZ
hazrlklar eskisi gibi gelin ve ailesi değil, hamam işletmecileri yapyor. Hamamn sunduğu paket programn
içinde yemekler, kna tepsisi, ikramlar hatta geleneksel
kyafetler bile var...
Doğumdan 40 gün sonra anneyle bebeğinin hamamda
temizlenmesiyse Lohusa Hamam olarak adlandrlyor.
Anadolu’da yaygn bir inanşa göre, yeni doğanlar, diğer
bebeklerle karşlaşmasn diye, 40 gün dşarya çkartlmyor. Çünkü bu karşlaşmann bebeği zayflattğna inanlyor. Lohusa Hamam geleneğine göre, bebeği doğurtan
ebe önce bebekle anneyi, içine altn para konmuş tasla ykyor, ardndan dualar okuyarak krkladğ bir tas suyu,
lohusann başndan aşağ döküyor.
Adndan dolay erkek eğlencesi olarak alglansa da Asker Hamam da kadnlarn başlattğ bir gelenek. Annelerin, çocuklar askere gittikten 10–15 gün sonra düzenlediği bu özel güne akraba ve komşular davet ediliyor. Askere
gitmek, yetişkin erkek olmann önemli bir adm olarak
görüldüğü için bu gelenek bir kutlama havasnda gerçekleşiyor. Asker için dualar ediliyor ve “su gibi gidip gelsin”
temennilerinde bulunuluyor.
Hamam, kadnlar kadar erkekler için de önemli. Erkeklerin kadnlar gibi ipekli peştamalleri, gümüş nalnlar olmasa da, esnaf hamam, damat hamam ve sünnet hamam gibi gelenekleri var. Onlar için özel hizmet veren esnaf
ve gece hamamlar günümüzde de varlğn sürdürüyor.
Sanat tarihçi Prof. Dr. Nurhan Atasoy, külhanbeylerin,
hamamda külhancnn yanna sğnan çocuklardan yetiştiğini anlatyor: “Osmanl döneminde, yoksul ve kimsesiz
14
İSTASYON
Erkekler hamamnn en güçlü karakteriyse tellaklar. Görevleri erkek müşterileri ykamak ve keselemek. Tellaklğa
başlama yaş oldukça erken; 13–15 aras. Ama başlamak da
sanldğ kadar kolay değil. Tellak yamağ olarak işe başlayacak olan gencin, güzel yüzlü, güzel vücutlu, neşeli, hareketli ve hoş sohbet olmas gerekiyor. Hatta öyle ki, 1630 ylnda, “tellaklarn yakşkl, canl olmalar, iyi kese atmalar
ve müşterilerini sabunla ve temiz keseyle ykamalar”na dair
bir nizamname bile yaynlanmş.
18. yüzyln ilk yllarna kadar, tellaklarnn hemen hepsi Arnavut kökenliymiş. Söylentiye göre, çkardğ isyanla
III. Ahmet’in tahttan inmesine ve Lale Devri’nin kapanmasna neden olan Patrona Halil de Beyazt Hamam’nda
çalşan bir tellakmş. Ancak bu olay sonrasnda tahta geçen
I. Mahmut ilk iş olarak bir ferman yaynlamş ve Arnavut
tellaklarn hamamlara alnmamasn buyurmuş.
Hamamlarn gözde mekânlar olmasnn en önemli nedenlerinden biri de özgün mimarileri. Anadolu’daki tarihi
hamamlarn büyük bir ksm, antik Roma hamamlarnn
üstünde yer alyor. Her ne kadar Roma geleneğinin devam
olsa da, kaplcalardaki havuzun yerine hamamda göbektaşnn bulunmas İslam dininde, akar ve ayağ olmayan durgun suda ykanmann caiz olmamasyla ilişkilendiriliyor.
Türk Hamam kitabnda Orhan Ylmazkaya, hamama
aralksz 700 yl boyunca ruh verenin Selçuklu ve Osmanl
olduğunu söylüyor. İlk olarak Bursa ve Edirne’de yaplan
klasik Osmanl hamamlar, İstanbul sultan hamamlaryla
birlikte hamam kültürünü hem mimari hem de sosyal anlamda zirveye taşmş. 15. yy ile 16. yy’n ilk yllarnda, Osmanl İmparatorluğu topraklarnda, Anadolu’dan Balkan
şehirlerine kadar yüzlerce hamam inşa edilmiş.
Osmanl’nn ilk başkenti olan Bursa, hamam ve özellikle
kaplcalar açsndan çok zengin. Şehirde Osmanl ve hatta
Roma döneminden kalan hamam ve kaplcalar, günümüzde de kullanlyor. Rivayete göre Bizans Kraliçesi Theodora, gençliğinin ve güzelliğinin srrn Çekirge’deki Eski
Kaplca’nn sularna borçluymuş. Evliya Çelebi, Bursa’nn
diğer hamamlarn Seyahatnamesi’nde şöyle anlatyor: “Çekirge Sultan Kaplcas büyük bir evliyann nazargâhdr.
Suyu uyuz ve cüzzam hastalar için çok faydaldr. Suyundan 40 gün içen miskin, Allah’n emri ile krk yllk cüzzamndan kurtulur. Sesi davudi olur. Kükürtlü Kaplcas’nn
suyu son derece ac, kükürtlüdür. Kzl uyuz olanlar ykannca faydasn görürler. Yeni Kaplca İmareti kurşun örtülü binalardr. Süleyman Han buraya gidip nikris hastalğn-
dan kurtulunca veziri Sar Rüstem Paşa’ya ‘Buraya büyük
bir hamam yap’ diye ferman buyurmuş. Seyyahlar böyle sanatl, büyük hamam görmedik, derler. Havuzun çerçevesinde ham mermerden; ejder, arslan kelleleri, resimleri vardr
ki, ağzlarndan scak su akar. Soğukluk denen yerde bir şadrvan vardr ki suyu kubbeye kadar çkar, hele uzun gecelerde kaplcalar Kafuri mumlar ile aydnlatlr, herkes dostuyla havuza girer. Kimi tavus, kimi güvercin taklas atp
yüzücülük ve çeşitli oyunlar oynarlar.”
Eskişehir’deki hamam kültürü, Bursa’da olduğu gibi
Osmanl’dan daha eskiye dayanyor. Antik Dorylaion
kentinin kuruluş yeri olarak gösterilen Eskişehir merkezindeki scak sular bölgesi günümüzde de şehir halkn bedensel ve ruhsal yorgunluklarndan arndryor. Yeralt sular açsndan bir hayli zengin olduğu için, şehrin
hemen her mahallesinde büyük havuzlu hamamlar var.
Halen kullanmda olan İstanbul’un en gösterişli hamamlar ise genellikle 16. yüzylda ve çoğu da “Haseki
Sultanlar”n emriyle yaplmş. III. Murat’n annesi Nurbanu Sultan’n yaptrdğ Çemberlitaş Hamam, Osmanl ruhuyla, modern ihtiyaçlar uyum içinde barndryor.
Hamamn işletmecisi Ruşen Baltac, Aydn Söke’de hamamn üstündeki bir evde doğmuş ve çocukluğunun ilk
yllar kubbeler arasnda oyun oynayarak geçmiş. Babas Ali Baltac ile days Hüseyin Bayrak’n, İstanbul’a gelip, Çemberlitaş Hamam’n kiralamasyla birlikte okul
dşndaki tüm zamanlarn hamamda geçirmeye başlamş. “Hamam stmak, odun taşmak, temizlik yapmak,
çay ve gazoz satmak, kapda broşür dağtmak hep benim
işimdi” diyor.
Konuk listesinde Florence Nightingale, Alman İmparatoru II. Wilhelm, Ömer Şerif, Harrison Ford, Rudolf
Nurayev, Cameron Diaz, Kate Moss gibi ünlü isimlerin
yer aldğ Cağaloğlu Hamam ise bugüne kadar pek çok
Hollywood filmine sahne olmuş. Buras babadan oğula
geçen bir yönetimle işletiliyor. Çağ Çağdaş, genç kuşağn
yenilikçi yöneticilerinden. Tpk Çemberlitaş gibi Cağaloğlu Hamam’nda da, geleneksel doku korunuyor ve gelin
hamamndan çeşitli hamam eğlencelerine kadar pek çok
hizmet veriliyor.
Türk hamamnn sosyal yaşama, mimariye ve sanata
kattğ değer yeniden keşfedilirken, sağlkla ilişkisi de tekrar tanmlanyor: Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzman Prof.Dr. Ferit Demirkan, “Türk hamamnn
sağlğa da pek çok yarar var” diyor ve ekliyor: “İnsan derisi üç haftada bir kendini yeniliyor ve kese yaptrmak ölü
hücreleri temizliyor, yağlarn yaklmasna yardmc oluyor. Ancak terlemek en az kese kadar önemli. Vücuttaki zehirli toksinler, hamamda terle birlikte atldğ için
temizlik gerçek anlamn buluyor. Vücuttan toksinlerin
atlmasyla, kaslar gevşeyip rahatlyor, ağrlar çözülüyor.
Buharn ise cildin nemlenmesinden, üst solunum yollarnn açlmasna ve hatta periferik damarlarn genişleyip
dolaşmn düzelmesine kadar pek çok faydas var. Bu yüzden en az ayda bir hamama gitmek sağlk ve güzellik açsndan çok yararl.”
Türk hamam ticarette, sanatta, kültürde
A
nadolu ve İstanbul hamamlar mimarisi, işlevi ve kültürüyle ulusaldr. Termal
kaynaklardan beslenen benzerlerine lca ya da kaplca (kapl lca) denilmişken
Arapça “scak yer” anlamndaki hamam sözcüğünün Türkçe’ye nasl girdiği konusunda
bir çalşma yoktur. Türk hamamlarnn ilk kurucular, yüzyllar boyu Anadolu’nun
en büyük endüstri kolunu oluşturan dericilerdir. Bu sektörün en zor ve her gün
ykanmak durumundaki müşterileri debbağlar, yani sepicilerdi. Yerleşim yerlerinin
ve çarşlarn kenar semtindeki tabakhanelerde, hayvan postlarn tiksindirici doğal
maddeler kullanarak havuz ve yalaklarda dövüp tabaklayan debbağlar, akşamlar
bu pislik ortamndan çknca hamamda ykanr, tertemiz giyinir, Pir Ahi Evran’n
örgütlediği Ahibaba dergâhna giderek dinlenir, söyleşir, ibadet eder, yardmlaşr,
eğlenirlerdi. Kaplcalarla hamamlarn yapsal ve işleyiş fark, su kaynaklar ve stma
sistemlerinden kaynaklanr. Kaplcalarda termal dolu havuzda, halvet küvetlerinde
kür ve banyo yaplrken, kaplcalardaki büyük havuzun yerini hamamlarda, orta
boşluktaki göbektaş alyor. Göbektaşnn ve döşemetaşlarnn altnda cehennemlik,
duvar içlerinde de tüteklik denen buharla stma kanallar bulunuyor. İstanbul’da
da Fetih’ten (1453) sonra sukemerlerinden aşrma suyla çalşan Türk hamamlar
çoğunlukla eski Roma hamamlarnn yerini almştr. Yüz yllk bir gelişmeden
sonra, Mimar Sinan’n, Ayasofya (Haseki Hürrem) ve Atik Valide (Çemberlitaş)
hamamlarndaki mimari yorumlamalaryla klasik “İstanbul çifte hamam” kimliğini
kazanmş. İstanbul ve Anadolu kent hamamlarnda gelişen gelenek ve folklor, töresel
âdetlerden müziğe, eğlenceye, yiyecek içeceklere, hamam takm taklavatna, halk
diline yerleşmiş örneğin “hamama giren terler”, “hamamda kurna düğünde zurna”,
“hamam suyuyla dost ağrlamak”, “hamam kapsnda kl satmak“, “hamam naln
suratl” vb. deyimlere değin çok zengin bir kültür oluşturmuştur.
Koleksiyonerlerin ilgisini çeken parçalar
arasnda Osmanlca yazl sabunlar da var.
Bu konu National Geographic Türkiye dergisinden özetlenerek alnmştr, NG Türkiye abone hatt: 444 18 59 veya 0 850 222 18 59
İSTASYON
15
BAŞARI
Harika geçen bir sezonu
Olimpiyat altnyla taçlandrmak
A
2012’de
YÜZÜMÜZÜ
GÜLDÜRENLER
Koca bir yl geride
kalrken 2012’nin Türk
sporu açsndan en
sevindirici yanlarndan
biri, belki de en
sevindiricisi Londra’da
düzenlenen Yaz
Olimpiyat Oyunlar’nda
kürsüye çkan ve
boyunlarna madalya
takan sporcularmzd.
16
İSTASYON
Asl Çakr Alptekin’in
aldğ altn madalya
Türkiye’nin Olimpiyat
Oyunlar’nda atletizm
dalndaki ilk altn
madalyas oldu.
sl Çakr Alptekin harika bir sezon geçireceğinin sinyalini İstanbul’da düzenlenen
Dünya Salon Atletizm Şampiyonas’nda
vermişti. Kadnlar 1500 metre yarşndaki performansyla büyük alkş alyordu Asl, özellikle
de son 400 metredeki eforuyla bronz madalyay boynuna takp Türkiye’ye dünya salon atletizm
şampiyonalar tarihindeki ilk madalyay getirirken. Ama Asl, bununla da yetinmeyecekti. Haziran aynn sonunda Helsinki’de düzenlenen Avrupa Atletizm Şampiyonas’nda bir yeni başar
hikâyesine daha imza atlacakt Asl Çakr Alptekin tarafndan.
Elemelerde kendisini zorlamayan 27 yaşndaki atlet, finalde 4:05.31’lik derecesiyle bitiş çizgisini ilk srada geçerken 2002’de Münih’te düzenlenen Avrupa Atletizm Şampiyonas’nda Süreyya
Ayhan’n yarş tamamladğnda yaşattğ sevincin
bir benzerini yaşatyordu. Tam 10 yl sonra yine
1500 metrede Avrupa şampiyonluğunu bir Türk
atlet kazanyordu. Asl’nn durmaya niyeti yoktu. Beş gün sonra düzenlenen Diamond League’in
Paris ayağnda en iyi derecesini 5.5 saniye geliştirirken beş hafta sonraki Yaz Olimpiyat Oyunlar için gözdağ veriyordu. Asl Çakr Alptekin için
harika geçen sezonu bir Olimpiyat madalyasyla taçlandrmamak için hiçbir sebep yoktu. O da
bunu başard. Rahat bir tempoda geçen elemelerin ardndan yar finalde en iyi dereceyi yaparak finale kalyordu Asl. Cuma günü koşulacak
final öncesinde Asl’nn Britanyallarn madalya
beklediği ismi Lisa Dobriskey, Ruslarn dünyaca
ünlü atletleri Tatyana Tomashova, Afrika ktasnn formda isimleri, Abeba Aregawi, Hellen Obiri
gibi zorlu rakipleri vard.
6 Ağustos Cuma akşam saatler 22:55’i gösterirken yaklaşk 4 dakika sonra Türkiye spor tarihinin en büyük başarlarndan birinin elde edileceğinden kimsenin haberi yoktu. Kadnlar 1500
metre yarş sona erdiğinde Asl Çakr Alptekin
dünyann elit atletlerini geride brakrken Türk
atletlerinin de ne kadar üst düzey birer sporcu olduğunu cümle aleme gösteriyor, koca bir sezon
boyunca aktlan aln terinin, harcann emeğin ne
kadar değerli olduğunu bize anlatyordu. Asl Çakr Alptekin’in aldğ altn madalya Türkiye’nin
Olimpiyat Oyunlar’nda atletizm dalndaki ilk altn madalyas oluyordu.
ST U FO R ST E R /ST AFF/G E T T Y I MAG E S SPO R T /G E T T Y I MAG E S T U R K E Y
İSTASYON
17
BAŞARI
Bir ylda iki podyum
Yozgat’n
bir köyünden...
H
18
İSTASYON
EZ R A SH AW/ ST AFF /G ET T Y I MA GE S SPO R T /G E T T Y IMAG E S T UR K E Y
Gamze Bulut,
Londra 2012’de
kariyerinin de en iyi
derecesini koşarak
gümüş madalyay
boynuna takt.
Nur Tatar, Londra
2012’de mücadele
eden tek kadn
tekvandocuydu.
Vanl kzlarn
rol modeli
S
porda zirvede kalmak en zor işlerden
biri, üstelik bunu yllarca sürdürmek.
Servet Tazegül son üç yldr yenilmeyen bir tekvandocu. Pekin 2008’de aldğ bronz madalya ile Türk sporu için çok
önemli bir başar elde etmişti 24 yaşndaki sporcu. Pekin’de elde ettiği başarnn
ardndan son üç ylda üst üste iki Avrupa şampiyonluğu kazanan Servet Tazegül,
2011’de Güney Kore’de dünya şampiyonu olarak sikletinin en iyisi olduğunu göstermişti. Katldğ bütün Avrupa, dünya
şampiyonalar ile olimpiyatlarda madalya
kazanan Servet’e, “Tekvanonun Messi”si
yakştrmas yaplyor. Pekin 2008’de
podyuma çkan Servet, Londra 2012’de
kendisinden beklentileri boşuna çkartmad. Annesini yeni kaybetmesine karşn
profesyonellik anlayşndan ödün vermedi ve Londra 2012 hazrlklarn sürdürdü Tazegül. Bir önceki olimpiyatta bronzla yetinmişti, Londra’da ise daha iyisini
yapmak istiyordu. İstediğini de elde etti
Servet. Çeyrek finalde Ukraynal rakibini
yar finalde de Britanyal rakibini geçerek
altn madalya için mindere çkyordu. Finalde olimpiyat şampiyonluğu için tandk
bir rakibi, İranl Muhammed Bagheri’yi
yenmesi gerekiyordu 24 yaşndaki sporcunun. 2011’de dünya şampiyonluğunu kazanrken de Bagheri’yi finalde yenen Servet, tarihin tekerrürden ibaret olduğunu
gösterircesine müsabakadan galibiyet ayrlyordu. Londra 2012’deki ilk altn madalyamz kazanrken Servet Tazegül de
annesine verdiği sözü tutuyordu.
O
nun spora başlamas ağabeyi Kadir’e
özenmesine dayanyor. Nur Tatar,
tekvando gibi çoğu kişinin tercih etmediği bir spora, üstelik de Van’da başladğnda henüz 7 yaşndayd. Avrupa Küçükler
Tekvando Şampiyonas’nda iki defa Avrupa şampiyonluğunu kazanrken büyükler seviyesinde elde edeceği başarnn sinyallerini
veriyordu. 18 yaşndayken katldğ Avrupa
Şampiyonas’nda gümüş madalya kazanan
Nur Tatar, bu yl ise Manchester’da düzenlenen turnuvada Avrupa şampiyonu oluyordu. Dşardan bakldğnda kolay gibi görünse de Nur’un ve bir sporcunun yaşadğ
skntlar babas Nizamettin Tatar şöyle anlatyordu; “Ben kzmn ayaklarndaki moraltlar, ayağndaki sanclar, ayağndaki sakatlklar, sabahlara kadar inim inim inlerken
baş-ucunda beklediğim günleri hatrladm.
Biz bu işe inandk. Van’daki hocalarmz bu
işe inandlar. Buraya kadar kolay gelinmedi.” Londra 2012’de mücadele eden tek kadn
tekvandocuydu Nur Tatar. Buna karşn rakiplerini tek tek yenerek finale kadar gelmeyi başard. Finalde Güney Koreli rakibine yenilse ve olimpiyat gümüşünde kalsa da elde
ettiği başarnn daha büyük anlamlar vard.
Nur’un gösterdiği performanstan, elde ettiği
başardan etkilenen onlarca genç kz ve çocuk
spora, tekvandoya başlamak istedi. Sadece
Van’da 1000 kz çocuğu Nur Tatar sayesinde tekvandoya başlad. Bir sporcu için bundan daha büyük bir başar olabilir mi…
Servet Tazegül
hem Pekin
2008’de hem de
Londra 2012’de
madalya kazanan
tek sporcumuz.
SCO T T H EAV E Y/ST AFF /G ET TY IMA GE S SPO R T /G E T T Y IM AG ES T U R KE Y
enüz 10 yaşndayken, güreşçi olmak
istediğini ailesine söyleyip hem eğitimini sürdürüp hem de başarl olmak
çoğu çocuktan beklenmeyecek bir davranş. Rza Kayaalp bunu başaran ender insanlardan üstelik de Yozgat’n bir köyünde
yaşarken. Kayaalp, sporcu olmak için ailesi tarafndan yönlendirilen bir çocuk değil.
O, kendisi için sporun ne denli önemli olduğunu ailesine de anlatarak, iyi bir gelecek
sağlanmasna yardmc oldu. Güreşe başlamasnn ardndan altyaplarda elde edilen başarlar büyükler seviyesinde de devam
etti. 2009 ve 2010 Dünya Şampiyonlar’nda
elde edilen dünya üçüncülüğü Rza için yeterli değildi. 2011’de İstanbul’da düzenlenen Dünya Şampiyonas’nda kazanlan altn
madalya onun ailesine verebileceği en
büyük hediyeydi. Kayaalp için dünya
şampiyonluğunun ardndan en büyük hedef, Londra 2012’de alnacak
bir olimpiyat altnyd. Hayalini kurduğu olimpiyat altn için son 16’da Ukraynal rakibini devirirken çeyrek finalde de Birleşik Amerikal güreşçiyi yeniyordu. Rza’nn
altn madalyaya ulaşmas için iki rakibini
daha geçmesi yeterliydi. Fakat yar finalde
Kübal rakip karşsnda alnan mağlubiyet,
Rza Kayaalp’in olimpiyat altn hayallerini Rio’ya ertelemesi anlamna geliyordu. Altn olmamşt ama kariyerinin ilk Olimpiyat
madalyasna ulaşmak için bir şans daha vard. Gürcü güreşçi karşsnda alnan galibiyet, hem Rza Kayaalp’in ilk olimpiyat madalyas hem de Türkiye’nin Londra 2012’de
aldğ ilk madalya oluyordu.
mazdk ama gerçekleşti. Helsinki’de elde
edilen başary Londra’ya da taşd Gamze
Bulut. 1500 metre finali başladğnda ilk
400 metreyi lider geçen Gamze, son tura
kadar bu liderliğini sürdürdü. Son turda
gerilere düşmeye başlasa da Gamze, genç
bir atletten beklenmeyeni başard yarşn
bitimine 20 metre kala rakiplerini geride
brakarak bitiş çizgisini ikinci srada geçerken Londra 2012’nin bizim için en tarifsiz ann yaşatyordu. 4:10.40’lk derecesiyle kariyerinin en iyi derecesine imza
atan Gamze Bulut, Olimpiyat gümüşüne
de ulaşyordu. Türk atletizminde Süreyya Ayhan ile tam 10 yl önce Münih’teki
Avrupa Şampiyonas’nda altn madalyay
alrken yüreğimiz hzl hzl atmaya başlamşt. Bir yl sonra Paris’teki Dünya
Şampiyonas’nda gelen gümüş madalyayla birlikteyse, istenirse ve azmedilirse başarnn gelebileceğini anladk. Pekin’de
Elvan bize bambaşka bir pencere açt hem
5 bin hem 10 bindeki gümüşlerle. Londra
2012’de ise Süreyya Ayhan ile başlayan ve
Elvan Abeylegesse ile devam eden ivmenin nerelere ulaşabileceğini canl gözlerle izleme şansn yaşatt Asl Çakr Alptekin ile birlikte 20 yaşndaki Gamze Bulut.
CLI VE BRU NSK I LL/ST AFF/G E T T Y I MAG E S SPORT /G E TTY I MAG E S TU RKEY
CAME R O N SPE NCE R/ST AFF/G E T T Y I MAG E S SPORT /G E T T Y I MAG E S T U RK E Y
Rza Kayaalp
G
enç bir atletin bir ylda elde edebileceği en büyük başarlar ne olabilir: Eğer o yl düzenleniyorsa, bir
Avrupa ya da dünya şampiyonasnda veyahut bir olimpiyatta madalya kazanarak podyuma çkmak. Peki, bir Türk atlet hele hele kadn bir Türk atlet için bunu
başarmak, üstelik de ayn yl iki kere büyük iki organizasyonda. Zor, hatta imkansz demek mümkün. Ama bunun olabileceğini gösterdi Gamze Bulut. 1992
doğumlu bu genç atletin ismini 2012’nin
başnda bilen kişi says çok da fazla değildi. Onu, ilk önce Helsinki’deki Avrupa
Atletizm Şampiyonas’nda fark ettik. Asl
Çakr Alptekin ile birlikte final koşan iki
atletimizden biriydi. Asl’nn madalya alabileceğini, podyuma çkabileceğini düşünürken, Gamze’nin ise derecesini geliştirmesinin yeterli olacağn düşünüyorduk.
Ama o, bizi yanltt.
Genç atlet, yarşn başndan itibaren liderliği alrken, son 500 metrede Asl Çakr
Alptekin ile birlikte rakiplerinden koparak bitiş çizgisini ilk srada geçerek duble yaptklarnda yaşanlan mutluluğun tarifi imkanszd. Bu tablonun aynsn bir
ay içerisinde göreceğimizi söyleseler inan-
Tekvandonun Messi’si
İSTASYON
19
KARİYER
BİLGİ KENDİ
HUKUKUNU
YARATIYOR
İletişim ve bilişim alanndaki teknolojilerin her geçen
gün artmas, bilgi toplumu denilen yeni bir dünya düzeni
yaratt. Bu yeni ve her gün değişen dünya düzeninin
kurallarn ise bilişim hukuku belirlemeye çalşyor.
B
ilişim, yani bilginin iletişimi. Yani bilginin
snrlar zorlayan bir hz ve yaygnlkla bütün dünya tarafndan ayn anda paylaşlmas. Çok değil, 20 yl öncesine gidildiğinde hepimize yabanc olan bilişim kavram bugün
artk ticaretin, siyasetin, sanatn, sporun, popüler
kültürün etrafnda şekillendiği bir çat işlevi görüyor. Ve bilişim kavram bir iş kolu olarak ortaya
çktğ günden bu yana kendi ekonomik, sosyal ve
kültürel dinamiklerini üretiyor.
Kişilere ve kurumlara her alanda büyük faydalar, sonsuz olanaklar ve müthiş bir özgürlük alan
sunan bu teknolojiler, ne yazk ki beraberinde ciddi
sorunlar da getirdi. İnternet, bir yandan doğrudan
doğruya kullanclara yönelik etik ve hukuki sorunlarn da alan olurken öte yandan zaman geçtikçe
yalnzca bilgi paylaşm ve iletişim arac olarak kullanlmasnn ötesinde farkl amaçlar için de kullanlabileceği anlaşld. Teknolojinin yaramaz çocuklar hacker’larn ortaya çkmas, terör örgütlerinin
20
İSTASYON
faaliyetlerini sanal dünyaya taşmalar, fikri mülkiyet haklaryla kişilik haklarna yaplan tecavüzlerin
ciddi boyutlara ulaşmas, kişisel bilgilerin izinsiz
kullanm, interaktif altyapnn hrszlk amacyla
da kullanlr hale gelmesi, haksz rekabet, birtakm
gruplarn amaçlarna yönelik olarak bilgilerin çarptlmas, nefret suçlarnn ve çocuk pornografisinin yaygnlaşmas gibi nedenlerle yeni dünya düzeninin, yeni bir hukuk formatna ihtiyaç duyduğu
gün yüzüne çkt. Böylece bilişim hukuku denilen
yeni bir hukuk dal doğdu.
Türkiye’de 90’l yllarn sonlarnda internet kullanm yeni yeni yaygnlaşrken, interneti hayatlarna daha önce sokmay başaran ülkeler çoktan sanal
dünya uygulamalarndan kaynaklanan sorunlar
için çare aramaya başlamşlard. Ülkemizde henüz
internet cafe bulunmadğ dönemlerde dünya çocuk pornosu sektörünün yllk cirosu 5 milyar dolarn üzerindeydi. Sorunlarn giderilmesi ve yaptrm
uygulanmas konusunda karşlaşlan en büyük zorİSTASYON
21
KARİYER
SINIRLARI ÖZGÜRLÜĞE
MÜDAHALE ETMEDEN ÇİZMEK
TÜRKİYE’NİN 2010 YILININ KASIM AYINDA İMZA ATTIĞI
“AVRUPA KONSEYİ SİBER SUÇ SÖZLEŞMESİ” DİJİTAL
SUÇLARLA MÜCADELEDE YENİ BİR DÖNEM BAŞLATTI.
luk ise, internetin ulus ötesi niteliği nedeniyle yerel
kanunlarn tek başna hukuk dş uygulamalara yetecek güce sahip olmamasyd.
ÇÖZÜM ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER
İnternetin yaps gereği suçun işlendiği yerle zarara uğranlan yer çoğu zaman ayn olmadğndan,
zarar görenin yaşadğ ülkede var olan hukuksal
korumann, suçluya ve suça müdahale etmesi imkansz oluyordu. Bu nedenle gerek dünya ticaretinin küresel rekabet koşullarnn korunmas, gerekse sanal alem suçlaryla mücadele edilebilmesi için,
uluslararas sözleşmeler düzenleme yoluna gidildi.
İmzalanan sözleşmelerin yaptrm içermemesi, ancak sözleşmeye imza koyan devletlerin ulusal mevzuatlarn bu sözleşmeler şğnda düzenlemeleri ve
22
İSTASYON
yaptrmlar belirlemeleri yolu benimsendi.
Bu doğrultuda hazrlanan sözleşmelerden iki
tanesi, yol haritasn belirleme noktasnda büyük önem taşyor: 23 Kasm 2001’de Avrupa
Birliği’ne üye ülkeler ile ABD, Kanada, Japonya ve Güney Afrika’nn katlmyla imzalanan
ve Türkiye’nin Kasm 2010’da katldğ “Avrupa Konseyi Siber Suç Sözleşmesi” ve fikri mülkiyet haklarnn korunmasna yönelik olarak Dünya Ticaret Örgütü’ne üye ülkeler için bağlayclğ
bulunan TRIPS, yani Ticaretle Bağlantl Fikri ülkiyet Haklar Sözleşmesi.
Bu süreçte, internetin getirdiği demokratik özgürlük ortamn kullanan kişiler; öncelikle düşünce, sonra düşünceyi açklama, daha sonra iletişim
özgürlüğünün ve bunun unsurlar olan haber ve
bilgi alma ve verme özgürlüğünün snrlanmasn,
internette ticaret yapanlar da, çalşma ve sözleşme
yapma özgürlüklerinin kstlanmasn istemiyordu. İşin içine kitlelere ayn anda ulaşmann gücü
ve etkisi büyüdüğü için buna paralel geliştirilmek
istenilen snrlamalar ve hukukla kesişme noktalar artt ve bir mayn tarlasna girildi.
Tartşma; “internete özgü yeni yasalar yapp, bu
anarşiye son verelim” diyenlerle, “eldeki yasalar
yeter, internetin zaten sahibi yok, bunun yasal düzenlemesi filan olmaz, kendiliğinden gelişir ve o
kendiliğinden gelişme süreciyle bunun hukuku da
şöyle ya da böyle oluşur” diyenler arasnda yaşand. Bir tarafta kişisel özgürlükler, öbür tarafta güvenlik sorunlar... Kitle iletişimi söz konusu olduğunda özgürlüğün özünü ortadan kaldrmayacak
biçimde snrlarnn çizilmesi gerekiyor. Bu ilişkileri düzenleyen alan ise hukukun alan.
Bilgi Üniversitesi rektör yardmcs ve Hukuk
Fakültesi öğretim üyesi Prof. Yaman Akdeniz* kendisine iletilen internette suç ile özgürlükler arasndaki snr nerede başlayp, nerede bitiyor sorusuna
şöyle cevap vermiş: “Buna bir cevap vermek çok zor.
İnternet çokuluslu bir ağ. Ülkeler arasndaki kültürel ve yasal farkllklardan dolay suç ile özgürlükler
arasndaki snr belirlemek mümkün değil. Örneğin, Alman hükümeti, internetin Nazi propagandas
için kullanlmas konusunda hassasiyet gösteriyor.
ABD ve İngiltere rkçlğn tehlikeleri konusunda
nispeten daha esnek bir tavr gösterirken, cinsellikle
ilgili daha kat bir tutum sergiliyor. Türk hükümeti
de terörist kuruluşlarn, online faaliyetleri konusunda, daha hassas olabilir. Otoriter ülkeler genellikle
erişimi ellerinde tutarak interneti kontrol etmeye
çalşyorlar. Bu tip ülkelerde ‘gizli dinleme’ de yaplyor. Demokratik ülkelerde ise erişim kontrolü diye
bir şey yok. Avrupa Konseyi tarafndan geliştirilen
‘Cyber-Crime Convention’ uzun vadede kanunlarn
çerçevesini oluşturacak. Korsan ve virüs saldrlarnn yan sra çocuk pornografisi ve telif haklarn da
kapsayan anlaşma suçlarla mücadele için gizli dinleme ve üye ülkeler arasnda bilgi paylaşm konularnda yaptrm getiriyor. Ancak internetin bu kadar
çekici oluşunun özgürlüğünden kaynaklandğ unutulmamal. Bilginin internette serbestçe dolaşmasn engellemeye yönelik çabalar her zaman sonuçsuz
kalacak ve yeni yollar bulunacaktr.”
Öte yandan diğer alanlarda olduğu gibi oluşturulduktan sonra 30 yl hiç dokunulmayacak kanunlar yaplamyor zira internet o kadar dinamik,
sürekli değişen ve gelişen bir platform ki alt ay
sonrasn kestirmek mümkün değil. Dolaysyla
brakn Türkiye’de, Dünya’da bile hukukun interneti yakalamas çok da olas görünmüyor. Özen
gösterilmesi gereken nokta ise geliştirilecek hukuk düzenlemelerinin bilişim sektöründe, özellikle internetteki gelişmelerin hzn kesecek, engelleyecek tarzda olmamas. Ayrca, uluslararas
sözleşmeler ve direktiflere uygun olmayan bir yasal düzenlemeyi getirilirse, brakn internetle hukukun bir araya gelmesini, bu düzenleme demokrasiye de aykr olacaktr. Internetin öyle bir yaps
var ki, bu gerçekleştirilmediği takdirde uluslara-
ras işbirliği koşullarnda hukuki normlar ve kişisel verileri korumak mümkün değil.
Bugün geldiğimiz noktada artk Facebook,
Twitter ve FriendFeed gibi paylaşm siteleri üzerinde gelişen kişisel bilgi güvenliğiyle ilgili hukuki sorunlardan tutun da sanal medyada sahip olunan değerlerin kişinin vefatnn ardndan hangi
vasiyet kanunlarna göre, kime ve nasl devredilebileceği gibi sorunlarla uğraşlyor. Bu tür sitelerin birer sosyal ağ uygulamas olarak dayandklar
Web 2.0, uygulamalar, insanlarn katks yani toplu zeka (collective intelligence) ile besleniyor, büyüyor. Hukuk sistemi de bu tür yeni ve tamamen
farkl internet uygulamalarnn dinamikliğinin farknda olan zihinlere sahip uygulayclara ihtiyaç
duymakta. Öyle gözüküyor ki, özellikle hukuk, teknoloji ve bilgi iletişimine merakl olanlar için bilişim hukuku önümüzdeki on yllarn en geçerli kariyer alanlarndan birisi olacak.
* 1994 ylndan beri bilgisayar suçlar ve internet hukukuyla
ilgilenen Prof. Yaman Akdeniz, 1997 ylnda İngiltere’de CyberRights & Cyber-Liberties UK” (Siber Haklar ve Özgürlükler)
örgütünü kurdu.www.cyber-rights.org adresinden
ulaşabileceğiniz örgüt, düşünce özgürlüğü, sansür, gizlilik,
internet kullanclarnn görüşmelerinin izlenmesi,
dinlenmesi, internette kişisel bilgilerin korunmas, bu bilgilerin
kötü amaçla kullanlmas (SPAM) ve internet erişiminin
herkese açk olmas konularnda mücadele veriyor. Leeds
Üniversitesi’nde internet hukuku, siber suçlar ve ceza hukuku
dersleri veren Akdeniz, Avrupa Birliği, OECD ve BM’nin
internetle ilgili politikalar üzerine araştrmalar yapt.
İSTASYON
23
SÖYLEŞİ
Daha şapkada
çok tavşan var
Son dönemin en popüler, en çok izlenen dizilerinden
biri olan “Leyla ile Mecnun”un ünlü Erdal Bakkal’,
Cengiz Bozkurt oldukça öne çkan bu karakterin
üzerine yapşmasndan korkmuyor. “Siz izin vermezseniz
karakterler üzerinize yapşmaz” diyor ve ekliyor:
“Üstelik daha şapkamda çok tavşan var.”
RÖPORTAJ: YASEMİN BAY
FO T O Ğ R AF: U Ğ U R U ÇA N
A
24
İSTASYON
çgözlü, çkarc, paragöz… Ama tüm
bu olumsuz sfatlarna rağmen bizler onu çok seviyoruz. Çünkü hem
çok komik, hem içimizden biri adeta… Leyla ile Mecnun dizisinin en komik tiplemelerinden biri olan Erdal Bakkal’dan,
bakkallarn ‘şah’ndan söz ediyoruz. Dizide her
mühim karar onun bakkalnn önünde çay içerek alnyor, söylediği sözler, danslar, yorumlar
sosyal medyada çokça konuşuluyor. Tüm bunlarn ardnda ise kuşkusuz Erdal Bakkal tiplemesine hayat veren isim Cengiz Bozkurt’un muhteşem
oyunculuğu yatyor.
Uzun yllar Londra’da yaşayan ve orada ksa
filmler çeken, tiyatro sahnesinden izleyiciyle buluşan Cengiz Bozkurt’u Türkiye’de ilk olarak Parmaklklar Ardnda adl dizi sayesinde tandk. O
dizide pek sevilmeyen bir gardiyan olarak karşmzdayd. Sonra pek çok tiyatro oyununda izledik onu: Kent Oyuncular tarafndan sahnelenen
Inishmore’lu Yüzbaş ile Anna Karenina’da, Aksanat Yeni Kuşak Tiyatro’da Aşk Delisi ile Küller
Küllere – Bir de Yolluk’ta... Aralarnda Celal Tan ve
Ailesinin Aşr Açkl Hikayesi, Kaybedenler Kulübü, Berlin Kaplan’nn da yer aldğ pek çok sinema
filminin de kahramanyd.
Ama geniş kitlelere kendini Leyla ile Mecnun
dizisiyle sevdirdi hiç şüphesiz. Biz de bu pek çok
sevilen karakterin yaratcs Cengiz Bozkurt ile
bir araya geldik. Hem şahane bir oyunculuk performans sergilediği Erdal Bakkal karakterini konuştuk, hem diziyi… Üstelik önümüzdeki günlere
dair projelerini de öğrendik…
Erdal Bakkal tiplemesini nasl yarattnz? Erdal
Bakkal karakterini oluştururken nasl bir yol izlediniz?
Ben bu projeye dahil olduğumda Burak Aksak
iki bölümü çoktan yazmş, TRT’ye göndermiş,
TRT’den Bilen Ata da bu diziyi çekse çekse Onur
Ünlü çeker deyip senaryoyu Eflatun Film’e göndermişti. O aşamada dahil oldum diziye. Her şey bir
hafta içinde oldu bitti. Hatta diğer birçok karakterin kast yaplmş, biraz küçük rol diye bana çekinilerek teklif edilmişti Erdal Bakkal. İyi bir şeyler
çkaracağm konusunda kendime güvenim tamd.
Senaryo çok iyiydi. Onur Ünlü inanlmaz şeyler katyordu sette, bize de çkp oynamak kald. Bir iki
tane stratejik saylacak kararlar aldm, sonraki bölümlerde. Dizideki hakim dil olan ‘hac, hafz’lara
katlmadm. Erdal Bakkal’n kendi, ayr dilini yaratmam gerekir diye düşündüm, öyle yaptm ve
İSTASYON
25
SÖYLEŞİ
Onur Ünlü bir hayal fabrikas
Ayn zamanda dizinin yönetmeni Onur Ünlü’nün yönettiği Celal Tan ve
Ailesinin Aşr Ackl Hikayesi adl filminde de rol aldnz. Onur Ünlü ile
çalşmak nasl, sizin ve diğer oyuncularn üzerindeki etkisi hakknda
neler söylersiniz?
Onur Ünlü tam zamanl bir hayal fabrikas. Onla çalşmann zevkini burada
tarif edebilmem mümkün değil. Görmeniz lazm. Her memlekete lazm
cinsinden egzantrik bir insan…
bu da işledi. Diğer oyuncu arkadaşlarmn paslar, destekleri, Burak’n tükenmeyen enerjisi olmasa tabii ki buraya gelmezdi bu karakter.
Sizce nasl bir karakter Erdal Bakkal?
Paragöz, patavatszlk mertebesinde dobra, neşeli, ailesini seven, küçük dünyasn içindeki büyük
hayalleriyle seven bir mahalle adam.
Son bölümlerde daha m huysuzlaşt Erdal Bakkal? Neden böyle bir yola doğru gidiyor?
Zengin olma hayalleri gerçekleşmedikçe huysuzlaşyor sanki. Valla 80 bölüm sürekli artan bir ilgiye, böylesine bir komedi dizisinde karşlk vermek kendi içinde bir meydan okuma. Yükselen
çtaya yetişmek için şekilden şekle giriyoruz. Senaristimiz Burak’n da işi zor.
Patavatsz, paragöz, kendi çkarlarn ve bakkaln her şeyin önüne koymasna rağmen Erdal Bakkal Leyla ile Mecnun’un en sevilen tiplemelerinden biri. Siz bunu neye bağlyorsunuz?
Ben bunu Erdal Bakkal’n herkese çok tandk
gelmesine bağlyorum. Hemen herkesin hayatnda, etrafnda bir Erdal Bakkal vardr mutlaka. Onun için samimi ve gerçek geliyor seyirciye. Böyle bir karakterin yaşadğna ikna olmakta
zorlanmyorsunuz.
Uzun zamandr Erdal Bakkal’n baba olmasn
bekliyoruz. Nasl bir baba olacak sizce?
Biz de bekliyoruz heyecanla. Müşfik, çocuğuna tapan bir baba olur gibi geliyor bana. Ama tilkilik
de öğretir galiba zavall çocuğa.
Dizide Leyla karakteri üç sezondur değişiyor. Bu
durum dizide rol alan bir oyuncu olarak sizi etkiliyor mu?
Bu beni etkilemiyor. Karakter tutarsa aslnda çalşma günlerim azalyor, tutmazsa hikaye tekrar
bize yükleniyor gibi oluyor. Tek etkisi bu. Biz zaten Mecnun ve Leyla dizisi olduk. Mecnun sabit
26
İSTASYON
Leyla değişiyor. Ama şu anda Leyla karakterini
canlandran Melis’in (Birkan) performansn beğeniyorum. Tutmuş bir işe ortadan girmek zordur, onu başard bence.
Dizinin ad Leyla ile Mecnun ama diziyi götüren
asl karakterler Erdal Bakkal, Yavuz Hrsz, İsmail Abi, İskender Baba ve Mecnun. Leyla’dan
rol mü çaldnz?
En büyük aşk ulaşlamayan aşktr. Leyla bizim dizide ulaşlamayan, bizlerse hemen etrafnzdaki ulaşlabileni temsil ediyoruz. Bize karş seyircinin kendini daha yakn hissetmesi çok doğal.
Leyla’dan değil ama hayatn içinden rol çaldk.
Cengiz Bozkurt’un
dizideki “işi”
bakkallkla snrl
değil. Leyla
ile Mecnun’un
hayalgücü
snrlarn zorlayan
senaryosu gereği
klktan klğa
girmek zorunda.
Dizide ne kadar doğaçlama yapyorsunuz?
Çok yapyoruz. Doğaçlama eğlendiriyor bizi, diri
tutuyor. Monotonlaşmaya karş bir panzehir…
Dizide çok güzel koşuyor ve dans ediyorsunuz.
Nasl tepkiler geliyor size?
Üniversitelere her gittiğim söyleşide mutlaka Erdal Bakkal dans yaptryorlar. En son Krklareli,
Uludağ ve Yakndoğu üniversitelerindeydim. Pop
yldzlar gibiyiz okullarda.
Erdal Bakkal karakterinin üzerinize yapşmasndan, bundan sonra gelecek tekliflerin Erdal Bakkal gibi bir karakter ekseninde olmasndan endişe duyuyor musunuz?
Böyle bir endişe duymuyorum. Çünkü siz izin ver-
HEMEN HERKESİN HAYATINDA, ETRAFINDA
BİR ERDAL BAKKAL VARDIR MUTLAKA. ONUN
İÇİN SAMİMİ VE GERÇEK GELİYOR SEYİRCİYE.
BÖYLE BİR KARAKTERİN YAŞADIĞINA İKNA
OLMAKTA ZORLANMIYORSUNUZ.
mezseniz karakter size yapşmaz. Daha şapkada
çok tavşan var; endişeye mahal yok.
Erdal Bakkal karakterini canlandrmaya başladktan sonra sizi karakterinizde en çok şaşrtan ne oldu?
Bir şey olmad valla. Kostümlerimi giyince Erdal
oluyorum. Kedileri de ikna ettiğimize göre şaşlacak bir durum yok.
Dizinin tüm tiplemelerinin bir nevi buluşma
noktas Erdal Bakkal. Bütün önemli kararlar Erdal Bakkal’da çay içilirken veriliyor. Set nasl geçiyor? Hayli eğlenceli gibi görünüyor biz izleyicilere…
Evet, bakkal her zaman mahallenin kalbidir. Set
her zaman çok eğlenceli olmasa da biz kayt başladğ anda eğlenceye çeviriyoruz. Çekim öncesi her dizi setinde olduğu gibi sancl ve sorunlu olabiliyor.
Dizinin bu kadar çok beğenilmesinin ve insanlar
tarafndan sahiplenilmesinin nedeni nedir sizce?
Sahte bir şeyin olmamas. Hayallerimizle, yaşadklarmzla, her anyla gerçek bir dizi. Çakma değil, buraya, bize ait. Komplekssizce kendimizle
alay edebilen, komik durumlarmzn en beklenmedik bir anda bile altn çizen bir yerdeyiz. Seyirci çok özlemiş böyle bir işi.
İngiltere’de 14 yl yaşadnz. Oras size, oyunculuğunuza neler katt?
İngiliz komedisi iğnelemeye ve aşağlamaya dayal bir komedidir. Ben de çok severim. Orada
hem mizah anlayşm hem tiyatroya ve oyunculuğa bakşm radikal değişikliklere uğrad. Oraya
gidene, eğitim alp, profesyonelce çalşana kadar
ODTÜ’de 3 aylk dramaturji çalşmalar yapp, bir
masann etrafnda birbirimizi yiyor, Alman tiyatrosunun Türkiye’deki hâkimiyeti sebebiyle rejiye
yükleniyorduk. İngiliz geleneği metin tiyatrosuna
dayanr, oyuncuya inisiyatif alan brakr. Ceberut,
İSTASYON
27
SÖYLEŞİ
Egzoz GazÛ Emisyon Ölçümünü
YaptÛrdÛnÛz mÛ?
FOTOĞRA F: UĞUR UÇA N
2000 YILINDA BEŞ
ARKADAŞ LONDRA’DA
ARCOLA THEATRE’I
KURDUK VE ÇOK İYİ
YÖNETMENLERLE,
OYUNCULARLA
ÇALIŞTIK. KISACASI
İNGİLTERE’DEN ÇOK
DONANIMLI OLARAK
DÖNDÜM TÜRKİYE’YE.
İngiltere’de tam
14 yl yaşayan
oyuncu, babasnn
rahatszlğ
üzerine Türkiye’ye
dönme karar
almş.
kibirli yönetmenlere yedirmez, ezdirmez oyuncusunu pek. Dramaturji diye bir meslek grubu yoktur. İlk provaya tam ezber gelir oyuncular, iki haftalk mesaiyle oyun çkar. Az laf çok iş de denebilir.
Yönetmen arkadaşm Mehmet Ergen’in öncülüğünde 2000 ylnda beş arkadaş Arcola Theatre’
kurduk Londra’da ve çok iyi yönetmenlerle, oyuncularla çalştk. Londra tiyatrosu olarak çok ses getirdik. Her gün oyun oynadk ve her ay oyunu değiştirdik, hâlâ da öyledir. Ksacas İngiltere’den
bilgi ve deney konusunda çok donanml olarak
geri geldim Türkiye’ye.
Neden Türkiye’ye dönme karar aldnz?
Babam pankreas kanserine yakalanmşt. Her şeyi
bir günde brakarak, eşyalarm arabama koydum
ve üç günde Türkiye’ye geldim. Tam o sralar Londra’daki başarmz Türkiye’den duyulmuş, Kenter
Tiyatrosu Mehmet’e (Ergen) oyun çevirip, yönetmesi talebiyle gelmişti. Mehmet srarla bu oyunda
oynamam ve Türkiye’deki sektöre oyuncu olarak
girmem konusunda srarc oldu. Bu da hayatm değiştirdi. Yedi yldr kşlar burada, yazlar Londra’da
yaşyoruz. Babam bir dizi ameliyat ve tedavinin sonunda teşhisten bir buçuk yl sonra kaybettik.
Özellikle İngiltere’deyken ksa filmler çekiyordunuz. Önümüzdeki günlerde ksa filmler çekmeyi
düşünüyor musunuz?
Evet, çok isterim. Orada ayn zamanda bunun
eğitimini de veriyorduk. Yalnz şu anda zaman
maalesef yok, en büyük sorun da bu.
Daha temiz bir çevre ve yakÛt tasarrufu için
egzoz gazÛ emisyon ölçümünüzü mutlaka yaptÛrÛn.
UluslararasÛ standartlara uygun egzoz gazÛ
emisyon ölçümünü, araç muayene
istasyonlarÛmÛzda yaptÛrabilirsiniz.
Randevu ve bilgi için
tuvturk.com.tr
Arcola Theatre ile de organik bir bağnz var.
Orada çalşmalarnz sürüyor mu?
Ben kşn tamamn burada geçirip bir ylbaşnda
filan Londra’ya gidebildiğim için organik bağm
kopmuş oldu. Ama bizim tiyatromuz kurumsallaşt. Sekiz maaşl çalşan, yöneticileri var. Genel
sanat yönetmeni hâlâ Mehmet Ergen’dir, yöneticisi ise kurucu ekipten Leyla Nazl’dr.
Önümüzdeki günlerde yeni sinema veya tiyatro
çalşmalarnz var m? Nelerdir? Ya da siz özellikle ne yapmak istiyorsunuz?
21 Aralk’ta Kod Ad Venüs adl, Kbrs’ta çektiğimiz bir film vizyona girdi. Ben Adamos diye
Rum bir karakteri canlandryorum ve filmin tamamnda İngilizce konuşuyorum. Leyla ile Mecnun tüm zamanm aldğ için başka şeyler yapmak maalesef zor. Birkaç ay içinde Londra’dan
İngiliz yönetmen arkadaşm Ben Hopkins’in filminde oynayacağm. Filmin bir ksm burada bir
ksm orada çekilecek.
Pek çok filmde ve tiyatro oyununda izleyici karşsna çktnz. Ama Erdal Bakkal tiplemesiyle geniş kitleler tarafndan tannr oldunuz. Siz bu durumu nasl karşlyorsunuz?
Benim asl çkş işim Sinop’ta çekilen Parmaklklar Ardnda dizisiyle oldu aslnda. Türkiye beni
Gardiyan Ekrem’le tand ama Leyla ile Mecnun
bambaşka bir iş oldu tabii ki. Ben de komedinin
tadn çkaryorum. Onun dşnda hayatmda değişen pek bir şey yok; öncesine göre...
TÜVTURK Araç Muayene ÙstasyonlarÚ
28
İSTASYON
TÜVTURK, bir TÜV SÜD - DOÙUÜ - BRIDGEPOINT ortaklÛØÛdÛr.
www.tuvturk.com.tr
Güven verir.
De¤er katar.
TARİHTEN SAYFALAR
ATİ
LOM K
İ
Ç
MÖ 330
MÖ
300’
0’LE
0’
L R MA
LE
M LA
LATY
TY
T
YA-AR
A-AR
ARSL
S A
AN
NTE
TEPE
PE
İK
DİP
ZL
İ
G
OK
GİZLİL
Başlangçta kelime ve bilginin iktidar
vard. Tarih boyunca devletler ve
hükümdarlar, diplomatik yazşmalarn ve
srlarn korumak için yaratc yöntemler
geliştirdiler. Dün olduğu gibi bugün de
iktidarn ve onu korumann yolu, bilgiyi
gizlemek ve gizleneni bulmaktan geçiyor.
Ama artk Wikileaks’ten sonra, belki de
eski klasik usullere geri dönülecek.
İşte farkl coğrafya ve kültürlerden,
Antik Çağ’dan 20. yüzyla gizli belge
yazma, saklama, iletme, szdrma
ve ele geçirme teknikleri...
MÖ
Ö 330
300’
0 LE
0’
L R ME
M Z
ZO
OPO
POTA
TA
TAMY
AMY
MYA
A
Kille iyice kapat,
silindir mührü bas
Şahsa yazl tablet,
toprak zarfn içinde
Mühür, tarih öncesi çağlarda da aidiyet bildirmenin ötesinde, malzemenin bulunduğu yerde korunmasn ya da güvenle yerine ulaşmasn sağlyordu. Malatya Arslantepe’de yaklaşk MÖ
3300-3000’lere tarihlenen en eski saray yaplarndan birinde bulunan 5 bin kadar bulla (kil parças) parçasnn çoğunda, bilinen ilk mühür basklar
görülmektedir. Damgalar 150 kadar farkl mührü,
yani kalabalk bir yönetici grubu olduğunu gösterir.
Kişiler herhangi bir şeyin içerisindeki malzemenin kendilerine ait olduğunu ya da kendilerinin kontrolünden geçtiğini göstermek için bunu
skca bağlar, ipleri yumuşak bir kil parças ile skştrr ve üzerine mühürlerini basarlard. Kil kuruyunca mühür izi de kurur ve mühürlü kil tahrip
edilmeden açlamazd. Tercihe göre değişik figürler, dinî konular, desenlerle bezenmiş bu mühürleri hazrlamak çok zor ve pahal bir işti. Her biri
farkl olduğu için, ilgili malzemenin mühür sahibince kapatldğ rahatlkla anlaşlrd. Mühürlü
kil parçalar açldktan sonra muhataplar tarafndan saklanr. Ayn mühür bir daha kullanldğnda eski kil sayesinde kontrol edilebilirdi.
Silindir mühürler MÖ 4. bin yln ikinci yarsndan MÖ 1000’lere kadar Anadolu, Ortadoğu,
İran ve Msr gibi bölgelerde ambarlar, küp, torba, kutu, sepet gibi taşma malzemesini korumak
ve ilgiliyi tanmlamak için kullanld. Yaznn kullanlmaya başladğ dönemlerde de
bu mühürler kil tabletlerin üzerine
baslrd. Genellikle 2,5 cm yüksekliğinde, 1,5 cm çapnda olan bu taş
mühürler, hem gönderilen mesajn
açlmadğn hem de mesajn sahibini teyit ediyordu.
Yaznn Mezopotamya’da yaklaşk MÖ 3300’lerden itibaren kullanlmaya başlamas ile sözlü bilgiler kayt altna alnr oldu. Ticarette, bölgeler, devletler, insanlararas ilişkilerde bir dönüm noktas
olan yaznn kullanm, ksa süre sonra güvenlik
sorunlarn ortaya çkard. Uzaktaki muhataba yazlan özel bilgilerin başkalarnca okunmasn önlemek için oluşturulan tedbirlerin en ilginçlerinden
biri, kil tabletin yine kilden bir kaplama, yani kilden bir zarf içerisine alnmasdr. Bazlar krlmş
olarak günümüze ulaşan bu zarflardan hâlâ açlmamş örnekler vardr. Ülkemizde Kayseri yaknlarndaki Kültepe antik Kaneş’te bulunan Asur ticaret kolonisi kazlarnda ortaya çkarlan zarfl kil
tabletler, MÖ 1800’lerden günümüze ulaşmştr.
Kayseri-Kültepe’de
bulunan çivi
yazl tablet,
başkalarnca
okunmamas için
bir tablet zarfn
içine yerleştirilmiş.
Kil üzerinde 5
bin yllk mühür
izleri... Killer,
kabartma
desenlerin
sardğ küçük
bir el silindiri
vastasyla
mühürleniyordu.
Trabzon hükümdar III. Aleksios
Komnenos ve eşi Teodora’nn altn
mühürlü fermann süsleyen minyatür,
1374. Bizans İmparatoru İoannes
Komnenos’un kurşun mührü, 12. yüzyl.
30
İSTASYON
İSTASYON
31
TARİHTEN SAYFALAR
ATİ
LOM K
İ
Ç
İK
DİP
İZL
G
K
O
GİZLİL
MÖ 250
5 0’
0 LE
L R AN
ANTİ
T K ÇİİN
Tİ
MÖ 100
00’L
’LER
ER ROM
OMA
A
Görünmez mürekkep
ve Sezar Şifresi
Kurşun mühürlü metinler
Bizans’tan yadigar kald
Bir Ortaçağ klasiği:
Yumurta diplomasisi
Gizlilik konusunda en tavizsiz uygulamalara imza
atan milletlerin başnda Çinliler gelir. Antik dönemde başlayp uzun süre devam ettirdikleri bir “diplomatik” haberleşme uygulamas, iletilecek mesaj ipek
kumaş üzerine yazp, bunu balmumuna batrp top
şeklinde elçiye yutturmakt. Gerisi tahmin edilebilir.
Yine antik dönemde uygulanan diğer bir yöntem de, sürekli gizli yazşma yapan taraflar için
cevap anahtarna benzeyen, üzerinde ilk bakşta
bir anlam ifade etmeyen deliklerin bulunduğu eş
tabletler hazrlamakt. Sradan ticaret yazşmalar görünümündeki tabletlerin üzerine bu kalplar
yerleştirildiğinde, gizli mesaj ortaya çkard.
Modern çağlarda yaygn olan gizlilik uygulamas ise Çin hükümdarlarnn huzurlarna kabul
ettikleri Avrupal diplomatlara Çin’den uzun süre
ayrlma izni vermemeleriydi.
Roma diplomasisi ile özdeşleşmiş gizlilik pratiklerinden en yaygn, görünmez mürekkep kullanmakt. Gizli mesaj, gizli nitelikte olmayan
bir belge veya mektubun satraralarna görünmez mürekkeple yazlrd. Görünmez mürekkep
olarak süt, idrar, meyve suyu kullanlrd. Belge,
mum alevinde stldğnda, görünmez mürekkebin rengi koyulaşarak belirginleşirdi.
Jül Sezar tarafndan kullanlan ve daha sonra
Sezar Şifresi olarak anlan basit şifreleme yöntemi
de yine Romallarn gizli mesaj iletme yöntemlerinden biriydi. Tekli ikame yöntemine dayanan bu basit şifre, her harfi alfabede kendinden sonra gelen
üçüncü harfle değiştirmekten ibaretti. Daha büyük bir gizliliğin
arzu edildiği durumlarda kelimeler arasndaki boşluk da kaldrlrd. Bugünden baklnca,
krlmas son derece
kolay gözüken bu şifreleme tekniği, kriptolojinin bilinen ilk
örneği saylyor.
Roma dönemi boyunca özel metinler ve sevk edilecek malzeme iyice kapatlr ya da bağlanr; iplerin ucu balmumu gibi malzeme ile kaplanp üzerleri de yüzük şeklindeki mühürlerle mühürlenirdi.
Bizans döneminde bu gelenek devam etti, ama 4.
yüzyldan itibaren kurşun mühürler kullanlmaya başlad. Sadece hükümdar metinlerinde altn ve
gümüş mühürler de kullanlrd. Özellikle fermanlar bir iple bağlandktan sonra ipin iki ucu metal
pulun ortasndaki delikten geçirilir, ardndan bullaterion denilen ve içerisinde kişinin isteğine göre
metinler ve figürler bulunan mühür bu metal üzerine baslrd. İp ya da mühür koparlmadan açlamadğ için metinler koruma altnda olurdu. Bu
mühür ilgili yere ulaştğnda, ayn zamanda sahte
bir evrak olmadğn da garantilerdi.
Kurşun mühür kumaşlarn, depolarn, torba,
kutu gibi içerisinde eşya ya da mal sevk edilen her
çeşit malzemenin, harem dairelerinin kapsnn
mühürlenmesinde de kullanlrd. İstanbul Ayasofya Müzesi’nde İmparator İoannes Komnenos ve
eşi Eirene’nin yapya yaptğ büyük bir bağş gösteren mozaikte, imparatoriçe elinde bu tür mühürlü bir ferman tutmaktadr. Belgeler üzerinde korunan
kurşun mühürlerden
güzel bir koleksiyon
da Aynaroz manastrlarnn arşivlerinde saklanmaktadr. Kurşun
mühür geleneği
Bizans ile bağlantl Balkan devletlerinde de vard. Günümüzde de birçok devlet
dairesinde depolar ya da
müzeler halen benzer
şekilde mühürlenerek
korunmaktadr.
Ortaçağ’n gizli yazşma uzmanlar Papa’nn rahipleri ve Tapnak Şövalyeleri idi. Önce son derece basit olarak, kelimelerdeki sesli harfleri değiştirerek
başladklar şifrelemede kazandklar maharet, Gülün Ad ve Da Vinci Şifresi gibi romanlara konu olmuştur. Leonardo da Vinci’den bir nesil sonra yaşayan büyük Leon Battista Alberti, “Avrupa’nn ilk
şifrecisi” olarak bilinir. V. Nicholas döneminde Papalk tarafndan mimar olarak işe alnan Alberti, 1467’de yazdğ risalede Avrupa’nn ilk “çok alfabeli ikame prensibi”ne dayal şifresini Papa II.
Paulus’un kullanmna sunmuştu.
Ortaçağ’da, özellikle geç dönemde kullanlan diğer bir yöntem de “yumurta diplomasisi” idi. 15. yüzylda Napolili bilimadam Giovanni Porta’nn yöntemi yaygnlaşnca, gizli diplomatik yazşmalar
yumurta kabuğuna yazlr oldu. Sirkenin içine bir
tutam şap atlarak elde edilen karşmla yumurtann
kabuğuna yazlan mesaj, kabuktan yumurtann içine
szar; kabuktaki izler boya yardm ile gizlenir; mesaj ancak yumurta soyulduktan sonra okunabilirdi.
Cilann altndaki yaz,
kafa derisindeki mesaj
32
İSTASYON
1400
14
00
0’LLER
E AVR
V UP
U A
Balmumuna sarlp
elçiye yutturulan kağt
MÖ 500
00’L
’LER
’L
ER
R ANT
NTİK
İK
K YUN
U AN
A
Yunanllarn
kullandğ kafa
derisine gizli
mesaj yazma
tekniği Antik
Çin’de de
kullanld.
3330 DO
DOĞU
ĞU ROM
OMA
A
Herodotus’a göre Yunanllarn Perslere esir olmaktan kurtulmalarnn en önemli nedeni, yazşmalarn gizli tutabilmeleri olmuş. Bu bağlamda
tarihe geçen ve belgelerin gizliliğini sağlayan ilk
uygulama, cilas zmparalanan tahtaya gizli bilginin kaznmas ve tahtann tekrar cilalanmasdr.
Perslerin arasnda yaşamaya başlayan sürgündeki Sparta kral Demaratu, Serhas’n
Persepolis’i inşa etmeye başladğn ve nihayetinde
Sparta’ya
saldracağn
Kleomenes’e bu yöntemle
bildirir. Yunan-Pers münasebetlerinde, iletilmesi ivedi olmayan ama çok
gizli olan bilgiler ise belgeyi iletecek olan elçinin traş edilen kafasna dövdürülür ve saçlarnn yeniden
uzamas beklenirdi. Elçinin
kafas, mesajn muhatab tarafndan yeniden traş edilir, gizli mesaj bu şekilde okunurdu.
Jül Sezar
Viyana’daki
heykelinde özel
belgelerine
skca sarlmş
şekilde tasvir
edilmiş.
Bizans imparatoriçesi
Eirene ve eşinin
Ayasofya’ya
yaptğ bağş
gösteren altn
mühürlü fermann
betimlendiği
mozaik.
1 00
15
0 -1170
700’
0’LE
0’
LER
LE
R VE
VENE
NE
NEDİ
EDİ
DİKK FR
KFRAN
A SA
AN
A
Kraln istihbarat ofisi
XV. Louis’nin Fransa’da dolaşan bütün yazşmalar srdaşlarna açtrp, okutup, yeniden kapattrdğ Kara Oda’nn (Cabinet Noir) ilk örneği,
aslnda Venedik şehrindeydi. 16. yüzylda Avrupa “postas”nn çok büyük ksm Venedik üzerinden iletildiğinden, Venedikli tüccarlar para karşlğnda diplomatik yazşmalar okur, kopyalar
ve yeniden mühürleyerek dolaşma sokard. Çoğunlukla paray veren Papa, yazşmalar okunanlar da mevcut veya muhtemel Papalk düşmanlaryd. Özellikle
İngiltere’nin Tudor Hanedan’nn yazşmalar, Venedikli tüccarlara çok sayda papalk altn kazandrmştr.
Kendini Versailles Saray’nn
“Oval Salon”una kapayan
XV. Louis, resmî diplomasiye alternatif, kişisel bir
diplomasi de yürütmüştü.
Kraln bilgi kaynaklarndan
Charles Genèvieve d’Éon, belge
taşrken kadn klğna girerdi.
XV. Louis
İSTASYON
33
TARİHTEN SAYFALAR
İ
Ç
İK
DİP
İZL
G
K
O
GİZLİL
1 00’L
18
00’LLER AVR
00
V UP
UPA
A
1400
14
00
0’L
’LER
E DE
ER
DEN
N İİT
TİB
İBAR
AREN
AR
E OSM
EN
SMAN
AN
NLI İMP
MPAR
AR
RAT
ATOR
ORLU
OR
L ĞU
LU
Güvercin ayağna
bağlanan hayatlar
2. Dünya Savaş’nda bir “Amerikan
Güvercinin kritik haberleşmeler için kullagüvercini”. Kümese, “Fransa’daki
nlmas aslnda çok eski tarihlere dayanyor.
askerlerimizin hayatn kurtaran
Eski Msr’da ve Herodotus tarihinde buna
kuşlar” yazs aslmş.
ilişkin izlere rastlanyor. Yine antik Çin’de,
Cengiz Han’n seferleri srasnda, Abbasi halifeleri döneminde, Selçuklular ve Osmanllarda askerî, diplomatik, gizli mesajlarn bu
rn iletilmesi de özellikle savaşlar srasnda güveryolla iletildiği biliniyor. Anadolu’daki birçok kalecinlerle gerçekleştirildi. Fotoğrafn icadndan sonra,
de, örneğin Adyaman’daki Yeni Kale’de, bu iş için
özel olarak yaplmş güvercinlikler bugün hâlâ göçok sayda gizli belge ve görüntü içeren mesajlar bürülebilir. Haçl Seferleri srasnda Selahaddin Eyyuyük oranda küçültülebiliyor; ilaç tüplerine benzer
bi tarafndan kullanlan “Bağdat güvercinleri” veya
ağz kapakl alüminyumdan bir kap içine konuluAnadolu’daki tarihî isimleriyle “salma kuşlar”nn o
yordu. Bu küçük tüp ya güvercinin ayağna ya da
tarihlerde Bizansllar tarafndan da yetiştirildiği ve
sağlam tüylerinden birine bağlanyordu. 19. yüzyln
Bat’ya da götürüldüğü anlaşlyor. Evliya Çelebi’de
ikinci yarsnda, Avrupa’da pek çok ülkenin askerî
de bahsi geçen bu haberleşme yönteminin, modern
güvercinlik şebekesi vard. Güvercinler, uzun yllar
anlamda “posta güvercini” adn almas ise 1800’leraskerî, diplomatik bilgileri güvenli şekilde ulaştrdde gerçekleşti. Diplomatik gizlilik içeren mesajlalar; telgrafn yaygnlaşmasyla gözden düştüler.
1 00
19
0’LLER
E ABD
B -A
AVR
V U
UP
PA
34
İSTASYON
1900
19
00’L
’LER
ER ABD
BD-A
-AVR
VRUP
UPA
A
Mor makine, Enigma ve
nokta içinde mikrofilm
Soğuk Savaş’ taşyan
diplomatik çantalar
ABD 2. Dünya Savaş’nda Japonlar’n diplomatik
yazşmalar için kullandğ Mor Makine’nin (Purple Machine) bütün gizlerini çözmüştü. Bu yazşmalara erişim son derece snrl tutuldu. Ekip, Başkan
Roosevelt’in bile belgeleri okuduktan sonra elinde tutmasna izin vermiyordu. 1941’de Japonlarn
227 diplomatik mesajnn 223’ü çözülmüştü. Baz
tarihçilerin “Pearl Harbour basknndan ABD’nin
haberi vard” iddias, mesajlarn 1960’larda yaymlanmasyla ortaya atld. Şifreleme ve
şifre krma yarşnn başkahramanlarndan biri de hiç şüphesiz Enigma
makineleriydi. Bunlarn tamam çözüldü. Nazilerin kullandklar diğer
Enigm
a
bir mesaj gizleme yöntemi de mikrofilm noktalaryd. Gizli yazşmalar
mikrofilm haline getiriliyor; daktilo makinesi ile vurulan bir nokta boyutuna indirgeniyor ve bu
nokta, gizli olmayan bir belgede, bir cümlenin sonuna yine nokta olarak
yerleştiriliyordu.
“Diplomatik çanta” ya
da Franszca söylenişiyle “valise diplomatique” terimi, diplomatik misyonu olan belge
veya eşyalarn taşndğ her türlü paket için
kullanlr. Bir zarf, kese
veya büyük bir konteyner şeklinde olabilecek
bu “çanta”nn mahremiyet seviyesi yüksektir.
Bu paketlerin üzerinde statülerini belli eden bir
işaret olduğu sürece, bu çantalar dokunulmazdr.
Terimin popülerlik kazanmas Soğuk Savaş
yllarna rastlar. 1961’de Viyana’da yaplan “Diplomatik İlişkiler Kongresi”ne katlan 200’e yakn
ülke, aralarnda kullanacaklar diplomatik çantann kullanm pratiklerine resmiyet kazandrd. Buna göre, diplomatik kuryelerin taşdğ bu
çantalar sadece resmî belge ve araçlar içerebilirdi, gönderildikleri kişiden başkas tarafndan açlamaz ve alkonulamazd.
Diplomatik
çanta: Mahrem
belgeleri
ulaştrmann en
sağlam yolu.
Osmanl döneminde hassas ve gizli bilgi içeren belgeler, işinin ehli sanatkarlar tarafndan
taklit edilemez ve çözülemez biçimde yazlrd. Divan- Hümayun’dan çkan yazlar yazanlar,
saklayanlar ve muhatabna iletecek olanlar, özel eğitim görmüş, dürüst, güvenilir, sr
saklayan, yazşma usullerini ve kanunlar bilen seçilmiş kişilerdi.
Siyakat yazs:
Yüksek gizlilik
Siyakat, harflerin yazlş, ifade biçimi,
yazm tekniği gibi kendine özgü kurallar dolaysyla okunmas ve yazlmas özel
eğitim ve uzmanlk isteyen bir yaz çeşidiydi. İşlemlerin zamannda ve hzlca yazlmas, kağttan tasarruf (siyakatle
yazlmş bir sayfalk bir yaz, rika yazs
ile 5-6 sayfa tutar), meseleyi ksa ve özlü
bir şekilde kaydetme ihtiyac yannda;
siyakatn asl önemi, bir tür şifre özelliği taşmas, bilginin gizliliği ve güvenliğini sağlamasyd.
15. yüzyldan itibaren kullanlmaya
başlayan siyakat, bütün mali muamelatn, tapu-tahrir kaytlarnn yazlmasnda 19. yüzyln son çeyreğine kadar
kullanlmştr. Bütün mali kaytlar hemen tamamyla siyakatle yazlmştr;
buna tapu-tahrir defterleri de eklenince Osmanl Devleti’nin iktisat tarihi ile
alakal belgelerin tetkikinin siyakat yazsn bilmeyi gerektirdiği anlaşlr.
Ksaltma ve kalplardan, kendine has deyimlerden, ekseriyetle noktasz yazlan harflerinden dolay okunmas ve yazlmas
zor olan siyakat, bilhassa mali hususlarda yüksek güvenlik gerektiren veya gizli kalmas gereken belgelerde, üzerine ilave bilgi eklenmesi veya
değişiklik yaplmas gibi müdahalelerin önüne
geçmek için geliştirilmişti.
Osmanllar, siyakat yazsn İlhanllarn kullandklar usulü esas alarak, ancak zaman içinde kendi
ihtiyaçlar çerçevesinde geliştirerek Fatih döneminden 19. yüzyl sonlarna kadar kullandlar. II. Mahmud döneminden itibaren yavaş yavaş kullanmdan
düşen, Tanzimat sonras muhasebe kaytlarnda
kullanmna son verilen siyakat eski önemini kaybetmiş; 19. yüzyln sonuna gelindiğinde bunu okuyup yazabilecek kişi bulunamaz olmuştur.
SER VERİP, SIR VERMEYEN MEMUR:
Server Dede
Arşiv
Arş
Ar
rrşşiv
iv Belgelerinde
Bel
Be
B
eellgge
gel
eelleri
eriind
er
nnde
ddee Siyakat
Siiya
S
yyakkat
at Yazs,
Yaz
Y
Ya
azs
s
ss, 1989
198
9989
8899
ATİ
LOM K
Bir tür şifre olan siyakat yazsyla
yazlmş, okunmas son derece zor bir
ödeme emri, 1777.
Osmanllarda belge ve bilginin güvenliğinin sağlanmasnda alnan ilk tedbir,
personelin güvenilir kişilerden seçilmesiydi. Bu şahslarda aranan özellikle r, dürüst ve güvenilir olmalar, sr saklamalar,
yazşma usulleri ve kanunlar bilmeleriydi. Server Dede’nin hikayesi, bu tip memura trajik bir örnektir. 1767’de taputahrir defterlerinin -devletin arazi ve mal
varlğnn kaydedildiği defterler- saklandğ Defterhane’de memur olan Server
Efendi, bir gece padişahn talep ettiği bir
defteri: “Padişahm af buyursun. Kanun
üzere gece dşarya defter çkarlmaz” diyerek göndermez. Gazaba gelen Sultan
III. Mustafa, Server Efendi’nin idamn
emreder. Fakat sonra, gece dşar defter
çkarlmasnn Fatih
döneminde bir kanunla yasaklanmş olduğu ortaya çknca,
Server Efendi için bir
türbe yaplmasn emreder. Hikaye halk
arasnda yaylr. Server Efendi’nin mezar
da ziyaretgah olur.
Server Dede’nin Sultanahmet’te
Tapu Kadastro Müdürlüğü’ndeki
mezartaş ve kitabesi: “Ser verip sr
vermeyen Server Dede Ruhuna ihlâs ile
el-fatiha” Sene: 1180 (1767)
Bu konu NTV Tarih dergisinden özetlenerek alnmştr, NTV Tarih abone hatt: 444 18 59 veya 0 850 222 18 59
İSTASYON
35
YEME-İÇME
Dosa (Hint Krebi)
Doğu’nun egzotik tatlar
Hemen hemen her yemeğinde
birden fazla baharat kullanlan
Hint mutfağ doğduğu topraklar
kadar gizemli tariflerle dolu.
bir yemek) ve Xacuti (haşhaş, hindistan
cevizi, kurutulmuş ac biber ile kuzu eti
ya da tavuk etinden yaplr) gibi dünyaca tannmş yemekleriyse Portekiz
miras. Dini inanşlarn yeme-içme
kültürünü büyük oranda etkilediği Hindistan’da özellikle müslüman
nüfusun fazla olduğu kesimlerde et tüketimi oldukça az. Kültür, rk yaps ve
coğrafi farkllklar Hint yemeklerini çeşitlendiren önemli unsurlar. Bu açdan ülke mutfağn
bölgelere göre değerlendirmek daha doğru.
Tarmsal verimliliğin yüksek olduğu Kuzey
Hindistan’da yemeklerde daha çok buğday ve tahl
ürünleri kullanlrken, güneyde ana malzeme pirinç. Kuzeyde yemeklere tat katmak için soğan ve
kişniş; güneyde ise hindistan cevizi ve egzotik baharatlar tercih ediliyor. Doğu Hindistan yani Bengal bölgesinde ise daha çok hardal gibi sert aromal
baharatlar kullanlyor. Bengalliler krmz et yerine daha çok deniz ürünlerini tercih ediyor. Ülkenin en zengin yemek seçenekleri Kuzeybat bölgelerinde sunuluyor. Buradaki en popüler yemek,
pilav ve kuzu etinden yaplan Biryani.
Genel kannn aksine Hint mutfağ sadece vejetaryen tariflerden oluşmuyor. Vejetaryenlik domuz
etini haram sayan müslümanlarn ve inekleri kutsal sayan Hindularn yoğun olarak yaşadğ güney
bölgelerde hakim. Bu yüzden Güney Hindistan’da
daha çok pilav tüketiliyor ve yemekler daha baharatl. Güney mutfağnn önemli bir özelliği de yemeklerin tabak, kaşk, çatal kullanlarak değil elle yenmesi. Güneylilerin inanşlarna göre elle yemek, yemeği
doğrudan hissetmenizi sağlyor. Bölgeye özgü ye-
MALZEMELER
2 fincan pirinç
½ yar haşlanmş pirinç (tercihe göre)
3-4 fincan siyah mercimek
1 yemek kaşğ çemen otu tohumu
Bit rutam tuz
HAZIRLANIŞI
Siyah mercimek ve pirinçleri bir gece
önceden ykayp en az sekiz saat suda
bekletin. Eğer yar haşlanmş pirinç
kullanmayacaksanz, suda bekleyen
karşm biraz pişirdikten sonra akşkan
kvama gelecek kadar karştrcdan
geçirin. Karşm krep hamuru kvamna
gelince geniş bir kabn içine dökerek,
scak bir ortamda 8 ila 10 saat
mayalanmasn bekleyin. Hazrlanan
karşm kzgn tavaya ince yapraklar
şeklinde yayp pişirebilirsiniz. Elde
ettiğiniz mayal karşm buzdolabnda
5 ila 6 gün saklayabilirsiniz.
HİNT
MUTFAĞI
YAZI: BURCU SEVER
Kolay Kuzu Biryani
MALZEMELER
1 yemek kaşğ balti köri ezmesi
500 gr yağsz küp küp doğranmş kuzu eti (bacak, steak, boyun filet)
200 gr basmati pirinç (soğuk sudan geçirilmiş)
400 ml et suyu (kuzu ya da tavuk)
200 gr spanak
HAZIRLANIŞI
Geniş scak bir tavada, köriyi aromas yaylana kadar stn ve kuzu etlerini
ekleyin. Her taraf kahverengi olana kadar pişirin. İçine pirinçleri atn ve iyice
karştrn. Su kaynaya kadar bekleyin ve kapağn tapatp, orta ateşte 15 dakika
pirinçler pişene kadar bekletin. Servis etmeden önce spanak yapraklarn da
ekleyip karştrn ve beş dakika daha buharyla pişmeye brakn.
ÜSTTE: NICHOL A S DEV ORE/STONE/G ETTY IMA G E S T UR K EY
36
eyaletten oluşan, nüfusu 1 milyar snrnn üzerindeki iki ülkeden (diğeri Çin) biri olan Hindistan’da 16 farkl dil konuşuluyor. Ülkenin kültürel çeşitliliğinde,
bu astronomik rakamlarn yan sra tarihi boyunca farkl rk ve kültürlerin işgali altnda kalmasnn etkisi büyük. Bu etkinin en belirgin gözlendiği alanlardan biri de Hint mutfağ.
Geçmişi MÖ 7000’e uzanan Hint mutfağnn badem ve kaju gibi kuru yemişlerle yaplan Moğol usulü pişirme teknikleri İran ve Arap; Çay kültürü İngiliz; Vindaloo (krmz et, şarap ve sarmsakla yaplan
meklerin çoğu da çatal bçak kullanmna gerek brakmyor zaten. Tamilce şehrine özgü ünlü Dosa en
meşhurlarndan. Mayal krep olarak adlandrlabilecek bu yemek pirinç ve siyah mercimekle yaplyor.
Genellikle kahvaltlarda sambar ve chutney gibi baharatl soslarla birlikte servis ediliyor.
Hindistan’da yemek yerken çatal, bçak ve tabak
kullanmamann bir avantaj da bunlarn temizliği konusunda endişe duymanza gerek kalmamas.
Hindistan’da nerede ve ne yediğinizin sağlğnzn
ve seyahatinizin selameti açsndan önemi büyük.
Hindistan’a gidenlerin et yememesi (yenirse de şk
ve nispeten lüks restoranlarda yenmesi) daha sağlkl bir tercih olabilir. Çünkü zaten az bulunan etlerin kalitesi oldukça düşük. Hijyen kurallar ise
Avrupa standartlarnn çok altnda. Hindistan seyahatleri srasnda en güvenilir ve uygun fiyatl alternatifler, özellikle tren yolculuklarnda istasyon
restoranlarnda bulunabilir.
MUTFAĞIN TEMEL TAŞI BAHARAT KARIŞIMLARI
Etli ya da etsiz bütün Hint yemeklerinin ortak
noktas hepsinin kendine has baharatlarla hazrlanyor olmas. Köri, siyah kimyon ve hardal taneleri, tarçn çubuklar ve zencefil Hint yemeklerinde en çok kullanlan baharatlar. Köri bunlar
arasnda saylsa da aslnda bir baharat değil, birden fazla baharattan oluşan bir karşm. Körinin
bilinen kesin bir reçetesi yok. Tüm dünyada olduğu gibi Hindistan’da da çok sevilen bu baharatn
nesilden nesile değişen formülleri var. Usta Hint-
li aşçlar kimi zaman bir köri bahar üretmek için
25 çeşitten fazla baharat kullanyor. Ama çoğu tarifin içinde mutlaka kişniş, zerdeçal, kimyon, çemen ve krmz biber bulunuyor. Körinin ac ve
ağr tadn dengelemek için Hint yemeklerinin yannda genellikle yoğurt ve meyve veriliyor. Aslnda çoğu yemek yoğurtla servis ediliyor. Hatta baharatl yoğurt karşmlarndan oluşan içecekler de
yemekle birlikte geliyor.
Hindistan’da baharatlar genellikle tohum halinde satlyor ve kullanlacağ zaman çekilerek taze
olarak tüketiliyor. Çok yaygn bir başka kullanm
şekli ise masala denilen değişik karşmlar. En popüler masala karşmlarndan biri garam masala.
Tipik bir Hint versiyonu garam masalada; siyahbeyaz karabiber, karanfil, tarçn, kimyon tohumu
ve siyah, kahverengi ve yeşil kakule bulunuyor.
Bunun dşnda chana masala –chana Hintçe nohut anlamna geliyor ve karşm nohut yemeğinde
kullanlan bir karşm- ve pirinç pilavnda kullanlan pulau masala kullanm da oldukça yaygn.
Hint yemeklerinde kullanlan baharatlar kadar bunlarn nasl kullanldğ da yemeğin lezzetine katkda bulunuyor. Bu yüzden baharatlar genellikle bir tavada ghee denilen hayvansal ya da
bitkisel yağlarda stlp yemeklere katlyor. Kişniş,
kimyon ve tarçn gibi baharatlar bazen yağsz olarak scak tavada 30 saniye kadar çevrildikten sonra yemeklere ekleniyor. Hiç değişmeyen bir kuralsa
yemeklere hafif aromal baharatlarn en son, güçlü
aromalarn ise daha önce eklenmesi.
İSTASYON
37
SAĞLIK
Sağlğn vazgeçilmez şart
İYİ BESLENMEK
Sürekli iyi ve dengeli beslenmekten bahsedip duruyoruz.
Peki sağlkl beslenmek neden bu kadar önemli?
D
oktor Osman Müftüoğlu’na göre iyi beslenmek sağlğn vazgeçilmez şart. Öyle
ki, iyi beslenen ve yeteri kadar hareket eden biri kolay kolay hastalanmyor.
Buna bir de düzenli uyku ve huzurlu hayat eklenirse sizi alt etmek neredeyse imkansz.
Müftüoğlu iyi beslenmeyi şöyle tanmlyor:
“Sadece ne kadar değil, neyi ne oranda, ne sklkta ve nelerle birlikte yediğinizi ayarlamak, daha
da önemlisi yiyip içmekten zevk almaktr. İyi beslenmek pahal şeyler tüketmek anlamna gelmez.
Semt pazarndaki turp, lahana, karnabahar, maydanoz, istavrit ve hamsi en az altn çilek, mango
veya somon füme kadar değerli ve besleyici.”
Sağlkl beslenenler kendilerini her zaman
daha rahat ve dinç hissediyor. Hastalğa yakalanmalar güç olduğu gibi, hastalandklarnda iyileşme süreçleri de daha hzl. Doğru besinler yeteri
miktarda alndğnda, beyin daha iyi çalşyor ve
hafza güçleniyor. Vücudun verimi artyor, bağşklk sistemi kuvvetleniyor. Doğru gda tüketimi,
iyi yaşlanmann da ilk şart. Yllarla birlikte vücudumuzdaki hücreler, hem genetik yaplar itibariyle hem de çevresel nedenlerle ykma uğruyor.
Tükettiğimiz besinlerin bir ksm enerjiye dönü-
şürken, kullanlmayan ksm okside olarak kanser gibi hücre yapsnn bozulmasyla ortaya çkan
hastalklara zemin hazrlyor, serbest radikaller
denilen toksinlere dönüşüyor. İyi beslenen birinin hücreleriyse daha az ykma uğruyor. Ayrca
vücut, ykm sürecine karş daha güçlü direniyor.
Zira sağlkl sebze ve meyvelerin birçoğu, besinlerin okside olmalarn engelleyen ve bağşklk sistemini güçlendiren antioksidan özelliklere sahip.
Baz kanser türleri, şeker hastalğ, hipertansiyon,
kalp krizi, felç, obezite, artrit, kemik erimesi, alzheimer hastalğ ve panik atağn kötü beslenmeyle bire bir ilişkisi var.
İyi beslenen birinin ruhsal sorunlarla karşlaşma olaslğ daha az. Çünkü stresin vücudunuzu ele
geçirmesi zorlaşyor, uyku daha kaliteli oluyor. Kişi
ruhsal yönden dayankl hale geldiği için depresyon
gibi ruhsal sorunlarla daha az karşlaşyor. Ksacas sağlkl beslenmek hem fiziksel ve psikolojik olarak yüksek yaşam kalitesi için ilk kural. İyi beslenmek daha iyi yaşamak demek.
Sağlkl beslenmeye dair önemli bir son notumuz var: Bir sağlk sorununuz varsa, doktorunuz
önderliğinde, bu sorunu artran veya azaltan yiyecek ve içecekleri dikkate alarak beslenin.
Kötü beslenme
Alzheimer’ tetikliyor
Panik atak beslenmeyle
yakndan alakal
Alzheimer hastalğnn yaşllkla birlikte geliştiği düşünülüyor,
nedeni tam olarak belirlenemiyordu. Oysa ki son dönemde yaplan
araştrma sonuçlar, çocukluk ve orta yaş dönemindeki beslenme
alşkanlklarmzn Alzheimer’n belirleyicisi olduğunu söylüyor.
Vücutta insülin direncine yol açan bol şekerli gazl içecekler, zararl
yağlar içeren kzartmalar ve işlenmiş besinler, vücudun damar
duvarnda ve sinir hücrelerinde tahribata yol açyor. Sonuç olarak
hafza ve bellekle ilgili sorunlar gelişiyor ve Alzheimer hastalğna
davetiye çkyor. Bu hastalktan korunmak, çocuklarmza sağlkl
beslenmeyi öğretmekle başlyor.
Panik atak beklenmedik zamanlarda ve beklenmedik şekillerde
ortaya çkyor. Panik atak nöbeti srasnda hasta, korku, kayg ve
bunalma gibi sorunlar öyle yoğun yaşyor ki, yaplan tetkikler
sonucunda fiziki bir rahatszlğ olmadğna inanmayarak doktordan
doktora dolaşyor. Panik atak psikolojik bir atak ve beslenme
düzeniyle yakndan alakal. Dengesiz ve kötü beslenme, bunun
dşnda birçok farkl psikolojik sorunun da tetikleyicisi olabiliyor.
Psikolojik bozukluklar genellikle B1, B3 ve B12 vitaminlerinin
eksikliğinde ortaya çkyor. Bu vitaminlerden yana zengin gdalar
beslenme listenize dahil edin: Pirinç kabuğu, sebze-meyve, tam tahl
ürünleri, süt, peynir, yumurta, karaciğer, böbrek ve et.
Ataklar tetikleyen kötü beslenme alşkanlklar ise şöyle:
■ Kafeinli besinleri fazla tüketmek
■ Her gün fast food ile beslenmek
■ Yumurtann beyazn tam pişmeden tüketmek
■ Fazla karbonhidrat ağrlkl beslenmek
■ Tek tip beslenmek
■ Vejetaryen tip beslenmek
■ Uzun süre aç kalmak
■ Hzl kilo vermek
■ Düşük kalorili diyetler yapmak
Sağlkl beslenmek için bunlar mutlaka yapn
■
38
İSTASYON
Güne mutlaka güçlü bir kahvaltyla
başlayn.
■
Günde 2,5-3 litre su için.
■
Kola, gazoz gibi şekerli ve kafeinli
içeceklerden uzak durun.
■
Haftada 2-3 gün balk tüketin.
■
Bütün yemeklerinizde zeytinyağ
kullanmaya özen gösterin.
■
B vitamini açsndan zengin
besinleri listenize aln.
■
Geleneksel veya Akdeniz beslenme
tarzn tercih edin.
■
Her gün yoğurt ve yumurta gibi
proteinli gdalar tüketin.
■
Glisemik indeksi yüksek
besinlerden kaçnn: Patates
püresi, pirinç pilav, beyaz ekmek,
msr gevreği, balkabağ, bezelye,
üzüm, incir, kavun ve her türlü
şeker bunlarn başlcalar.
■
Şeker ve şekerli gdalardan uzak
durun.
■
Mercimek ve nohut gibi kuru
baklagillerle tam tahll gdalar
tüketin.
■
Ceviz, fndk ve bademi aşrya
kaçmadan her gün tüketin.
■
Çay –yeşil ve siyah- ihmal etmeyin.
Fakat kahve ve demli çay aşr
tüketmeyin.
■
Her gün bir elma yiyin.
■
Yeşil biber, brokoli, lahana,
turunçgiller, yeşil yaprakl sebzeler,
çilek, tam tahllar, zeytinyağ, yağl
balklar, domates, yeşil, sar ve
turuncu sebze ve meyveler, siyah
üzüm çekirdeği, yeşil ve siyah çay,
elma, soğan, yağsz et, mayal
ekmek, tahllar ve srgan otu gibi
antioksidan besinleri bolca tüketin.
İSTASYON
39
SAĞLIK
İLAÇLA BİRLİKTE
GREYFURT
ZEHİRLEYEBİLİYOR
GÖZ KURULUĞUNUN
GETİRDİĞİ RİSKLER
■ Zaman zaman
gözümüzün kuruduğunu
hissettiğimizde bunu
alerjiye, iklim koşullarna
ya da fazla okuma sonucu
gözümüzün zorlanmasna
bağlarz. Göz kuruluğu
gözyaş üretiminin
azalmasyla oluşur. Net
bir görüş için hayati
bir öneme sahip olan
gözyaş, enfeksiyonla
savaşmann yan sra,
gözün önemli ölçüde
beslenmesini de sağlyor.
Uzun süreli göz kuruluğu,
gözün ön ksmnda
kalc hasar, enfeksiyon
ve görmede ciddi
■ Yeni sonuçlanan
Uzmanlar
depresyonu
gribin
zatürreeye
çevirmesine
benzetiyor:
Böyle
durumlarda
yardm şart.
DEPRESYONDAYSAN, DİRENME
■ Depresyonda hissetmemize rağmen psikolog yardmn reddediyoruz. Bazlarmz “deli” veya
benzeri sfatlarla tanmlanmaktan korkuyor; kimi depresyonu bir hastalk olarak kabul etmiyor;
kimi bunu bir kişilik zayflğ olarak alglayp üstüne gitmekten çekiniyor. Ve bazen sebep yalnzca
finansal güçlükler oluyor. Oysa ki, depresyon bedenin yardm çğlğ. Yaşadğmz olaylar hayatla
baş etme yeteneğimizin çok üstüne çkabilir. Buna rağmen ayn koşullarda yaşamaya srar
ettiğimizde, sistem neredeyse kendini kapatyor ve sizi hayattan el ayak çekmeye zorlar gibi
kendini dinlendirmeye çalşyor. İşler bu noktaya geldiğinde yardm almak şart. Bir psikiyatr bunu
çok güzel tarif ediyor: “Grip olduğunuzda ilaç bile almadan dinlenerek iyileşebilirsiniz. Ancak grip
zatürreeye çevirdiğinde doktor tedavisi olmadan iyileşmeniz imkanszdr. Depresyon da zatürree
gibidir. Depresyon dönemlerinizi yardm almadan atlatmaya çalşmak yalnzca sisteminizi
daha fazla yormaya yarar. Yaşam koşullarnzla kendi başnza baş edebilecek olsaydnz, zaten
depresyona girmezdiniz.” Sonunda hayatnz daha keyifli bir şekilde yaşamak varken neden
tükenmiş bir şekilde zorluklarla debelenip durasnz ki...
RAKAMLARLA
TÜRKİYE’DE 2012’DE
İLAÇ KAÇAKÇILIĞI
295
2012 içerisinde yaşanan
vaka says
534
Hakknda yasal işlem
yaplan kişi says
5 milyon 620 bin 776
Operasyonlarda ele
geçirilen ilaçlarn TL
cinsinden diğeri
1 milyon 873 bin 592
Ele geçirilen ilaç says
1 milyon 576 bin 101
Ele geçirilen ilaçlar
içerisinde cinsel içerikli
olanlarn says
200 bin 903
Ele geçirilen zayflama
ilac says
DİŞ SAĞLIĞINI
KORUMANIN
KOLAY YOLU
■ Dişleri sarartan
ürünlerin başnda sigara,
kahve, çay, koyu renkli
gazozlar ve meyve sular
geliyor. Yllar geçtikçe
belirgin hale gelen
diş lekelerini oldukça
pahal yöntemlerle
beyazlatmaya
40
İSTASYON
çalşyoruz. Oysa
basit yöntemlerle
dişlerin beyazlğn
ve sağlğn korumak
mümkün. Karbonatla
dişleri frçalamak bu
yöntemlerin başnda
geliyor. Kereviz, elma,
armut ve havuç, tükürük
salgsn artrarak dişlerin
arasnda kalan yemek
artklarn temizliyor.
Diş hekimleri tükürük
artrc özelliğiyle sakz
çiğnemeyi de hararetle
öneriyor. Zira tükürük,
dişlerin çürümesine
neden olan asidi zararsz
hale getiriyor.
bir araştrmaya göre
greyfurtla birlikte alnan
ilaçlar vücutta zehir
etkisi yaratabiliyor.
Araştrmann sonuçlar
greyfurtun ilaçla birlikte
tüketildiğinde karaciğer
ve bağrsaklarda çözülme
işlemini durdurarak aşr
doza yol açabildiğini
ortaya koydu. Tansiyon,
kanser ilaçlar, kolestrol
düşürücüler ve organ
nakli sonras bağşklk
sistemini basklamak
için kullanlan ilaçlar bu
riski taşyor. Greyfurttaki
furanokumarin
maddesinin ilaçlar çözen
enzimleri öldürdüğünü
belirten uzmanlar
bunun da ilacn vücudun
kaldramayacağ kadar
büyük ksmnn sindirim
sisteminden çkmasna
yol açtğn söylüyor.
SÜT MÜ YOĞURT MU?
■ Süt ve yoğurdu
birbirinden ayrn.
Türkiye’de yaşayanlarn
çoğunun sütte bulunan
laktoza karş alerjisi
var. Yoğurtta ise böyle
bir sorun yok. Aksine
mayal bir yiyecek olan
yoğurdun sahip olduğu
probiyotik bakteriler
sindirim sistemi için son
derece faydal. Süt yüksek
oranda kalsiyum içeriyor.
Ancak içeriğindeki
yoğun protein,
vücudun asidik yapsn
artrdğ için kemikleri
kuvvetlendirmekten
ziyade kemiklerden
kalsiyumu çekiyor. Öte
yandan yoğurt, tam
tersine kemik yapsn
güçlendiriyor. Bu farklar
yüzünden doktor ve
diyetisyenlerin tercihi
yoğurttan yana.
BAHARATTAN
■ Birçok ciddi hastalğn temelinde
enfeksiyonlarn yattğn biliyoruz. Üç lezzetli
besin, bedeninizi enfeksiyonlara karş koruma
görevi üstleniyor: Enginar, antep fstğ ve
çilek. Bunlar tüketerek hem ağz tadnz hem
bedeninizi koruyun.
10
Bir kutu gazl
içecekte
tam 10 çay
kaşğ şeker
bulunuyor.
OFİS ÇALIŞANLARINI
BEKLEYEN TEHLİKE: DVT
KALKAN
■ Sağlğmz üzerindeki iyileştirici ve koruyucu etkilerini uzun
zamandr bildiğimiz baharatlarn as takm: Fesleğen, tarçn,
ac krmz biber, sarmsak, kimyon, zerdeçal, biberiye, zencefil,
keklikotu ve kekik. Yalnz lezzetli yemekler için değil, sağlğnz
adna bu baharatlar alşveriş listenizden eksik etmeyin ve
olabildiğince sk tüketin.
İnsanlk AIDS savaşn kazanyor
Lezzetli savaşçlar
bozulmalara yol açabilir.
Bunun önüne geçmenin
en etkili yolu her
eczanede bulabileceğiniz
suni gözyaş kapsülleri.
Kuruluk hissettiğiniz
zamanlarda gözünüze
damlatacağnz suni
gözyaş, gözünüzü hem
rahatlatr hem de korur.
■ Dünya Sağlk Örgütü’nün HIV virüsünün
yaylmas ve etkileriyle ilgili elde ettiği
son veriler virüsle mücadelede başarl
olunduğunu ortaya koyuyor. 1 Aralk
Dünya AIDS Günü’nde paylaşlan rakamlara
göre 2011 yl içerisinde 1 milyon 700 bin
kişi HIV bağlantl hastalklar nedeniyle
hayatn kaybetti. Bu rakam bundan
10 yl önce 3 milyon 200 bin kişinin
AIDS’e yakalandğ ve tamamna
yaknn hayatn kaybettiği göz önüne
alndğnda hastalkla mücadelede büyük
bir aşama kaydedildiğini gösteriyor.
■ Uzun süre oturarak çalşmak Derin Ven
Trombozu’na (DVT) yani bacak damarlarnda kan
phts oluşmasna yol açyor. Oluşan phtlar zaman
geçtikçe damar tkayarak bacağn kesilmesine,
kalbe giderek kalp krizine, beyne giderek beyin
kanamasna yol açabiliyor. İşin en ürkütücü yan,
DVT’ye maruz kalanlarn yüzde 80’inde herhangi
bir şişlik, kzarklk veya ağr olmamas. DVT bu
nedenle “sessiz katil” olarak da nitelendiriliyor. Bu
korkutucu hastalktan korunmann yollar ise zor
değil: Gün içinde aralklarla beşer dakika dolaşmak,
uçakla uzun mesafe gidiyorsanz saatte bir ayağa
kalkarak uçak içinde gezinmek, sigaray brakmak
ve sağlkl beslenmek.
İSTASYON
41
SAĞLIK
STRESİ YEMEK YİYEREK ATLATAMAZSINIZ
OMEGA 3 ŞART MI?
■ Omega 3, başta
beynimiz olmak üzere
bütün organlarmz için
yaşamsal bir yağ asidi.
Vücut üretmediği için
bu maddeyi besinlerle
sağlamak zorundayz.
Lüfer, istavrit, hamsi
gibi yağl balklar, yeşil
yaprakl sebzeler, keten
tohumu, badem ve cevizi
bol miktarda tüketerek
omega 3 ihtiyacmzn bir
ksmn sağlayabiliyoruz.
Ancak uzmanlar bu
besinlerdeki omega 3’ün
eskiye oranla azaldğn
belirtiyor. Çözüm:
Omega 3 veya balk yağ
kapsülleriyle vücuda
destek olmak.
■ Sklnca, üzülünce, kendimizi yalnz hissettiğimizde, gece
yars uykudan uyanp koştuğumuz ilk yer genellikle buzdolab
olur. Yüksek ihtimalle, böyle anlarda hissettiğimiz şey gerçek
açlk değil. Duygusal açlğmz doyurmaya çalşyoruz.
Oysa duygusal açlk, sorunun ad konmadkça hiçbir şeyle
doymaz. Bütün yediklerimiz de olsa olsa duygusal anestezi
görevi görür. Kendinizi birçok kez bu şekilde yemek yerken
yakalyorsanz, önce bir durup yaşamnzda tatmin olmadğnz
noktalar, hayal krklklarnz, bastrdğnz üzüntülerinizi veya
kzgnlklarnz gözden geçirin. Bunlarla
Kendinizi
baş edebilmenin yolunun buzdolab önüne
sklkla
kamp kurmaktan geçmediğini, profesyonel
buzdolabnn
yardma ihtiyacnz olabileceğini
önünde
unutmayn.
yakalyorsanz,
profesyonel
yardm almann
zaman gelmiş
olabilir.
DİŞİNİZİ FAZLA
SIKMAYIN
■ Yaknlarnz geceleri
dişlerinizi gcrdattğnz
söylerse, bu durumu
ciddiye aln. Diş
skmak, dişte aşnma ve
krlmalardan tutun, çene
eklemi sorunlarna, yüz
ve kulak ağrlarna kadar
birçok hasara neden
olabiliyor. Diş hekimleri,
aşnma yeni başlamşsa
gece diş koruyucusu
kullanmay öneriyor.
İlerleyen vakalarda ise
ağz dengesini bozmadan
hasar gören dişlerin
tedavisine başlanyor.
Diş skmaya neden olan
sebeplerin bulunmas ve
giderilmesi de şart.
42
İSTASYON
5
Yumurta yemek için 6 sebep
Bir zamanlar yasak olan yumurta akland. İşte yumurtann
faydal özellikleri:
1
Düşük kalorili bir
güç deposu
3
Düşünüldüğünden
daha az kolesterol
içeriyor
4
En ucuz protein
kaynağ
MANTAR DEĞİL
BİLGİSİZLİK ÖLDÜRÜYOR
YIL
2
Vitamin ve
mineral zengini
5
Kahvalt dşndaki
öğünlerde de
tüketebilirsiniz
6
Özellikle
beyaz her gün
tüketilebilir
ABD’de 30
yl süren ve
yakn zamanda
sonlanan bir
araştrmaya
göre sigara
içilen her
5 yl ölüm
riskini yüzde 8
artryor.
DONMA
OLAYLARINDA
BİLİNÇLİ
MÜDAHALE
■ Hava sfr derecenin
altna düştüğünde, yoğun
kar yağşndan kapanan
yollarda kalanlar donma
riskiyle karş karşya
kalabilir. Bu noktada
uzmanlarn önemli bir
uyars var: Vücudunun
tamam donan kişiler,
bedenlerinde oluşan
buz kristalleri yanlş
müdahaleler sonucu
önemli yaralanmalara yol
açabildiği için kesinlikle
battaniyeye sarlmamal;
donmuş ksmlar
ovuşturulmamal;
kurulanmaya
çalşlmamal ve soğuk
ya da scak malzemeyle
müdahale yaplmamal.
Kişi hzla soğuktan
uzaklaştrlarak ilk olarak
donan ksmlar nefesle,
üfleyerek stlmaya
çalşlmal ve vakit
geçirilmeden hastaneye
götürülmelidir. Sert kş
günlerinde vücudun el,
ayak gibi uç ksmlarn
scak tutacak korumal
çorap ve ayakkab
giyilmesi önemli. Fakat
abartmamak gerekiyor.
Zira parmaklarn hareket
etmesini güçleştiren
dar ayakkablar ve
kat kat giyilmiş kaln
çoraplar, kan dolaşmn
engellediğinden donma
olaylarna davetiye
çkarabiliyor.
■ Mantar çok az miktarda tüketildiğinde bile ölümle biten zehirlenmelere yol açabilir. Mantar
uzman değilseniz, doğadan toplanan hiçbir mantarn yenilmemesi, yalnzca kültür mantarlarnn
tüketilmesi öneriliyor. Kültür mantarlarnn da küflenmemiş ve son kullanma tarihlerinin
geçmemiş olmasna dikkat edin. Aksi takdirde onlar da basit zehirlenmelere yol açabilir. Mantar
zehirlenmeleri, ilk alt saat içinde bulant, kusma, karn ağrs, yüksek ateş ve kalpte çarpnt
şikayetleriyle başlyor ve kişiyi komaya sokacak boyuta ulaşabiliyor. Mantar yedikten sonra benzer
şikayetlerle karşlaşrsanz vakit geçirmeden en yakn sağlk merkezine başvurun. Halk arasnda
oldukça yaygn olan, mantar yoğurtla tüketildiğinde
zehirlemez, pişirildiğinde rengi değişmeyen
mantar zehirlemez gibi söylentilerin ise
doğruluk pay yok.
İnsan için gerekli tüm
aminoasitleri içeren
mantar, kandaki şeker
seviyesini düşürürken
kolestrolü de azaltyor.
Şekerleme gençleştirir
■ Uzmanlar bedenimizin iyi bir gece uykusunun yan sra, 14:00-16:00 saatleri arasnda 20
dakikay geçmeyecek bir şekerlemeye de ihtiyac olduğunu belirtiyor. Bu ksa uyku belleği
keskinleştiriyor, iş verimini artryor ve odaklanmay kolaylaştrarak doğru karar verme
mekanizmasn güçlendiriyor. Tek problem patronlar iş arasnda arkanza yaslanp şekerleme
yapmanz konusunda ikna etmek.
TANSİYON
İHMALE GELMEZ
■ Türk Kardiyoloji
Derneği verilerine göre
Türkiye’de 9 milyon
kişi hipertansiyon
(yüksek tansiyon)
hastas olduğunun
farknda bile değil.
Oysa çocukluk çağndan
başlayarak ylda en az
iki defa tansiyon ölçümü
yaptrlmas gerekiyor.
Büyük tansiyon 13,
küçük tansiyon 8’den
fazla ise sonuç yüksek
tansiyon olarak kabul
ediliyor. Genellikle
belirti vermeyen
hipertansiyonun
erken fark edilerek
tedavi edilmesi son
derece önemli. Zira
hipertansiyon, başta kalp
krizi ve kalp yetmezliği
olmak üzere, beyin
kanamas, felç, böbrek
yetmezliği, damar
tkanklğ gibi ciddi
sağlk sorunlarna yol
açyor. Hipertansiyon
kolay kontrol altna
alnabilen bir hastalk,
ancak tansiyon tedavisi
ömür boyu devam
eden bir tedavi tipi.
Tansiyonunuz normale
indiğinde bile doktora
danşmadan ilaç
kullanmn brakmayn.
İSTASYON
43
OTOMOTİV
HAZIRLAYAN: EDMON BEKYAN
ÇOCUĞUNUZA HIZ LİMİTİ KOYUN
ÜÇÜNCÜ NESİL REXTON W
■ SsangYong, ürün yelpazesinin
en üstünde yer alan Rexton W
modelini yeni ylla birlikte satşa
sundu. Önde ve arkada bağmsz
süspansiyonun tercih edildiği
üçüncü nesil Rexton W’de ESP,
ARP, HDC gibi güvenliği artran
destek sistemleri standart olarak
yer alyor. Güçlendirilmiş çelikten
üretilen, monoblok şasinin
kullanldğ yeni SUV, farkl oturma
düzeninde yedi kişilik kabine
sahip. Satş fiyatnn 79.500 TL’den
başladğ modelde, 155 beygir ve
360 Nm tork üreten yeni dizel
motor bulunuyor.
TOYOTA AİLELERE YÖNELDİ
LAMBORGHINI
EN HIZLI DÖRT KAPILI
MASERATİ
Bir yenilik de Maserati’den.
Lüks sedan snfnda yer alan
Quattroporte sportif hatlaryla
olduğu kadar yüksek performansl
motorlaryla da coupe’lere nispet
yapyor. Dört kapl modelin altnc
kuşağ, yerini almaya hazrlandğ
modelden daha büyük, hafif (V8,
eskisinden 100 kg daha hafif)
ve lüks bir yapya sahip. Yeni
Quattroporte’de, Ferrari tarafndan
geliştirilen ve ikisi de çift turbo
destekli yeni 3.8 litre V8 ve 3.0
litre V6 motor seçenekleri yer
alyor. 3.8 litrelik versiyon 0-100
km/s hzlanmasn 4.7 saniyede
tamamlayp 307 km/s maksimum
hza ulaşyor. 4.9 saniyede 100
km/s hza ulaşan V6 versiyonu da
V8’den geri kalmyor.
44
İSTASYON
■ Toyota yeni Auris’in ardndan
tanttğ ve kompakt MPV
snfnda yer alan yeni Verso
ile aile otomobilleri snfndaki
elini daha da güçlendirdi. Yln
ilk çeyreğinde satşa sunulmas
planlanan yeni modelde aralarnda
yan aynalar, panjur, farlar ve
jantlarn da bulunduğu 300’den
fazla parça yenilendiği. Kabin de
artan malzeme kalitesi ve yeni
göstergeler dikkat çekiyor. Yeni
modelde yine 1.6 litre benzinli ve
daha sessiz çalşan 2.0 litre dizel
motor seçenekleri yer alacak.
AVENTADOR’UN ÜSTÜNÜ AÇTI
■ Lamborghini, yaz aylarnda satşa sunduğu
Aventador’un üstü açk versiyonunu ksa bir süre önce
tantt. Üstü açk süper spor otomobil dünyasna yeni
standartlar getiren Aventador’un iki parçadan oluşan
tavan karbon fiberden üretildi. Bu teknoloji sayesinde
burulma direnci artrlrken tavann ağrlğnn da 6
kg’n altnda kalmas sağland. Aventador Roadster’n
sürücüsü ve yolcular sürüş deneyimini ne kadar yoğun
yaşayacaklarna kendileri karar veriyor. Arka cam,
araç içindeki hava akmn düzenlemekle kalmyor ayn
zamanda 12 silindirli motordan gelen sesi de kontrol
ediyor. Rüzgar deflektörü ise yüksek hzlarda bile, araç
içerisinde sessize yakn bir ortam sağlyor. Roadster,
cesur ve agresif görünümünü, standart jantlara kyasla
10 kg daha hafif olan özel 20/21 inç jantlarla destekliyor.
Yeni model, 700 beygir gücündeki 6.5 litrelik V12
motoru sayesinde 0-100 km/s hzlanmasn 3.0 saniyede
tamamlayp 350 km/s maksimum hza ulaşyor.
Mercedes denize açld
■ Otomotivde zirveyi paylaşan markalardan olan
Mercedes, lüks yat üreticisi İngiliz Silver Arrows
firmasyla gerçekleştirdiği ortak çalşma sonucunda
bu etkileyici tasarma hayat verdi. “Denizlerin Gümüş
Oku” ad verilen ve yaz aylarnda satşa sunulmas
planlanan teknenin tasarm sürecinde Mercedes’in
klasik yarş otomobillerinden esinlenildi. SLS AMG ve SL
modellerinde görev almş tasarmclarn yönlendirdiği
çalşmada, otomobillerin iç tasarmlarnda da tercih
edilen detaylara rastlanyor. 14 metre uzunluğundaki
gövdesi ve panoramik cam tavanyla dikkat çeken
teknenin motor seçenekleri ve fiyat henüz açklanmad.
■ Ford, en çok satan modellerinden biri olan Fiesta’y
yeniledi. Eskisi gibi sadece küçük bir otomobil olmaktan
çkp daha oturakl bir yapya kavuşan otomobilin
tasarm da bunu destekliyor. Yeni Fiesta’da sesli komut
yardmyla gözlerinizi yoldan ayrmadan telefonunuzu
ve mp3 çalarnz kullanabileceksiniz. Güvenliği artran
diğer bir özellik olan “Active City Stop” sistemi sayesinde
şehir içi kullanmnda dikkatiniz başka bir yerde olsa bile
öndeki araç ani bir frenle durduğunda (20 km/s hza
kadar) elektronik alglayclar devreye girerek frenleme
işlemini sizin yerinize gerçekleştirecek. MyKey sistemi
ise aile büyüklerine, çocuklarnn ulaşabilecekleri hz
limitini belirleme imkan sunuyor. Fiesta’da 1.4 litrelik
motora kyasla yüzde 30 fazla güç üreten ve yüzde 24
orannda daha az tüketen 1.0 EcoBoost benzinli motora
ek olarak 1.6 Duratorq TDCi seçeneği de yer alyor.
Büyüyen A3 Sportback kilo verdi
■ Kompakt snfa getirdiği son teknoloji özellikleriyle
FIAT’TAN ARAZİ ARACI
■ Fiat-Chrysler işbirliğinin ilk
ürünü olan ve SUV snfnda yer
alan Freemont’un önden çekişli
versiyonunda 6 ileri manuel, dört
tekerlekten çekişli versiyonunda ise
6 ileri otomatik şanzman kullanld.
Üst donanm paketi olan Lounge’da;
6 havayastğ, ABS, ESP, Hillholder,
TSC, ERM ve EPP gibi aktif güvenlik
sistemleri, 7 koltuklu oturma düzeni,
3 bölgeli klima, DVD/SD/CD/MP3
oynatcl multimedya sistemi, Alpine
ses sistemi, 8.4 inç dokunmatik
ekran, geri görüş park kameras,
stmal deri koltuklar, Bluetooth
sesli kontrol sistemi ve 19 inç alaşm
jantlar standart olarak sunuluyor.
Uzunluğu beş metreye yaklaşan
heybetli SUV’a hayat veren 2.0
litrelik MultiJet turbo dizel motor,
100 km’de 6.4 litre yakt tüketiyor.
170 beygirin yardmyla Freemont,
100 km/s hza 11 saniyede ulaştryor.
önemli bir hayran kitlesi oluşturan A3 Coupe’nin 5 kapl
versiyonu olan A3 Sportback, 2013’ün mart aynda
satşa sunuluyor. Markann imzas haline gelen ultra
hafif yap teknolojisi sayesinde, selefine göre 90 kg daha
hafif olan yeni modelin uzunluğu, genişliği ve yüksekliği
artrlmş. Büyüyen boyutlar ve 58 mm uzayan aks
mesafesi iç hacimde kendini hemen belli ediyor. Bu da
arka koltukta yolculuk edenlerin konforunu artryor.
Yeni A3 Sportback’in sürüş deneyimini zenginleştiren
Audi Drive Select (Ambition’da standart) sayesinde
sürücü bir düğme yardmyla Konfor, Otomatik,
Dinamik, Bireysel veya Verimlilik modlarndan birini
seçebiliyor. Opsiyonel olarak sunulan 705 Watt
gücünde, 14 hoparlörlü ve 5.1 kanal özelliğine sahip
Bang&Olufsen ses sistemi de sürüş zevkine güzel bir
müziğin eşlik etmesini sağlyor. A3 Sportback, ilk olarak
100 kilometrede ortalama 3,8 litre yakt tüketen 1.6 TDI
ve 5,3 litre tüketen 122 beygir gücündeki yeni 1.4 TFSI
motor seçenekleriyle sunulacak. İlerleyen aylarda seriye
1.4 TFSI motorun 140 beygir güç üreten bir versiyonu
da eklenecek. Bu motor, düşük ve orta yüklerde ikinci
ve üçüncü silindirleri devre dş brakarak 100 km’de
sadece 4,7 litre yakt tüketiyor.
İSTASYON
45
UZMAN GÖZÜYLE
Traktör muayenesi
5
FREN TESTİ
Başta çift sürmek, yük taşmak gibi birçok işte kullanlan, günümüz tarmnn
vazgeçilmez arac traktörün, çalşma prensibi ve muayene admlarnn neler olduğunu
TÜVTURK Teknik Eğitmeni Sinan Balkanl anlatyor.
Traktörlerde frenler sağ ve sol fren olarak iki ayr pedal ile kumanda edilir. Yol sürüşünde
bu iki pedal, bir mandal ile birbirine sabitlenir. Gerekli durumlarda, bu mandal açlarak
sadece sol tarafn veya sağ tarafn frenleme yapmas sağlanabilir.
10
6
Güç aktarma kutusu olarak da bilenen
PTO; ticari araçlarn ve traktör vb.
araçlarn üst yaplar için ekstra güç
alnmas gerektiğinde kullanlan, aracn
ana şanzmanndan (vites kutusundan)
aldğ gücü hidrolik pompa veya mekanik
aksamlar vastas ile üst yapya ileten güç
aktarma sistemleridir. Güvenlik gereği
kuyruk mili kapağ, kuyruk mili çalşmadğ
ya da herhangi bir ekipmana bağl olmadğ
durumlarda daima takl olmaldr.
EMNİYET ÇERÇEVESİ
2
KUMANDA SİSTEMLERİ
Traktörlerde hareket 2 ya da 3 adet vites (kumanda)
kolu ile sağlanr. Bunlar hz kumanda kolu (hzlyavaş), vites kolu ve mekik kumanda koludur
(ileri-geri). Yardmc güç çkş kumanda kollar ise
hidrolik kaldrc sistemlerini, yardmc güç çkşn
kontrol eder. Ayrca traktörlerin özelliklerine
göre çift çeker kumanda kolu ve diferansiyel kilidi
kumandalar da mevcuttur. Muayene esnasnda
kumanda sistemlerinin fonksiyonlarn yerine getirip
getirmediği kontrol edilir.
GÖSTERGE PANELİ
Gösterge panelindeki kontrol (ikaz) lambalarnn
çalşmas kontrol edilir.
3
DÖNER TEPE LAMBASI
Karayollar Trafik Yönetmeliği’ne göre traktörlerde
flaşörlü yanp sönen, sar şkl, dönerli uyar
lambas bulundurulmas zorunludur. Bu lambann
aydnlatmadan ayr bir kumanda
(anahtar) ile çalşmas gereklidir.
DİĞER AKSAMLARIN KONTROLÜ
PTO (YARDIMCI GÜÇ ÇIKIŞLARI)
4
1
Traktörlerde fren testi yolda
gözlenerek yaplr. Yolda
yaplan fren testi srasnda
yerde oluşan fren izleri ile
durma mesafesi dikkate
alnarak fren kuvvetlerinin
yeterliliği kontrol edilir. Sağ ve
sol tekerleklerde üretilen fren
kuvvetlerinin arasndaki fark
(fren sapmas) da gözlemlenir.
FREN PEDAL KUMANDALARI
L
astik tekerlekli traktörler; ana işlevi çekme gücü sağlamak olan ve tarm veya
ormanclk alanlarnda kullanlan aletleri çekmek, itmek, taşmak veya tahrik etmek
için özel olarak tasarlanmş, en az iki dingilli, lastik tekerlekli motorlu araçlardr.
Karayolu Trafik Yönetmeliği’nde T Snf araçlar olarak snflandrlmşlardr. Lastik
tekerlekli traktörler ile her türlü römorklar ilk üç yaş sonunda ve devamnda üç
ylda bir periyodik muayeneye tabidir.
Traktörün tescil belgesinde, traktöre ait bir römorkun kayd mevcut ise ve muayeneye bu
römork ile birlikte gelinmesi durumunda, traktör römorku ile birlikte muayeneye alnr.
Traktörlerin muayene süreçlerinde yaplan kontrol ve testlerle can
ve mal emniyeti ile trafik güvenliği açsndan tehlikeli olacak veya
tamirine ihtiyaç duyulacak derecede kusurlarnn/eksikliklerinin
bulunup bulunmadğ, karayolunda seyir etmesinde
saknca olup olmadğ kontrol edilir.
Traktör sistemlerinin çalşma ilkeleri otomotiv
sistemleri ile paralellik arzetmesine karşn
karakteristik özellikleri bulunan sistem ve
yaplarla donatlmşlardr. Traktörlere özel
sistemlerin muayene esaslarnn başlcalar şunlardr. ▼
9
Emniyet çerçeveleri traktörün
devrilmesi durumunda sürücünün
güvenliğini sağlayan bölümdür. Bu
parça çalşma yüksekliğinin snrl
olduğu alanlarda çalşabilmek için
katlanabilir tipte de yaplabilir.
Katlama sürücünün güvenliğini
azaltacağndan yalnzca gerekli
durumlarda kullanlmaldr.
Kapal sürücü yeri bulunan kabinli
traktörlerde, en az bir adet arka
dikiz aynas bulunmaldr. Kabinsiz
traktörlerde arka dikiz aynas
taklmas isteğe bağldr.
Ön ksmda yer alan
ağrlklarn bağlant
yerleri ve sabitliği,
lastikler, jantlar,
bijon bağlantlarnn
durumu, direksiyon
sistemi kontrol
edilir. Traktörlerde
stepne bulundurulma
zorunluluğu yoktur.
11
TADİLATLARIN KONTROLÜ
7
ASKI SİSTEMİ
Traktörün ask sistemi, traktöre bağlanacak her türlü ekipmana güç verip kumanda
edecek şekilde dizayn edilmiştir. Bu sistemlerde tehlike oluşturacak unsurlarn,
bağlant arzalarnn ve yağ kaçaklarnn bulunmamas gereklidir.
Traktörde sonradan yaplan kuyruk mili (PTO)
veya diğer ekipman tadilatlar proje ve hesaplar
ile kontrol edilir.
8
AYDINLATMA SİSTEMLERİ
KIRMIZI
FLORESAN
Traktörün aydnlatma, şkl sinyal cihazlar ve bunlarn
fonksiyonlar kontrol edilir. Traktörlerde far ayar kontrol cihaz
ile far seviye ayar ölçümü yaplmaz.
KIRMIZI
REFLEKTİF
Çerçeve kalnlğ
45-48 mm
arasnda olmaldr
“e” veya “E”
onay
350-365 mm
SARI REFLEKTİF
KIRMIZI FLORESAN
200 mm
565-1150 mm
565-1150 mm
SOL
SAĞ
Traktör römorklarnn arka işaret levhalar, aydnlatma ve şkl sinyal
cihazlar, geri yanstc (reflektif ) şeritleri kontrol edilir.
46
İSTASYON
İSTASYON
47
SOSYAL MEDYA
SOSYAL MEDYA DOLU BİR YILI
GERİDE BIRAKTIK
■ 2012 nasl geçti? Sosyal medya, 2012’nin en çok duyulan cümlesinde
olduğu gibi “hayatmzn vazgeçilmez bir parças oldu.” Bir iletişim arac
olmann ötesine geçerek, günlük
yaşamlarmza şekil verdi.
Çiftler sosyal medyada tanşarak
evlendi, boşanmalardan Facebook
sorumlu tutuldu. Ebeveynler kendi
hesaplarn açt ve çocuklaryla
arkadaş oldu. Dizi karakterlerine,
doğmamş çocuklara ve hatta
evcil hayvanlarn adna bireysel
hesaplar açld. Daha fazla
Facebook ve Twitter kullanmak için
akll telefonlar alnd, internet
paketleri aşld.
Aralk ayna girerken
Türkiye’de Facebook kullanan
kişi says 31.822.360’ buldu.
Bu zaman diliminde markalar
son tüketiciye ulaşmann sosyal medyadan
geçtiğini kabullendi ve iletişimlerine hz verdi.
Dijital alg gelişti, stratejiler dijital ağrlkl oldu.
Benim filtrem
senin filtreni döver
■ Instagram’n Facebook tarafndan satn alnmasnn
Bütçeler dijitale kaydrld.
Kullanclar, özellikle gençler, sosyal ağlarda
ürünler/hizmetler hakknda yazlan
fikirlere reklamlardan daha çok
güveniyorlar. Bu da markalar için
ssz braklmamas gereken bir
aland.
■ Peki 2013’ten ne bekliyoruz?
Mecralar hzn kesmeden gelişmeye
devam ediyor. Sosyal medya devrimi
olarak nitelendirilen bu hzl hareketin
2013’te çok daha büyük boyutlara,
kitlelere ulaşacağn düşünüyoruz.
Marka tarafnda kafalar karştran
“Sosyal medyada olmal myz?” sorusu
2012’de cevap buldu. Artk nasl var
olacaklarn tartşyoruz. Teknolojide
bu sene ‘kişiselleştirme’ büyük rol
oynayacak. Birçok dijital strateji de bu yönde planlanacak. Tüketicinin
markaya yön verdiği bir dönem bizi bekliyor...
ardndan Twitter cephesinden de fotoğraf filtreleme
haberleri gelmeye devam ediyor. Twitter duyurduğu fotoğraf
filtreleme sistemiyle farkl bir uygulamaya gerek duymadan
Twitter üzerinden filtreli fotoğraf paylaşlabileceğini açklad.
Instagram’n Anroid uygulamasn yaynlamasyla
birlikte daha fazla kullancya ulaşmas ve Facebook’a
satlmas Twitter’ harekete geçirdi. Instagram’n son
derece başarl çalşan Twitter entegrasyonuna rağmen,
kullanclarn Instagram kullanmasna gerek kalmadan
Twitter’da paylaşmn sağlamak amacyla fotoğraf
filtreleme sistemini geliştiren Twitter, aslnda yavaş yavaş
önlemlerini alyor diyebiliriz.
Instagram CEO’su Kevin Systrom ise yaptğ
açklamada Twitter’daki bu gelişmelerin Instagram’
etkilemeyeceğini çünkü Instagram’n sadece bir fotoğraf
filtresi olmadğn, bir topluluktan oluştuğunu belirtti.
2013’TE SOSYAL MEDYADA
BİZİ NELER BEKLİYOR?
■ 2012 ylnda birçok değişiklik, yenilik, yeni
mecralar ve satn almalar oldu. Peki 2013
ylnda bizi neler bekliyor?
Tulu Tltay, Topluluk Yönetimi Ekip Lideri, Likeable Istanbul
●
Facebook Places Foursquare’e karş
■ Çektiğimiz fotoğraflar paylaşmadan duramyoruz. Düşüncelerimizi ve
hislerimizi 140 karaktere sğdrmaya çalşyoruz ve o an nerede olduğumuzu
arkadaşlarmzla paylaşyoruz. Sosyal ağlardan belki de en sosyali, lokasyon
bazl uygulamalar. En popülerleri ise tabii ki Foursquare ve Facebook Places.
Mobil kullanc says 600 milyonu geçen Facebook’ta kullanclarn sadece
yüzde 6’s Facebook Places’ kullanyor. Bu say yine de 25 milyon üyeye
sahip Foursquare’den daha fazla. Ama saysal değerler Places’n Foursquare’i
alt ettiği anlamna gelmiyor. Yaplan araştrmalara göre kullanclar
Foursquare’de beş kat daha fazla check-in yapyor. Bunun iki büyük sebebi
olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi Foursquare’in lokasyon bazl bir servisi
Facebook’tan önce sunmuş olmas, ikincisi ise tabii ki oyunlaştrma. Yaplan
her check-in ile kazanlan puanlar, rozetler ve mekann “mayor” olabilme gibi
özellikleriyle Foursquare, nerede olduğumuzu tüm arkadaşlarmza duyurmay
bir yarş ve bir oyun haline getiriyor. Ayrca yaplan check-in zaten Facebook
ve Twitter’da da paylaşlabiliyor. Foursquare sayesinde “neden nerede
olduğumu tüm arkadaşlarmla paylaşmalym?” sorusunun cevab “çünkü
eğlenceli!” haline geldi.
Ama tüm bunlar Foursquare’i tepede tutmaya yeterli mi? Bir mekana
yaplan check-in says mekann bilinirliğini ve itibarn artrr. Facebook
sayfalarnn markalar için web sitesi görevi gördüğü günümüzde checkin saylarnn Facebook sayfalarnda
görünmesi de Places’n bir avantaj diyebiliriz.
Foursquare’de mekanlar check-in yapanlara
özel frsatlar sunsa da, Facebook Places
check-in yapanlara benzer frsatlar sunan bir
uygulama ile avantajn katlayabilir. Ayrca
Places’ kullanabilmek için herhangi bir üyelik
gerekmiyorken, Foursquare için ayr bir
hesap açmak şart.
Foursquare de, Places da avantaj ve
dezavantajlar ile henüz gelişme çağnda
diyebiliriz. Hangisi eksiklerini kapatp öne
geçecek, hep birlikte göreceğiz.
Bu konuda Facebook tarafnda da baz gelişmeler
görmek mümkün. Instagram’n satn alnmasndan sonra
Facebook Camera uygulamasn çkaran Facebook, bu
uygulamann iOS versiyonu için 13 filtre seçeneği ekledi.
Kullanclar, Instagram benzeri bu yapda çektikleri
fotoğraflar filtreyle düzenleyip Facebook albümlerinde ve
duvarlarnda paylaşabilecekler.
Mobil telefonlarn yaygnlaşmas ve gelişen teknolojiyle
birlikte fotoğraf çekme tutkusunun daha geniş kitlelere
yaylmas fotoğraf paylaşm uygulamalar arasndaki
rekabeti de artryor. Kim yarşrsa yarşsn, sonunda
kazanan en güzel fotoğraflar çeken kullanclar olacak.
Eser Ylmaz, Proje Yönetimi Takm Lideri, Likeable Istanbul
●
●
Hepimizin yakndan takip edip kullandğ
lokasyon bazl uygulamalarn en popüleri
Foursquare’in satş 2013 ylnda söz konusu
olabilir. Özellikle Facebook’un lokasyon
bazl uygulamalarda Foursquare’in
gerisinde kalmas Facebook’un
Foursquare’i satn alma ihtimalini artryor.
Facebook’un yeni reklam seçeneklerini
de merakla bekliyoruz. 2013, markalarn
daha fazla kişiye ulaşmas için farkl
algoritmalar ve hedeflemeler içerecek
yeni Facebook reklamlarn göreceğimiz
bir yl olacak.
Oyunlaştrma yeni bir kavram değil,
fakat 2013 yl ile birlikte oyunlaştrma
konusunda daha büyük gelişmeler
olacağn öngörebiliriz. Alternatif
pazarlama yollar deneyen büyük
şirketlerin artan mobil kullanc saysn
da göz önüne alarak gerçekleştirecekleri
büyük çapl ve eğlenceli oyunlaştrma
örnekleri ile karşlaşabiliriz.
●
Başta Facebook ve Twitter olmak üzere
birçok sosyal ağn kullanc saylarnda
yine büyük artşlar bekleniyor. 1 milyar
aşan Facebook’un aktif kullanc saysnn
2013’te de artacağn söyleyebiliriz.
●
İş dünyasnn sosyal medyadaki kalbi
LinkedIn’de de işler yolunda gideceğe
benziyor. Özellikle efektif reklam
seçenekleri hem markann hem de iş
arayanlarn işini kolaylaştracağa benziyor.
●
2012 ylnda kullanclaryla buluşan ve ksa
sürede büyük beğeni ve kullanc toplayan
Pinterest de 2013 ylnda markalar ve
alşverişe merakl kullanclar için ideal bir
sosyal medya arac olacak.
Sosyal medyada izleme ve dinleme neden önemli?
Geleneksel medya ile yllardr tek tarafl ilerleyen iletişim sosyal medya ile artk çift tarafl devam ediyor. Bir bankaya
şikayetinizi iletmek, bir mekandaki deneyiminizi paylaşmak, bir gazeteyi eleştirmek hatta bir haberde yaplan hatay bildirmek
için 140 karakter yeterli. Karş tarafn size geri dönüşü ise dakikalar alyor! Tabii ki sosyal ağlarda kendileri hakknda
konuşulanlar takip ediyorlarsa... Markalarn bu kadar ulaşlabilir olmas başarl olmalarn da her geçen gün zorlaştryor.
Çünkü artk sadece hizmet sunmak ve tantm yapmak yeterli değil. Sürekli tüm ağlar takip edip dinlemeliler. Kurumun
kimliğine uygun bir şekilde cevap vererek çözüm bulmallar. Markalar için başarya giden yol artk buradan geçiyor.
Süzet Halki, Sosyal Medya Uzman, Likeable Istanbul
48
İSTASYON
Sosyal medya sayfalar
ve
tarafndan hazrlanmştr.
İSTASYON
49
OYUN
SEYAHAT
FUTBOL HEYECANI FIFA 13
İLE DEVAM EDİYOR
■ Her yl olduğu
gibi FIFA futbol
oyununun yeni
versiyonu iOS
sürümüyle
karşmzda.
Bu yl oyunda
birçok yenilik yer alyor. Özellikle
dokunmatik kontrol tuşlarna yeni
özellikler eklenirken grafiklerde de
iyileştirmeler var. PES’e göre hâlâ
daha iyi bir peformansa sahip.
XBOX SONUNDA TÜRKİYE’DE
■ Dünyada en çok talep gören oyun konsollarnn
başnda gelen Microsoft şirketinin Xbox ürünü resmen
Türkiye’ye geldi. Geçen ay yaplan oldukça etkileyici bir
tantm yaplan Xbox’n 360 ürünü Türkçe arayüzüyle
kullanlabilecek. Microsoft Türkiye’nin Genel Müdürü
Taner Özmen, şirketin artk Türkiye pazarnda
yerelleşerek kullanclara daha çok yaknlaşacağnn ve
tüm yenilikleri annda pazara getireceklerinin müjdesini
verdi. Xbox 360’n resmen satşna başlanmasnn yan
sra konsolun merakla beklenen ve dünyada en çok
oynanan oyunlardan Halo’nun dördüncü versiyonu
da dünyayla ayn anda Türkiye’de tantld. Oyun
6.99 $, iPad/iPhone
konsolunun harekete duyarl teknoloji sağlayan Kinect
adndaki aksesuarlar da raflarda yerini ald. Xbox oyun
konsollar Microsoft’un tüketici pazarna giriş kaps
haline gelecek gibi görünüyor. Xbox Live ad verilen
online oyun sistemini de yerelleştiren Microsoft Türkiye,
böylece kullanclarn birbiriyleriyle oynamasn ve
rekabet etmesini sağlyor. Microsoft Türkiye şimdiye
kadar girmediği Xbox üzerinden dijital içerik satşna
ve servislerine de başlayacağn duyurdu. Bu oldukça
önemli bir gelişme. Bu konuda ilk adm Türkçe
müzik satşnn başlamas olacak. Yerli ve yabanc
milyonlarca müzik parçasna Xbox konsollar üzerinden
erişilebileceği gibi Xbox Music uygulamasyla tablet ve
akll cep telefonlarndan erişilebilecek. Şirketin dünyada
olduğu gibi Türkiye’de de film ve
dizi kiralama işine hazrlandğ da
Xbox 360
320 GB
söylentiler arasnda.
Halo 4 Özel
tasarm paketi
Teknosa’da
1069 TL’ye
satlyor.
GÖLGELERİN GÜCÜ ADINA
■ Evet doğru duydunuz, evrenin
hakimleri, 80’li yllarn efsane çizgi
filmi He-Man oyun aplikasyonu
oldu. He-Man, She-Ra, Orko,
İskeletor… Tüm tandklar oyunda
birer kahraman. Eternia ülkesinde
geçen oyunda 27 aşama toplam
yedi farkl bölge geçiliyor.
0.99 $, iPad/iPhone
ALTERNATİF BİR KIŞ TATİLİ İÇİN
Şehir hayatndan biraz uzaklaşmak, dinlenmek, temiz hava almak ve huzur bulmak için doğayla iç içe olan bir yer
arayanlara, meşhur ve kalabalk kayak merkezleri yerine cennette gibi hissedebilecekleri alt alternatif nokta.
SÜMELA MANASTIRI - TRABZON
KÜRE DAĞLARI - KASTAMONU
Kş lastikleriniz ve zincirlerinizle beraber usta
bir şoför eşliğinde biraz zorlu ama keyifli bir
yolculuğun sizi beklediğini baştan söyleyelim.
Trabzon’un Maçka ilçesine bağl Altndere Köyü’nde
bulunan Sümela Manastr, coğrafi konumundan
dolay özellikle kşn muhteşem bir manzaraya
sahip. MS 365 ile 395 yllar arasnda inşa edildiği
tahmin edilen yap, 1150 metre yükseklikte
bulunuyor. Yln yaklaşk beş ayn karlar altnda
geçiren Manastr, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde
yer alyor. Ziyaretin ardndan Manastr yolu
üzerindeki konaklama yerlerinde kalabilirsiniz.
Bu dağlarda bulunan Milli Park, Dünya Doğay
Koruma Vakf’nn (WWF) belirlediği “Avrupa’daki
tehdit altnda ve korunmas gereken dokuz
scak nokta”dan biri. Kastamonu ile Bartn
arasndaki 34 bin hektarlk parkn en çarpc
manzaralar için birbirine 20 km mesafedeki
Pnarbaş ve Azdabay’da konaklayabilirsiniz. 4
km uzunluğundaki Horma Kanyonu, Ilca Şelalesi,
Valla Kanyonu ve efsanevi Ilgarini Mağaras
mutlaka görmeniz gereken noktalar. Azdavay’da
Çarşambalar kurulan yerel pazardan alşverişi ve
Yankali Konağ’nda yemek pişirmeyi unutmayn.
Romanlar’n ve eski başpehlivanlarn geldiği
Çalgclar Kahvesi de kş aylarnda daha canl.
AYDER YAYLASI - RİZE
KARAAĞAÇ - EDİRNE
STAR WARS KAHRAMANLARI
KUŞ KILIĞINDA
■ Kzgn Kuşlar uzay olayna
iyiden iyiye snd. Bu yln başnda
Angry Birds Space ile ilk defa uzay
ortamna taşnmşt. Astronot
Kuşlar sevilmiş olacak ki şirket
bu sefer efsane uzay serisi Star
Wars kahramanlarn kuş klğna
sokuyor. Luke Skywalker’dan R2D2’ya kuş versiyon karakterler bir
hayli komik ve eğlenceli.
Ücretsiz, Android
50
İSTASYON
Asrlk taş köprüler, yar karanlk günlerde başka bir
mistisizm barndran cami avlular, yllar öncesinden
bir ziyaretçi beklermiş gibi duran hanlar... Edirne
kşn kar altnda bir başka güzeldir. Kenti dolaşmaya
zamann padişahlarnn günbatmn seyrettiği Meriç
Köprüsü’nden başlayabilir, köprünün bitiminde
söğüt ağaçlarnn üzerinde karlarla beyaz bir
tünel oluşturduğu Lozan Caddesi’nden devam
ederek Karaağaç’a ulaşabilirsiniz. Karaağaç’n en
geleneksel mekani Fazl’nn Kahvesi. Bit Pazar’nda,
Tablet oyuna geldi
TALAS - KAYSERİ
Kapadokya’nn Paris’i olarak da bilinen Talas,
“temiz ve güzel krlar” anlamna geliyor. Tarihi
konaklar, dar sokaklar, taş binalar ve kiliseleriyle
mutlaka görmeniz gereken yerlerden. Kiçikköy
Gölbaş Meydan ve hemen bitişiğindeki Ali Saip
Paşa Caddesi’ni ve buradaki muhteşem konaklar,
çeşmeleri, Tol Kilise’yi, su kuyularn ve yeralt
şehrini görün. Talas Osmanl Evi’nde çayla içinizi
stmay, Okutan Konağ’nda yöresel yemeklerden
tatmay unutmayn.
YEDİGÖLLER - BOLU
■ Ylbaş alşveriş sezonu öncesi teknoloji şirketlerini bir
telaş alr. ABD’de Kasm aynda 300 dolara piyasaya çkan
Nintendo U Basic konsola ilgi beklenenden yüksek oldu.
Geçen yl başnda duyurulan yeni oyun konsolu Nintendo
U’nun öne çkan özellikleri bir oyun konsoluna ilk defa
6 inçlik özel bir tabletle kontrol ünitesi eklemesi ve çift
ekrana göre tasarlanmş oyunlaryla dokunmatik oyun
deneyimini konsollara getirmiş olmasyd. Şirket, daha
önce oyun konsolu pazarna harekete duyarl kontrol
çubuklarn getirmiş ve bir hayli popüler olmuştu. Şimdi
Rize’nin Çamlhemşin ilçesinde, 1350 metre
yükseklikte bulunan Ayder Yaylas, kaplcalaryla
meşhur. Tarihinin 1700’lü yllara dayandğ
tahmin edilen Ayder, 20. yüzyln başlarnda
yllarda bölge halk tarafndan dinlence yeri olarak
kullanlyordu. Yln her mevsimi ziyaretçi aknna
uğrayan Ayder’in yerin 260 metre altndan gelen
yaklaşk 50 derece scaklğndaki kaplca suyu,
özellikle romatizma ve kireçlenme konusunda
sorun yaşayanlara şifa veriyor.
de konsollara tableti entegre ederek yeni bir kulvar
açmş oldu. Çift ekranl konsolu yeni bir oyun deneyimiyle
rakiplerin önüne geçti. Şirket önümüzdeki yln ilk
çeyreğine kadar, 30 kadar büyük oyunun konsola uyumlu
hale geleceğini de duyurdu.
Yolunuz Abant’a düştüyse, Bolu’ya 42 kilometre
uzaklktaki Yedigöller, ziyaret edebileceğiniz
bir diğer özel nokta. Sazlgöl, İncegöl, Nazlgöl,
Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl ve Seringöl
göllerinden oluşan bu bölge, yürüyüş yollar,
zengin bitki örtüsü ve manzarasyla eşsiz bir yer.
Dilek Çeşmesi’nde bir dilek tutup, Kapankaya’dan
göl manzarasn seyredebilir ve yine ayn
rota üzerindeki 500 yllk Ant Ağac ziyaret
edebilirsiniz.
İSTASYON
51
SİNEMA-TV
AKTİVİTE
Broadway rekora
doymuyor
SEFİLLER
BEDEN DİLE GELİRSE
■ Victor Hugo’nun ayn ad taşyan
■ İlyas Odman ismi size tandk geliyor mu?
unutulmaz edebiyat eserinin
sahne müzikali, “The Kings
Speech”in (Zoraki Kral) Oscarl
yönetmeni Tom Hooper tarafndan
sinemaya uyarlanyor. Filmde
Fransz Devrimi’nin arifesinde
hapishaneden şartl tahliye ile
salnan Jean Valjean’n (Hugh
Jackman) yeni bir hayat kurabilme
ve bu srada müfettiş Javert (Russel
Crowe) ile mücadelesi anlatlyor.
Ksaca söylemek gerekirse, kendisi bir koreograf
ve dansç. Ancak sadece bu tanmlamalar
kullanmak Odman’n çalşmalarn anlatabilmek
için pek de yeterli değil. Genellikle beden ve
bedenin krlganlğ üzerine performanslar
sergileyen Odman, ODTÜ Dans Tiyatrosu ile
kariyerine başlad. Dans hayatna ODTÜ’de
başlamş olmasnn en büyük avantajlarndan
biri ise batdan ithal edilen klasikleşmiş bale
anlayşndan ve geleneksel etkilerden uzak,
çağdaş bir eğitim alma şansn yakalamş olmasyd. Bedeniyle pek barşk
olmamas onu beden üzerine çalşmaya ve hiç konuşmadan kendini,
dertlerini beden diliyle ifade etmeye itti. Bunun en güzel örneklerinden
biri ise 2007 ylnda hazrladğ Camadamlar projesiydi. Odman, bira
bardağ gibi farkl materyallerin günlük kullanmlarn alşk olduğumuzun
dşna çkarak kullanmş ve performanslarn bunlar üzerinden
gerçekleştirmişti. Beyhan Murphy, Bürge Öztürk ve Alpaslan Karaduman
gibi farkl koreograflarla çalşmas zengin bir beden dili dağarcğ
kazanmasn sağlad. Yurtdşnda da birçok performans sahneleyen İlyas
Odman’n son projesi ise Perform 2012 adn taşyor. Türkiye ile Hollanda
arasndaki diplomatik ilişkilerin 400. yl çerçevesinde Rotterdam,
Amsterdam ve Utrecht’te sergilenen gösteriler Odman’n da aralarnda
bulunduğu dört dansçnn birbirlerinin en derin srlarna ulaşmak amacyla
karşlkl olarak snrlar zorlamas temasna odaklanyor. Odman bu yl
ayrca Altdan Sonra Tiyatro grubunun sahnelediği
İlyas Odman’n
“Kumbarac50 Üçlemesi”nin son oyunu olan Dertsiz
“Bugün, Hiçbir
Oyun’un da koreografisine imza att.
SİNEMA
CM101MMXI FUNDAMENTALS
■ Cem Ylmaz’n birkaç yldr
gerçekleştirdiği stand-up
gösterilerinin bir derlemesi olan
film “Korsan DVD’ci” temal
fragmanyla sosyal medyada çok
konuşulmuştu. İzleyicisine bol
kahkaha vaad eden film, Cem
Ylmaz gösterilerini kaçranlara
güzel bir frsat sunuyor. Film bir
stand-up’ beyaz perdeye aktararak
bir ilki de gerçekleştiriyor.
52
İSTASYON
Şey” gösterisi
Salon İKSV’de
ve yurtdşnda
birçok
festivalde
sergilenmişti.
■ “Tiyatro ve sahne sanatlar
ölüyor mu” tartşmalar süredursun
Broadway başarlarna her geçen
gün bir yenisini ekliyor. ABD’nin
dünyaca ünlü tiyatro ve müzikal
merkezi Broadway son olarak bir
sezonda en çok gelir elde etme
rekorunu krd. Broadway’de
geçtiğimiz sezon gösterimi yaplan
42 oyun, toplamda 1558 hafta
gösterimde kalarak 1 milyar 60
milyon dolar gelir getirdi. Gişe
rekorlarnn sahibi ise The Lion
King ve Spider Man müzikalleri
oldu. Broadway 90’larn sonunda
bir dönem krize girmiş fakat yeni
oyunlarn hazrlanmas, teknolojinin
işin içine daha geniş çapl dahil
edilmesi sayesinde son 10 ylda
gelirlerini iki katna çkarmay
başarmşt.
Cyrano’yu
kaybettik
■ Onu, kocaman
burnuyla sahnede
harikalar
yarattğ Cyrano
de Bergerac
rolüyle tanmştk.
Çocuk yaşta
İstanbul Şehir
Tiyatrosu’yla
başlayan tiyatro geçmişine yazarlk,
tiyatro yönetmenliği, sinema
filmleri ve dizilerde oyunculuğu
da eklemişti. Perdenin dev ismi
Mücap Ofluoğlu 11 Aralk 2012’de
aramzdan ayrld. 1920’de
İstanbul’da doğan Ofluoğlu, 2007’de
Uluslararas Tiyatro Eleştirmenleri
Birliği’nin Onur Ödülü’nü,
2006’da verilen 10’uncu Afife
Tiyatro Ödülleri’nde ise Nisa Serezli
Aşkner Özel Ödülü’nü almşt.
FOTOĞRAFIN GÜCÜ ADINA
■ Yeni ylla birlikte İstanbul sanatseverlerin ilgisini
çekecek birçok büyük sergiye ev sahipliği yapmaya
hazrlanyor. Bunlarn biri de İstanbul Modern’de
30 Ocak 2013’te başlyor. İstanbul Modern
günümüzün en prestijli fotoğraf ödüllerinden biri
olan Prix Pictet’in finalistlerini bir sergide biraraya
getiriyor. Uluslararas bir fotoğraf yarşmas olan
ve günümüzde yaşanan toplumsal ve çevresel
sorunlarla ilgili küresel bir bilinç yaratmay
kendine görev edinen Prix Pictet, dünya çapndaki
en önemli fotoğraf ödüllerinden biri olarak
kabul ediliyor. İlk olarak 2008 ylnda başlayan
Prix Pictet’in bu yl dördüncüsü düzenleniyor.
Bundan önceki yllarda Su, Toprak ve Büyüme
başlklarnda yaptklar fotoğraf yarşmasnn bu
ylki temas ise Güç.
İçinde çelişkiler de barndran Güç temas,
fotoğraf sanatçlarna geniş bir yaratclk alan
sunuyor. Çünkü toplumsal ve çevresel felaketlere
ve umutsuzluğa yol açan güçler, ayn zamanda
umudu ve yenilenmeyi teşvik ediyor. Bu çelişki de
sanatçlarn yaratclklarn besleyen kaynaklarn
temelini oluşturuyor.
Her yl dünya çapndaki çevresel ve sosyal
konulara dair önemli mesajlar içeren fotoğraflar
ortaya çkarmay amaçlayan Prix Pictet’in
düzenlediği sergilerin bir diğer özelliği ise
finalistlerin tpk bir müzisyenin dünya turnesi
gibi belli başl ülkelerin şehirlerini ziyaret ediyor
olmas. Bu sayede çalşmalarn küresel bir
boyuta taşyan Prix Pictet’in bu ylki 12 finalistinin
fotoğraflar ilk olarak Londra’da sergilendi.
Ardndan Münih, Paris ve Beyrut’a giden serginin
İstanbul’un ardndan son durağ 2014 ylnda San
Diego’daki Museum of Photographic Arts olacak.
BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ FRANSA’YA
12 finalistin arasndan birinci seçilen isim Fransz
Luc Delahaye oldu. Kariyerine fotomuhabiri olarak
başlayan Delahaye, 1980’li yllarn ortalarnda
Fransz haber ajans SIPA Press’e katld ve
savaş muhabirliği üstüne uzmanlaşt. 1994’te ise
Magnum Fotoğraf Ajans’na ve Newsweek’e bağl
çalşmaya başlad. Güç temasna dair Prix Pictet’e
yolladğ Haiti’deki yağmalamalardan Irak’taki pusu
fotoğraflarna kadar çekmiş olduğu bütün kareleriyle
65 bin Pound değerindeki ödüle layk görüldü.
Delahaye’nin dramatik yoğunluğu ve anlat
yapsyla adeta bir belgesel yaklaşmna sahip
fotoğraflarnn en önemli karakteristik özellikleri
ise tarafszlğ, dürüstlüğü ve her birinin zengin
detaylara sahip olmas.
Serginin diğer finalistleri olan Robert Adams,
Daniel Beltra, Mohamed Bourouissa, Philippe
Chancel, Edmund Clark, Carl De Keyzer, Rena
Effendi, Jacqueline Hassink, An-My Le, Joel
Sternfeld ve Guy Tillim’in fotoğraflarnn da
görülebileceği Prix Pictet: Güç sergisini 28 Nisan
2013’e kadar Pazartesi hariç her gün İstanbul
Modern’de ziyaret edebilirsiniz.
KİTAP
TUĞLA
VE GÜNLER YÜRÜMEYE BAŞLADI
■ Murathan Mungan’n yeniden gün şğna
çkmasn istediği ilk yazlarn içeren yeni kitab
Tuğla, toplamda 10 bölüm ve 37 yazdan oluşuyor.
Yazarn düz yaz serisinin son kitab olma özelliği
taşyan Tuğla’daki hikayeler 1970’lerin ikinci
yarsndan günümüze dek uzanyor. Her bölüm
için ksa bilgilendirme notlar da yazan Mungan’n
son kitab ayn zamanda yazarn mesleğindeki
mihenk taşlarn okuyucusuyla paylaşmas adna
da büyük önem taşyor.
■ Uruguayl yazar Eduardo Galeano, Ve
Günler Yürümeye Başlad kitabnda 1
Ocak’tan 31 Aralk’a kadar her gün için tarih
boyunca yaşanmş olan özel hikayelere
değiniyor. İnsanlk tarihinin en yüz kzartc
gerçeklerini anlatan Galeano, kitab okurken,
biraz utanmanza ve biraz da kendinizi
rahatsz hissetmenize neden oluyor. Kitap
soykrmlardan idamlara kadar unutulmamas
gereken anlara değiniyor.
İSTASYON
53
ÇOCUK
İtalya’da otomattan
HAVAALANLARINDA GÖREV
YAPAN KÖPEKLER
İÇİNDE ORTALAMA
500 BAGAJI
KONTROL EDEBİLİR.
ultimate
veggie
extra
marinara
Günde
8800 litre
havayı içine
çekersin.
three
cheese
DİŞ MACUNU
İCAT EDİLMEDEN
ÖNCE BAZI İNSANLAR
DİŞLERİNİ KÖMÜRLE
TEMİZLİYORDU.
satın alabilirsin.
HAREKET
EDEN BİR
ASANSÖRDE
ri
keurylaena
e
ş
an b
nın
M19&82M
yılınd çuşları
.
u
r
ı
uzaynde yer al
n
ü
t
ü
ü
b
üs
OYNANAN
384
SAAT
mön
BİR KEDİNİN
MAKSİMUM HIZI
vardır.
54
İSTASYON
OMLETİ
HAVAYA ATARAK
ÇEVİRME
REKORU
JAPONYA’NIN
OSAKA
ŞEHRİNDE
ŞEHRİNDE
B
BİR
İR
BİNANIN
TAM
ORTASINDAN
OTOYOL
GEÇ
GEÇİYOR.
İYOR.
ABD’nin
New Mexico
eyaletindeki
bir mağarada
5000 yıllık
patlamış mısırlar
bulunmuştu.
Evinin
çatsna
uzay çöpü
DÜNYANIN
EN GENİŞ
düşme ihtimali
SÜRMÜŞTÜ.
SAATTE
50 KİLOMETREDİR.
kulakları
kanatlarındadır.
başparmakları
34 SANİYEDE
30 TAKLADIR.
BÜTÜN GÜNLERİ
HATIRLIYOR.
Bazı
kelebeklerin
Yarasaların
ABD’NİN
ABD’NIN KALİFORNİYA
KALIFORNIYA
EYALETİNDEKİ BİR KADIN
11 YAŞINDAN BERİ YAŞADIĞI
OYUNU
BİR HAMSTER
AİLESİNE DAYANIR.
KOKLAYARAK
pepperoni
& olives
AŞAĞIDAKİ BİLGİLER
SENİ ŞAŞIRTACAK
EN UZUN
MONOPOLY
HAMSTERLERİN
KÖKENİ 1930’DA
SURİYE’DE YAŞAYAN
30 DAKİKA
taze pizza
Garip
AMA
,
Gercek
BÜTÜN EVCİL
trilyonda
birdir.
Fil fokları birçok
DENİZALTIDAN
daha derine dalabilir.
BARBIE
BEBEK
KOLEKSİYONU
6025
BEBEKTEN
OLUŞUYOR.
Bir deve 10 dakikada
500 bardak
su
içebilir.
Bu konu NATIONAL GEOGRAPHIC KIDS Türkiye dergisinden alnmştr, NG KIDS abone hatt: 444 18 59 veya 0 850 222 18 59
İSTASYON
55
TÜVTURK
TÜVTURK’TEN
ÜÇ YENİ İSTASYON
TÜVTURK Antalya
İstasyonu
Kaş
TÜVTURK, Antalya Kaş, Şanlurfa Birecik ve Sivas Suşehri’nde açtğ üç yeni istasyonla Türkiye
genelindeki araç muayene istasyonu says 73’ü gezici, 196’s da sabit olmak üzere 269’a yükseldi.
Açlan üç yeni istasyon da iki kanall ve tüm araç türlerine hizmet verecek şekilde tasarland.
Bununla birlikte her birinde araç sahiplerinin muayenenin tüm sürecini izleyebilecekleri özel bir
bekleme salonu da bulunuyor. Müşteri hizmeti kalitesini yükseltmek için araç sahiplerinden gelen
öneri ve şikâyetleri dikkatle izlediklerini söyleyen TÜVTURK
Genel Müdürü Kemal Ören, üç yeni istasyonunun bunun bir
göstergesi olduğunu belirtti. Kemal Ören, “Yeni açlan istasyonlarmz
özellikle taşmaclğn yoğun olduğu ancak yaknnda istasyonumuzun
olmadğ noktalarda yer alyor. Bu şekilde araç sahiplerine vakit
kazandrmay hedefliyoruz” şeklinde konuştu. İstasyonlarla ilgili
detay bilgiye www.tuvturk.com.tr sitesinden ulaşlabilir.
TÜVTURK Şanlurfa
Birecik İstasyonu
Türk
işadamlarna uzun
süreli vize imkan
İş amaçl seyahat eden Türk iş adamlarnn yaşadğ vize
sorunlaryla ilgili olarak, Alman Sanayi ve Ticaret Odalar Birliği ile
Yukar Bavyera ve Münih Sanayi ve Ticaret Odalar’nn girişimiyle,
Dşişleri Bakan Dr. Guido Westerwelle, İçişleri Bakan Dr. HansPeter Friedrich, Alman-Türk Sanayi ve Ticaret Odas temsilcileri
ve Türkiye’de ikamet eden Alman ve Alman ortakl şirketlerin
temsilcilerinin de katlmyla, 17 Ekim 2012 Çarşamba günü Berlin’deki
Bavyera Temsilciliği Binas’nda bir toplant gerçekleştirildi. Türk
işadamlarnn sorunlarn aktarmak için davet edilen snrl
isim arasnda yer alan TÜVTURK Hukuk Müşaviri Av. Ali
Rfat Aykan Türkiye’de Alman Konsolosluğu vize
işlemlerinde yaşanan sorunlar etkin bir
şekilde dile getirmiştir.
Avukat Ali Rfat Aykan
Almanya İçişleri Bakan
Dr. Friedrich ile birlikte.
56
İSTASYON
TÜVTURK Sivas
Suşehri İstasyonu
ÇOCUKLAR İÇİN
ANİMASYON
T.C. İçişleri Bakanlğ Emniyet Genel Müdürlüğü, 3-12 yaş grubu çocuklarn trafik
güvenliği konusunda bilinçlendirilmesi, onlara trafikte doğru tutum ve davranşlarn
kazandrlmas amacyla bir animasyon ve çizgi film yarşmas düzenliyor. Elde edilecek materyal,
bilgilendirme çalşmalarnda da kullanlacak. Başvurular 5 Kasm’da başlad, son başvuru tarihi 5
Nisan 2013. Yarşmann ödülleri birinciye 20 bin, ikinciye
15 bin, üçüncüye 10 bin TL olarak açkland. TÜVTURK ve
trafik güvenliği için çalşan kurum ve kuruluşlarn işbirliğiyle
gerçekleştirilen Trafikte Sorumluluk Hareketi de organizasyona
destek veriyor. Yarşmada ele alnacak konular şöyle: Yaya
güvenliği, araç içi güvenliği, karşdan karşya geçme, okul
servisinde güvenlik; bisiklet, kaykay, paten vb. araçlar
kullanrken dikkat edilmesi gereken kurallar, kaldrmda
uyulmas gereken kurallar, trafikte gece uyulmas gereken
kurallar; trafik levhalarnn tantm ve trafikte yaplmamas
gereken tehlikeli hareketler. Yarşmann şartlar ve daha
detayl bilgi için www.trafik.gov.tr ve www.trafikhareketi.org
internet sitelerini ziyaret edebilirsiniz. Yarşmaya katlacak
eserlerin yollanacağ açk adres ise şöyle: Emniyet
Genel Müdürlüğü, Trafik Eğitim ve Araştrma Dairesi
Başkanlğ / O Blok / Kat: 5, Ayranc Mah. No: 11
Dikmen 06100 Çankaya / Ankara, Tel: 0312
462 21 73 - 462 21 74, Faks: 0312 468 91
43, e-posta: [email protected]
Sempozyum Ulaştrma,
Denizcilik ve Haberleşme
Bakan Binali Yldrm ve İçişleri
Bakan İdris Naim Şahin’in
katlm ile düzenleniyor.
SABAHA KADAR MUAYENE HİZMETİ
TÜVTURK, çalşma saatleri içinde araçlarn muayeneye götürmeye zaman bulamayan sürücüler için yeni bir
hizmete imza att. İstanbul Anadolu yakasndaki Samandra ile Avrupa yakasndaki Hadmköy Araç Muayene
İstasyonlar, ilk olarak 31 Aralk 2012 tarihine kadar iki ay boyunca sabah 4’e kadar hizmet vermeye başlad.
Her iki istasyonda da gece hizmeti vermek için, muayeneye gelen araç saysnn artş gösterdiği Kasm ve Aralk
aylar öncelikli dönem olarak belirlendi. Hizmetin gördüğü ilgi üzerine Ocak 2013’ten başlayarak hizmetin
sürekli olmasna karar verildi. TÜVTURK Genel Müdürü Kemal Ören, bu uygulamann karayolu ve trafik
güvenliğine büyük katk sağlayacağn düşündüklerini söyledi. “Birçok araç sahibi, araçlarnn ve sevdiklerinin
güvenliği için araç muayenesine önem verse de, çalşma şartlarndan dolay muayenesini aksatabiliyor. Bu
hizmetimizle onlarn yükünü biraz da olsa hafifletmeyi, trafik güvenliğine katk sağlamay hedefledik”
şeklinde konuşan Ören, bu hizmetten öncelikle gündüz çalştklar için muayeneye zaman
ayramayan kamyon, kamyonet gibi ticari araçlarn; otobüs, dolmuş, taksi gibi yolcu
taşyan araçlarn ve filo araçlarnn yararlanmasn hedeflediklerini belirtti.
Yoğun dönemde araç sahiplerine en iyi şekilde hizmet verebilmek için
birçok tedbir aldklarn söyleyen Ören, hiçbir ek ücret ve tarife
uygulanmayan bu yeni hizmetin bu kapsamda hayata
geçirildiğini, gördüğü ilgi üzerine 2013’te de devam
etme karar aldklarn sözlerine ekledi.
BİLGİ PAYLAŞIM
TOPLANTILARI’NA DEVAM
IV. Karayolu
Trafik Güvenliği
Sempozyumu
2012’de üçüncüsü yaplan Karayolu Trafik Güvenliği Sempozyum
ve Sergisi’nin dördüncüsü, 7-8-9 Mays 2013 tarihlerinde
Ankara’da düzenlenecek. Organizasyon İçişleri Bakanlğ;
Ulaştrma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlğ; Sağlk Bakanlğ,
Polis Akademisi ve TÜVTURK işbirliğiyle düzenleniyor.
Sempozyum, hazrlanan sonuç bildirgesiyle trafik güvenliği
açsndan birçok yeni düzenleme ve çalştayn önünü
açyor. İlgili kamu kurum ve kuruluşlar, özel
sektör, sivil toplum kuruluşlar ve
akademisyenler sempozyumu her
yl heyecanla takip ediyor.
TÜVTURK tarafndan Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlğ
trafik birimleri mensuplar için ülkemizin çeşitli il ve ilçelerinde gerçekleştirilen Bilgi
Paylaşm Toplantlar devam ediyor. Yaplan toplantlarda kurum yöneticilerimiz, TÜVTURK ile
ilgili genel bilgilerin yan sra, traktör muayenesi, motosiklet muayenesi, egzoz gaz emisyon ölçümü ve
sahtecilikle ilgili verileri de paylaşt. 27 Kasm’da Adana’da ve 28 Kasm’da Mersin’de Kurumsal Gelişim
Direktörü Emre Büyükkalfa ve Bölge Müdürü Alper Demirel’in sunumlar ile gerçekleştirilen toplantlar,
12 Aralk 2012’de Edirne’de yine Kurumsal Gelişim Direktörü Emre Büyükkalfa’nn sunumuyla gerçekleştirilen
ve Krklareli’nde görev yapan polis ve jandarma ekiplerinin de katlmyla zenginleşen oturum izledi.
2012’nin son toplants 18 Aralk’ta Kahramanmaraş Elbistan ilçesinde 70 kişilik Jandarma ve Emniyet
mensubunun katlm ve Bölge Müdürü Alper Demirel’in sunumuyla gerçekleşti.
İSTASYON
57
TÜVTURK
Almanya Bilgi
Paylaşm Ziyareti
CAN DOSTLARI YARIŞTI
Balkesir, Çanakkale ve Tekirdağ İş Ortağ 2K - TGM A.Ş. ve ilgili
istasyonlardan 13 yönetici Münih’te TÜV SÜD’ü ziyaret etti. Murat Dambali,
Altan Türk ve Serdar Ilgaz’n ev sahipliğini yaptğ gezinin amac Münih’in
içinde ve çevresindeki çeşitli muayene istasyonlarn ve TÜV SÜD Otomotiv
test tesislerini ziyaret etmekti. İstasyon Yöneticileri, BMW Dünyas,
Olimpiyat Kulesi, Mercedes-Benz müzesi gibi turistik noktalar ve muayene
cihazlarnn üreticisi MAHA’nn üretim tesislerini de ziyaret etme frsatn
yakalad. Ziyaret sonrasnda bir açklama yapan Murat Dambali, “Bütün
misafirlerimiz evlerine TÜV SÜD ve Almanya izlenimleriyle dolu olarak
döndüler. Teknik tedarikçi olarak aramzdaki ilişkinin artk çok
daha sağlam olduğunu söyleyebiliriz” dedi. Mehmet
Nuri Kalmaz ise gezinin kendileri için çok faydal
ve verimli geçtiğini belirterek TÜV SÜD
yetkililerine teşekkürlerini ilettiler.
Can Dostlar Gazetesi Yarşmas’nda ödüller sahiplerini buldu. Yarşmann amac, Can
Dostlar Hareketi çerçevesinde 296 ilköğretim okulunda devam eden eğitimlerin etkinliklerinin
pekiştirilmesi ve ilköğretim öğrencilerinin etkinlikleri yaygnlaştrma çalşmalarnda katlmc bir rol
üstlenmesi. Kendi okul gazetelerini hazrlayarak trafik güvenliği konusunda farkndalk
yaratmaya ve bilinç oluşturmaya katkda bulunan okullar arasndan Eskişehir Tepebaş Pilot
Binbaş Ali Tekin İlköğretim Okulu birinci seçildi. Jürinin değerlendirmeleri sonucunda Ankara
Gölbaş Atatürk İlköğretim Okulu ikinci, Bursa Yldrm Haşim İşcan İlköğretim Okulu üçüncü
oldu. Dereceye giren okullara bilgisayar, projeksiyon cihaz ve yazc-fotokopi cihaz armağan
edildi. Hediyeler arasnda, Milli Eğitim Bakanlğ tarafndan belirlenen 100 temel eser
kitaplarndan birer set de var. Can Dostlar Hareketi kapsamnda bu yl ilki düzenlenen Can
Dostlar Gazetesi Yarşmas, önümüzdeki yllarda da devam edecek.
2K yöneticileri ve
istasyon amirleri
TÜV SÜD’e ait
bir istasyonu da
ziyaret ettiler.
Yarşma birincisi
Eskişehir Tepebaş
Pilot Binbaş Ali Tekin
İlköğretim Okulu
öğrencileri kitap
hediyeleriyle...
POLİS EĞİTİM
MERKEZİ İŞBİRLİĞİ
II. LASTİK VE CAN GÜVENLİĞİ PANEL VE ÇALIŞTAYI
II. Lastik ve Can Güvenliği Panel ve Çalştay, 15-18 Kasm 2012 tarihleri
arasnda Antalya Kemer’deki Mirada Del Mar Otel’de gerçekleştirildi.
Çalştaya TÜVTURK’ün yan sra çeşitli üniversiteler, kamu kuruluşlar,
özel sektör ve sivil toplum kuruluşlar da katld. Katlmclar, Kş Lastiği
Mevzuat, Kş Lastiğinde Denetleme, Kş Lastiğinin Tanmlanmas, Lastik
Diş Derinliği, Sigorta, Kaza ve Kusur Değerleme gibi konu başlklar
hakknda görüşlerini ortaya koydular. Teknik bölümlerine TÜVTURK’ün de
katkda bulunduğu toplantnn açlşnda TÜVTURK Genel Müdürü Kemal
Ören de araç muayenesi hakknda bir konuşma yapt.
Ülkemiz trafik güvenliğinin sağlanmasnda, trafik kazalarnn ve kazalardan
kaynakl can kayplarnn azalmas TÜVTURK ve Trafik Polislerinin ortak amacdr. Bu
amaç doğrultusunda birbirini destekleyen bu iki kamu hizmetinin daha iyi entegre olmas
amacyla Eskişehir Trafik Polis Eğitim Merkezi Müdürü Mehmet Sayar’n desteği ve katklaryla
Trafik Polislerinin araç muayenesi hakknda daha iyi bilgilenmesine yönelik
çalşmalar başlatld. Merkezde halihazrda eğitim alan 200 Trafik
Polisine, İş Geliştirme ve MİY Müdürü Özcan Saka tarafndan yaplan
bilgilendirme sunumu sonrasnda Trafik Polisleri 30 kişilik ekipler
halinde Eskişehir Merkez istasyonunu ziyaret ettiler ve İstasyon
Amiri Serkan Kaplan ve Amir Yardmclar tarafndan araç muayene
süreçleri hakknda bilgilendirildiler. 2013 yl içinde 1.500 Trafik
Polisinin bu programa katlmas beklenmektedir.
İstasyon ziyareti
eğitimin en önemli
bölümlerinden...
Panel açlşnda TÜVTURK Genel Müdürü
Kemal Ören bir konuşma yapt.
58
İSTASYON
İSTASYON
59
ENGLISH SUMMARY
The visitors of
Galatasaray Bath
sprawl over the
navel stone to
enjoy the warmth
and solitude after
having a nice rub.
Turkish bath: Physical and
spiritual purification
Rattling clogs, squeaks of the heavy wooden door, sound of the water pouring from the basins and the
heat… The steam which covers your body the moment you step in draws a curtain separating you from
the real world. There is hot water, steam, scrubbing, navel stone, chitchat and peace behind the curtain.
T
oday I decided to spoil myself. We are in the
warm room of a grandiose sultana bath with
my best friend. Waist clothes wrapped around our bodies, clogs on our feet; soap, bath gloves and combs in our hands… In a few moments,
the door will open and we’ll be lost in a magical
world of water, steam and foam. The private rooms
of the Turkish bath fit for the sultanas promise to
purify us bodily and spiritually and we’ll spend a
day of healing, joy and chitchat. With the opening
of the heavy wooden door, a dense heat surrounds
us. Women are sprawled on the navel stone; some
are being rubbed with bath gloves, the others are
having a foam massage. I pour a bowl of hot water
60
İSTASYON
over my head. One after another… I feel as if in my
mother’s uterus under this dim dome. Warm, protected and away from all the troubles.
My mother who was very fond of the Turkish
baths must have played a big role in my feelings. I
had nearly started primary school when my mother
took me to a Turkish bath with her friends. I still
remember my bewilderment when we took off our
clothes and entered the bath. With the ornamented
basins and the huge navel stone, it was the most interesting place I had seen to until that day.
Each one of the women sat by a basin, first they
poured water over their heads bowl by bow, they
started their chitchat filled with laughter. Some
sprawled over the navel stone, some applied henna
to their hair while the others drew kohl around their eyes. I sprawled on the navel stone and started
listening to the chitchat and flowing water. Then
fruit soda were drank, a woman sang a song and
the bath administrator offered us a bowl of fruit.
When we left the bath, we were all smelling soap.
When I was a grown up, exploring the Turkish bath of the city I was visiting even for a day
or two became a ritual for me. Doing so, I learned
that Turkish baths are the shortest way to get to
know the real daily life of a city. The women you
meet there will tell you about the myths regarding
the city, the gossips, the customs, food recipes, the
secrets of the women, the debaucheries of the men
without any monkey business.
The women forced to live behind the closed doors, windows with wooden grills and the silk veils created a rich, glorious world of color and fun.
This legend containing its unique secrets is told
by one generation to the other since hundreds of
years while still inspiring the artists, literary people and filmmakers.
The stories and recollections handed down this
day tell us that women would regularly visit the
baths. Furthermore, these were no ordinary visits.
A serious preparation carried out by the odalisques is made beforehand. The embroidered bath
bundles containing embroidered towels, waist
clothes, hair clothes, clogs engraved with silver
and pearl, soap boxes, linen rub towels, lavender,
aromatique soaps, healing bowls, ivory combs,
mirrors with silver handles and authentic rose oil
are checked if everything is ready. Sherbets, pastries, meat balls and fruit are carries along. Since
the same bath is visited regularly, the butler calls
the bath and reserves seats in the dressing room
and private rooms in the warm area.
The Turkish bath culture full of colorful rituals
is also a stage where lots of activities from birth to
marriages are celebrated and blessed. The bride
bath ritual which has reached us from hundreds
of years ago is a flamboyant celebration where the
women relatives of the groom, friends and relatives of the bride and the neighbors are all invited.
The bride who is taken to the Turkish bath before
the visitors checks all the preparations, organizes
the food service and welcomes the visitors with ice
cold sherbet. After the food and entertainment,
the bride is washed with prayers, folk songs and
happiness wishes.
The cleansing of the mother and the baby on
the 40th day of the birth is called the Puerperal
Bath. According to a belief prevalent in the Anatolia, the newborns aren’t taken out of the house
for 40 days so that they don’t meet the other babies because it is believed that these meetings weaken the baby. According to the Puerperal Bath ri-
tuals, the midwife first washes the baby and the
mother with water she pours down from a bowl
containing gold money, then she blesses a bowl of
water and pours that water over the puerperal.
In the old days, the young boys of the rich families would go to Pera for entertainment and following long drinking parties, the boys not wanting their parents to see them disheveled would
end up in Turkish baths where they would sleep
and cleanse before heading home to meet their
mothers and fathers.
Nowadays,
monotype clogs
with the same
designs have
taken the places
of the pearl
engraved clogs
of the old days.
The waist clothes
are hung to dry
in front of the
dressing rooms
looking over
the yard of the
Çemberlitaş Bath.
İSTASYON
61
ENGLISH SUMMARY
Historical measures against Wikileaks
In the beginning, there was the power of the word and the information. States and kings developed
creative methods to safeguard their secrets and the diplomatic correspondence all through history. After
Wikileaks, maybe the old classical methods will be in charge again. Here below are some of the methods.
2500 BC ANCIENT CHINA
Chinese are the leaders of the nations which have
applied the most uncompromising methods regarding confidentiality. One of the diplomatic
“communication” methods Chinese used starting from ancient period and continued for a long
time was writing the message on a silk cloth and
dipping the cloth in wax. This waxed silk cloth
would be shaped as a small ball which would be
swallowed by the ambassador. Another method
used in the ancient period was to prepare matching tablets for the partners communicating confidentially on regular basis. These tablets serving
answer keys were bearing holes meaning nothing
to regular people. When these molds were placed
on the tablets bearing common trade information, the concealed message would appear
500’s BC ANCIENT GREECE
According to Herodotus, the most important factor preventing the Greeks from being captured
by the Persians was the fact that the Greeks were
able to keep the confidentiality of their correspondence. The first method securing the con-
fidentiality of the documents and thus made history in this regard was rubbing out the varnish of
the wood, engraving the information on this wood
later which would be varnished once again. Thus,
the information would be concealed. The Spartan
king Demaratu which was living in exile among
the Persians informed Kleomenes about Serhas building Persopolis and getting ready to attack the Spartans using this specific method about. Among Greeks and Persians, very confidential
but not so urgent information would be engraved
on the shaved head of the ambassador. The ambassador would grow his hair which would later
be shaved once more by the correspondent to read
the secret message.
100’s BC ROME
The most common confidentiality practice identified with the Roman diplomacy was to use invisible ink. The secret message would be written
between the lines of a nonconfidential document
with invisible ink. Milk, urine or fruit juice wo-
it available to Papa II. Paulus. One other method
which was used especially during late by Middle
Ages was the “egg diplomacy”. When this method
developed by the scientist Giovanni Porta from
Napoli in the 15th century became widespread,
the secret diplomatic correspondence started to
be written on the egg shells. The message written
with schappe and vinegar mixture on the egg shell
would slowly ooze into the egg and could only be
read when the egg shell was stripped.
uld be used as invisible ink. When the document
was heated by the candle flame, the color of the
invisible ink would get darker making the message distinct.
OTTOMAN EMPIRE AS OF 1400’s
In the Ottoman Empire, The delicate documents
containing confidential information would be
written by artists in a style which was impossible to copy and decipher. The people who would
write, keep and forward these delicate documents
were chosen among the specially educated, honest, reliable people who were familiar with the
communication manners and laws.
1400’s EUROPE: The secret communication experts of the Middle Ages were the clergymen of
Papa and Knights of the Temple. The expertise
they developed in encoding which were mentioned in the novels; Name of the Rose and Da Vinci Code. They started out simply by changing the
vowels in the words. Great Leon Battista Alberti,
who was one generation younger than Leonardo
Da Vinci is known as the first European encoder.
Alberti who was appointed as an architect by the
Vatican during V. Nicholas’s reign wrote the first
European code based on “multi alphabet substitution principle” on a pamphlet in 1467 and made
An “American
pigeon” during
the Second World
War (right).
1800’s EUROPE: The use of pigeons for critical
information transmission date back to ancient
times. We can find traces of this the Old Egypt
and Herodotus’s history. Also, it is known that
the military, diplomatic or secret messages were
conveyed using pigeons in Ancient China, during Cenghis Khan’s military expeditions, during
the periods of Abbasid Caliphs, Seljuks and Ottomans. This method was named as “post pigeons”
in the modern sense in the 1800’s. The messages
bearing diplomatic confidentiality were conveyed
using pigeons especially during the war periods.
Following the invention of photography, it became possible to downsize lots of confidential documents and images. These images would be placed in aluminum tubes which then be tied to the
pigeon’s leg or to one of the strong feathers. In the
second half of the 19th century, a lot of European
countries had military pigeon networks. The pigeons conveyed the military and diplomatic messages safely but later fell from grace with the invention of the telegraph.
The technique of engraving
confidential messages on the
head skin used by the Greeks was
also used in the Ancient China
(far left). The sculpture in Vienna
portrays Jul Ceaser strongly
holding the special documents
(middle and right).
62
İSTASYON
İSTASYON
63
ENGLISH SUMMARY
Information creates its own
legislation
The daily developments in the new
communication and information
technologies created a new world
order called the information society.
Law of informatics is trying to
identify the order of this new and
daily changing new world system.
64
İSTASYON
THREE NEW TÜVTURK
STATIONS
■ TÜVTURK increased the number of its vehicle
inspection stations to 269, 73 mobile and 196 stationary, with the newly opened Antalya Kaş, Şanlurfa Birecik and Sivas Suşehri stations. All of
the three stations are designed to have two channels and to serve all kinds of vehicles. Along with
the hardware of the stations, there are also special waiting areas for the vehicle owners from where they can watch the whole inspection process.
TÜVTURK General Manager Mr. Kemal Ören indicating that they are carefully observing the suggestions and complaints of the vehicle owners to
increase the customer service quality said that the
newly opened three stations also demonstrate their intention. “The new stations are built where the
transportation traffic is dense but there is no inspection station nearby. With our new stations, we
intend to help the vehicle owners to save time.” You
can find detailed information regarding the stations at the web site, www.tuvturk.com.tr
I
nformatics or the communication of information… In other words, the wide spread, simultaneous and high speed information shared by
the whole world beyond all limitations and boundaries. Only 20 years ago, we were completely strangers to the concept of informatics. Today, informatics is the main structure around
which commerce, politics, arts, sports and popular culture take form. And the concept of informatics creates its own economic, social and cultural dynamics from the day it emerged as a new
business area.
Information technologies which offer immense
advantages, infinite possibilities and an enormous freedom area to the people and the establishments unfortunately carried along some serious
problems as well. As time passed, internet both
became an ethical and juridical problem area for
its users and a medium which could be used for
different purposes besides communication and
information sharing. The emergence of the mischievous boys of technology, the hackers; the terror activities being moved to cyberspace, the high
volume of copyright infringements, unauthorized
usage of the personal information, the interactive
infrastructure being used for theft purposes, unfair competition, spreading misinformation for the
benefit of some groups, hate crimes and child pornography all led to the necessity of a new law format and the law of informatics was born.
Regarding the international structure of the internet, the place of the crime and the place of the injured party or parties aren’t always the same. Thus,
it can’t always be possible to judge the offender and
the crime with the laws of the prejudiced party’s
country. Therefore, international agreements were
made both to secure the global competition conditions of the world trade and to be able to combat
TÜVTURK news
“The Cybercrime
Convention of the
European Council”
signed by Turkey
in November 2010
started a new
period regarding
the combat
against digital
crimes.
against cybercrimes. These agreements don’t involve any sanctions but the signatory countries are expected to make the necessary amendments in their
national legislation system in accordance with the
international agreements and adopt the appropriate legislative measures.
Two of the agreements made accordingly bear
great importance in determining the road maps:
“European Council Convention on Cybercrime”
signed by the member countries of the European
Council, U.S.A., Japan and South Africa on Nov.
23, 2001 (Turkey signed this agreement in Nov.
2010) and TRIPS (trade-related aspects of intellectual property rights) signed between the World
Trade Council member countries protecting the
intellectual rights.
Regarding the borders between freedom and
crime on the internet, Professor Yaman Akdeniz, a
member of the Faculty of Law of the Bilgi University says, “Defining these borders is very difficult.
The authoritarian countries tend to control the internet by monopolizing access to internet. There
is no such a thing as internet access control in democratic countries. It should be well kept in mind
that the whole charm of the internet comes from
the freedom it provides. Every attempt to hamper
the free circulation of information on the internet
will always fail and new ways will be found.”
Westerwelle, Germany’s Minister of Interior Affairs Dr. Hans-Peter Friedrich and the representatives of German companies and German partners of
the companies all residing in İstanbul attended the
meeting. TÜVTURK’s legal advisor, lawyer Ali Rfat Aykan who was one of the limited names invited to convey Turkish businessmen’s problems effectively told about the problems experienced at
the German Consulate in Turkey.
COOPERATION WITH THE
POLICE TRAINING CENTER
■ While TÜVTURK strives to make the vehicles
THE VISA PROBLEMS
OF THE TURKISH
BUSINESSMEN WERE
DISCUSSED
safer, Turkish Police Organization focuses on the
driver and driving safety in addition to the vehicle
safety. With the intention of developing these practices further, it was decided that briefings regarding
the vehicle inspections to be given the traffic policemen being trained at the Police Career Training
Center in Eskişehir. TÜVTURK Business Development Manager Özcan Saka and 200 policemen attended the first briefing meeting. Following the
meeting, traffic polices visited the Eskişehir Central
Station in groups of 30 and were informed regarding the inspection processes. 1500 traffic policemen are expected to attend these meetings in 2013.
■ A meeting was organized on Oct. 17, 2012 in the
Bavaria Representative Building in Berlin with the
initiatives of Chambers of Industry and Commerce of Germany, North Bavaria and Munich regarding the visa problems the Turkish businessmen
experience on their business trips to Germany. Minister of Foreign Affairs of Germany Dr. Guido
İSTASYON
65
ENGLISH SUMMARY
TÜVTURK news
PRECIOUS IMPRESSIONS
OF GERMANY
INSPECTION SERVICE
TILL MORNING
■ TÜVTURK started a new service for the drivers
who can’t find time to take their vehicles for inspection during working hours. Samandra station
on the Asian side and Hadmköy station on the
European side of İstanbul started giving service
until 4:00 in the morning for two months until
Dec. 31, 2012. Upon the attention the night service attracted, TÜVTURK decided to give this service permanently. TÜVTURK General Manager Kemal Ören said that they believed the night
inspection will contribute greatly to the highway
and traffic safety. “Many vehicle owners, although they pay attention to their vehicle inspection for the safety of their cars and loved ones, from
time to time, delay their inspections due to their
working hours. With this service, we are aiming to
ease their burden and contribute to the traffic safety”. TÜVTURK decided to give the night service
in both of the stations during the months of November and December when the number of vehicles coming to inspection increase. Ören said that
commercial vehicles like trucks and vans; passenger vehicles like buses, dolmuş and taxis along
with fleet vehicles which work during day time
and can’t spare time for inspection will primarily
benefit from the night inspections. Ören indicated that they took several measures to be able to
give the best service during dense periods and that
there would be no surcharge on the night inspections which will continue in 2013 as well.
66
İSTASYON
■ In the first two weeks of November 2012, 13 directors of the 2K-TGM Business Associate, operator of TÜVTURK inspection stations in Balkesir,
Çanakkale and Tekirdağ regions came to visit TÜV
SÜD in Munich, Germany. On their agenda: Trips
to various inspections centres in and around Munich and the testing facilities of TÜV SÜD Automotive. Also the wide range of services of TÜV SÜD
Auto Services and TÜV SÜD Product Services were
presented. Murat Dambali, Altan Türk and Serdar
Ilgaz from TÜV SÜD were hosting the stay. Further touristic highlights were the BMW World, the
Olympic tower, Museum Mercedes-Benz Stuttgart
and MAHA, producer of testing materials which
are used every day in Turkey. “All our guests returned home full of impressions of TÜV SÜD and
Germany. They have a very close connection to us
and our company as technical provider now”, Murat Dambali says. Mehmet Nuri Kalmaz from 2K –
TGM told that the visit was very useful and effective.
II. TIRE AND LIFE SAFETY
PANEL AND WORKSHOP
■ II. Tire and Life Safety Panel and Workshop took
place on 15-18 November 2012 at Miranda Del
Mar Hotel in Antalya Kemer. TÜVTURK, universities, public institutions, private sector and nonprofit organizations attended the workshop. The
attendees presented their opinions regarding topics such a Winter Tire Regulations, Inspection
of Winter Tires, Defining Winter Tires, Tire Tread
Depth, Insurance and Accident and Fault Evaluation. TÜVTURK attended the technical section of
the workshop aditionally TÜVTURK General Manager Kemal Ören made a speech about vehicle inspection, in the opening ceremony.
Sevdiklerinize güvenle
kavuÝun diye, 5 yÛldÛr
azimle çalÛÝÛyoruz!
Hizmet vermeye baÝladÛØÛmÛz 11 Ocak 2008 tarihinden bu yana geçen 5 yÛllÛk sürede; 40 milyona yakÛn
aracÛ muayene ederek, güvensiz bulunan 9 milyon aracÛn tekrar emniyetli bir Ýekilde trafiØe çÛkmasÛna
katkÛda bulunduk. Bu dönem içinde periyodik muayenesini ve egzoz gazÛ emisyon ölçümünü yaptÛrarak
ülkemiz karayollarÛnÛ daha güvenli hale getirmemize yardÛmcÛ olan, trafikte sorumluluk bilincine sahip
tüm müÝterilerimize teÝekkürü borç biliriz. Bunun yanÛ sÛra tüm araç muayene ve egzoz gazÛ emisyon ölçümü
faaliyetlerine vermiÝ olduklarÛ destekten dolayÛ, baÝta UlaßtÚrma, Denizcilik ve Haberleßme BakanlÚ¤Ú’na
olmak üzere, Bilim, Sanayi ve Teknoloji BakanlÚ¤Ú’na, Çevre ve Ûehircilik BakanlÚ¤Ú’na,
Milli E¤itim BakanlÚ¤Ú’na, Emniyet Genel Müdürlü¤ü’ne, Jandarma Genel KomutanlÚ¤Ú’na
teÝekkür ederiz. Trafik ve taÝÛt güvenliØi bilincinin artÛrÛlmasÛ için bu konuyu ülke gündemine getiren basÛn
mensuplarÛna, araç muayene faaliyetlerinin trafik güvenliØine olan katkÛsÛna yürekten inandÛklarÛ için
öncelikle Türkiye Ûoförler ve Otomobilciler Federasyonu olmak üzere, sivil toplum kurulußlarÚna,
yerel yönetimlerimize ve tüm vatandaßlarÚmÚza ÝükranlarÛmÛzÛ sunarÛz.
TÜVTURK Araç Muayene ÙstasyonlarÚ
TÜVTURK, bir TÜV SÜD - DOÙUÜ - BRIDGEPOINT ortaklÛØÛdÛr.
www.tuvturk.com.tr