İNGİLTERE`DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN

Transkript

İNGİLTERE`DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN
Bengü Bitig. Ahmet Bican Ercilasun Armağanı,
Ed. Bülent Gül, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü,
Ankara, 2013, s. 101-107.
İNGİLTERE’DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN TOPLUMDA
İKİ DİLLİLİK (BİLİNGUALİSM) ve DİL KARIŞMASI
(İNTERFERENCE)
Doç. Dr. Ufuk Deniz AŞÇI
Selçuk Üniversitesi
[Türkiye]
Özet: İki dillilik, iki dili birden, özellikle ana dili konuşur gibi akıcı ve karakteristik
özellikleriyle birlikte konuşmak veya kullanmaktır. İki dilli kişi, iki dili de ana dilini
konuşur gibi kontrollü ve doğal, alışageldik bir biçimde kullanır ve iki dillilik bir
ağızda iki dili kullanabilmektir. Bu tanım, sadece mükemmel iki dilliliği açıklar.
İki dilli insan, ana dilinden farklı bir dilde; dinlediğini anlama, konuşma, okuma
ve yazmadan oluşan dört dil becerisinden sadece biriyle ilgili küçük bir yeterliğe
sahip olan kişidir. iki dillilik bireyin, ikinci dili, ana dili gibi yorumlamaktan ziyade,
kendi yapısına ve kavramlarına uyarak konuşma becerisidir.
Ana dili ile ikinci dil arasına kalan kişinin konuşmasında dil karışması oluşur. Dil
karışması, dillerden birinde diğer dilin etkisiyle değişmeler olması durumudur.
Bu makalede, İngiltere'deki Türkçe konuşan toplumun dilindeki iki dillilik ve dil
karışması durumuna değinilmiştir.
İki dilliliğin tanımı, nedenleri, sonuçları ve çeşitlerine değinilmiştir. Türkçe
konuşan toplumdaki dil karışmasına örnekler verilmiştir. Bununla beraber, Türkçe
konuşan toplumun İngiltere’ye nerelerden, hangi nedenlerle göç ettikleri anlatılmıştır.
Onların İngiltere’deki nüfusları, eğitim durumları, dinî yapıları, çalışma şartları;
Türkçe basın, Türkçe öğrenimi gibi genel konularda bilgiler verilmiştir.
Anahtar Sözcükler: İki dillilik, dil karışması, Kıbrıs Türkleri, İngiltere’deki Türkçe
konuşan toplum, İngiltere’deki Türkler, Londra
Bilingualism and interference in Turkish-speaking community in The United
Kingdom
Abstract: Bilingual is defined as having or using two languages especially speaking
the language fluently and with the characteristics of a native speaker; a bilingual
person uses both languages habitually and with spontaneous control like a native
speaker and bilingualism is to use two languages in one mouth. This definition
explains only “perfect bilingualism”.
Bilingual is the one who possesses a minimal competence in only one of the four
language skills, listening comprehention, speaking, reading and writing, in any other
language rather than his mother tongue. Bilingualism is the ability of speaking a
second language in accordance with the concepts and structures of the language
rahter than paraphrasing as it is in the mother tongue.
Interference (mixing the language) occurs in the speech of person who is in
between his mother tongue and the second language. Mixing the language is the state
of having changes in one language with the effect of the other one.
In this article, the state of bilingualism and interference in Turkish-speaking
community in the UK are discussed.
Ufuk Deniz AŞÇI
The definition of bilingualism, its causes and consequences, and variations are
described. The examples of interference in the language of the Turkish-speaking
community are given. Additionally, the reasons of migration of the Turkish-speaking
community from Turkey and Cyprus to UK are explained. It is also expressed about
their population in UK, education levels, religious structures, working conditions,
also Turkish Press, Turkish education.
Key Words: Bilingualism, interference (mixing the language), Turkish
Cypriots,Turkish-speaking community in UK, Turks in UK, London
I. Giriş
Türkiye İkinci Dünya Savaşı’na girmedi ama bu süreçte dolaylı olarak
Avrupa’nın yaşadığı ekonomik ve sosyolojik travmaları en az Avrupalı kadar
hissetti. Savaştan sonra yaralarını sarmak ve eski ekonomik gücüne tekrar kavuşmak
isteyen Avrupa, Amerika Birleşik Devletleri’nin de yardımıyla (Marshall) hızlı bir
kalkınma sürecine girdi. Bu süreçte “insan (işçi) gücüne” gereksinim duyan
Avrupalılar, Türkiye’den işçi transfer etmeye başladı. Türklerin Avrupa’ya göç
macerası da böylece başlamış oldu.
Genel anlamda 1950’lerde başlayan Türklerin Avrupa macerası, ilkin ekonomik
nedenlerle gerçekleşmiştir. Sonraki yıllarda ekonomik nedenlere siyasi, sosyal,
ailevi ve eğitimsel nedenler eklenmiş; Avrupa’daki Türk nüfusu, yaşadıkları
ülkelerin bugünü ve geleceği için göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir diaspora
hâline gelmiştir.
Türkler Avrupa’ya geldiklerinde, şüphesiz ki çok azının aklında bu topraklarda
daimi kalmak vardı. Genel eğilim, Avrupa’da para kazanmak ve kazandıkları
parayla ülkelerinde yeni bir hayat kurmaktı. Fakat süreç böyle işlemedi.
Bu yıllarda Türkiye’nin ekonomik ve devamında sosyolojik çalkantıları, siyasi
tutarsızlıkları, Avrupalı Türklerin Türkiye’ye dönme niyetlerini günbegün erteletti.
Her geçen gün bulundukları ülke şartlarına alışan, çeşitli nedenlerle buralara
bağlanan/ bağlanmak zorunda kalan Türkler; çocuklarının Avrupa’da doğmaya
başlamasından sonra bulundukları ülkelerin vatandaşlığını almaya ve buralarda
yerleşmeye karar verdiler. Günümüzde bile pek çok Avrupalı Türkün Türkiye’ye
dönme niyetleri canlılığını korusa da1 artık bu niyetin hoş bir nostalji olduğunu onlar
da bilmekte, kendilerini Avrupa’nın ayrılmaz bir parçası kabul etmektedirler.
UNESCO verilerine göre, dünya nüfusunun yarıdan fazlası iki dillidir. İnsanlar
iki kültürlü (bicultural) ortamlarda büyürler veya ihtiyaç duyarlarsa iki dilli
(bilingual) olurlar. İki dilliliğin oluşmasında birçok neden sayabiliriz. Kişilerin
kendi iradeleri dışında öğretim ihtiyacı, teknoloji, ekonomik durum, din, kültür,
siyaset, askerî nedenler veya rejim değişiklikleri, doğal afetler gibi pek çok neden,
iki farklı milletin/ kültürün bir arada yaşamasını zorunlu kılabilir.
İki dilli toplumun oluşması için genel şartlar dışında kendine özgü özel şartların
oluşması gerekir. Toplumsal iki dillilik, iletişim aracı olan dil için geçici bir
durumdur. Çünkü iletişim birebir gerçekleşen bir olgudur. İki koldan gelişen
iletişim, kusurludur. Bu nedenle iki dillilik zamanla yerini tek dilliliğe bırakır.
Baskın olan dil, diğerini zaman içinde bünyesinde eritir. Sonuçta her ne kadar
1
98
Özellikle son yıllarda Türkiye’ye dönme niyetinin adeta hortlamasında Avrupa’da patlak
veren son ekonomik krizin, Türkiye’deki istikrarlı ekonomik ve sosyal gelişmenin
etkisinin büyük olduğunu bizzat gözlemledik. Konuyla ilgili olarak bilgi almak isteyen
Avrupalı Türklerin bize ilk sorusu genellikle “Türkiye’ye dönersek hangi iş sahasında
çalışabiliriz?” idi.
İNGİLTERE’DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN TOPLUMDA İKİ DİLLİLİK ve DİL KARIŞMASI
şartları aleyhinde gelişen dil için dil ölümü dediğimiz bir felaket gerçekleşecek olsa
da bu durum iletişimin bütünlüğü için normal bir süreçtir.
İki dilli ortamlarda yetişen bireyde, iki dillilik olgunlaşıncaya kadar dil karışması
(interference) görülmesi doğaldır. Şayet birey bu süreci başarıyla atlatırsa, onun için
iki dilli olmak, bulunduğu toplumun gereksinimleri için büyük bir avantaj hâline
gelir. Başarısızlık ise bireyin dilinde yozlaşmaya, toplumda ise melez, karma, karışık
dilin ortaya çıkmasına neden olur. İngiltere’deki Türkçe konuşan toplumda iki
dillilik sürecini tamamlamış bireylerin sosyal konumlarının iyiliği, bu duruma en
güzel örneklerden biridir.
İngiltere’deki Türkçe konuşan toplumun dilinde henüz melez dilden bahsetmek
erken olur. Fakat bu toplumun Türkçesi büyükşehir (Londra) ortamında tehlikeli bir
süreçten geçmekte, İngilizce sözlük, söz dizimi ve kavramlar hızla Türkçe konuşan
toplumun diline karışmaya devam etmektedir. Özellikle üçüncü ve dördüncü neslin
dilinde, melez dilden bir önceki safha diyebileceğimiz tuhaf bir bozuk dil ortaya
çıkmıştır.
Bugün Türkiye Türkleri haricindeki bütün dünya Türklüğü iki dillidir.
İngiltere’de yaşamak gibi bir ihtiyaç ile karşı karşıya kalan Türkçe konuşan toplum
da, yeni yurtlarındaki insanların kültürlerine alışmaya, dillerini öğrenmeye mecbur
kalmışlardır. Yeni ülkelerinin ana dili, kendileri için ikinci dili olan İngilizceyi
öğrenmek, onlar için daha iyi şartlarda yaşamanın, özledikleri refah düzeyine
ulaşmanın temel gereksinimi olmuş, bu zorunluluk, İngiltere’de Türkçe konuşan
toplumu zaman içerisinde iki dilli toplum hâline getirmiştir. Burada görülen asıl
tehlike, iki dilli toplum olmak değil, iki dillilik sürecini tamamlayamamış, dillerinde
dil karışması görülen ve melez, karma, karışık dil olgusuyla yüz yüze kalan
bireylerin, toplumun yakın gelecekte Türkçeyi unutmak, İngilizceyi tercih etmek
zorunda kalacak olmalarıdır. Zira melez dilin bir sonraki safhası dil ölümüdür.
II. İngiltere’deki Türkçe Konuşan Toplum
İngiltere’deki Türkçe konuşan toplum ifadesi, İngiltere’ye göç etmiş Kıbrıslı
Türkleri, Türkiyeli Türkleri, Kürtleri ve diğer ülkelerden göç eden Türkleri
kapsamaktadır.
Yirminci yüzyılın başlarında Avrupa’ya göç eden ilk Türkler, Kıta Avrupa’sında
değil, İngiltere’de görülmektedir.
Rus Çarlığı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun 1877-1878 yıllarında yaptığı, 93
Harbi adıyla bilinen savaşta Osmanlı ağır bir yenilgi almış, Ayastefanos (İstanbul,
Yeşilköy) Anlaşmasıyla Balkanlar, Kuzey Doğu Anadolu elimizden çıkmıştı.
İngilizler, Rus Çarlığı’nın ilerleyişini engellemek için Osmanlı lehine kararlar
çıkarttığı 1878 Berlin Anlaşmasıyla Osmanlı İmparatorluğunun kaybı bir nebze
hafifletilmiş, bu yardım karşılığında Kıbrıs İngilizlere verilmişti.
Bu hadiseden sonra Ada’nın sahibi olan İngilizler, Kıbrıslılara 1917 yılında
İngiliz vatandaşlığı hakkı tanımıştır. Bu hakkı elde eden Türklerin Büyük
Britanya’ya göçü başlamış, 1930’lu yıllara kadar çeşitli yollardan düşük seviyede de
olsa bu göç sürmüştür.
İkinci Dünya Savaşı öncesinde Büyük Britanya’ya göçen Kıbrıslıların (Rumlar
ve Türkler) sayısı 7-8 bin kadardır. 1937’ye kadar Kıbrıs’tan Büyük Britanya’ya
gelenlerin çoğunluğu genç ve yetişkin Rumlardır ve bunlar genellikle Londra’da
West End’deki otel ve restoranların mutfaklarında çalışmışlardır. 1962 yılındaki
büyük göçmen hareketliliğinde en az Rumlar kadar Türkler de İngiltere’ye
göçmüşlerdir (Oakley, 1987a: 3-4).
99
Ufuk Deniz AŞÇI
İkinci Dünya Savaşı’ndan 1966 yılına kadar 75.000 Kıbrıslı Rum ve Türk Büyük
Britanya’ya göç etmiştir (Oakley, 1971: 23). 1971 yılına gelindiğinde, göçmenlerin
İngiltere’de doğan yaklaşık 20.000 çocuğuyla beraber, Kıbrıslı göçmenlerin sayısı
100.000 kişiye ulaşmıştır.
1974 Kıbrıs Savaşından sonra göç dalgası Rumlar açısından zirveye ulaştı2. 1980
yılında Türkiye’de gerçekleşen Askerî Darbe sonrasında Kuzey Kıbrıs üzerinden
Büyük Britanya’ya büyük bir siyasi sığınmacı akımı oluştu. Yaklaşık 10.000 kişi
sığınma talebiyle İngiltere’ye geldi. Türkiye’deki durum normalleşince bunlardan
7000 kadarı ülkelerine geri döndü, 3000 kişi ise İngiltere’de kaldı (Oakley 1987b:
5). Kıbrıs’tan göç eden Rumlar ve Türkler genellikle Londra’ya yerleştiler. Büyük
Britanya’daki Kıbrıslıların %73’ü Londra’da yaşamaktadır (Census, 1971).
Kıbrıslı göçmenlerle ilgili çalışmalarıyla dikkat çeken Robin Oakley3, 1931-1971
yılları arasında Londra ve çevresinde yerleşen Kıbrıs doğumluların yoğunluğunu
şöyle göstermiştir:
1951
İngiltere’deki diğer şehirlere
ve Galler’e yerleşenler
10,208
Londra’ya
yerleşenler
7,983
1961
111,898
311,110
1966
59,200
115,000
1971
72,270
53,095
Yıllar
(Oakley, 1987a: 5).
2
3
Kıbrıslı Türklerin göçüyle ilgili İngiltere’de çok değerli bilimsel çalışmalar ve raporlar
kaleme alınmıştır. Özellikle Robin Oakley’in çalışmaları doğrudan Kıbrıslı göçmenleri
konu edindiği için önemlidir. Bu kaynaklar içinde bilimsellik ve hazırlanış kalitesi olarak
öne çıkanlar şunlardır: Ballard, R. and Driver, G. (1977), The ethnic approach, New
Society, 16 June 1977; Cohen, A. (ed.) (1974), Urban ethnicity, Tavistock, London;
Krausz, E. (1971), Ethnic minorities in Britain, MacGibbon & Kee, London; Ladbury, S.
(1977), The Turkish Cypriots: Ethnic relations in London and Cyprus, in Watson, J.L.
(ed), (1977), Between two cultures: migrants and minorities in Britain, Basil Blackwell,
Oxford; Ladbury, S. (1979), Cypriots in Britain, national centre for industrial language
training, Southall; Ladbury, S. (1979) Turkish Cypriots in London, economy, society and
culture, London, SOAS; Mayhew, K. & Rosewell, B. (1978), Immigrants and
occupational crowding in Great Britain, Oxford Bulletin of Economics and Statistics,
1978, Vol.3, pp.223-248; Oakley, R. (1970), The Cypriots in Britain, Race Today, 2,
pp.99-102; Oakley, R. (1971), Cypriot migration and settlement in Britain, D.Phil. Thesis,
University of Oxford; Oakley, R. (1979), Family, kinship and patronage: The Cypriot
migration to Britain, in Khan V.S. (ed) (1979), Minority families in Britain, Macmillan,
London; Oakley, R. (1987), 'The Control of Cypriot migration to Britain between The
Wars, Immigrants and minorities, Vol. 6, No.l (March 1987); Peach, C. (1975)
Immigrants in the Inner City, Geographical Journal, Vol.141, No.3; Oakley, R. (1987),
Changing patterns of distrubution of Cypriot settlement, Centre of research in ethnic
relations, University of Warwick Pres.; Owen, D. (1993), Ethnic minorities in Great
Britain: Housing and family characteristics, Coventry: Centre for Research in Ethnic
Relations,University of Warwick.
Dr. Robin Oakley, Brunel University’de Britanya’da yaşayan Kıbrıslılar hakkında yaptığı
çalışmalarla tanınan bir sosyologdur.
100
İNGİLTERE’DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN TOPLUMDA İKİ DİLLİLİK ve DİL KARIŞMASI
Aşağıdaki tabloda 1971 yılında Kıbrıslıların Londra’daki yerleşim yerleri
gösterilmiştir. Yerleşim yoğunlukları çizgi sıklıklarıyla belirtilmiştir. Günümüzde
Türkçe konuşan toplumun da aynı bölgelerde yaşamaktadırlar.
Yukarıdaki tabloda da görüldüğü gibi Kuzey Londra’da yoğunlaşan Kıbrıslı
nüfus, yoğunluk sırasına göre Haringey, Islington, Hackney, Enfield, Southwark
(Güney Londra), Camden ve Barnet bölgelerine yerleşmişlerdir (Oakley 1987a: 10).
Türkiye’den Büyük Britanya’ya göç hareketi, diğer Avrupa ülkelerine göçten
çok sonra, özellikle 1977-1980 yılları arasında başlamıştır. Denilebilir ki Türkiyeli
göçmenler Avrupa’da en son Büyük Britanya’yı keşfetmişlerdir. Bunun en temel
nedeni iki ülke arasında göçle ilgili bir anlaşmanın olmamasıdır4.
4
Türkiye’den Büyük Britanya’ya göçün macerasıyla ilgili daha geniş bilgilere şu
kaynaklardan ulaşılabilir: Küçükcan, T. (1999) Politics of ethnicity, identity and religion:
Turkish Muslims in Britain, London, Ashgate; Yılmaz, İ (2001) Londra'daki Türkiye ve
Türk Diasporası, içinde Sedat Laçiner, Bir Başka Açıdan İngiltere, Ankara, Asam: 137162; Sonyel, S. R. (1992) İngiltere'deki Türk Toplumu, Batı Avrupa Türkleri,
Göçmenlikten Yerleşik Hayata Geçiş, Amsterdam: 98-102; Aydın, M. A. (2001) Turkish
speaking communities and education -no delight, London: Fatal Publication; Tözün
I.(2005) Talking Turkey The Language, culture and identity of Turkish speaking children
in Britain, Staffordshire: Trentham Books.
101
Ufuk Deniz AŞÇI
1990’larda, İskandinavya ülkeleri gibi İngiltere de bir iltica liberalizmi
uygulamaya başladı. Bu yolla hem ihtiyacı olan işçi gücünü ülkesine kazandıracak
hem de dünya nazarında koruyucu, esirgeyen, insan haklarına saygılı devlet portresi
çizecek; öte yandan kendi politikalarında bu insanları kullanabilecekti. Ekonomi ve
özellikle terör yüzünden yaşadıkları bölgelerde sıkıntılı günler geçiren Doğu ve
Güneydoğu Anadolulu Kürtler ve Aleviler, Türkiye’nin Batı bölgelerine yaptıkları
göçün bir benzerini İngiltere’ye de gerçekleştirmişlerdir.
İngiltere’nin bu mülteci politikası 2000’li yılların başında, özellikle İngiliz
halkının tepkileri ve ağırlaşan ekonomik nedenler yüzünden terk edilmiştir.
Bugünlerde artık İngiltere’de mülteci olmak neredeyse imkânsız hâle gelmiş, iltica
kapıları iyice kapanmıştır. Önceleri siyasi nedenlerle mülteci olanların sayıları
çoğunlukta iken, şimdilerde iltica sebebi olarak cinsiyet ayrımcılığı, kadına şiddet,
sosyo-ekonomik gerekçeler kabul görmektedir. Bu sayı da çok azdır. Bunun
dışındaki talepler, son yıllarda Türkiye’de gerçekleştirilen demokratik reformlar ileri
sürülerek geri çevrilmektedir.
2000-2010 yılları arasındaki iltica başvuruları ve kabuller aşağıda yıllara ve yaş
gruplarına göre verilmiştir5. Erkeklerde mülteci kabul durumu şu şekildedir:
Yıllar
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
-18
…
210
185
185
105
90
60
15
20
20
10
18-20
21-24
…
480
315
255
125
70
35
10
15
15
15
…
715
555
395
190
95
55
20
30
20
25
25-29
30-34
…
…
715
435
515
340
425
265
200
110
110
75
65
40
35
30
25
20
30
25
30
15
Toplam
35-39
40-49
…
285
215
155
70
45
20
15
15
15
15
…
160
145
100
55
35
15
20
15
15
10
50-59
…
25
25
10
10
5
5
*
5
*
*
40-49
50-59
60+
…
5
5
5
*
*
*
*
*
*
Toplam
…
3035
2300
1790
870
525
295
145
140
145
125
9370
60+
…
5
5
5
5
5
*
*
-
Toplam
…
660
535
600
360
230
130
60
50
40
25
2690
12.060
Kadınlardaki mülteci kabul durumu şu şekildedir:
Yıllar
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
5
-18
…
25
20
25
15
20
15
5
5
*
*
18-20
21-24
…
85
70
90
45
35
15
5
5
5
*
…
150
140
145
85
55
25
15
10
10
5
25-29
30-34
35-39
…
…
…
175
90
70
130
80
50
150
80
50
80
70
25
40
40
25
25
30
10
20
10
5
10
5
5
10
10
5
5
5
*
Toplam
Kadın ve Erkek Toplam Mülteci Sayısı
…
40
30
35
20
15
10
*
5
5
*
…
10
10
15
10
*
*
*
*
*
Tablo, resmî bir veridir ve 17.07.2012 tarihinde Londra Türk Büyükelçiliği’nden
alınmıştır.
102
İNGİLTERE’DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN TOPLUMDA İKİ DİLLİLİK ve DİL KARIŞMASI
1917 yılından beri Büyük Britanya’ya olan Türk göçü, çok az ve şekil
değiştirmiş dahi olsa, günümüzde de devam etmektedir. Bugünlerde gerçekleşen
hadiseler için “göç” sözcüğünden ziyade, “bireysel tercihler neticesinde ülke
değiştirmek” demek daha doğru olur. Artık toplu bir Türk göçünden söz edemeyiz.
Bireysel göçler söz konusudur ve bunlar da genellikle iş veya eş tercihi sonucunda
gerçekleşmektedir. Öğrenci olarak bu ülkeye gelen, okulunu bitirdikten sonra burada
iş bulup kalan Türkiyeli gençlerin oranı da azımsanmayacak dereceye ulaşmıştır.
Bugün Büyük Britanya (İngiltere, İskoçya, Galler, Kuzey İrlanda)’da kayıtlı
170.000 civarında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaşamaktadır6. Kayıtlı kişiler
haricinde Türkiye’den çeşitli yollarla (iltica, kaçak vb.) buralara gelenlerle beraber
yaklaşık 200.000 civarında Türkiyelinin olduğu tahmin edilmektedir. Kıbrıs’tan
göçen Türklerin nüfusu yaklaşık olarak 300.000’dir. Büyük Britanya’da toplam
500.000’e yakın Türkçe konuşan kişi vardır (Travis, 2011).
İngiliz kaynaklarına göre, 2011 yılında İngiltere’de yaklaşık 150.000 Türkiyeli
göçmen, 300.000 civarında Kıbrıslı Türk yaşamaktadır. Son yıllarda Bulgaristan,
Almanya, Romanya, Makedonya ve Yunanistan gibi ülkelerden gelen Türk
vatandaşları da bu sayıyı arttırmıştır (Tenth Report, 2011:38).
İngiltere’ye göç eden Türkiye ve Kıbrıs kökenli göçmenlerin %75’i Londra’da,
% 23’ü Birmingham, Manchester, Liverpool, Luton, New Castle ve Leeds gibi Orta
İngiltere şehirlerinde, %2’lik bölümü ise İskoçya’da, özellikle Endinbugh’da, daha
azı Kuzey İrlanda'da yaşamaktadır7.
Türkiyeli göçmenler, Londra’da, Kıbrıslı Türklerin yaşadıkları bölgelere
yerleşmişlerdir. Türkçe konuşan göçmenlerin büyük bir bölümü (yaklaşık %80)
Kuzey Londra’da yaşamaktadır. Yerleşim yoğunluğu olarak Dalston, Wood Green,
Haringey, Enfield başta olmak üzere Barnet, Edmonton, Hackney, Islington,
Palmers Green, Southgate, Stoke Newington, Tottenham bölgelerini zikredebiliriz.
Güney Londra’da Elephant Castle, Lewisham, Peckham (Küçükcan 1999: 64-66) ve
Waltham Forest (Açıkgazete, 18.05.2009) göçmenlerin ikamet ettikleri başlıca
bölgelerdir.
1990’lı yıllara kadar genellikle tekstil sektöründe iş tutan Türkiye ve Kıbrıs
kökenli göçmenler, Uzakdoğu ülkelerinin ucuz imalat avantajı sonrasında, hemen
hemen tekel kurdukları sektörün İngiltere’de yok olması sonucunda çeşitli iş
dallarına dağılmışlardır (Atay 2006: 82-83). Bugünlerde, İngiliz toplumuna
entegrasyon süreci daha öncelere dayanan Kıbrıslı göçmenler, iş çeşitliliği açısından
Türkiyeli göçmenlere oranla daha şanslı durumdadırlar. Kıbrıslı Türkler, henüz
üçüncü kuşağı temel öğretim yaşlarında olan Türkiyeli göçmenlere oranla, yetişmiş
insan gücü bakımında da ileri seviyededirler. Türkiyeli göçmenler ise ağırlıklı olarak
yemek sektöründe çalışmaktadır. Teknik becerileri olanlar, kendi alanlarında iş
bulabilmektedirler (Erdemir, Vatsa, 2007).
II.1. Türkçe Konuşan Toplumda Eğitim Düzeyi
Büyük Britanya’ya göç eden Türkçe konuşan toplumun eğitim seviyesi maalesef
iç açıcı bir durumda değildir. Genellikle para kazanmak için İngiltere’ye gelen
6
7
Bu bilgi, 17.07.2012 tarihinde Londra Türk Büyükelçiliği’nden alınmış resmî bir veridir.
Bu veriler, 17.07.2012 tarihinde, Londra Türk Büyükelçiliği’nden alınmıştır. Yüzdelik
dilimler kesin bilgiler değil, tahminî verilerdir. Londra Belediye Bakanı Boris Johnson’un
2009 yılında yaptırdığı 52 sayfalık Londra’daki Türkçe Konuşanlar konulu raporda,
Kıbrıs’ta doğan Kıbrıslı göçmen Türklerin %60’ı, Türkiye’de doğan göçmenlerin
%74’ünün Londra’da yaşadıkları kaydedilmiştir (Açıkgazete, 18.05.2009).
103
Ufuk Deniz AŞÇI
birinci kuşak, çocuklarının iyi eğitim almaları için gerekli hassasiyeti göstermemiş,
onları kendi kurdukları işyerlerinde veya başka bir yerde çalıştırmayı tercih
etmişlerdir. Bu nedenle, ilköğretim seviyesinden sonra üniversitelere devam eden
Türk çocuğu sayısı, İngiltere’deki diğer azınlıklara oranla çok düşüktür. İkinci kuşak
Türkler, çocuklarını okutma konusunda daha tutarlıdırlar.
Hackney ve Haringey belediyelerinin Haziran 2012’de yayımladığı verilerine
göre, Türkçe konuşan toplumun bu bölgelerdeki eğitim düzeyi, diğer azınlıklar
arasında sondan ikinci sırada yer almaktadır. Türkçe konuşan toplum içerisinde
Kıbrıslı Türklerin eğitim düzeyi, diğer azınlıkların ortalamasına yakındır.
Türkiye’den göçen Türk ve Kürtlerin eğitim seviyesi ise maalesef çok düşüktür8.
Eğitim seviyesi düşük olan bu kesim vasıfsız işçi olarak nitelendirilmekte ve
daha düşük profilli işlerde çalışmak zorunda kalmaktadır. Londra’daki Türkçe
konuşan toplum, meslekî beceri sıralamasında İranlılar, Iraklılar ve Suriyelilerden
daha gerilerde yer almaktadır (Açıkgazete, 18.05.2009).
Yeterli eğitim alamayan, bunun sonucu olarak iyi bir iş bulamayan ve maalesef
hırsızlık yapan, cinsel suçlar işleyen, uyuşturucuya alışan; yetersiz Türkçe, biraz
İngilizce bilen ama hiçbir zaman ne Türk ne de İngiliz olabilen bir nesil
yetişmektedir. Bu nesil de Türk göçmenlerin suç işleme oranını her geçen gün
arttırmaktadır9.
II.2. Türkçe Konuşan Toplumda Dinî Yapı
İngiltere’de Türkçe konuşan topluluğun büyük çoğunluğunu Sünniler
oluşturmaktadır. 1990’lı yıllardaki mülteci politikası sonucu önemli oranda Alevî
Türkler de İngiltere’ye göç etmiştir. Son yıllara kadar Londra Türk Büyükelçiliği ile
daha sıkı ilişkiler içinde olan Aleviler, 1993 yılında İngiltere Alevi Kültür Merkezi
ve Cemevi adı altında sosyal ve kültürel faaliyetler yürüttükleri bir merkez tesis
etmişlerdir. Kendi kültürel ve dinî anlayışlarını yaşatmak ve sonraki nesillere
aktarmak isteyen Alevîler, Türkiye sevdalısı olsalar da, Sünni politikalar uygulayan
ülkelerine kırgınlıklarını dile getirmekten kaçınmamaktadırlar.
İngiltere’ye ilk gelen Türkler, dinî gereksinimlerini bireysel gayretlerle
sürdürmüşler, organize bir yapı oluşturmamışlardır. İlerleyen yıllarda bu ülkede
kalıcı olacaklarını anlayınca, ibadetlerini yapacakları yerler konusunda bir şeyler
yapmaları gerektiğinin farkına varmışlardır. Birinci kuşak Türk göçmenler, toplu
8
9
Londra Türk Büyükelçiliği Eğitim Ateşesi, Hackney ve Haringey belediye başkanlarının
bu veriyi Elçilikle paylaştığını belirtmiştir. Bugünlerde, adı geçen belediyelerde Türkçe
konuşan topluma yönelik iş becerisi kazandırma ve eğitimi teşvik programları
uygulanmaktadır. Programın yürütülmesinde Büyükelçilik de rol almıştır.
Londra’da yaşayan etnik gruplar içinde Türklerin suç işleme oranı düşüktür. Londra Türk
Büyükelçiliğinin resmî verilerine göre, 23 Ocak 2012 tarihi itibariyle İngiltere
hapishanelerinde tutuklu bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sayısı 128’dir.
Tutuklular içinde 30 kişi tecavüz suçundan hapistedir. Cinayet, öldürmeye teşebbüs, cana
kast gibi suçlardan hapiste olanların sayısı 32’dir. 19 tutuklu uyuşturucu suçlarından, 11’i
hırsızlıktan içeridedir. Kalan 36 tutuklu muhtelif suçlardan dolayı hapistedir. Bu rakamlar,
170.000 kayıtlı vatandaşla ilgili bir rakamdır. Diğer yollarla İngiltere’ye gelen ve Londra
Türk Büyükelçiliği’nde kaydı olmayanlarla ilgili resmî bir rakam yoktur. Londra’daki
Türkiyeliler, kayıtlı olmayanlar içinde çok fazla Türkiyelinin hapislerde olduğunu, resmî
rakamların çok komik kaldığını iddia etmektedirler.
104
İNGİLTERE’DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN TOPLUMDA İKİ DİLLİLİK ve DİL KARIŞMASI
ibadetler yapmak ve sonraki nesillere kendi dinî ve millî değerlerini öğretebilmek
için örgütlenmeye başlamışlardır (Küçükcan 1999: 150-165).
İbadethanelere sahip olabilmek için örgütlenen Türk göçmenler, ilkin küçük
evler alıp buraları mescit yaparak işe başlamışlardır. Daha sonra eski bir sinema
binası (Aziziye Camii), bir kilise (Peckham Camii) ve bir sinagog (Shacklewell
Cami) camiye dönüştürülmüştür. 1999 yılında minareli yeni bir cami (Süleymaniye
Camii) inşa edilmiştir. 2008 yılında ise bir Hindu tapınağı camiye (Mevlana Rumi
Camii) dönüştürülmüştür. Bu dini mekânlarda dinsel faaliyetlerin yanında, eğitsel,
kültürel ve sosyal aktivitelerin yürütülmesi, Türkçe konuşan toplumun bir taraftan
dinî ve millî kimliğinin korunmasına, diğer taraftan da İngiltere’ye entegrasyonuna
katkı sağlamış ve sağlamaya devam etmektedir (Coştu, Turan 2009: 39-40).
Türk göçmenlerin İngiltere’deki dinî organizasyonları, tıpkı Kıta Avrupasında
olduğu gibi, Türkiye’deki dinî grup, cemaat ve vakıf hareketlerinin birebir devamı
niteliğindedir. İngiltere’de dinî ve kültürel hizmetler sunan gruplar şunlardır:
Nurcular (Gülen Grubu) Süleymancılar, Millî Görüşçüler, Ülkücüler, Şeyh Nazım
Kıbrısî Grubu, Aleviler ve son olarak da Türk Diyanet Vakfı (Coştu, Turan 2009:
40). Bu dinî, millî grupların kendilerine ait camileri, kültür merkezleri vardır10.
İngiltere Türk Diyanet Vakfı, bu grupların birlik içerisinde hareket etmesi için
büyük gayret göstermektedir11.
II.3. İngiltere’de Türkçe Eğitimi
Türkiye’nin “Kendi dilini iyi bilmeyen başka dilleri de iyi öğrenemez.”
sloganıyla dünyadaki bütün Türkler için başlattığı Türkçe öğretim seferberliği
çerçevesinde, İngiltere’de Türkçe eğitim kursları açılmıştır. İngiliz okullarında
seçmeli Türkçe dersleri konulmaya başlanmıştır. Talep edildiği takdirde Türkçe
dersleri için Türkiye’den öğretmenlerin getirileceği, masraflarının da Türk hükümeti
tarafından karşılanacağı, İngiliz makamlarına iletilmiştir. Son yıllarda Türkçe
festival, tiyatro, konser gibi eğitsel ve kültürel etkinlikler artmıştır. Londra Türk
Büyükelçiliği, Yunus Emre Vakfı gibi çeşitli kurumlarda Türkçeye yönelik kurslar
açılmıştır.
Londra Türk Büyükelçiliği Eğitim Müşavirliği verilerine göre, 2011 yılı sonu
itibariyle İngiltere’de toplam 30 Türk dernek okulunda ve 45 İngiliz okulu
bünyesinde, Millî Eğitim Bakanlığının kadrolu 25 öğretmeni, hafta sonlarında Türk
ve yabancı öğrencilere Türkçe öğretmektedir. Söz konusu okul ve kurslara 4500
Türk ve yabancı uyruklu öğrenci kaydolmuş, dersleri takip etmiştir.
Londra’da Gülen Cemaatinin kurup idare ettiği Maraton ve Axis Eğitim
Vakıflarına (Axis Educational Trust) bağlı Wisdom School Primary, Wisdom School
Secondary ve Coral Yatılı Kız Koleji adlarında üç özel Türk okulu faaliyet
göstermektedir. Yine aynı gruba bağlı Glasgow’daki The Nurture Educational &
Cultural Society, Leicester’daki Anadolu Eğitim ve Kültür Derneği (Anatolia
10
11
İngiltere ve Londra’daki Camilerin adları, işlevleri, hangi gruba ait olduğuna dair bilgilere
ve Türk toplumunun dinî yaşantısının onların sosyal hayatlarına etkileri hakkında daha
geniş bilgi için Yakup Coştu ve Süleyman Turan’ın 2009 yılında yayımladıkları
İngiltere’deki Türk Camileri ve Entegrasyon Sürecine Sosyo-Kültürel Katkıları adlı
makale incelenmelidir.
2012 yazındaki Ramazan’da büyük bir iftar veren Vakıf, Londra’daki Türk toplumuna ait
bütün grupları iftarda birleştirmiştir. Vakfın gayretleri sadece şekilde kalmamaktadır.
Farklı grupların bölünmüşlük değil birer zenginlik olduğu fikri her zaman Türkçe konuşan
topluma anlatılmaya çalışılmaktadır.
105
Ufuk Deniz AŞÇI
Cultural and Educational Society) de Türkçe eğitime ciddî katkıları olan
kuruluşlardır.
II.4. İngiltere’de Türkçe Basın
Londra’da Türkçe basılan yerel gazeteler Türkçe konuşan topluma yönelik yerel
haberler yanında İngiltere, Türkiye ve dünyayla ilgili önemli haberlere de
sütunlarında yer verirler. Gazeteler biri dışında haftalıktır ve genellikle Perşembe
veya Cuma günü yayımlanırlar. Ücretsiz olarak dağıtılan gazetelerin gelirleri
reklâmlar ve ilanlardır. Gazeteler dışında özel kişiler, dernek ve sektörel kuruluşlar
tarafından aylık dergiler de yayımlanmış, çoğunun ömrü kısa olmuştur. Bazıları hâlâ
yayın hayatına devam etmektedir. North Cyprus UK, Ekonomi, Kadın, Mahir’e Sor,
İşçi Türkçe konuşan topluma yönelik yayımlanan dergilerden bazılarıdır. Bunun
yanında euroturks.com, acikgazete.com, haberindex.com gibi Türkçe sanal gazeteler
de vardır.
Gazetelerde Türkiye Türkçesi yazı dili kullanılmaktadır. Londra Toplum
Postası’nda, az da olsa, Kıbrıs Türk ağzına uygun söyleyiş ve cümle çeşitliliğini
görmek mümkündür. Londra Gazete ve Telgraf gazeteleri iki dilde yayın
yapmaktadır. Bu gazeteler şunlardır:
Olay Gazete:1989 yılında yayın hayatına başlayan gazete, haftada iki kere
yayımlanır. Dili Türkçedir. Boyutları İngiliz gazeteleri gibi küçüktür. Gazetede
İngiltere, Kıbrıs ve Türkiye’den haberlere yer verilir. Haber yayınlama niteliğinden
ziyade reklâm gazetesi gibidir. 40 sayfa olarak çıkar, en az 22 sayfası reklâmdır.
Avrupa: Haftalıktır. Perşembe günleri yayımlanır. 2001 yılında yayın hayatına
başlamıştır. Boyutları Türkiye’deki gazeteler gibi büyüktür. Dili Türkçedir.
Gazetede sadece bir sayfa (23. sayfa) İngilizce haber ve köşe yazısına ayrılır. 32
sayfa olarak çıkar.
Haber: Haftalıktır. Cuma günleri yayımlanır. Boyutları İngiliz gazeteleri gibidir.
Dili Türkçedir. Habercilik ve makale yönünden zengindir. 40 sayfadan oluşur.
Londra Gazete (London Turkish Gazete): Haftalık bir gazetedir. Bir yüzü Türkçe
diğer yüzü İngilizce olmak üzere iki dilde yayımlanır. Boyutları İngiliz gazeteleri
gibi küçüktür. Haber ve makale yönünden zengindir. Diğer gazeteler gibi 40
sayfadan oluşur.
Londra Toplum Postası: Haftalıktır. Kıbrıs Türk Toplum Merkezi’nin sahip
olduğu bir gazetedir. Dili Türkçedir. Genellikle Kıbrıslı Türkler hakkında haberler
yapar. 40 sayfa yayımlanır.
Telgraf: Haftalıktır. Cuma günleri yayımlanır. Boyutları İngiliz gazeteleri gibi
küçüktür. Dili Türkçe ve Kürtçedir. Gazetede İngilizce haber veya makalelere de yer
verilir. Çoklukla Londra’daki Türkiyeli Kürtlerin gündemiyle ilgili haberler yapılır.
Nisan 2006’dan beri düzenli olarak yayımlanmaktadır.
III. İngiltere’deki Türkçe Konuşan Toplumda İki Dillilik (Bilingualism) ve
Dil Karışması (Interference):
İki dillilik (bilingualism), iki dili birden, özellikle ana dili konuşur gibi akıcı ve
karakteristik özellikleriyle birlikte konuşmak veya kullanmaktır. İki dilli (bilingual)
kişiler, iki dili de ana dilini konuşur gibi kontrollü ve doğal, alışageldik bir biçimde
kullanır. İki dillilik bir ağızda iki dili kullanabilmektir. Popüler ifadeyle iki dillilik,
iki dile sahip olmak ve her ikisini de mükemmel kullanabilmek, kontrol
edebilmektir. Bu tanımlar Bloomfield tarzı yaklaşımdır ve sadece mükemmel iki
dilliliği açıklar. Macnamara, Bloomfield tarzına zıt bir iki dillilik tanımı yapmıştır.
Ona göre iki dilli insan, ana dilinden farklı bir dilde; dinlediğini anlama, konuşma,
okuma ve yazmadan oluşan dört dil becerisinden sadece biriyle ilgili küçük bir
106
İNGİLTERE’DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN TOPLUMDA İKİ DİLLİLİK ve DİL KARIŞMASI
yeterliğe sahip olan kişidir. İki dillilik için yukarıda verilen iki uç tanımın ortasında
bir öneri Titone’dan gelmiştir. Ona göre iki dillilik bireyin, ikinci dili, ana dili gibi
yorumlamaktan ziyade, kendi yapısına ve kavramlarına uyarak konuşma becerisidir
(Hamers, Blanc 2000: 6-7).
Doğan Aksan iki dilliliği, bireyin çeşitli nedenlerle ve değişik koşullar altında
birden fazla dili edinmesi, kullanması ya da ikinci bir dili ana diline yakın düzeyde
öğrenmesi durumu (bilinguismus, bilinguisme, bilingualism, zweisprachigkeit)
(Aksan 2000: 26) diye tanımlamıştır. Günay Karaağaç’a göre iki dillilik; bir kişi, bir
meslek, bir topluluk veya bütün bir dil toplumunda görülen iki dil kullanma durumu
(bilingualism, diglossia)’dur (Karaağaç 2011: 222).
Bireylerde veya toplumlarda iki dillilik olabilir. Karaağaç, bireysel iki dillilik ile
toplumsal iki dilliliğin nedenlerinin farklı olduğunu belirtir (Karaağaç 2011:223224). İki dillilik, genellikle farklı toplumların bir arada yaşadığı ülkelerde görülür.
İngiltere’ye göç etmiş Türkçe konuşan toplumda iki dilli kişilere sıkça
rastlanmaktadır.
29 Haziran 2012’den 16 Eylül 2012 tarihine kadar çeşitli araştırma, inceleme ve
tespitler yaptığımız İngiltere’deki Türkçe konuşan toplumda, bireysel iki dilliliğin
yanı sıra, kendilerini gettolara hapsetmeyen kuşaklarda toplumsal iki dillilik
örneklerine de şahit olduk. Hatta iki dilli bireylerin konuşmalarında, dillerden
birinde diğer dilin etkisiyle değişmeler olması durumu (Aksan 2000: 27) diye
tanımlanan dil karışmasına (interference) da şahit olduk.
Bireylerdeki dil karışması, iki dillilikte olduğu gibi bir ayrıcalık değil, aksine
bireyin sahip olduğu iki dili de iyi kullanamaması durumunda ortaya çıkar. Dil
karışmasının ortaya çıkmasındaki ilk merhale, ana dilindeki seslerin çıkarılmasında
ikinci dilin etkilerinin görülmesidir. İkinci merhalede ses dizgelerindeki vurgular,
tonlamalar öğrendiği diğer dilin özelliklerine kayar. Sessel dil karışması diye
adlandırılan bu durum, İngiltere’deki Türkçe konuşan toplumun ikinci ve üçüncü
neslinde belirgindir. Londra’daki birinci nesil Türklerin İngiliz Türkçesi adını verip
alaycı yaklaştıkları durum, tam da bu dil hadisesine örnektir. Türkçe sesleri
İngilizcedeki sesler gibi çıkaran; Türkçe sözcüklerdeki vurguları, tonlamaları
İngilizceye göre yapanlar, dil karışmasının ilk safhasını yaşadıklarının farkında bile
değildirler.
Dil karışmasının ikinci merhalesi dilbilgisel ilişkilerde görülür. Bazı
biçimbirimlerin aktarılmasında yanlışlıklar yapılır, benzer biçimbirimlerin
cümledeki anlam veya görevlerinin değiştirilmesi gerçekleşebilir. Türkçe konuşan
toplumun, İngilizce soru cümlelerini düz kurması ve tonlamayla cümleye soru
özelliği verilmeye çalışılması veya Türkçe sözcüklerle söyleyiş benzerliği gösteren
İngilizce sözcüklerin, Türkçedeki benzerleri gibi telaffuz edilmeleri dilbilgisel
karışmaya örnek gösterilebilir.
Dil karışmasının en belirgin görüldüğü tür sözlüksel dil karışmasıdır. İngilizce
ifadelerin birebir Türkçeye aktarılması ve aktarılırken anlamsal kaymaların
oluşması; aynı şekilde Türkçe kalıpların da İngilizceye aktarılırken, düşünce
boyutunda Türkçe olan kalıbın birebir aktarılması neticesinde düşülen yanlışlar,
Türkçe konuşan toplumda çok sık görülmektedir. Sözcüklerin kullanımında
anlamsal yanlışlar da yoğun olarak yapılmaktadır.
İngiltere’deki Türkçe konuşan toplumdaki iki dilli insanların günlük
hayatlarındaki konuşmalarında çok ilginç anlar yakaladık. Bir gün otobüste
Türkiye’den göçen Kürt olduğunu anladığımız bir göçmen, otobüsteki insanlarla
İngilizce, eşiyle Kürtçe, küçük kızıyla da Türkçe iletişim kuruyordu. Üç dili bir
107
Ufuk Deniz AŞÇI
anda, bir ortamda kullanan bu kişiyi özellikle dinledim. Bu dilleri konuşurken bir
anlık duraksayıp düşünerek konuştuğunu duymadım. Yaklaşık 20 dakikalık yolculuk
boyunca hiç susmayan babanın dilinde dil karışıklığına da şahit olmadım.
İki dillilik üzerine çalışmalar yapan bilim insanlarının önceden yaptıkları
tespitler ve bizim İngiltere’deki Türkçe konuşan toplumda tanık olduğumuz örnekler
doğrultusunda, iki dilliliğin ve dil karışmasının ortaya çıkma nedenlerini şöyle
sıralayabiliriz:
III. 1. Bireyin aile içinde iki dilli olarak yetişmesi
Farklı milletlere mensup ve doğal olarak farklı diller konuşan anne ve babanın
çocukları iki dilli olabilmektedir. İki dilliliğin çağımızda bir avantaj olduğu
bilincinde olan ebeveynler, çocuklarının iki dilli olarak yetişmesini
desteklemektedirler. Bu durum bilinçli bir gayrettir. Bunun dışında istem dışı gelişen
iki dilli çocuklar da mevcuttur. Dilbilimciler ve psikologların tespitleri göstermiştir
ki, birey her ne kadar iki dili olsa da, bu dillerden biri onun temel, ana dili olarak
gelişmekte, diğer dil tali kalmaktadır.
İngiltere’de İngiliz anne ve Türk babadan olan bir çocukta iki dilliliğe şahit
olduk. Çocuğa küçük yaştan itibaren annesinin dili öğretilmiş, eğitim dili olarak da
İngilizcenin öne çıkması sonucu çocuğun birinci dili İngilizce olmuştur. Öte yandan,
çocuğun Türk kimliğini unutmaması için babanın bireysel gayreti söz konusudur. Bu
özel gayret sonucu, çok iyi düzeyde olmasa da, çocuğun bir Türk’le anlaşabilecek
düzeyde Türkçe konuşabildiğine, Türkçe yazılı metinleri okuyup anlayabildiğine
tanık olduk.
Babası Türk annesi İngiliz olan bir başka iki dilli çocuk örneğinde, çocuğun
İngilizceyi çok iyi konuştuğunu, Türkçeyi ise zorlanarak ancak anlayabildiğini, bazı
kalıp ifadeler -vurgular İngilizceye benzer şekilde- dışında Türkçe konuşamadığını
gözlemledik. Türk baba bu durum karşısındaki memnuniyetini “Benden iyi
İngilizcesi var. Hiç Türkçe konuşmaz.” diye ifade etmiştir.
Türk ve İngiliz ebeveyne sahip iki dilli on iki çocuğun durumunu
incelediğimizde şöyle bir sonuca vardık: Şayet anne Türk ise çocuk mutlaka
Türkçeyi en az orta düzeyde anlayabilmekte, konuşabilmekte ve düşük düzeyde de
olsa Türkçe yazıları okuyabilmektedir. Babası Türk olan iki dilli çocuklarda ise,
babanın özel bir gayreti yoksa çocuk iki dilli olsa da İngilizce baskın bir şekilde ön
plana çıkmakta, Türkçeyi orta düzeyde anlayabilmekte ama kalıp ifadeler dışında
çok az konuşmakta ve neredeyse “sıfır” düzeyde Türkçe okuyup yazabilmektedir.
Bu durumda olan çocukların yaşları ilerledikçe iki dilliliklerinin ortadan kalkacağı
ve baskın dil olan İngilizcenin onun tek dili olacağı kaçınılmaz bir durumdur.
Babası Türk annesi Urdu (Pakistanlı) bir çocukta iki dillilik daha farklı tezahür
etmişti. 11 yaşındaki çocuk annesinin dilini sadece anlayacak derecede biliyor fakat
babasının dili olan Türkçeyi hem anlıyor hem de konuşabiliyordu. Öte yandan
İngilizcesi Türkçesinden de Urducasından da çok iyi düzeydeydi. Çocuğun
Türkçesinin annesinin dili olan Urducadan daha iyi olmasında en büyük etken,
ailenin Türklerin yoğun olarak yaşadığı Dalston bölgesinde oturmasıydı. Buna
benzer iki hatta üç dil arasında kalan çocuklar, yetişkin olduklarında -özel bir gayret
yoksa- genellikle tek dilliliğe kaymaktadırlar.
III. 2. Ebeveyni aynı dili konuşan, fakat yabancı bir ülkede doğmuş veya
uzun süre yabancı bir ülkede yaşamış olan bireylerde iki dillilik
İngiltere’ye çeşitli tarihlerde göç etmiş Türkçe konuşan toplumda, bu şekilde
oluşan iki dillilik örnekleriyle çok fazla karşılaştık. 1917 yılında “İngiliz
vatandaşlığı” hakkı aldıkları andan itibaren, 1960’lı ve 70’li yıllarda yoğun olarak
108
İNGİLTERE’DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN TOPLUMDA İKİ DİLLİLİK ve DİL KARIŞMASI
İngiltere’ye göçen Kıbrıslı Türklerdeki iki dillilikle, 1970’li yılların sonundan
itibaren buralara göç eden Türkiyeli göçmenler ve 1990’lı yıllardaki mülteci
kabulüyle İngiltere’ye yerleşen Türkiyelilerde görülen iki dillilik arasında
farklılıklar vardır.
Kıbrıslı Türklerin İngiltere’ye gelişleri çok daha erken zamanlarda gerçekleştiği
için, bu toplumda İngiltere doğumlu ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci neslin
dilinde iki dillilik, Türkiyeli göçmenlere oranla çok daha oturmuş durumdadır.
Kıbrıslı Türklerin ilk nesli özellikle Kuzey Londra’da yerleşmiş, bu bölgelerde
ev satın almış ve gettolar hâlinde bir yaşam sürmüşlerdir. Bu nedenle, ilk neslin
dilinde görülen İngilizce, günlük hayatın gereği olarak yaygın kullanılan İngilizce
sözcükler ve kalıp ifadelerle sınırlı kalmıştır.
İngiltere’de doğan diğer nesillerde eğitim dilinin İngilizce olması, ebeveynlerine
nazaran İngilizce konuşan toplumla daha içli dışlı olmaları, iş dünyalarının, arkadaş
çevrelerinin homojen yapıdan heterojen yapıya dönüşmesi, bu neslin iki dilli
olmasını sağlamıştır.
Üçüncü nesilden itibaren, iki dilliliği tam oturtamayan Kıbrıslı Türklerin dil
karışması yaşadıklarına şahit olduk. Bu kişiler Türkçe konuşurken İngilizce kalıp
ifadeleri, kavramları aynen kullanmakta; cümle kurarlarken İngilizce sözcük
gruplarına sıkça müracaat etmektedirler.
Bugün için, sosyal çevre ve yaşam koşulları Türkiyeli göçmenlere oranla çok
daha iyi durumda olan Kıbrıslı Türklerin İngiliz toplumuyla entegrasyonu neredeyse
tamamlanmış gibidir. Her ne kadar gettolarda yaşayan Kıbrıslıların sayısı hâlâ fazla
olsa da, iyi bir iş ve kazanç elde edenler, gettolardan çıkarak bütün Londra’ya
yayılmış durumdadırlar. Bunun doğal sonucu olarak, iki dilliliği avantaj olarak
kullandıkları görüldüğü gibi bazen de Türkçeden ziyade İngilizceyi tercih ettiklerine
tanık olunmuştur.
Londra’da tespit ettiğimiz örnekler içinde, eğitimli Türk öğrencilerden sonra iki
dilliliği tam olarak edinmiş kesim, Kıbrıslı Türklerdir. Onlar bu durumu tam bir
avantaj hâline getirmiş durumdadırlar. Kendilerine özgü Kıbrıs ağzıyla Türkçeyi de
İngilizceyi de çok iyi konuşan bu göçmenlerin dördüncü nesilden çocuklarında
İngilizceye doğru bir “tek dillilik” oluşmuştur, diyebiliriz. Genel içinde sayıları az
da olsa, bu nesil, Türk kimliğini bilmekte, fakat toplum olarak atalarının yaşam
şekillerini, çevrelerini ve atalarının dillerini yavaş yavaş terk etmektedirler.
Türkiyeli göçmenlerin durumu çok daha farklıdır. Bunlar İngiltere’ye kabaca
1970’lerin sonlarında göçmeye ve 1980’lerin ortasında yerleşmeye başlamışlardır.
Türkiyeli göçmenlerin ilk nesli, eğitim düzeyleri oldukça düşük Türklerden ve
Kürtlerden oluşmaktadır. Cehaletin verdiği çekingenlik neticesinde bu neslin İngiliz
toplumuyla entegrasyonu bugün bile asla gerçekleşmemiş, dinî ve kültürel farklılık
nedeniyle, kendilerine mahsus bir getto oluşturup İngilizlerden uzak bir yaşam
meydana getirmişlerdir. Bugün bile -öğrenilmesi elzem, basit bazı İngilizce
sözcükler dışında- hiç İngilizce bilmeyen çok fazla Türkiyeli göçmen bu gettolarda
yaşamaktadır.
2012 yazında tespitlerde bulunduğumuz bu gettolarda, tabela dilinin
Türkiye’dekinden daha Türkçe olması, evlerde Türk televizyon kanallarının
seyredilmesi ve sokaklarında Türkçe konuşulması, bu durumu açık şekilde ortaya
koymaktadır. Yoğun olarak yaşadıkları Dalston bölgesinin adını Dostun olarak
Türkçeleştiren bu nesil, Türkçenin İngiltere’deki varlığını sürdürmesinde en büyük
şans olmuştur. Cehaletin Türkçe için şans olduğu böyle örnekler Kıta Avrupasında
da örneğine sıkça rastladığımız bir olgudur.
109
Ufuk Deniz AŞÇI
Birinci nesil Türkiyeli göçmenlerin konuşma dilleri, geldikleri bölgelerin ağız
özelliklerini taşımaktadır. Türkiye’nin standart diliyle konuşanların sayısı çok azdır.
Bu neslin çocukları ve torunları da atalarından öğrendikleri ağızlarla
konuşmaktadırlar. Son yıllarda, uydu yayınlarıyla evlere giren Türk televizyon
kanalları vasıtasıyla, ağız özellikli konuşmalarını kısmen de olsa İstanbul Türkçesine
yaklaştıran kişileri tespit ettik. Fakat bu değişimde sözcüklerin anlamları,
telaffuzları, kullanılma yerleri karıştırılmaktadır. Böyle de olsa, gettolarda yaşayan
bu insanların %95 gibi ezici bir çoğunlukla Türkçe televizyon kanallarını takip
etmeleri, işyerlerine bu kanallarda gösterilen dizilerdeki karakter isimlerinin
verilmesi, karakterlerin dillerine özenip Türkçelerini düzeltmeye çalışmaları,
Türkçenin İngiltere’deki varlığı için olumlu gelişmeler olarak kabul edilmelidir.
İkinci ve özellikle üçüncü nesil Türkiyeli göçmenlerin, eğitimlerini İngilizce
aldıkları ve toplumsal etkileşimde ebeveynlerine oranla daha girişken oldukları için,
iki dillilik özellikleri ve hatta dil karışması durumları daha yaygındır.
Çocuklarının ve torunlarının yaşamlarında, eğilimlerinde, dillerinde gördükleri
olumsuzluklardan hoşnut olmayan birinci neslin; öz kültürlerini, değerlerini ve
dillerini onlara sağlıklı bir şekilde devretmek için gayret gösterdiklerini belirtmemiz
gerekir. Bunun için çeşitli kültür dernekleri, okullar, ibadet yerleri ve etkinlikler
düzenleyen Türkçe konuşan toplumun bu gayreti maalesef çok yetersiz kalmaktadır.
Son 5-10 yılda Türk Büyükelçiliği ve bazı dinî, kültürel grupların öz kültürlerini,
dillerini muhafaza yönünde ciddî gayretlerini görmezden gelemeyiz. Fakat bu
grupların -Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti hariç- kendilerine has ritüelleri, yaşam
şekilleri, onları diğer gruplardan ayrıştırmakta, Türkçe konuşan toplumun kendi
içinde bölünmesine neden olmaktadır. Her grubun camisi, lokantası, kültür derneği
farklı olunca, birlikte hareket edebilme kabiliyetini ve Türkçe konuşan toplumun
menfaatlerini savunacak bir Türk diasporası oluşmasını önlemektedir. Bu tehlikeyi
gören Türk Büyükelçiliği ve Diyanet Vakfı’nın gayretleri ise henüz çok yeni
atılımlar olarak görülmekte, yetersiz kalmaktadır.
III. 3. İyi bir yabancı dil öğrenme, daha iyi bir eğitim alma kaygısıyla geçici
olarak yabancı ülkelerde yaşayanlarda görülen iki dillilik
İngiltere, eğitim ve dil öğrenimi almak için dünyanın her ülkesinden, her
bölgesinden insan çeken bir cazibe adasıdır. Bu amaçla buralara gelen Türk
gençlerinin sayısı, Türkiye’nin ekonomik gelişimine paralel olarak her geçen gün
artmaktadır. Bunlar, İngiltere’ye yerleşmek amacıyla gelmemektedir. Ancak,
okullarını bitirdikleri ve Türkiye’den çok daha iyi şartlarda iş buldukları veya
İngiltere’de yaşayan biriyle evlilik yaptıkları zaman fikirlerini değiştirip buralara
yerleşmektedirler. Geçici olarak gelen ve yukarıda açıkladığımız nedenlerle
İngiltere’de kalıcı olan Türklerin sayısı azımsanmayacak orandadır.
Bu şekilde İngiltere’de kalan Türkler, Türkiye’de en az lise eğitimini
tamamlamış olanlardır. İçlerinde üniversite eğitimini Türkiye’de tamamlamış
olanların sayısı da çok fazladır. Doğal olarak bu kişilerin eğitim seviyeleri çok iyi
durumdadır. Türkçeleri de en az Türkiye’deki akranları kadar iyidir. Çok iyi
düzeyde Türkçe konuşup yazabilmekte, kendilerini en iyi şekilde Türkçe ifade
edebilmektedirler. Üç ve daha uzun yıllar İngiltere’de kalmış olan Türklerin
İngilizceleri de mükemmel seviyeye ulaşmıştır, diyebiliriz. Kendi dilini kusursuz
kullanan kişilerin başka dilleri daha iyi öğrenebildiklerine bu durumdaki Türkler çok
iyi bir örnektir. Onlar iki dilliliğin avantaj olduğunun bilincinde olan, iki dili
birbirine en az karıştırarak kullanan Türklerdir.
110
İNGİLTERE’DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN TOPLUMDA İKİ DİLLİLİK ve DİL KARIŞMASI
Sonradan İngiltere’de yaşamaya başladıkları için, bunların dillerindeki iki dillilik
genellikle “sözcük kullanımındaki tercihler” şeklinde sınırlı kalmaktadır. Bazı
tespitlerimizde bunların dillerindeki bazı kalıp ifadelerin, soyut sözcüklerin ve
özellikle teknolojik sözcüklerin kullanımında İngilizcenin varlığının yoğunluğunu
tespit etsek de, bu durumun ana dilleri Türkçe için bir tehdit oluşturacak düzeyde
olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
III. 4. Azınlık dili olarak varlığını sürdüren, öte yandan baskın ve resmî bir
dilin etkisinde kalan kişilerde oluşan iki dillilik
İngiltere’deki Türkçe konuşan toplumdaki iki dillilik bu şekilde oluşan iki
dilliliğe örnek teşkil etmemektedir. Ekonomik, siyasi veya bireysel kaygılarla
İngiltere’ye göç eden Türkçe konuşan toplum, birinci, ikinci ve üçüncü gruba örnek
teşkil edecek iki dillilik örnekleri göstermektedir. Türkiye’deki Kürtlerin dilleri, bu
örneğe daha uygundur.
IV. İngiltere’deki Türkçe Konuşan Toplumda Dil Karışması (Interference)
Örnekleri
Dil karışmasının iki dillilik sürecini tamamlayamayan bireylerde görüldüğünü
belirtmiştik. 2012 yazında, üç aylık süreçte tespit ettiğimiz bazı dil karışması
örneklerini, kullanıldığı durum veya şekilleri temel alarak kabaca gruplandırdık.
Makalenin çok uzamaması için, tespit ettiğimiz bütün örnekleri değil, cümlelerin
içinden bazılarını seçerek burada göstereceğiz:
IV.1. Türkçe konuşan toplumdakiler, aralarında Türkçe konuşurlarken resmî
daireler, tiyatro, sinema, kafe, restoran, istasyon, cadde, sokak gibi yerlerin adlarını;
onlarla ilgili terimleri İngilizce sözcüklerle karşılamaktadırlar. Kullandıkları
sözcüklerin telaffuzu, İngilizcedeki söyleyişe uygundur:
Bügün hospitalda appointmentim var, gelemem.
“Bugün hastanede randevum var, gelemem.”
Job centerda ne iş? Bügün you are free, yeah?
“İş merkezinde ne işin var? Bugün serbest değil misin? (Bugün tatil gününde
değil misin?).”
Size tax free olmaz. Az gün de kalsaŋız, councile tax ödemek gerek abi.
“Siz vergi vermeden oturamazsınız. (İngiltere’de) az da kalsanız, belediyeye
vergi ödemeniz gerekir abi.”
Akşam oldummu bi night cluba gidip drunk olana kadar drink abi. Bizde cultural
event pek yok. Hep all time enjoy abi. You know abi, hep iş work olmaz. Gencik, kan
durmuyo bizde.
“Akşam olunca bir gece kulübüne gidip sarhoş oluncaya kadar içiyoruz abi. Biz
pek kültürel etkinlik yapmıyoruz. Her zaman eğleniyoruz. Bilirsin abi, hep iş olmaz.
Genciz, kanımız durmuyor.”
Libraryde çalışmanız için registration yapmanız gerek.
“Kütüphanede çalışabilmeniz için kayıt yaptırmanız gerekiyor.”
Niye taşıyoŋ ki passportuŋu, ID cardıŋı? Ben bayaadır London’dayım, make
sure abi, bi policeman benden ID card sormadı.
“Neden yanında pasaport ve kimlik kartı taşıyorsun ki? Ben bayağıdır
Londra’dayım, emin ol ağabey, bir polis bile benden kimlik kartı istemedi.”
(Genç) -Shrek’e gittik, teatra.
111
Ufuk Deniz AŞÇI
(Ben) -Sahi ya, ben tiyatroyu çok severim. Londra’nın ünlü tiyatroları
neredeydi?
(Genç) -West End, Hocam, Leicester Street’te. Undergrounda gir, Piccadilly
Circus Station or Leicester Square Station’da in. Beş-on minute yürürsen varırsın.
Where is The West End? diye sorsan gösterirler Hocam.
(Genç) -Shrek Müzikaline gittik, tiyatroya.
(Ben) -Sahi ya, ben tiyatroyu çok severim. Londra’nın ünlü tiyatroları
neredeydi?
(Genç) -Leicester Caddesindeki West End adlı yerde Hocam. Metroya bin,
Piccadilly Meydanı İstasyonu veya Leicester Alanı İstastonunda in. Beş on dakika
yürüyüş mesafesindedir. West End nerede? diye sorarsanız gösterirler hocam.
Bus durağı yok oraya, tube durağı var. Emirates Stadiumua gidiyoŋuz da, get a
ticket yaptıŋız mı?
“Oraya giden otobüs durağı burada yok, metro istasyonu var. Emirates
Stadyumuna gidiyorsunuz ama (stadyuma girmek için) bir bilet aldınız mı?”
Harry Potter’ı görmek için booking gerek. Bookingiŋiz yoksa studiolara entre
olmaz! “Harry Potter’ı görmek için randevu almak gerekir. Randevunuz yoksa
stüdyolara giremezsiniz!”
Russell Squarede cycling yapamaŋ, sade jogging, running, istersen de
yürüyebiliŋ.
“Russell Sguare’de bisiklet süremezsin, Sadece hafif koşu yapar veya koşarsın.
İstersen yürüyebilirsin de.”
IV.2. İngiltere’ye ilk gelen birinci kuşağın Türkçeleri -geldikleri yörenin ağız
özellikleri belirgin olsa da- dil öğrenmek veya eğitim için buralara gelen Türk
öğrencilerin Türkçesinden sonra, İngiltere’deki en düzgün Türkçedir. Bu kişiler,
konuşmalarında kullandıkları bazı sözcüklerin veya ifadelerin önemini belirtmek,
onlara dikkatleri çekmek için, bu sözcüklerin İngilizcesini kullanırlar; fakat
sözcükleri okundukları gibi telaffuz ederler:
Oolum bugün mutlaka arbanın insurancesini yapmam lazım. Araba böyle
yakalanınca ehliyetten üç point götürüyo.
“Oğlum, bugün mutlaka arabanın sigortasını yaptırmam lazım. Arabayı böyle
yakalatırsak, üç ceza puanı alırım.”
İnan Hocam, bu İngiliz milletini drugla enjoy öldürüyor. Hadi onlar neyse de
bizim punkçu, serseri gençler de alıştı bu merede! Her punkçunun elinde bi cigara
(marihuana sigarasını kastediyor). Hadi içiyorlar da, tradeini de yapıyorlar Hocam.
Yazık bunlara yaa…Jailda, (Anlamadığımı düşünerek Türkçesini de hemen
kullanıyor.) delikte, mahpusta çürüyecek ömürleri.
“İnan ki Hocam bu İngilizleri uyuşturucu ile eğlence öldürüyor (geriletiyor).
Hadi onlar neyse de bizim serseri, çeteci gençler de alıştı bu merete! Her serserinin
elinde bir sigara var. Hadi içiyorlar, neyse de, ticaretini de yapıyorlar Hocam. Yazık
bunlara… Kodeste, hapishanede çürüyecek ömürleri.”
İngilizlere be careful abi! Aman ha, yüzüne gülerler ama seni sevmezler aslında.
İngilizle dost oldun mu be careful valla…
“İngilizlere dikkat et abi! Aman ha, yüzüne gülerler ama aslında seni sevmezler.
İngilizle dost olursan şayet, dikkatli ol…”
112
İNGİLTERE’DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN TOPLUMDA İKİ DİLLİLİK ve DİL KARIŞMASI
Pound burda hâşâ Allah! Ne kadar poundun var, o kadar adamsın!
“Para burada hâşâ Allah gibidir. Ne kadar paran varsa o kadar adam yerine
konulursun!”
IV.3. Türkçe konuşanlar, alışveriş yaparlarken veya para miktarıyla ilgili
herhangi bir cümle kurarlarken genellikle İngilizce sözcükler kullanıyorlar. Birinci
nesil para birimini Türkçe; ikinci ve üçüncü nesil İngilizce kullanıyor. Para
birimlerini veya sayıları İngilizce söyleyişe uygun telaffuz ediyorlar:
(Markette kasiyer): Borcun seventy six pound abi.
“Aldığın şeylerin ederi 76 Sterlin abi.”
Bana fourty pound borç versene Brother. Kızımı çıkaracağım, lazım.
“40 Sterlin borç versene kardeşim. (Bu akşam) Kız arkadaşımla dışarı çıkacağım.
(Bu para bana) lazım.”
After a week, five pound fazladan alırım, okay mi?
“Bir hafta sonra beş Sterlin fazla alırım, kabul mu?”
Benim haftalık, ayıptır söylemesi four hundred-five hundred arası. İşine göre
değişiyor. Bu da ayda, işte, tahminen two thousand Lira falan. London pahalı
abicim, bu parayla ancak idare edilir. Haftalığın one thousand Lira falan olmayanı
adamdan saymıyorlar burda!
“Haftalığım, ayıptır söylemesi dört yüz-beş yüz Sterlin arasıdır. Yaptığın işe
göre değişiyor. Böyle olunca da ayda iki bin Sterlin falan kazanıyoruz. Londra
pahalı bir şehir abiciğim. Bu parayla ancak yaşanır. Haftalığı bin Sterlin olmayanı
adamdan saymıyorlar İngiltere’de.”
IV.4. İkinci ve üçüncü nesil, zamanla ilgili ifadeleri genellikle İngilizce
kullanıyor. Birinci nesilde bu duruma hiç rastlamadık:
Beş minute daha gecikseydiniz undergrounda binip gidecektim.
-Mehmet, Saat kaç?
-Nine, abi. Tam geldik.
İyi English konuşmak için three month not enough, yetmez abi. Size daha çok
time, process, duration (Türkçesini düşünüyor) Neydi… (Ben “zaman, süreç”
diyorum) Haa, zaman gerek.
Çene bol onda. Ağız bir açılıyor, one hours go on ha!
“Onun (ağzında) laf çok. Ağzı bir açıldı mı bir saat (konuşmaya) devam ediyor.”
IV.5. İkinci ve üçüncü kuşak içinden Türkçeyi çok iyi konuştuğunu iddia
edenler, tane tane ve düşünerek konuşuyorlar. Bunların konuşmalarında karşılaşılan
en büyük sorun, günlük hayatta az kullanılan, özellikle soyut kavramların
Türkçelerini bilmemeleri veya anımsayamamalarıdır. Bu durumda o sözcüğün
İngilizcesini kullanıyorlar:
Buraya gelen Türk öğrencilerin bence en büyük… (Duraklıyor) acquisition
(İngilizce sözcüğü anlayıp anlamadığımızı gözlemliyor. Anlamadığımızı veya
Türkçe olmadığını fark edince) yani kârları (Ben araya girip sözcüğün tam anlamını
söylüyorum.)
-Edinimleri, kazançları
-a evet, tam Türkçesi bu. Tabi Türkçedeki abstract word, daha doğrusu abstract
kelimeleri tam bilemiyorum.
113
Ufuk Deniz AŞÇI
-Soyut kelimeler, sözcükler desen daha güzel Türkçe olurdu. (Gülüşüyoruz)
Bu processte (Sözcüğün İngilizce olduğunun farkında olmadan konuşmasına
devam ediyor.) iyi eğitim almayan Türk arkadaşlarımızın yaşam styleı (Sözcüğün
telaffuzunu İngilizce yapıyor. Sonra yanlışını hemen düzeltiyor.) stili İngiliz
yaşıtlarından farklılık gösteriyor.
Genç generationda crime rate, yani suç yapma sayısı çok fazla. Turkish
embassynin size verdiği dataler pek doğru değil.
“Genç kuşak içinde suç oranı çok fazladır. Türk Büyükelçiliğinin size sunduğu
veriler pek gerçeği yansıtmıyor.”
IV.6. İngiltere’deki Türkçede, Türkiye Türkçesine de giren yabancı sözcüklerden
çok daha fazla teknolojik alet adları ve ilgili terimler İngilizcedir:
Tiviyi swich off yaptın mı?
“Televizyonu kapattın mı?”
Odanı süpürdüysen hooverı yerine koy.
“Odanı süpürdüysen elektrik süpürgesini yerine koy (Hoover: çok kullanılan bir
marka adı.)”
İngiltere’de herkes Apple computer kullanır.
“İngiltere’de herkes Apple marka bilgisayar kullanır.”
Bu mobile phone gitmiş, repair lazım.
“Bu cep telefonu bozulmuş, tamir ettirmek gerekir.”
New i-Phone aynı para ama second handi ucuz. O da locked, işine yaramaz.
“Yeni i-Phone akıllı telefonlar (Türkiye’dekilerle) aynı fiyat ama ikinci el
telefonlar ucuz. Onlar da belli bir operatör tarafından kilitlenmiş, her operatörü
kullanamazsın, işine yaramaz.”
Razorla mı kesiyorsun? Ben korkarım, shaver kullanırım.
“(Sakallarını) jiletle mi kesiyorsun? Ben (jiletten) korkarım, tıraş makinesi
kullanırım.”
Double Deckerla, undergroundla git, cab rahat ama çok tutar. Ya da bekle,
benim car var, onla gidelim.
“(Gideceğin yere) çift katlı otobüsle veya metroyla git. Taksiler rahat ama çok
(para) tutar. Ya da beklersen benim arabam var, onunla gidelim.”
IV.7. Millet, ırk adlarında tamamen İngilizce; ülke adlarında genellikle İngilizce
sözcükler kullanırlar:
Bizim streette çok indian var. Caraibian da vardı ama onları buradan kovduk.
Hepsi drugçı onların.
“Bizim caddede çok Hindistanlı yaşıyor. Karaiblerden gelen siyahlar da vardı
ama onları bölgemizden çıkardık. Onların hepsi uyuşturucu kullanıyor.”
-Arkadaşın Rusa benziyor Memo (Konuşan benim).
-Yok abi, Polish.
“Yok abi, Polonyalı.”
Bizim okulda çok Greek arkadaşım var. Hem de Greece doğumlu. Çok iyi
arkadaşız. Ben bi tek Chineselerden hoşlanmam. İyi olanlar da var ama genelde
pisler.
114
İNGİLTERE’DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN TOPLUMDA İKİ DİLLİLİK ve DİL KARIŞMASI
(Grek: Yunanlı, Greece: Yunanistan, Chinese: Çinli)
Scottishler Britanniadan ayrılmazlar, hepsi British olup gitmiş. Ekonomi de yok
onlarda.
“İskoçlar Büyük Britanya’dan ayrılmazlar, hepsi İngiliz olmuş. Onların yeterli
ekonomileri de yok.”
Almanya’daki racism İngiltere’de yok. Tek Irishler bazen problem.
“Almanya’daki gibi bir ırkçılık İngiltere’de yoktur. Sadece İrlandalılar bazen
sorun olurlar.”
IV.8. Telaffuzu kolay olan veya Türkçede sesteş benzerleri var olan İngilizce
sözcükler, Türkçe konuşan toplumun diline kolaylıkla yerleşmiştir. Bazen bu
sözcüklerden kurulu sözcük gruplarında karışık kullanımlar söz konusudur:
Az ilerde bus durağı var, 28 numaraya bin, direk Oxford Street’e gider.
(Bus durağı: otobüs durağı)
Burda güvenlik line niye var? Olay oldu?
“Buraya güvenlik şeridi neden çekilmiş? Bir olay mı oldu?”
Siz take away yemek yapıyoŋuz mu?
“Siz yemeği evde veya dışarıda yememiz için paket yapıyor musunuz?”
Dostun’un (Dalston) ana streetinde pig dükkanı az bulunur.
“Dalston’ın ana caddesinde domuz satan dükkân bulmak zordur.”
IV.9. Şehir hayatında her gün gördükleri tabelalardaki İngilizce sözcükleri,
sözcük gruplarını okundukları gibi telaffuz ediyorlar:
Sana uygun bi to let dükkân buldum, ucuz, uzak da değil buraya. (to let: kiralık)
Bizim de off licence olsa daha güzel olacak işler ama… (off licence: içki satma
ruhsatı).
Daha London’a geleli bir yıl oldu, adama bak ya, company açmış, import export
yapıyor, helal olsun, bizim gibi değil millet! (company: şirket; import export: ithalat
ihracat).
IV.10. İngilizce konuşurken soru cümlelerini, olumlu cümle gibi kurarlar ve
cümlenin sonuna ekledikleri “yaeh?”, “okay?”, “ha?” gibi ibarelerdeki tonlamayla
soru kalıbını oluştururlar:
You are okay, yeah? “İyisin, değil mi?”
You are free, ha? “(Şu anda) işin yok değil mi?”
You know brother, okay? “Biliyorsun, değil mi?”
IV.11. Türkçe konuşurlarken sık sık İngilizce kalıp ifadeler kullanırlar. Sıklıkla
duyduğumuz kalıp sözler şunlardır:
Of course, “Elbette”, no problem “sorun değil”, you know “Biliyorsun”, That’s
all “Benden bu kadar”, I hope “Umarım… İnşallah…”, in fact “aslında”, almost
“hemen hemen, neredeyse”, perhaps, maybe, probably “belki, muhtemelen”, I guess
“sanırım”, I see “anladım, anlıyorum”, I think “Bence…” I mean “yani, demek
istediğim…”, I don't care “Umurumda değil”, I don't mind “Farketmez, bana uyar.”,
It doesn’t matter “Önemli değil, bir önemi yok.”, I got it “Anladım, buldum, yaptım,
ettim.”, check it out / take a look “Bakalım, görelim”, give up “Pes, tamam,
vazgeçtim.”, anyway /whatever “Her neyse”, never mind “Boşver, unut gitsin.”, get
out my way “Yolumdan çekilin, açın önümü!”, done? “Bitti mi, yaptın mı?”, right?
115
Ufuk Deniz AŞÇI
“Öyle değil mi, değil mi?”, not at all / no worries/ that’s Ok/ that’s alright/ no
problem/ you're welcome “Bir şey değil.”, what's up? “Ne var ne yok? Durum
nedir?”, what’s the matter? “Sorun nedir?, are you kidding me? “Benimle dalga mı
geçiyorsun?”, take it easy “Ağır ol, sakin ol”, God bless you / bless you “Çok yaşa”,
what is it to you! “Sana ne!”, get well soon “Geçmiş olsun”, take a break “Ara ver”,
watch your boundaries “Haddini bil!”, thanks to me “Sayemde”.
IV.12. İngilizceyi iyi derecede bilen kişilerin Türkçe konuşurken, bazı İngiliz
atasözlerini kullandıklarına tanık olduk. Bu kişiler, kullandıkları atasözlerinin
Türkçelerini bilmediklerini söylediler. Aşağıda İngilizce atasözü, Türkçedeki
karşılığı olan atasözü ve Türkçe birebir çevirisi verilmiştir:
You can not teach an old dog new tricks. / Ağaç yaşken eğilir. / Eski köpeğe yeni
numaralar öğretemezsin.
Time is money. / Vakit nakittir. / Zaman paradır.
Between the devil and deep sea. / Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. /
Şeytan ile derin deniz arasında.
It is never too late to mend. / Zararın neresinden dönersen kârdır. / Onarmak için
asla geç değildir.
Two heads are better than one. / Akıl akıldan üstündür. / İki tane kafa bir
taneden iyidir.
Many hands make light works. / Bir elin nesi var, iki elin sesi var./ Birçok el,
işleri hafifletir.
Where there is life there is hope. / Çıkmadık candan ümit kesilmez./ Hayatın
olduğu yerde umut vardır.
Once thief, always a thief. / Alışmış kudurmuştan beterdir. / Bir defa hırsız olan,
her zaman bir hırsızdır.
As you make your bed, so you lie on it. / Kendi düşen ağlamaz. / Madem yatağını
yaptın, şimdi üzerine yat.
The apples on the other side of the wall are the sweetest. / Komşunun tavuğu
komşuya kaz görünür. / Duvarın diğer tarafındaki elmalar daha tatlıdır.
A burnt child dreads the fire. / Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer. /
Yanmış çocuk ateşten korkar.
All his geese are swans. / Kuzguna yavrusu şahin görünür. / Onun bütün kazları
kuğudur.
Give a dog a bad name and hang him. / Adamın adı çıkacağına canı çıksın. / Bir
köpeğe kötü isim tak ve onu idam et.
Cleanliness is next to godliness. / Temizlik imandan gelir. / Temizlik dindarlığın
yanındadır.
IV.13. Türkler küfür ederken genellikle İngilizce küfürler kullanırlar. Bunun en
büyük nedeni, İngilizce bilmeyen Türklerin yanında da bunu rahatça
kullanmalarıdır:
Get out / Get the fuck out of here “Defol, s*kt*r git!”
Son of a bitch “O… çocuğu”
What the fuck is going on here? “Burada ne yapıyoruz?”
Who is this guy on the earth? “Lanet olasıca bu adam da kim?”
116
İNGİLTERE’DEKİ TÜRKÇE KONUŞAN TOPLUMDA İKİ DİLLİLİK ve DİL KARIŞMASI
Bloody hell! “Cehenneme git! Hadi oradan!”
Fuck you “S*kt*r”
IV.14. Birinci ve ikinci nesilde pek şahit olmadığımız, fakat üçüncü nesilde;
özellikle de İngiliz toplumuyla entegre olmuş, iyi eğitimli Türk çocuklarında Türkçe
sözcüklerin, sözcük gruplarının veya cümlelerin vurguları tamamen İngilizcenin
vurgu özelliğine göre değişmiştir.
Kaynaklar
AKSAN, D. (2000) Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim, (Cilt I-II-III), Ankara: TDK
Yayınları.
ALKAYA, E. (2007) İki Dillilik ve Rusçadan Tatar Türkçesine Geçen Kavram Tercümeleri,
Turkish Studies / Türkoloji Araştırmaları Volume 2/2 Spring 2007: 41-53.
ATAY, T. (2006) İngiltere’de Türkçe Yaşamak, Türkler Kürtler, Kıbrıslılar, Ankara: Dipnot
Yayınları.
AYDIN, M. A. (2001) Turkish Speaking Communities and Education -no delight, London:
Fatal Publication.
BALLARD, R. and Driver, G. (1977), The Ethnic Approach, New Society, 16 June 1977.
BOESCHOTEN, H. (2001) Hollanda Türkçesinde Ödünç Sözcükler, Doğu Akdeniz Üniversitesi
Uluslararası Sözlükbilim Sempozyumu Bildirileri, 20-23 Mayıs 1999, Gazimağusa (Yay.
Haz. Nurettin DEMİR, Emine YILMAZ), Gazimağusa: 1-7.
CENSUS (1971), Country of birth tables, England and Wales, HMSO, London.
COHEN, A. (ed.) (1974), Urban Ethnicity, Tavistock, London.
COŞTU, Y. TURAN, S. (2009) İngiltere’deki Türk Camileri ve Entegrasyon Sürecine SosyoKültürel Katkıları, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, IX (2009), S 4: 37-52.
ERDEMİR, A., VASTA, E. (2007) Differentiating irregularity and solidarity: Turksih Immigrants
at work in London, COMPAS Working Paper (ESRC Centre on Migration, Policy and
Society, University of Oxford).
HAMERS, J. F., BLANC, M. H. A. (2000) Bilinguality and Bilingualism, Cambridge:
Cambridge University Press.
KARAAĞAÇ, G. (2011) Bireysel İki Dillilik ve Toplumsal İki Dillilik, Türk Dili Dil ve
Edebiyat Dergisi, Eylül 2011, C: CI, S:717: 222-228.
KRAUSZ, E. (1971) Ethnic minorities in Britain, MacGibbon & Kee, London.
KÜÇÜKCAN T. (1999) Politics of Ethnicity, Identity and Religion Turkish Muslims inBritain, ,
Aldershot: Ashgate Publishing.
LADBURY, S. (1977) The Turkish Cypriots: Ethnic Relations in London and Cyprus, in
WATSON, J.L. (ed), (1977), Between Two Cultures: Migrants and Minorities in Britain,
Oxford: Basil Blackwell Publishing.
LADBURY, S. (1979) Turkish Cypriots in London, Economy, Society and Culture, London,
SOAS.
LADBURY, S. (1979) Cypriots in Britain, National Centre for Industrial Language Training,
Southall.
MAYHEW, K. & ROSEWELL, B. (1978), Immigrants and Occupational Crowding in Great
Britain, Oxford Bulletin of Economics and Statistics, 1978, Vol.3: 223-248.
OAKLEY, R. (1970) The Cypriots in Britain, Race Today, 2: 99-102.
OAKLEY, R. (1971) Cypriot Migration and Settlement in Britain, D.Phil. Thesis, University of
Oxford.
OAKLEY, R. (1979) Family, Kinship and Patronage: the Cypriot Migration to Britain, in Khan
V.S. (ed) (1979), Minority Families in Britain, London, Macmillan.
OAKLEY, R. (1987) Changing Patterns of Distrubution of Cypriot Settlement, Coventry:
Centre for Research in Ethnic Relations Arts Building, University of Warwick.
OAKLEY, R. (1987) The Control of Cypriot Migration to Britain Between the War, Immigrants
and Minorities, Vol. 6, No.l (March 1987).
117
Ufuk Deniz AŞÇI
OWEN, D. (1993) Ethnic Minorities in Great Britain: Housing and Family Characteristics,
Coventry: Centre for Research in Ethnic Relations,University of Warwick.
PANAYİ, P. (1999) A Documentary History of The Effects and Experiences of Immigrants in
Britain since 1945, Manchester: Manchester University Pres.
PEACH, C. (1975) Immigrants in the inner City, Geographical Journal, Vol.141, No.3.
SONYEL, S. R. (1992) İngiltere'deki Türk Toplumu, Batı Avrupa Türkleri, Göçmenlikten
Yerleşik Hayata Geçiş, Amsterdam: 98-102.
Tenth Report of Session 2010–12 (August 2011), Implications for the Justice and Home
Affairs area of the accession of Turkey to the European Union, House of Commons Home
Affairs Committee, London: The Stationery Office Limited.
TÖZÜN, I (2005) Talking Turkey The Language, Culture and Identity of Turkish Speaking
Children in Britain, Staffordshire: Trentham Books.
TRAVİS, A (2011) UK İmmigration analysis needed on Turkish legal migration, say MPs, The
Guardian, 1 August 2011.
YILMAZ, İ (2001) Londra'daki Türkiye ve Türk Diasporası, Bir Başka Açıdan İngiltere (Sedat
Laçiner), ASAM, Ankara: 137-162.
www.acikgazete.com/ozel-dosyalar/2009/05/18/ingiltere-deki-turkce-konusanlar.
118