UZLAŞMA UYGULAMASI HUKUKA UYGUN MU?
Transkript
UZLAŞMA UYGULAMASI HUKUKA UYGUN MU?
UZLAŞMA UYGULAMASI HUKUKA UYGUN MU? D o ç . Dr. F u n d a B A Ş A R A N YAVAŞLAR* I. SORUNUN ORTAYA KONULMASI zlaşmayı düzenleyen VUK ek madde hükümlerinde ( e k m d . l , ek md.6-9 ve ek md.10-11) uz laşmanın konusunun açık bir şekilde "tarh edilecek ya da tahakkuk edecek vergi mik tarı ve kesilecek ya da kesilmiş vergi cezası miktarı" şeklinde belirlenmiş ve başkaca bir sınırlama yapılmamış.olması, vergi ida resinin kanun lafzını, "vergi ve ceza miktarı üzerinde bir rakam uyuşması" şeklinde uy gulamaya aktarmasıyla sonuçlanmıştır. Hemen en başta hatırlamak gerekir ki, aslında, 1 9 6 3 yılında 2 0 5 S K m d . 2 2 ile VUK sistemine dahil edilen uzlaşma, yıllar dan beri doktrinde pek çok yazar tarafın dan Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle 1 2 haklı olarak eleştirilmiş; kanunilik ilkesi ( A Y m d . 7 3 , f.3, m d . 3 8 , f . l ve f.3), -kanuni lik ilkesinden ayrı bir ilke olarak kabul edi lirse- yasal idare ilkesi (AY md.2, md.8 ve m d . 1 2 3 , f . l ) , eşitlik ilkesi (AY md.10) ve böylece verginin mali güçle orantılı olması ilkesine (AY m d . 7 3 , f . l ) aykırı bulunmuş tur. 3 Kısaca ortaya koymak gerekirse; k a n u nilik ilkesi gereğince, vergi ancak kanun la konulur, değiştirilir ve kaldırılır; (suç ve kabahat ile onun karşılığında uygulanacak) ceza da ancak kanunla belirlenir. Anayasa Mahkemesi, yerleşmiş içtihatlarıyla, AY m d . 7 3 , f.3'ü, v e r g i l e n d i r m e y e ilişkin temel unsurların kanunla konulması, d e ğ i ş t i r i l m e s i v e k a l d ı r ı l m a s ı şeklinde yorumlamakta ve uygulamaktadır . Buna 4 * M a r m a r a Üniversitesi H u k u k Fakültesi, Vergi Hukuku Anabilim Dalı 1 t.19.02.1963, RG t.28.02.1963, S.11343 2 Örneğin bkz. A L İ E F E N D İ O Ğ L U Yılmaz, Vergide Uzlaşma, Danıştay Dergisi, S.28-29 (1978), 4; B A Ş A R A N YAVAŞLAR F u n d a , Türk Vergi Hukuku'nda U z l a ş m a , MÜİİBFD (Prof. Batırel'e A r m a ğ a n ) , C.25 , S.2 (2008), 3 1 7 , 3 2 0 , 322-323, 3 2 9 , 331-334; C A N D A N Turgut, Vergilendirme Yöntemleri v e Uzlaşma, 2.B., Ankara 2 0 0 6 2 6 1 : Ç A Ğ A N Nami, Vergilendirnıe Yetkisi, İstanbul 1982, 138; DEMİRCİ Azmi, U z l a ş m a " İçin Öneriler, Vergi Dünyası Dergisi, S.315 (2007), 2 5 vd.; E L A / K E L E C İ O Ğ L U , Vergi Cezalan ve U z l a ş m a , Vergi Sorunları Der gisi H a z i r a n 2000 Sayısı Eki, İstanbul 2000, 72 vd.; ERDEM Tahir, Vergi Cezalarında U z l a ş m a M ü m k ü n m ü ? , Vergi Sorunları Dergisi, S.204 (2005), 9 4 vd.; G Ü N E Ş Gülsen, Verginin Yasalhğ İlkesi, 2.B., İstanbul 2008, 1 8 1 183; O R G A N İbrahim, Eleştirel Bir Yaklnşım-Yasal Af: Uzlaşma, Vergi Sorunları Dergisi, S.213 (2006), 171 vd.; O Z A N S O Y A h m e t , Dolaylı Vergilerde Uzlaşma ve Uzlaşmanın Yolsuzluklara Katkısı, Vergi Sorunları Dergisi, S.169 (2002), 3 7 vd.; Ö N C E L / K U M R U L U / Ç A Ğ A N , Vergi Hukuku, 15.B., A n k a r a 2 0 0 8 , 1 7 1 I 3 İlkenin Anayasal dayanağı olarak AY md.8 ve m d . 1 2 3 , f.Ti göstermekte G İ R İ T L İ / B İ L C E N / A K C Ü N E R , İdare Hukuku. 2.B., İstanbul 2006, 10 vd. ve G Ü N D A Y Metin, İdare Hukuku, 9.B., A n k a r a 2 0 0 4 , 41 165 îayı: 257 Vergi Sorunları carşıhk uzlaşmada, vergi ve ceza miktarını cam/n değil, vergi idaresiyle (uzlaşma komis'onuyla) mükellef arasındaki anlaşma belirle niş olmakta; hatta bu anlaşma ile kimi zaman 'ergi ve ceza ortadan kaldırılmaktadır. Böyle )ir durum, aynı zamanda yasal idare ilke;ine de aykırıdır. Çünkü; bir yandan i d a r î ş l e m î e r i n (ve e y l e m l e r i n ) t e m e l i n d e k a n u n o l m a s ı n ı ; diğer yandan, i d a r e n i n iylem ve işlemlerinin k a n u n a aykırı a l m a m a s ı n ı emreden yasal idare ilkesi, vergi idaresinin vergi ve ceza miktarını mü kellefle yapılacak anlaşmalar çerçevesinde oelirlemesine izin vermez. Vergi idaresi, sa dece kanun hükümlerini uygulayabilir; so mut olaydaki vergi ve ceza miktarını, ancak Jgili kanun hükümleri çerçevesinde belir lemelidir. Kanun hükümlerinden öngördü ğünden farklı bir belirleme yapmak; başka bir deyişle; anlaşmaya k a n u n hükümlerinin önünde yer vermek m ü m k ü n değildir. Uz laşmanın eşitlik ilkesine (ve maddi eşitlik ilkesinin vergilendirme alanındaki somut laşmış şekli olan verginin mali güçle oran tılı olması ilkesine ) aykırılığına gelince; Anayasa Mahkemesi kararlarına göre e ş i t lik i l k e s i , eşit hukuki statüde olanlara eşit, farklı hukuki statüde olanlara ise farklı davramlmasmı emreder. Kimlerin eşit, kimle rin farklı hukuki statüde olduğunu tespit konusunda Vergi H u k u k u n d a kullanılması gereken kriter ise "mali güç"tür (AY md.73, f . l ) . Dol ayısıyla, e ş i t m a l i g ü ç t e o l a n ların eşit, farklı mali güçte olanların ise - b u farklılığa u y g u n şekilde- fark lı v e r g i l e n d i r i l m e s i g e r e k i r ( v e r g i n i n m a l i g ü ç l e o r a n t ı l ı o l m a s ı i l k e s i ) . Buna karşılık, uygulamadaki haliyle uzlaşma, uz5 6 7 8 Şubat 2010 laşan ve uzlaşmayan mükellefler arasında eşitsizliğe yol açtığı gibi, uzlaşan mükellef ler arasında dahi eşitliği sağlamaktan uzak tır. Çünkü, somut kriterlere dayanmayan uzlaşma, aynı mali güce sahip mükelleflerin farklı şekilde vergilendirilmesine yol açmakta dır. Eşitlik ilkesine aykırılık vergi cezaları için de geçerli olup, aynı kabahati işleyenle rin (uzlaşma ya da uzlaşmama durumuna ya da hangi miktar üzerinden uzlaşmanın sağlandığına bağlı olarak) farklı şekilde ceza landırılmalarına neden olmaktadır. Fakat, tüm bu eleştirilere rağmen, kanun koyucu uzlaşmaya ilişkin VUK düzenleme lerini değiştirmemiş; A Y m d . 1 5 0 temelinde kanun hükümlerinin Anayasaya aykırılı ğı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi önünde dava açma hakkına sahip olanlar ise bu yola başvurmamışlardır. VUK ek md.6, f.l, ek md.7, f . l ve f.3 ile üzerinde uzlaşılan vergi ve cezaya karşı dava açılması açıkça yasak landığı için, mükelleflerin ve/veya ceza mu hataplarının AY m d . 1 5 2 üzerinden konuyu Anayasa Mahkemesi önüne taşıyabilme im kanları olmamıştır. E l e ş t i r i l e r e r a ğ m e n , uzlaşmanın VUK sistemimizdeki v a r lığını d e v a m e t t i r m e s i n i , b ü y ü k o r a n da, uzlaşmanın sağladığı diğer hukuki yararlarda (hukuki güvenlik ve barış, y a r g ı e k o n o m i s i , k a m u a l a c a ğ ı n ı n hızlı tahsilatı, dava nedeniyle katlanılacak z a m a n , emek ve gider kaybının önlen m e s i ) a r a m a k g e r e k i r . Hukukun birliği ilkesine ilişkin olarak yapılan "Tüm hukuk düzenine (Gesamtrechtsordnung) sadece tek bir ilkenin hakim olmadığı açıktır. O halde, "hukukun birliğı'nden anlaşılması gereken, kısmi hukuk düzenlerini (/alt hukuk bölüm- 4 İlke hakkında ayrıntılı bilgi ve ilgili AYM kararları için bkz. G Ü N E Ş Gülsen, Verginin Yasalhğı İlkesi, 2.B., İstanbul 2008; Ayrıca bkz. B A Ş A R A N YAVAŞLAR F u n d a , Vergilendirme Yoluyla Temel H a k ve Özgürlüklere M ü d a h a l e d e Smır, İstanbul Kültür Üniversitesi H u k u k Fakültesi ve İstanbul Barosu İşbirliğiyle Düzenlenen "Kamu Hukuku, Özel H u k u k ve Ceza H u k u k u Alanlarında K a m u n u n Önderliği ve Bireysel Özerklik Sem p o z y u m u , Ede.: U L U S A N / Ö Z T Ü R K , Ankara 2009, 155 vd. (Sempozyum kitabı) 5 Uzlaşmanın hukuki niteliği konusunda kapsamlı bilgi için bkz. B A Ş A R A N YAVAŞLAR, M Ü İ İ B F D , C.25 , S.2 (2008), 3 1 3 vd. 6 G Ö Z L E R Kemal, tdare Hukuku Dersleri, 6.B., Bursa 2007, 62; GÜNDAY, 41 7 G Ö Z L E R , 62 S İlke hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. B A Ş A R A N YAVAŞLAR Funda, Gelir Vergilendirilmesinin İstanbul 2005, 13 vd. 166 Temelleri, Sayı: 2 5 7 Vergi S o r u n l a r ı lerini) (Teilrechtsordnung) taşıyan farklı ilkelerin birbirlerini "ısırmamaları/çiğneme meleri (beissen)"gereğidir. Farklı kısmi hukuk düzenlerinin ilkeleri arasında rekabet ya da çatışma ortaya çıkarsa, bu durumda, hangi il kenin hukuki açıdan daha önemli ve buna bağ lı olarak önceliğe sahip olduğunun tartılması gerekir. Ayrıca, ilkeler arasında bir uzlaşma da mümkündür." şeklindeki yaklaşımı, ka naatimizce, bir hukuk dalının kendi içinde yaşanabilen ilkeler arası çatışma ya da reka bet hali için de kabul etmek mümkündür. Kanun koyucu da, uzlaşma kurumuyla ilgili olarak bunu yapmıştır . 9 10 Ancak, k a n u n k o y u c u n u n " u z l a ş ma"yı bir k u r u m olarak arzu etmesi ile o n u u y g u l a m a d a k i haliyle a r z u edip etmediği birbirinden ayrı konulardır. Başka bir deyişle, yukarıda aktarılan ge rekçelerle kanun koyucu uzlaşmaya sistem içinde yer vermiştir. Fakat, m e v c u t u z l a ş m a uygulaması, Anayasa'mn, kanunun ve kanun koyucunun amacına acaba uygun mudur? Bu makalede bu sorunun cevabı aran makta; uzlaşma komisyonu ile mükellef v e / veya ceza muhatabı arasındaki -pek çok du rumda kısa- buluşmada, ister çoğu zaman olduğu gibi komisyon (hatta bazen tek bir ilgili memur) tarafından yapılan önerinin Şubat 2010 mükellef ve/veya ceza muhatabı tarafından kabul edilmesi şeklinde, ister pazarlık şek linde cereyan etsin, mevcut uzlaşma uygu laması mercek altına alınmaktadır. II. SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE FARKLI BAKIŞ AÇILARI 1. Vergi İdaresinin Uzlaşma Ko nusundaki Takdir Yetkisi Hakkında VUK'da B o ş l u k Olduğu G ö r ü ş ü VUK'da, uzlaşma görüşmesinin içeriği, koşullan ve uzlaşılabilecek miktar konu larında i d a r e n i n t a k d i r y e t k i s i n i n sı n ı r l a r ı n a ilişkin a ç ı k b i r d ü z e n l e m e n i n olmayışı, kanunda bu konuda bir "boşluk" olup olmadığı sorusunu ortaya çıkarmak tadır. "Kanunda bir hüküm bulunmasına rağmen, hükmün lafzı ile ruhunun bağdaş tırılması mümkün olmayan hallerde, ... veya bir hükmün lafzı ve ruhu itibariyle teshit edilen anlamda uygulanmasının dürüst lük kuralı ile çatıştığı ve bir hakkın kötü ye kullanılması sayılacağı hallerde (de) kanunda uygulanabilir hüküm bulunmadığına sonucuna varılır. Bu hallerde örtülü (gizli) bir kanun boşluğundan bahsedilebilir." "Kanunda bir hukuki meseleye hiçbir cevap bu lunamıyorsa gerçek, tatmin edici bir cevap bulunamıyorsa gerçek olmayan boşluk 11 9 T I P K E Klaus, Ü b e r die Einheit der S t e u e r r e c h t s o r d n u n g , , Festschrift für Friauf, 7 4 2 10 K a n u n k o y u c u n u n bu tercihi bizce de u y g u l a m a n ı n ihtiyaçlara uygundur. Ç ü n k ü , konuyla ilgili bir başka yazımızda da ( B A Ş A R A N YAVAŞLAR, MÜIİBFD, C . 2 5 , S.2 (2008), 3 3 3 ) belirttiğimiz üzere, "Teorik olarak, ver gi idaresinin vergiyi d o ğ u r a n olayı en iyi bilen kimse olan mükelleften tüm açıklığıyla öğrenmesine izin veren yapısıyla uzlaşma, vergilendirmeyle ilgili tüm kesimlerin çıkarlarına hizmet edebilecek bir içeriğe sahiptir. Bu nedenle, uzlaşma k u r u m u n u kaldırmak değil a m a , anayasal ilke ve kurallara u y g u n şekilde ve ayrıntılı olarak yeniden düzenlemek şarttır. Bu çerçevede, h u k u k devleti ilkesi içinde y e r alan "hukuki güvenlik, hukuki barış, yargı ekonomisi"ni s a ğ l a m a gibi amaçlarla kanunilik ilkesini burada d a h a y u m u ş a k bir şekilde y o r u m l a m a k m ü m k ü n d ü r . Ancak bunun temel şartı, vergilendirme sürecini anayasal vergilendirme ilkelerine u y g u n şekilde y ü r ü t m e k l e görevli vergi idaresinin mükellefle "işbirliği şekil ve sınırı"nı anayasal kurallara uygun şekilde ve kanunla belirlemek, idareye kolayca keyfîliğe varabilecek genişlikte takdir yetkisi vermekten kaçınmaktır. U z l a ş m a , kanun hükümlerini değiştirmeyi m ü m k ü n kılan -vergi ve ceza miktarı üzerinde- bir anlaşma ve adeta "vergilendirme sürecini hukuka aykırı şekilde kısaltma yolu" olarak değil, aksine, vergiyi d o ğ u r a n olaya ve özellikle matrah büyüklüğüne ilişkin g ö r ü ş farklılıkları ve uyuşmazlıkları o r t a d a n kaldırmaya, belirsizlikleri açıklığa k a v u ş t u r m a y a yönelik bir imkan olarak düşünülmelidir. U z l a ş m a başvurularında uzlaşma talebinin, uzlaşma tutanaklarında ise uzlaşmanın ayrıntılı şekilde gerekçelendirilmesinin emredilmesi; bireysel olayda, uzlaşma tutanağının kapsamının tespiti gibi konularda dava yolunun kanunen açık tutulması; üzerinde uzlaşma b u l u n m a y a n idari işlemelere karşı her d u r u m d a d a v a açmanın m ü m k ü n olması; aynen m a h k e m e kararları gibi uzlaşma tutanaklannın da kamuya açık olması; idareye, vergiyi ve/veya cezayı t a m a m e n ortadan kaldırma yet kisinin verilmemesi, bu konuda atılabilecek önemli adımlardır."; Benzer şekilde, devlet açısından tahsilatın gecikmeksizin yapılmasının önemi karşısında, pratikliği ve uyuşmazlıktan a z a l t m a d a başarılı bîr araç olarak gözükmesi nedenleriyle" uzlaşmanın "vazgeçilmez bir k u r u m " olduğu g ö r ü ş ü n d e G Ü N E Ş , 183 167 Sayı: 257 Vergi Sorunları vardır. Bu geniş ifadesiyle gerçek olmayan boş luk aslında kanunun boşluğunu değil kanunun sakatlığını ifade etmektedir." 12 Şubat 2010 b u l u n m a m a k t a d ı r . Kanun lafzının vergi idaresine uzlaşma konusunda uçsuz bu caksız bir takdir yetkisi tanıdığı şeklindeki mevcut uygulama ise açıkça A n a y a s a y a aykırıdır. Dolayısıyla, bu konularda VUK'da bir gizli ( ö r t ü l ü ) b o ş l u k bulunmaktadır. 13 Bu açıklamalar çerçevesinde şöyle bir değerlendirme yapılabilir mi? Vergi Hukuku bir Kamu Hukuku alanı olduğu için, burada bireyler birbirleriyle değil, aksine devletle (vergi idaresiyle) karşı karşıyadır. Vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesiyle birlikte kurulan (VUK md.19, f . l ) bu kamu huku ku ilişkinde idare, vergilendirme sürecinin hukuka uygun şekilde yürütülmesini sağla makla görevlidir (AY md.8, m d . l l , m d . 1 2 3 m d . 1 2 5 , VUK md.4, f . l ve VUK m d . 1 3 4 , f . l ) . Bu bağlamda, v e r g i i d a r e s i n i n h a k l a r ı değil, g ö r e v l e r i ve b u g ö r e v l e r i n y e r i n e g e t i r i l m e s i y l e sınırlı y e t k i l e r i söz k o n u s u d u r . Vergi idaresi görev ve yet kisini Anayasa ve kanunlara uygun şekilde yerine getirmek ve kullanmakla yüküm lüdür. O halde, vergi idaresi bakımından hakkın kötüye kullanılması ya da dürüstlük kuralına aykırı şekilde kullanılmasından değil, görev ve yetkinin Anayasa ve kanun lara uygun şekilde yerine getirilmemesi ve kullanılmamasından söz edilebilir. Çoğu durumda, gizli boşluk aynı za manda bir gerçek olmayan boşluktur . Ni tekim, Anayasa'ya. aykırılık iddialarını dik kate alarak, VUK ek m d . l ve ek m d . l l ' d e k i düzenlemelerin, uzlaşmada idarenin takdir yetkisinin sınırları sorununa tatmin edici bir cevap verdiğini belirtebilmek mümkün olmadığı için, VUK'daki boşluğu (sadece gizli değil) bir g e r ç e k o l m a y a n b o ş l u k o l a r a k da nitelendirmek m ü m k ü n d ü r . 14 ıs Gerçek olmayan bir kanun boşluğunun nasıl doldurulacağına gelince; "Tatmin edi ci görülmeyen hır hükmü değiştirmek hakimin değil kanun koyucunun görevidir. Ancak, kanun koyucunun hatası ... yü zünden tatmin edici olmayan hir hükmün uygulanması hakkın kötüye kullanıl masını teşkil edecekse, o zaman hakim, hükmü uygulamayacak ve ortaya çıkan örtülü boşluğu doldurabilecektir." 16 VUK ele m d . l ve ek' m d . l l ' d e açıkça uzlaşmanın vergi ve vergi cezası miktarı üzerinde yapılacağı öngörülmekte; ancak, uzlaşma görüşmesinde sadece m i k t a r hakkında mı konuşulacağı, hangi şart lar altında uzlaşmaya varılabileceği ve u z l a ş ı l a b î l e c e k m i k t a r ı n s ı n ı r l a r ı konusunda herhangi bir düzenleme O halde, VUK'daki Anayasaya aykırı uzlaşma düzenlemelerini değiştirmek kuş kusuz kanun'koyucunun görevidir. Ancak, bu değişikliği kanun koyucu yıllardan beri yapmamakta; vergi idaresinin ilgili kanun hükümlerinin lafzını temel alan uygulama sı ise Anayasaya aykırılık taşımaktadır. Bu 11 O Ğ U Z M A N Kemal, Medeni Hukuk Dersleri, Giriş-Kaynaklar-Temel Kavramlar, 6.B., İstanbul 1990,74. Aktarılan kısımdaki koyu renkli vurgular, y a z a r a aittir.; Benzeri'şekilde EDİS Seyfullah, Medeni Hukuka Giriş ve Başlangıç Hükümleri, 4-Basıdan Tıpkı Basım, A n k a r a 1993, 134 12 O Ğ U Z M A N , 75-76 (Koyu renkli vurgular, y a z a r a aittir.); EDİS, 133: kanundaki bir çözüm tarzı beğenilmiyorsa, ihtiyaçlara uygun görülmüyorsa, tatmin edici kabul edilmiyorsa "gerçek o l m a y a n boşluk ( . . . ) vardır." 13 Bkz. yukarıda 1 14 O G U Z M A N , 7 5 . Yazar, gerçek boşlukların açık boşlukları, gerçek olmayan boşluklardan bir kısmının ise örtülü boşlukları ifade ettiğine; ancak, gerçek olmayan boşlukların, "kanundaki bir ç ö z ü m tarzının beğenilmediği, ihtiyaçlara u y g u n görülmediği, tatminkar bulunmadığı" halleri de kapsadığına işaret etmektedir 15 Uzlaşma konusunda VUK düzenlemelerinin boşluk içerip içermedikleri konusundaki d e ğ e r l e n d i r m e d e görüş alış-verişinde b u l u n d u ğ u m değerli meslektaşım İdris H a k a n F U R T U N ' a teşekkür ederim. 16 O Ğ U Z M A N , 76 (Koyu renkli v u r g u l a r y a z a r a aittir.); Krş. EDİS, 134; Vergi H u k u k u ' n d a kanun boşluklarının doldurulması konusunda kapsamlı bilgi için bkz. F U R T U N İdris Hakan, Vergi H u k u k u n d a Mahkemelerin H u kuk Yaratma-Kanun Boşluğu Doldurma Yetkileri, A n k a r a 2009 168 Sayı: 2 5 7 Vergi Sorunları nedenle, vergi hakimi, Anayasa'ya aykırı bu düzenlemeleri uygulamayarak, mevcut gizli boşluğu Anayasa'ya uygun şekilde doldura bilecektir. "Hakimler görevlerinde bağımsız dırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler." şeklindeki AY m d . 1 3 8 , f.l, bunu emret mektedir. 1. V e r g i İ d a r e s i n e U z l a ş m a K o n u s u n d a VUK'da Geniş B i r T a k d i r Y e t k i s i Tanındığı Görüşü İdarenin uzlaşma konusundaki takdir yetkisi hakkında VUK'da boşluk olması bir yana, idareye son derece geniş bir alan bırakıldığı şeklindeki Türk Vergi Huku ku Uygulaması'nm dayandığı bu görüş, VUK'un lafzını esas almaktadır. Başka bir deyişle, uygulamada, VUK ek m d . l , f.l ve ek m d . l l , f.l hükümleri başta gelmek üze re uzlaşmaya ilişkin t ü m maddeler, -düzen lemede yer alan kelime ve deyimlerin dilbil gisi kuralları çerçevesinde ortaya koyduğu anlamı dikkate alan- lafzi yorum metodu kullanılarak anlamdırılmakta ve idareye kanun koyucunun uzlaşma konusunda ge niş bir takdir yetkisi verdiği kabul edilmek tedir. Gerçekten de, öncelikle, ikmalen, re'sen veya idarece tarh edilen vergilerle bun lara ilişkin vergi zıyaı cezalarının (...) tahak kuk edecek miktarları konusunda, idare bu bölümde yer alan hükümler çerçevesinde mükellefler ile uzlaşabilir." şeklindeki V U K ek m d . l , f.l, c . l ve "Maliye Bakanlığı vergi incelemesine dayanılarak tarh edilecek vergi lerle kesilecek cezalarda (...) tarhiyat öncesi uzlaşma yapılmasına izin verebilir." şeklin deki VUK ek m d . l l , f.l'in lafzından çıkan sonuç, uzlaşmanın konusunu "vergi ve ceza miktarı"nm teşkil ettiği ve idarenin uzlaşılacak miktar konusunda tamamen serbest olduğudur. 17 İkinci olarak, uzlaşmaya ilişkin VUK 17 Bu izin, Tarhiyat Öncesi U z l a ş m a Yönetmeliği (RG t. Şubat 2010 maddelerinde, idarenin uzlaşmada takdir yetkisinin s ı n ı r l a r ı y l a ilgili hiçbir belir leme yer almamaktadır. Aksine, Maliye Bakanlığı'na, yalnızca uzlaşmaya ilişkin esas ve usuller hakkında değil; hatta, "uz laşmaya konu edilebilecek vergi, resim ve harç ları belirleme" (VUK ek m d . l , f.2) ve "tarhi yat öncesi uzlaşma yapılmasına izin verme"ye (VUK ek m d . l l , f.l) varan geniş yetkiler verilmektedir. Uzlaşmayı düzenleyen diğer maddelerde (ek m d . 6 - ek md.9) ise, uzlaş manın hukuki sonuçları, uzlaşılan vergi miktarının ödenmesi, uzlaşmama halinde ilgili idari işleme karşı dava açma ve uzlaş m a ile cezada indirim (VUK m d . 3 7 6 ) imka nından aynı anda yararlanamama konuları ele alınmaktadır. Bu maddelerde, idarenin takdir yetkisine ilişkin bir ibare yoktur. Dolayısıyla, kanunun lafzı, idarenin uz laşma konusunda geniş bir takdir yetkisine sahip olduğunu onaylar gözükmektedir. 3 . Vergi İ d a r e s i n i n U z l a ş m a K o n u s u n d a k i T a k d i r Y e t k i s i n i n Sınırlı ve Buna Bağlı Olarak Mevcut Uzlaşma U y g u l a m a s ı n ı n H u k u k a Aykırı Olduğu Görüşü Hemen en başta belirtelim ki, savun makta olduğumuz bu görüş dayanaklarını, bir yandan VUK e k m d . l , f . l , s o n c ü m l e de, bu cümleye ilişkin k a n u n g e r e k ç e s i n de ve bunlarla bağlantılı olarak u z l a ş m a k u r u m u n u n amacının ve çerçevesinin A n a y a s a ' y a u y g u n y o r u m u n d a ; diğer yandan, uzlaşma konusuna ilişkin VUK ek md.l'in, uzlaşmanın VUK sistemine eklen diği 1 9 6 3 y ı l ı n d a k i ilk h a l i ile uzlaşmanın VUK sistemine dahil ediliş g e r e k ç e s i n d e bulmaktadır. Sondan başlamak gerekirse, öncelik le, 1 9 6 3 yılında, VUK md.376'yı takiben VUK'un "Ceza Hükümleri" başlıklı Dördün cü Kitabının "Vergi Cezasının Kesilmesi, Ödenmesi ve Kalkması" başlıklı Üçün- .02.1987, S.19374) ile 1 9 8 7 yılında verilmiştir. 169 Şubat 2010 Vergi Sorunları Sayı: 257 cü K ı s m ı n ı n "Uzlaşma" başlıklı Üçüncü Bölümü'nde yer verilen "uzlaşmanın mevzuu" kenar başlıklı ek m d . l ' i n ilk hali şöyleydi: 18 "Resen veya ikmalen tarh edilen vergiler le bunlara ilişkin vergi cezalarının tahakkuk edecek miktarları mevzuunda, idare, aşağı da yazıh hususlarda, bu bölümde yer alan hükümler dairesinde mükellefler veya cezaya muhatap olanlarla uzlaşabilir. 1. Tarhiyatta, bu kanunun 116, 117 ve 118'inci maddelerinde yazılı vergi hataları ile bunun dışında her türlü maddi hata bulunma sı, 2. Tarhiyatta, bu kanunun 369'uncu mad desinde yazılı şekillerde yanılma halinin mev cut olduğunun mükellef veya ceza muhatabı tarafından iddia edilmesi, 3. Vergi ziyama sebebiyet verilmesinin veya usulsüzlük fiilinin işlenmesinin; mükellef veya ceza muhatabı tarafından, kanun hü kümlerine gereği kadar nüfuz edememekten ileri geldiğinin iddia olunması, 3. Vergi ziyama sebebiyet verilmesinin veya usulsüzlük fiilinin işlenmesinin; mükellef veya ceza muhatabı tarafından, kanun hü kümlerine gereği kadar nüfuz edememekten ileri geldiğinin iddia olunması, 4. Müphem, yoruma mütehammil hususlarda mükelleflerin ve cezaya olanların yanılmış bulunmaları, bulunan muhatap 5. Tarhiyatı veya ceza kesmeyi gerektiren sebeplerin; Vergiler Temyiz Komisyonu ile Danıştay veya Maliye Bakanlığı tarafından, mümasil hadiselerde başka yönden mütalaa edilmiş bulunması" nin u z l a ş a c a ğ ı k o n u l a r ı n , bu beş b e n t t e sayılanlarla sınırlı olduğudur. Bu bentlerde vurgunun cümle sonlarında yer aldığı dü şünülerek, uzlaşmanın; " 1 . tarhiyatta ver gi hatası ya da vergi hatası dışından başka bir maddi hata olup olmadığı; 2 . tarhiyatta VUK md.369'da yazılı yanılma halinin bu lunup bulunmadığı, 3.vergi kabahatinin, kanun hükümlerine yeterince hakim ol mamaktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, 4 . belirsiz, yoruma açık konularda yanılma olup olmadığı, ve 5. tarhiyat ve ceza neden lerinin, idare ve yargı yerleri tarafından farklı şekillerde yorumlanıp yorumlanma dığı" konularında yapılması gerektiği belir tilebilir. Bentlerdeki ifade şekli iyi olmadığı için, vurgunun cümle başlarında olduğu şeklinde bir yorum yapabilmek de müm kündür. Bu durumda, uzlaşmanın konusu; somut olayda, 1.vergi hatası ya da vergi ha tası dışında başka bir maddi hata kaynaklı tarhiyat olup olmadığı, 2.VUK md.369'da düzenlenmiş yanılma hali çerçevesinde ya pılan bir tarhiyatm bulunup bulunmadığı, 3.kanun hükümlerine yeterince nüfuz ede memeden kaynaklanan bir vergi kabahati olup olmadığı, 4.yanılmanın, belirsiz ve yo ruma açık konulardan kaynaklanıp kaynak lanmadığı, ve 5. vergi idaresi ve vergi yargı sı tarafından farklı şekillerde yorumlan ne denlerin tarhiyat ve cezaya temel oluşturup oluşturmadığıdır. Ne şekilde yorumlanırsa yorumlansın, her durumda bu bentlerden çıkan sonuç ka naatimizce şudur: u z l a ş m a n ı n k o n u s u n u , somut olaydaki idari işlemin (tarbiyat v e / v e y a c e z a k e s m e i ş l e m i n i n ) hukuki g e r e k ç e s i t e ş k i l e t m e k t e d i r . Şöyle ki, bir kanun maddesinin uygulanabilmesi için, somut maddi olayın soyut hukuk kuralına uygun olması (tipiktik) gerekir . Dolayısıyla u z l a ş m a , s o m u t o l a y d a k i i d a r i işlemin sebep u n s u r u ü z e r i n d e g e r ç e k l e ş t i r i l e c e k t i r , ki b u d a bizi, g e r e k ilgili düzen19 Her ne kadar iyi bir ifade şekline sahip olduğu söylenemezse de, bu düzenleme den çıkan sonuç, mükellefle vergi idaresi 18 Burada sadece tarhiyat sonrası uzlaşmaya yer verilmiştir. Tarhiyat sonrası u z l a ş m a ise, 04.12.1985 t. ve 3239 SK md.33 (RG t.24.12.1965, S.19014) ile eklenen V U K ek m d . l l yoluyla sisteme girmiştir. 19 Ö N C E L / K U M R U L U / Ç A Ğ A N , 31 Sayı: 2 5 7 Şubat 2010 Vergi S o r u n l a r ı l e m e n i n a n l a m ve i ç e r i ğ i k o n u s u n d a ve g e r e k s o m u t olayın nitelendirilmesi konusunda taraflar (vergi idaresiyle mükellef ve/veya ceza muhatabı) ara sında bir görüş birliğinin oluşturulma s ı n a ( u z l a ş m a y a ) g ö t ü r m e k t e d i r . İşle min sebep unsurundaki uzlaşma, doğal olarak işlemin konu unsurunu da (ver gi ve c e z a m i k t a r ı n ı ) d e ğ i ş t i r e c e k t i r . O halde, e s k i VUK e k m d . l , f . l ç e r ç e v e s i n de u z l a ş m a n ı n k o n u s u n u , h e m h u k u k i k o n u l a r (ilgili h u k u k i d ü z e n l e m e l e r i n y o r u m u ) v e h e m de v e r g i y i d o ğ u r a n olay ve bununla bağlantılı o l a r a k m a t r a h a ilişkin i ş l e m , o l a y v e d u r u m l a r ı n kapsam ve içeriği oluşturmaktaydı. y o r d u . Bu konularda yapılacak bir uzlaşma, işin tabiatı gereği vergi ve ceza rakamını da değiştirecekti. Dolayısıyla, "vergilerle bun lara ilişkin vergi cezalarının tahakkuk ede cek miktarları mevzuunda" derken, kanun koyucunun işaret etmek istediği b u s o n u ç t u . Yoksa, "vergi ve ceza miktarı pazarlığı" istemiyordu; b u n u i s t e s e y d i , " i d a r e , ... mükellef ve cezaya m u h a t a p olanlarla a ş a ğ ı d a yazılı h u s u s l a r d a u z l a ş a b i l i r " demezdi. 2 1 Ancak, 1 9 9 8 tarihli 4 3 6 9 SK m d . 1 8 ile VUK ek m d . l şimdiki haline kavuşturulur ken, eski ek md.l'deki u z l a ş m a k o n u l a r ı , -tarhiyat sonrası- uzlaşmaya başvuru ş a r t ı h a l i n e g e t i r i l m i ş t i r . Fakat, bu değişikliğe rağmen, kanaatimizce, kanun koyucunun amacının, uzlaşma görüşmesini "vergi ve/veya ceza rakamı üzerinde pazar lık" haline getirmek olduğu düşünülemez . Çünkü, 4 3 6 9 SKile uzlaşma hükümlerinde yapılan değişikliklerden biri de, VUK ek m d . l , f.l'e "Mükellef, uzlaşma görüşme lerinde, bağlı olduğu meslek odasından bir temsilci ve 3568 sayılı Kanuna göre kurulan meslek odasından bir meslek mensubu bulundurabilir." şeklinde bir cümle eklenmesidir. Eğer, uzlaşma görüş mesinde sadece bir rakam pazarlığı söz konusu olacaksa ve şu an uygulamada ço ğunlukla yapıldığı üzere, mükellefin v e / veya ceza muhatabının pozisyonu, idarenin teklif ettiği rakamı kabul edip-etmemeden ibaretse, bu durumda uzlaşma görüşmesi ne bir temsilci ya da meslek mensubunun götürülmesinin hiçbir anlamı bulunma maktadır. B ö y l e b i r t e m s i l c i n i n v a r l ı ğ ı , ancak, uzlaşma görüşmesinde vergi yi d o ğ u r a n o l a y v e b u n u n l a b a ğ l a n t ı l ı 2 2 Nitekim, u z l a ş m a k u r u m u n u n g e t i riliş g e r e k ç e s i de b u y o r u m u d e s t e k l e r n i t e l i k t e d i r . 2 0 5 SK md.22'nirı gerekçesi ne göre, vergi ihtilaflarının süratle halli ve böylece mükelleflerin tereddütlerinin bir an evvel giderilerek huzura kavuşmalarının temini, ... maksadiyle kanuna uzlaşma mü essesesi ithal olunmuştur." Görülmektedir ki, kanun koyucunun uzlaşma kurumu ile ulaşmak istediği önde gelen amaçlardan ikisi, "vergi ihtilaflarının süratle hallini ve böylece mükelleflerin bu ihtilaflar ne deniyle yaşadıkları tereddütlerden bir an önce kurtulmaları"m sağlamaktır. Burada ki "vergi ihtilafı" ibaresi, kuşkusuz "vergi ve ceza miktarı" değildir. V e r g i n i n v e c e z a nın m i k t a r ı , sadece ihtilafın n e şekilde çözümleneceğine bağlı sonuçtur; yoksa ihtilafın b i z a t i h i k e n d i s i değildir. Ka nun koyucu, VUK ek m d . l , f.l'de s a y ı l a n nedenlere bağlı olarak o r t a y a çıkan vergi uyuşmazlıkları üzerinde b i r uz l a ş m a g ö r ü ş m e s i y a p ı l m a s ı n ı a r z u edi 20 23 20 1963 tarih ve 2 0 5 SK'nın gerekçesi ( T B M M Tutanak Dergisi, C.12, 08.02.1963 tarihli 43. Birleşimden, 15.02.1963 tarihli 5 0 . Birleşime kadar, Dönem:l, Toplantı:2, U m u m i İzahat, 2 ) : vergi ihtilaflarının süratle halli ve böylece mükelleflerin tereddütlerinin b i r a n evvel giderilerek huzura kavuşmalarının temini, a m m e alacağının vaktinde Hazineye intikali ve nihayet İtiraz ve Temyiz mercilerinin işlerini tahfif ederek ihtilaflar üzerine daha titizlikle eğilebilmelerine i m k a n sağlanması maksadiyle kanuna uzlaşma müessesesi ithal olunmuştur." 21 t.22.07.1998, RG t.29.07.1998, S.24317 (mük.) 22 Bu şartlara yönelik eleştiriler için bkz. B A Ş A R A N YAVAŞLAR, MÜİİBF, C.25 (2008), S.2, 3 2 3 - 3 2 4 ve burada kendisine atıfta bulunulan y a z a r l a r 23 Bkz. B A Ş A R A N YAVAŞLAR, MÜİİBF, C.25 (2008), S.2, 326 171 Şubat 2010 Vergi Sorunları Sayı: 257 o l a r a k m a t r a h ı e t k i l e y e n işlem, olay ve dtırumlar üzerinde konuşulacaksa bir a n l a m t a ş ı y a c a k t ı r . Nitekim, bu cümle ye ilişkin olarak kanunun gerekçesinde şu açıklamalar yapılmaktadır : "Böylece idare ve mükellef arasındaki sorunun giderilmesin de üçüncü bir taraf, gözlemci olarak uzlaşma salonunda bulunurken hem malî ve teknik destek sağlanması hem de uzlaşma görüş melerine şeffaflık kazandırılması mümkün olacaktır." Özellikle b u r a d a k i " t e k n i k d e s t e k " i b a r e s i i l e , v e r g i y i d o ğ u r a n olay ve b u n u n l a b a ğ l a n t ı l ı o l a r a k m a t r a h a ilişkin konuların açıklığa kavuşması konusunda bir desteğin kastedildiği şüphesizdir. 24 Aslında, Maliye B a k a n l ı ğ ı ' n ı n d a dur u m u ilk p l a n d a b ö y l e d e ğ e r l e n d i r d i ğ i ve sorunlu konular üzerinde konuşulup bunların açıklığa kavuşturulduğu bir uz laşma görüşmesini temel aldığı, uzlaşmaya ilişkin yönetmeliklerde yer alan düzenle melerden anlaşılmaktadır. Şöyle ki; ince leme raporunu düzenleyen inceleme ele manının uzlaşma görüşmesinde buluna bilmesi (TÖUY md.ll); uzlaşma görüş mesi yapılmasının, inceleme elemanınca hazırlanan inceleme raporunun her iki tarafa da sunulmuş olmasına bağlanma sı (TÖUY md.13, f.3); görüşmede tarafla rın "konuyu tartışacağının" belirtilmiş ve uzlaşma tutanağında "uzlaşma ile ilgili açıklamalar"vn yer almasının em 25 redilmiş alması (TÖUY md.15, f.l); niha yet, uzlaşma görüşmesi esnasında "daha ayrıntılı bir inceleme ya da araştırma yapılmasına" ihtiyaç duyulması halinde uzlaşma görüşmesinin başka bir tarihe ertelenmesine izin verilmesi (UY md.ll, f.2), Bakanlığın, y e r g i y i d o ğ u r a n o l a y v e m a t r a h l a bağlantılı belirsizlikleri o r t a d a n kaldırmaya yönelik verimli bir g ö r ü ş m e y i s a ğ l a m a ç a b a l a r ı o l a r a k de ğ e r l e n d i r i l m e l i d i r^7 26 2 Dolayısıyla, kanaatimizce, uzlaşmanın konusunu halen, vergiyi doğuran olay ve bununla bağlantılı olarak matraha ilişkin konular teşkil etmektedir. Yukarıda da be lirttiğimiz üzere, "vergi ve/veya ceza mik tarı" sadece bu konular üzerinde varılacak uzlaşma neticesinde ortaya ç ı k a c a k bir rakamdır; u z l a ş m a n ı n "konusu" değil, u z l a ş m a n ı n "sonucu"dur. Buna bağlı olarak, i d a r e n i n u z l a ş m a d a k i t a k d i r y e t k i s i de bu ç e r ç e v e ile sınırlıdır. Böyle bir yorum, Anayasal bir emir ola rak da karşımıza çıkmaktadır. Çünkü, AY md.8 ve m d . l l , idareye, vergi ka nunlarını y o r u m l a r k e n , Anayasa'ya u y g u n y o r u m y a p m a y ü k ü m l ü l ü ğ ü ge t i r m e k t e d i r . Yukarıda değinilen k a n u nilik ilkesinin asli amacı, yürütmeyi vergi sel düzenleme alanında dışarıda bırakmak; y a s a î i d a r e ilkesinin amacı ise, idarenin ancak kanun temelinde ve kanuna uygun 2 8 2 9 3 0 31 24 Gerekçe için bkz. hrrp://www.gib.gov.rr/fileadrnin/rnevzuarek/gerekceler/6183/ tvkş4369şsayilişkanunşl. 359 pdf, 25 Tarhiyat Öncesi U z l a ş m a Yönetmeliği, RG t.03.02.1999, S.23600 (24.08.1999 tarih ve 2 3 7 9 6 sayılı RG ile 22.10.2005 tarih ve 25974 sayılı RG'de yayınlanan yönetmeliklerle değişik) 26 U z l a ş m a Yönetmeliği, RG t.03.02.1999, S.23600 (24.08.1999 tarih ve 23796 sayılı R G ile 22.10.2005 tarih ve 25974 sayılı RG'de yayınlanan yönetmeliklerle değişik) 27 B A Ş A R A N YAVAŞLAR, MÜİİBF, C.25 (2008), S.2, 326 2.8 AY md.8: "Yürütme yetkisi ve görevi, 29 AY m d . l l : "Anayasa hükümleri, y a s a m a , y ü r ü t m e ve yargı organlarını, idare m a k a m l a r ı m ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar A n a y a s a y a aykırı olamaz." 30 N o r m l a r hiyerarşisinde en üstte y e r alan Anayasa'nın, y ü r ü t m e organı içindeki idarenin, "yetki ve görevini" sadece kanunlara değil, aynı z a m a n d a A n a y a s a ' y a da u y g u n olarak "kullanması v e yerine getirmesi" emri, kanaatimizce ancak böyle bir y o r u m yapıldığında anlam taşımaktadır. "Anayasa" v u r g u s u ile, idarenin, kanuni düzenlemeleri y o r u m l a y ı p u y g u l a m a y a aktarırken Anayasa'dak'i düzenlemeleri dikkate alması sağlanmak istenmiştir. 31 I. A n a y a s a ve kanunlara u y g u n olarak kullanılır ve yerine getirilir." Sayı: 2 5 7 Vergi S o r u n l a r ı şekilde işlem ve eylemlerde bulunmasını sağlamaktır. V e r g i l e n d i r m e y l e temel h a k v e ö z g ü r l ü k l e r e m ü d a h a l e edildiği için o n u n z a t e n AY m d . 1 3 g e r e ğ i n ce k a n u n l a d ü z e n l e n m e s i ( k o n u l m a s ı , d e ğ i ş t i r i l m e s i , k a l d ı r ı l m a s ı ) gerekliliğ i y l e y e t i n m e y e n , "kanunilik ilkesi"ne vergi bakımından Anayasa'srada ayrıca açıkça y e r vererek onu başucuna koyan ve - b u n a b a ğ l ı o l a r a k - y a s a l i d a r e i l k e sini vergilendirme alanında çok d a h a k a t ı b i r şekilde uygulamayı hedefleyen b i r h u k u k d e v l e t i n d e (AY m d 7 3 , f.3 v e m d . 2 ) , kanun koyucunun vergi idaresi n e bilinçli b i r ş e k i l d e s ı n ı r s ı z b i r t a k d i r yetkisiyle d o n a t m a k istediğini düşüne b i l m e k m ü m k ü n değildir. 3 2 IV. SONUÇ Vergilendirme süreci içinde uzlaşmaya ihtiyaç vardır. Uzlaşmaya bir "kurum" ola rak kanuni düzenlemelerinde yer vermeyen ülkelerde dahi, özellikle vergiye ilişkin so m u t olay ve durumların aydınlatılmasını sağlamak üzere şu ya da bu isim altında, vergi idaresinin mükelleflerle anlaşmasına 33 Şubat 2010 izin verilmiş olması, bu ihtiyacın önemli bir göstergesidir. Türk kanun koyucusu, arzu edilir şekil de olmasa dahi, uzlaşmaya VUK'da açıkça yer vererek, en başta hukuki güvenlik ilke sine uygun davranmıştır. Kanun koyucudan beklenen, uzlaşma düzenlemelerine iliş kin eleştirileri dikkate alarak, bu kurumu, Anayasa'ya ve uzlaşmayla ulaşılmak istenen amaca uygun şekilde VUK'da düzenlemek tir. Vergi idaresinden beklenen ise, uzlaşma konusunda VUK'da kendisine tanınan tak dir yetkisini "sınırsız bir yetki" şeklinde yo rumlamaktan vazgeçerek; uzlaşmayı, vergi yi doğuran olay ve bununla bağlantılı ola rak matraha ilişkin işlem, durum ve olayları açıklığa kavuşturmaya hizmet eder bir araç olarak kullanmaktır. Anayasa ve kanuna uygun olan budur. Bunu yapmayan idare yi denetleme görevi yargıya; konuyu yargı önüne taşıyarak haklarını koruma görevi ise, hukuka aykırı uzlaşmalar yapmak zo runda kalan vergi mükelleflerine ve/veya ceza muhataplarına düşmektedir . 34 32 Ayrıntılı bilgi için bkz. B A Ş A R A N YAVAŞLAR, Vergilendirme Yoluyla Temel H a k ve Özgürlüklere Müda halede Sınır, S e m p o z y u m Kitabı, 147 vd. 33 Örneğin bkz. A l m a n y a , Avusturya, İtalya, İsveç, Fransa, Belçika, L ü k s e m b u r g . Bu ülkelerdeki hukuki ve fiili d u r u m hakkında bkz. TIPKE Klaus, Steuerrechrsordnung, Bd.II, 2.Auflage, Köln 2 0 0 0 , 1 3 2 v d . 34 V U K ek m d . 6 ve ek md.7'nin uzlaşmaya karşı açılacak.bir davaya engel olduğu itirazına karşı şunu belirtmek gerekir: Bu maddeler, ilgililerin serbest iradelerine dayanan ve hukuka u y g u n şekilde gerçekleştirilmiş olan uzlaşmalar için geçerlidir. Yoksa, ilgililerin. A n a y a s a v e VUK'a aykırı şekilde gerçekleştirilmiş olan ve serbest iradelerine dayanmayan uzlaşmalara karşı dava açmaları g ö r ü ş ü m ü z c e m ü m k ü n d ü r . 173
Benzer belgeler
iktisadi ve idari bilimler fakültesi dergisi
kamu alacağının
-eksik,
amahızlı
gdjğjlatına, yargı ekonomisine,
hukuki güvenlik ve barışın sağlanmasına
Önemtğ0cqtkıları
muğunu ortaya koymuştur.
Bununla birlikte, uzlaşmanın
bu yararları,
uzlaşma...
PDF ( 15 ) - Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi
VUK sistemine dahil edilen uzlaşma, yıllar
dan beri doktrinde pek çok yazar tarafın
dan Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle