Beyaz Baston Sayı 3 - Aktif Görme Engelliler Derneği
Transkript
Beyaz Baston Sayı 3 - Aktif Görme Engelliler Derneği
BEYAZ B A S T O N “Dünyaya Açılan Kapınız” www.aktifgor.org.tr [email protected] [email protected] BEYAZ B A S T O N 1 İÇİNDEKİLER GÖRME ENGELLİLER NAVİGASYON CİHAZINA TEMMUZ AYINDA KAVUŞACAKLAR 4 YEŞİL KARTLI, SEVKSİZ ÜNİVERSİTE HASTANESİNE GİDEBİLECEK 6 10 BİN GÖRME ENGELLİ HAYATA BAĞLANACAK 7 BELEDİYELER ENGELSİZ OLACAK 8 ENGELLİLER MECLİSİ KURULACAK 9 ENGELLİ DEYİNCE AKLA NE GELİR? 10 ENGELLİLERİN HAYAT MÜCADELESİ 11 İŞKUR MESLEK KURSLARI ENGELLİ MAAŞINA ENGEL DEĞİL 14 SGK YARDIMLARA SINIR GETİRİYOR 15 SGK’DA ENGELLİ AYLIKLARI DÜZENLENDİ 18 ‘ENGELLİ DEVLET’ RAPORU 19 ENGELLİLERİN YARARLANABİLECEĞİ YASALAR VE HAKLAR 20 SOSYAL HİZMETLER VATANDAŞIN AYAĞINA GİDECEK 25 20 10 ENGELLİLERİN YARARLANABİLECEĞİ YASALAR VE HAKLAR 04 07 10 BİN GÖRME ENGELLİ HAYATA BAĞLANACAK 06 2 GÖRME ENGELLİLER NAVİGASYON CİHAZINA TEMMUZ AYINDA KAVUŞACAKLAR YEŞİL KARTLI, SEVKSİZ ÜNİVERSİTE HASTANESİNE GİDEBİLECEK 08 ENGELLİ DEYİNCE AKLA NE GELİR? BELEDİYELER ENGELSİZ OLACAK EDİTÖRDEN BEYAZ B A S T O N Künye İmtiyaz sahibi Beyaz Baston Dergisi Adına “Beyaz Baston Dergisi” siz değerli okurla- rıyla birlikte... “Engellileri değil kafanızdaki engelleri kaldırın’’ diyerek, engelliler için yapılan, yapılamayan her projeyi her adımı takip ederek ve peşini bırakmayarak çalışmalarını sürdüren ‘Beyaz Baston Dergisi’ sorunları, çözüm yollarını bilen bir ekiple kafasındakiengelleri kaldıran herkesle birleşiyor… Şerafettin Hasanoğlu Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Haber Müdürü Türkan Işık Editör Yıldırım Alkaya Yayın Türü Aylık, yaygın, süreli yayın Engellilerin gözünden bakarak, Engelli arkadaşları- İrtibat mızla ortak çalışmalar yaparak, yapılması gerekenle- İnkılap Sk. Arı Apt. No:15/20 ri, inandıklarımızı, bildiklerimizi sizinle paylaşmak, bunları yaparken de haklarımızı almak, farkındalığı arttırmak, eğitimden kültüre, yasal ve hukuksal, bütün sosyal haklarımızı irdeleyeceğiz. Türkiye’nin Kızılay-Çankaya/Ankara Tel: 0.312 430 10 68 0.507 245 22 31 0.532 614 11 42 E-mail her köşesine ulaşarak, siz değerli okurlarımızın da [email protected] sıkıntılarını dinleyerek ve fikirlerini alarak hep bir- [email protected] likte engelleri kaldıracağımıza inanıyoruz. Bizlere Basım Yeri “[email protected]’’ adresinden ula- Melike Matbaacılık şabilir, her türlü öneri ve fikirlerinizi bizimle payla- (0.312) 341 02 24 şabilirsiniz ve www.aktifgor.org.tr adresinden de İskitler/ANKARA Baskı Tarihi bizleri takip edebilirsiniz. Tavizsiz sürdüreceğimiz bu tavrımızı yazılı basınla 30 Haziran 2011 göstermek, sizlere ulaştırmak için “Beyaz Baston Dergisi”nin 3’üncü sayısı ile çıkıyoruz karşınıza. Gelecek sayılarımızda buluşmayı diliyoruz... “Yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir” Yıldırım ALKAYA BEYAZ B A S T O N 3 GÖRME ENGELLİLER NAVİGASYON CİHAZINA TEMMUZ AYINDA KAVUŞACAKLAR Ulaştırma Bakanlığı Haberleşme Genel Müdürü Atilla Çelik, Görme Engelliler Navigasyon Cihazına Temmuzun İlk veya İkinci Haftasında Kavuşacaklar... Beyaz Baston Dergisi: Navigasyon cihazının fikri nerden edinildi, fikir kaynağı nedir, kimdir? Atilla Çelik: Navigasyon cihazında ilk etapta belli kriterler gözetilecek yani Ankara ve İstanbulu pilot bölge seçtiğimiz için Ankara’da 2000, İstanbul’da 3000 tane cihaz dağıtacağımız için ilk aşamada % 70 ile %95 yada hiç görmeyen Vatandaşlarımıza dağıtım yapacağız yani görme özrü kriteri kullanacağız. Atilla Çelik: Öncelikle Türkiye için bu fikri uyandıran, çıkaran ana Mimarı Sayın Binali Yıldırım’dır Kanun da çıkması için çok çabalamıştır en büyük pay ondadır bence, ancak tek başına değil tabiî ki, Gazi Üniversitesinden Sayın Prof. Çetin Elmas bu fikri ortaya atan ve çalışan kişilerden birisidir. Beyaz Baston Dergisi: Ankara’daki görme özürlü bir vatandaş başka bir şehre gittiğinde bu cihazı kullanabilecek mi? Beyaz Baston Dergisi: Kamuoyunda Görme Engelli vatandaşlara dağıtılacağı açıklanan Navigasyon cihazı Engellilerin hayatına nasıl bir katkıda bulunacak? Atilla Çelik: Bu cihaz, Görme özürlü Vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıracağını umuyoruz. Bu cihaz hem Navigasyon moduna geçen, hem de cep telefonu moduna geçebilen, ikisini de aynı anda yapabilecek bir sistem yani bir düğmeye bastığınızda Navigasyon moduna geçiyor, Navigasyonla işiniz bittiği zaman cep telefonu olarak da kullanabilecekleri bir cihaz. Beyaz Baston Dergisi: Bu cihazın testi, saha çalışması yapıldı mı? Görme Engelli biri tarafından mı yapıldı? Atilla Çelik: Biz bu denemeyi tamamen Görme Engelli olan bir Vatandaşımıza vererek saha çalışmasını, testini yaptık, bu cihaz sayesinde istediği adrese gittiğini gördük. 4 RÖPORTAJ Beyaz Baston Dergisi: Türkiye’nin her yerinde kullanabilecek mi? Atilla Çelik: Tabiî ki Türkiye’nin her yerinde kullanılabilecek fakat cihaz ilk etapta pilot bölgeler tarafından kullanılacak, bu bölgeler Ankara ve İstanbul dur, daha kapsamlı çalışmamızı yaptıktan sonra yani tüm iller için yazılımlarımızı tamamladığımızda, tüm Türkiye de kullanılabilecek, uyduya bağlı olarak ücretsiz çalışacak. Beyaz Baston Dergisi: Navigasyon cihazının dağıtımında belli bir kriter gözetilecek mi, gözetilecekse bu kriterler nedir? Atilla Çelik: Ankara’daki vatandaşımız ilk etapta pilot bölge olarak belirlenen diğer şehre yani İstanbul’a gittiğinde kullanabilecek fakat Eskişehir’e gittiğinde kullanamayacak çünkü donanım itibariyle ilk etapta pilot bölgelerin haritalarını yüklüyoruz, diğer bölgelerin haritalarını yüklediğimizde o bölgelerde de kullanıma girecek, bu ihale ve şartnamemizin içerisinde Türkiye’deki diğer illerinde haritalarının cadde cadde, sokak sokak yüklenmesi var bu yüklemeler de tamamlandıktan sonra tüm Türkiye’de kullanılabilecek. Beyaz Baston Dergisi: Cihazların kullanımından kaynaklı sorunların yaşanabilmesi karşısında teknik danışmanlık yapacak bir brim oluşturulması düşünülüyor mu? Atilla Çelik: Bu cihazı üreten firma 3 yıl garanti veriyor ve teknik danışmanlığını da bir arada yürütecek. Cihaz verilmeden önce, bu cihazı kullanacak vatandaşlarımıza iki günlük bir eğitim vereceğiz, yani firma şartnamemiz gereği bu eğitimi verecek. Beyaz Baston Dergisi: Bu cihazın dağıtım zamanı belli mi? Bu cihazların dağıtımı nasıl yapılacak? Atilla Çelik: Biz ihaleyi yaptık, eğer bir aksilik söz konusu olmazsa, sözleşme gereği Haziran ayının sonuna doğru Görme Özürlü Vatandaşlarımız bu cihazla buluşacaklar. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme kurumunu Özürlüler bölümü daire başkanlığı arcılığı ile dağıtımını sağlayacağız. Beyaz Baston Dergisi: Bu dağıtım bir başvuru sonucunda mı olacak? Atilla Çelik: Dağıtım aşamasında basınla bunu paylaşacağız, bizde kaydı olan ve bizim belirlediğimiz kriterlere uygun ve Ankara’da ikamet eden Vatandaşlarımıza dağıtımı yapacağız. Bu Kriter sözcüğümüz yanlış anlaşılmasın, biz bütün Görme Özürlü Vatandaşlarımızın hepsine bu Cihazı dağıtacağız fakat bu şimdilik bir pilot projedir o yüzden belli sayıda dağıtılıp daha sonra genele ulaşmayı hedefliyoruz. sensör takarak hem otobüs şöförü Beyaz Baston Dergisi: Cihazın özellikleri nelerdir? İnsanlar bu özelliklerden nasıl yararlanacaklar? otobüsün geldiğini anlayacak, yani Atilla Çelik: Daha önce bahsettiğim şünüyoruz, kullanım için de alt yapı görme engelli bir vatandaşı bilecek hem de görme engelli bir vatandaş günlük yaşantıyı kolaylaştıracak her türlü teknolojiyi kullandırmayı dü- gibi Navigasyon ve Telefon özelliği hazır, cihaz buna müsait. dışında, internet ve Bluetooth özel- Beyaz Baston Dergisi: İsteyen her- liği var, Bluetooth özelliği sayesinde kes, yani sizin saydığınız kriterler iki Görme Engelli arkadaşımız bir- içinde olmayan vatandaşlarımız da birlerini Bluetooth sayesinde bula- bu cihazı alabilecekler mi? bilecekler, üstelik bu Cihaz Braille Atilla Çelik: Bu cihazı isteyen alfabesiyle yapılmış bir Cihazdır, herkes alamayacak çünkü patenti Cihazın üzerinde Braille alfabesi Bakanlığımıza aittir ve biz belirle- vardır, tabiî ki aynı zamanda konu- diğimiz kişilere dağıtacağız ilk etap şan bir Cihazdır, hem de sesli olarak da fakat piyasada Navigasyon cihaz- kumanda etme özelliği vardır. Bu ları var onlardan alabilirler fakat bi- sistem hem yaya moduna göre ayar- zimki gibi değil tabiî ki bu cihazlar. lanmış olacak hem de araç moduna daha fazla içerik yüklediğimizde, Atilla Çelik: Son olarak bu cihazların olumsuz yönleri olmayacak mı, tabiî ki olacaktır fakat bu durumun üstesinden cihazımızı geliştirerek, zamanla daha iyi bir dizayn yaparak olumsuz- yerel yönetimlerle anlaştığımızda lukları kaldıracağımıza inanıyorum. Otobüs duraklarına ve otobüslere bir Röportaj: Beyaz Baston göre ayarlanmış olacak yani istediğiniz yere göre zaman ve metre hesabı olarak da bilgilendirecek ayrıca BEYAZ B A S T O N 5 YEŞİL KARTLI, SEVKSİZ ÜNİVERSİTE HASTANESİNE GİDEBİLECEK Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sayı : B.10.0.THG.0.10.00.02/01007- 22069 17.05.2011 Konu : Üniversiteler ile Ortak Kullanımda Bulunan Hastanelerde Yeşil Kart Sahibi Hastaların Sevkleri Bakanlığımıza bağlı sağlık kurum ve kuruluşları ile üniversitelerin ilgili birimlerinin birlikte kullanımı ve iş birliğine ilişkin usul ve esaslar 18 Şubat 2011 tarihli ve 27850 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Tesisleri Ve Üniversitelere Ait İlgili Birimlerin Birlikte Kullanımı Ve İşbirliği Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmelik” kapsamında belirlenmiştir. Yönetmelik çerçevesinde Bakanlığımıza ait bazı hastaneler ile üniversite hastaneleri arasında Ortak Kullanım usul ve esaslarını belirleyen protokoller imza altına alınarak uygulamaya konulmuştur. Bahse konu Yönetmelik ve bu Yönetmeliğe istinaden düzenlenen bu protokoller uyarınca Bakanlığımıza ait olan bazı hastaneler ülke kaynaklarının daha etkin kullanılmasının sağlanması 6 amacıyla bina, nitelikli sağlık insan gücü, tıbbi teknoloji ve finans kaynakları bakımından üniversiteler ile birlikte kullanılmakta ve işletilmektedir. Ortak kullanımda bulunan hastaneler tarafından sunulmakta olan sağlık hizmetleri Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) kapsamında U1 statüsünde faturalandırılmakla birlikte bu hastaneler aynı zamanda eğitim ve araştırma fonksiyonu olan Sağlık Bakanlığına ait üçüncü basamak sağlık tesisleridir. Ancak Bakanlığımıza intikal eden başvurulardan; ortak kullanım protokolleri kapsamında iletilen söz konusu hastanelere sağlık hizmeti almak üzere müracaat eden yeşil kart hamili hastalardan; “Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Devlet Tarafından Karşılanması Ve Yeşil Kart Uygulaması Hakkında Yönetmelik” in 15.maddesinin (c) fıkrasında yer alan “Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Sigortalar Kurumuna ait 3.basamak tesislerine birinci ve ikinci basamak sağlık tesislerinden sevkle veya doğrudan başvurabilirler.” hükmü gerekçe gösterilerek sevk istendiği tespit edilmiştir. Bilindiği üzere, Bakanlığımıza bağlı sağlık kurum ve kuruluşları ile üniversitelerin ilgili birimlerinin birlikte kullanımı ve iş birliğine ilişkin usul ve esaslar 18 Şubat 2011 tarihli ve 27850 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Tesisleri Ve Üniversitelere Ait İlgili Birimlerin Birlikte Kullanımı Ve İşbirliği Usul Ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 5.maddesinin (b) fıkrasında yer alan hükümle birlikte kullanım ile işletilen sağlık tesisleri, hizmet ve personel kadroları bakımından Bakanlık için eğitim ve araştırma hastanesi, üniversite için ise sağlık uygulama ve araştırma merkezi olarak kabul edilmektedir. Buna göre üniversiteler ile ortak kullanımda bulunan hastanelerimize doğrudan müracaat eden Yeşil Kart sahibi hastalardan Bakanlığa ait birinci veya ikinci basamak sağlık tesislerinden her hangi bir sevk istenilmemesi ve bu hastanelere doğrudan başvuru yapan yeşil kartlı hastaların muayene, teşhis ve tedavilerinin herhangi bir aksaklığa ve hasta mağduriyetine meydan verilmeksizin sağlanması hususunun ilgili sağlık kurumlarına imza karşılığı tebliğini ve konunun titizlikle takibini önemle arz ve rica ederim. Engellilersitesi.com 10 BİN GÖRME ENGELLİ HAYATA BAĞLANACAK Lise ve üniversite çağındaki görme engelliler ile mezun olduğu halde iş bulamamış 10 bin görme engelliye ekran okuyan özel yazılıma sahip bilgisayarlar verilecek. Görme engelliler için konuşan bilgisayar yazılımı ve donanımı sağlayan ‘Hayata Bağlanıyorum Projesi’ ile ilk etapta 10 bin görme engelliye internet bağlantısı ve ekran okuyan özel yazılıma sahip bilgisayar hediye edilecek. Toplam 5 milyon TL’lik projenin bütçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü tarafından karşılanacak. Proje, Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından yürütülecek. Projeden yararlanmak isteyenler için, yüzde 70 görme özürlü olma şartı aranıyor. Ayrıca, başvuranların en az ilköğretim mezunu ya da 8. sınıfta okuyor olması gerekiyor. Projeden faydalanacaklarda 50 yaşını da geçmemiş olma şartı aranıyor. Bu şartları taşıyan görme engelliler, illerindeki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma vakfı’na başvurmaları halinde projeden faydalanabilecek. Projenin ikinci etapta, işitme ve ortopedik engelliler için de bu özür durumuna göre revize edilerek uygulanması öngörülüyor. Edinilen bilgiye göre Türkiye genelinde tüm il ve ilçelerde uygulanacak proje kapsamında İzmir’de 14 kişiye bilgisayarları teslim edildi. Haber Vaktim Gazetesi 08.06.2011 BEYAZ B A S T O N 7 BELEDİYELER ENGELSİZ OLACAK 8 Belediyeler engelliler ile ilgili ge- şehir içinde kendilerince sunulan ya bulunmadıklarını, gerekli düzenle- rekli düzenlemeleri 1 Temmuz 2012 da denetimlerinde olan toplu taşıma melerin süresi dolduğunda düzenle- tarihine kadar tamamlamak zorun- hizmetlerinin özürlülerin erişile- me yapmayan kurumları saptayarak, da. Kamu kurum ve kuruluşlarına bilirliğine uygun olması için gereken tedbirleri alması, mevcut özel dava açacaklarını söyleyen Boztaş, ait resmi yapılar, tüm yol, kaldırım, yaya geçidi, açık ve yeşil alanlar, spor ve kamu toplu taşıma araçlarının 7 alanları ve benzeri sosyal ve kültürel yıl içinde özürlüler için erişilebilir altyapı alanları ile toplu taşıma araç- duruma larında engellilerin rahat kullanımı Kanunun yayımlandığı tarihten bu için gerekli düzenlemeleri yapması yana tam 6 yıl geçti. Ancak beledi- konusunda, belediyelere tanınan 7 yeler hazırlıklarını hâlâ tamamla- yıllık sürenin 6 yılı geride kaldı. 1 yamadı. Tüm Engelliler ve Aileleri Temmuz 2005 tarihinde yayımlanan Yardımlaşma Özürlüler Kanunu’na göre, umuma Genel Başkanı İlimdar Boztaş, geri açık hizmet veren her türlü yapının sayıma başladıklarını ve 1 Temmuz istiyoruz. Tazminat ödeme pahasına 7 yıl içerisinde engellilerin erişebi- 2012’nin 8. 5 milyon engelli ve bu yasayı icra etmeyen kurumların lirliğine uygun duruma getirilmesi Türkiye için bir dönüm noktası ola- hepsini tespit edip kınayarak kamu- gerekiyor. Yine aynı şekilde büyük- cağını söyledi. Şu ana dek kurum- oyuna duyuracağız.” İlke Gazetesi şehir belediyeleri ve belediyelerin de ların kayda değer bir girişimde Ankara..17.06.2011 getirilmesi gerekiyordu. Derneği (TEDAY) bu kurumlara siyah çelenk de götüreceklerini söyledi. Düzenlemeyi yapan kurumları kamuoyuna ‘baş tacı’ olarak ilan edeceklerini söyleyen TEDAY Başkanı İlimdar Boztaş şöyle devam etti: “Biz kurumlardan para istemiyoruz, sadece, rahat bir yaşam sürebilmemiz için kanunda ne geçiyorsa yerine getirilmesini ENGELLİLER MECLİSİ KURULACAK Engelliler Meclisi’nin kurulmasına yönelik çalışmaların başlamasının da görüşüldüğü Belediye Meclisi’nde, Havaalanı Yolu’ndaki kötü kokunun en aza indirilmesi için bölgeye çeşitli ağaç ve bitkilerin dikilmesi de kararlaştırıldı. Engelliler Meclisi Geliyor Ankara Kent Konseyi Engelliler Meclisi projesine ilişkin olarak görüşülen raporda ise, Kent Konseyi Engelliler çalışma grubunca Engelliler Meclisi Yönetmelik taslağı hazırlandığı ve düzenlenen toplantılardaki katılımcıların görüş ve önerilerinin beklendiği belirtildi. Raporda ayrıca, taslağın Büyükşehir Belediye Meclisi’ne gönderilmesinin ardından da gerekli çalışma gruplarının oluşturulması karara bağlandı. Ankara Kent Konseyi’nin sosyal sorumluluk çerçevesinde hazırladığı bir diğer projesi olan, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SÇHEK) koruması altında iken 18 yaşını doldurup kurumdan ayrılan çocuklar için bağımsız bir “Uyum ve meslek Edindirme Merkezi” açmak çalışmasının da görüşüldüğü toplantıda, bunun yerine, Çıraklık ve Yaygın Eğitim Kurumu Genel Müdürlüğü ile yapılacak işbirliği çerçevesinde, bu çocukların, Belediye’nin çeşitli daire başkanlığı ve birimlerinde çalıştırılarak meslek edindirilmelerinin daha uygun olacağı oy birliğiyle kararlaştırıldı. (nane, kekik, karanfil, lavanta, hanımeli, fesleğen, leylak, nergis, ıhlamur, iğde ve benzeri) dikerek, süslemek ile hoş kokuların yayılmasının sağlanacaktır” denildi. Rapor, meclis üyelerinin oy birliğiyle ile kabul edildi. İlke Gazetesi 17.06.2011 Havaalanı Yolu’nda Güzel Kokular Yükselecek Belediye Meclisi üyelerince oy birliğiyle alınan diğer bir önemli karar da Havaalanı yolu güzergahına ilişkin oldu. Havaalanı güzergahını, yurtiçi ve yurtdışından milyonlarca insanın kullandığı belirtilen ilgili komisyon raporunda, rüzgarlı havalarda, ziyaretçilerin gübre kokusundan rahatsız olduğu ifade edilerek, “Bu kokunun azaltılması için Havaalanı ve geçiş güzergahlarına yakın ilçeler olan Çubuk, Akyurt ve Pursaklar’ın yeşil alanları, parkları, yol güzergahları, orta refüjlerine ağaç ve bitki türleri BEYAZ B A S T O N 9 ENGELLİ DEYİNCE AKLA NE GELİR? Engelli deyince akla… Kör, Topal, Sağır ve dilsiz, Kötürüm! Değerli okurlarım bizim küçüklüğümüzde veya büyüklerimizin zamanında: Çakırın oğlu kötürüm olmuş, Kel hasanını torunu Kör doğmuş şeklinde anılırdı ve kimse bu ifadelerden alınmayıp komşuluğun verdiği o sıcak ilişkiler çerçevesinde herkes bir birine yardımcı olurlardı. Arkadaşlar yakın bir geçmişimize kadar doğa bu kadar değiştirilmemişti ve engelli vatandaşlarımız o zamanın ilkel yöntemleriyle ulaşım ve erişimleri bu günkü kadar sıkıntılı değildi. Bir çok defa vurgulamaya çalıştım sorunlarımız en askariye inmediği sürece daha çok defalar kafa yracağız anlaşılan. Hemen anlamışsınızdır sanırım anlamamışsanız eğer bu sorum öncelikle yasaları 10 RÖPORTAJ çıkartan hükümete ve dolayısıyla uygulayıcı olan Bakanlıklar ve Yerel yönetimlerdir. Değerli okurlarım 5378 sayılı özürlüler kanunundan bahsediyorum, Bahsediyorum çünkü o kanunu bizim kanununumuz diye önümüze koydular: O kanunda istihdam var ve Kamuda 35000’den fazla englli açığı var, Bu açığı kapatmamakta ısrarlı olan hükumet, Vücut fongsiyonlarındaki kayıp oranlarını belirleyen rapor tamamen bir keşmekeş olarak karşımıza çıkmaktadır ve hala! Ağır engellimiyiz yada bir başkasının yardımına muhtaçmıyız yani refakatçı ihtiyacımız varmı gibi ibarelerinin bulunup bulunmadığı sorunlarıyla hangi engel gurubuna girdiğimizi anlayamıyoruz, Evde bakım aylığı içinde hala sorunların çözüme ulaşmadığı görülmektedir yanibu hakkı kimle alır konusunda yeterli açıklamaların yapılmadığı için önemli derecede istismarlar ve hak kayıpları bulunmaktadır, Daha yeni olan ulaşım mevzuatındaki değişiklikle gündelik ihtiyaçlarını karşılayaman engellilere ve refakatçilerine Devlet Demir yollarındaki ulaşım hizmetleri ücretsiz hale getirilmişti ve ortalama 5 Ay gibi bir süreyle yüzde 90 üzeri bütün engelliler bu tarifeden faydalandılar, ancak anlaşılan ulaştırma bakanlığı hesabının yanlış yapmış olacakki! Görme engelliler bu hizmetten muhaf tutuldular anlıyacağımız görme engelliler bir başkasının yardımı olmadan hiç tanımadığı bir yere gittiğinde nasıl bir zorluklarla karşı karşıya kalabileceklerini hiç hesaba katmıyorlar, www.aktifgor.org. tr adresinde haberini yaptığımız: Hayata bağlanıyoruz projesiyle 10 bin görme engelliye tam donanımlı bilgisayar kampanyası içinde sadece Zaman gazetesinin haberine göre duyurusu yapıldığı anlaşılmaktadır. Tanıtımı ve duyurusu tam olarak yapılmayan bu kampanyada bir çok (Sosyal yardımlaşma ve dayanışma Vakıf) Çalışanları habersiz yada hangi evrakların istendiğini bilmedikleri gibi bu kampanyada süre verilmediği için müracatların bittiğini söyleyen bile var, Yazımın başında vurgulamaya çalıştığım gibi Başta Görme engelliler olmak üzere Fiziksel engellilerin en büyük sorunlarından biri olan Fiziksel çevrenjin ve ulaşım araçlarının engellilere uygun olmamasından dolayı sokağa çıkamıyorlar. Özellikle Şehirlerde engellilerin erişebilirliği ulaşım araçlarının çok merdivenli oluşu, Alt ve üst geçitlerle birlikte hemzemin geçitlerinin bizim ulaşımımızda sınır oluşturması, Sokak ve Cadde kaldırımlarının standartlara uygun yapılmaması, 5378 sayılı Özürlüler kanununu neden çıkarttılar acaba diye sormak geliyor aklıma. ENGELLİLERİN HAYAT MÜCADELESİ Özürlülerin hayat mücadelesi diğer sosyal gruplara nazaran her asırda güç olmuştur. Bazı dönemlerde ve bilhassa bazı katı ve ırkçı ideolojilerin pençesialtında idare edilen ülkelerde özellikle zihinsel özürlülere yaşama hakkı bile çok görülmüştür. Tarihte bunun ilk örneklerini Ortaçağın karanlıklarına gömülen skolastik ve geri kalmış batı toplumlarının uygulamalarında görmek mümkündür. Özürlülerin Yaşama Hakkı bugün tabu olmaktan çıkmış, değişik felsefik ve tıbbi gerekçelerle tartışma konusu haline getirilmektedir. İktisadi alanda yaşayan ve gittikçe kronikleşen ekonomik durgunluk sosyal hayata olumsuz tesir yaptığı gibi sosyal hizmetlerde artan kamusal harcamaları frenlemek gayesiyle toplum içinde en mağdur durumda olan özürlülerin üzerinde de akıl almaz oyunlar tertiplenmektedir. 21. asrın eşiğine gelmiş batı toplumları sosyal maliyetleri makul bir derecede tutabilmek için özürlülerin hayat hakkını kısıtlamak için fikri ön hazırlık yaptığını bu makalede göreceğiz. 1. Tarihte Özürlülere Yaşama Hakkı Bütün problemlerin kendine ait bir tarihi olduğu gibi özürlülerin ve onların yaşama hakkı ile ilgili tarihi geçmişi de vardır. Batı toplumlarının tarihinde, özürlülerin çoğu zaman ezildiklerini, hakir görüldüklerine ve zulme uğradıklarına şahit olmaktayız. Bunun sebebi de, çoğu kez, toplumların insan sevgisinden uzak sapık düşünce yapısından kaynaklanmaktadır. Haddizatında, bu cehalet ortamını hazırlayanlar da bizzat devleti elinde tutan Ortaçağın Hıristiyan ruhban kesimiydi. Ortaçağın batı insanı Hıristiyan din adamlarının telkinatlarının etkisi altında kalarak, kendisini çevreleyen tabiatın insanüstü ve bedensiz güçlerle (cin, şeytan) olduğuna ve gözle görülmeyen bu varlıkların insanları istila edip onları tedavisi mümkün olmayan hastalıklara sürükleyebileceklerine inanmaktaydılar.(Dreschner;s. 398) Dolayısıyla, bu çağlarda hekimlerce maliyeti bilinmeyen akıl ve ruh hastalıkları cinlere atfedilirdi (Sebold; s. 15).Bununla da kalınmayıp, özürlü doğanveya daha sonra bu gibi hastalıklara yakalanıp özürlü duruma gelen insanlar da, majik (sihirli) ve doğaüstü güçlerin etkisi altında oldukları varsayımı ile, “cadı” muamelesi görüyorlardı. Bunun sonucu olarak, bunların topluma çeşitli tehlikeler ve zararlar verebilecek bir konuma gelmeleri sebebiyle başta kilise olmak üzere devrin siyasi rejimleri tarafından takip altına alınmaktaydılar. Engizisyon mahkemelerinin kurulmasıyla, “cadıların yargılanmasına müsaade edilmiş ve özürlülerin bir çoğuna en ağır cezalar verilmiştir. (König; s. 43) Bilhassa, fiziki yönden yıpranmış ve çirkin görünen, bedenen deforme olmuş veya deliliğin alametlerini üzerinde taşıdığı gerekçesiyle “cadı” diye vasıflandırılan insanlar Kilise ve Pazar meydanlarında diri diri yakılarak öldürülmüştür. Bu açıdan bakıldığında, Rönesans devrinden başlayarak aydınlama ve hatta sanayileşme dönemlerinin başlarına kadar milyonlarca masum insanın “cadılık”tan dolayı yargılanıp öldürüldüklerini söyleyebiliriz. (Sebold; s. 46-48) Avrupa’da cadılık davalarından yargılanan insanların yalnız özürlülerden müteşekkil olduğunu iddia edemeyiz. Ancak, resmi kayıtlara göre Avrupa’da Ortaçağdan başlayarak 18. asrın sonlarına kadar tahmini olarak 9 milyon insan Cadılıktan ötürü ölüme çarptırıldığını belirtebiliriz. (Sebold, ss. 4948) Bunların kaçının özürlü olduğunu hesap etmek bir noktada önem arz etmez kanaatindeyiz, çünkü mahkemece haksız yere ölüme mahkum edilenlerin hepsi neticede insandı. Ancak, geçmişte “cadı”gözüyle bakılan insanları bugünün tıbbilimi ışığı altında incelediğimizde. bunların bir çoğunun zihnen, aklen veya ruhen özürlü ve dolayısıyla yardıma ve bakıma muhtaç insanlardan ibaret olduğunu burada ifade edebiliriz. Bunun böyle olduğunu, tarihte en son “cadı” yakma hadisesinden de rahatlıkla anlayabiliriz.1793 yılında Almanya’nın Prusya Eyaletinde vuku bulan bir hadiseye göre, iki yaşlı kadın, gözlerinde belirlenen kızarıklığın komşularının hayvanlarını hasta ettiği iddiası ile yakılmışlardır. (Döbler; s. 296) BEYAZ B A S T O N 11 Cadı mahkemeleri 18. asrın sonlarında dönemin hükümdarları tarafından kaldırılırken, Bavyera Kraliyetine bağlı cadı mahkemeleri 1806 yılına kadar resmen faaliyet göstermiştir. (Döbler; s. 291) Özürlülerin diri diri yakılmaları sadece karanlık Ortaçağın bir hususiyeti değildi. Aynı gelenek bu sefer başka gerekçelerle ve daha farklı metotlarla Alman Nasyonal Sosyalizmin faşist uygulamalarında görülmüştür. Hitler Almanya’sında sadece Yahudiler ölüm kamplarında topluca zehirlendikten sonra yakılmışlardır. Aynı zamanda, Almanya ırkına mensup olduğu halde sağlıklı ve güçlü bir bedene sahip olmayan özürlüler de bu dikte rejiminin kurbanı olmuşlardır.Hitler’in sağlıklı nesil oluşturma hayaline ters düşen (Hitler; s.462) özürlü insanlar temerküz kamplarında hekimler tarafından kobay olarak kullanıldıktan sonra bu sefer tek tek açık meydanlarda değil topluca fırınlarda yakılmışlardır (Textor; s. 179). 2. Özürlülerin Yaşama Hakkının Bugünkü Boyutu Şunu itiraf etmek gerekir ki, sosyal devlet yapısına kavuşan batı ülkeleri bugün adeta geçmişin günahını çıkartmak istercesine özürlülere gerek ekonomi, gerek sosyal, gerekse meslek hayatında önemli imkanlar tanımaktadır. Buna rağmen, kötü ekonomik gidişatın devam etmesi ile bilhassa ağır derecede özürlü ve genelde bakıma muhtaç insanları rahatsız eden üzücü gelişmeler de yaşanmaktadır. Bunlardan en önemlisi, şüphesiz ki ferdin temel haklarından sayılan yaşama hakkının üzerindeki tartışmalardır. Özürlü insanların yaşama hakkını çok gören görüşler 12 HABER de, yazık ki kendilerini Bio-Etikçi (Biyoloji- Etikçisi) olarak takdim eden “bilim adamları” tarafından öne atılmaktadır. Bu görüşlerin öncülüğünü Avustralya’lı tıp etikçisi Peter Singer yapmaktadır. Singer, ahlak ve toplum değerleri bakımından çok endişe verici bir yaklaşımla, insan ve şahıs kavramlarını birbirinden ayırmaktadır. Ona göre, ağır derecede özürlü insanlar genelde şahsiyetten ve haysiyetten uzak bir hayat yaşamaktadır, dolaysıyla yaşama hakkından da mahrum edilmelidir.Bir yazısında şöyle demektedir tıp etikçisi:”Sakat olarak dünyaya gelen bebeklerin ötenazisi (öldürülmesi) burada yeterince müzakere edilmeyecek kadar girifttir. Ancak, meselenin özü tabii ki bellidir: Özürlü bir bebeğin öldürülmesi moral açısından şahsın öldürülmesi ile kıyaslanamaz. Haddizatında, bu öldürme işlemi 01.07 .1995’den beri yürürlükte olan “Irk Temizliği ve Koruyucu Sağlık Kanunu” özürlü doğabilecek bebeklerin kürtaj yoluyla alınmasını mecburi kılarken bilhassa zihinsel özürlülerin evlenmelerini de yasaklamaktadır (Textor; s. 178). Almanya’da ise, bir özürlünün ölümüne. isteği doğrultusunda dahi olsa, fiili yardımda bulunmak suç sayılırken, kişinin isteğine dayanan ölümüne dolaylı olarak yani pasif yardımda bulunmak (mesela zehir temin etmek gibi) suç teşkil etmekten çıkmıştır. Buna göre, özürlü, başkasının fiili yardımına ihtiyaç duymadan misal verdiğimiz üzere zehiri kendi arzusuyla içerek ölümüne bizzat kendisi sebebiyet verdiği için öldürücü maddeyi sağlayan hekim veya bakıcı bu yardımlarından ötürü mesul tutulmayacaktır (Reinisch; s. 48). 2.1. Avrupa Birliği’ndeki Gelişmeler çoğu kez bir haksızlık bile teşkil etmez” (Singer; s. 188). Bu görüşlerin perde arkasında aslında maddeci ve faydacı bir dünyanın işaretlerini görmek mümkündür. Nitekim, Singer bunu açıkça beyan etmektedir: “Eğer, sakat bir çocuğun öldürülmesi sağlıklı olarak doğacak başka bir çocuğun mutluluğuna daha çok katkı sağlıyorsa, mutluluğun toplam değeri sakat çocuğun öldürülmesinden ötürü daha da artacaktır” (Singer; s. 183). Ceza muafiyetinin ötenaziye teşvik ve ikna için de geçerli olması için Avrupa çapında “insancıl ölüm” maskesi altında çalışmalar yapılmaktadır. Bununla ilgili olarak, Avrupa Cemaatler Komisyonu 1988 yılında “Koruyucu Tıp” adı altında bir proje geliştirmiştir. Koruyucu Tıbbın gayesinin, insanları, genetik yapının özelliklerinden kaynaklanan ve değişik hastalıklara sebebiyet verebilecek risklerden korumak olduğu ifade edilmektedir. Bütün hizmetlerin, öncelikli olarak Dolayısıyla, genetik yapıdan ötürü sağlıklı nesillere götürülmesi gerek- yeni nesne değişik musibetlerin sira- tiğini savunan bu görüşler ne yazık yet etmemesi için her türlü tıbbi ted- ki bireyselleşen toplumlarda da revaç birin alınması da mubah sayılmak- görmektedir.Hatta o kadar ki, sosyal tadır (Komission der Europaischen değişime ayak uyduran devletlerde Gemeinschaften, 1988). Böyle bir bu istikamette politik karar almak- projeye irsî istidadın korunmasına tadır. Bunlardan bir tanesi Çin’dir. yönelik tıbbî müdahaleler programı şeklinde bakmak mümkün gibi görünse de “temiz ve sağlıklı”;bir toplumun oluşması hedeflendiğinden, projenin asıl hedefinin sosyal maliyetleri gittikçe artan ve özürlülerin de içinde yer aldığı aciz insanların sayısını toplum içinde azaltmak olduğu da gözden kaçmamaktadır. (Bleidick 1990, s. 516). ve yakınları tasvip etmeseler dahi, tabii ayıklanma yoluyla güçlüler öngörmektedir. hayatta kalır, zayıflar, acizler ve Bu gibi teşebbüsler yoğun protes- sisteme ayak uyduramayanlar yok tolar neticesinde, şimdilik kısmen olup giderler. Bio-Etik ise, toplumun de olsa. akamete uğradığını görü- sağlıklı insanlardan oluşması için, yoruz. Avrupa Konseyi, Bio-Etik gerektiğinde bu şartlara haiz ola- tasarısını kabul etmezken Avrupa mayanların modern tıp teknolojisi Parlamentosu’na sunulan “A tipik sayesinde “insancıl” yöntemlerle öl- Özürlülerin sayısını azaltmak teşebbüsü sadece düşünce boyutuyla kalmamaktadır. Avrupa Parlamentosu’na 1988 yılında “Atipik Çocukların Sayısının Azaltılması” adı altında bir kanun tasarısı sunulmuştur. Bu tasarının 1 .maddesinde şu ifadeler yer almaktadır: “Tedavi edilemeyen bir özürlülükten dolayı ömür boyu şahsiyetli bir hayat sürdürememesi önceden belirlenen ve 3 gününü doldurmamış bir çocuğun hayatının idamesi için gerekli olan bakımını reddeden bir hakim ne suç işlemiş ne de kanuna aykırı bir harekette bulunmuş olur” (Bleidick, 1994, s. 421). Çocukların Sayısının Azaltılması” dürülmesini savunmaktadır. Bizim ile ilgili kanun tasarısı da bazı deği- kültürümüz ve toplum değerlerimiz şikliklere tabi tutulmuştur. açısından bu meseleye baktığımız- Bir başka ifadeyle, bu tasarı ile özürlü olarak doğan çocukların yaşama hakkı daha doğar doğmaz elinden alınmak istenmektedir. Avrupa Konseyi’nin 1994 tarihli Bio-Etik tasarısını da bu arada zikretmekte fayda vardır. Bu tasarı ya göre, tüpte meydana getiren embriyonun üzerinde, 14. gününü aşmadığı müddetçe deneylerin yapılabilmesine müsaade edilmektedir. Ayrıca, özürlü ve aciz insanların da tıbbi araştırmalar kapsamına alınmaları ön görülmektedir. Sonuç Temel ahlâkî ve insanî de- da, insan hayatının her fert için çok ğerlerin maddeleşen düşüncelerin önemli bir yer teşkil ettiğini görü- karşısında gittikçe erozyona uğra- rüz. Yaratılmış olması hesabiyle. ması neticesinde toplumun en zayıf insan, hangi felaket veya hastalık kesimleri bundan en fazla zarar gör- ile karşı karşıya gelmiş olursa olsun mektedir. Hele hele, post endüstriyel ölümü asla hak edemez. Bir özürlü- (sanayi sonrası) ve modern toplum- nün hayattaki mücadelesi kendisi ve ların vazgeçilmez bir ikilisi haline yakınları için zor bile olsa, varlığı, getirilen yüksek performans bek- topluma ve devlete sosyal yükler bile lentisinin karşısında özürlüler adeta getirse kimse, kendisinin isteği bile “Lüzumsuz” ve “fayda getirmeyen” olsa, hayatına son veremez. Buna, varlıklar olarak görülmeye başlan- başta dinimiz cevaz vermemektedir mıştır. Özürlülerin yaşama hakkı- (M.Nuri Yılmaz; Aksiyon; s. 24). nın tartışılabilir olması Batı toplum- Maddeci dünya görüşüne sahip tıp ları için yeni bir fenomen değildir. etikçileri “insancıl ölüm” gibi ku- Ortaçağda cehaletin ve batı inanç- lağa hoş gelen ifadeler kullanarak larının gölgesi altında aciz insanlar yaşatma kültürü yerine “öldüren diri diri yakılıyordu. Yüz yıl evvel aynı teşebbüsler Sosyal Darvinizim maskesi altında yeniden hayatiyet bulurken bugün bu niyetler daha masum görünen Bio-Etik tartışmalar çerçevesinde açıklanmaktadır. Bilindiği gibi, Sosyal Darvinizm tabiatta olduğu gibi toplumlarda da Tasarı, tıp dalındaki bilimsel araş- kıyasıya bir varolma mücadelesinin tırma zaruretinin önemini vurgu- yapıldığını ileri sürer. Bu itibarla, layarak, özürlülerin üzerinde tıbbi sosyal mücadele bir tekamül şek- deneylerin yapılmasını, muhatapları linde cereyan ederken bu vetirede kültürü” benimsemelerini sağlıklı bir gidişat olarak görmek mümkün değildir. Çünkü. öldürme hakkını istemek tıbbın “hayat verici” istikametinden vazgeçmek anlamına da gelmektedir.Özürlülerin değil hayatına son vermek onların toplumla iç içe olmalarını ve huzur içinde yaşamalarını temin etmek hepimizin görevi olmalıdır. Kaynak Kişi: Ali Seyyar BEYAZ B A S T O N 13 İŞKUR MESLEK KURSLARI ENGELLİ MAAŞINA ENGEL DEĞİL İdaresi doğan haklarını kaybetmelerinin Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Bakanlığı önüne geçilmiştir. Ayrıca 6111 sayılı Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Kanun ile yersiz ödenen aylıkların Kanun Hükmünde Kararnamelerde Bakanlığı’nın ortak çalışmalarıyla, yüzde 50 fazlasıyla geri alınması Değişiklik 08.06.2011 tarihli Resmî Gazete’de uygulaması da yeniden düzenle- yayımlanan “65 Yaşını Doldurmuş nerek, geri ödeme uygulamasın- Muhtaç, da bu tutarların Tüketici Fiyatları Başbakanlık Başkanlığı, Türk 14 Özürlüler Maliye Güçsüz ve Vatandaşları İle Kimsesiz Özürlü Endeksi (TÜFE) aylık değişim Yapılması Hakkında Kanun”un 24. maddesi ile yapılan düzenleme çerçevesinde Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimlerine katılan kursiyerler ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına oranları hesaplanarak geri ödenme- Aylık Hakkında si kararlaştırılmıştır. “5510 sayılı Yönetmelik”te bazı değişiklikler Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık yapılmıştır. Değişiklikle birlikte, Sigortası Kanunu”n 5. Maddesi’nde Türkiye İş Kurumu’nca düzenlenen kamuoyunda Torba Yasa olarak bi- meslek kurslarına katılan özürlü linen “6111 sayılı Bazı Alacakların haklarını kaybetmemeleri sağlan- kişilerin 2022 Sayılı Kanun’dan Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal mıştır. Olay Gazetesi 17.06.2011 Bağlanması Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınmış olup, Yönetmelik’te yapılan son değişiklik neticesinde; geçici nitelikte olan bu kurslara katılan özürlülerin 2022 sayılı Kanun’dan doğan YARDIMLARA SINIR GETİRİYOR! Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yardımlara sınır getiriliyor, Bir hanenin SGK yardımı asgari ücreti geçmeyecek... Reformu kapsamında sosyal yardımların tek çatı altında daha etkin bir şekilde yürütülmesi olduğunu vurguladı. Bir hanenin SGK yardımı asgari ücreti geçmeyecek Gökalp, primsiz ödemelerle ilgili 2003-2005-2007’de birer taslak hazırlandığını anımsatarak, bu taslakların bazısında sadece sosyal Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), sosyal yardımlar konusunda tavan getiren, yardıma erişim olanaklarını yeniden düzenleyen, haksız yardım almayı engellemeyi amaçlayan, bazı sosyal yaptırımlar öngören bir çalışma yapıyor. yardımlarla ilgili düzenlemelerin kapsama alındığını, bazısında ise sosyal hizmetlerle ilgili düzenlemelerin de kapsama dahil edildiğini anımsattı. Çalışmalarında geçmiş taslakları incelediklerini, Türkiye’deki mevcut sosyal yardımların analizini SGK Primsiz Ödemeler Genel Müdürü Yadigar Gökalp, Sosyal Güvenlik dergisinin son sayısında Sosyal Güvenlik Reformu’nun temel ayaklarından biri olan Primsiz Ödemeler Kanunu’na yönelik hazırlık çalışmalarında gelinen noktaya ilişkin bilgiler verdi. Konuyla ilgili yasal düzenleme çalışmaları çerçevesinde, zaman içerisinde isim değişiklikleri olmakla birlikte, 2003 yılından beri bir takım taslaklar hazırlandığını, bunların ilgili kurumların görüşlerine sunulduğunu ifade eden Gökalp, buradaki temel amacın Sosyal Güvenlik BEYAZ B A S T O N 15 yaptıklarını, hangi kurumların sosyal yardımlar alanında hangi çalışmaları yürütüklerini, bunların kriterlerinin neler oldu ğunu, hangi veri tabanı üzerinden iş ve işlemler gerçekleştirdiklerini değerlendirdiklerini, dünyadaki iyi örneklere baktıklarını anlatan Gökalp, sonuç olarak birçok soruna çözüm getireceğini düşündükleri önemli bir çal ışma ortaya çıktığını bildirdi. Türkiye’de sosyal yardım alanındaki programların çeşitliliği ve birçok kurumun farklı uygulamalarının bulunması dolayısıyla yoksul ve muhtaç kesimlere ulaşılabildiğine işaret eden Gökalp, ancak bu çeşitliliğin, standart uygulamaların olmaması ve başka sıkıntılara yol açabildiğine dikkati çekti. Gökalp, şunları kaydetti: “Her başvuran her yardımdan yararlanmayabiliyor. Başvurduğu yerde alınan karara göre bu değişebiliyor. Yardımı alamadığında bunu hukuki zeminde sorgulayamıyor. Sosyal yardımların hak olarak görülmesinden bunu kast ediyoruz. Sosyal yardımlar, vatandaşın işsiz, yoksul, muhtaç olduğu dönemde, koşulları , kriterleri uygunsa alması gereken bir yardımdır. Vatandaş bunu alamadığı zaman sorgulayabilmelidir. ‘Bu benim hakkımdı, bunu 16 HABER almam gerekiyordu’ diyebilmelidir. Gerektiğinde hukuki süreçlere başvurabilmelidir. Bu aynı zamanda hak etmeyenin de artık bu sisteme başvurmasını, haksız yardım almasını engelleyecektir. Taslaktaki önemli düzenlemelerden birisi bu. Kurumlardaki muhtaçlık kriterleri, yardım alacak kişi tanımları, yardımların tanımları farklılıklar gösteriyor. Taslaktaki temel hedeflerimizden biri, sosyal yardım alanında ortak norm ve standartları getirmektir. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü tarafından uygulanan yardımlara baktığımızda da örneğin şartlı nakit transfer programında uygulanan bir kriter var. Nüfusun en yoksul yüzde 6’lık kesimine yapılan bir yardım söz konusu. Diğ er programlarda bu kriterin değiştiğini görüyorsunuz. Yani diğer hedeflerin bir tanesi de bu kriterleri hanedeki birey modeli yaklaşımını benimseyerek tekleştirmek, bir anlamda mümkün olduğunca daha standart hale getirmek.” Sosyal yardımlar konusunda en sık karşılaşılan problemlerden birinin mükerrer yardımlar olduğunu belirten Gökalp, bu konudaki örnekleri ve planladıkları önlemlere ilişkin şu bilgileri verdi: “Bazı vatandaşlarımız birçok yerden yardım alıyor, bazıları bakıyorsunuz hiçbir yerden yardım almıyor. Aynı kişi bizden engellilik aylığı ya da yaşlılık aylığı alıyor, öbür taraftan sosyal yardımlaşmadan gıda yardımı alıyor, yakacak yardımı alıyor. Yeşil kartı var, belediyeye gidiyor belediyeden tekrar gıda yardımı alıyor, kırtasiye yardımı alıyor, eğitim yardımı alıyor, burs alıyor... Sistemi çok çözememiş, keşfedememiş olan bazı vatandaşlarımız da çok muhtaç durumda olduğu halde hiçbir yardıma erişemiyor. Taslakta bu konuda da bir yenilik getiriyoruz, tavan uygulaması. Vatandaşımız, hanedeki bireylerin durumuna göre, yaşlısı, genç işsizi, okula giden çocuğu, engelli bireylerin olup olmamasına göre öngörülen yardımlardan yararlanacak ama belli bir rakamı geçemeyecek. Yani vatandaşın aldığı tüm yardımlar sistem üzerinden kontrol edilecek ve o tavanı geçemeyecek. O tavanın da asgari ücretten daha düşük olması gerekiyor. Çünkü hükümet politikası olarak yaptığımız en önemli çalışmalardan biri, kayıt dışı istihdamın önlenmesi, insanların istihdama teşvik edilmesi, üretim süreçlerine dahil edilmesi; temel hedef bu. Sosyal yardımlar da zaten bir vatandaşın yaşamının sonuna kadar alması öngörülen ya da uygun görülen bir şey değil. Temel amaç, vatandaşın bu sistemle belli bir süre desteklendikten sonra bir noktada bu sistem içerisinden çıkması, üretken toplum bireylerinden biri haline gelmesi. Dolayısıyla istihdama dahil edilmesi, o nedenle bir tavan uygulaması var.” Yadigar Gökalp, mükerrerliği önleme konusunda “ortak veri tabanı” uygulamasını önemsediklerini ifade etti. Bütün kurumların sahip olduğu verilerin ortak veri tabanında görülmesinin mükerrerliği önleyeceği gibi, bürokratik işlemlerin azaltılmasına katkı sağlayacağını vurgulayan Gökalp, şunları kaydetti: “Biz istiyoruz ki yoksul vatandaşımızı biz bilelim başvuru dahi yapmadan ona ulaşalım, ulaşamadıklarımız ya da durumlarında değişme olan vatandaşlarımız kimlik numarasıyla başvurusunu yapsın, talepte bulunsun. Ondan sonra bizim kontrol edeceğimiz, gelir durumuna bakacağımız, verilen bilgileri kontrol edeceğimiz ayrı bir sistem olsun. Biz, vatandaşımıza, şu kurumdan şu belgeyi getir, şu kurumdan bu bilgiyi getir demeyelim. Zaten yoksul vatandaşlarımız için bu da ayrı bir sıkıntı. Bir yerden bir yere gitmek için bir şeyler ödemeniz gerekiyor. 26 kurumla görüştük. Bu kurumların veri tabanı ne durumdadır, böyle bir şeye elverir mi ya da buna karar verildiğinde sistemlerini buna uygun hale getirebilirler mi? Son derece olumlu toplantılar gerçekleştirdik, fakat geçen yıl taslağın bir süre askıya alınmış olması, çalışmalara ara verilmesine neden oldu. Neyi, nasıl, kimlerle yapacağımızı, kurumlarla ne tip ortaklıklar kuracağımızı biliyoruz.” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer’in talimatıyla yasal düzenleme için çalışmalara tekrar başladıklarını bildiren Gökalp, “Zaten büyük oranda hazırlıklar tamamlanmıştı. Bundan sonrası, bu yıl içerisinde yapacağımız çalışmalarla biraz daha şekillenecek. Sosyal Yardımlar Yasası gerek isminde gerekse içeriğinde Meclis’ten çıkana kadar birçok değişikliğe de uğrayacaktır, ancak özünde Türkiye’ye, Türkiye’nin geleceğine, Türkiye’de Gökalp, ağırlıklı olarak tüketim harcamalarından yola çıkılarak bir muhtaçlık tespiti düşündüklerini ve burada hedefin, hiç kimsenin dışarıda kalmamas ı olduğunu vurguladı. Gökalp, sistemin işleyişine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Engelli vatandaşlarımız tabii ki Türkiye’de dezavantajlı durumdalar, geliri olmayan yaşlılarımız, belli bir yaşın üzerindeki vatandaşlarımı z, çocuklar ve kadınlar yoksulluk durumundan, kriz durumundan daha çok etkilenen kesimler oluyor. Dolayısıyla bütün vatandaşlarımızı kapsayacak bu programlar. Diğer bir amacımız da vatandaşlarımızın daha üretken hale getirilmesi ve bu yolla topluma entegrasyonunun sağlanması. Bu amaçla da birtakım şartlar olacak programlarda. Orada şart, evet ben sana belli bir nakit yardımında bulunuyorum ama sen de çocuğunu okula göndereceksin, başarısını takip edeceksin ya da işte 0-6 yaş grubundaysa çocuğun aşılarını düzenli yaptıracaksın gibi. ekonomik ve sosyal açıdan yoksul Burada da toplumsal amaçlı birta- vatandaşlarımızın gelecekteki ha- kım şeyler, vatandaşlarımızın elin- yatlarına son derece olumlu katkılar den gelebilecek sosyal amaçlı, top- sağlayacak bir çalışma olacaktır” lumsal amaçlı bir takım yaptırımlar ifadelerini kullandı. olacak.” BEYAZ B A S T O N 17 SGK’DA ENGELLİ AYLIKLARI DÜZENLENDİ 06.10.09 - Bürokrosinin ozoltılmosı ve votondoş odaklı yönetişim projesi kopsamındo yürütülen çolışmo soyesinde yokloşık 13 milyon TLÎık bütçe devletin kasasında kaldı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü, “Bürokrasinin Azaltılması ve Vatandaş Odaklı Yönetişim Projesi” kapsamında 2022 sayılı kanun kapsamında yapılan ödemeleriyle ilgili aylık bağlama süreleri bir aya indirdi. Yadigar Gökalp’in Genel Müdürlüğü’nü yürüttüğü kurumda 18 RÖPORTAJ asıl hedef ise kurumsal bürokrasinin minimum düzeye indirmek. SGK Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü, sosyal yardımlar için ortak bir veri tabanı kullanacak. İleride tamamlanacağı öngörülen bu ortak veri tabanı sayesinde, hak sahipliği araştırmaları yapılmadan, kişi beyanına dayanılarak hak sahiplerine maaşları bağlanmış olacak. Kurulacak sistem sayesinde bürokratik işlemlerde ciddi bir azalma sağlanması hedeflenirken, mükerrer ödemelerin de önüne geçilmiş olacak. kanun kapsamında, muhtaç durum- 2022 sayılı kanun kapsamında yapılan ödemelerle ilgili, yapılan düzenlemeler ve mevzuat değişiklikleri ile aylık bağlanma süreci 1 yıldan 1 ay gibi kısa bir süreye indirilirken, yapılan düzenlemeler ile devlet her yıl yak.laşık 13 milyon tasarruf sağlayacak. larının kalkması ve’ ölüm hallerinde Primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü aracılığıyla, 2022 sayılı da bulunan yaşlı ve özürlülere, yaşlılık aylığı (65 yaşından büyükler), 65 yaşından büyük bakıma muhtaç özürlü aylığı, özürlü aylığı (18 yaşından büyük yüzde 4069 özürlüler), bakıma muhtaç özürlü aylığı (18 yaşından büyük yüzde 70 ve üzeri özürlüler) ve özürlü yakını aylığı (18 yaşından küçükler) bağlanıyor. Kişilerin durumlarında meydana gelen değişiklikle aylık bağlama şartaylıklar kesiliyor. Aylık alanlardan ölenlerin listesi, TC kimlik numaralarına göre, Merkez Nüfus idaresi Sistemi’nden aylık periyotlar halinde elektronik ortamda temin ediliyor. AA ‘ENGELLİ DEVLET’ RAPORU Devlet Denetleme Kurulu, engelli yaşamına yönelik rapor hazırladı. Devlet kurumlarını eleştiri yağmuruna tuttu. istihdam, ulaşabilirlik gibi birçok konuda özürlülerin karşı karşıya olduğu çok ciddi sorunlar devam etmektedir. Bu sorunların bir kısmı, kurumların, personel ve ekipman olarak yeni politikalara cevap verebilecek donanıma sahip olmamasından kaynaklanmaktadır. Ancak yeni politikaların hayata geçirilememesindeki asıl önemli sorun, kurum yöneticilerinin kendilerini yeni politikalarına uyarlamaları konusundaki isteksizlikleridir. Yöneticiler, mevzuattaki bazı boşluklardan da yararlanarak, özürlülük alanında kendilerine yüklenilen sorumlulukları yerine getirmemektedirler. İşte rapordan çarpıcı satırbaşları: Devlet Denetleme Kurulunun (DDK) özürlülerle ilgili raporunda, konuyla ilgili çalışmaların, ‘’birçok durumda, ‘yapmış olmak için yapma’nın ötesine geçemediği, kurum binasının girişine tekerlekli sandalyeler için rampa gibi çok kolay bir fiziki düzenlemenin bile çoğu kurumda yıllardır yapılmadığı’’ belirtildi. Özürlülüğün tarihsel süreci, Türkiye’deki kurumsal yapılanma ve yasal alt yapının anlatıldığı raporda, engellilik durumları ve derecelerine ilişkin tanımlar, bakım modelleri, engellilere yönelik eğitim kurumları yasal dayanakları ve uygulamalarıyla ele alındı. Özürlülüğün, gelişmiş veya az gelişmiş toplumların ortak özelliği olduğu belirtilen raporda, ‘’Gelişmiş ülkelerde özürlülük oranı, gelişmemiş veya az gelişmiş ülkelere göre daha az değildir’’ denildi. Türkiye’de 2002 verilerine göre yaklaşık 8,4 milyon özürlü vatandaş bulunduğu ve bunun toplam nüfusa oranının yüzde 12,29 olduğu kaydedilen raporda, özürlülerin yalnızca yüzde 13,7’sinin mesleki eğitimden faydalanabildiği vurgulandı. Medeniyet testi Özürlü veya özürlü yakını dışındakilerin, özürlülük sorunuyla yüzleşmelerinin sadece özürlü birini gördükleri anla sınırlı olduğu değerlendirmesi yapılan raporda, özürlünün eğitim, sosyal hayata katılma, gelecek kaygısı gibi daha bir çok sorunla karşı karşıya kaldığı vurgulandı. ‘’Özürlülük bireyler ve devletler için medeniyet testi aracıdır. Özürlüye karşı ilgisizlik, küçümseme, dışlama, engelleme gibi sorunların nedeni büyük ölçüde bu farkında olmamadır’’ denilen raporda, özürlülüğe yaklaşımda başarılı toplumların, engellilere insani muameleyi gerçekleştirdikleri ve özürlünün yükünü en aza indirdikleri kaydedildi. Türkiye’de son yıllarda özürlülükle ilgili önemli politikalar oluşturulduğuna ve yasal düzenlemeler yapıldığına işaret edilen raporda, özellikle 2005 yılından sonra ‘’yardım temelli’’ anlayıştan, ‘’hak temelli’’ anlayışa geçişin başladığının gözlendiği belirtildi. Yıllardır yapılmıyor Devlet bütçesinden özürlülere ayrılan paylarda önemli artışlar gerçekleştiğine ilişkin tespite de yer verilen raporda, şunlar kaydedildi: ‘’Bununla birlikte bakım, eğitim, Yapılan çalışmalar, birçok durumda, ‘yapmış olmak için yapma’nın ötesine geçememektedir. Kurum binasının girişine tekerlekli sandalyeler için rampa gibi çok kolay bir fiziki düzenlemenin bile çoğu kurumda yıllardır yapılmamış olması bunun en basit göstergesidir. Özürlülerin haklarının korunması ve kendilerine insanca yaşayabilme imkanlarının sağlanması konusundaki ihmallerin temelinde, toplumsal farkındalık zafiyeti yatmaktadır.’’ Devlet itibarı zedeleniyor Devlet Denetleme Kurulu’nca (DDK) özürlülere ilişkin hazırlanan raporda, bazı bakım merkezlerinde çeşitli nedenlerle yaşanan sorunların ‘’devlet itibarını zedeleyecek şekilde kamuoyuna yansıdığı’’ ifade edilerek, ‘’Bu olumsuzluklar, özürlü bireylere zarar vermenin yanında, Türkiye’yi uluslararası alanda zor duruma düşürmeye çalışan bazı girişimlere malzeme yapılabilmektedir’’ denildi. BEYAZ B A S T O N 19 ENGELLİLERİN YARARLANABİLECEĞİ YASALAR VE HAKLAR Engellilerin Yurtiçi Araç Alımındaki Uygulamaları 1.Malul Ve Engellilerin Kullanılmamış Araç Alımına İstisna Uygulaması 16/07/2004 tarih 5228 sayılı kanun un 21.maddesiyle 4760 sayılı özel tüketim vergisi kanunun 7 maddesinin numaralı bendinde yapılan değişiklik uyarınca 1 seri no lu ÖTV genel tebliğinin (3) (7,2,1) bölümü başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. *7,2,1 malul ve engellilere mahsus taşıt araçları istisnası kanunun 7 nci maddesinin 5228 sayılı kanunla değişik iki numaralı fıkrası ile (ıı) sayılı listedeki kayıt ve tescile tabi mallardan 87,03 (motor silindir hacmi 1,600 cm küpü aşanlar hariç)87,04 (motor silindir hacmi 2,800 cm küpü aşanlar hariç ve 87,11 G.T.İ.P numaralarında yer alanların,sakatlık derecesi %90 veya daha fazla olan malul ve engelliler ile bizzat kullanma amacıyla sakatlığına uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malul ve engelliler tarafından beş yılda bir defaya mahsus olmak üzere ilk iktisabı vergiden istisna edilmiştir. 7,2,1,1 sakatlık dereceleri % 90 ve daha fazla olan malul ve engelliler adına kayıtlı araçlarda istisna uygulaması 2 sayılı listedeki kayıt ve tescile tabi araçlardan (87,03 motor silindir hacmi 1,600 cm küpü aşanlar hariç)87,04 (motor silindir hacmi 2,800 cm küpü aşanlar hariç) ve 20 HABER 87,11 tarife pozisyonlarında yer alanların,sakatlık derecesi %90 veya daha fazla olan malul ve engelliler tarafından beş yılda bir defa olmak üzere ilk iktisabı müstesnadır.bu istisnadan yararlanmak için,sakatlık derecesi %90 veya daha fazla olan malul ve engellilere ait taşıtın özel tertibatlı olması şartı aranmayacaktır.sakatlık dereceleri,özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelikle belirlenen esaslara göre tespit edilecektir.söz konusu yönetmeliğe göre sakatlık derecesi %90 veya daha fazla olduğuna dair yetkili sağlık kuruluşlarından alınacak sağlık kurulu raporu,araçların ilk iktisabının yapılacağı motorlu araç ticareti yapanlar tarafından vergi dairesine verilecek 2a numaralı ÖTV beyannamesine eklenecek ve beyannamede ÖTV hesaplanmayacaktır.vergi dairesince kabul edilen beyanname ve ekleri incelenerek tahakkuk fişi ve istisna uygulandığını gösteren ÖTV ödeme belgesi düzenlenecek ve mükellefe verilecektir. 7,2,1,2 malul ve engelliler tarafında bizzat kullanmak amacıyla ilk iktisabı yapılan araçlarda istisna uygulaması 2 sayılı listedeki kayıt ve tescile tabi araçlardan (87,03 motor silindir hacmi 1,600 cm küpü aşanlar hariç)87,04 (motor silindir hacmi 2,800 cm küpü aşanlar hariç) ve 87,11 tarife pozisyonlarında yer alanların,bizzat kullanmak amacıyla sakatlığına uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malul ve engelliler tarafından ilk iktisabı ÖTV den istisna edilmiştir. bu istisnadan yararlanan kişilerin istisna uygulanana ilişkin olarak mükellefler tarafından verilecek ÖTV beyannamesine; -alıcının maluliyeti veya sakatlığı ile özel tertibat yaptırılan araçları kullanabileceğine dair özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik hükümleri uyarınca yetkili sağlık kuruluşlarından alınan sağlık kurulu raporu, -aracın sakatlığa uygun olarak tadil edildiğine dair teknik belgenin aslı veya noter onaylı örneği, -alıcının ‘h’ sınıfı sürücü belgesinin fotokopisi, eklenecek ve beyannamede ÖTV hesaplanmayacaktır. vergi dairesince kabul edilen beyanname ve ekleri incelenerek,araçta yapılan özel tertibatın raporda yazılı sakatlığa uygun hareket ettirici bir tadilat olduğu tespit edilecektir. bu tespit üzerine tahakkuk fişi ve istisna uygulandığını gösteren ÖTV Ödeme belgesi düzenlenecek ve mükellefe verilecektir. 7,2,1,3 ortak hususlar yukarıda belirlenen usul ve esaslara göre ilk iktisabında ÖTV istisnası uygulanan araçlar için istisnadan yararlanan kişi veya kişiler adına düzenlenecek faturalarda ÖTV gösterilmeyecektir.bu araçların kayıt ve tescilini yapanların,araç sahibinin faturada ve ötv ödeme belgesinde alıcı olarak gösterilen Kişi veya kişiler olduğunu tespit etmeleri gerekmektir. mükellefler,bu kapsamda istisna uygulanan işleminin bulunduğu aylar için 1 seri no lu ÖTV genel tebliği ekinde örneği bulunan (ek:1) forma uygun olarak düzenleyecekleri listeleri,takip eden ayın on beşinci günü akşamına kadar gelirler genel müdürlüğünün ( 0 312 415 28 21,415 28 22 tele faks numaralarına göndereceklerdir. Malul ve engellilerin yurt dışından ithal edeceği taşıt araçlar için de bu belgelerin gümrük idaresine ibrazı üzerine istisna uygulanacaktır.istisna kapsamında taşıt aracı ithal edenlerin kimlik bilgileri (adı,soyadı ana ve baba adı,doğum yeri ve tarihi),sakatlığa dair raporun verildiği hastane,tarihi,sayısı,sakatlık türü ve derecesi ile ithal edilen taşıt aracının özeliklerini ( G T İ P numarası,cinsi,modeli markası,tipi motor silindir hacmi )gösteren listeler gümrük idarelerince aylık olarak hazırlanarak,takip eden ayın on beşinci günü akşamına kadar gelirler genel müdürlüğünün 0 312 415 28 21,415 28 22 telefaks numaralarına gönderilecektir. Yukarıda açıklanan usul ve esaslara göre istisnadan yararlananlar,5 yıl süre ile ikinci bir defa bu istisnadan yararlanamayacaklardır. öte yandan bu şekilde istisna kapsamında iktisap edilen araçların istisnadan yararlananlar dışındakilere satışında bu tebliğin (15,2) bölümündeki açıklamalar çerçevesinde vergileme yapılacaktır. Engelli birey veya ailesinin başvuracakları herhangi bir otomotiv bayisinden alacağı sıfır otomobillerde ÖTV(özel tüketim vergisi) ve MTV(motorlu taşıtlar vergisi )gibi vergi muafiyetlerinden yararlanılır. Daha ayrıntılı bilgi için:0 312 245 40 40 0 546 404 15 16 Başbakanlık Özürlüler İdaresince Düzenlenmiş Olan Özürlü Kimlik Kartı. Sayısal Loto Bayiliği En az Bir yıllık vergi mükellefliği bulunan %40 dahil üzerinde sağlık kurulu raporu olan her engelli birey milli piyango genel müdürlüğü tarafından verilen sayısal loto bayiliklerini alabilir. %40 dahil üzerinde herhangi bir engeli bulunan bireyler bulundukları illerde ki hakem hastanelerden alacakları sağlık kurulu raporları ile bulunduğu ilde ki sosyal hizmetler il müdürlüğüne başvuru yaparak nufüs cüzdanlarına özürlü ibaresi yazdırdıkları durumunda uçak,tren,gemi vapur gibi seyahatler de,maç girişlerinde,devlet tiyatroları gösteriminde ve cep telefonları aboneliklerinden %40 indirimlerinden yararlanılır. Toplu Taşım Araçlarında Ki İndirimler. 2022 Özürlü Maaşından Kimler Yararlanır. Ankara Büyükşehir belediye başkanı %40 dahil üzerinde herhangi bir engeli bulunan sosyal güvencesi olmayan erkek,bekar bayanlar ve sosyal güvencesi olmayan evli bayanlar. olduğu engeliler hizmet merkezin- Nasıl yararlanılır; bulundukları ilçelerdeki kaymakamlığa bağlı olan mal müdürlüklerine başvurularını yaparak istenilen belgeler hazırlandıktan sonra 3 ayda bir rapor derece orantısına göre belirlenecek olan düzeyde maaş alırlar. Ayrıca tamir edilmesi gereken ev Vergi Muafiyeti yoterapi ve bilgisayar kursları da ve- %40 dahil engelli raporu olan çalı- rilmektedir.daha ayrıntılı bilgi için %40 dahil üzerinde sağlık kurulu raporu olan her engelli birey bulundukları il ve ilçelerdeki belediye meclislerinin almış oldukları kararlar doğrultusun da yararlanabilirler. Başvurular bulundukları bölgelerde ki belediyelerdir. Engelliler Sağlık,Temizlik Ve Eşya Tamirleri Gibi Hizmetlerden Nasıl Yararlanır. Melih GÖKÇEK Ankara da kurmuş de hanesinde engellisi olan her eve 20 günde bir temizlik ekibi giderek evin komple temizlikleri yapılıyor. eşyalarının da tamirleri yapılmakta sağlık ekipleri de talep edilmesi durumunda evlerde hizmet vermektedir.yapılan bu çalışmaların tamamı ücretsizdir.Bahsi Geçen Merkez de engelliler için yüzme havuzları fiz- şan bireyler aldıkları ücretlerden ke- 0 312 245 40 40-0 312 273 38 37- 0 silen gelir vergisinden birinci ikinci 546 404 15 16 ve üçüncü dereceler ile muafiyet- Görme engelliler için ınternet cafe ten yararlanırlar.bu muafiyetlerden hanesinde engellisi olan diğer aile fertleri de engelli kişinin raporu ile bahsi geçen muafiyetten yararlanırlar.başvurular bulundukları illerin defterdarlarına yapılır. Ankara Büyükşehir belediye başkanı Melih GÖKÇEK ‘in Ankara Beşevler de yaptırmış olduğu Internet cafe görme engellilere göre uyarlanarak 30 adet konuşan BEYAZ B A S T O N 21 bilgisayarlar ile ücretsiz hizmet vermektedir daha ayrıntılı bilgi için 0 312 245 40 40-0 312 222 94 02-01 GSM:0 546 404 15 16 Özürlü Vatandaşlarımız Tarafından İthal Edilebilecek Özel Tertibatlı Araç Ve Eşya 05.02.2000 tarihinde Gümrük Müsteşarlığınca yürürlüğe konulan 4458 sayılı Kanun ile Özürlü Vatandaşlarımızın sosyal yaşamlarını kolaylaştırmak için yeni düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler içerisinde yer alan ortopedik özürlü vatandaşlarımıza yurt dışından özürlü koltuğu ve bisikletin yanı sıra Motor silindir hacmi 1600 (dahil) cc’ye kadar olan binek otomobiller (arazi taşıtları hariç) ve minibüsün yaş haddine bakılmaksızın muafen ithaline izin verilmektedir.(01.06.2001 tarihli 24440 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Malul ve sakat tarafından ithal edilmek istenen araç minibüs ise, mi- Türkiye Gümrük Bölgesinde yerleşik ise Yurt dışına resmi kanalla döviz transferi veya Türkiye Gümrük Bölgesi dışındaki gerçek ve tüzel kişiler tarafından kendisine bağış yoluyla gönderilen özel tertibatlı özürlü aracını ithalat vergilerinden muaf olarak ithal edebilirler. Özürlü Vatandaşlarımızın araçlarının ithal işlemlerinde sorunlarla karşılaşmamaları amacıyla 07.11.2000 tarihli 24223 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 8 seri no’lu Gümrük Genel Tebliği (Muafiyetler) ile araç ithaline ilişkin işlemler yeniden düzenlenmiştir. ten yararlandırılmak suretiyle ithali Bu Tebliğe göre özürlü vatandaşlar yurt dışından aracını getirmeden gerekli belgelerle birlikte (Sağlık Kurulu Raporu, Sürücü Belgesi) Ankara Naklihane ve Bedensiz İthalat Gümrük Müdürlüğü’ne müracaat ederek ve bu gümrük idaresinde oluşturulan komisyondan izin belgesi alması gerekmektedir. Söz konusu komisyon Gümrük Müsteşarlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Sakatlar Konfederasyonu temsilcilerinden oluşmaktadır. mümkün değildir. Malul veya özürlü kişiler: mülkiyet- Binek oto ve minibüsün standart lerinde bu yolla muafen ithal edilmiş olmayan aksesuarları bulunması ha- özel tertibatlı otomobil, minibüs ve linde bu aksesuarların ithaline güm- motosiklet kayıtlı olduğu sürece ve nibüsün el ve ayak fonksiyonunu tamamen yitirmiş, özürlü kişinin araca binip inmesiyle, taşınmasını kolaylaştırıcı tertibatı bulunması öngörülmüştür. Özel surette yapılmış hareket ettirici tertibatı bulunmayan ve sadece otomatik vitesli binek otomobil ile sakat kişinin araca binip inmesiyle taşınmasını kolaylaştırıcı tertibatı bulunmayan minibüsün muafiyet- rük vergilerinin tahsili kaydıyla izin verilir. 22 Özürlü kişi; Türkiye Gümrük Bölgesi dışında çalışıyor ise, ikametini Türkiye Gümrük Bölgesine kesin olarak nakletmesi halinde (bu şart sadece minibüs, binek otomobil ve motosiklet için geçerlidir. Motorlu ve motorsuz koltuklar ile bisikletler zati eşya kapsamında kesin dönüş şartı aranmaksızın özürlü kişi tarafından muafen ithal edilebilir.) bunların fiili ithal tarihinden itibaren 5 (Beş) yıl geçmedikçe, bu HABER taşıtları satamaz ve yeniden aynı şekilde muaf olarak otomobil, minibüs ve motosiklet ithal edemezler. (13.05.2000 tarihli 24048 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6 seri no’lu Gümrük Genel Tebliğ’de Değişiklik yapılmasına Dair Tebliğ (Muafiyetler) Malul ve özürlü tarafından ithal edilen özel tertibatlı otomobil, minibüs ve motosikletlerin fiili ithal tarihinden itibaren 10 yıl geçmemişse malul ve özürlü olmayanlara gümrük vergileri tahsil edilmeden satışı, hibesi ve devri mümkün değildir. İzin alınmadan, ödünç verilen, kiralanan devredilen veya satılan eşyanın gümrük vergileri 4458 sayılı Gümrük Kanununun 181 ila 194. üncü madde hükümleri uyarınca tahsil edilmekle beraber ayrıca 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun hükümlerine göre takibat yapılır.(6 seri no’lu Gümrük Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Muafiyetler) Diğer taraftan, 05.02.2000 tarih ve 23955 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2000/53 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Gümrük Vergilerinden Muafiyet ve İstisna Tanınacak Haller Hakkında karar’ın 113. 116. maddeleri uyarınca, görme özürlülerin eğitsel, bilimsel veya kültürel gelişimlerine yönelik olmak üzere özel surette imal edilmiş olan ve bu Kararın 3’nolu ekinde yer alan eşya gümrük vergilerinden muaftır. Görme özürlüler hariç olmak üzere malul ve özürlülerin eğitimi, çalışması veya fiziksel ve ruhsal olarak sosyal gelişimlerine yönelik olarak özel surette imal edilmiş olup, malul ve özürlülerin kendi kullanımları için getirdikleri veya onlara yardım sağlanması amacına yönelik olarak kamu yararına faaliyette bulunan dernekler ile Sağlık Bakanlığınca yetki verilmiş kurum veya kurumlarca ithal edilen eşya da gümrük vergilerinden muaf bulunmaktadır. Söz konusu Kararın 113. ve 116. maddeleri gereğince muafen ithal edilen eşya, gümrüğün izni olmadan ve gümrük vergileri alınmadan malul ve sakat olmayanlara ödünç verilemez, kiralanamaz, devredilemez veya satılamaz. (13.05.2000 tarihli 24048 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6 seri nolu Gümrük Genel Tebliğ’de Değişiklik yapılmasına Dair Tebliğ(Muafiyetler) Gümrük vergilerinden muafen ithali yapılan eşya için muafiyet tanınmasını sağlayan şartları kaybeden veya muafen ithal edilen eşyayı Kararın 113. ila 118’inci maddelerinde belirtilenlerden başka amaçlarla kullanmayı talep eden kişi, kurum ve kuruluşların gümrük idaresine bildirimde bulunarak izin alması gerekir. Bu izin ancak gümrük vergilerinin tahsil edilmesi kaydıyla verilebilir. Söz konusu eşya ve malzemeler muafiyetin veriliş amacına uygun kullanılmak ve ilgili gümrük müdürlüğünden izin alınmak kaydıyla muafiyet hakkı tanınmış başka bir kurum veya kuruluşa ödünç verilir, kiralanır, devredilir veya satılırsa gümrük vergileri aranmaz. Minibüslerde ise, ithalat Gümrük Müsteşarlığının olumlu ön iznini müteakip gerçekleştirebilmektedir. Binek otomobili veya minibüsün ithaline ilişkin Komisyon kararının olumlu olması halinde, otomobil ile minibüs için Ankara Naklihane ve Bedelsiz ithalat Gümrük Müdürlüğü’nce geçerlilik süresi 6 (ay) olmak üzere “İthal İzin Belgesi” düzenlenir. Taşıt, izin belgesinin geçerlilik süresi içerisinde 18.02.2002 tarih ve 23968 sayılı Resmi Gazetede yayımlaman 2 seri no’lu Gümrük Genel Tebliğin (Muafiyetler) 5’inci maddesinde belirtilen belgelerle birlikte Ankara Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğü’ne teslim edilir. Gümrük Müdürü veya yetkili kılacağı Gümrük Müdür Yardımcısı başkanlığında iki muayene memurundan oluşturulan heyet tarafından aracın söz konusu heyet kararına uygunluğunun tespiti akabinde ithaline izin verilir. Gümrük idaresince, ithal işlemi tamamlanan binek otomobil veya minibüs için düzenlenecek trafik şahadetnamesine şerh konularak ilgili trafik tescil dairesine gönderilir. Özürlü vatandaşlarımız tarafından ithalden sonra Trafik Tescil İşlemleri yapan Trafik idarelerinden bu araçlara özürlü amblemli plaka verilmektedir. Zaman zaman, özürlü vatandaşlarımıza sağlanan bu vergisizlik hakkının kötüye kullanıldığı tespit edilmekte, özürlü olmayan bu kişiler hakkında yasal gerekliliğe gidilmektedir. Gerçekten özürlü olan vatandaş adına düzenlenen belgelere dayanılarak araç vergilerinden muaf bir şekilde ithal edilmektedir. Ancak özürlü kişi adına getirilen araç bu kişi tarafından kullanılmadan, özürlü olmayan ya da önemsiz bir özürlü olan kişilerce hakları olmadan kullanılabilmektedir. Bu ise yasaların belirli Çağdaş bir ülke olmanın gereğinden hareketle özürlü vatandaşlarımızın yaşamının kolaylaştırma yönünde yapılan düzenlemelerin kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi için etkin bir caydırıcılık sisteminin işletilmesi gerekir. Sadece özürlü vatandaşların kullanımları için muafen ithaline izin verilen binek otomobiller ile el ve ayak fonksiyonlarını yitirmiş bulunan kişilerin araç kullanmaları mümkün bulunmadığından kendisine birinci dereceden kan bağı ile bağlı olan veya sözleşmeli bir şoför tarafından kullanılması şartıyla ithaline izin verilen minibüslerin bu kişiler tarafından kullanılıp kullanılmadığının tespit edilebilmesi için emniyet birimleri tarafından yapılan trafik denetimlerinde bu durumu dikkate alınmaktadır. Özürlü vatandaşlarımız tarafından ithal edilmek istenilen eşya ile yine bu kişiler tarafından kullanılmak üzere imal edilmiş hareket ettirici tertibatı bulunan ve bunlar tarafından ithal edilen motorlu veya motorsuz koltuklar, bisiklet, motosikletin muafen ithaline ilişkin talepler doğrudan eşyanın getirildiği gümrük idaresine yapılmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 9 Aralık 1975’Deki Toplantısında Kabul Edilen 3447 Sayılı Engelli Kişilerin Hakları Beyannamesi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Üye ülkelerin vaatlerine uyarak, Birleşmiş Milletler Beyannamesi hükümleri altında gerekli işbirliği tedbirlerini almak için ve sa- bir kesime tanıdığı hakkın istismar kat kişilerin hayat standartlarını edilmesi sonucunu doğurmaktadır. yükseltmek amacıyla; İnsan hak BEYAZ B A S T O N 23 ve özgürlüklerinde, Evrensel Beyanname ilan edilen barış esasları çerçevesinde kişinin insan haysiyetine ve sosyal adalete inancını tekrar ederek; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde, İnsan Hakları Uluslar arası Antlaşmasında, Çocuk Hakları Beyannamesinde, Akıl Hakları bildirisinde olduğu gibi Uluslar arası Çalışma Teşkilatı (ILO), Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO), Dü”nya Sağlık Teşkilatı (WHO), Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF) ve diğer organizasyonların yönetmeliklerinde, tavsiye ve tekliflerinde belirtilen prensipleri hatırlayarak; Keza Ekonomik ve Sosyal Konseyin 6 Mayıs 1975’teki “Sakatlığın önlenmesi ve Sakatların Rehabilitasyonu” ile ilgili kararını hatırlayarak; Sosyal Kalkınma ve Gelişme Beyannamesinde belirtilen, fiziksel ve zihinsel bozuklukları olan kişilerin bakım ve rehabilitasyonunu güvence altına alan ve hakların korunması lüzum belirtilen hususlara önemle işaret ederek; Fiziksel ve zihinsel sakatlıkların önlenmesi, sakat kişilerin çeşitli faaliyet alanlarındaki yeteneklerini geliştirmelerine yardım edilmesi ve normal hayattaki beraberliklerinin geliştirilmesi gereğini daima hatırda tutarak; Ve belirli ülkelerin kalkınma çabaları içinde bu konuda çok sınırlı çalışmalarla katkıda bulunabileceklerini bilerek; Sakat kişilerin hakları beyannamesini ilan etmekte ve aşağıda belirtilen bu hakların korunması için hem ulusal hem de uluslar arası tedbirlerin alınmasını istemektedir. 24 RÖPORTAJ 1- “Sakat Kişi” normal bir ferdi, kişisel veya sosyal yaşayışında kendi kendine yapması gereken işleri bedensel veya zihinsel kabiliyetlerinde, kalıtımsal veya sonradan meydana gelen herhangi bir noksanlık sonucu yapamayan kişidir. 2- Sakat kişiler bu beyannamede belirtilen haklardan tam olarak yararlanacaklardır. Bu haklar, sakat kişinin veya ailesinin sahip olduğu ırk, renk, cinsiyet, lisan, din, siyasal ve diğer fikirler, milliyet veya sosyal orijin, servet ve doğum gibi konularda hiç bir ayrıcalık gözetilmeden dünyadaki bütün sakat kişilere tanınmıştır. 3- Sakat kişinin insan haysiyetine saygı gösterilmesi onun en doğal hakkıdır. Fakat kişilerin,sakatlık veya noksanlıklarının sebebi ne olursa olsun sahip oldukları düzgün yaşama şartlarına mümkün olduğu kadar normal ölçüde ve çok sahip olmak haklarıdır. 4- Sakat kişiler de, diğer insanların sahip oldukları medeni ve siyasi haklara sahiptirler.Akıl Hastalarının Hakları Beyannamesinin 7. maddesinde bu hakların sınırlandırılması ya da kaldırılması ile ilgili hükümler belirtilmiştir. diğer bütün faaliyetler bu maddenin kapsamına girmektedir. 7- Sakat kişiler ekonomik ve sosyal güvenlik, düzgün hayat standardı haklarına sahiptirler. 8- Sakat kişilerin özel ihtiyaçları, ekonomik ve sosyal planlamanın her safhasında nazarı dikkate alınmalıdır. 9- Sakat kişiler aileleriyle veya yakınlarıyla birlikte yaşama ve her türlü sosyal, yaratıcı ve eğlendirici faaliyete katılma haklarına sahiptirler. Hiçbir sakat kişi ikamet ettiği çevre nedeniyle, durumu veya gelişmesi için gerekli isteklerinde ayrıcalığa tabi tutulamaz. Eğer bir sakatın muhakkak özel bir müessesede veya çevrede kalması gerekiyorsa o zaman bu çevrenin, kendi normal yaşıtlarının kaldığı ve yaşadığı çevreye mümkün olduğu kadar yakın olması gereklidir. 10- Sakat kişiler her türlü istismara, ayrılma, kötüye kullanılabilir ve haysiyet kırıcı yasa ve muamelelere karşı korunmalıdır. 11- Sakat kişiler, şahıslarının ve mallarının korunması elzem olduğu hallerde, yeterli yasal yardımı sağla- 5- Sakat kişilerin mümkün olduğu kadar kendilerine güvenmelerini sağlayacak tedbirler alınmalıdır. maya muktedir olabilmelidirler. Eğer 6- Sakat kişiler tıbbi, psikolojik ve fonksiyonel tedavi haklarına sahiptirler. Protez ve ortopedik uygulamalar, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon çalışmaları, eğitim, mesleki eğitim, staj ve rehabilitasyon, yardım, istişare, plasman hizmetleri, sakat kişinin kabiliyet ve maharetlerini en yüksek düzeye çıkaracak ve onların sosyal beraberliğini hızlandıracak tümüyle dikkate alınmalıdır. adli durum kendi gelişirse o zaman bu kişinin beden veya zeka durumu 12- Sakat kişiler, haklarıyla ilgili her hususta kendilerine ait kuruluşlarla her zaman istişarede bulunabilmelidirler. 13- Bu beyannamede yazılı olan haklar, mümkün olan her türlü uygun vasıtayla sakat kişilere ve ailelerine tam olarak duyurulmalıdır. SOSYAL HİZMETLER VATANDAŞIN AYAĞINA GİDECEK Türkiye’de, “Sosyal Hizmet Merkezi” uygulaması kapsamında artık vatandaşlar sosyal hizmetler yardımı ve desteği almak için.... Türkiye’de, “Sosyal Hizmet Merkezi” uygulaması kapsamında artık vatandaşlar sosyal hizmetler yardımı ve desteği almak için devlete başvurmayacak, uzmanlar, sorumlu oldukları bölgelerde vatandaşın ayağına giderek durum ve ihtiyacına göre verilecek hizmeti belirleyecek. Malatya Sosyal Hizmetler Müdürü Murat Konan, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün, Türkiye’de toplam kalite yönetimi çalışmaları başlattığını, bu çerçevede Ankara, Bursa, Kocaeli, Samsun ve Malatya’nın “Sosyal Hizmet Merkezi” uygulaması için pilot il olarak belirlendiğini söyledi. Malatya olarak gerekli alt yapı çalışmalarını tamamlayarak uygulama için genel müdürlükten onay beklediklerini dile getiren Konan, “10 güne kadar onayın geleceğini, uygulamanın kısa zamanda başlayacağını tahmin ediyoruz” dedi. Konan, şunları kaydetti: “Yardıma çok ihtiyacı olan yoksul, engelli, çocuk ve yaşlı var. Ancak devletin imkanlarından yararlanmak için başvuruda bulunmuyor. Uygulama sayesinde bu vatandaşlarımızın da sorunları, ihtiyaçları yerinde tespit edilecek ve çözüm getirilecek. Ebm Haber BEYAZ B A S T O N 25 Soldan sağa: 1. Serçe türünden küçük kuş. Otlak.2. Tahsisat. Bir uzunluk ölçüsü birimi.3. Okyanusya’da küçük bir ülke.4. Genişlik. Maaşlardan her ay kesilen para.5. Duman karası. Japonya’nın küçük para birimi. Voltamperin simgesi. 6. Çare.Aklını yitirmiş. 7. Eşkenar dörtgen.Karındanbacaklı yumuşakça. 8. Sarp geçit.İlave. 9. Uzakdoğu dövüş sporlarından biri.Bir göz rengi. 10.Koruma altına alınmış yer. Argoda bit. 11. Hava ya da gaz akımları oluşturmakta kullanılan aygıt.Eski, ezeli. 12. Evrensel alıcı kan grubu. Koşut.13. Yükü gereğinden çok olan taşıt.14.Kekliğin boynundaki siyah halka.Aylardan biri. 15. Kadınların omuzlarını örtmek için kullandıkları geniş atkı. Elli şiniklik tahıl ölçeği. İlgi eki. 16. Evlenmemiş kimse. Giysi yapılan bir tür pamuklu kumaş.17. Bir nota. Eskiden Rus Kazakların başbuğuna verilen unvan. 18. Bir ilimiz. Dünyanın uydusu. 19. İlbay. Aza.20. Meslek. Üzüntülü düşünce durumu, kaygı. İyi, güzel Yukarıdan aşağıya: 1. Şampiyon. Haberci. Aşın, çok fazla. Bir resmi sulandırılmış renklerle boyamaya ya da gölgelemeye verilen ad. 2. Kazanma, iktisap.Kentten küçük köyden büyük yerleşim yeri.Kalın ve kaba kumaş. Pişirilerek hazırlanmış yemek. 3. Çekme, sürükleyerek götürme. Şeker hastalarının şeker yerine kullandıkları tatlandırıcı.İskambilde bacak, fanti. Bir renk. 4. Kedi köpek yavrusu.Afrika’da bir başkent. Bir cins güvercin. Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et. 5. Fıçıcı keseri. Kabul etmeyerek geri çevirme. Bir tür etli ve büyük zeytin.6. Büyükleri övmek için yazılan divan edebiyatı manzumesi. Belirti. Bir gezegen. 7. Kimi yörelerde pilav yerine kullanılan sözcük. Hak ve hukuka uygunluk. Dişi deve. 8. Güvenilir.Resim yapma tekniği. Kiloamperin simgesi.9. Endonezya’nın plaka işareti. Bir şeyin içindeki öz, lüp. 26 RÖPORTAJ Metal parlaklığı verilmiş deri.Ortodokslarda İsa, Meryem veya ermişlerin tahta üzerine mumlu ve yumurtalı boyalarla yapılmış dini içerikli resimlerine verilen ad. 10. İlgi.Değerli madenlerin saflık derecesi. Bir şeyin nicelik bakımından erişebileceği en son nokta veya yer. Doğada olduğu gibi kalarak işlenmemiş olan. Çözümü 25. Sayfada... Burç Yorumları KOÇ: Kendinize zaman ayırdığınız ve dinlendiğiniz zaman gösterdiğiniz performans herkesi şaşkına uğratıyor. Ne yazık ki kendinize fazla zaman ayırmıyorsunuz. Rejim yapmak istiyor ama başlayamıyorsunuz. Birden kendinizi bu kadar sıkıntıya sokmayın. Yavaş yavaş yemekleri azaltın ve bol bol hareket yapın. Aşkın sihirli gücü size bu konuda destek verecek. Kısa bir yolculuk görünüyor. Bu yolculuk sırasında rahatladığınızı hissedeceksiniz. BOĞA: Kendinize olan güveniniz ve pratik zekanız sayesinde işyerinizde terfi etmeniz çok yakın. Gerek iş gerek özel hayatınızda herşey toz pembe. Duygusal bağlamda yine de biraz dikkatli olmanızda fayda var. Sahiplenme duygunuzun ağır basmasına izin vermeyin. Yoksa gereksiz kıskançlıklarla herşeyi bir anda mahvetmeniz işten bile değil. Mali konularda tahminleriniz iyi. Yatırım yapmaya bakın. Sağlığınız iyi. İKİZLER: Yeni iş projeleri yapacaksınız. Bunların hepsi bol kazançlı ve önemli işler. Şansınız açılıyor. İşte hayatta olumlu düşünmenin yararları. Dengenizi koruyabilirseniz çabalarınızın karşılığını almamanız için bir neden yok. En büyük zaafınız terazinin dengelerini eşitlemek. Hep bir taraf ağır basıyor. Bu da sizi duygusal yönde düşünmeye sevk ediyor. Mantığınıza da yer verin. Ayağınızı yere basın. Problemi çözmek için çok yönlü düşünün. Moraliniz sık sık bozuluyor. Bunun çaresi zaman zaman moral depolamak. Pozitif insanlarla beraber olmak. YENGEÇ: hafiflemiş hissedeceksiniz kendinizi. Çünkü uzun süredir üzerinde çalıştığınız bir konu lehinize çözüme ulaşacak. Sabrettiniz ve mükafatını görüyorsunuz. Kendinizi kutlayabilirsiniz. Moraliniz, sağlığınız herşeyiniz çok mükemmel. Başarınızı devam ettirebilirseniz, gelecekte daha da güzel günler sizi bekliyor. Yeter ki azimli ve çalışkan olun. Sevdiğinizle birkaç gün görüşemeyebilirsiniz. Bu özlemin ilişkiniz için de yararlı olabileceğini unutmayın. ASLAN: Arkadaşlıklar, geleceğe yönelik yatırımlar ve projeler, sizin için ön plana çıkacak konular. Herşeyin istediğiniz gibi olması için biraz daha beklemeniz gerekiyor. Katılacağınız davet ve toplantılarda yaratıcılığınızla her zamankinden daha fazla dikkat çekeceksiniz. En ufak bir eleştiri bile sizi çileden çıkartmaya yetiyor. Sevdiğinizi bu yüzden çok üzüyorsunuz. Kendinizi affettirmeye çalışmalısınız. Haftasonu kaçamağı yapabilirsiniz. Bu sağlığınıza da iyi gelebilir. BASAK Duygularınızdaki yoğunluk davranışlarınıza da yansıyor. Ancak özellikle dikkat isteyen konularda bunu önlemeniz yararınıza olacak. Içinizdeki fırtınaları iş yaşamınıza aksettirmeyin. Rahatlamak için bütün yarım kalmış işlerinizi bitirmekte yarar var. Kısa süreli beraberlikten bıkanlar ilerki günlerde uzun süreli bir beraberliğe adım atacaklar. Bir müddet sonra hiç ummadığınız bir yerden elinize para geçecek. TERAZİ: Çevrenizden biriyle yapacağınız konuşmalar sayesinde işinizle ilgili ileriye dönük birtakım planlar yapacaksınız. Bu konuşma sizin için çok yararlı olacak. İş yerinde karşılaşacağınız sorunları büyük tartışmalara yol açmadan sonuçlandırmaya çalışın. Pozitif enerjinizi kaybetmeyin. Enerjinizi arttıracak doğal yiyeceklere yönelin. Aşk hayatınızda olumlu gelişmeler sizi bekliyor. AKREP: Amaçlarınıza rahatça ulaşabileceksiniz. Fakat çevrenizdekilerle inatlaşmayın. Bu tutumunuz onları çileden çıkarıyor. Herşeyi ben biliyorum havasından da vazgeçin. Karşınızdakilere de şans tanıyın. Yenilikler yapmanın vakti geldi de geçiyor bile. Böylece kendinizi daha moralli ve zinde hissedebilirsiniz. Sağlığınız gayet iyi. YAY: Geçtiğimiz günlerde yaşadığınız kötü bir olayın tekrar gündeme gelmesi önceleri biraz huzurunuzu kaçırsa da daha sonra olaylar tamamen sizin lehinize gelişerek tüm olumsuzlukları giderecek. İş hayatınızda yapacağınız atılımlarla uzun süredir beklediğiniz fırsatları yakalayabilirsiniz. Hayatınız tam çok monotonlaştığını düşündüğünüz anda canlanacak. Yeni biri ile tanışacaksınız. Duygusal birliktelik olabilir. Şüpheciliğiniz ve bencil davranışlarınız etrafınızdakileri kırıyor. Sağlığınıza dikkat edin. OĞLAK: Evle ilgili değişiklik yapmanın zamanı geldi. Yaratma gücünüz sayesinde işte büyük başarı elde edebilirsiniz. Size güçlü biri destek olabilir. Para konusuna diyecek yok. Bolluk sürüyor. Sevdiğinizle aranızda ailevi sorunlar olabilir. Ailenizin sözlerini ona nakletmeyin. Bu sorun yaratabilir. Sevdiğiniz yoksa kendinden emin çekici biriyle tanışacaksınız. Spor yapmayı ve diyet uygulamayı ihmal etmeyin. KOVA: moralli halinizi devam ettirebilirseniz his ve çalışma hayatınızda bunun olumlu yansımalarını görürsünüz. Pozitif enerjinizi kaybetmeyin. Enerjinizi arttıracak doğal yiyeceklere yönelin. Olumlu düşünen insanlarla beraber olmaya çalışın. Bunun faydasını göreceksiniz. Fazla ağır yükler taşımayın kollarınızda problem yaratabilir. BALIK: İstediğiniz başarı geliyor. Hiç ummadığınız birinden destek göreceksiniz. Bu kişi iş yerinizden ve sizi kıskandığını sandığınız biri. Aranızda güzel bir dostluk başlayacak. Evle ilgili bazı sorunlar olabilir. Bunu daha fazla büyütmemelisiniz. Herşeyin çaresi var. Çevrenizde yeni yeni kimseler belirmekte. Sevdiğinizle ölçülü ilişkiler içinde olmalısınız. Sevdiğiniz yoksa bir yakınınız sayesinde tanışacağınız biriyle aranızda yakınlaşma olacak. Talih oyunları oynayıp moralinizi bozmayın. Şu sıralar şans oyunlarında kısmetiniz yok. BEYAZ B A S T O N 27 BEYAZ BASTON DERGİSİ ABONE FORMU 1 YILLIK ABONELİK BEDELİ 50 TL iRTiBAT İnkılap Sk. Arı Apt. No:15/20 Kızılay-Çankaya/ANKARA Tel: 0.312 430 10 68 0.507 245 22 31 0.532 614 11 42 [email protected] [email protected] HESAP NO: PTT Yenişehir Şubesi 8722945 nolu hesap ADI : SOYADI : ADRES : İL-İLÇE : TEL NO : E-MAİL : AKTİF GÖRME ENGELLİLER DERNEĞİ 28 RÖPORTAJ
Benzer belgeler
Temmuz 2011 sayı 37 - Aktif Görme Engelliler Derneği
az ilköðretim mezunu ya da
8. sýnýfta okuyor olmasý gerekiyor. Projeden faydalanacaklarda 50 yaþýný da geçmemiþ olma þartý aranýyor.
Bu þartlarý taþýyan görme
engelliler, illerindeki Sosyal
Yardýml...