metal çocuk yurt dışında
Transkript
metal çocuk yurt dışında
Ekim - Kasım - Aralık 2011 SAYI:28 Türk Metal Dergisi Ekidir k u c o ç l meta a d n ı ş ı d t yur 4 İÇİNDEKİLER 10 12 26 18 20 Editörden Tatil bitti, dersler başladı… Ekim - Kasım - Aralık 2011 SAYI:28 Türk Metal Dergisi Ekidir Sahibi: Pevrul KAVLAK Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Yazı İşleri Müdürü: Bekir EROĞLU Yayına Hazırlayan: Sidar DOĞAN KURT Aslı BAŞARAN Adres: Metal Çocuk Arkadaş Kulübü Türk Metal Sendikası Genel Merkezi Eskişehir Yolu 1.Km. Söğütözü/ANKARA Tel: 0312 292 64 00 - 0312 292 64 47 Faks: 0312 284 40 18 e-posta: [email protected] Grafik Uygulama: Baskı: Ziraat Gurup Matbaacılık A.Ş. Ziraat Bankası Tesisleri İstanbul Yolu Trafo Karşısı Varlık - ANKARA 0(312) 384 73 44 - 45 Yayın Tarihi: 30/09/2011 Yayın Türü: Süreli yayın Yayın Aralığı: Üç (3) ay Yayın Dili: Türkçe 2 Geleceğimizin teminatı siz değerli çocuklarımız için Türk Metal Ailesi her zaman bir şeyler yapma gayretinde oldu... Elinizde tuttuğunuz bu dergi, yurt dışı gezileri, birçok bölgemizde düzenlenen çeşitli kurslar ve Çocuk Meclisi Toplantıları… Hepsi sizin geleceğinize yapılan bir yatırım anlamını taşıyor. Hepsi değerli büyüklerinizin size sunduğu fırsatlar. İşte bu fırsatlardan biri olan Metal Çocuk dergisi, hem bilgilendirmeyi, hem de eğlendirmeyi amaç ediniyor. Bu derginin içeriğinin oluşturulmasında sizin de emeğiniz var. Çünkü, bize gönderdiğiniz şiirler, resimler, yazılar, verdiğiniz röportajlar hepsi sizlerin eseri. Bu nedenle, bu dergiye kendi derginiz olarak bakın ve öyle sahip çıkın. Bir yaz mevsimini daha geride bırakırken, “bu yaz ben neler öğrendim, kendime neler kattım?” diye kendinize sormanız çok faydalı olacaktır. Dergimizin içeriğinde bulunan bazı bölümler, yeteneklerinizin ortaya çıkmasında bir araç olacaktır. Bunları kullanabilirsiniz. Biliyorsunuz, önümüzdeki aylar ülkemiz açısından büyük önem taşıyan iki önemli günün yıldönümünü barındırıyor. Bunlardan ilki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı… Cumhuriyetimizin 88. yılını kutluyoruz, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı herkese kutlu olsun. Diğer önemli tarih ise, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümü olan 10 Kasım… Bu 10 Kasım’da da Ulu Önderimizi saygıyla ve özlemle anıyoruz. Bu yıldönümlerine ilişkin ayrıntılar bu sayımızda… Yeni bir eğitim yılına daha başlarken, herkese başarı dolu bir dönem temenni ediyoruz. Metal Çocukların bu eğitim yılını, bundan önceki yıllarda olduğu gibi yine en güzel şekilde değerlendireceğinden kuşkumuz yok. Çünkü metal işçilerinin çocuklarına yakışan budur. Hepinizi sevgiyle kucaklıyoruz… Sidar Doğan Kurt-Aslı Başaran [email protected] BAŞKANIMIZDAN Pevrul KAVLAK Türk Metal Sendikası Genel Başkanı İŞTE BAŞARININ ANAHTARI… Sevgili Çocuklar, Koca bir tatili, anılarınızla birlikte geride bıraktınız… 20 Eylül 2011 tarihinde okulların açılmasıyla birlikte, okula gidenler sadece sizler olmayacaksınız… Anne ve babalarınız da sizlerin psikolojisine arkadaş olacak… Onlar okula gitmeyecekler belki, ama akıllarında hep sizler ve sizlerin başarılı olması için yapılması gerekenler olacak… Ben, sizlerin, anne ve babalarınızın bu içtenliğine, ilgi ve gayretine başarılı olarak cevap vereceğinize yürekten inanıyorum… Şimdi gelin, hep birlikte başarılı bir öğrenci olmanın yolu nelerden, nerelerden geçiyor, bunlara bir göz atalım: AMAÇ VE HEDEFLERİNİZİ BELİRLEYİN: Neden okula gittiğinizi, ne yapmak istediğinizi ve sonuçta mesleki anlamda hedeflerinizi belirleyin. Bir amaç ve bir ideal sahibi olmak, yolun önemli bir bölümünü aşmak demektir. PLANLI OLUN: Okul hayatınız boyunca planlı olmaya gayret edin. Kendinize bir plan yapın. Yaptığınız planlamada önceliklerinize ağırlık verin. Gününüzün en azından 1 saatini ders çalışmaya ayırın KENDİNİZİ GELİŞTİRİN: Kendinizi tanımanızı ve kişisel anlamda gelişmenizi sağlayacak kitaplar okuyun. Bunların yanısıra, sportif ve sosyal faaliyetlere katılarak bir hobi kazanın. KENDİNİZE GÜVENİN: İnsanları akıllı yapan paraları değil, beyinleridir. Kendi aklınıza inanın, kendi hedeflerinize ulaşmada kararlı olun. İnandığınız ve kararlı olduğunuz takdirde başarılı olmanız için geriye tek bir şey kalıyor, o da kendinize güvenmek. Bunların yanısıra, arkadaşlarınıza vakit ayırmanız, dersler sırasında not tutma alışkanlığı edinmeniz hedeflediğiniz noktaya ulaşmanızda en büyük yardımcınız olacaktır. Bunların yanında, anne ve babalara da, okula giden çocuklarına “çok çalış” demelerinin, başarıyı getirmediğini, aksine kaygıyı arttırdığını da hatırlatalım. Bu söylediklerimiz, okula giden çocukların verimliliği üzerine de ciddi çalışmalar yapan Milli Prodüktivite Merkezi’nin yaptığı araştırmaların sonucu ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla, başarılı olmak isteyenler, bu hususları dikkate almak zorundadır. Ben hepinize başarılı bir ders yılı diliyor, sevgilerimle sizleri gözlerinizden öpüyorum. 3 HABERLER YURT DIŞINDA Gezerek, eğlenerek öğrendik… Türk Metal Sendikası olarak, anne ve babalarınızla gerçekleştirdiğimiz eğitimleri, sizler için daha da güzelleştirerek yurt dışına taşıdık. Eğlenerek, gezerek edindiğiniz bilgi kitaplardan okunanlardan daha kalıcı olur. Çünkü, gezdiğiniz, gördüğünüz, kısa süreli de olsa yaşadığınız ülkelere ait anılarınız hep sizinle olur; kalıcıdır... İşte bu anlayışla 2006 yılında çocuklara yönelik olarak başlattığımız yurt dışı gezilerine, bu yıl da devam ettik. 2006, 2007,2008,2010 ve 2011 yılında toplam 500 Metal Çocuk Arkadaş Kulübü üyesini; Kazakistan, Moldova, Özbekistan, Ukrayna, Başkurtistan, Rusya, Tacikistan'da misafir ettik. Bu yıl gerçekleştirdiğimiz, Başkurtistan, Rusya, Ukrayna gezilerine, toplam 50 Metal Çocuk katıldı. Geziye katılan arkadaşlarımızla çok renkli ve hareketli zamanlar geçirdik. Birlikte gittiğimiz ülkelerin tarihlerini keşfedip, yeni dostluklar edindik. Başkurtistan Makine İşçileri Sendikası Başkanı Nikolay Lifanov, bizleri makamında kabul etti. Dostluğumuz ve aramızdaki işbirliğinin devamı için kendisine, Genel Başkanımız Pevrul Kavlak adına hediyemizi sunduk. 4 KAPAK Rusya Güneşli Kampı Rusya Güneşli Kampı'nda yeni kurduğumuz dostluklarla birlikte oyunlar oynadık, halat çekme yarışında tabi ki biz kazandık. Rus arkadaşlarla paintball oynayarak eğlenceli vakit geçirdik. Tabi Futbol oynamayı ihmal etmedik. 5 HABERLER Dostluklarımızı havaya balon uçurarak ebedileştirdik. Akşam kampta meydanda kurulan disko ile birlikte güzel danslara imza attık. Ukrayna Gagarin Kampı'nda, dostluk ateşi etrafında birleştik ve eğlenceli vakitler geçirerek ekmek ve patates közledik. 6 KAPAK Ukrayna’da havuz keyfi yeni dostluklarla daha bir keyifli oldu. St. Petersburg'da 1.Petro'nun Kışlık Sarayı. Sarayın bazı süslemelerinin altından yapılmış olması ona ayrı bir görkem katıyor. St. Petersburg'da 1.Petro'nun Yazlık Sarayı. Fıskiyelerde kullanılan heykeller altından yapılmış. 7 HABERLER Kiev’de yer alan Anavatan Heykeli St. Petersburg'da Katerina Sarayı'nda bulunan Medusa Mozaiği Rus Kiril alfabesini yaratan ilk matbaacının heykeli. 8 Sporcu İrem ile Gölcük’teyiz… ZİYARET Metal Çocuk’un bu ayki konuğu, babası Ford Otosan Gölcük Fabrikası’nda çalışan İrem Şener… İrem 12 yaşında ve evin iki çocuğundan birisi… Donanma İlköğretim Okulu’nda okuyan ve 7. Sınıfa giden İrem ve ailesi, Gölcük’ün Değirmendere Mahallesi’nde oturuyor. İrem’i daha yakından tanımak için sohbetimize başlıyoruz. Büyüyünce ne olmak istiyorsun İrem? Subay olmak istiyorum. Boş zamanlarında neler yaparsın? Voleybol oynar, bisiklete binerim… Hayvan besliyor musun? Hayır, ama küçük bir köpeğim vardı daha önce. Voleybol oynadığına, bisiklete bindiğine göre, sporla aran iyi sanırım. Peki hangi takımı tutuyorsun, en çok hangi oyuncuyu beğeniyorsun? Fenerbahçeliyim ve en çok beğendiğim futbolcu Alex. Sence başarının sırrı nedir başarı için neler yapılmalı? Başarının sırrı, iyi çalışmak… Azimli ve hırslı olmalıyız, bunlar olduktan sonra zaten başarı kendiliğinden gelir diye düşünüyorum. Sanırım televizyon da izliyorsun, en sevdiğin çizgi film kahramanların kimler? Bugs Bunny ve Havuç… Vazgeçemediğin bir aksesuarın var mı? Evet , toka! Sendika nedir İrem daha önce bu konuda hiç bilgin oldu mu? Evet. Sendika bildiğim kadarı ile, işçinin hakkını koruyan ve işçiler için bir şeyler yapan kuruluşlardır. Babam da sendikalı, ordan biliyorum. İREM’LE TEK KELİMELİK ANKET: En sevdiği yemek: Tavuk Izgara Dizi: Beverly Büyücüsü Oyuncu: Selena Gomez Renk: Mor Şehir: İstanbul Mevsim: Yaz Hayvan: Köpek Ders: İngilizce Oyuncak: Ayıcıklar İrem ile sohbetimizi sonlandırmak üzereyiz, yanından ayrılmayan küçük kardeşi Jankat Eren dikkatimizi çekiyor. Kardeşinle aran nasıl diye soruyoruz. “bazen iyi bazen kötü” diye yanıtlıyor İrem. Arkasından da ekliyor, “Kardeşim bazen benim istediğim şekilde davranmasa da, ben buna rağmen kardeşimi çooooookk seviyorum…” Okulda en çok İngilizce dersini seven İrem’e ne kadar İngilizce bildiğini sorduğumuzda, Türk Metal’in öğrencilerine yönelik İngilizce Kursları sayesinde, yabancı dilinin, arkadaşlarından daha iyi bir noktaya geldiğini ifade ediyor. “Arkadaşlarınla bir araya geldiğinde neler yapıyorsun. Nasıl vakit geçiyor?” diye soruyoruz İrem’e. İrem arkadaşlarınla hem ders çalıştıklarını, hem de eğlendiklerini anlatıyor. Bu sayımızdaki konuğumuz, Ford Otosan Fabrikası’nda çalışan üyemiz Yıldıray Şener ve Eşi Ebru Şener’in biricik kızı İrem Şener’di. Bir sonraki sayımızda farklı bir şehirden farklı bir üyemizle buluşmak üzere hoşça kalın… 9 “Benim naçiz vücudum elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Mustafa Kemal ATATÜRK 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI 10 Cumhuriyet Bayramı Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet rejimini ilan etmesi anısına, her yıl 29 Ekim günü kutlanan resmi bir bayramdır. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın ardından Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Türkiye’nin yönetim şeklinin Cumhuriyet olacağı 29 Ekim 1923’te ilan edildi. Osmanlı Devleti, hüküm sürdüğü 624 yılda 36 padişah tarafından yönetildi. Son padişahı Vahdettin’dir. Padişah, şah, kral, hakan, sultan gibi tek kişiye dayalı yönetim sistemine "mutlakiyet" adı verilir. Mutlakiyet yönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız tek bir kişide yer alır. Mutlakiyetle yönetilen ülkelerde ülkeyi yöneten kişiye yardımcı olması için meclis kurulurdu. Meclis üyeleri halkın isteklerini yöneticiye duyurur, yasa tasarısını hazırlardı. Bu yasa taslakları yönetici tarafından benimsendiğinde yasalaşırdı. Bu yönetim biçimi ise "meşrutiyet"tir. Osmanlı Devletinde 1876 ve 1908 yıllarında olmak üzere iki kez meşrutiyet ilan edildi. İkinci Meşrutiyet'in ilanından 6 yıl sonra, 1914'te I. Dünya Savaşı başladı. Dört yıl süren savaş, İttifak Devletleriyle birlikte olan Osmanlı İmparatorluğu’nun yenik sayılmasıyla sonuçlandı ve Osmanlı toprakları İngiltere, Yunanistan, Fransa, İtalya gibi devletler tarafından işgal edilmeye başladı. Ülkenin içinde bulunduğu durumdan büyük rahatsızlık ve üzüntü duyan Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919'da, ülkenin kurtarılması düşüncesiyle, Bandırma Vapuru ile Samsun'a gitti. Ülkenin çoğu ilinde kongreler düzenledi ve "Tek bir egemenlik var, o da Milli egemenliktir. Ülkeyi, yine ulusun kendi gücü kurtaracaktır" ilkesiyle, yurdun her tarafından gelen ulus temsilcilerini 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Meclisi'nde topladı. Meclis Mustafa Kemal Paşa'yı 'Meclis Başkanı' seçti. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğinde Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Halk ve düzenli ordular düşman kuvvetlerine karşı savaş verdi, omuz omuza mücadele etti. Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasının ardından TBMM 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırdı. Padişah Vahdettin 'vatan haini' ilan edildi ve yurdu terk etti. 24 Temmuz 1923 günü Lozan Barış Antlaşması imzalandı, ancak, halen, yeni kurulan devletin yönetim şekli belirlenememişti. İkinci dönem Büyük Millet Meclisi, ilk toplantısını yaptı ve 13 Ekim'de Ankara başkent ilan edildi. Bu dönemde Atatürk, egemenliğin ulusa dayandığı bir sistem olan cumhuriyet yönetiminin ilanı için hazırlıklar yapmaya başlamıştı. 29 Ekim günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan "Cumhuriyet" önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verdi. Meclis önergeyi kabul etti ve böylece yeni yönetimi biçimi Cumhuriyet, yeni ismi "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" olarak belirlendi. Hürriyet ve bağımsızlığın kıymetini, erdemli ve özverili, çağdaş eğitim almış olan gençler, çok daha iyi bilebilirlerdi. Bağımsızlık; hürriyet, cumhuriyet bundan böyle savaşarak değil, bunları değeri bilinerek korunacaktı. Onun için kılıçla elde edilen zaferler, siyasi, ekonomik, kültürel zaferlerle taçlandırılmalıydı. 29 EKİM ''Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız.'' Mustafa Kemal ATATÜRK 11 Eve Dönüş Seval 9 yaşında, kömür gibi simsiyah saçlı, çakmak gibi ışıldayan zekâsı gözlerinden belli olan, yaşıtlarına göre biraz daha toplu bir kız çocuğuydu. Ailesiyle beraber oturdukları ev biraz uzak olduğu için okula servisle gidip geliyordu. Her sabah servis Seval’i kapının önünden alıp, akşamları hava karardığında ise evinin önüne bırakıyordu. Seval hiç tutumlu bir çocuk değildi. Annesinin hazırladığı beslenme çantasına rağmen, aldığı harçlıklarını son kuruşuna kadar kantinde harcıyordu. Akşam okuldan dönerken tüm parasını bitirmiş oluyordu. Aralık ayı gelmişti. Her taraf karla kaplıydı ve dışarısı çok soğuktu. Hava daha erken kararıyordu artık. Son ders bittiğinde ise, dışarıda oynayan çocuklar çoktan aileleriyle birlikte yemeğe oturmuş oluyordu. Seval o sabah okula gitmek üzere uyandı yine, bugün yılbaşıydı ve çok heyecanlıydı. Bu akşama ait nice planları vardı. Bütün akrabalarıyla beraber yemek yedikten sonra, akşam tombala oynayacaklardı. Ertesi gün ise tatildi. Dışarı çıkıp arkadaşlarıyla kardan adam yapacaklardı. Sevinçle yataktan fırladı, yüzünü yıkadı, saçlarını taradı ve okul formasını giyerek kahvaltısını yapmak için mutfağa geçti. Annesi Seval’i kahvaltı yapmadan kesinlikle okula göndermezdi. Seval, bazen sabahları canı bir şeyler yemek istemediğinde usulca ayakkabılarını giyip kapıya doğru ilerlediğinde annesi yakalar, 12 HİKAYE “Seval kahvaltını bitirmeden gidemezsin yavrum, unutma ki günün en önemli öğünü sabah kahvaltısıdır, derslerini anlamazsın, sağlıklı büyüyemezsin doğru mutfağa” diye uyarırdı. Okul servisi gelmişti. Ayakkabılarını giydi, atkısını örttü ve servise binerek okulun yolunu tuttu. Bugün en sevdiği ders matematik vardı. Tahtaya kalkıp birkaç problem çözdü. Ama aklı halen yılbaşı gecesindeydi. Sabırsızlıkla akşam olmasını bekliyordu. Nihayet son ders zili çalmıştı. Herkes yerine geçmiş öğretmenin gelmesini bekliyordu. Ders Türkçe dersiydi, Fatma Öğretmen sınıfa geldi ve dersini anlatmaya başladı. Normalde çok severek ders anlattığı ve bütün öğrencilerinin onu dinlediği sınıftan sesler yükseliyordu. Bütün öğrenciler akşam neler yapacağını anlatıyor ve öğretmenlerini dinlemiyorlardı. Fatma öğretmen; Çocuklar lütfen susun! Ders anlatmaya çalışıyorum ve haftaya sınavınız var bu konuyu bugün bitirmem gerek 20 dakikamız kaldı eğer bitiremezsem hiç birinizi bırakmayacağım bu ders bitene kadar okulda tutacağım, dedi. Öğrenciler, Fatma Öğretmenin uyarılarını dikkate almayarak, konuşmaya devam ettiler. Zil çalmıştı. Herkes kitap ve defterlerini toplayıp çantasına koyarken, Fatma Öğretmen, Herkes otursun yerine ders daha bitmedi, ben sizi uyarmıştım fakat dinlemediniz, diyerek dersine devam etti. 13 Seval cam tarafında oturuyordu. Okulun bahçesine bakıyor, servislerin doluşunu izliyordu. Anne babalar çoktan diğer sınıflarda okuyan çocukların ellerinden tutmuş okuldan uzaklaşmışlardı bile. Servislerin hepsi gitti. Fatma Öğretmen, İyi yıllar çocuklar bir dahakine uslu olursanız sizi zamanında çıkarabilirim diyerek dersini tamamladı. Bütün öğrenciler çantalarını toplayıp sınıftan çıktı. Seval bozuk para cüzdanına baktı, hiç parası yoktu. En son kantinde harcamıştı. Nasıl eve gideceğim diye düşünüyordu okulun kapısından çıkarken. Okul servislerinin bürosuna doğru yürüdü, belki açıktır diye bir umutla. Ne yazık ki büro kapalıydı. Doğru ya bugün yılbaşıydı, herkes erkenden evine gitmişti. Hava çok soğuktu ve kar yağıyordu. Kalmıştı bir başına, ne yapacağını şaşırmış ve yürümekten de çok yorulmuştu. Bir kaldırıma oturdu ve ağlayarak annesinin sözlerini hatırladı. ''Yavrum harçlığının hepsini harcama, ben her gün beslenme çantanı hazırlıyorum, zor durumda kalırsan yanında paran olsun'' 14 HİKAYE O zamana kadar annesinin ne demek istediğini anlayamamıştı. Nasılsa servisi vardı. Ama, işte bugün her şey farklıydı. O anda ''Neden ağlıyorsun yavrum?'' diye bir ses duydu Seval. Korkuyla çekinerek kafasını kaldırıp baktığında, karşısında duran, güler yüzlü ve köpeğiyle yürüyüşe çıkmış annesi yaşlarında bir kadın gördü. Seval’in hıçkırarak ağladığını duymuş ve endişeyle yanına yaklaşmıştı. Seval her şeyi anlattı. Kadın cebinden çıkarttığı otobüs kartını uzatarak, Ağlama bak bugün yılbaşı haydi evine git, dedi gülümseyerek. Seval utanıp sıkılarak aldı kartı ve kadına teşekkür etti. Otobüs durağına yürürken son kez dönüp baktı kendisini o durumdan kurtaran kadına ve iyi yıllar diledi. Otobüste evine doğru giderken olanları düşünüyordu Seval. Düşüncelere dalmışken, son anda inmesi gereken durağa geldiğini fark etti. İşte sonunda evindeydi. Herkes onu bekliyordu merakla. Seval hemen olan biteni anlattı ailesine. Ve annesine dönüp; Harçlıklarını biriktir zor durumda kalırsan yanında paran olsun kızım demiştin anne, bunu şimdi anlıyorum, dedi. Annesi kızına gülümseyerek, soğuktan üşümüş küçücük ellerini kendi ellerinin arasına aldı ve ışıldayan gözlerle Seval’in gözlerine baktı; Haydi, artık yemeğimizi yiyelim güzel kızım, dedi. 15 04 AĞRI Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan Ağrı, adını, eteklerine kurulduğu Ağrı Dağı'ndan almıştır. Ağrı, Orta Asya'dan gelen kavimlerin Anadolu'ya girişleri sırasında bir geçiş noktası oluşturmuş, dolayısıyla birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ancak, Ağrı’nın bu geçiş noktası olma özelliği nedeniyle, kentte çok köklü bir uygarlık oluşmamıştır. Bölgedeki en köklü uygarlık Urartular’a aittir. Urartu’nun Van Gölü’nün kuzey ve kuzeydoğusundaki ülkeler üzerine, Kral İspuini (M.Ö.825-810) döneminde seferler başlamış, Kral Menua(M.Ö.810-786) döneminde bu akınlar daha da ağırlık kazanmıştır. Bölgede daha sonraları Medler, ( M.Ö.708-555 ) Asur Devleti’nin yıkılması ile birlikte bir yayılma ürecine girmiş, bunun sonucu Ağrı ve çevresini topraklarına katmıştır. Medler’in yıkılması ile birlikte Persler, yaklaşık iki yüzyıl kadar bölgede yaşamıştır. 1071 Malazgirt savaşına kadar birçok kültüre sahne olan Ağrı ili sonunda Türk boylarının eline geçmiştir. Yavuz Sultan Selim tarafından Çaldıran Savaşı sonrası Osmanlı topraklarına katılan Ağrı, Osmanlı döneminde Şorbulak ismi ile anılmakta idi. Bu isim, Ermeniler zamanında Karakilise olarak değiştirilmiş, daha sonra Kazım Karabekir Paşa zamanında Karaköse diye adlandırılmıştır. Nuh Tufanı ile ilgisinden do- Yüzölçümü: 11.376 km2 Nüfusu: 542.022 Alan kodu: 0 472 16 İL İL GEZELİM GÖRELİM layı Tevrat’ta adı geçen Ararat Dağı ve ülkesinin, Ağrı ve çevresinin olduğu sanılması dolayısıyla Ağrı’ya Batılılar tarafından Ararat da denilmektedir. 1834 yılında bucak, 1869 yılında ilçe olan Ağrı, 1927 yılında il merkezi olmuştur. Ağrı kentimiz, ülkemizin en önemli kültür turizmi merkezlerinden biridir. Bir bakıma ilklerin şehridir. Medeniyetlerin yol güzergâhında bulunması ona ayrı bir değer katmıştır. Avrupa’nın ve ülkemizin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı (5137 m.) başında hiç eksik olmayan halesi ile sizleri beklemektedir. Dünyanın Alaska’dan sonra en büyük Meteor Çukuru ve onun güzergâhı üzerindeki Nuh’un Gemisi’nin izi kültür turunuzda mutlaka görmeniz gereken önemli iki turizm merkezidir. Osmanlı’nın doğuya açılan kapısı Doğubayazıt’ta muhteşem mimarisiyle İshak Paşa Sarayı sizi büyüleyecek niteliktedir. İshak Paşa Sarayı’nın hemen karşısında yer alan Urartu Kalesi ve Eski Beyazıt Camii’ne de mutlaka uğrayın. Camii yakınlarındaki Ahmedi Hani Türbesi ruhunuza mistik hava katacaktır. Diyadin’deki Meya Mağaraları ve Diyadin Kaplıcaları, Eleşkirt Toprakkale ve Pirabat Höyükleri sizleri tarihin derinliklerine götürürken, otantik köy yaşamının içinde kendinizi farklı bir âlemde hissedeceksiniz. Aladağlar ve sinek yaylaları ciğerlerinize dolacak temiz hava ile sizleri bekliyor. Eğer yolun Ağrı’ya düşerse • Abdigo köftesi yemeden, • İshak Paşa Sarayı'nı görmeden, • Murat Suyunda rafting yapmadan, • Meya Mağaralarını ve Diyadin Kaplıcalarını görmeden, sakın dönme... 17 Sarı saçlı mavi gözlü dev, 10 Kasım 1938'de hayatını kaybetti… Mustafa Kemal Atatürk’ün hastalığının ilk belirtileri 1937 yılında ortaya çıktı.1938 yılında ise, hastalığı iyice arttı. Ancak, bu tarihlerde Hatay sorunun gündemde olması nedeniyle, Atatürk tam anlamıyla dinlenemiyor ve tedaviye de zaman ayıramıyordu. Rahatsızlığına rağmen, Mersin ve Adana'yı kapsayan bir ziyaret gerçekleştirdi. Kızgın güneş altında askerî birlikleri teftiş edip, düzenlenen tatbikatları izledi. Ülkesi ve hedefleri uğruna sağlığını hiçe sayan Atatürk, bu seyahatin ardından iyice yorgun düştü ve hastalığı ilerledi. Ankara’ya döndükten sonra, tedavi için İstanbul’a geçti. Doktorlar Atatürk’e ‘siroz’ teşhisi koydu. Bu teşhise rağmen, ülkesi için çaba göstermeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya Kralı II.Carol ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirdi, moralini düzeltti. Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış törenine de katılamadı. Tören için hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. 8 Kasım gecesi komaya girdi. 9 Kasımda da koma durumu devam etti. Yabancı ülkelerden gelen doktorlar da, Türk meslektaşları gibi O’ndan ümidini kesmişti. 10 Kasım sabahı "Saat kaç ?" diye sordu. Bu Atatürk’ün son sözleri oldu. Saat dokuzu beş geçe korkulan oldu… Atatürk hayatını kaybetti… O’nunla birlikte, tarihin en büyük askeri ve siyasi dehası göçmüş oldu…Atatürk’ün ölüm haberi tüm yurtta ve dünyada büyük bir acı yarattı. Bayraklar yarıya indirildi. Bütün yurtta yas ilan edildi… Bu kara haberle, sadece Türk milleti değil, bütün dünya yasa büründü. Hemen hemen bütün ülke liderleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna karşı duydukları derin saygıyı belirten mesajlar yayımladı, cenaze törenine de temsilciler gönderdi... 18 10 KASIM “Benim üzüntüm, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkan kalmamış olmasıdır.” Franklin D. ROOSEVELT (A.B.D. Başkanı, 10 Kasım 1963) “O büyük insan yalnız Türkiye için değil, bütün Doğu milletleri için de en büyük önderdi.” Emanullah Han – Afgan Kralı “Dünya sahnesinden tarihin en dikkatli, çekici adamlarından biri geçti.” Chicago Tribune Gazetesi - ABD “İnsanı teslim alıcı fevkalade önderlik kuvveti vardır. O, tetiktir, hazır cevaptır, dikkati çekecek kadar zekidir.” Gladys Baker (Gazeteci) “Türk Milleti yastadır, çünkü yeni Türkiye’nin yaratıcısı olan eşsiz şefini kaybetmiştir.” Stipsi gazetesi-Arnavutluk 19 KONUŞAN HAYVANLAR Kutup Ayısı BUZ ÜZERİNDE ADETA DANS EDİYOR... -Selam Kutup Ayısı -Selam Metal Çocuk, hoşgeldin...Yalnız biraz kalın giyinseydin, buralar çok soğuktur. Burada yaşanan en yüksek soğukMerhaba Metal Çocuk, bu ay ki sayımızda çok uzaklara, Kuzey Kutbu’na yolu- luk -273 derecedir. Burası tamamen bir buz kütlesidir. Kuzey Kutbu'nda kara yoktur. Kuzey Kutbu dünyanın ekseninin üst kısmuz düştü.Yolumuz buralara düşmüşken mında (kuzey) kalan noktayı tanımlar. Sevgili Kutup ayısını da ziyaret ettik... -Kutup ayısı üşümüyor musun? -Şu ana kadar tanımlanabilen ayı türleri içinde en kalın posta sahip olanıyız. Kürk olmayan dış organlarımız, sadece burnumuz ve ayak tabanlarımızdır. Boynumuz diğer ayı türlerinden daha uzundur. Ayrıca ısı yalıtımı amacıyla kulaklarımız da daha küçüktür ve kafamız daha uzun bir yapıya sahiptir. -Peki Sevgili Kutup ayısı, bize biraz kendinden bahseder misin? -Biz kutup ayıları aynı zamanda beyaz ayı, ya da deniz ayısı familyasından, soğuk kuzey kutup bölgesinin karlı sahillerinde ve buzullar üzerinde yaşarız. Hayatta olan en büyük kara etoburuyuzdur. Biz kutup ayıları hem karada, hem denizde, hem buzda, hem de su içinde rahatlıkla avlanırız. Bizler adeta yüzmek için tasarlanmışızdır. Güçlü uzuvlara ve onlar için palet görevi gören gelişmiş ön pençelere sahibiz. Ayak parmaklarımız birbirlerine bağlı değildir. Pençeleri içeri çekilemez ve kar üzerinde rahat yürüyebilmemiz ve buz katmanlarını kazabilmemiz için tasarlanmıştır. Bununla beraber ayak tabanlarımız şok emici bir özelliğe sahiptir. -Ya avlayacak bir şey bulamazsanız aç kalırsanız ne yaparsınız? -Aç kaldığımız zamanlarda yüzen buz parçaları üzerine binip kilometrelerce uzaklara giderek besin ararız. -Bizi bilgilendirdiğin için çok teşekkürler Kutup ayısı. 20 ANNEMLE MUTFAKTAYIZ , argarin Pasta m k i ) a r z g o M (125 paket 2 1/ şıgı un a k k e em 2 y bardagı süt ker u toz şe ı 2 s g a d r ba kao 1 su ek kaşıgı ka em .. vi 2 y t vanilin u k s i ke urre b e b 1 pa t i t kg pe ı ceviz 1/2 g a d r a b ) 1 su (istege baglı , , , , , , Süt ile şekeri karıştıralım. Diğer tarafta margarini derin ve geniş bir kaba alıp eritelim. 2 yemek kaşığı unu koyup kavuralım. Un renk değiştirmeye başlayınca, şekerli sütü yavaş yavaş karıştıra karıştıra ekleyelim. Unun topaklanmaması için, sürekli olarak karıştırmaya devam edelim. Sütün tamamını ekleyince kakao ve vanilini koyup kaynayana kadar karıştıralım. Erimiş çikolata görünümünde bir sos elde etmemiz lazım. Soğuduktan sonra bisküvileri küçük küçük kırıp cevizle birlikte sosun içine koyalım. İyice karıştırıp, bir poşet yardımıyla, piramit şekli verip, buzdolabında 4-5 saat bekletip dilimleyerek servis yapalım. Afiyet olsun. 21 TEKNOLOJİ AŞIĞI ÇOCUKLAR Satranç Oynayan İlk Robot Rusya’da, dünyanın ilk satranç oynayan robotu üretildi. Rus bilim adamı Konstantin Kostenyuk tarafından geliştirilen robotun, satranç taşlarını tutan parmakları, üç adet çubuktan oluşuyor. Satranç masası ise, elektronik yansıtıcılarla, robotun taşları algılayabileceği bir şekilde düzenlenmiş. Sahibiyle yaptığı ilk karşılaşmayı kazanan satranç ustası robot, boş zamanlarında bulaşık ve çamaşır da yıkayabiliyor.. Böcekler artık uzaktan kumanda ile yönlendirilebilecek… Bilim insanları, bir altın böceğinin uçuşunun, sinirlerine eklenen elektrotlar ve radyo alıcısı yardımıyla uzaktan kontrol edilebildiğini açıkladı. ABD Kaliforniya Üniversitesi’nden bir ekip, çok küçük olan ve kablosuz yayımlanan kontrol sinyallerini alabilen bir donanım geliştirdi. Araştırmacılar bu donanımın, elektrik sinyallerini elektrotlar yardımıyla böceğe ileterek havalanmasını, sağa ya da sola dönmesini ve havada asılı kalmasını sağladığını belirtti. Araştırmayı gerçekleştiren ekip, bu çalışmaların geliştirilmesi sayesinde, arama/kurtarma çalışmaları gibi gözetleme gerektiren işlerde siber böceklerin kullanılabileceğini de duyurdu. 22 DOKTOR AMCA DİYOR Kİ... Op.Dr. Kemal Yandakçı Çocuklar, Sonbahar mevsimi başladı. Havaların giderek soğumaya başladığı bu aylarda, başta gribal enfeksiyon olmak üzere, çeşitli enfeksiyonlar ve alerjik olaylar sık görülür. İşte bu nedenle, aşağıda sıralanan önlemlere dikkat etmeniz gerekiyor. Sağlıklı günler… Düzenli egzersiz ve vitamin takviyesi Sonbaharla birlikte, metabolizmanın yavaşlaması nedeniyle, hem kilo almaya eğilim artabilir, hem de vücut direncimiz düşebilir. Bunu yenebilmek için düzenli beslenmek, vitamin takviyesi ve egzersiz yapmak en iyi çözümdür. Doğru beslenmek Sonbahar ve kış aylarında vücut, depoladığı birçok vitamini tükettiğinden, bolca taze meyve ve sebze yenilmesi gerekmektedir. Buna ek olarak, sürekli ısınıp, soğuyan hava, kendini bir gösterip, bir saklanan güneş nedeniyle insanlar giyinmelerinde de problem yaşar, bu da vücut direncini olumsuz yönde etkilemektedir. Havasız ortamlara dikkat! Okulların açılması ve insanların kapalı ortamlarda toplu halde bulunmaya başlamaları ile birlikte, hastalıkların taşınması ve bulaşması da artış gösterir. Toplu yaşam alanları, işyerleri ile kreşlerde küçük salgınlar dahi görülebilir. Kapalı mekânlara dikkat edilmesi, mümkün olduğunca hastalık kaynağı olabilecek kapalı mekânlarda vakit geçirilmemesi gerekmektedir. Giysiler hava ile uyumlu olmalı Hava durumunu iyi takip edip uygun giysilerle dışarı çıkmak, alerjenlerin yoğun olduğu bölgelerde uzun süre kalmamak, bol taze meyve ve sebze tüketmek, gerektiğinde vitamin takviyesi almak bizi enfeksiyonlara karşı bir miktar koruyabilir. 23 EDEBİYAT SOKAĞI Peyami Safa BAZI ESERLERİ Gençliğimiz (1922) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (1930) Şimşek (1923) Sözde Kızlar (1923) Mahşer (1924) Bir Akşamdı (1924) Süngülerin Gölgesinde (1924) Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü (1925) Canan (1925) Bir Tereddüdün Romanı (1933) Matmazel Noraliya’nın Koltuğu (1949) Biz İnsanlar (1959) 24 Peyami Safa 1899'da İstanbul'da doğdu. Şair İsmail Safa'nın oğludur. Babasının 1901 de vefat etmesiyle 2 yaşında yetim kalmıştır. Yoksulluk ve 9 yaşında yakalandığı kemik veremi nedeniyle düzenli bir eğitim alamadı. O dönemde çektiği sıkıntıları ve yaşadıklarını, "9. Hariciye Koğuşu" adlı romanında okurlarıyla paylaşmıştır. Bir yandan çalışırken, bir yandan da kendi kendini yetiştirdi. 13 yaşında hayata atıldı ve Posta Telgraf Nezareti’nde çalışmaya başladı. 1914 ve 1918 yılları arasında öğretmenlik, 1918 ve 1961 arasında gazetecilik yapmıştır. Yirminci Asır adlı bir akşam gazetesi çıkardı. Böylelikle 43 yıl sürecek olan gazetecilik ve yazı hayatına ilk adımını atmış oldu. 1921 yılında Son Telgraf Gazetesi'nde, daha sonra da Tasvir-i Efkâr'da yazdı. Tasvir-i Efkâr'dan sonra 1940 yılına kadar Cumhuriyet Gazetesi'nde yazan Peyami Safa, ayrıca Milliyet, Tercüman, Son Havadis gazetelerinde de çalıştı. Romanlarının yanı sıra, düşünsel yapıtları ve gazeteciliğiyle de kendini kanıtlamış olan Peyami Safa 15 Haziran 1961'de öldüğü zaman Son Havadis Gazetesi'nin başyazarı idi. KİTAP KURDU HEP ÇOCUK KALDIK Yazarı: Ethem Kocabaş Yayınlayan: Altın Kitaplar Yayınevi Ethem Kocabaş ve İstanbul Oyuncak Müzesi’nin ortak projesi olan “Hep Çocuk Kaldık” adlı kitap artık okurlarla buluşuyor. Kitapta, mesleğinde üst düzey başarılar elde etmiş ve çocuk kalmayı başarabilen 49 kişiyle gerçekleştirilen söyleşiler yer alıyor. Bu kişilerin çocukluklarında oynadıkları oyun ve oyuncakları, ailelerinde kendilerine örnek aldıkları kişiler ve yetiştikleri çevre, mesleki başarıları ile zihinsel gelişim özellikleri üzerindeki etkileri okuyucuyla paylaşılıyor. ÇOCUK ŞARKILARI Yazarı: Sezgin Suna Yayına Hazırlayan: Maya Akademi Yayınları İnsanın varoluşu ile başlayan ve çocuklar için vazgeçilmez olan şarkı söyleme davranışı, müzik eğitimcilerinin çocuk şarkıları konusunda daha hassas olmasını doğurmuştur. Dilin düzgün kullanılması, ses-söz uyumu, ezginin kolay algılanması, sözlerin anlamlı ve uyaklı olması gibi özellikler çocuk şarkılarında mutlaka bulunmalıdır. Müzik eğitimcisi Sezgin Suna tarafından hazırlanan Çocuk Şarkıları isimli kitap, hem ses sınırları, hem de Blok Flüt ile çalabilme uygunluğu açısından ideal bir kaynak. 25 Damlataş Mağarası 26 TÜRKİYE’NİN DOĞA HARİKALARI Damlataş Mağarası, 1948 yılında liman inşaatında kullanılmak üzere taş ocağı olarak tespit edilen bölgede, bir dinamit patlatılması sonucu bulunmuştur. Birbirinden güzel binlerce sarkıt ve dikitlerle süslü bu mağara hemen koruma altına alınmıştır ve mağara hakkında araştırmalara başlanmıştır. Mağaranın kapısından içeri girince 45-50 metre uzunluğunda bir geçit, 13-14metre çapında ve 15metre yüksekliğinde silindirik bir boşluk, ayrıca 15 bin senede oluşmuş sütunlar vardır. Mağaranın iki katlı olan boşluğu 2500m3 hava ihtiva etmektedir. Alanya Kalesi'nin alt kısmındaki Damlataş Plajı'nda yer alan mağara, deniz seviyesinin atında olmasına rağmen içindeki ısı, yaz-kış 22,3 °c’dir. Nispi nem %98 oranındadır. Mağara dış etkilerden arınmış olup, havasında bol miktarda asit karbonik bulunmaktadır. Mağara etrafındaki kalınlık 10 metreyi bulduğu için çökme ihtimali yoktur. Mağara senenin 5-6 ayında sürekli damlar. Damlataş Mağarası Alanya’ya gelen turistlerin önemli uğrak yerlerinden biridir. 50 metre uzunluğunda ve 15 metre yüksekliğindeki geçitten geçerek, mağaranın tabanına inen turistler, burada hatıra fotoğrafı çektirerek ziyaretlerini ölümsüzleştirmektedirler. Damlataş Mağarası ve astım hakkındaki ilk araştırmalar, Galip Dere tarafından yapıldı. Galip Dere, gazetelerin birinde 2. Dünya Savaşı sırasında atılan gaz bombalarından korunmak için bir mağaraya sığınan Almanlardan astımlı olanların şifa bulduklarına ilişkin bir haber okur. Ardından, mağaranın sağlık açısından faydası konusunda resmi incelemeler başlatılır. Doktor ve kimyagerlerden oluşan ekibin incelemelerinden sonra mağaranın astıma iyi geldiği tespit edilir. Alanya’yı ziyaret eden turistlerin çoğunluğu, mağaranın tıbbi fonksiyonu olduğunu düşünerek gelmektedirler. Damlataş Mağarası’nda yer alan yüksek karbondioksit, fazla nem gibi faktörlerin astımı iyileştirdiği varsayılmaktadır. Astım tedavisi için gelen hastaların, öncelikle, mağaraya girmesinde bir sakınca olmadığını kanıtlayan bir rapor almaları gerekmektedir. 27 Sahildeki Yengeç 1- Arkadaşlar, ilk olarak bu sayfa büyüklüğünde bir alüminyum folyoyu yengecin gövdesini yapmak için buruşturarak ezelim. Çünkü gövde düz bir çakıl taşı gibi görünmeli. 2- İnce kağıttan küçük parçalar yırtalım. Sonra da yengecin gövdesini streç filmin üzerine koyup fırçayla gövdeye biraz beyaz tutkal sürelim. 3- Kağıt parçalarını tutkalın üstüne bastıralım. Sonra yeniden tutkal sürüp, yengecin bütün bedeni tamamen kaplanana kadar kağıt yapıştıralım. 4- Kalın bir kağıdı ortadan ikiye katlayalım. Resimdeki gibi ucuna doğru sivrilen dört yengeç bacağı çizelim. Sonra kağıdı katlı tutarak bacakları keselim. 5- Bacaklardan birinin ucunu katlayarak bir çıkıntı yapalım. Sonra bacağı resimdeki gibi üç yerinden daha katlamalıyız. Ve kestiğimiz diğer bacaklara da aynı katlama işlemini uygulayalım. 28 METAL ÇOCUK 6- Yine kalın bir kağıda resimdeki gibi karşılıklı iki tane kıskaç çizelim. Kıskaçları keserek çıkaralım sonra her birine üçer kat yeri yapalım. 7- Gözler için kağıttan iki kısa şerit keselim. Her iki şeridin alt kısmını bacaklarda yaptığımız şekilde katlayarak bir çıkıntı oluşturalım. Beyaz kartondan da iki tane daire keselim. Daireleri şeritlerin ucuna yapıştıralım. 8- Şimdi, hazırladığımız gözlerin ortasına siyah keçeli kalemle birer nokta yapalım. Sonra çıkıntıları bedenin üst tarafına resimdeki gibi yapıştıralım. Gözlerin biraz altına da ağız için bir çizgi çizelim. 9- Kıskaçları yanlara, bedenin ön tarafına yakın olacak şekilde yapıştıralım. Bacakları da kıskaçların arkasına yapıştıralım. Böylece bedenin iki yanında dörder bacak olacak. Evet, yengecimiz hazır. Bizim kocaman kırmızı bir yengecimiz oldu. İstediğiniz renklerde yengeç hazırlayabilirsiniz. Hazırladığınız yengeçlerinizin fotoğraflarını çekip bize gönderin, en değişik ve eğlenceli yengecin fotoğrafını yayınlayalım. Haydi, en değişik yengeç sizin yengeciniz olsun. 29 BİLMECE BULMACA İki resim arasındaki 5 farkı bulun. 30 Matematik Bulmacası Merhaba Metal Çocuklar, Geçen sayımızdaki bulmacayı çözüp bize yollayan arkadaşlarımıza hediyelerini ulaştırdık. Aşağıda, bizden hediye kazanan şanslı arkadaşların isimleri yer alıyor. Siz de bu şanslı arkadaşlardan olmak isterseniz, bu sayımızdaki bulmacayı çözüp bize yollayın… Bol şans…. Geçen ay bizden hediye kazananlar Ayşe Sudem Erol / Pendik Melih Mücahit Toraman / Sakarya Yusuf Karabulut / İstanbul Betül Yılmaz / Eskişehir Beyza Çıldız / Kocaeli Göktuğ Kangal / Tekirdağ Zeynep Sena Gümrah / Bolu Yusuf Bayraktar / Bursa 31 r e l n e l e G n e Sizd SEVGİLİ ARKADAŞLAR, Bize şiirlerinizi, resimlerinizi, fotoğraflarınızı gönderin sizler için yayınlayalım. [email protected] 17.03.2011 Perşembe Sevgili Anneciğim, Beni büyüten, doku z ay karnında taşıy an, melek yüzlü an arzularımı yerine ge nem, tüm istek ve tiren annem, sana bir arzuda daha bu için isteklerimi, am lu na cağım. Gelecek açlarımı anlatmak istiyorum. Rüya ba zorlu yollardan geçe hçemdeki azimli kız rken düşündüğü ha ı, yalleri anlatmak ist deki dikenleri geçe iyorum. Gül bahçes rken yaralandığımda inyanıma gelip yarala tekrar yaşanan anıla rımı sararken, tekr rımızı duymanı, hi ar ssetmeni istiyorum Ben büyüyünce, se … nin gibi yara saran bir doktor olmak, ha ğinde ona umut sa stam bana geldiçmak istiyorum. İn sanların yaralarına, uzatmak için doktor sorunlarına yardım olmak istiyorum. Çü eli nkü, en iyi bildiğim verliği tüm dünyay şey olan yardımsea yaymak istiyorum . Annem, bu yandırı cı hevesimde bir ba rut olması için bana ğı ve senin yüreğin eğitim, zekâ ışıgerekiyor. Eğitimim için Ankara Fen Lis en dipteki dikenden esi’ni seçtim. Çünk başlamalı ki bir bo ü şluk dolsun, bir ya şans verilsin. Orad raya iyileşmek için aki Matematik-Fen bi r bölümünde okuyar ğım. Orayı bitirip en ak biraz hazırlık ya güzel başarıyı elde pacaedeceğim. Bir atasözü vardır ya ; ‘’ Ne ekersen, onu biçersin’’ diye. rim sayesinde Tıp Fa İşte benim bilgilekültesine gideceğim . Bunun için Hacette okumak istiyorum. pe Üniversite’sinde Sonra mezun olacağ ım. Kendimi biraz ğim için TUS’a gire daha gelişmek isted ceğim. Allah’ın izn iiyle başarılı olursa yup uzman olacağım m dört sene daha . Bu sırada tabi ke ok undi hastanemi açm pıyor olacağım. Ok ak için çalışmalar ya ulum bitince de ha stanemi ‘’ RAUF’’ ad tane normal çalışırk ı ile açacağım. Bu en, ben de hastane hasmde bilimsel çalışm lışacağım. Ben sade alarımı yürütmeye ce doktor olmak de çağil, aynı zamanda rum. Böylece insanl bir mucit olmak ist ığa bir katkım, fayd iyo am olacak. Anneciğim, benim bu hayallerimin ba ş tacı sensin, her şe sin. Beni şimdiye ka yimin baş temelidar bıkmadan, usan madan babamla ba şekkür ederim. Beni ktığınız için çok te eksiksiz sevdiğiniz için kalbim her zam cak… an sizin için ata Adres: Birlik Mah. Oyak Sitesi 1. Blok No: 1 Çankaya/ ANKARA 3446-A 32 Mohlaroyim Raupov a Kes, biriktir, senin de bir ansiklopedin olsun... NİAGARA ŞELALESİ Kuzey Amerika'nın doğusunda, ABD ile Kanada sınırında, Niagara Nehri'nin üzerinde bulunur. Üç büyük şelaleden oluşur. Horseshoe (Atnalı Şelalesi) bunların en büyüğüdür. American Falls ve Bridal Veils Fall diğer iki küçük şelalelerdir. Niagara Şelalesi'nden yarım dakikada 168.000 m³ su akar. Kuzey Amerika'nin en büyük şelalesi olan Niagara, 10.000 yıl önce Kuzey Kutbu'ndan gelen buz kütlelerinin yol açtığı çöküntülerdir. Nehir çevresindeki Nikola Tesla tarafından yapılan birkaç hidroelektrik santrali hem ABD hem Kanada için elektrik üretmektedir. Niagara şelalesi aynı zamanda, dünyada ters akan tek şelaledir. Şelalenin suyu taşlara çarparak geri gelmektedir. KUTUP YILDIZI Dünyanın ekseni ile hemen hemen aynı doğrultuda olduğundan, diğer gökcisimlerinin aksine gün boyunca yer değiştirmez ve hep kuzeyi gösterir. Bu özelliği nedeniyle tarih boyunca yön bulma ve seyir amacıyla kullanılmıştır. Kutup Yıldızı, aslında üç yıldızdan oluşan bir sistemdir. Kutup Yıldızı’nı gökyüzünde bulmak oldukça kolaydır. Daima pusulanın kuzey ibresi doğrultusunda bulunur. Büyükayı takımyıldızının oluşturduğu "tava"nın gövdesinin sonundaki iki parlak yıldızı (Dabne ve Merak) birleştiren hayali doğruyu takip ederek, bu iki yıldız arasındaki mesafenin yaklaşık 5 katı kadar ileride Kutup Yıldızı bulunur. BERMUDA ŞEYTAN ÜÇGENİ Atlantik Okyanusu’nda çok sayıda uçak ve geminin kaybolduğu, eskiden manyetik olduğu sanılan, fakat günümüzde bir doğalgaz kaynağına ev sahipliği yaptığı düşünülen alanın olduğu bölgenin adıdır. Bermuda üçgeni ya da şeytan üçgeni diye anılan bölge, Atlantik'te, ABD'nin güneydoğu kıyılarında yer almaktadır. Bölgede son 60 yılda, çok sayıda gemi ve uçak, açıklanamayan nedenlerle kaybolmuştur. Bu esrarengiz kayıplar ile ilgili çok sayıda iddia ortaya atılmıştır. Ancak bilim insanları, bölgenin, bir doğalgaz yatağı olduğunu ve zaman zaman fışkıran doğalgazın, gemi ve uçak motorlarını işlemez hale getirmesi nedeniyle sözkonusu kayıpların yaşandığını ileri sürdü. ANSİKLOPEDİ ÇİN SEDDİ Çin'in kuzeybatısı boyunca uzanan Çin Seddi, dünyanın en uzun savunma duvarıdır. Uzaydan bakıldığında bile, ince, uzun bir dere gibi görülebilmektedir. Seddi onaran ve savunma amaçlı kullanan son hanedan Ming Hanedanı (1368-1644) olmuştur. Seddin yıkılmış olan kısımlarıyla birlikte uzunluğu 6.000 kilometreyi bulur. Bugün ayakta duran kısım, Ming Hanedanı devrinden kalan 2.500 kilometrelik settir. Bu tarihî yapı, 2007 tarihinde, Dünyanın Yeni Yedi Harikası'ndan biri olarak seçilmiştir. BÜYÜK İSKENDER Büyük İskender, M.Ö. 356-323 yılları arasında yaşayan, o dönemde dünyanın yarısını 13 yılda fetheden, Pers İmparatorluğu'nun güçlü ordularını yenen, Makedonya kralı ve tarihteki en büyük komutanlardan biridir. Avrupa’nın büyük bir bölümünün ardından, Pers İmparatorluğu’nu fethederek, bütün Batı Asya ve Mısır’ı ele geçiren İskender, İskenderiye adıyla birçok şehir kurdu. Bu şehirler her zaman en verimli ve kaynakları bol olan bölgelere kurulurdu. Bunların en ünlüsü, Mısır’da, Nil nehrinin ağzına kurulan ve zamanında bilim, teknoloji, ticaret merkezi haline gelen şehirdir. Buradaki İskenderiye Kütüphanesi dünyada şimdiye kadar yapılmış en büyük kütüphane olarak bilinir. DESMAN (RUSYA SU KÖSTEBEĞI) Dünyanın en ilginç hayvanları arasında yer alan Desman, aslında gerçek bir köstebek değildir. Köstebeğinki gibi kalın ve sık tüylü, siyahımsı kahverengi bir kürkü varsa da, desman, ayrıca su tutmayan uzun ve yağlı kıllara sahiptir. Bu hayvanın başlıca özelliklerinden biri, bir hortuma benzeyen boru biçimindeki burnudur. Ayaklarının parmak araları zarlıdır. Uzun ve pullu kuyruğu, hayvanın 40 santimlik uzunluğunun hemen yarısını teşkil eder. Sandal küreği gibi yassı olan bu kuyruk, hayvanın suyun içinde rahat yüzmesini sağlayan kudretli bir araçtır. Arkadaş canlısı olduğu için, bir tek yuvanın içinde yedi, sekiz yetişkin desmanın yaşayabildiği belirlenmiştir. 33 34 ÜYE BİLGİ FORMU 2 adet fotoğraf Adı:...................................................... Soyadı:.................................................. Doğum Yeri:.................... Doğum Tarihi:.................... Baba Adı:................................................. Anne Adı:................................................. Ev Telefonu:.............................................. Posta Adresi:............................................. İlçe:.................... İl:...................... Posta Kodu:.............................................. Okulu:...................................................... Kan Grubu:................................................ Hobileri:................................................... Velisi T.M.S. Üyesi mi? evet hayır İş Yeri:................ Velisinin sendikamıza bağlı olduğu şube:........................................ Görevi ve Telefonu:............................ Referansı:........................................ rkadaş Kulübü Metal Çocuk A dikası Türk Metal Sen Genel Merkezi 1. Km. Eskişehir Yolu kara Söğütözü / An 35 ın m a r y a yet B i r u h Cum un s l O u l Kut ız
Benzer belgeler
23 Nisan kutlu olsun! - Türk Metal Sendikası
23 Nisan 1920, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk açılışının tarihidir. Bu tarihi öneme sahip gelişme, ilk kez, 23 Nisan