23 Nisan kutlu olsun! - Türk Metal Sendikası
Transkript
23 Nisan kutlu olsun! - Türk Metal Sendikası
Nisan-Mayıs-Haziran 2011 SAYI:26 Türk Metal Dergisi Ekidir 23 Nisan kutl u olsun! 10 İÇİNDEKİLER 12 6 22 8 24 Editörden Kış dallarında tomurcuklar var… Nisan-Mayıs-Haziran 2011 SAYI:26 Türk Metal Dergisi Ekidir Sahibi: Pevrul KAVLAK Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Yazı İşleri Müdürü: Bekir EROĞLU Yayına Hazırlayan: Sidar DOĞAN KURT Aslı BAŞARAN Adres: Metal Çocuk Arkadaş Kulübü Türk Metal Sendikası Genel Merkezi Eskişehir Yolu 1.Km. Söğütözü/ANKARA Tel: 0312 292 64 00 - 0312 292 64 47 Faks: 0312 284 40 18 e-posta: [email protected] Merhaba Metal Çocuk, Yorgun, soğuk bir kışın ardından baharla birlikte canlanma vakti geldi. Umutlarımızla birlikte ağaçlar da tomurcuklanıp yeşermeye başladı. Yazı kulaklarımıza fısıldadı bile bahar. Sabahlarımız artık daha bir keyifli olacak… Belki de ısınan havayla artık kahvaltılarımız bahçelere taşınacak. Dostlarımız ve arkadaşlarımızla sokakta oyunlarımız, pikniklerimiz başlayacak. Biz Metal Çocuk ekibi olarak, baharla birlikte daha bir neşeli çalışmaya başladık ve size bu sayıda da özel bir dergi hazırladık. Umuyoruz ki sizin de beğenileriniz bu yönde olur. Grafik Uygulama: Baskı: Ziraat Gurup Matbaacılık A.Ş. Ziraat Bankası Tesisleri İstanbul Yolu Trafo Karşısı Varlık - ANKARA 0(312) 384 73 44 - 45 Yayın Tarihi: 31/03/2011 Yayın Türü: Süreli yayın Yayın Aralığı: Üç (3) ay Yayın Dili: Türkçe 2 Hepiniz bahar gibi taze ve canlı kalın… Sidar Doğan Kurt-Aslı Başaran [email protected] BAŞKANIMIZDAN Pevrul KAVLAK Türk Metal Sendikası Genel Başkanı GELECEĞE YOLCULUK… Hepimizin hayatında çocukluk yıllarının ayrı bir yeri ve önemi vardır. Çocukluğumuzda yaşadığımız olaylar, karşılaştığımız kişiler, edindiğimiz arkadaşlıklar ve dostlukların yeri başkadır.. Birlikte yaşadığımız şu yıllarda, çocukluk heyecanı, okul hayatının zorluğu bazen sizleri ileriyi düşünmekten alıkoyabilir. Ama, inanın zaman çabuk geçiyor. Ve sizler de geçen zamanın farkına varamadan, bir gün bakacaksınız ki kocaman insanlar olmuşunuz. Dolayısıyla, geçen zamana gereken değeri vererek, şimdiden başlayarak geleceğinize şekil vermeye başlamalısınız. Bir örnekle açıklamaya çalışalım; Yaz geldi ve okullar kapandı. Anneniz, babanız ve kardeşlerinizle birlikte tatile gideceksiniz. Annenizin yaptığı hazırlıklara bir bakın... Bu hazırlıklar, gideceğiniz yerdeki koşulları dikkate alarak, sizlerin rahat ve güzel bir tatil yapması içindir. Ve mutlaka annenizin yaptığı hazırlıkların faydasını görürsünüz. Benim de sizlerle paylaşmak istediğim işte bu… Şimdiden gelecek için kendinizi hazırlamaya başlayın… Mesela, bütçenizin büyüklüğüne uygun olarak tasarruf yapın.Kendinizi maddi bakımdan güçlü hissetmenize faydası olacaktır. Mesela günün bir bölümünü televizyon seyretmeye değil, kitap okumaya ayırın. Okuduğunuz her kitap, sizin, bulunduğunuz toplum içinde saygı duyulacak birey olmanız için attığınız bir adımdır. Sağlam kafanın, sağlam vücutta bulunduğunu unutmadan sağlığınıza önem verin. Mutlaka sportif ya da sosyal bir faaliyet içinde kendinize bir yer bulun. Bunlar sizi çok yönlü yapacaktır. Etrafınızda olup bitenleri, kişileri gözlemleyin ve doğru anlamaya çalışın. Bunlar, sizin insanları daha iyi tanımanıza ve onlarla daha sağlıklı iletişim kurmanıza yarayacaktır. Eğer mühendis olacaksanız mühendislik, eğer doktor olacaksanız doktorluk ya da seçeceğiniz meslek dalıyla ilgili detaylar hakkında kendinize küçük küçük bilgiler biriktirin… Programlı olun. Bu, zamanı daha iyi kullanmanızı sağlayacaktır. Güne daha sağlıklı başlamak için, kendinize spor yapacak bir zaman ayırın. Annenizin, babanızın, öğretmenlerinizin söylediklerini dinleyin, onların dediklerini dikkate alın. Bunu yaptığınız takdirde, toplum içinde sizi dinleyen ve dikkate alan insanlar çoğalacaktır. Türkçeyi, doğru ve güzel konuşun. Unutmayalım ki, insanlar arasında iletişimi kuracak en önemli yol, karşımızdaki insanların anlayacağı bir dildir. Bu örneklere sizler de eklemeler yapabilir ve çoğaltabilirsiniz.. Şimdi kendinizi 10-15 sene sonra çıkacağınız bir yolculuğa hazırlama zamanı. Yanınıza alacağınız valize, yani aklınıza, yüreğinize ve beyninize yukarıda sizlerle paylaştığım konularla ilgili olarak yapacaklarınızı şimdiden koymaya başlayın… Unutmayın, zaman çabuk geçiyor ve bir gün yolculuk sona erecek... Geleceğe ilk adımınızı attığınızda, yaptığınız tüm hazırlıkların faydasını görmeye başlayacaksınız… Bu, sizin özgüveninizi ve özsaygınızı arttırmakla kalmayacak, sizi daha güçlü, daha bilgili, daha güvenilir bir ‘insan’ yapacaktır. Hepinize, geleceğe uzanan yolda şimdiden iyi yolculuklar diliyorum.. 3 HABERLER i… d n le in m a it V ız ım r Çocukla Türk Metal, şubelerde verdiği eğitim hizmetine bir yenisini daha ekledi. Eğitim veren şubelerde başarılı olan 75 çocuğa, TTNET Vitamin paketleri hediye edildi. Artık çocuklarımızın kaçırdığı ders kalmayacak. Milli Eğitim programıyla uyumlu olan TTNET Vitamin paketleri, bireysel farklılıkları ve değişik öğrenme stilleri göz önünde bulundurularak tasarlanmış olup, hareketli ve görsel uygulamalarla sunulur. Öğrencinin baskın zekâsının yanı sıra çok baskın olmayan zekâlarının da geliştirmesini sağlar. Kırıkkale Şube Bursa Eğitim Merkezi Eskişehir Şube İstanbul Eğitim Merkezi Çerkezköy Şube 4 ZİYARET Metal Çocuk ziyaretlerimize kaldığımız yerden, tüm hızıyla devam ediyoruz. Bu sayımızda İlayda Özmen’le birlikteyiz. İlayda Özmen dergimize Kırıkkale’den konuk oluyor. gü ü l n ü G ın n ’ a d y a İl İlayda 8 yaşında ve Hasan Ali Yücel İlköğretim Okulu’nda 2. Sınıf öğrencisi. İlayda’nın annesi ev hanımı, babası işçi, kardeşi de öğrenci. İlayda ve ailesi, Kırıkkale’nin Etiler Mahalle’sinde oturuyor. İlayda, ziyaretimiz sırasınca sessizliğini ve sükûnetini hiç bozmadan, sorduğumuz sorulara içtenlikle cevap vermeye çalıştı. Büyüyünce doktor olmak istediğini söyleyen İlayda, bu hayalini gerçekleştirebilmesi için bol bol ders çalışıp, test çözmenin gerektiğini de çok iyi bildiğini belirtiyor. İlayda koyu bir Beşiktaş taraftarı, ancak, en sevdiği futbolcunun Fenerbahçeli Emre Belezoğlu olduğunu da çekinmeden dile getirebiliyor. Boş zamanının fazla olmadığını söyleyen İlayda, zamanını en iyi şekilde değerlendirmek için, bol bol ders çalıştığını, bazen de oyuncak bebekleri ile oynadığını anlattı. Çocukların en çok ilgi duyduğu çizgi film karakterlerinden olan Caillou ve Arthur’u izlediğini söyleyen İlayda, toka veya tacını takmadan dışarı çıkmadığını da bizimle paylaştı. İlayda, evlerinde muhabbet kuşu ve akvaryum balığı beslediklerini anlattı. En çok pilav yemeğini sevdiğini ve vişne suyu içtiği dile getiren İlayda, renk olarak moru, şehir olarak İstanbul’u, mevsim olarak da yaz mevsimini sevdiğini belirtti. Akşamları televizyon izlemeyi sevdiğini belirten İlayda, “Öyle Bir Geçer Zaman ki” isimli diziyi takip ettiğini, en sevdiği karakterin ise Geniş Aile dizisinde yer alan Cevahir olduğu dile getirdi. 5 23 Nisan kutlu olsun Sevinin küçükler, övünün büyükler 23 Nisan kutlu olsun… 23 Nisan 1920, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk açılışının tarihidir. Bu tarihi öneme sahip gelişme, ilk kez, 23 Nisan 1920’de “Hâkimiyeti Milliye Bayramı” olarak kutlanmıştır. 1930’lu yıllarda Çocuk Esirgeme Kurumu’nun gelenekselleştirdiği “Çocuk Haftası”nın başlangıcının da bu bayramla aynı güne rastlaması sebebiyle, “Milli Hakimiyet Bayramı ” ile Çocuk Bayramı aynı gün kutlanmaya başlamıştır. 27 Mayıs 1935’ten itibaren de bu bayram, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na dönüşmüştür. 1979’un, UNESCO tarafından ‘çocuk yılı’ ilan edilmesiyle de bu bayram, uluslararası bir nitelik kazanmıştır. 6 KAPAK Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ulusal bayramıdır. Atatürk’ün Türk çocuklarına armağan ettiği bayram, dünya çocukları arasında sevgi ve dostluk bağlarının geliştirilmesi ve tüm insanların barış içinde yaşayacakları bir dünyanın oluşmasına katkıda bulunmak için her yıl düzenlenmektedir. Aynı zamanda bu bayram, bizim ulusal egemenliğimizi kazanmamızın bir ödülüdür. Ulusal egemenlik, devletin gücü olan egemenliğin doğrudan doğruya ulusa ait olmasıdır. Ulusal egemenliğin var olduğu devletlerde, kurucu ve yönetici güç bazı kişilerde ya da belli gruplarda değil halktadır. Ulusal egemenliğin en önemli göstergelerinden biri meclis ve onu oluşturan demokratik seçimlerdir. Uluslar bu sayede kendi egemenliklerini oluşturabilirler. Atatürk’ün çocuk sevgisi herkes tarafından bilinmektedir. Atatürk her fırsatta ‘‘Bugünün küçükleri yarının büyükleri” diyerek, çocukların, toplumların gelişimi için ne denli önemli olduğunu belirtmiştir. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın çocuklarla anıları, bunun en iyi kanıtı olmuştur. ''Siz Türk çocukları benim birer parçamsınız. Ben de sizin…'' Atatürk bir okula gitmişti. Her zaman olduğu gibi bütün çocuklar etrafını sardı. Hepsi sevinç içinde onu alkışlıyordu. Yalnız küçük bir çocuk bir kenara çekilmiş, ilgisiz gibi duruyordu. Bu durum Atatürk’ün gözünden kaçmadı. Onu yanına çağırdı: - Çocuğum, neden durgunsun? Bir derdin mi var? Hasta mısın? Çocuk: - Bir şeyim yok efendim. Çocuk arkasını döndü, gözlerinden akan yaşları gizlice sildi. Atatürk: - Niçin ağlıyorsun yavrum? Sen ağlayınca ben çok üzülüyorum. Küçük çocuk, o vakit yaşlı gözlerini Atatürk’e çevirdi: - Atam, seni böyle yakından görmek isterdik. Geldin, gördük, sevindik. Ama artık sıramızı savdık. Bir daha seni ne zaman göreceğiz? Ona ağlıyorum. Atatürk oradaki çocuklara baktı: - Beni ne zaman görmek isterseniz aynaya bakın. Siz Türk çocukları benim birer parçamsınız. Ben de sizin... 7 Sevgi Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: “sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?” Bakın göstereyim demiş, ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine, derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş. Arkasından bir metre boyunda kaşıklar gelmiş. Sofradaki herkes şaşırmış ve çorbayı içmeye koyulmuşlar. Fakat bakmışlar ki çorbayı döküp saçıyorlar beceremiyorlar içmeyi, sofradan aç kalkmışlar. 8 RESİMLİ HİKAYE Şimdi demiş ermiş, sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe. Yüzleri aydınlık, gözleri gülen insanlar oturmuşlar sofraya. Çorbalar ve birer metre kaşıklar gelince sofraya, her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşıdaki kardeşine uzatarak içirmiş. Böylece her biri diğerini doyurmuş. Ermiş kişi: -Kim ki gerçek sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalkacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz ve şunu da unutmayın,gerçek pazarında alan değil,veren kazançtadır daima… 9 02 ADIYAMAN Geçen sayımızda Adana'da kaldığımız yolculuğumuza, bu sayımızda Adıyaman iliyle devam ettik. Yoğun kültürel zenginliklere sahip olan ilimizin isminin nerden geldiğini de merak edip araştırdık. Güzel Vadi Bir rivayete göre Adıyaman ilimizin ismi “VADİ-İ LEMAN” (Güzel vadi) kelimelerinden gelmektedir. Bu kelimelerin söylenişi zamanla değişmiş ve Adıyaman’a dönüşmüştür. Halk, Güzel vadi ismini, kenti, doğu, batı ve güney yönlerinde derin vadiler çevirmiş olmasından ve bu vadilerin yamaçlarının zengin meyvelerle kaplı olmasından dolayı koymuştur. İşte bu isim, zamanla halk arasında “ADIYAMAN” şekline dönüşmüştür. Ancak Hüsnü Mansur ismi 1926’ ya kadar resmi ad olarak kalmıştır. 1926 yılından itibaren Bakanlar Kurulu kararı ile şehrin ismi tekrar ADIYAMAN olarak değiştirilmiştir. Adıyaman 1 Aralık 1954 yılında Malatya vilayetinden ayrılarak il olmuştur. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde Fırat Nehri’nin batısında yer almaktadır. Atatürk Barajı’nın büyük bir kısmı Adıyaman sınırları içerisinde yer alır. Coğrafi yapısı nedeniyle binlerce yıl önce parlayıp sönen eski medeniyetlerin bir kavşak noktası olduğu için insanlık tarihi boyunca eşi az görülen medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Yüzölçümü: 7.871 km2 Nüfusu: 585.067 Rakım: 669 m Alan kodu: 0 416 10 İL İL GEZELİM GÖRELİM Dünyanın sekizinci harikası Nemrut Doğu ve Batı Medeniyetlerinin, 2150 metre yükseklikte muhteşem bir piramitteki kesişme noktası, Dünyanın Sekizinci Harikası Nemrut, yüksekliği on metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle, UNESCO Dünya Kültür Mirasında yer almaktadır. Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, dünyanın en muhteşem gündoğumu ve gün batışının seyredilebildiği yer olmasıyla da ilgi çekmektedir. Her yıl binlerce insan, gündoğumu ve gün batışını seyretmek için Nemrut Dağına gelmektedir. Adıyaman, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin batısında yer alan, tarih sahnesindeki yeri ilk insanlara dek uzanan, pek çok değişik kültüre merkezlik etmiş olan gerçek bir kültür ve turizm kentidir. Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Adıyaman toprakları üzerinde, insanlık tarihinin bütün dönemlerinde yaşanmışlığa dair bulgular elde edilmiştir. Eğer yolun Adıyaman’a düşerse • Dünyanın 8. Harikası Nemrut Dağını görmeden, • Güneşin doğuşu ve batışını izlemeden, • Kommagene Uygarlığı eserlerini görmeden, • Adıyaman’a ait patlıcan köftesi yemeden • Adıyaman Müzesi'ni gezmeden, • Yörede dokunan halı, kilim, cicim heybe ve Nemrut heykelleri almadan, sakın dönme... 11 KONUŞAN HAYVANLAR , yki durağımız a u b r, a şl a d ili arka n ayan çitaları Merhaba sevg ım n ta ip k ra ika’yı ve yla karada gezimizde Afr hızlı koşması k çü ü k u B . ika oldu memleketi Afr gili çita acağız. rdımcımız sev çitaları tanıy a y k ü y ü b n e udaki Bizim bu kon olacak. -Selam Çita! -Hoş geldin Metal Çocuk, uzun bir yolculuk geçirdiniz. -Evet, Türkiye-Afrika arası uzun bir mesafe olduğundan dolayı yolculuğumuz biraz uzun sürdü. Bize biraz Afrika kıtasından bahseder misin? -Tabi ki Metal Çocuk, Avrupa’nın güneyinde, Atlas Okyanusu’nun doğusunda, Hint Okyanusu’nun batısında ve Antarktika’nın kuzeyinde bulunan kıtadır. Eski dünya karalarından birisi olan Afrika, 30.218.000 kilometrekare yüz ölçümü ile kıtalar arasında Asya ve Amerika’nın ardından üçüncü sırada yer alır. En yüksek noktası Kilimanjaro Dağı (5.895 metre) olmakla birlikte en alçak noktası Assal Gölüdür (-156 metre).Ayrıca kıtada bulunan Sahra Çölü hem dünyanın en büyük çölüdür. Hala da genişlemeye devam etmektedir. Genellikle ben ve benim türümün çoğunluğu Güney ve Doğu Afrika da yaşarız. -Sevgili Çita biraz da bize kendinden bahseder misin? -Bizlerde ilk dikkati çeken şey, benekli bir yapımız ve gözlerimizden ağzımızın kenarlarına kadar inen siyah çizgilerimizin olmasıdır. En bilinen özelliğimiz hızlı koşmamızdır. Sıfırdan 120 km/saat hıza sadece 3,1 saniyede erişebilmekteyiz. Yalnız bizim için mesafe önemlidir.450 metreden fazla koşarsak vücut ısımız 46 derecenin üstüne çıkar ve bu da beynimize zarar verebilmektedir. Bundan dolayı genellikle kısa mesafedeki avları tercih ederiz ve ceylan, impala gibi otçul hayvanları avlarız. Omurga yapımız da diğer hayvanlardan biraz farklıdır keskin dönüşleri daha rahat yaparız. 12 -Teşekkür ederiz çita,bize kendini ve Afrika’yı tanıttığın için. ANNEMLE MUTFAKTAYIZ i emeler r z l a m ekeri ozşeke t ı g a Elma ş d su bar su 2.5 ı bardag a u s 1 lm rmızı e husa şekeri ı k 4 ça lo r a p r i ubuk ç a B t h et ta 4 ad Hazırlanışı: Çocuklarınızla eğlenerek yapacağınız bu tarifte önce elmaları yıkayıp kâğıt havlu ile kurulayın. Daha sonra şeker, su ve loğusa şekerini tencereye koyup iyice bir kaynatın. Karışım koyulaştığında tencereyi ocaktan alın. Elmaların sap kısımlarına tahta çubuk batırıp, elmaları tahta çubuklardan tutarak şekerli karışıma batırın. Elmaları yağlı kâğıt üzerine yerleştirin. Şekerli karışım katılaşana kadar beklettikten sonra servis yapın. Elma şekeri artık hazır, afiyet olsun. 13 Bir Tek Annem olsun Bana Bir şey Olmaz… Canım Anneciğim varlığın, sesin, o hiç değişmeyen güzel kokun, rüzgârda salınan martıları kıskandıran beyaz eteğin, dalgalarla yarışan uzun siyah saçların hep aklımda… Biliyor musun? Annem kelimesi en çok senin sıcak sesine yakışıyor. 14 ÖYKÜ Kırmızı Pisipisiler Bir bayram sabahı, ailede umarsız bir heyecan ve mutluluk var, bir ben hariç. Tahmini 5–6 yaşlarındayım. Boynumu bükmüş, salonun bir köşesinde somyada oturmuşum, pijamalarla televizyon izliyorum. Aslında izlemiyorum da, izlemiş gibi yapıyorum. Yapı itibariyle biraz asiyim ya, annemleri protesto ediyorum küçücük aklımla. O çok isteyip de alınamayan kırmızı pisipisileri düşünüyorum. Ne güzel olurdu diyorum, mahallede ki çocuklar görürdü, “vay be!” derlerdi. Havam bin olurdu. İşte çocuk aklı, halbuki oturduğumuz yer belli. Fakirlik mahallede diz boyu, çocuklar naylon ayakkabı bulunca seviniyor, Ayağımız taşa değmeyecek diye. Ben ise, hala kırmızı pisipisileri düşünüyorum. Kahvaltı sofrası hazırlanmış herkes oturmuş yerini almış, bende isyanımı bir kenara bırakıp oturuyorum sofraya. Annemin elinde bir poşet, merak ediyorum ama soramıyorum, içim içimi yiyor. Annemin uzatmasıyla elinden kapmam bir oluyor poşeti. İşte bu! İçindeki benim istediğim şey; kırmızı pisipisiler... Tarifi yok bu hissin, bu mutluluğun. Hala hatırladıkça sol tarafım sızlar. Ne yaptığımı merak ediyorsunuz değil mi? O pisipisilerle bir hafta boyunca giyip; dışarıda oynadım, misafirliğe gittim, altını silip evde giydim. Ama, en vahimi neydi biliyor musunuz? Ayaklarımın altı berbat haldeydi. Batan taşlar o kadar çok acıtmıştı ki canımı, pisipisileri çıkardıktan sonra fark etmiştim. Onları giymenin ve gezmenin mutluluğu ayağımın acısını hissettirmemişti. Çok sonraları fark ettim, hayat da böyle bir şey işte... Kiminin ayağına taşlar batıyor, kimi yağmura çamura meydan okurcasına yalınayak dolaşıyor, kiminin ayağı taşlara bile değmiyor. Ama eğer mutluysanız inanın batan taşlar umurunuzda bile olmuyor. Sidar KURT 15 TEKNOLOJİ AŞIĞI ÇOCUKLAR Sevgili arkadaşlar, bu sayıda gelin farklı bir şey yapalım, ailemizle karşılıklı olarak bir sözleşme hazırlayalım. Bu sözleşme internetten yararlanmayla ilgili olsun. Hem karşılıklı olarak birbirimizi üzmeyelim, hem de ailemizin internetle ilgili korkularını yenelim. Bu sözleşmeyi ailemizle birlikte imzaladıktan sonra duvarımıza ya da odamızın görünen bir kısmına asalım ki maddeleri uygulayalım. İnternet Kullanım Sözleşmesi Babamın ve annemin benim iyiliğimi ve güvenliğimi düşündüğünü biliyorum. Bunun için ailemle bir sözleşme yapma gereği duydum. Bu sözleşme sayesinde annem ve babamı üzmeyeceğime ve derslerimi aksatmayacağıma inanıyorum. •Derslerimin olduğu zamanlarda kesinlikle internet kullanmayacağım. Ailemle kararlaştırdığım gün ve saatlerde interneti kullanacağım. •İnternetten kesinlikle bir şey satın almayacağım ve ailemden habersiz kredi kartı bilgilerini vermeyeceğim. •Uygunsuz içerikli ve yaşıma uygun olmayan hiçbir siteye giriş yapmayacağım. •İnternet ortamında kötü düşünen insanlar olabilir, tanımadığım insanlarla bilgi alışverişi yapmayacağım, dosya paylaşmayacağım. •İnternetle ilgili konularda ailemden hiçbir şey saklamayacağım. Çünkü bu benim güvenliğim için önemli. •İnternetten tanıştığım yabancı insanlara telefonumu ve adresimi vermeyeceğim ve onlarla kesinlikle buluşmayacağım. Bu durumlarda hemen ailemi haberdar edeceğim. •İnternette hiçbir tartışmaya ve kavgaya karışmayacağım, eğer birilerinden bu tarz cümleler duyarsam ailemi bilgilendireceğim. 16 Anne-Baba Metal Çocuk İmza İmza DOKTOR AMCA DİYOR Kİ... Sınav stresini azaltma yöntemleri Op.Dr. Kemal Yandakçı Doğru beslenin, başarınızı artırın SINAV STRESİNİZİ AZALTIN Güne kahvaltısız başlamayın, Gün içinde 5- 6 öğün yiyecek tüketin ( 2-3 saatte bir beslenmeye gayret edin), Günde en az 6-8 bardak su için, Kafein içeren içecek ve yiyeceklerden mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışın (kolalı içecekler, kahve, çikolata vb), Aşırı tuz ( salamura yiyecekler vb) ve şeker içeren gıdaları dikkatli tüketmeye çalışın, Gaz yapıcı özelliği olan yiyeceklere dikkat edin(kuru baklagiller,asitli içecekler vb), İçeriğini bilmediğiniz yiyecek, içeceklerden uzak durun ve mümkün olduğunca dışarıdan yemek yememeye gayret edin, Açık havada hoşlandığınız spor aktiviteleri yapın. KONSANTRASYONUNUZUN ARTMASI İÇİN Balık, ceviz, zeytinyağı, yeşil yapraklı sebzeler, kırmızı et, pekmez, maydanoz, yeşil biber, kivi, portakal ve kuşburnuna mutlaka haftalık ve günlük beslenmenizde yer vermeye çalışın. MUTLULUK VEREN BESİNLERİ TÜKETİN Tam buğday ekmeği, bulgur pilavı, kepekli makarna, tam buğday unundan yapılmış kekler vb ( Ölçülü olmak kaydı ile ) Süt, yoğurt, ayran, peynir vb Muz tüketmeye gayret edin SABAH KAHVALTISI ÇOK ÖNEMLİ Kahvaltı her öğrenci ve yetişkinin hayatında oldukça önem taşıyan bir öğündür. Yapılan bilimsel çalışmalar göstermektedir ki, sınav sabahı iyi bir öğünle güne başlayan çocuklar yeterli ve dengeli bir öğün tüketirlerse gerekli besin öğeleri ve enerji aldıkları için sınavlarda daha başarılı olmaktadırlar. Sabah stresle beraber mide bulantısı ve iştahsızlık olması çok doğaldır, bu yüzden diğer zamanlara göre daha az besin tüketmek isteyebilir, miktarlar az tutularak sağlıklı besinlerin tüketimi sağlanmalıdır. Çok fazla miktarda ve karışık yağlı besinlerin tüketimi de sabah önerilmemektedir. Yapılan en büyük hata beynin şeker ile çalışmasından dolayı fazla miktarda çikolata ve basit şeker içeren tatlıların tüketimidir.Bu gıdaları sadece sınav saatleri içinde ve az miktarda tüketin. Okuldaki sınavlar, SBS, ÖSS, LGS … Dört bir yanımız sınav olmuş bizde uyum sağlamaya çalışıyoruz… Mademki başarılarımız sınavla ölçülüyor, o halde zorunlu olarak çalışmalıyız; yalnız bunu yaparken körü körüne değil, bilinçli bir şekilde yapmalıyız ki çalışma başarıyı da beraberinde getirsin. 17 EDEBİYAT SOKAĞI Gülten Dayıoğlu BAZI ESERLERİ Fadiş Dört Kardeştiler Suna’nın Serçeleri Yurdumu Özledim Ben Büyüyünce Dünya Çocukların Olsa Işın Çağı Çocukları Ölümsüz Ece Tuna’dan Uçan Kuş Sıcak Ekmek Neşeli Boyacı 18 1935 yılında Kütahya'nın Emet ilçesinde doğdu. Öğreniminin bir bölümünü Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yaptıktan sonra İstanbul’da Atatürk Kız Lisesi'ni bitirdi. Bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okudu. Dışarıdan sınavlara girerek ilkokul öğretmeni oldu. Türkiye’nin dört bir yanında, okullar, sivil toplum örgütleri, çeşitli kültür kuruluşları, belediyeler vb. tarafından düzenlenen söyleşi ve imza günlerine katılarak, okuyucularıyla buluşmakta. Ülke çapında, eğitim fakültelerinde eserleri doktora tezlerine konu olmaktadır. Roman, öykü, radyo televizyon oyunları yanında, yurtdışındaki işçi çocuklarının eğitim ve öğretim sorunları ile ülkemizdeki ilköğretim düzenini irdeleyen araştırmalar yapmıştır. İlkokul üçüncü sınıfta, öğretmeninin yazarlık yeteneğinin saptamasıyla, yazma bilinci edinmeye başlamış on beş yaşındayken, bir öyküsü, Afyon’da yerel bir gazetede (1950) yayınlanmıştır. İlk kitabının basımı, 1963 yılında gerçekleştiren Gülten Dayıoğlu, “Bahçıvanın Oğlu” adıyla okuyucuya sunulan bu kitabını, çocuklar için hazırlamıştır. O zamandan bu yana (1963-2007) kesintisiz olarak, yeni baskılarla kuşaktan kuşağa hizmet veren yetmiş bir kitap yazmış bulunmaktadır. Bu eserler, 7 -18 yaş arası, çocuk ve gençlik düzeyine göre hazırlanmış, öykü ve romanlarla gezi kitaplarından oluşmaktadır. Ayrıca yayınlanmış ya da yayına hazır, yirmiyi aşkın radyo ve televizyon oyunun da sahibidir. Evli ve iki çocuk annesi Gülten Dayıoğlu‘nun eserlerinin bir bölümü, çeşitli kurumlarca ödüllendirilmiştir. Bir bölümü de yabancı dillere çevrilmiştir. KİTAP KURDU Ahıska Masalları ve Hikâyeler Yazarı: Mircevat Ahiskali Yayınlayan: Emin Yayınları Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Develer tellal iken, pireler berber iken Ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken… Öz kültürümüzü gelecek kuşaklara aktarmak için bir fırsat, Ahiska masalları… Kitap,yazarın özgün ve hiçbir yerde rastlayamayacağınız hikâyeleriyle dopdolu. Sürükleyici tarzıyla kitabı bitirene kadar elinizden bırakmayacaksınız… Babam Bir Dev “Herkesin Babası Dünyanın En İyi Babası” Yazarı: Carl Norac Yayına Hazırlayan: Türkiye İş Bankası Yayınları Babamın bir dev olmasını seviyorum. Hapşırdığı zaman sanki bir fırtına kopar. Ne zaman birlikte futbol oynasak, babam topu ta Ay’a kadar atar. Ve ne zaman korksam, bana kocaman kollarıyla sarılır. Senin baban da bir dev, değil mi? 19 BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR Hıdrellez (6 Mayıs) Bütün Türk dünyasında bilinen mevsimlik bayramlardan biridir. Hızır günü olarak adlandırılan hıdrellez günü, Hızır ile İlyas Peygamber’in yeryüzünde buluştukları gün olması nedeniyle kutlanmaktadır. Hızır ve İlyas sözcükleri birleşerek halk ağzında hıdrellez şeklini almıştır. Hızır, yaygın bir inanca göre, hayat suyu içerek ölmezliğe ulaşmış. Baharda insanlar arasında dolaşarak zor durumda olanlara yardım eden, bolluk-bereket ve sağlık dağıtan, Allah katında ermiş bir ulu ya da peygamberdir. Hızır’ın hüviyeti, yaşadığı yer ve zaman belli değildir. Hızır, baharın, baharla vücut bulan taze hayatın sembolüdür. Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi herhangi bir yere istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar. Engelliler Haftası (10-16 Mayıs) Organları veya vücutlarının bir kısmı iş göremez halde olanlarla, zihinsel açıdan yetersizlik ve dengesizlik gösteren kişilere, engelli ( sakat) diyoruz. Sakatlık insanların istemleri dışında oluşan bir durumdur. Her yıl 10 -16 Mayıs arası “Engelliler Haftası”dır. Yalnız ülkemizde değil Birleşmiş Milletler'e üye olan tüm ülkelerde de aynı zamanda değerlendirilir. Bu yüzden Engelliler Haftası boyunca; sakatlık sorunu, sakatlığın önlenmesi ve sakatların eğitimi konusu üstünde durulur. Sakatlık insanlığın ortak sorunudur. Doğuştan olabildiği gibi, sonradan da karşılaşılabilir.Çevremizde,ailemizde,okulumuzda karşılaşabileceğimiz arkadaşlarımız, dostlarımız, akrabalarımız olacaktır. Hepimizden beklenen doğal davranış, bizden farklı olmadıklarını algılamamız ve ona göre davranmamızdır. 20 TARİHTEN YAPRAKLAR Bir Türk Destanı Bir Türk Kahramanı Nene Hatun (1857-1955) Erzurum'da doğdu. 98 yıl Erzurum'da yaşadıktan sonra yine Erzurum'da, zatürree hastalığından hayata veda etti. Ölümünden üç ay önce Türk Kadınlar Birliği tarafından yılın annesi seçilmişti. Tarihimizde 93 Harbi olarak anılan 1877 - 1878 Osmanlı - Rus Savaşı sırasında, Erzurum'daki Aziziye Tabyası'nın savunulmasında kahramanca çalıştı. Adını bu şekilde tarihe yazdırdı. Mücadeleye, küçük yaştaki oğlunu ve kızını evde bırakarak katılmıştı. O sıralarda 20 yaşlarında genç bir gelindi. 7 Kasım 1877 gününün gece yarısında, bölge halkından olan Osmanlı vatandaşı Ermeni çeteleri Erzurum'un Aziziye Tabyası'na girmeyi başarmışlardı. Tabyayı koruyan Türk askerlerini öldürdüler. Arkadan gelen Rus askerleri, hiçbir zorlukla karşılaşmaksızın tabyayı ele geçirdiler. Baskından yaralı olarak kurtulmayı başaran bir er, şehir merkezine ulaşıp kara haberi Erzurumlulara ulaştırdı. Silahı olan silahını, olmayanlar; balta, tırpan, kazma, kürek, sopa ve taşları ellerine alarak Tabya'ya doğru koşmaya başladı. Kadın erkek tüm Erzurum halkı yollara dökülmüştü. Koşanlar arasında, erkeği cephede çarpışan bir taze gelin de vardı: Nene Hatun… Erzurumlular, ölüme gittiklerini bildikleri halde, Aziziye Tabyası'na doğru koşuyordu. Tabyaya yerleşmiş olan Rus askerleri, gelenlere yaylım ateşi açtı. Mükemmel silâhlarla donanmış Rus ordusu, baltalı - tırpanlı, taşlı - sopalı eğitimsiz halk karşısında ancak yarım saat tutunabildi. Hemen yaralıların tedavisine başlandı. Nene Hatun da yaralılar arasındaydı. Fakat o yarasına aldırmıyor, evindeki bebeğini unutmuş, diğer yaralıların kanını durdurabilmek, yaralarını sarmak için çırpınıyordu. O'nun, vatan için gece başlayan mücadelesi, tüm düşman Erzurum'dan kovuluncaya kadar devam etti. Erzurum'un her karış toprağında cephane taşıyarak, yaralılara hemşirelik yaparak, yemek pişirerek, su dağıtarak, hizmetten hizmete koşarak destanlaştı. Savaştan sonra da Nene Hatun, destan kahramanlarına yaraşır bir asaletle yaşadı. Kendisini ziyaret eden NATO'da görevli Amerikalı subayın bir sorusuna: "O zaman vazifemi yapmıştım. Bu gün de ilerlemiş yaşıma rağmen aynı hizmeti, daha mükemmeliyle yapacak güç ve heyecana sahibim." cevabını vermişti. 21 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ''Milletin bağrında temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım, gözüm arkada kalmayacak.'' 19 Mayıs 2011, Mustafa Kemal’in Samsun’da tutuşturduğu kurtuluş meşalesinin, Anadolu’da elden ele, gönülden gönüle dolaşmasının 92. yıldönümü. Milletimizin tüm onur ve asaletiyle Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün rehberliğinde tarih sahnesinde bir defa daha şaha kalkışının başlangıcıdır. Bugün Ulusal Kurtuluş Savaşımızın başladığı gündür. I. Dünya Savaşı sonunda ülkemizin birçok yeri savaşı kazanan devletler tarafından işgal edilmişti. Yurdumuzu bu durumdan kurtarmak için Atatürk, 16 Mayıs 1919’da “Bandırma Vapuru” ile İstanbul’dan Samsun’a hareket etti. Bu yolculuğu General Hikmet Gerçekçi şöyle anlatıyor :”Karargâh üstlerinin hemen hepsini deniz tutmuştu. Kimse kamarasından dışarı çıkamıyordu. Samsun’a az bir yolumuz kalmıştı. Herhangi bir terslik çıkmazsa, çok değil yarın sabah orada olacağımızı ümit ediyorduk, bu düşünceler içinde güvertede ellerimle küpeşte demirini tuta tuta yürümeye çalışırken O’nun kamarasından çıktığını gördüm. Sert bakışlarıyla ufka bir göz gezdirdikten sonra kaptan köşküne çıktılar. Bandırma vapurunda hemen herkesi deniz tutmuştu, oysa Mustafa Kemal dipdiriydi ve çok sağlıklıydı. Kıyı bir ana baba günü halini aldı. Gemimiz demir atınca coşkun gösteriler yükseldi. Hemen ardından geminin etrafını kayıklar aldı. Halkın bu coşkun gösterisini görünce boğazıma bir şey tıkandı, gözlerim yaşardı”. Atatürk, Millî Mücadele’yi başlatmak üzere Samsun’da Anadolu topraklarına bastığı 19 Mayıs 1919 tarihinin önemi nedeniyle de 19 Mayıs’ı Türk gençliğine armağan etti. 22 METAL ÇOCUK Atatürk Türk gençliğini seviyor, onlara güveniyor ve Türkiye’nin geleceğini onların ellerine bırakmaya çekinmiyordu. Gençliğe bıraktığı bu önemli görevi, söylevinde şöyle dile getiriyordu: “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Varlığının ve geleceğinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.” Temeli 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal Atatürk tarafından atılan “milli egemenlik” ilkesi ile bütünlüğümüz sağlanmış, çarenin ancak millette olduğu ortaya konmuştur. Binlerce şehit vererek, sıkıntı ve yokluklar içinde, büyük özverilerle kurulan Türkiye Cumhuriyeti bizlere emanettir. Bu değerli emaneti yaşatmak ve sonsuza kadar korumak, gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarmak, en başta gelen görev ve sorumluluğumuz olmalıdır. ''Gençler, Cesaretimizi güçlendiren ve sürdüren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve kültür ile insanlık değerinin, vatan sevgisinin en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz.'' 23 E L A K K U M A P PAMUKKALE NASIL OLUŞTU? 24 Pamukkale ‘ye hiç gideniniz var mı? Bilmiyorum ama gittiğinizde hayran kalacağınız bembeyaz bir güzelliğe sahip. Sanki beyaz bulutların üzerinde yürüyormuş izlemini yaratan bu güzel kayalar nasıl oluştu? Bunlara verilen isim nedir hep birlikte öğrenelim isterseniz… Pamukkale’yi oluşturan bu beyaz kayalara traverten denilmektedir. Traverten çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır. Bu bölgede sıcaklıkları 35-100 C° arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmaktadır. Pamukkale termal kaynağı, bölge potansiyeli içinde yer alan bir ünitedir. Kaynak, antik devirlerden beri kullanılmaktadır. Termal su kaynaktan çıktıktan sonra, 320 metre uzunluğunda bir kanal ile traverten başına gelmekte ve buradan, 60-70 metrelik kısmı çökelmenin olduğu traverten katmanlarına dökülmekte ve ortalama 240-300 metre yol kat etmektedir. Katmanlı havuzcuklarda çökelmekte olan kalsiyum karbonat, başlangıçta yumuşak bir jel halindedir. Zaman içinde sertleşmekte ve “traverten” olmaktadır. Yeryüzünün doğal güzelliklerinden payını düşeni fazlasıyla alan Pamukkale, doğal kaynaklar açısından da çok şanslı bir coğrafyada yer alıyor. Pamukkale, her geçen gün daha fazla ilgi gören ve umut bağlanan termal turizm merkezleri açısından çok zengin kaynaklara sahiptir. Travertenlerin dünyadaki sayılı örneklerinin bulunduğu Pamukkale, her mevsim farklı güzelliktedir. Pamukkale’nin şifalı suları Romalılardan beri tedavi amaçlı olarak da kullanılmaktadır. Muhteşem görünümlü kalsiyum oksitli ırmakların tortularıyla oluşan traverten dalgaları, turistler için önemli bir çekim merkezidir. TÜRKİYE’NİN DOĞA HARİKALARI BİR PAMUKKALE EFSANESİ: Oduncu güzelinin öyküsünü yüzlerce yıldır insanlar anlatırmış. Ben de geleneği bozmayayım. Çok çok eskiden Çökelez Dağı eteklerinde yaşayan, fakir oduncu bir aile varmış. Bu ailenin kızı, o kadar çirkinmiş ki, erkek çocuk anneleri onu görünce yollarını değiştiriyormuş. Fakirliği genç kızın umurunda bile değilmiş ama, çirkinliği canına tak etmiş. Çökelez Dağının eteklerinden kendini boşluğa bırakmış. Su ve tortu dolu havuza hızla düşmüş. Burada uzun süre suların içinde baygın kalmış. O esnada su, o çirkin kızı güzelliğe boğmuş. Oradan geçmekte olan Denizli Beyi'nin oğlu, kanlar içindeki bu güzel kızı görmüş. Oduncu kızı atına alıp evine götürmüş. Kız iyileşmiş ve evlenmişler. O günden sonra kadınlar güzelleşmek için bu ılıcaları ziyaret etmeye başlamış. O gün bu gündür, güzelleşmek isteyen tüm kadınlar bu suyun içine atarlar kendilerini. 25 Süslü Çerçeve Malzemeler: Karton Rafya Tel zımba Uhu 1 Kartondan 5cm x 25cm, 5cm x 15cm boyutlarında dikdörtgenler kesin. Dikdörtgenleri dikey olarak ortadan katlayın. Kesilen parçaların uçlarını çerçeve oluşturacak şekilde birbirine yapıştırın. 26 2 METAL ÇOCUK 3 Oluşturulmuş olan çerçevenin kenarlarına 50cm uzunluğundaki rafyaları çerçeve üzerine zımbalayın. 4 5 Çerçevenin arkasına 22cm x 12cm boyutlarında kesilen dikdörtgeni üstü açık kalacak şekilde yapıştırın. 27 Batuhan Başar Çerkezköy Buse Yıldırım , u r Budakogl İlayda Nu Bolu Nilüfer , Yagmur Yaren Mete Manisa 1 İsmail İbiş 28 Kdz. Eregli , Emrecan Kavi Bursa Elif Ceren Mete Manisa 1 METAL ÇOCUK YENİ ÜYELER Selin Oruç Ankara 1 ruklu Mustafa Seymen Do rs Bu a 3 Sinem Fideci Kuzey Yılm az Bursa 2 Ankara , Yagmur Saraç Çayırova Sude Yıldız Kurt Çayırova Ömer Y eşil yurt Ankara 1 29 r e l n e l e G n Sizde SEVGİLİ ARKADAŞLAR, Bize şiirlerinizi, resimlerinizi, fotoğraflarınızı gönderin sizler için yayınlayalım. [email protected] Türk Metal Umudum Adım Tolgahan, soyadım Akbulut Henüz İlkokul beşteyim Geleceğim Türk Metal umudum Babama Emrullah derler Gönlünde yaşatmaz kini Mercedes’de geçti 21.yılı Geleceğim Türk Metal umudum Tolgahan Akbulut Aksaray Şube Ben büyüdüm Metalli çocuk oldum Arkadaşlarımda büyüyüp Metalli olacak Genel Başkanım Pevrul Kavlak Geleceğim Türk Metal umudum Sude Yıldız Kurt Gebze Dilovası Şube 30 Ankara Denizli Zonguldak Hatay Kayseri İstanbul Bursa Manisa Kırıkkale Diyarbakır Samsun Bilecik Sakarya Bolu Balıkesir Türkiye’nin illerini yerleştir İzmir Tekirdağ Kocaeli Çankırı Sivas BİL-BUL 31 •Bir karınca kendi ağırlığının 50 katı ağırlığı kaldırabilir. •Ördeklerin ‘vak’ sesi yankı yapmaz, nedenini de kimse bilmez. •Arılar yarım kilo bal yapabilmek için iki milyondan fazla çiçekten bitki özü toplamak zorundadır. •Penguenler, enerji tasarrufu yapmak için sarkaç hareketiyle yürür. •Kangurular geri geri yürüyemezler. •Bir inek, hayatı boyunca yaklaşık 200 bin bardak süt üretir. •10 gramlık bir sümüklü böcek, 1 kilogramlık yükü çekebilir. •Bir bukalemunun dili, bedeninin iki katı uzunluğundadır. •Tarantula örümcekleri 2.5 yıl aç kalabilir. •Sivrisinek kovucu spreyler sinekleri kovuyor, sizi gizliyor. Sivrisineğin alıcılarını bloke ederek sizin orada olduğunuzu anlamamalarını sağlıyor. •Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar. •Mickey Mouse’dan önce en meşhur çizgi film kahramanı Felix The Cat idi. 32 Kes, biriktir, senin de bir ansiklopedin olsun... ANSİKLOPEDİ HASAN TAHSIN BEY (1888-1919) Selanik’te doğdu. Asıl adı Osman Nevres’tir. 1916 yılında “Hasan Tahsin” lakabını aldı ve bu tarihten sonra hep bu adı kullandı. Şemsi Efendi ve Feyziye okullarını bitirdi. Paris Sorbonne Üniversitesinde siyasal bilgiler öğrenimi gördü.1918 yılında İzmir’e gelip ticaretle uğraşmaya başladı. 11 Kasım 1918 tarihinde Hukuk-ı Beşer gazetesini yayımlamaya başladı. Sulh ve Selamet Cemiyetinin İzmir şubesini kurdu. Yunanlıların İzmir’e asker çıkardığı 15 Mayıs 1919 günü işgal kuvvetlerine ilk kurşunu attı ve orada şehit edildi. ESKRİM Eskrim kökleri milattan önceye kadar dayanan bir çeşit kılıç sporudur. Fiziksel ve ussal becerileri geliştirici özelliği, yapılmasındaki geniş tekniği ve inceliği bakımından bir sanat olarak da anılmaktadır. Eskrim, gerek kıyafetleri gerekse oynanış biçimiyle günümüzde yaygın olan pek çok spordan oldukça farklıdır. Bugünkü oynanış biçimiyle, birçok insanın düşündüğünün aksine, en az futbol ya da basketbol kadar tehlikesiz bir spordur çünkü eskrimde kullanılan silahların ucu sivri olmayıp, sadece dürtüş yapmaya elverişlidir. EBRU SANATI Kâğıt süsleme sanatlarının en önemlilerinden biri... Bütün Osmanlı sanatlarında olduğu gibi usta-çırak usulü ile öğrenilen ve sanatçının iradesi dışında birçok değişkenden etkilenen bir sanattır. Ebru; renklerin suyla dansının yarattığı bir ahenktir aslında. Zorlu ve emek isteyen bir sanat olan ebru, geri dönüşü olmayan, tekrarı olmayan, çok değişkenli bir sanattır. TAZMANYA CANAVARI Tazmanya canavarı, Avustralya’nın tazmanya adasına özgü bir hayvandır. Kürkü siyah, yüksekliği 25 cm dir. Boyuna oranla çok büyük bir kafası, güçlü çenesi ve korkutucu dişleri vardır. İsmini, çok hırçın ve ısırgan ayrıca çok aç gözlü olmasından alır. Avrupalıların gelmesinden önce, keseli hayvanları, yavru hayvanları avlar ya da keseli kurdun artıklarıyla beslenirdi. Bugün ağırlıklı olarak tavuk ya da ev hayvanlarını yakalar ya da çöplerde yiyecek bir şeyler ararlar. Yiyecek ayrımı fazla yapmazlar, akrep bile yediklerinde en fazla hıçkırık tutar. TUZ GÖLÜ Yüzölçümü bakımından Türkiye’nin ikinci büyük ve en sığ gölüdür. İç Anadolu Bölgesi’nde Ankara, Konya ve Aksaray illerinin sınırının kesiştiği yerde yer alır. Türkiye’nin tuz ihtiyacının %63’ü bu gölden sağlanır. Çevresinde 3.000.000’a yakın nüfus gücü tutar. Göldeki tuz birikmesi çeşitli faktörlere bağlı bulunmaktadır. Çevrede jips ve tuz tabakaları içeren gölün tuzlaşmasında önemli bir rol oynamıştır.Ayrıca gölün sığ oluşu ve buharlaşmanın şiddetli oluşu tuz birikmesinin diğer faktörleridir. ALBERT EINSTEIN Einstein 1879 yılında Güney Almanya’da dünyaya geldi. Babası küçük bir elektrokimya fabrikasının sahibi; annesi ise, klasik müziğe meraklı, eğitimli bir ev hanımıydı. Modern fiziğin kuramlarının oluşmasında büyük katkıları olan Albert Einstein’nın en bilinen teorilerinden biri İzafiyet Teorisi’dir. Döneminde tartışmalara sebebiyet vermiş bu kuram ile uzay-zaman kavramları yeni şeklini almıştır.1921 yılında Nobel fizik ödülünü alan Einstein,1955’te hayata gözlerini yumana kadar bilime hizmet etmiştir 33 34 ÜYE BİLGİ FORMU 2 adet fotoğraf Adı: Soyadı: Doğum Yeri: Doğum Tarihi: Baba Adı: Anne Adı: Ev Telefonu: Posta Adresi: İlçe: İl: Posta Kodu: Okulu: Kan Grubu: Hobileri: Velisi T.M.S. Üyesi mi? evet hayır İş Yeri: Velisinin sendikamıza bağlı olduğu şube: Görevi ve Telefonu: Referansı: rkadaş Kulübü Metal Çocuk A dikası Türk Metal Sen Genel Merkezi 1. Km. Eskişehir Yolu kara Söğütözü / An 35
Benzer belgeler
metal çocuk yurt dışında
önemli günün yıldönümünü barındırıyor. Bunlardan ilki 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramı… Cumhuriyetimizin 88. yılını kutluyoruz, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı herkese kutlu olsun. Diğer önemli tarih ise, Ulu...