PDF Sürümü - Birlikte Daha Güzel
Transkript
PDF Sürümü - Birlikte Daha Güzel
Türkiye’nin Yeni Yazarları Projesi, örnek bir projedir. Birlikte Daha Güzel Dergisi “Hayatı Birlikte Paylaşıyoruz” Adı: Birlikte Daha Güzel Dergisi Türü: 4 Aylık Süreli Dergi Bağcılar Belediye Başkanlığı Adına Sahibi Lokman ÇAĞIRICI Belediye Başkanı Genel Yayın Yönetmeni Cengiz PACCI Proje Koordinatörü Hasan Feyzi GİRAY Editör Melike Nur ÇEP Proje Danışmanı Aliye YÜCEL Yayın Kurulu Mehmet ŞİRİN Kenan GÜLTÜRK Ekrem KIZILTAŞ Görsel Tasarım Tasarım AJANSI Kapak ve İç Tasarım Hüseyin ÖZKAN Bilişim ve Sosyal Medya İsmail Hakkı TAYFUR Halim SARI Prodüksiyon-Yapım Mehmet Emin GİRAY Kültür Bak. Sertifika No 27776 Baskı Yeditepe Ofset Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi 2BC2 Topkapı-Zeytinburnu / İstanbul Tel: 0212 544 27 01 Faks: 0212 501 15 55 Yönetim Merkezi Tanıtım Sokağı Proje Merkezi www.tanitimsokagi.com Tel 0212 659 44 71 e-mail iletisim@ birliktedahaguzel.org Web www.birliktedahaguzel.org facebook.com/ birlikteguzel twitter.com/birlikteguzel İletişim 0212 410 76-77 Başvuru Yönetim Merkezi 0212 410 06 00 Web www.bagcilar.bel.tr twitter.com/bagcilar.bld facebook.com/bagcilar.bld Birlikte Daha Güzel Dergisi Bu derginin hakları anlaşmalı olarak Bağcılar Belediyesine aittir. Yazılı izin olmaksızın hangi dilde ve hangi ortamda olursa olsun materyalin tamamının veya bir kısmının çoğaltılması ve elektronik ortamlarda yayınlanması yasaktır. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. AYIN KONUĞU - CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN / 2 Birlikte Daha Güzel - Lokman Çağırıcı / 4 TÜRKİYE’NİN YENİ YAZARLARINA ‘ALTIN ÖDÜL’ / 6 13 ÜLKE İLE BİRLİKTE YEMEK YAPTIK / 9 BİR KİTAP / KÖR TOPAL GİDEN BİLİM “ENGELOJİ” / 12 BUNLAR DA YAŞANMIŞ / 14 BİZİM MEKÂNLAR / ENGELLİLER SARAYINDA NELER OLUYOR / 16 DOĞAL VE SAĞLIKLI YAŞAM / MUCİZEVİ BİTKİ ÇÖREK OTU / 18 ENGELLİ DOSTU TEKNOLOJİLER / ENGELLİYE KİTAP OKUYAN MAKİNE / 20 OKU-YORUM / TÜRK ROMANININ ÜSTADI / 22 BİLGİ KUTUSU / PAHA BİÇİLMEZ YARDIM / 24 İFTİHAR TABLOSU / SPASTİK ENGELLİ BİR STAND UP USTASI / 26 Engelliler SAS Komandolarıyla Dalış Yaptı / 32 2 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 Ayın Konuğu TÜRKİYE’NİN YENİ YAZARLARI PROJESİ T ürkiye, derin ve köklü bir entelektüel geleneğe, sağlam kültür ve medeniyet değerlerine yaslanan kadim bir mirasın temsilcisidir. Kitap, yazı, kalem kültürümüzde basit işlevlerin ötesinde hikmetin nesillere aktarılmasında kullanılan araçlardır. Bizim kültürümüzün, değerler sistemimizin merkezinde insan vardır. Yaratılışı itibariyle müstesna yeteneklere, haklara sahip olan her bir birey, toplumun içinde eşit muamele görmeyi hak etmektedir. Bunun için yetenekleri ve donanımı doğrultusunda kendini yetiştirmek isteyen herkese gerekli fırsatlar verilmeli, imkânlar sağlanmalıdır. Hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan engelli kardeşlerimiz de herkes gibi kendilerine fırsat ve imkân verildiğinde pekâlâ iyi bir avukat, iyi bir sanatçı, iyi bir sporcu olabileceklerini göstermektedirler. Engelli kardeşlerimizin toplumla bütünleşmelerine yönelik faaliyetlerin her alana yayılması bu bakımdan önemlidir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız ile Bağcılar Belediyemizin işbirliğiyle hayata geçirilen “Türkiye’nin Yeni Yazarları Projesi’ni, bu bakımdan örnek bir çalışma olarak görüyorum. Engelli kardeşlerimizin yazma yeteneklerini ortaya koyabilmeleri ve geliştirebilmeleri için kendilerine bu imkânın sağlanmış olmasını takdirle karşılıyorum. Önümüzdeki dönemde ilim, fikir ve sanat hayatımızda engelli kardeşlerimizin yazdıkları, editörlüğünü yaptıkları kitaplarla daha sık karşılaşacağımıza inanıyorum. Engelli kardeşlerimizin bakış açılarından süzülerek vücut bulacak tüm eserleri büyük bir keyifle bekleyeceğimizden şüpheniz olmasın. Hikmetle, bilgiyle, vicdanla yoğurulmuş nice engelli kardeşimizin, kaleme, kitaba, ilme hizmet ederek kültürümüze katkıda bulunmalarını sağlayacak bu projede emeği geçenleri tebrik ediyor; ülkemizin yeni kültür elçilerini can-ı gönülden kutluyorum. Recep Tayyip ERDOĞAN CUMHURBAŞKANI Birlikte Daha Güzel B ağcılar Belediyesi olarak, insanı merkeze alan sosyal projelerde her zaman Türkiye’de örnek projeleri hayata geçirdik ve bunun en iddialısı da dünyada sayılı projeler arasında yer alan Engelliler Sarayımızdır. Bizim engellilere bakış açımız, yardım etmekten çok kendi ayakları üzerinde durmalarına katkı sağlamaktır. Bunun en kalıcı yolu da eğitimlerine yardımcı olmaktır. Tesisimizle engelli kardeşlerimizi hayata tutundurmaya çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda birer meslek sahibi yaparak onların sosyal ve ekonomik hayatta yerlerini almalarına yardımcı oluyoruz. Bizim engellilere bakış açımız, yardım etmekten çok kendi ayakları üzerinde durmalarına katkı sağlamaktır. Bunun en kalıcı yolu da eğitimlerine yardımcı olmaktır. Biz bu hedefimizi, dünyada sayılı projeler arasında yer alan Engelliler Sarayımızda gerçekleştiriyoruz. 4 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen, Engelliler Akademisi ve Engelsiz Eğitim projelerinin uygulandığı merkezimizde, farklı engel gruplarında yaklaşık 1.500 engelliye meslek eğitimleri veriyoruz. Engelliler Sarayı ile birlikte Bağcılar’da evine kapalı engelli kalmadığı gibi aldıkları kurslar sayesinde de hepsi birer vasıflı eleman konumuna ulaştı. İş hayatında, sporda, sanatta ve daha birçok alanda “biz de varız” diyorlar. Bu azim ve gayretleri aileleri kadar bizleri de mutlu ediyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile birlikte başlattığımız “Birlikte Daha Güzel” kampanyası çerçevesinde “Türkiye’nin Yeni Yazarları” isimli “Yazarlık Atölyesi” açtık. Önemli yazar ve fikir adamlarımız, kursiyerlerimizle bilgi ve tecrübe paylaşımında bulundu. Engelli-engelsiz 18 kursiyerin katıldığı Yazarlık Atölyesi’nin sonunda, kursiyerlerimizin yazdıkları öyküler arasında “Altın Kalem Ödülleri”ne layık eserler çıktı. Engellilerle alakalı ve onları hayata bağlayacak her türlü projede yer almaya gayret ediyoruz. Geçtiğimiz yıl Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ortaklaşa düzenlediğimiz Uluslararası Yemek Yarışması ve Altın Tencere Dünya Ödülleri programına 13 ülkeden 60 lezzet ustası katıldı. Yarışmaya katılan ülke temsilcilerinin Engelliler Sarayımız hakkındaki görüşleri ve engelli kardeşlerimize sunulan imkânlar hakkındaki övgüleri bizleri mutlu ettiği kadar, ülkemizin “engelsiz hayat” yolunda geldiği noktanın göstergesidir. Şimdi önemli bir projeye daha imza atarak, “Birlikte Daha Güzel” isimli elinizdeki bu dergiyi görsel, sesli ve kabartma olarak yayın hayatına sunuyoruz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk sayımızda duygularını kaleme alması ayrı bir mutluluk duymamıza vesile olmuştur. Bağcılar Belediyesi olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da engelli kardeşlerimiz için elimizden gelen çalışmaları yapmaya devam edeceğiz. Çünkü biz; BİRLİKTE DAHA MUTLUYUZ. Lokman ÇAĞIRICI Belediye Başkanı birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 5 Haber Turu Türkiye’nin Yeni Yazarları’na E ‘Altın Ödül’ ngellilerle birlikte yaşama kültürünü yaygınlaştırmak maksadı ile engelli ve engelsiz bireylerin birlikte katılımı ile “Türkiye’nin Yeni Yazarları” isimli bir yazarlık atölyesi düzenlendi. “Türkiye’nin Yeni Yazarları-Altın Kalem Ödül Töreni” Bağcılar Belediyesinin Koordinatörlüğünde; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Engelliler ve Yaşlılar Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Basın İlan Kurumu, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği, Türkiye Yazarlar Birliği, Divan Akademi ve İlmek Kitap gibi kurumların katkılarıyla hayata geçirildi. 6 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Doç. Dr. Ayşenur İslam’ın katılımı ile başlayan yazarlık atölyesine başta görme engelliler olmak üzere çeşitli engel grupları, engelli yakınları ve üniversite öğrencilerinden oluşan 18 kişilik grup “yazarlık atölyesinde gazeteci ve akademisyenler tarafından aldıkları eğitimi, “Altın Kalem Ödül Töreni” ödül töreni ile taçlandırdılar. ‘Altın Kalem Ödülleri Programı’ Selahattin Kocaaslan’ın sunuculuğunu yaptığı Altın Kalem Ödül Töreni, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı’nın yaptığı bir konuşma ile başladı. Engelli ve engelsiz kursiyerlerin birlikte katıldığı yarışmanın sonuçları ‘Altın Kalem Ödülleri’ programında açıklandı. Cemil Meriç ve Aşık Veysel Canlandırıldı. Çok özel konukların yer aldığı programda, Cemil Meriç ve Aşık Veysel temsilen canlandırıldı. Engelli engelsiz oyuncuların skeçleri ile şenlendirdikleri programda, sürprizler ve çeşitli ödüller takdim edildi. Diğer bir sürpriz de dereceye giren yazarların özel bir yayınevi tarafından bireysel olarak kitaplarının çıkarılacak olması… birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 7 KİTAPLARINI ALTIN KALEMLERİYLE İMZALADILAR Programın ilerleyen saatlerinde ödüle layık görülen isimleri jüri başkanı İkbal Gürpınar açıkladı. Yarışmada birinciliği elde eden Serdar Kulak ile Yunus Emre Gürcan’a tablet bilgisayar, altın kalem ve İngilizce eğitim seti ile yayımlanan kitapları İlçe Kaymakamı Erdal Çakır ile Başkan Çağırıcı tarafından verildi. Yarışmada birinci olan Serdar Kulak: “Daha önce yapılan projelerde, engelli olmayanlar engelliler adına karar veriyordu. Ancak bu proje engelliler ve engeli olmayan kursiyerlerce gerçekleştirildi. Katılımcı bir proje oldu.“ diyerek duygularını dile getirdi. Gürcan da çalışmanın ve azmin önemine dikkat çekti. 8 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 İkinci seçilen spastik engelli Talha Yıldız ile Mehmet Sebih Oruç da gümüş kalem, tablet bilgisayar ve kitaplardan oluşan hediyelerini Öztürk ile Büyükkayaer’in elinden aldılar. Yıldız, engelli olarak bir kitabının yayımlanacak olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Üçüncü olan bedensel engelli Fatma Şahin ve Yeliz Ünsal da bronz kalem, tablet bilgisayar ve kitaplarından oluşan hediyelerini İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Yılmaz, İlçe Müftüsü Hasan Hüsnü Sula ile İlçe Emniyet Müdürü Erdem Bursalı’nın elinden aldılar. Fatma Şahin de başından geçen olayları düşündüğünde toplumu engellilere yönelik bilinçlendirmek için yazılar kaleme alacağını belirtti. Dereceye giren kursiyerler, hazırlanacak ortak dergide ve farklı ortamlarda makale yazacaklar. Haber Aktüel 13 Ülke ile Birlikte Yemek Yaptık Engelli bireylerin yetenek ve üretim potansiyellerine dikkat çekerek istihdam imkânlarını artırmak amacıyla 13 ülkeden görme, işitme, bedensel ve hafif zihinsel engelli olmak üzere engelli ve engelsiz bireylerin katılımı ile yemek yarışması düzenlendi. E ngelli bireylerin yetenek ve üretim potansiyellerine dikkat çekerek istihdam imkânlarını artırmak amacıyla 13 ülkeden görme, işitme, bedensel ve hafif zihinsel engelli olmak üzere engelli ve engelsiz bireylerin katılımı ile uluslararası bir yemek yarışması düzenlendi. Nadir Güllü (Karaköy Güllüoğlu Yönetim Kurulu Başkanı) ve Meltem Açıkel (Yemek Kitabı Yazarı-TV Programcısı) yemekleri değerlendirdiler. Jüri yarışmacıların yaptığı yemekleri seçerken bir hayli zorlandı. Bağcılar Belediyesi’nin Koordinatörlüğünde; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Beykent Üniversitesi, EUROTOG (Avrupa Aşçılar Birliği), AŞPAFED (Aşçılar ve Pastacılar Federasyonu), Karaköy Güllüoğlu, Hacı Abdullah ve Doğal Tarifler Yayınevi ile ortaklaşa düzenlediği Uluslararası Yemek Yarışması ve Altın Tencere Dünya Ödülleri programında, 13 ülkeden 60 yarışmacı ter döktü. Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı’nda düzenlenen Uluslararası Yemek Yarışması’nda büyük heyecan yaşandı. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 13 ülkeden katılan yarışmacıların hazırladığı yemekler jüri tarafından değerlendirildi. Dereceye giren yarışmacılar nano teknolojiyle üretilmiş “Altın Tencere” sahibi oldu. Sunuculuğunu İnci Ertuğrul ile Esat Özata’nın yaptığı programa ayrıca Küçükçekmece Kaymakamı Harun Kaya, gazeteci Ömür Gedik, sanatçı Jale Parıltı ile Sevim Emre’nin yanı sıra çok sayıda davetli katıldı. JÜRİ SEÇİMDE ZORLANDI Akademisyen-Aşçılık Milli Takım Kaptanı Esat Özata’nın başkanlığını yaptığı jüride yer alan Öğretim Üyesi Ahmet Özbek, Axiotis Paraschos (Euro-Touges/ Avrupa Aşçılar Birliği Başkanı), Ümit Yüksel (AŞPAFED- Aşçılar ve Pastacılar Fed. Başkanı), Konuşma ve işitme engelli Hakan Alsaç (İstanbul Radisson Blue Otel-Ortaköy), AYAKLARINA SAĞLIK 1. “İran pilavı” ile İran 2. “Üsküp Yahnisi” ile Makedonya, 3. Piliç Topkapı yemeğiyle Türkiye, 4. “Halelem” isimli yemekle Pakistan ekibi oldu. Yarışma sonucunda nano teknolojiyle üretilen en büyük altın tencere İranlı ekibin oldu. Programa katılan Sevim Emre, Niran Ünsal ve Jale Parıltı engellilerle birlikte şarkı söyleyip halay çektiler. Birinci olan ekibe bilgisayar ile altın tencere, ikinciye tablet bilgisayar ile altın tencere ve üçüncüye de fotoğraf makinesi ile altın tencere hediye edildi. Yarışma sonunda Başkan Lokman Çağırıcı tüm yarışmacılara madalya, jüri üyelerine de teşekkür plaketi verdi. birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 9 TALİMATI, ŞİMDİKİ CUMHURBAŞKANIMIZ VE DÖNEMİN BAŞBAKANI SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN VERMİŞTİ AK Parti İstanbul Milletvekili Gürsoy Erol yaptığı konuşmada yarışmacılara teşekkür ederek, “Değerli başkanımıza böyle güzel bir organizasyonu yaptığı için teşekkür ediyorum.” dedi. Engeliler Yasası’nın çıkarılmasında TBMM’de çalışan birisi olarak güzel bir iş yaptığını belirterek, “2005 yılında talimatı şimdiki Cumhurbaşkanımız ve dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan vermişti. Allah kendisinden razı olsun. Ülkemize bu yasayı hediye ettik. Tek amacımız eğitim, sağlık ve diğer alanlarda istihdamı ön plana çıkarmaktı. Eğer yasada eksik kısım varsa dilek ve temennileri dinliyor açıkları kapatmaya çalışıyoruz.” dedi. 10 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 ENGELLİSİ MUTLU OLAN TOPLUMU HEDEFLİYORUZ Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı da geçen yıl “Birlikte Yemek Yapıyoruz-Birlikte Daha Güzel” programını düzenlediklerini hatırlatarak ülkenin yedi bölgesinden lezzetleri buluşturduklarını anlattı. Bu yarışmada da 13 ülkeden 60 lezzet ustasının yer aldığını anlatan Çağırıcı, şöyle konuştu: ”Türkiye’de bir başka örneği olmayan Engelliler Sarayı’nda farklı bir program düzenliyoruz. Engellilere imkân oluşturmak ve fırsat vermek durumundayız. Engelliler Sarayı’mızda yüzlerce engelli kursiyerimiz kurs görüyor. Biz bireylerin mutluluğu için çalışıyoruz. Çocuğu gülmeyen, kadını güvende olmayan, gencinin umutlu olmadığı, engellisinin mutlu olmadığı yerde toplumun huzurundan bahsedilemez.” Dedi. ENGELLİLER BİZİM BİR PARÇAMIZ Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İstanbul İl Müdürü İnal Önal Tekin de konuşmasında programa emeği geçen herkese teşekkür etti. Darülaceze Başkanı Aylin Çiftçi ise çok önemli bir gün yaşadıklarını belirterek, “Bu sarayda engellerin kalktığını gördüm.” dedi. Ünlü sanatçı Orhan Gencebay’ın eşi Sevim Emre de herkesin gönlündeki engeli kaldırarak engellilerin önünü açması gerektiğini belirterek, “Gözlerim yaşardı. Çok duygulandım. Engelli kardeşlerimize destek vermeliyiz. Onlara acımayalım, sevgi ile yaklaşalım.” diye konuştu. ENGELLİLERLE HALAY ÇEKTİLER Çekişmeli geçen yemek yarışmasında Türkiye, Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna Hersek, Kazakistan, İran, Pakistan, Ürdün, Katar, Tunus, Kosova, Makedonya ve Mısır’dan yarışmacılar hünerlerini sergiledi. Yarışmada iki kolu olmadığı halde ayaklarıyla yemek yapma becerisi olan İranlı yarışmacı Zohreh Etezadolsaltaneh yoğun ilgi gördü. İranlı yarışmacı ülkesine ait bir yemek yaptı. Yine Katar adına yarışan görme engelli İbrahim El Bahlade de şehriye yemeği pişirdi. Yarışmacılar mutfakta hünerlerini sergilerken, ünlü sanatçı Niran Ünsal da mini bir konser verdi. Engelli kursiyerler de Jale Parıltı’nın söylediği şarkılar eşliğinde halay çekerken Sevim Emre de onlara katıldı. birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 11 Bir Kitap Kör Topal Giden Bilim “Engeloji” Aliye Yücel ve yeni çıkan kitabı “Engeloji” üzerine konuştuk... MELİKE NUR ÇEP Merhaba, kendinizi bize tanıtır mısınız? B ursa’nın Mustafakemalpaşa ilçesinde doğdum. 9 aylık iken çocuk felci geçirdim. Bu nedenle bedensel engelliyim. İlk, orta ve lise öğrenimimi Mustafakemalpaşa’da tamamladım. Üniversite öğrenimi için İstanbul’a geldim. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunuyum. Mezun olduğum yıllarda engelliler öğretmenlik yapamıyordu. Bu nedenle öğretmen olduğum halde mesleğimi yapamadım. Sevdiğim bir alan olduğu için medya sektöründe çalışmaya başladım. 1989 – 1990 yıllarında Kadın ve Aile Dergisi’nde editör olarak; 1991 – 1994 yılları arasında engellilere yönelik Yaşama Sevinci Dergisi’nde editör, yine engellilere yönelik hazırlanan ve TRT’de yayınlanan Her Şeye Rağmen programında yapım yardımcısı olarak çalıştım. Küçük yaşlarda arkadaşlarım koşup oynarken, ben mecburen evde oturduğum için mi kitap okuyorum diye düşünsem de seviyordum okumayı... Öyle ya, bazı şeyler zorla olmuyor. Çocukken kitapları büyük bir keyifle okurdum. Anılarımın en önemli anları yeni bir kitabı elime aldığım zamanlara aittir. Okuma sevgim Kemalettin Tuğcu ve Eflatun Cem Güney’in kitaplarını, Doğan Kardeş Dergilerini ve çizgi romanları okumamla başladı. Sonra da klasikleri, yerli ve yabancı edebiyatçıların eserlerini okumaya devam ettim. Yazmaya gelince “yazacağım, yazayım” demekle olmuyor. Söyleyeceği bir şeyleri varsa yazabiliyor insan... Engelli olmam okumama sebep olduysa da, 1994-2010 yılları arasında TGRT’de; Metin Yazarlığı, Yapım - Yönetim Yardımcılığı (Kadın ve Sağlık Programlarında), TGRT - Basın ve Halkla İlişkiler Basın Tanıtım Sorumlusu ve TGRT HABER Medya Sorumlusu olarak görev yaptım. engelleri yazmam tesadüf olmamalı... Bu konuda 2010 yılından bu yana da Beyazay Derneği ve İŞKUR’un ortak projesi olan engelli istihdamına yönelik Engelli Kariyeri’nde Değerlendirme Uzmanı olarak çalışmaktayım. Engellilik hakkında; kişisel olarak ve çevremde Bu arada engellilere yönelik çeşitli projelerde çalışmıştım. 2011 yılında yazmaya başladığım halen yazmaya devam ettiğim engelli ve engelliliğe yönelik kişisel bir blogum var. 12 Okumak ve yazmak size ne ifade ediyor? birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 anlatacağım çok şey varmış ki yazıyorum! Kişisel bir blogunuz var. Blog yazarlığı nasıl başladı? gözlemlediklerimden edindiğim fikirlerim vardı. Maalesef engellilik yanlış biliniyor, engelliler yanlış tanınıyordu. Hep “Bunu doğru anlatmalıyım” diye düşünürdüm. Bir gün deneme amacıyla açtığım bloga bu konuda paylaşmak istediklerimi yazdım. İlgi görünce de devam ettim. Blog yazarlığı serüvenim işte böyle başladı. Her yazı yazan kişi yazılarının beğenilip, takdir görmesini istese de; galiba esas istediğim engelliliği doğru tanımlayıp, bir farkındalık ortaya koymaktı. Blogumda engelli ve engelsiz herkese seslenmek istedim. Bu nedenle konularımı; araştırarak, özenle ve günceli yakalayarak seçmeye çalıştım. Bir kişi bile blogumu okusa ve engelliyi yanlış tanıdığının farkına varsa benim için çok önemliydi. Yazdıklarımın bir gün kitaplaşacağını hayal ettim. Engeloji ile gerçeğe dönüştü. Yazdıklarımı derleyip düzenledikten sonra yayınevimin koordinatörü Hasan Feyzi Giray ve editörüm Melike Nur Çep ile isim arayışına girdik. Ben hep kitabın adının bir cümle olmasını düşünüyordum. Aklımda şöyle bir isim vardı. “Topal Demesinler Diye.” Bu isim bir yazımı konu alan Mehmet Ali Birand ile ilgiliydi. Ama beni de anlatıyordu. Sonra tek kelime ve farklı bir isim olması gerektiğine karar verdik. O andan itibaren yayınevinden bir süre istedim. Sonunda Engeloji’yi buldum. Hiç kullanılmamıştı, farklıydı ve anlamlıydı. Engelliyi doğru anlamak bir bilimdi! Engeloji’de bunu anlatıyordu. Alt başlık olarak da “Kör Topal Giden Bilim” dedim. Çünkü engelliler yanlış biliniyor ve tanınıyordu. Kitabınızın hangi bölümlerden meydana geliyor? Hakkında bilgi verebilir misiniz? Engeloji bir bütün olarak engelliyi ele alsa da kendi içinde farklı kategorilerden meydana geliyor. Engelliyi yanlış tanıma, bazı engelli gerçekleri, çocukta engelli algısı, sinemada engelli olgusu, örnek engelliler, dinimizde engelliye bakış ve sporda engelliler bölümleri yer alıyor. alanda unutuluyor. Üstelik empati konusunda başarılı değiliz. Engelliye yanlış baktığımız için onların hayatını zorlaştırıyoruz. Engelliler yaşadığı her türlü zorluğun üstesinden geliyor. Ama toplumun yanlış bakışı onların hayatını zora sokuyor. Bu sosyal dışlanmanın artık ortadan kalkması gerekiyor. Bunu da engelli engelsiz hep beraber başaracağız. Kitabımın da bu konuya katkısı olacağına inanıyorum. Genç yazarlara, yazmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir? Öncelikle okumak. Çok okumak... Ancak her çok kitap okuyan bir şeyler yazabilir diyemeyiz. Ama okumadan da yazmak pek mümkün değil. İçten geldiği gibi ve samimi yazmalı. Bilinen bir konuda yazılmalı. Yoksa okuyucuya, karşı tarafa geçmez. Yazdıktan sonra bir süre bekleyip sonra okumalı. Çünkü mutlaka değiştirilecek bir şeyler çıkar. Araştırma yapmak da çok önemli. Bilinen bir konuda bile yazarken araştırmadan yazmamak gerekir. Teşekkür ederiz. Son olarak söylemek istedikleriniz nelerdir? İnsanları kategorize etmeden olduğu gibi kabul etmek gerektiğini söyleyebilirim. Böylece her alanda işler ve ilişkiler kolaylaşır. Bir de her şeyin bizler için bir imtihan olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız. Hayata böyle bakarsak daha huzurlu oluruz. Ben de size çok teşekkür ediyorum. Bölümler farklılık gösterse de varılmak istenen nokta hep aynı: Engelli farkındalığı... Engeloji bedensel eksikliklere odaklanmak yerine yeni bir bakış açısı getiriyor. Engelli ve engellilik üzerine yazıyorsunuz. Bu konuda kısaca neler söyleyeceksiniz? Bu konuda söylemek istediklerimi yazdım ve yazmaya devam ediyorum. Engellisi, engelsizi herkes toplumun bir parçası... Ancak engelliler pek çok birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 13 Bunlar da Yaşanmış! Görmeyenleri Böyleyse İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğünde şube müdürlüğü yaptığım günlerdi. Yine bir şube müdürü olan Ayşe Hanım’la odalarımız yan yana olduğu için sık sık görüşebiliyorduk. Ayşe Hanım benimle ilgili bir hatırasını şöyle anlatıyor: “O günlerden birindeydi. Yabancıların olduğu bir toplantıda Halis Bey İngilizce olarak bir şeyler anlatıyordu. O kadar güzel anlatıyordu ki bir arkadaş kulağıma eğilip şöyle dedi; ‘Bu yabancı misafirler şimdi düşünecekler ki, bu milletin gözü görmeyenleri bu kadar İngilizce biliyorsa görenleri ne kadar biliyordur kim bilir?’ Hâlbuki gözleri görmeyen Şube Müdürümüz Halis Bey’den başka salonda İngilizce bilen yoktu.” Ben de Görmüyorum İlkokuldan arkadaşım Cemil, bir gün trende çorap satan bir satıcıya rastlar. Satıcıyı yanına çağırıp bir çorap almak ister. Elleriyle çorapları bir süre inceledikten sonra bir çiftini eline alıp: “Bu ne renk?” diye sorar. Satıcı şaşırır: “Siz görmüyor musunuz?” der. Cemil cevap verir: “Evet görmüyorum.” Bu defa satıcı ilave eder: “Ben de görmüyorum da!..” 14 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 Adresi Sipariş mi Verdin? 5 yıl yaşadığım Üsküdar Türkân Sabancı Görme Engelliler Okulu lojmanından sürem bitince ayrılmak durumunda kalmıştım. Kiraya çıktığım yeni evim, Ümraniye’de şimdilerde Tantavi Mahallesi olarak anılan mahalledeydi. Fakat enteresan bir adresim vardı. Telefon başvurusunda bulunmak üzere Telekom’a gitmiştim. Yıl 2002 idi. Ama hâlâ telefon bekleme sıraları sürmekteydi. Ben beklerken sırası gelen insanlar görüşüyorlar ve şöyle konuşmalar işitiyordum: Vatandaş: “Yahu beyefendi ben bir yıldır telefon bekliyorum.” Görevli: “Anladım siz yeni başvurmuşsunuz.” Vatandaş: “Bir yıl diyorum beyefendi koca bir yıldır bekliyorum.” Görevli: “Olabilir efendim yeni sayılır, üç yıldır bekleyen de var.” Neyse, bu konuşmalardan sonra sıra bana geliyor. İşlemlerimi yaparken görevli bana soruyor: “Adres nedir?” Ben adrese başlıyorum: “Atatürk Mahallesi.” “Evet.” “Köroğlu Caddesi.” “Evet.” “Köroğlu Apartmanı.” Bir sessizlik oluyor. Görevlinin nefes alışından, boğazından gelen kıkırtılardan gülmek istediği ama ayıp olur diye gülemediği mesajını alıyordum. Görevliye yardımcı olmak adına: “Beyefendi gülebilirsiniz, rahat olun!” dedim. Adam gerçekten de gülmeye başlıyor ve diyor: “Yahu güzel ağabeyim, bu adresi sipariş mi verdin?” Öyle ya, Köroğlu’yla dolu bir adres ve karşısında bir görmeyen adam... Ben ise Allah’tan adres veriyordum, ya bir de tarif veriyor olsaydım, “Köroğlu Gıda’yı geçince…” de diyecektim. Buradaki öyküler, Halis Kuralay’ın kaleme aldığı Kör Öyküler isimli İlmek Kitap’tan çıkan yaşanmış olayların anlatıldığı eserden alınmıştır. birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 15 Bizim Mekânlar Engelliler Sarayı’nda Neler Oluyor? MUSTAFA GÜRSES H er zaman tartıştığımız ve ortak bir noktada buluşamadığımız bir konu vardı. Aklınıza ilk gelen şey siyaset mi acaba? Hayır, siyaset değildi. Bizim aramızdaki bağ o kadar güçlüydü ki ne siyaset ne de hiçbir şey bizi birbirimizden ayıramıyordu. Yine de fikir birliğine bir türlü varamıyorduk. Benim sunduğum fikre o, onun sunduğu fikre de ben katılmazdım. Her ikimizde engelimizle oldukça barışık olup birimiz %100 görme engelli birimizde %100 yürüme engelliydik. Her şeye rağmen mutlu olmak için çabalıyorduk. Her ikimiz birbirimize kendi engelinin daha hoş ve üstün olduğunu kabul ettirmeye çalışıyordu. 16 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 Kendi aramızda söylemekten rahatsızlık duymadığımız bir şekilde birimiz körlüğümüzle birimiz ise sakatlığımızla övünüyordu. Kör ve sakat ibarelerini kesinlikle hiçbir rahatsızlık duymadan kendi aramızda kullanmaktan kaçınmıyorduk. Durumu daha içselleştirmek ve empati kurmak adına kör olan Mustafa, bir gün tekerlekli sandalyeye oturdu sakat olan Mikail de başka bir gün eline bastonu aldı ve bir araya gelmemizi sağlayan Engelliler Sarayı’nın ilk katında bir gezintiye başladı. Mustafa, tekerlekli sandalyesinde oturan, eline bastonu alan ve gözlerini kapatan Mikail’i sandalyesinin arka kollarından tutarak götürüyordu. Mikail, bastonu bir kör kadar pratik kullanamadığından ve sandalyesini süren şoför Mustafa’nın da ehliyeti kör bir kasaptan aldığından gezintinin sonu pek sağlıklı bitecek gibi görünmüyordu. Nitekim koridorda tak tuk seslerinin eşliğinde ve saray ahalisinin tebessüm dolu imalı bakışlarına maruz kalarak ilerliyorduk. Karşılaştığımız arkadaşlar ve hocalarımız bize “kör müsün? Önüne bak! Ehliyeti nereden aldınız?” diye tatlı takılmalarda bulunuyorlardı. Yolculuğumuza sarayın koridorlarında devam ederken köşeyi dönüyorduk. Şoför, biraz gaza basmış ilerlerken oflama puflama haykırışlar, sandalyenin ani durmasıyla koridorda yankılanıyordu. Bastonumuz ve ani fren yapamayan sandalyemiz koridorda bizi fark etmeyecek kadar çok koyu sohbete dalmış olan birkaç hocamızın ayaklarına darbeler indirmiş ve canlarını yakmıştı. Bunun neticesinde değerli hocalarımızdan birinin ayağı şişiyor ve haklı bir azar işitiyorduk. Sakat arkadaşından sonra görme engellimiz, sarayda bir hafta sonu tekerlekli sandalye bulup sakat arkadaşının direktifiyle boş koridorda bir bastonu elinde diğer eliyle de sandalyeyi sürerek sakat arkadaşının neler yaşadığını hissetmeye çalışıyordu. Hem sandalyeyi sürmenin hem de bastonla yönünü bulmanın zorluğunu yaşayan Mustafa, daha fazla sandalye üzerinde oturmak istememişti. Hareketliliğe alışan ve yerinde durmayan Mustafa’nın da günün büyük bir bölümünü sandalye üzerinde geçirme fikrini aklına getirmesi, karnında karıncalar uçuşmasına sebep oluyordu. Tamam! Güzellikleri, ana babamızı, sevdiklerimizi, kuşları, çiçekleri, böcekleri, güzel kızları, yıldızları, tehlikeleri vb. göremiyordum fakat bastonumla özgürce yürümek, zıplamak, hareket etmek bana cazip geliyor Mikail arkadaşım gibi gideceği binalarda acaba asansör ve rampa var mıdır? Endişesini duymamak beni rahatlatıyordu. Bir gün Engelliler Sarayı’nın kantinindeki bilardo masasında oynayan Mikail ve oyun arkadaşlarını görünce içim cız etmedi değil. Nasıl olmasın bilardo oynamayı hep heves etmişimdir ve her gün şahit oluyorum ve önünden geçiyorum fakat oynayamıyorum. Sanırım Mikail, o oynayamamamın getirdiği ızdırabın gözümdeki yansımasını görmüş olmalı ki gel körüm! sana öğretmeye çalışayım dedi. Ben de büyük bir sevinçle bilardo masasının yanına gidip Mikail’i pür dikkat dinlemeye başladım. Elbette bilardoyu öğrenmem pek mümkün değildi ama hiç değilse bilardo topuna vurma şerefine nail olmakta beni son derece bahtiyar edecekti. Mikail ilk ola- rak ıstakayı nasıl tutmam gerektiğini parmağımın üzerinden ıstakanın ucuyla topa nasıl nişan almam gerektiğini körlemesine elinden geldiği kadar anlatıyordu. Evet, o an gelmişti ilk nişanımı almıştım içimden diyorum ki ya bu ıstaka bu kadar büyük müydü? Kolumun ve parmaklarımın titremeye başladığını hissediyordum. Istakayı biraz geri çekip masada duran topun arkasındaki parmaklarımın üzerinden topa nişan almış ve hamlemi yapmıştım.. O da ne! Çat diye bir ses… Evet başardın Mustafa galiba dedim içimden topa vurduğumdan emindim. Mikail’den ve masanın etrafındaki kişilerden şaşırdığını belli eden nidalar yükseliyordu. Mikail, “Bravo körüm kör talihin yanında! Deliğe topu gönderdin” dedi. Ben de o an inanamadım buna belki beni mutlu görmek adına Mikail’in bunu söylemiş olabileceğini düşündüm. İnanmaktan başka şansım yoktu. Artık ilk denemede üstün bir başarı gösterince bu gazla beni kimse tutamaz dedim. Mikail’e seslenerek “artık bu bilardoyu da körler oynayabildiğine göre siz sakatların bir artısı kalmadı” dedim ve birkaç deneme daha yaptım ama ilk denememden sonraki denemeler hüsranla sonuçlandı. Her denememde ıstaka topu ıska geçiyordu. Her başarısız girişimden sonra daha da hırslanıyordum. Istakayı elime aldım top masanın üzerinde diğer toplar dizilmiş bir şekilde sol elimin parmakları topun arkasında uygun duruşunu almış ve sağ kolumdaki ıstakayı sol elimin parmaklarımın arasından topa nişan alacak şekilde tutuyordum. Hırs küpüydüm bu sefer topu değil masa deliğine öyle bir hızda vuracaktım ki fizana gönderecektim. Topa ve ıstakaya odaklandım ve bir hışımla ıstakayı hızlı vurmak için geriye doğru çektiğimde o da ne! Ah vah sesi… O an nişan aldığım masadaki top hareket ettiği için topu eski yerine getirmek üzere topa doğru yönelen seyircilerden birinin göğüs kafesine ıstakanın arkası hızla çarpmıştı. Acaba yapabilir miyim bu işi? Diye yola çıktığım bilardo maceramı sancılı bir sonla bitirme kararı almıştım. Tamam dedim Mikail! Istakayı bilardo masasına hayal kırıklığının getirdiği bir duygusallık içerisinde fırlatırken “eeeh canım her şeyi de körler yapamaz ki bilardo da eksik kalsın” dedim. Evet biz kendi aramızda tatlı iddialaşmamıza devam ederken size de soralım dedik. Kör ya da sakat olmak şartıyla dünyaya tekrar geleceksiniz denilirse bizim seçimimiz belli peki ya sizin? birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 17 Doğal ve Sağlıklı Yaşam Mucizevi Bitki Çörek Otu senem önal Çörek Otu T ürkiye’nin hemen hemen tüm bölgelerinde ve dünyanın birçok ülkesinde yetişen ince yapraklı, yaklaşık 40 cm boylarında, otsu tarla bitkisidir. Çörekotu diye kullandığımız küçük siyah tanecikler; bu bitkinin dallarında yetişen kapsül içindeki tohumudur. İnsan vücudunda basit nezleden kansere kadar oluşan bütün hastalıklarda vücut kendini korumak ve hastalıklarla başa çıkmak için bağışıklık sistemini çalıştırır. Hz. Muhammed (sav): Ölüm dışında hiçbir hastalık yoktur ki çörek otunda onun için bir deva bulunmasın.”(Buhârî, tıb 7.- Tirmizi tıb 5.- Muslim selam 89) buyurmuştur. Pratikte hangi miktarda, ne 18 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 şekilde ve nasıl kullanılacağı konusunda çok değişik bilgiler mevcuttur. Nasıl kullanılacağı konusunda yazılan bilgiler genellikle araştırma ve tecrübeye dayanmayan alıntılardır. Tıbbi araştırmalarda ise çörekotu yağı, tozu veya ekstre şeklinde değişik kompozisyonlarda kullanılmaktadır. Çörek Otunun Faydaları • Çörek otu kullanımı bağışıklık sistemini güçlendirir. • Cancer ImmunoBiology araştırma merkezi tarafından yapılan çalışmada, Nigella sativa da kemik iliği ve bağışıklık hücrelerini artırıcı bir madde tespit edilmiştir. • Antioksidan özelliği vardır. • İltihap oluşumunu engelleyici etkisi vardır. • Çörek otunun içindeki iltihap önleyici, madde eklem iltihabı için yararlıdır. • Prostat ve meme kanserini yavaşlatıcı etkisi bulunur. • Karaciğeri koruyucu özelliği çörekotu faydaları içindedir. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırma karaciğer kanserine karşı koruyabileceğini göstermiştir. • Kandaki şeker miktarını düşürücü etkisi vardır. İnsülin salgılamasını sağlayan pankreasta beta hücrelerini harekete geçirdiği gözlemlenmiştir. • Almanya’da yapılan bir araştırma çörek otunun alerjik rahatsızlıklarda kullanılabileceğini göstermiştir. • Almanya’daki araştırmada bronşitli astım, allerjik astım, bahar nezlesi rahatsızlıklarına yönelik yapılan çalışmada çörek otunun ciddi oranda fayda sağladğı gözlemlenmiştir. • Mide zarını tahriş eden etkenlere karşı mide zarını korur. • Çörek otunun kullanımı nefes borusu adalesini genişletme etkisinden dolayı nefes darlığında yararlıdır. Kalp sağlığını koruyucu etkisi çörek otunun faydaları arasındadır. • Çörekotu içinde bulunan timokinonun kalp rahatsızlıklarına yol açan homosistein oranını düşürdüğü gözlenlenmiştir. • Vücutdaki homosistein düzeyi, besinlerle alınan folik asit, B6 ve B12 vitaminlerinin dışında genetik faktörlere ve hormonların etkisine bağlı olarak düzenlenir. Homosistein seviyesi yüksek olan kişilere, folik asit, B6 ve B12 vitaminlerinin kullanımı öneriliyor. Deneysel çalışmalar çörekotu tohumları ve uçucu yağın homosistein üzerindeki etkisinin folik asitten daha fazla olduğunu göstermiştir. birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 19 Engelli Dostu Teknolojiler Engelliye Kitap Okuyan Makine BAHTİYAR DİLEK Kendini ifade edebilme, eğitim, iş imkânı, hizmetler ve iletişimde engelliler için büyük önem taşıyor. Bu noktada yeni teknoloji ve hizmetlerin engellilerin kullanımına da uygun olması gerekliliği öne çıkıyor. T eknoloji, engelli insanların hayatlarında önemli bir role sahip. Yeni teknoloji ve hizmetlerin engellilerin kullanımına uygun olması önem taşıyor. Hayatı her alanda kolaylaştıran teknolojik ürün- 20 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 ler, engellilerin sosyal yaşama daha aktif katılmasını, eğitim ve iş hayatında önüne çıkan zorlukları aşmasını sağlıyor. Engelliye kitap okuyan makine Görme engelliler için üretilen sensörlü kitap okuma makinesi, renkli ya da siyah-beyaz herhangi bir basılı dökümanı (kitap, dergi, gazete ve fatura gibi) en fazla 5 saniye içerisinde sadece dokümanın sayfasını çevirerek okuyabiliyor ve kaydedebiliyor. Elektronik baston ve ultrasonik gözlük ağaç dallarından da koruyor. Geleneksel beyaz bastona 21. yüzyıl teknolojisinin entegre edilmesiyle oluşturulan, güvenlik ve Okumak istediğiniz yazılı materyali tarayıcıya yerleştirip, kapağı kapayıp ve “okuma” tuşuna basmanızla cihaz çalışmaya başlıyor. Cihazı okumayı istediğiniz noktada durdurup, yeniden başlatabilirsiniz. Okuma hızını, “hızlandırma” ve “yavaşlatma” tuşlarıyla istediğiniz düzeye getirmeniz de mümkün. Kitap okuma makinelerinin bazı modelleri, metinleri 10 dilde ve 15 farklı sesle okuyabiliyor. bağımsızlık kazandıran yeni nesil baston, ultrasonik titreşimlerle çevredeki nesneler hakkında görme engelli kullanıcıyı bilgilendiriyor. Baş hizasındaki ağaç dallarını veya kamyon aynalarını da bildirebilen titreşimli elektronik baston, nesnenin yönü ve yakınlığı hakkında bilgi vererek kullanıcıyı çevresindeki tüm potansiyel tehlike ve onların yönünden haberdar ediyor. Görme engellilerin baş ya da vücudunun üst kısmı çarpmalara karşı korumak için geliştirilen ultrasonik nesne algılama teknolojisine sahip gözlükler, kişilerin daha verimli, özgüvenli ve bilgi sahibi olarak yolculuk yapmasına imkân tanıyor. Yol üzerindeki nesneler, cihazın ultrasonik sensörleri tarafından algılanarak hafif titremelerle kullanıcıya iletiliyor. Nesneler yaklaştıkça titreme frekansı artıyor. Cihaz, baston veya rehber köpeklerle kullanabilecek ikinci bir yardımcı araç olarak tasarlanmış. birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 21 Oku-yorum Türk Romanının Üstadı TALHA YILDIZ Türk Edebiyatında Roman ve Hikâye R oman ve hikâye Türk Edebiyatına Tanzimat’la beraber girmiştir. Ondan önce mesnevi ve halk hikâyeleri, roman ve hikâyenin yerini tutuyordu. Tanzimat’la beraber Osmanlı’da büyük bir değişim başladı. Bunun neticesinde Batılı anlamda roman ve hikâye, edebiyatımıza girdi. İlk roman ve hikâyeler bu dönemde verilmiştir. Roman ve hikâyelerdeki konular, dönemin şartlarına göre genellikle aşk ya da Doğu-Batı çatışması üzerine olmuştur. Bu dönem roman ve hikâye konusunda ilk denemeleri Ahmet Mithat Efendi yapmıştır. Ancak bunlar teknik bakımdan kusur- 22 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 ludur. Türk Edebiyatında Batılı anlamda kusursuz roman olarak Servet-i Fünun döneminde yazılan Mai ve Siyah ve Aşk-ı Memnu kabul edilse de, bunlar Konusu Bazı insanların hevesleri uğruna manevi değerleri hiçe saymasının neticesinde nasıl bir hüsrana uğradıkları anlatılır. Gustave Flaubert, Emile Zola, Balzac gibi Fransız yazarların romanlarının birer kopyasıdır. Türk Edebiyatında roman ve hikâyeyi teknik bakımdan zirveye çıkaran isimlerden biri Ömer Seyfettin, diğeri ise Peyami Safa’dır. Her yazarın çıraklık ve ustalık döneminden eserleri vardır. Ancak Peyami Safa’nın çıraklık döneminde yazmış olduğu eserler bile günümüz yazarları tarafından taklit edilememiştir. Bu eserlerinden biri de Canan adlı romanıdır. Dil ve Üslup Bence roman ve hikâyede dil ve üslup oldukça önemlidir. Çünkü konu ne kadar güzel olursa olsun dil, üslup ve tasvirler iyi yapılmazsa okuyucu romana kendini kaptıramaz. İşte bu konuda Peyami Safa oldukça başarılıdır. Ben onun romanlarını okurken berrak bir denizde yüzüyormuş gibi hissediyorum kendimi. Tasvirler o kadar berrak ve açık ki bazen kendimi karakterlerin yerine koyuyorum. Bu da romanı bir şaheser kılıyor. Kurgu Romanın başkahramanları Canan, Lami ve Bedia üzerinden kurulmuştur. Ama yazar hikâyeyi öyle güzel bir şekilde dağıtmıştır ki romanın bütün kahramanları önemli bir yer teşkil eder. Romanda kahramanlardan birini bile çıkartırsanız roman alt üst olur. Romanın kurgusu bu kadar sağlamdır. Karakterler Yazar burada Doğu – Batı çatışmasını üç ana karakter üzerinden işlemiştir. Canan Türkiye’deki Batılı insanları temsil eder. Batı’nın giyim tarzını, konuşma şeklini ve ahlaki durumunu yansıtır. Şatafata düşkündür. Bedia manevi değerleri koruyan, Türkiye’deki gelenekçi insanları temsil eder. Sade giyinir ve süse düşkün değildir. Lami, o zamanlarda Doğu – Batı çatışmasının arasına sıkışmış ve bocalayan insanları temsil eder. Romanın sonunda da kendi değerlerinin daha iyi olduğunu acı bir şekilde öğrenir. Netice Tanzimat Dönemi’nden beri yazılmış Doğu- Batı çatışmasını işleyen çoğu romanı okumuşumdur. Ama hem dil olarak, hem de kurgu ve üslup anlamında beni bu kadar etkileyen bir başka romanla karşılaşmadım. Benim için Peyami Safa, Türk romanının üstadıdır. Bilgi Kutusu Paha Biçilmez Yardım ALİYE YÜCEL B azen bir filmde, bazen bir haberde engellilere yardım eden hayvanları görmüşsünüzdür. Engellilere en çok yardım ve hizmet eden hayvanların köpekler olduğunu görüyoruz. Ancak kedi, maymun, kuş, at gibi bazı hayvanlarda engellilere yardım için eğitilebiliyor. Köpekler; pek çok konuda eğitilebildiği gibi, engellilere yardım konusunda da eğitilmiş. Bu uygulama 1915 yılında, 1. Dünya Savaşı’nda gözlerini kaybeden askerlere yardımcı olmak amacıyla Almanya ve Fransa’da başlatılmış. Daha sonra köpeklerin eğitildiği bu merkezler çoğalmış. 24 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 Yardımcı köpekler; engellilerin yetersiz kaldığı durumlarda bazı şeyleri yaparak ve engellilerin bazı ihtiyaçlarının karşılayarak onların hayatını kolaylaştırıyorlar. Köpekler önceleri görme engellilere yardım için eğitilse de; günümüzde bedensel, işitme ve zihinsel engellilere de yardım edebiliyorlar. Ayrıca bazı süreğen hastalıklar için eğitilen köpekler de var. Bu köpekler; hizmet köpekleri, rehber köpekler, asistan köpekler, terapi köpekleri gibi çeşitli isimler alıyorlar. Rehber köpekler; görme engellilere evde, dışarıda, asansörde, merdivenlerde, sokakta, caddede ve her yerde yardımcı oluyorlar. İşitme engelliler için eğitilmiş olan köpekler ise kapı, telefon, alarm çaldığında, bebek ağladığında, anormal bir ses duydukla- rında, biri sahiplerine seslendiğinde onları uyararak yardımcı oluyorlar. Hizmet köpekleri ise bedensel engelli, tekerlekli sandalyede yaşayan veya hareketlerinde kısıtlama olan kişilere yardım ediyor. Bu köpekler; evdeki kapı, dolap ve çekmeceleri açabiliyor. Işıkları açıp, kapatabiliyor. Kirli çamaşırları makineye atıp, yıkandıktan sonra boşaltabiliyor. Bazı eşyaları taşıyabiliyor. Yerden bir şeyi alıp verebiliyor. Çöp atabiliyor. Alışverişte yardım ediyor. Tekerlekli sandalyeleri çekebiliyor. Oturan birine, ayağa kalkması için yardım edebiliyorlar. Bu eğitimi alan köpekler engelli sahipleriyle 24 saat birlikte yaşıyor, her yerde birlikte dolaşıyor. Sinema, tiyatro, lokanta, otel gibi pek çok yere onlarla birlikte girebiliyorlar. Köpeklerin üzerinde “Hizmet köpeğidir. Lütfen sevmeyin!” yazan uyarıcı giysiler oluyor. Böylece kimse onlara dokunamıyor. Köpeğin tüm dikkati sadece sahibinde ve yapacağı işlerde oluyor. Yardımcı köpekler, pek çok ülkede yaygın olarak kullanılıyorlar. Bu köpeklerin eğitimine; önce onları sosyalleştirerek başlanıyor, sonra ondan beklenilen aktiviteler öğretiliyor. En sonunda da sahipleriyle beraber bir eğitime tabi tutuluyorlar. Yurt dışında bu eğitimler Sivil Toplum Kuruluşları tarafından yapılıyormuş. Türkiye’de bilinen bir uygulama değil. Bunu yapan bir Sivil Toplum Kuruluşu da maalesef yok. Ülkemizde de bazı kişi ve kurumlar bu uygulamayı yapmak istese de proje bazında kalmış, hayata geçememiş... Gelelim engellilere yardım eden diğer bazı hayvanlara... Amerika’da Capuchin cinsi maymunlar bedensel engellilere yardımcı olmak üzere eğitiliyor. Bu maymunlar Boston’da Yardımcı Eller Derneği’nde eğitim alıyor. Dünyada bedensel engellilere yardım etmesi için maymunlara eğitim veren başka yer de yok. Maymunlar gördüğünü yapan hayvanlar. Bundan yola çıkarak insanları taklit etmesi sağlanıyor ve bu şekilde eğitiliyorlar. Maymunlar ışıkları, televizyonu, müzik aletlerini açıp, kapatabiliyor. Engellinin gözlüğünü takıp, kitap sayfalarını çevirebiliyor. Telefon ve kumanda aletlerini getirebiliyorlar. Meşrubat şişesini açabiliyor. Bu eğitimler için uzun bir süreç gerektiğini tahmin edebiliriz. Ancak gelinen sonuç çok faydalı... Yardım hayvanlarından biri de minyatür atlar. Çok yaygın olmasa da bu atlar görme engellilere, aynı köpekler gibi kılavuzluk yapabiliyorlar. Onlara yol gösterici olarak kullanılıyorlar. Çoğu yerde köpek yerine bu atlar tercih edilebiliyor. Özellikle de köpeklerin girmesinin uygun görülmediği bazı ortamlarda... Ayrıca atlar, engeli çocukların fiziksel ve psikolojik gelişimleri için de kullanılıyor. Biliyoruz ki, hayvanlar sahiplerini, sahipleri de hayvanlarını çok severler. Aralarında daima güzel bir bağ oluşur. Bunun pek çok örneğini görüyoruz. Ama buradaki iletişim ve paylaşım bambaşka... Böyle bir hayvana sahip olmak ne büyük bir şans... Örneğin; normal bir kişi için düşen eşyayı yerden almak çok basit bir harekettir. Oysa tekerlekli sandalyede yaşayan, hareket zorluğu çeken biri için (hele de yalnızsa) ne çaresiz bir durumdur. İşte o an köpeğin ya da maymunun onu yerden alıp uzatması ne güzel bir an, sahibi için de ne paha biçilmez bir yardımdır. birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 25 İftihar Tablosu Spastik Engelli Bir Stand Up Ustası FATMA ŞAHİN A yhan Yarıcı’yı ilk duyduğumda spastik engelliden stand-upçı mı olurmuş diye düşünüp iyice meraklanmıştım. Bir gösteri sonrası tanışma fırsatı bulduğum ve iyi ki tanımışım dediğim insanlardan biri oldu. Bana yepyeni ufuklar açtı. Bu arada gösterilerini mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum. Gülmekten karın ağrısı garanti. 26 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 Ayhan Yarıcı kimdir? Sakarya doğumluyum. Lise 1. sınıfa kadar okuyabildim. Çünkü okul arkadaşlarımla aramda 5 yaş fark vardı. Yaşıtlarım ilkokuldan mezun olurken ben ilkokula yeni başlıyordum. Bu yüzden uyumsuzluk yaşadım. Ayrıca kritik derslerdeki hocaların engelli bir birey ile nasıl iletişim kurması gerektiği mışı bir daha yapmak bana göre bir iş değil. Ya- konusunda hiçbir fikirleri olmayınca ben okulu bı- pılmayanı yapmak, denenmemişi denemek gibi bir rakmak zorunda kaldım. arzu içindeyim. Eğlendirmeyi seviyorum demiştim, Kendime ait bir işyerim oldu sonra. Boş vaktim çoktu. Bu yüzden derin derin düşünme fırsatım oldu. İçimdeki bir şeyler üretme dürtüsü ağır bastı. dram-komedi tarzını çok seviyorum. Şu an ürettiğim tüm projeler de bu kapsamda. Ülkemizde bir ilki daha gerçekleştirip, gerçek engelli birinin oyna- Sakarya’da açılan ilk özel radyo olan Genç Rad- yacağı ve komedi-dram türünde sitcom projelerim yo’ya bir sayfalık bir metinle işbaşı yaptım. Burada var. zaman içinde günlük yayınlanan 3 ayrı programın yapımcılığını yapmaya başladım. Sonra birileri yerel televizyondan bahsetmeye başladı. Ben de kendimi bu televizyonun kurucu elemanları arasında buluverdim. Televizyonculuk konusunda hiçbir bilgimiz Bu arada 1995 yılında bir ilk gerçekleşti ve bir TV dizisinde gerçek engelli bir oyuncu 13 bölüm ikinci başrol oynadı. Bilin bakalım o engelli kimdi?... olmadan Kanal54’te yayın yapmaya başladık. Daha Ben şu ana kadar hiç film çekmedim. Hep TV sonra ulusal televizyon kalitesinde yayın yapan Sa- programları, reklam filmleri ve klip çektim. Sinema karya Kent TV açılınca oraya transfer olduk. İşte filmi çekmek o kadar kolay olmuyor. Güven mese- burada neyin ne olduğunu gördük. Çok kıymetli lesi biraz. Engelliler için yapılan kısa film festivaline hocalar ile çalışıp gerçek bir televizyoncu nasıl olur 15 dakikalık film için bütçe bulamayan adam, 120 onu öğrendim. Önceleri işin inceliklerinin öğrenil- dakikalık sinema filmini nasıl çeksin. Dedim ya, diği teknik departmanda çalıştım. İşin iç yüzünü öğrendikten sonra ( montaj, dublaj, kamera, ışık vs. ) Program bölümüne geçerek program yapımcısı ve yönetmen olarak çalışmaya devam ettim. İlk programım kurduğum ekip ile birlikte yaptığımız kabare programı olan Komikaze oldu. Hep eğlence programları yapıp yönettim. Gece Nöbet, Heybe, Haftanın Yıldızı, Burcu İle Bir Saat… Eğlenmeyi ve eğlendirmeyi seviyorum sanırım. Türkiye’nin ilk ve tek engelli yönetmenisiniz yanılıyor muyum? güven meselesi. Birilerinin size güvenmesi lazım. Ancak o kavram şu an için bu ülkede maalesef bulunmuyor. Kent TV de çalışırken 4 bölümlük mini bir dizi çekmiştim. O da sabotaja uğradı. Ham kasetleri birileri silivermiş… Yönetmenlik yaparken bir köyde yaşadığınız trajı komik bir olay var onu okuyucularımızla da paylaşır mısınız? Evet, bu anımı gösterilerimde de anlatıyorum. Bu soruyu şöyle düzeltelim. İlk Serabral Palsy’’li Yine Kent TV’de çalıştığım yıllarda bir skeç çekimi yönetmeni diyelim. Çünkü engelli yönetmenler ko- için köy arıyorduk. Arkadaşlar sağ olsun bulmuşlar. nusunda açıkçası detaylı bir araştırma yapmadım. Doluştuk ekip minibüsüne doğru köye gittik. Ön- Bu yüzden kimseye saygısızlık etmeyelim. Ayrıca ceden haber verildiği için köyde karşılama heyeti da engelli yönetmen varsa ne kadar güzel. Bu ko- kurulmuş. Minibüsten bir indik. Köy muhtarı, köy nuda bir gurur kaynağımız daha olmuş olur. Keşke öğretmeni, köy imamı, köy tavuğu, köy ekmeği, sistem buna izin verse de sayılarımız çoğalsa. köy peyniri… Yönetmen Ayhan Yarıcıyı anlatır mısınız? Ne tür filmler çektiniz? Öncelikle yenilikçi biri olduğumu düşünüyorum. Tekrar projeleri pek sevmiyorum. Yani yapıl- Sıra ile tanışmaya başladık. Kameramanımız, Işıkçımız, oyuncularımız. En son ben. Yönetmen. Ben Yönetmen deyince; Muhtar şöyle bir baktı. O bakışın alt metnini derhal okudum tabi. birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 27 -“ Ulan bu da yönetmense… Ben de Keven Costner’ım.” dercesine baktı Muhtar. Çekim yapacağımız eve gittik. Orası daha bir faciaydı. Evde bir babaanne vardı ve kafayı bana taktı. Kadın durup durup; -“ Ah be yavrım, ah be kızanım. Bunu ne peşinizde getirdiniz? Ev de bıraksaydınız ya!” taya çıktı? Ve neden bu ismi tercih ettiniz? Çünkü sakat kelimesi özellikle engelli olmayanları rahatsız eden bir sıfat. Çok klasik olacak. Arkadaş ortamında muhabbet ederken çok eğleniyorduk. Ben başıma gelen bu trajikomik olayları anlatırken aklıma geldi. Bunları sahnede anlatsam nasıl olur diye. O yıllarda da Benim yönetmen olduğumu, ben olmadan bu stand-up yeni yeni başlıyor öncüsü de Cem Yılmaz. çekimin olamayacağını kendisine anlatamadık. Çe- Ben arkadaşlarımı kobay gibi kullanmaya başladım. kim bitti, artık evlere dağılıyoruz. Babaanne son vuruşu yaptı; 28 “Yüzyılın En Sakat Gösterisi “ nasıl or- Aklıma gelen komik olayları onlara anlatıyor, onlardan gelen tepkilere göre ya eliyordum ya da dağarcığıma atıyordum. Tek kişilik gösteri yapmaya -“ Bir daha bunu yanınızda bir yere götürme- karar vermem ile ilk sahneye çıkmam arasında tam yin. Bir şey olursa sizden bilirler” Bir an düşündüm. 4 yıl geçti. Yapmaya karar verdim ama bu iş nasıl “Bana daha başka ne olabilir ki” diye. yapılıyordu? Daha önce hiç tek kişilik gösteri izle- birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 memiştim. Yıllar önce Ferhan Şensoy’un Ferhangi İzleyicilerin ilk girişteki ve çıkıştaki Şeyler oyununu teyip kasetinden dinlemiştim. tepkileri arasında fark gözlemlediniz Tüm cesaretimi toplayıp 2000 yılında, yani yeni bir yüzyılın başlangıcında bu işi yapmaya karar verdim. Sloganını da Yüzyılın En Sakat Gösterisi-SPASTIC SHOW olarak belirledim. Bu slogan çok dikkat çekici aslında. “Sakat” kelimesi rahatsız edici mi? Bu algıya göre değişir. Günlük yaşamımızda tehlikeli, acayip, dikkat edilmesi gereken kişi ya da mi? Evet ise nedir bu farklar? Perde açılıp da ben kabak gibi ortada kalınca, beni ilk kez izlemeye gelenlerin yüz ifadesi beni çok eğlendiriyor. Birbirlerine bakıp “ Bu ne ya!..” der gibi bakmaları, “Buna mı o kadar para verdik, kendi paramızla sakata mı geldik” düşüncelerini yüzlerinden okumak hiç de zor olmuyor. Ama ilerleyen dakikalarda bu yüzlerdeki endişe ifadeleri olaylara “Çok Sakat“ diye başlarız konuşmaya. Bu yerini memnuniyete çeviriyor olması, beni her sefe- da onun gibi bir şey. Ayrıca “ sakat “ sıfatının kul- rinde bir kez daha mutlu ediyor. Çünkü istiyorum ki lanılmasını şiddetle kınayan bazı STK’ların tabelala- benim gösterimden herkes memnun ayrılsın. rında SAKATLAR DERNEĞİ yazması, bence benim sloganımdan daha manidar. Bunun için de elimden gelen çabayı gösteriyorum. Eğer seyirci gülme sinirlerini zamanında aldırmışsa. Ona yapacak bir şeyim yok… birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 29 30 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 Siz aynı zamanda babasınız. Engelli baba olmanın zorlukları nelerdir? Ya da böyle bir zorluk yaşadınız mı? Çocuk, özellikle erkek çocuk karşısında güçlü, tuttuğunu koparan kahraman bir baba ister. Benim En çok beğendiğiniz stand-up’çı ya da komedyen kimdir? Tolga Çevik’e bayılıyorum. Ata Demirer çok samimi geliyor bana. Cem Yılmaz’ı söylememe gerek yok sanırım. oğlum da böyle bir çocuktu. Ama zaman içinde biz bu krizi karşılıklı konuşarak aştık. Ben onunla Hayata hep böyle esprili yönünden mi birlikte neler yapabileceğimi, neler yapamayaca- bakarsınız. Bakış açınızı bize anlatır ğımı ve bunun sebeplerini anlattım. Kuralları baş- mısınız? tan belirledik yani. Şimdi ikimizde mutluyuz. Tabi Biz de sürekli laylaylom tadında yaşıyor değiliz. onu kucağıma alıp parka, bakkala götürememenin Bizim de derdimiz, kaygılarımız oluyor. Ama duru- ezikliğini ömrümce unutmayacağım, belki o da unutmayacak. Ama aramızdaki ilişki bunu örter nitelikte. Pratik bilgiler ve yöntemler konusunda onun kahramanıyım… Engelli sanatçı olmak zor mu? En büyük sıkıntınız ne oluyor bu alandaki? Hayata 1-0 yenik başlayan insanlarız biz. Biz yıllarca 1-1’lik skoru yakalamak için çalıyoruz. Ama maalesef bu skoru yakalayan engelli sayısı çok az. Ben hala 1-0 yenik mücadele ettiğimi düşünüyorum. Çünkü bu sektörde güven çok önemli. Bireysel mücadele ile belli bir seviyeye kadar gelip orada mun ciddiyetini algılayıp çözüm formülleri ürettikten sonra, bu olumsuzlukların mizahını çıkarmak daha kolay oluyor. Ama önce ciddiyet. Durumun farkında olmak. Mizahi bakış sonradan gelir. Öyle de olması lazım. Standup’çı olmaya karar veriğinizde çevrenizden aldığınız tepkiler nasıldı? Önce bu kararıma güldüler. Daha ne yapacağımı bilmeden. Şimdi yine gülüyorlar, bu kez yaptığım işe saygı duyarak.. Anlattıklarımı algılayarak... Engelli ya da engelsiz fark etmez özellikle gençlere neler tavsiye edersiniz? kalıyorsunuz. Onun da üzerine çıkabilmeniz için birilerinin sizi destekleyip bir üst basamağa itmesi, taşıması lazım. Gerçi bu kural her alanda geçerli. Bu sektörde geniş kitlelere hitap edecekseniz. Size Tavsiye edecek olanın aslında tavsiyeye ihtiyacı olması da ayrı bir komedi durumu da, neyse… Tavsiyem; Herkes akıllı olsun!... Yok, yok. Şaka. inanan bir yapımcı, organizatör, bir menajer. Sizi Engelli birey biraz daha relaks olmalı. Bu dün- kolunuzdan tutup uçuracak destekleyici bir medya yadaki her şey ve herkes ona karşıymış hissinden olması lazım. arınmalı. Daha girişken, daha sosyal olup yaşamın Bizdeki medya ile engelli bireyin ilişkisi sadece içindeki ona ayrılmış yeri bir an önce almalı. Eğer 3 Aralık ve 10-16 Mayıs Engelliler Haftası’ndan bu onu yapmazsa fizik kuralları devreye girer ve “ haftasına sürer. Onun dışında çok sıra dışı bir olay bir şeyin boşalttığı yeri başka bir şey doldurur” ku- olmalı ki engelliler medyada yer bulsun. ralı ile olası konumunu kaybetmiş olur. birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 31 Engelliler SAS Komandolarıyla Dalış Yaptı Cumhuriyetin 91. yılı münasebetiyle, Birlikte Daha Güzel Kampanyası Kapsamında Sualtı Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda ilk kez gerçekleştirilen anlamlı bir etkinlik düzenlendi. Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı’nın farklı engel grubundaki beş engelli kursiyer, SAS ve 1 sınıf dalgıç eğitmenleri eşliğinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Beykoz Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı Dalış Eğitim İskelesi’nde 8 metrelik derinliğe inerek dalış gerçekleştirdi. B irlikte Daha Güzel Kampanyası Kapsamında Bağcılar Belediyesi, Kastamonu Üniversitesi ve Sualtı Eğitim Merkezi Komutanlığı ile Sualtı Sporları Federasyonu anlamlı bir etkinliğe imza attı. Etkinlik programı kapsamında Bağcılar Belediyesi Engelliler Sarayı kursiyeri olan görme, işitme, fiziksel, zihinsel ve süreğen engelli kursiyerler Beykoz’daki Kurtarma ve Sualtı Komutanlığı Dalış Eğitim İskelesi’nde suya aletli dalış gerçekleştirdi. Sualtı Aletli Dalış Etkinliği öncesinde bir konuşma yapan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, anlamlı bir günde önemli bir programda buluştuklarını ifade etti. Geçtiğimiz yıl da Kastamonu Üniversitesi ile ortaklaşa düzenlediği “Birlikte Daha Güzel Maviye İlk Adım Projesi” etkinlik kapsamında Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın ve 5 engelli ile birlikte dalış yaptıklarını ifade eden Çağırıcı, şunları söyledi: “Eğer bir toplumda mutluluğu ve huzuru hedefliyorsanız, bireysel mutluluğa ulaşmanız gerekiyor. Engellisi, yaşlısı, kadını ve genci ile huzurlu bir toplum oluşturmanın yolu hiçbir ayırım ve farklılık gözetmeksizin birlikte hareket etmekten geçmektedir. Böyle anlamlı programlarda engellilerimize fırsat tanındığında neler yapabileceklerine de şahit oluyoruz. Onlar, kendilerini yük olarak görmekten ziyade faydalı insan olarak hissediyorlar. Bu programlar engelli kardeşlerimiz için aynı zamanda rehabilitasyon da olmaktadır.” Engelliler için her zaman en iyi projeleri hayata geçirdiklerini de kaydeden Çağırıcı, birlikte balık tuttuklarını, adalara gezi düzenlediklerini sözlerine ekledi. Kurtarma ve Sualtı Komutanı Deniz Kıdemli Albay İlhan Öcalan da 100 yılı aşkın geçmişi olan Komutanlıkta engellilerle birlikte dalış yapacak olmanın mutlulu- 32 birlikte daha güzel • sayı:01 - 2015 ğunu yaşadıklarını söyledi. Engelli ve engelsiz bireylerin birlikte yaşam kültürünü geliştirmek amacıyla düzenlenen etkinliğin önemine vurgu yapan Öcalan, “Böyle anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktan dolayı kıvanç duyuyoruz. Engelli kardeşlerimizin zoru başarma gayretlerini takdir ediyoruz. Başta Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı olmak üzere emeği geçen Kastamonu üniversitesi ile ailelere şükranlarımı sunuyorum.“ diye konuştu. Kastamonu Üniversitesi Merkez Müdür Yardımcısı Osman Sabri Kesbiç ise, üniversite olarak engelliler için çaba gösterdiklerini belirterek, “Bir sesli kütüphane inşa ediyoruz. Cumhuriyetin 91. Yılı kutlamaları kapsamında böyle bir etkinlik yapmaktan dolayı da mutluyum. Engellilere verilen değer refah toplumu için en önemli parametredir.” diye konuştu. SUYUN ALTINDAN TÜRK BAYRAĞI İLE ÇIKTILAR Konuşmaların ardından beş engelli kursiyer, SAS ve 1. Sınıf dalgıç eğitmenleri eşliğinde suya aletli dalış gerçekleştirdi. Engelli kursiyerlerin su altından aldıkları Türk Bayrağını tutmaları alkış topladı. Sekiz metre suyun altına dalan engelli kursiyerlerin heyecanlarını aileleri de coşkuyla yaşadılar. Tören sonunda başarılı bir dalı gerçekleştiren beş engelli suya dalış kursiyerine Çağırıcı, Öcalan ve Keskiç tarafından suya dalış sertifikası verildi.
Benzer belgeler
PDF Sürümü Sayı 2 - Birlikte Daha Güzel
Birlikte Daha Güzel Dergisi
“Hayatı Birlikte Paylaşıyoruz...”
Adı: Birlikte Daha Güzel Dergisi
Türü: 4 Aylık Süreli Dergi
Bağcılar Belediye Başkanlığı Adına Sahibi
Lokman ÇAĞIRICI
Belediye Başkan...