görüşme notları – 2008

Transkript

görüşme notları – 2008
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Amerika kötü oynuyor
GörüĢme Notları:
Amerika'nın Türkiye politikalarını sert bir dille eleĢtiren Öcalan, "Amerika çok kötü oynuyor. Amerika'nın Türkiye'nin
yararına hareket ettiği söylemi büyük safsatadır. Amerika politikalarının neticeleri ortadadır, her yerde kan akıyor,
birbirlerini boğazlıyorlar" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan 4 haftalık tecritten sonra avukatlarıyla görüĢtü. Edinilen bilgilere göre, sağlık
durumuna değinen Öcalan, "Sağlığıma iliĢkin Ģunları söyleyebilirim. Burnumdaki akıntı devam ediyor. Kullandığım
ilacın etkisiyle göz yaĢarması artıyor yine bu ilaçların etkisiyle sinüzit kanalları açılmıĢ. Ancak gözlerimdeki yaĢarma
devam ediyor. Diğer sağlık sorunlarım eskisi gibi devam ediyor." dedi.
"Kitaplar geliyor, alıyorum" diyen Öcalan, Ģöyle konuĢtu: "En son F.Braudel'in Maddi Uygarlık adlı kitabının III. Cildini
aldım. Bu kitabın sonunda bir kitap listesi var. Bunlar tarih araĢtırmalarıyla ilgili kitaplardır, önemlidirler. Burada
imkânım olsaydı ben de tarih araĢtırması yapardım. Cengiz Özakıner'in Dil ve Din adlı kitabını aldım. Bir kitabı daha
var Ġslamiyet'le ilgili, onu da okumak gerek. Otopsi Yayınlarından, Harun ReĢit zamanında Ġslami Ġlimler ile ilgili kitap
ile, Wallerstein'in Dünya Sistemi ile ilgili III. Cildini istemiĢtim. Gazeteleri de iki ay öncekileri okuyabildim. Hücre
cezasından dolayı ancak sıra geldi. Araya zaman girdiğinden dolayı gecikmeli veriliyor. Bugüne kadar sadece bir
adet Taraf ve bir adet de ġafak gazetesini verdiler."
YENĠ SAVUNMA YAZDIM
Yeni savunma yazdığını kaydeden Öcalan, sözlerin Ģöyle sürdürdü: "Bu savunmalarım, yaklaĢık 860-870 sayfadır.
Avrupa ve Atina davalarında bunları kullanacağız. Avrupa'daki yeniden yargılama dosyasına iliĢkin bir geliĢme
olursa ona da hazırlık yaparız.
Bu savunmamda Avrupa'yı da değerlendiriyorum. Ġki kısımdan oluĢuyor. Birinci kısım özgürlük, Ġkinci kısım
Ortadoğu'yu demokratikleĢmedir. Daha sonra tekrar yazmayı düĢünüyorum. Yazacağım kitapta Özgürlük
Sosyolojisi, Kürtler için demokratik çözüm ve Ortadoğu'da medeniyetler uzlaĢısını ele alacağım. Ulus-devletler
uzlaĢısı değil, medeniyet uzlaĢısı diyorum. Türkiye için de gerekli olan bir anti-tekel anlayıĢıdır. Türkiye'de bu
anlayıĢ zayıftır. Türkiye'ye üç Ģey gerekli ve bunlara iliĢkin adımlar atılmalıdır. Bir; anti-tekel anlayıĢ iki; demokratik
uzlaĢı. Üç; BarıĢ, savaĢa karĢı barıĢ."
ABD TÜRKĠYE‟YĠ DÜġÜNMÜYOR
Öcalan, Amerika'nın Türkiye politikalarını sert bir dille eleĢtirerek Ģunları söyledi: "Amerika çok kötü oynuyor.
Amerika'nın Türkiye'nin yararına hareket ettiği söylemi büyük safsatadır. Amerika politikalarının neticeleri ortadadır,
her yerde kan akıyor, birbirlerini boğazlıyorlar. Benim susmamı istiyorlar, ben susmayacağım. Bunları görüyorum ve
her zaman konuĢmaya devam edeceğim. Aslında bu planlar, Ġngiltere'nin planlarıdır. Ġngiltere'nin politikaları daha
derindir. Ġngiltere, Fransa ihtilalini dahi kontrol etmiĢtir. Fransız ihtilalini açığa çıkararak, Fransa'yı denetimi altına
almıĢtır. Bu bir Ġngiliz planıdır. Daha sonraları Napolyon, Fransa'yı Ġngiltere'nin kontrolünden almıĢtır. Ancak ihtilalin
baĢlangıcı böyledir. Ġngiltere Avusturya'ya karĢı da Prusya'yı destekleyerek sahneye çıkarmıĢtır. Osmanlı
Ġmparatorluğu'nu iki yüz yıl uğraĢtırmıĢ, Osmanlı'ya karĢı da Ġttihat ve Terraki'yi desteklemiĢtir. Türkiye'de de ittihat
terakki kadroları çok etkilidir, az olmalarına rağmen etkilidirler. Amerika gerçekte Türkiye'ye yardım etmiyor.
Türkiye'yi iki kutup olarak bir yere bağlamıĢlar. CHP-Baykal sonuna kadar Ġsrail'e bağlıdır, AKP de Suudilere
bağlıdır. Ġngiltere, bunları çoktan hazırlamıĢ, Hollanda Kraliçesi, Türkiye'ye geldiği zaman ilk ziyaretini Kayseri'ye
yapmıĢtı. Abdullah Gül de Kayserili. Bunlar boĢuna Kayseri'yi ziyaret etmedi. Kayseri'de bir mezhep var, Protestan
bir mezhep, yani Ġslamiyet'in Protestan tarzı bir mezhebi, orada bir ulema da var. Bugünkü durum o zamandan
planlanmıĢtır. Güney Kürdistan'da da Arap emirlikleri gibi bir oluĢum ortaya çıkarıyorlar. Kuveyt gibi. Özellikle Katar
gibi yapılanma ortaya çıkıyor."
KEMALĠZME OBJEKTĠF BAKIYORUM
Öcalan, Kemalizm konusunda ise Ģu değerlendirmeyi yaptı: "Ben Kemalizm'i bir olgu olarak ele alıyorum.
Kemalizm'e objektif bakıyorum. Yani bilimsel olarak inceliyorum ve "Atatürk Ģöyle Ģöyle yapmıĢtır" diye belirtiyorum.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Tarihi perspektiften bakıyorum. Dolayısıyla katıldığım ve katılmadığım, ağır eleĢtirdiğim yanları var. Etkilenme değil.
Kemalizm'le ilgili bilimsel gerçeklikler var, örtüĢtüğümüz ve örtüĢmediğimiz yönler var. Atatürk o zaman bilimi esas
almıĢ, o zamanın hâkim bilim anlayıĢı da pozitivizmdi. O zaman onların çoğu da pozitivistti. Yalçın Küçük de bu
konuları yazmıĢ ama her Ģeyi birbirine karıĢtırmıĢ. Atatürk o zamanlar "milli duygu" için tehlikeli gördüğü kesimleri,
iki kesimi dıĢlamıĢtır. Mustafa Suphi ve arkadaĢlarını öldürtmüĢ, Mehmet Akif'i ise Mısır'a sürgüne göndermiĢtir. Sait
Nursi'yi de Isparta'ya sürgüne göndermiĢtir. Ġngiltere 1922'den beri Türkiye'yi kontrolü altına almıĢtır. Tevfik RüĢtü
Ġngiliz yanlısıydı. Bekir Sami de Ġngiliz yanlısıydı, Avrupa'da Ġngilizlerle anlaĢtı. Bir Ģeyler yapmaya çalıĢtı, sonra
engellendi. Ancak daha sonra Atatürk'te Ġngiliz politikalarına teslim oldu, bir Ģey yapamadı. II. Dünya SavaĢı'ndan
sonra bazı milliyetçiler Amerika'da eğitildi. Son otuz yılda da demokratik güçler ezildi, hepimizi ezdiler, bizi de
ezmeye çok çalıĢtılar, Kürtler zaten ezilerek devre dıĢı bırakıldılar."
BENĠ KANDIRMAK ĠSTEYENLER YANILDI
Basında hakkında çıkan eleĢtirilere de değinen Öcalan, Ģu hususlara dikkat çekti: "Basın'da hakkımda zaman
zaman bazı haberler çıkıyor. Bunları anlıyorum. Çünkü ben oyunlarını bozdum. Ben, oyunbozan adamım. Daha iyi
anlaĢılabilmesi için 2004'e kadar yaĢadıklarımı özetle anlatayım. Sorgu döneminde benimle dört subay gelip
konuĢmuĢtu, Tabii ben onların kim olduklarını, neyi temsil ettiklerine iliĢkin doğru söyleyip söylemediklerini
bilmiyorum. Bana söylediklerini ben daha önce yazmıĢtım. Bunların hepsi ortadadır. Ġsteyen bu konuda daha önce
söylediklerime ve yazdıklarıma bakabilir. Galiba benim söylediklerim yüzeysel ele alınıyor. Bunlar Türkiye'de bir
kliktir. Ġki-üç milyar için her Ģeyi yapıyorlar, çıkarları bu birkaç milyar içindir, bu para etrafında fırtınalar
estirebiliyorlar. Bana iliĢkin bu söyledikleri yalandır, büyük yalanlardır. Üst düzey askerler gelip benimle görüĢtüler.
Ben o zaman o askerlere de söyledim. Beni bir çocuk gibi kandırmaya çalıĢıyorsanız çok yanılırsınız. Bu çok ağır,
dağ gibi bir sorundur. Bu soruna ciddi yaklaĢın. Birtakım taktiklerle bu iĢi hafife alırsanız altında kalırsınız. Siz taktik
yaparsanız ben de yaparım. Kimin güçlü çıkacağını zaman gösterir, dedim. Tabi ciddi yaklaĢmadılar, bazı taktiklerle
bu sorunun üstesinden gelebileceklerini sandılar. Ben onlara, sizler beni yıpratabilir, çıldırtmak isteyebilirsiniz, ancak
bu soruna ciddi yaklaĢın, demiĢtim. PKK'nin ne kadar güçlendiği ve güçlü olduğu ortadadır. Tabi ben sonuçta bütün
hücrelerime hakimim. Onlara sesleniyor ve Ģu çağrıyı yapıyorum; en bilgili saydığınız generallerinizi gönderin, gelsin
karĢıma benimle tartıĢsın, onlara anlatayım. Ayrıca hiç kimse beni etkileyemez."
DEMOKRATĠK MEDENĠYET UZLAġMASI
Demokratik medeniyet uzlaĢması öneren Öcalan, önerisine iliĢkin Ģu açıklamalarda bulundu: "Benim Kürdistan için
önerdiğim Demokratik Medeniyet UzlaĢısıdır. Ben ulus-devlet sistematiğini çözdüm, aĢtım bunu. F. Braudel'de bu
konuları çok iyi iĢlemiĢ. Wallerstein de bahsetmiĢ, ben, günümüzü de içine alarak değerlendiriyorum. Yeteri kadar
teorik çalıĢmalar var. KiĢilik olsun bir kiĢi bile yeter, bana bir kiĢi bile yeter. KiĢilik olduktan sonra üç beĢ kiĢi bile bu
iĢi iyi yürütür, iyi bir yere getirir. Sorun kiĢilik ve özgürlük sorunudur, özgürlüğe yoğunlaĢamama sorunudur. Bu
kadınlar için de böyledir. ÖzgürleĢme olmadan hiçbir Ģey olmaz. Buna aĢk da diyorlar. YanlıĢ anlaĢılmasın, aĢkı
küçümsemiyorum. Kaldı ki aĢk büyük bir Ģeydir, o kadar kolay değildir. Ortaçağ'da Kerem ile Aslı, Ferhat ile ġirin
gibi aĢk öyküleri ortada. Ferhat kırk yıl boyunca dağı deliyor yine de aĢka kavuĢamıyor. AĢk kolay bir Ģey olsaydı
ortaçağda baĢarılabilinirdi. Kaldı ki aĢk Ģimdi daha da zordur, Medya, aĢkı daha da ağırlaĢtırdı. Ben kızlara Ģunu
söylüyorum, özgürlüğü mü tercih edersiniz tecavüz kültürünü mü? Kızlara, beyninizi bir erkeğe takarak
özgürleĢemezsiniz, diyorum. Aynı Ģeyi erkekler için de söylüyorum. Kendinizi bir kadından kurtaramazsanız
özgürleĢemezsiniz, hiçbir Ģey elde edemezsiniz, baĢaramazsınız. Beyinleriniz özgürlüğe odaklanmadığı sürece
bunu gerçekleĢtiremezsiniz."
BĠNLERCE SĠYASETÇĠ YETĠġTĠRĠLSĠN
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Kürtler, birçok toplantı yapabilir, demokratik mücadelelerini güçlendirebilirler. Zaten
bunlar yasalara aykırı da değil. DevletleĢme ve ayrılma amacı gütmüyor. Daha önce buna iliĢkin değerlendirmeler
de yapmıĢtım. Benim söyleyeceğim Ģey Ģu; bu iĢ ciddiye alınmalıdır. Ġleriye dönük sürekli çalıĢılmalı. Hemen bir
demokrasi-siyaset okulu açılabilir. Yüzlerce binlerce siyasetçi yetiĢtirilmelidir. Kalıcı ve devamlı çalıĢacak bir
koordinasyon kurulabilir. BeĢ yüz kiĢi tutuklanırsa, beĢ yüz kiĢi daha yerine gelebilmelidir. Hatta gidenlerin yeri daha
fazlasıyla doldurulmalıdır. Ancak bu Ģekilde mücadelelerini yürütebilirler. Bunlar çalıĢmaları engellememeli, süreklilik
sağlanmalıdır. Yeteri kadar teorik çalıĢmalar da var. Öyle yapamadık, anlamadık gibi Ģeylerle karĢıma çıkılmasın.
Herkes çalıĢmalı çok çalıĢmalı. DTP'liler de Kürt demokratları gibi çalıĢamıyorlarsa Türk demokratları gibi
çalıĢabilirler. Burada söylemek istediğim her zaman bir alternatifinin olduğudur. Her zaman bir yol bulabilirler."
TÜRBAN TARTIġMASINDAN UZAK DURUN
Öcalan, sözlerini Ģöyle tamamladı: "Kürtler laik-türban çatıĢmasından uzak durmaya çalıĢmalı, sahte tarikatlardan
da sahte laikçilerden de uzak durmalıdırlar. Kürtler kesinlikle bu tür çatıĢmalardan kendilerini muhafaza edip
demokrasi ve barıĢ için çalıĢmalıdırlar. Halkımıza sesleniyorum; her türlü örgütlü dini yapılardan uzak durmalıdırlar,
hiçbir Ģekilde iliĢkilenmemelidirler, seçimlerde de bunlara oy vermemelidirler. Ġslamiyet barıĢ dinidir. Camiye gittikleri
zaman müftüye, "müftü bey, bugün hutbende demokrasi ve barıĢ için ne diyorsunuz?" diye sorabilmelidirler, birileri
çıkıp bunu dile getirebilmelidir. Çünkü camiler, Hz. Muhammed döneminde toplumun siyasal-sosyal sorunlarının
çözüm yeriydi. Olaya doğru yaklaĢılmalıdır. Tüm dostlarıma selamları iletiyorum. Kadınlara özel selam ve sevgilerimi
iletiyorum. MuĢ'taki halkımıza da selamlarımı iletiyorum."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Operasyonlarla sorun çözülmez
GörüĢme Notları:
Öcalan, “Operasyonların yaratacağı ortam kaostur, bununla içinden çıkılmaz bir hale geliriz. Hükümet
cesaretli adımlar atarsa, o zaman ben üzerime düĢeni yerine getirmeye hazırım, buna gücüm de var. Sonuna
kadar savaĢın ne Türklere ne Kürtlere bir yararı olmaz” dedi.
14 ġubat‟tan bu yana avukatlarıyla ilk kez bir araya gelen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, önemli mesajlar verdi.
Edinilen bilgilere göre, sağlık durumuna değinen Öcalan, “Bilinen sağlık sorunlarım devam ediyor. Yalnız
gözlerimdeki yaĢarma-akıntı iyice arttı. Bazen gözyaĢında tuz var herhalde, tuzlanma var. Yanma oluyor. Burun
akıntısı da var. Fakat, biraz daha rahat nefes alabiliyorum. Ancak sağlık sorunlarım devam ediyor. ben AĠHM‟e
sunmak üzere savunma yazdım. Bunları ileride AĠHM‟e yollamayı düĢünüyorum” dedi. 21 ġubat‟ta start alan kara
operasyonuna da değinen Öcalan, “Sanırım operasyonlar devam ediyor. Ben basında belirttikleri kadar sınırdan
içeri gireceklerini zannetmiyorum. Bence Amerika‟nın inisiyatifiyle oldu ve ne kadar süreceği de buna bağlı. Halk
operasyonlara tepkili. Türk kamuoyu ve aydınların da tavrı önemli. Tabii daha önce de söylemiĢtim, operasyon
sonrası alınan tutumlar Kürt-ġia ittifakını doğurur. Kürt ġia ittifakına el atıldı demek ki, yani bunun gibi bir Ģey
geliĢiyor. Talabani‟nin yaklaĢımlarını radyodan dinledim” Ģeklinde konuĢtu.
ĠNGĠLĠZ PLANI DEVREDE
Öcalan Ģöyle devam etti: “ġimdilik Erdoğan ile askerin tavrı birbiriyle uyumlu görünüyor. Ancak operasyonun ne
kadar süreceği bunlara bağlı değil, tamamen ABD‟nin eli altındadır. Radyodan dinledim, ABD Savunma Bakanı,
operasyonun 14 gün içinde sona ermesini söylüyordu. Aslında var olan tehlikeyi Türkiye de görebiliyor, bunu
bilebilecek durumdadır. Bu iĢ Erdoğan‟ı da Hükümeti de aĢan bir Ģeydir. Ortadoğu‟yu, Ortadoğu‟nun tamamını,
petrolü denetimi altına almak istiyorlar, çeliĢkileri derinleĢtiriyorlar. Ben daha önce de söyledim, plan çok eski
aslında. Bu Ġngiliz planı demiĢtim, bunun hayata geçirilmesidir aslında. Bu planın ayrıntılarına da girmeyeceğim,
daha önce söylemiĢtim. Türkiye‟de anti-tekel, demokratik barıĢçıl bir duruĢa ihtiyaç var. ĠĢte Amerika Finans olarak
aslında Türkiye‟yi denetliyor. Buna karĢı anti-tekel bir duruĢ demiĢtim. Ama Türkiye Solu bunu hiçbir zaman tam
olarak anlayamadı. Ulusal Sol‟un bu yaklaĢımı sonuçta faĢizme çıkar. Türk Solunun da söylemleri sonuçta faĢizme
hizmet etmiĢtir.”
DEMOKRATĠK HALK CEPHESĠ KURULSUN
Öcalan, operasyon ve çatıĢmalarla ilgili kamuoyuna Ģu önerilerde bulundu: “Ben, herkesin, demokratların, aydınların
bir çatı partisinde buluĢmasını, bu tehlikeleri görerek önermiĢtim. Hala bu önerimde ısrar ediyorum. AKP de öyle
bağımsızlıkçı falan değil, zaten öyle bağımsızlıkçı falan olmak kolay değil. Bir kriz patlatırlar, dünyayı adamın baĢına
yıkarlar. Bu planla dünya hakimiyetini sağlamaya çalıĢıyorlar. Burada Kürt meselesiyle ilgili bir boĢluk vardı. Biz bu
boĢluğu gördük ve bu boĢluğu özgürlük temelinde doldurmak istedik. Bu da onların iĢine gelmiyor, bunu
istemiyorlar. Aslında bizi de denetim altına almak istediler. ġam‟da yanıma elçiler geldi gitti. O zaman
anlamamıĢtım. Yeri gelmiĢken söyleyeyim, Talabani bana adam gönderdi. Bizzat kendisi benimle görüĢtü. Apo!
silahımız var, paramız var istediğimiz her Ģeyi yapabiliriz, devlet de kurarız. Yeter ki sen bizim yanımıza gel diyordu,
yani kontrolümüzü kabul et demek istiyordu. Rica ediyorum dedi, bizim yanımıza gel, silah da var, adam da var,
hatta devlet de var. Barzani de aynı biçimde haberler gönderdi. Ben kabul etmedim. Talabani‟yi aldılar, Londra‟da
eğittiler gönderdiler. ĠĢte Barzani‟yi baĢka Ģekilde bağladılar. Ġsrail‟in baĢından beri desteği var. Biz, özgürlükçü ve
bağımsız çizgimizi koruduk. ĠĢte bu bildiğiniz gibi baĢıma bir sürü Ģey getirdiler. O zaman anlamak istemediğim
Ģeyleri böyle anlatıyorlar. Böylece anlamamı istediler. Ama ben, bu konuda kararlıyım. Bununla Kürtleri denetim
altına almıĢ olacaklardı yani benim denetimim altında değilsen yaĢama Ģansın yok diyorlar.”
DĠYALOG YOLUNU AÇIN
Öcalan, hükümet ve Erdoğan‟a Ģu çağrıyı yaptı: “Ben Hükümete, Sayın Erdoğan‟a, Sayın diyorum. Çağrı
yapıyorum; operasyonlarla bir yere varamazsınız. Operasyonların yaratacağı ortam kaostur, bununla içinden
DERLEYEN : AZAD BADIKI
çıkılmaz bir hale geliriz. Kötü bir durum. Ġstediğiniz kadar bana teröristbaĢı deyin, PKK‟ye terör örgütü deyin bu
hiçbir Ģeyi çözmez. Mutlaka bir diyalog yolu bulunmalı diyorum. Ben gene söylüyorum, Türkiye toplumuna,
aydınlara, kendini sorumlu hisseden herkese diyorum, Ģiddetle buna karĢı çıkmak gerekiyor, hemen bir araya
gelmek gerekiyor. Terör örgütü söylemlerine falan takılmamalı. Diyalog yolunu açmaya çalıĢmalı. Her iki tarafı da
diyaloga getirmeye çalıĢmalı. PKK ile gidip görüĢülebilir, kabul ettiği ölçüde Hükümetle de Devletle de bu konu
sürekli görüĢülebilir. Ben tekrar ediyorum, devletin sorumlu kurumları var. MĠT‟e de söylüyorum, bildiklerini daha
fazla Türkiye kamuoyuna açıklasın. Ben Hükümete de tekrar söylüyorum. Eğer benim fikrimi sorarlarsa, daha önce
de belirtmiĢtim, siz toplum olarak birey olarak hakları tanırsanız, saygılı olursanız silaha ne ihtiyaç olabilir. Eğer bu
konuda Hükümet cesaretli adımlar atarsa, demokratik özerklik dediğim çözüm geliĢirse, Elbette o zaman ben
üzerime düĢeni yerine getirmeye hazırım, elimden gelen her Ģeyi yaparım, buna gücüm de var. Sonuna kadar savaĢ
olmaz. Bu yıkım getirir. Ne Türklere ne Kürtlere bir yararı olmaz. Herkes bunu görmelidir.”
TEKELLER DÜNYAYI YÖNETĠYOR
8 Mart Dünya Kadınlar Günü‟ne de değinen Öcalan, Ģöyle dedi: “Buradan kadın sorununa da geleyim 8 Mart
vesilesiyle. Aslında bu iktidar sorunu. Kapital Finansla insanları kandırıyorlar. Tekeller böylece dünyayı yönetiyorlar.
Bu iĢi de hiçbir üretim yapmadan trilyonlar, katrilyon parayı ortaya sürerek yapıyorlar. Amerika karĢılıksız hiç bir
karĢılığı olmadan dünyaya kırk trilyonluk iĢte tahvil-mahvil sattı. ġimdi bu büyük balon yer yer patlıyor. Ekonomik kriz
dedikleri ne? Ama dünyada hiçbir güç kendini tekellerden kurtaramıyor. ĠĢte Çin, dikkat edin Çin‟in hiç sesi çıkmıyor.
Rusya‟yı terbiye ettiler. Sesini çıkaran ülkelerin de dünyayı baĢına yıkıyorlar. Bütün bunları iĢte uluslar arası alanda
o hisse senetleri, tahvil-mahvil, kağıt üzerinden yapıyorlar. Bunlar bu paralardan AKP‟ye de verdiler. Kürtleri de
paraya alıĢtıracaklar. ĠĢte Ģimdiden Erbil‟i, ikinci Dubai yapacağız diyorlar ve yapacaklar. ġimdiden krediler, büyük
yapılar falan baĢladılar. Kapital Finans, her Ģeyi denetimi altında tutmak istiyor. Bu söylediğim belki çok inanılmaz
da gelebilir ama kendini doğru tanımadan mücadele edilmez. Hatta bu iktidar doğru tanımlanmazsa ve
anlaĢılmazsa, iĢte bizim Osman‟ın durumuna düĢülür. Hatta insanı kullanırlar, nasıl kullanıldığınızı bile
anlayamazsınız. Beni de tanımlamak istediler. Kapital Finans denetleyemediği için iĢte bugün görüyorsunuz
buradayım. Bir bizim çizgimiz var bir de iĢte bahsettiğim çizgi.”
KADINLARLAR KANDIRMAK ĠSTEYECEKLER
Öcalan, Ģöyle devam etti: “Kadın sorununda da insanı para pul, kadınlarla kandırmaya çalıĢacaklar. Kendi çizgilerini
böylece oturtmak istiyorlar. Finans kapital, kadını bu anlamda korkunç kullanıyor. ĠĢte görüyorsunuz reklamlar
tamamen kadın üzerine. Finans Kapitalin iktidarı, ya bu iktidara tabi olursunuz ya da ölürsünüz. Size baĢka bir
seçenek tanımıyor. Kadını da cinsiyetçilikte bu iktidarın aracı olarak kullanıyor. Daha önce de söyledim. En eski, en
saldırgan faĢizm, erkeğin kadın karĢısındaki yaklaĢımıdır. O yüzden söylüyorum beni doğru algılamaları gerekiyor.
Benim kadına yaklaĢımım tamamen özgürlükçü temeldedir. Bu halk için olduğu kadar kadın için de böyledir, hatta
erkek için de böyledir. Kendini iyi tanımlamak, iyi tanımak gerekiyor. Özgürlüğün olmazsa olmaz olduğu, tartıĢmasız
bir özgürlük gerekir. Ama beyninle ve ruhunla özgür olmak. Ġnsanın kendini tanıması kendi düĢüncelerine hakim
olması, ne yaĢamak istediğini, duygularını tanımlaması gerekir. Özgürlük budur. Ben kızlara hep bunu söylüyordum.
O yüzden eğer kadın özgürlüğü diyorlarsa bana bu temelde yaklaĢsınlar, seveceklerse böyle sevsinler, yoksa
boĢuna kendilerini yormasınlar. BoĢa çaba sarf etmesinler. Ama ne olursa olsun ben ġam‟da bayan arkadaĢlara da
söylüyordum. Özgürlük temelinde yaĢamalı. Erkeğe bu temelde yaklaĢılmalı. Kendinizi bu iliĢkilerden, bu erkeklikten
sakınmalısınız.
KAPĠTAL CĠNSELLĠKLE TOPLUMA HAKĠM OLUYOR
“Gazetede okudum, bir kadın, doktordu sanırım, asker eĢinden boĢanmak istediği için on iki kurĢunla öldürülmüĢtü.
ĠĢte Kapital Finans, kadına bunu söylüyor; ya benim iktidarıma yüzde yüz tabi olursun ya da yüzde yüz ölürsün.
Daha önce de belirtmiĢtim, tecavüz kültürü dedim. Kadınlar her gün tecavüze uğruyor. Böyle bir tecavüz kültürü
içinde bir kadının ne ruhu, ne beyni sağlam kalır, ne güzellik anlayıĢı kalır, ne de sevgisi, aĢkı. Kapital Finans,
insanlığın reddidir. Kapital Finans, kadın üzerinden cinsiyetçilikle topluma egemen oluyor. BeĢ bin yıllık bir
meseledir ve kadının da buna karĢı görkemli direniĢi vardır. Ancak iĢte nasıl yaĢamak gerektiğini iyi anlamak lazım.
Kendini bu temelde iyi tanımak lazım. Bana da ancak özgürlükçü temelde yaklaĢsınlar. Ben kadınla tamamen
özgürlük temelinde iliĢkilendim. Kadın için olduğu kadar halk için de erkek için de özgürlükçü çizgi esas olmalıdır.
Kapitalizm bunlarla iktidarını sağlıyor. Kadın üzerinde, toplum üzerinde iktidar oluyor. ĠĢte üç S demiĢtim. Futbol,
sanat dedikleri Ģey, reklamcı kızlar, iĢte magazin dediğiniz Ģey. ĠĢte görüyorsunuz herkes futbolkolik olmuĢ, futbolla
yatıp kalkıyorlar. Sanat olarak her gün bir sürü insan çıkarıyorlar. Kimin kiminle olduğu belli değil, o mankenlik,
magazin dedikleri Ģey, buna da sanat diyorlar. Bu gerçek sanat da değildir. Her gün bir sürü uygunsuz Ģey
yapıyorlar, adına da sevgi, aĢk diyorlar. Onlarda insanlık, ruh kalmamıĢ. ĠĢte aĢk günü, her neyse sevgililer günü.
Kapital Finansla insanları bu hale getiriyorlar.”
ABD HERġEYĠ SATIN ALIYOR
Öcalan, Ģunları söyledi: “Son savunmalarımda da aslında bütün bunları, bu iktidar kavramlarını değerlendiriyorum.
Ġngilizlerin Ortadoğu‟ya iliĢkin yaklaĢımı, daha önce de söylemiĢtim, eskidir. Kapital Finans, büyük oranda hakimdir.
ĠĢte Arap sermayesi, petrol onların denetimi altındadır. Her Ģeyi denetim altına almaya çalıĢıyorlar. Mustafa Kemal‟e
iliĢkin de iĢte bana Kemalizm‟den etkilenmiĢ falan diyorlar, öyle bir Ģey yok. Ben bilimsel değerlendirdim, ben
DERLEYEN : AZAD BADIKI
aslında Kemalizm‟in özgürlükçü çizgisini tartıĢıyorum. Biliyorsunuz daha önce de belirtmiĢtim. Mustafa Kemal 19191924 arasındaki dönemde biraz bağımsızlıkçıydı, ancak Ġngilizler bundan sonra denetimi ellerine aldıktan sonra
devleti tanıdılar. ama biliyorsunuz o dönemin bütün kadroları ittihat terakki kadrolarıydı, etrafını sararak onu
boğdular. 1920‟lerde bile Mustafa Kemal bunlarla çok uğraĢtı, çok güçlüydüler. Sonra çok sayıda kadrolarını Dr.
Nazım, Cahit…gibileri tasfiye etti. Yalçın Küçük kendisinden etkilendiğimi söylüyormuĢ, aslında kitaplarında belli
olguları alıyor, bunları baĢka kaynaklardan da öğrenebiliriz. Olguları okudum ama değerlendirmelerine bütün olarak
katılmıyorum.”
ĠNÖNÜ ĠNGĠLĠZLERĠN ADAMIYDI
“Ġngilizler, 1920‟lerden sonra Sovyet Rusya‟ya karĢı bir ittifak olarak ittihat terakki kadroları ile iliĢki geliĢtirdi. Mustafa
Kemal CumhurbaĢkan‟ı oldu, asıl gücün Ġsmet Ġnönü‟de olduğu anlaĢılıyor. Bazı yazarlar da asıl gücün Ġsmet Ġnönü
de olduğunu söylüyor. Ġsmet Ġnönü‟nün Ġngilizlerle iliĢkisi vardı, Mustafa Kemal bunu biliyordu. Sonunda uzlaĢmak
zorunda kaldı. BaĢbakanı ve yakın okul arkadaĢı Fethi Okyar‟a ablası Makbule ile birlikte daha sonra Serbest
Fırkayı kurdurdu. Aslında bazı özgürlükçü çıkıĢları vardı ama sonunda uzlaĢtı. Ġnönü, Fevzi Çakmak ittihat kadroları
Ġngilizlerle iliĢkiliydiler. Mustafa Kemal‟e sen cumhurbaĢkanı ol diye dayattılar, bütün gücü Ġnönü‟ye verdiler. Ġnönü,
Ege‟de Çerkezleri, Rumları tasfiye etti. Aslında Mustafa Kemal, bu çizgide değildi. Biraz daha özgürlükçü
yaklaĢıyordu. ĠĢte Ġzmit konuĢmasında bir çeĢit otonomi dediği demokratik özerkliğe karĢılık geliyor, bazı açılımlar
yapmak istiyordu ancak her seferinde karĢısına bir olay çıkardılar. ġeyh Sait isyanı, Menemen Olayı iĢte Ġzmir
suikasti. Yeri gelmiĢken ilginç bir Ģey anlatayım.”
M.KEMAL SEYĠT RIZA’YI ASMAYABĠLĠRDĠ
Seyit Rızaların idamında, Dersim‟den bir heyet, Mustafa Kemal ile görüĢmeye çalıĢır. Mustafa Kemal Elazığ‟a
gelecektir. Ancak bu kadrolar, bu görüĢmeyi engelledi. Üç saat erken gelseydi Seyit Rızaların idamının
gerçekleĢmeyeceği söyleniyor. Birtakım eksik evraklarla, imzaları bile tamamlamadan idamlar gerçekleĢtirildi.
Mustafa Kemal‟le görüĢebilselerdi belki de Koçgiri‟deki gibi bir uzlaĢma ile sonuçlanabilirdi. Ama buna engel olundu.
Kadınlara iliĢkin de aslında Latife ile iliĢkisine kadar bir özgürlük, bir güzellik arayıĢı vardı. Babam da bana anlatırdı,
o dönem askermiĢ. Mustafa Kemal Antalya‟ya gittiğinde kızlarla yaptığı bir toplantıda sohbet edip, Ģiir ve edebiyat
konuĢmuĢlar. Halk da Mustafa Kemal, kızlarımıza el attı diye isyana kalkıĢmıĢ. Bu nedenle Mustafa Kemal,
Antalya‟yı apar topar terk etmek zorunda kalmıĢ. Ben küçükken babam bana bu hikayeyi anlatmıĢtı. Daha sonra
kitaplardan okuduğum hikaye ile babamın anlattığı hikaye aynıydı. Beni de kadın özgürlüğü konusunda çok
suçladılar ancak biz onlara özgür alanlar sunabildik.”
TÜRKLÜĞÜ SAVUNANLAR TÜRK DEĞĠL
“Aslında Mustafa Kemal, çok okuyan biriydi. O dönemin bilgilerini alarak mevcut elinde olanı derleyip toplamaya
çalıĢtı. Pragmatist biriydi. Ġttihat terakki çizgisi, Enver çizgisi yayılmacı ve maceracıydı. Mustafa Kemal, gerçekçiydi,
mevcut olanı derleyip toplayarak Cumhuriyeti kurdu. O dönem, ittihat kadrolarının bir bölümünü tasfiye etti. Yine o
dönem Mustafa Suphileri boğdurdu. Kendi bağımsızlık çizgisini oturtmaya çalıĢtı ama adamlar kurt gibiydi, bütün
kadrolar ittihat terakki kökenliydi. Bu çizgi uzun sürmedi. Ġnönü ve Çakmak gibi kadrolarla Ġngilizler iliĢkilendi. Mahir
Çayan‟ı niye tasfiye ettiler, biraz bu çizgisinden dolayıdır. Ülkücüleri de o dönem aslında kullandılar. Madanoğlu,
Doğan Avcıoğlu, bazı iĢte üçüncü dünyacı, Küba‟ya yakın subaylar, bunların tümü tasfiye edildi. Bugün dayatılan
Türklüğü savunanlar aslında Türk değildir. “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü de Mustafa Kemal söylememiĢtir.
Mustafa Kemal‟in katıldığı bir toplantıda yanılmıyorsam Haim Nahum adında bir Yahudi kalkıp konuĢmuĢ ve bir
slogan olarak “Ne Mutlu Türküm Diyene” demiĢtir. Bugünkü Türklüğü savunanların gerçek anlamda Türkmenlerle bir
iliĢkisi yoktur. Mümtazer Türköne gibi bazı milliyetçilere dönek diyorlar, aslında onlar dönmüĢ falan değil, sadece bu
milliyetçiliği yapanların Türklükle alakası olmadığını, bunun Türklüğe bir yararının olmadığını biraz anlamıĢ gibiler.
Bugün de aynı anlayıĢ sürdürülmek isteniyor. Hatta bizim komĢu köylerin bir kısmı Türkmen‟dir. Bunlarla bir alıp
veremediğimiz yoktur. Ortak yaĢama sorunumuz yoktur ama bundan rahatsız olanlar var. Bunlar önceden de
vardılar.
YAHUDĠLER AKP’YE PARA VERĠYOR
Öcalan, AKP-Yahidi iliĢkisinde Ģu tespitlerde bulundu: “AKP‟ye para verip halka dağıtıp oy toplamasını sağlıyorlar.
Bu paranın kaynağı ağırlıklı olarak Yahudilerdir. Yahudiler, Anadolu‟da sanıldığından çok daha eskiler. Selçuklular
döneminden beri Anadolu‟da bir Yahudi etkisinden söz edilebilir. Hatta Hazar Türkleri‟nin Yahudi olduğuna dair bir
iddia bile var. Türk Yahudiler de var. Hatta Kürt Yahudiler, bazı dönme aileler var. Yani Türk, Kürt, Arap Yahudiler
var, gerçi zaten Yahudiler Semitisttir, Araplar gibi. Bunlar her dönem son derece etkin oldular. ĠĢte Ester Kira adlı bir
kadın Osmanlı‟nın maliyesini kontrolü altına aldı, daha sonra, onu parça parça ettiler. 1300-1400‟lerde Ġspanya‟dan
gelen Yahudiler var. Bunlar son derece etkin oldular. II. Mahmut döneminde bazıları idam edildiler. Sokullu Mehmet
PaĢa, bazı isimler daha vardı, bunların bazıları idam edildi. Ancak Yahudi sermayesi Anadolu‟da etkindir. Koç‟ların,
Tağmaç‟ın Yahudi olduğu söyleniyor. Soner Yalçın biraz Sebatayistlerden bahsediyor. Sanıldığından çok daha fazla
etkinler. Niye Hiristiyanları öldürüyorlar? ġimdi ben Malatya olayının arkasında Yahudi mantığı var desem herkes
ĢaĢırır. Ama Anadolu‟da Hiristiyanlığın yaĢamasını Yahudiler istemiyor. Ermeni ve Rumların baĢına gelenlerin
arkasında onlar var. Erbakan‟ın bugünkü durumunun arkasında da bunlar var. Erbakan‟ın Ġslamcılığı biraz farklıydı,
Erbakan biraz daha Türk demokratıydı. Tayip Erdoğan‟ı ise destekliyorlar. Sermaye, Anadolu Kaplanları diyorlar,
DERLEYEN : AZAD BADIKI
biraz Anadolu‟ya kaydı. Kayseri sermayesi Gül‟ü çıkardı. Bugünkü AKP Ġslamcılığı Calvinizm‟dir diyorum. Calvinizm,
Protestanlığın bir mezhebidir. Hollanda‟da çok etkin olmuĢtur. Hollanda‟nın bunlarla iliĢkisi ortada. AmsterdamKayseri. Hollanda Kraliçesi boĢuna Kayseri‟ye gelmedi.”
ULUS DEVLET KAPĠTALE HĠZMET EDĠYOR
Öcalan, katipal finans konusunda Ģu değerlendirmeyi yaptı: “Kapital Finans, cinsiyetçiliği kadını denetim altına
almak için kullanıyor. ĠĢte nasıl aĢık olacaksın, nasıl yaĢayacaksın, tümünü tek tipleĢtiriyor. Kadının üzerinden
toplumun iktidarını hedefliyor. Senin özgünlüğünü, farklılığını tanımıyor. Ben nasıl belirliyorsam öyle olacaksın.
Yüzde yüz benim elimde olacaksın diyor. Milliyetçilik ve dincilikle de topluma tek tip düĢünceyi dayattı. Ulus-devletle
nasıl bir kimlik istiyorsa onu dayatıyor. ĠĢte Türk Devleti, ben nasıl belirliyorsam öyle Türk olacaksın diyor.
Milliyetçilik budur diyor. Kürt milliyetçiliğini yaratarak ben nasıl ol diyorsam öyle Kürt olacaksın diyecekler. Tabii ki bu
iki milliyetçilik çatıĢacak. Kapital Finans tek tipleĢtirerek her Ģeyi denetim altına almak istiyor. Ulusu da kadını da
erkeği de. Senin geçmiĢini, kültürünü, inançlarını, farklılığını reddediyor. Yerine kendi belirlediğini koymaya kararlı.
ġimdi buna karĢı nasıl durulacak? Bizim demokratik geliĢmemize tahammül edeceksin, biz de devlete tahammül
edeceğiz. UzlaĢı temelinde ikisi bir arada var olacak. Ulus-devlet doğrudan Kapital Finans‟a hizmet ediyor. Marks‟ın
sosyalizmi bile buna hizmet etmekten kurtulamadı. YetmiĢ yıllık deneyimin ortaya çıkardığı en geri bir sermaye
neredeyse faĢizm değil mi? Yani yetmiĢ yıl boyunca bir avuç oligarka hizmet etmiĢ. Ulus-devletin Hitlerle geldiği
noktada yarattığı sonuç faĢizmdir. Avrupa, bunu biraz gördü, aĢmaya çalıĢıyor. Ulus-devlet anlayıĢıyla ben öyle yok
ederim, ezerim, bitiririm mantığıyla hiçbir yere varılamaz.”
PARLAMENTODAN ATABĠLĠRLER
Öcalan sözlerin Ģöyle tamamladı: “Kürtler, demokratik tavırlarını gösterebilir. Her yerde demokratik örgütlenmelerini
güçlendirerek dayanıĢma içinde cevap olabilir. Yarın sizi parlamentodan atabilirler. Belediyelerden dıĢlayabilirler
ama o zaman bile bulunduğunuz kentlerde demokratik temelde örgütler kurularak tavır ve mücadele sürdürülebilinir.
Bunun araçları yaratılabilir. Sanırım Demokratik Toplum Kongresi toplanmıĢ. Bu hemen hayata geçirilebilinir:
Sadece Kürtler için demiyorum bütün Türkiye Ģehirlerinde Kent Konseyleri, Kent Meclisleri çok hızlı bir Ģekilde
oluĢturulabilir. Sayısı iki yüz mü üç yüz mü olur bilmiyorum, kentin büyüklüğüne göre kendileri belirleyebilir. Her
çevreden, her kesimden insanı kapsayabilir. Bu meclisler aynı zamanda demokratik temelde Türkiye‟nin oluĢumuna
da katkı sunar. Eğer DTP Meclis‟ten atılıp belediye seçimlerinden engellenir, para marayla dıĢarıda bırakılırsa hem
kırsalda hem kentlerde kendi alternatiflerini oluĢturabilir. Benim Ergenekon‟la iliĢkimin olduğunu söylüyorlar. Öyle bir
Ģey yok. Onların Kuva-i milliye dediği Ģeyin aslında benimle hiçbir ilgisi yok. Benim Kuva-i Milliye dediğim Ģey
1920‟lerin dayanıĢma ruhudur. ġimdi Kuva-i Demokrasi diyorum. Birikim Dergisinin sadece bir sayısını almıĢ
olabilirim. Atlas dergisini zaman zaman veriyorlar, Maddi Uygarlık kitabının ikinci cildinin arkasındaki beĢ kitaptan
söz ediyorum. Maddi Uygarlığın üçüncü cildini aldım. 8 Mart vesilesiyle kadınlara ve tüm halkımıza selamlarımı
iletiyorum.”
Türkiye daha da kaosa sürüklenecek!
GörüĢme Notları:
Siyasal kavramların çoğunun din kökenli olduğunu belirten Öcalan, laikliğin de din kökenli olduğuna dikkat çekti.
Türkçülüğü ise 1926‟da Yahudilerin getirdiğini vurgulayan Öcalan, AKP‟ye kapatma davasının laiklikle bir alakası
olmadığını kaydetti. Öcalan, “Mesele ekonomiktir, kimin ne kadar kâr sağlayacağıyla ilgilidir. Bu iki klik çatıĢıyor,
Türkiye'yi kim yönetecek sanıyorsunuz, Türkiye zayıf düĢecek dıĢ güçler, Ġsrail de yönetecek. AKP giderse geriye
Baykal, Bahçeli kalır. Bunların durumu da ortada. Ülkeyi yönetecek güçte değiller. Türkiye daha da kaosa
sürüklenecek."
Bir haftalık tecritten sonra avukatlarıyla görüĢen Abdullah Öcalan'ın görüĢmede önemli mesajlar verdiği öğrenildi.
Edinilen bilgiye göre, siyasal kavramların çoğunun din kökenli olduğunu belirten Öcalan, "Siyasetin iyi yapılması için
bu kavramların iyi anlaĢılması gerekiyor. Bunları bilmek ve iyi anlamak gerekiyor. Laiklik, din kökenli bir kavramdır.
Laiklik ve Ġslamiyet bu topraklara sonradan getirilmiĢtir. Laiklik de Ġslamiyet de buraya ait kavramlar değil. Bildiğimiz
DERLEYEN : AZAD BADIKI
birçok kavram din kökenlidir. Siyasal Teoloji kitabı mesela bu kitap, siyasal kavramların kökenini açıklamaya
çalıĢıyor. Dini ve siyasal terminolojiyi, bunların kökenini tartıĢıyor, bu konular üzerine okumayı herkese öneriyorum.
Ben daha önce de dile getirmiĢtim, Protestanizmin üç mezhebi vardır! Veya üç mezhep doğurmuĢtur: Reel
Sosyalizm, Sosyal Demokrasi ve Ulusçuluk. Din birçok Ģeyin kaynağıdır. Daha sonra yapacağım çalıĢmalarda bu
konuları detaylı inceleyeceğim. Judaik Ġslam diye bir Ģey ürettiler, yani Yahudi Ġslamı. Biliyorsunuz Hz. Muhamed'in
ilk kıblesi Kudüs'tür. Kudüs'e dönerek namaz kılıyorlardı. Hz. Muhammed Tevrat'ı incelemiĢtir." Ģeklinde konuĢtu.
TÜRKÇÜLÜĞÜ YAHUDĠLER GETĠRDĠ
Türkçülüğü 1926'da Yahudiler'in getirdiğini kaydeden Öcalan, "Onlar Türkçülüğü geliĢtiriyor. Ġlk "Ne Mutlu Türküm
Diyene" sözünü de bir Yahudi söylemiĢtir. Mustafa Kemal'in ağzından böyle bir cümle çıkmamıĢtır. Ben bunu
açıklıkla belirtiyorum; Türkçülüğün teorisyenleri de Türk değildir, iki tane Yahudi teorisyendir. Hatta Hitlere de bu
düĢünceleri Yahudiler aĢıladılar, Hitleri onlar yarattı. Kendi planlarını gerçekleĢtirmek için önce Saddam'ı yarattılar.
Seni Arap Ġmparatoru yapacağız dediler. Sonra da Saddam'ı devirerek Irak'a girdiler. Saddam'ın hali gözler önünde,
çok korkunç duruma geldi. Ahmed-i Necad'ı da Amerika yarattı. Onun üzerinden Ġran'a girecekler. Amerika bu ikisine
dayanarak Ortadoğu'daki planlarını gerçekleĢtiriyor. Ama yarattıkları silahlar kendilerine geri dönüyor. Türkiye'de
biliyorsunuz Hizbullah yine El-Kaide gibi." dedi.
M. KEMAL'Ġ PASĠFLEġTĠRDĠLER
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Türkçülüğü geliĢtiren Yahudiler; Mustafa Kemal için Musa'dan daha büyük diyerek O'nu
tanrılaĢtırmaya çalıĢıyorlardı. Ġkili bir Ģey yaratmaya çalıĢıyorlardı; Mustafa Kemal TanrılaĢacak, Ġsmet Ġnönü de
PeygamberleĢecekti! Bununla aslında O'nu pasifleĢtirmeye ve bitirmeye çalıĢıyorlardı. TanrılaĢtırılmak Mustafa
Kemal için ölümdü. Zaten O'nu Çankaya'ya hapsedip pasifleĢtirdiler, uzaklaĢtırdılar. Biliyorsunuz Mustafa Kemal'in
Ġnönü'nün çocuklarına vasiyeti olmuĢtur. Ġsmet Ġnönü'nün ailesine duyduğu saygıdan dolayı çocuklarına miras
bıraktı. ġunlar Ģunlar Ġnönü'nün çocuklarına verilsin diyor. Mustafa Kemal niçin bunları söylemiĢtir? Çünkü O, Ġsmet
Ġnönü'nün o saatte öldüğünü, daha doğrusu öldürüldüğünü sanıyordu. Sonra ölmediği ortaya çıktı. Bunların hepsi
oynanan oyunlardır. Bunlar çok fazla bilinmiyor. Yalçın Küçük bunları dile getiriyor fakat o da bir yere kadar dile
getiriyor, gerisine karıĢmayın diyor, hepsini dile getirmeye cesaret edemiyor."
YAHUDĠLER TÜRKĠYE'YĠ ELE GEÇĠRĠYOR
"Mustafa Kemal öyle büyük zaferler kazanmıĢ da demiyorum. O'nun tek yaptığı Ģey bütün bunların önüne
geçmesidir." diyen Öcalan, Ģunları ifade etti: "Çankaya'da kaldığı süre içinde bunları anlamak için sürekli okuyordu,
tarihi araĢtırıyordu. Ben de burada bunu yapıyorum, sürekli okuyorum, kafama takılan bir Ģeyi çözene kadar
uğraĢıyorum.
1916-1918'de Avrupa'da Yahudi Kongresi yapılıyor. Musa Alptekin gidiyor o Kongreye. Kongre'de "Yahudilerin asıl
toprakları Anadolu'dadır" deniliyor. ġimdi Ege kıyılarına kim hakim! Antalya'nın yüzde kaçı kimin elinde! Harran'a tek
kanalla su taĢımayı kimler yapıyor! Hani Tansu Çiler "çakıl taĢını bile vermem" diyordu! Türkiye'nin sınırlarındaki
mayınları bile onların izni olmadan temizleyemiyorlar. Amaç orayı bölerek kontrol altında tutmaktır. Türkiye kendi
Genelkurmayına mayınları bile temizletemiyor, neden? Temizlenmesi için ihaleyle yabancı bir Ģirkete verilmesi
Ģartını koĢuyorlar. Hedef halkların bir araya gelmesini engellemek. Ya mayınlı tarlalarla uzaklaĢtıracaklar ya da
orayı baĢka Ģekillerde kontrol etmeye çalıĢacaklar. Orayı kontrol altında tutmak istiyor Ġsrail. RahĢan Ecevit
toprakların resmiyette hiçbir yabancıya ait olmadığını söylüyordu. Ama kontrol onların elindeydi. ĠĢgal öyle gelip
toprakları almak ve oraya yerleĢmekle olmaz, orayı kontrol altında tutarak oranın her Ģeyine hâkim olarak yapılıyor.
Mahir Kaynak da bunu dile getiriyor."
ÖLMEK VE ÖLDÜRMEK ÇÖZÜM MÜ?
Öcalan, sözlerine Ģöyle devam etti: "ĠĢsizlik olduğunu söylüyorlar. Urfa toprakları on milyon insana yeter ama herkes
orada iĢsiz. Hayvanlar bile iĢsiz değildir; eĢek bile iĢsiz değil, bir karıncanın bile iĢi var, insanlar nasıl iĢsiz
kalabiliyor? Neden su tek kanalla sadece Harran'a götürülüyor. Bunu anlayabilmek için Harran Belediye BaĢkanı'nın
aĢkına bakın, bu iliĢkiye bakın, birilerini bunun üzerinden milletvekili yaptılar ama halk onlar için önemli değil.
Urfa'nın diğer yerlerine suyu ancak buraları Harran gibi kontrollerine aldıktan sonra verecekler. Ġsrail, Türkiye'ye
casus uçaklar veriyor. Hayır bunlar Türkiye'ye iyilik yapmıyorlar, Türkiye'ye kötülük ediyorlar, bizi birbirimize daha
çok kırdırmaya çalıĢıyorlar. Bunların amacı Türk-Kürt çatıĢmalarının önünü açmak, Ġsrail-Filistin'in durumuna
getirmek istiyorlar. Genelkurmay, PKK' ye saldırıp "bu kadar PKK'li öldürdük", PKK' de "bu kadar asker öldürdük"
diyecek, bu mu çözüm? Bu Ģekilde sadece Türkiye bölünür. Bu, kan ve gözyaĢıdır, ben Filistin gibi olmak
istemiyorum, bunlara dur demek istiyorum, bunun önüne geçmek istiyorum. Bu gücüm de var. Demokratik çözümün
geliĢmesi lazım. Bu düĢüncelerimi herkes biliyor, devlette biliyor. Hükümetten de rica ediyorum, bu çatıĢmalara bir
son verin, demokratik çözüm geliĢsin."
AKP DAVASININ LAĠKLĠKLE ALAKASI YOK
Öcalan, AKP hakkında açılan kapatma davası konusunda Ģu yorumu yaptı: "AKP'ye neden bu dava açıldı? Aslında
bu meselenin laiklik ve Ġslam'la alakası yok. Mesele ekonomiktir, kimin ne kadar kâr sağlayacağıyla ilgilidir. Bu iki
DERLEYEN : AZAD BADIKI
klik çatıĢıyor, Türkiye'yi kim yönetecek sanıyorsunuz, Türkiye zayıf düĢecek dıĢ güçler, Ġsrail de yönetecek. AKP
giderse geriye Baykal, Bahçeli kalır. Bunların durumu da ortada. Ülkeyi yönetecek güçte değiller. Türkiye daha da
kaosa sürüklenecek."
DÜNYA LONDRA'DAN YÖNETĠLĠYOR
"16. yüzyıldan bu yana dünyada neler olacağını Londra'da planlayıp dünyaya servis yapıyorlar." diye konuĢan
Öcalan, Ģunları dile getirdi: "Bir çorba gibi önümüze koyuyorlar ama bu kötü bir çorba. Ben bu çorbayı içmem. Bu
planlar 16.yy'dan beri yapılmaya baĢlanmıĢtır. Avusturya Ġmparatorluğu'nu, Ġspanya'yı, Ġtalya'yı, Fransa'yı,
Yunanistan'ı tek tek parçaladılar. XIV. Louis'i idam ettiler. Sonra Reel Sosyalizmi, Lenin'in 17'deki devrimini, Lenin‟i
de öldürdüler. Lenin ölmedi, öldürüldü. Ġlginç, Ģaibeli bir halde öldürüldü. Kim öldürdü bilinmiyor. Reel Sosyalizm bu
plan-sistem karĢısında iflas etti. Mao, kültür devrimiyle bunu aĢmak istedi ama baĢarılı olamadı. ġimdi Çin'in durumu
ortada, bugün için Amerika kapitalizmini besleyen en önemli ekonomik sistemdir. 600 yıllık Osmanlı
Ġmparatorluğu'na da el attılar.
M. KEMAL ĠNGĠLĠZLERE ENGEL OLDU
Öcalan, "Mustafa Kemal bu duruma taĢ koymuĢtur. Bu büyük bir olaydır. Ġngilizlerin imparatorluk üzerindeki
emellerine taĢ koymuĢtur. Bunun için Ġngilizler Mustafa Kemal'e müthiĢ öfke duymuĢtur ve onu Çankaya'ya
kapatıyorlar. Bununla Mustafa Kemal'den intikam alıyorlar. ĠĢte Mustafa Kemal, bunu gören ender insanlardandır.
Mustafa Kemal bu oyunları halkla bir araya gelerek bozmaya çalıĢtı. Ama bunun önüne geçmek için O'nu
Çankaya'ya hapsettiler. Mustafa Kemal'in o dönem Lenin'le mektuplaĢmaları var. Bunları anlamak isteyenler,
Mustafa Kemal'in ilk Meclis konuĢmasına bakabilirler. Mustafa Kemal baĢarılı olabilmek için Kürtlerle de bilinen
ittifakı yapmıĢtır. 1922'nin baĢlarında Kürtçe eğitimle ilgili bir de yasa çıkarmıĢtır. Meclis oylamasında 374 veya 378
Evet'e karĢı 64 Hayır oyuyla bu yasayı çıkarmıĢtır. Ama ittihatçı kadrolar O'nun etrafını daraltmıĢlardır. Komünizmi,
Ġslamı ve Kürtçülüğü tasfiye ettiler. Mustafa Kemal, Kürtlerin ve Türklerin uzlaĢması, bir arada yaĢaması için çalıĢtı.
Ancak buna izin verilmedi. Mustafa Kemal'in etrafı ittihat terakki kadrolarıyla kuĢatılmıĢtı. Bunlar provokasyonlarla
bunun geliĢmesini engellediler. ĠĢte biliyorsunuz ġeyh Sait olayı, yine Mustafa Suphi olayı. Menemen olayı. Mustafa
Suphi öldürüldü, Mustafa Kemal'in bundan haberi bile yoktu. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası da Cumhuriyet Halk
Fırkası'na karĢı bir denge arayıĢıydı. Kurucuları arasında Mustafa Kemal'in kızkardeĢi Makbule de vardır. Makbule,
Ġsmet Ġnönü'yi dizginleyebilmek için Terakiperver Cumhuriyet Fırkası içinde yer almıĢtır." Ģeklinde konuĢtu.
GÜNÜMÜZÜN PLAZALARI FĠRAVUNLARIN PĠRAMĠTLERĠDĠR
Öcalan, sözlerine Ģu Ģekilde devam etti: "Bunlar dünyadaki her Ģeyi kontrol etmek istiyorlar. Son beĢ yılda Ģirketler
kâr oranlarını beĢ kat artırmıĢlar, bire beĢ kârları olduğunu söylüyorlar. Yani bir lira koymuĢsa beĢ lira almıĢlar, yüz
milyar koymuĢlarsa beĢ yüz milyar almıĢlar. ĠĢ Bankası, Garanti Bankası son bir yılda yüzde yüz elli sekiz kâr
ettiklerini söylüyor. Bütün bunların sadece yüzde onu memur ve iĢçilere veriliyor, geri kalanı kendi aralarında
paylaĢıyorlar. Bütün bu Ģirketler bire beĢ kazanırken Memurların-iĢçilerin maaĢı düĢüyor. Kimse bunu görmüyor mu?
DĠSK, KESK, TÜRK-Ġġ onlar bütün bunları görmüyor mu? Bütün bunları anlamadan, kavramadan nasıl siyaset
yapabilirsiniz? Nasıl bir ticaretin yapıldığını bilmezseniz, tarımın baĢına neler geldiğini bilmezseniz nasıl siyaset
yaparsınız. Öyle kuru lafla siyaset olmaz. Bunlar böylece Finans Kapitalle hiçbir üretim yapmadan dünyayı
tekellerine alıyorlar. Hani Mısır Firavunları o Ehramları yapmak için yüz bin köle çalıĢtırıyorlar ya, -kaldı ki bu
ehramların, piramitlerin hiçbir üretim değeri de yoktur- bunlar da metropollerdeki gökdelenleri, plazaları yapmak için
yüz kat daha fazla insan çalıĢtırıyorlar, bu plazalar, tekelleri kuranlar Mısır Firavunlarından elli kat daha
firavundurlar."
HERKESĠN PLANINI BOZUYORUM
Öcalan, Ģunları söyledi: "Her Ģeyi Londra'da planlıyorlar. Her Ģeyi tekelleĢtiriyorlar. F.Braudel de Maddi Uygarlık
kitabında bu uygarlığı yazmıĢ, bu uygarlığı anlamak için otuz yıl araĢtırma yapmıĢ, yine de eksik, kitapta çarpıtmalar
da çok. Ġngiliz tarihçi Collingwood da bunu yazmak istiyor, büyük bir araĢtırma yazısını ya da serisini tasarlıyor,
sonra yazamıyor, ömrü yetmiyor, üçte birini ancak tamamlayabiliyor. Sıra Türkiye'de, Türkiye'yi kuĢatmıĢlar. Bir
tarafında Ermenistan, Ermenistan'ı da küçültüp daracık bir alana sıkıĢtırmıĢlar, öbür tarafta Yunanistan, sonra da
küçük bir Kıbrıs oluĢturmuĢlar, bir de Güney'de küçük bir Kürt devletçiği. Bunları hep Ġngiltere planlıyor. Ben bunları
dile getirince ulusalcılarla aynı düĢündüğümü söylüyorlar. Bana bunu söylemeleri bilinçlidir. Beni de sıkıĢtırmak ve
yıpratmak istiyorlar. Aslında en büyük ulusalcılar bana bunu söyleyenlerdir. Onlar hiçbir analiz yapamıyorlar,
insanlığın içinde bulunduğu durumu kavrayamıyorlar sadece çatıĢmak istiyorlar, Ġsrail-Filistin gibi. Ben burada
demokratik çözüm için, halklar için çaba sarf ediyorum, benim fikirlerim yeteri kadar açıktır, anlaĢılır niteliktedir.
Ergenekon devlet içi hesaplaĢmadır. Ben buradan herkesin planını bozuyorum. Onun için bana saldırıyorlar.
Bunların ipleri baĢkalarının elindedir, onlar ne derse öyle konuĢuyorlar, ne yap derlerse onu yaparlar. Baykal ve
Bahçeli ikisi de Türk Yahudileridir. Bunlar ikisi de Türkiye'nin yararına değil Ġsrail'in yararına çalıĢıyorlar. Türkleri
tanıyorum, bizim Türk dostlarımız var, Haki Karer, Kemal Pir yine bazı kızlar vardı bizimle birlikte yiğitlerdi,
cesurlardı."
ĠÇTĠĞĠMĠZ HER ġEY ĠDEOLOJĠDĠR
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Türkiye'de tarım kalmadığını anlatan Öcalan, "Ben Ģimdi Urfa'nın tarım topraklarını iĢletsem on milyon insanın
iĢsizlik sorunu çözülür, halkın ekonomik sorunu olmaz. Urfa'daki on milyon insanı besleyecek toprakları neden nasıl
ele geçirmiĢler! Bunlar tarımı da böylece ele geçirip ekolojik dengeyi de bozarak toplumu, hepimizi zehirliyorlar.
Kanser üretiyorlar. Aslında kanser toplumsal bir hastalıktır. Yediğimiz, içtiğimiz her Ģey kanserojen maddeler olarak
bizi zehirliyor. Temiz yiyecek olmazsa, temiz su içmezsek, temiz hava almazsak nasıl yaĢarız? Bunlar ideoloji
üretiyorlar, yediğimiz, içtiğimiz her Ģey ideolojidir. Bindiğiniz araba, uçak, yediğiniz yemek, içtiğiniz her Ģey
ideolojidir." ifadelerine yer verdi.
AMARGĠ ÇEVRESĠ YÜZEYSEL KALIYOR
"Devlet özgürlük getirmez, özgürleĢtirmez. Devlet özgürleĢtirici olsaydı en özgür halk Araplar olurdu. Arapların elli
tane devletleri var ama bugün dünyanın en köle halkı Araplardır. Bizim aradığımız, istediğimiz ise özgürlüktür."
diyen Öcalan, Ģöyle devam etti: "Kadınlar için de; kadın beĢ bin yıldır köleleĢtirilmiĢtir. YerleĢik hiyerarĢik düzene
geçildiğinden beri kadın köle durumuna getirilmiĢtir. Eskiden Sümerlerde kadınlar fahiĢelik yapıyorlardı, fahiĢelik de
o dönemde önemli bir meslek olarak görülüyordu. BeĢ bin yıl öncesinden itibaren kadınlar tamamen köleleĢtirildi,
özgürlükleri elinden alındı. Ben ilk ve son sömürge ulus kadınlar diyorum. Benim feminizm konusuna böyle
yaklaĢıyorum. M.Foucault da kadın konusunu inceliyor ancak derinlemesine araĢtıramamıĢ, inceleyememiĢ.
Türkiye'de Amargi çevresi feminist olduklarını söylüyor ama çok yüzeysel yaklaĢıyor, tarihi derinlikten yoksun olarak
ele alıyor konuyu. Evlilik mesela özünde korkunç bir olaydır! BeĢbin yıldır kadınlar tecavüz kültürüyle yaĢıyorlar,
tecavüze uğruyorlar, gece gündüz tecavüze uğruyorlar."
ÇÖZÜM GELĠRSE SĠLAHLAR BIRAKILIR
Öcalan, Kürt sorununun çözümü konusunda Ģu görüĢleri dile getirdi: "Demokratik siyaset, benim bütün söylediğim
bu. KonuĢun tartıĢın, konuĢun tartıĢın, konuĢun tartıĢın. Örgütlenin, örgütlenin, örgütlenin. Tekrar ediyorum, daha
öncede defalarca belirttim, çözümün olması halinde tabiî ki silahlar bırakılır. Hükümetin olumlu bir çağrı yapması
lazım, ciddi bir çağrı yapması lazım. Hükümet'in bir adım atması lazım ardından Anayasal güvence gelir. Bizim
istediğimiz Kürt-Türk iliĢkilerine özgürlüğü katmaktır, Anayasanın içine özgürlüğü yerleĢtirmektir. Mustafa Kemal'in
de yapmak istediği buydu."
DERSĠM'DE ALEVĠ AKADEMĠSĠ KURULSUN
Öcalan, geçen hafatalarda yaptığı demokratik siyaset okulu konusunda bu hafta Ģu değerlendirmeyi yaptı:
"Demokratik Toplum Kongresi de komisyonlar biçiminde çalıĢabilir. Komisyonlara uzman kiĢiler seçilir. Bu
komisyonlar sivil toplum tarzıyla çalıĢabilirler. Bu çalıĢmalara gönüllü, arzulu, coĢkulu kiĢiler katılmalıdır. Demokratik
Cumhuriyet Kongresi çalıĢmaları önemli. Demokratik Toplum Kongresi ve Demokratik Cumhuriyet Kongresi paralel
ve koordineli çalıĢmalar yürütebilmelidir. Türkiye'ye lazım olan ant-i tekel, demokrasi ve barıĢ: Bu üç kelime.
Demokratik güçler, güçlerini birleĢtirebilirler, bir çatı partisinde buluĢabilirler. Ġki Akademi kurulabilir: Birincisi
Diyarbakır'da Demokratik Siyaset Akademisi, Urfa'da da Demokratik Siyaset ve Ġlahiyat Akademisi. Her yerin
durumuna, ihtiyaçlarına göre akademiler kurulabilir, geliĢtirilebilir. Dersim için demokratik siyaset için çalıĢmalar
yürütülebilir. Beni suçlayabilirler, suçlasınlar önemli değil, beni sorumlu tutacaklarsa da tutsunlar. Alevi kültürü için
Dersim'de Demokratik Siyaset ve Alevi Kültürü Akademisi kurulabilmeli. Alevilik konusunda da: Aleviliği bu kadar
dejenere edeceklerine, bu kadar bölüp parçalara ayıracaklarına Aleviliği doğru dürüst araĢtırmalılar. Bu konuda
çalıĢmalar yapılmalı."
NEWROZ'A KATILAN HALKIMIZI KUTLUYORUM
Öcalan, Newroz kutlamalarına yönelik olarak Ģu sözleri dile getirdi: "8 Mart ve Newroz önceki yıllara göre daha
katılımlı geçmiĢ herhalde beĢ altı milyon kutlamıĢtır. Ben ayrıca bu kutlamalar sırasında yaĢamını yitiren
insanlarımıza baĢsağlığı diliyorum. Ailelerine, halkımıza baĢsağlığı diliyorum. Newroz'a katılan halkımızı da
kutluyorum. Bu vesile ile Tayhan'ı da anmak istiyorum. Tayhan Moskova'da kendi bedenini yaktı. Mahir alçağı,
olacakları biliyordu sonra örgütün parasını aldı kaçtı ama ilginçtir, Tayhan Moskova'da benimle bulunduğu süre
içinde hiç konuĢmuyordu, hep üzgün görünüyordu. Ben bir gün kendisine neden hiç gülmediğini, hep üzgün
olduğunu sordum, cevap vermedi. Ġçinde bulunduğumuz durumu hissediyordu, anlamıĢtı. Bingöllüydü. Bingöllüler
yiğit insanlardır. Çok cesurdu, yiğitti, dünyanın en cesur insanlarından biriydi. Muazzam bir eylem gerçekleĢtirdi, ben
bu eylemlerin yapılmasını istemiyordum ama O, Moskova'da, Reel Sosyalizmin merkezinde kendi bedenini yaktı.
Aslında O, dünyanın bütün tekellerine, bu mevcut sisteme karĢı bir eylem yaptı. O'nun kahramanlığı Kürtlüğe
sığmaz, O insanlık için eylem yaptı, bir insanlık kahramanıdır. Eylem sonrası hastanede kaldı bir süre ama
kararlılığından hiçbir Ģey kaybetmedi, eyleminin doğruluğunu sonuna kadar savundu. Ben herkese teĢekkür ediyor,
selamlarımı iletiyorum. Eylemlere katılan herkese, cezaevlerine selamlar."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Operasyonları durdurun
GörüĢme Notları:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla yaptığı görüĢmede önemli mesajlar verdiği öğrenildi. Edinilen
bilgiye göre, AĠHM'deki yargılamanın Türkiye ve Ġmralı'daki koĢulları değiĢtirmeyeceğini ifade eden Öcalan, "Bunlar
siyasidir, hepsi oyundur. Türkiye bunları kabul etmez" dedi. Öcalan, "Radyodan dinledim; Avrupa Adalet Divanı
PKK'ye iliĢkin karar vermiĢ, karar esası da etkiler. Bunlar siyasi kararlardır, sadece hukuki olarak düĢünmemek
lazım. Hukuk siyasete bağlıdır. Türkiye'de de öyledir. Hukuk, siyaset etrafından geliĢir, bunu anlamak gerekir. Ama
bizi burada terörist ilan ettiğine göre, bizim savunmamızın da alınması gerekir. AĠHM mi bu durumu
değerlendirecek, Avrupa mı değerlendirecek, bu önemli değil.
Önemli olan bizim savunmamızın alınması ve buna iliĢkin bir kararın verilmesidir. Bunu yapmaları lazım. PKK'nin
savunması alınmamıĢ diyorlar, tabii ki savunmamızın alınması gerekir. Bu örgütün kurucusu benim, sorumluluğum
var, o halde bana sormaları lazım, gelip burada beni dinlemeleri lazım. Kim terörist, nasıl terörist ilan ediyorlar, bunu
anlamaları lazım. Osman onlar da hikâye. Dinleyeceklerse gelip burada beni dinlemeliler, benim görüĢümü
almalılar. Ben de bu örgüt neden terör örgütü değil diye açıklarım. Önemli olan terörizm tartıĢmalarının yani bizim
durumumuzun Avrupa'da tartıĢılmaya baĢlanmasıdır. Ben terörist değilim, benim örgütüm terörist bir örgüt değil"
Ģeklinde konuĢtu.
SAHTE KÜRTÇÜLÜĞÜ YAHUDĠLER GELĠġTĠRĠYOR
Son günlerde artıĢ gösteren milliyetçi eğilimlere de değinen Öcalan, Ģöyle devam etti: "Bunların hepsi siyasi
oyunlardır, Türkiye'dekiler de siyasi oyundur. DıĢ güçlerin etkisiyle Türkçülük geliĢtiriliyor. Bu sahte Türkçülüğün
gerçek Türklerle bir ilgisi yok. Sahte Türkçülüğü geliĢtiren de biliyorum Yahudilerdir. Bunların teorisyenleri de Leon
Kahun, Hermann Vambery'dir. Bunların hepsi bilinçli geliĢtiriliyor. Radyodan dinledim, Akdeniz Üniversitesi'nde
milliyetçiler Kürt öğrencilere saldırtılıyor. Milliyetçilerdir saldıranlar sanırım. Bunların hepsi sahte Türkçülüktür. 301.
madde de var. Bu maddeyi kim oluĢturdu, bunu bu maddeye koyan kim? Türkçülüğü bu maddeye koyanlar da
bunlardır, Ģimdi de çıkarmaya çalıĢıyorlar, bunun tartıĢmasını yapıyorlar ama 301'i kim çıkardı, kim bu maddeye
Türkçülüğü koydu, nasıl geldi, kimse bunları sormuyor, bunları tartıĢmıyorlar mı, asıl önemli olan da budur.
GeliĢtirilen bu sahte Türkçülük anlayıĢını kullanarak halkları birbirlerine kırdırtıyorlar. Bu sahte Türkçülükle, bin yıl
birlikte yaĢadıkları Ermeni halkını düĢman ilan ettiler. Sonra Ermenileri sürdüler, öldürdüler. ġimdi aynı Ģeyi Kürtler
için yapıyorlar, Kürt ve Türk halkını birbirlerine kırdırtmaya çalıĢıyorlar. Bunları yapanlar, Türkçülüğü geliĢtirenler
gerçek Türkler değildir. Türk halkı bu kadar vahĢi ve insanlık düĢmanı mıdır? Ben biliyorum, Türkleri tanıyorum,
gerçek Türkler böyle değildir, gerektiğinde her Ģeylerini paylaĢırlar."
M. KEMAL MUHTARĠYET VERECEKTĠ
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Bunların yaptıkları bu sahte Türkçülüğün Mustafa Kemalle de alakası yok. 1924'te
Kürtlere Muhtariyet vereceklerdi. Yine 1922 Ocak ayında Kürt okullarının açılması için Meclis'te bir oylamayla -373
evet 64 hayır- yasa çıkardılar. 1921 Anayasası Cumhuriyet'in kurucu anayasasıdır, orada Kürt ve Türk halklarından
bahsediliyor. Kürtler Cumhuriyet'in ilk yıllarında kurucu unsurdur. 1921 Anayasası Cumhuriyetin ilk anayasasıdır ve
asıl cumhuriyetçilik burada anlatılıyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında Kürtlerin ve Türklerin birliktelik ruhu vardır. Ben
Mustafa Kemal'i temize çıkarmak istemiyorum ama bunlar da Kemalizm'dir. Daha sonra 1926'da uzlaĢı oldu,
Mustafa Kemal, onlarla uzlaĢtı. Galanti, Mustafa Kemal'i tanrılaĢtırıyor. Ġsmet Ġnönü'yü de peygamberleĢtirmek
istedi. Kürtleri, Ġslamcıları ve Sosyalistleri tasfiye etmeye çalıĢtılar, sonra ettiler de. Fethi Okyar'ı Kürtlerin üzerine
sürmek istediler, Fethi Okyar, "benim Kürt arkadaĢlarım var, ben Kürtlerin üzerine yürümem" dedi, sonra onu
düĢürdüler. Kürtleri de tasfiye ettiler. Seyit Rıza'yı idam etmek için alelacele bir prosedür uyguladılar. Ġdamına
hemen karar verdiler ve Mustafa Kemal'in imzasını beklemeden Seyit Rıza'yı idam ettiler. Seyit Rıza'nın idam
kararında Mustafa Kemal'in imzası dahi yoktur."
M. KEMAL'ĠN ETRAFINI DARALTTILAR
"Mustafa Kemal, Fethi Okyar'a, Makbule ile birlikte, Ġsmet Ġnönü'ye karĢı Terakkiperver'i kurdurttu. Bekir Sami Ġngiliz
yanlısıydı. Dr.Nazım, iktisatçı maliyeci Cavit onlar da var. Bunlar Mustafa Kemal'in etrafını daralttılar, en yakın
çocukluk arkadaĢı Ahice Arif'i öldürdüler. Ahice Arif'in ölümüyle Mustafa Kemal iĢin ciddiyetinin farkına vardı. Kâzım
Karabekir ve Rauf Orbay, Ahice Arif'i Mustafa Kemal'e hatırlatarak senin de sonun böyle olur, idam edilirsin diye
uyardılar. Mustafa Kemal, onu öldürdüklerine göre sıra bana gelmiĢtir, diye düĢündü. Daha sonra 1926'da bunlarla
DERLEYEN : AZAD BADIKI
uzlaĢtı ve Çankaya'ya hapsedildi. Bu tasfiyeden sonra Mustafa Kemal iktidarda fazla etkili olamadı. Bu tasfiyeler
nedeniyle Mustafa Kemal'in 1926'dan sonra bir kez bile gülümsemediği belirtiliyor. Ġlginçtir aynı Ģey benim de
baĢıma geldi. Ben kendimi Mustafa Kemal ile kıyaslamak istemiyorum ama burada büyük bir benzerlik var; benim
de etrafımı sarmıĢlardı, görmemi istemiyorlardı, çocukluk arkadaĢım Hasan Bindal, bir suikast sonucu öldürüldü.
Ben erken fark ettim, kendime göre tedbirler geliĢtirdim, ġam'a çekildim, bu oyunlarını boĢa çıkardım."
SOSYOLOJĠ ÖNEMLĠ BĠR BĠLĠMDĠR
"Ben sosyolojiyi çok okudum son zamanlarda, biliyorum. Birçok tespit var, tespitlerim var. Bunlar uygun zamanlarda
çok detaylı anlatılabilir." diyen Öcalan, Ģunları söyledi: "Sosyoloji çok önemli bir bilimdir. ġunu söylüyorum;
toplumsal gerçeklikler inĢa edilmiĢ gerçekliklerdir. Fizikte atom atomdur, atom parçası için belirli bir kural vardır,
bunun dıĢına çıkılamaz ama toplumsal alanda toplumsal gerçeklikler yönlendirilebilir, inĢa edilebilir. Ġngilizler bunu
çok iyi tespit etmiĢler, çıkıĢ yeri, kaynağı Hollanda'dır. 16.yy'dan beri birçok imparatorluk yıkılmıĢtır, AvusturyaMacaristan, Ġspanya, Fransa, Çin Ġmparatorluğu, bunlar nasıl yıkıldı! Ġngilizler, Alman katı felsefesiyle, Fransız devlet
felsefesiyle çok fazla ilerleme kaydedilemeyeceğini tespit etmiĢler; Ġngiliz ve Amerikan pragmatizmiyle ilerleme
kaydedebileceklerini, geliĢebileceklerini tespit etmiĢler. Ġngilizler toplumla ilgili her türlü tespitleri iyi yapmıĢ, buna
göre toplumları yönlendiriyorlar. Uluslar nasıl çatıĢır, ne hale getirilebilir, nasıl barıĢ sağlanabilir, nasıl çatıĢtırılır, her
türlü toplumsal tepkiyi önceden hesap edebiliyorlar."
MARKS KRALĠÇENĠN ELĠ ALTINDAYDI
"Ġngilizler toplumda her türlü yönlendirmeyi de yapıyorlar, Marks da Londra'da yaĢıyordu, onu orada tuttular. Marks
fikirlerini orada oluĢturdu, oradan dünyaya yaydı. Ben, Marks'ın fikirlerini onlar yarattı demek istemiyorum ama
Marks, Kraliçe Elizabeth'in eli altındaydı. Lenin'i de kuĢatıp etrafını daraltmıĢlardı. Lenin Almanların nezaretinde,
onların treniyle taĢınarak St.Petersburg'a götürüldü. Ben Lenin ajandır demek istemiyorum ama bunların bilinmesi,
değerlendirilmesi lazım. Almanlar, bu fikirler bize karĢı, bizi yok etmek için oluĢturulmuĢtur dediler ve kendilerini
korumak için nasyonal sosyalizme sarıldılar ama ant-i komünizmi geliĢtirdiler. Milliyetçilerin ve dincilerin de ant-i
komünistliği, komünizm karĢıtlığı da buradan geliyor. Arap Baas milliyetçiliğini kim ortaya çıkardı, ortaya attı
sanıyorsunuz, böyle milliyetçilik mi olur. Saddam onların kafası koparıldı asılırken. Arap milliyetçiliği nasıl kafası
koparılır hale geldi, Çeçenler'in durumu da biliniyor. Bunları bilmek gerekir. Ben bunların bu anlayıĢına karĢıyım.
Toplumların doğru çözüme evrilmesini sağlayabilirsek demokratik bir ulus ortaya çıkabilir. Çözüm için bu gereklidir."
ĠRAN'A MÜDAHALE OLACAK, SIRA TÜRKĠYE‟YE GELECEK
Öcalan, Ortadoğu konusunda Ģu değerlendirmeleri yaptı: Ġran'a da müdahale edecekler. Yakında Suriye'ye de bir
operasyon yapacaklar, birkaç ay sonra mı birkaç yıl sonra mı bilemiyorum. Demokratı da iktidara gelse bunu
yapacak. Cumhuriyetçisi de demokratı da fark etmez, ikisi de aynı Ģeyi yapar. Ses çıkarmaması için Rusya'yı da
tehdit ettiler, Rusya bir Ģey yapamaz. Çin'i de kontrol altında tutuyorlar. Sıra Türkiye'ye de gelecek, Türkiye'yi de
halledecekler. Ġran'da ġiiler, Kürtleri katlettiler, Pasdarlar fırsat bulursa Kürtleri kırıp geçerler. Irak'ta Arapların eline
imkân geçerse Kürtleri katlederler. Bu durumda olan halka olur. Kürtler kendi ortak politikalarını belirleyerek bunların
karĢıtı olarak değil, bunların politikalarına paralel yol alabilir, ancak kendilerini de savunabilirler."
KÜRT MĠLLĠYETÇĠLERĠNĠN SAYISI BĠN KADARDIR
Öcalan, milliyetçilik ve Kürtler konusunda ise Ģu hususlara vurgu yaptı: "Türkiye'de de sahte Türkçülüğü geliĢtirdiler.
Kürtçülüğü de farklı geliĢtirdiler. Kürtlerin bazı aileleriyle de iliĢkiye geçtiler. Taa yüz elli yıl öncesinden Barzani
ailesiyle iliĢkiye geçtiler. Kürt milliyetçiliğine de bu Ģekilde el attılar, NakĢicilikle de birleĢtirdiler. Ben bunları genel
olarak söylüyorum, burada imkanlarım sınırlıdır. Bu konuların iyi anlaĢılması için ben bunları söylüyorum. Ama bazı
aydınlar bile bunları anlayamıyor. ġeyh Sait, birdenbire hareketin liderliğine getirildi, birdenbire Kürtçü oldu, nasıl
oldu bu, ġeyh Said'in haberi bile yoktu. Ben ġeyh Sait provokasyonu derken bunu kastediyorum. Ġki ayda hemen bir
provokasyon geliĢtirdiler. Sahte bir Kürtçülüğü de geliĢtiriyorlar: Sayıları bini bile bulamayan bir kesim var. Bunlar ne
isyan etmesini biliyor ne de Cumhuriyet'le uzlaĢmasını biliyorlar. Bunlar her Ģehirde birkaç ailedir. Mesela Urfa'da on
kiĢi veya aile, Diyarbakır'da on ailedirler, Bingöl'de birkaç ailedir. Diğer yerlerde de böyledir. Her yerde birkaç aile
var, bütün iliĢkileri bunlar sağlıyor. Bunların para için, aileleri için yapmayacağı Ģey, satmayacağı değer yoktur. Bir
Urfalı milletvekili çıkıyor, diyor ki; 'Türk-Kürt kardeĢtir', sen bu konuda konuĢma hakkını nerden buluyorsun? Sen
bugüne kadar Urfa'ya ne verdin ki, Urfa'nın her tarafına kanallarla su mu götürdün, Urfa'nın yüzde sekseni iĢsiz,
Urfa'daki iĢsizliği mi çözdün? BarıĢ ve çözüm için ne çaban oldu; sen bu güne kadar ne yaptın ki böyle
konuĢuyorsun."
DTP TEġHĠR EDEMĠYOR
"Bunların hepsi teĢhir edilmelidir. DTP milletvekilleri yaĢanan tüm bu olumsuzlukları, oynanan oyunları yeterince
teĢhir edemiyorlar, Meclis'te bulunmaları önemli bir fırsattır. Bugün Kürt sorunu üzerinden Kürt kimliği bu derece
tartıĢılabiliyorsa geçmiĢte gösterilen emek ve çabalar sayesindedir. Bu anlamda Akademi çalıĢması önemlidir.
Binlerce insan akademide bu konular üzerinde çalıĢabilir. Birçok aydınımız, akademisyenimiz, insanımız var. Bunlar
akademide bu konuları çok derinlikli ele alabilir. DTP'nin böyle bir akademi kurmaması anlaĢılır değil."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
ĠKTĠDAR OYUNU VAR
Öcalan, Türkiye siyasetinin yapısına iliĢkin olarak da Ģu hususlara dikkat çekti: "Türkiye'de iki klik var, bunlar iki
iktidar kliğidir; Baykal ve Erdoğan. Birisi laisizm, birisi de din yanlısıdır, din ve laiklik çatıĢması diyorlar ama
aralarındaki çatıĢma, iktidar ve çıkar çatıĢmasıdır. Burada laisizm Batı kökenli olduğu için Hıristiyanlığı temsil ediyor.
Diğeri de ılımlı Ġslam diyor; ılımlı Ġslam'ın da radikal Ġslam'ın da gerçek Ġslam'la alakaları yok. Bunlar dıĢarıdan
üretilmiĢ Ģeyler, baĢörtüsünü de siyasi olarak bu Ģekilde kullanıyorlar. Benim kardeĢlerim de buraya geliyorlar,
baĢları örtülü. Toplumda birisi örter birisi örtmez. Bunların sorunu ise, birisi baĢı zorla açtırır, biri de zorla kapattırır.
Ama Anadolu halklarının böyle bir problemi yok. Bu iki klik iktidar ve çıkar kavgalarını da Kürtler üzerinden
yapıyorlar; Kürtler'e karĢı anlaĢmıĢlar. Kürtler'i de ortadan kaldırarak bu iĢi yapmaya çalıĢacaklar. Yine her zamanki
gibi 'alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete' yapacaklar. Bu iĢi de bu Ģekilde götürmeye çalıĢacaklar. Ġktidar hastalık
gibidir. Bunlardan biri 'ben Kürtlere karĢı kırk yıldır savaĢıyorum, devletin sahibi benim' diyor. Ġslamcılar da 'bin yıldır
ben bu toprakların sahibiyim, bu devletin sahibi benim' diyor. ĠĢte Ergenekon budur.
HALK OYUNDAN UZAK DURSUN
"Hayır, bu toprakların sahibi ne bunların laisizmidir ne de onların anladığı anlamdaki Ġslamlarıdır; bu toprakların
sahibi demokratik halktır. Halkımıza sesleniyorum; bu laisizmden de bu dincilikten de uzak dursunlar. Bu bir
oyundur, bir iktidar oyunudur, bu oyundan uzak durmak gerekir. Bakunin'in önemli bir tespiti var; "en iyi demokrat
bile iktidar olursa yirmi dört saat içinde büyük bir diktatör olur." Ġktidar adamı sarhoĢ eder. Ben iktidar için daha önce
fahiĢe benzetmesi yapmıĢtım. Benim için de MĠT'le iliĢkim olduğunu söylüyorlar. Gazeteden okumuĢtum; bir Arap
gazetesinde bile bunlar dile getiriliyor. Eski Ġstihbarat Daire BaĢkanı Bülent Orakoğlu'nun kitabında da benzer
iddialar yer almıĢ. Sadece O değil, daha geniĢ çevrelerde tartıĢılıyor. 'Kayınpederinden dolayı' diyerek benim MĠT ile
iliĢkili olduğumu ileri sürüyorlar. Bunların hiç biri doğru değil, bunların hepsi uydurma. Aslında bu oyun Ģudur:
ġemdinli olayından sonra bunların arasında bir uzlaĢma sağlandı. AKP'ye brifing verdiler, dediler ki, biz senin
iktidarda kalmana izin vereceğiz, hatta kendi CumhurbaĢkanı'nı da seçersin ama Kürtler konusunda biz istediğimizi
yaparız, bu iĢi bize havale et. Bu Ģekilde uzlaĢtılar; beĢyüzbin kiĢilik orduyu Kürtlerin üzerine sürdüler, sorunu da
ekonomiyle halledeceklerini söylediler. Meseleyi böyle anlamak lazım. Sezgin Tanrıkulu BaĢbakanla tartıĢmıĢ,
görüĢmeyi terk etmek zorunda kalmıĢ. Aslında kendisini kandırmasına gerek yok, olayın özü Ģudur: BaĢbakan
Kürtlerle ilgili orduyla anlaĢtı, ordunun politikalarına teslim oldu, bu konuĢmasını da bu çerçevede anlamak lazım.
Aslında radikal da değil, en ılımlılardandır. Buna rağmen kovulduğuna göre ortada ciddi bir faĢizm vardır."
DÜNYAYI KAĞIT PARA OYUNUYLA ELE GEÇĠRDĠLER
Öcalan, Ģöyle devam etti: "AKP yurtdıĢından ĠMF ve diğer yerlerden kredi almaya devam edecek. Kredi bile değil,
aslında borçtur. BeĢ altı milyar oradan, bilmem ne kadar Arap sermayesinden, Ģuradan, buradan toplam yirmi beĢ
otuz milyar dolar para alacaklar. Bunun bir-iki milyarını Diyarbakır'da ticaret odalarına, bir-iki milyarı bilmem nerenin
ticaret odasına dağıtacaklar, geri kalanını da kendilerine alacaklar. Bu Ģekilde halkı kandıracaklarını düĢünüyorlar.
Büyük ticaretle, finans ile dünyayı yöneten güçler, büyük ticaretin sırrını keĢfetmiĢler. F.Braudel de kitabında büyük
ticaretle ilgili güçlü tespitlerde bulunmuĢ. Finans sahiplerinin toplumdaki oranı yüzde beĢ olmasına rağmen güçleri
büyüktür. Türkiye'yi de aynı Ģekilde kendilerine bağlamıĢlar. Çiller 'bir çakıl taĢı bile vermeyiz' diyordu. Siz zaten
ülkenin yüzde ellisini vermiĢsiniz, satmıĢsınız. Yüzde kırkını da dıĢ borç faizine veriyorlar. Son beĢ yılda iĢçilerin
maaĢı mı arttı, memurun maaĢı mı arttı, köylünün parası mı arttı, hayır, bunlar daha da fakirleĢtiler. Ben bu sendika
ağalarına da kızıyorum, bunları bile dile getiremiyorlar. AKP finans ile halkın olanaklarını bu Ģekilde ellerinden alıyor
sonra halkı önemli ölçüde kendilerine bağlıyor. Finans kapitalle hiçbir üretim yapmadan, kâğıtlar üzerinden, borsayla
büyük para elde ediyorlar. Yine borsalar üzerinden krizlerle, manipüle etmeler vb. parasal oyunlar oynanıyor.
Dünyayı böylece kağıt para oyunlarıyla ele geçirmiĢler."
OPERASYONLARI DURDURUN
Öcalan, son günlerde artıĢ gösteren çatıĢmalar konusunda Ģu tespitlerde bulundu: "Ben, 'ey baĢbakan bu
operasyonları durdurun' diyorum. Radyodan dinledim, askeri hareketlilik var, sınıra yığınak yapıyorlar. Gerilla
hareket halindeymiĢ, eee ne olacak? Bahar aylarındayız, ne olacak, olaylar nasıl geliĢecek bilemiyorum. Ben
1993'ten beri on beĢ yıldır, 93 Nisan, Ģimdi yine Nisan ayındayız, tam on beĢ yıldır barıĢ ve diyalog için çaba sarf
ettim. Özal'ın temsilcileri geldi yanıma, Erbakan bana mektup gönderdi. Ordudan da dolaylı mesajlar geliyordu. Bir
de komutan geldi, ismini vermek istemiyorum, Ģu an doğru olmayabilir. Bana; "Ey Apo, yazık değil mi, birbirimizi niye
öldürüyoruz, bu sorunu birbirimizi öldürmeden de çözebiliriz" dedi. Ben de dıĢarıda ġam'dayken birçok mektup
gönderdim, kaset, broĢür gönderdim. Ben bunları ciddiye aldım. Bugüne kadar yaptıklarım biraz da bunlara cevap
vermekti. Ama tutmadı. Kimseden gizli saklı konuĢmuyorum. Benim burada konuĢtuklarım hepsi izleniyor,
dinleniyor. Örgütün de bu demokratik çözüm çizgisine gelmesi için çaba sarf ettim. Onlar da kabul ettiler, ne kadar
baĢarılı olundu bilemiyorum. BarıĢ ve çözüm için bu yaptıklarım yüzlerce binlerce kadronun hayatına mal oldu. Ben
bunların sorumluluğunu da taĢıyorum, üzerime alıyorum."
ÖZAL'A SAYGIM VAR
"Özal'a saygım var önemli devlet adamıydı. Erbakan'a da saygım var, o da öyle. ġimdi iktidarda Özal olsaydı bu
sorunu çözerdi, Erbakan olsa çözerdi, ordudan bir kısmı iktidarda olsa çözerdi. Ben barıĢ, demokratik çözüm için
DERLEYEN : AZAD BADIKI
üzerime düĢeni yine de yapmaya hazırım ancak PKK'yi daha ne kadar tutabilirim bilemiyorum. Ordu'ya önerim
operasyonların durdurulmasıdır. PKK de buna karĢı ne yapar bilemiyorum. Bugüne kadar ne oldu, PKK bir kadro
yapısı çıkardı, kayıplar verdi. Ben bunların sorumluluklarını alıyorum ama bundan sonrasını almıyorum. PKK ne
yapar kendisi bilir. PKK kendi kararını kendisi verir, yöntemini, eylem çizgisini kendisi belirler, ben karıĢmam, benim
burada ancak eleĢtiri hakkım olabilir."
KONFEDERASYON DEVLET TALEBĠ DEĞĠLDĠR
Öcalan sözlerini Ģöyle tamamladı: "DTP'ye dönük kapatma davası devam ediyor. Anayasa Mahkemesi aslında bu
davada Kürtler hakkında bir karar verecek. Demokratik bir Kürt partisi kurulabilir mi, kurulamaz mı, bu konuda
Kürtlerle ilgili karar verecek. Bu anlamda bu dava önemlidir. Ġsmet Berkan, Öcalan'ın projesi, bir yönetim biçimi
anlamında konfederasyondur diyor ve bunu devlet olarak anlıyor. Hayır, benim projem konfederasyon değil.
Konfederasyon, benim projem içinde sadece bir sivil toplum örgütlenmesidir. Daha önce Türkiye'de demokratik
güçlerin içinde yer alacağı bir demokratik cumhuriyet kongresinin yararlı olacağını ifade etmiĢtim. Bu
gerçekleĢtirilemiyorsa, bir koordinasyon etrafında bir araya gelinerek de çalıĢma yürütülebilinir. Daha önce de
söylemiĢtim. Ant-i Tekel, Demokrasi, BarıĢ ilkeleri etrafında çalıĢmalarını yürütmek önemlidir. Türkiye için gerekli
olan budur. DTP, SDP, ÖDP, EMEP gibi partilerin bu tür çalıĢmalarda yer alması Türkiye'nin demokratikleĢmesine
katkı sunacaktır. Cezaevlerindeki arkadaĢlarımızı ve tüm kadınlarımızı selamlıyorum."
AKP yol ağzında, bir tercih yapmalı
GörüĢme Notları:
Öcalan, "AKP, ya mevcut durumunu korumaya çalıĢacak, böylece CHP ve MHP gibi marjinalleĢecek ya da
demokratikleĢecektir. Mevcut durumunu korursa ömrü beĢ ay veya bir yıldır. AKP, bir yol ağzındadır, bir tercih
yapmak durumundadır" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla yaptığı görüĢmede önemli mesajlar verdiği öğrenildi. Edinilen
bilgiye göre, sağlık durumuna değinen Öcalan, "Sağlığım aynı, Ģikâyetlerim devam ediyor. Geniz akıntısından
kaynaklı sesim kısılmıĢ" dedi. Gazetelerin haftada yedi değil üç dört adet verildiğini anlatan Öcalan, "Diğer günlerin
gazetelerinin niye verilmediğini bilemiyorum, Bazı dergileri de alamıyorum. Birikim Dergisini sekiz yıldır alıyordum
ama son dönemlerde vermiyorlar, keyfidir, bunlarda bir sakınca yok, yasal dergilerdir ama vermiyorlar. Taraf
Gazetesini bugüne kadar sadece bir adet aldım, arada ġafak gazetesini aldım. Verdikleri gazetelerin Newrozla ilgili
kısımlarını sansürleyip vermiĢlerdi, Newroz fotoğraflarını kesmiĢlerdi gazetelerden. Bunun mantığı Ģu; gazetedeki
Newroz resimlerini görerek güya bununla moral bulacakmıĢım, bunu engelliyorlar. Benim moral değerlerim
gazetede çıkan birkaç resme bağlı değil, daha derindir." diye konuĢtu.
BEYAZIT: YEZĠDĠN BABASI MANASINDADIR
Yahudilerin tarihsel arka planını değerlendiren Öcalan, Ģöyle devam etti: "Demos, biliyorsunuz halk sevgisi demektir.
Demos, Demokrasi, yeni savunmalarımda da iĢledim. Tarihte Ġbrani kabileleri vardır. Yahudiler de iki kola
dayandıklarını söylüyorlar. Bir kolu Firavunların bulunduğu Mısır ki Musa buradan geliyor. Diğeri Nemrut'un
bulunduğu bölge, Ġbrahim buradan geliyor. Yahudiler her iki kola da dayandıklarını söylüyorlar. Yahudilerin tarihteki
rolünü de incelemek gerekiyor. Ġbrani kabilelerini de incelemek gerekiyor. Yahudi toplulukları tarihte çeĢitli yerlere
dağılmıĢlardır. Tarihte Yahudilerle ilgili iki büyük göç vardır. Bir tanesi 1391'deki göç, diğeri de 1492'deki Yahudilerin
Ġspanya'dan göçüdür. 1492'de Yahudiler Ġspanya'dan çıkarılınca Bayezıt döneminde Osmanlı Devleti onları kabul
ediyor. Niçin kabul ettiklerini de incelemek gerekiyor. Hafsa Sultan da Yahudi"dir, onlara müthiĢ yardım etmiĢtir.
Aslında bu yardımı her iki tarafın ittifakı Ģeklinde anlamak lazım. Bayezıt ismi de -pek kimse dikkat etmiyor- Eba
Yezit'ten -Yezit'in babası- geliyor."
YAHUDĠLER OSMANLI YÖNETĠMĠNDE ETKĠNDĠ
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Kanuni Sultan Süleyman'ı da bu kadar yüceltmelerinin nedeni 'Süleyman Peygamber'den
dolayıdır. Kanuni, en büyük oğlunu, ġehzade Mustafa'yı, idam ettiriyor. ġehzade Mustafa, yetenekli, kudretli bir
Ģehzade ve kendisinden sonra padiĢah olabilecek tek kiĢidir. Ama bir Polonya, Leh kökenli Hürrem Sultan, Mustafa
DERLEYEN : AZAD BADIKI
kendi oğlu olmadığı için Mustafa'yı Kanuni'ye boğdurtuyor, bu yolla kendi oğlu Sarı Selim'i padiĢah yapmak istiyor.
Hürrem'in Mustafa'yı boğdurtması büyük bir olaydır. Bu kadar etkilidir yönetimde. Ġktidar için babasına oğlunu
öldürtüyor. Osmanlı'da Ģehzadelerin öldürülmesi Fatih'ten beri devam etmiĢ, birçok padiĢah kendi oğlunu
boğdurtmuĢ, hatta bir padiĢah on yedi oğlunu boğdurtmuĢtur. Yahudiler 1650'lerde Yahudi topraklarıyla ilgili,
Yahudilerin ana toprağı Hollanda-Amsterdam, Ġngiltere-Londra mı olsun, yoksa Anadolu toprakları mı olsun
tartıĢmasını yapıyorlardı. Avrupa'da Osmanlı'da da yönetimde önemli etkili kademelerde görev alıyorlardı. Bu
tarihten sonra da bir Türkçülük geliĢtirdiler, kendilerine göre bir Türkçülük anlayıĢı."
FRANSIZ MĠLLĠYETÇĠLĠĞĠ KATIDIR
Yakın çağ milliyetçiliğini de değerlendiren Öcalan, Ģu hususlara dikkat çekti: "Burada paranın gücü de önemli. 16.
yüzyıldan itibaren paranın gücü çok geliĢmiĢ ve siyasetin ve askeri güç kadar olmuĢ hatta onlardan daha fazla bir
etki de doğurmuĢtur. 16. Yüzyılda milliyetçilik inĢası yaĢanmıĢtır. Bu milliyetçilik inĢasında Hollanda ve Ġngiliz
milliyetçiliğinin rolü büyüktür. Önce Hollanda da ortaya çıkmıĢ sonra Ġngiltere'de. Ġngiltere daracık bir adada
sıkıĢtırılmıĢ bir haldedir o zamanlar. Bu Ġngiliz milliyetçiliğine karĢı Fransız milliyetçiliği geliĢmiĢtir, Fransa, katı bir
ulusçuluğu geliĢtirdi. Hollanda ve Ġngiliz milliyetçiliği güçlü fakat biraz daha esnek bir ulusçuluktur. Fransız
milliyetçiliği-ulusçuluğu ise katı bir ulusçuluktur. Fransa'nın buna karĢı çıkabilmesi için Napolyon bilinen o çıkıĢını
yapmıĢtır. Bir de Ġngiliz milliyetçiliğine karĢı Almanlar da katı bir ulusçuluğu geliĢtirdiler. 1804 yılında Almanlarla
yapılan savaĢ var. Bu bir ulus-devlet savaĢıdır. Almanlar ulusçuluğa daha çok sarıldılar, Hegel, ulus-devlet
anlayıĢına tanrısal bir nitelik kazandırdı. Ulus-devlet Tanrı-devletinin modernitedeki ifadesidir."
HĠTLERĠ YAHUDĠLER DOĞURDU
"Yahudiler de bu milliyetçiliğin geliĢmesinde çok önemli rol aldılar. Milliyetçiliklere yön verdiler. Halen de öyledir. Bu
nedenle bazıları Yahudilerin dünyayı yönettiğini söylüyor, hayır bu doğru değil. Dünyayı kapitalizm yönetiyor fakat
Yahudilerle harmanlayarak yönetiyor. Yahudiler de katı bir Siyonizm geliĢtirdiler. Bunu savunan Yahudiler çok.
Amerika'da da Avengelistler var. Bunlar, Yahudilerle birlikte hareket ediyorlar. Yahudiler bu fikirlerini Almanlara da
aĢılayarak Hitler'i doğurdular. Hitler de o bilinen savaĢlardan sonra iflas etti. Yarattıkları bu milliyetçilikler istedikleri
sonuçları yaratmadı, kendilerine geri döndü. Siyonizm ilk olarak katı bir Ģekilde Ġsrail'de uygulanmak istendi ve
muazzam bir savaĢ geliĢti, halen devam ediyor. Orada baĢarılı olunamadı, tıkandı. BaĢka yerlerde de bu fikirlerini
devam ettirdiler. Bu konulara yeni savunmamda daha detaylı olarak değindim. Ben yeni savunmamda biraz açmaya
çalıĢtım bu sistemi. Savunma kitabı olduğundan biraz savunma bağlamında ele aldım, daha sonra yazacağım
kitapta daha da açmaya çalıĢacağım."
AKYOL ATATÜRK'Ü DERĠNLĠĞĠNE ANLAMAMIġ
Öcalan, Türkiye'deki milliyetçilik konusunda ise Ģu çarpıcı hususlara dikkat çekti: "Her bölgenin durumuna göre bir
milliyetçilik geliĢtirdiler ve bu milliyetçiliklere hâkim oldular. Türkiye'de de milliyetçiliği geliĢtirenler Yahudilerdir. Leon
Kahun, Hermann Vambery gibi Yahudiler, Türkçülüğün teorisyenleridir. Bu Türkçülük Ziya Gökalp ile birlikte devam
etmiĢ, daha sonra Nihal Adsız, TürkeĢ, Ģimdi de Bahçeli ile devam ediyor. Mustafa Kemal bu tehlikeye karĢı bir süre
direndi ama daha sonra onlarla uzlaĢmak zorunda kaldı. Ġsmet Ġnönü onlar Mustafa Kemal'i uzlaĢması için
zorladılar. Benim Mustafa Kemal'e iliĢkin yaptığım değerlendirmeler geniĢ tartıĢılıyordur herhalde. ġimdi Erdoğan ile
Baykal arasında bir Mustafa Kemal-Ġsmet Ġnönü tartıĢması var. Taha Akyol da 'Hangi Atatürk?' diyor. Doğrudur
'Hangi Atatürk?' Taha Akyol biraz anlamıĢ ama derinlemesine değil. Mustafa Kemal onlarla uzlaĢtıktan sonra bilinen
Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu gibi çalıĢmalara yöneldi, onlarla ilgili fikirlerini geliĢtirdi. Menderes de bu
milliyetçiliği, sistemi biraz aĢmak, yumuĢatmak istedi, izin vermediler, biraz dıĢına çıkar gibi oldu, onu da hemen
götürdüler. Bu öyle bir sistem ki bir baĢbakan, bir hükümet tek baĢına bunu aĢmaya muktedir olamıyor."
YAHUDĠLER KÜRT MĠLLĠYETÇĠLĠĞĠNE EL ATTI
"Yahudiler, Kürt milliyetçiliğine de el attılar" diyen Öcalan, Ģu çarpıcı analizlerde bulundu: "Güney'de de benzer
milliyetçiliği geliĢtirdiler. Kürt milliyetçiliğini de orada birleĢtirme ve kontrol etmeye çalıĢtılar, bizim haberimiz bile yok.
Bütün Kürtleri oraya bağlayacaklar oradan da kontrol edecekler. Arap emirlikleri, Katar gibi bir yer yapmaya
çalıĢacaklar Güney'i. Para, askeri-siyasi faktörlerden daha önemli sonuç doğurur. Bunu biliyorlar. Daha önce
Londra'da, Amsterdam'da kurduğu Ģehirleri dört yüz beĢ yüz yıl sonra Suudi'de, Katar'da, Ģimdi de Güney'de
kuruyorlar."
ĠġSĠZLĠĞĠ 10 GÜNDE ÇÖZERĠM
Türkiye'deki finans ve sermaye tekelleri hususundaki değerlendirmelerini bu hafta da sürdüren Öcalan, "Türkiye'deki
tekellerin, Ģirketlerin kar payı konusunda daha önce bazı rakamlar vermiĢtim. Tesadüfen Mehmet ġimĢek de daha
sonra açıklama yaptı. ġirketlerin beĢ kat kar yaptığını -tam 5.4- söyledi. Hemen hemen benim verdiğim rakamla aynı
oran. Yani yüz milyar koyan beĢyüz milyar kar elde etmiĢ. Bunu bir bakan söylüyor, muhtemelen doğrudur. Ben
Ģirketler, tekeller konusundaki bilgilerimi daha da geliĢtirdim, netleĢtirdim, geliĢtirmeye devam ediyorum. Bunlar bu
kadar kar ederken, halk açlığa ve iĢsizliğe mahkûm ediliyor. Bunlar bilinçli bir politikanın ürünüdür. Güneydoğu
Anadolu Projesi dedikleri de böyledir. Kamyonlar devriliyor, içinde mevsimlik iĢçiler var, hepsi de bizim bölgenin
insanları. Geçen yine bir kamyon devrilmiĢ dokuz iĢçi ölmüĢ, her yıl bu Ģekilde yüzlerce iĢçi ölüyor. Urfa'da iĢsizlik
DERLEYEN : AZAD BADIKI
sorunu var diyorlar. Urfa toprakları on milyon insanı besler, bana fırsat verseler bu topraklarda on günde iĢsizlik
sorununu çözerim." Ģeklinde konuĢtu.
301'Ġ ORTADAN KALDIRAMAZLAR
Türkiye'de Ġki klik olduğu tespitini bir kez daha yineleyen Öcalan, Ģunları ifade etti: "Bir tarafta katı ulusçuluğu temsil
eden CHP ve MHP var, diğer tarafta AKP. MHP'nin milliyetçiliği, Tanrı-Devlet anlayıĢı gibi katı bir milliyetçiliktir.
Ġlginçtir, AKP de Tanrı-Devlet diyor, bu noktada ikisi de aynı düĢünüyor. Ulus-devlet zaten tanrısal kökenlidir. CHP
ise Fransız mason locasına bağlıdır. Fransa'nın eski katı laiklik anlayıĢını benimsemiĢtir. Bu Türklük, daha doğrusu
Türkçülük, yapay Türkçülüktür. ġimdi 301'deki Türkçülük üzerine tartıĢıyorlar. 301'i ortadan kaldıramazlar,
değiĢtirmeye çalıĢıyorlar, değiĢtirseler de özünde bir Ģey değiĢmez. MHP ve CHP çok direniyor, kızıyor buna.
Bunların Türkçülüğü, buradaki Türkçülük; Yunus Emre'nin Türklüğü değil, Mevlana'nın Türklüğü değil,
Karacaoğlan'ın Türklüğü değil, Türkmenlerin Türklüğü değil, geliĢtirilmiĢ yapay bir Türkçülüktür."
HÜRRĠYET GAZETESĠ TÜRKÇÜLÜĞÜ GELĠġTĠ
Türkiye'deki faĢizan milliyetçi dalga konusunda her hafta çarpıcı açıklamalar yapan Öcalan, bu hafta da Ģu tarihi
doğruları seslendirdi: "Türkiye'de Hürriyet Gazetesi Türkçülüğünü geliĢtirdiler. Hürriyet her gün "Türkiye Türklerindir"
diyor. Barzani de "Kürdistan Kürdistanlılarındır" diyor. PKK'yi de bitiremezler. Türkiye'ye insansız uçakları satıyorlar,
her türlü yüksek teknik silah veriyorlar, PKK'ye saldırtıyorlar. PKK içinde kendilerini geliĢtirecek bir zemin, bir imkân
sunuyorlar. Aslında Amerikanın bu tutumu her iki tarafa bir tehdittir. Bunu geliĢtirenler, Türkiye'ye karĢı PKK'yi
hazırda tutuyorlar. Tamamen bitirmiyorlar, PKK'yi bir tampon bölge olarak hazırda bekletiyorlar. Ġstediğimizi
yaparsan PKK'yi bitirmene yardımcı oluruz, iĢte askeri malzeme veriyorlar, uçaklar falan, ama PKK'yi bitirmelerine
de izin vermiyorlar. Türkiye'ye karĢı ellerinde tutuyorlar. "TavĢana kaç tazıya tut" politikasıdır bu. Daha önce de
Ġngilizler "iti ite kırdırma" politikası güdüyorlardı. KDP ve PKK de aslında birdir, birbirinden ayıramazsın. Ben bunu
PKK'yi eleĢtirmek için söylemiyorum, onlara karĢı olduğum için söylemiyorum, objektif durum budur. Ġran'a karĢı da
PJAK. Ġran'a bunun üzerinden müdahale etmek isteyebilirler. Ġran'ı ya teslim alacaklar ya da temizleyecekler."
Öcalan, "Ankara'da da görüĢmeler devam ediyor. Ġran-Türkiye ortak operasyon kararı çıkarmaya çalıĢıyorlar sanırım
ama zor. Amerika'dan dolayı ortak operasyon olması çok zor, olursa büyük çeliĢki doğar, buna izin vermezler,
vereceklerini sanmıyorum." ifadelerine yer verdi.
AKP 5 VEYA BĠR YILDA GĠDECEK
AKP hakkında açılan davaya değinen Öcalan, "AKP'nin ömrü de beĢ ay veya bir yıldır. Artık fazla dayanamaz AKP.
AKP, ya mevcut durumunu korumaya çalıĢacak, böylelikle CHP ve MHP gibi marjinal bir hale gelecek ya da
demokratikleĢecektir. AKP, beĢ yıldır kötü, çıkarcı politikalarıyla halkı idare etmeye çalıĢtı, dini de çıkarları için
kullandı fakat AKP artık bu politikalarını devam ettiremez, ne ordu ne Amerika ne de halk buna izin verir. AKP, bir
yol ağzındadır, bir tercih yapmak durumundadır." Ģeklinde konuĢtu.
MĠT ORDUYU ĠKNA EDEBĠLECEK MĠ?
MĠT Eski MüsteĢarı Cevat ÖneĢ'in açıklamalarına değinen Öcalan, ÖneĢ'le ilgili Ģu değerlendirmeleri yaptı: "Cevat
ÖneĢ'in bir cümlesi önemli. O cümle aslında orduya da bir mesajdır: Katı ulus devleti esnek hale getirmek gerekir
diyor, yani esnek ulusçuluk diyor. Bu önemlidir, MĠT'in raporu da böyle. Peki orduyu ikna edebilecekler mi? Devleti,
Hükümeti ikna edebilecekler mi? Zor. Ordunun politikaları, Hükümetin politikaları, Amerika'nın Ortadoğu ile ilgili
politikaları buna izin vermiyor. Amerika, Ģimdi ne yapacak? Türklerle Kürtleri çatıĢtıracaklar, Ġsrail-Filistin gibi olacak
ama ne olursa olsun bu savaĢta Kürtler kaybetmez, kazançlı çıkar. Kürtler artık bu saatten sonra kaybetmez.
Kürtlerin örgütlü gücü var, imkanları var. SavaĢı kaybeden taraf olmayacak. Türkiye mevcut durumunda ısrar ederse
sonu Irak gibi olur ama ben Türk-Kürt çatıĢmasını istemiyorum. SavaĢı isteyenler bütün bunlara rağmen neden gelip
benimle konuĢmuyorlar? Çünkü benimle konuĢsalar yüzlerindeki maskeler düĢecek. Ben bunlara 'maskesiz tanrılar'
diyorum. Bunları daha da çatıĢtıracaklar. Botan'daki operasyonun sebebi de budur, orada bir tampon bölge
oluĢturacaklar. Bunu bilinçli yapıyorlar. Zaten bir savaĢ yaĢanıyor. Türkiye bu savaĢa girmiĢtir, bu savaĢtaki
pozisyonunu almıĢtır. Bunu anlamak lazım. Hükümete de sesleniyorum; demokratik geliĢme ve çözümler geliĢirse
halklar kazanır. Ben de demokratik çözüm için gerekli çabayı gösteririm, buna gücüm de var. Silahların
bırakılmasından bahsediliyor. Çözüm geliĢtiğinde neden silahlar kalsın ki. Bizim istediğimiz Kürtlerin demokratik
haklarını tanısınlar, güvenceye alsınlar. Bu çözüm geliĢirse bir günde silah bıraktırılır."
ALTERNATĠF DEMOKRATĠK HAREKET GELĠġTĠRĠLSĠN
Öcalan, Türkiye'deki sorunların Alternatif Demokratik Hareket geliĢtirilerek çözüldüğünü vurguladı, Ģöyle devam etti:
"Bütün bunlara karĢı Türkiye'de Demokratik Cumhuriyet Kongresi etrafında barıĢ için bir hareket geliĢtirilebilir. Antitekel, demokrasi ve barıĢ ilkeleri etrafında bir hareket geliĢebilir. Türkiye'deki aydınlar, sol çevreler, demokrat
çevreler, Alternatif Demokratik Bir Hareket geliĢtirebilirler. Hükümet tarzı olmasa da Hükümete alternatif bir yapı
gerçekleĢtirebilirler. Bu geliĢirse, Türkiye'deki iĢsizlik azalır, maaĢ artar, barıĢ geliĢir, Türkiye'de zulüm durur. Ben
bunların hepsi çözülür demiyorum ama demokratik güçler, yüzde onu aĢıp yüzde yirmi oy alırsa zulmü beĢ kattan iki
kata indirir. Bu hareket, programatik bir çerçeve belirlese ve ona göre de çalıĢırsa, Kürt sorunu, genelde de
Türkiye'deki sorunların çözümünde mesafe alınır. Türkiye'de demokrasi de barıĢ da geliĢir. Söylediğimiz Ģudur,
DERLEYEN : AZAD BADIKI
demokratik uzlaĢı, barıĢtır. Ġyi çalıĢılırsa önemli yol kat edilebilir. Ben Demokratik Siyaset Akademisi'ni önermiĢtim.
Bu konular orada da tartıĢılıp geliĢtirilebilir. Bu akademi kurulup çalıĢmalara baĢlanabilir. Bu önemli bir ihtiyaçtır."
KÜRDĠSTAN'DA SINIRLARI KALDIRDIM
PKK'nin 70'li yıllarını da değerlendiren Öcalan, "Ben otuz yıl önce de 1970'lerin ortalarında bu mücadeleyi
geliĢtirmek istediğimde DDKO, KUK, Ala Rızgari gibi birçok engel çıkardılar karĢımıza. Baktım ki bu örgütlerin hepsi
bir Ģekilde bir yeri tutmuĢ, bunun geliĢmesi için engel. Bu örgütlerin her biri bir yeri tutmuĢ, birisi Urfa-Bingöl hattının
doğusuna geçemezsin diyordu, ben zorlayıp geçtim. Öteki bir taraftan Hakkari'yi tutmuĢ burayı geçemezsin, birisi
sınırı geçemezsin, öteki burayı geçemezsin, Ģurayı geçemezsin diyordu. Ben de hayır, sınırlar kalkmalı her yere
geçebilmeliyiz, geliĢebilmeliyiz dedim, onları zorladım, sınırları aĢtım." dedi.
BARIġ GELĠNĠ PĠPA'YI ANIYORUM
BarıĢ gelini Pippa'nın Türkiye'de katledilmesi utancına değinen Öcalan, Ģunları vurguladı: "Benim daha önce kadın
ve tecavüz kültürü konusunda söylediklerimi bu son olay, barıĢ gelini Pippa olayı da sembolik olarak doğruladı.
Beyaz gelinlik giymiĢti. Ben daha önce de söylemiĢtim; gelinlik değil kefen aslında. Bu sadece bir olaydır, her gün
bunun iki katı olay yaĢanıyor ve her gün iki kat tecavüz yaĢanıyor. Bu vesileyle Pippa'yı da anıyorum." Cezaevinden
kendisine gönderilen mektuplar olduğunu anlatan Öcalan, "Cezaevi'nden bana gelen mektuplar var. Bazı
mektuplarda Önder, Kürt Önderi, gibi kelimeler geçtiği için vermiyorlar ya da sansürleyerek veriyorlar.
Cezaevindekiler bazı konularda güzel mektuplar yazıyorlar, bazı konularda iyi yoğunlaĢıyorlar. Cezaevlerinin böyle
derinleĢmesi güzel. Bu çalıĢmalarını devam ettirebilirler. Sanıyorum Ģimdi UĢak Cezaevi'nde kalan Türkan Ġpek,
bana zaman zaman mektupları geliyor, Avrupa'da kalmıĢtı, oranın kültürünü de biliyor. Bu iki kültürü harmanlayarak
bu barıĢ gelini olayını romanlaĢtırabilir.
SEVGĠ ĠÇGÜDÜSELLĠĞE DEĞĠL ANLAMA DAYANMALI
Kendisine gönderilen mektuplarda sevgiye değinildiğini kaydeden Öcalan, sevgiye dair Ģu çarpıcı analizlerde
bulundu: "Bana gelen mektuplarda bana olan sevgilerinden söz ediyorlar. Öyle salt sevgiyi önemli bulmuyorum, bu
geliĢtirmez. Ben küçüklüğümden beri de bu sevgi tarzına karĢıydım. Bu sevgi tarzını kabul etmedim. Salt sevgi,
anlamaya dayanmayan sevgi içgüdüseldir. Anne sevgisi de içgüdüye dayalıdır. Anne sevgisini önemli buluyorum
ama sevgi sadece içgüdüye dayanmamalı. Hayvanlar da içgüdüye dayalı olarak birbirini seviyorlar. Bir kuĢ bile
annelik güdüsüne sahiptir, yavrularını içgüdüsel olarak sever. Sevgi anlamaya dayanmalıdır, anlamaya dayalı olursa
anlamlıdır. Ben de anlamlı sevgi diyorum. Beni anlıyorsanız, benim fikirlerimi anlıyorsanız bu benim için önemlidir.
Beni sevmek benim fikirlerimi anlamaktan geçer. Beni anlıyorsanız, anlamaya çalıĢıyorsanız, kavrıyorsunuz bu çok
anlamlı olur. Sevgi, anlamaya dayalı olmalıdır, anlama nedir? Bu da felsefeye girer. Felsefe nasıl yapılır, nasıl
öğrenilir, bunun için de sosyolojiyi çok okumak gerekir, her Ģeyin de tarihini bilmek gerekir. Sosyolojiyi tarihi
perspektiften, felsefeyi tarihi bir perspektiften okumak gerekir, her Ģeyi tarih penceresinden bilmek gerekir. Bugünü
anlamak tarihi çok iyi bilmekten geçer. Yol arkadaĢlığına, anlamaya dayalı sevgi anlamlıdır. Kadınlar bunu
baĢarabilirlerse o zaman kadın olarak da, tanrıça olarak da, aĢk öğesi olarak da insan olarak da sevilebilir.
Anadolu'da Kıbela (Kibele), Mezopotamya'da Ġnanna, ĠĢtar, Star mitolojide Tanrıça kadınları temsil ediyor."
KADINLAR KENDĠLERĠNE GÜVENMELĠ
Öcalan, kadın olgusu konusunda ise Ģu görüĢleri ifade etti: "Ben kadın konusunu kavrıyorum, önceki kitaplarımda
değindim, bu konuyu yine yazmaya devam edeceğim. Kadınların beni takip ettiklerini biliyorum. Kadınlar, kendilerine
güvenmeliler, kendilerini yeterli görebilirler. Erkeklerden de çok Ģey ummamak gerekir. Kendini feodal kiĢilikten,
iliĢkilerden arındırmamıĢ, kurtaramamıĢ her kiĢiye, kiĢilere -bu ben olsam dahi- yaklaĢmayın, bu kiĢilerden uzak
durun. Bir erkek kendini bu feodal iliĢkilerden, kiĢilikten arındırmıĢsa, anlamaya dayalı, yol arkadaĢlığına dayalı
kendini geliĢtirmiĢse o erkeği kabul edebilirsiniz, sevebilirsiniz. Bu sevgiye kimi Peygamber sevgisi, kimi Tanrı
sevgisi diyor. Kadınlar barıĢın geliĢmesinde rol alabilirler. Kayapınar'da kadınların açtığı bir Park var. O parktan yola
çıkarak baĢlangıç yapabilirler. Kadınlar için Özgür Kadın Demokratik Siyaset Akademisi'ni kurabililer. Bu akademi
üzerinden kadın bilincini geliĢtirerek çok sayıda kadını eğitmeliler. Ġlimcilik, dincilik, cinsiyetçilik ve milliyetçilik, bu
dördünü de tehlikeli görüyorum, bunlardan uzak dursunlar. Cinsiyetçilik temelinde değil, özgürlük temelinde
yapacakları çok Ģey var, hepsine selamlarımı sunuyorum, baĢarılar diliyorum. Bizim bir demokratik cumhuriyet
projemiz var. Bu projenin gerçekleĢmesi için kadın milletvekillerinin çalıĢmaları anlamlı olur."
TÜM HALKIMIZI SELAMLIYORUM
Öcalan sözlerini Ģöyle tamamladı: "Suriye'deki, Ġran'daki, Irak'taki, Rusya'daki, Avrupa'daki halkımıza, kutlamalara
katılan herkese selamlarımı iletiyorum. Kendi yerellerine özgün örgütlenmelerini geliĢtirebilirler. Avrupa bunu kısmen
yapmıĢ ama daha da geliĢtirip derinleĢtirmeliler. Kürtler her yerin özgünlüğüne göre örgütlenebilirler. Benim KCK
sistemi ile ilgili görüĢlerim daha önce açıklanmıĢtı, biliniyor. Karl Popper'ın 'Tarih Nedir' kitabını, Yahudi Tarihi ile
ilgili birkaç kitap ve Dünya Sistemi kitabını okumayı düĢünüyorum. Halkımızın moral motivasyonunun iyi olduğunu
tahmin ediyorum. Tüm halkımızı selamlıyorum."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
AKP çözüme yanaĢmıyor
GörüĢme Notları:
2002'den beri iktidarda olan AKP‟nin Kürt sorununda çözüme yanaĢmadığını belirten Kürt Halk Önderi Abdullah
Öcalan, “AKP ya radikal demokratizme yönelecek ya da kısa zamanda bitecek” dedi. Öcalan, Ilısu barajı projesine
de dikkat çekerek tarihi kültürün yok olduğunu kaydetti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 23 Nisan'da avukatlarıyla yaptığı görüĢmede Türkiye'nin tarihsel sorunlarına ve
Kürt sorununa iliĢkin çarpıcı açıklamalarda bulunduğu öğrenildi. Edinilen bilgilere göre Öcalan, Yahudilere iliĢkin
yapmıĢ
olduğu değerlendirmeyi bu hafta da sürdürdü: "Daha önce Yahudilerle ilgili yaptığım değerlendirmeler nedeniyle
antisemitist olduğum iddia ediliyormuĢ. Bunları tahmin etmiĢtim. Ben bunu niye söylüyorum; Yahudilerin birçok
ülkedeki iktidarlara müdahale etmesini kabullenemiyorum. Yahudilerin iktidarla olan iliĢkilerini iyi çözümlemek
gerekiyor. Ben bunları görüyorum, elimde bazı veriler var, bunları ifade ediyorum. Tarihe de bakıldığı zaman
Yahudilerin iktidarlar üzerindeki etkisi görülecektir. Hürrem Sultan, Kanuni'ye en büyük oğlunu, ġehzade Mustafa'yı,
idam ettiriyor, boğdurtuyor. Hürrem'in Mustafa'yı boğdurtması büyük bir olaydır. Bu kadar etkilidir yönetimde. Ġktidar
için babasına oğlunu öldürtüyor. Ester'i biliyorsunuz, o da Yahudi kökenlidir. Sokullu Mehmet PaĢa'nın Ģüpheli bir
ölümü var. Ġyi incelendiğinde Ester'in rolü görülecektir. Cem Sultan olayı da bu açıdan ele alınmalıdır. Bu dönemde
iktidarla yakın iliĢkileri vardır. 1826 II. Mahmut döneminde de iktidarda etkililer."
YAHUDĠ DEVLETĠ SELANĠK‟TE KURULACAKTI
Öcalan, Yahudilerin Mustafa Kemal'in doğum yeri olan Selanik'te planını Ģöyle yorumladı: "Yine Osmanlı'nın son
döneminde Mustafa Kemal'in çevresindeki Yahudiler, Selanik'i alma konusunda ısrarlıydılar. Nedeni de 1500'lerden
günümüze Selanik'te ciddi bir Yahudi nüfusunun bulunmasıydı. Hatta bugünkü Ġsrail Devleti'nin Filistin toprakları
yerine Yahudilerin çoğunlukta olduğu Selanik'te kurulması planlanılıyordu. Bunlara Sebataistler de deniliyor.
Mustafa Kemal'e Selanik'in de topraklarına dâhil edilmesi için baskılar yapılıyordu. Bunları iyi görüp iyi anlamak
gerekiyor. Dr. Nazım onlar Mustafa Kemal'in etrafını sarmıĢlardı. En yakın arkadaĢı Ayıcı Arif'i suikastle öldürerek
mesaj vermiĢlerdi. Mebus Galanti, Mustafa Kemal'in tanrılaĢması, Ġsmet Ġnönü'nün de peygamberleĢmesi
düĢüncesini yaratan ve yayandır. ġu andaki Baykal aynı anlayıĢtadır. Bu anlayıĢı devam ettiriyor. Hürriyet
gazetesinde geçen 'Türkiye Türklerindir' anlayıĢıdır bu. Bazıları kökenlerini Hazar Türklerine dayandırıyor ama
Hazar Türklerinin inancı Yahudiliktir. Diğer yandan MHP var. MHP'nin milliyetçiliği, Ziya Gökalp ve Nihal Atsız'ın -ki
Nazım kadar hapis yatmıĢ- sosyolojik milliyetçilik kavramı, ırkçılığa dayanıyordu. Bu anlayıĢ TürkeĢ'le devam etti.
Ancak TürkeĢ'in ölümünden sonra Bahçeli'yle birlikte devlet milliyetçiliğine dönüĢtü."
SÜLEYMAN DEMĠREL MASONDUR
"Almanya'da Hitler'i yaratan Yahudilerdi" diyen Öcalan, "Bunlar tarihteki olaylar. Yine Anadolu'da bu anlayıĢ, Ġslam
dıĢındaki unsurların, Ermeni, Rum, Süryanilerin Anadolu'dan silinmesinde rol oynamıĢtır. Celal Bayar ve Adnan
Menderes'in durumunu biliyorsunuz. Celal Bayar hakkında da idam kararı verilmiĢti ancak Menderes'i idam ettiler,
Celal Bayar idam edilmedi. Nedenini kaç kiĢi biliyor? Ben araĢtırdım, Celal Bayar, ilkokulu Alliance denen okulda
okumuĢtur. Bu okul Edirne'dedir ve bu okula sadece Yahudiler gidebilmektedir. Yani Celal Bayar'ın Yahudi kökenli
olduğunu öğrendiler, bu nedenle idam edemediler. Ancak Adnan Menderes'i idam ettiler, kendisi tarih bilgisinden
yoksun, sığ düĢünen basit bir liberal Türk'tür. Benzetme yapmak gerekirse Karamanoğlu Mehmet Bey gibi saf bir
Türk'tür. Adnan Menderes'in o dönem Rusya ile iliĢkileri vardı, Rusya'ya kaçmayı planlıyordu, bunu Amerika'ya
söyledi. Amerika bunu istemiyordu, bu nedenle kaçamadı. Adnan Menderes, Rusya'ya kaçamayınca üç ay sonra
idam edildi. Biliyorsunuz Süleyman Demirel de masondur, aynı zamanda oportünisttir, darbelerle gitti geldi ama hala
varlığını devam ettiriyor. Fransa Kralı XVI. Louis, giyotinle öldürüldü. Yine Saddam da XVI. Louis gibi vahĢice
öldürüldü. ABD, Ġran'ı IraklılaĢtırabilir. Bunlar tarihi olaylar. Tarih bilmenin önemi bu Ģekilde de ortaya çıkıyor.
Günümüzde de benzer Ģekilde iktidarlar üzerinde etkileri devam ediyor" diye konuĢtu.
TARĠHĠ KÜLTÜR YOK OLUYOR
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Finans'la ilgili boyutu da önemlidir. Biliyorsunuz Vehbi Koç 1900'lerde iki bakkalla
baĢladı, sonrada bir dev haline getirildi. Kimse iki bakkalla tek baĢına bu kadar büyüyemez. Yine araĢtırdım
Türkiye'deki büyük holdinglerin çoğunda Yahudi desteği vardır, bu desteği almadan büyüyemezsiniz. BeĢ adet Kürt
DERLEYEN : AZAD BADIKI
holdingini de inceledim, bunlar da Yahudilerden, yani bahsettiğim anlayıĢtan icazet almıĢtır. Bunlar Antep, Malatya,
Diyarbakır ve diğer Kürt illerinde de kurdurulacaklar ve böylece denetimlerini sağlamıĢ olacaklar. Bu bölgelerde
bulunan Kürt iĢbirlikçiler üzerinden bunu gerçekleĢtiriyorlar. Ben iĢbirlikçi Kürt kiĢiliğini çok iyi tanıyorum, para için
yapmayacağı Ģey, satmayacağı değer yoktur. GAP'ın suyu niye sadece Harran'a veriliyor? Bu politikaların sonucu.
Böylece su üzerinde denetimlerini güçlendirecekler. ĠĢte Yahudi Ģirketler üzerinden barajlar yapıyorlar. ĠĢte Zeugma
ve Halfeti gitti, sıra Hasankeyf'te. Bu baraj için trilyonlar harcanıyor. Ancak üç kasaba 99 köy Ilısu barajı altında
kalacak. Bu baraj için beĢ milyar dolar getirisi olacağı söyleniyor. 99 milyar çarpı 99 milyar getirisi olsa ne olacak?
Bu kasaba ve köyler benim için paradan çok daha önemlidir. Tarihi kültür yok oluyor."
ANTĠSEMĠTĠST DEĞĠLĠM
"ĠĢte ben bunları görüp ifade ediyorum, kabullenemiyorum, kabul etmiyorum, doğru bulmuyorum" diyen Öcalan,
"Daha önce de söylemiĢtim, Yahudi halkı da Ortadoğu halkıdır ve bu coğrafyada özgür ve demokratik Ģekilde
yaĢama hakkına sahiptir. Ben bunları söylerken bütün Yahudileri, bütün Yahudi halkını kastetmiyorum. Yahudiler
içerisinde bir klik var, onları kastediyorum. Benim söylediklerim Yahudi halkına değil, egemen olan bu kliğin, bu dar
grubun yürüttüğü anlayıĢ, politika ve uygulamalara yöneliktir. Bu antisemitistlik değil, tarihsel ve güncel gerçekleri
ifade etmektir. Antisemitist olduğum yönündeki ifadeler tamamen safsatadan ibarettir" Ģeklinde konuĢtu.
PKK NEYĠ ĠSTĠYORSA ONU YAPSIN
Öcalan, ABD'nin Ortadoğu'daki oyununu Ģöyle değerlendirdi: "Birinci Dünya SavaĢı'yla dünyanın yarısına, Ġkinci
Dünya SavaĢı'yla dünyanın tamamına hâkim oldular. Kürtler, Ortadoğu'da önemlidir. ABD, Ortadoğu'da Kürtleri
denetimine alarak, Farsları, Arapları ve Türkleri dizginlemek amacındadır. Kürtleri denetime almak, Ortadoğu'yu
dizginlemek, Ortadoğu'yu denetime almak demektir. Ben bu oyunları gördüm, ABD'nin denetimine girmedim,
kendimi ve PKK'yi kullandırtmadım. Dürüst olmak tek baĢına yeterli değildir. Ġç ve dıĢ siyaseti iyi bilmek gerekiyor.
Çünkü orası Ortadoğu'dur, dikkatli olmak gerekiyor. Arap siyasetçilerinin ne mal olduğunu biliyorum. Suriye'deyken
yeterince tanıdım onları. Kendi kararlarını kendileri vermeliler, kendi stratejilerini, kendi siyasetlerini
belirleyebilmeliler. PKK neyi istiyorsa onu yapsın. Ama bunun için iç ve dıĢ siyaseti iyi bilmesi ve çözmesi gerekiyor.
Bana bağlı olmak yeterli değil, önemli olan beni anlamaktır. Dağdaki gerilla için de bu böyledir. Savcılık bana hücre
cezası için kâğıt göndermiĢ, PKK'ye talimat verdiğim iddia ediliyor. Hayır, ben PKK'ye talimat vermiyorum. PKK,
kendi bildiği yolda kendi kararlarını kendisi verir. Beni kullanmasınlar ki zaten kullanamazlar ben buna da izin
vermem. KardeĢim de kullanmak istedi, baĢaramadı, sonunda ihanet etti."
MOSSAD PEġĠMDEYDĠ…
ABD'nin PKK üzerindeki oyunlarına da değinen Öcalan, Ģunlara dikkat çekti: "Kaçanların durumları biliniyor. KDP ve
YNK'ye sığındılar. Onların denetimine girdiler. Güneyli güçlerin milliyetçi bir çizgide bulunmasında Yahudilerin etkisi
vardır. KDP ve YNK denetimine girmek Amerika'nın denetimine girmektir, hiçbir fark yoktur. Sonrasında birçok kiĢiyi
de peĢlerinden götürdüler, bunların bir kısmı KDP ve YNK içinde üst düzeyde görev de almıĢlar. ĠĢte KDP, YNK
kadınla, kızla, parayla, imkânla onları kendine bağladı. Böylece PKK'yi kendi içlerine aldıklarını ve PKK'yi bu Ģekilde
bitirecekleri yönünde Amerika'ya mesaj verdiler. Tam emin değilim ama kaçanların ABD ile iliĢkide olabilecekleri
kanaatindeyim. Bazıları da Avrupa'dalar, onların denetimindeler. PKK'yi bu Ģekilde denetim altına almaya ve
bitirmeye çalıĢtılar. Ama ben bunları gördüm engel oldum. Benim üzerime niye bu kadar geldiler sanıyorsunuz?
Ben, bu oyunları gördüm ve oyunlarını boĢa çıkardım. Bingöllülere karĢı bir mahcubiyetim de var, Tayhan
Bingöllüydü. Suriye'den sonra Rusya'ya giderken MOSSAD peĢimdeydi, bunun farkındaydım, amaçları beni
denetimlerine almaktı, onlardan kaçtım. Sonrasında Ġtalya'da da etrafım kuĢatılmıĢtı. Bunların Türk ajanı olduğu
safsatadır. O dönemde Yunan Hükümeti zaten bir kukla Hükümetti. Yunanistan'dan Nairobi'ye geçtikten sonra
Nairobi'de tak tak sesler geliyordu, fotoğraflarımı çekiyorlardı, bunlar da yine MOSSAD elemanlarıydı. Uçakta
kafama vurup yere yatırılınca çok da ĢaĢırmadım, ne Ģoka uğradım ne de tepki verdim, zaten yapılacak bir Ģey de
yoktu. Sonra da kaldırdılar beni, sonrası televizyonda gördüğünüz görüntüler."
AKP KÖR DĠNCĠLĠĞĠ TEMSĠL EDĠYOR
Öcalan, Türkiye'deki siyasal krizi Ģöyle yorumladı: "Türkiye'de darbeler iktidarı devam ediyor. 9 Mart (71) darbesi bir
de 12 Mart (71) darbesi var. Türkiye bu iki darbenin denetimindedir. Baykal-CHP, 9 Mart darbesini temsil ediyor,
AKP-Erdoğan ise 12 Mart darbesini temsil ediyor, Deniz'leri tasfiye, idam ettiler. Öte yandan da 12 Eylül darbesi var,
devam ediyor, buna daha sonra değineceğim. CHP'nin temsil ettiği kör milliyetçiliktir, AKP'nin temsil ettiği ise kör
dinciliktir. Her iki anlayıĢın da Türkiye sorunlarını çözemeyeceği açıktır, ikisi de çıkmaz yoldur. Hasan Cemal'in
Darbeler Günlüğü diye bir yazı dizisi vardı, ben bir tanesini okuyabildim. Bu konulara değiniyor, ancak çok yeterli
değil. Baykal, AKP kendi derin devletini yaratmaya çalıĢıyor, diyor. Evet doğrudur ancak diğer yandan da Baykal'ın
kendi derin devleti var, bunu korumaya çalıĢıyor. Bu iktidarlar 2002'de kapalı, zımni olarak anlaĢmıĢlardır hatta bu
açık da yapılmıĢ olabilir. Bunların birbirlerine üstünlüğü yok, birbirlerine galip gelemiyorlar, bazen biri bazen de
diğeri üstün gelebiliyor. Bir tahterevalli misali bazen biri bazen öbürü iktidara gelerek halk üzerindeki egemenliklerini
sürdürmektedirler. Birinin (AKP) küresel sermaye ile iliĢkileri var diğerinin (CHP) de statükocu ve devletçi gelenekle
iliĢkisi var. Bunların savunduğu laisizm aslında Yahudi kökenli bir kavramdır."
BARIġ ÇABALARININ ÖNÜ KESĠLDĠ
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Öcalan, barıĢ çabalarına iliĢkin de Ģunları kaydetti: "'93'ten günümüze barıĢ çabalarını sürdürdüğüm biliniyor.
'90'ların baĢında Turgut Özal'ı çok ciddiye almamıĢtım, bir kandırmaca olabileceğini düĢünüyordum. Ancak
sonradan Turgut Özal'ın ciddi yaklaĢtığını ve önemli bir devlet adamı olduğunu anladım. Daha sonra Erbakan'la
mektuplaĢmalarımız oldu. Özal'da yaptığım hataya düĢmemek için Erbakan'ı ciddiye aldım. MektuplaĢmalarda
çözüm talepleri konusunda üzerime düĢeni yapacağımı belirttim. Turgut Özal'a yeterince tanımadığım Ģansı aynı
hataya düĢmemek için bu sefer Erbakan'a fazlasıyla tanıdım. Ancak bu süreçte 28 ġubat darbesiyle kesildi. Yine
'99-2000 yılları arasında askeri kanattan Kıvrıkoğlu-Aytaç Yalman ekibi benimle görüĢmeler gerçekleĢtirdiler. Hatta
askerin hassasiyetini de dikkate alacağımı belirtmiĢtim. Ancak baĢaramadılar. Bu sürecin de önü kesilmiĢ oldu.
Yalçın Küçük bir yazısında Kıvrıkoğlu-Aytaç Yalman ekibinin Özkök'e karĢı oldukları belirtiliyor. Yine Bülent Ecevit'in
çözüm ve diyalog yönünde çabaları vardı ama bu da baĢarılı olamadı."
AKP‟YE SON ÇAĞRI
"2002'den günümüze AKP iktidardadır. Ancak AKP iktidarı bir türlü çözüme yanaĢmıyor" diyen Öcalan, AKP için Ģu
vurgulara dikkat çekti: "Gelinen aĢamada AKP bir yol ayrımındadır; AKP ya radikal demokratizme yönelecek ya da
kısa zamanda bitecek. Zaten AKP hakkında açılmıĢ olan kapatma davası devam ediyor. Demokratik radikalizme
yönelmesi biraz zor görünüyor. AKP'den rica ediyorum bu sorunu çözelim. Ben buradayım isterseniz beni
öldürebilirsiniz ama söylediklerimi dikkate almak zorundasınız. Yarın da MGK toplantısı yapılacak, umarım diyaloguzlaĢı kararı çıkar. AKP'ye bu benim son çağrımdır; Benim Ģu anda PKK üzerinde hala gücüm var, söz geçirebilirim
ama böyle devam ederse, sorun çözülmezse PKK beni dinlemeyebilir. Gelin ben sağlıklıyken, gücüm de
yerindeyken bu sorunu çözelim. Çözüm için bu kadar heyecanlı olmamın nedeni, gençlerin yaĢamını yitirmesidir,
benim için asker, gerilla fark etmez, insanların ölmemesi önemlidir."
SORUNU KENDĠ ARAMIZDA ÇÖZELĠM
Öcalan, 23 Nisan vesilesiyle Ģu mesajı verdi: "Bugün 23 Nisan. Bu vesileyle ilk Meclis'i anıyorum. O dönemde
Mustafa Kemal bağımsızlıkçı ve özgürlükçü bir çizgideydi. Neye karĢı bağımsızlık? Ġngilizlere karĢı. Gelin Mustafa
Kemal'in 1920'lerdeki ilk Meclis konuĢmasını referans alalım. Sonrasında yaptığı çözüme yönelik birçok
konuĢmasını referans alalım. Bu temelde bu sorunu çok geç olmadan çözelim. Aksi halde bu sorunu baĢka devletler
kullanır; Yunanistan, Ermenistan, ABD, Çin, Rusya ve diğer devletler bu konuda söz sahibi olurlar. Amerika'nın
soruna iliĢkin çözümü de henüz net değil, bilinmiyor, bekleyip göreceğiz. Aynı zamanda AKP, Ġslam ülkeleriyle yakın
iliĢkiler geliĢtirip, ABD karĢısındaki pazarlık gücünü artırmaya çalıĢıyor. Örnek olarak sana Suriye'yi veririm ancak
karĢılığında Ģunları alırım demek istiyor. ġafak gazetesinde okudum; AKP Irak'a girdiği için kapatılma davası açıldığı
yönünde iddialar var, bu doğru olabilir. Avrupa da siyasal çözüm diyor. Bunu tek baĢına değil, Amerika istediği için
yapıyor. Ġki taraftan Türkiye'yi sıkıĢtıracaklar. Ama ben diyorum ki bunlara gerek yok. Gelin bu sorunu karĢılıklı,
kendi aramızda çözelim."
ANTĠ TEKEL VE BARIġ ĠLKELERĠ
Öcalan, "Türkiye için gerekli olan anti tekel, demokrasi ve barıĢ ilkeleri etrafında bir araya gelecek Demokratik
Cumhuriyet Kongresi'dir. Türkiye'deki Sol hareketi Küresel Sermaye'nin kuĢatmasını çözemiyor, emekçilerin
sorunlarını çözemiyor. Küresel sermaye sahipleri, Ģirketler, tekeller bire beĢ kazanırken memurun maaĢı artmıyor,
iĢçinin emekçinin maaĢı artmıyor, azalıyor. DTP de bu konularda halkı eğitip bilinçlendirmelidir. Türk Solu, küresel
sermayenin bu oyunlarını görebilmeli Kürtlerle bir araya gelebilmelidir" diye konuĢtu.
Öcalan, Çatı Partisi çalıĢmaları için Ģunları belirtti: "Türkiye'deki emek örgütleriyle sendikalarla bir araya gelerek
iĢçinin ve emekçilerin sorunlarına çözüm bulmalılar. Sendikalara da sesleniyorum, bu çatının içinde yer almalılar.
Böyle bir birliktelik sağlanılıp Alternatif Demokratik Hükümet tarzında çalıĢırlar. Bunu sağlarlarsa yüzde yirmilik bir oy
alabilirler ve bunun sonucunda Kürt sorunuyla beraber Türkiye'de birçok sorunun çözümü dayatılır, sorun çözülür.
Bu durumda emekçinin bir olan maaĢı üç olur. Anti-tekel, demokrasi ve barıĢ ilkeleri etrafında ortak çalıĢma
baĢarıya götürür."
Öcalan, “DTP kapatılsa dahi, kendi demokratik oluĢumları, kurumları etrafında çalıĢmalarına devam edebilirler.
Türkiye'deki Demokratik Toplum Projemiz Güney için de geçerlidir, kendi koĢullarına bu projeyi uyarlayabilirler. Yine
Akademi'yi Güney için de söylüyorum. ÇalıĢmalarını güçlendirip, derinleĢtirebilirler, baĢarılar diliyorum. Aynı Ģey
Suriye için de geçerlidir, Ġran'da PJAK var. PJAK'ın geliĢme koĢulları vardır ve diğer parçalara göre daha fazladır”
diye belirtti.
KADINLAR BĠLĠNÇLENDĠRĠLMELĠ
Öcalan, kadınlar için de Ģunları söyledi: "Toplantı yapmak önemli ama toplanmak, konuĢmak yeterli değil, pratik
olmayınca, kadınlar eğitilmedikçe, bilinçlenmedikçe bunlar fazla anlam ifade etmez. Ben bunlar yapılmasın
demiyorum ama önemli olan özgürleĢmeye yoğunlaĢmaları ve özgürleĢmeleridir. Ben daha önce de Akademiyi
söylemiĢtim. Akademi de onlarca kadın eğitilmelidir, kadınlar bilinçlendirilmelidir. Cezaevinden çıkan arkadaĢlar,
kadınların eğitimleriyle ilgilenmelidir. Kayapınar'daki park üzerinden bunu geliĢtirsinler. Bu parkta yemek Ģeyleri
yaparak, bağıĢ ve dayanıĢmayla ekonomik sorunlarını da çözebilirler. Cezaevlerinden bana gelen mektuplar vardı.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Zeki oldukları anlaĢılıyordu, ancak salt seviyorum demeyle olmaz, basit kalır. Öfkeleniyorum, sanırım Ģimdi
çıkmıĢlar, neden kadınların eğitimleriyle ilgilenmiyorlar. Kadınlar kültür sanat faaliyetlerine önem vermeli, kendilerini
geliĢtirmeli, her alanda spor yapmalı, spor takımları kurmalı, kendilerini bedensel olarak güçlendirmeliler. Fiziksel ve
ruhsal geliĢmeleri önemlidir.
Öcalan son olarak, "CemĢit Bender yaĢamını yitirmiĢ, baĢsağlığı dileklerimi iletiyorum. Gazeteleri düzenli
alamıyorum. Arada bazı gazeteleri vermiyorlar. Ġdare getirilmediğini iddia ediyor. Cezaevindeki arkadaĢlara,
kadınlara, halka selamlarımı iletiyorum" dedi.
ANF NEWS AGENCY
KÜRTLER FĠLĠSTĠN GĠBĠ DĠRENĠġÇĠ HALK OLUR
GörüĢme Notları:
SavaĢı daha da tırmandırmak isteyen güçler Ġmralı‟da Öcalan‟ı hücre kıskacına aldı. Geçen hafta hakkında 7. kez
20 günlük hücre cezası kararı verildiği ortaya çıkan Öcalan'a, görevlilerle yaptığı kapı tartıĢması yüzünden bir 10
günlük hücre cezası daha verildi. Cezaların henüz uygulamaya geçirilmediğini açıklayan Öcalan, "Kürtlerin iradesi
tecrit edilerek denetim altına alınmaya çalıĢılıyor. Bunu iyi görmek gerekir" dedi.
Edinilen bilgilere göre, Öcalan, avukatlarıyla bu hafta içinde yaptığı görüĢmede cezaevi koĢullarına değinerek,
"KoĢullarım ve sağlığım eskisi gibidir, yeni bir Ģey yok. Geçen hafta 5-6 kiĢilik bir grup olarak cezaevi izleme
komitesi geldi. Buranın koĢullarını onlara da anlattım. Eksiklikleri tespit ettiler" dedi.
Son günlerde artıĢ gösteren operasyonlara değinen Öcalan, "Operasyonlar devam ediyor. Türkiye'nin zaten
Amediye bölgesinde güçleri var. GeliĢtirilen bir konsept var, bu konsept 90'lı yıllarda da denenen bir konseptti.
Bununla Kürtlerin iradesi tecrit ediliyor, denetim altına alınmaya çalıĢılıyor. Bunu iyi görmek gerekir. Türk devletinin
ilginç bir yapılanması var. Bunu iyi analiz etmek gerekiyor. Ben bunu savunmalarımda da anlattım" Ģeklinde
konuĢtu.
ĠNÖNÜ ĠNGĠLĠZLERLE ĠLĠġKĠDEYDĠ
Cumhuriyet dönemi Kürt politikasını bu hafta da analiz eden Öcalan, Ģunları söyledi: "Cumhuriyet tarihinden beri
Kürtlerle ortak yaĢamak için bazı yaklaĢımlar vardı. Birincisi, M. Kemal cumhuriyetin ilk yıllarında bazı Ģeyler
yapmaya çalıĢtı ama Çankaya'ya hapsedilmesiyle bu engellendi. Ġsmet Ġnönü ve Ġttihat-Terakki kadroları M. Kemal'in
etrafını kuĢatmıĢlardı. M. Kemal Çankaya'da iken Cumhuriyeti teslim edecek kimseyi bulamadı. O dönem iki eğilim
vardı; Ġslami eğilimle milliyetçi eğilim. Bunlardan Ġslami eğilim Said Nursi ve Mehmet Akif'in de içlerinde yer aldığı
kesim. Diğer tarafta ise, milliyetçi Ziya Gökalp, Ġsmet Ġnönü ve Ġttihat-Terakki kadrolarının yer aldığı gruptu. Her
ikisine de güvenmiyordu. Ġsmet Ġnönü Ġngilizlerle iĢbirliği içerisindeydi. Ġngilizler M. Kemal'i kendilerine tek rakip
olarak görüyorlardı. 1. Dünya SavaĢı sırasında M. Kemal'in yaklaĢımı ortadaydı. Bu, Ġngilizler için tehlikeydi. Bu
nedenle 2. Dünya SavaĢı baĢlamadan önce M. Kemal'in etrafını kuĢatarak tasfiye ettiler. Çankaya hapsiyle M.
Kemal'i halktan kopardılar. ĠĢte 23 Nisan günü radyoda dinledim. M. Kemal'in hatıralarından bahsediliyordu. Bu
hatıralarında zaman zaman M. Kemal'in korumalarından gizlice kaçarak halkın içine girip gezdiği söyleniyordu. M.
Kemal Dolmabahçe'de iken Ġnönü'nün öldüğü kendisine söylendi. M. Kemal bunun üzerine Ġnönü'nün çocuklarına
miras bıraktı."
ERGENEKON'UN ÇÖKERTĠLDĠĞĠ YALAN
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Ġkincisi, Menderes döneminde bazı Ģeyler yapılmaya çalıĢıldı. Menderes idam edildi.
Menderes niye idam edildi? Rusya'ya gitmek istiyordu, paraya ihtiyacı vardı, 300 milyon dolara ihtiyacı vardı. Bunu
Amerika'ya söyledi. Rusya'ya gitmek her Ģeyi bitiriyordu. Bu nedenle Amerika Menderes'in idam edilmesine göz
yumdu. Celal Bayar neden idam edilmedi? O'nun konumu sağlamdı. Ta 1900'lerden itibaren konumunu
sağlamlaĢtırmıĢtı. 1952'de ABD NATO bünyesinde Özel Harp Dairesi'ni kurdu. Bu aygıtın baĢına TürkeĢ'i getirdi.
Sovyetlerin yıkılmasıyla 1992'de bu aygıt iĢlevsiz kalarak dağıtıldı, kadroları da ortada kaldı. Bu kadrolar kendilerini
devletin sahibi olarak tanımlıyorlar, çünkü biz devleti koruduk diyorlar. Özel Harp Dairesi 1920'lerdeki TeĢkilat-ı
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Mahsusa'ydı aslında. TeĢkilat-ı Mahsusa'da da Ġttihat-Terakki kadroları yer alıyordu. Bu kadrolar kendilerini devletin
asıl sahibi olarak görüyorlar. Ergenekon da buradan çıktı. Ġtalya'da Gladio, Türkiye'de Ergenekon oluĢtu. Gladio
tarihte Ġtalyanlar için sembol bir isimdi, Ergenekon da Türkler için önemliydi. Ġtalya Gladio operasyonuyla kontrgerilla
yapılanmasını çökertmiĢti. Türkiye de bu çeteyi çökerttiğini göstermek için böyle bir isim kullandı ama deĢifre olmuĢ,
iĢi biten, yıpranmıĢ Avukat Kemal Kerinçsiz, Veli Küçük gibi isimler gözden çıkarıldı, tutuklandı. Ergenekon'un
çökertildiği yalan, halen asıl kadroları yerli yerinde duruyor. Doğu Perinçek için Ergenekoncu diyorlar, aslında
Ergenekoncu değil; bir Ģeyler yapmaya çalıĢıyor ama ulus devleti anlamamıĢ, ne yapacağını bilemiyor. Yalçın
Küçük de yazıyor ama O da ulus devleti anlamamıĢ. Perinçek de, Yalçın Küçük de ĢaĢkın! Aslında bunların yaptığı
Alman nasyonal sosyalist anlayıĢla eĢdeğerdir."
ÖZAL'I TASFĠYE ETTĠLER
Cumhuriyet tarihindeki geliĢmeleri analiz etmeyi sürdüren Öcalan, CumhurbaĢkanı Özal'ın Kürt politikasına iliĢkin
olarak Ģu hususlara vurgu yaptı: "Üçüncüsü de Özal. Özal 90'larda bir Ģeyler yapmaya çalıĢtı. Özal liberal bir
demokrattı ama bunların liberal bir demokrata bile tahammülleri yoktu. Küresel sermaye ile bütünleĢerek Türkiye'nin
önünü açmaya çalıĢıyordu. Özal'ın bana yazdığı mektuplar vardı. Ben O'nu önemsedim. Kürt sorununu çözme
iradesini ortaya koymaya çalıĢıyordu. Özal siyasal bir liderdi! O'nun bu niyetini anlayınca tasfiye ettiler, ölümü
Ģüphelidir. Yine Mehmet Ağar da bazı giriĢimlerde bulunmak istedi. Ağar devletin adamıydı, az mı hizmet vermiĢti.
Erdoğan gibi memur değil de, siyasal lider olmaya çalıĢtı, siyaset yapmak istediğini belirterek liberal bir tavır
takınınca siyaset yapmasına izin vermediler, tasfiye ettiler. O dönem direkt ve dolaylı yollardan benimle bazı
görüĢmeler yapılmıĢtı. Hatta Erbakan da bana mektup yazmıĢtı. Kıvrıkoğlu ve ekibinde yer alan Aytaç Yalman 98'de
bazı dolaylı giriĢimlerde bulundular, bunlar sonuçsuz kaldı. 99'da ben buraya gelince bazı mektuplar gönderdim.
Ama bir yanıt alamadım. Ondan sonra da görüĢmeler yapılmadı."
ERDOĞAN TAYĠN EDĠLMĠġ MEMURDUR
Öcalan, Özal-Erdoğan mukayesesi de yaparak Ģu kıyaslamada bulundu: "Erdoğan da bir süre Özal'ın misyonunu
yüklenmiĢ gibi görünse de; kendisi siyasal bir lider değil, sadece görevlidir! Erdoğan için "görevliden" kastettiğim,
atanmıĢ, tayin edilmiĢ biri mi? Ben de bunu anlamaya çalıĢıyordum ama bu durum benim için artık kesinleĢti. Korkut
Özallar da bunu artık fark etti, desteklerini çektiler. Baykal zaten atanmıĢ biriydi, görevini layıkıyla yerine getiriyordu.
Baykal'ın görevi sosyal demokrat bir partinin geliĢmesini engellemektir!
TÜRKĠYE IRAKLAġABĠLĠR
Ortadoğu'daki son geliĢmeler ıĢığında Kürt sorununu ele alan Öcalan, Ģu tarihi uyarıları bir kez daha yineledi:
"Ortadoğu'da bütün bu yaĢananlar bir 3. Dünya SavaĢı'nın olduğunu gösteriyor. Ben Ortadoğu'da olsaydım Irak'ta
olanlar bu Ģekilde yaĢanmazdı, Saddam bu Ģekilde çözülmezdi, çözülmesi daha farklı olurdu. KDP ve YNK böyle
davranmazlardı. Ben Ortadoğu'da onlar için bir tehlikeydim. Bu nedenle beni etkisizleĢtirmeye çalıĢtılar. Ya
öldüreceklerdi ya da etkisizleĢtirip tasfiye edeceklerdi. Bunları yapamayınca beni bu adaya hapsettiler. Sıra
Türkiye'de, Türkiye'yi çözmeye çalıĢıyorlar. Türkiye'nin çözülmesi, Türkiye'nin IraklaĢması demek, bu da çok derin
bir Türk-Kürt çatıĢmasının baĢlaması demektir. ABD'nin Ortadoğu müdahalesinden önce Ecevit'in hastalanması, felç
geçirmesi bir tesadüf değil."
100 VURGUNCU KÜRT AĠLE VAR
"Türkiye'de de iĢbirlikçi ve vurguncu 100 civarında aile var." diyen Öcalan, Ģöyle devam etti: "Bunlar her dönem güç
kimdeyse onun tarafında yer alıyorlar, iktidara oynuyorlar. Bunlar PKK' ye benzemezler, katı bir milliyetçilikleri
vardır, bu milliyetçilikleri PKK'den on kat daha tehlikelidir. Bir demokratla konuĢabilirsin, uzlaĢabilirsin, konuĢtuklarını
hayata geçirebilirsin ama bir milliyetçiyle bunu yapamazsın, bunları iyi görmek gerekiyor. Türkiye'ye istediklerini
yaptıracaklar, Türkiye istediklerini yapmazsa aradaki gerginliği tırmandırarak muazzam bir Türk-Kürt çatıĢması
yaratırlar."
KÜRTLER FĠLĠSTĠN GĠBĠ DĠRENĠġÇĠ HALK OLUR
"Somut demokratik açılımlar yapıldığında PKK neden silah bırakmasın!" Ģeklinde konuĢan Öcalan, Ģunları dile
getirdi: "Bu kadar operasyon yapıldı, ne ele geçti düĢman kazanmaktan baĢka? Altı insan yaĢamını yitirdi. Bu
insanların ailelerini kendisine düĢman etti. Her bir uçağın kalkıĢı-iniĢi 1 milyon dolardır. Daha önce 70 uçak
kaldırdılar bu sefer 43 uçak kaldırdılar. Doğal olarak hava saldırısında yeraltına nasıl saklanacağını, bombalamaya
karĢı nasıl korunacağını öğrenmiĢlerdir. Filistin'deki gibi direniĢçi bir halk ortaya çıkar, üstelik Filistin'de dağ da
yoktur. Çeçenistan'da küçücük bir dağ vardır, yıllardır Ruslara kök söktürüyorlar. Kosova, Filistin, Çeçenistan
sorununu aĢan bir soruna dönüĢür. Kürdistan coğrafyası baĢtanbaĢa muazzam dağ silsilesi ile doludur, Filistin'e
benzemez, dağları daha korunaklıdır. Arkalarına geniĢ bir halk desteği de alırlar. Kendisini koruyabilir."
10 GÜNLÜK HÜCRE CEZASI DAHA VERĠLDĠ
Kendisii hakkında verilen 20 günlük hücre cezasına değinen Öcalan, "Benim PKK' ye talimat verdiğim söyleniyor.
124 sayfalık savunmamda da bunu anlattım. Sayın Savcı, benim Kürt sorununun çözümü ve savaĢın sona ermesi
DERLEYEN : AZAD BADIKI
noktasındaki çabamı neden görmüyorsun da bazı görüĢlerimi talimat olarak algılıyorsun." dedi ve Ģöyle devam etti:
"Bana iliĢkin on günlük bir hücre cezası daha istemiĢler. Kapı nedeniyle idareyle bir tartıĢmamız oldu. Muhtemelen
toplam 30 gün hücre cezası uygularlar. Ben bu süre içerisinde savunmamın diğer kısmına baĢlarım. Bu
savunmamda özgürlük nasıl yaĢanır, nasıl ifade edilir bunu anlatmaya çalıĢacağım."
KENT MECLĠSLERĠ ĠYĠ GELĠġTĠRĠLMELĠ
Son günlerde DTP üzerindeki baskılara da değinen Öcalan, Ģu tespitlerde bulundu: "Son dönemde DTP'liler
üzerinde yoğun baskı var; 300'den fazla DTP'li tutuklandı, ne yapmaya çalıĢıyorlar? Diyarbakır çok önemli.
Diyarbakır'da yapılabilecek çalıĢmalar var. Bu çalıĢmalar demokratik siyasetin geliĢmesi için önemli adımlardır. Kent
meclislerinin kurulması önemlidir. Kent meclislerinde her kesimden insan kendisini ifade edebilir. Hatta MHP'liler de
yer alabilir. Bu meclisler aracılığıyla kentlerin sorunlarının tartıĢıldığı ortamlar yaratılabilir. Kürt meselesi burada
tartıĢılabilir ve çözüm de buradan çıkacaktır. Yine akademiler de önemlidir. Akademiler ile halk eğitilebilir.
Demokratik siyasetin önü açılır. AKP de bu tür okullarını Diyarbakır'da ve diğer yerlerde açtı. Bunlar yasalara uygun
faaliyetlerdir. Üçüncüsü, Demokratik Toplum Kongresi'dir."
4. PARADĠGMAM KOOPERARATĠF HAREKETĠDĠR
Öcalan, kent meclisleri, akademiler, demokratik toplum kongresi olarak sıraladığı paradigmasının dördüncü ayağı
olarak da kooperatifleĢme hareketini önerdi. Öcalan, Ģöyle devam etti: "Paradigmanın dördüncü ayağı ise;
kooperatifler hareketidir. Benim çözüm paradigmam dört kısımdan oluĢuyor: Kent Meclisleri, Demokratik Siyaset
Akademisi, Demokratik Toplum Kongresi ve Kooperatifler Hareketi. Kooperatifler üzerinden toplumun ekonomik
ihtiyaçları karĢılanır. Kırsal kesim de özellikle tarım komünleri örgütlenebilir, yani birkaç kiĢiye ait arazi birleĢtirilir,
burada organik tarım yapılır. 200-300 dönüm arazi birleĢtirilir, bunu ben idealist arkadaĢlara öneriyorum, kırsal
kesime giderek tarım komünlerini hayata geçirebilirler. Daha iyi anlaĢılması için söylüyorum; ben olsam bir arazide
tarımcılık yaparak değiĢik Ģeyler üretirim, organik tarım yaparım. Bu komünleri geliĢtirebilirsiniz. Robert Owen'ın
kitabında da okudum. Yahudilerin kooperatifçiliği ve tarımcılığı ne kadar iyi anladıklarını ve nasıl örgütlediklerini
kibbutz örneklerinde görebilirsiniz. Tarım, Yahudilerin en büyük ekonomik kaynaklarıdır."
TÜM KÜRTLER GÜÇLERĠNĠ BĠRLEġTĠRSĠN
Öcalan, tüm Kürtlere Ģu çağrıda bulundu: "Ben buradan tüm Kürtlere çağrıda bulunuyorum. Güçlerini birleĢtirsinler,
Kürtlerin yüzde yetmiĢi bir araya gelirse, tekelci, vurguncu kesimlere karĢı güçlerini birleĢtirerek Türkiye'nin
demokratikleĢmesini sağlarlar. Bu aynı zamanda cumhuriyete verilen cevaptır. Bizim cumhuriyet karĢıtı
olmadığımızın ve birlikte yaĢamak istediğimizin bir kanıtı olur. Buradan tekelci, iĢbirlikçi, vurguncu kesimleri de
uyarmak istiyorum: Kendi Ģahsi çıkarları için halkın çıkarlarını feda etmesinler. Vurguncu, ihaleci tavırlarını
bıraksınlar. Kürt halkının birliği ve çıkarları için çalıĢsınlar. Burada bir Ģey daha söylemek istiyorum. Kürt halkı
oylarına sahip çıksın. Kürtler oylarını parçalatmasınlar. Oyların mutlaka birleĢtirilmesi gerekir. Halkımıza buradan
tekrar sesleniyorum, oylarını vurguncu, iĢbirlikçi ailelere değil, kendi birlikleri ve halkın çıkarları doğrultusunda
kullanmalı ve güçlerini birleĢtirmelidirler. Yine çatı parti çalıĢmalarında Türkiye solu, aydınlarıyla birleĢme sağlanırsa
yüzde yirmi oy alınır. Bu da küçümsenmeyecek bir güçtür. ĠĢte Akademi bu nedenle önemlidir. Vurguncu, iĢbirlikçi,
tekelci siyasetin halka anlatılması, halkın eğitilmesi için önemlidir. Kendileri söylüyorlar, 500 milyar dolar kar elde
ettiklerini söylüyorlar. BeĢ kat daha fazla kazandı bunlar. Bu ne demektir, Türkiye'nin değerlerinin beĢ kat daha fazla
sömürülmesi, ülke dıĢına çıkarılmasıdır. Finans kapital paradan para kazanmaktır."
SOMUT ADIMLAR ATIN KARDEġ KANI DÖKÜLMESĠN
Öcalan, sözlerini Ģöyle tamamladı: "Son olarak Ģunu söylemek istiyorum; Ġnsanların ölmemesi için üstüme düĢen ne
varsa yapmaya hazırım. Buradan Sayın Erdoğan'a, Sayın Bahçeli'ye, Sayın Baykal'a sesleniyorum. KardeĢ kanının
daha fazla dökülmemesi için somut adım atmalarını istiyorum. Ben üzerime düĢen neyse yapmaya hazırım. Türk ve
Kürt halklarının birbirine düĢürülmesine engel olsunlar. Kürt sorununun çözülmesi için ille benimle görüĢsünler
demiyorum. GörüĢülebilecek bir sürü kiĢi var. Önemli olan bu sorunun demokratik ve barıĢçıl yollarla çözülmesidir.
Ben Kürtleri tanıyorum. Ġran Kürtleri bağlıdırlar, daha da bağlanıyorlar. Yine Suriye Kürtleri zaten bağlıdırlar. Irak'taki
Kürtler de hepsi yurtseverdir, bunun için ne gerekiyorsa yaparlar. Dünya Sistemi kitabını önemli bir kitaptır,
cezaevindeki arkadaĢlar okuyabilirler. Cezaevindeki arkadaĢlara ve kadınlara selamlarımı iletiyorum."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
PKK'yi sınır dıĢına çıkarabilirim
GörüĢme Notları:
Kürtlerin üzerine yoğun bir Ģekilde gidilmekle Türkiye'nin oyuna getirildiğini vurgulayan Öcalan, "Ciddi adım atılırsa
gerillaların tamamen sınır dıĢına çekilmesi ve silah bırakması için öneride bulunabilirim, çağrıda bulunabilirim" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre, Öcalan, görüĢmede
Yunanistan'da açılması planlanan davaya değindi. Öcalan, "Yunanistan'dan yasa dıĢı bir Ģekilde çıkarıldım.
Yunanistan mahkemesi, benim Yunanistan'a yasal girdiğime iliĢkin bir karar vermiĢti ama çıkarılıĢım yasadıĢı
Ģekilde oldu. Nasıl çıkarıldığım konusu önemlidir. Beni Yunanistan Büyükelçiliği'nden zorla çıkardılar. Benim iltica
baĢvurum da vardı, buna iliĢkin baĢvurumu yapmıĢtım.
Uçak Ġsviçre'den getirilmiĢti, CĠA uçağıydı. CĠA uçakları birçok yerde kullanılmıĢtı, bununla ilgili raporlar var.
Türkiye'de de Sabiha Gökçen'in CĠA uçakları için birçok kez kullanıldığı biliniyor. Benim Yunanistan'dan nasıl
çıkarıldığım üzerine durulmalıdır. Havaalanına giderken Ģoför belki on kez durdu, dolandı, ben o zaman
anlayamamıĢtım. Daha sonra jeepi bilerek uçağa çarptırdı, uçak bozuldu, bir süre bekletildik. Ben yine
anlayamadım. Onlar, Ģoförler anlamıĢtı, biliyorlardı. Yunanlıların bir kısmı iĢbirlikçi bir kısmı da onurluydular. Yunan
görevlilerin bir kısmı komploda görev almıĢlardı, bir kısmı da vicdanına kulak vermiĢlerdi, böyle davrandılar, benim
teslim edilmemden rahatsızdılar. Bizim Ģahitlerimiz de var. Hem uluslar arası hukuk hem de Yunan Hukuku
açısından bu konu önemlidir." Ģeklinde konuĢtu.
YAHUDĠLER PADĠġAHLARI YÖNETTĠ
Son haftalarda Yahudilik, Siyonizm konularındaki sert eleĢtirileriyle dikkatleri çeken Öcalan, bu hafta da Yahudilerin
Türkiye'deki uzantılarına değindi. Öcalan, Ģöyle konuĢtu:
"Bazı yazarların söylemleri var, bazı değerlendirmeleri var, önemli. Benim Yahudilere iliĢkin söylediklerime benzer
Ģeyleri söylüyorlar. 1550-1600 yıllarında Yahudiler Osmanlı'da güçlüdür, Osmanlı'yı padiĢahlarla birlikte Yahudi
bankerleriyle kadınlar yönetmiĢtir, Hürrem Sultan, Nurbanu Sultan onlar, yönetimde etkili olmuĢlardır. Bir yazarın
"içimizdeki Ġsrail, gerçek Ġsrail'den on kat daha büyüktür" sözü çok iddialı bir sözdür. Bunu boĢuna söylemez. Çok
büyük bir iddia olduğuna göre kaynakları da var. Hatta bunları yayınlamamasını istemiĢler. Kendisi tehdit diyor.
'Ama ben bunları yine de söylüyorum' diyor. Artık arkasında kim var, gücünü nereden alıyor, nereye kadar gider
bilemiyorum. Bazıları AKP için de "üçlü örtünme var" diyor. EĢlerinin 1980 sonrası kapandıklarını belirtiyorlar. Bu
üçlünün 1980 öncesinden hazırlandığını ve içlerine yani o dönemde Refah Partisine sızdırıldığını belirtiyorlar.
Bunlarla Refah Partisi'nin nasıl pasifleĢtirildiği de anlatıyorlar. Bu üçlü kurucu biliniyor."
GAP'TA YAHUDĠ SERMAYESĠ VAR
GAP'in kendisi ve PKK'ye karĢı kurulduğunu açıklayan Öcalan, Ģu tespitlerde bulundu: "GAP kurulduğunda GAP'ın
bize karĢı oluĢturulduğunu açık açık ifade ettiler; "Biz GAP'ı Apo'ya karĢı kurduk" dediler. Bunların Ġsrail ile derin
iliĢkileri var. Yahudi sermayesi etkilidir. GAP kapsamındaki, Urfa'daki bazı toprakları kırk dokuz yıllığına bazı
Ģirketlere, Yahudi sermayesindeki Ģirketlere kiraya vermiĢler. RahĢan Ecevit, buna iliĢkin bazı endiĢelerini dile
getirmiĢti ama iĢin özünü bilmiyor. Buradaki en güzel, en verimli topraklar bazı Ģirketlere verilmiĢ. Bütün bunlar da
halk iĢsiz bırakılarak yapılıyor. Urfa'nın yüzde sekseni iĢsizdir. Her Ģey bazı Ģirketlerin tekeline veriliyor. Eskiden beri
Yahudi tüccarlarının Manisa, Ġzmir'de de sermayeleri vardır. AKP de küresel sermayeyle, bunlarla ortak hareket
ediyor. Aynı Ģeyleri Güney'de federal devlette de yapmaya çalıĢıyorlar. Güney'de AKP'ye yakın birkaç büyük Ģirket
var. Bu küresel sermayeyle Güney'de emaretler, Arap emirlikleri gibi oluĢumlar yapmaya çalıĢıyorlar. Aynı Ģekilde
Diyarbakır-Erbil hattı, hatta Urfa-Mardin-Diyarbakır- Erbil oradan Süleymaniye hatta Kars dâhil buralarda aynı Ģeyleri
yapmaya çalıĢıyorlar. Bunların ekonomideki payı Duyun-u Umumiye dönemindeki paydan on kat, kırk kat daha
fazladır. Kraliçe'nin gelmesinin nedeni buradaki paylarını garantilemek içindir. Nasıl ki Dersim'de tek bir fabrika bile
yapılmadıysa, halk aç ve iĢsiz bırakıldıysa, bütün bu projeler de Urfa'daki halk aç ve iĢsiz bırakılarak, mikro kredilere
muhtaç hale getirilerek yapılıyor. Böylece halkı denetimlerine alıyorlar. GAP'ta Atatürk barajını yaptıklarında ben,
anlamaya çalıĢtım. Bu suyla Suriye ve Arapları denetim altına almayı amaçlıyorlardı. Bununla Araplar denetime
alındıktan sonra Ġsrail yararına bir denge oluĢturuldu. Bu Küresel sermayenin denetimi için Ġngiltere den Mehmet
ġimĢek, orada yetiĢtirilmiĢ ve görevli olarak buraya getirilmiĢtir, siyasi bir yönü yok, görevi tamamen buradaki
ekonomiyi kontrol etmektir. Bütün bunların yanında Genelkurmaya da PKK'ye karĢı her türlü silahlı yardımı yaparak
DERLEYEN : AZAD BADIKI
onu da bu Ģekilde tutuyorlar."
KRALĠÇE DERĠN ĠLĠġKĠ ĠÇĠN GELDĠ
Ġngiliz Kraliçesi'nin Türkiye ziyaretini de değerlendiren Öcalan, "Ġngiliz Kraliçesi de Türkiye'ye geldi, Kraliçe öyle
boĢuna gelmez. Londra merkezli bir siyaset var. Kraliçe belli amaçlarla geliyor, bunların derin iliĢkileri var" dedi.
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Basın, "CumhurbaĢkanın özel çabası vardı, Kraliçenin gelmesi için" diye yazdı ama öyle
değil, Abdullah Gül'ü getiren de onlar. Bu iliĢkiler yeni değil, eskiye dayalıdır. Kraliçe'nin Anıtkabir'e çıkması politika
icabıdır." Daha önceki haftalarda Mustafa Kemal Atatürk'ün Ġngilizlere karĢı aldığı tutumdan dolayı zor günler
geçirdiğini anlattığını hatırlatan Öcalan, Ģöyle konuĢtu: Onlar Mustafa Kemal'i iyi tanıyorlar. Benim Mustafa Kemal'e
iliĢkin değerlendirmelerim son zamanlarda tartıĢılıyor, ilginç değil mi? Mustafa Kemal Ġnönü iliĢkileri. Ġnönü geldikten
sonra Mustafa Kemal'in fotoğraflarının kaldırıldığı tartıĢması. Mustafa Kemal, 1919'da Anadolu'ya geçerken
Ġngilizlerden izin almıĢtı, ama sonra onları atlattı. Vahdettin'den de izin almıĢtı, onları da atlattı. Bağımsızlığa yöneldi.
Hakkında tutuklama ve idam kararı çıkarttılar. Mustafa Kemal yurtseverlik düĢüncesiyle hareket etti. 1919 hareketini
kendi liderlik vasfıyla yönetti. Ġngilizler Mustafa Kemal'in kendilerini atlattığını fark ettiklerinde ona büyük öfke
duydular. 1922'den itibaren Ġngiliz yanlısı Cavit, Dr. Nazım onlar etkili oldular."
M. KEMAL ĠNGĠLĠZ YANLISI DEĞĠLDĠ
Öcalan, analizini Ģu Ģekilde sürdürdü: "O zamanlar TeĢkilat-ı Mahsusa vardı, bu teĢkilatta Ġslamcı Mehmet Akif
Ersoy -TeĢkilat-ı Mahsusa'da görevliydi-, Said-i Nursi, Ġngiliz yanlısı Dr. Nazım, Cavit Bey onlar var. KurtuluĢ SavaĢı
sürecinde o dönem bunların Anadolu'ya geçmelerine de TeĢkilat-ı Mahsusa yardımcı oldu. Mustafa Kemal ne Ġngiliz
yanlısı, ne ittihatçı, ne de TeĢkilat-ı Mahsusa'dandı. Kendi liderlik gücüyle hareket ediyordu. Mustafa Kemal daha
önce bunlar için çok kızarak 'hepsini idam edeceğim' demiĢti. Mustafa Kemal'e suikast düzenlendi. Bununla ilgili
Kazım Karabekir yargılandığında diğer bütün paĢalar sivil kıyafetlerle mahkemeye gittiler, bu bir tavırdı. Rauf Orbay
onlar da vardı, ittihatçı kadrolar falan vardı. Kazım Karabekir'in idamını engellediler. Mustafa Kemal, onların gücünü
tam anladı, onlarla 1926'da bir uzlaĢmaya gitti. O zamana kadar bazıları idam edilmiĢti ya da tasfiye edilmiĢti.
Mustafa Kemal Çankaya'dayken Ġnönü'nün ölüm haberi üzerine çocuklarına miras bırakmıĢtır. Celal Bayar da o
kadrodandı, Alliance Okulu'nda okumuĢtu. ĠĢ Bankasının kurucusudur, arkasında sermaye var. Onu öylesine değil,
aralarında bir denge unsuru olduğu için idam edemediler."
ERGENEKON TASFĠYE EDĠLMEDĠ
Kürtlere katliam planı hazırladıkları ortaya çıkan Ergenekon'a değinen Öcalan, Ģu çarpıcı hususlara dikkat çekti:
"Türkiye NATO'ya üye oldu. 1951'de iĢte Ergenekon dedikleri Ģey kuruldu. Amerika her yerde bu tarz teĢkilatlar
kurdu. Bunlara yerel isimler verdiler. Ġtalya'da Gladio, Türkiye'de Ergenekon. Gladio, Ġtalya'da Gladyatörden geliyor.
SavaĢçıdır, eski savaĢçılar, yani "kahraman". Ergenekon da Türkiye için "kahramanlık" ifade ediyor, bir simgedir.
1950'den 1990'lara kadar kırk yıl boyunca Ergenekon'un maaĢının Amerika tarafından verildiği belirtiliyor. Ġtalya'da
biliyorsunuz Gladio'yu Savcı falan var, ortadan kaldırdılar. Türkiye'de ise Ergenekon kaldırılmadı. Türkiye
"çekincelerim var" diyerek kaldırmadı. ġimdi büyük kesimi temizlenmeye çalıĢılıyor, daha doğrusu, kanuni düzene
çekilmeye çalıĢılıyor. CHP ve MHP de aslında Ergenekoncudur. Ergenekon kısmen tasfiye edilip kanun içerisine
alınmaya çalıĢıldığı için MHP ve CHP de zor durumda kaldı. Bu nedenle MHP ve CHP hemen demokratikleĢmeden
söz etmeye baĢladı. CHP bundan sonra sosyal demokratlığa soyunacak, bunlar sahtekârdır, Kürtler bunlara
kanmasın. Bahçeli de kendi çevresini kontrol altına almaya çalıĢıyor. Bahçeli'nin danıĢmanı da Alparslan TürkeĢ'in
vasiyetinden bahsederek, "milliyetçiliği demokratikleĢtirmek TürkeĢ'ten bize kalan vasiyettir" diyor. MHP değiĢir mi
değiĢmez mi bilemiyorum, Bahçeli, bir değiĢimin gerekliliğinden bahsediyor, bu gerekliliği de görüyorlar ama benim
MHP konusundaki görüĢüm umutlu değil, değiĢir mi değiĢmez mi bilemiyorum."
ERDOĞAN VE BÜYÜKANIT ERGENEKON'DA UZLAġTI
BaĢbakan Erdoğan'ın Kürt sorununa iliĢkin yaptığı konuĢmaları daha sonra geri çektiğine dikkat çeken Öcalan, bu
duruma yol açan geliĢmeleri Ģu Ģekilde değerlendirdi: "BaĢbakan Erdoğan'ın Kürtlere iliĢkin önceki konuĢmaları var,
demokrasiden bahsediyor. Daha sonra bu konuĢmalarının hepsini geri aldı. Ergenekonla ilgili Atabeyler Çetesinin
baĢı bir yüzbaĢıydı. Basında çıktı kendisi "bunun gibi tam kırk iki hücre var" diyor. Hepsinin baĢında bir yüzbaĢı
olduğu düĢünülürse büyük yapılanmadır. Atabeyler Çetesi baskınında Erdoğan'ın evinin krokisi de çıkmıĢtı. Daha
sonra darbe tartıĢmaları da gündeme geldi. Erdoğan, bunların gücünü anladı, korktu ve teslim oldu, kendi partisinin
onayı olmadan 4 Mayıs'ta Genelkurmay BaĢkanıyla Dolmabahçe'de anlaĢtı. Dolmabahçe kriterleri oluĢtu. ABD ve
Avrupa Birliği de Erdoğan'a tam destek verdi. Genelkurmay da Ergenekon tarafındandı. O da BaĢbakanla uzlaĢtı.
Bu iki kesim uzlaĢınca MHP ve CHP boĢa düĢtüler. O zaman bu yüzden Genelkurmay bunlar için "Bunlar PKK'den
de daha tehlikelidirler" dedi. Genelkurmay bu sözü boĢuna sarf etmedi, bu, "sizi gözden çıkardık, sizinle iĢimiz bitti"
demektir. Bununla CHP'nin dıĢarıda kaldığını ve tasfiye edildiğini anlıyoruz, desteklerini çektiler. Genelkurmayın
sözünü böyle anlamak gerekir."
ERGENEKON'A YENĠ ġEKĠL VERĠYORLAR
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Erdoğan ve Genelkurmay BaĢkanı'nın bu anlaĢmasının Kürtler için anlamı Ģudur:
Erdoğan daha fazla bu Ergenekon üzerine, bu çetelerin üzerine gitmeyecek, buna karĢılık o çeteler de kanun
DERLEYEN : AZAD BADIKI
çerçevesine alınacak, kanun dıĢı eylem yapmayacak. Genelkurmay da Kürtlerin üzerine, PKK'nin üzerine her türlü
silahla gidecek. Bu anlaĢmadan sonra Erdoğan, Kürtlere iliĢkin söylediği bütün sözlerini geri almıĢ oldu. Kamuoyu
bunları bilmiyor, DTP de tam anlayamıyor. Bütün bunları kamuoyunun bilmesi gerekir. Bütün bunlarla yeni bir
döneme girildiğini anlamak lazım. Önümüzde yeni bir dönem var. ABD'de de buna, bu anlaĢmaya izin verdi. O
tarihten sonra da Kürtlere ve PKK'ye karĢı her tür yönelim, hava ve kara operasyonları yapıldı. Kürtler bunu böyle
anlamalı. Ergenekon'a da yeni bir Ģekil veriyorlar. Basında iĢte bazı yazarlar aracılığıyla beni de Ergenekon'la
iliĢkilendirmeye çalıĢıyorlar. Bununla amaçları, benim manevi gücümü kırmaya, itibarımı düĢürmeye dönüktür. Önce
benim için Kemalist dediler tutmadı, Ģimdi de Ergenekon ile iliĢkilendirmeye çalıĢıyorlar. Türkiye'de Ergenekon'u asıl
ortaya çıkaran, deĢifre eden biziz. Kürtler önemli bir özgürlük zeminini yakalamıĢ, bu Ģekilde Kürtlerin önünü
kesmeye çalıĢıyorlar."
BOMBALARLA SONUÇ ALAMAZLAR
Giderek tırmandırılan operasyonlara değinen Öcalan, Ģu tespitlerde bulundu: "ġimdi de PKK'yi Güney'de
sıkıĢtırmaya çalıĢıyorlar. Acaba bitirebilir miyiz diye sürekli saldırıyorlar, bombalıyorlar. Bu bombalamalarla,
saldırılarla sonuç almaya çalıĢıyorlar. Sonuç alamadılar, Ertuğrul Özkök, biz vuruyoruz, kırıyoruz, askeri açıdan
tamam ama asıl savaĢ bundan sonra baĢlıyor, diyor. Yani "toplumsal savaĢı kim kazanacak, toplumu kim
kazanacak?" diyor. Asıl nokta burası, bu yaklaĢımla halkı kazanamazlar. Daha önceleri de Ermenilerle ilgili bir
provokasyon yapılmıĢtı. Ermenilerin baĢına getirilenleri biliyoruz. Bedirxan Beyle Süryanilerin üzerine gittiler,
sonraları Ermenilerin, daha sonra da Rumların üzerine gittiler. ġimdi de aynı Ģeyi Kürtler üzerinde yapmaya
çalıĢıyorlar, Kürtlerin sonu onlar gibi olur mu bilemiyorum ama bunun olmaması için çok uğraĢtım."
YENĠ PKK YARATMAK OYUNDUR
Öcalan, "Ben açıkça belirtiyorum; bu bir oyundur. Türkiye Kürtlerin üzerine gitmekle stratejik olarak kaybediyor. Ġkide
bir piĢmanlık yasalarını çıkarıyorlar. PiĢmanlık yasaları daha çok tahriktir. Bir insana piĢman ol denilebilir mi? Bu
insanın doğasına aykırıdır. PiĢmanlık yasaları hiçbir sonuç vermez sadece tahrik eder. ġimdi belki biraz PKK'nin
merkezi, merkezi kadroları dağılabilir, iletiĢimleri kesilebilir. ĠletiĢim imkânları var ama kullanmazlar. Bu da sonuç
vermez. Ben sık sık belirtiyorum; her zaman, PKK için her zaman bir yol vardır. DeğiĢik yerlerde değiĢik bağımsız
komutanlıklar çıkabilir, PKK bu bağımsız komutanlıklara yönelebilir. Kırk komutanlık çıkabilir. Herkesin bir PKK'si
olur; Rusya'da, Ermenistan'da, Ġran'da, Avrupa'da, Yunanistan'da, ABD, Ġsrail… Biliyorsunuz Osmanlar, Botanlar
ayrıldılar, ABD bunların dıĢında baĢkalarını yanına alarak yeni bir PKK oluĢturabilir. Bunları nasıl kontrol
edeceksiniz. ġu anda benim bunlar üzerinde bir etkim, kontrol etme gücüm var."
PKK GÜÇLÜDÜR
Öcalan, tespitlerini Ģöyle sürdürdü: "Üzerine gidiliyor ama PKK'nin de güçlü olduğu ortaya çıkıyor, öyle anlaĢılıyor ki
eskisinden daha güçlüdür. PKK'nin ideolojisi dört parçada da halk tarafından önemli oranda benimsenmiĢtir,
Suriye'de güçlüdür, Ġran'da güçlüdür, Türkiye'de güçlüdür, Güney Kürdistan'da da güçleniyor. Talabani, Barzani,
kiĢiler gelip geçicidir, burada önemli olan ideolojidir. Zaten PKK, ideolojik dar bir kadrodur. Esas olan özgürlük
zeminidir. Bu zemin diridir, kendisini sürekli üretir. Siz bu Ģekilde PKK'yi bitiremezsiniz, bu sorunu çözemezsiniz.
Ġran'la çatıĢmalar var fakat onlar bir taraftan savaĢırken bir taraftan da diyalog kapısını açık bırakabiliyor. Ġran ile
hem çatıĢma hem uzlaĢma olabiliyor, diyaloglar hep böyledir. Ġran'la eskiden beri yirmi yıldır iliĢkiler var, birçok
tanıdıkları kimseler var."
Daha önce yaptığı Demokratik Cumhuriyet Kongresi ve Demokratik Toplum Kongresi önerilerine bir kez daha
değinen Öcalan, "Ben iki siyaset olabilir diyorum: Biri Ankara'da demokratik güçlerin, her kesimin içinde yer
alabileceği bir siyaset tarzı. Ġkincisi de Diyarbakır'daki siyaset örgütlenmesi. Demokratik kesimler, küresel sermaye
istilasına karĢı güçlerini birleĢtirebilirler. Bütün bu belirttiklerim çerçevesinde Kürtler de Ermenilerin, Süryanilerin,
Rumların durumuna düĢmemek için, Filistin-Ġsrail gibi olmamaları için, demokratik siyaseti geliĢtirmeliler. Türkiye'nin
Ģartlarını da göz önünde tutarak demokratik siyaseti geliĢtirmeleri gerekiyor. Kadınlara ve demokratik siyasete iliĢkin
akademiler kurulması gerekiyor. Demokratik Toplum Kongresi de geliĢtirilmelidir." Ģeklinde konuĢtu.
MUKAVELE YAP SONRA TOKALAġ
DTP hakkındaki kapatmaya da değinen Öcalan, "Binlerce DTP'li gözaltına alındı, tutuklandı, DTP'yi de muhtemelen
kapatacaklar, geri kalanları da tasfiye edip çok zayıf bırakacaklar. Bazı milletvekillerinin dokunulmazlıklarını
kaldırabilirler, milletvekilliklerini düĢürebilirler. DTP de buna karĢı demokratik güçlerle, her kesimle ortak bir Ģekilde
örgütlenmelerini yapabilmelidir." dedi. Bahçeli ile Hasip Kaplan arasındaki tokalaĢmayı değerlendiren Öcalan,
"Bahçeli'nin, DTP' liler ile tokalaĢmaları basına yansıyor. Eğer gerçekten samimilerse, çözüm istiyorlarsa kendi
aralarında toplumsal bir mukavele imzalarlar. KarĢılıklı masaya otururlar, toplumsal mukavele yaparlar. Önemli olan
budur, çatıĢmaların önünü bu alır. Aksi halde sadece tokalaĢma, ifsattır, bozucudur, bir iĢe yaramaz." diye konuĢtu.
CEZALARLA TEHDĠT EDĠLĠYORUM
Son günlerde hakkında toplam 30 günlük disiplin cezaları verildiğini, ancak cezaların henüz hayata geçirilmediğini
anlatan Öcalan, "Son dönem hakkımda verilen disiplin cezaları da bir tehdittir, bana, "konuĢma" ya da "ayağını denk
DERLEYEN : AZAD BADIKI
al" diyorlar. Ben onlara da söyledim, "siz siyaseti bilmiyorsunuz, olayın gerçeği baĢkadır" diye. Benim buradan
talimat verdiğim söyleniyor. Evet, ben talimat veriyorum; bu talimatlar demokratizme iliĢkin talimatlardır, barıĢa iliĢkin
talimatlardır, Filistin-Ġsrail gibi olmamaları için talimat verdim, bunları böyle anlamak lazım." dedi.
CĠDDĠ ADIMLAR ATILSIN GERĠLLAYI SINIR DIġINA ÇEKEYĠM
"Anaların daha fazla ağlaması istenmiyorsa, bir çözüm aranıyorsa, Devlet bir adım atabilir. Demokratik çözüme katkı
sunabilir." diyen Öcalan, çözüm için Ģu öneriyi yaptı: "Ben BaĢbakan'a da hatta diğerleri çözüm istiyorlarsa onlara
da, Baykal ve Bahçeli'ye de sesleniyorum, bir çözüm geliĢtirilebilir, bir çözüm geliĢtirilirse ben de burada demokratik
çözüme iliĢkin üzerime düĢeni yaparım, hatta ciddi bir adım atılırsa gerillaların tamamen sınır dıĢına çekilmesi ve
silah bırakması için öneride bulunabilirim, çağrıda bulunabilirim. Bu kadar savaĢ, Kürtlerin üzerine bu kadar
gidilmesi kimin yararınadır! Türkiye burada bir oyuna getiriliyor. Güney Afrika'da da yıllarca birbirleriyle çatıĢtılar ama
sonunda uzlaĢı oldu. ġimdi Güney Afrika demokrasisi dünyanın saygın demokrasilerindendir. Hatta Türkiye'nin
sermayesini bile çekmektedir. Eğer bir çözümün geliĢtirilmesi isteniyorsa, ben daha önce de Hükümetten hatta
muhalefetten rica etmiĢtim. Güney Afrika'da olduğu gibi bir Hakikat ve UzlaĢı Komisyonu kurulabilir, Parlamentonun
onayıyla olması Ģart değil, Parlamentonun bilgisinin olmasıyla da olabilir. Bu komisyonda yirmi otuz kiĢi yer alabilir,
yazarlar, aydınlar bu komisyonda yer alabilir. Bu komisyon Türkiye'nin ortalama vicdanı olabilir. Bu Hakikat ve
UzlaĢı Komisyonu gerekli incelemeleri, araĢtırmaları yaparlar ve toplumun, çözümün yararına gördüğü hususları,
konuları, Parlamentoya sunar, Parlamentoya öneride bulunur, Parlamento da bunları dikkate alır, değerlendirmeler
yapar."
SORUNU BÖYLE BĠTĠREMEZSĠNĠZ
1999 yılındaki sorgu sürecine değinen Öcalan, Ģöyle devam etti: "Ben Türkiye'ye getirildiğimde, o zaman sorguda
dört istihbarat temsilcisi vardı. Genelkurmay adına Kıvrıkoğlu onların temsilcisi vardı, Hükümet temsilcisi de vardı.
Ben onlara da ifade ettim, hatta ilk gelen komutana da ifade ettim: Siz benimle böyle konuĢuyorsunuz ama sizin
gücünüz var mı, benimle bu Ģekilde konuĢmaya gücünüz var mı? Onlar da var dediler. Ama daha sonra onlar
taktiksel yaklaĢtılar, daha sonra bana idam cezası vererek, beni ġeyh SaitleĢtirme yolunu seçtiler, bu yolla,
oyalayarak PKK'yi de bitirmeye çalıĢtılar. Aynı soruyu Özal dönemindeki temsilciye de söyledim gücünüz var mı
diye. Onlar da var demiĢlerdi. Kıvrıkoğlu ve ekibi, 2002'de demek ki tasfiye oldular, öyle tahmin ediyorum. Öyle
imhayla, Kürtlerin üzerine gitmekle, gençlerin aileleriyle görüĢmekle bu sorun çözülmez. Gençlerin aileleriyle
görüĢmekle o gençleri geri getiremezsiniz."
BARZANĠ PKK ĠLE ÇATIġMAZ
Öcalan, sözlerini Ģöyle tamamladı: "Ġnsanlara piĢman ol demekle insanlar piĢman olmazlar. Doğaya aykırı bir Ģey
istiyorsunuz. Ġnsanlar bunu kabul etmez. PiĢman ol demekle daha çok tahrik ediyorsunuz. Her Ģeyi bu çerçevede
almak sadece sorunu derinleĢtirir. Bu Ģekilde Kürtlerin üzerine gitmekle, Kürtleri imha etmeye çalıĢmakla
kazanacaklarını düĢünüyorlar. Belki Türkiye yenilmez ama büyük kaybeder. Özal tasfiye oldu, Erbakan tasfiye oldu,
ordudan bir kısım tasfiye oldu. Özal'ın tasfiyesi iyi mi oldu, Erbakan'ın tasfiyesi iyi mi oldu, ordudan bir kesimin
tasfiyesi iyi mi oldu? Böyle daha mı iyi? Hayır. Türkiye'ye bir kriz geliyor. Bu büyük bir krizdir, sadece ekonomik
değil, sosyal ve siyasal alanlarda da beraberinde krizleri getirir. Güney Afrika'da da yıllarca birbirleriyle çatıĢtılar ama
sonunda uzlaĢı oldu. ġimdi soruyorum Türkiye'nin mevcut Ģu anki durumu mu iyi, Güney Afrika'nın mevcut durumu
mu iyi? Kürtler de bu saatten sonra birbirleriyle çatıĢmazlar, Barzani onlar PKK ile çatıĢmazlar, çatıĢacaklarını
sanmıyorum. Kürtler birbirleriyle çatıĢmaz, halk buna izin vermez."
Öcalan Erdoğan'a yine çözüm çağrısı yaptı
GörüĢme Notları:
23.05.2008 Tarihli
Gorusme Notlaridir
Son haftalarda sık sık BaĢbakan Erdoğan'a çözüm çağrısı yapan Öcalan, bu hafta da Erdoğan'a "Bu operasyonlarla
PKK bitirilemez. Hükümet ölümlerin durması ve barıĢın geliĢmesi için adımlar atsın. Hükümetin atacağı en ufak bir
adımda bile ben üzerime düĢeni yaparım" çağrısı yaptı.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre, Öcalan, görüĢmede aldığı
toplam 30 günlük hücre cezalarına değinerek, "Hücre cezası sanırım bir iki güne uygulanmaya baĢlar. Çok da
önemli değil" dedi. Yeni yazdığı savunmayı değerlendiren Öcalan, "Yeni yazdığım savunmalarım, diğerlerini aĢan bir
savunma oldu" dedi, Ģöyle devam etti: "Dünya Sistemi kitabını okudum.
Bu kitapta belirli bir düzeye ulaĢılmıĢ ama pratik anlamda uygulanabilirliliği açısından eksiklikleri var, okunabilir. Yine
Son Sömürge Ulus Kadınlar kitabında da kadın sorununa iliĢkin gerçeğe yakın açıklamalar var. Ama benim
savunmalarımın onları aĢan bir düzeyi var. Bu kitapların yazarlarının entelektüel bir anlatımı var. Benim bunlardan
farkım ise, Ortadoğu'da kaldım, pratiği biliyorum, savunmalarımı yazarken de hem pratik hem de teorik düzeye
dayanarak, bu ikisini birleĢtirerek yazmaya çalıĢtım. Bu nedenle kendime güveniyorum. Bu konuda iddialıyım.
Savunmalarımda kadın sorununu ele almaya çalıĢtım. Son Sömürge Ulus Kadınlar kitabında benim söylediklerime
yakın Ģeyler ifade ediliyor. Ama ben daha derinlikli ele aldım. Toplumların da kadınlar gibi nasıl ezildiğini ve
sömürüldüğünü anlatmaya çalıĢtım. Yani bu savunmalarımda toplumların kadınlaĢtırılmasını çözümlemeye
çalıĢtım."
YENĠ SAVUNMA YAZACAĞIM
Yeni bir savunma yazacağını açıklayan Öcalan, Ģöyle devam etti: "Önümüzdeki günlerde savunmamın Özgürlük
adlı üçüncü kısmına baĢlayacağım. Bu kısımda özgürlüğü anlatmaya çalıĢacağım. Özellikle günümüzde yaĢamın
giderek anlamsızlaĢtığı bir dönemdeyiz. YaĢamın anlamsızlığını aĢabilmek için özgürlüğü hedeflemenin, özgürlüğe
kilitlenmenin önemini anlatmaya çalıĢacağım. Özellikle kadınların içinde bulunduğu anlamsız yaĢamı aĢabilmeleri
için bulundukları durumu aĢan iddialı bir yaĢamı hedeflemeleri ve özgürlüğe kilitlenmeleri gerekir. Kadınların
Akademi çalıĢması önemlidir. Bu akademide spordan siyasete, hukuktan felsefeye, atölye çalıĢmalarına, kültür
sanat çalıĢmaları dâhil her türlü çalıĢmalarını yapabilirler. Yine bu akademi çalıĢması tüm kesimleri kapsamalı.
Örneğin bir üniversite öğrencisi de, bir ev hanımı da bu çalıĢmalarda yerini alabilmeli. Bir dönem Köy Enstitüleri
vardı. Benzer çalıĢmalar yapmaya çalıĢıyorlardı. Akademi, Enstitüleri de aĢıyor. Ġsim önemli değil, Akademi, Enstitü
de denebilir. Aile, kadın etrafında oluĢur. Kadınlar üreticidirler. Ürettikleriyle kendi ekonomik sorunlarını çözebilirler.
Mesela bir tarla kiralayarak organik tarım yapabilirler. Böylece iĢsizlik sorununun çözümünde katkıları olur. Kadın
çalıĢması bana heyecan veriyor. Kadınlar kendilerine güvenebilirler. Özgürlüğe yoğunlaĢmaları halinde
baĢaramayacakları Ģey yoktur. BaĢarılar diliyorum. Gençlerin demokratik siyaset alanında deneyim ve perspektif
eksikliği var. Bu nedenle gençler, mücadele ederken sabırsız davranıyorlar. Herkes kapitalizmin esiri olmuĢ
durumda ve özellikle gençlerde bu durum, daha da yoğun. Bu nedenle gençlerin baĢarı için para, puldan ve
kapitalizmin etkilerinden uzak durmaları gerekiyor. YaĢam ancak bu Ģekilde onlar için anlamlı hale gelir."
HÜKÜMETE SESLENĠYORUM SORUNU ÇÖZELĠM
Artarak süren operasyonlara değinen Öcalan, Ģunları söyledi: "Bunlar PKK'yi Türkiye'ye karĢı kullanmak istiyorlar
ama PKK'yi kullanamazlar. PKK bu oyunlara gelmez. Ġran'la görüĢüyorlar, ABD ile görüĢüyorlar; PKK ortak
düĢmanımızdır diyorlar. Türkiye'yi de buna inandırıyorlar. Ġran geliyor, "PKK ortak düĢmanımızdır, teröristtir" diyor.
ABD Ortadoğu'yu denetim altına almaya çalıĢıyor. Türkiye ile asla dost olamaz. Türkiye ve ABD gerçek dost olsa
bile karĢı tarafta Ġran ve Rusya iliĢkileri ve daha onlarca iliĢki geliĢir. Operasyonlarla PKK'yi bitireceklerini
söylüyorlardı ama PKK, her zamankinden daha güçlüdür. En güçlü dönemini yaĢıyor. Bu operasyonlarla PKK
bitirilemez. Olan gençlere olur. Ben hem asker kayıplarına hem de gerilla kayıplarına üzülüyorum. Gençlerin
ölümüne kim üzülmez ki? Bu nedenle Hükümete tekrardan sesleniyorum. Ölümlerin durması ve barıĢın geliĢmesi
için adımlar atsınlar. Hükümetin atacağı en ufak bir adımda bile ben üzerime düĢeni yaparım. Önemli olan barıĢın
geliĢmesi ve ölümlerin durmasıdır. Ben daha fazla kan dökülmemesi için üzerime düĢeni yaparım. Çözüm
önerilerimi savunmalarımda da derinlikli açtım. En ufak bir çözüm adımı barıĢın önünü açacaktır. Ama bunların buna
cesareti yok. Gül de korkak, Erdoğan da korkak. Çözecek iradeleri yok. Çözmezlerse, Türkiye'yi demokratikleĢme
yönünde adım atmazlarsa onlar da öncekiler gibi yok olup gidecekler."
ÇÖZÜM ĠSTEYENLER TASFĠYE EDĠLDĠ
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Ben bugüne kadar da bunun için çalıĢtım. Devlet içerisinde de bunu yapmak isteyenler
oldu ama tasfiye edildiler. ĠĢte Özal, giriĢimlerde bulundu ama sonunu getirmesine izin vermediler. Yine Erbakan,
bana mektuplar gönderdi, adım atmak istiyordu. Özal gibi sorunu barıĢçıl yollarla çözmek istiyordu ama izin
verilmedi, tasfiye edildi. Benim '99'daki sorgulamam sırasında devletten temsilciler geldiler, görüĢtük. Ben barıĢçıl
çözümün geliĢmesi halinde PKK güçlerini sınır dıĢına çekebileceğimi söyledim, ama bunun karĢılığında 'siz ne
yapabilirsiniz, ne yapacaksınız?' diye sordum. Onlar 'siz bilirsiniz sorumluluk size aittir, geri çekerseniz bazı adımlar
atılabilir' dediler. Ben de barıĢ ortamı geliĢsin diye PKK güçlerini sınır dıĢına çektim. Ecevit de sorunu barıĢçıl
yollarla çözmek istiyordu. 2000'de çıkan RahĢan Affı esasında bu amacı taĢıyordu ama MHP tarafından amacından
saptırıldı, engellendi. Affedilmemesi gerekenler affedildi, affedilmesi gerekenler de affedilmedi."
DEVLET ĠÇĠ KAVGA VAR
Öcalan, 1999 sonrası geliĢmeler için de Ģunları söyledi: "2000'de Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit,
benim idam edilip edilmememi tartıĢıyorlardı. Ben de kendilerine, 'benim idamımı bırakın, siz kendinize bakın,
kendinizi kurtarmaya bakın, sizin ayağınızı kaydıracaklar. Siz bundan Türkiye'yi demokratikleĢtirecek ve Kürt
DERLEYEN : AZAD BADIKI
sorununu çözecek adımlar atarak ancak kurtulabilirsiniz' dedim. Bunlar bu sorunu çözecek adımlar atmadılar, tasfiye
oldular. AKP'nin durumu da aynı. ġemdinli olaylarıyla baĢlayan bir süreçtir aslında. '2006'da terörü bitireceğiz'
dediler, bitiremediler, Ģimdi de '2008'de bitireceğiz' diyorlar, kimin biteceğini göreceğiz. '96'larda Tansu Çilerle
Doğan GüreĢ de 'bitireceğiz, Türkiye kritik bir süreçten geçiyor' diyorlardı. ġimdi de Büyükanıt ve Erdoğan
'bitireceğiz ve Türkiye kritik bir süreçten geçiyor' diyorlar. Türk devlet geleneğinin ilginç bir yapılanması var, bunu iyi
görmek gerekiyor. Büyükanıt ve Erdoğan, Dolmabahçe'de bu devlet geleneğinin dıĢına çıktılar. Bu nedenle devlet içi
çatıĢmalar var. Büyükanıt ve Erdoğan kendi yapılarını devre dıĢı bırakarak ikili görüĢme yaptılar. Türk devlet-siyaset
geleneğinde böyle bir Ģey olmamıĢtır Ģimdiye kadar. Fikri Sağlar, Büyükanıt'ın önüne dosya bırakıldığını söylüyor,
asıl mesele bu değil. Devlet içerisindeki çatıĢmalardır aslında gün yüzüne çıkan. Ben de Dolmabahçe görüĢmelerine
dikkat çekmiĢtim. Ama anlatıldığı gibi dosyaların olduğuna inanmıyorum, burada ikili-gizli anlaĢmalar var. Bu ikiligizli anlaĢmalar devlet içerisinde bazı kesimler tarafından kabul görmüyor. Fikri Sağlar'ın açıklaması da bunu
gösteriyor. Çok gizli ve üstü kapalı bir görüĢmeydi yaptıkları, bulanıktır. Oysa ki GüreĢ ve Çiler bile daha açık ve
aleni görüĢüp anlaĢmıĢlardı."
PARACI KÜRTLERE MERHABA DEMEYĠN
"Bu iĢi tek baĢına operasyonlarla bitiremeyeceklerini biliyorlar." diyen Öcalan, Ģöyle devam etti: "Bununla birlikte
Küresel sermayeyi de devreye sokuyorlar. Kürtleri küresel sermayeye bağlamaya çalıĢıyorlar. Devlet, bölgede
sayısı 500'ü bulan bazı iĢbirlikçi Kürt ailelerini kullanarak, Kürt kimliğini inkâr etmeleri karĢılığında eskiden onlara
ağalık, beylik, Ģeyhlik, tarikat Ģefliği verirken, bugün de AKP üzerinden kimliklerini reddetmeleri karĢılığında
kendilerine para verilmekte, holdingler, Ģirketler kurulmakta, ihaleler sunulmaktadır. Kürtlüğünüzden vazgeçin size
maaĢ bağlayalım, Kürtlüğünüzden vazgeçin size holdingler kuralım, Kürtlüğünüzden vazgeçin size para verelim
diyorlar. Bazı çevreler de bunları destekliyor. Ben halkımızı bunlara karĢı buradan uyarıyorum, bunlar devletin değil,
küresel sermayenin ajanıdırlar. Bunlar uluslar arası ajanlardır. Bunlara bir merhaba dahi verilmemeli. Bunların dini
imanı dolardır. Bunlara çok ciddi paralar verilmiĢ. Ceplerini ve yüreklerini dolar ısıtıyor. Bunların para için, bir
belediye baĢkanlığı, makam için satamayacakları değer yoktur. Bunların dinle Ġslam'la alakası yok. Ġslam dini barıĢ
dinidir. Bunların hepsi Londra merkezli oyunlardır. ĠĢte Kraliçe geldi hepsini kutsadı. Kraliçe'yle birlikte bir de
bakanları gelmiĢti, kimdi o bakan? O bakan Duyun-i Umumiye'nin temsilcisidir. Bunları iyi görmek gerekiyor."
CAMĠLER SORUNLARIN TARTIġILDIĞI MERKEZLER OLSUN
Bu hafta cami olgusu üzerinde duran Öcalan, Ģu önerilere yaptı: "Camiler toplumsal merkez haline getirilmelidir. Hz.
Muhammed döneminde Camiler, toplumsal sorunların tartıĢıldığı bir merkezdi. Camiler, Hz. Muhammed döneminde
olduğu gibi bugün de toplumsal sorunların çözüldüğü merkez haline getirilmelidirler. Ġslam dininin özü de budur.
Ġslam dini barıĢa hizmet eder. Ġmamlar da bu eksenli çalıĢmalarına devam edebilirler. Duyarlı imamlara özel
selamlarımı söylüyorum."
GENÇLĠK PARA PULA HEVESLENMESĠN
Öcalan, gençliği de Ģu çağrıyı yaptı: "Gençlik Paraya, pula, kapitalizme heves etmesin. Kendilerini bu iliĢkilerden
kurtarsınlar. Ben bu konuyu savunmalarımda derinliğine açtım, okuyabilirler. Gençler, Ġsrail'deki Kibutzlar benzeri
tarım kooperatifleri geliĢtirebilirler. Ġsrailliler uyanık. Tarım iĢini iyi biliyorlar. Ġdealist gençler buna benzer Ģeyleri
geliĢtirebilirler. BaĢarılar diliyorum." Öcalan, DTP'nin kapıtalabileceğini belirterek, "DTP kapatılabilir. Ama kendi
demokratik mücadelesi devam eder. DTP kapatılırsa yeniden demokratik toplumlarını oluĢturmak için çalıĢmalarını
sürdürmelidir." diye konuĢtu.
HAKĠKAT KOMĠSYONU DAHĠ KURAMADINIZ
Bu hafta da sol parti çalıĢmalarını değerlendiren Öcalan, Ģu Ģekilde konuĢtu: "Türkiyeli sol aydın ve siyasetçilere
diyorum ki, Çatı Partisi'yle barıĢın geliĢmesi için çalıĢsın. Bu kez biz sizi takip edelim, barıĢ için geliĢtirdiğiniz projeye
biz destek verelim. Önemli olan barıĢın ve çözümün geliĢmesidir. Bir Hakikatleri AraĢtırma ve UzlaĢma Komisyonu
kurarak barıĢı geliĢtirebilirler, bunu bile yapamadılar. Meclis içinde böyle bir komisyon çıkarabilirlerdi. Güney
Afrika'da bu denendi. Yine dünyada birçok ülkede denendi. Türkiye'de de baĢarılı olabilir. ġimdi bir taraf imha ve
inkârda diretirken bir tarafta benim de küçük bir devletçiğim olsun anlayıĢındalar. Oysa benim derdim ne devlet
kurmak ne devlet yıkmaktır. Devlet, sorun demektir. DevletleĢmeyle sorunlar çözülmez, büyür. Sol da 'biz iktidar
olup sorunları çözeceğiz' diyordu. Oysa Rusya ve Çin örneği ortadadır. En son Çin'deki deprem felaketi de bu
durumu ortaya koymuĢtur. Bu nedenle çözüm devletleĢmekte değil, gerçek demokratik cumhuriyeti hayata
geçirmektedir."
ANTĠ SEMĠTĠST DEĞĠLĠM
"Ġran için tehlikeler var, Ġran JaponyalaĢabilir, nükleer tehlikeyle karĢı karĢıya kalabilir." diyen Öcalan, PÇDK
Kongresi dolayısıyla "Ayrıca tüm Irak halkını selamlıyorum. Savunmalarımda onların Uruk'tan günümüze beĢbin
yıllık tarihini ve trajedisini iĢledim, savunmalarım onları da kapsıyor, nasıl köleleĢtirildiklerini ve bundan tüm
Ortadoğu için de geçerli olan demokratik konfederalizm'le çıkıĢı ve nasıl özgürleĢeceklerini anlattım." dedi.
Haftalardır yaptığı Yahudi eleĢtirilerine açıklık getiren Öcalan, "Tüm Ġbrani kavminin trajedisini anlıyorum,
yaĢadıklarını biliyorum. Ortadoğu için geliĢtirdiğimiz Demokratik Konfederalizm projesinde onlara da yer var.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Savunmalarımın üçüncü kısmı olan Özgürlük bölümünde tarihi hatalarından ve tarihi baĢarılarını daha derinlikli
açtım. Bu konuda objektif olmaya çalıĢtım. Ben anti-semitist değilim. Cezaevindeki arkadaĢlara, kadınlara, gençlere,
halkımıza, tüm dostlara selamlar." Ģeklinde konuĢtu.
GAP Paketi ile iĢbirlikçi Kürt yaratacaklar
GörüĢme Notları:
Erdoğan'ın açıkladığı GAP Paketi'ni değerlendiren Öcalan, "BaĢbakan 'GAP'la terörü bitireceğim' diyor. Hakkımda
istenilen hücre cezaları da bunun sonucudur. Parayla Kürtleri bağlamaya çalıĢacaklar. Ancak sayıları beĢ yüzü
geçmeyen iĢbirlikçi aileleri kendilerine bağlayabilirler. Onurlu Kürtler bunu kabul etmez" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre, Öcalan, görüĢmede sağlık
sorunlarına değinerek, "Sağlık sorunlarım aynı, bir değiĢme yok. Ancak sesimde sorun var. Boğazımdaki yapıĢkan
sıvı rahatsız ediyor." dedi.
PeĢ peĢe aldığı hücre cezalarına iliĢkin bilgi veren Öcalan, cezaların henüz uygulamaya geçirilmediği bilgisine
vererek, "Ġtiraz süresi dolmak üzere, dolunca hücre cezalarını uygulamaya baĢlayabilirler. Aynı nedenle üst üste
verilen hücre cezalarının hukuki dayanağı nedir? ÇatıĢmaların on kat daha artacağını, kırk milyon Kürdün
ayaklanacağını, yine Kürdistan'ın dört parçasındaki Kürtlerin PKK etrafında toplanacağını belirtmiĢim. Aynı
dayanakla bana birden fazla hücre cezası verebilirler mi? Hukuki dayanağı nedir? Benim görüĢmelerim
savunmalarım temelindedir. Bu durum savunma hakkının ihlalidir. Ben AĠHM'e sunduğum savunmalarımda da
bunları ifade ettim." Ģeklinde konuĢtu.
BEN PKK LĠDERĠYĠM
"Bu hücre cezalarını vererek savunma hakkımı anlamsızlaĢtırıyorlar" diyen Öcalan, "ĠĢte Kürt demeyeceksin
diyorlar, Önder ve liderim demeyeceksin diyorlar. Kürdistan demeyeceksin diyorlar. Ben daha önce Adalet Divanı
kararı ile ilgili savunma alınacaksa, PKK'yi temsilen benim savunmamın alınması gerektiğini, PKK'yi benim temsil
ettiğimi söylemiĢtim. Bu düĢüncelerimi paylaĢmam nasıl oluyor da suç teĢkil ediyor? Ben PKK lideri olduğum için
yargılandım. Bunun için ceza aldım. PKK lideriyim deyince mi suçlu oluyorum? Ġngiliz avukata Adalet Divanı
kararına iliĢkin bu düĢüncelerimi paylaĢmam ve daha sonraki görüĢmelerde aynı konuyu tartıĢmam hücre cezası ile
ilgili soruĢturma nedeni oluyor. Öyle ise bütün söylediklerim soruĢturma konusu olacak. Bu da 70 - 90 gün hücre
cezası demektir." ifadelerini kullandı. Öcalan, Ģöyle konuĢtu: "GörüĢmelerim hücre cezasıyla sonuçlanacaksa o
zaman görüĢme yapmamam lazım. Yani savunmalarım da ifade ettiğim bu konuları konuĢamayacaksam dedikodu
mu yapayım? Ben görüĢlerimi, düĢüncelerimi, savunmalarımı tartıĢamayacaksam görüĢmelerin bir anlamı yok. Bu
durum savunma hakkının ihlalidir, AĠHM'e baĢvuru yapacağım. Ben bu görüĢlerimi daha önceki hücre cezalarına
iliĢkin yazdığım tek sayfalık savunmamda ifade ettim."
40 MĠLYON KÜRT AYAĞA KALKAR
Son günlerde tırmanan ve Türkiye'yi maddi-manevi yıkıma götüren operasyon ve çatıĢmaları değerlendiren Öcalan,
Ģu hususların altını çizdi: "ÇatıĢmaların gidiĢatı ortada, nasıl devam edecek? Hükümet demokratik çözüm ve
demokratik siyasetin geliĢmesi için adımlar atmazsa çatıĢmalar artacaktır. ĠĢte bunları söylüyorum diye hücre
cezaları veriyorlar. ÇatıĢmalar on kat daha artar, kırk milyon Kürt ayağa kalkar bu durumu kabul etmezler diyorum
bana bizi tehdit ediyorsun diyorlar. Ama bunlar gerçeklerdir, bu gerçekleri anlamak istemiyorlar. Bu söylediklerimle
örgüte talimat verdiğimi iddia ediyorlar. Ben örgüte talimat vermiyorum. Kaldı ki hükümet demokratik adımlar
atmazsa, PKK beni dinlemez, silah bırakın desem bile PKK silah bırakmaz. Bana niye konuĢmuyorsun,
düĢüncelerini açıklamıyorsun diye yetkililer gelip görüĢmüĢlerdi. ġimdi de ben konuĢunca, düĢüncelerimi
açıklayınca, örgüte talimat verdin diye hücre cezaları veriyorlar. Oysa benim buradaki büyük bir sabır ve olgunluk
içindeki mücadelem biliniyor. Burada hükümetin demokratik çözüm geliĢtirmesini, Kürtlerin de demokratik çözümü
detaylı bir Ģekilde kendi içlerinde tartıĢmalarını sağlamaları için sabır ve büyük bir olgunluk gösteriyorum.
Demokratik çözüm geliĢtirilirken objektif somut ve kabul edilebilir adımları içermesi lazım. Çözüm arayıĢları açık
önerilerle desteklenmesi gerekmektedir. Mustafa Kemal bile Osmanlıyı eleĢtirirken kendi radikal çözüm önerilerini
tartıĢmaya açıyordu. Bizim önerimiz demokratik çözümdür."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
PARAYLA KÜRTLERĠ BAĞLAYACAKLAR
BaĢbakan Erdoğan'ın Diyarbakır gezisine de değinen Öcalan, Ģu eleĢtirilerde bulundu: "BaĢbakan Recep Tayip
Erdoğan Diyarbakır'a gitmiĢ. Bunu GAP Taarruzu ve Kürdistan Seferi olarak nitelemek gerekir. BaĢbakan 'GAP'la
terörü bitireceğim' diyor. Aslında hakkımda istenilen hücre cezaları da bunun sonucudur. Bir taraftan parayla,
makam mevkiiyle, teĢviklerle, makro, mikro kredilerle Kürtleri kendilerine bağlamaya çalıĢacaklar. Bu politika çok
eskilere GılgameĢ-Enkidu'ya kadar uzanmaktadır. Ġktidarlar kendilerini kadınla, parayla, makamla güçlü kılmaya
çalıĢıyorlar. Ġskender, seferlerinden sonra on bin kadın alarak on bin düğün yaptı. Napolyon var, para para para
diyor, parayla iktidarını güçlendiriyordu. Benim içinse önemli olan özgürlüktür. Özgürlük mücadelesi veren herkese
sonsuz saygı duyarım, bu küçük bir çocuk olsa bile. Diğer taraftan da beni etkisiz hale getirmek için idari, siyasi, adli
baskı geliĢtiriyorlar hatta imha etmek bile isteyebilirler. Diyarbakır'a devlet gitmiĢ diyorlar, doğrudur. Devlet nedir?
Devlet, idari bir mekanizmadır, Devlet, idarecilik yapar, siyaset yapmaz. Devletle içli dıĢlı olan insanlar vardır.
Siyaseti bunlar yaparlar. Daha iyi anlaĢılması için örnek vereyim; Ġmralı Cezaevinde üzerimde mikro devlet sistemi
uygulanıyor. Cezaevinin bir idaresi var, idari iĢleri takip ediyorlar. Ellerinden bunun dıĢında bir Ģey gelmez. Bana
uygulananlar, siyasetin bir sonucudur. Siyaset nedir? Siyaseti iki cümleyle güzel bir Ģekilde ifade edersek; Siyaset,
yerelden evrensele, bireyden topluma, kendi kimlik problemlerini tartıĢması, kendi kimliğini özgürce edebi bir Ģekilde
ifade etmesidir, dile getirmesidir. Demokratik siyaset iĢte böyle güzel bir Ģeydir. Edebiyat nedir? Kültürlerin,
toplumların yaĢadıkları sorunları, güzel bir Ģekilde, edebi bir dille ifade etmesidir. Mehmet Uzun, Kürt kültürü ve
yaĢamından uzak olan çevreler tarafından niye ilgi görmedi? Çünkü Kürtlerin yaĢadıklarını anlatıyordu. Diğerleri,
Kürtleri tanımıyorlar, Kürtlerin neler yaĢadığını, ne sıkıntılar çektiğini bilmiyorlar, bunu anlamıyorlar."
KÜRTLER PAKETE ĠTĠBAR GÖSTERMEZ
Öcalan, GAP Paketi ve Erdoğan'ın Diyarbakır gezisine eleĢtirilerini Ģu Ģekilde sürdürdü: "Daha önce de tartıĢıldı,
"teröre" 12 milyar dolar ayırmıĢlar. Bununla ancak sayıları beĢ yüzü geçmeyen iĢbirlikçi aileleri kendilerine
bağlayabilirler. Bunların para için yapamayacağı, satamayacağı değer yoktur. Bunlar küresel sermayeye dayanarak
deveyi hamuduyla yutuyorlar. Ancak onurlu Kürtler bunu kabul etmez. Bazılarıysa 'devlet Ġslam'ı, Ġktidar Ġslam'ının
ortaya çıkardığı kiĢiliklerdir. Bunlar sübjektif olarak ajan değiller belki ama objektif olarak ajandırlar. Halkımızı
bunlara karĢı dikkatli olmalı. Bu tavırlara karĢı demokratik siyasetin geliĢtirilmesi gerektiğini belirtiyorum."
SĠYASET AKADEMĠSĠ DERHAL KURULMALI
2000 yılından itibaren yaptığı siyaset okulu önerisini bu kez de yineleyen Öcalan, "Demokratik Siyaset Akademilerini
bir dakika bile gecikmeksizin kurulmalıdır. Genelde siyaset, özelde ise demokratik siyasetin yapılabilmesi için
siyaset akademilerinin kurulması Ģarttır. Bu akademilerde halk, demokratik siyaset konusunda eğitilebilir. Bu
oyunların önüne ancak bu Ģekilde geçilebilir. Kürtleri kandıramazlar. Bazı yazarlar, 'Apo siyaseti biliyor ama parası
yok' diyor. Doğrudur, benim param yok ama benim onurum var, benim arkamda Kürt halkının onuru var, milyonlarca
Kürt halkı var. Kimin kazanacağını, paranın mı, onurun mu kazanacağını göreceğiz." dedi.
AKP YAHUDĠ KÖKENLĠDĠR
AKP iktidarını Ġngiltere ve Ġsrail bağlamında değerlendiren Öcalan, AKP'nin temeline iliĢkin Ģu tespit ve eleĢtirilerde
bulundu: "Bu oyunların çoğu taa 1926'larda geliĢtirilmeye çalıĢıldı. Bunlar aslında Ġngiliz oyunları kraliçe boĢuna mı
geldi. Mustafa Kemal, bunları görüp engellemeye çalıĢtı ama ona izin vermediler, onu etkisiz hale getirdiler. Hatta
kız kardeĢi bir parti kurup siyaset yapmak istiyordu ona da izin vermediler. ġeyh Sait isyanıyla Kürtleri de etkisiz
hale getirdikten sonra 1926 ile birlikte Birinci Hegemonik iktidarını kurdular. Bu iktidar, mevcut laisizme dayanıyordu.
Ġzmir Milletvekili Yahudi asıllı Avram Galanti, Mustafa Kemal için "Musa değerindedir" diyordu ve adeta Mustafa
Kemal'i tanrılaĢtırmak istiyorlardı, tanrılaĢtırdılar! Bugünkü iktidarın temeli de 1946'larda atılmıĢtır. Aslında daha
eskiye, taa Osmanlılara, 1818'lere kadar götürülebilir. Buna da Ġkinci Hegemonik Ġktidar diyorum. Bu iktidar, mevcut
laisizm karĢıtı olarak, ılımlı Ġslam Ģeklinde geliĢtirilmiĢtir. "Musa'nın Çocukları" kitabını biliyorsunuz. Bu kitap,
peygamberin oğullarını anlatıyor. Bu iktidar da aslında Yahudi kökenlidir, eĢlerinin hepsinin baĢı açıktı bunların. Ben
Arınç, Gül ve Erdoğan'ın birbirleriyle olan iliĢkilerini, iliĢkilenme koĢullarını bilmiyorum ama araĢtırmaya ve
incelemeye değer bir konudur. Arınç, Gül ve Erdoğan için bunlarla iĢbirliği içindedir demiyorum ama bu bir Ġngiliz
siyasetidir, bunun araĢtırılması gerekir.
AKP'NĠN SORUNU ÇÖZECEĞĠNĠ ZANNETMĠYORUM
Türkiye'nin iktidar kurumlaĢmasını da masaya yatıran Erdoğan, "Günümüzde yaĢanan da Birinci Hegemonik Ġktidar
ile Ġkinci Hegemonik iktidar arasındaki çatıĢmadır. Kürtler bu iktidarları zaten kabul etmezler." dedi, hegemonik
iktidar olgusunu analiz etti ve Ģunları dile getirdi: "Birinci Hegemonik Ġktidarın temel anlayıĢı bugünkü laisizmdir.
Bugün halen üç kuruma dayanıyor; Ordu, Yargı ve Üniversitelerdir. Bunlar bu iktidar anlayıĢı içerisinde yetiĢtirilmiĢ,
buna göre yaĢam tarzları ĢekillenmiĢ, mevcut laisizmi korumak için tavır geliĢtirmeleri, direnmeleri ve bunu
korumaları gayet doğaldır. Bunlar bu iktidarın seksen yıllık orta sınıfıdır. Bugün bunun siyasi sözcülüğünü Baykal
yapmaktadır. Ġkinci Hegemonik Ġktidar ise Ilımlı Ġslam siyasetiyle bütün bu yapıları aĢmak ve denetim altına almak
istiyor. BaĢta laisizm olmak üzere bütün yapılarını aĢmak istiyor. AKP Hükümeti ülkeyi ittihat terakki döneminden
daha geri daha beter bir duruma getirecektir. Biliyorsunuz Dolmabahçe görüĢmeleri var. BaĢarılı olmak ve iktidar
DERLEYEN : AZAD BADIKI
için ekonomik kriz gizlenmek isteniyor, borsalar, para piyasaları denetim altında tutulmak isteniyor. Üretime
dayanmadan, kupon üzerinden, kâğıt üzerinden bunlar yapılıyor. Bahçeli de iki hegemonik iktidar arasında bir
yerdedir. Aslında AKP ve CHP'nin tamamı değil, bu partiler içerisinde bir grup, bu hegemonik iktidarları temsil
ediyor. AKP'nin iktidarda kalabilmesi için yapması gereken üç Ģey var. Birincisi ekonomik krizi olabildiğince
gizlemek, Ġkincisi Kürt sorununun barıĢçıl demokratik çözümü, üçüncüsü de para piyasalarını ve borsaları denetim
altında tutmak. Bunları baĢarabilir mi bilmiyorum, baĢarabileceğini zannetmiyorum. BaĢaramazsa AKP hükümeti
çözülecektir."
40 MĠLYON KÜRDÜ KULLANMAYA ÇALIġACAKLAR
Öcalan, AKP'nin sistem içindeki rol ve iĢlevine yönelik Ģu tespitleri ifade etti: "Ilımlı Ġslamla hedeflenen aslında
Ortadoğu'da Arap milliyetçiliğinin kırılmasıdır. Türkiye öncülüğünde Suriye-Ġsrail görüĢmelerinin yapılması, Arap
milliyetçiliğinin kırılması çalıĢmasıdır. Benim Suriye'den çıkartılmam da bununla ilintilidir. Türkiye Ġsrail-Suriye
arasındaki sorunu çözmeye çalıĢıyor ama bir taraftan Amerika, bir taraftan Ġsrail tarafından kuĢatılmıĢ durumda.
Ġsrail- Suriye görüĢmeleri üzerinden AKP'ye, 'Arap milliyetçiliğini kır, biz seni bir süre daha destekleyelim' diyorlar.
Bu temelde AKP iktidarını bir süre daha destekleyecekler. El Kaide'yi biliyorsunuz, bir taraftan Afganistan, Pakistan,
Suudi Arabistan, Mısır tarafından denetim altına alınmak isteniyor. Diğer taraftan ise, Amerika, Ġngiltere ve Ġsrail'in
Ilımlı Ġslam müdahalesiyle denetim altına alma politikası var. El Kaide, Amerika'ya, 'benim önümü aç, ben bir ulusdevletçik olarak burada yaĢayayım' diyor. Ama Amerika da 'buna izin vermem, benim denetimim altında kalmalısın'
diyor. Türkiye, buna müdahil olmaya çalıĢıyor ama tek baĢına değil, bir taraftan Amerika, bir taraftan Ġsrail var.
Saddam'ı çözdüler. Sıra Ġran'a gelecek. Türkiye'nin kendi baĢına hareket etmesine izin vermezler. Amerika buna izin
vermeyecek. Kırk milyon Kürd'ü Ġran'dan sonra Türkiye'ye karĢı kullanmaya çalıĢacaklar. ĠĢte ben bu tehlikeyi dile
getiriyorum, anlamıyorlar, bu tehlikeyi görmüyorlar ve talimat veriyorsun diye ceza veriyorlar! Ben bunları daha önce
el konulan savunmalarımda daha detaylı bir Ģekilde açıklamıĢtım."
SOL MAHVOLMUġ DTP OYUNLARI ANLATAMIYOR
Türkiye sol hareketleri ve DTP'yi mercek altına alan Öcalan, konuyla ilgili olarak "Ben burada Türk Solu liderlerine
Ģunu söylemek isterim. MahvolmuĢlar, onlar Bahçeli'den de daha geri durumdalar. Bu oyunları görüp anlatamıyorlar.
DTP de bunu yapamıyor. DTP demokratik siyasetin üstesinden gelemiyor. Doğru çalıĢırlarsa halk arasında sağlam
iki tur atarlarsa, Türk halkının da Kürt halkının da desteğini alacaklardır. Bu durumda hegomonik iktidarlar
kaybedecektir, hatta bu iktidarlar yüzde beĢ bile destek alamazlar. Demokratik siyaset kazanacaktır. Bu iĢ böyle
çatıĢmalarla, operasyonlarla çözülmez." ifadelerine yer verdi.
ÇÖZÜM ÖNERĠM DEMOKRATĠK SĠYASETTĠR
Türkiye'nin artık hızla çözümü tartıĢan bir zemine sürükleneceğini ifade eden Öcalan, çözüme yönelik Ģu tespit ve
önerilerde bulundu: "Sorunun siyasal yollarla çözülmesi gerektiğini ifade eden yazarlar, aydınlar var. Türkiye artık
hızla buna evirilecektir. Türkiyeli aydınlar bunu ifade etmeye baĢlayacaktır. Buradan Türkiye aydınlarına da Ģunu
ifade etmeliyim; bu oyunları iyi görmeliler. Ben bütün bu oyunları görüp ifade ediyorum. Bunlara karĢı 'senin çözüm
önerin nedir?' diye sorulursa, benim çözüm önerim, anti tekel, anti hegemonik, barıĢçıl ve demokratik temelde
geliĢecek, toplumun her kesiminin, küçük ölçekli iĢyeri temsilcilerinin dahi içinde yer alacağı demokratik siyasettir.
Aynı çatı altında barıĢ ve demokrasi temelinde bir araya gelinmesidir. Buna koalisyon mu dersiniz, ittifak mı dersiniz,
bu çok önemli değil. Önemli olan demokratik çözümün geliĢmesidir. Demokratik çözüm, demokratik siyasetin
öğrenilmesiyle gerçekleĢir. Ben bu nedenle Hakkâri den Edirne'ye kadar her yerde demokratik siyaset
akademilerinin kurulması gerektiğini düĢünüyorum. Demokratik siyaset akademisiyle birlikte bireyin
demokratikleĢmesini, bireyin demokratikleĢmesi de toplumun demokratikleĢmesini getirecektir.
ĠSLAM DĠNĠ BARIġ DĠNĠDĠR
2001 yılında yazdığı Sümer Rahip Devleti'nden Demokratik Halk Uygarlığı'na isimli kitabında Ġslamda reform,
Ortadoğu'da rönesans öneren Öcalan, geçen hafta olduğu gibi bu hafta da Ġslam değerlendirmesi yaptı. Öcalan,
"Ġslam dini de, ezilenlere yardım eden bir dindir, barıĢ dinidir. Camiler Hz. Muhammed döneminde sorunların
tartıĢılıp çözümlerin üretildiği bir toplumsal barıĢ merkezleriydi. Günümüzde de camiler demokratik siyasetin ve
barıĢın geliĢmesine hizmet etmelidir. Bunun için çalıĢılmalıdır. Halkımızın da özellikle tarikatlardan uzak durmaları
gerektiğini düĢünüyorum. Diyarbakır'da demokratik siyasetin geliĢmemesi için hiçbir neden yoktur. Demokratik
siyaseti geliĢtirirseniz üstesinden gelemeyeceğiniz sorun yoktur. Demokratik siyaset geliĢmezse kaybederiz." dedi.
Öcalan, sözlerini Ģu Ģekilde tamamladı: "Mahir Kaynak, MĠT'in kurumsallaĢmasını sağlayan kiĢilerden biridir, yoğun
araĢtırmaları var. Yine Yalçın Küçük, Gizli Tarih kitabında gerçeğe yakın objektif bazı Ģeyler söylüyor. Gizli Tarih
kitabının devamını getireceğini, gizli tarihi açıklayacağını söylüyor. Ne kadarını baĢarır bilemiyorum, umarım baĢarır.
DıĢarıdaki dostlara, geldiğiniz yerlere ve cezaevindekilere, kadınlara, gençliğe Suriye de yanımda olan Mele
Abdurrahman Ģahsında duyarlı mellelere de selam ve saygılarımı iletiyorum."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Ġmralı Diyarbakır Cezaevi'ne dönüĢtü
GörüĢme Notları:
Öcalan'a son bir ay içinde peĢ peĢe 3 hücre cezası daha verildi. Böylece toplam hücre cezalarının sayısı 10'a
yükseldi. 30 Mayıs tarihinden itibaren 20 günlük hücre cezasına alınan Öcalan, "Burada 12 Eylül'de Diyarbakır
Cezaevi'ndeki uygulamaların inceltilmiĢ bir benzeri uygulanıyor. Her taraftan baskı var" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre, Öcalan, görüĢmede
kendisine verilen hücre cezalarına değinerek, son bir ayda kendisine dördüncü kez hücre cezası verildiğini, böylece
toplam hücre cezası sayısının 10'a ulaĢtığını söyledi. 7. hücre cezasının uygulamaya geçirildiğini anlatan Öcalan,
"Her konuĢtuğumuz bizim aleyhimize kullanılıyor. 20 gün daha ceza verdiler.
Daha önceden verilen Hücre cezası uygulanmaya baĢladı. Artık kâğıt-kalem bile vermiyorlar. Ġlkin yirmi, sonra on,
sonra da yirmi gün daha verdiler. Son verilen 20 günlük cezayı 14 Mayıs konuĢmasından dolayı verdiler.
Gerekçeleri de '30 milyon Kürt'ü karĢınıza alırsınız' diyerek, 30 milyon Kürdü onlara karĢı kıĢkırttığımı iddia
ediyorlar, bu son cezanın gerekçesi bu" dedi.
HER TARAFTAN BASKI VAR
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Bu konuda, sorumluluk Avrupa Birliği'ndedir; bu konuda bir Ģeylerin yapılması lazım, bir
karar alması lazım AĠHM'in. AĠHM bu konuda duyarsız; hukukun gereğini yapmıyor. Savunma hakkıma saldırılıyor
bu duruma herkesin tepki göstermesi gerekmez mi? Çünkü bu Ģekilde bütün savunma haklarım elimden alınıyor.
Aslında bu konuda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ikiyüzlü davranarak bir karar almıĢtı. Buna da ABD'nin
baskısını gerekçe yapmıĢtı. ABD'nin siyasi baskısı deniliyor. Bunu biliyoruz ama Avrupa da bir karar vermeli,
hukuksa hukuku uygulasınlar, değilse hukuk yok desinler. Hukuk yok mu? Bana savunma yapmam için sadece bir
yaprak kâğıt veriliyor, bunu kabul etmiyorum. Üzerimde her taraftan birçok baskı var. Benim bunlara karĢı binlerce
sayfa savunma yazmam gerek. Eğer ben kendimi savunmayacaksam, savunma yapamayacaksam, istediğim
savunmayı hazırlayamayacaksam hukukun bir anlamı kalmıyor."
AVRUPA DURUMUMU GÖRMELĠ
Avrupa Konseyi bunu görmeli, Avrupa Konseyi'nden birileri gelip benimle görüĢebilir. Savunmanın bu Ģartlarda
yapılamayacağını kendileri gözlemleyebilir. Burada hukuk çiğneniyor. AĠHM, savunma hakkının ihlal edildiğine dair
karar vermiĢti ama bunu Bakanlar Komitesi engelledi. AĠHM de bu konuda bir karar vermeli; ya hukuk uygulanacak
ya da uygulanmayacak. Çünkü Avrupa hukuku da çiğneniyor. Eğer güçlü olanın hukuku uygulanıyorsa, güç iliĢkileri
hukuku belirliyorsa, bunu da dile getirsinler, biz de bilelim. Benim buraya teslim edilmemde Türkiye'nin rolü çok
azdır. ABD, Türkiye'nin her türlü desteğini almak, Türkiye'yi teslim almak için siyasi olarak beni teslim etti. AB de
buna destek verdi ve bunun hukuki zeminini hazırladı. Hepsinin sorumluluğu var. Bana hem örgütün lideri olduğum
için ceza verilmiĢ, hem de ben örgütün lideriyim dediğim için ayrıca hücre cezaları veriliyor. Madem her gün bana,
"terörist baĢısın, sen en büyük teröristsin, en büyük bölücüsün" diyorsunuz, o halde bırakın da savunmamı yapayım.
Nasıl bölücü olunuyormuĢ, kim bölücü, ifade edeyim.
ĠNCELTĠLMĠġ DĠYARBAKIR UYGULAMALARI
Öcalan, hücre cezalarının mantığını Ģu Ģekilde ele alıp değerlendi: "Yeni bir hegemonya var. Bu yapılanlarla bana
Kürtlüğümden, örgütümden, düĢüncelerimden vazgeçmem dayatılıyor. Burada fevri bir harekete kalkıĢmaya
zorluyorlar beni. Yani ya infilaka ya teslimiyete zorluyorlar. Burada 12 Eylül'de Diyarbakır'daki uygulamaların
inceltilmiĢ bir benzeri uygulanıyor. Bilindiği gibi o zamanki arkadaĢlar, Mazlum onlar, uygulamalara karĢı direniĢlerini
ya kendilerini yakarak ya da ölüm oruçlarıyla dile getirmiĢlerdi. Benden de benzeri bir tavır almam bekleniyor. Benim
halkıma karĢı sorumluluğum var, bir halkın kaderi söz konusu, bunu telaffuz dahi etmeye çekiniyorum. Bu tarz
eylemlere girmemem gerekiyor herhalde. Bunun sonuçlarının ağır olacağını biliyorum, tahmin ediyorum, altından
kalkılamaz. Basit bir açlık grevi bile fazla gelir. Ama böyle savunmanın yapılamayacağı biliniyor, hiçbir yerde bu tarz
savunma anlayıĢı yok. Burada bu Ģekilde savunma hakkının ırzına geçiliyor."
ĠMRALI'DAKĠ BASKIDA ABD DESTEĞĠ VAR
Öcalan, değerlendirmelerine Ģu Ģekilde devam etti: "Beni bu Ģekilde bitirmeye çalıĢıyorlar. Zaten dıĢarıda orayı
DERLEYEN : AZAD BADIKI
burayı bombalıyorsunuz ABD'nin desteğiyle, burada da benim üstüme geliyorsunuz. Bunu daha önce
planlamıĢlardı; Osman alçağı, onlar gittiklerinde, "Biz Apo'nun babasını tuttuk, annesine koca arıyoruz" demeye
getirdiler. ĠĢbirlikçi Kürtler de onlara destek veriyor. Benim teslimimde rol alanlar sadece ABD ve diğer devletler
değil, iĢbirlikçi Kürtler de var. Benim teslim edilmeme en çok bunlar sevindiler. ġimdi Diyarbakır'a yerleĢtirilenler de
bunlar. ĠĢbirlikçi ailelerin sayısı toplasan 500 aileyi geçmez. Bunların kim olduklarını biliniyor. Ben bu konuları
düĢündüğümde hep Kemal Pir'in bir sözünü hatırlıyorum: "Kürtler bu kölelikte kaldığı sürece Türkler de iflah olmaz,
ilerlemez. Ben en çok kendi halkıma hizmet etmek istediğim için senin yanındayım, Ey Apo", diyordu. Kemal Pir'in
düĢüncesinin özü buydu. Kemal Pir büyük adamdı, bunları biliyordu. Soylu direniĢinin özü de bu büyüklüğüydü. On
bin yıllık bir halkın tarihini, kültürünü, kendisini inkâr edeceksin, ismini bile ağzına almayacaksın, bu Ģekilde
yürümez. Bu inkârcılığın altında Kürt iĢbirlikçilerinin de büyük payı var. Onlar da belirli çıkarlar karĢılığında bu halkı
yok sayabiliyorlar. ABD, AB, diğer siyasi güçler Türkiye'ye "her konuda bize destek ver, Apo da sizindir, ne
yapıyorsanız yapın" diyorlar. Osman, Botan alçağı bunları anlayamadılar. Kürt siyasetçileri de, bunları yeteri kadar
ifade edemiyorlar. Bazen Kürdü bile ağızlarına almaya cesaret edemiyorlar. Bütün bunlara büyük öfke duyuyorum."
HERKESĠN KÜRT KARTI VAR
Öcalan, milliyetçilik, Kürt sorunu ile Ortadoğu ülkeleri arasındaki iliĢki konusunda ise Ģöyle konuĢtu: "Burada
Türkiye'ye biçilen bir rol var. Bu rolü mal bulmuĢ mağribi misali üstlendiler. Yeni bir hegemonya var; Turkuaz
milliyetçiliği diyorlar. Bu yapılan Türk milliyetçiliği de değil. Ben 40 milyon Kürdü kimseye karĢı kıĢkırtmıyorum. Ama
ben gerçek olanı, doğru olanı dile getiriyorum. Savcı da, hâkimler de benim bu söylediklerimi duymuyorlar mı?
Aslında onlar da durumu biliyorlar. Buradaki yönetimin de onlarında hiçbir insiyatifi yok. Daha önce disiplin
soruĢturmaları sırasında KCK konusundaki düĢüncelerimi aktardım. Aynen Ģunu söyledim: KCK sivil bir
örgütlenmedir, 50 tane sivil kurum bir araya gelip bir temsiliyete kavuĢtuğu zaman, bu benim için KCK'dir; KCK sivil
toplum örgütlenmesinin koordinasyonudur. KCK sistemini her yer için önermiĢim; Irak'ta, Suriye, Ġran'da önermiĢim.
30-40 milyon Kürdü burada yaptığım konuĢmalarla kıĢkırttığım söyleniyor. Hayır, ben sadece gerçekleri söylüyorum,
tespit yapıyorum. Suriye, Türkiye'ye karĢı Kürtleri kullanmaya çalıĢıyor. Suriye, Ġsrail ile arasındaki sorunda
Türkiye'yi en azından nötr pozisyonda tutmak için Kürtleri kullanıyor. Esad'ın bir Kürt kartı her zaman vardır, bunu
görmezden gelemeyiz, bu bir gerçek. Ġran'ın, Türkiye ile ABD müttefik olduğu için doğal bir çeliĢkiden dolayı her
zaman Kürtlerle uzlaĢma imkânı vardır. PKK konusunda, Türkiye ile aynı safta görünmesine rağmen her zaman bir
Kürt kartı vardır ve Kürtleri kullanmak ister. Ġran'ın asıl yapmak istediği, ABD ile Türkiye ittifakını bozmaktır."
GÜNEYDE EMĠRLĠK KURULACAK
Öcalan sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Irak; PKK kullanılarak orada bir Kürt devleti kuruldu. Mahir Kaynak da "Bence PKK
bahane, asıl meselenin PKK olduğuna inanmıyorum. Asıl olan karanlık derin devleti yaratma ve yaĢatma çabasıdır"
demiĢti. Bunu MĠT MüsteĢarı, Milli Ġstihbarat TeĢkilatı'nın BaĢkanı ayarında biri söylüyor. Yani burada Mahir Kaynak
kendi devletini suçluyor. Bunu bana verilmeyen kitabında söylüyor. Bunu basından takip edebildiğim kadarıyla
söylüyorum. Yani kendi kurumlarının üst düzey bir yetkilisinin kitabının bana verilmesinin ne sakıncası olabilir, onu
da bilemiyorum. Güney'de Arap emirlikleri gibi bir emirlik kurmak için bizi buraya getirdiler. Bu oyun halen oynanıyor.
Bütün bunları görmüyorlar mı? Kendileri bunları dile getirmeye cesaret edemiyorlar, biz dile getirdiğimizde de bizi
suçluyorlar." Öcalan, "Mahir Kaynak "Türkiye'nin boğazından elinizi çekin" diyor. "Bunlar" dediği kim, açıklamıyor.
Ben de soruyorum, "Türkiye'nin boğazından elinizi çekin" dediğiniz güçler kim, Mahir? "Açıklayamam" diyor ve sonra
da "Size masal anlatacağım" diyor. Bildiğimiz masal yani. Ve baĢlıyor bir sürü masal anlatmaya. Ben masaldan
anlamıyorum. Mahir Kaynak'a kendi adıma sormak isterim, "bunlar" dediğiniz kim? Aslında biliyor, açıklayamıyor.
Açıklasa kendi devletinin menfaatine ama açıklayamıyor. Yalçın Küçük de gerçekleri biliyor ama o da açıklayamam,
masal anlatacağım size diyor." Ģeklinde konuĢtu.
NEDEN MUSTAFA KEMAL'DEN BAHSEDĠYORUM
1999 tarihinde Ġmralı'ya getirildiğinde kendisiyle görüĢen devlet görevlilerine iliĢkin bilgi veren Öcalan, "Beni buraya
getirdiklerinde benimle görüĢen yetkililere de söyledim. Siz ne düĢünüyorsunuz, güvenceniz nedir diye sordum.
Onlar da "her Ģey size kalmıĢ" dediler. Ben de kendilerine "Ben demokratik siyaset, demokratik çözüm için elimden
geleni yaparım; tek istediğim demokrasinin uygulanmasıdır ama öyle kandırmaca bir demokrasi değil, gerçek bir
demokrasi, evrensel standartlarda uygulanan bir demokrasi. Önemli olan demokratik siyasetin önünün açılmasıdır.
Kürt ve Türk halkının sürdürülebilir beraberliklerini sağlayacak hukuki zemin ve demokratik Ģartlar oluĢmalıdır"
demiĢtim." diye konuĢtu. Öcalan, Ģöyle devam etti: "Benim ikide bir M. Kemal'den bahsetmemin nedeni bundandır.
M. Kemal sadece bir cumhuriyet kurmuĢtur. Cumhuriyeti kurarken de etrafını saran Ġttihatçı bir kadro, bir grup var,
M. Kemal'e devletin ismini Türk Cumhuriyeti koyalım diye 50 defa gidiyorlar, söylüyorlar. M. Kemal bu tuzağı biliyor
ve her defasında reddediyor. Namık Kemal Zeybek'in Radikal'de bir yazısını okudum. Diyor ki, 1935 yılında bir ekip
Ġtalya'ya gidip Mussollini yasalarını inceliyor, Recep Peker bunların CHP'nin o zamanki programına alınması için M.
Kemal'e öneride bulunuyor. M. Kemal'in çok yorgun olduğu için o gece uyuyacağını, bunları incelemeyeceğini
düĢünüyor. M. Kemal uyumuyor, sabaha kadar bunları inceliyor. Sabah gittiğinde M. Kemal'in hepsini okumuĢ
olduğunu görüyor. Ve M. Kemal ona diyor ki, "Çocuk, çocuk, bunlar ne yapıyorlar? Biz cumhuriyeti böyle kurmadık".
Recep Peker-Ġnönü ikilisi daha sonra bu programı CHP'nin tüzüğüne aldırıyorlar. M. Kemal sadece cumhuriyeti
kurmuĢtur, hatta baĢta "Biz bir padiĢahlık yönetiminin kurulmasına bile razıyız" der."
ĠSTANBUL TÜRKÇESĠ HALK TÜRKÇESĠ DEĞĠLDĠR
DERLEYEN : AZAD BADIKI
"ġimdi yeni bir hegemonya, yeni bir Türkçülük anlayıĢı yaratılmaya çalıĢılıyor." diyen Öcalan, Ģunları söyledi: "Bu,
30 yıldır yerleĢtirilmeye çalıĢılıyor. Hürriyet gazetesinin milliyetçiliği, "Türkiye Türklerindir" deyimi Türkler dıĢındaki
bütün halkları, etnik unsurları yok sayan, hiçleĢtiren bir söylem, bir anlayıĢtır. Neo-Ġttihatçı terimini kullanmıĢtım daha
önce. Bu kavramı ilk ben kullanmadım. Nihal Atsız belirtmiĢti. Nihal Atsız'ın bütün hayatı hapishanelerde geçmiĢ,
Nazım Hikmet gibi. Nazım Hikmet sınıf, proletarya propagandasından, Nihal Atsız ise soyculuktan hapis yattılar.
Nihal Atsız Türkçüdür ama Kürtleri inkâr etmiyor. Tamam, kendine göre bir Türkçülük anlayıĢı var, Kürtleri geri
kalmıĢ bir dağ halkı olarak tanımlıyor, kendine göre bir tanımı var. Ama kendisinin Türkçülüğü de sonradan yaratılan
bu Türkçülük, Orta Asya Türkçülüğü değildir. Bu Turkuaz milliyetçiliği sahtedir, sonradan yaratılan yapay bir
Türkçülük anlayıĢıdır. Bu anlayıĢ ta 1925-26'dan beri var fakat son dönemlerde daha da geliĢtirilmeye çalıĢılıyor. Bir
Ġstanbul Türkçesini öne çıkardılar, "Türklerin ortak dili budur" dediler, "bundan sonra herkes birbiriyle bu Ģekilde
anlaĢacak" dediler. Hayır, Ġstanbul Türkçesinin Anadolu kültürüyle, halkıyla bir alakası yok. Anadolu'nun zengin
kültür kaynakları var. Bu Türkçenin Karacaoğlan'la, Yunus Emre'yle alakası yok. Bu durum aslında Türkçeyi
zayıflatmaktır, onu kendi kökünden kurutmaktır."
TÜRKĠYE'YĠ TESLĠM ALMIġLAR
Tarihsel arka plandan günümüz Türkiye'sini analiz eden Öcalan, Ģu çarpıcı hususların altını çizdi: "MeĢrutiyet
döneminde Hürriyet ve Ġtilaf Fırkası ve Ġttihat ve Terakki Fırkası var. 1908-2008, bugün de Hürriyet ve Ġtilaf'ın
varyasyonu bir anlayıĢ var. Bu anlayıĢ sadece AKP ile sınırlı değil, bu anlayıĢı temsil eden baĢka gruplar da var. Bu
anlayıĢ geniĢ bir kesimi kapsıyor. Bir de Ġttihat ve Terakki anlayıĢı var bugün. Almanlar o zamanlar Ġttihat ve
Terakki'yi destekliyordu, Ġngilizler ise Hürriyet ve Ġtilaf'ı destekliyordu. Alman-Ġttihat ve Terakki ittifakı Osmanlı'yı
mahvetti. Almanlar bu geleneksel desteğini sürdürerek bugün hala CHP'yi destekliyor. Bugün de Ġngilizler Hürriyet
ve Ġtilaf'ın anlayıĢını destekliyor. Yani bir taraftan Ġttihat ve Terakki zihniyeti, diğer taraftan Türk-Ġslam mı Ġslam-Türk
mü bilemiyorum, bu her iki anlayıĢa da karĢıyım. Çünkü her ikisinin de ipi pazarda baĢkalarının elinde, dıĢarıdan
kontrol ediliyor. Türkiye'yi zaten teslim almıĢlar. Askeriyenin içinde, tümüyle buna teslim olduklarını düĢünmüyorum,
buna karĢı olanlar var ama güç getiremiyorlar. Bu yeni hegemonyayı Ġngilizler geliĢtiriyor. Bu politikayı Talabani çok
iyi biliyor. BaĢbakan Erdoğan'ı da Medeniyetler Sekreterliği'ne seçmiĢler. O, bu iĢi yapamaz, yapabilecek biri değil,
aslında BaĢbakan Erdoğan basit bir görevlidir."
GAP HALKI AÇ BIRAKILACAK ZENGĠNLER ĠHYA EDĠLECEK
BaĢbakan Erodğan'ın Diyarbakır'da açıkladığı GAP Paketi'ne değinen Öcalan, sözlerine Ģöyle devam etti: "ġimdi de
bir paket açıkladı; "Biz 4 milyon kiĢiye istihdam sağlayacağız" diyor. GAP projesi eski bir projedir, yeni bir proje
değil. Doğu-Güneydoğu küresel sermayeye peĢkeĢ çekiliyor. Ben daha önce "burayı bana verseler 10 milyon insanı
doyururum" demiĢtim. BaĢbakan Ģimdi gidip paket açıklıyor ve 4 milyon insana istihdam sağlayacağım diyor. ĠĢsizlik
artmıyor mu? Herkes görüyor, nerede istihdam? GAP projesini ilk yaptıklarında ben bizzat oraları incelemeye gittim.
Baraj yaptıkları yerden dümdüz bir kanalla su borularını Harran'a götürmüĢlerdi. Neden Hilvan, Siverek, ViranĢehir
ve diğer yerlere değil de sadece Harran'a götürmüĢlerdi? Harran adı biliyorsunuz, Ġbrahim'in kardeĢi Harun'dan
geliyor. O zamanlar Harran'da arazi satın alınmıĢtı holdingler bazı aileler almıĢtı buraları. Suyun diğer yerlere değil
de Harran'a gitmesinin sebebi, suyun bunlara gitmesidir. Ben sonra araĢtırdım, oradaki sermayeyi, hatta bir Ģirketi
takip ettim; bunların Bursa merkezli bir holdingle iliĢkileri olduğunu öğrendim. Bunu da biraz araĢtırınca bunların da
New York merkezli Citibank ile iliĢkileri olduğunu gördüm. Bunlar direk Yahudi kuruluĢları değil ama dolaylı
sermayeleri var ve onlar tarafından kontrol ediliyor. BaĢbakan Ģimdi de gitmeyen yerlere de su götüreceklerini
söylüyor. Aslında suyu halka götürmüyorlar, göreceksiniz orada, suyun gitmediği yerlerde yeni iĢbirlikçi aileler eliyle
holdingler kuracaklar ve suyu bunlara götürecekler. Halk yine iĢsiz ve aç kalacak. Oradaki holdingler de küresel
sermayeyle birlikte hareket edecekler. Zaten bu iĢi yapmak için ve bu iĢleri, oradaki sermayeyi, küresel sermayeyi
kontrol etmek için özel görevli gönderdiler, Mehmet ġimĢek'ten söz etmiĢtim. Bir de orada iĢlenmemiĢ topraklar var,
mayın bölgesi olarak adlandırılan yerlerde. Oraları da satın alacaklar. Böylece oraların hepsi küresel sermayeye,
dıĢarıya peĢkeĢ çekilecek. Oradaki halk da Amerika'daki Gazap Üzümleri romanında da anlatılan bir açlık ve sefalet
içerisinde bırakılacak."
TÜRKĠYE KAMUOYUNA SESLENME FIRSATI VERĠN
Kürt sorununun çözümüne değinen Öcalan, kendisine Türkiye kamuoyuna seslenme fırsatı verilmesini isteyerek,
Ģunları söyledi: "Ben burada devlet yetkililerine sesleniyorum. Kürt sorunu demokrasiyle çözülebilir. Bizim istediğimiz
Türklerin ve Kürtlerin sürdürülebilir demokratik birliktelikleridir. Bizim sınırlarla bir sorunumuz yok. Kürt sorunu
demokratik değer ve ilkelerle anayasada yapılacak bir takım değiĢikliklerle çözülebilir. Hatta kendilerine söylemiĢtim;
Bizim istediğimiz, demokratik bir siyasetin önünün açılmasıdır. Bu gerçekleĢirse, Türkler ve Kürtler Ortadoğu'nun en
geliĢkin toplumları olurlar. Türklerin ve Kürtlerin kardeĢliğinden bahsediliyor, sadece söylemelerine gerek yok, Kürler
ve Türkler zaten kardeĢtir ama bu kardeĢlik ve birlikteliklerini demokratik stratejik bir noktaya getirebilirlerse, bu
önemlidir. Yani ihtiyaç olan, aralarındaki iliĢkilerin demokratizasyonu ve koordinasyonudur. ĠliĢkilerin
demokratikleĢmesidir. Ben daha önce de ifade etmiĢtim; bana demokratik siyaset yapma fırsatı verilirse, ben bütün
Türkiye halkına hitap edersem, halkım yüzde 90'ı beni desteklemezse, o zaman beni asabilirsiniz. Bana demokratik
siyaset imkânı verilirse, bir bölücülük görürseniz, o zaman bana bölücü diyebilir, beni asabilirsiniz. Bizim isteğimiz,
gerçek demokrasi ilkeleridir, demokratik birlikteliktir. Yine de demokratik bir adım geliĢirse, halkların demokratik
iliĢkileri için önemli olur. Kemal Pir'in de isteği buydu, biliyorum, Türklerin içinde de gerçek demokrasi istemleri olan
DERLEYEN : AZAD BADIKI
çok kimse var. Ama bunların hayata geçirilmesi önemlidir."
1 HAZĠRAN MĠTĠNGĠNE KATILIM OLUMLU
Öcalan, sözlerini Ģöyle tamamladı: "Türkiye de artık Ģunu bilmeli, Talabani-Barzani PKK ile çatıĢmaz, PKK de
onlarla çatıĢmaz. Hatta onlar halkın eline silah verseler bile, halk, çocuklarının silah alıp PKK ile çatıĢmasına izin
vermez. Türkiye, onlara imkân sunsalar da, onlar PKK' ye karĢı savaĢmaz. Bu artık anlaĢılıyor. 1 Haziran mitingine
katılım iyi olması önemlidir ama önemli olan içeriktir. Bunlar önemlidir ama sadece bir-iki miting yetmez. Daha geniĢ
Ģekilde örgütlenmelerini yapmalı, Edirne'den Hakkâri'ye kadar barıĢ çalıĢmalarını yürütmelidirler. GeniĢ bir
örgütlenme yapabilirler. Ġnanıyorum ki çok çalıĢsalar iyi Ģeyler olur. Kürt siyaseti için anlamlı olan, siyasetçilerin
bulundukları konumda üstlendikleri yükümlülükleri en iyi Ģekilde yerine getirmeleridir. Aralarındaki sorunları da
kesinlikle aĢmalıdırlar. DTP iyi çalıĢırsa oylarını üçe katlayabilir. Bu zemin mevcut. Ben umutluyum. DTP diğer
konularda da çatı örgütlenmesi çalıĢmaları gibi, çalıĢılırsa iyi Ģeylerin olacağı kanaatindeyim. Kadınlar da, gençler
de iyi çalıĢmalı, çok çalıĢmalı akademi gibi ki çok önemlidir. Akademi ciddi ve demokratik olmalı, demokratik ilkeler
çerçevesinde çalıĢmalar yürütülebilinir. Onlara cezaevindekilere ve halkımıza selamlarımı iletiyorum ayrıca Aram'a
da selamlarımı iletiyorum."
Sol ciddi alternatif olabilir
GörüĢme Notları:
14 gündür hücre cezasında tutulan Öcalan, 1999'da Türkiye'ye getirildikten sonra devletin kendisine takındığı
tutuma yönelik Ģok açıklamalarda bulundu. "Benimle görüĢen yetkililer çatıĢmanın durdurulması için bir talepte
bulunmadılar" diyen Öcalan, "Kimse çatıĢmaların bitmesini istemiyordu. Kendi inisiyatifimle çatıĢmalı ortamı
durdurabileceğimi söyledim" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre, Öcalan, görüĢmede
kendisine verilen yedinci hücre cezasının uygulanmasına devam edildiğini belirterek, "Hücre cezasını uyguluyorlar.
Aldıkları kalemi iade ettiler. Savunmalarımın geri kalan kısmını yazmaya baĢladım. Yine hücre cezası nedeniyle
gazete, kitap, radyo verilmiyor." dedi.
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararı avukatlarından öğrenen Öcalan, "AKP yalnızca türban konusunda değil,
ġemdinli dosyasında Kürtlerle ilgili de taviz verdi. CumhurbaĢkanlığı seçiminde de taviz verdi. Erdoğan, Cumhuriyet
tarihinin en tavizkâr liderlerindendir" dedi. AKP'nin düĢtüğü durum ile ciddi bir boĢluk oluĢtuğunu anlatan Öcalan,
boĢluğu doldurmak için bazı aktör ve partilerin giriĢim baĢlattığını belirterek, "Baykal bölgedeki AKP oylarına
oynuyor. YaĢanan geliĢmelerden sonra bölgede ciddi bir boĢluk var. Baykal bunu doldurmaya çalıĢıyor ama halk
Baykal'ın bu oyunlarına inanmaz, Baykal'a destek vermez. CumhurbaĢkanı Gül ise, Ġngilizlerin adamıdır. BahçeliGül ittifakı geliĢebilir. Bahçeli için TürkeĢ bile buna dikkat edilmesi gerektiğini söylüyordu. Bahçeli görevlendirilmiĢ
biridir. Erdoğan eski tabanına oynamak ister ama baĢaramaz. Abdüllatif ġener gibi isimler de var." ifadelerine yer
verdi.
DEVLET KRĠZĠ DERĠNLEġTĠ
Öcalan, değerlendirmelerine Ģöyle devam etti: "Anayasa Mahkemesi kararıyla ilk kez Erdoğan'ın halktan aldığı ve
yüzüne gözüne bulaĢtırdığı halk iradesiyle yargı yani devlet iradesi arasındaki çatıĢma gün yüzüne çıktı. Devlet
içinde farklı odaklar var. Bu farklılıklar buraya gelen görevli ekiplerin, cezaevi personelinin davranıĢlarında da belli
oluyor. Her bir ekip, ayrı bir odağa bağlı. Mahir Kaynak da devlet içerisinde farklı odakların olduğunu söylüyor. Bana
verilmeyen kitabında da bunlardan bahsettiğini düĢünüyorum. Ġki klik, iki hegemonik iktidar arasındaki çatıĢma
devam ediyordur.
SOL CĠDDĠ ALTERNATĠF OLABĠLĠR
DerinleĢen krizin sol açısından ciddi bir alternatif olma olanağı doğurduğunu kaydeden Öcalan, Ģu tespitlerde
bulundu: "Kriz derinleĢti, yaĢanan bu geliĢmeleri iyi görmek ve iyi anlatmak gerekiyor. Ben bu nedenle Türkiye
soluna öfkeleniyorum. Onların Ģerefli tarihlerini sahipleniyorum ama bugünkü Türkiye solu Ģerefli tarihlerine uygun
DERLEYEN : AZAD BADIKI
mücadele etmiyor. DTP de bu konuda yetersiz, anlayamıyor; demokratik siyasetin geliĢmesi için yeterince mücadele
edemiyor. Bu koĢullar iyi değerlendirilirse demokratik bir anayasa için muazzam ve muhteĢem bir fırsat doğmuĢtur.
DTP bu durumu çözemediği için sorun derinleĢiyor. Ben bu tehlikeleri görüp görüĢ ve öneri sunuyorum. Bunun için
de bana, "sen dıĢarıyı eğitiyorsun, talimat veriyorsun" diye ceza veriyorlar. Ben bu oyunları boĢa çıkarmak için çatı
partisini önermiĢtim. Kürt özgürlük hareketi aynı zamanda Türk özgürlük hareketidir. Bu birlikteliği baĢaramazsak,
sorun Irak gibi, Filistin-Ġsrail, Çeçenistan gibi olur."
DEMOKRASĠ VE BARIġ ĠÇĠN ORTAK TAVIR OLMALI
Öcalan, sol çatı partisine dair bazı kuĢkular olduğunu dile getirerek, Ģu uyarılarda bulundu: "Çatı partisine engel
olanlar kuĢkulu kiĢilerdir. Çatı partisine, gruplar özgünlüklerini koruyarak gelebilirler, kimseye kendilerini feshetsinler
gelsinler denmiyor. Herkes kendi özgünlüğünü koruyarak gelebilir, partilerini, derneklerini olduğu gibi koruyarak
gelebilirler. Önemli olan demokrasi ve barıĢ için ortak bir tavırla mücadele etmektir. Ġtalya örneğinde Zeytin Dalı,
Ġspanya örneğini biliyoruz. Türkiye için de böyle giriĢimlerde bulunulabilir. Demokrasi ve barıĢın geliĢmesi sol aydın
ve yazar çevreler için bir görevdir. Topluma azıcık da olsa saygıları varsa bunun için mücadele etmeliler. Çatı partisi
olmasa bile Demokratik Koordinasyon Kurulu olarak da çalıĢmalarını yürütebilirler. Ġsim çok önemli değil, önemli
olan içerik ve mücadele etmektir."
M. KEMAL YALNIZ BIRAKILDI
Haftalardır sürdürdüğü M. Kemal - Ġngiltere, Atatürk - Ġnönü iliĢkilerine bu haftada da değinen Öcalan, Ģu görüĢleri
dile getirdi: "Bu oyunları anlamıyorlar. Bunları iyi anlamak için tarihi iyi bilmek gerekiyor. Ortadoğu sorununun
çözümsüzlüğü 1920'lerde yapılan Kahire Konferansı'nda kararlaĢtırılmıĢ; bu konferansta Ortadoğu'nun denetimi için
sorunların çözümsüz bırakılması, ucu açık sorunlar olarak bırakılması kararlaĢtırılmıĢtı. Bu karar, bugün de devam
etmektedir. Bu kararda Ġngilizler etkilidirler. Tarihte M. Kemal de Ġngilizler için bir engeldi. Sağ basının M. Kemal için
Ġngiliz iĢbirlikçisi, Ġngiliz çizgisinde olduğu yönünde iddiaları var. Hatta M. Kemal'in Samsun'a çıkıĢında Ġngilizlerin
etkisinin olduğunu iddia ediyorlardı. Bunlar tartıĢmalı görüĢler. M. Kemal'in aslında yalnız bırakıldığını düĢünüyorum.
M. Kemal'in anılarında da geçiyor; Ġngilizlerin kendisine karĢı yeni bir hükümet kuracaklarını haber aldığını söylüyor.
Ġngilizler aslında Ġsmet Ġnönü'ye oynuyorlardı. M. Kemal, Kazım Karabekir'in idamına karar verdiğinde, generaller
sivil kıyafetlerle gelerek bu kararı boĢa çıkardılar. Napolyon da tarihte Ġngilizlere karĢı olduğu için tasfiye edilmiĢti.
Ġngiltere Kraliçesi Elisabeth'in hiçbir ziyareti boĢuna değildir. Ġngiliz oyunlarıyla bağlantılıdır. 12 Mart darbesi
döneminde Türkiye'yi ziyaret etmiĢti, bir de geçenlerde geldi. Bütün kritik süreçler öncesi ziyaretlerde bulunur."
ÇATIġMALARIN DURMASINI ĠSTEMEDĠLER
"ġimdi de Ortadoğu'da sistem bozan adam benim" diyen Öcalan, Ģöyle devam etti: "Ġngilizler beni benden daha iyi
tanımıĢ, teĢhis etmiĢler, ve Ġmralı'yı bu sistemi kurmuĢlar. Ortadoğu'da onlar için bir tehlikeydim. Komplonun
geliĢmesinde Ġngiltere, CIA ve Ġsrail rol oynamıĢtır. Bu olayda Türkiye'nin gücü ve rolü yoktur. Orada burada yapılan
teknolojik takip CIA'nindir. Bu Ģekilde Türkiye'ye teslim edildim. Ġmralı sistemini geliĢtirdiler. Ben Ortadoğu'da
olsaydım, Ortadoğu bu Ģekilde çözülmezdi. Komployla hedeflenen, Apo'suz PKK, PKK'siz Kürt yaratmaktır. Bu
halen stratejik bir hedeftir.
Buraya ilk getirildiğimde yetkililer gelip benimle görüĢtüler, ilk kez bu konuda derli toplu olarak belirtiyorum. Benimle
görüĢen yetkililer çatıĢmanın durdurulması için benden bir talepte bulunmadılar. Hani barıĢ istiyorlardı, çatıĢmaların
durmasını, "terör"ün bitmesini istiyorlardı! Ben bu duruma çok ĢaĢırdım. Kimse çatıĢmaların bitmesini istemiyordu; O
dönemdeki iktidar, Ecevit, Çiller beni getirmiĢ olmanın zafer sarhoĢluğuna kapılarak bütün bu olan biteni, bu oyunları
anlayamadılar, göremediler. Kendi inisiyatifimle çatıĢmalı ortamı durdurabileceğimi söyledim. Buna karĢı da
çıkmadılar, evet de demediler. "Siz bilirsiniz, nasıl istiyorsanız öyle yapın, bu durum sizin sorumluluğunuzdadır"
dediler. Bana yardımcı olmadılar. Ben sorumluluk alarak, oyunları boĢa çıkarmak için, PKK' yi sınır dıĢına çektim ve
bilinen dönüĢüm sürecini baĢlattım. Beni buraya getirirken, benden intiharvari bir tavır bekliyorlardı. Ama ben
intiharvari bir tavıra girmedim, barıĢtan yana tavır koydum. Onlara, demokratik çizginin benim için taktik değil,
stratejik bir hedef olduğunu, üzerinde ciddi çalıĢacağımı söyledim. Ben halkların çatıĢmasını, kan dökülmesini
istemedim. Bu benim tarih bilincimin, politik duruĢumun, felsefi-ideolojik çizgimin gereğidir."
BUGÜN NEO ĠTTĠHATÇILAR ETKĠLĠ
Öcalan, devletin neden böyle davrandığının tarihsel sebepleri olduğunu belirterek, Ģu analizde bulundu: "Bu oyunlar
1900'lere değil, daha eskilere, Osmanlılara kadar dayanır. Hürrem Sultan, Nur Banu Sultan, Kösem Sultan, yine
Sokullu Mehmet PaĢa'nın öldürülmesi, ġehzade Mustafa'nın yeniçeriler tarafından öldürülmesi, hepsi bu oyunlarla
bağlantılıdır. Yahudilerin iktidar oyunları bu dönemlere kadar dayanır. Ġbrani kabilesini çözmeden tarihi çözmek, bu
oyunları anlamak mümkün değildir. Anadolu'nun Hıristiyanlardan arındırılmasında zannedildiği gibi M. Kemal'in rolü
yoktur. Bugün de Anadolu'daki Hıristiyan kırılması gibi bir Ġslami kırılmayı AKP eliyle yapmak istiyorlar. Yahudiler,
ulusal KurtuluĢ SavaĢı'nda kritik noktalarda rol aldılar; hem mali güçleriyle hem de iktidardaki etkileriyle KurtuluĢ
SavaĢı'nı etkilediler. Yahudiler Anadolu'daki iktidarda, Ġsrail'deki iktidardan on kat daha etkilidirler. I. MeĢrutiyetin
ilanından sonra Abdülhamit tarafından Ġttihatçılar tasfiye edildiler. Daha sonra bunların yerine gelen ekip eskisinden
daha beter oldu. Bunlar hepsi neo-ittihatçıydı. Bugün de neo-ittihatçılar etkili. Yahudiler o dönem Ġzmir-Amsterdam
hattını kurmaya çalıĢıyorlardı. Bunlar korkunç intikamcıdırlar. Kendi politikaları için tehdit oluĢturanları tasfiye için
DERLEYEN : AZAD BADIKI
mücadele ediyorlar. Mahir Çayan'ların Kızıldere'de vahĢice öldürülmesi Elrom'un kaçırılmasının sonucudur. Ayrıca
Yahudilerin Kürt planı da sadece Barzani ailesi üzerinden değil, diğer iĢbirlikçi Kürt aileleri üzerinden Kürtleri
denetim altına almaktır. Son dönemde bana verilen hücre cezaları da benim Yahudilerle ilgili yaptığım açıklamalar
sonucudur. Bana vermek istedikleri mesaj, "elimizdesin, böyle açıklamalar yapma" Ģeklindedir. Ben daha önce de
söylemiĢtim; buranın koĢulları 12 Eylül'deki Diyarbakır Cezaevi'ne benziyor. Ancak buradaki uygulama daha
inceltilmiĢ, daha içe iĢleyen bir sistem; buradaki uygulama beyaz iĢkence, adeta yumuĢak ölümdür."
ANTĠ ABD'CĠLER ABD'YE HĠZMET EDĠYOR
Hakkında bazı çevrelerin ileri sürdüğü "Öcalan anti Semitist" iddialarına da değinen Öcalan, "Anti-semitist olduğum
iddiaları var. Bunlar doğru değil. Ġbrani halkına yönelik Ģunun mutlaka bilinmesini isterim. Ben Ortadoğu'da Ġbrani
halkının da yerinin olması gerektiği düĢüncesindeyim. Ancak bu katı ulus anlayıĢıyla mümkün değil. Yahudileri
tekrar Almanya'da yaĢadıkları duruma düĢürebilir. Ben Yahudiler için de konfederal sistem öneriyorum." Ģeklinde
konuĢtu. ABD'nin Ortadoğu politikalarına da değinen Öcalan, "ABD Ortadoğu'da sürekli kalmak istemediğini
söylüyor ama ABD Ortadoğu'dan çıkmaz. ABD Kürtler üzerinden Ortadoğu'yu denetim altına almaya çalıĢıyor.
Saddam'ı Kürtler eliyle tasfiye etti ve Irak'a yerleĢti. ġimdi de Ġran'ı Kürtler eliyle çözmeye çalıĢıyor. Aslında farkında
değiller ama en çok karĢıt oldukları ABD'nin denetimindeler. Ġran, ABD karĢıtı ama ABD'ye hizmet ediyor. El Kaide
ABD'ye karĢı mücadele ediyor ama El Kaide tamamıyla ABD denetiminde. ĠĢte Ergenekoncular da cezaevlerindeler
Ģimdi. ABD karĢıtılar ama neye hizmet ettiklerinin farkında değiller. Perinçek için darbeci diyorlar ama öyle değil,
sadece neye hizmet ettiğini bilmiyor, bunu çözememiĢ. ABD karĢıtı olduğunu söylüyor ama yaptıklarıyla ABD'ye
hizmet ettiğinin farkında değil. Doğu Perinçek karĢımda olsa onu ABD'ye hizmet ettiğine, ABD'nin denetiminde
olduğuna ikna edebilirim." diye konuĢtu.
TÜRKĠYE ĠRAN KADAR SIKIġIK
"Türkiye'nin durumu en az Ġran kadar sıkıĢık" diyen Öcalan, "Türkiye'yi de Kürtler eliyle çözecekler. Türkiye'de
yaĢanan ekonomik, siyasal ve sosyal krizin temelinde bunlar var. Ekonomik kriz giderek derinleĢecektir. Bunlarda
ABD temel güçtür. Bu söylediklerimi Michael Rubin de söylüyor. Son dönemde yaĢananlar, bunların hepsi ABD'nin
izni dâhilinde geliĢen olaylardır. Erdoğan daha baĢbakan olmadan önce ben Erdoğan'a iliĢkin görüĢlerimi
belirtmiĢtim. Bahçeli ve Baykal görevlidirler. Erdoğan'ın ise görevli olup olmadığını tam bilemiyorum. Ama ağır
basan yan bir görevli olduğudur. YaĢanan ekonomik, sosyal ve siyasal krizden ancak demokratik bir anayasayla
çıkılabilir. Bunu da liberaller değil ancak demokratik sol çevreler baĢarabilir. Benim çatı partisini söylememdeki amaç
da buydu." dedi. Öcalan, sözlerini "Kürtler Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi önündeki protestolarına devam
ediyorlardır sanırım. Demokratik mücadeleleri sürdürmeliler onlara, tüm cezaevindekilere ve tüm dostlara selamlar."
diyerek bitirdi.
Tasfiye edilemeyeceğim anlaĢıldı
GörüĢme Notları:
19 gündür hücre cezasında tutulan Öcalan, "Son kara harekâtından sonra Apo'nun tasfiye edilemeyeceği
anlaĢılmıĢtır. Kürt sorununda yeni durumlar geliĢebilir. Kara harekâtından çıkan sonuçlar olabilir. Uluslar arası
güçler daha fazla rol almak isteyebilir, soruna el atabilir" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre, Öcalan, görüĢmede hücre
cezasının yarın 20. güne gireceğini belirterek, "Bir gün ara verdikten sonra 10 günlük diğer hücre cezasını
uygulamaya baĢlayacaklar. Ġnfaz Hâkimliğine bir sayfalık itiraz dilekçesi verdim. Sanırım on güne kadar biter.
Esasen verilen ikinci 20 günlük hücre cezası diğerinin tekrarıdır.
Yani aynı görüĢmedeki konuĢmadan dolayı iki kez ceza vermiĢ oluyorlar" dedi. Savunma yazdığını, savunmanın
200 sayfaya ulaĢtığını kaydeden Öcalan, "Savunmamı da yazıyorum. 200 sayfa oldu, bu nedenle bazen geceleri az
bile uyuyorum. Üzerinde epey yoğunlaĢıyorum" diye konuĢtu.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
MARX‟IN HATALARINI DÜZELTĠYORUM
AĠHM'e gönderdiği son savunmasına değinen Öcalan, savunma ile ilgili Ģu hususların altını çizdi: "Bu son
savunmalarım önemli tartıĢmalara yol açar diye düĢünüyorum. Ġmralı sürecinin en önemli kazanımı bu kitaptır.
DüĢünce dünyasında önemli bir kazanımdır. Sanırım düĢünce çevrelerinde de çok tartıĢılır. Marx'ın eksiklerini
tamamlıyorum, hatalarını düzeltiyorum."
AKP KAPATMA ĠLE BĠRLĠKTE BÖLÜNEBĠLĠR
Türkiye'deki siyasal geliĢmeleri irdeleyen Öcalan, Ģöyle devam etti: "AKP kontrol altına alınmıĢ görünüyor. AKP'nin
temelleri 30 yıl önce Ġngiltere'de atılmıĢtır. Bu biliniyor. Almanlar da daha önce Ġslami kesimle, Erbakan'la iliĢkilendi.
Onlarla politika yürütmeye çalıĢtı. Milli GörüĢ Almanya'da halen de çok güçlüdür. Amerika, Ġngiltere politikaları
AKP'nin ortaya çıkmasına ve palazlanmasına neden oldu. Bunu iyi anlamak lazım. AKP ile Kürtleri kontrol altında
tutmak istediler. Baykal ile de güçlü bir sol demokrat muhalefetin ortaya çıkmasını engellediler. Kürtler üzerinde
zaten ittifak var. AKP ile diğer politikalarını da uygulamaya koydular. Ancak bu son geliĢmelerle AKP'ye ihtiyaçları
azaldı. AKP misyonunu tamamlamıĢ gibi. Oy oranında bir düĢüĢ var. daha da düĢecektir. DTP'nin de oyları
yükselmiĢtir herhalde. Daha demokratik, daha iyi bir siyaset geliĢtirseler, oyları çok daha fazla artar. AKP
kapatmayla birlikte bölünebilir. Kapatılması halinde AKP orta burjuva partisi olarak kalabilir ama iktidar Ģansı olmaz.
Tüccarların bulunduğu bir parti haline dönüĢebilir."
BENĠM TASFĠYE EDĠLMEYECEĞĠM ANLAġILDI
Öcalan, değerlendirmelerini Kürt sorunu bağlamında Ģu Ģekilde sürdürdü: "Bu son kara harekâtından sonra Apo'nun
tasfiye edilemeyeceği de anlaĢılmıĢtır sanırım. Kürt sorununda yeni geliĢmeler olabilir, yeni durumlar geliĢebilir.
Kara harekâtından çıkan sonuçlar olabilir. Uluslar arası güçler, Rusya, Çin, ABD, Ġngiltere, Fransa, Avrupa Birliği,
daha fazla rol almak isteyebilir, el atabilir. Türkiye halen Ġran ve Suriye ile yapacağı ittifaklardan bir Ģeyler umuyor.
Türkiye'de son yaĢananlar darbe niteliğindedir. Olanlar bir darbedir. Ergenekon, derin devlet onlar öyle zannedildiği
gibi ABD karĢıtı da değillerdir.
ABD IRAK‟I ÜS OLARAK KULLANIYOR
Eskiden beri tüm Kürtleri Irak Kürtlerine bağlamak gibi bir plan var. Bu plan üzerinden Kürtleri kontrol ediyorlar.
Benim tasfiye edilme gerekçem de budur. Bunun temeli ta 1920'lerde Kahire Konferansı'nda atılmıĢtır. Bu
konferansta çok usta bir Ģekilde Kürt sorununun Ortadoğu'da sürekli çözümsüz bırakılması konusunda anlaĢmaya
varılmıĢtır. Kerkük ve Musul'un Irak'a bağlanması, Kahire Konferansı'nda kararlaĢtırılmıĢtı. M. Kemal'in tüm politik
çabalarına rağmen, Kürtler üzerinden Kerkük ve Musul Türkiye'den koparıldı. Bu plan halen de devam ediyor. ABD,
Ġngiltere ve Ġsrail tüm bölge ülkelerini Kürtlerle hizaya getirmeye ve kontrol altına almaya çalıĢıyorlar. Irak'ta
Saddam'ı Kürtler eliyle devirdiler. ġimdi de Ġran'a karĢı Kürtleri kullanma hazırlığındalar. ABD, bir nevi K. Irak'ı üs
olarak kullanmaktadır."
TÜRKĠYEYĠ YAHUDĠ SERMAYESĠ YÖNETĠYOR
"ABD, Ġsrail tüm Kürtleri Irak üzerinden kontrol etmeye çalıĢıyorlar" diyen Öcalan, Ģunları dile getirdi: "Bunda Ġsrail
sermayesinin rolü çok büyüktür. AKP de onlarla iĢbirliği yaparak iktidar oldu. Benim iddiam Ģu; Yahudi sermayesinin
izni olmadan bir dükkân bile açamazlar. Aslında Türkiye sermayesi ta 1923 yılında Ġzmir Ġktisat Kongresi ile Yahudi
sermayesinin etkisi altına girmiĢtir. Bu etkiyle Yahudi sermayesinin desteği ve izni olmadan bir dükkân bile
açamıyorlardı. Koç Holding'in büyümesi ve palazlanması Yahudi sermayesi sayesindedir. Yahudi sermayesi onları
hep kontrol etmiĢtir. 70'lerde de gözlemlemiĢtim, araĢtırmıĢtım, halen takip ediyorum; 1970'lerde bölgede sadece
DoğuĢ grubunun sermayesi vardı. Bir dünya markası olan Vestel de, araĢtırdım, Citibank ile iliĢkileri var. Citibank da
Yahudi sermayesiyle kurulmuĢtur. Vestel de bu Ģekilde kontrol altında tutuluyor, Yahudi sermayesinin ürünüdür.
Urfa topraklarının büyük bir kısmını Yahudiler satın almıĢtır. Direkt kendi adlarıyla olmazsa bile çeĢitli Ģirket
isimleriyle satın almıĢlardır. Ne zamandan beri bu çalıĢmalar, planlamalar yapılıyor? Bunun 800 yıllık bir geçmiĢi
var. Tarsus kökenli Saint Paul'un yine bu konuda yürüttüğü faaliyetler biliniyor. 1492'den önce ta 1393'ten beri
Anadolu'da Yahudi sermayesinin etkinliği var. 1492'de Ġspanya'dan da Yahudiler geldiler. II. Bayezit onları kabul etti.
Hafsa Sultan da Yahudi kökenlidir, yönetimde etkilidir. Mezarı da Manisa'dadır. Vestel'in de merkezi Manisa'dadır.
Hafsa Sultan adına Manisa'da mesir macunları etkinliği yapılıyor. Manisa dediğim, Ġzmir-Manisa hattı boyunca bu
etkinlik vardır. Bu hat Yahudilerin en eski ana yurtlarından biridir. . II. Selim'i yani Sarı Selim'i tahta geçirmek için
yönetime aday ġehzade Mustafa'yı Babasına boğdurttular. Y. Küçük'ün de bu konularda ciddi araĢtırmaları var.
Varlık Vergisi getirilerek, Anadolu'da Hıristiyanların etkinliği kırılıp, Yahudi etkinliği geliĢtirilmiĢtir. M. Kemal biraz
direnmiĢ ancak onlarla baĢ edememiĢ. Mustafa Kemal bu konuda sanıldığından daha çok yalnızdır. Mustafa Kemal
sadece Cumhuriyeti kurmuĢtur. Bunu onu küçümsemek amacıyla söylemiyorum. Buna direnmek o kadar kolay bir
Ģey değildir. Eskiden mason olmayan yönetime gelemez diyorlardı. Ben bunu Ģu Ģekilde uyarlıyorum; kapital tekel
olmadan, bir dükkân bile açılamaz."
TÜRKÇÜLÜĞÜ YAHUDĠLER GELĠġTĠRDĠ
Yahudilerin Kürt iĢbirlikçileri ile de iĢbirliği yaptığını kaydeden Öcalan, "Kürt iĢbirlikçilerinin de bu sermayeyle iliĢkileri
DERLEYEN : AZAD BADIKI
var. Bunlar neden hep böyleler? Bunların kendi çıkarları için yapamayacakları Ģey yoktur, eskiden beri böyledirler.
Ben bunları iyi tanıyorum. Hep güçlüden ve kendi çıkarlarına uygun olanlarla birliktedirler. Diyarbakır'da ticaret ve
meslek odaları, iĢ çevreleri, bu konuda inisiyatif alıp sorunların çözümüne katkı sunabilirler. Hükümet üzerinde etkili
olabilirler, aktif rol alabilirler. Yahudilerin sermaye konusunda 800 yıllık çalıĢmaları var. Bütün sermaye ve
yönetimleri onlar kontrol ediyorlar. Daha önce onlar Hitler'e milliyetçilik düĢüncesini aĢılayarak Hitler'i
hazırlamıĢlardı. Yine daha önce Ġspanya Portekiz arasında çekiĢmenin sebebi de buydu. Ortadoğu'da da
milliyetçiliği yaydılar. Ben bunları söylerken benim için anti-semitik diyorlar. Bunlar gerçeği yansıtmıyor. Ben Yahudi
halkının ve kültürünün de Ortadoğu'da yerinin olması gerektiğini her zaman dile getiriyorum. Onların politikalarını
eleĢtiriyorum. Türkiye'de de milliyetçiliğin geliĢmesini sağladılar. AKP'yi de onlar hazırladılar. Hatta Hürriyet
gazetesindeki "Türkiye Türklerindir" ve "Bir Türk dünyaya bedeldir" sözlerinin Türklere ait olmadığı ve Yahudi
kaynaklı olduğu kanaatindeyim. Bütün bunlarla Türkiye'yi bir noktaya getirecekler ve Türkiye bir Ģey yapsa,
Türkiye'yi soykırımı kabule mahkûm edecekler. Ve böylece her Ģeyi Türkiye'ye mal edecekler. Böyle bir tehlike var.
Saddam'ı da hazırlamıĢlardı ve ona soykırım yaptırdılar, Halepçe gibi katliamlar ortada. Sonra da Saddam'ı Kürtler
eliyle devirdiler." ifadelerine yer verdi.
YAHUDĠLER HALKLARI KULLANDI
Öcalan sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Ben bunları söylerken K. Irak'ın kazanımlarına karĢı değilim ama böyle bir durum
var. Aynı Ģeyi Türkiye'ye de yapacaklar. Türkiye sermayenin izni dıĢında bir Ģeyler yapmaya kalkarsa Soykırım
iddialarıyla karĢı karĢıya kalacaktır. Daha önce 1915 Ermeni soykırımının ABD Senatosuna getirilmesi gibi. Bu
durumda kabul edilip Türkiye'yi sıkıĢtırabilirler. ĠĢi ta 1915'lere götürecekler. Ermenilerin de politikası bu yönlüdür.
Daha önce de 1800'lerde Ġngilizler ve Yahudiler, Rumları kullandılar ve bu politikalarıyla 3000 yıllık Rum kültürünün
sonunu getirdiler. Ermenileri bu topraklardan sürdüler. Süryaniler üzerine de Bedirxanileri gönderdiler. Bedirxan
Beye Süryanileri kırdırttılar. 4000 yıllık Asurî kültürünü yok ettiler. Sonra Osmanlılara da Bedirxan Beyi ezdirttiler.
Bunlar Türk halkına mal edilemez, Türk halkının bunlardan haberi bile yok. Esas sorumluları Ġttihatçı zihniyettir. Bu
zihniyet halen de var."
YAHUDĠLER KÜRTLERLE TÜRKLERĠ ÇATIġTIRACAK
Öcalan, Yahudi politikalarının Kürtlerle iliĢkisini ise Ģu Ģekilde analiz etti: "Günümüzde Kürtler de böyle bir tehlikeyle
yüzyüzedirler. Çok dikkatli ve birlik olunmalıdır. Çok dikkatli ve birlik olunmazsa Kürtler kaybedebilir. K. Irak'ta da
böyle bir tehlike var. ABD çekilirse bir Kürt katliamı geliĢir; 24 saat içerisinde Araplar, Kürtleri silerler, ezerler. Ġran'da
da böyle bir tehlike var. Türkiye'de de milliyetçilik tehlikesi var. Ben ABD ve Ġsrail'in Ortadoğu'daki politikalarına karĢı
durdum ve durmaya devam edeceğim. Türkiye'de de iki milliyetçilik çarpıĢtırılmak isteniyor. Çatı partisini önermemin
nedeni budur. Demokratik güçler birleĢseler, çok çalıĢsalar, her türlü katliamın önüne geçerler. Milliyetçiliğin önüne
geçebilmek için yeni kurulacak çatı partisine önemli görevler düĢüyor. Her kesimden kadroları içine katarak bu
milliyetçiliği engelleyebilirler. Kürtlere ayrılık dayatılsa bile Kürtler bir arada yaĢayacaktır. Kürt birlikteliğine ihtiyaç
var. Kürtler bir araya gelip birlikte hareket ettiklerini bu dönemde göstermelidirler."
TEHLĠKELERE KARġI SOL ÇATI KURALIM
Öcalan, tehlikelere karĢı sol ittifak geliĢtirilmesi gerektiğini bir kez daha yineleyerek Ģöyle konuĢtu: "Ben diyorum ki
gelin bunun koĢullarını tartıĢalım, Ģartlarını yeniden belirleyelim. Ben kendimi Mustafa Kemal ile kıyaslamak
amacıyla söylemiyorum ama Mustafa Kemal'in 1900'lerde Cumhuriyette ısrarlı olduğu kadar ben de 2000'lerde
Demokraside ısrarlıyım. Bu konuda iddialıyım. Bu çatı partisi her Ģehirde ortak propaganda, ortak çalıĢma, ortak
toplantı yapabilir. Kent Meclisleri oluĢturabilirler. Çatı partisi için diğer Kürt çevrelerle görüĢmek gerekir. Geçen 8
yıllık süre iyi değerlendirilseydi, Ģimdi çok daha iyi bir konuma gelinmiĢ olurdu. Akademileri de bu amaçla
önermiĢtim. Kadınlar için Demokratik Siyaset ve Kültür Akademisi önermiĢtim. Gençlik için, diğerleri için de
önermiĢtim. Bütün bunların bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor. Akademilerde sürekli bir araya gelip tartıĢmalar
yürütülmeli, hiçbir Ģey olmazsa bile zihinleri açılır. Siyasetçiler buralardan çıkar. Akademi eğitimi normal devlet
okullarındaki eğitime benzemez. Açık Toplum denilen olay da budur. DTP'nin akademileri olabilmeli, diğer partilerin
de var. DTP de sanırım bundan sonra oylarını artırır, daha iyi çalıĢır. Siyaset ciddi bir iĢtir. Bu iĢi yapabileceklerine
inananlar yapsınlar. Ġnanmayan yapmasın, bu iĢe girmesin. Bu iĢ o kadar kolay değil. Çıkıp ben siyasetçiyim
diyorlar, bazen anlamakta güçlük çekiyorum. Süreçler çok iyi kavranamıyor, Ortadoğu'da bu sorunlara karĢı iyi
açılımlar yapılamıyor, bu durum zihin köleliğinden kaynaklanıyor. Kökeni Sümer rahip devletine dayanır."
Öcalan, sözlerini Ģöyle tamamladı: "Son dönemde Ġran ölüm-kalım savaĢındadır, onun için çok tehlikelidir. Göç
etmek zorunda kalanlar güvenli bölgelere yerleĢtirilebilir. BM müdahale edip güvenli bölgelerde yerleĢtirmeleri
sağlanabilir. Ġran'da idamı bekleyen arkadaĢımıza desteklerimi sunuyorum, selamlarımı iletiyorum. Cezaevlerindeki
arkadaĢlara, halkımıza selamlarımı iletiyorum."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Ergenekon doğrudan ABD operasyonudur
GörüĢme Notları:
20 günlük hücre cezası 10. güne ulaĢan Öcalan, Ergenekon operasyonunu değerlendirdi. Öcalan, "Operasyon
Amerika'nın doğrudan operasyonudur. Ergenekoncular Rusya, Çin'e, Hindistan'a dayanıyorlar. Amerika karĢıtlığı
yaparak Amerika'ya hizmet ediyorlar. Öyle söyledikleri gibi Amerika karĢıtlıkları yok" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre, Öcalan, görüĢmede
kendisine verilen 20 günlük 9. hücre cezasının 2 Temmuz tarihi itibariyle yürürlüğe girdiğini söyledi. Öcalan, "Hücre
cezalarıyla ilgili bir çerçevenin belirlenmesi lazım. Bunun araĢtırılması gerekiyor, tecrübeli hukukçuların gündemine
bunu almaları gerekiyor.
Benim fikirlerimi tartıĢmanın, konuĢma hakkımın çerçevesi nedir? Bunun belirlenmesi lazım. Sekizinci hücre cezası
uygulanıyor. Bu böyle devam etmez. Her söylediğime hücre cezası veriyorlar. Hangi yönetmelik uygulanacaksa
bilmek lazım. Bunun koĢullarının yönetmelikte belirlenmesi lazım. Duruma açıklık getirilmelidir, biz de bunu bilelim.
Benim talimat verdiğimi iddia ediyorlar. Hayır, ben talimat vermiyorum, talimata ihtiyacım yok. Kaldı ki PKK'nin
benim talimatlarıma ihtiyacı yok, kendine yeter. Ayrıca ben demokrat bir insanım, talimat vermem. Ġlgili tüm kurum
ve kiĢilerin tabii CPT'nin de bu konu üzerinde durması lazım. AĠHM daha önce ihtiyati tedbir kararı vermiĢti. Burada
mahkemenin verdiği ihtiyati tedbir kararına aykırı davranılıyor, bunu böyle bilmek lazım. Benim buradaki durumumla
ilgili ne düĢünülebilir. Susturulmaya çalıĢıldığım değerlendirilmeleri yapılıyordur." diye konuĢtu.
DEVLETTE HAKKIMDA ĠKĠ GÖRÜġ VAR
Öcalan, hücre cezalarının arkasında yatan mantığı Ģu Ģekilde analiz etti: "Talabani, sanıyorum ta 2003'te, "Apo,
Ġmralı'da böyle konuĢtuğu müddetçe biz iĢimizi baĢaramayız, projemizi gerçekleĢtiremeyiz" diyordu. Sanıyorum
hedeflerine ulaĢmaları için benim susturulmam gerekiyor diye düĢünüyorlar. Bir ara Aytaç Yalman da "Apo'yu teslim
almamız, Güneyli güçlerin iĢine geldi" demiĢti. Güneyli önderlerin güçlendirilmesi için benim susturulmam
gerekiyordu. Osman-Botan onlar ayrıldılar ve bunun için çok pervasızca konuĢuyorlardı. Onlar, Sertaç Bucak gibi
bazıları da susturulmak istendiğimi biliyorlardı. Bunların arkalarında güçler vardı, mesela Almanya vardı. ġimdi de
sanıyorum benim hakkımda iki farklı görüĢ var; bazıları, "Apo'yu tamamen susturalım" diyor, bazıları da "hayır, bu
baĢkalarının iĢine gelir" diyor. Bu konular sanıyorum halen tartıĢılıyor. Benim hakkımda bu konuda tam karar
verememiĢ olmalılar."
DĠREK ABD OPERASYONUDUR
1 Temmuz itibariyle daha da geniĢletilen Ergenokon soruĢturması ve gözaltılarına değinen Öcalan, Ģu
değerlendirmelerde bulundu: "Ergenekon'da Tolon, Eruygur onlar tutuklandı, Levent Ersöz Rusya'ya kaçtı. Demek ki
durum çok ciddi. Bu Amerika'nın doğrudan operasyonudur. Bunlar Rusya'ya, Çin'e, Hindistan'a dayanıyorlar.
Rusya'yla bağlantıları ortaya çıktı değil mi, bu yönleriyle tartıĢılmalıdır. Buraya gelenlerden biri de tutuklanmıĢ. Ben
onlarla defalarca görüĢmüĢtüm. Çok katıydılar. Bunlar radikal bir gruptu. Aslında bana bir Ģeyler söylemek istiyordu,
biraz farklıydılar. 2002'den sonra buraya gelmediler. Bu Ergenekon meselesi, bunların arasında hegemonik bir
savaĢ var; Amerika'nın direk yaptığı bir operasyondur. Avrupa ülkeleri de destekliyor. Ergenekon'un durumu,
Madanoğlu'nun 12 Mart'taki durumuna benziyor. O darbeyi planlayanlar o gün yine de direnmiĢlerdi. 9 Mart'ta biraz
direndiler, 12 Mart'ta biraz direndiler, 60'ta biraz direnmiĢlerdi. Ama bunların direnecek güçleri bile yok. Hiç
direnemiyorlar değil mi? Güçleri yok. Evet, bunlar hiç direnemiyor. Güçleri azalmıĢ, destekçileri kalmamıĢ, öyle
görünüyor."
ERGENEKONCULAR ABD'YE HĠZMET ETTĠLER
Öcalan Ģöyle devam etti: "Bu Ergenekoncular, otuz yıldır Amerikan karĢıtlığı yaptıklarını belirtiyorlar. Hayır, aslında
otuz yıldır Amerika'ya hizmet ediyor. Amerika, otuz yıl önce onları hazırlamıĢtı. Amerika karĢıtlığı yaparak
Amerika'ya hizmet ediyorlar. Öyle söyledikleri gibi Amerika karĢıtlıkları yok, hatta AKP bunlardan daha çok Amerika
karĢıtı! AKP, ABD karĢıtıdır demek istemiyorum. Demek istediğim bunlar daha çok Amerika yanlısıdır. Balbay, Ġlhan
Selçuk onlar da gözaltına alındı. Ġlhan Selçuk, Amerika karĢıtıyız diyor aslında hiçbir Ģey anlamıyor. Amerika'ya
nasıl hizmet ettiklerini bilmiyorlar. Doğu Perinçek, Küçük de, bunlar anti Amerikancı değil, Amerikancıdırlar. Ama
bunun farkında değiller. Amerika'ya hizmet ettiklerinin farkında değiller. Tabi bu da Amerika'nın doğrudan
operasyonudur, destekliyorlar."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
OLAYLAR ETRAFIMDA DÖNÜYOR
"Bazı çevreler operasyonu Gladio ile kıyaslıyor ama Gladio'yu NATO kurmuĢtu, yine NATO temizledi. Bu operasyon
ise NATO'yu aĢıyor." diyen Öcalan, "Amerika'nın doğrudan operasyonudur. Amerika bu konuda çok katıdır. Erdoğan
direniyor değil mi, tabi direniyor. Amerika'nın desteği var. MHP, böyle durumlarda hep tarafsız kalır, yine böyle
yapıyor. Kim güçlüyse ondan yana tavır alıyor. Bu bir demokratikleĢme adımı da tabi ki değil. Kimse güçlü
değerlendiremiyor geliĢmeleri. Ben bildiğim için, olayı iyi değerlendiriyorum. Çünkü gırtlağına kadar sonuçlarını biz
yaĢıyoruz, bu olaylar benim etrafımda dönüyor. Bunun için konuĢmamı istemiyorlar, konuĢmalarımdan rahatsızlık
duyuyorlar. Bu operasyon, ta 1926'da baĢladı. Mustafa Kemal, Ġngilizleri önce atlattı, nasıl atlattı, o dönem de tam
aydınlatılmamıĢ. 1926'da Mustafa Kemal'i tam kuĢatmaya aldılar. Mustafa Kemal'in etrafında bir kadro vardı. Bir ara
General Yamak da Mustafa Kemal'in etrafında bir kuĢatma olduğunu, kuĢatmaya alındığını ifade etmiĢti. Bu kadro
tam olarak kimlerdir, iliĢkileri kimlerle var, bunların Çakmak ile iliĢkileri nelerdir, Ġnönü ile iliĢkileri nelerdir, Karabekir
ile iliĢkileri nedir, tam bilinmiyor. Mustafa Kemal'i peygamberleĢtirmek istediler. Mustafa Kemal, kendisinin
peygamberleĢtirilmesine karĢı çıkıyordu."
YAHUDĠLER ANADOLUDA TASFĠYE YAPTI
Öcalan, Ģu Ģekilde devam etti: "Tabi bunlar çok bilinçli yapılıyordu. Mustafa Kemal'in daha sonra Ġsmet Ġnönü'ye
"Ġsmet biz ne yaptık" dediği söyleniyor. Bunu Musul'la bağlantılı geliĢen politikalara iliĢkin söylüyordu. Çünkü
Cumhuriyetle birlikte yeni bir ulus inĢa etmek istedi. Bir yeni ulus projesi yürürlüğe girdi. Bu yeni yaratılan Türk, Türk
değil. Ben buna "Türk olmayan Türk" diyorum. Bu ulus projesiyle Kürtleri dıĢarıda bırakıp düĢman hale getirdiler. O
dönemde daha Hititler, Sümerlerle ilgili araĢtırmalar yoktu. Yeni ulus inĢa etme sürecinde Sümerleri, Hititleri
araĢtırdılar. Bunlara dayanarak bir Ģeyler yapmaya çalıĢtılar. Yine katı bir laiklik anlayıĢı getirdiler. Bu laiklik anlayıĢı
Türk kültürüne ait değil. Yeni bir "Türk" yarattılar. Ulus tasarımının Ġngiltere ve Hollanda'daki bazı örgütlenmeler
tarafından ilk temelleri atıldı. Sonra Fransa ve Avusturya'dan bütün Avrupa'ya yayıldı. 16 Mayıs'ta Mustafa Kemal'in
çıktığı yerden Kraliçe, Ġngiliz gemisiyle geliyor. Bunun anlamı Ģudur; "Biz varız, siz kontrolümüzdesiniz." O dönemde
yapılan yeni ulus tasarımı, biraz da Yahudilerin bir intikamıydı. Yahudilerin 1492'de Ġspanya'dan Anadolu'ya
sürülmesine karĢılık Anadolu'daki Hıristiyanların tasfiyesine yönelik olarak geliĢtirilmiĢti. Hiçbir tarihçi bunları tam
olarak açıklayamıyor. Ben ise biraz da olsun bunları çözdüm."
MĠT GELĠġMELERĠ ĠYĠ GÖRÜYOR
Geçtiğimiz günlerde Abant'ta düzenlenen Kürt sorunu konferansına değinen Öcalan, "Abant Platformu düzenlendi.
Kürt sorunu tartıĢıldı. Bunu Fethullah Gülen'e yakın olanlar düzenliyor, onların elinde, AKP'nin elinde imkân var
demokratikleĢme istiyorsa pratiğe yönelik Ģeyleri kendileri yapabilirler. Bunlar hep teoride kalıyor. Bunların
pratikleĢmesi önemlidir. Teorisi olup da pratiği olmayan sahtekârdır. Ya da teorisi olup da bunu pratiğe
geçirmeyenler hep kullanılıyor, baĢkaları faydalanıyor onlardan. Ben bunu savunmamda da açımladım. Cevat ÖneĢ,
Türkiye'nin demokratikleĢmesi gerektiğini belirtiyor. Doğru. Demokratik seçenek en önemli seçenektir. Türkiye'de bu
konuyu en iyi araĢtıran ve çözümleyen, dıĢ dünyayı en iyi anlayan kurum MĠT'tir. Mahir Kaynak ve Cevat ÖneĢ bu
konuyu en iyi anlayanlardandır. Ġkisi de MĠT kökenlidir ve ikisi de dıĢ geliĢmeleri iyi biliyor. Türkiye'nin
demokratikleĢme ihtiyacı var. Bu Ergenekon'un tasfiyesiyle beraber bir demokratikleĢme Ģeyi de geliĢir mi? Evet,
belki olabilir. ġartlar müsait. Yeni geliĢmeler olabilir. Türkiye'de ılımlı Ġslam projesi uygulanıyor. Fethullah Gülen
onlar da bu konuya önem veriyorlar, onlar da bu konuyu çözmek istiyorlar. Fethullah Gülen'in bölgede faaliyetleri
var. Ama halk arasında etkileri yok. Daha çok özel iliĢkiler geliĢtiriyor anladığım kadarıyla. Halk arasında tabanı
yoktur." Ģeklinde konuĢtu.
DEMOKRATĠK KÜLTÜR YOKSA IRAKLAġIRSINIZ
Öcalan, geliĢmelerin çatı partisine ihtiyaç doğurduğunu vurgulayarak Ģöyle devam etti: "Türkiye'de güçlü bir
demokratik seçeneğe ihtiyaç vardır. Onun için Çatı Partisi'nden söz etmiĢtim. Demokratik seçeneğin netleĢtirilmesi
gerekir. Bunun için kendine güven önemlidir. Demokratik siyaset ve kültür akademisini bunun için tavsiye etmiĢtim.
Akademi için büyük bir yer gerekmez, ağaçlı küçük bir bahçe bile yetebilir. Buradan yetiĢecek insanların zihnini
demokratikleĢtirmek gerekiyor. Her Ģeyden önce bir Ģeyi zihinde bitirmek lazım. Beyin, vücudu idare ediyor. Bir Ģeyi
zihinde bitiremezsen vücudunda cinselliği dahi idare edemezsin. Bundan dolayı önce demokratik kültürü zihinlerde
yerleĢtirmek gerekiyor. Ortadoğu'da eksik olan demokratik kültürdür. Avrupa'nın ileri gitmesinin sebebi budur.
Bunlarda muazzam bir tecrübe vardır. Ġsrail-Filistin boğazlaĢmasının nedeni de demokratik kültürün olmayıĢıdır. Bir
arada yaĢayamıyorlar. Filistin buna layık mı ki bu çatıĢma yaĢanıyor? Hayır. Ama demokratik kültür yok. AKP'nin
kapatılması iyi bir Ģey mi? Hayır, iyi bir Ģey değil. Ama demokratik kültür yok. Demokratik kültür olmazsa
IraklaĢırsınız. Halkların, Türklerle Kürtlerin birbirleriyle bir sorunları yok. Demokratik kültürün yerleĢmesi lazım.
Herkes kendi milliyetçiliğini dayatırsa çözüm geliĢmez. Tek seçenek demokratik çözümdür. Bu kadar askerin ölümü
iyi bir Ģey midir? Yazık değil mi? Halen sorunun çözümü için üzerime düĢeni yapmaya hazırım."
ĠLK DEFA DERĠN SONUÇLARA ULAġTIM, BU SON SAVUNMAM
DTP'nin bu ay içinde ayında yapacağı kongreye de değinen Öcalan, "Anayasa Mahkemesi DTP' yi büyük ihtimalle
kapatacaktır. Sanırım onlar da Kongrelerini yapacaklar. Bunlar önemli süreçler, tabii ki iç sorunlar olacak, iç
DERLEYEN : AZAD BADIKI
tartıĢmalar olacak. Ama en sert tartıĢmalarda bile bir uzlaĢma zeminine imkân tanınmalıdır. Ben savunmamda da
belirttim. Ġki farklı medeniyet arasında bile uzlaĢı sağlanabiliyor. DTP'liler de kendi aralarında uzlaĢı
sağlayabilmelidirler. Kongre'den güçlü bir mesajla çıkabilirler. Kendine güvenen kiĢiler çalıĢmalara katılım
gösterebilmelidir." diye konuĢtu. Hücre günlerinde yeni bir savunma yazdığını ifade eden Öcalan, AĠHM'e gönderdiği
savunmada kesin ifadelere yer vermediğini belirterek, "sosyal bilimin doğası gereği öyle olması gerekir, kesin
yargılar koyamazsınız" dedi. Öcalan, Ģunları söyledi: "Son savunmalarımda ahlak felsefesini de iĢledim. Son
savunmam çok yetkindir. Daha önce hiç böyle yoğunlaĢmamıĢtım. ġu an yazdıklarım da beĢ yüz sayfayı aĢtı.
Kendimi övmek için söylemiyorum ama Marks'ı aĢıyor. Fernand Braudel'in 'siyasi tekel' kavramından da
yararlandım. Bu kavram bana epey cesaret verdi. Benim asıl savunmam budur. Bir daha da savunma yazmayı
düĢünmüyorum. Gerek de yok, bunlar yeterlidir diyebilirim. Hatta bin yıl yeter. Herkes yararlanabilir, bütün ülkelere
uyarlanabilir. Al Hindistan'a uygula, al Afrika'ya uygula, al Irak'a, Filistin'e uygula. Ben ilk defa bu kadar derin
sonuçlara ulaĢtım, yoğunlaĢtım. Bunları bir daha aĢacağımı sanmıyorum. Bu savunmama iliĢkin eleĢtirileri de almak
istiyorum. Aydınların, birçok çevrenin, örneğin Frank Gunter'in fikirleri önemlidir, Wallerstein'ın görüĢlerini merak
ediyorum."
HALA GECELERĠ UYUYAMIYORUM
Sağlık sorunlarına da değinen Öcalan, "Sağlığım eskisi gibidir, boğazımdaki sorun devam ediyor. Ondan sesim kısık
geliyor. Bir de kimseyle konuĢmadığım için olabilir. Sol kulağımdaki çınlama da devam ediyor. Hatta geceleri baĢımı
sola koyduğumda uyuyamıyorum. Bazı ilaçlar kullanıyorum. Herhalde çok ciddi değildir, direniyorum" diye konuĢtu.
Öcalan, sözlerini "Son dönem hayatını kaybedenlerin, trafik kazası geçiren Kürt siyasetçilerin ailelerine baĢsağlığı
diliyorum. Yine Raziye Zoğurlu için, ki o aile çok bedel verdi, emekleri çoktur tekrar hepsine baĢsağlığı diliyorum.
Cezaevindeki arkadaĢlara, Avrupa'dakilere, halka selamlarımı söylüyorum." diyerek bitirdi.
Savcı Öz benimle görüĢebilir
GörüĢme Notları:
Ergenekon iddianamesini hazırlayan Savcı Zekeriya Öz'e seslenen Öcalan, "Ergenekon savcısı isterse gelip
benimle görüĢebilir. Ben bu konudaki bilgilerimi ve görüĢlerimi savcıya söyleyebilirim. PKK'ye mal edilmiĢ dünya
kadar Ģey var. Benim bu konuda görüĢlerim alınmalı" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre, görüĢmede yazdığı
savunmalara değinen Öcalan, "Savunmamın bir bölümünü bitirdim. Ġki bölümü daha var. Ortadoğu ve Kürdistan'la,
Kürt sorunuyla ilgili bölümler kaldı, onları da yazacağım.
Kürt sorunu, yıllardır çözülemeyen büyük bir mesele, bununla ilgili söyleyeceklerim var. Savunmamın temel konuları
bunlar olacaktır." dedi. Son günlerde Türkiye'nin gündemini iĢgal eden Ergenekon davası ve iddianamesine değinen
Öcalan, Ģunları söyledi: "Ergenekon iddianamesini henüz alamadım. Bana iliĢkin kısımlar var. Ġddianamede bana
iliĢkin kısımlara cevap veriyorum. Benim bu konudaki düĢüncelerim insanlara ulaĢmalı. Çünkü insanlar benim bu
konudaki düĢüncelerimi bilmiyor, beni tanımıyorlar. Burada önemli olan benim bu konudaki düĢüncelerimin,
görüĢlerimin bilinmesi ve farklı çevrelere ulaĢtırılmasıdır. Benim burada tarihi sorumluluğum var, bunları görerek
davranıyorum. Türkiye'deki Ergenekon, 1980'lerde NATO himayesine girerek NATO'yla bütünleĢti. Bütün bu
yaĢananlar NATO'nun denetiminde oldu. Ben bunların çoğunu buradaki görüĢmelerimde, hep belirttim. Ġtalya'daki
Gladio, tasfiye edildi. Benzer bir Ergenekon da Yunanistan'da var. Bunların iyi görülmesi ve iyi anlaĢılması
gerekiyor. Ben bu konuları savunmalarımda daha derinlikli açtım. Bu nedenle benim savunmalarım sadece Türkiye
için değil, Avrupa için de önemlidir."
ERGENEKON KARġITLIĞINI BĠZE ÇEVĠRECEKLER
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Ergenekon karĢıtlığını, bana ve PKK karĢıtlığına çevirmek istiyorlar. Ben bu konuda
savunma yapıyorum. Bu benim savunma hakkım. Daha önce Doğan GüreĢ'in zehirlenmesiyle ilgili olarak askeri
savcı gelip benimle görüĢmüĢtü, Ergenekon savcısı isterse gelip benimle görüĢebilir. Ben bu konudaki bilgilerimi ve
görüĢlerimi savcıya söyleyebilirim. PKK'ye mal edilmiĢ dünya kadar Ģey var. Benim bu konuda görüĢlerim
DERLEYEN : AZAD BADIKI
alınmalı. Daha baĢtan beri ta 1978, daha doğrusu 1976'dan beri PKK' ye müthiĢ sızmalar var. Benim üzerime
müthiĢ geldiler; ġahin Baliç, ġahin Dönmez gibiler var. Bu süreç onlar gibilerle baĢladı. Haki Karer'i katleden örgüt,
Antep'teki beĢ parçacılar vardı, Kawacılar vardı, Kukçular vardı. Beni imha etmek için onlarca giriĢimde bulundular
ama baĢaramadılar. Bugün de radyodan dinledim, Mehmet Eymür'ler beni imha edebilmek için tünel bile kazmaya
çalıĢmıĢlar."
ALMANYA BĠNLERCE KĠġĠYĠ KENDĠSĠNE BAĞLADI
Güngören'de meydana gelen patlamayı değerlendiren Öcalan, Ģu çarpıcı hususlara dikkat çekti: "ĠĢte görüyorsunuz,
Güngören'deki patlamayı. Bununla Kürt Türk çatıĢmasını derinleĢtirmek istiyorlar. Türk-Kürt çatıĢmasını
kıĢkırtıyorlar. Alman istihbaratı, bu eylemin PKK tarzı olmadığını, eylemin radikal dinci grupların veya derin devletin
iĢi olabileceğini söylüyor. Alman istihbaratı her Ģeyi bilir. Bu eylemi de kimin yaptığını, içyüzünü biliyorlar. Çünkü
kendine bağladıkları var, birçok kiĢiyi kendilerine bağladılar. Almanya bunların binlercesini himayelerine aldı,
kullandı, bugün baĢlarına bela olmuĢ durumdadır.
KÜRTLERĠ HALLAÇ PAMUĞUNA ÇEVĠRDĠLER
Suriye Devlet BaĢkanı BeĢar Esad'ın Türkiye'ye gelmesini de irdeleyen Öcalan, Ģu görüĢlerin altını çizdi: "ġimdi
BeĢar Esat oraya buraya gidip geliyor, görüĢmelerde bulunuyor. Amerika, Ortadoğu'da kovboy politikasını güdüyor.
Kürtleri Halaç pamuğuna çevirdiler. Kürtleri denetimleri altına almak için Yekiti-YNK ve KDP'yi kullandılar. Bunlara
güç verdiler ama beni kontrol altına alamayınca tasfiye etmeye çalıĢtılar. Türkiye'de de ġeyh Sait ailesinden bir
kesimi kullanıyorlar. Hak-Par'ı bu amaçla kurdular. Bucak Ailesi biliniyor. Bana bu konuda kitap yaz deseler elli ciltlik
kitap yazarım. Bu aileyi ikiye böldüler. Bir kısmı Almanya'da Alman istihbaratına sığınmıĢ. ĠĢte Sertaç Bucak
biliniyor. Benim açımdan durumu netleĢmiĢ biri. Öbür tarafta bir kısmı da Türkiye'de kalıp devlete sığındılar, Sedat
Bucak'a bağlandılar. Sedat Bucak, Susurluk olayına karıĢtı, öldürülmek istendi. Sedat Bucak'a bağlı binlerce korucu
var. Bunlar oturmuĢ sadece para yiyorlar. Sedat Bucak'ın kendisi bile devlet nezdinde suçlu. Türkiye'de yüz bin
civarında korucu var, bunların Türkiye'ye maliyeti bellidir."
NAMUS KAVRAMI ÜZERĠNDE DURUYORUM
Savunmalarında namus olgusu üzerinde durduğunu ifade eden Öcalan, namusla ilgili Ģu değerlendirmelerde
bulundu: "Ben son bir haftadır, namus kavramına yoğunlaĢıyorum. Nasıl bir namus? Bu önemli bir soru. Ben
Kürtlerin namus kavramının ne demek olduğunu iyi biliyorum. Namusları için adam öldürüyorlar, namus için cinayet
iĢliyorlar! Bu cinayetleri din adına, töre adına yapıyorlar! Namusları için yapamayacakları bir Ģey olmadığını
söylüyorlar! Hatırlıyorum, köyde Ġmam Ali vardı, bir gün ben ona, 'ben bu kadına bakarsam din ne der?' diye
sordum, o da 'bakabilirsin!', dedi. Hiç unutmam, annemle küçükken namus üzerine konuĢmuĢtuk. Ben bu
konuĢmayı hiç unutmam. Ta o zamandandır ben namus kavramı üzerine yoğunlaĢıyorum. Nasıl bir namus
kavramına cevap arıyorum. Ben bu konuları savunmalarımda da daha derin açtım. Kadın sorununu daha önce de
yazmıĢtım, kadını kavramaya anlamaya çalıĢan biriyim. Kadınlar da bunu çok yoğun tartıĢmalı. Nasıl bir namus,
nasıl bir kadın? Sorularına cevap aramalı. Kürtlerin namustan ne anladığını ben çok iyi biliyorum. Kürtlerin namus
durumu ortadadır. Kürtler üzerinde birçok oyunlar oynanıyor. Bunları iyi görmek gerekiyor. Doğru ve gerçek namus
anlayıĢı, özgürlük için mücadeleden geçer. Bu konuda üç beĢ kiĢi doğru bir özgürlük anlayıĢıyla mücadele etse
onlarca kadını arkasından götürecektir. Mücadeleleri güçlenecektir. Ama ben zannetmiyorum DTP içerisinde bile bu
düzeye ulaĢan kadın olsun."
ÖZGÜRLEġMEK ĠÇĠN FELSEFEYĠ BĠLMEK GEREKĠR
"ÖzgürleĢmek için felsefeyi bilmek gerekiyor, tarihi bilmek gerekiyor." diyen Öcalan, "BeĢ bin yıldır kadınların tarihen
üzeri silinmiĢtir. Gerçek manada siyaset veya hukukçuluk yapmak için de tarihi ve felsefeyi bilmek gerekiyor.
demokratik duruĢu göstermek lazım. Bu konuda DTP içerisinde de, hukuk içerisinde de önemli olan demokratik
duruĢu göstermektir. Bu konuda demokratik duruĢunu göstermeli, demokratik eylemliliklerini geliĢtirmeli. Sorunları
aĢmak kolay değil. Ben hep söylüyorum kendini yakmak, bu sorunları aĢıp, özgürleĢmekten daha kolaydır. Ben bu
konuda onlarca kitap yazdım. Kadınları anlamaya, kavramaya çalıĢtım. Bu konuda ısrarlıyım, iddialıyım. Ben
erkekler için de söylüyorum, namuslu erkek, birazcık namusu ve onuru varsa kadını anlamaya, dinlemeye çalıĢırlar.
Hiçbir Ģey yapamıyorsan sadece dinle, dinlemek de önemlidir, bu kadın ne diyor, benden ne istiyor, anlamaya çalıĢ.
PKK içerisinden de kaçıp gidenler oldu. Onlarca yıl mücadele ediyorlar, sonra canları sıkılıyor, paralı birine kaçıp
gidiyorlar. "AĢk" adına yapıyorlar. Ben kaç zamandır aĢka cevap arıyorum. Vardığım sonuç Ģudur; aĢk eĢittir ihanet.
AĢk yaĢadıklarını zannediyorlar ama yaĢadıkları Ģey aĢk değil. AĢk yaĢadık diye kendilerini kandırıyorlar. Gerçek
aĢkı yaĢamak o kadar kolay değil. Kendime güveniyorum. Benim özgürlük iddiam, aĢk iddiam büyük. Ben gerçek
aĢkı yaĢayabileceğime inanıyorum. Bu konuda yetenekliyim. Kadınlara "Siz de kendinize güveniyor musunuz, bu
konuda iddialı mısınız, benim aĢk anlayıĢımı kaldırabilecek misiniz?" diyordum. Ama görüyorum ki, bu konuda
yeterli değiller. Bu konuda iddialı olmadıkları için de kaçıp gidiyorlar. ĠĢte onlarca yıl mücadele ediyorlar sonra
sıkılınca paralı birini bulup peĢinden gidiyorlar. Ben bunların arkalarından sadece gülüyorum, çünkü kendilerine
yapıyorlar, kendi özgürlük iddialarından vazgeçiyorlar." Ģeklinde konuĢtu.
CĠNSĠYETÇĠLĠK ĠKTĠDARCILIKTIR
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Öcalan, erkek-kadın olgusu konusunda ise Ģu ifadelerin altını çizdi: "Erkek, fiziki olarak kadından güçlü olabilir ama
kadın kendi meĢru savunmasını güçlendirmeli. Ben silah alıp sizi koruyamam ki, her zaman yanınızda olamam.
MeĢru savunma sadece kadın için değil herkes için geçerli. Ben meĢru savunmayı da savunmalarımda açtım.
Kadınlar kendi savunmalarını yapsınlar. Artık sokakta bile yürüyemiyorlar. Erkek, isterse bir günde kadının haĢatını
çıkartabilir. Bunları görüp özgürlük mücadelelerini derinleĢtirmeliler. Cezaevlerinden kadınların çok yoğun
mektupları geliyor. DerinleĢme düzeyleri, yoğunlaĢmaları iyi ama önemli olan bu düĢündüklerini kendi yaĢamlarında
hayata geçirebilmeleridir. Bu söylediklerini hayata geçirdikleri oranda özgürlük mücadelesi yolunda
ilerleyebileceklerdir. Savunmalarımda cinsiyetçilik, milliyetçilik, dincilik ve bilimciliği bir tehlike olarak ifade etmiĢtim.
Cinsiyetçilik, iktidarcılıktır. Cins temelli her Ģey iktidardır. Cins kavramının olduğu her yerde iktidar vardır. Cinslerin
biyolojik olduğunu söylüyorlar, hayır. Cinsiyet, öğretilen bir Ģeydir. Ben bunu savunmalarımda geniĢçe açıkladım.
Ben savunmalarımda milliyetçilik, dincilik ve bilimciliği(pozitivizm) de değerlendiriyorum. Bunlar tehlikeli anlayıĢlardır.
Bunlardan uzak durmak gerekiyor. Laisizm, dincilik, milliyetçilik, bilimcilik (pozitivizm) siyasal iktidardır. Türkiye'de
hiçbir Ģey ifade etmiyor, içi boĢtur."
ERDOĞAN BENĠMLE GÖRÜġSÜN
BaĢbakan Erdoğan'a seslenen Öcalan, "Ben buradan Erdoğan'a sesleniyorum. GeçmiĢte Sayın Özal benimle
görüĢme giriĢimlerinde bulundu. Yine Erbakan benimle görüĢme giriĢimlerinde bulundu. Hatta ordu içinde bazı
kesimler benimle çözüm konusunda görüĢmeye çalıĢtılar. Ben Suriye'deyken Hafız Esat üzerinden çözüm giriĢimleri
oluyordu. Erdoğan isterse çözüm giriĢimleri yapabilir. Bu çatıĢmalar, çözümsüz durum, nereye kadar devam
edecektir!" diye konuĢtu.
TARĠH VE KÜLTÜR AKADEMELERĠ ÖNERMĠġTĠM
Aksiyon dergisinde kendisinin Demokratik Cumhuriyet tezi ile ilgili çıkan habere de değinen Öcalan, Ģu Ģekilde
konuĢtu. "Aksiyon Dergisi'ni okudum. Bu dergide bana iliĢkin haberde Demokratik Cumhuriyet Partisi'ni benim
dayattığımı söylüyorlar, bu doğru değildir. Evet, ben Demokratik Cumhuriyet dedim ama benim söylediğim
demokratik cumhuriyet, onların yazdığı manadaki demokratik cumhuriyet değildir. Benim demokratik cumhuriyet
dememdeki sebep, cumhuriyetin demokratikleĢerek çözümün geliĢmesine katkı sunmasını sağlamaktır. Türkiye için
görüĢlerimi yineliyorum. Daha önce Çatı Partisi demiĢtim. Bu konuda aydın, yazarlar ve demokrat çevreler
sorumluluk almalıdır. Ben öyle kimlik ayrımı da yapmıyorum, kendisini bu alan içinde ifade etmek isteyenler yer
alabilir. Önemli olan demokratik duruĢun geliĢmesidir. Brüksel, Belçika da Demokratik Uluslar Konfederasyonu'nu
önermiĢtim. Demokratik Siyaset ve Kültür Akademisini de önermiĢtim. Bu tür çalıĢmalar demokratik duruĢun
geliĢmesi için önemlidir. Bu konfederasyon, Ġstanbul'da da olabilir veya hem Ġstanbul hem Brüksel'de olabilir. Bu
konfederasyonlar, içlerini doldurabilirler. Bu konuda savunmalarımdan herkes faydalanabilir, devlet de
faydalanabilir, Avrupa'da faydalanabilir. Ġran, Irak, Suriye'de demokratik mücadeleler geliĢtirilebilinir."
Öcalan, sözlerini "Onlarca arkadaĢın mektuplarını aldım. Hepsine selamlarımı iletiyorum. Cezaevlerindekilere
selamlarımı iletiyorum. Onların mücadelelerini anlıyorum, değer veriyorum. Benim için kendini yakmalar oldu, oluyor.
Benim bu konudaki görüĢlerim biliniyor. Özgürlük, özgür yaĢam için mücadele etmektir, kendini fiziki imha etmek
olmamalı." diyerek bitirdi.
Öcalan’dan açıklamalar
GörüĢme Notları:
Geçen hafta çarĢamba günü avukatlarıyla olağan haftalık görüĢmesi "hava muhalefeti" gerekçesiyle engellenen Kürt
Halk Önderi Abdullah Öcalan, geçen cuma günü görüĢmesini gerçekleĢtirebildi. Öcalan'ın görüĢmede önemli
mesajlar verdiği öğrenildi. Öcalan Genelkurmay'ın yeni komuta kademesinin geçen hafta peĢ peĢe yaptıkları
açıklamalarda dile getirdikleri ulus-devlet konusuna değindi.
Öcalan, Türkiye'deki Ġngiliz ve Yahudi sermayesine dikkat çekerek, Türk milliyetçiliğinin bunlar tarafından
geliĢtirildiğine iĢaret etti. Bu güçlerin kendisine de mesaj verdiğini söyleyen Öcalan, Ģunları söyledi: "Ġngiliz ve
Yahudi sermaye çevrelerinde özelikle Türkiye'de bu çevrelere bağlı olanlarda benden dolayı rahatsızlık var. Ben
DERLEYEN : AZAD BADIKI
çocuk değilim. Beni tehdit etmek istiyorlarsa edebilirler. Zaten beni buraya getiren de onlar. Bana mesaj vermeye
çalıĢıyorlar, elimizin altındasın, sana istediğimizi yapabiliriz, demek istiyorlar. Ben 15 yaĢındaki kız çocuğu değilim,
beni kandıramazlar, ben ölümden korkmuyorum. Ben gerçekleri ifade ediyorum, ifade etmeye de devam edeceğim.
Bu güçler tarafından hayata geçirilmeye çalıĢılan bir Türk milliyetçiliği var. Zaten Türk milliyetçiliğini yapanlar Türkler
değildir. Bunlar Ġngiliz ve Yahudi sermayesinin geliĢtirdiği bir milliyetçiliktir. Biliyorsunuz Türk milliyetçiliğinin ilk
öncüleri Yahudi'dir; Abraham Galandi ve Hermann Vambery'dir. Yine Türk milliyetçisi olan Ziya Gökalp Türk değildir,
Diyarbakırlı Zaza Kürtlerindendir. GeliĢtirilen bu milliyetçilik, Türk halkının çıkarlarına değildir. Bu milliyetçilik, bu
güçlerin çıkarları için kullanılmaktadır. Mümtazer Türköne de eski ülkücü, MHP‟li, bunu yazıyor bazen. Mahir
Kaynak, Ömer Lütfü Mete, Yalçın Küçük de bunları görüp bazı Ģeyleri ifade ediyor, ancak yeterli düzeyde değil.
Yalçın Küçük'ü tanıyorum, bir siyasetçi değil o, bu nedenle olayları anlamakta yeterli değil."
HALKLARIN KARDEġLĠĞĠNE ĠNANIYORUM
Halkların kardeĢliğine inandığını bir kez daha vurgulayan Öcalan, Ģöyle devam etti: "Ben bu coğrafyada yaĢayan
tüm halkların kardeĢliğine inanan biriyim. Ve bütün mücadelemi de bu halkların bu coğrafyada kardeĢçe ve barıĢ
içerisinde yaĢaması için verdim, vermeye devam edeceğim. Benim hayata geçirmeye çalıĢtığım 1920'lerin Kuva-i
Milliye ruhudur. Ve bu ruhun hayata geçirilmesi için tek yol, diyalogdur. Mustafa Kemal, bunu yapmaya çalıĢtı. O
dönem diyalog için imkânlar vardı ama bahsettiğim güçler bunun önüne geçtiler. Biliyorsunuz o dönem Koçgiri
Ġsyanı'nda diyalog yolu açılabilirdi. Ama bu güçler buna izin vermediler. PaĢalar açıklama yaptılar. Mustafa Kemal‟in
yarattığı ulus-devlet çizgisine bağlı kalacaklarını söylüyorlar. Ama Mustafa Kemal'in yarattığı Cumhuriyet çizgisiydi.
1920'lerdeki Kuva-i Milliye ruhuydu. Bunların Mustafa Kemal‟in çizgisiyle ilgisi yok, tamamıyla bahsettiğim Ġngiliz ve
Yahudi sermaye güçlerinin çizdiği yanlıĢ Türk milliyetçiliğidir."
SIRA ILIMLI ĠSLAM‟DA
Ġngiliz ve Yahudi sermayesinin devlet-millet anlayıĢıyla Türkiye'yi denetim altına almaya çalıĢtığını, bu olmayınca bu
kez ümmet-devlet anlayıĢına sarıldıklarını belirten Öcalan, Ģu hususlara dikkat çekti: "Bu çevreler, devlet-millet
anlayıĢını geliĢtirerek Türkiye'yi denetim altına almaya çalıĢtılar. Bahçeli, bu durumu fark etti. Kendini bundan
kurtarmaya çalıĢtı ancak çıkmasına izin vermediler. Bu güçler tarafından geliĢtirilen milliyetçilikle istenilen sonuç
elde edilemeyince, bu defa da devlet-millet anlayıĢından vazgeçerek ümmet-millet esasına dayalı ılımlı Ġslam
anlayıĢını geliĢtirdiler. Ilımlı Ġslam, gerçek Ġslamiyet‟le, gerçek Müslümanlıkla alakalı değildir. Bunun tam tersidir. Bu
projeyi bazı Ģehirler, bazı çevreler üzerinde yaptılar. Ġlk olarak Kayseri üzerinden bunu yapmaya baĢladılar, ismi
düzeyinde tartıĢmaya gerek yok. Kayseri grubu vasıtasıyla yürütmektedirler. Ilımlı Ġslamı AKP üzerinden
geliĢtirmeye çalıĢıyorlar, bunların gerçek Ġslamiyet'le de alakaları yoktur."
TÜRK-KÜRT ÇATIġMASI
Öcalan, aynı çevrelerin Türk-Kürt çatıĢması üzerinde Türkiye'yi denetim altında tutmak istediğine de iĢaret etti.
Öcalan, Ģunları söyledi: "Bu çevreler yine geliĢtirdikleri bu anlayıĢla Türk-Kürt çatıĢmasını derinleĢtirerek Türkiye'yi
denetim altında tutmaya çalıĢıyorlar. Aslında bu iĢ, 2000'lerde çözülecekti, ancak buna izin vermediler. 2000'lerde
çözümün geliĢmesi için diyalog yolunun açılabilmesi için bir zemin vardı. PKK demokratik barıĢ hattına çekilmiĢti.
Ancak PKK'nin demokratik barıĢ hattına çekilmesi bu çevrelerin çıkarlarına ters düĢüyordu. PKK'yi demokratik barıĢ
hattında tutmak istemeyen güçler vardı, bunlar kim, bunları iyi görmek gerekiyor. Devlet içerisinden de çözüm
yolunun geliĢmesini isteyenler vardı. Özal ve Erbakan bu konuda giriĢimlerde bulundular. Yine Ecevit de bu konuda
giriĢimlerde bulundu, ancak buna izin vermediler. Ecevit'i siyaseten ve bedenen felce uğratıp tasfiye ettiler. Erdoğan
da ilk iktidara geldiği zaman çözümün diyalogdan geçeceğini fark etti. Ancak bu güçler Erdoğan'a yüklenerek onu
denetim altına alarak bu diyalogun geliĢmesini engellediler, Kürt-Türk çatıĢmasını derinleĢtirmeye çalıĢtılar. Bu
güçler, devletleri kendilerine bağlama ve denetim altına almak için her yöntemi denerler. El Kaide. Yine Irak'ta
Saddam Hüseyin'i güçlendirerek Irak'a müdahale ettiler. Saddam'ın düĢtüğü durumu gördünüz. Bir paçavra gibi
kullanıp attılar, öldürdüler. Bunları iyi görmek ve iyi analiz etmek gerekiyor. Ben bunları görüp, bu değerlendirmeleri
yapıyorum, bunlar gerçekler. Ve ben gerçekleri söylemeye devam edeceğim."
BÜYÜKANIT‟IN AÇIKLAMALARI
Büyükanıt'ın "Türk-Kürt çatıĢmasına izin verilmemeli" Ģeklindeki açıklamasını hatırlatan Öcalan, "PaĢalar ulusdevletten yana olduklarını fakat bununla beraber bir Türk-Kürt çatıĢmasını istemediklerini söylüyorlar. Bu
açıklamaları kendi içinde çeliĢkili. Büyükanıt Türk-Kürt çatıĢmasını istemediğini söylüyor ama bu çatıĢmayı yaratan
ve derinleĢtiren de kendi tutumlarıdır. Ben bir halkı savunmak kitabımda ulus-devlet konusunu çok derinlemesine
açtım. Bundan yararlanılabilir" dedi.
KÜRTLERE ÇAĞRI
Öcalan, Kürtlere de çağrıda bulunarak, Ģunları söyledi: "Diyarbakır'da insanlar kalkıp açıklamalar yapabilmeliler. 'Biz
üniter-devlete saygılıyız ancak vatandaĢ olarak demokratik, kültürel ve sosyal haklarımız var, bunları hayata
geçireceğiz' demeliler. Devlet buna engel olabilir. Bunu kabul etmeyebilir. Ama Diyarbakırlılar, 'Biz vatandaĢız,
bunlar bizim haklarımız' diyerek mücadele etmeliler. Bu sadece Diyarbakır değil, tüm Ģehirler için de geçerlidir. Çatı
Partisi'ni önermemdeki neden de buydu. Demokratik güçler bir araya gelerek Cumhuriyetin temel ilkelerinin hayata
DERLEYEN : AZAD BADIKI
geçirilebilmesi için mücadele etmeli. Ortak bir program etrafında bir araya gelerek demokratik mücadeleyi
güçlendirmeliler. ĠĢte Fırat'ın Doğusu'ndaki Ergenekon'u açığa çıkarmak diyorlar gayet tabi, bu tür Ģeyler
geliĢtirilmeli. DTP kapatılabilir. Ama önemli olan demokratik siyasetin geliĢtirilmesidir. Bu temelde mücadelelerine
devam edebilmeleridir.
ERDOĞAN VE GÜL‟E SESLENDĠ
BaĢbakan Tayyip Erdoğan ve CumhurbaĢkanı Abdullah Gül'e bir kez daha seslenen Öcalan, Ģu uyarılarda bulundu:
"Sayın Erdoğan'a, Sayın Gül'e sesleniyorum; anlamlı bir barıĢın geliĢmesi için tek yol diyalogdur. ĠĢte çatıĢmalar,
onlarca asker-gerilla yaĢamını yitirmiĢ. Ben bunlara üzülüyorum. BarıĢın geliĢmesi için elimden geleni yaptım,
yapmaya da devam edeceğim. PKK içinde konumum nettir, ben PKK'ye pratik önderlik yapamam, gece bile zor
uyuyorum. BarıĢın geliĢmesi için diyalog yolu açılmalı. Bu yol açılmazsa Türkiye, çok derin bir Türk-Kürt çatıĢması
içine girer ve daha fazla dıĢ güçlere bağımlı hale gelir. Bu nedenle geliĢecek olan çatıĢmalardan ben sorumlu
değilim. Bunun sorumlusu devlettir. PKK, kendi kararlarını kendisi alır ve hayata geçirir ve kararlarının sorumluluğu
da PKK'ye aittir."
BARZANĠ TÜRKĠYE‟YE GELDĠ
Bu arada Öcalan, Güney Kürdistan'da Kürtler ile Irak merkezi hükümeti arasında yaĢanan gerginliğe de değindi.
Öcalan, "Güney'de Sunni ittifak geliĢiyor, ancak bunların gücü Kürtlere yetmez. Kürtler kazanımlarını geri
bırakmayacaktır. Bu iĢ, Türkiye, Suriye, Suudi Arabistan'la ittifak edilerek çözülemez" dedi. Öcalan, 11 Ağustos'tan
sonra Güney Kürdistan'dan çıkan ve nereye gittiği konusunda bilgi elde edilemeyen Barzani'nin Türkiye'ye geldiğini
söyledi: "Barzani 11 Ağustos'tan beri yok diyorlar, Türkiye'ye gelmiĢtir, Türkiye'dedir o."
Sağlık sorunlarına iliĢkin ise Öcalan, Ģunları belirtti: "Sağlık sorunlarım devam ediyor boğazımdaki akıntıdan
kaynaklı biraz ses kısıklığı ve idrar yolları ile ilgili sorunlarım var, halkımıza, cezaevlerindekilere selamlar."
ÖCALAN'DAN ÇARPICI ERGENEKON AÇIKLAMASI
Öcalan'ın avukatlarıyla yaptığı görüĢmede Ergenekon konusunda yine çarpıcı açıklamalarda bulunduğu kaydedildi.
Öcalan'ın Ģu hususlara dikkat çektiği belirtildi:
"Ergenekon, NATO‟nun Gladio'su tarzı bir örgütlenmedir. Bu örgüt, 1950'lerde kuruldu. Bunlar NATO'nun gizli
ordularıdır. Bunlar 1970'lerden itibaren PKK'ye hâkim olmaya çalıĢtılar. Gazetelerde geçiyordu, Pilot Necati'den
bahsediyor. Emekli bir pilotmuĢ, Necati Kaya, Ağrılı. Pilot Necati'nin MĠT ile iliĢkisi olduğu ve MĠT'in onun üzerinden
PKK'yi denetim altına almaya çalıĢtığı söyleniyor. O dönem MĠT, PKK'yi denetim altına alabilmek için PKK'nin
içerisine bazı kiĢiler gönderiyordu, Pilot Necati, Kesire gibi.
BENĠ DENETĠME ALAMADILAR
Önceleri MĠT, beni ve PKK‟yi denetimleri altına almaya çalıĢtı. Daha sonra bu iĢi JĠTEM'e devrettiler. JĠTEM de bunu
Ergenekon'a havale etti. Bunlar PKK'nin içerisine adamlarını sızdırıyorlardı. Ben bunları fark ediyordum. Kendi
etrafımda güvenliğimi artırarak bunların ne yapacaklarını gözlemliyordum. Biliniyor, Suriye'de daha sonra bir
patlama meydana gelmiĢti. Onlarca insan yaĢamını yitirdi. Bu patlama da bu güçlerin iĢiydi. Ama benim Ġmralı'ya
getirilmemle, bunların iĢi bitti, CIA ve MOSSAD Ġmralı sistemine hâkim oldu ama beni denetimleri altına almayı
baĢaramadılar.
DÖRTLÜ ÇETE DEMĠġTĠM
1977'de Haki Karer arkadaĢı Ģehit eden Alaattin Kaplan isimli bir adam vardı. BeĢ Parçacılar örgütündendi. Biz bu
adamı 1975'lerden itibaren tanıyorduk. Daha o zamanlarda ne olduğunu biliyorduk. Bunun dıĢında o dönem PKK'ye
karĢı mücadele yürüten bazı örgütler vardı. Bu örgütler üzerinden PKK'ye hâkim olmaya çalıĢıyorlardı. Daha sonra
da bu tür giriĢimler devam etti. Ben daha önceleri de Dörtlü Çete tanımı yapmıĢtım. Metin yani ġahin Baliç onlar
vardı. Selim Çürükkaya, Sait Çürükkaya, ġemdin Sakık, onlar vardı. Bunların durumlarının iyi analiz edilmesi
gerekir. Selim Çürükkaya Ģimdi Almanya'da, Almanya'nın denetiminde.
BÜYÜKANIT‟A SUĠKAST
Tuncay Güney, Kırıkkale patlamasıyla ilgili olarak, 'Veli Küçük yaptı' diyor. Ama bu eylem Sait Çürükkaya tarafında
yapılmıĢtı. Ġlginçtir Tuncay Güney, Veli Küçük yaptı diyor. Doğruluk payı var. Bunun yanında Diyarbakır'da
Büyükanıt'a yönelik bir suikast vardı. Çok iyi hatırlıyorum, Mustafa Marangoz'un kardeĢiydi. Ġki kardeĢi Ģehit
düĢmüĢtü. Sait Çürükkaya bunu kullanarak eylem yaptırmaya çalıĢmıĢtı. Eylem baĢarılı olmadı, bu kiĢi yakalandı.
Yine bunun yanında ġemdin Sakık'a bu güçler tarafından yaptırılan bir çok eylem var. Bu eylemlerle ġemdin Sakık,
PKK içerisinde popüler ve güçlü bir konuma getirilmek amaçlandı. Biliniyor bana yönelik yapılan suikastlar var ama
baĢarılı olamadılar. Bunları iyi görmek gerekiyor. Bu kadar kiĢi PKK içine sızmayı baĢarmıĢtı. Bana yönelik
giriĢimlerde bulundular, ama ben hala yaĢıyorum. Acaba neden? Bunu araĢtırmak gerekiyor, tarihçiler bunu iyi
araĢtırmalı.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
AMAÇ PKK‟YĠ DENETĠME ALMAK
Bütün bunlarla hedeflenen bu kiĢileri güçlendirerek PKK içerisinde önemli konumlara getirmek, bunları yedek güç
durumuna getirmek, yani ikinci adam yaratmak ve onları PKK içinde etkin hale getirerek PKK'yi denetim altına
alarak, beni etkisizleĢtirerek tasfiye etmekti. Böylelikle bu güçler, denetimleri altına aldıkları PKK ile Kürt-Türk
çatıĢmasını derinleĢtirerek, asıl hedefleri olan devlete hâkim olmayı amaçlıyorlardı.
ROMA SÜRECĠNDE YAġANANLAR
Aynı Ģekilde uluslar arası alanda da PKK'ye hâkim olmak çabaları vardı. Avrupa'dayken o dönem Avrupa sorumlusu
olan birisi vardı, Roma'da yanımdaydı. Bize saygı göstermiyordu, saygısı kalmamıĢtı. Çünkü Amerika, Avrupa'daki
bazı ülkelerle iliĢki halindeydi. Sırtını buraya dayamıĢtı, bunlara güveniyordu. Yine Rusya'da olan Mahir Welat o da
aynı Ģekildeydi. Ben bunları görüyordum. Müdahale etmedim. Müdahale etmememin sebebi de durum kritikti, ortalık
daha da kızıĢmasın, daha da gerginleĢmesin diyedir. Ben bunlara karĢı öfkeliydim de. Bingöllü Tayhan Özgür vardı,
o da bunları görmüĢtü, tepkisini eylemiyle dile getirdi.
KADROLARI DENETĠME ALIYORLAR
Bu dıĢ güçler PKK'nin kadrolarını erkekleri kadınla, kadınları erkekle, parayla kandırarak denetim altına aldılar.
PKK‟den onlarca kadro kaçarak Almanya, Amerika, KDP, YNK'ye sığındı. Kontrol altındaki PKK de budur aslında.
Ben özelikle vurguluyorum duygularınızı denetim altına almalısınız. Duygularınızı denetim altına almazsanız,
özgürleĢemezsiniz. Bu konuda dikkatli olmalılar, duygularının ve cinsel güdülerin kontrolü altına girmemeliler.
HERKESĠN PKK HESABI VAR
Herkes PKK'ye hâkim olmaya çalıĢıyor. KDP, YNK, Amerika, Avrupa, Ģu ülke, bu ülke PKK'yi kendi kontrolüne
almaya çalıĢıyor. Almanya ve Avrupa'nın bazı ülkeleri kendilerine sığınan PKK'lileri bana karĢı kullandılar. ĠĢte Selim
Çürükkaya'yı bana karĢı kullandılar. Para vererek kitap yazdırdılar. Yine ġemdin Sakık'a para verdiler kitap
yazdırdılar. Bunların hepsi NATO'nun gizli orduları. Melik Fırat onlar, Hak-Par, Sertaç Bucak var. Bunların hepsi bu
güçlere bağlı olarak çalıĢıyorlar. Küresel sermayeye bağlı olarak makro krediler, mikro krediler verenler var. Bunlarla
Kürtleri kendilerine bağlamaya çalıĢıyorlar. ĠĢte Diyarbakır'da Ticaret Odası, makro-mikro kredilerle iĢi götürüyorlar.
Bu dürüst değiller barıĢın geliĢmesi için mücadele etmiyorlar, halkı makro-mikro kredilerle kandırmaya çalıĢıyorlar.
Bu güçlerin hedefleri bunlar üzerinden Kürtleri denetim altına almak, kendi çıkarları için kullanmaktır.
DEVLET ĠÇERĠDE YANĠ!
Hizbullah-Ergenekon iliĢkisi açıklanmalı. Ergenekon Hizbullah'ı kullanarak on bin faili meçhul cinayet iĢlettirdi.
Bunun yanında Ergenekon kapsamında tutuklanan generaller var. ĠĢte ġener Eruygur, HurĢit Tolon gibi generaller.
Burada beni karĢılayan bir Albay vardı, basına da yansıdı. Benimle çözüm geliĢtirmek için devlet adına konuĢtuğunu
söylüyordu. Hatta Ecevit adına konuĢtuğunu da söyledi. Ama devlet adına konuĢtuğunu söyleyen, kendini devlet
olarak tanıtan bu kiĢiler Ģimdi cezaevinde. Devlet içeride yani! Devleti içeri atan devlet kim? ġu an içeride olanlar
deĢifre olanlardır. Devlet iĢleri bitenleri tasfiye etti. Aslında yeni bir yapılanma içindedirler.
Ergenekoncular fazla içerde kalmaz
GörüĢme Notları:
Ergenekon'a yapılan müdahalenin bir demokrasi hamlesi olmadığını vurgulayan Öcalan, "Ergenekoncularla
Hükümetin uzlaĢabileceğine dair emareler var, ancak henüz netleĢmiĢ değil. Kısa bir süre sonra bunlar açığa çıkar.
Ergenekoncuların çok fazla içeride kalacaklarını zannetmiyorum" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre, sağlık sorunlarına değinen
Öcalan, "Geçen hafta idrar yoluyla ilgili sıkıntılarım olmuĢtu. Bu konuyla ilgili doktor geldi, kan ve idrar örneklerini
aldılar. Henüz sonucu tarafıma iletilmiĢ değil, sanırım bir iki gün içinde gelir. Daha önceki uykusuzluk hali bundan
DERLEYEN : AZAD BADIKI
kaynaklanıyor olabilir. Zaten yaĢımız da ilerlemiĢ. Doktorlar, yaĢa bağlı olarak, bu tür sorunların yaĢanabileceğini
söyledi. Sanırım prostat baĢlangıcı olabilir." dedi.
Milliyetçilik konusunu değerlendiren Öcalan, Ģu görüĢleri dile getirdi: "Tarih Nedir kitabında çok önemli bir cümle var,
'Milliyetçilik yapanlar, iktidarın kendilerine tanrı tarafından verildiğini düĢünürler' Ģeklinde olması lazım, önemli bir
cümledir. Kerkük sorunu çok önemli bir konu. Kerkük'le ilgili görüĢlerimi daha önce söylemiĢtim, Diyala'da da belli
peĢmerge gücü var. Görünen o ki, Irak'ta artık tek devlet olmayacak, üç ulus-devlet olacak. Bunun önü alınamaz
artık. Bugünlerde Abhazya, Osetya devletlerinden-bağımsızlığından bahsediliyor. Bunlar çözüm değildir. ABD
oyunlarıyla bu hale gelindi. Rusya da ABD'den farklı değildir. Ulus-devlet çözüm değildir. Yine Kıbrıs'ta iki devlet iki
devlet diye tutturuluyor. Kosova'da aynı Ģekilde ulus-devletten bahsediliyor. Bunların hiç biri çözüm değil. Ġki yüz
ulus-devlet varsa iki yüz milliyetçilik vardır. Kürdistan ulus-devleti de çözüm değildir. Çözümün ne olduğunu
savunmalarımda belirttim."
ERGENEKON BĠZE SIZMAK ĠSTEDĠ
Türkiye'nin gündemini meĢgul eden Ergenekon konusuna bu hafta da değinen Öcalan, Ģu vurguları yaptı:
"Ergenekon'a iliĢkin daha önce de belirtmiĢtim. Gazetelerden anladığım kadarıyla Savcı, cesurca birçok konuya
değinmiĢ. Ancak önce Ģunu belirtmek istiyorum. Bana gelen gazetelerde özellikle son Yeni ġafak gazetesinde bu
konuyla ilgili yazı ve yorumlar kesilmiĢti. DiĢe dokunur bir Ģey bırakılmamıĢtı. Yine de kısaca değineceğim.
Türkiye'nin Ergenekon'la geçmiĢi 1946'da geliĢen ABD iliĢkilerine kadar dayanıyor. Ergenekon'la '80 öncesinde Türk
Solu'nu önce çatıĢtırdılar sonra da bitirdiler. Bunda Ergenekon'un rolü büyüktür. ġimdi birçok iliĢki daha iyi
anlaĢılıyor. Bunlar o dönemde Kürt Hareketi'yle de ilgilendiler. Bu Ergenekon'un PKK ile iliĢkisi olduğu söyleniyor.
PKK'ye sızan ajanlar üzerinden iliĢki kurarak PKK'yi denetime almak istemiĢlerdir. Veli Küçük, bu kiĢileri kastederek,
'örgüte hâkim olduğu ve kendi denetimlerinde olduğu' yönünde beyanlarda bulunmuĢtur. Bunlardan önce MĠT eliyle
harekete sızıp denetim altına almak istediler, Pilot Necati, Kesire gibi. Pilot Necati öldü mü yaĢadı mı, uçak
kazasında öldüğünü duymuĢtum. Kesire MĠT'ten mi tam bilemiyorum ama babası Ali Yıldırım onlarla bağlantılı.
Kesire daha sonra biriyle anlaĢıp gitti, bize karĢı hareket etti. Yine o dönemde Av. Hüseyin Yıldırım geldi, konuĢtu,
bir Ģeyler geveledi. Bunlar adına hareket ediyordu. Örgütü ele geçirmek için akla hayale sığmayacak yol ve
yöntemler denediler. Hatta kadınları erkeklerle, erkekleri de kadınlarla düĢürmeye çalıĢtılar, bunda bir miktar da
baĢarılı oldular. Esas hedefleri örgütü tam anlamıyla ele geçirmekti. O dönem PKK'ye karĢı mücadele yürüten bazı
örgütler vardı. ĠĢte KUK, KAWA, STERKA SOR gibi örgütler vardı. Bu örgütler üzerinden PKK'ye hâkim olmaya
çalıĢıyorlardı. Haki Karer'i Alaattin Kapan eliyle Ģehit ettiler. Bu olaydan sonra bu adamı takip ettirdim. Onlarla
bağlantılı çalıĢtığı sonucuna vardım."
BĠNLERCE DÜRÜST ĠNSAN ÖLDÜRÜLDÜ
Öcalan Ģöyle devam etti: "Planlarının baĢında, beni tasfiye etmek geliyordu. Ancak Suriye güvenlik sisteminin
olmasının yanında benim çok dikkatli ve disiplinli hareket etmem de bu durumu engellemiĢtir. Beni öldürseler bile
örgüte tam hâkim olamayacaklarını anladıkları için beni etkisizleĢtirip etrafımdaki bana bağlı dürüst kadroları
tasfiyeye yöneldiler. Tuncay Güney, bir itirafçının ifadesine dayanarak 'biz o dönemde Öcalan'ı öldürebilirdik ancak
örgüte tam anlamıyla hâkim olamayacağımız için bunu yapmadık' demiĢ. Bu doğru olabilir. Benim çevremdeki çok
değerli kadroları infaz ettiler.
Daha sonra '90'ların baĢında planlamadığım, benim aklıma gelmeyecek, talimatım dıĢında ve bizi çok zor durumda
bırakmak için bu kamuoyuna yansıyan çoluk çocuk, kadın-yaĢlıların öldürüldüğü bir dizi eylemlere giriĢtiler. Bu
eylemlerin amacı bizi halkın gözünden düĢürmekti. Önceleri bize yakın Ģimdi bize düĢman olan Hakkârili bir aĢiret
vardı, bunların en değerli oğlunu çağırtıp öldürüyorlar. AĢiret bize cephe aldı. Bununla beraber korkunç vahĢi birçok
cinayetler iĢlediler. Yine bunların uzantıları de benzer Ģeyler yaptılar. Bunlar 'gördüğünüzü vurun' talimatı almıĢlardı.
Sonrasında Hizbullah eliyle bu cinayetleri devam ettirdiler. Hatta bu örgüt mensupları kendi içlerinde bile birbirlerini
öldürdüler. Tabi Adıyaman'daki Menzil ordan geçti zaten. Binlerce dürüst insan öldürüldü. Musa Anter, Vedat Aydın,
Behçet Cantürk cinayetleri bunların eliyle yaptırılmıĢtır. Bunlar sınırsız yetkilerle donatılmıĢtı. ġemdin, Sait
Çürükkayaların etkin olduğu dönemde Bingöl, MuĢ, Diyarbakır üçgeninde birçok cinayetler iĢlendi. Diyarbakır'da
birçok hain ve iĢbirlikçi bulmak da mümkündür. Almanya 15 Ağustos atılımından sonra örgüte yönelik politikalar
geliĢtirmeye baĢladı. Amacı örgütü kendi denetimi altına almaya çalıĢmaktı. Yine Katılım partisi, Hak par gibi partiler
Avrupa'da karar verilip oluĢturulan partilerdir. Yerimize doğacak boĢlukta kullanılmak üzere hazır edilmiĢlerdir. Hak
par Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmadı, bu da manidardır."
KONTROL CIA'YA GEÇTĠ
Öcalan, Ergenekon değerlendirmesini Ģöyle sürdürdü: "Barzani ve Talabani'nin de benzer Ģekilde örgütü denetimine
alma giriĢimleri olmuĢtur. Her fırsattan istifade etmeye çalıĢmıĢlardır. Barzani'nin bunlarla 1946'ya kadar giden
iliĢkileri var. Talabani daha sonradır, 1970'lerden sonra etkili olmaya baĢlamıĢtır. Sami Abdurrahman vardı. Talabani
öyle söylendiği gibi büyük bir politikacı değildir. PKK'nin 20-30 yıllık mücadelesinin ortaya çıkardığı değerler
üzerinden kendilerine çıkar sağlıyorlar. Bizden sonrası için Barzani ve Talabani hazırlanmıĢtı. Hareketi denetime
alma önce MĠT eliyle yürütüldü, MĠT baĢarılı olamadı daha sonra JĠTEM'i devreye soktular. Kendi iç çatıĢmalarından
dolayı Ersever'i öldürdüler. EĢref Bitlis cinayeti de bununla bağlantılıdır. JĠTEM'den sonra Ergenekon'u devreye
soktular. Bunlar baĢarılı olamayınca, daha sonra CĠA ve MOSSAD devreye girerek Ġmralı'ya getirildim. '99'ların sonu
DERLEYEN : AZAD BADIKI
ve 2000'lerin baĢlarında benim Ġmralı'ya getirilmemle bunların iĢi bitti. Tuncay Güney, ifadelerinde; Veli Küçük'ün
ben Ġmralı'ya getirildiğimde üzüldüğünü belirtiyor. Çünkü kendisine artık ihtiyaç duyulmayacaktı, Ġmralı'yla birlikte
artık yetki ve karar CĠA-MOSSAD-MĠT'e geçmiĢti. ABD, komplo sürecinde Avrupa ve Yunanistan'ın yanında
Rusya'yı da satın almıĢtı. KarĢılığında da halen tartıĢılıyor Mavi Akım projesi, IMF kredileri verilmiĢti. ġu anki
Ergenekon tutukluları iĢi bitmiĢ, deĢifre olmuĢ olanlardır. Elbette devlet bu örgütün yerine yeni bir yapı
oluĢturacaktır. Bu nispeten hukuka bağlı bir yapı olacak. Çünkü Ergenekon'da sınırsız yetki ve hukuk tanımazlık
vardı. Tasfiye edilmeye çalıĢılan Veli Küçük'ün JĠTEM'idir, asıl Ergenekon duruyor, yeni bir yapılanma geliĢtiriliyor."
ERGENOKONCULAR ĠÇERDE FAZLA KALMAZ
Öcalan, Ergenekon değerlendirmesini Ģu çarpıcı sözlerle tamamladı: "Ancak Ģunu da belirtmek istiyorum;
Ergenekoncularla Hükümetin uzlaĢabileceğine dair emareler var, ancak henüz netleĢmiĢ değil. Kısa bir süre sonra
bunlar açığa çıkabilir. Çok fazla içeride kalacaklarını zannetmiyorum. Ergenekon'a yapılan müdahale bir demokrasi
hamlesi değildir. Yerine yeni bir yapı oluĢturularak sonlandırılacak bir süreçtir. Eğer bir demokrasi hamlesi olsaydı,
benim buradaki durumuma da yansıyacaktı. ġu anda benim buradaki durumumda bir değiĢiklik yoktur. Devletle
herhangi bir anlaĢma ya da uzlaĢmam yoktur. Herkes, halkımız bunu böyle bilsin. Herkes, demokratik mücadelesine
devam etmelidir. Bu konuda ben de üstüme düĢeni yaparım."
AKP'NĠN ĠRADESĠ YOK
Öcalan, AKP ile ilgili olarak da Ģu hususlara vurgu yaptı: "AKP, Ģu an iktidar değil, iradesi yok, isterlerse AKP'ye 24
saat içinde müdahale edebilirler. AKP, tüccar mantığıyla hareket etmeye devam ediyor. Deveyi hamuduyla yutmaya
çalıĢıyor. Süreci de yuvarlanarak götürmeye, göstermelik paketlerle ömrünü uzatmaya çalıĢıyor. Holdinglerin
baĢlarındaki kiĢiler özel olarak seçilmiĢ kiĢilerdir, aynı zamanda birbirleriyle irtibatlıdırlar ve tabana karĢı dini
kullanmaktadırlar. Cemaatler ve tarikatlar Ģeklinde örgütleniyorlar. Cemaat derken sadece dini cemaatleri
kastetmiyorum. Eski ülkü ocağı gibi yapılanmalar da söz konusu. Halkın da bütün bu olan bitenden ne yazık ki
haberi yok. Kürtleri sosyal yardım, mikro-makro kredilerlerle kandırarak denetiminde tutmaya çalıĢıyorlar. Kredi
almayın demiyorum ama halkın asgari temel haklarını, demokratik taleplerini göz ardı etmesinler. ABD, 1946 yılına
kadar laik-milliyetçiliği kullanarak denetimini sürdürdü. '46'dan sonra ise Ġslam milliyetçiliğini destekledi. YanlıĢ
anlaĢılmasın halkın geleneksel Ġslam anlayıĢına, inancına ve laikliğe saygılıyım ama laik-faĢizme ve siyasal Ġslam'a
karĢıyım, siyasal Ġslam faĢizmdir. YeĢil KuĢak ABD projesidir; Afganistan, El Kaide ve Ilımlı Ġslam ABD politikalarının
ürünüdür."
ÇATI ĠÇĠN ASGARĠ MÜġTEREKLERDE BĠRLEġĠLĠR
"Finans Kapital anlayıĢı, çok tehlikeli bir anlayıĢtır." diyen Öcalan, "Bu anlayıĢ yer, kurutur, tüketir, soyup, soğana
çevirir. Yer altı yer üstü kaynaklarını yok ettiler, doğayı tahrip ettiler, çevreyi yok ettiler, yerin altını üstüne getirdiler.
Bu anlayıĢa karĢı çıkmak elbette mümkün. Bu sömürü sistemi son altmıĢ yıldır hatta bin yıldır devam ediyor. Bu
anlayıĢın panzehiri savunmalarımda yer alıyor, savunmalarımda bu konudaki somut önerilerimi sunmuĢtum." dedi.
Çatı partisiyle ilgili olarak "Çatı partisinin olması önemlidir. Sol'la, demokratik çevrelerle bir araya gelinmesi Ģarttır.
Bütünlük kurulması gereklidir. Bunun için bir araya gelinmesi Ģarttır. Asgari müĢtereklerde birleĢilebilir. Sol ve
demokratik tüm güçlerin DTP ile bir araya gelip birlik kurması çok önemlidir, hayati değerdedir. Bu, Ģu aĢamada
Türklükten de Kürtlükten de önemlidir, ekmek su kadar önemlidir. Nasıl ki havasız susuz yaĢanmıyorsa, demokratik
birliksiz de yaĢanmaz." diyen Öcalan, "Benim Çatı Partisi ve birlik önerilerim ile diğer önerilerim Afrika ve Latin
Amerika ve dünyanın her yeri için de geçerlidir, uygulanabilir. Ben bütün kültürlere saygılıyım. Türk kültürüne de
Kürt kültürüne ve diğer tüm kültürlere saygılıyım. Bu kültürler demokratik ilkeler etrafında bir araya gelmelidir.
Diyarbakır'a çok önemli bir rol düĢüyor. Birliğini bütünlüğünü açıkça ortaya koymalıdır. Diyarbakır halkına bu
vesileyle selamlarımı iletiyorum." Ģeklinde konuĢtu.
AHMEDĠNEJAD ABD'YE HĠZMET EDĠYOR
Öcalan, sözlerin Ģöyle tamamladı: "Ġran'da idamla yargılanan arkadaĢları destekliyorum. Yanlarındayım. Ġdam olsa
bile bunu metanetle karĢılamalılar. Ġran da bu tür politikalarına devam ederse kendi sonunu hazırlayacak, sonunu
getirecek. Bu Ġran'ın sonu olur. Ahmedinejad, bu politikalarıyla Amerika'ya hizmet ediyor. O bölgede yaĢayan
halkımızın hayati tehlikesi olanlar Irak sınırına yakın Bradost bölgesine yerleĢebilirler. Bu durum Irak-ġengal'deki
Ezidiler için de geçerlidir. Bir bütün olarak yerlerini yurtlarını terk etsinler demiyorum, durumu kritik olanlar oraya
gidebilirler. Diğerleri de gerekli savunma tedbirlerini alıp, geliĢtirebilirler. Daha önce Ezidilerin bir katliamla
karĢılaĢabileceklerini belirtmiĢtim, bu tür durumlara karĢı tedbirli olmalıdırlar. Ben devlet yetkililerine sesleniyorum,
umarım aklı selim davranırlar, diyalog ve demokratik çözümü geliĢtirirler. Ben çözüm için elimden geleni yaptım
yapmaya çalıĢacağım. Ama ben buradayım bu nedenle hareket kabiliyetim kısıtlı, buna rağmen elimden geleni
yapmaya çalıĢıyorum."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Çözüm için DTP ile görüĢebilirler
GörüĢme Notları:
"Ermenistan sorununda muhatap bulmak için kırk takla atıyorlar. Neden bu sorunun çözümü için muhatap
almıyorsun" diye soran Öcalan, "Beni muhatap alsınlar demiyorum, bu halkın temsilcileri var. DTP ile görüĢebilirler"
dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla bir araya geldi. Edinilen bilgilere göre, sağlık sorunlarına değinen
Öcalan, "Sağlık durumuma iliĢkin Ģunları belirtebilirim. Yeni bir ilaç verdiler, onu kullanıyorum. Burnum biraz açılmıĢ,
daha rahat nefes alıyorum. Sağlığımla ilgili olarak geçen hafta Bursa'dan cezaevi kurulu üyeleri gelmiĢti. Onlara da
durumumu anlattım. Bu durumu Adalet Bakanlığı'na bildireceklerini söylediler." dedi. Kendisine yeni bir disiplin
soruĢturması açıldığını kaydeden Öcalan, "Bana yeni bir soruĢturma açıldı. Yeni bir hücre cezası yolda olabilir.
Ceza verebilirler. 28 Ağustos'taki konuĢmama dayanarak açmıĢlar. Talimat veriyorsun, halkı kıĢkırtıyorsun, halkı
ayaklanmaya teĢvik ediyorsun diyorlar. Hayır, ben talimat vermiyorum, halka demokratik tepkilerini kullanmalarını
söylüyorum. Beni cezayla tehdit ediyorlar. Ben çocuk değilim. Benim söylediklerim yasal Ģeylerdir. Ama bunlar için
soruĢturma açılıyor. Ben bunları PKK lideri olarak değil, her Ģeyden önce bilinçli, özgür bir yurttaĢ olarak
söylüyorum" diye konuĢtu.
HALKI TESLĠM ETMEMĠ ĠSTĠYORLAR
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Bölgedeki kültürel soykırıma karĢı, tehlikelere, olanlara karĢı halkı uyarıyorum,
görüĢlerimi dile getiriyorum. Bu halkı onlara teslim etmemi istiyorlar, hiçbir Ģey yapmadan. Onlar da halkı teslim
almak istiyorlar. Benim söylediklerim onların, halkı teslim almasının önüne geçiyor. Beni engel gördükleri için de
ceza vermeye, beni susturmaya çalıĢıyorlar. Hükümetin beni susturmasının nedeni budur. Ben nasıl bu halkı onlara
teslim ederim? Bana değerlerimizden vazgeçmeyi, haklarımızdan vazgeçmeyi dayatıyorlar. Hükümetin yeni
politikası var. Bu politikada belki direkt öldürme yok ama ölümden beter bir durum var. Halkı teslim alamayınca da
beni bu Ģekilde susturarak sonuç almak istiyorlar. Beni susturamazlar, bu mümkün değil. Ben özgür bir yurttaĢım.
Elli yıldır bu mücadeleyi veriyorum, böyle yaĢıyorum, kimse bana baĢka bir yaĢam dayatamaz, buna kimsenin gücü
yetmez. Ceza da verebilirler, öldürebilirler de, istediklerini yapsınlar."
KÜRTLER SENĠ SIRTINDA TAġIDI
"Hükümet bölgede dini duygular üzerinde politika yapıyor, dinden bahsediyor, onların söylediklerinin gerçek dinle
alakası yok. Ben burada kardeĢlerimle iki kelime Kürtçe konuĢamıyorum" diyen Öcalan, Ģunları söyledi: "Bunun
kardeĢlikle ne alakası var? Bir aile çocuklarına Kürtçe isim veremiyor, bunun kardeĢlikle ne alakası var? Herkesle
kardeĢ olmak istediklerini söylüyorlar, bir Ermenistan sorunu konusunda muhatap bulmak için kırk takla atıyorlar.
Ermenilerle dost olmak istediklerini söylüyorlar. Yunanistan, Kıbrıs Rum kesimi için de böyle. Herkese kardeĢlik elini
uzattıklarını söylüyorlar. Peki, bu halk bin yıldır seni sırtında taĢıyor. Ona neden kardeĢlik elini uzatmıyorsun?
Onunla neden kardeĢ olmuyorsun? Oysa Kürtler bin yıldır seni sırtında taĢıdı, senin için savaĢtılar, her Ģeyi yaptılar.
Sana emek veriyor, sana hizmet ediyor. KardeĢ olmak istiyorsan onun gereğini de yapman lazım. Kaldı ki bu halkın
çok ağır sosyal, ekonomik, kültürel sorunları var. Neden bu halk ile kardeĢ olmuyorsun? Bu halk bu kadar ağır yük
altında dahi seni sırtında taĢımıĢ, seninle kardeĢ olmak istemiĢ, ona neden kardeĢlik elini uzatmıyorsun? "Ama
bunların derdi bu değil, kardeĢlik değil. Ġktidarda daha fazla kalmak için askerle anlaĢtılar, sorunu askere havale
ettiler. Bunların derdi sorunu çözmek değil, günü kurtarmak, iktidarda kalmak, rantı paylaĢmaktır. ĠĢte deniz feneri
davası ortada. Bunlar çok çirkin Ģeyler."
HALKI ÇĠRKĠN POLĠTĠKALARA ALET ETMEM
Öcalan, sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Ben, kültürel soykırım kavramını kullanıyorum. Bu kavram BM yasalarına da
aykırı değil. Bölgede kültürel soykırım olduğunu söylüyorum. Bu halk, kendi çocuklarına kendi dilinde bir isim bile
veremiyor. BeĢ yaĢındayken anneme de söylemiĢtim. Çocuğuna Kürtçe ad bile veremiyorsun bu mudur namus?
Doğacak çocuğumu doğru dürüst, özgür yetiĢtiremeyeceksem, Kürtçe ad bile veremeyeceksem, ne yapacağım peki
bu çocuğu. Bu bir kültürel soykırımdır. Kürtlerin etrafı dört dörtlük sarılmıĢ. Bütün bu durumları kabul eden bir halk,
buna demokratik tepki vermeyen bir halk, gitsin kendini yaksın, gitsin kendini suya atsın. Ben, bu halkı, Hükümetin
politikalarına alet etmem. Eğer bu Talimatsa evet ben talimat veriyorum. Özgür birey olsunlar, özgür insan
DERLEYEN : AZAD BADIKI
olmalarını korusunlar. Özgür yaĢam felsefesini kabul etmeyen bir insan onursuzluğu tercih etmiĢ demektir."
BENĠM DEVLET KURMAKLA ĠġĠM YOK
"Benim devlet kurmakla iĢim yok. Ben özgür yaĢamı, özgürlüğü, özgür bireyi savunuyorum. Bana devleti verseler de
istemem. Hatta bana dünya imparatorluğunu verseler istemem, iĢim olmaz. Ben özgür yaĢamdan yanayım. Benim
Kürtlüğüm öyle ucuz Kürtlük değildir. Derindir. Benim amacım dogmatik Ortadoğu kültürüne demokrasiyi
yedirmektir. Benim devletle iĢim olmaz. Irak'ın durumu ortada, Rusya ve Osetya'nın durumu ortada. Afganistan ve
Pakistan'ın durumu da ortada. Her taraf kan derya içinde. Bunları Savunmamda çok geniĢ iĢledim, açımladım. Dört
yüz yıllık Avrupa ideolojisiyle bu iĢ olmaz, bu dinle de olmaz. Ben bunları aĢtım, Yüküm çok hafifledi. Kendimi
Ortadoğu dogmatik kültüründen de dört yüz yıllık Avrupa ideolojisinden de kurtardım. Ortadoğu konusuna da
yazacağım kitapta daha geniĢ değineceğim."
DTP ĠLE GÖRÜġEBĠLĠRLER
Öcalan, talepleri konusunda Ģu hususlara vurgu yaptı: "Biz cumhuriyetin ilkelerine bağlıyız, cumhuriyeti
reddetmiyoruz. Gelin bu cumhuriyeti demokratikleĢtirelim diyoruz. Cumhuriyetin demokratikleĢmeye ihtiyacı var.
Aksi halde devlet batar, iflas eder. Ben bütün bunları aynı zamanda soruĢturmaya karĢı bir cevap olarak
söylüyorum. Mazgaldan bakmayla beni susturamazlar. Bu, politika Hükümetin politikasıdır. Beni baskıyla Hükümet
politikasına çekmeye çalıĢıyorlar. Beni politikalarına alet edemezler. Bu mudur yurtseverlik, demokratlık? Neden bu
sorunun çözümü için muhatap almıyorsun. Beni muhatap alsınlar demiyorum, bu halkın temsilcileri var. DTP ile
görüĢebilirler. Ġki milyon oy almıĢ bir partinin temsilcisidir. Ben yıllardır bu sorunun demokratik çözümü için elimden
geleni yaptım, yapıyorum. Ben burada da, dıĢarıda iken de demokratik çözüm için elimden geleni yaptım, '93'ten
beri kardeĢlik elimi uzattım. Erbakan benden rica etmiĢti, Özal benden ricada bulunmuĢtu. Askerin de talebi oldu,
onlara da zamanında uygun cevaplar verdim. Kim kaybetti peki. Eğer ciddi değilseniz kaybedersiniz demiĢtim.
Sorunun çözümü için elimden geleni yaptım, PKK'yi demokratik çizgiye çektim. Cumhuriyetin demokratikleĢmesi için
çabaladım ama bunların hiç biri kabul görmediği gibi, tüm çabalarıma rağmen beni dikkate almadılar. Bu niçin böyle,
bunun cevabını da henüz bulmuĢ değilim." Öcalan, "Kürtleri kendi aralarında çatıĢtırmaya çalıĢacaklar. Kürtler bu
konuda dikkatli olmalıdırlar. Doğuda ve güneyde Kürtlerin yaĢadığı bazı köyler, bazı bölgeler korumasızdır. Onlar
kendilerini korumak için tedbirlerini alabilirler. Savunma güçlerini oluĢturabilirler. Daha güvenlikli Bradost bölgesinde
bir araya gelerek daha güvenli hale gelebilirler. Kürt ulus-devletini kurup Türkiye ile çatıĢtıracaklar. Türkiye'yi de
yalnızlaĢtıracaklar. Sayın BaĢbakan'dan rica ediyorum, Erbakan kadar bile cesur olsa akan kanı durdurabiliriz. Ben
hiçbir insanın ölmesini istemiyorum. Bir askerin bile ölmesini istemiyorum. Türk-Kürt kardeĢliği sağlanabilir. Ortada
bir oyun var ve ben bu oyunu bozmak istiyorum. Diyarbakır halkı da bunları iyi bilmeli, anlamalı." Ģeklinde konuĢtu.
DĠNCĠ ERGENEKON YARATILIYOR
Ergenekon davasını değerlendiren Öcalan, Ģu yorum ve analizlerde bulundu: "Ergenekon meselesi gündemde.
ABD, Ergenekoncuları tasfiye ediyor. Burada yeni bir Ergenekon var, Basın bunlara neo-Ergenekoncular diyor.
Soner Yalçın Ergenekon Kılavuzu diye bir yazı yazmıĢ, bunları iyi biliyor. Efendi'nin de yazarıydı. Hürriyette yazıyor
galiba. Burada Ġki Ergenekon var; laik Ergenekon tasfiye ediliyor. Tam tasfiye de değil, yeni bir düzenleme yapılıyor.
Yerine Dinci Ergenekonu kuruyor, oluĢturuyor. Deniz Baykal da açık bir Ģekilde dile getirdi; bizim derin devletimiz,
sizin derin devletiniz diye. Amerikan'ın Pakistan, Afganistan gibi Ortadoğu'ya iliĢkin politikalarından kaynaklı yeni bir
biçim veriliyor Ergenekon'a. Laik Ergenekon'a biçim veriliyor, Dinci Ergenekon kuruluyor. Amerika Ortadoğu'daki
yeĢil kuĢak projesi nedeniyle 20-30 yıldır bunları hazırlıyorlar, dinci Ergenekon'a destek veriyor. Taraf Gazetesi de
kısmen değiniyor ama tam anlayamıyor, açıklayamıyor. DTP'ye de, bize de, ya bu taraftan ya da diğer taraftan olun
diyorlar. Hayır, biz her iki tarafı da reddediyoruz. Ya ondan ya bundan taraf olmak zorunda değiliz. Bizim çizgimiz
bellidir. Özgürlükçü, bağımsız, demokratik çizgidir. Ne dinci ne de laik Ergenekona taraf olmayız. CHP laik
Ergenekoncu, AKP de dinci Ergenekoncudur. Aslında ikisi de iktidardadır, iktidarda yalnızdırlar, birbirleriyle çatıĢma
halindedirler. MHP ise bir o tarafa bir bu tarafa oynuyor, gidip geliyor. Bunların arasındaki çatıĢmanın amacı
demokratikleĢme değildir, vatanseverlik değildir, iktidardır, rant kavgasıdır.
DENĠZ FENERĠNĠ ALMANYA GÜNDEMLEġTĠRDĠ
Deniz Feneri soruĢturmasına da değinen Öcalan, "Deniz Feneri olayını da Almanya, Amerika ile çeliĢkileri nedeniyle
bu davayı gündemleĢtirmiĢtir. 15 Ağustos atılımından sonra 1985 yılında NATO, Almanya'ya Avrupa'daki Kürtleri
kontrol etme görevini verdi. Ancak Almanya, Türkiye'nin istediği gibi değil de kendi istediği gibi yapıyor. Almanya iĢte
PKK'den kaçanlara kucak açarak onları koruyor ve kullanıyor. Çürükkayalar bir günde nasıl oldu da korkusuzca
Almanya'ya gittiler. Yıllardır da orada barınıyorlar ve haklarında hiçbir yasal iĢlem yapılmadı. Ama ilginçtir Türkiye de
onların iadesini istemedi, onlardan bir kiĢinin bile iadesini istemedi." dedi.
DENETĠMDEN ÇIKANLAR KĠRLĠ ĠġLER YAPTI
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Sait Çürükkaya bunların ne yaptığı ortada. Üç kardeĢini Ģehit veren Mustafa Marangoz'u
intihar eylemine gönderiyor. Orada dikkatimi çekti, üç kardeĢini Ģehit veren birini niye böyle bir eyleme gönderiyor?
Çermikli bir ailedir. Önceden üç kardeĢi Ģehit düĢmüĢtü. ġimdi daha iyi anlaĢılıyor ki, bu kiĢiliklere büyük etkili
eylemler yaptırarak, PKK içinde yükselme ve denetimi ellerine almayı amaçladıkları anlaĢılıyor. Devlet bunlara her
DERLEYEN : AZAD BADIKI
türlü yetkiyi verdiler. Ġtirafçıları da kullandı. Bunlar denetimden çıkarak kendi baĢlarına bir çok kirli iĢ yaptılar. Bunlar
devletin de zararınadır. Devlet bitmiĢ, Hani devlet? Bu Ģekilde PKK'yi kendi denetimine alarak beni hareket içinde
yalnızlaĢtırmak, etkisizleĢtirmek istemiĢler. Beni öldürmek yerine bu yöntemi denemiĢler. Çünkü öldürülmemle parti
içinde denetimi sağlayamacaklarını ve sonucun daha kötü olacağını düĢünmüĢler. '96'dan itibaren etrafımı
sarmıĢlardı. Büyük komutanlıklar yaratarak denetimi ellerine almak istemiĢler. Onları güçlendirmek için yüzlerce
eylem yaptırmıĢlar. Özellikle Diyarbakır-MuĢ-Bingöl üçgeninde yoğun ve kanlı eylemler yaptırmıĢlar. Bu tip
eylemlerden haberim bile yoktu. Benim böyle bir yeteneğim yok. ġemdin'i bilemiyorum, tam emin değilim, kullanmıĢ
olabilirler ama Çürükkayalar cezaevinden itibaren hazırlanmıĢlardı. Bazılarını cezaevinden bazılarını dıĢarıdan
hazırlamıĢlar. Çürükkayalar çok tehlikeli, YeĢil için tehlikeli diyorlar, YeĢil'in yaptıkları bunların yanında solda sıfır.
Sözü bile edilemez. Bunlar binlerce dürüst ve genç kadronun ölümüne sebep oldular. Veli Küçük ifadelerinde, 'bizim
PKK içerisinde müttefiklerimiz var' sözü bunlar içindir."
Öcalan, sözlerini "Cezaevlerinden çok duygusal yazıyorlar. AraĢtırma-incelemelerini geliĢtirebilirler, yazmaya devam
edebilirler, kendilerini sürekli geliĢtirsinler. Benim okuma sistematiğim bellidir. Yapabiliyorlarsa yararlanabilirler.
Benim hepsine tek tek cevap yazma durumum yok. Hepsine selamlarımı söylüyorum" diyerek tamamladı.
Öcalan’a 10 günlük hücre cezası verildi
GörüĢme Notları:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, kendisine 10 günlük hücre cezası tebliğ edildiğini söyledi. AKP için “sahte
Müslüman” diyen Öcalan, AKP‟nin Diyarbakır üzerinde planları olduğunu ancak, açlıktan ölse bile Kürtlerin
onurlarına sahip çıkacağını kaydetti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, haftalık olağan görüĢmesi sırasında önemli mesajlar verdi. Alınan bilgilere göre
Öcalan, sağlık durumu, küresel mali kriz, yerel seçimler, laiklik, Ergenekon, Müslümanlık, Güney Kürdistan ve yeni
savunmalarına iliĢkin değerlendirmelerde bulundu.
10 GÜNLÜK HÜCRE CEZASI
Öcalan yeni hücre cezası istendiğini belirterek, “Yeni hücre cezası istediler, 10 günlük hücre cezası tebliğ ettiler,
yakında onun uygulamasına geçebilirler. Yaptığım değerlendirmelerden dolayı sözde talimat vermiĢim. Hayır, ben
talimat vermedim. Ayrıca idareyle bir tartıĢmam oldu, ondan dolayı da bir ceza verebilirler. Sağlığıma iliĢkin bazı
Ģeyler var. YaĢa bağlı prostat diyorlar. Bana bir ilaç verdiler. Onu kullanıyorum ancak idrar yollarımda hareketlilik
var” dedi.
DTP‟ye kapatma davasına iliĢkin “Anayasal bir yargı süreci var. DTP kapatıladabilir, bilemiyorum” diyen Öcalan, Ģu
ifadeleri kullandı: “Ama önemli olan demokratik siyasetin geliĢtirilmesidir. Bu konuları daha sonra detaylı tartıĢılır.
Demokratik Toplum Kongresi yapılmıĢ, burada alınan kararlar önemlidir. ÇalıĢmaların Kongre eksenli tek çatı
altında yürütülmesi, çalıĢmaları geliĢtirecektir.”
„KAZAKĠSTAN ĠÇĠN NE ĠSTĠYORSAN KÜRTLER ĠÇĠN DE ONU ĠSTEYECEKSĠN‟
Öcalan Kürtlerin anadil taleplerine de değinerek “Anadil önemlidir. Geçen gün gazetede dikkatimi çeken bir yazı
vardı. Namık Kemal Zeybek, kendisi bakanlık da yapmıĢ biridir. Kazakistan için, Kazakistan‟da kullanılan tüm dillerin
ve Türkçenin her lehçesi için ayrı ayrı eğitim yapılıp kültürünü yaĢatmalıdır diyor. Biliyorsunuz kendisi bir Türk
milliyetçisidir. Kazakistan için bunları söylendiğinde Türkiye için buna hayır denilemez. Kazakistan için neyi
istiyorsan, kendin için neyi istiyorsan Kürtler içinde onu isteyeceksin. Bu önemlidir” diye belirtti.
AKP DĠYARBAKIR ÜZERĠNE PLANLAR YAPIYOR
AKP‟nin bölgedeki politikalarının teĢhir edilmesinin önemli olduğunun altını çizen Öcalan, Ģöyle devam etti: “AKP,
özellikle Diyarbakır üzerine planlar yapıyor. Bunları iyi görmek, iyi çözümlemek gerekiyor. Bu konuda Diyarbakır
aydınlarına çok büyük görev düĢüyor. AKP‟nin Diyarbakır‟da oynamak istediği oyunları halka iyi anlatmaları gerekir.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Benim bu konudaki düĢüncelerim halka iyi anlatılabilir, aydınlar bunları iyi tartıĢabilirler. Diyarbakır, Kerkük‟ten bile
daha önemlidir. AKP, Diyarbakır‟ı, Kürtleri parayla kendisine bağlamaya çalıĢıyor. Bölgede holdinglerle, bazı
ailelerle, mikro-makro kredilerle Kürtleri kendisine bağlamaya çalıĢıyor. Diyarbakır halkını bu konuda uyarıyorum.
AKP‟nin bu oyunlarına gelmesinler. Makro–mikro kredi kullanabilirler. Ama ideolojik olarak onlara bağlı olunmamalı.”
KÜRTLER AÇLIKTAN ÖLSE BĠLE ONURLARINA SAHĠP ÇIKAR
“Biliyorum, Kürtler onurludur. Ben de öyleyim, burada da onu yapıyorum” Ģeklinde sözlerini sürdüren
Öcalan, “Irgatlık yaptım, yolma yaptım. Kürtlerin açlıktan ölseler bile onurlarına nasıl sahip çıktıklarını biliyorum.
AKP, bölgeye dini siyasete alet ederek tarikatlarla girmeye çalıĢıyor. Bunlar sahte müslümandırlar. Müslümanlıkla
alakaları yoktur” dedi.
GERÇEK MÜSLÜMANLIK HZ. MUHAMMED‟ĠN ÖLÜMÜYLE SONA ERDĠ
Öcalan gerçek Müslümanlığın Hz. Muhammed‟in ölümü ile sona erdiğini kaydetti. Öcalan bu konuda Ģunları
söyledi: “Gerçek Müslümanlık Hz. Muhammed‟in ölümüyle sona ermiĢtir. O‟nun ölümünden sonra Müslümanlık
iktidara alet edilmiĢtir. Bilindiği gibi Muaviye ile Hz. Muhammed‟in torunları arasındaki mücadele bir iktidar
mücadelesidir. Muaviye, Hz. Muhammed‟in torunlarını öldürdü. Hz. Hasan‟ın karısını da aldı. Aslında bu Ġslami bir
mücadele değil bir iktidar mücadelesiydi. Bundan sonra artık Gerçek Müslümanlık, Ehli-beyt kalmamıĢtır. Ehli-beyt
dönemindeki Müslümanlık yoktur. Harem kuruyorlar, kadını sömürüyorlar, bunlar kadın düĢmanıdırlar, kadını çok
kötü kullanıyorlar. Bunlar dinsizdirler. Benim gerçek Ġslamiyet‟e çok büyük saygım vardır. Benim inançlı insanlara
saygım sonsuzdur. Sasonlu Mele Abdullah ile çok görüĢtüm. Suriye‟deydi, 80 yaĢındaydı. Vefat etti, mezarı da
ordadır. Mele Abdullah gibi Müslümanlar, gerçek müslümandırlar.”
LAĠKLĠĞĠ YANLIġ YORUMLUYORLAR
Laikliği de değerlendiren Öcalan, “Yine laikiz diyorlar Ancak bunlar laikliği yanlıĢ yorumluyorlar, iktidar amaçlı
kullanıyorlar. Dünyadaki seküler anlamdaki laikliği kabul ediyorum. Biz de laikiz. Laiklik bağımsız düĢünmektir” diye
kaydetti.
Ġslamcı basının kendisine yönelik değerlendirmelerine dikkat çeken Öcalan, Ģöyle dedi: “Ġslamcı basın benim
hakkımda ne diyor, bu önemlidir. AKP ve Fethullah Gülen onlar. Özellikle benim dine yaklaĢımım üzerinden güya
değerlendiriyorlar. Çünkü ben son savunmalarımda bu konuyu özellikle Tanrı kavramını çok daha derinlikli açtım.
Benim bu değerlendirmelerimden kaynaklı kendimi yarı tanrılaĢtırdığımı iddia ediyorlar. Bazı çevreler benimle ilgili
bir site de açmıĢlar herhalde. Buradan bana iliĢkin değerlendirmeler yapıyorlarmıĢ. Benim din karĢıtı olduğumu iddia
ediyor. Bunlar doğru değil.”
ULUSLAR TOPLULUĞU
Öcalan son dönemlerde ulus-devlet kavramının yeniden gündemleĢtirildiğine iĢarat ederek Ģöyle devam etti: “Ayrıca
son dönemlerde paĢalar tarafından ulus-devlet kavramı yeniden gündemleĢtirilmeye baĢlandı. Bu öyle durduk yere
değildir; bunlar benim savunmalarımı okumuĢlar, benim geliĢtirdiğim ideolojik hamleye karĢı kendilerince ideolojik
tedbir geliĢtiriyorlar. Ben savunmalarımda ulus-devlet kavramını derinlikli çözümledim. Yeni bir ulus kavramı,
demokratik ulus kavramını geliĢtirdim. Benim ulus kavramım, ulus-devlet kavramı değildir, demokratik ulustur.
Benim demokratik ulus kavramımın üç temel ilkesi vardır; Demokratik kültür, demokratik siyaset ve barıĢ,
demokratik toplum. Benim ulus kavramım çok geniĢtir. Ulus‟tan kastım demokratik uluslar topluluğudur. Buna
benzer bir görüĢü Zapatero da dile getirmiĢti. Ġspanya‟da olduğu gibi uluslar topluğu geliĢtirilebilir. Ben Türkiye içinde
Türkiye ulusları diyorum. Avrupa bu noktaya gelmiĢtir. Benim ulus kavramımda kadın da bir ulustur. Ana dil de
demokratik ulusun bir unsurudur. PaĢalar, benim bu ideolojik açılımlarımı engellemek için ulus-devleti yeniden
gündeme getirdiler. Öyle durduk yere bir Ģey değildir. Ama baĢaramayacaklar, ben ideolojik açılımlar yapmaya
devam edeceğim. Kendime bu konuda güveniyorum, bu gücüm de var.”
YENĠ BĠR ERGENEKON OLUġTURULMAYA ÇALIġILIYOR
Bu haftada da Ergenekonculara değinen Öcalan, “Benim Ergenekonla hiçbir iliĢkim yok. Atilla Uğur, Emre Taner
ayrı ayrı Ġmralı‟da ilk dönemde benimle görüĢmüĢlerdi. Ben Emre Taner‟i tanımıyordum” diye belirtti. Öcalan, “Çok
olgun biriydi, ĢaĢırdım. Daha önce söylemiĢtim bana birlikte çözelim demiĢlerdi, onlara „sizin gücünüz var mı?‟
demiĢtim. Çok iddialı konuĢuyorlardı. Biz bu sorunu KDP YNK ve Amerika ile değil sizinle PKK ile çözelim diyorlardı.
Bana konuĢmaları olumlu geldi. Ben de onlara normal davrandım ama Ģimdiki durumları ortada. Güçlerinin olmadığı
ortadadır. Benim sorguma katılan paĢa cezaevinde ama ne için cezaevinde olduğunu bile bilmiyor” Ģeklinde
sözlerini sürdürdü.
Öcalan, “Ben bunların Ergenekonla olan iliĢkilerini açığa çıkartmaya, kanıtlamaya çalıĢtığım için bunun üzerinden
bana yöneliyorlar” diyerek Ergenekon‟un aslında tasfiye edilmediğini vurguladı. Öcalan Ģu değerlendirmelerde
bulundu: “Yeni bir Ergenekon oluĢturulmaya çalıĢılıyor. Bazıları eski Ergenekon bazıları yeni Ergenekon. Aslında
bunların hepsi birbirleriyle aynıdır. Aralarında bir iktidar savaĢı var. Ergenekon‟la yapmak istediklerini bir dönem Veli
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Küçük ile JĠTEM üzerinden yaptılar. ġimdi ise yeni bir Ergenekon yaratmaya çalıĢıyorlar. Bunu AKP üzerinden
yapıyorlar. Bunların hepsi Amerika‟nın izniyle yapılan Ģeylerdir. Bunlar PKK ve Kürtler üzerindeki oyunlarını bazı
Ģahıslar üzerinden yapmaya çalıĢtılar. ġemdin Sakık‟a da, benim aleyhime kitaplar yazdırdılar. Bazı Ģahıslara da
Almanya‟da benim hakkımda yayınlar yaptırıyorlar. Bunları yapan, bunları yayınlatan aynı kaynaktır. Onların
Ergenekon‟u bunlardır. Aynı merkezden yönlendiriliyorlar. ĠĢte bu merkezi iyi görmek, iyi analiz etmek gerekiyor.”
CUMHURĠYET‟ĠN ĠNġASINA KÜRTLER NĠYE KATILDI?
Son dönemde üzerinde yoğunlaĢtığı önemli konular olduğuna dikkat çeken Öcalan “bu konular aslında
cezaevindeki arkadaĢlar tarafından derinlikli olarak incelenip araĢtırılabilir” diye belirtti. Öcalan Ģöyle devam etti:
“Tarihte Kürtler Cumhuriyetin inĢasına çok aktif bir Ģekilde katıldılar. Bunu niye yaptılar? Bu bence çok önemli bir
konu. Örneğin 1920‟lerde Diyarbakır eĢrafı, Diyarbakır‟ın yerlileri Cumhuriyetin kurulmasına, Cumhuriyetin inĢasına
katıldılar. Hatta Mustafa Kemal‟in Diyarbakır eĢrafı ve bazı ailelerle yaptığı görüĢmeler var. Onlara; “Kürdistan‟ı
istiyorsanız, Cumhuriyetin inĢasına katılın, Ġngiliz oyunlarına gelmeyin” demiĢtir. Diyarbakır eĢrafı o dönem Ġngiliz
oyunlarına gelmedi ve Cumhuriyetin inĢasına katıldı. Bunları niye yaptı? Birlikte yaĢayabilmek için yaptı. Bugün de
Diyarbakır, Cumhuriyetin demokratikleĢmesine katılabilir. Buna gücü de vardır. Diyarbakır birçok yetkin siyasetçi
çıkarabilir. Ben Diyarbakır derken, Kürtler temelinde diyorum. Diyarbakır sadece Kürtlerin değil Ortadoğu‟nun en
önemli kentidir. ġimdi de demokratik cumhuriyetin inĢası için bu ruh, yeniden canlandırılmalı. Bunun için diyalog
yolu açılmalı. O dönem Koçgiri isyanı diyalogla çözülerek cumhuriyetin inĢasına katkı sunuldu. Mustafa Kemal
Kürtleri kazanmak için, Kürtlerle diyalogun önünü açmak için o dönem Silvan‟a geliyor, Silvan‟da kalıyor bir süre. Ve
Silvan‟dayken Diyarbakır‟ın yerel kıyafetlerini giyiniyor. Hatta Silvan‟da bir beyin kızıyla evlenmeyi dahi düĢünüyor.”
YAHUDĠ MĠLLĠYETÇĠLĠĞĠ
Öcalan Yahudi milliyetçiliğine de iĢaret ettiği değerlendirmelerinde, bir Yahudi düĢmanı olmadığının da altını çizdi.
Öcalan bu konuda Ģunları söyledi: “Anadolu Hıristiyanlarının, Ermenilerin sürülmesi ve katliamlarının arkasında
Yahudi milliyetçiliği vardır. Yahudilerin Ġspanya‟dan sürülmelerinin intikamını böyle aldılar. Anadolu‟yu
HıristiyansızlaĢtırdılar. Ġsrail, Selanik, Amsterdam ve Londra merkezli bir yapı oluĢturmaya çalıĢtılar.
Mustafa Kemal‟in etrafını kuĢatarak hareket etmesine izin vermediler. Mustafa Kemal‟in Kürtlerle kurduğu diyalogu
istemeyen güçler, Mustafa Kemal‟in etrafını saran güçler, ittihat terakkiciler bunu engellediler. Bu güçler, sahte
Türkçülüğü de geliĢtirdiler. Türkiye‟de geliĢtirilen bu milliyetçilik Ģimdi de Güney‟de geliĢtirilmeye çalıĢılıyor. O
dönem Türkiye‟ye müdahale eden el Ģimdi de güneye müdahale ediyor. Bu eli iyi görmek gerekiyor.
TÜRKÇÜLÜĞÜ GELĠġTĠRENLER TÜRK DEĞĠL
Aslında Türkçülüğü geliĢtiren bu güçlerin hiç biri de Türk değildirler. Ulus-devleti savunanlar da bunlardır. Tek bir kiĢi
kalıncaya kadar da vazgeçmezler bundan. O da en son kafasına sıkar yine vazgeçmez. Mustafa Kemal‟in etrafını
saran güçler o günden bugüne kadar devam ediyor. Aslında bu çok daha eskidir. Bu ticaretle baĢlıyor. Yahudiler
ticarette çok etkindiler. Ticaret, Sümerlerle baĢlıyor. Fenikeliler ve Asurların da ticarette çok etkileri olmuĢtur.
Ġtalyanların da etkisi var. Osmanlılar bile bunların elinde oyuncaktı. 1550‟ler ve 1560‟lardan baĢlayarak bu
hâkimiyetlerini yoğun bir Ģekilde arttırdılar. Bütün maliyeyi ellerine geçirmiĢlerdi. Koca Kanuni de bunların elinde kuĢ
kadardı. Hürrem Sultan‟ı biliniyor, Yahudidir. Sarı Selim Hürrem Sultan‟ın oğludur. Ona Yahudi oğlu diyorlardı. Ben
bunları söylerken Yahudi düĢmanlığı yaptığımdan değil, anti semitist olduğumdan da değil, gerçekleri ortaya
koyuyorum. Ben öyle Ahmedinecad gibi kol kola girmem Yahudi düĢmanlığı yapmam. Yahudilerin Siyonizm
düĢüncesi ile Ġran‟da ġia, Araplar‟da Baas, Türkiye‟de CHP düĢüncesi benzerdir. Onlar da bu anlamda kendi
Siyonizmlerini yaratmıĢlardır. Ama ben anti semitist de olmadım, Siyonist de olmadım. Bunlar üstün ırk düĢüncesi ile
hareket ediyorlar milliyetçilikleri de buna dayanıyor. Kendimi o tuzaklardan korudum.
Yalçın Küçük Kemalisttir, belli bir çevrenin temsilcisidir, katıldığım bazı Ģeyleri dile getiriyor. Yalçın Küçük bazı
Ģeyleri biliyor ve söylüyor. Bu nedenle onun bazı düĢünceleri önemlidir. Yalçın Küçük‟ün bana ve Kürtlere iliĢkin
değerlendirmeleri vardı. Bunlar önemli diyordu: KDP YNK ile mi yoksa Apo ile mi bu sorun çözülür diye
sorduklarında bu sorun Apo ile çözülür diyordu. Bizim yaklaĢımımızı kavramıĢtı.
Fernand Braudel „Yahudi milliyetçiliği Hitler ile baĢarılı oldu‟ demiĢtir. Ama burada da Hitler Yahudi ırkına yöneldi. Bu
durum çok anlamlıdır. Doğrudur, Yahudi milliyetçiliği sadece Hitler ile baĢarılı olabilmiĢtir. Ġkinci Dünya SavaĢı,
bunun sonucudur. Filozof Nietzche, bu tehlikeyi daha önceden fark etmiĢti. Bunun sonucu felaket olur diye kıyamet
koparmıĢtı. Ama uyarısı dikkate alınmamıĢtı.”
GÜNEY AMERĠKA‟NIN DENETĠMĠNDE
ġimdi de bu politikalarını Türkiye‟de AKP ile yürüttüklerini ifade eden Öcalan, “Diyarbakır‟da, Bitlis‟te belli bazı
aileler, yine baĢka aileler ile bunu yapıyorlar. Bitlis‟te kimi Ģirketler vasıtasıyla holdingler yaratarak, bölge
ekonomisine hâkim olmaya çalıĢıyor. Hatta GAP bölgesinde bazı toprakları da satın almıĢlar” dedi.
“Kürtlerin ellerindeki toprakları satın almaya çalıĢarak, Kürtleri aç, yoksul, iĢsiz bırakarak kendilerine bağımlı hale
getirme politikasını uyguluyorlar” diyen Öcalan, “Ben olsam altı ayda GAP‟la 10 milyon insanın iĢsizlik sorununu
DERLEYEN : AZAD BADIKI
çözerim” vurgusunu yaptı.
Öcalan sözlerini Ģöyle sürdürdü: “Ama devlet bunu bilerek yapmıyor. Güneyde devlet kurduracağız diyorlar ama
kuracakları devlet Kuveyt gibi olacaktır. Güneyi de Kuveyt, BirleĢik Arap Emirlikleri gibi ekonomik olarak kendilerine
bağlamıĢlar. Diyarbakır aydınları bu konuda dikkatli olmalı, duyarlı olmalıdır. Bunları etraflıca görüp, tartıĢıp, halka
anlatmalıdırlar. Güney‟deki oluĢum da bu politikaların sonucudur. Bu da tehlikelidir. Güneydeki güçler tamamıyla
Amerika‟nın denetimindedir dikkatli olmak gerekir. Bunlar bu tehlikenin farkında değiller mi? Mesut Barzani kötüdür
demiyorum. Tutarlı, yurtsever olursa kabul ederim ama Amerika‟nın kontrolündedir. Ben bunu söylerken Barzani‟yle
bir Ģey yapılmayacağı anlamında söylemiyorum. Barzani ile görüĢülebilir, ortaklaĢa bir Ģeyler yapılabilir ama bu
yönü de bilinerek, gözetilerek. Biz olmazsak bunlar bir gün bile yaĢayamazlar. Bunu kendileri de söylüyorlar.
Talabani defalarca bana bunu söyledi. Onlar da bunun farkındalar.”
KRĠZĠ YARATAN KAPĠTAL SĠSTEMDĠR
Kapitalist krizi de değerlendiren Öcalan, Ģu tespitlerde bulundu: “Ben kapitalizmle ilgili „Dünya Sistemi‟ kitabından
etkilendim. Bu kitaptaki değerlendirmelere ben de katılıyorum. Burada kapital sistemin aslında hep var olduğunu
söylüyor. Nasıl vardı, ilk çağlarda burada tarım kapital sistemi vardı. Yani tarımın üstünlüğüne dayalı bir kapital
sistemdi. Bu her çağda değiĢti. Kapital sistem kendini yeniledi. Bu günde yaĢanan budur. Kapitalizmin Pazar
olduğunu söylüyorlar. Yani kapitalizme „Pazarlar Sistemi‟ diyorlar. Ama Kapitalizm, pazarın düĢmanıdır. Serbest
piyasalar diyorlar, kapitalizm serbest piyasanın düĢmanıdır, karĢıtıdır. Kapitalizm tekele dayalıdır. Colin ve Edward
Hallett Carr, Kapitalizmin pazarı deldiğini söylüyorlar. Doğru söylüyorlar. ġimdi Amerika‟daki ekonomik krizle ilgili
700 milyar dolar falan diyorlar, bu aslında daha fazladır, bir iki trilyon dolardır. Yıllardır bu parayı biriktiriyorlar. Bu
para nereden geldi. Halkı aç bıraktılar, halktan çaldıkları paralar bunlar. Bu, pazar sonucunda oluĢan bir para
değildir. Nereden doğuyor, boĢluktan doğuyor bu kadar büyük para. Kapitalizm, kapital sistem budur. ĠĢte bu kapital
sistemdir krizi yaratan. Marks‟ın kapitalini aĢtım. Benim çözümlemelerim bunu net olarak gösteriyor. Ben bunların
hepsini savunmalarımda derinlikli açtım. Benim burada dile getirdiğim düĢüncelerim önemlidir, bunları iyi tartıĢmak
gerekir.”
Son olarak çatı partisi konusunda, “Çatı Partisi demiĢtim. Ġlkeli olmak koĢulu ile herkesle görüĢülebilinir, herkesle
iliĢki kurulabilinir” mesajını veren Öcalan, “Çözüme, demokratik siyaset, demokratik kültür ve demokratik barıĢ
ilkeleri ile ulaĢılabilinir. Bu üç temel ilke ile hareket edilirse demokratik toplum, demokratik cumhuriyet geliĢebilir.
Demokratik cumhuriyet geliĢirse Türkiye dünyanın en yaĢanır ülkesi olacaktır. Bunu iyi görmek ve bunu için
mücadele etmek gerekiyor. Benim burada söylediğim ve daha önce de yaptığım çözümlemeler var. Bunlar iyi
okunmalı ve iyi tartıĢılmalıdır. Yoksa yeni Hizbullahlar geliĢebilir” dedi. Öcalan “Herkese, Kadınlara ve
cezaevindekilere selamlarımı sunuyorum” diyerek sözlerini noktaladı.
AKP, Hizbullah’ın resmi biçimidir
GörüĢme Notları:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, AKP‟nin yerel seçimler öncesi arayıĢlarına dikkat çekerek “AKP, Hizbullah‟ın
resmi biçimidir” dedi. Öcalan, Ergenekon‟un tasfiyesini MOSSAD‟ın istediğini belirtirken, Ġran‟da açlık grevi yürüten
tutsaklara da destek mesajı verdi.
SON SAVUNMALARIM ÖNEMLĠ
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan‟ın avukatları ile görüĢmesi sırasında önemli açıklamalarda bulunduğu öğrenildi.
Edinilen bilgilere göre Öcalan, CIA, MOSSAD ve MIT‟in rolleri, AKP‟nin yerel seçim öncesi planları ve Genelkurmay
BaĢkanı‟nın açıklamaları, Ġran‟daki açlık grevi, PKK ve Ortadoğu eksenli uluslar arası politikaları değerlendirdi.
Öcalan, yeni savunmalarına dikkat çekerek, “Bu son savunmalarım önemlidir. Ortada çok önemli bir trajedi var,
yaĢandı. Bu durumun ortaya çıkarılması, anlatılması lazım. Bunların bilinmesi lazım, bunlar bilinmeden,
yargılamanın da savunmanın da bir anlamı kalmaz” dedi.
Baykal‟ın yapmıĢ olduğu bir konuĢmaya iĢaret eden Öcalan Ģöyle dedi: “Baykal‟ın daha önce bir konuĢması vardı.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Bu konuĢmayı boĢuna yapmıyorlar. YaĢar Büyükanıt da aynı Ģeyi söylüyordu. Benim için „Rudolf Hesse‟ benzetmesi
yapmıĢlardı. Ben çok düĢündüm. Bu, onlara ait bir düĢünce olamaz dedim. Bu düĢüncelerini bir yerden almıĢlardır.
Sekiz dokuz yıl önce bir makale okumuĢtum. Yani Ġsrail‟in benimle ilgili bir değerlendirmesi vardı. Sonra anladım ki
bu benzetmenin amacı bu fikirden alınmıĢtı. Bu değerlendirme Ġsrail‟e aittir. Benim Suriye dönemimle ilgili çok
araĢtırma yapmıĢlar. Suriye‟deki durumum üzerine çok çalıĢmıĢlar, beni çok iyi takip etmiĢler. Çok ilginçtir, benim
çıkıĢımı, Hitler milliyetçiliğinin çıkıĢına benzetmiĢler. Birinci Dünya SavaĢı sonrası Almanya‟nın durumu ile bizim
çıkıĢımızı karĢılaĢtırmıĢlar. Bizim yoksul Kürtleri temsil ettiğimizi söylüyorlardı, bunu biliyorlardı.”
BEN YOKSUL KÜRTLERĠ TEMSĠL EDĠYORUM
Hakkındaki değerlendirmelerin doğru olmadığını ifade eden Öcalan, Ģu değerlendirmelerde bulundu: “Tabi
hakkımdaki değerlendirmeleri doğru değil, bu değerlendirmeler bilinçli yapılıyor. Hitlerin ordusu vardı, gücü vardı,
ekonomisi vardı, onlara dayanarak milliyetçilik yapıyordu. Oysa ben yoksul Kürtleri temsil ediyorum. Ben baĢından
beri demokrasi ve özgürlüğü benimsedim ve ön plana çıkardım. Bu makalede Kürt milliyetçiliğinin tarihinden de
bahsediliyor. Bununla ilgili Kürt Milliyetçiliğinin Kökeni isimli bir kitaptan alıntılar vardı.
Milliyetçilik fikrini ortaya çıkaran, geliĢtiren Yahudilerdir. Bunu kitabımda çok iyi açmıĢım, incelemiĢim. Her devlet
kendi milliyetçiliğini geliĢtirmeye çalıĢtı. Hitler milliyetçiliğini de Yahudiler ortaya çıkardı, onlar geliĢtirdi. GeliĢtirdikleri
bu milliyetçilik daha sonra kendilerine döndü.”
KÜRT MĠLLĠYETÇĠLĠĞĠNĠ DE ĠSRAĠL ORTAYA ÇIKARDI
Öcalan Ġsrail‟in milliyetçiliklerin geliĢmesinde oynadığı role iĢaret ederek önemli tespitlerde bulundu: “Kürt
milliyetçiliğini de ortaya çıkaran Ġsrail‟dir. Ġsrail ve Kürt milliyetçiliğinin çok güçlü iliĢkileri var. Ġsrail, bu milliyetçiliği
kontrol altında tutmaya çalıĢıyor.
Türk milliyetçiliğini de geliĢtiren Yahudilerdir. Ġttihat Terakki‟den beri de kontrolleri altına aldılar. Türk milliyetçiliği de
bir ön Ġsrailliyattır. Nihal Adsız, Türk milliyetçisidir ama kendisi yıllarca hapishanelerde yattı. Nihal Atsız‟ın
milliyetçiliği, TürkeĢ ve Bahçeli milliyetçiliğinden farklıdır. Atsız‟ın milliyetçiliği Almanya milliyetçiliğine dayanır, soy
milliyetçiliğidir, soya dayanır. TürkeĢ onların milliyetçiliği farklıdır. Suphi Karaman onlar var. Türk milliyetçileri
„50‟lerden itibaren Amerika‟ya gittiler, Amerika‟yla iliĢkilerini geliĢtirdiler. „80‟lerden itibaren Ilımlı Ġslam adı altında
NakĢî kıyafetli olarak sürdürülüyor.
Ancak Türk milliyetçiliği Ġttihat Terakki‟de laik kıyafetlidir. Türk milliyetçiliği laik karakterli olarak geliĢti. Kürt
milliyetçiliği ise NakĢî karakterlidir, içinde laiklik kıyafeti azdır.”
ĠNGĠLĠZ ĠSTĠHBARATI M16 ÜZERĠMĠZE GELĠYORDU
Ġngiliz oyunlarına da dikkat çeken Öcalan, “Ġngiliz istihbaratı MI6 de üzerimize geliyordu. Bizi dikkatle izliyordu. Ama
onlar biraz farklıydılar. Milliyetçilik anlayıĢları biraz farklıdır. Anglo Sakson geleneğine dayanıyorlar.
Bizim çıkıĢımız baĢından beri demokrasi ve özgürlüğe dayanıyordu. Beni emperyalizme yani kapitalizme dâhil
etmek için çaba sarf ettiler. Beni Kuzey Irak‟a çekmek için çok gayret ettiler. Beni sürekli Kuzey Irak‟a davet
ediyorlardı, oraya çekmeye çalıĢıyorlardı. Ben o zamanlar çok merak ediyordum, niye ısrarla beni buraya çekiyorlar
diye. Ama bugünkü kadar nedenini bilemiyordum. Beni Kuzey Irak‟a çekmek için çok ısrar ediyorlardı. Ben bağımsız
olmamız gerektiğine inanıyordum” diye belirtti.
HALKIMIZI CIA, MOSSAD VE M ĠT‟ĠN ETKĠSĠNDEN KORUDUM
“Ben halkımızı CIA‟nın, MOSSAD‟ın dolayısıyla MĠT‟in etkisinden korudum” diyen Öcalan Ģöyle devam etti: “Bunlar
„Yoksul Kürtler de temsil edilmelidir. Bunu da Apo temsil ediyor‟ diyorlar. Ama bizim kontrolümüzde olmalıdır
diyorlar. Doğrudur. Ben bir grup yoksul Kürdü temsil ediyorum. Onlar beni kontrol edemeyeceklerini, Kuzey Irak‟a
çekemeyeceklerini anlayınca ürktüler, çok öfkelendiler, bana çok kızdılar. Sonra Suriye‟ye bilinen büyük baskıyı
uyguladılar, Suriye‟yi tehdit ettiler. Hafız Esat gibi bir adam bile korktu. Suriye yönetimi, oradan çıkmam için bana
defalarca rica etti. Buradan bir an önce ayrılın diyorlardı. Sonraları anlaĢıldı ki savaĢ da olmayacaktı.
Benim tasfiye edilmemle ya da kontrol altına alınmam halinde PKK‟nin tamamen kontrol altına alınıp amaçları
doğrultusunda kullanmayı düĢünüyorlardı. Her Ģeyi hazırlamıĢlardı. Elçi, Bucak, Güneyli güçler onlar hepsi iĢin
içindeydi. Hatta Türkiye‟deki Kürt milliyetçiliğini de bunlar üstlenmiĢti. Bunu yürütmeleri için ciddi destek, ekonomik
destek de alıyorlardı. Buraya getiriliĢimde CIA, MOSSAD, MI6, hepsinin rolü vardı.”
Öcalan PKK içinde de kimi güçlerin etkili olmaya çalıĢtığına dikkat çekti. Öcalan bu konuda Ģunları söyledi: “PKK
içerisinde de kimi güçler etkili olmaya çalıĢtılar. Bunların bazılarına dörtlü çete deniliyordu. Bu dörtlü çeteyle baĢarılı
olamayınca ġemdin‟i devreye soktular. Onunla da sonuç alamayınca bazılarını devreye koydular. Benim etrafımı ele
geçirerek bizi kontrol altına almaya çalıĢıyorlardı. Beni kontrol altına alırlarsa PKK‟yi de kontrol altına alacaklarını
düĢünüyorlardı. Devlet PKK‟ye yönelmeden önce bazı sol örgütleri kontrolüne almaya çalıĢtı, kendi amaçları
doğrultusunda kullanmaya baĢladı.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Biz ġam‟dayken de bizi gözlemliyorlardı, izliyorlardı. Hatta „96‟ya gelindiğinde PKK‟yi kontrol ettiklerini
düĢünüyorlardı. Biraz rahat hareket etmeye baĢlamıĢlardı. Zaten amaçları PKK‟yi kontrollerine alıp beni de sadece
etkisiz, simgesel bir konuma getirmekti. Bunu baĢardıklarını sanıyorlardı ama biz kendimizi koruduk, kontrollerine
girmedik. PKK‟yi tasfiye edemediklerini, bizi kontrol altına alamadıklarını anladıklarında da üzerimize daha çok
gelmeye baĢladılar. Bu iĢin içerisinde birçok kimse var. ABD, Ġsrail, ve iĢbirlikçi güçler var. Hatta bazı PKK‟lilerin
teslim edilmesi için çaba harcadılar. Sınırdan bazıları teslim olmaya geldiklerinde de bazılarına dokunmadılar.
Ġçlerinden çok suçlu olanlar, suçları büyük olanları ġemdin gibi, tutukladılar. Çünkü onların kontrol edilmeleri
gerekiyordu. Aslında bu Ģekilde onları kontrole, himayeye aldılar. Hatta ilginçtir bu gruba dâhil olanlar çoğunlukla
Silopi kapısında teslim oldular. Bazıları da ġemdin Sakık‟ın ağır Ģekilde cezalandırıldığını görünce teslim olmaktan
korktular.”
ERKENEKON‟UN TASFĠYESĠNĠ MOSSAD ĠSTEDĠ
Bu hafta da Ergenekon‟u değerlendiren Öcalan, çarpıcı ifadeler kullandı. Erkenenok-MOSSAD iliĢkisine iĢaret eden
Öcalan Ģöyle konuĢtu: “Veli Küçük onların büyük suçları var. Bir sürü kirli iĢe bulaĢtılar. Binlerce insanın ölümüne
neden oldular. Tuncay Güney‟in ifadelerine bakılırsa bazı gerçekler anlaĢılır. Tuncay Güney‟in Ergenekon‟un deĢifre
olmasında büyük katkısı vardır. Tuncay Güney, MOSSAD ajanıdır, MOSSAD adına çalıĢıyor muhtemelen. Yani
MOSSAD, Ergenekon‟un tasfiyesini istedi, bu nedenle Ergenekon tasfiye oluyor. Ama Ergenekon tasfiye edilirken
onun yerine geçecek diğer bir kesim de hazır. Bu da „80‟li yıllardan itibaren ortaya çıkan, çıkarılan Ilımlı Ġslam‟dır.
Yani tasfiye edilenlerin yerine Ilımlı Ġslam anlayıĢındakiler getirilecekler. Bu tasfiye ile Deniz Baykal daha da
zayıflayacaktır.”
AKP HĠZBULLAH‟IN RESMĠ BĠÇĠMĠDĠR
Türk Genelkurmay BaĢkanı Ġlker BaĢbuğ‟un Diyarbakır ve Van ziyaretlerini değerlendiren Öcalan, “Ġlker BaĢbuğ,
Diyarbakır‟a giderken 22 Sivil Toplum KuruluĢu temsilcisiyle görüĢmüĢtü. Bunu Van‟da da yaptı. Bu sivil toplum
kuruluĢları hepsi AKP anlayıĢındalar, hepsini tek bir parti olarak anlamak lazım. Bu çok önemlidir. Bunu bu Ģekilde
anlamak gerekir” dedi.
Öcalan devamla Ģunları belirtti: “Yine bunların içinde Kürt milliyetçileri, Elçi, Bucak onlar da var. Bunların hepsi tek
bir partidir ve tek merkezden yönetiliyor. Bunlara destek veriliyor ve paralar gönderiliyor, kurulan holdinglerle
destekleniyorlar. AKP, bu Ģekilde Diyarbakır ve Van‟ı almak istiyor. Bu amaçla bölgeye ciddi paralar aktarılıyor. ĠĢte
Ģu sosyal, ekonomik, kültürel tedbirler dedikleri bunlardır. Kürt çocuklarını bunlarla daha çok bağlayarak, asimile
etmeye, TürkleĢtirmeye çalıĢacaklardır. AKP ve Ordu Bölgede il il dolaĢarak kendilerine yakın gördükleri Sivil
Toplum KuruluĢlarıyla bir araya geliyorlar. Ticaret Odaları gibi kuruluĢlarla görüĢmeler yapıyor. ġener Eruygur da
300 Sivil Toplum KuruluĢunu temsil ettiğini dile getiriyordu. Yani 300 Sivil Toplum KuruluĢunun koordinatörüydü. Bu
görev ona verilmiĢti. Bunların hepsi bir partidir. Böyle görmek lazım. Bu önemlidir.
Bunlar, AKP, Hizbullah‟ın resmi biçimidir. Bunu böyle anlamak lazım. AKP ayrıca bölgede NakĢîciliği kullanarak da
etkin olmaya çalıĢıyor.”
KÜRTLER HER ALANDA DEMOKRATĠK OLARAK ÖRGÜTLENMELĠ
Kürtlerin de her alanda demokratik örgütlenmelerini yapmaları gerektiğini ifade eden Öcalan, “Kürtler de her alanda
demokratik olarak örgütlenmelerini yapmalıdırlar. Onuru, cesareti, vicdanı, yüreği olanlar, kendilerine dayatılan
paraya, güce teslim olmayanlar her alanda demokratik kurumlarını oluĢtururlar” Ģeklinde konuĢtu.
PKK‟nin kırılma noktasına getirilemeyeceğini dile getiren Öcalan sözlerini Ģöyle sürdürdü: “Genelkurmay BaĢkanı,
„PKK‟nin kırılma noktasında olduğunu‟ söylüyor. Bu doğru değil. PKK‟yi kırılma noktasına getiremezler, bitiremezler.
Radyodan dinledim, hatta daha güçlendiğini bile söylüyorlar. Suriye‟den katılımların yoğun olduğunu, Ġran‟dan
katılımların yoğun olduğunu, yine Türkiye‟den yoğun katılımların olduğunu kendileri belirtiyorlar. Bu Ģekilde sorunu
çözemezler. „Amerika bize her türlü desteği veriyor daha da üzerlerine gideceğiz‟ diyorlar.
Türkiye‟ye CĠA, MOSSAD, MI6 her tür desteği veriyor. Amerika‟yla birlikte “PKK bizim düĢmanımızdır”, “PKK bizim
ortak düĢmanımızdır”, “bitireceğiz” diyorlar. Soruna bu Ģekilde yaklaĢtıkça Türkiye kapitalist sisteme daha çok
bağlanıyor. Kapitalist sistem de Ġran ve Suriye çekiĢmelerinden dolayı Türkiye‟nin bir müddet daha kendisine daha
çok bağlanmasını istiyor. Bu Ģekilde Türkiye büyük kaybedecek, tamamen bağımlı hale gelecek. Daha önceleri ĠranIrak savaĢında Saddam‟a da tam destek vermiĢlerdi. Ġran ġahına da zamanında destek vermiĢlerdi. Sonları ortada.
Bu Ģekilde devam ederse Türkiye‟ye de sonunda yöneleceklerdir. Fakat Türkiye‟nin kendi içinde de çeliĢkileri
büyüktür. ġu an sessiz kalıyorlar ama bu ekonomik krizle birlikte bu çeliĢkiler daha büyüyerek gün yüzüne
çıkacaktır. Türkiye‟nin daha fazla bağımlı hale gelmesi olayını bence MĠT tam bilmiyor, anlayamıyor. Erdoğan CHP
onlar da bilmiyorlar. Bazı yazarların bu konuda önemli tespitleri var. Türkiye‟nin bu kadar bağlanmasını, Türkiye‟yle
bu kadar oynanmasını onurlarına yediremiyorlar.”
BEġAR ESAD TESLĠM OLDU
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Ġmralı‟da Atilla Uğur‟un Genelkurmay adına kendisiyle görüĢtüğünü hatırlatan Öcalan görüĢmeye iliĢkin Ģunları
belirtti: “Ben buraya getirildiğimde de Genelkurmay adına Atilla Uğur, benimle görüĢtüğünde, bana „bu sorunu kendi
aramızda çözelim‟ demiĢti. Ben onlara „ben samimiyim, demokratik cumhuriyet için zaten adım atıyorum‟ dedim.
Hatta o dönem tek taraflı adım bile attım, ateĢkes ilan edildi. Bana o zaman „güdümlü, kademeli demokrasi
sistemi‟ni önerdiler. Ben kabul etmedim. “Hayır, neden güdümlü, kademeli demokrasi olsun, demokrasi açık, Ģeffaf
ve özgür olmalıdır” dedim. Ama sonra kendi aralarında askeri taktik mi yaptılar bilemiyorum. Aslında hiçbir Ģey
yapılmadı değil bazı Ģeyler de yapıldı. Ancak 11 Eylül saldırılarından sonra o adımlar da kesildi. AKP de aslında
2005‟e kadar biraz farklıydı. ġemdinli olayından sonra AKP ile asker iĢbirliği yaptı, askerle aralarında anlaĢtılar. O
bilinen Dolmabahçe görüĢmesinden sonra sisteme tamamen teslim oldu. Her türlü teknikle PKK‟nin üzerine daha
çok gelebilirler. Ancak bir sonuç alamazlar. Güneyli bazı güçler direnir mi bilemiyorum, ne kadar direnir, ne kadar
teslim olurlar bilemiyorum. Bu sistem, Ġran‟a yönelecek, Suriye‟ye de yönelebilirler. BeĢar Esat, Türkiye üzerinden bu
sisteme teslim olmuĢ. Ancak daha da üzerlerine gidebilirler. Türkiye üzerinden Ġran‟ı da kontrol altına almak
istiyorlar. Ahmediecad Türkiye ziyaretinde camiye sığınmasının nedeni budur, bu kontrol altına alınmadır. Ancak
Ġran öyle kolay kolay teslim olmayacaktır, belli bir geçmiĢi, tecrübesi var, teslim olmayı asla kabul etmez.”
ĠMRALI‟DA SERTLEġME VAR
Öcalan, Ġmralı‟daki tutukluluk koĢullarına da dikkat çekerek, görevlilerin tutumlarında sertleĢme yaĢandığını söyledi.
Öcalan, “Buradaki görevlilerin tavırlarında bir sertleĢme var. Bireysel olduğunu düĢünmüyorum, kimi politikalarla
bağlantılı olduğunu düĢünüyorum. Yine bu mazgal meselesi. Ben, “zaten içerisini aletle kontrol ediyorsunuz,
mazgalı açık da bırakabilirsiniz ama iki de bir açıp kapatmayın” dedim. Bu yüzden uyuyamıyorum, kitap
okuduğumda da rahatsız oluyorum. Ben istersem eĢi görülmemiĢ bir direniĢ gösterebilirim ama bunu doğru
bulmuyorum. Doğru bulmadığımı daha önce de söylemiĢtim. Ben olgun, sorumlu davranıyorum” diye ifade etti.
ĠRAN‟DAKĠ AÇLIK GREVĠNDEKĠLERĠ SELAMLIYORUM
Ġran cezaevlerinde Kürt tutsakların 25 Ağustos‟tan bu yana yürüttüğü açıklık grevine de değinen Öcalan, “Ġran‟daki
Kürt tutsaklar açlık grevindelermiĢ. Hayatlarının tehlikeye girmemesine dikkat edilmelidir. Hepsini selamlıyorum”
diyerek destek mesajı verdi.
Öcalan, belediyecilik ve çatı partisine iliĢkin ise Ģu değerlendirmelerde bulundu: “Benim için demokratik belediyecilik
önemlidir. Kararların halkla birlikte alınabilir. Mesela Diyarbakır‟da Belediye BaĢkanlığı diğer baĢkanlarla birlikte
halkla haftalık toplantılar yapılabilir, sorunlar tartıĢılabilir. „Biz bu hafta burada Ģunu Ģunu yapmak istiyoruz‟ Ģeklinde
öneriler yapılabilir, halkla birlikte kararlar alınabilir. Ve o hafta, o süre içinde bu kararlar uygulanabilir. Benim
belediyecilik anlayıĢımda halkla birlikte karar alınır. Halk da kendine güvence veren, sözünün eri olan adaylara oy
verebilir. Ben ancak böyle adayları desteklerim. Bazı partilerde olduğu gibi, öyle tepeden dayatmalarla, parayla
gelen adaylara oy verilmemelidir. Tabanın istekleri doğrultusunda bu iĢler yürütülebilir. Umuyorum baĢarılı olunur.
Türk aydınlarıyla birlikte, Çatı örgütlenmesi yapılabilir. Demokratik çözüm için bu çalıĢmalar yapılabilir. Ben birlikte
çalıĢma derken, Türkiye geneli ve Bölge merkezli iki demokratik örgütlenmeden bahsediyorum.”
IRAK‟TAKĠ HALKIMIZ DĠKKATLĠ OLMALI
Tüm parçalarda ve yurtdıĢında yaĢayan Kürtlerin bayramını kutlayan Öcalan‟ın bayram mesajı Ģöyle: “Özellikle
Suriye‟deki halkımızın bayramını kutluyorum. Ġran‟daki halkımızın bayramını kutluyorum. Irak‟ta da halkımız çok
dikkatli olmalı, kendi öz güçlerini geliĢtirmeliler, orada saldırıya açıklar, hedef olabilirler, kendilerini korumalılar.
Kendi gücüne dayanabilirler. Bayramlarını kutluyorum. Avrupa‟daki halkımızın, bayramını kutluyorum. Herkesin, tüm
halkımızın bayramlarını kutluyorum. Türkiye‟deki tüm dostlarımızın, aydınların bayramlarını kutluyorum.”
Öcalan son olarak bu aralar edebiyat üzerine, sanat üzerine, bilimsel kitaplar okumayı düĢündüğünü
belirtirken, “Yine tarihe, Avrupa‟nın, Rusya‟nın ve Ġran‟ın tarihi ile Ġslam Uygarlığıyla ilgili kitap okumayı
düĢünüyorum” diye belirtti.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
AKP'ye her oy bomba olarak dönüyor
GörüĢme Notları:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, AKP hükümetinin kesinlikle Kürt sorununu çözmeyeceğini belirtti. Öcalan,
AKP'ye verilen oyların bombardıman ve savaĢ olarak geri döndüğünü, AKP'ye tekbir oyun dahi verilmemesi
gerektiğini söyledi. Kürtlerin mevcut politikalara karĢı birlik olmaları gerektiğini kaydeden Öcalan, iĢler çığırından
çıkmadan Kürt sorununu çözmede herkesin üzerine düĢen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini ifade etti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan iki haftanın ardından avukatlarıyla yaptığı görüĢmede önemli açıklamalarda
bulundu. Edinilen bilgilere göre Öcalan, Avrupa Birliği'nin Kürt sorununa yaklaĢımınının çıkarcı ve ikiyüzlü olduğunu
belirterek, konuya daha ciddi yaklaĢması gerektiğini söyledi. Öcalan, Ģöyle konuĢtu: "Avrupa, Kürt sorunu
konusunda hep çıkarcı yaklaĢtı, çok basit yaklaĢtı, ciddiye almadılar. Tamamen politik çıkarlarını gözeterek Kürt
sorununa yaklaĢtılar. Avrupa bu tutumundan dolayı eleĢtirilmelidir. Onlara 'Siz sattınız, satın aldınız, sattırdınız'
denilmelidir. Avrupa Kürt sorununa hep çıkar temelinde yaklaĢtı. Arada bir iyi yaklaĢanlar da oldu, bireysel bazda
yaklaĢanlar oldu. Ciddi yaklaĢmadılar, sorumluluk almadılar. Bakanlar Komitesi de hakkımdaki davayı hemen
kapattı, hukuklarını bile uygulamadılar."
PKK KENDĠNE YENĠ MÜTTEFĠKLER BULUR
Barzani ve Talabani'nin PKK olmadan yaĢayamayacağını kaydeden Öcalan, "ġimdi yeniden Kürtler arasında
'98'deki gibi bir Ģeyin devrede olduğu söyleniyor. Hayır, bunun gerçekleĢeceğini sanmıyorum. O dönemin koĢulları
çok farklıydı, Ģimdiki koĢullar farklı. Talabani kurt bir politikacıdır. PKK olmadan orada yaĢayamayacağını, PKK
olmadan 24 saat ayakta kalamayacaklarını iyi biliyorlar. Barzani de bunu biliyor. PKK'yi teslim edemezler. PKK
olmadan onlar da yaĢayamaz. Kaldı ki PKK de kendine yeni müttefikler bulur. Rusya, Suriye, Ġran da PKK'nin
bitmesini istemezler. ĠĢte aslında Barzani'nin artık bin kiĢilik bir PKK'si var. ABD, Türkiye'yi Ortadoğu savaĢına
çekmek istiyor. Türkiye de bunu engelleyemez. Barzani'yi nasıl engelleyecekler? Her Ģeyden Apo'yu sorumlu
tutuyorsun? Günah keçisi yapıyorsun. Bütün bu olanların sorumlusu Apo'dur diyorlar" Ģeklinde konuĢtu.
MUSTAFA KEMAL‟ĠN YAKLAġIMI
Bu haftaki görüĢmede de Mustafa Kemal'i değerlendiren Öcalan, Ģöyle devam etti: "ġimdiki yaĢananlar 19. yüzyıl
Osmanlı politikalarına benziyor. 19. yüzyılın sonunda, sorunları biriktirip biriktirip çözmediler, sonunda imparatorluk
parçalandı. Bunlar da sorunu biriktirip biriktirip çözmüyorlar ve sonunda patlatacaklar. O dönemin Almancılarına
benziyorlar. 19. yüzyıl politikalarını 21. yüzyılda uyguluyorlar. Mustafa Kemal olsaydı bu dağ gibi sorunlar karĢısında
böyle mi davranırdı, böyle davranmazdı. Mustafa Kemal, olaylara o dönemin bilimini esas alarak yaklaĢıyordu, bu
sorunları çözmek için beyin patlatırdı. 'Hakiki mürĢit' sözü bu nedenledir. Mustafa Kemal, dönemin bilimini okuyordu.
O dönemin bilimi de sosyolojiydi. Sosyolojiyi çok okuyordu. Mustafa Kemal'i çok suçlamak da doğru değil. Çünkü
dönemin bilimi pozitivizmdi. O günün koĢullarında ancak bu kadarını yapabilirdi. Mustafa Kemal'in kafasında
demokrasi de vardı, sorunları çözmek istiyordu. Kafasındaki yönetimde demokrasi de vardı ama uygulayamadı,
gücü yetmedi. Çoğulculuğu esas almak istiyordu ama Inönü tarafından engelleniyordu. Hatta Inönü, Italyan Musollini
yasalarını esas aldığında Mustafa Kemal karĢı çıkmıĢtı. 'Benim kurmak istediğim cumhuriyet bu olamaz' demiĢti. O
dönem hasta yatağındaydı. Recep Peker Genel Sekreter, Inönü baĢbakandı, kendisi de hasta yatağındaydı, gücü
yetmedi. Inönü ile arasındaki çeliĢki büyüktür, Inönü'den de korkuyordu. Bunlar tam bilinmiyor."
Son haftalarda ardı ardına devletin yaptığı zirvelere değinen Öcalan, Ģunlara dikkat çekti: "Yapılan bu güvenlik
zirvelerinde bizim durumumuza iliĢkin bazı kararlar tartıĢılıyor. Bütün bu toplantılar bizim etrafımız da dönüyor, bir
ekip tasfiye etmek istiyor, bunun üzerinde anlaĢamıyorlar. AKP de bu son Ģeylerle bizi gözden çıkarmıĢ görünüyor.
Ancak tam anlaĢamıyorlar. Devlet içinde buna direnenler var, anlaĢamadıkları için üst üste toplantılar yapıyorlar.
Kaçıncı zirveyi topladılar."
TÜRKĠYE‟YĠ KONTROLLERĠNE ALIYORLAR
Türkiye'nin Güney Kürdistan politakalarını değerlendiren Öcalan, sözlerini Ģöyle sürdürdü: "Güney Kürdistan'da bir
devlet kuruluyor, bunun sorumluluğunu bile bana yüklüyorlar. 'Sen sebep oluyorsun' diyorlar. Hayır, siz yirmi yıl önce
söz vermiĢtiniz, siz kurdurttunuz. On yıldır Türkiye IMF'nin soygun ve talan politikalarına teslim olmuĢ, bu
politikalarla yönetiyorsunuz. Kuveyt'te Güney'e karıĢmama karĢılığında bir milyar dolar anlaĢmayı siz yaptınız.
Güney'de Arap Emirlikleri gibi bir yapı kurulmaya çalıĢılıyor. Burayı denetimleri altında tutmak istiyorlar. Türkiye'yi de
DERLEYEN : AZAD BADIKI
bu politikalara zorluyorlar. Sonunda Türkiye'ye de hiçbir petrol falan vermezler, Amerika alır. Türkiye'de sadece belli
kiĢileri, holdingleri zengin edecekler, halka bir Ģey vermeyecekler. Ben bunları dile getirdiğimde, 'Sen sivilleri tehdit
ediyorsun' diye soruĢturmalar acılıyor. Aslında sivillerden kastettikleri bu holdinglerdir. Yani bunlar hakkında
konuĢmayacaksın, bunlara dokunamazsın diyorlar. Ta 1946'dan beri karar verilmiĢ; Güney'de bir Kürt devleti
kurulacak ve bu devlet Israil'in müttefiki olacak. Bu devletle Türkiye'yi sıkıĢtıracaklar. Kürt devleti kurulmakla
Türkiye'deki Kürt sorunu çözülecek mi? Daha önce de Ermeni devleti kuruldu, Ermeni sorunu çözüldü mü?
Yunanistan devleti kuruldu da Rumlarla sorunları bitti mi? Sorun hâlâ devam ediyor. Kürt devleti kurulursa Kürtlerle
sorun biter mi? Hayır bitmez. Türkiye bu Ģekilde sorunları çözemez. Bu krizlerle birlikte sorunlar daha da büyür.
Türkiye bunun altından kalkamaz. Bugüne kadar on hava operasyonu mu yapıldı sanıyorum; her hava
operasyonunda milyonlarca dolar harcıyorsun. Türkiye'yi tamamen kendi kontrollerine alıyorlar."
AKP DEMOKRASĠ SAHTEKARLIĞI YAPIYOR
AKP'nin demokrasi sahtekârlığı yaptığını ifade eden Öcalan, Ģu tespitlerde bulundu: "Burada yaĢanan olay, bununla
yakından ilgilidir. Bizim için 'Kutsiyet düĢmanı' diyorlar. Bununla kastettikleri, 'Bunlar, din düĢmanıdır' diyorlar. Hz.
Muhammed'i açımlayacağım demiĢtim, son savunmamda. Onlar, bizim ideolojimiz ile çeliĢkilerinin büyük olduğunu
gördüler. Ideolojik çeliĢki tespit etmiĢler, buradan hareketle bizi tehlikeli gördükleri için, 'kutsiyet düĢmanı' ilan
etmeye çalıĢıyorlar. Tabi bunların hepsi, biraz daha koltukta kalabilmek için, iktidardan biraz daha faydalanabilmek
içindir. Bunların derdi demokrasi ve çözüm değil, bütün gayeleri biraz daha iktidarda kalmaktır. Bunun için de
yapmayacakları Ģey yoktur. Hani CumhurbaĢkanı Gül sürekli, sorun çözülecek, demokratik çözüm olacak, iĢte
paketler açılacak diyor ya, bunların hiç birisi doğru değil. AKP kesinlikle sorunu çözmek istemiyor. AKP artık
kesinlikle demokrasi sahtekârlığı yapıyor."
HER ĠKĠ ERGENEKON‟A DA KARġIYIM
Laik Ergenekon'a da, AKP'nin kurduğu Ergenekon'a da karĢı olduğunu kaydeden Öcalan, devamla Ģunları belirtti:
"Basında yoğunca bizim bazı görüĢmelerimiz tartıĢılıyor, bu görüĢmeler niçin kesildi, kimler tarafından kesildi, çok
önemlidir. Bu soruların cevabı bulunursa Türkiye sorunları aĢar. Ben de bunu soruyorum. Niçin bu görüĢmeler
kesildi? Benimle soruĢturma sürecinde gelip görüĢtüler. Genelkurmay BaĢkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu adına bir albay
gelip benimle görüĢtü. GörüĢmede, hükümetin, Ecevit'in temsilcisi olduğunu söyleyen birisi de vardı. Onların
temsilcisi olduklarını söylüyorlardı, gerçekte böyle olup olmadıklarını bilmiyorum ama burada Genelkurmay'ın,
devletin izni olmadan gelip görüĢme yapamazlar, nefes bile alamazlar. Herhalde Ergenekon meselesini de buna
dayandırıyorlar. Biz Amerika'nın bu politikalarına karĢıyız, Ergenekoncular da karĢı olduklarını söylüyorlar. Herhalde
buradan hareketle bir bağlantı kurmaya çalıĢıyorlar. Ben her iki Ergenekon'a da karĢıyım. Laik Ergenekon'a da,
AKP'nin kurduğu Ergenekon'a da karĢıyım.
BURAYA GELEN KIVRIKOĞLU‟NU TEMSĠL EDĠYORLARDI
Buraya gelenler Kıvrıkoğlu'nu temsil ediyorlardı. Herhalde Kıvrıkoğlu Ergenekoncu değil, olsaydı tutuklanırdı.
Burada bilinmesi gereken, buradaki görüĢme devlet adına yapıldı. Benimle her Ģeyi açık açık konuĢtular.
Demokratik çözüm konusunda adım atabiliriz dediler. Demokratik çözüm konusunda üzerime düĢeni yapacağımı
belirttim. 2002'ye kadar gelip gittiler. Sonra kesildi. Ben de soruyorum, neden kesildi, kim kesti, bunlar ortaya
çıkarılsın. Bülent Ecevit sorunu biraz çözmek istiyordu. Mesut Yılmaz da çözüme olumlu bakıyordu, çözümden
yanaydı. MHP engelledi. Ecevit çözümden yanaydı, bu nedenle Ecevit hükümetini devirdiler. AKP'yi baĢa getirdiler.
Abdullah Gül'e 2003'te bir mektup yazdım. O mektubu halka açıklasınlar. 2007'de hücre cezalarına ilk kapsamlı
itiraz dilekçesi olarak yazdığım 124 sayfalık savunmamda birçok Ģeyi dile getirdim. Bunu da halka açıklasınlar.
Abdullah Gül'e yazdığım mektubu da, bu savunmamı da birlikte kamuoyuna açıklasınlar. '99'dan 2003'e kadar bir
tek asker öldü mü, bir tek polis öldü mü? Daha ne istiyorlar? Kanı durdurmadım mı? Bu görüĢmeler neden kesildi?
Herkes bunun cevabını öğrenmelidir."
AKP VE ORDU ÇÖZÜM ĠSTEMĠYOR
AKP ve ordunun çözümsüzlükte israr ettiktleri için çok da fazla bir ömürlerinin kalmadığını dile getiren Öcalan,
"2002'de AKP geldi, ABD'nin bazı politikaları vardı, görüĢmeler kesildi, her Ģey değiĢti. Ben de bunların
sorumlularının ortaya çıkmasını istiyorum. O dönemler benimle görüĢmeye gelen yetkili, bana, 'Japonya ve ABD,
nükleer bomba kullanıldığı halde barıĢtılar, masaya oturdular, biz neden oturmayalım, anlaĢmayalım' dedi. Bu dili
ben icat etmedim, kendileri icat ettiler. Ben de bu dile dönülsün diyorum. ġimdi de bir yetkili gelebilir. Ben makam,
rütbe peĢinde de değilim, alt düzeyden bir yetkili de olabilir, gelip benimle konuĢabilir. Oturalım, konuĢalım, plan
yapalım; ben demiyorum ille benim dediğim olsun. Halka sorabiliriz, danıĢabiliriz. Kamuoyuna açık tarzda tartıĢalım,
halk belirlesin. Hiçbir sorunu çözmüyorlar, her Ģeyi askere, görevlilere yüklüyorlar, onları aĢırı zorluyorlar. Ben
bunlara acıyorum, üzülüyorum.
Bunların ömrü az. AKP geçicidir, 1-2 yıl ömrü kalmıĢ. Ordu da öyle. Ordudaki anlayıĢ da çözülüp gidecek. Ordu da
kesinlikle çözüm istemiyor. Bugün bir tıkanma var ama beynini patlatacak, yüreğini ortaya koyacak kimse yok. Bu
tıkanmanın aĢılması lazım. Pozitivizmin aĢılması lazım. Bunlar pozitivizmi, laikliği din gibi algılıyorlar. Türkiye'de
pozitivizmin temsilcisi Baykal'dır. Amerika'nın getirmek istediği Siyasal Islam da çare değil. Pakistan'ın durumu
ortada, Iran'ın durumu da ortada. Bunların gözünü kâr ve iktidar hırsı bürümüĢ, baĢka bir Ģey düĢünemiyorlar. 2003-
DERLEYEN : AZAD BADIKI
2008, aradan beĢ yıl geçti, bu arada ölen 10 bin kiĢinin ölümünden onlar sorumludur. Dökülen kandan beni sorumlu
tutuyorlar. Ben dıĢarıdayken de kan dökülmemesi için çok çaba sarf ettim. Buradayken de kanın durdurulması için
çok çaba sarf ettim, durdurdum da. Filistin tarzı savaĢ da yürütebilirdik. Ama ben demokratım, sosyalistim, halkların
boğazlaĢmasını istemedim, sorumlu davrandım" Ģeklinde konuĢtu.
KÜRTLER BĠRLĠK OLMALI
Sorunun çözümünde Kürtlere büyük bir sorumluluk düĢtüğünü ifade eden Öcalan, Ģöyle konuĢtu:
"Burada Kürtlere daha çok sorumluluk düĢüyor. Kürtler daha çok birlik olsun, birliklerini geliĢtirsinler. Ittifaklarını,
birliklerini geliĢtirsinler. Gece-gündüz çalıĢmalılar. AKP'ye tek bir oy bile verilmemeli. AKP'ye verilen oylar savaĢ
olarak, bombardıman olarak geri geliyor. Önümüzde kıĢ var, bu değerlendirilebilir. Gelin bu kıĢ çözelim. Önümüz
bahar, baharda iĢ çığırından çıkabilir. Baharda savaĢ korkunç bir hal alabilir. Ben bunları önlemek istiyorum.
Demokratik çözüm geliĢirse, daha bütünlüklü bir yapı, daha demokratik bir toplum olabilir. Demokratik halk
belediyeciliğini geliĢtirsinler. Barzani ve Talabani'ye de Ģu söylenebilir: Biz demokratik çözüm istiyoruz ve onlardan
da demokratik çözüm konusunda ısrarcı olmalarını bekliyoruz. Kürtler barıĢ istiyor. Iran'da öyle idam tarzı
yöntemlerle soruna yaklaĢmamalıdır. Demokratik çözüm Iran'da geliĢtirilebilir. Bu temelde diyalog geliĢtirilebilir
Iran'la. Iran'daki halkımıza, cezaevindekilere hepsine selam ve sevgilerimi iletiyorum. Oradaki tutuklular hayatlarını
tehlikeye atmasınlar, kendilerine dikkat etsinler. Bütün kadınlara özel selam ve sevgilerimi iletiyorum. Onların onurlu
bir yaĢam sürdürmeleri için elimden geleni yaptım, yapmaya da devam edeceğim. Demokratik çalıĢmalarını
sürdürebilirler, halkımıza, herkese selamlarımı sunuyorum."
YaĢananlar ayaklanmayı aĢan bir tepkidir
GörüĢme Notları:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan avukatları ile olağan haftalık görüĢmesini gerçekleĢtirdi. Kendisine yönelik fiziki
saldırı sonrası halkın tepkilerini değerlendiren Öcalan, yaĢananların ayaklanmayı da aĢan bir tavır olduğunu halkın
aldığı bu kararı, eylemliliklerini anlamlı bulduğunu ve selamladığını söyledi. Öcalan, halkın demokratik tepkisini
yükselterek hükümete ulaĢtırdıktan sonra kendisinden müdahil olmasını istediğinde üstüne düĢeni yapacağını
söyledi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan avukatları ile haftalık olağan görüĢmesini gerçekleĢtirdi. Edinilen bilgilere göre
Öcalan bu haftaki görüĢmesinde bölge baĢta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde Kürtlerin gerçekleĢtirdiği
eylemleri, milliyetçilik, Kürt sorunu ve çözümü konusunda değerlendirmelerde bulundu. Savunmalarının halen
mahkemeye ve AĠHM'e gönderilmediğini belirten Öcalan AĠHM'in bu konuda direnmesi ve savunmalarını almaya
çalıĢması gerektiğini söyledi.
SAVUNMALAR HALEN ULAġMADI
Savunmaları yüzünden ciddi bir ideolojik sarsıntı yaĢanacağını kaydeden Öcalan Ģöyle konuĢtu: " Savunmalarım
halen mahkemeye ulaĢmadı, AIHMe gönderilmemesini anlayamıyorum. Ġki günlük bir Ģey, neden göndermiyorlar?
Ben bu savunmalarımda Türkiye aleyhine, Cumhuriyet aleyhine bir Ģey söylemedim. Zaten tek bir cümlede
Türkiye‟den bahsediyorum. AĠHM bu konuda direnmeli, savunmalarımı almaya çalıĢmalı. Ben bu savunmalarımda
kapital sistemi değerlendiriyorum ve çözdüm. Benim savunmalarım Marksı aĢan bir nitelikte. Sanırım savunmalarım
yüzünden ciddi ideolojik bir sarsıntı yaĢayacaklar, bu nedenle kaygılılar. Ġlker BaĢbuğun son dönemlerde ulusdevleti gündeme getirmesi, korumaya çalıĢması yine Erdoğan‟ın bazı konuları tekrar gündeme getirmesi, benim
savunmalarıma karĢı yapılan bir Ģey. Ama mahkeme savunmalarımı alma konusunda direnmeli."
„MAHKEME SAVUNMALAR KONUSUNDA GÜVENCE VERMELĠ‟
Savunmalarının ulaĢtırılması noktasında mahkemenin güvence vermesi gerektiğini ifade eden Öcalan, " Ben
savunmalarımda Yahudi halkını da değerlendirdim. Bu savunmalarımda Yahudilerin kurtuluĢunun nasıl olacağını
bunun alternatif çözümünü formüle ettim. Savunmalarımdan sanırım dıĢ güçler de rahatsız oldu. Amerika ve Ġsrail‟in
baskıları var. Bu konuda, savunmalarımın mahkemeye ulaĢacağı konusunda mahkeme güvence vermeli. Önemli bir
DERLEYEN : AZAD BADIKI
konu. Bu durum savunma hakkımın engellenmesidir. Savunma yapamıyorum. Savunmalarımın devamını
yazabilmem için de mahkeme bana garanti vermeli. Ve mahkeme bu baskılara karĢı ağırlığını koyarak direnmelidir"
diye konuĢtu
„ÇÖZÜM ĠSTEMEYEN DIġ GÜÇLER VAR‟
Kürt sorunun çözülmesini istemeyen dıĢ güçlerin olduğunu, fakat Türkiye'nin bunu görmediğini belirten Öcalan, "
Avni Özgürel benim ben bu meseleyi bitirirsem beni de bitirirler dediğimi ifade etmiĢ. Türk aydınlarının bunları ifade
etmesi önemli, çünkü bu sorunun çözülmesini istemeyen dıĢ güçler var. Onun da kastettiği budur. Ben bunu hep
söylüyordum. Bu sorunu çözmek istemeyen, çözümsüzlükten nemalanan güçler, gruplar, lobiler var. Türkiye bunları
görmüyor" Ģeklinde konuĢtu.
„YAHUDĠLERĠN KURTULUġU DÜNYANIN KURTULUġUDUR‟
Kendisinin tüm milletçiliklere karĢı olduğunu dile getiren Öcalan, " Benim Yahudilik konusundaki görüĢlerim açıktır.
Yahudilere iliĢkin düĢüncelerimi bu savunmalarımda çok daha derinlikli ve Yahudi aleyhtarı yaklaĢımları aĢacak
Ģekilde yazdım. Ben, Yahudi halkı için alternatif çözümü savunmalarımda açtım. Marks nasıl , iĢçi sınıfının kurtuluĢu
toplumun kurtuluĢudur diyorsa, ben de diyorum ki, Yahudi halkının kurtuluĢu, dünyanın kurtuluĢudur. Ben
Yahudilerin en büyük dostuyum. DüĢüncelerim onların da kurtuluĢu içindir. Ben Yahudilerin baĢına ikinci Hitler
çıkmasın diye bunları söylüyorum. Ben her türlü milliyetçiliğe karĢıyım. Türk, Kürt, Arap, Alman milliyetçiliği fark
etmez, hepsine karĢıyım, her türlü milliyetçiliği lanetliyorum" dedi.
„BUGÜN YAġANANLAR KAHĠRE KONFERANSININ SONUÇLARI‟
Türkiye'nin çok ciddi bir krize doğru ilerlediğini ifade eden Öcalan Ģöyle konuĢtu: " Türkiye, çok ciddi bir krize doğru
ilerliyor. Türkiye, tarihi hatalar yapıyor ve ben Türkiye‟nin bu tarihi hatalarında rol almak istemiyorum. Türkiye‟nin
tarihi hatalarını benim üzerimden açıklamasını ve bana mal etmesini istemiyorum ve buna izin vermeyeceğim.
Bugün Türkiye‟de yaĢananlar tarihi yönleri de olan geliĢmelerdir. Bugün yaĢananlar, 1920lerde Kahire
Konferansında alınan kararların sonucudur. Cezaevinden bir arkadaĢımın gönderdiği mektubunda da bundan
bahsediyor. Ben de katılıyorum. Kahire Konferansı belgelidir. Bu Konferansta Ortadoğu‟yu denetim altında tutmak
için, Kürt sorununun çözümsüz bırakılması ve sürekli gündemde tutulması kararlaĢtırılmıĢtır. Kürdistan‟ı dört
parçaya bölerek Ortadoğu‟daki dört devleti denetimi altına aldılar. Bu kararın alınmasında Ġngiltere etkili olmuĢtur.
Bugüne kadar bütün çözüm giriĢimlerinin engellenmesi bu Konferans kararı nedeniyleydi. Benim burada tutulmam
da bu nedenledir. Beni Türk yetkililere teslim eden Yunanlı Kostulas, kırk yıl Londra‟da yaĢamıĢ. Sonra ortaya çıktı
ki uluslar arası bir Ġngiliz ajanıdır, MI6 bünyesinde çalıĢmıĢtır. Uluslar arası güçler bu Konferansta alınan kararı
uygulayabilmek için ellerinden gelen her Ģeyi yaptılar, yapıyorlar. Ben bu nedenle benimle görüĢenlere, sorunu
kendi aramızda çözelim, sorunun çözümünü dıĢ güçlere havale etmeyin dedim. Sorunu kendi aramızda çözmek
isteyen yetkililer de oldu."
„ERDOĞAN ORDU ĠLE ANLAġTI‟
Çözüm için daha önce hükümetler nezdinde bazı giriĢimlerin olduğunu fakat bunlara izin verilmediğine dikkat çeken
Öcalan, Recep Tayip Erdoğan'ın da ordu ile iktidar konusunda anlaĢtıktan sonra sorunu tamamen askere havale
ettiğini söyledi. Öcalan Ģöyle devam etti: " Özal‟ın giriĢimleri oldu. Bunu engellediler. Daha sonra Erbakan‟ın
giriĢimleri oldu. Ġzin vermediler. Ordunun bir kısmı da devreye girdi. Kıvrıkoğlu, zamanında bir Albayını göndermiĢti.
Ordu kendi çözümünü böylece hayata koyacaktı. Buna da izin vermediler. Özal‟ın çözümünü kabul etmediler,
Erbakan‟ın çözümünü kabul etmediler, ordunun çözümünü kabul etmediler. Yani böylece bu sorunu çözümsüz
bıraktılar. Hatta 2002lerde Ecevit de giriĢimlerde bulundu. Ben buraya getirildiğimde benimle görüĢmeye gelen
yetkili, ben Ecevit adına sizinle görüĢmeye geldim dedi. Ben ĢaĢırmıĢtım. RahĢan affı denen Ģey, bizden bağımsız
değildi. Buna da izin vermediler. MHPnin o dönem engelleyici bir tavrı vardı. Daha sonra Erdoğan‟ın da aslında
giriĢimleri oldu ama Amerika ve diğer bazı dıĢ güçler tarafından bu durum engellendi. Erdoğan daha sonra orduyla
anlaĢtı, iktidarda kalmasına karĢılık olarak sorunu askere havale etti. ĠĢte o bildiğimiz meĢhur PKK ortak
düĢmanımızdır söylemi bu nedenle yapıldı."
„TÜM ÇÖZÜM GĠRĠġĠMLERĠNE KARġILIK VERDĠM‟
Kendisinin tüm çözüm giriĢimlerine karĢılık verildiğini kaydeden Öcalan, " Ben her türlü çözüm giriĢimlerine karĢılık
verdim. Buradan CumhurbaĢkanı Güle yazdığım 10 sayfalık bir mektup vardı. Benzer Ģeyleri bu mektupta da ifade
etmiĢtim. Yine hücre cezamla ilgili Bursa 2.Ağır Ceza Mahkemesine sunduğum itirazda da barıĢ ve çözüm için
giriĢimlerimi anlattım. Gelen her türlü çözüm önerisini karĢılıksız bırakmadık. Özal‟ın çözümüne olumlu karĢılık
verdik, Erbakan‟ın çözümüne olumlu karĢılık verdik. Buraya geldikten sonra da barıĢ ve demokratik çözümün
geliĢmesi için elimden gelen her Ģeyi yaptım ve yapmaya devam edeceğim. Çözüm konusunda bir kusur ve
eksikliğimiz yok mu diye sorulursa, iki eksikliğimizin olabileceğini düĢünüyorum. Bunlardan biri ben ġam‟dayken
oturduğumuz binaya askeri bir ateĢe geldi. Biz ġam döneminde bu kiĢinin bizi bombalamak için geldiğini
düĢünmüĢtük. Bulunduğu binaya bu nedenle gitmiyorduk. Ama daha sonra fark ettim ki bu kiĢi dolaylı bir diyalogun
önünü açmak için gelmiĢ olabilirdi. Ben o dönem bu konuda yanlıĢ bir yorum yaptığımı düĢünüyorum, onunla o
dönem görüĢebilmeliydik, onunla irtibat, diyalog, çözüm için bir fırsat olabilirdi. Yine Özal‟ın yazdığı mektuba cevap
DERLEYEN : AZAD BADIKI
konusunda geciktik. 99dan sonra, yani buraya getirildikten sonra ise, benim demokratik çözüm için üzerime düĢeni
fazlasıyla yaptığımı herkes biliyor" Ģeklinde konuĢtu.
„ÇÖZÜMSÜZLÜK DEVLET ĠÇĠNDEKĠ KRĠZĠN SONUÇLARIDIR‟
ġuana kadar ki çözümsüzlüğün nedeninin devlet içerisinde 1990'lı yıllardan itibaren baĢlayan krizin sonuçları
olduğunu belirten Öcalan devamla Ģunlara değindi :" Özal çözümü olmadı, öldü veya öldürüldü. Erbakan‟ın çözümü
olmadı, seçimi kaybetti. Ordunun çözümü olmadı, Ecevit‟in çözümü olmadı, Erdoğan‟ın çözümü olmadı. Onun
çözümü olmadı, bunun çözümü olmadı. Bunlar, devlet içerisinde 1990lardan baĢlayan ve hala devam eden bir krizin
sonuçlarıdır. Bunun dıĢında 1995-99 arasında bu konuda PKK içinde de bir kriz vardı. Ben bu krizi aĢmak için çok
yoğun olarak düĢünüyordum, çözüm geliĢtirmeye çalıĢıyordum. Hatta savaĢ böyle olmaz, savaĢacaksanız adam
gibi savaĢın diyordum. Tüm çabalarıma rağmen PKK içindeki bu krizi aĢamıyordum. Bilindiği gibi meĢhur Diyarbakır
üçgeninde yapılanlar vardı, sadece dıĢa yönelik değildi bunlar, PKK içerisinde de onlarca değerli kadrolarımızı,
arkadaĢlarımızın Ģahadetine de neden oldular. Sonra ortaya çıktı ki PKK içindeki krizin aĢılamamasının nedeni,
bunların çözümün geliĢmesini istemeyen güçlerle iliĢki halinde olması, Ergenekon ve Veli Küçükle bağlantılarıydı."
„AVRUPA‟DA BATAĞA ÇEKĠLDĠK‟
Avrupa‟ya çıkıĢ nedeninin diplomatik ve siyasi çözüm çalıĢmalarının daha yararlı olduğunu düĢünmesi olduğunu dile
getiren Öcalan Ģöyle konuĢtu: " 99a geldiğimizde, yani benim ġamdan çıkma sürecimde ise, gece-gündüz nasıl bir
yol haritası çizmemiz gerektiğini düĢünüyordum. Zaten önümde iki seçenek vardı. Ya dağa çıkacaktım ya da
Avrupa‟ya. Dağa mı, Avrupa‟ya mı gitmeliyim, net bir karara varamamıĢtım. Dağa mı Avrupa‟ya mı ikilemini çok
yaĢamıĢtım. O dönem dağa çıkmak benim için bir alternatifti. Neden kullanmadın? diye sorarsanız, dağa çıkabilirdim
ama Türkiye 300 uçağı havalandırarak hiç kimseyi düĢünmeden beni yok etmek için tüm Kürdistan coğrafyasını
tuzla buz edebilirdi, halk büyük zarar görebilirdi. Bunun kimseye bir yararı olmazdı. Diplomatik ve siyasi çözüm
çalıĢmalarının daha yararlı olacağını düĢünerek Avrupa‟ya çıktım. Avrupa‟ya çıkıĢ koĢullarının olup olmadığını,
diplomatik ve demokratik siyasi bir yöntemle çalıĢmalara devam edip edemeyeceğimi çok yoğun tartıĢtık. Hatta
Yunanlı yetkililerle de görüĢtük, bunun üzerine diplomatik ve siyasi çözüm çalıĢmaları yürütebilmek için Avrupa‟ya
çıktım. Oraya vardığımda ise, koĢulların oluĢmadığını, batağa çekildiğimizi fark ettim ve sonuç bilindiği gibi
buradayım."
„BU AYAKLANMA DEĞĠL, ÖRGÜTLÜ, DEMOKRATĠK HALK TEPKĠSĠ‟
Kürt sorunun çözümü için DTP ile görüĢülebilineceği önerisini yineleyen Öcalan Ģunları ifade etti: " Ben burada hala
çözüm için çabalıyorum. Bir devlet yetkilisi burada gelip benimle görüĢürse kimse bir Ģey kaybetmez. Ben öyle yetki,
rütbe, makam, mevki meraklısı da değilim. Benim için önemli olan onurlu barıĢ ve demokratik çözümün geliĢmesidir.
Çözüm geliĢecekse ben olmasam da Barzani‟yle, Talabani‟yle, DTP ile de görüĢebilirler. Yeter ki çözüm geliĢsin.
Ama Kürt halkı çözüm için tercihini yapmıĢtır, bunu görmezden gelemezler. Benim için Kürt halkının onuru diyorlar.
Tabii ki ben Kürt halkının onuruyum. Bunu kendimi övmek için de söylemiyorum. Çözüm için etkili olacağım açıktır.
Son yaĢananlar da bunu gösteriyor. Kadınlar da bu dönem onurlarına sahip çıkmıĢlardır. Bu eylemlerde kadınlar da
vardır. Halkımız kendi talepleri için harekete geçmiĢ, ayaklanmıĢtır. Hatta bu son yaĢananlar ayaklanmayı da aĢan
bir tavırdır. Ayaklanmada kiĢiler bölük pörçük kendi baĢına dağınık hareket ederler. Oysa bu yaĢananlar örgütlü,
kararlı, kontrollü ve demokratik bir halk tepkisidir, bir ayaklanma değildir. Ben buradan halka eylem çağrısı
yapmadım. Halkın kendi kararıdır, bu nedenle kendilerine eylem yapmayın diye çağrı da yapmıyorum. Aldıkları
kararı, eylemliliklerini anlamlı buluyor ve selamlıyorum. Halkımız demokratik tepkisini yükselterek Hükümete ulaĢırsa
ve halk benden isterse müdahil olurum. Halkımız bana onurlu ve anlamlı bir diyalogun yolu açıldı ve gel
arabuluculuk yap derse ben dâhil olurum. Bu konuda onurlu ve anlamlı bir diyalogun geliĢmesi için üzerime düĢeni
yaparım, bugüne kadar da hep yaptım. Anlamlı bir diyalog olacaksa ben burada çözüm için hazırım. Tüm gücümle
çözümün nasıl geliĢeceğine yoğunlaĢır, yol yöntem belirlerim, çözümü formüle ederim."
„PKK EN GÜÇLÜ DÖNEMĠNĠ YAġIYOR‟
Türkiye'nin çok ciddi bir krize çekildiğini kaydeden Öcalan, " Buradan Sayın Erdoğan‟a sesleniyorum; Türkiye çok
ciddi bir krize çekiliyor. Ġzlanda gibi iflas edecek. Bunun farkında değiller. ĠĢte faiz oranları biliniyor, yüzde yirmilerde.
Türkiye dünyanın en yüksek faiz oranına sahip ülke, böyle ülke yönetilmez. Bir kriz halindeler, kriz derinden etkiliyor
ama bunu gizliyorlar. Bu ekonomik kriz 2000lerde yaĢanandan daha ciddi. Temelleri daha 90lı yıllara dayanıyor.
Ama bunu görmüyorlar ya da görmezden geliyorlar, gizliyorlar. Bütün dünya baĢta da Amerika bir ekonomik kriz
halinde, ve daha da derinleĢti" diye konuĢtu. PKK'nin gerilla savaĢını daha da derinleĢtirme kararı aldığına dikkat
çeken Öcalan, devamlara Ģunları söyledi: " Ayrıca PKK, gerilla savaĢını derinleĢtirecek, bunu ben söylemiyorum, bu
PKK‟nin kararı. Bu kararda benim fiili bir liderliğim yok. PKK, kendi kararını almıĢ, ben yapın veya yapmayın demem.
Ben burada kötü koĢullarda yaĢayan bir tutukluyum. Bulunduğum konum gereği halkın ve PKK‟nin kararlarına etkim
olamaz. PKK kararının anlamı Ģudur; PKK en güçlü dönemini yaĢıyor. PKK, sistematik, kontrollü bir gerilla savaĢına
girebilecek gücü olduğunu söylüyor. PKK ye katılımlar da yoğundur; Ġran, Irak, Suriye ve Türkiye‟den katılımlar
vardır. SavaĢ derinleĢirse PKK‟yi de destekleyen güçler ve gruplar var, PKK‟nin ittifakları var, yeni ittifaklarla daha
da geliĢtirir. Ben PKK‟yi tanıdığımdan dolayı söylüyorum, gerilla savaĢını derinleĢtirirse Türkiye ciddi bir kaosa
sürüklenir, hiç kimse bundan fayda görmez. 2004 yılından 2008e kadar onlarca insan yaĢamını yitirdi, bunun kime
ne yararı oldu. Sayın Erdoğan bunu dikkate almalı. ĠĢte ben burada bu tehlike konusunda uyarıyorum, bu tehlikenin
DERLEYEN : AZAD BADIKI
önüne geçmek için çözüm önerilerinde bulunuyorum. Ama anlamlı ve onurlu bir barıĢ ve diyalog yolu açılmazsa,
ben bir Ģey yapamam. PKK ve halk kendi kararını alır ve hayata geçirir."
„MORALĠMĠ BOZMAYA ÇALIġIYORLAR‟
Son olarak da kendisine yönelik uygulamalar ve sağlık sorunlarına değinen Öcalan Ģöyle konuĢtu: " Burada
yaĢanan sıkıntılar, psikolojik gerginlik devam ediyor, benim moralimi bozmaya çalıĢıyorlar. Benim moralimi kolay
kolay bozamazlar. Çünkü ben kendi moral gücümü kendim yaratıyorum. Yine gazeteleri düzensiz veriyorlar.
Ġdarenin bana yönelik bu tavırlarının nedenini anlamaya çalıĢıyorum. Ben burada Diyarbakır‟daki gibi, Kemal Pir
arkadaĢlar gibi bir direniĢe girebilirim. O direniĢe büyük saygım var ama benim tarihi sorumluluklarım var. Benim
buradan ölümün çıkmasının hiç kimseye faydası olmayacak, hatta kıyamet kopar. Bu nedenle benim tarihi kararım,
kendi eylemimle yaĢamıma son vermeyeceğimdir. Ben burada her Ģeye rağmen sağduyumu koruyacağım. Burada
kendi irademle yaĢamıma son vermeyeceğim, böyle bir Ģey olursa bilinsin ki bu benim iradem dıĢında geliĢmiĢtir.
Ben ölümden korkmuyorum. Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin umurumda değil ama benim en büyük çabam
tarihi sorumluluğum gereği olabildiğince uzun ve sağlıklı yaĢamaktır. Bana verilen ilacı, yeniden kullanmaya
baĢladım. Bu ilaçtan sonra idrara çıkmam çok seyrekleĢiyor, Ayrıca vücuttaki kaĢıntılarım yeniden baĢladı.
Vücudumda lekeler oluĢtu."
„ERGENEKON YARGILAMASI ġOVA DÖNÜġTÜ‟
Ergenekon yargılanmasının gerçek bir yargılama olmadığını tamamen bir Ģov olduğunu belirten Öcalan Ģunları
söyledi: "Ergenekon yargılaması gerçek anlamda bir yargılama değil, faili meçhul cinayetlerin çözülmesine
girmeyecekler anlaĢılan, Ģov yapacaklar. Ben buradan Avrupa ve Türkiye‟deki tüm dostlara selam söylüyorum. Türk
aydınlarının barıĢ için giriĢimlerini anlamlı buluyorum ve önemsiyorum. Almanya‟daki ve Avrupa‟daki sosyalistlere de
selam söylüyorum. Burada ve Türkiye‟de yaĢananları bilmeli durumun ciddiyetini görmelidirler. Bunun dıĢında ben,
tüm halkımıza, her köyün kendisine ait ağaçlandırdığı koru alanlar yapsın. Özellikle Cudi Dağı ağaçlandırılabilir.
Cudi Dağı dememin sebebi, Cudi Dağının Nuhun Gemisinin orada olduğuna inanılmasıdır. Yani bu ağaçlandırmalar
Nuhun anısına yapılsın. Ama onun dıĢında tüm köy ve yerleĢim yerleri kendilerine ait ağaçlandırmalar, korular
yapabilirler. Ben buradan tekrar söylüyorum. Sağduyumu koruyacağım. Halkımıza selamlarımı sunuyorum.
Kadınlara da özel selamlarımı sunuyorum. Cezaevindeki arkadaĢları selamlıyorum."
HALKIMA RAPOR ETTĠM, ÖLÜRSEM KIYAMET KOPAR
GörüĢme Notları:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, radyosunun da elinden alındığını ve 20 gündür geliĢmeleri izleyemediğini
belirterek, “Beni sürecin dıĢında tutmak istiyorlar herhalde. Böyle bir hakları yok” dedi. Öcalan ayrıca Diyarbakır‟da
alternatif Ergenekon yargılamasının yapılmasını önerdi.
RADYO DĠNLEYEMĠYORUM, BĠLĠNÇĠ BĠR ENGELLEME
Avukatları ile ÇarĢamba günü haftalık olağan görüĢmesini gerçekleĢtiren Kürt Halk Önderi
Abdullah Öcalan‟ın önemli açıklamalarda bulunduğu öğrenildi. Kendisine yönelik engellemelerin devam ettiğini
kaydeden Öcalan, “Radyo dinleyemiyorum. Yeni radyo bana ulaĢtırılmadı, verilmedi, önceki radyo da bozuk değildi
zaten. Vericilerdeki sorun, sinyal, frekans sorunu aĢılamadı. Devlettir, nasıl bu sorunu çözemez, bilinçli bir
engellemedir. Mevcut radyomu da aldılar, bu nedenle yirmi gündür dinleyemiyorum. Benim burada, geliĢmeleri
öğrenmemi istemiyorlar, gazeteler de verilmiyor, gelenler de gecikmeli veriliyor. Beni sürecin dıĢında tutmak
istiyorlar herhalde. Böyle bir hakları yok. Ġnfaz hâkimliği ve savcılık kararlarında benim radyo dinleme hakkım olduğu
belirtiliyor” dedi.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
ÇÖZÜM ĠMKANSIZ DEĞĠL
Cumhuriyet‟in kuruluĢ yıldönümü dolayısıyla da mesajlar veren Öcalan, Ģunları söyledi: “Cumhuriyet‟in 85. Yılı
vesilesiyle benim de söyleyeceklerim var. Bu sorunun çözümü konusunda dünyada birçok örnek var. Bu iĢler
dünyanın her yanında aynı Ģekilde oluyor. Güney Afrika da böyle olmadı mı? Ġspanya, Ġrlanda da böyle olmadı mı?
Burada birbirimize girmeyelim, buna gerek yok. Ġmralı‟ya getirildiğimde, benimle görüĢmeye gelen askeri yetkili bana
Ģunu söylemiĢti; “Amerika, Japonya‟ya atom bombası attı ancak sonra barıĢtılar, görüĢüyorlar. Bizim aramızda
tarihte de böyle büyük çatıĢma da olmadı. Neden bir araya gelip konuĢmayalım ki”. Tamam, aramızda büyük
çatıĢma yok ama diyalog da yok. Türkiye‟nin ağır sorunları var. Fehmi Koru gelip görüĢmek istiyormuĢ. Benimle
gelip burada görüĢmek elbette ki uç bir fikir değildir. Kimse benim diyaloga kapalı olduğumu söyleyemez. Mutlaka
gelip benimle görüĢsünler de demiyorum. Bu konuda akil adamlarla, aydınlarla, DTP ile görüĢme yapılabilir, benim
katılmam doğrudan olmayabilir, dolaylı olarak da devreye girebilirim. Türkiye‟nin çok ağır sorunları var, dil sorunu
gibi, yoksulluk gibi ama çözümü imkânsız değil, çözebiliriz. Halk da bizi iĢaret ediyor, eğer ben bu sorunları
çözemezsem o zaman beni asabilirler, ne yaparlarsa yapabilirler. Bizim çözümümüzde bölme parçalama yok,
sınırlara dokunma yok, aksine birleĢtirici, bütünleĢtirici, demokratik değiĢtirici bir gücüz.”
Öcalan, “Daha önce de defalarca dile getirdiğim gibi, çözüme iliĢkin önerilerimi tekrarlıyorum” diyerek bu konudaki
önerilerinin hükümetçe dikkate alınmadığı eleĢtirisini yaptı. Öcalan, “Zerre kadar inançları olsa bunu değerlendirirler.
Muhalefetin zaten zerre kadar inancı yok. Savunmamı okumuĢlar. Erdoğan, „maneviyata ve mukaddesatımıza
saldırı var‟ diyor. Hayır, yok. Ben halkın inançlarına saygılıyım. Ben savunmalarımda Ġslamiyet‟i açımladım, bunun
için böyle söylüyorlar. Savunmalarımda Yahudilerle ilgili değerlendirmelerim de var. Ben bu meseleyi de
savunmalarımda çok geniĢ açtım. Bu konuda uyarılar da aldım” diye belirtti.
CHP CUMHURĠYET DEĞERLERĠNĠ YOK ETTĠ
CHP ve Genelkurmay‟ı eleĢtirerek Türkiye‟deki farklı Cumhuriyet anlayıĢlarını Ģöyle değerlendirdi: “Genelkurmay ve
CHP, „ulus-devlet anlayıĢı tehdit altında, ulus-devlet anlayıĢına saldırı var‟ diyor. Belli ki bunlar savunmalarımı
okumuĢlar. Bugün Türkiye‟de bir ideolojisizlik ve politikasızlık var, bir tıkanma yaĢanıyor. Türkiye‟de iki tane
Cumhuriyet anlayıĢı var. Biri pozitivist-laisist-burjuva Cumhuriyet, diğeri ılımlı Ġslam olarak bilinen dogmatik,
muhafazakâr Cumhuriyet anlayıĢıdır. AKP halen dogmatik ve muhafazakâr anlayıĢında ısrar ediyor. Ama Mustafa
Kemal‟in Cumhuriyet anlayıĢı buna izin vermez. CHP ve Genelkurmay ise pozitivist ve laisist anlayıĢta ısrar ediyor.
Bu iki anlayıĢ da yanlıĢtır. Ġkisi de çözüm değildir. Toplumu öncelikle kutuplaĢtırma ve çatıĢtırmaya götürüyor.
Avrupa, pozitivizmi 1900‟lerde bıraktı. Oysa Ordu ve CHP hala bu anlayıĢta, katı pozitivist anlayıĢta ısrar ediyor,
kendilerini bu anlayıĢtan kurtaramıyorlar. CHP‟nin anlayıĢı klasik, bastırmacı anlayıĢtır. Bu anlayıĢta ısrar ediyor.
Cumhuriyetin kuruluĢunda Mustafa Kemal‟in yarattığı değerler vardı. O da, ant-i emperyalist bir ulusal kurtuluĢ
savaĢı sonucunda yaratmıĢ olduğu değerler ve miras CHP tarafından tüketildi, yok edildi. Ordu felsefeyle
ilgilendiğini söylüyor. Tamam, ordu içerisinde de kafası çalıĢan askerler olabilir. Ama tıkanıklığı aĢamıyorlar. Çünkü
katı pozitivist anlayıĢ hâkimdir, kendilerini bu anlayıĢtan kurtaramıyorlar.”
GÖRÜġLERĠM KUTUPLAġTIRMAYI DEĞĠL BÜTÜNLEġTĠRMEYĠ SAĞLAR
Aslında her iki cumhuriyet anlayıĢının da özünde muhafazakâr olduğunu vurgulayan Öcalan, “Benim bunlara karĢı
geliĢtirdiğim seçenek demokratik cumhuriyet seçeneğidir. Bu konuda temel açmazları aĢmaya çalıĢıyorum. Bizim
geliĢtirdiğimiz seçenek içinde sınır sorunu, sınırlara dokunma yok, üniterlik sorunu yok, Kürdistan‟ın ayrılma sorunu
da yok, demokratik birlik ve bütünlük var. Bizim çözümümüz bütünleĢtiricidir” ifadelerini kullandı.
Öcalan, “Benim görüĢlerim kutuplaĢtırmayı, çatıĢtırmayı değil, bütünleĢtirmeyi sağlar. Bizi bölücülükle suçluyorlar,
bu doğru değildir. Çözüm önerilerimiz alındığında bütünleĢmeyle beraber dıĢa doğru bir taĢma, bir etki meydana
getirecektir. Çözüm modelimiz Ortadoğu için de önemli bir model olabilir. 1995 yılına kadar savaĢı ne kadar
derinleĢtirirsem ve de yaygınlaĢtırırsam o kadar sosyalizm olur, o kadar ulusal kurtuluĢçuluk yapmıĢ oluruz
fikrindeydim. Ancak „95‟ten sonra politikaya- siyasete önem vermenin gerekliliğini fark ettik. Bu dönemde
çatıĢmasızlık ortamları yarattık. Gelinen noktada halen demokratik siyaseti savunuyorum. Bu konumdan da
memnunum, piĢman değilim” diye konuĢtu.
GÖRÜġLERĠM RÖNESANS ETKĠSĠ YARATABĠLĠR
DERLEYEN : AZAD BADIKI
GörüĢlerinin Türkiye‟de Rönesansımsı bir etki yaratabileceğini tekrarlayan Öcalan, savunmasının demokratik toplum
manifestosu olarak nitelendirilebileceğini kaydetti.
Öcalan savunmasına Marksizmle ilgili değerlendirmeler yaptığını belirterek Ģu tespitlerde bulundu: “Savunmamda
Marksizmle ilgili değerlendirmeler de yaptım. Marks, kapitalizmin beĢ yüz yıllık tarihini incelemiĢ, ben beĢ bin yıllık
tarihini inceledim. Sümer Rahip Devletinden bugüne kadarki tarihi inceledim. Kent-devlet sistemini inceledim. Daha
önce de belirtmiĢtim, Marks‟ı aĢtım ya da eksikliklerini tamamladım denilebilir. „Marks ant-i kapitalist görünse de
aslında kapitalizme hizmet etmiĢtir.‟ Ben bunu net bir Ģekilde tespit ettim, savunmalarımda yer verdim. Marks iĢçi
sınıfını esas alıyor, ben beĢ bin yıllık demokratik uygarlık tarihini esas alıyorum.”
HALKIMA RAPOR ETTĠM, ÖLÜRSEM KIYAMET KOPAR
“Mesele benim bireysel yaĢama sorunum değildir” diyen Öcalan, Ģöyle devam etti: “Ben burada bu sorunu devletle
kiĢiselleĢtirmek de istemiyorum. Sorun benim yaĢamam veya ölümüm de değildir, ölümden de korkmuyorum. Ancak
deprem olur bina baĢımıza yıkılabilir, hastalık olabilir o Ģekilde de ölebilirim. Bu, „devlet öldürdü‟ Ģeklinde algılanacak
ve sonuçları korkunç olacaktır. Ben sağlığımı ve buradaki durumu sorun yapmadım, yapmıyorum. Burada geçen
hafta, yaĢanan “küçük”(görece olarak, ölüm olayına göre küçük) bir sorundan halkımın haberdar olmasını istedim,
bu nedenle halkıma rapor ettim, halktan bir talepte de bulunmadım, hatta olayı büyütmeyin dedim ama kendileri
harekete geçtiler, neler yaĢandığını görüyorsunuz. Burada benim bir ölümüm gerçekleĢirse daha büyük olaylar olur,
kıyametler kopar. Baharla birlikte savaĢ geliĢebilir, kontrol edilemeyecek noktaya gidebilir. Ben böyle bir durumun
yaĢanmasını istemediğim için çözüm önerileri getiriyorum, bu sorunun çözümü için yaĢamam önemli, çözümün
baskısını hissediyorum. Rica ediyorum, defalarca çağrım oldu ancak Hükümet dikkate almadı.”
ZAMAN KAYBETMEDEN SORUNU ÇÖZELĠM
Türk yetkililere kanı durdurmak için çağrıda bulunan Öcalan, “Yine söylüyorum mesele benim ölmem kalmam
meselesi değildir. Zaten burada zamana yayılmıĢ bir öldürme politikası yürütülüyor. Bu bana kaybettirdiği gibi
devlete de kaybettirir. Gelin bu sorunu çözelim, zaman kaybetmeden yapalım, kanı durduralım, bu yoksulluğa son
verelim. Ekonomik kriz derinleĢiyor” mesajını verdi.
YaklaĢan yerel seçimlere de dikkat çeken Öcalan bu konuda Ģunları söyledi: “Yerel seçimler yaklaĢıyor, daha
öncesinde demokratik sol çevrelerle DTP‟nin birlikteliğini, demokratik geliĢim için önemli bulmuĢtum. Yerel seçime
iliĢkin olarak somut önerim Demokratik Belediyecilik anlayıĢıdır. Bu anlayıĢta katılımcı demokrasi, doğrudan
demokrasi ilkeleri hâkimdir. Stadyumlarda, büyük meydanlarda on binler gerekirse elli binler bir araya getirilir,
görüĢleri alınır, halkın görüĢleri esas alınır. Seçileceklerin demokrat adaylardan olması önemlidir. Seçimlere sadece
kazanılıp kaybedilmesi Ģeklinde bakılmamalı, demokratik ilkeler temelinde kurumsal yaklaĢılmalıdır. Dikkat
edilmesi gereken bir husus da kadınların katılımıdır.
Demokratik sol çevreler, ezilenler, çevreciler, feministler, yerel kültürler, samimi Müslümanlarla bir araya gelebilirler.
Bir, iki, üç gün, gerektiği kadar tartıĢabilirler. Yine Alevilerin -onların içinde de sahte laikler var- kendi demokratik
konfederatif yapıları olabilir, birliklerini oluĢturabilirler. Asuri, Süryani, Ermeni, Anadolu‟dan göç eden Yunanlılar,
kendi demokratik konfederatif yapılarını oluĢtursunlar ve genel demokrasi hareketiyle birleĢebilirler.”
ALTERNATĠF ERGENEKON YARGILANMASI YAPILABĠLĠR
Öcalan, Ergenekon davasına iliĢkin de çarpıcı bir öneride bulundu: “Diyarbakır‟da Vietnam ve Irak benzeri sembolik,
alternatif bir Ergenekon yargılaması yapılabilir. Ergenekon davasına alternatif bir mahkeme Diyarbakır‟da kurulabilir.
Ergenekon davasında dile getirilmeyen gerçekler ortaya konulabilir. Bunu demokrasi platformu gibi demokratik kitle
örgütleri Baro ile birlikte yapabilir. Avrupa‟dan tanınmıĢ hukukçular da çağrılabilinir.”
HALKIMIZA TEġEKKÜRLERĠMĠ SUNUYORUM
Öcalan, kendisiyle dayanıĢma içinde olan halka da teĢekkürlerini iletti: “Halkımızın gösterdiği dayanıĢma için
teĢekkürlerimi sunuyorum. Bu eylemliliklere katılımlarından dolayı halkımıza, Avrupa‟daki halkımıza, dayanıĢma
gösteren tüm dostlara, tüm kadınlara ve barıĢ annelerine selam, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Kadınlara iliĢkin
savunmalarımda belirlemelerimi yapmıĢtım. Demokrasinin temel köĢe taĢlarından biridir. Kadınlar demokrasi
mücadelesine kendi renkleri ile damgasını vurabilirler.”
DERLEYEN : AZAD BADIKI
CUDĠ DAĞI‟NA HER TÜRLÜ BĠTKĠ EKĠLMELĠ
Geçen hafta Cudi Dağı‟na iliĢkin yaptığı bir öneriyi bu hafta da yapan Öcalan, “Her köye kente orman önerim vardı,
onu yineliyorum. Cudi Dağı‟nda Nuh‟un Gemisi‟ndeki gibi, Cudi‟ye her türlü bitkiden ekilmeli, her türlü hayvan
getirilmeli. Cudi‟de mevcut ağaçlar, bitkiler kesilmemeli, çiçekleri koparmamalı, korunmalı, hayvanlarını
avlanmamalıdır” dedi.
Öcalan son olarak, “Cezaevindekilere de selamlarımı iletiyorum. Sağlıklarını korumalıdırlar. AraĢtırma ve
incelemelerine devam edebilirler. Kendilerini dıĢarıdaki etkinliklere güç verecek Ģekilde hazırlayabilirler” diye belirtti.
AKP bir yıl sonra böyle olmayacak!
GörüĢme Notları:
Kürtlerin serhildanlarla çözüm talep ettiği bir sırada Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a bir 10 günlük hücre cezası
daha verildi. Öcalan, AKP‟lilerin son beĢ yılda devletin yüzde 50‟sini dıĢarıya sattıklarını belirterek, yaĢanan son
olaylara da dikkat çekti ve “Tarihe not düĢüyorum, bir sene sonra AKP bu Ģekilde olmayacak. AKP bu Ģekilde bir-iki
yıl içinde kendini bitirir” dedi. AKP'nin dinle alakası olmadığını da belirten Öcalan, AKP'nin din maskesi bölgede
düĢeceğini kaydederek, Türk BaĢbakanı Recep Tayyip Erdoğan‟ı barıĢ için adım atmaya çağırdı.
DIġARDAN HABER ALAMIYORUM
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatları ile olağan haftalık görüĢmesini gerçekleĢtirdi. Edinilen bilgiye göre
Öcalan, 30 gündür radyosunun verilmediğini belirterek, "Haber alamıyorum, on günlük hücre cezası da dün
uygulanmaya baĢlandı. Radyo dinleyemiyorum halen. Gazeteler de çok geç veriliyor. Verilenler de bir kısmı
kesilerek veriliyor. Gazetenin bazen her tarafını kesiyorlar, 4-5 sayfa yalnız kalıyor. Gazetenin gazete olma özelliği
kalmıyor" dedi. “Haberleri sadece sınırlı bir Ģekilde sizden alabiliyorum” diyen Öcalan yazdığı yeni savunmasına
iliĢkin ise "Savunmamım diğer bölümlerine baĢlayacağım, Ģu ana kadar pek konsantre olamadım. Kürdistan
bölümüne daha baĢlayamadım. Kitap sorunu devam ediyor, vermiyorlar. DıĢarıdan haber alamıyorum, haberleri
sadece sınırlı bir Ģekilde sizden alabiliyorum." Ģeklinde konuĢtu.
Bingöl‟de 33 askerin ölümüyle sonuçlanan olay hakkında son günlerde yaĢanan tartıĢmalara da değinen Öcalan,
Ģöyle devam etti: "Evet bu doğru. O hafta önemli geliĢmeler olacaktı. Bu konu çok önemlidir. Doğru ben baĢta yanlıĢ
bilgilendirildim. Bu olay son derece önemlidir. Evet, o hafta çözüme iliĢkin bazı geliĢmeler olacaktı. Ben buraya
getirilirken benim sorgumda bulunan üst düzey bir yetkili bana 33 askerin öldürülme olayını anlattı. Ben kendisine
nasıl oldu dedim. Yetkili kiĢi eğer 33 asker öldürülmeseydi çözüme iliĢkin bazı geliĢmeler olacağını belirtti. Biz o
dönem ateĢkes ilan etmiĢtik, ancak önce Özal'ı öldü yada öldürüldü. Sonra da bu olay oldu. ġemdin'in bu iĢi kendi
baĢına yaptığını sanmıyorum. O bu olayda kullanıldı ama farkında mıydı, değil miydi bilemiyorum.
SUĠKASTLAR SÜRECĠ ETKĠLEDĠ
YeĢil de vardı o dönemde. Ardından da bazı suikastler oldu. Mumcu olayı da oldu sonra. O dönem bir general de
öldürüldü. Sanıyorum Bahtiyar Aydın'dı. O dönem toplam dört tane Komutan General düzeyinde öldürüldü. Bunların
hepsinin ortaya çıkarılması lazım. On beĢ yılın heba olmasına kim sebebiyet verdi, bunların ortaya çıkarılması lazım.
Eğer bunlar aydınlatılırsa çözüme katkısı olur. Ergenekon aydınlatılacaksa bunların hepsinin aydınlatılması lazım.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Gerçek Ergenekon gizleniyor. Sahte Ergenekon ve gerçek Ergenekon var. ġu anki Ergenekon deĢifre olmuĢ
Ergenekondur. Gerçek Ergenekon ise gizleniyor, ona yeni bir Ģekil veriliyor. Ben bu nedenle Diyarbakır'da Vietnam
tarzı sivil bir temsili yargılama yapılsın dedim. Irak'la ilgili yapıldı. Diyarbakır'da da yapılabilir. Veli Küçük PKK
içindeki müttefiklerimiz diyor, ġemdin onları kastediyor. Bunlar birçok kirli iĢler yaptılar. Yine Sait Çürükkayalar,
Cemil IĢık vardı, ġırnak'ta gidip bir köyde bir katliam yaptı. Benim aklımın ucundan bile geçmezdi, bizden birinin
gidip böyle bir iĢi yapacağı. Ben hemen bu olay devlet, derin devletin iĢidir diye açıklama yapmıĢtım. Sonra bana bu
iĢ PKK adına yapıldı dediler. Ben Ģoke oldum, üç hafta uyuyamadım. Bunu niçin yaptılar, kimlerle yaptılar diye çok
düĢündüm. Bu iĢi bunların tek baĢına yapmaları, tek baĢına böyle karar vermeleri zor. Yine ġahin Baliç vardı, Kör
Cemal, Süleyman onlar vardı, Cemil IĢık. Bunların bir kısmı Almanya'da sıkı güvenlik altında yaĢıyorlar. Bizim
yerimize baĢka alternatif olarak gördükleri kiĢileri getirmeye çalıĢıyorlardı. Melik Fırat yine bunun için
hazırlanıyordu."
2002'DE ECEVĠT'ĠN TEMSĠLCĠSĠ GELDĠ
"'97'de barıĢ için elimden gelen her çabayı göstermeme rağmen, bazı kesimler ısrarla savaĢı derinleĢtirmeye
çalıĢtılar. Bunu anlamaya çalıĢtım, bu kesimlerin neden böyle davrandıklarını düĢündüm" diyen Öcalan, Ģu
görüĢlere yer verdi: "Ama tabi benim için esas önemli tarih 2004'dir. 2004'deki olay ilginçtir. Osman onlara birileri
adına bir söz verilmiĢ. Bazı açıklamalar yaptı. Ben onları dolaylı olarak takip etmeye çalıĢıyorum sınırlı bilgilerle.
Bize biraz daha destek verilseydi biz dağı ele geçirebilirdik diyor. Yani bundan kastı, gerillayı tasfiye edebilirdik
diyor. Botan-Nizamettin onlar PKK'yi böldüler. Bunu onlara yaptırdılar. Nizamettin onlar, biz komutanız, gerilla bize
bağlı, biz ne dersek onlar da onu yaparlar diyorlardı. Yani PKK'yi tamamen ele geçirebileceklerini, düĢünüyorlardı.
Tabi bana bağlı, daha doğrusu bu davaya bağlı, çok dürüst, iyi niyetli gençler var. Yine yaĢlı bir grup var, bunlar
bana bağlılar. Nizamettin onlar bunları hesaplayamadılar. 2002'de de Ecevit'in temsilcisi geldi. Sorunu çözmek
istediklerini söylüyorlardı. Ecevit hiç adım atmadı mı, attı. Ancak sonra iliĢkiler birden kesildi. Bu adımlar niçin
kesildi. Özellikle Türk kamuoyu bunu iyi bilsin, bu adımları kim kesti?"
ERDOĞAN GERGĠNLĠK ÇIKARIYOR
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Türkiye'nin bölüneceği söylemi büyük bir yalandır. Böyle bir Ģey yok, olmaz da. Bunu
bilinçli söylüyorlar. Taha Akyol makalesinde bölgede yapılacak seçimlerin ayrı bir siyasi coğrafya yaratmak isteyen
DTP ile bölgeyi Türkiye'nin bütünlüğü içinde tutmak isteyen AKP arasında geçeceğini belirtiyormuĢ. Bu kesinlikle
doğru değil. Ben devlet mekanizmasını iyi biliyorum. AKP bu ülkeyi beraberlik içinde tutmak istemiyor, bölgeyi
Türkiye içinde tutmak istemiyor. AKP ülkenin bir bölümünü ayırmaya çalıĢıyor. Erdoğan bu gerilimi bilerek
tırmandırıyor. Bu, Erdoğan'ın kendi iradesi de değil. DıĢarıdan böyle istendiği için gerilimi yaratıyor. Kararlar, ABD
ve dıĢ güçler tarafından AKP'ye uygulatılmaktadır. AKP'nin bunda bir rolü yoktur. DıĢarıdan müdahale olduğu için,
böyle olmasını istedikleri için, BaĢbakan gerginlik çıkarıyor. Bu Ģekilde Türkiye'yi daha çok kontrollerinde tutacaklar.
Bu yolla Kıbrıs sorununu istedikleri gibi Türkiye'ye çözdürecekler. Ermeni meselesini istedikleri gibi çözdürecekler.
Türkiye'yi istedikleri noktaya getirecekler. Çözüm olmazsa Kürtler de direnir, Güney'de ulus-devletin kurulması da
Türkiye'nin 30-40 yıllık bir savaĢın içine çekilmesi demektir."
TARĠHE NOT DÜġÜYORUM, BĠR YIL SONRA AKP BU ġEKĠLDE OLMAYACAK
"AKP de artık düĢüĢe geçti. Artık böyle devam edemez. Tarihe not düĢüyorum, bir sene sonra AKP bu Ģekilde
olmayacak. AKP bu Ģekilde bir-iki yıl içinde kendini bitirir. Ama bu sorun ortada. AKP gelip gider ancak bu sorunun
çözülmesi lazım. Eğer devlet bu iĢi çözmek istiyorsa, bu iĢin çözümü basittir. Bizim istediğimiz ne bütünlük ne de
ayrılıktır; anlamlı demokratik adımlardır. Sorun Türkiye'nin demokratikleĢmesidir. Demokrasi ekmek ve su gibi temel
ihtiyaçtır. Anlamlı demokratikleĢmeyi beraber gerçekleĢtirebiliriz. Gelin, demokratik adımlar üzerinde çalıĢalım. O
zaman tek bir kurĢun atılmaz. Ben durdururum. Benim burada imkanlarım da yok. Yarın ne olacak, bilemiyorum.
Kontrolüm dıĢına çıkılırsa, ben de burada bir seyirci gibi kalır, olanları seyretmekle yetinirim. Çünkü burada
imkanlarım çok kısıtlı. HerĢey benim dıĢımda gerçekleĢiyor."
BEN KÜRTLERĠN ÖZGÜR ĠRADESĠYĠM
"Ben Kürtlerin özgür iradesini temsil ediyorum. Doğrudur, Kürtlerin özgür iradesini ben aldım, temsil ettim. Ama bu
özgür iradeyi kimseye teslim etmedim. Ne ABD'ye ne Türkiye'ye ne Ġran'a ne de Suriye'ye. Suriye'de kalmama
rağmen, Suriyeliler bilir, bir kez bile Kürtlerin iradesini Suriye'ye teslim etmedim. Onlar bunu çok iyi bilir. Ben
Kürtlerin milliyetçi çizgiye kaymaması için büyük çaba harcadım. Burada da bu çabayı göstermeye devam ettim.
Ben olmasam iĢ çığrından çıkar. Ben tarihin sorumluluğunu taĢıyorum, halkıma karĢı sorumluluklarım var. Özal
DERLEYEN : AZAD BADIKI
sorunu çözmek istiyordu. Tasfiye edildi. Sayın Erbakan'la da üç defa mektuplaĢtım. Mektuplarına anında yanıt
verdim. Erbakan sorunu çözmek istiyordu, O'nu da hemen tasfiye ettiler. Ecevit de temsilci gönderdi. O da iyi
niyetliydi, sorunu çözmek istiyordu. Hatta Kıvrıkoğlu'nu temsilen de benimle görüĢüldü. 2002 dönemi çok önemlidir.
93'ten daha önemlidir benim için. Bu dönemde ben de üzerime düĢeni yaptım. Tek kurĢun atılmadı, çatıĢmasızlık
yaĢandı. Ancak bir anda diyalog ortamı kesildi."
AKP DIġARIYA BAĞIMLI
"Her zaman barıĢ için üstüme düĢeni yapmaya çalıĢtım. Ben sorunun hep demokratik yolla çözümünü savundum.
BarıĢ için hala umut var. Bu konuda üstüme düĢeni yaparım. Gerçekten bilgim çok fazla, tecrübem çok fazla, 35-40
yıldır bu iĢin içindeyim. Kendimi çok yetiĢtirdim. BarıĢ için etkili olabileceğime inanıyorum. Çözüm önerilerim
uygulanır ve çözüm olmazsa, o zaman beni assınlar, öldürsünler, ölümden korkmuyorum. Çözüm geliĢmezse
Türkiye kaybeder. Bunu derken sadece Türkiye kaybeder, biz kazanırız demiyorum. Türkiye kaybederse, hepimiz
kaybederiz diyorum. ABD'nin üzerinde çalıĢtığı, benim de tam anlayamadığım bir projesi var. Ben bunu anlamak,
çözmek için çok çaba sarfediyorum. 30 yıldır uygulanan bir proje söz konusu. Bunun detaylarını tam bilemiyorum.
AKP‟liler ticaret, endüstri üretiminin %50'sini dıĢarıya sattılar. Son beĢ yılda devletin % 50'sini sattılar. %50'si satılan
bir ülke bağımsız olabilir mi? M. Kemal böyle miydi? M. Kemal, kapitülasyonları kaldıran iradedir. Ekonomik olarak
Türkiye'yi kendilerine bağladılar. Askeri de bağladılar. Sorunun çözümünde AKP'nin bir insiyatifi söz konusu değil,
çünkü ipi baĢkasının elinde. DıĢarıdan ne söyleniyorsa AKP onu yapmak zorunda."
BAġBAKAN ADIM ATSIN
"Türkiye halen 30'lu yılların katı anlayıĢıyla yönetiliyor. M. Kemal, ne kadar eleĢtirsek de, kendi döneminde bilimi
esas alırdı. Ancak o dönemde dünyada gerçekleĢen iki bilimsel devrim Türkiye'ye aktarılmamıĢtı. O dönemde
pozitivist anlayıĢ hakimdi. Türkiye halen 30'lu yılların anlayıĢıyla hareket ediyor. Halk demokratik tepkisini ortaya
koymaktadır. Bunu selamlıyorum. AKP'nin dinle alakası yok. AKP'nin din maskesi bölgede düĢecektir. Buradan
Sayın BaĢbakan'a tekrar bir kez daha çağrıda bulunuyorum. Kürt sorununa demokratik çözüm için adım atabilir.
Demokratik geliĢmeler yaĢanırsa ben de buradan elimden gelen tüm çabayı gösteririm. Daha önce de bu çabayı
gösterdim. Yine bu çabayı sürdürürüm. Hepimizin ihtiyacı olan demokrasidir. Bu yola girilebilir. Tekrar ifade
ediyorum; BaĢbakan, olumlu adım atarsa ben de elimden gelen çabayı gösteririm. Türkiye aydınları soumluluk
alabilirler, Türkiye demokratikleĢirse hepimiz kazanırız. Anlamlı bir barıĢ geliĢirse bu sorun çözülür. Herkes sorunun
çözülmesi için katkıda bulunmalıdır."
HALKI SELAMLIYORUM
Öcalan, sözlerini Ģöyle tamamladı: "Cezaevinden gelen mektuplar var. Bunları anlamlı, derin buluyorum. Bu
çalıĢmaları önemsiyorum. Daha da derinleĢmelidirler. Gebze Cezaevi'nden, kadınlardan gelen mektuplar var.
Hepsine selamlarımı iletiyorum. Erzurum, Buca, Kocaeli, MuĢ, Adıyaman, Siirt, Midyat, Antep, Bakırköy
Cezaevindeki arkadaĢların hepsine selamlarımı gönderiyorum. ÇalıĢmalarına devam etsinler. Bana selam söyleyen
herkese selamlarımı iletiyorum. Demokratik tepkisini ortaya koyan tüm halkımızı selamlıyorum."
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Benim de sabrımın sınırları var
GörüĢme Notları:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan kendisine hücre cezası uygulandığını belirterek Ġmralı‟daki uygulamaların ABD
tarafından BaĢbakan‟a yaptırıldığını kaydetti. Çok kötü koĢullarda tutulduğunu belirten Öcalan, “Benim de bir sabrım
ve sınırım var, bunu zorluyorlar. Ben burada uygulananları söylemiyorum, söylersem olacakları biliyorum, sorumlu
davranıyorum” dedi. Öcalan, Bush ve Erdoğan bağlantısını da kurarak, “Bush gittiğine göre Erdoğan da gider”
Ģeklinde konuĢtu.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan‟ın ÇarĢamba günü haftalık olağan görüĢmesi sırasında önemli açıklamalarda
bulunduğu öğrenildi. Cezaevi koĢullarına dikkat çeken Öcalan, bu uygulamaların muhatabının kim olduğunu sordu.
UZUN ZAMANDIR RADYO DĠNLEYEMĠYORUM
Kendisine verilen hücre cezasının uygulandığını söyleyen Öcalan, “Hücre cezası uygulanıyor. Çok uzun zamandır
radyo dinleyemiyorum. Gazete vermiyorlar, verdiklerini de paramparça ediyorlar, bir anlamı kalmıyor. Bu nedenle
geliĢmelerden çok haberdar değilim” dedi.
BURADA YAPILANLARIN MUHATTABI KĠM?
“Burada yaĢananlarla ilgili verilen kararlar politik kararlardır” diye belirten Öcalan ama burada yapılanların bir
muhatabı, bir sorumlusunun olduğunu ifade etti. Öcalan Ģöyle dedi: “Bu açığa çıkarılmalı. Bu, BaĢbakan mı
Genelkurmay BaĢkanı mı, bu iĢin muhatabı kim bilmek benim hakkım. Burada yaĢananlar BaĢbakan‟ın bilgisi
dıĢında olmuĢ olamaz. BaĢbakanlık Kriz Merkezi, BaĢbakanlığa bağlı. Ben buradaki idareyi muhatap almıyorum,
buradaki idare benim muhatabım değil. Ġdare kendine söyleneni yapıyor.”
BENĠM DE BĠR SABRIM VAR
Cezaevindeki uygulamaların arkasına kimlerin olduğuna iĢaret eden Öcalan, “Benim muhatabım
BaĢbakan. BaĢbakan‟a da bunu ABD yaptırıyor. Beni buraya getiren de ABD ve NATO‟dur. ABD, Erdoğan‟a
„Öcalan‟ı sıkıĢtır‟ dedi. Erdoğan da kabul etti. Beni deniyorlar, tepkimi, sabrımı ve dayanma gücümü ölçüyorlar.
Benim de bir sabrım ve sınırım var, bunu zorluyorlar. Ben burada uygulananları söylemiyorum, söylersem olacakları
biliyorum, sorumlu davranıyorum. Burada yaĢananlar ABD ve Ġsrail oyunlarıdır. Beni sıkıĢtırarak PKK‟yi bitirmeye
çalıĢıyorlar. Ama PKK‟yi bitiremezler. Ben burada sonuna kadar direnirim. Bu güne kadar da direndim, direnmeye
devam edeceğim. Ben daha önce de belirtmiĢtim, burası proto-Guantanamo‟dur. Yani Guntanamo örneğini önce
burada denediler daha sonra Guantanamo‟da uyguladılar. Hatta buranın Ģartları Guantanamo‟dan daha ağır.
Bunları iyi görmek gerekiyor. Burada yaĢananlarda uluslar arası oyunlar var. Bu yaĢananları niye yapıyorlar? Ben
savaĢı durdurmaya çalıĢıyorum, benim üzerime niye böyle geliyorlar? Benim üzerime böyle gelmelerinin kime ne
faydası var, devlete ne yararı var? BaĢbakan Erdoğan bunları görmüyor mu?” diye belirtti.
AVRUPA NĠYE SESSĠZ KALIYOR, ÇOK KÖTÜ KOġULLARDAYIM
Avrupa‟yı de bu uygulamalar karĢısında sessiz kaldığı için sert eleĢtiren Öcalan Ģu ifadeleri kullandı: “Avrupa niye
sessiz kalıyor? CPT‟nin hakkımda verdiği kararlar, raporlar var. Devlet Avrupa‟ya buranın koĢulları Ģöyledir böyledir
diye anlatıyor ama benim içinde bulunduğum koĢullar ortada. Çok kötü koĢullardayım. Devletlerin taahhütleri var,
verdikleri sözler var, bunları uygulasınlar. Benim de temel haklarım var, Cezaevi Ġzleme Komitesi‟nin de raporları var
ama uygulanmıyor. Uzun zamandır burada geliĢmelerden habersiz bırakılıyorum. Dünya ve Türkiye kamuoyu bu
konuda bilgilendirilmeli. Sorumlular açığa çıkartılmalı.”
DERLEYEN : AZAD BADIKI
„YA SEV YA TERK ET‟ MHP‟YE AĠT DEĞĠL
Türkiye BaĢbakanı Recep Tayyip Erdoğan‟ın gündemdeki sözleri ve buna karĢı geliĢen tepkileri değerlendiren
Öcalan Ģöyle konuĢtu: “Birçok yazarın Erdoğana tepki göstermesi önemlidir tabii. Bir Ģeylerin farkındalar, bu
nedenle bu tepkileri gösteriyorlar. Erdoğan‟ın bu söylemi tabi ki çok tehlikeli. Ben MHP milliyetçiliğini biliyorum. Bu
söylem Bahçeli öncesine ait. MHP bile, Türk Kürt halkının kardeĢçe olmasa da bin yıldır birlikte yaĢadıklarını biliyor.
Bir çatıĢmanın ne sonuçlar yaratacağını görüyorlar. Erdoğan‟ın söylemi onların milliyetçiliğini de aĢan bir söylem.
Pek çok çevre Türk-Kürt çatıĢmasının çıkabileceğini görüyor, tehlikenin farkındalar. Bu nedenle bu kadar tepki
gösteriyorlar. Kürt halkının gösterdiği tepki karĢısında Devlet de panik halde. Ne yapacağını bilmiyor.”
ULUSLAR ARASI SERMAYE AKP‟YĠ PENÇESĠNE ALDI
Aslında uluslar arası sermayenin Türkiye‟yi, AKP‟yi pençesine aldığının altını çizen Öcalan Ģöyle devam etti: “Bunlar
uluslar arası sermayenin oyunları. Ben analiz ettim bunları iyi biliyorum. Yeni savunmamda da bunları ele aldım.
Türkiye böyle nereye kadar devam edebilir! Küresel sermaye politikalarını Erdoğan üzerinden Erdoğan da, Kürtler
üzerindeki politikasını etrafına topladığı Kürt iĢbirlikçileri üzerinden yürütmeye çalıĢıyor. Ellerinde milyar dolarlar var,
Kürt iĢbirlikçilerini böylece etrafında toplayıp Kürtleri bunlar eliyle denetim altına almaya çalıĢıyor. Kürt iĢbirlikçileri
için de Erdoğan son kozları, onu iyi kullanmaya çalıĢıyorlar. Ben Kürt iĢbirlikçilerini biliyorum. GılgameĢ‟ten bu yana
varlar.”
HALKI YOKSULLAġTIRIP KENDĠLERĠNE BAĞLAYACAKLAR
Ġngiliz planları ve küresel ekonomik krize de dikkat çeken Öcalan, Ģu değerlendirmelerde bulundu: “Ġngilizler,
1900‟lerde Kürt sorununu çözümsüz bırakarak Ortadoğu‟daki ömrünü yüzyıl uzattılar. ġimdi de AKP eliyle
Ortadoğu‟da bir yüzyıl daha ömürlerini sürdürmek istiyorlar. Ama nasıl uzatmaya çalıĢıyor, kanlı bir Ģekilde. Mustafa
Kemal, Ġngiliz oyunlarını görüyordu ama çok az Ģey yapabildi ancak Cumhuriyeti kurabildi, daha fazla ileri gitmesine
izin verilmedi. Bu oyunlar görülmezse Cumhuriyet de elden gidecek. Mahir Kaynak‟ın bir değerlendirmesini
önemsiyorum „PKK simgedir‟ diyor. Uluslar arası sermaye ve tekeller Türkiye‟yi ele geçirmek için „PKK‟yi sıkıĢtırdık,
PKK‟yi denetim altına aldık, PKK‟yi bitireceğiz, bitirdik‟ diyerek PKK kozuna oynuyor. Ama küresel sermayenin derdi
PKK‟yi bitirmek değil, Küresel sermayenin amacı Türkiye‟yi bir yere getirerek kendi politikalarını uygulamak,
Türkiye‟yi denetim altına almak, istediklerini Türkiye‟ye yaptırmaktır. Küresel sermaye ve tekeller, iĢbirlikçilerine AKP ve uzantılarına- yüzde 25 pay vererek gerisini kendileri götürecekler. Küresel kriz devam ediyordur. Daha da
derinleĢecektir. Halkı yoksullaĢtırıp kendilerine bağlayacaklar, böylece denetim altına alacaklar.”
YARGILANAN SAHTE ERKENEKON
ABD‟nin yeni BaĢkanı olarak Barack Obama‟nın seçilmesine de değinen Öcalan, “Obama olumlu olabilir, daha
diyaloga açık görünüyor. Obama‟nın geliĢi küresel sermayeden bağımsız değildir. ĠĢte ekonomik krizle Bush‟u
götürdüler, Obama‟yı getirdiler” dedi.
BUSH GĠTTĠĞĠNE GÖRE ERDOĞAN DA GĠDER
Erdoğan ve Bush bağlantısını da kuran Öcalan Ģu çarpıcı ifadeleri kullandı: “Ben Erdoğan‟ın da Bush‟la bağlantılı
olduğunu düĢünüyorum. Bush gittiğine göre Erdoğan da gider. 2002‟de Erdoğan-Baykal görüĢmesi ve anlaĢması
var. Bu görüĢmede çıkan sonuç; Erdoğan‟a iktidar, Baykal‟a da muhalefetçilik rolüdür. Bu Ģekilde anlaĢmaya
vardılar. Ergenekon yargılamasını bu nedenle önemsiyordum. Tolon onlar yargılanıyorlar. Ġtalya‟daki Gladio gibi
olacağını düĢünüyordum ama öyle olmadı. Bu yargılanan sahte Ergenekon‟dur, gerçek Ergenekon iĢbaĢındadır.”
VECDĠ GÖNÜL BUNLARI BOġUNA SÖYLEMĠYOR
Savunma Bakanı Vecdi Gönül‟ün Belçika‟daki sözlerini de değerlendiren Öcalan, bunların boĢuna söylenmiĢ sözler
olmadığını ifade etti. Öcalan Ģöyle dedi: “Vecdi Gönül, bunları boĢuna söylemiyor, bu onların kendi görüĢü. Daha
önce nasıl Ermenileri Anadolu‟dan sürüp, Ermen halkından ayrı bir Ermeni devleti kurarak denetim altına aldılarsa
Ģimdi de Kürtler için aynı Ģeyi düĢünüyorlar. Ermeni ve Rumlara yaptıkları Ģeyi bugün de Kürtler için planlıyorlar.
Bunu nasıl yapacaklar? Güney‟de oluĢacak devletçik üzerinden yapacaklar, Kürtleri oraya sürmeyi planlıyorlar ama
bu olmaz. Devletçikler kurup uluslar arası sermayenin çöplüğü yapacaklar. Tüm bu yaĢananlar birer oyundur.
Ancak Kürt halkının özgür iradesi, demokratlar, temiz ve dürüst insanlar bu oyunları boĢa çıkardı. AKP iktidarı baĢ
DERLEYEN : AZAD BADIKI
aĢağı ilerliyor.”
Yerel seçimlere iliĢkin de görüĢlerini dile getiren Öcalan, “DTP, seçim çalıĢması için broĢürlerini basar, kendini
tanıtır, çok yoğun bir Ģekilde çalıĢmasını mutlaka sürdürecektir. Yürütülecek çalıĢmalar sonuçları da etkileyecektir.
Türkiye halkına sesleniyorum. Kendi demokratik liderliklerini yaratmaları gerekiyor. Benim daha önce önerdiğim
Demokratik Kongre Partisi gibi oluĢumlar geciktirilmeden hayata geçirilmelidir. Dar anlamda sol demiyorum,
Türkiye‟deki tüm demokrat çevreler, aydın ve yazarlar, bu çalıĢmaya katılmalı. Kendi demokratik öncü önderlerini
çıkarmak için gerekli çalıĢmalar yapılmalı. Bırakalım Kürtleri, benim Ģu anki mücadelem tüm Türkiye halkları içindir.
Türkiye elden gidiyor. Ben bunu önlemeye çalıĢıyorum. Sosyalist Demokrasi Partisi, Ufuk Uras ve ÖDP Türkiye‟de
demokratik bir ortamın geliĢmesi için çalıĢmalılar” Ģeklinde konuĢtu.
GÜNEYLĠ GÜÇLERE ÇAĞRI
Öcalan, Güneyli güçlere ve Erdoğan‟a Ģu çağrılarda bulundu: “Güney‟li güçlere yönelik burada çağrıda
bulunuyorum. Bu oyunlara gelmesinler. Demokratik çözüm için devreye girmelidirler. Kuzey‟de geliĢecek bir
demokratik çözüm, onları da etkileyecektir. Ben doğrudan Erdoğan‟a da sesleniyorum, istirham ediyorum. Biraz
insaflı, vicdanlı olsunlar. Bu sorunun çözümü için adımlar atsınlar. Demokratik bir çözümün geliĢmesiyle Türkiye
kazanacaktır. Bunun dıĢındaki seçenekler Türkiye‟ye kaybettirecektir. Buradan halkımıza da sesleniyorum. Kürt
iĢbirlikçilerinin oyununa gelmesinler. Kendi özgür iradelerini korusunlar. Çözüm, Kürt halkının özgür iradesinden
geçer.”
KÜRT HALKININ ÖZGÜRLÜK ĠRADESĠ BENĠ UMUTLANDIRIYOR
Kadınlara özel selamlarını ileten Öcalan Ģu mesajları verdi: “Ben burada Kadınlara sesleniyorum. Ve diyorum ki
gerçek özgürlüğe hiç olmadığımız kadar yakınız. Biliyorum özgürlük kolay inĢa edilmez. Bu konuda bedel
gerekebilir, zorlanabilirsiniz ama ben de burada zorlanıyorum, buna rağmen cevap olmaya çalıĢıyorum. Kürt
halkının özgürlük iradesi beni umutlandırıyor. Ve inanıyorum ki; bu baharla birlikte özgürlüğümüzü inĢa edeceğimize
dair umutluyum. Baharla beraber özgürlüğü inĢa ederiz. Aydın ve demokrat çevrelere yeniden sesleniyorum. Onlar
da özgürlüğün inĢasına katılmalıdır. Cezaevlerindeki arkadaĢlara selamlarımı iletiyorum. AraĢtırma ve
incelemelerini derinleĢtirsinler.”
EN KUTSAL TAPINAKLAR URFADA
Öcalan son olarak bir Alman arkeologun Urfa‟ya iliĢkin tespitlerine dikkat çekerek, “Alman arkeolog Klaus Schmidt
dünyanın en eski kutsal tapınaklarının Urfa‟da olduğunu söylüyor. Ben bunları daha önce de söylemiĢtim, yazdım.
Ġlk kutsal tapınaklar bu hattadır. Bu hat bir süpernovadır, dairesel bir hattır. Bu açığa çıkarsa tarihin yazılımı
değiĢecektir. Ben bunları savunmamda da anlatıyorum” dedi.
Hakikatleri araĢtırma komisyonu kurulsun
GörüĢme Notları:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Ġmralı‟da bir inĢaat çalıĢması olduğunu doğrulayarak, Adalet Bakanı‟nın Ģantaj
yaptığını ifade etti. Öcalan çözüm için hakikatleri araĢtırma ve uzlaĢı komisyonu kurulmasını önerdi. Önümüzdeki
dönemde Ortadoğu‟da Avrasya seçeneği ve Ġsrail çizgisi olmak üzere iki yol olduğunu belirten Öcalan, her ikisine
de karĢı olduğunu vurguladı.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan‟ın ÇarĢamba günü gerçekleĢen görüĢmede içinde bulunduğu koĢullar ve PKK‟nin
kuruluĢ yıllarına iliĢkin önemli açıklamalarda bulunduğu öğrenildi. Öcalan, kısıtlamaların devam ettiğini belirterek,
“Gazetelerin resimlerini bile kesiyorlar, görmemi istemiyorlar, gösterilerin fotoğrafları vardı sanırım” dedi.
TALABANĠ ÇÖZÜM ĠÇĠN ETKĠN OLMALI
Irak Devlet BaĢkanı Celal Talabani ve Kürdistan Bölge BaĢkanı Mesut Barzani‟nin demokratik çözüme katkı
sunmasını isteyen Öcalan, Ģunları dile getirdi: “Talabani ve Barzani kendilerinden yana olumsuz bir tutumun
geliĢmeyeceğini söylüyor ama bu yetmez. BarıĢa, demokratik çözüme katkı sunmalılar. Talabani Sosyalist
Enternasyonal‟de baĢkan yardımcısıdır. Avrupa, Amerika nezdinde demokratik çözüm için çaba göstermeli, bu
konuda etkin olmalı. Bu hem kendilerinin, hem Türkiye‟nin hem de Amerika‟nın yararınadır, kendilerini de rahatlatır.
Mevcut durum, çözümsüzlük, kimseye yarar getirmez.”
PKK TARĠHĠNDE 73-78 DÖNEMĠ ÇOK ÖNEMLĠ
PKK‟nin 30. KuruluĢ yıldönümü dolayısıyla PKK geçmiĢine ve bugüne ıĢık tutan Öcalan PKK tarihini 1973‟ten bu
yana ele aldı. Öcalan‟ın PKK‟ye iliĢkin değerlendirmeleri Ģöyle: “PKK‟nin 30. yıldönümü, PKK aslında „73‟te baĢladı,
o zaman bir gruptu ama önemli bir gruptu. Bu nedenle PKK‟nin 30. değil 35‟nci yılı demek daha doğru olur. Ama tabi
78‟de resmen kurulduğu için 30. yıl deniyor. „73-78 döneminden az bahsedilir ama o dönem çok önemlidir. „78‟e
kadar beĢ yıllık grup deneyimimiz vardı. Reel Sosyalizmin etkisiyle klasik ulusal hareket durumundaydık ama o
zamanlar, yanlıĢ bulduğumuz ve eleĢtirdiğimiz yanları da vardı. Biz „95‟lere kadar klasik ulusal kurtuluĢçu bir
harekettik, ‟95-98 arasında bir arayıĢımız vardı. Roma‟dayken söylediğim çok önemli bir söz vardı. „Ben bu PKK‟den
istifa ediyorum‟ demiĢtim. Bu çok önemli bir sözdü. Bunu Ģunun için söyledik. Benim istediğim gerilla hareketi bu
değildi. Yani ben gerekirse mevcut gerillacılıktan istifa edecektim. Bizim oluĢturmak istediğimiz gerilla hareketi bu
değildi. Kongre süreciydi bununla bağlantılı olarak da bu sözü söyledim. YozlaĢma vardı.
YOZLAġTIRDILAR…
„85‟te ilk silahlı mücadele, 14 Ağustos 1984 itibaren „85‟e gelindiğinde o zaman yozlaĢmalar baĢladı. Tabi bunun
KDP‟si de dâhil ne kadarı KDP‟nin etkisi ne kadarı TSK etkisidir bilemiyorum. Sonraları Hogir, Cemil vardı,
MuĢluydu. Koruculara yönelik, zorla adam kaçırma, tasvip edilmeyeceğini bildikleri eylemler yaptılar. Agit bunları iyi
tanıyordu. Bunları düzeltmek için geldi, ama kendisini vurdular. Hogir onlar bu yozlaĢmaları yaptılar. Sonra ġemdin
onlar bunları derinleĢtirdiler.
Bunları engellemeye çalıĢtık. Ancak ben insanlarla ilkeler doğrultusunda bir araya gelir, çalıĢırım. ÇalıĢma tarzım
bu. Kimin ne olduğunu bilemem, çalıĢtıkça süreç bunları ortaya çıkarır. Mesela Duran Kalkan, Ben Siyasal
Bilgiler‟deyken o da Ankara‟daydı. Olayların baĢından beri hareketin içindedir. Saimbeyli Türk bir arkadaĢımızdır,
sırf bu nedenle ben onu ajan ilan edemem ki. Cemil Bayık, baĢından beri mücadelenin içinde. Mesela Cemil Bayık.
Ben Cemil Bayık‟la ilkeler doğrultusunda çalıĢtım, bir araya geldim. Ama ben olmasaydım, Cemil Bayık‟ı kırk kez
götürmüĢlerdi.
BUNLAR PKK‟YĠ ELE GEÇĠRECEKLERDĠ
„85‟lerde, o zaman bunlar neden böyle savaĢıyorlar, bu nasıl gerillacılık? Anlamaya çalıĢıyordum, bu durumu çok
düĢünüyordum, çözmeye çalıĢıyordum bunları. O zaman neden böyle davrandıklarını anlayamıyordum. Çok
sonraları anladım bunların neden böyle yaptıklarını. O Dörtlü Çete dediğimiz Kör Cemal, Metin, ġahin onlar büyük
tahribatlar yarattılar. YozlaĢtırdılar. Giden iyi kadroları da öldürüyorlardı. Mesela çok değerli bir arkadaĢımız, Harun
vardı, Bingöl Kığı‟lıydı. YerleĢtirdikleri bir bombayla bulunduğu yerden 7-8 kiĢiyle havaya uçurdular. Harun gidince,
onların yerini alacaktı. Onlar görevlerinden alınacaklardı. Veli Küçük, „PKK içindeki müttefiklerimiz‟ diyordu. Bunların
Türk Gladiosu‟yla iliĢkileri var. Bunlar ġemdin‟i ne kadar etkilemiĢ, ġemdin‟in bunlarla ne kadar iliĢkisi var,
bilemiyorum. Bunlar Ġsmail adında çok temiz bir arkadaĢı öldürdüler, MuĢlu‟ydu. Yine MuĢlu Azime adında bir
arkadaĢımızı öldürdüler. Bu Ģekilde onlarca kadromuzu öldürdüler. Aysel adında bir kadın vardı, Çürükkaya‟nın
eĢiydi. Rezil bir kadındı, evin tek oğlu olan birisi vardı. Kod adı Cihan‟dı onu da öldürdüler. Bunu yapan bir çete
anlayıĢı, Hareketi yozlaĢtırıyordu. Bunlar PKK‟yi ele geçireceklerdi.
BĠZĠ KUġATMAYA ALIYORLARDI…
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Bunların niyeti beni de götürmekti ya da etkisizleĢtireceklerdi. En yakınımda bulunan Hasan Bindal‟ı öldürdüler.
Tedbir almasaydım, rasgele hareket etseydim beni de öldürebilirlerdi. Selim Çürükkaya siyasi koldan, küçük kardeĢ
Sait Çürükkaya askeri koldan bizi kuĢatmaya alıyorlardı.
HATA YAPSAYDIM, 12 EYLÜL‟DEN ÖNCE TASFĠYE OLURDUK
Pilot Necati vardı. Öldü mü öldürüldü mü, uçak kazası mıydı bilemiyorum? Pilot Necati ısrarla bizi bazı eylemleri
yapmaya teĢvik ediyordu, ses getiren eylemlere yönlendirmeye çalıĢıyordu. Bize „Sabiha Gökçen‟i öldürelim‟
teklifinde bulundu, „çok ses getirir‟ diyordu. Ben de ısrarla reddettim. Böyle olayların bizi bitireceğini biliyordum.
Kemal Pir de adeta yalvarıyordu, „bırak Pilot Necati ile ortak eylem yapalım, Denizler gibi banka soyalım‟ diyordu.
Ben kabul etmedim. Bunlar iyi göremiyorlardı. Çok ilginçtir, Mahir Çayan‟ın yanında da Ġlyas Aydın isimli bir yüzbaĢı
vardı. Onları farklı eylemlere yönlendirdi, tasfiye oldular. Bizim yanımızda da Pilot Necati vardı, yüzbaĢı veya
üsteğmendi. Biz onun istediği eylemlere girseydik Mahir Çayanlar gibi olacaktı sonumuz. Pilot Necati‟nin para
yardımları da oldu, o zaman paralar yağdırdı, bizim için çok para harcadı. Ancak biz hiçbir oyuna gelmedik,
kendimizi o riskli durumlardan kurtardık. Ben hata yapsaydım, oyuna gelseydik daha o zaman, 12 Eylül‟den önce
hepimiz tasfiye olurduk. Tedbirli davrandık.
KESĠRE GERÇEĞĠ
Yine Kesire Yıldırım‟ın evlilik meseleleri vardı. Kesire‟nin tam olarak ajan olup olmadığını bilemiyorum. Dersimlidir.
Babası Ali Yıldırım MIT mensubu. Ailesinin de Mustafa Kemal, Ġsmet Ġnönü‟yle, o dönemde devletle iliĢkisi olduğu
söyleniyordu. Kesire‟nin de devletle iliĢkisi olup olmadığını tam bilemiyorum. Hatta Uğur Mumcu‟nun da bu
bağlantıyı kurduğu sırada öldürüldüğünü söyleyenler oldu. Ancak gerçek nedir bilemiyorum.
GLADYO‟NUN KĠRLĠ ĠġLERĠNĠ ALMANYA YAPIYORDU…
‟85‟e gelindiğinde Almanya bize yöneldi, bizi terörist ilan etti. NATO‟nun, NATO‟daki Gladio‟nun kirli iĢlerini Almanya
yapıyordu. Almanya derken devletin bütününü değil, bir kesimini kastediyorum. Sonra ayrılanlar, kaçanlar da hep
Almanya‟ya kaçtı. Almanya bunları NATO-Gladio gücüyle koruyor. Bunlar Almanya‟da NATO‟nun himayesinde çok
sıkı korunuyorlar. Ayrılanlardan psikolojik ağırlığı hissedenler, iyi niyetli olanlar Güney‟de kaldılar. Bazıları Barzani,
Talabani‟ye katıldılar. Ġyi niyetli olanlarla tekrar görüĢülebilir.
1989‟a gelindiğinde Sovyetler çözülmeye baĢladı. Reel sosyalizm, ideolojik örgütlenmesi çözüldü. Bizde de değiĢik
arayıĢlar baĢlamıĢtı. Biz de kendimizi buna hazırladık, dönemi biraz atlattık.
TÜRKĠYE 93‟TE GLADYO BATAĞINDAYDI
„93‟e gelindiğinde Özal, bu sorunu çözmek istiyordu diğerlerine göre. UzgörüĢlü biriydi. Biz yeteri kadar anlayamadık
o süreci. Fakat biz yeteri kadar cevap verebilseydik, olumlu tepki verseydik dahi değiĢen bir Ģey olmazdı, sorun
çözülmezdi. Çünkü Türkiye, Gladio‟nun batağındaydı sonuna kadar, boğazına kadar batmıĢtı. Gladio, Türkiye‟yi
kuĢatmıĢtı, hareketsiz bırakmıĢtı.
ERBAKAN‟I TASFĠYE ETTĠLER
„97‟ye geldiğimizde Erbakan‟dan olumlu mesajlar aldık. Bu kez daha derli toplu hareket edelim, hazırlıklı olalım
dedik. Ancak Erbakan‟ı tasfiye ettiler.
Türkiye benim dağa gideceğimi düĢünüyordu. Buraya getirildiğimizde de çözüm arayıĢımız devam ediyordu. Beni
sorgulayan görevlinin yanında bir itirafçı da vardı. ġurada burada görev yaptığını anladım, olayları anlatınca. Sen
neden Kuzeye gitmedin, biz seni orada bekliyorduk, dedi. Ben dağa neden gitmedim. Bunu o zaman çok
değerlendirdik. Buna göre birçok hazırlık yapmıĢtı, Suriye sınırına da asker yığmıĢlardı. Benim oraya, dağa
gideceğimi düĢünerek, hesaplayarak hazırlık yapmıĢlardı. Ben dağa gitseydim, korkunç bir savaĢ olurdu. Sorun
savaĢ etrafında dönecekti. Ben bunu doğru bulmadım. Kendim için değil, hareket için, mücadelenin tarzı açısından
doğru bulmadım. Dağa gitseydim, her tarafı bombalayacaklardı, uçaklarla da vuracaklardı. Bu bakımdan dağa
gitmeyi doğru bulmadım. Dağa gitseydim böyle dıĢardan kuĢatacaklardı, içerden de çeteleĢmeyle bizi tasfiye
ederlerdi. Bir kampta, bir gerilla birliğinin denetlenmesinde ya da bir silahlı çatıĢma sırasında tasfiye edebilirlerdi.
Buraya getirildiğimizde de arayıĢımız devam etti. Sorunların giderilmesi gerekiyordu. Benim istediğim, oluĢturmak
DERLEYEN : AZAD BADIKI
istediğim gerilla-hareket bu değildi. Bu nedenle yoğun eleĢtiriler geliĢtirdim ama sonuçta yeni örgütlülüğe iliĢkin,
yeni anlayıĢımızın ilkelerini, örgütlenme ilkelerimizi Bir Halkı Savunmak isimli savunmamda belirttim. Son
savunmamda da bu düĢünceleri daha da geliĢtirdim.”
MARKS VE LENĠN HEGELCĠDĠR
“Burada esas ulaĢtığım nokta iktidar merkezli örgütlenmeleri, kurumları çözmem oldu” diyen Öcalan, Marks, Lenin
ve Mao‟nun kapitalizmin yedeğinden kurtulamadığını Ģu sözlerle ifade etti: “Ġktidarı çözdüm. Yeni bir çözüm gücüne
kavuĢtum. Kapitalist moderniteden kurtuldum. Bu öyle kolay değil. Bir Halkı Savunmada da bunları bulabilirsiniz.
Ondan önceki savunmamda da bulabilirsiniz. Yeni savunmamda çok daha kapsamlı açtım bunları. Yeni savunmam
çok önemli. Dünya çapında bir savunma. Kapitalist moderniteden kurtuldum. Türkiye‟deki bazı aydınlar, Ġsmail
BeĢikçi onlar katı pozitivisttirler. Ulusal devlet anlayıĢından kendilerini kurtaramadılar. Kürtler adına mücadele
ettiklerini söyleyenlerin bugün esamesi okunmuyor. Bu savunmamda Marksizmi aĢtığımı da söyledim. Marks, Lenin,
Mao, kapitalizmin yedeğinden kurtulamadılar, ulus-devletin etkisinden kurtulamadılar, ulus-devleti aĢamadılar.
Almanya ve Ġngiltere milliyetçiliğinin, kapitalizmin Marks‟ı nasıl kuĢattığını biliyoruz. Zaten Marks ve Lenin,
Hegelcidirler, Hegel‟in soludurlar. Hepsi için aslında Sol Hegelisttirler diyebiliriz.”
ONÜMÜZDEKĠ SÜREÇTE ORTADOĞU‟DA ĠKĠ YOL VAR
Öcalan, önümüzdeki dönemde yaĢanacak olası geliĢmelere de ıĢık tuttu. Öcalan, “Bundan sonra önümüzdeki
süreçte Ortadoğu‟da iki yol var. Birincisi ya Türkiye‟nin de içinde yer alacağı Ġran Suriye ve beĢli zirve,
ġanghay. ġanghay örgütüyle yeni bir siyasi blok, Avrasya seçeneği. Ġkincisi Ġsrail çizgisi. Ġsrail-Kürtler-ABD ve
diğerleri. Güney Kürtleri Ġran‟ı karĢılarına almazlar. Birinci Blok‟un içinde yer alabilirler. Ya da duruma göre Ġsrail
bloğunda yer alırlar. Türkiye tercihini ya ondan ya ondan yana yapmak zorundadır. Kürtler de özelikle PKK kendi
durumlarına göre tercihini yapar. Ya içinde KDP‟nin de içinde olduğu tüm Kürtler-Ġsrail ittifakı doğar. Ya da diğer
blokta yer alır. Burada Türkiye‟nin yer alacağı blok önemli. Türkiye hangi blokta yer alırsa Kürtler de diğer blokta yer
alır” dedi.
ĠKĠSĠNĠ DE ĠSTEMĠYORUM
Ancak kendisinin demokratik çözüm için ikisini de istemediğini vurgulayan Öcalan, BBC‟de röportajı yayınlanan eski
CĠA yöneticisi Graham Fuller‟in Türkiye‟ye iliĢkin değerlendirmelerine de dikkat çekti. Öcalan Ģöyle konuĢtu: “Fuller
de „Türkiye Kürt sorununu demokratik Ģekilde çözerse bölgesel güç olabilir‟ diyor. Çok doğru. MĠT kendini buna göre
biraz hazırlamıĢ. Diğer kurumlara göre daha hazırlıklı, daha ileri. Alt yapısını buna göre biraz hazırlamıĢ. Ordu halen
eski konumunu sürdürüyor. Kurumlar arasında Ģu an en ileri konumda olan MĠT‟tir. Ancak ordunun durumu Ģu an
çok müphem. Levent Ersöz, Rusya‟ya kaçtı, JĠTEM BaĢkanıydı, Avrasyacıydı. Bu kaçmalar öyle basit değil. Bunlar
bloklar arası çatıĢmaların sonucudur. Tuncay Güney de Kanada‟ya kaçtı.”
TUNCAY GÜNEY OLAYI BĠR TEZGAH
Öcalan Tuncay Güney olayının bir tezgah olduğunu belirterek, “Tuncay Güney‟in MĠT elemanı olduğu da söyleniyor.
Bu bir tezgahtır. Tuncay Güney‟e Ergenekon‟u deĢifre ettirdiler. Ordunun içinde kimi Avrasyacı kimi ABD
ittifakından yana kimi bağımsızlıktan yana falan hiç bilemiyorum” ifadelerini kullandı.
TÜRKĠYE GLADYO‟DAN KURTULACAK MI?
Türkiye‟nin yol ağzında olduğunu belirten Öcalan Ģu tespitlerde bulundu: “Türkiye iki yol ağzında; Kürt sorunu ile bu
silahla ya vurulacak ya kurtulacak. G.Fuller‟in bir değerlendirmesini özet olarak radyodan dinledim. Bu çok
önemlidir. Türkiye ile Amerika‟nın çıkarlarının Ortadoğu‟da uyuĢmadığını söylüyorlar. CIA demek Amerika demektir.
Biliyorsunuz Fuller eski CIA yöneticisidir. Onlar iyi biliyorlar. Amerika bu Gladio‟dan kurtulmak istiyor. Bu Gladio‟yla
yürümek istemiyor. Ġtalya‟daki gibi Türkiye bu Gladio‟yu temizleyecek mi, bu Gladio‟dan kurtulmak istiyor mu? Bunlar
faĢistler, korkunç bir faĢizm zihniyetine sahipler. Sadece bunlar gerçek Ergenekon değil. Gerçek Ergenekon‟u
çözmek istiyorlar mı? Bu önemli. Eğer bundan kurtulmak istiyorsa bunun gereğini yapmalı. Üç beĢ kiĢinin buraya
getirilmesiyle bu sorun çözülmez. Çözüm ve diyalog önemlidir.”
TÜRKĠYE ARABULUCULUKLA KENDĠSĠNĠ KANDIRIYOR
Türkiye‟nin Ġsrail ile Suriye arasında arabuluculuk giriĢimlerini de değerlendiren Öcalan, çarpıcı açıklamalarda
DERLEYEN : AZAD BADIKI
bulundu: “Bugüne kadar da Türkiye, Suriye-Ġran ittifakıyla iĢi götürdü. Bu ittifak, Amerika‟yı Ortadoğu‟da batağa
sürükledi. Amerika bunu iyi biliyor. Bu, aslında ABD‟ye savaĢ ilanıdır.
Türkiye, biz Ġsrail ile Suriye‟yi barıĢa doğru götürelim diyor, barıĢ için arabuluculuk yapalım diyor. Kendilerini
kandırıyorlar, bunlar sonuç vermez. Ehud Olmert‟i de bu yüzden tasfiye ettiler. AKP de çözüm konusunda tercihini
yapmak zorundadır. Avrasya mı olur, diğeri mi? Bilemiyorum.
Türkiye‟de milliyetçiliği, çatıĢmayı isteyen bir kanat var. Bunlar çatıĢmayı derinleĢtirmek istiyor. Bunlar yeni
ittihatçılar, neo-ittihatçılardır. Enver gibi yapmak istiyorlar. Enver bile bu kadar değildi, bir yere kadar onurunu
korumaya çalıĢtı. Bunlar da o bile yok. Bunlar rezil bir durumdalar. Aydınlar bunları yeteri kadar göremiyorlar. CHP
ve MHP gelebildikleri yere gelmiĢler. Bundan sonra daha fazla yükselmezler.
Türkiye demokratik çözümü esas alabilir. O zaman Türkiye geliĢir. Altı yüz milyar borçtan kurtulur. Bölgesel güç olur.
Mustafa Kemal‟den bahsetmemin nedeni de budur, blokçu değildi. Cumhuriyetçiydi, onun özgürlükçü, bağımsızlıkçı
yanı vardı. Mustafa Kemal‟i gündeme getirmemin nedeni onun bilime verdiği önemdir. Mustafa Kemal‟in bıraktığı
miras budur. Bugün de bu miras esas alınarak sorun çözülebilir.”
ÇÖZÜM ÖNERĠM: HAKĠKATLERĠ ARAġTIRMA VE UZLAġI KOMĠSYONU
Öcalan çözüm için hakikatleri araĢtırma ve uzlaĢı komisyonu önerdi Öcalan Ģöyle ifade etti: “Çözüm için önerimi
sunuyorum. Hakikatleri araĢtırma ve uzlaĢı komisyonu kurulabilir. Bu komisyon, bağımsız ve adilce çalıĢmalarını
yürütmelidir. Ancak içinde deneyimli sivil, asker, bürokrat olabilir. Parlamento çatısı altında da yürütülebilir barıĢ
çalıĢmaları. Parlamento diyecek ki, biz Ģunu Ģöyle yapacağız, böyle yapacağız, Ģununla görüĢeceğiz bununla
görüĢeceğiz, gelip bizimle de görüĢecekler, biz de fikir beyan edeceğiz, biz de projelerimizi sunacağız. Önümüzde
bahara kadar dört ay var. Bu çalıĢmalar baĢlatılabilir. Yapılan çalıĢmaları kamuoyuna deklere edecekler. Güney
Afrika‟daki sorun da böyle aĢıldı. Dünyada da beĢ on devlet bu Ģekilde sorunlarını çözdü. Kosova‟da da böyle oldu.
KardeĢleĢme böyle olur, acılarımızı böyle sararız.
BarıĢ Meclisi çalıĢmaları gibi çalıĢmaların da daha da yoğunlaĢtırılması gerek. Yaptığı çalıĢmalardan, barıĢ
meclisinden bir barıĢ projesi, barıĢ kuruluĢu çıkarabilir. Buna katkı sunabilir. Aydınlar da bu çalıĢmalarda yer
almalıdır. Ülkelerini seviyorlarsa ülkeleri için bunu yapmalılar. Ülkelerinin kurtuluĢunu sağlayabilirler.”
ġANTAJ YAPIYORLAR
Son günlerde Ġmralı‟daki hareketlilikle birlikte yaĢanan tartıĢmalara da dikkat çeken Öcalan, Ġmralı‟da bir inĢaat
çalıĢması olduğunu doğruladı. Öcalan, Adalet Bakanı‟nın açıklamalarını da eleĢtirerek Ģöyle dedi: “Adalet
Bakanı‟nın açıklamasının ancak haber baĢlıklarını alabildim, Radyo‟dan Hürriyet Gazetesinin manĢetinden duydum.
Evet, doğru, bir inĢaat var. Tabi ki silahlar bırakılır, çözüm geliĢirse her Ģey olur. Silah bırakma meselesi değil,
çözüm diyorum, diyalog diyorum. Onlarınki bir Ģantaj. Üç beĢ kiĢinin buraya getirilmesiyle bu sorun çözülmez.
Çözüm ve diyalog önemlidir.”
ġĠMDĠ BĠR AYAKLANMA VAR, BAHARDA FIRTINAYA DÖNÜġEBĠLĠR
BaĢbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı‟na çağrıda bulunan Öcalan, sorunun çözülmemesi durumda
yaĢanacak olası geliĢmeler konusunda uyardı. Öcalan, “Buradan Sayın Bakana, Sayın BaĢbakan‟a çağrıda
bulunuyorum. Bu silahla Türkiye‟nin vurulmasını değil kurtulmasını istiyorum. Bir çözüm projesi sunsunlar, adilce
demokratik bir proje. O zaman Cumhuriyet kurtulur, toplum kurtulur, devlet kurtulur. Evet devlet diyorum, o zaman
devlet kurtulur, bölgesel bir güç olur. Bunu yapmazlarsa fırtına olabilir. ġu an genel bir ayaklanma hali var. Bu
durum baharla birlikte fırtınaya dönüĢebilir. Bu tehdit değildir, bir tespittir. Üzülerek, endiĢelenerek dile getiriyorum
ama gerçek bu” diye belirtti.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
33 asker için komisyon kurulsun
GörüĢme Notları:
Meclis'te Adalet ve Hukuk Komisyonu kurulması önerisini bir kez daha yineleyen Öcalan, "33 asker olayı da dahil
tüm olayların daha iyi anlaĢılabilmesi için Adalet Komisyonu kurulursa biz her Ģeyi anlatmaya hazırız. BaĢbakan bu
konuda yetki çıkarabilir. Ondan sonra kimin affedilip kimin affedilemeyeceğine kamuoyu vicdanı karar versin" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan avukatlarıyla görüĢtü. Edinilen bilgiye göre görüĢmede yazdığı savunmalara
değinen Öcalan, "Savunmalarımı 4 aydır idareye verdim. Bu kadar gecikmesinin nedeni onların da okumaları, kendi
önlemlerini aldıktan sonra göndermeleridir. Avrupalılar da okumuĢlardır. Çünkü her Ģeyi ilkelerle savunmamda
ortaya koydum. Çok derine inmedim. Ġlkeler Ģeklinde belirttim. Önemli olan da budur. Temel ilkeler belirlendikten
sonra altını herkes doldurabilir. Aydınlar, siyasetçiler, akademisyenler rahatlıkla altını doldurabilirler. Bunun çok iyi
okunması, satır satır, cümle cümle hatta kelime kelime okunup çok iyi anlaĢılması gerekir. On iki sorun belirledim
her biri için ayrı ayrı çözüm önerileri var, bu çok önemlidir. Kimse beni ucuz değerlendirmesin. Çözüm konusundaki
yaklaĢımım üzerinden değerlendirip anlamaya çalıĢsınlar, o Ģekilde eleĢtirsinler. Hatta eleĢtirirken beni yerden yere
vurabilirler, ama ilkeler çerçevesinde eleĢtirebilirler. Ġlkeleri eleĢtirtmem. Yoksa kabul etmem. Ucuz eleĢtirileri de pek
dikkate almıyorum." dedi.
HEGEL'LE BENZERLĠKLERĠMĠZ VAR
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Ben Marks'la ilgili düĢüncelerimi daha önce açıklamıĢtım.
Ben Hegel'i inceledim, ilginç sonuçlara ulaĢtım. Almanya'nın bugünkü koĢullarda olmasının bir nedeni de Hegel'i
anlamalarıdır. Hegel'i anlamasalardı, bugünkü Almanya olmayacaktı! Almanya'yı Almanya yapan Hegel'dir. Benim
düĢünce sistematiğim ile Hegel'in düĢünce sistematiği arasında büyük benzerlikler var. O kadar zaman olmasına
rağmen, onun düĢünce ve felsefe anlayıĢı kent ve üst sınıflar içindir, Marx da Napolyon da Hegel' den etkilenmiĢtir.
Onlar kapitalist modernitenin etkisinde kalmıĢlardır. Hegel'in felsefesi klasik uygarlık felsefesidir. Benim ki ise,
demokratik uygarlık felsefesidir. Felsefenin çok iyi anlaĢılması gerekiyor. Türkiye' de felsefeyi bitirdiler. Felsefe
olmazsa anlama olmaz, anlama olmazsa; aĢk olmaz!"
NAZIM'IN AġK ANLAYIġINA ELEġTĠRĠ
Öcalan, sözlerini Ģu Ģekilde sürdürdü: "Son birkaç gündür radyodan dinledim. Avcılar' da beĢ kiĢi tarafından
kaçırılarak 5-6 saat tecavüz edilen kadından söz ediyorlar. ĠĢte Türkiye budur, Türkiye'nin her Ģeyini bu olay
gösteriyor. Hem de polis yeleği giyerek yapıyorlar bunu. Zihniyet değiĢiminden bahsediyorlar. Bu zihniyetin
çöküĢüdür, insanlığın bittiği noktadır. Türkiye toplumunun getirildiği son nokta budur, bu her Ģeyi özetliyor.
Benim bahsettiğim aĢk anlayıĢı Nazım Hikmet'in aĢk anlayıĢı gibi sadece kadına olan aĢk değildir. Nazım tarzı aĢk,
aĢk değildir. Tanrı aĢkından da bahsetmiyorum. AĢk anlamaktır, derinleĢmektir. Doğayı, evreni, insanı anlamaktır.
Bunları anlamadan aĢk olmaz. Bende ki aĢk anlayıĢı anlamadır. Benim için de bir Ģeyler söylüyorlar, benim kadını
yüceltme anlayıĢım bellidir, bu mücadeleme devam edeceğim."
33 ASKER OLAYI ERGENEKON BAĞLANTILIDIR
Bingöl'de katledilen 33 asker olayına da değinen Öcalan, "Radyodan dinledim. Taraf gazetesinin dünkü sayısının
baĢlığında sadece 33 askerin değil, 27.800 kiĢinin öldüğünü söylüyor. Doğrudur, otuz bin diyebiliriz. O gün Bakanlar
Kurulu'nda genel af tartıĢılıyormuĢ. 33 asker otobüse binmek istememiĢ. „Biz korumasız ve silahsız gitmeyiz‟
demiĢler ama zorla bindirilmiĢler. Niye bindirdiler, kim bindirdi, kimin adına yapıldı bunlar? PKK adına da ġemdin,
bunları Ekrem'e yaptırıyor. Ekrem'e talimat vererek öldürmelerini söylüyor. Defalarca sormama rağmen ġemdin, ne
Ģekilde olduğuna dair her defasında farklı Ģeyler söylüyordu. ġemdin'e direk Ergenekon'la bağlantılıdır, onların
adamıdır demiyorum. Ancak kullanılmıĢtır. Bu dönemde ateĢkes vardı zaten. O ateĢkes döneminde nasıl böyle bir
Ģey oldu? AteĢkesi istemeyenler kimlerdi? Bunu anlamak benim için zor oldu. Taraf gazetesi tek yönlü araĢtırma
yapıyor. Bu konuda benzeri yaĢanmıĢ olaylar var. Bütün bunların daha iyi anlaĢılabilmesi için Adalet ve Hukuk
Komisyonu kurulursa biz her Ģeyi anlatmaya hazırız. Bu komisyon kurulursa bu ve benzeri olaylar açığa çıkacaktır.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Bu komisyon araĢtırma yapar ve görüĢlerini belirtir. Devlet mahkemeleri böyle bir araĢtırma yapamaz. Onların
çalıĢma Ģekilleri bellidir, yetkileri yok." Ģeklinde konuĢtu.
BAġBAKAN KOMĠSYON ĠÇĠN YETKĠ ÇIKARSIN
"BaĢbakan bu konuda Meclis'ten Adalet ve Hukuk komisyonu için yetki çıkarabilir." diyen Öcalan, " Ġki-üç ay
içerisinde Meclis bu komisyonu kurar, içinde seçkin hukukçular, hocalar, akademisyenler de olabilir, siyasetçiler de
yer alabilirler, yargılama yetkisi olmaz, sadece gerçeklerin açığa çıkmasını sağlar. Ben bildiğim her Ģeyi onlara
anlatırım. Onlar da yaptıkları araĢtırmaları kamuoyuna açıklarlar. Ondan sonra kimin Türkiye'nin iyiliğini isteyip kimin
istemediğine, kimin haklı kimin haksız olduğuna, kimin affedilip kimin affedilemeyeceğine kamuoyu vicdanı karar
versin. O zaman her Ģey daha iyi anlaĢılır.. Adalet ve Hukuk Komisyonu'nun kurulmasını kabul etsinler. Neden
kabul etmiyorlar? Neden kabul etmediklerini açıklasınlar. Adalet Bakanı'nın açıklamalarını dinledim. Bombaları falan
bıraksın, diyor. Bu gidiĢle bombalar bitmez. Zeyno Baran Hindistan'daki gibi patlamalar Taksim'de olabilir dedi.
Güngören'de patlayan bombaları, kim yaptı bunları? Adalet Bakanı Ģantaj yapıyor. Bunlar ciddi değiller. Benim
savunma anlayıĢım öyle kaba saba, silahla, bombayla değildir, düĢüncelerim bellidir. Benim anlayıĢım, yaĢam
felsefesinin düĢüncesini anlamadır."
MUSTAFA KEMAL POZĠTĠVĠSTTĠ
Öcalan, Ģöyle devam etti: "Savunmalarımda ilke olarak ortaya koydum. Anlama, düĢüncenin dünyalaĢmasıdır.
Anlama olmadan pratik olamaz. Felsefeyi ve tarihi iyi anlayamazsak bugün gelinen aĢamayı çözemeyiz, anlam
biçemeyiz. Türkiye'de felsefeyi bitirdiler. O yüzden tecavüzler oluyor. Halac-ı Mansur, Yunus Emre, Mevlana. -ki bu
hafta Mevlana Haftası'dır- Yunus Emre de çok önemlidir. Bunların yaptıkları, anlayıĢları aĢktır. Bunlar iyi
anlaĢılamazsa Anadolu'da birlikte yaĢama olanağı kalmaz. Bunlarla birlikte Mustafa Kemal'in de iyi anlaĢılması,
güncellenmesi, çağa uygun hale getirilmesi gerekiyor. Bana Mustafa Kemal'le ilgili düĢüncelerimden dolayı
"Kemalist olmuĢ" diyenler de var. Benim Mustafa Kemal'de önemsediğim bilimdir. Ġnönü'den önceki BaĢbakan
kimdi? Mustafa Kemal, Serbest Fırkayı kuran Fethi Okyar onların nasıl düĢürüldüğünü, kendi etrafını nasıl
kuĢattıklarını biliyordu. Bu konuda özellikle Yalçın Küçük okunabilir, Mahir Kaynak da kısmen değiniyor. Mustafa
Kemal'in ordusu, silahı, ulusu vardı ancak O, bunların hiç birisine güvenmezdi, önemsemezdi, bilimi esas alırdı. Bu
nedenle ben Mustafa Kemal'i önemsiyorum. Ama esas aldığı ilim, dönemin pozitivizmidir. Lenin'le iliĢkileri de bu
bilim temelindedir."
ĠNGĠLĠZLER BENĠMLE UĞRAġIYORLAR
"ġimdilerde bir kitap var "Musa'nın Çocukları" diye. O kitap 1927'de Mustafa Kemal için de yazılmıĢtı. Mustafa
Kemal bunu istemiyordu, bundan rahatsızdı. Günümüzde Tayip Erdoğan için söylüyorlar. AKP bu söyleme dört elle
sarılıyor. Bunlar Ġki yüz yıllık Ġngiliz oyunları. Ġngilizler iki yüz yıldır Ortadoğu üzerinde oyun oynuyorlar. ġeyh Sait
isyanı ve Seyit Rıza'nın idamı da bu oyunların parçasıdır. Ermenistan-Karabağ, Kıbrıs sorunu, Ortadoğu sorunu
Ġngiliz politikalarının sonuçlarıdır. Ġngilizler benimle de uğraĢtılar, uğraĢıyorlar. Ben Suriye'deyken çok sık gelip
benimle görüĢüyorlardı. Ben o zaman anlam veremiyordum, bunlar niye bu kadar sık benimle görüĢüyorlar diye
düĢünüyordum. Asıl niyetlerinin beni denetimlerine almak, bu olmazsa yok etmek olduğunu sonradan anladım.
Ġngilizlerin daha önceki anlayıĢları ve yaklaĢımları ulusalcılık, milliyetçilik ve dincilikti. 1970'lerden bu yana bu ılımlı
Ġslam dedikleri Ģey, Kenan Evren'le baĢladı. Ve bu aĢamaya geldi. Bu Ġslamiyet'in Hz. Muhammed'le bir ilgisi yok.
Ilımlı Ġslam, ucube bir Ģeydir. Buna karĢı Hz. Muhammed'in iyi anlaĢılması ve bugüne güncellenmesi gerekiyor."
YARGILANAN AVRASYACI ERGENEKONDUR
Ergenekon davasını da değerlendiren Öcalan, "Ergenekon için bunların birisine Avrasyacı, birisine de Amerikancı
diyorum. Ergenekon'da asıl görülmesi gereken bu iki tarafın çatıĢmasıdır. Yargılanan Avrasyacı Ergenekon'dur.
Örgütlenmesinin kökeni 1946'lara kadar gidiyor. Levent Ersöz, Silopi'de bizim insanları kaybedendir. Öyle sıradan
biri değildir, çok güçlüler. ġimdi Rusya'da olmasının anlamı, ordunun yarısının Rusya'dan yana olması demektir.
JĠTEM, kendi bünyesinde iki yüz bin kiĢiyi istihdam ediyor. Aslında Ġlker BaĢbuğ'un yaptığı açıklama Taraf GazetesiAhmet Altan'a yönelik değil, kendi içindekilerine yöneliktir, onlara kızıyor. Ahmet Altan'a kızmıyor. Genelkurmay'ı zor
zapt ediyor. BaĢka bir komutan yaptığı açıklamada 'Rusya, Ġran, Suriye ittifakından' söz ediyor. Bunların çekiĢmesi
Laik ve ant-i laisizmdir. CHP'nin laiklik anlayıĢı ilginç olmaya baĢladı. Kadın ne giyineceğine kendisi karar verir.
Kadın kapanacağına veya kapanmayacağına kendi özgür iradesiyle karar vermelidir. Kadının özgürlüğünü
savunuyorsanız o zaman kadının siyaset yapmasını, milletvekili, belediye baĢkanı olmasını desteklemelisiniz. Kuru
lafla özgürlük olmaz." ifadelerine yer verdi.
KÜRTLERĠN LOZAN'I TAMAMLANMALI
Öcalan, sözlerini Ģu Ģekilde sürdürdü: "Benim asıl söylemek istediğim Ģey, Kürtlerin Lozan'ıdır. Lozan'a gidilirken iki
Kürt milletvekili götürülmüĢtü. Orada 'Türklerin ve Kürtlerin temsilcisi olarak buradayız" denilmiĢti ama gereği
yapılmadı. Türkler açısından Lozan tamamlanmıĢtır. Kürtler açısından bugün tamamlanması gerekiyor. Ben buna
Ġkinci Lozan veya Lozan'ın Tamamlanması Süreci diyorum. Lozan'ın tamamlanması Cumhuriyet'in
demokratikleĢmesiyle olacaktır. Ben Konfederalizm derken yanlıĢ yorumlayıp ulus-devletin, üniter devletin
parçalanacağını düĢünüyorlar. Cumhuriyete de karĢı değilim.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Konfederalizmden kastım Suriye, Ġran, Irak, Türkiye içindir. Suriye dâhil olmasa da Suriyeli Kürtler, Ġran da bu
birlikteliğin içinde olabilir. Konfederalizm, Türkiye'deki Kürtlerin kendi demokratik örgütlenme biçimidir, ayrı bir devlet
değildir. Lozan'la Cumhuriyet kuruldu. Konfederalizmle içi doldurulacak, Kürtlerin hakları tanınacak. Böylece Lozan
tamamlanacak. Musul ve Kerkük'te misak-ı milliye dâhildi. Konfederalizmle bunları da dâhil ediyorum. Misak-ı Milli
önemlidir. Burada Kürtlerin haklarına saygılı olunacağı belirtiliyor. Kürtler ayrılmak istemiyorlardı. Zorla ayırdılar.
Benim kastım Kürtlerin haklarıdır. Osmanlı nasıl ki altı yüz yıl boyunca bu bölgede bir güç olarak yönettiyse, eğer
böyle bir çözüm geliĢtirilirse Cumhuriyet de buna öncülük ederek bunu devam ettirebilir."
TEMSĠLCĠ ARIYORLARSA BURADAYIM
Öcalan, sözlerini Ģu Ģekilde tamamladı: "BaĢbakan 9-10 DTP'li milletvekiliyle uğraĢıyor, onlara tahammül edemiyor,
Meclis'ten attırmaya çalıĢıyor. Temsilci arıyorlarsa DTP temsilcidir, ben buradayım temsilciyim. Ama burada
yapılanların hepsi BaĢbakan'ın emriyle yapılıyor. Bana radyo vermiĢler, çalıĢmıyor. Ya hiç verme ya da vereceksen
doğru düzgün çalıĢanını ver. Bir çay bile veriyorlar, yarı veriyorlar, diğer yarısı tortuyla dolu. Bunu bile pazarlık
konusu yapmaya çalıĢıyorlar. Biraz ciddi olsunlar. ġantaj yapıyorlar. Bu Ģekilde benim üzerime gelmesinler. Ben
bunu devlete de söylüyorum, PKK'ye de söylüyorum; ben, yaĢam felsefesinin anlaĢılmasıyla ilgileniyorum. Ben
sorunun demokratik çözümü ve barıĢ için üzerime düĢeni yapmaya çalıĢıyorum. Daha önceden BaĢbakan ve Sayın
CumhurbaĢkanı Gül'e mektup yazmıĢtım. Ġstirham ediyorum, bu sorunu çözelim diyorum."
Lozan tamamlanmalı
GörüĢme Notları:
Kürtler açısından Lozan'ın tamamlanması gerektiğini belirten Öcalan, 'Buna Ġkinci Lozan veya Lozan'ın
Tamamlanması Süreci diyorum. Lozan'ın tamamlanması Cumhuriyet'in demokratikleĢmesiyle olacaktır' dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Konfederalizme iliĢkin önemli açıklamalarda bulundu: 'Türkiye'deki Kürtlerin
kendi demokratik örgütlenme biçimidir, ayrı bir devlet değildir. Lozan'la Cumhuriyet kuruldu. Konfederalizmle içi
doldurulacak, Kürtlerin hakları tanınacak. Böylece Lozan tamamlanacak.' Öcalan, Meclis'te Adalet ve Hukuk
Komisyonu kurulması önerisini bir kez daha yineledi.
Ġmralı'daki uygulamaların hepsinin BaĢbakan'ın emriyle yapıldığını söyleyen Öcalan, 'BaĢbakan 9-10 DTP'li
milletvekiliyle uğraĢıyor, onlara tahammül edemiyor, Meclis'ten attırmaya çalıĢıyor. Temsilci
arıyorlarsaDTP temsilcidir, ben buradayım temsilciyim. Ben sorunun demokratik çözümü ve barıĢ için üzerime
düĢeni yapmaya çalıĢıyorum' dedi.
'Temsilci arıyorlarsa buradayım'
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla görüĢtü. Edinilen bilgiye göre görüĢmede yazdığı savunmalara
değinen Öcalan, 'Savunmalarımı 4 aydır idareye verdim. Bu kadar gecikmesinin nedeni onların da okumaları, kendi
önlemlerini aldıktan sonra göndermeleridir. Avrupalılar da okumuĢlardır. Çünkü her Ģeyi ilkelerle savunmamda
ortaya koydum. Çok derine inmedim. Ġlkeler Ģeklinde belirttim. Önemli olan da budur. Temel ilkeler belirlendikten
sonra altını herkes doldurabilir. Aydınlar, siyasetçiler, akademisyenler rahatlıkla altını doldurabilirler. Bunun çok iyi
okunması, satır satır, cümle cümle hatta kelime kelime okunup çok iyi anlaĢılması gerekir. On iki sorun belirledim,
her biri için ayrı ayrı çözüm önerileri var, bu çok önemlidir. Kimse beni ucuz değerlendirmesin. Çözüm konusundaki
yaklaĢımım üzerinden değerlendirip anlamaya çalıĢsınlar, o Ģekilde eleĢtirsinler. Hatta eleĢtirirken beni yerden yere
vurabilirler, ama ilkeler çerçevesinde eleĢtirebilirler. Ġlkeleri eleĢtirtmem. Yoksa kabul etmem. Ucuz eleĢtirileri de pek
dikkate almıyorum' dedi.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Hegel'le benzerliklerimiz var
Öcalan, Ģöyle devam etti: 'Ben Marks'la ilgili düĢüncelerimi daha önce açıklamıĢtım. Ben Hegel'i inceledim, ilginç
sonuçlara ulaĢtım. Almanya'nın bugünkü koĢullarda olmasının bir nedeni de Hegel'i anlamalarıdır. Hegel'i
anlamasalardı, bugünkü Almanya olmayacaktı! Almanya'yı Almanya yapan Hegel'dir. Benim düĢünce sistematiğim
ile Hegel'in düĢünce sistematiği arasında büyük benzerlikler var. O kadar zaman olmasına rağmen, onun düĢünce
ve felsefe anlayıĢı kent ve üst sınıflar içindir, Marx da, Napolyon da Hegel' den etkilenmiĢtir. Onlar kapitalist
modernitenin etkisinde kalmıĢlardır. Hegel'in felsefesi klasik uygarlık felsefesidir. Benim ki ise, demokratik uygarlık
felsefesidir. Felsefenin çok iyi anlaĢılması gerekiyor. Türkiye'de felsefeyi bitirdiler. Felsefe olmazsa anlama olmaz,
anlama olmazsa; aĢk olmaz!'
33 asker olayı Ergenekon bağlantılıdır
Bingöl'de katledilen 33 asker olayına da değinen Öcalan, 'Radyodan dinledim. Taraf Gazetesi'nin dünkü sayısının
baĢlığında sadece 33 askerin değil, 27.800 kiĢinin öldüğünü söylüyor. Doğrudur, otuz bin diyebiliriz. O gün Bakanlar
Kurulu'nda genel af tartıĢılıyormuĢ. 33 asker otobüse binmek istememiĢ. 'Biz korumasız ve silahsız gitmeyiz'
demiĢler ama zorla bindirilmiĢler. Niye bindirdiler, kim bindirdi, kimin adına yapıldı bunlar? PKK adına da ġemdin,
bunları Ekrem'e yaptırıyor. Ekrem'e talimat vererek öldürmelerini söylüyor. Defalarca sormama rağmen ġemdin, ne
Ģekilde olduğuna dair her defasında farklı Ģeyler söylüyordu. ġemdin'e direk Ergenekon'la bağlantılıdır, onların
adamıdır demiyorum. Ancak kullanılmıĢtır. Bu dönemde ateĢkes vardı zaten. O ateĢkes döneminde nasıl böyle bir
Ģey oldu? AteĢkesi istemeyenler kimlerdi? Bunu anlamak benim için zor oldu. Taraf Gazetesi tek yönlü araĢtırma
yapıyor. Bu konuda benzeri yaĢanmıĢ olaylar var. Bütün bunların daha iyi anlaĢılabilmesi için Adalet ve Hukuk
Komisyonu kurulursa biz her Ģeyi anlatmaya hazırız. Bu komisyon kurulursa bu ve benzeri olaylar açığa çıkacaktır.
Bu komisyon araĢtırma yapar ve görüĢlerini belirtir. Devlet mahkemeleri böyle bir araĢtırma yapamaz. Onların
çalıĢma Ģekilleri bellidir, yetkileri yok' Ģeklinde konuĢtu.
BaĢbakan komisyon için yetki çıkarsın
'BaĢbakan bu konuda Meclis'ten Adalet ve Hukuk Komisyonu için yetki çıkarabilir' diyen Öcalan, 'Ġki-üç ay içerisinde
Meclis bu komisyonu kurar, içinde seçkin hukukçular, hocalar, akademisyenler de olabilir, siyasetçiler de yer
alabilirler, yargılama yetkisi olmaz, sadece gerçeklerin açığa çıkmasını sağlar. Ben bildiğim her Ģeyi onlara
anlatırım. Onlar da yaptıkları araĢtırmaları kamuoyuna açıklarlar. Ondan sonra kimin Türkiye'nin iyiliğini isteyip kimin
istemediğine, kimin haklı kimin haksız olduğuna, kimin affedilip kimin affedilemeyeceğine kamuoyu vicdanı karar
versin. O zaman her Ģey daha iyi anlaĢılır.. Adalet ve Hukuk Komisyonu'nun kurulmasını kabul etsinler. Neden kabul
etmiyorlar? Neden kabul etmediklerini açıklasınlar. Adalet Bakanı'nın açıklamalarını dinledim. Bombaları falan
bıraksın, diyor. Bu gidiĢle bombalar bitmez. Zeyno Baran Hindistan'daki gibi patlamalar Taksim'de olabilir dedi.
Güngören'de patlayan bombaları, kim yaptı bunları? Adalet Bakanı Ģantaj yapıyor. Bunlar ciddi değiller. Benim
savunma anlayıĢım öyle kaba saba, silahla, bombayla değildir, düĢüncelerim bellidir. Benim anlayıĢım, yaĢam
felsefesinin düĢüncesini anlamadır.'
Mustafa Kemal pozitivistti
Öcalan, Ģöyle devam etti: 'Savunmalarımda ilke olarak ortaya koydum. Anlama, düĢüncenin dünyalaĢmasıdır.
Anlama olmadan pratik olamaz. Felsefeyi ve tarihi iyi anlayamazsak bugün gelinen aĢamayı çözemeyiz, anlam
biçemeyiz. Türkiye'de felsefeyi bitirdiler. O yüzden tecavüzler oluyor. Halac-ı Mansur, Yunus Emre, Mevlan -ki bu
hafta Mevlana Haftası'dır-, Yunus Emre de çok önemlidir. Bunların yaptıkları, anlayıĢları aĢktır. Bunlar iyi
anlaĢılamazsa Anadolu'da birlikte yaĢama olanağı kalmaz. Bunlarla birlikte Mustafa Kemal'in de iyi anlaĢılması,
güncellenmesi, çağa uygun hale getirilmesi gerekiyor. Bana Mustafa Kemal'le ilgili düĢüncelerimden dolayı 'Kemalist
olmuĢ' diyenler de var. Benim Mustafa Kemal'de önemsediğim bilimdir. Ġnönü'den önceki BaĢbakan kimdi? Mustafa
Kemal, Serbest Fırka'yı kuran Fethi Okyar onların nasıl düĢürüldüğünü, kendi etrafını nasıl kuĢattıklarını biliyordu.
Bu konuda özellikle Yalçın Küçük okunabilir, Mahir Kaynak da kısmen değiniyor. Mustafa Kemal'in ordusu, silahı,
ulusu vardı ancak O, bunların hiçbirisine güvenmezdi, önemsemezdi, bilimi esas alırdı. Bu nedenle ben Mustafa
Kemal'i önemsiyorum. Ama esas aldığı ilim, dönemin pozitivizmidir. Lenin'le iliĢkileri de bu bilim temelindedir.'
Ġngilizler benimle uğraĢıyor
'ġimdilerde bir kitap var 'Musa'nın Çocukları' diye. O kitap 1927'de Mustafa Kemal için de yazılmıĢtı. Mustafa Kemal
DERLEYEN : AZAD BADIKI
bunu istemiyordu, bundan rahatsızdı. Günümüzde Tayyip Erdoğan için söylüyorlar. AKP bu söyleme dört elle
sarılıyor. Bunlar iki yüzyıllık Ġngiliz oyunları. Ġngilizler iki yüz yıldır Ortadoğu üzerinde oyun oynuyorlar. ġeyh Sait
isyanı ve Seyit Rıza'nın idamı da bu oyunların parçasıdır. Ermenistan-Karabağ, Kıbrıs sorunu, Ortadoğu sorunu
Ġngiliz politikalarının sonuçlarıdır. Ġngilizler benimle de uğraĢtılar, uğraĢıyorlar. Ben Suriye'deyken çok sık gelip
benimle görüĢüyorlardı. Ben o zaman anlam veremiyordum, bunlar niye bu kadar sık benimle görüĢüyorlar diye
düĢünüyordum. Asıl niyetlerinin beni denetimlerine almak, bu olmazsa yok etmek olduğunu sonradan anladım.
Ġngilizlerin daha önceki anlayıĢları ve yaklaĢımları ulusalcılık, milliyetçilik ve dincilikti. 1970'lerden bu yana bu ılımlı
Ġslam dedikleri Ģey, Kenan Evren'le baĢladı. Ve bu aĢamaya geldi. Bu Ġslamiyet'in Hz. Muhammed'le bir ilgisi yok.
Ilımlı Ġslam, ucube bir Ģeydir. Buna karĢı Hz. Muhammed'in iyi anlaĢılması ve bugüne güncellenmesi gerekiyor.'
Yargılanan Avrasyacı Ergenekon'dur
Ergenekon davasını da değerlendiren Öcalan, 'Ergenekon için bunların birisine Avrasyacı, birisine de Amerikancı
diyorum. Ergenekon'da asıl görülmesi gereken bu iki tarafın çatıĢmasıdır. Yargılanan Avrasyacı Ergenekon'dur.
Örgütlenmesinin kökeni 1946'lara kadar gidiyor. Levent Ersöz, Silopi'de bizim insanları kaybedendir. Öyle sıradan
biri değildir, çok güçlüler. ġimdi Rusya'da olmasının anlamı, ordunun yarısının Rusya'dan yana olması demektir.
JĠTEM, kendi bünyesinde iki yüz bin kiĢiyi istihdam ediyor. Aslında Ġlker BaĢbuğ'un yaptığı açıklama Taraf GazetesiAhmet Altan'a yönelik değil, kendi içindekilerine yöneliktir, onlara kızıyor. Ahmet Altan'a kızmıyor. Genelkurmay'ı zor
zapt ediyor. BaĢka bir komutan yaptığı açıklamada, 'Rusya, Ġran, Suriye ittifakından' söz ediyor. Bunların çekiĢmesi
laik ve anti-laisizmdir. CHP'nin laiklik anlayıĢı ilginç olmaya baĢladı. Kadın ne giyineceğine kendisi karar verir. Kadın
kapanacağına veya kapanmayacağına kendi özgür iradesiyle karar vermelidir. Kadının özgürlüğünü savunuyorsanız
o zaman kadının siyaset yapmasını, milletvekili, belediye baĢkanı olmasını desteklemelisiniz. Kuru lafla özgürlük
olmaz' ifadelerine yer verdi.
Kürtlerin Lozan'ı tamamlanmalı
Öcalan, sözlerini Ģu Ģekilde sürdürdü: 'Benim asıl söylemek istediğim Ģey, Kürtlerin Lozan'ıdır. Lozan'a gidilirken iki
Kürt milletvekili götürülmüĢtü. Orada 'Türklerin ve Kürtlerin temsilcisi olarak buradayız' denilmiĢti ama gereği
yapılmadı. Türkler açısından Lozan tamamlanmıĢtır. Kürtler açısından bugün tamamlanması gerekiyor. Ben buna
Ġkinci Lozan veya Lozan'ın Tamamlanması Süreci diyorum. Lozan'ın tamamlanması Cumhuriyet'in
demokratikleĢmesiyle olacaktır. Ben Konfederalizm derken yanlıĢ yorumlayıp ulus-devletin, üniter devletin
parçalanacağını düĢünüyorlar. Cumhuriyete de karĢı değilim. Konfederalizmden kastım Suriye, Ġran, Irak, Türkiye
içindir. Suriye dahil olmasa da Suriyeli Kürtler, Ġran da bu birlikteliğin içinde olabilir. Konfederalizm, Türkiye'deki
Kürtlerin kendi demokratik örgütlenme biçimidir, ayrı bir devlet değildir. Lozan'la Cumhuriyet
kuruldu. Konfederalizmle içi doldurulacak, Kürtlerin hakları tanınacak. Böylece Lozan
tamamlanacak. Musul ve Kerkük'te Misak-ı Milli'ye dahildi. Konfederalizmle bunları da dahil ediyorum. Misak-ı Milli
önemlidir. Burada Kürtlerin haklarına saygılı olunacağı belirtiliyor. Kürtler ayrılmak istemiyorlardı. Zorla ayırdılar.
Benim kastım Kürtlerin haklarıdır. Osmanlı nasıl ki altı yüz yıl boyunca bu bölgeyi bir güç olarak yönettiyse, eğer
böyle bir çözüm geliĢtirilirse Cumhuriyet de buna öncülük ederek bunu devam ettirebilir.'
Temsilci arıyorlarsa buradayım
Öcalan, sözlerini Ģu Ģekilde tamamladı: 'BaĢbakan 9-10 DTP'li milletvekiliyle uğraĢıyor, onlara tahammül edemiyor,
Meclis'ten attırmaya çalıĢıyor. Temsilci arıyorlarsa DTP temsilcidir, ben buradayım temsilciyim. Ama burada
yapılanların hepsi BaĢbakan'ın emriyle yapılıyor. Bana radyo vermiĢler, çalıĢmıyor. Ya hiç verme ya da vereceksen
doğru düzgün çalıĢanını ver. Bir çay bile veriyorlar, yarı veriyorlar, diğer yarısı tortuyla dolu. Bunu bile pazarlık
konusu yapmaya çalıĢıyorlar. Biraz ciddi olsunlar. ġantaj yapıyorlar. Bu Ģekilde benim üzerime gelmesinler. Ben
bunu devlete de söylüyorum, PKK'ye de söylüyorum; ben, yaĢam felsefesinin anlaĢılmasıyla ilgileniyorum. Ben
sorunun demokratik çözümü ve barıĢ için üzerime düĢeni yapmaya çalıĢıyorum. Daha önceden BaĢbakan ve Sayın
CumhurbaĢkanı Gül'e mektup yazmıĢtım. Ġstirham ediyorum, bu sorunu çözelim diyorum.'
Nazımın aĢk anlayıĢına eleĢtiri
'AĢk anlamaktır, derinleĢmektir. Doğayı, evreni, insanı anlamaktır' diyen Öcalan, Ģunları söyledi: 'Son birkaç gündür
radyodan dinledim. Avcılar'da beĢ kiĢi tarafından kaçırılarak 5-6 saat tecavüz edilen kadından söz ediyorlar. ĠĢte
Türkiye budur, Türkiye'nin her Ģeyini bu olay gösteriyor. Hem de polis yeleği giyerek yapıyorlar bunu. Zihniyet
değiĢiminden bahsediyorlar. Bu zihniyetin çöküĢüdür, insanlığın bittiği noktadır. Türkiye toplumunun getirildiği son
nokta budur, bu her Ģeyi özetliyor.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Benim bahsettiğim aĢk anlayıĢı Nazım Hikmet'in aĢk anlayıĢı gibi sadece kadına olan aĢk değildir. Nazım tarzı aĢk,
aĢk değildir. Tanrı aĢkından da bahsetmiyorum. AĢk anlamaktır, derinleĢmektir. Doğayı, evreni, insanı anlamaktır.
Bunları anlamadan aĢk olmaz. Bendeki aĢk anlayıĢı anlamadır. Benim için de bir Ģeyler söylüyorlar, benim kadını
yüceltme anlayıĢım bellidir, bu mücadeleme devam edeceğim.
Diyarbakır Kerkük ve Erbil'i sürüklesin
GörüĢme Notları:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, Diyarbakır‟ın inisiyatif almasını isteyerek “Böylece Kerkük, Diyarbakır‟ı
arkasından değil, Diyarbakır Kerkük ve Erbil‟i arkasından sürüklemelidir” dedi. Öcalan Kürtlerin birliğini istediğini
belirterek , “Biz Lozan‟ı güncelleyerek Ġkinci Lozan‟ı hayata geçirmeliyiz. Benim Misak-ı Milliyle anlatmak istediğim
tüm parçalardaki Kürtler arasında gönül ve dostluk bağının kurulmasıdır” diye belirti. Erdoğan‟a seslenerek diyalog
yolunun açılmasını isteyen Öcalan, “Ben otuz yıldır Türklerle en yoğun mücadeleyi verdim. Ama ben Türk ve Kürt
savaĢının sonuç vermeyeceğini biliyorum” ifadesini kullandı.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan‟ın avukatları ile ÇarĢamba günü yaptığı haftalık olağan görüĢmesinde, tutukluluk
koĢulları, savunmalarının içeriği, tarihsel ve güncel geliĢmeler ile kendisine yönelik eleĢtiriler konusunda önemli
değerlendirmelerde bulunduğu öğrenildi.
KIT ĠMKANLARDA ÇÖZÜMLEME YAPIYORUM
Tutukluluk koĢullarına iliĢin, “Radyom hala hıĢırtılı, gazeteleri de gecikmeli olarak, verdiklerinde de kesilerek
anlamsız hale getirilerek veriliyor” diyen Öcalan, savunmalarının AĠHM‟e ulaĢmasının da kendisini rahatlattığını
belirtti.
Öcalan savunmaları konusunda Ģu ifadeleri kullandı: “Savunmalarımın AĠHM‟ne ulaĢması beni rahatlattı. Benim için
bu sağlığımdan daha önemliydi. Önemli olan savunmalarımın toplumda anlam geniĢliği yaratmasıdır. Ben elimden
geldiğince anlam geniĢliğini yaratmaya çalıĢtım. Bir insanın yoğunlaĢabileceği en üst seviyede yoğunlaĢarak
yazdım. Ġsimlere, kavramlara çok takılmamak gerekiyor. Konfederal sistem, komünal sistem veya baĢka bir Ģey de
denilebilir. Ben bu savunmada içeriği verdim, önemli olan da budur. Bu savunmamda ayrıntılı olarak içeriğini
anlattım. Savunmalarımı devlet de iyi inceledi. Buna karĢı her türlü tedbirini aldı. Mesela Taraf Gazetesi‟ni
bakabilince görüyorum ki; Taraf Gazetesi Sol liberal bir parti gibi davranıyor, sistemi çözmüĢ, sürekli eleĢtiriyor.
Bunu gazetelerinden anlıyorum, okumak yetmiyor, arka planını da görmek gerekiyor. Ben burada kıt imkânlarda
çözümlemeler yapıyorum. Kürt Milliyetçiliğinin Tarihi kitabı, Ergenekon Ġddianamesi bana verilseydi, bunları görüp
inceleyebilseydim daha içerikli çözümlemelerim olurdu. Ama bu kıt imkânlara rağmen güçlü çözümlemeler
yapabiliyor, yaĢananların arka planını görebiliyorum.”
400 YILLIK KAPĠTALĠST DÜġÜNCENĠN DIġINDA YENĠ ġEYLER SÖYLÜYORUM
“Ben savunmamı hazırlarken Hegel‟i de Kant‟ı da, Carl Schimit‟i de iyi okudum. Kant bilindiği gibi bir hukuk
filozofudur” diyerek bugünkü dünyanın anlaĢılması için Hegel‟in iyi okunması gerektiğini kaydetti. Öcalan Ģöyle dedi:
“Bugünkü dünya anlaĢılmak isteniyorsa Hegel iyi okunmalıdır. Çünkü Hegel, modern düĢüncenin babasıdır. Ama
ben onun gibi düĢünmüyorum. ġimdi daha iyi anladım. Benim düĢünce sistemim onu aĢtı. Dörtyüz yıllık kapitalist
düĢüncenin dıĢında yeni Ģeyler söylüyorum. Kamuoyunda da ulus-devletin yumuĢatılması tartıĢılıyor.
Savunmalarımın anlaĢılması benim için önemlidir. Bize yakın, beni takip eden çevrelerin yapacağı en iyi Ģey,
savunmalarımı okumaları, iyi anlamaları ve anlayıĢ gösterebilmeleridir. AnlayıĢ ve öngörü çok önemlidir.”
KRĠZ TEKELLERDEN KAYNAKLANIYOR
Dünyada yaĢanan ekonomik krizi değerlendiren Öcalan, Ģu tespitlerde bulundu: “Ekonomik kriz var diyorlar. Bu kriz
DERLEYEN : AZAD BADIKI
neden kaynaklanıyor? Kriz, tekellerden kaynaklanıyor. Ben tekellere karĢıyım. Bir tekel demek on binlerce iĢsiz
demek. Her gün gazetelerden radyodan takip ediyorum, bir günde elli bin insan iĢten çıkarıldı, deniyor. Bu iĢsizlik
demektir. Bir karıncanın iĢsizlik sorunu yoktur, nasıl oluyor da insanlar iĢsiz kalıyor! Aslında bu sorunların temeli iyi
görülürse iĢsizlik sorunu üç ayda beĢ ayda çözülür. Ekonomi eĢittir kadındır. Ama Ģimdiki sistem ekonomiyi kadının
elinden almıĢtır, kadın üretimden uzaklaĢtırılmıĢ, eve hapsedilmiĢtir. Oysa ekonomi kadının iĢidir. YetmiĢ yaĢında
adamlar çıkıp, ekonomiyi değerlendiriyor. YetmiĢ yaĢında adam ekonomiyi nasıl çözer! Bu adamlar zaten tekellerin
çıkarlarına hizmet ediyorlar, tekelleri güçlendiriyorlar. Bunlar ne anlar ekonomiden! ĠĢte görüyorsunuz evde çolukçocuk herkes aç.”
ÇÖZÜM ĠÇĠN KADIN AKADEMĠSĠ
Diğer çoğu açıklamalarında olduğu gibi bu kez de kadın sorunlarına değinen Öcalan çözüm için de yeni bir öneride
bulundu: “Toplumda hiçbir sorun çözülmemiĢken kadın sorunu, eğitim sorunu, iĢsizlik sorununu çözmek dururken,
bir de evlilikten bahsediyorlar. Oysa evlilikle kadınlar bu sorunların bin katı fazlasını yaĢıyor. Namus adına
öldürülüyor, dövülüyor, sövülüyor. Yine de bir kadın çıkıp „biz bu sorunları tartıĢalım, çözelim‟ demiyor. Oysa bu,
yurtseverliğin de bir gereğidir. Çözüm için Kadın Akademisi öneriyorum. Bu konuda yapılanlar çok yetersiz kalıyor.
Kadınların onlarca, binlerce sorunu var. Bunu ancak akademiyle çözebilirler. Bir kahvehaneyi, bir binayı, bir alanı
alıp orada günlerce tartıĢabilmeli ve çözüm üretebilmeliler. Buralarda iĢte namus cinayetleri var, dövülüyoruz,
sövülüyoruz, buna çözüm geliĢtirmeliyiz, demelidirler.
DĠYARBAKIR‟I ANLAMIYORLAR
Demokratik Toplum Kongresi‟ni de bu nedenle önemsediğini ifade eden Öcalan, “Özellikle Diyarbakır için
belirtiyorum. Diyarbakır‟ın onlarca sorunu var. Bu Kongre çerçevesinde tüm sorunları günlerce, bir çözüm buluncaya
kadar tartıĢmalıdırlar. Bu Kongre süreklileĢmelidir. Bu iyi iĢletilirse sorunlar çok daha kolay ve zamanında çözülür.
Diyarbakır‟dan söz ediyorlar ama Diyarbakır‟ı anlamıyorlar” diye belirtti.
BĠR GÜL KADAR ÖZSAVUNMA HAKKIMIZ YOK MUDUR?
Gül üzerine de çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Öcalan Ģu ifadeleri kullandı: “Yasaklanan 124 sayfalık
savunmamda da değinmiĢtim. Gül üzerine düĢündüm. Gül, kendini korumak için diken çıkarıyor. Buna Gül Teorisi
diyorum. Bir Gülün, bir bitkinin bile öz savunması vardır. Özsavunma için doğaya, tabiata bakmak bile yeterlidir. Bir
Gül kadar bile kendimizi özsavunmaya hakkımız yok mudur? Özsavunma kutsaldır. Hatırlıyorum ben küçükken
bizim köyde ihtiyar bir amca vardı, diyordu ki, „biz kuru tahtalar gibiyiz‟. Ben „bu nasıl olur?‟ diyordum. Bir ağaç bile
kayaları delerek kök vermekte, kendini yaĢatabilmektedir. Bunun kadar da mı olamıyoruz? Bu savunmalarımda
özsavunmayı da derinlikli açtım.”
DĠYARBAKIR‟IN PRATĠK-POLĠTĠK DUYARLILIĞI ÇOK GELĠġKĠN
Ġlk toplantılarının Diyarbakır‟da yapıldığını anlatan Öcalan, Diyarbakır‟ın önemini vurgularken Ģöyle dedi: “Ġlk
toplantıyı da Diyarbakır Fis‟te yapmıĢtık. Diyarbakır‟da bir yıl memurluk yapmıĢtım, o taraflarda kaldım. Diyarbakır‟ı
anlamak için 1918‟deki Diyarbakır‟ın Ģartlarını iyi bilmek gerekiyor. 2008‟i tutup geriye 1918”e götürürsek Ģartların
çok benzer olduğunu görürüz. 1918‟lerde Diyarbakır‟da Kürt Teali Cemiyeti vardı. Merkezi Diyarbakır‟daydı. Bu
Cemiyetin bir tarafında Doğu Müdafa-i Hukukçular, diğer tarafında ise Seyit Abdülkadir ve çevresi vardı. O dönem
Mustafa Kemal, Diyarbakır eĢrafına mektuplar yazarak “Ġngilizlerden uzak durun, onlarla iĢbirliği yaparsanız var olan
Kürdistan‟ı da kaybedersiniz” demiĢtir. Bunun üzerine Kürt Teali Cemiyeti ikiye ayrıldı. Bir tarafta Ġngilizlere yakın
olan Seyit Abdülkadir ve çevresi, diğer tarafta ise Mustafa Kemal‟den aslında Cumhuriyet‟ten yana tavır alan
Diyarbakırlılar vardı. O dönem tercihini Cumhuriyet‟ten yana yapan Diyarbakırlılar bugün beni dinlemekte, benden
yana tavır almaktadırlar. Diyarbakır‟ın pratik-politik duyarlılığı çok geliĢkindir. Diyarbakır hiçbir zaman ne kaba-kör bir
Ģiddetten yana tavır aldı ne de ulusal iradesinden vazgeçip teslim oldu. Farklı bir yapısı vardır, iyi çözmek gerekir.”
MUSTAFA KEMAL TÜRK TOPLUMUNDAN DA GĠZLENDĠ
Öcalan tarihsel geliĢmelere iliĢkin değerlendirmelerde de bulundu. Mustafa Kemal Atatürk, ġeyh Sait Ġsyanı ve
Ġngiliz oyunları konusunda Öcalan Ģunları söyledi: “Ben ġeyh Sait ve Seyit Abdulkadir‟e Ġngiliz ajanı diyemem,
demem ancak Ġngiliz oyunlarını görememiĢlerdir, Ġngiliz politikalarına alet olmuĢlardır. Bildiğiniz gibi Seyit Abdulkadir
de oyuna getirilerek Ġngilizlerle görüĢtüğünü sanırken Mustafa Kemal‟in gönderdiği kendine Ġngiliz ajanı süsü veren
Ģahıslarla görüĢmüĢtü. Bu nedenle idam edilmiĢti. Aslında Mustafa Kemal o kadar Kürt düĢmanı değildir. Mustafa
Kemal gerçekte Türk toplumundan da gizlenmiĢtir. Ġzmir‟deki konuĢmasında Kürtler için muhtariyet
düĢünülebileceğini söylemiĢtir. Ġngilizler Mustafa Kemal‟den intikam almaya çalıĢıyorlardı. Ġngilizler o zaman Musul
Kerkük‟te petrol olduğunu keĢfetmiĢlerdi, bu nedenle buraları almak istiyorlardı.
Mustafa Kemal‟in iradesi iki yerde kırılmıĢtır. Bunlardan birincisi Musul ve Kerkük‟ün elden çıkarılmasıdır. Aslında
Musul ve Kerkük‟ün alınması Ġngilizlerin Mustafa Kemal‟den aldığı intikamdır. Ġngilizler Mustafa Kemal‟e „Sen
Samsun‟a 1919‟da bizim iznimizle bir Osmanlı PaĢası olarak gittin ama bizim politikalarımızın ve bizim
söylediklerimizin dıĢına çıktın‟ diyordu. Bunun için Mustafa Kemal‟in iradesini kırmaya çalıĢtılar. Çünkü Mustafa
Kemal Ġngiliz oyunlarını görüyor, bozmaya çalıĢıyordu. Ben de bu gün Ġngiliz oyunlarını görüyorum ve bozuyorum.
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Hatta Musul ve Kerkük‟ün ayrılma sürecinde Meclisteki Kürt milletvekilleri buna karĢı çıkmıĢtır, „bizi bölmeyin‟
demiĢlerdir. Mustafa Kemal „yapabileceğim bir Ģey yok‟ demiĢtir. ġeyh Sait Ġsyanı‟nın çıkması da Musul ve
Kerkük‟ün elden çıkmasını, Kürtlerin bölünmesini hızlandırmıĢtır.
TANRILAġTIRILDI
Mustafa Kemal‟in iradesinin kırıldığı ikinci olay ise Ġzmir Suikast Olayı‟dır. Mustafa Kemal bu suikastten kurtulmuĢ ve
bunun üzerine gitmek istemiĢtir. Bu olayla ilgili olarak Kâzım Karabekir yargılanırken, tüm generaller sivil
kıyafetleriyle duruĢma salonuna gelerek, biz buradayız mesajını vermiĢlerdir, bunun neticesinde de yargılama
düĢmüĢ, Karabekir ceza almamıĢ, Fevzi Çakmak‟ın durumu netleĢmiĢtir. Bu bir Ġngiliz tavrıydı. Zaten bundan sonra
Fethi Okyar Hükümetten düĢürüldü, partisi kapatıldı. Yerine Ġsmet Ġnönü getirildi. Bu Ģekilde Mustafa Kemal
iradesizleĢtirilmiĢ oldu. Bu dönemde 1927‟lerde Mustafa Kemal‟in çevresi en koyu Türkçülük yapanlarla kuĢatıldı.
Bunların siyasal teolojisi gereği Mustafa Kemal tanrılaĢtırıldı, Ġsmet Ġnönü ise peygamberleĢtirildi! Abraham
Galanti‟nin siyasal teolojisi budur. Nihal Adsız‟ı anlamam için tek kelime yetti. Aynen Ģöyle diyordu kitabında;
„Türkçülük DehĢeti‟ diyordu. Bu kavram onu anlamak için yeterlidir. Carl Schimit, Siyasal Teoloji kitabında, siyasal
teolojiyi çok derinlikli açıyor.
PKK BAĞIMSIZ BĠR HAREKET, KĠMSENĠN DENETĠMĠNE GĠRMEZ
“Bunun benimle ilgili olan kısmı ne?” diye soran Öcalan Ģöyle devam etti: “O dönem hayata geçirilmeye çalıĢılan
siyasal teoloji, 1990‟larda da benim üzerimden uygulanmaya çalıĢılıyordu. Çürükkayalar‟da ġemdin‟de inanılmaz bir
iktidar hırsı, önderlik hırsı vardı. Ben, “neden bu kadar istiyorlar” diye merak ediyordum, buna çok ĢaĢırıyordum.
Nedir bu önderlik merakı, biz onlarca sorunla boğuĢuyoruz. Ġngilizler tarafından 1927‟lerde Mustafa Kemal‟e
uygulanan siyasal teoloji 1990‟larda Çürükkaya ve ġemdin onlarla bana uygulandı. Ben bu Ġngiliz oyunlarını
gördüm, Ġngiliz oyunlarını bozdum, tüm bunları boĢa çıkardım. Benim tasfiye kararım da ta o zamanlar alınmıĢtı.
Doğan GüreĢ „90‟larda Londra‟ya gitti. Ve Ġngilizlerden “Kürtleri ez, vur” talimatını aldı. Bunun üzerine döndükten
sonra beni sıkıĢtırmaya baĢladılar. Hatta o dönem Güney‟li bazı güçler de, beni sık sık çağırıyordu. Beni kendi
yanına çekmeye çalıĢıyorlardı. Ben de gitmiyordum. „PKK bağımsız bir harekettir, PKK kimsenin denetimine girmez‟
diyordum. Ġttifaksa ittifak yapalım, diyordum. Ama bu onlara yetmiyordu, denetimlerine girmemizi istiyorlardı. Daha
sonradan net olarak ortaya çıktı ki, bu talepleri, Ġngilizlerin talebiydi. Ġngilizlerin Ortadoğu‟daki politikalarının bir
gereğiydi. Ben bu politikaları bozuyordum.”
YUNANĠSTAN‟DAKĠ YARGILAMA ÖNEMLĠ
Ġngiltere‟nin rolünü çözdüğünü ifade eden Öcalan, “Ġngiltere‟nin rolünü çözdüm; „90‟larda Ġngilizler yanıma gruplar
gönderiyordu. Bunu Ģimdi daha iyi görüyorum. Beni kendi politikalarına alet etmeye çalıĢıyorlardı ama ben Ġngiliz
oyunlarını boĢa çıkarıyordum. Bu nedenle ta 1990‟lardan tasfiyeme karar verdiler. Avrupa‟ya çıktığım dönemde
„person nan grata‟ ilan edilmiĢtim. Uçağım Yunanistan‟dan Minsk‟e gitmiĢti. Birkaç saat burada bekletildim. Hava
çok soğuktu. Israrla bana inmemi söylüyorlardı. Belki de inseydim orada kalabilirdim, sonuçta asi bir devlet. Ama
ben inmedim. Daha sonra öğrendik ki, NATO o akĢam tüm Avrupa hava sahasını uçuĢlara kapatmıĢtı. Sözüm ona
beni Hollanda‟ya götüreceklerdi. Ama biliyorsunuz Afrika-Kenya süreci devreye konuldu. Yunanistan‟da dolambaçlı
arazili bir yoldan gidiyorduk, araba yedi sekiz kez yolda durdu. ġoför sanki „in nereye gidiyorsan git, seni götürmek
istemiyorum‟ der gibiydi. Yine Yunan hava alanında araba, beni götürecek uçağa çarptı, orada da birkaç saat
oyalandık. ġoför bana bir Ģeyler anlatmak istiyordu, beni uçağa bindirmek istemiyordu aslında. Yunan istihbaratı
içerisinde beni CIA‟ye teslim etmek istemeyenler de vardı. Bunu sonradan anladım. Ama ilginçtir hiç biri tek kelime
bile etmedi, ama davranıĢlarıyla bir Ģeyler anlatmak istiyorlardı. Ben bunu çok sonradan anladım” diye konuĢtu.
Yunanistan‟daki davasına da değinen Öcalan, “Yunanistan‟daki yargılama benim için de Yunan halkı için de önemli.
Böylece Yunanistan içindeki kirli oyunları ve odakları da ortaya çıkarmak istiyorum. Bu komplodaki yeri daha net
ortaya çıkacaktır. ĠĢte kaç gündür Yunanistan yakılıp yıkılıyor. Bunlar birbirleriyle bağlantılı” ifadelerini kullandı.
DĠYARBAKIR ĠNĠSĠYATĠFĠNĠ KULLANABĠLMELĠ
Eski BaĢbakan Ecevit‟ten sonra kendisiyle diyalogların kesildiğini söyleyen Öcalan Ģu açıklamalarda bulundu:
“Ġmralı‟ya getirildiğimde bazı görüĢmeler oluyordu. Buraya gelen devlet yetkilisi, „biz bu sorunu kendi aramızda
çözelim‟ diyordu. Ben de zaten baĢından beri bunu söylüyordum. Ve bazı açılımlarım da oldu çünkü çözümün
geliĢeceğini umuyordum. Ecevit‟in tasfiyesiyle diyaloglar bir anda kesildi. Diyaloglar kesildikten sonra Ġngiliz oyunları
yavaĢ yavaĢ ortaya çıktı. Osman, Botan onların durumu ortaya çıktı. Hepsi Ġngiliz oyunlarıydı. Daha sonra Erdoğan
iktidara geldi. Bazı Kürt çevreler, Erdoğan‟a „Öcalan‟la görüĢeceksen bizden destek alamazsın‟ dedi. Aslında bu,
Ġngilizlerin görüĢüydü. Böylece Erdoğan‟ın da bir Ģey yapmasına izin vermediler. Erdoğan‟a sesleniyorum; Güney‟li
güçlere sırtını dayamakla bu sorun çözülmez.”
Öcalan Diyarbakır‟a iliĢkin de önemli mesajlar vererek, “Diyarbakır inisiyatifini kullanabilmelidir” dedi. Öcalan bu
konuya Ģöyle açıklık getirdi: “Böylece Kerkük, Diyarbakır‟ı arkasından değil, Diyarbakır Kerkük ve Erbil‟i arkasından
sürüklemelidir. Bu da Demokratik Toplum Kongresi‟nin iyi iĢletilmesi, güçlendirilmesi ve süreklileĢtirilmesiyle olabilir.
Demokratik Toplum Kongresi‟yle iĢsizlik, yoksulluk ve ekonomik vs. tüm sorunlarını tartıĢılabilmeli ve bu çerçevede
çözüm bulabilmelidir. Sorunların çözümünü tartıĢmalılar ve bahara kadar somut bir proje hazırlayıp sunabilmeleri
DERLEYEN : AZAD BADIKI
önemlidir. Bunlar yasaklansa bile çıkıp diyebilirler ki bu sorunlar bizim sorunlarımız ve biz bunları çözmek istiyoruz.
Bu yurtseverliğin, vatandaĢlığın doğal bir gereğidir. Biz böylece savaĢa karĢı siyasete bir Ģans veriyoruz. Bu
istemlerini Hükümete kadar taĢırmalılar. Anlamlı bir diyalogun önü açılmalıdır, Seçimlere de bu Ģekilde yaklaĢmak,
oylarını ve iradelerini birleĢtirmek hayati önemde değerlendirilmesi gereken bir süreçtir, bahara kadar olumlu bir
Ģeyler olacağını umut ediyorum.”
LOZAN GÜNCELLEġTĠRĠLMELĠ
Geçen haftaki açıklamalarında Lozan ve Misakı Milli‟ye iliĢkin söylediklerini bu hafta da yineleyen Öcalan Ģöyle
belirtti: “Lozan güncelleĢtirilmeli. Kürtler demeli ki „biz Sevr‟i kabul etmiyoruz. Kendi Lozan‟ımızı yapmak ve
güncellemek istiyoruz”. Biliniyor, Lozan imzalanırken Ġsmet Ġnönü, yanında iki Kürt milletvekili de götürerek, „bunlar
Kürt‟tür, Kürtlerin temsilcisidir‟ diye tanıtmıĢ; „Biz sorunu kendi içimizde çözeceğiz” demiĢtir. Ġsmet Ġnönü‟nün
yanında götürdüğü milletvekilleri Diyarbakır milletvekilleriydiler. Biz Lozan‟ı güncelleyerek Ġkinci Lozan‟ı hayata
geçirmeliyiz. Benim Misak-ı Milliyle anlatmak istediğim tüm parçalardaki Kürtler arasında gönül ve dostluk bağının
kurulmasıdır.
Misak-ı Milli anlayıĢım, Ġdris-i Bitlisi‟nin anlayıĢı değildir. Ben Suriye, Ġran, Irak ile gönül bağı, dostluk bağından söz
ediyorum. Özgünlükler korunarak birlikte yaĢayabilecekleri alanlar yaratmak için söylüyorum. Demokratik Konfederal
sistem dediğim de budur. Parçalar özgünlüklerini koruyarak bir araya gelip, tüm halklarla, Araplarla, Azerilerle,
Farslarla, Türklerle bu temelde birlikte yaĢam mümkündür. Ben gönül bağı diyorum, kötülük bunun neresinde,
bölücülük bunun neresinde?”
BENĠM KADAR TÜRKLERLE SAVAġAN YOK
“Ben Kürtlerin birliğini istiyorum” diyen Öcalan Misak-ı Milli konusundaki eleĢtirilere Ģöyle yanıt verdi: “Misak-ı Milli
kavramıyla; dört parçadaki Kürtleri Türkiye sınırlarına katmak istediğimi ileri sürenlerin, Kürtleri dört parçaya
ayıranların, binlerce insanın canına mal olacak Kürt-Türk çatıĢması yaratmak isteyenlerin canına okuyorum. Ben ne
Ziya Gökalp‟in milliyetçiliğine ne de Ġsmail BeĢikçi‟nin milliyetçiğine düĢerim. Benim kadar Türklerle savaĢan ve
Türklerle savaĢmayı bilen yoktur. SavaĢmaktan korkmayacak biri varsa o da benim. Ben otuz yıldır Türklerle en
yoğun mücadeleyi verdim. Ama ben Türk ve Kürt savaĢının sonuç vermeyeceğini biliyorum. Bunun önüne geçmeye
çalıĢıyorum. Sayın Erdoğan‟a buradan sesleniyorum; anlamlı bir diyalogun yolu açılmazsa benim de önüne
geçemeyeceğim sonuçlar doğabilir. Diyalog birçok Ģeyi değiĢtirebilir. SavaĢa değil, demokratik siyasete Ģans
verelim diyorum. Halkımızın, herkesin bayramını kutluyorum. Bayramın barıĢa, demokrasiye vesile olmasını
diliyorum.”
Siyasete Ģans verelim
GörüĢme Notları:
Demokratik Toplum Kongresi'nin toplanarak iĢsizlik, yoksulluk ve ekonomik tüm sorunları tartıĢmasını
isteyen Abdullah Öcalan, 'Sorunların çözümünü tartıĢmalılar. Bahara kadar da somut bir proje hazırlayıp
sunabilmeliler' diye konuĢtu.
DĠYARBAKIR ĠNĠSĠYATĠF ALMALI
Öcalan, Kürt sorunuyla ilgili önemli mesajlar verdi. Diyarbakır'ın inisiyatif kullanması gerektiğini belirten Öcalan,
'Böylece Kerkük, Diyarbakır'ı arkasından değil, Diyarbakır Kerkük ve Erbil'i arkasından sürüklemelidir. Bu da
Demokratik Toplum Kongresi'nin iyi iĢletilmesi, güçlendirilmesi ve süreklileĢtirilmesiyle olabilir' dedi.
DĠYALOG BĠRÇOK ġEYĠ DEĞĠġTĠREBĠLĠR
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Herkesin bayramını kutlayan Öcalan, Ģunları söyledi: 'Türk ve Kürt savaĢının sonuç vermeyeceğini biliyorum. Bunun
önüne geçmeye çalıĢıyorum. Erdoğan'a sesleniyorum; anlamlı bir diyaloğun yolu açılmazsa benim de önüne
geçemeyeceğim sonuçlar doğabilir. Diyalog birçok Ģeyi değiĢtirebilir. SavaĢa değil, demokratik siyasete Ģans
verelim diyorum.'
DTK çözüm için toplanmalı
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, avukatlarıyla haftalık görüĢmesini yaptı. Edinilen bilgiye göre görüĢmede içinde
bulunduğu koĢullara değinen Öcalan, 'Radyom hala hıĢırtılı, gazeteleri de gecikmeli olarak, verdiklerinde de
kesilerek, anlamsız hale getirilerek veriliyor' dedi. Öcalan, Ģöyle devam etti: 'Savunmalarımın AĠHM'e ulaĢması beni
rahatlattı. Benim için bu sağlığımdan daha önemliydi. Önemli olan savunmalarımın toplumda anlam geniĢliği
yaratmasıdır. Ben elimden geldiğince anlam geniĢliğini yaratmaya çalıĢtım. Bir insanın yoğunlaĢabileceği en üst
seviyede yoğunlaĢarak yazdım. Ġsimlere, kavramlara çok takılmamak gerekiyor. Konfederal sistem, komünal sistem
veya baĢka bir Ģey de denilebilir. Ben bu savunmada içeriği verdim, önemli olan da budur. Bu savunmamda ayrıntılı
olarak içeriğini anlattım. Savunmalarımı devlet de iyi inceledi. Buna karĢı her türlü tedbirini aldı. Mesela Taraf
Gazetesi'ne bakabilince görüyorum ki; Taraf Gazetesi sol liberal bir parti gibi davranıyor, sistemi çözmüĢ, sürekli
eleĢtiriyor. Bunu gazetelerinden anlıyorum, okumak yetmiyor, arka planını da görmek gerekiyor. Ben burada kıt
imkanlarda çözümlemeler yapıyorum. Kürt Milliyetçiliğinin Tarihi kitabı, Ergenekon Ġddianamesi bana verilseydi,
bunları görüp inceleyebilseydim daha içerikli çözümlemelerim olurdu. Ama bu kıt imkanlara rağmen güçlü
çözümlemeler yapabiliyor, yaĢananların arka planını görebiliyorum.'
Hegel ve Kant'i iyi okudum
'Ben savunmamı hazırlarken Hegel'i de, Kant'ı da, Carl Schmitt'i de iyi okudum. Kant bilindiği gibi bir hukuk
filozofudur. Bugünkü dünya anlaĢılmak isteniyorsa Hegel iyi okunmalıdır. Çünkü Hegel, modern düĢüncenin
babasıdır. Ama ben onun gibi düĢünmüyorum. ġimdi daha iyi anladım. Benim düĢünce sistemim onu aĢtı. Dörtyüz
yıllık kapitalist düĢüncenin dıĢında yeni Ģeyler söylüyorum. Kamuoyunda da ulus-devletin yumuĢatılması tartıĢılıyor.
Savunmalarımın anlaĢılması benim için önemlidir. Bize yakın, beni takip eden çevrelerin yapacağı en iyi Ģey,
savunmalarımı okumaları, iyi anlamaları ve anlayıĢ gösterebilmeleridir. AnlayıĢ ve öngörü çok önemlidir.'
Ben tekkellere karĢıyım
'Ekonomik kriz var diyorlar. Bu kriz neden kaynaklanıyor?' diye soran Öcalan, 'Kriz, tekellerden kaynaklanıyor. Ben
tekellere karĢıyım. Bir tekel demek on binlerce iĢsiz demek. Her gün gazetelerden, radyodan takip ediyorum, bir
günde elli bin insan iĢten çıkarıldı, deniyor. Bu iĢsizlik demektir. Bir karıncanın iĢsizlik sorunu yoktur, nasıl oluyor da
insanlar iĢsiz kalıyor! Aslında bu sorunların temeli iyi görülürse iĢsizlik sorunu üç ayda, beĢ ayda çözülür. Ekonomi
eĢittir kadındır. Ama Ģimdiki sistem ekonomiyi kadının elinden almıĢtır, kadın üretimden uzaklaĢtırılmıĢ, eve
hapsedilmiĢtir. Oysa ekonomi kadının iĢidir. YetmiĢ yaĢında adamlar çıkıp, ekonomiyi değerlendiriyor. YetmiĢ
yaĢında adam ekonomiyi nasıl çözer! Bu adamlar zaten tekellerin çıkarlarına hizmet ediyorlar, tekelleri
güçlendiriyorlar. Bunlar ne anlar ekonomiden! ĠĢte görüyorsunuz evde çoluk-çocuk herkes aç' Ģeklinde konuĢtu.
Günlerce sorunlar tartıĢılmalı
Öcalan, Ģöyle dedi: 'Toplumda hiçbir sorun çözülmemiĢken kadın sorunu, eğitim sorunu, iĢsizlik sorununu çözmek
dururken, bir de evlilikten bahsediyorlar. Oysa evlilikle kadınlar bu sorunların bin katı fazlasını yaĢıyor. Namus adına
öldürülüyor, dövülüyor, sövülüyor. Yine de bir kadın çıkıp 'biz bu sorunları tartıĢalım, çözelim' demiyor. Oysa bu,
yurtseverliğin de bir gereğidir. Çözüm için Kadın Akademisi öneriyorum. Bu konuda yapılanlar çok yetersiz kalıyor.
Kadınların onlarca, binlerce sorunu var. Bunu ancak akademiyle çözebilirler. Bir kahvehaneyi, bir binayı, bir alanı
alıp orada günlerce tartıĢabilmeli ve çözüm üretebilmeliler. Buralarda iĢte namus cinayetleri var, dövülüyoruz,
sövülüyoruz, buna çözüm geliĢtirmeliyiz, demelidirler. Demokratik Toplum Kongresi'ni de bu nedenle önemsiyorum.
Özellikle Diyarbakır için belirtiyorum.Diyarbakır'ın onlarca sorunu var. Bu Kongre çerçevesinde tüm sorunları
günlerce, bir çözüm buluncaya kadar tartıĢmalıdırlar. Bu Kongre süreklileĢmelidir. Bu iyi iĢletilirse sorunlar çok daha
kolay ve zamanında çözülür. Diyarbakır'dan söz ediyorlar ama Diyarbakır'ı anlamıyorlar. Yasaklanan 124 sayfalık
savunmamda da değinmiĢtim. Gül üzerine düĢündüm. Gül, kendini korumak için diken çıkarıyor. Buna Gül Teorisi
diyorum. Bir gülün, bir bitkinin bile öz savunması vardır. Özsavunma için doğaya, tabiata bakmak bile yeterlidir. Bir
gül kadar bile kendimizi özsavunmaya hakkımız yok mudur? Özsavunma kutsaldır. Hatırlıyorum ben küçükken bizim
köyde ihtiyar bir amca vardı, diyordu ki, 'biz kuru tahtalar gibiyiz'. Ben 'bu nasıl olur?' diyordum. Bir ağaç bile kayaları
DERLEYEN : AZAD BADIKI
delerek kök vermekte, kendini yaĢatabilmektedir. Bunun kadar da mı olamıyoruz? Bu savunmalarımda özsavunmayı
da derinlikli açtım.'
1918'in Diyarbakır'ı
'Ġlk toplantıyı Diyarbakır Fis'te yapmıĢtık. Diyarbakır'da bir yıl memurluk yapmıĢtım, o taraflarda kaldım.Diyarbakır'ı
anlamak için 1918'deki Diyarbakır'ın Ģartlarını iyi bilmek gerekiyor. 2008'i tutup geriye 1918'e götürürsek Ģartların
çok benzer olduğunu görürüz. 1918'lerde Diyarbakır'da Kürt Teali Cemiyeti vardı. Merkezi Diyarbakır'daydı. Bu
cemiyetin bir tarafında Doğu Müdafa-i Hukukçular, diğer tarafında ise Seyit Abdülkadir ve çevresi vardı. O dönem
Mustafa Kemal, Diyarbakır eĢrafına mektuplar yazarak 'Ġngilizlerden uzak durun, onlarla iĢbirliği yaparsanız var olan
Kürdistan'ı da kaybedersiniz' demiĢtir. Bunun üzerine Kürt Teali Cemiyeti ikiye ayrıldı. Bir tarafta Ġngilizlere yakın
olan Seyit Abdülkadir ve çevresi, diğer tarafta ise Mustafa Kemal'den, aslında Cumhuriyet'ten yana tavır
alan Diyarbakırlılar vardı. O dönem tercihini Cumhuriyet'ten yana yapan Diyarbakırlılar bugün beni dinlemekte,
benden yana tavır almaktadırlar.Diyarbakır'ın pratik-politik duyarlılığı çok geliĢkindir. Diyarbakır hiçbir zaman ne
kaba-kör bir Ģiddetten yana tavır aldı, ne de ulusal iradesinden vazgeçip teslim oldu. Farklı bir yapısı vardır, iyi
çözmek gerekir.'
M. Kemal'in iradesi 2 yerde kırıldı
'Ben ġeyh Sait ve Seyit Abdülkadir'e Ġngiliz ajanı diyemem, demem ancak Ġngiliz oyunlarını görememiĢlerdir, Ġngiliz
politikalarına alet olmuĢlardır. Bildiğiniz gibi Seyit Abdülkadir de oyuna getirilerek Ġngilizlerle görüĢtüğünü sanırken
Mustafa Kemal'in gönderdiği kendine Ġngiliz ajanı süsü veren Ģahıslarla görüĢmüĢtü. Bu nedenle idam edilmiĢti.
Aslında Mustafa Kemal o kadar Kürt düĢmanı değildir. Mustafa Kemal gerçekte Türk toplumundan da gizlenmiĢtir.
Ġzmir'deki konuĢmasında Kürtler için muhtariyet düĢünülebileceğini söylemiĢtir. Ġngilizler Mustafa Kemal'den intikam
almaya çalıĢıyorlardı. Ġngilizler o zaman Musul-Kerkük'te petrol olduğunu keĢfetmiĢlerdi, bu nedenle buraları almak
istiyorlardı. Mustafa Kemal'in iradesi iki yerde kırılmıĢtır. Bunlardan birincisi Musul ve Kerkük'ün elden çıkarılmasıdır.
AslındaMusul ve Kerkük'ün alınması Ġngilizlerin Mustafa Kemal'den aldığı intikamdır. Ġngilizler Mustafa Kemal'e 'Sen
Samsun'a 1919'da bizim iznimizle bir Osmanlı PaĢası olarak gittin ama bizim politikalarımızın ve bizim
söylediklerimizin dıĢına çıktın' diyordu. Bunun için Mustafa Kemal'in iradesini kırmaya çalıĢtılar. Çünkü Mustafa
Kemal Ġngiliz oyunlarını görüyor, bozmaya çalıĢıyordu. Ben de bugün Ġngiliz oyunlarını görüyorum ve bozuyorum.
Hatta Musul ve Kerkük'ün ayrılma sürecinde Meclis'teki Kürt milletvekilleri buna karĢı çıkmıĢtır, 'bizi bölmeyin'
demiĢlerdir. Mustafa Kemal, 'yapabileceğim bir Ģey yok' demiĢtir. ġeyh Sait Ġsyanı'nın çıkması
da Musul ve Kerkük'ün elden çıkmasını, Kürtlerin bölünmesini hızlandırmıĢtır.'
Ġngilizler M.Kemal'i kuĢattı
'Mustafa Kemal'in iradesinin kırıldığı ikinci olay ise Ġzmir Suikast Olayı'dır. Mustafa Kemal bu suikastten kurtulmuĢ
ve bunun üzerine gitmek istemiĢtir. Bu olayla ilgili olarak Kazım Karabekir yargılanırken, tüm generaller sivil
kıyafetleriyle duruĢma salonuna gelerek, biz buradayız mesajını vermiĢlerdir, bunun neticesinde de yargılama
düĢmüĢ, Karabekir ceza almamıĢ, Fevzi Çakmak'ın durumu netleĢmiĢtir. Bu bir Ġngiliz tavrıydı. Zaten bundan sonra
Fethi Okyar hükümetten düĢürüldü, partisi kapatıldı. Yerine Ġsmet Ġnönü getirildi. Bu Ģekilde Mustafa Kemal
iradesizleĢtirilmiĢ oldu. Bu dönemde 1927'lerde Mustafa Kemal'in çevresi en koyu Türkçülük yapanlarla kuĢatıldı.
Bunların siyasal teolojisi gereği Mustafa Kemal tanrılaĢtırıldı, Ġsmet Ġnönü ise peygamberleĢtirildi! Abraham
Galanti'nin siyasal teolojisi budur. Nihal Adsız'ı anlamam için tek kelime yetti. Aynen Ģöyle diyordu kitabında;
'Türkçülük DehĢeti' diyordu. Bu kavram onu anlamak için yeterlidir. Carl Schmitt, Siyasal Teoloji kitabında, siyasal
teolojiyi çok derinlikli açıyor.'
PKK bağımsız bir harekettir
'Bunun benimle ilgili olan kısmı ne? O dönem hayata geçirilmeye çalıĢılan siyasal teoloji, 1990'larda da benim
üzerimden uygulanmaya çalıĢılıyordu. Çürükkayalar'da, ġemdin'de inanılmaz bir iktidar hırsı, önderlik hırsı vardı.
Ben, 'neden bu kadar istiyorlar' diye merak ediyordum, buna çok ĢaĢırıyordum. Nedir bu önderlik merakı, biz onlarca
sorunla boğuĢuyoruz. Ġngilizler tarafından 1927'lerde Mustafa Kemal'e uygulanan siyasal teoloji 1990'larda
Çürükkaya ve ġemdin onlarla bana uygulandı. Ben bu Ġngiliz oyunlarını gördüm, Ġngiliz oyunlarını bozdum, tüm
bunları boĢa çıkardım. Benim tasfiye kararım da ta o zamanlar alınmıĢtı. Doğan GüreĢ '90'larda Londra'ya gitti. Ve
Ġngilizlerden 'Kürtleri ez, vur' talimatını aldı. Bunun üzerine döndükten sonra beni sıkıĢtırmaya baĢladılar. Hatta o
dönem Güneyli bazı güçler de, beni sık sık çağırıyordu. Beni kendi yanına çekmeye çalıĢıyorlardı. Ben de
gitmiyordum. 'PKK bağımsız bir harekettir,PKK kimsenin denetimine girmez' diyordum. Ġttifaksa ittifak yapalım,
DERLEYEN : AZAD BADIKI
diyordum. Ama bu onlara yetmiyordu, denetimlerine girmemizi istiyorlardı. Daha sonradan net olarak ortaya çıktı ki,
bu talepleri, Ġngilizlerin talebiydi. Ġngilizlerin Ortadoğu'daki politikalarının bir gereğiydi. Ben bu politikaları
bozuyordum.'
Komploda kirli oyunlar döndü
Öcalan, değerlendirmelerine Ģöyle devam etti: 'Ġngiltere'nin rolünü çözdüm; '90'larda Ġngilizler yanıma gruplar
gönderiyordu. Bunu Ģimdi daha iyi görüyorum. Beni kendi politikalarına alet etmeye çalıĢıyorlardı ama ben Ġngiliz
oyunlarını boĢa çıkarıyordum. Bu nedenle ta 1990'lardan tasfiyeme karar verdiler. Avrupa'ya çıktığım dönemde
'person nan grata' ilan edilmiĢtim. Uçağım Yunanistan'dan Minsk'e gitmiĢti. Birkaç saat burada bekletildim. Hava çok
soğuktu. Israrla bana inmemi söylüyorlardı. Belki de inseydim orada kalabilirdim, sonuçta asi bir devlet. Ama ben
inmedim. Daha sonra öğrendik ki, NATO o akĢam tüm Avrupa hava sahasını uçuĢlara kapatmıĢtı. Sözüm ona beni
Hollanda'ya götüreceklerdi. Ama biliyorsunuz Afrika-Kenya süreci devreye konuldu. Yunanistan'da dolambaçlı arazili
bir yoldan gidiyorduk, araba yedi sekiz kez yolda durdu. ġoför sanki 'in nereye gidiyorsan git, seni götürmek
istemiyorum' der gibiydi. Yine Yunan hava alanında araba, beni götürecek uçağa çarptı, orada da birkaç saat
oyalandık. ġoför bana bir Ģeyler anlatmak istiyordu, beni uçağa bindirmek istemiyordu aslında. Yunan istihbaratı
içerisinde beni CIA'ye teslim etmek istemeyenler de vardı. Bunu sonradan anladım. Ama ilginçtir hiçbiri tek kelime
bile etmedi, ama davranıĢlarıyla bir Ģeyler anlatmak istiyorlardı. Ben bunu çok sonradan anladım. Yunanistan'daki
yargılama benim için de, Yunan halkı için de önemli. Böylece Yunanistan içindeki kirli oyunları ve odakları da ortaya
çıkarmak istiyorum. Bu komplodaki yeri daha net ortaya çıkacaktır. ĠĢte kaç gündür Yunanistan yakılıp yıkılıyor.
Bunlar birbirleriyle bağlantılı.'
Sorunları aramızda çözelim
'Ġmralı'ya getirildiğimde bazı görüĢmeler oluyordu. Buraya gelen devlet yetkilisi, 'biz bu sorunu kendi aramızda
çözelim' diyordu. Ben de zaten baĢından beri bunu söylüyordum. Ve bazı açılımlarım da oldu, çünkü çözümün
geliĢeceğini umuyordum. Ecevit'in tasfiyesiyle diyaloglar bir anda kesildi. Diyaloglar kesildikten sonra Ġngiliz oyunları
yavaĢ yavaĢ ortaya çıktı. Osman, Botan onların durumu ortaya çıktı. Hepsi Ġngiliz oyunlarıydı. Daha sonra Erdoğan
iktidara geldi. Bazı Kürt çevreler, Erdoğan'a 'Öcalan'la görüĢeceksen bizden destek alamazsın' dedi. Aslında bu,
Ġngilizlerin görüĢüydü. Böylece Erdoğan'ın da bir Ģey yapmasına izin vermediler. Erdoğan'a sesleniyorum; Güneyli
güçlere sırtını dayamakla bu sorun çözülmez.'
Diyarbakır Kerkük'ü sürüklesin
'Diyarbakır inisiyatifini kullanabilmelidir. Böylece Kerkük, Diyarbakır'ı arkasından değil, Diyarbakır Kerkük ve Erbil'i
arkasından sürüklemelidir. Bu da Demokratik Toplum Kongresi'nin iyi iĢletilmesi, güçlendirilmesi ve
süreklileĢtirilmesiyle olabilir. Demokratik Toplum Kongresi'yle iĢsizlik, yoksulluk ve ekonomik vs. tüm sorunlarını
tartıĢılabilmeli ve bu çerçevede çözüm bulabilmelidir. Sorunların çözümünü tartıĢmalılar ve bahara kadar somut bir
proje hazırlayıp sunabilmeleri önemlidir. Bunlar yasaklansa bile çıkıp diyebilirler ki bu sorunlar bizim sorunlarımız ve
biz bunları çözmek istiyoruz. Bu yurtseverliğin, vatandaĢlığın doğal bir gereğidir. Biz böylece savaĢa karĢı siyasete
bir Ģans veriyoruz. Bu istemlerini hükümete kadar taĢırmalılar. Anlamlı bir diyaloğun önü açılmalıdır, seçimlere de bu
Ģekilde yaklaĢmak, oylarını ve iradelerini birleĢtirmek hayati önemde değerlendirilmesi gereken bir süreçtir, bahara
kadar olumlu bir Ģeyler olacağını umut ediyorum.'
Lozan güncellenmeli
'Lozan güncelleĢtirilmeli. Kürtler demeli ki 'biz Sevr'i kabul etmiyoruz. Kendi Lozan'ımızı yapmak ve güncellemek
istiyoruz'. Biliniyor, Lozan imzalanırken Ġsmet Ġnönü, yanında iki Kürt milletvekili de götürerek, 'bunlar Kürt'tür,
Kürtlerin temsilcisidir' diye tanıtmıĢ; 'Biz sorunu kendi içimizde çözeceğiz' demiĢtir. Ġsmet Ġnönü'nün yanında
götürdüğü milletvekilleri Diyarbakır milletvekilleriydiler. Biz Lozan'ı güncelleyerek Ġkinci Lozan'ı hayata geçirmeliyiz.
Benim Misak-ı Milli'yle anlatmak istediğim tüm parçalardaki Kürtler arasında gönül ve dostluk bağının kurulmasıdır.
Misak-ı Milli anlayıĢım, Ġdris-i Bitlisi'nin anlayıĢı değildir. Ben Suriye, Ġran, Irak ile gönül bağı, dostluk bağından söz
ediyorum. Özgünlükler korunarak birlikte yaĢayabilecekleri alanlar yaratmak için söylüyorum. Demokratik Konfederal
sistem dediğim de budur. Parçalar özgünlüklerini koruyarak biraraya gelip, tüm halklarla, Araplarla, Azerilerle,
Farslarla, Türklerle bu temelde birlikte yaĢam mümkündür. Ben gönül bağı diyorum, kötülük bunun neresinde,
bölücülük bunun neresinde?'
BeĢikçi milliyetçiliğine karĢıyım
DERLEYEN : AZAD BADIKI
'Ben Kürtlerin birliğini istiyorum. Misak-ı Milli kavramıyla; dört parçadaki Kürtleri Türkiye sınırlarına katmak istediğimi
ileri sürenlerin, Kürtleri dört parçaya ayıranların, binlerce insanın canına mal olacak Kürt-Türk çatıĢması yaratmak
isteyenlerin canına okuyorum. Ben ne Ziya Gökalp'in milliyetçiliğine, ne de Ġsmail BeĢikçi'nin milliyetçiğine düĢerim.
Benim kadar Türklerle savaĢan ve Türklerle savaĢmayı bilen yoktur. SavaĢmaktan korkmayacak biri varsa o da
benim. Ben otuz yıldır Türklerle en yoğun mücadeleyi verdim. Ama ben Türk ve Kürt savaĢının sonuç vermeyeceğini
biliyorum. Bunun önüne geçmeye çalıĢıyorum. Sayın Erdoğan'a buradan sesleniyorum; anlamlı bir diyaloğun yolu
açılmazsa benim de önüne geçemeyeceğim sonuçlar doğabilir. Diyalog birçok Ģeyi değiĢtirebilir. SavaĢa değil,
demokratik siyasete Ģans verelim diyorum. Halkımızın, herkesin bayramını kutluyorum. Bayramın barıĢa,
demokrasiye vesile olmasını diliyorum.' ĠSTANBUL
10 Aralık 2008 tarihli Görüşme Notu'dur
PKK’yi dıĢlayan planların baĢarı Ģansı yok
GörüĢme Notları:
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, son dönemlerde tartıĢılan bazı planlara dikkat çekerek “Bizi dıĢlayan planların
baĢarı Ģansı sıfırdır” dedi ve gizli anlaĢmaları “ikinci Sykes-Picot” olarak değerlendirdi. Kerkük saldırısının da
Ergenekon iĢi olduğunu ifade eden Öcalan Kürtleri kendi onurunu, Ģerefini korumaya çağırdı. Öcalan, ayrıca
Hürriyet gazetesinin Ġsrail‟in kurulmasından bir yıl önce Yahudiler tarafından kurulduğunu belirtti.
Öcalan, ÇarĢamba günü avukatları ile yaptığı haftalık olağan görüĢmede çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Alınan bilgilere göre, Öcalan, cezaevi koĢulları, savunmaları, Ergenekon davası, Kerkük saldırısı, kendisine yönelik
eleĢtiriler, kapitalist sistem, Ġngiliz planlar, Kürt sorununun çözümü ve AKP politikalarına iliĢkin açıklamalarda
bulundu.
AVRUPA ĠLE ANLAġMIġLAR
Ġçinde bulunduğu koĢullara iliĢkin Öcalan, “Buradaki uygulamalara iliĢkin Avrupa‟yla anlaĢmıĢlar. Ben bu uygulamayı
siyaseten çözdüm. Dağ gibi yığılmıĢ hukuki sorunlar var. Burada her gün 50 tane yeni Ģey ortaya çıkıyor. Belki
buradaki politikalar Avrupa‟da derinliğine tartıĢılıyor, orada kararlaĢtırılıyor. Burada her gün yeni politikalar ortaya
çıkıyor. Rusya‟nın MatruĢka bebekleri gibi açtıkça içinden yeni bir tane daha çıkıyor” dedi.
KIZILTEPE‟DE KALDIM
Yurt dıĢına çıkmadan önce Kızıltepe‟de geçirdiği günleri anlatan Öcalan Ģunlara dikkat çekti: “Yurt dıĢına çıkmadan
önce iki üç ay Kızıltepe‟de kaldım. Kızıltepe‟nin yukarısında bir köyde kaldım. Xurs Köyünde kaldım. Buğday
tarlaları vardı. Kızıltepe‟de çok kaldım. Kızıltepe halkına selamlarımı iletiyorum. Ferhat Kurtay‟la kaldım. Yurt dıĢına
çıkmadan iki üç ay Kızıltepe‟deydim. Bu iki üç ay çok önemli bir süreçti. Çok da tehlikeliydi. Biz çok endiĢeliydik.
Sonra oradan çıkıp Pılıng‟a gittik. Oradan ViranĢehir‟e geçtim, ViranĢehir‟den Ceylanpınar‟a geçmiĢtim, buradan da
yurtdıĢına çıkmıĢtım.”
BU SAVUNMALARIM ÇOK ÖNEMLĠ
DERLEYEN : AZAD BADIKI
Öcalan, savunmaları hakkında da bilgi vererek, Antonio Negri ve Hart‟ın da inceleyebileceğini ifade etti. Öcalan, “Bu
savunmalarım çok önemlidir. Ben elimden geleni yaptım. Bu bir savunmadır. Savunmamda birçok konuyu
açıkladım, gerisi Kürtlere kalmıĢ. Bu savunmalarımı Negri ve Hart da incelemeli, onlara özel selamlarımı iletiyorum.
Onların eleĢtirilerini bekliyorum. Benim bu savunmalarım, bu imkânlarda ancak bu kadarını yazabildim. Bu nedenle
bu savunmalarımı bir giriĢ olarak kabul etmelidirler. Ġleri de fırsatım olursa bunların felsefi temellerini, bilimsel
temellerini çok daha iyi açıklayabilecek gücüm var. Mevcut uygarlık krizinin önüne bir sistem, bir model önermem
müthiĢ heyecan veriyor, beni heyecanlandırıyor. Hegel‟i okuyorum. Hegel ile benzer yönlerimiz var ama ben Marks
gibi Hegel‟i kopyalamadım. Marks, Hegel‟i kopyalamıĢ, taklit etmiĢtir. Hegel, Ġktidarı merkeze alıyor, ben demokratik
toplumu, demokratik uygarlığı merkeze alıyorum. Savunmalarımda üzerimdeki ağı çözüyorum, deĢifre ediyorum.
Daha doğrusu benim Ģahsımda bir halkın, Kürtlerin hatta Ortadoğu‟nun üzerindeki hegemonyayı çözüyorum, bir
sistemi çözüyorum. Özellikle Ġngiltere‟nin son iki yüz yıllık Ortadoğu‟daki hegemonik yapısını çok iyi açıklıyorum.
Bunları açığa çıkarıyorum” diye belirtti.
MARKS VE MARKSĠSTLER KAPĠTALĠZME ÇOK HĠZMET ETTĠ
“Felsefe benim için çok önemlidir” diyen Öcalan, Mark ve Hege‟i Ģöyle değerlendirdi: “ġimdi Hegel‟i okuyorum.
Hegel‟in görüĢleri Avrupa için önemlidir. Ben Hegel gibi düĢünüyorum demiyorum ama düĢünceleri önemlidir. Hegel
iktidarı inceliyor. Ġktidarı açıklıyorum. Kendimi ant-i Marksist ilan etmeyeceğim. Ama Marks, Marksistler kapitalizme
çok hizmet etmiĢlerdir, kapitalizme yol göstermiĢlerdir. Marks‟ı en çok okuyanlar, ondan en çok faydalanan
kapitalistlerdir, liberallerdir. Bugün kapitalizmi ayakta tutan Rusya ve Çin‟dir. Rusya ve Çin olmasaydı, ne Amerika,
ne Fransa, ne Almanya, Ġngiltere bugünkü durumda olmazdı, onları, kapitalist sistemi ayakta tutan Rusya ve Çin‟dir.”
BĠZĠ DĠKKATE ALMAYAN ÇÖZÜM ġANSI SIFIRDIR
PKK‟ye iliĢkin bazı planların tartıĢıldığına iĢaret eden Öcalan, tartıĢmaların açık yapılmasını istedi. Öcalan Ģöyle
konuĢtu: “Bazı planlardan tartıĢılıyor. KuĢkulu aslında. Ġhtiyatlı yaklaĢmak gerek. Bizi dıĢarıda bırakan dikkate
almayan bir çözümün Ģansı sıfırdır. Ben burada bir çağrı yapamam. Ben bunun önünü kapatmak istemiyorum, belki
bir Ģeyler de yapılır ama bilemiyorum böyle açık olmayan Ģeylere ihtiyatlı yaklaĢmak lazım. Böyle gizli anlaĢmıĢ
olabilirler. Bu sorun gizli anlaĢmalarla falan çözülmez. Ben bu sorunun açık bir Ģekilde konuĢulmasını, halka açık bir
Ģekilde, çözülmesini istiyorum. Yapılmaya çalıĢılan bu gizli Ģeye, ikinci Sykes-Picot diyorum. Sykes-Picot‟ta gizli
yapıldı. Bir yıl sonra 1917‟de Lenin tarafından açıklandı. Eğer bu gizli anlaĢma Lenin tarafından ortaya
çıkarılmasaydı Türkiye bu kadarını bile kurtaramazdı, çok daha fazla kaybederdi. Bu gizli anlaĢmayla Ortadoğu ne
hale geldi?”
GÖRÜġMELER GĠZLĠ YAPILMASIN
Öcalan değerlendirmelerini Ģöyle sürdürdü: “Ġkinci Sykes-Picot varsa, Ortadoğu, Kürtler elli-yüz yıl daha sorunla
uğraĢırlar. Ben böyle gizli yapılan her Ģeye Sykes Picot diyorum. Biz, bu sorunu kendi aramızda çözelim diyoruz. Bu
sorun asıl olarak Türkiye halkını ilgilendirir, Türkiyelileri ilgilendirir. Ben Türkiye halkına saygımdan dolayı bu
sorunun açık bir Ģekilde çözülmesini, konuĢulmasını, tartıĢılmasını istiyorum. Hakikat ve UzlaĢı Komisyonu‟nu bu
nedenle önermiĢtim. Bu sorunun çözümü için öyle gizli kapalı görüĢmeler fayda vermez. Ben kimse birbirleriyle
görüĢmesin demiyorum ama her Ģey kamuoyunun önünde yapılmalıdır. Halka açıklanmalıdır. Kürtleri bir yüz yıl
daha bağlamak isteyenler var. Yeni bir siyasal teoloji oluĢturmak isteyenler var. Ben bunun için Mustafa Kemal
örneğini verdim. Mustafa Kemal, Siyasal Teolojiyi biliyordu. Ġngiltere‟nin Ortadoğu‟daki hegemonyasını biliyordu.”
ERGENEKON‟UN UCU BÜYÜKANIT‟A GĠDĠYORDU
Ergenekon‟a da değinen Öcalan, Ergenekon‟un ucunun eski Genelkurmay BaĢkanı YaĢar Büyükanıt‟a doğru gittiğini
ancak müdahale edildiğini ifade etti. Öcalan Ģunları söyledi: “Radyodan iki özet haber dinledim, Silivri
Mahkemesi‟nden, Ergenekon‟dan bahsediyordu. Silivri Mahkemesi benim için Hakikati AraĢtırma Komisyonu‟nun
küçük bir parçasıdır. Bana Ergenekon iddianamesi gelmedi. Belgeler, evraklar verilmiyor. Gazeteler de çok geç
veriliyor, bir buçuk iki ay öncesinin gazetelerini okuyorum. Verilenler de kesiliyor. Radyodaki hıĢırtı da devam ediyor.
Ancak yine de ben burada kıt imkânlarımla çözmeye çalıĢıyorum. Ergenekon, on bin Kürdü katletti. Bunların hiçbirisi
mahkemede ortaya çıkarılmıyor. Ama on bin Kürd‟ün öldürüldüğü anlaĢılıyor. Bu büyük bir vahĢettir. Ergenekon
davası biraz geniĢleyeceğe benziyor. Ergenekon aslında kendilerinin yarattığı bir örgüttür. Sadece bu kadar değil,
büyük bir örgütlenmedir. Bir ahtapot gibidir. Her tarafı sarmıĢ. Ergenekon‟un ucu Büyükanıt‟a doğru gidiyordu.
Müdahale ettiler, uzlaĢtılar. Ucunun oraya kadar varmasını kestiler. ġimdi tekrar soruĢturma geniĢletileceğe
benziyor, ilginç Ģeyler oluyor ancak yine uzlaĢabilirler, uzlaĢacaklar. Tıpkı 1927‟deki gibi. Bu uzlaĢmadan yeni bir
DERLEYEN : AZAD BADIKI
siyasal teoloji ortaya çıkacaktır.”
ERGENEKON‟DA OLUP BĠTENLER BENĠ DOĞRULUYOR
Öcalan Ģöyle devam etti: “Ergenekon‟da olup bitenler beni doğruluyor. Yahudi iĢadamları Malki ve Üzeyir Garih
cinayetleri beni doğruluyor. Veli Küçük, Üzeyir Garih‟ten para istiyor. Üzeyir Garih‟te “bu kadar yeter, artık
vermeyeceğim” diyor. Böylece daha önce çok iĢin içinde olduğu ve defalarca para transferi yaptığı anlaĢılıyor.
Ancak bir yerde yeter diyor, artık vermiyor. Onlar da Üzeyir Garih‟i onları öldürüyor. Bu nedenle MOSSAD-CIA
müdahale etti ve Tuncay Güney üzerinden onları deĢifre etti. Aslında Ergenekon‟un çözülüĢü böyle tesadüfen
baĢlıyor. 1927 yılında da Mustafa Kemal, iki Yahudi‟yi öldürtmüĢtü. Bunun üzerine Mustafa Kemal‟in üzerine gittiler
ve Mustafa Kemal onlarla uzlaĢmak zorunda kaldı. Mustafa Kemal hakkındaki siyasal teoloji de bu süreçte
oluĢturuldu. Mustafa Kemal‟i peygamberleĢtirdiler, tanrılaĢtırdılar. Can Dündar, Mustafa Kemal‟le ilgili bir film
yapmıĢ. Mustafa Kemal‟i farklı yönleriyle gösterdiğini söylüyor. Ama Mustafa Kemal‟in orada gösterilenden daha
derin yönleri vardır. Ġki Yahudi iĢadamının ölümünü aydınlatıyorlar. Ama Kürtlerle ilgili bir Ģey yapmıyorlar.”
KÜRTLER ONURUNU ġEREFĠNĠ KORUMALI
Onbinlerce insanın kuyulara atılmasının aydınlatılması gerektiğini belirten Öcalan, “Tuncay Güney‟in ifadesinde de
geçiyor, on bin insanın, Kürdün kuyulara atıldığını söylüyor. Bunları aydınlatmıyorlar. Bu insanların hiçbir suçu da
yoktu, gerilla da değillerdi. ÇatıĢmada da ölmediler. Sivil insanları alıp öldürmüĢler, kuyulara doldurmuĢlar. Bunları
ortaya çıkarmıyorlar. Ergenekon davasında olan Kürtlere oluyor. Kürtleri yüz karası olarak görüyorlar. Ben burada
elimden gelen her Ģeyi yaptım. Savunmalarımda da birçok Ģeyi ortaya koydum. Savunmam onurumdur. Ben
onurumu korudum. Onurum, direnme gücümdür. Gerisi Kürtlere kalıyor. Ġsraillilerin ilginç bir geleneği var. Lanetli
durumlarda hiçbir Ģey yapamıyorlarsa kendilerini çamurun içine atıyorlar. Çamura bulanıyorlar, her tarafı kapkara
oluyor. Kürtler de onurunu, Ģerefini korumalı, ellerinden geleni yapmalılar” Ģeklinde konuĢtu.
Öcalan, “Mazlum Doğan‟ın bir sözü vardı. „Burada yaĢadıklarımızı halkımız bilsin, halkımıza bildirin‟ diyordu. Biz de
Mazlum Doğan‟ı halkımıza ve dünyaya duyurmak için çok çaba sarf ettik. Aslında bugüne kadar yaptıklarımız da
biraz bunun gereğiydi” dedi.
TÜRK DEVLETĠ BENĠM KEMALĠST OLMADIĞIMI ÇOK ĠYĠ BĠLĠYOR
Kendisine yönelik bazı eleĢtirilere de cevap veren Öcalan Ģunları ifade etti: “Bazıları benim için ikinci Atatürk
olduğumu söylüyorlar. Benim Atatürk gibi olmak istediğimi söylüyor. Bunu söylemelerinin nedeni, koltuklarının elden
gitme tehlikesidir. Türk Devleti, benim Kemalist olmadığımı çok iyi biliyor. Bunu bir siyasi teoloji oluĢturmak için
söylüyorlar. Ben konuĢtuğum zaman Türkler, „Apo milli birliğimizi bozuyor‟ diyorlar. Bazı Kürtler de „Apo Kemalist
olmuĢ, Kürtleri satıyor‟ diyorlar. Her ikisi de farklı Ģey söylüyor. Ġngilizler Türkler‟e saldırması için destek veriyorlar,
Kürtler‟e de savaĢmalısınız, direnmelisiniz diyorlar. Bu korkunç bir durumdur.”
KERKÜK SALDIRISI ERGENEKON ĠġĠ
Öcalan geçen hafta Kerkük‟te yaĢanan katliama değinerek, bunun Ergenekon‟un iĢi olduğunu dile getirdi. Öcalan
Ģöyle dedi: “Kerkük‟te geçen hafta bir patlama olayı olmuĢ. Sözde Türk Ġntikam Birliği adlı bir örgüt üstlenmiĢ. Ne
intikam birliği, Ergenekon‟dur. El-Kaide de içindedir. Bunlar hepsi birbirleriyle bağlantılı, birbirlerine yaptırıyorlar.
Ergenekon‟un ucu çok yukarılara gidiyor. Ahtapot gibi her tarafı sarmıĢlar. Bir ucu Rusya, bir ucu Hindistan, bir ucu
bilmem nereye dayanıyor. Ergenekon, El Kaide, bilmem ne hepsi aynı Ģey. Hindistan‟daki Bombay olayı da,
Pakistan‟daki olaylar da aynı Ģeyin parçası.”
AKP SADECE BĠR ġEMADIR, UYGULAYICIDIR
Ġngiltere‟nin Ortadoğu üzerindeki hegemonik yapısına iĢaret eden Öcalan Ģu tespitlerde bulundu: “Ben Ġngiltere‟nin
Ortadoğu üzerindeki hegemonik yapısını, politikalarını savunmalarımda çok güçlü iĢledim. ġunu iyi anlamak lazım.
Sovyet Rusya‟nın yıkılmasından sonra kapitalist sistem, Ortadoğu ülkelerini, kültürünü hedef almıĢlardır, savaĢın
hedefi haline getirmiĢlerdir. Ortadoğu devletlerini, kültürlerini çözmeyene kadar da bırakmazlar. Biz Osmanlı
Ġmparatorluğu‟nu çok eleĢtiriyoruz ama Osmanlı, bunları biraz birleĢtiriyordu. Kapitalist sistem, son iki yüz yılda
Osmanlı‟ya el attılar, bağladılar, ne hale getirdiklerini gördük. Çökerttiler. Ortadoğu planlarında benim için AKP de
sadece bir Ģemadır, bir uygulayıcıdır. Yapmak istediklerini bu Ģema üzerinden uyguluyorlar. Bugün de gizli
anlaĢmaları ben açığa çıkarıyorum. Bu nedenle üzerime geliyorlar.”
DERLEYEN : AZAD BADIKI
DĠYARBAKIR KENDĠ ÖZ SAVUNMASINI OLUġTURSUN
Öcalan, “Olan Kürtlere oluyor” diyerek ġengal‟de Ezidilere yönelik 15 Ağustos‟ta gerçekleĢen katliamı hatırlattı.
Öcalan, Ģöyle ifade etti: “Bu da aynı oyunun bir parçası. Ben bu katliamdan önce defalarca uyarmıĢtım. Onların
güvence altına alınması için çağrıda bulunmuĢtum. Ben tüm Kürtlerin kendi öz savunma sistemlerini kurmalarını, bu
yöndeki tedbirlerini almalarını defalarca dile getirdim. Diyarbakırlıların da kendi öz savunma sistemlerini kurmaları
gerektiğini söylüyorum. Demokratik Toplum Kongresi‟ni kurabilirler.”
HÜRRĠYET GAZETESĠNĠ YAHUDĠLER KURDU
Hürriyet gazetesinin “Türkiye Türklerindir” sloganına dikkat çeken Öcalan, “Hürriyet Gazetesi, gazetelerinde „Türkiye
Türklerindir‟ diyor. Bunu bilinçli olarak yazıyorlar. Hürriyet gazetesi, Ġsrail kurulmadan bir yıl önce kuruluyor. Türkiye
kamuoyunu hazırlamak için kuruluyor. 1947‟de de Barzani-Ġsrail iliĢkisi hazırlanıyor. Bu iki koldan kamuoyu
hazırlanarak bugüne kadar gelindi. Hürriyet Gazetesi‟ni kuranlar Yahudilerdir. Hürriyet Gazetesi‟nde bunu yapanlar
da Türk değildir, Türk olduğuna da inanmıyorum. Hürriyet Gazetesi bizi „cani‟ olarak lanse etti. Bu Ģekilde aleyhimize
propaganda yaptılar. Maalesef kamuoyuna da bizi bu Ģekilde tanıttılar” Ģeklinde konuĢtu.
KĠMSE BENĠM KADAR TÜRK DEVLETĠ ĠLE SAVAġMADI
Öcalan kimsenin kendisi kadar Türk devleti ile savaĢmadığının altını çizdi. “Kimse benim kadar Türk Devletiyle
savaĢmadı” diyen Öcalan Ģöyle devam etti: “Ben Türkleri çok iyi bilirim, tanırım. Türkler ve Kürtler arasında, halklar
arasında tabi ki düĢmanlık olmaz. Bunun zemini de yok. Çözüm tabi ki Türklerle birlikte yapılır. Bunu Türkleri
dıĢarıda bırakmak için söylemiyorum. Demokratik olan da insani olan da budur.
Biz 1999 yılına kadar Ulusal KurtuluĢ Stratejisini, 1999‟dan bu yana da Demokratik Özgürlük Stratejisini izliyoruz.
AnlaĢılması gereken bu. ġimdi demokratik özgürlük stratejisi için çalıĢıyoruz. Bu bir aydınlanma hareketidir. Bütün
bunları bilince çıkarmak lazım. Herkesin bu konuda duyarlı olması lazım.”
GELĠN BU SORUNU ARAMIZDA ÇÖZELĠM
Kürt sorununun Kürtlerle Türkler arasında çözülmesi gerektiğini belirterek çözüm için Ģu çağrılarını tekrarladı: “On
yıldır çok olgun davrandım, gelin bu sorunu kendi aramızda çözelim diyorum. Bunu 2001-2002‟de devlet
yetkililerinin kendileri belirtmiĢti. Sorunu kendi aramızda çözelim demiĢti. Ben bu sözlerini ciddiye aldım. Bunları
2001‟de 2002‟de hep söylüyorlardı, bunları söyleyenler neden Ģimdi ortalıkta yoklar? Bunun sebebini anlamak ve
bilmek istiyorum. Bu söylemin arkasında neden durmuyorlar? Bunlar soruna çok basit yaklaĢıyorlar, iĢte biz
oyalayalım, taktiksel davranalım, bu Ģekilde onları oyalarız, sonra da tasfiye ederiz, tarzı yaklaĢmıĢlar. Bu çok
tehlikeli bir yaklaĢımdır. Bunu anlamak gerekiyor; bu sorun, bu Ģekilde çözülmez. Bu sorun halen olduğu gibi ortada
duruyor. Olayların önüne ne kadar geçebilirim bilemiyorum. Ölebilirim, nefesim kesilebilir, burada beni öldürebilirler
de. Benim için bunlar önemli değil. Ama bu sorunu çözmezlerse herkes bu sorunun altında kalır, kaybeder. Ama
Türkiye daha çok kaybeder. Burada defalarca çağrı yaptım. Gelin bu sorunu aramızda çözelim, dedim. Neden bir
cevap vermiyorlar. Gelip bu sorunu çözmek için uğraĢmıyorlar. Demek ki bunların gelecek yüzleri yok, bunların
yüzleri kara.”
AVRUPA‟YA GÜVENMĠYORUM, ĠNANMIYORUM
Avrupa‟nın Kürt politikasındaki tutumunu değerlendiren Öcalan, Avrupa‟ya güvenmediğini söyledi. Öcalan Ģunları
ifade etti: “Marty Ahtisary, Barak Obama‟ya bir çağrıda bulunarak Ortadoğu‟ya öncelik vermesi gerektiğini,
Ortadoğu‟da sorunun, barıĢ tesisi projelerinin eksikliği olduğunu söylüyor.
Avrupa‟ya güvenmiyorum, inanmıyorum. Sadece Avrupa‟yla ilgileniyorlar. Marty Ahtisary o kadar demokratsa
Kürtler için iki cümle sarf etmelidir. Niye Kürtler için iki cümle sarf etmiyor. O kadar barıĢ istiyorsan, demokratsan
Kürt sorununun çözümü bellidir. Hakikat Komisyonu kurulur, sen de istiyorsan içinde yer alabilirsin. Bu iĢin çözümü
için çaba sarf etmelidir.”
BÖYLE KARDEġLĠK OLMAZ
Öcalan, “Bunlar soruna basit yaklaĢıyorlar. Bu halka en ufak bir saygıları bile yok. Türk-Kürt kardeĢtir diyorlar. Bir
DERLEYEN : AZAD BADIKI
halkın dilini bile yok sayacaksın, kültürünü yasaklayacaksın sonra da Türkler ve Kürtler kardeĢtir diyeceksin. Sen
kimi kandırıyorsun? Böyle kardeĢlik olmaz. KardeĢliği sağlayacaksan bunun yolu, çözümü bellidir. Bu halk on beĢ
bin yıldır ayakta duruyor, kendini yaĢatmıĢ. Sen, on beĢ bin yıldır ayakta duran bu halkı nasıl asimile edeceksin,
dilini nasıl yasaklayacaksın! On beĢ bin yıllık bir kültür, bir halk yok edilemez. Öyle bir iki göstermelik hak vermekle
de bu iĢ çözülmez” vurgusunu yaptı.
ERDOĞAN‟A: ÖZGÜRLÜK ĠÇĠN NE YAPTIN?
Türk BaĢbakanı Recep Tayyip Erdoğan‟ı da eleĢtiren Öcalan, “Radyodan dinledim, Erdoğan ikide bir çağrı yapıyor,
„sizin istediğiniz özgürlük bu mudur?‟ diyor. Ben de diyorum ki; senin söylediklerinin özgürlükle zerre kadar alakası
var mıdır? Özgürlük için sen ne yaptın? Ġki Ģey bile yapabildin mi? Sen özgürlük için bir Ģey yaptığından, özgürlük
istediğinden emin misin?” diye konuĢtu.
Ermeni Soykırımı‟na iliĢkin baĢlatılan “Özür Diliyoruz” kampanyasına da iĢaret eden Öcalan, “Aydınlar, Ermenilerden
özür dileme kampanyası baĢlatmıĢ. BaĢbakan da bu konuda „biz ne yaptık ki özür dileyelim‟ diyor. Sırayla bazı
Ģeyleri kabul ettirecekler. Türkiye kendi sorunlarını kendisi çözmelidir” diye belirtti.
KADINLAR ĠÇĠN AKADEMĠ
Geçen haftalarda olduğu gibi kadın sorununa da değinen Öcalan, kadınlar için bir akademi kurulması önerisini
tekrarladı. Öcalan Ģunları söyledi: “Kadın konusu önemlidir. Ben savunmalarımda çok geniĢ açımladım. Daha önce
de çok defa ifade etmiĢtim: Kürt erkeğinden pek bir Ģeyin beklenemeyeceğini. Kadınlar kendi kurumlarını
oluĢturmaları gerekiyor. Kadınlar için Akademi kurulabilir.”
Sorunun çözümü için üzerinde düĢen sorumluluğu yerine getireceğini kaydeden Öcalan, “Ben yine de üzerime
düĢen sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğim. Herkesi de Türkiye‟yi de oyuna getirebilirler. Ama beni
oyuna getiremezler. Kendi gücüm var, bu gücümü de demokratik bilinç için kullanmaya devam edeceğim. Hiç kimse
beni bundan vazgeçiremez” ifadelerini kullandı.
ADALET BAKANI‟NA ÇAĞRI
Öcalan, “Ben kendimi kullandırtmam. Bana korkuyor diyorlar, taktik yapıyor diyorlar. Hayır. Ben korkmuyorum,
taktikte yapmıyorum. Ben demokratik özgürlük stratejisini hayata geçiriyorum” Ģeklinde konuĢtu.
Adalet Bakanı ve aydınlara da çağrıda bulunan Öcalan, Ģöyle dedi: “Ben burada çağrıda bulunuyorum. BaĢbakan‟a
da, Adalet Bakanına da çağrıda bulunuyorum. Bu sorunu demokratik yollardan kendi aramızda çözebiliriz. Bir adım
atılırsa ben burada kendime düĢen her tür desteği vermeye hazırım. Aydınlara da çağrıda bulunuyorum. Onlar da
barıĢ çalıĢmalarında yer alabilir. Aydınlar kendi tarihi sorumluluklarını yerine getirsinler. Çatı Partisi konusu
önemlidir. Türkiye aydınları, demokratları birlikte sorunların çözümü için inisiyatifi ele alabilirler. Bu illaki Kürtlerle
olsun demiyorum. Çok geniĢ kesimler bir araya gelmelidirler. Türkiye sorunlarını demokrasi içinde çözmek isteyen
her kesim yer alabilir.”
DERLEYEN : AZAD BADIKI