KantinOcak copy - Kemerburgaz Üniversitesi
Transkript
KantinOcak copy - Kemerburgaz Üniversitesi
İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ DERGİSİ OCAK 2015 MUTLU, SAĞLIKLI, BAŞARILI VE BARIŞ İÇİNDE BİR YIL DİLEĞİYLE… İÇİNDEKİLER Umutlar ve hayaller İçimizde büyük beklenti ve ümitler var İKBU-HÜRRİYET iş birliği Benim üniversitem Eczacılıkta hasta odaklı eğitim ODTÜ’den İKBU’ya Vakkas Altınbaş’tan yaşama dair Köln programı öğrencilerle buluştu Gümrük Birliği tartışmaları yine alevlendi Ekranlardaki gibiyim Fabrika’da eğitim İlklerin markası Alpet Kıbrıs Çocuğum ve ben KÜNYE Sahibi: İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ Genel Yayın Yönetmeni: Sibel Kahraman Yayın Kurulu: Prof. Dr. Kaan Ökten, Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, Boğaçhan Çanak Editör: Banu Gökçe Taşkın, Ayça Yılmazel Görsel Tasarım ve Grafik: Onur Sertel, Vagabond Katkıda Bulunanlar: Öğrenci Konseyi, Öğrenci Kulüpleri İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi 1 2 3 4 5 7 11 13 14 15 17 18 22 25 Mahmutbey Dilmenler Caddesi No:26 34217 Bağcılar / İstanbul Tel: 0212 604 01 00 www.kemerburgaz.edu.tr REKTÖRDEN Prof. Dr. Yıldırım ÜÇTUĞ Rektör Umutlar ve hayaller Yeni bir yıl, yeni umutlar... Her yılbaşı kullanılan fazlasıyla klişeleşmiş bir ifade bu. Oysa umut yılın belirli günlerine hapsolmuş bir duygu değil. İnsanın yaşamını besleyen en temel zihinsel dürtü. Düşünebiliyor musunuz, umutlarımız sadece 20 Aralık ile 1 Ocak arasına sıkışsaydı geri kalan günlerimizi nasıl geçirirdik? Ya da yeni umutlara kapılmaya yalnızca yılbaşılarında izin verilecek olsaydı bahar aylarının tadı mı kalırdı? İnsan kendi kendine düşünebilme, hayal edebilme yetisini kazandığı yaşlardan itibaren umut etmeye başlar. Önce büyümektir umut, yaş genç olduğu için kendinden esirgenen hayallere ulaşmaktır. ‘Ben de ablamın, ağabeyimin yaşına gelsem’ diye başlayan cümlelerdir o yıllarda zihinlerdeki ümitleri şekillendiren. O yaşlara gelindiğinde nelerin olacağı açık açık bilinmese de bir öykünme vardır çocukluk hayallerinde. Gençlik yıllarına ulaşıldığında ise artık hedefler daha netletmiştir gözlerde. Umutlar kariyerdedir, gelecek hayatta bir yer edinmededir, bir sevgili bulmaktadır kendine. Artık hedefler tespit edilmiştir, çocukluk yıllarındaki belirsizlik yerini bir yarışın içerisinde önde yer alma çabasına terk etmiştir. Daha iyi bir üniversitede okumak, daha iyi bir mesleğin sahibi olmak, daha güzel bir ilişkiyi yakalayabilmek... Her yarışma bir umuttur aslında, bir beklentinin peşinde koşmaktır; ulaşıldığında bir sonraki durağa doğru başlayacak yeni yarışın ön hazırlığıdır. Diploma, iş, kariyer, mutlu bir birliktelik... Bunlar olduğunda biter mi peki umutlar; artık sadece yılbaşılarına mı hapsolur hayaller? Yoksa yerlerini daha çok kazanmaya, işte daha çok yükselmeye, dünyaya yeni hayatlar kazandırmaya mı yönelir? Ama biz bir üniversiteyiz. Her yanımız gençlerle çevrili. Bizler de onlar için varız, onların umutlarını gerçeğe dönüştürmek yolundaki çabalarına bir nebze de olsa katkıda bulunmak için onların yanındayız. Onlara devredeceğimiz dünyada çok daha güzel hayallerle yaşayabilsinler, çok daha büyük umutların Belkıs peşinde koşabilsinler ve bu hayallerini gerçekleştirebilsinler diye. Katkının küçücük bir kısmı bizden, ama çok daha büyüğü sizlerden sevgili gençler, çünkü kendi yaşamınızı siz kendi ellerinizle kuracaksınız. Düşlerinizi gerçekleştirmek sizin irade gücünüze bağlı olacak. Umutların ardından giderken sahip olmanız gereken yetenek ve bilgiyi sizler elde edeceksiniz. Her gününüzle bir sonraki gününüzü hak edeceksiniz ve eminim ki sizler de yarınlara izler bırakarak yol alacaksınız... Aslında o yıllar çok çabuk geçer. Umutlar tükenmez, şekil değiştirir. Büyüme hayaliyle yanıp tutuşulan günlerin yavaşlığı sanki acısını çıkarır insandan. Şu günler geçse de diye başlayan yakınmalar nasıl yaparım da zamanı durdururum telaşına dönüşüverir. Hayaller sürer bu arada, ama yıldırım hızıyla geçer gider bunlar. Biri yakalandığında hemen bir diğeri belirir. Onun peşinden koşarken bir başka umut göz kırpar insana. Hiç mi karamsarlıklar olmaz bu sırada? Hiç mi serap peşinden koşmaz insan? Ama ilginçtir ki çoğu serabın bittiği noktada bir vaha başlar. İşte o vahaların serinliğini yakalayabilmektir yaşamın bir ucundan tutunmak. Bir güzelliğin peşinden koşmaktır, bir ideali paylaşmaktır, bir sevgiyi yüreğinde hissetmektir, ölümün yok ediciliğine karşı direnmek ve yarına bir iz bırakmaktır. O yüzden yaş ilerledikçe de tükenmez umutlar, en fazla şekil değiştirirler belki. 2 ÖĞRENCİ KONSEYİ İçimizde büyük beklenti ve ümitler var İrem SibelGAMSIZOĞLU KAHRAMAN Öğrenci Konseyi Başkanı Bu sene hepimizin içinde çok büyük beklenti ve ümitler var. Üniversitemizin gelişimini, büyümesini ve genişlemesini görmek bizi çok mutlu ve motive ediyor. İnanıyoruz ki, sadece bizi değil, tüm öğrenci arkadaşlarımızı da öyle. Ve 2014-2015 senenin ilkleri ve değişiklikleri önümüzdeki senelerde olacak değişikliklerin sadece ilk basamağı olduğuna hepimiz çok güveniyoruz. Bu sene üniversitemizin dördüncü senesi ve bu sene bize, öğrenci konseyine, değişiklik senesi gibi geliyor. İlk sefer bu kadar büyük bir konseyimiz var: 8 Fakülte, 1 Meslek Yüksekokulu ve uluslararası öğrencilerin temsilcisinden oluşturduğumuz konsey aslında çok daha geniş. Çünkü hedeflerimizin arasında bölüm temsilcileri ile birlikte çalışıp, her öğrenci için bize ulaşma imkânını sağlamak yer alıyor. Diğer ilklerin arasında bu sene okulumuz ilk mezunlarını verecek ve biz konsey olarak, bunun heyecanını yaşamaktayız: İlk mezuniyet balomuzu organize etmek için mezun olacak arkadaşlarımızla şimdiden çalışmalara koyulduk. Aynı çalışma hevesini bahar şenliği için de gösteriyoruz. Öğrenci sayısının artmasıyla birlikte bizim de planlarımız ve imkânlarımız genişledi ve bu sene bizi gerçekten eğlenceli ve güzel bir bahar şenliği bekliyor. Tabi öğrenci sayısındaki artış diğer konuları da etkiledi; uluslararası öğrencilerin sayısı da arttı ve onlar artık daha etkin ve aktif bir hale geldiler. Bizim de görevimiz ve isteğimiz onların Türk uyruklu öğrencilerle birlikte değişik etkinlikler planlayıp onlara katılmaları. Güz döneminde uluslararası öğrenciler temsilcisi Abdul Wahid Abro ile birlikte hem yabancı hem Türk öğrenciler için İstanbul'un tarihi yerlerine geziler planladık. Bunların dışında bu sene artık bir yurdumuz oldu ve yurdun açılışı ile birlikte etkinlik yapabileceğimiz alan arttı. İki sene önce yapılan yılbaşı partisi bu sene orada yapıldı ama bu seneki hediyelerimiz çok daha etkileyici ve büyüktü. Bu sene diğer ilkler arasında üniversitemizin White Fest'e katılması var. Biletlerin satışı hem okuldan hem internetten sağlanacak. Güz döneminde çeşitli motivasyon artıracak etkinlikler planladık. Onların arasında barbekü partisi, açık hava sineması, Birinci GameFest gibi etkinlikler olacak. Nevruz etkinliğini de bu sene konsey üstlendi, onunla ilgili çalışmalarımız da başladı. Bu sene hepimizin içinde çok büyük beklenti ve ümitler var. Üniversitemizin gelişimini, büyümesini ve genişlemesini görmek bizi çok mutlu ve motive ediyor. İnanıyoruz ki, sadece bizi değil, tüm öğrenci arkadaşlarımızı da öyle.Ve 2014-2015 senesinin ilkleri ve değişikliklerinin önümüzdeki senelerde gerçekleşecek değişikliklerin sadece ilk basamağı olduğuna hepimiz çok güveniyoruz. Önümüzdeki senelerde okulumuzun yeni yerleşkelerinin açılmasıyla birlikte aramıza daha çok öğrenci arkadaşlarımızın katılması, eminiz ki bizi daha güzel yerlere getirecek. 3 EDİTÖRDEN İKBU-HÜRRİYET iş birliği Kantin artık ulusal yayında da yerini aldı. Hürriyet Gazetesi’nde her hafta yayımlanan ve Kantin adını alan Eğitim Sayfası’nda gençliğe dair merak edilen tüm soruların cevapları yer alıyor. Sibel SibelKAHRAMAN KAHRAMAN Kurumsal İletişim Direktörü İKBU- veli buluşmaları başladı Bursa’da velilerimizle buluştuk Üniversitemiz Hürriyet Gazetesi ile büyük bir işbirliğine imza attı. Bir yıl süresince Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanacak Kantin Eğitim Sayfası, üniversitemizin katkılarıyla hazırlanıyor. Yeni yılın ilk günü olması nedeniyle birinci sayısı 1 Ocak Perşembe günü yayınlanan Kantin Eğitim Sayfası, bundan sonra her Çarşamba günü Hürriyet okurlarıyla buluşacak. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Hürriyet Kantin Eğitim Sayfası’yla gençleri bilgilendirecek önemli bir sosyal sorumluluk projesinin mimarlığını yapıyor. Kantin Eğitim Sayfası’nda gençlerin en fazla karşılaştıkları sağlık sorunlarının yer aldığı “Gençlik Sağlık”, üniversite adaylarına yol gösterecek olan “Meslekler Rehberi”, yine gençlerin kariyerine yön verecek olan etkinliklerin yer aldığı “Akademik Pano”, eğitimle ilgili tüm sorulara cevap verecek Rehbere Sorun ve “Üniversite Sözlüğü” bölümleri yer alıyor. İçeriklerin üniversitemiz tarafından hazırlandığı Kantin Eğitim Sayfası’nın Editörlüğünü Hürriyet Gazetesi Eğitim Köşe Yazarı Nuran Çakmakçı yapıyor. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi yalnızca kendi içinde değil diğer üniversiteler arasında da ilklere imza atıyor. Bu yıl ilk kez düzenlenilen İKBU-Veli Buluşmalarıyla öğrencilerimizin aileleriyle bir araya geldik. Birkaç hafta önce, İstanbul'dan sonra öğrenci sayımızın en fazla olduğu il özelliğini taşıyan Bursa'daydık. Bursa'nın tarihi otellerinden Çelik Palas'da düzenlediğimiz kokteyle Bursalı öğrencilerimizin aileleriyle bir araya geldik. Doğrusunu isterseniz bu projeyi gerçekleştirmeden önce Kurumsal İletişim olarak hepimiz hem heyecanlı hem de endişeliydik. Ailelerimiz gelecekler mi, gelirlerse oradaki hava nasıl olacak? Saat 19.00 olduğunda ailelerimiz birer ikişer gelmeye başladılar. Bir süre sonra 80 ailemizle birlikte çocuklarının gönderdikleri mesajları izliyorduk. Bursalı gençlerimizin üniversitede yaptığımız çekimleri ve ailelerine gönderdikleri mesajlar duygulu anların yaşanmasına neden oldu. Ardından Rektörümüz Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, konuşma yaparak, tüm ailelerimizle tek tek görüşeceğini ve onların çocuklarıyla ilgili sorunlarını, isteklerini dinleyeceğini belirtti. Rektörümüz 2 saat süresince tüm masaları tek tek gezerek her velimizle tanıştı ve özel sorularını cevaplandırdı. Kokteylimiz sona erdiğinde herkes biraz yorgun ama çok da mutlu olarak otelden ayrıldı. Bizler mutluyduk, çocuklarımızın anne babalarıyla görüşmüş, akıllarındaki soru işaretlerini gidermeye çalışmıştık. En önemlisi de neredeyse tüm ailelerimiz İKBU'yu tercih etmekten dolayı mutlu olduklarını dile getirmiş, çocuklarının üniversitelerini çok sevdiklerini söylemişlerdi. Aileler mutluydu; çocuklarının eğitim aldıkları üniversitenin rektörüyle tanışmışlar, sorularının cevaplarını en yetkin ağızdan almışlar ve tercih edilene kadar değil her zaman çok önemsendiklerini görmüşlerdi. İKBU-Veli buluşmaları önümüzdeki süreçlerde de devam edecek. OKURKEN İŞ İMKANI İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, eğitimi iş dünyası ile birleştiren Cooperative Education (Co-Op) programını hayata geçirdi. Öğrenciler, Altınbaş Holding şirketlerinde derslerini aksatmadan 6 ay staj imkanı bulurken, iş dünyası aradığı mezunlara, öğrenciler de hayallerindeki işe kavuşuyor. Mahmutbey Dilmenler Caddesi No: 26, 34217 Bağcılar - İstanbul Kantin eğitim sayfasında yayınlanan ilanımız. 4 İKBU’DA YAŞAM İKBU’DA ÖĞRENCİ OLMAK Benim üniversitem Faruk KURTULUŞ Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Öğrencisi İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi... Benim üniversitem... Hala buna alışabilmiş değilim sanırım. Sonuçta 2 ay önce katıldım bu aileye... Evet, aileye... Dışarıdan baktığımda bu sıfatı kullanabileceğim hiç aklıma gelmemişti. Duyulması istenenin aksine İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi benim için bir hayal veya bir ideal değildi. Pertevniyal Lisesi’nden mezun olduktan sonra ilk sene tercih yapmadım. Çünkü kendimi bir devlet üniversitesinde görmek istiyordum. Bunu gerçekten önemli bir şey sanıyordum. Bu yüzden tekrar hazırlandım. Pek de iyi geçmeyen bir sınav sürecinin ardından İstanbul’da devlet üniversitesine puanım yetmedi. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’ni tercih etmek durumu ile karşı karşıyaydım. Tanrı’m... Ne yalan söyleyeyim, içim bir buruktu bu yüzden. Bir tane mezunu ile tanışmadığım bir üniversite tercih listemin tepesindeydi ve girmeye hak kazandığım üniversite olacaktı. Kazandığım üniversite… Ne yalan söyleyeyim, üzülmüştüm. Ancak bilmiyordum ki 2 ay sonra bunları düşündüğüm için adeta kendimden utanacaktım. Okul başladı. Eğitim dili İngilizce olan bir üniversite çok korkutucu geliyordu. Kapıdan adımımı attığım an gördüğüm yabancı öğrenciler, adeta korkumu arttırıyordu. Sanki hiç alışamayacakmışım gibi, hiç benimseyemeyecekmişim gibi geliyordu. İnanın kapıdan geri dönüp tekrar hazırlanmak dahi 5 aklımdan geçiyordu. Ta ki ilk derse girene dek. Girdiğim ilk dersteki hocanın tutumu beni adeta çok şaşırtmıştı. Çok sıcakkanlıydı. Sanki beni yıllardır tanıyordu. Bu şaşkınlıkla diğer derse girdim. İlginçti. Aynı his bu derste de peşimi bırakmıyordu. Bu öğretmen de beni tanıyordu sanki. Sadece beni değil, sanki tüm sınıfı tanıyordu. Çok sıcakkanlıydı her şey. Sadece 1 ay. Bir ay sonra İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi adeta evim gibi oldu. Kapıdan girdiğimde kendimi rahat hissediyordum. O aile ortamı başkaydı. Herkes birbirini tanıyor gibiydi. Beklediğime değdiğini hissettim işte o an. Gerçekten 1 yıl beklediğime değmişti. Sosyal olanakları çok fazlaydı. Öğrenciye verilen değer çok fazlaydı. Dinamikti. Kendimi geliştirmeme olanak sağlıyor, adeta bana ilham kaynağı olmak için kendini geliştiriyordu üniversitem. Sürekli değerli konferanslar oluyordu. Dersler çok yararlı geçiyordu. İngilizce olmasına rağmen dersler çok anlaşılır anlatılıyordu. Saygı duyuluyordu. Yabancıya veya farklı düşünene saygı duyuluyordu ki bu günümüz şartlarında çok önemli bir şeydi. Hele ki üniversite gibi bir yığın farklı fikrin olduğu bir yerde. Çalışma bursu sağlanıyordu ki bu isteyen için çok iyi bir fırsattı. Erasmus imkanı vardı ki bu hayallerinin peşinden koşabilmek için iyi bir basamaktı. Ve de en önemlisi artık ikinci bir ailem vardı ki her zaman desteğini hissedebilecektim. 1 ay içerisinde bana önyargımı kırdırmıştı ve geleceğim için bana yol gösteriyordu. İKBU’DA YAŞAM HABER Öğrenciye saygı duyun, rahat hissettirin Etkili Öğretim Semineri ile üniversite öğretim elemanlarına öğrenciye ders anlatmanın inceliklerini aktaran İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, "İstediğiniz konuda, teoriyi bilin, eğer iletişimi bilmiyorsanız karşıya hiçbir şey ulaşmaz" dedi. Ders vermenin bir yerde rol yapmak olduğunu belirten Prof. Dr. Üçtuğ, ilgiyi sürekli tutabilmek için tiyatrocular gibi olmanın gerektiğini söyledi. Öğrenciyle sınıf içinde iletişim kurulması gerektiğini belirten Prof. Dr. Üçtuğ, etkin öğretim için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: - Göz Teması: Tüm ders bir su şişesine veya bir öğrenciye veya tahtaya bakarak anlatılırsa öğrenciye hakim olmak mümkün olmaz. Ders sınıfın tamamının gözlerinin içine bakarak anlatılmalı. - Hareket: Tüm ders bir noktada durarak verilmemeli. Sürekli hareket halinde olduğunuzda da hareket iletişimin önüne geçecektir. Hareket dengede tutulmalı ve belirli bir vücut dili kullanılmalı. - Ses Tonu: Tüm sınıfa hakim olmak çok kolay değil. Arka sıralardaki öğrenciler uyuyabilirler. Çözüm onların başlarına tebeşir atarak uyandırmak da değil. Ses tonunuzu indirip çıkarmalısınız. Bazen yavaşlamalı bazen de hızlanmalısınız. Bu, arka sıralarda uyuyan öğrenciyi uyandıracak, tüm sınıfa hakim olmanızı kolaylaştıracaktır. - Öğrenciyi Tanımak: İyi öğrenci bilinmek ister. Ortalama veya iyi seviyede olmayan öğrenci de ilgiden motive olur. Öğrenciyi tanımak onu bilmek gerekir. - Rahat Hissettirmek: Öğrenci sınıfta kendini rahat hissetmeli. Diken üstünde hissetmemeli. "Söyle Yasemin şu nedir?" şeklinde bir kişiyi işaret ederek konuşmak çok yanlış. Hem o öğrenciyi hem de diğerlerini iletişime kapatır. Öğrenci sınıfta kendisini huzurlu-mutlu hissettiği hocadan öğrenir. Huzuru kaçtığı noktada iletişim kanallarının bir kısmını kapatır. - Konu Ortaya Konulmalı: Öğrenciye derse başlamadan önce neden bahsedeceğinizi söylemelisiniz. Öğrenci konuyu bilmeden derse başlamamalı. - Saygı Duymak: Öğretmen öğrencisine saygı göstermeli. Öğrenci bir bireydir ve bizimle eşit bir bireydir. Öğrenci aşağılandığını, küçümsendiğini hissederse onu kaybedersiniz. Öğrencinin karşısına çıktığınız kıyafet, tavır çok önemli. Öğrenciler için hoca bir idoldür. Onu hayal kırıklığına uğratma hakkımız yok. - Esprili Olmak: Öğrencilerin sınıfta dikkatlerinin dağılmadan dinleme süreleri 20 dakikadır. Dersler ise çok daha uzun. Öğrencinin bu sürede ilgisini çekmek için şaka, espri yapmak, hiçbir insan grubunu, inanışı küçültmeyecek fıkralar anlatmak uyanıklığı sağlar. Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ’un ardından Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Fitnat Kaptan ve Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü öğretim üyesi Dr. Kaan Batı, üst düzey düşünme becerileri Prof. Dr. Yıldırım ÜÇTUĞ ve ait olma gibi duyuşsal becerilerin kazandırılmasında etkili yöntem teknikleri üzerinde durarak; ölçme değerlendirme amaçları, çeşitleri, işgörüleri ve farklı yapıda üst düzey becerileri ölçmede etkili soru yazma, sınav oluşturma konularını ele aldı. Engelli Yoktur. Engeller Vardır İKBU Meslek Yüksekokulu’nun, 3 Aralık Dünya Engelliler Farkındalık Günü kapsamında düzenlediği etkinliğe Antrenör Erbil Çamlı ve Öğretim Görevlisi Yasemin Akdemir konuşmacı olarak katıldı. İlk söyleşide Antrenör Erbil Çamlı Otizmlilerin Dünyaya Açılan Gözü Spor başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Sunumunda, verdiği spor eğitimi ile gelişmelerine yardım yardımcı olduğu çeşitli yaş aralıklarındaki otizmli kişilerle olan tecrübelerini paylaşan Çamlı, sporun otizm üzerindeki etkisini anlattı. Zaman zaman eğitim videolarıyla da desteklenen sunum, soru – cevaplarla karşılıklı etkileşim içinde yapıldı. Antrenör Çamlı’nın ardından, MYO Öğretim Görevlisi Yasemin Akdemir “Kim Engelli?” başlıklı sunumunu yaptı. Sunumunda engellilerle iletişim konusunu ele aldı. Antrenör Erbil Çamlı 6 İKBU’DA YAŞAM ÖĞRENCİYE MESAJ VAR Eczacılıkta Prof. Dr. Akgül YEŞİLADA Eczacılık Fakültesi Dekanı hasta odaklı eğitim İKBU Eczacılık Fakültesi, ABD’nin Colorado Üniversitesi ile Türkiye’de ilk olarak hasta-odaklı eğitim sistemini hayata geçirerek klinik eczacılık altyapısına sahip mezunlar vermeyi misyon olarak benimsedi. Üniversitemiz, Amerika Birleşik Devletleri Colorado Üniversitesi Skaggs Eczacılık Okulu –Denver ile başlattığı işbirliği ile bu alandaki akademisyen eksiğini tamamlayarak, öğrencilerimizin gerekse eğiticilerin iletişim becerileri ve farmakoterapi alanlarında Colorado Üniversitesi Skaggs Eczacılık Okulu akademisyenleri tarafından eğitilmelerinini hedeflemektedir. 5 yıllık işbirliği antlaşması bunun yanı sıra öğrenci değişimleri, akademisyen ve araştırmacı değişimi, ortak araştırma ve yayınlar yapma, eğitim programları düzenleme gibi faaliyetleri de kapsamaktadır. Bu antlaşmanın Türkiye’de ilk defa lisans düzeyinde hasta odaklı eczacılık eğitimi hayata geçeceği gibi gerek eğitim gerekse araştırma alanında öğrencilerimize ve öğretim elemanlarımıza yeni ufuklar açılacaktır. İlaçlar insan sağlığının korunması ve hastalıkların tedavisi bakımından en önemli araçlardan biridir. Eczacılar ilaçların geliştirilmesi, hastaya ulaştırılması ve doğru kullanımını sağlayan temel bir sağlık mesleği grubudur. Bu amaca yönelik olarak hizmet veren Eczaneler ise sağlık alanında en kolay ulaşılabilen danışma ve hizmet noktalarıdır. Ancak mevcut uygulamalarda, ihtiyaç olmasına rağmen, ülkemizde ve dünyada gerek halk sağlığı ve gerekse hasta bakımı hizmetlerinde eczacılardan yeterince yararlanılmamaktadır. Zira ilaç endüstrisindeki gelişmeler sonucu eczanelerde ilaç İKBU Eczacılık Fakültesi Dekanı - Prof. Dr. Akgül Yeşilada / Colorado Üniversitesi Skaggs Eczacılık Fakültesi (Denver) Dekanı Prof. Ralph Altiere ve Dekan Yardımcısı Kari Franson hazırlanması en az düzeye indirgenmiş, eczacılar hazır ilacı raftan alıp hastaya veren bir konuma gelmişlerdir. Diğer taraftan, ilaca yönelik bilgilerle donatılan Eczacılık Fakültesi mezunlarından %1-4 gibi son derece düşük bir kısmı endüstriyel eczacılık alanını seçerek ilaç üretiminde doğrudan görev almakta, büyük bir çoğunluğu ise serbest eczane ve hastane eczacılığı gibi görevleri üstlenerek eğitimlerinde aldıkları ilaç bilgilerinin bir çoğunu kullanamamakta, asıl ihtiyaçları olan ve onları hasta ve hastalıklara ilişkin danışmanlık hizmetinde ve eczane yönetiminde yetkin kılacak bilgi ve becerileri zaman içinde meslek tecrübesiyle edinmek zorunda kalmaktadırlar. Böylelikle geçtiğimiz 25 yılda eczacılık mesleği, Amerika, Kanada, İngiltere gibi eczacılık hizmetleri alanında gelişmiş ülkelerde, ilacın hazırlanması ve hastaya sunulmasının ötesinde yeni bir mesleki işlev kazanmıştır: Sağlık hizmetinde disiplinler arası ilaç uzmanlığı. Bu mesleki işlevin eczacılara kazandırılması için bu ülkelerde eczacılık eğitimi programlarında öğrenciye ilacın hazırlanması, analizleri, hastaya sunulması vb. gibi ilaç odaklı bilgilerin yanı sıra hasta odaklı bilgi, beceri, davranış ve değerlerin de ağırlıklı olarak öğretilmesi hedeflenmiş ve eğitim programları bu yönde değiştirilmiştir. Bu hasta 60 yaşında, önceki kayıtlarına baktım, kronik kalp hastası ve reflusu var. Acaba bu ilaçlar bu hasta için gerçekten uygun mu? 7 ÖĞRENCİYE MESAJ VAR İKBU’DA YAŞAM Hasta odaklı eczacılık hizmeti nedir Bu amaçla temel olarak: a) Hastanın ilaç tedavisi ihtiyacını değerlendirir ve muhtemel problemleri belirler. b) Eğer bir veya daha fazla problem tespit ederse hekimlerle ve gerekirse hemşirelerle temasa geçerek yeni bir ilaç tedavi planı uygulanmasını sağlar ve süreci izler. c) Hastayı doğru ilacı doğru zamanda, yeterli dozda ve düzenli kullanması için bilgilendirir ve danışmanlık yapar. Böylelikle akılcı ilaç kullanımı ve hasta güvenliği gibi önemli konularda sağlık hizmetine katkıda bulunur. Mezunlarına sağladığı faydalar Hasta odaklı eğitim için, eczacılık eğitim programlarında ilaca yönelik derslerin yanı sıra hasta ve hastalıklara ilişkin farmakoterapi derslerinin de ağırlıklı olarak yer alması, ayrıca hekim-hasta-eczacı iletişim becerilerinin geliştirilmesine, kanıta dayalı bulguları yorumlayabilme ve değerlendirebilme, doğru bilgiye ulaşma vb. becerilerin kazandırılmasına yönelik değişikliklerin yapılması ile sağlanmaktadır. İnteraktif eğitim teknikleri ile pratik ve teorik bilgiler bütünleştirilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avustralya gibi gelişmiş ülkeler bu eğitimin öncüleri olmuşlar ve 30 yılı aşkın bir süredir bu eğitimin araştırmacıları ve uygulayıcıları olarak eczacılık mesleğinin gelişimine önemli katkılar getirmişlerdir. Bugün Amerika’da 400 yataklı bir hastanede 160’tan fazla eczacı gerek hastane eczacısı gerekse klinik eczacı olarak hizmet vermekte, hastaların ilaç tedavisinin şekillendirilmesinde hekimlerin yanında yer almaktadırlar. Ülkemizde ise ne yazıkki bu alandaki gelişmeler yavaş ilerlemiş ve bu eğitimde ve klinikte yararlanılabilecek klinik eczacılar, ihtiyaç olmasına rağmen yeterli sayıda yetişememiştir. 8 İKBU’DA YAŞAM HABER Bilimsel gelişmenin neresindeyiz? Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi, “Bilimsel Gelişmenin Neresindeyiz” başlıklı konferansı ile Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Bilim Akademisi Derneği kurucularından Prof. Dr. Önder Pekcan’ı ağırladı. Bilim ve teknolojinin tarihsel gelişimini ve bugününü anlatan Pekcan, bilimin teknolojiye, teknolojinin de topluma dönüşüm ve aktarım süreçlerini ele aldı. Seminerde ayrıca polimer malzemelerin günlük yaşamda nasıl ve nerelerde kullanıldığına dair ayrıntılı bilgiler verildi. Sümerler’den Mısır’a, Hindistan’dan Eski Yunan’a, Arap döneminden Rönesans’a ve modern bilime, son olarak da bugünkü gelişmiş ülkelerde bilime kısaca göz atan Pekcan, bilimsel gelişmenin 1950’lerde durduğunu söyledi. Günümüzde teknolojik devrimlerin devam ettiğini ancak yeni bir bilim beklendiğini belirten Prof. Dr. Önder Pekcan, “CERN deneyleri çok önemli, oradaki birtakım sonuçlar bize belki yeni bir bilim getirecek. Bu teknolojik gelişmenin sonunda mutlaka yeni bir bilime geleceğiz. Şöyle bir döngü var; bilim gelişiyor teknolojiyi yaratıyor, teknoloji gelişiyor topluma dönüyor” dedi. Prof. Dr. Önder Pekcan Felsefe günleri Cübbelerini İKBU Felsefe Kulübü tarafından düzenlenen Felsefe Günleri, Kant ve Hegel konusunda Dünyanın en önemli filozoflarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenneth Westphal’u ağırladı. Dünya Felsefe Günü kapsamında düzenlenen etkinliğin açılış konuşmalarını Felsefe Kulübü Başkanı Çağla Baylan, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kaan Ökten ve Rektör Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ yaptı. Felsefe Kulübü Başkanı Çağla Baylan yaptığı konuşmada, katılımcıları felsefenin çeşitli alanlarında bilgi sahibi olmaya ve daha önceden sahip olunan bilgileri ise sorgulayıcı bir düşünce süzgecinden geçirmeye davet ettiklerini söyledi. Ayrıca felsefenin yaşamın her alanında var olduğunu ve aslında kimsenin felsefeye uzak olmadığını göstermek amacında olduklarını belirtti. Prof. Dr Kaan Ökten ve Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ ise konuşmalarında etkinliğin tamamen öğrenciler tarafından organize edilmesine dikkati çekerek; üniversite için bunun önemini vurguladı. giydiler İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi akademik kadrosunda yer alan 82 öğretim elemanı, düzenlenen törenle cübbelerini giydi. Törende son 1 yıl içinde üniversitemiz akademik kadrosuna katılan ya da kadroda olup son bir yıl içinde terfi alan öğretim elemanları cübbe giymenin heyecanını yaşadı. Kantin dergisi olarak kendilerini tebrik ediyoruz. Öğretim elemanlarımız cübbelerini giyiyor. Prof. Dr. Kenneth Westphal 9 İKBU’DA YAŞAM HABER Uluslararası buluşma Üniversitemizin Uluslararası Öğrencileri 11 Aralık 2014 tarihinde Mahmutbey Kampüsünde “Meet, Greet and Eat” isimli bir etkinlik düzenledi. Sayıları her geçen gün artan uluslararası öğrencilerimiz ile yerel öğrencilerimizi kaynaştırmak ve kampüsümüzdeki çok kültürlülüğü kutlamak için gerçekleştirilen etkinlikte 17 farklı ülkeden öğrenciler stant kurarak ülkelerinin mutfaklarından, kıyafetlerinden ve danslarından örnekler sergilediler. Duayenlerden mimarlık eğitimi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi tarafından düzenlenen “Mimarlık Eğitiminde Pedagoji ve Pratik Arasında Var Olmak” başlıklı sempozyum, sektörün önde gelen isimleri ve akademisyenler ile öğrencileri bir araya getirdi. Etkinlikte mimarlık pratiği içinde aktif olarak yer alan akademisyenler tecrübe, düşünce ve edinimlerini paylaşarak, değerlendirmelerde bulundular. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Mimarlık Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Derya Yorgancıoğlu, Mimarlık eğitimi ve mesleki uygulama alanları arasındaki ilişkinin, bu ilişkinin önemi ve açmazlarının hem akademik hem de mesleki tartışma platformlarının odağında yer aldığını söyleyerek, “Bu sempozyumda akademi ve mesleki uygulama alanları arasında daha verimli etkileşim alanları ne şekilde kurulabilir? “Mimarlık eğitimi süresinde öğrencilerin mimarlık eğitimine dair güncel bilgi ve beceriler kazanması için müfredata dair yaklaşımlar neler olabilir?” gibi sorulara yanıt arayacağız. “Mimarlık eğitimi ve pratiği arasındaki etkileşim kadar bu etkileşimin doğuracağı bilgilerin geniş kitlelerce paylaşması çok önemli” diye konuştu. Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Kaptan ise alanında bu derece yetkin mimar ve akademisyenleri bir arada görmenin zor olduğunu belirterek, öğrencilere “Lütfen onlardan faydalanmaya bakın. Mimarlık eğitimi stüdyo ve atölyelerde geçer ama bunların dışında bu tür toplantılardan alacağınız çok şey var. Lütfen onları zorlayın, alabileceğiniz her şeyi almaya çalışın” dedi. Sektörün ve akademinin usta isimleri mimarlık sempozyumunda buluştu. 10 BİZDEN BİRİ Ayça YILMAZEL Medya İlişkileri Uzmanı Röportaj ODTÜ’den İKBU’ya Öğretmenlikten şirket yönetimine iş dünyasında geniş bir yelpazesi var. Spor, gezi, yemek, müzik, çizgi roman ve kitap vazgeçilmezleri arasında. İşten eve koşa koşa giden tam bir aile babası. Bu ay Kantin’in konuğu Sürekli Eğitim Merkezi Müdürü Meriç Bıçakcıoğlu. Meriç Bıçakcıoğlu, Muğlalı ama Almanya’da doğup büyümüş. Orada büyümenin ve Alman disiplinin etkisini yaşamının pek çok noktasında hissetmiş. Liseden sonra Ankara’ya ODTÜ’ye gitmiş, Ankara ona dar gelmeye başlayınca, İstanbul’a düşmüş yolu. Meriç Bıçakçıoğlu İKBU’nun yeni yüzlerinden. Biz sorduk o, kendisini anlattı: - ODTÜ’den geldiniz, lisansınız ne üzerineydi? ODTÜ Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği mezunuyum. Ardından ODTÜ Kolejinde öğretmenlik yaptım. Zamanla Ankara bana dar geldi. İstanbul’a göçtüm. - İKBU’ya geçişiniz nasıl oldu? Danışmanlık yaparken tesadüfen Kemerburgaz Üniversitesi- 11 ne geldim. O görüşmeler esnasında SEM’deki pozisyonu öğrendim ve burada SEM Direktörü olarak göreve başladım. Ailenizden bahsedelim biraz. Evliyim eşim avukat, 10 yaşında bir kızım ve 2 buçuk yaşında bir oğlum var. Kızımla çok iyi bir baba-kız ilişkimiz var. Tam bir kız babasıyım. Oğlan yaş itibarıyla annesinin kuzusu. Oğul baba ilişkisi için daha erken. - Neler yaparsanız iş dışında? Sanatla çok ilgiliyim, flüt ve bateri çalıyorum. İyi bir dinleyiciyim caz ve rock ağırlıklı dinlerim. Klasik de severim. Kasetlerim, CD’lerim vardı onları elektronik ortama taşıdım. Sürekli çocuklarıma da müzik dinletirim. Kızım da çok ilgili müzikle, BİZDEN BİRİ piyano çalıyor. Spor yapıyorum uzun süre trek (yürüyüş) ile uğraştım. Çok da gezdim bunun için, temel dağcılık yaptım. Bir süre scuba diving yaptım. Haftada 2-3 gün mutlaka spor salonuna giderim, yüzerim. ODTÜ’de ve lisede basket oynadım, atletizm yaptım. Almanya’da jimnastikle uğraştım. Judo ve aikido ile uğraştım hepsinin de lisanslı yaptım. Sporun bana çok faydası oldu. Mesela dağcılıkta, trek’te disiplin çok önemli, yediğiniz şeyler, kurallara uymak çok önemli. - Ailece nasıl geçer bir gününüz? Aileme çok düşkünüm koşa koşa eve gidiyorum. Ben tam bir ev babasıyım. Gezmeyi çok severiz. Cumartesilerim bu aralar daha çok kızımla geçiyor. Kızımı sabah bir kursa bırakıyorum. Ofise uğruyorum sonra gidip onu ikinci kursuna bırakıyorum. Akşam yemek yer, film keyfi yaparız. Belgesel çok izlerim, film biriktiririm, klasikler ve aksiyon severim. Kızıma da mutlaka izlettiririm. Çizgi roman koleksiyonu yapıyorum. Büyük kısmını dijital ortama taşıdım, uygun olanları kızımla paylaşıyorum. 1980’lerden kalma Gırgır dergilerim hala durur. O dönemin politik durumunu da gösterir bize, onlar kültürel bir tarih yatıyor orda. Çocuklarla çok gezeriz. Uzakdoğu’yu, Avrupa’yı çok gezdim, her sene uzak bir ülkeye gideriz. Benim kızım 1 yaşından beri dünyayı geziyor. Tayland’a çok gittik, Malzeya, Endonezya, Japonya, Singapur Myanmar, Hindistan gezdik. İlginç geliyor bana Uzakdoğu ve oryantalizm. Batıda her şey çok aynı çünkü. Karşılaştığınız profil aynı. Uzakdoğu’da mutfak ve insan davranışları farklı. Sırada Güney Amerika var. Yangon, Myanmar gezisi Avusturya’da trek sırasında çekilmiş bir kare Ezgi Sertel - Yemek yapar mısınız? 15 yıl bekar yaşadım, mutfağım çok güçlüdür, çok iyi yemek yaparım. Sunumum da çok iyidir. Osmanlı yemeklerini çok severim. Uzun süre tek çocuktum annem çalışıyordu ona yardım ederken ev işlerini öğrendim. Bekarken çok temizdi evim, kendi işimi kendim yaparım hala. - Almanya’da büyümeniz ve dünyayı dolaşmanız size ne kattı? Alman sistemi çok katı ama çok iyi bir eğitim sistemiydi benim için. Disipliner bir yapıları var. Ben de çocuklarıma onu aşılamaya çalışıyorum. Sistemin bütünlüğüne inanırım. Orada yaşadıklarım ve gördüklerimin işime katkısı oluyor. Karşınızdakinin tartarak konuşmayı öğreniyorsunuz. Önce karşımdakinin nasıl davrandığına bakarım. İlk ilişkilerim daha seviyeli ve mesafelidir. Espri yapmayı çok sonraya atarım. Bazı insanlar sıcak görünür ama seviyeyi korumak ister. Özellikle yönetici olduğunuzda çok önemli bu nokta. - İş konusunda hangisi daha özeldi sizin için öğretmenlik mi yöneticilik mi? Sınıfı çok özlüyorum. Sınıf yönetimi şirket yönetmekten daha zor. Ama oradaki tatmin müthiş. Ben eğitim işine yakın durmayı seviyorum. Meriç Bıçakcıoğlu ve kardeşi Ebru 12 İKBU’DA YAŞAM HABER Vakkas Altınbaş’tan yaşama dair Mehmet Altınbaş Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Vakkas Altınbaş, “Her Şey Barış İçin” başlıklı konferansıyla İKBU öğrencileri ile buluştu. Yaşam hikayesiyle öğrencilerin büyük ilgisini çeken Altınbaş, Altınbaş Holding’in kuruluş öyküsünden, hayatındaki ilklere kadar pek çok anısını gençlerle paylaştı. Önemli olan hedefler “Bana neden 55 yaşından sonra yüzme öğrendiğimi soruyorlar. Aslında amaç; hedef koymak. Kıbrıs’ta özellikle 55-60 yaşından sonra emekli olup hayattan çekiliyorlar. Ben orada uyarmak istedim 55’inden sonra da insan isterse yapar demek istedim. İkincisi burası Türkiye’ye yüzme mesafesi kadar yakın. Kıbrıs Türkiye için çok avantajlı bir yer. 74’te büyüklerimiz çıkartma yapmışlar. Biz de bunu taçlandırmalıyız dedik. Şimdi de yatırıma gelin burayı bırakmayalım burayı kalkındırmamız lazım dedik. Bu yüzmeyle beraber Kıbrıs’ta patlama oldu. Ecevit’ten sonra Altınbaş başlığı attı gazeteler. Türkiye yatırımda çıkarma yaptı. Yatırımcılar iş adamları turizmciler çıkarma yaptı. Bundan güzel bir şey olamaz. Hedef koydum. Orada binlerce şehit var. Şehitlerimiz unutulmasın istedik.” İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi öğrencilerine hayata dair konferans veren Mehmet Altınbaş Eğitim ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Vakkas Altınbaş, gençleri zaman zaman güldürdü zaman zaman da düşündürdü. Altınbaş ailesinin yaşam hikayesinden Altınbaş Holding’in kuruluşuna kadar pek çok anıyı gençlerle paylaşan Vakkas Altınbaş, azmin başarısını hayatından örneklerle anlattı. Vakkas Altınbaş’ın gençlerle paylaştığı ve her biri yol gösterici nitelik taşıyan anıları sizler için derledik: Altınbaşlar’ın değişim yılı “Sene 1974 Kıbrıs harbi oluyor. Antep’te okuma şansım yok. Ağabeyim, babam , amcamın oğlu Kıbrıs’a gidiyorlar. Arkalarından ben ve tüm aile gidiyoruz. Önce turistik eşya satışı yapıyoruz. Sonra altın işine giriyoruz. Hiç mağaza yoktu o zaman. İlk kuyumculuk mağazasının temelini 1979 yılında attık. Önce ağabeyimle ben başladık. 1985 yılında kardeşlerimizi de yanımıza aldık. Altınbaş Holding’in temeli o gün atıldı ve halen devam ediyor. Başarıyı yakalamak için uzmanlaşmazsanız başarılı olmak mümkün değil.” Eğitim babamın vasiyeti “Eğitim babamın vasiyetiydi. Gençleri okutun, kurtuluş okumaktan geçer derdi. Biz de öyle bir üniversite kuracağız ki Türkiye’nin gözde öğrencileri, hocaları bu üniversitede olacak dedik. Ve İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’ni kurduk.” 13 HABER İKBU’DA YAŞAM Köln programı öğrencilerle buluştu İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi ve Köln Üniversitesi iş birliği ile hayata geçirilen, Çift Diplomalı Türk-Alman Hukuk Lisans Programı, Almanya Başkonsolosluğu’nun himayelerinde düzenlenen resepsiyonla, Almanca eğitim veren liselerin öğrencileriyle buluştu. Çift Diplomalı Türk Alman Hukuk Lisans Programı resepsiyonuna İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Direktörü Prof. Dr. Şükran Şıpka, Köln Üniversitesi Direktörü Prof. Dr. Heinz-Peter Mansel, Program Koordinatörü Ayşegül Altınbaş ile Almanca eğitim yapan okulların öğrencileri, öğretmenleri ve aileler katıldı. Açılış konuşmasını yapan Almanya Federal Cumhuriyeti Başkonsolosu Jutta Wolke’nin Köln programının Türk-Alman hükümetleri ilişkilerinde çok önemli olduğunu söyledi. Programın çok başarılı olacağına inandığını belirten Wolk, öğrenci ve öğretmenlere Köln Üniversitesi ile ilgili bilgi vererek hukukun öneminden bahsetti. Çift Diplomaları Türk-Alman Hukuk Lisans Programı Koordinatörü Ayşegül Altınbaş, hukuk eğitimini yurtdışında yapan öğrencilerin en büyük sorunlarının denklik olduğunu belirterek, “Çift diplomalı hukuk programında ise denklik, tanınma problemleri yaşanmıyor. Türkiye’de de Almanya’da da onaylı ortak bir müfredat bulunuyor. Yurtdışı tecrübesi ve Hukuk istiyorsanız bu program olağanüstü bir fırsattır” dedi. Resepsiyonda öğrencilere, Çift Diplomalı Türk-Alman Hukuk Lisans Programı hakkında ve mezunların iş/kariyer fırsatları, denklik, burslar konularında bilgi verildi. Konuşmaların ardından Çift Diplomalı Türk/Alman Hukuk Lisans Programına devam eden Aras Koç deneyimlerini ve düşüncelerini paylaştı. Uluslararası sermaye hareketleri Sürekli Eğitim Merkezi Vergi Serisi eğitimleri kapsamında Taxand Türkiye ortağı Erdikler YMM A.Ş. Başkanı ve YASED eski başkanlarından Sayın Şaban Erdikler’in sunumuyla, “Uluslararası Sermaye Hareketleri, Ekonomik Sonuçları ve Türkiye Ekonomisi’ne Etkisi” semineri gerçekleştirildi. Şaban Erdikler ve İKBU Ekonomi Kulübü öğrencileri IKBU Ekonomi Kulübü ve Çağdaş Hukukçular Kulübü’nü temsilen katıldığımız seminerde özellikle Türkiye’nin küresel olarak beklenen sermaye girişini başaramadığını belirten Erdikler, en büyük yabancı sermaye girişinin 2007 yılında olduğunu ve o zamandan bu zamana kadar son yıllardaki girişlerin sadece görünürde olduğunu ve pratikte bunun geçerliliğini sağlamadığını belirtti. Seminer sonunda öğrencilerle bir araya gelen Erdikler, öğrenci kulüplerinin etkinliklerine destek vererek yer alabileceğini belirtti. Haber: Tuğçe Taşdemir (Ekonomi Kulübü Başkanı) 14 İKBU’DA YAŞAM Prof. Dr. Emre ALKİN İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi HABER Gümrük Birliği tartışmaları yine alevlendi Gençler hatırlamaz bilmez ama 1980’lerin sonu ve 1990’ların başında Türk İnsanı evde üzerlerine yürüyen çamaşır makinaları ve “soğutuyorum” diye bağıran buzdolaplarına mahkumdu. Aylarca sırada bekleyip satın aldığımız arabaların bir süre konsolları öyle bir öterdi ki, müzik sesini sonuna kadar açmak zorunda kalırdık. Emniyet kemeri, hava yastığı bir lükstü. Ekonomi dış rekabete kapalı olduğu için, kalitesi tartışılır ama alım gücüne göre pahalı ürünlere mahkum edilmiştik. Hele Hele “en iyi yerli” diye ürün reklamları vardı. Ara sıra aklıma geliyor ve gülüyorum. Çok iyi hatırlıyorum. Gümrük Birliği imzalanmadan önce 1980'lerin sonlarına doğru ciddi tartışmalar yapılıyordu. Gürmrük kapılarının Avrupa ülkelerine açılması bazı kesimleri rahatsız ediyordu. Hatta doktora yeterlilik sınavında Gümrük Birliği ile ilgili bana sorulan soruya "yerli sanayi elitinin kendine çeki düzen vermesi için iyi bir fırsat" diye cevap verdiğim için jurideki bir hoca protesto ederek salonu terk etmeye kalkmıştı. Benim "adaletli rekabet" ile ilgili mücadelem erken başladı diyebilirim. Sanıyorum annemin vefat ettiği 1994 yılından bir yıl sonra Gümrük Birliği Anlaşması’nı imzalamıştık. Faaliyete geçmesi ise 1996’yı bulmuştu. Babam 1980’li ve 1990’lı yıllarda “katıksız bir liberal” olarak serbest piyasa ve devletin sınırlı kontrolünü savunuyordu. Liberal düşünceli bir aydındı ve sosyal demokrasinin “fakirliği paylaşmak” olmadığını söylerdi. Bu nedenle bir ülkenin tek başına istikrarlı şekilde refahını artırmayacağını, ancak gümrük duvarlarının kaldırılmasıyla birlikte ülkelerin çeşitli mal ve hizmetlerde uzmanlaşmaya gideceğini düşünürdü ve “Zorla kalkınma olmaz,” derdi. Bana göre isabetli bir cümleydi bu. Neyse, konuya geri döneyim. Erdoğan hoca, Gümrük Birliği’ni destekledi. Çok iyi hatırlıyorum, daha anlaşma imzalanmadan ithal ikameci politikalarla serpilmiş olan şirketler ve holdinglerin yöneticileri aleyhte propagandaya başlamışlardı. Robert College mezunlarının kurduğu Bizim Tepe’nin lokalinde bir toplantı oldu. Hatırlıyorum o zamanların holding sözcülerinden biri, Gümrük Birliği projesine şiddetle karşı çıkmıştı. Hatta babam dâhil konuşmacılara bu projeye karşı çıkmadıkları için eleştirmişti. Bunun üzerine söz alan birçok kişi, o sıralarda “Türk Malı” diye üretilen arabaların, çamaşır makinelerinin veya buzdolaplarının Avrupa mallarıyla aynı fiyat ancak kalite olarak çok aşağıda olduğunu söyleyerek, “Belki aklınız başınıza gelir,” diyerek taarruz etmişlerdi. Türk halkı ithal ikameci politikanın sömürüsünden 15 bıkmıştı. Artık “rekabete açık bir sanayi eliti” gerekiyordu. Devlet, kamuya zorla "imtiyaz" dikte ettiren bu kuruluşların sömürüsünden kurtulma yolunu bulmuştu. Çünkü bu kurumlar yıllarca bu ayrıcalıklı durumlarını teknoloji geliştirmek için değil, sermayeyi büyütmek için kullanmışlardı. Nitekim onca eleştiriye rağmen Türk sanayi biraz bocalamadan sonra toparlamayı bildi ve Avrupalı rakipleriyle dişe diş bir rekabete başladı. Hatırlıyorum da 1980’lerde Londra’dan İstanbul’a döndüğümde, Türkiye’de hiçbir şey yokmuş gibi gelirdi. Özal’ın cesur hamlelerinin üzerine Çiller de radikal bir adım eklemiş, Türkiye dünya rekabetinde ismini duyurmaya çalışan bir ülke olmuştu.Yine de sanayi hayat eğrisine bakıldığında Türkiye 1990’lardan bu yana sadece kalite-fiyat rekabetinde devam eden bir ülke konumuna gelebildi. Sebepleri belli. Tüm bunları Mart ayında çıkarmış olduğumuz "Her şey Ekonomi Değil" kitabında anlattık. Son 20 yılda hiçbir şeyin değişmediğini de bugün görüyoruz. Rekabet ayrıcalıklı olanların menfaatlerini azaltır. Adaletli rekabet kalitenin sürekli artmasını sağlar. Kaynakların sadece bir zümre tarafından değil toplumun her kesimi tarafından kullanılmasını sağlar. Kalkınmanın özünde rekabet vardır. Ancak biz “ayrıcalıklı” olmaktan hoşlanan insanlarız. Bunu kabul etmek lazım. Eşit ya da adil şartlarda yarışmaktan hoşlanmıyoruz. Bunu yaparken de “bugüne kadar kurduklarımı korumaya çalışıyorum” mazeretiyle yapıyoruz. Kurduğumuz yapıların ülkeye ya da vatandaşa faydasını düşünmüyoruz. Daha kaliteli ya da daha faydalı olana geçit vermiyoruz. Üzülerek görüyorum ki, bugün de aynı zihniyetle “ayrıcalıklı” olanlar Türkiye’yi rekabete kapatmak istiyor. Türk İnsanı 1980 ve 1990’lardaki şartlara mahkum edilmemeli. Türkiye rekabete kapatılmamalı. “İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın” demişler ya, temel prensibimiz bu olmalı. Zengini daha zengin etmek değil, zenginliğin paylaşılması olmalı amaç. Gümrük Birliği gömleği bize dar geliyor doğrudur. Ancak bunu bahane ederek Türkiye'ye deli gömleği giydirilmesine müsaade edilmemeli. KARİYER Pazarlamacılar Yrd. Doç. Dr. Tutku Eker İŞÇİOĞLU İİBF Öğretim Üyesi giremez (!) Pazarlama sürekli değişim halinde iken, sizin durağan kalmanız mümkün değil. Öğrenim hayatınız süresince ve sonrasında göstereceğiniz gelişim sayesinde, “pazarlamacılar giremez” olgusunu yıkıp istediğiniz yere girmeniz ise pek tabi ki mümkün! Mutlaka görmüşsünüzdür apartman girişlerinde ki “Pazarlamacılar giremez!!!” uyarılarını. Kapı kapı dolaşıp “Şu elimde görmüş olduğunuz ürün …” diye başlayarak insanları sıkboğaz eden bazı satıcılar sebebiyle “pazarlamacı” addedilen bu kişiler pek sevilmez. Ne yalan söyleyeyim, bana oyuncak bebek alınmasını bekleyecek bir yaşta iken, çeyizim için annemi tencere-tava seti almaya ikna eden her kim ise, ben de pek haz etmezdim bu satıcılardan. Oysaki ürün pazarlamak, kapı kapı dolaşıp satış yapmak değildir. En basit tanımıyla pazarlama, tüketici beklenti ve isteklerini anlayarak doğru ürün, fiyat, dağıtım kanalı ve iletişim faaliyetlerini belirlemek ve bu sayede markayı yönetmek demektir. En iyi global markalar sıralamasında 2010 yılında 17. sırada yer alan Apple’ı, 2013’te 1. sıraya çıkaran aslında bir pazarlama dehasıdır. Bir Türk markası olsa da, Fransız sandığımız Madame Coco ev tekstili ürünlerini sadece üç sene içerisinde 130 mağazaya taşıyan başarının arkasında yine pazarlama vardır. Samsung, H&M, Simit Sarayı, Koton, Yemek Sepeti aklıma ilk sırada gelen ve dijital pazarlama, sosyal medya, nöro pazarlama gibi yeni gelişmeleri takip ederek başarı kazanan diğer markalardır. İyi bir pazarlamacı olmak kolay iş değildir haliyle. İşletme, uluslararası ticaret veya ekonomi bölümü mezunlarına ek olarak, başta endüstri mühendisleri olmak üzere tüm mühendislerin de çalışabileceği bir alandır pazarlama. Yenilikleri sürekli takip etmeyi, değişime ayak uydurmayı, analitik düşünmeyi, sosyal ilişkilerde başarılı olmayı, empati kurabilmeyi (tüketici bakış açısını anlamak adına) gerektirir. Eğer pazarlama alanında çalışmayı düşünüyorsanız, mezun olmadan önce kendinizi bu alanlarda mutlaka geliştirin, bir firmanın pazarlama bölümünde kesinlikle staj yapın. Kütüphanemizin abone olduğu Harvard Business Review, Brandage, Marketing Türkiye, MediaCat gibi dergileri bol bol okuyarak pazarlama dünyasındaki gelişmeleri yakından takip edin. Sadece İngilizceyi değil, ikinci bir yabancı dili daha bilmek ve Erasmus’la yurtdışında eğitim almak da olmazsa olmazlar arasında. Hele bir de, pazarlama yüksek lisansı veya MBA (özellikle mühendisler) yaparsanız “tadından yenmez”ler arasına girersiniz. Pazarlama sürekli değişim halinde iken, sizin durağan kalmanız mümkün değil. Öğrenim hayatınız süresince ve sonrasında göstereceğiniz gelişim sayesinde, “pazarlamacılar giremez” olgusunu yıkıp istediğiniz yere girmeniz ise pek tabi ki mümkün! 16 RÖPORTAJ Dilara POLAT Rehber Öğretmen ve Tanıtım Uzmanı Röportaj “Ekranlardaki gibiyim” daha kolay ama tersiyse hakikaten zorluk çekildiği kanaatindeyim… - Reyting kaygısı taşıdığınız zamanlar oluyor mu? O zamanı çok geride bıraktım. Kemik bir izleyicim var. Ama reyting yaptığımız işin karnesi olunca haklı olarak karneni bekliyorsun. Yüksek sesle goy goy yapmadan da reytingin geleceği damarları iyi biliyorum. Seyirci beni, ben seyirciyi iyi tanıdık kısacası… Kendisini “ekranlardaki gibiyim” şeklinde tarif ediyor. Ama hiç tahmin edemeyeceğimiz bir konuyu da özellikle vurguluyor; “Asosyal bir tarafım var. Öyle herkesle sohbet edebilen bir adamım dersem yalan olur.” İş yaşamına meslek lisesi mezunu olarak başlamasını “skorda bir sıfır yenik” olarak tanımlıyor. Meslek lisesinin ardından arkeoloji okumuş. Ardından birincilikle fakülte mezuniyeti gelmiş. Kendi sınırlarını zorlayan bir adam olarak çok, daha çok çalışmış. Bunda babasını erken kaybetmesinin etkisi de büyükmüş. Bundan sonrasını Mesut Yar’ın cümleleriyle okuyalım: - Arkeoloji okuyup da medya ile nasıl tanıştınız? Harçlar ve okul masrafları için para kazanmam gerekiyordu. Babam yoktu, erken yitirmiştik. Bir süre sonra annemi de yitirdim. Açıkçası tek tabanca bir hayatta sadece öğrencilik yapabilecek lüksüm yoktu. Çalışmak için bir gazeteye ofis boyluk başvurusu yaptım. Ve medyaya ilk adımımı atmış oldum. Neye niyet, neye kısmet diyelim… - Tüm televizyon programlarını ve dizilerini analiz etmeye nasıl vakit ayırabiliyorsunuz? İşim bu. 25 yıldır TV çalışanı ve izleriyim. İyi bildiğim bir işi doğru zaman planlamasıyla en ufak ayrıntılarına kadar kovalayabilirim. Günde 45 dakika TV izlemek genel fotoğrafı yakalamak için yeterli zaten… - Gazeteci-televizyoncu olmanın avantajları ve dezavantajlarından biraz bahsedebilir misiniz? Bu kişisine ve ilişki biçimlerine göre değişir. Gazeteciyi ayakta tutan merak ve azimdir. Şimdilerde bu türden bir saf meraktan söz edemiyoruz. Sonra ilişki ağın genişler ve eğer makbul bir gazeteci isen saygı görmeye başlarsın. Ama şimdilerde bizim meslek aşırı politize oldu. Ben de bıraktım kendime gazeteci demeyi zaten… - Medya özgürlüğü son günlerde çok tartışılan bir konu. Gerçekten insanlar içinden geleni söyleyemiyor mu, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ben söylediğim her şeyin bedelini ödedim. Gerek RTÜK cezası gerekse hapis cezası olarak. İçeri girmedim ama ceza aldım. Bir otokontrol mekanizması gelişti. Yani öyle uluorta istediğini ifade edemiyorsun. İktidarla ilişkin varsa işler biraz 17 Mesut Yar HABER Fabrika’da eğitim Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Takı Tasarımı bölümü ile Onsa Mücevherat arasında yapılan Co-Op işbirliği çerçevesinde; ONSA’da fabrika ile eğitim alanını bir araya getirmeyi amaçlayan Takı Tasarımı Bölümü Uygulama Birimi açıldı. Uygulama atölyesi, tasarım atölyesi, malzeme odası, toplantı salonu, öğretim üyeleri odası ve birim yöneticisi odasından oluşan Uygulama Birimi, öğrencilere iş yaşamının içinde deneyim kazanma şansı ve doğrudan iş hayatına geçiş imkanı sağlayacak. Birimin açılışında konuşan Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmet Vildan Alptekin fabrikayı ilk gezdiğinde büyük heyecan duyduğunu ve burada iki hazine bulduğunu söyledi: “Burada iki büyük hazine buldum. Biri gerçek altın, ikinci hazine de insanları buldum. Buradaki insanlar birer hazine değerinde, o altını mücevher yapan onların tasarımı, elleri, beyin gücü. Bu fabrikadan Takı Tasarımı bölümü için nasıl yararlanabiliriz diye düşündük. Onsa Genel Müdürü Hakkı Sezer’in sıcak ilgisi ile çok kısa sürede burada bir birim oluşturmayı başardık ve sadece Türkiye’de değil belki de dünyada bir ilki gerçekleştirdik. Dünyada fabrikası olan bir üniversite ve üniversitesi olan bir fabrika yoktur. Kurumumuzu ayrıcalıklı kılan bir sistem oldu.” dedi. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ ise Türkiye’de ilk kez bir üniversitenin bünyesinde 4 yıllık Takı Tasarımı bölümünü kurduklarını söyleyerek, “Böyle bir grubun içinde olup bu eğitimin verilmemesi olmazdı. Kuruluş gününden bu yana bu bölümü iş yaşamı ile bütünleştirmekti amacımız. Öğrencilerimizin sadece üniversitemizdeki atölyede pratik yapmaları bize göre yeterli değildi. Bu fikrin ilk uygulaması burada gerçekleşti. 3 taraflı büyük kazanç yaratacak bu uygulama. Bir taraftan Onsa hazır yetişmiş elemana kavuşacak, öğrencilerimiz sınıfta bilgisayarda değil burada bilfiil sektörün içinde yer alarak nerede çalışırlarsa çalışsınlar altın bileziklerini takmış olacaklar. Öğrencilerini bu sürecin içine sokan bir üniversite olarak üniversitemiz için de çok büyük bir artı bu uygulama.” dedi. Onsa Yönetim Kurulu Başkanı Nusret Altınbaş, konuşmasında Almanya’daki iş yaşamından tecrübelerini paylaşarak, eğitime desteğe dair örnekler verdi: “Gençler bir yandan eğitimi bitirmek istiyor eğitim yeter diye düşünüyorlar. Ama bugünkü yerde eğitimin insan hayatında ölene dek sürecek bir unsur olduğunun gerekli olduğunun bilincindeyim. Bugün iş alemi ile üniversiteyi yan yana getirdik. Biz gönüllüler olarak bu çabanın her zaman arkasındayız. Böyle gelişip büyüyeceğimizi düşünüyorum.” dedi. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı Ali Altınbaş, açılış konuşmasında şunlara yer verdi: “Mücevherat sektöründe en önemli sıkıntılardan biri üretim yapanların öğretmeye hevesli olmayışı. Takı Tasarımı bölümünü fabrikanın içine taşıyıp eğitim ve üretim bölümlerini birbirine çok yakınlaştırarak bu sıkıntının üstesinden gelebileceğiz. Ayrıca burada yetişen öğrenciler sadece tasarım yapan değil bütün bölümleri öğrenerek birer yönetici adayı olacaklar. Bu mesleğe giren insanların çoğu bu şanslara sahip değil. Mum basacaksa hayat boyu mum basıyor. Ocaktaysa ocakta kalıyor. Burada tüm bölümleri öğrenecekler ama öğrencilerin şahsi gayret de göstermeleri gerekiyor. İnşallah buraya taş kesme üzerine de bir bölüm ekleyeceğiz. Pırlanta gibi değerli taşların kesimi Türkiye’de hiç yapılmamakta. Bunu öğreten hocalarımızı da dışarıdan getireceğiz. Buradaki eğitimle öğrencilerimizin bu sektörde parmakla gösterilecek mezunlar olacağına inanıyorum.” 18 HABER “Ekonomi önemseniyor kalite göz ardı ediliyor” İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin düzenlediği “Eğitimde Yeni Arayışlar ve Türkiye” başlıklı çalıştayda, eğitim politikalarında yeni arayışlar ve Türkiye'nin geleceği açısından eğitimci kalitesinin önemi, Türkiye'de cinsiyet ve eğitim eşitsizliği sorunu, zorunlu eğitimin uzamasının evlilik ve doğuma olan etkisi, eğitimin sosyal getirileri gibi konular tartışıldı. Dünyanın önde gelen eğitim ekonomistlerinden Stanford Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eric Hanushek, Prof. Dr. Eric Hanushek eğitimin ekonomi üzerindeki etkisinin bilindiğini ancak kalitenin göz ardı edildiğini belirterek, Türkiye’nin eğitim konusunda bir dizi çalışması olduğunu ancak kaliteyi de aklında tutması gerektiğini söyledi. Charter Okulları dahilinde Amerika’daki eğitim modelini anlatan Margaret Raymond, toplamda 43 eyalette bulunan Charter Okulları ve bu okulların tercih edilme nedenleri hakkında bilgi verdi. Dr. Margaret Raymond Grup Rest coşturdu İKBU öğrencileri, sınavlar ve yoğun ders programının ardından, Fatma Altınbaş Salonunda sahne alan Grup Rest ile stres attılar. Tüm salonu dolduran öğrenciler, Mor ve Ötesi, Athena ve Duman gibi usta grupların sevilen şarkılarını yorumlayan Grup Rest ile coştular. 2010 yılında kurulan ve 4 kişiden oluşan Grup Rest konserinde Türkçe ve alternatif rock ağırlıklı şarkılara yer verdi. Bir ay 19 sonra “Seni Kimlere Anlatsam” isimli bir albüm çıkaracak olan Grup Rest “İKBU’da üçüncü konserimiz. Sahneye çıktıktan sonra ilk yarım saat ciddi şekilde çalıp müziğin keyfinin çıkarıyoruz. Yarım saatten sonra asıl eğlence başlıyor bizim için. Bugün burada enerji çok güzeldi, ilgi çok iyiydi.” dedi. BASINDA BİZ İİBF Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Kaliber, Avrupa’da güvenlik ve terör konusu ile ilgili olarak TRT Türk’te yayınlanan Küresel Bakış programına katıldı. Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, iş kazaları ile ilgili Cine 5’te yayınlanan Asıl Mesele programına katıldı. Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, Google’da unutulma hakkı konusunda, NTV Gece Bültenine konuk olarak katıldı. Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, Rusya’daki kriz ile ilgili, Kanal D’de yayınlanan 5N 1K programına konuk oldu. Eğitimde Yeni Arayışlar ve Türkiye başlıklı çalıştayın haberleri, Milliyet, Sabah, Milliyet Akademi, Yurthaber ve İstanbul gazetesinde ayrıca milliyet.com.tr, iha.com.tr, sabah.com.tr, mynet.com, haberdenhaber.com, hakimiyet.com, haberkenti.com, haberexen.com’da yayınlandı. Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nun petrol politikası ile ilgili görüşlerinin yer aldığı haber, Cumhuriyet gazetesinde yer aldı. Şaban Erdikler’in Uluslararası Sermaye Hareketleri; Ekonomik Sonuçları ve Türkiye Ekonomisine Etkisi konulu seminerinin haberi, borsamatik.com.tr, turk-internet.com, yurtgundemi.com, ajans34.com, haberler.com, sondakika.com, gundemaktuel.com, haberfeed.com sitelerinde yayınlandı. Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nun Rusya’daki kriz ile ilgili görüşleri, Cumhuriyet gazetesinde ve patronlardunyasi.com, halkinhabercisi.com, ekoayrinti.com’da yer buldu. Educaturk İstanbul eğitim fuarına katılımımız ile ilgili haberler, İstanbul, Milat, Yurthaber gazetesinde ve milliyet.com.tr, iha.com.tr, merhabahaber.com, mynet.com, politikars.com, haber3.com, haberexen.com, haberordu.com, ogunhaber.com adlı sitelerde yer aldı. Etkili Öğretim Seminerinin haberi, Güneydoğu Ekspress, Başkent Ankara gazetesi ile hurriyet.com.tr, iha.com.tr, milliyet.com.tr, mynet.com, ogunhaber.com, politikars.com, hakimiyet.com, marasgundem.com, haberdenhaber.com, haberordu.com, haberkenti.com, haberexen.com, dogurehberi.com adlı haber sitelerinde yayınlandı. Meslek Yüksekokulu Müdürü Fahri Erenel’in İş sağlığı ve güvenliği konusunda getirilen yenilikler ile ilgili görüşleri, Anadolu’da Vakit, Eko Haber, Gaziantep Hakimiyet, Tünaydın, Bursa Kent ve İstanbul gazetesinde ayrıca milliyet.com.tr, iha.com.tr, bugun.com.tr, haberiniz.com, toplamhaber.com, haberexen.com, tarim2023.com, yenimarmaragazetesi.com, guneyhaber.com, haberlisan.com, mansethaber.com.tr adlı haber sitelerinde yer aldı. İlki Bursa’da gerçekleştirilen İKBU-Veli buluşmalarının haberi, Bursa Hakimiyet Gazetesi, milliyet.com.tr, iha.com.tr, bursadabugun.com, mynet.com, haberdenhaber.com, haberkenti.com, elazighaberi.com, canakkalehaber.com, dogurehberi.com, aydinlife.com, marasgundemi.com, tarim2023.com, politikars.com, hakimiyet.com, mersinhaber.com sitelerinde yayınlandı. Samsun’da gerçekleştirilen il ve meslek tanıtım seminerlerimizin haberi, Samsun Denge, Gazete Gerçek, Gazete Arena, Samsun Ekip, Samsun Olay, Başkent Ankara ve Habervaktim gazetesinde ayrıca; milliyet.com.tr, iha.com.tr, haberordu.com, haberdenhaber.com, hakimiyet.com, mynet.com, samsuncitiy.com, marasgundem.com, ogunhaber.com, politikars.com, habergazetesi.com.tr, haberkenti.com, gazetearena.com, haberexen.com, mynet.com, kanalahaber.com, akampus.com’da yayınlandı. Akran Zorbalığı seminerinin haberi Hürriyet gazetesi Turuncu ekinde yer aldı. 20 AKADEMİK PANO Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nazan Maksudyan, Osmanlı - Türk Çalışmaları Derneği (OTSA) Yönetim Kurulu Üyesi seçildi. Seçim sonuçları yıllık Orta Doğu Çalışmaları (MESA) Kongresinde ilan edildi. İİBF Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sevil Acar, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi'nde Jean Monnet Kürsüsü seminerleri kapsamında "Multilateralism or Bilateralism: Trade Policy of the European Union in the Age of Free Trade Agreements" başlıklı bir seminer sundu. İİBF Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sevil Acar, Antalya’da düzenlenen Türkiye Ekonomi Kurumu konferansında “Is Turkey’s Growth a Sustainable 'Miracle'?” başlıklı bildirisini sundu. İİBF Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sevil Acar, Roma’da düzenlenen IAEE konferansında “Fossil Fuel Subsidies as a Lose-Lose: Fiscal and Environmental Burdens in Turkey” başlıklı bildirisini sundu. Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kaan Polatoğlu, İstanbul’da düzenlenen Uluslar arası İlaç ve Eczacılık Kongresi’nde “DPPH Scavenging, PRAP, FRAP and AChE, BChE Inhibitory Activity of Salvia veneris Extracts” ve “DPPH, PRAP, Phytotoxic Activiy and AChE, BChE Inhibitiion of Chrysanthemum coronarium Extracts” başlıklı poster sunumlarını gerçekleştirdi Tıp Fakültesi Uzmanı Vuslat Bük, İstanbul’da düzenlenen Uluslar arası İlaç ve Eczacılık Kongresi’nde “DPPH Scavenging, PRAP, FRAP and AChE, BChE Inhibitory Activity of Salvia veneris Extracts” başlıklı poster sunumunu gerçekleştirdi. Eczacılık Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yasemin Yücel Yücel, İstanbul’da düzenlenen Uluslararası İlaç ve Eczacılık Kongresi’nde “DPPH Scavenging, PRAP, FRAP and AChE, BChE Inhibitory Activity of Salvia veneris Extracts” ve “DPPH, PRAP, Phytotoxic Activiy and AChE, BChE Inhibitiion of Chrysanthemum coronarium Extracts” başlıklı poster sunumlarını gerçekleştirdi. Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar’ın “Data Protection in Turkish Criminal Law” başlıklı İngilizce makalesi Prof. Dr. Feridun Yenisey’e Armağan-Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel Sayısı, C: I, 2014, s. 635-666’da yayınlanmıştır. Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Leyla Ateş Uluslararası Vergi Araştırmaları Derneği (IFA Türkiye) ve Pricewaterhouse Coopers tarafından düzenlenen Uluslararası Vergi Hukuku Konularına Türkiye Yaklaşımı Çalıştayı’nda “Türkiye Uygulamasında Transfer Fiyatlandırması ve Gayrimaddi Mallar” başlıklı sunumunu yapmıştır. Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Hasan Sınar, 2014 Türk-Alman Bilim Yılı kapsamında Türkiye Adalet Akademisi, Max Planck Uluslar arası Ceza Hukuku Enstitüsü ve Bahçeşehir Üniversitesi tarafından birlikte düzenlenen “Türk-Alman Ceza Hukukunda Güncel Gelişmeler Sempozyumu”nda “Türkiye’de İnternet ve İletişim Özgürlüğünün Ceza Hukuku Araçlarıyla sınırlandırılması Rejimi” başlıklı bilimsel bir tebliğ sunmuştur. Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bianca Kaiser Ankara’da “TOVAK Türk-Alman Dostluk Ağı” tarafından düzenlenen “Türkiye’deki Almanlar, Almanya’daki Türkler, Olumlu Örnekler” başlıklı toplantıda ana konuşmacı olarak yer aldı. Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özlem Dilek, aşağıda belirtilen çalışmalarını Philadelphia-USA’de düzenlenen Yıllık Amerikan Hücre Biyolojisi Kongresi’nde sunmuştur. 1- Ozlem Dilek, Anthony M. Sorrentino, Susan Bane “Efficient phosphate-catalyzed hydrazone reaction with improved biocompatibility for bioorthogonal conjugations.” 2- Ozlem Dilek and Veli Cengiz Ozalp “Aptamer-gated silica nanoparticles synthesized via click chemistry.” ETKİNLİKLER Türk Kültürü ve Tarihi Kulübü tarafından, Rumeli Balkan Türkleri Federasyonu Kurucu Başkanı Avukat Özcan Pehlivanoğlu’nun katılımıyla, 100. Yılında Balkan Savaşları ve Balkan Türkleri Konferansı gerçekleştirildi. “Kemerburgaz Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Günü: Klinikten İzlenimler” adlı etkinlikte, Tıp Fakültesi ikinci sınıf öğrencileri Medikal Park Bahçelievler Hastanesi’nin çeşitli kliniklerinde yaptıkları gözlem ve röportajların sonuçlarını paylaştı. Hukuk Fakültesi, Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar’ın moderatörlüğünde, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Başkanı Prof. Dr. Mehmet Akif İnanıcı, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar ve İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nden Av. Selmin Cansu Demir’in konuşmacı olarak katıldığı “Çocukların Cinsel İstismardan Korunması” konulu bir seminer düzenlendi. İnovatif Düşünce Kulübü, Kaos GL Üyesi Yıldız Tar’ın konuşmacı olarak katıldığı LGBT Hakkında Farkındalık söyleşisi gerçekleştirdi. Hukuk fakültesinin düzenlediği ve ülkemizin Avrupa Birliği’ne katılım sürecinde İnsan Hakları sorunlarının tartışıldığı Konferans, Avrupa Birliği Bakanlığı Siyasi İşler Daire Başkanı Ege Erkoçak’ın katılımıyla yapıldı. İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Çocuk Üniversitesi, “Zaman Yolcuları: Geçmişe Misafir Olmak” adlı atölyesi, Yrd. Doç. Dr. Tuba Demirci Yılmaz’ın koordinatörlüğünde gerçekleşti. 21 İŞ DÜNYASI İlklerin markası “Alpet Kıbrıs” Ali Murat Yeşilyurt Alpet Genel Müdür Vekili Kıbrıs’ta 50 bayisi ve 35 ticari müşterisi ile faaliyet gösteren ve hayata geçirdiği birçok yenilikçi proje ile sektöre yön veren Alpet Kıbrıs’ın Genel Müdür Vekili Ali Murat Yeşilyurt ile Şirketin faaliyetlerini ve gelecek hedeflerini konuştuk. Sektöre, işe ve pazara son derece hakim bir yönetim kadrosuyla faaliyetlerini yürüttüklerini anlatan Yeşilyurt; ‘’Son derece yenilikçi ve dinamik olan ekibimiz sayesinde daima ilkleri gerçekleştiriyoruz, çok sayıda özgün projeyi hayata geçirdik. Çalışmalarımızla sektöre örnek teşkil ediyoruz’’ dedi - Alpet Kıbrıs’tan söz eder misiniz? Şirketimiz bugün, 7 Milyar TL aktif büyüklüğe ulaşmış Altınbaş Holding çatısı altında 1997 yılından beri Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde faaliyet göstermektedir. Şu an 50 kurumsal kimlikli bayi, Türk Havayolları başta olmak üzere birçok havayolu şirketi, deniz taşımacılığı şirketleri, kamu ve endüstriyel müşterilere hizmet vermekteyiz. Hemen hemen tüm bayilerimizde satışı serbest olan tüm akaryakıt ürünleri ve Alpet madeni yağları satılmaktadır. İKBU öğrencilerine yönelik bir çalışmanız var mı? Grup şirket sinerjisine önem veriyoruz, Altınbaş Holding çatısı altında yer alan tüm kurumlarımızla birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmek bizim için büyük önem arz ediyor. Sistemimize uyum sağlayacak ve yeni bakış açısı ile şirketimize artı değerler katacak genç nesili her zaman destekler ve aramızda görmek isteriz. İş kolunuzda hangi alanlardan mezun olan gençlere ihtiyaç bulunuyor? İşin türüne ve sektöre göre değişmekle birlikte birçok bölüme ihtiyaç duyulabileceği gibi enerji sektörü için İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Hukuk Fakültesi ve Mimarlık Fakültesi mezunlarına ihtiyaç duyulabiliyor. Kalite ve güvenlik politikanız nedir? Son derece önem verdiğimiz ve profesyonel danışmanlık firmalarından hizmet alarak yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde kalitemizi dünya standartlarında sektörde ilk olarak 9001-14001 ve 18001 ISO belgeleri ile tescilledik. Eğitim konusunda çalışmalarınız var mı? Alpet olarak TOFEL CBT, TOEFL IBT, TOEFL PBT + TWE ve IELTS için belirli puan barajını aşan tüm personellerimize yabancı dil desteği ve belirli bölümler için yüksek lisans eğitim katkısı sağlıyoruz. Ayrıca İnsan Kaynakları Bölümü’nün düzenli olarak gerçekleştirdiği performans ölçümleri neticesinde belirli bir başarı puanı altında kalan personeli en uygun eğitimi tespit ederek eğitim almasını sağlıyoruz. Alpet olarak kişiye yapılan yatırımın her zaman en kıymetli yatırım olduğu inancındayız. Başarılı bir kariyer için gençlere neler tavsiye edersiniz? Yapacakları işi kendi işleri gibi yapmalarını ve çok iyi takip etmelerini, sabırlı ve anlayışlı olmalarını, detaya önem vermelerini, zamanı ve stresi etkin yönetmelerini, sadece yönetici değil lider de olmaya çalışmalarını, eksik iş ve erteleme alışkanlığına asla bürünmemelerini öneririm. 22 KÜTÜPHANE Yazgı CİHANGİR Kütüphane Direktörü Neden açık erişim? Üniversiteler; bilgiyi üreten ve ürettiği bilgiyi kamu yararına sunan, bir ülkenin kalkınmışlık düzeyini yayınladığı nitelikli araştırmalarla yükselten en önemli kurumlardır. Günümüzde ‘bilgi’ bir güç haline gelmiş, bilgiye sahip ülkeler gelişmiş ülkeler olarak nitelendirilmeye başlanmıştır. Bu nedenledir ki üniversitelerin kuruluş amaçlarından biri ‘bilgi’ kavramı üzerinde yoğunlaşır. Vizyonunu, misyonunu ‘bilgi’ temelli şekillendirir. Üniversite=akademik çalışma demektir. Akademisyen bilgiyi üretir, sunar ve yayar. Evrensel ve bilimsel bilgiyi üretmek kadar üretilmiş bilgiyi kullanmak da yaşamı anlamlı hale getirir. Bu nedenledir ki bilimsel bir çalışma üreten bir akademisyenin yarattığı bir bilgiye diğer araştırmacılar da rahatlıkla erişebilmeli, fikirlerinden yararlanabilmelidir. İşte bu noktada açık erişimin önemi ortayı çıkmaktadır. Açık erişim; Bilimsel literatürün World Wide Web üzerinden zaman ve mekan ayırmadan herkesin istediği bilgiye erişme, okuma, indirme, kopyalama, yazdırma gibi her türlü yasal kullanımı ücretsiz olarak sağlamak olarak tanımlanabilir. Buradan açık erişimin kendi kendine yayın yapma, maliyeti düşürülmüş ya da hakemsiz yayın/yayıncılık yapma anlamı çıkarılmamalıdır. Açık erişimli yayınlar; düşük maliyetli/ maliyetsiz yayınlar değil; maliyetini okuyucuya ödetmeyen, erişimde bilgiyi meta haline getirmeden farklı finansmanlarla erişime sunulan yayınlardır ve tamamen Telif Hakları ile hem yazarın hem yayıncının desteklendiği, karşılıklı kar sağlanan bir erişim türüdür. Tüm dünyada destek gören açık erişimli yayınlar; günümüzde üniversitelerin de entelektüel çıktılarını ve ürettikleri akademik çalışmalarını yönetmek için “Açık Erişim Politikalarını” geliştirme ihtiyacını doğurmuştur. Şu an tüm üniversiteler kurumsal arşivleri ile açık erişime yeşil ışık yakmış durumdadır. Bu bağlamda YÖK, açık erişim çalıştayları ile sadece yazarın değil, yayıncının/editörün vb. herkesin emeğini karşılıksız bırakmadan, çeşitli finansman kaynakları ile açık erişimi Türkiye’de de Kurumsal arşivlerle başlatmıştır. Yakın bir gelecekte; tüm üniversiteler kendi akademisyenlerinin yayınlarını kendi sitelerinden ücretsiz erişime sunacak, YÖK kanalı ile de tüm üniversitelerin kurumsal arşivleri tüm dünyaya yayılacaktır. Ücret, lisans vb. her türlü engeli kaldırarak bilimsel bilgiyi özgürleştiren, atıf oranını ve çalışmanın tanınırlığını artıran ve adil kullanımı sağlayan; bilgi konusunda toplumsal bir hareket olan Açık Erişim’i Kütüphane Birimi olarak destekliyor, Bilgiye özgürlük diyoruz. Açık erişimli kaynaklarla ilgili detaylı bilgi için Kütüphane Birimi’ne başvurabilir, web sayfamızı ziyaret edebilirsiniz. 17 Kasım-16 Aralık 2014 Tarihli Kütüphane Kullanım Bilgileri: • En Çok Okuyan Öğrenci: Nida Demir (Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi) • En Çok Okuyan Akademisyen: Yeliz Ergül (Yabancı Diller Yüksekokulu - Okutman) • En Çok Okuyan İdari Personel: Murat Acet (Rehberlik Koordinatörü) • En Çok Okunan Kitap: Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin Ali • En Çok Okunan Ders Kitabı: Sears and Zemansky's University Physics: With Modern Physics/ Hugh D. Young • En Çok İzlenen Film: My Best Friend's Wedding = En İyi Arkadaşım Evleniyor [DVD]/ yön.: P.J. Hogan • En Çok Bağış Yapan Kişi: Boğaçhan Çanak (Genel Sekreter) Yeni Gelenler: • 21. Yüzyılda Türkiye / Emre Kongar • Gerçek Özgürlük/ Doğan Cüceloğlu • Toplumsal Cinsiyet Yazıları-Kadınlara Dair Bir Kaç Söz/ Şengül Hablemitoğlu • Moda Okulu /Aysu Altaş • Siyaset, Sosyoloji ve Toplumsal Teori/ Anthony Giddens • Kafamda Bir tuhaflık / Orhan Pamuk • Bana İkimizi Anlat / Ahmet Batman 24 BİLİM Yrd. Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi “Çocuğum ve ben” Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından desteklenmekte olan erken dönem ebeveynlik desteği: Anne Duyarlığı ve Güvenli Bağlanmayı Artırmaya Yönelik Müdahale programı uygulaması Türkiye’de ilk kez yapılacak. Psikolojik gelişim bakımından yaşamın ilk yılları en önemli dönem olarak kabul edilir. Son otuz yılda psikoloji alanında yaygın olarak çalışılan bağlanma kuramına göre, yaşamın ilk yıllarında çocukla onu büyüten(ler) arasındaki duygusal bağın kalitesi, çocuğun hem çocukluk devresinde hem de ileriki yaşamı boyunca psikolojik gelişimini etkiler. Güvenli bir duygusal bağın ve dengeli duygusal gelişimin sağlanabilmesi için erken dönemdeki olumlu ebeveyn davranışları çok önemlidir. Bu projenin temel amacı olumlu ebeveyn davranışlarını artırmaya yönelik olarak geliştirilen bireysel video-geribildirime dayalı müdahale programının Türk kültürüne uyarlanması, uygulanması ve etkisinin görgül olarak test edilmesidir. Çalışmaya, Ankara ve İstanbul'un görece düşük gelir ve eğitim düzeyine sahip ailelerin yaşadıkları bölgelerinden seçilecek olan, bebekleri 9-30 ay aralığında 100 annenin katılması planlanmaktadır. Proje grubunda yer alan önceden eğitilmiş Yüksek Lisans ve Doktora öğrencileri tarafından, müdahale grubundaki 60 anne ile bir yıl süresince her biri yapılandırılmış dört görüşme yapılacaktır. Görüşmelerde annelere, daha önceden anne-çocuk etkileşimlerinin kaydedildiği videolar üzerinden, ‘çocuğun işaretlerini doğru tanıma’, bunlara ‘tutarlı, etkin ve zamanında karşılık verebilme’ ve bu şekilde ‘çocuğun ihtiyacı olan güvenli üssü sağlayabilme’ konularında bireysel geribildirimler verilerek, farkındalık ve duyarlık kazanmaları hedeflenmektedir. Kontrol grubundaki 40 anneye ise herhangi bir müdahalede bulunulmayacak, sadece telefonla yapılacak görüşmelerle çocuğun gelişimi takip edilecektir. Bilgilendirici dokümanlarla da desteklenecek olan bu programının, anne duyarlığı ve güvenli bağlanmayı artırarak, çocukların olumlu duygusal ve sosyal gelişimlerini desteklemesi beklenmektedir. Uygulanacak olan bu programının düşük sosyoekonomik düzey (SES) ve eğitime sahip ailelerde daha etkili olduğu literatürdeki çalışmalarda gösterildiğinden, katılımcıların ağırlıklı olarak bu özelliklere sahip annelerden seçilmesi hedeflenmektedir. Güvenli bağlanma ve dengeli duygusal gelişim, bireyin ve toplumun sağlıklı gelişimi ve geleceği bakımından en değerli sosyal kapitaldir. 25 Bu nedenle, erken dönemde olumlu ebeveyn davranışlarını artırmaya yönelik destek/müdahale programlarının geliştirilmesi ve uygulanması toplum ve ülke yararı bakımından öncelikli önem arz etmektedir. Bu çalışmanın en önemli katma değeri, toplumda güvenli bağlanma ve buna uygun annebabalık tutum ve davranışlarını yaygınlaşmasını teşvik etmek olacaktır. Türkiye’de ilk kez uygulanacak olan bu programın gelecekte sistematik olarak yaygınlaştırılması annelerin olumlu ebeveynlik davranışlarını geliştirmeleri ve bunun sonucunda çocukların sağlıklı psikolojik gelişimi bakımından topluma önemli katkıda bulunacağı düşünülmektedir. SAĞLIK Yrd. Doç. Dr. Gökhan OKAN Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Sivilceler hakkında bilinmesi gerekenler Akne ya da bilinen ismiyle sivilce gençlerde en sık karşılaşılan cilt hastalığıdır. Sivilceler genellikle erkeklerde 14-19 yaş, kızlarda ise 10-17 yaş arasında başlar. Sivilceler estetik açıdan kişide önemli sorunlar yaratır. Sivilceli gençlerin tedavilerinin erken başlanılıp, düzenli takiplerinin yapılması psikolojileri üzerinde de iyileştirici olmaktadır. Kronik bir hastalık olan ve düzenli takip gerektiren akne kişinin ruh sağlığını olumsuz etkiler. Akneli hastalarda psikiyatrik bozukluklar sanıldığından daha fazla görülür. Ergenlik döneminde dış görünüm önem kazanmaktadır. Bu dönem kişilerin kendini tanıdığı, kişiliğin geliştiği dönemdir. Gençler kendilerini güzel görmek, çevreye beğendirmek, hoşlanılmak isterler. Böyle bir dönemde aynaya bakıldığı zaman sivilceli bir yüzle karşılaşmak gençleri üzebilir, bazen sosyal becerilerin gelişimini olumsuz etkileyebilir. Kişinin kendini olumsuz algılamasına neden olarak kendine olan güvenini azaltabilir. Sivilceli kişiler sivilcelerini kapatmak için birtakım yöntemlere başvurur. Bazıları saçlarını uzun tutarak alınlarını kapatmaya çalışırken bayanlarda makyajla sivilceleri kapatma yoluna başvurur. Sivilceleri kapatmak için kullanılan makyaj ürünleri ise sivilceleri daha çok artırarak bir kısır döngü gelişir. Bazıları ise sivilceleri sıkarak tedavi etmeye çalışır. Sivilcelerin sıkılması ciltte leke ve iz kalmaAJANDA sına neden olur. Tüm bu işlemlerin amacı sivilceleri çevreye göstermemek, çevreye güzel görünmektir. Sivilceler çok sayıda neden ile oluşmaktadır. Sivilce oluşumunda ana sebep vücuttaki androjen dediğimiz hormon miktarının artmasıdır. Kadınlarda eğer sivilceler şiddetli seyrediyor ve kullanılan ilaçlardan cevap alınamıyorsa androjen fazlalığı buna neden olabileceğinden hormon araştırması gerekebilir. Genetik sebepler, bazı ilaçlar, makyaj ürünleri sivilce oluşumuna neden olan diğer sebeplerdir. Gıdaların sivilce üzerine olan etkileri çok azdır. Karbonhidrattan yoğun beslenme sivilceleri azdırabilir. Aynı zamanda sivilcesi olan gençlerin fazla yağlı süt ürünleri kullanılması tavsiye edilmez Sivilceler iltihabi olanlar ve iltihabi olmayanlar olmak üzere iki çeşittir. İltihabi olmayan sivilceler komedon olarak isimlendirilir. Deri gerildiği zaman beyaz görünümde olan minik kabarıklar ya da uçlarında siyah tıkaç bulunan görüntüde belli olurlar. İltihabi sivilceler ise deri yüzeyinden kabarık, uçları sarı iltihabi görünüme sahiptir. Sivilceler en fazla yüzde, daha az sıklıkta boyun sırt, omuzlar ve göğüs ön yüzünde görülür. Sivilcenin şiddetine göre tedavi şekli değişir. Hafif ve orta şiddetli aknede dıştan uygulanan ilaçlar kullanılır. Bu ilaçların bazıları antibiyotik içerikli, bazıları cilt soyucu özellikte bazıları da birkaç aktif maddeyi içeriğinde taşımaktadır. Antibiyotiklere karşı direncin gelişmesi son yıllarda sık karşılaşılan bir problemdir. Yıkama jeli tonik, losyon, krem şeklinde tedavi ürünleri vardır. Renkli ürünlerin kapatıcı özellikleri ayrıca bir avantaj olmaktadır. Akne ilaçlarının sonuç vermesi en erken 4 hafta kadar zaman alır ve uzun süre düzenli olarak kullanılması gerekmektedir. Gençler bu konuda bilgilendirilmelidir. Sivilceler yaz döneminde hafiflerken kışın ve sonbaharda artar. Harici ilaçların yetersiz kaldığı ya da tahrişe neden olduğu durumlarda ağızdan alınan ilaç tedavisine başvurulur. Şiddetli iltihabi aknelerde antibiyotikler kullanılır. Bayan hastalarda özellikle ciltte yağlanma, tüylenme artışı, erkek tipi saç dökülmesi gibi bulgularda sivilcelere eşlik ediyorsa hormonal dengeyi düzenleyen ilaçlar kullanılır. Çok inatçı ve kistik vakalarda yüksek doz A vitamini tedavisine başlanılır. Bu tedavi yan etkilerinden dolayı çok düzenli takip gerektirir. Sivilce izleri leke şeklinde olan izler ya da çukur şeklinde olan izler olmak üzere iki çeşittir. Leke şeklindeki izler daha kısa sürede iyileşme özelliği gösterirler ve harici ilaçlar ya da kimyasal peeling ile tedavi edilebilirler. Çukur şeklindeki izler daha geç iyileşirler ve sabır gerektiren bir tedavi gerektirir. Bu tarz izlerde ise dermaroller, laser ya da derin peeling işlemine başvurulur. Bu tip işlemlerden sonra ise güneşten korunmak çok önemlidir. 26 TANIDIK TANITTIK Tanıtımlar, fuarlar ve il meslek seminerleri devam ediyor. İKBU’dan veli buluşması Kurumsal iletişim Direktörlüğü tarafından düzenlenen İKBU Veli buluşmaları, Bursa Veli Buluşması ile başladı. Bursa’da yaşayan öğrenci ailelerimizin yoğun ilgi gösterdikleri gecede Rektörümüz Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ ile bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadılar. Kurumsal İletişim Direktörlüğü, Tanıtım Uzmanları üniversitemizi aday öğrencilerle buluşturmaya devam ediyor. Ekim ayında başlayan il seminerleri, bu ay da Samsun, Trabzon ve Ordu İl seminerleriyle devam etti. İstanbul’dan kendilerine meslek semineri vermek için gelen akademisyen ve tanıtım uzmanlarımıza öğrencilerin ilgisi oldukça yoğundu. Öğrenciler bu uygulamadan memnun olduklarını dile getirdiler. Velilerin önerileriyle tek tek ilgilenen Üçtuğ, Bursa’nın İstanbul’dan sonra en fazla öğrencisi olan il olduğunu belirtti. Gece öğrencilerin ailelerine gönderdiği mesajlı video ile son buldu. Bir günlüğüne Eczacılık ve Tıp Fakültesi Laboratuar üniversiteli oldular çalışmalarında fark yaratan uygulamalar. Güneşli Doğa Kolejinde Eczacılık Fakültesi düşünen üniversite adayı öğrenciler, fakültemizin laboratuarında akademisyenlerimizle ders işleme imkanı yakaladılar. Uygulanan laboratuar çalışmasını ilgiyle izleyen öğrenciler, uygulamanın içinde yer almaktan keyif aldıklarını dile getirdiler. 27 Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi akademisyenlerimizin düzenlediği, Mimarlık ve Robotik Atölye çalışmaları lise öğrencilerinin okumak istedikleri bölümlerde, bir günlüğüne öğrenci olma fırsatı veriyor. 05 Aralık 2014 tarihinde Ensar Koleji öğretmen ve öğrencileri Robotik Atölye çalışmasına katıldı. 09 Aralık 2014 tarihinde de Devran Koleji öğrencileri öğretmenleriyle birlikte Mimarlık Atölyesine katılım gösterdiler. 23 Aralık 2014 tarihinde ise, Sariyer Ali Akkanat Anadolu Lisesi öğretmen ve öğrencielri Mimarlık Atölyesine katıldılar. Atölye çalışmalarına katılan öğrenciler, bölümler hakkında detaylı bilgi sahibi oldular ve bir günlüğüne üniversiteli olmanın heyecanını yaşadılar. Banu Gökçe TAŞKIN Tanıtım Uzmanı Eğitim Fuarları Kurumsal İletişim Direktörlüğü, Tanıtım uzmanları, Gaziantep Educaturk, Hatay – İskenderun Eket, İstanbul Educaturk ve Adana Educaturk eğitim fuarlarına katıldılar. Üniversite adayı öğrencilerin Tıp, Mühendislik ve Mimarlık Fakültelerine ilgileri oldukça yoğundu. Altınbaş Holding bünyesinde kurulan üniversitemizin sağladığı iş ve staj olanakları öğrencilerin beğenisini topladı. Liselere seminer vermeye devam ediyoruz. Yoğun ders takvimleri nedeniyle kampüsümüzdeki uygulamalara katılamayan üniversite adayı öğrenciler için, seminer uygulamalarımızı kendi okullarında uygulamaya devam ediyoruz. 01 ve 02 Aralık 2014 tarihlerinde Kağıthane ve Bağcılar Anadolu Liselerinde eğitim gören öğrencilere yönelik Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi semineri verildi. Özel Uğur Hazırlık Lisesi öğrencileri ise Fen Edebiyat Fakültesi bölümleri hakkında bilgi alarak, seminer uygulamamızdan yararlandılar. DİJİTAL DÜNYA “Instagram”cı mısın “Twitter”cı mı? Devir görsellik ve hız devri olunca 2012 yılında Facebook tarafından satın alınan Instagramın Twitter’ı geçmesi de çoğu kimseyi şaşırtmadı. Oysa senelerdir Twitter, büyümesini gayet iyi sürdürse de çoğu kişi yavaş yavaş fotoğrafı yazıya tercih etmeye başlamıştı. Gençler kendi aralarında birbirlerini Facebook insanı, Twitter insanı, Instagram insanı gibi sınıflandırmalara başladıklarında Twitter insanı kalite ve donanım olarak elbette daha ön sıralarda yer almaktaydı. Zor bir iş olan takip edilen kişileri okumak hatta belki de daha da zoru yazmak beyin yoran bir işlemdi son tahlilde. 2015’e girerken daha az kafa yoran, çekilen fotoğrafı rötuşlayıp, cilası olan güzel birkaç filtre ekleyerek takipçileri ile payaşıp beğeniler kazanmak hatta ve hatta Instagram takipçilerini çeşitli yollarla arttırarak standart bir fotoğraf paylaşım uygulamasını günümüz şartlarında ticarete dönüştürerek paralar kazanmak oldukça iyi gelmişti birçoğumuza. 2012’de Instagram’ın fotoğraf linkleri ile Twitter Zaman Akışı’nda önizlemeyi kapatması karşısında kendi fotoğraf filtrelerini çıkaran Twitter, Instagram’la bir rekabete girişmişti. Facebook ve Twitter’da İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi En Fazla Etkileşim Alan Facebook Paylaşımımız: Ekrem KANDEMİR Dijital Pazarlama ve Sosyal Medya Uzmanı Sonuçta Instagram günde 70 milyon gibi inanılmaz sayıdaki fotoğraf/video paylaşımı ve 300 milyonu geçen kullanıcısı ile 284 milyon aktif kullanıcısı bulunan Twitter, 2015’e Instagram’ın gerisinde kalarak girdi. Twitter’ın kurucularından Evan Williams’ın bu duruma tepkisi ise kaçan yatırımcıları ve kullanıcıları yeniden Twitter’a çekme girişimi olarak algılandı. Williams: “Facebook, yatırımcıları en önemli ölçünün toplam kullanıcı sayısı olduğuna ikna etti, ama önemli olan kullanıcıların platforma katılımıdır. Twitter’ın dünya üzerindeki etkisini Instagram’ınkiyle karşılaştırırsanız epey önemli olduğunu görürsünüz. Elmayla portakalın karşılaştırması gibi. Twitter, gerçek zamanlı bir bilgi ağı olarak bizim daima olmasını istediğimiz şey. Dünyadaki her şey Twitter’da meydana geliyor, önemli şeyler Twitter’da duyuluyor ve dünya liderleri buradan birbirleriyle konuşuyor. Eğer bu oluyorsa, dürüstçe söyleyebilirim ki Instagram’ın sevimli resimlere bakan daha fazla insana sahip olması umurumda değil! Açıklamasıyla kullanıcı sayısının en önemli ölçü olmadığını kendine has üslubuyla yorumladı. En Fazla Etkileşim Alan Tweetimiz: 28 KÜLTÜR SANAT Müzik Sevilen aşk şarkılarının başarılı yorumcusu Feridun Düzağaç, 10 Ocak'ta Garajistanbul'da şarkılarını seslendirecek. İlk kez Mersin'de bir grubun solisti olarak şarkı söylemeye başlayan Feridun Düzağaç, kendi müziklerini üretmeye 1988'de üniversiteden dört arkadaşıyla birlikte kurduğu Tını grubuyla başladı. 1990'lı yıllardan beri melankolik şarkı sözleriyle dikkatleri üzerine çeken Düzağaç, 2009 Kral TV Video Müzik Ödülleri'nde "Beni Bırakma" şarkısına çektiği klip ile "Yılın Klibi" ödülüne layık görüldü. Feridun Düzağaç, müziğin yanı sıra televizyon ve sinema filmlerinde de rol aldı. 2005 yapımı "Gece 11.45", 2007 yapımı "2 Süper Film Birden" ve 2008 yapımı "Aşk Tutulması" isimli sinema filmleri ile "Derman" ve "Binbir Gece" dizilerinde kamera önüne geçti. Çıkarttığı son albümle müzik listelerinin üst sıralarında yer alan Zakkum, 23 Ocak'ta Beyoğlu Hayal Kahvesi'nde sevenlerinin karşısına çıkıyor... "On beş yılı geride bırakırken... Doğuya ve batıya aynı mesafeden: Sonbaharın erkenden düştüğü şehir, Ankara'dan... Burada saatler bozuk, burada takvim durdu, burada her gün sonbahar..." paragrafıyla başlayan “Her gün sonbahar” albümü, grubun dördüncü stüdyo çalışması ve on üç yeni şarkıdan oluşuyor. DMC Müzik etiketli yeni Zakkum albümünde; tüm sözler Cem Senyücel’e, tüm müzikler ise Yusuf Demirkol’a ait. Albümün ilk video klibi ise, albümle aynı adı taşıyan “Her Gün Sonbahar” şarkısına çekildi. DCM Müzik etiketli yeni Zakkum albümünde; tüm sözler Cem Senyücel’e, tüm müzikler ise Yusuf Demirkol’a ait. LA BOHÈME by Giacomo Puccini Büyük kalabalık sahneleri, dekorları ve epik hikayeleriyle bilinen Grand Opera'nın en sevilen eseri La Bohème; sahne sanatlarının en saygın kuruluşlarından Royal Opera'nın global prodüksiyonu ile İstanbul'da! Hayat dolu Latin Mahallesi'nde yaşayan fakir sanatçıların kıt kanaat bir yaşam sürdüğü 1830'ların Paris'ini yeniden canlandıran eser, Londra Royal Opera House'dan, 18 Ocak 2015 ve 24 Ocak 2014 tarihlerinde, Zorlu sahnesine taşınıyor. Puccini'nin notaları, tıpkı Rodolfo ve Mimi'nin aşkında olduğu gibi hem duygusal yoğunluğu hem de Paris toplumundan bir kesitin bütün gürültü ve canlılığı ile resmedildiği bir renk cümbüşünü içeriyor. Paris'in bohem ruhunu gündelik yaşamdan bir aşk hikayesi ve eşsiz bir müzik ile anlatan bu romantik eser sizi de büyüleyecek. Tıpkı yüzyılı aşkın bir süredir dünyanın dört bir yanındaki dinleyicilerine yaptığı gibi... La Bohème; Royal Opera House, Covent Garden, Londra ile işbirliği içinde yapılmaktadır. Bu yapım ilk olarak 6 Şubat 1974'te Londra'da Royal Opera House'da sergilenmiştir. 29 KÜLTÜR SANAT Cemal Erez - Bir Bürokratın 24 Saati Resim Sergisi Sergi Galeri Selvin'in 30. kuruluş yıl dönümü sanat etkinliklerinden ikincisi, Tütün Depo'sunda gerçekleşecek olan Cemal Erez'in "Bir Bürokratın 24 Saati" isimli resim sergisi ile devam edecek. Cemal Erez’in “Bir Bürokratın 24 saati” adlı resim sergisinde, iktidarların, kendi güçlerini korumak üzere yarattıkları, çelişkiler ve saçmalıklarla kitlelerin öneri ve girişimlerini engellemek üzere yapılandırılmış atanmışlar güruhunun soytarılıkları, bir sanatçının gözüyle ironik bir tavır içinde yorumlanıyor. Cemal Erez'in “Bir Bürokratın 24 Saati” isimli resim sergisini 4 Aralık 2014 - 5 Ocak 2015 tarihleri arasında Tütün Depo'sunda görebilirsiniz. Laleper Aytek / Non Paris Laleper Aytek`in "Non Paris" başlıklı 14. kişisel sergisi açıldı. 31 Ocak 2015`e kadar açık kalacak olan sergide fotoğrafçının Paris`te iki yıl boyunca sürdürdüğü fotoğraf çekimlerinden 63 siyah-beyaz fotoğraf yer alıyor. Sergiyle birlikte fotoğrafçının "non paris" adlı bir fotoğraf albüm kitabı da Aralık başında yayımlanmış olacak. Sergi hafta içi Pazartesi - Cuma günleri arasında ve Cumartesi günleri 09 :00 - 20 :30 saatleri arasında, Pazar günleri 09 :30 - 14 :00 arasında gezilebilir. İstanbul Fransız Kültür MerkeziIstiklal Caddesi N°4 - Taksim - Istanbul T : (00 90) (212) 393.81.11 Sinema Hacker Siber suç dünyasının global çapta ele alan film, izinli bir mahkum ile onun Amerikalı ve Çinli ortaklarını merkezine alıyor. Chicago’dan Los Angeles, Hong Kong ve Jakarta’ya kadar uzanan üst düzey bir siber suç ağının karanlık yüzünü beyazperdeye taşıyan filmin yapımını ve yönetmenliğini Michael Mann üstlenirken, filmin zengin oyuncu kadrosunda Chris Hemsworth, Viola Davis, Tang Wei ve Wang Leehom yer alıyor. Filmin senaryosu ise Morgan Davis Foehl ve Michael Mann ikilisine ait. Film, 2015 Ocak’ta gösterime giriyor. Yedinci Oğul Genç Thomas üzerine odaklanan hikayesiyle 18. yüzyılda geçen bir macera filmi. Yerel bir hayalet tarafından bir eğitimden geçen Thomas kötü ruhlarla savaşmayı öğrenmektedir. Thomas'ın başa çıkması gereken ilk gerçek zorluk ise eğitmeni olan hayalet uzaktayken, güçlü Anne Malkin'in hapsolduğu yerden kaçmasıyla başlar. Sergey Bodrov tarafından yönetilen filmin başrollerini Ben Barnes, Julianne Moore ve Jeff Bridges paylaşıyor. Film sinemaseverlerle, 30 ocak’ta buluşuyor. 30 KÜLTÜR SANAT Fatih'in Fedaisi Kara Murat Türk sinemasının efsane filmi, 16 Ocak 2015’te yeniden seyircisiyle buluşuyor. Korkusuz, genç ve gözü pek bir akıncı beyi olan Kara Murat, Osmanlı ve Bizans İmparatorlukları arasında Sırbistan'da yaşanan savaşta, Bizans askerlerinin arasına tek başına girip, çatışmaların kaderini belirleyebilen bir savaşçıdır. Osmanlı sınırlarını koruyarak ve savaşta elde ettiği başarılarla cesaretini bir kez daha kanıtlayan Kara Murat, Bizans'ın da dikkatini çeker. Ülkesini, halkını, Osmanlı İmparatorluğu'nu ve de ailesini korumak için canını ortaya koyar. Fakat Sultan Murat'ın kardeşi olan Orhan Çelebi'nin tek hedefi tahta geçmektir. Öte yandan Sultan Murat'ın padişahlığı genç ve cesur oğlu Sultan Mehmet'e bırakır. Sultan Mehmet'in gençliğinden cesaret alanlar durumu fırsat bilip, kumpas kurarlar. Daha önce Yeşilçam sinemamızda 1966 ve 1972 yıllarında iki ayrı versiyonla çekilen Fatih Fedaisi filmleri Cüneyt Arkın ve Kartal Tibet'in canlandırdığı Kara Murat karakteri ile efsaneleşmişti. Tarihi dönem filmlerinin yeniden popüler olduğu günümüzde Fatih Fedaisi Kara Murat yeniden türün seyircisiyle buluşuyor. Es Yapım tarafından hayata geçirilen filmin yönetmenliğini Aytekin Birkon üstlenirken, senaryo da yönetmenle birlikte Fatih Usta'ya ait. Filmin oyuncu kadrosunda ise Fatih Usta'nın yanı sıra Bahadır Sarı, Nezih Işitan, Ömer Faruk Hakeri, Kaan Erkam, Cem Baza, Şükran Çağman, Şendoğan Öksüz ve güzel oyuncular Nefise Karatay ile Ceyda Tepeliler yer alıyor. Tiyatro Kalp Düğümü 08 Ocak 2015 20:30 - 29 Ocak 2015 20:30 David Eldridge'in kaleme aldığı "Kalp Düğümü" adlı tiyatro oyunu, Craft Tiyatro'da sahnelenmeye devam ediyor. "Elinde olsa annemin beni yiyebileceğini düşünüyorum. Böylece beni tekrar karnının içine sokabilir... “Televizyon sunuculuğu yapan evin küçük güzel kızı Lucy, annesi tarafından istediği sevgiyi alamamış, katı mantığı hayatına hükmeden avukat abla Angela ve eşini alkolden kaybeden, kızlarıyla sağlıksız bir sevgi ilişkisi kurmuş alkolik bir anne Barbara... Lucy'nin hayatında hem olumlu hem olumsuz önemli değişikliklere neden olan 6 erkek karakteri ve bütün bu süreçte tüm aile bireylerin iyileşme çabasına şahit olacaksınız. Bir Delinin Hatıra Defteri Ülkemizde oynanan ilk tek kişilik oyun olan Bir Delinin Hatıra Defteri'ni Genco Erkal 50 yıl sonra yeniden yorumluyor. Bir Delinin Hatıra Defteri, 29 Ocak'ta Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde... Nikolay Gogol'un en sevilen öykülerinden olan bir Delinin Hatıra Defteri 1965 yılında sahneye uyarlanmış ve ülkemizde ilk tek kişilik oyun olarak Genco Erkal tarafından Ankara Sanat Tiyatrosu'nda oynanmıştı. Yıllar boyunca sanatçı aynı eseri üç kez, üç değişik yorumla sahneledi. Şimdiki yapım oyunun 50. yıl kutlaması olarak gündeme geliyor. Gogol'un toplumsal kara mizah başyapıtı bir kez daha güldürürken içimizi acıtacak. İki perde / 135 dakika 31 KÜLTÜR SANAT Sony'den, Glass Rakibi Gözlük Teknoloji Sony, teknoloji meraklılarının ilgisini çekecek yeni bir ürün üzerinde çalışıyor. Cihaz farklı tasarımı sayesinde istenildiği zaman kullanılabilinecek. Japon üreticinin üzerinde çalıştığı bu proje esasında küçük sayılabilecek bir modülden oluşuyor. Şirketin cihazı herhangi bir gözlüğe, hatta numaralı camların olduğu gözlüklerde dahi kullanılabilecek. Kullanıcının tek yapması gereken Sony'nin modülünü kendi gözlüğüne yerleştirmek. Bluetooth destekli gözlük modülü OLED bir gösterge ekranı ile gelirken, desteklenen çözünürlük değeri ise 600 x 400 piksel şeklinde. Ürünün ağırlığı ise sadece 40 gram. Her türlü ışığa ve ortama uyum sağlıyor. Spor aktivitelerinde de bir gösterge gibi kullanılabilinecek Sony gözlük modülünün çıkış tarihi ve fiyatı ise bilinmiyor. Assassin’s Creed Unity İçin 6.7 GB’lık Güncelleme Ubisoft, piyasaya çıktığından beri birçok hata ile oyuncuların tepkisini çeken Assassin’s Creed: Unity için bir süredir hazırlanan son güncellemeyi yayımladı. PlayStation 4 ve Xbox One sahipleri için dün akşam yayımlanan güncellemenin boyutu ise 6.7 GB. Bir güncelleme için epey yüksek boyutlu olsa da Ubisoft, bu güncelleme ile birçok hatayı düzelttiğini belirtiyor. Ubisoft’un güncelleme notunda oyunla ilgili frame düşmesi, lockpick sorunu, harita sorunu, companion app bağlantı hatası, oyunun çökmesi, ilerlemenin kaybolması, online matchmaking ve bağlanma sorunu gibi birçok hatanın giderildiği yazıyor. Ancak bu güncelleme beraberinde Xbox One sahipleri için bir de sıkıntıyı beraberinde getiriyor. Xbox One’da oyunu güncellemek yerine sistem yanlışlıkla oyunun tamamını indirmeye çalışıyor. Güncelleme ile birlikte indirse de zaten 6.7 GB gibi yüksek bir boyut varken bir de 47 GB’ı tekrar indirmeye çalışması gerçekten kötü bir durum. Ubisoft, konuyla ilgili özür diledi ve hatayı gidermeye çalıştıklarını belirtti. Eğer kutulu bir şekilde alındıysa oyunu komple silip tekrar diskten yüklemek, ardından güncelleme yapmak mümkün. Dijital ise şimdilik bir çözümü bulunmuyor, 6.7 yerine 40 GB’tan fazla veriyi tekrar indirmek gerekiyor. 2014 yılında Google’da en çok hangi kelimeleri aradık ? Google verilerinden derlediği bilgilere göre, Türkiye genelinde 2014'te Google'da yapılan aramalarda en büyük yükseliş gösteren kelimeler, "seçim sonuçları", "dailymotion", “soma”, "izlesene", "düğün dernek", "eokul", yabancı dizi izle", "med cezir", "yandex" ve "milli piyango" oldu. Aynı dönemde dünya genelinde en çok "Facebook", "Youtube", "Google", "Hotmail", "film", "video", "outlook", "song", "translation", kelimeleri aranırken, Google'da dünyada en çok yükselen aramalar "aeat", "game of thrones", "e okul", "iphone 6", "www.facebook.com login", "nba", "milli piyango" şeklinde gerçekleşti. 32 İKBU’DAN KARELER 33 İKBU’DAN KARELER 34
Benzer belgeler
00KantinNisan1-18 copy - Kemerburgaz Üniversitesi
Vakkas Altınbaş’tan yaşama dair
Köln programı öğrencilerle buluştu
Gümrük Birliği tartışmaları yine alevlendi
Ekranlardaki gibiyim
Fabrika’da eğitim
İlklerin markası Alpet Kıbrıs
Çocuğum ve ben
Vakıf üniversiteleri - Kemerburgaz Üniversitesi
Aklı devlet üniversitesinde kalanlara
Sevgiye, sanata adanmış bir yaşam
Mühendislik eğitiminde kariyer planlaması
Kış aylarında düşmeye dikkat
Koca Kafaları çok sevdik
14 Şubat aşkın günü
İKBU’da b...