ÿþK ayakapi B ü lteni 2 - M ay 1 s 2 0 1 2
Transkript
ÿþK ayakapi B ü lteni 2 - M ay 1 s 2 0 1 2
United Nations Educational, Scientific and Cultral Organization MAYIS 2012 Sayı:2 World Heritage Center KAYAKAPI’DA “YOLUMUZU” BELİRLEDİK Y. Murat ÖZGÜÇ - Muammer SAK Doç.Dr. Neriman ŞAHİN GÜÇHAN KAYAKAPI PREMIUM CAVES ÜRGÜP SEVDALISI KAPADOKYA’DA YILIN EN KAYAKAPI PROJE ORTAĞIMIZ TURİZM SEKTÖRÜNDEN KAYAKAPI NEDEN EMITT’TE TURİZMCİLERDEN MAHALLE MUHTARLARI İYİ TURİZM PROJESİ ÖDÜLÜ KA-BA MİMARLIĞA EUROPA BAKIŞ AÇISI ÖNEMLIDIR ? TAM NOT ALDI KAYAKAPI’DAYDI KAYAKAPI’NIN NOSTRA ÖDÜLÜ ▶▶Sayfa 2’de ▶▶Sayfa 3’te ▶▶Sayfa 4’te ▶▶Sayfa 4’te ▶▶Sayfa 6’da ▶▶Sayfa 5’te ▶▶Sayfa 6-7-8’de 2 MAYIS 2012 Sayı: 2 E M I T T ’ T E KAYAKAPI PREMIUM CAVES TURİZMCİLERDEN TAM NOT ALDI 9-12 Şubat 2012 tarihleri arasında, İstanbul TÜYAP fuar alanında düzenlenen ve bu yıl onaltıncısı gerçekleştirilen, kısa adı EMITT olan Doğu Akdeniz Uluslar Arası Turizm ve Seyahat fuarına, 60 ülkeden 4500 kişi katıldı. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın da katılımlarıyla ayrı bir anlam kazanan EMITT’de, yetkililer, turizm sezonu başlangıcında bu tip fuarların gerek ülkelerin, gerekse sektörlerin kendilerini tanıtmada önemli rol oynadığını vurguladılar. Bu yıl EMITT için özel bir çalışma yapan Nevşehirli turizmciler ile il ve ilçe belediyelerinin temsilcileri, kendilerini büyük bir standda tanıtma olanağı buldular. Kapadokya’yı ve sektörleri tanıtmak amacıyla hazırlanan broşürler, afişler, kitaplar, dergiler standı görmek amacıyla gelen konuklara dağıtıldı. Hiç kuşkusuz, en dikkat çeken standların başında KAYAKAPI gelmekteydi. DİNLER TURİZM A.Ş adına kurulan standın önemli bir bölümünü oluşturan KAYAKAPI’ya gelen ziyaretçilere, Kapadokya’nın bu son derece önemli olan projesinin ne olduğu ve ne olmadığı anlatıldı. Ne olduğu anlatıldı çünkü Türkiye’de benzeri olmayan bu projenin, herkes tarafından doğru algılanması gerekiyordu. Tanıtım standına gelen özellikle turizmcilerin ve Kapadokya hayranlarının her şeyden önce KAYAKAPI’nın bir otel projesinden çok daha fazla bir yatırım düşüncesi, temelde bir “Kültürel ve Doğal Çevre Koruma ve Canlandırma Projesi” olduğunu anlamaları gerekiyordu. Ne olmayacağı da anlatıldı çünkü kimilerince müze olması gereken tarihi alanların yıkılarak otel yapılacağı savının gerçekle hiçbir ilgisi olmadığını, herkesin, özellikle de turizm sektöründe yer alan kuruluşların bilmesi gerekiyordu. Standı ziyarete gelen turizmin kanaat önderlerine, KAYAKAPI projesi kapsamında yer alan 27 hektarlık alanın üç bölümden oluştuğu, bunun önemli bir bölümünün organik tarım alanlarına dönüştürüleceği, bir bölümünün konaklama alanı olarak işlevlendirileceği, üçüncü ve en önemli bölümünün ise günübirlik kullanım kapsamında ziyaretçilere açık bir müze ve sergileme alanı olarak değerlendirileceği anlatıldı. Özellikle müze kapsamında değerlendirilen; 2 camii, 1 kaya kilise, 1 tarihi hamam, 8 çeşme ve en önemlisi, Ortodoks mezhebinin en önemli azizlerinden Aziz Ioannes’in yaşadığı evin restore edilerek halka açık alan haline getirileceği önemle vurgulandı. Tüm bunlara ek olarak KAYAKAPI PREMIUM CAVES - CAPPADOCIA tamamlandığında, başta Ürgüp olmak üzere beldemizin ve Kapadokya’mızın sosyal, kültürel ve ekonomik dinamizmine önemli bir katkı sağlayacağı da yadsınamaz bir gerçektir. Fuar başlayana kadar yapılan tüm çalışmaların ve tüm projenin kendilerine anlatıldığı turizm endüstrisinin yatırımcı ve profesyonellerinin tamamı olumlu eleştirilerde bulundular ve bu projenin Kapadokya’ya da yakışacağını ifade ettiler. 3 MAYIS 2012 Sayı: 2 ÜRGÜP SEVDALISI MAHALLE MUHTARLARI KAYAKAPI’DAYDI Yıllarını Ürgüp’e adamış, 16 mahalle muhtarı ile aralarında bizzat Kayakapı mahallesinde yaşamış, 20 yüreği büyük insan, Kayakapı’nın bugünkü durumu hakkında bilgi almak, çalışmaları yerinde görmek ve destek vermek için Kayakapı’daydılar. Kayakapı A.Ş. yetkilileri tarafından Esbelli Köprüsü’nde karşılanan heyete, başta köprü ve yakınındaki peri bacası olmak üzere, bazı çevreler tarafından kesildiği ve tahrip edildiği iddia edilen kayalar ve çocuk mezarları hakkındaki gerçekler anlatıldı. Hepsinin çok iyi bildiği alanda, yeniden zaman yolculuğuna çıktılar. Uzun zamandır gelmedikleri Kayakapı’nın halini gördükçe içleri sızladı, yürekleri burkuldu. Heyet içerisinde bulunan 1933 doğumlu 79 yaşındaki Naci Köker, attığı her adımda, bizzat yaşadığı bu mahallenin, geçmişi ile bugünkü arasındaki farkı anlatırken gözleri doluyordu. Heyette bulunan ve 30 yıldır Ürgüp’e verdiği hizmetleri gururla dile getiren, Kavaklıönü mahalle muhtarı Mustafa Sepet, namı-ı diğer Samur ‘’bak gazeteci kardeşim şurası Eset Ağanın evi, şurası Zenginler dediğimiz ailenin, şurada çamaşır yıkarlardı, şuradaki camide daha 22 sene öncesine kadar teravih namazlarına gelinirdi…” diye anlattıkça anlattı Kayakapı’yı. Daha önce hiç duymadığımız ve dinlemeye doyamadığımız onca hikaye ile birlikte. Bir uçtan bir uca gezerek indiler Kayakapı’yı. Üstelik buz gibi, ilikleri donduran soğuk havaya aldırmadan, attıkları her adımda “Vah Kayakapı vah” ilintileri dökülüyordu dudaklarından. Bir yandan; sökülen, tahrip edilen, yok olmaya yüz tutmuş alanlar için yürekleri sızlıyor, ama diğer yandan, Kayakapı sorumlularından mühendis Şükrü Yıldız’dan nelerin kurtarıldığını, nelere sahip çıkıldığını, neredeyse yıkılmak üzere olan yapıların can bulmaya başladığını duydukça da seviniyorlardı. Gezi sonrası Kayakapı’nın bugünkü durumu hakkında görüşlerini aldığımız bazı muhtar ve değerli Ürgüplü hemşerilerimizden bazılarının duyguları: NACİ KÖKER: (1933 Doğumlu, eski Kayakapı Mahallesi sakinlerinden) -“Biz 1966 da oradan ayrıldık, geri kalanlar 1983’e kadar orada kaldılar, evleri yapılınca tek tek taşındılar. O yıla kadar mahalledeki evlerin %80i oturulacak durumdaydı. Şimdi gördüğümüz yapıların belki sadece %10’u kendi sahipleri tarafından tahrip edildi çünkü taşınırken lazım olur düşüncesiyle, ahşap doğramalar, kapılar söküldü ama geri kalanı şu 22 yıllık zaman içinde açıkça söylüyorum, korumasızlıktan dolayı hırsızlar tarafından yağmalandı. Evlerin taşları sadece Ürgüp’e değil Nevşehir’in her yerine satıldı. Kendimizi ait Kayakapı’nın altında 7000 metrekare yerimiz vardı, orada 7 metre genişliğinde taş kemerimiz vardı şimdi yerinde yeller esiyor. Kim söktü, kim çaldı bilemiyoruz ama elleri kırılsın çaldılar işte. Bu proje, Kayakapı’ya hayat verecek gazeteci oğlum. En azından gözümüzün önünde yavaş yavaş kaybolan mahallemiz artık korunacak, taşları çalınmayacak. Keşke bu daha önce düşünülseydi de oraya iki bekçi koysalardı. Bu projeyi çok iyi düşünmüşler. Allah razı olsun sonuna kadar destekliyoruz.” SADIK AKILLI : ( 370 Evler Mahallesi muhtarı, 1933-1946 yılları arasında belediye başkanlığı yapmış İsmail Akıllı’nın oğlu) “Böyle bir yatırımı gerçekleştirenlerden Allah razı olsun. Çok büyük bir hizmet, sadece Ürgüplüye sağlayacağı istihdam açısından düşünüldüğünde bile, bizim için ne kadar önemli olduğu anlaşılır. Turizmimizi canlandıracak. Hepsinden önemlisi eriyip giden mahalleye yeniden can verecek. Nasıl karşı çıkarız ki böyle bir çalışmaya?” SAMİ KALE: (Süphanverdi Mahallesi muhtarı) “Projeyi sonuna kadar destekliyoruz. Biz o mahallede büyüdük. Mahallemizin yine eski haline döndürülecek olmasından son derece memnunuz.” MUSTAFA SEPET: (Herkesin bildiği namıyla SAMUR, 30 Yıllık muhtar) Benim anlatacaklarıma senin kalemin kağıdın yetmez gazeteci kardeşim. Nerden başlayayım bilmem ki, o mahalleyi avucumun içi gibi bilirim, 17 yıl o mahallenin muhtarlığını yaptım hem de meccanen (parasız). O mahalle taşınırken bilirkişiliğini de ben yaptım. Hangi evde kim oturur, sen bana sor. Bu mahalle öyle zengindi ki bir çıkmada 200-300 davar, 50-60 inek çıkardı sürüye. Laleler vardı mesela çok zengin. Şimdi on paralık olmuş her yer. Afata uğradığında kimse satamadı evini. Sizle gezerken içim sızladı yüreğim burkuldu nerde o eski Kayakapı, nerde şimdiki hali. Bana kağnıcı Samur’un oğlu derler. O mahalleden aşağı kağnıyı indirmek ölümdü. Yol yok, daracık çamur sokaklar. Şimdi ne güzel olmuş yol açılmış, her yer temizleniyor daha da güzelleşecek çalışmalar ilerledikçe. Allah razı olsun emeği geçenlerden. Sen rahat bir zamanda gel de seninle uzun uzun sohbet edelim gazeteci kardeşim. Ha bu arada unutmadan bir teşekkür de belediye başkanımıza edeyim ama sen de yaz unutma çünkü onun yaptığı da büyük bir hizmet. Şu kadı kalesini koruma altına aldı ya çelik halatlarla, ne güzel oldu korkup duruyorduk orası yıkılacak diye, ondan da Allah razı olsun iyi düşünmüş. “ İşte böyle. Bu kocaman yürekli insanlardan sadece birkaçının düşüncelerini yansıttık sizlere ama hepsinin duyguları ortak. Hepsinin ayrılırken gözlerinde ve kalplerinde bir dönemini çok iyi bildikleri Kayakapı’nın yeniden eski günlerine kavuşması için yapılan çalışmalara duydukları mutluluğun yansıması vardı. Bizler de o değerli insanlara, Ürgüp’e yaptıkları katkılardan dolayı saygılarımız sunuyoruz 4 MAYIS 2012 Sayı: 2 YILIN ENLERİ Nevşehir Valisi Sn. Abdurrahman SAVAŞ Kayakapı A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sn. Mustafa DİNLER KAPADOKYA’DA YILIN EN İYİ TURİZM PROJESİ ÖDÜLÜ KAYAKAPI’NIN Nevşehir Gazeteciler Cemiyeti, 2011 yılında Nevşehir’de başarılı çalışmalarda bulunan kişi, kurum ve kuruluşları plaketle ödüllendirdi. 26 Şubat 2012 tarihinde gerçekleştirilen ödül törenine Nevşehir Valisi Sn. Abdurrahman Savaş, Cumhuriyet Başsavcısı Sn. Mehmet Ademoğlu, Alay Komutanı Jand. Alb. Sn. Turgay Aras, İl Emniyet Müdürü Sn. Ömer Gurulkan’ın yanında, çok sayıda bürokrat, daire müdürü, belediye başkanı, işadamı ve gazeteci katıldı. Yılın en başarılı bürokratı, yatırımcısı, turizmcisi, sporcusu gibi alanlarda, Nevşehir’e katkıda bulunanların ödüllendirildiği değerlendirmede: “2011 Yılının En İyi Yatırım Projesi” ödülüne ise KAYAKAPI PREMIUM CAVES - CAPPADOCIA layik görüldü. Ödülün gerçek amacının “marifet iltifata tabidir” sözünden hareketle, Nevşehir genelinde hemen her alanda memleketimize katkıda bulunanları, bir şekilde manevi olarak onurlandırmak olduğunu açıklayan gazeteciler cemiyeti yönetim kurulu üyeleri, her yıl bu çalışmayı yaptıklarını, sonraki yıllarda da yılın en iyilerini seçmeye devam edeceklerini belirttiler. Yılın en iyi yatırım projesi alanında ödüle değer bulunan Kayakapı projesi hakkında gazetecilere bir değerlendirmede bulunan proje sahibi Sn. Mustafa Dinler, “ Esasen 2000 li yıllarda başlayan ancak bazı nedenlerden dolayı gecikmiş olan ve turizm çevrelerince “yüzyılın projesi” olarak adlandırılan Kayakapı’ya kendilerinin sahip çıktığını, 27 hektarlık alan içerisinde, turizm yatırımları yanında çevre koruma ve canlandırma projelerinin de bulunduğunu ifade ederek, afet bölgesi ilan edildikten sonra kaderine terk edilen, zamanın, doğanın ve insanların acımasız yıkımına maruz kalan, taşların ve kayaların söküldüğü, konakların, evlerin hatta kutsal alanların tahrip edildiği bu muhteşem bölgenin gözlerimizin önünde eriyip yok olmasına seyirci kalamazdık. Bu nedenle Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ürgüp Belediyesi, Koruma Kur ulu ile ortaklaşa bir çalışmaya girdik. Kayakapı’yı Ürgüp’e, Kapadokya’ya ve Türkiye’ye tekrar kazandırmak için harekete geçtik. Çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. İnanıyoruz ki proje tamamlandığında Kapadokya’ya yakışan bir eser ortaya çıkmış olacak” dedi. Ödülü Milli Eğitim Müdürü Abdülgafur Büyükfırat’ın elinden alan Sn Mustafa Dinler projeyi ödüle değer bulan Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’na teşekkür etti. KAYAKAPI PROJE ORTAĞIMIZ KA-BA MİMARLIĞA EUROPA NOSTRA ÖDÜLÜ MILET İLYAS BEY KÜLLİYESİ PROJESİ Bir cami, hemen bitişiğindeki medrese, erkekler ve kadınlar için ayrı ayrı, sırt sırta planlanmış hamamlar ve diğer bazı yapılardan oluşan Milet İlyas Bey Külliyesi, antik dönemlerin büyük ve zengin limanı Miletos kentinin sınırları içinde olup günümüzde Aydın İli’nin Balat kasabasında yer almaktadır. Proje, Haziran 2005’te başlamış, Haziran 2011’de tamamlanmıştır. Projenin temel amacı külliyenin doğal ve kültürel öğelerinin bütüncül bir şekilde sunulması ve tanıtılmasını sağlayacak şekilde külliyenin bir kültür Amirası alanı olarak korunmasıdır. Proje, külliyenin halen yaşayan geleneksel kullanımının sürdürülmesini desteklemiş ve korumuş, aynı zamanda da alanı bir müze-park olarak yeniden kullanarak bölgenin çok katmanlı kültür mirasının ve bunlarla ilişkili geleneklerinin sunulmasına olanak sağlamıştır. Proje, birbirinin içine geçmiş iki safhadan oluşmaktadır: 1. Teknik alt-projeler şeklinde geliştirilen “Araştırma, Mimar Belgeleme ve Projelendirme” safhası; 2. Aşamalar halinde gerçekleştirilen ve alandaki incelemeler ve araştırmalardan gelen sürekli veri akışı ile beslenen “Uygulama aşaması”. Projenin amacı tüm tarafların işbirliği ile başarıyla gerçekleştirilmiştir. Proje, bölgenin hem somut (anıtlar ve proje alanı) hem de soyut (yerel halkın alan ile bağı) kültürel mirasının korunmasını sağlamıştır. Türkiye’de ve dünyada gömleklik kumaş tasarımı ve üretiminin önde gelen markalarından Söktaş’ın restore ettirdiği İlyas Bey Külliyesi, Avrupa’nın kültürel mirasını korumayı misyon edinen Europa Nostra’dan ödül almıştır. Anadolu Beylikleri dönemi mimarisinin özelliklerini yansıtan ve Batı Anadolu’nun zengin kültürel mirasında önemli bir yer tutan İlyas Bey Külliyesi “tarihi yapıtların onarım ve korunması” kategorisinde ödüle layık görülmüştür. Mimar Cengiz Kabaoğlu’nun başkanlık ettiği İlyas Bey Külliyesi, 2012 AB Kültür Mirası Ödülü / Europa Nostra Ödüllerinde “Tarihi Yapıların Onarım ve Koruması” kategorisinde Türkiye’den ödül alan tek proje olmuştur. MAYIS 2012 Sayı: 2 5 SEKTÖRÜN BAKIŞ AÇISI “KAYAKAPI BENİ BAŞKA ALEMLERE SEYAHAT ETTİRMİŞTİR” Y. Murat ÖZGÜÇ Kapadokya SKAL / 2006 - 2011 Yönetim Kurulu Başkanı Travelatelier Seyehat Acentesi / Yönetici Ortak Kapadokya’ya gelip, Ürgüp’e yerleştiğim günden bu yana, hemen hemen hergün önünden geçtiğim Kayakapı, belki de Ürgüp’te görmekten en çok zevk aldığım manzaradır. İçinde her ne kadar fazla zaman geçirmemiş olsam da birkaç kez, hem misafirlerimle hem kendim geçip gittiğim bu alan beni başka alemlere seyahat ettiren bir öğe olarak hep gülümsettirmiştir. Hem dramatik görüntüsü, hem yılların yaşanmışlığı, bugünkü Ürgüp’ü doğuran yerleşim bölgesi olması, tarihi değerlere sahip hatta bilinen en eski Ürgüp kilisesini de içinde barındıran bu muazzam bölge ne olacak diye düşündüğüm bir yer olmaktan çıkıyor artık. Zira hem doğal erozyon hem de insan eliyle gerçekleşen yıpranmanın bu projeyle önüne geçilerek hem bölgeye artı değer, hem istihdam, hem de yeni bir ürün olarak bölge ve ülke turizmine katkı sağlayacağını düşünüyorum. Sadece özel ürünleri takip etmeyi seven bir acentacı olarak değil, kendisini Kapadokya’lı gören ve değerlere değer katan insanlara inanan bir turizmci olarak projeyi destekliyorum. Bu çapta bir projenin ehil ellerde hayat buluyor olması da çok önemli. Bu anlamda Dinler Grubunun bu projeye ne denli önem verdiğini gözlemlemek bu tür çalışmalara olan önyargı ve endişeleri hafifletiyor ve bana güzel şeyler olacağını, nitelikli ve özel bir oluşumu müjdeliyor adeta. Özel bir projeyi ayağa kaldırmak için elini taşın altına koyan, bir rüyayı ger- KAYAKAPI KUZEY CEPHESINDEN KAPADOKYA GÖRÜNÜMÜ “ÜRGÜP İÇİN ÖNEMLİ BİR KAZANIM” çeğe dönüştürmeye gayret eden insanlara en azından moral desteği sunmak gerekir diye düşünüyorum. Kayakapı’nın bu çaptaki ilk büyük proje olması onu daha da önemli kılıyor çünkü onun Fethiye Kayaköy gibi ayağa kaldırılmayı bekleyen bu tür kültür varlıkları için öncü olması da beklentilerim içinde yer alıyor. Etnografyasıyla, folkloruyla, hikayeleriyle..... Kayakapı ile ilgili benim kişisel bir ricam da var; bu eski mahalle ayağa kaldırılırken karşıdan hayranlıkla bakılan, hergün uzaktan da olsa pek çok ziyaretçinin durup fotoğrafını çektiği dramatik görüntünün içinde bazı yapıların onarılmadan ya da sadece sağlamlaştırılarak bırakılması, gelecek konuklara ve nesillere burasının bir zamanlar nasıl göründüğünü anlatabilmek adına pek uygun bir proje anlayışı olacaktır. Bunun sözünü arkadaşım Yakup Dinler’den aldım, o da aynı heyecanla bu fikrimi benimsediğini çok öncelerden teyid etti Ürgüp, Kayakapı ile çok özel bir ürüne kavuşacak ve bu ürün hepimizin keyifle kullanacağı özel bir yer olacak. En keyiflisi de Kayakapı’nın yüzyıllar boyu sürmüş yaşanmışlıkları, hikayeleri, anıları belki efsaneleri uykusundan uyanacak, kulaktan kulağa anlatılacak ve yeni yaşanmışlıklar yaratmak üzere davetini bizlere fısıldayacaktır. Burada bir ömür sürmüş teyzeler, amcalar, çocuklar, azizler, azizeler, orada doğup büyüyenler bugün Ürgüp’te yaşamakta olanlar da Kayakapı’nın canlanmasına sevinecekler bence. Yeni Kayakapı’nın fısıltılarına kulak kesilmek için sabırsızlanıyorum..... Muammer SAK •TÜRSAB Kapadokya BYK Yürütme Kurulu Başkanı Argeus Seyahat Acentası / Yönetici Ortak Kayakapı Mahallesi afet bölgesi ilan edilip orada yaşayanların afetzedeler için yapılan evlere taşınmalarından sonra uzun yıllar kaderine terk edilmiş bir bölge olmuştur. Bu terk edilişin sonucu olarak sahipsiz kalan yapılar gerektiği gibi korunamamış olup binaların ahşap bölümleri, şömineleri, taşları gibi taşınabilir birçok malzemesi sökülüp alınarak talan edilmiştir. Kayakapı Projesi bu mahallede bulunan yok olmaya yüz tutmuş tarihin yeniden canlandırılmasına yardımcı olacak bir projedir.Proje kapsamında harabeye dönmüş atıl olan yerler yeniden canlandırılarak korunacak ve yeni nesillere aktarılacaktır. Proje bittiği zaman mahallenin yaşayan bir mahalle olarak planlanmış olması, burada bulunan cami, kilise, hamam, çeşme gibi kültür mirasının restore edilerek gelecek kuşaklara aktarılacak olması projeye ayrı bir değer katmaktadır. Bölgemizde bugüne kadar birçok restorasyon çalışması yapılmış ancak bu büyüklükte bir proje çalışması olmamıştır. Bir mahallenin yeniden tüm değerleriyle hayata geçirilmesi, kültür turizminin önemli merkezlerinden biri olan bölgemiz ve Ürgüp için önemli bir kazanım olacak ve büyük katma değer sağlayacaktır. 6 MAYIS 2012 Sayı: 2 KAYAKAPI NEDEN ÖNEMLIDIR ? Doç.Dr. Neriman ŞAHİN GÜÇHAN • ODTÜ, Mimarlık Bölümü, Restorasyon Lisansüstü Programı • Kayakapı Proje Danışmanı Anıtsal yapıların tekil olarak korunmasından alan ölçeğinde koruma kavramına geçiş, Türkiye gündemine Avrupa’daki pek çok ülke ile eş zamanlı olarak, 1973 yılında 1710 sayılı yasayla girmiştir. Tanımları ve araçları ise 2863 (1983) sayılı yasadan başlayarak, 2011 yılına kadar bazı güncellemelerle gelişmiştir. Alan koruma yaklaşımında temel amaç tarihi, arkeolojik, kentsel ve/ veya yerel/geleneksel özgün niteliklerini koruyan yerleşme ve/veya alanların (sit alanlarının) bütüncül şekilde ele alınarak, korunması ve devamlılığının sağlanmasıdır. Dolayısı ile Türkiye’de, alan ölçeğinde koruma uygulamalarının yaklaşık 40 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu söyleyebiliriz. Bu köklü deneyime rağmen, oluşturulan başarılı örnekler gerek sayı ve gerekse nitelik itibariyle oldukça sınırlıdır. Bu durumun nedenleri arasında, korunması öngörülen alanlardaki sorunların çeşitliliğinden, korumanın toplum tarafından bir gereklilik olarak görülmesine kadar pek çok sorun sayılabilir. Bu sorunların en önemlilerinden biri de, alan ölçeğinde korumaya yönelik çabaların yerel yönetimlerce yeterince benimsenip, başarılı uygulamalar geliştirmemeleridir. Türkiye’de alan ölçeğinde korumanın öncüllerinden sayılan ilk örnek İstanbul’daki Soğukçeşme Sokağı’dır. Biçimsel açıdan eski sokak cephesini çağrıştıran tasarımlarla, cephede geleneksel malzeme kullanarak, eski dokuyu anımsatmayı amaçlayan bir yeni yapım olan bu örnek, bu özelliği nedeniyle uygulandığı yıllarda ciddi biçimde eleştirilse de, özellikle 1990’lardan sonra gündeme gelen sokak sağlıklaştırma projeleri için örnek oluşturmuştur. Bir İstanbul sevdalısı olan merhum Çelik Gülersoy’un başkanlığında, Türkiye Uçkaya’ya Kuzeyden Bakış TURİNG Otomobil Kurumu (TTOK) tarafından hayata geçirilen (19781986) Soğukçeşme Sokağı Projesi, o dönemin koşullarında mülkiyet değişimini ile gerçekleştirilebilmiş; uygulama sonrasında ise yeniden yapılan bu “yeni geleneksel evler” bir turizm sahnesi olarak işlev görmeye başlamıştır. Eski İstanbul’un kalbinde yer alan bu sokak, bir koruma deneyimi olarak çok eleştirilse de, konumundan kaynaklanan değerini hiçbir zaman yitirmemiştir. Yüksek maliyetlerle gerçekleştirilen bu uygulama, önemli bir çarpan etki yaratamamış, koruma alanında yaygınlaşacak bir model ya da yaklaşım üretememiştir. Yine de TTOK’nun Soğukçeşme Sokağı’na paralel olarak gerçekleştirdiği Çamlıca Tepesi, Malta Köşkü, Hidiv Kasrı, Sultanahmet Yeşil Konak, Emirgan’daki Sarı ve Beyaz Konaklar gibi, çevreleriyle birlikte ele alınan koruma uygulamaları, İstanbul’un tarihi yeşil alanlarında önemli dönüşümler yaratmış, bu alanların olumlu örnekler olarak, nitelikli kentsel mekânlara dönüşümünü sağlamıştır. Aynı yıllarda gerçekleştirilen öncüllerden bir diğeri ise, Türkiye’de 1970’lerden sonra gelişen turizm politikalarının ilk uygulama alanı olan Antalya Kaleiçi - Yat Limanı Düzenlenme Projesi’dir. O dönemde Turizm Bakanlığı’nın aktif bir organı olarak işlev gören Turizm Bankası’nca planlanan, 1975 yılında Antalya’daki üç önemli turizm projesinden biri olan bu projenin uygulaması, 1983-85 yılları arasında tamamlanmıştır. Günümüzde kapsamlı bir güncellenme aşamasında olan Antalya Kaleiçi Koruma İmar Planı’nın jeneratörü olarak tanımlanan Antalya Yat Limanı Projesi, o yıllarda (hatta belki bugün bile) tek çıkış olarak görülen turizm sektörünün Antalya’da gelişimi için, alan ölçeğinde bir uygulama olarak işlevini fazlasıyla yerine getirmiştir. Öyle ki 1980’lerde turizm amaçlı bir koruma projesi olarak gündeme gelen ve uygulanan Antalya Yat Limanı Projesi ile limandaki eski balıkçı barınakları boşaltılmış, Kaleiçi’ndeki konutların tamamının turistik işlevlere dönüşümü teşvik edilmiş, bunların sonunda alandaki sosyal yapı tümüyle değişmiştir. Bugün, akşamları dükkânların kapandıktan sonra tümüyle insansızlaşan Antalya Kaleiçi, turizm odaklı uygulamalarla sahte bir dekora dönüşen örneklerden biri olmuştur. Farklı nedenlerle de olsa mülkiyet değişimi/dönüşümünü esas alan, büyük oranda yenilemeye dayalı ve temelde turizm odaklı bu projelerin bir diğer ortak noktası da tek elden yürütülmeleridir (Esengil, R., 2001:21; Hamamcıoğlu, C., Kerestecioğlu, F., 2007: 108-132). Şekerci Ailesinin Evi 1970’li yılların sonlarına rastlayan, kentsel ölçekte etkili olan diğer önemli örnekler arasında ise göreli olarak daha iyi korunabilmiş olan Safranbolu ve Muğla kentleri sayılabilir (Gülmez, G., 2006; Somuncu, M., Yiğit, T., & diğerleri, 2007). Henüz kültür turizmi kavramının gelişmediği dönemde turistlere deniz/kum/güneş (3S: sea/sand/sun) sunmadığı için turizm odağı olamayan; dolayısıyla turizm baskısı altında kalmayan bu kentlerde turizm odaklı proje- 7 MAYIS 2012 Sayı: 2 ler gündeme gelmemiş, koruma daha tekil örneklerle devam etmiş, akademik çalışmalardan daha çok yararlanılmış ve yerleşmelerdeki gelenekler ve sosyal doku belli ölçülerde de olsa korunabilmiştir. Kültürel miras olarak tanımlanan alanların bir bütün olarak korunmasını öngören bu örneklere koşut, Şekerci Çeşmesi özellikle 1990’lı yıllarda, Kültür ve Turizm Bakanlığı (KTB) ve/veya belediyeler eliyle pek çok kentsel sit alanı için Koruma İmar Planı çalışmaları (KİP) ile sokaklar için Sokak Sağlıklaştırma Projeleri (SSP) yapılmaya başlanır. 2002’den önceki KİP çalışmaları arasında, her biri barındırdıkları tarihi kentsel dokular açısından Türkiye için önemli olan başta Antalya, Bursa, Ankara ve daha sonra Kütahya, Eskişehir, Tekirdağ gibi kentler olmak üzere, pek çok yerleşme sayılabilir. 2004 yılı öncesinde hazırlanan bu planların sadece bir kısmı yasal süreci tamamlayarak uygulamaya koyulabilmiş; bir kısmı ise (örneğin Ankara gibi) belli sürelerle uygulandıktan sonra, yerel yönetimin büyük dönüşüm taleplerini karşılamadığı için iptal edilmiştir. Başlangıçta kentsel sit alanlarında korumayı özendirici bir jeneratör olarak gündeme getirilen sokak sağlıklaştırma projeleri, özellikle 2004’den itibaren değişen mevzuatla birlikte yasal bir araç haline gelmiştir. Böylece çoğu zaman koruma konusunda yetkin olmayan mimarlarca tasarlanan ve özünde yapıyı bir bütün olarak görmeyen cephe makyajı niteliğindeki uygulamalar, ülkenin hemen hemen tüm kentlerinde yeni gelenekselci bir mimari oluşturmak üzere, izlenemez bir hızla artmıştır (Şahin Güçhan, 2011). Nitelikli sokak cephelerini sağlıklaştırarak, görünür kılmayı amaçlayan bu cepheci yaklaşım, yine 2004 sonrasında mevzuatımıza eklemlenen kentsel dönüşüm/yenileme projeleriyle korumanın değil, yenileme ve rantın aracı haline dönüşür. Bu araçların ilk uygulama alanları, rantın çok yüksek olduğu İstanbul ve Ankara gibi büyük kentler olmuştur. Bunlar arasında projelendirme /uygulama süreçleri halen devam şu örnekler sayılabilir: İstanbul’da Beyoğlu Tarlabaşı, Sulukule ve Fener-Balat; Ankara’da Ulus tarihi kent merkezi. Dolayısıyla, özünde yıpranan tarihi kent kesimlerinin sağlıklaştırılmasını amaçlayan bu yeni yasal araçlar kırılgan, vazgeçilmez ve yenilenemez olan kültürel varlıkların ve bunların oluşturduğu bütünselliğin korunması yerine bir yandan yeni gelenekselci bir yaklaşımla rant artışı sağlayacak projeler için kullanılırken, diğer yandan da bu alanlarda yaşayan insanların haklarını, kamu yararı adına yok sayılmasına dayanak olarak kullanılmaya başlanmıştır. Oldukça kısa bir süre önce, 1 Aralık 2011 tarihinde kabul edilen Gelişmenin İtici Gücü: Kültürel Miras başlıklı ICOMOS Paris Bildirgesi de yukarıda kısaca tartışılan konuya odaklanarak, “kültürün ekonomi, toplum ve çevrenin yanında, sürdürülebilir gelişmenin dördüncü bileşeni” olduğunu bir kez daha KİP üretimindeki bu verimsiz döneme rağmen 1990’ların ikinci yarısı, ellerindeki sınırlı kaynak ve yasal araçlara rağmen yerel yönetimlerin -Valilik/İl özel İdareleri ve Belediyeler- aktif olarak alan ölçeğinde koruma amaçlı projeleri sahiplendiği dönemdir. Bir kısmı KTB’nca desteklenen SSP ile başlayan bu süreç, bazı kentlerde yerel araç ve kaynakların harekete geçirilmesiyle yeni deneyimler kazanılmasını sağlar. Bunlar içinde önemli bir örnek Amasya’nın merkezinde, Amasya Turizm Derneği’nce başlatılan Yeşilırmak kıyısındaki konutları içeren Yalıboyu Evleri Koruma Projesi’dir (Poroy, H., 2002: 91-105; Baldıran, Ş., Arslan, T., 2007: 1319-1329). Dönemin Valisi Hüseyin Poroy’un desteğiyle 1994’de kurulan Amasya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Eğitim Vakfı tarafından sahiplenilerek, 1999 yılında uygulaması gerçekleştirilen bu proje oluşturduğu uygulama ve yerel örgütlenme modeli ile başarı sağlamış, dönemin valisi ise diğer yerel yöneticiler için bir rol modeli olmuştur. Benzer bir başka başarı öyküsü de Beypazarı’nda yaşanır. Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın çabalarıyla, temelde yerel kaynakların doğru örgütlenmesi ile gerçekleşen Beypazarı’ndaki koruma çalışmaları, bir yandan ilçenin ülke genelinde tanınmasını sağlamış, diğer yandan da korumanın gelişmeyi tetikleyici bir araç olarak kullanımına başarılı bir örnek oluşturmuştur. Tarihi Kentler Birliği ve Çekül aracılığıyla özellikle yerel yöneticiler tarafından bilinirliği artan Amasya ve Beypazarı deneyimlerine paralel olarak Bergama, Eskişehir gibi kentlerde de koruma amaçlı uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Bu örneklerin yarattığı etki ve dönüşümü izleyen pek çok yerel yönetici, kendi ilçelerinde koruma ve/veya sokak sağlıklaştırma projeleri yapmak için bir çeşit yarış içine girmişlerdir. Ancak pratikte Amasya Yalı boyu da dâhil olmak üzere, koruma adına yapılan bu projelerin pek çoğunda, geleneksel konutlara uyumsuz malzeme ve tekniklerle bir kısmı zararlı olacak müdahaleler yapılmış, eski dokudaki yeni yapılara ise sahte tarihi (?) cepheler giydirilerek, aslında hiç bir zaman var olmamış bir mimari yaratılmaya çalışılmıştır. Kayakapı Camii Minaresi 8 MAYIS 2012 Sayı: 2 hatırlatmıştır. Bu çerçevede “kimliği, kültürel sosyal ve tarihsel anı değerleri, bütünlüğü, ruhu ve tüm özgünlüğü ile korunabilen bir kültürel mirasın gelişme sürecinin vazgeçilmez bir parçası” olduğunu ifade eder. Ancak burada kast edilen “Gelişme’nin sadece bir ekonomik kavram olarak değil, bunun yanı sıra düşünsel, ruhsal ve ahlaki açılardan tatmin edici bir varoluş biçimine ulaşmak, olarak anlaşılması gerektiğini” de vurgular. Bu çerçevede ICOMOS Paris Bildirgesi örneğin “kültürel miras ve ülkesel gelişim” başlığı altında “kentsel gelişimin paylaşılması ve kontrol edilmesini” tavsiye eder. Benzer şekilde “sosyo-ekonomik açıdan yeniden canlandırmayı desteklemek amacıyla nitelikli koruma uygulamalarını, kasabalar ve kırsal yerleşimlerdeki somut mirasın yeniden kullanımını teşvik edilmesini” öngörür. Oysa yukarıda kısaca tanımlanmaya çalışılan 40 yılı aşan Türkiye deneyimi, özellikle son yıllarda gelişme adı altında yapılan alan ölçeğindeki koruma uygulamalarının güncel uluslararası koruma ölçütlerine göre, maalesef pek de başarılı örnekler olmadıklarını gösterir. Bu çerçevede ele alındığında 2002 yılında başlayan Kayakapı Kültürel ve Doğal Çevreyi Koruma ve Canlandırma Projesi, gerek örgütlenme modeli, gerekse benimsediği koruma tutumu ve alana ilişkin vizyonu ile özel bir örnek oluşturmaktadır. Bilindiği gibi Ürgüp Belediyesi ile özel bir şirket sahibi adına Dr. Yusuf Örnek tarafından gündeme getirilen, daha sonra Mimar Cengiz Kabaoğlu’nun katkıları ile kavramsal açıdan daha da geliştirilen, toplam 270 dönüm alana yayılan ve kısaca Kayakapı olarak bilinen bu proje, 1969 yılındaki afetin ardından boşaltıldıktan sonra, giderek yıpranan ve köhneleşen bir mahallenin tamamını kapsamaktadır. Ürgüp’teki tarihi dokunun oldukça büyük bir kısmını kaplayan, arkasındaki dev kaya kütlesinden aldığı isimle Kayakapı Mahallesi olarak adlandırılan bu alan, 30 yılı aşkın sürede, gerek doğa ve gerekse insan eliyle yapılan tahribat nedeniyle ciddi biçimde yıpranmış, 260 parselde yer alan, 421 yapıdan oluşmaktadır. İçinde özgün niteliklerini koruyan geleneksel konutlarla birlikte, Ürgüp’ün kentsel belleği açısından önemli konakları ve cami, hamam, kilise gibi anıtsal yapıları da içermektedir. Sırtını yaslandığı Esbelli Kayası ile birlikte oluşturduğu panoramik manzarasıyla, Ürgüp’ün çevreden algılanan kentsel imajının önemli bir parçasıdır. Diğer yerleşme ve doğal alanlarla birlikte 1985 yılında bir Dünya Miras Alanı olarak tanımlanan Kapadokya’nın en önemli üç yerleşim odağından (Göreme, Mustafa Paşa ve Ürgüp) biri olan Ürgüp’ün kentsel simgesini oluşturan en önemli alanlardan biridir (Ödemiş, 2011: 119). MAYIS 2012 Sayı: 2 Dolayısı ile Kayakapı öncelikle alanın özellikleri nedeniyle “kimliği, kültürel sosyal ve tarihsel anı değerleri, bütünlüğü, ruhu ve tüm özgünlüğü ile korunmuş bir yerleşim alanı” olarak kuşkusuz çok önemlidir (ICOMOS, 2011). Ki bu öznitelikler Kayakapı’nın içinde bulunduğu Dünya Miras Alanı olan Kapadokya’nın nitelikleri ile özdeştir. Bir kültürel miras alanı olmanın yanı sıra Kayakapı’yı Türkiye açısından önemli kılan bir başka özelliği de bu deneyimin kendi özgül koşullarıdır. Kayakapı Kültürel ve Doğal Çevreyi Koruma ve Canlandırma Projesi, sınırlı yasal araçlar ve kısıtlı kaynaklarla yerel idarelerin koruma adına hemen hiç sorumluluk almadığı bir dönemde, afet bölgesi olarak tanımlanan bir alanı “kalıcı bir turizm yaklaşımı geliştirerek” kentin yaşayan bir parçası haline dönüştürmek üzere yola çıkan Ürgüp Belediyesi’nin inisiyatifine dayanır (Ödemiş, 2011:120; ICOMOS, 2011). Dolayısı ile bu proje 2004 yılından sonra yerel yönetimlere verilen yetkiler ve korumaya yönelik araçlar henüz gündemde yokken ortaya çıkmış bir yerel yönetim projesi olarak zoru başarmıştır. Projenin ikinci özgül yanı ise Kayakapı Koruma Geliştirme Planı’nda tanımlanan “sürdürülebilir koruma ve gelişme” temelli ana yaklaşımıdır ki, bu yaklaşım plan notlarında (KA.BA, 2006:4) şu şekilde tanımlanmıştır: “Kayakapı Mahallesi’ndeki kültürel ve doğal kaynakların, turizmin olanaklarından yararlanmak suretiyle sosyo-ekonomik gelişme sürecinde korunarak geliştirilmesi, gelecek kuşaklara bozulmadan devredilmesi felsefesine dayanan; sadece kültürel ve doğal konuları değil, Kayakapı Mahallesi’nde geçmişteki yaşamın tüm alanlarını kapsayan kavram kastedilmektedir.” Bu iki özgül nitelik, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde “Kültürel kaynağı turizmin gelişimi için sermaye olarak koruyarak, turizmin uzun vadeli gelişiminin koşulu” olarak öngören, ICOMOS Paris Bildirgesi’nin (2011) “Kalıcı Bir Turizm Geliştirmek” başlığı altındaki tavsiye ile örtüşür. Yani Kayakapı projesinin ilk gündeme geldiği 2000’li yıllarda oluşturduğu / dayandığı kavramsal çerçeve, günümüzde kültürel mirası gelişmenin itici gücü olarak gören uluslararası koruma yaklaşımı ile özdeştir. Kayakapı işte bu yüzden çok önemlidir. Alan bazlı korumada bu yazıda tartıştığımız diğer olumsuz örneklerden farklı bir anlayışla ele alınmış, zoru başarmıştır. Uygulamada da benzer zorlukların üstesinden gelindiğinde sadece Ürgüp, Nevşehir ve Kapadokya için değil, özgün olanı koruyan bütüncül yaklaşımı ile iyi örnek oluşturabilecek, Türkiye için de olumlu bir deneyim olacaktır. Kaynaklar • Baldıran, Ş., Arslan, T., 2007. “Amasya’nın tarihi dokusunda yer alan mimari özelliklerin bir turizm olgusu olarak günümüze taşınması”, I. Amasya Araştırmaları Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Ed. Y. Bayram, Amasya Valiliği, yayın no: 23, Cilt II, ss:1319-1329. • Esengil, R., 2001. “Antalya’nın son yüzyılı”, Antalya’da Kentleşme ve Yerel Yönetimler Sempozyumu, TMMOB Makina Mühendisleri Odası, 8-9 Eylül 2001, Antalya, ss: 21-24. (http://arsiv.mmo.org.tr/pdf/0000066D. pdf, erişim tarihi 27 Mart 2009) • Gülmez, G., 2006. “Safranbolu şehri”, Dünya Mirasında Türkiye, Ed. Gül Pulhan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kayakapı Turizm Yatırım Tic. A.Ş. İmtiyaz Sahibi Yakup DİNLER - [email protected] Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Oğuz ÖZDEM - [email protected] Yayın Kurulu Doç. Dr. Neriman ŞAHİN - Dr. Yusuf ÖRNEK Grafik Tasarım • Hamamcıoğlu, C., Kerestecioğlu, F., 2007. “Akdenizde Topoğrafyasını Koruyan Ortaçağ Limanları ve Turizmin Çevresel Etkileri: Alanya Hisariçi Mahallesi, Antalya İçkale Mahallesi, Girme Tarihi Liman Mahallesi”, Megaron, YTÜ Mim. Fak. E-Dergi, Cilt 2, Sayı 2, 2007. ss: 108-132. http://www.megaron.yildiz.edu.tr/yonetim/ dosyalar/0202_04_HAMAMCIOGLU_KERESTECIOGLU.pdf • ICOMOS, 2011. Gelişmenin İtici Gücü: Kültürel Miras Paris Bildirgesi • KA.BA Eski eserler Koruma ve Değerlendirme Mimarlık Ltd., 2006. Ürgüp-Kayakapı Koruma Geliştirme www.canfarkajans.com Fotoğraflar Barış TERZİOĞLU - Hüseyin BİLİK Özkan KOSLUOĞLU - Serdal ARICAN Baskı Planı- Plan Notları, yayınlanmamış plan raporu. • Poroy, H., 2002. “Amasya Tarihi kent Dokusunda Koruma Çalışmaları”, Türkiye’de Tarihi Kent Dokularının Korunması ve Geleceğe Taşınması Sempozyumu, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü, Yayın no: 2933, Nurol Matbaacılık, Ankara, ss:91-105. İrtibat Kayakapı Projesi Tanıtım Ofisi - [email protected] Temenni Mah. Ahmet Refik Cad. Yeşilağa Bayırı 52/1, 50400, Ürgüp - Nevşehir www.kayakapi.com www.facebook.com/KayakapiPremiumCaves United Nations Educational, Scientific and Cultral Organization yayınları no:3067, ss: 377-440. • Somuncu, M., Yiğit, T., & diğerleri, 2007. Türkiye’deki Dünya Miras Alanlarının Güncel Durumlarının Saptanması Raporu, “Safranbolu”, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, Kültürel Miras İhtisas Komitesi. • Şahin Güçhan, N., 2011. “Ankara geleneksel konutlarında “değişim ve koruma”, Dünden Bugüne Koruma Toplantısı 1 - Ankara, 21-22 Ekim 2011, KORDER, Ankara, yayın aşamasında. • Ödemiş, Bekir, 2011. “Kayakapı Kültürel ve Doğal Çevreyi Koruma ve Canlandırma Projesi, Koruma ve Peyzaj Mimarlığı Sempozyumu Bildiriler Kitabı, TBMMOB Peyzaj Mimarları Odası yayını, Korza Yayınları, Ankara, s: World Heritage Center 118-122.
Benzer belgeler
KAYAKAPI`YA HAYAT VERENLER – 2
United Nations
United
Nations
Educational,
Scientificand
andCultral
Cultural
Organization
Educational, Scientific
Organization
kapadokya`nın - Kayakapi Premium Caves
United Nations
Educational, Scientific and Cultral Organization
kayakapı`da ilk konağımız hazır
United Nations
Educational, Scientific and Cultral Organization