Çaylık Mart 2015
Transkript
Çaylık Mart 2015
ÇAYKUR’UN AYLIK YAYINIDIR. Mart 2015 • Sayı 22 İMPARATORLARIN ÇAYI Beyaz Çay [sunuş] ÜRETICIMIZE DE, ÇALIŞANIMIZA DA MÜTEŞEKKIRIZ Sözlerimize güzel bir müjdeyle başlıyoruz. Bildiğiniz gibi 2014, Çaykur’un yepyeni ürünleriyle heyecan uyandırdığı bir yıldı. En heyecanla beklenen ürünlerimizden biri Beyaz Çay’dı. Dünyada “gençlik iksiri” olarak bilinen, çok fazla talep gören Beyaz Çay’ın üretiminin bölge için ek bir gelir imkânı oluşturarak Türk çayının dünyaca bilinirliğini artıracağını umuyoruz. İlk hasadında toplam 1531 kilogram tomurcuk yapraktan elde ettiğimiz 370 kilogram Beyaz Çay’ı, logosundan rengine kadar her bir ayrıntısını özenle tasarladığımız ambalajıyla kamuoyuna tanıttık. Aynı dakikalarda internet yoluyla satışa da başladık. Beklentilerimizin ötesinde bir ilgiyle karşılaştık. Ülkemizin her ilinden gelen talepler sonucunda “Beyaz İksir”imizin satışı gerçekleşti. Bu ilgi bizlere hedeflerimize ne kadar yaklaştığımızı, ne kadar doğru bir yatırım yaptığımızı, emeğimizi ne derece doğru stratejilerle yönlendirdiğimizi gösterdi. İmparatorların çayını, elbirliğiyle, çayların imparatoru kalitesinde ürettik. Bu gururu ülkemize, kurumumuza yaşattığınız için siz üreticilerimize ve çalışanlarımıza müteşekkiriz. Ülkemiz bize, bu şekilde doğru atılmış adımların armağanıdır. Tıpkı, 100’üncü yıldönümünde anmayı bir gönül borcu bildiğimiz Çanakkale Savaşı gibi… Bugünümüzü borçlu olduğumuz kahramanlarımızın ve şehitlerimizin aziz hatıraları önünde şükranla ve saygıyla eğiliyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın, zaferin 100’üncü yılında “Bir Hilal Uğruna” adıyla il il düzenlediği anma törenlerini biz de destekliyoruz. Manevi anlamda duyduğumuz gönül borcunun binlerce ifadesinden biri olarak, bu anlamlı organizasyonda kurumsal kimliğimizle yer alarak, bugün topraklarımızda huzurla çay yetiştirmemizi ve çay içmemizi sağlayan şehitlerimizi minnetle anıyoruz. Sağlıcakla kalın… İmdat Sütlüoğlu Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü MART 2015 [3] [busayıda] içindekiler 6 KAPAK KONUSU 12 GÜNCEL 16 TEDARİKÇİLERİMİZ 18 BAYİLERİMİZ 20 GEZİ GÜNLÜĞÜ S. 6 GEZİ GÜNLÜĞÜ S. 28 EMEK VERENLER 30 POZİTİF 32 HOBİ 34 ÇAY DURAKLARI 36 KÜLTÜR DÜNYAMIZ 20 S. 42 38 40 42 Çanakkale Şehzadelerin elma kokulu kenti geçilmez Amasya İsmail Yanbay HOBİ S. [4] MART 2015 32 SAĞLIK S. 48 Şehzadelerin elma kokulu kenti: Amasya PAYDOS GÜNCEL Amasya Bayimiz Namçek Gıda 26 Beyaz Çay Hakmar Alışveriş Merkezleri ÇAYIN KAYNAĞI İMPARATORLARIN ÇAYI Yrd. Doç. Dr. Bülent Bahçeci: “Hastalarıma ilaçla birlikte çay da tavsiye edeceğim” 22 KAPAK KONUSU İmparatorların çayı: Beyaz Çay Çaykur’un ilklerinden: Salarha Çay Fabrikası Ensar Türüt: “Çayın kalitesi çok arttı” Avni İnceler: “Çaykurlu olmak, Çaykur’dan emekli olmak büyük bir gurur” İslam Arslan: “Çay bizim için büyük nimet” Üretimden artanı sanata dönüştürüyor: İsmail Yanbay Eğitmen Murat Kopuz ile Rize halk dansları ÇAYIN YANINDA Rize simidi SPOR Güreşte Türkiye şampiyonluğu kazandık GÜNCEL Çanakkale geçilmez ÇAYKUR’DAN HABERLER 46 KARADENİZ’DEN 48 SAĞLIK 50 SERBEST KÜRSÜ Yayın Yönetmeni Süleyman Pınarbaş (Genel Müdür Yardımcısı) Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Necla Yeşildağ (Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürü) Haber Koordinasyonu Aycan Toktanlı, İkbal Erdoğan Karçe, Mehmet Kaptan Erbaş YAYIN KURULU Süleyman Pınarbaş, Yavuz Sütlüoğlu, Aycan Toktanlı, Necla Yeşildağ, Ülkü Karaosmanoğlu, Belgin Demirer, Mine Türkün, Mehmet Kaptan Erbaş Cansu Cangöz, İkbal Erdoğan Karçe Katkıda Bulunanlar Mithat Bayrakoğlu YAYINLAYAN Dağmaran: Rize manzarası eşliğinde çay keyfi 44 Sahibi ÇAYKUR Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü adına İmdat Sütlüoğlu (Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür) Dağ horozu: O bir Karadenizli Güzel dişler, sağlıklı hayatlar DAĞ HOROZU O bir Karadenizli S. 46 Ülkü Karaosmanoğlu (Yayın Danışmanı) Belgin Demirer, Özer Sayın (Editör) Metin Özkan (Sanat Yönetmeni) Ahmet Akgül (Grafik Tasarım) Seyit Göktepe (Redaksiyon) Mehmet Kaptan Erbaş (Fotoğraflar) Kesişim Yayıncılık ve Tasarım Hizmetleri A.Ş. Gülbahar Mah. 5. Yıl Sk. Profilo Plaza D Blok No: 4 Kat: 2 Mecidiyeköy / İstanbul Tel: (0212) 337 51 99 BASKI VE RENK AYRIM Elma Bilgisayar ve Basım 0 212 697 30 30 KARADENİZ’DEN MART 2015 [5] [kapakkonusu] İMPARATORLARIN ÇAYI “Beyaz şakayık”, “altın ay”, “gümüş iğne”, “beyaz bulut”… Masal kahramanlarını çağrıştıran bu isimler, insanoğlunun “imparatorların içeceği” olarak adlandırdığı Beyaz Çay’a ait. Ancak Beyaz Çay’ın artık yeni bir adı daha var. Beyaz Çay, Türkiye’de Çaykur’un çay dünyasına kazandırdığı bir isimle “Beyaz İksir” olarak satışa sunuldu ve artık bu isimle bilinecek. [6] MART 2015 DÜNYANIN dört bir yanında farklı isimlerle anılıyor: “Beyaz şakayık”, “altın ay”, “gümüş iğne” veya “beyaz bulut”… Adı ne olursa olsun, o nadide bir mücevher. Biz de Çaykur olarak Beyaz Çay’ı, bir mücevhere yakışır zarafette ambalajladık ve Türkiye’ye tanıttık. Beyaz Çay’ı altın gibi gram gram ölçtük. Mucizevi etkileri olan o nadide tomurcukları, kırılmamaları için de iksir şişelerini andıran cam şişelere yerleştirdik. Şişelerin ağzını mühürledik ve metal damgalı ahşap kutulara yerleştirdik. Bu ‘hazine sandıklarını’ da, tüketiciyle buluşacağı şık, siyah bir ambalajın içerisine yerleştirdik. MART 2015 [7] [kapakkonusu] de biz haşere zehiri, diğer adıyla pestisit kullanmıyoruz. Ayrıca bizim çayımız tohumdan üretildiği için ve şu ana kadar da yenilenmediği için doğal özelliğe sahip bir çaydır. Bilirsiniz, arılar ne kadar çok çiçekten bal yaparsa, o bal o kadar kıymetli olur. İşte bizim çayımızda da çok çeşit var. Diğer ülkeler çaylıklarını belirli kurallarla yeniledikleri için onlardaki çeşit sayısı çok az; en fazla 10 tanedir. Bizde binlerce çeşit var. Dolayısıyla hem doğal olması hem haşere barındırmaması hem de binlerce çeşit içermesi nedeniyle bizim ürettiğimiz Beyaz Çay, diğer ülkelerin beyaz çaylarından çok daha değerlidir. Ülkemize, milletimize, çay bölgemize ve müstahsillerimize hayırlı, uğurlu olsun. Çünkü Beyaz Çay’la bölgemiz, aynı zamanda bir ek gelire de sahip oldu. Biz Beyaz Çay’ın kilosunu üreticiden 300 TL’ye aldık. Bu, üreticimiz için çok önemli bir ek gelirdir. Henüz açılmadan topladığımız beyaz tüylü tomurcukların mucizevi etkileri de düşünülerek adı “Beyaz İksir” oldu. Logosunu tasarlarken, dünyada bilinen bir diğer ismi “gümüş iğne” dikkate alındı. İlk adımlarını geçtiğimiz hasat döneminde attığımız ve sonucunu merakla beklediğimiz Beyaz Çay serüvenimizi başarıyla tamamladık ve bu ‘mücevheri’ “Beyaz İksir” adıyla sunduk. İLAÇ OLMAYA ADAY Beyaz Çay’ı kamuoyuna, Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu duyurdu. İmdat Sütlüoğlu basın toplantısında Beyaz Çay’ın üretim süreci ve önemiyle ilgili detayları anlattı: “Uzun zamandır konuşulan, bir efsane gibi anlatılan, “imparatorların çayı” olarak adlandırılan “çayın imparatoru” Beyaz Çay’ı piyasaya sunmuş bulunuyoruz. Bütün hazırlıklarımızı tamamladık ve satışa sunduk. Toplamda 800 bin dekara yakın çaylık alandan bir sezon içinde 1531 kilogram tomurcuk yaprak elde ettik ve bundan toplamda 370 kilogram Beyaz Çay üretimi gerçekleştirdik. Beyaz Çay çok kıymetli bir ürün. Sağlığa faydalarının yanı sıra özelliklerinin çokluğuyla da son derece değerli bir çay. Bütün dünyada aranılan ama çok kısıtlı üretilebildiği için de her zaman bulunamayan çok nadide bir ürün. Çok yüksek oranda antioksidan özelliği var. Gençleştirme, cilt güzelliği, yaşlanmayı önleme ve zayıflatma özelliğinin yanı sıra anti kanserojen olduğu da dünyaca biliniyor. Dr. Ozan Fidan’ın bu alanda Japonya’da Çaykur’la birlikte yürüttüğü bir çalışma var. Bu çalışmada; kanserli hücrelerin gelişimini durduran, küçülten ve tedavi eden, adını da Rize’nin trafik koduna atfen “JP53” olarak belirlediğimiz bir madde keşfettik Beyaz Çay’da. Bu madde üzerinde çalışmalar devam ediyor. Tabii ki bu uzun bir süreç. Beyaz Çay’ın nasıl demleneceğine dair bilgiler ambalajların üzerinde yer alıyor. Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, düzenlenen basın toplantısıyla Beyaz İksir’i basın mensuplarına tanıttı. [8] MART 2015 BAYI SATIŞI YOK ÜLKEMIZE KAZANDIRDIK, MUTLUYUZ Böylesine değerli bir ürünü ülkemize kazandırdığımız için çok mutluyuz. Beyaz Çay’ı üreten çok değerli üreticilerimize buradan çok teşekkür ediyorum. Çünkü Beyaz Çay, çayın sadece tomurcuğundan, elle tek tek toplanarak elde ediliyor. Üreticilerimiz bu hassas ve zor işi yapmasalardı, Beyaz Çay’ı piyasaya arz edemeyecektik. Tabii ki kurumumuz personeline de çok teşekkür ediyorum. Herkes gayret etti ve bu çayı piyasaya en üst seviyede sunduk. BIZIM ÇAYIMIZ ÖZEL Diğer ülkeler de Beyaz Çay üretiyor. Ama bizim çayımızın bir özelliği var; üzerine kar yağıyor ve çaylarımız haşere barındırmıyor. Çay haşere barındırmadığı için Bir mücevher kadar değerli olan bu çayımızı, bir mücevher kutusu gibi ahşap ambalaj içinde, bir cam şişede takdim ediyoruz. Son derece hijyenik olarak üretilen çayımızın ambalajı da hijyenik. Beyaz Çay satışını e-ticaret metoduyla gerçekleştireceğiz. İhtiyaç duyan herkesin almasını istediğimiz için toplu satış yapmadık. Bayilere vermeyeceğiz. Marketlerde ve diğer satış noktalarında satmayacağız. Dışarıdan da talep var ama bu safhada yurtiçi satışı düşünüyoruz. Çaykur olarak bu şekilde bir e-ticaret kanalı da açmış bulunuyoruz. Alıcılar Çaykur’un www.caykursatis.com adresli satış sitesinden isteyebilecek ve kargoyla evlerine kadar gidecek. Kargo dâhil 20 gram ambalajla tüketicinin evine kadar 80 liraya ulaşacak. Sadece Rize’de, Genel Müdürlük binası yanında satış reyonunda özel olarak satış gerçekleştireceğiz. Kilogram fiyatı 4 bin liraya geliyor. Az tüketilen bir çay, şifa niyetine, sağlık amacıyla tüketildiği için 20 gramlık ambalajlar yaptık. Aynı çaydan iki-üç kez demlenebiliyor. Yeni ürünlerimizi piyasaya Çaykur olarak kısa aralıklarla sunacağız.” BASINA BEYAZ ÇAY IKRAM EDILDI Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu bu konuşmayı yaparken, basın mensupları bir yandan dinliyor, bir yandan da Çaykur’un altın varaklı, ince belli bardaklarında ikram edilen “Beyaz Çay”ı içiyorlardı. Şeffaf, kadifemsi, hafif bir tada sahip Beyaz İksir hakkında yorumlar yapılıyordu. Bu sırada kürsüdeki dev panodan Beyaz İksir’in e-ticaret satışı verilmeye başlandı. Türkiye’nin dört bir köşesinden talepler yağıyordu. Basın toplantısında başlayan satışlar aynı hızla devam ediyor. Bir gazetecinin sorusu üzerine, İmdat Sütlüoğlu, Beyaz Çay için tomurcuk fiyatlarının henüz belirlenmediğini, bununla birlikte, belirlenecek fiyatın üreticiyi de mutlaka memnun edecek bir fiyat olacağını belirtti. Sütlüoğlu bu yıl üretimin artacağına dair umudunun da son derece güçlü olduğunu sözlerine ekledi. MART 2015 [9] [kapakkonusu] FARKLI BIR TAT, DOĞAL ŞİFA KAYNAĞI UMUT VERIYOR Beyaz Çay yüzyıllarca ilaç olarak kullanılmış. Sağaltıcı etkisi, içerdiği yüksek düzeydeki antioksidandan kaynaklanıyor. Çünkü antioksidanlar, DNA yapımıza zarar veren ve yaşlanmamızı hızlandıran serbest radikalleri etkisiz hale getiriyor. Araştırmalar, Beyaz Çay’ın, özellikle yüksek miktardaki kateşin, EGCG başta olmak üzere içerdiği bileşenleri sayesinde sağlığımıza ne kadar güçlü bir destek olduğunu gösteriyor. İşte bilimin işaret ettiği etkiler: KANSERE KARŞI ÖNEMLI BIR DESTEK: Beyaz Çay’ın, kanser yapan hücrelere ve kolon, prostat, mide kanseri gibi birçok farklı kanser çeşidine karşı koruyucu özelliğe sahip olduğu belirtiliyor. İçerdiği antioksidan grubu olan flavonoidler, kanser hücrelerinin büyümesini engelliyor ve yenilerinin oluşmasını önlüyor. Beyaz Çay’ın yan etkisi de saptanmamış. KAN BASINCINI DÜŞÜRÜYOR: Kanı sulandırıyor ve atardamar fonksiyonlarını düzenliyor. Yüksek kan basıncını düşürüyor. Güçlü ve sağlıklı kan damarlarının gelişimine yardımcı olarak bedenimizi felcin tahribatına karşı koruyor. KOLESTEROLÜ OLUMLU ETKILIYOR: İçerdiği antioksidan grubu olan kateşin sayesinde kolesterolü düşürüyor. Vücudumuzdaki kötü kolesterolü düşürürken, iyi kolesterolü yükseltiyor. Böylece damar sertleşmesini ve damar tıkanıklığını önlüyor. ANTIBAKTERIYEL VE ANTIVIRAL ETKISIYLE KORUYUCU: İçerdiği antioksidanlar, yaygın hastalıklara ve istilacı çeşitlere karşı koruma sağlayarak bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Genel soğuk algınlığına ve gribe karşı bedenimizi koruyor. KALBE DESTEK VERIYOR: Kanı sulandırma, kan basıncını ve kolesterolü düşürme etkisi dolayısıyla kalbe ve dolaşım sistemine önemli bir destek sağlıyor. Araştırmalara göre günde en az iki bardak Beyaz Çay içmek, kansere bağlı ölümlerin oranını düşürüyor. NASIL DEMLENİR? KEMIKLERI GÜÇLENDIRIYOR: Beyaz Çay kemik yoğunluğunu güçlendiriyor, güçlü bir kemik yapısına sahip olmayı sağlıyor. Ayrıca romatizmaya ve osteoporoza da iyi geliyor. DIŞ VE DIŞETINI GÜÇLENDIRIYOR: Dişleri daha güçlü ve sağlıklı hale getiren florid ve diğer besin elementlerini içeren Beyaz Çay, ayrıca plak, diş çürümesi ve kötü nefes kokusuna sebep olan bakterilere karşı savaşıyor. ERKEN YAŞLANMAYI ÖNLÜYOR: Uzun süre güneş ışığında kalmaktan, stres ve kötü beslenmeden kaynaklanan serbest radikaller, cilde zarar veriyor, erken yaşlanmaya yol açıyor. Beyaz Çay, serbest radikalleri bloke ederek cildi koruyor, hatta bazı hasarların telafisine yardımcı oluyor. KAN ŞEKERINI DÜŞÜRÜYOR VE DIYABETIN BELIRTILERINI HAFIFLETIYOR. 7 dk Bir fincan sıcak suyun içine, bir çay kaşığı beyaz çay koyunuz. METABOLIZMAYI HIZLANDIRARAK VÜCUTTAKI FAZLA YAĞIN YAKILMASINI KOLAYLAŞTIRIYOR. Bir fincan sıcak bir çay kaşığı [10] MART 2015 beyaz çay koyunuz. En az 7 dakika bekletiniz. Beyaz çayınız içime hazır. 7 dk STRESI AZALTIYOR VE ENERJI VERIYOR. suyun içine, Türkiye’de faaliyet gösteren Augustus İlaç Mühendisliği ile Çay Teknoloji Şirketi Euro Çay, Çaykur’un doğal ve organik Beyaz Çayı’nın insan sağlığına yararlarını araştırmak üzere Çaykur Genel Müdürlüğü ile Japonya Araştırma ve Geliştirme Fonu desteğiyle bir proje hazırladı. Beyaz Çay numuneleri, Japonya’nın başkenti Tokyo’da bulunan ve en saygın ilaç araştırma-geliştirme üniversitelerinden biri olarak bilinen Meiji Pharmaceutical’e gönderildi. Araştırma- geliştirme birimleri Türk Beyaz Çayı üzerinde uzun süre laboratuvar çalışmaları yaptı. Çalışmalar sonucunda, Beyaz Çay’ın etil asetatlı fraksiyonundan elde edilen ve Rize’nin plaka numarası dikkate alınarak ‘JP53’ kod adı verilen maddenin kanser hücrelerini yok ettiği saptandı. ‘JP53’ kodlu madde insanın sağlıklı hücrelerine zarar vermiyor, sadece kanserli hücreleri yok ediyor. Antioksidan içeriği nedeniyle de DNA hasarının onarılmasını sağlıyor. Tokyo Meiji Pharmaceutical Üniversitesi, Beyaz Çay’dan elde edilen ve kanser hücrelerini yok eden maddeyle ilgili 13 sayfalık bir rapor hazırladı. Japonya’daki klinik çalışmasının ardından ilaç formülü oluşturma aşamasına geçilecek. Japonya’daki ilaç çalışması, bizim Beyaz Çayımız üzerinden yapılıyor. Bu uzun bir süreç. Belli prosedürler uygulandıktan sonra ilaç aşamasına gelinecek. Çaykur da bu sürecin içinde yer almaya devam edecek. En az 7 dakika bekletiniz. Beyaz çayınız içime hazır. www. caykursatis. com MART 2015 [11] [güncel] RTE Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Bahçeci Hastalarıma ilaçla birlikte çay da tavsiye edeceğim Çayın gerek ekonomik gerekse sağlıklı yaşam açısından önemini anlatan her etkinliğe destek olan Çaykur, akademisyenlerle ilk kez buluştu. RTE Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Bahçeci, çayın sık rastlanan sağlık problemlerini ve özellikle mental sıkıntıları giderebileceğini belirterek hastalarına ilaçla birlikte çay da önereceğini söyledi. ÇAY, antibakteriyel, kanser, kardiyovasküler ve diyabet gibi hastalıkların oluşumunu geciktiriyor; DNA’lara zarar veren genleri önlüyor, kan basıncını azaltarak hipertansiyon gelişimini yavaşlatıyor, kalp krizi riskini azaltmada etkin… Ağır hastalıkları önlemedeki etkilerine ilişkin liste böylece uzayıp gidiyor. Bunlar, mucizevi bir ilacın marifetleri değil; soframızdan, işyerimizden, sohbetimizden eksik etmediğimiz çayın faydaları… Çayın sağlığımıza olumlu katkılarını biliyorduk. Ancak Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Bahçeci’nin “Çaya Akademik Bakış-1 Çalıştayı”nda sunduğu bildiri, çay üreticileri ve tüketicileri olarak bilgilerimizin tam olmadığını ortaya koydu. Gördük ki, çayın yararları hakkında ne demişsek, az demişiz. Bu gerçeğin kamuoyuyla paylaşıldığı “Çaya Akademik Bakış‐1 Çalıştayı” Rize’de akademi ve Çaykur birlikteliğini sağlayan ilk buluşmaydı. Benzerlerine öncülük teşkil etmesi hedeflenen çalıştayda, su ürünleri gibi farklı alanlarda bile çay ve çay ürünlerinin kullanılabildiği dile getirildi. Fıkıh açısından da çayın faydaları detaylı olarak irdelendi ve önemli bilgiler paylaşıldı. Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu’nun yanı sıra Daire Başkanları ve Çaykur Şube Müdürü Miraç Mollamehmetoğlu’nun da katıldığı çalıştay, Tüm Bilim İnsanları ve Akademisyenler Derneği Rize Şubesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörlüğü’nün ev sahipliğinde yapıldı. Çalıştay, TÜBİAD Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ahmet Atan, TÜBİAD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yasin Üst, Recep [12] MART 2015 Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman’ın ev sahipliklerinde, çaya gönül vermiş kurum ve kuruluşları bir araya getirdi. Karadeniz Vakfı Başkanı Ercan Aktepe, Genç TÜMSİAD Başkanı Yasin Şimşek ve Genç TÜMSİAD üyeleri, EMSEY Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hayrettin Yekeler, TÜBİAD ve Mostar Gençlik Rize şube üyeleri de çalıştaya katılanlar arasındaydı… Yapılan sunumların dışında organik çaya geçilmesi, çocukların ve hamilelerin çay tüketimi, Çaykur’un yeni projeleri gibi konuların irdelendiği çalıştayın sektörün lokomotif gücü Çaykur ile akademik çevreyi buluşturması açısından bir “umut” olduğu yönünde değerlendirmeler yapıldı. ÇALIŞTAYIN ARDINDAN… s Prof. Dr. Ahmet Atan, TÜBİAD Genel Başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmada, çayın kültürümüzdeki yerinden ve ülkemiz için önemli bir değer oluşundan bahsetti. Tasavvuf kültürünün içinde çayın yerini anlatarak, edebiyatımızda çayla ilgili şiir ve risaleleri hatırlattı. Çalıştayın ileride gerçekleştirilecek çalışmalara bir temel oluşturacağı inancını dile getiren Atan, Prof. Dr. Hüseyin Karaman ve Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu’na katılım ve katkılarından dolayı teşekkürlerini sundu. s Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, tarihini ve bugününü anlattığı çayın, ülkemiz ve Doğu Karadeniz için önemini vurguladı. TÜBİAD’ın çayla ilgili bir çalıştay düzenlemesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren İmdat Sütlüoğlu, ileride akademisyenler ve TÜBİAD ile yapılacak ortak çalışmalardan memnuniyet duyacaklarını ifade etti. İmdat Sütlüoğlu, Çaykur’un yeni teknolojiler ve yeni pazarlama yöntemleriyle yakın gelecekte yine gündem olacağını söyledi. s RTE Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Karaman, üniversite-sivil toplum kuruluşu işbirliklerine örnek teşkil eden çalıştayın son derece faydalı olduğunu belirtti. s RTE Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şevket Topal “Çay, Kalite ve İslam” konulu sunumunda, İslam dininin kaliteye, maddi ve manevi temizliğe, helal kazanca verdiği önemi belirterek tüm kesimlerin çay tarımında kalite ve tartıda çok dikkatli davranması gerektiğini dile getirdi. s RTE Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şevki Kayış, ülkemizde balık istihsalinin sadece doğal kaynaklardan değil yetiştiricilik yoluyla da gerçekleştirildiğini hatırlattı. Ancak bundan sonraki sözleri dikkat çekiciydi. Yetiştiriciliği yapılan su ürünlerinde hastalıkların önemli yer tuttuğunu söyleyen Kayış, çay tohumunun balıklardaki bakteriyel balık hastalıklarının tedavisinde başarıyla kullanılabildiğini anlattı. MART 2015 [13] [güncel] ÇAYIN “ŞIMDILIK” BILDIĞIMIZ YARARLARI RTE Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Bahçeci, çayın çok sıcak olmayan, bayatlamamış, yemeklerden bir saat öncesi ve sonrasında, mümkünse şekersiz olarak tüketilmesi durumunda sağlayacağı faydaları sıraladı. HER BILEŞENIN OLUMLU ETKISI VAR “Çayın içeriğinde yer alan ve hafıza üzerinden örneği verilerek sağlığa birçok açıdan faydaları olduğu bildirilen bileşenler şu şekilde sıralanabilir: Polifenoller: Catechins, theaflavin, tannin, flavonoid Alkaloidler: Caffeine, teophylline, theobromine Aminoasitler: Aspartik asit, lösin, glutamik asit, fenilalanin, valin, alanin, serin, asparagin, tirozin, arginin, histidin, lisin, izolösin, treonin, glutamin, beta-alanin, alfa-aminobütürik asit, triptofan, prolin ve çaya özgü olan Theanin gibi aminoasitlere rastlanmıştır. Vitaminler: Vitamin C, vitamin B1 (tiamin), vitamin B2 (riboflavin), vitamin PP (nikotinik asit), pantotenik asit Karbonhidratlar: Serbest glikoz, fruktoz, sakaroz ve iki oligosakkarit ile glikozit bileşenleri olarak glikoz, ramnoz, galaktoz ve arabinoz bulunmaktadır. Mineraller: Fosfor, potasyum, magnezyum, demir, mangan, çinko, bor, bakır, klor, alüminyum, fluor Enzimler: Polifenol oksidaz enzimi, peroksidaz enzimi, 5-dehidroshikimat redüktaz enzimi, fenil alain amonyak liyaz enzimi, peptidaz enzimi, leusin-a-kettoglutarat transaminaz enzimi, klorofilaz enzimi, pektin metil esteraz enzimi, alkol dehidrogenaz Uçucu organik bileşikler: Çayın kimyasal bileşenlerinde yer alan bu maddelerin her birinin kendi içerisinde ya da karşılıklı olumlu etkileşimleriyle sağlık üzerine birçok faydalı etkileri olduğu çalışmalarda yer almaktadır. Bu faydalar, genel olarak beden fonksiyonlarını yerine getiren, kalp damar, mide bağırsak, kas - iskelet, sinir sitemi gibi farklı sistemlerle alakalı organların işlevleri üzerinden gerçekleşmektedir. Bu sistemler dolaylı ya da direkt olarak birbirleriyle etkileşim halinde olduklarından çayın bir sistem üzerindeki faydası aslında diğer bir sistemi de etkilemektedir. Örneğin tansiyon problemleri olan hastalarda psikiyatrik rahatsızlıklar da zamanla ortaya çıkabilmektedir. Aynı şekilde tersi de olabilir. Yani psikiyatrik rahatsızlığı olanlarda tansiyon problemleri de yaşanabilir. Bu yönüyle bakıldığında, çayın sağlık üzerindeki etkilerinin çok daha karmaşık olaylar dizgesiyle alakalı olabileceği ortadadır. [14] MART 2015 HANGI HASTALIKLARA IYI GELIYOR? Çayın sağlık üzerine faydalarında; antioxidant, anti-inflamatuar, anti-mikrobial (antifungal, antiviral, antiparazitik), anti-kanser etkileri yanında ve multipl enzimatik reaksiyonlarda rol oynamasından da bahsedilir. Dolayısıyla çayın, bu kimyasal reaksiyonlar sayesinde aşağıda belirtilen hastalıklar üzerine olumlu etkileri olmaktadır: s Flavonoidler direkt antibakteriyel etkilere sahip oldukları gibi, antibiyotiklerle sinerjik etkiye de sahiptirler. s Helikobakter pylori gibi gastrik karsinomaya sebep olabilen bakterileri etkisizleştirdiği tespit edilmiştir. s HIV enfeksiyonu oluşumunu virusun selluler düzeyde inhibisyonu ile engeleyebileceği düşünülmektedir. s Bazı parazitik enfeksiyonlarda, örneğin Toxoplasma inhibisyonunda etkilidirler. s Inflamasyon sayısız sistemik ve lokal hastalıkların mekanizmasında yer alır. Örneğin kanser, kardiyovasküler hast, diabet vs. çayın anti-enflamatuar etkisiyle bu hastalıkların oluşumunun geciktirildiği bildirilmiştir. s Bir bardak çayın DNA’lara zarar veren genleri önlediği ortaya konulmuştur. Genetik bozulmanın kansere yol açabileceği bilinmektedir ve hem yeşil çayın hem de siyah çayın içerdiği yüksek miktarda antioksidantlar sayesinde kanserin önüne geçilebildiği tespit edilmiştir. s Polifenoller karaciğer hücrelerinde kolesterol sentezini azaltmak için HMG-Coa reduktazı (Kolesterol sentezinde rol alan enzim) inhibe etmektedirler. s Koagülasyon, trombüs oluşumu ve trombosit agregasyonu dolayısıyla arte- roskleroz riskini azaltır. s Arteriyal kan basıncını azaltır, dolayısıyla hipertansiyon gelişimini yavaşlatır. s Kalp krizi riskini azaltmada da etkinliği vardır. s Gerek siyah, gerekse de yeşil çay, alzheimer hastalığında rol oynayan asetilkolinesteraz enziminin aktivitesini yok etmektedir. s Özellikle post menapozal dönemdeki bayanlarda ayrıca ileri yaş erkeklerde polifenollerin kemik yapımını uyardığı ve yıkımını azalttığı, çaydaki ve özellikle yeşil çaydaki florür seviyesinin yüksek olmasının zaman içinde kemik yoğunluğunun artmasına yardımcı olabileceği ve bu şekilde osteoporozisin gelişimini yavaşlattığı düşünülmektedir. s Çayın kafein içeriğinin dikkati artırdığı ve yorgunluğu azalttığı bilinmektedir. Ayrıca kafein bazı hastalıklara karşı, örneğin parkinson hastalığında, ılımlı koruyucu etkiye sahiptir. s Çayın teofilin içeriği bronşiyal düz kasları gevşeterek solunumu rahatlatır. Bu nedenle astım semptomatolojisini azaltabilir ve antitussif etkiye sahiptir. s Çaydaki teobromin ve teofilin maddeleri idrar sökücü özelliğiyle böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar. s Özellikle yeşil çay Vitamin C (ascorbic acid), Vitamin B1 (thiamine), Vitamin B2 (riboflavin) , Vitamin B3 (vitamin PP, nicotinic acid), Vitamin B5 (pantothenic acid) içeriği sayesinde; hormonal sentezlerde, mikroorganizmaların zararlı etkilerine karşı sistemik direnç gelişiminde, hücre yenilenmesinde, enerji, lipid, karbonhidrat, su-tuz metabolizmasında, merkezi sinir sisteminin aktivitesinin düzenlenmesinde, iç salgı bezlerinin çalışmasında yer alır. s İçerdiği florid nedeniyle diş çürüklerinin ve çinko içeriğiyle de tat alma bozukluklarının önlenmesinde etkinliği sabittir. s Yeşil ve siyah çay verilen farelerde kataraktların, kontrol grubuna göre daha yavaş geliştikleri gözlenmiştir. Sonuç itibarıyla, bilinçli olarak tüketilen çayın birçok akademik araştırmaya konu olmuş faydalı etkilerinin olduğu bildirilmiştir. Ancak çayın hâlâ bilimsel araştırmalara konu olabilecek birçok bilinmeyen özelliklere sahip olduğu da düşünülmektedir.” MART 2015 [15] [tedarikçilerimiz] Hakmar Alışveriş Merkezleri Gıda Kategori Müdürü Naci Sevim ve İçecek Kategori Müdürü Nihat Arslan “ÇAYKUR büyük bir değerdir” Ülkemizde ‘çay’ denilince akla gelen ilk marka olan Çaykur, lezzetinin ve kalitesinin yanı sıra sağladığı istihdam olanakları, insanımıza kazandırdığı dinamizm ve ekonomimize katkılarıyla son derece önemli bir konuma sahiptir. ÇAYKUR’UN geçmişten bugüne taşıdığı, bugünden de yarına ulaştıracağı ‘çay kültürü’nü her kademesiyle yaşadığını ve yaşattığını belirten Hakmar Alışveriş Merkezleri Gıda Kategori Müdürü Naci Sevim ve İçecek Kategori Müdürü Nihat Arslan, “Bu kültür beraberinde elbette her geçen gün güçlenen bir kalite anlayışını da getiriyor. Bizler de raflarımızda Çaykur ürünlerinin yer almasından onur ve mutluluk duyuyoruz,” dedi. Bize Hakmar hakkında bilgi verir misiniz? Sektörde nasıl bir konuma sahipsiniz? 1997 yılında İstanbul Pendik‘te kurulan Hakmar Alışveriş Merkezleri, hızla büyüyerek zaman içerisinde şube sayısını 23’e çıkardı. Deneyimli kadrosu, 12 grup şirketi, 5 bin 200 çalışanı ve diğer perakende mağazalarıyla beraber 400 satış noktasında 15 bin çeşit ürünle tüketicilerimize hizmet veriyoruz. Kurulduğumuz andan bu yana tecrübeli kadrolarla çalışma ilkemizi koruyoruz. Bununla beraber, verdiğimiz eğitimlerle bu tecrübeyi aramıza katılan genç arkadaşlara da aktarıyoruz. Kaliteli ürün ve uygun fiyat politikamızı güler yüzlü servis anlayışımızla pekiştiriyoruz. Özel marketçilik yazılımları ve pos sistemleriyle birbirine online ve entegre bağlı olan Hakmar Alışveriş Merkezleri, tüketiciye daha yakın ve hızlı bir hizmet sunuyor. Perakende sektöründe sürekli gelişimi hedefleyen, nihai müşteri memnuniyetini sağlayan, güvenilir ve saygın bir kuruluş olarak bilinmenin gururunu yaşıyoruz. [16] MART 2015 Çaykur’u bir marka olarak değerlendirir misiniz? Bir markaya tüketicinin zihninde anlam kazandıran birçok unsur var. Görüntüsü, kullandığı semboller, üreticisi, temel faydaları, iletişim dili ve kullanıcı profili gibi. Bu bağlamda düşündüğümüzde, Çaykur, geçmişten bugüne taşıdığı, bugünden de yarına ulaştıracağı ‘çay kültürü’nü her kademesiyle yaşayan ve yaşatan bir marka. Çay denildiğinde akla ilk olarak Çaykur geliyor; bu derece önemli bir yeri var hepimizin hayatında. Güvenilirliğiyle de kıyas kabul etmez bir yeri var halkımızın algısında. Ve bu güven duygusunu her geçen gün biraz daha pekiştirdiğini de apaçık görüyor, gözlemliyoruz. Hakmar açısından Çaykur’un önemine dair neler söylemek istersiniz? Çaykur son yıllarda gerçekleştirdiği atılımlarla kurumsal yapısını, lezzetini, kalitesini, hitap ettiği pazar alanlarını ve insanlar üzerindeki algısını daha da üst seviyelere taşıdı. Hemen her konuda bir yeniliğe imza atılıyor Çaykur’da son yıllarda ve bu da elbette beraberinde ‘liderliği’ getiriyor. Çaykur markalı ürünlerin bizim raflarımızda yer alması bizim için bir onurdur. Çaykur’un kazanacağı yepyeni başarılarda katkımızın olduğunu bilmek bizleri son derece mutlu edecektir. Çaykur ürünlerinin Hakmar’daki satışları hakkında bilgi alabilir miyiz? Satışların yıllar itibarıyla seyrini nasıl yorumlarsınız? Çaykur markalı ürünlerde özellikle son iki-üç senedir ciddi bir satış oranı yakaladık. 2012 yılında yüzde 46 olan pazar payının 2013 yılında yüzde 48, 2014 yılında yüzde 52 olduğunu gördük ve bu pazar payındaki artışa paralel olarak da satışlarımız her yıl ortalama yüzde 35 artıyor. 2015 yılı için de olumlu sinyaller aldığımız bu günlerde 2015 yıl sonu itibarıyla satışlarımızın bir önceki yıla göre yüzde 35-40 oranında artacağını öngörüyoruz.Tabii ki bu artışın yanı sıra sektördeki marjlarımızın olumlu yönde iyileşmesi de bizi son derece memnun ediyor. En çok hangi ürünümüz talep ediliyor? Rize Turist Çayı, hem ambalajıyla hem de elbette lezzetiyle sektörde bir ‘klasik’ olmuş ve halkımızın gönlünde adeta taht kurmuş bir marka. Son yıllarda özellikle Altınbaş Çay’a talebin de arttığını gözlemliyoruz. Bu da müşterinin kalite vurgusunun öne çıktığını gösteriyor. Hakmar gözüyle Çaykur 2014 yılını nasıl geçirdi? Çaykur gerek kârlılık gerekse satış anlamında çay kategorisini devamlı yükselten bir marka. Bizler de bu açıdan beklentilerimizin çok üstünde bir artış sağladık. Tabii ki burada yapılan uygulamaların planlı ve organize bir şekilde yönetilmesi de bizim işimizi oldukça kolaylaştırdı. Tüketicilerimize zamanında ve ihtiyaçlarına uygun ürünler sunarak sektörü daha da canlandırmış olduk. Bu kadar güçlü bir markanın pazar payını her yıl biraz daha artırması gerçekten büyük bir başarı. Tabii ki bu, bizim geleceğe daha da umutla bakmamızı sağlıyor. Çaykur müşterilerini tarif edebilir misiniz? Müşterilerinizin Çaykur ürünleri hakkındaki düşünceleri nelerdir? Çaykur’un, yerli üretime önem veren, kalite ve fiyat dengesini çok iyi çözümlemiş bir müşterisi var. Gelenekçi müşteri yapısına sahip. Yıllardır hiç bozulmadığı gibi her geçen gün biraz daha güçlenen kalite ve lezzet anlayışı da bu noktada çok önemli. Çaykur’un imza attığı her yenilikte, her ilk’te halkımıza doğrudan ya da dolaylı bir katkısının olduğunu görüyoruz. Ülke ekonomimize sağladığı katkıları hepimiz biliyoruz. Dünyaya açılma, dünyada da çay sektörünün öncüsü olma adına gerçekleştirdiği her hamleyi onurla, mutlulukla takip ediyoruz. Elbette müşterilerimiz de bu konuda bizlerle aynı heyecanı, aynı düşünceleri paylaşıyor. Çaykur’la hepimiz gurur duyuyoruz. Sizce 2014 yılı sıcak çay ve soğuk çay kategorisinde nasıl geçti? Ne gibi trendler öne çıktı? Sıcak çay olarak bakarsak dökme çay kategorisinin payını koruduğunu görüyoruz, tabii demlik poşet, bardak poşet ve bitkili meyveli çaylarda önemli bir artış gözlemliyoruz. Soğuk çay kategorisinde “didi” markasıyla yeni bir ivme kazanan ve sektöre canlılık getiren Çaykur, bu kategoride de pazar liderliğine emin adımlarla ilerliyor. Çok iyi geçen bir sezonun ardından, tüketicilerimizden aldığımız geri bildirimler çok olumlu ve 2015 yılı için de bizi heyecanlandırıyor. MART 2015 [17] [bayilerimiz] ediyor. Amasya’da Çaykur ürünlerinin bulunduğu 550 noktaya tüm ürünlerimizi sunuyoruz. Müşterilerimizi haftada en az bir kez ziyaret ederek Çaykur ürünlerinin Amasya’nın tamamında bulunabilir olmasını sağlıyoruz. Sipariş teslimat süremiz 24 saat ila 48 saat arasında değişiyor. Hizmet alanınız Amasya ile mi sınırlı? Hizmet alanımızda Amasya merkez ve ilçeleri bulunuyor. Diğer bayiliklerimizde ise bölgemize yakın il ve ilçelerimize toplam 47 personel ve 35 araçla hizmet veriyoruz. Çaykur ürünleri arasında Amasya’da en fazla beğenilenler hangileri? Pazarın genelinde olduğu gibi, Tiryaki en çok talep gören ürün çeşidimiz konumunda. Rize Turist Çayı ve Çiçek Çayı ürünlerimiz de onu takip ediyor. Ülkemizde eski alışkanlıklara bağlı olarak Amasya’da da çayın genel adı Tiryaki olmuş durumda. Çaykur’u sahiplendi [18] MART 2015 1976 yılından bu yana Amasya’da gıda sektöründe faaliyet gösteren Namçek Gıda, 1990’ların başından bu yana Çaykur bayiliğini sürdürüyor. Namçek Gıda Çaykur Grubu Satış Müdürü Fatih Namlı’yla Amasya’da sürdürdükleri faaliyetlere dair bir söyleşi gerçekleştirdik. Firmanıza dair bilgi verir misiniz? Namçek Gıda, dedelerimiz İsmail Çekdemir ve Halil Namlı tarafından 1976 yılında, gıda toptancısı olarak kuruldu. O günün piyasa şartları gereğince karma ürün grubuyla hizmet veren firmamız, bugün Amasya gıda pazarının en önemli temsilcilerinden biri konumunda. Zaman içinde babalarımız Ali Çekdemir ve Önder Namlı’nın idaresinde olan şirketimiz, 1993 yılında profesyonel bir dağıtım firması olma yolunda ilk adımını attı ve Çaykur bayiliğini üstlendi. Namçek Gıda bugün de bir aile şirketi mi? Temeli arkadaşlıkla atılan Namçek Gıda, zaman içinde bir aile şirketine dönüştü… Dedelerimizin iki arkadaş olarak 39 sene önce kurduğu bu yapı, bugün üçüncü kuşağın dâhil olduğu bir aile şirketi kimliğiyle yoluna devam İki satış temsilcisi, dört sevkiyat elemanı, bir operatör ve bir satış müdüründen oluşan deneyimli bir ekibe sahibiz. Ekip üyelerimizle çalışan-işveren ilişkisi içinde değil, arkadaş ilişkisi ve samimiyetiyle iletişim kuruyoruz. Başarılı kapattığımız ayların sonunda muhakkak piknik veya benzeri aktiviteler yapıyoruz. Başarıyı teşvik etmek amacıyla hizmet alanları içinde ayın elemanı seçimi gibi uygulamalarımız ve ödüllendirmelerimiz de oluyor. Amasya’da tüketicilerin markamıza yönelik algısı ne durumda? Ülkemizin en kıymetli kurumlarından biri olan Çaykur’un ürünleri, Amasya’da tüketiciler tarafından tam anlamıyla benimsenmiş durumda. Öyle ki, Çaykur konusunda çok hassas davranan tüketicilerimiz markamızı en az bizler kadar sahipleniyor. Amasyalılar Çaykur’un Amasya’da açık ara pazar lideri olduğunu belirten Namçek Gıda Çaykur Grubu Satış Müdürü Fatih Namlı, son dönemde hayata geçirilen satış uygulamaları ve başarılı ekip çalışmasıyla şehirde rakipsiz konuma geldiğimizi söyledi. Çaykur’un ürünlerinin Amasya’da tüketiciler tarafından tam anlamıyla benimsendiğini vurgulayan Namlı, “Çaykur konusunda çok hassas davranan tüketicilerimiz markamızı en az bizler kadar sahipleniyor” diye konuştu. EKIP RUHU Amasya’da Çaykur’un konumu... Amasya’da da çayın vazgeçilmez bir alışkanlık olduğunu söyleyebiliriz. Amasya’da Çaykur, diğer çay markalarına kıyasla ezici bir tüketim oranına ve raf payına sahip. Özellikle son iki yıldır uyguladığımız pazarlama stratejileriyle rakiplerimizi neredeyse raflardan tamamen silme noktasına geldik. Şu an pazarımızdaki tüketimin yüzde 80’ini biz karşılıyoruz. Amasya’da “didi” sevildi mi? Çaykur olarak sıcak çay pazarında bu başarıyı kazanmışken; doğru zaman, doğru hamle ve doğru ürünle soğuk çay pazarını da etkimiz altına aldık. “didi”yi pazara sürerek marka büyüklüğümüzü perçinleyip soğuk çay pazarını da olduğunun çok üzerine taşımayı başardık. “didi” elde ettiği başarıyla bizleri ayrıca mutlu ederken, rakiplerimize de adeta bir ‘gözdağı’ verdi ve imrendirdi. 2015 hedeflerinizi öğrenebilir miyiz? 2014’te, bir önceki yıla göre yüzde 25 oranında büyüdük. İki yıldan beri Çaykur’un hayata geçirdiği yeni satış uygulamaları ve saha satış ekibinin yoğun gayretleriyle bu başarıyı elde ettik. Özellikle, Çaykur’un görevlendirdiği personellerin sahayı yakından takip etmesi bizlere çok önemli bir destek sağlıyor. 2015 yılındaki tüm çabamız pazar payını Amasya’da daha da yukarılara taşımak ve kışın ısıtmak yazın ise serinletmek için tüm enerjimizi harcamak olacak. Çaykur ailesinin ferdi olmak size neler hissettiriyor? Çaykur’a hizmet verdiğim için onur duyuyorum. Sattığımız her pakette kendimizden önce ülkemize bir katkı sağlıyor olmak bizim için farklı bir gurur kaynağı. Bu geniş ve aynı zamanda samimi ailenin bir ferdi olarak; tüm Çaykur ailesine teşekkür eder, tüm iş ortaklarımıza sağlıklı ve başarılı yıllar temenni ederim. FATIH NAMLI KIMDIR? 1972 yılında Amasya’da dünyaya gelen Fatih Namlı, evli ve üç çocuk babası. Profesyonel iş yaşamına satış temsilcisi olarak adım atan Fatih Namlı, 1998 yılından bu yana Çaykur Ürün Grubu Yöneticisi olarak görev yapıyor. MART 2015 [19] [gezigünlüğü] YAPMADAN DÖNMEYİN • Yeşilırmak Vadisi’nde Ferhat Dağı ve Amasya Kalesi eteklerinde kurulmuş açık hava müzesi olan bu kenti, kuşbakışı Çakallar Mevkii’nden izlemeden, • Çınar ağaçları altında semaver çayını yudumlarken; Yeşilırmak içerisinden yükselen Roma dönemi sur duvarları üzerine dizilmiş Amasya tarihi Yalıboyu Evleri’ni, arkasında yükselen kalker kayalara ayrılmış Kral Kaya Mezarları’nı ve tepesinde Amasya Kalesi’ni görmeden, • Taş işçiliğinin nadide örneği portale sahip, İlhanlı döneminde hastane olarak kullanılan Bimarhane’yi (Darüşşifa) görmeden, • Osmanlı dönemi yapılardan birisi olan Sultan II. Bayezid Külliyesi’ni gezmeden, • Amasya Müzesi’nin mumyalar bölümünü görmeden, • Hazeranlar Konağı’nı gezmeden, • Şehzadeler Müzesi’ni gezmeden, • Saraydüzü Kışlası ve Milli Mücadele Müzesi’ni gezmeden, • 1914 Maket Amasya’yı gezmeden, • Amasya misket elmasını ve kirazını yemeden, • Doğa harikası Borabay Gölü’nü görmeden dönmeyin. Şehzadelerin elma kokulu kenti Amasya YEŞILIRMAK’IN ikiye böldüğü Amasya, mis kokulu küçücük elmaları ve güzelim evleriyle akıllarda yer etmiştir. Ferhat ile Şirin’in aşkının yaşandığı Amasya, yüzyıllar boyunca çok sayıda uygarlığın izini biriktirmiş ama aslında yakın tarihimizin de çok önemli bir aktörü… Önce Osmanlı padişahlarının veliahtlıklarında valilik yaptığı, ülke idaresini öğrendikleri bir “şehzadeler şehri” olan Amasya, Kurtuluş Savaşı’nın amacının da ilk defa duyurulduğu, ‘milletin istiklalinin yine milletin azim ve kararlılığına bağlı olduğu’ vurgulanan Amasya Genelgesi’nin yayınlandığı şehir. Arkeolojik araştırma ve bulgulara göre Amasya’da ilk yerleşim MÖ 5500 yıllarında başlamış ve Hitit, Frig, Kimmer, İskit, Lidya, Pers, Hellenistik-Pontus, Roma, Bizans, Danişment, Sel- [20] MART 2015 çuklu, İlhanlı ve Osmanlı dönemlerinde de kesintisiz sürmüş. Amasya merkezinde uygarlıklarından derin izler bırakan Pontuslar’ın (MÖ 333-MÖ 26) krallarının ölümünden sonra kayalara oyduğu Kral Kaya Mezarları, bugün de şehrin en görkemli anıtları arasında. Amasya, Osmanlı topraklarına 1386 yılında katılmış. Bu tarihten itibaren padişahların büyük ilgisini çeken şehir, şehzadelerin devlet yönetiminde tecrübe kazanmaları adına ‘vali’ olarak görev yaptıkları bir merkez olarak ayrı bir önem kazanmış. Şehzade Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmet, Şehzade II. Murat, Şehzade Ahmet Çelebi, Şehzade II. Mehmet, Şehzade Alâeddin, Şehzade II. Bayezid, Şehzade Ahmet, Şehzade Murat, Şehzade Mustafa, Şehzade Bayezid ve Amasya’nın 7 bin 500 yıllık tarihini şehrin her köşesinde hissediyorsunuz. Osmanlı’da sahip olduğu önemi Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı dönemde perçinleyen Amasya, Anadolu mimarisinin en güzel örneklerine de ev sahipliği yapıyor. Şehzade III. Murat Amasya’da valilik yaparak devlet idaresini öğrenmişler. Tarihin akışı içinde önemli roller üstlenen Amasya, Kurtuluş Savaşı’nda da ön plana çıktı. Milli mücadelenin ilk adımını 19 Mayıs 1919’da Samsun’da atan Mustafa Kemal’in bu tarihten yaklaşık bir ay sonra Amasya’yı da ziyaret etmesi ve Amasya Genelgesi’ni yayınlaması şehrin tarih sayfalarındaki değerini bir kat daha artırmıştır. Kurtuluş mücadelesinin planları burada hazırlanmıştır. DANTEL EVLER Yeşilırmak vadisinde kurulan Amasya, Yeşilırmak’a ev sahipliği yapıyor. Ekim alanları sınırlı olmakla birlikte, bir ürünü var ki, dille- re destan… Mis kokulu misket elması, küçücük birer lezzet topu. Antik çağın ünlü coğrafyacısı Strason buralı. Bir efsane mi yoksa gerçek mi olduğu tartışılan Lokman Hekim’e de Amasyalılık yakıştırılıyor. Ayrıca, dünyanın ilk akıl hastanesinin Amasya’da açıldığı biliniyor. Ancak Amasya’yı üne kavuşturan en önemli özelliklerinden biri de, gözlerinizi alamayacağınız evleri… Bugünkü Amasya evleri, daha çok 19’uncu yüzyıla ait. Genellikle yan yana, bitişik nizam olarak düzenlenmiş olan bu konut mimarisinin güzel örnekleri, Yalıboyu Evleri. Bu evler, bodrum üzeri tek kat ya da iki katlı olarak düzenlenmiş. Genellikle avlulu ve bahçeliler. Özellikle haremlik ve selamlık tarzda düzenlenmiş örneklerde bahçe ortada kalıyor ve konutlar dışa kapalı bir görünüm alıyor. MART 2015 [21] [çayınkaynağı] Çaykur’un ilklerinden SALARHA ÇAY FABRIKASI [22] MART 2015 Üretime 31 Aralık 1969 yılında başlayan Salarha Çay Fabrikası, Çaykur’un en köklü fabrikaları arasında yer alıyor. Hizmete bir atölye olarak başlayan ve kurumun çekirdek kadrosuyla kurulan tesis ilerleyen yıllarda bir fabrikaya dönüşmüş. 28 BIN 474 metrekarelik bir alan üzerine kurulu olan fabrikanın kapalı alanı 18 bin 712 metrekare. Salarha Çay Fabrikası’nın hinterlandında 56 tane alım yeri bulunuyor. Bu alım yerlerinde 28 ekiple, 5 bin 149 üreticiye hizmet veriliyor. Salarha Çay Fabrikası, Çaykur’un misyonunu en iyi şekilde yerine getirmek hedefiyle 23’ü memur ve 28’i kadrolu olmak üzere 177 işçiyle hizmetlerini sürdürüyor. Fabrikanın üretim kapasitesi 185 ton/gün. Uzun yıllar boyu 180 ton/gün kapasiteyle hizmet veren fabrikanın kapasitesi geçen yıl yapılan bir iyileştirmeyle 185 bin ton/güne çıkarıldı. Fabrikada yılda ortalama 16 bin ton civarında yaş çay imalata giriyor ve 3 bin ton kuru çay üretiliyor. Fabrikanın hinterlandı sahilden 10 kilometre içeride bulunuyor. Dolayısıyla, çay ne çok erken ne de çok geç toplanmış oluyor. Kemalpaşa’dan bir hafta sonra Salarha Fabrikası imalata başlıyor. Bölgeden dolu dolu üç sürgün alınıyor. Çaykur’un son yıllarda her kademesinde gerçekleşen yenileme ve iyileştirme çalışmaları elbette Salarha Çay Fabrikası’na da yansıdı. Tasnif sistemi 2014 yılında son model teknolojiyle donatıldı. Fabrika kendi kazanlarında enerji üretirken, Genel Müdürlük’ün talimatıyla geçen yıl yapılan ihale neticesinde sitim satın almaya başladı. Bu da fabrikanın veriminin artmasında son derece önemli bir rol oynadı. Standardı yüksek bir enerjinin alınması üretimi de, kapasiteyi de artırdı. Fabrikada iyileştirme çalışmaları 2015’te de hız kesmeden devam edecek. MART 2015 [23] [çayınkaynağı] Rakamlarla Salarha Çay Fabrikası • Kapasitesi 185 ton/gün • Yıllık kuru çay üretimi 3 bin ton • Çaykur sistemiyle üretim yapıyor • Fabrikanın 56 alım yeri bulunuyor • Fabrikaya bağlı 5 bin 149 üretici var • Arsa alanı 28 bin 474 m2 • Kapalı alanı 18 bin 712 m2 • Çaylık alanı 18 bin 342 dekar [24] MART 2015 MART 2015 [25] [paydos] Artık üretici daha mutlu Çayın kalitesi çok arttı Çaykur hakkında neler söylemek istersiniz? Çaykur’dan vazgeçmeyiz. Ben aileden çaycıyım. Çaylığımızda üretmeye devam ediyoruz bir yandan. İlk günden bu yana eksperlik yapıyorum. Çayın iyisinden, üreticinin dilinden anlarım. Az değil, 25 senelik deneyimim var. Bu sürede neler değişti? Aradan geçen zaman içinde sistem ve teknoloji çok ilerledi. Örneğin, randevulu alım sistemi tüm üreticilerimizi rahatlattı. Üretici daha mutlu, üretilen çayın kalitesi ise çok yüksek bir seviyeye çıktı. Bunda Yönetim Kurulu Başkanımız ve Genel Müdürümüz İmdat Sütlüoğlu başta olmak üzere tüm yöneticilerimizin büyük payı olduğuna inanıyorum. İnşaat işleri de yapıyorsunuz sanırım... İnşaatla ilgilenmeyen Rizeli bulamazsınız. Babam ustaydı; inşaat işlerini ondan öğrendim. İnşaatla ilgili her işi yapabilirim. Temelinden çatısına, sıvasından tuğlasını atmaya… Yeri gösterin bana, size sıfırdan binayı çıkarıp anahtarınızı teslim edeyim. İnşaatla uğraşmayı gerçekten çok seviyorum. Kendi evimi de ben yaptım. Dört katlı betonarme bir bina… İnsanlara yaşayacakları evler, yuvalar kurmak bana büyük bir mutluluk veriyor. Hobi olarak yapsam da bir dostumuz istediğinde seve seve yardıma koşuyorum. Fabrikanın ufak tefek sıva işlerini de ben yapıyorum. Yeter ki işler eksik kalmasın, kurumumuz gereksiz harcama yapmasın. Çay üreticisi bir aileden gelen Ensar Türüt, “Halkımız Çaykur’dan asla vazgeçemez,” dedi. 25 senelik deneyimi sayesinde çayın iyisinden, üreticinin dilinden anladığını ifade eden Türüt, “Aradan geçen zaman içinde sistem ve teknoloji çok ilerledi. Üretici daha mutlu, üretilen çayın kalitesi ise çok yüksek bir seviyeye çıktı. Bunda Yönetim Kurulu Başkanımız ve Genel Müdürümüz İmdat Sütlüoğlu başta olmak üzere tüm yöneticilerimizin büyük pay sahibi olduğuna inanıyorum” diye konuştu. [26] MART 2015 MINIBÜSÇÜLÜK ZOR BIR IŞTIR Minibüs çalıştırmak göründüğünden daha zor bir iştir. Ben fabrikada olduğumda oğlum çalıştırıyor. Minibüsü idare edebilmek için insanlarla aranız iyi olmalı. Bazı müşteriler sanki sizin sinirlerinizi sınamak için biner. Orada bile kibar davranacaksınız, yolcunuzun gönlünü yapacaksınız. Bir mesleği yapmak değil, insanları mutlu etmek zordur. Minibüste işinizi doğru yapacaksınız, yani trafiğe uyacak ve insanları can güvenliğini tehlikeye atmadan istedikleri yere ulaştıracaksınız. Sabırsız bir insan minibüsçülük yapamaz. İnsanlarla ilişkim her zaman güzel olmuştur. Çaykur’un mevsimlik çalışanlarından Ensar Türüt, 25 yıldır eksper olarak hizmet veriyor. Bu süre zarfında dört farklı mesleği birden sürdüren Türüt’ün elinden her iş geliyor. Çay eksperliğinden kalan zamanında bakkal ve minibüs işleten Türüt, kendi evini de elleriyle inşa etmiş. Sizi tanıyabilir miyiz? Çay eksperi olarak çalışıyorum. Çaykur’daki görevimin yanı sıra bir bakkal işletiyorum. Yine oğlumla birlikte çalıştırdığımız bir minibüsümüz de var. Çaykur’da görev yaptığım sezonda bu iki işi oğlum ve eşim idare ediyor. Çaykur’daki görevim öncelikli olmak üzere bu işleri de tam 25 yıldır sürdürüyorum. Çok şükür üçünü de hakkıyla yapabildik. Seneye emekli olacağım. Ondan sonrası kısmet artık… MART 2015 [27] [emekverenler] Çaykurlu olmak, Çaykur’dan emekli olmak büyük bir gurur Çaykur’da görev yaptığı 22 senenin ardından emekli olan Avni İnceler, çalışma hayatı boyunca telsiz ve telefon hatlarının bakımından sorumluydu. Kendi deyişiyle hayatı yollarda geçen İnceler, o günden kalan alışkanlıkla gezmeye, doğayı keşfetmeye devam ediyor. Sizi tanıyabilir miyiz? 1957 yılında Ardeşen’de dünyaya geldim. Liseyi Sanat Okulu’nda elektrik bölümünde tamamladıktan sonra askerlik görevimi yapmaya gittim. Askerlik dönüşü Ardeşen Fabrikası’na işçi olarak girdim. Orada geçen dört ayın ardından 1981 yılında Rize Ana Tamir Fabrikası’na geldim. O zamanlar Fener Mahallesi’ndeydik. Telsiz ve telefonların bakım ve onarım kısmında görevliydim. 2003 yılında emekli olana dek aynı ekipteydim. 1981’den 2003’e kadar, yani 22 yıl boyunca Çaykur’un telsiz ve telefonlarının bakımını biz yaptık. Çaykur’un bölgemizdeki herkes için vazgeçilmez bir değer olduğuna dikkat çeken Avni İnceler, “Çaykurlu olmak, Çaykur’dan emekli olmak büyük bir gurur. Dünyanın hiçbir yerinde halkıyla bu kadar iç içe başka bir kurum olduğunu sanmıyorum” diye konuştu. [28] MART 2015 İletişim hatları Çaykur açısından son derece önemli, değil mi? Elbette... O tarihlerde özellikle telsiz, Çaykur’un can damarıydı. Bütün aktarmalar, ürün talepleri ve diğer bilgiler telsizle anlık olarak geçilirdi. O dönemde telefon hizmeti yeterli seviyede olmadığı için Çaykur’un hızına yetişmesi, ihtiyaçları karşılaması mümkün değildi. Telefonda hat bağlatmak için bir saat beklediğiniz oluyordu. Oysa bizim için zaman büyük önem taşıyordu. Fabrikalar arasından çay talepleri telsizle bildirilirdi. İhtiyaçlar, talepler veya gönderilecek çaylarla ilgili bilgiler telsizle aktarılırdı. Çaykur içindeki gündelik işlerin aksamaması için görüşmelerin anlık olarak yapılması gerekiyordu. Öyle ki telsiz hattı bir saat sustuğunda işler tepetaklak oluyordu. 46 fabrika var; işlerin sorunsuz, tıkır tıkır yürümesi gerekiyor. Sorunlar telsizle iki dakikada çözülüyordu. Üstelik telsiz, telefonun aksine, ücretsizdi. Çaykur’a dair düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Çaykur bölgemizin olmazsa olmazı, her şeyimiz… Çaykur bölgemizdeki herkes için vazgeçilmez bir değerdir. Çaykurlu olmak büyük bir gurur. Gelirimizin yüzde 70’ini çayla ilgili işler yaparak elde ediyoruz. Dolayısıyla bölge halkıyla iç içe olan bir kurum. Çaylığı olmayan var mıdır buralarda?.. Fabrika içinde mi görev yapıyordunuz? Neredeyse sürekli arabayla hareket halindeydik. Tesisler arasında gezerek telsiz sisteminin aksamadan işlemesini sağlıyorduk. Dağlarda aktarıcı dört-beş ünite vardı. 15 günde bir, yaz kış demeden, onların bakımını yapmaya gidiyorduk. Boş zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Doğa gezilerine katılmayı, oraları filme almayı seviyorum. Bölgemizin doğal güzelliklerini, yaylaları, yeşil örtüyü korumak adına kameraya çekmek en büyük hobim haline geldi. Zaman içinde hatırı sayılır bir arşiv de oluştu. Çalışırken sürekli hareket halindeydik, bir yerden bir yere gidiyorduk. Şimdi o alışkanlığı sürdürüyorum. Irmak ırmak, ağaç ağaç yeniden keşfediyorum bölgeyi. Bu işi okulda mı öğrendiniz? Çaykur bizim için bir okuldu. Buradaki asıl ustamız Kemal Çelik’ten öğrendik işin bütün detayını. Bir yandan çalıştık, bir yandan öğrendik. Dört kişilik bir ekiptik. Yirmi yıl boyunca aynı ekip devam ettik. Ustamız benden altı -yedi sene önce emekli oldu. Bizden biraz sonra santraller otomatik hale gelince o servis de kapandı. Emekliye ayrılırken telsiz sistemi çalışıyor muydu? Evet, çalışıyordu; çünkü çok daha pratik geliyordu. Telsiz başındaki bir kişi operasyonu kolaylıkla yürütebiliyor. Oysa telefonla olduğunda bir kelime için arama yapması gerekecek. Başka biri aradığında meşgul görünecek. Bizim çalıştığımız yıllarda telsizin tercih edilmesinin nedenlerinden biri de bölgemizdeki yağış sıklığı ve telefon hatlarının yıldırım çakmasından çok etkilenmesiydi. En çok nereyi seviyorsunuz? Ayder Yaylası güzel bir tablo gibidir. İkizdere, Patron Yaylası, Çamlıhemşin tarafları… Birçok yer var. Doğayı gezmek, özellikle yaylalar beni büyülüyor. Şehirde yaşamak, insanın elinden şaşırma yeteneğini alıyor. Caddeler, evler, dükkânlar, otomobiller derken hiçbir şey şaşırtıcı gelmemeye başlıyor. Oysa doğanın içinde ufuk çizgisini görüyor, tepenin ardında ne olduğunu merak ediyor insan. Doğanın içinde çok farklı görüntülerle karşılaşabiliyorsunuz. Yaylaların sessizliği insanı kendi iç âlemine doğru bir yolculuğa çıkarıyor adeta. Hele sohbet edeceğiniz ve iyi anlaştığınız insanlarla doğa gezileri yapmak çok daha keyifli oluyor. MART 2015 [29] [pozitif] ÇAYKUR Salarha Fabrikası’nda engelli statüsünde çalışan İslam Arslan’ın hayatında tabiatın ayrı bir yeri bulunuyor. Çalışmadığı dönemi köydeki evinde geçiren Arslan’ın en büyük hobisi ise avcılık. “Avcılık sözün gelişi” diye açıklıyor Arslan, asıl amacının düşünceleriyle ve doğayla baş başa kalmak olduğunu belirtirken... Yalnızlığı seviyorum. Dağda yapacağı bir yürüyüş insanın bütün stresini alıp götürüyor. Sizi tanıyabilir miyiz? Rize’nin Salarha bölgesinde doğup büyüdüm. 18 yaşımdan bu yana Çaykur’da çalışıyorum. Engelli kadrosundan girdiğim Çaykur’da çalışmaktan dolayı mutluyum. İmalat bölümünde görev yapıyorum. Pano sistemindeyim. Ekip arkadaşlarımızla birlikte güzel bir çalışma ortamımız var. Amirlerimizle, çalışma arkadaşlarımızla birlikte işimizi doğru yapmak, bize verilen görevleri yerine getirmek için var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Engeliniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Bir kolum daha kısa... Doğuştan gelen bu sağlık sorunundan dolayı zaman zaman zorlansam da benim için engel oluşturmasına izin vermiyorum. Sağ olsun, çalışma arkadaşlarımızın da çok desteğini görüyorum. İSLAM ARSLAN Çay bizim için büyük nimet Çayın ve Çaykur’un bölgemiz için en büyük nimet olduğunu dile getiren İslam Arslan, “Hepimiz markamıza sahip çıkmalıyız. Her durumda ve her koşulda Çaykur’un değerini anmalı, onunla birlikte daha da büyümek için üretici ve çalışan olarak bizler de üzerimize düşeni yapmalıyız. Çünkü Çaykur velinimetimizdir” diye konuştu. [30] MART 2015 Hayatta sizi en çok ne mutlu eder? Aileme hakikaten çok düşkünüm. Onlarla görüşmek, birlikte yemek yemek, sohbet etmek benim en büyük hobim. Ava gitmeyi seviyorum. Bunun için arkadaşlarımızla birlikte dağa gidiyor ve hem doğa yürüyüşü yapıyor hem de avcılık merakımızı gidermeye çalışıyoruz. Aslında işin avcılık kısmı biraz bahane; temelde doğaya çıkmak ve temiz hava almak var. Dağda yapacağı bir yürüyüş insanın bütün stresini alıp götürüyor. Bir hayvanı avlamak yerine saatlerce yürümeyi; birbirinden güzel dere ve yaylaları keşfetmeyi tercih ederim. Özetle, maksat avcılık değil muhabbet. Doğa yürüyüşlerinin özel bir anlamı var sizin için o zaman... Hafta sonlarında köydeki evimize gideriz. Doğayla iç içe, sade ve güzel iki gün geçirmek yetiyor insana. Çalışmadığım dönemde de genellikle oraya giderim. Bağ bahçeyle uğraşmak, çaylığa gitmek ve arada ava çıkmak bana iyi gelir. Yalnızlığı seviyorum. Doğa yürüyüşleri bunun için iyi bir yol. Yaylaya arkadaşlarınızla çıksanız bile yürürken düşüncelerinizle baş başa kalırsınız. Bunu herkese tavsiye ederim. Her gün yarım saat düşünceleriyle baş başa kalan insandan kimseye kötülük gelmez. Kendisiyle yüzleşmeyenden sakınacaksınız. Gerçekten de yürümek her zaman iyi gelir bana. Doktorlar da en iyi sporun yürüyüş olduğunu söylüyor… Çayla aranız nasıl? Çay içmeyi çok severim. Geleneksel usulle demlenmiş bir Çaykur çayına asla hayır demem. Çayımız muhabbet kapısıdır. Çaylar demlenir, muhabbet başlar; insanda ne gam ne tasa kalır. O yüzden çayı bir psikolog gibi görüyorum. Toplum olarak bir arada durmayı başarıyorsak bunda aile kurumunun ve çayın ciddi bir rolü vardır. Hangi çayı tercih ediyorsunuz? Çaykur dışında hiçbir markanın çayını içmem. Zaten tadından belli olur. Genellikle Altınbaş’ı tercih ediyorum. Tabii iyi demleyeceksiniz, Altınbaş’ın hakkını vereceksiniz. Çaykur ile ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Çaykur ve çay bölgemiz için büyük bir nimet. Hepimizin ekmek kapısı… Tüm Çaykurlular; üreticisi ve çalışanı markasına sahip çıkmalı. Her durumda ve her koşulda Çaykur’un değerini anmalı, onunla birlikte daha da büyümek için üretici ve çalışan olarak bizler de üzerimize düşeni yapmalıyız. Çünkü Çaykur velinimetimizdir. MART 2015 [31] [hobi] Çaykur Ana Tamir Fabrikası’nda görev yapan İsmail Yanbay, dört senedir maket yapımıyla ilgileniyor. Maket yapımından, kutusuyla alınan hazır oyuncakların birleştirilmesinden söz ettiğimiz sanılmasın. Üretim sürecinde oluşan artıkları veya dondurma çubuğu gibi sıradan nesneleri kullanarak gündelik hayatta kullandığımız objelerin minyatürlerini üretiyor. Rize evleri, kuzine, bahçe aletleri, motorlu taşıtlar, dikiş makinesi vb. Şimdiye kadar yüzlerce obje üretmiş… Hobisini uzmanlık düzeyine taşımayı başaran İsmail Bey’in yaptığı ürünler aynı zamanda birer sanat eseri niteliği de taşıyor. Sizi tanıyabilir miyiz? Çaykur Ana Tamir Fabrikası’nda usta olarak görev yapıyorum. Mesleğimi ve Çaykur’u çok seviyorum. Üretimin içinde olmayı, bozulan obje ve makineleri tamir etmeyi seviyorum. Sistemin sürdürülmesine yönelik çalıştığımı söyleyebilirim. Çaykur’da çayın üretimine katkıda bulunmaktan, bölgemize ve halkımıza hizmet etmekten dolayı çok memnunum. Bu hobiye nasıl yöneldiniz? Küçük parçaları birleştirip bir bütün oluşturmaktan kendimi bildim bileli hoşlanmışımdır. İlhamımı da fabrikamızda kullandığımız küçük parçalardan alıyorum. Küçük parçalardan hareketle gündelik hayattaki bir nesnenin küçük ölçekteki benzerini yapmanın güzel bir fikir olacağını düşünerek, yaklaşık dört sene önce yola çıktım. Boş zamanlarımı değerlendirmek ve keyifli bir uğraş edinmekti amacım. Çok küçük ve basit objeler ı n a t r a n e d m i t e aykurlu usta ür Makine tamirinde kullanılan bir bobinin kapağı, parça demirler, dondurma çubukları, artık ahşaplar veya kum… Malzeme ne olursa olsun, Çaykurlu usta İsmail Yanbay, dokunduğu her şeyi birer sanat eserine dönüştürmeyi başarıyor. İlhamını hayattan alan İsmail Bey, artıkları kullanarak yaptığı küçük objelerle hayranlık uyandırıyor. [32] MART 2015 Hangi objeyi yapacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? Bazen işe yaramayan küçük bir parçadan, bazen de yapmak istediğim bir objeden yola çıkıyorum. Bir mesleği görüp onu kafamda canlandırdığım da oluyor. Rize’deki geleneksel el sanatlarıyla uğraşan dükkânları ve ustaları izlediğim de oluyor. O ustaların işlerine benzeyen küçük maketler yapıyorum. Elbette ustalarımız kadar yapamıyorum ama bir eşyanın farklı bir ölçekteki kopyası göze her zaman daha hoş geliyor. Dekoratif amaçla bakıldığında insanda farklı bir duygu uyandırıyor. Örneğin, bir kuzinenin küçüğü, artık hayatlarında yeri olmasa bile büyük şehirlerimizdeki insanlardan yoğun ilgi görüyor. Onlara doğdukları, büyüdükleri toprağı hatırlatıyor. Objeleri yapacağınız parçaları nereden buluyorsunuz? Genellikle fabrikada tamirde kullandığımız ürünlerin artıklarını değerlendiriyorum. Böylece çöpe gidecek artıklar birer sanat eserine dönüşüyor. Çöp olarak nitelendirilen parçaları kullanmak benim için çok önemli. Malzeme sınırlamanız var mı? Elbette metali işlemek çok kolay olmuyor. Onun için özel ekipmanlara ihtiyaç duyuyorum. Bunun dışında evde ahşap ve diğer malzemeleri de kullanıyorum. Taş oyarak yapılması gereken işleri kumu presleyerek yapıyorum. Ç SANATA DÖNÜŞTÜRÜYOR yaparak başladım. Balta, tırmık ve kürek gibi eşyaların küçük maketlerini hazırladım. Elimin bu işe yatkın olduğunu görünce daha karmaşık ve incelikli işlere yöneldim. Dondurma çubuğundan Rize evi Demir parçalarından kuzine yapan, dondurma çubuklarından Rize evi üreten İsmail Yanbay, etrafta gördüğü her nesneyi kullanarak bir objeye çevirebiliyor. Yanbay’ın yaptığı Rize evi, en çok ilgi gören eserleri arasında yer alıyor. Ailenizde sizin gibi, bu tür bir uğraşı olan var mı? Açıkçası ailemde bu tür bir iş yapan hiç kimse yok. Zaten ben de kendi kendime öğrendim. Uğraşa uğraşa evler, kazanlar, dikiş makinesi, otomobil, tulumba, el arabası, kürek, yer sofrası gibi objelerin gerçekçi maketlerini yapmayı başardım. Sağ olsun, eşim en büyük destekçimdir. Malzemeyi işlemek zahmetli bir iştir. Yaparken ister istemez etraf kirlenir. Buna rağmen beni destekledi… O olmasaydı bu kadar sürdüremezdim. Çocuklarınız ilgi gösteriyor mu? En büyükleri 21 yaşında olmak üzere, üç çocuğum var. İlgi gösteriyorlar elbette. Benden önceki aile fertlerinde bu yönde bir yetenek çıkmamıştı ama çocuklarımda resme, çizime karşı bir ilgi olduğunu görüyorum. MART 2015 [33] [çaydurakları] Eşsiz Rize manzarasına karşı ÇAY, LEZZETINI BU TOPRAKTAN ALIYOR çay keyfi DAĞMARAN Dağmaran, eşsiz Rize manzarasıyla çay keyfini doyasıya yaşayabileceğiniz mekânlardan biri. Çaykur’un eski çalışanlarından Hilal Dil’in kardeşleriyle birlikte kurduğu restoran, yerliyabancı çok sayıda turist tarafından da yıl boyunca ziyaret ediliyor. Dil ailesinin dededen kalma evlerini restorana çevirmesiyle ortaya çıkan Dağmaran’da sadece Çaykur çayı içiliyor. [34] MART 2015 BIR TARAFINDA Kaçkar, Verçenik, Ovit Dağları, Handüzü ve Çağrankaya Yaylası; diğer tarafında ise Rize şehir merkezi… 2004 yılında Dil ailesi tarafından kurulan Dağmaran Restoran, Karadeniz’e kuşbakışı hâkim bir tepe üzerinde yer alıyor. Rize merkezine 4 kilometre uzaklıktaki tesis, misafirlerini yöresel yemekler ve Çaykur çayı eşliğinde ağırlıyor. Rize’nin muhteşem doğasını ve Karadeniz’in mavisini birlikte görmek isteyenler için ideal bir mekân olan Dağmaran, panaromik manzarasıyla fotoğrafçıların da ilgisini çekiyor. Dağmaran’ın kurucularından, eski Çaykurlu Hilal Dil tesisle ilgili sorularımızı yanıtladı. Dağmaran nasıl kuruldu? Burada dedemin evi vardı. Dedem vefat ettikten sonra bu yapı 15 sene kadar metruk halde kaldı. Bankadan arkadaşlarımızla buraya gelip gece oturur, hem manzaranın tadını çıkarır hem de çayımızı içerdik. Zaman zaman kardeşlerim de gelirdi… Manzarası nedeniyle etrafımızdaki insanlardan da ilgi görüyordu. En küçük iki kardeşim burada küçük bir kafe açmak istedi. Benden de yardım istediler. En sonunda babamız başımızda olmak üzere, beş kardeş ortaklaşa burayı açmaya karar verdik. O tarihlerde küçük bir restoran veya kafe olarak düşünmüştük burayı. Restoranda yaptığınız ilk yemek hangisiydi? Sene 2004 sanırım… Deneyimli siyasetçi, TBMM Başkanlarımızdan Cemil Çiçek Bey geçerken burayı görmüş ve uğramak istemiş. Bizden muhlama yapmamızı istedi. İyi ama o zaman hiçbirimiz restoran işinden, mutfaktan anlamıyorduk. Muhlama yapacağız ama nasıl? Bir arkadaşımızı arayarak telefonla muhlama tarifi aldık. Yaptığımız ilk yemek o oldu. Sağ olsun Cemil Bey’in de hoşuna gitti. Yanında çok sayıda insan var. Onlar da sipariş verdi. Cemil Çiçek “Burası çok güzel bir yer, kıymetini bilin, geliştirin,” dedi. Bu şekilde başlayınca bize de bir moral ve istek geldi. Koşturmaya başladık, çok şükür aynı tempoyla devam ediyoruz. Sonrasında mekânda hangi değişiklikler oldu? Küçücük bir restoran olarak açtık. Her yıl küçük bir değişiklik yaparak, yeni bir alan ekleyerek bugüne kadar getirdik. Tamamen kendi gücümüzle yaptığımız için hiçbir zaman büyük değişikliklere girmedik. Zaten hep insanların isteğiyle gerçekleştirdik değişiklikleri. Sürekli büyütmek zorunda kaldık. Şu camdan dışarı, Rize’nin doğasına bir bakın. Dağ manzarası insana tatlı bir hüzün veriyor. İşte çayımız lezzetini bu güzellikten alıyor. Karadeniz’de her ailenin Çaykur ile kuvvetli bir bağı bulunur. Fertlerden biri mutlaka Çaykur’da çalışıyordur. Çaykur kadar bulunduğu coğrafya ve toplumla iç içe bir başka kurum olduğunu sanmıyorum. Çay ve Çaykur ile ilişkinizi nasıl tanımlarsınız? Çocukluğumuz çayın içinde geçti. Dikilmesinden toplanmasına kadar bütün aşamalarını biliriz. Çay sevdamızın peşinden girdiğim Çaykur’da dokuz yıl geçirdim. Öğrencilik zamanımda geceleri okula gündüzleri işe geliyordum. Üretimde çalıştıktan sonra geçtiğim personel dairesinde bir yıl kadar görev yaptım. Çaykur’dan askerlik görevim için ayrıldım. Dönüşte de özel bir bankada işe girdim. Çaykur ile ilişkimiz, tüm Rizeliler gibi devam etti. Dağmaran ne anlama geliyor? Maran kelimesini Karadeniz’e özgü bir yapı, ev gibi tanımlayabiliriz. Dağmaran ismini de dağdaki evimiz anlamında kullanıyoruz. Müşterileriniz kimler? Ağırlıklı olarak yerli turistleri ağırlıyoruz. Yaz aylarımız çok yoğun geçer. Öyle ki rezervasyon yaptırmadığınızda kolay kolay yer bulamazsınız. Öte yandan kışın da kapatmıyoruz. Son zamanlarda Arap turistler de keşfetti burayı. Çay olarak hangi markayı tercih ediyorsunuz? Elbette Çaykur’u kullanıyoruz. Siyah Altınbaş ile Çay Çiçeği’ni birebir harmanlıyoruz. 11 senedir aklınıza gelecek bütün Çaykur ürünlerini sunduk ve müşterilerimiz en çok bu harmanı sevdi. MART 2015 [35] [kültürdünyamız] ÇAYKUR HAKKINDA NELER SÖYLEMEK ISTERSINIZ? ÇAYKUR’U TEMSİL ETMEK BÜYÜK GURUR Çaykur’un Karadeniz’in en büyük değerlerinden biri olduğunu belirten halk oyunları eğitmeni Murat Kopuz, “Gaziantep Çaykur Karadeniz Günleri’ne birlikte gidip yöre kültürümüzü orada sergilemek bize kısmet oldu. Çaykur’un tanıtımını çocuklarımızla birlikte yaptığımız için çok mutlu olduk” diye konuştu. Gaziantep’teki programda her zamankinden daha iyi bir performans sergilemeye çalıştıklarını vurgulayan Kopuz, “Çaykur’u temsil ettiğimiz için sahnede hepimiz bambaşka bir heyecan yaşadık,” dedi. RIZE GENÇLIK Spor İl Müdürlüğü’nde görev yapan Murat Kopuz, hayatını halk oyunlarına adamış, deneyimli bir eğitmen. Liseli gençlerden oluşan halk oyunları topluluğuyla Rize’nin kültürünü yurtdışında da başarıyla tanıtan Kopuz ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Halk oyunlarıyla ilgilenmeye ne zaman başladınız? Tam 17 yıldır halk oyunlarıyla iç içeyim. Sanırım ilk olarak ortaokulda başladım. Ortaokulun ardından liseye geçtiğimde Rize Gençlik Merkezi’ne yazıldım ve horon ekibine katıldım. Oradaki çalışmaların ardından Rize Belediyesi bünyesindeki ekipte 11 sene boyunca halk oyunları sergiledim. Eğitmenliğe nasıl yöneldiniz? Zaman içinde usta öğreticilik belgemi aldım. Ne var ki bu belge yeterli gelmedi ve antrenörlük belgesi sınavlarına girdim. Gençlik Spor İl Müdürümüzün önemli çalışmaları sayesinde bugün çok daha verimli ve disiplinli bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Halk oyunları sizin için ne ifade ediyor? Benim hayatım halk oyunları… Gençlik Spor İl Müdürlüğü’nün kurduğu Gençlik Merkezi’nde 150 metrekarelik bir halk oyunları [36] MART 2015 salonu açılıyor. Önümüzdeki aydan itibaren benim açımdan halk oyunları Rize’de çağ atlayacak. Güzel bir çalışma ortamımız olacak. Çaykur bizim, Karadeniz’in büyük bir değeridir. Yediden 70’e Çaykur’dan ekmek yiyoruz. Son olarak Çaykur ile birlikte Gaziantep’e gidip yöre kültürümüzü ve markamızı tanıtmak kısmet oldu. Çocuklarımızla birlikte Çaykur’un tanıtımını yaptığımız için son derecede mutlu olduk. Gaziantep’te yaptığımız programda her zamankinden daha iyi bir performans sahnelemeye çalıştık, çünkü Çaykur’u temsil ediyorduk. Bütün çocuklar için geçerli bu durum. Çaykur ile gittiğimiz gösterilerden sonra çocuklarımızın gözünde o heyecanı görüyorum. RIZE KÜLTÜRÜNÜ TANITMAK Farklı illerden buraya oyunlarımızı görmeye geliyorlar. Karadeniz kültürünü tanıtıyor, inceliklerini anlatıyorum. Benim için halk oyunlarının felsefesi, çıktığı yerde çok önemli. Beslendiğimiz kültürü anlayabilirsek, diğer insanlara da o kadar iyi aktarabiliriz. Rize’de halk oyunları var olmaya devam edecek, çünkü gençlerimiz büyük bir ilgi gösteriyor. Çaykur’dan destek gördüğümüzde halk oyunları daha da farklı oluyor. Rize’de halk oyunlarına ilgi ne durumda? Rize’de halk oyunları camiası oldukça küçüktür. Çok değerli arkadaşlarımız ve ekiplerimiz var. Gençlik Spor İl Müdürlüğümüzün destekleri, ardından Çaykur bu anlamda hepimizi mutlu etti. Son iki buçuk ay içinde yabancı bir ülkeye ve beş farklı şehre gittim. En az 100 gösteri yaptım. Rize’de bütün törenlere ekibimiz davet ediliyor. Halk oyunlarına başlamak gençlerimizi nasıl etkiliyor? 15 kişilik ekibimizdeki tüm çocuklarımızın dersleri çok iyi. Halk oyunları sayesinde olgunlaştım. Öğrencilerim halk oyunları sayesinde hayata bağlandı, kendine ve dünyaya daha güzel bakmaya başladı. Ekibinizdeki gençlerle aranızda nasıl bir bağ var? Ekibimdeki her öğrenci benim ailem gibidir. Öğrencilerimin anne ve babalarıyla birebir tanışırım. Üstlendiğim sorumluluğu bir an olsun aklımdan çıkarmadan kendileriyle ilgilenirim. MART 2015 [37] [çayınyanında] Çayın can yoldaşı Genellikle ateş tuğlası kullanılıyor. Oysa Rize simidini kara taştan fırında pişireceksiniz. Hiçbir katkı maddesi katmayacaksınız. Sadece su, un ve maya… Makarna gibi haşlayıp pekmeze batıracaksınız. Haşlanmazsa simidimiz bu tadı almaz, ekmek gibi olur. Bir dakika kadar haşlandıktan sonra pekmeze bulanan simit kuruması için kenara alınır. Ardından fırına verilir. Fırında ne kadar süre pişiriliyor? İşin sırrı burada işte… Her simidin pişir- RIZE SIMIDININ KÖKENI Rize simidinin kökeninin Rusya’ya dayandığı tahmin ediliyor. Bu simitler Çarlık döneminden itibaren çok kolay bozulmadığı için askerlere katık olarak üretilirmiş. Uzun zaman önce oralara gurbete giden ustalarımız bu mesleği öğrenerek simitleri Rize’ye taşımış. Sonrasında kendi yöntemlerimize göre uyarlamışız. me süresi farklıdır, tecrübeye dayanarak anlarsınız. Ustadan ustaya değişir. Günde kaç simit üretiyorsunuz? Tahminen 7 bin simit üretiyoruz. Biz piyasaya çok dağıtmayız simitlerimizi. Daha çok tezgâhlara gider. Kara taş fırını ve ustamızın el ayarı simitlerimize farklı bir lezzet katar. Daha ağır pişirdiğinizde daha lezzetli olur. Güveç ile düdüklü tencerede pişirdiğiniz yemeğin lezzeti aynı olabilir mi? RIZE SIMIDI Rize simidi, Rizeliler için çocukluk döneminin vazgeçilmez lezzetlerinden biridir. Çengelden çekilen sıcacık, mis gibi kokan Rize simidi, çayın en güzel eşlikçilerinden biridir. Hafızalarımızda farklı bir yere sahip olan Rize simidi, gelişen teknolojiye inat yüz yıl önceki yöntemle pişirilmeye devam ediyor. Deneyimli ustaların elinde yoğrulan Rize simidinin sırlarını öğrenebilmek için şehrin en eski fırınlarından birini ziyaret ettik. SUSAMSIZ olması, Rize simidini benzerlerinden tamamen ayırır. Rize simidi üzerinde susam olmadığı için bugünlerde diyetisyenler tarafından da sıklıkla önerilen bir lezzet. Kalorisi çok düşük olan Rize simidini yapan en iyi ustalardan biri de Besim Hızlı… 50 yıldır simit yapan Besim ustaya Rize simidinin farklılıklarını ve nasıl yapıldığını sorduk. Rize simidini farklı kılan nedir? Susamsız olması, fırınlanmadan önce haşlanması Rize simidini diğerlerinden ayırır. Öte yandan, Rize simidini farklı kılan asıl unsur el ayarıdır. Herkes şarkı söyler ama türkücü ballandırır. Her mesleğin olduğu gibi Rize simidinin de püf noktası, sırları var. Allah’a şükür ustalarımız iyiydi. Onlardan öğrendiğimiz şekilde devam ettiriyoruz. O günlerden bu yana neler değişti? Pek çok şey değişiyor elbette. Örneğin, bizim kullandıklarımızdan farklı bir fırın türü tercih ediliyor. Ben 60 senelik taş fırında pişirmeye devam ediyorum. Oysa yeni makineler çok daha kolay. [38] MART 2015 RIZE SIMIDININ MAKBULÜ FIRINDAN TAZE ÇIKMIŞ, ÇITIR ÇITIR OLANIDIR. ÇAYLA, HELE ÇAYKUR ÇAYI ILE BERABER ŞAHANE GIDER. RIZE’YE UĞRARSANIZ KAHVALTILARIN VAZGEÇILMEZI OLAN SUSAMSIZ SIMITLERDEN TATMAYI UNUTMAYIN. MART 2015 [39] [spor] GÜREŞTE TÜRKİYE ŞAMPİYONLUĞU GELDİ ÇAYKURSPOR Kulübü Grekoromen takımı sporcularından İbrahim Tığcı, 19-23 Şubat tarihleri arasında Malatya’da gerçekleştirilen Genç Erkekler Grekoromen Güreş Türkiye Şampiyonası’nda 96 kiloda altın madalyaya ulaştı. Türkiye şampiyonluğunu Rize’ye ve Çaykur’a kazandıran sporcumuzu tebrik ediyoruz. Çaykurspor’un bir diğer güreşçisi 85 kiloda yarışan Salih Aydın da Malatya’daki müsabakalarda grubunda yedinci olarak bronz madalya kazandı. Rize Amatör Futbol Ligi 2014-2015 sezonu tamamlandı. U-14 Takımımız, şampiyon olarak Rize’yi il dışında bölge şampiyonluğu müsabakalarında temsil etme başarısını gösterdi. Çaykurspor U-14 Takımımızda ve yönetiminde şampiyonluk sevinci ve bölge müsabakalarına hazırlık çalışmaları devam ediyor. 150 SPORCU KATILDI Malatya’da dört gün boyunca büyük bir heyecana ve çekişmeye sahne olan müsabakalara Türkiye genelindeki 40 güreş kulübünden 150 sporcu katıldı. Grubunda 96 kiloda altın madalyayla Türkiye şampiyonu olan Çaykurspor’un başarılı güreşçisi İbrahim Tığcı, Avrupa Şampiyonası öncesi gelecek ay İstanbul, Sarıyer’deki Türkiye Grekoromen Milli Takım kampına katılacak. [40] MART 2015 U-14 TAKIMIMIZ RİZE ŞAMPİYONU OLDU ŞAMPİYONU PENALTILAR BELİRLEDİ BAŞARI TESADÜF DEĞIL Çaykurspor Kulübü Grekoromen Güreş Antrenörleri Rüstem Koyuncu, Kerem Erkan, Ahmet Kopuz ve Hakan Çelik birlikte yaptıkları açıklamada, son birkaç yıldır Çaykurspor Güreş Kulübü olarak Türkiye genelinde ve yurtdışındaki komşu ülkelerde elde ettikleri başarıların tesadüf olmadığını, yıllar içinde altyapıdan yetiştirdikleri sporcuların mükafatını yavaş yavaş almaya başladıklarını dile getirdiler. Play-Off’a yükselen Rize’nin bir diğer başarılı takımı Rize Belediyespor ile Derepazarı İlçe Stadyumu’nda karşılaşan ve berabere kalan Çaykurspor Takımı, penaltı atışlarının üçünü gole çevirerek Rize şampiyonluğunu elde etti. DOSTLUK KAZANDI Çaykurspor Kulübü U-14 Takımı Antrenörü Yaşar Yüksel; şampiyonlukla ilgili olarak şu açıklamayı yaptı: “Gerek takımımız, gerekse rakibimiz kardeş takım Rize Belediyespor ve grubumuzdaki diğer takımlarımız sezon boyunca büyük bir centilmenlik içerisinde, kardeşliğe ve arkadaşlığa örnek olacak davranışlar içerisinde mücadele ettiler. Rize Belediyespor’u ve grubumuzdaki diğer tüm takımlarımızın sporcu ve teknik adamlarını kulübüm, şahsım ve sporcularım adına tebrik ediyorum. Rize’yi ve Çaykur’u il dışında en iyi şekilde temsil etmek ve bu müsabakalardan yeni şampiyonluklar kazandırmak istiyoruz. Bu çalışmalarımızda bizlere her zaman maddi ve manevi destekleriyle imkân tanıyan Çaykurspor Kulübü Başkanımız, Çaykur Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürümüz Sayın İmdat Sütlüoğlu’na ve Rize amatör takımlarına sağlamış oldukları imkânlardan dolayı Rize Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’ne teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bu kupayı Çaykurspor Kulübümüzün Kıymetli Başkanı Sayın İmdat Sütlüoğlu’na hediye ediyoruz.” SEZONUN EN BAŞARILI KALECISI Şampiyonluk maçında arka arkaya üç penaltıyı kurtaran Çaykurspor kalecisi Telat İslam Çatan, bu sezonun en başarılı kalecisi seçildi. MART 2015 [41] KURTULACAĞIMDAN ÜMIDIM OLMADIĞINDAN… [güncel] Çanakkale geçilmez DÜŞMANLARIN dosta dönüştüğü başka bir savaş var mıdır? ‘Centilmence’ savaş olur mu hiç? Evet, olur. Şanlı ordumuzun zaferiyle sonuçlanan ve tarihe “centilmenlik savaşı” olarak geçen Çanakkale Savaşı, her yıl dünyanın dört bir yanından, farklı ülkelerden on binlerce insanın bir araya gelmesiyle anılıyor. “Düşmanlar” şehitlerini yâd ediyor ve barışın, huzurun değerini bir kez daha kavrayıp dostluklarını tazeliyor, gönül bağlarını güçlendiriyorlar. Her buluşmada, bu topraklarda kaybettikleri evlatlarını anmak üzere Avustralya ve Yeni Zelanda’dan [42] MART 2015 Türkiye’ye gelen onbinler Mustafa Kemal’in 1934 yılında anma törenlerine gönderdiği mesajdaki şu sözlerle teselli buluyor: “Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlarda evlatlarını harbe gönderen analar; gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” 2 Haziran 1915 günü yaralanmış ve Çanakkale Askeri Hastanesi’nde şehit olmuş Kolağası (Ön Yüzbaşı) Bölük Komutanı, İstanbullu Mehmet Tevfik’in annesi, babası ve eşine yazdığı mektup: 500 BINE YAKIN KAYIP 18 Mart 1915, sadece bizim için değil dünya için de çok önemli bir tarih; Avrupa’nın büyük devletlerinin savaş gemileriyle İstanbul’a ulaşma niyetlerinin başarısızlığa uğradığı gün. Tarihçilerin “Son Centilmenler Savaşı” dediği Çanakkale Savaşı, tüm dünyaya “Çanakkale geçilmez” cümlesini öğrettiği gibi, sonuçları bakımından Türkiye ve dünya tarihi açısından da önemli rol oynadı. Günler süren savaşta en iyimser rakamlarla 250 bin Türk, 215 bin İtilaf kuvveti askeri hayata veda etti. Yarım milyona yakın insan kaybedildi. Türk ordusu bu savaşla, Balkan Savaşı’nda zedelenen itibarını yeniden kazandı, ordumuz ve milletimiz, bu zaferin getirdiği moralle Kurtuluş Savaşı’na girdi. Batılılar, müttefikleri olan Rus Çarlığı’na bu savaşta uğradıkları yenilginin ardından yardım edemez hale geldiler. Bu yardımdan mahrum kalan Çarlık Rusyası içerden çöktü. Böylece Kurtuluş Savaşı sırasında kuzeydoğuda da bir cephe açılması ihtimali ortadan kalkmış oldu. “Sebebi hayatım, feyz ü refikim, Sevgili babacığım, valideciğim, Arıburnu’nda ilk girdiğim müthiş muharebede sağ yanımdan ve pantolonumdan kurşun geçti, hamdolsun kurtuldum. Fakat bundan sonra gireceğim muharebelerden kurtulacağımdan ümidim olmadığından bir hatıra olmak üzere şu yazılarımı yazıyorum. Hamd ü senalar olsun Cenab-ı Hakk’a beni bu rütbeye kadar eriştirdi. Yine mukadderatı ilahiye olarak beni asker yaptı. Siz de ebeveynim olmak dolayısıyla beni vatan ve millete hizmet etmek için ne suretle yetiştirmek mümkün ise öylece yetiştirdiniz. Sebeb-i feyz ü refikim ve hayatım oldunuz. Cenab-ı Hakk’a ve sizlere çok teşekkürler ederim. Şimdiye kadar milletin bana verdiği parayı hak etmek zamanıdır. Vazife-i mukaddese-i vataniyeyi ifaya cehdediyorum. Rütbe-i şehadete erersem Cenab-ı Hakk’ın sevimli kulu olduğuma kanaat edeceğim. Asker olduğum için bu, her zaman bana pek yakındır. Sevgili babacığım ve valideciğim, Göz bebeğim olan zevcem Münevver ve oğlum Nezih’ciğimi evvela Cenab-ı Hakk’ın saniyen sizin himayenize tevdi ediyorum. Onlar hakkında ne mümkün ise lütfen yapınız. Oğlumun talim ve terbiyesine siz de refikamla birlikte lütfen sa’yediniz. Servetimizin olmadığı malumdur. Mümkün olandan fazla bir şeyi isteyemem, istesem de pek beyhudedir. Refikama hitaben yazdığım matuf mektubu lütfen kendi eline veriniz. Fakat çok müteessir olacaktır, o teessürü izale edecek vechile veriniz. Ağlayacak, üzülecek tabii teselli ediniz. Mukadderat-ı ilahiye böyleymiş. Malumat ve düyunatım hakkında refikam mektubumda laf ettiğim deftere ehemmiyet veriniz. Münevver’in hafızasında ve yahut kendi defterinde mukayyet düyunat da doğrudur. Münevver’e yazdığım mektubum daha mufassaldır kendisinden sorunuz. Sevgili baba ve valideciğim, Belki bilmeyerek size karşı birçok kusurlarda bulunmuşumdur. Beni affediniz, hakkınızı helal ediniz, ruhumu şad ediniz, işlerimizi tavsiyesinde refikama muavenet ediniz ve muin olunuz. Sevgili Hemşirem Lütfiyeciğim, Bilirsiniz ki sizi çok severdim. Sizin için vesayemin yettiği nisbette ne yapmak lazımsa yapmak isterdim. Belki size karşı da kusur etmişimdir, beni affet, mukadderatı ilahiye böyle imiş hakkını helal et ruhumu şadet, yengeniz Münevver hanımla oğlum Nezih’e sen de yardım et, sizi de Cenab-ı Hakk’ın lütuf ve himayesine tevdi ediyorum. Ey akraba, dostlar ve yakınlar, cümlenize elveda, cümleniz hakkınızı helal ediniz. Benim tarafımdan cümlenize hakkım helal olsun. Elveda, elveda. Cümlenizi Cenab-ı Hakk’a tevdi ve emanet ediyorum. Ebediyen Allah’a ısmarladım. Sevgili babacığım ve valideciğim.... Oğlunuz Mehmet Tevfik MART 2015 [43] [çaykur’danhaberler] BİR HİLÂL UĞRUNA Çaykur’la Vapurda Çay Simit Sohbet TRT Türk’te uzun süredir yayınlanan, beğeni kazanan Vapurda Çay Simit Sohbet programını artık farklı bir gözle izleyeceğiz. Çayla örtüşen her aktiviteye destek veren Çaykur, Vapurda Çay Simit Sohbet’in de ana sponsoru oldu. BİR HİLÂL UĞRUNA Gençlik ve Spor Bakanlığı, Çanakkale Zaferi’nin 100. Yılı nedeniyle düzenlediği “Çanakkale-Bir Hilal Uğruna” projesinde, yokluklar içindeki bir milletin çağın en güçlü devlet ve silahlarına karşı duruşunu il il düzenlediği programlarla anlatacak. Çaykur da tadım TIR’ıyla, adım adım bu projenin takipçisi olacak. “ÇANAKKALE - Bir Hilal Uğruna” temalı programda, Çanakkale’nin milletimiz için ifade ettiği değer, Çanakkale’nin bugüne söyledikleri anlatılacak, medeniyet kurucusu ecdadın varisleri olduğumuzu hatırlamanın, milletimizin yarınları için ne manaya geldiği ifade edilecek. Programın temel amacı, Çanakkale zaferinin yaşandığı toprakları göremeyenleri Çanakkale’ye götürmek, Çanakkale ruhunu bir nebze olsun onlara hissettirmek, birlik olma duygusunu yeniden yaşatabilmek. Çanakkale Savaşı ile ilgili şiirlerin okunduğu, türkülerin söylendiği programda, yaşanan olaylar, hatıratlar ve asker mektuplarıyla anlatılacak. Çanakkale Savaşı ile ilgili görüntülerden oluşan bir projeksiyon gösterisi yapılacak. Programın yapılacağı salonun fuayesinde Çanakkale Savaşı’na ait materyallerden oluşan bir müze-sergi ve fotoğraf sergisi olacak. 90 dakikalık bu programlarda, Serdar Tuncer moderatörlüğünde Esat Kabaklı, İbrahim Sadri, Dursun Ali Erzincanlı ve Talha Uğurluel gibi sanatçı, tarihçi ve şair kimlikleriyle ülkemizin önde gelen değerlerinin katılımlarıyla Çanakkale türküleri okunarak, şiir dinletileri ve tarih okumaları yapılacak. [44] MART 2015 İSTANBULLULAR yaklaşık dört yıldır Şehir Hatları vapurlarında ara ara kamera ışıklarıyla karşılaşıyorlardı. Stüdyo yerine İstanbul’un cıvıl cıvıl enerjisini kullanan program, mekâna ve duruma en uygun adı seçmişti: Vapurda Çay Simit Sohbet. Yapımcılığını ve sunuculuğunu Ömer Öztürk’ün üstlendiği program, her hafta yayınlandığı TRT Türk’te bir ünlüyü vapurda ağırlıyor. Saim Orhan’dan Özdemir Erdoğan’a, Hüseyin Turan’dan Hayko Cepkin’e kadar çok sayıda konukla çay ve simit eşliğinde sanattan tarihe, geniş bir yelpazede sohbet ediliyor. Şehir hatları vapurlarının çekim mekânı olarak seçilmesinin nedeni, bugüne kadar pek çok ünlü ismi ağırlamış olmaları… Çay dünyasına ait, çayı tanıtan ve sevdiren her girişimin destekçisi olan Çaykur, konseptine birebir uyan Vapurda Çay Simit Sohbet’in de ana sponsorluğunu üstlendi. Her pazar TRT TÜRK ekranlarına gelen programa izleyiciler de katılabiliyor. Programa hem izleyici olarak katılmak hem de şanslı vapur yolcularından biri olmak için çekim tarihlerini yapımın sosyal medya adreslerinden takip etmek, görüş ve öneri bildirmek mümkün. MART 2015 [45] [karadeniz’den] DAĞ HOROZU O bir Karadenizli Karadeniz, özgün iklim koşulları sayesinde birçok canlıya kucak açan bir bölge. Doğu Karadeniz’de görülebilen dağ horozu da o canlılardan biri. Koruma altındaki dağ horozunun varlığına dikkat çekmek için her yıl şenlik düzenleniyor. HER YIL BULUŞUYORLAR Nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan dağ horozu için, yaşam alanı olarak seçtiği Karadeniz’de her yaz İkizdere Dağ Horozu Şenlikleri düzenleniyor. Bu yıl 11’incisi yapılacak şenliğin amacı, dağ horozunu korumak ve turizme kazandırmak. SABAHIN ERKEN SAATLERINDE 2 BIN 200 METRE YÜKSEKLIKTEKI SIVRIKAYA YAYLASI’NA ÇIKAN KUŞ GÖZLEMCILERI VE DOĞASEVERLER HEM DAĞ HOROZUNU, HEM DE ÇEVREDE BULUNAN YABANI HAYVANLARI IZLIYOR. İkizdere Belediye Başkanı Hasan Köseoğlu, geçen yıl yapılan şenlikte şu bilgileri aktardı: “Bu şenlikle, dünyada endemik olan bu kuşun avlanmamasını amaçlıyoruz. Her yıl yerli ve yabancı birçok turist gelip bu dönemlerde bu kuşu burada gözlemliyor. Özellikle Avrupa’dan gelen çok meraklısı var. Biz önemini yeni kavradık. İkizdere Dağ Horozu Şenlikleri’ni düzenlemekten büyük mutluluk duyuyoruz. Türkiye’nin birçok noktasından gelen doğa ve kuş dernekleri şenliğe katılıyor. Sabahın erken saatlerinde ve Haziran ayı içerisinde bu kuşu görmek mümkün oluyor. Sonrasında kuluçkaya yattığı için pek görülmez. Daha sonra Eylül, Ekim aylarında da görülebiliyor. Maksadımız bu güzelliği ve zenginliği herkesle paylaşıp duyurabilmek. Herkesin gelebileceği ve zevkle seyredebileceği bir ortam sağlıyoruz.” İNGILIZLER, Almanlar, Hollandalılar, İsviçreliler, Fransızlar kilometreler aşarak Doğu Karadeniz’e geliyor sırf onu görmek için... Çünkü nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan dağ horozu, dünyada sadece bu bölgede yaşıyor. Dağ horozu, “alpin” de denilen yüksek dağ kuşlarından. Yıl boyunca 1.500–3.000 metre yükseklikte ağaç sınırı ve alpin çayırlıklar arasında yaşarlar. Türkiye’de türün yaşam alanı ardıç ve orman güllerinin yakınlarındaki çayırlar. Yuva yapımında kullanılacak sık bitki örtüsüne ve alanlarının sınırlarını belirleyebilecekleri açıklığa ihtiyaç duyuyorlar. Bu tanımlara uygun [46] ŞUBAT2015 MART 2015 olan Kafkasya Bölgesi, Gürcistan, İran, Rusya, Ermenistan ve Türkiye’de yaşıyorlar. Dağ horozları aslen bitkilerle besleniyorlar. Soğuk kış ayları boyunca huş ağacının kedicikleri, ardıçların tohum ve iğneleri, kuşburnu ve kuş üvezi meyveleri, orman güllerinin yazdan kalan sürgünleriyle besleniyorlar. İlkbahardan sonbahara kadar yüksek dağ bitki topluluklarının saplarını, çiçeklerini ve olgunlaşmamış tohumlarını, sonbaharda ise böğürtlen ve ayı üzümü gibi dağ meyvelerini yiyorlar. Doğumdan itibaren yaklaşık 15 gün boyunca böcek, salyangoz ve örümcek- le de besleniyorlar. Dişi dağ horozları birinci yılın sonundan itibaren yılda bir kez yavruluyorlar. Bir seferde 8-12 arası yumurta bırakıyorlar. Yaklaşık 20-25 günlük kuluçka süreleri boyunca yumurtalarını yüzde 5-yüzde 30 arasındaki bir oranda kaybediyorlar. Dişi dağ horozu, yavruların yumurtadan çıkmasını izleyen iki ay içinde her 10 günde bir, diğer yırtıcı hayvanların yanı sıra kar ve yağmur 10’uncu Dağ Horozu Şenliği - Dağ Horozu arama etkinliği. Fotoğraf: İkizdere Kaymakamlığı Arşivi nedeniyle de bir yavru kaybediyor. Dağ horozunun ömrünün ortalama dokuz yıl olduğu tahmin ediliyor. Dağ horozu göçmen bir tür değil. Ama yaz aylarını yükseklerde, kışı ise daha alçaklarda geçiriyor. Dünyada sayısının 50 ila 100 bin arasında değiştiği sanılan dağ horozunun Türkiye’deki nüfusu araştırmalara göre 1.000 – 1.500 arasında değişiyor. Dağ horozunu İngiliz biyologlar 1977 yılında keşfetmiş. Gözlemciler ayrıca çok dikkatli; çünkü yuvasına insan eli değdiğini hisseden dağ horozu bir daha orayı asla kullanmıyor. MART 2015 [47] [sağlık] Beslenme alışkanlığımız da diş sağlığı için hayati önemde. Diş sağlığı için peynir, süt ve yoğurdu soframızdan eksik etmememiz öneriliyor. DİŞ İPİ ŞART GÜZEL DIŞLER, SAĞLIKLI HAYATLAR GÜLÜMSEDIĞIMIZDE bembeyaz parlayan dişler estetik bir görüntüden ibaret değil. Bakımlı dişler beden sağlığımızı koruduğu gibi, ülke ekonomisine de katkı sağlıyor. Araştırmalar, diş hastalıklarının koruyucu tedbirlerle oluşmadan önlenmesi halinde tedavinin ülke ekonomisine maliyetinin 12 kat azalacağını gösteriyor. Ağız ve diş sağlığını bozan faktörler, vücut sağlığımızı da doğrudan etkiliyor. Çünkü diş çürükleri ile dişeti hastalıkları; kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon, kemik erimesi, şeker hastalığı ve kadınlarda erken doğum, düşük doğum risklerini artırıyor. Ülkemizde diş ve dişeti hastalıklarının yüzde 85’lere varan sıklıkta ortaya çıktığını dikkate alarak, ağız ve diş sağlığı konusunda kolayca uygulayabileceğimiz koruyucu önlemleri sizler için derledik. Ağız ve diş sağlığının korunabilmesi ve çürüklerin engellenebilmesi için dişlerin düzenli olarak fırçalanmasının yanı sıra diş ipi kullanımı, beslenme alışkanlığının düzenlenmesi, hekime belli periyotlarda muayeneye gidilmesi konuları da büyük önem taşıyor. Çürük oluşumunu önlemek aslında hiç de zor değil. Sabah kahvaltıdan sonra ve gece yatmadan önce ikişer dakika etkili bir fırçalama, çürüklerden korunmak için yeterli oluyor. Ancak diş hekimleri, diş fırçalarken aşırı kuvvet kullanmaktan kaçınmamız gerektiği uyarısında bulunuyor. Çünkü aşırı kuvvet, diş eti çekilmesine yol açıyor. Bu nedenle, dişlerimizi diş etlerine masaj yapar gibi, dairesel hareketlerle fırçalamamız gerekiyor. Ayrıca dişlerimizin sadece görünen yüzeylerini doğru fırçalamamız da yeterli değil. Çünkü doğru yöntemle fırçalasak bile, fırçalama diş aralarındaki bakteri plağını etkilemiyor. Bu nedenle diş aralarını da günde bir kez ve gün sonunda diş ipiyle temizlememiz şart. Beslenme alışkanlığımız da diş sağlığı için hayati önemde. Diş sağlığı için peynir, süt ve yoğurdu soframızdan eksik etmememiz öneriliyor. Şekerli yiyecekler için de bir zaman belirlenmiş. Bu yiyecekleri, tükürük akışının en yoğun olduğu ana öğünler sırasında yememiz gerekiyor. Öğün aralarında abur cubur yeme alışkanlığımız varsa, tercihimizi iyi yıkanmış taze meyve ve sebzeden yana kullanmalıyız. Çürüğe karşı savaşta bir yardımcımız da diş hekimince diş yüzeylerine uygulanacak fluor. Birçok besinde doğal olarak bulunan fluorun uygun dozda ve sürekli olarak ağız ortamında bulunması diş çürüğü oluşumunu engelliyor. Özellikle erken yaşlardaki diş çürükleri, çoğunlukla azı ve küçük azı dişlerinin çiğneyici yüzeylerindeki çukurcuklarda başlıyor. Dolayısıyla, bu çukurcukların üzerinin diş hekimlerince kapatılması gerekiyor. Ağız-diş sağlığı hizmetleri, başta diş hekimleri olmak üzere, ülkemizdeki yaklaşık 7 bin diş protez teknisyeni, diş protez laboratuvarları, diğer sağlık çalışanları ve dental firmaların da dâhil olduğu 1 milyar dolarlık gayrı safi hasılasıyla dev bir sektör. Ancak kişi başı ağız-diş sağlığı harcaması AB ülkelerinde yaklaşık 220 dolar iken ülkemizde 15 dolar civarında. Avrupa ülkelerinde diş hekimine yıllık başvuru sayısı beş iken Türkiye’de bu sayı sadece 0.7. sinin yanı sıra düzgün konuşmasını da sağlıyor. Sağlıklı süt dişleri hem çiğneme görevini yerine getiriyor hem de altında bulunan daimi dişi koruyup bu dişin zamanında sürmesine zemin hazırlıyor. Başka bir ifadeyle, kalıcı dişlerin en büyük teminatı olan süt dişlerinin asla ihmal edilmemesi, zamanından önce de çekilmemesi gerekiyor. Tedavi edilmeyen süt dişleri ağrıya, kokuya; konuşma-çiğneme zorluğuna ve beslenme bozukluğuna yol açıyor. Süt dişlerinin tedavi edilmeden erken bir dönemde çekilmesi, kalıcı dişlerde çarpıklığa ve çene gelişiminde bozukluğa neden oluyor. Diş çürüğünün ve diş eti iltihabının nedeni, bakteri plağı. Bakteri plağı, dişlerimizi düzenli fırçalamadığımız ve diş ipiyle temizlemediğimiz zaman diş yüzeyinde oluşan ve içinde bol miktarda bakteri ve besin artığı bulunduran yapışkan bir tabaka. Ayrıca bakteri plağının temizlenmemesi halinde, tükürükteki kalsiyum tuzları plağa yapışıyor ve sert birikintiler oluşuyor. Hemen hepimizin karşısına muayene sırasında çıkan diş taşı işte böyle meydana geliyor. Diş taşları, bir kez oluştuktan sonra fırçayla ve diş ipiyle temizlenemediği için diş hekimlerine başvurmamız gerekiyor. Aksi takdirde, diş eti sağlığımız bozulduğu gibi, diş taşları ve ilerlemiş diş eti hastalığı nefesimizde maalesef kötü bir kokuya yol açıyor. SÜT DİŞLERİ ÖNEMLİ Diş çürükleri ve dişeti hastalıkları; erken ve düşük doğum, kalp-damar hastalıkları, yüksek tansiyon, kemik erimesi, şeker hastalığı riskini artırıyor. Oysa kolaylıkla koruyucu önlemler alabiliriz. [48] MART 2015 Ağız sağlığının önemi, daha çocukluk çağında, süt dişlerinin çıkmasıyla başlıyor. Süt dişleri çocuğun beslenme- MART 2015 [49] [serbestkürsü] Çalışmalarını bizimle paylaşmak isteyen arkadaşlarımız için iletişim adresimiz: [email protected] 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 Doğu Karadeniz bölgesinde yetiştirilen çaylar, ekolojik iklim şartları Ey Nazlı Çiçek! nedeniyle, kış aylarında kar Sürmeler yakışmış ela gözüne, Dalımda gülüm ol, ey nazlı çiçek! Nazarın şifadır, çevir yüzüme, Konuşan dilim ol, ey nazlı çiçek! altında kaldığından çay tarımında zirai ilaç kullanılmaz. Gözünden başka göz bana bakmıyor, Nefesin değmese hayat akmıyor, Kırların çiçeği sensiz kokmuyor, Peteğim balım ol, ey nazlı çiçek! Bu durum ülkemizi sağlıklı çay üretimi için ideal ülke konumuna getirmektedir. Yâr sensiz geceler çok uzun, bitmez, Yanımda olmadan ocağım tütmez, Yol sana çıkmazsa ayağım gitmez, Ayağım elim ol, ey nazlı çiçek! SOLDAN SAĞA: 1) Canlı organizmada veya canlı hücrelerde hareketi,enerjiyi sağlamak için oluşan,biyolojik ve kimyasal değişmelerin bütünü 2) Bir yerde oturma-Kalıtımın temeli sayılan asit türü-Duman kiri 3) Adet-Dolaylı olarak anlatma - Işık, ziya 4) Dikilitaş-Rütbe, paye 5) Lityumun sembolü-Dilemek-Numaranın kısa yazılışı 6)…..Eğin(Bir köşe yazarının adı)-Bir erkek ismi 7) Doğruluk, dürüstlük, adalet 8) Barındırma-Monopol, inhisar 9)O gösterme sıfatının eski şekli-İstanbul’da ünlü bir eğlence mekanının adı-Engerek yılanı 10) Aids testi-Asya’da bir ülke 11) Bir bulunma hali eki-Benzer,eşdeğer-Bir bağlaç 12) Zayıflamak-Karşılık beklemeden yapılan iş 13) Artı-Antalya’da bir çay adı YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1) Esatir-Terbiye, ahlak 2) Büyükler, ileri gelenler-Bir giysi türü 3) Adet-Bir yerde bulunanların bütünü, halk-belirti, im 4) Operasyon-Allah’ın sıfatlarından biri 5) Berilyumun simgesi-Duman kiri-Şaşkınlık verici olağanüstü olay 6) Otizm üç yaşından önce başlayan ve ömür boyu süren, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren, sınırlı ve tekrarlanan davranışlara yol açan beynin gelişimini engelleyen bir rahatsızlık ve bu hastalığı olana denir - Kayak 7) Makine Kimya Enstitüsü’nün kısa yazılışı-Yunanistan’ın başkenti 8) Kaz dağlarının mitolojik dönemlerdeki adıManevi olarak-Lityumun simgesi 9) Çinkonun simgesi-Uçamayan bir kuş-Bir şaşma sözü 10) Kocaeli’ne bağlı bir yerleşim bölgesi-İşinin ustası 11) Akıl-Kesilecek hayvan pazarlamacısı-Lantanın simgesi 12) Duyurular-Fukara 13) Ruj silmekte kullanılan kimyasal bir bileşik-Gemilerde hazır bulundurulan kayık Bu nedenle tarımında zirai ilaçlama, üretiminde katkı Varlığın hayattır güne, geceye, Gülüşün can katar söze, heceye, Cennetin dururken sürme acıya, Rehberim yolum ol, ey nazlı çiçek! maddesi kullanılmayan tüm ürünlerimizi gönül rahatlığı ile Karşıma çıkınca tutulur dilim, Kalemi düşürür, tutamaz elim, Kalbimin nidası hep sana gülüm, Rengarenk lalem ol, ey nazlı çiçek! tüketebilirsiniz. Hicrana mezarlar kazmak isterim, Hep gönül bahçende tozmak isterim, Hayatı seninle yazmak isterim, Aşkıma kalem ol, ey nazlı çiçek! MUSTAFA HOŞOĞLU Hazırlayan: MİTHAT BAYRAKOĞLU - Veri Hazırlama Kontrol Memuru / Ardeşen Çay Fabrikası [50] MART 2015 TR-BIO-653 Agriculture of Turkey a v K u i ş r t e u l r n d e u v k e İR İLK ! TÜRK İYE’DE BİR İLK ! S TÜRKİ YE’DE B Bildiğimiz siyah çay “artı” meyve ve bitki lezzetleri. İster demlik, ister bardak poşeti.
Benzer belgeler
Çaylık Mart 2014
Belgin Demirer, Mine Türkün, Mehmet Kaptan Erbaş
Cansu Cangöz, İkbal Erdoğan Karçe
Katkıda Bulunanlar
Mithat Bayrakoğlu