İncele
Transkript
İncele
MAKAL E Av. ÚEYDA AKTEKÙN ÇalÛanlarn ÙÛ SaØlØ ve GüvenliØi EØitimlerine ÙliÛkin Yönetmelik TaslaØ sosyal taraflara gönderildi sayfa 3 Yl 50 ~ Say 880 ~ Mart 2013 M A KA L E HBR’nin yeni kitab yaymland: Pazarlamay Yeniden KeÛfetmek BERKAY GÖKTAN Küresel ekonomi: Krlgan ama umut verici bir yap sayfa 5 sayfa 7 www.mess.org.tr MESS Bölge Temsilciler Kurulu Seçimleri yap›ld› sayfa 8-9 ISSN 1300~9699 GTØS’de uyuÚmazlÛk Türk Metal Sendikası ile 9 Ocak 2013, Birleşik Metal-İş Sendikası ile 11 Ocak 2013 ve Çelik-İş Sendikası ile 15 Ocak 2013 tarihlerinde başlanılan 2012-2014 dönemi Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı ve Türk Metal Sendikası ile 4 Mart 2013, Birleşik Metal-İş Sendikası ile 8 Mart 2013 ve Çelik-İş Sendikası ile 12 Mart 2013 tarihlerinde Uyuşmazlık Tutanağı tanzim edildi. Türk Metal Sendikası ile yapılan müzakerelerde, Sendika teklifinde yer alan 64 madde ile 2 ek yönetmelik; Birleşik Metal-İş Sendikası ile yapılan müzakerelerde Sendika teklifinin 33 maddesinde ve Çelikİş Sendikası ile yapılan müzakerelerde ise Sendika teklifinde yer alan 60 madde ile 2 ek yönetmelikte mutabakata varıldı. Sendikamızın, muhatabımız her üç Sendikaya vermiş olduğu, ulusal ve uluslararası piyasa şartları doğrultusunda işkolumuzda ve işyerle- rimizde yaşanması muhtemel sıkıntıların aşılmasını amaçlayan mukabil teklif konusunda ise anlaşma sağlanamadı. Bilindiği üzere, dünya ekonomisi halen küresel ekonomik krizin etkilerinden kurtulabilmiş değil. Bu da hemen hemen tüm ülkelerde farklı ölçülerle olsa da eskisine göre daha yavaş büyüme anlamına geliyor. Yavaş büyümenin zincirleme etkisi de işsizlik sorunu olarak karşımıza çıkıyor. ILO’nun son tahminlerine göre, küresel kriz yüzünden son beş yılda dünyadaki işsiz sayısı kayda değer biçimde artmıştır ve mevcut sayıya yeni işsizlerin eklenmesi beklenmektedir. İşsizlik, bu yıl Ocak ayında gerçekleştirilen Davos Toplantısı’nda da dünyanın en önemli sorunlarından biri olarak belirlenmiştir. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan verdiği bir demeçte, ülkemizde 2013 yılı için işsizlik oranının yüzde 8,9 düzeyinde gerçekleşmesini öngördüklerini açıklamıştır. Böyle bir konjonktürde işsizlik sorunuyla mücadele, tüm ülkelerin olduğu gibi ülkemizin de kararlılıkla mücadele etmek zorunda olduğu temel konulardandır. İşsizlikle mücadelede elimizdeki en önemli anahtar ise esnek istihdam modellerinin hayata geçirilmesidir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, içinde bulunduğumuz sıkıntılı dönemlerde işsizliği azaltmanın çaresini, mevcut ya da yeni esnek çalışma modellerini devreye sokmakta bulmaktadır. Bu kapsamda, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulması, söz konusu modellerden biridir. Özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi modeli, işletmelerin ekonomideki ve işgücü arzındaki değişimlere kolaylıkla uyum sağlayarak rekabet güçlerini artırmalarını ve daha fazla istihdam yaratılmasını, çalışanların da bu yolla işgücü piyasasında kendilerine uygun işler bulabilmesini sağlamaktadır. Konfederasyonumuz TİSK tarafından 25 Ocak 2013 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen “Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisi Semineri”nde konuşan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Lütfi İnciroğlu da, 4857 sayılı İş Kanunu’nun bazı maddelerinin gözden geçirilmesi ihtiyacının Ulusal İstihdam Stratejisi hazırlık çalışmalarında dikkate alındığını ve özel istiham büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisinin düzenlenmesinin de bunlardan biri olduğunu belirtmiştir. İnciroğlu, ülkemizde kayıtdışı çalışanların önemli bir bölümünü niteliksiz ve geçici çalışan işçilerin oluşturduğunu, mevsimlik işlerde, ev hizmetlerinde çalışanların kayıtlı hale getirilmeleri bakımından özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisinin önem taşıdığını, bu tür çalışma düzenlenirken çalışanların haklarının korunmasına özen gösterilmesi gerektiğini belirtmiştir. 2 iÛveren gazetesi mart 2013 YENÙ YAYINLARIMIZ Dünya çapında üreticilerle müşteriler arasındaki ilişki kökten değişmiş bulunuyor. Artık müşteri gerçekten “efendi” oldu. Özellikle de kadın müşteriler. Dünya ekonomisini aslında kadınlar, onların tercihleri, beğenileri ve ihtiyaçları yönlendiriyor. Harvard Business Review Dergisi’nden Seçmeler dizimizin bu yeni kitabında yer alan makaleler, son yılların pazarlama deneyimi temelinde şu sorulara yanıt arıyor: Müşterinin, “tipik” değil gerçek insanların ihtiyaçlarını nasıl belirleyebiliriz? Onlarla doğrudan işbirliği yapan ve yeni pazarlar yaratan ekipleri nasıl oluşturabiliriz? Kadın tüketiciler için en büyük potansiyele sahip pazarlar hangileridir? Satış ve pazarlama ekiplerinizin birlikte çalışmasını nasıl sağlayabilirsiniz? Müşteri departmanı ne demektir? Başarılı global markaları nasıl kıstas alabiliriz? Marka topluluklarıyla nasıl bir ilişki geliştirmeliyiz? Sendikamız, Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun (MYK) koordinasyonunda sanayimizin ihtiyaç duy( duğu Ulusal Yeterlilikleri hazırlama çalışmalarını d sürdürüyor. Bu alanda gerçekleştirilen çalışmalar s kapsamında Sendikamız tarafından, TİSK “yatay k meslekler” çalışmaları kapsamında hazırlanmış olan m İşletme Elektrik Bakımcısı Seviye 5 Ulusal Yeterliliİ ği, ğ Mesleki Yeterlilik Kurumu Yönetim Kurulu tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi. f Sendikamız tarafından hazırlanan İşletme Elektrik Bakımcısı Seviye 5 yeterlilik taslağı, 25 Aralık 2012 tarihinde gerçekleştirilen 9. MYK Elektrik-Elektronik Sektör Komitesi toplantısında görüşülerek, komite tarafından onaylanmıştı. İlgili yeterlilik, Mesleki Yeterlilik Kurumu Yönetim Kurulu’nun 16 Ocak 2013 tarih ve 2013/04 sayılı kararı ile onaylanarak Ulusal Yeterlilik olarak yürürlüğe girdi. Yayımlanan bu yeterlilik ile Sendikamızın hazırladığı yeterlilik sayısı 23’e ulaştı. MESS ADINA SAHİBİ Tuğrul KUDATGOBİLİK MESS Yönetim Kurulu Başkanı YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Av. İsmet SİPAHİ MESS Genel Sekreteri YAYIN KOORDİNATÖRÜ Aytül ANLAR MESS Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü YAYIN KURULU Av. Erten CILGA, Av. Hakan YILDIRIMOĞLU, Dr. Aykut ENGİN, Aytül ANLAR, Serra DEMİR, Çisem KILIÇ GRAFİK TASARIM Nermin YILMAZ, Nilüfer DEMİRCİ BASUMLI, Seda Sevinç ŞAKAR KORKMAZ YAZIŞMA ADRESİ MESS-Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası Merkez Mahallesi Geçit Sokak No: 2 34381 Şişli/İSTANBUL Tel: 212. 232 01 04 (pbx) Faks: 212. 241 76 19 e-posta [email protected] MESS İşveren Gazetesi internette www.mess.org.tr YAYIN TÜRÜ Yerel süreli yayın. MESS’in aylık yayın organıdır. BASKI HANLAR Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Yeşilce Mah. Aytekin Sok. No: 16 Kağıthane/İSTANBUL Tel: 212. 324 08 82 BASKI TARİHİ 22 Mart 2013 Yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle kullanılabilir. MESS İşveren gazetesinin basımında geri dönüşümlü kağıt kullanılmaktadır. ISSN 1300-9699 Sicil dergimizin 29. sayısı ile siz değerli okuyucullarımızın karşısına yine önemli ve güncel konuların yyer aldığı bir içerikle çıkıyoruz. Bu sayımızda değerllendirilen konu başlıklarından bazıları şöyle: İş sağlığı ve güvenliği kurullarının kuruluş ve işlleyişi, işçinin işe başlatılmamasının fesih olarak değğerlendirilmesi sorunu, işe iade davalarında ihtiyatî ttedbir yoluyla veya duruşma açılmadan işe iadeye kkarar verilip verilemeyeceği meselesi, işyeri sendika ttemsilcisinin güvencesi, insan haklarına ilişkin Uluslararası Çalışma Sözleşmeleri ışığında Türk hukukunda örgütlenme ve toplu pazarlık hakları, yargı kararları ışığında 5510 sayılı Yasa’nın 56/son maddesi-boşandığı eşiyle birlikte yaşayanın gelir ve aylığının kesilmesi, sigortalılık süreleri ile 18 yaş altında geçen hizmetlerin değerlendirilmesi, ücretleri işveren tarafından karşılanan havayolu seyahatlerinden kazanılan mil puanların kime ait olacağı hususu, AB Müktesebatı’nda mesleki anlamda geçici iş ilişkisi. Biz Bize gazetesi Mart 2013 sayısı ile MESS üye iişyerlerine ve çalışanlarına ulaşıyor. Ayın Sorusu ve Ben Böyle Düşünüyorum köşelerinde üye işyeri çaB llışanlarının görüşleri okurlarla paylaşılıyor. Çat Kapı kköşemizin konuğu Dostel Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den Gayyur Atikoğlu. Röportaj sayfasında bu A aay SERÇEV-Serebral Palsili Çocuklar Derneği’nin Kurucu Başkanı Mehmet Gürkan’a yer veriyoruz. K Biz Bize gazetesinin yeni sayısında gündeme dair B kkonu başlıkları arasında; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü, Türkiye İşgücü Piyasası Talep Araştırması, TÜİK 2012 Yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması ve işsizlik rakamlarında son durum yer alıyor. ÙÛ SaØlØ ve GüvenliØi Tespit ve Tavsiye Defteri yoØun ilgi görüyor 29 Aralık 2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği’nde onaylı defter; işyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanı tarafından yapılan tespit ve tavsiyeler ile gerekli görülen diğer hususların yazıldığı, seri numaralı ve sayfaları bir asıl iki kopyalı şekilde düzenlenmiş, her işyeri için tek olan defter olarak tanımlanıyor. Söz konusu Yönetmeliğin 7. mad- desinin 3, 4 ve 5. fıkralarında; • Onaylı defterin, işyerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri veya İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü veya noterce her sayfası mühürlenmek suretiyle onaylanacağı, • Onaylı defterin yapılan tespitlere göre iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ile işveren tarafından birlikte veya ayrı ayrı imzalanacağı, • Onaylı deftere yazılan tespit ve önerilerin işverene tebliğ edilmiş sayılacağı, • Onaylı defterin asıl suretinin işveren, diğer suretlerinin ise iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi tarafından saklanacağı, • Defterin imzalanması ve düzenli tutulmasından işverenin sorumlu olduğu, • Teftişe yetkili iş müfettişlerinin her istediğinde işverenin onaylı defteri göstermek zorunda olduğu hususları düzenleniyor. İlgili mevzuat hükümleri çerçevesinde, Sendikamızca geçtiğimiz Şubat ayında hazırlanarak işyerlerinin kullanımına sunulan “İş Sağlığı ve Güvenliği Tespit ve Tavsiye Defteri” yoğun ilgi görüyor. Yay›n Talebi ¾çin MESS Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası İktisadi İşletmesi Merkez Mahallesi Geçit Sokak No.2 34381 Şişli / İSTANBUL Tel: 0 212 232 01 04 (pbx) Faks: 0 212 241 76 19 e-mail: [email protected] - www.mess.org.tr 3 iÛveren gazetesi mart 2013 ÇalÛÚanlarÛn ØÚ Sa×lÛ×Û ve Güvenli×i E×itimlerine ØliÚkin Yönetmelik Tasla×Û sosyal taraflara gönderildi ÚEYDA AKTEKÙN MESS MüÛavir Avukat [email protected] Ç alışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan “Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik Taslağı” geçtiğimiz günlerde sosyal tarafların görüşüne sunuldu. Kanun’da yer almayan ilave yükümlülük getirilmesi uygun deØildir Taslakta yer alan; “Asıl işverenalt işveren ilişkisi kurulan işyerlerinde, alt işverene ait çalışanların eğitimlerinden, asıl işveren alt işverenle birlikte sorumludur.” hükmü ile Kanunda yer almayan bazı ilave yükümlülükler getirilmektedir. Mevcut Yönetmelikte de bulunan söz konusu hüküm; 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yer almayan bir hükümdür. Yönetmelikle, Kanunda yer almayan ilave bir yükümlülüğün getirilmesi kanunlar hiyerarşisine aykırıdır. Kaldı ki, gerek İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 17. maddesinin 5. fıkrasında, gerekse Yönetmelik Taslağı’nın 5. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka işyerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanların işe başlatılamayacağı”na ilişkin düzenlemedeki “başka işyerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanların” alt işverenin çalışanlarını da kapsadığı düşünüldüğünde, işverenin sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmadan bu kişileri çalıştırması zaten mümkün olmayacaktır. Çalıştırdığı takdirde ise, Kanun’un 26-1/ğ maddesi uyarınca idari para cezasına maruz kalacaktır. Konuyla ilgili olarak böyle bir yaptırım varken, Taslakla ayrıca Kanun’da yer almayan ilave bir yükümlülüğün getirilmesi uygun değildir. Bunun yanı sıra; Taslakta işverenin, çalışanlara işe başlamadan önce Taslağın Ek-1’inde belirtilen konuları içerecek şekilde, işyerine özgü riskler de dikkate alınarak iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin verilmesini sağlayacağı düzenlenmiştir. Ayrıca Taslağın 11. maddesinin 1. fıkrasında, çalışanlara verilecek eğitimlerin az tehlikeli işyerleri için en az sekiz saat, tehlikeli işyerleri için en az on iki saat ve çok tehlikeli işyerleri için en az onaltı saat olarak düzenleneceği ifade edilmekte, 2. fıkrasında ise birinci fıkrada belirtilen eğitim sürelerinin Ek-1’de yer alan konulara göre dağıtımında işyerinde yürütülen faaliyetlerin esas alınacağı belirtilmektedir. Bu hükme göre, yukarıda belirlenen eğitim süreleri, işyerinde yürütülen faaliyetler esas alınarak, Taslak Yönetmeliğin Ek-1’indeki tabloda yer alan konulara göre dağıtılacaktır. EØitim konular tüm tehlike snflar için tek bir listede belirlenmemelidir Ancak eğitim konuları incelendiğinde, söz konusu tabloda yer alan “meslek hastalıklarının sebepleri, biyolojik risk etmenleri, kimyasal ve fiziksel risk etmenleri” gibi bazı konularda eğitim verilmesinin, özellikle az tehlikeli işyerlerinde (örneğin büro hizmetleri veren işyerlerinde) eğitimlerin amacına uygun olmadığı düşünülmektedir. Kanımızca, tüm tehlike sınıfları için eğitim konularına ilişkin tek bir liste belirlemek, eğitimlerin etkinliğini ve amaca uygunluğunu olumsuz etkileyecektir. EØitim konular iÛyerinde yürütülen faaliyetlere göre seçilebilmelidir Taslağın “Eğitimin temel prensipleri” başlıklı 12. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Eğitimin verimli olması için, eğitime katılacakların ihtiyacı olan konuların seçilmesine özen gösterilir.” hükmünün yuka- rıda bahsedilen olumsuzluğu engellemek için getirildiği düşünülse de, diğer iki madde hükümleri ile birlikte değerlendirildiğinde ortaya çelişkili bir durum çıkmaktadır. Bu nedenle ileride konuyla ilgili olarak uygulamada doğabilecek sıkıntıları önlemek açısından; eğitim konularının mevcut Yönetmelikte olduğu gibi, “işyerinin faaliyet alanına göre Ek-1’deki tabloda yer alan konulardan ve benzeri konulardan seçilebileceğine” ilişkin bir hüküm getirilmesi uygun olacaktır. MuØlak hükümlerden kaçnlmaldr Taslakta bu hükümlerin yanı sıra, bazı muğlak hükümler de yer almaktadır. Örneğin, Taslağın “Eğitim programlarının hazırlanması” başlıklı 10. maddesinde yer alan “Yeni işe alımlarda veya değişen şartlara göre yeni risklerin ortaya çıkması durumunda eğitim programlarına ilave yapılır.” düzenlemesindeki “yeni işe alımlar” ifadesi ile ne kastedildiği tam olarak anlaşılamamaktadır. Eğer bu düzenleme ile eğitim programlarına işe yeni başlayan çalışanların eğitilmesine yönelik ilave yapılması kastediliyorsa, bu hususun daha açık bir şekilde düzenlenmesi uygun olacaktır. Bir diğer muğlak düzenleme de, Taslağın “Eğitimin temel prensipleri” başlıklı 12. maddesinde yer alan “İş sağlığı ve güvenliği eğitimleri; çalışanlarda davranış değişikliği sağlamalı ve eğitimlerde aktarılan bilgilerin önemi çalışanlarca kavranmalıdır.” şeklindeki düzenlemedir. Soyut nitelikteki bu tür düzenlemelerin Taslaktan çıkarılması uygun olacaktır. EØitim verecek kiÛi, kurum ve kuruluÛlarn kapsam geniÛletilmedir Taslağın 13. maddesiyle çalışanlara verilecek iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini verebilecek kişiler, kurum veya kuruluşlar belirlenmiştir. Bu kişi, kurum ve kuruluşların kapsamının genişletilerek; maddede eğitim amaçlı faaliyet gösteren vakıf ve derneklere, işçi ve işveren kuruluşları ile bünyelerinde kurulu iktisadi işletmeler ile Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş eğitim amaçlı şirketlere de yer verilmesi, eğitimlerin verilmesi konusunda işverenlere kolaylık sağlayacaktır. 4 iÛveren gazetesi mart 2013 ØÚ sa×lÛ×Û ve güvenli×i haberleri ÙÛe giriÛ ve aralkl saØlk muayenelerini kim yapacak? İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 15. maddesine göre; • İşe girişte, • İş değişikliğinde, • İş kazası, meslek hastalığı veya sağlık nedeniyle tekrarlanan işten uzaklaşmalardan sonra işe dönüşte talep edilmesi hâlinde, • İşin devamı süresince, çalışanın ve işin niteliği ile işyerinin tehlike sınıfına göre Bakanlıkça belirlenen düzenli aralıklarla sağlık muayenesi yapılması zorunludur. İşin devamı süresince, ça- lışanın ve işin niteliği ile işyerinin tehlike sınıfına göre hangi aralıklarla sağlık muayenesinin yapılacağına ilişkin olarak ise Bakanlıkça henüz bir düzenleme yapılmadı. Kanunda sağlık raporlarının, işyeri sağlık ve güvenlik biriminde veya hizmet alınan ortak sağlık ve güvenlik biriminde görevli olan işyeri hekiminden alınacağı düzenlenmektedir. Ancak, Kanunun “Yürürlük” başlıklı 38. maddesi gereğince, iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin düzenlendiği Kanunun 6. maddesi; “Kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için yayımı tarihinden itibaren iki yıl sonra” ve “50’den az çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için yayımı tarihinden itibaren bir yıl sonra” yürürlüğe girecektir. Bu bakımdan, sağlık muayeneleri ile ilgili olarak işyeri hekimi görevlendirme zorunluluğu henüz yürürlüğe girmeyen işyerleri için geçiş sürecinde sorun bulunmaktadır. Bu sorunu çözüme kavuşturmak için İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün web sitesinde “İşe Giriş Sağlık Raporları ile ilgili Duyuru” başlıklı bir duyuru yayımlandı. Duyuruda; Kanunun ilgili maddeleri yürürlüğe girene kadar, iş sağlığı ve güvenliği yönünden özellikli rapor niteliğinde olan işe giriş ve aralıklı sağlık muayenelerinin kamu sağlık hizmeti sunucuları tarafından düzenlenebileceği belirtilmektedir. adresinden İSG-KATİP programına giriş yaparak, görevlendirilecek iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimini T.C. Kimlik numaraları vasıtasıyla sistem havuzundan seçmeleri, • Sistem üzerinden seçilen iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin, yine aynı sistem üzerinden e-devlet şifreleri ile sisteme giriş yapıp uygun bulmaları halinde sözleşmelerini onaylamaları gerekmektedir. - Yukarıda yer alan işlemlerin yapılması ile iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi görevlendirmesine ilişkin bildirimler Genel Müdürlüğe yapılmış olarak kabul edilecek olup, bu işlemden sonra herhangi bir evrak işlemine ihtiyaç bulunmamaktadır. - Görevlendirme yapılamamasının, ilgili işyerlerine İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği’ne uygun bir tehlike sınıfı seçilmemiş olması ya da görevlendirilen iş güvenliği uzmanının işyerinin tehlike sınıfına uygun sertifikasının olmamasından kaynaklanacağı bilinmelidir. - Tehlike sınıfı bildirimlerinin, e-bildirge yoluyla ve İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları Tebliği’ne uygun şekilde Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılmış olması gerekmektedir. Bildirim yapmayan işyerlerinin program üzerinden işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı görevlendirmesi mümkün değildir. dikkate alınarak meslek dalı ile işyeri tehlike sınıfının ilgisi belirlenen işyerlerinde çalıştıklarına dair en az 750 günlük prim ödeme kayıtlarını gösteren hizmet dökümüyle birlikte yapacakları sözleşmeleri Genel Müdürlüğe bildirmeleri gerekmektedir. • EK-2’de yer alan Yıllık Değerlendirme Raporundaki “işçi sayısı” ifadesi “çalışan sayısı” olarak değiştirilmiştir. Yönetmeliğe eklenen geçici madde yayımı tarihinden (31 Ocak 2013) 2 ay sonra yürürlüğe girecektir. Diğer değişiklikler ise yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. İSG Hizmetleri Yönetmeliği: • “Ortak sağlık ve güvenlik birimi” başlıklı 12. maddede yapılan değişiklikler ile OSGB kurulmasına ilişkin kolaylık sağlanmıştır. Buna göre; OSGB’lerin kuruldukları il ve sınır komşusu illerde hizmet sunmaya yetkili oldukları; tapu kütüğüne mesken olarak kayıtlı binalarda yer alan bölümlerin tamamının yetkili idarelerce işyeri olarak ruhsatlandırılmış olması şartıyla bu bölümlerde OSGB kurulabileceği düzenlenmiştir. • “Ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin yetkilendirilmesi” başlıklı 17. maddeye eklenen fıkra ile; toplum sağlığı merkezlerinin gerekli şartları sağlamaları koşulu ile iş sağlığı veya iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini sunabilecekleri düzenlenmiştir. • “Yetkilendirilmiş toplum sağlığı merkezleri” başlıklı geçici 1. madde başlığı ile birlikte değiştirilerek, maddede mevcut OSGB’lere ilişkin hükümler düzenlenmiştir. ÙSG-KATÙP kullanma açld İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği 29 Aralık 2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, 30 Aralık 2012 tarihinde yürürlüğe girdi. Söz konusu Yönetmeliğin “Görevlendirme belgesi ve sözleşme” başlıklı 14. maddesinin 5. fıkrasında; gerekli şartları taşıması halinde, İSG-KATİP üzerinden bildirilen sözleşme veya görevlendirme belgelerinin üç işgünü içinde, yazılı olarak bildirilenlerin ise 15 işgünü içinde Genel Müdürlükçe onaylanacağı düzenlenmiştir. Bu çerçevede, işverenlerce görevlendirilmesi gereken iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerine ilişkin sözleşme bildirimlerinin İSG-KATİP programı vasıtasıyla yapılmasına ilişkin olarak, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün web sitesinde; “İşyerlerinde İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi Görevlendirecek İşverenlerin Dikkatine” başlıklı bir duyuru yayımlanmıştır. İSG-KATİP programının tüm işyerlerinin kullanımına açıldığının belirtildiği duyuruda aşağıdaki açıklamalara yer verilmektedir: - Sistemin kullanılabilmesi için; • Görevlendirme yapılacak işyerinin “ortak, yönetici, işveren, muhasebe, işveren vekili” unvanlı çalışanlarından en az birinin SGK kayıtlarında işyeri yetkilisi olarak tanımlanmış olması, • Bu kişilerin e-devlet şifreleri aracılığıyla http://isgyh.csgb.gov.tr 2 Yönetmelikte deØiÛiklik yapld İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik ile İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği’nde, henüz Resmi Gazete’de yayımlanmalarının üzerinden çok kısa bir zaman geçmiş olmasına rağmen değişikliğe gidildi. 31 Ocak 2013 tarih ve 28545 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklik Yönetmelikleri ile getirilen düzenlemeler özetle şöyledir: İş Güvenliği Uzmanı Yönetmeliği: • Yönetmeliğe “Belirli süre hizmeti olanların çalışma yetkisi” başlıklı geçici madde 2 eklenmiştir. Madde ile üç yıllık mesleki tecrübe ve (C) veya (B) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip iş güvenliği uzmanlarının; sektörel düzenle- me kapsamında kendi meslek dallarına uygun işlerin yapıldığı işyeriyle sınırlı olmak üzere, bütün tehlike sınıflarındaki işyerlerinde görevlendirilebileceği düzenlenmiştir. Bu hüküm, maddenin yürürlüğe giriş tarihinden itibaren yedi yıl geçerli olacaktır. Bu madde ile yapılan düzenleme kapsamında, işyerinde yapılan asıl iş esas alınmak üzere iş güvenliği uzmanlarının meslek dalı ile işyeri tehlike sınıfının ilgisi NACE Rev. 2 Altılı Ekonomik Faaliyet Sınıflaması dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenecektir. Bu madde kapsamında görev yapmak isteyenler, üç yıl içinde müracaat etme hakkına sahiptirler. Bu kişilerin, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan alınan ve en az üç yıl süreyle NACE Rev. 2 Altılı Ekonomik Faaliyet Sınıflaması 5 iÛveren gazetesi mart 2013 AkÛllÛ pazarlama hikayeleri Üirketiniz için sürekli büyümeyi nasl garanti altna alrsnz? Ürün satmaktan ziyade müÝterilerin ihtiyaçlarn tatmin etmeye yoØunlaÝn. Harvard Business Review Dergisi’nden Seçmeler dizimizin yeni kitabı Pazarlamayı Yeniden Keşfetmek yayımlandı. Kitap müşteri ekseninde pazarlamanın önemine, yeni pazarlarda ekip başarısına, kadın tüketicilerin oluşturduğu pazarlara, satış-pazarlama ekibi işbirliğine dair konu başlıklarını sayfalarına taşıyor. Pazarlamayı Yeniden Düşünmek Şirketlerin daha önce hiçbir zaman müşterileri anlamak ve onlarla etkileşim kurmak için böylesine güçlü teknolojileri olmamıştı. Saldırgan bir biçimde interaktif olan bir ortamda rekabet etmek için, şirketler odaklarını işlemleri yönlendirmekten yaşam boyu Kadın müşteri değerini maksimize etmeye kaydırmalıdır. Ekonomisi Bu, ürün ve markaları müşteri ilişkilerine hizmet Dünya ekonomisini aslında eder hale getirmek anlamına gelir. Ve bu da reklamkadınlar yönlendirir. Kadın tüketicila ürün satmak yerine müşterileri kazanmaya çalışaleri hedeflemek tüm işler için akıllıca rak ve tüm müşteri odaklı departmanları pazarlaİçgüdüsel olmakla birlikte en büyük potansiyema şemsiyesi altında toplayarak bir müşteri Büyüklük Hissi lin altı sektörde yattığını söylüyorlar: departmanına dönüştürmek demektir. Marifet efendice yaşamak, Gıda, fitnes, güzellik, giyim kuşam, sağlık ticari ustalığın kabaran dürtüsünü hizmetleri ve finansal hizmetler. Kadınların hissetmektir: sadece başarının tatlı kokusunu ilgilendiği şeylere etkinlikle hitap ettiğiniz deneyimlemek değil, girişimci büyüklüğünün takdirde, şirketiniz keyfini çıkartacağı türiçgüdüsel hissine de sahip olmaktır. Hiçbir den hızlı bir büyümeyi görebilir. Kadınlar kuruluş, başarma isteğiyle ileriye doğru basmakalıplaştırılmaya “tüm kadınlar” harekete geçmiş bir lider olmaksızın nitelendirilmesi ile tek bir grupta toplanbüyüklüğe erişemez. Bir lider büyüklük maya, yaş ve gelire göre sınıflandırılmaya vizyonuna, çok sayıda ateşli takipçi yagiderek artan bir şekilde tepki veriyorlar. ratabilen bir vizyona sahip olmalıdır. İş dünyasında, takipçiler müşterilerdir. Marka Karnesi İyi konumlanmış olan markalar müşterilerin zihinlerinde belli işler işgal eder. Güvenilir olarak tanımlanabilir belirli yönlerden rakip markalara benzerler ve onlardan farklıdırlar. Bu Pazarlama Miyopluğu bağlamda en başarılı markalar, bir yanBir sektörün mal üreten değil, müşteri dan rakiplerin avantaj sağlamaya çalıştatmin eden bir süreç olduğu görüşütığı alanlarda eşitlik noktaları yaratırken nü anlamak tüm iş insanları için hayati diğer yandan da rakiplere karşı bazı başka önemdedir. Bir sektör bir patent, hammadde alanlarda avantajlar kazanmak için farklılık ya da satış becerisiyle değil, müşteriyle ve noktaları yaratmak suretiyle rakiplerden geri onun ihtiyaçlarıyla başlar. Müşteri yaratmak kalmaz. Güçlü bir markayı sürdürmek için tüm şirket müşteri yaratan ve müşdemek, pazarlama faaliyetlerinYanlış Pazarlama Uygulaması teriyi tatmin eden bir organizma olarak deki süreklilik ile amaca Müşterilere anlam ifade eden markalar oluşgörülmelidir. Müşteri yaratan değer uygun kalmanın gereği turmak için onları müşterilere anlam ifade eden memnuniyeti kuruluşun köşe bucak olan değişiklikler ürünlere bağlamanız gerekir. Bunu yapmak için de her yerine sokulmalıdır. arasında doğru pazarları, müşterilerin hayatlarını gerçekten nasıl dengeyi bulmak yaşadıklarını yansıtan şekillerde segmente etmeniz demektir. gerekir. Otuz bin yeni tüketici ürünü her yıl mağazaların raflarına ulaşır. Bunların yüzde doksanı başarısız olur. Neden? Yanlış yönlendirilmiş pazar segmentasyon uygulamaları kullanırız. İşte daha iyi bir yol: “Tipik” müşteriyi anlamaya çalışmak yerine, insanların hangi görevlerin halledilmesini istediklerini öğrenin. 6 iÛveren gazetesi mart 2013 Büyüme hÛzÛnda 4. sÛradayÛz OECD’ye göre 2011-2060 yllar arasnda Hindistan yllk ortalama yüzde 5,1’lik büyüme hz ile en çok büyüyen ülke olacak. Hindistan’, Çin ve Güney Afrika takip edecek. Türkiye ise yüzde 2,9 büyüyerek ABD, Almanya, Japonya, Fransa ve Ùngiltere gibi dünya devlerini geride brakacak. 1990 ’ların başından itibaren, küreselleşmenin ivme kazanıp, üretim faktörlerinin ve sermayenin ülke sınırlarının dışına taşması sonucu, makroekonomik analizlerde ilgi, bir ülkenin yurttaşlarının gelirini ifade eden gayri safi milli hasıla (GSMH) yerine, bir ülkenin sınırları içerisinde gerçekleştirilen toplam geliri ifade eden gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) üzerine yoğunlaşmıştır. GSYH bir ülkedeki belli ekonomik aktiviteleri ölçümlemeyi hedefler ve dünyanın bütün ülkeleri bu ölçümlemeyi hemen hemen aynı teknikle yaptığından her ülkede aynı şeyin ölçüldüğüne dair bir güven oluşmuştur. Ekonomik anlamda ülkelerin büyüklüğünün simgelerinden biri olarak kabul edilen GSYH düzenli ve sık olarak ölçülmektedir. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), 1995-2011 yılları için ortalama GSYH artış hızını hesapladı ve 2011-2060 dönemi için GSYH’da gerçekleşecek büyümeyi tahmin etti. Yapılan tahminlerde yüzde 5,1’lik ortalama GSYH büyüme hızı ile dünyada en çok Hindistan’ın büyümesi bekleniyor. OECD’nin “2060’a Bakarken: Uzun Vadeli Küresel Büyüme Beklentileri” Raporu’na göre, Hindistan’ı yüzde 4 ile Çin, yüzde 3 ile Güney Afrika takip ediyor. OECD’nin tahminlerine göre, 2011-2060 döneminde Türkiye, ortalama büyüme hızında 4. sırada yer alıyor. 1995-2011 döneminde GSYH büyüme hızı ortalama yüzde 4,2 olan Türkiye’nin, 2011-2060 arasındaki dönemde ortalama yüzde 2,9 büyümesi bekleniyor. Türkiye, tahmin sıralamasında ABD, Almanya, Japonya, Fransa ve İngiltere gibi dünya devlerinden önde yer alıyor. En kötü büyüme performansı sergilemesi beklenen ülke, Almanya olacak. Almanya gibi büyüme hızında kötü performans göstermesi beklenen diğer ülkeler ise; Japonya ve Avrupa krizinden büyük ölçüde etkilenen İtalya ve Portekiz. 1995-2011 Dönemi GSYH Büyüme HÛzlarÛ (%) Çin 10 Hindistan 7,5 Rusya 5,1 Slovakya 4,5 Polonya 4,3 Türkiye 4,2 Arjantin 3,6 Güney Afrika 3,4 Brezilya 3,3 Avustralya 3,3 Çek Cumhuriyeti 3,2 Norveç 3 Þspanya 2,9 Slovenya 2,6 ABD 2,5 Þsveç 2,5 Finlandiya 2,5 Macaristan 2,4 Þngiltere 2,3 Hollanda 2,2 Avusturya 2 Belçika 1,8 Fransa 1,7 Portekiz 1,7 Danimarka 1,5 Almanya 1,4 Þtalya 1 Japonya 0,9 2011-2060 Ortalama GSYH Büyüme HÛzÛ Tahmini (%) Rapor önümüzdeki 50 yılın görünümünü 4 başlık altında değerlendiriyor. Bu başlıklar altında, Raporda üzerinde durulan başlıca hususlar şunlar: 1. Büyüme göstergeleri • Doğurganlık oranlarının azalması ve yaşam sürelerinin uzaması sonucunda nüfusun yaşlanması, pekçok ülkede çalışabilir nüfusun (15-64 yaş) azalmasına yol açacak. Bu durum büyüme ve işgücü katılımını olumsuz etkileyecek. • Geçmişte göç eden genç nüfus çalışabilir yetişkinlerden oluştuğundan göç, yaşlı nüfusun bağımlılık oranını azalttı. Bu etki özellikle yüksek göç alan Lüksemburg, İspanya ve Almanya gibi ülkelerde görülüyor. • İşgücü katılım oranını sürdürmek için yapısal reformlara ihtiyaç duyulacak. • OECD ülkelerindeki işsizlik kademeli olarak kriz öncesi dönemdeki seviyesine dönecek. • Yetişkinlerin eğitim seviyelerindeki artışla birlikte beşeri serma- yede gelişme devam edecek. Eğitim seviyesindeki artışlar özellikle Hindistan, Çin, Türkiye, Portekiz ve Güney Afrika’da görülecek. • Sermaye yoğunluğunun kademeli olarak istikrara kavuşması bekleniyor. Sermaye yoğunluğunun, farklı gelişim kaydedeceği ülkeler de bulunuyor. Avustralya ile gelişmekte olan ülkelerden Çin ve Hindistan, sermaye derinleşmesi yaşayan ülkelere örnek olacak. • Verimlilik artışları, önümüzdeki 50 yılda büyümenin temel itici gücü olacak. Mevcut durumda düşük üretkenlik seviyesine sahip olan Hindistan, Çin, Brezilya ve Doğu Avrupa ülkeleri gelişmiş ülkelerden daha hızlı büyüyecek. Her bir ülkedeki verimlilik artışının, yıllık yüzde 1,3 oranında gerçekleşeceği varsayılıyor. • Küresel büyüme, azalan bir oranla, gelişmekte olan ülkeler sayesinde sürdürülecek. Önümüzdeki 50 yılda, küresel ekonominin verimlilikteki artışlar ve beşeri sermayedeki gelişmeler neticesinde, yıllık Hindistan Çin Güney Afrika Türkiye Brezilya Arjantin Avustralya Norveç Çek Cumhuriyeti ABD Þngiltere Slovakya Þsveç Macaristan Belçika Rusya Slovenya Finlandiya Danimarka Þspanya Hollanda Polonya Fransa Avusturya Portekiz Þtalya Japonya Almanya 5,1 4 3 2,9 2,8 2,7 2,6 2,3 2,1 2,1 2,1 2 2 2 2 1,9 1,8 1,8 1,8 1,7 1,7 1,6 1,6 1,4 1,4 1,4 1,3 1,1 ortalama yüzde 3 oranında büyümesi bekleniyor. • Ekonomilerin görece büyüklükleri önemli ölçüde değişecek. 2005 yılı satın alma paritelerine göre; Çin’in 2012 yılında Avro Bölgesi’ni, ilerleyen birkaç yıl içerisinde ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi olacağı, Hindistan’ın ise 20 yıl içerisinde Avro Bölgesi’ni geçeceği tahmin ediliyor. • Kişi başına düşen GSYH arasındaki farklar azalacak, ancak ülkeler arasında yaşam standartlarındaki belirgin farklar varlığını koruyacak. 2. Küresel tasarruflar ve cari işlemler dengesizlikleri • Küresel tasarruf oranı uzun vadede azalacak, özellikle Çin ve Hindistan tarafından sağlanacak. • Küresel cari işlemler dengesizlikleri 2020’lerin sonuna kadar artacak, sonrasında tekrar azalacak. İtalya ve Portekiz gibi az sayıda ülke ise, GSYH’larının yüzde 10-15’i oranında cari işlemler açığını sürdürecek. Çin’de ise 2020’lerin sonlarına kadar cari işlemler fazlası olması bekleniyor. 3. Cesur yapısal ve makro politikalar • Üretim piyasalarının serbestleşmesi, ekonomik yakınsamayı hızlandıracak. Görece daha katı düzenlemelere sahip olan Çin, Türkiye ve Slovenya gibi ülkelerde etkisi daha fazla hissedilecek. • İşgücü piyasası reformları uzun vadeli GSYH’yi artırabilir. İşgücüne katılımın OECD ülkelerinde ortalama yüzde 2,7 oranında artarak, 2060 yılında yüzde 62 oranına ulaşması öngörülmekte. Katılımdaki artış özellikle İtalya (yüzde 13) ve Macaristan’da (yüzde 6) gözlemlenecek. • Mali konsolidasyon ile yapısal reformlar, dengesizlikleri azaltabilir ve büyümeyi artırabilir. Potansiyel çıktı 2060 itibariyle; OECD ülkelerinde yüzde 11, OECD’ye üye olmayan ülkelerde yüzde 17 oranında artacak. 7 iÛveren gazetesi mart 2013 Küresel ekonomi: KÛrÛlgan ama umut verici bir yapÛ BERKAY GÖKTAN MESS Endüstri Yönetimi ve AraÛtrma Uzman [email protected] 2013 ’ün başında Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi önemli kuruluşların, küresel büyümeye ilişkin tahminlerini aşağı yönlü revize etmelerinin ardından, Avrupa Birliği’nden de temkinli davranma kararı çıktı. 2014-2020 yıllarını kapsayan AB bütçesine ilişkin yapılan görüşmelerden çıkan kesinti kararı en çok, 2012 yılı son çeyreğinde ekonomisi beklenenden fazla hız kesen Almanya’yı memnun etti. Temkinli gitmeyi isteyen ve İngiltere ile birlikte kararın çıkmasında önemli rol oynayan Almanya, AB’de 2012’yi pozitif büyüme yüzdesiyle kapatan birkaç ülkeden biriydi. İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan gibi ülkelerin ise küçülmekten 2013 yılında da kurtulamayacağı ve Euro bölgesinin bu yıl yüzde 0,3 küçüleceği Avrupa Komisyonu tarafından tahmin ediliyor. Başta kalkınmakta olan ülkelerdeki ekonomiler olmak üzere, dünya ekonomilerinde görülmeye başlanan büyümedeki düşüş ve istihdam konusunda yaşanan sıkıntılara bağlı işsizlik sayısı gibi konulara rağmen, finansal piyasalardaki son durum umut verici olarak yorumlanabilir. Dünya Bankası, “Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu”nda 2013 için öngördüğü dünya büyümesini, önceki öngörülerine göre düşürerek yüzde 2,4 olarak revize etmiş olmasına karşın, orta vadede büyümede “mütevazı” bir hızlanma beklenildiğini belirtiyor. Finansal piyasa koşullarında son dönemlerde belirgin ilerlemeler kaydedildiğinin belirtildiği Raporda, küresel ekonomik çevrenin kırılgan olduğuna ve hayal kırıklığına yatkın oluşuna da vurgu yapılıyor. Takip eden 2 yılda ise sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 3,3’lük büyüme bekleyen Dünya Bankası’nın, Türkiye için ise 2013’de öngördüğü büyüme oranı yüzde 4. Ùstihdam sorunu büyüyor Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), “Küresel İstihdam Eğilimleri 2013” Raporu’nda, Türkiye için istihdam artışını yüzde 2 olarak öngördüğünü belirtiyor. Türkiye’nin 2011 yılındaki yüzde 7’lik büyüme oranına rağmen yeni işler yaratma yeteneğindeki gerilemeyi bu duruma gerekçe olarak gösterdiği Rapora göre 2017’ye kadar küresel çaptaki yüzde 6’lık işsizlik seviyesinde gerileme olmayacak. AB’de ise durum farksız değil, fakat geleceğe yönelik karamsarlık da yok. Hatırlanacağı üzere AB komisyonu artan işsizlik seviyelerine karşı geçtiğimiz yıl; iş alanı yaratmayı teşvik, işgücü piyasalarının dinamiklerini yeniden canlandırmak ve istihdam politikalarının yönetimini güçlendirmek gibi bir dizi tedbir paketini değerlendirmeye almıştı. Türkiye’de ise, Hükümet tarafından öngörülen yüzde 4 büyümeye karşın, ILO’nun 2013 için istihdam artış beklentisini yüzde 2 olarak öngörmüş olması, Türkiye’nin de aktif olarak yeni politikalar geliştirmeye devam etmesi gerektiğini gösteriyor. Tüm gelişmekte olan ekonomilerde olduğu gibi, büyümenin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve rekabetin sürdürülebilmesi için yeni işlere ihtiyaç duyulduğu açık. GeliÛmiÛ ekonomilerde de durum benzer İş sektörünün güveninin düşük ve gerçek taraflı toparlanmanın zayıf olduğunun belirtildiği Dünya Bankası Raporu’nda, ABD’nin alışılagelmişin dışında bir yatırım ve endüstriyel aktivite gösterdiği belirtiliyor. ABD ekonomisi, 2012 yılı dördüncü çeyreğinde yüzde 0,1 oranında daralmıştı. Japonya ile ilgili olarak ise, Çin ile yaşanan gerilimin ve sona eren otomobil alım teşviklerinin ülke ekonomisine olumsuz etkileri olduğuna değiniliyor. Çin’de ise bilindiği üzere, kamu harcamalarının yerel talebi canlandırmak amacıyla artırılması, büyük altyapı yatırımlarındaki artış ve artan ihracat 2012 son çeyreğinde ülkeye büyük ivme kazandırmıştı. Geçtiğimiz yıl, aynı zamanda dünyanın en büyük altın ithalatçısı konumuna geldiği de tahmin edilen Çin’in, büyümeye 2013 yılında da devam ettiği ve edeceği söylenebilir. Yüksek işsizlik ve faydalanılamayan kapasite kullanım oranları ise, gelişmekte olan Avrupa ve Orta Doğu ülkelerinin öncelikleri arasında yer alıyor. Buna karşın, gelişme sürecindeki birçok ülkede bu oranların yüksek olduğunun belirtildiği Birçok Bölgede, Kapasiteyle SÛnÛrlÛ Büyümeler Bekleniyor % 12 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Yßllßk GSYH Büyümesi 10 8 6 4 2 0 -2 -4 DoÜu Asya & Pasifik Avrupa & Orta Asya Latin Amerika & Karayipler Orta DoÜu & Kuzey Afrika Kaynak: Dünya Bankasß, Küresel Ekonomik Beklentiler 2013 Raporu Güney Asya Sahra altß Afrika Dünya Bankası Raporu’nda, büyümenin artan verimlilik yoluyla sağlanacağı öngörüsüne yer veriliyor. Önerilere ve gelişimi tetiklemesi muhtemel durumlara da değinilen Rapora göre, Euro bölgesinde finansal kilitlenmeye yol açacak bir güven krizi oluşma olasılığı önemli ölçüde düşüş göstermiş olmasına karşın, yapının daha sağlam ve sağlıklı olabilmesi için, ülkeler düzeyindeki finansal durumlarla da desteklenmesi gerekiyor. Yüksek gelirli ülkelerde güçlü büyüme yapısının; ABD’nin politika belirsizliğinde sonlanma, Asya’da tansiyonun azalması ve Avrupa’da güven artırımı ile birlikte sağlanabileceği, bunun ise gelişmekte olan ülkelere de pozitif etki ederek, hem ihracat hem de GSYH artışına gitmelerine yardımcı olacağı belirtiliyor. Beklenenden fazla büyüme olabilir Yüksek getirili finansal piyasalardaki kargaşanın, geçtiğimiz yılın üçüncü çeyreğinden itibaren azalarak belirgin ilerleme gerçekleştirildiğinin kaydedildiği Raporda, ulusal ve AB çapında mali sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için alınan önlemlerden ve Avrupa Merkez Bankası’nın Euro’yu savunmaya yönelik çabalarından sonra, küresel piyasalarda belirgin iyileşme sağlandığı belirtiliyor. Birçok piyasa risk göstergesinin, Euro bölgesinde mali sürdürülebilirliğe ilişkin kaygıların ön planda olduğu 2010 yılının ilk dönem seviyelerine gerilediğinin belirtildiği Raporda, piyasa koşullarının sadece kısmen düzelmesinin bu etkiyi yaratmasına dikkat çekiliyor. Risklerin gerçekleşmemesi ve finansal toparlanmanın devam etmesi halinde küresel büyümenin öngörülerin üzerine çıkabilmesinin mümkün olduğu söylenebilir. Dünya Bankası’na göre önümüzdeki iki yıl için büyüme oranı yüzde 4,5 ve yüzde 5 olarak öngörülen Türkiye’nin ise, “yumuşak iniş” yaparak tamamladığı bu süreçten, hem büyüme hızını tekrar artırarak hem de istihdam sorununu azaltarak çıkmayı başarabilecek potansiyele sahip olduğunu söyleyebiliriz. 8 iÛveren gazetesi mart 2013 MESS Bölge Temsilciler MESS Bursa Bölge Temsilciler Kurulu Seçimleri 20 Úubat 2013 tarihinde yapld. Cenk YÖNEY / BaÛkan 1967 yılında Bursa’da doğan Yöney, ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nü bitirmiştir. Yöney, 1994 yılında ABD’de bulunan University of Delaware’den İşletme Yüksek Lisans derecesini almıştır. Coşkunöz Metal Form Makina End. ve Tic. A.Ş. Genel Koordinatörlüğü; Beltan Vibracoustic Titreşim Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Murahhas Üyeliği; Coşkunöz Savunma ve Havacılık San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevlerini yürüten Yöney, 2007 yılından bu yana MESS Bursa Bölge Temsilciler Kurulu Başkanlığı ile birlikte MESS Yönetim Kurulu ve Yürütme Kurulu Üyelikleri’nin yanı sıra; TİSK Yönetim Kurulu Üyeliği ve Yürütme Kurulu Üyeliği ile MESS Entegre Geri Kazanım ve Enerji San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeliği’ni sürdürmektedir. Halen Coşkunöz Holding CEO’su olan Yöney, BUSİAD Yüksek Danışma Kurulu Üyesi’dir. Yöney İngilizce ve Almanca bilmektedir. Úükrü ERDEM / BaÛkan Vekili 1956 yılında doğan Erdem, Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olmuştur. Çalışma hayatına Emde-Gaz ve İdeal Isı Sanayi’de başlayan Erdem, daha sonra 1980 yılından itibaren Türk Siemens Kablo Fabrikası’nda çeşitli görevlerde bulunmuş ve 1996 yılında Otomotiv Tekniği Direktörlüğü’ne atanmıştır. 1997-1999 yıllarında Siemens Otomotiv Sistemleri, 1999-2004 yıllarında Sy Wiring Technologies Türkiye ve Leoni Kablo ve Teknolojileri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. şirketlerinin Genel Müdürlük görevini aynı anda yürüten Erdem halen Leoni Kablo ve Teknolojileri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Ortağı ve Genel Müdürü olarak görevini sürdürmektedir. Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası, Türkiye-İsviçre Ticaret Odası Derneği, BUSİAD, YASED ve İletken Kablo Üreticileri Derneği Üyesi olan Erdem, Almanca ve İngilizce bilmektedir. MESS Ùzmir Bölge Temsilciler Kurulu Seç Haluk ÖZYAVUZ / BaÛkan 1956 yılında doğan Özyavuz, New York Üniversitesi Yöneticili rında CMS Jant ve Makina Sanay yürütmüştür. Özyavuz 2000 yılınd ğı görevine devam etmektedir. EG AD, EGOD, EBSO, TAİAD, TA üyeliklerinin yanı sıra Türk mutfa Dostları” ve “Rotisörler” derneğinin de üyesidir. Özyav Ali ÖZDÙNÇ / BaÛkan Vekili 1941 yılında Turgutlu’da doğan Akademisi’nden mezun olmuştur. Enstitüsü’nde 1968 yılında tamam yılında Turyağ A.Ş.’de iş hayatına yii A.Ş.’de Muhasebe Müdürlüğü Maksaş Makina Sanayii A.Ş. Ort olan Özdinç, Kompaş Endüstri ve Grubu şirketlerinin Mali ve İdari İşler Danışmanlığı ve Dünya Gazetesi’nin düzenlediği “Ülkemizde Yılın Danışma Kurulu Üyesi ve TÜRMOB faal üyesidir. Ayhan ÖZEL / Üye Sedat DÙNÙZ / Üye 1955 yılında Bursa’da doğan Diniz, ilköğrenimini Bursa Özel İnal Ertekin Okulu’nda, orta öğrenimini Avusturya Lisesi’nde tamamlamıştır. Viyana Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’nden Makine Yüksek Mühendisi olarak mezun olan Diniz, 1987 yılından itibaren, aile şirketi SKT Yedek Parça ve Makina San. ve Ticaret A.Ş.’de çeşitli görevler üstlenmiştir. 1997-2002 yılları arasında Genel Müdür olarak görev yapan Diniz halen Diniz Holding şirketlerinden Tredin Oto Donanım San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Diniz Holding’in diğer şirketlerinde Yönetim Kurulu Üyeliği yapmaktadır. 1997 yılında Avusturya Cumhuriyeti Fahri Konsolosluğu’na atanan Diniz, Almanca ve İngilizce bilmektedir. Tuna ARINCI / Üye 1966 yılında Bilecik’te doğan Arıncı, ilk, orta ve lise öğrenimini Bilecik’te tamamlamıştır. 1987 yılında Uludağ Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Arıncı, MBA programını Fransa Insead Üniversitesi’nde General Management Programme üzerine yapmıştır. 1989 yılında Valeo Otomotiv Sistemleri Endüstrisi A.Ş.’de göreve başlayan ve çeşitli üst yöneticilik kademelerinde, hem Türkiye hem de Fransa’da görev alan Arıncı, 2006-2012 yıllarında Grammer Koltuk Sistemleri San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü olarak görev yapmıştır. 2012 yılında atandığı Valeo Otomotiv Sistemleri Endüstrisi A.Ş.’de Genel Müdür olan Arıncı, İngilizce ve Fransızca bilmektedir. 1970 yılında Ordu’da doğan Ö Metalurji Mühendisi olarak mezu yinde Ar-Ge Mühendisi olarak ba ve Bayraktar Grubu’na bağlı ola kalite, mühendislik, proje yönetim 2012’den beri Ege Endüstri ve T dönem boyunca; Türkiye, Orta D ya, Çin, Hindistan, Tayland’daki otomotiv sektörü fir Muhtelif sektörel, profesyonel, sosyal ve sportif dernek Meslek Komitesi’nde yer alan Özel, İngilizce bilmekt Hüseyin ORHAN / Üye 1953 yılında Tekirdağ’da doğa Mühendisliği Bölümü’nden mezu bağlı Evar Kesici Takımlar Sanay layan Orhan, çeşitli kademelerde; dürlüğü görevlerinde çalışmıştır. 1 tür Sanayi A.Ş.’de Merkez Fabrik Rusya, Uzak Doğu gibi ülkelerdek temas halindedir. Türkiye İnşaat Sanayicileri Derneği Ùbrahim ÙÇÖZ / Üye 1960 yılında Bursa’da doğan İçöz, ilk ve orta öğreniminin ardından Bursa Tophane Teknik Lisesi Makina Bölümü’nde devam eden eğitim hayatını, Yıldız Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü’nden mezun olarak tamamlamıştır. 1984 yılında Mako Elektrik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’de Üretim Planlama Mühendisi olarak çalışmaya başlayan İçöz, 1988 yılından itibaren Montaj Hatları Sorumlusu ve 1996 yılından itibaren de Aydınlatma ve Havalandırma Sistemleri Üretim Birimi Yöneticisi olarak görev yapmıştır. 1999 yılında Ana Sanayi Satış Yöneticiliği’ne, 2001 yılında Fabrika Müdürlüğü’ne ve 2008 yılında Genel Müdürlük görevine atanan İçöz halen Magneti Marelli Mako Elektrik San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır. İçöz, iyi derece İngilizce ve orta derece İtalyanca bilgisine sahiptir. Ùlham GÜVEN/ Üye 1957 yılında Bursa’da doğan G mezun olmuştur. İş hayatına 198 fabrikasında Makine Bakım Müh rım Şefi ve Teknik Müdürlük gö Bulgaristan’ın Varna şehrinde bul temsilen Teknik Koordinasyon M tarihinden itibaren Şişecam kurul nel Müdürlük görevini yürütmektedir. 9 iÛveren gazetesi mart 2013 Kurulu Seçimleri yap›ld› çimleri 7 Mart 2013 tarihinde yapld. , Almanya’da Döküm Mühendisliği eğitimi almıştır. k programını tamamladıktan sonra 1985-2000 yıllayii A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini dan bu yana Cevher Grubu Yönetim Kurulu BaşkanlıGİAD ve EOSK’un Kurucu Üyesi olan Özyavuz, ESİABA, İTO, TAYSAD, TÜDOKSAD ve KOK dernek ağını yaşatmak, geliştirmek, tanıtmak amaçlı “Mutfak vuz İngilizce ve Almanca bilmektedir. n Özdinç, 1967 yılında İzmir İktisadi ve Ticari İlimler . Özdinç, lisansüstü eğitimini İstanbul İşletme İktisadi mlamıştır. Vatani görevini tamamladıktan sonra 1971 başlayan Özdinç, 1972 yılında Maksaş Makina Sanaü görevini üstlenmiştir. Dirinler Grubu şirketlerinden tağı ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmakta e Ticaret A.Ş.’de Genel Müdür Yardımcısı ve Dirinler ı’nı yapmaktadır. 2008 yılında, İ.Ü. İşletme Fakültesi n İşletmecisi Ödülü”ne lâyık görülen Özdinç, İMED Özel, 1993 yılında ODTÜ Mühendislik Fakültesi’nden un olmuştur. İş yaşamına 1993 yılında savunma sanaaşlayan Özel, 1995 yılında otomotiv sektörüne geçmiş an Ege Endüstri’ye katılmıştır. Değişik kademelerde, mi, pazarlama ve satış görevlerinde çalışmıştır. Mart Tic. A.Ş. Genel Müdürlüğü’nü yürüten Özel çalıştığı Doğu, Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Rusrmaları ve iş dünyası ile yakın ilişkilerde bulunmuştur. k üyelikleri bulunan, TAYSAD ve EBSO’da Otomotiv tedir. an Orhan, 1978 yılında Boğaziçi Üniversitesi Makina un olmuştur. 1984 Ocak ayında Elginkan Grubu’na yi A.Ş.’de Üretim Planlama Mühendisi olarak işe başüretim, kalite, Ar-Ge, pazarlama ve satış, fabrika mü1996 yılında aynı grubun şirketlerinden Valfsel Armaa Müdürü olarak tayin olan Orhan; Amerika, Avrupa, ki sıhhi tesisat armatür üreticileri ve inşaat sektörü ile Üyesi olan Orhan İngilizce bilmektedir. Güven, ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nden 81 yılında Şişecam Topluluğu’nun Soda Sanayi A.Ş. hendisi olarak başlamış ve aynı şirkette Bakım Onaörevlerinde bulunmuştur. 1997-1999 yılları arasında lunan Solvay Sodi fabrikasında Şişecam Topluluğu’nu Müdürü olarak da görev yapan Güven, 1 Kasım 2008 luşu olan Asmaş Ağır Sanayi Makinaları A.Ş.’nin Ge- MESS Ankara Bölge Temsilciler Kurulu Seçimleri 8 Mart 2013 tarihinde yapld. OØuz Nuri ÖZGEN / BaÛkan ODTÜ Metalurji Mühendisliği’nden mezun olan Özgen, 1981 yılında Erdemir’de mühendis olarak göreve başlamıştır. 1987 yılına kadar mühendis olarak çalıştıktan sonra 1987-1988 yıllarında Genel Formen, 1988-1989 yıllarında Başmühendis, 1989-1992 yıllarında Yüksek Fırınlar ve Sinter Müdürlüğü’nde Müdür Yardımcısı, 1992-1999 yıllarında aynı ünitede Müdür, 1999-2002 yıllarında Demir Üretim Başmüdürü, 2002-2003 yıllarında İşletmeler Genel Müdür Yardımcısı, 2003-2004 yıllarında Erdemir Romania SRL. Genel Müdürü, 2004-2005 yıllarında ise Erdemir Genel Müdür Danışmanı olarak görev yapmıştır. 14 Temmuz 2006-2 Temmuz 2012 tarihleri arasında Erdemir Genel Müdürü ve 17 Temmuz 2006-29 Haziran 2012 tarihleri arasında da Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Özgen, 2 Temmuz 2012 tarihinden bu yana Erdemir Grup Üretim Koordinatörü olarak görev yapmaktadır. Salim Erol AKKOYUNLU / BaÛkan Vekili 1971 yılında ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Akkoyunlu aynı bölümde yüksek lisansını tamamlamıştır. İş yaşamına 1971 yılında başlayan Akkoyunlu, sırasıyla PTT Genel Müdürlüğü Makine İkmal Daire Başkanlığı’nda Daire Başkanı, Yüksel İnşaat A.Ş.’nin çeşitli birimlerinde üst düzey yönetici, Noksel Çelik Boru Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi ve Genel Müdürü olarak görev yapmıştır. Akkoyunlu, Yüksel İnşaat Sanayi Tesisleri ve İştirakler firmasında yürüttüğü Genel Müdürlüğü sırasında kurucu ortağı olarak kuruluşunu gerçekleştirdiği Noksel Çelik Boru Sanayi A.Ş.’de Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi olarak 2009 yılına kadar görev yapmıştır. Noksel Çelik Boru Sanayi A.Ş.’de Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi olan Akkoyunlu, İngilizce bilmektedir. Haluk GÜMÜÚDERELÙO×LU / Üye 1964 yılında Ankara’da doğan Gümüşderelioğlu, 1987 yılında Hacettepe Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nü bitirmiş ve aynı bölümde 1988 yılında Yüksek Mühendislik eğitimini tamamlamıştır. İş yaşamına 1990 yılı başı itibariyle Brisa’da Karışım Proses Mühendisi unvanıyla başlamış ve 1994 yılı Ekim ayından itibaren 1 yıl süreyle ABD’de iş hayatını sürdürmüştür. 1995 yılında Kalite Güvence Mühendisi olarak girdiği Türk Traktör ve Ziraat Mak. A.Ş.’de çeşitli bölümlerde görev alan Gümüşderelioğlu, Ocak 2011’den itibaren İnsan Kaynakları Direktörü olarak görevine devam etmektedir. Mehmet Namk KODAMAN / Üye 1954 yılında doğan Kodaman, Gazi Üniversitesi Kimya Bölümü ve A.İ.T.İ.A. Pazarlama lisansüstü programından mezun olmuştur. 1984 yılında kurduğu Kodsan Kazan İnşaat San. ve Tic. A.Ş. fabrikasında ısıtma ve sıcak su cihazları üretimine Ostim Sanayi Sitesi’nde başlamıştır. 1995 yılından itibaren Ankara 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde 5 bin metrekare kapalı alanı, 9 bin metrekare sahası olan fabrikasında üretime devam etmektedir. Mustafa ÙSKÙFO×LU / Üye İskifoğlu 1968 yılında Hatay’da doğmuştur. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 1993 yılında mezun olan İskifoğlu Business Information Management konulu Executive MBA programını 2005 yılında başarıyla tamamlamıştır. Profesyonel iş yaşantısına 1995 yılında DYO Boya Fabrikaları’nda İnsan Kaynakları Şefi olarak başlayan İskifoğlu; 2000 yılında General Motors Opel Türkiye Fabrikası’nda İnsan Kaynakları Müdürlüğü, 2001-2004 yılları arasında Pepsi Bottling Grup’ta üç fabrika ve altı bölge satış organizasyonundan sorumlu Bölge İnsan Kaynakları Müdürlüğü, 2004-2011 yılları arasında Hugo Boss Tekstil üretim fabrikalarında, Türkiye operasyonundan sorumlu İnsan Kaynakları Müdürlüğü ve 2011 yılında CMS Jant ve Makine Sanayi A.Ş.’de İnsan Kaynakları Direktörlüğü görevlerinde bulunmuştur. İskifoğlu, Man Türkiye A.Ş. Ankara fabrikasında İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev yapmaktadır. 10 iÛveren gazetesi mart 2013 OECD Factbook 2013 ve kadn istihdamnda göremediklerimiz OECD tarafından her yıl yayımlanan ve ekonomik, sosyal ve çevresel birçok temel gösterge etrafında OECD üyelerinin durumlarını karşılaştırmalı olarak sunan OECD Factbook 2013, geçtiğimiz Ocak ayında yayımlandı. OECD Factbook 2013’te Türkiye, OECD ülkeleri arasında ancak “kendi hesabına çalışma” kategorisinde 1.liği elde etti. Rapor gerçekte ise, özellikle de kadın istihdamı konusunda yaşadığımız sıkıntıların bir yansımasını içeriyor. Raporda kendi hesabına çalışmanın Lüksemburg, Norveç ve ABD’de yüzde 8; Meksika, Türkiye ve Yunanistan’da yüzde 30’un üzerine çıktığı gösteriliyor. 2011 yılı itibariyle de Türkiye, Meksika ve İsviçre ile birlikte, kadınlarda kendi hesabına çalışmanın erkeklerden daha yüksek olduğu üç ülkeden biri konumunda. 2011 verilerine göre Türkiye’de istihdam edilenler için kendi hesabına çalışanların oranı kadınlarda yüzde 48,4; erkeklerde yüzde 34,2; toplamda ise yüzde 38,3 düzeyinde bulunuyor. Raporda bu oranın Türkiye’deki kadınlar için 1990’da yüzde 78,4’ten bugünkü noktaya gerilediğine de dikkat çekiliyor. Burada da OECD Factbook 2013’teki tek birinciliğimizin gerçek nedeni ortaya çıkıyor: Kendi hesabına çalış şanlar kategorisinde d değerlendirilen “ücr retsiz aile işçiliği”nin ü ülkemizde kadın ist tihdamına hala hak olması. Diğer bir kim n neden de ülkemizde ö özellikle KOBİ nit teliğindeki işletmel lerde, girişimcinin e eşinin şirket sahibi ya da ortağı olarak gösterilmesi. Turnusol kağıdı olarak kadın-erkek eşitliğinin en ileri olduğu ülkelerin sıralamadaki yerine bakarsak, birinciliğimizin o kadar da etkileyici olmadığı görülüyor. Zira kadın istihdamı içerisinde kendi hesabı- na çalışanların oranı; Hollanda’da yüzde 9,4, Kanada ve Finlandiya’da yüzde 9,2, İngiltere’de yüzde 8,3, ABD’de yüzde 6,1, İsveç’te ise yüzde 5,7. Bu ülkeler kadınların, iş ve çalışma hayatına en aktif ve eşit şekilde katıldıkları ülkeler. Bu eşitlik de aslında, bu ülkelerde kadın istihdamında ücretsiz aile işçiliğinin çok düşük, ancak ücretli istihdamın çok yüksek olmasından ileri geliyor. Dolayısıyla verilere bu perspektiften bakıldığında kadınlarımızın çağdaş ücretli istihdama daha çok katılması ve “kendi hesabına çalışanlar”ın oranının OECD ortalamalarına düşmesi, özelde istihdamımızın ve genel itibariyle ekonomimizin sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Türkiye Barolar BirliØi Hukuk Etkinlikleri ÙÝ Hukuku Yargtay Ùlke Kararlar semineri, 16 Üubat 2013 tarihinde Türkiye Barolar BirliØi (TBB) Genel Merkezi’nde düzenlendi. Yaklaşık 900 avukat, hakim ve sendikacı ile birlikte, Sendikamızı temsilen MESS Müşavir Avukatı Vahap Ünlü ve MESS Müşavir Avukatı Uygar Bostancı’nın katıldığı toplantıda açılış konuşmasını TBB Başkanı Vedat Ahsen Coşar yaptı. İş Güvencesi ve İşe İade Sonrası İstekler ve Toplu İş İlişkileri ile İlgili İlke Kararları, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi Üyesi Seracettin Göktaş tarafından; İşçilik Alacaklarına İlişkin İlke Kararları Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Tetkik Hakimi Şahin Çil tarafından ve İş Yargılamasına İlişkin İlke Kararları da Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Tetkik Hakimi Bektaş Kar tarafından değerlendirildi. Toplantıda ilke kararlarıyla ilgili olarak değerlendirilen dikkat çekici güncel gelişmeler özetle şunlardır: - 9. Hukuk Dairesi ile 22. Hukuk Dairesi arasında temel konularda içtihat aykırılığı olmadığı belirtilmiştir. - 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu ile ilgili henüz içtihat oluşmadığı, Kanunun değişiklik içermediği konularıyla ilgili ilke kararlarının yol gösterici olmaya devam edeceği vurgulanmıştır. Yasada bir değişiklik olmadığı takdirde, iş güvencesinden faydalanamayan işçilerin iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshinde, İş Kanunu 17. maddedeki kötü niyet tazminatına hükmedilebileceğine ilişkin öngörü belirtilmiştir. - Fesih öncesinde ihbar öneli kullandırılan işçiye, işe iade sonrasında ihbar tazminatı ödenmesi gerekip gerekmeyeceği hususunda 9. HD ile 22. HD arasında daha önceden var olan içtihat ayrılığının giderildiği, 9. Hukuk Dairesinin görüşünün de, 22. Hukuk Dairesinin görüşü ile paralel hale geldiği açıklanmıştır. - Asıl işveren ve alt işverene birlikte dava açma zorunluluğu ile il- gili olarak iki daire arasındaki görüş ayrılığının devam ettiği belirtilmiştir. Konuyla ilgili olarak Seracettin Göktaş, tebliği dışında bilahare söz alarak, 22. HD’nin görüşünün gerekçelerini açıklamıştır. - İş güvencesindeki 6 aylık kıdem konusunda, kesintiye uğrayan iş sözleşmelerinin birleştirilmesi ile ilgili ise iki daire arasındaki içtihat ayrılığının devam ettiği belirtilmiştir. - 4 aylık boşta geçen süre ücretinin hesabında, vardiya primi vs. gibi fiili çalışmaya bağlı ödemelerin dikkate alınmayacağı; belirli süreli iş sözleşmesinin belirli süreli olma özelliği taşımadığı anlaşıldığında, cezai şartın da geçersiz olacağı; kıdem tazminatı hesabında, prim ikramiye vb. alacakların bir yıllık toplam tutarının değil, şayet artış olmuş ise, zamlı tutarın ve dönemin hesap edileceği hususları ise, iki daire arasında içtihat ayrılığı olmayan güncel ilke kararları olarak açıklanmıştır. 11 iÛveren gazetesi mart 2013 DÜNYADAN BASINDAN Ar-Ge yatrmlar Cari açk: Biz ayrlamayz Ar-Ge iş hayatında bü- Toplam Ar-Ge HarcamalarÛ (GSYÚH’ye yük bir yer tutuyor, şirketlerin göre %) gelecekle ilgili verecekleri ka- 1 Þsrail 4,41 rarlarda geniş rol alıyor. Özel2 Finlandiya 3,88 likle teknoloji konusunda ge3,74 lişmiş ülkelerin bu noktaya 3 Kore 3,40 nasıl vardıkları sorusunun 4 Þsveç cevabı Ar-Ge yatırımlarında 5 Japonya 3,36 yer alıyor. 6 Danimarka 3,06 Ülkelerin gelişmişlik dü7 Þsviçre 2,99 zeylerini gösteren en önemli 2,90 göstergelerden biri Ar-Ge’ye 8 Tayvan 2,88 GSYH’dan ayrılan pay. 9 ABD TÜİK 2011 Yılı Araştırma- 10 Almanya 2,82 Geliştirme Faaliyetleri Araş- 11 Avusturya 2,76 tırmasına göre, Türkiye’de 14 Avusturalya 2,28 Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge 2,26 harcamasının Gayri Safi Yur- 15 Fransa 2,11 tiçi Hasıla (GSYH) içindeki 16 Slovenya payı yüzde 0,86. Bu oranın 17 Singapur 2,09 AB ortalaması yüzde 2 düze- 18 Belçika 1,99 yinde bulunuyor. 19 Hollanda 1,82 Teknoloji ithalatı ya1,80 pan ülke konumundaki 20 Kanada Türkiye’de, genellikle yeni 21 Þrlanda 1,79 ürün ve süreç geliştirme ala- 22 Çin 1,77 nında çalışmalar yapılırken, 23 Þngiltere 1,76 bu yenilikleri destekleyecek 1,69 bilginin araştırılmaması Ar- 24 Norveç 1,63 Ge sürecine sekte vuruyor. 26 Estonya Son zamanlarda gündemden 27 Portekiz 1,59 düşmeyen yerli üretime, cari 28 Çek Cumh. 1,56 açığın kapatılması için önce29 Þspanya 1,39 lik verilmesi gerekiyor. Yerli 1,26 üretimi ise Ar-Ge’nin çok 31 Þtalya 1,16 daha fazla ve verimli olarak 32 Rusya imalat teknolojilerini yönlen- 33 Macaristan 1,16 dirmesi ile teşvik edebiliriz. 34 Brezilya 1,16 Ülkedeki Ar-Ge ve inovasyo36 Güney Afrika 0,93 nun artması için gençlerin de 0,86 bilim ve teknolojiye yönlen- 37 Ukrayna 38 Hindistan 0,85 dirilmesi gerekiyor. IMD araştırması sonuçla- 39 Türkiye 0,84 rına göre katılan 57 ülke ara- 40 Hßrvatistan 0,83 sında Ar-Ge yatırımlarının 42 Malezya 0,79 GSYH’ye oranında yüzde 0,76 4,41’lik oranla ilk sırada yer 43 Hong Kong 0,74 alan İsrail, 9,5 milyar dola- 44 Polonya rın üzerinde yatırım yapmış. 46 Bulgaristan 0,60 Dünyada bu alanda en çok 47 Yunanistan 0,60 yatırım yapan ülke ise 400 48 Arjantin 0,52 milyar doların üzerindeki, 0,37 harcamayla ABD iken onu 51 Meksika 169 milyar dolar ile Japonya 57 Endonezya 0,03 ve 104 milyar dolar ile Çin Not: Ülkelerin solundaki sayßlar 43 ülke takip ediyor. Türkiye ise yüz- arasßndaki sßralamayß göstermektedir. Orijinal de 0,84’lük kısmını Ar-Ge’ye sßralamadaki 57 ülkeden 43’ü tablolara ayırarak 6,1 milyar dolarlık alßnmßátßr. Kaynak: Uluslararasß Yönetim Geliátirme yatırımla 39. Sırada yer alıyor. Enstitüsü (IMD) Dünya Rekabet YßllßÜß 2012 Cari açığın sorun olmasının nedeni, cari açık verirken, bu açığın DÜNYA, 15 Mart 2013 kaynaklarının ne olduğu ve kullanımının hangi kalemlerden kaynaklandığıdır. Çünkü cari açık ile birTürkiye son yıllarda öyle hale likte ortaya çıkan döviz cinsinden geldi ki, ilkokulu birkaç yıl okumuş borçlar er ya da geç döviz cinsinden çocuğa Türkiye’nin en uzun nehri ödenecektir. Lafı dolaştırmayın deneresi diye sorsanız, yanıt alamadiğinizi duyar gibi oluyorum. Şunu ya bilirsiniz. Fakat cari açık nedir söylemek istiyorum: Eğer ülkenize diye sorsanız, büyük sorun diyebilir. dış borç (ister kamu, ister özel sekÇocuklar böyle, büyükler tör kredi borçlanması) ya ise (özellikle çok büyükda sermaye akımı (tahvil, ler, bürokratlar, bakanlar, EØer bir hisse senedi alımı gibi) politikacılar) cari açık ile ülke toplam şeklinde döviz girişi var, yatıp, cari açık ile kalkı- tasarrufundan buna karşın siz bu kayyorlar. Büyükler arasında daha fazla nağı dış ticarete konu süre giden bu cari açık yatrm yapyorsa olmayan alanlara aktarıarttı, azaldı tartışması ise yorsanız, yani gelen kaygittikçe sığ bir noktaya ya da vergi nağı siz konuta, kamu gelirlerinden taşınmış durumda. binası yapımına yani Ocak ayı cari açık ra- daha fazla inşaat sektörüne aktarıkamları Salı günü açık- kamu harcamas yorsanız, ya da sosyal gülandı. Yılın ilk ayında venlik kurumları açığını yapyorsa, cari açık 2012 Ocak ayıkapatmakta kullanıyorcari açk var na göre 99 milyon dolar sanız, bu cari açık başa azaldı ve 5.632 milyon demektir. bela olur. dolar düzeyinde gerçekCari açığı azaltmaleşti. Tabi yine bu düzey nın yollarından birisi yüksek, düşük tartışması gündeme yatırım ve tüketim için gerekli olan taşındı. Biz bu sığ tartışmadan çıkaaramalı ithalatını azaltmak gerelım, işin özüne bakalım: kir. Türkiye’nin böyle bir şansı yok. Aslında tartışmanın nedeni ikÇünkü en önemli aramalı enerji tisatçı olmağı halde ya da iktisadı üretimi için gerekli olan petrol ve öğrenmeden bu konuda konuşanlar doğalgaz. Bundan dolayı ithalat ve yazanlar. Bu kesim ikiye ayrılıcephesinde fazla bir hareket alanı yor. Birinci kesim hükümet yanlısı yok. Türkiye’nin üretim yapısı öyle olanlar. Onlara göre cari açık fibir hale geldi ki, ithalat azaldığı an nanse ediliyor ise sorun yoktur. Ne da büyüme oranı da düşmeye başlıyazık ki iktisat teorisinde finanse yor. Cari açığı azaltmadaki ikinci yol edilebilir cari açık diye bir şey yok. ise tasarruf oranını artırmak. TasarBu bir uydurma. İkinci kesim hüküruf üç kaynaktan geliyor, hanehalmete karşı olanlar. Bunlar için cari kı, özel kesim (kurumsa) ve kamu. açık kötüdür, hükümette bunun tek Türkiye’de gelir dağılımı bozuk olsorumlusudur. duğu için en fakir %60’lık kesimin Gerçek nedir? Gerçek cari açığın tasarruf yapmaya gücü yok. Geriye kaynaklarında. Eğer bir ülke toplam kalan %40’lık kesim ise Türkiye’ye tasarrufundan daha fazla yatırım yetmez. Özel kesimin KOBİ kısyapıyorsa ya da vergi gelirlerinden mının ise kar oranları düştüğü için daha fazla kamu harcaması yapıyortasarruf yapması mümkün değil. sa, cari açık var demektir. Yani cari Kamu kesiminin de özellikle önüaçık bir tasarruf açığıdır. Tasarruf müzdeki iki yıl seçimlere kitlenmiş oranı düşük olan buna karşın ekoolması nedeni ile, tasarruf yapması nomide büyümeyi öngören iktisat çok zor gözüküyor. politikaları uygulayan ülkelerde cari Özetle en iki yıl daha biz cari açık kaçınılmazdır. Üstelik gerekliaçıkla birlikteyiz. Tıpkı bir şarkıda dir de. söylendiği gibi “Biz ayrılamayız.” ÖMER FARUK ÇOLAK 12 iÛveren gazetesi mart 2013 Erdemir’de Toplu ÙÛ SözleÛmesi GörüÛmeleri baÛlad Türk Metal Sendikası’nın yetkili olduğu Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş. (ERDEMİR) işyerinde 25 Şubat 2013 tarihinde Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine başlanıldı. Toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin açılış toplantısında yapılan konuşmalarda, sendikaların ve işyerinin temsilcileri diyalog ve karşılıklı anlayış mesajları verdiler. Toplantının açılışında Türk Metal Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Aslıyüce ve Türk Metal Sendikası Karadeniz Ereğli Şubesi Başkanı Yusuf Ziya Odabaş, temennilerinin, her dönem oldu- ğu gibi bu dönem de görüşmelerin masa başında karşılıklı uzlaşma yoluyla sona ermesi olduğunu vurgulayarak, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin her iki tarafa da hayırlı olmasını dilediler. Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları T.A.Ş.’yi temsilen İnsan Kaynakları ve İdari İşler Genel Müdür Yardımcısı Kaan Böke ve MESS Genel Sekreteri Av. İsmet Sipahi de sosyal diyaloğun, karşılaşılabilecek sorunların çözümünde elimizdeki en önemli ve en güçlü anahtar olduğunu belirtip, sağdu- yunun hâkim olduğu ve dengeleri gözeten bir sözleşmeye imza atmayı istediklerini ifade ettiler. 2012-2014 dönemine ilişkin Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine 22 Mart 2013 tarihinde yapılacak ikinci toplantıyla devam edilecek. Bilgilendirme Seminerleri devam ediyor Konfederasyonumuzca düzenlenen “Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Bilgilendirme Seminerleri” serisi Adana Sanayi Odası’nın işbirliği ile 31 Ocak 2013 tarihinde Adana’da, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın işbirliği ile 14 Şubat 2013 tarihinde İzmir’de ve 28 Şubat 2013 tarihinde Konya Ticaret Borsası ve Konya Ticaret odası işbirliği ile Konya’da gerçekleştirildi. Adana’daki seminerin açılış konuşmaları Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sadi Sürenkök ile TİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Ceyhan Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü tarafından yapıldı. Hüseyin Sözlü konuşmasında, yeni kanunla çalışma barışının daha ileriye götürülmesinin beklendiğini vurguladı. Seminer’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülsevil Alpagut “Sendikalara Üyelik, Aidatlar, İşkolları Sistemi ve Sendikal Güvencelerde Yapılan Değişiklikler”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevzi Şahlanan ise “Toplu İş Sözleşmesinde Yetki Prosedürü, Genel Esasları ve Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları” hakkında bilgi verdi. İzmir’de gerçekleştirilen seminerde ise açılış konuşmasını yapan EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Erdoğan Çiçekçi, son dönemde iş dünyasını ilgilendiren çok sayıda yasanın çıktığını, geçmiş dönemde kanun metinlerindeki eksikliklerin yargı kararları ile tamamlandığını, ancak bunun da sorunlara yol açtığını, yeni kanunlarla birlikte bilgilenmenin daha fazla önem kazandığını ifade etti. TİSK Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu, iş hukuku uyuşmazlıklarına bakan özel mahkemelerin olması ve hakimlerin uzmanlıklarını geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Seminerin ilk ve ikinci oturumunda Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Polat TuØrul KUDATGOBILIK Soyer gerçekleştirdi. Seminerin ilk oturumunda Çalışma Genel Müdürü Ali Kemal Sayın, “Kanunun Genel Tanıtımı, Sendikaların Yapılanması, E-Devlet Sistemi Üzerinden Üyelik ve İşkolları Sisteminde Değişiklik”; Prof. Dr. Gülsevil Alpagut “Sendika Yöneticileri, İşyeri Temsilcileri ve Sendikal Güvenceler”; ikinci oturumda ise Prof. Dr. Fevzi Şahlanan “Yetki Prosedürü ve Toplu İş Sözleşmesinin Yapılması, Geçiş Hükümleri”; Prof. Dr. Tankut Cenkatılan ve görüşleri tek elden dile tel “Toplu İş Sözleşmesinin Genel getiren TİSK’in çalışma hayatında Esasları” ve Prof. Dr. Nurşen Caönemli katkılar sağladığını belirteniklioğlu “Toplu İş Uyuşmazlıkları, rek, sadece iş davalarına bakan özel Çözüm Yöntemleri, Grev Uygulamahkemeler kurulması gerektiğini maları ve Ceza Hükümleri” başlıklı söyledi. Bu alanda büyük bir ihtiyaç tebliğleri sundular. Seminerler, soolduğuna dikkat çeken Kutadgoru-cevap bölümleriyle son buldu. bilik, iş yargısı alanında sorunların Tuğrul Kudatgobilik konuşmasında, sosyal tarafların uzlaşısı ile hayata geçen 6356 sayılı Kanun’un tüm hazırlık sürecindeki çalışmalara 13 iÛveren gazetesi mart 2013 MYK Otomotiv Sektör Komitesi’nde taslak yeterlilikler görüÛüldü MYK Otomotiv Sektör Komitesi, taslak Ulusal Yeterlilikleri deØerlendirmek üzere 17 Ocak 2013 tarihinde Ankara’da topland. Sendikamız, Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) ile imzaladığı protokol kapsamında, Ulusal Yeterlilik hazırlama çalışmalarını sürdürüyor. MESS Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Aykut Engin, İTÜ Endüstri Mühendisliği Öğretim Üyesi ve MESS Danışmanı Prof. Dr. M. Nahit Serarslan ve Mesleki Yeterlilik Sınav ve Belgelendirme Merkezi A.Ş. (SIBEM) Genel Müdürü Nergis Dökmeci’nin katılımlarıyla ger- çekleştirilen toplantıda, hazırlanan yeterlilik taslaklarının değerlendirilmesi yapıldı. Sendikamız tarafından hazırlanan ve Komiteye sunulan Otomotiv Ön Düzen ve Balansçısı (Seviye 3) ile Endüstriyel Taşımacı (Seviye 3) taslak yeterliliklerinin, sektör komitesi toplantısında alınan kararlar doğrultusunda revize edilerek MYK Yönetim Kurulu onayına sunulmasına karar verildi. Hazrlanan taslak yeterlilikler komite tarafndan deØerlendirildi. Yeterlilikler MYK Yönetim Kurulu’nun onayı ile yayımlanarak Ulusal Yeterlilik olarak yürürlüğe girmesi ile, Sendikamız tarafından hazırlanan Ulusal Yeterlilik sayısı 23’ten 25’e yükselmiş olacak. IPA Operasyon Teklifi Hazrlama EØitimi Ùnsan Kaynaklarnn GeliÝtirilmesi Operasyonel Program kapsamnda, Operasyon Teklif ÇaØrs Bilgilendirme Günü ve EØitimi düzenlendi. Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi Bileşeni Program Otoritesi görevini yürüten Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı AB Koordinasyon Dairesi Başkanlığı tarafından 21 Ocak 2013 tarihinde yayımlanan “Operasyon Teklif Çağrısı” kapsamında, Ankara’da 4 Şubat 2013 tarihinde Bilgilendirme Günü, 5-6 Şubat 2013 tarihlerinde ise Operasyon Tanımlama Belgesi Hazırlama Eğitimi gerçekleştirildi. Yayımlanan Operasyon Teklif Çağrısı’yla, istihdam, eğitim ve sosyal içerme başlıkları altında genç istihdamın desteklenmesi, kadın istihdamının artırılması, kayıtlı istihdamın teşvik edilmesi, eğitimin önemi ve okula devam hakkında bilincin artırılması, hayat boyu öğrenme için gerekli beceri ve yeterliliklerin geliştirilmesi, dezavantajlı kişilerin istihdam edilebilirliğinin artırılması, kişilerin işgücü piyasasına erişimlerinin kolaylaştırılması ve işgücü piyasasına girişle ilgili en- Katlmclara süreçler ile ilgili detayl bilgiler sunuldu. gellerin ortadan kaldırılması önceliklerine yönelik kapsamlı ve kaliteli operasyon teklifleri bekleniyor. Bilgilendirme günü AB Koordinasyon Daire Başkanı Kamuran Kuru’nun konuşması ile başladı. Kuru konuşmasında başlatılan yeni operasyon teklif çağrısı ile ilgili bilgi verdi. yüzde 85’i AB katkısı, yüzde 15’i Türkiye Cumhuriyeti katkısı olarak ÇSGB tarafından Teklif Çağrısı’nın toplam bütçesi hakkında da bilgi verdi. AB Türkiye Delegasyonu Temsilcisi Zeynep Aydemir Koyuncu, ilk kez bölgesel, yerel birimler, üniversitelerin ve benzeri kurumların birlikte çalışabileceği bir operasyon başlatıldığını söyleyerek, Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsamında 2007’den beri binlerce kişiye ulaştıklarını belirtti. Ardından kürsüye ÇSGB Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur davet edildi. Batur konuşmasında, beşeri sermayenin geliştirilmesini, katma değeri yüksek istihdam alanlarına yoğunlaşmak gerektiğini anlattı. Konuşmacıların ardından Zeynep Koyuncu Operasyon Teklif Çağrısı rehberi hakkında bilgilendirici bir sunum gerçekleştirerek, kaliteli bir proje havuzu oluşturmayı planladıklarını belirtti. AB Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Uzmanları Melahat Güray, Arzu Boşnak ve Hüseyin Ali Tangürek’in sunumlarında; IPA hakkında bilgi, fon miktarı, başvuruda uygun kriterler, hazırlanacak temel belgeler, çağrı kapsamındaki uygun öncelikler ve tedbirler, uygun bölgeler, başvuru değerlendirme süreci gibi temel konular ele alındı. Eğitim, üç ana başlıkta birleştirildi: Proje Döngüsü Yönetimi, Operasyon Tanımlama Belgesi (OTB), tanımlama-hazırlama ve başvuru-değerlendirme süreçleri. İki gün süren eğitim sonunda katılımcıların yönelttiği sorular cevaplandırıldı. 14 iÛveren gazetesi mart 2013 AB’de kriz sonrasÛ reformlar Küresel krize katlØyla ünlü çalÝma mevzuatlaryla yakalanan Güney Avrupa ülkeleri; Portekiz, Ùtalya, Ùspanya ve Yunanistan krizden çkmak için uyguladklar programlarla radikal reformlara imza attlar. ÙÝveren’in Üubat 2012 saysnda Portekiz’le baÝladØmz analize bu saymzda Yunanistan ile devam ediyoruz. FATÙH TOKATLI MESS Uluslararas ÙliÛkiler Müdürü [email protected] Yunanistan’da çalÛma mevzuat reformu Yunanistan’da ekonomik krizi aşmak üzere yapılan reformlar kapsamında çalışma mevzuatında bir dizi değişiklik içeren bir reform paketi hayata geçirildi. 4093/2012 sayılı yasayla kabul edilen pakette kıdem tazminatı, asgari ücret, çalışma süreleri, iş günleri, istihdam büroları aracılığıyla dönemsel çalışma konularında önemli değişiklikler yapıldı. Reform paketi 12 Kasım 2012 tarihinde yürürlüğe girdi. cut uygulamada temsil kabiliyeti en yüksek işçi ve işveren konfederasyonlarınca imzalanan ulusal genel toplu sözleşme ile belirleniyordu. 4093/2012 sayılı yasa ile “mali uyum programının tamamlanmasına kadar” asgari ücret genel olarak % 22, 25 yaş altı gençler için ise % 32 azaltıldı. 4093/2012 yasa ile asgari ücretin bundan böyle yasa ile belirlenmesi hükmü de getirildi. Buna karşın bir ulusal genel toplu sözleşmenin, yasa Yunanistan’da çalışma hayatını düzenleyen 515/1970 sayılı yasada fazla çalışma, ancak yasada yer verilen belirli durumlarda (olağanüstü hal, kazaların önlenmesi, özel sosyal ihtiyaçların karşılanması, acil durum vs.) istisnai olarak mümkün olabiliyordu. Ayrıca bu durumlardaki fazla çalışmanın yasal açıdan geçerli olabilmesi için de önceden duyurma ve kayıt tutma gibi yasal şartların yerine getirilmesi gerekiyordu. Asgari ücret Yunanistan’da asgari ücret mev- ile belirlenen asgari ücretten daha ileri hükümler içermesi halinde, bu ücret mevcut uygulamanın aksine tüm işverenler açısından doğrudan bağlayıcı nitelik taşımayacak ve yalnızca sözleşmeye taraf örgütlerin üyeleri için geçerli olacak. 4093/2012 sayılı yasa ile ayrıca ulusal genel toplu sözleşmede yer alan % 10’luk evlenme yardımının asgari ücrete dahil edilmeyeceği de hükme bağlandı. ÇalÛma süreleri 4093/2012 sayılı yasanın 14. Maddesi ile günlük asgari dinlenme süresi azaltıldı. Bu kapsamda asgari günlük dinlenme süresi 24 saat içerisinde kesintisiz olarak 12 saat iken 11 saate indirildi. Yunanistan’da mevcut uygulamada 1892/1990 sayılı yasanın 41. maddesi uyarınca, mağazalarda çalışan personel haftada 5 iş günü çalıştırılabiliyordu. Yeni yasa ile bu hüküm kaldırılarak, çalışanlar açısından toplu sözleşme ile haftalık işgünü sayısının altıya çıkarılması mümkün hale getirildi. Özel istihdam bürolar araclØyla dönemsel istihdam Kdem tazminat Yunanistan’da mevcut uygulamada belirsiz süreli iş akdiyle çalışan bir kişinin iş akdinin feshinin geçerli olabilmesi, çalışana kıdem tazminatının ödenmiş olmasına bağlıydı. Kıdem tazminatının ödenmemesi durumunda fesih geçersiz sayılmaktaydı. Ödenecek tazminat miktarı ise, çalışanın aylık ücreti ve işyerindeki kıdemine bağlıydı. Ancak ihbar süresine riayet edilmesi durumunda tazminat miktarı yarıya indirilmekteydi. 4093/2012 sayılı yasa ile getirilen değişiklikler kapsamında, öncelikle iş akdinin feshinde ihbar süresi azami 6 aydan 4 aya indirildi. Buna ilave olarak çalışana ödenebilecek azami kıdem tazminatı miktarı da indirilerek, ihbar süresine uyulmayan fesihlerde çalışanın 12 aylık ücreti ile sınırlandırıldı. Ayrıca 16 yılı aşan kıdem süreleri, tazminat hesabında dikkate alınmayacak. Bundan önceki uygulamada azami tazminat miktarı 24 aylık ücret düzeyindeyken bu rakam aynı işveren nezdinde 28 yıl çalışan bireylere ödenebiliyordu. ÙÛ günleri 4093/2012 sayılı yasanın 14. Maddesi, bildirim ve kayıt hükümlerini yürürlükten kaldırmaksızın yukarıdaki durumların dışındaki durumlarda da fazla çalışma yapılabileceğini hükme bağlarken, fazla çalışma için neden gösterilmesi şartını kaldırdı. Bu tür fazla çalışmalar günde 2 saati ve yılda 120 saati aşamayacak. Bu çalışmanın geçerli sayılabilmesi için İş Teftiş Birimine önceden bildirim ve fazla çalışmaların kaydının tutulması şartı aranacak. 4093/2012 sayılı yasa ile özel istihdam büroları aracılığıyla dönemsel çalışmayı düzenleyen hükümler de kısmen değiştirildi. Önceki düzenlemeye (4052/2012 sayılı yasa) göre Yunanistan’da mesleki faaliyet olarak geçici işçi istihdam etmek üzere özel istihdam bürosu kurmak için asgari sermaye şartı 176.083 avroydu. Yeni yasa ile bu şart tümden kaldırıldı. 4052/2012 sayılı yasada özel istihdam bürolarının sadece iş bulmaya dönük aracılık hizmetleri ile insan kaynakları değerlendirme ve eğitim hizmetleri vermeleri öngörülmekteydi. 4093/2012 sayılı yasa ile özel istihdam bürolarına danışma ve mesleki rehberlik hizmetleri verme imkânı da tanındı. Yeni yasa ile özel istihdam bürolarının, asgari personel istihdam etme ve asgari ofis alanı sınırlamaları da kaldırıldı. 4052/2012 sayılı Yasaya göre; dönemsel çalışan işçinin, ilk görevlendirilmesinin ardından 45 günlük bekleme süresi geçmeden asıl işveren nezdinde istihdam edilmesi veya sözleşmesinin yenilenmesi durumunda, işçinin özel istihdam bürosu ile yaptığı iş sözleşmesi otomatik olarak, asıl işverenle belirsiz süreli iş akdine dönüşmekteydi. Yeni yasa ile bu süre de 23 güne indirildi. 15 iÛveren gazetesi mart 2013 MEV H a b e r l e r i REFA Metot Etüdü ve ÙÛ Ölçme Teknikleri Bekaert İzmit Çelik Kord Sanayi ve Ticaret A.Ş. yönetici ve mühendislerinin katılımıyla, MEV REFA Uzmanı Mustafa Gencer yönetiminde REFA Metot Etüdü ve İş Ölçme Teknikleri eğitimi 11-15 Şubat 2013 tarihlerinde yapıldı. Eğitimde katılımcıların, REFA Metot Etüdü ve İş Ölçme Teknikleri’ni öğrenmeleri amaçlandı. Be- kaert yönetici ve mühendislerine verilen REFA Metot Etüdü ve İş Ölçme Teknikleri eğitimi, yönetici ve mühendislerle üretim alanlarında bir hafta sürdürülen uygulamalarla da pekiştirildi. Eğitim ve danışmanlık hizmetlerine yönelik memnuniyetlerini ifade eden Bekaert yöneticileri, bu eğitimlerin şirket içinde yaygınlaştırılmasını hedefleniyor. GörüÛler Eddy Geldhof Bekaert Tel Üretim Fabrikası’nda 30 yıldan fazla çalışıyorum. Opex takımı olarak (operasyonel mükemmellik), dünya çapında üretim faaliyeti gösteren sahalarımızda, sürekli iyileştirmeyi hedefliyoruz. Bekaert daima en iyisini yapmayı hedefleyen ve en iyi metodu bulabilmek için öğrenen bir şirkettir. Bu noktadan hareketle REFA’nın Türkiye/İzmit sahamızda gerçek- leştirdiği eğitime katılma fırsatı buldum. Eğitim, katma değer yaratan ve uyguladığımız sistemi REFA’nın sistemiyle değerlendirme fırsatı sunan yaratıcı bir deneyim oldu. Saha çalışması, Kaizen Metodu, Zaman Ölçümleri ve diğer teknikler, bize üretim bölümündeki iyileştirmelerimizde kullanacağımız eksiksiz bir paket sundu. Bu eğitimle, şirketimin iyileştirme projelerinde doğru yolda olduğuna ikna oldum. Çünkü REFA ile aynı yöntem ve prensipleri paylaştığımı gördüm. Derya Sayg Duman Gencay Keski Süreç ÙyileÛtirme Mühendisi Proses Mühendisi Bekaert İzmit yönetici, mühendis ve formenleri olarak beraber katıldığımız bu eğitim, sürekli gelişme politikamıza ve kişisel gelişimimize katkı sağladı. Eğitim, katılımcı ve paylaşımcı bir atmosferde gerçekleşti ve sonunda zaman-metot analizi mantığını kavradık. Bu mantığı üretim süreçlerimizde uygulayabilecek yetkinliğe sahip bir konuma geldik. 18-22 Şubat 2013 tarihlerinde Mustafa Gencer, Bekaert İzmit fabrikasında zaman analizi uygulamalarında bulundu. Mevcut zaman analizlerimizi değerlendirme, sahadaki dinlenme paylarını gözden geçirme amacı ile ölçümler ve analizler yaptı, tüm hafta boyunca üretimimiz içerisinde yer alarak, geri bildirimlerde bulundu. 6331 sayl Kanun’un iÝverene getirdiØi yükümlülükler Supsan Motor Subapları San. ve Tic. A.Ş.’de İş Sağlığı ve Güvenliği eğitim seminerleri düzenlendi. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Özdemir eğitimde 6331 sayılı Kanun’un işverene getirdiği yükümlülüklere dikkat çekti. Eğitim semineri kapsamında ilk olarak, insan kaynakları departmanının yol haritasını çizen Doç. Dr. Erdem Özdemir, işverenin önlem alma yükümlülüğü ve kapsamını açıkladı. Burada; “Organizasyonu nasıl oluşturmak gerekiyor ?”, “İşyeri hekimleri ve işgüvenliği uzmanlarının görev, yetki ve yükümlülükleri neler?”, “Hazırlanması gereken planlar ve dokümantasyonun kapsamı”, “İş kazaları ve meslek hastalığı halinde yapılması gereken bildirimler”, “Sağlık raporları”, “Mesleki eğitim ve İSG eğitimi ve bilgilendirme nasıl olmalı?” sorularını yanıtlayarak İK uygulamacılarının izlemesi gereken yolu gösterdi. Daha sonra, 6331 sayılı Kanun’un tüm personeli ilgilendiren hükümleri incelendi ve önlemlerin alınmasında herkese düşen görevlerle organizasyonel anlamda, işçi ve yöneticilerin görev ve sorumluluklarıyla işçilerin hakları açıklandı. Eğitim kapsamında, kaza analizi ve sorumluluklar üzerinde de kapsamlı olarak bilgi verildi ve “İş kazası ve meslek hastalığı ne demektir?”, “İşveren vekili ve sorumluluğu nedir?”, “Cezai sorumluluğun kapsamı nedir ve iş kazasından dolayı hapis cezası söz konusu olabilir mi?”, “Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’na göre firma ortaklarının ve yöneticilerin sorumlulukları” incelendi. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve 4857 sayılı Kanun ilişkisine de değinen Doç. Dr. Erdem Özdemir, özellikle “Asıl İşveren-Alt İşveren Yükümlülükleri” kapsamında 6331 sayılı Kanun uygulaması üzerinde durdu. Ayrıca, “Çalışma Süreleri-Fazla MesaiTelafi Çalışması-Postalar Halinde Çalışma Kuralları” kapsamındaki yükümlülükleri hatırlattı. 16 iÛveren gazetesi mart 2013 8 bin kadÛn emekçi Ankara’da buluÚtu Türk Metal Sendikas 18. Kadn ÙÝçiler Büyük Kurultay, BaÝbakan Recep Tayyip ErdoØan’n da katlmlaryla Büyük Anadolu Termal Otel Kongre Merkezi’nde 5-6 Mart 2013 tarihlerinde topland. Türk Metal’in örgütlü bulunduØu iÝyerlerinden gelen 8 bin kadn metal iÝçisi, TÜRK-ÙÜ Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikas Genel BaÝkan Pevrul Kavlak’a “yannzdayz” mesaj verdi. Açılış konuşmasını TÜRK-İŞ Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Ford Otomotiv Sanayii A.Ş. çalışanı Müzeyyen Can’ın yaptığı ve MESS’i temsilen Genel Sekreter Av. İsmet Sipahi’nin katıldığı Kurultay protokolünde şu isimler yer aldı; Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, TÜRK-İŞ Genel Mali Sekreteri Ergün Atalay, TÜRK-İŞ Genel Eğitim Sekreteri Ramazan Ağar, TÜRK-İŞ Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Nazmi Irgat, KOOPİŞ Genel Başkanı Eyüp Alemdar, Banka ve Sigorta İşçileri Sendika- Pevrul KAVLAK Recep Tayyip ERDO×AN Müzeyyen CAN sı (BASS) Genel Başkanı Turgut Yılmaz, KKTC Kamu-İş Başkanı Sami Dilek, Genel Maden İş Genel Başkanı Eyüp Alabaş, KKTC Hürİş Genel Başkanı Yakup Latifoğlu ve çok sayıda işveren temsilcisi, siyasi parti temsilcisi ile sivil toplum örgütü liderleri. Genel Başkan Pevrul Kavlak açılış konuşmasında kadın işçilerin sorunları, kadına şiddet ve kadının toplum içindeki statüsü, kıdem tazminatı, taşeronluk sistemi, Türk Metal-MESS Toplu İş Sözleşmesi, düşük ücret gibi konulara değindi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında, Kadın İşçiler Kurultayı çalışmalarında başarılar diledi, bütün kadınların 8 Mart Kadın İşçiler Günü’nü kutladı. Kıdem tazminatı konusunda açıklamalarda bulunan Erdoğan, işçilerin kıdem tazminatı konusunda hiçbir kaygı taşımamasını istedi. “Kıdem tazminatıyla alakalı olan her şey spekülasyondur” dedi. Sorunun mutabakatla çözüleceğini tekrarladı. Müzeyyen Can ise konuşmasında, “Bizler, Türk sanayinin gövdesini oluşturan metal işkolunda çalışan kadınlarız. Bizlerin tek isteği var, o da çalışan bir kadın olarak ailemize, ailemizin ekonomik yapısına katkıda bulunmak, sosyal alanlarda var olmaya çalışmak. Bizim tek isteğimiz bu. Biz, bunun için çalışmak istiyoruz…” dedi.
Benzer belgeler
MESS Grup Toplu ØÚ SözleÚmesi GörüÚmeleri baÚladÛ
Av. Erten CILGA, Av. Hakan YILDIRIMOĞLU,
Dr. Aykut ENGİN, Aytül ANLAR,
Serra DEMİR, Çisem KILIÇ
GRAFİK TASARIM
Nermin YILMAZ, Nilüfer DEMİRCİ BASUMLI,
Seda Sevinç ŞAKAR KORKMAZ
YAZIŞMA ADRESİ
MESS-...