kuşaklar - ted karabük koleji
Transkript
kuşaklar - ted karabük koleji
2011 BİRBİRİNİ ANLAMAK EYLÜL ORTAK HEDEFİMİZ GELECEĞİMİZ BİRLİKTE ÇALIŞMAK KUŞAKLAR Değerli Kolejliler; Her kurumda gizli kalmış bir gerçek vardır ki bu gerçekte buz dağının görünmeyen kısmı olup derinlemesine etki sınırlarına hakimdir. Konuşulmasından hoşlanılmayan, açık bir hal alması istenmeyen, genellikle kısıtlanmaya çalışılan ve kısıtlanmaya çalışıldıkça da şiddeti artan kurum içi kuşak çatışmaları sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Bir tarafta kendini kanıtlama çabası içerisinde olan, kimliğini arayan, denemekten ve yenilikten kaçınmayan, sendelese de hırs ve azimle yoluna devam etmek isteyen “genç kuşak”, diğer tarafta yeterli tecrübe ve bilgi birikimine sahip, kendi sınırları ve kuralları olan ve işi en iyi bildiğini düşünen, kendilerini kurumun ayrılmaz ve vazgeçilmez bir parçası, işin ana unsuru ve olmazsa olmazı olarak gören “yetişkin kuşak”. Kurumlar içerisinde süregelmiş olan bu kuşak farklılıkları ve çatışmaları iş yaşamı boyunca sıkça ortaya çıkmaktadır. Ancak bu çatışmalar görünür değildir ve gizliden gizliye sürer. Saygı, dürüstlük, hakkaniyet, profesyonellik, bütünlük gibi adlandırılabilecek ortak beklentiler olduğu söylense de her kuşağın en çok önemsediği ve birinci sıralarda yer verdiği değerler çoğunlukla birbirinden farklıdır. Sürekli dönüşüm halinde olan bu dünyada her şey hızla ilerlemekte ve değişmektedir. Birbirlerinden tamamen farklı iş yapma, anlayış, konuşma, algılama ve düşünce biçimleri olabilmektedir. Eylemsel, yönetsel ve stratejik roller yerlerini yenilik ve yaratıcılık düşüncelerine bırakmakta, teknoloji günlük hayatın vazgeçilmezi olmaktadır. Çünkü, kurumlar değişmekte, bu değişim ve geçen zaman beraberinde farklı bakış açılarını, farklı kişilikleri, farklı kuşakları ve onların algılayış farklılıklarıyla birlikte farklı çalışma yöntemlerini de getirmektedir. Günümüzde kuşak farklılıklarından doğan çatışmalar; ülkesel, bireysel veya kurumsal kültürün çatışmalarında çok daha önemli bir boyuta gelmiştir. Yetişkin kuşaklar, yeniliklere uymakta zorluk çekince, gelenek ve eski yaşam anlayışına sımsıkı tutunurlarken, yeniliğe açık olan genç kuşaklar ise gelişmelere hızlı bir şekilde uyum sağlamada daha başarılı olmaktadırlar.Farklı kuşaklardan gelen kişilerin işyaşamı içerisindeki ilişkilerinin nasıl yönetileceğinin bilinmesi gereklidir. Farklı kuşakları aynı yönetim yaklaşımlarıyla yönetmek mümkün olmayacağından, kuşaklar açısından farklılaştırılmış yönetim yaklaşımları geliştirilmelidir. Birbirinden farklı kuşaklar kategorize edilerek, kuruma katma değer sağlayacak geri kazanımlar elde etmek mümkündür. Bireylerin yaratıcılık, üretkenlik ve edinilmiş tecrübeleri, sorumluluk bilincini arttırıcı ve güçlü motivasyon sağlayıcı unsurlar olarak kullanılabilir. Önemli olan, yönetimlerin kuşak farklılıklarından doğan çatışmaları bastırmaktan ziyade çalışma süreçlerine pozitif etkide bulunacak yeni fikirler bulmak ve belirlenmiş hedeflere ulaşmak için bu farklı anlayışları kullanabilmeleridir. Farklı kuşakların bir araya gelmesiyle oluşan insan kaynakları için, ilgi alanlarının, beklentilerinin doğru analiz edilmesi, uyum içerisinde olabilmelerinin sağlanması için yönlendirilmiş yönetim yaklaşımları benimsenmelidir. Bu yaklaşımlar; yakınlaştırma araçları, kurumsal sosyalleşme, rehberlik, kendi kendini yönetme, amaçlara göre yönetim, bilgi aktarımı, iş ufkunu zenginleştirme ve girişimcilik gibi yöntemlerle mümkün olabilir. Kurum içerisinde birbirinden farklı kuşaklar, belirlenmiş amaçlar için istenen melodiyi bütünsel harmoniye dönüştürebilirler mi bilinmez. Ancak, etkin bir yönetim ile misyonu, vizyonu bulunan ve belli bir kültüre sahip olan kurumlar, etkili bir yönetim biçimi ile birbirinden farklı kuşakların olası çatışmalarını önleyebilir, bu farklılıkları başarıyla yönetebilir ve sinerjiye dönüştürebilirler. Güçlü bir iletişim ağı, kuşaklar arası gizli kalmış iç çekişmeleri gün yüzüne çıkarıp dinamizm, deneyim ve sahiplenme edilgenlerini harmanlayarak başarıyı sağlayıcı bütünsel bir rol oynayacaktır. Şeffaf, adil ve mesafesi tüm kuşaklara aynı ölçüde olan bir yönetim, kurum içerisinde gerçekleşmesi olası çatışmaları, nedenlerini anlayışla karşılayacak iyi bir paylaşım sistemi içerisinde ele almalıdır. Böylece, kesin çözümler üretebilir ve bu çatışmalardan fikirsel dönüşümler sağlar ve bunları çalışanların doğal davranışı haline getirebilirse organizasyona sinerjik bir olgu ile vizyonel perspektif kazandırmış olurlar. Kısacası, kuşak çeşitliliği ve farklılıklarını çatışmaların kısır döngüsünden kurtarılıp, yeniliklere, teknolojiye, kültürel değişime ve yeni yönetim anlayışlarına uygulanması ile başarı sağlanabilir. Özünde hedef tüm çalışanlarla birlikte, “birbirimizi anlamak, birlikte çalışmak” böylece ortak amaç olan geleceğimizi kurmak olmalıdır. Saygılarımla. Sevinç ATABAY Genel Müdür Bir araya gelmek bir başlangıçtır; bir arada kalmak gelişmedir; bir arada çalışmak (Henry Ford) başarıdır. Değerli TED Ailesi; Zamanın hızla aktığı günümüzde yıllar, köklü değişimleri de beraberinde getiriyor. Toplumsal değerler, yaşam standartları, teknoloji kullanımı, aile yapıları, iş hayatına bakışları, giyim ve müzik tercihleri açısından incelediğimizde kuşaklar arasındaki farkın büyük bir hızla büyüdüğü dikkat çekiyor. Kuşaklar arasında sözü edilen bu farklılıklar nedeniyle, farklı kuşaklardan bireyler çeşitli amaçlar için bir araya geldiklerinde, empati yapabilmeleri de oldukça zor bir hal alıyor. Her kuşak olayları kendi açısından değerlendirme eğilimindeyken, bireylerin birbirlerini anlaması için fazladan bir çaba göstermelerine ihtiyaç duyuluyor. Bu durumda kuşakların birbirlerinin özelliklerine ilişkin farkındalık kazanması gündeme geliyor. Dünya son hızla değişiyor. Bizler de eğitimciler olarak bu değişimi takip ediyor ve yakalamaya çalışıyoruz. TED Ankara Koleji Vakfı Okulları çatısı altında 5 yaştan 60 yaşa kadar, beş kuşak karşılıklı bir etkileşim içindeyiz. Kurumumuzda beş kuşağın bir arada olması, olayların bambaşka bakış açılarıyla değerlendirildiği bir çalışma ortamı oluşturuyor. Öğrenci – eğitimci ilişkisi açısından baktığımızda ise öğrencilerin doğup büyüdüğü dünya ile biz eğitimcilerin doğup büyüdüğümüz dünyanın özelliklerinin bambaşka olduğunu söyleyebiliriz. Kuşaklar arasındaki bu hızlı değişime ayak uydurabilmek için birinci gerekliliğin “fark etmek ve bilmek” olduğu düşüncesinden hareketle kendimize sorduk: Nedir bu kuşak kavramı? Bir kuşaktan diğerine neler değişti? Biz bu değişimin neresindeyiz? Bu hızlı değişim sürecinde sahip çıkmamız gereken değerler hangileri? Değişime nasıl ayak uydurabiliriz? Bu sorular ışığında bir çalışma başlattık. “Birbirini Anlamak ve Birlikte Çalışmak” adını verdiğimiz çalışmada amacımız bu sorulara cevap bulmak, bilgilenmek ve bu bilgilerin ışığında gelişerek geleceğe uzanmaktır. TED Ankara Koleji Vakfı Okullarında; En Kıdemli Öğretmenimiz: (15.10.1940) Orhan Oruç En Genç Öğretmenimiz: (15.05.1988) Derya Neval Ayekin En Büyük Öğrencimiz: (01.01.1991) Orhun Gür En Küçük Öğrencimiz: (25.12.2006) Arin Kaptan GENÇLER BİLSE YAŞLILAR YAPABİLSE (Fransız Atasözü) Birbirini anlamak, birlikte çalışmak. Kuşak; belli bir zaman aralığı içinde doğan ve genellikle benzer tutum ve davranışlara sahip olan bireyler topluluğudur. Kuşak farkları nasıl ortaya çıkar? - Sosyal-siyasal ve ekonomik etkiler, Aile yapısı ve etkileri, Eğitim koşulları, Değerler, Kuşak Farklılıklarını Anlamanın Yararları - Kuşakların birbirini tanımasını sağlar. - Daha etkili iletişim kurmaya ve daha az yanlış anlamaya neden olur. - Daha etkili motivasyonel yöntemler bulmayı sağlar. - Beklentileri daha iyi belirlemek mümkün olur. - Takım çalışması ve verimliliği arttırır. - İş imkanlarını düzenlemeye ve personelin doyumunu arttırmaya yönelik çözümler bulmayı sağlar. Kuşaklar İçin Aşağıdaki Kriterleri Kullandık Gelenekseller/Veteranlar (1922-1945) Orta kuşak / Baby Boomer (1946-1964) X kuşağı (1965-1976) Y kuşağı (1977-1994) Z -Milenyum (1995 ve sonrası) - İş Yaşamında Kuşak Farklılıkları Yöneticilerden beklentiler, İletişim biçimleri, Motivasyonel süreçler, İlişki kurma biçimleri, Geri-bildirim alma biçimi ve beklentisi, Çalıştıkları kuruma-işlerine bakışları, İşe ilişkin tutumları. Kişisel yaşamlarında işin yeri, Ödül isteği ve beklentisi, Paranın yönetimi, Tüketici davranışları, Teknoloji ile ilişkileri, İşten beklentiler. Her nesil kendi şarkısıyla gelir (Grigory Petrov) ORTA KUŞAK ilerinin temslc ) r e Boom adır. (Baby k a ş yaşınd u K 7 4 a i t r c O en gen s ı 6 5, lı ş a y en Temel özellikleri: Kanaatkarlar Sadakat duyguları yüksek Hayattan beklediğini elde ettiğini düşünen, tatmin olmuş bir kuşak Otoriteye saygılı Duygusal Gelenek ve kültürlerine bağlı Gerektiği zaman teknolojiyi kullanmış bir kuşak. İş yaşamları: Tek bir yerde uzun süre çalışırlar. İşe bakışları; “çalışmak için yaşamak” anlayışına dayanır. Genç emekliler, emeklilik dönemlerinde yapacak iş bulmaya çalışırlar, çünkü bu kuşak hobi kültürüyle yetişmemiş. İdealist, rekabetçi, işkolik Çok çalışıp az tüketen bir kuşak. 1 Ocak 2006 İlk Orta Kuşak 60’ına bastı. Hayret,! Eski kıyafetlerim hala oluyor. Büyük değişikler yaşamışlar: 60’lar tv yılları 70’ler fast food yılları 80’ler gayrimenkul yılları 90’lar iletişim ve internet yılları 2000’ler güzellik ve bakım yılları Orta Kuşağın Kurduğu Ailelerde Yaşamlar: Sandviç kuşağı olarak da adlandırılan Orta Kuşak’lar çocuklarına aynı sonra anne evde önce babalarına baktılar. Geleneksel aile yapısına sahip bir kuşak. Bana söylersen unutabilirim, gösterirsen anımsayabilirim, ama beni katarsan anlayabilirim. (Kızılderili Atasözü) AĞI Ş U K Çeşitli ekonom ik ve sosyal kr izler döneminde kuşak olarak doğdukları için adlandırılan X kayıp kuşağı, 1965doğanları kaps 19 76 yılları aras amaktadır. En ında yaşlısı 46, en genci 35 yaşınd adır. li, eğlence i, ic t n a de r tedbiri birli, ga d a e m t a , r ır a tır. esurlard kanaatk ir kuşak C b ı, . ğ n r a la le ş o u ir X k amikt üksek ağımsız dakati y ci ve din a le s e a d a k aktır. B r c ş a u k mü M k . r il la nışan ırakmaz ği ile ta li it elden b ş e t ı cinsiye X kuşağ everler. olmayı s X’ler teknolojik de vrime denk geldik leri için zorunluluk teknolojiyi kullanm tan aya başlayan bir kuşaktır. X Kuşağının Kurduğu Ailelerde Yaşam: Çalışan annelerin oranı arttı. Daha iyi yaşamak için daha geç yaşta evlenip geç yaşlarda, az çocuk sahibi oldular. Bu kuşak erkekleri, babalarından farklı olarak aile ve çocuk bakımında daha çok görev üstlendiler. Bir önceki kuşağa göre boşanma oranı arttı. Yaklaşık olarak her 4 aileden 1’i tek ebeveynli oldu. “Tüp bebek” çalışmalarında patlama oldu. ları : nemli olay Dönemin ö 9) adım (196 k il a y A (1969) ıza girişi ım t a y a h - Tv’nin 73) l krizi (19 o r t e p a y - Dün (1974) Harekatı ış r a B ıs r - Kıb X’lerin işe bakışları: “Yaşamak için çalışmak” anlayışına dayanır. İş yaşamında güvenli bir ortam isterler. İş motivasyonları yüksektir. Otoriteye saygılıdırlar. Tedbirli ve girişimcidirler. Onaylama ve onaylanmaya önem verirler. X kuşağı için bir işe girmek, bağlı olmak, uzun dönem çalışmak, sadakat, aidiyet, verileni en iyi şekilde yapmak çok önemlidir. Bir kuşağın diktiği ağacın altında gelecek kuşaklar serinler (Çin Atasözü) A KUŞ ĞI 70’lerin sonu, 80’lerin başınd a ortaya çıkan geçişin sebebi nesil geleneksel oldu. Y kuşağı den yeniye olarak adlandır iç içe büyüdü ılan bu kuşak, , şimdi ise ha teknoloji ile yatlarının vazg teknolojinin he eçilmez bir un r daim takipç suru olarak isi olarak ya kuşağın en küçü şamlarını sürd kleri 17, en bü ürüyor. Bu yükleri 34 yaşı ndalar. Y KUŞAGI ÇOCUĞU eri: emel Özellikl Bu Kuşağın T rine düşkün, Özgürlükle e bağımlı, Teknolojiy ven, eğlenceyi se Rahatı ve rkezci, Sabırsız, göre ben me ra la k a uş k ki Daha önce donanımlı, ve Girişimci an, dan inanmay Sorgulama Hırslı, n, şmasına yatkı Takım çalı , yeniliğe açık yürütebilen Değişime, işi birarada k ço ir b lı Eş zaman İlk adımlar Bağımsız yaşama doğru ilk adımlar Y Kuşağının Aile Yaşamları: Çalışan anne-b aba olmaları nede ni yle aynı evde bi yabancı olan, rbirlerine Toplumsal du yarlılıkları yüks ek, Otoriteye sa ygılı ve kanaatka r bir kuşağın ço “Ben bulamad cukları, ım , çocuğum mahru m olmasın. Ben çocuğum çekmes çektim, in” gibi motivasyo nlarla el bebek büyütülmüş, her gül bebek istedikleri yapılm ış bir kuşak. İş Yaşamları: n hiç bi görünmekte gi r pa ya i iş Bir hoşlanmazlar. inden inin dinlenmes er rl ki fi nde im Geribildir r. çok hoşlanırla r.Çünkü n hoşlanmazla te ek ilm ed ol Kontr güvenirler. otokontrollerine r. tan kaçınmazla ak m al k lu lu um Sor . değiştirebilirler iş k ço ve lı ız H için değil, bepleri kurum se a nm lu bu Kurumda eri içindir. kendi kariyerl Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. (Herakleitos) “Dijital yerlile r”, “medya ku şağı”, “.com isimlerle de an kuşağı”, “net ılan Z Kuşağı, kuşağı” gibi 1995 ve sonr Geleceği simge asında doğanl leyen bir kuşa arı kapsar. ktır. ĞI A Ş KU ndartları: Yaşam sta uzun rdan daha la k a ş u k r i diğe tahmin Tarihtek ı itibariyle ıl y 5 0 0 2 r, 78,5 yıl, yaşayacakla rkekler için e i s e r ü s m edilen yaşa dır. r. in 83,3 yıl kadınlar iç uğu kuşaktı ld o z a n e mlerinin Bebek ölü atı) n 2 ile 3 k ’ü 4 7 e ve 9 1 ek, eğlenc s k (5/1000 ü y i y e z ü lı, refah d Daha yaş ailelerin ekleri fazla n e ç e s ji lo donatılmış tekno alle en çok ry e t a M . çocuklarıdır Dönemin Özellikleri: Pek çok işi aynı anda yapabiliyorlar. Özgüvenleri yüksek. Sonuç odaklı, Yenilikçi, Teknolojiye bağımlı, Bireyselliklerine ve özgürlüklerine düşkün, edilgenliği kabul etmeyen, İmajlarına önem veren, Tüketici, Sabırsız, Marka sadakatleri düşük, Yaratıcı, Kendilerini iyi ifade eden ve tercihlerini açıkça ortaya koyan, Mahremiyet duyguları zayıf olan bir kuşak. Henüz Aile K uramayan Bu Kuşağın İçind e Yaşadığı Aile Yapısı: En yaşlı eb eveynlere sahi p en genç kuşa Annelerinin ya k. ş ortalaması yaklaşık 33’tür Kadın başın . a düşen doğum sayısının, 2’nin düştüğü bir ça altına ğda dünyaya gelmeye başlamışlardır . Küçük ailele re doğarlar. Kardeş sayıla kuşaklara göre rı, diğer en az olan ku şaktır. Eğitim er kuşaklara süreçleri diğ im it eğ ve r ken başlarla Eğitime er uzundur. göre oldukça kuşaktır. ırım yapılan at y aktır. a zl fa n E fazla olan kuş en ı ığ rl değildir. za ur-ya i kuşağa uygun en y Teknoloji ok u b , ri le ar. eğitim yöntem en hoşlanıyorl Geleneksel rd le te vi ti ak irme izin veren un, hikayeleşt oy k ço Yaratıcılığa en d ezber li hafızaları, kuşaktır. Uzun dönem gelebilen bir e al h n ki et e ve hayallerl “Şu gençliğin hali ne olacak?” (Sümerler’in Çivi Yazıtlarından , M.Ö. 3500 - M.Ö. 2000 yıl) Dijital Yerli Öğrenciler Dijital Göçmen Öğretmenler Birden çok multimedya kaynağından hızlı bilgi almayı tercih ederler. Bilgi akışını; sınırlı kaynaklardan, yavaş ve kontrollü bir yolla aktarmayı tercih ederler. Paralel işleme ve çoklu görevi tercih ederler. Doğrusal işleme ve tek ya da sınırlı sayıda görev tercih ederler. Resim, ses ve videoları, yazılı metinlere tercih ederler. Resim, ses ya da videolardan çok yazılı metinlere öncelik verirler. Bilgiye erişimi, çoklu bağlantılar yoluyla yapmayı tercih ederler. Doğrusal, mantıklı ve ardışık bilgi vermeyi tercih ederler. Öğrenirken kişilerle bağlantı kurarak çalışmayı tercih ederler. Var olan duruma ait bilgiyi öğrenmeyi tercih ederler. Takdir ve ödülü, davranışın hemen arkasından beklerler. Kullanabilecekleri, konuyla ilgili, aktif ve eğlenceli bilgiyi öğrenmeyi tercih ederler. Diğerleriyle bağlantı ve iletişime geçmeden önce, başlangıçta bireysel olarak çalışmayı tercih ederler. O anda var olmayan ama ileride karşılarına çıkabilme ihtimali olan konuları da öğretmeyi tercih ederler. Takdir ve ödülü hemen vermek yerine, ertelemeyi tercih ederler. Müfredatta var olan her türlü bilgiyi öğretmeyi tercih ederler. Bu bizim en genç yöneticimiz. Değerli Kolejliler, Okulumuzda, dijital kuşağın temsilcilerinden olan 4. ve 5. sınıf öğrencilerimize mini bir anket uyguladık. Bu anketle okulumuz bünyesinde bulunan en genç kuşağın okulun fiziksel yapısı, öğretmen profili, serbest zaman etkinlikleri, öğrenme ortamı ve okul kıyafetleri başlıkları altında sorular sorarak sahip oldukları düşünceleri görmeyi amaçladık. Anket sonuçlarına göre; öğrencilerimizin % 97’si okulumuzun büyüklüğünden, %86’sı sınıfların fiziksel yapısından memnun, ancak kampüs yaşamı süren bu çocuklar, kampüste yaşamanın olanaklarını tam olarak kulanmak istiyorlar. Serbest zaman etkinliklerinde verilen seçeneklerden en çok bahçede “hayvan beslemek” ve “bitki yetiştirmek” seçeneklerini tercih ettiler. Öğrencilerimiz, öğretmenleri ile ilişkilerinin okul yaşamları ile sınırlı kalmasını değil, öğretmenlerini farklı ortamlarda da tanımayı (%72) ve sosyal paylaşım sitelerinde de iletişim kurmayı istiyorlar (%53). Dijital kuşak olarak isimlendirilen bu kuşak öğrencilerimizin teknolojiye bakışını, teknolojinin yaşamlarını nasıl etkilediğini görmek için sorduğumuz sorulara verdikleri cevaplarla bizleri şaşırttı. Verilen cevaplar öğrencilerimizin teknoloji tarafından esir alınmadığını aksine teknolojiyi okul ve günlük yaşamlarını kolaylaştırmak için bir araç olarak kullanmayı tercih ettiklerini gösterdi. Öğrenme ortamında elektronik araçların kullanıldığı derslerden çok, sosyal etkileşimin olduğu derslerin (dramatizasyon, tartışma vb.) daha etkili olduğu %81’lik oranla; sosyal yaşamlarında ise iletişim kurma yolları arasından anlamlı bir farkla yüzyüze iletişimin tercih edildiğini gördük (yüzyüze %75.22, telefon %6.19 sms ve e-mail %6.19, internet üzerinden canlı sohbet %12.38). Ayrıca öğrencilerimizin bir günde bilgisayar başında geçirdikleri sürenin %61.4 oranla 30 dakika – 1saatle sınırlı olduğu da önemli bir sonuçtur. Görülüyor ki, “dijital” adını almış olan bu kuşak; kendinden önce gelen Y Kuşağına göre teknoloji ile yaşam arasındaki çizgiyi daha net çizmiş durumda. Zaman zaman teknolojinin, yetişen kuşak üzerinde pek çok değeri silmesinden korkan bizler; onlara daha çok güvenmeli, inanmalı ve destek olmalıyız. Dijital çocukların önceki kuşaklardan aldığı değerlerle, çağın avantajlarını kullanarak kendileri için en iyi geleceği hazırlayabilme gücüne sahip olduklarını unutmamalıyız. Birbirimizi iyileştirmek için yapabileceğimiz karşımızdakinin hikayelerini dinlemektir. en değerli şeylerden biri, (Rebecca Falls) Kuşakların Türkiye Nufüsu Dağılımı Veteran (65-90+) Milenium (0-4) 7% 8% Kuşakların Türkiye Dağılımı BB (50-64) Milenium (0-4) 13% Z (5-14) 17% Z (5-14) Y (15-29) X (30-49) BB (50-64) X (30-49) 29% Veteran (65-90+) Y (15-29) 26% http://tuik.gov.tr (2010 yılı aderese dayalı nüfus kayıt sisteminden uyarlanmıştır.) Kuşakların Okulumuzdaki Personel Dağılımı Veteran (1922-1945) 0% TED Ankara Koleji Personel Kuşak Durumu 0% Y (1977-1994) 13% BB (1946-1964) 28% Y (1977-1994) X (1965-1976) BB (1946-1964) X (1965-1976) 59% Veteran (1922-1945) Okullarımızdaki Personel ve Öğrenci Genel Durumu TED Ankara Koleji Personel ve Öğrenci Genel Durum u BB Kuşağı; 2,6 X Kuşağı; 6,03 Veteran; 0,02 Anaokulu; 5,65 Y Kuşağı; 1,3 Anaokulu I. Kademe I. Kademe; 22,35 II. Kademe Lise Y Kuşağı X Kuşağı Lise; 32,05 BB Kuşağı Veteran II. Kademe; 30 Çocuklar bir zamanlar derinlemesine bildiğimiz, ancak çok önceleri unuttuğumuz bir dünyadan mesajlar taşır. (Alice Miller) BABAM HER ŞEYİ BİLİYOR 4 yaş: Babam her şeyi biliyor. 5 yaş: Babam çok şey biliyor. 6 yaş: Benim babam, senin babandan daha çok şey biliyor. 8 yaş: Babam her şeyi bilmiyor. 10 yaş: Babamın gençliğinde her şey çok farklıymış. 12 yaş: Aslında, babam bu konuda hiçbir şey bilmiyor. Çocukluğunu anımsamayacak kadar yaşlı. 14 yaş: Babama kulak asma. O artık çağdışı. 21 yaş: Babam mı? Aman Allah’ım. O hiçbir işe yaramaz. 25 yaş: Babam bu konuda az da olsa bir şeyler biliyor, ama o yaşta bir insanın bu konuda bir şeyler bilmesi normal. 30 yaş: Bu konuda babamın fikrini alsak iyi olur. O kadar deneyimli ki. 35 yaş: Babama sormadan hiçbir şey yapmam. 40 yaş: Babam her şeyi biliyor. 50 yaş: Acaba babam bu konunun üstesinden nasıl gelirdi? Babamın yanımda olması ve bu konuda bana akıl vermesi için neler vermezdim. O’nun ne kadar akıllı bir insan olduğunu hiç takdir etmemişim. Ondan çok şey öğrenebilirdim. (Kaynak: http://www.arcaajans.com/arca.asp?)yer=hikaye&sec_id=6370) İş Dünyasında 4 Nesil Bir Arada Çalışıyor, En İyi Dede-Torun Anlaşıyor Dört ayrı neslin boy gösterdiği iş dünyasında, en başarılı sonuçlar dede-torun ilişkisindeki 1. ve 3. jenerasyonların karmasından oluşturulan ekiplerden alınıyor. Artık insan kaynakları politikaları da buna göre belirleniyor.İş yapış şekilleri farklı 3 ayrı kuşağın ardından, "Y nesli" olarak adlandırılan 1980 sonrası doğumlu 4. kuşağın da işgücüne katılmaya başlamasıyla, kuşaklararası çatışma iş dünyasına taşınmış oldu. Hangi Nesil, Ne Beklentide: Türkiye’nin yanı sıra ABD ve Avrupa’daki çalışan profillerinin incelendiği 6 aylık bir çalışmanın ardından hazırlanan rapor, her bir neslin doğup büyüdüğü yetiştiği dönemin, sosyo ekonomik ve kültürel yapısının çalışan beklenti ve tercihlerini nasıl etkilediğini de gözler önüne seriyor. Örneğin, 1925-1945 yılları arası doğumlu 1. kuşağın yetişme Niye dönemi İkinci Dünya Savaşı veya hemen sonrası döneme Bana ne ilgilenmeliyim? faydası var denk geldiği için düşünce yapısı ve beklentileri de buna göre Başaracağını Başardım şekillenmiş, "sessiz nesil" olarak adlandırılan bu kuşak, sessiz biliyordum ve kendine verilenle yetinebiliyor. Kendinden çok, çalıştığı şirketi düşünen bir profil çiziyor. Oysa onu takip eden 2. nesil, bir önceki kuşağa tepki olarak onların tam tersi sorgulayıcı, serbestlik yanlısı, aynı zamanda kendini şirket de dahil herşeyin önünde gören bir yapıya sahip. "Ben nesli" olarak adlandırılan bu kuşak, ve daha iyi şartlarla karşılaştığında hemen iş değiştirebiliyor. Bu nesil kariyer ve unvan peşinde olduğu için geç saatlere kadar yoğun bir şekilde çalışabiliyor. Oysa "X nesli" olarak adlandırılan bir sonraki kuşak, bunun tam tersine iş-yaşam dengesini herşeyin önünde tutuyor. Anne babasının da dahil olduğu bir önceki kuşak için iş her şeyden önce geldiği için, bu nesil tepkisel olarak kendi ailesini öncelikler listesinin ilk sırasına koyuyor. Bu nedenle zirveye oynamaz, unvan ve mevki onlar için önemli değildir. Bu nesli motive edebilmenin tek yolu iyi bir ücrettir. Kendinden önceki her iki nesle de benzemediği ve kendisinden öncekiler tarafından anlaşılamadığı için de X nesli olarak adlandırılmış. Baba-Oğul Anlaşamıyor En İyi Ekip Dede-Torun: İş hayatında en iyi ve verimli sonuçlar ise dede-torun kuşaklarının birlikte kullanıldığı ekiplerden alınıyor. Çünkü gerçek hayatta yaşanan baba-oğul anlaşmazlığına karşın dede-torun yakınlığı iş hayatında da yaşanıyor. Bir nesil atlandıkça, kuşaklar arası farklılık daha kolay tolere edilebiliyor. İkinci kuşak birinci kuşağın tam karşısında bir iş anlayışına sahip. Birinci kuşak "önce şirket" derken, ikinci kuşak "önce ben" diyor. Birinci kuşakta şirkete sadakat vazgeçilmez bir unsur iken, ikinci nesil daha iyi şartlar bulduğunda hiç düşünmeden iş değiştirebiliyor. Birinci neslin katı ve otoriter tavrına karşın, ikinci nesil bağımsızlık yanlısı. Bu ortamda, motive olabilmek için yönetimden geri bildirim bekleyen, "koçluk" arayan üçüncü nesil, birinci neslin en iyi anlaşabileceği grup oluyor. Birinci neslin deneyimi, sıkı çalışma temposuna üçüncü neslin girişimci yanı ve teknolojiyi kullanma becerisi eklenince, şirketlerde en başarılı ekipler X nesli olarak adlandırılan 3. jenerasyona 1. nesilden bir danışman verilerek kurulan ekipler oluyor. Aynı şekilde 2’inci neslin en iyi iş yapabileceği kuşak ise onların torunları niteliğindeki Y nesli oluyor. (www.kobifinans.com.tr/tr/bilgi_merkezi/020603/19653) Arkamda yürüme, ben öncün olmayabilirim. Önümde olmayabilirim. Yanımda yürü, böylece ikimiz eşit oluruz. yürüme, takipçin (Kızılderili Atasözü) Kuşakların İş Ortamı Özellikleri Kuşaklar Veteranlar (1922-1945) İş Etiği ve Değerleri Çok çalışır, otoriteye saygılı, özverili, eğlenceden önce iş, kurallara tam uyum İş ...... .... bir zorunluluktu .... heyecanlı bir maceradır Liderlik tarzı Emir veren, kumanda ve kontrol Gayri ihtiyari, ortaklaşa Etkileşim Tarzı Bireysel Takım oyuncusu, toplantılara bayılır İletişim Resmi, notlarla Yüzyüze Geribildirim ve Ödüller Hiç bir haber iyi bir haber değildir. İşten memnuniyet varsa aferin Motive Eden Mesajlar Tecrübene saygı duyuyoruz İş ve Aile Hayatı Çift asla karşılaşmaz Orta Kuşak (1946-1964) İşkolikler, verimli çalışır, nedenler ile mücadele eder, kendini gerçekleştirme, kaliteyi arzular, otoriteyi sorgular Takdir etmemek, Para, Bilinirlik Değerlisin, sana ihtiyacımız var Denge yok, yaşamak için çalışmak X Kuşağı (1965-1976) Y Kuşağı (1977-1994) Görevleri safdışı bırakır, kendine güvenli, şekil ve yön ister, şüphecidir Sırada ne var? Çoklu görev tanımları, azimli, girişimci, toleranslı, hedef odaklı .... zorlu bir yarıştır, bir sözleşmedir Herkes aynıdır, diğerleri ile rekabet, neden diye sormak .... sonuç için bir araçtır, gerçekleştirmektir (bu grup iş hayatında yenidir, tanımlı değildir) Girişimci Katılımcı Direkt ve acil E-mesaj, sesli mesaj Rahatsız ettiğim için özür dilerim ama nasıl gidiyorum? Özgürlük en büyük ödüldür Kendi yolunla yap, kuralları unut Bir düğmeye basışla, her ne ise onu isterim. Anlamlı iş Diğer parlak, yaratıcı insanlarla çalışacaksın Dengeli Dengeli X Kuşağı (1965-1976) Şüpheci, eğlenceli, formalitelere uyumsuz Çalışan ebeveyn Oraya ulaşma yolu Cep telefonları, beni sadece işten ara Kaygılı, tutucu, biriktirir, biriktirir, biriktirir Y Kuşağı (1977-1994) Realist, özgüven, aşırı eğlence, sosyal Kaynaşmış aileler Çok büyük masraf İnternet, görüntülü telefon, e -mesaj Kuşakların Kişisel ve Aile Özellikleri Kuşaklar Ana Değerler Aile Eğitim İletişim/Medya Parayla İlgisi Veteranlar (1922-1945) Otoriteye saygı, uyumlu, disiplin Geleneksel, çekirdek Bir hayal Rotary telefonları, bire bir, hatırlatma notları Orta Kuşak (1946-1964) Parçalanmış Parlayan bir ışık Tuşlu telefon, beni istediğin zaman ara Bir kenara koy, nakit öde Şimdi al, sonra öde Optimistik, bağlılık Harcamak için kazanır Yapılan araştırmalar son kuşağın bedensel gücünün büyük ölçüde azaldığını ortaya çıkardı OKUL SPOR GÜNÜ 2008 kuşağı 10 yaşındaki 315 çocukla 1998 kuşağı aynı yaş grubundaki 309 çocuğun verileri üzerinde yapılan karşılaştırmada son kuşağın bedensel gücünün büyük ölçüde azaldığı ortaya çıktı. Sonuçları yorumlayan uzmanlar, “İp atlamak, top koşturmak, ağaca tırmanmak yerine bilgisayar ve televizyonla geçirilen zamanın sonucu bu” yorumunu yaptılar.Acta Paediatrica adlı çocuk sağlığı dergisinde yayımlanan araştırma, ağaca tırmanmak, ip atlamak, top koşturmak gibi oyunlar yerine bilgisayar ve televizyon başında zamanını geçiren çocukların sağlığı konusundaki kaygıyı dile getirdi. Fitness uzmanı Dr. Sandercock ve ekibi, günümüz çocuklarının kaslarının 1990’lı yıllarda büyüyenlere göre daha zayıf olduğunu tespit etti. Araştırmacılar, boy ve kilo oranları aynı olsa bile, bu dönemin çocuklarının fiziken daha zayıf, kas yapısının daha az olduğu ve önceki kuşakların basit gördüğü fiziksel hareketleri bile yapamadıklarını saptadı. Araştırmada, 10 yaşındakilerin mekik çekme sayısının 2008’deki çocuklarda 1998’lerdekine oranla yüzde 27,1 azaldığı, kol gücünün yüzde 26, tutuş gücünün yüzde 7 zayıfladığı, önceki kuşağın iki katı kadar çocuğun da parmaklıklara asıldıklarında kendi ağırlıklarını çekemedikleri görüldü. Dr. Sandercock, bu bulguların ‘’şoke edici’’ olduğunu söyledi. http://haber.gazetevatan.com/soke-eden-arastirma/379191/41/Saglik Biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan ödünç aldık. (Kızılderili Atasözü) KONULAR ÖZENİLEN TEYZELER/AMCALAR 68 GENÇLİĞİ ABLALAR/ABİLER 78 GENÇLİĞİ KARDEŞLER 1990 GENÇLİĞİ Belgin Doruk Müjde Ar Televole Mankenleri Yakalarsam Muck Muck ŞARKI Samanyolu Sen Ağlama FİLM Love Story Endless Love Temel İçgüdü Barbara Cartland Edebi Klasikler Sevgili Bulmanın Yolları/ Nasıl Zengin Olunur? KİTAP EV Pembe Pancurlu Küçük Ev Apartman Dairesi Terası Olan Stüdyo Tipi Ev ARABA Kuyruklu 56 Chevrolet Murat Serisi James Bond BMV’si PARA Parayla Saadet Olmaz Biz Vermeye Alıştık Para Olmadan Asla MESLEK Öğretmen Olmak İşletme Okumak Medya Dünyasına Girmek YEMEK Saray Muhallebicisi Sütiş Mc Donalds İÇECEK Limonata Bira Tekila Sokakta, Ebeveyn Önü ve Her Yerde Kısa Marlboro Light’s veya Kısa Camel Etiketten Geçilmiyor, Her Yanları Marka SİGARA Tuvalette Yenice Sigarası Okulu Kırınca Samsun Sigarası MARKA UFİ veya YKM Levi’s ile tanıştık PARFÜM Charlie MAKYAJ Önce Kaş, Takma Kirpik GİYSİLER Çiçekli Kloş Elbise Blue Jean, T-Shirt Banyo, radyoda maç ve okul hazırlığı Arkadaşlarla sinemaya gitmek için randevulaşma Mutlu Yuva Kadın-Erkek Eşitliği Yalnız Yaşam KORKU En çok babadan Yalnız yaşamayı hem istedik hem korktuk AİDS’ten DÜNYA Kendi etrafından ibaret Keşke Amerika’da okusak Dünya ellerinin altında Sadece beklediler Arada bir çaba gösterdik Karşılıksız sözcüğü lugatlarında yok Türk filmlerindeki bütün sahneler Birbirimize şiir okuyup, yağmurda ele ele dolaşmak Mum ışığında sevişmek İLK AŞK Komşunun kızı/oğlu Devrimci ağabeyler/ablalar Yazlıktaki motosikletli ÇILGINLIK Doğum günü partileri Okul partileri Club’te sabaha kadar dans ÖZGÜRLÜK Ancak evlenince Ekonomik özgürlük Zaten özgürler Nikahtan sonra Evlilik umuduyla Yemek içmek gibi ihtiyaç İnce hastalığa kadar yolu var Şarkılarda teselli Çivi çiviyi söker PAZAR GÜNÜ İDEALLER PLATONİK AŞK ROMANTİZM CİNSELLİK AYRILIK Fa Deodorant veya Mum Stick Siyah Kalem, Çilek Kokulu Dudak Parlatıcısı Bu notların hali ne böyle? Escape Kozmetik Onlar İçin Çalışıyor Kafasına Göre Ne Bulursa Giyer Cuma-Cumartesi gecelerinin yorgunluğunu çıkarma Geçmişten çok geleceği düşünmeliyiz, çünkü bundan sonra orada yaşayacağız. (Thomas Browne) Bu notların hali ne böyle? Değişim, yaşamın kuralıdır. Sadece geçmişe ya da şimdiki zamana önem verenler geleceği kaçırırlar. (John F. Kennedy) JENNIFER Biçim Olarak Kuşak Çatışması Yaratan Durumlar, Olaylar - Eve dönüş ve yemek saati. - Çalışma, eğlenme, gezme zamanı - Giyinme ve süslenme biçimi - Sözlü ve sözsüz iletişim biçimi - Müzik dinlerken ve iş yaparken gürültü çıkarmak - Arkadaş seçimi, arkadaş ilişkileri - Kız-erkek arkadaşlığı - Büyüklere karşı saygı - Ekonomik olanaklar, para sorunu. İçerik Olarak Kuşak Çatışması Yaratan Durumlar, Olaylar - Özdeşleşme, özerklik, sorumluluk anlayışından kaynaklanan düşünce farklılıkları. - Hak ve görev kavramı. - Gelenek, görenek, din anlayışı ve yorumu. - Geçerli değer yargıları. - Meslek seçimi. - Başarılı ve saygın insanın tanımı. - Müzik türü, dergi, günlük gazete, kitap seçimi. - Dinlenen radyo, izlenen televizyon, seçilen video kasetlerinin türü ve konusuna ilişkin görüşler. - Dünya görüşü, yaşam felsefesi. - Toplumun, ülkenin, insanlığın geleceğine ilişkin görüşler. - Ekonomik, ideolojik ve siyasal görüşler. (Kaynak: webhatti.com) ASRIN AŞK ŞİİRİ Yaşanılanları Kontrol-S ile kaydedip, Kontrol-Z ile geri yaşıyorum Ben sevdamı download edip masaüstüne alıyorum. En çokta ekranı kapladığın o anı özlüyorum Italik yürüyüşlüm, Bold bakışlı sevdiğim... Öyle bir halt yedim ki, sakın affetme beni Simge durumuna küçült, saatlerce beklet beni Tüm sistemlerimi çökert, Ziple sıkıştır ve parçala Alt F4 ile kapat, Shift ile değiştir beni Kedinin mousela oynadığı gibi oyna, Manzaralı mouse pedinde gezdir beni Yeni bir pencere açalım ve unutalım her şeyi Geri dönüşüm kutusuna gönderelim maziyi Kısa yol oluştur fazla bekletme bu seveni En çok Flash Animasyonlu halini özlüyorum PC görünüşlü, Mac duruşlu sevdiğim Kalpten kalbe bağlantım bağlantısı yapılır Kapanır kapılar, ağa oturum açılır Sevdamız monitöre saniyelerle yazılır Disconnect olursam beni yine arar mısın? Masaüstünde bulamazsan belgelerime bakar mısın? http://www.webhatti.com/ Gelecek geçmişin farklı bir kapıdan dönen halidir. (Arnold Glasgow) Bizim kuşaklar arada kaldılar. Bizler 'bilgisayarlar' ile 'daktilolar' arasında kaldık. 'Tel dolaplar' ile 'buzdolapları' arasındaki kuşağız biz. 'Nihansın dideden' ile 'Love story' arasındaydık. Vitrindeki 'Renkli ti-vi' ile evdeki 'siyah-beyaz' arasında ne kadar gidip geldik, bilemezsiniz. 'Hamburger' ile 'köfte' arasındaki kuşaktır bizim kuşak. 'Mahalle bakkalı' ile 'süpermarketlerin' arasında... 'Veresiye defterleri' ile 'kredi kartları'nın tam ortasındaydık. 'Milliyetçilik' ile 'yabancı sermaye' arasında bir yerde... 'G-string' ile 'dantel don' arasında... 'Yerli malı' ile 'marka' arasında... 'Aşk' ile 'flört' arasında... 'Ucu parfümlü mektuplar' ile 'e-mail'ler' arasında... 'Alın teri' ile 'kolay para' arasında... 'Meyhane' ile 'Reina' arasında kaldık... Arada kalan kuşağız biz. 'Tel çember' ile 'ateş eden pilli robot' oyuncaklarının arasında kala kala büyüdük. 'Arnavut taşı' ile 'asfalt' sokakların kesiştiği köşeydi yerimiz. İşte bakın; 'Cumhuriyet' ile 'demokrasi' arasında sıkıştık, birisine koşsak öbürünü yitiriyoruz. 'Namus' ile 'para' arasındayız. Hangisi? .. 'Havuç maskesi' ile 'botoks' arasında... 'Berber Mahmut' ile 'Erkek kuaförü Lemi' arasında kalmaktı bizimkisi. Yine şaşkınız bu günlerde. El öpülen, şeker ikram edilen ziyaretler mi, yoksa Antalya'ya gitmek mi bayram? .. Aradayız yine dostlar. Böyle günler gelip çattığında benim canım sıkılır. Uçuk aklım eski ile yeni arasında sıkışıp kalır. Tek ayağımın üzerinde zıplaya zıplaya dönerim. Sonunda... Gülmek ile ağlamak arasında... Bükerim boynumu. Bir yanımda sevinç, bir yanımda hüzün... (Bekir Coşkun, http://nedir.antoloji.com/kusak-catismasi/) Çocuklar Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil, Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları. Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller. Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil. Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır. Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil. Çünkü ruhlar yarındadır, Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz. Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları Kendiniz gibi olmaya zorlamayın. Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur. Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar. Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar. Okçunun önünde kıvançla eğilin Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever. Tipik bir gün. Torunlarımla skype’deydim. Twitter’dan yeni tarif bir aldım.Kızımla facebook... Halil Cibran http://www.antoloji.com/cocuklar-9-siiri/ Bir çocuğun yetiştirilmesinden bütün köy sorumludur. (Kızılderili Atasözü) Kentlerde kaybedilen çocukluk... Geçen gün, okul servisiyle evlerine giden çocukları gördüm. Büyük olanlar, pencerelerden sarkıyor, bağırıp çağırarak çevrelerindekilerin dikkatini çekmeye çalışıyorlardı. Biraz sonra, sıkışık trafikte duran arabanın yanına geldiğimde arabanın içini de gördüm. Küçük çocuklar arabanın içinde kımıltılı bir topluluk oluşturmuşlardı. İlköğretim çağındaki büyüklü küçüklü çocukların her gün görülen geliş gidişlerinden biriydi. Aracın sürücüsü bir yandan çocuklara rahat durmalarını söylüyor, bir yandan da sıkışık trafikte aracını sürüyordu. Bir süredir, çocukların servis araçlarında geçirdikleri zamanı düşünüyorum. "Okul servisinde geçen zaman" çocukları nasıl etkiliyordu? Ne bilen vardı ne de düşünen. Çocuklar, evlerinden uzaktaki okullara servis araçlarıyla gitmek zorundaydılar. Çocukların da bu süre içinde sıkıntıdan kurtulmak için bağırıp çağırmaktan, itişip kakışmaktan başka yapabilecekleri hiç bir şey yoktu. Yoldan geçenlerin bakıp da kızdıkları bu görüntü, çocukların içinde bulunduğu durumun bir yansımasıydı. Kentlerde kaybedilen çocukluk... Parklara hapsedilmiş ağaçlar, yolların siyah asfaltlarına dökülmüş otomotiv konforu; çiçeksiz, böceksiz, hayvansız, doğadan koparılmış bir hayat... İnsanları bir araya getirip çalıştırmak için icat edilmiş bir sistemin betonla asfalttan oluşmuş zorunlu barınaklarına tıkılmış sıkışık bir yaşama biçimi... Bu sistemin içinde büyümek zorunda kalan çocukların, hayatı “arabalarla bir yerden bir yere gitmek, hep bir şey istemek, hiçbir şeyden hoşnut olmamak" biçiminde algıladıkları bir zorunluluklar zinciri... Çocukluğumuzun özgür günlerinin nasıl bir "geliştirici çok yönlü ortam" içinde geçtiğini şimdi çok daha iyi görüyorum. Özgürlük, artık bacaklarımızın enerjisiyle değil, parmak uçlarımızın dokunduğu tuşlarla aranıyor. Klavye ve ekran özgürlüğü... Sanal gerçeklikle kendini uçuyor sanmak... Kafese konmuş insanın kendini kafesine alıştırmasının çaresiz yolları... Süpermarketlerin parlak ışıklı reyonlarında alış veriş yaparken kendini özgür sanmak... Güvenlik sistemleri çökertilmiş kent canlısının elektronik kartlarla, ekonomik özgürlük yanılgısıyla avunması... Çocukluğumuzun özgür günlerini şimdi daha iyi anlıyorum. Toprak sokaklarında koştuğumuz, korularında cirit attığımız, büyük ağaçlarından ceviz topladığımız ağaçlı, çiçekli, böcekli, kedili, köpekli geniş yaşama alanları... Çocukluk çağındaki arkadaşlıklarımız, özel dostumuz olan yaşıtlarımız, sevgilimiz olduğunu bilmeyen sevgililerimiz, ağaçlarımız, hayvanlarımız, bunların hepsiyle dopdolu çocuk hayatımız... Çocukluğumuzun zengin hayatı... Evden bir topak ekmek, biraz peynir, bir domates kapıp fırladığımız sokaklar... Geliştirici sokak kültürünü doya doya yaşayışımız... Arkadaşlıklar, dostluklar, kavgalar... Taşlı sopalı mahalle kavgaları... Öteki mahallede kıstırılıp dayak yemeler... Sonra onları kıstırıp dövmeler... Sonra barışıp has arkadaş olmalar... Güç zamanlarda sınanan dostluklar... Beklenmeyen ihanetler... Çocukluğumuzun zengin hayatı... Şimdi hamburgerle kolayı ödül sayan kent çocuklarına bakıyorum. Servis arabalarının pencerelerinden sarkarak kendilerinin farkına bile varmayan kalabalık kentlerin içinde, kuralları bozarak var olduklarını anlatmaya çalışıyorlar. Bu servis araçlarından kurtulup evlerine döndükleri zaman, kendilerini bekleyen anne ve babalarının beklentilerine ne yanıt bulacaklar? Bir beton yığınından başka bir beton yığınına geçerek sürdürdükleri hayatın ödülleri ne olacak? Bilgisayarın başında geçirmelerine izin verilen saatler mi, yeni bir şey almak için giriştikleri ısrarların sonucunu almak mı, yoksa hiç bir şeyle doyurulamayan doyumsuzlukları mı?.. Ne yazık ki onlar belki de hayatları boyunca "kentlerde kaybedilmiş çocukluk"larını arayacaklar ve hiçbir yerde bulamayacaklar. Endüstri çağı, insanların fabrika yakınlarında toplanarak üretim yapmaları için kurduğu kentlerde onların çocukluklarını kaybettirdi. Sonra da bu çağın eğitimi adına, yıllarca tüketici yaptığı çocukların sorunlarına çözüm bulmak için yeni yollar aradı. Şimdi, artık endüstri çağı da bitti. Şimdi de kent sokaklarında kaybedilen çocukluk, bilgisayar ekranlarında mı aranacak? Bu sorunun yanıtını henüz kimse bilmiyor. Belki, 23 Nisan Çocuk Bayramını kutlarken “doğal hayatın çocuklara geri verilmesi” üzerinde de düşünürüz. (Erdal Atabek, Cumhuriyet Gazetesi, 24 Nisan 2000 - TED Ankara Koleji İlköğretim Okulu 8. Sınıf Türkçe Zümresi Tarafından Hazırlanan Ana Dilim Türkçe Kitabından alınmıştır.) "Hayat bisiklete binmek gibidir; pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece düşmezsiniz" KUŞAKLAR (Claude Pepper) EY YÜKSELEN YENİ NESİL, GELECEK SİZİNDİR (Mustafa Kemal ATATÜRK) KONU İLE İLGİLİ ÖNERİLEN KİTAP VE FİLMLER Kitap Kuşaktan Kuşağa Aktarım - Yazar: Willy Lahaye - Yayınevi: İletişim Yayıncılık Aile tarihi, kuşkusuz, kişinin değerlerinin ve sosyal alışkanlıklarının şekillenmesinde en önemli etkenlerden biri. Her kuşak, içine doğduğu ailenin aktardığı genetik ve psişik yapıya, sosyokültürel modele dayanarak sosyalleşiyor ve kendisini bu çerçeve içinde tanımlıyor. Öte yandan, bir kuşaktan diğerine geçişte, toplumsal değişime paralel olarak, pek çok ekonomik, sosyokültürel, sembolik, psikolojik ve pedagojik dönüşüm de yaşanıyor. Her kuşak, aileden devraldığı bilgiyi yeniden üreterek yeni düşünme, olma ve yapma biçimleri geliştiriyor. Bu süreçte, aile mirasının bazı unsurları dönüştürülerek muhafaza edilirken, bazıları da terk edilerek yok oluyor. Böylece kuşaklar arasındaki aktarım bir yandan devamlılık izleri taşırken, diğer yandan da kesintiler, kopukluklar ve dönüşümlerle belirleniyor. Peki değişimlerle kopukluklar arasında işleyen bu çift yönlü süreç kaçınılmaz mıdır? Özgürlük ile belirlenimcilik arasında kalan bireyin rolü nedir? Tarihinin basit bir eyleyeni midir, yoksa onun bir aktörü haline gelebilir mi? Bu kitap, işte bu can alıcı soruların izini sürüyor. Film :Babamın Kabusu (A Good Company) Dan Foreman (DENNIS QUAİD) : 51 yaşında ve iyi bir hayatı var...yani, genelde...hatta karısının beklenmeyen hamilelik haberi ve büyük kızı Alex'in New York Üniveristesi'ne (ne kadar pahalı olduğunu söylemeye gerek yok) kabul edilmesi aile bütçesi ile ilgili bazı kaygıları olmakla beraber Dan'i mutlu etmişti. Carter Duryea (TOPHER GRACE) : 26 yaşında ve genellikle hayatının dehşet verici olduğunu düşünüyordu. Bu genç ve başarılı adamın hayatta tek bir amacı vardı: İleride, uluslararası bir şirket olan Globecom'un başına geçmek.... Ne yazık ki Carter'ın bu çabaları yedi aylık evliliğinin parçalanması ile aynı zamana rastlar, artık yanında küçük balığı dışında kimseler yoktur. Fakat o doğru yolda olduğundan emindir ve başaracaktır..Dan'ın görevden alınmasına karşı duyduğu kızgınlık, yerine 26 yaşındaki Carter'ın getirilmesi ihtimaline karşı duyduğu şüphenin yanında hiçbir şeydi aslında.. Şirket el kitabının, çalışanının üniversiteli kızıyla birlikte olmak konusunda söyleyeceği pek bir şey yoktur. Ve ilişkilerinin duyulması, Carter'ın Dan'la ilişkisini, Alex'in babasıyla ilişkisini ve bu iki adamın Sports America'daki ilerlemesini tehdit edecekti. Tüm bunlardan sonra hayat Dan için de Carter için de biraz karmaşık bir hal alacaktı.... Kitap: Cevdet bey ve oğulları, Yazar: Orhan Pamuk Nişantaşlı bir ailenin üç kuşak boyunca serüvenlerini anlatan bu kitap ev içlerinin renklerini, zamanın akışını, günlük sıradan konuşmaları akılda yer eden kahramanlar aracılığıyla saptarken okura geleneksel romandan alınacak hazları bütünüyle veriyor. Yüzyıl başında İstanbul'da Abdühamit'in son yıllarında küçük dükkân sahibi, ilk Müslüman tüccarlardan Cevdet Bey'in tutkusu hem işlerini büyütmek, zenginleştirmektir hem de 'Batılı anlamda' çağdaş, modern bir aile kurmak. Kökü taşraya uzanan kendi geleneksel ailesini bir yana bırakarak bu isteklerini gerçekleştirmeye girişen yalnız ve tüccar Cevdet Bey'in ve oğullarının günümüze uzanan hikâyesi bir anlamda Türkiye Cumhuriyeti'nin özel hayatının da hikâyesidir. Ev içlerinin, yeni apartman hayatının, Batılılaşan büyük ailelerin, Beyoğlu'na çıkıp alışveriş etmelerin, radyo dinlenen pazar öğleden sonralarının dikkat ve sevgiyle anlatıldığı bu panaromik roman Orhan Pamuk'a hak ettiği ünü getiren olgun bir kitapdır. Kitap: Boomeritis: Ken Wilber Konusu: Kitabın ismi boomerlardan geliyor, onların bir hastalığı gibi düşünülüyor. Boomerların durumu narsizme çok açık o nedenle bir üst farkındalığa geçemiyorlar. Evrensel farkındalığa geçmiyor. 8 düşünce tarzından bahsediyor. İlkel düzeyden evrensel farkındalığa kadar duygusal ve düşüğnce gelişiminden bahsediyor. x ve y ler daha açıklar düşünce olarak ama onlarında farklı sorunları var. Film; Çınar Ağacı Dört çocuk, torunlar, iki ayda bir evden eve taşınan çiçekler, plaklar, bir sandık ve gramafon. Ve iki ayda bir buluşulan Çınar Ağacı! Emekli öğretmen Adviye Hanım’ın biraz muzip, biraz huysuz kişiliği çocuklarına hayatı zorlaştırıyor görünse de torunu Barış’ın hayatındaki en anlamlı şey “anneannesi”dir. Bir tek Barış, anneanneye kavuşulacak Çınar Ağacı buluşmalarını ve sıranın onların evine gelmesini iple çekmektedir! Film: Herkesin Keyfi Yerinde (Everybody’s Fine) Frank (Robert De Niro) yakın zamanda eşini kaybetmiş ve çocuklarıyla yalnız kalmış bir aile babasıdır. Bu yalnızlık ve yaptığı yanlışlar içinde çocuklarının aileden bir bir kopmasına seyirci kalmış ve aradan geçen yıllar sonunda tekrardan ailesini toplamak istemektedir. Bu amaçla özellikle kızı (Drew Barrymore) ile aralarında oluşacak duygusal anlar ve şehir şehir dolaşmasına sebep olan maceralı zamanlar, bir babanın çocukları uğruna büyük çabasını anlatmaktadır ... O haftasonu biz bunu öğrendik; hep beraber yardımlaşmayı, tek vücut olmayı ve tek beyin olmayı... Tek başına takım değil, takımdaki bir baş olmayı. (TED Ankara Koleji Burslu Öğrencisi - Hamid C. Baş) Naile Gürman Çalışmaya katkıda bulunan ve çalışmayı destekleyen tüm Kolej ailesine teşekkürler. Hazırlayanlar Sevinç Atabay Zerrin Koyunpınar Hale Boyacıoğlu Beyza Ögetürk Zeki Pehlivan Berna Malkoç Emiroğlu Şenay Avcı Aral Çakın Müge Dölek Katkıda Bulunanlar Ebru Arıel Naz Yalçın Buket Karabulut Hande Ovalı Dilek Efe Naile Gürman Erhan Ayık Ayşegül Yazan Yeşil Seher Çebin Can Yeşil
Benzer belgeler
Tam Metin - Gençlik Araştırmaları Dergisi
derslerden çok, sosyal etkileşimin olduğu derslerin (dramatizasyon, tartışma vb.) daha etkili olduğu %81’lik oranla;
sosyal yaşamlarında ise iletişim kurma yolları arasından anlamlı bir farkla yüzy...