Dalga Dalga Uyarı!
Transkript
Dalga Dalga Uyarı!
Türk Firmasından Büyük Başarı Almanya, Kibarlı Doğal Sağlık Ürünleri firmasının ürettiği “Kibarlı Panax” isimli gıda takviyesinin, “damar tıkanıklığına karşı yardımcı bitkisel ürün” olarak satılmasına onay verdi. 0212 504 41 41 Kilis’te Engelliler Haftası Kutlandı BTP 5. OLAĞAN KONGRESİ COŞKUYLA GEÇTİ BTP’nin 5. Olağan Kongresi muhteşem tablolara sahne oldu. Başta CHP ve DP olmak üzere çok sayıda siyasi partilerden BTP’ye 50’nin üzerinde üst düzey katılım oldu. Kongrede verilen mesaj şu: Önümüzdeki seçimlerde BTP iktidar olacak. • SAYFA 12’DE www.kilispostasi.comSAYI:11 NİSAN - HAZİRAN 2013 FİYATI: 1 TL Dalga Dalga Uyarı! Uğur KEPEKÇİ Halkın Sabrı Taştı • Sayfa 2’de Nejat TAŞKIN Sayın Prof. Dr. Haydar BaşYeniden Başkan Seçilmesi • Sayfa 13’de Alaaddin ÖZKAR Suriye savaşı kimin işine yarıyor? • Sayfa 19’da Yusuf YAKUT Kilisli Diken Üstünde • Sayfa 21’de Dr. Ahmet Hamdi KEPEKÇİ Erdoğan’ın Yaşadıkları Bahçeli’ye Kapak Olmalıdır • Sayfa 18’de Dr. Ali Bestami KEPEKÇİ İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’nın yıkılmaması için başlatılan protestolara destek vermek için Kilis’te de eylem yapıldı. Bazıları Tarihi Okur, Bazıları ise Tarih Yazar • Sayfa 20’de Mehmet İNEKÇİOĞLU Deryalar içinde susuz kalanlar! RAHMET VE BEREKET iKLiMi ÜÇ AYLAR Hacı Ali Merdan Sever Vefat Etti • Sayfa 3’TE Kilis’e Yeni Bir Çadırkent! • Sayfa 2’DE • Sayfa 14’te Selim BAYTÜRKMEN Biraz Abarttık Galiba! • Sayfa 16’da Uğur ELHAN • Sayfa 10’DA Gelin “YORUM” Gelin Gidek KİLİS’e! • Sayfa 21’de Kilis'te KAATI Kursu Açılıyor • Sayfa 3’TE Nereye gidiyoruz? SAYFA 3’TE SAYFA 02 NİSAN - HAZİRAN 2013 KİLİS POSTASI Uğur Kepekçi Halkın sabrı taştı [email protected] 2010 da yapılan anayasa değişikliği referandumundan önce Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ülkemizi karış karış gezmiş “bu anayasaya evet dediğiniz takdirde demokratik bir krallık oluşacağını” söylemiş, iktidar sahiplerinin yetki sınırlarının artmasıyla dikta rejimi oluşacağını işaret etmişti. Bizler de elimizden gelen gayretleri ortaya koyarak makalelerimizle, sohbetlerimizle halkımızı uyarmaya çalıştık. Anayasa değişikline evet diyenlerin az olmasına rağmen, halkın oy kullanmadaki sorumsuzluğu neticesinde, toplumsal tepki oya dönüşmedi. Sayısal olarak evet fazla çıkınca, maalesef iktidara dikta rejiminin kapısı da açılmış oldu. Demokrasinin bizde algılanması ve uygulanması oy çokluğuyla ölçüldüğünden, oy fazlası olan iktidara geliyor, hele de tek başına kanun çıkarma yetkisini de eline almışsa, dikta rejimlere taş çıkartırcasına davranışlar sergilemektedir. Bu konuda AKP, türünün son örneklerinden biridir. İktidar olduktan sonra özellikle de Başbakan Tayyip Erdoğan, adeta kendini kral yerine koymuş; astığım astık, kestiğim kestik tavırlarıyla toplumu her geçen gün germeye devam etmiştir. Hâlbuki demokrasinin beşiği sayılan ülkelerde bizdeki gibi uygulamalar yoktur. Onlar kendini halkına karşı daha sorumlu hissederler. Halkına karşı daha sevecen davranırlar. Demokrasiyle yönetilen hiçbir ülkede halkına karşı bu kadar orantısız güçle karşı koymazlar. En azından bu kadar biber gazı kullanmazlar! En demokratik hak olan 1 Mayıs İşçi Bayramını, işçi istediği yerde kutlayamıyor. Katledilmek istenen doğayı korumak için eylem yapamıyor. Eyleme kalkışırsa da cop, biber gazı, tazyikli su derken gaz bombası ve plastik mermiye muhatap oluyor. Halkın bütün Türkiye de başlattığı meydan eylemlerinin dalga dalga yayılmasını ve toplumun her kesiminden destek bulmasını, sadece Gezi Parkı itirazına bağlamamak lazımdır. Halkımız, iktidar sahiplerinin yanlış uygulamalarıyla her gün bir adım daha bu noktaya taşınmıştır. İktidar sahipleri Gezi Parkı projesinden vazgeçse de geçmese de halkın bu tepkisinin önüne geçmesi artık mümkün görülmemektedir. Bu eylemlerin karşısında iktidarın çok fazla tutunması mümkün değildir. Geri adım atsa, halk bu yolla tepkilerini meydanlara taşıyacak sürekli gerilim yaşanacak. Geri adım atmasa, halkın tepkileri gittikçe artarak yine iktidarı zor duruma sokacaktır. Bu ve benzeri eylemlerle iktidar sahipleri halka rağmen bir şey yapılamayacağını öğrenecekler ama bundan sonra geriye dönüş zor görülmektedir. Vatanın ve milletin selameti bu iktidarın bir an önce görevi bırakmasındadır. Milletimize düşen görev de bundan sonra halkının çıkarını düşünen; iş ve aş sorununu çözebilecek, onu insanlık onuruna yakışan bir tarzda yaşatacak, Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarını iktidar etmektir. GÜNCEL www.kilispostasi.com Suriyeli Seyyar Satıcılar Arttı Kilis’e Suriyeli sığınmacıların yerleşmesinin ardından baş göstermeye başlayan Suriye uyruklu seyyar satıcıların, gün geçtikçe artmaya başladığı gözleniyor. Ellerindeki karton kutulara yerleştirdikleri ürünleri pazarlamakla seyyar satıcılığa başlayan Suriyelilerin, şimdilerde seyyar arabalar kiralayıp değişik tüketim maddelerini satmaya başladıkları dikkat çekiyor. Hali hazırda seyyar satıcı sayısının normalden fazla olduğu Kilis’te, Suriyeli seyyar satıcıların da bu rakama eklen- mesiyle, özellikle ana cadde ve çarşıda ciddi bir seyyar satıcı yoğunluğunun oluştuğu gözlerden kaçmıyor. Özellikle meyve ve sebze satan Suriyeli seyyar satıcılardan Suriyelilerin haricinde Kilis’te yaşayan vatandaşların da alış-veriş yaptığı gözleniyor. TÜRKiYE’NiN ViZYONU Uydu frekans Türksat 3A 12562 Vertical (Dikey) 25000 FEC : 5/6 www.kanal99.net www.kilispostasi.com KİLİS POSTASI GÜNCEL SAYFA NİSAN - HAZİRAN 2013 03 Kilis’te ‘Gezi Parkı’ Tepkisi Nereye gidiyoruz? Editörden I [email protected] Her zamanki gibi gene dopdolu bir gündemle karşınızdayız. Kilis Postası Gazetesi olarak her sayımızı aynı heyecanla hazırlıyoruz. İlkeli ve doğru haber anlayışıyla “Kilis için haberden fazlası” solanıyla yayın hayatına başladığımız günden bu yana her geçen gün daha kaliteli hizmet anlayışıyla siz değerli okurlarımıza hizmet sunmak için ekip olarak elimizden gelen fedakârlıkları sizlerden esirmemeye çalışıyoruz. Bu konuda sizlerden gelen olumlu tepkiler bizlere güç vermekte, halkımızla bütünleşmenin ve sizlere hizmet vermenin gururunu taşımaktayız. 11. Sayımızda da diğer sayılar gibi biri birinden önemli haberler, yorumlar, araştırmalar ve makaleler yer almaktadır. Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen menfur bombalı saldırı bizleri derinden sarsmış, memleketimiz, bölgemiz ve ülkemiz adına taşıdığımız kaygılar artmıştır. Suriye’de cereyan eden iç savaşta taraf olmanın zararlarını göreceğimizi, özelliklede sınıra yakın beldelerde yaşayan vatandaşlarımızın risk taşıdığını defalarca dile getirmiştik. Reyhanlıda cereyan eden olay kaygılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu göstermiştir. Bu konudaki kaygılarımız sadece Reyhanlı için değil Kilis için de geçerlidir. Kilis’te sınıra yakın bir belde, Kilis’te de mülteciler yaşamakta, Kilis sınırı da yolgeçen hanına dönmüş, kimin eli kinin cebinde, gelen kim, giden kim, belirsizlik devam etmektedir. Bu da her türlü tehlikeyi beraberinde getirmektedir. Suriyeli vatandaşlara karşı insancıl görevlerimizi yerine getirelim ama sınır güvenliğini sağlamadıkça, Reyhanlıda meydana gelen saldırı gibi bir saldırı ile karşı karşıya kalmamamız için hiçbir neden yoktur. Suriyeli mülteciler ülkelerine dönünceye kadar da bu riskle karşı karşıya kalınacaktır. Çünkü hiçbir faydamız olmamasına rağmen hükümetin bu konuda aldığı risk, sadece Kilis’imiz için değil bütün ülkemiz için geçerlidir. Umuyoruz ki hükümet Suriye konusunda takındığı yanlış tutumdan vazgeçer de taşıdığımız risklerden de kurtuluruz. Reyhanlı saldırısının daha acıları dinmeden İstanbul’da başlayan Gezi Parkı eylemleri, İstanbul’la sınırlı kalmayıp bütün yurda dalga dalga yayılmaktadır. Halkımız bütün Türkiye’de meydanlarda toplanıyor, protesto gösterileri yapıyor, meydanlar “Tayyip istifa” sesleriyle inliyor. Meydana gelemeyen, olayları evlerinden izlemeye çalışan vatandaşlar da ışık söndürme ve balkonlarından boş tencere ve kaşıkları biri birine çalarak tepkilere eşlik ediyor. AKP iktidarının ve özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başına buyruk davranışları ve muhalefeti dışlayan kendisi gibi düşünmeyenleri “bir avuç çapulcu” ifadeleriyle aşağılayan tavırları yüzünden, halkımızda oluşan tepkiler öfkeye dönüşmüş ve meydanlara taşmıştır. Etrafımızda yaşanan Arap baharlarıyla rejimleri tehlikeye düşen, milletleri parçalanan ülkelerin hallerini düşününce, yaşanan olaylar bizi fazlasıyla endişelere sürüklemektedir. Ve ister istemez nereye gidiyoruz? Sorusunu sormak durumunda kalıyoruz. Vatandaşımız demokratik tepkilerini ortaya koyarken asla kimsenin gazına gelerek kanun dışı eylemlere başvurmamalı, iktidar sahipleri de kendine çeki düzen vermeli, vatandaşlarımızın isteklerini dikkate almalıdır. Unutulmamalıdır ki başka Türkiye yoktur. İstanbul Taksim’deki Gezi Parkı’nın yıkılmaması için başlatılan protestolara destek vermek için Kilis’te de eylem yapıldı. Kilis’te, sosyal paylaşım sitesi üzerinden örgütlenen üniversite öğrencilerinin başını çektiği grup, İstanbul Taksim’deki Gazi Parkı’nın yıkılmaması için başlatılan protestolara destek vermek için eylem yaptı. Üniversitesi öğrencilerin sosyal paylaşım siteleri aracılığı ile toplanan grup Taksim’deki eyleme destek vererek, attıkları slogan ve taşıdıkları dövizlerle Cumhuriyet Meydanı’nda hükümeti protesto etti. Grubun yak- laşık 1 saat süren eylemi olaysız sona erdi. Ellerinde Türk bayrağı ile oturma eylemi yapan grup üyelerine Kilis’teki bazı sivil toplum örgütleri de destek verdi. İstiklal Marşını okuyan grup olaysız dağıldı. Öte yandan Emniyet Müdürlüğü Kilis’te olan olayları Ankara’da bulunan Güvenlik Daire Başkanlığı’na canlı olarak görüntüler aktarıldığı gözlendi. Kilis’te Suriyeli Çocuklar Yardım İstiyor Kilis Konteynır kent haricinde 30 bine yakın Suriyeli sığınmacının barındığı Kilis’te, Suriyeli çocuklar trafik ışıklarında halktan yardım istiyorlar. K ilis’in çeşitli yerlerindeki trafik ışıklarında yer tutan Suriyeli çocuklar, “Ben Suriyeliyim, Ekmek Almak İçin Yardım İstiyorum” ibaresinin yer aldığı karton parçalarını arabaların camlarına tutarak, vatandaşlardan yardım talep ediyorlar. Kırmızı ışıkta bekleyen araç sürücülerinin yanlarına gelen Suriyeli çocuklara, bazı vatandaşların yardım ettiği de dikkatlerden kaçmıyor. SAYFA 04 NİSAN - HAZİRAN 2013 KİLİS POSTASI YAŞAM Kilis’e Yeni Bir Çadırkent Çadırkentin hemen yanıbaşında bir anaokulu, bir ilkokul ve bir ortaokul olmak üzere 3 eğitim kurumunun bulunması sebebiyle, başta bu okullarda eğitim gören öğrenci velileri ve çevre sakinleri bu durumu endişeyle karşıladıklarını ifade ediyorlar. Yaşam şartları düşünüldüğünde bu çadırkentte, insanı ihtiyaçların karşılanacağı alanların olmadığı da dikkatlerden kaçmazken, Suriyelilerin çadırkent çevresinde seyyar tezgahlar kurup, satış yaptığı da gözleniyor. Burada kalan Suriyelilerden rahatsız olduklarını dile getiren çevre sakinleri, bu duruma bir an önce çözüm getirilip Suriyelilerin şehir merkezinden tahliye edilmesini beklediklerini ifade ediyorlar. VEFAT ARAMIZDAN AYRILANLAR Kilis’e Reyhanlı’daki bombalı saldırı sonrası gelen Suriyeliler için Musalla mevkiinde bir çadırkent kuruldu. Biri yapım aşamasında olmak üzere 2 konteynır kent ile birlikte 50 binin üzerinde Suriyelinin kaldığı Kilis’te, Reyhanlı’da yaşanan bombalı saldırı sonrası şehre getirilen Suriyeliler için geçici olduğu iddia edilen bir çadırkent kuruldu. www.kilispostasi.com ŞUBAT 2013 İLKER ŞAVUR, TÜRKAN DALBUDAK, ALİ ÖZKASAPOĞLU, HATİCE SUCU, ALİ YILMAZ, BEHİYE KARAKUŞ, HALİL DAĞCI, GÜLER ÖNDEŞ, OSMAN GEZ, HAYRETTİN ŞİRİNKAN, FATMA ALTINOYMAK, HACI DİLEK GÖKÇEN, KEMAL DUYAR, MEHMET MENEKŞE, ŞEVKET KAYA, NECLA BELKIS KOYUNCUOĞLU, GÜLLÜ ÖZDEMİR, RESUL KOYUNCU, DÖNE TATAR, MERYEM KÖŞELİ, AHMET KAPLAN, FİKRET BİLİM, RAİFA SAVAŞÇIHABEŞ, OSMAN AYTEKİN, SEFER KIRKPINAR, HACI ŞEMSİ YASEMİN, AYŞE KAPLAN, HURİYE YIRTMAZ, HATİCE SAKAR, MEHMET ALİ VATAN, ABDULLAH ÖZKUL, HAVVA ÇOLAKOĞLU. Uğur Elhan GELİN “YORUM” GELİN GİDEK KİLİS’E! Gözlerimde yaşlar pirpirim kimi Gelin yorum gelin, gidek Kilis’e Göynüm arzu edor, özlor mıkımı Gelin yorum gelin gidek Kilis’e İstanbul, Ankara yaram azdırdı El oldum yurdumda, gurbet gezdirdi Talih, defterime hasret yazdırdı Gelin yorum gelin gidek Kilis’e Bir bayram sabahı uyandım erken Kilis’te olmak var gerebiç yerken Kuşlar yuvasına akşam dönerken Gelin yorum gelin gidek Kilis’e Çekerim Antep’in yolları bitmez Sinnep’in köprüsü aklımdan gitmez Söğütlüdere’de bensiz kuş ötmez Gelin yorum gelin gidek Kilis’e Elhânî yollara halılar serdi Dostlar gelir deyi mudaaf derdi Ağlamak iş değil, bayram da erdi Gelin yorum gelin gidek Kilis’e Kilis'te KAATI Kursu Açılıyor Kilis 7 Aralık Üniversitesi bünyesinde, unutulmaya yüz tutmuş el sanatlarından biri olan, Türkiye'de çok az kişinin bildiği ve Kilis'te de Kaatı Sanatçısı Sinan Kanmaz tarafından yaşatılan "Kaatı Sanatı" ile ilgili kurs açılacağı bildirildi. MART 2013 TÜRKAN ÖZKAYA, HACI KİFAYET MISIRLI, HACI ARİF YILMAZ, DÜNDAR YILMAZ, SIDIKA AYGIRCIOĞLU, MUZAFFER ÖZDEREN, HACI VAKIFA CİVAN, MEHMET ÜSTÜNDAĞ, ABDULMENNAN BAKIRTAŞ, ABDULLAH ÖZKUR, ÜVEYS HOŞBAŞ, ZEYNEP TUTLU, YAŞAR TAŞKIR, EKREM ÖZTÜRK, ŞENEL İNAL, ŞIHO YILDIRIM, ÜMİT ÇAKMAK, HASAN SABUNCUOĞLU, GÜLDEREN AKSOY, İHSAN AKSOY, İSMAİL ERYILMAZ, HİDAYET CİHANGİR, ALİ OSMAN KARABALIK, ŞEVKET TEKİN, LEMAN TOPALOĞLU, GÜLLÜ YALMAN, HACI ARİF YILMAZ, FERİDE BAYRAMOĞLU, ENVER ÖZTÜRK, REŞİT POLATDEMİR, MEHMET KUVVET, AHMET GÜLTEN, YETER KAVUŞTURAN, HİKMET DENİZOĞLU, MAHİDE KESTANE, HATİCE DEMİR, DÖNE ZAHTER, SÜLEYMAN ACARLIOĞLU, FATMA GENÇ, MUHARREM DEMİRCİ, ŞAZİYE ÖZSAYGILI, MEHMET FİZGELİ, ABDURRAHMAN GÜVEN, MUSTAFA DEMİR, RAZİYE MÜLHİM, HALİL İBRAHİM UĞURLU, MEDİNE UĞURLU, KÜBRA UĞURLU, HANİFE SARIYILDIZ, HÜSEYİN BAŞOĞLU, ÜMRAN AKDENİZ, REFİK UYGUR, NAZİRE YILDIRIM, SAFİNAZ ÖZGÜNER, ÖMER LÜTFÜ GÖKBULUT, NURİ MEHMET CULHAOĞLU, İBRAHİM YILMAZ, GÜLENDAM KARAOĞLU, ATİLLA YEDİKAYA, MEHMET POLAT, YUSUF ELMAS, ŞEVKET DEMİR, FAYAT UFAK, ZEYNEP SONGUR, MEVLÜDE AŞKAR, ŞEVKİ İYİGÜN, RAHİME FATOŞ BOYBEYİ, ŞOFÖR MEHMET BARAZİ, FATİME ÜNLÜCÖMERT, MAHMUT DEMİRKIRAN, FIRINCI FEYZİ CANASLAN, İSMAİL KIRIK, FİDAN KORKMAZ, NESRİN NANE, GÜLER GÜLOCAK. NİSAN 2013 GÜLİZAR KURT, ALİ TÜRKALP, RESUL ZORLU, PERİHAN KUDEYT, ERO KESTANE, YILMAZ AMOCA, NİGAR KIN, MUSTAFA RAMİZ KIN, NAZMİYE ARSLAN, AYNUR ÖZALP, MEHMET FETHİ KAYABEKİR, NİGAR KAYABEKİR, ARİFE YILMAZ, HİDAYET GEZ, NİZAMETTİN TOLU, ŞÜKRÜ ALPER, ÖMER POLAT, HÜSEYİN MAZLUM, DURAN CAN, HÜSEYİN KARA, MEVLÜDE GÜLER ARSLAN, HABİP DEMİROĞLU, ABDULKADİR KIZILKAYA, ABDURRAHMAN ATABAY, HASİBE SÜMER, AHMET HAMDEMİRCİ, HACI NİHAT DORUKOĞLU, DURDU KIN, SITKI FAYAT KORKMAZ, MAHMUT KÖKSAL, VEYSEL DEMİR. www.kilispostasi.com KİLİS POSTASI GÜNCEL isterim; • Türkiye’nin 4 bir yanından gelen Behiye İnekçioğlu delegeler ve AnTarihi Günden karalılar sanki bir bütündü. Birbirini Önemli Notlar hiç tanımayan bu insanlar, sanki yı[email protected] lardır görüşüyormuş gibi aralarında bir Geçtiğimiz pazar 5.’si düzenlenen muhabbet vardı. BTP Ankara olağan üstü kongresin- • Herkesin yüzü gülüyor, heyecan ve de bende vardım. 81 ilimizden gelen coşkuyla bakıyorlardı. delegelerin oylarıyla Prof. Dr. Haydar • TV de belki salonun dışı görünmeBaş Hocamız, tekrar genel başkan miş olabilir. O kadar kalabalıktı ki, seçildi. Bu sonucu tebrik ediyor, ha- salon dışı, koridorlar her yer tıklım tıklımdı. yırlara vesile olmasını diliyoruz. Her hafta ayrı ayrı illerde düzenlenen • Ve böylesine kalabalık bir ortamprogramlara rağmen bu coşkunun da Allah’a şükür, bir tek sorun dahi her defasında katlanarak çoğalması yaşanmadı. Çünkü herkes birbirine büyük bir olaydır. Bu coşku, heye- karşı o kadar saygılıydı ki; buna ihcan, aşk, feyz ve muhabbet eminim timal yoktu. ki; ekrandan da hissedildi. Birkaç şey • Arife ana’nın salona gelmesi ve sagözlemledim bunları sizle paylaşmak londa bulunan farklı kültürdeki insan- ların onu coşkuyla karşılaması, arife ana’nın da sevgi ve muhabbet dolu bakışları tv’de de görünmüştür. • Ardından çıkan grup nefes ve yorumları ve de insanların bu yorumlar karşısındaki halleri en çok dikkat çekilecek nokta. Öylesine bir dünya’ydı ki, Muhabbetten ağlamak, sevgiden coşmak, müjdeden sevinmek… Bir anda ağlayan insanların, bir anda gülmesi… Duyguların hepsi iç içeydi. • Ve beni belki de en çok etkileyen durum; hocamın rozet taktığı sırada arife ana’nın ve sonrasında hocamın söyledikleri oldu. Ayrılmaya ve bölünmeye çalışılan; Alevi, Sünni, Caferi kardeşlerimin aynı muhabbeti alması ve bir olması, böylelikle bu oyunların bozulduğunu görmek, en güzel şeydi. • Bektaşi dergâhının gönül eri olan, Arife anamız, yaptığı konuşmada hep bu birliğe deyindi. Ve çoğunluğunun Sünni olduğu kesim onu gö- SAYFA NİSAN - HAZİRAN 04 nülden destekleyerek alkışladı. • Burada aşikâr olarak görülmektedir ki Alevi, Sünni ve Caferi kardeşlerimiz aynı düşünceyi savunup aynı inancı yaşıyor. Şimdi biz prof. Dr. Haydar Baş Hocamızın önderliğinde Sünni, Alevi ve Caferi kardeşlerimizin de desteğiyle, bu misyonu deklere ediyoruz. “Hepimiz biriz, hepimiz Müslümanız.” • Ve en sonunda Üstad’ın konuşması, verdiği birlik mesajı, milli ve manevi bütünlüğümüzü esas alan sözleri ve de O’nun içindeki inancın bakışlarından hissedilmesi, söylediği her sözü yaşayarak ve inanarak söylemesi programa damgasını vurdu. Ümidimiz odur ki, vatanımızın ve dinimizin üzerinde asırlardır var olan fitne tohumlarını sökmek ve bu inançla muvaffak olmak zamanı yakındır… SAYFA 06 NİSAN - HAZİRAN 2013 Prof. Dr. Haydar Baş Herkes üzerine düşeni yapmalı twitter.com/HBhaydarbas Halen yürürlükte olan 82 anayasamız, toplantı ve yürüyüşlerle ilgili bölümün başlığını “toplantı hak ve hürriyeti” şeklinde düzenlemiştir. Yani toplanmak, düşünce ve kanaatlerini açıklamak bir hak ve hürriyettir. Anayasanın 26. Maddesi: “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir” demektedir. 34. Madde ise: “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” şeklinde yazılmıştır. Altı gündür devam eden halk yürüyüşleri, Türk milletinin anayasasında yer alan “hak ve hürriyetini” kullanmasından başka bir şey değildir. Ellerinde silah veya benzeri bir suç unsuru olmayan halkımız, tencere tavalarla; hepsinden önemlisi Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bağımsızlık alameti Türk bayrakları ile sokaklardalar. Karşılarında orantısız güç kullanımı söz konusu olsa da aşırıya gitmediler. Demokratik haklarını hukuk sınırları içinde sloganlarla dile getirdiler. İstanbul’da başlayan sesleniş, Ankara’da, İzmir’de, Eskişehir’de ve Hatay’da devam etti. Sokaklar birlik oldu. Tek bilek, tek yürek meydanlar doldu. En büyük mutluluk, son dönemde üzerine çok senaryolar yazılsa da oyuna gelmeyen Alevi kardeşlerimizin Sünni vatandaşlarımız ile omuz omuza yürüyüşü idi. Sokaktaki halkın Türk, Kürt, Laz ve Çerkez diye bir derdi yok; Alevi, Sünni, Caferi ve Bektaşi diye bir ayrımı da Türk bayrağı altında, bağımsızlığının tadını çıkarmak ve Anadolu coğrafyasında huzur içinde, kardeşçe yaşamak istiyorlar. Karnını doyurmanın, evine ekmek götürmenin derdinde insanımız. Bunun yolunun Amerika’dan, Avrupa’dan geçmeyeceğinin de farkındalar. Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin, üniter yapı ile devamını istiyorlar. Ülkenin bölünmesine de şiddetle karşılar. Gün birlik günü, gün bağımsızlık sevdalısı yüce Türk milletinin yeniden sesleniş günü Anayasaya dayanan demokratik hak kullanılırken, elbette ki kalabalığa karışan provokatörler olmakta. Ancak sağduyulu halkımız bunları aralarına almıyor, dediklerine alet olmuyorlar. Gün azınlığın veya çoğunluğun dediğinin değil, topyekun Türk milletinin ortak paydalar etrafında birleştirileceği gün olmalıdır. Arap Baharı sosyal medyadan yola çıkarak kendine taraftar bulmuştu. Demokratik sesleniş, dış güçlerin işine yarayacak Türk Baharı’na dönüşmemelidir. Bunun için halkımız üstüne düşeni yaptı. Şimdi sıra iktidarda Son olarak “Taksim’e cami yapacağım” diyen Erdoğan’ın an be an değişen çıkışları, Sıffin Savaşı’nda Hz. Ali’ye karşı mızraklar ucuna takılan Kur’an sayfalarını kullanmaya çalışan Muaviye’ye benzemekte Başbakan önce, sesini yükselten halkın birkaç çapulcu olmadığını kabul etmeli; sonra dediklerinin, ağaç katliamına tepkinin ötesinde bir şeyler olduğunu anlamalı. Sıra kendine gelen iktidar, üzerine düşeni yapmak zorunda KİLİS POSTASI EKONOMİ www.kilispostasi.com Meltem’den Mustafa Kemal’ler Yetişecek! Özel Meltem Koleji’nin yıl sonu gösterisinde bir konuşma yapan Emekli Öğretmen Ahmet Karataş, “Meltem’den Mustafa Kemal’ler yetişecek” dedi. “2012-2013 öğretim yılında kızım Emine Ebru Hidayet, bana çocuğumu nereye kayıt ettireyim? diye sordu. Ben de ‘Tereddütsüz Meltem Anaokulu’na kaydettir’ dedim” sözleri ile konuşmasına başlayan Emekli Öğretmen Ahmet Karataş, “Ülkemizin içinden geçtiği bu zor günlerde, yetiştirdiğimiz bu çocukların içinden bir Mustafa Kemal çıkacak mı acaba? diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Tüm kalbimle inanıyorum ki bu çocuklar, Mustafa Kemal’in dediği, gerektiğinde damarlarındaki asil kandan kudret alarak, ülkeyi içinde bulunduğu zor durumdan kurtaracak çocuklardır” dedi. Mustafa Kemal’in ileri görüşlü bir lider olduğu- na vurgu yapan Karataş, “Bugün Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetinde kalacağımızı 90 yıl öncesinden görebilmiştir. Sevgili çocuklar, bizler bu ülkeyi Atatürk’ten emanet aldık, sizlere teslim ediyoruz. Siz de çocuklarınıza teslim ederken Atatürk ilke ve inkılaplarını hedef gösterin. Ne pahasına olursa olsun, bu toprakları çiğnetmeyin” dedi. Gelişen eğitim anlayışı ve değişen dünyada artık velilerin çocukların eğitiminin her aşamasında, onların yanlarında olması gerektirdiğine dikkat çeken Karataş, “Bu anlamda bizler, çocuklarımızın her zaman olduğu gibi bugün de yanındayız” dedi. Ailenizin Televizyonu Turksat 3A Frekans=12729 Sembol=30000 FEC=5/6 Polarizasyon=Yatay (H) D-SMART 143. Kanal’da Digiturk 67. Kanal’da ve Tivibu’da www.meltemtv.com.tr www.kilispostasi.com KİLİS POSTASI EKONOMİ SAYFA NİSAN - HAZİRAN 2013 07 Kilis Barosu Kuruldu Kilis Barosu Kuruluş Genel Kurul Toplantısı’nı Kilis Adliye Sarayı Konferans Salonu’nda geniş bir katılımla gerçekleştirdi. Genel Kurula, Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çiçekli, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, Ankara Baro Başkanı Metin Fevzioğlu, Gaziantep Baro Başkanı Ali Elibol başta olmak üzere Adana, Kahramanmaraş, Düzce Baro Başkanları, İl Emniyet Müdürü Mehmet Akpınar, Kilis 7 Aralık Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Güvenç ve davetliler katıldı. Divan Kurulu’nun oluşturulmasının ardından saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile devam eden Genel Kurul’da Kilis Barosu Kurucu Kurul Başkanı Av. Mehmet Şevki Bayram, Gaziantep Baro Başkanı Ali Elibol, Ankara Baro Başkanı Metin Fevzioğlu birer konuşma yaptılar. Daha sonra kürsüye gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. V. Ahsen Coşar, bütün barolara eşit mesafede olduklarını dile getirerek, “Ama Kilis Barosu Birliğimizin en küçük üyesi olduğu için ona pozitif ayrımcılık yapacağız” dedi. Kilis Barosu Başkanlığı tek adayı olan Av. Muammer Fazlıağaoğlu genel kurulda yaptığı konuşmada 28 Ekim 1918’de Kilis’e gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “İlk defa ayak bastığım bu Türk toprağındaki uyanıklığa cidden hayran kaldım. Ve bir daha iman ettim ki bu millet asla ölmeyecektir. Var olun Aziz Kilisliler” sözlerini hatırlatıp, seçime iştirak eden herkese teşekkürlerini sundu. re ve katledilmelerine sebep olanlara ise Allah’ın lanetinin bir an önce inmesini diliyorum Siyasi anlamda ise bu Akın AYDIN günlerin geleceği, fert ve millet olarak Reyhanlıda CIA bürosu bu acıları yaşayacağımız çok açıktı. Filistin bu acıyı 60 yıldır yaşıyor. Afgavar nistan 40 yıldır yaşıyor. Pakistan her gün yaşıyor. Bu acıyı Libya yaşadı. Cezayir [email protected] yaşadı. Tunus yaşadı. Mısır yaşadı. Hala da yaşıyorlar. Irak bu acıya milyonlarını kurban verdi. İki yıldır Suriye bu acıyı Kelimelerin kifayetsiz kaldığı gerçeklerden biri oluk oluk yaşıyor. Ve o kanlı eller, Türkiye’ye de “acıdır”. Hani hep çeken bilir, yaşayan bilir, uzanmaya başladı. Gerçi bu eller PKK piyonu deriz ya! İşte o cinsten. Hiçbir insan acı çekmek ile 30 yıldır ülkemize uzanıyordu. Demek ki, o istemez. Hiçbir insan sevdiklerini kaybetmek is- kan yetmedi şimdi daha çoğunu istiyorlar. Akan temez. Hele hiç beklemediği veya en mutlu anın- kan Müslüman kanı. Akıtanlar belli. “22 İslam da acıyı tatmak insanı çökertir. Acı, gerçekten ülkesinin sınırlarını değiştireceğiz” demişti haçlı acıdır. Acılar hem insanda, hem toplumda büyük zihniyeti. Ne hazindir ki! Müslüman sıfatıyla, İsyaralar açar. Acı sonrası hayatı tekrar dengeye lam ülkelerinde iktidarda olan yöneticilerin çok getirmek güçtür. Acının en büyük yansıması öf- büyük bir kesimi haçlı ABD, AB’nin, o kanlı elini kedir. Eğer öfke kontrol edilemezse daha büyük öpmüş ve teslimiyetini sunmuş durumda. Siyoacılara yol açar. Bu acılara fail olanlar ve daha nist İsrail ise her daim müttefiki bu el öpenlerin. önemlisi sebep olanlarda ise suçluluk ve piş- Bu kanlı elleri sıkmayan, İsrail ile müttefik olmanlık duyguları ortaya çıkar, tabii insan iseler. mayan devletler ise (Suriye gibi) hem haçlılar Hatay ilimizin, Reyhan’ı ilçesindeki kardeşleri- tarafından hem de onların İslam coğrafyasındamiz bu acıyı yaşıyor. Hem de acıların en büyü- ki kukla yöneticileri tarafından ablukaya alınmış ğünü. Kimi evladıyla, kimi eşiyle, kimisi yalnız ve bugün ülkemizde yaşanan vahşeti, her gün o ya eve, ya işe ya alış-verişe giderken, tanıma- ülkelerdeki kardeşlerimiz yaşamaya başlamıştı. dıkları melunlar tarafından, taraf olmadıkları, AKP iktidarı dışarıda haçlının elini tuttu, bırakmasebebini bilmedikleri gizli hesaplara kurban ya da niyeti yok. İçeride bebek katili ile el sıkıştı. oluyorlar. Katledilen vatandaşlarımıza Allah’tan Ve bu acıları her gün yaşayan Suriye’nin meşrahmet, yaralanan kardeşlerimize acil şifalar, ru yönetimine karşı her fırsatta ateş püskürdü. yakınlarına ise sabırlar diliyorum. Katledenle- Suriye halkına bu acıları yaşatanlara ülkemizi açtı, besledi, büyüttü, silahlandırdı. Neden? Suriye’de zulmü bitirecekmiş. Terörün, teröristin adaleti olur mu? Şimdi bu ateş bizi yakıyor. En güvenli sınırımız (Suriye sınırı) kevgire dönmüş. Giren belli değil çıkan belli değil. Gaziantep’te, Cilvegözü sınır kapısında, Kilis’te benzer terörist eylemler gerçekleşti. Anlayan için gerisi gelecek, demekti bu. Ve maalesef geldi. Bildik açıklamalar; Gücümüzü test etmeyin, sabrımızı zorlamayın vs. Hükümet ise okları çoktan Suriye’nin meşru hükümetine çevirmiş bile. G. Antep’te, Kilis’te, Hatay’da yaşayan vatandaşlarımıza bir sorun; “Bu terör olayları neden ve niçin gerçekleşiyor?” diye. Hükümet sormuyor artı sorulmasına da izin vermiyor. Bakın! Bu terör olayı sonrası bölgeden yayın yapılması da yasaklandı. Delillere zarar gelirmiş. Bu bölgedeki vatandaşlarımız artık Suriye’den gelenleri potansiyel terörist olarak görüyor. Ve her türlü tehlike tetikte. Erdoğan bu patlamanın ardından hemen açılım sürecini gündeme getirdi. Sürece zarar vermek isteniyor, olabilirmiş Peki, eli kanlı terör örgütü, her türlü provokasyona açık bu bölgede, her daim yaptığı kanlı eylemlerinden birini daha yaparak; Ey Hükümet! İsteklerimizi yerine getirmezsen bundan daha beter olursunuz, mesajı vermek istiyor olamaz mı?.. Bu arada Emniyet’in, iki gün önce sınırdan iki şüpheli araç geçtiğini tespit ederek, kendi birimlerini olası bir saldırıya karşı teyakkuzda olmaları yönünde uyardığı öğrenildi. Bunun ötesinde Reyhanlı'da, CIA'nin bürosu var. CIA’nin bu vahşetten haberdar olmadığını kim yutar. SAYFA 08 NİSAN - HAZİRAN 2013 KİLİS POSTASI Kilis’te Polis Vatandaşa Radarı Tanıttı KİLİS AKTÜEL www.kilispostasi.com Kilis’te Engelliler Haftası Kutlandı Kilis’te Trafik Haftası etkinlikleri çerçevesinde trafik polisleri vatandaşlara radar cihazını yakından tanıma fırsatı sundular. Radar cihazı ile donatılmış trafik araçlarına binen vatandaşlara görevli memur tarafından radarın nasıl çalıştığı, araçların hızlarını nasıl tespit ettiği konularında açıklayıcı bilgiler sunuldu. 5 km’ye kadar menzili olan radar cihazları, aşırı hız yapan araçları anında tespit edip kayıt altına alma özelliğine sahip iken, uzak mesafeleri de yakınlaştırabiliyor. Trafik araçlarına binip radar cihazını daha yakından tanıyan vatandaşlar böyle bir uygulamadan memnuniyet duyduklarını ifade ederken, herkesin trafik kurallarına uymasının önemine işaret ettiler. FELHAN YAYINCILIK REKLAMCILIK ve DAĞITIM 3 AYLIK YEREL GAZETE İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı işleri Müdürü Dr.Ahmet Hamdi Kepekçi 0532 558 93 69 Yazı İşleri Müdürü Abdülkadir Uğur Kepekçi 0532 413 30 76 Kilis Temsilcisi Selim BAYTÜRKMEN 0535 774 22 02 İdare Yeri: Güven Mah. İnönü Cad. 46/D Güngören - İSTANBUL Tel: 0212 504 41 41 Baskı: Akademi Basın Yayın Org. ve Matbaacılık Ltd. Şti. - Adres: Favutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No:230 Topkapı - İST. Tel.: 0212 493 24 67 abone olun “gazeteniz kapınıza gelsin” 0212 504 41 41 Yayınlarımızın tüm hakları KİLİS POSTASI’na aittir. Kaynak gösterilmeden iktibas edilemez. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Gazetemiz il temsilcileri fahri olarak görev yapmaktadır. Yayınlanan köşe yazısı ve haberin tüm hakları Felhan Yayıncılık Reklamcılık ve Dağıtım’a aittir. Kaynak gösterilerek kullanılabilir. [email protected] | www.kilispostasi.com REKLAMLARINIZ iÇiN BiZi ARAYIN: 0532 558 93 69 Kilis’te 10-16 Mayıs Dünya Engelliler Haftası, Cumhuriyet Meydanı’nda katılımın az olduğu gözlenen bir törenle kutlandı. Az sayıda engelli vatandaşın katıldığı Cumhuriyet Meydanı’ndaki tören saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı. Daha sonra bir konuşma yapan Kilis Özürlüler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan Baştürk, engelliler için yapılması gereken hatırlatılınca herkesin kör, sağır ve dilsiz olduğunu ifade ederek, “Sevgili dostlar, biliyoruz ki hafta boyunca siyasiler, kurum amirleri, oda başkanları ve yetkili tüm kişiler engelli hakları savunucusu olup yaptıklarını bir lütufmuş gibi abartılı olarak anlatırlar. Kimileri siyah gözlük takar, kimileri manuel sandalyeye biner kimileri de kulaklarını tıkayarak bizleri anlamaya çalıştıklarını ima ederler. Engelliler için yapılması gerekenler hatırlatılınca; kör sağır ve dilsiz olurlar. O sorunları geçiştirirler. Örnek mi duymak istiyorsunuz? Kaldırımlara yapılmayan engelli rampaları, engelliler için yapılan araç park yerlerine normal insanların araçlarını park etmeleri ve bunu görmezden gelen trafik denetçileri, üst geçitlerde engelli insanlar için konulan asansörlerin normal insanlar tarafından kullanılması. Toplu taşıma araçlarının özürlülerin inip bineceği şekilde dizayn edilmemesi, şehrin belli noktalarında engelli tuvaletlerinin olmaması, engelli istihdamının yeterince yapılmaması ve buna benzer birçok sorunları sıralayabiliriz” dedi. Türkiye’nin Beyaz Ekranı www.kilispostasi.com KİLİS POSTASI SAĞLIK SAYFA NİSAN - HAZİRAN 2013 09 Türk Firmasından Büyük Başarı Almanya, Kibarlı Doğal Sağlık Ürünleri firmasının ürettiği "Kibarlı Panax" isimli gıda takviyesinin, "damar tıkanıklığına karşı yardımcı bitkisel ürün" olarak satılmasına onay verdi. K ibarlı Panax, Almanya'da gıda takviyelerinin bileşenlerini incelemek ve sağlık beyanına izin vermekle görevli Bilim Komisyonu tarafından "Damar tıkanıklığına karşı ve damar tıkanıklığının sebep olduğu risklere karşı yardımcı ürün" olarak onaylandı. Bu onayın ardından Almanya Gıda ve Tarım Bakanlığıda, Kibarlı Panax'ın OTC gıda takviyesi olarak üretilip satılmasına izin verdi.Türkiye'de Dr. Mustafa Eraslan ve Ecz. Mustafa Tekin tarafından formulize edilen, Türk Firması Kibarlı tarafından Almanya’da satışa sunulan bitkisel ürün etiketinde de "Ginseng kökünün etken olan maddesi ginsenosit, deneylerde damar tıkanıklığına karşı etki gösteriyor. Ayrıca ginsenositin yaptığı bu etkiyi, çoban çökerten ve yulaf güçlendiriyor" yazısının yer almasına karar verildi. Alman makamlarının etikete konmasına karar verdiği bir diğer ifade de şöyle: "Özel tedavi amaçlı diyet gıda takviyesi (tamamlayıcı dozajlı diyet) damar tıkanıklığına karşı ve sebep olduğu riskler için (kalp vs) ERASLAN: "DÜNYA ŞİFALI BİTKİLERE YÖNELİYOR" Türkiye'nin en önemli gıda takviyesi üreticilerinden biri olan Kibarlı Doğal Sağlık Ürünleri'nin uluslararası düzeydeki bu başarısını, ürünleri fomülize eden Dr. Mustafa Eraslan değerlendirdi. Şifalı bitkilerden yapılan ürünlere tüm dünyada ilginin giderek arttığına, Uzakdoğu’nun ardından özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde, tüketicilerin bu ürünleri kullanımının kimyasal içerikli ürünlerden çok daha fazla olduğuna dikkat çeken Dr.Eraslan,Türkiye'de ise bu sektörün önüne çıkarılan yasal engellerden yakındı.Eraslan şöyle konuştu: “Ben Türkiye'de çok düşük olan bu oranın hızla yükselmesi gerektiğine inanıyorum. Yaklaşık 23 yıldır bu alanda çalışıyorum. Bu çalışmalarımın ülkeme ve milletime ciddi katkıları vardır. Önümüz açılsa çalışmalarımı hızla geliştiririm, hem halkımız, hem de Sağlık Bakanlığı bütçesi çok büyük fayda görür. Ancak, ülkemizde maalesef yeni çalışma yapan, yeni şeyler geliştiren insanlar, desteklenmek bir tarafa bir çok problem ile karşılaşıyorlar. Kabul edelim ki Batı ülkelerinde, yeni şeyleri araştırıp geliştiren insanlar bizzat devlet tarafından desteklenmektedir. Her türlü yeni gelişmenin Batı'dan geleceğini beklemek, Batı'dan gelmeyen yeni fikirleri safsata, Batı'dan gelen fikirleri bilimsel kabul etmek, hem bize yakışmıyor, hem de zarar veriyor. Ülkemde verdiğim mücadelenin onda birini batılı ülkelerde versem, çalışmalarım şu an çok daha farklı yerlerde olurdu. Bugün beni kendi ülkesine çalışma yapmam için davet eden bazı Batılı devlet adamları var. Ben ülkemi seven ve ülkeme hizmet etmek isteyen bir insanım. Bu konuda devletin üzerine düşeni yapıp işin önünü açmaya yönelik gerekli yasal düzenlemeleri yapacağına da inanıyorum, inanmak istiyorum.” “BİTKİSEL ÜRÜN KULLANIMI AVRUPA'DA YÜZDE 50, TÜRKİYE'DE YÜZDE 3” Avrupa'da eczanelerin cirolarının yüzde 40 60'ını bitkisel kökenli ürünler oluşturduğunu belirtenDr. Mustafa Eraslan, “Aynı zamanda Avrupa'da bitkisel gıda takviyeleri, eczane dışında marketlerde ve ‘drugstore’ denilen sağlık ve SPA ürünleri merkezlerinde de yoğun şekilde satılmaktadır. Yani Avrupa'da sağlık alanında kullanılan ürünlerin yüzde 50'sinden fazlası bitkisel ürünlerdir. Türkiye'de bu oran henüz yüzde 3'tür. Bu dünya ortalamasına göre çok düşük bir oran. Üstelik bu noktaya da son bir kaç yıl içinde gelinmiştir ve bunda bizim katkımız oldukça büyüktür” ifadelerini kullandı. KİBARLI: “DOĞAL SAĞLIK ÜRÜNLERİMİZ YAKINDA TÜM AVRUPA’DA OLACAK” Öte yandan Kibarlı Panax’ın bu başarısıyla ilgili olarak firma yönetiminden de bir açıklama geldi. Kibarlı Doğal Sağlık Ürünleri Hukuk Başmüşaviri Avukat Lütfullah Önder, “Türkiye'de önümüze sürekli yasal engellerin çıkması nedeniyle firma yöneticilerimiz Avrupa pazarına da girmeye karar verdi. Almanya Gıda Tarım Bakanlığı, ürünlerimizin ‘OTC gıda takviyesi’ olarak satışına izin verdi. Kibarlı ürünleri inşaallah yakın zamanda Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren bir çok bitkisel ürün mağazasındaki yerini alacaktır” açıklamasında bulundu. “SAHTE VE TAKLİT PANAX’A DİKKAT” Almanya’nın damar tıkanıklığına karşı yardımcı ürün beyanıyla satılmasına izin verdiği ürünlere halkın gösterdiği rağbetin giderek artması üzerine, Türkiye’de bu ürünün çok sayıda taklit ve sahtesinin piyasaya sürüldüğüne de dikkat çeken Av. Lütfullah Önder,vatandaşlara “kendi sağlığınız için bu konuda çok dikkatli olun” çağrısında bulundu. SAYFA 10 NİSAN - HAZİRAN 2013 KİLİS POSTASI İSLAM { www.kilispostasi.com RAHMETVE BEREKET iKLiMi ÜÇ AYLAR { Rahmet ve bereket iklimi diye adlandırılan ve dört gözle beklediğimiz üç aylara kavuştuk. Elhamdülillah. Bildiğiniz gibi 11 Mayıs 2013 Cumartesi günü Recep ayının ilk günüydü. Üç aylar diye nitelenen bu mübarek zamanlar, gerçekten de kul olarak muhtaç olduğumuz kıymetli zamanlardır. Öncelikle Recep ayının kutsiyeti hakkındaki ilahi beyanları aktaralım: Recep ayı, haram aylardan (eşhur-i hurum) biridir. Diğer üç haram ay ise, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem dir. Bu aylarda savaşmak, kan dökmek, Allah(cc) tarafından yasaklanmış, özel rahmet ve ikramları için vesile kılınmıştır. Kur’an-ı Kerimde Recep ayı, dört haram ay içerisinde zikredilmiştir. “Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah’ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah’ın koyduğu yasağı çiğneyen) kendinize zulmetmeyin ve müşrikler nasıl sizinle topyekûn savaşıyorlarsa siz de onlara karşı topyekûn savaşın ve bilin ki Allah (kötülükten) sakınanlarla beraberdir.” (Tevbe suresi 9/36.) Ebu Said–i Hudrî’den rivayet edilen bir hadisi Şerifte, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Allah katında ayların sayısı on ikidir. Yeri ve semaları Allah yarattığı günden beri bu böyledir. Bu aylardan dört tanesi haram ay olup şunlardır: Allah’ın ayı Receptir. Bu ay tek başınadır. Kalan üç tanesi peş peşe olup şunlardır: Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Recep, Allah’ın ayıdır. Şaban, benim ayımdır. Ramazan, ümmetimin ayıdır....” (Abdülkadir Geylanî, Gunyet’üt Talibîn) Abbâd İbnu Hanif anlatıyor: "Sa'id İbnu Cübeyr (rahimehullah)'e Receb ayındaki oruçtan sordum. Bana şu cevabı verdi: "İbnu Âbbâs (radıyallahu anhümâ)'ı dinledim, şöyle demişti: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) Receb ayında bazı yıllarda öyle oruç tutardı ki biz, "(Galiba). Hiç yemeyecek (ayın her gününde tutacak)'' derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz; "(Galiba) hiç tutmayacak'' derdik.'' (Buhari, Savm 53; Müslim, Sıyâm 179, (1157); Ebu Davud, Savm 55, (2430) *Recep Allah’ın ayıdır o ayda Regaib ve Miraç Kandili vardır Recep ayı ile birlikte Yüce Peygamberimiz sürekli şu duayı yaparlardır; “Allahumme barik lena fi recebe ve şa’ban ve belliğna ramazan” Açıklaması: “Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır.” Mademki Yüce Peygamberimiz bu duayı yapmış ve tavsiye etmiştir. Biz de bu duayı çokça yapıp faziletinden istifade etmemiz lazımdır. Mübarek üç aylardan Recep ayına Allah’ın ayı denir. Recep ayına Allah’ın ayı denmesinin hikmeti Alemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.v.) Efendimiz tarafından şu şekilde izah edilir: “Recep Allah’ın ayıdır, Şaban benim ayımdır, Ramazan ise Ümmetimin ayıdır” denince Resulullah (sav) Efendimize soruldu: Ya Resulallah Recep ayı için Allah’ın ayı denmesinin sebebi nedir? Şöyle diyordu: “Çünkü bu ayda özellikle mağfiret boldur. Bu ayda, halkın kan dökmesine mani vardır. Bu ayda, Allah Teâlâ Peygamberlerinin tevbelerini kabul görmüştür. Al- lah Teâlâ bu ayda Peygamberlerini düşmanlarından korumuştur. Bir kimse Recep ayını oruçlu olarak geçirir ise Allah Teâlâ 3 şeyi onun için gerekli kılar. Şöyle ki: a)Geçmiş günahlarının tümünü bağışlar. b)Kalan ömrünün temiz geçmesini temin eder. c)Büyük huzura çıkılan kıyamet gününün susuzluğundan da emin kılar. Bu arada yaşlı biri kalktı; Resulallah efendimize halini şöyle anlattı; Ya Resulallah, ben, Recep ayının tümünü oruçlu geçiremem. Buna gücüm yetmez. Bunun üzerine Resulallah efendimiz şöyle buyurdu; “O halde ilkinden bir gün, ortasından bir gün, sonundan bir gün tutarsın. Böyle ettiğin takdirde ayın tümünü oruçlu geçirmiş olursun.” www.kilispostasi.com Zira yapılan iyilikler on misli sevap getirir. Ancak, siz Recep ayının Cuma gecesini gaflet içinde geçirmeyesiniz. O, öyle bir gecedir ki; Melekler o geceyi: Regaip diye anlatırlar: Şöyle ki; O gecenin üçte bir geçtiği zaman; semalarda ve yerlerde ne kadar melek varsa: Hemen hepsi, Kâbe ve civarında toplanır. Allah Teâlâ onların hallerine muttali olur ve şöyle buyurur: Ey Meleklerim ne dileğiniz var ise benden dileyin. Şöyle derler; Rabbimiz, senden dileğimiz odur ki; Recep ayında oruç tutanları bağışlayasın: Onların bu dileği üzerine Allah Teâlâ; Bu dileğinizi yerine getirdim.” (Abdulkadir Geylani /Gunyet’üt Tali- KİLİS POSTASI İSLAM müjdeler geldiğine göre, bize düşen o hediyeleri baş tacı ederek sıkıntılarımızdan kurtulmanın çarelerini araştırmaktır. Miraç hadisesi, Âlemlere Rahmet Hz. Muhammed Efendimizin Peygamberliğinin 12.yılında, Recep ayının 27. gecesinde gerçekleşmiştir. Bu gece, tabir yerindeyse; yüce Allah’ın, Muhammed’ine özel ikramlarda bulunmak üzere tahsis ettiği bir gecedir. Bu ihsan gecesi İslam tarihine, İsra ve Miraç olarak geçmiştir. “Kendisine ayetlerinden bir kısmını göstermek üzere kulu Muhammed’i bir gece Mescidi Haram’dan, çevresini bereketlendirdiği Mescidi Aksa’ya götüren Allah’ın şanı ne yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla SAYFA NİSAN - HAZİRAN 2013 rilir.” O gün Recep ayının bitiminden üç gün evvelki gün ve gecedir. (Gunyet’üt-talibin / sayfa 553) *Fırsat günlerini gerekir değerlendirmek Üç aylar diye adlandırılan ve Recep ayı ile başlayan rahmet iklimi, her anı paha biçilmez değerde zaman dilimleridir. Bu zamanlara, insanoğlunun eline geçen tarihi fırsatlardan biri de diyebiliriz. Dünyanın telaşı ve çeşitli sıkıntıları sayesinde ister istemez insan kulluk yörüngesinden çıkmakta, yolunu ve yönünü şaşırabilmektedir. Zaten bu durum insanın yaratılışında vardır. İnsan beşer sıfatıyla yaratılmış, her an şaşırmaya, iyilik ya da kötülük arasında gelgitler yaşamaya müsait bir halde var 11 daha az çabayla daha çok sevap kazanmanın imkânını sağlamıştır. Diğer zamanlarda yapılan ibadetlere karşılık olan sevap katsayısı ile bu aylardaki katsayı farklılık arz etmektedir. Daha açık bir ifadeyle Allah bu aylarda daha cömert davranmaktadır. Yüce Allah’ın cömertlik tecellisinin gereği olarak insanların gönülleri bu aylarda daha yumuşak olur, sevap işlemeye daha meyilli olur, günahlara karşı daha dikkatli olur. Bizler de bu zaman dilimlerinin kıymetini bilmeli daha çok ibadetle meşgul olmalıyız. Mesela bu aylarda oruç tutmaya gayret etmeliyiz. Recep ayında, Şaban ayında tutulacak nafile oruçların faziletleri saymakla bitmeyecek derecededir. Hem sevap alacağız hem de nefsimiz tezkiye olacak, gönüler zenginleşecek, gönül sermayesi arttıkça da Allah’a kulluk yolunda mesafe alacağız. Gece namazlarına gayret etmeliyiz. Zikir meclislerini ihmal etmemeli, bolca salavat getirerek peygamber yakınlığını kazanmalıyız. Velhasıl öyle bir zaman dilimine girdik ki her anı kârlı, bereketli, feyizli bir zaman dilimi. İstifade edenlere aşk olsun. Bu zamanlarını dahi gafletle geçirenlere de Allah hidayet nasip eylesin. Bu bilgiler ışığında, Yüce Allah’ın bizlere sunduğu bu tarihi ve ilahi fırsatları çok iyi değerlendirerek; dünyamızda mutluluk ve sıhhate, ahirette de Allah’ın rızasına ve cennetine kavuşmalıyız. bin /sayfa 550-551) Diğer özel gece Miraç Kandilidir. Miraç Kandili Recep ayının 26’sını 27’ye bağlayan gece olan 5-6 Haziran Çarşamba günü akşamıdır. Bu gece de insanlık için çok büyük bir öneme haizdir. Peygamberimize (s.a.v.) Biz ümmetine hediye olarak Mirac gecesi şu üç şey verilmiştir: —Elli vakit namaz sevabına denk, beş vakit namaz verildi. —Bakara suresinin son ayetleri verildi. —Peygamberimiz (sav)ın ümmetinden olup da, Allah'a şerik koşmayanlardan Mukhimat bağışlandı. (Mukhimat; insanı Cehenneme sürükleyen büyük ve tehlikeli günahlar, demektir.) Miraçla birlikte yeni yol haritaları ve işitendir, hakkıyla görendir.” ( İsra, 17/1) Bu gecenin ve günün Muhammed ümmeti için ne kadar mühim müjdelerle de donatıldığını yine bize yüce şefaatçimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) haber vermektedir. “Bir kimse Recep ayının 27. günü oruç tutar ise kendisine atmış aylık oruç sevabı yazılır.” Recep ayının 27. günü Cebrail Aleyhisselamın, Resulullah (s.a.v.) Efendimize elçilik vazifesini getirdiği ilk gündür. Bir başka hadis-i şerif de şudur: “Recep ayında bir gün ve bir gece vardır ki o günü oruçla, geceyi dahi namazla geçirir ise kendisine 100 sene; geceleri namaz kılanın gündüzleri de oruç tutanın sevabı ve- edilmiştir. Yüce yaratıcı kendi yarattığı insan denen mahlûku her yönden tanıdığı için onun hangi hallerde şaşıracağını, hangi hallerde yolunu ve yönünü bulabileceğini işaret etmiştir. Gönderdiği ilahi kitaplar ve peygamberlerle insana yol haritası ve davranış biçimini de göstermiştir. İnsanın en önemli vasfı beşer olmasıdır. Yani her an şaşırmaya meyilli oluşudur. Işıktan ayrılsa karanlıkta kalan, rehberinden uzak kalsa yolunu kaybeden, gıdasını almasa sağlığını kaybeden, ruhun gıdası hükmünde olan ibadetsiz kalsa imanını kaybeden; velhasıl sürekli ilgiye, bakıma muhtaç olan bir yaratıktır insanoğlu. Üç aylar denen Recep, Şaban ve Ramazan ayları biz kullarına yüce Allah’ın bir lütfudur. Bu zaman diliminde Yüce Allah biz kullarına Uğur Kepekçi SAYFA 12 NİSAN - HAZİRAN 2013 KİLİS POSTASI SİYASET www.kilispostasi.com BTP'nin 5. Olağan Kongresi muhteşem tablolara sahne oldu. Başta CHP ve DP olmak üzere çok sayıda siyasi partilerden BTP'ye 50'nin üzerinde üst düzey katılım oldu. Kongrede verilen mesaj şu: Önümüzdeki seçimlerde BTP iktidar olacak Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) 5. Olağan Kongresi Ankara'da Büyük Anadolu Oteli'nde gerçekleşti. Türkiye'nin 81 ilinden gelen BTP delegeleri, her sahnesi görkemli geçen kongrede BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ı bir kez daha genel başkan seçti. Prof. Dr. Baş, geçerli tüm oyları aldı. Salonu dolduran delegeler ve BTP sevdalıları sık sık "Başbakan Haydar Baş", "İşte Millet İşte Başbakan" sloganlarıyla önümüzdeki seçimden sonra Türkiye'yi yönetecek lidere işaret etti. Arife Ana BTP saflarında Kongrede Türk siyasi hayatına damgasını vuran siyasetçiler de onur konuğu olarak yer aldı. Orman eski Bakanı Hasan Ekinci ile İçişleri eski Bakanı Mehmet Ga- zioğlu, kongreyi başından sonuna kadar takip etti. Kongrede tüm gözler Hacı Bektâş Veli Türbedarı Arife Ulusoy Ana üzerindeydi. Arife Ana 83 yaşında olmasına rağmen BTP saflarına katılarak, tüm Türkiye'ye önemli bir mesaj verdi: "Ben BTP'deyim, siz de BTP'ye gelin." Arife Ana'nın oğlu Timurcan Ulusoy geçtiğimiz haftalarda BTP'ye katılmış ve Sivil Toplum Kuruluşları'ndan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak göreve başlamıştı. Kongrede 50'den fazla başta CHP ve DP olmak üzere çeşitli partilerden siyasetçi, işadamı, avukat, der- nek başkanı, STK Başkanı BTP'ye katıldı. Prof. Dr. Baş, ilk olarak Arife Ana'nın rozetini, ardından diğer katılan isimlerin rozetlerini tek tek yakalarına taktı. Cem evleri Ashab-ı Suffa mekânıdır BTP Lideri yaklaşık 1.5 saat süren konuşmasına salonu dolduranları selamlayarak başladı. Ehl-i Beyt konusunda detaylı açıklamalarda bulunan BTP Lideri, iktidar oldukları günün akşamı Alevi kardeşlerimize tüm haklarını vereceklerini ifade etti. Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Alevi kardeşlerimizin ibadetlerini gerçekleştirdikleri cem evlerine iktidar, 'Hayır, bunlar ibadethane değildir' hükmünü veriyor. Hatırladığıma göre, 'cem evleri resmen ibadethane kabul edilsin' diye bu konuda en az iki defa müracaat edildi. İki cevapta da 'cem evleri ibadethane değildir' hükmü verildi. Şimdi bu hükmü siyaset hangi gerekçeyle verdi. İslam'ı bildiği için mi? Bu hükmü veren arkadaşlar İslam'ı bilmiyor. Gelin ben size cem evlerinin İslam'da olduğunun ispatını yapayım. Bakın, Peygamber Efendimizin bir Mescid-i Nebi'si vardı, o Mescid-i Nebi'nin avlusunda Ashab-ı Suffa'nın oturduğu ayrı bir mekân vardı. Hemen bitişiğinde yer alıyordu. Orada Peygamber Efendimizi ve olayları takip eden, Peygamber Efendimizden eğitim alan sahabeler bulunuyordu. İşte dünyevi meselelerin yoğrulduğu, aynı zamanda ibadetlerin yapıldığı o mekânın adına Ashab-ı Suffa mekânı denirdi. Hacca gidenler bilirler... Resulullah'ın Ravzası'nın hemen bitişiği... Bugün cem evi dediği- miz ibadethaneler, Ashab-ı Suffa'nın yerini ikame ediyor. Buradan iktidara soruyorum: Sen İmar Yasası'na ibadethaneler kelimesini ilave ederek, apartmanlarda ibadethane adı altında kiliselere müsaade ettin. Şu anda bu hukukla birlikte 50 binin üzerinde kilise evi açılmıştır. Bunlara resmen ibadethane adı verilmiştir. Peygamber Efendimizin hayatından bu yana sürüp gelen cem evleri nasıl oluyor da İslam'ın dışında oluyor, nasıl oluyor da evler ibadethane altında kilise evi haline dönüşüyor? Bunun hesabını sormaya var mısınız?" Ehl-i Beyt Üniversitesi kurulacak Türkiye'de uzun yıllardan bu yana Alevi kardeşlerimize karşı tavır alındığını ifade eden BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasına şöyle devam etti: "Alevi kardeşlerimizin hakları gasp edilmiştir, birçok mağduriyetler yaşanmıştır. Marmara Denizi kana bulandı. Böyle ihanet olabilir mi? Bunları kim yaptırdı? Dokümanlar hazır, mutlaka Meltem TV ile Yeni Mesaj Gazetesi'ni takip edin, bu hainlerin kim olduğunu öğreneceksiniz: Sarıklı, cübbeli, şalvarlı Müslüman görünen Siyonist ajanlar... Yusuf el Kardavi, Siyonist ajan... İslam dünyasını karıştırmaktan başka hiç bir işe yaramazlar Bakınız Sünni dünyanın Kur'an kursları, imam-hatip KİLİS POSTASI SİYASET www.kilispostasi.com SAYFA NİSAN - HAZİRAN 2013 13 Bağımsız Türkiye Partisi’nin 5. Olağan Büyük Kongresinde önemli açıklamalarda bulunan Orman eski Bakanı Hasan Ekinci, “Parlamentonun anahtarı Sayın Haydar Baş’ın eline geçti. Çünkü çözümlerin anahtarı da onda” dedi BTP 5. Büyük Olağan Kongresi’ne katılan İçişleri eski okulları, ilahiyat fakülteleri var. Hepsinde okudum. Bunların hiç biri Alevi kardeşlerimize eğitim ve öğretim merkezi olarak eş anlamda verilmemiştir ve dinleri bunlara öğretilmemiştir. Bu büyük bir haksızlıktır ve yolsuzluktur. Biz Allah nasip eder, iktidar olduğumuz günün akşamı -sabaha kalmadan- Kur'an kurslarının, imam-hatip liselerinin, ilahiyat fakültelerinin muadillerini Alevi kardeşlerimiz için eğitim ve öğretim merkezleri ile üniversiteler kuracağız. Kısmet olursa Ehl-i Beyt Üniversitesini biz gerçekleştireceğiz. Dün- yanın her tarafından insanla bu üniversitede akademik çalışmalar yapacak ve burada yetişecekler: Alevilik nedir, İmam Ali kimdir, Hz. Fatıma, İmam Hasan, İmam Hüseyin kimlerdir, bunları tanıyacaklar." AB, Müslüman Türk'ü kabul etmez BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasında Avrupa Birliği (AB) konusuna değindi. AB'nin bir 'medeniyet birliği' olduğuna işaret eden Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "AB'de örfümüz, âdetimiz, geleneğimiz, kısaca hiçbir şeyimiz yoktur. Biz senelerden beri AB'ye üye olmak için bütün Bakanı Mehmet Gazioğlu, “Gerek yaşantısı, gerek tavsigayretyeleri ve gerekse kitaplarıyla Prof. Dr. Haydar Baş bizim leri ortaiçin bir mürşittir, yol göstericidir” dedi ya koyduk, her defasınğildir. 2005 yılında İstanbul'daki Milli da bizi dışarıya ittiler, kabul etmediler. AB bir Ekonomi Modeli Kongresi'nde söyleHıristiyan kulübüdür. Onların hocası- diğim gibi AB 15 yıl içinde batmaya nın böyle nitelediği bir kulübe, talebe- mahkûmdur. Şimdi Yunanistan, İspanleri 'illa da biz bu kulübe üye olacağız' ya, Portekiz, İtalya, Slovenya, İrlanda diyor. Ben Sayın Erbakan'ın hayatın- ekonomileri iflasın eşiğinde. Bizimkiler dan beri diyorum ki, sizi AB'ye almaz- de onlara mesaj gönderiyor: Bizi alın lar. Eğer siz Avrupa'yı tanısaydınız, bu da, biz sizi çıkaralım. Sen yerin dibiniddiada bulunamazdınız çünkü onlar desin yahu... Avrupa Birliği çökmeye Müslüman Türk'ü kesinlikle kabul et- mahkûm zira gençliği bitti, yeraltı kaymezler, etmeleri de asla mümkün de- nakları tükendi, müşterek para birimine geçtiler." runların çözümünün ifadesinde büyük bir inandırıcılık ve güzellik yansıtan bu değerli insanımızın birleştirici vasıflarıyla ülkemiz için çok gerekli olduğa inanıyorum. Sayın Prof. Dr. Haydar Baş’ı Ne yazık ki, bu değerli insanımızın Yeniden Başkan Seçilmesi Dolayısı sıcak mesajları, basın organları ve teleile Kutluyoruz… vizyonlarda görmezlikten geliniyor, sayfaları dolduran yüzlerce konu içinde Milli Ekonomi Modeli’ne bir satır ayırmamakta [email protected] inat ediyorlar. Onun için diyorum ki; bu sesi mümkün Ankara’da yapılan Bağımsız Türkiye Partisi’nin Olağan 5. Genel Kurul Toplantısı’nda ye- olduğunca duyuralım. Yeni Mesaj gazetesini en niden başkanlığa seçilen Sayın Prof. Dr. Haydar uzak köylere bile dağıtalım. Çünkü artık seçim zamanıdır ve bu zaman dilimi sonunda Sayın Baş’ı bu köşe yazım içinde kutlamak istedim. Her geçen gün biraz daha güçlenen ve ülke- Başkan Prof. Dr. Haydar Baş ve ekibini mutlaka mizin sorunlarına bire bir el atan bu değerli baş- o meclis çatısı altında görmeliyiz ve alkışlamalıyız. kanı artık TBMM’de görmenin zamanı geldi. İşte her şey satıldı. Atatürk’ün bize mirası ne Bir kere, devlet yönetimi anlayışında ve so- Nejat TAŞKIN varsa satıldı. Ot ve saman ithal eden ülke olduk. Daha önemli sorunlar yerine günlerce önemsiz meselelere daldık. Sayın okuyucular, ben Sayın Haydar Baş’ı daha şahsen tanıma ve elini sıkma fırsatı bulmadım. Ama onu hemşerim Sayın Dr. A. Hamdi Kepekçi vasıtasıyla çok yakinen tanıyarak izledim. Sizlerde izleyin ve göreceksiniz Taşkın ağabeyiniz yanılmıyor. Bu muhterem zat ülke gerçekleri için gece gündüz demeden bütün ülkeyi dolaşıyor ve gerçek yüzleri sizlere yansıtıyor. O halde sizler de sandık başında eliniz vicdanınızda bu ülke sevgisi için Haydar Baş deyiniz. Sizleri tekrar kutluyor ve başarılı günlerinizi ömrün yettiği müddetçe yazmak istiyorum. Bu yazımı lütfen bir karanfil olarak, başkanlık hatıranız içinde kabul ederseniz çok memnun olurum… SAYFA 14 NİSAN - HAZİRAN 2013 KİLİS POSTASI DÜNYADAN Avukat Akdağ Milli Kahramanlar Programında Konuştu Avukat M. Galip Akdağ yaptığı konuşmasında, Prof. Dr. Haydar Baş’ın 1991 yılında yaptığı “Amerika’nın Kuzey Irak’a yapmış olduğu Körfez harekatının esas amacı Türkiye’yi bölmek ve parçalamaktır” tespitinin bugün Yeni Anayasa Çalışmaları ile hayata geçirildiğini ifade etti. Avukat Akdağ konuşmasında, 1982 Anayasasının 5.maddesinin, Türkiye Cumhuriyeti Devletinini ve bu devletin icra Organı olan Hükümetlerin görev ve yetkilerinin kapsamını belirlediğini sorunun Anayasa’da değil beceriksiz ve öngörüsüz siyasette olduğunu ifade ede- rek, değiştirilmesi ve yargılanması gerekenin Anayasa değil, siyasetçiler ve günümüzde faaliyet icra eden siyaset mantığının olduğunu vurguladı. www.kilispostasi.com Kilis Barosu avukatlarından Avukat Mehmet Galip Akdağ, Yeni Mesaj Gazetesi’nin Elazığ’da düzenlemiş olduğu Milli Kahramanları anma programında bir konuşma yaptı Yeryüzünde insanın emrine verilen bütün imkan ve gereçlerin onu kullanan insanın kafa ve gönül yapısına göre anlam kazandığına dikkat çeken Akdağ, “Bıçak kasabın elinde rızkını temin ettiği bir alet iken, bir annenin elinde yemek pişirmesine yardımcı olan bir alet, bir katilin elinde ise cinayet silahıdır. Alet aynı olmasına rağmen onu kullanan insanın düşünce ve duygu dünyasına göre anlam kazanmaktadır” dedi. dünyanın çeşitli ülkelerinde 300 kadar bilim adamı tarafından takdir edilmiş ve Mehmet İnekçioğlu kabul görmüştür. Ülkemizde ve dünyada birçok siyasi parDeryalar içinde susuz ti lideri vardır, özellikle ülkemizde hangi kalanlar! siyasi parti liderinin ekonomik, siyasi, kültürel, eğitim ve maneviyat konularında kendilerine ait tez ve projeleri vardır, [email protected] ben bilmiyorum bilen varsa lütfen bana da söylesin. Rusya devlet başkanı sayın üstadımızı Milli Kahramanları Anma Programının 19’uncuRus milli meclisi Duma’da tezini anlatmak üzere su 18 Mayıs 2013 tarihinde Mersin’de yapıldı. 27 Şubat 2013 tarihinde Rusya’ya davet etti. ÜsBölgemizde Gaziantep, Kahramanmaraş ve tadımız Duma’da 4,5 saat Milli Ekonomi Modeli Elazığ’daki anma programlarına katıldım. Diğer ile Sosyal Devlet tezini sundu. Sunum sonun16 programı da televizyonlardan takip ettim. da Rusya’nın iktidar ve muhalefet milletvekilleri Programdaki konuşmacıların hepsi kendi sasayın üstadımızı dakikalarca ayakta alkışladılar. halarında ve birçok sahalarda çok donanımlı iyi Hatta bize yıllarca Türk düşmanı olarak tanıttıkyetişmiş bilim adamlarıdırlar, dinlediğimde hepları Jirinovski, üstadımızı dinledikten sonra “ne sinden ziyadesiyle istifade ediyorum. mutlu türküm diyene” demiştir. Bu sahneyi teBu programların onur konuğu olan Prof. Dr. levizyondan bir Müslüman Türk olarak sevinç Haydar Baş’ın konuşması benim için apayrı bir gözyaşları ile izledik. ilim ve feyiz kaynağı oluyor. Zaten programa kaFakat ne hazin tecellidir ki Türkiye’de ulusal batılan konuşmacıları yetiştiren de bilim ve gönül sın denilen batı talimatlı televizyon ve gazeteler adamı Prof. Dr. Haydar Baş hocamızdır. bu olaylardan bir kare dahi bahsetmediler. Bu Yaklaşık 23 yıldır takip ettiğim sayın hocamız görmezden gelişe hem üzüldüm hem de buğuz bizdeki güzel meziyetlerinde mimarıdır. Eğer ettim. birileri bizde herhangi bir güzellik görüyorsa o Kominizim çökmüş, bütün dünyada insanlık güzellik üstadımıza, insan olmamız mucibince vahşi kapitalizmin elinde inim inim inlerken, bir bizim herhangi bir olumsuzluğumuzda varsa Türk bilim ve siyaset adamı Milli Ekonomi Mooda kendi nefsimize aittir. deli tezi ile kapitalizmi tarihin çöplüğüne atıyor Tanıdığım kadarıyla sayın üstadımız ekonomi, ve Rusya Duma’dan bunu dünyaya deklare edisiyasal, sosyal, kültürel, eğitim ve maneviyat vb. yor, Bizim “ulusal” yerli basın bundan bir kare konularında görüş, tez ve projeleri olan dahi bir dahi bahsetmiyor. liderdir. Bu görüşleri uluslar arası kongrelerde Hayret yoksa bunların hepsi dünyanın kanını emen kapitalist baronlardan emir mi aldılar. Gönül isterdi ki bu ekonomi devrimi dünyaya Türkiye’den, Büyük Millet Meclisinden duyurulsun ama ne yapalım nasip Rusya’nınmış, nasip Putin’inmiş Allahın işine akıl sır ermez, bununda bir hikmeti vardır. Fakirliğe elveda, hoş geldin zenginlik diye söyleyen, artık fakirlik bu milletin kaderi olmayacak diyen Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Haydar BAŞ Beyi bu milletten gizlemek kadar büyük bir vebal olabilir mi? Prof. Dr. Haydar BAŞ Beyin bu milletle buluşmasını engelleyen kin, nefret, haset ve kibir sahibi olan etkili ve yetkili kişiler yarın mahşerde Allah’a bunun hesabını nasıl verecekler. Bu şuna benzer kuraklıktan çorak kalmış verimli toprakların yanı başından koca bir nehir akıyor, nehrin etrafındaki topraklarda susuzluktan yarılıyor, işte su kanallarıyla toprağı suyla buluşturmakla görevli olan etkili ve yetkili kişilerin bu görevlerini yerine getirmemesi gibi. İnsanlık susuzluktan çorak kalmış toprak, Prof. Dr. Haydar BAŞ Bey de bu toprağın yanı başından geçen nehir deryası gibidir. Halkımızın adeta şu mısraları söylediğini duyar gibiyim: “Deryalar içinde susuz gezerim, Beni kandıracak umman bulunmaz” www.kilispostasi.com KİLİS POSTASI EĞİTİM SAYFA NİSAN - HAZİRAN 2013 15 Dalga Dalga Uyarı Taksim Gezi Parkı’nda geçtiğimiz Salı günü öğle vaktinde mütevazi eylemle başlayan protesto dalgası tüm yurda yayıldı. Ülke çapında 60’dan fazla ilimizde, yüzlerce ilçemizde halkımız Hükümetin politikalarını protesto etti Taksim Gezi Parkı'nda geçtiğimiz Salı günü mütevazi bir şekilde başlamıştı. O gün orada iken, yaklaşık 100 kişilik grubun mütevazi gösterisinin dünyanın önde gelen medyasının 'flaş ya da manşet haber' olarak verileceği bir gelişmeye dönüşeceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Polis ekipleri her zaman olduğu gibi göstericiklerin etrafını sarmıştı. Göstericiler ekskavatörün (kazıcı) gürültüsünü sloganlarla bastırmaya çalışıyordu ancak bunda başarılı olamıyorlardı. Gösterici sayısının az olması, eylemin o gün etkisiz olması nedeniyle Salı akşamı TV kanallarında, Çarşamba günü gazetelerde bu gelişme pek haber olmadı. Geçtiğimiz Salı günü işçiler, mütevazi protestoya rağmen, Emniyet birimlerinin desteğiyle gözümüzün önünde Gezi Parkı'nın Asker Ocağı caddesindeki bölümündeki çok sayıda ağacı söktü, istinat duvarını yerle bir etti. Ancak o gün ortama bir gerginlik hâkimdi. Bir gazeteci arkada- şımızı polis, bariyerlerden içeri sokmayarak, göstericilerin fotoğraflarını çekmesini engelledi. O da kızarak oradan uzaklaştı. Bariyerlerin içinde çalışan kameramanlara da zorluk çıkarıldı. Bize de oradan uzaklaşmamız tavsiye edildi. Uzaklaşmadık ve orada bir kaç saat daha kaldık... Olayların pimi çekiliyor Peki, olaylar ne zaman Türk halkının ve dünyanın dikkatini çekmeye başladı? Yaklaşık gençlerden oluşan 100 kişilik grup, polis çemberinde kalmasına rağmen Gezi Parkı'nı terketmedi. Gerçekten çevre bilinci olan gruptu bu. Attıkları sloganlar da Gezi Parkı'nın rantiye kesimine peşkeş çekilmesini eleştiren türdendi. Bu vatandaşlarımız geceleyin orada kalmaya devam etti. Taki Perşembe sabahı saat 05.00'e kadar... O saatte hükümetin talimatıyla Çevik Kuvvet ekipleri çadırda kalanları sert bir şekilde bölgeden uzaklaştırdı. Bu olay sosyal medyaya da yansıyınca mütevazi olarak başlayan eylem dalgası çığ gibi büyümeye, ülkeye hatta dünyaya yayılmaya başladı. Protesto dalgası büyüyünce, Cuma günü Emniyet birimlerinin müdahalesi de sertleşti. Hükümetin 'sert gücü'ne karşı, vatandaşın 'yumuşak gücü' devreye girdi. Onlarca İstanbullu dev görünümlü Toplumsal Olaylara Müdahale araçlarının (TOMA) önüne dikildi. Cuma günü sabah saatlerinden itibaren olaylar Gezi Parkı sınırlarından çıkıp AKP Hükümeti'nin icraatlarına yani uygulamalarına yönelmeye başladı. Yeni Mesaj'a konuşan İstanbullular, AKP Hükümetinin adeta 11 yıllık iktidarında yaptıkları sorgular mahiyette bir tutum ve duruş sergiliyordu. Bunda hükümetin özellikle bir avuç zengine yontan politikalarına yönelik ciddi bir başkaldırı vardı. Gezi Parkı'na AVM yapılmasına karşı çıkışın nedeni buydu. Türk bayrağıyla oynanması hatta Türkiye Cumhuriyeti'nin adıyla uğraşılması, Yeni Anayasa süreci ve bu Anayasanın bölücü başı ile yapılması, madenlerin peşkeş çekilmesi, Hazine arazilerinin hükümet yanlısı müteahhitlere devredilmesi, çiftçiye 'ananı al git' denmesi, Suriye'de ABD'nin yanında yer alınması, Malatya Kürecik'e İsrail'i koruyan radarın dikilmesi, çok sayıda ilimize Patriot füzeleri bağlamında yabancı asker konuşlandırılması, 1 Mayıs'ta olduğu gibi işçinin ezilmesi vatandaşları sadece İstanbul'da değil yurt çapında sokağa döktü. İstanbul Taksim Gezi Parkı’ndan yayılan eylem dalgası yurt çapında etkili oldu. Cumartesi günü tüm Türkiye ayaktaydı. Bizim tespitimize göre 60’ı aşkın ilimizde protesto gösterisi yapıldı. Bazı illerdeki kalabalık İstanbul’daki kalabalıklarla yarışır türdendi. SAYFA 16 NİSAN - HAZİRAN 2013 Selim Baytürkmen Biraz Abarttık Galiba! KİLİS POSTASI ARAŞTIRMA www.kilispostasi.com RECEP TAYYiP ERDOĞAN, KiMiN AKIBETiNi YAŞAYACAK? Yeni Mesaj ve Kilis Postası yazarı Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi direniş sürecinde yazdığı yazılar ile gündemi aydınlatmaya devam ediyor [email protected] Bilindiği üzere Kilis’te, sayıları 50 bine yaklaşan ve yeni kurulacak ikinci bir konteynır kent ile daha da artacak olan bir Suriyeli sığınmacı nüfusu bulunuyor. Suriye’ye komşu diğer ülkelere kaçan Suriyelilere nazaran Türkiye’de özellikle Kilis’te barınan sığınmacılara karşı çok farklı bir yaklaşım göze çarpıyor. Kurulan konteynır kentlerde her şey düşünüldüğü gibi, Kilis’te es geçilen birçok konu veya sorunların üzerine barınma merkezlerinde hassasiyetle gidilip anında çözüme kavuşturuluyor. Konteynır kentte gıda ve ihtiyaç malzemelerinin satıldığı marketleri kısa zaman periyotlarıyla ziyaret eden kontrolörler ürünlerdeki son kullanma tarihlerini ve satışa sunulan ürünleri denetlediği haberleri vatandaşlar arasında konuşuluyor. Kilisli vatandaşlar ise, şehirde kendi sağlıkları açısından bugüne kadar ciddi bir denetim yapıldığına şahit olmadıklarını üzülerek belirtiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının büyük bedeller veya primler ödeyerek yararlanabildikleri sağlık hizmetlerinin ücretsiz sağlandığı Suriyeli sığınmacılara, ayrıca kişi başı para da ödeniyor. Suriyeli sığınmacılara karşı uygulanan bu pozitif ayrımcılık örneklerinden biri de eğitim alanında gözümüze çarpıyor. 2 milyon gencimiz yıllar süren eğitim maratonu ile girdikleri üniversite sınavında geleceklerini belirleyebilmek için soğuk terler dökerken, Suriyeli sığınmacılar üniversitemizde sınavsız bir şekilde okuma fırsatı yakaladılar. Bayram, seyran, etkinlik ve programlarda boy gösteren Suriyeli sığınmacılara gösterilen aşırı ilgi ve alaka elbette Kilis’te yaşayan herkesin dikkatini çekiyor. Yabancı ülke temsilcileri ile Kilis’e gelen bakanların gündeminde ve programında hep konteynır kent hep Suriyeli sığınmacılar bulunuyor. Son yıllarda Kilis’i ziyaret eden bakanların neredeyse tamamının gündeminde Suriyeli sığınmacılar yer aldı. Bakanlar vatandaşın sorunlarını değil sığınmacıların sorunlarını dinlediler. Sadece Öncüpınar Sınır Kapısı’nın kapanması ile ekonomik açıdan ciddi kayıplar yaşayan Kilis’in ve işsiz kalan vatandaşların sorunlarına bir çözüm sunamayan zihniyet, Suriyeli sığınmacılar için milyonlarca doları gözden çıkarıyor. Her şey bir yana bütün bu manzara bizim bu işi biraz abarttığımızı göstermiyor mu? Hükümetin uyguladığı ekonomik politikalar, AB’ye sözde üyelik süreci, AKP’nin uyguladığı dış politika, Arap baharı politikalarında gayri milli uygulamalar, dinlerarası diyalog çalışmaları, Atatürk başta olmak üzere Ehl-i Beyt sevdalılarının rencide edilmesi, ülkemiz ve milletimizin bölünmez bütünlüğü konusundaki duyarsız davranışlarından dolayı hep ikaz edildiler. Prof. Dr. Haydar Baş Bey her defasında yanlış yapıyorsunuz dedi. Hükümet hiç ama hiç dinlemedi. Sayın Baş, en güçlü ikazlarından birisini 12 Mayıs 2013 tarihinde Aksaray'daki Milli Kahramanlar programında yaptı. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş, yaklaşık 100 sene evvel İngilizlerle işbirliği yapıp Türk milletini Ortadoğu'dan çıkaran Şerif Hüseyin ile Abdülaziz arasında yaşananlara değinerek, sayın başbakanı uyardı. Hatırlatalım, Osmanlı Hükümeti tarafından Mekke Emirliğine atanan Şerif Hüseyin b. Ali İngilizlerle işbirliği halinde Hicaz topraklarında bedevi Arapları örgütler. Gelişen olaylar neticesinde Osmanlı hicaz topraklarını kaybeder. Artık Hüseyin bin ali Cidde’de kral olur ama en güçlü olduğu günlerde Abdülaziz İbn-i Suud ile arasında liderlik mücadelesi başlar. İngilizler bir taraftan Hüseyin b. Ali’yi idare ederken İbn-i Suud Abdulaziz'i destekler. Neticede Şerif Hüseyin Akabe’ye sürgün gönderilir ve sefalet içinde ölür. Emperyal güçler kullanıp atmayı çok iyi bilirler. Son dönemde bunun birçok örneği vardır. Prof. Dr. Haydar Baş hocamız günümüzün İngiltere'si olan ABD'nin Pensilvanya'da mukim olan şahısla anlaştığını ifade eder ve sayın başbakana Hüseyin bin Ali'nin akıbetine hazır ol der. Hatta lütfen gidin ona haber verin, Onun sonu iyi değil’ der. Heyhat ki, Sayın Erdoğan bu ikazlardan istifade etmez. Her zaman olduğu gibi Sayın Erdoğan milletvekili sayısına güvenerek ABD'nin gücüne dayanarak maalesef bir defa daha ikazın ne anlama geldiğini anlayamaz. Tarih 18 Mayıs. Aradan tam bir hafta geçtikten sonra BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş bu defa Mersin’deki Milli Kahramanlar programında konuşur. Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Beni iyi takip etsin, Aksaray'dan gönderdiğim mesaj çok netti: Hüseyin bin Ali'nin kaderini yaşayacaksın" der. Tarih 1. Haziran Yer Taksim. Güvenlik güçleri tarafından ağaçlar kesilmesin diye nöbet tutan gruba müdahale edilir. Bu bardağı taşıran son damladır. Ardından sosyal medya devreye girer. Artık bütün halk meydanlara doğru akın etmeye başlar. Artık bütün yurt sathı Taksim olmuştur. Taksim artık bir sembol olmuştur. Halk meydandadır, demokrasinin gereğini yerine getirmektedir. Sayın başbakanda Arap devlet başkanlarına ve Esat'a "halkının istediğini yap ve istifa et" dediği gibi şimdi halkın sesine kulak verip, istifa etmelidir. Aksi halde kendine de millete de yazık eder. Bir tohuma bakarak ondan çıkacak ağacın özelliklerini bilirsiniz. İşte liderin vasfı budur. Son gelişmeler Prof. Dr. Haydar Baş hocamızı bir kez daha haklı çıkartmıştır, olacakları öncesinden tespit etmiştir. Son cümle: Evet, süreç başlamıştır. Artık nereden bakarsanız bakın bugün, dün değildir. Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi www.kilispostasi.com KİLİS POSTASI SİYASET SAYFA NİSAN - HAZİRAN 17 SAYFA 18 NİSAN - HAZİRAN 2013 KİLİS POSTASI KİLİS AKTÜEL Op. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi Erdoğan’ın Yaşadıkları Bahçeli’ye Kapak Olmalıdır [email protected] Basın yayının büyüsüyle, korkutma ve tehditlerle hükümet millete rağmen icraatlar yaptı. Bu iktidarın en önemli vasfı istismardır. Her şeyi istismar etti. Başta dinimiz İslam’ı kullandı. Hatta Taksim’deki projeye karşı çıkanlara karşı ben Taksim’de cami yapacağım, ey millet bakın bunlar camiye karşı çıkıyor mesajını verdi. Toplumda ötekiler oluşturmada bunların üstüne kimse yoktur. Ancak gelişen teknoloji, bölgemizdeki sosyal hareketlilik, AKP hükümetinin bölgedeki yönetimlere karşı kayıtsız şartsız verdikleri destek halkta bir bilinç oluşturdu. Artık gençlik başta olmak üzere bir millet uyanmaya başladı. … Erdoğan, ABD’den döner dönmez aldığı görev gereği BOP’un Ku- zey Afrika ayağını çalışmak üzere Afrika’ya gitti. Bugüne kadar batı için model ülke olan Türkiye artık model olmaktan çıkmaktadır. Beklemedikleri bir zamanda ve tahmin etmedikleri bir kesimce gösterilen kırmızı kart bütün oyunlarını alt üst etti. İslam âlemi ile arası açık olan Erdoğan kendi halkı ile de kavgalı hale gelmiştir. Bugüne kadar mazlumların ahı aheste aheste çıkmaya başladı. Öyle ya bu dünya, etme bulma dünyasıdır. Taksim’den başlayan ‘Tayyip istifa hükümet istifa’ söylemleri Fas ve Tunus’ta ya nkı buldu. Fas kralı Erdoğan’la görüşmediği gibi Tunus’taki muhaliflerin en büyüğü olan Hammani’de görüşmeyi reddetti. Eğer Erdoğan ülkemizi ve milletimizi seviyorsa istifa etmesi gerekir. En çok güvendiği ABD de, AB de Erdoğan’a sahip çıkmamaktadır. (Demokratik) kral Erdoğan, azınlığın çoğunluğa tahakkümüne müsaade etmeyiz derken, biz çok oy almıştık biz her şeyi biliriz, biz ne dersek doğru odur demektedir. Türkiye’ye döner dönmez yaptığı çok sayıda irili ufaklı mitinglerde halka karşı tehditkâr konuşmalara devam etmektedir. İnadından vazgeçmeyip kendisi gibi düşünmeyenlere karşı çapulcu demeye, hakaret etmeye devam etmektedir. Buna karşılık, halk direnişi artarak bütün yurt çapında devam etmektedir. … www.kilispostasi.com Bahçelinin MHP’si bu yaklaşımla AKP’nin stepnesi olmayı tercih etmiştir. Bahçeli dip dalga niteliğindeki bu halk hareketini önce okuyamamış AKP’ye destek vermiştir. Yapılan eylemleri, halkla devletin karşı karşıya gelmesi olarak göstermek istemiş, ancak kısa süre içerisinde çark ederek, halkın gücünü görünce, eylemci gençlere hoş görünecek açıklamalar yapmaya başlamıştır. Ülkücü hareketin, milliyetçi bir duruşun önündeki liderin hali bu olamaz. Erdoğan’ın yaşadıkları Bahçeli’ye kapak olmalıdır. … Sayın Erdoğan şunu çok iyi görmelidir. Karşısında kendisine doğru süratle gelen ‘SEL’, Türk milletinin dip dalgasıdır. Erdoğan bir muhasebe yapıp ithal bakış açısını millileştireceğine, hala gelişmeleri görmezden geliyor. Erdoğan, Donkişot misali, yel değirmenlerine karşı saldırmaktan vaz geçmelidir. Bütün bunlar olurken, Bahçeli hükümete karşı protestoları engellemeye çalıştı. Bu yetmiyor gibi vekillerine konuşma yasağı getirdi. Hacı Ali Merdan Sever Vefat Etti Merhum Şeyh Osman Sıracettin Hazretlerinin halifesi Terzi Hacı Ali Merdan vefat etti. Merhumun cenazesi geniş bir katılımla ikindi namazına müteakip Hacı Cümbüş Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından Kilis Asri Mezarlığı’ndaki aile kabristanına defnedildi. Hacı Ali Merdan Sever’in tevhidi 25 Mayıs 2013 Cumartesi günü ikindi namazına müteakip kendi evlerinde çekilecek ve akabinde hayrat yemeği verilecektir. Kilis Postası olarak merhuma Yüce Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve yakınlarına başsağlığı dileriz KİLİS POSTASI EĞİTİM www.kilispostasi.com SAYFA NİSAN - HAZİRAN 2013 19 Kilis 7 Aralık’ta Mezuniyet Coşkusu Kilis 7 Aralık Üniversitesi 20122013 Eğitim-Öğretim Yılı Mezuniyet Töreni, büyük bir katılım ve coşkuyla gerçekleştirildi. Kilis 7 Aralık Üniversitesi’nden bu yıl Muallim Rıfat Eğitim Fakültesi, Fen Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Yusuf Şerefoğlu Sağlık Yüksekokulu, Meslek Yüksekokulu ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’ndan toplam 1.400 öğrenci eğitimlerini başarıyla tamamlayarak mezun oldu. Mezuniyet Töreni etkinlikleri kapsamında ilk olarak Yusuf Şerefoğlu Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü mezunları için bir program düzenlendi. Çok Amaçlı Salon’da gerçekleştirilen ve Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Özge Uzun’un da bir konuşma yaptığı programda Yrd. Doç. Dr. Derya Özbaş yönetiminde, Hemşirelik Bölümü öğrencileri tarafından hemşirelik andı okundu. Mehmet Erdem Konseri Şenlik alanında düzenlenen ve 1.400 mezun öğrenci ile ailelerinin katıldığı son programda ise öğrencilere başarı belgeleri, akademik birimlerin Dekan/Müdür ve Bölüm Başkanları tarafından verildi. Yaklaşık 7.000 kişinin katıldığı törende öğrenciler hep birlikte kep attılar ve gönüllerince eğlendiler. Günün son programında ünlü şarkıcı Mehmet Erdem üniversitelilere unutulmaz bir gece yaşattı. Hakim Bey, Herkes Aynı Hayatta, Olur Ya gibi birçok popüler şarkısını konsere katılan öğrencilerle birlikte seslendiren Mehmet Erdem, kalabalık tarafından coşkuyla izlendi. İki gün süren Bahar Şenlikleri ve Mezuniyet Töreni dilek fenerlerinin gökyüzüne bırakılmasıyla sona erdi. Meltem Öğrencileri Yine Göz Doldurdu Kilis’te eğitim alanında önemli başarılara imza atan Meltem Koleji, yıl sonu gösterileri ile de dikkat çekiyor. Özel Meltem Koleji 1-A sınıfı öğretmen ve öğrencileri tarafından hazırlanan yıl sonu gösterisi, her zaman olduğu gibi başarılı bir şekilde sergilendi. Yıl sonu gösterisinde öğrencilerin sahne performansları izleyicilerden bol bol alkış alırken, tiyatral olarak hazırlanmış minik skeçlerde öğrencilerin gayet başarılı oldukları gözlendi. 10. Yıl Marşı Alaaddin Özkar Suriye savaşı kimin işine yarıyor? [email protected] Bilindiği üzere Kilis’te, sayıları 50 bine yaklaşan ve yeni kurulacak ikinci bir konteynır kent ile daha da artacak olan bir Suriyeli sığınmacı nüfusu bulunuyor. Suriye’ye komşu diğer ülkelere kaçan Suriyelilere nazaran Türkiye’de özellikle Kilis’te barınan sığınmacılara karşı çok farklı bir yaklaşım göze çarpıyor. Kurulan konteynır kentlerde her şey düşünüldüğü gibi, Kilis’te es geçilen birçok konu veya sorunların üzerine barınma merkezlerinde hassasiyetle gidilip anında çözüme kavuşturuluyor. Konteynır kentte gıda ve ihtiyaç malzemelerinin satıldığı marketleri kısa zaman periyotlarıyla ziyaret eden kontrolörler ürünlerdeki son kullanma tarihlerini ve satışa sunulan ürünleri denetlediği haberleri vatandaşlar arasında konuşuluyor. Kilisli vatandaşlar ise, şehirde kendi sağlıkları açısından bugüne kadar ciddi başta olmak üzere koro halinde söyledikleri şarkılarla misafirlere güzel bir gece yaşatan Özel Meltem Koleji 1-A sınıfı öğrencilerinin bu kadar başarılı olmalarının yıl boyunca aldıkları eğitimin bir sonucu olduğunu söyleyen Okul Müdürü Necla Balcı, başta eğitim kadrosu olmak üzere öğrencilerine ve velilere teşekkür etti. bir denetim yapıldığına şahit olmadıklarını üzülerek belirtiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının büyük bedeller veya primler ödeyerek yararlanabildikleri sağlık hizmetlerinin ücretsiz sağlandığı Suriyeli sığınmacılara, ayrıca kişi başı para da ödeniyor. Suriyeli sığınmacılara karşı uygulanan bu pozitif ayrımcılık örneklerinden biri de eğitim alanında gözümüze çarpıyor. 2 milyon gencimiz yıllar süren eğitim maratonu ile girdikleri üniversite sınavında geleceklerini belirleyebilmek için soğuk terler dökerken, Suriyeli sığınmacılar üniversitemizde sınavsız bir şekilde okuma fırsatı yakaladılar. Bayram, seyran, etkinlik ve programlarda boy gösteren Suriyeli sığınmacılara gösterilen aşırı ilgi ve alaka elbette Kilis’te yaşayan herkesin dikkatini çekiyor. Yabancı ülke temsilcileri ile Kilis’e gelen bakanların gündeminde ve programında hep konteynır kent hep Suriyeli sığınmacılar bulunuyor. Son yıllarda Kilis’i ziyaret eden bakanların neredeyse tamamının gündeminde Suriyeli sığınmacılar yer aldı. Bakanlar vatandaşın sorunlarını değil sığınmacıların sorunlarını dinlediler. Sadece Öncüpınar Sınır Kapısı’nın kapanması ile ekonomik açıdan ciddi kayıplar yaşayan Kilis’in ve işsiz kalan vatandaşların sorunlarına bir çözüm sunamayan zihniyet, Suriyeli sığınmacılar için milyonlarca doları gözden çıkarıyor. Her şey bir yana bütün bu manzara bizim bu işi biraz abarttığımızı göstermiyor mu? SAYFA 20 NİSAN - HAZİRAN 2013 KİLİS POSTASI YAŞAM Dr. Ali Bestami Kepekçi Bazıları Tarihi Okur, Bazıları ise Tarih Yazar [email protected] Dünya tarihinde insanlığın gidişatını değiştiren, tarihe yön veren olaylar dönüm noktası olarak kabul edilmişlerdir. Ve bu tarihi gelişmelerle çağlar adlandırılmıştır. İşte bu şekilde 29 Mayıs 1453 tarihindeki İstanbul’un fethi ile Orta Çağ kapanıp Yeni Çağ süreci başlamıştır. Bu olay niçin mi önemlidir? Çünkü 1058 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu sona ermiştir. Yeni Çağ ise 1789 yılında Fransız İhtilalı ile kapanmış Yakın çağ başlamıştır. Bu olay niçin önemlidir? Yeni çağda tüm dünyada; Fransa özelinde Krallığın uyguladığı baskı rejimi nedeniyle özgürlük ve eşitlik ortamı tamamen ortadan kalkmıştır. Devlet yönetimlerinde soylular geniş ayrıcalıklara sahip olmuşlar, halk ise kralların emirlerine körü körüne itaat eder duruma gelmişlerdir. Devlet çıkarlarına ters düşen fikirlere sahip kişiler ağır biçimde cezalandırılmışlardır. Fransa’nın XVIII. yy.da katıldığı savaşlar ve devletin gereksiz harcamaları ekonomiyi tamamen sarsmış, halk ağır vergiler altında ezilmiştir. Böyle bir dönemde Fransız İhtilalı umut olmuş Yeni Çağ sona erip Yakın Çağ başlamıştır. Yayınlanan İnsan hakları Evrensel Bildirgesinde “dehşetten ve yoksulluktan kurtulmuş insanların içinde söz ve inanma hürriyetlerine sahip olacakları bir dünyanın kurulması en yüksek amaç” olarak ilan edilmiştir. Bildirgeye göre, “ her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya” (m.23/1) ve “cemiyetin bir üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yolu ile ve her devletin teşkilatı ve kaynakları ile mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır” (m.22) Ama ne var ki; insan hakları bildirgesinde ifade edilen beklentileri, şu ana kadar kullanılan ekonomik sistemler olan ne sosyalizm, ne de kapitalizm yerine getirememiştir. Feodalizm sona erdiğinden beri kapitalizm batı dünyasındaki egemen sistemdir, bütün dünyaya da İngiltere başta olmak üzere Avrupa’dan yayılmıştır. Kapitalist kelimesi ise ilk kez çok daha erken dönemlerde (1792) Arthur Young tarafından Traveles İn France isimli dergide yayımlanan bir makalesinde paralı adamlar anlamında kullanılmıştır. Coleridge bu kullanımı 1823’te Tabletalk isimli çalışmasında daha geliştirerek kapitalisti emrinde işçi çalıştıran kişi anlamında kullanmıştır. Thomas Hodgskin ise Labour Defended Againist the Claims of Capital (1825) isimli çalışmasında kapitalistleri şöyle tanımlar: “Aslında Avrupa’nın para piyasasını elinde bulunduran bütün kapitalistler ihtiyaçları olan bir haftalık giyecek ve yiyeceği kendi başlarına sağlayamazlar/üretemezler. Bu kişiler yiyecek üretenlerle giyecek üretenlerin, aletler üretenlerle bunları kullananların arasında kendi yerlerini alırlar. Ancak çoğu zaman kapitalistler bu ürünlerin ne üreticisi ne de kullanıcısıdır, ancak onlar bu kesimlerdeki üretimin ve bu ilişkilerin varlığını düzenlemek adına vardır.” Kapitalizm tanım özellikleri açısından, üretimin salt kar amacı güdümlenerek yapıldığı ve bu artı değerinde pazarda satıldığı üretim merkezli bir ekonomi tarifler. Kapitalist sistem süreçleri(liberal kapitalizm ile devletçi kapitalizm) eşitsiz olduğu gibi yeni kapitalist sistem de (küresel kapitalizm) eşitsiz bir süreci ifade eder. (Castells, 1998:70;Munck, 2003:136). Kapitalizmin temel ruhu olan liberalizm ulus-devletin zayıflamasını gerektirir. Küresel kapitalizmle, sermayenin evrenselleşmesi ile, tüm devletler özellikle de bir egemen süper güç tarafından yönetilmektedir. Wood bir çalışmasında IMF ve Dünya Bankası gibi kurumların sermayenin küreselleşmesine aracılık ettiğini de ifade eder. Günümüzde sömürgecilik artık doğrudan bir sömürge egemenliği şeklinde olmamaktadır. Kapitalist sistem sömürgeciliğin bugünkü yüzüdür. Borç, mali manipülasyon ve doğrudan yabancı yatırım gibi yeni araçlarla gerçekleştirilen bir süreç olmuştur. Bu araçlar ise, eski biçimlerden hiç de aşağı kalmayacak biçimde, ister doğrudan, ister uluslararası aracılar yoluyla olsun, ulus-devletler tarafından yürütülmektedir. Amaç, küresel ekonomi üzerinde sınırsız hakimiyettir. Küresel sermayenin egemenliğini kurmak için yoğun şiddet gösterilerine başvurulur. Bunun gerçekteki karşılığı da, birkaç ulus-devletlerin askeri gücünün kullanılmasıdır. Irak işgali, Afganistan işgali, kapitalist sermaye tarafından finanse edilen Suriye’deki iç savaş, ülkemizdeki açılım süreci küresel sermayenin egemenliğini kurma çabalarıdır. Yani günümüzde yaşananlar, Yakın Çağın başlangıcı kabul edilen Fransız İhtilalı öncesinden çok daha kötü boyuttadır. Sömürünün şekli değişmiş, ama sömürülen kesim daha da artmıştır. Dünyanın her tarafında bir çok ülke, küreselleşme ile bağımsızlığını kaybetmiş, iç savaş ve terör ile mücadele etmektedir. İşte tam bu süreçte Geçmiş tarihlerde dünyaya yön veren, çağ açıp çağ kapayan, insanlığa huzur ve saadet getiren, işgal ve zulümlere son veren, fetihlerle ele geçirilen yerlere, gönüllere, bereket getiren eşsiz liderler yetiştiren bir millet olarak içimizden yine bir insan çıkmıştır: Prof. Dr. Haydar Baş. … Sayın Baş, yeni bir iktisat bilimi kaleme almıştır. Sömürü ve soygunu bitirmenin, gerçek sosyal devlet oluşturmanın, devlet ve milleti birlikte büyütmenin, sömürülen ülkeleri kurtarmanın, milletlerin insanca yaşamasının reçetesini Türk Milletinin bağrından çıkan, son çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli ile ortaya koymuştur. Tüm dünya bu modeli konuşmaktadır. İlki 2005 yılında İstanbul’da olmak üzere Türkiye’nin çeşitli beldelerinde ve yurt dışında yapılan Uluslararası Kongrelerle bu Model insanlığa deklare edilmiştir. Tüm dünyada bu reçete dikkat çekmiş; 120 ‘ye yakın ülke kısmi olarak bu modeli uygulamaya başlamıştır. Bu ülkelerden Rusya ise, bu modelin birçok maddesini 2006 yılından beri uygulamaya başlamıştır. Bunu her fırsatta Rus Akademisyenler gündem etmekteydiler. Gelelim bu yıla; ileriki yıllarda tarihçilerin Yakın Çağı kapatan olay olarak anlatacakları ana. Tarih: 27 Şubat 2013 Yer: Duma. 450 üyesi olan Rusya meclisi. Duma, Doğu Avrupa ile kuzey Asya’ya yayılmış ve 17,075,400 km²’lik yüzölçümü ile dünyanın en geniş ülkesi olan Rusya’nın meclisi. Duma, dünyanın süper gücü Rusya’nın yönetildiği meclis. Milli Ekonomi Modelinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, Moskova’dan bir davet aldı. Ve Duma’da Rusya’nın Bakanlarına, Parti Başkanlarına, Milletvekillerine, Başkan ve Bakan Danışmanlarına, İktisat Profesörlerine, İktisat Fakültesi öğrencilerine hitaben Modelini anlattı. Bu süreci O’ndan dinleyelim: “Rusya, 2006 yılından bu yana Milli Ekonomi Modeli’ni kendi dünyasında uygulamaya koyan ilk millet oldu. Burada çok enteresan bir incelik var: Milli Ekonomi Modeli’ni uygulayarak Rusya, bir devrin kapandığını ve yeni bir devrin açıldığını bütün dünyaya ilan etmiş, kapitalizmin tarihe gömüldüğünü söylemiştir. Rusya’daki dostlarım ve arkadaşlarım bunu Türkiye’deki bilim adamlarıyla el ele vererek, meseleyi bu noktaya taşıdı. Ben olayda farklı bir incelik daha gördüm ve sezdim: Rusya bizi Duma’ya yani Meclis’ine konuşmak için davet etmedi. Zaten bu modeli çok iyi biliyorlar. Hatta www.kilispostasi.com modelin içine girip, iyice vakıf oldular. Bir iktisatçı bana dedi ki, bu modeli bir Rus yazamaz. Niye, dedim. Dedi ki, ‘bunda öyle kurallar var ki, hayat şartları içinde gelişmiştir. Mesela yok yere bir insana yardım etmek bizim geleneğimizde yoktur. Bu sizin sisteminizde var.’ Ruslar bize tanıtıldığı gibi insanlar değil. Hakikaten disiplinli, çalışkan, dürüst ve bilime saygısı olan insanlar... Bükemediği eli gerçekten öpen insanlar. Kapitalizm şu anda Batı dünyasının, Batının başı olan ABD’nin uyguladığı sistemdir. Rusya’nın beni Duma’ya davet etmesinin nedeni ABD’ye harp ilan etmesidir. Rusya’nın bunu yaparak verdiği mesaj şudur: Ben senin sistemini ayaklar altına aldım, işte bu tezin sahibi de burada.” Modelini kısaca; “ Milli Ekonomi Modeli, insanın sınırlı ihtiyaçlarının sınırsız kaynaklardan karşılanması ilmi; ve yine ülkelerin gerektiğinde her türlü mal ve hizmeti üretebilme gücüne sahip olmasının yanı sıra iç ve dış harcamalarını borçlanmadan temin edebilmesinin formülüdür. Bu yönüyle Milli Ekonomi Modeli, ülkelerin ve milletlerin kalkınmasının ve ekonomik bağımsızlığının tek yoludur. “ diye tanımlayan Baş, yine “ABD’nin süper güç olma vasfını yok etmeyi, tek kutuplu dünyayı yıkmayı hedefleyen Rusya, MEM ile yakalayabileceği ekonomik üstünlüğü fark etmiştir. Ve yapacağımız çalışmalar ile Rusya, ABD karşısında kısa sürede çok iyi bir noktaya gelecektir.” demektedir. Prof. Dr. Haydar Baş, yıllar öncesinden öngörmüştü. İnsanlığın liberal–kapitalizm ve globalizm ile kıyamete doğru sürüklendiğine dikkat çekmiştir. Evet bu krizin; tüketicinin gücünün bitirilmesi sonucu ortaya çıkan bir kriz olduğunu ifade ederek; kapitalist sistemin çökmekte olduğunu tüm dünyaya çok öncesinden deklare etmişti. Yalnız sorunu tespit etmekle kalmamış; çözümü de ortaya koymuştur. Küresel krizin temel nedenlerinden birisi dünyada para ve kaynakların belirli bir azınlığın elinde tekelleşmesi, bu azınlığın dünyaya hükmetme ihtirasıyla, oturduğu yerden parayla para kazanma yöntemleriyle geniş halk kitlelerini sömürmesidir. MEM ile kapital sistemin çöküşü ilan edilmiş Yakın Çağ da yine bir Türkoğlu Türk tarafından sona erdirilmiştir. Soruyorum size; Milli ekonomi Modelinin kazandırdıkları Fransız İhtilalında amaçlananlardan çok daha önemli değil mi? Yıllardan beri bir avuç sermaye sahibi tarafından kapitalizm ile sömürülen insanlık, huzura ve tam bağımsızlığa ulaşmayacak mı? Rusya 2006 yılından beri tam çökmek üzere iken yeniden dünyanın süper gücü haline bu modelle gelmedi mi? Biz bu günlere şahitlik ediyoruz. Ne mutlu bizlere. Ne Mutlu Türküm Diyene ! Göreceğiz ki, bu tarih, yani 27 Şubat 2013 kapitalizmin tarihe gömüldüğü gün olarak tarihe geçecektir. KİLİS POSTASI YAŞAM www.kilispostasi.com Yusuf YAKUT Kilisli Diken Üstünde [email protected] Reyhanlıdaki vahşi olaylarda ölenlere rahmet, yaralananlara acil şifalar ve milletimize geçmiş olsun diyorum. Üç yıla yakın bir zaman diliminden beri bölgemizde adrenalin tavan yapmıştır. Her gün ayrı bir olay, fakat netice hep aynı, konu ise bildik, mesele Suriye; ekranlardaki konuşmacılar ise gerçekleri değil sipariş üzerine konuşuyorlar. SAYFA NİSAN - HAZİRAN 2013 21 Kilis Belediyespor Ligde Kaldı 2012-2013 sezonunda TFF Bölgesel Amatör Ligi 4. grupta mücadele eden Kilis Belediyespor sezonu 7. sırada tamamladı. 05 Mayıs’ta tamamlanan grup mücadeleleri sonunda grubunu 7. sırada tamamlayan temsilcimiz Elbeyli Belediyespor ile play out maçı oynadı. 18 Mayıs 2013 tarihinde oynanan karşılaşmadan 3-0 galibiyetle ayrılan Kilis Belediyespor 2013-2014 sezonunda da BAL liginde mücadele etmeye hak kazandı. 15 takımın mücadele ettiği BAL ligi 4. grupta inişli çıkışlı performans sergileyen temsilcimiz sezon sonunda grupta 7. sırada yer aldı. Eylül ayında başlayan sezona Siverek Belediye ve Elbistan Belediyespor galibiyetleri başlayan Kilis Belediyespor ne tesadüftür ki son iki maçından da galibiyetle ayrıldı. 05 Mayıs’ta tamamlanan grup mücadeleleri sonunda grubunu 7. sırada tamamlayan temsilcimiz Elbeyli Belediyespor ile play out maçı oynadı. 18 Mayıs 2013 tarihinde oynanan karşılaşmadan 3-0 galibiyetle ayrılan Kilis Belediyespor 2013-2014 sezonunda da BAL liginde mücadele etmeye hak kazandı. Kilis Şehir Stadında oynanan maçlarda rakiplerine ezici üstünlük sağlayamaması oldu. Evimizde oynanan 14 maçtan sadece 7’sinin sonunda sahadan galibiyetle ayrılırken 3 maçtan beraberlik, 4 maçtan ise mağlubiyetle ayrıldık. Kendi evimizde 13 gol atıp 10 gol yiyerek +3 averajla 24 puan toplayabildik. 15 takımın mücadele ettiği BAL ligi 4. grupta inişli çıkışlı performans sergileyen temsilcimiz sezon sonunda grupta 7. sırada yer aldı. Eylül ayında başlayan sezona Siverek Belediye ve Elbistan Belediyespor galibiyetleri başlayan Kilis Belediyespor ne tesadüftür ki son iki maçından da galibiyetle ayrıldı. Kilis Belediyespor deplasmanda oynadığı maçlarda ise rakiplerine karşı direnç gösterdi. Rakip sahalarda oynanan 14 maçta 7 mağlubiyete karşılık 5 galibiyet ve 2 beraberlik aldı. Bu maçlarda 13 gol atıp kalesinde 16 gol gören temsilcimiz -3 averajla 17 puan topladı. Sınırlarımız yolgeçen hanına dönmüştür. Kilis merkezinde ellerini kollarını sallayarak gezen el-kaideli den tutun birçok ajanın cirit attığı halkımız tarafından dile getiriliyor. Kilislinin ev komşuları Amerikalı Daniyal’den tutunda İngiliz Simit’e kadar birçok ülke vatandaşlarını görür oldular. Gece saat iki üç den sonra sokaklarda ellerinde kalaşinloflu, sırtlarında çantalarıyla cepheden evlerine dönenleri görenlerin sayısı artmaktadır. Bu durumdaki halkın psikolojisini varın siz düşünün. Reyhanlı olayından sonra ise, Kilislinin endişesi bir kat daha arttı. Böyle bir olayın Kilis’te de olma olasılığı fısıltı gazetesinden yayılmaktadır. Halk kendi arasında kalabalık yerlerde olmaktan koktuklarını dile getiriyorlar. Her saat başı ambulans sirenleri vatandaşın moralini bozmuş durumda. Vatandaşlarımız can güvenliğinden endişe eder duruma düşmüştür. Bizim olmayan bir savaşın meydanında olmak istemiyor Kilisliler. Kilise gelen akillere Kilislinin cevabı şu olmuştur: “Neden buraya gelip bize barış olsun diyorsunuz, savaşı yapanlar Kandildeki teröristler değimli? Oraya gidip onlarla konuşun barışı” Ne diyelim vatandaş her şeyin farkında bir hükümet hariç. Allah ayıktırsın dileklerimizle. İlk haftalardaki başarısını daha sonraki maçlarda yakalayamayan temsilcimiz sezon boyunca sahaya çıktığı 28 maçın 12’sinden galibiyet ile alırken 11 maçtan yenilgi, 5 maçtan ise beraberlikle ayrıldı. Temsilcimizin orta sıralarda kalmasının en önemli sebeplerinden birisi 2010-2011 sezonunda Diyarbakırdan transfer edilen Barış Taşkesen attığı 11 golle hem Kilis Belediyespor’un en golcü futbolcusu oldu. Hem de grupta gol krallığı sıralamasında 5. sırada yer aldı. Temsilcimizin en ilginç istatistiklerinden biri de 12 kırmızı kart ve 95 sarı kart ile grupta fair play sıralamasında son sırada yer almasıydı SAYFA 22 NİSAN - HAZİRAN KİLİS POSTASI SPOR www.kilispostasi.com
Benzer belgeler
Kilis Postası 20. Sayı
Burada kalan Suriyelilerden rahatsız olduklarını dile
getiren çevre sakinleri, bu duruma bir an önce çözüm getirilip Suriyelilerin şehir merkezinden tahliye
edilmesini beklediklerini ifade ediyorlar.
Kilis Postası 19. Sayı
Milletimizi, açla, yoklua, yoksullua mecbur ettiler.
Velhasl yllardr milletin hakkn elinden aldlar.
Prof. Dr. Haydar Ba gibi bilgili ve yürekli bir insan çkp
da;
5000 TL asgari ücret s...