Kilis Postası 20. Sayı
Transkript
Kilis Postası 20. Sayı
BTP Milletvekili Adayı Akdağ: “Millet Bize Kulak Vermelidir” Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Kilis Milletvekili Adayı Avukat Mehmet Galip Akdağ, Türkiye’nin yaşadığı olumsuz süreç ve siyasi gündem hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Akpınar Her Şeye Rağmen Direniyor! SAYFA 4’TE SAYFA 14’TE SAYFA 12’DE www.kilispostasi.com Sayı: 20 TEMMUZ - EYLÜL Fiyatı: 1 TL Kilis’te Kurban Bayramı Telaşı! Prof. Dr. Haydar Baş: “Türkiye Zifirî Karanlık Bir Döneme Girdi” Uğur KEPEKÇİ Zafiyet • Sayfa 02’de Selim Baytürkmen Kilis Her Şeye Alışır mı? • Sayfa 05’te SAYFA 2’DE Kilis Terör Sarmalında! Sınırın dibinde yaşanan ciddi çatışmalar, bomba sesleri, şüpheli paket ihbarları, gün aşırı sınır hattında yakalanan IŞİD terör örgütü mensupları ve gecenin sessizliğini bozan savaş uçaklarının gölgesinde yaşayan Kilis, adeta bir terör sarmalında bocalıyor. Kilis geleceğini kaybediyor Tarihi, kültürel yapısı, güzel ve ılımlı havası ile mükemmel ve yaşanılır bir şehir olma potansiyeline sahip olan Kilis, ne yazık ki üstünde dolaşan bütün bu karabulutlar sebebiyle bütün cazibesini yitirmiş gözüküyor. Yaşanılabilir bir Kilis’ten, terör ve savaşın gölgesinde bir Kilis! Kilis’te Kurban Bayramı, kurbanlık kesimlerinin ve et parçalama gibi işlerin çoğunun evlerde yapılması nedeniyle “İş Bayramı” olarak da adlandırılır. Kurban kesimi ve etlerin soyulması konusunda kasaplara taş çıkartan Kilisliler, her ne kadar yorulsalar da bu yorgunluğun tatlı bir yorgunluk olduğunu ifade ediyorlar. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi İkiz Yasalar Bugünler İçin mi Yasalaştırıldı • Sayfa 09’da Alaaddin Özkar Kurban Bayramı • Sayfa 11’de • SAYFA 17’DE Damlama Sulama Sistemi Yaygınlaşıyor Kilis’te tarla ve bahçelerde damla sulama sisteminin son yıllarda iyice yaygınlaşmaya başladığı gözleniyor. • SAYFA 4’TE Kilisliler Gaziantep’e Taşınıyor Kilis’te Feci Kaza: 9 Yaralı Kilis’te hafta sonları birçok vatandaşın piknik amacıyla Gaziantep’e gitmeyi tercih ettikleri dikkat çekiyor. • SAYFA 3’TE Kilis çevre yolu üzerinde meydana gelen kazada 9 kişi yaralanırken, araçlar hurdaya döndü. • SAYFA 8’DE Yusuf Yakut Şimdi Suriye Biz Olduk • Sayfa 22’de Av. Galip Akdağ Ah Şam Vah Şam • Sayfa 20’de Dr. Ali Bestami Kepekçi Doğru Olan Hangisi? • Sayfa 21’de Nejat Taşkın Okullar Açılırken Bir Öğrencinin Profili • Sayfa 10’da Behiye ALİOĞLU Sen de Davetlisin • Sayfa 06’da SAYFA 02 TEMMUZ-EYLÜL 2015 Uğur Kepekçi Zafiyet [email protected] Suruç’ta gerçekleşen bombalı saldırıda hayatını kaybeden vatandaşımızın İstanbul’daki cenaze töreninde elinde ağır silahlar bulunan yüzü maskeli kimselerin görüntüleri basına yansıyınca, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Eğer İstanbul’da bile birileri yüzleri kapalı, ellerinde silahlarla rahatlıkla yürüyebiliyorlarsa bizim de maalesef güvenlik zaafımız var demektir. Gerekenler mutlaka yapılacaktır” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu açıklama bir itiraftır. Zafiyetin boyutları sadece bununla kalsa sevineceğiz ama ülkemizde zafiyet sorunu yaşanmayan bir tek mevzu kalmadı ki… Siyasetten ticarete, güvenlikten eğitime, ibadetten ahlaka; hemen her konuda tel tel dökülen bir yapı arz ediyor. Zafiyet sosyal yaşamın hemen her alanına yayılmıştır. Seçim olmuş, yaklaşık 2 aydır ülkeyi geçici hükümet yönetiyor. Bu zafiyet değil midir? Yanlış Suriye politikası yüzünden ülkemiz yolgeçen hanına dönmüş, kimin eli kimin cebinde, kim kimin adamı, kim kimin ajanı, kim kimin dostu, kim kimin düşmanı; belli değil. Bu bir zafiyet değil mi? Emniyet birimleri açıklama üstüne açıklama yapıyor; toplu taşıma alanlarından uzak durun, AVM’ler de, camilerde, hava limanlarında, canlı bomba eylemleri yapılabilir deniliyor. Bu bir zafiyet değil mi? Asker ve polis teşkilatı mensupları tuzaklara düşürülüp şehit ediliyor. Bu bir zafiyet değil mi? Her türlü terör örgütü, her an istediği yerde eylem yapabilme kabiliyetine kavuşmuş. Vatandaşta korku hâkim hale gelmiş. Can ve mal güvenliği kalmamış. Bu bir zafiyet değil mi? Eğitimde yaşananlar, dershaneler sorunu, atamayan öğretmenler; yargıdaki, emniyetteki yaşanan depremler… Bunlar zafiyet değil mi? Dini sahada bidat akımlarla beyni yıkanan gençler, intihar etmeyi şehitlikle bir sayan sapık görüşler, dini ve milli bütünlüğümüzdeki sapmalar… Bunlar zafiyet değil mi? Sayın Cumhurbaşkanı, memleketimizde zafiyet yaşanmayan bir alan gösterin de öğrenelim… Yıllardır bu sütunlardan dile getirdiğimiz bütün uyarılara rağmen, yapılan yanlışların kötü sonuçları toplumun bütün şubelerini kuşattı. Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanın Prof. Dr. Haydar Baş’ın fikirleri ve çözüm öneri doğrultusunda, bugün yaşanan tehlikeli süreci yıllar önce milletimize haber vermeye çalıştık. AKP iktidarının gittiği yolun doğru olmadığını; açılım ve çözüm süreci adı altında ortaya koymaya çalıştığı projelerin yanlış olduğunu; gidilen yolların çıkmaz sokak olduğunu yazdık, söyledik. Milletimize ayıkması için adeta yalvardık. Milletimiz, çözümden çok zafiyet üretenleri tercih etti. Elbette zafiyet ekenler, zafiyet biçecekler. Allah yardımcımız olsun. KİLİS POSTASI GÜNCEL www.kilispostasi.com Kilis Terör Sarmalında! Sınırın dibinde yaşanan ciddi çatışmalar, bomba sesleri, şüpheli paket ihbarları, gün aşırı sınır hattında yakalanan IŞİD terör örgütü mensupları ve gecenin sessizliğini bozan savaş uçaklarının gölgesinde yaşayan Kilis, adeta bir terör sarmalında bocalıyor. Adeta sessizlik ve sakinliğin abidesi konumunda olan Kilis, ülke gündemine bomba gibi düşen şehit ve çatışma haberleri ile oturuyor. Yoğun bir askeri hareketliliğin yaşandığı Kilis’e zaman zaman kuvvet komutanlarının ziyaretleri de söz konusu olduğu dikkatlerden kaçmazken, çatışmaların yanı başında yer alan Kilis’in, hassas konumu artık herkes tarafından kabul ediliyor. Kilis bir Suriye şehri mi? Yerel nüfusundan çok Suriyeli nüfus barındırması sebebiyle “Suriye Kenti” veya “Küçük Halep” gibi yakıştırmalarla anılan Kilis’te, Suriye’den 4 sene önce göç etmeye başlayan insanların şehirde barınmak yerine şehre yerleştikleri gözleniyor. Artık kendilerine ait iş yerleri bulunan Suriyelilerin ticaretin her alanında aktif oldukları dikkat çekiyor. Kent merkezinde açtıkları birçok işyeri ile faaliyetlerine devam eden Suriyeliler, aynı işi yapan Kilisli esnafın Suriyelilerden para kazanma gibi bir ihtimalini de elbette yok ediyor. Bu durum nüfusundan çok Suriyeliyi barındırmasına rağmen Kilislilerin, ekonomik açıdan bu durumdan hiçbir fayda sağlayamadıklarının açık bir göstergesi! Kilis geleceğini kaybediyor Tarihi, kültürel yapısı, güzel ve ılımlı havası ile mükemmel ve yaşanılır bir şehir olma potansiyeline sahip olan Kilis, ne yazık ki üstünde dolaşan bütün bu karabulutlar sebebiyle bütün cazibesini yitirmiş gözüküyor. Yaşanılabilir bir Kilis’ten, terör ve savaşın gölgesinde bir Kilis! www.kilispostasi.com KİLİS POSTASI GÜNCEL SAYFA TEMMUZ-EYLÜL 2015 03 Kilis’te Bomba Paniği Kilis’te Yeni Beşevler bölgesinde bomba ihbarı alan emniyet güçleri şüpheli çantayı fünye ile patlattılar. TÜRKİYE DİBE ÇEKİLİYOR Editörden | [email protected] Eskiden beri söylene gelen “Türkiye çok stratejik bir noktadadır” ifadesi ne yazık ki Türkiye’nin kendi yararına kullanamadığı bir argüman oldu. Dünyaya adeta yeninden şekil verilmeye çalışılırken, bunun ana merkezi haline gelen coğrafyamızda yaşanan olaylara karşı takınılan tavır ve uygulamaya konulan yanlış politikalar sonucunda, yabancı güçlerin ideallerine ve hedeflerine daha çabuk ulaştıklarını söylemek herhalde yanlış olmaz. Dünya hâkimiyetini tamamen elde etmek isteyen güçlerin, içinde bulunduğumuz bölgeyi “kaptan kamarası” olarak kullandıklarını ve önümüzdeki 50 yıllık süreçte yapılmak istenen değişikliklerin bu coğrafya üzerinde yapılacağını strateji uzmanları açıkça ifade ediyorlar. Ortadoğu ve İslam ülkelerinde yaşanan kaos, yıkım ve savaşın sona ermesi ile birlikte bölgemizin huzur ve barışa kavuşacağı gibi boş bir hayale kapılanlar şunu çok iyi bilmelidirler ki, Kafkasya, Hazar, Orta Asya tespih tanelerinin dağıtılacak diğer halkalarıdır. Çünkü işin temelinde 100-150 yıllık petrol ve doğal gaz kaynaklarının kimin tarafından kontrol edileceği konusu yatmaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamındaki hedefleri de göz önüne aldığımızda oynanan tiyatro çok profesyonel, Türkiye’nin yaklaşımları akılcı çözümler üretip gerçekçi bir planlama yapmaktan çok uzaktır. Ne yazık ki Türkiye son dönemlerde Ortadoğu ve dünyanın resmini tam anlamıyla okuyamamıştır. Yapılan yanlış analizler sonucunda yanlış politikalar devreye sokulmuş, bunun sonucunda da hem çevremizdeki ülkelerin hem de Türkiye’nin dengesi ve ritmi tamamen bozulmuştur. Oysa Türkiye bölgede sahip olduğu eskiden beri süregelen gücünü (ki şimdi böyle bir güçten bahsetmek imkansızdır), devletlerin üniter yapısının bozulmaması ve milyonlarca insanın mülteci durumuna düşmemesi yönünde harcayabilirdi. Edinilen bilgilere göre; Yeni Beşevler Semti Diş Hastanesi Semt Polikliniği yanındaki parkta şüpheli bir çanta ihbarı alan İl Emniyet Güçleri, kalabalık insanların bulunduğu söz konusu parkı hemen güvenlik çemberine aldılar. Şüpheli paketten ayakkabı çıktı Bomba imha ekiplerinin kısa süre sonra olay yerine gelmesinin ardından fünye ile patlatılan şüpheli paketten ayakkabı vb. eşyalar çıktığı öğrenilirken, çevre sakinleri derin bir nefes aldı. Vatandaş yadırgamıyor? Bomba ihbarının asılsız çıkmasının ardından park ve çevresinde hayatın hemen normal seyrine dönmesi, Kilis halkının aslında kendilerine bu kadar uzak olayları yadırgamaz hale geldiğinin önemli bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Bomba ihbarı ile bir anda hareketlenen Beşevler Semtinde, gökyüzünden gelen savaş uçaklarının sesi ve sınır ötesindeki çatışma ve bomba seslerinin gölgesinde insanlar hayatlarına devam ediyorlar. Kilisliler Gaziantep’e Taşınıyor Kilis’te hafta sonları birçok vatandaşın piknik amacıyla Gaziantep’e gitmeyi tercih ettikleri dikkat çekiyor. Güç ve enerjinin peşinde koşarken bastıkları her yerden kan fışkırtan bu zihniyet hain emellerine devam ederken, Türkiye olarak ders çıkarmak, özümüze ve asıl kimliğimize dönmek mecburiyetimizdir. Bunu da sağlayacak olan millettir ki; o millet boşa kürek çekmekten, yanlış tercihler yaparak yaşanan onca acı olaya ortak olmaktan vazgeçmelidir. 1 Kasım seçimlerini fırsata çevirmek zorundayız. Duruş sahibi, plan ve proje sahibi Prof. Dr. Haydar Baş ve Genel Başkanı olduğu Bağımsız Türkiye Partisi bir umut olarak yanıbaşımızda durmaktadır. A kpınar’ın eski güzel görüntüsünden eser kalmazken ve Söğütlüdere’de yapılan çalışmalar halen tam olarak tamamlanmışken, Kilisli vatandaşlar piknik yapmak için Gaziantep’i tercih ediyorlar. Düllükbaba, Alleben Göleti ve Şahin Tepesi gibi Gaziantep’in en gözde mesire alanları Gazianteplilerin yanında Kilislilere de hizmet veriyor. Ortam daha güzel! 50-60 km yol yaparak Gaziantep’teki mesire alanlarına giden Kilisli vatandaşlar, kalabalık olmasına rağmen bu tür yerlerde aileleri ile rahatça piknik yapabildiklerini ifade ederken, sosyal imkânların da bir hayli fazla olduğuna işaret ediyorlar. Piknik alanlarında hazır mangalların dahi bulunduğunu söyleyen vatandaşlar, Kilis’in bu alanda çok geri kaldığını da söylemeden edemiyorlar. SAYFA 04 TEMMUZ-EYLÜL 2015 VEFAT ARAMIZDAN AYRILANLAR KİLİS POSTASI GÜNCEL www.kilispostasi.com Akpınar Her Şeye Rağmen Direniyor! MAYIS 2015 MAHİRE DİLAVER, EKREM BULUT, FEHMİ AKSOY, MEVLÜT ÖZCAN, MİTHAT HAPPANİ, ABDULLAH ÇELİK, LÜTFİYE KARPUTLU, CEMALETTİN YILMAZ, HAMZA KORKMAZ, RAİFE ÜNVANLI, MEHMET SEZER, HİKMET ALPAYDIN, UĞUR CEYLAN, HACI ZELİHA ŞAHİN, AHMET YILDIRIM, FATMA KARTAL, PERİHAN KOTO, HACI AYYÜŞ ŞAHİN, AHMET DOĞAN KOYUNCUOĞLU, FATMA KÖKSAL, PERİHAN AKKAŞ, ŞABAN DERTLİÇOBAN, MECİT YILMAZ, DÖNE CAN, ŞÜKRİYE GÜNDOĞMUŞ, ALİ SARYILDIZ, MEHMET TEKE, GÜLŞAH HAYTA, MERYEM KARA, AHMET BOLKAN, DURMUŞ BERKTAŞ. HAZİRAN 2015 NURİYE YÜKSEK, HACI AHMET ÖZER, HAFIZA İSLAMOĞLU, ARİFE TAŞÇI, FERİDE YEDİLİOĞLU, İHSAN DEĞERLİ, GÜLER PATOĞLU, YILMAZ KANAT, DURMUŞ SAĞDIÇ, İBRAHİM ŞADİ KALKAN, PERİHAN KARCIOĞLU, ÖZGEN ÖZYAĞCIOĞLU, HATİCE ÖZKAN, MAHMUT YEKTA, OSMAN KIRLANGIÇ, ELİF KARA, CELAL KANTAR, DURDU KALENDER, İCLAL DÜLGER, FEVZİYE İNAL, NİZAMETTİN ALTINOYMAK, NİMET BÜYÜKGÜÇLÜ, HALİL ASLANTAŞ, HACI FATMA SAYICI, BAHATTİN TAHTKURAN, KEBAPÇI İSMAİL HİCAZ TOSYALI, LÜTFİYE DEMİRCİ, ŞAZİYE NİZİPLİOĞLU, MEHMET KAPLAN, FATMA ÖZDEMİR, EMİNE ÖZDEMİR. TEMMUZ 2015 ŞÜKRİYE KELO, KADİR BAYRAM, HAMİDE SAĞLAM, NAZLI KAPLAN, KADRİYE ÖZKESİCİ, HAVVA YENER, NURİYE CELKAN, FEHMİ GENÇ, İHSAN BAYRAKAL, ZAHİDE ÇELEBİ, TAHİR KAYA, ÖZLAL ÇEVİK, TAHTALI ALİ TOHUMCU, ABDULLAH ÇEVİK, AHMET TUYGUN, HATİCE KORKMAZ, MEHMET BOYAMCI, HİDAYET KÖKSÖKEN, LEYLA ÇİFTÇİLER, SABRİ UFAK, CELAL ÇİVİSÖKEN, AHMET ASLAN, HATİCE YILDIZ, VEHPİ TOPALOĞLU, KEMAL YILMAZ, ZEKİ MEHMET ZENCİRCİ, HALİL PARLAKYILDIZ, YÜKSEL ASLANTAŞ, MUSTAFA BABAOĞLU, REŞİT AKPINAR, GÜLÇİN ÖZTÜRK. AĞUSTOS 2015 MEHMET SAĞIREKMEKÇİ, GÜLDEREN CİRİNOĞLU, MEHMET HOŞAF, MAHMUT BAHADIRLI, DURAN BAĞKIRAN, FEVZİYE ÖZHİKAYECİ, HİDAYET SAĞIROĞLU, BEYAZ KİYA POLAT, HATİCE MARANGOZ, MEVLÜDE ÖZTOPRAK, ŞÜKRİYE AKASLAN, MEHMET METİN KUTEL, MUSTAFA HELVACIOĞLU, MEHMET İSAL, FATMA ŞAHİN, ÖKKEŞ ÜNVANLI, ŞENEL KARACOŞKUN, REMZİYE ÜNER, HADİCE SABANCI, GÜRCÜ ÖZTÜRK, MUSTAFA BABAOĞLU, ABDURRAHMAN ÇİÇEK, DÖNE KURTARAN, HACI HAYRİYE, MELİHA ÖZÇELEBİ, BAHÇACI MUSTAFA ORUÇ, ÖKKEŞ DUMAN, AHMET ŞİMAL, ÖMER BOZKURT, GÜLTEN HAŞHAŞOĞLU, ZÖHRE YILAN, SELAHATTİN KARTAL, MEHMET ALİ ÖTEN, İBRAHİM HALİL KERTEZ, ZEKİYE HAPPANİ, ERDAL ÇELİK, MERYEM NEVZAT ÖZÇELEBİ, GÜLDEREN FEDAİOĞULLARI, İCLAL TÜFEKÇİYAŞAR, HATİCE ÇİÇEKDAL, KEZBAN ZORLUOĞLU, NEVİN SAĞLAM, ŞEHİT POLİS MEMURU FATİH KILBEY. Yıllardır kendi kaderine terk edilmiş Akpınar, bütün bu ilgisizliğe karşı ayakta kalmaya devam ediyor. Kilis’in önemli mesire alanlarından biri olan ancak ilgisizlikten dolayı Kilis halkının da artık pek uğramadığı Akpınar, tertemiz akan suyu ile adeta bütün bu olumsuzluklara meydan okuyor. Akpınar neden temizlenmiyor? Hafta sonları çok az insanın piknik için geldiği Akpınar’da, vatandaşlar en çok bakımsızlıktan ve özellikle de temizlik yapılmamasından dert yanıyorlar. İçki şişelerinin ve poşetlerin dikkat çektiği Akpınar’ın suyunun aktığı kanallarda, çocuklar her şeye rağmen oyun oynamaya devam ediyorlar. Vatandaşlar böylesine güzel bir mekanın neden böyle terk edilmiş gibi durduğunu çok merak ettiklerini dile getirerek, Akpınar için yetkilileri daha duyarlı olmaya çağırıyorlar. Damlama Sulama Sistemi Yaygınlaşıyor Genel olarak kurak bir iklime sahip olan Kilis’te gün geçtikçe su kaynaklarının azalması, sulama yapılan derelerin kuruması ile birlikte çiftçilerin, damlama sulama sistemini daha sıklıkla kullanmaya başladıkları dikkat çekiyor. Kaba sulama tarihe mi karışıyor? Kilis’te tarla ve bahçelerde damla sulama sisteminin son yıllarda iyice yaygınlaşmaya başladığı gözleniyor. Tarla ve bahçelerin içine açılan arıklardan akıtılan su ile yapılan sulama sisteminin halen nadir de olsa devam ettiği Kilis’te, bazı üreticilerin ciddi bir su tasarrufu sağlayan damlama sulamaya geçtiği görülüyor. Bu sistemin su kaybını önlediğini belirten üreticiler, böylece hem sudan hem emekten hem de masraftan tasarruf sağladıklarını ifade ediyorlar. KİLİS POSTASI GÜNCEL www.kilispostasi.com Selim Baytürkmen Kilis Her Şeye Alışır mı? SAYFA TEMMUZ-EYLÜL 2015 05 Kilis Bahçalarında Kışa Hazırlık! [email protected] Yıllarca sınır kenti olmanın eziyetleri çektik! Kaderimiz buymuş deyip terk ettik Kilis’i, başka ekmek kapıları aradık başka memleketlerde! Şimdi yüz binlerce Kilisli başka şehirlerde! Bir gün Tekel’i özelleştirdiler, binlerce müstahsil mağdur oldu. Yine kaderimize küstük, üzüm bağlarını söküp tarla yaptık. Sorumlularına hesap sormadık! Ödüllendirdik! Sonra Suriyeliler geldi. Ensar olacaksınız dediler olduk! Bu duruma alışacaksınız açıklamaları yapıldı, ses çıkarmadık. Şimdi nüfusumuz kadar Suriyeli ile iç içe yaşamaya alıştık! Sınırdan gelen bomba seslerine, üstümüzde uçan jetlerin gecenin sessizliğini bozmasına alıştık. Polisin şüpheli bulduğu çantayı fünye ile patlatmasının ardından olay yerindeki parkta oturmaya hiçbir şey olmamış gibi devam ettik. “İstikrar bozulmasın” diye yaptığımız siyasi tercihlerimizin faturasını ödedik. Hizmet görmedik yine seçtik, yine faturayı ödedik! Fatura ödemeye de alıştık! Yağmur yağdı ıslandık, çamur oldu kirlendik, yaz geldi toza bulandık ama gıkımız çıkmadı! Kendimizi ve kentimizi hep yanlış adreslerde aradık! Zaman kaybetme lüksümüz yok artık, gereğini yapmak ve bize sahip çıkanlara sahip çıkmak zorundayız. Bundan öte yapılan tercihler sonrasında, yine alışırız kötü gidişata mazaallah! Bir yandan az aylarında yetiştirdikleri ürünleri hasat eden Kilisli Bahçacılar, bir yandan da kışa hazırlık yapıyorlar. Salatalıktan, domatese, biberden patlıcana yaz ayında birçok ürün yetiştiren Kilisli bahçeciler, bu ürünlerini hasat etmeye devam ederken, kış ayları için hazırlık yapmayı da ihmal etmiyorlar. Sarımsak ekimi yapılıyor Bahçede ekim yaparken görüştüğümüz bahçeci esnafı kış için sarımsak ekimi yaptıklarını dile getirirken, şimdi ektikleri sarımsağın 30-40 gün zarfında topraktan çıkacağını ancak hasada Ocak ayında hazır olacağını belirtiyor. Bahçecilerin sorunu bitmek bilmiyor Gece gündüz, yazın sıcağı kışın soğuğu demeden durmadan çalışmalarına rağmen hak ettikleri kazancı elde edemediklerini belirten bahçeciler, pazarlama sorunu ve düşük fiyatların kendilerini zora sokan öncelikle sebepler olduğunu dile getiriyorlar. Sebze halinin yetersizliğinin de kendileri için bir sorun olduğunu vurgulayan Kilisli bahçeciler, söz verilmesine rağmen Kilis’e yıllardır yeni bir sebze hali yapılmadığını da hatırlatıyorlar. Vazgeçilmez Hobi: Kuşçuluk! Kilis’te eskiden beri süre gelen Kuşçuluk, halen vatandaşların ilgisini kaybetmediği bir hobi olarak şehirde devam ediyor. Tek katlı bahçeli evlerinin terasına kurdukları kümeslerde çeşit çeşit kuşları besleyen, güneş batmadan önce onları gökyüzünde uçuran meraklı vatandaşlar, kuşçuluğun vazgeçilmez bir alışkanlık olduğunu dile getiriyorlar. Eskiden Kuşçu Kahvelerinin bulunduğu Kilis’te, Kuşçuluğun bir hobi olarak halk arasında çok yaygın olduğunu, bu kahvelerin bir hayli müdaviminin bulunduğu biliniyor. Ancak günümüzde bu tür Kuşçu kahvelerine Kilis’te nadir olarak rastlamamıza rağmen, Kuşçuluğun halen azımsanmayacak derecede fazla kişi tarafından devam ettirildiği gözleniyor. Damlarda Kuş Kümesleri Halen Görülüyor Kilis’te mahalle ve sokak aralarında dolaşırken, havada gruplar halinde uçan kuş kümelerine rastlamanız içten bile değil! Kilis’in eski evlerinde, apartmanların teraslarında kuşçuluk halen devam ediyor. İşte en gözde güvercin çeşitleri: Kişpir Posta, Kara Şekkeli, Kırmızı Şapkalı, Şamı, Solak, Ağ Bulutu, Normal Ağ, Kara Nakışlı, Kara Payamı, Sırtı Kızılı (Mencüleli), Kaval, Cübbeli, İstanbullu, Halepli, Urfalı,Takkeli, Musavvet, Sarı Musavvet, Kırmızı Kandilli, Hindi, Şakşak, Aynalı, Annebi SAYFA 06 TEMMUZ-EYLÜL 2015 KİLİS POSTASI EĞİTİM Müslüman’ım, öyleyse benim de adım Türk’tür,” diyerek tek bir çatı altında varlıklarını ilan etmişlerdir. Behiye Alioğlu Nasıl müthiş bir tablo! Nasıl da gurur verici bir tarih… Sen de Davetlisin Bu anlayış zihinlerde olduğu sürece, gönülde hüküm sürmemesi mümkün mü? Gönülde hüküm süren bu anlayışla gurur duymamak mümkün mü? [email protected] 72 millete ben Müslüman Türk’üm dedirtmek! Aman yarabbi, ne büyük bir hikmet! “Ben Müslüman Türk’üm” sözüyle şükrün anlamını zenginleştiren ve Türklüğün kader, Müslü- Tarihin den böylesine kokular alarak meşk olan, manlığın seçim olduğunu belirterek, “Müslüman böylesine güzel bir anlayışla yoğrulan, insanı Türk” ifadesine anlam katan, Ahmet Yesevi haz- ayet gibi mukaddes kılıp, bu sebeple de insana olan her hizmeti, ibadet olarak gören Türk milleti, retlerinin ruhu şad olsun. Ahmet Yesevi öylesine bir anlayışla Anadolu’yu her sahnede ve her dönemde tavrıyla dünyaya kuşatmıştır ki, Türklüğü ırkçılıktan çıkarıp, bir ça- adaleti ve düzeni yaymak için çabalaşmıştır. dıra dönüştürmüştür. Bu çadırın içerisine Yezda- Bu misyon; Teoman dan, Metehan dan, bilge niler, Boşnaklar, Lazlar, Kürtler, hatta Ermeniler kağandan, Ahmet Yesevi den, Hacı Bektaşi Veli dahi girmiştir. Bu çadıra girenler, çadırdaki, İslam den, M. Kemal Atatürk’e kadar ulaşmış bir anlakokusundan etkilenmiş, kurtla kuzuyu bir ara- yıştır. da yaşatan Bektaşilerle bir olmuşlar ve bende Bu anlayış Ehl-i Beyt’in mayasıdır. Öyleyse bu Türk’üm demişlerdir. misyonun sahibi Hz. Ali velayetiyle, Resulullah’a Anadolu coğrafyası ilmek ilmek bu nakışla işlen- dayanır. O zaman sonuç olarak diyebiliriz ki, bu miş, toplumsal refah bu misyonla sağlanmış, ma- misyon, İslam’ın misyonu, Hakk’ın muradıdır. nevi kurtuluş bu reçeteyle yazılmıştır. İşte bu sebeple, asekirullah(Allah’ın askeri) sıfatı Halk bu anlayış da hem sosyal, hem ekonomik, bu millete nail olmuştur. hem de manevi huzuru bulunca, bu zincirin hal- Günümüze gelecek olursak, bu misyonu emanet kasına dâhil olmak için, gönül vermiştir. Azınlık- alan kişi, aynı, tarihteki bu ulu insanlar gibi, bir yol lar dahi Bektaşi dergâhlarına katılarak, “bende takip etmiş, dünyaya adaleti, düzeni ve ekonomik www.kilispostasi.com yükselişi sağlamayı hedefleyerek, aynı o dönemdeki gibi insanlığın kurtuluş reçetesini sunmuştur. Yine tarih tekerrür etmektedir. Yine Müslüman Türk kimliği dünyaya yankılanmaktadır. Ve aynı o dönemdeki azınlıkların hayranlıkla “ben Türk’üm” diyerek gurur duyduğu bu söylem, bu günde dünya ülke liderleri tarafından “ne mutlu Türk’üm diyene” sözüyle yeniden canlanmaktadır. Günümüzde, bu anlayışın adresi Prof.Dr. Haydar Baş Bey’dir. Putin’in daveti üzerine Rusya’ya giderek Duma meclisinde konuşan Haydar baş bey’in taşıdığı bu misyondan etkilenen, liberal demokrat Partisi genel başkanı Vladimir jirinovski’nin, sohbet sonrasın da “ne mutlu Türk’üm diyene” sözünü haykırması, Müslüman-Türk anlayışının Haydar Baş Bey eliyle devam ettiğinin ispatıdır. Bu anlayışın günümüz reçetesi olan, Milli ekonomi modeli, sosyal devlet- milli devlet projesiyle, şaha kalkarak, dünyayı sömürü düzeninden kurtaracak, insan’a insanca yaşama olanaklarını sunacaktır. Bu tezin sahibi olan Prof.Dr. Haydar Baş Bey de bu çadıra herkesi davet etmektedir. Ne olduğunuzun, hangi görüşe sahip olduğunuzun, ya da hangi soydan geldiğinizin önemi yok. Herkesi bu çadıra davet ediyoruz. Gelin bu sefer Bağımsız Türkiye Partisinde bir olalım, Haydar Baş Bey’in yanında olalım. Biz size hizmete talibiz. Biz herkese bu kokunun güzelliğini hissettirmeye talibiz. Yeter ki siz isteyin At Arabaları Hortluyor mu? İçinden İncir Ağacı Kilis’te dönemin belediye başkanı tarafından kaldırılan at arabalarının, başta Suriyeliler olmak üzere vatandaşlar tarafından tekrar kullanılmaya başlandığı dikkat çekiyor. Çıkan Çeşme! Duvarları içinden incir ağacı çıkan belki de ilk ve tek çeşme olan İpşir Paşa Kasteli kendi kaderine terk edilmiş! Son zamanlarda trafiğin en işlek olduğu ana caddeler dahil her yerde görülmeye başlanan at arabalarının, çoğunlukla çöpten eşya toplayan Suriyeliler tarafından kullanıldığı görülüyor. Ana caddelerde hiçbir yaptırıma uğramadan at arabalarının gezmeye devam etmesi, diğer at arabası sahiplerini de cesaretlendirmiş olacak ki, son zamanlarda Kilis trafiğinde gezen at arabası sayısının bir hayli arttığı gözleniyor. Günün her saatinde şehir merkezinde karşınıza çıkabilecek at arabalarının, eskiden olduğu gibi sokaklara pisliklerini de bıraktıkları gözleniyor. Vatandaş Tepkili Tekrardan at arabalarını ve yerlerde atların bıraktığı pislikleri görmeye başlayan Kilisli vatandaşlar ise, yıllardır Kilis’in adeta kanayan bir yarası olan at arabalarını yine görmekten pek de memnun olmadıklarını ifade ediyorlar. Yetkililerin bu duruma karşı duyarsız kalması, vatandaşların haklı tepkilerine neden olduğu da dikkatlerden kaçmıyor. 1654 yılında Sadrazam Mustafa Paşa (İpşir Paşa) tarafından yaptırılan çeşmenin günümüzde suyunun akmadığı gözleniyor. Özellikle içinden çıkan incir ağacı ile dikkatleri üstüne çeken İpşir Paşa Kasteli’nin tarihi ve turistik değere sahip olmasına karşın bu denli bakımsız bırakılması herkesin merak ettiği bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Çeşme park yeri olmuş İçine motosiklet park edilen, kurnasına atık taşlar konulan çeşme, çeşme olmanın dışında her şekilde hizmet verirken, duyarlı vatandaşlar Kilis’in bu önemli değerinin restore edilerek şehre kazandırılacağı günü merakla bekliyorlar. KİLİS POSTASI YAŞAM www.kilispostasi.com SAYFA TEMMUZ-EYLÜL 2015 07 Kilis’te Künefe Çeşitleri Artıyor Bir yandan az aylarında yetiştirdikleri ürünleri hasat eden Kilisli Bahçacılar, bir yandan da kışa hazırlık yapıyorlar. Peynirli ve ağızlı olarak bilinen klasik künefe çeşitlerinin çok geride kaldığı Kilis’te, her gün farklı lezzette ve görünümde künefe çeşitleri piyasaya çıkıyor. Özellikle tatlı sektörüne yeni adım atan bazı işyerleri, kendilerine has ürettikleri spesiyal künefeleri ile adlarını duyurmaya çalışıyorlar. Meraklısına damak çatlatan lezzetler Kilis’te halk arasında bir hayli yüksek olan tatlı tüketimi giderek artarken, vatandaşların klasik tatlı çeşitlerinden çok, bu tür değişik tatlı çeşitlerini ve yeni açılan işyerlerini deneme yolunu tercih ettikleri gözleniyor. Kaymak ve Antep fıstığının ön planda olduğu bu künefe çeşitlerinde kullanılan peynirler dahi Antakya’dan özel olarak sipariş ediliyor. Kilis Katmeri ‘Katmerlendi’ Tescilli Meşhur Kilis Katmerinin fiyatı son artışlarla birlikte 8 TL’ye çıkarken, artık lüks tatlılar sınıfına girdi. 2015 yılı içerisinde Türk Patent Enstitüsü tarafından Kilis’e özgü bir tatlı olarak tescillenen Kilis Katmeri, artık lezzeti kadar pahalı fiyatı ile de insanları şaşırtıyor. Kilis Katmeri son yıllardaki ard arda artışlarla birlikte tanesi 8 TL’den satılmaya başlandı. Ünlü olmak böyle bir şey! Kalabalık gruplarla birlikte Kilis Katmerini tatmak için tatlı salonlarına giden müşteriler yüksek hesap öderken, Kilisli vatandaşlar katmerin fiyatının yüksek olduğunu düşünüyorlar. Katmerin eskiden herkesin kolaylıkla yiyebileceği bir tatlı olduğuna işaret bazı vatandaşlar, Kilis şartlarında pahalı olan katmerin fiyatının düşürülmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Kilis’te Kopan Bacağı Yerine Diktiler Kilis Devlet Hastanesi doktorlarından Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Vecih Keklik ve Ortopedi Uzmanı Op. Dr. Adnan Gerçekcioğlu, sağ ayak bileğinin yaklaşık 5 cm üzerinden şarapnel parçasıyla yaralanan hastanın kopan bacağını 5 saatlik başarılı bir operasyon ile yerine diktiler. Zor ve başarılı bir ameliyat yaptıklarını belirten Kilis Devlet Hastanesi doktorları, ameliyatın başarılı geçtiğini ve hastanın sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op.Dr. Vecih Keklik ve Ortopedi Uzmanı Op. Dr. Adnan Gerçekcioğlu operasyon sonrası hastanın ayağında his ve hareket fonksiyonlarının geri kazanıldığını belirtti. KİLİS POSTASI SAYFA 08 GÜNCEL TEMMUZ-EYLÜL 2015 Kilis’te Feci Kaza: 9 Yaralı www.kilispostasi.com Polis Kılbey’e Son Görev! Kilis çevre yolu üzerinde meydana gelen kazada 9 kişi yaralanırken, araçlar hurdaya döndü. Şanlıurfa’da hain bir saldırı hayatını kaybeden Polis Fatih Kılbey, memleketinden önce Kilis’e getirildi. Şanlıurfa Balıklıgöl Devlet Hastanesi Acil Servis’i önünde teröristlerin silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybeden polis memurlarından Kilis’te uzun süre görev yapmış olan Fatih Kılbey ve Tanju Sakarya için Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü’nde resmi tören düzenlendi. Polis kendi evinde! dinilen bilgilere göre; kaza Çevreyolu üzerinde Kilis İl Özel İdaresi kavşağında bir otomobilin minibüse çarpması sonucu meydana geldi. Meydana gelen kazada şehiriçi dolmuşta bulunan 8 yolcu ile otomobil sürücüsü yaralanırken, otomobilde ciddi hasar meydana geldiği gözlendi. Trafik kazasında yaralananlar tedavi için Kilis Devlet Hastanesi’ne kaldırılırken, olayla ilgili inceleme başlatıldı. FELHAN YAYINCILIK REKLAMCILIK ve DAĞITIM 3 AYLIK YEREL GAZETE İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı işleri Müdürü Dr.Ahmet Hamdi Kepekçi 0532 558 93 69 Yazı İşleri Müdürü Abdülkadir Uğur Kepekçi 0532 413 30 76 Kilis Temsilcisi Selim BAYTÜRKMEN 0535 774 22 02 İdare Yeri: Demirtaş Mah. Sabunhane Sk. No:19/407 Eminönü - İSTANBUL Tel: 0212 504 41 41 Baskı: Akademi Basın Yayın Org. ve Matbaacılık Ltd. Şti. - Adres: Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No:230 Topkapı - İST. Tel.: 0212 493 24 67 abone olun “gazeteniz kapınıza gelsin” 0212 504 41 41 Yayınlarımızın tüm hakları KİLİS POSTASI’na aittir. Kaynak gösterilmeden iktibas edilemez. Yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Gazetemiz il temsilcileri fahri olarak görev yapmaktadır. Yayınlanan köşe yazısı ve haberin tüm hakları Felhan Yayıncılık Reklamcılık ve Dağıtım’a aittir. Kaynak gösterilerek kullanılabilir. [email protected] | www.kilispostasi.com REKLAMLARINIZ iÇiN BiZi ARAYIN: 0532 558 93 69 Polis memuru Fatih Kılbey’in cenazesi Şanlıurfa’daki törenin ardından karayolu ile Kilis’e getirildi. Yoğun bir kalabalığın toplandığı Polis Fatih Kılbey’in evi önünde acı ve hüzün hakimdi. 45 yaşında Polis memuru Fatih Kılbey’in cenazesi defnedilmek üzere dualar eşliğinde memleketi Antakya’ya götürüldü. www.kilispostasi.com KİLİS POSTASI SAYFA GÜNCEL di. Arap baharı döneminOp. Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi de Nato’nun üs merkezini İzmir’e taşıdığını ve buradan Libya’yı vurduklarını İkiz Yasalar Bugünler İçin mi hatırlattı. Şimdi ise, ABD Yasalaştırıldı ve İsrail projesi olarak sokakta Türklerle Kürtleri [email protected] vuruşturmak istendiğinin altını çizdi. Bir de ikazda Ülkemiz karanlık bir dönemin içine girbulundular. Burada görev di. Öyle bir dönem ki, görenedir görene, alan adamın dinle devletle milletle bir ilköre nedir köre misali. Haydar Baş be- gilisi yoktur dediler. yin, Bağımsız Türkiye Partisi başkanlık Haydar hoca, onlarca yıl önce de Güdivanındaki konuşması geçmişten gü- neydoğu Anadolu bölgesini elimizden nümüze bütün süreci özetler nitelikteydi. alacaklar; Birleşmiş milletleri çağıraHaydar hoca, 7. Haziran seçim sonuç caklar, milletin önüne sandık koyacakdeğerlendirmesinde, Türkiye karanlık lar, kendi geleceğin hakkında karar ver bir döneme girdi demişti, şimdi ise Tür- diyecekler, ülkeyi bölecekler demişti. kiye’nin zifiri karanlık bir döneme girdi- İşte bütün yaşadıklarımız sayın Haydar ğinin altını çizdi. Kürt kardeşlerimize, Baş beyi haklı çıkartıyor. Adeta işaret İslam dünyasını Arap baharı ile kan gö- edilen o günler geldi çattı. Konuşmasılüne çevirenlere güvenmeyin dediğini nın devamında, etnik bir çatışma hedefhatırlattı. Geri dönüşü olmayan bir nok- lenmektedir diye vurguladılar. Çözüm tada olduğumuzu söyledikten sonra oy- olarak da görevimiz kanı durdurmak ve nanan oyunun Büyük Ortadoğu Projesi kardeşliği temin etmektir dediler. (BOP) adı altında büyük İsrail’i hayata Peki, kardeşliği kim temin edecek. Elgeçirmek olduğunun tekraren altını çiz- bette ki bölünmenin hukuki alt yapısını TEMMUZ-EYLÜL 2015 09 hazırlayanlar değil. Okuyucuya ikiz yasaları yani halkların kendi geleceklerini kendileri belirler yasasını hatırlatmak istiyorum. 57. Hükümetin, self determinasyon ilkesini Türkiye’de uygulamaya koymayı taahhüt ettiği ulusal program 24 Mart 2001 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yayına girmişti. Devlet Bahçeli bu hükümetin başbakan yardımcısıydı. Self determinasyon bir başka ismiyle ikiz sözleşmeler 4 Haziran 2003 de AKP ve CHP’nin oylarıyla kanun haline getirilmişti. Özet olarak bölünmenin hukuki altyapısı olan ikiz yasalar CHP, MHP, AKP ortak yapımıdır. Çözümün olmazsa olmaz kuralları vardır. Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli’nin ortaya koyduğu kardeşliğe ihtiyacımız var. Bu etnisiteye değil kültüre inanca bağlı bir kardeşliktir. Sosyal devlet yapılanmasıyla, ekonomik kalkınmayla, toplumsal barışla desteklenen kardeşliktir. Bunun tek adresi var o da Prof. Dr. Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisidir. Gelin hep birlikte 1 Kasım genel seçimlerini bir fırsata çevirelim. Türkiye’nin İlk Özel Televizyonlarından Meltem Medya Grup Yeni Frekansında İzleyicisine daha iyi daha kaliteli bir yayıncılık sunmak adına yaptığı teknik yatırımlar neticesinde Türksat-4 A’da frekans değişikliğine gitti. Grubun yeni frekansında izleyici Meltem TV, Mesaj TV... İzleyicisine daha iyi daha kaliteli bir yayıncılık sunmak adına yaptığı teknik yatırımlar neticesinde Türksat-4 A’da frekans değişikliğine gitti. Grubun yeni frekansında izleyici Meltem TV, Mesaj TV, Kadırga TV, Sıhhat TV ve Ajans 99’u İzleme fırsatı bulacak. Konu ile ilgili açıklama yapan medya grup başkanı Mustafa Uğurlu, "Medyada pek çok alanda ilklere imza atan Meltem Medya Grup yeni frekansında daha kaliteli bir yayıncılığın yanı sıra sürpriz programlar ve yeni yüzleri de izleyicimizle buluşturacağız. Bu arada iki de yeni kanal kurduk. Tematik yayıncılığın öncüsü olarak izleyicimizden gelen talepler doğrultusunda bir sağlık kanalı birde ekonomi kanalı kurduk. İzleyici taleplerinin bizim yayıncılık ilkelerimizde çok önemli bir yeri var. Bu talepler doğrultusunda Türkiye’nin tek yüzde 100 sağlık kanalı olan Sıhhat Tv’yi ve alışıla gelmiş ekonomi kanallarından çok farklı bir ekonomi vizyonu sunacak olan Ajans 99’u izleyicimiz ile buluşturduk" dedi. SAYFA 10 TEMMUZ-EYLÜL 2015 KİLİS POSTASI SAĞLIK deki mendil ile göz yaşlarını silerken tek cümleyle ifade Nejat Taşkın etmişti ben çocuğun bu güzel Atatürk sevgisi ve davOKULLAR AÇILIRKEN BİR ranışı karşısında daha fazla ÖGRENCİNİN PROFİLİ dayanamayarak,göksümde yıllardır taşıdığım Atatürk rozetini,ona taktığımda [email protected] men ayağa kalkarak elimi öptü babasına doğru koştu Her sabah kartal metro istasyonundan bin- ve okullar açıldığı gün öğretmenime bu Atadiğim metro trenine, babasının elinden tu- türk ,ü göstereceğim dediğinde tekrar ona tarak trene binen 7 veya 8 yaşlarında bir yanıma çağırıp bu Atatürk hatıramı kendiçocuğun gürül gürül kulağıma vuran se- sine ve babasına anlatmaya başladım;ben siyse kendime geldim. Çocukluğuma ve dedim;10 kasım 1953 günü Atatürk ün aziz ilkokula başladığım günleri hatırlayarak tabutunu etnografya müzesinden alınıp yanıma oturan çocuğun gülümseyen çeh- anıt kabre taşıyan heyetin içinde görevliyresinde o günlerin parlak izlerini gördüm. dim. Onun mumyalanmış yüzünü yakından çocuğa Atatürk.ü sordum.bana içtenlikle gördüm ve Ankara ana tamir fabrikasının tek kelime ifadesi içinde tek cümleyle ce- da görevli olduğum için orada yapılan top vap verdi,onu çok seviyorum dedi ve ilave arabasına konma görevi için vazifelendietti ilk okul 2 inci sınıfa gidiyorum okulu- rildim.23 yaşındaydım boynumda fotoğraf mu ve ülkemi çok seviyorum ilkokul 2 inci makinem olduğu halde atayı tabuta kosınıfa giden bir çocuktan bu cümleyi duy- yup top arabasına yerleştirdik.gençlik parmak beni çok sevindirdi.bende kendisine kı önünde bekleyen kortejde başta celal Atatürk öldüğü zaman ilkokul birinci sınıfa Bayar,Adnan menderes ve refik koral tan yeni başlamıştım diyerek,10 kasım 1938 merhumlar olmak üzere yürüyüşe başladık. günü sınıfa gözü yaşlı giren rahmetli öğ- En önde bir yüzbaşı Atatürk ün fotoğrafını retmenim nimet ertemdi sınıfa girmiş elin- taşıyor ve onun arkasında bu üçlü protokol www.kilispostasi.com ve onları resimleyen birde ben vardım.binlerce Ankaralı oradaydı kortej bakanlar,üst makamlar yetkili kişileri ve direklerde o günün çok değerli spikeri Jülide Gülizar vardı her direkte bir hoparlör ve ağlayan ve ağlatan Jülide Gülizar bütün Türkiye ağlıyor. radyolardan ağıt sesleri anıt kabre doğru dalga dalga yayılıyordu .bu manzara tam 3 saat sürdü ,biz 10 kasım 1953 yılında etnografya müzesinden anıtkabire 3 saat de gelmiştik ve bu gelişimiz sırasında makinemde birkaç kare vardı o fotoğraflar karesinde 3 merhum liderin fotoğrafları uzun yıllar hafızamda Atatürk ifadesini dile getirmesine yetti ve ben bu anı daima ifade ederken hep hüzünlü bir göz yaşına sahne olur küçük çocuk küçük çocuk babası ve etraftakiler beni dinleyerek bir saygı ifadesi içinde girdiler bende okullar açılırken bu anımı ve yaşadığım bu tabloyu işte sizlerle paylaşmak istedim çünkü,Atatürk ve cumhuriyet bizim en büyük güvencemizdir ona her vesileyle koruyarak ve bizden sonraki nesillere daha zengin daha gösterişli bir Türkiye cumhuriyeti emanet edeceğiz bu teslimiyetin bekçileri gençler olacaktır. Yeni ders yılınız kutlu olsun başlarken bütün öğretmen ve örgencilere selamlar… Nerede O Eski Günler! Hammaddesi bakır olan ve yapımı büyük emek isteyen “Kildanlık” bir zamanlar Kilisli bayanların kullandığı önemli bir eşyaydı. İçine sabun, lif, kese, kına ve kil konan bakırdan yapılmış bu kaplar eskiden bakır ustalarının hünerli ellerinde şekil kazanırlardı. Şimdilerde sadece bir süs eşyası olan Kildanlık, bakır kapların kullanıldığı dönemlerde önemli bir eşya olarak evlerde bulunurdu. Bakır altına denkti Özellikle Güneydoğu Anadolu’da bakır işlemeciliğinin önemli bir sanat kolu olduğu biliniyor. Bakırcılık mesleğinin altın çağı olarak tabir edilen 1960 yıllara tanık olanlar, bakırın fiyatının altına yakın olduğunu ifade ederken, bakırcılığın yaygın ve kazançlı bir meslek dalı olduğunun altını çiziyorlar. Modern teknolojinin devreye girmesi ile birlikte piyasaya sürülen emaye, teflon, döküm eşyaların yaygınlaşması ile birlikte kaybolan bakır işlemeciliği şimdilerde çok az usta tarafından süs eşyası üretimi alanında sürdürülüyor. KİLİS POSTASI YAŞAM www.kilispostasi.com SAYFA TEMMUZ-EYLÜL 2015 11 Kilis’te Kış Hazırlıkları Sürüyor Kilis’te kurutmalık yapımı, salça ve biber derken kışa hazırlık telaşı bütün evleri sarmış durumda! Havaların güzel ve güneşli gittiği Eylül ayını yaşadığımız şu günlerde Kilis’teki evlerde bir koşuşturma bir telaş almış başını gidiyor. Kışlık zahirelerini hazırlama çabasındaki Kilisli hanımlar dur durak demeden çalışırken, erkeklerde evin ihtiyacı olan taze sebzeleri bir şekilde temin etmeye çalışıyorlar. Bu nedenle Kilis Sebze Hali’nde hareketli günler yaşanmaya devam ederken, Kilis sokaklarında biber çektirenlere, eski hallelerde Peygamberimiz hadislerinde kurban kesmeyi teşvik etmiş ve kurban kesenlere büyük müjdeler vermiştir. Gücümüz yettiğince kurbanlarımızı hasta ve zayıf olanlardan değil göze hoş görünen güzel semiz hayvanlardan seçmeliyiz bu konuda peygamberimiz şöyle buyuruyor. [email protected] Bu konuda Kurân-ı Kerim’de şöyle ifade buyrulmaktadır: “Biz her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanların üzerine Allah’ın adını ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık İlahınız tek bir Allah’tır Şu halde yalnız O’na teslim olun” [hac 22-34] Kurban bayramı bayram namazından evvel camilerde vaazların baş konusu hazreti İbrahim peygamberin oğlu Hz İsmail as Allaha kurban olarak adaması kıssasıdır Hz İbrahim, bir oğlu olursa, Allah yolunda onu kurban edeceğini adamıştı. Aradan uzun bir zaman geçtikten sonra oğulları olmuş, fakat o, adağını unutmuştu rüyada kendisini, oğlu İsmail’i kurban ediyor görünce, adağını hatırlamıştı. Konuyu oğlu İsmail’e açmış, oğlu da bu emre büyük bir teslimiyet göstermişti Allah cc onların bu büyük teslimiyeti karşısında Cebrail as vasıtasıyla İsmail as yerine bir koç göndermiş ve onu kurban kesmiştir Türkiye’de ve dünyada organik gıda ürünlerine olan ilgi artmaya devam ederken Kilisli vatandaşlar, yıllardan bu yana organik ve doğal ürünleri kendilerinin zaten ürettiğini ifade ediyorlar. Bakınız, bu konuda Kuran-ı Kerim’de şöyle buyruluyor: Kurban Bayramı Onun namazı orucu haccı zekâtı hulasa bütün iyi ibadetleri Allaha kulluğunun bir gereği ve ispatıdır bu bağlamda kurban kesme ibadetlide insanları cenabı Allaha yaklaştıran bir ibadettir Asıl organik ürünleri biz üretiyoruz bulacaksın.’ dedi. Her ikisi de Allah’a teslim oldular (Allah’ın emrine boyun eğdiler). İbrahim, oğlunu şakağı üzerine yatırdı. Biz de ona şöyle seslendik: ‘Ey İbrahim, rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı.’ Dedik ve ona (İsmail’e karşılık ) büyük bir kurbanlık fidye verdik. Kendisine sonradan gelenler için de iyi bir nam bıraktık. Selam olsun İbrahim’e. İşte biz iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Çünkü 0, bizim mümin kullarımızdandır.” (saffat 100-111) Alaaddin Özkar Ben, insanları ve cinleri, ancak bana ibadet/kulluk etsinler diye yarattım. (zâriyât -56) hitabını duyan insanoğlunun dünyadaki bütün işleri Allahın rızasını kazanmak içindir salça kaynatanlara sıklıkla rastlamak mümkün oluyor. Kurban bayramında yapılan amellerden Allah’ü Teâlâ katında kurban kesmekten daha kıymetlisi yoktur. Daha kanı yere düşmeden Allah’u Teâlâ, onu muhafaza eder. Onunla nefsinizi tezkiye edin, onu seve seve kesin! (Tirmizi) “Onların (kurbanların ) ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır.’’ ) Esasen Allah Teâlâ ancak takva sahiplerinin yapmış oldukları ibadetleri kabul eder. Hz. Ali (ra) Hz. Peygamber’in (as) şöyle buyurduğu rivayet etti: “Ey insanlar! Kurban kesiniz, kanlarıyla Allah’tan sevap isteyip umunuz. Çünkü kurbanın kanı her ne kadar yere düşse de hakikatte Allah’ın himayesindedir” Kurbanlarınız semiz olsun. Onlar Sıratta bineklerinizdir. [Zâd-ül mukvin] (Kurbanların en hayırlısı boynuzlu koçtur.) [İbni Mace] “İnsanoğlu Kurban Bayramında Allah’a kan akıtmaktan daha sevimli hiçbir amel yapamaz. Kurbanlık hayvan kıyamet gününde boynuzları, tüyleri ve tırnakları ile (Allah’ın huzuruna) gelir. Kurban kesilirken kan yere düşmeden Allah katında yüksek bir mevki ye çıkar. Öyle ise kurbanı gönül hoşluğu ile kesiniz.” (İbn Mac) Kurbanın derisindeki her tüy sayısınca size sevap vardır. Kanının her damlası kadar mükâfat vardır. O sizin mizanınıza konacaktır. Müjdeler olsun! [İbni Mace] Ya Fatıma, kurbanının yanına git! Kesilirken orada bulun! Kurbanının yere akacak ilk kandamlasıyla, geçmiş günahların affedilir. [İ. Hibban] Cenabı Allah Kuran-ı Kerim’de bu kıssayı şöyle anlatıyor: Nisap miktarına malik olan her Müslüman kurban kesmekle yükümlüdür maddi durumu iyi oldugu halde kurban kesmeyenleri bakın dinimiz nasıl korku ile uyarıyor hadis-i şerifte peygamberimiz ne buyuruyor; “Hâli vakti yerinde olup da kurban kesmeyen, namaz kıldığımız yere gelmesin!” (Hâkim) “İbrahim ‘Ey Rabbim, bana iyilerden (bir oğul) ihsan et’ dedi. Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. Oğlu yanında koşacak çağa gelince, ‘Ey oğlum, ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin ?’ dedi. (İsmail) Babacığım, sana ne emrolunuyorsa yap. İnşallah beni sabredenlerden Kurban bayramını bir tatil günü veya bir et bayramı olarak telakki edilmemeli çünkü “Allah katında günlerin en büyüğü Kurban günüdür.” (Gunyet-üt Talibin) diyor peygamberimiz Kurbanda niyet Allaha yakınlaşmak resulullahın sünnetini yerine getirmek Allahın rızasını kazanmak olmalıdır. Bir rivayette Rasulullah (sav,) iki güzel (kusursuz ve semiz) koç kurban etmiş ve onları kendi elleriyle keserek: “Bismillah’i Allah’u Ekber! Bunlar, benim ve kurban kesemeyen ümmetim içindir” buyurmuştur (Muttefekun aleyh) Ayrıca kurban, fakir, yetim, yoksul ve kimsesizleri sevindirmek suretiyle toplumda sevgi, birlik ve dayanışma duygularının gelişmesine, insanların birbirleriyle kucaklaşmasına vesile olur kesilen kurban etinin üçte birini yoksullara üçte birini misafirlere üçte birini ise aile efradımıza bırakmak dinimizce uygun görülmüştür kur an kerimde Allah cc şöyle buyuruyor “Onlardan yiyin ve eli dar olana ve yoksullara yedirin” (Hac Suresi ayet: 28); “Etinden yiyin ve ondan dilenen ve dilenmeyen yoksullara yedirin “ (Hac Suresi ayet:36) Peygamberimiz(sav), Hz Aişeye: “Kurban etini ne yaptınız?” diye sorduğunda Hz Ayşe (ra) validemiz: “Ya Rasulallah! Hepsini dağıttık sadece ön ayakları kaldı” cevabını vermişler Bunun üzerine Peygamberimiz efendimiz (sav): “Bilakis ey Aişe! Hepsi kalmış ön ayakları hariç buyurmuşlar” Rabbim bayramımızı ve kurbanımızı bu şuur içerisinde yaşamamızı nasip eylesin. SAYFA 12 TEMMUZ-EYLÜL 2015 KİLİS POSTASI POLİTİKA www.kilispostasi.com Türkiye Zifirî Karanlık Bir Döneme Girdi BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye’nin içinde bulunduğu kaos ortamı konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin bölünme-parçalanma sürecine sokulduğunu ifade eden Prof. Dr. Baş, "Türkiye zifiri karanlık bir döneme girmiştir" dedi Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Başkanlık Divanı İstanbul İl Başkanlığında toplandı. Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın başkanlık ettiği toplantıda Türkiye’nin içinde bulunduğu durum değerlendirildi. 7 Haziran seçimleri sonrasında yaptığı konuşmalarda “Türkiye’nin karanlık bir döneme girdiğini” ifade ettiğini hatırlatan Prof. Dr. Haydar Baş, bu ifadesini “Türkiye zifirî karanlık bir döneme girdi” şeklinde güncelledi. BTP Lideri, “Henüz daha bir çakmak taşı çakılmamışken, ‘Türkiye karanlık bir döneme girdi’ dedim. Gaziantep’te söyledim, İstanbul’da söyledim. Türkiye şimdi ise zifirî karanlık bir döneme girdi. O kadar güçlü ışıklar tutmalıyız ki, bu karanlık gündüze tebdil olsun” şeklinde konuştu. Türkiye BOP kıskacında Konuşmasında Türkiye’yi teslim alan terör ortamının İslam dünyasını Arap Baharı adı altında yıllardır kan gölüne çeviren Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) bir yansıması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: “Esasen bu adamların böyle yapacağını biz biliyorduk. Hatırlarsanız Güneydoğu Bölgesi’ndeki vatandaşlarımıza ‘Bunlara inanmayın. Bunların size çözüm falan getirmesi asla mümkün değil’ dedik. Türkiye geri dönüşü olmayan bir noktaya getirildi. Aslında burada benim anlatmak istediğim şu: Kürtler devlet kuracak da, onun için hareket ediyorlar diye bir şey yok. Bu arkadaşları maalesef büyük bir oyuna getirdiler. Oynanan oyun Büyük Ortadoğu Projesi adı altında Büyük İsrail devletini kurmaktır. Bunu göremeyen hiç kimse Türkiye’nin içine sokulduğu durumu çözemez. Adamların tek derdi Büyük İsrail. BOP, Büyük İsrail’i hayata geçirmektir.” Büyük Ortadoğu Projesi’nde AKP iktidarının Eşbaşkan görevini üstlendiğini ifade eden BTP Lideri, şu önemli tespitlerde bulundu: “Arap Baharı döneminde NATO’nun Avrupa’daki üssünü İzmir’e aldılar. Önce karşıymış gibi göründüler sonra İzmir’i merkez yaptılar ve Libya’ya uzandılar. Libya diye bir devlet kaldı mı? Peki, Libya’da huzur var mı, birlik var mı? Yok. Hepsi gitti. Tunus, Mısır, Suriye, Irak aynı şekilde... Büyük Ortadoğu Projesi’ne göre aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 22 İslam ülkesi yok olacak.” Kürt-Türk kavgası çıkarmak istiyorlar Birçok kentte sahnelenen ve Kürt-Türk kavgası çıkarmayı hedefleyen provokatif eylemler de BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın gündemindeydi. Haydar Baş, bu konuda şu açıklamaları yaptı: “Bu sokağa dökülmelerin manası nedir? İç savaş. Nasıl iç savaş? Türklerle Kürtleri vuruşturmak... Bu bir hainliktir. Bu ABD’nin, İsrail’in projesidir. Burada görev alan adamın İslam’la, Türklükle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Burada bizim görevimiz kanın akmasını durdurmak, milletin birliğini, beraberliğini temin etmektir. Bizim görevimiz budur. Bunu yaptığımız zaman Türkiye’de saadet, huzur, mutluluk olur. Bunu yapamazsak, hiçbir şeyimiz istediğimiz manada hayata geçmez.” Başkanlık sistemi, bölünmenin hukuki alt yapısıdır Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 400 vekil sözü üzerine de dikkat çekici bir değerlendirme yapan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: “400 vekil ile Anayasa değiştirilecekti. Anayasanın ilk 3 maddesi kaldırılacak, üniter yapı yerine federatif yapıyı getireceklerdi. Böylece Türkiye’yi hukuken böleceklerdi. Ondan sonra da ‘Benim ne günahım var. Senin verdiğin oyla Türkiye’nin geldiği nokta bu, ben günahkâr değilim’ diyerek halkı suçlayacaklardı.” Tek çıkar yol birlik-beraberlik Türkiye’nin bu bölünme-parçalanma tehlikesinden tek çıkar yolunun birlik-beraberlik olduğunu ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, Hacı Bektâş-ı Veli örneğini verdi. Hacı Bektâş-ı Veli Hazretlerinin Anadolu’daki etnik grupları İslam kardeşliği potasında bir araya getirerek bir Müslüman Türk milleti oluşturduğunu ifade eden BTP Lideri, “Şimdi bizim ihtiyacımız olan da bu anlayış” dedi. Prof. Dr. Haydar Baş, “Şimdi bu ortamdan ülkeyi çıkarmamız lazım. Doğusu, Güneydoğusu, Batısı, Kuzeyi karmakarışık olan bu ülkeyi evvela Hacı Bektâş’ın mayasıyla mayalamamız lazım. Türkünü, Kürtünü, Lazını, Çerkezini bir millet yapmamız lazım” ifadelerini kullandı. KİLİS POSTASI POLİTİKA www.kilispostasi.com SAYFA TEMMUZ-EYLÜL 2015 13 Prof. Dr. Haydar Baş Ehl-i Beytin değeri [email protected] İnanan Müslümanlar içinde en üstün sınıf takva sahibi Ehl-i Beyt’tir. Ehl-i Beyt, Hz. Peygamber, Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendilerimizdir. Cenab-ı Hak ayeti kerimede, “Yüce Allah ancak ve ancak siz Ehl-i Beyt’ten her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz yapmak ister” (Ahzab, 33) buyurmuştur. Yine “De ki: Ben bu (Peygamberliğimi tebliğime) karşılık sizden yakınlarıma sevgiden başka hiç bir ücret istemiyorum” (Şura, 23) buyurur. Ehl-i Beyt’in üstünlükleri hakkında onlarca ayet ve yüzlerce hadis vardır. Biz bu ikisini vermekle kifayet ediyoruz. Bugün çeşitli bahaneler ile birliği bozulan, tevhid akidesinin manasını unutan İslam dünyasının tekrar bir ve beraber olması için tek payda ise Ehl-i Beyt’tir. Birlik mayası Ehl-i Beyt, bilinçli bir şekilde gizlenmiştir. Hatta Hamse-i ali Aba hadisinde ısrarla altı çizildiği şekliyle 5 kişi olan Ehl-i Beyt’in içine Hz. Peygamber’in hanımları, Haşimoğulları, ümmetin tamamı dahil edilmek istenmiştir. Ehl-i Beyt’in beş kişi ile sınırlandırılması, İslam’ın devamında üstlendikleri rol sebebiyledir. Ehl-i Beyt, Cenab-ı Hak tarafından sevilmiş, seçilmiş ve üstün tutulmuştur. Ehl-i Beyt’in üstünlükleri mübarek imamların döneminde de tartışılmıştır. İmam Rıza Efendimiz ile Memun arasındaki bir münazarayı vermek istiyoruz. Ayette geçen ‘temiz ıtret’ hakkında Halife Memun’un sorusuna İmam Rıza ayetlerle izah getirmiştir: “İmam (as): Onlar Allah-u Teala’nın kendi kitabında şu şekilde vasfettiği kimselerdir: ‘Ancak ve ancak Allah, siz Ehl-i Beyt’ten her çeşit günah ve çirkinliği gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.’ Yine onlar Resulullah ı haklarında şu şekilde buyurduğu kimselerdir: Ben aranızda iki ağır emanet bırakıyorum. Allah’ın kitabı ve ıtretim olan Ehl-i Beyt’im. Bilesiniz ki, bu ikisi havuzu başında Bana gelinceye dek birbirlerinden ayrılmazlar. Öyleyse Benden sonra bu ikisi hakkında nasıl davranacağınıza dikkat edin. Ey insanlar! Onlara bir şey öğretmeye kalkışmayın zira onlar sizden âlimdirler.” Alimler: “Ey Ebu’l Hasan! Acaba itret dediğin Al’nin kendisi midir yoksa diğer kimseleri de kapsıyor mu?” İmam: “Onlar Al’in ta kendisidir” Alimler: “Resulullah’tan: Ümmetim Benim Al’imdir” diye nakledilmektedir. Ashabtan inkâr edilemeyecek rivayetlerde Muhammed’in Al’i onun ümmetidir” denilmiştir. İmam : “Bana söyleyiniz, acaba sadaka Al-i Muhammed’e haram mıdır?” Ashab: Evet haramdır.” İmam: “Sadaka bütün ümmete haram mıdır?” Alimler: “Hayır.” İmam: İşte ‘Al’ ve ‘ümmet’ arasındaki fark da budur. Yazık sizlere… Kuran’dan yüz mü çevirdiniz.” Allah-u Teala yarattıklarından tertemiz olanları ayırdığında, mübarek ayetinde Peygamber’ine onlarla beraber lanetleşmeye gitmesini emrederek şöyle buyurdu: “Ey Muhammed! Artık sana gelen bunca ilimden sonra da gene bu hususta seninle çekişip tartışmalara girişirlerse de ki: Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da dua edelim ve Allah’ın lanetini yalancıların üstüne kılalım.” (Ali İmran, 61) Bu ilahi emirden sonra Resulullah, Ali’yi, Fatıma’yı, Hasan ve Hüseyin’i yanına aldı. Ayette geçen kendimiz ve kendiniz ibaresinin anlamını biliyor musunuz? Alimler: “Allah-u Teala onunla Peygamberin kendisini kastetmiştir.” İmam: “Yanıldınız çünkü Allah-u Teala onunla Ali bin Ebu Talib’i kastetmiştir.” Bir başka ayet: Peygamber itretinin dışında herkesi caminin dışına çıkardı. Bu duruma halk ve Abbas itiraz edip şöyle dediler. “Ey Allah’ın Resulü neden Ali’yi bırakıp da sizi çıkaran Ben değilim, bunu Allah böyle yapmıştır.” Alimler: Bu söz Kuran’ın neresinde geçiyor? İmam: Allah şöyle buyuruyor: Musa’ya ve kardeşine Mısır’da kavminiz için evler hazırlayın ve evlerinizi kıble yapın diye vahyettik.” (Yunus 87) Bu ayet Harun’un Musa’nın yanındaki ve Hz. Ali’nin de Peygamberin nezdindeki makamını beyan eder.” İmam: “Resulullah (sav), ben ilmin şehriyim, Ali de onun kapısıdır, ilmin şehrini dileyen onun kapısından geçmelidir, buyururken bizim bu mevkimizi kim inkâr edebilir?” İmam: Başka bir delil de “Akrabalarının hakkını ver” (İsra, 26) ayetidir. Bu ayetten sonra Resulullah Fatıma’yı yanına çağırdı. Resulullah: “Şu Fedek savaşsız elde edilen ganimetler arasındadır. Bu yüzden Bana aittir. Başkalarının onda hakkı yoktur. Şimdi, Allah emrettiği için onu sana bağışladım. Öyleyse onu kendin ve evlatların için al.” Başka bir ayet, Allah-u Teala’nın buyurmuş olduğu şu ayet: “De ki: sizden tebliğime karşılı bir ücret istemiyorum. İstediğim ancak yakınlarıma sevgidir.” (Şura, 23) İmam buyurdu: Başka bir ayet de: “Şüphe yok ki, Allah ve melekleri Peygambere salat ve selam ederler! Ey inananlar! Siz de ona salat edin ve selam verin.” (Ahzab, 56) Ashab: “Ey Allah’ın Resulü, sana selam vermeyi biliyoruz da sana salat nasıl olur?” diye sordular. Resulullah şöyle buyurdu: “Şöyle diyeceksiniz: Allahumme salli ala Muhammedin ve al-i Muhammed, kema sallayte ala İbrahime ve ala al-i İbrahim. İnneke hamidun mecid.” Allah’ım İbrahim’e ve Al’ine salat ettiğin gibi, Muhammed ve Al’i Muhammed’e de salat eyle. Şüphesiz sen hamid ve mecidsin.” Aranızda bu konuda bir ihtilaf var mı? Oradakiler: ‘Hayır’ dediler. İmam: “Anneleriniz, kızlarınız ve kız kardeşleriniz size haram kılındı” (Nisa, 23). Şimdi söyleyin, Resulullah hayatta olmuş olsa benim kızım ve oğlumun kızı ve yahut benim neslimden olan diğer kızlarla evlenmesi doğru olur muydu?” Alimler: “Hayır, olmazdı” buyurdu. İmam: “Eğer Resulullah sizin kızlarınızla evlenebilir miydi?” Alimler: “Evet, evlenebilirdi” dediler. İmam: “İşte bunun kendisi, benim O’nun Al’inden olduğuma delildir. Eğer siz O’nun al-inden olsaydınız, benim kızlarımın ona haram olduğu gibi sizin kızlarınız da ona haram olurdu.” İmam: Allah “Ve ehline namazı emret ve kendinden de ona karşı sabırlı ol” (Taha 132). Resulullah bu ayetin nazil olmasından sonra 9 ay boyunca her gün beş defa namaz vakitlerinde Ali ve Fatıma’nın kapısına gelerek şöyle buyurdu: “Namaza! Allah size rahmet etsin! Allah-u Teala, Peygamber’in evlatlarından hiç birisine, bize ikram ettiği derece de ikram etmemiştir. Peygamberler ailesinden sadece bizi has kılmıştır.” Burada Gadir hadisine de değinmek gerekir. 220 Sünni âlimin eserinde yer verdiği Gadir Hutbesi, Hz. Peygamber’in rıhleti ile sonra eren risalet kapısından sonra açılan velayet kapısının Hz. Ali Efendimiz ile devam ettiğini gösterir. Veda Haccı’ndan dönerken Maide suresi 67. ayetin nazil olmasından sonra yapılan Hz. Ali’nin halife ilanı, ümmete halifenin tayininin Allah’ın emri ve Resulullah’ın sünneti ile yapıldığını göstermekteydi. Hutbenin 6 yerinde Hz. Ali Efendimiz halife tayin edilmiştir. Halife ilanının bitiminden sonra Maide suresinin “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım ve din olarak İslam’ı beğendim” 3. ayeti gelmiştir. Denilebilir ki din, Hz. Ali’nin halife ilanı ile tamamlanmıştır. Gadir hadisi, Ehl-i Beyt’i ümmetten ayıran en önemli hadistir. Zira Hz. Ali Efendimiz ile devam eden soyun ümmetin imamı olduğu ilanı Cenab-ı Hakk’ın emri ve Hz. Peygamber’in beyanın ile duyurulmuştur. Yine Hz. Peygamber’in, “Biliniz ki, aranızda Ehl-i Beyt’imin misali, Nuh’un Gemisi gibidir, kim ona bindiyse kurtuldu ve kim de ondan ayrıldıysa boğuldu” şeklindeki hadisi meşhurdur. Ehl-i Beyt ümmetin güvencesi, sığınacak limanıdır. Resulullah buyurdu: “Yıldızlar yeryüzündekilerin -denizde- boğulmamalarını sağlayan yegâne güvencedir. Ehl-i Beyt’im de ümmetimin ihtilaflar karşısındaki yegâne güvencesidir.” (Müstedrek-i Hakim, c.3,sayfa 149) SAYFA 14 TEMMUZ-EYLÜL 2015 KİLİS POSTASI POLİTİKA www.kilispostasi.com Dünya Baş’ın Sistemine Muhtaç Rusya Parlamentosu Duma İhtisas Konseyi Başkanı Prof. Dr. Vladimir Lisiçkin, BTP ile LDP arasında imza edilen İşbirliği Protokol töreninde yaptığı çarpıcı konuşmada, “Dünyanın Haydar Baş Hocamızın sistemine ihtiyacı var” dedi Rusya Parlamentosu Duma İhtisas Konseyi Başkanı ve Liberal Demokrat Parti (LDP) Ekonomi Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Vladimir Lisiçkin Aleksandroviç, Bağımsız Türkiye Partisi ile Rusya Liberal Demokrat Partisi arasında geçtiğimiz Cuma günü imza edilen Mutabakat Zaptı İmza Töreni’nde önemli bir konuşma yaptı. Lisiçkin, Prof. Dr. Baş’ı Kırım’a davet ederek, burada bir Haydar Baş Üniversitesi kurmasını istedi. MEM, kapitalizmin ve komünizmin yerini aldı Prof. Dr. Vladimir Lisiçkin Rusya Parlamentosu Duma İhtisas Konseyi Başkanı Lisiçkin, Mutabakat Zaptı’nın imzalanmasından son derece memnun olduğunu ifade ederek, Bağımsız Türkiye Partisi ile Liberal Demokrat Parti arasında işbirliği anlaşmasının tarihi bir olay olduğunu belirtti. Söz konusu iki partinin liderleri Prof. Dr. Haydar Baş ile Vladimir Jirinovski’nin dünyada ortaya çıkan bütün siyasi olaylara büyük etki gösteren siyasetçiler olduğunun altını çizen Lisiçkin, “Prof. Dr. Haydar Baş, eskimiş kapitalist ve komünist iktisadi modellerin yerini alan yeni bir iktisadi modeli, Milli Ekonomi Modeli’ni (MEM) ortaya koymuştur” dedi. MEM’den dünya istifade ediyor Milli Ekonomi Modeli bugün dünyanın her yerinde kullanıldığına dikkatleri çeken Prof. Dr. Vladimir Lisiçkin, “MEM, hususen gelişmekte olan ülkelerde, bu cümleden toplam nüfusu 3 milyarı aşan BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) ülkelerinde kullanılmaktadır” diye konuştu. MEM’deki ilkeler Rusya’da kanunlaşıyor Lisiçkin, Rusya’da Liberal Demokrat Parti’nin teklifiyle Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’ndeki düşünceleri kanunlaştırdıklarını dile getirerek, bu kanunlar konusunda şu örnekleri verdi: “Ülkenin kaynaklarından istifade edilmesi konusunda devletin rolünün arttırılması, küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ) devlet desteğinin güçlü bir şekilde sağlanması, annelere yardım amacıyla onların emeklilik yaşının azaltılması, doğum yapan kadınlara 10 bin dolar ikramiye verilmesi gibi...” Çok özel final cümlesi Rusya Parlamentosu Duma İhtisas Konseyi Başkanı ve Liberal Demokrat Parti (LDP) Ekonomi Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Vladimir Lisiçkin Aleksandroviç, konuşmasını Türkçe olarak şu ifadeyle tamamladı: “Dünyanın Haydar Baş Hocamızın sistemine ihtiyacı var.” Lisiçkin’in salonda alkış tufanının kopmasına yol açan bu ifadesi özel tercümanı vasıtasıyla Rusya’nın İstanbul Başkonsolosu Aleksandr Yerhov’a da çevrilerek aktarıldı. Programda Rusça-Türkçe tercümanlık yapan Prof. Dr. Ruşen Guliyev de, söz konusu ifadeyi Rus milletvekilleri için de çevirdi. Akdağ: “Millet Bize Kulak Vermelidir” Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Kilis Milletvekili Adayı Avukat Mehmet Galip Akdağ, Türkiye’nin yaşadığı olumsuz süreç ve siyasi gündem hakkında önemli açıklamalarda bulundu. 1 Kasım Milletvekili seçimlerinde BTP’den Kilis Milletvekili Adayı olan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) MYK Üyesi Avukat Mehmet Galip Akdağ, sadece Türkiye değil tüm Ortadoğu’da, Müslümanların bulunduğu tüm coğrafyalarda yaşanan olayların temelinde Büyük Ortadoğu Projesi’nin yattığını hatırlatarak, “Bizim de Kilis olarak içinde bulunduğumuz Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanan terör olayları, ne yazık ki tek bir şeyin habercisidir. O da Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Büyük İsrail devletini kurma çalışmalarıdır. Kürt kardeşlerimiz ne yazık ki büyük bir oyunun parçası olmaktan öteye geçemeyeceklerdir. Dönüşü olmayan bu yolda devam edildiği sürece, çözümsüzlük ve kaos bölgemizin ve ülkemizin kaderi olmaya devam edecektir” dedi. Bunların çözüm getirmesi imkansız Alevi Sünni kardeşliğini, Türk Kürt beraberliğini yıllardır ağzından düşürmeyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın çözümün tek adresi olduğunu önemle vurgulayan Akdağ, “Bütün siyasi çalışmalarımızda milletimizin ayağına giderek anlatmaya çalıştığımız ideallerden bugün de vazgeçmiş değiliz. Zaman ve yaşanan olaylar hep bizi haklı çıkarmasına rağmen, biz hiçbir zaman kirli bir siyasi anlayış takınmadan, kimseyi kötülemeden ve ötelemeden doğruları ve çözümleri anlatmaya devam ettik, yine edeceğiz. Çünkü Türk Milleti’nin Sayın Genel Başkanımız ve sahip olduğu dünya tarafından kabul görmüş projelerinden başka çıkar yolu veya adresi kalmamıştır. Bu gerçek bu millet tarafından kabul edilinceye kadar, kim ne olursa olsun ne yazık ki bu yaşadığımız manzarayı daha vahim bir şekilde yaşamaya devam ederiz” diye konuştu. Bir ve beraber olmamız şarttır Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) MYK Üyesi Avukat Mehmet Galip Akdağ, herkesi endişeye sevk eden mevcut durumun çözülmesinde birlik ve beraberliğin yattığına dikkat çekerek, “Hacı Bektâş-ı Veli Hazretleri Ehl-i Beyt nefesiyle bugün ki coğrafyamızda İslam kardeşliğini esas alarak yüzyıllar önce Müslüman Türk Milleti’ni oluşturmuştur. Bugün de aynı Ehl-i Beyt nefesine ihtiyacımız olduğu çok açıktır. Şimdi birbirinin gölgesinden nefret edecek kadar ayrışmış bir toplum meydana getirmek isteyen zihniyete inat, aynı anlayışla bir millet oluşturmak ve herkesi kardeş yapmak zorundayız” dedi. Kilis yerinde sayıyor Avukat Akdağ Kilis’in genel sorunlarının çözümsüz kalması bir yana giderek arttığına işaret ederek, “Bağımsız Türkiye Partisinin 2002 yılında kurulmasından bu yana Türkiye’nin geçirdiği bütün yerel ve genel seçimlerde ve seçim dışı zamanlarda Bağımsız Türkiye Partisi’nin bütün Milletvekili ve Belediye Başkan adaylarının Kilis için dile getirdikleri sorunlar devam ederken, bütün çözüm önerileri halen geçerliliğini korumaktadır. Kilis’in tarım ürünleri markalaştırılamamış, basit bir zeytin veya üzüm festivali organize edilememiştir. Sanayiye dayalı tarım entegre tesisleri kurulamamış, dünyaca ünlü mamullerimiz pazarlanmamıştır. İlimiz içinde yaşamaya başlayan yabancı uyruklu insanların meydana getirdiği sorunlar çözümsüz bir şekilde devam etmektedir.Bu durum Kilis’in yaşam kalitesini düşürmekle beraber, sosyal ve kültürel yapısında da ciddi tahribatlara yol açmıştır.Kilis halkı şunu çok iyi bilmelidir ki;yukarıda dile getirdiğimiz yerel ve ulusal sorunlarımızın çözümü, Bağımsız Türkiye Partisi’nin projelerinde ve Genel Başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş’ın önderliğinde ancak Milli Ekonomi Modelinin hayata geçirilmesindedir. www.kilispostasi.com KİLİS POSTASI EĞİTİM SAYFA TEMMUZ-EYLÜL 2015 15 KYU 50 Yaşında Bir Mezun Verdi Kilis 7 Aralık Üniversitesi’nden bu yıl mezun olan 50 yaşındaki Hanife Demir, ilmin yaşının olmadığını bir kez daha göstermiş oldu. 1987 yılında liseden mezun olan Hanife Demir, 2011 yılında Kilis 7 Aralık Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arap Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı. 4 çocuğu olan Demir, çocuklarıyla aynı dönemde üniversite okudu. 2014-2015 eğitim öğretim yılında KYU’dan mezun olan Demir, Fen Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Uğur Gülbil ile birlikte Rektör Vekili Prof. Dr. Osman Türer’i ziyaret etti. Meltem Başarıları ile Göz Dolduruyor Kilis Özel Meltem Koleji’nin mezunları arasından bu yıl 4 Fen Lisesi, 19 Anadolu Lisesi ve 1 Sağlık Meslek Lisesi kazanan bulunuyor. 18 yıllık eğitim ve öğretim tecrübesi ile Kilis’te bu sektörde önemli bir yere sahip olan Kilis Özel Meltem Koleji, 2015-2016 Eğitim ve Öğretim Yılı’na güçlendirilmiş tecrübeli eğitim kadrosu, yenilenmiş okul binası ve çeşitli kurs eğitimleri, sosyal ve kültürel aktivite programları ile şimdiden hazır gözüküyor. Meltem esmeye devam edecek 20 yıllık eğitim ve öğretim hayatını Kilis Özel Meltem Koleji Müdürü olarak devam ettiren Süleyman Kadir Olgaç yapmış olduğu açıklamada, modern eğitim anlayışı ile Özel Meltem Koleji’nin bu yıl da başarısını katlayarak arttıracağını vurgulayarak, “Okulumuzda yenilikler ve atılımlar yapmaya devam ediyoruz. 7. ve 8. Sınıflarımız için TEOG kurslarımız, sosyal ve kültürel programlarımız, yüzme, satranç, müzik, halk oyunları ve hızlı okuma kurslarımız öğrencilerimizin başarısı için bu yıl eğitim ve öğretim programımızda yer alacak. Öğrencilerimizin başarısı için tüm kadromuzla yılmadan çalışmaya devam edeceğiz. Ayrıca bugüne kadar okulumuzun başarısında emeği geçen tüm yönetim, eğitim kadromuza ve velilerimize teşekkürü borç biliriz” diye konuştu. İşte Meltemin Gurur Tablosu: 1234- Ökkeş Alper Kurtaran Abdurrahman Kandemir Berfin Yıldız İrem Canbolat Meryem Sevde Hançer Görkem Zeynep Göl Neslişah Ertuğrul Neşe Tuvarlak Fatma Karakurt Hatice Ertural Kübra Dağaçıkan Davut Tuna Gücer Emine Yakut Reşit Haydar Yenici Fatma İlknur Kanlı Aleyna Hülya Alcellat Hatice Nur Atik Akif Gençtürk Solmaz Gamze Künefeci Buse Büyükgüçlü Kamil Can Köftecikara Çağrı Altıparmak Nigar Akgül Nigar Akgül İlayda Cemile Gül Haksever Mehmet Zelzele Fen Lisesi 494.012 Mehmet Zelzele Fen Lisesi 491.337 Mehmet Zelzele Fen Lisesi 487.922 Mehmet Zelzele Fen Lisesi 472.578 İzmir Bergama Anadolu Lisesi 469.089 Nedim Ökmen Anadolu Lisesi Nedim Ökmen Anadolu Lisesi Nedim Ökmen Anadolu Lisesi Nedim Ökmen Anadolu Lisesi Nedim Ökmen Anadolu Lisesi Nedim Ökmen Anadolu Lisesi Nedim Ökmen Anadolu Lisesi Nedim Ökmen Anadolu Lisesi Nedim Ökmen Anadolu Lisesi Kilis Anadolu Lisesi Sağlık Meslek Lisesi Kilis Anadolu Lisesi Kilis Anadolu Lisesi Kilis Anadolu Lisesi Hasan Özüberk Anadolu Lisesi Hasan Özüberk Anadolu Lisesi Koçarslan Anadolu Lisesi Hasan Özüberk Anadolu Lisesi Hasan Özüberk Anadolu Lisesi Hasan Özüberk Anadolu Lisesi SAYFA 16 TEMMUZ-EYLÜL 2015 KİLİS POSTASI İSLAM www.kilispostasi.com ‘Allah’ım Beni Ali’siz bırakma’ Hendek’te, Peygamberimiz (s.a.a) Hz. Ali’nin başına kendi sarığını sararak, kendi kılıcını kuşandırarak ve kendi zırhını giydirdi. Ardından şöyle dua etti: “Allah’ım! Ubeyde’yi Bedir günü, Hamza’yı da Uhud günü aldın. Bu da kardeşim ve amcamın oğlu Ali’di . Uhud’dan sonra Kureyş, Müslümanlara bitirici bir darbe vurmak amacıyla bir kez daha hazırlıklara başladı. Bu amaçla diğer cahiliye mensubu kabileler ile ve de Yahudîler ile ittifaklar yapıldı. Nihayet sayıları on bini buldu. Bu on binlere Ebu Süfyan komutanlık ediyordu. (es–Es–Sîret’ül–Halebiyye, 2/631). Selman–i Farisî Medine’nin etrafında hendek kazmayı önerdi. Bazı Kureyş atlıları hendeğin kimi dar noktalarından karşı tarafa geçmeyi başardılar. Hz. Ali bazı Müslümanlarla birlikte ileri çıktı ve Kureyşlilerin atlarını geçirdikleri gediği kapattı. Amr b. Abduvedd er meydanına çıktı ve Müslümanlara meydan okudu. Resûlullah (s.a.a), “Bunun karşısına çıkacak biri var mi?” dedi. Hz. Ali, “Ben varım, ya Resûlallah!” dedi. Resûlullah (s.a.a) onu oturttu. Amr ikinci ve üçüncü kez karşısına çıkacak er istedi. Hz. Ali’den başka ona cevap verecek kimse çıkmadı. Her seferinde de Resûlullah (s.a.a) Hz. Ali’yi oturtuyordu. (es–Sîret’ün–Nebeviyye, İbni Hişam, 3/224; Tarih–i Taberî, 3/172; el–Kâmil Fi’t–Tarih, 2/180; es– Es–Sîret’ül–Halebiyye, 2/318). Daha sonra Peygamberimiz (s.a.a) Hz. Ali’nin başına kendi sarığını sararak, kendi kılıcını kuşandırarak ve kendi zırhını giydirerek Amr’ın karşısına çıkmasına izin verdi. Ardından ellerini kaldırarak şöyle dedi: “Allah’ım! Ubeyde’yi Bedir günü, Hamza’yı da Uhud günü aldın. Bu da kardeşim ve amcamın oğlu Ali’dir. Beni yalnız başıma bırakma ve sen mirasçıların en hayırlısısın.” (Mevsuat’ut–Tarih’il–İslâmî, 2/491– 492; Şerh–u Nehc’il–Belâğa, 19/61’den naklen. el–Menakıb, Harezmî, 144; es–Es–Sîret’ül–Halebiyye, 2/318). ediyorum.” Dedi ki: “Bunu geç.” Hz. Ali dedi ki: “Kabul etseydin, senin için hayırlı olurdu.” Ardından şöyle dedi: “Geldiğin yere geri dön.” “Hayır! Kureyş kadınları dünya durdukça bunu anlatıp dururlar” dedi. Hz. Ali dedi ki: “Atından in, vuruşalım.” Amr, atından indi ve geri dönmeyeceğinin bir göstergesi olarak atını öldürdü. Sonra Hz. Ali’ye doğru yöneldi. İki savaşçı vuruşmaya başladı. Amr Hz. Ali’ye bir kılıç indirdi. Hz. Ali kalkanı aracılığıyla bu darbeyi savuşturdu. Fakat kılıç kalkana saplanmış ve Hz. Ali’nin başı yaralanmıştı. Ardından Hz. Ali boynuna bir kılıç indirdi ve Amr kanlar içinde böğürerek yere yığıldı. Onun yere yığıldığını gören Hz. Ali tekbir getirdi. Onun arkasından Müslümanlar da tekbir getirdiler. Ali savaş meydanına çıktı. O çıkmadan Vuruşma Amr’ın yere yıkılmasıyla son önce Resûlullah (s.a.a) şöyle demişti: bulmuştu. Müttefikler bu ağır darbeyi “İmanın tamamı küfrün tamamının dehşet içinde seyrettiler. Gözlerine karşısına çıktı.” Hz. Ali, Amr’a dedi ki: inanamadılar. Çünkü bir kimsenin “Ey Amr! Sen cahiliye içindeyken, bir Amr b Abduvedd’i öldürmeye cesaret kimse beni üç şeye çağırırsa, bunlardan edebileceğini beklemiyorlardı. Artık en azından bir tanesini kabul ederim, yüreklerine derin bir korku düşmüştü. derdin. Ben seni, Allah’tan başka ilah Hiç kimse böyle bir saldırıyı, meydan tekrarlamaya cesaret olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın okumayı Resulü olduğuna şahitlik etmeye davet edemedi. Nevin Sağlam Vefat Etti Talip Şener Vefat Etti Ali Sağlam’ın gelini, Alaaddin Sağlam’ın eşi Nevin Sağlam Hakk’ın rahmetine kavuştu. Merhumenin cenazesi 30 Ağustos 2015 Pazar günü (yarın) öğle namazına müteakip Gaziantep Asri Mezarlık Nakıpoğlu Camii’nde kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. Merhumeye Yüce Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Talip Şener hayata Gözlerini yumdu. Umut Şener’in babası, Mustafa, Ahmet ve Mahmut Şener’in abileri Talip Şener vefat etti. Merhumenin cenazesi bugün Çekmeceli Camii’nde ikindi namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından toprağa verildi. Kilis Postası olarak merhume Yüce Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve yakınlarına başsağlığı dileriz. www.kilispostasi.com KİLİS POSTASI İSLAM SAYFA TEMMUZ-EYLÜL 2015 17 Kâbe Dolup Taşıyor Mekke’de bulunan yazı işleri müdürümüz Abdülkadir Uğur Kepekçi: “Dünyanın her yerinden kutsal Hac ibadetini yerine getirmek için Kutsal Topraklara akın eden Müslümanlar, bu zor görevi yerine getirmenin mutluluğunu yaşıyorlar“ dedi. Kabe’de adeta adım atacak yer bulunmamasına rağmen milyonlarca Hacı adayı dillerini ve kültürlerini bilmedikleri Müslüman kardeşleri ile Allah’a karşı vazifelerini yerine getiriyorlar. Dünyanın dört bir ucundan Kutsal Topraklara gelen Müslümanlar arasında, kardeşliğin ve yardımlaşmanın öne çıktığı gözleniyor. Hac Müslümanları birleştiriyor Birlik ve beraberliğin doruk noktaya ulaştığı Kutsal Mekanlardaki Müslümanların ortak özelliği ise; herkesin Mekke ve Medine başta olmak üzere Kutsal Topraklara tekrar tekrar gelmek istemeleri! Herkesin büyük bir iştiyakla ibadetlerini yerine getirdiği Mekke’de, Müslümanlar arasında yardımlaşmanın bir hayli fazla olduğu gözleniyor. Farklı ülkelerden gelerek Kutsal Mekanlarda bir araya gelen Hacı adaylarının birbirlerinin dillerini bilmemelerine rağmen çok kolay anlaşabildiği de dikkat çeken manzaralardan biri olarak öne çıkıyor. Kilis’te Kurban Bayramı Telaşı! Kilis’te Kurban Bayramı, kurbanlık kesimlerinin ve et parçalama gibi işlerin çoğunun evlerde yapılması nedeniyle “İş Bayramı” olarak da adlandırılır. Kurban kesimi ve etlerin soyulması konusunda kasaplara taş çıkartan Kilisliler, her ne kadar yorulsalar da bu yorgunluğun tatlı bir yorgunluk olduğunu ifade ediyorlar. Ekonomik kriz kurbanı da vuruyor Doların 3 TL seviyesinin üstüne çıktığı günümüz ekonomik krizinden Kurban Bayramı da nasibini alırken, vatandaşların alım gücünün iyiden iyiye düştüğü dikkatlerden kaçmıyor. Kilosu 12,5-13 TL olan erkek koyun (Kilis’te toklu olarak söylenir) almak yerine fiyat olarak daha ucuz olan dişi koyun aldıklarını ifade eden Kilisli vatandaşlar, “Ne yazık ki bu krizler ibadetimizi bile etkiliyor” diye konuşuyorlar. Eskiden evlerde 5-6 adede kadar kurban kesildiğini hatırlatan Kilisliler, alım gücünün düşmesi, kurban fiyatlarının yükselmesi ile birlikte bu sayının her ev için tek kurbana kadar düştüğünü açıkça belirtiyorlar. Kurbanlık alımı, bayram hazırlıkları derken Kilis’te vatandaşlar Kurban Bayramı’na büyük bir telaşla hazırlanıyorlar. SAYFA 18 TEMMUZ-EYLÜL 2015 KİLİS POSTASI YAŞAM www.kilispostasi.com Bir Zamanlar Kilis Mutfağı! Ankastre eşyaların yer aldığı modern mutfakların revaçta olduğu günümüz mimarisinde, eski mutfaklar hem görünümleri hem de içinde barındırdığı eşyaları ile adeta tarih sayfalarından fırlamış görüntüleri ile geçmişimize ışık tutuyor. Şimdilerde çok az sayıda eski Kilis evinde muhafaza edilen bu tür mutfaklar, günden güne teknolojiye ve değişen insan ihtiyaçlarına yeniliyor. Adeta müzelik olan bu mutfaklarda yer alan bazı eşyaları artık sadece antikacılarda veya müzelerde görebiliyoruz. Bakır kaplar yeniden moda oluyor Tahta rafların ve bakır kapların yer aldığı otantik görünümlü Kilis mutfakları çoktan tarihe karışırken, eşyaları müzelik oldu. Kilis’te eskiye dönüş yapan birçok kişi evlerinde bakır kaplar kullanmaya başlarken, eskiden makul fiyatlara alınabilen bu tür eşyalar şimdilerde astronomik fiyatlara satıldığı dikkat çekiyor. Kilis’te Bağ Bozumu mu? Bağ Bozgunu mu? Kilis’te Tekel Suma Fabrikası’nın 11 yıl önce özelleştirilmesi ile başlayan bağcılık sektörünün gerileme süreci, artarak devam ediyor. Her yıl üzüm fiyatlarının yükselmesi umudu ile üzüm yetiştiren müstahsiller, yaş üzüm alımlarının başlaması ile birlikte aynı kaderi tekrar tekrar yaşıyorlar. Açıklanan üzüm fiyatlarının düşük olması bir yana, Kilis’te bağlarında rekoltenin de giderek düşmesi üreticiyi adeta perişan ediyor. Masrafları Karşılayamıyoruz Üzüm bağına 2 bin 100 masraf ettiğini dile getiren Kilisli bir üzüm üreticisi, elde ettiği üründen eline geçen paranın sadece 1150 lira olduğunu ifade ederek, istememelerine rağmen bağlarını sökmek zorunda kalacaklarını üzüntü ile ifade ediyorlar. Bu fiyata üzüm üretilmez Tekel Suma Fabrikası’nın açıkladığı 56 kuruşluk yaş üzüm fiyatına da tepki gösteren Kilisli üzüm üreticileri, temelinde büyük işçilik ve masraf isteyen bağcılığın bu fiyatlarla devamının mümkün olmadığını dile getiriyorlar. Açıklanan fiyatların üzümün üretim maliyetini dahi karşılamaz bir noktada olduğundan dert yanan üreticiler, her sene boşa kürek çekiyor olmaktan bıktıklarını söyleyerek Kilis’te bağcılığın devlet tarafından desteklenmesini istiyorlar. Ev geçindiren bağcılık mazide kaldı Özellikle pekmezcilik sektöründe kullanılan kuru üzümün neredeyse tedavülden kalktığı Kilis’te, üzüm kurutan müstahsil sayısının çok düşük oranlarda olduğu gözleniyor. Masrafların giderek arttığı günümüz şartlarında üzüm üreticileri, üzümü kurutmak yerine üzümlerini yaş olarak fiyatı düşük de olsa satmayı tercih ediyorlar. Eskiden 1000 tiyek bir bağın bir ev geçindirdiğini hatırlatan Kilisli üzüm üreticileri, artık bağcılığın üreticiler için bir yük haline dönüştüğünü önemle vurguluyorlar. İYİMARKA SAYFA 20 TEMMUZ-EYLÜL 2015 KİLİS POSTASI YAŞAM yıllarda Almanya’ya gitmek Anadolu insanında aranılan Av. Galip Akdağ özelliklerin izdüşümü olan hangi kriterler Avrupa’da yaşamak Ah Şam Vah Şam isteyen Ortadoğu İnsanında arandı.Avrupa hangi özelliklere ,hangi düşünüşe sahip Müslümanları Kıta Avrupa’ya [email protected] kabul etti dersiniz. 1-Adı…………; Türk Vatandaşı , Doğum yeri Ağrı, yaşadığı Şam Diyarına yakın olmak çok büyük bir güzellik . Bu güzelliğin avantajları olduğu gibi aynı zaman Şehir İzmir ,Avusturya’nın bir kenar kasabasında işçi bir Türk Ailesinin çocuğu , Avusturya’da da büyük bir sorumluluk gerektiriyor. Çünkü Abdullah bin Amr bin el-Âs (r.a); mahalle camisinde Diyanetin Atadığı bir görevli Peygamberimiz (sav)’in şöyle buyurduğunu ile değil de Mısır El Ezher Üniversitesinde eğitim görmüş ve maaşını kimin ödediği belli olmayan rivayet etmiştir: “Kitabın direğinin yastığımın altından çekildiğini hocadan dini bilgileri edinen 24 yaşında bir genç. görür gibi oldum. Gözümle onu takip edince Suriye’ye Rejim ile savaşmaya ve şehit olmaya onun yükselen bir nur olduğunu, onun Şam’a gidiyor.İnsan Öldürmeye gidiyor ama kendisine bırakıldığını gördüm. Dikkat edin şüphesiz iman ikram edilen yemeği ayıp olmasın diye yalnız –fitneler meydana geldiğinde- Şam’da olacaktır.” odada yemeği isitiyor. Bu hadisi okuyunca Suriye’de meydan gelen 2-Fas vatandaşı , 27 yaşında , kadın,Güneydoğulu olayları , olayları meydana getirenleri , failleri ve bir Türk Vatandaşı ile evli , İki çocuğu var biri sebep olanları bir daha tefekkür ile değerlendirme dört biri yaşında .İtalya’da yaşıyor.İtalya ‘daki gereği hissettim.Bu mecburiyette şahit olduğum ekonomik kriz sebebi ile para kazanamayan birkaç olayın da esaslı bir etkisi oldu. Edindiğim eşi onu Türkiye’ye kendi kardeşleri ve anne bilgileri ve değerlendirmelerimi Kilis Postası yolu babasının yanında yaşasın diye göndermiş. ile sizinle paylaşmak umarım bizi basın yayın Türkçeyi Diyarbakır şivesi ile çok güzel organlarının sokmak istediği düşünce çizgisinden konuşuyor.Ev ev üstüne olmaz diyecek kadar Anadolu kültürüne hakim.Çocukları hem Türkçe biraz olsun uzaklaştırabilir. Öncelikle Avrupa Kıtasına daha rahat bir yaşam Hem Arapça Hem de İtalyanca biliyor.Suriye’ye amacı ile gitmek isteyen Ortadoğu ve Anadolu gitmek istiyor.Amacı Zengin Suriye ailelerinin insanına ilk defa kapılar ne zaman aralandı.1960’lı çocuklarına bakıcılık yapmak. www.kilispostasi.com 3-Doğu Türkistanlı altı genç , Turistik geziyi Suriye^de sonlandırmak istiyorlar.yasal yollarla Suriye’ye geçmek akıllarına gelmemiş.Hepsinin geriye dönük bir yıllık Türkiye’de turist olarak gezmişliği var.Hepsi de mühendis bir ikisi elektrik mühendisi geri kalanı da makine mühendisi .Çantalarında uzaktan kumanda devre şemaları. 4-İsveç vatandaşı , kadın.2005 yılında Müslüman olmuş, ama kimliğinde Müslüman değil Hristiyan ismi yazıyor.İsmini değiştirmek için fırsatı olmamış. Tunuslu biriyle evlenmiş ondan üç çocuğu var , eşi trafik kazasında ölmüş.Ölen eşinin amcası oğlu evlenmiş dört aylık hamile , çok fasih Arapça biliyor.Eşi Suriye’de .Amacı Suriye’ye gidip eşini bulmak.Çocukları yanında . 5-Libya Vatandaşı karı koca .Erkek 26 yaşında Elektronik Mühendisi, kadın 24 yaşında mesleği diş doktoru.Amaçları Suriye’ye gitmek iş bulmak. Kadın halsiz .Dört aylık hamile . 6-Libya vatandaşı , 35 yaşında , erkek .Mesleği makyaj malzemesi fabrikasında işçi.Giyimi lüks ,güneş gözlüğü 500 TL değerinde ,cebinde dolar çok.Faslı kadınla Havaalanında tanışmış(faslı Kadının beyanı) Bir araya gelme sebepleri taksi parasını paylaşmak.Amacı Suriye’ye gitmek .İş arıyor. 7-Suriye vatandaşı.34 yaşında .Üç yıldır Gaziantep’te yaşıyor.Amacı Suriye’ye gidip Suriye’nin bir köyünde yaşayan yaşlı anne babasını Türkiye’ye getirmek. Hepsinin yolu Adana’da birleşiyor.Adana –Kilis hattının Kilis ucunda Suriyeli ile tanışıyorlar. Sonrası muamma. www.kilispostasi.com KİLİS POSTASI GÜNCEL SAYFA TEMMUZ-EYLÜL 2015 21 Türkiye’nin BTP’ye İhtiyacı Var Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Kilis İl Başkanı Alaaddin Özkar, Türkiye’nin gelinen bu noktada BTP’ye olan ihtiyacının, artık bir zaruriyet haline dönüştüğünü vurguladı. Sayın Baş’ın bu sözlerini doğrular nitelikte olduğuna önemle işaret etti. Koltuk kavgası yapanlar Türk Milletine ne verebilir? Türkiye’de İki Parti Var Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın “Türkiye'de iki tane parti var, bir tanesi bağımsızlık mücadelesi veren, milli düşünceye inanan, bu istikamette görüşler ve tezler ortaya koyan Bağımsız Türkiye Partisi, diğerleri de global düşünceyi Türkiye'de hâkim kılıp köle bir zihniyetle ülke yönetmek isteyen iktidarıyla, muhalefetiyle diğer partiler” sözlerini hatırlatarak başladığı açıklamasında BTP Kilis İl Başkanı Özkar, 7 Haziran seçimlerinden sonra tüm Türkiye’nin şahit olduğu siyasi manzaranın, BTP Genel Başkanı Bu milletin oyunu alarak meclise giren tüm partilerin kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini dile getiren Özkar, “Seçimlerden sonra gördük ki bütün siyasiler, partilerinin ve kendi şahsi çıkarlarının doğrultusunda bir anlayışla hareket edip, Türk Milleti’nin takdir ettiği seçim sonucunu adeta hiçe saydılar. Seçim meydanlarında mangalda kül dahi bırakmayan siyasetçilerin, Türkiye’nin geleceği söz konusu olduğunda bir çocuktan farksız olduklarına hepimiz birebir şahit olmadık mı? Sadece koltuklarını kaybetmemek için siyaset yapan bu insanlar, siz değerli Türk Milleti’ne acaba nasıl bir gelecek vaat edebilir?” diye konuştu. dizi araştırma yapmaktır. Araştırmanın bu ilk bölümünde, Dr. Ali Bestami Kepekçi ışığın 10-15 cm oynadığını söylemişler, kimine göre dairesel kiDoğru Olan Hangisi? mine göre de aşağı yukarı hareketler yapıyormuş. Her deneğin birbirini tutmayan uzunluklar ve yönler söylediği görülmüş. Araştırmanın ikinci bölümünde [email protected] bu kişiler, birkaç kişilik gruplar halinde laboratuara alınmış ve İnsan. Sosyal bir varlık. Topluluk içerisinde yaşaışığın her gösterilişinde uzunma gereksinimi duyan bir varlık. Tek başına kal- luk yargılarını yüksek sesle yapmaları istenmişmaktan hep korkmuş; çaresizlik içinde bir toplu- tir. İlk bölümde birbirinden farklı ölçüler ve yönluğa dahil olma ihtiyacını yaşayan bir varlık. Nefsi ler geliştirmiş kişilerin bir araya geldiklerinde, bu ile ruhu arasında bir mücadele yaşayan, kendi standartlarından vazgeçerek grup halinde tek bir içinde de karmaşık bir varlık. standart oluşturdukları gözlemlenmiştir. Böylece, Topluluk içerisinde yaşamak insana ne kazandı- kişisel standartlar, yerlerini tek bir ortak standarrıyor, ne kaybettiriyor? Geçenlerde okuduğum bir da bırakmış oluyor. kitapta tekrar gözüme ilişen bir sosyal etki dene- Bundan sonra, denekler araştırmanın ilk bölüyini, Psikolog Muzaffer Sherif’in otokinetik deneyi münde olduğu gibi tek tek karanlık odaya alınasizinle de paylaşmak istedim. rak aynı işlem tekrarlanmış ve bu bölümde her “Araştırmada birbirlerini hiç tanımayan, birbirleri denek yalnız olmasına rağmen ilk bölümde gelişile daha önce hiç karşılaşmamış kişiler kullanı- tirdiği kişisel standardı kullanmayıp grup standarlıyor. Bu kişiler ilk olarak teker teker laboratuara dına bağlı kaldığı görülmüştür.” alınmış ve kendilerine bir algı deneyi yapılacağı Sherif’in bu araştırmasını özetlersek; aslında ışık söylenerek tamamen karartılmış odada ufak bir hareket etmediği halde; tüm denekler hep birlikte kırmızı ışık kısa aralarla gösterilmiştir. Birbirle- ışığın belli bir yöne doğru hareket ettiğine karar riyle iletişim kurmaları engellenmiş. Işığın her vermişler. Aslında gerçek olan ışığın hareket etgösterilişinde bu ışığın hangi yönde ve ne kadar mediği olsa da herkes ışığın belli bir yöne hareket hareket ettiği denekten sorulmuştur. ettiği görüşünde birleşmiştir. Herkes böyle inansa Sherif bugün klasik olarak kabul edilen bu araş- da doğrunun değişmediği de bir gerçek. tırmasında (1936) “otokinetik etki” diye bilinen bir Sosyal etki olayını bir de Psikolog Solomon Asgörsel algı yanılgısından faydalanmıştır. Tama- ch’ın 1953’de yaptığı deneyden izleyelim. men karartılmış bir odada hareketsiz duran bir “Deneye katılacak olan katılımcılara bir görüş ışık noktasına bir süre gözümüzü kaydırmadan testine girecekleri söylenmiştir. Deneyde tüm kadikkatlice bakarsak, ışık aslında yerinde durduğu tılımcılara bir çift kart gösterilmektedir. Bu karthalde onu hareket ediyormuş gibi görürüz. Aslın- ların birinde biri kısa biri orta ve biri uzun olmak da Sherif’in yaptığı bu olgudan faydalanarak bir üzere 3 çizgi vardır. Diğer kartta ise tek bir çiz- Aynı hataları yapmayalım! BTP Kilis İl Başkanı Alaaddin Özkar, Türk siyasetinde çözümün tek adresi olduklarını hatırlatarak sözlerine şu cümlelerle devam etti: “BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın biliyorsunuz ki, uluslar arası kongrelerde takdir görmüş Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet - Milli Devlet tezi var. Şimdi size soruyorum bugün sizi tekrar seçim sandığına götüren siyasilerin bir tane tezi veya modeli var mı? İsimleri ister milliyetçi olsun ister ulusalcı olsun, fikirlerine bakın hepsinin temelinde kapitalizm yatar. Bırakın onları Cumhuriyet tarihimiz boyunca Büyük Önder Mustafa Kemal dışında böylesine ekonomik tezlerle donanmış hiçbir parti siyaset sahnesine çıktı mı? Bugüne kadar iktidar ve muhalefette yer alan partiler milletimizi oyalamış, yıllarını boşa harcamıştır. Son aylarda hem ekonomik açıdan hem de toplumsal açıdan gördük ki kayıplarımız dağları aştı. Gelin daha geç kalmadan çözümün asıl sahibine dönelim.” gi bulunmaktadır. Deneklere bu karttaki çizginin diğer karttaki çizgilerden hangisine benzediği sorulmuştur. Deneyde katılımcılardan biri hariç diğer hepsi Asch’ın asistanlarıydı ve önceden belirlenen davranışları yapmaktaydılar. Deneyin amacı gerçek deneğin davranışlarının diğer deneklerden ne derece etkilendiğini bulmaktı. Katılımcıların hepsi aynı odada durmakta ve kendilerine kart çiftleri gösterildikten sonra sırayla cevap vermeleri istenmekteydi. Gerçek deneğe ise sıra en son gelmekteydi. Sıra ona gelene kadar denek diğer katılımcıların cevaplarını duymaktaydı. İlk birkaç denemede tüm denekler doğru cevap vermekteydi. Fakat daha sonra gerçek denek dışındaki katılımcılar hep birlikte yanlış cevaplar vermeye başladılar. Cevap sırası kendisine gelen gerçek deneklerden %32’si grubun yanlış da olsa söylediği cevaba katılmıştır.” Deney, bu koşullar altında gerçek deneğin tavrını inceliyor, gruba uyacak mı uymayacak mı diye. Sonuçta gerçek denek doğru bildiğinden vazgeçip, sahte deneklerle aynı cevapları veriyor. İnsanların itaat davranışları ile ilgili yapılmış, birçok deney vardır. Bunları artırmak mümkün. Yazıda yer verdiğim her iki deneyde de görüldüğü denekler yanlış da birleşmiştir. Ayrıca Solomon Asch’ın deneyinde toplum mühendislerinin rolü çok net görülmektedir. Toplumlara yön vermek için görevli kişiler; deneydeki anlaşmalı denekler gibi; bireyleri yanlışa yönlendirmekte, yanlışı doğru göstermektedir. Bu yönlendirme, basınla, eğitimle, sosyal olaylarla o kadar iyi yapılmaktaki bir dönem sonra yanlış doğru; doğru yanlış olmaktadır. Ama şu çok iyi bilinmelidir ki; doğru her zaman tekdir. Bizlere düşen de her konuda her şeye rağmen bu doğruyu bulmak, onunla amel etmek; anlaşmalı deneklerin oyununa gelmemektir. SAYFA 22 TEMMUZ-EYLÜL 2015 KİLİS POSTASI SPOR www.kilispostasi.com Bu Başarı Bize Yetmiyor Yusuf Yakut Şimdi Biz Suriye Olduk [email protected] Her şey ne kadar da çabuk gerçekleşiyor,zaman ne kadar da hızlı akıyor. Kilis’te yaşamam sebebiyle ticaret yapmak için yıllarca Suriye’ye gidip geldim.Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya peygamberlerimizin mübarek kabri orada.Hz. Hüseyin Efendimizin mübarek başı,Hz. Zeynep Annemizin ( Hz. Fatıma ile Hz. Ali‘nin kızları),Hz.Habibe , Hz. Ümmü Seleme Annelerimiz, Hz.Bilal ve bir çok Ehl-i Beyt aşıkları orada meftun. İnsanı kendine aşık eden manevi bir havası var bu beldenin.Diyar-ı Şam’ın… Hz. Peygamber Efendimizin de bu belde ile ilgili bir çok hadisi var.Bir hadisinde Peygamber Efendimiz “ Allah dünyaya on bereket gönderdi ,dokuzunu Diyar-ı Şam aldı “ buyurur. Manevi büyüleyici havasının yanında böylede maddi olarak bereketli bu topraklar. Halkının refahı için temel ihtiyaçları devlet garanti altına almış. (Eğitim,sağlık) ücretsiz. Hatta bununla ilgili bir anım var.Eşimin rahatsızlığı nedeniyle hastaneye gittik. Muayeneydi,ilaçtı ne gerekiyorsa yaptılar. Çıkışta ücret ödemek için vezneye uğradık.Devlet hastanelerinde her türlü hizmetin ücretsiz olduğunu öğrendik. Ki biz T.C. vatandaşı olmamıza rağmen. En güzide lokantalarda ailelerin çoluk çocuk hep beraber yemek yediklerine şahit olduk. Refah ve bereket içinde bir hayatları vardı bu ülke halkının.Ancak bu güzel ülkenin şuan ki durumu içler acısı. Neden mi? Türkiye’yi idare edenler sayesinde komşuluk vazifemizi çok güzel bir şekilde yerine getirdik.(!) Dostumuz Esad bir gecede oldu Esed .O gün bu gündür kan ağlıyor Diyar-ı Şam. Peki şimdi biz huzurlu muyuz ? Huzuru bırak ülkemiz Prof. Dr. Haydar BAŞ Bey’in dediği gibi zifiri karanlığa girmiştir.Bu durumdan kurtulmanın tek yolu milletimizin ayıkmasıdır. Aksi takdirde Suriye ile aynı kaderi yaşamamız kaçınılmaz olacaktır. Her gün TV‘ler de Suriye’de ki vahşeti izliyorken şimdi Suriye biz olduk. Romanya’da bronza madalya kazanarak Türkiye’yi en iyi şekilde temsil eden Cansu Yılmaz, Kilis’te altınla ödüllendirildi. Romanya Güreş Federasyonu tarafından tertip edilen Stefan Rusu& Loan Popovici Turnuvası´nda Türkiye’yi temsil eden Yıldız Kızlar Güreş Milli Takım sporcusu 40 kiloda Cansu Yılmaz bronz madalya kazanarak Türkiye’yi ve Kilis’i en iyi şekilde temsil ederken, Kilis’e döndüğünde İl Milli Eğitim Müdürü Abdurrahman Sevgili tarafından ödüllendirildi. İl Milli Eğitim Müdürü Abdurrahman Sevgili M.H.Ö.C Ticaret ve Meslek Lisesi öğrencisi olan ve aynı zamanda Yıldız Kızlar Güreş Milli Takım Sporcusu Cansu Yılmaz’ı ve onu güreşe teşvik eden H.M ve N.E.Z Okul Müdiresi Gönül Çelen’i ve Cansu’ya desteğini hiçbir zaman esirgemeyen M.H.Ö.C Ticaret ve Meslek lisesi müdürü M. Ercan Özer’i makamında ağırladı. Üstün başarı altınla ödüllendirildi İl Müdürü Sevgili, Cansu Yılmaz’ı gösterdiği üstün başarıdan dolayı tebrik ederek milli sporcuya altın hediye etti. Abdurrahman Sevgili, bu başarının tüm Türkiye’ye örnek olması temennisinde bulunarak, böyle yeteneğe sahip tüm öğrencilerimizin destekçisi olduğunu belirterek ‘’Bu başarı artık bize yetmiyor Cansu Dünya birinciliği bekliyoruz senden’’dedi. Kilis Belediyespor Lige İddialı Geliyor Ziraat Türkiye Kupası ön eleme maçında Adıyaman 1954’ü, 1 .turda ise Osmaniyespor FK’yı yenerek büyük bir başarının altına imza atan Kilis Belediyespor, bu sezon ligde şampiyonluk için savaşacağının işaretlerini veriyor. Bu yıl yeni transferler yaparak güçlendirdiği kadrosu ile 2015-2016 futbol sezonunda mücadele edeceği Bölgesel Amatör Lig’de yine başa güreşecek bir takım görüntüsü veren Kilis Belediyespor, Ziraat Türkiye Kupası’nda aldığı iki önemli galibiyet ile bunun sinyallerini şimdiden vermeye başladı. Ziraat Türkiye Kupası’nda 2. tura yükselen Kilis Belediyespor, 22 Eylül 2015 tarihinde Ümraniyespor ile önemli bir maç oynayacak. Ciddi bir taraftar desteğine sahip Kilis Belediyespor, bu yıl alacağı başarıları şampiyonlukla taçlandırma konusunda azimli görünüyor. www.kilispostasi.com KİLİS POSTASI SAĞLIK SAYFA TEMMUZ-EYLÜL 2015 23 Saç Ekimi Hakkında Merak Ettikleriniz Genetik, yaşın ilerlemesi, kötü beslenme alışkanlıkları yada strese bağlı olarak saç köklerinin zayıflaması, kıl yoğunlunun ve tutuculuğun azalmasıyla başlayan kellik problemleri artık sorun olmaktan çıkmış durumda. Son yıllarda en çok gelişme gösteren estetik işlemlerin başında saç ekimi gelmektedir. Her ne kadar insanda önemli olan organların doğru çalışması olsada, psikilojinin ve özgüvenin de yerinde olması sağlığı direkt etkileyen faktörler arasındadır. Bu yüzden saç ekimine sadece estetik bir gözüyle bakmak yetersizdir. İşlem sonrası özgüvenin geri getirilmesi, ruh sağlığını olumlu yönde etkilemektedir. Saç tedavilerinde ömür boyu kalıcılık gösteren ve işlem sonrası gözle görülür bariz değişimi fark ettiren tek işlem saç ekimidir. Bunun dışında denenen bir çok tekniğin sonuçları ya geçici yada çok yetersiz kalmaktadır. 5. Taburcu Olma ve Sonrası Saç ekimi sonrası saçlarınız özel losyonlar desteğiyle temizlenir. İlk bir kaç gün yeni ekilen saçlarınız için hangi konularda hasassiyet göstermeniz gerektiği detaylıca anlatılır. Daha sonra yeni saçlarınızla hastanemizden taburcu olabilirsiniz. Beyaz saç köklerinin ayrıt edilmesi oldukça meşakatlidir. Özel dikkat isteyen bu işlemde mikroskoplu loplar ile çalışması gerekir. Fue yöntemi ağrı verir mi? Koyu renkli saç tiplerinde saç nakli greftlerin özenle ayrımıyla birlikte doğal ve gür bir görünüme sahip olabilmektedir. Fue Yöntemi Lokal anestezi altında yapılan saç ekimi, ağrısız bir şekilde sonlandırılmaktadır. Sonrasında da hastaya herhangi bir ağrı kesici ilaç çoğu zaman kullandırılmaz. Saç ekimi nasıl yapılır? Saçlar ne zaman çıkmaya başlar Saç nakli 3-4 kişilik uzman ekibimiz tarafından steril şartlara sahip hastanemiz estetik bölümünde yapılmaktadır. Sırasıyla saç ekimi işlemlerinden bahsedersek Saç ekimi sonrası uygulama yapılan alanda oluşan hafif kabuklanmalar günde 1 kez başınızı yıkarak 1 hafta içinde kaybolur. 2 hafta sonra ise kişinin saç ekimi yaptırdığı fark edilemez. 2 hafta sonunda 3 aya kadar saç dökülmeleri başlar. Operasyonun 6. ayında yeni saçlar uzamaya başlar. Saçın son haline alması 12 ayı bulabilmektedir. 1. Analiz ve Anestezi İşleme başlamadan önce fotoğraflarınız çekilir. Daha sonra saçlarınız 1 numara şeklinde kısaltılarak lokal anestezi için uygun hale getirilir. Ağrı ve acı hissetmemeniz için lokal anestezi uygulanır ve fue saç ekimine başlamak için hazır hale getirilmiş olursunuz. 2. Greflerin Alınması Her erkekte bulunan ve genetik olarak dökülme yaşamayan saç köklerininiz bulunduğu bölge analiz edilir. Daha sonra mikro cerrahide kullanılan punchlar yardımıyla uygun sayıda saç kökleriniz bu bölgeden alınır. Alınan kıl kökleri özel solisyonlar desteğiyle bekletilir. Burada önemli olan dökülme göstermeyen bölgeden ne kadar sağlıklı ve kırılmamış greft (kıl kökü) alınabildiğidir. Saç Ekimi Bahçelievler 3. Saç Çizgisinin Belirlenmesi Bu aşamada, greftler alınmadan önceki fotoğraflarınız masaya yatılır. Estetik görünümün analizi yapılarak saçınız ön bölgesinde ekimin sınırlarını gösteren çizgiler sizinde ortak kararınızla belirlenir. Ayrıca bu aşamada doğal bir görünüm için saç köklerinizin nasıl ve ne yönde ekileceğine uzmanlar tarafından karar verilir. 4. Greftlerin Yerleştirilmesi Kıl kökleri açılan kanallara özenle yerleştirilir. Bu yoğun ve titiz bir çalışma gerektiren bir işlemdir. Ortalama 6-8 saat sürmektedir. Saç ekimi son gelişmeler nelerdir? Şuanda kelliğe karşı en estetik ve kalıcı çözüm saç ekimidir. Bilim adamları saç klonlama üzerinde çalışmalarına devam etse dahi şuanda somut bir sonuç alınması, test edilmesi vb. işlemlerden geçmesi uzun yıllar alacak gibi görünüyor. Ancak klonlama başarıldığı taktirde artık hastadan alınan bir kaç grefti (saç kökü) uygun şartlarda hastanın ihtiyacı kadar çoğaltılabilecek. Ekim işlemi ise yine aynı şekilde yapılacaktır. Doğal saç ekiminde önemli detaylar A. 2 kulağın üst sınrında aşağı doğru bulunan saçların sık yada seyrek oluşu B. Grefterin özenle ayrılarak epitelinin iyice temizlenmesi C. Nakil için açılan kanalların doğal ve uygun şekilde dağılması. (Küçük ve doğru yönde açılmış olan kanal saç ekimi sonrası görünümün doğal olmasında olumlu etki yapmaktadır) Saç Ekimi ve Saç Tipleri Kıvırcık saçlarda doğal sonuçlar için ekim oldukça zahmetli olabilmektedir. Bu tarz ekimlerde alan daha geniş olduğunda sonuç daha natürel ve yoğun görünmektedir. Açık tonlu saçlarda işlem diğerlerine göre daha basittir. Sonuçları daha doğal olmaktadır. Düz saçlarda ise saç ekimi daha kolaydır. Greft alımı ve ekimi hızlıca yapılır. Sonuçları natüreldir. Prof. Dr. Haydar Baş’a ait Milli Ekonomi Modeli Hakkında Ne Söylediler? Prof. Dr. Martin K.Maier “MEM, köleliğe son verecek” Prof. Dr. Yuri Kadak Yirminci sonlarında, devlet ve ve bilim vatandaş “Prof. yüzyıl Dr. Baş, insanlık arasındaki bağın hiçbir mantıki gerekçeye adına bir yüzakı bilgedir” dayanmadan yıpratılması, hatta koparılmaya çalışılarak dengelerin zorlanması çok ciddi problemlerden biri… Eserde benim en önemli bulduğum yön bu problemi telafi eden bir mekanizmayı somutlaştırması ve formülleştirmesi. Prof. Dr. Baş, devleti güçlendirirken, Sosyal Devlet enstrümanlarıyla milleti de kuvvetlendiriyor; “kaba devlet”i değil, bilakis “baba devlet” yapısını oluşturuyor. Model, öyle bir yapı geliştiriyor ki, hiçbir din, ırk ve sınıf farkı gözetmeksizin herkesi destekliyor, herkes kabiliyetine göre bu destekten azami istifade ile ya katma değer üretiyor veya üretilene müşteri olarak ekonominin sürekli büyümesine katkı sağlıyor. Bu yaklaşım, bugün insanlığın tıkandığı noktada, beklenen yaklaşımdır. Bu bağlamda sayın Prof. Dr. Baş, insanlık ve bilim adına bir yüzakı bilgedir. Prof. Dr. Vladimir Lepsky “MEM’e hayran kaldım” Milli Ekonomi Modeli Kongresi’ne ve onun organizasyonuna hayran kaldım. En önemlisi elbette Prof. Dr. Haydar Baş’ın önerdiği bizim de muhakemesini yaptığımız fikirlere ve konseptlere hayran kaldım. Prof. Dr. Haydar Baş Batı’dakilerin şüphe duymadıkları ve uzun yıllar devam edeceğini sandıkları kapitalist modellere meydan okuyan bir öncüdür. İnsan ruhen zengin ise daha sade ve daha mutlu yaşayabilir. Batı ise maddi koşuşturmayı ve maddi ihtiyaçları dayatıp durmakta. Prof. Dr. Haydar Baş, Batı’nın olumsuzluklarını mağlup etme ihtimal ve imkanını veren şemayı öneren bir yola çıkmıştır. Ümit ederim ki dünyanın uyumsal hale getirilmesinde, uyum içinde ve uzun vadeli yapıları oluşturmada hepimizin çabaları müşterektir. Her geçen ay ve her konferansla birlikte Milli Ekonomi Modeli konseptlerine ilginin artacağını tahmin etmek mümkün. MEM, farklı ülkelerden ve farklı alanlardan iktisadiyatçılar ve uzmanları celp etmektedir. Sovyetler sonrası kıtadaki bilim adamlarının çok büyük ilgilerini çekmiş olması hayli önemlidir. Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş’ın kitabında belirtilen ve Türkiye Cumhuriyeti’ne özgü olan sorunlar bunalımdan çıkaran model arayışı içinde olan Sovyetler sonrası kıta içinde önemlidir. Prof.Dr. Ernest Zurek “MEM’in tarım stratejileri takdire şayandır” Küreselleşme, gıda üretim mekanlarını, tüketilen yerlerden uzaklaştırmakta ve hızlandırmakta. Küreselleşme, gıda sektöründe gıda mallarının fiziksel kaybını çoğaltmakta. İthal malların sebep olduğu kızışan rekabet dolayısıyla mahalli ve bölgesel zirai piyasalarda yerli ürün fiyatları düşmektedir. Doğru bir projelendirme ile Milli Ekonomi Modeli, tarımı stratejik alan olarak değerlendirmekte ve yerli tarımın devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini ifade etmektedir ki, bu son derece haklı ve yerinde bir uygulamadır. Prof. Dr. Haydar Baş’ın tarım alanında, üreticiyi desteklemekle kalmayıp, dış rekabete karşı da koruması, geleceğin temel stratejileri ve nesillere gıda teminatı bakımından takdire şayandır. Bu vesile ile, bu uluslararası kongreye katılan tüm bilim adamlarımıza ve Prof. Dr. Baş’a bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum. www.milliekonomimodeli.com Milli Ekonomi Modeli’nin uygulanması, ancak şahsiyetli, kendini Atatürk gibi, -ki Nutku’nu okumanızı tavsiye ederim- milletine adamış liderler sayesinde mümkün olacaktır. Kapitalist ekonomi modelleri, insanların alım gücünü o kadar zayıflattı ki, artık insanlar zaruri ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale geldi. Bu noktada Milli Ekonomi Modeli’nin, sosyal devlet anlayışı çerçevesinde dar gelirli vatandaşlara çeşitli adlar altında sosyal yardımlar aktararak insanların alım gücünü arttırması projesi, tıkanan ekonomiler için bir çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim devletlerin deflasyon sürecine girmesi, halkın alım gücünün neredeyse sıfırlandığının açık bir delilidir. Milli Ekonomi Modeli şu anda mevcut olan kölelik düzenine son verecek gibi görünmektedir. Bu kongreden sonra Milli Ekonomi Modeli’nin pratiğe geçtiğini görmek bizi memnun edecektir. Prof. Dr. Georgia Chobanov “MEM yepyeni bir ufuk açtı” Bizim ülkemizde en etkili olan grup, hem eski sosyalist dönemden bağlantıları olan, hem de mafya özelliği kazanmış olan “nomenkuratura” dediğimiz, yani seçkinler gurubudur. Onlar devlet imkanlarını sadece halkın iyiliği için veya Bulgaristan’ı bu zorlu dönemden geçirmek için değil, kendi şahsi çıkarları için kullanmışlardır. Bu konuda Avrupa Birliği’nden destek beklerken, diğer uluslar arası kurumlardan destek beklerken; şunu görüp şaşırıyoruz, kapitalizmin kendi içinde çıkmazları da sosyalizmden aşağı kalmıyor. Biz destek bekliyoruz; yeni kurumlarımızı şirketlerimizi oluşturmak istiyoruz. Ama bu şirketlerin başında hep mafyayı ve artık suçlu hale gelmiş olan bir suç patronu haline gelmiş olan devlet görevlilerini görüyoruz. Avrupa kurumları Bulgaristan’a enteresan biçimde yine bu mafya patronları yoluyla ulaşıyor. Ve öylesine sorunlarla karşı karşıyayız ki, çok da fazla konuşmaktan çekiniyorum. Prof.Dr. V. A. Lisichkin “Milli Ekonomi Modeli kaynakların sınırsız, ihtiyaçların sınırlı olduğunu tezini getirmektedir” Burada Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli konusunda çok önemli bir uluslar arası bilimsel toplantı yapılmaktadır. Bu ekonomi modeli, stratejik açıdan son derece önem taşımaktadır. Milli Ekonomi Modeli, asıl dünya iktisat tarihi açısından çok önem arz ediyor. Prof. Dr. Haydar Baş beyin geliştirmiş olduğu bu model, yaklaşık 200 yıldan bu yana kaynakların sınırlı, ihtiyaçların sınırsız aldatmacası karşısında son derece farklı bir açılım beraberinde getirmektedir. Model aynı zamanda kaynakların sınırsız, ihtiyaçların sınırlı olduğu tezini getirmektedir. Burada profesörler ve dünyanın sayılı ekonomistleri Milli Ekonomi Modeli’nin farklı boyutlarını da öne çıkarmaktadırlar. Yine bunlardan çok net bir şekilde şunu görebiliyoruz; sayın Prof. Dr. Baş’ın geliştirmiş olduğu model birçok açıdan da son derece önemli ve orijinal bilgileri beraberinde getirmektedir. Yine bu modelin bir başka özelliği, işsizliğe getirmiş olduğu çözüm… Bugün gerek gelişmekte olan, gerek gelişmiş olan ülkelerin temel problemi işsizliktir. Maalesef ne kapitalizm, ne de liberal ekonomi anlayışı burada herhangi bir çözüm getirmemektedir.
Benzer belgeler
Dalga Dalga Uyarı!
kuvvet komutanlarının ziyaretleri de söz
konusu olduğu dikkatlerden kaçmazken,
çatışmaların yanı başında yer alan Kilis’in,
hassas konumu artık herkes tarafından
kabul ediliyor.
93. Yıl Coşkuyla Kutlandı
Ortam daha güzel!
50-60 km yol yaparak Gaziantep’teki mesire
alanlarına giden Kilisli vatandaşlar, kalabalık
olmasına rağmen bu tür yerlerde aileleri ile
rahatça piknik yapabildiklerini ifade ederk...