Geçiş Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası

Transkript

Geçiş Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası
Rapor No. 85104-TR
Türkiye
Kamu Maliyesi İncelemesi
Geçiş Halindeki Türkiye:
Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin
Zamanı Geldi mi?
Yoksulluğu Azaltma ve Ekonomik Yönetim Birimi
Avrupa ve Orta Asya Bölgesi
20 Mayıs 2014
Dünya Bankası Dökümanıdır.
Resmi olmayan çeviridir. Bilgi amaçlıdır.
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Para Birimi Eşdeğerleri
(20 Mayıs 2014’teki Efektif Döviz Kuru)
Para Birimi
1,00 ABD $
Türk Lirası
2,1115 TL
Ağırlıklar ve Ölçüler: Metrik Sistem
KISALTMALAR VE KISA ADLAR
ADF
Analitik ve Danışmanlık Faaliyetleri
İ&D
İzleme ve Değerlendirme
AK
Adalet ve Kalkınma Partisi
MB
Maliye Bakanlığı
CA
Cari Açık
SB
Sağlık Bakanlığı
TCMB
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
SSP
Sağlık Sigortası Planı
TK
Ticaret Kanunu
OVHÇ
Orta Vadeli Harcama Çerçevesi
CEDPL
Kalkınma Politikası Kredisi
OVP
Orta Vadeli Program
ÜOS
Ülke Ortaklık Stratejisi
İBBS
İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması
KA
Kalkınma Ajansı
OECD
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı
KPO
Kalkınma Politikası Operasyonu
PKH
Program Kalkınma Hedefleri
EBRD
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası
KHİ
Kamu Harcamaları İncelemesi
EC
Avrupa Komisyonu
KMY
Kamu Mali Yönetimi
ESÇ
Ekonomik Sektör Çalışması
KMYK
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü
AB
Avrupa Birliği
PK
Politika Kredisi
EUR
Euro
PPDPL
Program Amaçlı Kamu Sektörü
Kalkınma Politikası Kredisi
DYY
Doğrudan Yabancı Yatırım
REGEDPL
Adil Büyüme ve İstihdamın Yeniden Tesisi Program
Amaçlı Kalkınma Politikası Kredisi
GSYH
Gayri Safi Yurt içi Hasıla
SBD
Stand-by Düzenlemesi (IMF’nin)
GAG
Garantili Asgari Gelir
KOBİ
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler
UTR
Uygulama Tamamlama Raporu
İÖİ
İl Özel İdaresi
IDA
Uluslararası Kalkınma Birliği
DPT
Devlet Planlama Teşkilatı (şimdi Kalkınma Bakanlığı)
UMRS
Uluslararası Mali Raporlama Standardı
SAYIŞTAY
T.C. Sayıştay Başkanlığı
IMF
Uluslararası Para Fonu
TL
Türk Lirası
İŞKUR
Türkiye İş Kurumu
GSS
Genel Sağlık Sigortası
BT
Bilgi Teknolojisi
ABD $
Amerikan Doları
KDV
Katma Değer Vergisi
Başkan Yardımcısı
: Laura Tuck
Ülke Direktörü
: Martin Raiser
Sektör Direktörü
: Roumeen Islam (vekil)
Sektör Yöneticisi
: Ivailo Izvorski
Görev Ekibi Liderleri : Francis Rowe ve Karlis Smits
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
İÇİNDEKİLER
Teşekkür ........................................................................................................................................................
Yönetici Özeti................................................................................................................................................. i
Bölüm 1. Büyüme Dönemindeki Mali Dinamikler...................................................................................1
A. Giriş........................................................................................................................................................1
B. Mali Dinamikler, 1999-2012: Kısa Bir Açıklama..................................................................................2
C. Kamu Borcu Dinamikleri, 1999-2012: Başka Bir Kısa Açıklama.........................................................3
D. Mali Dinamikler, 1999-2012: Yakından bir Bakış.................................................................................5
E. Mali Dinamikler ve Ekonomik Büyüme..............................................................................................10
Bölüm 2. Maliye Politikası ve Ulusal Tasarruf.......................................................................................17
A. Giriş......................................................................................................................................................17
B. Özel Tasarruf Eğilimleri: Türkiye ve Uluslararası Deneyim...............................................................18
C. Özel Hane Halkı Tasarruf Davranışı: Bir inceleme..............................................................................21
D. Politika Simülasyonları........................................................................................................................24
Bölüm 3. Büyüme için Yatırımın Finansmanı........................................................................................29
A. Giriş......................................................................................................................................................29
B. Yatırımlar, Türkiye’deki sürdürülebilir büyüme için bir engel midir?.................................................30
C. Kamu ve Özel Yatırımlar: Bir ilişki var mı?........................................................................................34
D. Politika Simülasyonları: Yatırım ve Büyüme için Maliye Politikası...................................................38
Bölüm 4. Verimli İstihdama Yönelik Kamu Politikası..........................................................................41
A. Giriş......................................................................................................................................................41
B. Son iş gücü piyasası eğilimleri ve yapısal iş zorlukları.......................................................................43
C. İş Gücü Piyasasını Etkileyen Temel Politikalar...................................................................................45
D. Politika simülasyonları: Türkiye’de kayıtlı istihdamı arttırmaya yönelik seçenekler.........................50
Kaynakça....................................................................................................................................................62
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
EKLERİN LİSTESİ
Ek 1. HGD Modeli Özellikleri......................................................................................................................53
Ek 2. Türkiye: Hane Halkı Tasarruf Oranları................................................................................................59
KUTULARIN LİSTESİ
Kutu 2.1. Türkiye için Bir Hesaplanabilir Genel Denge Modeli.................................................................24
Kutu 2.2. Türkiye: Uluslararası Perspektiften Devlet Gelir Bileşimi..........................................................27
Kutu 3.1. Yeni Teşvik Programı...................................................................................................................35
ŞEKİLLERİN LİSTESİ
Şekil 1.1. Mali Sonuçlar, 2000-2012...........................................................................................................2
Şekil 1.2. Türkiye: Reel Döviz Kuru Değer Artışı.......................................................................................4
Şekil 1.3. Türkiye: Tedbirli Kamu Borcu Yönetimi.....................................................................................5
Şekil 1.4. Türkiye: Merkezi Yönetim Gelirlerindeki Değişimler................................................................6
Şekil 1.5. Türkiye: Dolaylı Vergilerin Artışı................................................................................................6
Şekil 1.6. Türkiye: Sosyal Güvenlik Primleri..............................................................................................7
Şekil 1.7. Türkiye: Azalan Faiz Ödemeleri ve Riskten Küresel Kaçınma...................................................8
Şekil 1.8. Türkiye: Sosyal Harcamalardaki Artış.........................................................................................9
Şekil 1.9. Türkiye: Sağlık Sonuçları ve Emeklilik Teminatları.................................................................10
Şekil 1.10. Türkiye: Reel Faiz Oranları ve Tüketim Patlaması...................................................................11
Şekil 1.11. Tasarruf-Yatırım Uçurumu ve Yabancı Sermayeli Büyüme......................................................11
Şekil 1.12. Türkiye: Kamu Tasarrufları ve Özel Tüketimin Başını Çektiği Büyüme..................................12
Şekil 1.13. Türkiye: Kamu Yatırımı Eğilimleri............................................................................................13
Şekil 1.14. Türkiye: Büyüme Kaynakları ve Büyük Moderasyon...............................................................14
Şekil 1.15. Türkiye: Azalan Kayıt Dışı İstihdam.........................................................................................15
Şekil 1.16. Türkiye: İş Gücü Piyasası Kısıtlamaları....................................................................................16
Şekil 2.1. Türkiye: Tasarruf ve Tüketim....................................................................................................17
Şekil 2.2. 2000-11 Döneminde Türkiye ve Benzer Ülkelerdeki Tasarruf Eğilimleri................................19
Şekil 2.3. Özel Tasarruf ve Net Dış Finansman.........................................................................................20
Şekil 2.4. Enflasyona Göre Düzeltmeden Sonra Özel ve Kamu Tasarruf Oranları...................................22
Şekil 2.5. Türkiye: İki Büyüme Senaryosuna göre Mali Sonuçlar ve Tasarruf Sonuçları........................25
Şekil 2.6. Sermaye Gelirinin Vergilendirmesi...........................................................................................26
Şekil 2.7: 2009 yılında kişisel gelir ve bordro vergileri ile sosyal güvenlik primlerinin toplam vergi
gelirlerindeki payı.........................................................................................................................................27
Şekil 2.8: 2009 yılında kurumlar gelir vergilerinin toplam vergi gelirlerindeki payı................................27
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
Şekil 2.9: 2009 yılında tüketim vergilerinin toplam vergi gelirlerindeki payı...........................................28
Şekil 2.10: 2009 yılında servet vergilerinin toplam vergi gelirlerindeki payı.............................................28
Şekil 3.1. Türkiye ve Benzer Ülkeler: Ortalama Yatırım Oranları............................................................30
Şekil 3.2. Konutların OECD Ülkelerindeki Toplam Yatırımlardaki Payı..................................................31
Şekil 3.3. Türkiye’de ve Benzer Ülkelerde Kişi Başına Sermaye Stoku (2011).......................................31
Şekil 3.4. Cari Açık ve Yatırım Oranları....................................................................................................32
Şekil 3.5. Cari Açık ve Sermaye Girişleri..................................................................................................32
Şekil 3.6. Volatil Yatırım Büyüme Oranları...............................................................................................33
Şekil 3.7. Türkiye: Büyüme Talebinin Kaynakları....................................................................................33
Şekil 3.8. Türkiye, Hindistan ve Çin’deki Marjinal Sermaye-Hasılar Oranı.............................................34
Şekil 3.9. Kamu Yatırımı...........................................................................................................................36
Şekil 3.10. Türkiye: Kamu (LHS) ve Özel Yatırımların (RHS) Bileşimleri................................................36
Şekil 3.11. Güneydoğu Anadolu’nun Kamu Yatırımlarındaki Payı.............................................................37
Şekil 3.12. Türkiye: Özel Yatırımların, bir Kamu Yatırım Şokuna Birikmiş Yanıtı....................................37
Şekil 3.13. Kamu Tasarrufları ve Ekonomik Büyüme.................................................................................39
Şekil 4.1. Türkiye: İş Gücü Piyasasının Özellikleri...................................................................................41
Şekil 4.2. Kapanan Bir Demografik Pencere.............................................................................................42
Şekil 4.3a. Erkeklerin İş Gücüne Katılımı ve İstihdam Oranı...................................................................44
Şekil 4.3b. Kadınların İş Gücüne Katılımı ve İstihdam Oranı.................................................................. 44
Şekil 4.4. Minimum / ortalama ücretler: Türkiye ve OECD......................................................................46
Şekil 4.5. Türkiye’de Asgari Ücretler, Kayıtlı İşçiler İçin Uyulması Zorunludur.....................................46
Şekil 4.6. İş Yaratma ve İşveren Sosyal Güvenlik Primlerindeki İndirim.................................................48
Şekil 4.7. Türkiye: Emeklilik Yaşı ve Sonuçları........................................................................................49
TABLOLARIN LİSTESİ
Tablo 1.1. Türkiye: Mali Ayarlama, 1999-2012.............................................................................................3
Tablo 1.2. Kamu Borcunun GSYH’ye Oranının Gidişatını Açıklayan Faktörlera/b/......................................4
Tablo 3.1. Türkiye: Kamu Yatırımları ve GSYH Büyümesi........................................................................36
Tablo 3.2. Türkiye: Servet Vergisinde Bir Artış............................................................................................38
Tablo 3.3. Türkiye: Büyüme Muhasebesi - Çeşitli Senaryolar.....................................................................40
Tablo 4.1. Kriz Etkileri ve Düzelme: Önde Gelen İş Gücü Piyasası Göstergeleri......................................43
Tablo 4.2. Türkiye’de Kayıt Dışılık Önemli Ölçüde Düşmüştür, Ancak Hala Yüksektir............................45
Tablo 4.3. İşverenlerin Sosyal Güvenlik Primi İndirimleri ile Yaratılan Her İş için Maliyet......................48
Tablo 4.4. Sosyal Güvenlik Primlerindeki Hedeflenmiş İndirimler............................................................50
Tablo 4.5. Sosyal Güvenlik Primlerindeki Genel Kapsamlı İndirimler.......................................................51
Tablo 4.6. Asgari Ücrette İndirim................................................................................................................52
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
TEŞEKKÜR
Türkiye’ye ilişkin bu Kamu Maliyesi İncelemesi (KMİ), Kalkınma Bakanlığının (KB) isteği üzerine
yapılmıştır. Bakanlık personeli ile yapılan yakın işbirliği, kullanılan analitik çerçevenin geliştirilmesine ve bilhassa sunulan bazı temel sonuçlara dayanak oluşturan hesaplanabilir genel denge modelinin oluşturulmasına destek olmuştur. Bu projenin hazırlanması boyunca sağladıkları destek ve
rehberlik için Kalkınma Bakanlığına teşekkür ediyoruz.
KMİ raporu, Francis Rowe (Görev Ekibi Lideri), Karlis Smits (Görev Ekibi Eş-Lideri), Victoria Levin, Marijn Verhoeven, Cevdet Çağdaş Ünal (Dünya Bankası) ve Peter Griffin’den (dış danışman)
oluşan bir Dünya Bankası ekibi tarafından hazırlanmıştır. Zakia Nekaien-Nowrouz, raporun formatlanması için mükemmel bir yardım sağlamıştır. Ekip, Martin Raiser (Ülke Direktörü), Yvonne Tsikata
(Sektör Direktörü), Ivailo Izvorski (Sektör Yöneticisi) ve Marina Wes’in (Baş Ekonomist ve Ülke
Sektör Koordinatörü) sağladığı rehberlikten yararlanmıştır.
Evgenij Najdov (Kıdemli Ekonomist), Luis Serven (Araştırma Yöneticisi) ve Mark Lewis (Daimi
Temsilci, IMF) tarafından sağlanan uzman değerlendirmesi yorumları takdire şayandır. Ekip, Maliye
Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine
Müsteşarlığı ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından devlet görevlilerine, raporun hazırlanması
sırasındaki yorumları ve önerileri için müteşekkirdir.
Yönetici Özeti
1.
Türkiye, son on yılda hızlı bir büyüme sağlamış ve sosyal sonuçları iyileştirmiştir. Kişi başına gelir,
inci
21 yüzyılın ilk on yılında ABD $ cinsinden üç katına çıkmış ve Türkiye, dünyanın 17nci en büyük ekonomisi olmuştur. Ekonomik büyümenin, artan kamu harcamalarının ve iyileşen kamu hizmetleri sunumunun bir
sonucu olarak, sosyal sonuçlar da dikkate değer ölçüde iyileşmiştir. Bebek ölüm oranı önemli ölçüde düşmüş,
doğumda beklenen yaşam süresi ise 65 yıldan 75 yıla çıkmıştır. Eğitime erişim (ve ilk öğretim seviyesinde
neredeyse genel katılım) ve sağlık hizmetlerine erişimdeki (Sağlıkta Dönüşüm Programı ile bağlantılı) artışlar
da aynı ölçüde etkileyicidir. Maliye politikası, bu başarıları sağlayan reform programının önemli bir bileşeni
olmuştur. Tedbirli maliye politikası, 2008-2009’daki küresel ekonomik ve mali krizin etkisini azaltacak mali
olanaklar da sağlamıştır. Bu rapor, maliye politikasının son on yılda oynadığı merkezi rolü belgelemekte ve sürekli yüksek büyümenin desteklenmesi için, hesaplanabilir bir genel denge modelinden elde edilen ve maliye
politikasının gelecekteki yönü hakkında bilgi vermeye yardımcı olacak simülasyon sonuçlarını sunmaktadır.
2.
Tedbirli maliye politikası, ekonomideki yapısal değişiklikler ile desteklenmiştir. 2001 bankacılık
krizinin hemen ardından, harcamaların - özellikle sermaye harcamalarının - kısılması, mali açıkların kontrol
altında tutulmasına yardımcı olmuştur. Müteakip yıllarda, güçlü gelir artışı, neredeyse 2007’ye kadar yılda
GSYH’nin yaklaşık yüzde 5’lik sürekli faiz dışı fazla elde edilmesini açıklamaktadır. Gelir artışı, gelirlerdeki
(doğrudan vergilendirmeden dolaylı - ya da tüketime dayanan - vergilendirmeye doğru) bileşimsel bir değişiklik ile desteklenmiştir. Tarımsal iş gücündeki azalmanın hız kazanmasına bağlı olarak kayıt dışı istihdamın
azalması ile, sosyal güvenlik primlerindeki artış da genel devlet gelirlerinin büyümesini desteklemiştir. Artan
devlet gelirleri ve faiz ödemelerindeki belirgin azalma, devlet sosyal harcamalarının - GSYH’nin yüzde 5’i kadar - arttırılmasına olanak vermiştir. Devlet harcamalarındaki artışta, sağlık ve emekli maaşı giderleri baskındır
ve söz konusu dönem içinde gözlemlenen sosyal sonuçların daha iyi açıklanmasına yardımcı olmaktadır.
3.
Güçlü mali sonuçlar, gittikçe artan sermaye girişlerini çekmiş, bu da sonuç olarak büyümeyi ve
gelirleri arttırmıştır. Hükümet, tedbirli maliye politikasına ve yüksek ve sürekli faiz dışı mali fazlalara sıkı
sıkıya bağlı olan bir makroekonomik istikrar performansı oluşturmuştur. Bu mali tutumun doğrudan sonuçlarından birisi, 2001 ile 2012 arasında kamu borçlarının yarı yarıya azalarak GSYH’nin yüzde 40’ından daha
azına inmesidir. Güvenin artması, ülke riski primini azaltmış ve reel faiz oranlarında bir düşüşe yol açmıştır.
Bu durum ve “Büyük Moderasyon” sırasında likidite içinde yüzen küresel ekonomi, Türkiye’nin büyümeyi
teşvik eden sermaye girişlerini çekmesi anlamına gelmiştir. Bunu, faiz dışı mali fazla başarısının devam etmesini destekleyen güçlü devlet gelirlerini üreten verimli bir sağlam ekonomik büyüme döngüsü takip etmiştir.
Bununla birlikte, ucuz küresel likiditeye erişim, yurt içi tasarruflardaki bir azalma eğilimine ve dış dengesizliklerdeki mütekabil bir artışa zemin hazırlamıştır. Ekonominin tekrar dengelenmesi ve büyümenin yabancı
finansmana olan bağımlılığının azaltılması, Türkiye’deki politika yapıcılar için bir öncelik haline gelmiştir; bu
rapor, maliye politikasının bu çabayı desteklemesine yönelik yollar aramaktadır.
Ödünleşmeler ve Politika Seçenekleri
4.
Mali sonuçlar ile özel yatırımlar ve tasarrufların dinamikleri, ileriye dönük politika için bir
dizi ödünleşmeye yol açmaktadır. İlk ödünleşme, geriye kalan mali olanakların cari harcamalar ile yatırım
harcamaları arasında tahsisi ile ilgilidir. Mali başarının meyvelerinin paylaşılması, Türkiye’nin kapsamlı
büyüme çabalarını desteklemiş ve devam eden mali konsolidasyon için destek sağlamaya yardımcı olmuştur.
Ancak bu durum, devlet harcamalarının bileşiminde bazı değişmezlikler doğurmuştur, çünkü düşen faiz
ödemelerinin sağladığı beklenmedik destek, büyük ölçüde artan cari harcamalara tahsis edilmiştir. İleriye
dönük olarak, Türkiye’nin borçla finanse edilen tüketime daha az bağımlı bir büyüme modeli geliştirmek için,
harcamaları kamu yatırımlarına doğru kaydırması ve cari harcamalardaki büyümeyi kısıtlaması gerekebilir.
Bu rapordaki analiz, kamu yatırımlarının özel yatırımları etrafına toplayabileceğini ve daha sürdürülebilir bir
büyüme yolu sağlayabileceğini göstermektedir. Ancak bu fayda, sadece kamu yatırımlarının önceliklerinin iyi
belirlenmesi, riskleri kamu ile özel sektör arasında uygun bir biçimde dağıtan bir düzenleyici çerçeve içinde
ve etkili bir biçimde yürütülmesi durumunda gerçekleşecektir.
i
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
5.
Devlet gelirlerinin dinamikleri, başka bir ödünleşme kümesini ortaya koymaktadır. Son on yılda,
vergi gelirlerinin bileşimindeki - tüketime dayanan vergilendirmeye doğru - değişiklik çok çarpıcıdır; dolaylı
vergiler şu anda toplam merkezi yönetim vergi gelirlerinin yüzde 50’sinden fazlasını ve GSYH’nin neredeyse
yüzde 14’ünü oluşturmaktadır. Tüketim vergilerindeki artış, hem tüketim malları üzerideki vergi oranlarındaki artış (örneğin özel tüketim vergisi) hem de son on yıldaki güçlü iç talep ile açıklanabilir. İç talebin başını
çektiği büyümenin karşılığı, özel tasarruf oranlarının azalmasıdır. Makroekonomik istikrar sağlama çabaları,
tasarruf etmeye yönelik ihtiyati nedenleri azaltmış ve reel faiz oranlarındaki düşüş, tüketim için borç alma
davranışını desteklemiştir. Hükümetin temel bir politika hedefi, ulusal tasarruf oranını arttırmaktır. Bununla
birlikte, vergilendirme yapısı dikkate alındığında, özel tasarruflardaki bir artış, tüketime dayanan vergi gelirlerinde bir azalma anlamına geleceğinden kamu tasarruflarını olumsuz etkileyecektir. Modellediğimiz farklı
senaryolara göre, büyümenin finansmanının kararlı bir biçimde yurt içi tasarruflara kayması durumunda mali
açığın orta vadede GSYH’nin yüzde 4,5’ine ya da daha fazlasına yükseleceği öngörülmüştür.
6.
Sermaye için daha yüksek efektif vergi oranlarına geçiş, olası bir çıkış yolu olabilir. Kayıtlı sektördeki iş gücü, hem bordro vergileri hem de tüketime dayanan dolaylı vergiler yoluyla yüksek oranda vergilendirilmektedir. Öte yandan sermaye ise çok daha düşük efektif oranlarla vergilendirilmektedir. Efektif sermaye
gelir vergisi oranını yüzde 3,3’ten yüzde 5’e çıkaracak - kurumlar gelir vergisi tahsilatının uygulamasındaki
bir iyileştirme olarak düşünülebilecek - nispeten küçük bir artış, dolaylı vergi gelirlerindeki - daha yüksek özel
tasarruf oranlarından kaynaklanan azalmayı - dengeleyebilir. Böylece Türkiye, bu tür bir senaryoda, daha yüksek yurt içi tasarruflar ve devam eden mali tedbirlilik sayesinde daha hızlı büyüyebilir. Ayrıca, bir diğer daha
efektif sermaye vergilendirmesinin, yani daha yüksek servet vergisi gelirlerinin, yatırımların daha iyi dağıtılmasını ve konut sektöründen uzaklaşarak daha verimli sektörlere kaymasını destekleyeceğini düşünüyoruz.
Hükümetin daha az volatil bir ekonomik büyüme yolu isteğini bu da desteklemektedir.
7.
Türkiye ekonomisinin yapısal dönüşümü yavaşladıkça, bu mali ödünleşmelerin daha da şiddetlenmesi olasıdır. Son yirmi yılda, Türkiye’deki yüksek kentleşme hızına paralel olarak, istihdamda tarım sektöründen imalat ve hizmet sektörlerine doğru önemli bir kayma olmuştur. Bu dinamik, işçilerin kayıtlı sektöre
katılması ve sosyal güvenlik primleri ödemeye başlamaları ile devlet gelirleri için bir rahatlık sağlamıştır. Bu
dönüşüm bir süre daha devam edecektir, ancak muhtemelen daha yavaş olacaktır. Aslına bakılırsa, Türkiye’deki kayıt dışı istihdamın bugünkü derecesi, ülkenin gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında olması beklenebilecek noktadadır. Bu, maliye politikası açısından, yapısal değişim nedeniyle azalan ek gelirleri dengelemek için
- muhtemelen gider kısıntıları ile birlikte - vergi tabanının genişletilmesi ve istihdam yaratmayı arttırmak için
yapısal önlemler alınması gibi alternatif gelir kaynakları bulmak gerekeceği anlamına gelmektedir. Spesifik
olarak, bu Raporda, kadınların iş gücüne katılım oranının arttırılmasının önemine odaklanıyoruz; daha fazla
sayıda kadının kayıtlı iş gücü piyasasına girmesiyle, genel devlet gelirlerinin desteklenmesine devam edilebilecektir.
8.
Kadınların iş gücüne katılım oranındaki artışları desteklemek için, maliye politikası dışında yapısal reformlar gerekecektir. Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı, yüzde 31 ile OECD ülkeleri içinde
en düşük düzeydedir ve diğer hızlı büyüyen gelişmekte olan pazarlara kıyasla da düşüktür. Sosyal güvenlik
primlerindeki hedeflenmiş indirimler ile asgari ücretteki indirimlerin kadınların kayıtlılık oranlarını iyileştirdiğini, ancak genel istihdam oranlarını arttırmada bir şekilde sınırlı kaldığını görüyoruz. Aslına bakılırsa, sosyal
güvenlik primi oranlarında 2008’de yapılan reformların bir simülasyonu, 2010’da kadın istihdamında görülen
fiili artışın nispeten küçük bir kısmını açıklamaktadır. Bununla birlikte, örneğin iş gücü piyasası reformlarının
sonucu olarak kadınların iş gücüne katılımındaki daha hızlı bir artış, orta vadedeki ekonomik büyümeyi önemli
ölçüde arttırabilir. Dahası, bu durum ekonominin arz potansiyelindeki bir artışa eşdeğer olduğundan, ilave dış
dengesizlikler olmadan büyüme sağlar, öte yandan kadınların artan gelirleri de yurt içi tasarrufların artmasına
doğrudan katkıda bulunur. Bu nedenle kadınların istihdamını arttırmaya yönelik yapısal reformlar, ekonominin
tekrar dengelenmesine olduğu kadar mali gelirlere de yardımcı olacaktır.
9.
Bir maliye politikası dayanağının zamanı. Son on yılı tayin eden maliye politikası bir çok açıdan başarılı olmuştur, ancak ekonomideki değişiklikler dikkate alındığında, bir maliye politikası dayanağının zamanı
gelmiş olabilir. Sağlık harcamaları geçmiş oranlarda artmaya devam edemez ve reel faiz oranlarındaki bir
azalmanın mali faydaları, son on yılda gözlemlenen büyüklüklerde olmayacaktır. Gelirler açısından ise, sosyal
güvenlik primlerinin son on yılda büyüğü gibi büyümeye devam etmesi muhtemel değildir. Bu durum, yabancı
ii
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
sermayeli bir ekonomik büyüme modeline özgü olan riskleri azaltmaya çalışan devlet için bir dizi maliye politikası ödünleşmesi sunmaktadır. Bu ödünleşmeleri etkin bir biçimde yönlendirmek ve maliye politikasının,
yerli sermayeye daha fazla dayanan bir büyüme modeline yönelik devlet hedefini desteklemesini sağlamak için
bir dizi öneri sunuyoruz. Elde ettiğimiz sonuçlar, efektif sermaye gelir vergilendirmesindeki ılımlı bir artışın,
bir servet vergisi artışının, daha düşük sosyal güvenlik primlerinin ve daha yüksek kamu tasarruflarının, bu
hedefi desteklerken birbirlerini karşılıklı olarak güçlendirdiklerini göstermektedir. Harcama bileşiminde bir
değişiklik yapılarak, cari harcamalardan uzaklaşılmasının ve yüksek ve iyi kaliteli kamu yatırımlarına dönülmesinin de benzer bir etkisi olacaktır. Yapısal reformlar, örneğin kadınların iş gücüne katılımında bir artış
yoluyla özellikle ekonominin arz yönünü güçlendirerek maliye politikası dayanağını destekleyebilirler.
10. Diğer alanlarda mütekabil politika değişiklikleri yapılmazsa, maliye politikasının daha yüksek
sürekli büyümeyi desteklemek için yapabilecekleri sınırlıdır. Türkiye’nin rekabet gücünü arttırmak, daha
fazla Doğrudan Yabancı Yatırım çekmek ve ihracatın başını çektiği büyümeyi kolaylaştırmak için, iş ortamından iyileştirmeler yapılması gereklidir (Dünya Bankası, 2014). Bu, Türkiye’nin, iş gücü piyasasına giren ve
dolayısıyla Türkiye’nin üretim kapasitesini arttıran genç ve kadın akışını absorbe etmesine ve bunlardan faydalanmasına da olanak verecektir. Türkiye’nin finansal piyasalarının derinleşmesi, Türk hane halklarına daha
kapsamlı ürünler sunarak yurt içi tasarrufların arttırılmasına yardımcı olabilir. Türkiye’nin son on yılda yaptığı
yasal reformlar, ülkenin altyapı performansını iyileştirmek için özel finansmanın güçlendirilmesine yardımcı
olmuştur. Ancak, ihale prosedürlerinin rekabetçiliği ve tevdi edilen kamu kaynaklarına ilişkin “paranın karşılığı” ile ilgili endişeleri ele almak için, kamu mali yönetim sisteminde iyileştirmeler yapılması gereklidir. Kamu
hizmetlerine erişimdeki iyileştirmeler, hizmet kalitesini ve harcama etkinliğini arttırmak için, karar verme
yetkisinin yerelleştirilmesi ile birleştirilebilir. Bu basamakların tümü bir araya geldiğinde, yüksek gelire doğru
geçiş yapmakta olan Türkiye için zorlu bir reform gündemi oluşturmaktadır. Bu rapor baskıya girerken, dünya
genelinde gelişmekte olan pazarlardaki gelişmeler, yenilenmiş yapısal reform çabalarının önemini vurgulamaya yaramıştır. Türkiye’deki bir maliye politikası dayanağı, reform esaslı, sürekli bir büyüme senaryosunun bir
parçası olabilir ve bu senaryoyu destekleyebilir.
iii
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
iv
Bölüm 1. Büyüme Dönemindeki
Mali Dinamikler
A. GİRİŞ
1.1. Türkiye’nin son on yıldaki hızlı büyüme performansı ve kalkınması, küresel ekonominin başarı
hikayelerinden birisi olmuştur. Ülke, 2001 yılındaki bankacılık krizinden sonra, güçlü mali konsolidasyon,
güçlendirilmiş bankacılık denetimi, sosyal güvenlik sisteminde bir reform ve enflasyon hedeflemesinden
sorumlu bağımsız bir Merkez Bankasına sahip esnek bir kur sistemine geçiş ile güvenceye alınan bir
makroekonomik reform programına girişmiştir. Kamu mali yönetimindeki kurumsal iyileştirmeler de kayda
değer olmuştur (örneğin 5018 ve 4749 sayılı Kanun ve Orta Vadeli Mali Plan). Kişi başına gelir, 2002 ile
2008 arasında ABD $ cinsinden neredeyse üç katına çıkmış ve Türkiye dünyanın 17inci en büyük ekonomisi
olmuştur. Ekonomik büyümenin, artan harcamaların ve kamu hizmetleri sunumunun iyileşen kalitesinin bir
sonucu olarak, sosyal sonuçlar da dikkate değer ölçüde iyileşmiştir. Eğitime erişim (ve ilk öğretim seviyesinde
neredeyse genel katılım) ve sağlık hizmetlerine erişimdeki (Sağlıkta Dönüşüm Programı ile bağlantılı) artışlar
da etkileyicidir.
1.2. Türkiye’nin bu dönem içindeki maliye politikası, Atlantik’in her iki yakasındaki mevcut mali
kemer sıkma ve ekonomik büyüme tartışmaları ile karşılaştırıldığında, dikkat çekmektedir. 2001 bankacılık krizini takip eden on yılın büyük kısmında, ilgili makamlar GSYH’nin yaklaşık yüzde 5’i kadar genel
devlet faiz dışı mali fazlası elde etmiş, yüzde 5 oranında ortalama reel GSYH büyümesi sağlamış ve bu arada sosyal harcamaları GSYH’nin yüzde 5’indan fazla bir oranda arttırmışlardır. Kamu borçlarının GSYH’ye
oranı, 2012 yılında yüzde 40’ın hemen altında olmuştur. Bu nedenle Türkiye’nin deneyimi, paylaşılan refahın
arttırılması için sağlam mali yönetimin faydalarına bir örnektir. Bu bölümün amacı, söz konusu mali konsolidasyon dönemini incelemek ve gelecekteki maliye politikası için çıkarımlarda bulunmaktır. Ana mesaj, son on
yıldaki mali stabilizasyona güç sağlayan dinamiklerin değişmekte olduğu yönündedir. Son on yılda gözlemlenen yüksek ekonomik büyüme ve yüksek devlet gelirleri büyümesinin birbirlerini pekiştiren döngüsü, güç
kaybetmektedir. Benzer şekilde, uluslararası sermayenin, orta vadede son on yılda olduğundan daha pahalıya
mal olması muhtemeldir, bunun da getiriler ve dolayısıyla borç dinamikleri için sonuçları olacaktır. İleride,
büyümeyi teşvik eden harcamalara yönelik mali olanakların, azalan faiz ödemeleri ve güçlü bir biçimde artan
devlet gelirleri dışındaki diğer alanlardan gelmesi gerekecektir. Ayrıca, devletin - daha iyi düzenlemeler, iyileştirilmiş iş ortamı gibi - “mikro” rolleri, önümüzdeki yıllarda daha önemli olacaktır.
1.3. Bu bölümde, maliye politikasının artık kayıtlı istihdamı teşvik edecek, özel tasarruf oranlarını
arttıracak ve böylece sürdürülebilir ve hızlı uzun vadeli büyümeyi destekleyecek şekilde yeniden yönlendirilmesi gerektiği ortaya konmaktadır. Bu bağlantılar burada ayrıntılı olarak açıklanmaktadır, ilerideki
bölümlerde ise hesaplanabilir bir genel denge modeli ile bağlantıların niceliklerini belirlemek amaçlanmaktadır. Geçmiş on yıla bakıldığında, bu bölümdeki analiz, vergi ve harcama bileşimlerindeki yapısal değişikliklerin gerekli olduğunu göstermektedir. Anahtar bulgular aşağıda verilmiştir:
a. Yüksek ve sürekli faiz dışı mali fazlalar elde edilmesi, büyük ölçüde sosyal güvenlik primlerinin artmasından kaynaklanmıştır. Başlangıçta kamu yatırım harcamaları kısıtlamalarından güç
almakla birlikte, artan genel devlet gelirleri, geçmiş faiz dışı mali fazlalar başarısını açıklamaktadır.
Tarımsal iş gücündeki azalma hızlandıkça kayıt dışı istihdamın düşmesinin bir sonucu olarak, genel
devlet gelirlerindeki artış sosyal güvenlik primlerinden güç almıştır.
b. Yabancı sermayeli ekonomik büyüme, kayıt dışı istihdamdaki azalmayı kolaylaştırmıştır; bu
büyüme, kısmen güçlü mali programdan güç almıştır. 2009 küresel krizine kadar gözlemlenen ılımlı
küresel ortam, Türkiye’nin, büyümeyi destekleyici küresel sermaye akışlarının temel alıcılarından biri
olmasını sağlamıştır. Öte yandan, aynı dönemde ulusal tasarruflar ise sürekli bir düşüş göstermiştir.
c. Yerel reform programı ve küresel ortam da, faiz ödemelerindeki önemli azalmaya katkıda bulunmuştur. Bu azalma ile devlet gelirlerindeki artış, sosyal harcamalarda önemli bir artış yapılma1
EX E\PH NÕVPHQ JoO PDOL SURJUDPGDQ Jo DOPÕúWÕU NUHVHO NUL]LQH NDGDU
J|]OHPOHQHQ ÕOÕPOÕ Nresel ortam, Türkiye'nin, büyümeyi destekleyici küresel sermaye
DNÕúODUÕQÕQ WHPHO DOÕFÕODUÕQGDQ ELUL ROPDVÕQÕ VD÷ODPÕúWÕU gWH \DQGDQ D\QÕ G|QHPGH XOXVDO
WDVDUUXIODULVHVUHNOLELUGúúJ|VWHUPLúWLU
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
c. <HUHOUHIRUPSURJUDPÕYHNUHVHORUWDPGDIDL]|GHPHOHULQGHNL|QHPOLD]DOPD\DNDWNÕGD
EXOXQPXúWXU %X D]DOPD LOH GHYOHW JHOLUOHULQGHNL DUWÕú VRV\DO KDUFDPDODUGD |QHPOL ELU DUWÕú
sına olanak vermiştir. Mali başarının meyvelerinin paylaşılması sosyal gelişme açısından övgüye
\DSÕOPDVÕQDRODQDNYHUPLúWLU0DOLEDúDUÕQÕQPH\YHOHULQLQSD\ODúÕOPDVÕVRV\DOJHOLúPHDoÕVÕQGDQ
değerdir ve devam eden mali konsolidasyon için destek kazanmaya kuşkusuz yardımcı olmuştur,
|YJ\HGH÷HUGLUYHGHYDPHGHQPDOLNRQVROLGDV\RQLoLQGHVWHNND]DQPD\DNXúNXVX]\DUGÕPFÕ
ancak
devlet harcamalarının bileşiminde bazı değişmezliklere yol açmıştır.
ROPXúWXUDQFDNGHYOHWKDUFDPDODUÕQÕQELOHúLPLQGHED]ÕGH÷LúPH]OLNOHUH\RODoPÕúWÕU
d. d.
Daha
fazla değişmez devlet harcaması ve gittikçe daha döngüsel hale gelen devlet gelirleri, ile'DKDID]ODGH÷LúPH]GHYOHWKDUFDPDVÕYHJLWWLNoHGDKDG|QJVHOKDOHJHOHQGHYOHWJHOLUOHUL
rideki
mali olanakları
sınırlamaktadır.
Bu kombinasyon
ve özelleştirme
gelirlerine güvenmenin
ilerideki
mali olanaklDUÕ
VÕQÕUODPDNWDGÕU
%X NRPELQDV\RQ
YH |]HOOHúWLUPH
JHOLUOHULQH
sınırları,
son
on
yıldaki
zor
kazanılmış
güven
kazançlarının
kaybedilmemesi
için mali tedbirliliğe
JYHQPHQLQ VÕQÕUODUÕ VRQ RQ \ÕOGDNL ]RU ND]DQÕOPÕú JYHQ ND]DQoODUÕQÕQ ND\EHGLOPHPHVL
LoLQ
sürekli
duyulduğunu
vurgulamaktadır.
Ayrıca,
ileride daha $\UÕFD
fazla yerli
sermayeli
ekonomik
PDOLihtiyaç
WHGELUOLOL÷H
VUHNOL LKWL\Do
GX\XOGX÷XQX
YXUJXODPDNWDGÕU
LOHULGH
GDKD ID]OD
\HUOL
sermayelidaha
ekonomik
büyümenin
iyi desteklenmesi
içinpolitikasının
hem harcama
hemyönlendirilde gelir
büyümenin
iyi desteklenmesi
içindaha
hem harcama
hem de gelir
yeniden
SROLWLNDVÕQÕQ\HQLGHQ\|QOHQGLULOPHVLQLJHUHNWLUPHNWHGLU
mesini
gerektirmektedir.
B. M$/ñDñ1$0ñ./(5, 1999-2012: .ISA Bñ5A¡,./$0$
B. Malİ Dİnamİkler, 1999-2012: Kısa Bİr Açıklama
6RQ
RQ \ÕOGD
VD÷ODP
PDOL\HVL
JHOLU SHUIRUPDQVÕQÕQ
WHPHOLQL
ROXúWXUPXúWXU
1.4.1.4.Son on
yılda,
sağlam
kamuNDPX
maliyesi,
güçlüJoO
gelir performansının
temelini
oluşturmuştur.
Genel
Genel
devlet
gelirleri
\ÕOÕQGDyüzde
*6<+
QLQ
VL2012
NDGDUyılında
LNHQ \ÕOÕQGD
*6<+
QLQ
\DNODúÕN
devlet
gelirleri
2000
yılında
GSYH’nin
27’si \]GH
kadar iken,
GSYH’nin
yaklaşık
yüzde
33’üne
\]GHGelirler,
QH söz
oÕNPÕúWÕU
V|] NRQXVX
G|QHP
LoLQGH
HNRQRPLN
E\PH
LOH JHOLU
E\PHVL
çıkmıştır.
konusu*HOLUOHU
dönem içinde
ekonomik
büyüme
ile gelir
büyümesi
arasındaki
bağlantının
güçDUDVÕQGDNL
ED÷ODQWÕQÕQ
JoOHQGLULOPHVLQGHQ
\DUDUODQPÕúWÕU
øo
WDOHELQ
EDúÕQÕ
oHNWL÷L
E\PH
WNHWLP
lendirilmesinden yararlanmıştır. İç talebin başını çektiği büyüme, tüketim vergilerinden elde edilen gelirlerin
YHUJLOHULQGHQ
HOGH HGLOHQ
JHOLUOHULQ
DUWPDVÕQÕ
GHVWHNOHPLú
D\UÕFD
ND\ÕWOÕ
LVWLKGDP
E\PHVLartması
KÕ]ODQGÕNoD
artmasını
desteklemiş,
ayrıca kayıtlı
istihdam
büyümesi
hızlandıkça
sosyal
güvenlik
primlerinin
mümVRV\DO JYHQOLN SULPOHULQLQ DUWPDVÕ PPNQ ROPXúWXU DúD÷Õ\D EDNÕQ EDQNDFÕOÕNNUL]LQLQ KHPHQ
kün olmuştur (aşağıya bakın). 2001 bankacılık krizinin hemen ardından harcamalar hızla azalmış, ancak 2005
DUGÕQGDQ KDUFDPDODU KÕ]OD D]DOPÕú DQFDN \ÕOÕQGD DUWPD\D EDúODPÕú YH VRQ NUHVHO PDOL NUL]
yılında
artmaya başlamış ve son küresel mali kriz sırasında hızla artarak GSYH’nin yaklaşık yüzde 35’ine
VÕUDVÕQGDKÕ]ODDUWDUDN*6<+
QLQ\DNODúÕN\]GH
LQHXODúPÕúWÕU+DUFDPDODUÕQELOHúLPLQGHNLJoOELU
ulaşmıştır.
Harcamaların,
bileşimindeki
güçlüKDUFDPDODUD
bir değişiklikGR÷UX
ile faiz
ödemelerinden
sosyal
harcamalara
doğru
GH÷LúLNOLN
LOH IDL] |GHPHOHULQGHQ
VRV\DO
ND\PDVÕ
EX G|QHP
LoLQGHNL
KDUFDPDODUÕQ
kayması,
bu dönem içindeki harcamaların temel özelliğidir (aşağıya bakın). Bu gelir ve gider dinamiklerinin
WHPHO|]HOOL÷LGLUDúD÷Õ\DEDNÕQ%XJHOLUYHJLGHUGLQDPLNOHULQLQVRQXFX\ÕOÕQGD*6<+
QLQ\]GH
sonucu,
2001
yılında GSYH’nin yüzde 12,5’i olan genel mali açığın, küresel mali krizin tüm etkilerinin hisse
LRODQJHQHOPDOLDoÕ÷ÕQNUHVHOPDOLNUL]LQWPHWNLOHULQLQKLVVHGLOPHVLQGHQ|QFHNL\ÕORODQ
GH
dilmesinden
önceki
yıl olan.UL]
2008’de
yüzdeDoÕN
2,5’e\]GH
inmesidir.
sırasında
açıkGDKD
yüzdeVRQUD
5,4’eD]DODUDN
yükselmiş,
ancak
\]GH H LQPHVLGLU
VÕUDVÕQGD
H Kriz
\NVHOPLú
DQFDN
GH
daha\]GH
QLQDOWÕQDLQPLúWLU
sonra azalarak 2012’de yüzde 2,0’nin altına inmiştir.
Şekil
1.1. Mali
Sonuçlar,
ùHNLO1.1.
Mali
Sonuçlar,2000-2012
2000-2012
45.0
4.0
2.0
40.0
0.0
-2.0
35.0
-4.0
-6.0
30.0
-8.0
-10.0
25.0
-12.0
20.0
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
-14.0
%WoHGHQJHVLVD÷HNVHQ
Overall
Balance (RHS)
Konsolide genel
devlet gelirleri
(sol eksen)
Consolidated
General
Government
Revenues (LHS)
.RQVROROLGHJHQHOGHYOHWKDUFDPDODUÕVROHNVHQ
Consolidated
General Government Expenditures (LHS)
Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı.
1.5. Faiz dışı mali açıktaki değişikliklerin ayrıştırılması,
mali sonuçlarda gelir büyümesinin önemi2
ni vurgulamaktadır. 2000-2007 döneminde, faiz dışı mali fazla GSYH’nin yaklaşık yüzde 5’ine yükselmiş
ve 2009’da düşerek -0,3’lük bir açık oluşturmasına rağmen, 2011’e gelindiğinde faiz dışı fazla düzelmiş ve
2012’de GSYH’nin yüzde 1,7’si olmuştur. Tablo 1, GSYH’nin yüzdesi olarak mali hesapların temel bileşenlerini göstermektedir. 2003-12 dönemindeki iyileşmiş mali sonuçlar, 2001 krizini de içeren bir referans
dönem ile karşılaştırılmıştır. Kriz etkilerini ve daha sonraki toparlanmayı temsil eden 2009-10 yılları da izole
edilmektedir; 2011-12 yılları ise krizden sonraki potansiyel bir normalleşmenin ilk yıllarını temsil etmektedir.
Referans döneme göre, 2001 krizi sonrası ve 2009 krizi öncesi dönemde, faiz dışı fazlada ortalama yüzde 1,5
puanlık önemli bir artış olmuş ve fiili ortalama fazlayı yüzde 5 ila 6 aralığına getirmiştir. Artan gelirler, bu
dönem içinde faiz dışı fazlada görülen artışın büyük kısmını açıklamaktadır. Sermaye harcamalarındaki küçük
bir azalma da, faiz dışı dengedeki artışı desteklemiştir.
2
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
GSYH’nin yüzdesi
Tablo 1.1. Türkiye: Mali Ayarlama, 1999-2012
(her bir alt dönem için yıllık ortalamalar)
2003-08
2009-10
Referans Dönem
(1999-2002)
Referans Döneme göre
3,5
-0,5
-0,1
21,7
2,3
9,1
28,8
3,3
5,8
3,7
1,5
-3,1
14,1
-6,0
-9,0
10,4
-7,5
-5,8
1,0
4,9
1,2
1.Sermaye harcaması
2.Faiz dışı cari harc.
3.Gelirler
4.Faiz dışı denge (3-2-1)
5.Faiz ödemeleri
6.Mali açık (5-4)
Gerçek GSYH Büyümesi,
yüzde/yıl
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı verilerine dayanan Dünya Bankası personeli hesaplamaları.
Not: Yuvarlama hatası mevcut.
2011-12
0,0
5,8
5,1
-0,8
-10,7
-9,9
4,4
1.6. Faiz ödemelerindeki azalma, faiz dışı cari harcamalardaki artışlar için olanak sağlamıştır. Faiz
ödemeleri, 2003-2008 döneminde ortalama yüzde 6 puan oranında düşmüştür; son 2011-12 dönemi 1999-2002
ile karşılaştırılırsa bu düşüş yüzde 10,7’ye çıkmaktadır. Toplam mali açıktaki önemli düşüş, faiz ödemelerindeki düşüş ile fazlasıyla açıklanabilir. Aynı zamanda, sonuçta oluşan mali olanaklar, cari harcamaları önce
hafif bir biçimde, ardından kriz yıllarında önemli ölçüde arttırmak için kullanılmıştır. 2011-12 yıllarında, cari
harcamalar 1999-2002 ortalamasının yüzde 5,8 kadar üzerinde olmuştur.. Sermaye harcamaları da 2010 yılına
kadar referans döneme kıyasla biraz düşmüş ve son zamanlarda hafif bir geri dönüş yaşanmıştır.
1.7. Sunulan mali dinamikler etkileyici olmakla birlikte, muhtemelen daha az olumlu bir görünümün
tohumlarını da içermektedir. Burada sunulan mali dinamiklerden bir kaç ana sonuç çıkarılabilir. Birincisi,
faiz dışı cari harcamalar önemli ölçüde arttıkça, tanımlanan dönemlerde faiz dışı fazlalardaki artış için ana
açıklayıcı faktörün gelir büyümesi olmasıdır. İkincisi, faiz ödemelerindeki önemli düşüştür; bu düşüş toplam
mali dengedeki iyileşmeyi büyük ölçüde açıklamaktadır. Üçüncüsü ise, sermaye harcamalarının genel istikrarıdır. Bu mali dinamiklerin sonuçları, ilerideki kısımlarda ve bölümlerde ele alınmıştır. Burada, üç tane sonucu belirtmek yeterlidir. Birincisi, faiz dışı cari harcamalardaki artışlar, mali hesaplarda bazı değişmezliklerin
ortaya çıkmasına yol açmıştır, mali tedbirliliği desteklemek için gelir büyümesine güvenmek ise, büyümenin
düşük olduğu bir ortamda zorlayıcı olacaktır. Sonuç olarak, tedbirli mali sonuçların sürdürülmesi daha zor olacaktır. İkincisi, faiz ödemelerindeki düşüşün sağladığı mali olanaklar, büyük ölçüde normal seyrini izlemiştir.
Üçüncüsü, sürekli faiz dışı fazlalar, kamu borçlarında önemli bir azalmaya yol açarak, daha zorlu bir ortam
bağlamında güçlü bir tampon sağlamıştır. Üçüncü sonuca sonraki aşamada bakacağız.
C. Kamu Borcu Dİnamİklerİ, 1999-2012: Başka Bir Kısa Açıklama
1.8. Faiz dışı fazlalar ve reel GSYH büyümesi, kamu borçlarındaki azalmaya güç sağlamıştır. 2001
krizine kadar olan yıllarda, mali olmayan kamu borçları GSYH’nin yüzde 50’si oranındaydı ve bir tehdit oluşturmuyordu; ancak kriz sırasında, bankacılık sektörünün şarta bağlı borçları açık devlet borçları haline geldi
ve 2001-02 döneminde kamu borcunun GSYH’ye oranı ortalama yüzde 84,4’e fırladı (Tablo 1.2). Liranın şiddetli değer kaybı da bu artıştaki temel faktörlerden biriydi (Tablo 1.2, 1inci sütun). Kamu borçları o günden bu
yana azalarak 2011-12’de GSYH’nin ortalama yüzde 32’sine indi. Tablo 1.2’de, 2001-2012 döneminde kamu
borcunun GSYH’ye oranındaki yıllık hareketlere katkıda bulunan her bir faktörün nispi katkısı verilmiştir.
Borç oranındaki azalmaya en büyük nispi katkı, sürekli faiz dışı fazladan gelmiştir, bunu reel GSYH büyümesi
izlemektedir. Reel faiz oranları, borç oranındaki aksi halde daha düşük olacak bir azalmayı önlemiştir.
3
1.8.
)DL] GÕúÕ ID]ODODU YH UHHO *6<+ E\PHVL NDPX ERUoODUÕQGDNL D]DOPD\D Jo VD÷ODPÕúWÕU
NUL]LQHNDGDURODQ\ÕOODUGDPDOLROPD\DQNDPXERUoODUÕ*6<+
QLQ\]GH
VLRUDQÕQGD\GÕYHELU
WHKGLWROXúWXUPX\RUGXDQFDNNUL]VÕUDVÕQGDEDQNDFÕOÕNVHNW|UQQúDUWDED÷OÕERUoODUÕDoÕNGHYOHWERUoODUÕ
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
haline geldi ve 2001-02 döneminde kamu bRUFXQXQ*6<+
\HRUDQÕRUWDODPD\]GH
HIÕUODGÕ7DEOR
/LUDQÕQúLGGHWOLGH÷HUND\EÕGDEXDUWÕúWDNLWHPHOIDNW|UOHUGHQELUL\GL7DEORinci sütun). Kamu
a/b/
Tablo
1.2. Kamu
Borcunun
Oranının
Gidişatını
Açıklayan
Faktörler
ERUoODUÕ
R JQGHQ
EX \DQD
D]DODUDNGSYH’ye
-12'de
GSYH'nin
ortalama
yüzde 32'sine
indi.
Tablo 1.2'de,
2001- G|QHPLQGH NDPX ERUFXQXQ *6<+
\H
RUDQÕQGDNL
\ÕOOÕN
KDUHNHWOHUH
NDWNÕGD
EXOXQDQ
KHU ELU
2001-02
2003-08
2009-10
2011-12
IDNW|UQ
QLVSL
NDWNÕVÕ
YHULOPLúWLU
%RUo
RUDQÕQGDNL
D]DOPD\D
HQ
E\N
QLVSL
NDWNÕ
VUHNOL
IDL]
GÕúÕ
Mali Olmayan Kamu Sektörü (MOKS)
ID]ODGDQJHOPLúWLUEXQXUHHO*6<+E\PHVLL]OHPHNWHGLU5HHOIDL]RUDQODUÕERUoRUDQÕQGDNLDNVLKDOGH
GDKDGúNRODFDNELUD]DOPD\Õ|QOHPLúWLU
Net borç/GSYH
84,4
49,7
38,1
32,1
Devlet Borcundaki Değişim/GSYH
10,7
-5,8
1,0 a/b/
-3,0
Tablo 1.2.DPX%RUFXQXQ*6<+
\H2UDQÕQÕQ*LGLúDWÕQÕ$oÕNOD\DQ)DNW|UOHU
Altta yatan faktörler:
2001-02
2003-08
2009-10
2011-12
Faiz dışı
-4,8
-4,8
0,1
-1,7
Malidenge
Olmayan Kamu Sektörü (MOKS)
84,4
49,7
38,1
32,1
Net
borç/GSYH
Reel GSYH büyümesi
-0,4
-3,0
-0,7
-1,5
'HYOHW%RUFXQGDNL'H÷LúLP*6<+
-5,8
1,0
-3,0
Reel faiz
oranı
-3,910,7
2,6
2,1
-0,2
Altta yatan faktörler:
Reel döviz
kuru
17,0-4,8
-0,9
0,1
0,7
)DL]GÕúÕGHQJH
-4,8
0,1
-1,7
Reel GSYH büyümesi
-3,0
-0,7
-1,5
Diğer faktörler
2,8-0,4
0,3
-0,7
-0,3
5HHOIDL]RUDQÕ
-3,9
2,6
2,1
-0,2
Kaynak: Yazarların hesaplamaları ve IMF Madde IV, çeşitli basımlar ve IFS.
Reel
döviz
kuru
17,0
-0,9
0,1
0,7
a/
Tablodaki
rakamlar, GSYH’nin yüzde puanı olarak, her bir alt-dönem
için her bir
'L÷HUIDNW|UOHU
2,8
0,3faktörün ortalama
-0,7 yıllık etkisidir.
-0,3
b/
Yuvarlama
hatası mevcut.
Kaynak<D]DUODUÕQKHVDSODPDODUÕYH,0)0DGGH,9oHúLWOLEDVÕPODUYH,)6
a/
b/
7DEORGDNLUDNDPODU*6<+
QLQ\]GHSXDQÕRODUDNKHUELUDOW-G|QHPLoLQKHUELUIDNW|UQRUWDODPD\ÕOOÕNHWNLVLGLU
<XYDUODPDKDWDVÕPHYFXW
4
4
2012A1
2011A5
2010A9
2010A1
2009A5
2008A9
2008A1
2007A5
2006A9
2006A1
2005A5
2004A9
2004A1
2003A5
2002A9
2002A1
2001A5
2000A9
2000A1
1.9. Kamu dış borç yükünün azaltılŞekil 1.2. Türkiye: Reel Döviz Kuru Değer Artışı
masına, reel döviz kuru değer artışından
Reel Efektif Döviz Kuru (+ = artış)
ùHNLO1.27UNL\H5HHO'|YL].XUX'H÷HU$UWÕúÕ
.DPX
GÕú ERUo
\NQQ
ziyade 1.9.
aktif borç
yönetimi
yardımcı
olmuştur.D]DOWÕOPDVÕQDUHHOG|YL]NXUXGH÷HU
Reel döviz kuru değer artışı (Şe5HHO(IHNWLI'|YL].XUX DUWÕú
DUWÕúÕQGDQ ]L\DGH DNWLI ERUo 130
kil 1.2),\|QHWLPL
2003-2008
döneminde
kamu borç
\DUGÕPFÕ
ROPXúWXU
Reel
120
oranındaki
azalmaya
yılda DUWÕúÕ
sadeceùHNLO
yüzde
1
110
G|YL]
NXUX GH÷HU
katkıda 2003-2008
bulunmuştur.
Bunun
nedeni,
top100
döneminde kamu borç
90
lam kamu
borcununD]DOPD\D
dış bileşeninin,
topRUDQÕQGDNL
\ÕOGD VDGHFH
80
lam kamu
borcunun
yüzde
35’inden%XQXQ
gü\]GH
NDWNÕGD
EXOXQPXúWXU
70
QHGHQL
WRSODP
NDPX
nümüzde
yaklaşık
yüzde
11’eERUFXQXQ
indirilmişGÕú
60
ELOHúHQLQLQ
WRSODP NDPX
ERUFXQXQ
olmasıdır.
Borç bileşimindeki
bu değişim,
50
\]GH LQGHQ
JQP]GH
\DNODúÕN
dış amortismanların
tamamen
ödenmesini
40
yüzde
11'e indLULOPLú
ROPDVÕGÕU
%RUo
ve iç borç
finansmanına
geçişi
içeren aktif
ELOHúLPLQGHNL EX GH÷LúLP GÕú
borç yönetimi uygulamalarının sonucudur
DPRUWLVPDQODUÕQWDPDPHQ|GHQPHVLQL
(Şekil 1.3).
Buna
iç borçJHoLúL
vadeleriYH Lo
ERUoilaveten,
ILQDQVPDQÕQD
LoHUHQ
Kaynak: <D]DUODUÕQ KHVDSODPDODUÕ YH ,0) 0DGGH ,9 oHúLWOL EDVÕPODU YH
nin uzaması,
bu
dönemdeki
borç
yönetimiDNWLI ERUo \|QHWLPL X\JXODPDODUÕQÕQ
IFS.
nin temel
sonuçlarından
birisidir.
VRQXFXGXU
ùHNLO %XQDÖnemli
LODYHWHQ Kaynak: Yazarların hesaplamaları ve IMF Madde IV, çeşitli basımlar ve IFS
kurumsal
bu pozitif
sonuçlar
Loiyileştirmeler,
ERUo YDGHOHULQLQ
X]DPDVÕ
EX G|QHPGHNL ERUo \|QHWLPLQLQ WHPHO VRQXoODUÕQGDQ ELULVLGLU gQHPOL
NXUXPVDOL\LOHúWLUPHOHUEXSR]LWLIVRQXoODULoLQGD\DQDNROXúWXUPXúWXU\ÕOÕQGD.DPX)LQDQVPDQÕ
için dayanak
oluşturmuştur. 2002 yılında
YH%RUo<|QHWLPLQLQ']HQOHQPHVL+DNNÕQGD.DQXQXQX\JXODPD\DNRQPDVÕ|QHPOLELUDGÕPROPXúWXU
Kamu Finansmanı
ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun uygulamaya konması, önemli bir
adım olmuştur. Bu Kanun, borç ve risk yönetiminden sorumlu bir ara makam ve üst düzey bir borç yönetim
komitesi oluşturulmasında portföy yöneticisi olarak Hazinenin rolünü güçlendirmiştir.
Bu Kanun, borç ve risk yönetiminden sorumlu bir ara makam ve üst düzeyTürkiye
bir borç
yönetim
komitesi
Kamu
Maliyesi
incelemesi
ROXúWXUXOPDVÕQGDSRUWI|\\|QHWLFLVLRODUDN+D]LQHQLQUROQJoOHQGLUPLúWLU
Şekil
1.3. Türkiye: Tedbirli Kamu Borcu Yönetimi
ùHNLO1.3. Türkiye: Tedbirli Kamu Borcu Yönetimi
øo%RUo9DGHVLRUWDODPDD\
'Õú%RUodHYLULP2UDQODUÕ
80
70
60
50
40
30
20
10
0
140%
120%
100%
80%
60%
40%
Kaynak+D]LQH0VWHúDUOÕ÷Õ
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı.
1.10.
Kaynak+D]LQH0VWHúDUOÕ÷Õ
Kaynak: Hazine Müsteşarlığı.
3R]LWLI NDPX ERUFX GLQDPLNOHULQLQ GHYDP HWPHVL |]HOOLNOH E\PHQLQ \DYDúODPDVÕ
1.10.
Pozitif kamu borcu dinamiklerinin devam etmesi, özellikle
büyümenin yavaşlaması durumunda
GXUXPXQGDPDOLWHGELUOLOL÷LQGHYDPHWPHVLQLJHUHNWLUHFHNWLU
*HOLUE\PHVLQLQVD÷ODGÕ÷ÕIDL]GÕúÕ
ID]ODODU
YH *6<+
E\PHVLQLQ
VD÷ODGÕ÷Õ DUWDQ Gelir
SD\GD
7UNL\H
QLQsağladığı
VRQ RQ faiz
\ÕOGDNL
SR]LWLI ERUo
mali
tedbirliliğin
devam
etmesini gerektirecektir.
büyümesinin
dışı fazlalar
ve GSYH
GLQDPLNOHULQLE\N|OoGHDoÕNODPDNWDGÕU%XQXQODELUOLNWHHQD]ÕQGDQNÕVDLODRUWDYDGHGHNLJ|UQP
büyümesinin
sağladığı artan payda, Türkiye’nin son on yıldaki pozitif borç dinamiklerini büyük ölçüde açıkE\PHQLQ
OLbirlikte,
\ÕOODUGD J|UOHQ
RUDQODUD
J|UH
GLNNDWH
GH÷HU
|OoGH \DYDúODPDVÕGÕU
%X GXUXP
JHOLU
lamaktadır.
Bununla
en azından
kısa ila
orta
vadedeki
görünüm,
büyümenin 2000li
yıllarda
görülen
SHUIRUPDQVÕQÕHWNLOH\HELOLUYHEXQHGHQOHSR]LWLIERUoGLQDPLNOHULQLQPXKDID]DHGLOPHVLLoLQGDKDID]OD
oranlara göre dikkate değer ölçüde yavaşlamasıdır. Bu durum, gelir performansını etkileyebilir ve bu nedenle
PDOLborç
oDED
JHUHNWLUHFHNWLU
$\QÕ ]DPDQGD
HGLOHQfazla
GúN
RUDQÕ JHOHFHNWH
RUWDPÕQ elde
pozitif
dinamiklerinin
muhafaza
edilmesiHOGH
için daha
maliERUo*6<+
çaba gerektirecektir.
Aynı zamanda,
JHOLúPHNWH RODQ SL\DVDODU LoLQ GDKD D] ROXPOX RODELOHFH÷L GLNNDWH DOÕQGÕ÷ÕQGD PDOL ELU WDPSRQ
edilen düşük borç/GSYH oranı, gelecekte ortamın gelişmekte olan piyasalar için daha az olumlu olabileceği
ROXúWXUPDNWDGÕU NUL]LQGH HGLQLOHQ GHQH\LP EHNOHQPH\HQ úRNODU GXUXPXQGD JoO ELU WDPSRQD
dikkate
mali bir
tampon oluşturmaktadır.
krizinde
edinilen
deneyim,
beklenmeyen
VDKLSalındığında,
ROPDQÕQ |QHPLQL
KDWÕUODWPDNWD
YH EX QHGHQOH2001
E\PHQLQ
GúN
ROGX÷X
ELU RUWDPGD
ELOH PDOLşoklar
durumunda
güçlü bir tampona sahip olmanın önemini hatırlatmakta ve bu nedenle büyümenin düşük olduğu
WHGELUOLOL÷LQGHYDPHWPHVLJHUHNOLOL÷LQHLúDUHWHWPHNWHGLU
bir ortamda bile mali tedbirliliğin devam etmesi gerekliliğine işaret etmektedir.
D. M$/ñDñ1$0ñ./(5, 1999-2012: Y$.,1'$1%ñ5B$.,ì
D. Malİ Dİnamİkler, 1999-2012: Yakından bİr Bakış
'HYOHW*HOLUOHUL$UWDQ'ROD\OÕ9HUJLOHUYH6RV\DO*YHQOLN3ULPOHUL
Devlet Gelirleri: Artan Dolaylı Vergiler ve Sosyal Güvenlik Primleri
1.11.
Vergilerin
GSYH
içindeki
NDOPÕú
DQFDN
JHOLUOHULQLQ
ELOHúLPLQGH
|QHPOL
1.11.
Vergilerin
GSYH
içindeki
oranıoUDQÕ
sabitVDELW
kalmış,
ancak
vergiYHUJL
gelirlerinin
bileşiminde
önemli
bir değiELUGH÷LúLNOLNROPXúWXU 6RQRQ\ÕOGDNLPDOLVRQXoODULoLQJHOLUE\PHVLQLQ|QHPLGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGD
şiklik olmuştur. Son on yıldaki mali sonuçlar için gelir büyümesinin önemi dikkate alındığında, devlet gelirGHYOHW JHOLUOHUL GLQDPLNOHULQH \DNÕQGDn EDNÕOPDVÕ JHUHNOLGLU 7UNL\H
GH PHUNH]L \|QHWLP gelirleri 2000
leri\ÕOÕQGDQ
dinamiklerine
yakından
bakılması
gereklidir.
Türkiye’de
merkeziEX
yönetim
gelirleri
2000 yılından
bu yana
EX \DQD
*6<+
QLQ
RUWDODPD
\]GH 
NDGDU ROPXúWXU
VUH LoLQGHNL
GH÷LúLNOLNOHU
E\N
GSYH’nin
ortalama
yüzde
23’ü
kadar
olmuştur,
bu
süre
içindeki
değişiklikler
büyük
ölçüde
GSYH’nin
|OoGH *6<+
QLQ \]GH L LoLQGH JHUoHNOHúPLúWLU 0HUNH]L \|QHWLP JHOLUOHULQLQ VHYL\HVL JHQHO RODUDNyüzde
1’i GL÷HU
içindeKÕ]OÕ
gerçekleşmiştir.
MerkeziRODQ
yönetim
gelirlerinin
seviyesi
genel olarak
hızlı
büyüyenNÕ\DVOD
gelişmekte
E\\HQ JHOLúPHNWH
SL\DVDODU
LOH D\QÕ
GR÷UXOWXGDGÕU
DQFDNdiğer
2(&'
\HOHULQH
olanGúNWU.
piyasalar %XUDGD
ile aynıND\GD
doğrultudadır,
ancak
kıyasla
düşüktür.
Burada
kayda değer
olan, söz
GH÷HU RODQ
V|]OECD
NRQXVXüyelerine
G|QHP LoLQGH
YHUJL
JHOLUOHULQLQ
ELOHúLPLQGH
\DúDQDQ
konusu
dönem içinde vergi gelirlerinin bileşiminde yaşanan değişimdir. Özel tüketim vergisi ileönemli
uluslararası
GH÷LúLPGLUg]HOWNHWLPYHUJLVLLOHXOXVODUDUDVÕWLFDUHWWHQDOÕQDQYHUJLOHUGHQHOGHHGLOHQJHOLUOHr,
1
|OoGHalınan
DUWPÕúWÕU
Bu iki vergiden
eldegelirler,
edilen gelirler,
toplam artmıştır.
merkezi 1yönetim
gelirlerinin
13'ü
Bu iki vergiden
eldeyüzde
edilen
gelirler,
ticaretten
vergilerden
elde edilen
önemli ölçüde
RUDQÕQGDDUWPÕúWÕUYHúXDQGDWRSODPÕQ\DNODúÕN\]GH
ÕQÕROXúWXUPDNWDGÕU
toplam
merkezi yönetim gelirlerinin yüzde 13’ü oranında artmıştır ve şu anda toplamın yaklaşık yüzde 40’ını
oluşturmaktadır.
1.12. Tüketim vergilerindeki artış, hem tüketim malları üzerideki vergi oranlarındaki artış hem de tü1
ketimde
son onWLFDUHWWHQ
yılda görülen
hızlı büyüme
ile PDOODUGDQ
açıklanabilir.
olarak,
dolaylı
vergiler
şu anda
toplam
8OXVODUDUDVÕ
DOÕQDQ YHUJLOHU
HVDVHQ LWKDO
DOÕQDQSonuç
.'9
GLU
YH \HUOL
PDOODUGDNL
.'9
GHQ
IDUNOÕ
merkezi
yönetim vergi payının yüzde 50’sinden fazlasını ve GSYH’nin yaklaşık yüzde 14’ünü oluşturmaktadır
GH÷LOGLU
(Şekil 1.4). Bu da, devlet gelirlerini iç talepteki yavaşlamalardan büyük zarar görebilecek bir konuma getir5 gelirleri büyümesi arasındaki korelasyon, son on yolmektedir. Reel GSYH büyümesi ile reel merkezi yönetim
da oldukça güçlü olmuştur; gelir canlılığı, küresel krizin tüm etkilerinin hissedildiği yıl olan 2009’da 2,5 gibi
yüksek bir oranda gerçekleşmiştir (Şekil 1.5). Ayrıca, Hükümetin orta vadeli kalkınma stratejisinde, ihracatın
başını çektiği bir büyüme stratejisine doğru geçiş isteğinden açıkça söz edilmektedir. Net ihracatın büyüme
için ana etken olacağı şekilde bir yeniden dengeleme yapılması, vergi politikasının aynı kalması durumunda
vergi gelirlerinin son on yılda gerçekleşenden daha az olması anlamına gelecektir. Ayrıca, özel tüketim vergi1 Uluslararası ticaretten alınan vergiler esasen ithal mallardan alınan KDV’dir ve yerli mallardaki KDV’den farklı değildir.
5
görebilecek bir konuma getirmektedir. Reel GSYH büyümesi ile reel merkezi yönetim gelirleri büyümesi
DUDVÕQGDNLNRUHODV\RQVRQRQ\ROGDROGXNoDJoOROPXúWXUJHOLUFDQOÕOÕ÷ÕNUHVHl krizin tüm etkilerinin
KLVVHGLOGL÷L \ÕO RODQ GD JLEL \NVHN ELU RUDQGD JHUoHNOHúPLúWLU ùHNLO $\UÕFD +NPHWLQ
RUWDYDGHOLNDONÕQPDVWUDWHMLVLQGHLKUDFDWÕQEDúÕQÕoHNWL÷LELUE\PHVWUDWHMLVLQHGR÷UXJHoLúLVWH÷LQGHQ
DoÕNoD V|] HGLOPHNWHGLU 1HW LKUDFDWÕQ E\PH LoLQ DQD HWNHQ RODFD÷Õ úHNLOGH ELU \HQLGHQ GHQJHOHPH
Geçis Halindeki
Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
\DSÕOPDVÕYHUJLSROLWLNDVÕQÕQD\QÕNDOPDVÕGXUXPXQGDYHUJLJHOLUOHULQLQVRQRQ\ÕOGDJHUoHNOHúHQGHQGDKD
D]ROPDVÕDQODPÕQDJHOHFHNWLU$\UÕFD|]HOWNHWLPYHUJLVLQLROXúWXUDQED]Õ|÷HOHUGHNLYHUJLRUDQODUÕQÕQ
sini oluşturan
bazı öğelerdeki
vergi oranlarının
zatenULVNL
yüksek
olması
nedeniyle,
tabanLODYH
erozyonu
olmadan
]DWHQ \NVHN
ROPDVÕ QHGHQL\OH
WDEDQ HUR]\RQX
ROPDGDQ
WNHWLP
YHUJLVLQGH
DUWÕúODUriski
\DSPD
tüketimRODQD÷ÕVÕQÕUOÕRODELOLU
vergisinde ilave artışlar yapma olanağı sınırlı olabilir.
ùHNLO1.4. Türkiye: Merkezi Yönetim GelirlerLQGHNL'H÷LúLPOHU
Şekil 1.4. Türkiye: Merkezi Yönetim Gelirlerindeki Değişimler
7UNL\H0HUNH]L<|QHWLP*HOLU%LOHúLPL
2000
Uluslarara
VÕ7LFDUHW
ve
Muamelel
erden
$OÕQDQ
Vergiler
13%
Özel
Tüketim
Vergisi
14%
Faizler,
Paylar ve
Cezalar
13%
Dahilde
$OÕQDQ
KDV
11%
'L÷HU
24%
Kurumlar
Vergisi
7%
Gelir
Vergisi
18%
7UNL\H0HUNH]L<|QHWLP*HOLU%LOHúLPL
Uluslarara
VÕ7LFDUHW
ve
Muamelele
rden
$OÕQDQ
Vergiler
18%
Faizler,
Paylar ve
Cezalar
6%
'L÷HU
20%
Özel
Tüketim
Vergisi
22%
Dahilde
$OÕQDQ
KDV
10%
Gelir
Vergisi
17%
Kurumlar
Vergisi
7%
Kaynak0DOL\H%DNDQOÕ÷Õ
Kaynak: Maliye Bakanlığı
1.13. g]HOOLNOH ERUGUR YHUJLOHULQLQ DUWPDVÕ VD\HVLQGH WRSODP GHYOHW JHOLUOHUL |QHPOL |OoGH
DUWPÕúWÕU øNL JHOLU NPHVLQLQ UDNDPODUÕ DUDVÕQGDNL DQD IDUN VRV\DO JYHQOLN SULPOHULQGHQ YH NDPX
1.13. LNWLVDGLWHúHNNOOHULQLQWHPHWWOHULQGHQND\QDNODQDQLODYHJHOLUOHUGLU)DUNEXQODUÕQKHULNLVLQLQPHUNH]L
Özellikle bordro vergilerinin artması sayesinde, toplam devlet gelirleri önemli ölçüde artmıştır.
yönetimin
vergi
ve vergi-GÕúÕ
JHOLUOHULQH
\DNODúÕN
\]GH
VL NDGDUve
LODYH
\DSPDVÕ
QHGHQL\OH
İki gelir kümesinin
rakamları
arasındaki
ana *6<+
QLQ
fark, sosyal
güvenlik
primlerinden
kamu
iktisadi
teşekkülleri|QHPOLGLU
ùHNLO
$UWDQ
VRV\DO
JYHQOLN
SULPOHUL
DQDOL]
G|QHPL
LoLQGH
GHYOHW
JHOLUOHULQGHNL
DUWÕúÕQve vernin temettülerinden kaynaklanan ilave gelirlerdir. Fark, bunların her ikisinin merkezi yönetimin vergi
gi-dışıE\NNÕVPÕQDNDUúÕOÕNJHOPHNWHGLU6|]NRQXVXG|QHPLoLQGH6RV\DO6LJRUWDSULPOHUL*6<+
QLQ\]GH
gelirlerine GSYH’nin yaklaşık yüzde 12’si kadar ilave yapması nedeniyle önemlidir (Şekil 1.6). Artan
4,4'ündeQ LQH XODúDUDN QHUHGH\VH LNL NDWÕQD oÕNPÕú NDPX LNWLVDGL WHúHNNOOHULQGHQ HOGH HGLOHQ
sosyal WHPHWWOHU
güvenlik primleri,
analiz
dönemi
içinde*6<+
QLQ
devlet gelirlerindeki
artışın
kısmına
karşılık gelmektedir.
YH NkUODUGD
LVH \]GH
WHQ
\DNODúÕN \]GH
VL büyük
NDGDU ELU
DUWÕú ROPXúWXU
ùHNLO
2 dönem içinde Sosyal Sigorta primleri GSYH’nin yüzde 4,4’ünden 8,1’ine ulaşarak neredeyse iki
Söz konusu
1.6).
katına çıkmış, kamu iktisadi teşekküllerinden elde edilen temettüler ve kârlarda ise yüzde 3,5’ten GSYH’nin
yaklaşık yüzde 2’si kadar bir artış olmuştur (Şekil 1.6).2
Şekil 1.5. Türkiye: Dolaylı Vergilerin Artışı
2
%X E|OPGH YH GRNPDQÕQ JHUL ùHNLO1.57UNL\H'ROD\OÕ9HUJLOHULQ$UWÕúÕ
NDODQÕQGD |]HOOHúWLUPH JHOLUOHUL oL]JL DOWÕQGD GH÷HUOHQGLULOPLú YH PDOL GHngelerde dikkate
DOÕQPDPÕúWÕU%XQXQODELUOLNWH7UNL\H
GHNL \DVDODU|]HOOHúWLUPHJHOLULID]ODODUÕQÕQVHUEHVWoHKDUFDQPDVÕQDL]LQYHUPHNWHGLUYH
EXQHGHQOHEXJHOLUOHULODYHKDUFDPDODULoLQILQDQVPDQND\QD÷ÕROXúWXUPDNWDGÕU
20
'R÷UXGDQYH'ROD\OÕ9HUJL*HOLUOHUL*6<+
QLQ
6
yüzdesi)
15
14
10
5
9
4
0
-5
2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
'R÷UXGDQ9HUJLOHU
'ROD\OÕ9HUJLOHU
-10
Reel Gelir Büyümesi
Reel GSYH Büyümesi
Kaynak0DOL\H%DNDQOÕ÷Õ
1.14. 6RV\DO 6LJRUWD SULPOHULQLQ o DQD ELOHúHQL HPHNOLOLN IRQX LúVL]OLN VLJRUWDVÕ IRQX YH JHQHO
VD÷OÕNVLJRUWDVÕIRQXGXU 6RV\DO6LJRUWDSULPOHULE\N|OoGHHPHNOLOLNSULPOHULQGHQROXúPDNWDGÕUVRQ
Kaynak: Maliye Bakanlığı
\ÕOODUGD LúVL]OLN SULPOHUL YH |]HOOLNOH VD÷OÕN VLJRUWDVÕ SULPOHUL |QHP ND]DQPDNWDGÕU 6D÷OÕN VLJRUWDVÕ
SULPOHUL\ÕOÕQGDVÕIÕUG]H\LQGH\NHQúXDQGD*6<+
QLQ\]GH
LQHXODúPÕúWÕULúVL]OLNSULPOHULLVH
2\ÕOÕQGDVÕIÕUD\DNÕQNHQúXDQGD*6<+
QLQ\]GH
LG]H\LQGHGLU(PHNOLOLNSULPOHUL\ÕOÕQGD
Bu bölümde ve dokümanın geri kalanında, özelleştirme gelirleri çizgi altında değerlendirilmiş ve mali dengelerde dikkate alınmamıştır. Bununla
birlikte, Türkiye’deki
yasalar,
geliri
fazlalarının
serbestçe harcanmasına
izin vermektedir
ve bu nedenle
gelirler, ilaveEX
harcamalar
için
*6<+
QLQ
\]GH
özelleştirme
NDGDUNHQ
EXJQ
*6<+
QLQ
\]GH QH
XODúPÕúWÕU
øONbuEDNÕúWD
UDNDPODU
finansman kaynağı oluşturmaktadır.
XOXVODUDUDVÕ VWDQGDUWODUD J|UH |]HOOLNOH \NVHN GH÷LOGLU %XQXQOD ELUOLNWH ONHQLQ GHPRJUDILN SURILOLQH
6EDNÕOGÕ÷ÕQGD7UNL\HJHQoQIXVXGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGDQLVSHWHQ\NVHNVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQHVDKLS
ELUD\NÕUÕGH÷HUKDOLQHJHOPHNWHGLUùHNLO6RQXoRODUDNEXJHOLU VHYL\HVLLoLQJHUHNOLSULPRUDQODUÕ
XOXVODUDUDVÕ VWDQGDUWODUD J|UH \NVHNWLU 3ULPOHU EUW D\OÕN FUHWLQ \DNODúÕN \]GH L RUDQÕQGDNL
LúYHUHQ SULPL LOH \DNODúÕN \]GH RUDQÕQGDNL oDOÕúDQ SULPLQGHQ ROXúDQ ERUGUR YHUJLOHUL úHNOLQGHGLU
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
1.14. Sosyal Sigorta primlerinin üç ana bileşeni emeklilik fonu, işsizlik sigortası fonu ve genel sağlık
sigortası fonudur. Sosyal Sigorta primleri büyük ölçüde emeklilik primlerinden oluşmaktadır, son yıllarda
işsizlik primleri ve özellikle sağlık sigortası primleri önem kazanmaktadır. Sağlık sigortası primleri 2007 yılında sıfır düzeyindeyken şu anda GSYH’nin yüzde 2,5’ine ulaşmıştır, işsizlik primleri ise 2000 yılında sıfıra
yakınken şu anda GSYH’nin yüzde 0,5’i düzeyindedir. Emeklilik primleri 2000 yılında GSYH’nin yüzde 4’ü
kadarken, bugün GSYH’nin yüzde 5,3’üne ulaşmıştır. İlk bakışta, bu rakamlar uluslararası standartlara göre
özellikle yüksek değildir. Bununla birlikte, ülkenin demografik profiline bakıldığında, Türkiye, genç nüfusu
dikkate alındığında nispeten yüksek sosyal güvenlik primlerine sahip bir aykırı değer haline gelmektedir (Şekil
1.6). Sonuç olarak, bu gelir seviyesi için gerekli prim oranları, uluslararası standartlara göre yüksektir. Primler, brüt aylık ücretin yaklaşık yüzde 19,5’i oranındaki işveren primi ile yaklaşık yüzde 14 oranındaki çalışan
priminden oluşan bordro vergileri şeklindedir. Yüzde 15 ile 35 arasında değişen kişisel gelir vergisi oranlarına
ilaveten bu vergi oranları, yüksek bir iş gücü vergi yükü anlamına gelmektedir (Bölüm 4’e bakın).
1.15. Son on yılda devlet gelirlerindeki iki ana eğilim, merkezi yönetim gelirlerinin bileşiminde dolaylı
vergilendirmeye doğru gözlenen değişim ile sosyal güvenlik primlerinin seviyesindeki artıştır. Ekonominin temelindeki dinamikler dikkate alındığında, bu eğilimler normal seyirlerini izlemiş olabilir. Dolaylı
vergilendirme, bordro ya da gelir vergilerinin kapsamında olmayan kayıt dışı çalışanları vergilendirmek için
kullanışlı bir yoldur. Ayrıca, özel tüketim vergilerinin arttırılması, faiz dışı fazla hedeflerini tutturmaya çalışırken hızlı gelir elde etmenin nispeten kolay bir yoludur. Benzer şekilde, özel tüketim vergilerinin yükseltilmesi,
ithalatı kontrol altına almanın ve daha iyi cari denge sonuçlarını desteklemenin bir yoludur. Ancak kayıt dışı
sektör küçülmektedir ve oranları daha fazla arttırma olanağı sınırlıdır (bir sonraki bölüme bakın). Aslına bakılırsa, bordro vergisi gelirlerindeki artışı destekleyen husus, iş gücünün kayıtlı sektöre geçişi olmuştur. Bu
nedenle genel devlet gelirleri - tarımsal iş gücündeki azalma hızlandıkça - kayıt dışı istihdamın düşmesinden
yararlanmıştır. Bu eğilimlerin doğrudan sonucu, genel devlet gelirlerinin iç talepteki döngüsel değişimlere
daha hassas hale gelmesidir. Diğer bir sonuç ise, vergi politikasının, hem kurumlar hem de hane halklarındaki
gelir vergilerinin daha zorlu vergi tabanından uzak durması olmuştur. Bu iki alan, kayıtlı iş gücü istihdam büyümesinin hızı düştükçe, vergi politikasının ileride yönelmesi gereken alanlardır.
ùHNLO1.6.
Primleri
Şekil
1.6. Türkiye:
Türkiye:Sosyal
SosyalGüvenlik
Güvenlik
Primleri
35
10
40
9
35
8
30
7
25
6
5
20
4
15
3
<DúOÕOÕN%D÷ÕPOÕOÕN2UDQÕoDOÕúPD\DúÕQGDNÕQIXVXQ
yüzdesi)
Konsolide Genel Devlet Gelirleri (GSYH'nin yüzdesi)
Konsolide Vergi ve Vergi-Harici Gelirler (Sol eksen)
Toplam Gelirler (Sol eksen)
Faktör Gelirleri
ITA
30
SWE
BGR
GBR
DNK
25
NOR
GEO
MLTCAN
20
ISL
IRL
RUS
ISR CYP
ARM
KOR
HKG
15
GRC
EMU
PRT
FINBEL
FRA
AUT
LVA EUU
HRV
CHE
HUN OEC
HIC
NLD LTUSVN
ESP
UKR
URY
CZE
ROMSRB
ECS
LUX
BIH
USA
POL
BLR
MKD
MDA
ECA
SVK
CHL
LKA
JAM THA
SLV
LBN LCN
LAC
DOM
TTO
PER
MAC
COL PRYCPVMAR
GTM
IND
SAS
ZAF CIV HND
BTN
JOR
BEN
AFG
10
5
0
DEU
0
10
20
BRA
TUN
TUR
30
CRI
40
50
60
Sosyal Güvenlik Primleri (Gelirlerin yüzdesi)
Sosyal Fonlar
Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ2(&'YH%DQNDSHUVRQHOLKHVDSODPDODUÕ
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, OECD ve Banka personeli hesaplamaları.
'HYOHW+DUFDPDODUÕ)DL]gGHPHOHULQGH'úú6RV\DO+DUFDPDODUGD$UWÕú
1.16. )DL]|GHPHOHULQGHNL|QHPOLGúúKHPLoKHPGHGÕúHWNHQOHULQELUVRQXFXGXU)DL]|GHPHOHUL
*6<+
QLQ \]GH X NDGDU D]DOÕUNHQ IDL] GÕúÕ FDUL KDUFDPDODU *6<+
QLQ \DNODúÕN \]GH X NDGDU
DUWPÕúWÕU ùHNLO %X H÷LOLPOHU NDPX \DWÕUÕPODUÕQGDNL WHNG]H H÷LOLP LOH oDNÕúPÕúWÕU 6D÷ODP ERUo
\|QHWLPL X\JXODPDODUÕ LOH IDL] GÕúÕ PDOL ID]ODODUÕQ NXOODQÕOPDVÕQÕQ NRPELQDV\RQX IDL] |GHPHOHULQL
GúUPH\H\DUGÕPFÕROPXúWXU.UHVHOHNRQRPLNNRúXOODUÕQGDID\GDVÕGRNXQPXúWXU*HOLúPLúONHIDL]
RUDQODUÕQÕQ GúN ROPDVÕQÕ YH ULVNWHQ NDoÕQPDQÕQ NUHVHO RODUDN D]DOPDVÕQÕ GD LoHUHQ NUHVHO OLNLGLWH
NRúXOODUÕ VHUPD\H JLULúOHULQLQ JHOLúPHNWH RODQ SL\DVDODUD \|QHOPHVLQL GHVWHNOHGLNoH VRQ RQ \ÕO LoLQGH
7UNGÕúERUFXLoLQGHYOHWWDKYLOLDOÕP-VDWÕPIDUNODUÕKÕ]ODGúPúWU6HUPD\HJLULúLDUWÕúODUÕQDLOLúNLQVRQ
7
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Devlet Harcamaları: Faiz Ödemelerinde Düşüş, Sosyal Harcamalarda Artış
1.16. Faiz ödemelerindeki önemli düşüş, hem iç hem de dış etkenlerin bir sonucudur. Faiz ödemeleri, GSYH’nin yüzde 10’u kadar azalırken, faiz dışı cari harcamalar GSYH’nin yaklaşık yüzde 9’u kadar artmıştır
(Şekil 1.7). Bu eğilimler, kamu yatırımlarındaki tekdüze eğilim ile çakışmıştır. Sağlam borç yönetimi uygulamaları ile faiz dışı mali fazlaların kullanılmasının kombinasyonu, faiz ödemelerini düşürmeye yardımcı
olmuştur. Küresel ekonomik koşulların da faydası dokunmuştur. Gelişmiş ülke faiz oranlarının düşük olmasını
ve riskten kaçınmanın küresel olarak azalmasını da içeren küresel likidite koşulları sermaye girişlerinin gelişmekte olan piyasalara yönelmesini destekledikçe, son on yıl içinde Türk dış borcu için devlet tahvili alım-satım farkları hızla düşmüştür. Sermaye girişi artışlarına ilişkin son zamanlarda yapılan bir çalışma (Zalduendo
ve ark., 2012), bir ülkede sermaye girişlerinde bir artış olup olmayacağını büyük ölçüde küresel etkenlerin
açıkladığını, öte yandan söz konusu artışın diğer gelişmekte olan piyasa ekonomilerine kıyasla büyüklüğünü
iç faktörlerin belirlediğini göstermektedir. Türkiye’nin, söz konusu artışın büyüklüğünü makro-tedbirli araçlar
ve alışılmış olmayan para politikası ile kontrol altında tutmaya yönelik politika çabaları, bu raporun kapsamı
dışında kalmaktadır. Ancak analizin sonucu, yabancı sermaye girişlerinin, azalan iç getiriler ve dolayısıyla
özellikle 2009 yılından sonra düşen faiz harcamaları için önemli bir etken olduğunu göstermektedir.
Şekil
1.7. Türkiye: Azalan Faiz Ödemeleri ve Riskten Küresel Kaçınma
ùHNLO1.77UNL\H$]DODQ)DL]gGHPHOHULYH5LVNWHQ.UHVHO.DoÕQPD
50
.RQVROLGH*HQHO'HYOHW+DUFDPDODUÕ
(GSYH'nin yüzdesi)
1200
20
1000
15
30
10
600
20
5
400
10
0
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
40
Toplam Harcamalar
Faiz Harici Cari Harcamalar
)DL]+DUFDPDODUÕ6D÷HNVHQ
<DWÕUÕP+DUFDPDODUÕ6D÷HNVHQ
Falling
Soverign Risk
Ülke Riski
800
200
Source: CEIC
0
Kaynak: CEIC Data Company Ltd.
Not*UDILN7UNL\H
QLQGHYOHWWDKYLOLDOÕP-VDWÕPIDUNÕHNVL
RUWDODPDJHOLúPHNWHRODQSL\DVDWDKYLODOÕP-VDWÕPIDUNÕQÕ
göstermektedir ve Türkiye'ye özgü riski tespit etmeyi
DPDoODPDNWDGÕU
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı.
Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ
1.17. )DL]KDUFDPDODUÕQGDNL|QHPOLD]DOPD\ODELUOLNWHIDL]GÕúÕFDULKDUFDPDODUGDHúLWGHUHFHGH
1.17.
Faiz harcamalarındaki
önemli
azalmayla
birlikte,PHUNH]L
faiz dışı \|QHWLP
cari harcamalarda
eşit derecede
|QHPOL
ELU DUWÕú ROPXúWXU
2Q \ÕOÕQ
LON \DUÕVÕQGD
IDL] GÕúÕ KDUFDPDODUÕ
oRNönemli
KDILI
bir artış
olmuştur.
On yılın
ilk
VÕQD
yarısında,LQPLúWLU
merkezi$QFDN
yönetim
dışı harcamaları
çok hafifNXUXPODUÕQD
azalarak GSYH’nin
D]DODUDN
*6<+
QLQ
\]GH
EXfaiz
G|QHPGH
VRV\DO JYHQOLN
\DSÕOan
WUDQVIHUOHU
\DNODúÕN
\]GH VL
RUDQÕQGD
DUWPÕúWÕU
%X H÷LOLP
RQtransferler,
\ÕOÕQ LNLQFL
\DUÕVÕQGDyakGD
yüzde
17,6’sına*6<+
QLQ
inmiştir. Ancak
bu dönemde,
sosyal
güvenlik
kurumlarına
yapılan
GSYH’nin
laşıkGHYDPHWPLúWLUFDULWUDQVIHUOHULOHDUDVÕQGDPHUNH]L\|QHWLPIDL]GÕúÕKDUFDPDODUÕQGDNL\]GH
yüzde 2’si oranında artmıştır. Bu eğilim, on yılın ikinci yarısında da devam etmiştir; cari transferler,
DUWÕúÕQ
\]GH
OLNfaiz
E|OPQ
DoÕNODPDNWDGÕU
6RV\DO
*YHQOLN artışın
.XUXPXQD
2005 ile RUDQÕQGDNL
2010 arasında
merkezi
yönetim
dışı harcamalarındaki
yüzde
4,8 oranındaki
yüzde\DSÕODQ
2,2’lik
GR÷UXGDQ
WUDQVIHUOHU
FDUL
WUDQVIHUOHUGHNL
\]GH
OLN
WRSODP
DUWÕúÕQ
\]GH
ON
NÕVPÕQD
NDUúÕOÕN
bölümünü açıklamaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan doğrudan transferler, cari transferlerdeki
yüzde
JHOPHNWHGLU .DPX oDOÕúDQODUÕQD YHULOHQ WD]PLQDWODUGDNL DUWÕú WRSODP IDL] GÕúÕ KDUFDPDODUGD *6<+
QLQ
2,2’lik toplam artışın yüzde 1,3’lük kısmına karşılık gelmektedir. Kamu çalışanlarına verilen tazminatlardaki
yDNODúÕN \]GH L NDGDU ELU DUWÕúD NDUúÕOÕN JHOPHNWHGLU 6HUPD\H KDUFDPDODUÕQGDNL NoN ELU DUWÕú JHUL
artış,NDODQPHEOD÷ÕQE\NELUNÕVPÕQÕDoÕNODPDNWDGÕU
toplam faiz dışı harcamalarda GSYH’nin yaklaşık yüzde 1’i kadar bir artışa karşılık gelmektedir. Sermaye harcamalarındaki küçük bir artış, geri kalan meblağın büyük bir kısmını açıklamaktadır.
1.18.
.RQVROLGHGHYOHWKHVDSODUÕQGDIDL]GÕúÕFDULKDUFDPDODUGDNLDUWÕúÕQE\NELUNÕVPÕVD÷OÕN
1.18.
Konsolide
devlet hesaplarında, faiz dışı cari harcamalardaki artışın büyük bir kısmı, sağlık sisigortasÕ KDUFDPDODUÕQGDNL DUWÕú LOH DoÕNODQPDNWDGÕU 0HUNH]L \|QHWLP KDUFDPDODUÕ GXUXPXQGD
gortası harcamalarındaki artış ile açıklanmaktadır. Merkezi yönetim harcamaları durumunda olduğu gibi,
ROGX÷X JLEL DUWÕú V|] NRQXVX RQ \ÕOÕQ LNLQFL \DUÕVÕQGD PH\GDQD JHOPLúWLU gUQH÷LQ VD÷OÕN VLJRUWDVÕ
artış,JLGHUOHUL
söz konusu
onLOH
yılın
ikinci
yarısında
meydana\DNODúÕN
gelmiştir.
Örneğin
sağlık DUWPÕúWÕU
sigortası giderleri,
2008
ile 2010
DUDVÕQGD
*6<+
QLQ
\]GH
 NDGDU
ùHNLO DQFDN
EX
arasında
GSYH’nin
yaklaşık yüzde 3’üILLOL
kadar
artmıştır
(Şekil 1.8);
ancak
bu, sağlık
harcamalarındaki
VD÷OÕN
VLJRUWDVÕ KDUFDPDODUÕQGDNL
DUWÕúÕ
DEDUWPDNWDGÕU
oQN
\ÕOÕQGDsigortası
VDGHFH 6RV\DO
*YHQOLN
fiili .XUXPXQXQ
artışı abartmaktadır,
2008 yılında
sadece3 *6<+
QLQ
Sosyal Güvenlik
(SGK)HúLW
hesaplarında
ayrıl6*. çünkü
KHVDSODUÕQGD
D\UÕOPÕúWÕU
GL÷HUKurumunun
\]GH SXDQÕ
RUDQGD VRV\DO
güvenlikteki artan harcamalardDQ YH G|QHU VHUPD\H KDUFDPDODUÕQGDQ JHOPLúWLU '|QHU VHUPD\HOHULQ
8 E\N |OoGH VD÷OÕN VHNW|UQGH 6D÷OÕN %DNDQOÕ÷Õ NXUXPODUÕ YH hQLYHUVLWHOHU oDOÕúWÕ÷ÕQD GLNNDW
HGLOPHOLGLU GROD\ÕVÕ\OD WRSODP \]GH SXDQOÕN DUWÕúÕQ NDEDFD SXDQÕ VD÷OÕNOD LOJLOL KDUFDPDlardan
JHOPHNWHGLU<XNDUÕGDEHOLUWLOHQPHUNH]L\|QHWLPIDL]GÕúÕFDULKDUFDPDELOHúHQOHULQLQ- J|UHYND\ÕSODUÕ
KD]LQH \DUGÕPÕ YH JHOLUOHUGHQ D\UÕODQ SD\ODU - KHSVL \ÕOÕQGD KÕ] ND]DQPÕúWÕU YH KDUFDPDODUGD
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
mıştır.3 GSYH’nin diğer yüzde 2 puanı, eşit oranda sosyal güvenlikteki artan harcamalardan ve döner sermaye
harcamalarından gelmiştir. Döner sermayelerin büyük ölçüde sağlık sektöründe (Sağlık Bakanlığı kurumları
ve Üniversiteler) çalıştığına dikkat edilmelidir, dolayısıyla toplam yüzde 5 puanlık artışın kabaca 4 puanı sağlıkla ilgili harcamalardan gelmektedir. Yukarıda belirtilen merkezi yönetim faiz dışı cari harcama bileşenlerinin - görev kayıpları, hazine yardımı ve gelirlerden ayrılan paylar - hepsi, 2009 yılında hız kazanmıştır ve harcamalarda 2009’da görülen ani yükselmenin geri kalanını açıklamaya yardımcı olmaktadır. Bu öğeler, büyük
ölçüde ilgili makamların küresel mali krize tepkileri ile ilgilidir ve GSYH’nin yaklaşık yüzde 1,5’i kadardır.
ùHNLO1.8.
Harcamalardaki
ArWÕú
Şekil
1.8. Türkiye:
Türkiye:Sosyal
Sosyal
Harcamalardaki
Artış
10
9
Faiz Harici Cari Harcamalar (GSYH'nin
yüzdesi)
8
35
30
7
25
6
20
5
15
4
3
10
2
5
1
Türkiye: Sosyal <DUGÕP+DUFDPDODUÕ(GSYH'nin yüzdesi)
14
13
12
11
10
9
8
7
0
0
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012
)DL]+DULFL&DUL+DUFDPDODU6D÷HNVHQ
*HQHO6D÷OÕN6LJRUWDVÕ
Döner Sermaye
SGK
Kaynak:
Kalkınma Bakanlığı.
Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ
1.19.
7UNL\H
GHNL VRV\DO WHPLQDWODU XOXVODUDUDVÕ G]H\OH NDUúÕODúWÕUÕOGÕ÷ÕQGD ID]OD GH÷LOGLU
DQFDN
7UNL\H
QLQ
JHQoteminatlar
GHPRJUDILN
\DSÕVÕ GLNNDWH
DOÕQGÕ÷ÕQGD
VRV\DO JYHQOLN
oRN Tür1.19.
Türkiye’deki
sosyal
uluslararası
düzeyle
karşılaştırıldığında
fazlaKDUFDPDODUÕ
değildir, ancak
bonkör
görünmektedir.
GSYH'nin
yüzde
13'ünün
biraz
üzerinde
olan
toplam
sosyal
teminat
kiye’nin genç demografik yapısı dikkate alındığında, sosyal güvenlik harcamaları çok bonkör görünKDUFDPDODUÕ7UNL\H
\LONHOHUDUDVÕNDUúÕODúWÕUPDODUGDELUD\NÕUÕ|UQHNRODUDNJ|VWHUPHPHNWHGLU%XQXQOD
mektedir.
GSYH’nin yüzde 13’ünün biraz üzerinde olan toplam sosyal teminat harcamaları, Türkiye’yi ülkeELUOLNWH HOYHULúOL GHPRJUDILVL GLNNDWH DOÕQGÕ÷ÕQGD 7UNL\H
QLQ VRV\DO WHPLQDW KDUFDPDODUÕ NDONÕQPD
ler arası karşılaştırmalarda bir aykırı örnek olarak göstermemektedir. Bununla birlikte, elverişli demografisi
G]H\LQH J|UH oRN E\NWU EN] ùHNLO <XNDUÕGD ND\GHGLOHQ KDUFDPD GLQDPLNOHUL YH DOWWD \DWDQ
dikkate
alındığında,
Türkiye’nin
sosyal
teminat
harcamaları,
düzeyine
göre
çok büyüktür
(bkz. Şekil
GHPRJUDILN
|]HOOLNOHU
ONHGHNL
oDOÕúPD
\DúÕQGD
EXOXQDQ kalkınma
\NVHN JHQo
QIXVD
UD÷PHQ
EDúOÕFD VRV\DO
1.6).
Yukarıda
kaydedilen
harcama
dinamikleri
ve
altta
yatan
demografik
özellikler,
ülkedeki
çalışma
yaşında
JYHQOLNIRQODUÕQÕQQHGHQVUHNOLDoÕNYHUGL÷LQLDoÕNODPD\D\DUGÕPFÕROPDNWDGÕU$\UÕFD2FDN
GHQ
bulunan
yüksek
genç
nüfusa
rağmen
başlıca
sosyal
güvenlik
fonlarının
neden
sürekli
açık
verdiğini
açıklamaEDúOD\DUDN GDKD |QFH <HúLO .DUW 3URJUDPÕ DGÕ\OD ELOLQHQ SULPVL] VD÷OÕN VLVWHPL NDSVDPÕQGDNL
ya yardımcı
olmaktadır.
Ayrıca,
Ocak 2012’den
başlayarak,
önce Yeşil
Programı
adıyla ve
bilinen)
YDWDQGDúODUD
YHULOHQ VD÷OÕN
KL]PHWOHULQLQ
PDOL\HWL
6*.
QÕQ(daha
ELODQoRVXQXQ
ELUKart
SDUoDVÕ
KDOLQH JHOPLú
6*.
\D
\DSÕODQ
WRSODP
GHYOHW WUDQVIHUOHUL
\ROX\OD
NDUúÕODQPD\D
EDúODQPÕúWÕU
$UWDQSGK’nın
VRV\DO JYHQOLN
primsiz
sağlık
sistemi
kapsamındaki
vatandaşlara
verilen
sağlık hizmetlerinin
maliyeti,
bilançosunun
bir NDSVDPÕYHVD÷OÕNKL]PHWOHULWDOHELQLQLOHULGHNLKDUFDPDEDVNÕODUÕQDNDWNÕ\DSPDVÕPXKWHPHOGLU
parçası haline gelmiş ve SGK’ya yapılan toplam devlet transferleri yoluyla karşılanmaya başlanmıştır.
Artan sosyal güvenlik kapsamı ve sağlık hizmetleri talebinin, ilerideki harcama baskılarına katkı yapması
1.20. %X KDUFDPD VHoLPOHUL \NVHN NDOLWHOL JHQHO VD÷OÕN VLJRUWDVÕ HPHNOLOHU LoLQ ERQN|U HPHNOL
muhtemeldir.
PDDúODUÕ YHVRQ ]DPDQODUGD NoN DPD E\\HQLúVL]OLNVLJRUWDVÕ WHPLQDWODUÕVD÷ODPÕúWÕU NedenVRQXoLOLúNLVLNXUPDNEXoDOÕúPDQÕQNDSVDPÕGÕúÕQGDGÕUDQFDNEXKDUFDPDODUVRQRQ\ÕOGD7UNL\H
GHNL
1.20.
Bu harcama seçimleri, yüksek kaliteli genel sağlık sigortası, emekliler için bonkör emekli maaşları
ve |QHPOL|OoGHL\LOHúPLúVRV\DOVRQXoODUDNHVLQOLNOHELUúHNLOGHNDWNÕGDEXOXQPXúWXU%HEHN|OPRUDQÕ
son zamanlarda küçük ama büyüyen işsizlik sigortası teminatları sağlamıştır. Neden-sonuç ilişkisi
FDQOÕGR÷XPGD
GDQID]OD|OPGHQ
XQDOWÕQDLQHUHN|QHPOL|OoGHGúPúGR÷XPGDEHNOHQHQ
kurmak,
bu çalışmanın kapsamı dışındadır; ancak bu harcamalar, son on yılda Türkiye’deki önemli ölçüde
\DúDPVUHVLLVH\ÕOGDQ\ÕODoÕNPÕúWÕU(PHNOLOLNWHPLQDWODUÕ2(&'LoLQGHVDGHFH<HQL=HODQGD
QÕQ
iyileşmiş sosyal sonuçlara kesinlikle bir şekilde katkıda bulunmuştur. Bebek ölüm oranı, 1.000 canlı doğumda
DUGÕQGDQLNLQFLGXUXPGDGÕULúYHUHQYHoDOÕúDQSULPOLDVJDULHPHNOLPDDúÕWRSODPWHPLQDWODUÕQ|]HOOLNOH
30’dan fazla ölümden 10’un altına inerek önemli ölçüde düşmüş, doğumda beklenen yaşam süresi ise 65 yılE\NELUNÕVPÕQÕROXúWXUPDNWDGÕU\ÕOÕQGDDVJDULHPHNOLPDDúÕQHWDVJDULFUHWWHQGDKD\NVHNELU
danseviyeye
75 yıla çıkmıştır.
Emeklilik teminatları OECD içinde sadece Yeni Zelanda’nın ardından ikinci durumdadır,
getiriOPLúWLU
işveren ve çalışan primli asgari emekli maaşı, toplam teminatların özellikle büyük bir kısmını oluşturmaktadır.
2009
yılında,
asgari
emekli
maaşı, net asgari
daha
seviyeye JHUHNWLUPHNWHGLU
getirilmiştir.
1.21.
$UWDQ
VRV\DO
KDUFDPDODUÕQ
PDOLücretten
VRQXoODUÕ
GDyüksek
GLNNDWbir
HGLOPHVLQL
Zaten
\NVHNRODQELULúJFYHUJL\NLOHVRV\DOJYHQOLNSULPLRUDQODUÕQÕQGDKDGDDUWWÕUÕOPDVÕLPNDQÕROXS
3 Sağlık
SigortasıDoÕN
harcamaları,
dahaönce
uygulandığı
gibi diğer SGK
harcamaları
ile birleştirilmek
2008JHQHO
yılında ayrıca
kaydedilmeye
ROPDGÕ÷Õ
GH÷LOGLU
6*.
QÕQ
ERUoODQPD
JHUHNOLOL÷L
\ÕOÕQGDQyerine,
VRQUDNL
VD÷OÕN
VLJRUWDVÕbaşlanmıştır.
GDKLO LOH \ÕOODUÕ DUDVÕQGD RUWDODPD *6<+
QLQ \]GH VL NDGDU ROPXúWXU VRV\DO
JYHQOLN YH JHQHO VD÷OÕN VLJRUWDVÕ UHIRUPXQXQ X\JXODPD\D NRQPDVÕ LOH ELUOLNWH 6*.
QÕQ ERUoODQPD
10
9
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
1.21. Artan sosyal harcamaların mali sonuçları da dikkat edilmesini gerektirmektedir. Zaten yüksek
olan bir iş gücü vergi yükü ile, sosyal güvenlik primi oranlarının daha da arttırılması imkanı olup olmadığı
açık değildir. SGK’nın borçlanma gerekliliği (2008 yılından sonraki genel sağlık sigortası dahil), 2001 ile
2010 yılları arasında ortalama GSYH’nin yüzde 2,7’si kadar olmuştur. 2008 sosyal güvenlik ve genel sağlık
sigortası reformunun uygulamaya konması ile birlikte SGK’nın borçlanma gerekliliğinin 2010 yılında GSYH’nin yüzde 2,4’üne inmesine rağmen, açıkların gelecekte de kalıcı olarak süreceği öngörülmektedir. Artan
sosyal hak kazanımları, gelirlerin azaldığı dönemlerde mali ayarlamayı zorlaştırabilir. Bu ve gelirlerin gittikçe
JHUHNOLOL÷LQLQ\ÕOÕQGD*6<+
QLQ\]GH
QHLQPHVLQHUD÷PHQDoÕNODUÕQJHOHFHNWHGHNDOÕFÕRODUDN
döngüsel
bir hale gelen niteliği, uzun vadeli bir mali sürdürülebilirlik perspektifi için bir endişe oluşturmaktadır.VUHFH÷L|QJ|UOPHNWHGLU$UWDQVRV\DOKDNND]DQÕPODUÕJHOLUOHULQD]DOGÕ÷ÕG|QHPOHUGHPDOLD\DUODPD\Õ
Ayrıca, kalıcı SGK açıkları, kamu kaynaklarını altyapıdan ve büyümeyi destekleyen diğer harcamalardan
]RUODúWÕUDELOLU %X YH JHOLUOHULQ JLWWLNoH G|QJVHO ELU KDOH JHOHQ QLWHOL÷L X]XQ YDGHOL ELU PDOL
uzaklaştırmaktadır.
VUGUOHELOLUOLN SHUVSHNWLIL LoLQ ELU HQGLúH ROXúWXUPDNWDGÕU $\UÕFD NDOÕFÕ 6*. DoÕNODUÕ NDPX
ND\QDNODUÕQÕDOW\DSÕGDQYHE\PH\LGHVWHNOH\HQGL÷HUKDUFDPDODUGDQX]DNODúWÕUPDNWDGÕU
ŞekilùHNLO1.97UNL\H6D÷OÕN6RQXoODUÕYH(PHNOLOLN7HPLQDWODUÕ
1.9. Türkiye: Sağlık Sonuçları ve Emeklilik Teminatları
FDQOLGR÷XPGD
(per 1,000 live births)
35
78
75
30
25
75
72
70
69
20
15
65
66
'R÷XPGD
\DúDP
Life
expectancy
at birth (right)
beklentisi VD÷HNVHQ)
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
60
2002
5
2000
63
1990
10
Bebek
ölümleri(left)
Infant
mortality
(sol eksen)
Kaynak<D]DUÕQ2(&'YHULOHULQHGD\DQDQKHVDSODPDODUÕ
Kaynak:
Yazarın, OECD verilerine dayanan hesaplamaları.
1.22. Artan bütçe GH÷LúPH]OLNOHULJHOHFHNWHNLúRNODUDNDUúÕOÕNYHUPH\HWHQH÷LQLVÕQÕUODPDNWDGÕU.
%WoHGH÷LúPH]OLNOHULQLWDQÕPODPDNLoLQELUGL]L\ROROPDNODELUOLNWHGH÷LúPH]KDUFDPDODUWDNGLUHED÷OÕ
1.22. Artan bütçe değişmezlikleri, gelecekteki şoklara karşılık verme yeteneğini sınırlamaktadır. Bütçe
ROPD\DQ \D GD HQ D]ÕQGDQ WDNGLULQ NÕVÕWOÕ ROGX÷X ELU KDUFDPD NDWHJRULVLGLU .DPX VHNW|U PDDú
değişmezliklerini
tanımlamak
içinNXUXPODUÕQD
bir dizi yol \DSÕODQ
olmakla WUDQVIHUOHU
birlikte, değişmez
harcamalar, LOH
takdire
olmayan
KDUFDPDODUÕ VRV\DO
JYHQOLN
VD÷OÕN KDUFDPDODUÕ
LOJLOLbağlı
PDOODU
YH ya
da en
azından
takdirin
kısıtlı
olduğu
bir
harcama
kategorisidir.
Kamu
sektörü
maaş
harcamaları,
sosyal
güvenKL]PHWOHU \HUHO \|QHWLPOHUH \DSÕODQ WUDQVIHUOHU YH NDPX LNWLVDGL WHúHNNOOHULQH YHULOHQ GHVWHNOHU
lik GH÷LúPH]
kurumlarına
yapılan
transferler,
sağlık
harcamaları
ile ilgili %X
mallar
ve NXOODQÕODUDN
hizmetler, yerel
yapılan
RODUDN
NDEXO
HGLOHQ WLSLN
KDUFDPD
NDWHJRULOHULGLU
WDQÕP
,0)yönetimlere
WDUDIÕQGDQ VRQ
transferler
ve kamu
iktisadi
teşekküllerine
verilen destekler,
‘değişmez’
olarak LoLQGHNL
kabul edilen
tipik
harcama
]DPDQODUGD
\DSÕODQ
oDOÕúPD
GH÷LúPH] KDUFDPDODUÕQ
WRSODP GHYOHW
KDUFDPDODUÕ
SD\ÕQÕQ
G|QHPLQGHQ
RUWDODPD
\H
\]GHson
SXDQ
DUWWÕ÷ÕQÕ
J|VWHUPHNWHGLU
De÷LúPH]harcamaların
GHYOHW
kategorileridir.
Bu tanım
kullanılarak
IMFNDGDU
tarafından
zamanlarda
yapılan
çalışma, 4değişmez
KDUFDPDODUÕ
úX
DQGD
WRSODP
KDUFDPDODUÕQ
\DNODúÕN
\]GH
ÕQÕ
ROXúWXUPDNWDGÕU
+DUFDPDODUÕQ
toplam devlet harcamaları içindeki payının, 2005-2007 döneminden (ortalama) 2012’ye kadar yüzde 10 puan
ELOHúLPLQGH
GH÷LúPH]4 Değişmez
NDWHJRULOHUGHQ
X]DNODúDFDN
úHNLOGH
GH÷LúLNOLN
arttığını
göstermektedir.
devlet
harcamaları
şu anda
toplam \DSÕOPDGÕ÷Õ
harcamalarınWDNGLUGH
yaklaşık|]HOOLNOH
yüzde 60’ını
JHOLUOHU
Lo
WDOHEH
JoO
ELU
ELoLPGH
ED÷ÕPOÕ
ROGX÷Xndan,
mali
sonuçlar
gittikçe
artan
biçimde risk
oluşturmaktadır. Harcamaların bileşiminde değişmez kategorilerden uzaklaşacak şekildebirdeğişiklik
yapılmaRODFDNWÕU
$\UÕQWÕOÕ
D\UÕúWÕUPDVÕ
EX DQDOL]LQ
ELUOLNWH
|QFHNL
dığıDOWÕQGD
takdirde,
özellikle
gelirlerELU
iç KDUFDPD
talebe güçlü
bir biçimde
bağımlı NDSVDPÕQGD
olduğundan,ROPDPDNOD
mali sonuçlar
gittikçe
artan bir
NÕVÕPGDVD÷OÕNKDUFDPDODUÕQGDNLPHYFXWE\PHKÕ]ÕQÕQVUGUOHELOLUROPDGÕ÷ÕDoÕNoDEHOLUWLOPLúWLU.
biçimde risk altında olacaktır. Ayrıntılı bir harcama ayrıştırması bu analizin kapsamında olmamakla birlikte,
önceki kısımda, sağlık harcamalarındaki mevcut büyüme hızının sürdürülebilir olmadığı açıkça belirtilmiştir.
( M$/ñDñ1$0ñ./(59((.2120ñ.B¶<¶0(
0DOL\H3ROLWLNDVÕYH8OXVDO7DVDUUXIODU
E. Malİ Dİnamİkler ve Ekonomİk Büyüme
Maliye
Politikası
ve SROLWLNDVÕ
Ulusal Tasarruflar
1.23.
7HGELUOL
PDOL\H
|]HO VHNW|U ERUoODQPDVÕQGDNL |QHPOL ELU DUWÕú LoLQ RODQDN
VD÷ODPÕúWÕU 'HYOHW Lo ERUo SL\DVDODUÕQD DUWÕN KDNLP ROPDGÕ÷ÕQGDQ Lo JHWLULOHU GúPúWU Devlet
1.23. Tedbirli maliye politikası, özel sektör borçlanmasındaki önemli bir artış için olanak sağlamıştır.
WDKYLOOHULQLQ DU]Õ D]DOÕQFD Lo JHWLULOHU GH D]DOPÕúWÕU %X YH NDSVDPOÕ HNRQRPLN UHIRUPODU NPHVL ULVN
Devlet
iç borç piyasalarına artık hakim olmadığından, iç getiriler düşmüştür. Devlet tahvillerinin arzı azalınca,
SULPOHULQLQGúPHVLQGHGHHWNLOLROPXúWXUEXGDUHHOIDL]RUDQODUÕQGDNLD]DOPD\DNDWNÕGDEXOXQPXúWXU
iç getiriler
de azalmıştır.
Bu ve kapsamlı
ekonomik
reformlar
kümesi,
risk \DSPD
primlerinin
düşmesinde
de etkili
$\QÕ ]DPDQGD
PDNURHNRQRPLN
LVWLNUDUÕQ
DUWWÕUÕOPDVÕ
LKWL\DWL
WDVDUUXI
LVWH÷LQL
GH D]DOWPÕú
olmuştur, bu da reel faiz oranlarındaki azalmaya katkıda bulunmuştur. Aynı zamanda, makroekonomik istik4
IMF.
Türkiye
– 6HoLOPLú.RQXODU60.DVÕP.
4 IMF.
Türkiye
– Seçilmiş
Konular, SM/13/290, Kasım 2013.
10
11
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
rarın arttırılması, ihtiyati tasarruf yapma isteğini de azaltmış görünmektedir. Azalan borçlanma maliyetleri ve
yüksek tüketici güveni bir araya geldiğinde, bastırılmış tüketici talebini serbest kalmıştır. Söz konusu reformJ|UQPHNWHGLU$]DODQERUoODQPDPDOL\HWOHULYH\NVHNWNHWLFLJYHQLELUDUD\DJHOGL÷LQGHEDVWÕUÕOPÕú
J|UQPHNWHGLU$]DODQERUoODQPDPDOL\HWOHULYH\NVHNWNHWLFLJYHQLELUDUD\DJHOGL÷LQGHEDVWÕUÕOPÕú
ların
yapıldığın on yıl içinde, özel tüketim GSYH’nin neredeyse yüzde 10’u kadar artmıştır; bu tüketim, GSWNHWLFLWDOHELQLVHUEHVWNDOPÕúWÕU6|]NRQXVXUHIRUPODUÕQ\DSÕOGÕ÷ÕQRQ\ÕOLoLQGH|]HOWNHtim
GSYH'nin
WNHWLFLWDOHELQLVHUEHVWNDOPÕúWÕU6|]NRQXVXUHIRUPODUÕQ\DSÕOGÕ÷ÕQRQ\ÕOLoLQGH|]HOWNHtim
GSYH'nin
YH’nin
yaklaşık yüzde 5’i kadarken hızla artarak 2011 yılında GSYH’nin yüzde 40’ına ulaşan banka
kredileri
QHUHGH\VH
\]GH
X
NDGDU
DUWPÕúWÕU
EX
WNHWLP
*6<+
QLQ
\DNODúÕN
\]GH
L
NDGDUNHQ
KÕ]OD
\]GH Sonuç
X NDGDU
DUWPÕúWÕU
EXiçi
WNHWLP
*6<+
QLQ
\DNODúÕN
\]GHGSYH’nin
L NDGDUNHQ
KÕ]OD22’sinden
DUWDUDN DUWDUDN
ile QHUHGH\VH
teşvik edilmiştir.
olarak,
özel yurt
tasarruflar,
1990ların
sonlarında
yüzde
\ÕOÕQGD*6<+
QLQ\]GH
ÕQDXODúDQEDQNDNUHGLOHULLOHWHúYLNHGLOPLúWLU6RQXoRODUDN|]HO\XUW
\ÕOÕQGD*6<+
QLQ\]GH
ÕQDXODúDQEDQNDNUHGLOHULLOHWHúYLNHGLOPLúWLU6RQXoRODUDN|]HO\XUW
fazlayken,
hızla düşerek 2011’de yüzde 12,7’ye inmiştir.
LoLWDVDUUXIODU
WDVDUUXIODU
ODUÕQ
VRQODUÕQGD
*6<+
QLQ
\]GH
VLQGHQ
ID]OD\NHQ
KÕ]OD GúHUHN
LoL
ODUÕQ
VRQODUÕQGD
*6<+
QLQ
\]GH
VLQGHQ
ID]OD\NHQ
KÕ]OD GúHUHN
GH GH
\]GH \]GH
\HLQPLúWLU
\HLQPLúWLU
Şekil 1.10. Türkiye: Reel Faiz Oranları ve Tüketim Patlaması
ùHNLO1.107UNL\H5HHO)DL]2UDQODUÕYH7NHWLP3DWODPDVÕ
ùHNLO1.107UNL\H5HHO)DL]2UDQODUÕYH7NHWLP3DWODPDVÕ
Krediler ve Tüketim
Krediler ve Tüketim
Credit and Consumption
20
20
15
15
10
10
5
0
5
-5 0
78%
45%
40%
35%
30%
25%
20%
15%
10%
5%
0%
76%
74%
74%
72%
Bank
BankaCredit
kredileri
200120022003200420052006200720082009201020112012
78%
76%
Private
Consumption (RHS)
g]HOWNHWLPVD÷HNVHQ
70%
72%
68%
70%
66%
68%
64%
66%
62%
64%
2009
2010
2011
In percent of GDP
GSYH’nin yüzdesi
25
Credit and Consumption
In percent of GDP
25
45%
40%
35%
30%
25%
20%
15%
10%
5%
0%
2002
2003
2002 2004
2005
2003
2006
2004
2007
2005
2008
2006 2009
2007 2010
2008 2011
5HHOøo)DL]2UDQODUÕyüzde)
GSYH’nin yüzdesi
5HHOøo)DL]2UDQODUÕyüzde)
62%
Bank
BankaCredit
kredileri
200120022003200420052006200720082009201020112012
-5 TÜİK ve yazarların hesaplamaları.
Kaynak7hø.YH\D]DUODUÕQKHVDSODPDODUÕ
Kaynak:
Private
Consumption (RHS)
g]HOWNHWLPVD÷HNVHQ
Kaynak7hø.YH\D]DUODUÕQKHVDSODPDODUÕ
1.24. +DQH KDONÕ WDVDUUXIODUÕQGDNL Gúú XOXVDO WDVDUUXI RUDQÕQGDNL GúúQ E\N NÕVPÕQÕ
DoÕNODPDNWDGÕU
\DWÕUÕP WDOHELQGHNL
ELU
L\LOHúPH
LVH oranındaki
VRQXoWD ROXúDQ
DUWDQ
GÕú GHQJHVL]OLNOHUL
1.24.
Hane +DQH
halkı tasarruflarındaki
düşüş,
ulusal
tasarruf
düşüşün
büyük
kısmınıE\N
açıkla-NÕVPÕQÕ
1.24.
KDONÕ
WDVDUUXIODUÕQGDNL
Gúú
XOXVDOLoLQ
WDVDUUXI
RUDQÕQGDNL
GúúQ
DoÕNODPDNWDGÕU
+DQH KDONÕ
WDVDUUXIODUÕQGDNL
Gúú
oRNdışVD\ÕGD
RODVÕ DoÕNODPD
YDUGÕU
maktadır;
yatırım talebindeki
bir iyileşme
ise, sonuçta
oluşan artan
dengesizlikleri
açıklamaktadır.
DoÕNODPDNWDGÕU \DWÕUÕP WDOHELQGHNL ELU L\LOHúPH LVH VRQXoWD ROXúDQ DUWDQ GÕú GHQJHVL]OLNOHUL
PDNURHNRQRPLNIDNW|UOHULOHEDVWÕUÕOPÕúWDOHSELUoRNGL÷HUIDNW|UQLoLQGH\HUDODQLNLIDNW|UGU'Q\D
Hane
halkı tasarruflarındaki
düşüş
için çok
sayıda olası açıklama
vardır;
makroekonomik
faktörler
ile bastırıl- YDUGÕU
DoÕNODPDNWDGÕU
+DQH
KDONÕ
WDVDUUXIODUÕQGDNL
LoLQ
oRN VD\ÕGD
RODVÕ DoÕNODPD
$\QÕ
]DPDQGD
UHHOIDL]
RUDQODUÕQGDNL
- Gúú
PDNURHNRQRPLN
mış%DQNDVÕ
talep, bir
çok diğer
faktörün
içinde
yer alan
iki faktördür
(Dünya Bankası,UHIRUP
2012). SURJUDPÕQGDQ
Aynı zamanda,GR÷DQ
reel faiz
PDNURHNRQRPLNIDNW|UOHULOHEDVWÕUÕOPÕúWDOHSELUoRNGL÷HUIDNW|UQLoLQGH\HUDODQLNLIDNW|UGU'Q\D
D]DOPD
LOH
ÕOÕPOÕ
NUHVHO
RUWDP
GD
Lú
XIXNODUÕQÕQ
JHQLúOHPHVL
YH
|]HO
\DWÕUÕPODUÕQ
WHúYLN
HGLOPHVL
LoLQ
oranlarındaki - makroekonomik reform programından doğan - azalma ile ılımlı küresel ortam da iş ufuklarının
%DQNDVÕ
ùHNLO
$\QÕ
]DPDQGD
UHHOIDL]
RUDQODUÕQGDNL
- PDNURHNRQRPLN
UHIRUP
SURJUDPÕQGDQ
GR÷DQ \DUDUOÕ
ROPXúWXU
6RQXoWD
\NVHN
VUHNOL
FDUL
DoÕN
GHQJHOHULQH
\DQVÕ\DQ
YH ve
VHUPD\H
genişlemesi
ve özel yatırımların
teşvik
edilmesi
için YH
yararlı
olmuştur
(Şekil
1.11). Sonuçta,
yüksek
sürekli
D]DOPD LOH ÕOÕPOÕ NUHVHO RUWDP GD Lú XIXNODUÕQÕQ JHQLúOHPHVL YH |]HO \DWÕUÕPODUÕQ WHúYLN HGLOPHVL LoLQ
JLULúOHULLOHILQDQVHHGLOHQELUWDVDUUXIYH\DWÕUÕPERúOX÷XRUWD\DoÕNPÕúWÕUOHULQRUWDODUÕQGDVHUPD\H
cari açık dengelerine yansıyan ve sermaye girişleri ile finanse edilen bir tasarruf ve yatırım boşluğu ortaya çıkJLULúOHULQLQ
E\N NÕVPÕ
\DEDQFÕ \DWÕUÕPODU
úHNOLQGH\NHQ
VRQUDVÕ G|QHPGH
\DUDUOÕ ROPXúWXU
ùHNLOGR÷UXGDQ
6RQXoWD
\NVHN YH
VUHNOL FDUL
DoÕN NUL]L
GHQJHOHULQH
\DQVÕ\DQNÕVD
YH VHUPD\H
mıştır. 2000lerin ortalarında sermaye girişlerinin büyük kısmı doğrudan yabancı yatırımlar şeklindeyken, 2009
YDGHOLSRUWI|\JLULúOHULQHGR÷UXELUND\PDROPXúWXU<DEDQFÕVHUPD\HJLULúOHULQH\NVHN|OoGHED÷OÕOÕN
JLULúOHULLOHILQDQVHHGLOHQELUWDVDUUXIYH\DWÕUÕPERúOX÷XRUWD\DoÕNPÕúWÕUOHULQRUWDODUÕQGDVHUPD\H
krizi
sonrası dönemde kısa vadeli portföy girişlerine doğru bir kayma olmuştur. Yabancı sermaye girişlerine
|QHPOLELUYRODWLOLWH\H\RODoPÕúWÕUVHUPD\HJLULúOHULQLQ\NVHNROGX÷XG|QHPOHUGHE\PHJoO\NHQ
JLULúOHULQLQ
E\N NÕVPÕ GR÷UXGDQ \DEDQFÕ \DWÕUÕPODU úHNOLQGH\NHQ NUL]L VRQUDVÕ G|QHPGH NÕVD
yüksek
ölçüde bağlılık önemli bir volatiliteye yol açmıştır; sermaye girişlerinin yüksek olduğu dönemlerde
VHUPD\HoÕNÕúODUÕQÕQROGX÷XG|QHPOHUGHE\PH\DYDúODPDNWDGÕU
YDGHOLSRUWI|\JLULúOHULQHGR÷UXELUND\PDROPXúWXU<DEDQFÕVHUPD\HJLULúOHULQH\NVHN|OoGHED÷OÕOÕN
büyüme güçlüyken, sermaye çıkışlarının olduğu dönemlerde büyüme yavaşlamaktadır.
|QHPOLELUYRODWLOLWH\H\RODoPÕúWÕUVHUPD\HJLULúOHULQLQ\NVHNROGX÷XG|QHPOHUGHE\PHJoO\NHQ
ùHNLO1.11. Tasarruf-<DWÕUÕP8oXUXPXYH<DEDQFÕ6HUPD\HOL%\PH
VHUPD\HoÕNÕúODUÕQÕQROGX÷XG|QHPOHUGHE\PH\DYDúODPDNWDGÕU
(GSYH'nin yüzdesi olarak)
(GSYH'nin yüzdesi olarak)
6
20%
30%
10%
20%
5%
15%
0%
10%
10
4
15%
25%
8
2
Gayri safi sabit sermaye
ROXúXPODUÕ
Gayri safi ulusal
tasarruflar
-2
6
4
-4
2
-6
0
-2
Kaynak7hø.YHSHUVRQHOKHVDSODPDODUÕ
Kaynak: TÜİK ve personel hesaplamaları.
GSYH büyümesi
-4
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
Gayri safi sabit sermaye
ROXúXPODUÕ
5%
Gayri safi ulusal
tasarruflar
Kaynak7hø.YHSHUVRQHOKHVDSODPDODUÕ
0%
0
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
25%
Şekil 1.11. Tasarruf-Yatırım Uçurumu ve Yabancı Sermayeli Büyüme
10
ùHNLO1.11. Tasarruf-<DWÕUÕP8oXUXPXYH<DEDQFÕ6HUPD\HOL%\PH
(GSYH’nin yüzdesi
olarak)
8
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
30%
-6
GSYH büyümesi
12
12
11
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
1.25.
kanıtlar,
Türkiye’deki
büyümenin
sürdürülmesi
isteniyorsa, finansman
kaynakla1.25. Uluslararası
8OXVODUDUDVÕ
NDQÕWODU
7UNL\H
GHNL
E\PHQLQ
VUGUOPHVL
LVWHQL\RUVD
ILQDQVPDQ
rında
daha fazla denge
gerekliGHQJH
olduğunu
göstermektedir.
Hızlı büyüyen gelişmekte
olan ülkeler,
finansalRODQ
ND\QDNODUÕQGD
GDKD ID]OD
JHUHNOL
ROGX÷XQX J|VWHUPHNWHGLU
+Õ]OÕ E\\HQ
JHOLúPHNWH
küreselleşmeye
rağmen,
kendi iç fiziksel
sermaye
stoklarını
oluşturmak
ve büyümeyi
etmek için
ONHOHU ILQDQVDO
NUHVHOOHúPH\H
UD÷PHQ
NHQGL
Lo IL]LNVHO
VHUPD\H
VWRNODUÕQÕteşvik
ROXúWXUPDN
YH büyük
E\PH\L
ölçüde
kendi tasarruflarına dayanma eğilimi göstermektedir (Aizenman, Pinto ve Radziwill 2004 2007). İlişkinin
WHúYLNHWPHNLoLQE\N|OoGHNHQGLWDVDUUXIODUÕQDGD\DQPDH÷LOLPLJ|VWHUPHNWHGLU$L]HQPDQ3LQWRYH
Radziwill
2004
2007). øOLúNLQLQ
JF GQ\DQÕQ
LQFHOHQPHNWH
RODQülkeler
E|OJHVLQH
ED÷OÕ RODELOLU
gücü,
dünyanın
incelenmekte
olan bölgesine
bağlı olabilir;
bununla birlikte
arası ampirik
kanıtlar, EXQXQOD
cari
ELUOLNWH ONHOHU
DUDVÕ büyüme
DPSLULNarasındaki
NDQÕWODU FDUL
GHQJHOHU
HNRQRPLN
E\PH
DUDVÕQGDNL
SR]LWLI
dengeler
ile ekonomik
pozitif
ilişkininLOH
yabancı
sermayeli
yatırımlardan
ziyade
yurtLOLúNLQLQ
içi
\DEDQFÕ VHUPD\HOL
\DWÕUÕPODUGDQ
]L\DGH
LoL göstermektedir
WDVDUUXIODUÕQ EDúÕQÕ
oHNWL÷L
Jo
DOGÕ÷ÕQÕ
tasarrufların
başını çektiği
yatırımlardan
güç \XUW
aldığını
(Prasad,
Rajan \DWÕUÕPODUGDQ
ve Subramanian
2007).
göstermektedir
(Prasad,
Rajan ve
Subramanian
2007).
Daha faiz
yereldışı
sermayeli
büyüme, da
Türkiye'nin
Daha
yerel sermayeli
bir büyüme,
Türkiye’nin
yaptığı
gibi sürekli
fazlalarınbir
kullanılması
dahil
\DSWÕ÷Õ
JLEL VUHNOL
GÕúÕ ID]ODODUÕQ
NXOODQÕOPDVÕ
GD GDKLO
ELU GL]L NDQDO
\ROX\OD
VD÷ODQDELOLU
ùHNLO
bir
dizi kanal
yoluyla IDL]
sağlanabilir
(Şekil 1.12).
Bugüne dek,
özel tasarruflar
azaldığından
kamu
tasarrufları
1.12).
Bugüne arttırmada
dek, özeObaşarısız
WDVDUUXIODU
D]DOGÕ÷ÕQGDQ
NDPX WDVDUUXIODUÕ
|]HO WDVDUUXIODUÕ
DUWWÕUPDGD
özel
tasarrufları
olmuştur;
ancak ikincinin,
birincinin doğrudan
bir sonucu
olduğunuEDúDUÕVÕ]
öne
5
5
ROPXúWXUDQFDNLNLQFLQLQELULQFLQLQGR÷UXGDQELUVRQXFXROGX÷XQX|QHVUPHNLoLQoRND]NDQÕWYDUGÕU
sürmek için çok az kanıt vardır. Bastırılmış talep tükendikçe ve reel hane halkı gelirleri artmaya devam ettik%DVWÕUÕOPÕúWDOHSWNHQGLNoHYHUHHOKDQHKDONÕJHOLUOHULDUWPD\DGHYDPHWWLNoHKDQHKDONÕWDVDUUXIODUÕQÕQ
çe,
hane halkı tasarruflarının düzelmesi söz konusu olabilir. Hane halkı alışkanlık oluşumu, özel tasarrufların
G]HOPHVL
V|] NRQXVX
RODELOLU
+DQH
KDONÕ DOÕúNDQOÕN
WDVDUUXIODUÕQ
SROLWLND
GUWOHULQH
politika
dürtülerine
gecikmeli
tepkisini
açıklayabilir
(Carroll,ROXúXPX
Overland |]HO
ve Weil
2000). Bununla
birlikte
asıl
JHFLNPHOLWHSNLVLQLDoÕNOD\DELOLU&DUUROO2YHUODQGYH:HLO%XQXQODELUOLNWHDVÕO]RUOXNJHOLUOHULQ
zorluk, gelirlerin tüketime bağımlılığı dikkate alındığında, artan özel tasarrufların bozulan kamu dengeleri ile
tükHWLPH ED÷ÕPOÕOÕ÷Õ
DUWDQbir|]HO
ER]XODQbuNDPX
GHQJHOHUL
denkleştirilmesini
önlemekGLNNDWH
olacaktır.DOÕQGÕ÷ÕQGD
Bu raporda, genel
dengeWDVDUUXIODUÕQ
çerçevesi kullanılarak
karmaşık
bağlan- LOH
GHQNOHúWLULOPHVLQL
|QOHPHN
RODFDNWÕU
%X
UDSRUGD
JHQHO
ELU
GHQJH
oHUoHYHVL
NXOODQÕODUDN
EX
NDUPDúÕN
tıların sistematik bir analizi verilmektedir.
ED÷ODQWÕODUÕQVLVWHPDWLNELUDQDOL]LYHULOPHNWHGLU
Şekil 1.12. Türkiye: Kamu Tasarrufları ve Özel Tüketimin Başını Çektiği Büyüme
ùHNLO1.127UNL\H.DPX7DVDUUXIODUÕYHg]HO7NHWLPLQ%DúÕQÕdHNWL÷L%\PH
.DPX7DVDUUXIODUÕ*6<+
QLQyüzdesi)
6
20%
15%
10%
4
-4
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
-5%
2000
-2
0%
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
0
1999
5%
2
-10%
-15%
-6
devlet tüketimi
NDPX\DWÕUÕPÕ
net ihracat
özel tüketim
|]HO\DWÕUÕPÕ
-8
-10
Kaynak7hø.
Kaynak: TÜİK.
0DOL\H3ROLWLNDVÕYH<DWÕUÕP
Maliye Politikası ve Yatırım
1.26. .DPX \DWÕUÕPODUÕ VRQ RQ \ÕOGD PDOL GLQDPLNOHUGH VDGHFH NoN ELU URO R\QDPÕúWÕU 2001
1.26.
son onDUDVÕQGD
yılda mali
dinamiklerde
sadece
bir rol
oynamıştır.
krizi
NUL]L Kamu
VRQUDVÕyatırımları,
DOÕQDQ |QOHPOHU
|]HOOLNOH
YH
küçük
\ÕOODUÕQGD
NDPX
\DWÕUÕP2001
KDUFDPDODUÕQÕ
sonrası
alınan
önlemler
arasında,
özellikle
2003
ve
2004
yıllarında
kamu
yatırım
harcamalarını
azaltılması
azaltÕOPDVÕ\HUDOÕ\RUGX.DPX\DWÕUÕPODUÕ\ÕOÕQGD*6<+
QLQ\DNODúÕN\]GH
VÕNDGDULNHQ
yer
alıyordu. Kamu yatırımları 2002 yılında GSYH’nin yaklaşık yüzde 3,6’sı kadar iken, 2004 yılında yüzde
\ÕOÕQGD\]GH
\HLQPLúWLUùHNLO2JQGHQEX\DQDLVHDUWDUDN\ÕOÕQGD*6<+
QLQ\DNODúÕN
2,2’ye
(Şekil
O günden
bu JHOPLúWLU
yana ise artarak,
2012 yılında,
yaklaşık
yüzde
3,5’i ile
\]GHinmiştir
L LOH
NUL]1.13).
|QFHVL
VHYL\H\H
7UNL\H
QLQ
NDPXGSYH’nin
\DWÕUÕPODUÕ
SURJUDPÕ
E\N
|OoGH
kriz
öncesi
seviyeye
gelmiştir.
Türkiye’nin
kamu
yatırımları
programı
büyük
ölçüde
ulaşım,
enerji
ve
teleko- on
XODúÕP HQHUML YH WHOHNRPQLNDV\RQ JLEL WHPHO DOW\DSÕ DODQODUÕQD \R÷XQODúPÕúWÕU 6RV\DO DOW\DSÕson
münikasyon
temel altyapı
alanlarına
yoğunlaşmıştır.
Sosyal
on yılda
bileşimdeki
payı
\ÕOGD JHQHOgibi
ELOHúLPGHNL
SD\Õ
DoÕVÕQGDQ
E\PúWU
EXaltyapı,
DUDGD son
GHYOHW
VRQgenel
RQ \ÕOGDNL
|]HOOHúWLUPH
açısından
büyümüştür;
bu
arada
devlet,
son
on
yıldaki
özelleştirme
programıları
yoluyla,
devletin
rolünün
SURJUDPÕODUÕ \ROX\OD GHYOHWLQ UROQQ GDKD D] EHOLUJLQ ROGX÷X DODQODUGDNL UROQ |QHPOL |OoGH
daha
az belirgin
olduğu
alanlardaki
önemli ölçüde
azaltmıştır
(Şekil NDPX
1.13). Ilımlı
ekonomik büyüme
D]DOWPÕúWÕU
ùHNLO
,OÕPOÕrolünü
HNRQRPLN
E\PH
J|UQP
\DWÕUÕPODUÕQÕQ
E\PHQLQ
görünümü,
kamu
yatırımlarının
büyümenin
desteklenmesinde
daha
aktif
bir
rol
alıp
alamayacağı
ve
alması
GHVWHNOHQPHVLQGHGDKDDNWLIELUURODOÕSDODPD\DFD÷ÕYHDOPDVÕJHUHNLSJHUHNPHGL÷LNRQXVXQXJQGHPH
gerekip gerekmediği konusunu gündeme getirmektedir. Bir sonraki bölümde, potansiyel büyüme sonuçlarını
daha iyi anlamak için bu senaryo dikkate alınmaktadır.
5
5LFDUGR 'HQNOL÷L LOH LOJLOL ELU DoÕNODPD YH EXQXQ 7UNL\H
GH |]HO WDVDUUXIODUGD J|UOHQ Gúú LoLQ WHPHO ELU
DoÕNODPDROPDGÕ÷ÕJ|VWHUHQDPSLULNNDQÕWODULoLQE|OP'Q\D%DQNDVÕYH,0)
DEDNÕQ
5 Ricardo Denkliği ile ilgili bir açıklama ve bunun, Türkiye’de özel tasarruflarda görülen düşüş için temel bir açıklama olmadığı gösteren ampirik
kanıtlar için bölüm 2, Dünya Bankası 2011 ve IMF 2009’a bakın.
12
13
Türkiye
KamuLoLQ
Maliyesi
incelemesi
JHWLUPHNWHGLU %LU VRQUDNL E|OPGH SRWDQVL\HO E\PH VRQXoODUÕQÕ GDKD L\L
DQODPDN
EX VHQDU\R
GLNNDWHDOÕQPDNWDGÕU
Şekil 1.13. Türkiye: Kamu Yatırımı Eğilimleri
ùHNLO1.137UNL\H.DPX<DWÕUÕPÕ(÷LOLPOHUL
<ĂŵƵzĂƚŝƌŝŵ,ĂƌĐĂŵĂůĂƌŝ;'^z,͛ŶŦŶLJƺnjĚĞƐŝͿ
Public Investment Expenditures (% of GDP)
Yüzde
3.8
3.6
3.4
3.2
3.0
2.8
2.6
2.4
2.2
2.0
100
90
80
70
60
50
40
30
20
10
0
9,2
14,9
39,3
23
12,8
9,7
1,9
17,5
1,3
50,5
45,4
1980-99
2000-11
11,2
3,1
37,3
1963-79
7HPHODOW\DSÕ
6RV\DODOW\DSÕ
'L÷HUOHUL
*Provisional
23
Konut
7DUÕPLPDODWYHPDGHQFLOLN
*Geçici
Kaynak:
Kalkınma Bakanlığı.
Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ
1.27.
g]HO \DWÕUÕPODU VRQ RQ \ÕOGD E\PH GLQDPLNOHULQGH |QHPOL ELU URO R\QDPÕúWÕU $VOÕQD
1.27.
Özel yatırımlar, son on yılda büyüme dinamiklerinde önemli bir rol oynamıştır.
bakılırsa,
EDNÕOÕUVDVRQRQ\ÕOLoLQGH7UNL\H
GHNLVHUPD\H\DWÕUÕPODUÕHNRQRPLNE\PH\HHindistan Aslına
ve Çin hariç
son on
yıl
içinde
Türkiye’deki
sermaye
yatırımları
ekonomik
büyümeye
Hindistan
ve
Çin
hariç
diğer
gelişGL÷HU JHOLúPHNWH RODQ SL\DVD HPVDOOHULQLQ oR÷XQGDQ - oransal olarDN GDKDID]OD NDWNÕVD÷ODPÕúWÕU ùHNLO
mekte
olan
piyasa
emsallerinin
çoğundan
oransal
olarak
daha
fazla
katkı
sağlamıştır
(Şekil
1.14).
2002-2012
1.14). 2002- G|QHPLQGH 7UNL\H
GH RUWDODPD \ÕOOÕN \DWÕUÕP RUDQÕ *6<+
QLQ \DNODúÕN \]GH VL
döneminde
Türkiye’de
yıllık yatırım
oranı
yüzde 19,2’si
kadarVHYL\HOHUH
olmuştur; bu
NDGDU ROPXúWXU
EX ortalama
UDNDP %UH]LO\D
YH 5XV\D
JLELGSYH’nin
JHOLúPHNWH yaklaşık
RODQ HNRQRPLOHUGH
J|]OHQHQ
rakam
Brezilya
ve ve
Rusya
gibiRUWDODPDODUÕ
gelişmekte LOH
olan
ekonomilerde
gözlenen
seviyelere\DWÕUÕP
benzerRUDQODUÕ
ve AB ve
OECD orbenzer
ve AB
OECD
KHPHQ
KHPHQ D\QÕGÕU
7UNL\H
GHNL
dLQ
GHNL
RUDQODUÕQ
\DNODúÕN
\DUÕVÕaynıdır.
NDGDUGÕU
YH WP JHOLúPHNWH
RODQ ONHOHULQ
|QHPOL
|OoGH
talamaları
ile hemen
hemen
Türkiye’deki
yatırım oranları,
Çin’dekiRUWDODPDVÕQGDQ
oranların yaklaşık
yarısı
kadardır
GúNWU
%X
\DWÕUÕP
VHYL\HOHUL
\DWÕUÕPODUÕQ
VHYL\HVLQL
DUWWÕUPDN
LoLQ
LPNDQ
ROGX÷XQX
GúQGUHELOLU
ve tüm gelişmekte olan ülkelerin ortalamasından önemli ölçüde düşüktür. Bu yatırım seviyeleri, yatırımların
DQFDN arttırmak
\DWÕUÕPODUGDNL
ELU DUWÕúÕQ
QDVÕO
ILQDQVH HGLOHFH÷L
7UNL\H ED÷ODPÕQGD
|QHPOL
ELU KXVXV
seviyesini
için imkan
olduğunu
düşündürebilir,
ancak yatırımlardaki
bir artışın
nasıl finanse
edileceROXúWXUPDNWDGÕU
'DKD
ID]OD
\DWÕUÕPÕ
ILQDQVH
HWPHN
LoLQ
\NVHN
\XUW
LoL
WDVDUUXIODUÕQ
\RNOX÷XQGD,
daha yurt
ği, Türkiye bağlamında önemli bir husus oluşturmaktadır. Daha fazla yatırımı finanse etmek için yüksek
ID]OD VHUPD\H JLULúL gerekmektedir ki bu da daha yüksek volatiliteye yol açabilir ve sonuç olarak orta
içi tasarrufların yokluğunda, daha fazla sermaye girişi gerekmektedir ki bu da daha yüksek volatiliteye yol
vadeli büyüme görünümüne zarar verebilir.
açabilir ve sonuç olarak orta vadeli büyüme görünümüne zarar verebilir.
1.28.
g]HO\DWÕUÕPODUÕQILQDQVPDQÕKHPE\PHKHPGHLOHULGHNLPDOLGLQDPLNOHULoLQELUHQGLúH
1.28.
Özel yatırımların
finansmanı, hem büyüme hem de ilerideki mali dinamikler için bir endişe konusudur.
konusudur.
'L÷HUELUoRNJHOLúPHNWHRODQSL\DVDJLEL|]HO\DWÕUÕPODUÕDUWWÕUPDNLoLQ7UNL\HGH\DEDQFÕ
Diğer bir çok gelişmekte
olan piyasa gibi, özel yatırımları arttırmak için Türkiye de yabancı sermayeye güvenVHUPD\H\H JYHQPLúWLU ùHNLO %\N 0RGHUDV\RQ
G|QHPLQLQ OL \ÕOODU LNLQFL HYUHVLQLQ
miştir
(Şekil 1.14). ‹Büyük Moderasyon’ döneminin (2000li yıllar) ikinci evresinin önemli bir sonucu, gelişmiş
|QHPOLELUVRQXFXJHOLúPLúONHOHUGHQJHOHQVHUPD\HQLQGDKD\NVHNJHWLULDUD\ÕúÕ\ODJHOLúPHNWHRODQ
ülkelerden
gelen sermayenin, daha yüksek getiri arayışıyla gelişmekte olan piyasa ekonomilerine akmasıdır.
piyasa HNRQRPLOHULQHDNPDVÕGÕU7UNL\HKHPNÕVDYDGHOLSRUWI|\JLULúOHULKHPGH'<<úHNOLQGHJHOHQ
Türkiye,
hem
kısaEDúOÕFD
vadeliDOÕFÕODUÕQGDQ
portföy girişleri
de DYY
şeklinde
bu girişlerin
başlıca
alıcılarından
EX JLULúOHULQ
ELULVLhem
ROPXúWXU
ùHNLO
gelen
.ÕVD YDGHOL
SRUWI|\
JLULúOHUL
LOH LOJLOL LNLbirisi
olmuştur
(Şekil
1.14).
Kısa
vadeli
portföy
girişleri
ile
ilgili
iki
endişe
konusu
vardır.
Birincisi,
girişler,
HQGLúH NRQXVX YDUGÕU %LULQFLVL EX JLULúOHU HNRQRPLN YH VL\DVL VRUXQODU EDú J|VWHUGL÷LQGHbuKÕ]OD
JHULekonomik
ve
siyasi
sorunlar
baş
gösterdiğinde
hızla
geri
çekilerek
cari
açığın
finansmanını
belirsiz
bir
konumda
oHNLOHUHN FDUL DoÕ÷ÕQ ILQDQVPDQÕQÕ EHOLUVL] ELU NRQXPGD EÕUDNÕUODU 0HYFXW VL\DVL ROD\ODU YH JHOLúPLú
bırakırlar.
Mevcut
siyasi
olaylar
ve gelişmiş
ülkelerdeki
ultra düşük SDUDVDO
getirilerin,
Amerikan
MerkezWDKYLO
BankasıONHOHUGHNL
XOWUD
GúN
JHWLULOHULQ
$PHULNDQ
0HUNH] %DQNDVÕQÕQ
JHYúHPH
SROLWLNDVÕQÕQ
DOÕPÕQÕ gevşeme
D]DOWPDVÕpolitikasının
LOH DUWPD\Dtahvil
EDúODPDVÕ
RODVÕOÕ÷Õ
VRQile]DPDQODUGDNL
VHUPD\Holasılığı,
oÕNÕúODUÕQÕ
EXQXQ
nın parasal
alımını
azaltması
artmaya başlaması
sonYH
zamanlardaki
VRQXFXQGD/LUDQÕQGH÷HUND\EÕQÕDoÕNODPDNWDGÕUøNLQFLHQGLúHNRQXVXLVHNÕVDYDGHOLSRUWI|\JLULúOHULQLQ
sermaye
çıkışlarını ve bunun sonucunda Liranın değer kaybını açıklamaktadır. İkinci endişe konusu ise, kısa
VHUPD\H
LWKDODWÕQÕ
|GHPHPHVLDQFDN
GDKDödememesi,
]L\DGH FDUL DoÕNWDNL
JHQHO
ELU JHQLúOHPH\LILQDQVH
vadeli portföyPDOODUÕQÕQ
girişlerinin
sermaye
mallarının ithalatını
ancak daha
ziyade
cari açıktaki genel bir
HWPHVLGLU
0HYFXW
NUHVHO
YH
\HUHO
NRúXOODU
7UNL\H
QLQ
|QP]GHNL
G|QHPGH
\DEDQFÕ VHUPD\HOL
genişlemeyi finanse etmesidir. Mevcut küresel ve yerel koşullar, Türkiye’nin önümüzdeki
dönemde|]HO
yabancı
\DWÕUÕP E\PHVLQL VUGUPHN LoLQ oRN oDEDODPDVÕ JHUHNHFH÷LQL YH EXQXQ PDOL VRQXoODUÕ RODFD÷ÕQÕ
sermayeli özel yatırım büyümesini sürdürmek için çok çabalaması gerekeceğini ve bunun mali sonuçları olagöstermektHGLU $UWÕN OL \ÕOODUGDNL \DEDQFÕ VHUPD\HOL E\PH SDWODPDVÕ VÕUDVÕQGD ROGX÷X JLEL JLULú
cağını
göstermektedir. Artık 2000li yıllardaki yabancı sermayeli büyüme patlaması sırasında olduğu gibi giriş
\DSPD\DELOHFHNJHOLUOHULWHODILHWPHNLoLQYHUJLSROLWLNDVÕUHIRUPXQXQ|QSODQDoÕNPDVÕJHUHNHFHNWLU
yapmayabilecek gelirleri telafi etmek için, vergi politikası reformunun ön plana çıkması gerekecektir.
14
13
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Şekil 1.14. Türkiye: Büyüme Kaynakları ve Büyük Moderasyon
ùHNLO1.147UNL\H%\PH.D\QDNODUÕYH%\N0RGHUDV\RQ
*6<+¶QÕQ\]GHVL
IND
ZAF
&ŽƌĞŝŐŶĚŝƌĞĐƚŝŶǀĞƐƚŵĞŶƚ
CHN
2003
IND
2002
Çin
TUR
Brezilya Güney Meksika Türkiye Hindistan
Afrika
TUR
3,5
2,5
RUS
1,6
BRA
1,3
CHN
0,4
1,1
IND
0,6
1,2
BRA
0,8
2
ZAF
1,8
0,7
1,5
2,3
TUR
2
0
1
0,5
RUS
4
CHN
3
TUR
Yüzde
5,8
TFP
6
ZAF
L
8
BRA
K
IND
10
RUS
WĞƌĐĞŶƚĂŐĞŽĨ'W
6
5
4
3
2
1
0
-1
-2
-3
-4
-5
-6
12
2004
WŽƌƚĨŽůŝŽŝŶǀĞƐƚŵĞŶƚ
<DEDQFÕVHUPD\HOL
\DWÕUÕPODU
Portföy
JLULúOHUL
Kaynak'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOLKHVDSODPDVÕ3HQQ'Q\D7DEORODUÕ
NotVHUPD\HSD\OÕ&REE-'RXJODVUHWLPLúOHYL
2009
2007
<DEDQFÕVHUPD\HOL
&ŽƌĞŝŐŶĚŝƌĞĐƚŝŶǀĞƐƚŵĞŶƚ
\DWÕUÕPODU
Portföy
WŽƌƚĨŽůŝŽŝŶǀĞƐƚŵĞŶƚ
JLULúOHUL
2010
BRA
CHN
ZAF
RUS
BRA
TUR
CHN
ZAF
IND
RUS
ZAF
BRA
IND
RUS
ZAF
BRA
IND
CHN
RUS
2006
TUR
ZAF
TUR
IND
<DEDQFÕVHUPD\HOL
&ŽƌĞŝŐŶĚŝƌĞĐƚŝŶǀĞƐƚŵĞŶƚ
\DWÕUÕPODU
RUS
BRA
CHN
ZAF
TUR
IND
CHN
BRA
RUS
2005
CHN
'^z,͛ŶŦŶLJƺnjĚĞƐŝ
WĞƌĐĞŶƚĂŐĞŽĨ'W
6
5
4
3
2
1
0
-1
-2
-3
-4
-5
-6
TUR
'^z,͛ŶŦŶLJƺnjĚĞƐŝ
WĞƌĐĞŶƚĂŐĞŽĨ'W
6
5
4
3
2
1
0
-1
-2
-3
-4
-5
-6
2011
Portföy
WŽƌƚĨŽůŝŽŝŶǀĞƐƚŵĞŶƚ
JLULúOHUL
Kaynak'Q\D%DQNDVÕ.DONÕQPD*|VWHUJHOHUL
Kaynak: Dünya Bankası Kalkınma Göstergeleri 2012.
0DOL\H3ROLWLNDVÕYHøVWLKGDP
1.29.
'HYDP
HGHQ ve
\DSÕVDO
GH÷LúLP VRV\DO JYHQOLN SULPOHULQGHNL DUWÕúÕ GHVWHNOHPLúWLU Son on
Maliye
Politikası
İstihdam
\ÕOGDVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQGHJ|]OHPOHQHQ|QHPOLDUWÕúDUWDQSULPRUDQODUÕQÕQVRQXFXGH÷LOGLUDVOÕQD
1.29. Devam eden yapısal değişim, sosyal güvenlik primlerindeki artışı desteklemiştir. Son on yılda sosEDNÕOÕUVDRUDQODU\ÕOÕQGD\]GHSXDQGúUOPúWUEXGDKD]L\DGHND\ÕWOÕVHNW|UHGDKDID]ODLúoL
yal JLUPHVLQLQ
güvenlik primlerinde
önemli
artış, PH\GDQD
artan primJHOHQ
oranlarının
aslına
bakılırsa
VRQXFXGXUgözlemlenen
6RQ RQ \ÕOGD
7UNL\H
GH
|QHPOLsonucu
\DSÕVDOdeğildir;
GH÷LúLPLQ
ELU E|OP
oranlar
2008
yılında
yüzde
5
puan
düşürülmüştür;
bu,
daha
ziyade,
kayıtlı
sektöre
daha
fazla
işçi
girmesinin
WDUÕP VHNW|UQGHNL Lú JF D]DOPDVÕ ROPXúWXU EX GD VRQXo RODUDN ONHGHNL ND\ÕW GÕúÕ LVWLKGDPÕ
sonucudur.
Son 7UNL\H
on yılda úX
Türkiye’de
meydana
gelen önemli
yapısal
değişimin
birDoÕVÕQGDQ
bölümü, tarım
sektöründeki
D]DOWPÕúWÕU
DQGD LPDODW
VHNW|UQGHNL
ND\ÕW
GÕúÕOÕ÷ÕQ
PLNWDUÕ
NDONÕQPD
G]H\L
iş gücü
azalması
olmuştur;
bu
da
sonuç
olarak
ülkedeki
kayıt
dışı
istihdamı
azaltmıştır.
Türkiye
şu
anda, imaGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGD\DNODúÕNRODUDNROPDVÕEHNOHQHQ\HUGHGLUùHNLO
lat sektöründeki kayıt dışılığın miktarı açısından, kalkınma düzeyi dikkate alındığında yaklaşık olarak olması
beklenen yerdedir (Şekil 1.15).
15
14
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
Şekil
1.15. Türkiye:
Azalan Kayıt Dışı İstihdam
ùHNLO1.15
. 7UNL\H$]DODQ.D\ÕW'ÕúÕøVWLKGDP
.D\ÕWGÕúÕøVWLKGDPYH.LúL%DúÕQD'úHQ
Informal employment and
Gelir
income per
capita
90
53%
India
Bolivia
Paraguay Peru
Pakistan
Viet Nam
Ecuador
Colombia
Kyrgyzstan
Mexico
Egypt
Argentina
Venezuela
Thailand
Brazil
Uruguay
South
Africa
Turkey
Azerbaijan
Armenia
Macedonia,
FYR. Russia
Ukraine
Serbia Slovakia
80
48%
70
43%
Total employment informality
60
38%
7DUÕPGÕúÕQGDoDOÕúDQND\ÕWGÕúÕLVWLKGDP
Non-agriculture
employment
informality
50
7RSODPND\ÕWGÕúÕLVWLKGDP
40
33%
30
28%
20
10
23%
0
7
8
9
10
Log of per capita income in USD
$%'FLQVLQGHNLúLEDúÕQDGúHQJHOLULQORJDULWPDVÕ
yüzdesi)
100
Share of informal employment in non.D\ÕWGÕúÕLVWLKGDPWDUÕPVDOLVWLKGDPÕQ
agriculture employment
58%
Employment
informality, (%
.D\ÕWGÕúÕøVWLKGDPWRSODPLVWLKDPÕQ
of total employment)
yüzdesi)
11
Kaynak7hø.YH,/2
Kaynak:
TÜİK ve ILO.
1.30. øOHULGH \DSÕVDO GH÷LúLPLQ KÕ]Õ PXKWHPHOHQ D]DODFDNWÕU YH KDOHQ \NVHN RODQ Lú JF YHUJL
\N
ND\ÕWOÕ
VHNW|UGH
LVWLKGDP
- VRQ
RQ \ÕOGD
ROGX÷XQGDQ
- daha
1.30.
İleride,
yapısal
değişimin
hızı \DUDWÕOPDVÕ
muhtemelen ]HULQGH
azalacaktır
ve halen
yüksek
olan iş gücü
vergietkin
yükü,bir
NÕVÕWOD\ÕFÕKDOLQHJHOHELlir.
'ROD\ÕVÕ\ODEXQXQGDVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQLQWDKVLODWՁ]HULQGHVRQXoODUÕ
kayıtlı sektörde istihdam yaratılması üzerinde - son on yılda olduğundan - daha etkin bir kısıtlayıcı
RODFDNWÕU
YH VRV\DO
JYHQOLN
DoÕNODUÕQÕQ
ER\XWXQX
DUWWÕUDELOLU
Lú JF
YHUJL \N
haline
gelebilir.
Dolayısıyla
bununIRQX
da sosyal
güvenlik
primlerinin
tahsilatı 7UNL\H
GH
üzerinde sonuçları
olacaktır
ve
2(&'
\H
YH
GL÷HU
KÕ]OÕ
E\\HQ
JHOLúPHNWH
RODQ
SL\DVDODUD
NÕ\DVOD
\NVHNWLU
OHULQ
VRQODUÕQD
sosyal güvenlik fonu açıklarının boyutunu arttırabilir. Türkiye’de iş gücü vergi yükü OECD’ye ve diğer hızlıDLW
WDKPLQOHU
/HLEIULW]
WHN kıyasla
NLúLQLQ yüksektir.
oDOÕúWÕ÷Õ ELU
KDQH KDONÕQÕQ
YH LNL oRFXNOX
JF tek
YHUJL
büyüyen
gelişmekte
olan
piyasalara
2000lerin
sonlarınaHYOL
ait tahminler
(LeibfritzLú2009),
\NQQ
\]GH
halkının
ROGX÷XQX
EXgücü
RUDQ
\]GH
yüzde
VHYL\HVLQGHNL
2(&'
D÷ÕUOÕNVÕ]
kişinin
çalıştığı
bir hane
(evliJ|VWHUPHNWHGLU
ve iki çocuklu) iş
vergi
yükünün
42,7 olduğunu
göstermekRUWDODPDVÕQÕQROGXNoD]HULQGHGLU+NPHWLQ\ÕOÕQGDERUGURYHUJLOHULQLYHLúoLSULPOHULQLGúUPHN
tedir; bu oran, yüzde 27,3 seviyesindeki OECD (ağırlıksız) ortalamasının oldukça üzerindedir. Hükümetin
LoLQ\DSWÕ÷ÕELUJLULúLPLQDUGÕQGDQLúJFYHUJL\N
2008
yılında bordro vergilerini ve işçi primlerini düşürmek \DNODúÕN\]GH
HGúPúWUDQFDNEXVHYL\H
için yaptığı bir girişimin ardından, iş gücü vergi
GL÷HU KÕ]OÕ E\\HQ JHOLúPHNWH RODQ SL\DVDODUD NÕ\DVOD KDOD \NVHNWLU ùHNLO 1.16). Devletin gelirlerinin
yükü yaklaşık yüzde 38’e düşmüştür; ancak bu seviye, diğer hızlı büyüyen gelişmekte olan piyasalara kıyasla
E\N ELU E|OPQQ ERUGUR YHUJLOHUL LOH GROD\OÕ WNHWLP YHUJLOHULQGHQ JHOGL÷L GLNNDWH DOÕQGÕ÷ÕQGD
hala yüksektir (Şekil 1.16). Devletin gelirlerinin büyük bir bölümünün bordro vergileri ile dolaylı tüketim
GHYOHWLQDVJDULFUHWSROLWLNDVÕGDYHUJLSROLWLNDVÕWDUWÕúPDVÕLOHDODNDOÕGÕU6RQRQ\ÕOGDDVJDULFUHWWHEX
vergilerinden geldiği dikkate alındığında, devletin asgari ücret politikası da vergi politikası tartışması ile alaDPDoOD \DSÕODQ DUWÕúODU DVJDUL FUHWL 7UNL\H
GHNL RUWDODPD FUHWLQ \]GH LQH JHWLUPLúWLU EX VHYL\H
kalıdır. Son on yılda asgari ücrette bu amaçla yapılan artışlar, asgari ücreti Türkiye’deki ortalama ücretin yüzde
2(&'
GHNLHQ\NVHNVHYL\HGLUYHWDUWÕúPD\DDoÕNúHNLOGHLúJFSL\DVDVÕQÕQoR÷XE|OPQGHX\XOPDVÕ
71’ine getirmiştir; bu seviye OECD’deki en yüksek seviyedir ve tartışmaya açık şekilde iş gücü piyasasının
]RUXQOXGXU ùHNLO $VJDUL FUHWWHNL DUWÕúODU WNHWLP YHUJLleri ile bordro vergilerinden elde edilen
çoğu bölümünde uyulması zorunludur (Şekil 1.16). Asgari ücretteki artışlar, tüketim vergileri ile bordro verYHUJLJHOLUOHULQLDUWWÕUPÕúRODELOLUDQFDNND\ÕWOÕVHNW|ULVWLKGDPÕQGDQFD\GÕUDUDNHúLWGHUHFHGH\DGDGDKD
gilerinden elde edilen vergi gelirlerini arttırmış olabilir; ancak kayıtlı sektör istihdamından caydırarak, eşit
GD E\N ELU GHQNOHúWLULFL HWNLVL RODELOLU $\UÕFD ND\ÕW GÕúÕ VHNW|UGH RODQ NLúLOHU LoLQ ND\ÕWOÕ WDVDUUuf
derecede ya da daha da büyük bir denkleştirici etkisi olabilir. Ayrıca, kayıt dışı sektörde olan kişiler için kayıtlı
VHoHQHNOHULQLQ\RNOX÷XGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGDE\NND\ÕWGÕúÕVHNW|UOHUGDKDGúN|OoOHQ|]HOWDVDUUXIODU
tasarruf seçeneklerinin yokluğu dikkate alındığında, büyük kayıt dışı sektörler, daha düşük ölçülen özel tasarLOHED÷ODQWÕOÕGÕU6FKQHLGHU
ruflar ile bağlantılıdır (Schneider 2010).
16
15
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Şekil 1.16. Türkiye: İş Gücü Piyasası Kısıtlamaları
ùHNLO1.167UNL\Høú*F3L\DVDVÕ.ÕVÕWODPDODUÕ
70
Labor Tax Wedge 2009
1.5
80
Commen
Net Minimum Wage in 2008 (in 2003 prices)
60
1
50
40
.5
30
20
Mexico
New Zealand
Switzerland
United States
Poland
Australia
Luxembourg
Turkey (after)
Slovak Republic
Sweden
Portugal
Netherlands
Finland
Austria
Germany
Belgium
EU-15
OECD
-
0
10
2
8
6
4
Log Formal Earnings in 2008 (in 2003 prices)
Manufacturing
10
Services
Kaynak: OECD.
NotøúJFYHUJL\NPDUMLQDOJHOLUYHUJLVLRUDQÕDUWÕLúoLYHLúYHUHQSULPOHULHNVLQDNLW\DUGÕPODURODUDNKHVDSODQPDNWDGÕU.
Kaynak: OECD.
Not: İş gücü vergi yükü, marjinal gelir vergisi oranı artı işçi ve işveren primleri eksi nakit yardımlar olarak hesaplanmaktadır.
1.31.
'ROD\OÕYHUJLOHUGHNLDUWÕú|]HOWDVDUUXIODUÕGDROXPVX]HWNLOH\HELOLU'ROD\OÕYHUJLOHUYH|]HO
rejimleULQYHPXDIL\HWOHULQoR÷DOPDVÕ'Q\D%DQNDVÕND\ÕWGÕúÕVHNW|UWHúYLNHGHELOHFHNYHYHUJL
WDEDQÕ LOH |]HO WDVDUUXIODUÕ ]D\ÕIODWDELOHFHN IL\DW ER]XOPDODUÕ ROXúWXUXU $\UÕFD PXKWHPHOHQ |]HO
1.31.
Dolaylı vergilerdeki artış, özel tasarrufları da olumsuzgelir
etkileyebilir.
Dolaylı
vergilermaliyetindeki
ve özel rejimWDVDUUXIODU]HULQGHGR÷UXGDQHWNLOHULGHPHYFXWWXU0HYFut
seviyelerinde,
tüketimin
lerin
ve
muafiyetlerin
çoğalması
(Dünya
Bankası
2006),
kayıt
dışı
sektörü
teşvik
edebilecek
ve
vergi
tabanı
DUWÕúODUÕQ |]HOOLNOH GúN JHOLU VHYL\HOHUL LoLQ WDVDUUXIODUÕ D]DOWPDVÕ PPNQGU DQFDN EXQXQ
7UNL\H
6. oluşturur. Ayrıca, muhtemelen özel tasarruflar üzerinde
ile için
özel ampirik
tasarrufları
zayıflatabilecek
fiyat
bozulmaları
olarak test edilmesi gerekecektir. *LGHUOHU DoÕVÕQGDQ LVH VRV\DO WHPLQDWODU LoLQ \DSÕODQ
doğrudan
etkileri de mevcuttur. Mevcut gelir seviyelerinde, tüketimin maliyetindeki artışların, özellikle düşük
\NVHNYHJLWWLNoHDUWDQKDUFDPDODUYHWUDQVIHUOHUGHKDQHKDONODUÕQÕQWDVDUUXIHWPHVLLoLQGXUJXQODúWÕUÕFÕ
gelir
seviyeleri için tasarrufları azaltması mümkündür, ancak bunun Türkiye için ampirik olarak test edilmeWHúYLNOHURODELOLU'HYOHWLQVRQ\ÕOODUGD\DúDPG|QJVULVNOHULQLD]DOWPDNLoLQJ|VWHUGL÷LNDUDUOÕoDEDODU
6.
si gerekecektir.
Giderler açısından ise, sosyal teminatlar için yapılan yüksek ve gittikçe artan harcamalar
KDQHKDONÕWDVDUUXIGDYUDQÕúODUÕQÕROXPVX]HWNLOH\HFHNGHUHFHGHEDúDUÕOÕROPXúRODELOLU%|OP6RQXo
bu etkilerin
boyutu ampirik
bir etmesi
soruduriçin
ve durgunlaştırıcı
ilerideki bölümlerde,
bir denge
çerçevesinde
ve olarak,
transferler
de hane halklarının
tasarruf
teşviklergenel
olabilir.
Devletin
son yıllarda
HWNLOHULQE\NO÷HOHDOÕQDFDNWÕU
yaşam
döngüsü risklerini azaltmak için gösterdiği kararlı çabalar, hane halkı tasarruf davranışlarını olumsuz
etkileyecek derecede başarılı olmuş olabilir (Bölüm 2). Sonuç olarak, bu etkilerin boyutu ampirik bir sorudur
ve ilerideki bölümlerde, genel bir denge çerçevesinde etkilerin büyüklüğü ele alınacaktır.
6
$PSLULNRODUDNEXHWNLQLQELUGL]LGL÷HUONHED÷ODPÕQGDGR÷UXGDQFUHWYHUJLOHQGLUPHVLQGHQGDKDNoNROGX÷X
EHOLUOHQPLúWLU
17
6 Ampirik olarak bu etkinin, bir dizi diğer ülke bağlamında, doğrudan ücret vergilendirmesinden daha küçük olduğu belirlenmiştir.
16
Bölüm 2. Maliye Politikası ve
Ulusal Tasarruf
Bölüm 2. 0DOL\H3ROLWLNDVÕYH8OXVDO7DVDUUXI
Gñ5ñì
A. A.Gİrİş
2.1.
zamanlarda
yapılan
çok sayıda
son on beş yılda
Türkiye’de
özel7UNL\H
GH
tasarrufların|]HO
sevi2.1. Son6RQ
]DPDQODUGD
\DSÕODQ
oRNçalışmada,
VD\ÕGD oDOÕúPDGD
VRQ RQ
EHú \ÕOGD
7
7
Özel
tasarruf
WDVDUUXIODUÕQ
VHYL\HVLQLQ
GúN
ROGX÷X
YH
E\N
|OoGH
D]DOGÕ÷Õ
EHOLUWLOPLúWLU
yesinin düşük olduğu ve büyük ölçüde azaldığı belirtilmiştir. Özel tasarruf oranları, 2000li yılların başında
RUDQODUÕ
OLbir
\ÕOODUÕQ
|]HOOLNOH
úLGGHWOLGSYH’nin
ELU Gúú J|VWHUPLú
25’i
\ÕOÕQGD
*6<+
QLQ
\DNODúÕN
özellikle
şiddetli
düşüşEDúÕQGD
göstermiş,
2001 yılında
yaklaşık yüzde
kadar
iken, 2006
yılında
\]GH
L inmiştir
NDGDU LNHQ
\ÕOÕQGD
\]GH
ùHNLO
22011’de
JQGHQyüzde
EX \DQD
|]HOhemen
WDVDUUXI
yüzde
12,5’e
(Şekil
2.1).
O günden
bu
H
yana LQPLúWLU
özel tasarruf
oranları,
12’nin
altı
RUDQODUÕ
GH
\]GH
QLQ
KHPHQ
DOWÕ
LOH
*6<+
QLQ
\]GH
L
DUDVÕQGD
GDOJDODQPÕúWÕU
ODUÕQ
ile GSYH’nin yüzde 15’i arasında dalgalanmıştır. 1990ların sonlarından bu yana ulusal tasarruflardaki düşüş,
VRQODUÕQGDQEX\DQDXOXVDOWDVDUUXIODUGDNLGúú*6<+
QLQ\DNODúÕN\]GH
XLOH|]HOWDVDUUXIODUGDNL
GSYH’nin
yaklaşık yüzde 10’u ile, özel tasarruflardaki düşüşe yakın olmuştur. Özel tasarruflardaki düşüş,
GúúH\DNÕQROPXúWXUg]HOWDVDUUXIODUGDNLGúúGDKDID]OD|]HOWNHWLPLoLQRODQDNVD÷ODPÕúWÕUEXGD
daha
fazla özel tüketim için olanak sağlamıştır; bu da söz konusu on yıldaki güçlü ekonomik büyüme oranları
V|]NRQXVXRQ\ÕOGDNLJoOHNRQRPLNE\PHRUDQODUÕLoLQWHPHOELUHWNHQROPXúWXU
için temel bir etken olmuştur.
Şekil 2.1. Türkiye: Tasarruf ve Tüketim
2.2.
özel özel
tasarruf
eği2.2. Türkiye’nin
Türkiye'nin
tasarruf
ùHNLO2.1. Türkiye:
Tasarruf
ve Tüketim
(GSYH’nin
yüzdesi)
(GSYH'nin
yüzdesi)
H÷LOLPOHULQLQ
oHúLWOL
DQDOL]OHUL
|]HO
limlerinin çeşitli analizleri, özel tasar30%
90%
RUDQODUÕQGDNL
D]DOPDQÕQ
ruftasarruf
oranlarındaki
azalmanın
etkenleüzerinde
olarak
ri etkenleri
üzerinde genel
olarakgenel
mutabakata
25%
85%
PXWDEDNDWDAnahtar
YDUPDNWDGÕU
varmaktadır.
açıklayıcıAnahtar
faktörIDNW|UOHUmakroekonomik
DUDVÕQGD L\LOHúPLú
pozitif NDPXWDVDUUXIODUÕ
lerDoÕNOD\ÕFÕ
arasında iyileşmiş
ve
20%
80%
positive public saving
makroekonomik
ve
siyasi
istikrar,
siyasi istikrar, krediye daha fazla erişim,
NUHGL\H GDKD
ID]OD HULúLP
GHPRJUDILN
15%
75%
demografik
eğilimler
ve sosyal
sigortanegative public saving
negatif NDPXWDVDUUXIODUÕ
H÷LOLPOHU YH VRV\DO VLJRUWDQÕQ
nın yaygınlaşması vardır. Türkiye’nin
10%
70%
\D\JÕQODúPDVÕ YDUGÕU 7Ukiye'nin
gelecekteki ekonomik görünümü ve pogelecekteki ekonomik görünümü ve
5%
65%
litikası
için sonuçlar,
daha az belirgindir.
politikaVÕ
için sonuçlar,
daha az
Yatırımlar
için kullanılabilecek
özel
EHOLUJLQGLU
<DWÕUÕPODU
LoLQ
0%
60%
tasarrufların
daha
az
olması,
Türkiye’nin
NXOODQÕODELOHFHN|]HOWDVDUUXIODUÕQGDKD
gelecekteki
ekonomik
büyümesine
zarar
D] ROPDVÕ
7UNL\H
QLQ
JHOHFHNWHNL
Özel consumption
tüketim (sa÷ eksen)
Özel tasarruflar
Milli
tasarruflar
Private
saving
National
saving
Private
(RHS)
verme
riski
oluşturmakta
mıdır?
Ya
ekonomik büyümesine zarar verme
da,ULVNL
Türkiye’yi
kendi sınırları
ROXúWXUPDNWD
PÕGÕU" dışındaki
<D GD
Kaynaklar.DONÕQPD%DNDQOÕ÷ÕYH,0)
LQ'Q\D(NRQRPLN
olaylar
nedeniyle
Türkiye'yi
NHQGLsermaye
VÕQÕUODUÕgirişlerinin
GÕúÕQGDNL Kaynaklar:
*|UQPYHULWDEDQODUÕ
Kalkınma Bakanlığı ve IMF’in Dünya Ekonomik Görünümü veri
ROD\ODU
QHGHQL\OH risklerine
VHUPD\H JLULúOHULQLQ
geri
dönmesi
maruz tabanları.
JHUL G|QPHVL
ULVNOHULQH
EÕUDNDELOHFHN RODQ \DWÕUÕP LKWL\DoODUÕQÕ NDUúÕODPDN LoLQ GÕú VHUPD\H
bırakabilecek
olan,
yatırım PDUX]
ihtiyaçlarını
JLULúOHULQHiçin
DúÕUÕ
PÕ QHGHQ ROPDNWDGÕU"
g]HOmı
WDVDUUXIODUÕ
DUWWÕUPDN YH
EX WU
VRQXoODUÕarttırmak
HUNHQ
karşılamak
dışED÷ÕPOÕOÕ÷D
sermaye girişlerine
aşırı bağımlılığa
neden olmaktadır?
Özel
tasarrufları
|QOHPHNerken
LoLQ QH
\DSÕOPDOÕGÕU"
0DOL\H
SROLWLNDVÕ
YH NDPX
WDVDUUXIODUÕQÕQ
R\QD\DELOHFH÷L
UROOHU
veGDYUDQÕS
bu tür sonuçları
davranıp
önlemek
için ne
yapılmalıdır?
Maliye
politikası ve
kamu tasarruflarının
nelerdir?
oynayabileceği roller nelerdir?
2.3.
amacı,
maliye
politikası,
özel tasarruf
davranışı
ve gelecekteki
ekonomik
büyüme
2.3. Bu bölümün
%X E|OPQ
DPDFÕ
PDOL\H
SROLWLNDVÕ
|]HO WDVDUUXI
GDYUDQÕúÕ
YH JHOHFHNWHNL
HNRQRPLN
görünümü
incelemektir.LQFelemektir.
Bir sonraki kısımda,
Türkiye’deki
tasarruf oranlabüyüme arasındaki
görünümü bağlantıları
DUDVÕQGDNL ED÷ODQWÕODUÕ
%LU VRQUDNL
NÕVÕPGD özel
7UNL\H
GHNL
|]HO
rındaki
azalmanın
ve bu oranların
mevcut
yoksa diğer
ülke deneyimlerine
benzer
WDVDUUXI
RUDQODUÕQGDNL
D]DOPDQÕQ
YH EXseviyesinin
RUDQODUÕQ istisnai
PHYFXWmi
VHYL\HVLQLQ
LVWLVQDL
PL \RNVD GL÷HU
ONHmi
olup
olmadığını anlamak için, Türkiye’deki özel tasarruf deneyimi uluslararası bir bağlamda ele alınmaktadır.
GHQH\LPOHULQHEHQ]HUPLROXSROPDGÕ÷ÕQÕDQODPDNLoLQ7UNL\H
GHNL|]HOWDVDUUXIGHQH\LPLXOXVODUDUDVÕ
bir ba÷ODPGDHOHDOÕQPDNWDGÕU%XQX|]HOWDVDUUXIXWHúYLNHGHQIDNW|UOHULQGDKDL\LDoÕNODQPDVÕLoLQKDQH
Bunu,
özel tasarrufu teşvik eden faktörlerin daha iyi açıklanması için hane halkı mikro verilerinin bir analizi
KDONÕ
PLNUR
YHULOHULQLQ
ELU DQDOL]L
L]OHPHNWHGLU
%X NDPX SROLWLNDVÕQÕQ
HWNLVLQL
YHbir
|]HO
WDVDUUXIODUÕQ
izlemektedir.
Bu,
kamu politikasının
etkisini
ve özel tasarrufların
gelecekteki olası
yoluna
bakışı
içermekte\ROXQDbüyüme
ELU EDNÕúÕ
LoHUPHNWHGLU
Son olarak,
ekonomik
büyüme
ve zaman
özel tasarruflar
dir.JHOHFHNWHNL
Son olarak,RODVÕ
ekonomik
ve özel
tasarruflar arasındaki
bağlantılar
ve bu
ilişkinin
içinde nasıl
DUDVÕQGDNLED÷ODQWÕODUYHEXLOLúNLQLQ]DPDQLoLQGHQDVÕOWHNDPOHGHELOHFH÷LHOHDOÕQPDNWDGÕU
tekamül
edebileceği ele alınmaktadır.
2.4. Bu bölümdeki başlıca mesajlar, aşağıdaki gibi özetlenebilir:
7
a. Türkiye’de ulusal tasarruflardaki azalma, önemli makroekonomik istikrarsızlık dönemlerinden
çıkan diğer ülkelere kıyasla ne şaşırtıcı ne de olağandışıdır. Türkiye ile ilgili diğer tasarruf analizleri ile
,0)0DWXU6DEXQFXYH%DKoHFL9DQ5LMFNHJKHPYH'Q\D%DQNDVÕGDKLO
18
7 IMF (2012), Matur, Sabuncu ve Bahçeci (2012), Van Rijckeghem (2012) ve Dünya Bankası (2012) dahil.
17
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
tutarlı olarak, makroekonomik istikrar sağlama çabalarının tasarruf etmeye yönelik ihtiyati nedenleri
azalttığını ve reel faiz oranlarındaki düşüşün tüketim için borç alma davranışını desteklediğini görüyoruz.
b. Düşük yurt içi tasarruf oranı seviyeleri, son on yılda elde edilen yüksek büyüme oranlarını
desteklemek için yabancı finans kaynaklarının devreye girdiği anlamına gelmektedir. Bu, yüksek
cari açıklara ve volatil ekonomik büyümeye yol açmıştır. Sürdürülebilir uzun vadeli büyüme için daha
yerel finansman kaynaklarına doğru bir yeniden dengeleme yapılması, Türkiye’nin politika yapıcıları
için doğru bir öncelik olmuştur.
c. Yurt içi tasarruf oranlarını arttırma hedefi, bir maliye politikası ödünleşmesi doğurmaktadır.
Politika simülasyonlarımız, daha yüksek yerel sermayeli bir büyümenin, devam eden mali tedbirlilik ile
çelişkili olduğunu göstermektedir. Daha yüksek bir özel tasarruf oranı, tüketim vergilerinden elde edilen vergi gelirlerinin daha düşük olması anlamına gelmektedir. Modellediğimiz farklı senaryolara göre,
daha yüksek yerel sermayeli bir büyümenin sağlanması durumunda, mali açığın orta vadede GSYH’nin
yüzde 4,5’ine ya da daha fazlasına yükseleceği öngörülmüştür.
d. Sermaye için daha yüksek efektif vergi oranlarına geçiş, olası bir çıkış yolu olabilir. Kayıtlı sektördeki iş gücü, hem bordro vergileri hem de yüksek dolaylı vergilendirme seviyelerine sahip tüketim
yoluyla yüksek oranda vergilendirilmektedir. Öte yandan sermaye ise çok daha düşük efektif oranlarla
vergilendirilmektedir. Efektif sermaye gelir vergi oranını yüzde 3,3’ten yüzde 5’e çıkaracak - kurumlar
gelir vergisi tahsilatının uygulamasındaki bir iyileştirme olarak düşünülebilecek - nispeten küçük bir
artış, dolaylı vergi gelirlerindeki - daha yüksek özel tasarruf oranlarından kaynaklanan azalmayı - dengeleyebilir. Hükümetin daha fazla yerel sermayeli yüksek bir büyüme ve devam eden mali tedbirlilik
sağlama isteği, bu senaryoda sağlanmaktadır.
B. Özel Tasarruf Eğİlİmlerİ: Türkİye ve Uluslararası Deneyİm
2.5. 2000 yılından bu yana yaşanan Türk tasarruf deneyimi, benzer ülkeler arasında aykırı bir örnektir. Benzer kalkınma düzeylerine sahip yedi büyük ülkeden oluşan bir grupta, sadece Güney Afrika daha düşük
özel ve ulusal tasarruf oranlarına sahiptir; ayrıca bu ülkelerin hiç birisinde 2000-11 döneminde özel tasarrufların oranında daha sert bir düşüş olmamıştır (Şekil 2.2).8 Özel tasarruf oranlarındaki düşüş açısından en yakın
ülke Rusya’dır, ancak Rusya’daki düşüş Türkiye’nin yarısı kadardır ve bu ülke, önemli ölçüde daha yüksek
bir özel tasarruf seviyesinden başlamıştır. Ayrıca söz konusu ülkeler arasındaki şartlar da oldukça farklıdır;
bu dönemde Rusya, Türkiye’nin aksine bol miktarda sahip olduğu petrol ve diğer kaynaklar için daha yüksek
dünya fiyatlarından yararlanmıştır. Türkiye’nin deneyimi, GSYH’nin yüzde 20-30’u aralığında özel ve ulusal
tasarruf oranlarına sahip olan ve özel tasarruf oranları 2000 yılından bu yana sabit kalan ya da artan Hindistan
ve Meksika’dan bilhassa tamamen farklıdır.
8 Aksi belirtilmedikçe, bu Bölümde, değer kaybının dikkate alınmadığı brüt şartlar cinsinden ölçülen tasarruflardan bahsedilmektedir (net tasarrufta,
varlık değer kaybı çıkarılır).
18
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
Şekil 2.2. 2000-11 Döneminde Türkiye ve Benzer Ülkelerdeki Tasarruf Eğilimleri
(aksi belirtilmedikçe GSYH’nin yüzdesi)
ùHNLO2.2. 2000-'|QHPLQGH7UNL\HYH%HQ]HUhONHOHUGHNL7DVDUUXI(÷LOLPOHUL
(aksi belirtilmedikçe GSYH'nin yüzdesi)
35%
40%
30%
35%
25%
30%
20%
25%
15%
20%
10%
15%
5%
10%
5%
Rusya
Russia
Turkey
Türkiye
Average
private saving rates over 2000-11
2UWDODPD|]HOWDVDUUXIRUDQODUÕ-11
0%
AB
India
Hindistan
OECD
Mexico
Meksika
'ĞůŝƔŵĞŬƚĞŽůĂŶ
ülkeler
Sürdürülebilir
yüksek büyüme
göstern ülkeler
'ĞůŝƔŵĞŬƚĞŽůĂŶ
Asya ülkeleri
-15%
Brazil
Brezilya
ĂĚĂLJŦƺůŬĞůĞƌ
-10%
Poland
Polonya
KƌƚĂǀĞŽŒƵ
Avrupa
South
Güney
Africa
Afrika
-5%
Türkiye
0%
Increase
in private saving rates over 2000-11 (in percentage
g]HOWDVDUUXIRUDQODUÕQGDNLDUWÕú-11
(puan) points)
2UWDODPDPLOOLWDVDUUXIRUDQODUÕ-11
Average
national saving rates over 2000-11
Average
national saving rate over 2000-11
2UWDODPDPLOOLWDVDUUXIRUDQODUÕ-11
Kaynaklar.DONÕQPD%DNDQOÕ÷ÕYH,0)
LQ'Q\D(NRQRPLN*|UQPYHULWDEDQODUÕ
Kaynaklar:
Kalkınma Bakanlığı ve IMF’in Dünya Ekonomik Görünümü veri tabanları.
Not:
Devam
Eden
Yüksek
Büyüme
Ülkeleri
Botsvana,
Brezilya,
Çin, Hong
Hindistan,
Endonezya,
Japonya,
Kore,
Not:
Devam
Eden
Yüksek
Büyüme
Ülkeleri
Botsvana,
Brezilya,
Çin, Hong
Kong,Kong,
Hindistan,
Endonezya,
Japonya,
Kore, Malezya,
0DOH]\D
0DOWD
8PPDQ
6LQJDSXU
7D\YDQ
7D\ODQG
YH 9LHWQDP
Õ
LoHUPHNWHGLU
'L÷HUDünya
JUXSODU
,0)
LQ Görünümü
'Q\D (NRQRPLN
Malta,
Umman,
Singapur,
Tayvan,
Tayland
ve Vietnam’ı
içermektedir.
Diğer
gruplar, IMF’in
Ekonomik
veri taba*|UQPYHULWDEDQÕQGDQDOÕQPÕúWÕU
nından alınmıştır.
2.6.
8OXVDO WDVDUUXIODU |]HO WDVDUUXIODU LOH \DNÕQGDQ ED÷ODQWÕOÕGÕU YH \Lne benzer
ONHOHUGHNLQGHQ GDKD GúNWU 8OXVDO WDVDUUXI RUDQODUÕQGDNL GúúOHU GL÷HU ONHOHUGHNL GúúOHUL
2.6. Ulusal tasarruflar, özel tasarruflar ile yakından bağlantılıdır ve yine benzer ülkelerdekinden daha
JHULGHEÕUDNPÕúWÕU- 7UNL\HVRQ\LUPL\ÕOGDXOXVDOWDVDUUXIODUGDGL÷HUWP*-20 ülkelerinden daha büyük
düşüktür.
Ulusal tasarruf oranlarındaki düşüşler,2000-11
diğer ülkelerdeki
geride
bırakmıştır
Türkiye,
ELUGúú\DúDPÕúWÕUD\UÕFDEN],0)12).
döneminde düşüşleri
Türkiye'deki
ortalama
ulusal -tasarruf
sonVHYL\HVL
yirmi yılda
ulusal
tasarruflarda
diğer
tüm
G-20
ülkelerinden
daha
büyük
bir
düşüş
yaşamıştır
(ayrıca
bkz.
'HYDP (GHQ <NVHN %\PH hONHOHULQGHNL VHYL\HQLQ \DNODúÕN \DUÕVÕ NDGDU ROPXúWXU EX
IMF,
2012).
2000-11
döneminde
Türkiye’deki
ortalama
ulusal
tasarruf
seviyesi,
Devam
Eden
Yüksek
Büyüme
VHYL\H *HOLúPHNWH 2ODQ $V\D hONHOHUL LOH NDUúÕODúWÕUÕOGÕ÷ÕQGD GDKD GD GúNWU ùHNLO %XQXQOD
Ülkelerindeki
yaklaşık
yarısı
bu seviye,
Olan
Asya Ülkeleri
ile karşılaşELUOLNWH V|]seviyenin
NRQXVX VHYL\H
2UWD
YHkadar
'R÷Xolmuştur;
$YUXSD hONHOHUL
YHGelişmekte
$% .DWÕOÕP
hONHOHULQGHNL
RUWDODPD
LOH
tırıldığında
daha da düşüktür (Şekil 2.2). Bununla birlikte söz konusu seviye, Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri ve
kabaca benzerdir.
AB Katılım Ülkelerindeki ortalama ile kabaca benzerdir.
2.7. Farklı
)DUNOÕ
ELU EHQ]HU
ONHOHU
NPHVL
7UNL\H
QLQ
|]HO WDVDUUXI
GHQH\LPLQLQ
NDYUDQPDVÕQÕ
2.7.
bir benzer
ülkeler
kümesi,
Türkiye’nin
özel tasarruf
deneyiminin
kavranmasını
sağlamakVD÷ODPDNWDGÕU<NVHNHQIODV\RQG|QHPOHUL\DúDPÕúEXJHOLúPHNWHRODQHNRQRPLOHUHEDNPDN7UNL\H
tadır. Yüksek enflasyon dönemleri yaşamış bu gelişmekte olan ekonomilere bakmak, Türkiye için ileriye döLoLQ LOHUL\H G|QN SRWDQVL\HO GHUVOHU VXQPDNWDGÕU 7UNL\H EX ED÷ODPGD DUWÕN ELU D\NÕUÕ |UQHN GH÷LOGLU
nük potansiyel dersler sunmaktadır. Türkiye bu bağlamda artık bir aykırı örnek değildir. Örneğin Brezilya’da,
gUQH÷LQ %UH]LO\D
GD \DúDGÕNODUÕ \NVHN HQIODV\RQ G|QHPLQLQ VRQXQD GR÷UX WDVDUUXI RUDQODUÕ \ÕO
yaşadıkları
yüksek enflasyon döneminin sonuna doğru tasarruf oranları 10 yıl boyunca düşmüştür (Şekil 2.3).
boyunca düúPúWUùHNLO/EQDQ
GD\NVHNHQIODV\RQXQDUGÕQGDQ|]HOWDVDUUXIODUQHUHGH\VH\ÕO
Lübnan’da,
yüksek enflasyonun ardından özel tasarruflar neredeyse 15 yıl boyunca GSYH’nin yüzde 20’si
ER\XQFD*6<+
QLQ\]GH
VLNDGDUGúPúYHVRQUDWHNUDUWRSDUODQPÕúWÕU$UMDQWLQYH5XV\DEHQ]HU
kadar
düşmüş
sonra tekrar toparlanmıştır. Arjantin ve Rusya, benzer deneyimler yaşamıştır. Beklendiği gibi,
GHQH\LPOHUve
\DúDPÕúWÕU%HNOHQGL÷LJLEL|]HOWDVDUUXIODUGDNLGúúOHUoR÷XGXUXPGDDUWDQGÕúILQDQVPDQ
özel
düşüşler
çoğu durumda
artan EX
dış ONHOHULQ
finansmanGÕú
ileNUHGL
telafi SD]DUODUÕQD
edilmiştir. Makroekonomik
istikrar,
LOHtasarruflardaki
WHODIL HGLOPLúWLU
0DNURHNRQRPLN
LVWLNUDU
GDKD ID]OD HULúPHVLQH
buRODQDNVD÷ODPÕúWÕUEXQODUGDKDVRQUDKHPLVWLNUDUVÕ]OÕNG|QHPLQGHNDUúÕODQPD\DQPHYFXWNUHGLWDOHELQL
ülkelerin dış kredi pazarlarına daha fazla erişmesine olanak sağlamıştır, bunlar daha sonra hem istikrarsızlık
döneminde
karşılanmayan mevcut kredi talebini hem de iyileşmiş ekonomik fırsat ve zenginlik algılarından
hem de i\LOHúPLúHNRQRPLNIÕUVDWYH]HQJLQOLNDOJÕODUÕQGDQND\QDNODQDQ\HQLLKWL\DoODUÕNDUúÕODPDN]HUH
kaynaklanan
yeni ihtiyaçları karşılamak üzere yurt9 içi kredileri genişletmek için kullanılmıştır.9
\XUWLoLNUHGLOHULJHQLúOHWPHNLoLQNXOODQÕOPÕúWÕU
9
<NVHNHQIODV\RQG|QHPOHULWNHWLFLIL\DWODUÕHQIODV\RQXQXQ\ÕOGD
GDQID]ODROGX÷X\ÕOOÕN\DGDGDKDX]XQ
G|QHPOHU RODUDN VD\ÕOPDNWDGÕU %X WU \NVHN RUDQODU QDGLUGLU - HQIODV\RQ RUDQODUÕ - 2011 döneminde tüm
ONHOHUGH\ÕOGDQ
LQGHEXVHYL\H\HXODúÕU%X\ÕOODUGDúHNLOGHJ|VWHULOHQONHOHUGHGDKLOROPDN]HUH32 ülkede
\ÕO\DGDGDKDX]XQVUHQ\NVHNHQIODV\RQG|QHPOHUL\DúDQPÕúWÕU
9 Yüksek enflasyon dönemleri, tüketici fiyatları enflasyonunun yılda %30’dan
20 fazla olduğu 5 yıllık ya da daha uzun dönemler olarak sayılmaktadır.
Bu tür yüksek oranlar nadirdir - enflasyon oranları 1980- 2011 döneminde tüm ülkelerde 10 yıldan 1’inde bu seviyeye ulaşır. Bu yıllarda, şekilde
gösterilen ülkeler de dahil olmak üzere 32 ülkede 5 yıl ya da daha uzun süren yüksek enflasyon dönemleri yaşanmıştır.
19
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Şekil 2.3. Özel Tasarruf ve Net Dış Finansman
ùHNLO2.3g]HO7DVDUUXIYH1HW'Õú)LQDQVPDQ
Yüksek Enflasyon Dönemleri Sırasında ve Sonrasında
Yüksek (QIODV\RQ'|QHPOHUL6ÕUDVÕQGDYH6RQUDVÕQGD
40%
35%
30%
Türkiye
25%
20%
15%
10%
0%
-5%
-10%
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
5%
High
consumer price inflation (>30%)
<NVHNWNHWLFLIL\DWODUÕHQIODV\RQX!
1HWGÕúILQDQVPDQ*6<+
QÕQ
yüzdesi)
Net
external financing (% of GDP)
35%
30%
30%
25%
25%
20%
20%
15%
15%
10%
10%
5%
5%
0%
0%
-5%
-5%
-10%
-10%
40%
35%
Brezilya
1980
1982
1984
1986
1988
1990
1992
1994
1996
1998
2000
2002
2004
2006
2008
2010
35%
40%
Arjantin
40%
Meksika
35%
30%
30%
25%
25%
20%
20%
15%
15%
10%
10%
5%
5%
0%
0%
-5%
-5%
Rusya
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
40%
Private
saving (% of GDP)
Özel
WDVDUUXI*6<+
QÕQ\]GHVL
-10%
-10%
Kaynaklar.DONÕQPD%DNDQOÕ÷ÕYH,0)
LQ'Q\D(NRQRPLN*|UQPYHULWDEDQÕ
Kaynaklar:
Kalkınma Bakanlığı ve IMF’in Dünya Ekonomik Görünümü veri tabanı.
Not<NVHNHQIODV\RQG|QHPOHULWNHWLFLIL\DWODUÕHQIODV\RQXQXQ\ÕOGD
GDQID]ODROGX÷X\ÕOOÕN\DGDGDKDX]XQG|QHPOHU
Not:
Yüksek enflasyon dönemleri, tüketici fiyatları enflasyonunun
yılda %30’dan fazla olduğu 5 yıllık ya da daha uzun dönemler olarak
RODUDNVD\ÕOPDNWDGÕU%XWU\NVHNRUDQODUQDGLUGLUHQIODV\RQRUDQODUÕ-G|QHPLQGHWPONHOHUGH\ÕOGDQ
LQGHEX
sevi\H\HXODúÕU%X\ÕOODUGDúHNLOGHJ|VWHULOHQONHOHUGHGDKLOROPDN]HUHONHGH\ÕO\DGDGDKDX]XQVUHQ\NVHN
sayılmaktadır.
Bu tür yüksek oranlar nadirdir - enflasyon oranları 1980-2011 döneminde tüm ülkelerde 10 yıldan 1’inde bu seviyeye
HQIODV\RQG|QHPOHUL\DúDQPÕúWÕU
ulaşır.
Bu yıllarda, şekilde gösterilen ülkeler de dahil olmak üzere 32 ülkede 5 yıl ya da daha uzun süren yüksek enflasyon dönemleri
yaşanmıştır.
21
20
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
2.8. İstikrar sonrası dönemde ne olur? Bu ülke vakaları, istikrar sağlama çabaları etkili olduğunda özel tasarrufların artmaya başladığını da göstermektedir. Yaklaşık 5 ila 8 yıl istikrardan sonra, özel tasarruflar tüm ülkelerde değişen derecelerde yükselme eğilimi göstermiştir. 2009 küresel krizinin bu eğilimleri bir ölçüde kesintiye uğratmasına rağmen, istikrar sağlandıktan sonra vurgulanan ülkelerin her birinde özel tasarruflarda bir artış
yaşandığı dikkate alındığında, Türkiye’nin en son düşük özel tasarruf seviyeleri bir endişe konusudur. Türkiye’de, özel tasarrufların oranı son üç yılda yüzde 10’a yakın olmuştur.10 Küresel kredi pazarlarındaki bolluk ve
tarihi ölçüde düşük faiz oranları Türkiye için açıklayıcı bir faktör olabilir; ancak Arjantin, Brezilya ve Rusya,
yurt dışından büyük girişler çekerken aynı zamanda özel tasarruflarda da artışlar yaşamışlardır. Ne yazık ki,
bu biçimsel değerlendirmelerin geçerliliğini istatistiksel analiz yoluyla değerlendirebilmek için çok az sayıda
yüksek enflasyon vakası vardır. Bir sonraki kısımda, özel tasarruf dinamiklerini ve kamu politikasının rolünü
daha iyi anlamak için Türkiye’ye ilişkin hane halkı seviyesi verilerine bakacağız.
C. Özel Hane Halkı Tasarruf Davranışı:
Bİr İnceleme
2.9. Türkiye’deki tasarruf eğilimlerini anlamak için, tasarruf kavramı ve ölçümü biraz incelenmelidir. Standart tasarruf kavramı, kişinin net zenginliğindeki değişim - yani tasarrufun ölçüldüğü dönemin
başlangıcı ile sonu arasında net varlıkların değerindeki değişim - olarak tanımlanabilir.11 Net varlıkların biriktirilmesi, net zenginliğin temel bir belirleyicisidir ve kişinin varlıkları değer kazandıkça, net zenginlik zaman
içinde artacaktır. Ancak bu kavramda eksik olan temel unsurlardan birisi, mali varlıkların değerini aşındıran
enflasyondur. Türkiye’nin yüksek enflasyon dönemi dikkate alındığında çıkan sonuç, Türkiye’de özel tasarruflardaki azalmanın, tasarrufların ölçüldüğü geleneksel yol tarafından biraz abartıldığı yönündedir. Yaklaşık
2002’de sona eren yüksek enflasyon dönemi sırasında Türkiye’de olduğu gibi, enflasyonun daha yüksek nominal faiz oranları yoluyla telafi edilmesi durumunda, hane halkları, enflasyon nedeniyle değerlerindeki aşınmayı
dengelemek için mali varlıklarının mevcutlarını arttıracaktır. Bu yüzden, yüksek enflasyon dönemlerinde, özel
tasarruflar abartılırken kamu tasarrufları hafife alınmaktadır.
2.10. Özel tasarrufların enflasyona göre düzeltilmesi, ana sonuçları değiştirmemektedir. Türkiye’deki
enflasyon 2001’e kadar yüzde 50’nin üzerindeyken 2003’ten itibaren yüzde 5-10 aralığına indiğinden, özel
tasarruf oranlarının bu şekilde abartılmasının kapsamı da daralmıştır. Diğer bir deyişle, özel tasarruflardaki
düşüşün birazı, enflasyonun tasarrufun ölçülen oranı üzerindeki daha düşük bir etkisinden kaynaklanmıştır.
Kamu tasarrufları aksi yönde aynı miktarda bozulduğundan, enflasyona göre düzeltmenin ulusal tasarruf
üzerinde bir etkisi yoktur.12 Enflasyonun, özel tasarrufların ölçümü üzerindeki önemli etkisi dikkate alındıktan sonra, Türkiye son on yılda benzer ülkelere göre sınırda kalmaktadır. Azalan enflasyon, özel tasarruflarda
2001’den bu yana gerçekleşen düşüşün yaklaşık üçte birini açıklamaktadır. Enflasyona göre düzeltildikten
sonra, 2000 ile 2011 arasında özel tasarruf oranındaki düşüş daralarak yüzde 10’dan yüzde 7’ye inmektedir
(Şekil 2.4). Bu düşüş öncekinden daha az olmakla birlikte, enflasyonun daha sabit olduğu ve bildirilen kamu
tasarruf oranlarında benzer bir bozulma paternine neden olmadığı benzer ülkelere arasında hala en büyük düşüştür (Şekil 2.4).
10 Bu, 2008-09 küresel mali krizi ile ilgili istisnai ve geçici şartlardan kaynaklanıyor olabilir. Sermaye piyasalarındaki kayıplar, hane halklarının mali
zenginliğinde, 2007’de GSYH’nin yüzde 96’sından 2008’de yüzde 58’ine inen bir düşüşe dönüşmüştür (bkz. Telli ve Çavdaroğlu, 2011).
11 Loayza ve ark. (2000), bu ölçüm sorununun ele alınması için pratik bir kılavuz sağlamaktadır. Van Rijckeghem ve Üçer (2009), bu kılavuzu Türkiye
için uygulamaktadır.
12 Buradaki analiz, döviz kuru değişimlerinin net dış varlıkların değeri üzerindeki etkisinden dolayı ulusal tasarruflarda yapılan düzeltmeleri açıklamamaktadır. Çoğu durumda bu etki, enflasyonun Türkiye örneğindeki etkisine kıyasla küçük olacaktır.
21
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Şekil 2.4. Enflasyona Göre Düzeltmeden Sonra Özel ve Kamu Tasarruf Oranları
ùHNLO2.4(QIODV\RQD*|UH']HOWPHGHQ6RQUDg]HOYH.DPX7DVDUUXI2UDQODUÕ
(GSYH’nin yüzdesi)
(GSYH'nin yüzdesi)
30%
25%
20%
Unadjusted
saving
DüzeltilmemiƔprivate
özel tasarruf
15%
Private saving adjusted for inflation
10%
5%
Enflasyona göre düzeltilmiƔ özel tasarruf
Unadjusted
public saving
DüzeltilmemiƔ
kamu tasarrufu
0%
Public saving adjusted for inflation
-5%
Enflasyona göre düzeltilmiƔ kamu tasarrufu
-10%
Kaynaklar9DQ5LMFNHJKHPYHhoHUYH.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ+D]LQHYH,0)
QLQ'Q\D
Kaynaklar: Van Rijckeghem ve Üçer (2009) ve Kalkınma Bakanlığı, Hazine ve IMF’nin Dünya Eko(NRQRPLN*|UQPQQYHULWDEDQODUÕ8OXVODUDUDVÕ)LQDQVøVWDWLVWLNOHULYHSHUVRQHOKHVDSODPDODUÕ
nomik Görünümünün veri tabanları, Uluslararası Finans İstatistikleri ve personel hesaplamaları.
2.11. Konut VDKLSOL÷L YH KDQH KDONÕ VD÷OÕN KDUFDPDODUÕQÕQ WDVDUUXI GDYUDQÕúÕ ]HULQH JoO
HWNLOHUL
YDUGÕU
.RQX
LOJLOLhalkı
GL÷HUsağlık
DPSLULN
oDOÕúPDODUD EHQ]HU
RODUDN
EL]LP NDQÕWODUÕPÕ]
GD VRV\R2.11.
Konut
sahipliği
veLOH
hane
harcamalarının,
tasarruf
davranışı
üzerine güçlü
etkileri
ekonomik
statü,
ihtiyati
dürtüler
ve
demografik
özelliklerin
Türkiye'de
haQHKDONÕWDVDUUXIODUÕLoLQ|QHPOL
vardır. Konu ile ilgili diğer ampirik çalışmalara benzer olarak, bizim kanıtlarımız da sosyo-ekonomik statü,
HWNHQOHU
ROGX÷XQX
J|VWHUPHNWHGLU
UHJUHV\RQ
DQDOL]Lhane
KDNNÕQGDNL
D\UÕQWÕODU LoLQ
,,
\Hetkenler
EDNÕQ gQFHNL
ihtiyati
dürtüler
ve demografik
özelliklerin
Türkiye’de
halkı tasarrufları
için (N
önemli
olduğunu
oDOÕúPDODUÕQDNVLQHHYVDKLSOL÷LQLQKDQHKDONÕWDVDUUXIRUDQODUÕQÕ|QHPOL|OoGHWDKPLQHQNXOODQÕODELOLU
göstermektedir (regresyon analizi hakkındaki ayrıntılar için Ek II’ye bakın). Önceki çalışmaların aksine, ev
gelirin ortaODPD
\]GH
NDGDU
D]DOWWÕ÷ÕVRQXFXQDXODúWÕN%XUDGDNLDQDKWDUVRQXo
sahipliğinin
hane halkı
tasarruf
oranlarını
önemli ölçüde, tahminen kullanılabilir gelirinEX]HQJLQOLNHWNLVL
ortalama yüzde 3’ü
]DPDQOD
D]DOGÕNoD
WDVDUUXI
RUDQODUÕQÕQ
\XNDUÕ\D
GR÷UX
ELU H÷LOLP
J|VWHUPHVLQLQ
EHNOHQHELOHFH÷LGLU
kadar azalttığı sonucuna ulaştık. Buradaki anahtar
sonuç,
bu zenginlik
etkisi
zamanla azaldıkça,
tasarruf oran$\UÕFD
WDVDUUXI
\DSPD\DQ
oRN
E\N JUXSODUÕ
oÕNDUDUDN YH +%$
YHULOHULQL
HWNLOH\HQ
DQDKWDU
JUXSODUÕQ
larının
yukarıya
doğru
bir eğilim
göstermesinin
beklenebileceğidir.
Ayrıca,
tasarruf
yapmayan
çok büyük
grupHNVLNELOGLULPLQLQNDSVDPÕQÕWDKPLQHGHUHNKDQHKDONÕYHULOHULQLJHOLULQHNVLNELOGLULOPHVLLoLQG]HOWHQ
ları çıkararak ve HBA verilerini etkileyen anahtar grupların eksik bildiriminin kapsamını tahmin ederek, hane
ELU \RO WDQÕPOÕ\RUX] %X G]HOWPH\L \DSPDQÕQ WHPHO QHGHQL - JoO ELU ELoLPGH LOLúNLOL ROGX÷XQX
halkı verilerini gelirin eksik bildirilmesi için düzelten bir yol tanımlıyoruz. Bu düzeltmeyi yapmanın temel
EHOLUOHGL÷LPL] - KDQH KDONÕ VD÷OÕN KDUFDPDODUÕ ULVNLQLQ KDQH KDONÕ WDVDUUXI RUDQÕ ]HULQGHNL HWNLVLQL
nedeni, - güçlü bir biçimde ilişkili olduğunu belirlediğimiz - hane halkı sağlık harcamaları riskinin hane halkı
ED÷ÕPVÕ] ELUELoLPGHNRQWUROHGHELOPHNWHGLU%XLOLúNLQLQDQODPÕGHYOHWLQVD÷OÕ÷D\DSWÕ÷ÕKDUFDPDODUÕQ
tasarruf
oranı üzerindeki
bağımsız
bir biçimde
kontrol edebilmektedir.
Bu %ütçe
ilişkinin
anlamı, devletin
|]HO WDVDUUXI
GDYUDQÕúÕetkisini
LOH JoO
ELU ELoLPGH
LOJLOL ROPDVÕGÕU
+DQH +DONÕ
Anketinden
elde
sağlığa
yaptığı harcamaların, özel tasarruf davranışı ile güçlü bir biçimde ilgili olmasıdır. 2010 Hane Halkı
HGLOHQYHULOHULQNXOODQÕOGÕ÷ÕUHJUHV\RQDQDOL]LDúD÷ÕGDNLOHULJ|VWHUPHNWHGLU
Bütçe Anketinden elde edilen verilerin kullanıldığı regresyon analizi, aşağıdakileri göstermektedir:
x Tasarruf
7DVDUUXI
RUDQODUÕ
\NVHN
JHOLU
LOH ELUOLNWH
DUWPDNWDGÕU
Bu, ülkeler
genelinde
bir
•
oranları,
yüksek
gelir
ile birlikte
artmaktadır.
Bu, ülkeler
genelinde
standartstandart
bir sonuçtur.
VRQXoWXU7UNL\H|UQH÷LQGHJHOLUGHNL\]GH
ELUDUWÕúLoLQWDVDUUXIRUDQODUÕQÕQVDGHFH\]GH
Türkiye örneğinde, gelirdeki yüzde bir artış için, tasarruf oranlarının sadece 0,3 yüzde puan arttığını görüyoSXDQhalkları
DUWWÕ÷ÕQÕ
J|U\RUX]
KDQH KDONODUÕ
|PUOHUL
LoLQGH WNHWLPOHULQL
\XPXúDWPD\Õ
ruz. Bu, hane
ömürleri
içinde %X
tüketimlerini
yumuşatmayı
hedeflediklerinden,
gelirdeki
geçici ya da
KHGHIOHGLNOHULQGHQ
JHOLUGHNL
JHoLFL
\D
GD
EHNOHQPH\HQ
GH÷LúLNOLNOHUH
WHSNL\L
\DQVÕWÕ\RU
RODELOLU
beklenmeyen değişikliklere tepkiyi yansıtıyor olabilir. Bu, aynı zamanda, ihtiyat ya da miras dürtülerinden
13
%XD\QÕ]DPDQGDLKWL\DW\DGDPLUDVGUWOHULQGHQJoDODQWDVDUUXIGDYUDQÕúÕLOHGHWXWDUOÕGÕU
güç alan tasarruf davranışı ile de tutarlıdır.13 İlişki, ekonomik kalkınmanın ve artan hane halkı kullanılabilir
øOLúNL
HNRQRPLN
NDONÕQPDQÕQ
YH DUWDQ KDQH
KDONÕ
NXOODQÕODELOLU
JHOLULQLQ
ELU VRQXFX
RODUDN |]HO
14
gelirinin bir
sonucu
olarak özel
tasarruf oranlarının
zaman
için
arttığı anlamına
gelmektedir.
WDVDUUXIRUDQODUÕQÕQ]DPDQLoLQDUWWÕ÷ÕDQODPÕQDJHOPHNWHGLU 14
• Ev sahipliği, hane halklarının daha az tasarruf yapmasına yol açmaktadır. Birinci ev, ortalama
x (Y
VDKLSOL÷L
KDQH
KDONODUÕQÕQ
GDKD D] WDVDUUXI
\DSPDVÕQD
\RO DoPDNWDGÕU.
Birinci
hane halkı
tasarruf
oranını
3½ yüzde
puan azaltmaktadır,
ikinci bir
ev sahibi olanlar
için bu 4 yüzde
puanev,
daha
RUWDODPDKDQHKDONÕWDVDUUXIRUDQÕQÕò\]GHSXDQD]DOWPDNWDGÕULNLQFLELUHYVDKLELRODQODULoLQ
düşmektedir.
Türkiye’de hane halklarının büyük bir bölümü kendi evlerine sahip olduklarından,15 bu durum
EX\]GHSXDQGDKDGúPHNWHGLU7UNL\H
GHKDQHKDONODUÕQÕQE\NELUE|OPNHndi
ortalama hane
halkı tasarruf oranlarında ev sahipliği sonucunda yaklaşık 3 yüzde puanlık önemli birevlerine
azalmaya
VDKLSROGXNODUÕQGDQ15 EXGXUXPRUWDODPDKDQHKDONÕWDVDUUXIRUDQODUÕQGDHYVDKLSOL÷LVRQXFXQGD
dönüşmektedir. Küresel mali kriz sırasındaki deneyim, tasarrufları gayrimenkule yönlendirme eğilimini güç\DNODúÕN \]GH SXDQOÕN |QHPOL ELU D]DOPD\D G|QúPHNWHGLU .UHVHO PDOL NUL] VÕUDVÕQGDNL
lendirmektedir; evlerin (2008’de yaklaşık yüzde 5 düşen) değerleri, (aynı yıl içinde yaklaşık yüzde 40 düşen)
mali zenginlikten çok daha az düşmüştür.
13
Bkz.
Dynan,halkları,
Skinner ve
Zeldesiçin
(2004).
• Hane
sağlık
büyük miktarda harcama yapma ve zorunlu işsizlik riskine karşılık
/RD\]DYHDUN0DWXU6DEXQFXYH%DKoHFLYH'Q\D%DQNDVՁONHJHQHOLQGHNLSDQHO
olarak
tasarruflarını
önemli
ölçüde
arttırmaktadır. Bu, kısa vadeli gelir risklerinin tasarruf kararları için
YHULOHULQDQDOL]OHULQGHJHUoHNWHQGHE|\OHELULOLúNLEHOLUOHPLúWLU&DUUROOYH:HLOHNRnomik büyümenin
anahtar
bir
dürtü
olduğunu
ve
sosyal
güvenlik
düzenlemelerinin, zaman içerisinde tasarruf davranışlarını etkiWDVDUUXIVD÷ODGÕ÷ÕQÕEXQXQWHUVLQLQGR÷UXROPDGÕ÷ÕQÕJ|VWHUPLúWLU
15
leyen
önemli
bir
faktör
olduğunu
göstermektedir.
+%$
GDDQNHW\DSÕODQKDQHKDONODUÕQÕQ\DNODúÕNoWHLNLVLNHQGLHYOHULQHYHEXQODUÕQ
GDQELUD]D]Õ
ikinci bir eve sahiptir.
14
13 Bkz. Dynan, Skinner ve Zeldes (2004).
23
14 Loayza ve ark. (2000), Matur, Sabuncu ve Bahçeci (2012) ve Dünya Bankası (2012), ülke genelindeki panel verilerin analizlerinde gerçekten de
böyle bir ilişki belirlemiştir. Carroll ve Weil (1994), ekonomik büyümenin tasarruf sağladığını, bunun tersinin doğru olmadığını göstermiştir.
15 2010 HBA’da anket yapılan hane halklarının yaklaşık üçte ikisi kendi evlerine ve bunların %10’dan biraz azı ikinci bir eve sahiptir.
22
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
• Hane halkı bileşimi de, hane halkı tasarruf kararları için anahtar bir faktördür. Genç aileler
ve daha az eğitimli hane halkları, muhtemelen gelecekteki gelir ve harcama ihtiyaçlarına ilişkin daha büyük
belirsizliğe karşılık olarak, daha fazla tasarruf yapmaktadır. Bu, hem yakın vadedeki hem de uzak gelecekteki
ihtiyati dürtülerin, hane halkı tasarruflarını anlamak için önemli olduğu yolundaki bulguyu güçlendirmektedir.
• Hane halkında, iş gücü piyasasına katılmayan kadın bir eş olması, hane halkı tasarruf oranlarını önemli ölçüde düşürmektedir. Diğer bir deyişle, kadınların iş gücüne katılım oranlarındaki artışlar, hane
halkı tasarruflarını arttırmaktadır.
2.12. Bu analiz, özel tasarruf oranlarının yönüne ilişkin görünüm için karışık bir resim çizmektedir.
Düzeltilmiş tasarruf verileri, ölçülen özel tasarruf oranları 2000lerin başında o zamanki yüksek enflasyon nedeniyle yapay olarak yükselmiş olduğundan, 2001’de GSYH’nin yüzde 25’i seviyesindeyken 2011’de yüzde
12’ye düşen özel tasarruflardaki azalmanın, öngörülebilir bir gelecekte muhtemelen kısmen kalıcı olacağını
göstermektedir. 16 Özel tasarruflarda hızlı bir artış beklentisi olmamasının diğer bir nedeni, yüksek enflasyon
dönemlerinden çıkan diğer gelişmekte olan pazarlardan elde edilen deneyime dayanmaktadır. Makroekonomik
istikrar, hane halklarının tasarruf etme saiklerini azaltan kredi koşulları üzerinde uzun süreli bir etkisi vardır - dolayısıyla başlangıçtaki zenginlik etkileri azalsa bile, özel tasarruflar düşük bir düzeyde kalır. Bununla
birlikte, özel tasarruf oranları, kısa ila orta vadede yavaş bir yukarıya dönük eğilime girmelidir. Bu, başarılı
makroekonomik istikrar sağlama çabalarının ardından diğer gelişmekte olan piyasaların elde ettiği denetim ile
tutarlıdır ve HBA verilerinin analizinin sonuçları tarafından da desteklenmektedir. Hane halkları, ev sahipliğinin diğer varlık sınıflarına göre ilave kazançlar sağlaması yönündeki beklentilerinden vazgeçtikçe, tasarruf
yapma saikleri önemli ölçüde artacaktır. Özel tasarruf oranlarındaki yukarıya dönük bir eğilim, artan hane
halkı gelirleri ve kadınların iş gücüne artan katılımı ile daha da desteklenecektir.
2.13. Özel tasarrufların kısa vadede arttırılmasına yönelik politika seçenekleri sınırlıdır, ancak zaman içerisinde
tasarruf oranlarındaki istikrarlı bir artışı destekleyebilirler. Devlet, emekliliğe yönelik tasarrufların arttırılması
için yeni ortaya çıkan özel emeklilik planlarını teşvik etmek amacıyla, katılımcılara uygun devlet katkıları sağlamak da dahil olmak üzere adımlar atmıştır. Bu reformlar 2013’ün başında yürürlüğe girmiş ve özel emeklilik
planlarına katılanların sayısı yıldan yıla yüzde 30 oranında artarak Ocak 2014 itibarıyla 4 milyonu geçmiştir.
Ancak aynı zamanda, örneğin kadınların iş gücüne katılımının desteklenmesi dahil olmak üzere, daha fazla şey
yapılabilir. Seçeneklerden biri, şu anda en az 5 yıl sahip olunan mülklerin vergilendirmeden muaf tutulduğu,
gayri menkul değer artışının vergilendirilmesinin ele alınmasıdır (diğer değer artışları, vergilendirilebilir gelire
dahil edilmiştir). Bu muafiyetin düzenlenmesi, ev sahipliğinden kaynaklanan zenginlik etkisini azaltacak ve
(hane halklarının çoğunluğunu oluşturan) ev sahipleri arasında tasarrufu teşvik edecektir.
2.14. Özel tasarruf oranlarında hızla önemli artışlar sağlayacak hazır seçenekler olmadığından, kamu
tasarruflarının arttırılması gerekecektir. Bu, Türkiye’deki tasarruflar konusunda son zamanlarda yapılan bir
IMF çalışmasında da temel önerilerden biri olmuştur (2012). Yabancı sermaye girişlerine bağımlılığı azaltmak
için kamu tasarruflarının arttırılması, olumsuz dış olayların yol açtığı riskleri hafifletecektir. Bunu başarmak
için, mali hedeflerin sıkılaştırılması gereklidir. Başlamak için bariz bir nokta, sosyal güvenlik fonlarının açıklarını ya kapatmaya ya da bu açıkları cari transferler ile değil de peşinen kapatmak için gerekli fonları kenara
koymak için bir devlet taahhüdünde bulunmaya yönelik önlemler almak olacaktır. Bu, hane halklarının ihtiyati
ya da yaşam döngüsü nedenleri ile tasarruf etmeye yönelik düşük saiklerini dengeleyecektir.
16 Enflasyonun azalması, özel tasarruflarda 2001 ile 2011 arasında gerçekleşen düşüşün 4½ yüzde puanını açıklamaktadır.
23
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
D. Polİtİka Sİmülasyonları
2.15. Burada ve dokümanın geri kalanında sunulan politika simülasyonları, bir dinamik-yinelemeli hesaplanabilir genel denge (HGD) modeline dayanmaktadır. Bu model, Kalkınma Bakanlığındaki yetkililer ile yakın
işbirliği içinde oluşturulmuştur ve Türk ekonomisinin kendine özgü özelliklerine dayanmaktadır. Ekonomi
için 2002 girdi-çıktı tablolarından tahmin edilen mevcut en yeni 2010 verilerini kullanan bir sosyal hesaplar
matrisine (SHM) dayanmaktadır. Söz konusu modelin - ayrıntılı bir iş gücü piyasasını ve vergi sisteminin
dikkatli açıklamasını da içeren - yapısal bileşenleri, Kutu 2.1’de verilmiştir.
Kutu 2.1. Türkiye için Bir Hesaplanabilir Genel Denge Modeli
Mevcut analiz için, Türk Ekonomisinin tamamını kapsayan bir yinelemeli dinamik Hesaplanabilir Genel Denge
(HGD) temsili geliştirilmiştir. Bu temsilin ayrılmış bir iş gücü piyasası ve ayrılmış bir sektör temsili mevcuttur, ayrıca ayrıntılı bir hane halkı dökümü geliştirilmiştir. Bu model, tanımlanan odak alanlarda ekonominin
tamamını kapsayan, sonuçlara özel politika önlemlerini, hem kendi başlarına hem de ilgili tüm birleşik etkilere
bakarak analiz etmek üzere tasarlanmıştır. Analiz, HGD yaklaşımını uygulayarak, aşırı basitleştirmenin ve/veya
sadece kısmi denge sonuçlarına ya da ekonomik politika önlemlerini basit birinci tur etkilerine bakarak bulunan
hatalı sonuçların üstesinden gelmeye çalışmaktadır.
‘Ekonominin tamamını kapsayan’ nitelendirmesi, modelin, Türk ekonomisinin tüm sektörlerinde spesifik bir
birleştirme seviyesine sahip olduğu anlamına gelmektedir. HGD tanımlanması, modelin, talep ve üretim ilişkilerinin, yani bunlar arasındaki karşılıklı ilişkinin bir sayısal bir tanımlaması olduğu ve tüm pazarlardaki fiyatlar
için eş zamanlı olarak çözüldüğü anlamına gelmektedir. Model, ekonomik büyümenin faktör toplanmasından
ve sermaye biriktiren TFV’den kaynaklandığı, yinelemeli dinamik çok-sektörlü bir büyüme modelidir. Modelin
iki bölümü vardır - mal ve faktör piyasalarının boşaltıldığı statik bir denge bölümü ve değer kaybından arındırılmış yatırımların tek sermaye tipine eklendiği dinamik bir bölüm. Yatırım, modeldeki kurumlar tarafından yapılan tasarrufların, yatırım malları için toplam bir fiyat ile azaltılmış yekunu olarak türetilmiştir. Her bir dönemde,
sermaye, kullandığı reel faiz oranını dengelemek için verimli sektörlere tahsis edilmiştir.
İş gücü piyasası - cinsiyet, beceriler, yaş ve kayıtlılık durumuna göre bölümlenmiş, kırsal-kentsel konuma
ve gelir seviyelerine göre ayrılmış 6 farklı hane halkı türünün iş gücü sağladığı - 24 ayrı iş gücü kategorisi
ile oldukça ayrıntılı bir şekilde belirlenmiştir. Her bir hane halkına, modelin dışında belirlenen demografik
değişiklikler ile birlikte, spesifik bir iş gücü donatımı başlangıçta verilmiştir. Türkiye’de kadınların iş gücüne
düşük katılımı dikkate alındığında, iş gücü arzları, boş vakit tüketimi (ya da evde üretilen mal ve hizmetler)
ve diğer malların tüketimi arasında bir seçim olarak modellenmiştir. Hem işçiler hem de işverenler, ilgili vergi
sonrası ücretlere bağlı olarak, kayıtlı ya da kayıt dışı iş gücü piyasasında çalışmak ya da bu piyasalardan iş
gücü istihdam etmek için optimum bir biçimde seçim yapmaktadır. Düşük becerili kayıtlı iş gücü kategorileri
için, uyulması zorunlu asgari ücretler belirlenmiştir. Model, iş gücü piyasasına ek olarak, 17 üretim sektörü
içermektedir; bunların her biri, ithal mallarla rekabet halinde yurt içinde alınıp satılan ve/veya uluslararası
olarak ihraç edilen kendine özgü bir mal üretmektedir.
Türk devlet gelirleri sistemi de özel olarak değerlendirilmiştir. Kişisel gelir vergileri, işçi ve işveren sosyal
güvenlik primleri sadece kayıtlı iş gücü kategorilerinden toplanmıştır. Kurumlar vergisi, tüm sermaye gelirlerinden toplanmıştır. Devlet ayrıca nihai yurt içi tüketim harcamalarından dolaylı vergiler tahsil etmektedir.
Son olarak devlet, hane halklarından ücretler ve cezalar almaktadır ve KİT’lerde sahip olduğu hisselerden ilave
vergisiz gelirlere sahiptir. Devletin hane halklarına harcamaları ve transferleri, dışsal olarak verilmiştir.
Dünyanın geri kalanı ile ilişki, her bir malın ithalatı ve ihracatı ile, ayrıca Türk sermaye birikiminin dış sektör
sahipliğinden net gelirleri ve hane halklarına dışsal transferler ile verilmiştir. Bir döviz kuru, dış dengeyi sağlamaktadır. Ek I’de, modelin ayrıntılı bir açıklaması verilmektedir.
Senaryo I. Ulusal Tasarruflar ve Büyüme
2.16. Harcama değişmezlikleri ve yüksek ölçüde döngüsel gelirler, düşük büyüme ortamında artan bir
mali açığa yol açar. İlk iki politika senaryosu, yukarıda sunulan uluslararası deneyime dayanmaktadır ve
bir düşük büyüme ortamında ve ardından bir yüksek büyüme ortamında ulusal tasarrufların olası evrimine
bakmaktadır. Düşük büyüme senaryosunda, reel GSYH büyümesinin orta ila uzun vadede ortalama yüzde 3
olduğu ve cari açığın GSYH’nin yüzde 6’sında sabitlendiği varsayılmaktadır. Bu senaryo, ekonomik büyü24
Senaryo I. Ulusal Tasarruflar ve Büyüme
2.16. +DUFDPD GH÷LúPH]OLNOHUL YH \NVHN |OoGH G|QJVHO JHOLUOHU GúN E\PH RUWDPÕQGD
DUWDQ ELU PDOL DoÕ÷D \RO DoDU øON LNL SROLWLND VHQDU\RVX \XNDUÕGD VXQXODQ XOXVODUDUDVÕ GHQH\LPH
GD\DQPDNWDGÕU YH ELU GúN E\PH RUWDPÕQGD YH DUGÕQGDQ ELU \NVHN
E\PH
RUWDPÕQGD
XOXVDO
Türkiye
Kamu Maliyesi
incelemesi
WDVDUUXIODUÕQRODVÕHYULPLQHEDNPDNWDGÕU'úNE\PHVHQDU\RVXQGDUHHO*6<+E\PHVLQLQRUWDLOD
X]XQ
YDGHGH
RUWDODPD
\]GH Merkez
ROGX÷XBankası
YH FDULdışı
DoÕ÷ÕQ
*6<+
QLQsınırlamaya
\]GH VÕQGD
VDELWOHQGL÷L
me yüzde
3’ken
ve Türkiye
Cumhuriyet
dengesizlikleri
çalışırken
anahtar
YDUVD\ÕOPDNWDGÕU%XVHQDU\RHNRQRPLNE\PH
\]GH
NHQYH7UNL\H&XPKXUL\HW0HUNH]%DQNDVÕ
makroekonomik
değişkenlerin evrimini simüle etmesi bakımından,
bir ‘2012 senaryosu’ sayılabilir. Para polisimülesağlayıcı
etmesi
tikasınınGÕúÕGHQJHVL]OLNOHULVÕQÕUODPD\DoDOÕúÕUNHQDQDKWDUPDNURHNRQRPLNGH÷LúNenlerin
etkisi, aşağı yukarı 2012’deki durum olan, yüzde 6 oranında CA elde etmektir.evrimini
İlave istikrar
EDNÕPÕQGDQELU
VHQDU\RVX
VD\ÕODELOLU3DUDSROLWLNDVÕQÕQHWNLVLDúD÷Õ\XNDUÕ
GHNLGXUXPRODQ
maliye politikası
önlemleri olmadığında, projeksiyon döneminin sonunda değişmez harcamalar yüksek olarak
\]GH RUDQÕQGD &$ HOGH HWPHNWLU øODYH LVWLNUDU VD÷OD\ÕFÕ PDOL\H SROLWLNDVÕ |QOHPOHUL ROPDGÕ÷ÕQGD
kaldığından
ve
gelirler
GSYH’nin
yüzde
4’ü oranında
azaldığından,
anahtar
sonuçlarYHmali
açığın
arttığını
projeksiyon dönePLQLQ
VRQXQGD
GH÷LúPH]
KDUFDPDODU
\NVHN RODUDN
NDOGÕ÷ÕQGDQ
JHOLUOHU
*6<+
QLQ
göstermektedir.
Toplam mali açık, GSYH’nin yüzde 4’üne yükselmektedir. Bu senaryoda ulusal tasarruflar
\]GH
RUDQÕQGDD]DOGÕ÷ÕQGDQDQDKWDUVRQXoODUPDOLDoÕ÷ÕQDUWWÕ÷ÕQÕJ|VWHUPHNWHGLU7RSODPPDOLDoÕN
azalmakta
ve projeksiyon
döneminin
sonunda GSYH’nin
yüzde ulusal
10’unatasarruflar
yakın bir seviyede
GSYH'nin
yüzde 4'üne
yükselmektedir.
Bu senaryoda
azalmaktakalmaktadır.
ve projeksiyon
G|QHPLQLQVRQXQGD*6<+
QLQ\]GH
XQD\DNÕQELUVHYL\HGHNDOPDNWDGÕU
Şekil 2.5.
Türkiye: İki Büyüme Senaryosuna göre Mali Sonuçlar ve Tasarruf Sonuçları
ùHNLO2.57UNL\HøNL%\PH6HQDU\RVXQDJ|UH0DOL6RQXoODUYH7DVDUUXI6RQXoODUÕ
‘2012
Büyüme
Senaryosu’
‘2012
Büyüme
Senaryosu’
Mali Sonuçlar (GSYH'nin yüzdesi)
30
0.5
33
0.0
32
-0.5
31
-1.0
25
20
-1.5
30
-2.0
29
-2.5
28
-3.0
15
10
-3.5
27
26
Ulusal Tasarruflar (GSYH'nin yüzdesi)
1.0
34
-4.0
2012
2013
2014
2015
2016
Genel
devlet gelirleri
(sol)
General
Government
Revenues
(LHS)
(saŒ)
FiscalBƺƚĕĞĂĕŦŒŦ
Deficit (RHS)
2017
2018
2019
5
-4.5
2020
0
GenelGovernment
devlet giderleri
(sol) (LHS)
General
Expenditures
1999
2002
2005
2008
2011
2014
2017
2020
‘Yüksek Büyüme senaryosu’
Mali Sonuçlar (GSYH'nin yüzdesi)
Ulusal Tasarruflar (GSYH'nin yüzdesi)
34
1
33
0.5
32
25
0
31
-0.5
30
-1
29
-1.5
28
-2
27
26
25
30
2012
2013
2014
2015
2016
General
Government
Revenues (LHS)
Genel devlet
gelirleri (sol)
BƺƚĕĞĂĕŦŒŦ (saŒ)
2017
2018
2019
2020
Genel devlet
giderleri Expenditures
(sol)
General
Government
(LHS)
20
15
10
-2.5
5
-3
0
1999 2001 2003 2005 2007 2009 2011 2013 2015 2017 2019
Fiscal Deficit (RHS)
Kaynak: WEO ve Yazarların hesaplamaları.
Kaynak:(2YH<D]DUODUÕQKHVDSODPDODUÕ
2.17. yüksek
'DKD yerel
\NVHN
\HUHO VHUPD\HOL
ELU E\PH
GROD\OÕ YHUJLOHUGHQ
JHOLU HGLOPHVL
2.17. Daha
sermayeli
bir büyüme,
dolaylı vergilerden
daha azGDKD
gelirD]
edilmesi
anlamıDQODPÕQD JHOLU <NVHN E\PH VHQDU\RVX UHHO *6<+ E\PHVLQLQ \]GH YH &$
QÕQ \LQH \]GH na gelir. Yüksek büyüme senaryosu, reel GSYH büyümesinin yüzde 6 ve CA’nın yine yüzde 6 olacağını
RODFD÷ÕQÕYDUVD\PDNWDGÕUhUHWLPIDNW|UOHULQGHNL- istihdam ve sermaye - DUWÕúODUÕQELUNRPELQDV\RQXYH
varsaymaktadır.
Üretim faktörlerindeki - istihdam ve sermaye - artışların bir kombinasyonu ve gelişmiş TFV
JHOLúPLú7)9E\PHVL\NVHNE\PHVHQDU\RVXQXROXúWXUPDNWDGÕU%XUDGDYXUJXODQPDVÕJHUHNHQDQD
büyümesi, yüksek büyüme senaryosunu oluşturmaktadır. Burada vurgulanması gereken ana nokta, ulusal
tasarrufların evrimidir; bu tasarruflar yüksek büyümeyi 26
finanse etmek için bir taraftan artarken öte yandan
benzer kalkınma seviyelerine sahip ülkelere kıyasla hala düşük kalmaktadır. Ulusal tasarruflar, projeksiyon
döneminin sonunda GSYH’nin yaklaşık yüzde 16’sına yükselmektedir. Bu senaryoda daha yüksek tasarruf
oranları oluşturulmuştur, çünkü TFV büyümesi, uluslararası deneyimin üst ucunda olan 1,75 seviyesindeki
büyüme oranlarında sürdürülmüştür. Vurgulanması gereken ana nokta, yüksek özel tasarruf oranlarının,
dolaylı vergilerden daha az gelir elde edilmesi anlamına geldiğidir. Bu, mali açığın projeksiyon döneminin
sonunda yüzde 2,5’e yükseldiği bu senaryoda mali sonuçlara güç vermektedir. Bunun, dolaylı vergilendirmeye
büyük ölçüde bağımlı olan mevcut vergi yapısı dikkate alındığında, hem ulusal tasarrufların önemli ölçüde
arttırılmasının hem de uzun vadeli mali sürdürülebilirliğin sağlanmasının yapılabilir olmadığını göstermesi
önem taşımaktadır. Düşük ulusal tasarruf oranlarıyla yabancı sermayeli büyüme, yüksek büyüme oranı ve mali
tedbirlilik sağlar, ancak mevcut vergi sistemi ile, daha yüksek büyüme oranları, dengeli bir bütçe ve önemli
ölçüde yüksek tasarruf oranları dahili olarak çelişkilidir.
25
YHUPHNWHGLU %XQXQ GROD\OÕ YHUJLOHQGLUPH\H E\N |OoGH ED÷ÕPOÕ RODQ PHYFXW YHUJL \DSÕVÕ GLNNDWH
DOÕQGÕ÷ÕQGD KHP XOXVDO WDVDUUXIODUÕQ |QHPOL |OoGH DUWWÕUÕOPDVÕQÕQ KHP GH X]XQ YDGHOL PDOL
VUGUOHELOLUOL÷LQ VD÷ODQPDVÕQÕQ \DSÕODELOLU ROPDGÕ÷ÕQÕ J|VWHUPHVL |QHP WDúÕPDNWDGÕU 'úN XOXVDO
tasDUUXI RUDQODUÕ\OD \DEDQFÕ VHUPD\HOL E\PH \NVHN E\PH RUDQÕ YH PDOL WHGELUOLOLN VD÷ODU DQFDN
PHYFXW
YHUJLTürkiye:
VLVWHPLYeni
LOHBir
GDKD
\NVHN
E\PH
RUDQODUÕZaman
GHQJHOL
ELU
EWoH ve önemli ölçüde yüksek
Geçis
Halindeki
Maliye
Politikası
Perspektifinin
Geldi
mi?
WDVDUUXIRUDQODUÕGDKLOLRODUDNoHOLúNLOLGLU
Senaryo II. Ulusal Tasarruflar ve Vergi Politikası: Sermaye Gelir Vergisi
Senaryo II. UlXVDO7DVDUUXIODUYH9HUJL3ROLWLNDVÕ6HUPD\H*HOLU9HUJLVL
2.18. Vergi sisteminde yapılacak değişiklikler, mali tedbirliliği muhafaza ederken daha fazla yerel sermayeli
desteklenmesine
yardımcı
olabilir.PDOL
Kayıtlı
sektördekiPXKDID]D
iş gücü, hem
bordroGDKD
vergileri
hem
2.18. büyümenin
9HUJL VLVWHPLQGH
\DSÕODFDN
GH÷LúLNOLNOHU
WHGELUOLOL÷L
HGHUNHQ
ID]OD
de\HUHOVHUPD\HOLE\PHQLQGHVWHNOHQPHVLQH\DUGÕPFÕRODELOLU.D\ÕWOÕVHNW|UGHNLLúJFKHPERUGUR
yüksek dolaylı vergilendirme seviyelerine sahip tüketim yoluyla yüksek oranda vergilendirilmektedir. Öte
vergileri
KHPise
GHçok
\NVHN
GROD\OÕ
YHUJLOHQGLUPH
VHYL\HOHULQH VDKLS WNHWLP
\NVHN
RUDQGD
yandan
sermaye
daha düşük
efektif
oranlarla vergilendirilmektedir.
Sermaye\ROX\OD
gelirlerinden
yüksek
vergi
YHUJLOHQGLULOPHNWHGLU
gWH \DQGDQ
VHUPD\H
oRN GDKD
GúNveHIHNWLI
RUDQODUOD dürtüsünü
YHUJLOHQGLULOPHNWHGLU
gelirleri
elde edilmesi, devletin
daha fazla
yerelLVH
sermayeli
büyüme
mali tedbirlilik
desteklemeye
Sermaye
gelirlerinden
yüksek sermaye
vergi gelirleri
elde edilmesi,
devletin
dahabir
fazla
yerel sermayeli
büyüme ve
yardımcı
olabilir.
Bu senaryoda,
gelir vergisi
gelirlerindeki
küçük
değişikliğin
gücü gösterilmektePDOL
WHGELUOLOLN
GUWVQ
GHVWHNOHPH\H
\DUGÕPFÕ
RODELOLU
%X
VHQDU\RGD
VHUPD\H
JHOLU
YHUJLVL
dir. Efektif sermaye gelir vergisi oranında yüzde 3,3’ten yüzde 5’e yapılacak bir artışı modelledik. Böyle
küçük
JHOLUOHULQGHNLNoNELUGH÷LúLNOL÷LQJFJ|VWHULOPHNWHGLU(IHNWLIVHUPD\HJHOLUYHUJLVLRUDQÕQGD\]GH
bir artış, vergi tahsilatının daha iyi uygulanması yoluyla sağlanabilir ve kurumlar gelir vergisi oranlarında bariz
yüzde 5'H gerektirmez.
\DSÕODFDN ELU
17 DUWÕúÕ PRGHOOHGLN %|\OH NoN ELU DUWÕú YHUJL WDKVLODWÕQÕQ GDKD L\L
bir3,3'ten
artış yapılmasını
Bu senaryoda, artan sermaye geliri, dolaylı vergi gelirlerindeki azalmayı
X\JXODQPDVÕ
\ROX\OD
VD÷ODQDELOLU
YHdöneminin
NXUXPODUsonunda
JHOLU YHUJLVL
RUDQODUÕQGD
EDUL]bir
ELU
DUWÕúelde
\DSÕOPDVÕQÕ
fazlasıyla dengelemekte
ve projeksiyon
yaklaşık
olarak dengeli
bütçe
edilmesine
17
gerektirmez. %X VHQDU\RGD DUWDQ VHUPD\H JHOLUL GROD\OÕ YHUJL JHOLUOHULQGHNL D]DOPD\Õ ID]ODVÕ\OD
olanak vermektedir. Ulusal tasarruflar, GSYH’nin yüzde 16’sının biraz üzerinde seviyelere yükselmektedir.18
GHQJHOHPHNWHYHSURMHNVL\RQG|QHPLQLQVRQXQGD\DNODúÕNRODUDNGHQJHOLELUEWoHHOGHHGLOPHVLQHRODQDN
YHUPHNWHGLU8OXVDOWDVDUUXIODU*6<+
QLQ\]GH
VÕQÕQELUD]]HULQGHVHYL\HOHUH\NVHOPHNWHGLU 18
Şekil 2.6 Sermaye Gelirinin Vergilendirilmesi
ùHNLO2.6. Sermaye Gelirinin Vergilendirmesi
Devlet Gelirleri (GSYH'nin yüzdesi)
8OXVDO7DVDUUXI2UDQÕ*6<+
QLQ\]GHVL
35.0
3.5
30.0
3.0
25.0
2.5
20.0
2.0
15.0
1.5
10.0
1.0
5.0
0.5
0.0
0.0
2012
2013
2014
2015
2016
Total Revenues (LHS)
Toplam gelirler (sol)
Capital Income Tax Revenues (RHS)
Sermaye gelirleri vergisi (saŒ)
2017
2018
2019
2020
30
25
20
15
10
5
0
DolaylŦTax
vergiRevenues
gelirleri (sol)
Indirect
(LHS)
1999
2002
2005
2008
2011
2014
2017
2020
Kaynak 0RGHO VLPODV\RQODUÕQD GD\DQDQ %DQND SHUVRQHOL
KHVDSODPDODUÕ
Kaynak: Model simülasyonlarına dayanan Banka personeli hesaplamaları.
17
.XUXPODU YHUJLVL JHOLUOHUL LoLQ YHUJL WDEDQÕQÕQ NRQXW YH HPODN GDKLO ROPDN ]HUH WP NXUXPVDO IDDOL\HWOHULQ
RSHUDV\RQHOID]ODVÕROGX÷X YDUVD\ÕOÕU
18
<DWÕUÕPODUGDNL YH GROD\ÕVÕ\OD UHHO *6<+ E\PHVLQGHNL DUWÕú HIHNWLI VHUPD\H JHOLU YHUJLVL RUDQÕQGDNL DUWÕúWDQ
HOGHHGLOHQJHOLUOHUGHQND\QDNODQDQRSHUDV\RQHOID]ODGDNLDUWÕúWDQJHOPHNWHGLU8OXVDOWDVDUUXIODUGDNLWRSODPDUWÕú
\DWÕUÕPODUGDNLDUWÕúDJoVD÷ODU
27
17 Kurumlar vergisi gelirleri için vergi tabanının, konut ve emlak dahil olmak üzere tüm kurumsal faaliyetlerin operasyonel fazlası olduğu varsayılır.
18 Yatırımlardaki ve dolayısıyla reel GSYH büyümesindeki artış, efektif sermaye gelir vergisi oranındaki artıştan elde edilen gelirlerden kaynaklanan
operasyonel fazladaki artıştan gelmektedir. Ulusal tasarruflardaki toplam artış, yatırımlardaki artışa güç sağlar.
26
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
Kutu 2.2. Türkiye: Uluslararası Perspektiften Devlet Gelir Bileşimi
Türkiye’nin gelir yapısı, tipik yüksek gelirli ülkeleri andıran bazı özelliklere ve güçlü bir biçimde orta gelirli ülkeleri andıran diğer özelliklere sahiptir. Kişisel gelir vergilerinden ve sosyal güvenlik primlerinden elde edilen devlet gelirleri, yüksek
gelirli ülke ortalamalarına
yakındır,
ancak çoğu orta gelirli ülkeden yüksektir. Benzer şekilde, kurumlar vergisi gelirleri de
Kutu
2.27UNL\H8OXVODUDUDVÕ3HUVSHNWLIWHQ'HYOHW*HOLU%LOHúLPL
yüksek gelirli ülke ortalamalarına yakın ancak bunlardan düşüktür, diğer orta gelirli benzer ülkelerden ise oldukça aşağı7UNL\H
QLQJHOLU\DSÕVÕWLSLN\NVHNJHOLUOLONHOHULDQGÕUDQED]Õ|]HOOLNOHUHYHJoOELUELoLPGHRUWDJHOLUOLONHOHULDQGÕUDQ
dadır. Tüketim vergileri ve servet vergilerinden elde edilen gelirler, yüksek gelirli ülkelerden ziyade orta gelirli ülke vergi
GL÷HU|]HOOLNOHUHVDKLSWLU.LúLVHOJHOLUYHUJLOHULQGHQYHVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQGHQHOGHHGLOHQGHYOHWJHOLUOHUL\NVHNgelirli
yapılarına daha fazla benzemektedir.
ONHRUWDODPDODUÕQD\DNÕQGÕUDQFDNoR÷XRUWDJHOLUOLONHGHQ\NVHNWLU%HQ]HUúHNLOGHNXUXPODUYHUJLVLJHOLUOHULGH\NVHN
JHOLUOL ONH RUWDODPDODUÕQD \DNÕQ DQFDN EXQODUGDQ GúNWU GL÷HU RUWD JHOLUOL EHQ]HU ONHOHUGHQ LVH ROGXNoD DúD÷ÕGDGÕU
Gelişmekte olan ülkeler vergi gelirlerini genellikle tüketim vergilerinden çıkarırken, yüksek gelirli uluslar gelirleri daha
Tüketim vergileri ve servet vergilerinden elde edilen gelirler, yüksek gelLUOLONHOHUGHQ]L\DGHRUWDJHOLUOLONHYHUJL\DSÕODUÕQD
fazlafazla
vergilendirmektedir
daha
benzemektedir. (Acosto-Ormaechea ve Yoo, 2012). Türkiye, her ikisini de yapmaktadır. Türkiye’de, kişisel gelir
vergisi gelirleri yüksek gelirli ülkeler düzeyinde, tüketim vergisi ise orta gelirli ülkeler düzeyindedir. Bu vergilerden daha
fazlasını elde etmek için pek olanak var gibi görünmemektedir. Bununla birlikte, kurumlar gelir vergileri ile servet vergile*HOLúPHNWHRODQONHOHUYHUJLJHOLUOHULQLJHQHOOLNOHWNHWLPYHUJLOHULQGHQoÕNDUÕUNHQ\NVHNJHOLUOLXOXVODUJHOLUOHULGDKDfazla
rinden elde edilen gelirleri
iyileştirmek için olanak var gibi görünmektedir. Kurumlar gelir vergisi oranları nispeten düşük
vergilendirmektedir
(Acosto-2UPDHFKHDYH<RR7UNL\HKHULNLVLQLGH\DSPDNWDGÕU7UNL\H
GHNLúLVHOJHOLUYHUJLVL
değildir,\NVHNJHOLUOLONHOHUG]H\LQGHWNHWLPYHUJLVLLVHRUWDJHOLUOLONHOHUG]H\LQGHGLU%XYHUJLOHUGHQGDKDID]ODVÕQÕ
ancak gelir tahsilatının etkinliği nispeten düşüktür (IMF 2010). Kurumlar vergisi tabanının daha iyi uygulanması
gHOLUOHUL
elde
etmek
için pek olanak
var gibiarttıracaktır.
görünmemektedir. Bununla birlikte, kurumlar gelir vergileri ile servet vergilerinden elde
ve/veya
genişletilmesi,
etkinliği
edLOHQJHOLUOHULL\LOHúWLUPHNLoLQRODQDNYDUJLELJ|UQPHNWHGLU.XUXPODUJHOLUYHUJLVLRUDQODUÕQLVSHWHQGúNGH÷LOGLUDQFDk
JHOLU
WDKVLODWÕQÕQ
HWNLQOL÷L
QLVSHWHQ
GúNWU
,0) oldukça
.XUXPODUaltındadır,
YHUJLVL WDEDQÕQÕQ
GDKD
X\JXODQPDVÕ
Servet
vergisi gelirleri,
yüksek
gelirli
ülke ortalamalarının
ancak diğer
ortaL\L
gelirli
ülkeler ileYHYH\D
aynı düJHQLúOHWLOPHVLHWNLQOL÷LDUWWÕUDFDNWÕU
zeyde ya da daha aşağıdadır. Tüketim vergileri ile kişisel gelir vergilerini arttırmak için çok az olanak bulunduğu dikkate
alındığında, servet vergisi gelirlerinin arttırılması, gelirlerin arttırılabileceği bir alan olabilir. Servet vergilendirmesi, genel
6HUYHWYHUJLVLJHOLUOHUL\NVHNJHOLUOLONHRUWDODPDODUÕQÕQROGXNoDDOWÕQGDGÕUDQFDNGL÷HURUWDJHOLUOLONHOHULOHD\QÕGüzeyde
olarak vergi gelirlerinin arttırılması için daha adil ve etkili yollardan biri olarak görülmektedir. Ayrıca, vergi bileşimi ve
\D GD GDKD DúD÷ÕGDGÕU 7NHWLP YHUJLOHUL LOH NLúLVHO JHOLU YHUJLOHULQL DUWWÕUPDN LoLQ oRN D] RODQDN EXOXQGX÷X GLNNDWH
büyüme konularındaki
son
ampirik çalışmalar,
gelir
vergilerinden
servet vergilerine
doğru 6HUYHW
bir kaymanın,
uzun vadeli
ekoDOÕQGÕ÷ÕQGD
VHUYHW YHUJLVL
JHOLUOHULQLQ
DUWWÕUÕOPDVÕ
JHOLUOHULQ
DUWWÕUÕODELOHFH÷L
ELU DODQ RODELOLU
YHUJLOHQGLUPHVL,
genel
nomikYHUJL
büyüme
ile güçlüDUWWÕUÕOPDVÕ
bir pozitifLoLQ
bağlantısı
olduğunu
göstermektedir
Yoo, 2012).
RODUDN
JHOLUOHULQLQ
GDKD DGLO
YH HWNLOL
\ROODUGDQ ELUL(Acosto-Ormaechea
RODUDN J|UOPHNWHGLUve$\UÕFD
YHUJLAyrıca,
ELOHúLPLülkede
YH
konut sektörüne
yapılan
görünüşteki
aşırı yatırım
dikkate
alındığında,
gerekli
görünmektedir
(bölüm
4’e bakın).
E\PH
NRQXODUÕQGDNL
VRQ
DPSLULN oDOÕúPDODU
JHOLU
YHUJLOHULQGHQ
VHUYHW
YHUJLOHULQH
GR÷UX ELU
ND\PDQÕQ
X]XQ YDGHOL
HNRQRPLNE\PHLOHJoOELUSR]LWLIED÷ODQWÕVÕROGX÷XQXJ|VWHUPHNWHGLU$FRVWR-2UPDHFKHDYH<RR$\UÕFD ülkede
Karşılaştırmalı değerlendirme egzersizi, Türkiye’nin vergi bileşimini, servet vergisi, kurumlar vergisi ve tüketim vergisi
NRQXWVHNW|UQH\DSÕODQJ|UQúWHNLDúÕUÕ\DWÕUÕPGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGDJHUHNOLJ|UQPHNWHGLUE|OP
HEDNÕQ
açısından yüksek gelirli ülkelere daha benzer, kişisel gelir vergisi (sosyal güvenlik primleri dahil) açısından ise yüksek
.DUúÕODúWÕUPDOÕ
7UNL\H
QLQ
YHUJL ELOHúLPLQL VHUYHW
YHUJLVL NXUXPODU
YHprogramı
WNHWLP YHUJLVL
gelirli ülkelereGH÷HUOHQGLUPH
daha az benzerHJ]HUVL]L
hale gelecek
şekilde değiştirebileceğini
göstermektedir.
Bir vergiYHUJLVL
reformu
çıkarmak
DoÕVÕQGDQ\NVHNJHOLUOLONHOHUHGDKDEHQ]HUNLúLVHOJHOLUYHUJLVLVRV\DOJYHQOLNSULPOHULGDKLODoÕVÕQGDQLVH\NVHNJHOLUOL
bu çalışmanın kapsamı dışındadır; ancak önerilen bileşimsel değişiklikler, mali sürdürülebilirliği ve ekonomik büyümeyi
ONHOHUH
GDKDbir
D]şekilde
EHQ]HU KDOH
JHOHFHN
úHNLOGH GH÷LúWLUHELOHFH÷LQL
%LU ve
YHUJL
UHIRUPX SURJUDPÕ
oÕNDUPDN
EX
destekleyen
yapılabilir.
Ekonominin
yapısı (ileridekiJ|VWHUPHNWHGLU
bölümlere bakın)
uluslararası
ampirik kanıtlar
dikkate
oDOÕúPDQÕQ
DQFDN
|QHULOHQ ELOHúLPVHO
PDOL VUGUOHELOLUOL÷L
HNRQRPLN
E\PH\Lsoalındığında,NDSVDPÕ
önerilenGÕúÕQGDGÕU
bu bileşimsel
değişikliğin
önemli bir GH÷LúLNOLNOHU
uzun vadeli büyüme
etkisi olacaktır.YH
Aşağıdaki
simülasyon
GHVWHNOH\HQ ELU úHNLOGH \DSÕODELOLU (NRQRPLQLQ \DSÕVÕ LOHULGHNL E|OPOHUH EDNÕQ YH XOXVODUDUDVÕ DPSLULN NDQÕWODU GLNNDWH
nuçları da bu görüşü desteklemektedir.
DOÕQGÕ÷ÕQGD |QHULOHQ EX ELOHúLPVHO GH÷LúLNOL÷LQ |QHPOL ELU X]XQ YDGHOL E\PH HWNLVL RODFDNWÕU $úD÷ÕGDNL VLPODV\RQ
VRQXoODUÕGDEXJ|UúGHVWHNOHPHNWHGLU
SD\Õ
Toplam vergi gelirlerinin yüzdesi
60
55
50
45
40
35
30
25
20
15
10
5
0
Kaynaklar: OECD ve Acosta-Ormaechea ve Yoo (2012).
Notlar:
Raporlama,
aşağıdakiler haricinde
genel devlet
Kaynaklar:
OECD ve Acosta-Ormaechea
ve Yoo (2012).
seviyesindedir:
Kıbrıs, Mısır, Hindistan, Ürdün, MauriNotlar: 5DSRUODPDDúD÷ÕGDNLOHUKDULFLQGHJHQHOGHYOHWVHYL\HVLQGHGLU
.ÕEUÕV0ÕVÕU+LQGLVWDQhUGQ0DXULWXV)DV1HSDO7D\ODQG7XQXVYH
tus,
Fas, Nepal, Tayland, Tunus ve Güney Afrika.
Güney Afrika.
Mısır
için sosyal güvenlik primleri, toplam gelir ver0ÕVÕULoLQVRV\DOJYHQOLNSULPOHULWRSODPJHOLUYHUJLOHULHNVLNXUXPODUYH
gileri
eksi kurumlar ve kişisel gelir vergileri olarak
NLúLVHOJHOLUYHUJLOHULRODUDNKHVDSODQPÕúWÕU
1HSDOLoLQNLúLVHOJHOLUYHUJLOHULWRSODPJHOLUYHUJLOHULHNVLNXUXPODUJHOLU
hesaplanmıştır.
YHUJLOHULYHVRV\DOJYHQOLNSULPOHULRODUDNKHVDSODQPÕúWÕU
Nepal
için kişisel gelir vergileri, toplam gelir vergileri
eksi kurumlar gelir vergileri ve sosyal güvenlik primleri
28
olarak hesaplanmıştır.
Şekil 2.8: 2009 yılında kurumlar gelir
vergilerinin
toplam vergi gelirlerindeki payı
ùHNLO2.8\ÕOÕQGDNXUXPODUJHOLUYHUJLOHULQLQ
WRSODPYHUJLJHOLUOHULQGHNLSD\Õ
45Toplam vergi gelirlerinin yüzdesi
40
35
30
25
20
15
10
5
0
Paraguay
Türkiye
Yüksek gelirli…
Meksika
Arjantin
Dominik…
Brezilya
Uruguay
Kolombiya
Kostarika
Tunus
Ürdün
Guetamala
Nepal
Panama
Mauritius
El Salvador
Fas
Güney Afrika
ùLOL
Peru
tayland
Hindistan
0ÕVÕU
Şekil 2.7: 2009 yılında kişisel gelir
ve
bordro vergileri ile sosyal güvenlik
ùHNLO2.7\ÕOÕQGDNLúLVHOJHOLUYHERUGURYHUJLOHULLOH
sosyal güvenlik
primlerinin
vergi gelirlerindeki
primlerinin
toplam
vergi toplam
gelirlerindeki
payı
Kaynaklar: OECD ve Acosta-Ormaechea ve Yoo (2012).
Notlar: OECD
Raporlama,
aşağıdakilerve haricinde
Kaynaklar:
ve Acosta-Ormaechea
Yoo (2012). genel devlet
seviyesindedir:
Kıbrıs, Mısır, Hindistan,
MauriNotlar:
5DSRUODPDDúD÷ÕGDNLOHUKDULFLQGHgenel
devletÜrdün,
seviyesindedir:
.ÕEUÕV0ÕVÕU+LQGLVWDQhUGQ0DXULWXV)DV1HSDO7D\ODQG7XQXV
tus, Fas, Nepal, Tayland, Tunus ve Güney Afrika.
ve Güney Afrika.
27
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Şekil 2.9: 2009
yılında tüketim vergilerinin
ùHNLO2.9\ÕOÕQGDWNHWLPYHUJLOHULQLQWRSODP
toplam vergi gelirlerindeki
payı
YHUJLJHOLUOHULQGHNLSD\Õ
Toplam vergi gelirlerinin yüzdesi
Toplam vergi gelirlerinin yüzdesi
80
12
70
10
60
8
50
40
6
30
Kaynak: OECD.
Kaynak: OECD.
Not: Raporlama, genel devlet seviyesindedir.
Not: Raporlama, genel devlet seviyesindedir.
Dominik Cumhuriyeti
f‹Ž‹
Paraguay
Guetamala
Arjantin
El Salvador
Kostarika
Meksika
Uruguay
Peru
Turkey
Brezilya
Kolombiya
Panama
Yüksek gelirli ülkeler…
0
2
0
El Salvador
Kostarika
Guetamala
Meksika
Paraguay
Tunus
Ürdün
Peru
Türkiye
Panama
f‹Ž‹
Dominik Cumhuriyeti
Ǖǔ
Brezilya
Yüksek gelirli ülkeler…
Uruguay
Bulgaristan
Kolombiya
Arjantin
Çin
4
20
10
Şekil
2.10: 2009 yılında servet vergilerinin
ùHNLO2.10\ÕOÕQGDVHUYHWYHUJLOHULQLQWRSODPYHUJL
toplam vergi
gelirlerindeki payı
JHOLUOHULQGHNLSD\Õ
Kaynak: OECD ve Norregaard (2013).
Kaynak:
OECD ve Norregaard (2013).
Not:
5DSRUODPDJHQHOGHYOHWVHYL\HVLQGHGLULWLEDUÕ\OD%XOJDULVWDQ
0ÕVÕUYH7XQXV
Not: Raporlama, genel devlet seviyesindedir. 2010
itibarıyla Bulgaristan, Mısır ve Tunus.
Not8OXVODUDUDVÕYHUJLJHOLULNDUúÕODúWÕUPDVÕ\DSÕOÕUNHQYHULNDSVDPÕYHNDOLWHVL\D\JÕQVRUXQODUGÕU%XUDGDNXOODQÕODQND\QDNOar,
NDUúÕODúWÕUÕODELOLUOLNOHULYHNDOLWHOHULLoLQVHoLOPLúWLU%XQHGHQOHONHNDSVDPÕKHUELUJHOLUELOHúHQLLoLQD\QÕGH÷LOGLU.
Not: Uluslararası vergi geliri karşılaştırması yapılırken,veri kapsamı ve kalitesi yaygın sorunlardır. Burada kullanılan
6HQDU\R,,,8OXVDO7DVDUUXIODUYH9HUJL3ROLWLNDVÕ'ROD\OÕ9HUJLOHU
kaynaklar, karşılaştırılabilirlikleri
ve kaliteleri için seçilmiştir. Bu nedenle ülke kapsamı, her bir gelir bileşeni için aynı
değildir.
2.19. 'ROD\OÕ YHUJLOHULQ D]DOWÕOPDVÕ |]HO WDVDUUXIODUÕ DUWWÕUDFDNWÕU DQFDN EX DUWÕú ELU SROLWLND
PGDKDOHVLQL KDNOÕ oÕNDUPDN LoLQ \HWHUOL ROPD\DFDNWÕU Gelir YHUJLOHULQLQ D]DOWÕOPDVÕ YH WNHWLP
YHUJLOHUL\DGDGROD\OÕYHUJLOHULQDUWWÕUÕOPDVÕJHQHORODUDN|]HOWDVDUUXIRUDQODUÕQÕGHVWHNOHPHQLQELU\ROX
RODUDNJ|UOU<NVHNGROD\OÕYHUJLVHYL\HOHULGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGD7UNL\H
GHEXWUELUGH÷LúLNOLNLoLQ
VÕQÕUOÕ RODQDN YDUGÕU 19 $VOÕQD EDNÕOÕUVD ONHGHNL \NVHN GROD\OÕ YHUJL VHYL\HOHUL GLNNDWH DOÕQGÕ÷ÕQGD
|]HOOLNOH GúN JHOLU VHYL\HOHULQGH YH \NVHN WDKPLQL KDUFDPD HVQHNOLNOHULQH VDKLS PDO JUXSODUÕ LoLQ
Senaryo
III. Ulusal Tasarruflar ve Vergi Politikası: Dolaylı Vergiler
D]DODQGROD\OÕYHUJLOHULQJHOLUHWNLVLQLQ\NVHNWDVDUUXIRUDQÕLNDPHHWNLVLQGHQGDKDID]ODWNHWLPGDKD
E\NROPDVÕQÕXPPDNLoLQVHEHSOHUYDUGÕUEN]$UGÕoYHDUN%XSRWDQVL\HOHWNL\LKLVVHWPHN
2.19. DolaylıLoLQPDOLWHGELUOLOL÷LVUGUPHNDPDFÕ\ODVHUPD\HJHOLUYHUJLVLQGHGHQJHOH\LFLELUDUWÕúODELUOLNWHGROD\OÕ
vergilerin azaltılması özel tasarrufları arttıracaktır, ancak bu artış bir politika müdahalesini haklı
çıkarmak için yeterli olmayacaktır. Gelir vergilerinin azaltılması ve tüketim vergiYHUJLOHUGH\]GH
OLNELUD]DOPDVLPOHHGLOPLúWLUg]HOWDVDUUXIRUDQODUÕDUWPDNWDGÕUDQFDN*6<+
QLQ
VDGHFH\]GH
RUDQÕQGDoRNNoNELUHWNLYDUGÕUøúJFND\ÕWOÕOÕ÷ÕGDEHNOHQGL÷LJLELDUWPDNWDGÕU
leri ya da dolaylı
vergilerin arttırılması, genel olarak özel tasarruf oranlarını desteklemenin bir yolu olaDQFDN HWNL
\LQH oRN
D]GÕUseviyeleri
$\UÕFD GúN
WNHWLP
PDOODUÕ IL\DWODUÕ
\NVHN EHFHUL
JHUHNWLUHQ
KL]PHW
rak görülür. Yüksek
dolaylı
vergi
dikkate
alındığında,
Türkiye’de
bu tür
bir değişiklik
için
VHNW|UQGH
GDKDID]OD LVWLKGDPÕWHWLNOHGL÷LQGHQ EX SROLWLND H\OHPLQLQ NDVÕWVÕ] ELUVRQXFX GúN EHFHUL
19
sınırlı olanak JHUHNWLUHQLVWLKGDPÕD]DOWPDVÕ\|QQGHNLHWNLVLROPXúWXU%XVRQXoODUDED÷OÕRODUDNGROD\OÕYHUJLOHUGHNL
vardır. Aslına bakılırsa, ülkedeki yüksek dolaylı vergi seviyeleri dikkate alındığında,
20
özellikle düşükGH÷LúLNOLNOHU
gelir seviyelerinde
ve|]HO
yüksek
tahmini
harcama
sahipJLEL
malJ|UQPHNWHGLU
grupları için,
azalan
7UNL\H
GHNL
WDVDUUXI
RUDQODUÕQÕ
|QHPOL esnekliklerine
|OoGH HWNLOHPH\HFHN
dolaylı vergilerin gelir etkisinin (yüksek tasarruf oranı) ikame etkisinden (daha fazla tüketim) daha büyük
olmasını ummak
için sebepler vardır (bkz. Ardıç ve ark., 2010). Bu potansiyel etkiyi hissetmek için, mali
19
%X VSHVLILN PDO JUXSODUÕQGDNL DUWÕúODUÕQ JHUHNOL ROPD\DFD÷Õ DQODPÕQD JHOPHPHNWHGLU 'DKD VSHVLILN ROPDN LoLQ
tedbirliliği sürdürmek
amacıyla sermaye gelir vergisinde dengeleyici bir artışla birlikte, dolaylı vergilerde
JHUHNOLVHYL\HGHYHUJLD\UÕQWÕODUÕHOLPL]GHPHYFXWGH÷LOGLU
20
yüzde 20’lik bir
azalma
simüle
edilmiştir.
Özel
oranlarıELU
artmaktadır,
ancak GSYH’nin
sadece yüzde
0RGHO
ND\ÕWOÕOÕN
]HULQGHNL
GROD\OÕ
YHUJLtasarruf
HWNLVLQL KHUKDQJL
IL\DW WHúYLNL QHGHQL\OH
GH÷LO NHQGL NHQGLQL
PHNDQL]PDVÕQGDNL
WHúYLNOHU
\ROX\OD
VLPOH HWPHNWHGLU
<DQL GROD\OÕ
ELU D]DOPD
ND\ÕWOÕ
0,3’ü oranındaG]HOWPH
çok küçük
bir etki vardır.
İş gücü
kayıtlılığı
da beklendiği
gibi YHUJLOHUGHNL
artmaktadır,
ancak etki
yine çok
IL\DWODUÕ GDKD oHNLFL KDOH JHWLUHFHN YH ND\ÕWOÕOÕ÷Õ DUWWÕUDFDNWÕU g]HO WDVDUUXIODUÕQ VHYL\HVLQGHNL DUWÕú GDKD D] YHUJL
azdır. Ayrıca, düşük
tüketim NXOODQÕODELOLU
malları fiyatları
yüksek
beceri
gerektiren hizmet
daha
fazla
istihdamı
WDKVLO HGLOGL÷LQGH
JHOLUOHUGHNL
DUWÕúWDQ
ND\QDNODQPDNWDGÕU
%XQXQOD sektöründe
ELUOLNWH VHUPD\H
JHOLU
YHUJLVL
GHQJHOHPHVLGROD\OÕYHUJLOHUGHQHOGHHGLOHQJHOLUOHUGHNLGúúHQJHOOHPHNLoLQ\HWHUOLROPD]VDXOXVDOWDVDUruflar
tetiklediğinden,
bu politika eyleminin kasıtsız bir sonucu, düşük beceri gerektiren istihdamı azaltması
azalabilir.
yönündeki etkisi
olmuştur. Bu sonuçlara bağlı olarak, dolaylı vergilerdeki değişiklikler, Türkiye’deki özel
20
29
tasarruf oranlarını önemli ölçüde etkilemeyecek gibi görünmektedir.
19 Bu, spesifik mal gruplarındaki artışların gerekli olmayacağı anlamına gelmemektedir. Daha spesifik olmak için gerekli seviyede vergi ayrıntıları
elimizde mevcut değildir.
20 Model, kayıtlılık üzerindeki dolaylı vergi etkisini, herhangi bir fiyat teşviki nedeniyle değil, kendi kendini düzeltme mekanizmasındaki teşvikler
yoluyla simüle etmektedir. Yani, dolaylı vergilerdeki bir azalma, kayıtlı fiyatları daha çekici hale getirecek ve kayıtlılığı arttıracaktır. Özel tasarrufların seviyesindeki artış, daha az vergi tahsil edildiğinde kullanılabilir gelirlerdeki artıştan kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, sermaye gelir
vergisi dengelemesi, dolaylı vergilerden elde edilen gelirlerdeki düşüşü engellemek için yeterli olmazsa, ulusal tasarruflar azalabilir.
28
Bölüm 3. Büyüme için Yatırımın
Finansmanı
A. Gİrİş
3.1. Kamu yatırımları, uzun süredir devletlerin rekabet gücünü, bölgesel kalkınmayı ve verimlilik büyümesini teşvik etmek için kullanabilecekleri bir ekonomik ve mali politika aracı olarak kabul edilmektedir. Özellikle temel altyapıya yapılan kamu yatırımlarının ekonomik büyüme paterni üzerinde pozitif bir
etkisi olduğu genellikle kabul edilmekle birlikte (Calderon, Moral-Benito ve Serven 2011), bu etkinin büyüklüğü, devletin iyi projeler seçme becerisine ve altyapı hizmetlerinin (nispeten) kıtlığına bağlıdır. Türkiye’nin
büyüme modeli, 1980lerin başlarında piyasa güçlerinin rolünü güçlendirmeyi hedefleyen yapısal reformların
uygulamaya konması ile önemli ölçüde değişmiştir ve söz konusu değişim, kamu sektörünün yatırımları teşvik
etmedeki rolünü değiştirmiştir. Liberalleşme süreçlerinin bir sonucu olarak sanayi sektörlerindeki kamu yatırımlarının payı azalmış ve 2001 krizinden sonraki mali konsolidasyon ile hızlanmıştır. Genel değişim, sosyal
altyapı alanlarında harcama yapma ve Kamu Özel Ortaklıkları (KÖO’lar) ve teşvik politikaları yoluyla özel
yatırımları destekleme yönünde olmuştur.
3.2. Maliye politikası, özel yatırımlar için teşvikler oluşturulmasında önemli bir rol oynamaya devam etmektedir. Harcama tarafında, kamu yatırımları, temel altyapının sağlanmasının önemli bir parçası ve
çoğu kez özel yatırımlar için bir ön-koşuldur. Gelir tarafında, vergi politikası, özel sektöre yönelik teşvikleri
etkileyen temel unsurlardan birisidir. Maliye politikası, devletin yatırım ortamını, insan kaynakları ile beceri
bulunabilirliğini ve mali piyasa gelişimini iyileştirmeye yönelik olan ve tümü özel yatırımlar ve ekonomik
büyüme için daha uygun bir ortam sağlamayı amaçlayan çabalarını tamamlamaktadır. Bu bölümün amacı,
sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyümeye yönelik koşulların oluşturulması bağlamında maliye politikası ile
yatırım arasındaki bağlantıları incelemektir. Bu bölüm, birbiri ile yakından ilişkili üç soruya odaklanmaktadır:
(a) mevcut sermaye stoku seviyesi, Türkiye’deki sürdürülebilir büyüme için bir engel midir, (b) mevcut kamu
politikaları, yatırımların büyümesi desteklemekte midir, ve (c) Türkiye’de yatırımları desteklemeye yönelik
devlet politikalarının mali sonuçları nelerdir?
3.3. Bu bölümdeki başlıca mesajlar, aşağıdaki gibi özetlenebilir:
a.Türkiye’nin kişi başına sermaye stoku emsallerinin çoğundan düşük olmakla birlikte, yatırımların seviyesi, mevcut ve gelecekteki büyüme görünümü için yatırımların bileşiminden daha az bir
endişe konusu gibi görünmektedir. Gelişmekte olan piyasa standartlarına göre nispeten düşük yatırım
/ GSYH oranı dikkate alındığında, Türkiye’nin kişi başına sermaye stoku emsallerinin gerisinde kalmaktadır. Bununla birlikte, bu fark düşüktür ve büyüme için etkin bir kısıtlayıcı oluşturmaktan uzaktır.
Ancak Türkiye’de konut sektöründeki yatırımların payı nispeten büyüktür. Konut inşaatlarının elverişli
bir emek-sermaye oranına sahip olmasına rağmen, bunların sermaye-hasıla oranı diğer bir çok yatırıma
kıyasla elverişsizdir.
b.Son on yılda, yatırım oranındaki artış büyük ölçüde yabancı sermayeli olmuştur. Yabancı sermayeye ağır bağımlılık, yatırım volatilitesinde bir artışa katkıda bulunmuştur. Türkiye’deki yatırımların
volatilitesi, referans ülkelerden önemli ölçüde daha yüksektir. Volatil bir yatırım oranı ile birlikte sermaye stokunun yüksek katkısı, Türkiye’nin son on yılda gözlemlenen büyüme volatilitesine katkı yapmıştır.
c.Kamu yatırımlarının gittikçe artan bir biçimde yerel altyapıya odaklanmasının, özel yatırım
büyümesi üzerinde olumlu bir etkisi olmuştur. Enerji, ulaşım ve haberleşme olarak tanımlanan temel
altyapıya yapılan kamu yatırımlarının, özel yatırımları etrafına topladığına ilişkin ampirik kanıtlar buluyoruz. Bu bulgunun temel bir sonucu, kamu yatırımlarının bileşiminin, uzun vadede özel yatırımlardaki
artışları tamamlayarak orta vadede daha fazla yerel sermayeli bir büyüme modeline katkıda bulunmasıdır.
29
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
NDQÕWODU EXOX\RUX]
%X EXOJXQXQ
WHPHO ELU
VRQXFX
ELOHúLPLQLQ
X]XQdaha
YDGHGH
d.Politika
simülasyonları,
servet vergisi
artışları
ileNDPX
kamu\DWÕUÕPODUÕQÕQ
yatırımlarındaki
bir artışın,
fazla
|]HOsermayeli
\DWÕUÕPODUGDNL
DUWÕúODUÕ
WDPDPOD\DUDN
RUWD YDGHGH
GDKD destekleyebileceğini
ID]OD \HUHO VHUPD\HOLgöstermektedir.
ELU E\PH
yerel
ve daha
az volatil
bir ekonomik
büyümeyi
PRGHOLQHNDWNÕGDEXOXQPDVÕGÕU
Daha
efektif sermaye vergilendirmesi, bir servet vergisi yoluyla yatırımların daha iyi dağıtılmasını ve
konut sektöründen uzaklaşarak daha verimli sektörlere kaymasını destekleyebilir. Ayrıca, kamu yatıd. 3ROLWLND VLPODV\RQODUÕ VHUYHW YHUJLVL DUWÕúODUÕ LOH NDPX \DWÕUÕPODUÕQGDNL ELU DUWÕúÕQ GDKD
rımlarının
GSYH’nin
yüzde
kadar
büyüme büyümeyi
oranına göredeVWHNOH\HELOHFH÷LQL
yüzde 5,4 sürekli reel
fazla yerel
sermayeli
ve 2’si
daha
az arttırılması,
volatil bir2012
ekonomik
GSYH
büyümesi
ile
sonuçlanabilir.
Mevcut
cari
açık,
GSYH’nin
yüzde
6’sının
hemen
altında tutulmakgöstermektedir. Daha efektif VHUPD\HYHUJLOHQGLUPHVLELUVHUYHWYHUJLVL\ROX\OD\DWÕUÕPODUÕQGDKD
tadır.
Sonuçlar
için
kritik
öneme
sahip
olan
husus,
temel
altyapıya
yapılan
devlet
harcamalarının
yüksek
L\L GD÷ÕWÕOPDVÕQÕ YH NRQXW VHNW|UQGHQ X]DNODúDUDN GDKD YHULPOL VHNW|UOHUH ND\PDVÕQÕ
getirili
projelere olmasıdır. Bunu gerçekleştirmenin anahtarı,
kamu yatırımlarına yönelik kurumsal ve
GHVWHNOH\HELOLU$\UÕFDNDPX\DWÕUÕPODUÕQÕQ*6<+
QLQ
\]GH
VLNDGDUDUWWÕUÕOPDVÕE\PH
düzenleyici
ortamın
iyileştirilmesidir.
RUDQÕQD J|UH
\]GH
VUHNOL UHHO *6<+ E\PHVL LOH VRQXoODQDELOLU 0HYFXW FDUL DoÕN
*6<+
QLQ\]GH
VÕQÕQKHPHQDOWÕQGDWXWXOPDNWDGÕU6RQXoODULoLQNULWLN|QHPHVDKLSRODQKXVXV
WHPHO DOW\DSÕ\D \DSÕODQ GHYOHW KDUFDPDODUÕQÕQ \NVHN JHWLULOL SURMHOHUH ROPDVÕGÕU %XQX
JHUoHNOHúWLUPHQLQ
DQDKWDUÕ
NDPX \DWÕUÕPODUÕQD
\|QHOLN NXUXPVDO YH
G]HQOH\LFL
RUWDPÕQ
B. Yatırımlar,
Türkİye’dekİ
sürdürülebİlİr
büyüme
İçİn
L\LOHúWLULOPHVLGLU
bİr engel mİdİr?
Y$7,5,0/$5
, T¶5.ñ<(
''(.ñ6¶5'¶5¶/(%ñ/ñ5%¶<¶0(ñ¡ñ1%ñ5(1*(/0ñ'ñ5
?
3.4. Türkiye’dekiB.ortalama
yıllık
yatırım
oranı, OECD’deki emsal ülkelere benzerdir,
ancak Gelişmekte Olan Asya Ülkeleri’nden düşüktür. 2002-2011 döneminde Türkiye’de ortalama yıllık yatırım oranı
GSYH’nin
yaklaşık yüzde
19,2’si kadar
bu rakam
Brezilya veHPVDO
RusyaONHOHUH
gibi gelişmekte
olan DQFDN
ekonomi3.4.
Türkiye'deki
ortalaPD
\ÕOOÕNolmuştur;
\DWÕUÕP RUDQÕ
2(&'
GHNL
EHQ]HUGLU
*HOLúPHNWH
2ODQ
$V\D
hONHOHUL’QGHQ
GúNWU
2002-
G|QHPLQGH
7UNL\H
GH
RUWDODPD
lerde gözlenen seviyelere benzer ve AB ve OECD ortalamaları ile hemen hemen aynıdır. Türkiye’deki\ÕOOÕN
yatırım
\DWÕUÕP Çin’deki
RUDQÕ *6<+
QLQ
VL NDGDU
EXolan
UDNDP
%UH]LO\D
YH 5XV\D JLEL
oranları,
oranların\DNODúÕN
yaklaşık \]GH
yarısı kadardır
ve tümROPXúWXU
gelişmekte
ülkelerin
ortalamasından
önemli
gelLúPHNWHRODQHNRQRPLOHUGHJ|]OHQHQVHYL\HOHUHEHQ]HUYH$%YH2(&'RUWDODPDODUÕLOHKHPHQKHPHQ
ölçüde
düşüktür (Şekil 3.1). Bu yatırım seviyeleri, yatırımların seviyesini arttırmak için dikkate değer ölçüde
D\QÕGÕU7UNL\H
GHNL\DWÕUÕPRUDQODUÕdLQ
GHNLRUDQODUÕQ\DNODúÕN\DUÕVÕNDGDUGÕUYHWPJHOLúPHNWHRODQ
imkan
olduğunu düşündürebilir, ancak yatırımlardaki bir artışın nasıl finanse edileceği, Türkiye bağlamında
ONHOHULQRUWDODPDVÕQGDQ|QHPOL|OoGHGúNWUùHNLO%X\DWÕUÕPVHYL\HOHUL\DWÕUÕPODUÕQVHYL\HVLQL
önemli bir husus oluşturmaktadır. Daha fazla yatırımı finanse etmek için daha yüksek yurt içi tasarruflar olmaDUWWÕUPDNLoLQGLNNDWHGH÷HU|OoGHLPNDQROGX÷XQXGúQGUHELOLUDQFDN\DWÕUÕPODUGDNLELUDUWÕúÕQQDVÕO
dan,
daha fazla sermaye girişi yoluyla daha büyük yatırımların finanse edilmesi, daha da yüksek volatiliteye
ILQDQVH HGLOHFH÷L 7UNL\H ED÷ODPÕQGD |QHPOL ELU KXVXV ROXúWXUPDNWDGÕU 'DKD ID]OD \DWÕUÕPÕ ILQanse
yol
açabilir
sonuç
olarak\XUW
orta LoL
vadeli
büyümeROPDGDQ
görünümüne
HWPHN LoLQveGDKD
\NVHN
WDVDUUXIODU
GDKDzarar
ID]ODverebilir.
VHUPD\H JLULúL \ROX\OD GDKD E\N
\DWÕUÕPODUÕQILQDQVHHGLOPHVLGDKDGD\NVHNYRODWLOLWH\H\RODoDELOLUYHVRQXoRODUDNRUWDYDGHOLE\PH
görünümüne zarar verebilir.
Şekil 3.1. Türkiye ve Benzer Ülkeler: Ortalama Yatırım Oranları
(GSYH’deki pay) (2000-2011)
ùHNLO3.17UNL\HYH%HQ]HUhONHOHU2UWDODPD<DWÕUÕP2UDQODUÕ
(GSYH'deki pay) (2000-2011)
40%
35%
GSYH'deki pay
30%
25%
20%
15%
10%
5%
0%
19,2%
45%
40%
35%
30%
25%
20%
15%
10%
5%
0%
19,2%
Kaynak: IMF WEO.
Kaynak: IMF WEO.
3.5. Türkiye’de
7UNL\H
GH
NRQXW
VHNW|UQGHNL
\DWÕUÕPODUÕQ
QLVSHWHQ
E\NWU
LQúDDWODUÕQÕQ
3.5.
konut
sektöründeki
yatırımların
payıSD\Õ
nispeten
büyüktür.
Konut.RQXW
inşaatlarının
elverişli
HOYHULúOL
ELU
emek-VHUPD\H
RUDQÕQD
VDKLS
ROPDVÕQD
UD÷PHQ
EXQODUÕQ
VHUPD\H-KDVÕOD
RUDQÕ
GL÷HU
ELU oRN
bir emek-sermaye oranına sahip olmasına rağmen, bunların sermaye-hasıla oranı diğer bir çok yatırıma
kıyasla
\DWÕUÕPDNÕ\DVODHOYHULúVL]GLU\ÕOÕQGDNRQXWODU\DWÕUÕPODUÕQ\DNODúÕN\]GH
VÕQÕROXúWXUPXúWXUEX
elverişsizdir. 2009 yılında, konutlar yatırımların yaklaşık yüzde 46’sını oluşturmuştur, bu da OECD’deki en
yüksek seviyelerden birisidir. Ayrıca, 1999 yılında konutların
yatırımların yaklaşık yüzde 49’unu oluşturduğu
31
düşünülürse, son on yıl içinde önemli değişiklikler olmamıştır. Konutlara yapılan yatırımlar önemli bir sosyal
işlev sağlamakla birlikte, Türkiye, daha hızlı ve daha üretken getiri akışı sağlayan sermaye giderlerine odaklanarak daha fazla ilerleme sağlayacaktır.
30
GD 2(&'
GHNL HQ \NVHN VHYL\HOHUGHQ ELULVLGLU $\UÕFD \ÕOÕQGD NRQXWODUÕQ \DWÕUÕPODUÕQ \DNODúÕN
\]GH XQX ROXúWXUGX÷X GúQOUVH VRQ RQ \ÕO LoLQGH |QHPOL GH÷LúLNOLNOHU ROPDPÕúWÕU .RQXWODUD
\DSÕODQ\DWÕUÕPODU|QHPOLELUVRV\DOLúOHYVD÷ODPDNODELUOLNWH7UNL\HGDKDKÕ]OÕYHGDKDUHWNHQJHWLUL
DNÕúÕVD÷OD\DQVHUPD\HJLGHUOHULQHRGDNODQDUDNGDKDID]ODLOHUOHPHVD÷OD\DFDNWÕU
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
ùHNLO3.2.RQXWODUÕQ2(&'hONHOHULQGHNL7RSODP<DWÕUÕPODUGDNL3D\Õ 1
Şekil 3.2. Konutların OECD Ülkelerindeki Toplam Yatırımlardaki Payı21
70
60
Yüzde
50
1999
2000
40
30
20
10
0
Kaynak: OECD.
Kaynak: OECD.
7UNL\H
QLQNLúLEDúÕQDVHUPD\HVWRNXQLVSHWHQV|QNELU\DWÕUÕP*6<+RUDQÕQHGHQL\OH
3.6.3.6.Türkiye’nin
kişi başına sermaye stoku, nispeten sönük bir yatırım / GSYH oranı nedeniyle emsalHPVDOOHULQLQoR÷XQGDQGúNWU\ÕOÕQGD7UNL\H
GHNLVHUPD\HVWRNXQXQ\DNODúÕNNLúLEDúÕQD
lerinin
çoğundan düşüktür. 2011 yılında, Türkiye’deki sermaye stokunun yaklaşık kişi başına 24 bin (sabit
ELQVDELW$%'ROGX÷XWDKPLQHGLOPHNWHGLUEXUDNDP
GHNLVHYL\HOHUGHQ\DNODúÕN\]GH
2005)
ABD $ olduğu tahmin edilmektedir; bu rakam, 1980’deki seviyelerden yaklaşık yüzde 20 daha yüksekGDKD
\NVHNWLU
6HUPD\H
VWRNXQGDNL
|OoGH
VHUPD\H VWRNX
VHYL\HOHULQGHNL
ELU DUWÕúWDQ
tir. Sermaye
stokundaki
artış büyük
ölçüdeDUWÕú
özelE\N
sermaye
stoku|]HO
seviyelerindeki
bir artıştan
kaynaklanmaktadır;
ND\QDNODQPDNWDGÕU
VHUEHVWOHúWLUPH
YH
|]HOOHúWLUPH
LVH
GDKD
GúN
NDPX
\DWÕUÕPÕ
VHYL\HOHUL
LOH
serbestleştirme ve özelleştirme ise daha düşük kamu yatırımı seviyeleri ile sonuçlanmıştır. Gelişmekte olan
VRQXoODQPÕúWÕU*HOLúPHNWHRODQSL\DVDVWDQGDUWODUÕQDJ|UHQLVSHWHQGúN\DWÕUÕP*6<+RUDQÕGLNNDWH
piyasa standartlarına göre nispeten düşük yatırım / GSYH oranı dikkate alındığında, Türkiye’nin kişi başına
DOÕQGÕ÷ÕQGD7UNL\H
QLQNLúLEDúÕQDVHUPD\HVWRNXHPVDOOHULQLQJHULVLQGHNDOPDNWDGÕUgUQH÷LQdLQ
GHNL
sermaye stoku emsallerinin gerisinde kalmaktadır. Örneğin, Çin’deki kişi başına sermaye stokunun, TürkiNLúLEDúÕQDVHUPD\HVWRNXQXQ7UNL\H
GHQ \DNODúÕN\]GHGDKD\NVHNROGX÷XWDKPLQHGLOPHNWHGLU
ye’den yaklaşık yüzde 40 daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir. Yüksek gelirli ülkelerle kıyaslandığında,
<NVHNJHOLUOLONHOHUOHNÕ\DVODQGÕ÷ÕQGDEXXoXUXPGDKDGDJHQLúWLUgUQH÷LQ\ÕOÕQGD.RUH
QLQNLúL
bu uçurum
daha da geniştir. Örneğin 2011 yılında Kore’nin kişi başına sermaye stoku, Türkiye’den neredeyse
EDúÕQDVHUPD\HVWRNX7UNL\H
GHQQHUHGH\VHG|UWNDWGDKDID]ODROPXúWXU%XQXQDQDVRQXFXmevcut
dörtsermaye
kat daha stoku
fazla olmuştur.
ana LoLQ
sonucu
- mevcut
sermayeJLEL
stoku
ekonomik büyüme
için- etkin
kısıtekonomikBunun
E\PH
HWNLQ
ELU NÕVÕWOD\ÕFÕ
J|UQPHPHNOH
ELUOLNWH
daha bir
yüksek
layıcı
gibi görünmemekle
birlikte - daha
yüksekLoLQ
gelirli
ülkelerle
olan\DWÕUÕP
uçurumu
kapatmak
için sürekli%XQXQOD
yüksek
JHOLUOL
ONHOHUOH RODQ XoXUXPX
NDSDWPDN
VUHNOL
\NVHN
RUDQODUÕ
JHUHNPHVLGLU
yatırım
oranları
gerekmesidir.
Bununla
birlikte,
aynı
zamanda
yatırımların
bileşiminde,
konutlardan
uzaklaşaELUOLNWH D\QÕ ]DPDQGD \DWÕUÕPODUÕQ ELOHúLPLQGH NRQXWODUGDQ X]DNODúDUDN WHVLV YH ekipmana yönelen bir
rak tesis
ve ekipmana yönelen bir kayma da gerekli olacaktır.
ND\PDGDJHUHNOLRODFDNWÕU
ŞekilùHNLO3.37UNL\H
GHYH%HQ]HUhONHOHUGH.LúL%DúÕQD6HUPD\H6WRNX
3.3. Türkiye’de ve Benzer Ülkelerde Kişi Başına Sermaye Stoku (2011)
1000 sabit 2005 ABD$
20
1
15
120
Public
Kamu
Özel
Private
100
80
60
10
40
20
5
hONHNDUúÕODúWÕUPDODUÕLoLQNXOODQÕODQ2(&'YHULOHULQLQ]DPDQVHULVLDQDOL]LLoLQNXOODQÕODQ.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ
0
YHULOHULQGHQIDUNOÕROGX÷XQGDGLNNDWHGLQ
0
32
Kaynak'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOLWDKPLQOHUL3HQQ'Q\D7DEORODUÕ
Kaynak:
Bankası
personeli
tahminleri,
Penn Dünya Tabloları.
3.7. Dünya
Son
\LUPL
\ÕOGD
NDPX \DWÕUÕPODUÕ
D]DOÕUNHQ 7UNL\H
QLQ VHUPD\H VWRNXQGDNL DUWÕú E\N
|OoGH GÕú WDVDUUXIODU LOH ILQDQVH HGLOHQ |]HO \DWÕUÕPODUGDNL ELU DUWÕúWDQ ND\QDNODQPÕúWÕU 'Õú
ILQDQVPDQ VHUPD\H PDOODUÕQÕQ LWKDODWÕQÕ |GHPHPLú GDKD ]L\DGH FDUL DoÕNWDNL JHQHO ELU JHQLúOHPH\L
21 Ülke karşılaştırmaları için kullanılan OECD verilerinin, zaman serisi analizi için kullanılan Kalkınma Bakanlığı verilerinden farklı olduğunda
ILQDQVH
dikkat edin.HWPLúWLU 'Õú NRúXOODUÕQ HOYHULúOL ROGX÷X LOH DUDVÕQGDNL G|QHPGH JD\UL VDIL VHUPD\H
ROXúXPX *6<+
QLQ \]GH VLQGHQ \DNODúÕN \]GH LQH oÕNPÕúWÕU $\QÕ G|QHP LoLQGH VHUPD\H
PDOODUÕQÕQ *6<+
GHNL SD\Õ VDGHFH \]GH WHQ \]GH H oÕNPÕúWÕU $\UÕFD JHYúHN NUHVHO31OLNLGLWH
NRúXOODUÕQÕQKNPVUG÷NUL]LVRQUDVÕRUWDPGDVHUPD\HPDOÕLWKDODWÕQÕQSD\ÕVDGHFH*6<+
QLQ
\]GH LQH \NVHOPLúWLU (QHUML LWKDODWÕQÕQ *6<+
QLQ \DNODúÕN \]GH VL NDGDU ROGX÷X GD ND\GD
GH÷HUGLU DQFDN EXQXQ QH NDGDUÕQÕQ VHUPD\H KDUFDPDVÕ \D GD WNHWLP ROGX÷X \DQÕWODQPDPÕú ELU VRUX
0
Kaynak'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOLWDKPLQOHUL3HQQ'Q\D7DEORODUÕ
Geçis
Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
3.7. SonSon
\LUPL
\ÕOGD
NDPX
\DWÕUÕPODUÕ
D]DOÕUNHQ
7UNL\H
QLQ
VHUPD\H
VWRNXQGDNL
E\N
3.7.
yirmi
yılda
kamu
yatırımları
azalırken,
Türkiye’nin
sermaye
stokundaki
artış DUWÕú
büyük
öl|OoGH
GÕú WDVDUUXIODU
LOH ILQDQVH
HGLOHQ
|]HO \DWÕUÕPODUGDNL
ELUkaynaklanmıştır.
DUWÕúWDQ ND\QDNODQPÕúWÕU
'Õú
çüde
dış tasarruflar
ile finanse
edilen özel
yatırımlardaki
bir artıştan
Dış finansman,
ILQDQVPDQ
VHUPD\H
PDOODUÕQÕQ
LWKDODWÕQÕ
|GHPHPLú
GDKD
]L\DGH
FDUL
DoÕNWDNL
JHQHO
ELU
JHQLúOHPH\L
sermaye mallarının ithalatını ödememiş, daha ziyade cari açıktaki genel bir genişlemeyi finanse etmiştir. Dış
ILQDQVH HWPLúWLU
'Õú NRúXOODUÕQ
HOYHULúOL
ROGX÷Xdönemde,
LOH VDIL VHUPD\H
koşulların
elverişli olduğu
2002 ile 2006
arasındaki
gayri DUDVÕQGDNL
safi sermayeG|QHPGH
oluşumu JD\UL
GSYH’nin
yüzde
ROXúXPX *6<+
QLQ
\]GH
VLQGHQ
\DNODúÕN
\]GHiçinde,
LQH
oÕNPÕúWÕU
$\QÕGSYH’deki
G|QHP LoLQGH
16,7’sinden
yaklaşık yüzde
22,5’ine
çıkmıştır.
Aynı dönem
sermaye
mallarının
payı VHUPD\H
sadece
PDOODUÕQÕQ
VDGHFH
\]GHgevşek
WHQküresel
\]GH likidite
H oÕNPÕúWÕU
$\UÕFD
JHYúHN
NUHVHO
yüzde
3,5’ten*6<+
GHNL
yüzde 4,4’eSD\Õ
çıkmıştır.
Ayrıca,
koşullarının
hüküm
sürdüğü
2008OLNLGLWH
krizi
NRúXOODUÕQÕQKNPVUG÷NUL]LVRQUDVÕRUWDPGDVHUPD\HPDOÕLWKDODWÕQÕQSD\ÕVDGHFH*6<+
QLQ
sonrası ortamda, sermaye malı ithalatının payı sadece GSYH’nin yüzde 4,8’ine yükselmiştir. Enerji ithalatının
\]GH LQH
\NVHOPLúWLU
(QHUML
LWKDODWÕQÕQ
*6<+
QLQ
\]GH
VL NDGDU
ROGX÷Xharcaması
GD ND\GD
GSYH’nin
yaklaşık
yüzde 7’si kadar
olduğu
da kayda
değerdir, \DNODúÕN
ancak bunun
ne kadarının
sermaye
DQFDN
EXQXQ
QH NDGDUÕQÕQ
VHUPD\H
\D GDetmektedir.
WNHWLP ROGX÷X \DQÕWODQPDPÕú ELU VRUX
yaGH÷HUGLU
da tüketim
olduğu
yanıtlanmamış
bir soru
olarakKDUFDPDVÕ
kalmaya devam
olarak kalmaya devam etmektedir.
Şekil
3.4. Cari Açık ve Yatırım Oranları
ùHNLO3.4&DUL$oÕNYH<DWÕUÕP2UDQODUÕ
(GSYH’nin
(GSYH'ninyüzdesi)
yüzdesi)
25%
12%
10%
20%
8%
6%
15%
10%
5%
Gayri safi sabit sermaye
ROXúXPX
&DULDoÕNVD÷HNVHQ
5,0%
31%
4,8%
29%
4,6%
27%
25%
4%
23%
2%
21%
0%
19%
-2%
17%
-4%
0%
33%
15%
4,4%
4,2%
4,0%
3,8%
3,6%
6HUPD\HPDOODUÕLWKDODWÕ*D\ULVDIL
3,4%
VHUPD\HROXúXPX
6HUPD\HPDOODUÕLWKDODWÕ*6<+
3,2%
VD÷HNVHQ
3,0%
Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı.
3.8. Cari açık finansmanının yapısı,
Şekil 3.5. Cari Açık ve Sermaye Girişleri
son yıllarda kötüleşmiştir. Küresel eko(bin ABD doları)
3.8.
&DULDoÕNILQDQVPDQÕQÕQ
nomik kriz öncesinde,
Türkiye’nin cari açıùHNLO3.5&DUL$oÕNYH6HUPD\H*LULúOHUL
\DSÕVÕ
VRQ
\ÕOODUGD
33
ğı büyük ölçüdeN|WOHúPLúWLU
doğrudan yabancı
ELQ$%'GRODUÕ
Küreselyatırımekonomik
lar ve diğer uzun
sermaye
girişlericari 100.000
kriz vadeli
öncesinde,
Türkiye'nin
DoÕ÷Õ E\N
ile finanse edilmekteydi.
Son |OoGH
yıllarda,GR÷UXGDQ
port80.000
\DEDQFÕ
\DWÕUÕPODU
YH
GL÷HU
X]XQ
föy ve kısa vadeli sermaye girişleri, uzun
60.000
40.000
vadeli sermayeYDGHOLVHUPD\HJLULúOHULLOHILQDQVH
girişlerine ağır basmıştır.
HGLOPHNWH\GL 6RQ
\ÕOODUGD
20.000
Bileşimdeki bu
değişiklik,
sermayenin
SRUWI|\ YH NÕVD YDGHOL VHUPD\H
0
geri dönmesi risklerini
arttırmaktadır;
ayJLULúOHUL X]XQ YDGHOL VHUPD\H
-20.000
D÷ÕU teknoloji
EDVPÕúWÕU
rıca kısa vadeliJLULúOHULQH
sermaye girişleri,
EX yatırımGH÷LúLNOLN
transferleri ile %LOHúLPGHNL
bağlantılı olmayan
sermayenin
geri
dönmesi
ŽŒƌƵĚĂŶƐĞƌŵĂLJĞLJĂƚŦƌŦŵůĂƌŦǀĞƵnjƵŶǀĂĚĞůŝ
WŽƌƚĨƂLJǀĞŬŦƐĂǀĂĚĞůŝŐŝƌŝƔůĞƌ
Portfolio
and Short-Term Inflows
FDI and Long-Term Inflows
ları finanse etme
eğilimi gösterdiğinden,
ŐŝƌŝƔůĞƌ
ULVNOHULQL DUWWÕUPDNWDGÕU D\UÕFD
Kaynak7UNL\H&XPKXUL\HW0HUNH]%DQNDVÕ
yatırımların bileşimini
de VHUPD\H
kötüleştirmekNÕVD YDGHOL
JLULúOHUL
tedir. Bu nedenle,
finansmanın
ile
WHNQRORML
WUDQVIHUOHULyapısı
LOH ED÷ODQWÕOÕ
ROPD\DQ\DWÕUÕPODUÕILQDQVHHWPHH÷LOLPLJ|VWHUGL÷LQGHQ\DWÕUÕPODUÕQELOHúLPLQLGHN|WOHúWirmektedir.
Bu
yatırımların bileşimindeki
konut ve inşaata
QHGHQOH
ILQDQVPDQÕQ
\DSÕVÕ
LOH
\DWÕUÕPODUÕQ
ELOHúLPLQGHNL
NRQXW
YH
LQúDDWD
GR÷UX
H÷LOLP
DUDVÕQGD
doğru eğilim arasında muhtemelen bir bağPXKWHPHOHQELUED÷ODQWÕYDUGÕU Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
lantı vardır.
32
3.9.
<DEDQFÕVHUPD\H\HED÷ÕPOÕOÕN\DWÕUÕPYRODWLOLWHVLQGHELUDUWÕúDNDWNÕGDEXOXQPXúWXUSon
RQ \ÕOGD RUWDODPD RODUDN 7UNL\H
GHNL \DWÕUÕP RUDQÕQÕQ YRODWLOLWHVL UHIHUDQV ONHOHUGHQ |QHPOL |OoGH
GDKD \NVHNWLU7P ONHOHU DUDVÕQGDVDGHFH GR÷DOND\QDNODU DoÕVÕQGDQ ]HQJLQ ELU ONH RODQ5XV\D
QÕQ
\DWÕUÕP RUDQODUÕ 7UNL\H
GHQ GDKD YRODWLO ROPXúWXU7UNL\H
GHNL o D\OÕN \DWÕUÕP E\PH RUDQODUÕ |]HO
\DWÕUÕPODUÕQ \DWÕUÕP YRODWLOLWHVLQH NDWNÕGD EXOXQGX÷XQX J|VWHUPHNWHGLU <NVHN \DWÕUÕP YRODWLOLWHVL GÕú
WDVDUUXIODUD ED÷ÕPOÕ RODQ GL÷HU ONHOHUGH GH \D\JÕQGÕU <DWÕUÕP RUDQÕQGDNL YRODWLOLWH E\PHQLQ
YRODWLOLWHVLQH NDWNÕGD EXOXQPXúWXU. 6HUPD\H VWRNXQXQ E\PH\H NDWNÕVÕ %UH]LO\D 0HNVLND YH *QH\
$IULND
GDNL NDWNÕGDQ GDKD \NVHNWLU DQFDN YHULPOLOL÷LQ NDWNÕVÕ EHQ]HU ONHOHUGHQ |QHPOL |OoGH GDKD
sermayenin
geri
dönmesi
ŽŒƌƵĚĂŶƐĞƌŵĂLJĞLJĂƚŦƌŦŵůĂƌŦǀĞƵnjƵŶǀĂĚĞůŝ
WŽƌƚĨƂLJǀĞŬŦƐĂǀĂĚĞůŝŐŝƌŝƔůĞƌ
Portfolio
and Short-Term Inflows
FDI and Long-Term Inflows
ŐŝƌŝƔůĞƌ
ULVNOHULQL DUWWÕUPDNWDGÕU D\UÕFD
Kaynak7UNL\H&XPKXUL\HW0HUNH]%DQNDVÕ
NÕVD YDGHOL VHUPD\H JLULúOHUL
WHNQRORML WUDQVIHUOHUL LOH ED÷ODQWÕOÕ
ROPD\DQ\DWÕUÕPODUÕILQDQVHHWPHH÷LOLPLJ|VWHUGL÷LQGHQ\DWÕUÕPODUÕQELOHúLPLQLGHN|WOHúWirmektedir.
Bu
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
QHGHQOH ILQDQVPDQÕQ \DSÕVÕ LOH \DWÕUÕPODUÕQ ELOHúLPLQGHNL NRQXW YH LQúDDWD GR÷UX H÷LOLP DUDVÕQGD
PXKWHPHOHQELUED÷ODQWÕYDUGÕU
3.9.
Yabancı sermayeye bağımlılık, yatırım volatilitesinde bir artışa katkıda bulunmuştur. Son on yılda
ortalama olarak, Türkiye’deki yatırım oranının volatilitesi, referans ülkelerden önemli ölçüde daha yüksektir.
3.9. ülkeler
<DEDQFÕVHUPD\H\HED÷ÕPOÕOÕN\DWÕUÕPYRODWLOLWHVLQGHELUDUWÕúDNDWNÕGDEXOXQPXúWXUSon
Tüm
arasında, sadece doğal kaynaklar açısından zengin bir ülke olan Rusya’nın yatırım oranları TürRQ
\ÕOGD
RUWDODPD
7UNL\H
GHNL
\DWÕUÕP
RUDQÕQÕQ
YRODWLOLWHVL
UHIHUDQVözel
ONHOHUGHQ
|QHPOL
|OoGH
kiye’den daha
volatilRODUDN
olmuştur.
Türkiye’deki
üç aylık
yatırım
büyüme oranları,
yatırımların
yatırım
volaGDKD \NVHNWLU7P ONHOHU DUDVÕQGDVDGHFH GR÷DOND\QDNODU DoÕVÕQGDQ ]HQJLQ ELU ONH RODQ5XV\D
QÕQ
tilitesine katkıda bulunduğunu göstermektedir. Yüksek yatırım volatilitesi, dış tasarruflara bağımlı olan diğer
\DWÕUÕP RUDQODUÕ 7UNL\H
GHQ GDKD YRODWLO ROPXúWXU7UNL\H
GHNL o D\OÕN \DWÕUÕP E\PH RUDQODUÕ |]HO
ülkelerde
de yaygındır.
Yatırım oranındaki
büyümenin
volatilitesine
katkıda
bulunmuştur.
Sermaye
\DWÕUÕPODUÕQ
\DWÕUÕP YRODWLOLWHVLQH
NDWNÕGDvolatilite,
EXOXQGX÷XQX
J|VWHUPHNWHGLU
<NVHN
\DWÕUÕP
YRODWLOLWHVL
GÕú
stokunun
büyümeye
katkısı
Brezilya,
Meksika
ve
Güney
Afrika’daki
katkıdan
daha
yüksektir;
ancak
verimWDVDUUXIODUD ED÷ÕPOÕ RODQ GL÷HU ONHOHUGH GH \D\JÕQGÕU <DWÕUÕP RUDQÕQGDNL YRODWLOLWH E\PHQLQ
liliğin
katkısı benzer
önemli
ölçüdeVWRNXQXQ
daha düşüktür.
Volatil
bir yatırım
oranı
ile birlikte
sermaye
YRODWLOLWHVLQH
NDWNÕGDülkelerden
EXOXQPXúWXU.
6HUPD\H
E\PH\H
NDWNÕVÕ
%UH]LO\D
0HNVLND
YH *QH\
stokunun
yüksek
katkısı,
Türkiye’nin
son
on
yılda
gözlemlenen
büyüme
volatilitesine
katkıda
bulunmuştur.
$IULND
GDNL NDWNÕGDQ GDKD \NVHNWLU DQFDN YHULPOLOL÷LQ NDWNÕVÕ EHQ]HU ONHOHUGHQ |QHPOL |OoGH GDKD
GúNWU9RODWLOELU\DWÕUÕPRUDQÕLOHELUOLNWHVHUPD\HVWRNXQXQ\NVHNNDWNÕVÕ7UNL\H
QLQVRQRQ\ÕOGD
J|]OHPOHQHQE\PHYRODWLOLWHVLQHNDWNÕGDEXOXQPXúWXU
Şekil 3.6. Volatil Yatırım Büyüme Oranları
ùHNLO3.6. 9RODWLO<DWÕUÕP%\PH2UDQODUÕ
50%
12%
PnjĞůLJĂƚŦƌŦŵůĂƌ
Private
Inv.
40%
10%
<ĂŵƵLJĂƚŦƌŦŵůĂƌŦ
Public
Investment
30%
20%
8%
10%
6%
0%
-10%
4%
-20%
2%
-30%
-40%
0%
-50%
Meksika
Güney
Afrika
Brezilya Hindistan Polonya
Türkiye
Rusya
Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷ÕQGDQDOÕQDQYHULOHUHGD\DQDQ
WEO.
Kaynak:
Kalkınma Bakanlığından alınan verilere dayanan Dünya Kaynak:
Kaynak:
WEO.
'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOLKHVDSODPDODUÕ1RWhoD\OÕN\ÕOGDQ
<ÕOOÕNUHHO\DWÕUÕPODUGDNLGH÷LúLP-2011.
Bankası
personeli hesaplamaları. Not: Üç aylık yıldan yıla büyü- Not:
Not: Yıllık reel yatırımlardaki değişim 2000-2011.
\ÕODE\PHRUDQODUÕ
me
oranları.
Şekil 3.7. Türkiye: Büyüme Talebinin Kaynakları
ùHNLO3.77UNL\H%\PH7DOHELQLQ.D\QDNODUÕ
34
15%
12
10%
10
K
L
8
zƺnjĚĞ
5%
0%
TFP
3
4
-5%
2
-10%
-15%
NX
I
G
0
C
5,8
6
0,5
1
2
0,6
1,2
0,8
1,1
1,3
Brezilya
Güney
Afrika
Meksika
1,8
2,3
1,5
0,4
1,6
2,5
Türkiye Hindistan
0,7
3,5
Çin
Kaynak:
Dünya
7DEORODUÕ'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOLWDKPLQOHUL
Kaynak:
PennPenn
Dünya
Tabloları,
Dünya Bankası personeli tahminleri.
3.10. <DWÕUÕPODUÕQ
YHULPOLOL÷L
OHUGHQEX\DQDDUWPDVÕQDUD÷PHQ
HPVDO ONHOHUGHQ oRN ID]OD GH÷LOGLU
Türkiye'nin marjinal sermaye-KDVÕODRUDQÕ
,&25 VRQ RQ \ÕOODUGD |QHPOL |OoGH
L\LOHúPLúWLUEXGDVHUPD\HQLQGDKDHWNLOL
ELU ELoLPGH GD÷ÕWÕOGÕ÷ÕQGD LúDUHW
etmektedir.
Seviyeler,
Çin
ve
ùHNLO3.8. Türkiye, Hindistan ve Çin'deki Marjinal Sermaye-+DVÕOD
2UDQÕ
12
10
8
6
1980'ler
1990'lar
2000'ler
33
NX
-15%
I
G
Brezilya
C
Güney
Afrika
Meksika
Türkiye Hindistan
Çin
Kaynak: Penn Dünya 7DEORODUÕ'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOLWDKPLQOHUL
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
3.10. Yatırımların verimliliği 1980ler-
Şekil 3.8. Türkiye, Hindistan ve Çin’deki Marjinal Sermaye3.10.den<DWÕUÕPODUÕQ
YHULPOLOL÷L
bu yana artmasına rağmen,
emsal
ùHNLO3.8. Türkiye,Hasıla
Hindistan
ve Çin'deki Marjinal Sermaye-+DVÕOD
Oranı
OHUGHQEX\DQDDUWPDVÕQDUD÷PHQ
2UDQÕ
ülkelerden çok fazla değildir. Türkiye’nin
HPVDO
ONHOHUGHQ
oRN
ID]OD
GH÷LOGLU
marjinal sermaye-hasıla oranı (ICOR) son
12
Türkiye'nin
marjinal
on yıllarda
önemlisermaye-KDVÕODRUDQÕ
ölçüde iyileşmiştir; bu
1980'ler
da sermayenin
daha etkili|QHPOL
bir biçimde
da,&25
VRQ RQ \ÕOODUGD
|OoGH
10
ğıtıldığında işaret etmektedir. Seviyeler,
1990'lar
L\LOHúPLúWLUEXGDVHUPD\HQLQGDKDHWNLOL
8
Çin
ve
Hindistan’daki
seviyelere
benzerdir
ELU ELoLPGH GD÷ÕWÕOGÕ÷ÕQGD LúDUHW
2000'ler
ve
gelişmiş
ülkelerdeki
seviyelerden
daha
6
etmektedir.
Seviyeler,
Çin
ve
yüksektir. Ancak, mevcut ICOR ile bile,
Hindistan'daki
seviyelere benzerdir ve
4
yüzde 5’lik bir orta vadeli büyüme oranı
JHOLúPLú
ONHOHUGHNL
VHYL\HOHUGHQ
GDKD
sağlamak GSYH’nin yüzde 24’ü kadar bir
2
yüksektir.
mevcut ICOR
bile,
yatırımAncak,
oranı gerektirecektir,
bu ile
da mev\]GH
ELU RUWDbiraz
YDGHOL
E\PH
0
cut
OLN
seviyelerden
daha
fazladır.RUDQÕ
DüTürkiye
Çin
Hindistan
VD÷ODPDN*6<+
QLQ\]GH
NDGDUELU
şük tasarruf oranları dikkate alındığında,
\DWÕUÕP
JHUHNWLUHFHNWLr,
bu orta
da
böyleRUDQÕ
bir yatırım
oranının sağlanması,
Kaynak'Q\D%DQNDVÕ3HUVRQHOWDKPLQOHUL
vadede
sürdürülemez
ölçüde
yüksek
cari Kaynak: Dünya Bankası Personel tahminleri.
PHYFXW
VHYL\HOHUGHQ
ELUD]
GDKD
ID]ODGÕU
açıklaraWDVDUUXI
yol açacaktır.RUDQODUÕ
Daha yüksekGLNNDWH
yurt içi
'úN
tasarrufların
yokluğunda,
Türkiye’nin
- hüDOÕQGÕ÷ÕQGDE|\OHELU\DWÕUÕPRUDQÕQÕQVD÷ODQPDVÕRUWDYDGHGHVUGUOHPH]|OoGH\NVHNFDULDoÕNODUD
kümetin orta'DKD
vadeli \NVHN
isteklerine\XUW
uygun
- büyümesi
için, sermayenin
yurt içi dağılımında
dahaorta
fazla vadeli
\RO DoDFDNWÕU
LoLoranlarla
WDVDUUXIODUÕQ
\RNOX÷XQGD
7UNL\H'nin
- hükümetin
iyileştirmeler yapılması gerekli olacaktır.
isteklerine uygun oranlarla - E\PHVL LoLQ VHUPD\HQLQ \XUW LoL GD÷ÕOÕPÕQGD GDKD ID]OD L\LOHúWLUPHOHU
\DSÕOPDVÕJHUHNOLRODFDNWÕU
C.
Kamu ve Özel Yatırımlar: Bİr İlİşkİ var mı?
C. büyümesinin
.$089(°=(/
Y$7,5,0/$5: Bñ5ñ/ñì.ñ9$50,
?
3.11. Maliye politikası, yatırım
desteklenmesinde
önemli bir rol oynamaya
devam etmektedir. Kamu yatırımları rekabet gücünün, bölgesel kalkınmanın ve ekonomik büyümenin teşvik edilmesinde
bir araç
olmuştur. Buna
ek olarak,
temel altyapının
sağlanmasında önemli
vasıta
kalmayadevam
3.11.önemli
0DOL\H
SROLWLNDVÕ
\DWÕUÕP
E\PHVLQLQ
GHVWHNOHQPesinde
önemlibirbir
rol olarak
oynamaya
devam etmektedir ve çoğu kez özel yatırımlar için bir ön koşul niteliğindedir. Vergi politikası da, özel sektör
etmektedir .DPX \DWÕUÕPODUÕ UHNDEHW JFQQ E|OJHVHO NDONÕQPDQÕQ YH HNRQRPLN E\PHQLQ WHúYLN
için sağladığı teşvikler yoluyla yatırım büyümesini destekler (Kutu 3.1). Bu bölüm, bütçe-içi ve bütçe-dışı
HGLOPHVLQGH|QHPOLELUDUDoROPXúWXU%XQDHNRODUDNWHPHODOW\DSÕQÕQVD÷ODQPDVÕQGD|QHPOLELUYDVÕWD
kamu yatırımlarının toplam yatırım seviyelerini nasıl etkilediğine ve maliye politikasının, özel sektörün serolarak
kalmaya
devamyönelik
HWPHNWHGLU
YHneoR÷X
NH]
|]HO \DWÕUÕPODU
LoLQ ELU |Q NRúXO QLWHOL÷LQGHGLU 9HUJL
maye
biriktirmesine
teşvikleri
ölçüde
etkilediğine
odaklanmaktadır.
SROLWLNDVÕ GD |]HO VHNW|U LoLQ VD÷ODGÕ÷Õ WHúYLNOHU \ROX\OD \DWÕUÕP E\PHVLQL GHVWHNOHU .XWX %X
bölüm, bütçe-içi ve bütçe-GÕúÕNDPX\DWÕUÕPODUÕQÕQWRSODP\DWÕUÕPVHYL\HOHULQLQDVÕOHWNLOHGL÷LQHYHPDOL\H
SROLWLNDVÕQÕQ |]HO VHNW|UQ VHUPD\H ELULNWLUPHVLQH \|QHOLN WHúYLNOHUL QH |OoGH HWNLOHGL÷LQH
RGDNODQPDNWDGÕU
35
34
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
Kutu 3.1. Yeni Teşvik Programı
Ekonomi Bakanlığı, Nisan 2012’de aşağıdaki hedefleri içeren yeni bir yatırım teşvik paketini uygulamaya
koydu:
•
Ara malların ve yüksek ithalat payına sahip ürünlerin üretimini destekleyerek cari açığı azaltmak
•
Küme oluşumunu desteklemek
•
En az gelişmiş bölgeleri hedefleyen yatırım teşviklerini arttırmak
•
Bölgesel kalkınma farklılıklarını azaltmak
•
Teşvik önlemlerinin etkililiğini arttırmak
•
Teknolojik dönüşüm sağlamak için yüksek ve orta-yüksek teknolojiye sahip yatırımları desteklemek
İlk iki hedef yeni olmakla birlikte, son dört hedef, 2009 yılında uygulamaya konan bir önceki teşvik
programı ile aynıdır. Yeni program, önceki programın üç bileşeninin (genel teşvikler, bölgesel teşvikler,
büyük ölçekli yatırımların teşviki) hepsini muhafaza etmekte ve “stratejik yatırımların teşviki” ile
dördüncü bir ayak eklemektedir. Yeni program ayrıca teşviklerin amaçlarına yönelik olarak bölgelerin
sınıflandırmasını da değiştirmektedir. Güncellenmiş bir sosyo-ekonomik kalkınma indeksine dayalı olarak
altı bölgeyi yeniden tanımlarken, aynı zamanda il düzeyinde bir bölgesel kalkınma teşvik programına
geçmektedir.
Araçlar.
Bazıları yeni olan çeşitli araçlar, bileşenlere göre düzenlenmiştir.
•
Büyük ölçekli yatırımlar KDV muafiyeti, gümrük vergisi muafiyeti, vergi indirimi, sigorta primi
işveren payı desteği ve yatırım yeri tahsisi alacaklardır.
•
Bölgesel yatırım teşvikleri, yukarıdaki teşviklere ek olarak faiz ödemeleri için destek alabilecek,
stratejik yatırımlar ise ayrıca KDV iadesi de alabilecektir.
•
Ayrıca, yatırımların en az gelişmiş altıncı bölgede yapılması durumunda, bu yatırımlar gelir vergisi stopajı desteği ile 10 yıla kadar sigorta primi desteği alabileceklerdir.
•
Organize sanayi bölgeleri daha uzun süre destek alabilecektir; bölgesel teşvikler ise bölgelerin
kalkınma seviyesine göre dereceli olmaya devam edecektir.
•
Faiz desteği, 3-7 puan arasında ve 900.000 TL’ye kadar olacaktır.
Sonuçlar
•
Yeni sistemle, 2013’te başlayan yatırımlar için yüzde 90’lık bir vergi indirimine tabi olarak, vergi
indirimi yatırım miktarının yüzde 60’ına ulaşabilecektir.
•
Yatırım desteğinin toplam yoğunluğu, yatırım miktarının yüzde 27-116’sı arasında değişecektir.
•
En düşük iş gücü maliyeti altıncı bölgede olacaktır, çünkü bu bölgede toplam destekler brüt asgari
ücretin %38’ine ulaşacaktır.
•
Sistemin yeni bir özelliği, bir bölgede yatırım yapan ancak başka bir bölgede de faaliyet gösteren
şirketlerin, söz konusu diğer bölgelerdeki faaliyetlerinden doğan vergileri, toplam vergi indiriminin yüzde 80’ine kadar düşebilecek olmalarıdır.
35
x
6LVWHPLQ \HQL ELU |]HOOL÷L ELU E|OJHGH \DWÕUÕP \DSDQ DQFDN EDúND ELU E|OJHGH GH IDDOL\HW J|VWHUHQ
úLUNHWOHULQV|]NRQXVXGL÷HUE|OJHOHUGHNLIDDOL\HWOHULQGHQGR÷DQYHUJLOHULWRSODPYHUJLLQGLULPLQLQ\]GH
LQHNDGDUGúHELOHFHNROPDODUÕGÕU
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
3.12. Kamu yatırımı büyümesi, daha önceki on yılŞekil 3.9. Kamu Yatırımı
larda gözlemlenenden önemli ölçüde daha düşüktür.
ùHNLO3.9.DPX<DWÕUÕPÕ
(GSYH’nin yüzdesi)
3.12. kamu
.DPX
\DWÕUÕPÕtoplam
E\PHVL
GDKD |QFHNL
RQ
1970lerde,
sektörünün
yatırımlar
içindeki
(GSYH'nin yüzdesi)
\ÕOODUGD
J|]OHPOHQHQGHQ
|OoGHortalaGDKD
payı yüzde
40 civarındaydı,
kamu|QHPOL
yatırımlarının
GúNWU 1970lerde, kamu sektörünün toplam
ma büyüme
oranı ise neredeyse yüzde 10’a ulaşmaktay\DWÕUÕPODULoLQGHNLSD\Õ\]GHFLYDUÕQGD\GÕNDPX
dı. Bu
dönemde, ağır
imalatın
ve sermaye
mallarının
\DWÕUÕPODUÕQÕQ
RUWDODPD
E\PH
RUDQÕ LVH
QHUHGH\VH
yurt içi
üretimini
arttırmayı
amaçlayan
hırslı
bir kamu
\]GH
DXODúPDNWD\GÕ%XG|QHPGHD÷ÕULPDODWÕQ
yatırım
içeren, ithal
ikameci
bir sanayileşme
YHprogramını
VHUPD\H PDOODUÕQÕQ
\XUW
LoL UHWLPLQL
DUWWÕUPD\Õ
stratejisi
mevcuttu.
1980lerin
sonlarında,
liberalizasyon
DPDoOD\DQKÕUVOÕELUNDPX\DWÕUÕPSURJUDPÕQÕLoHUHQ
LNDPHFL
ELUyatırımlarının
VDQD\LOHúPH VWUDWHMLVL
PHYFXWWX
süreciLWKDO
nedeniyle
kamu
büyüme oranı
orVRQODUÕQGD
OLEHUDOL]DV\RQ
VUHFL QHGHQL\OH
talamaOHULQ
yüzde 1,6’ya
düşmüştür.
Kamu yatırımlarındaki
NDPXIMF
\DWÕUÕPODUÕQÕQ
E\PH RUDQÕ2001
RUWDODPD
\]GH
dŽƉůĂŵŬĂŵƵLJĂƚŦƌŦŵůĂƌŦ
Konsolide bütçe
yavaşlama,
programı doğrultusunda
krizinden
\D
GúPúWU
.DPX
\DWÕUÕPODUÕQGDNL
\DYDúODPD
sonra da devam etmiştir. Kamu yatırımları 1970lerde
,0)SURJUDPÕGR÷UXOWXVXQGDNUL]LQGHQVRQUDGD Kaynak'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOWDKPLQOHUL
GSYH’nin yüzde 10 seviyesinde iken 1980lerin sonun- Kaynak: Dünya Bankası personel tahminleri.
GHYDP HWPLúWLU .DPX \DWÕUÕPODUÕ OHUGH
da GSYH’nin
ve nihayet
GSYH'ninyüzde
yüzde7’si
10seviyesine
seviyesindedüşmüş
iken 1980lerin
sonunda GSYH'nin yüzde 7'si seviyesine GúPú YH
QLKD\HWVRQRQ\ÕOGD*6<+
QLQRUWDODPD\]GH
NDGDUROPXúWXU\ÕOÕQGDVWDQGE\G]HQOHPHVLQLQ
son on yılda GSYH’nin ortalama yüzde 4’ü kadar olmuştur. 2006 yılında standby düzenlemesinin sonra er36
VRQUD HUPHVLQLQ
DUGÕQGDQ
NDPX \DWÕUÕPODUÕ
WHNUDU
DUWPD\D
EDúODPÕúWÕU
%XQXQOD
ELUOLNWH
mesinin
ardından, kamu
yatırımları
tekrar artmaya
başlamıştır
(Şekil 3.10).ùHNLO
Bununla
birlikte,
toplam
kamu
WRSODP NDPX
LoLQGH yarı
UDSRU
HGLOPH\HQ
\DUÕ EWoHVHO
NXUXPODUÕQ
YH NDPX
|]HO
yatırımları
içinde\DWÕUÕPODUÕ
rapor edilmeyen
bütçesel
kurumların
yatırımları
ve kamu\DWÕUÕPODUÕ
özel ortaklıkları
(KÖO’ler)
RUWDNOÕNODUÕ
.g2
OHU
\DSÕODQ \DWÕUÕPODU
D\QÕve
G|QHPGH
KÕ]ODfinanse
DUWPÕúWÕU
YH \ÕOOÕN
RODUDNKÖO’ların
ILQDQVH
yoluyla
yapılan
yatırımlar\ROX\OD
aynı dönemde
hızla artmıştır
yıllık olarak
edilmesi
gereken
HGLOPHVLJHUHNHQ.g2
ODUÕQPLNWDUÕ*6<+
QLQ\]GH
G]H\LQGHGLU
miktarı, GSYH’nin yüzde 1,3’ü düzeyindedir.
3.13.
yatırımlarının
toplam
yatırımlarTablo
3.17UNL\H.DPX<DWÕUÕPODUÕYH*6<+%\PHVL
3.13.Kamu
.DPX
\DWÕUÕPODUÕQÕQ
WRSODP
Tablo
3.1. Türkiye: Kamu Yatırımları ve GSYH Büyümesi
(yüzde)
içindeki
payı LoLQGHNL
sanayi veSD\Õ
tarım
sektörlerinde
\DWÕUÕPODU
VDQD\L
YH
(yüzde)
düşmüş,
yatırımlar ise
temel altyapı
WDUÕP özel
VHNW|UOHULQGH
GúPú
|]HO ala1963-79
1963-79 1980-99
1980-99 2000-11
2000-11
nında
önemli LVH
bir WHPHO
artış yaşamıştır.
Tarım ve sa\DWÕUÕPODU
DOW\DSÕ DODQÕQGD
Reel GSYH büyümesi
5,1
4,2
4,3
Reel GSYH büyümesi
5,1
4,2
4,3
|QHPOL
ELU DUWÕú
\DúDPÕúWÕU
7DUÕP YH içinnayi
sektörlerinin
toplam
kamu yatırımları
5HHO\DWÕUÕPE\PHVL
Reel
yatırım
büyümesi
sanayi
kamu birÖzel
7,0
6,1
8,3
deki
payı, sektörlerinin
bu sektörlerdekitoplam
özelleştirmenin
9,7 7,0
1,66,1
1,3
\DWÕUÕPODUÕ
SD\Õ ölçüde
EX azal-Kamu Özel
8,3
sonucu
olarak sonLoLQGHNL
20 yılda önemli
WHPHODOW\DSÕQÕQSD\Õ
10,8
2,7
0,9
VHNW|UOHUGHNL
|]HOOHúWLUPHQLQ
ELU
VRQXFX
mıştır. Türk Telekom’un (2005’te özelleştirilKamu
9,7
1,6
1,3
GL÷HUOHULQLQSD\Õ
9,0
0,8
1,7
RODUDN
VRQ sonra
\ÕOGD
|QHPOL sektöründeki
|OoGH
miştir)
satışından
haberleşme
temel
altyapının
payı
10,8
2,7
0,9
Kaynak'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOWDKPLQOHUL
D]DOPÕúWÕU bir
7UN
7HOHNRP
XQ
WH kamu
yatırımlarda
düşüş
olmasına rağmen
diğerlerinin payı
9,0
0,8
1,7
|]HOOHúWLULOPLúWLU
VDWÕúÕQGDQ
VRQUDaltyasektörünün
son on yılda
sosyal ve temel
Kaynak: Dünya Bankası personel tahminleri.
KDEHUOHúPHVHNW|UQGHNL\DWÕUÕPODUGDELUGúúROPDVÕQDUD÷PHQNDPXVHNW|UQQVRQRQ\ÕOGDVRV\DOYH
pı alanlarına daha fazla odaklanmaya başlaması
WHPHODOW\DSÕDODQODUÕQDGDKDID]ODRGDNODQPD\DEDúODPDVÕ|QHPWDúÕPDNWDGÕUùHNLOg]HOVHNW|U
önem taşımaktadır (Şekil 3.11). Özel sektör, ilgili alanlardaki kamu yatırımlarındaki yavaşlamayı başarılı bir
LOJLOLDODQODUGDNLNDPX\DWÕUÕPODUÕQGDNL\DYDúODPD\ÕEDúDUÕOÕELUúHNLOGHWHODILHWPLúWLUWDUÕPPDGHQFLOLN
şekilde
telafiVDQD\LQGHNL
etmiştir; tarım,
madencilik
veLOH
imalat
sanayindeki
1990
ile 2000
yüzde 4,9’a
YH LPDODW
\DWÕUÕPODU
DUDVÕQGDNLyatırımlar,
\]GH D
NÕ\DVOD
VRQarasındaki
RQ \ÕOGD *6<+
QLQ
kıyasla,
son on yılda GSYH’nin ortalama yüzde 7,3’üne ulaşmıştır.
RUWDODPD\]GH
QHXODúPÕúWÕU
Tablo
3.10. Türkiye:
Özel<DWÕUÕPODUÕQVD÷%LOHúLPOHUL
Yatırımların (sağ) Bileşimleri
ùHNLO3.10.
Türkiye: Kamu
Kamu(sol)
(sol) ve
ve Özel
Yüzde
80
14,9
39,3
23
12,8
9,7
1,9
17,5
1,3
60
40
11,2
3,1
20
37,3
0
100
9,2
1963-79
50,5
1980-99
'L÷HUOHUL
6RV\DODOW\DSÕ
7HPHODOW\DSÕ
23
45,4
2000-11
7DUÕPLPDODWYHPDGHQFLOLN
Konut
7
80
Yüzde
100
60
40
20
0
49,2
7,9
33,7
1,8
0,6
34,3
40,5
8,9
16
1963-79
1980-99
'L÷HUOHUL
6RV\DODOW\DSÕ
7HPHODOW\DSÕ
11,7
42,6
5,3
15,9
24,6
2000-11
7DUÕPLPDODWYHPDGHQFLOLN
Konut
Kaynak:
Kalkınma Bakanlığı
Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ
3.14. 6RQ ]DPDQODUGDNL GHYOHW SROLWLNDODUÕ JHUL NDOPÕú E|OJHOHUGHNL VRV\DO DOW\DSÕ\Õ H÷LWLP
VD÷OÕN L\LOHúWLUPH\L DPDoODPDNWDGÕU .DPX \DWÕUÕPODUÕ VRQ RQ \ÕOGD E\N |OoGH VDELW NDOPDNOD
36
ELUOLNWH JHUL NDOPÕú E|OJHOHULQ WRSODP NDPX \DWÕUÕPODUÕ LoLQGHNL SD\ÕQÕQ |]HOOLNOH VRV\DO VHNW|UOHUGH
DUWPDVÕ\ODE|OJHVHOGD÷ÕOÕP|QHPOL|OoGHGH÷LúPLúWLUgUQH÷LQVD÷OÕNH÷LWLPYHNRQXWVHNW|UOHULQGHNL
DUWDQ \DWÕUÕPODUÕQ DUGÕQGDQ ONHGHNL HQ D] JHOLúPLú E|OJH RODQ *QH\GR÷X $QDGROX
QXQ WRSODP
\DWÕUÕPODUGDNLRUWDODPDSD\ÕVRQ\ÕOGD- |QFHNL\ÕOOÕNG|QHPHNÕ\DVOD- QHUHGH\VHLNLNDWÕQDoÕNPÕúWÕU
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
Yüzde
Yüzde
3.14. Son zamanlardaki devlet politikaları, geri kalmış bölgelerdeki sosyal altyapıyı (eğitim, sağlık) iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Kamu yatırımları son on yılda büyük ölçüde sabit kalmakla birlikte, geri kalmış
bölgelerin toplam kamu yatırımları içindeki payının özellikle sosyal sektörlerde artmasıyla, bölgesel dağılım
önemli ölçüde değişmiştir. Örneğin, sağlık, eğitim ve konut sektörlerindeki artan yatırımların ardından, (ülkedeki en az gelişmiş bölge olan) Güneydoğu Anadolu’nun toplam yatırımlardaki ortalama payı son 5 yılda
- önceki 5 yıllık döneme kıyasla - neredeyse iki katına çıkmıştır. Kamu harcamalarının az gelişmiş bölgelere doğru yeniden tahsis edilmesi, ülke genelindeki iyileşmiş sosyal koşullar için önemli bir etken olmuştur.
Örneğin Güneydoğu Anadolu’da, bölgedeki sağlık hizmetlerinin kullanımı son on yılda neredeyse üç kayına
22
ùHNLO3.11*QH\GR÷X$QDGROX
QXQ.DPX
3.15. .XUDO
RODUDNbaşarılı
NDPXolmuştur.
\DWÕUÕPODUÕ
|]HO
çıktığından,
bu politikalar
<DWÕUÕPODUÕQGDNL3D\Õ
\DWÕUÕPODUÕ \D HWUDIÕQGDQ X]DNODúWÕUÕU \D GD
3.15.
Kural
olarak,
kamu
yatırımları,
Şekil
3.11.
Güneydoğu
Anadolu’nun Kamu Yatırımındaki
HWUDIÕQGD WRSODU (WUDIÕQGDQ X]DNODúWÕUPD, tam
20
özelLVWLKGDPODoDOÕúDQHNRQRPLOHUGHYHYHUJLOHU\DGD
yatırımları ya etrafından uzaklaşPayı
ùHNLO3.11*QH\GR÷X$QDGROX
QXQ.DPX
3.15. .XUDO
RODUDN
NDPX
\DWÕUÕPODUÕ
|]HO
tırır
ya
da
etrafında
toplar.
Etrafından
Lo ERUoODQPD LOH ILQDQVH HGLOHQ NDPX \DWÕUÕPODUÕ
15
<DWÕUÕPODUÕQGDNL3D\Õ2002-06 2007-12
\DWÕUÕPODUÕuzaklaştırma,
\D
HWUDIÕQGDQ
X]DNODúWÕUÕU
\D
GD
tam istihdamla
ekoEDúND
GXUXPGD
|]HOçalışan
\DWÕUÕPODU
LoLQ
HWUDIÕQGD nomilerde
WRSODU
(WUDIÕQGDQ
X]DNODúWÕUPD,
tam
ve vergilerNÕW
ya
da
iç borçlanma
20
NXOODQÕODELOHFHN
ND\QDNODUÕ
NXOODQGÕ÷ÕQGD
10
LVWLKGDPODoDOÕúDQHNRQRPLOHUGHYHYHUJLOHU\DGD
ile meydana
finanse edilen
yatırımları,
başka
gelir.kamu
Alternatif
olarak,
yerel banka
sisteminden
borç alma
finanse edilen
durumda
özel yatırımlar
için yoluyla
kullanılabileLo ERUoODQPD
LOH ILQDQVH
HGLOHQ
NDPX
\DWÕUÕPODUÕ
5
15
2002-06 2007-12
GHYOHW
KDUFDPDODUÕ
|]HO
VHNW|U
LoLQ NUHGL
cekDUWPÕú
kıt kaynakları
kullandığında
meydana
EDúND
GXUXPGD
|]HO
\DWÕUÕPODU
LoLQ
NXOODQÕODELOLUOL÷LQGH
YHYH\D \HUHO
0
gelir.
Alternatif
olarak, ELU
yerelD]DOPD\D
banka sisteNXOODQÕODELOHFHN
NÕW ND\QDNODUÕ
NXOODQGÕ÷ÕQGD
10
Konut
(÷LWLP
6D÷OÕN
Toplam
IDL]
RUDQODUÕQGD
|]HO
\DWÕUÕPODU
LoLQ
FD\GÕUÕFÕ
minden
borç
alma
yoluyla
finanse
edilen
meydana gelir. Alternatif olarak, yerel banka
Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ
olandevlet
- ELUharcamaları,
DUWÕúD \RO DoDELOLU
$\UÕFD
sektör
için NÕVÕWOD\ÕFÕ5
sistemindenartmış
borç
alma
yoluyla özel
finanse
edilen
yasalar
ya
da
yönetmelikler,
özel
\DWÕUÕPODUÕQGDKD
krediKDUFDPDODUÕ
kullanılabilirliğinde
bir azalmaya
ve/
DUWPÕú GHYOHW
|]HO VHNW|U
LoLQ NUHGL
YHULPOLRODELOHFH÷LED]ÕVHNW|UOHULHWNLQELUELoLPGHNDPX\DWÕUÕPODUÕLoLQD\ÕUDELOLU
veya
yerel
faiz
oranlarında
özel
yatırımlar
NXOODQÕODELOLUOL÷LQGH ELU D]DOPD\D YHYH\D \HUHO
0
için caydırıcı
olan
- bir artışaLoLQ
yol FD\GÕUÕFÕ
açabilir.
Konut
(÷LWLP
6D÷OÕN
Toplam
IDL] RUDQODUÕQGD
\DWÕUÕPODU
3.16.- |]HO
Bunun
aksine, HWUDIÕQGDWRSODPD
NDPX\DWÕUÕPODUÕ|]HO\DWÕUÕPODULoLQSR]LWLIGÕúVDOOÕNODUDVDKLS
Ayrıca,
kısıtlayıcı
yasalar
ya
da
yönetmeROGX÷XQGDPH\GDQDJHOLU.DPX\DWÕUÕPODUÕGDKDJHOLúPLúIL]LNVHODOW\DSÕ|UQH÷LQXODúÕPYHKDEHUOHúPH
olan - ELU DUWÕúD
\RO DoDELOLU $\UÕFD NÕVÕWOD\ÕFÕ Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ
likler,
özel yatırımların daha verimli olaD÷ODUÕHQHUMLYHGL÷HUNDPXKL]PHWOHULVD÷OD\DUDN\DGDLúJFQQNDOLWHVLQLQYHDU]ÕQÕQL\LOHúWLULOPHVLQH
yasalar ya da yönetmelikler, özel \DWÕUÕPODUÕQGDKD
Kaynak:
Kalkınma
Bakanlığı
bileceği
bazıVD÷OÕN
sektörleri
etkin KL]PHWOHULQLQ
bir biçimde LúoL
|UQH÷LQ
YH H÷LWLP
H÷LWLP
SURJUDPODUÕQÕQ
YE VD÷ODQPDVÕ \ROX\OD \DUGÕPFÕ
YHULPOLRODELOHFH÷LED]ÕVHNW|UOHULHWNLQELUELoLPGHNDPX\DWÕUÕPODUÕLoLQD\ÕUDELOLU
kamu
yatırımları
için
ayırabilir.
olarak, özel sektöU LoLQ \DWÕUÕP RUWDPÕQÕ L\LOHúWLUHELOLU YH UHWLP PDOL\HWOHULQL D]DOWDELOLU 7UNL\H
QLQ
NDPX\DWÕUÕPODUÕQÕQEXWUHWUDIÕQGDWRSODPD\DGDHWUDIÕQGDQX]DNODúWÕUPDHWNLOHULLOHQH|OoGHED÷ODQWÕOÕ
3.16.
Bunun HWUDIÕQGDWRSODPD
aksine, etrafında toplama,
kamu yatırımları özel yatırımlar için pozitif dışsallıklara sahip oldu3.16. Bunun
aksine,
NDPX\DWÕUÕPODUÕ|]HO\DWÕUÕPODULoLQSR]LWLIGÕúVDOOÕNODUDVDKLS
ROGX÷XQXGH÷HUOHQGLUPHNLoLQDPSLULNELUWHVWJHOLúWLUL\Rruz.
%XWHVWNDPX\DWÕUÕPODUÕ|]HO\DWÕUÕPODUYH
ğunda
meydana
gelir.
Kamu
yatırımları,
daha gelişmiş fiziksel altyapı
(örneğin ulaşım ve haberleşme ağları,
ROGX÷XQGDPH\GDQDJHOLU.DPX\DWÕUÕPODUÕGDKDJHOLúPLúIL]LNVHODOW\DSÕ|UQH÷LQXODúÕPYHKDEHUOHúPH
*6<+ GLQDPLNOHULQLQ ELU \DSÕVDO YHNW|U RWRUHJUHVLI 69$5 PRGHOLQLQ WDKPLQLQH GD\DQPDNWDGÕU %LU
enerji
ve
diğer
kamu
hizmetleri)
sağlayarak
ya
da
iş
gücünün
kalitesinin
ve arzının iyileştirilmesine (örneğin
D÷ODUÕHQHUMLYHGL÷HUNDPXKL]PHWOHULVD÷OD\DUDN\DGDLúJFQQNDOLWHVLQLQYHDU]ÕQÕQL\LOHúWLULOPHVLQH
GH÷LúNHQLQ JHFLNPHOL GH÷HUOHULQLQ VLVWHPGHNL GL÷HU ELU GH÷LúNHQL WDKPLQ HWPHN LoLQ NXOODQÕOÕS
sağlık YH
ve eğitim
hizmetlerinin,
işçi eğitimH÷LWLP
programlarının,
vb. sağlanması
yoluyla) yardımcı
olarak,
özel sektör
|UQH÷LQ VD÷OÕN
H÷LWLP
KL]PHWOHULQLQ
SURJUDPODUÕQÕQ
YE VD÷ODQPDVÕ
\ROX\OD
\DUGÕPFÕ
NXOODQÕODPD\DFD÷ÕQÕ
LQFHOHPHNLúoL
LoLQ *UDQJHU-QHGHQVHOOLN
LVWDWLVWL÷L
NXOODQÕOPÕúWÕU
$\UÕFD
KHU ELU
için
yatırım
ortamını
iyileştirebilir
ve
üretim
maliyetlerini
azaltabilir.
Türkiye’nin
kamu
yatırımlarının
tür
GH÷LúNHQLQ
DQGDNLRUWDPÕQÕ
YH JHOHFHNWHNL
GH÷HUOHULQLQ
NDPX \DWÕUÕPODUÕQÕQ
GH÷HULQGHNL
\]GHbuELU
olarak, özel sektöU
LoLQúX
\DWÕUÕP
L\LOHúWLUHELOLU
YH UHWLP
PDOL\HWOHULQLPHYFXW
D]DOWDELOLU
7UNL\H
QLQ
etrafında
toplama
ya
da
etrafından
uzaklaştırma
etkileri
ile
ne
ölçüde
bağlantılı
olduğunu
değerlendirmek
için
SXDQOÕNEHNOHQPH\HQELUDUWÕúD\DQÕWÕQÕEHOLUOHPHNLoLQGUW\DQÕWODUÕKHVDSODQPÕúWÕUg]HO\DWÕUÕPODUÕQ
NDPX\DWÕUÕPODUÕQÕQEXWUHWUDIÕQGDWRSODPD\DGDHWUDIÕQGDQX]DNODúWÕUPDHWNLOHULLOHQH|OoGHED÷ODQWÕOÕ
ampirik
bir test
geliştiriyoruz.
BuWDKPLQ
test kamu
yatırımları,
özel
GSYH
dinamiklerinin
birWDKPLQ
yapısal
GH÷HUOHUL
WDULKVHO
YHULOHUGHQ
HGLOHQ
NDWVD\ÕODU
LOHyatırımlar
\LQHOHPHOLve9$5
VLVWHPL
NXOODQÕODUDN
ROGX÷XQXGH÷HUOHQGLUPHNLoLQDPSLULNELUWHVWJHOLúWLUL\Rruz.
%XWHVWNDPX\DWÕUÕPODUÕ|]HO\DWÕUÕPODUYH
vektör
otoregresif
(SVAR)
modelinin
tahminine
dayanmaktadır.
Bir
değişkenin
gecikmeli
değerlerinin
HGLOPLúWLUELU \DSÕVDO YHNW|U RWRUHJUHVLI 69$5 PRGHOLQLQ WDKPLQLQH GD\DQPDNWDGÕU %LUsis*6<+ GLQDPLNOHULQLQ
temdeki diğer bir değişkeni tahmin etmek için Şekil 3.12. Türkiye: Özel Yatırımların, bir Kamu Yatırım
GH÷LúNHQLQkullanılıp
JHFLNPHOL
GH÷HUOHULQLQ VLVWHPGHNL
GL÷HU ùHNLO3.127UNL\Hg]HO<DWÕUÕPODUÕQELU.DPX<DWÕUÕP
ELU GH÷LúNHQL WDKPLQ HWPHN LoLQ NXOODQÕOÕS
incelemek
için
3.17. kullanılamayacağını
.DPX \DWÕUÕPODUÕQÕQ
JLWWLNoH
Birikmiş Yanıtı
ùRNXQD%LULNPLú<DQÕWÕ
NXOODQÕODPD\DFD÷ÕQÕ
LQFHOHPHN
LoLQ\HUHO
*UDQJHU-QHGHQVHOOLN
LVWDWLVWL÷L Şokuna
NXOODQÕOPÕúWÕU
$\UÕFD KHU ELU
DUWDQ ELU
ELoLPGH
DOW\DSÕ\D
Granger-nedensellik
istatistiği
kullanılmıştır.
GH÷LúNHQLQAyrıca,
úXRGDNODQPDVÕQÕQ
DQGDNL
YH
JHOHFHNWHNL
GH÷HUOHULQLQ
NDPX
\DWÕUÕPODUÕQÕQ
PHYFXW
GH÷HULQGHNL
\]GH ELU
|]HOşu\DWÕUÕP
her bir değişkenin
andaki veE\PHVL
gelecekSXDQOÕNEHNOHQPH\HQELUDUWÕúD\DQÕWÕQÕEHOLUOHPHNLoLQGUW\DQÕWODUÕKHVDSODQPÕúWÕUg]HO\DWÕUÕPODUÕQ
ROXPOX
HWNLVL ROPXúWXU
tekiüzeULQGH
değerlerinin,
kamu ELU
yatırımlarının
mevcut
(QHUML
XODúÕP
YH
KDEHUOHúPH
RODUDN LOH \LQHOHPHOL 9$5 VLVWHPL NXOODQÕODUDN WDKPLQ
GH÷HUOHUL WDULKVHO
YHULOHUGHQ
WDKPLQ
HGLOHQ
NDWVD\ÕODU
değerindeki yüzde bir puanlık
beklenmeyen
WDQÕPODQDQ
WHPHO
DOW\DSÕ\D
\DSÕODQ
NDPX
HGLOPLúWLU bir artışa yanıtını belirlemek için, dürtü yanıt\DWÕUÕPODUÕQÕQ
|]HO
\DWÕUÕPODUÕ
HWUDIÕQD
ları hesaplanmıştır. Özel yatırımların değerleri,
ùHNLO3.127UNL\Hg]HO<DWÕUÕPODUÕQELU.DPX<DWÕUÕP
WRSODGÕ÷ÕQD
GDLU NDQÕWODU PHYFXWWXU
Tahmin
3.17.
.DPX
\DWÕUÕPODUÕQÕQ
JLWWLNoH
tarihsel
verilerden
tahmin edilen
katsayılar
ile,
ùRNXQD%LULNPLú<DQÕWÕ
HGLOHQGUW\DQÕWODUÕ\ÕOÕQGDNDPXDOW\DSÕ
yinelemeli
VAR \HUHO
sistemi kullanılarak
tahmin
DUWDQ ELU
ELoLPGH
DOW\DSÕ\D
\DWÕUÕPODUÕQGDNLEHNOHQPHGLNELUDUWÕúÕQ|]HO
edilmiştir.
RGDNODQPDVÕQÕQ
\DWÕUÕP NÕVD
E\PHVL
DOW\DSÕ|]HO
\DWÕUÕPODUÕQGD
YDGHGH KLo HWNLVL
üzeULQGH 3.17.
ROXPOX
ELUyatırımlarının
HWNLVL
ROPXúWXU
ROPDGÕ÷ÕQÕ
\D
GD KDILI
ELU HWUDIÕQGDQ
Kamu
gittikçe
artan
(QHUML XODúÕP
YH
KDEHUOHúPH
RODUDN
X]DNODúWÕUPDHWNLVLROGX÷XQXDQFDN\ÕO\D
bir biçimde yerel altyapıya odaklanmasının,
WDQÕPODQDQözel
WHPHO
\DSÕODQ
NDPX
GDyatırım
\ÕO DOW\DSÕ\D
WHbüyümesi
|]HO DOW\DSÕ
\DWÕUÕPODUÕQÕQ
üzerinde
olumlu\]GH
bir
Kaynak: VAR’ye
VAR'ye dayanan
GD\DQDQ Dünya
'Q\D Bankası
%DQNDVÕ personeli
SHUVRQHOL KHVDSODPDODUÕ
hesaplamaları,
DUWWÕ÷ÕQÕ
YH
RUWD
YDGHOL
ELU
HWUDIÕQGD Kaynak:
\DWÕUÕPODUÕQÕQ
|]HO \DWÕUÕPODUÕ
HWUDIÕQD
etkisi olmuştur.
Enerji, ulaşım
ve haberleşme
1963-LoLQ\ÕOOÕNYHULOHU
1963-2011
için
yıllık
veriler.
toSODPD
HWNLVL
VHUJLOHGL÷LQL
J|VWHUPHNWHGLU
WRSODGÕ÷ÕQD GDLU
NDQÕWODU
PHYFXWWXU
Tahmin
%XVRQXoGL÷HUONHOHUGHNLEHQ]HUWDKPLQOHU
22
Sağlık
Kurumlarında
Kişi
Başı
Hekime
Müracaat Sayısı, Sağlık Bakanlığı, Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2011.
HGLOHQGUW\DQÕWODUÕ\ÕOÕQGDNDPXDOW\DSÕ
LOHWXWDUOÕGÕUV|]NRQXVXWDKPLQOHUNÕVDYDGHGH
HWUDIÕQGDQX]DNODúWÕUPD
NDQÕWODUÕROGX÷XQXDQFDNRUWDLOD
\DWÕUÕPODUÕQGDNLEHNOHQPHGLNELUDUWÕúÕQ|]HO
X]XQ YDGHGH NDPX \DWÕUÕPODUÕQÕQ |]HO \DWÕUÕPODUÕ WDPDPOD\DELOHFH÷LQL J|VWHUPHNWHGLU 0LWUD 37
DOW\DSÕ \DWÕUÕPODUÕQGD
NÕVD YDGHGH KLo HWNLVL
$\UÕFDVRV\DOKDUFDPDODULoLQPDOLRODQDNODUYHGDKDGúNELUHWUDIÕQGDQX]DNODúWÕUPD
ULVNLROXúWXUDQ
ROPDGÕ÷ÕQÕ \D
GD KDILI ELU HWUDIÕQGDQ
NDPXERUoD]DOWPDGLQDPLNOHULLOHGHWXWDUOÕGÕU
X]DNODúWÕUPDHWNLVLROGX÷XQXDQFDN\ÕO\D
38
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
olarak tanımlanan temel altyapıya yapılan kamu yatırımlarının, özel yatırımları etrafına topladığına dair kanıtlar mevcuttur. Tahmin edilen dürtü yanıtları, 0 yılında kamu altyapı yatırımlarındaki beklenmedik bir artışın
özel altyapı yatırımlarında kısa vadede hiç etkisi olmadığını (ya da hafif bir etrafından uzaklaştırma etkisi
olduğunu), ancak yıl 3 ya da yıl 4’te, özel altyapı yatırımlarının yüzde 0,5 arttığını ve orta vadeli bir etrafında
toplama etkisi sergilediğini göstermektedir. Bu sonuç, diğer ülkelerdeki benzer tahminler ile tutarlıdır; söz
konusu tahminler, kısa vadede ‘etrafından uzaklaştırma’ kanıtları olduğunu ancak orta ila uzun vadede kamu
yatırımlarının özel yatırımları tamamlayabileceğini göstermektedir (Mitra 2006). Ayrıca, sosyal harcamalar
için mali olanaklar ve daha düşük bir etrafından uzaklaştırma riski oluşturan, kamu borç azaltma dinamikleri
ile de tutarlıdır.
3.18. Sunulan kanıtlar, kamu yatırımlarının, özel yatırım büyümesini tamamlayarak uzun vadeli büyüme üzerinde pozitif bir etkisi olabileceğini göstermektedir. Bu bulgunun, önemli politika sonuçları vardır.
Kamu yatırımları - bileşimi ne olursa olsun - kısa vadede büyümeyi desteklemekle birlikte, kamu yatırımlarının bileşimi, maliye politikası ile ekonomik politika arasındaki uzun vadeli ilişki için daha önemlidir. Kamu
yatırımlarının bileşimindeki değişiklikler, özel yatırımlardaki artışları tamamlayarak orta vadede daha fazla
yerel sermayeli bir büyüme modeline katkıda bulunabilir. Diğer bir deyişle, daha verimli sektörlerdeki kamu
yatırımları, sadece kısa vadede büyümeyi arttırmakla kalmayacak, aynı zamanda orta vadede özel yatırımları
etrafında toplayacak (bu, daha sonraki dönemlerde daha yüksek yurt içi gelir ve tasarruflara dönüşecektir) ve
daha güçlü ve sürdürülebilir büyüme görünümü sağlayacaktır.
D.
Polİtİka Sİmülasyonları: Yatırım ve Büyüme İçİn Malİye
Polİtİkası
Senaryo I. Yatırımın Bileşiminin İyileştirilmesi
3.19. Ardından, daha iyi bir sermaye birikimi bileşimini teşvik etmek için yetkili makamlar tarafından uygulamaya konabilecek spesifik maliye politikası önlemlerini analiz ediyoruz. Önceki bölümde
belirtildiği gibi, genel iş ortamı, özel sektörün sermaye birikimi seviyesini belirleyen en önemli faktörlerden
birisidir. Yatırım büyümesini desteklemeye yönelik tamamlayıcı bir maliye politikası önlemi, vergi politikasında
düzenlemeler yapılmasıdır. İş gücü üzerindeki yüksek vergiler sadece istihdam büyümesi için bir engel teşkil
etmemektedir, aynı zamanda genel ekonomik faaliyetleri bastırmaktadır. Aynı zamanda, sermaye üzerindeki
vergiler nispeten düşük kalmıştır. Sermaye üzerindeki düşük vergiler ile iş gücü üzerindeki yüksek vergilerin
bir kombinasyonu, özel yatırımların tahsisinde bozulmalara yol açmıştır. Vergi sisteminin mevcut yapısı, ticaret
yapılabilir olmayan sektörlere nispeten yüksek bir yatırım payı tahsis edilmesine neden olmaktadır; özellikle
imalat gibi bazı istihdam-yoğun sektörler ise nispeten dezavantajlı bir konuma gelmektedir.
3.20. Vergi yükünde emekten sermayeye doğru bir kayma, Tablo 3.2. Türkiye: Servet Vergisinde Bir
sadece kayıtlı istihdamdaki büyümeyi teşvik etmekle kalmaArtış
yacak, aynı zamanda daha üst düzeyde ve daha iyi bir yatıYüzde Puan
rım bileşimi yoluyla ekonomik faaliyetleri de arttıracaktır. Değişimler
Vergi yükünün bileşimindeki emekten sermayeye doğru bir mali Yatırım oranı
0,52
gelir nötr değişimini analiz ediyoruz. Spesifik olarak, 2014 yılın- Sermaye kullanımı
da emek (kişisel gelir vergisi) üzerideki doğrudan vergi oranında
İmalat
0,2
yapılan yüzde 10’luk bir indirim, konut varlıkları üzerindeki doKonut
-1,2
laylı vergilerdeki orantılı bir artış ile telafi edilmiştir. Sonuçlar,
Altyapı
0,2
vergilerin bileşimindeki bu tür bir mali gelir nötr değişiminin,
İnşaat
1,0
yıllık yatırım oranında GSYH’nin 0,52 yüzde puanı oranında bir
Kaynak: Simülasyon sonuçlarına dayanan Banartış ile sonuçlanacağını göstermektedir (Tablo 3.2). Vergi yüka personeli hesaplamaları.
künde emekten sermayeye doğru bir kayma, aynı zamanda yatırımların bileşiminde de bir değişikliğe yol açacaktır. Önerilen politika değişiklikleri, imalat, altyapı ve inşaat
dahil olmak üzere tüm önemli ekonomik yatırım kategorilerindeki yatırım oranını arttıracaktır, ancak yatırım
yapısı değişecektir. Temel altyapı ve imalat sektöründeki yatırım payının artması beklenmektedir, konuttaki
yatırım payı ise yüzde 1,2 puan düşecektir. Bu, daha sürdürülebilir bir büyüme yolunu destekleyecektir.
38
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
6HQDU\R,,.DPX7DVDUUXIODUÕQÕQ$UWWÕUÕOPDVÕ
Senaryo II. Kamu Tasarruflarının Arttırılması
3.21. %X VLPODV\RQ \XNDUÕGD
ùHNLO3.13.DPX7DVDUUXIODUÕ(GSYH
veve
Ekonomik
3.21.sunulan
Bu simülasyon,
yukarıdadayanarak,
sunulan
Şekil
3.13. Kamu Tasarrufları (GSYHyüzdesi)
yüzdesi)
Ekonomik
senaryolara
Büyüme (Yüzde)
Büyüme
(Yüzde)
senaryolara
dayanarak,
kamu
tasarrufNDPX WDVDUUXIODUÕQÕQ DUWWÕUÕOPDVÕQÕQ
larının
arttırılmasının
etkilerini
incele25.0
7.0
etkilerini
incelemektedir.
Bu senaryo,
mektedir.
senaryo, kamu politikasındakamu Bu
politikasÕQGDNLLNLRODVÕGH÷LúLNOL÷L
6.0
20.0
ki iki\DNDODPD\D
olası değişikliği yakalamaya
oDOÕúPDN çalışmak
RODUDN
GúQOHELOLU
%LULQFLVL
NDPX 5.0
olarak
düşünülebilir. Birincisi,
kamu tasar15.0
WDVDUUXIODUÕQÕQ
|]HO beklenen
WDVDUUXIODUÕQ
ruflarının,
özel tasarrufların
bi4.0
EHNOHQHQ
ELoLPGH
WRSDUODQPDPDVÕ
çimde toparlanmaması durumunda, ulusal
10.0
GXUXPXQGD
XOXVDO
WDVDUUXIODUÕ
DUWWÕUPD 3.0
tasarrufları
arttırma
görevini
üstlenmesigörevini
üstlenmesidir.
Kamu
2.0
dir. Kamu tasarruflarının, yüzde 2’lik son
5.0
WDVDUUXIODUÕQÕQ \]GH OLN VRQ tarihsel
1.0
tarihsel
ortalamaya
GSYH’nin
ortalamaya
göregöre
GSYH'nin
yüzdeyüz2'si
de 2’si
kadarDUWWÕ÷Õ
arttığı ELU
bir senaryoyu
NDGDU
VHQDU\R\X dikkate
GLNNDWH 0.0 2012* 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020 0.0
almaktayız.
Kamu tasarruflarındaki artış,
Reel GSYH büyümesi (sol
DOPDNWD\Õ].DPXWDVDUUXIODUÕQGDNLDUWÕú
Kamu tasarrufu (sol eksen)
Özel WDVDUUXIVD÷HNVHQ
eksen)
sermaye
gelir gelir
vergisi
gelirlerindeki
bir arsermaye
vergisi
gelirlerindeki
bir
Kaynak6LPODV\RQVRQXoODUÕQDGD\DQDQ%DQNDSHUVRQHOLKHVDSODPDODUÕ
ND\QDNODQPDNWDGÕU
øNLQFL Kaynak: Simülasyon sonuçlarına dayanan Banka personeli hesaplamaları.
tıştanDUWÕúWDQ
kaynaklanmaktadır.
İkinci politika
SROLWLNDilaveGH÷LúLNOL÷L
LODYH artan
NDPX
değişikliği,
kamu tasarruflarının
WDVDUUXIODUÕQÕQDUWDQNDPX\DWÕUÕPODUÕQDKDUFDQGÕ÷ÕQÕQYHGROD\ÕVÕ\ODKDUFDPDODUÕQELOHúLPLQLQGH÷LúHUHN
kamu yatırımlarına harcandığının ve dolayısıyla harcamaların bileşiminin değişerek tekrarlayan harcamalarWHNUDUOD\DQ KDUFDPDODUGDQ
X]DNODúWÕ÷ÕQÕQ
YDUVD\ÕOPDVÕGÕU
%X WHNUDUOD\DQ
KDUFDPDODUGD
ILLOLgelmemektedir,
ELU D]DOPD
dan uzaklaştığının
varsayılmasıdır.
Bu, tekrarlayan
harcamalarda
fiili bir azalma
anlamına
DQODPÕQDJHOPHPHNWHGLUDQFDNEXQODUÕQE\PHRUDQÕQGD- NDPX\DWÕUÕPKDUFDPDODUÕQGDNLGDKDKÕ]OÕELU
ancak bunların büyüme oranında - kamu yatırım harcamalarındaki daha hızlı bir artış yararına - önemli bir
DUWÕú\DUDUÕQD- |QHPOLELU\DYDúODPDRODUDNGúQOHELOLU
Real GDP growth (y/y, LHS)
Public Savings (% of GDP, LHS)
Private Investment (% of GDP, RHS)
yavaşlama olarak düşünülebilir.
WDVDUUXIODUÕQÕQ
DUWWÕUÕOPDVÕ
E\PHQLQ
VUGUOPHVLQH
\DUGÕPFÕ
Bu
3.22.3.22.
Kamu.DPX
tasarruflarının
arttırılması,
büyümenin
sürdürülmesine
yardımcı
olabilir.RODELOLU
Bu senaryodaki
VHQDU\RGDNL
GL÷HU
ELU
|QHPOL
WDQÕPODPD
GDKD
ID]OD
\HUHO
VHUPD\HOL
ELU
E\PHQLQ
JHUoHNOHúWLULOPHVL
diğer bir önemli tanımlama, daha fazla yerel sermayeli bir büyümenin gerçekleştirilmesi isteniyorsa, özel taLVWHQL\RUVD
|]HO
WDVDUUXIODUÕQ
|QHPOL|OoGHDUWPDGÕ÷Õ
ELU GúN
E\PH
RUWDPÕQGD
E|OP
\H EDNÕQ bir
sarrufların
önemli
ölçüde
artmadığı
bir düşük büyüme ortamında
(bölüm
2’ye
bakın) kamu
tasarruflarında
NDPX WDVDUUXIODUÕQGD ELU DUWÕúÕQ JHUHNOL RODFD÷ÕGÕU .DPX WDVDUUXIODUÕQGDNL DUWÕú XOXVDO WDVDUUXIODUÕ GD
artışın gerekli olacağıdır. Kamu tasarruflarındaki artış, ulusal tasarrufları da arttırır ve buna bağlı olarak ulusal
DUWWÕUÕU YH EXQD ED÷OÕ RODUDN XOXVDO \DWÕUÕPODU GD DUWDU %X \HUHO VHUPD\HOL \DWÕUÕP DUWÕúÕ SURMHNVL\RQ
yatırımlar
da artar.
Bu yerel
sermayeli
yatırım
artışı, VUHNOL
projeksiyon
döneminin
kadar
yüzde 5,4.DPX
oranında
G|QHPLQLQ
VRQXQD
NDGDU
\]GH RUDQÕQGD
ELU UHHO
*6<+sonuna
DUWÕúÕ LOH
VRQXoODQÕU
sürekli
bir
reel
GSYH
artışı
ile
sonuçlanır.
Kamu
yatırımlarının
temel
altyapıya
yapıldığını
ve
yukarıdaki
VAR
\DWÕUÕPODUÕQÕQWHPHODOW\DSÕ\D\DSÕOGÕ÷ÕQÕYH\XNDUÕGDNL9$5DQDOL]LQLQVRQXoODUÕQDJ|UH |]HO\DWÕUÕPODUÕ
analizinin
sonuçlarına
göre
özel
yatırımları
etrafına
topladığını
varsayıyoruz.
Mevcut
cari
açık,
GSYH’nin
HWUDIÕQDWRSODGÕ÷ÕQÕYDUVD\Õ\RUX]0HYFXWFDULDoÕN*6<+
QLQ\]GH
VÕQÕQKHPHQDOWÕQGDWXWXOPDNWDGÕU
yüzde6RQXoODULoLQNULWLN|QHPHVDKLSRODQKXVXVWHPHODOW\DSÕ\D\DSÕODQGHYOHWKDUFDPDODUÕQÕQ\NVHNJHWLULOL
6’sının hemen altında tutulmaktadır. Sonuçlar için kritik öneme sahip olan husus, temel altyapıya yaROPDVÕGÕU %X
DoÕGDQ
NDPX
\DWÕUÕPODUÕQD
VÕ]DELOHFHN
NDoÕQÕOPD]
YHULPVL]OLNOHU
GLNNDWH kapılanSURMHOHUH
devlet harcamalarının
yüksek
getirili
projelere
olmasıdır.
Bu açıdan,
kamu yatırımlarına
sızabilecek
DOÕQGÕ÷ÕQGD
V|] NRQXVX
VRQXo
ELU VW VÕQÕU
HGLOHELOLU
gQHPOL
ELU E\PH
HWNLVL
çınılmaz
verimsizlikler
dikkate
alındığında,
sözWDKPLQL
konusuRODUDN
sonuçNDEXO
bir üst
sınır tahmini
olarak
kabul edilebilir.
JHUoHNOHúWLUPHQLQDQDKWDUÕNDPX\DWÕUÕPODUÕQD\|QHOLNNXUXPVDOYHG]HQOH\LFLRUWDPÕQL\LOHúWLULOPHVLGLU
Önemli
bir büyüme etkisi gerçekleştirmenin anahtarı, kamu yatırımlarına yönelik kurumsal ve düzenleyici
ortamın iyileştirilmesidir.
6HQDU\R,,,<DWÕUÕPÕQ%DúÕQÕdHNWL÷L%\PHQLQ6ÕQÕUODUÕ
3.23. %XUDGDNL DQDOL] KNPHW LoLQ WHPHO ELU SROLWLND VRUXQXQXQ 7UNL\H
QLQ \DWÕUÕP
Senaryo III: Yatırımın Başını Çektiği Büyümenin Sınırları
LKWL\DoODUÕQÕQQDVÕOVUGUOHELOLUELUELoLPGHILQDQVHHGLOHELOHFH÷LROGX÷XQXJ|VWHUPHNWHGLU
Daha
ID]OD\HUHOVHUPD\HOLELUE\PHPRGHOLLOHULGHNL\DWÕUÕPRUDQODUÕQÕILQDQVHHWPHNLoLQGDKDID]OD\XUWLoL
3.23. Buradaki analiz, hükümet için temel bir politika sorununun, Türkiye’nin yatırım ihtiyaçlarının
JHUHNWLULU
ILQDQVHedilebileceği
HWPHN LoLQ olduğunu
\HUHO ND\QDNODUD
GDKD ID]ODDaha
ED÷ÕPOÕOÕN
VDGHFH
nasılWDVDUUXI
sürdürülebilir
bir<DWÕUÕPODUÕ
biçimde finanse
göstermektedir.
fazla yerel
serma\DWÕUÕPODUÕQ YRODWLOLWHVLQL E\N |OoGH D]DOWPDNOD NDOPD\DFDNWÕU $\QÕ ]DPDQGD LQúDDW NRQXW YH
yeli bir büyüme modeli, ilerideki yatırım oranlarını finanse etmek için daha fazla yurt içi tasarruf gerektirir.
SHUDNHQGH VHNW|UOHULQL ILQDQVH HWPH H÷LOLPL J|VWHUHQ NÕVD YDGHOL \DEDQFÕ ERUo JLULúOHULQH ED÷ÕPOÕOÕ÷Õ
Yatırımları
finanse etmek için yerel kaynaklara daha fazla bağımlılık, sadece yatırımların volatilitesini büyük
D]DOWDUDN \DWÕUÕPODUÕQ \DSÕVÕQÕ GD GH÷LúWLUHFHNWLU %|OP GH VXQXODQ \NVHN E\PH YH GDKD \Nsek
ölçüde
azaltmakla
kalmayacaktır.
Aynı
zamanda,
inşaat, GDKD
konut \DNÕQGDQ
ve perakende
sektörlerini finanse
etme eğiliXOXVDO WDVDUUXIODU
VHQDU\RVXQD
G|QHUVHN
\DWÕUÕPD
RGDNODQDELOLUL]
%X VHQDU\RGD
mi gösteren
kısa
vadeli
yabancı
borç
girişlerine
bağımlılığı
azaltarak,
yatırımların
yapısını
da
değiştirecektir.
*6<+
QLQ \]GH VÕ NDGDU \D GD GDKD D] ELU FDUL DoÕN VD÷OD\ÕS \ÕOOÕN \]GH RUDQÕQGD RUWD YDGHOL
Bölüm
2’de sunulan
yüksek
ve daha \DWÕUÕP
yüksek JHUHNWL÷LQL
ulusal tasarruflar
dönersek,
yatırıma
E\PH
KÕ]Õ HOGH
HWPHNbüyüme
LoLQ QH G]H\GH
tahminsenaryosuna
etmekteyiz. Bu,
daha fazla
yereldaha
yakından
odaklanabiliriz.
senaryoda,
GSYH’nin
yüzde 6’sı
kadar ya \]GH
da daha
az birGDKD
cari açık
sağlayıp
yıllık
VHUPD\HOL
ELU E\PHBu
PRGHOLGLU
YH PHYFXW
VHYL\HOHUGHQ
*6<+
QLQ
SXDQ
\NVHN
\DWÕUÕP
yüzde 6 oranında orta vadeli büyüme hızı elde etmek için ne düzeyde yatırım gerektiğini tahmin etmekteyiz.
Bu, daha fazla yerel sermayeli bir büyüme modelidir ve mevcut seviyelerden GSYH’nin yüzde 3 puan daha
40
yüksek yatırım oranları gerektirmektedir. Ayrıca, istihdamda
ve toplam faktör verimliliğinde, son on yılda
gözlenenden önemli ölçüde daha yüksek büyüme oranları gerektirmektedir.
39
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Tablo 3.3. Türkiye: Büyüme Muhasebesi - Çeşitli Senaryolar
Geçmiş (1999-2007)
Yatırımın Başını Çektiği Büyüme
İş Açısından Zengin Büyüme (I)
Reel
GSYH Büyümesi
4,3 6,0 6,0 İş Açısından Zengin Büyüme (II)
6,0 Sermaye
Emek
TFV Sermaye
Emek TFV
Primler
1,6
0,4
3,5
0,9
1,5
1,8
2,3 1,4 2,5 Değişimler
4,9
0,5
5,1
3,1
2,2
6,1
3,3
2,0
4,0
3,0
1,2 4,3
2,0
Kaynak: Simülasyon sonuçlarına dayanan Banka personeli hesaplamaları.
1,7
5,7
3.24. Mevcut istihdam büyümesi ve TFV büyümesi seviyeleri ile, yatırımın GSYH’nin ilave yüzde 6’sı
kadar artması gerekecektir. Yatırımların başını çektiği bu büyüme, ulusal tasarruflar ilave yatırımları karşılamaya yetecek kadar artmayacağından, GSYH’nin yüzde 6’sı kadar bir CA’nın sürdürülmesi ile uyumlu olmayacaktır. Bunun temel anlamı, daha hızlı ve sürdürülebilir büyüme için, tarihsel oranların önemli ölçüde üzerinde istihdam büyümesi ve TFV büyümesi gerekmesidir. Bunu sağlamanın anahtarı, kadınların ve gençlerin
çalışmaya başlamalarını sağlamak ve devam eden demografik payı etkin bir biçimde kullanmaktır. Bu ayrıca,
beceri profillerini yükseltmek için, çalışma yaşındaki yetişkinlerin becerilerinin geliştirilmesi ve eğitim sistemine yatırım yapılması anlamına da gelmektedir. İstihdam ve TFV büyümesini desteklemek için bu analizin
kapsamının ötesine geçen geniş bir politika gündemi mevcuttur, ancak bir sonraki bölüm, ülkedeki istihdam
oranlarının, özellikle kadınların istihdamının iyileştirilmesine yönelik politika seçeneklerine odaklanmaktadır.
40
Bölüm 4. Verimli İstihdama Yönelik
Kamu Politikası
Bölüm 4.
9HULPOLøVWLKGDPD<|QHOLN.DPX3ROLWLNDVÕ
A. Gİrİş
4.1. Türkiye’nin iş gücü piyasasının son zamanlardaki performansı kayda değer olmuştur. 2008/9 küñ5ñì oranı yüzde 16’ya tırmanmasına rağmen,
resel ekonomik krizden ağır bir biçimde etkilenmesineA.ve G
işsizlik
düzelme hızlı ve güçlü olmuş ve işsizlik oranı, kriz öncesi seviyelere düşmüştür. İstihdam şu anda, 2001 krizi
23
Kadınların
iş gücüne
katılım
ve
öncesinden
bu yana görülmemiş
birSL\DVDVÕQÕQ
seviye olan VRQ
yüzde]DPDQODUGDNL
46 seviyesindedir.
4.1.
7UNL\H
QLQ
Lú JF
SHUIRUPDQVÕ
ND\GD
GH÷HU
ROPXúWXU
istihdam
oranındaki
kriz
sonrası
artışlar,
bu
etkileyici
düzelmenin
önemli
etkenleri
olmuştur.
İş
gücü
piyasa2008/9 küresel HNRQRPLN NUL]GHQ D÷ÕU ELU ELoLPGH HWNLOHQPHVLQH YH LúVL]OLN RUDQÕ \]GH \D
sındaki
bu dönüş, Türkiye’deki istihdamdaki uzun vadeli yapısal gelişmelerle karşıtlık içindedir.
Türkiye’nin
WÕUPDQPDVÕQDUD÷PHQG]HOPHKÕ]OÕYHJoOROPXúYHLúVL]OLNRUDQÕNUL]|QFHVL
VHYL\HOHUHGúPúWU
istihdam
oranı OECD ülkeleri arasında hala en düşük düzeydedir ve özellikle kadınlar
ve gençler arasında 1
øVWLKGDPúXDQGDNUL]L|QFHVLQGHQEX\DQDJ|UOPHPLúELUVHYL\HRODQ
\]GHVHYL\HVLQGHGLU
düşüktür.
Bu bölümün amacı, özellikle kadınlar ve gençler arasında daha yüksek bir kayıtlı istihdam oranını
.DGÕQODUÕQLúJFQHNDWÕOÕPYHLVWLKGDPRUDQÕQGDNLNUL]VRQUDVÕDUWÕúODUEXHWNLOH\LFLG]HOPHQLQ|QHPOL
destekleyebilecek
politika
değerlendirmek
ve 7UNL\H
GHNL
bu arada son LVWLKGDPGDNL
zamanlardaki etkileyici
istihdam
HWNHQOHUL ROPXúWXU
øúdeğişikliklerini
JF SL\DVDVÕQGDNL
EX G|Qú
X]XQ YDGHOL
\DSÕVDO
oranlarına
da biraz
ışık tutmaktır.
JHOLúPHOHUOH
NDUúÕWOÕN
LoLQGHGLU 7UNL\H
QLQ LVWLKGDP RUDQÕ 2(&' ONHOHUL DUDVÕQGD KDOD HQ GúN
G]H\GHGLUYH|]HOOLNOHNDGÕQODUYHJHQoOHUDUDVÕQGDGúNWU%XE|OPQDPDFÕ|]HOOLNOHNDGÕQODUYH
JHQoOHU DUDVÕQGD GDKD \NVHN ELU ND\ÕWOÕ LVWLKGDP RUDQÕQÕ GHVWHNOH\HELOHFHN SROLWLND GH÷LúLNOLNOHULQL
Şekil 4.1. Türkiye: İş Gücü Piyasasının Özellikleri
GH÷HUOHQGLUPHNYHEXDUDGDVRQ]DPDQODUGDNLHWNLOH\LFLLVWLKGDPRUDQODUÕQDGDELUD]ÕúÕNWXWPDNWÕU
ùHNLO4.17UNL\Høú*F3L\DVDVÕQÕQg]HOOLNOHUL
55
Turkey:
Employment Rate (%
7UNL\HøVWLKGDP2UDQÕ\DúYH]HUL
of 15+
pop.)
nüfusun
yüzdesi)
58%
.D\ÕWGÕúÕøVWLKGDPWRSODPLVWLKDPÕQ\]GHVL
Employment
informality, (%
of total employment)
53%
50
48%
45
40
43%
Toplam
istihdam
Total
employment
informality
38%
Non-agriculture
employment
7DUÕPGÕúÕQGDoDOÕúDQ
informality
33%
35
28%
23%
30
1991
1994
1997
2000
2003
2006
2009
Kaynak: TÜİK.
Kaynak7hø.
7UNL\H
GHNL
ND\ÕW
GÕúÕ
LúOHU D]DOPDNWDGÕU
DQFDN
GHYOHWbir
LoLQ
WHPHO
ELU kalmaya
HQGLúH RODUDN
4.2.4.2.Türkiye’deki
kayıt dışı
işler
azalmaktadır,
ancak devlet
için temel
endişe
olarak
dekalmaya
devam
6RQ
\ÕOGD
arasında
\Dú YHkayıt
VW dışı
LúoLOHU
ND\ÕW
GÕúÕ2012
LúOHUitibarıyla
D]DOPÕúWÕU
vam
etmektedir.
Son etmektedir.
on yılda, 15 yaş
veRQ
üstü
işçiler
işlerDUDVÕQGD
azalmıştır,
ancak
dDOÕúDQODUÕQ
\]GH
QQ
LWLEDUÕ\OD
LúoLOHULQ \]GH
HWNLOHPHNWHGLU
ùHNil
4.1). 2kayıt
yüzde
84’ünün
dışı istihdam
edildiği
halaDQFDN
işçilerin
yüzde
38’ini KDOD
etkilemektedir
(Şekil LQL
4.1).24 Çalışanların
ND\ÕW
LVWLKGDP
HGLOGL÷L
D÷ÕUOÕNOÕ
RODUDN
ND\ÕW GÕúÕGÕU
NUL]LQGHQ
|QFH
Türk
tarımGÕúÕ
sektörü,
ağırlıklı
olarak7UN
kayıtWDUÕP
dışıdır.VHNW|U
2009 krizinden
önce,
kentleşme
ve tarımsal
iş gücünün
azalNHQWOHúPH
WDUÕPVDO
Lú JFQQ
D]DOPDVÕ
ND\ÕW GÕúÕ
LúOHUGHNL
D]DOPDQÕQ
HWNHQOHUL azalma
ROPXúWXU
ması,
kayıt dışıYH
işlerdeki
azalmanın
ana etkenleri
olmuştur.
2007’den
itibaren,
tarımsalDQD
iş gücündeki
2007'denhatta
itibaren,
yavaşlamış,
2011WDUÕPVDOLúJFQGHNLD]DOPD\DYDúODPÕúKDWWD\ÕOÕQGDWHUVLQHG|QPúWUEXGD
yılında tersine dönmüştür; bu da kayıt dışılıktaki en son azalmaların hem tarım sektöND\ÕWhem
GÕúÕOÕNWDNL
VRQ dışındaki
D]DOPDODUÕQ
WDUÕP VHNW|UQGHNL
KHP
GH WDUÕP VHNW|U
ND\ÕW
ründeki
de tarım HQ
sektörü
kayıtKHP
dışılıklardaki
azalmalardan
kaynaklandığı
anlamınaGÕúÕQGDNL
gelmektedir
GÕúÕOÕNODUGDNLD]DOPDODUGDQND\QDNODQGÕ÷ÕDQODPÕQDJHOPHNWHGLUùHNLO%XQXQODELUOLNWHWDUÕPGÕúÕ
(Şekil
4.1). Bununla birlikte, tarım dışı faaliyetlerde istihdam edilenlerin yüzde 28’i, 2011 itibarıyla kayıt
IDDOL\HWOHUGH
LVWLKGDP
HGLOHQOHULQ
\]GH L
2000lerin
LWLEDUÕ\ODbaşından
ND\ÕW GÕúÕGÕU
%Xistihdam
E|OPGH
LNLtemel
H÷LOLPL
dışıdır.
Bu bölümde,
iki eğilimi
inceleyeceğiz.
Birincisi,
bu yana
oranı
LQFHOH\HFH÷L]%LULQFLVLOHULQEDúÕQGDQEX\DQDLVWLKGDPRUDQÕWHPHORODUDNG]ELUoL]JLL]OHPHVLQH
olarak düz bir çizgi izlemesine rağmen, kayıt dışı işlerden kayıtlı işlere doğru önemli bir bileşimsel değişim
UD÷PHQND\ÕWGÕúÕLúOHUGHQND\ÕWOÕLúOHUHGR÷UX|QHPOLELUELOHúLPVHOGH÷LúLPROPXúWXUNUL]LQGHQEX
olmuştur.
2009 krizinden bu yana, hem kayıtlı işlere doğru devam eden bir geçiş olmuş, hem de buna istihdam
\DQDKHPND\ÕWOÕLúOHUHGR÷UXGHYDPHGHQELUJHoLúROPXúKHPGHEXQDLVWLKGDPRUDQÕQGDNL|QHPOLELU
oranındaki
önemli bir artış eşlik etmiştir.
DUWÕúHúOLNHWPLúWLU
4.3. Devam eden demografik değişiklikler hem büyük bir fırsat hem de acil bir politika zorluğu getirmektedir. Türkiye’nin çalışma yaşındaki nüfusu artmaya devam etmektedir, yani gelecek bir kaç on yılda ta23 Ekim 2012 itibarıyla TÜİK verileri.
24 1Kayıt dışı iş burada, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıt olmadan istihdam olarak tanımlanmaktadır.
2
(NLPLWLEDUÕ\OD7hø.YHULOHUL
.D\ÕWGÕúÕLúEXUDGDKHUKDQJLELUVRV\DOJYHQOLNNXUXPXQDND\ÕWROPDGDQLVWLKGDPRODUDNWDQÕPODQPDNWDGÕU 41
42
4.3.
'HYDPHGHQGHPRJUDILNGH÷LúLNOLNOHUKHPE\NELUIÕUVDWKHPGHDFLOELUSROLWLND]RUOX÷X
7UNL\H
QLQoDOÕúPD\DúÕQGDNLQIXVXDUWPD\DGHYDPHWPHNWHGLU\DQLJHOHFHNELUNDoRQ
Geçisgetirmektedir.
Halindeki Türkiye:
Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
\ÕOGD WDUÕP GÕúÕ LúOHU DUD\DQ NLúLOHULQ VD\ÕVÕ DUWDFDNWÕU *HQo GR÷XP NXúDNODUÕ JLWWLNoH GDKD L\L H÷LWLPOL
rım dışı
işler arayan kişilerin sayısı artacaktır. Genç doğum kuşakları gittikçe daha iyi eğitimli olmakla birlikte,
ROPDNODELUOLNWHoDOÕúPD\DúÕQGDNLQIXVXQPHYFXWH÷LWLPSURILOLGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGDLúJFQQE\N
oR÷XQOX÷X
GH ELUeğitim
VUH GúN
GHYDP
HGHFHNWLU
%X
QHGHQOHgelecekte
JLWWLNoH GDKD
çalışma yaşındakiJHOHFHNWH
nüfusun mevcut
profili YDVÕIOÕ
dikkate NDOPD\D
alındığında,
iş gücünün
büyük
çoğunluğu
haOHJHOHQLúYHUHQOHULQWDOHSHWWL÷LYDVÕIODULOHLúJFQQE\NELUE|OPQQVXQGX÷XYDVÕIODU
de birsofistike
süre düşük
vasıflı kalmaya devam edecektir. Bu nedenle, gittikçe daha sofistike hale gelen işverenlerin
DUDVÕQGD
JLWWLNoH
ELU büyük
X\XPVX]OXN
RODELOLUsunduğu
3RWDQVL\HO
GHPRJUDILN
SD\ÕQ
ID\GDVÕQÕ
J|UPHN LoLQ
talep ettiği vasıflar ile işDUWDQ
gücünün
bir bölümünün
vasıflar
arasında gittikçe
artan bir uyumsuzSROLWLND
\DSÕFÕODUÕQ
Lú
JFQH
\HQL
NDWÕODQ
NLúLOHULQ
L\L
LúOHU
LOH
HúOHúPHOHULQL
VD÷ODPDODUÕ
JHUHNOLGLU
luk olabilir. Potansiyel ‘demografik payın’ faydasını görmek için, politika yapıcıların, iş gücüne yeni katılan
*UXQYHDUN%XDoÕGDQ\DWÕUÕPRUWDPÕQÕQL\LOHúWLULOPHVLQGHQPHVOHNLH÷LWLPLQL\LOHúWLULOPHVLQH
kişilerin “iyi işler” ile eşleşmelerini sağlamaları gereklidir (Grun ve ark., 2014). Bu açıdan, yatırım ortamının
NDGDU oRN oHúLWOL SROLWLND VHoHQHNOHUL GH÷HUOHQGLULOHELOLU EXQODU VDGHFH LNL |UQHNWLU %XUDGD PDOLye
iyileştirilmesinden mesleki eğitimin iyileştirilmesine kadar çok çeşitli politika seçenekleri değerlendirilebilir,
SROLWLNDVÕQÕQQDVÕO\DUGÕPFÕRODELOHFH÷LQHRGDNODQÕOPDNWDGÕUYHUHKEHUOLNLoLQGHYOHWLQVRQ]DPDQODUGDNL
bunlar sadece iki örnektir. Burada, maliye politikasının nasıl yardımcı olabileceğine odaklanılmaktadır ve
SROLWLNDGHQH\LPLQGHQ\DUDUODQÕ\RUX]
rehberlik için, devletin son zamanlardaki
Şekil 4.2. Kapanan Bir Demografik Pencere
ùHNLO4.2. Kapanan Bir Demografik Pencere
4.4.deneyiminden
0DOL\H yararlanıyoruz.
SROLWLNDVÕ
politika
7UNL\H
GHNL Lú JF SL\DVDVÕQÕQ
100
4.4. ONHQLQE\PHSROLWLNDVÕLoLQELU
Maliye politikası, Türkiye’deki iş
80
gücü NÕVÕWOD\ÕFÕ
piyasasının, KDOLQH
ülkenin büyüme
poliJHOPHPHVLQL
tikasıVD÷ODPD\D
için bir kısıtlayıcı
haline gelmeme60
\DUGÕPFÕ
RODELOLU.
sini sağlamaya
ÇalışdDOÕúPD yardımcı
\DúÕQGDNLolabilir.
NDGÕQODUÕQ
40
HWNLQOHúWLULOPHVL
ND\ÕWOÕ
LVWLKGDPÕQ
ma yaşındaki kadınların etkinleştirilmesi,
20
HGLOPHVL
JHOLU ve
úRNODUÕ
kayıtlıWHúYLN
istihdamın
teşvikYH
edilmesi
gelir
0
\DúD\DQ
LúoLOHULQkorunması,
NRUXQPDVÕ
1950 1960 1970 1980 1990 2000 2010 2020 2030 2040 2050 2060 2070
şokları
yaşayan işçilerin
haKDOLKD]ÕUGD
GHYOHW
WDUDIÕQGDQ
lihazırda devlet tarafından öncelik olarak
dRFXNED÷ÕPOÕOÕNRUDQÕ
<DúOÕ
ED÷ÕPOÕOÕNRUDQÕ
Child
dependency ratio
Old-age
dependency ratio
|QFHOLN Maliye
RODUDN politikaları,
WDQÕPODQPÕúWÕU
tanımlanmıştır.
doğru
Total
dependency
ratio
Toplam
ED÷ÕPOÕOÕNRUDQÕ
0DOL\HSROLWLNDODUÕGR÷UXWHúYLNOHUL
teşvikleri sağlamaya yardımcı olabilir ve
VD÷ODPD\D \DUGÕPFÕ RODELOLU YH EX Kaynak7hø..
bu hedeflere ulaşmayı destekleyebilir. Bir Kaynak:
TÜİK
KHGHIOHUH XODúPD\Õ GHVWHNOH\HELOLU
sonraki
bölümde,
son
iş
gücü
piyasası
eği%LU VRQUDNL E|OPGH VRQ Lú JF SL\DVDVÕ H÷LOLPOHUL LOH 7UNL\H
GH Lú ]RUOX÷XQX úHNLOOHQGLUHQ \DSÕVDO
limleri
ile Türkiye’de iş zorluğunu şekillendiren yapısal güçler incelenmektedir. Kısım III, mevcut politika
JoOHULQFHOHQPHNWHGLU.ÕVÕP,,,PHYFXWSROLWLNDRUWDPÕQÕQ\NVHNND\ÕWOÕLVWLKGDPúHNOLQGHNLEHOLUWLOHQ
ortamının,
yüksek
kayıtlı QH
istihdam
şeklindeki
belirtilen
devlet hedeflerini ne 6RQ
ölçüde
desteklediğini
değerlendirGHYOHW
KHGHIOHULQL
|OoGH
GHVWHNOHGL÷LQL
GH÷HUOHQGLUPHNWHGLU
RODUDN
.ÕVÕP ,9
+*' PRGHOL
mektedir.
Son olarak Kısım IV, HGD modeli simülasyonlarının sonuçlarını sunarak, Türkiye’nin demografik
simülasyonlDUÕQÕQVRQXoODUÕQÕVXQDUDN7UNL\H
QLQGHPRJUDILNSD\ÕQGDQWDPRODUDNID\GDODQPDVÕQDYHLú
payından
tam olarak
faydalanmasına
iş gücünün Türkiye’nin
büyüme potansiyeline
katkısını arttırmaya
JFQQ
7UNL\H
QLQ
E\PH ve
SRWDQVL\HOLQH
NDWNÕVÕQÕ DUWWÕUPD\D
\DUGÕPFÕ RODELOHFHN
ED]Õ SROLWLND
yardımcı
olabilecek bazı politika seçeneklerini değerlendirmektedir.
VHoHQHNOHULQLGH÷HUOHQGLUPHNWHGLU
4.5. 4.5.
Bu bölümdeki
ana mesajlar, aşağıda verilmiştir:
%XE|OPGHNLDQDPHVDMODUDúD÷ÕGDYHULOPLúWLU
a. Türkiye’deki
yüksek asgari
ücretler,
iş gücü
piyasasının
bölümlere
ayrılmasına
ve gelir D\UÕOPDVÕQD
eşitsizliğine katkıa. 7UNL\H
GHNL
\NVHN
DVJDUL
FUHWOHU
Lú JF
SL\DVDVÕQÕQ
E|OPOHUH
YH JHOLU
da bulunmaktadır.
Asgari ücretler, ortalama ücretlere kıyasla yüksektir ve son on yılda önemli ölçüde artmıştır.
HúLWVL]OL÷LQHNDWNÕGDEXOXQPDNWDGÕU$VJDULFUHWOHURUWDODPDFUHWOHUHNÕ\DVOD\NVHNWLUYHVRQ
Ortalama
ücretin yüzde 71’i seviyesindeki asgari ücretler, OECD içinde71'i
en yüksek
ücretlerdir.
RQ\ÕOGD|QHPOL|OoGHDUWPÕúWÕU2UWDODPDFUHWLQ\]de
seviyesindeki
asgari ücretler, OECD
içinde
en vergi
yüksek
ücretlerdir.
b. Yüksek
iş gücü
yükü,
iş gücü arzını etkiliyor olabilir. Türkiye’de iş gücü vergi yükü OECD’ye ve diğer
hızlı büyüyen gelişmekte olan piyasalara kıyasla yüksektir. Son tahminler, tek kişinin çalıştığı bir hane halkının
b. <NVHN Lú JF YHUJL \N Lú JF DU]ÕQÕ HWNLOL\RU RODELOLU 7UNL\H
GH Lú JF YHUJL \N
(evli ve iki çocuklu) iş gücü vergi yükünün yüzde 38 olduğunu göstermektedir; bu oran, yüzde 27,3 olan OECD
2(&'
\HYHGL÷HUKÕ]OÕE\\HQJHOLúPHNWHRODQSL\DVDODUDNÕ\DVOD\NVHNWLU6RQWDKPLQOHUWHN
(ağırlıksız) ortalamasının oldukça üstündedir.
NLúLQLQoDOÕúWÕ÷ÕELUKDQHKDONÕQÕQHYOLYHLNLoRFXNOXLúJFYHUJL\NQQ\]GHROGX÷XQX
c. Asgarigöstermektedir;
ücretin ve yüksek
iş gücü
vergi27,3
yükünün
düşürülmesi, özellikle iş gücü piyasasının kadınlar ve
bu oran,
yüzde
olan 2(&'D÷ÕUOÕNVÕ]RUWDODPDVÕQÕQROGXNoDstündedir.
gençler segmentlerinde kayıtlı istihdam oranlarının arttırılmasına yardımcı olabilir. Hükümetin, 2008 önc. $VJDUL
FUHWLQ
YHprimlerini
\NVHN Lú
JF YHUJL
\NQQ
GúUOPHVL
|]HOOLNOH
JF SL\DVDVÕQÕQ
lemlerinin
sosyal
güvenlik
azaltmaya
yönelik
hedeflenmiş
kısmının, 2010
yılındaLúistihdamda
gözNDGÕQODU
YHyaklaşık
JHQoOHU
VHJPHQWOHULQGH
ND\ÕWOÕ LVWLKGDP
RUDQODUÕQÕQ
DUWWÕUÕOPDVÕQD
\DUGÕPFÕ
lemlenen
fiili artışın
yüzde
15’ini açıklayabileceğini
düşünüyoruz.
Bu diğer - muhtemelen
daha yapısal
- faktörlerin
iş başında
olabileceği anlamına gelmektedir. Ancak, sosyal güvenlik primlerindeki bir indirim ile
olabilir.
+NPHWLQ|QOHPOHULQLQVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQLD]DOWPD\D\|QHOLNKHGHIOHQPLú
asgari NÕVPÕQÕQ
ücrette mevcut
seviyelere
göre yüzde
25’lik bir indirim
birleştiğinde,
bunun
simüle edilen
etkileri\]GH
kayıtlılık
LQL
\ÕOÕQGD
LVWLKGDPGD
J|]OHPOHQHQ
ILLOL
DUWÕúÕQ
\DNODúÕN
oranlarında
güçlü artışlar göstermektedir.
DoÕNOD\DELOHFH÷LQL
GúQ\RUX] %X GL÷HU - PXKWHPHOHQ GDKD \DSÕVDO - IDNW|UOHULQ Lú EDúÕnda
RODELOHFH÷L
DQODPÕQD
VRV\DO
JYHQOLN
ELU LQGLULP LOH
d. Kadınların
iş gücüne
katılım JHOPHNWHGLU
oranındaki bir$QFDN
artış, önemli
ölçüde
yüksekSULPOHULQGHNL
büyümeyi desteklemektedir.
Ka-DVJDUL
dınların iş gücüne katılım oranının, erkeklerin mevcut katılım oranının yüzde 80’ine çıkmasını sağlayacak dışsal
bir artış, 2012’de yüzde 2,2 olan reel GSYH büyümesinin orta vadede yaklaşık yüzde 4,8’e çıkmasına yardımcı
olacaktır. Ayrıca, kadınların iş gücüne daha yüksek bir katılım oranı, yatırım gerekliliklerini arttırmadan bir pozi43
tif arz şokuna eşdeğer olduğundan, daha az volatil bir ekonomik büyümeyi destekleyecektir25.
25 Uygulamada, iş gücüne yeni katılan kadınları kapsayacak istihdamın oluşturulması, yatırımların arttırılmasını gerektirecektir; ama iş gücü piyasası
politikaları, her bir kayıtlı sektör işi için gerekli yatırım miktarını etkileyebilir.
42
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
B. Son İş gücü pİyasası eğİlİmlerİ ve yapısal İş zorlukları
4.6. Türkiye’nin iş gücü piyasası, küresel mali krizin etkilerinden güçlü bir biçimde kurtulmuştur.
Reel GSYH büyümesi, kriz öncesi ortalama yıllık yaklaşık yüzde 5 seviyesinden, 2008’in 4üncü çeyreği 2009’un 3üncü çeyreği arasındaki dönemde eksi yüzde 8’e düşmüştür, yani krizin yüzde 13’lük bir etkisi olmuştur. Krizin iş gücü piyasası üzerindeki genel etkisi nispeten kısa ömürlü olmuş ve kendisini genellikle daha
yüksek bir işsizlik oranı şeklinde göstermiştir; bu oran kriz öncesinde yüzde 10 civarındayken, kriz sırasında
neredeyse yüzde 14’e çıkmıştır (Şubat 2009’da yüzde 16 ile en yüksek noktasına ulaşmıştır). Yüksek işsizlik
oranı, daha uzun işsizlik süresinin ve kayıtlı sektördeki iş kayıplarının bir sonucudur. Kayıt dışı sektör, kayıtlı
sektörde işten çıkarılanları absorbe ederek, kriz sırasında bir tampon görevi görmüştür. Bununla birlikte kayıt
dışı sektördeki kazançlar, kriz öncesi dönemdeki eğilime göre yüzde 4,5 puan ile önemli ölçüde azalmıştır.
Kayıtlı sektördeki kazançlar ise, kriz öncesi dönemdeki eğilime göre yüzde 3,3 puan artmıştır; bu, reel asgari
ücrette 2008 ile 2009 arasında yaşanan önemli bir artıştan kaynaklanmıştır.26 Krizden sonra, ekonomik büyüme ve istihdam oranları hızla toparlanmış ve kriz öncesi seviyelerini kolayca aşmışlardır. İşsizlik oranı, 2013
yılının tamamında yüzde 10,0’un altında olmuştur ve krizden önceki düzeydedir.27
Tablo 4.1. Kriz Etkileri ve Düzelme: Önde Gelen İş Gücü Piyasası Göstergeleri
Üç Aylık Veriler
Aylık Veriler
Hem Erkek Hem Kadın
Erkekler
Kadınlar
GSYH LFPR
ER
UR LFPR
ER
UR LFPR
ER
Seviyeler
Kriz öncesi (Ocak 05–Eylül 08)
46,43 41,62
10,37 70,06 62,98 10,12 23,71 21,09
Kriz (Ocak 08–Eylül 09)
47,59 41,02
13,86 70,44 60,78 13,73 25,58 21,95
Kriz sonrası (Ocak 09–Ekim 12)
49,39 44,18
10,58 71,11 63,97 10,05 28,41 25,05
En son (Ekim 12)
51,00 46,40
9,10 71,90 66,20 7,90 30,70 27,20
Değişimler (yıldan yıla)
Kriz öncesi (Ocak 06–Eylül 08)
5,2
0,00 0,04
-0,05 -0,25 -0,16 -0,09
0,23 0,20
Kriz (Ocak 08–Eylül 09)
-8,1
1,15 -0,59
3,41
0,61 -1,96 3,56
1,64 0,70
Kriz sonrası (Ocak 09–Ekim 12)
7,7
0,70 1,36
-1,52
0,17 1,34 -1,68
1,16 1,35
Sonuçlar
Kriz etkisi
-13,3
1,15 -0,63
3,46
0,86 -1,80 3,65
1,41 0,50
Düzelme derecesi
1,15
1,10 1,11
0,88
1,03 1,05 0,78
1,29 1,29
UR
11,07
14,22
11,85
11,60
0,02
3,03
-1,18
3,00
1,05
Kaynak: Yazarın, TÜİK verilerine dayanan hesaplamaları ve Dünya Bankası (yakında çıkacak). En son kriz sonrası veriler, Temmuz
2012’nindir. Etkiler, yüzde olarak verilmiştir; düzelme derecesi ise son çeyreğin kriz öncesi ortalama seviyeye oranıdır.
3.1. Kadınların iş gücüne katılım oranı eğiliminde potansiyel bir değişim yaşanıyor olabilir. Kadınların
iş gücüne katılım oranı, 2008/9 krizi sırasında hızla artmıştır. “İlave işçi etkisi” olgusu, ailenin geçimini sağlayan asıl kişilerin işlerini kaybetmeleri ya da kazançlarının azalması nedeniyle hane halkının gelirlerindeki
düşmeyi azaltmak için ikincil çalışanların (genellikle kadın) iş gücü piyasasına girdikleri krizler sırasında sıklıkla gözlenmektedir.28 Ancak, ilave işçi etkisi ile öngörülen döngüsel yükselişten farklı olarak, kadınların iş
gücüne akışı, krizden uzun süre sonra da devam etmiştir (Şekil 3.3). Kadınların iş gücüne katılım oranı Ekim
2012’de yüzde 30,7 seviyesine çıkmıştır; bu seviye, kriz öncesi ortalamadan yaklaşık yüzde 30 daha yüksektir
ve 1988’deki yüzde 34’lük iş gücüne katılım oranına yakındır.29 Bu, kadınların iş gücüne katılım oranında ya26 Baltagi ve arkadaşlarının (2012), kayıt dışı işçilerin ücretlerinin bölgesel işsizlik oranlarına daha duyarlı olduğu yönündeki bulgusu, kayıtlı sektörde
yaşanan ve kayıt dışı sektördeki kazançları aşağı çeken bu iş kayıpları dinamiğini açıklamaktadır.
27 Dünya Bankası (2013). “Türkiye: “Ekonomik dalgalanma boyunca iş gücü piyasalarının yönetimi.” Rapor No. 70130-TR.
28 Karaoğlan ve Ökten (2012), 2000-2010 döneminde Türkiye’de evli kadınların iş gücüne katılımlarını incelemiş ve eşleri işsiz olan ya da yetersiz
çalışan kadınlar için bir ilave işçi etkisi belirlemişlerdir.
29 Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve Dünya Bankası (2009). “Türkiye’de Kadınların İş Gücüne Katılımı: Eğilimler, Belirleyici Faktörler ve Politika
Çerçevesi.” Rapor No. 48508-TR.
43
JHOLUOHULQGHNL GúPH\L D]DOWPDN LoLQ LNLQFLO oDOÕúDQODUÕQ JHQHOOLNOH NDGÕQ Lú JF SL\DVDVÕQD JLUGLNOHUL
NUL]OHU VÕUDVÕQGD VÕNOÕNOD J|]OHQPHNWHGLU 6 $QFDN LODYH LúoL HWNLVL LOH |QJ|UOHQ G|QJVHO \NVHOLúWHQ
IDUNOÕRODUDNNDGÕQODUÕQLúJFQHDNÕúÕNUL]GHQX]XQVUHVRQUDGDGHYDPHWPLúWLUùHNLO.DGÕQODUÕQ
LúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕ(NLP
GH\]GHVHYL\HVLQHoÕNPÕúWÕUEXVHYL\HNUL]|QFHVLRUWDODPDGDQ
Geçis Halindeki
Türkiye:
Yeni Bir GDKD
Maliye\NVHNWLU
PolitikasıYH
Perspektifinin
Zaman
Geldi
\DNODúÕN
\]GH
GHNL \]GH
ON
Lúmi?
JFQH NDWÕOÕP RUDQÕQD \DNÕQGÕU 7 Bu,
NDGÕQODUÕQLúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕQGD\DSÕVDOELUND\PDRODELOHFH÷LQLJ|VWHUPHNWHGLU%XND\PDQÕQWDP
QHGHQOHULQLWDQÕPODPDN]RUROPDNODELUOLNWHNUL]VÕUDVÕQGDNLNDGÕQLVWLKGDPÕQÕWHúYLNHtmeyi
hedefleyen
pısal bir kayma
olabileceğini göstermektedir. Bu kaymanın tam nedenlerini tanımlamak zor olmakla
birlikte,
|QOHP
SDNHWOHUL
LOH \ÕOÕQGD
ERUGUR
YHUJLOHULQGH\DSÕODQ
YH NDGÕQODU
LOH JHQoOHUH
|QHP
YHULOHQ
kriz sırasındaki
kadın
istihdamını
teşvik
etmeyi
hedefleyen
önlem paketleri
ile 2008
yılında |]HO
bordro
vergilerinde yapılan veLQGLULPOHUEXWUHQGLQGHVWHNOHQPHVLQH\DUGÕPFÕROPXúRODELOLUNÕVÕP,,,
HEDNÕQ
kadınlar ile gençlere özel önem verilen indirimler, bu trendin desteklenmesine yardımcı olmuş
olabilir (kısım III’e bakın).
ùHNLO4.3D(UNHNOHULQøú*FQH.DWÕOÕPÕYHøVWLKGDP2UDQÕ
80,0
3
70,0
2,5
2
60,0
1,5
50,0
1
40,0
0,5
30,0
0
-0,5
20,0
-1
10,0
0,0
-1,5
J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O
2005
2006
2007
2008
2009
%øúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕQGDNLGH÷LúLPVD÷HNVHQ
change in LFPR (yoy) (right axis)
øúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕVROHNVHQ
Labor
force participation rate (left axis)
2010
2011
-2
2012
%LU|QFHNL\ÕOÕQD\QÕD\ÕQDJ|UHGH÷LúLP\]GH
Gösterge seviyeleri (yüzde)
Şekil 4.3a. Erkeklerin
İş Gücüne Katılımı ve İstihdam
Oranı
øúJFSL\DVDVÕJ|VWHUJHOHUL(UNHNOHU2FDN-Ekim
2012
Employment
rate (left axis)
øVWLKGDPRUDQÕVROHNVHQ
7DUÕPGÕúÕLúVL]OLNRUDQÕVROHNVHQ
Non-agricultural
unemployment rate (left axis)
.DGÕQODUÕQ Lú JFQH NDWÕOÕP RUDQÕ H÷LOLPLQGH SRWDQVL\HO ELU GH÷LúLP \DúDQÕ\RU RODELOLU
3.1.
Kaynak<D]DUÕQ7hø.YHULOHULQHGD\DQDQKHVDSODPDODUÕ
.DGÕQODUÕQLúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕNUL]LVÕUDVÕQGDKÕ]ODDUWPÕúWÕUøODYHLúoLHWNLVLROJXVXDLOHQLQ
Kaynak: Yazarın,
TÜİK
verilerine dayanan hesaplamaları.
JHoLPLQLVD÷OD\DQDVÕONLúLOHULQLúOHULQLND\EHWPHOHUL\DGDND]DQoODUÕQÕQD]DOPDVÕQHGHQL\OHKDQHKDONÕQÕQ
4.7.
.D\ÕWGúPH\L
GÕúÕ VHNW|U
NUL]GHQ
Gúú H÷LOLPLQL
VUGUPúWU
GÕúÕ VHNW|U
NUL]
JHOLUOHULQGHNL
D]DOWPDN
LoLQVRQUD
LNLQFLOGD
oDOÕúDQODUÕQ
JHQHOOLNOH
NDGÕQ Lú JF.D\ÕW
SL\DVDVÕQD
JLUGLNOHUL
VÕUDVÕQGDJHoLFLRODUDNDUWPÕúWÕUDQFDNHNRQRPLG]HOLUG]HOPH]WHNUDUGúúH÷LOLPLQHJLUPLúWLU.D\ÕW
4.7. Kayıt dışı
sektör,
krizden
sonra
da düşüş 6eğilimini
sürdürmüştür.
dışı G|QJVHO
sektör kriz
sırasında
NUL]OHU
VÕUDVÕQGD
VÕNOÕNOD
J|]OHQPHNWHGLU
$QFDN LODYH
LúoL HWNLVL LOH Kayıt
|QJ|UOHQ
\NVHOLúWHQ
GÕúÕOÕN
NDGÕQODUÕ
ELUdüzelir
ELoLPGH
HWNLOHPHNWHGLU
\]GHgirmiştir.
OÕN RUDQD
NÕ\DVOD
oDOÕúDQ
geçici olarak IDUNOÕRODUDNNDGÕQODUÕQLúJFQHDNÕúÕNUL]GHQX]XQVUHVRQUDGDGHYDPHWPLúWLUùHNLO.DGÕQODUÕQ
artmıştır,
ancakRUDQWÕVÕ]
ekonomi
düzelmez
tekrar(UNHNOHUGHNL
düşüş eğilimine
Kayıt
dışılık,
kaNDGÕQODUÕQ
\]GH
L
ND\ÕW
GÕúÕ
oDOÕúPDNWDGÕU
WHPHOFLQVL\HWIDUNOÕOÕNODUÕ
WDUÕP
VHNW|UQGH
YH
WDUÕPGÕúÕ
LúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕ(NLP
GH\]GHVHYL\HVLQHoÕNPÕúWÕUEXVHYL\HNUL]|QFHVLRUWDODPDGDQ
dınları orantısız bir biçimde etkilemektedir: Erkeklerdeki yüzde 36’lık orana kıyasla, çalışan kadınların 7yüzde
VHUEHVW PHVOHNOHUGHGLU
7UNL\H
GHNL
GÕúÕ \]GH
ND\ÕW GÕúÕOÕN
NDONÕQPD
G]H\LQH
J|UH ROPDVÕ
\]GH GDKDcinsiyet
\NVHNWLUfarklılıkları
YHWDUÕP
GHNL
ON ONHQLQ
Lú JFQH
NDWÕOÕP
RUDQÕQDmesleklerdedir.
\DNÕQGÕU
Bu,
58’i kayıt dışı\DNODúÕN
çalışmaktadır;
temel
tarım sektöründe
ve tarım
dışı serbest
JHUHNHQ\HUGHROPDNODELUOLNWHQLVSHWHQGúNLúJFYHULPOLOL÷LQHNDWNÕGDEXOXQPDNWDGÕUEXYHULPOLOLN
NDGÕQODUÕQLúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕQGD\DSÕVDOELUND\PDRODELOHFH÷LQLJ|VWHUPHNWHGLU%XND\PDQÕQWDP
Türkiye’deki QHGHQOHULQLWDQÕPODPDN]RUROPDNODELUOLNWHNUL]VÕUDVÕQGDNLNDGÕQLVWLKGDPÕQÕWHúYLNHtmeyi
tarım dışı kayıt dışılık ülkenin kalkınma düzeyine göre olması gereken yerde olmakla
birlikte,
\ÕOÕQGD$%'
GHNLYHULPOLOLNVHYL\HVLQLQ\]GH
VLNDGDUROPXúWXUYH3RORQ\DYH*QH\.RUH
\H
hedefleyen
8
nispeten düşük
iş
gücü
verimliliğine
katkıda
bulunmaktadır;
bu
verimlilik
2011
yılında
ABD’deki
verimlilik
EHQ]HUGLUDQFDN2(&'RUWDODPDVÕQÕQROGXNoDDOWÕQGDGÕU
|QOHP
SDNHWOHUL LOH \ÕOÕQGD ERUGUR YHUJLOHULQGH\DSÕODQ YH NDGÕQODU LOH JHQoOHUH |]HO |QHP YHULOHQ
seviyesinin yüzde
47’si kadar olmuştur ve Polonya ve Güney Kore’ye benzerdir, ancak OECD ortalamasının
LQGLULPOHUEXWUHQGLQGHVWHNOHQPHVLQH\DUGÕPFÕROPXúRODELOLUNÕVÕP,,,
HEDNÕQ
oldukça altındadır.30
ùHNLO4.3D(UNHNOHULQøú*FQH.DWÕOÕPÕYHøVWLKGDP2UDQÕ
.DUDR÷ODQYHgNWHQ-G|QHPLQGH7UNL\H
GHHYOLNDGÕQODUÕQLúJFQHNDWÕOÕPODUÕQÕLQFHOHPLúYH
HúOHULLúVL]RODQ\DGD\HWHUVL]oDOÕúDQNDGÕQODULoLQELULODYHLúoLHWNLVLEHOLUOHPLúOHUGLU
2012
7
Şekil 4.3b. øúJFSL\DVDVÕJ|VWHUJHOHUL(UNHNOHU2FDN-Ekim
Kadınların İş Gücüne Katılımı ve İstihdam
Oranı
'HYOHW3ODQODPD7HúNLODWÕ'37YH'Q\D%DQNDVÕ7UNL\H¶GH.DGÕQODUÕQøú*FQH.DWÕOÕPÕ(÷LOLPOHU
Belirleyici
Faktörler
ve
Politika
Çerçevesi."
Rapor
No.
48508-TR.
3
80,0
8
1LWHOLNOHUNRQWUROHGLOGLNWHQVRQUDELOHND\ÕWOÕYHND\ÕWGÕúÕLúoLOHUDUDVÕQGD|QHPOLELUFUHWIDUNÕYDUGÕU6|]NRQXVX
2,5
70,0
IDUNOÕOÕNODU PXKWHPHOHQ HQ D]ÕQGDQ NÕVPHQ EX VHNW|UOHU DUDVÕQGDNL YHULPOLOLN IDUNOÕOÕ÷ÕQGDQ ND\QDNODQPDNWDGÕU
2
60,0
45
50,0
1,5
1
40,0
0,5
30,0
0
-0,5
20,0
-1
10,0
0,0
-1,5
J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O
2005
2006
2007
2008
2009
%øúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕQGDNLGH÷LúLPVD÷HNVHQ
change in LFPR (yoy) (right axis)
øúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕVROHNVHQ
Labor
force participation rate (left axis)
2010
2011
2012
-2
%LU|QFHNL\ÕOÕQD\QÕD\ÕQDJ|UHGH÷LúLP\]GH
Gösterge seviyeleri (yüzde)
6
Employment
rate (left axis)
øVWLKGDPRUDQÕVROHNVHQ
7DUÕPGÕúÕLúVL]OLNRUDQÕVROHNVHQ
Non-agricultural
unemployment rate (left axis)
Kaynak<D]DUÕQ7hø.YHULOHULQHGD\DQDQKHVDSODPDODUÕ
Kaynak: Yazarın, TÜİK verilerine dayanan hesaplamaları
4.7.
.D\ÕW GÕúÕ VHNW|U NUL]GHQ VRQUD GD Gúú H÷LOLPLQL VUGUPúWU .D\ÕW GÕúÕ VHNW|U NUL]
VÕUDVÕQGDJHoLFLRODUDNDUWPÕúWÕUDQFDNHNRQRPLG]HOLUG]HOPH]WHNUDUGúúH÷LOLPLQHJLUPLúWLU.D\ÕW
30 Nitelikler kontrol
edildikten
sonra bile
kayıtlı veELU
kayıtELoLPGH
dışı işçilerHWNLOHPHNWHGLU
arasında önemli bir(UNHNOHUGHNL
ücret farkı vardır.\]GH
Söz konusu
farklılıklar
muhtemelen,
en azınGÕúÕOÕN
NDGÕQODUÕ
RUDQWÕVÕ]
OÕN
RUDQD NÕ\DVOD
oDOÕúDQ
dan kısmen, bu
sektörler
arasındaki
verimlilik
farklılığından
kaynaklanmaktadır
Ayrıca,
işletmelerin
ve
girişimcilerin
nitelikleri
kontrol
edildikten
NDGÕQODUÕQ \]GH L ND\ÕW GÕúÕ oDOÕúPDNWDGÕU WHPHOFLQVL\HWIDUNOÕOÕNODUÕ WDUÕP VHNW|UQGH YH WDUÕPGÕúÕ
sonra bile, kayıtlı ve kayıt dışı işletmeler arasında toplam faktör verimliliğinde (TFV) büyük farklılıklar vardır (Dünya Bankası 2009a).
VHUEHVW PHVOHNOHUGHGLU 7UNL\H
GHNL WDUÕP GÕúÕ ND\ÕW GÕúÕOÕN ONHQLQ NDONÕQPD G]H\LQH J|UH ROPDVÕ
JHUHNHQ\HUGHROPDNODELUOLNWHQLVSHWHQGúNLúJFYHULPOLOL÷LQHNDWNÕGDEXOXQPDNWDGÕUEXYHULPOLOLN
44
\ÕOÕQGD$%'
GHNLYHULPOLOLNVHYL\HVLQLQ\]GH
VLNDGDUROPXúWXUYH3RORQ\DYH*QH\.RUH
\H
EHQ]HUGLUDQFDN2(&'RUWDODPDVÕQÕQROGXNoDDOWÕQGDGÕU 8
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
4.8. Türk iş gücü piyasası önemli ölçüde bölümlenmiştir, bu da daha yüksek gelir eşitsizliğine katkıda
bulunmaktadır. Kayıtlı işlere girmenin önündeki engeller, bazı çalışanlar, iş korumasına ve sosyal sigorta
teminatlarına sahip daha yüksek ücretli kayıtlı işlere alınırken, (muhtemelen benzer niteliklere sahip) diğer kişilerin, kayıt dışı sektördeki düşük ücretli ve korumasız işlere girmek zorunda kalmaları anlamına gelmektedir.
Başkaya ve Hülagü (2011), benzer gözlemlenebilir özelliklere sahip işçiler arasında yüzde 10-23 oranında bir
kayıtlı iş priminin varlığını teyit etmek için eğilim skoru eşleme yöntemini kullanmışlardır ve kadınların ve
genç işçilerin, erkeklere ve yaşlı işçilere kıyasla bu kayıtlı ücret priminden daha fazla etkilendiklerini bulmuşlardır. Kadınların ve genç işçilerin kazanç dağılımının alt kısmında yer almaları daha muhtemel olduğundan,
bu bölümlenme Türkiye’deki gelir eşitsizliğini kötüleştirmektedir.
Tablo 4.2. Türkiye’de Kayıt Dışılık Önemli Ölçüde Düşmüştür, Ancak Hala Yüksektir
(yüzde)
Toplam
Tarım
Tarım dışı
Toplam
Çalışanlar
İşveren Serbest meslek
Ücretsiz işçiler
2004
50,1
90
34
29,9
18
47
83
2005
48,2
88
34
29,8
21
51
80
2006
47,0
88
34
29,4
23
52
81
2007
45,4
88
32
27,4
25
53
84
2008
43,5
88
30
24,2
24
55
82
2009
43,8
86
30
23,9
24
59
75
2010
43,3
85
29
23,3
22
59
77
2011
42,1
84
28
22,6
19
57
76
Kaynak: Yazarın, TÜİK verilerine dayanan hesaplamaları.
C. İş Gücü Pİyasasını Etkİleyen Temel Polİtİkalar
Uyulması Zorunlu Asgari Ücret
4.9. Türkiye’deki yüksek asgari ücretler, piyasasının bölümlere ayrılmasına ve gelir eşitsizliğine katkıda bulunmaktadır. Asgari ücretler, ortalama ücretlere kıyasla yüksektir ve son on yılda önemli ölçüde
artmıştır. Ortalama ücretin yüzde 71’i seviyesindeki asgari ücretler, OECD içinde en yüksek ücretlerdir (Şekil
4.4). Üstelik bu oran, 2000 yılında yüzde 50,4 iken bu seviyeye yükselmiştir.31 Asgari ücretteki artışlar ortalama kazançları hem doğrudan (asgari ücretliler için daha yüksek kazançlar) hem de dolaylı (tüm ücretleri daha
yüksek yeni bir seviyeye getirerek) olarak etkileyebilir. Yüksek asgari ücretlerin (kayıtlı) istihdamı olumsuz
etkileyebileceğini gösteren zengin bir literatür vardır (örn. Fransa’da Abowd ve ark., 1999 ya da Kolombiya’da Maloney ve Mendez 2004), bazı diğer çalışmalar ise böyle bir etki belirlememiştir (Card ve Krueger
1994).32 Türkiye’deki kanıtlar ise daha az muğlaktır ve gerçekten de kayıtlı istihdam üzerinde bir etki olduğunu
göstermektedir. 2008/9 krizi sırasında asgari ücretler ek yüzde 2,6 oranında arttırılmıştır, bu da kayıtlı kazançların büyüme oranını kriz öncesi eğilimin üzerine çıkarmıştır. Buna karşılık, hem ücretler hem de çalışma
saatlerinde kesinti yapıldığından, kayıt dışı kazançlar azalmıştır.
31 Bu, Ocak 2004’te asgari ücretteki yüzde 38 oranındaki bir artıştan kaynaklanmaktadır (Papps (2012), “The Effects of Social Security taxes and
minimum wages on employment: Evidence from Turkey,” Industrial and Labor Relations Review 65(3), 686-707.
32 Abowd, Kramarz ve Margolis (1999), “High wage workers and high wage firms,” Econometrica 67, 251-333; Maloney ve Mendez (2004), “Measuring the impact of minimum wages: Evidence from Latin America,”, J. Heckman ve C. Pages (eds.), Law and Employment: Lessons from Latin
America and the Caribbean, 109-130; Card ve Krueger (1994), “Minimum wages and employment: A case study of the fast-food industry in New
Jersey and Pennsylvania,” American Economic Review 84, 772-93.
45
HWNLEHOLUOHPHPLúWLU&DUGYH.UXHJHU 10 7UNL\H
GHNLNDQÕWODULVHGDKDD]PX÷ODNWÕUYHJHUoHNWHQGH
ND\ÕWOÕLVWLKGDP]HULQGH ELUHWNLROGX÷XQXJ|VWHUPHNWHGLU NUL]LVÕUDVÕQGDDVJDULFUHWOHUHN\]GH
RUDQÕQGD DUWWÕUÕOPÕúWÕU EX GD ND\ÕWOÕ ND]DQoODUÕQ E\PH RUDQÕQÕ NUL] |QFHVL H÷LOLPLQ ]HULQH
oÕNDUPÕúWÕU %XQD NDUúÕOÕN KHP FUHWOHU KHP GH oDOÕúPD VDDWOHULQGH NHVLQWL \DSÕOGÕ÷ÕQGDQ ND\ÕW GÕúÕ
Geçis
Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
ND]DQoODUD]DOPÕúWÕU
80%
80%
60%
50%
40%
30%
20%
Fransa
Türkiye
Yeni Zelanda
Letonya
Slovenya
Portekiz
Avustralya
Belçika
Yunanistan
Litvanya
Macaristan
øUODQGD
Romanya
øQJLOWHUH
Hollanda
Kanada
Slovak Cumhuriyeti
øVSDQ\D
Polonya
Lüksemburg
Estonya
Güney Kore
ABD
0%
Japonya
10%
Medyan ücretin yüzdesi olarak asgari ücret
70%
Çek Cumhuriyeti
Medyan ücretin yüzdesi olarak asgari ücret
Şekil
4.4. Minimum
Minimum/ /ortalama
ortalama
ücretler:
Türkiye
OECD
ùHNLO4.4.
ücretler:
Türkiye
ve ve
OECD
70%
60%
50%
40%
30%
20%
10%
0%
|]HOOLNOHVRQNUL]YHG]HOPHG|QHPLVÕUDVÕQGDJHoHUOLROPXúWXUDQFDND\QÕ]DPDQGDGDKDX]XQVUHOLELU
H÷LOLPLQ GH SDUoDVÕGÕU 2011
7HPHO
2000VRQXo ND]DQoODUÕQ 7UN Lú JF SL\DVDVÕQGD G]HQOHPH DUDFÕ J|UHYL
J|UPHPHVLGLU
\DQL
G]HQOHPH
LúWHQ oÕNDUPDODU \ROX\OD JHUoHNOHúPHNWHGLU %X EHONL GH DVJDUL ücret
Kaynak7hø.YH2(&'
DUWÕúODUÕQÕQ FUHW GD÷ÕOÕPÕ JHQHOLQH \DQVÕPDVÕQÕQ \DQÕ VÕUD X\XOPDVÕ ]RUXQOX DVJDUL FUHWLQ JHWLUGL÷L
Kaynak: TÜİK ve OECD.
NÕVÕWODPDODUDED÷ODQDELOLU
4.10.
$VJDULFUHWOHUND\ÕWOÕVHNW|ULúoLOHULLoLQX\XOPDVÕ]RUXQOXJ|UQPHNWHGLUAsgari ücret, bir
FUHW WDEDQÕ RODUDN
L\LFH \HUOHúPLúWLU KL]PHW YH LPDODW VHNW|UOHULQGHNL ND\ÕWOÕ LúoLOHULQ VÕUDVÕ\OD VDGHFH
ùHNLO4.57UNL\H
GH$VJDULhFUHWOHU.D\ÕWOÕøúoLOHUøoLQ8\XOPDVÕZorunludur
Şekil 4.5. Türkiye’de Asgari Ücretler, Kayıtlı İşçiler İçin Uyulması Zorunludur
\]GH
VLQLQYH
XQXQND]DQoODUÕEXFUHWLQDOWÕQGDGÕU$\UÕFDHWUDIÕQGDNL|QHPOL|OoGHNPHOHQPH
LOHX\XOPDVÕ]RUXQOXFUHWOHULQROD÷DQEHOLUWLOHULQLJ|VWHUPHNWHGLUùHNLO
LQVWSDQHOL$\QÕGXUXP
Kayıtlı işçiler
.D\ÕWOÕLúoLOHU
ND\ÕWGÕúÕVHNW|ULoLQJHoHUOLGH÷LOGLU.D\ÕWGÕúÕLúoLOHULQQHUHGH\VH\DUÕVÕ- imalat sektöründe yüzde 42 ve
hizmet sektöründe yüzde 52 - \DVDO DVJDUL FUHWLQ DOWÕQGD ND]DQPDNWDGÕU $\UÕFD Türkiye'deki reel
FUHWOHULúJFYHULPOLOL÷LQGHNLGH÷LúLNOLNOHUHED÷OÕJLELJ|UQPHPHNWHGLU'Q\D%DQNDVÕ%X
1
1.5
9
Log 2010 net minimum wage
Probability<=Log 2010 monthly wage
.6
.8
.2
.4
2
Log 2010 net minimum wage
0
0
.5
Frequency
1
%X2FDN
WHDVJDULFUHWWHNL\]GHRUDQÕQGDNLELUDUWÕúWDQND\QDNODQPDNWDGÕU3DSSV³7KH(IIHFWV
of Social Security taxes and minimum wages on employment: Evidence from Turkey,” Industrial and Labor
Relations Review 65(3), 686-707.
10
Abowd, Kramarz ve Margolis (1999), “High wage workers and high wage firms,” Econometrica 67, 251-333;
Maloney ve Mendez (2004), “Measuring the impact of minimum wages: Evidence from Latin America,”, J.
Heckman ve C. Pages (eds.), Law and Employment: Lessons from Latin America and the Caribbean, 109-130; Card
ve Krueger (1994), “Minimum wages and employment: A case study of the fast-food industry in New Jersey and
2
4
6
8
10
2
4
6
8
10
Log 2010 monthly
wage for full-time
workers
Pennsylvania,” American
Economic
Review
84, 772-93.
Log 2010 monthly wage for full-time workers
Manufacturing
Services
Manufacturing
47
Services
1.5
.D\ÕWGÕúÕLúoLOHU
Log 2010 net minimum wage
0
0
.5
Frequency
1
Probability<=Log 2010 monthly wage
.6
.8
.4
.2
1
Log 2010 net minimum wage
2
4
6
8
Log 2010 monthly wage for full-time workers
Manufacturing
Services
10
2
4
6
8
Log 2010 monthly wage for full-time workers
Manufacturing
10
Services
Kaynak:
Yazarın, 2010 İş Gücü Anketine dayanan hesaplamaları (yıllık dosya).
Kaynak<D]DUÕQøú*F$QNHWLQHGD\DQDQKHVDSODPDODUÕ\ÕOOÕNGRV\D
Not:Not:
2010’daki
netnet
asgari
ücret,
(599,12 TL) ücretlerinin ortalaması olarak alınmıştır
2010'daki
asgari
ücret,Ocak-Haziran
Ocak-Haziran(576,57
(576,57 TL)
TL) ile
ile Temmuz-Aralık
Temmuz-$UDOÕN7/FUHWOHULQLQRUWDODPDVÕRODUDN
(Kaynak:
http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=asgari).
DOÕQPÕúWÕU.D\QDNhttp://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=asgari).
<NVHNøú*F9HUJL<N
4.11.
øúYHUHQOHULQ \NVHN VRV\DO JYHQOLN SULPOHUL |GHPHNWHQ NDoÕQPDN LoLQ FUHWOHUL HNVLN
46 ELOGLUPHOHUL GXUXPXQGD DVJDUL FUHWLQ X\XOPD ]RUXQOXOX÷X DEDUWÕOPÕú RODELOLU Asgari ücret
HWUDIÕQGD J|]OHPOHQHQ NPHOHQPHQLQ ELU NÕVPÕ ELU oRN oDOÕúDQÕQ DVJDUL FUHW DOGÕ÷ÕQÕ ELOGLUPHVLQGHQ
DQFDNLODYHJD\ULUHVPL|GHPHOHUQHGHQL\OHQHWFUHWOHULQLQGDKDID]ODROPDVÕQGDQND\QDNODQÕ\RURODELOLU
%XLGGLD\ÕGHVWHNOH\HFHNWHNúH\DQHNGRWDONDQÕWODUGÕUDQFDNEX\NVHNLúJFYHUJL\NQQLúJF
SL\DVDVÕVRQXoODUÕQÕEHOLUOL\RU RODELOHFH÷LQLJ|VWHUPH]6RQ]DPDQODUGDNLSROLWLNDH\OHPLGH \NVHNLú
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
4.10. Asgari ücretler, kayıtlı sektör işçileri için uyulması zorunlu görünmektedir. Asgari ücret, bir ücret
tabanı olarak iyice yerleşmiştir; hizmet ve imalat sektörlerindeki kayıtlı işçilerin sırasıyla sadece yüzde 7’sinin
ve 10’unun kazançları bu ücretin altındadır. Ayrıca, etrafındaki önemli ölçüde kümelenme ile, uyulması zorunlu ücretlerin olağan belirtilerini göstermektedir (Şekil 4.5’in üst paneli). Aynı durum, kayıt dışı sektör için
geçerli değildir. Kayıt dışı işçilerin neredeyse yarısı - imalat sektöründe yüzde 42 ve hizmet sektöründe yüzde
52 - yasal asgari ücretin altında kazanmaktadır. Ayrıca, Türkiye’deki reel ücretler, iş gücü verimliliğindeki
değişikliklere bağlı gibi görünmemektedir (Dünya Bankası 2012). Bu, özellikle son kriz ve düzelme dönemi
sırasında geçerli olmuştur, ancak aynı zamanda daha uzun süreli bir eğilimin de parçasıdır. Temel sonuç, kazançların Türk iş gücü piyasasında düzenleme aracı görevi görmemesidir, yani düzenleme, işten çıkarmalar
yoluyla gerçekleşmektedir. Bu belki de, asgari ücret artışlarının ücret dağılımı geneline yansımasının yanı sıra,
uyulması zorunlu asgari ücretin getirdiği kısıtlamalara bağlanabilir.
Yüksek İş Gücü Vergi Yükü
4.11. İşverenlerin, yüksek sosyal güvenlik primleri ödemekten kaçınmak için ücretleri eksik bildirmeleri
durumunda, asgari ücretin uyulma zorunluluğu abartılmış olabilir. Asgari ücret etrafında gözlemlenen kümelenmenin bir kısmı, bir çok çalışanın asgari ücret aldığını bildirmesinden, ancak ilave gayri resmi ödemeler
nedeniyle net ücretlerinin daha fazla olmasından kaynaklanıyor olabilir. Bu iddiayı destekleyecek tek şey
anekdotal kanıtlardır; ancak bu, yüksek iş gücü vergi yükünün iş gücü piyasası sonuçlarını belirliyor olabileceğini göstermez. Son zamanlardaki politika eylemi de, yüksek iş gücü vergi yükünü azaltma isteğine işaret
etmektedir. Mayıs 2008 istihdam paketi, işverenlerin sosyal güvenlik primlerinde iki indirimi uygulamaya
koymuştur: (1) yüzde 19,5 oranındaki brüt ücret giderlerini yüzde 14,5 seviyesine indiren yüzde 5 oranındaki
genel kapsamlı indirim ve (2) Mayıs 2008 ile Temmuz 2010 arasından işe alınan ve en az 6 aydır işsiz olan
kadınlar ve genç (18-29) işçiler için geçici ve kademeli olarak sona eren indirimler. 33 Bir krize müdahale
paketi, bu kez en az üç aydır işsiz olan işsizlik sigortası alanlar için, işverenlerin sosyal güvenlik primlerini
daha da azaltan diğer bir önlem getirmiştir.34 İş gücü vergi yükündeki, dolayısıyla iş gücü maliyetlerindeki
indirimler, potansiyel olarak istihdamı teşvik edebilir ve işverenlerin işçileri kayıt dışı olarak istihdam etme
saikini azaltabilir.
4.12. İş gücü vergi yükündeki hedeflenmiş indirimlerin, genel kapsamlı önlemlerden daha maliyet-etkin
oldukları kabul edilmektedir. Sosyal güvenlik primlerindeki hem genel kapsamlı hem de hedeflenmiş kesintiler
muhtemelen kriz sırasında daha az işten çıkarmaya neden olmuş ve daha düşük işe alma maliyetleri sayesinde
istihdamın daha hızlı toparlanmasını teşvik etmiştir. Ancak söz konusu iki önlem, istihdamı ve kayıtlı hale
gelmeyi teşvik etmedeki beklenen etkililikleri, ayrıca maliyet-etkinlikleri açılarından farklıdır. Gerçek vergi
yükü (vergiyi fiilen ödeyen kim olursa olsun) işverenler ve çalışanlar arasında paylaşıldığından, çalışanlar, işverenlerin sosyal güvenlik primlerindeki indirimlerden yararlanmayı, dolayısıyla daha yüksek ücretler almayı
beklemektedir. Bu, iş gücü maliyetlerinin, işverenin sosyal güvenlik primlerindeki indirimden daha az düştüğü
anlamına gelmektedir. Ne kadar daha az olduğu ise çalışan ücretlerinin seviyesine bağlıdır, düşük ücretli işçiler
için iş gücü maliyeti indirimi daha yüksektir.35
4.13. Son zamanlardaki ampirik çalışmalar, sosyal güvenlik primlerindeki hedeflenmiş indirimleri desteklemektedir. Dünya Bankası (2009), ortalama ücretli işçiler için işverenin sosyal güvenlik primlerindeki her
yüzde 1 puanlık indirimin, istihdamı sadece yüzde 0,15 oranında arttırdığını, çünkü indirimin yüzde 70’inin
daha yüksek çalışan ücretlerine dönüştüğünü, yüzde 30’unun ise daha düşük iş gücü maliyetlerine gittiğini
göstermiştir. Öte yandan, aynı çalışmada, asgari ücretli işçiler için sosyal güvenlik primlerindeki indirimlerin
dörtte üçünün daha düşük iş gücü maliyetlerine dönüştüğü, sadece yüzde 25’inin daha yüksek ücretler yoluyla
işçiler tarafından alındığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle, (kadınlar ve gençler gibi) ücret dağılımının
dibinde yer alan işçileri hedefleyen vergi yükü indirimlerinin, genel kapsamlı indirimlerden daha maliyet33 Bu politika önleminin sona ermesi beş yıl içinde gerçekleşmektedir; ilk yıldaki primlerin tamamı devlet tarafından karşılanırken, bu kademeli
olarak beşinci yılda sadece yüzde 20’ye kadar düşmektedir.
34 Bu yeni işe almaların, işverenlerin Nisan 2009 iş gücünün üzerinde bir artışı temsil etmesi durumunda, bu işçileri istihdam eden işverenlerin 6 ay
süreyle sosyal güvenlik primi ödemeleri gerekmeyecekti.
35 Dünya Bankası (2009), “Estimating the Impact of Labor Taxes on Employment and the Balances of the Social Insurance Funds in Turkey,” Rapor
No. 44056-TR.
47
<DUDUODQDQODUÕQVD\ÕVÕ
DUDVÕQGD SD\ODúÕOGÕ÷ÕQGDQ oDOÕúDQODU LúYHUHQOHULQ VRV\DO JYHQOLN SULPOHULQGHNL LQGLULPOHUGHQ
\DUDUODQPD\Õ GROD\ÕVÕ\OD GDKD \NVHN FUHWOHU DOPD\Õ EHNOHPHNWHGLU %X Lú JF PDOL\HWOHULQLQ
LúYHUHQLQVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQGHNLLQGLULPGHQGDKDD]GúW÷DQODPÕQDJHOPHNWHGLU1HNDGDUGDKD
D]ROGX÷XLVHoDOÕúDQFUHWOHULQLQVHYL\HVLQHED÷OÕGÕUGúNFUHWOLLúoLOHULoLQLúJFPDOL\HWLLQGLULPL
Geçis Halindeki Türkiye:
Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
daha yüksektir. 13
etkin olması beklenmektedir. En son
Şekil 4.6. İş Yaratma ve İşveren Sosyal Güvenlik
4.13. (2011)
Son çalışmaları,
zamanlardaki
OECD
bu ampirik ùHNLO4.6øú<DUDWPDYHøúYHUHQ6RV\DO*YHQOLN3ULPOHULQGHNL
Primlerindeki İndirim
øQGLULP
DPSLULN
oDOÕúPDODU36 Analizde
VRV\DO bir
bulguyu
desteklemektedir.
güvenlik
primlerindeki
dizi
güçlü varsayım kullanılmış
olmakla
80.000
KHGHIOHQPLú
LQGLULPOHUL
birlikte, sonuçlar, genel kapsamlı
indiridesteklemektedir. 'Q\D %DQNDVÕ
60.000
min (900.000), hedeflenmiş müdahalelere
(2009), ortalama ücretli LúoLOHU LoLQ
40.000
(125.000) kıyasla çok daha fazla sayıda
LúYHUHQLQ
VRV\DO
JYHQOLN
“hak sahibi” üretmiş gibi göründüğüne işa20.000
SULPOHULQGHNL KHU \]GH SXDQOÕN
ret etmektedir (Şekil 4.6). Bununla birlikte,
LQGLULPLQ LVWLKGDPÕ VDGHFH \]GH
0
genel kapsamlı indirim ile yaratılan her bir
2009
2010
RUDQÕQGD DUWWÕUGÕ÷ÕQÕ oQN
iş için maliyet, diğerinin maliyetinden üç
indirimin yüzde 70'inin daha yüksek
.DGÕQ0D\ÕV
*HQoHUNHN0D\ÕV
kat daha yüksektir (4.000 TL’ye karşılık
oDOÕúDQ FUHWOHULQH G|QúW÷Q
<HQLLVWLKGDP0D\ÕV
1.100-1.300 TL).
\]GH XQXQ LVH GDKD GúN Lú
gücü
maliyetlHULQH
JLWWL÷LQL
Kaynak<D]DUÕQ2(&'
\HGD\DQDQKHVDSODPDODUÕ
Kaynak: Yazarın, OECD’ye dayanan hesaplamaları (2011).
J|VWHUPLúWLU gWH \DQGDQ D\QÕ
oDOÕúPDGDasgari ücretli LúoLOHULoLQVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQGHNLLQGLULPOHULQG|UWWHoQQGDKDGúN
Lú JF PDOL\HWOHULQH G|QúW÷ VDGHFH \]GH LQLQ GDKD \NVHN FUHWOHU \ROX\OD LúoLOHU WDUDIÕQGDQ
DOÕQGÕ÷Õ WDKPLQ HGLOPHNWHGLU %X QHGHQOH NDGÕQODU YH JHQoOHU JLEL FUHW GD÷ÕOÕPÕQÕQ GLELQGH \HU DODQ
Tablo 4.3. İşverenlerin Sosyal Güvenlik Primi İndirimleri ile Yaratılan Her İş için Maliyet
LúoLOHUL KHGHIOH\HQ YHUJL \N LQGLULPOHULQLQ JHQHO NDSVDPOÕ LQGLULPOHUGHQ GDKD PDOL\HW-HWNLQ ROPDVÕ
Hak Sahipleri
Maliyet
(milyon
TL) desteklemektedir.
Yaratılan her iş için14maliyet
(TL)bir
EHNOHQPHNWHGLU(QVRQ2(&'oDOÕúPDODUÕEX
ampirik
bulguyu
Analizde
Genel
GL]L kapsamlı
JoO YDUVD\ÕP NXOODQÕOPÕú ROPDNOD ELUOLNWH VRQXoODU JHQHO NDSVDPOÕ LQGLULPLQ indirim
2009
5.500.000
3.300
11
%XSROLWLND|QOHPLQLQVRQDHUPHVLEHú\ÕOLoLQGHJHUoHNOHúPHNWHGLULON\ÕOGDNLSULPOHULQWDPDPÕGHYOHWWDUDIÕQGDQ
2010
6.400.000
4.100
NDUúÕODQÕUNHQEXNDGHPHOLRODUDNEHúLQFL\ÕOGDVDGHFH\]GH
\HNDGDUGúPHNWHGLU
Yaratılan
işler tahmini
900.000
3.700 a
4.111,11
12
%X\HQLLúHDOPDODUÕQLúYHUHQOHULQ1LVDQLúJFQQ]HULQGHELUDUWÕúÕWHPVLOHWPHVLGXUXPXQGDEXLúoLOHUL
Hedeflenmiş
indirimler (kadınlar ve genç işçiler)
LVWLKGDPHGHQLúYHUHQOHULQD\VUH\OHVRV\DOJYHQOLNSULPL|GHPHOHULJHUHNPH\HFHNWL
132009
61.615
81
'Q\D %DQNDVÕ ³(VWLPDWLQJ WKH ,PSDFW
RI /DERU 7D[HV RQ (PSOR\PHQW
DQG WKH %DODQFHV RI1.314,61
WKH 6RFLDO
b
Insurance
Funds in Turkey,” Rapor No. 44056-TR.
2010
63.230
137
14
OECDişler
(2011),
“Turkey: Supporting employment
G20 Ülke
Yaratılan
tahmini
124.845c through reduced social
137b security contributions,” 1.097,36
3ROLWLNDg]HWOHUL*dDOÕúPDøVWLKGDP%DNDQODUÕ7RSODQWÕVÕ-27 Eylül, Paris.
Kaynak: Yazarın, OECD’ye dayanan hesaplamaları (2011).
Notlar:
49
a
Bu marjinal 900.000 iş 2009 ile 2010 arasındaki bir noktada yaratılmış olabileceğinden, maliyet, bu iki veri noktasının ortalaması
olarak alınmıştır.
b
Bu maliyet, yeni işlerin sosyal güvenlik primlerinin yüzde 100 karşılanmasını ve 2009’da yaratılan işler için kademeli olarak sona
ermeyi içermektedir.
c
Burada, 2009’da yaratılan tüm işlerin 2010 boyunca muhafaza edildiği varsayılmaktadır.
Yüksek Emeklilik Teminatları
4.14. İş gücü piyasasının vurgulanması gereken üçüncü bir politika özelliği, düşük emeklilik yaşı ve
bunun sonucu olan uzun süreli emeklilik teminatlarıdır. Türkiye’nin 50 yaş olan ortalama emeklilik yaşı,
yaklaşık 10 yaş fark ile OECD’deki en düşük yaştır. Ayrıca, emeklilik yaşındaki değişimin hızı çok yavaş
olmuştur (Şekil 4.7). Düşük emeklilik yaşı ve uzun süreli teminatlar, Türkiye’yi orta yaşlı çalışanların üretken potansiyelinden mahrum bırakmakta ve önemli mali bedeller ortaya çıkarmaktadır. 2006-08 emeklilik
reformu, sisteme Eylül 1999 ile Ekim 2008 arasındaki girenler için geçerli olmak üzere, yasal emeklilik yaşını
erkekler için 60 ve kadınlar için 58 yaşa çıkarmıştır. Sisteme Ekim 2008’den sonra girenler için, emeklilik yaşı
(erkekler için) 2046’ya ve (kadınlar için) 2048’e kadar hem erkekler hem de kadınlar için kademeli olarak
65’e ulaşacaktır. Emeklilik yaşında sonuç olarak ortaya çıkan büyüme, bir çok Doğu Avrupa ülkesindeki 6 aya
karşılık, her yıl için yaklaşık sadece 2 ay kadardır. Sonuç, 50-64 yaş grubu için yaklaşık yüzde 30 civarındaki
36 OECD (2011), “Turkey: Supporting employment through reduced social security contributions,” G20 Ülke Politika Özetleri, G20 Çalışma İstihdam
Bakanları Toplantısı, 26-27 Eylül, Paris.
48
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
nispeten düşük iş gücüne katılım oranlarıdır. Ayrıca erken emeklilik yaşı, teminatların uzun süreli olmasına
yol açmaktadır: 2010 yılında, 45 yaşındaki erkekler ile 41 yaşındaki kadınlar - bunların doğum kuşaklarının
müktesep hakları 1998-9 reformunda korunmuş olduğundan ve erkekler için 60 ve kadınlar için 58 olan resmi
emeklilik yaşına tabi olmadıklarından - emeklilik yaşına gelmişlerdir. 37 Bu emeklilik yaşları için ortalama
yaşam beklentisi erkekler için 31 ve kadınlar için 37 yıldır; bu da - OECD içinde ikinci en yüksek teminat
süresine sahip ülke olan - Yunanistan’dan sırasıyla 7 ve 10 yıl daha uzundur.
Şekil 4.7. Türkiye: Emeklilik Yaşı ve Sonuçları
ùekil 4.77UNL\H(PHNOLOLN<DúÕYH6RQXoODUÕ
80
Erkek
.DGÕQ
70
51
50
60
49
50
40
48
30
Erkek
47
20
10
46
45
EPHNOLOLN\DúÕQGDQ VRQUD\DúDPEHNOHQWLVL
ABD
Almanya
Avustralya
Avusturya
Belçika
Danimarka
Finlandiya
Fransa
Hollanda
øQJLOWHUH
øUODQGD
øVSDQ\D
øVYHo
øVYLoUH
øWDO\D
ø]ODQGD
Japonya
Kanada
Lüksemburg
Norveç
Portekiz
Yeni Zelanda
Yunanistan
Türkiye 2008
0
.DGÕQ
2000
40
2001
2002
2003
Erkek
2004
2005
2006
2007
2008
2009
.DGÕQ
35
30
25
20
15
10
5
0
Kaynak<D]DUÕQ2(&'YHULOHULQHGD\DQDQKHVDSODPDODUÕ
Kaynak: Yazarın, OECD verilerine dayanan hesaplamaları.
4.15. <NVHN DVJDUL HPHNOLOLN PDDúÕ \DVDO HPHNOLOLN \DúÕQGDQ VRQUD oDOÕúPDQÕQ JHWLULOHULQL
D]DOWPDNWD YH JHUoHN PDDúODUÕQ EH\DQ HGLOPHVL LoLQ FD\GÕUÕFÕ HWNL \DUDWPDNWDGÕU Türkiye, OECD
LoLQGHLNLQFLHQ\NVHNDVJDULHPHNOLOLNPDDúÕRUWDODPDND]DQoRUDQÕQDVDKLSWLULúoLYHLúYHUHQSULPOL
4.15. Yüksek asgari emeklilik maaşı, yasal emeklilik yaşından sonra çalışmanın getirilerini azaltmakta
DVJDULHPHNOLPDDúODUÕRUWDODPDND]DQoODUÕQ\DNODúÕN\]GH
ÕQÕWHPVLOHWPHNWHGLU\ÕOÕQGDDVJDUL
ve gerçek maaşların beyan edilmesi için caydırıcı etki yaratmaktadır. Türkiye, OECD içinde ikinci en
HPHNOLPDDúÕ-7/RODUDNEHOLUOHQPLúWLUEXGDQHWDVJDULFUHWWHQ-546 TL) daha yüksek bir
yüksek asgari emeklilik maaşı / ortalama kazanç oranına sahiptir, işçi ve işveren primli asgari emekli maaşları,
seviyededir. 16 Bu ERQN|U WHPLQDWODU GúN FUHWOL LúoLOHU LoLQ HPHNOLOLNWH X\JXQ \DúDP VWDQGDUWODUÕ
ortalama kazançların yaklaşık yüzde 40’ını temsil etmektedir. 2009 yılında, asgari emekli maaşı 591-608 TL
VD÷ODPDNODELUOLNWHLQVDQODUÕQGDKDX]XQVUHoDOÕúPDLVWHNOHULQLD]DOWPDNWDDVJDULFUHWWHQGDKD\NVHN
olarak belirlenmiştir, bu da net asgari ücretten (527-546 TL) daha yüksek bir seviyededir.38 Bu bonkör temiFUHWOHU EH\DQ HGLOPHVL LoLQ FD\GÕUÕFÕ ELU HWNL \DUDWPDNWDGÕU $VJDUL FUHWOHU LoLQ D\OÕN ED÷ODPD RUDQÕ
natlar düşük ücretli işçiler için emeklilikte uygun yaşam standartları sağlamakla birlikte, insanların daha uzun
\NVHNFUHWOHUD\OÕNED÷ODPDRUDQÕQGDQGDKDID]ODGÕUKHPLúoLOHUKHPGHLúYHUHQOHUVDGHFHDVJDULFUHW
süre çalışma isteklerini azaltmakta asgari ücretten daha yüksek ücretler beyan edilmesi için caydırıcı bir etki
EH\DQ HGLS JHULVLQLQ ND\ÕW GÕúÕ RODUDN |GHQPHVLQGHQ ID\GD VD÷ODPDNWDGÕU $VOÕQD EDNÕOÕUVD HUNHNOHULQ
yaratmaktadır.
ücretler
için
VL
aylıkDVJDUL
bağlama
oranı
yüksek ücretler
bağlama
oranından
daha
fazladır,
yüzde
44'ü vHAsgari
NDGÕQODUÕQ
\]GH
FUHW
ND]DQoODUÕ
EH\DQaylık
HWPHNWH
YH EX
ND]DQoODU
]HULQGHQ
17
prim ödemektedir. %XQHGHQOHDVJDULHPHNOLOLNPDDúÕQÕQJ|UHOLVHYL\HVLQLQD\DUODQPDVÕGDKDID]ODNLúL
oDOÕúPD\D
GHYDP
HGHFH÷L
LoLQ2011:
HPHNOLOLN
VLVWHPL
]HULQGHNL
PDOL
NDOPD\DFDN D\QÕ
37 OECD (2011b),
Pensions
at a Glance
Retirement-Income
Systems
in OECD and
G20EDVNÕ\Õ
Countries, D]DOWPDNOD
OECD Publishing.
]DPDQGDGDKD\NVHNELUHPHNOLPDDúÕHOGHHGHELOPHNLoLQND]DQoODUÕQWDPEH\DQHGLOPHVLQLGHWHúYLN
38 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=asgari) (16+ yaş çalışanlar için net asgari ücret hesabı)
ve OECD (2011b) verileri.
edecektir.
49
16
dDOÕúPD YH 6RV\DO *YHQOLN %DNDQOÕ÷Õ http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=asgari \Dú
oDOÕúDQODULoLQQHWDVJDULFUHWKHVDEÕYH2(&'EYHULOHUL
17
'Q\D%DQNDVÕ(PHNOLOLNSROLWLNDVÕQRWX
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
hem işçiler hem de işverenler sadece asgari ücret beyan edip gerisinin kayıt dışı olarak ödenmesinden fayda
sağlamaktadır. Aslına bakılırsa, erkeklerin yüzde 44’ü ve kadınların yüzde 37’si asgari ücret kazançları beyan
etmekte ve bu kazançlar üzerinden prim ödemektedir.39 Bu nedenle, asgari emeklilik maaşının göreli seviyesinin ayarlanması, daha fazla kişi çalışmaya devam edeceği için emeklilik sistemi üzerindeki mali baskıyı azaltmakla kalmayacak, aynı zamanda daha yüksek bir emekli maaşı elde edebilmek için kazançların tam beyan
edilmesini de teşvik edecektir.
D. Polİtİka sİmülasyonları: Türkİye’de kayıtlı İstİhdamı
arttırmaya yönelİk seçenekler
4.16. Uyulması zorunlu asgari ücret, yüksek iş gücü vergi oranı ve emeklilik sistemi, Türkiye’nin iş
gücü piyasası sonuçlarını etkileyen üç temel politika olarak tanımlanmıştır. Bu alanlardaki politika değişiklikleri, özellikle kadınlar ve gençler için kriz sonrası dönem sırasında gözlemlenen eğilimler desteklenerek,
kayıtlı istihdamı arttırabilir. Ayrıca bu alanlardaki politika değişiklikleri, Bölüm 3’teki ana mesajlardan - Türkiye’de yatırımların başını çektiği bir büyüme stratejisinin sınırlarını vurgulayan - bir tanesini desteklemektedir. Orta ila uzun vadede yüksek büyüme oranlarını sürdürmek için, temel bileşenler kayıtlı istihdam büyümesi
ve daha hızlı bir TFV büyümesi olmalıdır. ‘Demografik paydan’ en iyi şekilde yararlanılması, bir çok alanda
politika eylemi oluşturacaktır. Burada, sosyal güvenlik primlerindeki indirimlere, asgari ücretin azaltılmasına
ve iş gücüne katılanların vasıflarının iyileştirilmesi politikasına odaklanıyoruz. Bu politika deneyleri, daha
yüksek bir istihdam seviyesinin ve daha verimli bir istihdamın etkilerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. 40
Senaryo I: Sosyal Güvenlik Primlerinin Azaltılması
4.17. 2008 yılında sosyal güvenlik primlerinde yapılan hedeflenmiş indirim, muhtemelen kayıtlı istihdamdaki kriz sonrası artışın bir kısmını açıklamaktadır. İlk politika deneyi, 2008 yılında sosyal güvenlik
primlerinde yapılan reformun etkilerini simüle etmeyi amaçlamaktadır. Hedef, istihdamdaki son düzelmenin
ne kadarının bu reformlara bağlanabileceğinin tahmin edilmesidir. İşverenlerin kadın ve/veya genç çalışanlar
için ödedikleri sosyal güvenlik primlerinde, 2008 reformunun hedeflenmiş önlemlerine aşağı yukarı karşılık
gelen yüzde 25’lik bir azalmayı simüle ediyoruz. Önlemlerin hedeflenmiş bölümünün, toplam istihdamda
yüzde 0,21 oranında bir artışa yol açtığını görüyoruz. Bu, 2010 yılında istihdamda gözlemlenen fiili artışın
yaklaşık yüzde 15’inin, 2008 politika reformlarına bağlanabileceği anlamına gelmektedir. Kadın istihdamı
yüzde, 0,65, genç istihdamı ise yüzde 0,46 oranında artmaktadır. Bu bulgular, büyüklük açısından OECD
simülasyonlarından daha küçüktür. Genel kapsamlı primlerdeki azalma ile, daha yüksek tüketim talebinin,
istihdamda düşük vasıflı sektörlerden daha yüksek vasıflı hizmet sektörlerine doğru bir değişime yol açtığını
görüyoruz. Sonuç olarak, örneğin düşük vasıflı erkek istihdamı neredeyse hiç artmamaktadır.
Tablo 4.4. Sosyal Güvenlik Primlerindeki Hedeflenmiş İndirimler
(yüzde değişimler)
İstihdam Değişimleri
Kayıtlılık Değişimleri
Kadın İstihdamı
0,65
Kadın Kayıtlılık Oranı
0,58
Erkek İstihdamı
0,02
Erkek Kayıtlılık Oranı
15-29 Yaş İstihdamı
0,46
15-29 Yaş Kayıtlılık Oranı
0,71
Düşük Vasıflıların İstihdamı
0,13
Düşük Vasıflıların Kayıtlılık Oranı
0,26
Yüksek Vasıflıların İstihdamı
0,35
Yüksek Vasıflıların Kayıtlılık Oranı
0,13
Toplam İstihdam
0,21
Toplam Kayıtlılık Oranı
0,19
0,17
Kaynak: Simülasyon sonuçlarına dayanan Banka personeli hesaplamaları.
39 Dünya Bankası (2011). Emeklilik politikası notu.
40 Takip eden politika simülasyonları, herhangi bir mali açığın daha yüksek etkili sermaye vergilendirmesi ile kapatılacağının varsayılması bakımından, mali olarak nötr olacak şekilde yapılmıştır. Etkili sermaye vergilendirmesinin makul olmayan seviyelere çıktığı bir senaryo yoktur.
50
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
4.18. Sosyal güvenlik primlerinde yapılan indirim, kayıt dışı istihdamdaki azalmanın bir bölümünü
açıklamaktadır. Simülasyonlar, kayıt dışı iş gücü pazarının Türkiye’deki iş gücü pazarı sonuçlarında oynadığı önemli rolü anlatmaktadır. İşveren sosyal güvenlik primlerindeki genel kapsamlı indirimler, kayıt dışı istihdamı önemli ölçüde azaltmış gibi görünmektedir. Toplam kayıtlı istihdam, yüzde 1’den daha fazla bir oranda
artmıştır. Hem erkek hem de kadın istihdamı ve neredeyse tüm istihdam kategorileri, kayıtlılık durumunda
benzer artışlar yaşamıştır; en büyük artış, yüzde 2’nin üzerinde bir artışla düşük vasıflı işçilerde olmuştur. Hedeflenmiş indirimler de, daha düşük bir ölçüde olsa da, kayıtlılık durumunu iyileştirmektedir. Birlikte ele alındıklarında, bu sonuçlar, ilave istihdam kazanımlarını ve kayıt dışılıktaki azalmaları teşvik etmek için sosyal
güvenlik primlerinde ilave indirimler yapılmasının dikkate alınabileceğini göstermektedir; ancak düşük ücretli
işçileri hedefleyen önlemlerin, işçiler için daha yüksek kazançlara dönüşmesi daha az olası, daha yüksek istihdamla sonuçlanması ise daha olasıdır. Önemli bir uyarı, hedeflemenin, düşük ücretli işçilerin - örneğin yaş ve
cinsiyet gibi - gözlemlenebilir özelliklerine dayanması gerekliliğidir. Doğrudan ücretlere dayanan hedefleme,
hak kazanmak için kazançların eksik beyan edilmesine yol açabilir.41
Tablo 4.5. Sosyal Güvenlik Primlerindeki Genel Kapsamlı İndirimler
(yüzde değişimler)
İstihdam Değişimleri
Kayıtlılık Değişimleri
Kadın İstihdamı
0,16
Kadın Kayıtlılık Oranı
Erkek İstihdamı
-0,06
Erkek Kayıtlılık Oranı
1,73
15-29 Yaş İstihdamı
0,08
15-29 Yaş Kayıtlılık Oranı
1,25
Düşük Vasıflıların İstihdamı
-0,29
Düşük Vasıflıların Kayıtlılık Oranı
2,09
Yüksek Vasıflıların İstihdamı
0,54
Yüksek Vasıflıların Kayıtlılık Oranı
0,25
Toplam İstihdam
0,00
Toplam Kayıtlılık Oranı
1,14
1,16
Kaynak: Simülasyon sonuçlarına dayanan Banka personeli hesaplamaları.
Senaryo II: Asgari ücrette indirim
4.19. Asgari ücretin azaltılmasının, kayıtlılık üzerinde güçlü etkileri vardır. İkinci politika deneyi, asgari
ücretin mevcut seviyesinde yüzde 25’lik bir indirim yapılmasıdır. Simülasyonlar, bunun kayıtlılık durumu
üzerinde önemli bir etkisi olduğunu, toplam kayıtlı istihdamın yüzde 3,3 arttığını göstermektedir. Ayrıca, söz
konusu artışlar tüm iş gücü kategorilerinde gerçekleşmektedir. Düşük vasıflı işçilerde, yüzde 5’in üzerine
çıkan özellikle güçlü bir artış görülmektedir. Şaşırtıcı olan, toplam istihdam seviyeleri üzerindeki etkilerdir.
Toplam istihdam üzerindeki etki çok küçüktür, ancak bunlar güçlü bileşimsel etkilerdir. Erkeklerin ve daha
yüksek beceri seviyelerindeki kişilerin asgari ücretindeki indirimin, güçlü bir negatif iş gücü arzı etkisi var
gibi görünmektedir. Alternatif olarak kadınlar ve gençler için, güçlü pozitif istihdam etkileri olduğunu, kadın
istihdamının yaklaşık yüzde 1,5 arttığını görüyoruz. İş gücü kategorilerindeki bileşimsel değişikliklerin bir
sonucu olarak, toplam istihdam düşmektedir (yüzde -0,62). İş gücü arzı, kazançlarının referans ücretlerinin altına düştüğünü görebilecek düşük vasıflı erkekler için azalmıştır. Reel asgari ücret azalmaları, ya da en azından
nominal asgari ücretteki daha makul artışlar, kayıtlı ücret primini azaltabilir ve böylelikle işverenlerin kayıtlı
sektörde düşük vasıflı kadın işçileri istihdam etmelerini teşvik edebilir.
41 Bu ve ilerideki senaryolar için, modeldeki ana ürün pazarları esneklik varsayımları Ek 1, Kutu 1’de listelenmiştir.
51
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Tablo 4.6. Asgari Ücrette İndirim
(yüzde değişimler)
İstihdam Değişimleri
Kayıtlılık Değişimleri
Kadın İstihdamı
1,34
Kadın Kayıtlılık Oranı
0,86
Erkek İstihdamı
-1,45
Erkek Kayıtlılık Oranı
15-29 Yaş İstihdamı
0,58
15-29 Yaş Kayıtlılık Oranı
1,61
Düşük Vasıflıların İstihdamı
-0,69
Düşük Vasıflıların Kayıtlılık Oranı
5,76
Yüksek Vasıflıların İstihdamı
-0,49
Yüksek Vasıflıların Kayıtlılık Oranı
0,38
Toplam İstihdam
-0,62
Toplam Kayıtlılık Oranı
3,03
3,80
Kaynak: Simülasyon sonuçlarına dayanan Banka personeli hesaplamaları.
Senaryo III: Kadınların İş Gücüne Katılımının Arttırılması
4.20. Kadınların iş gücüne katılım oranındaki bir artış, önemli ölçüde yüksek büyümeyi desteklemektedir. Bölüm 3’te, ülkedeki gelecekteki büyüme görünümü için iş gücünün ve toplam faktör verimliliğinin
önemi vurgulanmıştır. Spesifik olarak, mevcut düşük seviyesi göz önüne alındığında, kadınların iş gücüne
katılım oranının arttırılmasının önemi belirtilmiştir. Bu senaryoda, kadınların iş gücüne katılım oranında, şu
anda erkek katılım oranının yüzde 40’ı kadar olan mevcut seviyesinden 2020 yılında yüzde 80’e çıkmasını
sağlayacak bir artış modellenmiştir. Bu senaryo, kadınların iş gücüne daha fazla katılımını tetikleyecek tam bir
politika önlemini modellemek amacı taşımamaktadır. Amaç, söz konusu artışın ana makroekonomik etkilerini
göstermektir. Dikkat edilecek birinci sonuç, reel GSYH büyümesinin, 2012’deki yüzde 2,2 seviyesinden,
orta vadede yaklaşık yüzde 4,8 seviyesine çıkmasıdır. Bu, özellikle güçlü bir sonuçtur ve mevcut büyüme
ortamında, iyi karşılanacak bir artış olacaktır. Daha hızlı TFV ile birleştiğinde, sonuçlar daha da etkileyicidir
ve Bölüm 3’te sunulan büyüme muhasebesi senaryoları ile tutarlıdır.
4.21. Kadınların iş gücüne daha yüksek bir katılım oranı, mali tedbirliliği ve daha az volatil ekonomik
büyümeyi destekler. Sonuçlar, uyulması zorunlu asgari ücret kayıtlı sektördeki istihdam artışlarını sınırladığından, kadınların istihdamındaki büyümenin büyük bir kısmının kayıt dışı sektörde olduğunu göstermektedir.
Bununla birlikte, düşük vasıflı erkeklerin kayıtlı sektöre gittikçe artan oranlarda girmesiyle, kayıtlılık durumu
artmaktadır. Bu sonuç, kadınların ve genç işçilerin, erkeklere ve yaşlı işçilere göre kayıtlı ücret priminden
daha fazla etkilendiğini gösteren Başkaya ve Hülagü’nün (2011) ampirik çalışması ile tutarlıdır. Ayrıca, bir
önceli politika simülasyonundaki sonuçlar ile de tutarlıdır. Bunun mali açıdan anlamı, işveren sosyal güvenlik
primlerinin zaman içinde artması ve sunulan diğer senaryolarda olduğu gibi, bütçeyi dengelemek için efektif
kurumlar gelir vergisi oranının o kadar fazla arttırılmasının gerekmemesidir. İş gücü arzı artışları daha fazla
emek yoğun ekonomik büyüme sağladıkça, yatırımların azalması gereklidir. Bu senaryoda cari açık yüzde 6
civarında kalmaktadır, bu da daha fazla yerel sermayeli büyüme olarak nitelendirilen önceki senaryolarda sağlanan açıktan çok farklı değildir. Bu açıdan senaryo, daha fazla yerel sermayeli büyümeyi, dolayısıyla daha az
volatil ekonomik büyümeyi taklit etmektedir.
52
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
Ek 1. HGD Modeli Özellikleri
Yinelemeli-dinamik
Model, yinelemeli-dinamik bir modeldir. Bu, modelin iki temel unsuru olduğunu yansıtmaktadır: statik
bir model ve bir zamanlararası ya da dinamik bağ. Ayrıntılı statik model, bir dizi kısıtlamayı ve dışsal değişkenlere ait değerleri yansıtacak şekilde, tek bir dönemin (örneğin, bir yıl) genel dengesi için çözülmüştür. Ekonominin
verilerde temsil edilen ilk konumu, altta yatan ekonomik davranışın niteliğine ilişkin varsayımlar ve belirtilen
dışsal kısıtlamalar dikkate alındığında, statik denge optimum bir çözümü yansıtmaktadır. Bu açıdan, yeni bir
yatırım projesi, devlet politikasındaki bir değişiklik, dünya fiyatlarındaki ve/veya iş gücünün bileşimindeki değişimler gibi dışsal bir değişim ekonomik koşulları değiştirene ve kaynakların dağılımının düzenlenmesine neden
olana dek, modelin çözümü tekrarlayacaktır.
Statik bir denge sağlandıktan sonra, zamanlararası bağ, ekonominin konumunu (örneğin değer kaybı için
düzeltilmiş sermaye stokları ve yeni yatırım), dışsal değişkenleri (örneğin dünya emtia fiyatları) ve politika parametrelerini (örneğin çok-yıllık reform programının bir parçası olarak ticaret kısıtlamalarındaki değişiklikler)
yansıtan verileri “günceller”. Bu, bir dizi bağ denklemi kullanılarak yapılır ve bir sonraki dönemin statik modelinin çözülmesi için kullanılır.
Optimize edici dinamik bir çerçevede aktörlerin beklentilerini dikkate alan tamamen dinamik bir alternatif
özellik, bu modelleme çabasının ikinci bir aşamasında belirlenebilir.
Hesaplanabilir genel denge
Hesaplanabilir terimi, modelin, bir bilgisayar ile nicel olarak çözülebilecek sayısal özelliğini yansıtmaktadır. Genel denge terimi, üretim ve talep ilişkilerinin dahil edilmesine, bunlar arasındaki karşılıklı ilişkilere ve
tüm pazarlarda arz ve talebin etkileşimi yoluyla fiyatların eş zamanlı olarak belirlenmesine atıfta bulunmaktadır. Ancak bu, daha sonra belirtildiği gibi, tüm pazarların tam istihdam düzeylerinde boşaltılması gerektiği
anlamına gelmez.
HGD modelleri, üretim ve talebi ele alışlarında, neo-klasik mikroekonominin geleneksel özelliklerini
dahil ederler. Bu modeller, üretim faktörlerinin - yani iş gücü, sermaye, arazi - tedarik edilmesi ve devlet
bütçesi üzerindeki kısıtlamalar, ödemeler dengesi, vb. gibi ekonomideki çeşitli sıkıntılara tabi olarak, üreticilerin (kâr maksimizasyonu, maliyet minimizasyonu) ve tüketicilerin (kullanım maksimizasyon) tarafındaki
optimize edici davranışları üstlenirler. Sonuçta elde edilen denklemler, ekonomik aktörlerin nispi fiyatlardaki
değişikliklere duyarlılığını vurgularlar; empoze edilen duyarlılığın derecesi, ikame esnekliklerine tahsis edilen
değerlere bağımlıdır.
Johansen tipi
Bu niteleme, modelin çözüldüğü yola atıfta bulunmaktadır. HGD modelleri iki gruba ayrılır:
(i) değişkenlerin seviyelerinde çözülen modeller ve
(ii) logaritmik diferansiyeller ya da yüzde değişimlerinde çözülen modeller.
Her bir çözün türünün göreceli doğruluğu hakkında uzun zamandır süren bir tartışma mevcuttur. Bu tartışma büyük ölçüde yapaydır, çünkü bilgisayar yazılımlarındaki gelişmeler, bu iki türü eşdeğer hale getirmiştir.
Modelleyiciler tarafından kullanılan model tipi seçimi, öncelikle kişisel zevklere göre belirlenmektedir.
Tip (i) yaklaşım, tam çözümler üretmektedir. Doğrusal olmayan denklem sistemlerine çözebilen esnek
bir çözüm algoritması gerektirir. Bu alandaki bilgisayar yazılımının hızla gelişmesi ile, bu yaklaşım eskiden
olduğundan çok daha az sorun olmaya başlamıştır. Öncülüğünü Johansen’in (1960)42 yaptığı tip (ii) yaklaşım, CGE modelleyicilerin Avustralya Etki Ekolu tarafından kullanılmaktadır (bkz. Dixon ve ark. (1982)43,
(1992)44). Bu yaklaşım, değişkenlerin yüzde değişiminde doğrusal olan bir sistem elde etmek için modelin
tüm denklemlerinin tamamen farklılaştırılmasını kapsamaktadır. Ardından, çözümler üretmek için basit matris
manipülasyon yöntemleri ya da doğrusal programlama kullanılır.
42 Johansen, L. (1960) A Multisectoral Study of Economic Growth, North Holland, Amesterdam
43 Dixon P., B. Parmenter, J. Sutton and D. Vincent (1982) ORANI: A Multisectoral Model of the Australian Economy, North Holland, Amsterdam.
44 Dixon P., B. Parmenter, A. Powell and P. Wilcoxen (1992) Notes and Problems in Applied General Equilibrium Economics, North Holland, Amsterdam.
53
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Tip (i) yaklaşım ile karşılaştığında, tip (ii)’nin bir dezavantajı vardır - sonuçlar ancak lineer olmayan
sisteme lineer yaklaşmalardır ve bu nedenle sadece küçük değişiklikler için tam olarak geçerlidir. Yine de, ileri
ekstrapolasyon tekniklerinin geliştirilmesi, daha kesin sonuçlar üretmeyi mümkün kılmıştır. Ayrıca, bir dizi
avantaj da mevcuttur - esnek-biçimli fonksiyonlar kolayca belirlenebilir ve incelenen bir kaç politika değişikliği olduğunda, bunların her birinin ayrı etkileri ilaveten ayrıştırılabilir. Bu avantajlar nedeniyle, bu çalışmadaki
model tip (ii) Johansen yaklaşımı etrafında tasarlanmıştır.
Model Yapısı
Model, ekonomik aktörlerin tasarruf kararlarının, üretim sermayesinin biriktirilmesi yoluyla gelecekteki
ekonomik sonuçları etkilemesi açısından, zamanlararası niteliğe sahiptir. Modelin yinelemeli yapısı dikkate
alındığında, zaman içerisindeki evrim, bir ‘tek dönemli geçici dengeler’ dizisi olarak açıklanabilir. Bu dengelerin temel özellikleri aşağıda verilmiştir, modelin daha teknik bir açıklaması ise bir sonraki bölümde sunulmaktadır.
Üretim
Model, ekonominin tamamının bir birleşimini temsil
eden 17 üretim sektörünü içermektedir:
Birbirinden ayrı tüm sektörlerin, bir ‹ölçeğe göre sabit
getiri’ teknolojisi altında çalıştıkları, yani tüm girdiler iki katına çıkarıldığında sektörün veriminin de iki katına çıkacağı
varsayılmaktadır. Tüm girdilerin miktarları, sektörel talebin
seviyesi ve nispi vergi sonrası girdi fiyatları dikkate alındığında, maliyeti en aza indirmek için üreticiler tarafından en
uygun şekilde seçilmiştir. Girdilerin optimum kombinasyonu
belirlendikten sonra, tüm pazarlarda rekabetçi koşullar olduğu varsayılarak, her bir dönem için sektörel çıktı fiyatları
hesaplanmıştır. Her bir sektör diğer sektörlere girdi sağladığından, tedarikçi sektörün çıktı fiyatı, alıcı sektörlerin girdi
fiyatı haline gelmektedir. Bu nedenle, girdilerin optimum
kombinasyonu, tüm sektörlerde eş zamanlı olarak belirlenmektedir. Üreticilerin, yurt içi pazara arz etmeye ya da yurt
içi pazar fiyatlarına ve dışsal olarak verilen yabancı fiyatlara
göre ihracat yapmaya karar verdikleri varsayılmıştır.
Tüm pazarlarda rekabetçi koşullar olduğu varsayımı,
bu aşamada sadece kolaylık içindir. Tekelci rekabet ya da sabit kâr oranlı fiyatlama gibi diğer pazar boşaltma mekanizması türleri, çerçeveye dahil edilebilir.
54
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
Sektör
Tarım
Balıkçılık
Madencilik
Petrol ve Gaz
İmalat
Elektrik
İnşaat
Toptan ve Perakende Ticaret
Otel ve Restoran Hizmetleri
Ulaşım
Finansal Hizmetler
Konut Hizmetleri
Diğer Özel İş Hizmetleri
Kamu Hizmetleri ve İdaresi
Eğitim Hizmetleri
Sağlık Hizmetleri
Diğer Hizmetler
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
Birincil Faktörler
İş Gücü
İş gücü, Cinsiyete (Erkek, Kadın), sosyal sigorta
durumuna (Evet: Kayıtlı, Hayır: Kayıt dışı), beceri
seviyelerine (Düşük: Eğitim = Yok + İlk öğretim + Orta
öğretim, Yüksek: Eğitim = Lise + Yüksek Öğretim) ve
ayrıca yaş gruplarına (15-29, 30-54, 55-) göre 24 ayrı iş
gücü tipine ayrılmıştır.
Genel Sermaye
Genel sermaye faktörlerinin arazi, binalar ve makineler gibi tüm varlık türlerini kapsadığı varsayılmaktadır. 2010 baz yılımızdaki sermaye stoku getirisine göre,
kurumların her birine bir genel sermaye başlangıç hissesi
tahsis edilmiştir. Genel sermaye, sektörler arasında alınıp
satılabilirdir.
Sermaye geliri, sermaye sahipliğindeki - baz yılda sermaye gelirindeki kurumsal paya göre başlangıçta
verilen - paylarına göre hane halkları, yabancı sektör ve
devlet arasında bölünmüştür. Sermaye sahipliği, değer
kayıplarından arındırılmış kurumsal tasarruflara göre
güncellenmiştir.
Hane halkları
Hane halkları, 6 tane temsilci tüketici tipine ayrılmıştır:
Cinsiyet
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
Kayıtlılık Durumu
Eğitim
Düşük
Kayıtlı
Yüksek
Erkek
Düşük
Kayıt dışı
Yüksek
Düşük
Kayıtlı
Yüksek
Kadın
Düşük
Kayıt dışı
Yüksek
Yaş
15-29
30-54
5515-29
30-54
5515-29
30-54
5515-29
30-54
5515-29
30-54
5515-29
30-54
5515-29
30-54
5515-29
30-54
55-
Tüketicilerin, kullanılabilir gelirlerini mallar, dinlence, hizmetler ve tasarruf arasında optimum biçimde
dağıttıkları varsayılmaktadır. Ekonomik faaliyet ile üretilen iş gücü geliri, her
Yer
Gelir Seviyesi
bir hane halkının her bir iş gücü tipi arzına göre hane halklarına dağıtılmıştır. 1
Düşük Gelir
Hane halkları, bir iş gücü tipi donatımına sahiptir. Her bir hane halkı tipine, 2 Kırsal
Orta Gelir
kayıtlılık durumunun kümelenmiş olduğu 12 kümelenmiş iş gücü faktörünün bir
3
Yüksek Gelir
donatımı tahsis edilmiştir. Hane halkı, tercihlere ve dinlencenin nispi fiyatlarına
4
Düşük Gelir
- iş gücü tipi için vergi sonrası ücret oranı - ve diğer mal tüketimine ve dinlence
Orta Gelir
ve sermaye geliri olarak tüketilmeyen iş gücü donatımının satışından gelen ge- 5 Kentsel
Yüksek Gelir
lire göre, iş gücü tiplerinin her birinin tüketmek istediği dinlence seviyesini, en 6
uygun şekilde seçer. Kayıtlı ve kayıt dışı iş gücü tiplerinin arzı, her bir istihdam
türü için kayıtlı ve kayıt dışı vergi sonrası ücretler ve tercihler dikkate alındığında, iş gücü gelirini en üst düzeye
çıkarmak için en uygun şekilde seçilir. İş gücü piyasasının formülasyonu, sadece çalışan ve gönüllü gayri faal iş
gücü arasında ayrım yapar. Modelde, belirli bir ücret seviyesi için, tüm işsizliğin gönüllü olduğu varsayılmaktadır. Faktör gelirlerine ek olarak, hane halkları gelirlerinin bir kısmını devletten transferler ve yurt dışından net
transferler şeklinde almaktadır.
Dış Ticaret
HGD ticaret analizinin temel bir özelliği, ürün farklılaştırma kullanılarak ithalatın tanımlanmasıdır.
Bunu sağlamak için, ürünlerin menşe ülkeye ya da hedef ülkeye göre farklılaştığını öngören Armington özelliği, Armington (1969)45, kullanılmıştır. Armington özelliğinde, ithal edilen mallar, aynı kategorideki yerel
olarak üretilmiş mallar için kusurlu ikameler gibi muamele görmektedir. Ara ve nihai tüketimde, yerli ve ithal
mallar, nispi fiyatlara ve tercihlere göre ayrılmaktadır. Bu tercihler, maliyet azaltıcı bir kümelenme çerçevesinden türetilmektedir.
45 Armington, p. (1969) The geographic pattern trade and the effects of price changes, IMF Staff Papers, vol. 16, July, 176-199.
55
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Ürün farklılaştırma, ihracat tarafında muhafaza edilmektedir. Bu varsayım, ekonominin ürünleri için
aşağı doğru eğimli bir talep eğrisi ile karşı karşıya olduğu anlamına gelmektedir.
Devlet
Devlet, tüketim harcamalarından dolaylı vergiler, üretimdeki kayıtlı iş gücü girdileri için işverenlerden
ve hane halklarından ayrı ayrı sosyal güvenlik primleri toplamaktadır. Ayrıca, net faktör gelirlerinden doğrudan vergiler alınmaktadır. Vergiler, nispi fiyatları ve kullanılabilir gelirleri değiştirerek, ekonomik aktörlerin
kararlarını etkilerler. Modeldeki vergi gelirleri, ekonomik faaliyetin seviyesine bağlı olduklarından, içseldir.
Devlet harcamaları, farklı mal ve hizmet tiplerinin tüketimi ve (faiz ödemeleri dahil) özel sektöre transferler arasında politika parametresi olarak dışsal biçimde dağıtılır. Devlet gelirleri ile harcamaları arasındaki
fark (işletme bakiyesi), devlet tasarruflarına ayrılır.
Yatırım
Ekonominin tüm rekabetçi sektörlerinde kullanılan, sektöre özgü olmayan tek bir sermaye tipi olduğu
varsayımımız nedeniyle, modelin şirketlerin açık yatırım davranışlarını içermesi gerekmemektedir. Her bir dönemde, yatırımların toplam seviyesi, hane halkı tasarruflarının, devlet tasarruflarının ve giren yabancı tasarrufların - yatırım malları için toplam bir fiyat ile azaltılmış - özdeş yekunu olarak türetilmiştir. Toplam yatırımlar,
yatırım mallarının üretilmesi için kullanılan mal ve hizmetlere olan talebe dönüşmektedir. Yatırımlar, üreticiler
tarafından kullanılmış genel sermaye varlıklarının mevcut amorti edilmiş stokuna eklenmekte ve tüm rekabetçi
sektörel kâr oranlarını eşitlemektedir.
Kutu A1. Ana Esneklik Varsayımları
Üretim sektörlerinde, yegane sınırlı ikame olasılıklarının ara girdiler arasında ve ara girdiler ile üretim
faktörleri arasında var olduğunu varsaydık. Farklı üretim faktörü tipleri arasında daha yüksek ikame
olasılıkları, ancak üretimdeki farklı kayıtlılık tipleri arasında daha düşük ikame olasılıkları bulunduğunu
varsaydık.
Düşük vasıflı ve yüksek vasıflı iş gücü tipleri arasında sadece sınırlı ikame olduğu varsayıldı. Şirketlerin,
kayıtlı durumdan kayıt dışı duruma kolay kolay geçmedikleri varsayıldı. Bununla birlikte, hane halklarının,
kayıtlı ve kayıt dışı mesleklere iş gücü tedariki arasında nispeten yüksek bir ikame seviyesine sahip olduğu
varsayıldı.
Tüketimdeki mallar arasında daha yüksek bir ikame derecesi, mallar ve dinlence arasında daha düşük bir
ikame derecesi olduğunu varsaydık. Uluslararası ticaret ikame esneklikleri, normal literatür tahminleri
seviyesinde tutulmuştur.
Sosyal Hesaplar Matrisi
Bir HGD modeli oluşturmaya yönelik organizasyon çerçevesi olarak, bir sosyal hesaplar matrisi (SHM)
kullanılmıştır. Ekonomideki endüstriler-arası bağlantılar sistemini gösteren girdi-çıktı tablosu, SHM’nin temelidir. Bir sektör tarafından bir ara girdinin satın alınması, aynı girdinin başka bir sektör tarafından satılmasını
temsil etmektedir. Bu işlem girdi-çıktı tablosunda tek bir hücreye girilirken, geleneksel çift kayıtlı defter tutma
kullanan iki farklı sektörün hesaplarında görünmektedir. SHM, sadece endüstriler-arası akışları değil ekonomideki tüm işlemleri kapsamak için, bir sektörün satışının diğer bir sektörün alımı olduğu şeklindeki girdi-çıktı
fikrini genellemektedir. Bir hane halkından üretici bir sektöre (sektörün çıktısının söz konusu hane halkı tarafından satın alındığını gösteren) bir para akışı ya da hane halkından devlete (vergi ödemelerini gösteren) bir
para akışı, bir aktör (sütun) tarafından diğer bir aktöre (satır) yapılan çıkış olarak SHM’ye kaydedilir.
SHM’nin ikinci temel özelliği, gelirin daima gidere eşit olduğunu belirten ulusal gelir muhasebesinden
türetilmiştir. Ekonominin tamamı için doğru olmakla birlikte, SHM, ekonomideki her faktörün hesaplarında
bir denge olmasını gerektirir. Örneğin, tarım sektörünün satışlardan elde edilen geliri, ara girdiler, iş gücü,
ithalat ve sermaye hizmetlerine yapılan toplam harcamasına eşit olmalıdır. Geleneksel olarak bu, defterin iki
56
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
tarafının eşit olmasını gerektiren çift kayıtlı defter tutma sistemi ile sağlanır. SHM’de, gelirler satırlar boyunca
gösterilir, giderler ise sütunlarda aşağı doğru gösterilir; bu nedenle bütçe sınırlamaları, satır toplamının (gelir)
sütun toplamına (gider) eşit olmasını gerektirir.
SHM ayrıca faaliyetleri ve emtiaları ayırır. Bu, SHM’nin, birden fazla faaliyet tipinin aynı emtiayı ürettiği, dolayısıyla farklı üretim teknolojilerine olanak veren bir duruma yayılmasına izin verir. Benzer şekilde,
bu muamele tek bir faaliyetin birden fazla emtia üretmesine izin verir, dolayısıyla ortak üretim teknolojilerine
olanak sağlar.
Şekil 1. Şematik SHM
Aktiviteler
Mal ve
hizmetler
Faktörler
Emek
Aktiviteler
Kurumlar
Sermaye
Sermaye
Sermaye
Hanehalkı
Devlet
Diğer
ülkeler
Özel tüketim
Devlet
tüketimi
İhracat
Transferler
Dış
transferler
Devlet
tasarrufları
Dış
tasarruflar
Toplam
Arz
Mal ve hizmetler
Faktörler
Kurumlar
Ara tüketim
Emek
İşçilik maliyetleri
Sermaye
İşletme fazlası
Hanehalkı
Vergi
sonrası
emek
gelirleri
Vergi
sonrası
sermaye
gelirleri
Devlet
Dolaylı
vergiler
Kişisel gelir
vergileri
ve sosyal
güvenlik
primleri
Kurumsal
gelir ve sermaye geliri
vergileri
Diğer
ülkeler
İthalat
Yatırım
Ücretler ve
para cezaları
Sermaye
gelirleri
Özel
tasarruflar
Toplam
İlk olarak Şekil 2.1’de bulunan şematik SHM’deki faaliyetler satırı okunurken, toplam gelirin yurt içi
satışlar, destekler ve ihracat kazançlarından türediği görülmektedir. Faaliyetler sütunu, üretim sürecine dahil
edilen girdilere yapılan tüm harcamaları içermektedir: ara girdilere; katma değere ve dolaylı vergilere. Ara
girdilerin değeri, endüstriler-arası akışların değeridir. Katma değer ile birleştirildiğinde, ürünün - ücretler ve
sermaye rantı ile tüketim vergilerinden oluşan - pazar fiyatlarındaki değerini vermektedir. Bu, destekler dahil,
yurt içi ve yurt dışı ihracat pazarlarında satılan üründen elde edilen toplam geliri dengelemelidir.
Emtialar sütunu, faaliyet hesabından yurt içi ürün alımlarını ve dünyanın geri kalanından ithal mal
alımlarını göstermektedir; ayrıca devlete ithalat tarifeleri ödemektedir. Emtialar satırı, ara girdiler, hane halkı
ve devlet tüketimi ile yatırım mallarından oluşan toplam yurt içi emtia arzının, yurt içi alıcılar tarafından nasıl
talep edildiğini göstermektedir.
Türkiye’ye ait SHM’de, faaliyetler ile emtialar arasında 1:1 bir ilişki anlamına gelen, faaliyetlerle aynı
bir döküme sahip bir emtia hesabı vardır.
Faktörler hesabı, üretimin faktörlerine yapılan ödemeleri ve gelirin hane halklarına, Devlete ve yurt
içinde kullanılan faktörlere sahip olan yabancılara dağıtımını açıklamaktadır. İş gücünden kazanılan ücret geliri ve sermaye rantları, devlete ödenen gelir ve kurumlar vergileri düşüldükten sonra hane halklarının payına
düşmektedir.
Hane halkları hesabı, hane halklarının faktör hesabından gelen geliri ve devletten ve dünyanın geri
kalanından gelen transferleri, malların özel tüketimi, gelir ve tüketim vergileri ve özel tasarruflar arasında
dağıttığını göstermektedir.
Devlet hesabında, hane halkı hesabına benzer olarak, devlet - tarifeler, dolaylı vergiler, gelir ve tüketim
vergileri dahil - yabancı yardım ve vergilerden gelir elde etmektedir. Bu geliri tüketime, hane halklarına transferlere, faaliyetlere desteğe ve tasarruflara harcamaktadır.
57
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Son iki satır ve sütun, tanıdık ulusal hesaplar kimliklerini içermektedir. Sermaye hesabı, tasarruflar
(özel, devlet ve yabancı bileşenlerinden oluşan satır) ve yatırımlar (sütun) arasındaki eşitliği yansıtmaktadır.
Yatırımlar, sermaye oluşumu için gerekli ara mal taleplerine ayrılmıştır. Dünya hesabının geri kalanı, döviz
harcamaları ve ithalat ile döviz kazançları, ihracat ve yabancı tasarruflar arasındaki eşitliği temsil etmektedir.
Politika yapıcılar için önemli olabilmeleri için, ekonominin yapısı hakkındaki bilgilerin güncel olmaları
gereklidir. Bu, sektör ve ticaret yapılarının son on yılda önemli ölçüde değiştiği Türkiye için özellikle geçerlidir.
SHM’nin veri gereklilikleri kapsamlıdır ve SHM’yi oluşturmak için önemli miktarda çalışma yapılmalıdır. Bir çok ülke, ulusal hesaplarının SHM versiyonlarını yayınlamamaktadır. Ulusal hesaplardaki ayrıntılı
bilgiler büyük ölçüde makro-toplamların bir araya getirilmesi sürecinin bir yan ürünüdür ve tipik olarak bir
SHM’nin gerektirdiği çeşitli ayrıntılı alanlarda tutarlılığı hedeflemez. Bu açıdan Türkiye de bir istisna değildir.
Bu koşullar, verilerin farklı kaynaklardan toplanmasını gerektirmektedir. Sektörlerin üretken girdileri
kullanımı hakkındaki veriler gereklidir. Talep tarafında, farklı müşteri gruplarının harcama paternleri ve bunların gelirlerinin bileşimi hakkında bilgi gereklidir. Kamu sektörünü SHM’ye dahil etmek için, vergi gelirleri,
aktörler tarafından yapılan vergi ödemeleri, alınan destekler ve transferler hakkındaki veriler gereklidir. Ayrıca, mallara ve hizmetlere yapılan devlet harcamaları hakkında da veri gereklidir. Ekonominin uluslararası
bağlantılarının dahil edilmesi için, uluslararası ticaret akışları hakkındaki veriler gereklidir. Son olarak, yatırım
sermayesinin ara talep bileşenleri hakkında da veriler gereklidir.
SHM oluşturulurken, ayrı ayrı mevcut olan ancak tutarlı bir temelde düzenlenmiş olmayan veri bloklarına çeşitli ayarlamalar yapılması gerekmiştir. Sınıflandırmalar farklıdır ve toplamlar tutarlı değildir. Örneğin,
hane halkı harcama verileri genellikle üretim verileri ile tutarsızdır. Tüketici harcama kategorileri çoğu kez
endüstri ürünleri ile tutarsızdır; ürüne göre son tüketici harcamalarının girdi-çıktı verilerine söz konusu endüstri ürünlerine göre kaydedilmeleri gereklidir. Diğer bir zorluk ise, üretici-ürün sınıflandırmasının, perakende
ve toptan kar marjlarından ve nakliye maliyetlerinden arındırılmış ürün değeri ölçülerine atıfta bulunmasıdır,
oysa tüketici-harcama sınıflandırması brüt bir temeldedir.
Tutarsız veriler arasında karşılıklı tutarlılık sağlamak ihtiyacından dolayı ayarlamalar ortaya çıkmaktadır. Çoğu SHM’nin oluşturulması, bu modifikasyonlar için “RAS ayarlama yöntemine”, Bacharach, (1970)46
büyük ölçüde dayanmaktadır. Bununla birlikte, Türkiye’ye ait SHM oluşturulurken, mevcut ilave bilgileri
daha etkili bir biçimde kullanan “Genelleştirilmiş Friedlander Yöntemi”ni, Bartholdy (1983)47, uyguladık. Bu
teknikler, gelirler harcamalara eşit olmadığında, sınıflandırmaların tutarsızlıklarında modifikasyonlar yapıldıktan sonra uygulanmıştır. Bu yöntemlerin teorik temelleri, Gradzewicz ve ark. (2006)’da açıklanmıştır.48 2010
yılına ait SHM, ek A1’de verilmiştir.
Türkiye’ye ait SHM, adım adım bir yaklaşım kullanılarak geliştirilmiştir: Birincisi, 2010 yılına ait toplam ulusal hesaplar, bir SAM yapısı içinde yeniden düzenlenmiştir, böylece toplam devlet ve ödemeler dengesi
hesapları ile tutarlılık sağlanmıştır. İkincisi, 2002 yılına ait IO matrisi, ulusal hesapların 17 NACE sektörüne
karşılık gelmesi için birleştirilmiştir. Üçüncüsü, toplam SHM’nin üretim ve yurt içi tüketim hesapları, 2002
IO tablosunun payları kullanılarak ayrılmıştır. Mal İthalatı ve İhracatı, 2010 ticaret hesaplarından alınmıştır; hizmet ticareti, güncellenmiş IO tablosunda verilen paylara göre dağıtılmıştır. Dördüncüsü, sonuç olarak
elde edilen ve ayrıştırılmış faaliyet ve emtia hesaplı SHM, genelleştirilmiş Friedlander yöntemi kullanılarak
dengelenmiştir. Beşincisi, sektörlere göre ayrıştırılmış iş gücü ücretleri, ayrıştırılmış hane halklarının emtia
harcamaları, ayrıştırılmış hane halklarının faktör gelirleri ve iş gücü vergi gelirleri, HBA 2010’dan elde edilen
paylar kullanılarak ayrıştırılmıştır. Sonuç olarak elde edilen ve sektörlerin, emtiaların, faktörlerin ve hane halkı
kurumlarının tümünün ayrıştırılmış hane halkları olduğu SHM, genelleştirilmiş Friedlander yöntemi kullanılarak tekrar dengelenmiştir. Bu adımların, modele ait SHM’nin oluşturulması ve dengelenmesi için Microsoft
Excel’de nasıl uygulandığını gösteren dosyalar, istek üzerine yazardan alınabilir.49
46 Bacharach, M., Biproportional Matrices and Input-Output Change, Cambridge University press, 1970.
47 Bartholdy, K., Metoder til Afstemning af Nationalregnskabsmatricer, University of Copenhagen, 1983.
48 Gradzewicz, M., P. Griffin, and Z. Zolkiewski, An Empirical Recursive-Dynamic General Equilibrium Model of Poland’s Economy, Joint Publication, World Bank and National Bank of Poland (2006).
49 E-posta için adres: [email protected]
58
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
Ek 2. Türkiye: Hane Halkı Tasarruf Oranları
Sonuçları sütun (1)–(3)’te gösterilen regresyonlar, sıradan en küçük karelerdir. Bağımlı tasarruf değişkeni, kullanılabilir gelir ve tüketim harcamaları hakkındaki Hane Halkı Bütçe Anketi (HBA) verilerinden
hesaplanmıştır: net tasarruf oranı = (kullanılabilir gelir – tüketim harcaması, kendi evlerine sahip hane halkları için farazi kira getirisi dahil) ÷ kullanılabilir gelir. Gelir yaygın olarak tasarrufların temel bir belirleyicisi
olarak kabul edilmektedir. Ancak gelir hem bağımlı değişkeni hesaplamak için hem de bağımsız bir değişken
olarak kullanıldığından, bağımlı ve bağımsız değişkenlerin ölçüm hatası, bağımsız olarak dağıtılmamıştır. Van
Rijckeghem’i (2010) takiben, evde sıcak suya erişim, yetişkin başına oda sayısı eşdeğeri (OECD tanımları kullanılarak) ve tasarruf regresyonundaki tüm değişkenler kullanılarak gelir değişkeni (kullanılabilir gelir kaydı)
araçlaştırılmıştır. Sağlık harcaması riski, tüketim harcamalarının %10’unu aşan sağlık harcaması olasılığıdır.
Bu risk, bağımsız değişkenler olarak bir probit regresyon kullanılarak tahmin edilmiştir: sağlık dışı harcamaların kaydı, kentsel konum, hane halkının sağlık sigortası ve kamu sağlık güvencesi (yeşil kart) sahibi olup
olmadığı ve 0-15, 15-39, 40-59 ve 60+ yaş gruplarındaki hane halkı üyelerinin sayısı.
Sütun (1), mali tasarruf oranı için regresyon sonuçlarını göstermektedir. Sütun (2)’de, genişletilmiş bir
tasarruf ölçüsü kullanılmıştır; altın biçimindeki (HBA veri kümesinde ‘mücevher, altın ve saate’ yapılan harcamalar ile temsil edilmektedir) tasarruflar, dayanıklı mallar (otomobil ve ev eşyaları) ve eğitim harcamaları eklenmiştir. Mali tasarrufların ortalama oranları HBA verilerine göre kullanılabilir gelirin yüzde 11,6’sı ve altın,
dayanıklı mallar ve eğitim harcamaları dahil tasarruflar için %12,0’dir (bu, tasarruf yapmayan büyük gruplar
içermemektedir, aşağıya bakın). İki tasarruf ölçüsü arasında bu kadar küçük bir fark olduğunda, regresyon sonuçlarının çok benzer olması şaşırtıcı değildir. Ulusal Hesaplar verileri temelinde, tasarruf ölçüleri arasındaki
farkın çok daha büyük olması gereklidir (Dünya Bankası, 2012) - bu uyuşmazlığın kaynağı belli değildir.
Açıklayıcı değişkenler, sosyo-ekonomik faktörlerde (gelir ve istihdam sektörü), ihtiyari dürtüler ve yaşam döngüsü risklerinde, zenginlik etkilerinde, demografik faktörlerde ve gelirin eksik beyan edilmesinde
gruplanmıştır. Sosyo-ekonomik faktörler, daha varlıklı hane halklarının daha fazla tasarruf yaptığını göstermektedir. Kırsal ve kentsel alanlardaki hane halkı konumu, doğrudaşlık nedeniyle regresyondan çıkarılmıştır.
İhtiyari dürtüler ve yaşam döngüsü riskleri, yaşlılık endişelerinin hane halkı tasarrufları üzerindeki etkisini
içermektedir - bu, hane halkının sosyal güvenlik kurumlarına kayıtlı olup olmamasıyla tahmin edilmektedir.
Regresyon ayrıca hane halkının önemli bir sağlık harcaması riski olup olmadığını da belirlemektedir - regresyon
sonuçları, böyle bir risk beklentisinin önemli ilave tasarruflara yol açtığını göstermektedir. Son olarak, zorunlu
istihdam da ihtiyari nedenlerle tasarrufları arttırır görünmektedir, çünkü hane halkları çoğunlukla iş aramanın
biraz zaman alabileceğini düşünmektedir.
Demografik faktörler, hane halkı bileşimini dikkate almaktadır. Genç hane halklarının daha fazla tasarruf yapmaları, tasarruf oranlarının özellikle emeklilikten sonra azalması beklenmektedir - regresyon bulguları
bunu doğrulamaktadır. Eğitim ve cinsiyet de bir rol oynamaktadır.
Zenginlik etkileri, hane halklarının - önemli mali ya da mali olmayan varlıklara (konut ve arazi gibi)
sahip olmaları durumunda - gelecekteki değer artışlarının söz konusu varlıklardan şu anda elde edilen geliri
aşacağını umabileceklerini göstermektedir - bu tür bir zenginlik kazancı beklentisi, hane halkının şu anda daha
az tasarruf yapmasına yol açabilmektedir. Regresyon bulguları, zenginlik etkilerinin ev sahipliği için önemli
olduğunu göstermektedir.
Van Rijckeghem, tahmin sonuçlarında, gelirin eksik bildirilmesinden kaynaklanan potansiyel sapmaya
işaret etmektedir. Hane halkları, HBA verilerinin vergi daireleri ya da sosyal güvenlik kurumları ile paylaşılmasından endişe duymaktadır. Eksik bildirim durumlarında, ölçülen tasarruf oranları, gerçek tasarruf oranlarından daha düşük olacaktır. Van Rijckeghem, 2008 yılına ait HBA verilerini kullanarak, kullanılabilir gelirleri
en düşük dörtte birlik dilimde olan ancak evlerinde sıcak suya erişim bulunan ve hane halkı reisinin sosyal
güvenlik durumunun rapor edilmediği hane halkları dahil olmak üzere, olası olmayan tasarruf oranlarına sahip
grupları belirlemektedir. Van Rijckeghem’de olduğu gibi bu grupları regresyon analizinin dışında bırakmak
yerine, bunlar, etkisiz değişkenler olarak sütün (1) ve (2) altına eklenmiştir. Beyan edilmemiş sosyal güvenlik
durumuna sahip hane halkları nispeten düşük tasarruf oranlarına sahip olmalarına rağmen, bu durum, diğer
özellikler ile açıklanabilir - bu nedenle, bu değişkenin katsayısı istatistiksel olarak önemli değildir. Düşük bir
gelir rapor eden ancak sıcak suya erişimi olan hane halkları, gelirlerini eksik bildiriyor gibi görünmektedir. Bu
durum, bu grup için bir etkisiz değişken eklenerek düzeltilmektedir.
59
Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi?
Sübvanse edilen ve bütçe-hesaplı kamu sağlık sigortası planına kayıtlı hane halkları için de bir etkisiz
değişken ekledik, çünkü bu hane halkları da, hak sahipliği durumlarını tehlikeye atmaktan kaçınmak için gelirlerini eksik beyan etmektedir. Ancak bu grup zaten daha az tasarruf yapıyor olabilir, çünkü sağlık harcaması
riskini karşılamaya yönelik ihtiyari tasarruflara daha az ihtiyaç duymaktadır. Ancak bu etki, sağlık harcaması
riski değişkeni ile zaten belirlenmiştir. Öyleyse, kamu sağlık sigortasına yönelik etkisiz değişkenin istatistiksel
olarak önemli etkisi, muhtemelen gelirin eksik beyan edilmesinden kaynaklanmaktadır. Eksik beyanın tahmini
etkisi netleştirilerek söz konusu yanlış ölçümün düşülmesi, hane halkı tasarruf oranlarını yaklaşık yüzde 2½
puan arttırmaktadır (eksik beyan dikkate alındıktan sonra, ortalama mali tasarruf oranı yaklaşık %14,1 olacaktır, bu oran söz konusu düzeltme yapılmadığında %11,6’dır).
Van Rijckeghem ayrıca diğer grupları da analizinin dışında tutmaktadır. Sütun (3), söz konusu aynı
gruplar çıkarıldığında regresyon sonuçlarını göstermektedir. Bu, ‹çekirdek olmayan grupları’ (yaşı 25’in altında ya da 70’in üstünde olan, öğrenci, zorunlu işsiz, ya da malullük ya da hastalık nedeniyle işsiz olan, işe
başlamayı bekleyen ya da mevsimlik işi olan reislere sahip hane halkları) ve ‹tasarruf yapmayan büyük grupları’ içermektedir. Çekirdek olmayan gruplara ait etkisiz değişkenler, sütun (1) ve (2) altındaki regresyonlara
eklenmiştir - bunlar, daha fazla tasarruf yapma eğilimi gösteren zorunlu işsizler haricinde, önemsizdir (yani
bu gruplar, diğer hane halklarına benzer tasarruf davranışlarına sahiptir). Son olarak HBA, kullanılabilir gelirlerinin iki katından fazla negatif tasarrufu olan 145 hane halkını (% 1½) içermektedir. Bu hane halklarına
ait verilerin son derece yanlış olması muhtemeldir. Bu aşırı aykırı örnekler, tüm sütunlardaki regresyonların
dışında bırakılmıştır.
60
Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi
Ek Tablo 1. HBA 2010 Verilerine Bağlı Olarak Hane Halkı Tasarruflarının Belirleyicileri
(1)
(2)
(3)
Kullanılabilir Gelirin Net
Kullanılabilir Gelirin Net
Kullanılabilir Gelirin Net
Mali Tasarruf Payı
Toplam Tasarruf Payı
Mali Tasarruf Payı (bkz. Van
Rijckeghem, 2010)
Sosyo-ekonomik faktörler
Kullanılabilir gelir kaydı için araç
HH reisi kamu sektöründe çalışıyor
,352***
-,013
,352***
-,013
,296***
-,009
İhtiyari dürtüler ve yaşam döngüsü riskleri
HH reisi, sosyal güvenlik kurumlarına kayıtlı
HH reisi, kamu çalışanlarına yönelik sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı
,020*
,020*
-,000
-,000
HH reisinin sosyal güvenlik kayıt durumu bilinmiyor
-,199
-,197
Sağlık harcaması riski
1,506***
1,498***
HH reisi zorunlu işsiz
,062
,062
***
,033***
,001
1,246***
***
Demografik faktörler
HH reisi 40-60 yaşında
,036***
,037***
,042***
HH reisi 60+ yaşında
,031
,032
,027
0-5 yaş arası HH üyelerinin payı
,564***
,565***
,410***
6-14 yaş arası HH üyelerinin payı
,378
,379
,262***
15-19 yaş arası HH üyelerinin payı
,102**
,105***
,025
*
***
*
***
60+ yaşındaki HH üyelerinin payı
-,361
***
Ev kasını olan HH üyelerinin payı
-,357
***
HH reisi, orta öğretimi tamamlamıştır
-,031**
-,030**
-,024*
HH reisi, yüksek öğretimi tamamlamıştır
-,043
-,042
-,018
Eş, orta öğretimi tamamlamıştır
Eş, yüksek öğretimi tamamlamıştır
HH büyüklüğü
**
,025
-,358
***
-,305***
-,355
***
-,338***
**
,016
,016
,027
,028
,026
-,083***
-,083***
-,054***
Zenginlik etkileri
HH, faiz geliri sağlamaktadır
-,027
-,026
-,011
HH, kendi evine sahiptir
-,034***
-,033***
-,020*
HH, ikinci bir eve sahiptir
-,038**
-,037**
HH, inşaat için uygun araziye sahiptir
-,000
-,000
Gelirin ve sabitin eksik beyan edilmesi
HH, kamu sağlık sigortasına sahiptir
-,738***
-,733***
Evinde sıcak suya erişimi olan düşük gelirli HH
-,132
***
-,131***
Sabit
-,656***
-,676***
Regresyon istatistikleri
Gözlem sayısı
9937
9937
7947
F-istatistik
72,77***
73,23***
41,06***
,15
,15
,09
Düzeltilmiş R2
Kaynaklar: TÜİK ve personel hesaplamaları.
61
Kaynakça
Aizenman J, J Lee and V Sushko (2010). From the Great Moderation to the global crisis: Exchange market pressure in the
2000s. NBER Working Paper 16447.
_____, Pinto and Radziwill. June 1, 2004. Sources for Financing Domestic Capital - is Foreign Saving a Viable Option for
Developing Countries? Santa Cruz Center for International
_____, Pinto and Radziwill. 2007. Sources for financing domestic capital – Is foreign saving a viable option for developing
countries? Journal of International Money and Finance.
Alp Harun, and Elekadag. June 2011. The role of Monetary Policy in Turkey during the Global Financial Crisis. IMF Working
Paper.
Atish Ghosh, Jun Kim, Mahvash Qureshi and Juan Zalduendo. January 2012. Surges. IMF Working Paper.
Buiter, W., 2008, “Housing Wealth Isn’t Wealth,” NBER Working Paper 14204 (Cambridge, MA: NBER).
Carroll, C.D., and D.N. Weil, 1994, “Saving and growth: a reinterpretation,” Carnegie-Rochester Conference Series on Public
Policy, 40, pp. 133-192.
Didier Tatiana, Hevia and Schmukler. April 2011. How Resilient and Countercyclical were Emerging Economies to the Global Financial Crisis? The World Bank. Policy Research Working paper, 5637.
Dynan, K.E., J. Skinner and S.P. Zeldes, 2004, “Do the Rich Save More?” Journal of Political Economy 112(2), pp. 397-444.
Eswar S. Prasad, Prasad, Raghuram G. Rajan and Subramanian. 2007. Foreign Capital and Economic Growth. Brookings
Papers on Economic Activity. Vol. 2007,
F. Schneider, et.al., Shadow Economies all over the World: New Estimates for 162 Countries from 1999 to 2007. November
14, 2011.
International Monetary Fund, 2012, “Boosting Savings in Turkey,” IMF Country Report No.12/339 (Washington, DC: IMF).
Kannan, Prakash. October 2008. Perspectives on High Real Interest Rates in Turkey. IMF Working Paper.
Leibfritz, Willi. June 2009. Reducing Undeclared Work in Turkey – The Role of Tax Policy and Administration. Country Economic Memorandum, on Informality: Causes, Consequences, Policies. Background paper prepared for the World Bank.
Loayza,Norman, Schmidt-Hebbel, and Serven. 2000. Saving in Developing Countries: An Overview. The World Bank Economic Review, Vol 14.
_____, K. Schmidt-Hebbel, and L. Servén, 2000, “What Drives Private Saving around the World,” The Review of Economics
and Statistics 82(2), pp. 165-181.
Matur, E.P., A Sabuncu and S. Bahçeci, 2012, “Determinants of Private Savings and Interaction Between Public and Private
Savings in Turkey,” Topics in Middle Eastern and North African Economies 14, pp. 102-125.
Oya, P. A., B. Erus, and G. Soydan (January 5, 2010). “An Evaluation of Indirect Taxes in Turkey.” Indirect taxes; Household
Survey; Marginal Tax Reform; AIDS Estimation. Department of Economics, JEL Classification: D12, D63, H21, H23.
Rodrik, Dani. November 27, 2009. The Turkish Economy After the Crisis. Harvard University.
Telli, M.Ç., and H.S. Çavdaroğlu, 2011, “Flow of Funds Analysis: Framework, Compilation and Applications for Turkey”
(Ankara: State Planning Organization).
Van Rijckeghem, C., 2012, “Determinants of Private Saving in Turkey: An Update,” Bogazici University Working Paper
2010/04 (Istanbul: Bogazici University).
Van Rijckeghem, C., and M. Üçer, 2009, “The Evolution and Determinants of the Turkish Private Saving Rate: What Lessons
for Policy,” ERF Research Report Series No. 09-01 (Istanbul: Koç University – TÜSİAD ERF).
World Bank, 2012, Sustaining High Growth: The Role of Domestic Savings,” Turkey Country Economic Memorandum, Report #66301-TR (Washington, DC: World Bank).
_____ 2006. Turkey Public Expenditure Review.
_____ 2010. Turkey Country Economic Memorandum. Sustaining High Growth: The Role of Domestic Savings.
62