Geçiş Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası
Transkript
Geçiş Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası
Rapor No. 85104-TR Türkiye Kamu Maliyesi İncelemesi Geçiş Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zamanı Geldi mi? Yoksulluğu Azaltma ve Ekonomik Yönetim Birimi Avrupa ve Orta Asya Bölgesi 20 Mayıs 2014 Dünya Bankası Dökümanıdır. Resmi olmayan çeviridir. Bilgi amaçlıdır. Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Para Birimi Eşdeğerleri (20 Mayıs 2014’teki Efektif Döviz Kuru) Para Birimi 1,00 ABD $ Türk Lirası 2,1115 TL Ağırlıklar ve Ölçüler: Metrik Sistem KISALTMALAR VE KISA ADLAR ADF Analitik ve Danışmanlık Faaliyetleri İ&D İzleme ve Değerlendirme AK Adalet ve Kalkınma Partisi MB Maliye Bakanlığı CA Cari Açık SB Sağlık Bakanlığı TCMB Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası SSP Sağlık Sigortası Planı TK Ticaret Kanunu OVHÇ Orta Vadeli Harcama Çerçevesi CEDPL Kalkınma Politikası Kredisi OVP Orta Vadeli Program ÜOS Ülke Ortaklık Stratejisi İBBS İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması KA Kalkınma Ajansı OECD Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı KPO Kalkınma Politikası Operasyonu PKH Program Kalkınma Hedefleri EBRD Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası KHİ Kamu Harcamaları İncelemesi EC Avrupa Komisyonu KMY Kamu Mali Yönetimi ESÇ Ekonomik Sektör Çalışması KMYK Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü AB Avrupa Birliği PK Politika Kredisi EUR Euro PPDPL Program Amaçlı Kamu Sektörü Kalkınma Politikası Kredisi DYY Doğrudan Yabancı Yatırım REGEDPL Adil Büyüme ve İstihdamın Yeniden Tesisi Program Amaçlı Kalkınma Politikası Kredisi GSYH Gayri Safi Yurt içi Hasıla SBD Stand-by Düzenlemesi (IMF’nin) GAG Garantili Asgari Gelir KOBİ Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler UTR Uygulama Tamamlama Raporu İÖİ İl Özel İdaresi IDA Uluslararası Kalkınma Birliği DPT Devlet Planlama Teşkilatı (şimdi Kalkınma Bakanlığı) UMRS Uluslararası Mali Raporlama Standardı SAYIŞTAY T.C. Sayıştay Başkanlığı IMF Uluslararası Para Fonu TL Türk Lirası İŞKUR Türkiye İş Kurumu GSS Genel Sağlık Sigortası BT Bilgi Teknolojisi ABD $ Amerikan Doları KDV Katma Değer Vergisi Başkan Yardımcısı : Laura Tuck Ülke Direktörü : Martin Raiser Sektör Direktörü : Roumeen Islam (vekil) Sektör Yöneticisi : Ivailo Izvorski Görev Ekibi Liderleri : Francis Rowe ve Karlis Smits Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi İÇİNDEKİLER Teşekkür ........................................................................................................................................................ Yönetici Özeti................................................................................................................................................. i Bölüm 1. Büyüme Dönemindeki Mali Dinamikler...................................................................................1 A. Giriş........................................................................................................................................................1 B. Mali Dinamikler, 1999-2012: Kısa Bir Açıklama..................................................................................2 C. Kamu Borcu Dinamikleri, 1999-2012: Başka Bir Kısa Açıklama.........................................................3 D. Mali Dinamikler, 1999-2012: Yakından bir Bakış.................................................................................5 E. Mali Dinamikler ve Ekonomik Büyüme..............................................................................................10 Bölüm 2. Maliye Politikası ve Ulusal Tasarruf.......................................................................................17 A. Giriş......................................................................................................................................................17 B. Özel Tasarruf Eğilimleri: Türkiye ve Uluslararası Deneyim...............................................................18 C. Özel Hane Halkı Tasarruf Davranışı: Bir inceleme..............................................................................21 D. Politika Simülasyonları........................................................................................................................24 Bölüm 3. Büyüme için Yatırımın Finansmanı........................................................................................29 A. Giriş......................................................................................................................................................29 B. Yatırımlar, Türkiye’deki sürdürülebilir büyüme için bir engel midir?.................................................30 C. Kamu ve Özel Yatırımlar: Bir ilişki var mı?........................................................................................34 D. Politika Simülasyonları: Yatırım ve Büyüme için Maliye Politikası...................................................38 Bölüm 4. Verimli İstihdama Yönelik Kamu Politikası..........................................................................41 A. Giriş......................................................................................................................................................41 B. Son iş gücü piyasası eğilimleri ve yapısal iş zorlukları.......................................................................43 C. İş Gücü Piyasasını Etkileyen Temel Politikalar...................................................................................45 D. Politika simülasyonları: Türkiye’de kayıtlı istihdamı arttırmaya yönelik seçenekler.........................50 Kaynakça....................................................................................................................................................62 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? EKLERİN LİSTESİ Ek 1. HGD Modeli Özellikleri......................................................................................................................53 Ek 2. Türkiye: Hane Halkı Tasarruf Oranları................................................................................................59 KUTULARIN LİSTESİ Kutu 2.1. Türkiye için Bir Hesaplanabilir Genel Denge Modeli.................................................................24 Kutu 2.2. Türkiye: Uluslararası Perspektiften Devlet Gelir Bileşimi..........................................................27 Kutu 3.1. Yeni Teşvik Programı...................................................................................................................35 ŞEKİLLERİN LİSTESİ Şekil 1.1. Mali Sonuçlar, 2000-2012...........................................................................................................2 Şekil 1.2. Türkiye: Reel Döviz Kuru Değer Artışı.......................................................................................4 Şekil 1.3. Türkiye: Tedbirli Kamu Borcu Yönetimi.....................................................................................5 Şekil 1.4. Türkiye: Merkezi Yönetim Gelirlerindeki Değişimler................................................................6 Şekil 1.5. Türkiye: Dolaylı Vergilerin Artışı................................................................................................6 Şekil 1.6. Türkiye: Sosyal Güvenlik Primleri..............................................................................................7 Şekil 1.7. Türkiye: Azalan Faiz Ödemeleri ve Riskten Küresel Kaçınma...................................................8 Şekil 1.8. Türkiye: Sosyal Harcamalardaki Artış.........................................................................................9 Şekil 1.9. Türkiye: Sağlık Sonuçları ve Emeklilik Teminatları.................................................................10 Şekil 1.10. Türkiye: Reel Faiz Oranları ve Tüketim Patlaması...................................................................11 Şekil 1.11. Tasarruf-Yatırım Uçurumu ve Yabancı Sermayeli Büyüme......................................................11 Şekil 1.12. Türkiye: Kamu Tasarrufları ve Özel Tüketimin Başını Çektiği Büyüme..................................12 Şekil 1.13. Türkiye: Kamu Yatırımı Eğilimleri............................................................................................13 Şekil 1.14. Türkiye: Büyüme Kaynakları ve Büyük Moderasyon...............................................................14 Şekil 1.15. Türkiye: Azalan Kayıt Dışı İstihdam.........................................................................................15 Şekil 1.16. Türkiye: İş Gücü Piyasası Kısıtlamaları....................................................................................16 Şekil 2.1. Türkiye: Tasarruf ve Tüketim....................................................................................................17 Şekil 2.2. 2000-11 Döneminde Türkiye ve Benzer Ülkelerdeki Tasarruf Eğilimleri................................19 Şekil 2.3. Özel Tasarruf ve Net Dış Finansman.........................................................................................20 Şekil 2.4. Enflasyona Göre Düzeltmeden Sonra Özel ve Kamu Tasarruf Oranları...................................22 Şekil 2.5. Türkiye: İki Büyüme Senaryosuna göre Mali Sonuçlar ve Tasarruf Sonuçları........................25 Şekil 2.6. Sermaye Gelirinin Vergilendirmesi...........................................................................................26 Şekil 2.7: 2009 yılında kişisel gelir ve bordro vergileri ile sosyal güvenlik primlerinin toplam vergi gelirlerindeki payı.........................................................................................................................................27 Şekil 2.8: 2009 yılında kurumlar gelir vergilerinin toplam vergi gelirlerindeki payı................................27 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi Şekil 2.9: 2009 yılında tüketim vergilerinin toplam vergi gelirlerindeki payı...........................................28 Şekil 2.10: 2009 yılında servet vergilerinin toplam vergi gelirlerindeki payı.............................................28 Şekil 3.1. Türkiye ve Benzer Ülkeler: Ortalama Yatırım Oranları............................................................30 Şekil 3.2. Konutların OECD Ülkelerindeki Toplam Yatırımlardaki Payı..................................................31 Şekil 3.3. Türkiye’de ve Benzer Ülkelerde Kişi Başına Sermaye Stoku (2011).......................................31 Şekil 3.4. Cari Açık ve Yatırım Oranları....................................................................................................32 Şekil 3.5. Cari Açık ve Sermaye Girişleri..................................................................................................32 Şekil 3.6. Volatil Yatırım Büyüme Oranları...............................................................................................33 Şekil 3.7. Türkiye: Büyüme Talebinin Kaynakları....................................................................................33 Şekil 3.8. Türkiye, Hindistan ve Çin’deki Marjinal Sermaye-Hasılar Oranı.............................................34 Şekil 3.9. Kamu Yatırımı...........................................................................................................................36 Şekil 3.10. Türkiye: Kamu (LHS) ve Özel Yatırımların (RHS) Bileşimleri................................................36 Şekil 3.11. Güneydoğu Anadolu’nun Kamu Yatırımlarındaki Payı.............................................................37 Şekil 3.12. Türkiye: Özel Yatırımların, bir Kamu Yatırım Şokuna Birikmiş Yanıtı....................................37 Şekil 3.13. Kamu Tasarrufları ve Ekonomik Büyüme.................................................................................39 Şekil 4.1. Türkiye: İş Gücü Piyasasının Özellikleri...................................................................................41 Şekil 4.2. Kapanan Bir Demografik Pencere.............................................................................................42 Şekil 4.3a. Erkeklerin İş Gücüne Katılımı ve İstihdam Oranı...................................................................44 Şekil 4.3b. Kadınların İş Gücüne Katılımı ve İstihdam Oranı.................................................................. 44 Şekil 4.4. Minimum / ortalama ücretler: Türkiye ve OECD......................................................................46 Şekil 4.5. Türkiye’de Asgari Ücretler, Kayıtlı İşçiler İçin Uyulması Zorunludur.....................................46 Şekil 4.6. İş Yaratma ve İşveren Sosyal Güvenlik Primlerindeki İndirim.................................................48 Şekil 4.7. Türkiye: Emeklilik Yaşı ve Sonuçları........................................................................................49 TABLOLARIN LİSTESİ Tablo 1.1. Türkiye: Mali Ayarlama, 1999-2012.............................................................................................3 Tablo 1.2. Kamu Borcunun GSYH’ye Oranının Gidişatını Açıklayan Faktörlera/b/......................................4 Tablo 3.1. Türkiye: Kamu Yatırımları ve GSYH Büyümesi........................................................................36 Tablo 3.2. Türkiye: Servet Vergisinde Bir Artış............................................................................................38 Tablo 3.3. Türkiye: Büyüme Muhasebesi - Çeşitli Senaryolar.....................................................................40 Tablo 4.1. Kriz Etkileri ve Düzelme: Önde Gelen İş Gücü Piyasası Göstergeleri......................................43 Tablo 4.2. Türkiye’de Kayıt Dışılık Önemli Ölçüde Düşmüştür, Ancak Hala Yüksektir............................45 Tablo 4.3. İşverenlerin Sosyal Güvenlik Primi İndirimleri ile Yaratılan Her İş için Maliyet......................48 Tablo 4.4. Sosyal Güvenlik Primlerindeki Hedeflenmiş İndirimler............................................................50 Tablo 4.5. Sosyal Güvenlik Primlerindeki Genel Kapsamlı İndirimler.......................................................51 Tablo 4.6. Asgari Ücrette İndirim................................................................................................................52 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? TEŞEKKÜR Türkiye’ye ilişkin bu Kamu Maliyesi İncelemesi (KMİ), Kalkınma Bakanlığının (KB) isteği üzerine yapılmıştır. Bakanlık personeli ile yapılan yakın işbirliği, kullanılan analitik çerçevenin geliştirilmesine ve bilhassa sunulan bazı temel sonuçlara dayanak oluşturan hesaplanabilir genel denge modelinin oluşturulmasına destek olmuştur. Bu projenin hazırlanması boyunca sağladıkları destek ve rehberlik için Kalkınma Bakanlığına teşekkür ediyoruz. KMİ raporu, Francis Rowe (Görev Ekibi Lideri), Karlis Smits (Görev Ekibi Eş-Lideri), Victoria Levin, Marijn Verhoeven, Cevdet Çağdaş Ünal (Dünya Bankası) ve Peter Griffin’den (dış danışman) oluşan bir Dünya Bankası ekibi tarafından hazırlanmıştır. Zakia Nekaien-Nowrouz, raporun formatlanması için mükemmel bir yardım sağlamıştır. Ekip, Martin Raiser (Ülke Direktörü), Yvonne Tsikata (Sektör Direktörü), Ivailo Izvorski (Sektör Yöneticisi) ve Marina Wes’in (Baş Ekonomist ve Ülke Sektör Koordinatörü) sağladığı rehberlikten yararlanmıştır. Evgenij Najdov (Kıdemli Ekonomist), Luis Serven (Araştırma Yöneticisi) ve Mark Lewis (Daimi Temsilci, IMF) tarafından sağlanan uzman değerlendirmesi yorumları takdire şayandır. Ekip, Maliye Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından devlet görevlilerine, raporun hazırlanması sırasındaki yorumları ve önerileri için müteşekkirdir. Yönetici Özeti 1. Türkiye, son on yılda hızlı bir büyüme sağlamış ve sosyal sonuçları iyileştirmiştir. Kişi başına gelir, inci 21 yüzyılın ilk on yılında ABD $ cinsinden üç katına çıkmış ve Türkiye, dünyanın 17nci en büyük ekonomisi olmuştur. Ekonomik büyümenin, artan kamu harcamalarının ve iyileşen kamu hizmetleri sunumunun bir sonucu olarak, sosyal sonuçlar da dikkate değer ölçüde iyileşmiştir. Bebek ölüm oranı önemli ölçüde düşmüş, doğumda beklenen yaşam süresi ise 65 yıldan 75 yıla çıkmıştır. Eğitime erişim (ve ilk öğretim seviyesinde neredeyse genel katılım) ve sağlık hizmetlerine erişimdeki (Sağlıkta Dönüşüm Programı ile bağlantılı) artışlar da aynı ölçüde etkileyicidir. Maliye politikası, bu başarıları sağlayan reform programının önemli bir bileşeni olmuştur. Tedbirli maliye politikası, 2008-2009’daki küresel ekonomik ve mali krizin etkisini azaltacak mali olanaklar da sağlamıştır. Bu rapor, maliye politikasının son on yılda oynadığı merkezi rolü belgelemekte ve sürekli yüksek büyümenin desteklenmesi için, hesaplanabilir bir genel denge modelinden elde edilen ve maliye politikasının gelecekteki yönü hakkında bilgi vermeye yardımcı olacak simülasyon sonuçlarını sunmaktadır. 2. Tedbirli maliye politikası, ekonomideki yapısal değişiklikler ile desteklenmiştir. 2001 bankacılık krizinin hemen ardından, harcamaların - özellikle sermaye harcamalarının - kısılması, mali açıkların kontrol altında tutulmasına yardımcı olmuştur. Müteakip yıllarda, güçlü gelir artışı, neredeyse 2007’ye kadar yılda GSYH’nin yaklaşık yüzde 5’lik sürekli faiz dışı fazla elde edilmesini açıklamaktadır. Gelir artışı, gelirlerdeki (doğrudan vergilendirmeden dolaylı - ya da tüketime dayanan - vergilendirmeye doğru) bileşimsel bir değişiklik ile desteklenmiştir. Tarımsal iş gücündeki azalmanın hız kazanmasına bağlı olarak kayıt dışı istihdamın azalması ile, sosyal güvenlik primlerindeki artış da genel devlet gelirlerinin büyümesini desteklemiştir. Artan devlet gelirleri ve faiz ödemelerindeki belirgin azalma, devlet sosyal harcamalarının - GSYH’nin yüzde 5’i kadar - arttırılmasına olanak vermiştir. Devlet harcamalarındaki artışta, sağlık ve emekli maaşı giderleri baskındır ve söz konusu dönem içinde gözlemlenen sosyal sonuçların daha iyi açıklanmasına yardımcı olmaktadır. 3. Güçlü mali sonuçlar, gittikçe artan sermaye girişlerini çekmiş, bu da sonuç olarak büyümeyi ve gelirleri arttırmıştır. Hükümet, tedbirli maliye politikasına ve yüksek ve sürekli faiz dışı mali fazlalara sıkı sıkıya bağlı olan bir makroekonomik istikrar performansı oluşturmuştur. Bu mali tutumun doğrudan sonuçlarından birisi, 2001 ile 2012 arasında kamu borçlarının yarı yarıya azalarak GSYH’nin yüzde 40’ından daha azına inmesidir. Güvenin artması, ülke riski primini azaltmış ve reel faiz oranlarında bir düşüşe yol açmıştır. Bu durum ve “Büyük Moderasyon” sırasında likidite içinde yüzen küresel ekonomi, Türkiye’nin büyümeyi teşvik eden sermaye girişlerini çekmesi anlamına gelmiştir. Bunu, faiz dışı mali fazla başarısının devam etmesini destekleyen güçlü devlet gelirlerini üreten verimli bir sağlam ekonomik büyüme döngüsü takip etmiştir. Bununla birlikte, ucuz küresel likiditeye erişim, yurt içi tasarruflardaki bir azalma eğilimine ve dış dengesizliklerdeki mütekabil bir artışa zemin hazırlamıştır. Ekonominin tekrar dengelenmesi ve büyümenin yabancı finansmana olan bağımlılığının azaltılması, Türkiye’deki politika yapıcılar için bir öncelik haline gelmiştir; bu rapor, maliye politikasının bu çabayı desteklemesine yönelik yollar aramaktadır. Ödünleşmeler ve Politika Seçenekleri 4. Mali sonuçlar ile özel yatırımlar ve tasarrufların dinamikleri, ileriye dönük politika için bir dizi ödünleşmeye yol açmaktadır. İlk ödünleşme, geriye kalan mali olanakların cari harcamalar ile yatırım harcamaları arasında tahsisi ile ilgilidir. Mali başarının meyvelerinin paylaşılması, Türkiye’nin kapsamlı büyüme çabalarını desteklemiş ve devam eden mali konsolidasyon için destek sağlamaya yardımcı olmuştur. Ancak bu durum, devlet harcamalarının bileşiminde bazı değişmezlikler doğurmuştur, çünkü düşen faiz ödemelerinin sağladığı beklenmedik destek, büyük ölçüde artan cari harcamalara tahsis edilmiştir. İleriye dönük olarak, Türkiye’nin borçla finanse edilen tüketime daha az bağımlı bir büyüme modeli geliştirmek için, harcamaları kamu yatırımlarına doğru kaydırması ve cari harcamalardaki büyümeyi kısıtlaması gerekebilir. Bu rapordaki analiz, kamu yatırımlarının özel yatırımları etrafına toplayabileceğini ve daha sürdürülebilir bir büyüme yolu sağlayabileceğini göstermektedir. Ancak bu fayda, sadece kamu yatırımlarının önceliklerinin iyi belirlenmesi, riskleri kamu ile özel sektör arasında uygun bir biçimde dağıtan bir düzenleyici çerçeve içinde ve etkili bir biçimde yürütülmesi durumunda gerçekleşecektir. i Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? 5. Devlet gelirlerinin dinamikleri, başka bir ödünleşme kümesini ortaya koymaktadır. Son on yılda, vergi gelirlerinin bileşimindeki - tüketime dayanan vergilendirmeye doğru - değişiklik çok çarpıcıdır; dolaylı vergiler şu anda toplam merkezi yönetim vergi gelirlerinin yüzde 50’sinden fazlasını ve GSYH’nin neredeyse yüzde 14’ünü oluşturmaktadır. Tüketim vergilerindeki artış, hem tüketim malları üzerideki vergi oranlarındaki artış (örneğin özel tüketim vergisi) hem de son on yıldaki güçlü iç talep ile açıklanabilir. İç talebin başını çektiği büyümenin karşılığı, özel tasarruf oranlarının azalmasıdır. Makroekonomik istikrar sağlama çabaları, tasarruf etmeye yönelik ihtiyati nedenleri azaltmış ve reel faiz oranlarındaki düşüş, tüketim için borç alma davranışını desteklemiştir. Hükümetin temel bir politika hedefi, ulusal tasarruf oranını arttırmaktır. Bununla birlikte, vergilendirme yapısı dikkate alındığında, özel tasarruflardaki bir artış, tüketime dayanan vergi gelirlerinde bir azalma anlamına geleceğinden kamu tasarruflarını olumsuz etkileyecektir. Modellediğimiz farklı senaryolara göre, büyümenin finansmanının kararlı bir biçimde yurt içi tasarruflara kayması durumunda mali açığın orta vadede GSYH’nin yüzde 4,5’ine ya da daha fazlasına yükseleceği öngörülmüştür. 6. Sermaye için daha yüksek efektif vergi oranlarına geçiş, olası bir çıkış yolu olabilir. Kayıtlı sektördeki iş gücü, hem bordro vergileri hem de tüketime dayanan dolaylı vergiler yoluyla yüksek oranda vergilendirilmektedir. Öte yandan sermaye ise çok daha düşük efektif oranlarla vergilendirilmektedir. Efektif sermaye gelir vergisi oranını yüzde 3,3’ten yüzde 5’e çıkaracak - kurumlar gelir vergisi tahsilatının uygulamasındaki bir iyileştirme olarak düşünülebilecek - nispeten küçük bir artış, dolaylı vergi gelirlerindeki - daha yüksek özel tasarruf oranlarından kaynaklanan azalmayı - dengeleyebilir. Böylece Türkiye, bu tür bir senaryoda, daha yüksek yurt içi tasarruflar ve devam eden mali tedbirlilik sayesinde daha hızlı büyüyebilir. Ayrıca, bir diğer daha efektif sermaye vergilendirmesinin, yani daha yüksek servet vergisi gelirlerinin, yatırımların daha iyi dağıtılmasını ve konut sektöründen uzaklaşarak daha verimli sektörlere kaymasını destekleyeceğini düşünüyoruz. Hükümetin daha az volatil bir ekonomik büyüme yolu isteğini bu da desteklemektedir. 7. Türkiye ekonomisinin yapısal dönüşümü yavaşladıkça, bu mali ödünleşmelerin daha da şiddetlenmesi olasıdır. Son yirmi yılda, Türkiye’deki yüksek kentleşme hızına paralel olarak, istihdamda tarım sektöründen imalat ve hizmet sektörlerine doğru önemli bir kayma olmuştur. Bu dinamik, işçilerin kayıtlı sektöre katılması ve sosyal güvenlik primleri ödemeye başlamaları ile devlet gelirleri için bir rahatlık sağlamıştır. Bu dönüşüm bir süre daha devam edecektir, ancak muhtemelen daha yavaş olacaktır. Aslına bakılırsa, Türkiye’deki kayıt dışı istihdamın bugünkü derecesi, ülkenin gelişmişlik düzeyi dikkate alındığında olması beklenebilecek noktadadır. Bu, maliye politikası açısından, yapısal değişim nedeniyle azalan ek gelirleri dengelemek için - muhtemelen gider kısıntıları ile birlikte - vergi tabanının genişletilmesi ve istihdam yaratmayı arttırmak için yapısal önlemler alınması gibi alternatif gelir kaynakları bulmak gerekeceği anlamına gelmektedir. Spesifik olarak, bu Raporda, kadınların iş gücüne katılım oranının arttırılmasının önemine odaklanıyoruz; daha fazla sayıda kadının kayıtlı iş gücü piyasasına girmesiyle, genel devlet gelirlerinin desteklenmesine devam edilebilecektir. 8. Kadınların iş gücüne katılım oranındaki artışları desteklemek için, maliye politikası dışında yapısal reformlar gerekecektir. Türkiye’de kadınların iş gücüne katılım oranı, yüzde 31 ile OECD ülkeleri içinde en düşük düzeydedir ve diğer hızlı büyüyen gelişmekte olan pazarlara kıyasla da düşüktür. Sosyal güvenlik primlerindeki hedeflenmiş indirimler ile asgari ücretteki indirimlerin kadınların kayıtlılık oranlarını iyileştirdiğini, ancak genel istihdam oranlarını arttırmada bir şekilde sınırlı kaldığını görüyoruz. Aslına bakılırsa, sosyal güvenlik primi oranlarında 2008’de yapılan reformların bir simülasyonu, 2010’da kadın istihdamında görülen fiili artışın nispeten küçük bir kısmını açıklamaktadır. Bununla birlikte, örneğin iş gücü piyasası reformlarının sonucu olarak kadınların iş gücüne katılımındaki daha hızlı bir artış, orta vadedeki ekonomik büyümeyi önemli ölçüde arttırabilir. Dahası, bu durum ekonominin arz potansiyelindeki bir artışa eşdeğer olduğundan, ilave dış dengesizlikler olmadan büyüme sağlar, öte yandan kadınların artan gelirleri de yurt içi tasarrufların artmasına doğrudan katkıda bulunur. Bu nedenle kadınların istihdamını arttırmaya yönelik yapısal reformlar, ekonominin tekrar dengelenmesine olduğu kadar mali gelirlere de yardımcı olacaktır. 9. Bir maliye politikası dayanağının zamanı. Son on yılı tayin eden maliye politikası bir çok açıdan başarılı olmuştur, ancak ekonomideki değişiklikler dikkate alındığında, bir maliye politikası dayanağının zamanı gelmiş olabilir. Sağlık harcamaları geçmiş oranlarda artmaya devam edemez ve reel faiz oranlarındaki bir azalmanın mali faydaları, son on yılda gözlemlenen büyüklüklerde olmayacaktır. Gelirler açısından ise, sosyal güvenlik primlerinin son on yılda büyüğü gibi büyümeye devam etmesi muhtemel değildir. Bu durum, yabancı ii Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi sermayeli bir ekonomik büyüme modeline özgü olan riskleri azaltmaya çalışan devlet için bir dizi maliye politikası ödünleşmesi sunmaktadır. Bu ödünleşmeleri etkin bir biçimde yönlendirmek ve maliye politikasının, yerli sermayeye daha fazla dayanan bir büyüme modeline yönelik devlet hedefini desteklemesini sağlamak için bir dizi öneri sunuyoruz. Elde ettiğimiz sonuçlar, efektif sermaye gelir vergilendirmesindeki ılımlı bir artışın, bir servet vergisi artışının, daha düşük sosyal güvenlik primlerinin ve daha yüksek kamu tasarruflarının, bu hedefi desteklerken birbirlerini karşılıklı olarak güçlendirdiklerini göstermektedir. Harcama bileşiminde bir değişiklik yapılarak, cari harcamalardan uzaklaşılmasının ve yüksek ve iyi kaliteli kamu yatırımlarına dönülmesinin de benzer bir etkisi olacaktır. Yapısal reformlar, örneğin kadınların iş gücüne katılımında bir artış yoluyla özellikle ekonominin arz yönünü güçlendirerek maliye politikası dayanağını destekleyebilirler. 10. Diğer alanlarda mütekabil politika değişiklikleri yapılmazsa, maliye politikasının daha yüksek sürekli büyümeyi desteklemek için yapabilecekleri sınırlıdır. Türkiye’nin rekabet gücünü arttırmak, daha fazla Doğrudan Yabancı Yatırım çekmek ve ihracatın başını çektiği büyümeyi kolaylaştırmak için, iş ortamından iyileştirmeler yapılması gereklidir (Dünya Bankası, 2014). Bu, Türkiye’nin, iş gücü piyasasına giren ve dolayısıyla Türkiye’nin üretim kapasitesini arttıran genç ve kadın akışını absorbe etmesine ve bunlardan faydalanmasına da olanak verecektir. Türkiye’nin finansal piyasalarının derinleşmesi, Türk hane halklarına daha kapsamlı ürünler sunarak yurt içi tasarrufların arttırılmasına yardımcı olabilir. Türkiye’nin son on yılda yaptığı yasal reformlar, ülkenin altyapı performansını iyileştirmek için özel finansmanın güçlendirilmesine yardımcı olmuştur. Ancak, ihale prosedürlerinin rekabetçiliği ve tevdi edilen kamu kaynaklarına ilişkin “paranın karşılığı” ile ilgili endişeleri ele almak için, kamu mali yönetim sisteminde iyileştirmeler yapılması gereklidir. Kamu hizmetlerine erişimdeki iyileştirmeler, hizmet kalitesini ve harcama etkinliğini arttırmak için, karar verme yetkisinin yerelleştirilmesi ile birleştirilebilir. Bu basamakların tümü bir araya geldiğinde, yüksek gelire doğru geçiş yapmakta olan Türkiye için zorlu bir reform gündemi oluşturmaktadır. Bu rapor baskıya girerken, dünya genelinde gelişmekte olan pazarlardaki gelişmeler, yenilenmiş yapısal reform çabalarının önemini vurgulamaya yaramıştır. Türkiye’deki bir maliye politikası dayanağı, reform esaslı, sürekli bir büyüme senaryosunun bir parçası olabilir ve bu senaryoyu destekleyebilir. iii Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? iv Bölüm 1. Büyüme Dönemindeki Mali Dinamikler A. GİRİŞ 1.1. Türkiye’nin son on yıldaki hızlı büyüme performansı ve kalkınması, küresel ekonominin başarı hikayelerinden birisi olmuştur. Ülke, 2001 yılındaki bankacılık krizinden sonra, güçlü mali konsolidasyon, güçlendirilmiş bankacılık denetimi, sosyal güvenlik sisteminde bir reform ve enflasyon hedeflemesinden sorumlu bağımsız bir Merkez Bankasına sahip esnek bir kur sistemine geçiş ile güvenceye alınan bir makroekonomik reform programına girişmiştir. Kamu mali yönetimindeki kurumsal iyileştirmeler de kayda değer olmuştur (örneğin 5018 ve 4749 sayılı Kanun ve Orta Vadeli Mali Plan). Kişi başına gelir, 2002 ile 2008 arasında ABD $ cinsinden neredeyse üç katına çıkmış ve Türkiye dünyanın 17inci en büyük ekonomisi olmuştur. Ekonomik büyümenin, artan harcamaların ve kamu hizmetleri sunumunun iyileşen kalitesinin bir sonucu olarak, sosyal sonuçlar da dikkate değer ölçüde iyileşmiştir. Eğitime erişim (ve ilk öğretim seviyesinde neredeyse genel katılım) ve sağlık hizmetlerine erişimdeki (Sağlıkta Dönüşüm Programı ile bağlantılı) artışlar da etkileyicidir. 1.2. Türkiye’nin bu dönem içindeki maliye politikası, Atlantik’in her iki yakasındaki mevcut mali kemer sıkma ve ekonomik büyüme tartışmaları ile karşılaştırıldığında, dikkat çekmektedir. 2001 bankacılık krizini takip eden on yılın büyük kısmında, ilgili makamlar GSYH’nin yaklaşık yüzde 5’i kadar genel devlet faiz dışı mali fazlası elde etmiş, yüzde 5 oranında ortalama reel GSYH büyümesi sağlamış ve bu arada sosyal harcamaları GSYH’nin yüzde 5’indan fazla bir oranda arttırmışlardır. Kamu borçlarının GSYH’ye oranı, 2012 yılında yüzde 40’ın hemen altında olmuştur. Bu nedenle Türkiye’nin deneyimi, paylaşılan refahın arttırılması için sağlam mali yönetimin faydalarına bir örnektir. Bu bölümün amacı, söz konusu mali konsolidasyon dönemini incelemek ve gelecekteki maliye politikası için çıkarımlarda bulunmaktır. Ana mesaj, son on yıldaki mali stabilizasyona güç sağlayan dinamiklerin değişmekte olduğu yönündedir. Son on yılda gözlemlenen yüksek ekonomik büyüme ve yüksek devlet gelirleri büyümesinin birbirlerini pekiştiren döngüsü, güç kaybetmektedir. Benzer şekilde, uluslararası sermayenin, orta vadede son on yılda olduğundan daha pahalıya mal olması muhtemeldir, bunun da getiriler ve dolayısıyla borç dinamikleri için sonuçları olacaktır. İleride, büyümeyi teşvik eden harcamalara yönelik mali olanakların, azalan faiz ödemeleri ve güçlü bir biçimde artan devlet gelirleri dışındaki diğer alanlardan gelmesi gerekecektir. Ayrıca, devletin - daha iyi düzenlemeler, iyileştirilmiş iş ortamı gibi - “mikro” rolleri, önümüzdeki yıllarda daha önemli olacaktır. 1.3. Bu bölümde, maliye politikasının artık kayıtlı istihdamı teşvik edecek, özel tasarruf oranlarını arttıracak ve böylece sürdürülebilir ve hızlı uzun vadeli büyümeyi destekleyecek şekilde yeniden yönlendirilmesi gerektiği ortaya konmaktadır. Bu bağlantılar burada ayrıntılı olarak açıklanmaktadır, ilerideki bölümlerde ise hesaplanabilir bir genel denge modeli ile bağlantıların niceliklerini belirlemek amaçlanmaktadır. Geçmiş on yıla bakıldığında, bu bölümdeki analiz, vergi ve harcama bileşimlerindeki yapısal değişikliklerin gerekli olduğunu göstermektedir. Anahtar bulgular aşağıda verilmiştir: a. Yüksek ve sürekli faiz dışı mali fazlalar elde edilmesi, büyük ölçüde sosyal güvenlik primlerinin artmasından kaynaklanmıştır. Başlangıçta kamu yatırım harcamaları kısıtlamalarından güç almakla birlikte, artan genel devlet gelirleri, geçmiş faiz dışı mali fazlalar başarısını açıklamaktadır. Tarımsal iş gücündeki azalma hızlandıkça kayıt dışı istihdamın düşmesinin bir sonucu olarak, genel devlet gelirlerindeki artış sosyal güvenlik primlerinden güç almıştır. b. Yabancı sermayeli ekonomik büyüme, kayıt dışı istihdamdaki azalmayı kolaylaştırmıştır; bu büyüme, kısmen güçlü mali programdan güç almıştır. 2009 küresel krizine kadar gözlemlenen ılımlı küresel ortam, Türkiye’nin, büyümeyi destekleyici küresel sermaye akışlarının temel alıcılarından biri olmasını sağlamıştır. Öte yandan, aynı dönemde ulusal tasarruflar ise sürekli bir düşüş göstermiştir. c. Yerel reform programı ve küresel ortam da, faiz ödemelerindeki önemli azalmaya katkıda bulunmuştur. Bu azalma ile devlet gelirlerindeki artış, sosyal harcamalarda önemli bir artış yapılma1 EX E\PH NÕVPHQ JoO PDOL SURJUDPGDQ Jo DOPÕúWÕU NUHVHO NUL]LQH NDGDU J|]OHPOHQHQ ÕOÕPOÕ Nresel ortam, Türkiye'nin, büyümeyi destekleyici küresel sermaye DNÕúODUÕQÕQ WHPHO DOÕFÕODUÕQGDQ ELUL ROPDVÕQÕ VD÷ODPÕúWÕU gWH \DQGDQ D\QÕ G|QHPGH XOXVDO WDVDUUXIODULVHVUHNOLELUGúúJ|VWHUPLúWLU Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? c. <HUHOUHIRUPSURJUDPÕYHNUHVHORUWDPGDIDL]|GHPHOHULQGHNL|QHPOLD]DOPD\DNDWNÕGD EXOXQPXúWXU %X D]DOPD LOH GHYOHW JHOLUOHULQGHNL DUWÕú VRV\DO KDUFDPDODUGD |QHPOL ELU DUWÕú sına olanak vermiştir. Mali başarının meyvelerinin paylaşılması sosyal gelişme açısından övgüye \DSÕOPDVÕQDRODQDNYHUPLúWLU0DOLEDúDUÕQÕQPH\YHOHULQLQSD\ODúÕOPDVÕVRV\DOJHOLúPHDoÕVÕQGDQ değerdir ve devam eden mali konsolidasyon için destek kazanmaya kuşkusuz yardımcı olmuştur, |YJ\HGH÷HUGLUYHGHYDPHGHQPDOLNRQVROLGDV\RQLoLQGHVWHNND]DQPD\DNXúNXVX]\DUGÕPFÕ ancak devlet harcamalarının bileşiminde bazı değişmezliklere yol açmıştır. ROPXúWXUDQFDNGHYOHWKDUFDPDODUÕQÕQELOHúLPLQGHED]ÕGH÷LúPH]OLNOHUH\RODoPÕúWÕU d. d. Daha fazla değişmez devlet harcaması ve gittikçe daha döngüsel hale gelen devlet gelirleri, ile'DKDID]ODGH÷LúPH]GHYOHWKDUFDPDVÕYHJLWWLNoHGDKDG|QJVHOKDOHJHOHQGHYOHWJHOLUOHUL rideki mali olanakları sınırlamaktadır. Bu kombinasyon ve özelleştirme gelirlerine güvenmenin ilerideki mali olanaklDUÕ VÕQÕUODPDNWDGÕU %X NRPELQDV\RQ YH |]HOOHúWLUPH JHOLUOHULQH sınırları, son on yıldaki zor kazanılmış güven kazançlarının kaybedilmemesi için mali tedbirliliğe JYHQPHQLQ VÕQÕUODUÕ VRQ RQ \ÕOGDNL ]RU ND]DQÕOPÕú JYHQ ND]DQoODUÕQÕQ ND\EHGLOPHPHVL LoLQ sürekli duyulduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca, ileride daha $\UÕFD fazla yerli sermayeli ekonomik PDOLihtiyaç WHGELUOLOL÷H VUHNOL LKWL\Do GX\XOGX÷XQX YXUJXODPDNWDGÕU LOHULGH GDKD ID]OD \HUOL sermayelidaha ekonomik büyümenin iyi desteklenmesi içinpolitikasının hem harcama hemyönlendirilde gelir büyümenin iyi desteklenmesi içindaha hem harcama hem de gelir yeniden SROLWLNDVÕQÕQ\HQLGHQ\|QOHQGLULOPHVLQLJHUHNWLUPHNWHGLU mesini gerektirmektedir. B. M$/ñDñ1$0ñ./(5, 1999-2012: .ISA Bñ5A¡,./$0$ B. Malİ Dİnamİkler, 1999-2012: Kısa Bİr Açıklama 6RQ RQ \ÕOGD VD÷ODP PDOL\HVL JHOLU SHUIRUPDQVÕQÕQ WHPHOLQL ROXúWXUPXúWXU 1.4.1.4.Son on yılda, sağlam kamuNDPX maliyesi, güçlüJoO gelir performansının temelini oluşturmuştur. Genel Genel devlet gelirleri \ÕOÕQGDyüzde *6<+ QLQ VL2012 NDGDUyılında LNHQ \ÕOÕQGD *6<+ QLQ \DNODúÕN devlet gelirleri 2000 yılında GSYH’nin 27’si \]GH kadar iken, GSYH’nin yaklaşık yüzde 33’üne \]GHGelirler, QH söz oÕNPÕúWÕU V|] NRQXVX G|QHP LoLQGH HNRQRPLN E\PH LOH JHOLU E\PHVL çıkmıştır. konusu*HOLUOHU dönem içinde ekonomik büyüme ile gelir büyümesi arasındaki bağlantının güçDUDVÕQGDNL ED÷ODQWÕQÕQ JoOHQGLULOPHVLQGHQ \DUDUODQPÕúWÕU øo WDOHELQ EDúÕQÕ oHNWL÷L E\PH WNHWLP lendirilmesinden yararlanmıştır. İç talebin başını çektiği büyüme, tüketim vergilerinden elde edilen gelirlerin YHUJLOHULQGHQ HOGH HGLOHQ JHOLUOHULQ DUWPDVÕQÕ GHVWHNOHPLú D\UÕFD ND\ÕWOÕ LVWLKGDP E\PHVLartması KÕ]ODQGÕNoD artmasını desteklemiş, ayrıca kayıtlı istihdam büyümesi hızlandıkça sosyal güvenlik primlerinin mümVRV\DO JYHQOLN SULPOHULQLQ DUWPDVÕ PPNQ ROPXúWXU DúD÷Õ\D EDNÕQ EDQNDFÕOÕNNUL]LQLQ KHPHQ kün olmuştur (aşağıya bakın). 2001 bankacılık krizinin hemen ardından harcamalar hızla azalmış, ancak 2005 DUGÕQGDQ KDUFDPDODU KÕ]OD D]DOPÕú DQFDN \ÕOÕQGD DUWPD\D EDúODPÕú YH VRQ NUHVHO PDOL NUL] yılında artmaya başlamış ve son küresel mali kriz sırasında hızla artarak GSYH’nin yaklaşık yüzde 35’ine VÕUDVÕQGDKÕ]ODDUWDUDN*6<+ QLQ\DNODúÕN\]GH LQHXODúPÕúWÕU+DUFDPDODUÕQELOHúLPLQGHNLJoOELU ulaşmıştır. Harcamaların, bileşimindeki güçlüKDUFDPDODUD bir değişiklikGR÷UX ile faiz ödemelerinden sosyal harcamalara doğru GH÷LúLNOLN LOH IDL] |GHPHOHULQGHQ VRV\DO ND\PDVÕ EX G|QHP LoLQGHNL KDUFDPDODUÕQ kayması, bu dönem içindeki harcamaların temel özelliğidir (aşağıya bakın). Bu gelir ve gider dinamiklerinin WHPHO|]HOOL÷LGLUDúD÷Õ\DEDNÕQ%XJHOLUYHJLGHUGLQDPLNOHULQLQVRQXFX\ÕOÕQGD*6<+ QLQ\]GH sonucu, 2001 yılında GSYH’nin yüzde 12,5’i olan genel mali açığın, küresel mali krizin tüm etkilerinin hisse LRODQJHQHOPDOLDoÕ÷ÕQNUHVHOPDOLNUL]LQWPHWNLOHULQLQKLVVHGLOPHVLQGHQ|QFHNL\ÕORODQ GH dilmesinden önceki yıl olan.UL] 2008’de yüzdeDoÕN 2,5’e\]GH inmesidir. sırasında açıkGDKD yüzdeVRQUD 5,4’eD]DODUDN yükselmiş, ancak \]GH H LQPHVLGLU VÕUDVÕQGD H Kriz \NVHOPLú DQFDN GH daha\]GH QLQDOWÕQDLQPLúWLU sonra azalarak 2012’de yüzde 2,0’nin altına inmiştir. Şekil 1.1. Mali Sonuçlar, ùHNLO1.1. Mali Sonuçlar,2000-2012 2000-2012 45.0 4.0 2.0 40.0 0.0 -2.0 35.0 -4.0 -6.0 30.0 -8.0 -10.0 25.0 -12.0 20.0 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 -14.0 %WoHGHQJHVLVD÷HNVHQ Overall Balance (RHS) Konsolide genel devlet gelirleri (sol eksen) Consolidated General Government Revenues (LHS) .RQVROROLGHJHQHOGHYOHWKDUFDPDODUÕVROHNVHQ Consolidated General Government Expenditures (LHS) Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ Kaynak: Kalkınma Bakanlığı. 1.5. Faiz dışı mali açıktaki değişikliklerin ayrıştırılması, mali sonuçlarda gelir büyümesinin önemi2 ni vurgulamaktadır. 2000-2007 döneminde, faiz dışı mali fazla GSYH’nin yaklaşık yüzde 5’ine yükselmiş ve 2009’da düşerek -0,3’lük bir açık oluşturmasına rağmen, 2011’e gelindiğinde faiz dışı fazla düzelmiş ve 2012’de GSYH’nin yüzde 1,7’si olmuştur. Tablo 1, GSYH’nin yüzdesi olarak mali hesapların temel bileşenlerini göstermektedir. 2003-12 dönemindeki iyileşmiş mali sonuçlar, 2001 krizini de içeren bir referans dönem ile karşılaştırılmıştır. Kriz etkilerini ve daha sonraki toparlanmayı temsil eden 2009-10 yılları da izole edilmektedir; 2011-12 yılları ise krizden sonraki potansiyel bir normalleşmenin ilk yıllarını temsil etmektedir. Referans döneme göre, 2001 krizi sonrası ve 2009 krizi öncesi dönemde, faiz dışı fazlada ortalama yüzde 1,5 puanlık önemli bir artış olmuş ve fiili ortalama fazlayı yüzde 5 ila 6 aralığına getirmiştir. Artan gelirler, bu dönem içinde faiz dışı fazlada görülen artışın büyük kısmını açıklamaktadır. Sermaye harcamalarındaki küçük bir azalma da, faiz dışı dengedeki artışı desteklemiştir. 2 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi GSYH’nin yüzdesi Tablo 1.1. Türkiye: Mali Ayarlama, 1999-2012 (her bir alt dönem için yıllık ortalamalar) 2003-08 2009-10 Referans Dönem (1999-2002) Referans Döneme göre 3,5 -0,5 -0,1 21,7 2,3 9,1 28,8 3,3 5,8 3,7 1,5 -3,1 14,1 -6,0 -9,0 10,4 -7,5 -5,8 1,0 4,9 1,2 1.Sermaye harcaması 2.Faiz dışı cari harc. 3.Gelirler 4.Faiz dışı denge (3-2-1) 5.Faiz ödemeleri 6.Mali açık (5-4) Gerçek GSYH Büyümesi, yüzde/yıl Kaynak: Kalkınma Bakanlığı verilerine dayanan Dünya Bankası personeli hesaplamaları. Not: Yuvarlama hatası mevcut. 2011-12 0,0 5,8 5,1 -0,8 -10,7 -9,9 4,4 1.6. Faiz ödemelerindeki azalma, faiz dışı cari harcamalardaki artışlar için olanak sağlamıştır. Faiz ödemeleri, 2003-2008 döneminde ortalama yüzde 6 puan oranında düşmüştür; son 2011-12 dönemi 1999-2002 ile karşılaştırılırsa bu düşüş yüzde 10,7’ye çıkmaktadır. Toplam mali açıktaki önemli düşüş, faiz ödemelerindeki düşüş ile fazlasıyla açıklanabilir. Aynı zamanda, sonuçta oluşan mali olanaklar, cari harcamaları önce hafif bir biçimde, ardından kriz yıllarında önemli ölçüde arttırmak için kullanılmıştır. 2011-12 yıllarında, cari harcamalar 1999-2002 ortalamasının yüzde 5,8 kadar üzerinde olmuştur.. Sermaye harcamaları da 2010 yılına kadar referans döneme kıyasla biraz düşmüş ve son zamanlarda hafif bir geri dönüş yaşanmıştır. 1.7. Sunulan mali dinamikler etkileyici olmakla birlikte, muhtemelen daha az olumlu bir görünümün tohumlarını da içermektedir. Burada sunulan mali dinamiklerden bir kaç ana sonuç çıkarılabilir. Birincisi, faiz dışı cari harcamalar önemli ölçüde arttıkça, tanımlanan dönemlerde faiz dışı fazlalardaki artış için ana açıklayıcı faktörün gelir büyümesi olmasıdır. İkincisi, faiz ödemelerindeki önemli düşüştür; bu düşüş toplam mali dengedeki iyileşmeyi büyük ölçüde açıklamaktadır. Üçüncüsü ise, sermaye harcamalarının genel istikrarıdır. Bu mali dinamiklerin sonuçları, ilerideki kısımlarda ve bölümlerde ele alınmıştır. Burada, üç tane sonucu belirtmek yeterlidir. Birincisi, faiz dışı cari harcamalardaki artışlar, mali hesaplarda bazı değişmezliklerin ortaya çıkmasına yol açmıştır, mali tedbirliliği desteklemek için gelir büyümesine güvenmek ise, büyümenin düşük olduğu bir ortamda zorlayıcı olacaktır. Sonuç olarak, tedbirli mali sonuçların sürdürülmesi daha zor olacaktır. İkincisi, faiz ödemelerindeki düşüşün sağladığı mali olanaklar, büyük ölçüde normal seyrini izlemiştir. Üçüncüsü, sürekli faiz dışı fazlalar, kamu borçlarında önemli bir azalmaya yol açarak, daha zorlu bir ortam bağlamında güçlü bir tampon sağlamıştır. Üçüncü sonuca sonraki aşamada bakacağız. C. Kamu Borcu Dİnamİklerİ, 1999-2012: Başka Bir Kısa Açıklama 1.8. Faiz dışı fazlalar ve reel GSYH büyümesi, kamu borçlarındaki azalmaya güç sağlamıştır. 2001 krizine kadar olan yıllarda, mali olmayan kamu borçları GSYH’nin yüzde 50’si oranındaydı ve bir tehdit oluşturmuyordu; ancak kriz sırasında, bankacılık sektörünün şarta bağlı borçları açık devlet borçları haline geldi ve 2001-02 döneminde kamu borcunun GSYH’ye oranı ortalama yüzde 84,4’e fırladı (Tablo 1.2). Liranın şiddetli değer kaybı da bu artıştaki temel faktörlerden biriydi (Tablo 1.2, 1inci sütun). Kamu borçları o günden bu yana azalarak 2011-12’de GSYH’nin ortalama yüzde 32’sine indi. Tablo 1.2’de, 2001-2012 döneminde kamu borcunun GSYH’ye oranındaki yıllık hareketlere katkıda bulunan her bir faktörün nispi katkısı verilmiştir. Borç oranındaki azalmaya en büyük nispi katkı, sürekli faiz dışı fazladan gelmiştir, bunu reel GSYH büyümesi izlemektedir. Reel faiz oranları, borç oranındaki aksi halde daha düşük olacak bir azalmayı önlemiştir. 3 1.8. )DL] GÕúÕ ID]ODODU YH UHHO *6<+ E\PHVL NDPX ERUoODUÕQGDNL D]DOPD\D Jo VD÷ODPÕúWÕU NUL]LQHNDGDURODQ\ÕOODUGDPDOLROPD\DQNDPXERUoODUÕ*6<+ QLQ\]GH VLRUDQÕQGD\GÕYHELU WHKGLWROXúWXUPX\RUGXDQFDNNUL]VÕUDVÕQGDEDQNDFÕOÕNVHNW|UQQúDUWDED÷OÕERUoODUÕDoÕNGHYOHWERUoODUÕ Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? haline geldi ve 2001-02 döneminde kamu bRUFXQXQ*6<+ \HRUDQÕRUWDODPD\]GH HIÕUODGÕ7DEOR /LUDQÕQúLGGHWOLGH÷HUND\EÕGDEXDUWÕúWDNLWHPHOIDNW|UOHUGHQELUL\GL7DEORinci sütun). Kamu a/b/ Tablo 1.2. Kamu Borcunun Oranının Gidişatını Açıklayan Faktörler ERUoODUÕ R JQGHQ EX \DQD D]DODUDNGSYH’ye -12'de GSYH'nin ortalama yüzde 32'sine indi. Tablo 1.2'de, 2001- G|QHPLQGH NDPX ERUFXQXQ *6<+ \H RUDQÕQGDNL \ÕOOÕN KDUHNHWOHUH NDWNÕGD EXOXQDQ KHU ELU 2001-02 2003-08 2009-10 2011-12 IDNW|UQ QLVSL NDWNÕVÕ YHULOPLúWLU %RUo RUDQÕQGDNL D]DOPD\D HQ E\N QLVSL NDWNÕ VUHNOL IDL] GÕúÕ Mali Olmayan Kamu Sektörü (MOKS) ID]ODGDQJHOPLúWLUEXQXUHHO*6<+E\PHVLL]OHPHNWHGLU5HHOIDL]RUDQODUÕERUoRUDQÕQGDNLDNVLKDOGH GDKDGúNRODFDNELUD]DOPD\Õ|QOHPLúWLU Net borç/GSYH 84,4 49,7 38,1 32,1 Devlet Borcundaki Değişim/GSYH 10,7 -5,8 1,0 a/b/ -3,0 Tablo 1.2.DPX%RUFXQXQ*6<+ \H2UDQÕQÕQ*LGLúDWÕQÕ$oÕNOD\DQ)DNW|UOHU Altta yatan faktörler: 2001-02 2003-08 2009-10 2011-12 Faiz dışı -4,8 -4,8 0,1 -1,7 Malidenge Olmayan Kamu Sektörü (MOKS) 84,4 49,7 38,1 32,1 Net borç/GSYH Reel GSYH büyümesi -0,4 -3,0 -0,7 -1,5 'HYOHW%RUFXQGDNL'H÷LúLP*6<+ -5,8 1,0 -3,0 Reel faiz oranı -3,910,7 2,6 2,1 -0,2 Altta yatan faktörler: Reel döviz kuru 17,0-4,8 -0,9 0,1 0,7 )DL]GÕúÕGHQJH -4,8 0,1 -1,7 Reel GSYH büyümesi -3,0 -0,7 -1,5 Diğer faktörler 2,8-0,4 0,3 -0,7 -0,3 5HHOIDL]RUDQÕ -3,9 2,6 2,1 -0,2 Kaynak: Yazarların hesaplamaları ve IMF Madde IV, çeşitli basımlar ve IFS. Reel döviz kuru 17,0 -0,9 0,1 0,7 a/ Tablodaki rakamlar, GSYH’nin yüzde puanı olarak, her bir alt-dönem için her bir 'L÷HUIDNW|UOHU 2,8 0,3faktörün ortalama -0,7 yıllık etkisidir. -0,3 b/ Yuvarlama hatası mevcut. Kaynak<D]DUODUÕQKHVDSODPDODUÕYH,0)0DGGH,9oHúLWOLEDVÕPODUYH,)6 a/ b/ 7DEORGDNLUDNDPODU*6<+ QLQ\]GHSXDQÕRODUDNKHUELUDOW-G|QHPLoLQKHUELUIDNW|UQRUWDODPD\ÕOOÕNHWNLVLGLU <XYDUODPDKDWDVÕPHYFXW 4 4 2012A1 2011A5 2010A9 2010A1 2009A5 2008A9 2008A1 2007A5 2006A9 2006A1 2005A5 2004A9 2004A1 2003A5 2002A9 2002A1 2001A5 2000A9 2000A1 1.9. Kamu dış borç yükünün azaltılŞekil 1.2. Türkiye: Reel Döviz Kuru Değer Artışı masına, reel döviz kuru değer artışından Reel Efektif Döviz Kuru (+ = artış) ùHNLO1.27UNL\H5HHO'|YL].XUX'H÷HU$UWÕúÕ .DPX GÕú ERUo \NQQ ziyade 1.9. aktif borç yönetimi yardımcı olmuştur.D]DOWÕOPDVÕQDUHHOG|YL]NXUXGH÷HU Reel döviz kuru değer artışı (Şe5HHO(IHNWLI'|YL].XUX DUWÕú DUWÕúÕQGDQ ]L\DGH DNWLI ERUo 130 kil 1.2),\|QHWLPL 2003-2008 döneminde kamu borç \DUGÕPFÕ ROPXúWXU Reel 120 oranındaki azalmaya yılda DUWÕúÕ sadeceùHNLO yüzde 1 110 G|YL] NXUX GH÷HU katkıda 2003-2008 bulunmuştur. Bunun nedeni, top100 döneminde kamu borç 90 lam kamu borcununD]DOPD\D dış bileşeninin, topRUDQÕQGDNL \ÕOGD VDGHFH 80 lam kamu borcunun yüzde 35’inden%XQXQ gü\]GH NDWNÕGD EXOXQPXúWXU 70 QHGHQL WRSODP NDPX nümüzde yaklaşık yüzde 11’eERUFXQXQ indirilmişGÕú 60 ELOHúHQLQLQ WRSODP NDPX ERUFXQXQ olmasıdır. Borç bileşimindeki bu değişim, 50 \]GH LQGHQ JQP]GH \DNODúÕN dış amortismanların tamamen ödenmesini 40 yüzde 11'e indLULOPLú ROPDVÕGÕU %RUo ve iç borç finansmanına geçişi içeren aktif ELOHúLPLQGHNL EX GH÷LúLP GÕú borç yönetimi uygulamalarının sonucudur DPRUWLVPDQODUÕQWDPDPHQ|GHQPHVLQL (Şekil 1.3). Buna iç borçJHoLúL vadeleriYH Lo ERUoilaveten, ILQDQVPDQÕQD LoHUHQ Kaynak: <D]DUODUÕQ KHVDSODPDODUÕ YH ,0) 0DGGH ,9 oHúLWOL EDVÕPODU YH nin uzaması, bu dönemdeki borç yönetimiDNWLI ERUo \|QHWLPL X\JXODPDODUÕQÕQ IFS. nin temel sonuçlarından birisidir. VRQXFXGXU ùHNLO %XQDÖnemli LODYHWHQ Kaynak: Yazarların hesaplamaları ve IMF Madde IV, çeşitli basımlar ve IFS kurumsal bu pozitif sonuçlar Loiyileştirmeler, ERUo YDGHOHULQLQ X]DPDVÕ EX G|QHPGHNL ERUo \|QHWLPLQLQ WHPHO VRQXoODUÕQGDQ ELULVLGLU gQHPOL NXUXPVDOL\LOHúWLUPHOHUEXSR]LWLIVRQXoODULoLQGD\DQDNROXúWXUPXúWXU\ÕOÕQGD.DPX)LQDQVPDQÕ için dayanak oluşturmuştur. 2002 yılında YH%RUo<|QHWLPLQLQ']HQOHQPHVL+DNNÕQGD.DQXQXQX\JXODPD\DNRQPDVÕ|QHPOLELUDGÕPROPXúWXU Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun uygulamaya konması, önemli bir adım olmuştur. Bu Kanun, borç ve risk yönetiminden sorumlu bir ara makam ve üst düzey bir borç yönetim komitesi oluşturulmasında portföy yöneticisi olarak Hazinenin rolünü güçlendirmiştir. Bu Kanun, borç ve risk yönetiminden sorumlu bir ara makam ve üst düzeyTürkiye bir borç yönetim komitesi Kamu Maliyesi incelemesi ROXúWXUXOPDVÕQGDSRUWI|\\|QHWLFLVLRODUDN+D]LQHQLQUROQJoOHQGLUPLúWLU Şekil 1.3. Türkiye: Tedbirli Kamu Borcu Yönetimi ùHNLO1.3. Türkiye: Tedbirli Kamu Borcu Yönetimi øo%RUo9DGHVLRUWDODPDD\ 'Õú%RUodHYLULP2UDQODUÕ 80 70 60 50 40 30 20 10 0 140% 120% 100% 80% 60% 40% Kaynak+D]LQH0VWHúDUOÕ÷Õ Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. 1.10. Kaynak+D]LQH0VWHúDUOÕ÷Õ Kaynak: Hazine Müsteşarlığı. 3R]LWLI NDPX ERUFX GLQDPLNOHULQLQ GHYDP HWPHVL |]HOOLNOH E\PHQLQ \DYDúODPDVÕ 1.10. Pozitif kamu borcu dinamiklerinin devam etmesi, özellikle büyümenin yavaşlaması durumunda GXUXPXQGDPDOLWHGELUOLOL÷LQGHYDPHWPHVLQLJHUHNWLUHFHNWLU *HOLUE\PHVLQLQVD÷ODGÕ÷ÕIDL]GÕúÕ ID]ODODU YH *6<+ E\PHVLQLQ VD÷ODGÕ÷Õ DUWDQ Gelir SD\GD 7UNL\H QLQsağladığı VRQ RQ faiz \ÕOGDNL SR]LWLI ERUo mali tedbirliliğin devam etmesini gerektirecektir. büyümesinin dışı fazlalar ve GSYH GLQDPLNOHULQLE\N|OoGHDoÕNODPDNWDGÕU%XQXQODELUOLNWHHQD]ÕQGDQNÕVDLODRUWDYDGHGHNLJ|UQP büyümesinin sağladığı artan payda, Türkiye’nin son on yıldaki pozitif borç dinamiklerini büyük ölçüde açıkE\PHQLQ OLbirlikte, \ÕOODUGD J|UOHQ RUDQODUD J|UH GLNNDWH GH÷HU |OoGH \DYDúODPDVÕGÕU %X GXUXP JHOLU lamaktadır. Bununla en azından kısa ila orta vadedeki görünüm, büyümenin 2000li yıllarda görülen SHUIRUPDQVÕQÕHWNLOH\HELOLUYHEXQHGHQOHSR]LWLIERUoGLQDPLNOHULQLQPXKDID]DHGLOPHVLLoLQGDKDID]OD oranlara göre dikkate değer ölçüde yavaşlamasıdır. Bu durum, gelir performansını etkileyebilir ve bu nedenle PDOLborç oDED JHUHNWLUHFHNWLU $\QÕ ]DPDQGD HGLOHQfazla GúN RUDQÕ JHOHFHNWH RUWDPÕQ elde pozitif dinamiklerinin muhafaza edilmesiHOGH için daha maliERUo*6<+ çaba gerektirecektir. Aynı zamanda, JHOLúPHNWH RODQ SL\DVDODU LoLQ GDKD D] ROXPOX RODELOHFH÷L GLNNDWH DOÕQGÕ÷ÕQGD PDOL ELU WDPSRQ edilen düşük borç/GSYH oranı, gelecekte ortamın gelişmekte olan piyasalar için daha az olumlu olabileceği ROXúWXUPDNWDGÕU NUL]LQGH HGLQLOHQ GHQH\LP EHNOHQPH\HQ úRNODU GXUXPXQGD JoO ELU WDPSRQD dikkate mali bir tampon oluşturmaktadır. krizinde edinilen deneyim, beklenmeyen VDKLSalındığında, ROPDQÕQ |QHPLQL KDWÕUODWPDNWD YH EX QHGHQOH2001 E\PHQLQ GúN ROGX÷X ELU RUWDPGD ELOH PDOLşoklar durumunda güçlü bir tampona sahip olmanın önemini hatırlatmakta ve bu nedenle büyümenin düşük olduğu WHGELUOLOL÷LQGHYDPHWPHVLJHUHNOLOL÷LQHLúDUHWHWPHNWHGLU bir ortamda bile mali tedbirliliğin devam etmesi gerekliliğine işaret etmektedir. D. M$/ñDñ1$0ñ./(5, 1999-2012: Y$.,1'$1%ñ5B$.,ì D. Malİ Dİnamİkler, 1999-2012: Yakından bİr Bakış 'HYOHW*HOLUOHUL$UWDQ'ROD\OÕ9HUJLOHUYH6RV\DO*YHQOLN3ULPOHUL Devlet Gelirleri: Artan Dolaylı Vergiler ve Sosyal Güvenlik Primleri 1.11. Vergilerin GSYH içindeki NDOPÕú DQFDN JHOLUOHULQLQ ELOHúLPLQGH |QHPOL 1.11. Vergilerin GSYH içindeki oranıoUDQÕ sabitVDELW kalmış, ancak vergiYHUJL gelirlerinin bileşiminde önemli bir değiELUGH÷LúLNOLNROPXúWXU 6RQRQ\ÕOGDNLPDOLVRQXoODULoLQJHOLUE\PHVLQLQ|QHPLGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGD şiklik olmuştur. Son on yıldaki mali sonuçlar için gelir büyümesinin önemi dikkate alındığında, devlet gelirGHYOHW JHOLUOHUL GLQDPLNOHULQH \DNÕQGDn EDNÕOPDVÕ JHUHNOLGLU 7UNL\H GH PHUNH]L \|QHWLP gelirleri 2000 leri\ÕOÕQGDQ dinamiklerine yakından bakılması gereklidir. Türkiye’de merkeziEX yönetim gelirleri 2000 yılından bu yana EX \DQD *6<+ QLQ RUWDODPD \]GH NDGDU ROPXúWXU VUH LoLQGHNL GH÷LúLNOLNOHU E\N GSYH’nin ortalama yüzde 23’ü kadar olmuştur, bu süre içindeki değişiklikler büyük ölçüde GSYH’nin |OoGH *6<+ QLQ \]GH L LoLQGH JHUoHNOHúPLúWLU 0HUNH]L \|QHWLP JHOLUOHULQLQ VHYL\HVL JHQHO RODUDNyüzde 1’i GL÷HU içindeKÕ]OÕ gerçekleşmiştir. MerkeziRODQ yönetim gelirlerinin seviyesi genel olarak hızlı büyüyenNÕ\DVOD gelişmekte E\\HQ JHOLúPHNWH SL\DVDODU LOH D\QÕ GR÷UXOWXGDGÕU DQFDNdiğer 2(&' \HOHULQH olanGúNWU. piyasalar %XUDGD ile aynıND\GD doğrultudadır, ancak kıyasla düşüktür. Burada kayda değer olan, söz GH÷HU RODQ V|]OECD NRQXVXüyelerine G|QHP LoLQGH YHUJL JHOLUOHULQLQ ELOHúLPLQGH \DúDQDQ konusu dönem içinde vergi gelirlerinin bileşiminde yaşanan değişimdir. Özel tüketim vergisi ileönemli uluslararası GH÷LúLPGLUg]HOWNHWLPYHUJLVLLOHXOXVODUDUDVÕWLFDUHWWHQDOÕQDQYHUJLOHUGHQHOGHHGLOHQJHOLUOHr, 1 |OoGHalınan DUWPÕúWÕU Bu iki vergiden eldegelirler, edilen gelirler, toplam artmıştır. merkezi 1yönetim gelirlerinin 13'ü Bu iki vergiden eldeyüzde edilen gelirler, ticaretten vergilerden elde edilen önemli ölçüde RUDQÕQGDDUWPÕúWÕUYHúXDQGDWRSODPÕQ\DNODúÕN\]GH ÕQÕROXúWXUPDNWDGÕU toplam merkezi yönetim gelirlerinin yüzde 13’ü oranında artmıştır ve şu anda toplamın yaklaşık yüzde 40’ını oluşturmaktadır. 1.12. Tüketim vergilerindeki artış, hem tüketim malları üzerideki vergi oranlarındaki artış hem de tü1 ketimde son onWLFDUHWWHQ yılda görülen hızlı büyüme ile PDOODUGDQ açıklanabilir. olarak, dolaylı vergiler şu anda toplam 8OXVODUDUDVÕ DOÕQDQ YHUJLOHU HVDVHQ LWKDO DOÕQDQSonuç .'9 GLU YH \HUOL PDOODUGDNL .'9 GHQ IDUNOÕ merkezi yönetim vergi payının yüzde 50’sinden fazlasını ve GSYH’nin yaklaşık yüzde 14’ünü oluşturmaktadır GH÷LOGLU (Şekil 1.4). Bu da, devlet gelirlerini iç talepteki yavaşlamalardan büyük zarar görebilecek bir konuma getir5 gelirleri büyümesi arasındaki korelasyon, son on yolmektedir. Reel GSYH büyümesi ile reel merkezi yönetim da oldukça güçlü olmuştur; gelir canlılığı, küresel krizin tüm etkilerinin hissedildiği yıl olan 2009’da 2,5 gibi yüksek bir oranda gerçekleşmiştir (Şekil 1.5). Ayrıca, Hükümetin orta vadeli kalkınma stratejisinde, ihracatın başını çektiği bir büyüme stratejisine doğru geçiş isteğinden açıkça söz edilmektedir. Net ihracatın büyüme için ana etken olacağı şekilde bir yeniden dengeleme yapılması, vergi politikasının aynı kalması durumunda vergi gelirlerinin son on yılda gerçekleşenden daha az olması anlamına gelecektir. Ayrıca, özel tüketim vergi1 Uluslararası ticaretten alınan vergiler esasen ithal mallardan alınan KDV’dir ve yerli mallardaki KDV’den farklı değildir. 5 görebilecek bir konuma getirmektedir. Reel GSYH büyümesi ile reel merkezi yönetim gelirleri büyümesi DUDVÕQGDNLNRUHODV\RQVRQRQ\ROGDROGXNoDJoOROPXúWXUJHOLUFDQOÕOÕ÷ÕNUHVHl krizin tüm etkilerinin KLVVHGLOGL÷L \ÕO RODQ GD JLEL \NVHN ELU RUDQGD JHUoHNOHúPLúWLU ùHNLO $\UÕFD +NPHWLQ RUWDYDGHOLNDONÕQPDVWUDWHMLVLQGHLKUDFDWÕQEDúÕQÕoHNWL÷LELUE\PHVWUDWHMLVLQHGR÷UXJHoLúLVWH÷LQGHQ DoÕNoD V|] HGLOPHNWHGLU 1HW LKUDFDWÕQ E\PH LoLQ DQD HWNHQ RODFD÷Õ úHNLOGH ELU \HQLGHQ GHQJHOHPH Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? \DSÕOPDVÕYHUJLSROLWLNDVÕQÕQD\QÕNDOPDVÕGXUXPXQGDYHUJLJHOLUOHULQLQVRQRQ\ÕOGDJHUoHNOHúHQGHQGDKD D]ROPDVÕDQODPÕQDJHOHFHNWLU$\UÕFD|]HOWNHWLPYHUJLVLQLROXúWXUDQED]Õ|÷HOHUGHNLYHUJLRUDQODUÕQÕQ sini oluşturan bazı öğelerdeki vergi oranlarının zatenULVNL yüksek olması nedeniyle, tabanLODYH erozyonu olmadan ]DWHQ \NVHN ROPDVÕ QHGHQL\OH WDEDQ HUR]\RQX ROPDGDQ WNHWLP YHUJLVLQGH DUWÕúODUriski \DSPD tüketimRODQD÷ÕVÕQÕUOÕRODELOLU vergisinde ilave artışlar yapma olanağı sınırlı olabilir. ùHNLO1.4. Türkiye: Merkezi Yönetim GelirlerLQGHNL'H÷LúLPOHU Şekil 1.4. Türkiye: Merkezi Yönetim Gelirlerindeki Değişimler 7UNL\H0HUNH]L<|QHWLP*HOLU%LOHúLPL 2000 Uluslarara VÕ7LFDUHW ve Muamelel erden $OÕQDQ Vergiler 13% Özel Tüketim Vergisi 14% Faizler, Paylar ve Cezalar 13% Dahilde $OÕQDQ KDV 11% 'L÷HU 24% Kurumlar Vergisi 7% Gelir Vergisi 18% 7UNL\H0HUNH]L<|QHWLP*HOLU%LOHúLPL Uluslarara VÕ7LFDUHW ve Muamelele rden $OÕQDQ Vergiler 18% Faizler, Paylar ve Cezalar 6% 'L÷HU 20% Özel Tüketim Vergisi 22% Dahilde $OÕQDQ KDV 10% Gelir Vergisi 17% Kurumlar Vergisi 7% Kaynak0DOL\H%DNDQOÕ÷Õ Kaynak: Maliye Bakanlığı 1.13. g]HOOLNOH ERUGUR YHUJLOHULQLQ DUWPDVÕ VD\HVLQGH WRSODP GHYOHW JHOLUOHUL |QHPOL |OoGH DUWPÕúWÕU øNL JHOLU NPHVLQLQ UDNDPODUÕ DUDVÕQGDNL DQD IDUN VRV\DO JYHQOLN SULPOHULQGHQ YH NDPX 1.13. LNWLVDGLWHúHNNOOHULQLQWHPHWWOHULQGHQND\QDNODQDQLODYHJHOLUOHUGLU)DUNEXQODUÕQKHULNLVLQLQPHUNH]L Özellikle bordro vergilerinin artması sayesinde, toplam devlet gelirleri önemli ölçüde artmıştır. yönetimin vergi ve vergi-GÕúÕ JHOLUOHULQH \DNODúÕN \]GH VL NDGDUve LODYH \DSPDVÕ QHGHQL\OH İki gelir kümesinin rakamları arasındaki ana *6<+ QLQ fark, sosyal güvenlik primlerinden kamu iktisadi teşekkülleri|QHPOLGLU ùHNLO $UWDQ VRV\DO JYHQOLN SULPOHUL DQDOL] G|QHPL LoLQGH GHYOHW JHOLUOHULQGHNL DUWÕúÕQve vernin temettülerinden kaynaklanan ilave gelirlerdir. Fark, bunların her ikisinin merkezi yönetimin vergi gi-dışıE\NNÕVPÕQDNDUúÕOÕNJHOPHNWHGLU6|]NRQXVXG|QHPLoLQGH6RV\DO6LJRUWDSULPOHUL*6<+ QLQ\]GH gelirlerine GSYH’nin yaklaşık yüzde 12’si kadar ilave yapması nedeniyle önemlidir (Şekil 1.6). Artan 4,4'ündeQ LQH XODúDUDN QHUHGH\VH LNL NDWÕQD oÕNPÕú NDPX LNWLVDGL WHúHNNOOHULQGHQ HOGH HGLOHQ sosyal WHPHWWOHU güvenlik primleri, analiz dönemi içinde*6<+ QLQ devlet gelirlerindeki artışın kısmına karşılık gelmektedir. YH NkUODUGD LVH \]GH WHQ \DNODúÕN \]GH VL büyük NDGDU ELU DUWÕú ROPXúWXU ùHNLO 2 dönem içinde Sosyal Sigorta primleri GSYH’nin yüzde 4,4’ünden 8,1’ine ulaşarak neredeyse iki Söz konusu 1.6). katına çıkmış, kamu iktisadi teşekküllerinden elde edilen temettüler ve kârlarda ise yüzde 3,5’ten GSYH’nin yaklaşık yüzde 2’si kadar bir artış olmuştur (Şekil 1.6).2 Şekil 1.5. Türkiye: Dolaylı Vergilerin Artışı 2 %X E|OPGH YH GRNPDQÕQ JHUL ùHNLO1.57UNL\H'ROD\OÕ9HUJLOHULQ$UWÕúÕ NDODQÕQGD |]HOOHúWLUPH JHOLUOHUL oL]JL DOWÕQGD GH÷HUOHQGLULOPLú YH PDOL GHngelerde dikkate DOÕQPDPÕúWÕU%XQXQODELUOLNWH7UNL\H GHNL \DVDODU|]HOOHúWLUPHJHOLULID]ODODUÕQÕQVHUEHVWoHKDUFDQPDVÕQDL]LQYHUPHNWHGLUYH EXQHGHQOHEXJHOLUOHULODYHKDUFDPDODULoLQILQDQVPDQND\QD÷ÕROXúWXUPDNWDGÕU 20 'R÷UXGDQYH'ROD\OÕ9HUJL*HOLUOHUL*6<+ QLQ 6 yüzdesi) 15 14 10 5 9 4 0 -5 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 'R÷UXGDQ9HUJLOHU 'ROD\OÕ9HUJLOHU -10 Reel Gelir Büyümesi Reel GSYH Büyümesi Kaynak0DOL\H%DNDQOÕ÷Õ 1.14. 6RV\DO 6LJRUWD SULPOHULQLQ o DQD ELOHúHQL HPHNOLOLN IRQX LúVL]OLN VLJRUWDVÕ IRQX YH JHQHO VD÷OÕNVLJRUWDVÕIRQXGXU 6RV\DO6LJRUWDSULPOHULE\N|OoGHHPHNOLOLNSULPOHULQGHQROXúPDNWDGÕUVRQ Kaynak: Maliye Bakanlığı \ÕOODUGD LúVL]OLN SULPOHUL YH |]HOOLNOH VD÷OÕN VLJRUWDVÕ SULPOHUL |QHP ND]DQPDNWDGÕU 6D÷OÕN VLJRUWDVÕ SULPOHUL\ÕOÕQGDVÕIÕUG]H\LQGH\NHQúXDQGD*6<+ QLQ\]GH LQHXODúPÕúWÕULúVL]OLNSULPOHULLVH 2\ÕOÕQGDVÕIÕUD\DNÕQNHQúXDQGD*6<+ QLQ\]GH LG]H\LQGHGLU(PHNOLOLNSULPOHUL\ÕOÕQGD Bu bölümde ve dokümanın geri kalanında, özelleştirme gelirleri çizgi altında değerlendirilmiş ve mali dengelerde dikkate alınmamıştır. Bununla birlikte, Türkiye’deki yasalar, geliri fazlalarının serbestçe harcanmasına izin vermektedir ve bu nedenle gelirler, ilaveEX harcamalar için *6<+ QLQ \]GH özelleştirme NDGDUNHQ EXJQ *6<+ QLQ \]GH QH XODúPÕúWÕU øONbuEDNÕúWD UDNDPODU finansman kaynağı oluşturmaktadır. XOXVODUDUDVÕ VWDQGDUWODUD J|UH |]HOOLNOH \NVHN GH÷LOGLU %XQXQOD ELUOLNWH ONHQLQ GHPRJUDILN SURILOLQH 6EDNÕOGÕ÷ÕQGD7UNL\HJHQoQIXVXGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGDQLVSHWHQ\NVHNVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQHVDKLS ELUD\NÕUÕGH÷HUKDOLQHJHOPHNWHGLUùHNLO6RQXoRODUDNEXJHOLU VHYL\HVLLoLQJHUHNOLSULPRUDQODUÕ XOXVODUDUDVÕ VWDQGDUWODUD J|UH \NVHNWLU 3ULPOHU EUW D\OÕN FUHWLQ \DNODúÕN \]GH L RUDQÕQGDNL LúYHUHQ SULPL LOH \DNODúÕN \]GH RUDQÕQGDNL oDOÕúDQ SULPLQGHQ ROXúDQ ERUGUR YHUJLOHUL úHNOLQGHGLU Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi 1.14. Sosyal Sigorta primlerinin üç ana bileşeni emeklilik fonu, işsizlik sigortası fonu ve genel sağlık sigortası fonudur. Sosyal Sigorta primleri büyük ölçüde emeklilik primlerinden oluşmaktadır, son yıllarda işsizlik primleri ve özellikle sağlık sigortası primleri önem kazanmaktadır. Sağlık sigortası primleri 2007 yılında sıfır düzeyindeyken şu anda GSYH’nin yüzde 2,5’ine ulaşmıştır, işsizlik primleri ise 2000 yılında sıfıra yakınken şu anda GSYH’nin yüzde 0,5’i düzeyindedir. Emeklilik primleri 2000 yılında GSYH’nin yüzde 4’ü kadarken, bugün GSYH’nin yüzde 5,3’üne ulaşmıştır. İlk bakışta, bu rakamlar uluslararası standartlara göre özellikle yüksek değildir. Bununla birlikte, ülkenin demografik profiline bakıldığında, Türkiye, genç nüfusu dikkate alındığında nispeten yüksek sosyal güvenlik primlerine sahip bir aykırı değer haline gelmektedir (Şekil 1.6). Sonuç olarak, bu gelir seviyesi için gerekli prim oranları, uluslararası standartlara göre yüksektir. Primler, brüt aylık ücretin yaklaşık yüzde 19,5’i oranındaki işveren primi ile yaklaşık yüzde 14 oranındaki çalışan priminden oluşan bordro vergileri şeklindedir. Yüzde 15 ile 35 arasında değişen kişisel gelir vergisi oranlarına ilaveten bu vergi oranları, yüksek bir iş gücü vergi yükü anlamına gelmektedir (Bölüm 4’e bakın). 1.15. Son on yılda devlet gelirlerindeki iki ana eğilim, merkezi yönetim gelirlerinin bileşiminde dolaylı vergilendirmeye doğru gözlenen değişim ile sosyal güvenlik primlerinin seviyesindeki artıştır. Ekonominin temelindeki dinamikler dikkate alındığında, bu eğilimler normal seyirlerini izlemiş olabilir. Dolaylı vergilendirme, bordro ya da gelir vergilerinin kapsamında olmayan kayıt dışı çalışanları vergilendirmek için kullanışlı bir yoldur. Ayrıca, özel tüketim vergilerinin arttırılması, faiz dışı fazla hedeflerini tutturmaya çalışırken hızlı gelir elde etmenin nispeten kolay bir yoludur. Benzer şekilde, özel tüketim vergilerinin yükseltilmesi, ithalatı kontrol altına almanın ve daha iyi cari denge sonuçlarını desteklemenin bir yoludur. Ancak kayıt dışı sektör küçülmektedir ve oranları daha fazla arttırma olanağı sınırlıdır (bir sonraki bölüme bakın). Aslına bakılırsa, bordro vergisi gelirlerindeki artışı destekleyen husus, iş gücünün kayıtlı sektöre geçişi olmuştur. Bu nedenle genel devlet gelirleri - tarımsal iş gücündeki azalma hızlandıkça - kayıt dışı istihdamın düşmesinden yararlanmıştır. Bu eğilimlerin doğrudan sonucu, genel devlet gelirlerinin iç talepteki döngüsel değişimlere daha hassas hale gelmesidir. Diğer bir sonuç ise, vergi politikasının, hem kurumlar hem de hane halklarındaki gelir vergilerinin daha zorlu vergi tabanından uzak durması olmuştur. Bu iki alan, kayıtlı iş gücü istihdam büyümesinin hızı düştükçe, vergi politikasının ileride yönelmesi gereken alanlardır. ùHNLO1.6. Primleri Şekil 1.6. Türkiye: Türkiye:Sosyal SosyalGüvenlik Güvenlik Primleri 35 10 40 9 35 8 30 7 25 6 5 20 4 15 3 <DúOÕOÕN%D÷ÕPOÕOÕN2UDQÕoDOÕúPD\DúÕQGDNÕQIXVXQ yüzdesi) Konsolide Genel Devlet Gelirleri (GSYH'nin yüzdesi) Konsolide Vergi ve Vergi-Harici Gelirler (Sol eksen) Toplam Gelirler (Sol eksen) Faktör Gelirleri ITA 30 SWE BGR GBR DNK 25 NOR GEO MLTCAN 20 ISL IRL RUS ISR CYP ARM KOR HKG 15 GRC EMU PRT FINBEL FRA AUT LVA EUU HRV CHE HUN OEC HIC NLD LTUSVN ESP UKR URY CZE ROMSRB ECS LUX BIH USA POL BLR MKD MDA ECA SVK CHL LKA JAM THA SLV LBN LCN LAC DOM TTO PER MAC COL PRYCPVMAR GTM IND SAS ZAF CIV HND BTN JOR BEN AFG 10 5 0 DEU 0 10 20 BRA TUN TUR 30 CRI 40 50 60 Sosyal Güvenlik Primleri (Gelirlerin yüzdesi) Sosyal Fonlar Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ2(&'YH%DQNDSHUVRQHOLKHVDSODPDODUÕ Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, OECD ve Banka personeli hesaplamaları. 'HYOHW+DUFDPDODUÕ)DL]gGHPHOHULQGH'úú6RV\DO+DUFDPDODUGD$UWÕú 1.16. )DL]|GHPHOHULQGHNL|QHPOLGúúKHPLoKHPGHGÕúHWNHQOHULQELUVRQXFXGXU)DL]|GHPHOHUL *6<+ QLQ \]GH X NDGDU D]DOÕUNHQ IDL] GÕúÕ FDUL KDUFDPDODU *6<+ QLQ \DNODúÕN \]GH X NDGDU DUWPÕúWÕU ùHNLO %X H÷LOLPOHU NDPX \DWÕUÕPODUÕQGDNL WHNG]H H÷LOLP LOH oDNÕúPÕúWÕU 6D÷ODP ERUo \|QHWLPL X\JXODPDODUÕ LOH IDL] GÕúÕ PDOL ID]ODODUÕQ NXOODQÕOPDVÕQÕQ NRPELQDV\RQX IDL] |GHPHOHULQL GúUPH\H\DUGÕPFÕROPXúWXU.UHVHOHNRQRPLNNRúXOODUÕQGDID\GDVÕGRNXQPXúWXU*HOLúPLúONHIDL] RUDQODUÕQÕQ GúN ROPDVÕQÕ YH ULVNWHQ NDoÕQPDQÕQ NUHVHO RODUDN D]DOPDVÕQÕ GD LoHUHQ NUHVHO OLNLGLWH NRúXOODUÕ VHUPD\H JLULúOHULQLQ JHOLúPHNWH RODQ SL\DVDODUD \|QHOPHVLQL GHVWHNOHGLNoH VRQ RQ \ÕO LoLQGH 7UNGÕúERUFXLoLQGHYOHWWDKYLOLDOÕP-VDWÕPIDUNODUÕKÕ]ODGúPúWU6HUPD\HJLULúLDUWÕúODUÕQDLOLúNLQVRQ 7 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Devlet Harcamaları: Faiz Ödemelerinde Düşüş, Sosyal Harcamalarda Artış 1.16. Faiz ödemelerindeki önemli düşüş, hem iç hem de dış etkenlerin bir sonucudur. Faiz ödemeleri, GSYH’nin yüzde 10’u kadar azalırken, faiz dışı cari harcamalar GSYH’nin yaklaşık yüzde 9’u kadar artmıştır (Şekil 1.7). Bu eğilimler, kamu yatırımlarındaki tekdüze eğilim ile çakışmıştır. Sağlam borç yönetimi uygulamaları ile faiz dışı mali fazlaların kullanılmasının kombinasyonu, faiz ödemelerini düşürmeye yardımcı olmuştur. Küresel ekonomik koşulların da faydası dokunmuştur. Gelişmiş ülke faiz oranlarının düşük olmasını ve riskten kaçınmanın küresel olarak azalmasını da içeren küresel likidite koşulları sermaye girişlerinin gelişmekte olan piyasalara yönelmesini destekledikçe, son on yıl içinde Türk dış borcu için devlet tahvili alım-satım farkları hızla düşmüştür. Sermaye girişi artışlarına ilişkin son zamanlarda yapılan bir çalışma (Zalduendo ve ark., 2012), bir ülkede sermaye girişlerinde bir artış olup olmayacağını büyük ölçüde küresel etkenlerin açıkladığını, öte yandan söz konusu artışın diğer gelişmekte olan piyasa ekonomilerine kıyasla büyüklüğünü iç faktörlerin belirlediğini göstermektedir. Türkiye’nin, söz konusu artışın büyüklüğünü makro-tedbirli araçlar ve alışılmış olmayan para politikası ile kontrol altında tutmaya yönelik politika çabaları, bu raporun kapsamı dışında kalmaktadır. Ancak analizin sonucu, yabancı sermaye girişlerinin, azalan iç getiriler ve dolayısıyla özellikle 2009 yılından sonra düşen faiz harcamaları için önemli bir etken olduğunu göstermektedir. Şekil 1.7. Türkiye: Azalan Faiz Ödemeleri ve Riskten Küresel Kaçınma ùHNLO1.77UNL\H$]DODQ)DL]gGHPHOHULYH5LVNWHQ.UHVHO.DoÕQPD 50 .RQVROLGH*HQHO'HYOHW+DUFDPDODUÕ (GSYH'nin yüzdesi) 1200 20 1000 15 30 10 600 20 5 400 10 0 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 40 Toplam Harcamalar Faiz Harici Cari Harcamalar )DL]+DUFDPDODUÕ6D÷HNVHQ <DWÕUÕP+DUFDPDODUÕ6D÷HNVHQ Falling Soverign Risk Ülke Riski 800 200 Source: CEIC 0 Kaynak: CEIC Data Company Ltd. Not*UDILN7UNL\H QLQGHYOHWWDKYLOLDOÕP-VDWÕPIDUNÕHNVL RUWDODPDJHOLúPHNWHRODQSL\DVDWDKYLODOÕP-VDWÕPIDUNÕQÕ göstermektedir ve Türkiye'ye özgü riski tespit etmeyi DPDoODPDNWDGÕU Kaynak: Kalkınma Bakanlığı. Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ 1.17. )DL]KDUFDPDODUÕQGDNL|QHPOLD]DOPD\ODELUOLNWHIDL]GÕúÕFDULKDUFDPDODUGDHúLWGHUHFHGH 1.17. Faiz harcamalarındaki önemli azalmayla birlikte,PHUNH]L faiz dışı \|QHWLP cari harcamalarda eşit derecede |QHPOL ELU DUWÕú ROPXúWXU 2Q \ÕOÕQ LON \DUÕVÕQGD IDL] GÕúÕ KDUFDPDODUÕ oRNönemli KDILI bir artış olmuştur. On yılın ilk VÕQD yarısında,LQPLúWLU merkezi$QFDN yönetim dışı harcamaları çok hafifNXUXPODUÕQD azalarak GSYH’nin D]DODUDN *6<+ QLQ \]GH EXfaiz G|QHPGH VRV\DO JYHQOLN \DSÕOan WUDQVIHUOHU \DNODúÕN \]GH VL RUDQÕQGD DUWPÕúWÕU %X H÷LOLP RQtransferler, \ÕOÕQ LNLQFL \DUÕVÕQGDyakGD yüzde 17,6’sına*6<+ QLQ inmiştir. Ancak bu dönemde, sosyal güvenlik kurumlarına yapılan GSYH’nin laşıkGHYDPHWPLúWLUFDULWUDQVIHUOHULOHDUDVÕQGDPHUNH]L\|QHWLPIDL]GÕúÕKDUFDPDODUÕQGDNL\]GH yüzde 2’si oranında artmıştır. Bu eğilim, on yılın ikinci yarısında da devam etmiştir; cari transferler, DUWÕúÕQ \]GH OLNfaiz E|OPQ DoÕNODPDNWDGÕU 6RV\DO *YHQOLN artışın .XUXPXQD 2005 ile RUDQÕQGDNL 2010 arasında merkezi yönetim dışı harcamalarındaki yüzde 4,8 oranındaki yüzde\DSÕODQ 2,2’lik GR÷UXGDQ WUDQVIHUOHU FDUL WUDQVIHUOHUGHNL \]GH OLN WRSODP DUWÕúÕQ \]GH ON NÕVPÕQD NDUúÕOÕN bölümünü açıklamaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılan doğrudan transferler, cari transferlerdeki yüzde JHOPHNWHGLU .DPX oDOÕúDQODUÕQD YHULOHQ WD]PLQDWODUGDNL DUWÕú WRSODP IDL] GÕúÕ KDUFDPDODUGD *6<+ QLQ 2,2’lik toplam artışın yüzde 1,3’lük kısmına karşılık gelmektedir. Kamu çalışanlarına verilen tazminatlardaki yDNODúÕN \]GH L NDGDU ELU DUWÕúD NDUúÕOÕN JHOPHNWHGLU 6HUPD\H KDUFDPDODUÕQGDNL NoN ELU DUWÕú JHUL artış,NDODQPHEOD÷ÕQE\NELUNÕVPÕQÕDoÕNODPDNWDGÕU toplam faiz dışı harcamalarda GSYH’nin yaklaşık yüzde 1’i kadar bir artışa karşılık gelmektedir. Sermaye harcamalarındaki küçük bir artış, geri kalan meblağın büyük bir kısmını açıklamaktadır. 1.18. .RQVROLGHGHYOHWKHVDSODUÕQGDIDL]GÕúÕFDULKDUFDPDODUGDNLDUWÕúÕQE\NELUNÕVPÕVD÷OÕN 1.18. Konsolide devlet hesaplarında, faiz dışı cari harcamalardaki artışın büyük bir kısmı, sağlık sisigortasÕ KDUFDPDODUÕQGDNL DUWÕú LOH DoÕNODQPDNWDGÕU 0HUNH]L \|QHWLP KDUFDPDODUÕ GXUXPXQGD gortası harcamalarındaki artış ile açıklanmaktadır. Merkezi yönetim harcamaları durumunda olduğu gibi, ROGX÷X JLEL DUWÕú V|] NRQXVX RQ \ÕOÕQ LNLQFL \DUÕVÕQGD PH\GDQD JHOPLúWLU gUQH÷LQ VD÷OÕN VLJRUWDVÕ artış,JLGHUOHUL söz konusu onLOH yılın ikinci yarısında meydana\DNODúÕN gelmiştir. Örneğin sağlık DUWPÕúWÕU sigortası giderleri, 2008 ile 2010 DUDVÕQGD *6<+ QLQ \]GH NDGDU ùHNLO DQFDN EX arasında GSYH’nin yaklaşık yüzde 3’üILLOL kadar artmıştır (Şekil 1.8); ancak bu, sağlık harcamalarındaki VD÷OÕN VLJRUWDVÕ KDUFDPDODUÕQGDNL DUWÕúÕ DEDUWPDNWDGÕU oQN \ÕOÕQGDsigortası VDGHFH 6RV\DO *YHQOLN fiili .XUXPXQXQ artışı abartmaktadır, 2008 yılında sadece3 *6<+ QLQ Sosyal Güvenlik (SGK)HúLW hesaplarında ayrıl6*. çünkü KHVDSODUÕQGD D\UÕOPÕúWÕU GL÷HUKurumunun \]GH SXDQÕ RUDQGD VRV\DO güvenlikteki artan harcamalardDQ YH G|QHU VHUPD\H KDUFDPDODUÕQGDQ JHOPLúWLU '|QHU VHUPD\HOHULQ 8 E\N |OoGH VD÷OÕN VHNW|UQGH 6D÷OÕN %DNDQOÕ÷Õ NXUXPODUÕ YH hQLYHUVLWHOHU oDOÕúWÕ÷ÕQD GLNNDW HGLOPHOLGLU GROD\ÕVÕ\OD WRSODP \]GH SXDQOÕN DUWÕúÕQ NDEDFD SXDQÕ VD÷OÕNOD LOJLOL KDUFDPDlardan JHOPHNWHGLU<XNDUÕGDEHOLUWLOHQPHUNH]L\|QHWLPIDL]GÕúÕFDULKDUFDPDELOHúHQOHULQLQ- J|UHYND\ÕSODUÕ KD]LQH \DUGÕPÕ YH JHOLUOHUGHQ D\UÕODQ SD\ODU - KHSVL \ÕOÕQGD KÕ] ND]DQPÕúWÕU YH KDUFDPDODUGD Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi mıştır.3 GSYH’nin diğer yüzde 2 puanı, eşit oranda sosyal güvenlikteki artan harcamalardan ve döner sermaye harcamalarından gelmiştir. Döner sermayelerin büyük ölçüde sağlık sektöründe (Sağlık Bakanlığı kurumları ve Üniversiteler) çalıştığına dikkat edilmelidir, dolayısıyla toplam yüzde 5 puanlık artışın kabaca 4 puanı sağlıkla ilgili harcamalardan gelmektedir. Yukarıda belirtilen merkezi yönetim faiz dışı cari harcama bileşenlerinin - görev kayıpları, hazine yardımı ve gelirlerden ayrılan paylar - hepsi, 2009 yılında hız kazanmıştır ve harcamalarda 2009’da görülen ani yükselmenin geri kalanını açıklamaya yardımcı olmaktadır. Bu öğeler, büyük ölçüde ilgili makamların küresel mali krize tepkileri ile ilgilidir ve GSYH’nin yaklaşık yüzde 1,5’i kadardır. ùHNLO1.8. Harcamalardaki ArWÕú Şekil 1.8. Türkiye: Türkiye:Sosyal Sosyal Harcamalardaki Artış 10 9 Faiz Harici Cari Harcamalar (GSYH'nin yüzdesi) 8 35 30 7 25 6 20 5 15 4 3 10 2 5 1 Türkiye: Sosyal <DUGÕP+DUFDPDODUÕ(GSYH'nin yüzdesi) 14 13 12 11 10 9 8 7 0 0 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 )DL]+DULFL&DUL+DUFDPDODU6D÷HNVHQ *HQHO6D÷OÕN6LJRUWDVÕ Döner Sermaye SGK Kaynak: Kalkınma Bakanlığı. Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ 1.19. 7UNL\H GHNL VRV\DO WHPLQDWODU XOXVODUDUDVÕ G]H\OH NDUúÕODúWÕUÕOGÕ÷ÕQGD ID]OD GH÷LOGLU DQFDN 7UNL\H QLQ JHQoteminatlar GHPRJUDILN \DSÕVÕ GLNNDWH DOÕQGÕ÷ÕQGD VRV\DO JYHQOLN oRN Tür1.19. Türkiye’deki sosyal uluslararası düzeyle karşılaştırıldığında fazlaKDUFDPDODUÕ değildir, ancak bonkör görünmektedir. GSYH'nin yüzde 13'ünün biraz üzerinde olan toplam sosyal teminat kiye’nin genç demografik yapısı dikkate alındığında, sosyal güvenlik harcamaları çok bonkör görünKDUFDPDODUÕ7UNL\H \LONHOHUDUDVÕNDUúÕODúWÕUPDODUGDELUD\NÕUÕ|UQHNRODUDNJ|VWHUPHPHNWHGLU%XQXQOD mektedir. GSYH’nin yüzde 13’ünün biraz üzerinde olan toplam sosyal teminat harcamaları, Türkiye’yi ülkeELUOLNWH HOYHULúOL GHPRJUDILVL GLNNDWH DOÕQGÕ÷ÕQGD 7UNL\H QLQ VRV\DO WHPLQDW KDUFDPDODUÕ NDONÕQPD ler arası karşılaştırmalarda bir aykırı örnek olarak göstermemektedir. Bununla birlikte, elverişli demografisi G]H\LQH J|UH oRN E\NWU EN] ùHNLO <XNDUÕGD ND\GHGLOHQ KDUFDPD GLQDPLNOHUL YH DOWWD \DWDQ dikkate alındığında, Türkiye’nin sosyal teminat harcamaları, düzeyine göre çok büyüktür (bkz. Şekil GHPRJUDILN |]HOOLNOHU ONHGHNL oDOÕúPD \DúÕQGD EXOXQDQ kalkınma \NVHN JHQo QIXVD UD÷PHQ EDúOÕFD VRV\DO 1.6). Yukarıda kaydedilen harcama dinamikleri ve altta yatan demografik özellikler, ülkedeki çalışma yaşında JYHQOLNIRQODUÕQÕQQHGHQVUHNOLDoÕNYHUGL÷LQLDoÕNODPD\D\DUGÕPFÕROPDNWDGÕU$\UÕFD2FDN GHQ bulunan yüksek genç nüfusa rağmen başlıca sosyal güvenlik fonlarının neden sürekli açık verdiğini açıklamaEDúOD\DUDN GDKD |QFH <HúLO .DUW 3URJUDPÕ DGÕ\OD ELOLQHQ SULPVL] VD÷OÕN VLVWHPL NDSVDPÕQGDNL ya yardımcı olmaktadır. Ayrıca, Ocak 2012’den başlayarak, önce Yeşil Programı adıyla ve bilinen) YDWDQGDúODUD YHULOHQ VD÷OÕN KL]PHWOHULQLQ PDOL\HWL 6*. QÕQ(daha ELODQoRVXQXQ ELUKart SDUoDVÕ KDOLQH JHOPLú 6*. \D \DSÕODQ WRSODP GHYOHW WUDQVIHUOHUL \ROX\OD NDUúÕODQPD\D EDúODQPÕúWÕU $UWDQSGK’nın VRV\DO JYHQOLN primsiz sağlık sistemi kapsamındaki vatandaşlara verilen sağlık hizmetlerinin maliyeti, bilançosunun bir NDSVDPÕYHVD÷OÕNKL]PHWOHULWDOHELQLQLOHULGHNLKDUFDPDEDVNÕODUÕQDNDWNÕ\DSPDVÕPXKWHPHOGLU parçası haline gelmiş ve SGK’ya yapılan toplam devlet transferleri yoluyla karşılanmaya başlanmıştır. Artan sosyal güvenlik kapsamı ve sağlık hizmetleri talebinin, ilerideki harcama baskılarına katkı yapması 1.20. %X KDUFDPD VHoLPOHUL \NVHN NDOLWHOL JHQHO VD÷OÕN VLJRUWDVÕ HPHNOLOHU LoLQ ERQN|U HPHNOL muhtemeldir. PDDúODUÕ YHVRQ ]DPDQODUGD NoN DPD E\\HQLúVL]OLNVLJRUWDVÕ WHPLQDWODUÕVD÷ODPÕúWÕU NedenVRQXoLOLúNLVLNXUPDNEXoDOÕúPDQÕQNDSVDPÕGÕúÕQGDGÕUDQFDNEXKDUFDPDODUVRQRQ\ÕOGD7UNL\H GHNL 1.20. Bu harcama seçimleri, yüksek kaliteli genel sağlık sigortası, emekliler için bonkör emekli maaşları ve |QHPOL|OoGHL\LOHúPLúVRV\DOVRQXoODUDNHVLQOLNOHELUúHNLOGHNDWNÕGDEXOXQPXúWXU%HEHN|OPRUDQÕ son zamanlarda küçük ama büyüyen işsizlik sigortası teminatları sağlamıştır. Neden-sonuç ilişkisi FDQOÕGR÷XPGD GDQID]OD|OPGHQ XQDOWÕQDLQHUHN|QHPOL|OoGHGúPúGR÷XPGDEHNOHQHQ kurmak, bu çalışmanın kapsamı dışındadır; ancak bu harcamalar, son on yılda Türkiye’deki önemli ölçüde \DúDPVUHVLLVH\ÕOGDQ\ÕODoÕNPÕúWÕU(PHNOLOLNWHPLQDWODUÕ2(&'LoLQGHVDGHFH<HQL=HODQGD QÕQ iyileşmiş sosyal sonuçlara kesinlikle bir şekilde katkıda bulunmuştur. Bebek ölüm oranı, 1.000 canlı doğumda DUGÕQGDQLNLQFLGXUXPGDGÕULúYHUHQYHoDOÕúDQSULPOLDVJDULHPHNOLPDDúÕWRSODPWHPLQDWODUÕQ|]HOOLNOH 30’dan fazla ölümden 10’un altına inerek önemli ölçüde düşmüş, doğumda beklenen yaşam süresi ise 65 yılE\NELUNÕVPÕQÕROXúWXUPDNWDGÕU\ÕOÕQGDDVJDULHPHNOLPDDúÕQHWDVJDULFUHWWHQGDKD\NVHNELU danseviyeye 75 yıla çıkmıştır. Emeklilik teminatları OECD içinde sadece Yeni Zelanda’nın ardından ikinci durumdadır, getiriOPLúWLU işveren ve çalışan primli asgari emekli maaşı, toplam teminatların özellikle büyük bir kısmını oluşturmaktadır. 2009 yılında, asgari emekli maaşı, net asgari daha seviyeye JHUHNWLUPHNWHGLU getirilmiştir. 1.21. $UWDQ VRV\DO KDUFDPDODUÕQ PDOLücretten VRQXoODUÕ GDyüksek GLNNDWbir HGLOPHVLQL Zaten \NVHNRODQELULúJFYHUJL\NLOHVRV\DOJYHQOLNSULPLRUDQODUÕQÕQGDKDGDDUWWÕUÕOPDVÕLPNDQÕROXS 3 Sağlık SigortasıDoÕN harcamaları, dahaönce uygulandığı gibi diğer SGK harcamaları ile birleştirilmek 2008JHQHO yılında ayrıca kaydedilmeye ROPDGÕ÷Õ GH÷LOGLU 6*. QÕQ ERUoODQPD JHUHNOLOL÷L \ÕOÕQGDQyerine, VRQUDNL VD÷OÕN VLJRUWDVÕbaşlanmıştır. GDKLO LOH \ÕOODUÕ DUDVÕQGD RUWDODPD *6<+ QLQ \]GH VL NDGDU ROPXúWXU VRV\DO JYHQOLN YH JHQHO VD÷OÕN VLJRUWDVÕ UHIRUPXQXQ X\JXODPD\D NRQPDVÕ LOH ELUOLNWH 6*. QÕQ ERUoODQPD 10 9 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? 1.21. Artan sosyal harcamaların mali sonuçları da dikkat edilmesini gerektirmektedir. Zaten yüksek olan bir iş gücü vergi yükü ile, sosyal güvenlik primi oranlarının daha da arttırılması imkanı olup olmadığı açık değildir. SGK’nın borçlanma gerekliliği (2008 yılından sonraki genel sağlık sigortası dahil), 2001 ile 2010 yılları arasında ortalama GSYH’nin yüzde 2,7’si kadar olmuştur. 2008 sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası reformunun uygulamaya konması ile birlikte SGK’nın borçlanma gerekliliğinin 2010 yılında GSYH’nin yüzde 2,4’üne inmesine rağmen, açıkların gelecekte de kalıcı olarak süreceği öngörülmektedir. Artan sosyal hak kazanımları, gelirlerin azaldığı dönemlerde mali ayarlamayı zorlaştırabilir. Bu ve gelirlerin gittikçe JHUHNOLOL÷LQLQ\ÕOÕQGD*6<+ QLQ\]GH QHLQPHVLQHUD÷PHQDoÕNODUÕQJHOHFHNWHGHNDOÕFÕRODUDN döngüsel bir hale gelen niteliği, uzun vadeli bir mali sürdürülebilirlik perspektifi için bir endişe oluşturmaktadır.VUHFH÷L|QJ|UOPHNWHGLU$UWDQVRV\DOKDNND]DQÕPODUÕJHOLUOHULQD]DOGÕ÷ÕG|QHPOHUGHPDOLD\DUODPD\Õ Ayrıca, kalıcı SGK açıkları, kamu kaynaklarını altyapıdan ve büyümeyi destekleyen diğer harcamalardan ]RUODúWÕUDELOLU %X YH JHOLUOHULQ JLWWLNoH G|QJVHO ELU KDOH JHOHQ QLWHOL÷L X]XQ YDGHOL ELU PDOL uzaklaştırmaktadır. VUGUOHELOLUOLN SHUVSHNWLIL LoLQ ELU HQGLúH ROXúWXUPDNWDGÕU $\UÕFD NDOÕFÕ 6*. DoÕNODUÕ NDPX ND\QDNODUÕQÕDOW\DSÕGDQYHE\PH\LGHVWHNOH\HQGL÷HUKDUFDPDODUGDQX]DNODúWÕUPDNWDGÕU ŞekilùHNLO1.97UNL\H6D÷OÕN6RQXoODUÕYH(PHNOLOLN7HPLQDWODUÕ 1.9. Türkiye: Sağlık Sonuçları ve Emeklilik Teminatları FDQOLGR÷XPGD (per 1,000 live births) 35 78 75 30 25 75 72 70 69 20 15 65 66 'R÷XPGD \DúDP Life expectancy at birth (right) beklentisi VD÷HNVHQ) 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 60 2002 5 2000 63 1990 10 Bebek ölümleri(left) Infant mortality (sol eksen) Kaynak<D]DUÕQ2(&'YHULOHULQHGD\DQDQKHVDSODPDODUÕ Kaynak: Yazarın, OECD verilerine dayanan hesaplamaları. 1.22. Artan bütçe GH÷LúPH]OLNOHULJHOHFHNWHNLúRNODUDNDUúÕOÕNYHUPH\HWHQH÷LQLVÕQÕUODPDNWDGÕU. %WoHGH÷LúPH]OLNOHULQLWDQÕPODPDNLoLQELUGL]L\ROROPDNODELUOLNWHGH÷LúPH]KDUFDPDODUWDNGLUHED÷OÕ 1.22. Artan bütçe değişmezlikleri, gelecekteki şoklara karşılık verme yeteneğini sınırlamaktadır. Bütçe ROPD\DQ \D GD HQ D]ÕQGDQ WDNGLULQ NÕVÕWOÕ ROGX÷X ELU KDUFDPD NDWHJRULVLGLU .DPX VHNW|U PDDú değişmezliklerini tanımlamak içinNXUXPODUÕQD bir dizi yol \DSÕODQ olmakla WUDQVIHUOHU birlikte, değişmez harcamalar, LOH takdire olmayan KDUFDPDODUÕ VRV\DO JYHQOLN VD÷OÕN KDUFDPDODUÕ LOJLOLbağlı PDOODU YH ya da en azından takdirin kısıtlı olduğu bir harcama kategorisidir. Kamu sektörü maaş harcamaları, sosyal güvenKL]PHWOHU \HUHO \|QHWLPOHUH \DSÕODQ WUDQVIHUOHU YH NDPX LNWLVDGL WHúHNNOOHULQH YHULOHQ GHVWHNOHU lik GH÷LúPH] kurumlarına yapılan transferler, sağlık harcamaları ile ilgili %X mallar ve NXOODQÕODUDN hizmetler, yerel yapılan RODUDN NDEXO HGLOHQ WLSLN KDUFDPD NDWHJRULOHULGLU WDQÕP ,0)yönetimlere WDUDIÕQGDQ VRQ transferler ve kamu iktisadi teşekküllerine verilen destekler, ‘değişmez’ olarak LoLQGHNL kabul edilen tipik harcama ]DPDQODUGD \DSÕODQ oDOÕúPD GH÷LúPH] KDUFDPDODUÕQ WRSODP GHYOHW KDUFDPDODUÕ SD\ÕQÕQ G|QHPLQGHQ RUWDODPD \H \]GHson SXDQ DUWWÕ÷ÕQÕ J|VWHUPHNWHGLU De÷LúPH]harcamaların GHYOHW kategorileridir. Bu tanım kullanılarak IMFNDGDU tarafından zamanlarda yapılan çalışma, 4değişmez KDUFDPDODUÕ úX DQGD WRSODP KDUFDPDODUÕQ \DNODúÕN \]GH ÕQÕ ROXúWXUPDNWDGÕU +DUFDPDODUÕQ toplam devlet harcamaları içindeki payının, 2005-2007 döneminden (ortalama) 2012’ye kadar yüzde 10 puan ELOHúLPLQGH GH÷LúPH]4 Değişmez NDWHJRULOHUGHQ X]DNODúDFDN úHNLOGH GH÷LúLNOLN arttığını göstermektedir. devlet harcamaları şu anda toplam \DSÕOPDGÕ÷Õ harcamalarınWDNGLUGH yaklaşık|]HOOLNOH yüzde 60’ını JHOLUOHU Lo WDOHEH JoO ELU ELoLPGH ED÷ÕPOÕ ROGX÷Xndan, mali sonuçlar gittikçe artan biçimde risk oluşturmaktadır. Harcamaların bileşiminde değişmez kategorilerden uzaklaşacak şekildebirdeğişiklik yapılmaRODFDNWÕU $\UÕQWÕOÕ D\UÕúWÕUPDVÕ EX DQDOL]LQ ELUOLNWH |QFHNL dığıDOWÕQGD takdirde, özellikle gelirlerELU iç KDUFDPD talebe güçlü bir biçimde bağımlı NDSVDPÕQGD olduğundan,ROPDPDNOD mali sonuçlar gittikçe artan bir NÕVÕPGDVD÷OÕNKDUFDPDODUÕQGDNLPHYFXWE\PHKÕ]ÕQÕQVUGUOHELOLUROPDGÕ÷ÕDoÕNoDEHOLUWLOPLúWLU. biçimde risk altında olacaktır. Ayrıntılı bir harcama ayrıştırması bu analizin kapsamında olmamakla birlikte, önceki kısımda, sağlık harcamalarındaki mevcut büyüme hızının sürdürülebilir olmadığı açıkça belirtilmiştir. ( M$/ñDñ1$0ñ./(59((.2120ñ.B¶<¶0( 0DOL\H3ROLWLNDVÕYH8OXVDO7DVDUUXIODU E. Malİ Dİnamİkler ve Ekonomİk Büyüme Maliye Politikası ve SROLWLNDVÕ Ulusal Tasarruflar 1.23. 7HGELUOL PDOL\H |]HO VHNW|U ERUoODQPDVÕQGDNL |QHPOL ELU DUWÕú LoLQ RODQDN VD÷ODPÕúWÕU 'HYOHW Lo ERUo SL\DVDODUÕQD DUWÕN KDNLP ROPDGÕ÷ÕQGDQ Lo JHWLULOHU GúPúWU Devlet 1.23. Tedbirli maliye politikası, özel sektör borçlanmasındaki önemli bir artış için olanak sağlamıştır. WDKYLOOHULQLQ DU]Õ D]DOÕQFD Lo JHWLULOHU GH D]DOPÕúWÕU %X YH NDSVDPOÕ HNRQRPLN UHIRUPODU NPHVL ULVN Devlet iç borç piyasalarına artık hakim olmadığından, iç getiriler düşmüştür. Devlet tahvillerinin arzı azalınca, SULPOHULQLQGúPHVLQGHGHHWNLOLROPXúWXUEXGDUHHOIDL]RUDQODUÕQGDNLD]DOPD\DNDWNÕGDEXOXQPXúWXU iç getiriler de azalmıştır. Bu ve kapsamlı ekonomik reformlar kümesi, risk \DSPD primlerinin düşmesinde de etkili $\QÕ ]DPDQGD PDNURHNRQRPLN LVWLNUDUÕQ DUWWÕUÕOPDVÕ LKWL\DWL WDVDUUXI LVWH÷LQL GH D]DOWPÕú olmuştur, bu da reel faiz oranlarındaki azalmaya katkıda bulunmuştur. Aynı zamanda, makroekonomik istik4 IMF. Türkiye – 6HoLOPLú.RQXODU60.DVÕP. 4 IMF. Türkiye – Seçilmiş Konular, SM/13/290, Kasım 2013. 10 11 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi rarın arttırılması, ihtiyati tasarruf yapma isteğini de azaltmış görünmektedir. Azalan borçlanma maliyetleri ve yüksek tüketici güveni bir araya geldiğinde, bastırılmış tüketici talebini serbest kalmıştır. Söz konusu reformJ|UQPHNWHGLU$]DODQERUoODQPDPDOL\HWOHULYH\NVHNWNHWLFLJYHQLELUDUD\DJHOGL÷LQGHEDVWÕUÕOPÕú J|UQPHNWHGLU$]DODQERUoODQPDPDOL\HWOHULYH\NVHNWNHWLFLJYHQLELUDUD\DJHOGL÷LQGHEDVWÕUÕOPÕú ların yapıldığın on yıl içinde, özel tüketim GSYH’nin neredeyse yüzde 10’u kadar artmıştır; bu tüketim, GSWNHWLFLWDOHELQLVHUEHVWNDOPÕúWÕU6|]NRQXVXUHIRUPODUÕQ\DSÕOGÕ÷ÕQRQ\ÕOLoLQGH|]HOWNHtim GSYH'nin WNHWLFLWDOHELQLVHUEHVWNDOPÕúWÕU6|]NRQXVXUHIRUPODUÕQ\DSÕOGÕ÷ÕQRQ\ÕOLoLQGH|]HOWNHtim GSYH'nin YH’nin yaklaşık yüzde 5’i kadarken hızla artarak 2011 yılında GSYH’nin yüzde 40’ına ulaşan banka kredileri QHUHGH\VH \]GH X NDGDU DUWPÕúWÕU EX WNHWLP *6<+ QLQ \DNODúÕN \]GH L NDGDUNHQ KÕ]OD \]GH Sonuç X NDGDU DUWPÕúWÕU EXiçi WNHWLP *6<+ QLQ \DNODúÕN \]GHGSYH’nin L NDGDUNHQ KÕ]OD22’sinden DUWDUDN DUWDUDN ile QHUHGH\VH teşvik edilmiştir. olarak, özel yurt tasarruflar, 1990ların sonlarında yüzde \ÕOÕQGD*6<+ QLQ\]GH ÕQDXODúDQEDQNDNUHGLOHULLOHWHúYLNHGLOPLúWLU6RQXoRODUDN|]HO\XUW \ÕOÕQGD*6<+ QLQ\]GH ÕQDXODúDQEDQNDNUHGLOHULLOHWHúYLNHGLOPLúWLU6RQXoRODUDN|]HO\XUW fazlayken, hızla düşerek 2011’de yüzde 12,7’ye inmiştir. LoLWDVDUUXIODU WDVDUUXIODU ODUÕQ VRQODUÕQGD *6<+ QLQ \]GH VLQGHQ ID]OD\NHQ KÕ]OD GúHUHN LoL ODUÕQ VRQODUÕQGD *6<+ QLQ \]GH VLQGHQ ID]OD\NHQ KÕ]OD GúHUHN GH GH \]GH \]GH \HLQPLúWLU \HLQPLúWLU Şekil 1.10. Türkiye: Reel Faiz Oranları ve Tüketim Patlaması ùHNLO1.107UNL\H5HHO)DL]2UDQODUÕYH7NHWLP3DWODPDVÕ ùHNLO1.107UNL\H5HHO)DL]2UDQODUÕYH7NHWLP3DWODPDVÕ Krediler ve Tüketim Krediler ve Tüketim Credit and Consumption 20 20 15 15 10 10 5 0 5 -5 0 78% 45% 40% 35% 30% 25% 20% 15% 10% 5% 0% 76% 74% 74% 72% Bank BankaCredit kredileri 200120022003200420052006200720082009201020112012 78% 76% Private Consumption (RHS) g]HOWNHWLPVD÷HNVHQ 70% 72% 68% 70% 66% 68% 64% 66% 62% 64% 2009 2010 2011 In percent of GDP GSYH’nin yüzdesi 25 Credit and Consumption In percent of GDP 25 45% 40% 35% 30% 25% 20% 15% 10% 5% 0% 2002 2003 2002 2004 2005 2003 2006 2004 2007 2005 2008 2006 2009 2007 2010 2008 2011 5HHOøo)DL]2UDQODUÕyüzde) GSYH’nin yüzdesi 5HHOøo)DL]2UDQODUÕyüzde) 62% Bank BankaCredit kredileri 200120022003200420052006200720082009201020112012 -5 TÜİK ve yazarların hesaplamaları. Kaynak7hø.YH\D]DUODUÕQKHVDSODPDODUÕ Kaynak: Private Consumption (RHS) g]HOWNHWLPVD÷HNVHQ Kaynak7hø.YH\D]DUODUÕQKHVDSODPDODUÕ 1.24. +DQH KDONÕ WDVDUUXIODUÕQGDNL Gúú XOXVDO WDVDUUXI RUDQÕQGDNL GúúQ E\N NÕVPÕQÕ DoÕNODPDNWDGÕU \DWÕUÕP WDOHELQGHNL ELU L\LOHúPH LVH oranındaki VRQXoWD ROXúDQ DUWDQ GÕú GHQJHVL]OLNOHUL 1.24. Hane +DQH halkı tasarruflarındaki düşüş, ulusal tasarruf düşüşün büyük kısmınıE\N açıkla-NÕVPÕQÕ 1.24. KDONÕ WDVDUUXIODUÕQGDNL Gúú XOXVDOLoLQ WDVDUUXI RUDQÕQGDNL GúúQ DoÕNODPDNWDGÕU +DQH KDONÕ WDVDUUXIODUÕQGDNL Gúú oRNdışVD\ÕGD RODVÕ DoÕNODPD YDUGÕU maktadır; yatırım talebindeki bir iyileşme ise, sonuçta oluşan artan dengesizlikleri açıklamaktadır. DoÕNODPDNWDGÕU \DWÕUÕP WDOHELQGHNL ELU L\LOHúPH LVH VRQXoWD ROXúDQ DUWDQ GÕú GHQJHVL]OLNOHUL PDNURHNRQRPLNIDNW|UOHULOHEDVWÕUÕOPÕúWDOHSELUoRNGL÷HUIDNW|UQLoLQGH\HUDODQLNLIDNW|UGU'Q\D Hane halkı tasarruflarındaki düşüş için çok sayıda olası açıklama vardır; makroekonomik faktörler ile bastırıl- YDUGÕU DoÕNODPDNWDGÕU +DQH KDONÕ WDVDUUXIODUÕQGDNL LoLQ oRN VD\ÕGD RODVÕ DoÕNODPD $\QÕ ]DPDQGD UHHOIDL] RUDQODUÕQGDNL - Gúú PDNURHNRQRPLN mış%DQNDVÕ talep, bir çok diğer faktörün içinde yer alan iki faktördür (Dünya Bankası,UHIRUP 2012). SURJUDPÕQGDQ Aynı zamanda,GR÷DQ reel faiz PDNURHNRQRPLNIDNW|UOHULOHEDVWÕUÕOPÕúWDOHSELUoRNGL÷HUIDNW|UQLoLQGH\HUDODQLNLIDNW|UGU'Q\D D]DOPD LOH ÕOÕPOÕ NUHVHO RUWDP GD Lú XIXNODUÕQÕQ JHQLúOHPHVL YH |]HO \DWÕUÕPODUÕQ WHúYLN HGLOPHVL LoLQ oranlarındaki - makroekonomik reform programından doğan - azalma ile ılımlı küresel ortam da iş ufuklarının %DQNDVÕ ùHNLO $\QÕ ]DPDQGD UHHOIDL] RUDQODUÕQGDNL - PDNURHNRQRPLN UHIRUP SURJUDPÕQGDQ GR÷DQ \DUDUOÕ ROPXúWXU 6RQXoWD \NVHN VUHNOL FDUL DoÕN GHQJHOHULQH \DQVÕ\DQ YH ve VHUPD\H genişlemesi ve özel yatırımların teşvik edilmesi için YH yararlı olmuştur (Şekil 1.11). Sonuçta, yüksek sürekli D]DOPD LOH ÕOÕPOÕ NUHVHO RUWDP GD Lú XIXNODUÕQÕQ JHQLúOHPHVL YH |]HO \DWÕUÕPODUÕQ WHúYLN HGLOPHVL LoLQ JLULúOHULLOHILQDQVHHGLOHQELUWDVDUUXIYH\DWÕUÕPERúOX÷XRUWD\DoÕNPÕúWÕUOHULQRUWDODUÕQGDVHUPD\H cari açık dengelerine yansıyan ve sermaye girişleri ile finanse edilen bir tasarruf ve yatırım boşluğu ortaya çıkJLULúOHULQLQ E\N NÕVPÕ \DEDQFÕ \DWÕUÕPODU úHNOLQGH\NHQ VRQUDVÕ G|QHPGH \DUDUOÕ ROPXúWXU ùHNLOGR÷UXGDQ 6RQXoWD \NVHN YH VUHNOL FDUL DoÕN NUL]L GHQJHOHULQH \DQVÕ\DQNÕVD YH VHUPD\H mıştır. 2000lerin ortalarında sermaye girişlerinin büyük kısmı doğrudan yabancı yatırımlar şeklindeyken, 2009 YDGHOLSRUWI|\JLULúOHULQHGR÷UXELUND\PDROPXúWXU<DEDQFÕVHUPD\HJLULúOHULQH\NVHN|OoGHED÷OÕOÕN JLULúOHULLOHILQDQVHHGLOHQELUWDVDUUXIYH\DWÕUÕPERúOX÷XRUWD\DoÕNPÕúWÕUOHULQRUWDODUÕQGDVHUPD\H krizi sonrası dönemde kısa vadeli portföy girişlerine doğru bir kayma olmuştur. Yabancı sermaye girişlerine |QHPOLELUYRODWLOLWH\H\RODoPÕúWÕUVHUPD\HJLULúOHULQLQ\NVHNROGX÷XG|QHPOHUGHE\PHJoO\NHQ JLULúOHULQLQ E\N NÕVPÕ GR÷UXGDQ \DEDQFÕ \DWÕUÕPODU úHNOLQGH\NHQ NUL]L VRQUDVÕ G|QHPGH NÕVD yüksek ölçüde bağlılık önemli bir volatiliteye yol açmıştır; sermaye girişlerinin yüksek olduğu dönemlerde VHUPD\HoÕNÕúODUÕQÕQROGX÷XG|QHPOHUGHE\PH\DYDúODPDNWDGÕU YDGHOLSRUWI|\JLULúOHULQHGR÷UXELUND\PDROPXúWXU<DEDQFÕVHUPD\HJLULúOHULQH\NVHN|OoGHED÷OÕOÕN büyüme güçlüyken, sermaye çıkışlarının olduğu dönemlerde büyüme yavaşlamaktadır. |QHPOLELUYRODWLOLWH\H\RODoPÕúWÕUVHUPD\HJLULúOHULQLQ\NVHNROGX÷XG|QHPOHUGHE\PHJoO\NHQ ùHNLO1.11. Tasarruf-<DWÕUÕP8oXUXPXYH<DEDQFÕ6HUPD\HOL%\PH VHUPD\HoÕNÕúODUÕQÕQROGX÷XG|QHPOHUGHE\PH\DYDúODPDNWDGÕU (GSYH'nin yüzdesi olarak) (GSYH'nin yüzdesi olarak) 6 20% 30% 10% 20% 5% 15% 0% 10% 10 4 15% 25% 8 2 Gayri safi sabit sermaye ROXúXPODUÕ Gayri safi ulusal tasarruflar -2 6 4 -4 2 -6 0 -2 Kaynak7hø.YHSHUVRQHOKHVDSODPDODUÕ Kaynak: TÜİK ve personel hesaplamaları. GSYH büyümesi -4 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 Gayri safi sabit sermaye ROXúXPODUÕ 5% Gayri safi ulusal tasarruflar Kaynak7hø.YHSHUVRQHOKHVDSODPDODUÕ 0% 0 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 25% Şekil 1.11. Tasarruf-Yatırım Uçurumu ve Yabancı Sermayeli Büyüme 10 ùHNLO1.11. Tasarruf-<DWÕUÕP8oXUXPXYH<DEDQFÕ6HUPD\HOL%\PH (GSYH’nin yüzdesi olarak) 8 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 30% -6 GSYH büyümesi 12 12 11 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? 1.25. kanıtlar, Türkiye’deki büyümenin sürdürülmesi isteniyorsa, finansman kaynakla1.25. Uluslararası 8OXVODUDUDVÕ NDQÕWODU 7UNL\H GHNL E\PHQLQ VUGUOPHVL LVWHQL\RUVD ILQDQVPDQ rında daha fazla denge gerekliGHQJH olduğunu göstermektedir. Hızlı büyüyen gelişmekte olan ülkeler, finansalRODQ ND\QDNODUÕQGD GDKD ID]OD JHUHNOL ROGX÷XQX J|VWHUPHNWHGLU +Õ]OÕ E\\HQ JHOLúPHNWH küreselleşmeye rağmen, kendi iç fiziksel sermaye stoklarını oluşturmak ve büyümeyi etmek için ONHOHU ILQDQVDO NUHVHOOHúPH\H UD÷PHQ NHQGL Lo IL]LNVHO VHUPD\H VWRNODUÕQÕteşvik ROXúWXUPDN YH büyük E\PH\L ölçüde kendi tasarruflarına dayanma eğilimi göstermektedir (Aizenman, Pinto ve Radziwill 2004 2007). İlişkinin WHúYLNHWPHNLoLQE\N|OoGHNHQGLWDVDUUXIODUÕQDGD\DQPDH÷LOLPLJ|VWHUPHNWHGLU$L]HQPDQ3LQWRYH Radziwill 2004 2007). øOLúNLQLQ JF GQ\DQÕQ LQFHOHQPHNWH RODQülkeler E|OJHVLQH ED÷OÕ RODELOLU gücü, dünyanın incelenmekte olan bölgesine bağlı olabilir; bununla birlikte arası ampirik kanıtlar, EXQXQOD cari ELUOLNWH ONHOHU DUDVÕ büyüme DPSLULNarasındaki NDQÕWODU FDUL GHQJHOHU HNRQRPLN E\PH DUDVÕQGDNL SR]LWLI dengeler ile ekonomik pozitif ilişkininLOH yabancı sermayeli yatırımlardan ziyade yurtLOLúNLQLQ içi \DEDQFÕ VHUPD\HOL \DWÕUÕPODUGDQ ]L\DGH LoL göstermektedir WDVDUUXIODUÕQ EDúÕQÕ oHNWL÷L Jo DOGÕ÷ÕQÕ tasarrufların başını çektiği yatırımlardan güç \XUW aldığını (Prasad, Rajan \DWÕUÕPODUGDQ ve Subramanian 2007). göstermektedir (Prasad, Rajan ve Subramanian 2007). Daha faiz yereldışı sermayeli büyüme, da Türkiye'nin Daha yerel sermayeli bir büyüme, Türkiye’nin yaptığı gibi sürekli fazlalarınbir kullanılması dahil \DSWÕ÷Õ JLEL VUHNOL GÕúÕ ID]ODODUÕQ NXOODQÕOPDVÕ GD GDKLO ELU GL]L NDQDO \ROX\OD VD÷ODQDELOLU ùHNLO bir dizi kanal yoluyla IDL] sağlanabilir (Şekil 1.12). Bugüne dek, özel tasarruflar azaldığından kamu tasarrufları 1.12). Bugüne arttırmada dek, özeObaşarısız WDVDUUXIODU D]DOGÕ÷ÕQGDQ NDPX WDVDUUXIODUÕ |]HO WDVDUUXIODUÕ DUWWÕUPDGD özel tasarrufları olmuştur; ancak ikincinin, birincinin doğrudan bir sonucu olduğunuEDúDUÕVÕ] öne 5 5 ROPXúWXUDQFDNLNLQFLQLQELULQFLQLQGR÷UXGDQELUVRQXFXROGX÷XQX|QHVUPHNLoLQoRND]NDQÕWYDUGÕU sürmek için çok az kanıt vardır. Bastırılmış talep tükendikçe ve reel hane halkı gelirleri artmaya devam ettik%DVWÕUÕOPÕúWDOHSWNHQGLNoHYHUHHOKDQHKDONÕJHOLUOHULDUWPD\DGHYDPHWWLNoHKDQHKDONÕWDVDUUXIODUÕQÕQ çe, hane halkı tasarruflarının düzelmesi söz konusu olabilir. Hane halkı alışkanlık oluşumu, özel tasarrufların G]HOPHVL V|] NRQXVX RODELOLU +DQH KDONÕ DOÕúNDQOÕN WDVDUUXIODUÕQ SROLWLND GUWOHULQH politika dürtülerine gecikmeli tepkisini açıklayabilir (Carroll,ROXúXPX Overland |]HO ve Weil 2000). Bununla birlikte asıl JHFLNPHOLWHSNLVLQLDoÕNOD\DELOLU&DUUROO2YHUODQGYH:HLO%XQXQODELUOLNWHDVÕO]RUOXNJHOLUOHULQ zorluk, gelirlerin tüketime bağımlılığı dikkate alındığında, artan özel tasarrufların bozulan kamu dengeleri ile tükHWLPH ED÷ÕPOÕOÕ÷Õ DUWDQbir|]HO ER]XODQbuNDPX GHQJHOHUL denkleştirilmesini önlemekGLNNDWH olacaktır.DOÕQGÕ÷ÕQGD Bu raporda, genel dengeWDVDUUXIODUÕQ çerçevesi kullanılarak karmaşık bağlan- LOH GHQNOHúWLULOPHVLQL |QOHPHN RODFDNWÕU %X UDSRUGD JHQHO ELU GHQJH oHUoHYHVL NXOODQÕODUDN EX NDUPDúÕN tıların sistematik bir analizi verilmektedir. ED÷ODQWÕODUÕQVLVWHPDWLNELUDQDOL]LYHULOPHNWHGLU Şekil 1.12. Türkiye: Kamu Tasarrufları ve Özel Tüketimin Başını Çektiği Büyüme ùHNLO1.127UNL\H.DPX7DVDUUXIODUÕYHg]HO7NHWLPLQ%DúÕQÕdHNWL÷L%\PH .DPX7DVDUUXIODUÕ*6<+ QLQyüzdesi) 6 20% 15% 10% 4 -4 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 -5% 2000 -2 0% 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 0 1999 5% 2 -10% -15% -6 devlet tüketimi NDPX\DWÕUÕPÕ net ihracat özel tüketim |]HO\DWÕUÕPÕ -8 -10 Kaynak7hø. Kaynak: TÜİK. 0DOL\H3ROLWLNDVÕYH<DWÕUÕP Maliye Politikası ve Yatırım 1.26. .DPX \DWÕUÕPODUÕ VRQ RQ \ÕOGD PDOL GLQDPLNOHUGH VDGHFH NoN ELU URO R\QDPÕúWÕU 2001 1.26. son onDUDVÕQGD yılda mali dinamiklerde sadece bir rol oynamıştır. krizi NUL]L Kamu VRQUDVÕyatırımları, DOÕQDQ |QOHPOHU |]HOOLNOH YH küçük \ÕOODUÕQGD NDPX \DWÕUÕP2001 KDUFDPDODUÕQÕ sonrası alınan önlemler arasında, özellikle 2003 ve 2004 yıllarında kamu yatırım harcamalarını azaltılması azaltÕOPDVÕ\HUDOÕ\RUGX.DPX\DWÕUÕPODUÕ\ÕOÕQGD*6<+ QLQ\DNODúÕN\]GH VÕNDGDULNHQ yer alıyordu. Kamu yatırımları 2002 yılında GSYH’nin yaklaşık yüzde 3,6’sı kadar iken, 2004 yılında yüzde \ÕOÕQGD\]GH \HLQPLúWLUùHNLO2JQGHQEX\DQDLVHDUWDUDN\ÕOÕQGD*6<+ QLQ\DNODúÕN 2,2’ye (Şekil O günden bu JHOPLúWLU yana ise artarak, 2012 yılında, yaklaşık yüzde 3,5’i ile \]GHinmiştir L LOH NUL]1.13). |QFHVL VHYL\H\H 7UNL\H QLQ NDPXGSYH’nin \DWÕUÕPODUÕ SURJUDPÕ E\N |OoGH kriz öncesi seviyeye gelmiştir. Türkiye’nin kamu yatırımları programı büyük ölçüde ulaşım, enerji ve teleko- on XODúÕP HQHUML YH WHOHNRPQLNDV\RQ JLEL WHPHO DOW\DSÕ DODQODUÕQD \R÷XQODúPÕúWÕU 6RV\DO DOW\DSÕson münikasyon temel altyapı alanlarına yoğunlaşmıştır. Sosyal on yılda bileşimdeki payı \ÕOGD JHQHOgibi ELOHúLPGHNL SD\Õ DoÕVÕQGDQ E\PúWU EXaltyapı, DUDGD son GHYOHW VRQgenel RQ \ÕOGDNL |]HOOHúWLUPH açısından büyümüştür; bu arada devlet, son on yıldaki özelleştirme programıları yoluyla, devletin rolünün SURJUDPÕODUÕ \ROX\OD GHYOHWLQ UROQQ GDKD D] EHOLUJLQ ROGX÷X DODQODUGDNL UROQ |QHPOL |OoGH daha az belirgin olduğu alanlardaki önemli ölçüde azaltmıştır (Şekil NDPX 1.13). Ilımlı ekonomik büyüme D]DOWPÕúWÕU ùHNLO ,OÕPOÕrolünü HNRQRPLN E\PH J|UQP \DWÕUÕPODUÕQÕQ E\PHQLQ görünümü, kamu yatırımlarının büyümenin desteklenmesinde daha aktif bir rol alıp alamayacağı ve alması GHVWHNOHQPHVLQGHGDKDDNWLIELUURODOÕSDODPD\DFD÷ÕYHDOPDVÕJHUHNLSJHUHNPHGL÷LNRQXVXQXJQGHPH gerekip gerekmediği konusunu gündeme getirmektedir. Bir sonraki bölümde, potansiyel büyüme sonuçlarını daha iyi anlamak için bu senaryo dikkate alınmaktadır. 5 5LFDUGR 'HQNOL÷L LOH LOJLOL ELU DoÕNODPD YH EXQXQ 7UNL\H GH |]HO WDVDUUXIODUGD J|UOHQ Gúú LoLQ WHPHO ELU DoÕNODPDROPDGÕ÷ÕJ|VWHUHQDPSLULNNDQÕWODULoLQE|OP'Q\D%DQNDVÕYH,0) DEDNÕQ 5 Ricardo Denkliği ile ilgili bir açıklama ve bunun, Türkiye’de özel tasarruflarda görülen düşüş için temel bir açıklama olmadığı gösteren ampirik kanıtlar için bölüm 2, Dünya Bankası 2011 ve IMF 2009’a bakın. 12 13 Türkiye KamuLoLQ Maliyesi incelemesi JHWLUPHNWHGLU %LU VRQUDNL E|OPGH SRWDQVL\HO E\PH VRQXoODUÕQÕ GDKD L\L DQODPDN EX VHQDU\R GLNNDWHDOÕQPDNWDGÕU Şekil 1.13. Türkiye: Kamu Yatırımı Eğilimleri ùHNLO1.137UNL\H.DPX<DWÕUÕPÕ(÷LOLPOHUL <ĂŵƵzĂƚŝƌŝŵ,ĂƌĐĂŵĂůĂƌŝ;'^z,͛ŶŦŶLJƺnjĚĞƐŝͿ Public Investment Expenditures (% of GDP) Yüzde 3.8 3.6 3.4 3.2 3.0 2.8 2.6 2.4 2.2 2.0 100 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 9,2 14,9 39,3 23 12,8 9,7 1,9 17,5 1,3 50,5 45,4 1980-99 2000-11 11,2 3,1 37,3 1963-79 7HPHODOW\DSÕ 6RV\DODOW\DSÕ 'L÷HUOHUL *Provisional 23 Konut 7DUÕPLPDODWYHPDGHQFLOLN *Geçici Kaynak: Kalkınma Bakanlığı. Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ 1.27. g]HO \DWÕUÕPODU VRQ RQ \ÕOGD E\PH GLQDPLNOHULQGH |QHPOL ELU URO R\QDPÕúWÕU $VOÕQD 1.27. Özel yatırımlar, son on yılda büyüme dinamiklerinde önemli bir rol oynamıştır. bakılırsa, EDNÕOÕUVDVRQRQ\ÕOLoLQGH7UNL\H GHNLVHUPD\H\DWÕUÕPODUÕHNRQRPLNE\PH\HHindistan Aslına ve Çin hariç son on yıl içinde Türkiye’deki sermaye yatırımları ekonomik büyümeye Hindistan ve Çin hariç diğer gelişGL÷HU JHOLúPHNWH RODQ SL\DVD HPVDOOHULQLQ oR÷XQGDQ - oransal olarDN GDKDID]OD NDWNÕVD÷ODPÕúWÕU ùHNLO mekte olan piyasa emsallerinin çoğundan oransal olarak daha fazla katkı sağlamıştır (Şekil 1.14). 2002-2012 1.14). 2002- G|QHPLQGH 7UNL\H GH RUWDODPD \ÕOOÕN \DWÕUÕP RUDQÕ *6<+ QLQ \DNODúÕN \]GH VL döneminde Türkiye’de yıllık yatırım oranı yüzde 19,2’si kadarVHYL\HOHUH olmuştur; bu NDGDU ROPXúWXU EX ortalama UDNDP %UH]LO\D YH 5XV\D JLELGSYH’nin JHOLúPHNWH yaklaşık RODQ HNRQRPLOHUGH J|]OHQHQ rakam Brezilya ve ve Rusya gibiRUWDODPDODUÕ gelişmekte LOH olan ekonomilerde gözlenen seviyelere\DWÕUÕP benzerRUDQODUÕ ve AB ve OECD orbenzer ve AB OECD KHPHQ KHPHQ D\QÕGÕU 7UNL\H GHNL dLQ GHNL RUDQODUÕQ \DNODúÕN \DUÕVÕaynıdır. NDGDUGÕU YH WP JHOLúPHNWH RODQ ONHOHULQ |QHPOL |OoGH talamaları ile hemen hemen Türkiye’deki yatırım oranları, Çin’dekiRUWDODPDVÕQGDQ oranların yaklaşık yarısı kadardır GúNWU %X \DWÕUÕP VHYL\HOHUL \DWÕUÕPODUÕQ VHYL\HVLQL DUWWÕUPDN LoLQ LPNDQ ROGX÷XQX GúQGUHELOLU ve tüm gelişmekte olan ülkelerin ortalamasından önemli ölçüde düşüktür. Bu yatırım seviyeleri, yatırımların DQFDN arttırmak \DWÕUÕPODUGDNL ELU DUWÕúÕQ QDVÕO ILQDQVH HGLOHFH÷L 7UNL\H ED÷ODPÕQGD |QHPOL ELU KXVXV seviyesini için imkan olduğunu düşündürebilir, ancak yatırımlardaki bir artışın nasıl finanse edileceROXúWXUPDNWDGÕU 'DKD ID]OD \DWÕUÕPÕ ILQDQVH HWPHN LoLQ \NVHN \XUW LoL WDVDUUXIODUÕQ \RNOX÷XQGD, daha yurt ği, Türkiye bağlamında önemli bir husus oluşturmaktadır. Daha fazla yatırımı finanse etmek için yüksek ID]OD VHUPD\H JLULúL gerekmektedir ki bu da daha yüksek volatiliteye yol açabilir ve sonuç olarak orta içi tasarrufların yokluğunda, daha fazla sermaye girişi gerekmektedir ki bu da daha yüksek volatiliteye yol vadeli büyüme görünümüne zarar verebilir. açabilir ve sonuç olarak orta vadeli büyüme görünümüne zarar verebilir. 1.28. g]HO\DWÕUÕPODUÕQILQDQVPDQÕKHPE\PHKHPGHLOHULGHNLPDOLGLQDPLNOHULoLQELUHQGLúH 1.28. Özel yatırımların finansmanı, hem büyüme hem de ilerideki mali dinamikler için bir endişe konusudur. konusudur. 'L÷HUELUoRNJHOLúPHNWHRODQSL\DVDJLEL|]HO\DWÕUÕPODUÕDUWWÕUPDNLoLQ7UNL\HGH\DEDQFÕ Diğer bir çok gelişmekte olan piyasa gibi, özel yatırımları arttırmak için Türkiye de yabancı sermayeye güvenVHUPD\H\H JYHQPLúWLU ùHNLO %\N 0RGHUDV\RQ G|QHPLQLQ OL \ÕOODU LNLQFL HYUHVLQLQ miştir (Şekil 1.14). ‹Büyük Moderasyon’ döneminin (2000li yıllar) ikinci evresinin önemli bir sonucu, gelişmiş |QHPOLELUVRQXFXJHOLúPLúONHOHUGHQJHOHQVHUPD\HQLQGDKD\NVHNJHWLULDUD\ÕúÕ\ODJHOLúPHNWHRODQ ülkelerden gelen sermayenin, daha yüksek getiri arayışıyla gelişmekte olan piyasa ekonomilerine akmasıdır. piyasa HNRQRPLOHULQHDNPDVÕGÕU7UNL\HKHPNÕVDYDGHOLSRUWI|\JLULúOHULKHPGH'<<úHNOLQGHJHOHQ Türkiye, hem kısaEDúOÕFD vadeliDOÕFÕODUÕQGDQ portföy girişleri de DYY şeklinde bu girişlerin başlıca alıcılarından EX JLULúOHULQ ELULVLhem ROPXúWXU ùHNLO gelen .ÕVD YDGHOL SRUWI|\ JLULúOHUL LOH LOJLOL LNLbirisi olmuştur (Şekil 1.14). Kısa vadeli portföy girişleri ile ilgili iki endişe konusu vardır. Birincisi, girişler, HQGLúH NRQXVX YDUGÕU %LULQFLVL EX JLULúOHU HNRQRPLN YH VL\DVL VRUXQODU EDú J|VWHUGL÷LQGHbuKÕ]OD JHULekonomik ve siyasi sorunlar baş gösterdiğinde hızla geri çekilerek cari açığın finansmanını belirsiz bir konumda oHNLOHUHN FDUL DoÕ÷ÕQ ILQDQVPDQÕQÕ EHOLUVL] ELU NRQXPGD EÕUDNÕUODU 0HYFXW VL\DVL ROD\ODU YH JHOLúPLú bırakırlar. Mevcut siyasi olaylar ve gelişmiş ülkelerdeki ultra düşük SDUDVDO getirilerin, Amerikan MerkezWDKYLO BankasıONHOHUGHNL XOWUD GúN JHWLULOHULQ $PHULNDQ 0HUNH] %DQNDVÕQÕQ JHYúHPH SROLWLNDVÕQÕQ DOÕPÕQÕ gevşeme D]DOWPDVÕpolitikasının LOH DUWPD\Dtahvil EDúODPDVÕ RODVÕOÕ÷Õ VRQile]DPDQODUGDNL VHUPD\Holasılığı, oÕNÕúODUÕQÕ EXQXQ nın parasal alımını azaltması artmaya başlaması sonYH zamanlardaki VRQXFXQGD/LUDQÕQGH÷HUND\EÕQÕDoÕNODPDNWDGÕUøNLQFLHQGLúHNRQXVXLVHNÕVDYDGHOLSRUWI|\JLULúOHULQLQ sermaye çıkışlarını ve bunun sonucunda Liranın değer kaybını açıklamaktadır. İkinci endişe konusu ise, kısa VHUPD\H LWKDODWÕQÕ |GHPHPHVLDQFDN GDKDödememesi, ]L\DGH FDUL DoÕNWDNL JHQHO ELU JHQLúOHPH\LILQDQVH vadeli portföyPDOODUÕQÕQ girişlerinin sermaye mallarının ithalatını ancak daha ziyade cari açıktaki genel bir HWPHVLGLU 0HYFXW NUHVHO YH \HUHO NRúXOODU 7UNL\H QLQ |QP]GHNL G|QHPGH \DEDQFÕ VHUPD\HOL genişlemeyi finanse etmesidir. Mevcut küresel ve yerel koşullar, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde|]HO yabancı \DWÕUÕP E\PHVLQL VUGUPHN LoLQ oRN oDEDODPDVÕ JHUHNHFH÷LQL YH EXQXQ PDOL VRQXoODUÕ RODFD÷ÕQÕ sermayeli özel yatırım büyümesini sürdürmek için çok çabalaması gerekeceğini ve bunun mali sonuçları olagöstermektHGLU $UWÕN OL \ÕOODUGDNL \DEDQFÕ VHUPD\HOL E\PH SDWODPDVÕ VÕUDVÕQGD ROGX÷X JLEL JLULú cağını göstermektedir. Artık 2000li yıllardaki yabancı sermayeli büyüme patlaması sırasında olduğu gibi giriş \DSPD\DELOHFHNJHOLUOHULWHODILHWPHNLoLQYHUJLSROLWLNDVÕUHIRUPXQXQ|QSODQDoÕNPDVÕJHUHNHFHNWLU yapmayabilecek gelirleri telafi etmek için, vergi politikası reformunun ön plana çıkması gerekecektir. 14 13 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Şekil 1.14. Türkiye: Büyüme Kaynakları ve Büyük Moderasyon ùHNLO1.147UNL\H%\PH.D\QDNODUÕYH%\N0RGHUDV\RQ *6<+¶QÕQ\]GHVL IND ZAF &ŽƌĞŝŐŶĚŝƌĞĐƚŝŶǀĞƐƚŵĞŶƚ CHN 2003 IND 2002 Çin TUR Brezilya Güney Meksika Türkiye Hindistan Afrika TUR 3,5 2,5 RUS 1,6 BRA 1,3 CHN 0,4 1,1 IND 0,6 1,2 BRA 0,8 2 ZAF 1,8 0,7 1,5 2,3 TUR 2 0 1 0,5 RUS 4 CHN 3 TUR Yüzde 5,8 TFP 6 ZAF L 8 BRA K IND 10 RUS WĞƌĐĞŶƚĂŐĞŽĨ'W 6 5 4 3 2 1 0 -1 -2 -3 -4 -5 -6 12 2004 WŽƌƚĨŽůŝŽŝŶǀĞƐƚŵĞŶƚ <DEDQFÕVHUPD\HOL \DWÕUÕPODU Portföy JLULúOHUL Kaynak'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOLKHVDSODPDVÕ3HQQ'Q\D7DEORODUÕ NotVHUPD\HSD\OÕ&REE-'RXJODVUHWLPLúOHYL 2009 2007 <DEDQFÕVHUPD\HOL &ŽƌĞŝŐŶĚŝƌĞĐƚŝŶǀĞƐƚŵĞŶƚ \DWÕUÕPODU Portföy WŽƌƚĨŽůŝŽŝŶǀĞƐƚŵĞŶƚ JLULúOHUL 2010 BRA CHN ZAF RUS BRA TUR CHN ZAF IND RUS ZAF BRA IND RUS ZAF BRA IND CHN RUS 2006 TUR ZAF TUR IND <DEDQFÕVHUPD\HOL &ŽƌĞŝŐŶĚŝƌĞĐƚŝŶǀĞƐƚŵĞŶƚ \DWÕUÕPODU RUS BRA CHN ZAF TUR IND CHN BRA RUS 2005 CHN '^z,͛ŶŦŶLJƺnjĚĞƐŝ WĞƌĐĞŶƚĂŐĞŽĨ'W 6 5 4 3 2 1 0 -1 -2 -3 -4 -5 -6 TUR '^z,͛ŶŦŶLJƺnjĚĞƐŝ WĞƌĐĞŶƚĂŐĞŽĨ'W 6 5 4 3 2 1 0 -1 -2 -3 -4 -5 -6 2011 Portföy WŽƌƚĨŽůŝŽŝŶǀĞƐƚŵĞŶƚ JLULúOHUL Kaynak'Q\D%DQNDVÕ.DONÕQPD*|VWHUJHOHUL Kaynak: Dünya Bankası Kalkınma Göstergeleri 2012. 0DOL\H3ROLWLNDVÕYHøVWLKGDP 1.29. 'HYDP HGHQ ve \DSÕVDO GH÷LúLP VRV\DO JYHQOLN SULPOHULQGHNL DUWÕúÕ GHVWHNOHPLúWLU Son on Maliye Politikası İstihdam \ÕOGDVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQGHJ|]OHPOHQHQ|QHPOLDUWÕúDUWDQSULPRUDQODUÕQÕQVRQXFXGH÷LOGLUDVOÕQD 1.29. Devam eden yapısal değişim, sosyal güvenlik primlerindeki artışı desteklemiştir. Son on yılda sosEDNÕOÕUVDRUDQODU\ÕOÕQGD\]GHSXDQGúUOPúWUEXGDKD]L\DGHND\ÕWOÕVHNW|UHGDKDID]ODLúoL yal JLUPHVLQLQ güvenlik primlerinde önemli artış, PH\GDQD artan primJHOHQ oranlarının aslına bakılırsa VRQXFXGXUgözlemlenen 6RQ RQ \ÕOGD 7UNL\H GH |QHPOLsonucu \DSÕVDOdeğildir; GH÷LúLPLQ ELU E|OP oranlar 2008 yılında yüzde 5 puan düşürülmüştür; bu, daha ziyade, kayıtlı sektöre daha fazla işçi girmesinin WDUÕP VHNW|UQGHNL Lú JF D]DOPDVÕ ROPXúWXU EX GD VRQXo RODUDN ONHGHNL ND\ÕW GÕúÕ LVWLKGDPÕ sonucudur. Son 7UNL\H on yılda úX Türkiye’de meydana gelen önemli yapısal değişimin birDoÕVÕQGDQ bölümü, tarım sektöründeki D]DOWPÕúWÕU DQGD LPDODW VHNW|UQGHNL ND\ÕW GÕúÕOÕ÷ÕQ PLNWDUÕ NDONÕQPD G]H\L iş gücü azalması olmuştur; bu da sonuç olarak ülkedeki kayıt dışı istihdamı azaltmıştır. Türkiye şu anda, imaGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGD\DNODúÕNRODUDNROPDVÕEHNOHQHQ\HUGHGLUùHNLO lat sektöründeki kayıt dışılığın miktarı açısından, kalkınma düzeyi dikkate alındığında yaklaşık olarak olması beklenen yerdedir (Şekil 1.15). 15 14 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi Şekil 1.15. Türkiye: Azalan Kayıt Dışı İstihdam ùHNLO1.15 . 7UNL\H$]DODQ.D\ÕW'ÕúÕøVWLKGDP .D\ÕWGÕúÕøVWLKGDPYH.LúL%DúÕQD'úHQ Informal employment and Gelir income per capita 90 53% India Bolivia Paraguay Peru Pakistan Viet Nam Ecuador Colombia Kyrgyzstan Mexico Egypt Argentina Venezuela Thailand Brazil Uruguay South Africa Turkey Azerbaijan Armenia Macedonia, FYR. Russia Ukraine Serbia Slovakia 80 48% 70 43% Total employment informality 60 38% 7DUÕPGÕúÕQGDoDOÕúDQND\ÕWGÕúÕLVWLKGDP Non-agriculture employment informality 50 7RSODPND\ÕWGÕúÕLVWLKGDP 40 33% 30 28% 20 10 23% 0 7 8 9 10 Log of per capita income in USD $%'FLQVLQGHNLúLEDúÕQDGúHQJHOLULQORJDULWPDVÕ yüzdesi) 100 Share of informal employment in non.D\ÕWGÕúÕLVWLKGDPWDUÕPVDOLVWLKGDPÕQ agriculture employment 58% Employment informality, (% .D\ÕWGÕúÕøVWLKGDPWRSODPLVWLKDPÕQ of total employment) yüzdesi) 11 Kaynak7hø.YH,/2 Kaynak: TÜİK ve ILO. 1.30. øOHULGH \DSÕVDO GH÷LúLPLQ KÕ]Õ PXKWHPHOHQ D]DODFDNWÕU YH KDOHQ \NVHN RODQ Lú JF YHUJL \N ND\ÕWOÕ VHNW|UGH LVWLKGDP - VRQ RQ \ÕOGD ROGX÷XQGDQ - daha 1.30. İleride, yapısal değişimin hızı \DUDWÕOPDVÕ muhtemelen ]HULQGH azalacaktır ve halen yüksek olan iş gücü vergietkin yükü,bir NÕVÕWOD\ÕFÕKDOLQHJHOHELlir. 'ROD\ÕVÕ\ODEXQXQGDVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQLQWDKVLODWÕ]HULQGHVRQXoODUÕ kayıtlı sektörde istihdam yaratılması üzerinde - son on yılda olduğundan - daha etkin bir kısıtlayıcı RODFDNWÕU YH VRV\DO JYHQOLN DoÕNODUÕQÕQ ER\XWXQX DUWWÕUDELOLU Lú JF YHUJL \N haline gelebilir. Dolayısıyla bununIRQX da sosyal güvenlik primlerinin tahsilatı 7UNL\H GH üzerinde sonuçları olacaktır ve 2(&' \H YH GL÷HU KÕ]OÕ E\\HQ JHOLúPHNWH RODQ SL\DVDODUD NÕ\DVOD \NVHNWLU OHULQ VRQODUÕQD sosyal güvenlik fonu açıklarının boyutunu arttırabilir. Türkiye’de iş gücü vergi yükü OECD’ye ve diğer hızlıDLW WDKPLQOHU /HLEIULW] WHN kıyasla NLúLQLQ yüksektir. oDOÕúWÕ÷Õ ELU KDQH KDONÕQÕQ YH LNL oRFXNOX JF tek YHUJL büyüyen gelişmekte olan piyasalara 2000lerin sonlarınaHYOL ait tahminler (LeibfritzLú2009), \NQQ \]GH halkının ROGX÷XQX EXgücü RUDQ \]GH yüzde VHYL\HVLQGHNL 2(&' D÷ÕUOÕNVÕ] kişinin çalıştığı bir hane (evliJ|VWHUPHNWHGLU ve iki çocuklu) iş vergi yükünün 42,7 olduğunu göstermekRUWDODPDVÕQÕQROGXNoD]HULQGHGLU+NPHWLQ\ÕOÕQGDERUGURYHUJLOHULQLYHLúoLSULPOHULQLGúUPHN tedir; bu oran, yüzde 27,3 seviyesindeki OECD (ağırlıksız) ortalamasının oldukça üzerindedir. Hükümetin LoLQ\DSWÕ÷ÕELUJLULúLPLQDUGÕQGDQLúJFYHUJL\N 2008 yılında bordro vergilerini ve işçi primlerini düşürmek \DNODúÕN\]GH HGúPúWUDQFDNEXVHYL\H için yaptığı bir girişimin ardından, iş gücü vergi GL÷HU KÕ]OÕ E\\HQ JHOLúPHNWH RODQ SL\DVDODUD NÕ\DVOD KDOD \NVHNWLU ùHNLO 1.16). Devletin gelirlerinin yükü yaklaşık yüzde 38’e düşmüştür; ancak bu seviye, diğer hızlı büyüyen gelişmekte olan piyasalara kıyasla E\N ELU E|OPQQ ERUGUR YHUJLOHUL LOH GROD\OÕ WNHWLP YHUJLOHULQGHQ JHOGL÷L GLNNDWH DOÕQGÕ÷ÕQGD hala yüksektir (Şekil 1.16). Devletin gelirlerinin büyük bir bölümünün bordro vergileri ile dolaylı tüketim GHYOHWLQDVJDULFUHWSROLWLNDVÕGDYHUJLSROLWLNDVÕWDUWÕúPDVÕLOHDODNDOÕGÕU6RQRQ\ÕOGDDVJDULFUHWWHEX vergilerinden geldiği dikkate alındığında, devletin asgari ücret politikası da vergi politikası tartışması ile alaDPDoOD \DSÕODQ DUWÕúODU DVJDUL FUHWL 7UNL\H GHNL RUWDODPD FUHWLQ \]GH LQH JHWLUPLúWLU EX VHYL\H kalıdır. Son on yılda asgari ücrette bu amaçla yapılan artışlar, asgari ücreti Türkiye’deki ortalama ücretin yüzde 2(&' GHNLHQ\NVHNVHYL\HGLUYHWDUWÕúPD\DDoÕNúHNLOGHLúJFSL\DVDVÕQÕQoR÷XE|OPQGHX\XOPDVÕ 71’ine getirmiştir; bu seviye OECD’deki en yüksek seviyedir ve tartışmaya açık şekilde iş gücü piyasasının ]RUXQOXGXU ùHNLO $VJDUL FUHWWHNL DUWÕúODU WNHWLP YHUJLleri ile bordro vergilerinden elde edilen çoğu bölümünde uyulması zorunludur (Şekil 1.16). Asgari ücretteki artışlar, tüketim vergileri ile bordro verYHUJLJHOLUOHULQLDUWWÕUPÕúRODELOLUDQFDNND\ÕWOÕVHNW|ULVWLKGDPÕQGDQFD\GÕUDUDNHúLWGHUHFHGH\DGDGDKD gilerinden elde edilen vergi gelirlerini arttırmış olabilir; ancak kayıtlı sektör istihdamından caydırarak, eşit GD E\N ELU GHQNOHúWLULFL HWNLVL RODELOLU $\UÕFD ND\ÕW GÕúÕ VHNW|UGH RODQ NLúLOHU LoLQ ND\ÕWOÕ WDVDUUuf derecede ya da daha da büyük bir denkleştirici etkisi olabilir. Ayrıca, kayıt dışı sektörde olan kişiler için kayıtlı VHoHQHNOHULQLQ\RNOX÷XGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGDE\NND\ÕWGÕúÕVHNW|UOHUGDKDGúN|OoOHQ|]HOWDVDUUXIODU tasarruf seçeneklerinin yokluğu dikkate alındığında, büyük kayıt dışı sektörler, daha düşük ölçülen özel tasarLOHED÷ODQWÕOÕGÕU6FKQHLGHU ruflar ile bağlantılıdır (Schneider 2010). 16 15 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Şekil 1.16. Türkiye: İş Gücü Piyasası Kısıtlamaları ùHNLO1.167UNL\Høú*F3L\DVDVÕ.ÕVÕWODPDODUÕ 70 Labor Tax Wedge 2009 1.5 80 Commen Net Minimum Wage in 2008 (in 2003 prices) 60 1 50 40 .5 30 20 Mexico New Zealand Switzerland United States Poland Australia Luxembourg Turkey (after) Slovak Republic Sweden Portugal Netherlands Finland Austria Germany Belgium EU-15 OECD - 0 10 2 8 6 4 Log Formal Earnings in 2008 (in 2003 prices) Manufacturing 10 Services Kaynak: OECD. NotøúJFYHUJL\NPDUMLQDOJHOLUYHUJLVLRUDQÕDUWÕLúoLYHLúYHUHQSULPOHULHNVLQDNLW\DUGÕPODURODUDNKHVDSODQPDNWDGÕU. Kaynak: OECD. Not: İş gücü vergi yükü, marjinal gelir vergisi oranı artı işçi ve işveren primleri eksi nakit yardımlar olarak hesaplanmaktadır. 1.31. 'ROD\OÕYHUJLOHUGHNLDUWÕú|]HOWDVDUUXIODUÕGDROXPVX]HWNLOH\HELOLU'ROD\OÕYHUJLOHUYH|]HO rejimleULQYHPXDIL\HWOHULQoR÷DOPDVÕ'Q\D%DQNDVÕND\ÕWGÕúÕVHNW|UWHúYLNHGHELOHFHNYHYHUJL WDEDQÕ LOH |]HO WDVDUUXIODUÕ ]D\ÕIODWDELOHFHN IL\DW ER]XOPDODUÕ ROXúWXUXU $\UÕFD PXKWHPHOHQ |]HO 1.31. Dolaylı vergilerdeki artış, özel tasarrufları da olumsuzgelir etkileyebilir. Dolaylı vergilermaliyetindeki ve özel rejimWDVDUUXIODU]HULQGHGR÷UXGDQHWNLOHULGHPHYFXWWXU0HYFut seviyelerinde, tüketimin lerin ve muafiyetlerin çoğalması (Dünya Bankası 2006), kayıt dışı sektörü teşvik edebilecek ve vergi tabanı DUWÕúODUÕQ |]HOOLNOH GúN JHOLU VHYL\HOHUL LoLQ WDVDUUXIODUÕ D]DOWPDVÕ PPNQGU DQFDN EXQXQ 7UNL\H 6. oluşturur. Ayrıca, muhtemelen özel tasarruflar üzerinde ile için özel ampirik tasarrufları zayıflatabilecek fiyat bozulmaları olarak test edilmesi gerekecektir. *LGHUOHU DoÕVÕQGDQ LVH VRV\DO WHPLQDWODU LoLQ \DSÕODQ doğrudan etkileri de mevcuttur. Mevcut gelir seviyelerinde, tüketimin maliyetindeki artışların, özellikle düşük \NVHNYHJLWWLNoHDUWDQKDUFDPDODUYHWUDQVIHUOHUGHKDQHKDONODUÕQÕQWDVDUUXIHWPHVLLoLQGXUJXQODúWÕUÕFÕ gelir seviyeleri için tasarrufları azaltması mümkündür, ancak bunun Türkiye için ampirik olarak test edilmeWHúYLNOHURODELOLU'HYOHWLQVRQ\ÕOODUGD\DúDPG|QJVULVNOHULQLD]DOWPDNLoLQJ|VWHUGL÷LNDUDUOÕoDEDODU 6. si gerekecektir. Giderler açısından ise, sosyal teminatlar için yapılan yüksek ve gittikçe artan harcamalar KDQHKDONÕWDVDUUXIGDYUDQÕúODUÕQÕROXPVX]HWNLOH\HFHNGHUHFHGHEDúDUÕOÕROPXúRODELOLU%|OP6RQXo bu etkilerin boyutu ampirik bir etmesi soruduriçin ve durgunlaştırıcı ilerideki bölümlerde, bir denge çerçevesinde ve olarak, transferler de hane halklarının tasarruf teşviklergenel olabilir. Devletin son yıllarda HWNLOHULQE\NO÷HOHDOÕQDFDNWÕU yaşam döngüsü risklerini azaltmak için gösterdiği kararlı çabalar, hane halkı tasarruf davranışlarını olumsuz etkileyecek derecede başarılı olmuş olabilir (Bölüm 2). Sonuç olarak, bu etkilerin boyutu ampirik bir sorudur ve ilerideki bölümlerde, genel bir denge çerçevesinde etkilerin büyüklüğü ele alınacaktır. 6 $PSLULNRODUDNEXHWNLQLQELUGL]LGL÷HUONHED÷ODPÕQGDGR÷UXGDQFUHWYHUJLOHQGLUPHVLQGHQGDKDNoNROGX÷X EHOLUOHQPLúWLU 17 6 Ampirik olarak bu etkinin, bir dizi diğer ülke bağlamında, doğrudan ücret vergilendirmesinden daha küçük olduğu belirlenmiştir. 16 Bölüm 2. Maliye Politikası ve Ulusal Tasarruf Bölüm 2. 0DOL\H3ROLWLNDVÕYH8OXVDO7DVDUUXI Gñ5ñì A. A.Gİrİş 2.1. zamanlarda yapılan çok sayıda son on beş yılda Türkiye’de özel7UNL\H GH tasarrufların|]HO sevi2.1. Son6RQ ]DPDQODUGD \DSÕODQ oRNçalışmada, VD\ÕGD oDOÕúPDGD VRQ RQ EHú \ÕOGD 7 7 Özel tasarruf WDVDUUXIODUÕQ VHYL\HVLQLQ GúN ROGX÷X YH E\N |OoGH D]DOGÕ÷Õ EHOLUWLOPLúWLU yesinin düşük olduğu ve büyük ölçüde azaldığı belirtilmiştir. Özel tasarruf oranları, 2000li yılların başında RUDQODUÕ OLbir \ÕOODUÕQ |]HOOLNOH úLGGHWOLGSYH’nin ELU Gúú J|VWHUPLú 25’i \ÕOÕQGD *6<+ QLQ \DNODúÕN özellikle şiddetli düşüşEDúÕQGD göstermiş, 2001 yılında yaklaşık yüzde kadar iken, 2006 yılında \]GH L inmiştir NDGDU LNHQ \ÕOÕQGD \]GH ùHNLO 22011’de JQGHQyüzde EX \DQD |]HOhemen WDVDUUXI yüzde 12,5’e (Şekil 2.1). O günden bu H yana LQPLúWLU özel tasarruf oranları, 12’nin altı RUDQODUÕ GH \]GH QLQ KHPHQ DOWÕ LOH *6<+ QLQ \]GH L DUDVÕQGD GDOJDODQPÕúWÕU ODUÕQ ile GSYH’nin yüzde 15’i arasında dalgalanmıştır. 1990ların sonlarından bu yana ulusal tasarruflardaki düşüş, VRQODUÕQGDQEX\DQDXOXVDOWDVDUUXIODUGDNLGúú*6<+ QLQ\DNODúÕN\]GH XLOH|]HOWDVDUUXIODUGDNL GSYH’nin yaklaşık yüzde 10’u ile, özel tasarruflardaki düşüşe yakın olmuştur. Özel tasarruflardaki düşüş, GúúH\DNÕQROPXúWXUg]HOWDVDUUXIODUGDNLGúúGDKDID]OD|]HOWNHWLPLoLQRODQDNVD÷ODPÕúWÕUEXGD daha fazla özel tüketim için olanak sağlamıştır; bu da söz konusu on yıldaki güçlü ekonomik büyüme oranları V|]NRQXVXRQ\ÕOGDNLJoOHNRQRPLNE\PHRUDQODUÕLoLQWHPHOELUHWNHQROPXúWXU için temel bir etken olmuştur. Şekil 2.1. Türkiye: Tasarruf ve Tüketim 2.2. özel özel tasarruf eği2.2. Türkiye’nin Türkiye'nin tasarruf ùHNLO2.1. Türkiye: Tasarruf ve Tüketim (GSYH’nin yüzdesi) (GSYH'nin yüzdesi) H÷LOLPOHULQLQ oHúLWOL DQDOL]OHUL |]HO limlerinin çeşitli analizleri, özel tasar30% 90% RUDQODUÕQGDNL D]DOPDQÕQ ruftasarruf oranlarındaki azalmanın etkenleüzerinde olarak ri etkenleri üzerinde genel olarakgenel mutabakata 25% 85% PXWDEDNDWDAnahtar YDUPDNWDGÕU varmaktadır. açıklayıcıAnahtar faktörIDNW|UOHUmakroekonomik DUDVÕQGD L\LOHúPLú pozitif NDPXWDVDUUXIODUÕ lerDoÕNOD\ÕFÕ arasında iyileşmiş ve 20% 80% positive public saving makroekonomik ve siyasi istikrar, siyasi istikrar, krediye daha fazla erişim, NUHGL\H GDKD ID]OD HULúLP GHPRJUDILN 15% 75% demografik eğilimler ve sosyal sigortanegative public saving negatif NDPXWDVDUUXIODUÕ H÷LOLPOHU YH VRV\DO VLJRUWDQÕQ nın yaygınlaşması vardır. Türkiye’nin 10% 70% \D\JÕQODúPDVÕ YDUGÕU 7Ukiye'nin gelecekteki ekonomik görünümü ve pogelecekteki ekonomik görünümü ve 5% 65% litikası için sonuçlar, daha az belirgindir. politikaVÕ için sonuçlar, daha az Yatırımlar için kullanılabilecek özel EHOLUJLQGLU <DWÕUÕPODU LoLQ 0% 60% tasarrufların daha az olması, Türkiye’nin NXOODQÕODELOHFHN|]HOWDVDUUXIODUÕQGDKD gelecekteki ekonomik büyümesine zarar D] ROPDVÕ 7UNL\H QLQ JHOHFHNWHNL Özel consumption tüketim (sa÷ eksen) Özel tasarruflar Milli tasarruflar Private saving National saving Private (RHS) verme riski oluşturmakta mıdır? Ya ekonomik büyümesine zarar verme da,ULVNL Türkiye’yi kendi sınırları ROXúWXUPDNWD PÕGÕU" dışındaki <D GD Kaynaklar.DONÕQPD%DNDQOÕ÷ÕYH,0) LQ'Q\D(NRQRPLN olaylar nedeniyle Türkiye'yi NHQGLsermaye VÕQÕUODUÕgirişlerinin GÕúÕQGDNL Kaynaklar: *|UQPYHULWDEDQODUÕ Kalkınma Bakanlığı ve IMF’in Dünya Ekonomik Görünümü veri ROD\ODU QHGHQL\OH risklerine VHUPD\H JLULúOHULQLQ geri dönmesi maruz tabanları. JHUL G|QPHVL ULVNOHULQH EÕUDNDELOHFHN RODQ \DWÕUÕP LKWL\DoODUÕQÕ NDUúÕODPDN LoLQ GÕú VHUPD\H bırakabilecek olan, yatırım PDUX] ihtiyaçlarını JLULúOHULQHiçin DúÕUÕ PÕ QHGHQ ROPDNWDGÕU" g]HOmı WDVDUUXIODUÕ DUWWÕUPDN YH EX WU VRQXoODUÕarttırmak HUNHQ karşılamak dışED÷ÕPOÕOÕ÷D sermaye girişlerine aşırı bağımlılığa neden olmaktadır? Özel tasarrufları |QOHPHNerken LoLQ QH \DSÕOPDOÕGÕU" 0DOL\H SROLWLNDVÕ YH NDPX WDVDUUXIODUÕQÕQ R\QD\DELOHFH÷L UROOHU veGDYUDQÕS bu tür sonuçları davranıp önlemek için ne yapılmalıdır? Maliye politikası ve kamu tasarruflarının nelerdir? oynayabileceği roller nelerdir? 2.3. amacı, maliye politikası, özel tasarruf davranışı ve gelecekteki ekonomik büyüme 2.3. Bu bölümün %X E|OPQ DPDFÕ PDOL\H SROLWLNDVÕ |]HO WDVDUUXI GDYUDQÕúÕ YH JHOHFHNWHNL HNRQRPLN görünümü incelemektir.LQFelemektir. Bir sonraki kısımda, Türkiye’deki tasarruf oranlabüyüme arasındaki görünümü bağlantıları DUDVÕQGDNL ED÷ODQWÕODUÕ %LU VRQUDNL NÕVÕPGD özel 7UNL\H GHNL |]HO rındaki azalmanın ve bu oranların mevcut yoksa diğer ülke deneyimlerine benzer WDVDUUXI RUDQODUÕQGDNL D]DOPDQÕQ YH EXseviyesinin RUDQODUÕQ istisnai PHYFXWmi VHYL\HVLQLQ LVWLVQDL PL \RNVD GL÷HU ONHmi olup olmadığını anlamak için, Türkiye’deki özel tasarruf deneyimi uluslararası bir bağlamda ele alınmaktadır. GHQH\LPOHULQHEHQ]HUPLROXSROPDGÕ÷ÕQÕDQODPDNLoLQ7UNL\H GHNL|]HOWDVDUUXIGHQH\LPLXOXVODUDUDVÕ bir ba÷ODPGDHOHDOÕQPDNWDGÕU%XQX|]HOWDVDUUXIXWHúYLNHGHQIDNW|UOHULQGDKDL\LDoÕNODQPDVÕLoLQKDQH Bunu, özel tasarrufu teşvik eden faktörlerin daha iyi açıklanması için hane halkı mikro verilerinin bir analizi KDONÕ PLNUR YHULOHULQLQ ELU DQDOL]L L]OHPHNWHGLU %X NDPX SROLWLNDVÕQÕQ HWNLVLQL YHbir |]HO WDVDUUXIODUÕQ izlemektedir. Bu, kamu politikasının etkisini ve özel tasarrufların gelecekteki olası yoluna bakışı içermekte\ROXQDbüyüme ELU EDNÕúÕ LoHUPHNWHGLU Son olarak, ekonomik büyüme ve zaman özel tasarruflar dir.JHOHFHNWHNL Son olarak,RODVÕ ekonomik ve özel tasarruflar arasındaki bağlantılar ve bu ilişkinin içinde nasıl DUDVÕQGDNLED÷ODQWÕODUYHEXLOLúNLQLQ]DPDQLoLQGHQDVÕOWHNDPOHGHELOHFH÷LHOHDOÕQPDNWDGÕU tekamül edebileceği ele alınmaktadır. 2.4. Bu bölümdeki başlıca mesajlar, aşağıdaki gibi özetlenebilir: 7 a. Türkiye’de ulusal tasarruflardaki azalma, önemli makroekonomik istikrarsızlık dönemlerinden çıkan diğer ülkelere kıyasla ne şaşırtıcı ne de olağandışıdır. Türkiye ile ilgili diğer tasarruf analizleri ile ,0)0DWXU6DEXQFXYH%DKoHFL9DQ5LMFNHJKHPYH'Q\D%DQNDVÕGDKLO 18 7 IMF (2012), Matur, Sabuncu ve Bahçeci (2012), Van Rijckeghem (2012) ve Dünya Bankası (2012) dahil. 17 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? tutarlı olarak, makroekonomik istikrar sağlama çabalarının tasarruf etmeye yönelik ihtiyati nedenleri azalttığını ve reel faiz oranlarındaki düşüşün tüketim için borç alma davranışını desteklediğini görüyoruz. b. Düşük yurt içi tasarruf oranı seviyeleri, son on yılda elde edilen yüksek büyüme oranlarını desteklemek için yabancı finans kaynaklarının devreye girdiği anlamına gelmektedir. Bu, yüksek cari açıklara ve volatil ekonomik büyümeye yol açmıştır. Sürdürülebilir uzun vadeli büyüme için daha yerel finansman kaynaklarına doğru bir yeniden dengeleme yapılması, Türkiye’nin politika yapıcıları için doğru bir öncelik olmuştur. c. Yurt içi tasarruf oranlarını arttırma hedefi, bir maliye politikası ödünleşmesi doğurmaktadır. Politika simülasyonlarımız, daha yüksek yerel sermayeli bir büyümenin, devam eden mali tedbirlilik ile çelişkili olduğunu göstermektedir. Daha yüksek bir özel tasarruf oranı, tüketim vergilerinden elde edilen vergi gelirlerinin daha düşük olması anlamına gelmektedir. Modellediğimiz farklı senaryolara göre, daha yüksek yerel sermayeli bir büyümenin sağlanması durumunda, mali açığın orta vadede GSYH’nin yüzde 4,5’ine ya da daha fazlasına yükseleceği öngörülmüştür. d. Sermaye için daha yüksek efektif vergi oranlarına geçiş, olası bir çıkış yolu olabilir. Kayıtlı sektördeki iş gücü, hem bordro vergileri hem de yüksek dolaylı vergilendirme seviyelerine sahip tüketim yoluyla yüksek oranda vergilendirilmektedir. Öte yandan sermaye ise çok daha düşük efektif oranlarla vergilendirilmektedir. Efektif sermaye gelir vergi oranını yüzde 3,3’ten yüzde 5’e çıkaracak - kurumlar gelir vergisi tahsilatının uygulamasındaki bir iyileştirme olarak düşünülebilecek - nispeten küçük bir artış, dolaylı vergi gelirlerindeki - daha yüksek özel tasarruf oranlarından kaynaklanan azalmayı - dengeleyebilir. Hükümetin daha fazla yerel sermayeli yüksek bir büyüme ve devam eden mali tedbirlilik sağlama isteği, bu senaryoda sağlanmaktadır. B. Özel Tasarruf Eğİlİmlerİ: Türkİye ve Uluslararası Deneyİm 2.5. 2000 yılından bu yana yaşanan Türk tasarruf deneyimi, benzer ülkeler arasında aykırı bir örnektir. Benzer kalkınma düzeylerine sahip yedi büyük ülkeden oluşan bir grupta, sadece Güney Afrika daha düşük özel ve ulusal tasarruf oranlarına sahiptir; ayrıca bu ülkelerin hiç birisinde 2000-11 döneminde özel tasarrufların oranında daha sert bir düşüş olmamıştır (Şekil 2.2).8 Özel tasarruf oranlarındaki düşüş açısından en yakın ülke Rusya’dır, ancak Rusya’daki düşüş Türkiye’nin yarısı kadardır ve bu ülke, önemli ölçüde daha yüksek bir özel tasarruf seviyesinden başlamıştır. Ayrıca söz konusu ülkeler arasındaki şartlar da oldukça farklıdır; bu dönemde Rusya, Türkiye’nin aksine bol miktarda sahip olduğu petrol ve diğer kaynaklar için daha yüksek dünya fiyatlarından yararlanmıştır. Türkiye’nin deneyimi, GSYH’nin yüzde 20-30’u aralığında özel ve ulusal tasarruf oranlarına sahip olan ve özel tasarruf oranları 2000 yılından bu yana sabit kalan ya da artan Hindistan ve Meksika’dan bilhassa tamamen farklıdır. 8 Aksi belirtilmedikçe, bu Bölümde, değer kaybının dikkate alınmadığı brüt şartlar cinsinden ölçülen tasarruflardan bahsedilmektedir (net tasarrufta, varlık değer kaybı çıkarılır). 18 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi Şekil 2.2. 2000-11 Döneminde Türkiye ve Benzer Ülkelerdeki Tasarruf Eğilimleri (aksi belirtilmedikçe GSYH’nin yüzdesi) ùHNLO2.2. 2000-'|QHPLQGH7UNL\HYH%HQ]HUhONHOHUGHNL7DVDUUXI(÷LOLPOHUL (aksi belirtilmedikçe GSYH'nin yüzdesi) 35% 40% 30% 35% 25% 30% 20% 25% 15% 20% 10% 15% 5% 10% 5% Rusya Russia Turkey Türkiye Average private saving rates over 2000-11 2UWDODPD|]HOWDVDUUXIRUDQODUÕ-11 0% AB India Hindistan OECD Mexico Meksika 'ĞůŝƔŵĞŬƚĞŽůĂŶ ülkeler Sürdürülebilir yüksek büyüme göstern ülkeler 'ĞůŝƔŵĞŬƚĞŽůĂŶ Asya ülkeleri -15% Brazil Brezilya ĂĚĂLJŦƺůŬĞůĞƌ -10% Poland Polonya KƌƚĂǀĞŽŒƵ Avrupa South Güney Africa Afrika -5% Türkiye 0% Increase in private saving rates over 2000-11 (in percentage g]HOWDVDUUXIRUDQODUÕQGDNLDUWÕú-11 (puan) points) 2UWDODPDPLOOLWDVDUUXIRUDQODUÕ-11 Average national saving rates over 2000-11 Average national saving rate over 2000-11 2UWDODPDPLOOLWDVDUUXIRUDQODUÕ-11 Kaynaklar.DONÕQPD%DNDQOÕ÷ÕYH,0) LQ'Q\D(NRQRPLN*|UQPYHULWDEDQODUÕ Kaynaklar: Kalkınma Bakanlığı ve IMF’in Dünya Ekonomik Görünümü veri tabanları. Not: Devam Eden Yüksek Büyüme Ülkeleri Botsvana, Brezilya, Çin, Hong Hindistan, Endonezya, Japonya, Kore, Not: Devam Eden Yüksek Büyüme Ülkeleri Botsvana, Brezilya, Çin, Hong Kong,Kong, Hindistan, Endonezya, Japonya, Kore, Malezya, 0DOH]\D 0DOWD 8PPDQ 6LQJDSXU 7D\YDQ 7D\ODQG YH 9LHWQDP Õ LoHUPHNWHGLU 'L÷HUDünya JUXSODU ,0) LQ Görünümü 'Q\D (NRQRPLN Malta, Umman, Singapur, Tayvan, Tayland ve Vietnam’ı içermektedir. Diğer gruplar, IMF’in Ekonomik veri taba*|UQPYHULWDEDQÕQGDQDOÕQPÕúWÕU nından alınmıştır. 2.6. 8OXVDO WDVDUUXIODU |]HO WDVDUUXIODU LOH \DNÕQGDQ ED÷ODQWÕOÕGÕU YH \Lne benzer ONHOHUGHNLQGHQ GDKD GúNWU 8OXVDO WDVDUUXI RUDQODUÕQGDNL GúúOHU GL÷HU ONHOHUGHNL GúúOHUL 2.6. Ulusal tasarruflar, özel tasarruflar ile yakından bağlantılıdır ve yine benzer ülkelerdekinden daha JHULGHEÕUDNPÕúWÕU- 7UNL\HVRQ\LUPL\ÕOGDXOXVDOWDVDUUXIODUGDGL÷HUWP*-20 ülkelerinden daha büyük düşüktür. Ulusal tasarruf oranlarındaki düşüşler,2000-11 diğer ülkelerdeki geride bırakmıştır Türkiye, ELUGúú\DúDPÕúWÕUD\UÕFDEN],0)12). döneminde düşüşleri Türkiye'deki ortalama ulusal -tasarruf sonVHYL\HVL yirmi yılda ulusal tasarruflarda diğer tüm G-20 ülkelerinden daha büyük bir düşüş yaşamıştır (ayrıca bkz. 'HYDP (GHQ <NVHN %\PH hONHOHULQGHNL VHYL\HQLQ \DNODúÕN \DUÕVÕ NDGDU ROPXúWXU EX IMF, 2012). 2000-11 döneminde Türkiye’deki ortalama ulusal tasarruf seviyesi, Devam Eden Yüksek Büyüme VHYL\H *HOLúPHNWH 2ODQ $V\D hONHOHUL LOH NDUúÕODúWÕUÕOGÕ÷ÕQGD GDKD GD GúNWU ùHNLO %XQXQOD Ülkelerindeki yaklaşık yarısı bu seviye, Olan Asya Ülkeleri ile karşılaşELUOLNWH V|]seviyenin NRQXVX VHYL\H 2UWD YHkadar 'R÷Xolmuştur; $YUXSD hONHOHUL YHGelişmekte $% .DWÕOÕP hONHOHULQGHNL RUWDODPD LOH tırıldığında daha da düşüktür (Şekil 2.2). Bununla birlikte söz konusu seviye, Orta ve Doğu Avrupa Ülkeleri ve kabaca benzerdir. AB Katılım Ülkelerindeki ortalama ile kabaca benzerdir. 2.7. Farklı )DUNOÕ ELU EHQ]HU ONHOHU NPHVL 7UNL\H QLQ |]HO WDVDUUXI GHQH\LPLQLQ NDYUDQPDVÕQÕ 2.7. bir benzer ülkeler kümesi, Türkiye’nin özel tasarruf deneyiminin kavranmasını sağlamakVD÷ODPDNWDGÕU<NVHNHQIODV\RQG|QHPOHUL\DúDPÕúEXJHOLúPHNWHRODQHNRQRPLOHUHEDNPDN7UNL\H tadır. Yüksek enflasyon dönemleri yaşamış bu gelişmekte olan ekonomilere bakmak, Türkiye için ileriye döLoLQ LOHUL\H G|QN SRWDQVL\HO GHUVOHU VXQPDNWDGÕU 7UNL\H EX ED÷ODPGD DUWÕN ELU D\NÕUÕ |UQHN GH÷LOGLU nük potansiyel dersler sunmaktadır. Türkiye bu bağlamda artık bir aykırı örnek değildir. Örneğin Brezilya’da, gUQH÷LQ %UH]LO\D GD \DúDGÕNODUÕ \NVHN HQIODV\RQ G|QHPLQLQ VRQXQD GR÷UX WDVDUUXI RUDQODUÕ \ÕO yaşadıkları yüksek enflasyon döneminin sonuna doğru tasarruf oranları 10 yıl boyunca düşmüştür (Şekil 2.3). boyunca düúPúWUùHNLO/EQDQ GD\NVHNHQIODV\RQXQDUGÕQGDQ|]HOWDVDUUXIODUQHUHGH\VH\ÕO Lübnan’da, yüksek enflasyonun ardından özel tasarruflar neredeyse 15 yıl boyunca GSYH’nin yüzde 20’si ER\XQFD*6<+ QLQ\]GH VLNDGDUGúPúYHVRQUDWHNUDUWRSDUODQPÕúWÕU$UMDQWLQYH5XV\DEHQ]HU kadar düşmüş sonra tekrar toparlanmıştır. Arjantin ve Rusya, benzer deneyimler yaşamıştır. Beklendiği gibi, GHQH\LPOHUve \DúDPÕúWÕU%HNOHQGL÷LJLEL|]HOWDVDUUXIODUGDNLGúúOHUoR÷XGXUXPGDDUWDQGÕúILQDQVPDQ özel düşüşler çoğu durumda artan EX dış ONHOHULQ finansmanGÕú ileNUHGL telafi SD]DUODUÕQD edilmiştir. Makroekonomik istikrar, LOHtasarruflardaki WHODIL HGLOPLúWLU 0DNURHNRQRPLN LVWLNUDU GDKD ID]OD HULúPHVLQH buRODQDNVD÷ODPÕúWÕUEXQODUGDKDVRQUDKHPLVWLNUDUVÕ]OÕNG|QHPLQGHNDUúÕODQPD\DQPHYFXWNUHGLWDOHELQL ülkelerin dış kredi pazarlarına daha fazla erişmesine olanak sağlamıştır, bunlar daha sonra hem istikrarsızlık döneminde karşılanmayan mevcut kredi talebini hem de iyileşmiş ekonomik fırsat ve zenginlik algılarından hem de i\LOHúPLúHNRQRPLNIÕUVDWYH]HQJLQOLNDOJÕODUÕQGDQND\QDNODQDQ\HQLLKWL\DoODUÕNDUúÕODPDN]HUH kaynaklanan yeni ihtiyaçları karşılamak üzere yurt9 içi kredileri genişletmek için kullanılmıştır.9 \XUWLoLNUHGLOHULJHQLúOHWPHNLoLQNXOODQÕOPÕúWÕU 9 <NVHNHQIODV\RQG|QHPOHULWNHWLFLIL\DWODUÕHQIODV\RQXQXQ\ÕOGD GDQID]ODROGX÷X\ÕOOÕN\DGDGDKDX]XQ G|QHPOHU RODUDN VD\ÕOPDNWDGÕU %X WU \NVHN RUDQODU QDGLUGLU - HQIODV\RQ RUDQODUÕ - 2011 döneminde tüm ONHOHUGH\ÕOGDQ LQGHEXVHYL\H\HXODúÕU%X\ÕOODUGDúHNLOGHJ|VWHULOHQONHOHUGHGDKLOROPDN]HUH32 ülkede \ÕO\DGDGDKDX]XQVUHQ\NVHNHQIODV\RQG|QHPOHUL\DúDQPÕúWÕU 9 Yüksek enflasyon dönemleri, tüketici fiyatları enflasyonunun yılda %30’dan 20 fazla olduğu 5 yıllık ya da daha uzun dönemler olarak sayılmaktadır. Bu tür yüksek oranlar nadirdir - enflasyon oranları 1980- 2011 döneminde tüm ülkelerde 10 yıldan 1’inde bu seviyeye ulaşır. Bu yıllarda, şekilde gösterilen ülkeler de dahil olmak üzere 32 ülkede 5 yıl ya da daha uzun süren yüksek enflasyon dönemleri yaşanmıştır. 19 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Şekil 2.3. Özel Tasarruf ve Net Dış Finansman ùHNLO2.3g]HO7DVDUUXIYH1HW'Õú)LQDQVPDQ Yüksek Enflasyon Dönemleri Sırasında ve Sonrasında Yüksek (QIODV\RQ'|QHPOHUL6ÕUDVÕQGDYH6RQUDVÕQGD 40% 35% 30% Türkiye 25% 20% 15% 10% 0% -5% -10% 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 5% High consumer price inflation (>30%) <NVHNWNHWLFLIL\DWODUÕHQIODV\RQX! 1HWGÕúILQDQVPDQ*6<+ QÕQ yüzdesi) Net external financing (% of GDP) 35% 30% 30% 25% 25% 20% 20% 15% 15% 10% 10% 5% 5% 0% 0% -5% -5% -10% -10% 40% 35% Brezilya 1980 1982 1984 1986 1988 1990 1992 1994 1996 1998 2000 2002 2004 2006 2008 2010 35% 40% Arjantin 40% Meksika 35% 30% 30% 25% 25% 20% 20% 15% 15% 10% 10% 5% 5% 0% 0% -5% -5% Rusya 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 40% Private saving (% of GDP) Özel WDVDUUXI*6<+ QÕQ\]GHVL -10% -10% Kaynaklar.DONÕQPD%DNDQOÕ÷ÕYH,0) LQ'Q\D(NRQRPLN*|UQPYHULWDEDQÕ Kaynaklar: Kalkınma Bakanlığı ve IMF’in Dünya Ekonomik Görünümü veri tabanı. Not<NVHNHQIODV\RQG|QHPOHULWNHWLFLIL\DWODUÕHQIODV\RQXQXQ\ÕOGD GDQID]ODROGX÷X\ÕOOÕN\DGDGDKDX]XQG|QHPOHU Not: Yüksek enflasyon dönemleri, tüketici fiyatları enflasyonunun yılda %30’dan fazla olduğu 5 yıllık ya da daha uzun dönemler olarak RODUDNVD\ÕOPDNWDGÕU%XWU\NVHNRUDQODUQDGLUGLUHQIODV\RQRUDQODUÕ-G|QHPLQGHWPONHOHUGH\ÕOGDQ LQGHEX sevi\H\HXODúÕU%X\ÕOODUGDúHNLOGHJ|VWHULOHQONHOHUGHGDKLOROPDN]HUHONHGH\ÕO\DGDGDKDX]XQVUHQ\NVHN sayılmaktadır. Bu tür yüksek oranlar nadirdir - enflasyon oranları 1980-2011 döneminde tüm ülkelerde 10 yıldan 1’inde bu seviyeye HQIODV\RQG|QHPOHUL\DúDQPÕúWÕU ulaşır. Bu yıllarda, şekilde gösterilen ülkeler de dahil olmak üzere 32 ülkede 5 yıl ya da daha uzun süren yüksek enflasyon dönemleri yaşanmıştır. 21 20 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi 2.8. İstikrar sonrası dönemde ne olur? Bu ülke vakaları, istikrar sağlama çabaları etkili olduğunda özel tasarrufların artmaya başladığını da göstermektedir. Yaklaşık 5 ila 8 yıl istikrardan sonra, özel tasarruflar tüm ülkelerde değişen derecelerde yükselme eğilimi göstermiştir. 2009 küresel krizinin bu eğilimleri bir ölçüde kesintiye uğratmasına rağmen, istikrar sağlandıktan sonra vurgulanan ülkelerin her birinde özel tasarruflarda bir artış yaşandığı dikkate alındığında, Türkiye’nin en son düşük özel tasarruf seviyeleri bir endişe konusudur. Türkiye’de, özel tasarrufların oranı son üç yılda yüzde 10’a yakın olmuştur.10 Küresel kredi pazarlarındaki bolluk ve tarihi ölçüde düşük faiz oranları Türkiye için açıklayıcı bir faktör olabilir; ancak Arjantin, Brezilya ve Rusya, yurt dışından büyük girişler çekerken aynı zamanda özel tasarruflarda da artışlar yaşamışlardır. Ne yazık ki, bu biçimsel değerlendirmelerin geçerliliğini istatistiksel analiz yoluyla değerlendirebilmek için çok az sayıda yüksek enflasyon vakası vardır. Bir sonraki kısımda, özel tasarruf dinamiklerini ve kamu politikasının rolünü daha iyi anlamak için Türkiye’ye ilişkin hane halkı seviyesi verilerine bakacağız. C. Özel Hane Halkı Tasarruf Davranışı: Bİr İnceleme 2.9. Türkiye’deki tasarruf eğilimlerini anlamak için, tasarruf kavramı ve ölçümü biraz incelenmelidir. Standart tasarruf kavramı, kişinin net zenginliğindeki değişim - yani tasarrufun ölçüldüğü dönemin başlangıcı ile sonu arasında net varlıkların değerindeki değişim - olarak tanımlanabilir.11 Net varlıkların biriktirilmesi, net zenginliğin temel bir belirleyicisidir ve kişinin varlıkları değer kazandıkça, net zenginlik zaman içinde artacaktır. Ancak bu kavramda eksik olan temel unsurlardan birisi, mali varlıkların değerini aşındıran enflasyondur. Türkiye’nin yüksek enflasyon dönemi dikkate alındığında çıkan sonuç, Türkiye’de özel tasarruflardaki azalmanın, tasarrufların ölçüldüğü geleneksel yol tarafından biraz abartıldığı yönündedir. Yaklaşık 2002’de sona eren yüksek enflasyon dönemi sırasında Türkiye’de olduğu gibi, enflasyonun daha yüksek nominal faiz oranları yoluyla telafi edilmesi durumunda, hane halkları, enflasyon nedeniyle değerlerindeki aşınmayı dengelemek için mali varlıklarının mevcutlarını arttıracaktır. Bu yüzden, yüksek enflasyon dönemlerinde, özel tasarruflar abartılırken kamu tasarrufları hafife alınmaktadır. 2.10. Özel tasarrufların enflasyona göre düzeltilmesi, ana sonuçları değiştirmemektedir. Türkiye’deki enflasyon 2001’e kadar yüzde 50’nin üzerindeyken 2003’ten itibaren yüzde 5-10 aralığına indiğinden, özel tasarruf oranlarının bu şekilde abartılmasının kapsamı da daralmıştır. Diğer bir deyişle, özel tasarruflardaki düşüşün birazı, enflasyonun tasarrufun ölçülen oranı üzerindeki daha düşük bir etkisinden kaynaklanmıştır. Kamu tasarrufları aksi yönde aynı miktarda bozulduğundan, enflasyona göre düzeltmenin ulusal tasarruf üzerinde bir etkisi yoktur.12 Enflasyonun, özel tasarrufların ölçümü üzerindeki önemli etkisi dikkate alındıktan sonra, Türkiye son on yılda benzer ülkelere göre sınırda kalmaktadır. Azalan enflasyon, özel tasarruflarda 2001’den bu yana gerçekleşen düşüşün yaklaşık üçte birini açıklamaktadır. Enflasyona göre düzeltildikten sonra, 2000 ile 2011 arasında özel tasarruf oranındaki düşüş daralarak yüzde 10’dan yüzde 7’ye inmektedir (Şekil 2.4). Bu düşüş öncekinden daha az olmakla birlikte, enflasyonun daha sabit olduğu ve bildirilen kamu tasarruf oranlarında benzer bir bozulma paternine neden olmadığı benzer ülkelere arasında hala en büyük düşüştür (Şekil 2.4). 10 Bu, 2008-09 küresel mali krizi ile ilgili istisnai ve geçici şartlardan kaynaklanıyor olabilir. Sermaye piyasalarındaki kayıplar, hane halklarının mali zenginliğinde, 2007’de GSYH’nin yüzde 96’sından 2008’de yüzde 58’ine inen bir düşüşe dönüşmüştür (bkz. Telli ve Çavdaroğlu, 2011). 11 Loayza ve ark. (2000), bu ölçüm sorununun ele alınması için pratik bir kılavuz sağlamaktadır. Van Rijckeghem ve Üçer (2009), bu kılavuzu Türkiye için uygulamaktadır. 12 Buradaki analiz, döviz kuru değişimlerinin net dış varlıkların değeri üzerindeki etkisinden dolayı ulusal tasarruflarda yapılan düzeltmeleri açıklamamaktadır. Çoğu durumda bu etki, enflasyonun Türkiye örneğindeki etkisine kıyasla küçük olacaktır. 21 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Şekil 2.4. Enflasyona Göre Düzeltmeden Sonra Özel ve Kamu Tasarruf Oranları ùHNLO2.4(QIODV\RQD*|UH']HOWPHGHQ6RQUDg]HOYH.DPX7DVDUUXI2UDQODUÕ (GSYH’nin yüzdesi) (GSYH'nin yüzdesi) 30% 25% 20% Unadjusted saving DüzeltilmemiƔprivate özel tasarruf 15% Private saving adjusted for inflation 10% 5% Enflasyona göre düzeltilmiƔ özel tasarruf Unadjusted public saving DüzeltilmemiƔ kamu tasarrufu 0% Public saving adjusted for inflation -5% Enflasyona göre düzeltilmiƔ kamu tasarrufu -10% Kaynaklar9DQ5LMFNHJKHPYHhoHUYH.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ+D]LQHYH,0) QLQ'Q\D Kaynaklar: Van Rijckeghem ve Üçer (2009) ve Kalkınma Bakanlığı, Hazine ve IMF’nin Dünya Eko(NRQRPLN*|UQPQQYHULWDEDQODUÕ8OXVODUDUDVÕ)LQDQVøVWDWLVWLNOHULYHSHUVRQHOKHVDSODPDODUÕ nomik Görünümünün veri tabanları, Uluslararası Finans İstatistikleri ve personel hesaplamaları. 2.11. Konut VDKLSOL÷L YH KDQH KDONÕ VD÷OÕN KDUFDPDODUÕQÕQ WDVDUUXI GDYUDQÕúÕ ]HULQH JoO HWNLOHUL YDUGÕU .RQX LOJLOLhalkı GL÷HUsağlık DPSLULN oDOÕúPDODUD EHQ]HU RODUDN EL]LP NDQÕWODUÕPÕ] GD VRV\R2.11. Konut sahipliği veLOH hane harcamalarının, tasarruf davranışı üzerine güçlü etkileri ekonomik statü, ihtiyati dürtüler ve demografik özelliklerin Türkiye'de haQHKDONÕWDVDUUXIODUÕLoLQ|QHPOL vardır. Konu ile ilgili diğer ampirik çalışmalara benzer olarak, bizim kanıtlarımız da sosyo-ekonomik statü, HWNHQOHU ROGX÷XQX J|VWHUPHNWHGLU UHJUHV\RQ DQDOL]Lhane KDNNÕQGDNL D\UÕQWÕODU LoLQ ,, \Hetkenler EDNÕQ gQFHNL ihtiyati dürtüler ve demografik özelliklerin Türkiye’de halkı tasarrufları için (N önemli olduğunu oDOÕúPDODUÕQDNVLQHHYVDKLSOL÷LQLQKDQHKDONÕWDVDUUXIRUDQODUÕQÕ|QHPOL|OoGHWDKPLQHQNXOODQÕODELOLU göstermektedir (regresyon analizi hakkındaki ayrıntılar için Ek II’ye bakın). Önceki çalışmaların aksine, ev gelirin ortaODPD \]GH NDGDU D]DOWWÕ÷ÕVRQXFXQDXODúWÕN%XUDGDNLDQDKWDUVRQXo sahipliğinin hane halkı tasarruf oranlarını önemli ölçüde, tahminen kullanılabilir gelirinEX]HQJLQOLNHWNLVL ortalama yüzde 3’ü ]DPDQOD D]DOGÕNoD WDVDUUXI RUDQODUÕQÕQ \XNDUÕ\D GR÷UX ELU H÷LOLP J|VWHUPHVLQLQ EHNOHQHELOHFH÷LGLU kadar azalttığı sonucuna ulaştık. Buradaki anahtar sonuç, bu zenginlik etkisi zamanla azaldıkça, tasarruf oran$\UÕFD WDVDUUXI \DSPD\DQ oRN E\N JUXSODUÕ oÕNDUDUDN YH +%$ YHULOHULQL HWNLOH\HQ DQDKWDU JUXSODUÕQ larının yukarıya doğru bir eğilim göstermesinin beklenebileceğidir. Ayrıca, tasarruf yapmayan çok büyük grupHNVLNELOGLULPLQLQNDSVDPÕQÕWDKPLQHGHUHNKDQHKDONÕYHULOHULQLJHOLULQHNVLNELOGLULOPHVLLoLQG]HOWHQ ları çıkararak ve HBA verilerini etkileyen anahtar grupların eksik bildiriminin kapsamını tahmin ederek, hane ELU \RO WDQÕPOÕ\RUX] %X G]HOWPH\L \DSPDQÕQ WHPHO QHGHQL - JoO ELU ELoLPGH LOLúNLOL ROGX÷XQX halkı verilerini gelirin eksik bildirilmesi için düzelten bir yol tanımlıyoruz. Bu düzeltmeyi yapmanın temel EHOLUOHGL÷LPL] - KDQH KDONÕ VD÷OÕN KDUFDPDODUÕ ULVNLQLQ KDQH KDONÕ WDVDUUXI RUDQÕ ]HULQGHNL HWNLVLQL nedeni, - güçlü bir biçimde ilişkili olduğunu belirlediğimiz - hane halkı sağlık harcamaları riskinin hane halkı ED÷ÕPVÕ] ELUELoLPGHNRQWUROHGHELOPHNWHGLU%XLOLúNLQLQDQODPÕGHYOHWLQVD÷OÕ÷D\DSWÕ÷ÕKDUFDPDODUÕQ tasarruf oranı üzerindeki bağımsız bir biçimde kontrol edebilmektedir. Bu %ütçe ilişkinin anlamı, devletin |]HO WDVDUUXI GDYUDQÕúÕetkisini LOH JoO ELU ELoLPGH LOJLOL ROPDVÕGÕU +DQH +DONÕ Anketinden elde sağlığa yaptığı harcamaların, özel tasarruf davranışı ile güçlü bir biçimde ilgili olmasıdır. 2010 Hane Halkı HGLOHQYHULOHULQNXOODQÕOGÕ÷ÕUHJUHV\RQDQDOL]LDúD÷ÕGDNLOHULJ|VWHUPHNWHGLU Bütçe Anketinden elde edilen verilerin kullanıldığı regresyon analizi, aşağıdakileri göstermektedir: x Tasarruf 7DVDUUXI RUDQODUÕ \NVHN JHOLU LOH ELUOLNWH DUWPDNWDGÕU Bu, ülkeler genelinde bir • oranları, yüksek gelir ile birlikte artmaktadır. Bu, ülkeler genelinde standartstandart bir sonuçtur. VRQXoWXU7UNL\H|UQH÷LQGHJHOLUGHNL\]GH ELUDUWÕúLoLQWDVDUUXIRUDQODUÕQÕQVDGHFH\]GH Türkiye örneğinde, gelirdeki yüzde bir artış için, tasarruf oranlarının sadece 0,3 yüzde puan arttığını görüyoSXDQhalkları DUWWÕ÷ÕQÕ J|U\RUX] KDQH KDONODUÕ |PUOHUL LoLQGH WNHWLPOHULQL \XPXúDWPD\Õ ruz. Bu, hane ömürleri içinde %X tüketimlerini yumuşatmayı hedeflediklerinden, gelirdeki geçici ya da KHGHIOHGLNOHULQGHQ JHOLUGHNL JHoLFL \D GD EHNOHQPH\HQ GH÷LúLNOLNOHUH WHSNL\L \DQVÕWÕ\RU RODELOLU beklenmeyen değişikliklere tepkiyi yansıtıyor olabilir. Bu, aynı zamanda, ihtiyat ya da miras dürtülerinden 13 %XD\QÕ]DPDQGDLKWL\DW\DGDPLUDVGUWOHULQGHQJoDODQWDVDUUXIGDYUDQÕúÕLOHGHWXWDUOÕGÕU güç alan tasarruf davranışı ile de tutarlıdır.13 İlişki, ekonomik kalkınmanın ve artan hane halkı kullanılabilir øOLúNL HNRQRPLN NDONÕQPDQÕQ YH DUWDQ KDQH KDONÕ NXOODQÕODELOLU JHOLULQLQ ELU VRQXFX RODUDN |]HO 14 gelirinin bir sonucu olarak özel tasarruf oranlarının zaman için arttığı anlamına gelmektedir. WDVDUUXIRUDQODUÕQÕQ]DPDQLoLQDUWWÕ÷ÕDQODPÕQDJHOPHNWHGLU 14 • Ev sahipliği, hane halklarının daha az tasarruf yapmasına yol açmaktadır. Birinci ev, ortalama x (Y VDKLSOL÷L KDQH KDONODUÕQÕQ GDKD D] WDVDUUXI \DSPDVÕQD \RO DoPDNWDGÕU. Birinci hane halkı tasarruf oranını 3½ yüzde puan azaltmaktadır, ikinci bir ev sahibi olanlar için bu 4 yüzde puanev, daha RUWDODPDKDQHKDONÕWDVDUUXIRUDQÕQÕò\]GHSXDQD]DOWPDNWDGÕULNLQFLELUHYVDKLELRODQODULoLQ düşmektedir. Türkiye’de hane halklarının büyük bir bölümü kendi evlerine sahip olduklarından,15 bu durum EX\]GHSXDQGDKDGúPHNWHGLU7UNL\H GHKDQHKDONODUÕQÕQE\NELUE|OPNHndi ortalama hane halkı tasarruf oranlarında ev sahipliği sonucunda yaklaşık 3 yüzde puanlık önemli birevlerine azalmaya VDKLSROGXNODUÕQGDQ15 EXGXUXPRUWDODPDKDQHKDONÕWDVDUUXIRUDQODUÕQGDHYVDKLSOL÷LVRQXFXQGD dönüşmektedir. Küresel mali kriz sırasındaki deneyim, tasarrufları gayrimenkule yönlendirme eğilimini güç\DNODúÕN \]GH SXDQOÕN |QHPOL ELU D]DOPD\D G|QúPHNWHGLU .UHVHO PDOL NUL] VÕUDVÕQGDNL lendirmektedir; evlerin (2008’de yaklaşık yüzde 5 düşen) değerleri, (aynı yıl içinde yaklaşık yüzde 40 düşen) mali zenginlikten çok daha az düşmüştür. 13 Bkz. Dynan,halkları, Skinner ve Zeldesiçin (2004). • Hane sağlık büyük miktarda harcama yapma ve zorunlu işsizlik riskine karşılık /RD\]DYHDUN0DWXU6DEXQFXYH%DKoHFLYH'Q\D%DQNDVÕONHJHQHOLQGHNLSDQHO olarak tasarruflarını önemli ölçüde arttırmaktadır. Bu, kısa vadeli gelir risklerinin tasarruf kararları için YHULOHULQDQDOL]OHULQGHJHUoHNWHQGHE|\OHELULOLúNLEHOLUOHPLúWLU&DUUROOYH:HLOHNRnomik büyümenin anahtar bir dürtü olduğunu ve sosyal güvenlik düzenlemelerinin, zaman içerisinde tasarruf davranışlarını etkiWDVDUUXIVD÷ODGÕ÷ÕQÕEXQXQWHUVLQLQGR÷UXROPDGÕ÷ÕQÕJ|VWHUPLúWLU 15 leyen önemli bir faktör olduğunu göstermektedir. +%$ GDDQNHW\DSÕODQKDQHKDONODUÕQÕQ\DNODúÕNoWHLNLVLNHQGLHYOHULQHYHEXQODUÕQ GDQELUD]D]Õ ikinci bir eve sahiptir. 14 13 Bkz. Dynan, Skinner ve Zeldes (2004). 23 14 Loayza ve ark. (2000), Matur, Sabuncu ve Bahçeci (2012) ve Dünya Bankası (2012), ülke genelindeki panel verilerin analizlerinde gerçekten de böyle bir ilişki belirlemiştir. Carroll ve Weil (1994), ekonomik büyümenin tasarruf sağladığını, bunun tersinin doğru olmadığını göstermiştir. 15 2010 HBA’da anket yapılan hane halklarının yaklaşık üçte ikisi kendi evlerine ve bunların %10’dan biraz azı ikinci bir eve sahiptir. 22 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi • Hane halkı bileşimi de, hane halkı tasarruf kararları için anahtar bir faktördür. Genç aileler ve daha az eğitimli hane halkları, muhtemelen gelecekteki gelir ve harcama ihtiyaçlarına ilişkin daha büyük belirsizliğe karşılık olarak, daha fazla tasarruf yapmaktadır. Bu, hem yakın vadedeki hem de uzak gelecekteki ihtiyati dürtülerin, hane halkı tasarruflarını anlamak için önemli olduğu yolundaki bulguyu güçlendirmektedir. • Hane halkında, iş gücü piyasasına katılmayan kadın bir eş olması, hane halkı tasarruf oranlarını önemli ölçüde düşürmektedir. Diğer bir deyişle, kadınların iş gücüne katılım oranlarındaki artışlar, hane halkı tasarruflarını arttırmaktadır. 2.12. Bu analiz, özel tasarruf oranlarının yönüne ilişkin görünüm için karışık bir resim çizmektedir. Düzeltilmiş tasarruf verileri, ölçülen özel tasarruf oranları 2000lerin başında o zamanki yüksek enflasyon nedeniyle yapay olarak yükselmiş olduğundan, 2001’de GSYH’nin yüzde 25’i seviyesindeyken 2011’de yüzde 12’ye düşen özel tasarruflardaki azalmanın, öngörülebilir bir gelecekte muhtemelen kısmen kalıcı olacağını göstermektedir. 16 Özel tasarruflarda hızlı bir artış beklentisi olmamasının diğer bir nedeni, yüksek enflasyon dönemlerinden çıkan diğer gelişmekte olan pazarlardan elde edilen deneyime dayanmaktadır. Makroekonomik istikrar, hane halklarının tasarruf etme saiklerini azaltan kredi koşulları üzerinde uzun süreli bir etkisi vardır - dolayısıyla başlangıçtaki zenginlik etkileri azalsa bile, özel tasarruflar düşük bir düzeyde kalır. Bununla birlikte, özel tasarruf oranları, kısa ila orta vadede yavaş bir yukarıya dönük eğilime girmelidir. Bu, başarılı makroekonomik istikrar sağlama çabalarının ardından diğer gelişmekte olan piyasaların elde ettiği denetim ile tutarlıdır ve HBA verilerinin analizinin sonuçları tarafından da desteklenmektedir. Hane halkları, ev sahipliğinin diğer varlık sınıflarına göre ilave kazançlar sağlaması yönündeki beklentilerinden vazgeçtikçe, tasarruf yapma saikleri önemli ölçüde artacaktır. Özel tasarruf oranlarındaki yukarıya dönük bir eğilim, artan hane halkı gelirleri ve kadınların iş gücüne artan katılımı ile daha da desteklenecektir. 2.13. Özel tasarrufların kısa vadede arttırılmasına yönelik politika seçenekleri sınırlıdır, ancak zaman içerisinde tasarruf oranlarındaki istikrarlı bir artışı destekleyebilirler. Devlet, emekliliğe yönelik tasarrufların arttırılması için yeni ortaya çıkan özel emeklilik planlarını teşvik etmek amacıyla, katılımcılara uygun devlet katkıları sağlamak da dahil olmak üzere adımlar atmıştır. Bu reformlar 2013’ün başında yürürlüğe girmiş ve özel emeklilik planlarına katılanların sayısı yıldan yıla yüzde 30 oranında artarak Ocak 2014 itibarıyla 4 milyonu geçmiştir. Ancak aynı zamanda, örneğin kadınların iş gücüne katılımının desteklenmesi dahil olmak üzere, daha fazla şey yapılabilir. Seçeneklerden biri, şu anda en az 5 yıl sahip olunan mülklerin vergilendirmeden muaf tutulduğu, gayri menkul değer artışının vergilendirilmesinin ele alınmasıdır (diğer değer artışları, vergilendirilebilir gelire dahil edilmiştir). Bu muafiyetin düzenlenmesi, ev sahipliğinden kaynaklanan zenginlik etkisini azaltacak ve (hane halklarının çoğunluğunu oluşturan) ev sahipleri arasında tasarrufu teşvik edecektir. 2.14. Özel tasarruf oranlarında hızla önemli artışlar sağlayacak hazır seçenekler olmadığından, kamu tasarruflarının arttırılması gerekecektir. Bu, Türkiye’deki tasarruflar konusunda son zamanlarda yapılan bir IMF çalışmasında da temel önerilerden biri olmuştur (2012). Yabancı sermaye girişlerine bağımlılığı azaltmak için kamu tasarruflarının arttırılması, olumsuz dış olayların yol açtığı riskleri hafifletecektir. Bunu başarmak için, mali hedeflerin sıkılaştırılması gereklidir. Başlamak için bariz bir nokta, sosyal güvenlik fonlarının açıklarını ya kapatmaya ya da bu açıkları cari transferler ile değil de peşinen kapatmak için gerekli fonları kenara koymak için bir devlet taahhüdünde bulunmaya yönelik önlemler almak olacaktır. Bu, hane halklarının ihtiyati ya da yaşam döngüsü nedenleri ile tasarruf etmeye yönelik düşük saiklerini dengeleyecektir. 16 Enflasyonun azalması, özel tasarruflarda 2001 ile 2011 arasında gerçekleşen düşüşün 4½ yüzde puanını açıklamaktadır. 23 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? D. Polİtİka Sİmülasyonları 2.15. Burada ve dokümanın geri kalanında sunulan politika simülasyonları, bir dinamik-yinelemeli hesaplanabilir genel denge (HGD) modeline dayanmaktadır. Bu model, Kalkınma Bakanlığındaki yetkililer ile yakın işbirliği içinde oluşturulmuştur ve Türk ekonomisinin kendine özgü özelliklerine dayanmaktadır. Ekonomi için 2002 girdi-çıktı tablolarından tahmin edilen mevcut en yeni 2010 verilerini kullanan bir sosyal hesaplar matrisine (SHM) dayanmaktadır. Söz konusu modelin - ayrıntılı bir iş gücü piyasasını ve vergi sisteminin dikkatli açıklamasını da içeren - yapısal bileşenleri, Kutu 2.1’de verilmiştir. Kutu 2.1. Türkiye için Bir Hesaplanabilir Genel Denge Modeli Mevcut analiz için, Türk Ekonomisinin tamamını kapsayan bir yinelemeli dinamik Hesaplanabilir Genel Denge (HGD) temsili geliştirilmiştir. Bu temsilin ayrılmış bir iş gücü piyasası ve ayrılmış bir sektör temsili mevcuttur, ayrıca ayrıntılı bir hane halkı dökümü geliştirilmiştir. Bu model, tanımlanan odak alanlarda ekonominin tamamını kapsayan, sonuçlara özel politika önlemlerini, hem kendi başlarına hem de ilgili tüm birleşik etkilere bakarak analiz etmek üzere tasarlanmıştır. Analiz, HGD yaklaşımını uygulayarak, aşırı basitleştirmenin ve/veya sadece kısmi denge sonuçlarına ya da ekonomik politika önlemlerini basit birinci tur etkilerine bakarak bulunan hatalı sonuçların üstesinden gelmeye çalışmaktadır. ‘Ekonominin tamamını kapsayan’ nitelendirmesi, modelin, Türk ekonomisinin tüm sektörlerinde spesifik bir birleştirme seviyesine sahip olduğu anlamına gelmektedir. HGD tanımlanması, modelin, talep ve üretim ilişkilerinin, yani bunlar arasındaki karşılıklı ilişkinin bir sayısal bir tanımlaması olduğu ve tüm pazarlardaki fiyatlar için eş zamanlı olarak çözüldüğü anlamına gelmektedir. Model, ekonomik büyümenin faktör toplanmasından ve sermaye biriktiren TFV’den kaynaklandığı, yinelemeli dinamik çok-sektörlü bir büyüme modelidir. Modelin iki bölümü vardır - mal ve faktör piyasalarının boşaltıldığı statik bir denge bölümü ve değer kaybından arındırılmış yatırımların tek sermaye tipine eklendiği dinamik bir bölüm. Yatırım, modeldeki kurumlar tarafından yapılan tasarrufların, yatırım malları için toplam bir fiyat ile azaltılmış yekunu olarak türetilmiştir. Her bir dönemde, sermaye, kullandığı reel faiz oranını dengelemek için verimli sektörlere tahsis edilmiştir. İş gücü piyasası - cinsiyet, beceriler, yaş ve kayıtlılık durumuna göre bölümlenmiş, kırsal-kentsel konuma ve gelir seviyelerine göre ayrılmış 6 farklı hane halkı türünün iş gücü sağladığı - 24 ayrı iş gücü kategorisi ile oldukça ayrıntılı bir şekilde belirlenmiştir. Her bir hane halkına, modelin dışında belirlenen demografik değişiklikler ile birlikte, spesifik bir iş gücü donatımı başlangıçta verilmiştir. Türkiye’de kadınların iş gücüne düşük katılımı dikkate alındığında, iş gücü arzları, boş vakit tüketimi (ya da evde üretilen mal ve hizmetler) ve diğer malların tüketimi arasında bir seçim olarak modellenmiştir. Hem işçiler hem de işverenler, ilgili vergi sonrası ücretlere bağlı olarak, kayıtlı ya da kayıt dışı iş gücü piyasasında çalışmak ya da bu piyasalardan iş gücü istihdam etmek için optimum bir biçimde seçim yapmaktadır. Düşük becerili kayıtlı iş gücü kategorileri için, uyulması zorunlu asgari ücretler belirlenmiştir. Model, iş gücü piyasasına ek olarak, 17 üretim sektörü içermektedir; bunların her biri, ithal mallarla rekabet halinde yurt içinde alınıp satılan ve/veya uluslararası olarak ihraç edilen kendine özgü bir mal üretmektedir. Türk devlet gelirleri sistemi de özel olarak değerlendirilmiştir. Kişisel gelir vergileri, işçi ve işveren sosyal güvenlik primleri sadece kayıtlı iş gücü kategorilerinden toplanmıştır. Kurumlar vergisi, tüm sermaye gelirlerinden toplanmıştır. Devlet ayrıca nihai yurt içi tüketim harcamalarından dolaylı vergiler tahsil etmektedir. Son olarak devlet, hane halklarından ücretler ve cezalar almaktadır ve KİT’lerde sahip olduğu hisselerden ilave vergisiz gelirlere sahiptir. Devletin hane halklarına harcamaları ve transferleri, dışsal olarak verilmiştir. Dünyanın geri kalanı ile ilişki, her bir malın ithalatı ve ihracatı ile, ayrıca Türk sermaye birikiminin dış sektör sahipliğinden net gelirleri ve hane halklarına dışsal transferler ile verilmiştir. Bir döviz kuru, dış dengeyi sağlamaktadır. Ek I’de, modelin ayrıntılı bir açıklaması verilmektedir. Senaryo I. Ulusal Tasarruflar ve Büyüme 2.16. Harcama değişmezlikleri ve yüksek ölçüde döngüsel gelirler, düşük büyüme ortamında artan bir mali açığa yol açar. İlk iki politika senaryosu, yukarıda sunulan uluslararası deneyime dayanmaktadır ve bir düşük büyüme ortamında ve ardından bir yüksek büyüme ortamında ulusal tasarrufların olası evrimine bakmaktadır. Düşük büyüme senaryosunda, reel GSYH büyümesinin orta ila uzun vadede ortalama yüzde 3 olduğu ve cari açığın GSYH’nin yüzde 6’sında sabitlendiği varsayılmaktadır. Bu senaryo, ekonomik büyü24 Senaryo I. Ulusal Tasarruflar ve Büyüme 2.16. +DUFDPD GH÷LúPH]OLNOHUL YH \NVHN |OoGH G|QJVHO JHOLUOHU GúN E\PH RUWDPÕQGD DUWDQ ELU PDOL DoÕ÷D \RO DoDU øON LNL SROLWLND VHQDU\RVX \XNDUÕGD VXQXODQ XOXVODUDUDVÕ GHQH\LPH GD\DQPDNWDGÕU YH ELU GúN E\PH RUWDPÕQGD YH DUGÕQGDQ ELU \NVHN E\PH RUWDPÕQGD XOXVDO Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi WDVDUUXIODUÕQRODVÕHYULPLQHEDNPDNWDGÕU'úNE\PHVHQDU\RVXQGDUHHO*6<+E\PHVLQLQRUWDLOD X]XQ YDGHGH RUWDODPD \]GH Merkez ROGX÷XBankası YH FDULdışı DoÕ÷ÕQ *6<+ QLQsınırlamaya \]GH VÕQGD VDELWOHQGL÷L me yüzde 3’ken ve Türkiye Cumhuriyet dengesizlikleri çalışırken anahtar YDUVD\ÕOPDNWDGÕU%XVHQDU\RHNRQRPLNE\PH \]GH NHQYH7UNL\H&XPKXUL\HW0HUNH]%DQNDVÕ makroekonomik değişkenlerin evrimini simüle etmesi bakımından, bir ‘2012 senaryosu’ sayılabilir. Para polisimülesağlayıcı etmesi tikasınınGÕúÕGHQJHVL]OLNOHULVÕQÕUODPD\DoDOÕúÕUNHQDQDKWDUPDNURHNRQRPLNGH÷LúNenlerin etkisi, aşağı yukarı 2012’deki durum olan, yüzde 6 oranında CA elde etmektir.evrimini İlave istikrar EDNÕPÕQGDQELU VHQDU\RVX VD\ÕODELOLU3DUDSROLWLNDVÕQÕQHWNLVLDúD÷Õ\XNDUÕ GHNLGXUXPRODQ maliye politikası önlemleri olmadığında, projeksiyon döneminin sonunda değişmez harcamalar yüksek olarak \]GH RUDQÕQGD &$ HOGH HWPHNWLU øODYH LVWLNUDU VD÷OD\ÕFÕ PDOL\H SROLWLNDVÕ |QOHPOHUL ROPDGÕ÷ÕQGD kaldığından ve gelirler GSYH’nin yüzde 4’ü oranında azaldığından, anahtar sonuçlarYHmali açığın arttığını projeksiyon dönePLQLQ VRQXQGD GH÷LúPH] KDUFDPDODU \NVHN RODUDN NDOGÕ÷ÕQGDQ JHOLUOHU *6<+ QLQ göstermektedir. Toplam mali açık, GSYH’nin yüzde 4’üne yükselmektedir. Bu senaryoda ulusal tasarruflar \]GH RUDQÕQGDD]DOGÕ÷ÕQGDQDQDKWDUVRQXoODUPDOLDoÕ÷ÕQDUWWÕ÷ÕQÕJ|VWHUPHNWHGLU7RSODPPDOLDoÕN azalmakta ve projeksiyon döneminin sonunda GSYH’nin yüzde ulusal 10’unatasarruflar yakın bir seviyede GSYH'nin yüzde 4'üne yükselmektedir. Bu senaryoda azalmaktakalmaktadır. ve projeksiyon G|QHPLQLQVRQXQGD*6<+ QLQ\]GH XQD\DNÕQELUVHYL\HGHNDOPDNWDGÕU Şekil 2.5. Türkiye: İki Büyüme Senaryosuna göre Mali Sonuçlar ve Tasarruf Sonuçları ùHNLO2.57UNL\HøNL%\PH6HQDU\RVXQDJ|UH0DOL6RQXoODUYH7DVDUUXI6RQXoODUÕ ‘2012 Büyüme Senaryosu’ ‘2012 Büyüme Senaryosu’ Mali Sonuçlar (GSYH'nin yüzdesi) 30 0.5 33 0.0 32 -0.5 31 -1.0 25 20 -1.5 30 -2.0 29 -2.5 28 -3.0 15 10 -3.5 27 26 Ulusal Tasarruflar (GSYH'nin yüzdesi) 1.0 34 -4.0 2012 2013 2014 2015 2016 Genel devlet gelirleri (sol) General Government Revenues (LHS) (saŒ) FiscalBƺƚĕĞĂĕŦŒŦ Deficit (RHS) 2017 2018 2019 5 -4.5 2020 0 GenelGovernment devlet giderleri (sol) (LHS) General Expenditures 1999 2002 2005 2008 2011 2014 2017 2020 ‘Yüksek Büyüme senaryosu’ Mali Sonuçlar (GSYH'nin yüzdesi) Ulusal Tasarruflar (GSYH'nin yüzdesi) 34 1 33 0.5 32 25 0 31 -0.5 30 -1 29 -1.5 28 -2 27 26 25 30 2012 2013 2014 2015 2016 General Government Revenues (LHS) Genel devlet gelirleri (sol) BƺƚĕĞĂĕŦŒŦ (saŒ) 2017 2018 2019 2020 Genel devlet giderleri Expenditures (sol) General Government (LHS) 20 15 10 -2.5 5 -3 0 1999 2001 2003 2005 2007 2009 2011 2013 2015 2017 2019 Fiscal Deficit (RHS) Kaynak: WEO ve Yazarların hesaplamaları. Kaynak:(2YH<D]DUODUÕQKHVDSODPDODUÕ 2.17. yüksek 'DKD yerel \NVHN \HUHO VHUPD\HOL ELU E\PH GROD\OÕ YHUJLOHUGHQ JHOLU HGLOPHVL 2.17. Daha sermayeli bir büyüme, dolaylı vergilerden daha azGDKD gelirD] edilmesi anlamıDQODPÕQD JHOLU <NVHN E\PH VHQDU\RVX UHHO *6<+ E\PHVLQLQ \]GH YH &$ QÕQ \LQH \]GH na gelir. Yüksek büyüme senaryosu, reel GSYH büyümesinin yüzde 6 ve CA’nın yine yüzde 6 olacağını RODFD÷ÕQÕYDUVD\PDNWDGÕUhUHWLPIDNW|UOHULQGHNL- istihdam ve sermaye - DUWÕúODUÕQELUNRPELQDV\RQXYH varsaymaktadır. Üretim faktörlerindeki - istihdam ve sermaye - artışların bir kombinasyonu ve gelişmiş TFV JHOLúPLú7)9E\PHVL\NVHNE\PHVHQDU\RVXQXROXúWXUPDNWDGÕU%XUDGDYXUJXODQPDVÕJHUHNHQDQD büyümesi, yüksek büyüme senaryosunu oluşturmaktadır. Burada vurgulanması gereken ana nokta, ulusal tasarrufların evrimidir; bu tasarruflar yüksek büyümeyi 26 finanse etmek için bir taraftan artarken öte yandan benzer kalkınma seviyelerine sahip ülkelere kıyasla hala düşük kalmaktadır. Ulusal tasarruflar, projeksiyon döneminin sonunda GSYH’nin yaklaşık yüzde 16’sına yükselmektedir. Bu senaryoda daha yüksek tasarruf oranları oluşturulmuştur, çünkü TFV büyümesi, uluslararası deneyimin üst ucunda olan 1,75 seviyesindeki büyüme oranlarında sürdürülmüştür. Vurgulanması gereken ana nokta, yüksek özel tasarruf oranlarının, dolaylı vergilerden daha az gelir elde edilmesi anlamına geldiğidir. Bu, mali açığın projeksiyon döneminin sonunda yüzde 2,5’e yükseldiği bu senaryoda mali sonuçlara güç vermektedir. Bunun, dolaylı vergilendirmeye büyük ölçüde bağımlı olan mevcut vergi yapısı dikkate alındığında, hem ulusal tasarrufların önemli ölçüde arttırılmasının hem de uzun vadeli mali sürdürülebilirliğin sağlanmasının yapılabilir olmadığını göstermesi önem taşımaktadır. Düşük ulusal tasarruf oranlarıyla yabancı sermayeli büyüme, yüksek büyüme oranı ve mali tedbirlilik sağlar, ancak mevcut vergi sistemi ile, daha yüksek büyüme oranları, dengeli bir bütçe ve önemli ölçüde yüksek tasarruf oranları dahili olarak çelişkilidir. 25 YHUPHNWHGLU %XQXQ GROD\OÕ YHUJLOHQGLUPH\H E\N |OoGH ED÷ÕPOÕ RODQ PHYFXW YHUJL \DSÕVÕ GLNNDWH DOÕQGÕ÷ÕQGD KHP XOXVDO WDVDUUXIODUÕQ |QHPOL |OoGH DUWWÕUÕOPDVÕQÕQ KHP GH X]XQ YDGHOL PDOL VUGUOHELOLUOL÷LQ VD÷ODQPDVÕQÕQ \DSÕODELOLU ROPDGÕ÷ÕQÕ J|VWHUPHVL |QHP WDúÕPDNWDGÕU 'úN XOXVDO tasDUUXI RUDQODUÕ\OD \DEDQFÕ VHUPD\HOL E\PH \NVHN E\PH RUDQÕ YH PDOL WHGELUOLOLN VD÷ODU DQFDN PHYFXW YHUJLTürkiye: VLVWHPLYeni LOHBir GDKD \NVHN E\PH RUDQODUÕZaman GHQJHOL ELU EWoH ve önemli ölçüde yüksek Geçis Halindeki Maliye Politikası Perspektifinin Geldi mi? WDVDUUXIRUDQODUÕGDKLOLRODUDNoHOLúNLOLGLU Senaryo II. Ulusal Tasarruflar ve Vergi Politikası: Sermaye Gelir Vergisi Senaryo II. UlXVDO7DVDUUXIODUYH9HUJL3ROLWLNDVÕ6HUPD\H*HOLU9HUJLVL 2.18. Vergi sisteminde yapılacak değişiklikler, mali tedbirliliği muhafaza ederken daha fazla yerel sermayeli desteklenmesine yardımcı olabilir.PDOL Kayıtlı sektördekiPXKDID]D iş gücü, hem bordroGDKD vergileri hem 2.18. büyümenin 9HUJL VLVWHPLQGH \DSÕODFDN GH÷LúLNOLNOHU WHGELUOLOL÷L HGHUNHQ ID]OD de\HUHOVHUPD\HOLE\PHQLQGHVWHNOHQPHVLQH\DUGÕPFÕRODELOLU.D\ÕWOÕVHNW|UGHNLLúJFKHPERUGUR yüksek dolaylı vergilendirme seviyelerine sahip tüketim yoluyla yüksek oranda vergilendirilmektedir. Öte vergileri KHPise GHçok \NVHN GROD\OÕ YHUJLOHQGLUPH VHYL\HOHULQH VDKLS WNHWLP \NVHN RUDQGD yandan sermaye daha düşük efektif oranlarla vergilendirilmektedir. Sermaye\ROX\OD gelirlerinden yüksek vergi YHUJLOHQGLULOPHNWHGLU gWH \DQGDQ VHUPD\H oRN GDKD GúNveHIHNWLI RUDQODUOD dürtüsünü YHUJLOHQGLULOPHNWHGLU gelirleri elde edilmesi, devletin daha fazla yerelLVH sermayeli büyüme mali tedbirlilik desteklemeye Sermaye gelirlerinden yüksek sermaye vergi gelirleri elde edilmesi, devletin dahabir fazla yerel sermayeli büyüme ve yardımcı olabilir. Bu senaryoda, gelir vergisi gelirlerindeki küçük değişikliğin gücü gösterilmektePDOL WHGELUOLOLN GUWVQ GHVWHNOHPH\H \DUGÕPFÕ RODELOLU %X VHQDU\RGD VHUPD\H JHOLU YHUJLVL dir. Efektif sermaye gelir vergisi oranında yüzde 3,3’ten yüzde 5’e yapılacak bir artışı modelledik. Böyle küçük JHOLUOHULQGHNLNoNELUGH÷LúLNOL÷LQJFJ|VWHULOPHNWHGLU(IHNWLIVHUPD\HJHOLUYHUJLVLRUDQÕQGD\]GH bir artış, vergi tahsilatının daha iyi uygulanması yoluyla sağlanabilir ve kurumlar gelir vergisi oranlarında bariz yüzde 5'H gerektirmez. \DSÕODFDN ELU 17 DUWÕúÕ PRGHOOHGLN %|\OH NoN ELU DUWÕú YHUJL WDKVLODWÕQÕQ GDKD L\L bir3,3'ten artış yapılmasını Bu senaryoda, artan sermaye geliri, dolaylı vergi gelirlerindeki azalmayı X\JXODQPDVÕ \ROX\OD VD÷ODQDELOLU YHdöneminin NXUXPODUsonunda JHOLU YHUJLVL RUDQODUÕQGD EDUL]bir ELU DUWÕúelde \DSÕOPDVÕQÕ fazlasıyla dengelemekte ve projeksiyon yaklaşık olarak dengeli bütçe edilmesine 17 gerektirmez. %X VHQDU\RGD DUWDQ VHUPD\H JHOLUL GROD\OÕ YHUJL JHOLUOHULQGHNL D]DOPD\Õ ID]ODVÕ\OD olanak vermektedir. Ulusal tasarruflar, GSYH’nin yüzde 16’sının biraz üzerinde seviyelere yükselmektedir.18 GHQJHOHPHNWHYHSURMHNVL\RQG|QHPLQLQVRQXQGD\DNODúÕNRODUDNGHQJHOLELUEWoHHOGHHGLOPHVLQHRODQDN YHUPHNWHGLU8OXVDOWDVDUUXIODU*6<+ QLQ\]GH VÕQÕQELUD]]HULQGHVHYL\HOHUH\NVHOPHNWHGLU 18 Şekil 2.6 Sermaye Gelirinin Vergilendirilmesi ùHNLO2.6. Sermaye Gelirinin Vergilendirmesi Devlet Gelirleri (GSYH'nin yüzdesi) 8OXVDO7DVDUUXI2UDQÕ*6<+ QLQ\]GHVL 35.0 3.5 30.0 3.0 25.0 2.5 20.0 2.0 15.0 1.5 10.0 1.0 5.0 0.5 0.0 0.0 2012 2013 2014 2015 2016 Total Revenues (LHS) Toplam gelirler (sol) Capital Income Tax Revenues (RHS) Sermaye gelirleri vergisi (saŒ) 2017 2018 2019 2020 30 25 20 15 10 5 0 DolaylŦTax vergiRevenues gelirleri (sol) Indirect (LHS) 1999 2002 2005 2008 2011 2014 2017 2020 Kaynak 0RGHO VLPODV\RQODUÕQD GD\DQDQ %DQND SHUVRQHOL KHVDSODPDODUÕ Kaynak: Model simülasyonlarına dayanan Banka personeli hesaplamaları. 17 .XUXPODU YHUJLVL JHOLUOHUL LoLQ YHUJL WDEDQÕQÕQ NRQXW YH HPODN GDKLO ROPDN ]HUH WP NXUXPVDO IDDOL\HWOHULQ RSHUDV\RQHOID]ODVÕROGX÷X YDUVD\ÕOÕU 18 <DWÕUÕPODUGDNL YH GROD\ÕVÕ\OD UHHO *6<+ E\PHVLQGHNL DUWÕú HIHNWLI VHUPD\H JHOLU YHUJLVL RUDQÕQGDNL DUWÕúWDQ HOGHHGLOHQJHOLUOHUGHQND\QDNODQDQRSHUDV\RQHOID]ODGDNLDUWÕúWDQJHOPHNWHGLU8OXVDOWDVDUUXIODUGDNLWRSODPDUWÕú \DWÕUÕPODUGDNLDUWÕúDJoVD÷ODU 27 17 Kurumlar vergisi gelirleri için vergi tabanının, konut ve emlak dahil olmak üzere tüm kurumsal faaliyetlerin operasyonel fazlası olduğu varsayılır. 18 Yatırımlardaki ve dolayısıyla reel GSYH büyümesindeki artış, efektif sermaye gelir vergisi oranındaki artıştan elde edilen gelirlerden kaynaklanan operasyonel fazladaki artıştan gelmektedir. Ulusal tasarruflardaki toplam artış, yatırımlardaki artışa güç sağlar. 26 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi Kutu 2.2. Türkiye: Uluslararası Perspektiften Devlet Gelir Bileşimi Türkiye’nin gelir yapısı, tipik yüksek gelirli ülkeleri andıran bazı özelliklere ve güçlü bir biçimde orta gelirli ülkeleri andıran diğer özelliklere sahiptir. Kişisel gelir vergilerinden ve sosyal güvenlik primlerinden elde edilen devlet gelirleri, yüksek gelirli ülke ortalamalarına yakındır, ancak çoğu orta gelirli ülkeden yüksektir. Benzer şekilde, kurumlar vergisi gelirleri de Kutu 2.27UNL\H8OXVODUDUDVÕ3HUVSHNWLIWHQ'HYOHW*HOLU%LOHúLPL yüksek gelirli ülke ortalamalarına yakın ancak bunlardan düşüktür, diğer orta gelirli benzer ülkelerden ise oldukça aşağı7UNL\H QLQJHOLU\DSÕVÕWLSLN\NVHNJHOLUOLONHOHULDQGÕUDQED]Õ|]HOOLNOHUHYHJoOELUELoLPGHRUWDJHOLUOLONHOHULDQGÕUDQ dadır. Tüketim vergileri ve servet vergilerinden elde edilen gelirler, yüksek gelirli ülkelerden ziyade orta gelirli ülke vergi GL÷HU|]HOOLNOHUHVDKLSWLU.LúLVHOJHOLUYHUJLOHULQGHQYHVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQGHQHOGHHGLOHQGHYOHWJHOLUOHUL\NVHNgelirli yapılarına daha fazla benzemektedir. ONHRUWDODPDODUÕQD\DNÕQGÕUDQFDNoR÷XRUWDJHOLUOLONHGHQ\NVHNWLU%HQ]HUúHNLOGHNXUXPODUYHUJLVLJHOLUOHULGH\NVHN JHOLUOL ONH RUWDODPDODUÕQD \DNÕQ DQFDN EXQODUGDQ GúNWU GL÷HU RUWD JHOLUOL EHQ]HU ONHOHUGHQ LVH ROGXNoD DúD÷ÕGDGÕU Gelişmekte olan ülkeler vergi gelirlerini genellikle tüketim vergilerinden çıkarırken, yüksek gelirli uluslar gelirleri daha Tüketim vergileri ve servet vergilerinden elde edilen gelirler, yüksek gelLUOLONHOHUGHQ]L\DGHRUWDJHOLUOLONHYHUJL\DSÕODUÕQD fazlafazla vergilendirmektedir daha benzemektedir. (Acosto-Ormaechea ve Yoo, 2012). Türkiye, her ikisini de yapmaktadır. Türkiye’de, kişisel gelir vergisi gelirleri yüksek gelirli ülkeler düzeyinde, tüketim vergisi ise orta gelirli ülkeler düzeyindedir. Bu vergilerden daha fazlasını elde etmek için pek olanak var gibi görünmemektedir. Bununla birlikte, kurumlar gelir vergileri ile servet vergile*HOLúPHNWHRODQONHOHUYHUJLJHOLUOHULQLJHQHOOLNOHWNHWLPYHUJLOHULQGHQoÕNDUÕUNHQ\NVHNJHOLUOLXOXVODUJHOLUOHULGDKDfazla rinden elde edilen gelirleri iyileştirmek için olanak var gibi görünmektedir. Kurumlar gelir vergisi oranları nispeten düşük vergilendirmektedir (Acosto-2UPDHFKHDYH<RR7UNL\HKHULNLVLQLGH\DSPDNWDGÕU7UNL\H GHNLúLVHOJHOLUYHUJLVL değildir,\NVHNJHOLUOLONHOHUG]H\LQGHWNHWLPYHUJLVLLVHRUWDJHOLUOLONHOHUG]H\LQGHGLU%XYHUJLOHUGHQGDKDID]ODVÕQÕ ancak gelir tahsilatının etkinliği nispeten düşüktür (IMF 2010). Kurumlar vergisi tabanının daha iyi uygulanması gHOLUOHUL elde etmek için pek olanak var gibiarttıracaktır. görünmemektedir. Bununla birlikte, kurumlar gelir vergileri ile servet vergilerinden elde ve/veya genişletilmesi, etkinliği edLOHQJHOLUOHULL\LOHúWLUPHNLoLQRODQDNYDUJLELJ|UQPHNWHGLU.XUXPODUJHOLUYHUJLVLRUDQODUÕQLVSHWHQGúNGH÷LOGLUDQFDk JHOLU WDKVLODWÕQÕQ HWNLQOL÷L QLVSHWHQ GúNWU ,0) oldukça .XUXPODUaltındadır, YHUJLVL WDEDQÕQÕQ GDKD X\JXODQPDVÕ Servet vergisi gelirleri, yüksek gelirli ülke ortalamalarının ancak diğer ortaL\L gelirli ülkeler ileYHYH\D aynı düJHQLúOHWLOPHVLHWNLQOL÷LDUWWÕUDFDNWÕU zeyde ya da daha aşağıdadır. Tüketim vergileri ile kişisel gelir vergilerini arttırmak için çok az olanak bulunduğu dikkate alındığında, servet vergisi gelirlerinin arttırılması, gelirlerin arttırılabileceği bir alan olabilir. Servet vergilendirmesi, genel 6HUYHWYHUJLVLJHOLUOHUL\NVHNJHOLUOLONHRUWDODPDODUÕQÕQROGXNoDDOWÕQGDGÕUDQFDNGL÷HURUWDJHOLUOLONHOHULOHD\QÕGüzeyde olarak vergi gelirlerinin arttırılması için daha adil ve etkili yollardan biri olarak görülmektedir. Ayrıca, vergi bileşimi ve \D GD GDKD DúD÷ÕGDGÕU 7NHWLP YHUJLOHUL LOH NLúLVHO JHOLU YHUJLOHULQL DUWWÕUPDN LoLQ oRN D] RODQDN EXOXQGX÷X GLNNDWH büyüme konularındaki son ampirik çalışmalar, gelir vergilerinden servet vergilerine doğru 6HUYHW bir kaymanın, uzun vadeli ekoDOÕQGÕ÷ÕQGD VHUYHW YHUJLVL JHOLUOHULQLQ DUWWÕUÕOPDVÕ JHOLUOHULQ DUWWÕUÕODELOHFH÷L ELU DODQ RODELOLU YHUJLOHQGLUPHVL, genel nomikYHUJL büyüme ile güçlüDUWWÕUÕOPDVÕ bir pozitifLoLQ bağlantısı olduğunu göstermektedir Yoo, 2012). RODUDN JHOLUOHULQLQ GDKD DGLO YH HWNLOL \ROODUGDQ ELUL(Acosto-Ormaechea RODUDN J|UOPHNWHGLUve$\UÕFD YHUJLAyrıca, ELOHúLPLülkede YH konut sektörüne yapılan görünüşteki aşırı yatırım dikkate alındığında, gerekli görünmektedir (bölüm 4’e bakın). E\PH NRQXODUÕQGDNL VRQ DPSLULN oDOÕúPDODU JHOLU YHUJLOHULQGHQ VHUYHW YHUJLOHULQH GR÷UX ELU ND\PDQÕQ X]XQ YDGHOL HNRQRPLNE\PHLOHJoOELUSR]LWLIED÷ODQWÕVÕROGX÷XQXJ|VWHUPHNWHGLU$FRVWR-2UPDHFKHDYH<RR$\UÕFD ülkede Karşılaştırmalı değerlendirme egzersizi, Türkiye’nin vergi bileşimini, servet vergisi, kurumlar vergisi ve tüketim vergisi NRQXWVHNW|UQH\DSÕODQJ|UQúWHNLDúÕUÕ\DWÕUÕPGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGDJHUHNOLJ|UQPHNWHGLUE|OP HEDNÕQ açısından yüksek gelirli ülkelere daha benzer, kişisel gelir vergisi (sosyal güvenlik primleri dahil) açısından ise yüksek .DUúÕODúWÕUPDOÕ 7UNL\H QLQ YHUJL ELOHúLPLQL VHUYHW YHUJLVL NXUXPODU YHprogramı WNHWLP YHUJLVL gelirli ülkelereGH÷HUOHQGLUPH daha az benzerHJ]HUVL]L hale gelecek şekilde değiştirebileceğini göstermektedir. Bir vergiYHUJLVL reformu çıkarmak DoÕVÕQGDQ\NVHNJHOLUOLONHOHUHGDKDEHQ]HUNLúLVHOJHOLUYHUJLVLVRV\DOJYHQOLNSULPOHULGDKLODoÕVÕQGDQLVH\NVHNJHOLUOL bu çalışmanın kapsamı dışındadır; ancak önerilen bileşimsel değişiklikler, mali sürdürülebilirliği ve ekonomik büyümeyi ONHOHUH GDKDbir D]şekilde EHQ]HU KDOH JHOHFHN úHNLOGH GH÷LúWLUHELOHFH÷LQL %LU ve YHUJL UHIRUPX SURJUDPÕ oÕNDUPDN EX destekleyen yapılabilir. Ekonominin yapısı (ileridekiJ|VWHUPHNWHGLU bölümlere bakın) uluslararası ampirik kanıtlar dikkate oDOÕúPDQÕQ DQFDN |QHULOHQ ELOHúLPVHO PDOL VUGUOHELOLUOL÷L HNRQRPLN E\PH\Lsoalındığında,NDSVDPÕ önerilenGÕúÕQGDGÕU bu bileşimsel değişikliğin önemli bir GH÷LúLNOLNOHU uzun vadeli büyüme etkisi olacaktır.YH Aşağıdaki simülasyon GHVWHNOH\HQ ELU úHNLOGH \DSÕODELOLU (NRQRPLQLQ \DSÕVÕ LOHULGHNL E|OPOHUH EDNÕQ YH XOXVODUDUDVÕ DPSLULN NDQÕWODU GLNNDWH nuçları da bu görüşü desteklemektedir. DOÕQGÕ÷ÕQGD |QHULOHQ EX ELOHúLPVHO GH÷LúLNOL÷LQ |QHPOL ELU X]XQ YDGHOL E\PH HWNLVL RODFDNWÕU $úD÷ÕGDNL VLPODV\RQ VRQXoODUÕGDEXJ|UúGHVWHNOHPHNWHGLU SD\Õ Toplam vergi gelirlerinin yüzdesi 60 55 50 45 40 35 30 25 20 15 10 5 0 Kaynaklar: OECD ve Acosta-Ormaechea ve Yoo (2012). Notlar: Raporlama, aşağıdakiler haricinde genel devlet Kaynaklar: OECD ve Acosta-Ormaechea ve Yoo (2012). seviyesindedir: Kıbrıs, Mısır, Hindistan, Ürdün, MauriNotlar: 5DSRUODPDDúD÷ÕGDNLOHUKDULFLQGHJHQHOGHYOHWVHYL\HVLQGHGLU .ÕEUÕV0ÕVÕU+LQGLVWDQhUGQ0DXULWXV)DV1HSDO7D\ODQG7XQXVYH tus, Fas, Nepal, Tayland, Tunus ve Güney Afrika. Güney Afrika. Mısır için sosyal güvenlik primleri, toplam gelir ver0ÕVÕULoLQVRV\DOJYHQOLNSULPOHULWRSODPJHOLUYHUJLOHULHNVLNXUXPODUYH gileri eksi kurumlar ve kişisel gelir vergileri olarak NLúLVHOJHOLUYHUJLOHULRODUDNKHVDSODQPÕúWÕU 1HSDOLoLQNLúLVHOJHOLUYHUJLOHULWRSODPJHOLUYHUJLOHULHNVLNXUXPODUJHOLU hesaplanmıştır. YHUJLOHULYHVRV\DOJYHQOLNSULPOHULRODUDNKHVDSODQPÕúWÕU Nepal için kişisel gelir vergileri, toplam gelir vergileri eksi kurumlar gelir vergileri ve sosyal güvenlik primleri 28 olarak hesaplanmıştır. Şekil 2.8: 2009 yılında kurumlar gelir vergilerinin toplam vergi gelirlerindeki payı ùHNLO2.8\ÕOÕQGDNXUXPODUJHOLUYHUJLOHULQLQ WRSODPYHUJLJHOLUOHULQGHNLSD\Õ 45Toplam vergi gelirlerinin yüzdesi 40 35 30 25 20 15 10 5 0 Paraguay Türkiye Yüksek gelirli… Meksika Arjantin Dominik… Brezilya Uruguay Kolombiya Kostarika Tunus Ürdün Guetamala Nepal Panama Mauritius El Salvador Fas Güney Afrika ùLOL Peru tayland Hindistan 0ÕVÕU Şekil 2.7: 2009 yılında kişisel gelir ve bordro vergileri ile sosyal güvenlik ùHNLO2.7\ÕOÕQGDNLúLVHOJHOLUYHERUGURYHUJLOHULLOH sosyal güvenlik primlerinin vergi gelirlerindeki primlerinin toplam vergi toplam gelirlerindeki payı Kaynaklar: OECD ve Acosta-Ormaechea ve Yoo (2012). Notlar: OECD Raporlama, aşağıdakilerve haricinde Kaynaklar: ve Acosta-Ormaechea Yoo (2012). genel devlet seviyesindedir: Kıbrıs, Mısır, Hindistan, MauriNotlar: 5DSRUODPDDúD÷ÕGDNLOHUKDULFLQGHgenel devletÜrdün, seviyesindedir: .ÕEUÕV0ÕVÕU+LQGLVWDQhUGQ0DXULWXV)DV1HSDO7D\ODQG7XQXV tus, Fas, Nepal, Tayland, Tunus ve Güney Afrika. ve Güney Afrika. 27 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Şekil 2.9: 2009 yılında tüketim vergilerinin ùHNLO2.9\ÕOÕQGDWNHWLPYHUJLOHULQLQWRSODP toplam vergi gelirlerindeki payı YHUJLJHOLUOHULQGHNLSD\Õ Toplam vergi gelirlerinin yüzdesi Toplam vergi gelirlerinin yüzdesi 80 12 70 10 60 8 50 40 6 30 Kaynak: OECD. Kaynak: OECD. Not: Raporlama, genel devlet seviyesindedir. Not: Raporlama, genel devlet seviyesindedir. Dominik Cumhuriyeti f Paraguay Guetamala Arjantin El Salvador Kostarika Meksika Uruguay Peru Turkey Brezilya Kolombiya Panama Yüksek gelirli ülkeler… 0 2 0 El Salvador Kostarika Guetamala Meksika Paraguay Tunus Ürdün Peru Türkiye Panama f Dominik Cumhuriyeti ÇÇ Brezilya Yüksek gelirli ülkeler… Uruguay Bulgaristan Kolombiya Arjantin Çin 4 20 10 Şekil 2.10: 2009 yılında servet vergilerinin ùHNLO2.10\ÕOÕQGDVHUYHWYHUJLOHULQLQWRSODPYHUJL toplam vergi gelirlerindeki payı JHOLUOHULQGHNLSD\Õ Kaynak: OECD ve Norregaard (2013). Kaynak: OECD ve Norregaard (2013). Not: 5DSRUODPDJHQHOGHYOHWVHYL\HVLQGHGLULWLEDUÕ\OD%XOJDULVWDQ 0ÕVÕUYH7XQXV Not: Raporlama, genel devlet seviyesindedir. 2010 itibarıyla Bulgaristan, Mısır ve Tunus. Not8OXVODUDUDVÕYHUJLJHOLULNDUúÕODúWÕUPDVÕ\DSÕOÕUNHQYHULNDSVDPÕYHNDOLWHVL\D\JÕQVRUXQODUGÕU%XUDGDNXOODQÕODQND\QDNOar, NDUúÕODúWÕUÕODELOLUOLNOHULYHNDOLWHOHULLoLQVHoLOPLúWLU%XQHGHQOHONHNDSVDPÕKHUELUJHOLUELOHúHQLLoLQD\QÕGH÷LOGLU. Not: Uluslararası vergi geliri karşılaştırması yapılırken,veri kapsamı ve kalitesi yaygın sorunlardır. Burada kullanılan 6HQDU\R,,,8OXVDO7DVDUUXIODUYH9HUJL3ROLWLNDVÕ'ROD\OÕ9HUJLOHU kaynaklar, karşılaştırılabilirlikleri ve kaliteleri için seçilmiştir. Bu nedenle ülke kapsamı, her bir gelir bileşeni için aynı değildir. 2.19. 'ROD\OÕ YHUJLOHULQ D]DOWÕOPDVÕ |]HO WDVDUUXIODUÕ DUWWÕUDFDNWÕU DQFDN EX DUWÕú ELU SROLWLND PGDKDOHVLQL KDNOÕ oÕNDUPDN LoLQ \HWHUOL ROPD\DFDNWÕU Gelir YHUJLOHULQLQ D]DOWÕOPDVÕ YH WNHWLP YHUJLOHUL\DGDGROD\OÕYHUJLOHULQDUWWÕUÕOPDVÕJHQHORODUDN|]HOWDVDUUXIRUDQODUÕQÕGHVWHNOHPHQLQELU\ROX RODUDNJ|UOU<NVHNGROD\OÕYHUJLVHYL\HOHULGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGD7UNL\H GHEXWUELUGH÷LúLNOLNLoLQ VÕQÕUOÕ RODQDN YDUGÕU 19 $VOÕQD EDNÕOÕUVD ONHGHNL \NVHN GROD\OÕ YHUJL VHYL\HOHUL GLNNDWH DOÕQGÕ÷ÕQGD |]HOOLNOH GúN JHOLU VHYL\HOHULQGH YH \NVHN WDKPLQL KDUFDPD HVQHNOLNOHULQH VDKLS PDO JUXSODUÕ LoLQ Senaryo III. Ulusal Tasarruflar ve Vergi Politikası: Dolaylı Vergiler D]DODQGROD\OÕYHUJLOHULQJHOLUHWNLVLQLQ\NVHNWDVDUUXIRUDQÕLNDPHHWNLVLQGHQGDKDID]ODWNHWLPGDKD E\NROPDVÕQÕXPPDNLoLQVHEHSOHUYDUGÕUEN]$UGÕoYHDUN%XSRWDQVL\HOHWNL\LKLVVHWPHN 2.19. DolaylıLoLQPDOLWHGELUOLOL÷LVUGUPHNDPDFÕ\ODVHUPD\HJHOLUYHUJLVLQGHGHQJHOH\LFLELUDUWÕúODELUOLNWHGROD\OÕ vergilerin azaltılması özel tasarrufları arttıracaktır, ancak bu artış bir politika müdahalesini haklı çıkarmak için yeterli olmayacaktır. Gelir vergilerinin azaltılması ve tüketim vergiYHUJLOHUGH\]GH OLNELUD]DOPDVLPOHHGLOPLúWLUg]HOWDVDUUXIRUDQODUÕDUWPDNWDGÕUDQFDN*6<+ QLQ VDGHFH\]GH RUDQÕQGDoRNNoNELUHWNLYDUGÕUøúJFND\ÕWOÕOÕ÷ÕGDEHNOHQGL÷LJLELDUWPDNWDGÕU leri ya da dolaylı vergilerin arttırılması, genel olarak özel tasarruf oranlarını desteklemenin bir yolu olaDQFDN HWNL \LQH oRN D]GÕUseviyeleri $\UÕFD GúN WNHWLP PDOODUÕ IL\DWODUÕ \NVHN EHFHUL JHUHNWLUHQ KL]PHW rak görülür. Yüksek dolaylı vergi dikkate alındığında, Türkiye’de bu tür bir değişiklik için VHNW|UQGH GDKDID]OD LVWLKGDPÕWHWLNOHGL÷LQGHQ EX SROLWLND H\OHPLQLQ NDVÕWVÕ] ELUVRQXFX GúN EHFHUL 19 sınırlı olanak JHUHNWLUHQLVWLKGDPÕD]DOWPDVÕ\|QQGHNLHWNLVLROPXúWXU%XVRQXoODUDED÷OÕRODUDNGROD\OÕYHUJLOHUGHNL vardır. Aslına bakılırsa, ülkedeki yüksek dolaylı vergi seviyeleri dikkate alındığında, 20 özellikle düşükGH÷LúLNOLNOHU gelir seviyelerinde ve|]HO yüksek tahmini harcama sahipJLEL malJ|UQPHNWHGLU grupları için, azalan 7UNL\H GHNL WDVDUUXI RUDQODUÕQÕ |QHPOL esnekliklerine |OoGH HWNLOHPH\HFHN dolaylı vergilerin gelir etkisinin (yüksek tasarruf oranı) ikame etkisinden (daha fazla tüketim) daha büyük olmasını ummak için sebepler vardır (bkz. Ardıç ve ark., 2010). Bu potansiyel etkiyi hissetmek için, mali 19 %X VSHVLILN PDO JUXSODUÕQGDNL DUWÕúODUÕQ JHUHNOL ROPD\DFD÷Õ DQODPÕQD JHOPHPHNWHGLU 'DKD VSHVLILN ROPDN LoLQ tedbirliliği sürdürmek amacıyla sermaye gelir vergisinde dengeleyici bir artışla birlikte, dolaylı vergilerde JHUHNOLVHYL\HGHYHUJLD\UÕQWÕODUÕHOLPL]GHPHYFXWGH÷LOGLU 20 yüzde 20’lik bir azalma simüle edilmiştir. Özel oranlarıELU artmaktadır, ancak GSYH’nin sadece yüzde 0RGHO ND\ÕWOÕOÕN ]HULQGHNL GROD\OÕ YHUJLtasarruf HWNLVLQL KHUKDQJL IL\DW WHúYLNL QHGHQL\OH GH÷LO NHQGL NHQGLQL PHNDQL]PDVÕQGDNL WHúYLNOHU \ROX\OD VLPOH HWPHNWHGLU <DQL GROD\OÕ ELU D]DOPD ND\ÕWOÕ 0,3’ü oranındaG]HOWPH çok küçük bir etki vardır. İş gücü kayıtlılığı da beklendiği gibi YHUJLOHUGHNL artmaktadır, ancak etki yine çok IL\DWODUÕ GDKD oHNLFL KDOH JHWLUHFHN YH ND\ÕWOÕOÕ÷Õ DUWWÕUDFDNWÕU g]HO WDVDUUXIODUÕQ VHYL\HVLQGHNL DUWÕú GDKD D] YHUJL azdır. Ayrıca, düşük tüketim NXOODQÕODELOLU malları fiyatları yüksek beceri gerektiren hizmet daha fazla istihdamı WDKVLO HGLOGL÷LQGH JHOLUOHUGHNL DUWÕúWDQ ND\QDNODQPDNWDGÕU %XQXQOD sektöründe ELUOLNWH VHUPD\H JHOLU YHUJLVL GHQJHOHPHVLGROD\OÕYHUJLOHUGHQHOGHHGLOHQJHOLUOHUGHNLGúúHQJHOOHPHNLoLQ\HWHUOLROPD]VDXOXVDOWDVDUruflar tetiklediğinden, bu politika eyleminin kasıtsız bir sonucu, düşük beceri gerektiren istihdamı azaltması azalabilir. yönündeki etkisi olmuştur. Bu sonuçlara bağlı olarak, dolaylı vergilerdeki değişiklikler, Türkiye’deki özel 20 29 tasarruf oranlarını önemli ölçüde etkilemeyecek gibi görünmektedir. 19 Bu, spesifik mal gruplarındaki artışların gerekli olmayacağı anlamına gelmemektedir. Daha spesifik olmak için gerekli seviyede vergi ayrıntıları elimizde mevcut değildir. 20 Model, kayıtlılık üzerindeki dolaylı vergi etkisini, herhangi bir fiyat teşviki nedeniyle değil, kendi kendini düzeltme mekanizmasındaki teşvikler yoluyla simüle etmektedir. Yani, dolaylı vergilerdeki bir azalma, kayıtlı fiyatları daha çekici hale getirecek ve kayıtlılığı arttıracaktır. Özel tasarrufların seviyesindeki artış, daha az vergi tahsil edildiğinde kullanılabilir gelirlerdeki artıştan kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte, sermaye gelir vergisi dengelemesi, dolaylı vergilerden elde edilen gelirlerdeki düşüşü engellemek için yeterli olmazsa, ulusal tasarruflar azalabilir. 28 Bölüm 3. Büyüme için Yatırımın Finansmanı A. Gİrİş 3.1. Kamu yatırımları, uzun süredir devletlerin rekabet gücünü, bölgesel kalkınmayı ve verimlilik büyümesini teşvik etmek için kullanabilecekleri bir ekonomik ve mali politika aracı olarak kabul edilmektedir. Özellikle temel altyapıya yapılan kamu yatırımlarının ekonomik büyüme paterni üzerinde pozitif bir etkisi olduğu genellikle kabul edilmekle birlikte (Calderon, Moral-Benito ve Serven 2011), bu etkinin büyüklüğü, devletin iyi projeler seçme becerisine ve altyapı hizmetlerinin (nispeten) kıtlığına bağlıdır. Türkiye’nin büyüme modeli, 1980lerin başlarında piyasa güçlerinin rolünü güçlendirmeyi hedefleyen yapısal reformların uygulamaya konması ile önemli ölçüde değişmiştir ve söz konusu değişim, kamu sektörünün yatırımları teşvik etmedeki rolünü değiştirmiştir. Liberalleşme süreçlerinin bir sonucu olarak sanayi sektörlerindeki kamu yatırımlarının payı azalmış ve 2001 krizinden sonraki mali konsolidasyon ile hızlanmıştır. Genel değişim, sosyal altyapı alanlarında harcama yapma ve Kamu Özel Ortaklıkları (KÖO’lar) ve teşvik politikaları yoluyla özel yatırımları destekleme yönünde olmuştur. 3.2. Maliye politikası, özel yatırımlar için teşvikler oluşturulmasında önemli bir rol oynamaya devam etmektedir. Harcama tarafında, kamu yatırımları, temel altyapının sağlanmasının önemli bir parçası ve çoğu kez özel yatırımlar için bir ön-koşuldur. Gelir tarafında, vergi politikası, özel sektöre yönelik teşvikleri etkileyen temel unsurlardan birisidir. Maliye politikası, devletin yatırım ortamını, insan kaynakları ile beceri bulunabilirliğini ve mali piyasa gelişimini iyileştirmeye yönelik olan ve tümü özel yatırımlar ve ekonomik büyüme için daha uygun bir ortam sağlamayı amaçlayan çabalarını tamamlamaktadır. Bu bölümün amacı, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir büyümeye yönelik koşulların oluşturulması bağlamında maliye politikası ile yatırım arasındaki bağlantıları incelemektir. Bu bölüm, birbiri ile yakından ilişkili üç soruya odaklanmaktadır: (a) mevcut sermaye stoku seviyesi, Türkiye’deki sürdürülebilir büyüme için bir engel midir, (b) mevcut kamu politikaları, yatırımların büyümesi desteklemekte midir, ve (c) Türkiye’de yatırımları desteklemeye yönelik devlet politikalarının mali sonuçları nelerdir? 3.3. Bu bölümdeki başlıca mesajlar, aşağıdaki gibi özetlenebilir: a.Türkiye’nin kişi başına sermaye stoku emsallerinin çoğundan düşük olmakla birlikte, yatırımların seviyesi, mevcut ve gelecekteki büyüme görünümü için yatırımların bileşiminden daha az bir endişe konusu gibi görünmektedir. Gelişmekte olan piyasa standartlarına göre nispeten düşük yatırım / GSYH oranı dikkate alındığında, Türkiye’nin kişi başına sermaye stoku emsallerinin gerisinde kalmaktadır. Bununla birlikte, bu fark düşüktür ve büyüme için etkin bir kısıtlayıcı oluşturmaktan uzaktır. Ancak Türkiye’de konut sektöründeki yatırımların payı nispeten büyüktür. Konut inşaatlarının elverişli bir emek-sermaye oranına sahip olmasına rağmen, bunların sermaye-hasıla oranı diğer bir çok yatırıma kıyasla elverişsizdir. b.Son on yılda, yatırım oranındaki artış büyük ölçüde yabancı sermayeli olmuştur. Yabancı sermayeye ağır bağımlılık, yatırım volatilitesinde bir artışa katkıda bulunmuştur. Türkiye’deki yatırımların volatilitesi, referans ülkelerden önemli ölçüde daha yüksektir. Volatil bir yatırım oranı ile birlikte sermaye stokunun yüksek katkısı, Türkiye’nin son on yılda gözlemlenen büyüme volatilitesine katkı yapmıştır. c.Kamu yatırımlarının gittikçe artan bir biçimde yerel altyapıya odaklanmasının, özel yatırım büyümesi üzerinde olumlu bir etkisi olmuştur. Enerji, ulaşım ve haberleşme olarak tanımlanan temel altyapıya yapılan kamu yatırımlarının, özel yatırımları etrafına topladığına ilişkin ampirik kanıtlar buluyoruz. Bu bulgunun temel bir sonucu, kamu yatırımlarının bileşiminin, uzun vadede özel yatırımlardaki artışları tamamlayarak orta vadede daha fazla yerel sermayeli bir büyüme modeline katkıda bulunmasıdır. 29 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? NDQÕWODU EXOX\RUX] %X EXOJXQXQ WHPHO ELU VRQXFX ELOHúLPLQLQ X]XQdaha YDGHGH d.Politika simülasyonları, servet vergisi artışları ileNDPX kamu\DWÕUÕPODUÕQÕQ yatırımlarındaki bir artışın, fazla |]HOsermayeli \DWÕUÕPODUGDNL DUWÕúODUÕ WDPDPOD\DUDN RUWD YDGHGH GDKD destekleyebileceğini ID]OD \HUHO VHUPD\HOLgöstermektedir. ELU E\PH yerel ve daha az volatil bir ekonomik büyümeyi PRGHOLQHNDWNÕGDEXOXQPDVÕGÕU Daha efektif sermaye vergilendirmesi, bir servet vergisi yoluyla yatırımların daha iyi dağıtılmasını ve konut sektöründen uzaklaşarak daha verimli sektörlere kaymasını destekleyebilir. Ayrıca, kamu yatıd. 3ROLWLND VLPODV\RQODUÕ VHUYHW YHUJLVL DUWÕúODUÕ LOH NDPX \DWÕUÕPODUÕQGDNL ELU DUWÕúÕQ GDKD rımlarının GSYH’nin yüzde kadar büyüme büyümeyi oranına göredeVWHNOH\HELOHFH÷LQL yüzde 5,4 sürekli reel fazla yerel sermayeli ve 2’si daha az arttırılması, volatil bir2012 ekonomik GSYH büyümesi ile sonuçlanabilir. Mevcut cari açık, GSYH’nin yüzde 6’sının hemen altında tutulmakgöstermektedir. Daha efektif VHUPD\HYHUJLOHQGLUPHVLELUVHUYHWYHUJLVL\ROX\OD\DWÕUÕPODUÕQGDKD tadır. Sonuçlar için kritik öneme sahip olan husus, temel altyapıya yapılan devlet harcamalarının yüksek L\L GD÷ÕWÕOPDVÕQÕ YH NRQXW VHNW|UQGHQ X]DNODúDUDN GDKD YHULPOL VHNW|UOHUH ND\PDVÕQÕ getirili projelere olmasıdır. Bunu gerçekleştirmenin anahtarı, kamu yatırımlarına yönelik kurumsal ve GHVWHNOH\HELOLU$\UÕFDNDPX\DWÕUÕPODUÕQÕQ*6<+ QLQ \]GH VLNDGDUDUWWÕUÕOPDVÕE\PH düzenleyici ortamın iyileştirilmesidir. RUDQÕQD J|UH \]GH VUHNOL UHHO *6<+ E\PHVL LOH VRQXoODQDELOLU 0HYFXW FDUL DoÕN *6<+ QLQ\]GH VÕQÕQKHPHQDOWÕQGDWXWXOPDNWDGÕU6RQXoODULoLQNULWLN|QHPHVDKLSRODQKXVXV WHPHO DOW\DSÕ\D \DSÕODQ GHYOHW KDUFDPDODUÕQÕQ \NVHN JHWLULOL SURMHOHUH ROPDVÕGÕU %XQX JHUoHNOHúWLUPHQLQ DQDKWDUÕ NDPX \DWÕUÕPODUÕQD \|QHOLN NXUXPVDO YH G]HQOH\LFL RUWDPÕQ B. Yatırımlar, Türkİye’dekİ sürdürülebİlİr büyüme İçİn L\LOHúWLULOPHVLGLU bİr engel mİdİr? Y$7,5,0/$5 , T¶5.ñ<( ''(.ñ6¶5'¶5¶/(%ñ/ñ5%¶<¶0(ñ¡ñ1%ñ5(1*(/0ñ'ñ5 ? 3.4. Türkiye’dekiB.ortalama yıllık yatırım oranı, OECD’deki emsal ülkelere benzerdir, ancak Gelişmekte Olan Asya Ülkeleri’nden düşüktür. 2002-2011 döneminde Türkiye’de ortalama yıllık yatırım oranı GSYH’nin yaklaşık yüzde 19,2’si kadar bu rakam Brezilya veHPVDO RusyaONHOHUH gibi gelişmekte olan DQFDN ekonomi3.4. Türkiye'deki ortalaPD \ÕOOÕNolmuştur; \DWÕUÕP RUDQÕ 2(&' GHNL EHQ]HUGLU *HOLúPHNWH 2ODQ $V\D hONHOHUL’QGHQ GúNWU 2002- G|QHPLQGH 7UNL\H GH RUWDODPD lerde gözlenen seviyelere benzer ve AB ve OECD ortalamaları ile hemen hemen aynıdır. Türkiye’deki\ÕOOÕN yatırım \DWÕUÕP Çin’deki RUDQÕ *6<+ QLQ VL NDGDU EXolan UDNDP %UH]LO\D YH 5XV\D JLEL oranları, oranların\DNODúÕN yaklaşık \]GH yarısı kadardır ve tümROPXúWXU gelişmekte ülkelerin ortalamasından önemli gelLúPHNWHRODQHNRQRPLOHUGHJ|]OHQHQVHYL\HOHUHEHQ]HUYH$%YH2(&'RUWDODPDODUÕLOHKHPHQKHPHQ ölçüde düşüktür (Şekil 3.1). Bu yatırım seviyeleri, yatırımların seviyesini arttırmak için dikkate değer ölçüde D\QÕGÕU7UNL\H GHNL\DWÕUÕPRUDQODUÕdLQ GHNLRUDQODUÕQ\DNODúÕN\DUÕVÕNDGDUGÕUYHWPJHOLúPHNWHRODQ imkan olduğunu düşündürebilir, ancak yatırımlardaki bir artışın nasıl finanse edileceği, Türkiye bağlamında ONHOHULQRUWDODPDVÕQGDQ|QHPOL|OoGHGúNWUùHNLO%X\DWÕUÕPVHYL\HOHUL\DWÕUÕPODUÕQVHYL\HVLQL önemli bir husus oluşturmaktadır. Daha fazla yatırımı finanse etmek için daha yüksek yurt içi tasarruflar olmaDUWWÕUPDNLoLQGLNNDWHGH÷HU|OoGHLPNDQROGX÷XQXGúQGUHELOLUDQFDN\DWÕUÕPODUGDNLELUDUWÕúÕQQDVÕO dan, daha fazla sermaye girişi yoluyla daha büyük yatırımların finanse edilmesi, daha da yüksek volatiliteye ILQDQVH HGLOHFH÷L 7UNL\H ED÷ODPÕQGD |QHPOL ELU KXVXV ROXúWXUPDNWDGÕU 'DKD ID]OD \DWÕUÕPÕ ILQanse yol açabilir sonuç olarak\XUW orta LoL vadeli büyümeROPDGDQ görünümüne HWPHN LoLQveGDKD \NVHN WDVDUUXIODU GDKDzarar ID]ODverebilir. VHUPD\H JLULúL \ROX\OD GDKD E\N \DWÕUÕPODUÕQILQDQVHHGLOPHVLGDKDGD\NVHNYRODWLOLWH\H\RODoDELOLUYHVRQXoRODUDNRUWDYDGHOLE\PH görünümüne zarar verebilir. Şekil 3.1. Türkiye ve Benzer Ülkeler: Ortalama Yatırım Oranları (GSYH’deki pay) (2000-2011) ùHNLO3.17UNL\HYH%HQ]HUhONHOHU2UWDODPD<DWÕUÕP2UDQODUÕ (GSYH'deki pay) (2000-2011) 40% 35% GSYH'deki pay 30% 25% 20% 15% 10% 5% 0% 19,2% 45% 40% 35% 30% 25% 20% 15% 10% 5% 0% 19,2% Kaynak: IMF WEO. Kaynak: IMF WEO. 3.5. Türkiye’de 7UNL\H GH NRQXW VHNW|UQGHNL \DWÕUÕPODUÕQ QLVSHWHQ E\NWU LQúDDWODUÕQÕQ 3.5. konut sektöründeki yatırımların payıSD\Õ nispeten büyüktür. Konut.RQXW inşaatlarının elverişli HOYHULúOL ELU emek-VHUPD\H RUDQÕQD VDKLS ROPDVÕQD UD÷PHQ EXQODUÕQ VHUPD\H-KDVÕOD RUDQÕ GL÷HU ELU oRN bir emek-sermaye oranına sahip olmasına rağmen, bunların sermaye-hasıla oranı diğer bir çok yatırıma kıyasla \DWÕUÕPDNÕ\DVODHOYHULúVL]GLU\ÕOÕQGDNRQXWODU\DWÕUÕPODUÕQ\DNODúÕN\]GH VÕQÕROXúWXUPXúWXUEX elverişsizdir. 2009 yılında, konutlar yatırımların yaklaşık yüzde 46’sını oluşturmuştur, bu da OECD’deki en yüksek seviyelerden birisidir. Ayrıca, 1999 yılında konutların yatırımların yaklaşık yüzde 49’unu oluşturduğu 31 düşünülürse, son on yıl içinde önemli değişiklikler olmamıştır. Konutlara yapılan yatırımlar önemli bir sosyal işlev sağlamakla birlikte, Türkiye, daha hızlı ve daha üretken getiri akışı sağlayan sermaye giderlerine odaklanarak daha fazla ilerleme sağlayacaktır. 30 GD 2(&' GHNL HQ \NVHN VHYL\HOHUGHQ ELULVLGLU $\UÕFD \ÕOÕQGD NRQXWODUÕQ \DWÕUÕPODUÕQ \DNODúÕN \]GH XQX ROXúWXUGX÷X GúQOUVH VRQ RQ \ÕO LoLQGH |QHPOL GH÷LúLNOLNOHU ROPDPÕúWÕU .RQXWODUD \DSÕODQ\DWÕUÕPODU|QHPOLELUVRV\DOLúOHYVD÷ODPDNODELUOLNWH7UNL\HGDKDKÕ]OÕYHGDKDUHWNHQJHWLUL DNÕúÕVD÷OD\DQVHUPD\HJLGHUOHULQHRGDNODQDUDNGDKDID]ODLOHUOHPHVD÷OD\DFDNWÕU Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi ùHNLO3.2.RQXWODUÕQ2(&'hONHOHULQGHNL7RSODP<DWÕUÕPODUGDNL3D\Õ 1 Şekil 3.2. Konutların OECD Ülkelerindeki Toplam Yatırımlardaki Payı21 70 60 Yüzde 50 1999 2000 40 30 20 10 0 Kaynak: OECD. Kaynak: OECD. 7UNL\H QLQNLúLEDúÕQDVHUPD\HVWRNXQLVSHWHQV|QNELU\DWÕUÕP*6<+RUDQÕQHGHQL\OH 3.6.3.6.Türkiye’nin kişi başına sermaye stoku, nispeten sönük bir yatırım / GSYH oranı nedeniyle emsalHPVDOOHULQLQoR÷XQGDQGúNWU\ÕOÕQGD7UNL\H GHNLVHUPD\HVWRNXQXQ\DNODúÕNNLúLEDúÕQD lerinin çoğundan düşüktür. 2011 yılında, Türkiye’deki sermaye stokunun yaklaşık kişi başına 24 bin (sabit ELQVDELW$%'ROGX÷XWDKPLQHGLOPHNWHGLUEXUDNDP GHNLVHYL\HOHUGHQ\DNODúÕN\]GH 2005) ABD $ olduğu tahmin edilmektedir; bu rakam, 1980’deki seviyelerden yaklaşık yüzde 20 daha yüksekGDKD \NVHNWLU 6HUPD\H VWRNXQGDNL |OoGH VHUPD\H VWRNX VHYL\HOHULQGHNL ELU DUWÕúWDQ tir. Sermaye stokundaki artış büyük ölçüdeDUWÕú özelE\N sermaye stoku|]HO seviyelerindeki bir artıştan kaynaklanmaktadır; ND\QDNODQPDNWDGÕU VHUEHVWOHúWLUPH YH |]HOOHúWLUPH LVH GDKD GúN NDPX \DWÕUÕPÕ VHYL\HOHUL LOH serbestleştirme ve özelleştirme ise daha düşük kamu yatırımı seviyeleri ile sonuçlanmıştır. Gelişmekte olan VRQXoODQPÕúWÕU*HOLúPHNWHRODQSL\DVDVWDQGDUWODUÕQDJ|UHQLVSHWHQGúN\DWÕUÕP*6<+RUDQÕGLNNDWH piyasa standartlarına göre nispeten düşük yatırım / GSYH oranı dikkate alındığında, Türkiye’nin kişi başına DOÕQGÕ÷ÕQGD7UNL\H QLQNLúLEDúÕQDVHUPD\HVWRNXHPVDOOHULQLQJHULVLQGHNDOPDNWDGÕUgUQH÷LQdLQ GHNL sermaye stoku emsallerinin gerisinde kalmaktadır. Örneğin, Çin’deki kişi başına sermaye stokunun, TürkiNLúLEDúÕQDVHUPD\HVWRNXQXQ7UNL\H GHQ \DNODúÕN\]GHGDKD\NVHNROGX÷XWDKPLQHGLOPHNWHGLU ye’den yaklaşık yüzde 40 daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir. Yüksek gelirli ülkelerle kıyaslandığında, <NVHNJHOLUOLONHOHUOHNÕ\DVODQGÕ÷ÕQGDEXXoXUXPGDKDGDJHQLúWLUgUQH÷LQ\ÕOÕQGD.RUH QLQNLúL bu uçurum daha da geniştir. Örneğin 2011 yılında Kore’nin kişi başına sermaye stoku, Türkiye’den neredeyse EDúÕQDVHUPD\HVWRNX7UNL\H GHQQHUHGH\VHG|UWNDWGDKDID]ODROPXúWXU%XQXQDQDVRQXFXmevcut dörtsermaye kat daha stoku fazla olmuştur. ana LoLQ sonucu - mevcut sermayeJLEL stoku ekonomik büyüme için- etkin kısıtekonomikBunun E\PH HWNLQ ELU NÕVÕWOD\ÕFÕ J|UQPHPHNOH ELUOLNWH daha bir yüksek layıcı gibi görünmemekle birlikte - daha yüksekLoLQ gelirli ülkelerle olan\DWÕUÕP uçurumu kapatmak için sürekli%XQXQOD yüksek JHOLUOL ONHOHUOH RODQ XoXUXPX NDSDWPDN VUHNOL \NVHN RUDQODUÕ JHUHNPHVLGLU yatırım oranları gerekmesidir. Bununla birlikte, aynı zamanda yatırımların bileşiminde, konutlardan uzaklaşaELUOLNWH D\QÕ ]DPDQGD \DWÕUÕPODUÕQ ELOHúLPLQGH NRQXWODUGDQ X]DNODúDUDN WHVLV YH ekipmana yönelen bir rak tesis ve ekipmana yönelen bir kayma da gerekli olacaktır. ND\PDGDJHUHNOLRODFDNWÕU ŞekilùHNLO3.37UNL\H GHYH%HQ]HUhONHOHUGH.LúL%DúÕQD6HUPD\H6WRNX 3.3. Türkiye’de ve Benzer Ülkelerde Kişi Başına Sermaye Stoku (2011) 1000 sabit 2005 ABD$ 20 1 15 120 Public Kamu Özel Private 100 80 60 10 40 20 5 hONHNDUúÕODúWÕUPDODUÕLoLQNXOODQÕODQ2(&'YHULOHULQLQ]DPDQVHULVLDQDOL]LLoLQNXOODQÕODQ.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ 0 YHULOHULQGHQIDUNOÕROGX÷XQGDGLNNDWHGLQ 0 32 Kaynak'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOLWDKPLQOHUL3HQQ'Q\D7DEORODUÕ Kaynak: Bankası personeli tahminleri, Penn Dünya Tabloları. 3.7. Dünya Son \LUPL \ÕOGD NDPX \DWÕUÕPODUÕ D]DOÕUNHQ 7UNL\H QLQ VHUPD\H VWRNXQGDNL DUWÕú E\N |OoGH GÕú WDVDUUXIODU LOH ILQDQVH HGLOHQ |]HO \DWÕUÕPODUGDNL ELU DUWÕúWDQ ND\QDNODQPÕúWÕU 'Õú ILQDQVPDQ VHUPD\H PDOODUÕQÕQ LWKDODWÕQÕ |GHPHPLú GDKD ]L\DGH FDUL DoÕNWDNL JHQHO ELU JHQLúOHPH\L 21 Ülke karşılaştırmaları için kullanılan OECD verilerinin, zaman serisi analizi için kullanılan Kalkınma Bakanlığı verilerinden farklı olduğunda ILQDQVH dikkat edin.HWPLúWLU 'Õú NRúXOODUÕQ HOYHULúOL ROGX÷X LOH DUDVÕQGDNL G|QHPGH JD\UL VDIL VHUPD\H ROXúXPX *6<+ QLQ \]GH VLQGHQ \DNODúÕN \]GH LQH oÕNPÕúWÕU $\QÕ G|QHP LoLQGH VHUPD\H PDOODUÕQÕQ *6<+ GHNL SD\Õ VDGHFH \]GH WHQ \]GH H oÕNPÕúWÕU $\UÕFD JHYúHN NUHVHO31OLNLGLWH NRúXOODUÕQÕQKNPVUG÷NUL]LVRQUDVÕRUWDPGDVHUPD\HPDOÕLWKDODWÕQÕQSD\ÕVDGHFH*6<+ QLQ \]GH LQH \NVHOPLúWLU (QHUML LWKDODWÕQÕQ *6<+ QLQ \DNODúÕN \]GH VL NDGDU ROGX÷X GD ND\GD GH÷HUGLU DQFDN EXQXQ QH NDGDUÕQÕQ VHUPD\H KDUFDPDVÕ \D GD WNHWLP ROGX÷X \DQÕWODQPDPÕú ELU VRUX 0 Kaynak'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOLWDKPLQOHUL3HQQ'Q\D7DEORODUÕ Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? 3.7. SonSon \LUPL \ÕOGD NDPX \DWÕUÕPODUÕ D]DOÕUNHQ 7UNL\H QLQ VHUPD\H VWRNXQGDNL E\N 3.7. yirmi yılda kamu yatırımları azalırken, Türkiye’nin sermaye stokundaki artış DUWÕú büyük öl|OoGH GÕú WDVDUUXIODU LOH ILQDQVH HGLOHQ |]HO \DWÕUÕPODUGDNL ELUkaynaklanmıştır. DUWÕúWDQ ND\QDNODQPÕúWÕU 'Õú çüde dış tasarruflar ile finanse edilen özel yatırımlardaki bir artıştan Dış finansman, ILQDQVPDQ VHUPD\H PDOODUÕQÕQ LWKDODWÕQÕ |GHPHPLú GDKD ]L\DGH FDUL DoÕNWDNL JHQHO ELU JHQLúOHPH\L sermaye mallarının ithalatını ödememiş, daha ziyade cari açıktaki genel bir genişlemeyi finanse etmiştir. Dış ILQDQVH HWPLúWLU 'Õú NRúXOODUÕQ HOYHULúOL ROGX÷Xdönemde, LOH VDIL VHUPD\H koşulların elverişli olduğu 2002 ile 2006 arasındaki gayri DUDVÕQGDNL safi sermayeG|QHPGH oluşumu JD\UL GSYH’nin yüzde ROXúXPX *6<+ QLQ \]GH VLQGHQ \DNODúÕN \]GHiçinde, LQH oÕNPÕúWÕU $\QÕGSYH’deki G|QHP LoLQGH 16,7’sinden yaklaşık yüzde 22,5’ine çıkmıştır. Aynı dönem sermaye mallarının payı VHUPD\H sadece PDOODUÕQÕQ VDGHFH \]GHgevşek WHQküresel \]GH likidite H oÕNPÕúWÕU $\UÕFD JHYúHN NUHVHO yüzde 3,5’ten*6<+ GHNL yüzde 4,4’eSD\Õ çıkmıştır. Ayrıca, koşullarının hüküm sürdüğü 2008OLNLGLWH krizi NRúXOODUÕQÕQKNPVUG÷NUL]LVRQUDVÕRUWDPGDVHUPD\HPDOÕLWKDODWÕQÕQSD\ÕVDGHFH*6<+ QLQ sonrası ortamda, sermaye malı ithalatının payı sadece GSYH’nin yüzde 4,8’ine yükselmiştir. Enerji ithalatının \]GH LQH \NVHOPLúWLU (QHUML LWKDODWÕQÕQ *6<+ QLQ \]GH VL NDGDU ROGX÷Xharcaması GD ND\GD GSYH’nin yaklaşık yüzde 7’si kadar olduğu da kayda değerdir, \DNODúÕN ancak bunun ne kadarının sermaye DQFDN EXQXQ QH NDGDUÕQÕQ VHUPD\H \D GDetmektedir. WNHWLP ROGX÷X \DQÕWODQPDPÕú ELU VRUX yaGH÷HUGLU da tüketim olduğu yanıtlanmamış bir soru olarakKDUFDPDVÕ kalmaya devam olarak kalmaya devam etmektedir. Şekil 3.4. Cari Açık ve Yatırım Oranları ùHNLO3.4&DUL$oÕNYH<DWÕUÕP2UDQODUÕ (GSYH’nin (GSYH'ninyüzdesi) yüzdesi) 25% 12% 10% 20% 8% 6% 15% 10% 5% Gayri safi sabit sermaye ROXúXPX &DULDoÕNVD÷HNVHQ 5,0% 31% 4,8% 29% 4,6% 27% 25% 4% 23% 2% 21% 0% 19% -2% 17% -4% 0% 33% 15% 4,4% 4,2% 4,0% 3,8% 3,6% 6HUPD\HPDOODUÕLWKDODWÕ*D\ULVDIL 3,4% VHUPD\HROXúXPX 6HUPD\HPDOODUÕLWKDODWÕ*6<+ 3,2% VD÷HNVHQ 3,0% Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ Kaynak: Kalkınma Bakanlığı. 3.8. Cari açık finansmanının yapısı, Şekil 3.5. Cari Açık ve Sermaye Girişleri son yıllarda kötüleşmiştir. Küresel eko(bin ABD doları) 3.8. &DULDoÕNILQDQVPDQÕQÕQ nomik kriz öncesinde, Türkiye’nin cari açıùHNLO3.5&DUL$oÕNYH6HUPD\H*LULúOHUL \DSÕVÕ VRQ \ÕOODUGD 33 ğı büyük ölçüdeN|WOHúPLúWLU doğrudan yabancı ELQ$%'GRODUÕ Küreselyatırımekonomik lar ve diğer uzun sermaye girişlericari 100.000 kriz vadeli öncesinde, Türkiye'nin DoÕ÷Õ E\N ile finanse edilmekteydi. Son |OoGH yıllarda,GR÷UXGDQ port80.000 \DEDQFÕ \DWÕUÕPODU YH GL÷HU X]XQ föy ve kısa vadeli sermaye girişleri, uzun 60.000 40.000 vadeli sermayeYDGHOLVHUPD\HJLULúOHULLOHILQDQVH girişlerine ağır basmıştır. HGLOPHNWH\GL 6RQ \ÕOODUGD 20.000 Bileşimdeki bu değişiklik, sermayenin SRUWI|\ YH NÕVD YDGHOL VHUPD\H 0 geri dönmesi risklerini arttırmaktadır; ayJLULúOHUL X]XQ YDGHOL VHUPD\H -20.000 D÷ÕU teknoloji EDVPÕúWÕU rıca kısa vadeliJLULúOHULQH sermaye girişleri, EX yatırımGH÷LúLNOLN transferleri ile %LOHúLPGHNL bağlantılı olmayan sermayenin geri dönmesi ŽŒƌƵĚĂŶƐĞƌŵĂLJĞLJĂƚŦƌŦŵůĂƌŦǀĞƵnjƵŶǀĂĚĞůŝ WŽƌƚĨƂLJǀĞŬŦƐĂǀĂĚĞůŝŐŝƌŝƔůĞƌ Portfolio and Short-Term Inflows FDI and Long-Term Inflows ları finanse etme eğilimi gösterdiğinden, ŐŝƌŝƔůĞƌ ULVNOHULQL DUWWÕUPDNWDGÕU D\UÕFD Kaynak7UNL\H&XPKXUL\HW0HUNH]%DQNDVÕ yatırımların bileşimini de VHUPD\H kötüleştirmekNÕVD YDGHOL JLULúOHUL tedir. Bu nedenle, finansmanın ile WHNQRORML WUDQVIHUOHULyapısı LOH ED÷ODQWÕOÕ ROPD\DQ\DWÕUÕPODUÕILQDQVHHWPHH÷LOLPLJ|VWHUGL÷LQGHQ\DWÕUÕPODUÕQELOHúLPLQLGHN|WOHúWirmektedir. Bu yatırımların bileşimindeki konut ve inşaata QHGHQOH ILQDQVPDQÕQ \DSÕVÕ LOH \DWÕUÕPODUÕQ ELOHúLPLQGHNL NRQXW YH LQúDDWD GR÷UX H÷LOLP DUDVÕQGD doğru eğilim arasında muhtemelen bir bağPXKWHPHOHQELUED÷ODQWÕYDUGÕU Kaynak: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası lantı vardır. 32 3.9. <DEDQFÕVHUPD\H\HED÷ÕPOÕOÕN\DWÕUÕPYRODWLOLWHVLQGHELUDUWÕúDNDWNÕGDEXOXQPXúWXUSon RQ \ÕOGD RUWDODPD RODUDN 7UNL\H GHNL \DWÕUÕP RUDQÕQÕQ YRODWLOLWHVL UHIHUDQV ONHOHUGHQ |QHPOL |OoGH GDKD \NVHNWLU7P ONHOHU DUDVÕQGDVDGHFH GR÷DOND\QDNODU DoÕVÕQGDQ ]HQJLQ ELU ONH RODQ5XV\D QÕQ \DWÕUÕP RUDQODUÕ 7UNL\H GHQ GDKD YRODWLO ROPXúWXU7UNL\H GHNL o D\OÕN \DWÕUÕP E\PH RUDQODUÕ |]HO \DWÕUÕPODUÕQ \DWÕUÕP YRODWLOLWHVLQH NDWNÕGD EXOXQGX÷XQX J|VWHUPHNWHGLU <NVHN \DWÕUÕP YRODWLOLWHVL GÕú WDVDUUXIODUD ED÷ÕPOÕ RODQ GL÷HU ONHOHUGH GH \D\JÕQGÕU <DWÕUÕP RUDQÕQGDNL YRODWLOLWH E\PHQLQ YRODWLOLWHVLQH NDWNÕGD EXOXQPXúWXU. 6HUPD\H VWRNXQXQ E\PH\H NDWNÕVÕ %UH]LO\D 0HNVLND YH *QH\ $IULND GDNL NDWNÕGDQ GDKD \NVHNWLU DQFDN YHULPOLOL÷LQ NDWNÕVÕ EHQ]HU ONHOHUGHQ |QHPOL |OoGH GDKD sermayenin geri dönmesi ŽŒƌƵĚĂŶƐĞƌŵĂLJĞLJĂƚŦƌŦŵůĂƌŦǀĞƵnjƵŶǀĂĚĞůŝ WŽƌƚĨƂLJǀĞŬŦƐĂǀĂĚĞůŝŐŝƌŝƔůĞƌ Portfolio and Short-Term Inflows FDI and Long-Term Inflows ŐŝƌŝƔůĞƌ ULVNOHULQL DUWWÕUPDNWDGÕU D\UÕFD Kaynak7UNL\H&XPKXUL\HW0HUNH]%DQNDVÕ NÕVD YDGHOL VHUPD\H JLULúOHUL WHNQRORML WUDQVIHUOHUL LOH ED÷ODQWÕOÕ ROPD\DQ\DWÕUÕPODUÕILQDQVHHWPHH÷LOLPLJ|VWHUGL÷LQGHQ\DWÕUÕPODUÕQELOHúLPLQLGHN|WOHúWirmektedir. Bu Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi QHGHQOH ILQDQVPDQÕQ \DSÕVÕ LOH \DWÕUÕPODUÕQ ELOHúLPLQGHNL NRQXW YH LQúDDWD GR÷UX H÷LOLP DUDVÕQGD PXKWHPHOHQELUED÷ODQWÕYDUGÕU 3.9. Yabancı sermayeye bağımlılık, yatırım volatilitesinde bir artışa katkıda bulunmuştur. Son on yılda ortalama olarak, Türkiye’deki yatırım oranının volatilitesi, referans ülkelerden önemli ölçüde daha yüksektir. 3.9. ülkeler <DEDQFÕVHUPD\H\HED÷ÕPOÕOÕN\DWÕUÕPYRODWLOLWHVLQGHELUDUWÕúDNDWNÕGDEXOXQPXúWXUSon Tüm arasında, sadece doğal kaynaklar açısından zengin bir ülke olan Rusya’nın yatırım oranları TürRQ \ÕOGD RUWDODPD 7UNL\H GHNL \DWÕUÕP RUDQÕQÕQ YRODWLOLWHVL UHIHUDQVözel ONHOHUGHQ |QHPOL |OoGH kiye’den daha volatilRODUDN olmuştur. Türkiye’deki üç aylık yatırım büyüme oranları, yatırımların yatırım volaGDKD \NVHNWLU7P ONHOHU DUDVÕQGDVDGHFH GR÷DOND\QDNODU DoÕVÕQGDQ ]HQJLQ ELU ONH RODQ5XV\D QÕQ tilitesine katkıda bulunduğunu göstermektedir. Yüksek yatırım volatilitesi, dış tasarruflara bağımlı olan diğer \DWÕUÕP RUDQODUÕ 7UNL\H GHQ GDKD YRODWLO ROPXúWXU7UNL\H GHNL o D\OÕN \DWÕUÕP E\PH RUDQODUÕ |]HO ülkelerde de yaygındır. Yatırım oranındaki büyümenin volatilitesine katkıda bulunmuştur. Sermaye \DWÕUÕPODUÕQ \DWÕUÕP YRODWLOLWHVLQH NDWNÕGDvolatilite, EXOXQGX÷XQX J|VWHUPHNWHGLU <NVHN \DWÕUÕP YRODWLOLWHVL GÕú stokunun büyümeye katkısı Brezilya, Meksika ve Güney Afrika’daki katkıdan daha yüksektir; ancak verimWDVDUUXIODUD ED÷ÕPOÕ RODQ GL÷HU ONHOHUGH GH \D\JÕQGÕU <DWÕUÕP RUDQÕQGDNL YRODWLOLWH E\PHQLQ liliğin katkısı benzer önemli ölçüdeVWRNXQXQ daha düşüktür. Volatil bir yatırım oranı ile birlikte sermaye YRODWLOLWHVLQH NDWNÕGDülkelerden EXOXQPXúWXU. 6HUPD\H E\PH\H NDWNÕVÕ %UH]LO\D 0HNVLND YH *QH\ stokunun yüksek katkısı, Türkiye’nin son on yılda gözlemlenen büyüme volatilitesine katkıda bulunmuştur. $IULND GDNL NDWNÕGDQ GDKD \NVHNWLU DQFDN YHULPOLOL÷LQ NDWNÕVÕ EHQ]HU ONHOHUGHQ |QHPOL |OoGH GDKD GúNWU9RODWLOELU\DWÕUÕPRUDQÕLOHELUOLNWHVHUPD\HVWRNXQXQ\NVHNNDWNÕVÕ7UNL\H QLQVRQRQ\ÕOGD J|]OHPOHQHQE\PHYRODWLOLWHVLQHNDWNÕGDEXOXQPXúWXU Şekil 3.6. Volatil Yatırım Büyüme Oranları ùHNLO3.6. 9RODWLO<DWÕUÕP%\PH2UDQODUÕ 50% 12% PnjĞůLJĂƚŦƌŦŵůĂƌ Private Inv. 40% 10% <ĂŵƵLJĂƚŦƌŦŵůĂƌŦ Public Investment 30% 20% 8% 10% 6% 0% -10% 4% -20% 2% -30% -40% 0% -50% Meksika Güney Afrika Brezilya Hindistan Polonya Türkiye Rusya Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷ÕQGDQDOÕQDQYHULOHUHGD\DQDQ WEO. Kaynak: Kalkınma Bakanlığından alınan verilere dayanan Dünya Kaynak: Kaynak: WEO. 'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOLKHVDSODPDODUÕ1RWhoD\OÕN\ÕOGDQ <ÕOOÕNUHHO\DWÕUÕPODUGDNLGH÷LúLP-2011. Bankası personeli hesaplamaları. Not: Üç aylık yıldan yıla büyü- Not: Not: Yıllık reel yatırımlardaki değişim 2000-2011. \ÕODE\PHRUDQODUÕ me oranları. Şekil 3.7. Türkiye: Büyüme Talebinin Kaynakları ùHNLO3.77UNL\H%\PH7DOHELQLQ.D\QDNODUÕ 34 15% 12 10% 10 K L 8 zƺnjĚĞ 5% 0% TFP 3 4 -5% 2 -10% -15% NX I G 0 C 5,8 6 0,5 1 2 0,6 1,2 0,8 1,1 1,3 Brezilya Güney Afrika Meksika 1,8 2,3 1,5 0,4 1,6 2,5 Türkiye Hindistan 0,7 3,5 Çin Kaynak: Dünya 7DEORODUÕ'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOLWDKPLQOHUL Kaynak: PennPenn Dünya Tabloları, Dünya Bankası personeli tahminleri. 3.10. <DWÕUÕPODUÕQ YHULPOLOL÷L OHUGHQEX\DQDDUWPDVÕQDUD÷PHQ HPVDO ONHOHUGHQ oRN ID]OD GH÷LOGLU Türkiye'nin marjinal sermaye-KDVÕODRUDQÕ ,&25 VRQ RQ \ÕOODUGD |QHPOL |OoGH L\LOHúPLúWLUEXGDVHUPD\HQLQGDKDHWNLOL ELU ELoLPGH GD÷ÕWÕOGÕ÷ÕQGD LúDUHW etmektedir. Seviyeler, Çin ve ùHNLO3.8. Türkiye, Hindistan ve Çin'deki Marjinal Sermaye-+DVÕOD 2UDQÕ 12 10 8 6 1980'ler 1990'lar 2000'ler 33 NX -15% I G Brezilya C Güney Afrika Meksika Türkiye Hindistan Çin Kaynak: Penn Dünya 7DEORODUÕ'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOLWDKPLQOHUL Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? 3.10. Yatırımların verimliliği 1980ler- Şekil 3.8. Türkiye, Hindistan ve Çin’deki Marjinal Sermaye3.10.den<DWÕUÕPODUÕQ YHULPOLOL÷L bu yana artmasına rağmen, emsal ùHNLO3.8. Türkiye,Hasıla Hindistan ve Çin'deki Marjinal Sermaye-+DVÕOD Oranı OHUGHQEX\DQDDUWPDVÕQDUD÷PHQ 2UDQÕ ülkelerden çok fazla değildir. Türkiye’nin HPVDO ONHOHUGHQ oRN ID]OD GH÷LOGLU marjinal sermaye-hasıla oranı (ICOR) son 12 Türkiye'nin marjinal on yıllarda önemlisermaye-KDVÕODRUDQÕ ölçüde iyileşmiştir; bu 1980'ler da sermayenin daha etkili|QHPOL bir biçimde da,&25 VRQ RQ \ÕOODUGD |OoGH 10 ğıtıldığında işaret etmektedir. Seviyeler, 1990'lar L\LOHúPLúWLUEXGDVHUPD\HQLQGDKDHWNLOL 8 Çin ve Hindistan’daki seviyelere benzerdir ELU ELoLPGH GD÷ÕWÕOGÕ÷ÕQGD LúDUHW 2000'ler ve gelişmiş ülkelerdeki seviyelerden daha 6 etmektedir. Seviyeler, Çin ve yüksektir. Ancak, mevcut ICOR ile bile, Hindistan'daki seviyelere benzerdir ve 4 yüzde 5’lik bir orta vadeli büyüme oranı JHOLúPLú ONHOHUGHNL VHYL\HOHUGHQ GDKD sağlamak GSYH’nin yüzde 24’ü kadar bir 2 yüksektir. mevcut ICOR bile, yatırımAncak, oranı gerektirecektir, bu ile da mev\]GH ELU RUWDbiraz YDGHOL E\PH 0 cut OLN seviyelerden daha fazladır.RUDQÕ DüTürkiye Çin Hindistan VD÷ODPDN*6<+ QLQ\]GH NDGDUELU şük tasarruf oranları dikkate alındığında, \DWÕUÕP JHUHNWLUHFHNWLr, bu orta da böyleRUDQÕ bir yatırım oranının sağlanması, Kaynak'Q\D%DQNDVÕ3HUVRQHOWDKPLQOHUL vadede sürdürülemez ölçüde yüksek cari Kaynak: Dünya Bankası Personel tahminleri. PHYFXW VHYL\HOHUGHQ ELUD] GDKD ID]ODGÕU açıklaraWDVDUUXI yol açacaktır.RUDQODUÕ Daha yüksekGLNNDWH yurt içi 'úN tasarrufların yokluğunda, Türkiye’nin - hüDOÕQGÕ÷ÕQGDE|\OHELU\DWÕUÕPRUDQÕQÕQVD÷ODQPDVÕRUWDYDGHGHVUGUOHPH]|OoGH\NVHNFDULDoÕNODUD kümetin orta'DKD vadeli \NVHN isteklerine\XUW uygun - büyümesi için, sermayenin yurt içi dağılımında dahaorta fazla vadeli \RO DoDFDNWÕU LoLoranlarla WDVDUUXIODUÕQ \RNOX÷XQGD 7UNL\H'nin - hükümetin iyileştirmeler yapılması gerekli olacaktır. isteklerine uygun oranlarla - E\PHVL LoLQ VHUPD\HQLQ \XUW LoL GD÷ÕOÕPÕQGD GDKD ID]OD L\LOHúWLUPHOHU \DSÕOPDVÕJHUHNOLRODFDNWÕU C. Kamu ve Özel Yatırımlar: Bİr İlİşkİ var mı? C. büyümesinin .$089(°=(/ Y$7,5,0/$5: Bñ5ñ/ñì.ñ9$50, ? 3.11. Maliye politikası, yatırım desteklenmesinde önemli bir rol oynamaya devam etmektedir. Kamu yatırımları rekabet gücünün, bölgesel kalkınmanın ve ekonomik büyümenin teşvik edilmesinde bir araç olmuştur. Buna ek olarak, temel altyapının sağlanmasında önemli vasıta kalmayadevam 3.11.önemli 0DOL\H SROLWLNDVÕ \DWÕUÕP E\PHVLQLQ GHVWHNOHQPesinde önemlibirbir rol olarak oynamaya devam etmektedir ve çoğu kez özel yatırımlar için bir ön koşul niteliğindedir. Vergi politikası da, özel sektör etmektedir .DPX \DWÕUÕPODUÕ UHNDEHW JFQQ E|OJHVHO NDONÕQPDQÕQ YH HNRQRPLN E\PHQLQ WHúYLN için sağladığı teşvikler yoluyla yatırım büyümesini destekler (Kutu 3.1). Bu bölüm, bütçe-içi ve bütçe-dışı HGLOPHVLQGH|QHPOLELUDUDoROPXúWXU%XQDHNRODUDNWHPHODOW\DSÕQÕQVD÷ODQPDVÕQGD|QHPOLELUYDVÕWD kamu yatırımlarının toplam yatırım seviyelerini nasıl etkilediğine ve maliye politikasının, özel sektörün serolarak kalmaya devamyönelik HWPHNWHGLU YHneoR÷X NH] |]HO \DWÕUÕPODU LoLQ ELU |Q NRúXO QLWHOL÷LQGHGLU 9HUJL maye biriktirmesine teşvikleri ölçüde etkilediğine odaklanmaktadır. SROLWLNDVÕ GD |]HO VHNW|U LoLQ VD÷ODGÕ÷Õ WHúYLNOHU \ROX\OD \DWÕUÕP E\PHVLQL GHVWHNOHU .XWX %X bölüm, bütçe-içi ve bütçe-GÕúÕNDPX\DWÕUÕPODUÕQÕQWRSODP\DWÕUÕPVHYL\HOHULQLQDVÕOHWNLOHGL÷LQHYHPDOL\H SROLWLNDVÕQÕQ |]HO VHNW|UQ VHUPD\H ELULNWLUPHVLQH \|QHOLN WHúYLNOHUL QH |OoGH HWNLOHGL÷LQH RGDNODQPDNWDGÕU 35 34 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi Kutu 3.1. Yeni Teşvik Programı Ekonomi Bakanlığı, Nisan 2012’de aşağıdaki hedefleri içeren yeni bir yatırım teşvik paketini uygulamaya koydu: • Ara malların ve yüksek ithalat payına sahip ürünlerin üretimini destekleyerek cari açığı azaltmak • Küme oluşumunu desteklemek • En az gelişmiş bölgeleri hedefleyen yatırım teşviklerini arttırmak • Bölgesel kalkınma farklılıklarını azaltmak • Teşvik önlemlerinin etkililiğini arttırmak • Teknolojik dönüşüm sağlamak için yüksek ve orta-yüksek teknolojiye sahip yatırımları desteklemek İlk iki hedef yeni olmakla birlikte, son dört hedef, 2009 yılında uygulamaya konan bir önceki teşvik programı ile aynıdır. Yeni program, önceki programın üç bileşeninin (genel teşvikler, bölgesel teşvikler, büyük ölçekli yatırımların teşviki) hepsini muhafaza etmekte ve “stratejik yatırımların teşviki” ile dördüncü bir ayak eklemektedir. Yeni program ayrıca teşviklerin amaçlarına yönelik olarak bölgelerin sınıflandırmasını da değiştirmektedir. Güncellenmiş bir sosyo-ekonomik kalkınma indeksine dayalı olarak altı bölgeyi yeniden tanımlarken, aynı zamanda il düzeyinde bir bölgesel kalkınma teşvik programına geçmektedir. Araçlar. Bazıları yeni olan çeşitli araçlar, bileşenlere göre düzenlenmiştir. • Büyük ölçekli yatırımlar KDV muafiyeti, gümrük vergisi muafiyeti, vergi indirimi, sigorta primi işveren payı desteği ve yatırım yeri tahsisi alacaklardır. • Bölgesel yatırım teşvikleri, yukarıdaki teşviklere ek olarak faiz ödemeleri için destek alabilecek, stratejik yatırımlar ise ayrıca KDV iadesi de alabilecektir. • Ayrıca, yatırımların en az gelişmiş altıncı bölgede yapılması durumunda, bu yatırımlar gelir vergisi stopajı desteği ile 10 yıla kadar sigorta primi desteği alabileceklerdir. • Organize sanayi bölgeleri daha uzun süre destek alabilecektir; bölgesel teşvikler ise bölgelerin kalkınma seviyesine göre dereceli olmaya devam edecektir. • Faiz desteği, 3-7 puan arasında ve 900.000 TL’ye kadar olacaktır. Sonuçlar • Yeni sistemle, 2013’te başlayan yatırımlar için yüzde 90’lık bir vergi indirimine tabi olarak, vergi indirimi yatırım miktarının yüzde 60’ına ulaşabilecektir. • Yatırım desteğinin toplam yoğunluğu, yatırım miktarının yüzde 27-116’sı arasında değişecektir. • En düşük iş gücü maliyeti altıncı bölgede olacaktır, çünkü bu bölgede toplam destekler brüt asgari ücretin %38’ine ulaşacaktır. • Sistemin yeni bir özelliği, bir bölgede yatırım yapan ancak başka bir bölgede de faaliyet gösteren şirketlerin, söz konusu diğer bölgelerdeki faaliyetlerinden doğan vergileri, toplam vergi indiriminin yüzde 80’ine kadar düşebilecek olmalarıdır. 35 x 6LVWHPLQ \HQL ELU |]HOOL÷L ELU E|OJHGH \DWÕUÕP \DSDQ DQFDN EDúND ELU E|OJHGH GH IDDOL\HW J|VWHUHQ úLUNHWOHULQV|]NRQXVXGL÷HUE|OJHOHUGHNLIDDOL\HWOHULQGHQGR÷DQYHUJLOHULWRSODPYHUJLLQGLULPLQLQ\]GH LQHNDGDUGúHELOHFHNROPDODUÕGÕU Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? 3.12. Kamu yatırımı büyümesi, daha önceki on yılŞekil 3.9. Kamu Yatırımı larda gözlemlenenden önemli ölçüde daha düşüktür. ùHNLO3.9.DPX<DWÕUÕPÕ (GSYH’nin yüzdesi) 3.12. kamu .DPX \DWÕUÕPÕtoplam E\PHVL GDKD |QFHNL RQ 1970lerde, sektörünün yatırımlar içindeki (GSYH'nin yüzdesi) \ÕOODUGD J|]OHPOHQHQGHQ |OoGHortalaGDKD payı yüzde 40 civarındaydı, kamu|QHPOL yatırımlarının GúNWU 1970lerde, kamu sektörünün toplam ma büyüme oranı ise neredeyse yüzde 10’a ulaşmaktay\DWÕUÕPODULoLQGHNLSD\Õ\]GHFLYDUÕQGD\GÕNDPX dı. Bu dönemde, ağır imalatın ve sermaye mallarının \DWÕUÕPODUÕQÕQ RUWDODPD E\PH RUDQÕ LVH QHUHGH\VH yurt içi üretimini arttırmayı amaçlayan hırslı bir kamu \]GH DXODúPDNWD\GÕ%XG|QHPGHD÷ÕULPDODWÕQ yatırım içeren, ithal ikameci bir sanayileşme YHprogramını VHUPD\H PDOODUÕQÕQ \XUW LoL UHWLPLQL DUWWÕUPD\Õ stratejisi mevcuttu. 1980lerin sonlarında, liberalizasyon DPDoOD\DQKÕUVOÕELUNDPX\DWÕUÕPSURJUDPÕQÕLoHUHQ LNDPHFL ELUyatırımlarının VDQD\LOHúPH VWUDWHMLVL PHYFXWWX süreciLWKDO nedeniyle kamu büyüme oranı orVRQODUÕQGD OLEHUDOL]DV\RQ VUHFL QHGHQL\OH talamaOHULQ yüzde 1,6’ya düşmüştür. Kamu yatırımlarındaki NDPXIMF \DWÕUÕPODUÕQÕQ E\PH RUDQÕ2001 RUWDODPD \]GH dŽƉůĂŵŬĂŵƵLJĂƚŦƌŦŵůĂƌŦ Konsolide bütçe yavaşlama, programı doğrultusunda krizinden \D GúPúWU .DPX \DWÕUÕPODUÕQGDNL \DYDúODPD sonra da devam etmiştir. Kamu yatırımları 1970lerde ,0)SURJUDPÕGR÷UXOWXVXQGDNUL]LQGHQVRQUDGD Kaynak'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOWDKPLQOHUL GSYH’nin yüzde 10 seviyesinde iken 1980lerin sonun- Kaynak: Dünya Bankası personel tahminleri. GHYDP HWPLúWLU .DPX \DWÕUÕPODUÕ OHUGH da GSYH’nin ve nihayet GSYH'ninyüzde yüzde7’si 10seviyesine seviyesindedüşmüş iken 1980lerin sonunda GSYH'nin yüzde 7'si seviyesine GúPú YH QLKD\HWVRQRQ\ÕOGD*6<+ QLQRUWDODPD\]GH NDGDUROPXúWXU\ÕOÕQGDVWDQGE\G]HQOHPHVLQLQ son on yılda GSYH’nin ortalama yüzde 4’ü kadar olmuştur. 2006 yılında standby düzenlemesinin sonra er36 VRQUD HUPHVLQLQ DUGÕQGDQ NDPX \DWÕUÕPODUÕ WHNUDU DUWPD\D EDúODPÕúWÕU %XQXQOD ELUOLNWH mesinin ardından, kamu yatırımları tekrar artmaya başlamıştır (Şekil 3.10).ùHNLO Bununla birlikte, toplam kamu WRSODP NDPX LoLQGH yarı UDSRU HGLOPH\HQ \DUÕ EWoHVHO NXUXPODUÕQ YH NDPX |]HO yatırımları içinde\DWÕUÕPODUÕ rapor edilmeyen bütçesel kurumların yatırımları ve kamu\DWÕUÕPODUÕ özel ortaklıkları (KÖO’ler) RUWDNOÕNODUÕ .g2 OHU \DSÕODQ \DWÕUÕPODU D\QÕve G|QHPGH KÕ]ODfinanse DUWPÕúWÕU YH \ÕOOÕN RODUDNKÖO’ların ILQDQVH yoluyla yapılan yatırımlar\ROX\OD aynı dönemde hızla artmıştır yıllık olarak edilmesi gereken HGLOPHVLJHUHNHQ.g2 ODUÕQPLNWDUÕ*6<+ QLQ\]GH G]H\LQGHGLU miktarı, GSYH’nin yüzde 1,3’ü düzeyindedir. 3.13. yatırımlarının toplam yatırımlarTablo 3.17UNL\H.DPX<DWÕUÕPODUÕYH*6<+%\PHVL 3.13.Kamu .DPX \DWÕUÕPODUÕQÕQ WRSODP Tablo 3.1. Türkiye: Kamu Yatırımları ve GSYH Büyümesi (yüzde) içindeki payı LoLQGHNL sanayi veSD\Õ tarım sektörlerinde \DWÕUÕPODU VDQD\L YH (yüzde) düşmüş, yatırımlar ise temel altyapı WDUÕP özel VHNW|UOHULQGH GúPú |]HO ala1963-79 1963-79 1980-99 1980-99 2000-11 2000-11 nında önemli LVH bir WHPHO artış yaşamıştır. Tarım ve sa\DWÕUÕPODU DOW\DSÕ DODQÕQGD Reel GSYH büyümesi 5,1 4,2 4,3 Reel GSYH büyümesi 5,1 4,2 4,3 |QHPOL ELU DUWÕú \DúDPÕúWÕU 7DUÕP YH içinnayi sektörlerinin toplam kamu yatırımları 5HHO\DWÕUÕPE\PHVL Reel yatırım büyümesi sanayi kamu birÖzel 7,0 6,1 8,3 deki payı, sektörlerinin bu sektörlerdekitoplam özelleştirmenin 9,7 7,0 1,66,1 1,3 \DWÕUÕPODUÕ SD\Õ ölçüde EX azal-Kamu Özel 8,3 sonucu olarak sonLoLQGHNL 20 yılda önemli WHPHODOW\DSÕQÕQSD\Õ 10,8 2,7 0,9 VHNW|UOHUGHNL |]HOOHúWLUPHQLQ ELU VRQXFX mıştır. Türk Telekom’un (2005’te özelleştirilKamu 9,7 1,6 1,3 GL÷HUOHULQLQSD\Õ 9,0 0,8 1,7 RODUDN VRQ sonra \ÕOGD |QHPOL sektöründeki |OoGH miştir) satışından haberleşme temel altyapının payı 10,8 2,7 0,9 Kaynak'Q\D%DQNDVÕSHUVRQHOWDKPLQOHUL D]DOPÕúWÕU bir 7UN 7HOHNRP XQ WH kamu yatırımlarda düşüş olmasına rağmen diğerlerinin payı 9,0 0,8 1,7 |]HOOHúWLULOPLúWLU VDWÕúÕQGDQ VRQUDaltyasektörünün son on yılda sosyal ve temel Kaynak: Dünya Bankası personel tahminleri. KDEHUOHúPHVHNW|UQGHNL\DWÕUÕPODUGDELUGúúROPDVÕQDUD÷PHQNDPXVHNW|UQQVRQRQ\ÕOGDVRV\DOYH pı alanlarına daha fazla odaklanmaya başlaması WHPHODOW\DSÕDODQODUÕQDGDKDID]ODRGDNODQPD\DEDúODPDVÕ|QHPWDúÕPDNWDGÕUùHNLOg]HOVHNW|U önem taşımaktadır (Şekil 3.11). Özel sektör, ilgili alanlardaki kamu yatırımlarındaki yavaşlamayı başarılı bir LOJLOLDODQODUGDNLNDPX\DWÕUÕPODUÕQGDNL\DYDúODPD\ÕEDúDUÕOÕELUúHNLOGHWHODILHWPLúWLUWDUÕPPDGHQFLOLN şekilde telafiVDQD\LQGHNL etmiştir; tarım, madencilik veLOH imalat sanayindeki 1990 ile 2000 yüzde 4,9’a YH LPDODW \DWÕUÕPODU DUDVÕQGDNLyatırımlar, \]GH D NÕ\DVOD VRQarasındaki RQ \ÕOGD *6<+ QLQ kıyasla, son on yılda GSYH’nin ortalama yüzde 7,3’üne ulaşmıştır. RUWDODPD\]GH QHXODúPÕúWÕU Tablo 3.10. Türkiye: Özel<DWÕUÕPODUÕQVD÷%LOHúLPOHUL Yatırımların (sağ) Bileşimleri ùHNLO3.10. Türkiye: Kamu Kamu(sol) (sol) ve ve Özel Yüzde 80 14,9 39,3 23 12,8 9,7 1,9 17,5 1,3 60 40 11,2 3,1 20 37,3 0 100 9,2 1963-79 50,5 1980-99 'L÷HUOHUL 6RV\DODOW\DSÕ 7HPHODOW\DSÕ 23 45,4 2000-11 7DUÕPLPDODWYHPDGHQFLOLN Konut 7 80 Yüzde 100 60 40 20 0 49,2 7,9 33,7 1,8 0,6 34,3 40,5 8,9 16 1963-79 1980-99 'L÷HUOHUL 6RV\DODOW\DSÕ 7HPHODOW\DSÕ 11,7 42,6 5,3 15,9 24,6 2000-11 7DUÕPLPDODWYHPDGHQFLOLN Konut Kaynak: Kalkınma Bakanlığı Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ 3.14. 6RQ ]DPDQODUGDNL GHYOHW SROLWLNDODUÕ JHUL NDOPÕú E|OJHOHUGHNL VRV\DO DOW\DSÕ\Õ H÷LWLP VD÷OÕN L\LOHúWLUPH\L DPDoODPDNWDGÕU .DPX \DWÕUÕPODUÕ VRQ RQ \ÕOGD E\N |OoGH VDELW NDOPDNOD 36 ELUOLNWH JHUL NDOPÕú E|OJHOHULQ WRSODP NDPX \DWÕUÕPODUÕ LoLQGHNL SD\ÕQÕQ |]HOOLNOH VRV\DO VHNW|UOHUGH DUWPDVÕ\ODE|OJHVHOGD÷ÕOÕP|QHPOL|OoGHGH÷LúPLúWLUgUQH÷LQVD÷OÕNH÷LWLPYHNRQXWVHNW|UOHULQGHNL DUWDQ \DWÕUÕPODUÕQ DUGÕQGDQ ONHGHNL HQ D] JHOLúPLú E|OJH RODQ *QH\GR÷X $QDGROX QXQ WRSODP \DWÕUÕPODUGDNLRUWDODPDSD\ÕVRQ\ÕOGD- |QFHNL\ÕOOÕNG|QHPHNÕ\DVOD- QHUHGH\VHLNLNDWÕQDoÕNPÕúWÕU Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi Yüzde Yüzde 3.14. Son zamanlardaki devlet politikaları, geri kalmış bölgelerdeki sosyal altyapıyı (eğitim, sağlık) iyileştirmeyi amaçlamaktadır. Kamu yatırımları son on yılda büyük ölçüde sabit kalmakla birlikte, geri kalmış bölgelerin toplam kamu yatırımları içindeki payının özellikle sosyal sektörlerde artmasıyla, bölgesel dağılım önemli ölçüde değişmiştir. Örneğin, sağlık, eğitim ve konut sektörlerindeki artan yatırımların ardından, (ülkedeki en az gelişmiş bölge olan) Güneydoğu Anadolu’nun toplam yatırımlardaki ortalama payı son 5 yılda - önceki 5 yıllık döneme kıyasla - neredeyse iki katına çıkmıştır. Kamu harcamalarının az gelişmiş bölgelere doğru yeniden tahsis edilmesi, ülke genelindeki iyileşmiş sosyal koşullar için önemli bir etken olmuştur. Örneğin Güneydoğu Anadolu’da, bölgedeki sağlık hizmetlerinin kullanımı son on yılda neredeyse üç kayına 22 ùHNLO3.11*QH\GR÷X$QDGROX QXQ.DPX 3.15. .XUDO RODUDNbaşarılı NDPXolmuştur. \DWÕUÕPODUÕ |]HO çıktığından, bu politikalar <DWÕUÕPODUÕQGDNL3D\Õ \DWÕUÕPODUÕ \D HWUDIÕQGDQ X]DNODúWÕUÕU \D GD 3.15. Kural olarak, kamu yatırımları, Şekil 3.11. Güneydoğu Anadolu’nun Kamu Yatırımındaki HWUDIÕQGD WRSODU (WUDIÕQGDQ X]DNODúWÕUPD, tam 20 özelLVWLKGDPODoDOÕúDQHNRQRPLOHUGHYHYHUJLOHU\DGD yatırımları ya etrafından uzaklaşPayı ùHNLO3.11*QH\GR÷X$QDGROX QXQ.DPX 3.15. .XUDO RODUDN NDPX \DWÕUÕPODUÕ |]HO tırır ya da etrafında toplar. Etrafından Lo ERUoODQPD LOH ILQDQVH HGLOHQ NDPX \DWÕUÕPODUÕ 15 <DWÕUÕPODUÕQGDNL3D\Õ2002-06 2007-12 \DWÕUÕPODUÕuzaklaştırma, \D HWUDIÕQGDQ X]DNODúWÕUÕU \D GD tam istihdamla ekoEDúND GXUXPGD |]HOçalışan \DWÕUÕPODU LoLQ HWUDIÕQGD nomilerde WRSODU (WUDIÕQGDQ X]DNODúWÕUPD, tam ve vergilerNÕW ya da iç borçlanma 20 NXOODQÕODELOHFHN ND\QDNODUÕ NXOODQGÕ÷ÕQGD 10 LVWLKGDPODoDOÕúDQHNRQRPLOHUGHYHYHUJLOHU\DGD ile meydana finanse edilen yatırımları, başka gelir.kamu Alternatif olarak, yerel banka sisteminden borç alma finanse edilen durumda özel yatırımlar için yoluyla kullanılabileLo ERUoODQPD LOH ILQDQVH HGLOHQ NDPX \DWÕUÕPODUÕ 5 15 2002-06 2007-12 GHYOHW KDUFDPDODUÕ |]HO VHNW|U LoLQ NUHGL cekDUWPÕú kıt kaynakları kullandığında meydana EDúND GXUXPGD |]HO \DWÕUÕPODU LoLQ NXOODQÕODELOLUOL÷LQGH YHYH\D \HUHO 0 gelir. Alternatif olarak, ELU yerelD]DOPD\D banka sisteNXOODQÕODELOHFHN NÕW ND\QDNODUÕ NXOODQGÕ÷ÕQGD 10 Konut (÷LWLP 6D÷OÕN Toplam IDL] RUDQODUÕQGD |]HO \DWÕUÕPODU LoLQ FD\GÕUÕFÕ minden borç alma yoluyla finanse edilen meydana gelir. Alternatif olarak, yerel banka Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ olandevlet - ELUharcamaları, DUWÕúD \RO DoDELOLU $\UÕFD sektör için NÕVÕWOD\ÕFÕ5 sistemindenartmış borç alma yoluyla özel finanse edilen yasalar ya da yönetmelikler, özel \DWÕUÕPODUÕQGDKD krediKDUFDPDODUÕ kullanılabilirliğinde bir azalmaya ve/ DUWPÕú GHYOHW |]HO VHNW|U LoLQ NUHGL YHULPOLRODELOHFH÷LED]ÕVHNW|UOHULHWNLQELUELoLPGHNDPX\DWÕUÕPODUÕLoLQD\ÕUDELOLU veya yerel faiz oranlarında özel yatırımlar NXOODQÕODELOLUOL÷LQGH ELU D]DOPD\D YHYH\D \HUHO 0 için caydırıcı olan - bir artışaLoLQ yol FD\GÕUÕFÕ açabilir. Konut (÷LWLP 6D÷OÕN Toplam IDL] RUDQODUÕQGD \DWÕUÕPODU 3.16.- |]HO Bunun aksine, HWUDIÕQGDWRSODPD NDPX\DWÕUÕPODUÕ|]HO\DWÕUÕPODULoLQSR]LWLIGÕúVDOOÕNODUDVDKLS Ayrıca, kısıtlayıcı yasalar ya da yönetmeROGX÷XQGDPH\GDQDJHOLU.DPX\DWÕUÕPODUÕGDKDJHOLúPLúIL]LNVHODOW\DSÕ|UQH÷LQXODúÕPYHKDEHUOHúPH olan - ELU DUWÕúD \RO DoDELOLU $\UÕFD NÕVÕWOD\ÕFÕ Kaynak.DONÕQPD%DNDQOÕ÷Õ likler, özel yatırımların daha verimli olaD÷ODUÕHQHUMLYHGL÷HUNDPXKL]PHWOHULVD÷OD\DUDN\DGDLúJFQQNDOLWHVLQLQYHDU]ÕQÕQL\LOHúWLULOPHVLQH yasalar ya da yönetmelikler, özel \DWÕUÕPODUÕQGDKD Kaynak: Kalkınma Bakanlığı bileceği bazıVD÷OÕN sektörleri etkin KL]PHWOHULQLQ bir biçimde LúoL |UQH÷LQ YH H÷LWLP H÷LWLP SURJUDPODUÕQÕQ YE VD÷ODQPDVÕ \ROX\OD \DUGÕPFÕ YHULPOLRODELOHFH÷LED]ÕVHNW|UOHULHWNLQELUELoLPGHNDPX\DWÕUÕPODUÕLoLQD\ÕUDELOLU kamu yatırımları için ayırabilir. olarak, özel sektöU LoLQ \DWÕUÕP RUWDPÕQÕ L\LOHúWLUHELOLU YH UHWLP PDOL\HWOHULQL D]DOWDELOLU 7UNL\H QLQ NDPX\DWÕUÕPODUÕQÕQEXWUHWUDIÕQGDWRSODPD\DGDHWUDIÕQGDQX]DNODúWÕUPDHWNLOHULLOHQH|OoGHED÷ODQWÕOÕ 3.16. Bunun HWUDIÕQGDWRSODPD aksine, etrafında toplama, kamu yatırımları özel yatırımlar için pozitif dışsallıklara sahip oldu3.16. Bunun aksine, NDPX\DWÕUÕPODUÕ|]HO\DWÕUÕPODULoLQSR]LWLIGÕúVDOOÕNODUDVDKLS ROGX÷XQXGH÷HUOHQGLUPHNLoLQDPSLULNELUWHVWJHOLúWLUL\Rruz. %XWHVWNDPX\DWÕUÕPODUÕ|]HO\DWÕUÕPODUYH ğunda meydana gelir. Kamu yatırımları, daha gelişmiş fiziksel altyapı (örneğin ulaşım ve haberleşme ağları, ROGX÷XQGDPH\GDQDJHOLU.DPX\DWÕUÕPODUÕGDKDJHOLúPLúIL]LNVHODOW\DSÕ|UQH÷LQXODúÕPYHKDEHUOHúPH *6<+ GLQDPLNOHULQLQ ELU \DSÕVDO YHNW|U RWRUHJUHVLI 69$5 PRGHOLQLQ WDKPLQLQH GD\DQPDNWDGÕU %LU enerji ve diğer kamu hizmetleri) sağlayarak ya da iş gücünün kalitesinin ve arzının iyileştirilmesine (örneğin D÷ODUÕHQHUMLYHGL÷HUNDPXKL]PHWOHULVD÷OD\DUDN\DGDLúJFQQNDOLWHVLQLQYHDU]ÕQÕQL\LOHúWLULOPHVLQH GH÷LúNHQLQ JHFLNPHOL GH÷HUOHULQLQ VLVWHPGHNL GL÷HU ELU GH÷LúNHQL WDKPLQ HWPHN LoLQ NXOODQÕOÕS sağlık YH ve eğitim hizmetlerinin, işçi eğitimH÷LWLP programlarının, vb. sağlanması yoluyla) yardımcı olarak, özel sektör |UQH÷LQ VD÷OÕN H÷LWLP KL]PHWOHULQLQ SURJUDPODUÕQÕQ YE VD÷ODQPDVÕ \ROX\OD \DUGÕPFÕ NXOODQÕODPD\DFD÷ÕQÕ LQFHOHPHNLúoL LoLQ *UDQJHU-QHGHQVHOOLN LVWDWLVWL÷L NXOODQÕOPÕúWÕU $\UÕFD KHU ELU için yatırım ortamını iyileştirebilir ve üretim maliyetlerini azaltabilir. Türkiye’nin kamu yatırımlarının tür GH÷LúNHQLQ DQGDNLRUWDPÕQÕ YH JHOHFHNWHNL GH÷HUOHULQLQ NDPX \DWÕUÕPODUÕQÕQ GH÷HULQGHNL \]GHbuELU olarak, özel sektöU LoLQúX \DWÕUÕP L\LOHúWLUHELOLU YH UHWLP PDOL\HWOHULQLPHYFXW D]DOWDELOLU 7UNL\H QLQ etrafında toplama ya da etrafından uzaklaştırma etkileri ile ne ölçüde bağlantılı olduğunu değerlendirmek için SXDQOÕNEHNOHQPH\HQELUDUWÕúD\DQÕWÕQÕEHOLUOHPHNLoLQGUW\DQÕWODUÕKHVDSODQPÕúWÕUg]HO\DWÕUÕPODUÕQ NDPX\DWÕUÕPODUÕQÕQEXWUHWUDIÕQGDWRSODPD\DGDHWUDIÕQGDQX]DNODúWÕUPDHWNLOHULLOHQH|OoGHED÷ODQWÕOÕ ampirik bir test geliştiriyoruz. BuWDKPLQ test kamu yatırımları, özel GSYH dinamiklerinin birWDKPLQ yapısal GH÷HUOHUL WDULKVHO YHULOHUGHQ HGLOHQ NDWVD\ÕODU LOHyatırımlar \LQHOHPHOLve9$5 VLVWHPL NXOODQÕODUDN ROGX÷XQXGH÷HUOHQGLUPHNLoLQDPSLULNELUWHVWJHOLúWLUL\Rruz. %XWHVWNDPX\DWÕUÕPODUÕ|]HO\DWÕUÕPODUYH vektör otoregresif (SVAR) modelinin tahminine dayanmaktadır. Bir değişkenin gecikmeli değerlerinin HGLOPLúWLUELU \DSÕVDO YHNW|U RWRUHJUHVLI 69$5 PRGHOLQLQ WDKPLQLQH GD\DQPDNWDGÕU %LUsis*6<+ GLQDPLNOHULQLQ temdeki diğer bir değişkeni tahmin etmek için Şekil 3.12. Türkiye: Özel Yatırımların, bir Kamu Yatırım GH÷LúNHQLQkullanılıp JHFLNPHOL GH÷HUOHULQLQ VLVWHPGHNL GL÷HU ùHNLO3.127UNL\Hg]HO<DWÕUÕPODUÕQELU.DPX<DWÕUÕP ELU GH÷LúNHQL WDKPLQ HWPHN LoLQ NXOODQÕOÕS incelemek için 3.17. kullanılamayacağını .DPX \DWÕUÕPODUÕQÕQ JLWWLNoH Birikmiş Yanıtı ùRNXQD%LULNPLú<DQÕWÕ NXOODQÕODPD\DFD÷ÕQÕ LQFHOHPHN LoLQ\HUHO *UDQJHU-QHGHQVHOOLN LVWDWLVWL÷L Şokuna NXOODQÕOPÕúWÕU $\UÕFD KHU ELU DUWDQ ELU ELoLPGH DOW\DSÕ\D Granger-nedensellik istatistiği kullanılmıştır. GH÷LúNHQLQAyrıca, úXRGDNODQPDVÕQÕQ DQGDNL YH JHOHFHNWHNL GH÷HUOHULQLQ NDPX \DWÕUÕPODUÕQÕQ PHYFXW GH÷HULQGHNL \]GH ELU |]HOşu\DWÕUÕP her bir değişkenin andaki veE\PHVL gelecekSXDQOÕNEHNOHQPH\HQELUDUWÕúD\DQÕWÕQÕEHOLUOHPHNLoLQGUW\DQÕWODUÕKHVDSODQPÕúWÕUg]HO\DWÕUÕPODUÕQ ROXPOX HWNLVL ROPXúWXU tekiüzeULQGH değerlerinin, kamu ELU yatırımlarının mevcut (QHUML XODúÕP YH KDEHUOHúPH RODUDN LOH \LQHOHPHOL 9$5 VLVWHPL NXOODQÕODUDN WDKPLQ GH÷HUOHUL WDULKVHO YHULOHUGHQ WDKPLQ HGLOHQ NDWVD\ÕODU değerindeki yüzde bir puanlık beklenmeyen WDQÕPODQDQ WHPHO DOW\DSÕ\D \DSÕODQ NDPX HGLOPLúWLU bir artışa yanıtını belirlemek için, dürtü yanıt\DWÕUÕPODUÕQÕQ |]HO \DWÕUÕPODUÕ HWUDIÕQD ları hesaplanmıştır. Özel yatırımların değerleri, ùHNLO3.127UNL\Hg]HO<DWÕUÕPODUÕQELU.DPX<DWÕUÕP WRSODGÕ÷ÕQD GDLU NDQÕWODU PHYFXWWXU Tahmin 3.17. .DPX \DWÕUÕPODUÕQÕQ JLWWLNoH tarihsel verilerden tahmin edilen katsayılar ile, ùRNXQD%LULNPLú<DQÕWÕ HGLOHQGUW\DQÕWODUÕ\ÕOÕQGDNDPXDOW\DSÕ yinelemeli VAR \HUHO sistemi kullanılarak tahmin DUWDQ ELU ELoLPGH DOW\DSÕ\D \DWÕUÕPODUÕQGDNLEHNOHQPHGLNELUDUWÕúÕQ|]HO edilmiştir. RGDNODQPDVÕQÕQ \DWÕUÕP NÕVD E\PHVL DOW\DSÕ|]HO \DWÕUÕPODUÕQGD YDGHGH KLo HWNLVL üzeULQGH 3.17. ROXPOX ELUyatırımlarının HWNLVL ROPXúWXU ROPDGÕ÷ÕQÕ \D GD KDILI ELU HWUDIÕQGDQ Kamu gittikçe artan (QHUML XODúÕP YH KDEHUOHúPH RODUDN X]DNODúWÕUPDHWNLVLROGX÷XQXDQFDN\ÕO\D bir biçimde yerel altyapıya odaklanmasının, WDQÕPODQDQözel WHPHO \DSÕODQ NDPX GDyatırım \ÕO DOW\DSÕ\D WHbüyümesi |]HO DOW\DSÕ \DWÕUÕPODUÕQÕQ üzerinde olumlu\]GH bir Kaynak: VAR’ye VAR'ye dayanan GD\DQDQ Dünya 'Q\D Bankası %DQNDVÕ personeli SHUVRQHOL KHVDSODPDODUÕ hesaplamaları, DUWWÕ÷ÕQÕ YH RUWD YDGHOL ELU HWUDIÕQGD Kaynak: \DWÕUÕPODUÕQÕQ |]HO \DWÕUÕPODUÕ HWUDIÕQD etkisi olmuştur. Enerji, ulaşım ve haberleşme 1963-LoLQ\ÕOOÕNYHULOHU 1963-2011 için yıllık veriler. toSODPD HWNLVL VHUJLOHGL÷LQL J|VWHUPHNWHGLU WRSODGÕ÷ÕQD GDLU NDQÕWODU PHYFXWWXU Tahmin %XVRQXoGL÷HUONHOHUGHNLEHQ]HUWDKPLQOHU 22 Sağlık Kurumlarında Kişi Başı Hekime Müracaat Sayısı, Sağlık Bakanlığı, Sağlık İstatistikleri Yıllığı 2011. HGLOHQGUW\DQÕWODUÕ\ÕOÕQGDNDPXDOW\DSÕ LOHWXWDUOÕGÕUV|]NRQXVXWDKPLQOHUNÕVDYDGHGH HWUDIÕQGDQX]DNODúWÕUPD NDQÕWODUÕROGX÷XQXDQFDNRUWDLOD \DWÕUÕPODUÕQGDNLEHNOHQPHGLNELUDUWÕúÕQ|]HO X]XQ YDGHGH NDPX \DWÕUÕPODUÕQÕQ |]HO \DWÕUÕPODUÕ WDPDPOD\DELOHFH÷LQL J|VWHUPHNWHGLU 0LWUD 37 DOW\DSÕ \DWÕUÕPODUÕQGD NÕVD YDGHGH KLo HWNLVL $\UÕFDVRV\DOKDUFDPDODULoLQPDOLRODQDNODUYHGDKDGúNELUHWUDIÕQGDQX]DNODúWÕUPD ULVNLROXúWXUDQ ROPDGÕ÷ÕQÕ \D GD KDILI ELU HWUDIÕQGDQ NDPXERUoD]DOWPDGLQDPLNOHULLOHGHWXWDUOÕGÕU X]DNODúWÕUPDHWNLVLROGX÷XQXDQFDN\ÕO\D 38 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? olarak tanımlanan temel altyapıya yapılan kamu yatırımlarının, özel yatırımları etrafına topladığına dair kanıtlar mevcuttur. Tahmin edilen dürtü yanıtları, 0 yılında kamu altyapı yatırımlarındaki beklenmedik bir artışın özel altyapı yatırımlarında kısa vadede hiç etkisi olmadığını (ya da hafif bir etrafından uzaklaştırma etkisi olduğunu), ancak yıl 3 ya da yıl 4’te, özel altyapı yatırımlarının yüzde 0,5 arttığını ve orta vadeli bir etrafında toplama etkisi sergilediğini göstermektedir. Bu sonuç, diğer ülkelerdeki benzer tahminler ile tutarlıdır; söz konusu tahminler, kısa vadede ‘etrafından uzaklaştırma’ kanıtları olduğunu ancak orta ila uzun vadede kamu yatırımlarının özel yatırımları tamamlayabileceğini göstermektedir (Mitra 2006). Ayrıca, sosyal harcamalar için mali olanaklar ve daha düşük bir etrafından uzaklaştırma riski oluşturan, kamu borç azaltma dinamikleri ile de tutarlıdır. 3.18. Sunulan kanıtlar, kamu yatırımlarının, özel yatırım büyümesini tamamlayarak uzun vadeli büyüme üzerinde pozitif bir etkisi olabileceğini göstermektedir. Bu bulgunun, önemli politika sonuçları vardır. Kamu yatırımları - bileşimi ne olursa olsun - kısa vadede büyümeyi desteklemekle birlikte, kamu yatırımlarının bileşimi, maliye politikası ile ekonomik politika arasındaki uzun vadeli ilişki için daha önemlidir. Kamu yatırımlarının bileşimindeki değişiklikler, özel yatırımlardaki artışları tamamlayarak orta vadede daha fazla yerel sermayeli bir büyüme modeline katkıda bulunabilir. Diğer bir deyişle, daha verimli sektörlerdeki kamu yatırımları, sadece kısa vadede büyümeyi arttırmakla kalmayacak, aynı zamanda orta vadede özel yatırımları etrafında toplayacak (bu, daha sonraki dönemlerde daha yüksek yurt içi gelir ve tasarruflara dönüşecektir) ve daha güçlü ve sürdürülebilir büyüme görünümü sağlayacaktır. D. Polİtİka Sİmülasyonları: Yatırım ve Büyüme İçİn Malİye Polİtİkası Senaryo I. Yatırımın Bileşiminin İyileştirilmesi 3.19. Ardından, daha iyi bir sermaye birikimi bileşimini teşvik etmek için yetkili makamlar tarafından uygulamaya konabilecek spesifik maliye politikası önlemlerini analiz ediyoruz. Önceki bölümde belirtildiği gibi, genel iş ortamı, özel sektörün sermaye birikimi seviyesini belirleyen en önemli faktörlerden birisidir. Yatırım büyümesini desteklemeye yönelik tamamlayıcı bir maliye politikası önlemi, vergi politikasında düzenlemeler yapılmasıdır. İş gücü üzerindeki yüksek vergiler sadece istihdam büyümesi için bir engel teşkil etmemektedir, aynı zamanda genel ekonomik faaliyetleri bastırmaktadır. Aynı zamanda, sermaye üzerindeki vergiler nispeten düşük kalmıştır. Sermaye üzerindeki düşük vergiler ile iş gücü üzerindeki yüksek vergilerin bir kombinasyonu, özel yatırımların tahsisinde bozulmalara yol açmıştır. Vergi sisteminin mevcut yapısı, ticaret yapılabilir olmayan sektörlere nispeten yüksek bir yatırım payı tahsis edilmesine neden olmaktadır; özellikle imalat gibi bazı istihdam-yoğun sektörler ise nispeten dezavantajlı bir konuma gelmektedir. 3.20. Vergi yükünde emekten sermayeye doğru bir kayma, Tablo 3.2. Türkiye: Servet Vergisinde Bir sadece kayıtlı istihdamdaki büyümeyi teşvik etmekle kalmaArtış yacak, aynı zamanda daha üst düzeyde ve daha iyi bir yatıYüzde Puan rım bileşimi yoluyla ekonomik faaliyetleri de arttıracaktır. Değişimler Vergi yükünün bileşimindeki emekten sermayeye doğru bir mali Yatırım oranı 0,52 gelir nötr değişimini analiz ediyoruz. Spesifik olarak, 2014 yılın- Sermaye kullanımı da emek (kişisel gelir vergisi) üzerideki doğrudan vergi oranında İmalat 0,2 yapılan yüzde 10’luk bir indirim, konut varlıkları üzerindeki doKonut -1,2 laylı vergilerdeki orantılı bir artış ile telafi edilmiştir. Sonuçlar, Altyapı 0,2 vergilerin bileşimindeki bu tür bir mali gelir nötr değişiminin, İnşaat 1,0 yıllık yatırım oranında GSYH’nin 0,52 yüzde puanı oranında bir Kaynak: Simülasyon sonuçlarına dayanan Banartış ile sonuçlanacağını göstermektedir (Tablo 3.2). Vergi yüka personeli hesaplamaları. künde emekten sermayeye doğru bir kayma, aynı zamanda yatırımların bileşiminde de bir değişikliğe yol açacaktır. Önerilen politika değişiklikleri, imalat, altyapı ve inşaat dahil olmak üzere tüm önemli ekonomik yatırım kategorilerindeki yatırım oranını arttıracaktır, ancak yatırım yapısı değişecektir. Temel altyapı ve imalat sektöründeki yatırım payının artması beklenmektedir, konuttaki yatırım payı ise yüzde 1,2 puan düşecektir. Bu, daha sürdürülebilir bir büyüme yolunu destekleyecektir. 38 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi 6HQDU\R,,.DPX7DVDUUXIODUÕQÕQ$UWWÕUÕOPDVÕ Senaryo II. Kamu Tasarruflarının Arttırılması 3.21. %X VLPODV\RQ \XNDUÕGD ùHNLO3.13.DPX7DVDUUXIODUÕ(GSYH veve Ekonomik 3.21.sunulan Bu simülasyon, yukarıdadayanarak, sunulan Şekil 3.13. Kamu Tasarrufları (GSYHyüzdesi) yüzdesi) Ekonomik senaryolara Büyüme (Yüzde) Büyüme (Yüzde) senaryolara dayanarak, kamu tasarrufNDPX WDVDUUXIODUÕQÕQ DUWWÕUÕOPDVÕQÕQ larının arttırılmasının etkilerini incele25.0 7.0 etkilerini incelemektedir. Bu senaryo, mektedir. senaryo, kamu politikasındakamu Bu politikasÕQGDNLLNLRODVÕGH÷LúLNOL÷L 6.0 20.0 ki iki\DNDODPD\D olası değişikliği yakalamaya oDOÕúPDN çalışmak RODUDN GúQOHELOLU %LULQFLVL NDPX 5.0 olarak düşünülebilir. Birincisi, kamu tasar15.0 WDVDUUXIODUÕQÕQ |]HO beklenen WDVDUUXIODUÕQ ruflarının, özel tasarrufların bi4.0 EHNOHQHQ ELoLPGH WRSDUODQPDPDVÕ çimde toparlanmaması durumunda, ulusal 10.0 GXUXPXQGD XOXVDO WDVDUUXIODUÕ DUWWÕUPD 3.0 tasarrufları arttırma görevini üstlenmesigörevini üstlenmesidir. Kamu 2.0 dir. Kamu tasarruflarının, yüzde 2’lik son 5.0 WDVDUUXIODUÕQÕQ \]GH OLN VRQ tarihsel 1.0 tarihsel ortalamaya GSYH’nin ortalamaya göregöre GSYH'nin yüzdeyüz2'si de 2’si kadarDUWWÕ÷Õ arttığı ELU bir senaryoyu NDGDU VHQDU\R\X dikkate GLNNDWH 0.0 2012* 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 2020 0.0 almaktayız. Kamu tasarruflarındaki artış, Reel GSYH büyümesi (sol DOPDNWD\Õ].DPXWDVDUUXIODUÕQGDNLDUWÕú Kamu tasarrufu (sol eksen) Özel WDVDUUXIVD÷HNVHQ eksen) sermaye gelir gelir vergisi gelirlerindeki bir arsermaye vergisi gelirlerindeki bir Kaynak6LPODV\RQVRQXoODUÕQDGD\DQDQ%DQNDSHUVRQHOLKHVDSODPDODUÕ ND\QDNODQPDNWDGÕU øNLQFL Kaynak: Simülasyon sonuçlarına dayanan Banka personeli hesaplamaları. tıştanDUWÕúWDQ kaynaklanmaktadır. İkinci politika SROLWLNDilaveGH÷LúLNOL÷L LODYH artan NDPX değişikliği, kamu tasarruflarının WDVDUUXIODUÕQÕQDUWDQNDPX\DWÕUÕPODUÕQDKDUFDQGÕ÷ÕQÕQYHGROD\ÕVÕ\ODKDUFDPDODUÕQELOHúLPLQLQGH÷LúHUHN kamu yatırımlarına harcandığının ve dolayısıyla harcamaların bileşiminin değişerek tekrarlayan harcamalarWHNUDUOD\DQ KDUFDPDODUGDQ X]DNODúWÕ÷ÕQÕQ YDUVD\ÕOPDVÕGÕU %X WHNUDUOD\DQ KDUFDPDODUGD ILLOLgelmemektedir, ELU D]DOPD dan uzaklaştığının varsayılmasıdır. Bu, tekrarlayan harcamalarda fiili bir azalma anlamına DQODPÕQDJHOPHPHNWHGLUDQFDNEXQODUÕQE\PHRUDQÕQGD- NDPX\DWÕUÕPKDUFDPDODUÕQGDNLGDKDKÕ]OÕELU ancak bunların büyüme oranında - kamu yatırım harcamalarındaki daha hızlı bir artış yararına - önemli bir DUWÕú\DUDUÕQD- |QHPOLELU\DYDúODPDRODUDNGúQOHELOLU Real GDP growth (y/y, LHS) Public Savings (% of GDP, LHS) Private Investment (% of GDP, RHS) yavaşlama olarak düşünülebilir. WDVDUUXIODUÕQÕQ DUWWÕUÕOPDVÕ E\PHQLQ VUGUOPHVLQH \DUGÕPFÕ Bu 3.22.3.22. Kamu.DPX tasarruflarının arttırılması, büyümenin sürdürülmesine yardımcı olabilir.RODELOLU Bu senaryodaki VHQDU\RGDNL GL÷HU ELU |QHPOL WDQÕPODPD GDKD ID]OD \HUHO VHUPD\HOL ELU E\PHQLQ JHUoHNOHúWLULOPHVL diğer bir önemli tanımlama, daha fazla yerel sermayeli bir büyümenin gerçekleştirilmesi isteniyorsa, özel taLVWHQL\RUVD |]HO WDVDUUXIODUÕQ |QHPOL|OoGHDUWPDGÕ÷Õ ELU GúN E\PH RUWDPÕQGD E|OP \H EDNÕQ bir sarrufların önemli ölçüde artmadığı bir düşük büyüme ortamında (bölüm 2’ye bakın) kamu tasarruflarında NDPX WDVDUUXIODUÕQGD ELU DUWÕúÕQ JHUHNOL RODFD÷ÕGÕU .DPX WDVDUUXIODUÕQGDNL DUWÕú XOXVDO WDVDUUXIODUÕ GD artışın gerekli olacağıdır. Kamu tasarruflarındaki artış, ulusal tasarrufları da arttırır ve buna bağlı olarak ulusal DUWWÕUÕU YH EXQD ED÷OÕ RODUDN XOXVDO \DWÕUÕPODU GD DUWDU %X \HUHO VHUPD\HOL \DWÕUÕP DUWÕúÕ SURMHNVL\RQ yatırımlar da artar. Bu yerel sermayeli yatırım artışı, VUHNOL projeksiyon döneminin kadar yüzde 5,4.DPX oranında G|QHPLQLQ VRQXQD NDGDU \]GH RUDQÕQGD ELU UHHO *6<+sonuna DUWÕúÕ LOH VRQXoODQÕU sürekli bir reel GSYH artışı ile sonuçlanır. Kamu yatırımlarının temel altyapıya yapıldığını ve yukarıdaki VAR \DWÕUÕPODUÕQÕQWHPHODOW\DSÕ\D\DSÕOGÕ÷ÕQÕYH\XNDUÕGDNL9$5DQDOL]LQLQVRQXoODUÕQDJ|UH |]HO\DWÕUÕPODUÕ analizinin sonuçlarına göre özel yatırımları etrafına topladığını varsayıyoruz. Mevcut cari açık, GSYH’nin HWUDIÕQDWRSODGÕ÷ÕQÕYDUVD\Õ\RUX]0HYFXWFDULDoÕN*6<+ QLQ\]GH VÕQÕQKHPHQDOWÕQGDWXWXOPDNWDGÕU yüzde6RQXoODULoLQNULWLN|QHPHVDKLSRODQKXVXVWHPHODOW\DSÕ\D\DSÕODQGHYOHWKDUFDPDODUÕQÕQ\NVHNJHWLULOL 6’sının hemen altında tutulmaktadır. Sonuçlar için kritik öneme sahip olan husus, temel altyapıya yaROPDVÕGÕU %X DoÕGDQ NDPX \DWÕUÕPODUÕQD VÕ]DELOHFHN NDoÕQÕOPD] YHULPVL]OLNOHU GLNNDWH kapılanSURMHOHUH devlet harcamalarının yüksek getirili projelere olmasıdır. Bu açıdan, kamu yatırımlarına sızabilecek DOÕQGÕ÷ÕQGD V|] NRQXVX VRQXo ELU VW VÕQÕU HGLOHELOLU gQHPOL ELU E\PH HWNLVL çınılmaz verimsizlikler dikkate alındığında, sözWDKPLQL konusuRODUDN sonuçNDEXO bir üst sınır tahmini olarak kabul edilebilir. JHUoHNOHúWLUPHQLQDQDKWDUÕNDPX\DWÕUÕPODUÕQD\|QHOLNNXUXPVDOYHG]HQOH\LFLRUWDPÕQL\LOHúWLULOPHVLGLU Önemli bir büyüme etkisi gerçekleştirmenin anahtarı, kamu yatırımlarına yönelik kurumsal ve düzenleyici ortamın iyileştirilmesidir. 6HQDU\R,,,<DWÕUÕPÕQ%DúÕQÕdHNWL÷L%\PHQLQ6ÕQÕUODUÕ 3.23. %XUDGDNL DQDOL] KNPHW LoLQ WHPHO ELU SROLWLND VRUXQXQXQ 7UNL\H QLQ \DWÕUÕP Senaryo III: Yatırımın Başını Çektiği Büyümenin Sınırları LKWL\DoODUÕQÕQQDVÕOVUGUOHELOLUELUELoLPGHILQDQVHHGLOHELOHFH÷LROGX÷XQXJ|VWHUPHNWHGLU Daha ID]OD\HUHOVHUPD\HOLELUE\PHPRGHOLLOHULGHNL\DWÕUÕPRUDQODUÕQÕILQDQVHHWPHNLoLQGDKDID]OD\XUWLoL 3.23. Buradaki analiz, hükümet için temel bir politika sorununun, Türkiye’nin yatırım ihtiyaçlarının JHUHNWLULU ILQDQVHedilebileceği HWPHN LoLQ olduğunu \HUHO ND\QDNODUD GDKD ID]ODDaha ED÷ÕPOÕOÕN VDGHFH nasılWDVDUUXI sürdürülebilir bir<DWÕUÕPODUÕ biçimde finanse göstermektedir. fazla yerel serma\DWÕUÕPODUÕQ YRODWLOLWHVLQL E\N |OoGH D]DOWPDNOD NDOPD\DFDNWÕU $\QÕ ]DPDQGD LQúDDW NRQXW YH yeli bir büyüme modeli, ilerideki yatırım oranlarını finanse etmek için daha fazla yurt içi tasarruf gerektirir. SHUDNHQGH VHNW|UOHULQL ILQDQVH HWPH H÷LOLPL J|VWHUHQ NÕVD YDGHOL \DEDQFÕ ERUo JLULúOHULQH ED÷ÕPOÕOÕ÷Õ Yatırımları finanse etmek için yerel kaynaklara daha fazla bağımlılık, sadece yatırımların volatilitesini büyük D]DOWDUDN \DWÕUÕPODUÕQ \DSÕVÕQÕ GD GH÷LúWLUHFHNWLU %|OP GH VXQXODQ \NVHN E\PH YH GDKD \Nsek ölçüde azaltmakla kalmayacaktır. Aynı zamanda, inşaat, GDKD konut \DNÕQGDQ ve perakende sektörlerini finanse etme eğiliXOXVDO WDVDUUXIODU VHQDU\RVXQD G|QHUVHN \DWÕUÕPD RGDNODQDELOLUL] %X VHQDU\RGD mi gösteren kısa vadeli yabancı borç girişlerine bağımlılığı azaltarak, yatırımların yapısını da değiştirecektir. *6<+ QLQ \]GH VÕ NDGDU \D GD GDKD D] ELU FDUL DoÕN VD÷OD\ÕS \ÕOOÕN \]GH RUDQÕQGD RUWD YDGHOL Bölüm 2’de sunulan yüksek ve daha \DWÕUÕP yüksek JHUHNWL÷LQL ulusal tasarruflar dönersek, yatırıma E\PH KÕ]Õ HOGH HWPHNbüyüme LoLQ QH G]H\GH tahminsenaryosuna etmekteyiz. Bu, daha fazla yereldaha yakından odaklanabiliriz. senaryoda, GSYH’nin yüzde 6’sı kadar ya \]GH da daha az birGDKD cari açık sağlayıp yıllık VHUPD\HOL ELU E\PHBu PRGHOLGLU YH PHYFXW VHYL\HOHUGHQ *6<+ QLQ SXDQ \NVHN \DWÕUÕP yüzde 6 oranında orta vadeli büyüme hızı elde etmek için ne düzeyde yatırım gerektiğini tahmin etmekteyiz. Bu, daha fazla yerel sermayeli bir büyüme modelidir ve mevcut seviyelerden GSYH’nin yüzde 3 puan daha 40 yüksek yatırım oranları gerektirmektedir. Ayrıca, istihdamda ve toplam faktör verimliliğinde, son on yılda gözlenenden önemli ölçüde daha yüksek büyüme oranları gerektirmektedir. 39 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Tablo 3.3. Türkiye: Büyüme Muhasebesi - Çeşitli Senaryolar Geçmiş (1999-2007) Yatırımın Başını Çektiği Büyüme İş Açısından Zengin Büyüme (I) Reel GSYH Büyümesi 4,3 6,0 6,0 İş Açısından Zengin Büyüme (II) 6,0 Sermaye Emek TFV Sermaye Emek TFV Primler 1,6 0,4 3,5 0,9 1,5 1,8 2,3 1,4 2,5 Değişimler 4,9 0,5 5,1 3,1 2,2 6,1 3,3 2,0 4,0 3,0 1,2 4,3 2,0 Kaynak: Simülasyon sonuçlarına dayanan Banka personeli hesaplamaları. 1,7 5,7 3.24. Mevcut istihdam büyümesi ve TFV büyümesi seviyeleri ile, yatırımın GSYH’nin ilave yüzde 6’sı kadar artması gerekecektir. Yatırımların başını çektiği bu büyüme, ulusal tasarruflar ilave yatırımları karşılamaya yetecek kadar artmayacağından, GSYH’nin yüzde 6’sı kadar bir CA’nın sürdürülmesi ile uyumlu olmayacaktır. Bunun temel anlamı, daha hızlı ve sürdürülebilir büyüme için, tarihsel oranların önemli ölçüde üzerinde istihdam büyümesi ve TFV büyümesi gerekmesidir. Bunu sağlamanın anahtarı, kadınların ve gençlerin çalışmaya başlamalarını sağlamak ve devam eden demografik payı etkin bir biçimde kullanmaktır. Bu ayrıca, beceri profillerini yükseltmek için, çalışma yaşındaki yetişkinlerin becerilerinin geliştirilmesi ve eğitim sistemine yatırım yapılması anlamına da gelmektedir. İstihdam ve TFV büyümesini desteklemek için bu analizin kapsamının ötesine geçen geniş bir politika gündemi mevcuttur, ancak bir sonraki bölüm, ülkedeki istihdam oranlarının, özellikle kadınların istihdamının iyileştirilmesine yönelik politika seçeneklerine odaklanmaktadır. 40 Bölüm 4. Verimli İstihdama Yönelik Kamu Politikası Bölüm 4. 9HULPOLøVWLKGDPD<|QHOLN.DPX3ROLWLNDVÕ A. Gİrİş 4.1. Türkiye’nin iş gücü piyasasının son zamanlardaki performansı kayda değer olmuştur. 2008/9 küñ5ñì oranı yüzde 16’ya tırmanmasına rağmen, resel ekonomik krizden ağır bir biçimde etkilenmesineA.ve G işsizlik düzelme hızlı ve güçlü olmuş ve işsizlik oranı, kriz öncesi seviyelere düşmüştür. İstihdam şu anda, 2001 krizi 23 Kadınların iş gücüne katılım ve öncesinden bu yana görülmemiş birSL\DVDVÕQÕQ seviye olan VRQ yüzde]DPDQODUGDNL 46 seviyesindedir. 4.1. 7UNL\H QLQ Lú JF SHUIRUPDQVÕ ND\GD GH÷HU ROPXúWXU istihdam oranındaki kriz sonrası artışlar, bu etkileyici düzelmenin önemli etkenleri olmuştur. İş gücü piyasa2008/9 küresel HNRQRPLN NUL]GHQ D÷ÕU ELU ELoLPGH HWNLOHQPHVLQH YH LúVL]OLN RUDQÕ \]GH \D sındaki bu dönüş, Türkiye’deki istihdamdaki uzun vadeli yapısal gelişmelerle karşıtlık içindedir. Türkiye’nin WÕUPDQPDVÕQDUD÷PHQG]HOPHKÕ]OÕYHJoOROPXúYHLúVL]OLNRUDQÕNUL]|QFHVL VHYL\HOHUHGúPúWU istihdam oranı OECD ülkeleri arasında hala en düşük düzeydedir ve özellikle kadınlar ve gençler arasında 1 øVWLKGDPúXDQGDNUL]L|QFHVLQGHQEX\DQDJ|UOPHPLúELUVHYL\HRODQ \]GHVHYL\HVLQGHGLU düşüktür. Bu bölümün amacı, özellikle kadınlar ve gençler arasında daha yüksek bir kayıtlı istihdam oranını .DGÕQODUÕQLúJFQHNDWÕOÕPYHLVWLKGDPRUDQÕQGDNLNUL]VRQUDVÕDUWÕúODUEXHWNLOH\LFLG]HOPHQLQ|QHPOL destekleyebilecek politika değerlendirmek ve 7UNL\H GHNL bu arada son LVWLKGDPGDNL zamanlardaki etkileyici istihdam HWNHQOHUL ROPXúWXU øúdeğişikliklerini JF SL\DVDVÕQGDNL EX G|Qú X]XQ YDGHOL \DSÕVDO oranlarına da biraz ışık tutmaktır. JHOLúPHOHUOH NDUúÕWOÕN LoLQGHGLU 7UNL\H QLQ LVWLKGDP RUDQÕ 2(&' ONHOHUL DUDVÕQGD KDOD HQ GúN G]H\GHGLUYH|]HOOLNOHNDGÕQODUYHJHQoOHUDUDVÕQGDGúNWU%XE|OPQDPDFÕ|]HOOLNOHNDGÕQODUYH JHQoOHU DUDVÕQGD GDKD \NVHN ELU ND\ÕWOÕ LVWLKGDP RUDQÕQÕ GHVWHNOH\HELOHFHN SROLWLND GH÷LúLNOLNOHULQL Şekil 4.1. Türkiye: İş Gücü Piyasasının Özellikleri GH÷HUOHQGLUPHNYHEXDUDGDVRQ]DPDQODUGDNLHWNLOH\LFLLVWLKGDPRUDQODUÕQDGDELUD]ÕúÕNWXWPDNWÕU ùHNLO4.17UNL\Høú*F3L\DVDVÕQÕQg]HOOLNOHUL 55 Turkey: Employment Rate (% 7UNL\HøVWLKGDP2UDQÕ\DúYH]HUL of 15+ pop.) nüfusun yüzdesi) 58% .D\ÕWGÕúÕøVWLKGDPWRSODPLVWLKDPÕQ\]GHVL Employment informality, (% of total employment) 53% 50 48% 45 40 43% Toplam istihdam Total employment informality 38% Non-agriculture employment 7DUÕPGÕúÕQGDoDOÕúDQ informality 33% 35 28% 23% 30 1991 1994 1997 2000 2003 2006 2009 Kaynak: TÜİK. Kaynak7hø. 7UNL\H GHNL ND\ÕW GÕúÕ LúOHU D]DOPDNWDGÕU DQFDN GHYOHWbir LoLQ WHPHO ELU kalmaya HQGLúH RODUDN 4.2.4.2.Türkiye’deki kayıt dışı işler azalmaktadır, ancak devlet için temel endişe olarak dekalmaya devam 6RQ \ÕOGD arasında \Dú YHkayıt VW dışı LúoLOHU ND\ÕW GÕúÕ2012 LúOHUitibarıyla D]DOPÕúWÕU vam etmektedir. Son etmektedir. on yılda, 15 yaş veRQ üstü işçiler işlerDUDVÕQGD azalmıştır, ancak dDOÕúDQODUÕQ \]GH QQ LWLEDUÕ\OD LúoLOHULQ \]GH HWNLOHPHNWHGLU ùHNil 4.1). 2kayıt yüzde 84’ünün dışı istihdam edildiği halaDQFDN işçilerin yüzde 38’ini KDOD etkilemektedir (Şekil LQL 4.1).24 Çalışanların ND\ÕW LVWLKGDP HGLOGL÷L D÷ÕUOÕNOÕ RODUDN ND\ÕW GÕúÕGÕU NUL]LQGHQ |QFH Türk tarımGÕúÕ sektörü, ağırlıklı olarak7UN kayıtWDUÕP dışıdır.VHNW|U 2009 krizinden önce, kentleşme ve tarımsal iş gücünün azalNHQWOHúPH WDUÕPVDO Lú JFQQ D]DOPDVÕ ND\ÕW GÕúÕ LúOHUGHNL D]DOPDQÕQ HWNHQOHUL azalma ROPXúWXU ması, kayıt dışıYH işlerdeki azalmanın ana etkenleri olmuştur. 2007’den itibaren, tarımsalDQD iş gücündeki 2007'denhatta itibaren, yavaşlamış, 2011WDUÕPVDOLúJFQGHNLD]DOPD\DYDúODPÕúKDWWD\ÕOÕQGDWHUVLQHG|QPúWUEXGD yılında tersine dönmüştür; bu da kayıt dışılıktaki en son azalmaların hem tarım sektöND\ÕWhem GÕúÕOÕNWDNL VRQ dışındaki D]DOPDODUÕQ WDUÕP VHNW|UQGHNL KHP GH WDUÕP VHNW|U ND\ÕW ründeki de tarım HQ sektörü kayıtKHP dışılıklardaki azalmalardan kaynaklandığı anlamınaGÕúÕQGDNL gelmektedir GÕúÕOÕNODUGDNLD]DOPDODUGDQND\QDNODQGÕ÷ÕDQODPÕQDJHOPHNWHGLUùHNLO%XQXQODELUOLNWHWDUÕPGÕúÕ (Şekil 4.1). Bununla birlikte, tarım dışı faaliyetlerde istihdam edilenlerin yüzde 28’i, 2011 itibarıyla kayıt IDDOL\HWOHUGH LVWLKGDP HGLOHQOHULQ \]GH L 2000lerin LWLEDUÕ\ODbaşından ND\ÕW GÕúÕGÕU %Xistihdam E|OPGH LNLtemel H÷LOLPL dışıdır. Bu bölümde, iki eğilimi inceleyeceğiz. Birincisi, bu yana oranı LQFHOH\HFH÷L]%LULQFLVLOHULQEDúÕQGDQEX\DQDLVWLKGDPRUDQÕWHPHORODUDNG]ELUoL]JLL]OHPHVLQH olarak düz bir çizgi izlemesine rağmen, kayıt dışı işlerden kayıtlı işlere doğru önemli bir bileşimsel değişim UD÷PHQND\ÕWGÕúÕLúOHUGHQND\ÕWOÕLúOHUHGR÷UX|QHPOLELUELOHúLPVHOGH÷LúLPROPXúWXUNUL]LQGHQEX olmuştur. 2009 krizinden bu yana, hem kayıtlı işlere doğru devam eden bir geçiş olmuş, hem de buna istihdam \DQDKHPND\ÕWOÕLúOHUHGR÷UXGHYDPHGHQELUJHoLúROPXúKHPGHEXQDLVWLKGDPRUDQÕQGDNL|QHPOLELU oranındaki önemli bir artış eşlik etmiştir. DUWÕúHúOLNHWPLúWLU 4.3. Devam eden demografik değişiklikler hem büyük bir fırsat hem de acil bir politika zorluğu getirmektedir. Türkiye’nin çalışma yaşındaki nüfusu artmaya devam etmektedir, yani gelecek bir kaç on yılda ta23 Ekim 2012 itibarıyla TÜİK verileri. 24 1Kayıt dışı iş burada, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıt olmadan istihdam olarak tanımlanmaktadır. 2 (NLPLWLEDUÕ\OD7hø.YHULOHUL .D\ÕWGÕúÕLúEXUDGDKHUKDQJLELUVRV\DOJYHQOLNNXUXPXQDND\ÕWROPDGDQLVWLKGDPRODUDNWDQÕPODQPDNWDGÕU 41 42 4.3. 'HYDPHGHQGHPRJUDILNGH÷LúLNOLNOHUKHPE\NELUIÕUVDWKHPGHDFLOELUSROLWLND]RUOX÷X 7UNL\H QLQoDOÕúPD\DúÕQGDNLQIXVXDUWPD\DGHYDPHWPHNWHGLU\DQLJHOHFHNELUNDoRQ Geçisgetirmektedir. Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? \ÕOGD WDUÕP GÕúÕ LúOHU DUD\DQ NLúLOHULQ VD\ÕVÕ DUWDFDNWÕU *HQo GR÷XP NXúDNODUÕ JLWWLNoH GDKD L\L H÷LWLPOL rım dışı işler arayan kişilerin sayısı artacaktır. Genç doğum kuşakları gittikçe daha iyi eğitimli olmakla birlikte, ROPDNODELUOLNWHoDOÕúPD\DúÕQGDNLQIXVXQPHYFXWH÷LWLPSURILOLGLNNDWHDOÕQGÕ÷ÕQGDLúJFQQE\N oR÷XQOX÷X GH ELUeğitim VUH GúN GHYDP HGHFHNWLU %X QHGHQOHgelecekte JLWWLNoH GDKD çalışma yaşındakiJHOHFHNWH nüfusun mevcut profili YDVÕIOÕ dikkate NDOPD\D alındığında, iş gücünün büyük çoğunluğu haOHJHOHQLúYHUHQOHULQWDOHSHWWL÷LYDVÕIODULOHLúJFQQE\NELUE|OPQQVXQGX÷XYDVÕIODU de birsofistike süre düşük vasıflı kalmaya devam edecektir. Bu nedenle, gittikçe daha sofistike hale gelen işverenlerin DUDVÕQGD JLWWLNoH ELU büyük X\XPVX]OXN RODELOLUsunduğu 3RWDQVL\HO GHPRJUDILN SD\ÕQ ID\GDVÕQÕ J|UPHN LoLQ talep ettiği vasıflar ile işDUWDQ gücünün bir bölümünün vasıflar arasında gittikçe artan bir uyumsuzSROLWLND \DSÕFÕODUÕQ Lú JFQH \HQL NDWÕODQ NLúLOHULQ L\L LúOHU LOH HúOHúPHOHULQL VD÷ODPDODUÕ JHUHNOLGLU luk olabilir. Potansiyel ‘demografik payın’ faydasını görmek için, politika yapıcıların, iş gücüne yeni katılan *UXQYHDUN%XDoÕGDQ\DWÕUÕPRUWDPÕQÕQL\LOHúWLULOPHVLQGHQPHVOHNLH÷LWLPLQL\LOHúWLULOPHVLQH kişilerin “iyi işler” ile eşleşmelerini sağlamaları gereklidir (Grun ve ark., 2014). Bu açıdan, yatırım ortamının NDGDU oRN oHúLWOL SROLWLND VHoHQHNOHUL GH÷HUOHQGLULOHELOLU EXQODU VDGHFH LNL |UQHNWLU %XUDGD PDOLye iyileştirilmesinden mesleki eğitimin iyileştirilmesine kadar çok çeşitli politika seçenekleri değerlendirilebilir, SROLWLNDVÕQÕQQDVÕO\DUGÕPFÕRODELOHFH÷LQHRGDNODQÕOPDNWDGÕUYHUHKEHUOLNLoLQGHYOHWLQVRQ]DPDQODUGDNL bunlar sadece iki örnektir. Burada, maliye politikasının nasıl yardımcı olabileceğine odaklanılmaktadır ve SROLWLNDGHQH\LPLQGHQ\DUDUODQÕ\RUX] rehberlik için, devletin son zamanlardaki Şekil 4.2. Kapanan Bir Demografik Pencere ùHNLO4.2. Kapanan Bir Demografik Pencere 4.4.deneyiminden 0DOL\H yararlanıyoruz. SROLWLNDVÕ politika 7UNL\H GHNL Lú JF SL\DVDVÕQÕQ 100 4.4. ONHQLQE\PHSROLWLNDVÕLoLQELU Maliye politikası, Türkiye’deki iş 80 gücü NÕVÕWOD\ÕFÕ piyasasının, KDOLQH ülkenin büyüme poliJHOPHPHVLQL tikasıVD÷ODPD\D için bir kısıtlayıcı haline gelmeme60 \DUGÕPFÕ RODELOLU. sini sağlamaya ÇalışdDOÕúPD yardımcı \DúÕQGDNLolabilir. NDGÕQODUÕQ 40 HWNLQOHúWLULOPHVL ND\ÕWOÕ LVWLKGDPÕQ ma yaşındaki kadınların etkinleştirilmesi, 20 HGLOPHVL JHOLU ve úRNODUÕ kayıtlıWHúYLN istihdamın teşvikYH edilmesi gelir 0 \DúD\DQ LúoLOHULQkorunması, NRUXQPDVÕ 1950 1960 1970 1980 1990 2000 2010 2020 2030 2040 2050 2060 2070 şokları yaşayan işçilerin haKDOLKD]ÕUGD GHYOHW WDUDIÕQGDQ lihazırda devlet tarafından öncelik olarak dRFXNED÷ÕPOÕOÕNRUDQÕ <DúOÕ ED÷ÕPOÕOÕNRUDQÕ Child dependency ratio Old-age dependency ratio |QFHOLN Maliye RODUDN politikaları, WDQÕPODQPÕúWÕU tanımlanmıştır. doğru Total dependency ratio Toplam ED÷ÕPOÕOÕNRUDQÕ 0DOL\HSROLWLNDODUÕGR÷UXWHúYLNOHUL teşvikleri sağlamaya yardımcı olabilir ve VD÷ODPD\D \DUGÕPFÕ RODELOLU YH EX Kaynak7hø.. bu hedeflere ulaşmayı destekleyebilir. Bir Kaynak: TÜİK KHGHIOHUH XODúPD\Õ GHVWHNOH\HELOLU sonraki bölümde, son iş gücü piyasası eği%LU VRQUDNL E|OPGH VRQ Lú JF SL\DVDVÕ H÷LOLPOHUL LOH 7UNL\H GH Lú ]RUOX÷XQX úHNLOOHQGLUHQ \DSÕVDO limleri ile Türkiye’de iş zorluğunu şekillendiren yapısal güçler incelenmektedir. Kısım III, mevcut politika JoOHULQFHOHQPHNWHGLU.ÕVÕP,,,PHYFXWSROLWLNDRUWDPÕQÕQ\NVHNND\ÕWOÕLVWLKGDPúHNOLQGHNLEHOLUWLOHQ ortamının, yüksek kayıtlı QH istihdam şeklindeki belirtilen devlet hedeflerini ne 6RQ ölçüde desteklediğini değerlendirGHYOHW KHGHIOHULQL |OoGH GHVWHNOHGL÷LQL GH÷HUOHQGLUPHNWHGLU RODUDN .ÕVÕP ,9 +*' PRGHOL mektedir. Son olarak Kısım IV, HGD modeli simülasyonlarının sonuçlarını sunarak, Türkiye’nin demografik simülasyonlDUÕQÕQVRQXoODUÕQÕVXQDUDN7UNL\H QLQGHPRJUDILNSD\ÕQGDQWDPRODUDNID\GDODQPDVÕQDYHLú payından tam olarak faydalanmasına iş gücünün Türkiye’nin büyüme potansiyeline katkısını arttırmaya JFQQ 7UNL\H QLQ E\PH ve SRWDQVL\HOLQH NDWNÕVÕQÕ DUWWÕUPD\D \DUGÕPFÕ RODELOHFHN ED]Õ SROLWLND yardımcı olabilecek bazı politika seçeneklerini değerlendirmektedir. VHoHQHNOHULQLGH÷HUOHQGLUPHNWHGLU 4.5. 4.5. Bu bölümdeki ana mesajlar, aşağıda verilmiştir: %XE|OPGHNLDQDPHVDMODUDúD÷ÕGDYHULOPLúWLU a. Türkiye’deki yüksek asgari ücretler, iş gücü piyasasının bölümlere ayrılmasına ve gelir D\UÕOPDVÕQD eşitsizliğine katkıa. 7UNL\H GHNL \NVHN DVJDUL FUHWOHU Lú JF SL\DVDVÕQÕQ E|OPOHUH YH JHOLU da bulunmaktadır. Asgari ücretler, ortalama ücretlere kıyasla yüksektir ve son on yılda önemli ölçüde artmıştır. HúLWVL]OL÷LQHNDWNÕGDEXOXQPDNWDGÕU$VJDULFUHWOHURUWDODPDFUHWOHUHNÕ\DVOD\NVHNWLUYHVRQ Ortalama ücretin yüzde 71’i seviyesindeki asgari ücretler, OECD içinde71'i en yüksek ücretlerdir. RQ\ÕOGD|QHPOL|OoGHDUWPÕúWÕU2UWDODPDFUHWLQ\]de seviyesindeki asgari ücretler, OECD içinde en vergi yüksek ücretlerdir. b. Yüksek iş gücü yükü, iş gücü arzını etkiliyor olabilir. Türkiye’de iş gücü vergi yükü OECD’ye ve diğer hızlı büyüyen gelişmekte olan piyasalara kıyasla yüksektir. Son tahminler, tek kişinin çalıştığı bir hane halkının b. <NVHN Lú JF YHUJL \N Lú JF DU]ÕQÕ HWNLOL\RU RODELOLU 7UNL\H GH Lú JF YHUJL \N (evli ve iki çocuklu) iş gücü vergi yükünün yüzde 38 olduğunu göstermektedir; bu oran, yüzde 27,3 olan OECD 2(&' \HYHGL÷HUKÕ]OÕE\\HQJHOLúPHNWHRODQSL\DVDODUDNÕ\DVOD\NVHNWLU6RQWDKPLQOHUWHN (ağırlıksız) ortalamasının oldukça üstündedir. NLúLQLQoDOÕúWÕ÷ÕELUKDQHKDONÕQÕQHYOLYHLNLoRFXNOXLúJFYHUJL\NQQ\]GHROGX÷XQX c. Asgarigöstermektedir; ücretin ve yüksek iş gücü vergi27,3 yükünün düşürülmesi, özellikle iş gücü piyasasının kadınlar ve bu oran, yüzde olan 2(&'D÷ÕUOÕNVÕ]RUWDODPDVÕQÕQROGXNoDstündedir. gençler segmentlerinde kayıtlı istihdam oranlarının arttırılmasına yardımcı olabilir. Hükümetin, 2008 önc. $VJDUL FUHWLQ YHprimlerini \NVHN Lú JF YHUJL \NQQ GúUOPHVL |]HOOLNOH JF SL\DVDVÕQÕQ lemlerinin sosyal güvenlik azaltmaya yönelik hedeflenmiş kısmının, 2010 yılındaLúistihdamda gözNDGÕQODU YHyaklaşık JHQoOHU VHJPHQWOHULQGH ND\ÕWOÕ LVWLKGDP RUDQODUÕQÕQ DUWWÕUÕOPDVÕQD \DUGÕPFÕ lemlenen fiili artışın yüzde 15’ini açıklayabileceğini düşünüyoruz. Bu diğer - muhtemelen daha yapısal - faktörlerin iş başında olabileceği anlamına gelmektedir. Ancak, sosyal güvenlik primlerindeki bir indirim ile olabilir. +NPHWLQ|QOHPOHULQLQVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQLD]DOWPD\D\|QHOLNKHGHIOHQPLú asgari NÕVPÕQÕQ ücrette mevcut seviyelere göre yüzde 25’lik bir indirim birleştiğinde, bunun simüle edilen etkileri\]GH kayıtlılık LQL \ÕOÕQGD LVWLKGDPGD J|]OHPOHQHQ ILLOL DUWÕúÕQ \DNODúÕN oranlarında güçlü artışlar göstermektedir. DoÕNOD\DELOHFH÷LQL GúQ\RUX] %X GL÷HU - PXKWHPHOHQ GDKD \DSÕVDO - IDNW|UOHULQ Lú EDúÕnda RODELOHFH÷L DQODPÕQD VRV\DO JYHQOLN ELU LQGLULP LOH d. Kadınların iş gücüne katılım JHOPHNWHGLU oranındaki bir$QFDN artış, önemli ölçüde yüksekSULPOHULQGHNL büyümeyi desteklemektedir. Ka-DVJDUL dınların iş gücüne katılım oranının, erkeklerin mevcut katılım oranının yüzde 80’ine çıkmasını sağlayacak dışsal bir artış, 2012’de yüzde 2,2 olan reel GSYH büyümesinin orta vadede yaklaşık yüzde 4,8’e çıkmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca, kadınların iş gücüne daha yüksek bir katılım oranı, yatırım gerekliliklerini arttırmadan bir pozi43 tif arz şokuna eşdeğer olduğundan, daha az volatil bir ekonomik büyümeyi destekleyecektir25. 25 Uygulamada, iş gücüne yeni katılan kadınları kapsayacak istihdamın oluşturulması, yatırımların arttırılmasını gerektirecektir; ama iş gücü piyasası politikaları, her bir kayıtlı sektör işi için gerekli yatırım miktarını etkileyebilir. 42 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi B. Son İş gücü pİyasası eğİlİmlerİ ve yapısal İş zorlukları 4.6. Türkiye’nin iş gücü piyasası, küresel mali krizin etkilerinden güçlü bir biçimde kurtulmuştur. Reel GSYH büyümesi, kriz öncesi ortalama yıllık yaklaşık yüzde 5 seviyesinden, 2008’in 4üncü çeyreği 2009’un 3üncü çeyreği arasındaki dönemde eksi yüzde 8’e düşmüştür, yani krizin yüzde 13’lük bir etkisi olmuştur. Krizin iş gücü piyasası üzerindeki genel etkisi nispeten kısa ömürlü olmuş ve kendisini genellikle daha yüksek bir işsizlik oranı şeklinde göstermiştir; bu oran kriz öncesinde yüzde 10 civarındayken, kriz sırasında neredeyse yüzde 14’e çıkmıştır (Şubat 2009’da yüzde 16 ile en yüksek noktasına ulaşmıştır). Yüksek işsizlik oranı, daha uzun işsizlik süresinin ve kayıtlı sektördeki iş kayıplarının bir sonucudur. Kayıt dışı sektör, kayıtlı sektörde işten çıkarılanları absorbe ederek, kriz sırasında bir tampon görevi görmüştür. Bununla birlikte kayıt dışı sektördeki kazançlar, kriz öncesi dönemdeki eğilime göre yüzde 4,5 puan ile önemli ölçüde azalmıştır. Kayıtlı sektördeki kazançlar ise, kriz öncesi dönemdeki eğilime göre yüzde 3,3 puan artmıştır; bu, reel asgari ücrette 2008 ile 2009 arasında yaşanan önemli bir artıştan kaynaklanmıştır.26 Krizden sonra, ekonomik büyüme ve istihdam oranları hızla toparlanmış ve kriz öncesi seviyelerini kolayca aşmışlardır. İşsizlik oranı, 2013 yılının tamamında yüzde 10,0’un altında olmuştur ve krizden önceki düzeydedir.27 Tablo 4.1. Kriz Etkileri ve Düzelme: Önde Gelen İş Gücü Piyasası Göstergeleri Üç Aylık Veriler Aylık Veriler Hem Erkek Hem Kadın Erkekler Kadınlar GSYH LFPR ER UR LFPR ER UR LFPR ER Seviyeler Kriz öncesi (Ocak 05–Eylül 08) 46,43 41,62 10,37 70,06 62,98 10,12 23,71 21,09 Kriz (Ocak 08–Eylül 09) 47,59 41,02 13,86 70,44 60,78 13,73 25,58 21,95 Kriz sonrası (Ocak 09–Ekim 12) 49,39 44,18 10,58 71,11 63,97 10,05 28,41 25,05 En son (Ekim 12) 51,00 46,40 9,10 71,90 66,20 7,90 30,70 27,20 Değişimler (yıldan yıla) Kriz öncesi (Ocak 06–Eylül 08) 5,2 0,00 0,04 -0,05 -0,25 -0,16 -0,09 0,23 0,20 Kriz (Ocak 08–Eylül 09) -8,1 1,15 -0,59 3,41 0,61 -1,96 3,56 1,64 0,70 Kriz sonrası (Ocak 09–Ekim 12) 7,7 0,70 1,36 -1,52 0,17 1,34 -1,68 1,16 1,35 Sonuçlar Kriz etkisi -13,3 1,15 -0,63 3,46 0,86 -1,80 3,65 1,41 0,50 Düzelme derecesi 1,15 1,10 1,11 0,88 1,03 1,05 0,78 1,29 1,29 UR 11,07 14,22 11,85 11,60 0,02 3,03 -1,18 3,00 1,05 Kaynak: Yazarın, TÜİK verilerine dayanan hesaplamaları ve Dünya Bankası (yakında çıkacak). En son kriz sonrası veriler, Temmuz 2012’nindir. Etkiler, yüzde olarak verilmiştir; düzelme derecesi ise son çeyreğin kriz öncesi ortalama seviyeye oranıdır. 3.1. Kadınların iş gücüne katılım oranı eğiliminde potansiyel bir değişim yaşanıyor olabilir. Kadınların iş gücüne katılım oranı, 2008/9 krizi sırasında hızla artmıştır. “İlave işçi etkisi” olgusu, ailenin geçimini sağlayan asıl kişilerin işlerini kaybetmeleri ya da kazançlarının azalması nedeniyle hane halkının gelirlerindeki düşmeyi azaltmak için ikincil çalışanların (genellikle kadın) iş gücü piyasasına girdikleri krizler sırasında sıklıkla gözlenmektedir.28 Ancak, ilave işçi etkisi ile öngörülen döngüsel yükselişten farklı olarak, kadınların iş gücüne akışı, krizden uzun süre sonra da devam etmiştir (Şekil 3.3). Kadınların iş gücüne katılım oranı Ekim 2012’de yüzde 30,7 seviyesine çıkmıştır; bu seviye, kriz öncesi ortalamadan yaklaşık yüzde 30 daha yüksektir ve 1988’deki yüzde 34’lük iş gücüne katılım oranına yakındır.29 Bu, kadınların iş gücüne katılım oranında ya26 Baltagi ve arkadaşlarının (2012), kayıt dışı işçilerin ücretlerinin bölgesel işsizlik oranlarına daha duyarlı olduğu yönündeki bulgusu, kayıtlı sektörde yaşanan ve kayıt dışı sektördeki kazançları aşağı çeken bu iş kayıpları dinamiğini açıklamaktadır. 27 Dünya Bankası (2013). “Türkiye: “Ekonomik dalgalanma boyunca iş gücü piyasalarının yönetimi.” Rapor No. 70130-TR. 28 Karaoğlan ve Ökten (2012), 2000-2010 döneminde Türkiye’de evli kadınların iş gücüne katılımlarını incelemiş ve eşleri işsiz olan ya da yetersiz çalışan kadınlar için bir ilave işçi etkisi belirlemişlerdir. 29 Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve Dünya Bankası (2009). “Türkiye’de Kadınların İş Gücüne Katılımı: Eğilimler, Belirleyici Faktörler ve Politika Çerçevesi.” Rapor No. 48508-TR. 43 JHOLUOHULQGHNL GúPH\L D]DOWPDN LoLQ LNLQFLO oDOÕúDQODUÕQ JHQHOOLNOH NDGÕQ Lú JF SL\DVDVÕQD JLUGLNOHUL NUL]OHU VÕUDVÕQGD VÕNOÕNOD J|]OHQPHNWHGLU 6 $QFDN LODYH LúoL HWNLVL LOH |QJ|UOHQ G|QJVHO \NVHOLúWHQ IDUNOÕRODUDNNDGÕQODUÕQLúJFQHDNÕúÕNUL]GHQX]XQVUHVRQUDGDGHYDPHWPLúWLUùHNLO.DGÕQODUÕQ LúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕ(NLP GH\]GHVHYL\HVLQHoÕNPÕúWÕUEXVHYL\HNUL]|QFHVLRUWDODPDGDQ Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir GDKD Maliye\NVHNWLU PolitikasıYH Perspektifinin Zaman Geldi \DNODúÕN \]GH GHNL \]GH ON Lúmi? JFQH NDWÕOÕP RUDQÕQD \DNÕQGÕU 7 Bu, NDGÕQODUÕQLúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕQGD\DSÕVDOELUND\PDRODELOHFH÷LQLJ|VWHUPHNWHGLU%XND\PDQÕQWDP QHGHQOHULQLWDQÕPODPDN]RUROPDNODELUOLNWHNUL]VÕUDVÕQGDNLNDGÕQLVWLKGDPÕQÕWHúYLNHtmeyi hedefleyen pısal bir kayma olabileceğini göstermektedir. Bu kaymanın tam nedenlerini tanımlamak zor olmakla birlikte, |QOHP SDNHWOHUL LOH \ÕOÕQGD ERUGUR YHUJLOHULQGH\DSÕODQ YH NDGÕQODU LOH JHQoOHUH |QHP YHULOHQ kriz sırasındaki kadın istihdamını teşvik etmeyi hedefleyen önlem paketleri ile 2008 yılında |]HO bordro vergilerinde yapılan veLQGLULPOHUEXWUHQGLQGHVWHNOHQPHVLQH\DUGÕPFÕROPXúRODELOLUNÕVÕP,,, HEDNÕQ kadınlar ile gençlere özel önem verilen indirimler, bu trendin desteklenmesine yardımcı olmuş olabilir (kısım III’e bakın). ùHNLO4.3D(UNHNOHULQøú*FQH.DWÕOÕPÕYHøVWLKGDP2UDQÕ 80,0 3 70,0 2,5 2 60,0 1,5 50,0 1 40,0 0,5 30,0 0 -0,5 20,0 -1 10,0 0,0 -1,5 J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O 2005 2006 2007 2008 2009 %øúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕQGDNLGH÷LúLPVD÷HNVHQ change in LFPR (yoy) (right axis) øúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕVROHNVHQ Labor force participation rate (left axis) 2010 2011 -2 2012 %LU|QFHNL\ÕOÕQD\QÕD\ÕQDJ|UHGH÷LúLP\]GH Gösterge seviyeleri (yüzde) Şekil 4.3a. Erkeklerin İş Gücüne Katılımı ve İstihdam Oranı øúJFSL\DVDVÕJ|VWHUJHOHUL(UNHNOHU2FDN-Ekim 2012 Employment rate (left axis) øVWLKGDPRUDQÕVROHNVHQ 7DUÕPGÕúÕLúVL]OLNRUDQÕVROHNVHQ Non-agricultural unemployment rate (left axis) .DGÕQODUÕQ Lú JFQH NDWÕOÕP RUDQÕ H÷LOLPLQGH SRWDQVL\HO ELU GH÷LúLP \DúDQÕ\RU RODELOLU 3.1. Kaynak<D]DUÕQ7hø.YHULOHULQHGD\DQDQKHVDSODPDODUÕ .DGÕQODUÕQLúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕNUL]LVÕUDVÕQGDKÕ]ODDUWPÕúWÕUøODYHLúoLHWNLVLROJXVXDLOHQLQ Kaynak: Yazarın, TÜİK verilerine dayanan hesaplamaları. JHoLPLQLVD÷OD\DQDVÕONLúLOHULQLúOHULQLND\EHWPHOHUL\DGDND]DQoODUÕQÕQD]DOPDVÕQHGHQL\OHKDQHKDONÕQÕQ 4.7. .D\ÕWGúPH\L GÕúÕ VHNW|U NUL]GHQ Gúú H÷LOLPLQL VUGUPúWU GÕúÕ VHNW|U NUL] JHOLUOHULQGHNL D]DOWPDN LoLQVRQUD LNLQFLOGD oDOÕúDQODUÕQ JHQHOOLNOH NDGÕQ Lú JF.D\ÕW SL\DVDVÕQD JLUGLNOHUL VÕUDVÕQGDJHoLFLRODUDNDUWPÕúWÕUDQFDNHNRQRPLG]HOLUG]HOPH]WHNUDUGúúH÷LOLPLQHJLUPLúWLU.D\ÕW 4.7. Kayıt dışı sektör, krizden sonra da düşüş 6eğilimini sürdürmüştür. dışı G|QJVHO sektör kriz sırasında NUL]OHU VÕUDVÕQGD VÕNOÕNOD J|]OHQPHNWHGLU $QFDN LODYH LúoL HWNLVL LOH Kayıt |QJ|UOHQ \NVHOLúWHQ GÕúÕOÕN NDGÕQODUÕ ELUdüzelir ELoLPGH HWNLOHPHNWHGLU \]GHgirmiştir. OÕN RUDQD NÕ\DVOD oDOÕúDQ geçici olarak IDUNOÕRODUDNNDGÕQODUÕQLúJFQHDNÕúÕNUL]GHQX]XQVUHVRQUDGDGHYDPHWPLúWLUùHNLO.DGÕQODUÕQ artmıştır, ancakRUDQWÕVÕ] ekonomi düzelmez tekrar(UNHNOHUGHNL düşüş eğilimine Kayıt dışılık, kaNDGÕQODUÕQ \]GH L ND\ÕW GÕúÕ oDOÕúPDNWDGÕU WHPHOFLQVL\HWIDUNOÕOÕNODUÕ WDUÕP VHNW|UQGH YH WDUÕPGÕúÕ LúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕ(NLP GH\]GHVHYL\HVLQHoÕNPÕúWÕUEXVHYL\HNUL]|QFHVLRUWDODPDGDQ dınları orantısız bir biçimde etkilemektedir: Erkeklerdeki yüzde 36’lık orana kıyasla, çalışan kadınların 7yüzde VHUEHVW PHVOHNOHUGHGLU 7UNL\H GHNL GÕúÕ \]GH ND\ÕW GÕúÕOÕN NDONÕQPD G]H\LQH J|UH ROPDVÕ \]GH GDKDcinsiyet \NVHNWLUfarklılıkları YHWDUÕP GHNL ON ONHQLQ Lú JFQH NDWÕOÕP RUDQÕQDmesleklerdedir. \DNÕQGÕU Bu, 58’i kayıt dışı\DNODúÕN çalışmaktadır; temel tarım sektöründe ve tarım dışı serbest JHUHNHQ\HUGHROPDNODELUOLNWHQLVSHWHQGúNLúJFYHULPOLOL÷LQHNDWNÕGDEXOXQPDNWDGÕUEXYHULPOLOLN NDGÕQODUÕQLúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕQGD\DSÕVDOELUND\PDRODELOHFH÷LQLJ|VWHUPHNWHGLU%XND\PDQÕQWDP Türkiye’deki QHGHQOHULQLWDQÕPODPDN]RUROPDNODELUOLNWHNUL]VÕUDVÕQGDNLNDGÕQLVWLKGDPÕQÕWHúYLNHtmeyi tarım dışı kayıt dışılık ülkenin kalkınma düzeyine göre olması gereken yerde olmakla birlikte, \ÕOÕQGD$%' GHNLYHULPOLOLNVHYL\HVLQLQ\]GH VLNDGDUROPXúWXUYH3RORQ\DYH*QH\.RUH \H hedefleyen 8 nispeten düşük iş gücü verimliliğine katkıda bulunmaktadır; bu verimlilik 2011 yılında ABD’deki verimlilik EHQ]HUGLUDQFDN2(&'RUWDODPDVÕQÕQROGXNoDDOWÕQGDGÕU |QOHP SDNHWOHUL LOH \ÕOÕQGD ERUGUR YHUJLOHULQGH\DSÕODQ YH NDGÕQODU LOH JHQoOHUH |]HO |QHP YHULOHQ seviyesinin yüzde 47’si kadar olmuştur ve Polonya ve Güney Kore’ye benzerdir, ancak OECD ortalamasının LQGLULPOHUEXWUHQGLQGHVWHNOHQPHVLQH\DUGÕPFÕROPXúRODELOLUNÕVÕP,,, HEDNÕQ oldukça altındadır.30 ùHNLO4.3D(UNHNOHULQøú*FQH.DWÕOÕPÕYHøVWLKGDP2UDQÕ .DUDR÷ODQYHgNWHQ-G|QHPLQGH7UNL\H GHHYOLNDGÕQODUÕQLúJFQHNDWÕOÕPODUÕQÕLQFHOHPLúYH HúOHULLúVL]RODQ\DGD\HWHUVL]oDOÕúDQNDGÕQODULoLQELULODYHLúoLHWNLVLEHOLUOHPLúOHUGLU 2012 7 Şekil 4.3b. øúJFSL\DVDVÕJ|VWHUJHOHUL(UNHNOHU2FDN-Ekim Kadınların İş Gücüne Katılımı ve İstihdam Oranı 'HYOHW3ODQODPD7HúNLODWÕ'37YH'Q\D%DQNDVÕ7UNL\H¶GH.DGÕQODUÕQøú*FQH.DWÕOÕPÕ(÷LOLPOHU Belirleyici Faktörler ve Politika Çerçevesi." Rapor No. 48508-TR. 3 80,0 8 1LWHOLNOHUNRQWUROHGLOGLNWHQVRQUDELOHND\ÕWOÕYHND\ÕWGÕúÕLúoLOHUDUDVÕQGD|QHPOLELUFUHWIDUNÕYDUGÕU6|]NRQXVX 2,5 70,0 IDUNOÕOÕNODU PXKWHPHOHQ HQ D]ÕQGDQ NÕVPHQ EX VHNW|UOHU DUDVÕQGDNL YHULPOLOLN IDUNOÕOÕ÷ÕQGDQ ND\QDNODQPDNWDGÕU 2 60,0 45 50,0 1,5 1 40,0 0,5 30,0 0 -0,5 20,0 -1 10,0 0,0 -1,5 J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O J A J O 2005 2006 2007 2008 2009 %øúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕQGDNLGH÷LúLPVD÷HNVHQ change in LFPR (yoy) (right axis) øúJFQHNDWÕOÕPRUDQÕVROHNVHQ Labor force participation rate (left axis) 2010 2011 2012 -2 %LU|QFHNL\ÕOÕQD\QÕD\ÕQDJ|UHGH÷LúLP\]GH Gösterge seviyeleri (yüzde) 6 Employment rate (left axis) øVWLKGDPRUDQÕVROHNVHQ 7DUÕPGÕúÕLúVL]OLNRUDQÕVROHNVHQ Non-agricultural unemployment rate (left axis) Kaynak<D]DUÕQ7hø.YHULOHULQHGD\DQDQKHVDSODPDODUÕ Kaynak: Yazarın, TÜİK verilerine dayanan hesaplamaları 4.7. .D\ÕW GÕúÕ VHNW|U NUL]GHQ VRQUD GD Gúú H÷LOLPLQL VUGUPúWU .D\ÕW GÕúÕ VHNW|U NUL] VÕUDVÕQGDJHoLFLRODUDNDUWPÕúWÕUDQFDNHNRQRPLG]HOLUG]HOPH]WHNUDUGúúH÷LOLPLQHJLUPLúWLU.D\ÕW 30 Nitelikler kontrol edildikten sonra bile kayıtlı veELU kayıtELoLPGH dışı işçilerHWNLOHPHNWHGLU arasında önemli bir(UNHNOHUGHNL ücret farkı vardır.\]GH Söz konusu farklılıklar muhtemelen, en azınGÕúÕOÕN NDGÕQODUÕ RUDQWÕVÕ] OÕN RUDQD NÕ\DVOD oDOÕúDQ dan kısmen, bu sektörler arasındaki verimlilik farklılığından kaynaklanmaktadır Ayrıca, işletmelerin ve girişimcilerin nitelikleri kontrol edildikten NDGÕQODUÕQ \]GH L ND\ÕW GÕúÕ oDOÕúPDNWDGÕU WHPHOFLQVL\HWIDUNOÕOÕNODUÕ WDUÕP VHNW|UQGH YH WDUÕPGÕúÕ sonra bile, kayıtlı ve kayıt dışı işletmeler arasında toplam faktör verimliliğinde (TFV) büyük farklılıklar vardır (Dünya Bankası 2009a). VHUEHVW PHVOHNOHUGHGLU 7UNL\H GHNL WDUÕP GÕúÕ ND\ÕW GÕúÕOÕN ONHQLQ NDONÕQPD G]H\LQH J|UH ROPDVÕ JHUHNHQ\HUGHROPDNODELUOLNWHQLVSHWHQGúNLúJFYHULPOLOL÷LQHNDWNÕGDEXOXQPDNWDGÕUEXYHULPOLOLN 44 \ÕOÕQGD$%' GHNLYHULPOLOLNVHYL\HVLQLQ\]GH VLNDGDUROPXúWXUYH3RORQ\DYH*QH\.RUH \H EHQ]HUGLUDQFDN2(&'RUWDODPDVÕQÕQROGXNoDDOWÕQGDGÕU 8 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi 4.8. Türk iş gücü piyasası önemli ölçüde bölümlenmiştir, bu da daha yüksek gelir eşitsizliğine katkıda bulunmaktadır. Kayıtlı işlere girmenin önündeki engeller, bazı çalışanlar, iş korumasına ve sosyal sigorta teminatlarına sahip daha yüksek ücretli kayıtlı işlere alınırken, (muhtemelen benzer niteliklere sahip) diğer kişilerin, kayıt dışı sektördeki düşük ücretli ve korumasız işlere girmek zorunda kalmaları anlamına gelmektedir. Başkaya ve Hülagü (2011), benzer gözlemlenebilir özelliklere sahip işçiler arasında yüzde 10-23 oranında bir kayıtlı iş priminin varlığını teyit etmek için eğilim skoru eşleme yöntemini kullanmışlardır ve kadınların ve genç işçilerin, erkeklere ve yaşlı işçilere kıyasla bu kayıtlı ücret priminden daha fazla etkilendiklerini bulmuşlardır. Kadınların ve genç işçilerin kazanç dağılımının alt kısmında yer almaları daha muhtemel olduğundan, bu bölümlenme Türkiye’deki gelir eşitsizliğini kötüleştirmektedir. Tablo 4.2. Türkiye’de Kayıt Dışılık Önemli Ölçüde Düşmüştür, Ancak Hala Yüksektir (yüzde) Toplam Tarım Tarım dışı Toplam Çalışanlar İşveren Serbest meslek Ücretsiz işçiler 2004 50,1 90 34 29,9 18 47 83 2005 48,2 88 34 29,8 21 51 80 2006 47,0 88 34 29,4 23 52 81 2007 45,4 88 32 27,4 25 53 84 2008 43,5 88 30 24,2 24 55 82 2009 43,8 86 30 23,9 24 59 75 2010 43,3 85 29 23,3 22 59 77 2011 42,1 84 28 22,6 19 57 76 Kaynak: Yazarın, TÜİK verilerine dayanan hesaplamaları. C. İş Gücü Pİyasasını Etkİleyen Temel Polİtİkalar Uyulması Zorunlu Asgari Ücret 4.9. Türkiye’deki yüksek asgari ücretler, piyasasının bölümlere ayrılmasına ve gelir eşitsizliğine katkıda bulunmaktadır. Asgari ücretler, ortalama ücretlere kıyasla yüksektir ve son on yılda önemli ölçüde artmıştır. Ortalama ücretin yüzde 71’i seviyesindeki asgari ücretler, OECD içinde en yüksek ücretlerdir (Şekil 4.4). Üstelik bu oran, 2000 yılında yüzde 50,4 iken bu seviyeye yükselmiştir.31 Asgari ücretteki artışlar ortalama kazançları hem doğrudan (asgari ücretliler için daha yüksek kazançlar) hem de dolaylı (tüm ücretleri daha yüksek yeni bir seviyeye getirerek) olarak etkileyebilir. Yüksek asgari ücretlerin (kayıtlı) istihdamı olumsuz etkileyebileceğini gösteren zengin bir literatür vardır (örn. Fransa’da Abowd ve ark., 1999 ya da Kolombiya’da Maloney ve Mendez 2004), bazı diğer çalışmalar ise böyle bir etki belirlememiştir (Card ve Krueger 1994).32 Türkiye’deki kanıtlar ise daha az muğlaktır ve gerçekten de kayıtlı istihdam üzerinde bir etki olduğunu göstermektedir. 2008/9 krizi sırasında asgari ücretler ek yüzde 2,6 oranında arttırılmıştır, bu da kayıtlı kazançların büyüme oranını kriz öncesi eğilimin üzerine çıkarmıştır. Buna karşılık, hem ücretler hem de çalışma saatlerinde kesinti yapıldığından, kayıt dışı kazançlar azalmıştır. 31 Bu, Ocak 2004’te asgari ücretteki yüzde 38 oranındaki bir artıştan kaynaklanmaktadır (Papps (2012), “The Effects of Social Security taxes and minimum wages on employment: Evidence from Turkey,” Industrial and Labor Relations Review 65(3), 686-707. 32 Abowd, Kramarz ve Margolis (1999), “High wage workers and high wage firms,” Econometrica 67, 251-333; Maloney ve Mendez (2004), “Measuring the impact of minimum wages: Evidence from Latin America,”, J. Heckman ve C. Pages (eds.), Law and Employment: Lessons from Latin America and the Caribbean, 109-130; Card ve Krueger (1994), “Minimum wages and employment: A case study of the fast-food industry in New Jersey and Pennsylvania,” American Economic Review 84, 772-93. 45 HWNLEHOLUOHPHPLúWLU&DUGYH.UXHJHU 10 7UNL\H GHNLNDQÕWODULVHGDKDD]PX÷ODNWÕUYHJHUoHNWHQGH ND\ÕWOÕLVWLKGDP]HULQGH ELUHWNLROGX÷XQXJ|VWHUPHNWHGLU NUL]LVÕUDVÕQGDDVJDULFUHWOHUHN\]GH RUDQÕQGD DUWWÕUÕOPÕúWÕU EX GD ND\ÕWOÕ ND]DQoODUÕQ E\PH RUDQÕQÕ NUL] |QFHVL H÷LOLPLQ ]HULQH oÕNDUPÕúWÕU %XQD NDUúÕOÕN KHP FUHWOHU KHP GH oDOÕúPD VDDWOHULQGH NHVLQWL \DSÕOGÕ÷ÕQGDQ ND\ÕW GÕúÕ Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? ND]DQoODUD]DOPÕúWÕU 80% 80% 60% 50% 40% 30% 20% Fransa Türkiye Yeni Zelanda Letonya Slovenya Portekiz Avustralya Belçika Yunanistan Litvanya Macaristan øUODQGD Romanya øQJLOWHUH Hollanda Kanada Slovak Cumhuriyeti øVSDQ\D Polonya Lüksemburg Estonya Güney Kore ABD 0% Japonya 10% Medyan ücretin yüzdesi olarak asgari ücret 70% Çek Cumhuriyeti Medyan ücretin yüzdesi olarak asgari ücret Şekil 4.4. Minimum Minimum/ /ortalama ortalama ücretler: Türkiye OECD ùHNLO4.4. ücretler: Türkiye ve ve OECD 70% 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% |]HOOLNOHVRQNUL]YHG]HOPHG|QHPLVÕUDVÕQGDJHoHUOLROPXúWXUDQFDND\QÕ]DPDQGDGDKDX]XQVUHOLELU H÷LOLPLQ GH SDUoDVÕGÕU 2011 7HPHO 2000VRQXo ND]DQoODUÕQ 7UN Lú JF SL\DVDVÕQGD G]HQOHPH DUDFÕ J|UHYL J|UPHPHVLGLU \DQL G]HQOHPH LúWHQ oÕNDUPDODU \ROX\OD JHUoHNOHúPHNWHGLU %X EHONL GH DVJDUL ücret Kaynak7hø.YH2(&' DUWÕúODUÕQÕQ FUHW GD÷ÕOÕPÕ JHQHOLQH \DQVÕPDVÕQÕQ \DQÕ VÕUD X\XOPDVÕ ]RUXQOX DVJDUL FUHWLQ JHWLUGL÷L Kaynak: TÜİK ve OECD. NÕVÕWODPDODUDED÷ODQDELOLU 4.10. $VJDULFUHWOHUND\ÕWOÕVHNW|ULúoLOHULLoLQX\XOPDVÕ]RUXQOXJ|UQPHNWHGLUAsgari ücret, bir FUHW WDEDQÕ RODUDN L\LFH \HUOHúPLúWLU KL]PHW YH LPDODW VHNW|UOHULQGHNL ND\ÕWOÕ LúoLOHULQ VÕUDVÕ\OD VDGHFH ùHNLO4.57UNL\H GH$VJDULhFUHWOHU.D\ÕWOÕøúoLOHUøoLQ8\XOPDVÕZorunludur Şekil 4.5. Türkiye’de Asgari Ücretler, Kayıtlı İşçiler İçin Uyulması Zorunludur \]GH VLQLQYH XQXQND]DQoODUÕEXFUHWLQDOWÕQGDGÕU$\UÕFDHWUDIÕQGDNL|QHPOL|OoGHNPHOHQPH LOHX\XOPDVÕ]RUXQOXFUHWOHULQROD÷DQEHOLUWLOHULQLJ|VWHUPHNWHGLUùHNLO LQVWSDQHOL$\QÕGXUXP Kayıtlı işçiler .D\ÕWOÕLúoLOHU ND\ÕWGÕúÕVHNW|ULoLQJHoHUOLGH÷LOGLU.D\ÕWGÕúÕLúoLOHULQQHUHGH\VH\DUÕVÕ- imalat sektöründe yüzde 42 ve hizmet sektöründe yüzde 52 - \DVDO DVJDUL FUHWLQ DOWÕQGD ND]DQPDNWDGÕU $\UÕFD Türkiye'deki reel FUHWOHULúJFYHULPOLOL÷LQGHNLGH÷LúLNOLNOHUHED÷OÕJLELJ|UQPHPHNWHGLU'Q\D%DQNDVÕ%X 1 1.5 9 Log 2010 net minimum wage Probability<=Log 2010 monthly wage .6 .8 .2 .4 2 Log 2010 net minimum wage 0 0 .5 Frequency 1 %X2FDN WHDVJDULFUHWWHNL\]GHRUDQÕQGDNLELUDUWÕúWDQND\QDNODQPDNWDGÕU3DSSV³7KH(IIHFWV of Social Security taxes and minimum wages on employment: Evidence from Turkey,” Industrial and Labor Relations Review 65(3), 686-707. 10 Abowd, Kramarz ve Margolis (1999), “High wage workers and high wage firms,” Econometrica 67, 251-333; Maloney ve Mendez (2004), “Measuring the impact of minimum wages: Evidence from Latin America,”, J. Heckman ve C. Pages (eds.), Law and Employment: Lessons from Latin America and the Caribbean, 109-130; Card ve Krueger (1994), “Minimum wages and employment: A case study of the fast-food industry in New Jersey and 2 4 6 8 10 2 4 6 8 10 Log 2010 monthly wage for full-time workers Pennsylvania,” American Economic Review 84, 772-93. Log 2010 monthly wage for full-time workers Manufacturing Services Manufacturing 47 Services 1.5 .D\ÕWGÕúÕLúoLOHU Log 2010 net minimum wage 0 0 .5 Frequency 1 Probability<=Log 2010 monthly wage .6 .8 .4 .2 1 Log 2010 net minimum wage 2 4 6 8 Log 2010 monthly wage for full-time workers Manufacturing Services 10 2 4 6 8 Log 2010 monthly wage for full-time workers Manufacturing 10 Services Kaynak: Yazarın, 2010 İş Gücü Anketine dayanan hesaplamaları (yıllık dosya). Kaynak<D]DUÕQøú*F$QNHWLQHGD\DQDQKHVDSODPDODUÕ\ÕOOÕNGRV\D Not:Not: 2010’daki netnet asgari ücret, (599,12 TL) ücretlerinin ortalaması olarak alınmıştır 2010'daki asgari ücret,Ocak-Haziran Ocak-Haziran(576,57 (576,57 TL) TL) ile ile Temmuz-Aralık Temmuz-$UDOÕN7/FUHWOHULQLQRUWDODPDVÕRODUDN (Kaynak: http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=asgari). DOÕQPÕúWÕU.D\QDNhttp://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=asgari). <NVHNøú*F9HUJL<N 4.11. øúYHUHQOHULQ \NVHN VRV\DO JYHQOLN SULPOHUL |GHPHNWHQ NDoÕQPDN LoLQ FUHWOHUL HNVLN 46 ELOGLUPHOHUL GXUXPXQGD DVJDUL FUHWLQ X\XOPD ]RUXQOXOX÷X DEDUWÕOPÕú RODELOLU Asgari ücret HWUDIÕQGD J|]OHPOHQHQ NPHOHQPHQLQ ELU NÕVPÕ ELU oRN oDOÕúDQÕQ DVJDUL FUHW DOGÕ÷ÕQÕ ELOGLUPHVLQGHQ DQFDNLODYHJD\ULUHVPL|GHPHOHUQHGHQL\OHQHWFUHWOHULQLQGDKDID]ODROPDVÕQGDQND\QDNODQÕ\RURODELOLU %XLGGLD\ÕGHVWHNOH\HFHNWHNúH\DQHNGRWDONDQÕWODUGÕUDQFDNEX\NVHNLúJFYHUJL\NQQLúJF SL\DVDVÕVRQXoODUÕQÕEHOLUOL\RU RODELOHFH÷LQLJ|VWHUPH]6RQ]DPDQODUGDNLSROLWLNDH\OHPLGH \NVHNLú Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi 4.10. Asgari ücretler, kayıtlı sektör işçileri için uyulması zorunlu görünmektedir. Asgari ücret, bir ücret tabanı olarak iyice yerleşmiştir; hizmet ve imalat sektörlerindeki kayıtlı işçilerin sırasıyla sadece yüzde 7’sinin ve 10’unun kazançları bu ücretin altındadır. Ayrıca, etrafındaki önemli ölçüde kümelenme ile, uyulması zorunlu ücretlerin olağan belirtilerini göstermektedir (Şekil 4.5’in üst paneli). Aynı durum, kayıt dışı sektör için geçerli değildir. Kayıt dışı işçilerin neredeyse yarısı - imalat sektöründe yüzde 42 ve hizmet sektöründe yüzde 52 - yasal asgari ücretin altında kazanmaktadır. Ayrıca, Türkiye’deki reel ücretler, iş gücü verimliliğindeki değişikliklere bağlı gibi görünmemektedir (Dünya Bankası 2012). Bu, özellikle son kriz ve düzelme dönemi sırasında geçerli olmuştur, ancak aynı zamanda daha uzun süreli bir eğilimin de parçasıdır. Temel sonuç, kazançların Türk iş gücü piyasasında düzenleme aracı görevi görmemesidir, yani düzenleme, işten çıkarmalar yoluyla gerçekleşmektedir. Bu belki de, asgari ücret artışlarının ücret dağılımı geneline yansımasının yanı sıra, uyulması zorunlu asgari ücretin getirdiği kısıtlamalara bağlanabilir. Yüksek İş Gücü Vergi Yükü 4.11. İşverenlerin, yüksek sosyal güvenlik primleri ödemekten kaçınmak için ücretleri eksik bildirmeleri durumunda, asgari ücretin uyulma zorunluluğu abartılmış olabilir. Asgari ücret etrafında gözlemlenen kümelenmenin bir kısmı, bir çok çalışanın asgari ücret aldığını bildirmesinden, ancak ilave gayri resmi ödemeler nedeniyle net ücretlerinin daha fazla olmasından kaynaklanıyor olabilir. Bu iddiayı destekleyecek tek şey anekdotal kanıtlardır; ancak bu, yüksek iş gücü vergi yükünün iş gücü piyasası sonuçlarını belirliyor olabileceğini göstermez. Son zamanlardaki politika eylemi de, yüksek iş gücü vergi yükünü azaltma isteğine işaret etmektedir. Mayıs 2008 istihdam paketi, işverenlerin sosyal güvenlik primlerinde iki indirimi uygulamaya koymuştur: (1) yüzde 19,5 oranındaki brüt ücret giderlerini yüzde 14,5 seviyesine indiren yüzde 5 oranındaki genel kapsamlı indirim ve (2) Mayıs 2008 ile Temmuz 2010 arasından işe alınan ve en az 6 aydır işsiz olan kadınlar ve genç (18-29) işçiler için geçici ve kademeli olarak sona eren indirimler. 33 Bir krize müdahale paketi, bu kez en az üç aydır işsiz olan işsizlik sigortası alanlar için, işverenlerin sosyal güvenlik primlerini daha da azaltan diğer bir önlem getirmiştir.34 İş gücü vergi yükündeki, dolayısıyla iş gücü maliyetlerindeki indirimler, potansiyel olarak istihdamı teşvik edebilir ve işverenlerin işçileri kayıt dışı olarak istihdam etme saikini azaltabilir. 4.12. İş gücü vergi yükündeki hedeflenmiş indirimlerin, genel kapsamlı önlemlerden daha maliyet-etkin oldukları kabul edilmektedir. Sosyal güvenlik primlerindeki hem genel kapsamlı hem de hedeflenmiş kesintiler muhtemelen kriz sırasında daha az işten çıkarmaya neden olmuş ve daha düşük işe alma maliyetleri sayesinde istihdamın daha hızlı toparlanmasını teşvik etmiştir. Ancak söz konusu iki önlem, istihdamı ve kayıtlı hale gelmeyi teşvik etmedeki beklenen etkililikleri, ayrıca maliyet-etkinlikleri açılarından farklıdır. Gerçek vergi yükü (vergiyi fiilen ödeyen kim olursa olsun) işverenler ve çalışanlar arasında paylaşıldığından, çalışanlar, işverenlerin sosyal güvenlik primlerindeki indirimlerden yararlanmayı, dolayısıyla daha yüksek ücretler almayı beklemektedir. Bu, iş gücü maliyetlerinin, işverenin sosyal güvenlik primlerindeki indirimden daha az düştüğü anlamına gelmektedir. Ne kadar daha az olduğu ise çalışan ücretlerinin seviyesine bağlıdır, düşük ücretli işçiler için iş gücü maliyeti indirimi daha yüksektir.35 4.13. Son zamanlardaki ampirik çalışmalar, sosyal güvenlik primlerindeki hedeflenmiş indirimleri desteklemektedir. Dünya Bankası (2009), ortalama ücretli işçiler için işverenin sosyal güvenlik primlerindeki her yüzde 1 puanlık indirimin, istihdamı sadece yüzde 0,15 oranında arttırdığını, çünkü indirimin yüzde 70’inin daha yüksek çalışan ücretlerine dönüştüğünü, yüzde 30’unun ise daha düşük iş gücü maliyetlerine gittiğini göstermiştir. Öte yandan, aynı çalışmada, asgari ücretli işçiler için sosyal güvenlik primlerindeki indirimlerin dörtte üçünün daha düşük iş gücü maliyetlerine dönüştüğü, sadece yüzde 25’inin daha yüksek ücretler yoluyla işçiler tarafından alındığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle, (kadınlar ve gençler gibi) ücret dağılımının dibinde yer alan işçileri hedefleyen vergi yükü indirimlerinin, genel kapsamlı indirimlerden daha maliyet33 Bu politika önleminin sona ermesi beş yıl içinde gerçekleşmektedir; ilk yıldaki primlerin tamamı devlet tarafından karşılanırken, bu kademeli olarak beşinci yılda sadece yüzde 20’ye kadar düşmektedir. 34 Bu yeni işe almaların, işverenlerin Nisan 2009 iş gücünün üzerinde bir artışı temsil etmesi durumunda, bu işçileri istihdam eden işverenlerin 6 ay süreyle sosyal güvenlik primi ödemeleri gerekmeyecekti. 35 Dünya Bankası (2009), “Estimating the Impact of Labor Taxes on Employment and the Balances of the Social Insurance Funds in Turkey,” Rapor No. 44056-TR. 47 <DUDUODQDQODUÕQVD\ÕVÕ DUDVÕQGD SD\ODúÕOGÕ÷ÕQGDQ oDOÕúDQODU LúYHUHQOHULQ VRV\DO JYHQOLN SULPOHULQGHNL LQGLULPOHUGHQ \DUDUODQPD\Õ GROD\ÕVÕ\OD GDKD \NVHN FUHWOHU DOPD\Õ EHNOHPHNWHGLU %X Lú JF PDOL\HWOHULQLQ LúYHUHQLQVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQGHNLLQGLULPGHQGDKDD]GúW÷DQODPÕQDJHOPHNWHGLU1HNDGDUGDKD D]ROGX÷XLVHoDOÕúDQFUHWOHULQLQVHYL\HVLQHED÷OÕGÕUGúNFUHWOLLúoLOHULoLQLúJFPDOL\HWLLQGLULPL Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? daha yüksektir. 13 etkin olması beklenmektedir. En son Şekil 4.6. İş Yaratma ve İşveren Sosyal Güvenlik 4.13. (2011) Son çalışmaları, zamanlardaki OECD bu ampirik ùHNLO4.6øú<DUDWPDYHøúYHUHQ6RV\DO*YHQOLN3ULPOHULQGHNL Primlerindeki İndirim øQGLULP DPSLULN oDOÕúPDODU36 Analizde VRV\DO bir bulguyu desteklemektedir. güvenlik primlerindeki dizi güçlü varsayım kullanılmış olmakla 80.000 KHGHIOHQPLú LQGLULPOHUL birlikte, sonuçlar, genel kapsamlı indiridesteklemektedir. 'Q\D %DQNDVÕ 60.000 min (900.000), hedeflenmiş müdahalelere (2009), ortalama ücretli LúoLOHU LoLQ 40.000 (125.000) kıyasla çok daha fazla sayıda LúYHUHQLQ VRV\DO JYHQOLN “hak sahibi” üretmiş gibi göründüğüne işa20.000 SULPOHULQGHNL KHU \]GH SXDQOÕN ret etmektedir (Şekil 4.6). Bununla birlikte, LQGLULPLQ LVWLKGDPÕ VDGHFH \]GH 0 genel kapsamlı indirim ile yaratılan her bir 2009 2010 RUDQÕQGD DUWWÕUGÕ÷ÕQÕ oQN iş için maliyet, diğerinin maliyetinden üç indirimin yüzde 70'inin daha yüksek .DGÕQ0D\ÕV *HQoHUNHN0D\ÕV kat daha yüksektir (4.000 TL’ye karşılık oDOÕúDQ FUHWOHULQH G|QúW÷Q <HQLLVWLKGDP0D\ÕV 1.100-1.300 TL). \]GH XQXQ LVH GDKD GúN Lú gücü maliyetlHULQH JLWWL÷LQL Kaynak<D]DUÕQ2(&' \HGD\DQDQKHVDSODPDODUÕ Kaynak: Yazarın, OECD’ye dayanan hesaplamaları (2011). J|VWHUPLúWLU gWH \DQGDQ D\QÕ oDOÕúPDGDasgari ücretli LúoLOHULoLQVRV\DOJYHQOLNSULPOHULQGHNLLQGLULPOHULQG|UWWHoQQGDKDGúN Lú JF PDOL\HWOHULQH G|QúW÷ VDGHFH \]GH LQLQ GDKD \NVHN FUHWOHU \ROX\OD LúoLOHU WDUDIÕQGDQ DOÕQGÕ÷Õ WDKPLQ HGLOPHNWHGLU %X QHGHQOH NDGÕQODU YH JHQoOHU JLEL FUHW GD÷ÕOÕPÕQÕQ GLELQGH \HU DODQ Tablo 4.3. İşverenlerin Sosyal Güvenlik Primi İndirimleri ile Yaratılan Her İş için Maliyet LúoLOHUL KHGHIOH\HQ YHUJL \N LQGLULPOHULQLQ JHQHO NDSVDPOÕ LQGLULPOHUGHQ GDKD PDOL\HW-HWNLQ ROPDVÕ Hak Sahipleri Maliyet (milyon TL) desteklemektedir. Yaratılan her iş için14maliyet (TL)bir EHNOHQPHNWHGLU(QVRQ2(&'oDOÕúPDODUÕEX ampirik bulguyu Analizde Genel GL]L kapsamlı JoO YDUVD\ÕP NXOODQÕOPÕú ROPDNOD ELUOLNWH VRQXoODU JHQHO NDSVDPOÕ LQGLULPLQ indirim 2009 5.500.000 3.300 11 %XSROLWLND|QOHPLQLQVRQDHUPHVLEHú\ÕOLoLQGHJHUoHNOHúPHNWHGLULON\ÕOGDNLSULPOHULQWDPDPÕGHYOHWWDUDIÕQGDQ 2010 6.400.000 4.100 NDUúÕODQÕUNHQEXNDGHPHOLRODUDNEHúLQFL\ÕOGDVDGHFH\]GH \HNDGDUGúPHNWHGLU Yaratılan işler tahmini 900.000 3.700 a 4.111,11 12 %X\HQLLúHDOPDODUÕQLúYHUHQOHULQ1LVDQLúJFQQ]HULQGHELUDUWÕúÕWHPVLOHWPHVLGXUXPXQGDEXLúoLOHUL Hedeflenmiş indirimler (kadınlar ve genç işçiler) LVWLKGDPHGHQLúYHUHQOHULQD\VUH\OHVRV\DOJYHQOLNSULPL|GHPHOHULJHUHNPH\HFHNWL 132009 61.615 81 'Q\D %DQNDVÕ ³(VWLPDWLQJ WKH ,PSDFW RI /DERU 7D[HV RQ (PSOR\PHQW DQG WKH %DODQFHV RI1.314,61 WKH 6RFLDO b Insurance Funds in Turkey,” Rapor No. 44056-TR. 2010 63.230 137 14 OECDişler (2011), “Turkey: Supporting employment G20 Ülke Yaratılan tahmini 124.845c through reduced social 137b security contributions,” 1.097,36 3ROLWLNDg]HWOHUL*dDOÕúPDøVWLKGDP%DNDQODUÕ7RSODQWÕVÕ-27 Eylül, Paris. Kaynak: Yazarın, OECD’ye dayanan hesaplamaları (2011). Notlar: 49 a Bu marjinal 900.000 iş 2009 ile 2010 arasındaki bir noktada yaratılmış olabileceğinden, maliyet, bu iki veri noktasının ortalaması olarak alınmıştır. b Bu maliyet, yeni işlerin sosyal güvenlik primlerinin yüzde 100 karşılanmasını ve 2009’da yaratılan işler için kademeli olarak sona ermeyi içermektedir. c Burada, 2009’da yaratılan tüm işlerin 2010 boyunca muhafaza edildiği varsayılmaktadır. Yüksek Emeklilik Teminatları 4.14. İş gücü piyasasının vurgulanması gereken üçüncü bir politika özelliği, düşük emeklilik yaşı ve bunun sonucu olan uzun süreli emeklilik teminatlarıdır. Türkiye’nin 50 yaş olan ortalama emeklilik yaşı, yaklaşık 10 yaş fark ile OECD’deki en düşük yaştır. Ayrıca, emeklilik yaşındaki değişimin hızı çok yavaş olmuştur (Şekil 4.7). Düşük emeklilik yaşı ve uzun süreli teminatlar, Türkiye’yi orta yaşlı çalışanların üretken potansiyelinden mahrum bırakmakta ve önemli mali bedeller ortaya çıkarmaktadır. 2006-08 emeklilik reformu, sisteme Eylül 1999 ile Ekim 2008 arasındaki girenler için geçerli olmak üzere, yasal emeklilik yaşını erkekler için 60 ve kadınlar için 58 yaşa çıkarmıştır. Sisteme Ekim 2008’den sonra girenler için, emeklilik yaşı (erkekler için) 2046’ya ve (kadınlar için) 2048’e kadar hem erkekler hem de kadınlar için kademeli olarak 65’e ulaşacaktır. Emeklilik yaşında sonuç olarak ortaya çıkan büyüme, bir çok Doğu Avrupa ülkesindeki 6 aya karşılık, her yıl için yaklaşık sadece 2 ay kadardır. Sonuç, 50-64 yaş grubu için yaklaşık yüzde 30 civarındaki 36 OECD (2011), “Turkey: Supporting employment through reduced social security contributions,” G20 Ülke Politika Özetleri, G20 Çalışma İstihdam Bakanları Toplantısı, 26-27 Eylül, Paris. 48 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi nispeten düşük iş gücüne katılım oranlarıdır. Ayrıca erken emeklilik yaşı, teminatların uzun süreli olmasına yol açmaktadır: 2010 yılında, 45 yaşındaki erkekler ile 41 yaşındaki kadınlar - bunların doğum kuşaklarının müktesep hakları 1998-9 reformunda korunmuş olduğundan ve erkekler için 60 ve kadınlar için 58 olan resmi emeklilik yaşına tabi olmadıklarından - emeklilik yaşına gelmişlerdir. 37 Bu emeklilik yaşları için ortalama yaşam beklentisi erkekler için 31 ve kadınlar için 37 yıldır; bu da - OECD içinde ikinci en yüksek teminat süresine sahip ülke olan - Yunanistan’dan sırasıyla 7 ve 10 yıl daha uzundur. Şekil 4.7. Türkiye: Emeklilik Yaşı ve Sonuçları ùekil 4.77UNL\H(PHNOLOLN<DúÕYH6RQXoODUÕ 80 Erkek .DGÕQ 70 51 50 60 49 50 40 48 30 Erkek 47 20 10 46 45 EPHNOLOLN\DúÕQGDQ VRQUD\DúDPEHNOHQWLVL ABD Almanya Avustralya Avusturya Belçika Danimarka Finlandiya Fransa Hollanda øQJLOWHUH øUODQGD øVSDQ\D øVYHo øVYLoUH øWDO\D ø]ODQGD Japonya Kanada Lüksemburg Norveç Portekiz Yeni Zelanda Yunanistan Türkiye 2008 0 .DGÕQ 2000 40 2001 2002 2003 Erkek 2004 2005 2006 2007 2008 2009 .DGÕQ 35 30 25 20 15 10 5 0 Kaynak<D]DUÕQ2(&'YHULOHULQHGD\DQDQKHVDSODPDODUÕ Kaynak: Yazarın, OECD verilerine dayanan hesaplamaları. 4.15. <NVHN DVJDUL HPHNOLOLN PDDúÕ \DVDO HPHNOLOLN \DúÕQGDQ VRQUD oDOÕúPDQÕQ JHWLULOHULQL D]DOWPDNWD YH JHUoHN PDDúODUÕQ EH\DQ HGLOPHVL LoLQ FD\GÕUÕFÕ HWNL \DUDWPDNWDGÕU Türkiye, OECD LoLQGHLNLQFLHQ\NVHNDVJDULHPHNOLOLNPDDúÕRUWDODPDND]DQoRUDQÕQDVDKLSWLULúoLYHLúYHUHQSULPOL 4.15. Yüksek asgari emeklilik maaşı, yasal emeklilik yaşından sonra çalışmanın getirilerini azaltmakta DVJDULHPHNOLPDDúODUÕRUWDODPDND]DQoODUÕQ\DNODúÕN\]GH ÕQÕWHPVLOHWPHNWHGLU\ÕOÕQGDDVJDUL ve gerçek maaşların beyan edilmesi için caydırıcı etki yaratmaktadır. Türkiye, OECD içinde ikinci en HPHNOLPDDúÕ-7/RODUDNEHOLUOHQPLúWLUEXGDQHWDVJDULFUHWWHQ-546 TL) daha yüksek bir yüksek asgari emeklilik maaşı / ortalama kazanç oranına sahiptir, işçi ve işveren primli asgari emekli maaşları, seviyededir. 16 Bu ERQN|U WHPLQDWODU GúN FUHWOL LúoLOHU LoLQ HPHNOLOLNWH X\JXQ \DúDP VWDQGDUWODUÕ ortalama kazançların yaklaşık yüzde 40’ını temsil etmektedir. 2009 yılında, asgari emekli maaşı 591-608 TL VD÷ODPDNODELUOLNWHLQVDQODUÕQGDKDX]XQVUHoDOÕúPDLVWHNOHULQLD]DOWPDNWDDVJDULFUHWWHQGDKD\NVHN olarak belirlenmiştir, bu da net asgari ücretten (527-546 TL) daha yüksek bir seviyededir.38 Bu bonkör temiFUHWOHU EH\DQ HGLOPHVL LoLQ FD\GÕUÕFÕ ELU HWNL \DUDWPDNWDGÕU $VJDUL FUHWOHU LoLQ D\OÕN ED÷ODPD RUDQÕ natlar düşük ücretli işçiler için emeklilikte uygun yaşam standartları sağlamakla birlikte, insanların daha uzun \NVHNFUHWOHUD\OÕNED÷ODPDRUDQÕQGDQGDKDID]ODGÕUKHPLúoLOHUKHPGHLúYHUHQOHUVDGHFHDVJDULFUHW süre çalışma isteklerini azaltmakta asgari ücretten daha yüksek ücretler beyan edilmesi için caydırıcı bir etki EH\DQ HGLS JHULVLQLQ ND\ÕW GÕúÕ RODUDN |GHQPHVLQGHQ ID\GD VD÷ODPDNWDGÕU $VOÕQD EDNÕOÕUVD HUNHNOHULQ yaratmaktadır. ücretler için VL aylıkDVJDUL bağlama oranı yüksek ücretler bağlama oranından daha fazladır, yüzde 44'ü vHAsgari NDGÕQODUÕQ \]GH FUHW ND]DQoODUÕ EH\DQaylık HWPHNWH YH EX ND]DQoODU ]HULQGHQ 17 prim ödemektedir. %XQHGHQOHDVJDULHPHNOLOLNPDDúÕQÕQJ|UHOLVHYL\HVLQLQD\DUODQPDVÕGDKDID]ODNLúL oDOÕúPD\D GHYDP HGHFH÷L LoLQ2011: HPHNOLOLN VLVWHPL ]HULQGHNL PDOL NDOPD\DFDN D\QÕ 37 OECD (2011b), Pensions at a Glance Retirement-Income Systems in OECD and G20EDVNÕ\Õ Countries, D]DOWPDNOD OECD Publishing. ]DPDQGDGDKD\NVHNELUHPHNOLPDDúÕHOGHHGHELOPHNLoLQND]DQoODUÕQWDPEH\DQHGLOPHVLQLGHWHúYLN 38 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=asgari) (16+ yaş çalışanlar için net asgari ücret hesabı) ve OECD (2011b) verileri. edecektir. 49 16 dDOÕúPD YH 6RV\DO *YHQOLN %DNDQOÕ÷Õ http://www.csgb.gov.tr/csgbPortal/cgm.portal?page=asgari \Dú oDOÕúDQODULoLQQHWDVJDULFUHWKHVDEÕYH2(&'EYHULOHUL 17 'Q\D%DQNDVÕ(PHNOLOLNSROLWLNDVÕQRWX Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? hem işçiler hem de işverenler sadece asgari ücret beyan edip gerisinin kayıt dışı olarak ödenmesinden fayda sağlamaktadır. Aslına bakılırsa, erkeklerin yüzde 44’ü ve kadınların yüzde 37’si asgari ücret kazançları beyan etmekte ve bu kazançlar üzerinden prim ödemektedir.39 Bu nedenle, asgari emeklilik maaşının göreli seviyesinin ayarlanması, daha fazla kişi çalışmaya devam edeceği için emeklilik sistemi üzerindeki mali baskıyı azaltmakla kalmayacak, aynı zamanda daha yüksek bir emekli maaşı elde edebilmek için kazançların tam beyan edilmesini de teşvik edecektir. D. Polİtİka sİmülasyonları: Türkİye’de kayıtlı İstİhdamı arttırmaya yönelİk seçenekler 4.16. Uyulması zorunlu asgari ücret, yüksek iş gücü vergi oranı ve emeklilik sistemi, Türkiye’nin iş gücü piyasası sonuçlarını etkileyen üç temel politika olarak tanımlanmıştır. Bu alanlardaki politika değişiklikleri, özellikle kadınlar ve gençler için kriz sonrası dönem sırasında gözlemlenen eğilimler desteklenerek, kayıtlı istihdamı arttırabilir. Ayrıca bu alanlardaki politika değişiklikleri, Bölüm 3’teki ana mesajlardan - Türkiye’de yatırımların başını çektiği bir büyüme stratejisinin sınırlarını vurgulayan - bir tanesini desteklemektedir. Orta ila uzun vadede yüksek büyüme oranlarını sürdürmek için, temel bileşenler kayıtlı istihdam büyümesi ve daha hızlı bir TFV büyümesi olmalıdır. ‘Demografik paydan’ en iyi şekilde yararlanılması, bir çok alanda politika eylemi oluşturacaktır. Burada, sosyal güvenlik primlerindeki indirimlere, asgari ücretin azaltılmasına ve iş gücüne katılanların vasıflarının iyileştirilmesi politikasına odaklanıyoruz. Bu politika deneyleri, daha yüksek bir istihdam seviyesinin ve daha verimli bir istihdamın etkilerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. 40 Senaryo I: Sosyal Güvenlik Primlerinin Azaltılması 4.17. 2008 yılında sosyal güvenlik primlerinde yapılan hedeflenmiş indirim, muhtemelen kayıtlı istihdamdaki kriz sonrası artışın bir kısmını açıklamaktadır. İlk politika deneyi, 2008 yılında sosyal güvenlik primlerinde yapılan reformun etkilerini simüle etmeyi amaçlamaktadır. Hedef, istihdamdaki son düzelmenin ne kadarının bu reformlara bağlanabileceğinin tahmin edilmesidir. İşverenlerin kadın ve/veya genç çalışanlar için ödedikleri sosyal güvenlik primlerinde, 2008 reformunun hedeflenmiş önlemlerine aşağı yukarı karşılık gelen yüzde 25’lik bir azalmayı simüle ediyoruz. Önlemlerin hedeflenmiş bölümünün, toplam istihdamda yüzde 0,21 oranında bir artışa yol açtığını görüyoruz. Bu, 2010 yılında istihdamda gözlemlenen fiili artışın yaklaşık yüzde 15’inin, 2008 politika reformlarına bağlanabileceği anlamına gelmektedir. Kadın istihdamı yüzde, 0,65, genç istihdamı ise yüzde 0,46 oranında artmaktadır. Bu bulgular, büyüklük açısından OECD simülasyonlarından daha küçüktür. Genel kapsamlı primlerdeki azalma ile, daha yüksek tüketim talebinin, istihdamda düşük vasıflı sektörlerden daha yüksek vasıflı hizmet sektörlerine doğru bir değişime yol açtığını görüyoruz. Sonuç olarak, örneğin düşük vasıflı erkek istihdamı neredeyse hiç artmamaktadır. Tablo 4.4. Sosyal Güvenlik Primlerindeki Hedeflenmiş İndirimler (yüzde değişimler) İstihdam Değişimleri Kayıtlılık Değişimleri Kadın İstihdamı 0,65 Kadın Kayıtlılık Oranı 0,58 Erkek İstihdamı 0,02 Erkek Kayıtlılık Oranı 15-29 Yaş İstihdamı 0,46 15-29 Yaş Kayıtlılık Oranı 0,71 Düşük Vasıflıların İstihdamı 0,13 Düşük Vasıflıların Kayıtlılık Oranı 0,26 Yüksek Vasıflıların İstihdamı 0,35 Yüksek Vasıflıların Kayıtlılık Oranı 0,13 Toplam İstihdam 0,21 Toplam Kayıtlılık Oranı 0,19 0,17 Kaynak: Simülasyon sonuçlarına dayanan Banka personeli hesaplamaları. 39 Dünya Bankası (2011). Emeklilik politikası notu. 40 Takip eden politika simülasyonları, herhangi bir mali açığın daha yüksek etkili sermaye vergilendirmesi ile kapatılacağının varsayılması bakımından, mali olarak nötr olacak şekilde yapılmıştır. Etkili sermaye vergilendirmesinin makul olmayan seviyelere çıktığı bir senaryo yoktur. 50 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi 4.18. Sosyal güvenlik primlerinde yapılan indirim, kayıt dışı istihdamdaki azalmanın bir bölümünü açıklamaktadır. Simülasyonlar, kayıt dışı iş gücü pazarının Türkiye’deki iş gücü pazarı sonuçlarında oynadığı önemli rolü anlatmaktadır. İşveren sosyal güvenlik primlerindeki genel kapsamlı indirimler, kayıt dışı istihdamı önemli ölçüde azaltmış gibi görünmektedir. Toplam kayıtlı istihdam, yüzde 1’den daha fazla bir oranda artmıştır. Hem erkek hem de kadın istihdamı ve neredeyse tüm istihdam kategorileri, kayıtlılık durumunda benzer artışlar yaşamıştır; en büyük artış, yüzde 2’nin üzerinde bir artışla düşük vasıflı işçilerde olmuştur. Hedeflenmiş indirimler de, daha düşük bir ölçüde olsa da, kayıtlılık durumunu iyileştirmektedir. Birlikte ele alındıklarında, bu sonuçlar, ilave istihdam kazanımlarını ve kayıt dışılıktaki azalmaları teşvik etmek için sosyal güvenlik primlerinde ilave indirimler yapılmasının dikkate alınabileceğini göstermektedir; ancak düşük ücretli işçileri hedefleyen önlemlerin, işçiler için daha yüksek kazançlara dönüşmesi daha az olası, daha yüksek istihdamla sonuçlanması ise daha olasıdır. Önemli bir uyarı, hedeflemenin, düşük ücretli işçilerin - örneğin yaş ve cinsiyet gibi - gözlemlenebilir özelliklerine dayanması gerekliliğidir. Doğrudan ücretlere dayanan hedefleme, hak kazanmak için kazançların eksik beyan edilmesine yol açabilir.41 Tablo 4.5. Sosyal Güvenlik Primlerindeki Genel Kapsamlı İndirimler (yüzde değişimler) İstihdam Değişimleri Kayıtlılık Değişimleri Kadın İstihdamı 0,16 Kadın Kayıtlılık Oranı Erkek İstihdamı -0,06 Erkek Kayıtlılık Oranı 1,73 15-29 Yaş İstihdamı 0,08 15-29 Yaş Kayıtlılık Oranı 1,25 Düşük Vasıflıların İstihdamı -0,29 Düşük Vasıflıların Kayıtlılık Oranı 2,09 Yüksek Vasıflıların İstihdamı 0,54 Yüksek Vasıflıların Kayıtlılık Oranı 0,25 Toplam İstihdam 0,00 Toplam Kayıtlılık Oranı 1,14 1,16 Kaynak: Simülasyon sonuçlarına dayanan Banka personeli hesaplamaları. Senaryo II: Asgari ücrette indirim 4.19. Asgari ücretin azaltılmasının, kayıtlılık üzerinde güçlü etkileri vardır. İkinci politika deneyi, asgari ücretin mevcut seviyesinde yüzde 25’lik bir indirim yapılmasıdır. Simülasyonlar, bunun kayıtlılık durumu üzerinde önemli bir etkisi olduğunu, toplam kayıtlı istihdamın yüzde 3,3 arttığını göstermektedir. Ayrıca, söz konusu artışlar tüm iş gücü kategorilerinde gerçekleşmektedir. Düşük vasıflı işçilerde, yüzde 5’in üzerine çıkan özellikle güçlü bir artış görülmektedir. Şaşırtıcı olan, toplam istihdam seviyeleri üzerindeki etkilerdir. Toplam istihdam üzerindeki etki çok küçüktür, ancak bunlar güçlü bileşimsel etkilerdir. Erkeklerin ve daha yüksek beceri seviyelerindeki kişilerin asgari ücretindeki indirimin, güçlü bir negatif iş gücü arzı etkisi var gibi görünmektedir. Alternatif olarak kadınlar ve gençler için, güçlü pozitif istihdam etkileri olduğunu, kadın istihdamının yaklaşık yüzde 1,5 arttığını görüyoruz. İş gücü kategorilerindeki bileşimsel değişikliklerin bir sonucu olarak, toplam istihdam düşmektedir (yüzde -0,62). İş gücü arzı, kazançlarının referans ücretlerinin altına düştüğünü görebilecek düşük vasıflı erkekler için azalmıştır. Reel asgari ücret azalmaları, ya da en azından nominal asgari ücretteki daha makul artışlar, kayıtlı ücret primini azaltabilir ve böylelikle işverenlerin kayıtlı sektörde düşük vasıflı kadın işçileri istihdam etmelerini teşvik edebilir. 41 Bu ve ilerideki senaryolar için, modeldeki ana ürün pazarları esneklik varsayımları Ek 1, Kutu 1’de listelenmiştir. 51 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Tablo 4.6. Asgari Ücrette İndirim (yüzde değişimler) İstihdam Değişimleri Kayıtlılık Değişimleri Kadın İstihdamı 1,34 Kadın Kayıtlılık Oranı 0,86 Erkek İstihdamı -1,45 Erkek Kayıtlılık Oranı 15-29 Yaş İstihdamı 0,58 15-29 Yaş Kayıtlılık Oranı 1,61 Düşük Vasıflıların İstihdamı -0,69 Düşük Vasıflıların Kayıtlılık Oranı 5,76 Yüksek Vasıflıların İstihdamı -0,49 Yüksek Vasıflıların Kayıtlılık Oranı 0,38 Toplam İstihdam -0,62 Toplam Kayıtlılık Oranı 3,03 3,80 Kaynak: Simülasyon sonuçlarına dayanan Banka personeli hesaplamaları. Senaryo III: Kadınların İş Gücüne Katılımının Arttırılması 4.20. Kadınların iş gücüne katılım oranındaki bir artış, önemli ölçüde yüksek büyümeyi desteklemektedir. Bölüm 3’te, ülkedeki gelecekteki büyüme görünümü için iş gücünün ve toplam faktör verimliliğinin önemi vurgulanmıştır. Spesifik olarak, mevcut düşük seviyesi göz önüne alındığında, kadınların iş gücüne katılım oranının arttırılmasının önemi belirtilmiştir. Bu senaryoda, kadınların iş gücüne katılım oranında, şu anda erkek katılım oranının yüzde 40’ı kadar olan mevcut seviyesinden 2020 yılında yüzde 80’e çıkmasını sağlayacak bir artış modellenmiştir. Bu senaryo, kadınların iş gücüne daha fazla katılımını tetikleyecek tam bir politika önlemini modellemek amacı taşımamaktadır. Amaç, söz konusu artışın ana makroekonomik etkilerini göstermektir. Dikkat edilecek birinci sonuç, reel GSYH büyümesinin, 2012’deki yüzde 2,2 seviyesinden, orta vadede yaklaşık yüzde 4,8 seviyesine çıkmasıdır. Bu, özellikle güçlü bir sonuçtur ve mevcut büyüme ortamında, iyi karşılanacak bir artış olacaktır. Daha hızlı TFV ile birleştiğinde, sonuçlar daha da etkileyicidir ve Bölüm 3’te sunulan büyüme muhasebesi senaryoları ile tutarlıdır. 4.21. Kadınların iş gücüne daha yüksek bir katılım oranı, mali tedbirliliği ve daha az volatil ekonomik büyümeyi destekler. Sonuçlar, uyulması zorunlu asgari ücret kayıtlı sektördeki istihdam artışlarını sınırladığından, kadınların istihdamındaki büyümenin büyük bir kısmının kayıt dışı sektörde olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, düşük vasıflı erkeklerin kayıtlı sektöre gittikçe artan oranlarda girmesiyle, kayıtlılık durumu artmaktadır. Bu sonuç, kadınların ve genç işçilerin, erkeklere ve yaşlı işçilere göre kayıtlı ücret priminden daha fazla etkilendiğini gösteren Başkaya ve Hülagü’nün (2011) ampirik çalışması ile tutarlıdır. Ayrıca, bir önceli politika simülasyonundaki sonuçlar ile de tutarlıdır. Bunun mali açıdan anlamı, işveren sosyal güvenlik primlerinin zaman içinde artması ve sunulan diğer senaryolarda olduğu gibi, bütçeyi dengelemek için efektif kurumlar gelir vergisi oranının o kadar fazla arttırılmasının gerekmemesidir. İş gücü arzı artışları daha fazla emek yoğun ekonomik büyüme sağladıkça, yatırımların azalması gereklidir. Bu senaryoda cari açık yüzde 6 civarında kalmaktadır, bu da daha fazla yerel sermayeli büyüme olarak nitelendirilen önceki senaryolarda sağlanan açıktan çok farklı değildir. Bu açıdan senaryo, daha fazla yerel sermayeli büyümeyi, dolayısıyla daha az volatil ekonomik büyümeyi taklit etmektedir. 52 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi Ek 1. HGD Modeli Özellikleri Yinelemeli-dinamik Model, yinelemeli-dinamik bir modeldir. Bu, modelin iki temel unsuru olduğunu yansıtmaktadır: statik bir model ve bir zamanlararası ya da dinamik bağ. Ayrıntılı statik model, bir dizi kısıtlamayı ve dışsal değişkenlere ait değerleri yansıtacak şekilde, tek bir dönemin (örneğin, bir yıl) genel dengesi için çözülmüştür. Ekonominin verilerde temsil edilen ilk konumu, altta yatan ekonomik davranışın niteliğine ilişkin varsayımlar ve belirtilen dışsal kısıtlamalar dikkate alındığında, statik denge optimum bir çözümü yansıtmaktadır. Bu açıdan, yeni bir yatırım projesi, devlet politikasındaki bir değişiklik, dünya fiyatlarındaki ve/veya iş gücünün bileşimindeki değişimler gibi dışsal bir değişim ekonomik koşulları değiştirene ve kaynakların dağılımının düzenlenmesine neden olana dek, modelin çözümü tekrarlayacaktır. Statik bir denge sağlandıktan sonra, zamanlararası bağ, ekonominin konumunu (örneğin değer kaybı için düzeltilmiş sermaye stokları ve yeni yatırım), dışsal değişkenleri (örneğin dünya emtia fiyatları) ve politika parametrelerini (örneğin çok-yıllık reform programının bir parçası olarak ticaret kısıtlamalarındaki değişiklikler) yansıtan verileri “günceller”. Bu, bir dizi bağ denklemi kullanılarak yapılır ve bir sonraki dönemin statik modelinin çözülmesi için kullanılır. Optimize edici dinamik bir çerçevede aktörlerin beklentilerini dikkate alan tamamen dinamik bir alternatif özellik, bu modelleme çabasının ikinci bir aşamasında belirlenebilir. Hesaplanabilir genel denge Hesaplanabilir terimi, modelin, bir bilgisayar ile nicel olarak çözülebilecek sayısal özelliğini yansıtmaktadır. Genel denge terimi, üretim ve talep ilişkilerinin dahil edilmesine, bunlar arasındaki karşılıklı ilişkilere ve tüm pazarlarda arz ve talebin etkileşimi yoluyla fiyatların eş zamanlı olarak belirlenmesine atıfta bulunmaktadır. Ancak bu, daha sonra belirtildiği gibi, tüm pazarların tam istihdam düzeylerinde boşaltılması gerektiği anlamına gelmez. HGD modelleri, üretim ve talebi ele alışlarında, neo-klasik mikroekonominin geleneksel özelliklerini dahil ederler. Bu modeller, üretim faktörlerinin - yani iş gücü, sermaye, arazi - tedarik edilmesi ve devlet bütçesi üzerindeki kısıtlamalar, ödemeler dengesi, vb. gibi ekonomideki çeşitli sıkıntılara tabi olarak, üreticilerin (kâr maksimizasyonu, maliyet minimizasyonu) ve tüketicilerin (kullanım maksimizasyon) tarafındaki optimize edici davranışları üstlenirler. Sonuçta elde edilen denklemler, ekonomik aktörlerin nispi fiyatlardaki değişikliklere duyarlılığını vurgularlar; empoze edilen duyarlılığın derecesi, ikame esnekliklerine tahsis edilen değerlere bağımlıdır. Johansen tipi Bu niteleme, modelin çözüldüğü yola atıfta bulunmaktadır. HGD modelleri iki gruba ayrılır: (i) değişkenlerin seviyelerinde çözülen modeller ve (ii) logaritmik diferansiyeller ya da yüzde değişimlerinde çözülen modeller. Her bir çözün türünün göreceli doğruluğu hakkında uzun zamandır süren bir tartışma mevcuttur. Bu tartışma büyük ölçüde yapaydır, çünkü bilgisayar yazılımlarındaki gelişmeler, bu iki türü eşdeğer hale getirmiştir. Modelleyiciler tarafından kullanılan model tipi seçimi, öncelikle kişisel zevklere göre belirlenmektedir. Tip (i) yaklaşım, tam çözümler üretmektedir. Doğrusal olmayan denklem sistemlerine çözebilen esnek bir çözüm algoritması gerektirir. Bu alandaki bilgisayar yazılımının hızla gelişmesi ile, bu yaklaşım eskiden olduğundan çok daha az sorun olmaya başlamıştır. Öncülüğünü Johansen’in (1960)42 yaptığı tip (ii) yaklaşım, CGE modelleyicilerin Avustralya Etki Ekolu tarafından kullanılmaktadır (bkz. Dixon ve ark. (1982)43, (1992)44). Bu yaklaşım, değişkenlerin yüzde değişiminde doğrusal olan bir sistem elde etmek için modelin tüm denklemlerinin tamamen farklılaştırılmasını kapsamaktadır. Ardından, çözümler üretmek için basit matris manipülasyon yöntemleri ya da doğrusal programlama kullanılır. 42 Johansen, L. (1960) A Multisectoral Study of Economic Growth, North Holland, Amesterdam 43 Dixon P., B. Parmenter, J. Sutton and D. Vincent (1982) ORANI: A Multisectoral Model of the Australian Economy, North Holland, Amsterdam. 44 Dixon P., B. Parmenter, A. Powell and P. Wilcoxen (1992) Notes and Problems in Applied General Equilibrium Economics, North Holland, Amsterdam. 53 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Tip (i) yaklaşım ile karşılaştığında, tip (ii)’nin bir dezavantajı vardır - sonuçlar ancak lineer olmayan sisteme lineer yaklaşmalardır ve bu nedenle sadece küçük değişiklikler için tam olarak geçerlidir. Yine de, ileri ekstrapolasyon tekniklerinin geliştirilmesi, daha kesin sonuçlar üretmeyi mümkün kılmıştır. Ayrıca, bir dizi avantaj da mevcuttur - esnek-biçimli fonksiyonlar kolayca belirlenebilir ve incelenen bir kaç politika değişikliği olduğunda, bunların her birinin ayrı etkileri ilaveten ayrıştırılabilir. Bu avantajlar nedeniyle, bu çalışmadaki model tip (ii) Johansen yaklaşımı etrafında tasarlanmıştır. Model Yapısı Model, ekonomik aktörlerin tasarruf kararlarının, üretim sermayesinin biriktirilmesi yoluyla gelecekteki ekonomik sonuçları etkilemesi açısından, zamanlararası niteliğe sahiptir. Modelin yinelemeli yapısı dikkate alındığında, zaman içerisindeki evrim, bir ‘tek dönemli geçici dengeler’ dizisi olarak açıklanabilir. Bu dengelerin temel özellikleri aşağıda verilmiştir, modelin daha teknik bir açıklaması ise bir sonraki bölümde sunulmaktadır. Üretim Model, ekonominin tamamının bir birleşimini temsil eden 17 üretim sektörünü içermektedir: Birbirinden ayrı tüm sektörlerin, bir ‹ölçeğe göre sabit getiri’ teknolojisi altında çalıştıkları, yani tüm girdiler iki katına çıkarıldığında sektörün veriminin de iki katına çıkacağı varsayılmaktadır. Tüm girdilerin miktarları, sektörel talebin seviyesi ve nispi vergi sonrası girdi fiyatları dikkate alındığında, maliyeti en aza indirmek için üreticiler tarafından en uygun şekilde seçilmiştir. Girdilerin optimum kombinasyonu belirlendikten sonra, tüm pazarlarda rekabetçi koşullar olduğu varsayılarak, her bir dönem için sektörel çıktı fiyatları hesaplanmıştır. Her bir sektör diğer sektörlere girdi sağladığından, tedarikçi sektörün çıktı fiyatı, alıcı sektörlerin girdi fiyatı haline gelmektedir. Bu nedenle, girdilerin optimum kombinasyonu, tüm sektörlerde eş zamanlı olarak belirlenmektedir. Üreticilerin, yurt içi pazara arz etmeye ya da yurt içi pazar fiyatlarına ve dışsal olarak verilen yabancı fiyatlara göre ihracat yapmaya karar verdikleri varsayılmıştır. Tüm pazarlarda rekabetçi koşullar olduğu varsayımı, bu aşamada sadece kolaylık içindir. Tekelci rekabet ya da sabit kâr oranlı fiyatlama gibi diğer pazar boşaltma mekanizması türleri, çerçeveye dahil edilebilir. 54 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 Sektör Tarım Balıkçılık Madencilik Petrol ve Gaz İmalat Elektrik İnşaat Toptan ve Perakende Ticaret Otel ve Restoran Hizmetleri Ulaşım Finansal Hizmetler Konut Hizmetleri Diğer Özel İş Hizmetleri Kamu Hizmetleri ve İdaresi Eğitim Hizmetleri Sağlık Hizmetleri Diğer Hizmetler Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi Birincil Faktörler İş Gücü İş gücü, Cinsiyete (Erkek, Kadın), sosyal sigorta durumuna (Evet: Kayıtlı, Hayır: Kayıt dışı), beceri seviyelerine (Düşük: Eğitim = Yok + İlk öğretim + Orta öğretim, Yüksek: Eğitim = Lise + Yüksek Öğretim) ve ayrıca yaş gruplarına (15-29, 30-54, 55-) göre 24 ayrı iş gücü tipine ayrılmıştır. Genel Sermaye Genel sermaye faktörlerinin arazi, binalar ve makineler gibi tüm varlık türlerini kapsadığı varsayılmaktadır. 2010 baz yılımızdaki sermaye stoku getirisine göre, kurumların her birine bir genel sermaye başlangıç hissesi tahsis edilmiştir. Genel sermaye, sektörler arasında alınıp satılabilirdir. Sermaye geliri, sermaye sahipliğindeki - baz yılda sermaye gelirindeki kurumsal paya göre başlangıçta verilen - paylarına göre hane halkları, yabancı sektör ve devlet arasında bölünmüştür. Sermaye sahipliği, değer kayıplarından arındırılmış kurumsal tasarruflara göre güncellenmiştir. Hane halkları Hane halkları, 6 tane temsilci tüketici tipine ayrılmıştır: Cinsiyet 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 Kayıtlılık Durumu Eğitim Düşük Kayıtlı Yüksek Erkek Düşük Kayıt dışı Yüksek Düşük Kayıtlı Yüksek Kadın Düşük Kayıt dışı Yüksek Yaş 15-29 30-54 5515-29 30-54 5515-29 30-54 5515-29 30-54 5515-29 30-54 5515-29 30-54 5515-29 30-54 5515-29 30-54 55- Tüketicilerin, kullanılabilir gelirlerini mallar, dinlence, hizmetler ve tasarruf arasında optimum biçimde dağıttıkları varsayılmaktadır. Ekonomik faaliyet ile üretilen iş gücü geliri, her Yer Gelir Seviyesi bir hane halkının her bir iş gücü tipi arzına göre hane halklarına dağıtılmıştır. 1 Düşük Gelir Hane halkları, bir iş gücü tipi donatımına sahiptir. Her bir hane halkı tipine, 2 Kırsal Orta Gelir kayıtlılık durumunun kümelenmiş olduğu 12 kümelenmiş iş gücü faktörünün bir 3 Yüksek Gelir donatımı tahsis edilmiştir. Hane halkı, tercihlere ve dinlencenin nispi fiyatlarına 4 Düşük Gelir - iş gücü tipi için vergi sonrası ücret oranı - ve diğer mal tüketimine ve dinlence Orta Gelir ve sermaye geliri olarak tüketilmeyen iş gücü donatımının satışından gelen ge- 5 Kentsel Yüksek Gelir lire göre, iş gücü tiplerinin her birinin tüketmek istediği dinlence seviyesini, en 6 uygun şekilde seçer. Kayıtlı ve kayıt dışı iş gücü tiplerinin arzı, her bir istihdam türü için kayıtlı ve kayıt dışı vergi sonrası ücretler ve tercihler dikkate alındığında, iş gücü gelirini en üst düzeye çıkarmak için en uygun şekilde seçilir. İş gücü piyasasının formülasyonu, sadece çalışan ve gönüllü gayri faal iş gücü arasında ayrım yapar. Modelde, belirli bir ücret seviyesi için, tüm işsizliğin gönüllü olduğu varsayılmaktadır. Faktör gelirlerine ek olarak, hane halkları gelirlerinin bir kısmını devletten transferler ve yurt dışından net transferler şeklinde almaktadır. Dış Ticaret HGD ticaret analizinin temel bir özelliği, ürün farklılaştırma kullanılarak ithalatın tanımlanmasıdır. Bunu sağlamak için, ürünlerin menşe ülkeye ya da hedef ülkeye göre farklılaştığını öngören Armington özelliği, Armington (1969)45, kullanılmıştır. Armington özelliğinde, ithal edilen mallar, aynı kategorideki yerel olarak üretilmiş mallar için kusurlu ikameler gibi muamele görmektedir. Ara ve nihai tüketimde, yerli ve ithal mallar, nispi fiyatlara ve tercihlere göre ayrılmaktadır. Bu tercihler, maliyet azaltıcı bir kümelenme çerçevesinden türetilmektedir. 45 Armington, p. (1969) The geographic pattern trade and the effects of price changes, IMF Staff Papers, vol. 16, July, 176-199. 55 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Ürün farklılaştırma, ihracat tarafında muhafaza edilmektedir. Bu varsayım, ekonominin ürünleri için aşağı doğru eğimli bir talep eğrisi ile karşı karşıya olduğu anlamına gelmektedir. Devlet Devlet, tüketim harcamalarından dolaylı vergiler, üretimdeki kayıtlı iş gücü girdileri için işverenlerden ve hane halklarından ayrı ayrı sosyal güvenlik primleri toplamaktadır. Ayrıca, net faktör gelirlerinden doğrudan vergiler alınmaktadır. Vergiler, nispi fiyatları ve kullanılabilir gelirleri değiştirerek, ekonomik aktörlerin kararlarını etkilerler. Modeldeki vergi gelirleri, ekonomik faaliyetin seviyesine bağlı olduklarından, içseldir. Devlet harcamaları, farklı mal ve hizmet tiplerinin tüketimi ve (faiz ödemeleri dahil) özel sektöre transferler arasında politika parametresi olarak dışsal biçimde dağıtılır. Devlet gelirleri ile harcamaları arasındaki fark (işletme bakiyesi), devlet tasarruflarına ayrılır. Yatırım Ekonominin tüm rekabetçi sektörlerinde kullanılan, sektöre özgü olmayan tek bir sermaye tipi olduğu varsayımımız nedeniyle, modelin şirketlerin açık yatırım davranışlarını içermesi gerekmemektedir. Her bir dönemde, yatırımların toplam seviyesi, hane halkı tasarruflarının, devlet tasarruflarının ve giren yabancı tasarrufların - yatırım malları için toplam bir fiyat ile azaltılmış - özdeş yekunu olarak türetilmiştir. Toplam yatırımlar, yatırım mallarının üretilmesi için kullanılan mal ve hizmetlere olan talebe dönüşmektedir. Yatırımlar, üreticiler tarafından kullanılmış genel sermaye varlıklarının mevcut amorti edilmiş stokuna eklenmekte ve tüm rekabetçi sektörel kâr oranlarını eşitlemektedir. Kutu A1. Ana Esneklik Varsayımları Üretim sektörlerinde, yegane sınırlı ikame olasılıklarının ara girdiler arasında ve ara girdiler ile üretim faktörleri arasında var olduğunu varsaydık. Farklı üretim faktörü tipleri arasında daha yüksek ikame olasılıkları, ancak üretimdeki farklı kayıtlılık tipleri arasında daha düşük ikame olasılıkları bulunduğunu varsaydık. Düşük vasıflı ve yüksek vasıflı iş gücü tipleri arasında sadece sınırlı ikame olduğu varsayıldı. Şirketlerin, kayıtlı durumdan kayıt dışı duruma kolay kolay geçmedikleri varsayıldı. Bununla birlikte, hane halklarının, kayıtlı ve kayıt dışı mesleklere iş gücü tedariki arasında nispeten yüksek bir ikame seviyesine sahip olduğu varsayıldı. Tüketimdeki mallar arasında daha yüksek bir ikame derecesi, mallar ve dinlence arasında daha düşük bir ikame derecesi olduğunu varsaydık. Uluslararası ticaret ikame esneklikleri, normal literatür tahminleri seviyesinde tutulmuştur. Sosyal Hesaplar Matrisi Bir HGD modeli oluşturmaya yönelik organizasyon çerçevesi olarak, bir sosyal hesaplar matrisi (SHM) kullanılmıştır. Ekonomideki endüstriler-arası bağlantılar sistemini gösteren girdi-çıktı tablosu, SHM’nin temelidir. Bir sektör tarafından bir ara girdinin satın alınması, aynı girdinin başka bir sektör tarafından satılmasını temsil etmektedir. Bu işlem girdi-çıktı tablosunda tek bir hücreye girilirken, geleneksel çift kayıtlı defter tutma kullanan iki farklı sektörün hesaplarında görünmektedir. SHM, sadece endüstriler-arası akışları değil ekonomideki tüm işlemleri kapsamak için, bir sektörün satışının diğer bir sektörün alımı olduğu şeklindeki girdi-çıktı fikrini genellemektedir. Bir hane halkından üretici bir sektöre (sektörün çıktısının söz konusu hane halkı tarafından satın alındığını gösteren) bir para akışı ya da hane halkından devlete (vergi ödemelerini gösteren) bir para akışı, bir aktör (sütun) tarafından diğer bir aktöre (satır) yapılan çıkış olarak SHM’ye kaydedilir. SHM’nin ikinci temel özelliği, gelirin daima gidere eşit olduğunu belirten ulusal gelir muhasebesinden türetilmiştir. Ekonominin tamamı için doğru olmakla birlikte, SHM, ekonomideki her faktörün hesaplarında bir denge olmasını gerektirir. Örneğin, tarım sektörünün satışlardan elde edilen geliri, ara girdiler, iş gücü, ithalat ve sermaye hizmetlerine yapılan toplam harcamasına eşit olmalıdır. Geleneksel olarak bu, defterin iki 56 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi tarafının eşit olmasını gerektiren çift kayıtlı defter tutma sistemi ile sağlanır. SHM’de, gelirler satırlar boyunca gösterilir, giderler ise sütunlarda aşağı doğru gösterilir; bu nedenle bütçe sınırlamaları, satır toplamının (gelir) sütun toplamına (gider) eşit olmasını gerektirir. SHM ayrıca faaliyetleri ve emtiaları ayırır. Bu, SHM’nin, birden fazla faaliyet tipinin aynı emtiayı ürettiği, dolayısıyla farklı üretim teknolojilerine olanak veren bir duruma yayılmasına izin verir. Benzer şekilde, bu muamele tek bir faaliyetin birden fazla emtia üretmesine izin verir, dolayısıyla ortak üretim teknolojilerine olanak sağlar. Şekil 1. Şematik SHM Aktiviteler Mal ve hizmetler Faktörler Emek Aktiviteler Kurumlar Sermaye Sermaye Sermaye Hanehalkı Devlet Diğer ülkeler Özel tüketim Devlet tüketimi İhracat Transferler Dış transferler Devlet tasarrufları Dış tasarruflar Toplam Arz Mal ve hizmetler Faktörler Kurumlar Ara tüketim Emek İşçilik maliyetleri Sermaye İşletme fazlası Hanehalkı Vergi sonrası emek gelirleri Vergi sonrası sermaye gelirleri Devlet Dolaylı vergiler Kişisel gelir vergileri ve sosyal güvenlik primleri Kurumsal gelir ve sermaye geliri vergileri Diğer ülkeler İthalat Yatırım Ücretler ve para cezaları Sermaye gelirleri Özel tasarruflar Toplam İlk olarak Şekil 2.1’de bulunan şematik SHM’deki faaliyetler satırı okunurken, toplam gelirin yurt içi satışlar, destekler ve ihracat kazançlarından türediği görülmektedir. Faaliyetler sütunu, üretim sürecine dahil edilen girdilere yapılan tüm harcamaları içermektedir: ara girdilere; katma değere ve dolaylı vergilere. Ara girdilerin değeri, endüstriler-arası akışların değeridir. Katma değer ile birleştirildiğinde, ürünün - ücretler ve sermaye rantı ile tüketim vergilerinden oluşan - pazar fiyatlarındaki değerini vermektedir. Bu, destekler dahil, yurt içi ve yurt dışı ihracat pazarlarında satılan üründen elde edilen toplam geliri dengelemelidir. Emtialar sütunu, faaliyet hesabından yurt içi ürün alımlarını ve dünyanın geri kalanından ithal mal alımlarını göstermektedir; ayrıca devlete ithalat tarifeleri ödemektedir. Emtialar satırı, ara girdiler, hane halkı ve devlet tüketimi ile yatırım mallarından oluşan toplam yurt içi emtia arzının, yurt içi alıcılar tarafından nasıl talep edildiğini göstermektedir. Türkiye’ye ait SHM’de, faaliyetler ile emtialar arasında 1:1 bir ilişki anlamına gelen, faaliyetlerle aynı bir döküme sahip bir emtia hesabı vardır. Faktörler hesabı, üretimin faktörlerine yapılan ödemeleri ve gelirin hane halklarına, Devlete ve yurt içinde kullanılan faktörlere sahip olan yabancılara dağıtımını açıklamaktadır. İş gücünden kazanılan ücret geliri ve sermaye rantları, devlete ödenen gelir ve kurumlar vergileri düşüldükten sonra hane halklarının payına düşmektedir. Hane halkları hesabı, hane halklarının faktör hesabından gelen geliri ve devletten ve dünyanın geri kalanından gelen transferleri, malların özel tüketimi, gelir ve tüketim vergileri ve özel tasarruflar arasında dağıttığını göstermektedir. Devlet hesabında, hane halkı hesabına benzer olarak, devlet - tarifeler, dolaylı vergiler, gelir ve tüketim vergileri dahil - yabancı yardım ve vergilerden gelir elde etmektedir. Bu geliri tüketime, hane halklarına transferlere, faaliyetlere desteğe ve tasarruflara harcamaktadır. 57 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Son iki satır ve sütun, tanıdık ulusal hesaplar kimliklerini içermektedir. Sermaye hesabı, tasarruflar (özel, devlet ve yabancı bileşenlerinden oluşan satır) ve yatırımlar (sütun) arasındaki eşitliği yansıtmaktadır. Yatırımlar, sermaye oluşumu için gerekli ara mal taleplerine ayrılmıştır. Dünya hesabının geri kalanı, döviz harcamaları ve ithalat ile döviz kazançları, ihracat ve yabancı tasarruflar arasındaki eşitliği temsil etmektedir. Politika yapıcılar için önemli olabilmeleri için, ekonominin yapısı hakkındaki bilgilerin güncel olmaları gereklidir. Bu, sektör ve ticaret yapılarının son on yılda önemli ölçüde değiştiği Türkiye için özellikle geçerlidir. SHM’nin veri gereklilikleri kapsamlıdır ve SHM’yi oluşturmak için önemli miktarda çalışma yapılmalıdır. Bir çok ülke, ulusal hesaplarının SHM versiyonlarını yayınlamamaktadır. Ulusal hesaplardaki ayrıntılı bilgiler büyük ölçüde makro-toplamların bir araya getirilmesi sürecinin bir yan ürünüdür ve tipik olarak bir SHM’nin gerektirdiği çeşitli ayrıntılı alanlarda tutarlılığı hedeflemez. Bu açıdan Türkiye de bir istisna değildir. Bu koşullar, verilerin farklı kaynaklardan toplanmasını gerektirmektedir. Sektörlerin üretken girdileri kullanımı hakkındaki veriler gereklidir. Talep tarafında, farklı müşteri gruplarının harcama paternleri ve bunların gelirlerinin bileşimi hakkında bilgi gereklidir. Kamu sektörünü SHM’ye dahil etmek için, vergi gelirleri, aktörler tarafından yapılan vergi ödemeleri, alınan destekler ve transferler hakkındaki veriler gereklidir. Ayrıca, mallara ve hizmetlere yapılan devlet harcamaları hakkında da veri gereklidir. Ekonominin uluslararası bağlantılarının dahil edilmesi için, uluslararası ticaret akışları hakkındaki veriler gereklidir. Son olarak, yatırım sermayesinin ara talep bileşenleri hakkında da veriler gereklidir. SHM oluşturulurken, ayrı ayrı mevcut olan ancak tutarlı bir temelde düzenlenmiş olmayan veri bloklarına çeşitli ayarlamalar yapılması gerekmiştir. Sınıflandırmalar farklıdır ve toplamlar tutarlı değildir. Örneğin, hane halkı harcama verileri genellikle üretim verileri ile tutarsızdır. Tüketici harcama kategorileri çoğu kez endüstri ürünleri ile tutarsızdır; ürüne göre son tüketici harcamalarının girdi-çıktı verilerine söz konusu endüstri ürünlerine göre kaydedilmeleri gereklidir. Diğer bir zorluk ise, üretici-ürün sınıflandırmasının, perakende ve toptan kar marjlarından ve nakliye maliyetlerinden arındırılmış ürün değeri ölçülerine atıfta bulunmasıdır, oysa tüketici-harcama sınıflandırması brüt bir temeldedir. Tutarsız veriler arasında karşılıklı tutarlılık sağlamak ihtiyacından dolayı ayarlamalar ortaya çıkmaktadır. Çoğu SHM’nin oluşturulması, bu modifikasyonlar için “RAS ayarlama yöntemine”, Bacharach, (1970)46 büyük ölçüde dayanmaktadır. Bununla birlikte, Türkiye’ye ait SHM oluşturulurken, mevcut ilave bilgileri daha etkili bir biçimde kullanan “Genelleştirilmiş Friedlander Yöntemi”ni, Bartholdy (1983)47, uyguladık. Bu teknikler, gelirler harcamalara eşit olmadığında, sınıflandırmaların tutarsızlıklarında modifikasyonlar yapıldıktan sonra uygulanmıştır. Bu yöntemlerin teorik temelleri, Gradzewicz ve ark. (2006)’da açıklanmıştır.48 2010 yılına ait SHM, ek A1’de verilmiştir. Türkiye’ye ait SHM, adım adım bir yaklaşım kullanılarak geliştirilmiştir: Birincisi, 2010 yılına ait toplam ulusal hesaplar, bir SAM yapısı içinde yeniden düzenlenmiştir, böylece toplam devlet ve ödemeler dengesi hesapları ile tutarlılık sağlanmıştır. İkincisi, 2002 yılına ait IO matrisi, ulusal hesapların 17 NACE sektörüne karşılık gelmesi için birleştirilmiştir. Üçüncüsü, toplam SHM’nin üretim ve yurt içi tüketim hesapları, 2002 IO tablosunun payları kullanılarak ayrılmıştır. Mal İthalatı ve İhracatı, 2010 ticaret hesaplarından alınmıştır; hizmet ticareti, güncellenmiş IO tablosunda verilen paylara göre dağıtılmıştır. Dördüncüsü, sonuç olarak elde edilen ve ayrıştırılmış faaliyet ve emtia hesaplı SHM, genelleştirilmiş Friedlander yöntemi kullanılarak dengelenmiştir. Beşincisi, sektörlere göre ayrıştırılmış iş gücü ücretleri, ayrıştırılmış hane halklarının emtia harcamaları, ayrıştırılmış hane halklarının faktör gelirleri ve iş gücü vergi gelirleri, HBA 2010’dan elde edilen paylar kullanılarak ayrıştırılmıştır. Sonuç olarak elde edilen ve sektörlerin, emtiaların, faktörlerin ve hane halkı kurumlarının tümünün ayrıştırılmış hane halkları olduğu SHM, genelleştirilmiş Friedlander yöntemi kullanılarak tekrar dengelenmiştir. Bu adımların, modele ait SHM’nin oluşturulması ve dengelenmesi için Microsoft Excel’de nasıl uygulandığını gösteren dosyalar, istek üzerine yazardan alınabilir.49 46 Bacharach, M., Biproportional Matrices and Input-Output Change, Cambridge University press, 1970. 47 Bartholdy, K., Metoder til Afstemning af Nationalregnskabsmatricer, University of Copenhagen, 1983. 48 Gradzewicz, M., P. Griffin, and Z. Zolkiewski, An Empirical Recursive-Dynamic General Equilibrium Model of Poland’s Economy, Joint Publication, World Bank and National Bank of Poland (2006). 49 E-posta için adres: [email protected] 58 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi Ek 2. Türkiye: Hane Halkı Tasarruf Oranları Sonuçları sütun (1)–(3)’te gösterilen regresyonlar, sıradan en küçük karelerdir. Bağımlı tasarruf değişkeni, kullanılabilir gelir ve tüketim harcamaları hakkındaki Hane Halkı Bütçe Anketi (HBA) verilerinden hesaplanmıştır: net tasarruf oranı = (kullanılabilir gelir – tüketim harcaması, kendi evlerine sahip hane halkları için farazi kira getirisi dahil) ÷ kullanılabilir gelir. Gelir yaygın olarak tasarrufların temel bir belirleyicisi olarak kabul edilmektedir. Ancak gelir hem bağımlı değişkeni hesaplamak için hem de bağımsız bir değişken olarak kullanıldığından, bağımlı ve bağımsız değişkenlerin ölçüm hatası, bağımsız olarak dağıtılmamıştır. Van Rijckeghem’i (2010) takiben, evde sıcak suya erişim, yetişkin başına oda sayısı eşdeğeri (OECD tanımları kullanılarak) ve tasarruf regresyonundaki tüm değişkenler kullanılarak gelir değişkeni (kullanılabilir gelir kaydı) araçlaştırılmıştır. Sağlık harcaması riski, tüketim harcamalarının %10’unu aşan sağlık harcaması olasılığıdır. Bu risk, bağımsız değişkenler olarak bir probit regresyon kullanılarak tahmin edilmiştir: sağlık dışı harcamaların kaydı, kentsel konum, hane halkının sağlık sigortası ve kamu sağlık güvencesi (yeşil kart) sahibi olup olmadığı ve 0-15, 15-39, 40-59 ve 60+ yaş gruplarındaki hane halkı üyelerinin sayısı. Sütun (1), mali tasarruf oranı için regresyon sonuçlarını göstermektedir. Sütun (2)’de, genişletilmiş bir tasarruf ölçüsü kullanılmıştır; altın biçimindeki (HBA veri kümesinde ‘mücevher, altın ve saate’ yapılan harcamalar ile temsil edilmektedir) tasarruflar, dayanıklı mallar (otomobil ve ev eşyaları) ve eğitim harcamaları eklenmiştir. Mali tasarrufların ortalama oranları HBA verilerine göre kullanılabilir gelirin yüzde 11,6’sı ve altın, dayanıklı mallar ve eğitim harcamaları dahil tasarruflar için %12,0’dir (bu, tasarruf yapmayan büyük gruplar içermemektedir, aşağıya bakın). İki tasarruf ölçüsü arasında bu kadar küçük bir fark olduğunda, regresyon sonuçlarının çok benzer olması şaşırtıcı değildir. Ulusal Hesaplar verileri temelinde, tasarruf ölçüleri arasındaki farkın çok daha büyük olması gereklidir (Dünya Bankası, 2012) - bu uyuşmazlığın kaynağı belli değildir. Açıklayıcı değişkenler, sosyo-ekonomik faktörlerde (gelir ve istihdam sektörü), ihtiyari dürtüler ve yaşam döngüsü risklerinde, zenginlik etkilerinde, demografik faktörlerde ve gelirin eksik beyan edilmesinde gruplanmıştır. Sosyo-ekonomik faktörler, daha varlıklı hane halklarının daha fazla tasarruf yaptığını göstermektedir. Kırsal ve kentsel alanlardaki hane halkı konumu, doğrudaşlık nedeniyle regresyondan çıkarılmıştır. İhtiyari dürtüler ve yaşam döngüsü riskleri, yaşlılık endişelerinin hane halkı tasarrufları üzerindeki etkisini içermektedir - bu, hane halkının sosyal güvenlik kurumlarına kayıtlı olup olmamasıyla tahmin edilmektedir. Regresyon ayrıca hane halkının önemli bir sağlık harcaması riski olup olmadığını da belirlemektedir - regresyon sonuçları, böyle bir risk beklentisinin önemli ilave tasarruflara yol açtığını göstermektedir. Son olarak, zorunlu istihdam da ihtiyari nedenlerle tasarrufları arttırır görünmektedir, çünkü hane halkları çoğunlukla iş aramanın biraz zaman alabileceğini düşünmektedir. Demografik faktörler, hane halkı bileşimini dikkate almaktadır. Genç hane halklarının daha fazla tasarruf yapmaları, tasarruf oranlarının özellikle emeklilikten sonra azalması beklenmektedir - regresyon bulguları bunu doğrulamaktadır. Eğitim ve cinsiyet de bir rol oynamaktadır. Zenginlik etkileri, hane halklarının - önemli mali ya da mali olmayan varlıklara (konut ve arazi gibi) sahip olmaları durumunda - gelecekteki değer artışlarının söz konusu varlıklardan şu anda elde edilen geliri aşacağını umabileceklerini göstermektedir - bu tür bir zenginlik kazancı beklentisi, hane halkının şu anda daha az tasarruf yapmasına yol açabilmektedir. Regresyon bulguları, zenginlik etkilerinin ev sahipliği için önemli olduğunu göstermektedir. Van Rijckeghem, tahmin sonuçlarında, gelirin eksik bildirilmesinden kaynaklanan potansiyel sapmaya işaret etmektedir. Hane halkları, HBA verilerinin vergi daireleri ya da sosyal güvenlik kurumları ile paylaşılmasından endişe duymaktadır. Eksik bildirim durumlarında, ölçülen tasarruf oranları, gerçek tasarruf oranlarından daha düşük olacaktır. Van Rijckeghem, 2008 yılına ait HBA verilerini kullanarak, kullanılabilir gelirleri en düşük dörtte birlik dilimde olan ancak evlerinde sıcak suya erişim bulunan ve hane halkı reisinin sosyal güvenlik durumunun rapor edilmediği hane halkları dahil olmak üzere, olası olmayan tasarruf oranlarına sahip grupları belirlemektedir. Van Rijckeghem’de olduğu gibi bu grupları regresyon analizinin dışında bırakmak yerine, bunlar, etkisiz değişkenler olarak sütün (1) ve (2) altına eklenmiştir. Beyan edilmemiş sosyal güvenlik durumuna sahip hane halkları nispeten düşük tasarruf oranlarına sahip olmalarına rağmen, bu durum, diğer özellikler ile açıklanabilir - bu nedenle, bu değişkenin katsayısı istatistiksel olarak önemli değildir. Düşük bir gelir rapor eden ancak sıcak suya erişimi olan hane halkları, gelirlerini eksik bildiriyor gibi görünmektedir. Bu durum, bu grup için bir etkisiz değişken eklenerek düzeltilmektedir. 59 Geçis Halindeki Türkiye: Yeni Bir Maliye Politikası Perspektifinin Zaman Geldi mi? Sübvanse edilen ve bütçe-hesaplı kamu sağlık sigortası planına kayıtlı hane halkları için de bir etkisiz değişken ekledik, çünkü bu hane halkları da, hak sahipliği durumlarını tehlikeye atmaktan kaçınmak için gelirlerini eksik beyan etmektedir. Ancak bu grup zaten daha az tasarruf yapıyor olabilir, çünkü sağlık harcaması riskini karşılamaya yönelik ihtiyari tasarruflara daha az ihtiyaç duymaktadır. Ancak bu etki, sağlık harcaması riski değişkeni ile zaten belirlenmiştir. Öyleyse, kamu sağlık sigortasına yönelik etkisiz değişkenin istatistiksel olarak önemli etkisi, muhtemelen gelirin eksik beyan edilmesinden kaynaklanmaktadır. Eksik beyanın tahmini etkisi netleştirilerek söz konusu yanlış ölçümün düşülmesi, hane halkı tasarruf oranlarını yaklaşık yüzde 2½ puan arttırmaktadır (eksik beyan dikkate alındıktan sonra, ortalama mali tasarruf oranı yaklaşık %14,1 olacaktır, bu oran söz konusu düzeltme yapılmadığında %11,6’dır). Van Rijckeghem ayrıca diğer grupları da analizinin dışında tutmaktadır. Sütun (3), söz konusu aynı gruplar çıkarıldığında regresyon sonuçlarını göstermektedir. Bu, ‹çekirdek olmayan grupları’ (yaşı 25’in altında ya da 70’in üstünde olan, öğrenci, zorunlu işsiz, ya da malullük ya da hastalık nedeniyle işsiz olan, işe başlamayı bekleyen ya da mevsimlik işi olan reislere sahip hane halkları) ve ‹tasarruf yapmayan büyük grupları’ içermektedir. Çekirdek olmayan gruplara ait etkisiz değişkenler, sütun (1) ve (2) altındaki regresyonlara eklenmiştir - bunlar, daha fazla tasarruf yapma eğilimi gösteren zorunlu işsizler haricinde, önemsizdir (yani bu gruplar, diğer hane halklarına benzer tasarruf davranışlarına sahiptir). Son olarak HBA, kullanılabilir gelirlerinin iki katından fazla negatif tasarrufu olan 145 hane halkını (% 1½) içermektedir. Bu hane halklarına ait verilerin son derece yanlış olması muhtemeldir. Bu aşırı aykırı örnekler, tüm sütunlardaki regresyonların dışında bırakılmıştır. 60 Türkiye Kamu Maliyesi incelemesi Ek Tablo 1. HBA 2010 Verilerine Bağlı Olarak Hane Halkı Tasarruflarının Belirleyicileri (1) (2) (3) Kullanılabilir Gelirin Net Kullanılabilir Gelirin Net Kullanılabilir Gelirin Net Mali Tasarruf Payı Toplam Tasarruf Payı Mali Tasarruf Payı (bkz. Van Rijckeghem, 2010) Sosyo-ekonomik faktörler Kullanılabilir gelir kaydı için araç HH reisi kamu sektöründe çalışıyor ,352*** -,013 ,352*** -,013 ,296*** -,009 İhtiyari dürtüler ve yaşam döngüsü riskleri HH reisi, sosyal güvenlik kurumlarına kayıtlı HH reisi, kamu çalışanlarına yönelik sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı ,020* ,020* -,000 -,000 HH reisinin sosyal güvenlik kayıt durumu bilinmiyor -,199 -,197 Sağlık harcaması riski 1,506*** 1,498*** HH reisi zorunlu işsiz ,062 ,062 *** ,033*** ,001 1,246*** *** Demografik faktörler HH reisi 40-60 yaşında ,036*** ,037*** ,042*** HH reisi 60+ yaşında ,031 ,032 ,027 0-5 yaş arası HH üyelerinin payı ,564*** ,565*** ,410*** 6-14 yaş arası HH üyelerinin payı ,378 ,379 ,262*** 15-19 yaş arası HH üyelerinin payı ,102** ,105*** ,025 * *** * *** 60+ yaşındaki HH üyelerinin payı -,361 *** Ev kasını olan HH üyelerinin payı -,357 *** HH reisi, orta öğretimi tamamlamıştır -,031** -,030** -,024* HH reisi, yüksek öğretimi tamamlamıştır -,043 -,042 -,018 Eş, orta öğretimi tamamlamıştır Eş, yüksek öğretimi tamamlamıştır HH büyüklüğü ** ,025 -,358 *** -,305*** -,355 *** -,338*** ** ,016 ,016 ,027 ,028 ,026 -,083*** -,083*** -,054*** Zenginlik etkileri HH, faiz geliri sağlamaktadır -,027 -,026 -,011 HH, kendi evine sahiptir -,034*** -,033*** -,020* HH, ikinci bir eve sahiptir -,038** -,037** HH, inşaat için uygun araziye sahiptir -,000 -,000 Gelirin ve sabitin eksik beyan edilmesi HH, kamu sağlık sigortasına sahiptir -,738*** -,733*** Evinde sıcak suya erişimi olan düşük gelirli HH -,132 *** -,131*** Sabit -,656*** -,676*** Regresyon istatistikleri Gözlem sayısı 9937 9937 7947 F-istatistik 72,77*** 73,23*** 41,06*** ,15 ,15 ,09 Düzeltilmiş R2 Kaynaklar: TÜİK ve personel hesaplamaları. 61 Kaynakça Aizenman J, J Lee and V Sushko (2010). From the Great Moderation to the global crisis: Exchange market pressure in the 2000s. NBER Working Paper 16447. _____, Pinto and Radziwill. June 1, 2004. Sources for Financing Domestic Capital - is Foreign Saving a Viable Option for Developing Countries? Santa Cruz Center for International _____, Pinto and Radziwill. 2007. Sources for financing domestic capital – Is foreign saving a viable option for developing countries? Journal of International Money and Finance. Alp Harun, and Elekadag. June 2011. The role of Monetary Policy in Turkey during the Global Financial Crisis. IMF Working Paper. Atish Ghosh, Jun Kim, Mahvash Qureshi and Juan Zalduendo. January 2012. Surges. IMF Working Paper. Buiter, W., 2008, “Housing Wealth Isn’t Wealth,” NBER Working Paper 14204 (Cambridge, MA: NBER). Carroll, C.D., and D.N. Weil, 1994, “Saving and growth: a reinterpretation,” Carnegie-Rochester Conference Series on Public Policy, 40, pp. 133-192. Didier Tatiana, Hevia and Schmukler. April 2011. How Resilient and Countercyclical were Emerging Economies to the Global Financial Crisis? The World Bank. Policy Research Working paper, 5637. Dynan, K.E., J. Skinner and S.P. Zeldes, 2004, “Do the Rich Save More?” Journal of Political Economy 112(2), pp. 397-444. Eswar S. Prasad, Prasad, Raghuram G. Rajan and Subramanian. 2007. Foreign Capital and Economic Growth. Brookings Papers on Economic Activity. Vol. 2007, F. Schneider, et.al., Shadow Economies all over the World: New Estimates for 162 Countries from 1999 to 2007. November 14, 2011. International Monetary Fund, 2012, “Boosting Savings in Turkey,” IMF Country Report No.12/339 (Washington, DC: IMF). Kannan, Prakash. October 2008. Perspectives on High Real Interest Rates in Turkey. IMF Working Paper. Leibfritz, Willi. June 2009. Reducing Undeclared Work in Turkey – The Role of Tax Policy and Administration. Country Economic Memorandum, on Informality: Causes, Consequences, Policies. Background paper prepared for the World Bank. Loayza,Norman, Schmidt-Hebbel, and Serven. 2000. Saving in Developing Countries: An Overview. The World Bank Economic Review, Vol 14. _____, K. Schmidt-Hebbel, and L. Servén, 2000, “What Drives Private Saving around the World,” The Review of Economics and Statistics 82(2), pp. 165-181. Matur, E.P., A Sabuncu and S. Bahçeci, 2012, “Determinants of Private Savings and Interaction Between Public and Private Savings in Turkey,” Topics in Middle Eastern and North African Economies 14, pp. 102-125. Oya, P. A., B. Erus, and G. Soydan (January 5, 2010). “An Evaluation of Indirect Taxes in Turkey.” Indirect taxes; Household Survey; Marginal Tax Reform; AIDS Estimation. Department of Economics, JEL Classification: D12, D63, H21, H23. Rodrik, Dani. November 27, 2009. The Turkish Economy After the Crisis. Harvard University. Telli, M.Ç., and H.S. Çavdaroğlu, 2011, “Flow of Funds Analysis: Framework, Compilation and Applications for Turkey” (Ankara: State Planning Organization). Van Rijckeghem, C., 2012, “Determinants of Private Saving in Turkey: An Update,” Bogazici University Working Paper 2010/04 (Istanbul: Bogazici University). Van Rijckeghem, C., and M. Üçer, 2009, “The Evolution and Determinants of the Turkish Private Saving Rate: What Lessons for Policy,” ERF Research Report Series No. 09-01 (Istanbul: Koç University – TÜSİAD ERF). World Bank, 2012, Sustaining High Growth: The Role of Domestic Savings,” Turkey Country Economic Memorandum, Report #66301-TR (Washington, DC: World Bank). _____ 2006. Turkey Public Expenditure Review. _____ 2010. Turkey Country Economic Memorandum. Sustaining High Growth: The Role of Domestic Savings. 62