Afife Hatun Tekkesi - İSTANBUL (1. Bölge)
Transkript
Afife Hatun Tekkesi - İSTANBUL (1. Bölge)
Mimari Korumada Otantiklik Bağlamında Restitüsyon ve Bir Restitüsyon Çözümlemesi Örneği Afife Hatun Tekkesi Restitution in the Context of Authenticity on Architectural Conservation and a Sample of Restitution Analyse Mehmet Ulukan | Araştırma Görevlisi, İTÜ Prof. Dr. Ahmet Ersen | F.S.M.Ü. Afife Hatun Tekke Vakıf Restorasyon Yıllığı | Yıl: 2014 | Sayı: 8 | Afife Hatun Tekkesi K ültürel mirası oluşturan yapıların korunması, modern bir olgudur; otantikliği içinde korunması ise korumanın vazgeçilmez bir boyutudur. Mimari korumada otantiklik kavramının geçtiği ilk uluslararası koruma toplantı olan, 1964’de Venedik’te yapılan II. Mimarlar ve Teknisyenler toplantısının sonuç bildirgesinde (Venedik Tüzüğü) söz edildiği üzere, otantiklik kavramının öz ve esasları milattan öncesine, ilk insanın var olduğu zamana kadar gitmektedir. Antik çağdan günümüze gelinceye dek, insanlığın bıraktığı tarihi eserler ve anıtlar, “gerçeklik, hakikilik” kavramları ile ifade edilen özgünlüklerine riayet edilerek korunmasına çalışılmış, otantiklik her dönem üzerinde önemle durulan kilit bir rol üstlenmiştir. Koruma olgusunun ilk tartışıldığı Avrupa ülkelerinde, özellikle savaşlardan zarar gören yapıların onarımları hız kazanmış, restitüsyon ve rekonstrüksiyon uygulamalarına sıkça başvurulmuştur. Günümüz modern koruma ilkelerinde yerini alan bu uygulamalar, yok edilen, hasara uğrayan yapıların onarımları suretiyle, gündelik yaşamın devamı ve mevcut geleneklerin sürdürülmesi adına atılan önemli adımlardan birisidir. Ülkemizdeki uygulamaları sıkça tartışılan restitüsyon çalışmaları, özgünlük bağlamında yeniden ele alınması gereken bir konudur. Anahtar Kelimeler: Özgünlük, Restitüsyon, Afife Hatun Tekkesi. T he notion of preservation on cultural heritage is modern, and to preserve in their authenticity is an indispensable dimension of architectural conservation. As mentioned in IInd International Congress of Architects and Technicians of Historic Monuments, in Venice, 1964, the origin of authenticity concept goes to antiquty time, even first human existance. From the beginnig of humanty to date, the property of human made goods, like historical arts and monuments have been subjected to preserve in full richness their authenticity. The comprehension of conservation and preservation have been more important, especially under the world war destructiveness, so first examples of restitution and reconstruction in Europe were post-war demolished buildings. The aim of that applications was to sustain community life and tradations after war human existance. So work of restitutions is important and in our country, which are frequently discussed, is a matter to be reconsidered in the context of authenticity. Keywords: Authenticity, Restitution, Afife Hatun Tekkah. Giriş Tarih sürecinde koruma kavramının ortaya çıkması ile telaffuz edilmeye başlanan restitüsyon kavramı restorasyon kavramı kadar eskidir (Jokilehto, 1999). Eugene Emmanuel Viollet-Le-Duc’ün 1868-1874 tarihlerinde yayınlanan büyük sözlüğünde “restorasyon”u açıklarken yaptığı ilk tanımlamalar, aynı zamanda “restitüsyon” kavramını da içermektedir (Erder, 1975). Özellikle ilk dönem ortaçağ restorasyonlarının, restitüsyonun ötesine geçemediği düşünüldüğünde restorasyon ifadesinden aslında restitüsyonun kastedildiği anlaşılmaktadır. Günümüzdeki anlamıyla restitüsyonun mimari koruma biliminde ele alınması ise oldukça yakın tarihe rastlar. Koruma düşüncesinin evrimi 16 yapıların cephelerini kazıyarak veya beğenmedikleri bölümleri yıkarak, hayallerindeki yapıları gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Daha çok Avrupa’da zeminini bulan stilistik restorasyon anlayışına dayanan bu faaliyetlerde onarımcıların, yıkıcılar kadar zararlı olduğu dönemler olmuştur (Erder, 1975). Zaman içinde Avrupa’da koruma bilimi bilimsel temellerini bulmuş, Viollet-Le-Duc (1814-1879) ile başlayıp, 1904’de Madrid’de yapılan VI. Uluslararası Mimarlık Toplantısı, Carta del Restauro (1931), Atina konferansı anlaşması (1931, 1933) ile devam etmiş ve 1964’de Venedik Tüzüğü ile olgunlaşıp, üslup birliği anlayışını sonlandıran bir yaklaşımla günümüz ilke ve kararlarının temelleri atılmıştır. sürecinde tarihi yapılara yapılacak müdahaleler, devrin an- Ülkemizde bilimsel anlamdaki restorasyon faaliyetleri layış ve yaklaşımlarına göre değişmiş, zaman zaman yapıla- oldukça yenidir. Osmanlı döneminde onarım/tamir (me- cak hiçbir müdahale onaylanmazken, bazen de korumacı/ remmet) adı altında yapılan restorasyon faaliyetleri 19. onarımcıların (mimar/heykeltıraş) beğenmedikleri tarihi Yüzyılın ikinci yarısından itibaren tanzim edilen “ebniye restorasy n Mehmet Ulukan, Prof. Dr. Ahmet Ersen nizamnameleri” ve “asar-i atika” kanunu ile kayıt altına alınmıştır (Yöney, 2008). Bu nizamnamelerde tarihi binalara yapılacak müdahalelere değinilmiş, ancak ülkemizde bilimsel anlamda koruma hareketleri 1950’lerden sonra başlamıştır. Dolayısıyla koruma biliminin bir parçası olan restitüsyon kavramının Türkiye’de koruma literatürüne girmesi batıya göre oldukça yenidir (Kuban, 2000). Otantiklik ve Restitüsyon Otantiklik ya da özgünlük, bir nesnenin gerçek olduğunu, sahte olmadığını ifade etmekte kullanılan bir kavramdır. Terim olarak ele alındığında, temellerini sosyal bilimler ve psikolojiden alan, toplumsal, etnik ve etik değerler ile bağlantılı derin felsefi yönleri olan bir terimdir (Naguib, 2007). Otantik (authentic) kelimesi İngilizce’ye Yunanca “authentikos” kelimesinden türeyerek girmiştir. “Kendinden, aynı” anlamındaki “autos” ile “yaratıcı, yapıcı, yetkili” anlamındaki “auctor” kelimelerinin birleşimi ile “authentic” kelimesi ortaya çıkmıştır (Jokilehto, 1994). Otantik (authentic) olma; “kopya olmayıp orijinal olma, gerçek olma, hakiki olma, otoriteye sahip olma, güvenilir, emin olma, inandırıcı olma” gibi anlamlara gelse de (Webster, 1986), “otantiklik” (authenticity) kavramı doğrudan “otantik” (authentic) kelimesinden türeyen bir kelimedir. “Otantiklik” kelimesi İngilizce, Almanca ve Fransızca’da günlük kullanım olarak; “özgün, orijinal, hakiki, sahte olmayan, birinci el, kopyalanmamış, gerçek, doğru, taklit olmayan, ilk yazarı veya kaynağı temsil eden,” gibi anlamlara gelmektedir (Ito, 1994). Mimari koruma alanında otantiklik kavramının kullanımı, gündelik kullanımdaki “gerçeklik, sahte olmamak” anlamından farklılaşarak; tarihsel süreçle bağlantılı “doğru, samimi, orijinal” anlamında; yapının, malzemesi, formu, işçiliği, işlevi ve kent dokusu içindeki konumu ile kazandığı tarihsel öz kimliğine işaret eden geniş kapsamlı bir kavramdır (Jokilehto, 1985). M.Ö.100’lü yıllarda yaşayan Marcus Tullius Cicero, anıtların bir belge ve arşiv olarak kültürel ve sosyal tarihe, bilimsel gelişmelere kaynaklık yaptığını söylemiş, bu nedenle anıtları “Bir şeyleri hatırlatan objeler” (omnia monumenta sunt, quae faciunt alicuius rei recordationem) olarak nitelendirmiştir (Petzet, 1994). Michael Petzet, “hatırlatıcı objelere” yalnızca madde itibarıyla yaklaşmanın doğru olnadığını, burada maddenin temsil ettiği otantik form ile anlam kazandığını söylemektedir. Bunlara ilave olarak da, otantik malzemenin, otantik forma, otantik bir teknik ile dönüşebileceğini söylemekte, maddenin ölümsüz olmadığı için, uzun yıllardır ayakta olan tarihi bir yapının, malzemesinin tekrar tekrar yenilenmesi gerektiğini, ancak; yenilemenin özgün form ve teknik ile yapılması durumunda yapının özgün bir belge olarak varlığını sürdüreceğinden söz etmektedir (Petzet, 1994). İngilizce’de “restitution, reconstitution, reinstatement” olarak isimlendirilen restitüsyon ise; kelime manası olarak; “ilk şekline getirmek, eski şeklini yapmak, eski durumunun resmini yapmak” olarak Türkçe’ye çevrilmiş, Fransızca kökenli bir sözcüktür (Hasol, 1998). Ahunbay (Ahunbay, 2005: 45), restitüsyonu tarif ederken: “Mimari korumada restitüsyon; tarihsel kimliği olan bir yapı veya fiziksel çevrede sonradan değişen, yıkılan, yenilenen veya ilave edilen bölümlerin ilk tasarım veya herhangi bir tarihe göre yapıya ait elde edilen fotoğraf, belge, ve arşiv verileri ışığında proje tekniğine uygun ifade tarzıdır” demektedir. Modern mimari koruma ilkelerinde, restitüsyon ve uygulaması olarak rekonstrüksiyonların yapılmasına sıcak bakılmaz. Venedik Tüzüğünün 15. Maddesinde “tüm rekonstrüksiyon çalışmaları öncelikle engellenmelidir. Sadece anastilosis’e; dağılmış olan parçaların yeniden birleştirilmesi olarak izin verilebilir” denilmektedir (ICOMOS, 1964). Komitenin 1979 yılında Avustralya’da yapılan “Kültürel Öneme Sahip Mekanlar” başlıklı toplantısının sonuç bildirisi “Burra Tüzüğü” olarak bilinmekte olup, koruma kuram ve ilkelerinin tanımlandığı ve uygulamaya dönük kararların alındığı tüzükte, rekonstrüksiyon kavramına da yer verilmiştir. Toplantının ardından 1981, 1988 ve en son olarak 1999’da revize edilen tüzükte; rekonstrüksiyonun ancak ayrıntılı ve detaylı bir dokümantasyon ile ve özgün yapıya sadık kalınarak yapılabileceği, varsayımlara bağlı uygulamalara izin verilemeyeceği bildirilmiştir. Tanımlar başlığında rekonstrüksiyon: “...mekanı bilinen daha önceki bir duruma döndürmedir, yapıya yeni malzemenin eklenmesi yönüyle restorasyondan ayrılmaktadır” denilmekte, yirminci paragrafta ise; “rekonstrüksiyon ancak mekanın harap olması ya da değişime uğraması durumunda ve özgün halinin yeniden üretilebilmesine olanak tanıyacak yeterli kanıtın bulunması durumunda uygulanabilir. Mekanın kültürel önemini açığa çıkartmak amacıyla ve kullanım deneyiminin sağlanmasına yönelik çok istisnai durumlarda uygulanabilir” denilmekte ve, “rekonstrüksiyon yakından inceleme ve araştırma durumunda ayırt edilebilir” olmalıdır, denilerek özgün bünyeden oluşan farkın ortaya konması gerekliliğinin altı çizilmektedir (UNESCO, 1999). Bu bağlamda, restorasyon projelerinde yapılması zorunlu olan restitüsyon çalışmaları, yapının geçmişi hakkında somut belge ve kaynaklara dayanan bilimsel bir çalışma olmalıdır. Tarih süreci içinde işlev veya gereksinimlerin değişimi, deprem, yangın gibi felaketler sonrası, ya da yapının eskimesi, yeni yer açımı, yeni bina yapımı gibi isteğe bağlı değişimler sonrasında, günümüze intikal eden yapının otantik durumu hakkında araştırma zorunlu olmaktadır. İşte bu araştırmalar sonucu elde edilen bulgular ışığında hazırlanan proje, doğru ve yukarıda anlatılan şartlar altında uygulanabilir restitüsyon projesi olmaktadır. restorasy n 17 Vakıf Restorasyon Yıllığı | Yıl: 2014 | Sayı: 8 | Afife Hatun Tekkesi Kültür Bakanlığının restorasyon projelerinin hazırlanması şartnamelerinde, yapılması gereken restitüsyon çalışmalarının niteliği hakkında ayrıntılı bilgi verilmektedir. Restitüsyon öncesi etütlerden, dönem analizlerine varıncaya dek bu projelerde olması gereken vasıflar detaylı olarak anlatılmaktadır (Kültür Bakanlığı, 2009). Restitüsyon çalışmasında mümkün olduğunca yapıya ait belge ve bilgilerden faydalanılmalı, varsayımlardan ka- zaman mümkün olamayabilmektedir. Kent merkezinde de olsa eski bir yapıya ait hiçbir fotoğraf ve hiçbir belgeye ulaşılamadığı durumlar olmaktadır. Böyle bir durumda eğer yapı kullanılıyorsa yapıyı kullananlardan, kullanılmıyorsa kullanıldığı döneme ait bilgisi olanlardan bilgi edinilmekte; ancak sözlü anlatıma dayanan bu bilgiler yapı hakkında detaylı teknik bilgi verememekte, bazen de kötü niyetli yaklaşımlar sonucu aldatıcı olabilmektedir. çınılmalıdır. Yapının üzerinden elde edilen veriler, yapıya ait fotoğraflar, çizimler, restitüsyonda ilk başvurulacak Afife Hatun Tekkesi’nin kaynaklardır. Yapının olduğu bölgeye ait eski haritalar, gra- Restitüsyonu vürler, hava fotoğrafları, kent planları, vakfiyeler, vakıf gelir gider defterleri, onarım keşifleri, onarım defterleri, kurul karar ve belgeleri, başvurulabilecek kaynaklardandır. Yapıya ait malzemeler üzerinde yapılacak laboratuar çalışmaları sonucu elde edilecek veriler de restitüsyonda, dönem analizlerinde kullanılmaktadır. Yeterli bilgi ve belge bulunamaması durumunda yapının yok olan, yıkılan, ortadan kalkan bölümlerinin restitüe edilmesi, çağdaşı yapıların analoji yöntemiyle karşılaştırmalı olarak incelenmesi ve benzer bileşenler ile yapının tamamlanması şeklinde olmaktadır. Aynı döneme tarihlenen, aynı yapım tekniği ve malzeme ile inşa edilmiş ve aynı işleve sahip benzer yapılar etüt edilerek, yapı üzerindeki izler ve kalıntılardan da yararlanılmak suretiyle, yapının restitüsyon projeleri hazırlanır. Bazen yapıyı net bir şekilde tanımlayan eski bir fotoğraf restitüsyon aşamasında yeterli olabilirken, detaylı bir çalışma için daha çok bilgi ve belgeye gereksinim duyulmaktadır. Çalışma kapsamında ele alınan İstanbul Eyüp’teki Afife Hatun Tekkesi’nin restitüsyonu esnasında faydalanılan eski fotoğraflar yapıyı oldukça iyi tanımlamış, bu fotoğraflar vasıtasıyla yapının cephe restitüsyonları gerçekleştirilmiştir. Çoğu tarihi yapının koruma kurullarındaki dosyalarında yer alan yapılara ait fotoğraflar bu nedenle önemlidir. Yapıların cephelerine ait olan eski fotoğrafları içeren bu dosyalar, bazen de yapının içeriden çekilmiş detaylı fotoğraflarını içerebilmektedir. Afife Hatun Tekkesi’nde, yapının çatısının kalkması sonucu çürüyerek yıkılan ahşap yapı elemanlarının, ortadan kaldırılmadan öncesine ait fotoğraflar ve Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencilerinin yaptıkları rölöve çizimleri yapının iç aksamının tespit edilebilmesine olanak sağlamıştır. İstanbul’da yer alan tarihi yapıların birçoğuna ait eski fotoğraflara ulaşmak mümkündür. Hiçbir fotoğraf ve belgeye ulaşılamayan yapılar hakkında Pervititch, Melling, eski sigorta haritaları, Alman Mavileri, D’Ostoya, Huber, Goad, Ethem Bey, Necip Bey, Suat Nirven gibi İstanbul’un 1900’lü yıllarına ait haritalardan kısıtlı da olsa bilgiye ulaşmak olasıdır. İstanbul ve büyük kentler haricindeki diğer yerleşim yerlerinde ise yapının geçmişi üzerine bilgiye ulaşmak her 18 restorasy n Afife Hatun Tekkesi Eyüp’te Zal Mahmut Paşa Caddesi ile Balcı Yokuşu’nun kesişim noktasında yer alan Abdünnafi Mehmet Efendi’nin annesi Afife Hanım adına 1844 yılında yaptırdığı Nakşibendî tarikatına bağlı bir tekke yapısıdır. Yakınında bulunan Özbekler Tekkesi’ne bağlı olduğu vakfiyesinde belirtilmekte, müstakil büyük bir tekkeden çok küçük ölçekte, fakat zamanla yapılan ilave ve eklentiler ile bünyesinde dini ritüellerin yapıldığı bir tekke yapısı olduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda vakfiyesinde Orta Asya’dan gelen misafir dervişlerin konakladığı küçük bir pansiyon gibi kullanıldığı belirtilmektedir (Tanman, 1993). Bugün kâgir duvarları ve bahçesindeki hazire dışında otantik yapıdan geriye çok bir şey kalmamıştır. Tekkenin ahşap bölüm ve aksamları ortadan kalkmış, bitişiğindeki ahşap yapılar yıkılarak yerlerine yeni yapılar inşa edilmiştir. Elde edilen fotoğraf ve belgeler ile yapıda birkaç dönem ek ve müdahale tespit edilmiş, restitüsyon çalışmasında bu dönemler gösterilmiştir. 19. yy yapım tekniği ve malzemesini, yapı şekillenişlerini bünyesinde ihtiva eden Afife Hatun Tekkesi, cephe ve gabari olarak özgünlüğünü büyük ölçüde korumakta; aynı zamanda 1900’lerde sayıları 300’leri aşan tekke yapıları içinde, kadın ismine sahip 3 tekkeden biri olması yönüyle de ayrıca önem arz etmektedir. Mevcut yapının giderek yıkılmaya yüz tutması ve özgün öğelerin kaybolmaya başlaması nedeniyle, Eyüp Belediyesi’nce yapı restore ettirilmiş, yapılan restorasyon çalışmasına, tarafımızca yapılan restitüsyon projeleri dikkate alınarak restorasyon projeleri geliştirilmiştir. Restorasyon çalışmalarının büyük ölçüde restitüsyon projelerine bağlı kalması nedeniyle, iyi araştırılmış, varsayım ve hipotetik yaklaşımlardan uzak, bilimsel bir restitüsyon çalışması ayrıca önem arz etmektedir. Afife Hatun Tekkesinin restitüsyon projesinin hazırlanmasında; yapının yerinde tespit çalışmaları esnasında yapı üzerinden elde edilen bulgular ve kaynaklardan yararlanılmış, bu bilgiler ışığında dönem analizleri yapılmıştır. Yapının, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Üst Kurulu’ndaki (KTVKÜK) dosyasından elde edilen 1969 yılına ait fotoğrafları ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Lisans öğrencilerinin yapmış olduğu 1997 yılına ait Mehmet Ulukan, Prof. Dr. Ahmet Ersen Şekil 1. Dönem analizleri zemin kat planı (Ulukan, 2005) Şekil 2. Dönem analizleri 1. kat planı (Ulukan, 2005) Şekil.3 Rölöve çalışmaları zemin kat planı (GSÜ, 1997) Fotoğraf 1. Süheyl Ünver, suluboya çalışması (Sayan, 1994) Fotoğraf 2. 1969 yılına ait fotoğraf (KTVKK, 2005) rölöve çalışmaları restitüsyon projesinin hazırlanmasında tekkenin banisi Abdünnafi Mehmet Efendi, aynı zamanda kullanılan kaynaklardandır. Kuruldan elde edilen 1969 yı- çeşmeye bir de kitabe ilave ettirmiş ve tekkeye bu kitabede lına tarihlenen fotoğraflarda, yapı ile bitişiğindeki ve komşu değinmiştir (Ersen, 2004). Buna göre yapı türbe ve hemen parseldeki yapılar hakkında ayrıntılı bilgi elde edilmiş, bu bitişiğinde namaz kılınabilmesi için oluşturulmuş sofadan fotoğraf ve yapı üzerinden elde edilen bulgulara göre hem ibaret tek katlı bir yapıdır. Bu veriyi bahsi geçen hacimdeki plan hem de cephe restitüsyonu geliştirilmiştir. Buna göre yapıda 3 dönem tespit edilmiştir. Dönem analizleri İlk yapım (1844) Yapıda gözlenen ilk dönem, inşa edildiği tarih olan 1844 yılıdır. Bu dönemde yapı sadece türbe halindedir. Sofa-mescit ve sanduka odasından oluşmaktadır (Şekil 1-2). yapım tekniğinin çeşitlenmesi de desteklemektedir. İlk dönem yapının türbe halinde olduğu bu bölümde hem duvar kalınlığı hem de malzeme farklılığı vardır. Kaba yonu küfeki taşı ve başka yapılardan devşirme taşlardan örülmüş bu bölümde duvar kalınlığı 75 cm. yi bulmakta, sonradan ilave edildiği düşününle bölümlerin duvar kalınlıkları ise 50 cm. de kalmaktadır (Şekil 1-2). Taş duvarlardaki harç boşalmalarının oranı da bu bölümde diğer duvarlara göre daha fazladır. Günümüzde ortadan kalkan bağdadi iç duvarlar ve döşemeler ile ortadan kalktığı anlaşılan sanduka Bitişik parseldeki Sokullu Mehmet Paşa çeşmesine Afife odasının 1997 yılı rölövelerinde mevcudiyetini korudu- Hatun Tekkesinin yapımı esnasında su haznesi ilave ettiren ğu gözlenmektedir (Şekil 3). Bu çizimlerde bahsi geçen restorasy n 19 Vakıf Restorasyon Yıllığı | Yıl: 2014 | Sayı: 8 | Afife Hatun Tekkesi Fotoğraf 3 . 1969 yılına ait fotoğraf (KTVKK, 2005) Şekil 4. Plan restitüsyonu (Ulukan, 2005) bölümün giriş holü yönüne açılan penceresi niyaz penceresi görünümündedir. 1969 yılında çekilen yapıya ait fotoğraflardan 18 no’lu parseldeki ahşap yapının tekke binasından daha önce bir tarihte yapılmış olduğu anlaşılmaktadır (Fotoğraf 1-3). Bu fotoğraflarda ve Süheyl Ünver’in bu yapıya ait suluboya çizdiği resimde daha iyi görüleceği gibi ahşap binanın zemin kat duvar örgüsünde iki farklı dönem vardır. Giriş kapısı ile çıkmanın sınırları arasını oluşturan duvar örgüsü düzgün almaşık iken, çıkma altı hizasından kuzeydoğu yönüne doğru uzayan bölüm, düzensiz kaba yonu taş ile örülmüştür (Fotoğraf 1). Düzgün almaşık duvar örgüsünün 16. yüzyıl yapım tekniği olduğu düşünüldüğünde yapının bir kalıntı üzerine inşa edildiği 20 Şekil 6. Tavan planı restitüsyonu (Ulukan, 2005) özellikleri oldukça iyidir; yine, aynı fotoğraflarda görüldüğü üzere tekke ve bitişiğindeki ahşap bina ile aynı bahçeye açılan ortak kapılarının bulunması, bu yapının şeyh evi ya da tekkenin banisi Mehmet Nafi Efendi’nin ailesine ait olma olasılığını güçlendirmektedir. Bitişiğindeki Sokullu Mehmet Paşa çeşmesinin kitabesinde belirtildiği üzere, Afife Hanım’ın bu mevkide vefat et- izlenimi oluşmaktadır. Bu ahşap binanın 1990’lı yıllar- mesi ve onun adına tekkenin yaptırılması, ahşap binanın da yıkılmış olduğu KTVKK’daki dosyalarından anlaşıl- Mehmet Nafi Efendi’nin ailesine ait olduğu savını ortaya maktadır (Ersen, 2004). Bu durumda ahşap bina 1844’de çıkarmaktadır (Ulukan, 2005). Elde edilen veriler ışığın- inşa edilen Afife Hatun Tekkesi’nden daha eski olmalı- da bu yapının da cephe ve plan restitüsyonları geliştiril- dır. Fotoğraflardan anlaşıldığına göre yapının mimari miştir (Şekil 4-6). restorasy n Mehmet Ulukan, Prof. Dr. Ahmet Ersen Fotoğraf 4. Restorasyon öncesi yapıdan görünüm (Ulukan, 2005) Fotoğraf 5. Restorasyon öncesi yapıdan görünüm (Ulukan, 2005) Fotoğraf 6. Restorasyon öncesi yapıdan görünüm (Ulukan, 2005) Fotoğraf 7. Restorasyon öncesi yapıdan görünüm (Ulukan, 2005) 2. Dönem (1850-1900) 2. dönem müdahalesi 1850 ile 1900 yılları arasında olmalıdır. Yapının türbe halindeyken tekkeye dönüştürüldüğü dönemi içerir (Ulukan, 2005). Bu dönemde yapının tekke haline dönüştürülmesi ile yapıya mutfak, kiler, meydan odası ve üst kat ilavesi yapıldığı anlaşılmaktadır (Şekil 1-2). Üst kat ana mekânın tevhidhane olarak kullanılmaya başlanması ile burada zikir ayinleri başlamış ve yapı küçük programlı bir tekke haline gelmiştir. Rölöve çalışmalarında tespit edilen farklılaşmalar yukarıda anlatılan mekân oluşumlarını açıklamaktadır. Zemin katta kaba yonu küfeki taşı ile inşa edilen duvarların üst katta moloz taşı devon kalkeri ile devam ettirildiği gözlenmektedir. Yine pencere açıklıklarında da farklılaşmalar göze çarpmakta, zemin katta pencere doğraması hizasına doğru daralan yelpaze kemerli pencere tipi, üst katta düz yuvarlak kemer olarak devam etmektedir (Fotoğraf 4-5). Zemin katta bu dönem ilave edildiği anlaşılan mutfakkiler ve meydan odası duvarlarındaki farklılaşmalar da bu durumu desteklemektedir. Ana kütleyi oluşturan duvarlarda kullanılan harç tuğla kırığı katkılı, kireç bağlayıcılı daha zayıf bir harçken, ikinci dönem ilavesi olduğu düşünülen bu bölüm harçları, kireç oranı yüksek daha sağlam bir harçtır ve tuğla kırığı katkısı da gözlenmemektedir. Duvar kalınlığı bu bölümlerde 50 cm., ana kütlede ise 75 cm. dir (Ulukan, 2005). Üst kat tevhidhane bölümünün kuzeydoğu cephesi yönüne bakan açıklıklar bu dönemde pencere halindedir. Tevhidhanenin güney batı duvarı Kuzey batı duvarı ile ve restorasy n 21 Vakıf Restorasyon Yıllığı | Yıl: 2014 | Sayı: 8 | Afife Hatun Tekkesi Şekil 7. Rölöve çalışmaları, görünüş (GSÜ, 1997) Şekil 8. Rölöve çalışmaları, kesit (GSÜ, 1997) Fotoğraf 8. Restorasyon öncesi yapıdan görünüm (Ulukan, 2005) Yine 3. dönem eki olduğu anlaşılan mutfak ve kiler bölümünün duvar kalınlıkları binanın ana kütlesini oluşturan ilk dönem türbe bölümünün duvar kalınlığından farklı olarak 20 cm. daha incedir (Şekil 8). Şekil 9. Dönem analizleri görünüş (Ulukan, 2005) aynı zamanda güney doğu duvarı ile de birleşmektedir. Hali hazırda kuzeybatı duvarı üzerinde duvarın yıkılan bu kısmının izleri kolayca görülebilmektedir (Fotoğraf 6). Yapıda gözlenen son dönem müdahale 1900 ile tekke ve türbelerin kapatıldığı tarih olan 1925 yılları arasıdır. Önceleri yakınındaki Özbekler tekkesine bağlı olarak işlevini Yine bu dönemde üst kat giriş kapısının üzerindeki sürdüren yapının müstakil bir tekke haline gelmesi ile artan ve yanındaki (P101, P102) pencerelerinin olmadığı, yapı- mekân ihtiyacına binaen yeni mekânların yapı programına nın doğu duvarı üzerindeki üst kat açıklıklarının pencere eklendiği dönemdir. Su haznesi ve üzerindeki oda, tevhid- olduğu söylenebilir. P101 ve P102 pencerelerinin hem üs- haneye ek ahşap oda ve yapının bitişiğindeki ahşap meşruta lubu hem de boyutları diğer üst kat pencerelerinden farklı binası yapıya bu dönemde ilave edilmiştir (Şekil 9). olmasının yanı sıra, farklı iki mekânı bölen duvarın her iki Bu ilaveler sonrası üst katta tadilat yapılarak, tevhidha- yanında aynı üslupta olmaları bu pencereleri 3. döneme en- nenin güneybatı duvarı, kuzeybatı duvarına 330 cm mesa- dekslemektedir (Fotoğraf 7). fede yıkılmış, ahşap bölme duvar ilavesi ile ayrı bir mekân Meydan odasının güney-batı duvarındaki ahşap hatıllı oluşturulmuştur (Şekil 10). kemerli nişin, bu odanın ilavesinden önce pencere olduğu, Bu odanın tevhidhaneye bitişik ve konumu itibari ile odanın ilavesi ile kapatılarak gömme dolap haline getirildi- zakirbaşı odası olma olasılığı yüksektir. Bitişiğe, ahşap meş- ği anlaşılmaktadır (Fotoğraf 8). ruta binasının inşası sonrası zakirbaşı odasının güneybatı Yine aynı duvar üzerinde yer alan KZ04 kapısı da bu dönemde ya pencere, ya da bahçeye açılan kapı durumunda olmalıdır. Aynı sırada yer alan PZ07 penceresinin bahçeye 22 3. Dönem (1900-1925) duvarındaki P113 penceresi kapatılarak niş haline getirilmiş, P112 penceresi de kapı haline getirilerek inşa edilen ahşap meşruta binasına geçiş sağlanmıştır (Şekil 11). açılan kapıya dönüştürülmesi de bu döneme rastlar. 1997 Tevhidhanenin kuzeydoğu cephesinde yer alan P104 yılı rölövelerinde kapı olarak görünen bu pencere restitüs- ve P105 pencerelerinin denizlik seviyeleri döşeme kotu yon çalışmasında, 3. dönem müdahalesi olduğu kabul edi- seviyesine indirilerek her iki mekânın birleşmesi sağlan- lerek kapı olarak bırakılmıştır (Şekil 7). mıştır. P101 ve P102 pencerelerinin açılması bu döneme restorasy n Mehmet Ulukan, Prof. Dr. Ahmet Ersen Şekil 10. Rölöve çalışmaları, 1. kat planı (GSÜ, 1997) Şekil 11. Öneri restitüsyon projesi, 1.kat planı (Ulukan, 2005) Fotoğraf 9. 1969 yılına ait fotoğraf (KTVKK, 2005) Fotoğraf 10. 1969 yılına ait fotoğraf (KTVKK, 2005) Fotoğraf 11. 1969 yılına ait fotoğraf (KTVKK, 2005) tarihlenebilir. Bu pencerelerin hem boyutlarında hem de detaylarındaki farklılıklar, bitişiğindeki ahşap meşruta binası, üst kat pencere detay ve boyutları ile örtüşmeleri aynı dönem müdahaleler olduklarına güçlü bir veri teşkil etmektedir (Ulukan, 2005), (Şekil 1-4). Yapıya ait 1969 yılı fotoğraflarında çatı detayları ve eklentileri oldukça net bir şekilde okunabilmektedir (Fotoğraf 9-12). Yapının 1925 sonrası konut olarak kullanımına bağlı olarak bu fotoğraflardaki çatının her ne kadar özgün olmayabileceği varsayılırsa da, yapıya müdahale dönemleri ile çatı Fotoğraf 12. 1969 yılına ait fotoğraf (KTVKK, 2005) Yapının Restitüsyon Çizimleri biçimlenişlerinin örtüştükleri gözlenmektedir (Fotoğraf 13). Restitüsyon çizimleri yapının 3.dönem haline göre ya- Buna göre tevhidhane ahşap ek odasının yapıya sonra- pılmış ve bu son döneme göre restitüsyon önerisi geliştiril- dan ilave edildiği çatıda ana kütlenin çatısı ile birleştiği nok- miştir. 1925 yılı sonrası yapının otantik işlevinden farklıla- tada ahşap kalkan duvarı ile ayrıldığı gözlenmektedir. Yine şarak, işin uzmanı olmayan kişilerce konut haline getirildiği aynı dönem eki olduğu düşünülen su haznesi ve üzerindeki gözlenmekte ve bu dönem işlev farklılaşmasına bağlı olarak odanın çatısının da ana kütlenin çatısına sonradan ek şek- yapılan vasıfsız müdahaleler, niteliksiz ekler restitüsyon linde bitiştiği gözlenmektedir. projesinde kaldırılarak 3.dönem esas alınmaktadır. restorasy n 23 Vakıf Restorasyon Yıllığı | Yıl: 2014 | Sayı: 8 | Afife Hatun Tekkesi Fotoğraf 13. 1995’lerde yapının durumu (VGM, 2002) Şekil 12. Vaziyet planı restitüsyonu (Ulukan, 2005) Şekil 13. Güney doğu cephesi restitüsyonu (Ulukan, 2005) Şekil 14. Kuzey doğu cephesi restitüsyonu (Ulukan, 2005) Şekil 15. C-C kesiti restitüsyonu (Ulukan, 2005) Vaziyet planı restitüsyon önerisi Vaziyet planı restitüsyonunda ortadan kalkan bitişik parseldeki ahşap yapılar restitüe edilmiş, bahçe ve yol kotları özgün kotlarına düşürülmüştür (Şekil 12-13). Balcı Yokuşu Sokağı kotu yapıya ait 1969 yılı fotoğrafları ve rölöve verilerine uygun olarak özgün haline getirilmiştir. Bahçe ve hazirede yer alan kabir ve lahitlerin özgün yerlerinde oldukları eski fotoğraflardan anlaşıldığı için yeni bir düzenlemeye gidilmemiştir. Bahçe ve hazireyi çevreleyen istinat duvarlarının ortadan kalkan harpuştaları ilave edilmiş, eski fotoğraflardan özgün olduğu anlaşılan, günümüzde ise yapının bahçesinde büyük ölçüde deforme olmuş şekilde duran bahçe korkulukları özgün durumuna uygun olarak restitüe edilmiştir (Şekil 14-15). Ahşap ek bina ile şeyh evi olduğu düşünülen ahşap ev arası ortak bahçenin düzenlemesinde çoğu tekke yapısında gözlenen bahçe havuzu ilave edilmiştir. Fotoğraflarda detaylı olarak gözlenen bu iki binanın arasında yer alan bahçe duvarı ve kapısı özgün durumuna göre yerine konmuştur (Fotoğraf 11, Şekil 4) 24 restorasy n Yapının restitüsyon önerisi Yapıya ait eski fotoğraflar ve 1997 yılına ait rölövelerden ve rölöve çalışması esnasında yapı üzerinden elde edilen bilgiler ışığında hazırlanan restitüsyon çalışmasına göre, günümüzde ortadan kalkmış olan sanduka odası / türbe yeniden yerine konmuş, kiler ve mutfak olarak ikiye ayrılan Z03 mekanı özgün durumunda olduğu gibi ahşap bölme duvarı ile bölünmüştür. Günümüzde mevcut olan her iki mekânın kapı boşluklarına kapı doğramaları yerleştirilmiştir (Şekil 4). Ortadan kalkmış olan ahşap iç merdiven ve bu merdivenin sahanlığını oluşturan iki basamakla çıkılan, Z02 mekânı ve türbe ile aynı kotta yer alan döşeme ilave edilmiş, KZ04 kapısı doğraması, yerine monte edilmiştir (Şekil 4). Yapıya ait 1969 yılı fotoğraflarından detayları ayrıntılı olarak okunabilen pencere doğramaları bu detaylara uygun olarak yeniden çizilmiştir (Şekil 16). Bu fotoğraflarda gözlenen pencere detay ve boyutlarındaki farklılaşmalar dönem analizi çalışmalarında belirleyici rol oynamıştır. Fotoğraflarda yapının tümünde ahşap giyotin pencerenin kullanıldığı, ancak bazı pencerelerin çift haçvari kayıtlı, bazılarının tek haçvari kayıtlı oldukları gözlenmiştir (Fotoğraf 1-3, 9-13). 1997 yılı rölövesinde sistem detayında büyük ölçüde detayları gösterilen ana giriş kapısı bu detay ve eski fotoğraflara uygun olarak restitüe edilmiş, (Şekil 17-18) 1969 yılı fotoğraflarında gözlenebilen giriş kapısı taş basamakları özgün durumuna uygun olarak yerine konmuştur. Ortadan kalkan giriş kapısı mermer sövelerin Mehmet Ulukan, Prof. Dr. Ahmet Ersen Şekil 16. Özgün pencere restitüsyonu (Ulukan, 2005) Şekil 18. Özgün kapı restitüsyonu çizimi ve sistem kesti (Ulukan, 2005) Şekil 17. Rölöve çalışmaları, giriş kapısı detayı (GSÜ, 1997) üzerinde yer alan tuğranın çağdaşı yapılara uygun olarak yerine konması düşünülmüştür. Yapının ortadan kalkan kat döşemeleri, tavan ve çatısı rölöve çalışmaları, eski fotoğraf ve eski rölöve çizimlerinden elde edilen verilere uygun olarak tamamlanmıştır. Giriş holü mermer kaplaması halen mevcut kalıntılara uygun Şekil 19. Tavan planı restitüsyonu (Ulukan, 2005) olarak tasarlanmış, mutfak ve kiler bölümü zemin kaplaması 19. yüzyıl yapılarında sıklıkla kullanılan yoğun kalker ile kaplanmıştır (Şekil 4). 1997 yılı rölövelerinden ve yapı üzerindeki izlerden iç yüzeylerde sıva üzeri birkaç katman boya tespit edilmiştir. Horasan harcı ile sıvanmış iç duvar yüzeylerde oksit sarı, aşı rengi, beyaz ve çivit mavisi renklerden oluşan katmanlar tespit edilmiş, restitüsyonda en alt katmandaki oksit sarı tercih edilmiştir. 1969 yılı fotoğraflarında yapının dış cephesinde kalıntılarının gözlendiği dış sıva yapının tüm cephe yüzeyinde uygulanmıştır. Bu sıvadan günümüze ulaşan bir kalıntı olmaması, bağlayıcısı çok zayıf olan kireç bağlayıcılı olduğu izlenimini vermektedir. Yapının tavan planları, eski rölöve çalışmalarında gös- Yapının çatısı 1969 yılı ve çatısının ortadan kalkmadan önceki fotoğraflarına uygun olarak tasarlanmış, dönem ek ve müdahalelerini yansıtan çatı biçimlenişine uyulmuştur (Şekil 20). Restitüsyon çalışmasına kaynak teşkil eden aynı fotoğraflardan elde edilen veriler ışığında saçak silmeleri de ilave edilmiştir (Fotoğraf 1). Aynı dönem yapılarda ve fotoğraflardaki durumuna uygun olarak çatı alaturka kiremit ile kırma oturtma çatı olarak tasarlanmıştır (Şekil 21-23). Ortadan kalkan bağdadi iç duvarlar ve kapılar, eski rölöve ve dönem yapım tekniklerine uygun olarak yeniden tasarlanmıştır (Şekil 24). terilen bölümlerinin tamamlanması sureti ile ve dönem Günümüzde sadece açıklık olarak kalan kapılar özgün tekniklerine uygun olarak pasalı ahşap tavan şeklinde tasar- boyutlarına göre tamamlanmıştır. Özgün durumda zemin lanmıştır (Şekil 19). katta tuğla kemer ile örülerek kemer karnının doldurulma- Döşeme kaplamaları da aynı yöntem ve teknikle tasar- sı ve üzerinin sıva ile kaplanması sureti ile oluşturulan düz lanmış, ıslak mekânlar ve giriş holü haricindeki tüm zemin- açıklıklı özgün kapı detayına aynen riayet edilmiş, diğer lerde ahşap döşeme kaplaması tercih edilmiştir (Şekil 4). kapı boşluklarına da aynı detay uygulanmıştır (Şekil 24). restorasy n 25 Vakıf Restorasyon Yıllığı | Yıl: 2014 | Sayı: 8 | Afife Hatun Tekkesi Şekil 20. Çatı restitüsyonu (Ulukan, 2005) Şekil 21. A-A kesiti restitüsyonu (Ulukan, 2005) Şekil 22. B-B kesiti restitüsyonu (Ulukan, 2005) Şekil 23. D-D kesiti restitüsyonu (Ulukan, 2005) düzenlenmiştir. Rölöve çalışmaları esnasında tespit edilen kapatılmış P112 açıklığının bu yapıya geçişi sağlayan kapı olduğu düşünülmüştür (Şekil 11). Şekil 24. İç kapı restitüsyonu (Ulukan, 2005) seldeki yapı için de cephe ve plan önerisi geliştirilmiştir. Balcı Komşu ahşap yapılar için restitüsyon yokuşu sokağına bakan cepheden çekilmiş fotoğraflarda ve önerisi Süheyl Ünver’e ait suluboya resim çalışmasında (Fotoğraf 1), 1969 yılı fotoğraflarından cephe özellikleri yeterince analiz edilebilen, tekke binasının hemen bitişiğindeki ahşap meşruta binası ile aynı bahçeyi kullanan 18 no’lu parseldeki ahşap evin cephe restitüsyon önerisi hazırlanmıştır (Şekil 5 ). Aynı fotoğraflar üzerinden ve kapı ve pencerelerin yer ve konumlarından yola çıkılarak yaklaşık bu yapıların plan şeması hazırlanmıştır (Şekil 4-5). Bu yapılardan 19 no’lu parseldeki ahşap binanın hem tekke binasına bitişmesi hem de pencere doğrama detaylarının tekke binası üzerinde 3. dönem müdahalesi olduğu kabul edilen pencere detayları ile örtüşmesi, bu binanın işlev ve inşa tarihi için kaynak teşkil etmektedir (Şekil 5). Tekkenin müstakil işleyişe geçtiği dönemi referans veren bu dönemde tekkenin ihtiyaç duyduğu tuvalet ve abdesthane mekânının bu binada olduğu düşünülmüş, plan restitüsyonunda bu mekânlar yapıya ait 26 Aynı referans fotoğraflardan yola çıkılarak 18 no’lu par- cephe detayları okunabilen yapının, pencere ve kapı konumlarından plan biçimlenişi hakkında da fikir edinilmiş ve buna göre plan önerisi getirilmiştir (Şekil 18,21). 19 no’lu parseldeki yapıya bitişen ahşap bina ile aynı bahçeye açılan kapısı bulunan, Mehmet Nafi Efendi’nin ailesine ait olduğu düşünülen yapının sonraları şeyh evi olarak kullanıldığı düşünülmüştür. Bu yapının çatısı da fotoğraflardaki özgün formuna uygun olarak alaturka kiremit ile kırma oturtma çatı olarak restitüe edilmiş, özgün saçak mesafelerine riayet edilmiştir (Şekil 12). Ancak aynı fotoğraflar üzerinden bu yapıda gözlenebilen farklı dönem izleri hakkında başka kaynak bulunamamış, zemin kat duvar örgüsündeki farklılaşmalar fotoğraftaki şekline uygun olarak önerilmiştir (Şekil 5). Sonuç ve Öneriler fotoğraflardan yola çıkılarak zemin katta planlanmıştır. Di- Günümüzde özgünlüğünü büyük ölçüde koruyabilen ğer mekânlar ise tekke işleyiş ve ihtiyaç programına göre anıtsal yapılara göre oldukça şanssız sayılan, ihmal, yanlış restorasy n Mehmet Ulukan, Prof. Dr. Ahmet Ersen Fotoğraf 14. Yapının günümüzdeki durumu (Eyüp Belediyesi, 2013) Fotoğraf 15. Yapının günümüzdeki durumu (Eyüp Belediyesi, 2013) Yapının varlığını sürdürmesi ve özgün biçimsel yapı kitlesinin günümüzde yeniden canlandırılması, mevcut özgün yapım tekniği ve mevcut özgün yapı bünyesinin devamlılığı adına uygulama sevindiricidir. Ancak otantiklik bağlamında yapı değerlendirildiğinde, restitüsyon projesine, biçim olarak uyulduğu gözlenmekte, tamamlanan bölümler, iç mekân düzenlemesi, kapı-pencere, çatı düzenlemesi esnasında kullanılan yeni malzeme, işlevin özgün olmayışı, bitişikteki evlerin de yeniden yapımlarının gerçekleştirilememesi, yapıyı tam otantik değil, yüzde 60-75 aralığında bir Fotoğraf 16. İç yapı düzenlemesi (Eyüp Belediyesi, 2013) özgünlük derecesine sabitlemektedir (Fotoğraf 16-17). kullanım, yıkım ve yok etme gibi özgünlüğe zarar verici etkenlerin altında, bir de yeterli bilgi ve belgeye dayanmayan, hipotetik yaklaşım ve uygulamalara esas alan restorasyon uygulamaları sonucunda sivil mimariye ait pek çok yapı özgünlüğünü kaybetmektedir. Günümüzde çok özel şartlar altında yapımına müsaade edilen rekonstrüksiyon ve restorasyon uygulamalarının başarısı, çok iyi hazırlanmış, tutarlı restitüsyon çalışmalarına bağlıdır. Bu doğrultuda, Afife Hatun Tekkesi’nin restitüsyon projesi, hem yapının özgünlüğünü korumaya yönelik bir çalışmadır, hem de özgünlüğün bileşenlerinden olan “yakın çevresi ile birlikte” oluşturduğu otantik dokuya yaptığı katkı ile önem kazanmaktadır. Aynı zamanda, diğer projelerden farklı olarak, bitişiğindeki çağdaşı olan, ve tekke yapısı ile de ilişkili olduğu saptanan, komşu ahşap yapıların da restitüsyonlarının hazırlanması, özgün tekke kompleksi şemasını tamamlamakta, halihazırdaki vasıfsız yapıların yerine, rekonstrüksiyonu yapılabilecek öneri sunmaktadır. Gerçekleştirilen restorasyon uygulamasında, bitişikteki yapılar mevcut hali ile bırakılmış, restitüsyon projesi sınırlandırılarak, sadece tekke yapısı restore edilmiştir. Yapılan uygulamada günümüzün ve verilecek yeni işlevin gereksinimlerine bağlı düzenlemelerin yapıldığı, özgün yapım tekniği uygulanmaya çalışılsa da, kullanılan malzemenin yeni olduğu ve ortadan kalkan ahşap bölüm ve aksam ile özgün yapının biçimsel olarak, yeni malzeme ile tamamlandığı görülmektedir (Fotoğraf 14-15). Fotoğraf 17. İç yapı düzenlemesi (Eyüp Belediyesi, 2013) restorasy n 27 Vakıf Restorasyon Yıllığı | Yıl: 2014 | Sayı: 8 | Afife Hatun Tekkesi Bunun ileri uygulamalara dönük anlamı ise; yapı her ne kadar özgün bir görünüme sahip olsa da özgünlük derecesi orta olmasından dolayı, yeni müdahalelerin, yapı bütünlüğünü bozmadan, yeni malzeme ile onarılmış ve tamamlanmış bölümler için uygulanabilir olmasıdır. akademik proje müelliflerinin, uygulamayı gerçekleşti- Bu yapı örneğinden yola çıkılarak ortaya konulması gereken diğer bir konu da; akademik bir çalışma olan bu proje ve benzeri çalışmaların, kurumlar arası koordinasyonun sağlanarak, ulaşılabilir bilgi bankalarının oluşturulması, uygulamacı-planlayıcı ve üniversite-özel sektör/kamu ortak çalışmalarının arttırılmasıdır. Uygulanması planlanan özellikle bu tür projelerin korunması ve hayata geçirilmele- recek yüklenici firmalara danışmanlık hizmeti sunması, uluslararası koruma standartlarını, uygulama esnasında da yakalama adına olması gereken bir yaklaşımdır. Günümüzde kolaylaşan bilgi ve belge edinimi ve sahteciliklere karşı, rinde gösterilecek hassasiyet, hem tarihi yapıların Venedik Tüzüğü’nde belirtildiği üzere “…tüm otantikliği içinde gelecek nesillere aktarılması..” adına önem arz edecek, hem de vakıf bedduası na muhatap olmama yönüyle uygulamacıları güvenilir bir zemine taşıyacaktır. Kaynaklar Ahunbay, Z. 2004 Tarihi Çevre koruma ve Restorasyon, İstanbul: Yapı-Endüstri Merkezi yayınları, sayfa:45. Erder, C. 1975 Tarihi Çevre Bilinci, Ankara: ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları, No.24 Ersen, A., Ulukan, M., 2004 Eyüp’te Afife Hatun Tekkesi Ve Restitüsyon Önerisi, 8.Eyüp Sultan Sempozyumu, Eyüp, İstanbul , 7-9 Mayıs, s.157,158. Hasol, D., 1998 Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü, İstanbul: YEM Yayınevi. ICOMOS, 2004 The Venice Charter, Translated in Turkish, adres: <http://www.icomos.org/venicecharter2004/turkish. pdf> alındığı tarih: 11.09.2012 Ito, N., 1994 Authenticity inherent in cultural heritage in Asia and Japan, Nara Conference on Authenticity in Relation to the World Heritage Convention, Nara, Japan, 1-6 November 1994, Jokilehto J., 1994 Authenticity: A General Framework for the Concept, Nara Conference on Authenticity in Relation to the World Heritage Convention, Nara, Japan, November 1-6. Jokilehto, J. 1999 A History of Architectural Conservation, Oxford: Butterworth- Heinemann. Kuban D., 2000 Tarihi Çevre Korumanın Mimarlık Boyutu Kuram ve Uygulama, İstanbul: YEM Yayınları. Kültür Bakanlığı Tek yapı ölçeğinde rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri şartnamesi adres:<http://www.kultur. gov.tr/TR/Genel/dg.ashx?BELGEANAH=223987&DIL=1&DOSYAISIM=RRRP_Sartname.doc> alındığı tarih: 11.10.2012. Naguib, S.A., 2007 The Shifting Values of Authenticity and Fakes, PalArch’s Journal of Archaeology of Egypt/Egyptology Vol. 2. Petzet, M., 2003 Place – Memory –Meanıng: Preservıng Intangıble Values in Monuments and Sites, ICOMOS 14th General Assembly and Scientific Symposium, 27-31 October, Zimbabwe. Plevoets, B., 2011 Adaptive Reuse within the Retail Design Discipline: exploring the concept of authenticity, First International Congress on Architectural Design, Teaching and Research, Proceeding, May 3-7, Bari, Italy. Tanman, M.B., 1993 Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul: Kültür Bakanlığı Yayınları Ulukan, M. 2005 Eyüp Afife Hatun Tekkesi Restorasyonu Projesi. Yüksek Lisans tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. UNESCO, 1999 Adres: <http://australia.icomos.org/wpcontent/uploads/BURRA-CHARTER-1999_charter-only.pdf> alındığı tarih: 25.02.2013 Webster, N., 1986 Authentic, Webster’s Third New International Dictionary, Sprinfield, Mass. Yöney, N.B., 2008 19.yy sonu 20.yy Başı Yapı Cephelerinde Kullanılan Yapay Taşların Mimarlık ve Koruma Bilimi Açısından Değerlendirilmesi, İstanbul: Basılmamış Doktora Tezi, İ.T.Ü. Fotoğraf Kaynakları Eyüp Belediyesi, Web sitesi, adres< http://www.eyup.bel.tr/icerik/1519/6964/afife-hatun-tekkesi.aspx> alındığı tarih: 23.05.2013 (Fotoğraf 14-17) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Üst Kurulu, Yapının Dosyası (Fotoğraf 2,3,9-12) Mimar Sinan Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Restorasyon Kürsüsü arşivi (Şekil 3,7,810,17) Sayan, A. G., 1994 A. Süheyl Ünver hayatı, şahsiyeti ve eserleri 1898-1986, İstanbul : Eren Yayıncılık ve Kitapçılık ltd.şti. (Fotoğraf 1) Ulukan, M. 2005 Eyüp Afife Hatun Tekkesi Restorasyonu Projesi. Yüksek Lisans tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü. (Fotoğraf 4-8) Vakıflar Genel Müdürlüğü, İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü, Yapının Dosyası (Fotoğraf 13) 28 restorasy n
Benzer belgeler
YAPILARIN KORUNMASINDA ANALİZ TEKNİK ve TEKNOLOJİLERİ
yeni yer açımı, yeni bina yapımı gibi isteğe bağlı değişimler
sonrasında, günümüze intikal eden yapının otantik durumu hakkında araştırma zorunlu olmaktadır. İşte bu araştırmalar sonucu elde edilen...