orm muh2006_4.qxd - Orman Mühendisleri Odası
Transkript
orm muh2006_4.qxd - Orman Mühendisleri Odası
TMMOB ORMAN MÜHENDÝSLERÝ ODASI ADINA SAHÝBÝ Ali KÜÇÜKAYDIN YAYIN SORUMLUSU Ümit YILIK YAYIN YÖNETMENÝ Okan ÇANÇÝN YAYIN KURULU Dr. Said DAÐDAÞ Hanifi AVCI Osman TURUNÇ Özer ÖZGÜÇ S.Iþýk DERÝLGEN Zeki KAMACI YAYIN KOÞULLARI Dergimizde yayýnlanmasý istenen yazýlar bilgisayarda yazýlmalý, daha önce baþka bir yerde yayýmlanmadýðýnýn belirtildiði imzalý dilekçe ile birlikte basýlý ve sayýsal ortamda Yönetim Yerine posta ile gönderilmelidir. Yazýlar 7 sayfayý (A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýmlanabileceði düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar net ve temiz olmalý, slayt dýþýnda sayýsal gönderilecek fotoðraflarýn çözünürlüðü yüksek olmalýdýr. Yazlarda Türkçe kelimeler kullanýlmalý ve Türkçe dil kurallarýna uyulmalýdýr. Yayýmlanacak yazý ve çevirilerdeki düþünsel ve teknik sorumluluk yazarýna aittir. Oda yönetimini ve Dergi Yayýn Kurulunu sorumlu kýlmaz. Dergide yayýmlanan yazýlardan kaynak göstermek koþulu ile alýntý yapýlabilir. Dergiye gönderilen yazýlar yayýnlansýn ya da yayýnlanmasýn geri verilmez. Yazýlar Yayýn Kurulu tarafýndan incelenir. Yayýn Kurulu Yayýnlanacak yazýlarda gerekli düzeltmeleri yapabilir ve uygun görülen yazýlarý yayýnlar. Yýl: 43 Sayý: 10-11-12 Ekim - Kasým - Aralýk 2006 ÝÇÝNDEKÝLER Baþyazý...........................................................................................2 Orman Mühendisleri Denizli Þubesi Açýldý ......................................4 Orman Mühendisleri Odasý Genel Merkezinin de Katkýlarýyla Düzenlenen Çalýþtay Ürgüp / Nevþehir’de Baþarýyla Tamamlandý ....................................................................5 D.S.Ý. Ýhaleleri Ýle Ýlgili Olarak Ýtirazlarda Bulunuldu..........................7 Ýstanbul - Beykoz’daki Orman Katliamý Ýle Ýlgili Basýn Bildirisi ..................................................................................8 Yaylalarýmýz ve Yaylacýlýk Paneli Abant / Bolu’da Yapýldý...................10 Orman Yangýnlarýnýn Süksesyon Üzerine Etkileri.............................12 Yabanýl Meyvelerin Fidanlýk Tekniði I. Bölüm...................................15 Orman Ürünleri Sanayii Artýklarýnýn Yakýt Olarak Kullanma Ýmkanlarý ve Mevcut Potansiyel Durum .........................................19 Uygulamacýlarýn Araþtýrma Çalýþmalarýna Bakýþ Açýlarý Üzerine Bir Deðerlendirme ........................................24 Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon Projesinin Erozyon Önleme Baþarýsý Açýsýndan Ýrdelenmesi ...........................27 Ormanlarla Ýlgili Uluslararasý Tanýmlamalar-1 Orman (Forest) .............................................................................32 6831 Sayýlý Orman Kanunu’nun 2/B Maddesine Göre Orman Sýnýrlarý Dýþýna Çýkarýlan Sahalarda Zilyetlik Durumu .......................34 Gidenlerin Ardýndan Bakakalmak...................................................36 Ormancýlýk Siyasetten Arýndýrýlmalýdýr! ...........................................37 YÖNETÝM YERÝ Necatibey Cad. No: 16/13 06430 Sýhhiye / ANKARA Tel: 0.312 229 20 09 Belgegeçer: 0.312 229 86 33 E-posta: [email protected] www.ormuh.org.tr Aydýnlýk Günler Ýçin Çevre .............................................................39 TMMOB Orman Mühendisleri Odasý Hesap No: T.C. Ziraat Bankasý Necatibey Þubesi: 132953 Serbest Çalýþan Orman Mühendislerinin Dikkatine.........................49 BASKI 4Renk Yayýn Tanýtým Matbacýlýk Ltd.Þti. K.Karabekir Cad. 85/7 Ýskitler / ANKARA Tel: 0.312 341 40 82 Fax: 341 40 82 Odamýz Genel Merkez ve Sosyal Tesisler Binasý Önümüzdeki Aylarda Faaliyetde ....................................................54 ISSN: 1301 - 3572 Doðu Karadeniz Bölgesinde Kadastroyu Bitirmek, Öncelikle Yöre Halkýnýn Yararýnadýr; Uygulayýcýlarýmýz, Aydýnlarýmýz, Medyamýz ve Halkýmýzla Birlikte Kadastro Çalýþmalarýna Olumlu Katký Vermemiz Gerekmektedir....................40 Kamu Yönetimi ve Yeniden Yapýlanma Söylemi ..............................42 Orman Mühendisi ve Orman Endüstri Mühendisleri Atamalarý ........................................45 Meslek Yasamýz ve Uygulama Yönetmeliklerini Tanýtým ve Bilgilendirme Toplantýlarý Yapýldý ....................................................53 Orman Mühendisleri Odasý, Ormancýlýk Eðitiminin 150. Yýlý Anýsýna Belgesel Film Yaptýrdý ...........................................54 Nezih Ozangüç’ü Kaybettik...........................................................54 Odun Dýþý Orman Ürünleri Orman Köylüsü Ýçin Yeniden Umut Oldu .......................................55 Sürdürülebilir Orman Yönetimi Çalýþtaylarý Yapýldý ..........................56 BAÞYAZI Saygýdeðer Meslektaþlarýmýz, kýlýflarý hazýrlanarak yaðmalanabiliyor. Öyleyse meseleye, siyaset üstü, kurumlar ve meslekler üstü bir anlayýþla Devlet meselesi, milli dava, mesleki sevda olarak bakmak zorundayýz. Konuyla ilgili gündemdeki yoðun tartýþmalarý, medyanýn sahiplenmesi ve konunun üzerine gidilmesi elbette takdire þayandýr. Ancak konuya vakýf olmayan insanlarýn otorite gibi ortaya çýkmalarý, olaya bulaþmýþ bazý kiþilerin bu hassa konuyu fýrsat bilip medyada kahraman gibi boy göstermesi, siyasi hesaplaþmalar hafýzalarýn karýþmasýna, hedeften sapmaya ve bir süre sonra konunun küllenmesine neden olabilir. Ülkemiz genelindeki yaklaþýk 14.300 Ha. Özel Orman ve Hükmi Þahsiyeti Haiz Amme Müesseselerine ait Orman vardýr (Genel Orman alanýmýzýn binbeþyüzde biri). Bu 14.300 Ha.'ýn yaklaþýk %30'u Ýstanbul'un rantý yüksek bölgelerindedir. Yani, yeni Acarkent adaylarý sýrada beklemektedir. Öyleyse yapýlacak iþ; 6831 Sayýlý Orman Yasasýnýn 52nci maddesinde ayný kanunun 17 nci maddesine göre izin þartý ile %6 yapýlaþma hakký verilmiþ idi. 2005 yýlýnda yenilenen "Özel Ormanlarda ve Hükmi Þahsiyeti Haiz Amme Müesseselerine Ait Ormanlarda Yapýlacak Ýþ ve Ýþlemler Hakkýnda Yönetmelik" ise, suistimale yol açabilecek þekilde bu yasa ile çeliþmektedir. Öncelikle; - Anayasa Mahkemesinin 17.12.2002 tarihli ve Esas No: 2000/75, Karar No: 2002/200 sayýlý kararý ile iptal edilen ve yeniden düzenlenen 6831 Sayýlý Kanunun 17.maddesinin 3 ve 4ncü fýkralarý göz önüne alýnarak süratle yönetmelik deðiþikliðine gidilmelidir. - Serdaroðlu (Acaristanbul) özel ormaný ile ilgili Beykoz Belediyesinin 2003 yýlýnda verdiði yapý ruhsatýnýn iptali için açýlan dava, 2006/434 sayýlý kararla iptal edilmiþ ve Yüksek Yargýya intikal etmiþtir. Onaylanmasý halinde, yetkili makamlarca kararýn uygulanmasý ve kaçak yapýlarýn yýkýlmasýný takip edeceðiz. - Doksanlý yýllarda kýlýfý hazýrlanarak inþa edilen Saitmolla (Acarkent) Özel ormanýndaki villalarýn Yönetim Kurulumuz ve odamýzýn diðer organlarý ile birlikte; ikinci dönem 2nci defa, mesleðimize ve meslektaþlarýmýza hizmet görevi bizlere tevdi edildi. Bizlerde sizlerin bize verdiði bu onurlu görevi yapma gayreti içerisindeyiz. Tüm gayretlerimize raðmen, eksiklerimiz, hatalarýmýz ve yanlýþlarýmýz olabilir. Samimi olarak yapacaðýnýz her türlü eleþtiriye her zaman açýðýz. Yazdýklarý bildirinin altýna isimlerini yazma cesaretini bile gösteremeyen ve sayýlarýnýn birkaç kiþiyi aþmadýðýný bildiðimiz malum þahýslar, bazý meslektaþlarýmýza gönderdikleri bültenlerinin üçüncüsünde de; baþta oda yönetimimiz olmak üzere kendileri gibi düþünmeyen herkesi "onurlu duruþ sergilememekle, bilgisizlikle, kullanýlmakla ve emperyalizme karþý mücadele veremeyen lale devri çocuklarý" olarak nitelendirmektedirler. Biz, hýrsla kaleme alýnmýþ eleþtiriden çok iftira dolu bu satýrlara cevap vermeyi düþünmüyoruz. Ancak bültenlerin ulaþtýðý meslektaþlarýmýz, bu camianýn adýný kullananlarýn kimler olduðunu bize sormaktadýrlar. Bir meslektaþýmýzýn bize yazdýðý satýrlarýn arasýndan bir cümleyi sizlerle paylaþmak istiyoruz: "korkmadan bu bültenin altýna isimlerini yazsalardý, yalakalýk ve emperyalizme uþaklýk etmekle suçladýklarý 1980 sonrasý bu mesleðe girmiþ olanlarý kendileriyle kýyaslama imkaný bulurduk" Saygýdeðer Meslektaþlarýmýz, Serdaroðlu (Acaristanbul) Özel Ormaný ile birlikte, Dünya kültür baþkenti Ýstanbul'da bazý özel ormanlardaki yaðmalar, sýradaki özel ormanlarý bekleyen tehlikeler, devlet ormanlarýndaki baskýlar yeniden ülke gündemine oturdu. Kirli iliþkiler bir kez daha su yüzüne çýktý ve çýkmaya devam ediyor. Rantý çok yüksek olan ve birinci derece sit bölgesi olan Ýstanbul Boðazýnýn, yeþil dokusu, 2960 sayýlý Boðaziçi Kanunu, 3621 Sayýlý Kýyý Kanunu, 2863 Sayýlý Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma Kanunu, 3194 Sayýlý Ýmar Kanunu ve buna benzer yürürlükte olan onlarca kanuna raðmen, 2 içerisinde yükselen 3 adet iþ merkezi için açýlan, 2004/1118 Esas no'lu davanýn kararý, yüksek yargýnýn iptali ile devam etmektedir. Odamýzda bu davaya müdahil olmuþtur. Çýkacak karara göre akýbeti takip edeceðiz. - Ormanlýk alanlardaki benzer kaçak yapýlarýn ve amacý dýþýnda kullanýlan izin sahalarý içinde, mahkeme kararlarýnýn uygulanmasý yönünde Devlet idaresinin oluþmasý için gayret göstereceðiz. Hiçbir güç devletin ve hukukun üzerinde deðildir. Devletin ve hukukun önünde kaçak gecekondu ile kaçak villanýn arasýnda fark olmadýðýna inanmak ve görmek istiyoruz. %1 kaynaðý vermediði gibi; fonlarýn kapatýlmasýndan sonra, orman ürünleri satýþ gelirlerinden saðlanan %3 kesintilerle, orman iþletmeleri kârlarýndan aktarýlan %10 miktarlarý dahi orman köylerine kredi olarak döndürülmesine engel olmuþtur. Yeniden yapýlanmada bu görevler, Bakanlýða baðlý, orman bölge müdürlüðü sorumluluk alanlarý ile sýnýrlý, proje esasýna göre çalýþan, merkez ve taþra kuruluþuna sahip özel bütçeli birimlerce yürütülmelidir. Merkezde, genel müdürlük düþünülmüyor ise, müstakil "Orman Köy Ýliþkileri Daire Baþkanlýðý" halinde yapýlanmalý ve þubeler proje bazýnda oluþturulmalýdýr. ORKÖY'ün Orman Genel Müdürlüðü içerisinde düþünülmesi ise; idare hukuk açýsýndan, bütçe ve finansman modeli açýsýndan uygulama ve performans açýsýndan, mümkün gözükmemektedir. Odamýzýn bu konuda hazýrladýðý rapor baþta sayýn Bakan olmak üzere ilgili makamlara sunulmuþtur. (http://www.ormuh. org.tr/bolum_2/yazi_ rapor/orkoy_rapor.htm) Bilindiði üzere, 29.06.2006 tarihinde yasalaþan "Meslek Yetki Yasa"mýzýn ikincil mevzuatýnýn çýkarýlmasý için altý aylýk süre öngörülmüþ idi. Yoðun çalýþmanýn ardýndan hazýrlanan ikincil mevzuat yayýnlanmak üzere Baþbakanlýða gönderilmiþtir. Uygulamanýn yoðunlaþmasý ve sektörün oluþumu için bundan böyle meslektaþýmýza daha da büyük görev düþmektedir. Bilgilendirme amaçlý Bölgesel toplantýlarýmýz devam etmektedir. Bir yýlý aþkýn süredir çekimleri devam eden ve ORMAN MÜHENDÝSLÝÐÝ'ni anlatan belgesel filmimiz tamamlandý. Meslektaþlarýmýzýn sýkça karþýlaþtýklarý "orman mühendisi ne iþ yapar? orman mühendisliði nedir?" gibi sorularý cevaplayacaðýna inandýðýmýz belgesel filmimiz çoðaltýlarak Þube Baþkanlýklarýmýza, Orman Fakültelerine, ormancýlýk alanýndaki sivil toplum kuruluþlarýna, Çevre ve Orman Ýl Müdürlüklerine ve Orman Bölge Müdürlüklerine gönderilmektedir. Saygýdeðer Meslektaþlarýmýz, Çevre ve Orman Bakanlýðýnda, Orman ve Köy Ýþleri Genel Müdürlüðü kapatýlarak Orman Genel Müdürlüðü içerisinde yeniden yapýlandýrýlmasý çalýþmalarý konuþulmaktadýr. Orman Köylerimizin kalkýndýrýlmasý Anayasamýzýn 170nci maddesinde düzenlenmiþ ve bu görev Devlete verilmiþtir. Yani orman içi ve bitiþiði köy kavramý Anayasamýza girmiþtir. Bu yönüyle olaya diðer ülkelerden biraz daha farklý ve bize özgü bakýlabilir. Ülkemizde kýrkbine yakýn köyün en az yarýsýnýn Ormanla iliþiði vardýr. 1969 yýlýndan itibaren kurulmuþ olan Orman Bakanlýklarýnýn içinde devamlý olarak ORKÖY yer almýþtýr. Orman köylerinin kalkýndýrýlmalarýna yönelik olarak yetiþmiþ teknik eleman ve uygulama bakýmýndan ciddi birikim oluþmuþtur. Ancak soruna sadece Orman Ýdaresinin sorunu deðil, Devlet sorunu olarak bakmak gerekir. Kýrsal kalkýnmanýn, kýrsal fakirliðin son derece önemli olduðu günümüzde, Çevre ve Orman Bakanlýðý içerisinde OR-KÖY birimi mutlaka olmalýdýr. Ancak etkin hale gelmesi için mutlaka kaynak problemi çözülmelidir. Sorun kaynak sorunudur. Kaynak sorunu çözülmeden nereye baðlarsanýz baðlayýn çözüm olmayacaktýr. Maliye Bakanlýðý Genel Bütçe hazýrlýk çalýþmalarýnda, genel bütçeden aktarýlmasý gereken Saygýlarýmýzla YÖNETÝM KURULU 3 ORMAN MÜHENDÝSLERÝ ODASI DENÝZLÝ ÞUBESÝ AÇILDI 1 Nisan 2006 tarihinde 41inci Olaðan Genel Kurulda alýnan karar çerçevesinde Denizli Þubesinin açýlýþý Odamýz Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyelerinin katýlýmý ile düzenlenen mütevazi tören ile gerçekleþtirildi. Bugüne kadar Merkez (Ankara), Doðu Anadolu (Elazýð), Doðu Karadeniz (Trabzon), Marmara (Ýstanbul), Doðu Akdeniz (Adana), Batý Akdeniz (Antalya), Batý Karadeniz (Bolu), Ege (Ýzmir), Bursa olarak dokuz þube ile faaliyet gösteren Odamýz þube sayýsýný on'a çýkararak faaliyetlerine devam edecektir. Baþkanlýðýný Mustafa KALLÝMCÝ'nin yaptýðý Kurucu Yönetim Kurulu Denizli Þubemizde çalýþmalarýna baþlamýþlardýr. Þube açýlýþýndan sonra Denizli þubesine baðlý olarak açýlan Muðla temsilciliði de Alaaddin SÖZER'in baþkanlýðýnda çalýþmalarýna baþlamýþtýr. Denizli Þube ve Muðla Temsilciliði açýlýþlarýnda Konuþan Genel Baþkanýmýz Ali KÜÇÜKAYDIN "… her yangýn döneminde orman mühendislerinin aðýr eleþtirilere maruz kaldýðýný belirterek zor bir mesleðin mensubu olduklarýný, orman yangýnlarýnda gösterilen canlarý uðruna çalýþmalarýn ne yazýk ki gözardý edildiðini ve daðlarýn ardýnda yapýlan bunca çalýþmanýn çok çabuk unutulduðunu" söylemiþtir. Daha sonra yeni çýkan kanunla orman mühendislerinin artýk kamu dairelerinin önünde iþ bekleyen kiþiler olmaktan çýkacaðýný kaydeden Ali Küçükaydýn, "Þu anda kamuda halen görev yapan 4 bin 500 orman mühendisi var. Sayýlarý günümüzde 9'u bulan Orman Fakülteleri'nden mezun olup ta iþ arayan 3 bin orman mühendisi var. Bu 3 bin orman mühendisini kýsa süreçte kamuda istihdam etmek mümkün deðil. O yüzden yeni çýkan kanun orman mühendisleri için can simidi oldu. Devlet artýk ormancýlýk hizmetlerini özel sektörden alabilecek. Kamudaki orman mühendisleri denetleyici konumunda olacak. Çýkarýlan kanunla Türkiye'de 5-1 10 yýl içinde ormancýlýk hizmetleri bakýmýndan bizim hesaplarýmýza göre 10 bin orman mühendisine ihtiyaç duyulacak. Özel sektörde görev yapan bir orman mühendisliði ofisinde çalýþacak diðer orman mühendislerini de hesaba katarsak büyük bir istihdam alaný oluþturulacak. Orman mühendisleri artýk diðer mühendis meslektaþlarý gibi özel büro açýp mesleklerini icra edebilecekler" diye konuþtu. 4 ORMAN MÜHENDÝSLERÝ ODASI GENEL MERKEZÝNÝN DE KATKILARIYLA DÜZENLENEN ÇALIÞTAY ÜRGÜP/NEVÞEHÝR'DE BAÞARIYLA TAMAMLANDI Çevre ve Orman Bakanlýðý Aðaçlandýrma ve Erozyon Kontrolu Genel Müdürlüðü, FAO, (Birleþmiþ Milletler Gýda ve Tarým Örgütü) Ýstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi ve Orman Mühendisleri Odasý Genel Merkezi tarafýndan ortaklaþa düzenlen "Türkiye de Yarý Kurak Bölgelerde Yapýlan Aðaçlandýrma ve Erozyon Kontrolu Uygulamalarýnýn Deðerlendirilmesi" konulu çalýþtay gerçekleþtirildi. Nevþehir Valisi, Belediye Baþkaný ve Ürgüp Kaymakamýnýn da katýldýðý açýlýþta düzenleyici kurumlarýn yöneticileri birer konuþma yapmýþlardýr. Çalýþtaya dokuz orman fakültesinden 29 bilim adamý, 12 araþtýrmacý ve yurdumuzun deðiþik illerinden 40 uygulayýcý katýldý. Çalýþtayýn gerçekleþmesine katkýda bulunan Orman Mühendisleri Odasý adýna açýlýþta bir konuþma yapan genel Baþkan Ali KÜÇÜKAYDIN özetle "…Bu çalýþtay için seçilen yer, seçilen ilimiz konuyu en iyi temsil eden bir bölge. Ortalama 400 milimetrenin altýnda yaðýþ alan bölgelerde, yarý kurak mýntýkalarýmýzdaki aðaçlandýrma, yani ekstrem çalýþmalarý gerektiren aðaçlandýrma projelerini bu çalýþma ile masaya yatýracaðýz… …Yarýkurak mýntýkalarda meslektaþlarýmýzla en güçlü dönemlerde 150-1 160 bin hektar aðaçlandýrma çalýþmalarý yapýlmýþ. Tabii burada en önemli etken, bu iþe ayrýlacak kaynak; yani sorun tespiti belli, ama sorunun çözümü için mutlaka yapýlmasý gereken iþin 5 baþýnda sadece Çevre ve Orman Bakanlýðýnýn bütçesi deðil, gerçekten bu devlet politikasý olarak artýk bu iþe kaynak ayýrýp, çölleþmeyle, erozyonla mücadele konusunu ön plana almak zorundayýz. Büyük alanlarda, büyük projelerle, özellikle aðaçlandýrma konusunda, havza bazýnda büyük alanlarda çalýþmak durumundayýz. Özellikle üzerinde durmak istediðim diðer konu ise; her sektörün taþýyacak, o sektöre hizmet edecek güçlü bir iþgücü kapasitesi, nitelikli bir iþgücü kapasitesi son derece önemli. O alanla ilgili sektör oluþturulmasý son derece önemli. Ýþte ormancýlýk hepimizin bildiði gibi, sadece devlet eliyle yürütmeye çalýþtýðýmýz, organize etmeye çalýþtýðýmýz bir sektör. Artýk deðiþen dünyada, devletin denetiminde ve kontrolünde ormancýlýk hizmet sektörünü piyasada kurmak zorundayýz. Ormancýlýðý sadece Çevre Orman Bakanlýðý yaptýrmayacak, bu bahsettiðimiz konular, erozyon, çölleþme, sadece ormanlýk alanlarý ilgilendiren bir konu deðil. Yarýn belediyeler devreye girecek, DSÝ devreye girecek. Bakýnýz, barajlarýmýzýn ömrü hepinizin malumu. Onun için bu iþin nitelikli olarak piyasada yapacak çok ciddi bir sektöre ihtiyaç var. Bunun temeli, bu yýl çýkan Ormancýlýk Meslek Yasasýyla hepinizin bildiði gibi atýlmýþtýr. Bunun yasal zeminini oluþturulmasý yönünde yönetmelikleri hazýrlanýyor. Sanýyorum, bu sektörün kurulmasý aþamasýnda, bu mecrada hepinizin ciddi desteðine ihtiyacýmýz var.. Ülke için, yapýlacak bu iþleri kaldýracak sektöre ihtiyaç var ve bunu hep birlikte kurmak zorundayýz." demiþtir. Ülkemiz topraklarýnýn % 35i yarý kurak iklim tipinin etkisinde bulunmaktadýr. Bakanlýðýmýzca son yýllarda yapýlan aðaçlandýrma çalýþmalarýnýn büyük çoðunluðu da bu bölgelerde bulunmaktadýr. Geçmiþ yýllarda yapýlan aðaçlandýrmalar genellikle endüstriyel amaçlý iken günümüzde yapýlan ve gelecekte yapýlmasý planlanan aðaçlandýrma çalýþmalarýnda; toprak muhafaza, su rejiminin düzenlenmesi, rekreasyon, yeþillendirme, karbon üretimi gibi diðer amaçlar ön plana çýkmýþ bulunmaktadýr. Ülkemizde deðiþik fonksiyonlar için farklý toprak ve iklim tiplerinde yürütülen aðaçlandýrma çalýþmalarýnda uygulanan fidanlýk, aðaçlandýrma, toprak iþleme teknikleri ile fidan dikim aralýk-mesafelerinin uygulama esaslarýnýn yeniden belirlenmesi daha da önem kazanmýþtýr. Düzenlenen çalýþtay da; Türkiye de yarý kurak bölgelerde yapýlan aðaçlandýrma ve erozyon kontrolu proje ve uygulamalarýnýn deðerlendirilerek bundan sonra yapýlacak çalýþmalara esas teþkil etmek üzere yeni teknik ve politikalarýn belirlenmesine çalýþýlmýþtýr. 2006 yýlý baþýndan bu yana hazýrlanýlan çalýþtaya gönderilen toplam 58 tebliðden 26 tanesi bu çalýþtay- Çalýþtayýn ilk günü arazi çalýþmasý ile tamamlanmýþtýr. da sunularak tartýþýldý. Arazi çalýþma guruplarýnýn hazýrladýðý raporlarýnda deðerlendirildiði çalýþtayýn, bir günü arazi çalýþmasý olmak üzere dört günde tamamlanmýþtýr. Çalýþtay sonu hazýrlanan sonuç raporunda özetle; Ülkemizde aðaçlandýrma ve erozyon kontrolu çalýþmalarýnýn aðýrlýk kazanmaya baþlamasý yaklaþýk 50-55 yýl öncesine gittiði, bundan sonra yapýlacak bu baðlamdaki çalýþmalarý daha ileri götürmek amacýyla yeni teknik ve politikalarýn belirlenmesi için, içinde bulunduðumuz süreçte yapýlan ve yapýlacak proje, uygulama ve araþtýrmalarýn irdelenmesine ve yenilenmesine ihtiyaç duyulduðu belirtilmiþtir. 6 DSÝ ÝHALELERÝ ÝLE ÝLGÝLÝ OLARAK ÝTÝRAZLARDA BULUNULDU Odamýz Genel Merkezine "Orman Mühendisliði Kanununun 4. maddesinin 7. bendine göre erozyon kontrol yapýlarý , havla oslah yapýlarý, Orman Mühendislerinin faaliyet alaný olmasýna karþýn ekte bulunan DSÝ'ye ait ihale ilan metinin 4.4. maddesinde bu iþe denk mühendislik dalý inþaat mühendisliðidir denilmiþtir. Yapýlan uygulama orman mühendisleri Kanununa aykýrý olup orman mühendislerinin hak ve menfaatlerini yok etmektedir. sadece tersip bendi iþleri, mühendislik bölümü ise inþaat mühendisliði olarak yazýlmýþtýr. 5531 sayýlý "Orman Mühendisliði Orman Endüstri Mühendisliði ve Aðaç Ýþleri Endüstri Mühendisliði" kanununun 4. maddesinin a fýkrasýnda, orman mühendislerinin faaliyet alanlarý tanýmlanýrken, 7. ndýrrma errozyon nla mücadele, sel ve bendinde, "Aðaçlan çýð kon ntrrolü, havza am men najm man ný, en ntegrre havza ýslahý ve kýrrsal kalkýn nma plan nlam ma prrojelen ndirrme ve uygulam ma çalýþm malarrý yapm mak" görevlerinin orman mühendislerinin faaliyet konularý içerisinde yer aldýðý belirtilmektedir. 5734 sayýlý kamu ihale kanununun özü, fýrsat eþitliði saðlamayý, rekabeti arttýrýcý olmayý ve iþin uzmanlarý tarafýndan yapýlmasýný öngörmektedir. Bu öngörü çerçevesinde yapýlacak olan bu ihalede ve bundan sonra yapýlacak bu tip ihalelerde; 1. 4.3.2 Ýsteklinin organizasyon yapýsý ve personel durumu baþlýklý faslýnda, anahtar personel n veya teknik personel olarak mutlaka orrman mühen ndislerrin nin n bulundurulmasý, 2. Ýhale ilanýnýn 4.4 Benzer iþ tanýmýný yapan faslýnda, erozyon kontrolü ve havza ýslahý çalýþmalarýnýn da yazýlmasý, rekabetin artmasýný, fýrsat eþitliðini ve iþin uzmanlarýnca yapýlmasýný saðlayacaktýr. Konunun bu yönüyle deðerlendirilmesini ve gereðini saygýlarýmla arz ederim." denilerek konu Odamýz Genel Merkezi tarafýndan takip edilmektedir. Ayrýca bu uygulama bir tane olmayýp yýl içerisinde yüzlerce benzer ihale bu þekilde ihale edilmiþtir. Yapýlan uygulama orman mühendislerinin hak ve menfaatlerini yok ettiðinden uygulamaya itiraz edilmesini arz ederim. içeriðinde yapýlan yazýlý müracaatýn incelenerek, Devlet Su Ýþleri Genel Müdürlüðüne, DSÝ XI. Bölge Müdürlüðüne ve Kamu Ýhale Kurumu Baþkanlýðýna yazýlý itirazda bulunulmuþtur. Yapýlan yazýlý itirazlarda; "Odamýza gelen bir uyarý mektubu ile haberdar olduðumuz Tekirdað-Þarköy Hoþ Köy Beldesi yukarý havza ýslahý yapým iþi ihalesi duyurusunun 4.4 maddesinde "benzer iþler bölümünde" benzer iþ tanýmýna 7 ÝSTANBUL- BEYKOZ'DAKÝ ORMAN KATLÝAMI ÝLE ÝLGÝLÝ BASIN BÝLDÝRÝSÝ Ýstanbul’da orman talaný biçiminde ülke gündemine oturan ve kýsaca ACARÝSTANBUL olarak bilinen; Özel mülkiyete konu ormanlýk alanlarda yapýlaþma oranýnýn yasalarla belirlenenden çok daha fazla olduðu konuyla odamýz yönetimi de yakýnda ilgilenmektedir. Konu ile ilgili olarakta odamýz yönetim kurulu tarafýndan bir basýn açýklamasý yapýlmýþtýr. Dünya Þehri Ýstanbul'umuzun güzelliðini ortaya çýkaran ve nefes almasýný saðlayan boðazýn iki yakasýndaki ormanlýk alanlarýmýzdýr. Dün olduðu gibi bugünde bu alanlarýmýz, gözünü para hýrsý bürümüþ rant çevrelerinin tehdidi altýndadýr. Her türlü yasal boþluðu ve zorbalýðý kullanan bu rant çevreleri villa yapma uðruna, ormanlarý katletmeye ve Ýstanbul'un nefesini kesmeye devam etmektedirler. Son günlerde basýnda yer alan ve Devlete meydan okuduðu belirtilen bir Þirket (Acar Ýstanbul) Beykoz ormanlarýný yok ederek, kanunsuz olarak villa yapmak istemektedir. Bu þirket 1980'li yýllarda ormanlarý (Sait Molla Özel Ormaný) keserek binin üzerinde villa yapmýþ ve büyük rant elde etmiþtir. Maalesef bu eylem durdurulamamýþ, özel ormanlardaki % 6 yapýlaþma hakký (6831 sayýlý orman yasasý madde 52) % 90 larý geçmiþtir. Dönemin yetkili siyasileri bu talana ses çýkarmadýklarý gibi bürokrasiyi de sindirmiþlerdir. Gazetelerde adý geçen bu þirket birinci talandan çok kazanmýþ olmalý ki ikinci talana baþlamýþtýr. Bu defa Serdaroðlu Özel Ormaný üzerine 833 adet villa yapmak için on binlerce aðacý kesmiþ adeta Beykoz sýrtlarýný týraþlamýþtýr. Belli ki artýk mýzrak çuvala sýðmada zorlanýyor ki, ilk defa en yetkili makamlar, ses veriyor ve görevli memurlarýnýn tehdit edilerek görevlerinin engellendiðini belirtiyor. Bu sesin daha da güçlenmesi gerekir. Hep birlikte, rant hýrsýyla ormanlarýmýzý katledenlere ve bu yöntemle hukuksuzluða yol açanlara dur diyelim. Bu orman katliamýna Beykoz Belediyesinin ruhsat vererek destek olmasý ayrý bir talihsizliktir. Bu katliama, hukuksuzluða destek verenleri kýnýyoruz. 833 villadan gelecek rantýn kimleri kolayca satýn alabileceðini kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Halkýmýz baþta olmak üzere, basýnýmýzý, siyasi partilerimizi, sivil toplum örgütlerimizi bize destek olmaya çaðýrýyoruz. Mensuplarýndan onlarca görev þehidi vermiþ Orman Mühendisleri Odasý sonuna kadar mücadelede kararlýdýr. Orman Mühendisleri Odasý olarak; Bir kez daha ortaya çýkan bu yaðmacýlýðýn ve kokuþmuþluðun durdurulmasýný sadece bürokrasinin sýrtýna yükleme yerine, Hükümeti gereðini yapmaya, þimdiye kadar ahbap-çavuþ iliþkisiyle yapýlmýþ olan iþlemleri geri döndürmeye çaðýrýyoruz. Biz inanmak istiyoruz ki: Devletimiz hukuk tanýmazlarýn hakkýndan gelecek güce sahiptir. Dünya kültür baþkenti Ýstanbul'un akciðerleri olan ormanlarýn korunmasýnda mücadelemiz Hukuk zemininde sonuna kadar devam edecektir. 26.11.2006 TMMOB ORMAN MÜHENDÝSLERÝ ODASI 8 GENEL BAÞKAN ALÝ KÜÇÜKAYDIN CANLI YAYINA KATILDI Geçtiðimiz günlerde yoðun biçimde medyada yer alan, Ýstanbul Beykoz'da Serdaroðlu Özel Ormaný içerisinde 6831 Sayýlý Orman Kanunu'na aykýrý bir þekilde inþa edilen Acaristanbul Villalarý konusunda SKYTURK televizyonundan Özlem Zenginin hazýrladýðý ve 27.12.2006 tarihinde yayýnlanan Haber Saati programýna Odamýz Genel Baþkaný Sayýn Ali KÜÇÜKAYDIN telefonla katýlarak þunlarý söylemiþtir. SORU -G Gerçekten orman idaresinden izin almadan Beykoz belediyesi nasýl ruhsat verdi ? Baþýndan itibaren kanunsuz olduðunu ifade ediliyor. - Çok teþekkür ediyorum. - Bu iþin birinci etabý, 1980 den bu yana yapýlan Acarkent ve þu an da da Acar-istanbul olarak ifade edilen Serdaroðlu özel ormaný, tam bir kokuþmuþluk örneðidir. - Þunu ifade edeyim. Bir defa 2003 yýlýnda Beykoz Belediyesince verilen Yapý ruhsatý tamamen kanun dýþýdýr. - Ancak benim Orman Genel Müdürlüðünden aldýðým bilgi, 10.04.2003 tarihinde verilen bu yapý ruhsatýnýn iptali için dava açýlmýþ, dava süre yönünden red edilmiþtir. Ýþte burada bir suistimalden bahsediliyor. Ýlgililerin Orman Bölge Müdürlüðüne baþvuru tarihinden itibaren kesin izinle ilgili olarak iki aylýk bir süre içerisinde bu baþvurunun cevaplanmasý gerekirken basýna da yansýdýðý gibi, orada iki tane bürokrattan bahsediliyor. Tabi ki olaylarýn detaylarýný bilmeden net bir þey söyleme imkanýna sahip deðiliz. SORU - Basýna yansýdýðý için sanýyorum isimleri vermekte sakýnca olmayacaktýr. Bir tanesi Hasan EKINCI mi? - Hayýr bakan olarak deðil bürokrat dedim. Hasan Ekinci ya da diðerleri ile ilgili siyasi ve bürokratik süreç, elbette incelenip, irdelenip kimlerin suçu varsa gereði yapýlmalýdýr. bu iþi sadece bürokratlara yýkmamak gerekir. - Ýþte bu iki aylýk süreçte, o zaman 2003 yýlýnda bir sümenaltýndan bahsediliyor. Bu gerçekten ciddi bir iddia. Eðer doðruysa da, son derece çirkin ve karþýlýksýz kalmamasý gereken bir hadisedir. - Bunlar emekli olmuþ, þu anda da hatta Acarkent de çalýþtýklarýndan bahisle basýna da yansýdý. Yani süre aþýmýna sebep olan iki kiþiden bahsediyorlar. bu konuda net olarak bilgi almýþ deðilim. - Dolayýsýyla bu vatandaþlarda iþlerine devam etmiþ, ancak mimarlar odasýnýn açtýðý dava 2005'te yürütmeyi durdurma, 2006 dada sonuca ulaþmýþtýr. Þu anda da yüksek yargýda devam etmektedir. - Bizler bu konunun takipçisi olacaðýz. Artýk tüm kamuoyu, basýn ve özellikle hükümete büyük görev düþmektedir. Bu iþ sadece bürokrasiye býrakýlamayacak kadar büyük kapsamlýdýr. - Birinci derece sit bölgesi olan, Ýstanbul Boðazýnýn, yeþil dokusu, 2960 sayýlý Boðaziçi Kanunu, 3621 Sayýlý Kýyý Kanunu, 2863 Sayýlý Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma Kanunu, 3194 Sayýlý Ýmar Kanunu ve buna benzer yürürlükte olan onlarca kanuna raðmen, kýlýflarý hazýrlanarak nasýl yaðmalanabiliyor. 9 YAYLALARIMIZ VE YAYLACILIK PANELÝ ABANT / BOLU DA YAPILDI 23-24 Kasým 2006 tarihlerinde Çevre ve Orman Bakanlýðý Orman Genel Müdürlüðü tarafýndan düzenlenen Panele Orman Mühendisleri Odasý Genel Baþkaný Ali KÜÇÜKAYDIN bir bildiri ile katýlmýþtýr. Paneli düzenleyen Bakanlýk temsilcilerinin yanýnda çeþitli Bakanlýklarýn yetkilileri, belediye baþkanlarý, sivil toplum kuruluþlarýnýn da katýlýmý ile gerçekleþen panelde Türkiye ormanlarýnda yaþanan yayla ve yaylacýlýk sorunlarý ele alýndý ve bu sorunlar üzerine çözümler üretilmeye çalýþýldý. Sunumuna orman içindeki yayla amaçlý yapýlaþma sorunlarýný anlatarak baþlayan Genel Baþkanýmýz "Geçm miþi yüzzyýllarra dayyan nan n yayyla merrkezzlerrin nde zorrun nlu olarrak orrman n için nde yapýlaþm malarr olm maktadýrr. Bu neden nle bin nlerrce vatan ndaþ orrman n idarressi ile mahkem meliktirr. Mahkem me karrarrlarrý isse çeþitli neden nlerrle uyygulan nam mamaktadýrr." demiþtir. 6831 sayýlý Orman Kanunun 17/2 fýkrasýna göre devlet ormanlarý içinde usulsüz yapýlan her türlü yapý ve tesislerin ayný kanunun 93/4 fýkrasýna göre müsaderesine karar verilmektedir. 93/4 e göre müsadere olunan tesisler ise Orman Genel Müdürlüðünce ihtiyaç görüldüðü takdirde ormancýlýk veya diðer hizmetlerde kullanýlabilir. Aksi takdirde ilgili orman idaresince karar infaz olunur. Hükmünün getirdiði sorunlara deðinen Ali nin nden n de an nlaþýlacaðý gibi Küçükaydýn "Madde metn müssaderressin ne karrarr verrilen n bin nalarr ya orrman ncýlýk ya da diðerr kam mu hizzmetlerrin nde kullan nýlabileceði yön nün ndedirr. Akssi takdirrde yýkým mdan n baþka birr alterrnatifi olm mayyan n ülke gen nelin ndeki yayylalarrda müssaderressin ne karrarr verrilen n bin nlerrce sayyýda bin na ve tessissin n yassayya görre yýkýlm malarrýn nýn n yükssek maliyyet ve sossyal basskýyyý da berraberrin nde getirreceði muhakktýrr." demiþtir, 6831 sayýlý orman kanunun 93/4 fýkrasýndan sonra ne karrarr verrilen n gelmek üzere "Yayylalarrda müssaderressin yapý ve tessisslerr Orrman n Gen nel Müdürrlüðü tassarrrufun na geçerr ve Orrman n Gen nel Müdürrlüðün nce Deðerrlen ndirrilirr." Ayný kanunun izinleri düzenleyen 17. Maddesine de "Yayylalarrda Orrman n Gen nel Müdürrlüðün nün n tassarrrufun na geçen n yapý ve tessisslerr bedeli karrþýlýðý izzne kon nu edilebilirr." fýkralarýnýn eklenmesi þeklinde görüþlerini 10 bildiren Küçükaydýn sonuç olarak; "Yayla ve yaylacýlýk hýzla geliþen, kültürel ve çok dinamik sosyal bir vaka haline gelmiþtir. Yayla yerleri geçmiþi 150 yýlý geçen yerleþim merkezleri olduðu gibi son yýllarda zorunlu olarak ihtiyaca binaen Orman içinde ve mera alanlarýnda kanunsuz, plansýz ve kontrolsüz bir þekilde yayla merkezleri oluþmuþ ve hýzlý bir þekilde yapýlaþma ve yerleþme devam etmektedir. Bütün bu olumsuzluklarý durdurup kontrol altýna almak ve saðlýklý bir yaylacýlýk ve meralarýn muhafazasý için; 1-Orman içine kanunsuz olarak yapýlan yayla ve tesisler; Deðerlendirme bölümünde izah edildiði gibi 6831 sayýlý orman kanunun 93 ve 17. Maddelerine bir fýkra eklenerek çözüme kavuþturulmalýdýr. Ülkemiz genelinde mevcut yayla merkezleri ile orman içinde bundan sonra zorunlu olarak oluþabilecek potansiyel yayla alanlarý ile ilgili kurum ve kuruluþlarla tespit edilip, yapýmýna yeni baþlanýlan Orman Amenajman planlarýnda olduðu gibi (F) rumuzu ile Esstetik ve Rekrreassyon n Ýþletm me sýnýfý olarak tescil edilmelidir. Tespit ve tescille yapýlan bu alanlarda yörenin kültürüne ve geleneklerine uygun ilgili kurum ve kuruluþlarýn yapacaðý mevzii planlamaya paralel olarak yerleþime açýlmalýdýr. Ýlgili kuruluþlar bu merkezlerin cazibe merkezler haline gelmesi için altyapýlarýný yapmalýdýr. Tespit edilen orman içindeki yayla merkezlerinde kullanýcýlardan tespit edilecek yýllýk kullanma bedelleri kanuna uygun yönetmelikle belirlenmelidir. Bu merkezlerin dýþýnda yayla amaçlý bina ve yerleþim yapanlar hakkýnda caydýrýcý kanuni müeyyide getirilmelidir. Bu görüþ ilk bakýþta çok radikal gibi görünmesine raðmen; kontrol altýna alýnýp saðlýklý bir yola sokul- masýndan baþka bir çözüm yolunun gözükmediði görüþündeyiz. 2-Mera alanlarýnda yayla ve turizm amaçlý yerleþme ve yapýlaþma, konusunda da saðlýksýz geliþme hýzla devam etmektedir. a) Yapýlaþmanýn çok az olduðu meralarda mera kanunun 20. Maddesine göre bu binalarýn yýkýlarak inþaat artýklarýnýn kaldýrýlýp arazinin ýslah edilip mera olarak kullanma devamý saðlanmalýdýr. b) Yapýlaþmanýn çok yoðun olduðu meralarda ise mera kanunun 14/d maddesine göre Maliye ile ilgili valiliðin uygun görüþü alýnarak mera Vasfýnýn Tarým ve Köy Ýþleri Bakanlýðý tarafýndan deðiþtirilmesi, hazine adýna tescili yapýlýp valilikçe imar planý yapýldýktan sonra 2886 sayýlý yasa hükümlerine göre deðerlendirilmesi gerekmektedir. c) Meralarda daðýnýk yerleþim olan ve istikbalde yapýlaþma talebinin artacaðý gözlenen alanlarda ise yapýlaþmanýn meranýn belirli bir kýsmýna bir plan dahilinde toplanarak kanunun 14/d maddesine göre vasfýnýn deðiþtirilerek yaylacýlýða açýlmasý, diðer kýsýmlarýnýn ise ýslah projeleri ile Islah edilerek mera haline getirilmesi uygun olacaktýr. 3-Doðu Karadeniz Bölgesinde bulunan mera ve yayla olarak kullanýlan alanlarýn doðal dokusunu bozmadan, doðaya uygun ahþap, Aðýrlýklý, küçük kapasiteli (50-100 yataklý) turistik tesislerin planlý bir þekilde yapýlmasý uygun mütalaa edilmektedir. Bu tür alanlarda arazi tahsisinin Turizm ve Kültür Bakanlýðý tarafýndan yapýlmasý gerekmektedir. Turizm Teþvik Kanununda deðiþiklik yapan 4957 sayýlý kanunun 6. Maddesinde bu tür arazilerin tahsisindeki prosedürü oldukça azaltýlmýþtýr." demiþtir. 11 ORMAN YANGINLARININ SÜKSESYON ÜZERÝNE ETKÝLERÝ Dr. Ömer KÜÇÜK* Dünyadaki yangýna baðýmlý ekosistemlerden biri olan Akdeniz ekosistemlerinde, yangýn sistemin ayrýlmaz bir parçasýný oluþturur. Bu yüzden orman ekosistemlerimizin þekillenmesinde etken olan faktörlerin en önemlilerinden birisi de þüphesiz orman yangýnlarýdýr. (Bilgili, 2004; Bilgili vd., 2005). Dolayýsýyla, yangýnýn orman ekosistem yapýsý üzerindeki etkileri hakkýnda detaylý bilgi edinilmesi ve bu bilgilerin yapýlan planlamalara yansýtýlmasý son derece önemli olmaktadýr. Yangýn, iklim ve topografyanýn etkisine baðlý olarak Akdeniz ekosistemleri geçmiþten günümüze mevcut yapýsýný kazanmýþtýr. Bu faktörler, yangýn sonrasý bitki süksesyonunun oluþmasýnda önemli rol oynamýþlardýr. Akdeniz bitki örtüsünün yüksek oranda reçine içermesi ve eterik yaðlarca zengin olmasý yangýna hassasiyetlerini artýrmaktadýr. Bununla birlikte, Akdeniz ekosistemlerini oluþturan bitki türlerinin yangýna karþý ekolojik uyum mekanizmalarý geliþtirdikleri belirtilmektedir (Neyiþçi, 1985; 1988). Farklý tipte ve þiddette gerçekleþen orman yangýnlarý, toprak üzerindeki ölü ve diri örtüyü ortadan kaldýrabilmekte, toprak, flora ve fauna iliþkilerini önemli ölçüde etkilemekte, dolayýsýyla ekosistem dengesinde deðiþimlere yol açmaktadýr. Yangýnlarýn gerçekleþme zamaný, þiddeti ve sýklýklarý bu etkileþimde önemli rol oynamaktadýr. Bitki vejetasyonlarý bu etkileþimlere baðlý olarak farklý tür ve kompozisyonlar alabilmektedirler. Örneðin, yangýna duyarlý türler alandan uzaklaþmakta alana yangýna karþý dirençli türler gelerek yangýna adapte olacak uyum mekanizmalarý geliþtirmektedirler. Orman ekosistemlerimizin her yýl gerçekleþen orman yangýnlarýnýn etkisinde kalmasýna raðmen, yangýnlarla aralarýndaki ekolojik etkileþimleri ve baðýmlýlýklarý ele alan çalýþmalar oldukça sýnýrlý kalmaktadýr. Bu çalýþmada yangýnlarýn bitki süksesyonu üzerine olan etkileri üzerinde durulmuþtur. Süksesyon ve yangýn Süksesyon terimi, belli bir alanda kommünite kompozisyonunun, farklý kommünite tiplerinin birbirini izleyecek þekilde, zamanla olan deðiþimini anlatmada kullanýlýr. Ayrýca süksesyon, maksimum kararlý ve kaynaklardan maksimum etkinlikle yaralanan bir ekosistemin (klimaks) geliþme süreci olarak ta yorumlanýr. Süksesyon, kompozisyonel bir deðiþim olarak ta tanýmlanmaktadýr. Bu deðiþim, 30, 40 yýl gibi birkaç yüzyýl sürebilen deðiþik zamanlarda tamamlanýr. Orman yangýnlarý, birçok ekosistemin iþleyiþindeki ortak unsur olmuþtur ve olmaya da devam etmektedir. Yangýnýn sýklýðý, çýkýþ mevsimi (zamaný), yanan alanýn büyüklüðü ve yangýn þiddeti, vejetasyon yapýsýnýn, tür daðýlýmýnýn ve kompozisyonun þekillenmesi üzerinde önemli etkisi olmaktadýr. Yangýn 12 *Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi sýklýðý, belli bir zaman periyodunda meydana gelen yangýn sayýsý olarak tanýmlanýr ve bir türün önemli hayat özelliklerini belirlemede önemli rol oynar. Bu özellikler, türlerin tohum tutma olgunluðu, ölüm yaþý ve yaþ sýnýflarý daðýlýmýdýr. Yangýn sýklýðý, belli bir alanda çýkan yangýnlar arasýndaki ortalama yýl ve bir alanýn yeniden yanabilmesi için gereken zaman (Yangýn devri) gibi özelliklere baðlý olarak belirlenir (Agee, 1993) ve doðal yangýn rejimlerinin belirlenmesinde özellikle önemlidir (Debano et al., 1998). Bir türün bir alanda yaþayabilmesi için bu türün ömrü ve tohum tutma olgunluðuna ulaþtýðý yaþý, yangýn sýklýðý (frekansý) ile uyumlu olmalýdýr. Bu yönüyle yangýn sýklýðý, bir alanýn vejetasyon yapýsýný belirleyen türlerin seçimini yaparak ekosistemin floristik kompozisyonunu etkiler (Ryan, 2002). Örneðin, yangýn olmasý gerekenden fazla sýk, daha erken veya daha geç meydana gelirse bazý türler hayatta kalamaz. Çayýrlýk alanlarýn sürekliliðinin korunabilmesi ve odunsu yapýdaki türlerin alandan uzak tutulabilmesi için 1 ile 3 yýlda bir yangýn görmelidir. Orman yöneticileri, yangýn rejiminin bu özelliðini kullanarak ormanýn yapý ve kompozisyonun arzu ettikleri deðiþimi yapabilirler. Ülkemizde Akdeniz ve Ege bölgelerinin karakteristik bitki toplumu olan maki vejetasyonunda yangýn dönüþüm süresi 9-10 iken bu süre yükseklere çýkýldýkça artmaktadýr (Neyiþçi, 1985). Yangýn sýklýðýnýn düþük olduðu alanlarda düþük þiddetli yangýnlar meydana gelirken, uzun süre yangýn çýkmayan alanlarda, yanýcý madde birikiminin fazla olmasý nedeniyle yüksek þiddetli yangýnlar meydana gelmektedir. Bu nedenle, yangýna baðýmlý ekosistemlerde, yangýnlarla etkin mücadele yangýn risk ve tehlikesini geciktirmek ve çýkabilecek bir yangýnýn þiddetini arttýrmaktan baþka bir þey ifade etmeyebilir. Yangýn sýklýðý bazý bitki örtüsü çeþitlerinde genellikle deðiþiklik göstermesine raðmen, bazý bitki örtüleri bu ekosistemlerde doðal yollardan çýkan yangýnlarýn etkilerinden normal olarak kurtulurlar. Bitki topluluklarýnda yangýný tolere edebilen bitki çeþitleri baskýn hale geldiðinden, kýsa süreli aralýklarla (<20 yýl) yangýn çýktýðýnda bitki topluluklarý üzerinde yangýnýn etkileri göreceli olarak daha azdýr. Bu tür yangýnlarda aðaç fideleri ve filiz vermeyen çalýlar sayýca daha fazla azalabilir veya o alanda tamamen ortadan kalkabilirler. Filiz veren aðaç ve çalýlar genç yaþtayken yanarlarsa üst taraflarý ölebilir (kökleri hala yaþarken) veya tamamen ölebilirler (Wright et al., 1976). Çalý aðýrlýklý bitki topluluklarýnda ve otlaklarda çýkan yangýnlar genelde küçük aðaç ve çalýlarýn topraðýn üstündeki kýsýmlarýný öldürürken yangýný tolere edebilen çeþitli otsularýn baskýnlýðýný artýrýr. Aðaç ve çalý topluluklarýndaki kýsa süreli (<20) yangýnsýz aralýklar, düþük þiddetli örtü yangýnlarýna sebep olur (Riggs et al., 1996). Bu aralýlarda gerçekleþen örtü yangýnlarýnda, aðaç topluluklarýnda yüksek oranda ölüme sebep olabilecek kadar etki görülmez. Bununla birlikte, yüksek riskli yangýnlarýn olduðu belirli alanlar da önemli derece etkilenmeler görülebilmektedir. Yangýn çýkma aralýðý arttýkça, yanabilecek bitki topluluðu artmaya devam eder, bu da olasý yangýnýn ciddiyetini artýrýr. Orta aralýklarla (2075 yýl) yangýnsýz geçen dönemlerde bitki topluluklarýnda bazý aðaç türleri yaþamýný devam ettirir. Çoðunlukla yangýna duyarlýlýk gösteren bitki çeþitleri ortaya çýkar ve bazý durumlarda o alanda baskýn olurlar. Orta aralýk olarak ifade edilen sürede yanabilecek yanýcý madde birikimi artmakta, bu durum ise, yangýnýn daha etkili olmasýna neden olmaktadýr. Yangýnlar arasýndaki uzun aralýklar (100 yýl) tipik olarak büyük hasarýn oluþmasý için önemli nedenlerden biridir. Bu kadar uzun süreli bir aralýktan sonra çýkan yangýn, bitki örtüsünün deðiþmesine sebep olur (Þekil 1). Yangýndan önceki bitki örtüsü ile yangýndan sonraki bitki örtüsü, yapý ve bitki örtüsünü meydana getiren bitkiler açýsýndan belirgin bir þekilde farklýlýk gösterir. Þekil 1. Yangýn þiddeti ile süksesyonun iliþkisi (Debano et al., 1998) Farklý vejetasyon tiplerinde meydana gelen yangýnlarýn ortalama dönüþüm (tekrarlanma) süreleri, dolayýsýyla sistem içerisinde yeniden bir 13 yangýnýn meydana gelebileceði yanýcý madde birikiminin oluþmasý için geçen sürenin dikkate alýnmasý, ileride o sistem içerisinde gerçekleþecek yangýlarýn ekolojik etkilerinin tahmin edilmesinde yardýmcý olacaktýr. Yangýnýn süksesyon üzerindeki etkisini etkileyen önemli faktörlerden birisi de yangýnýn çýktýðý dönemdir. Yangýnýn çýktýðý dönem (mevsim), yangýnýn tutuþabilirliðini etkileyen yanýcý madde nemi üzerindeki direkt etkisi nedeniyle çok önemlidir. Canlý yapraklarýn nem içeriði, ilkbaharda, tomurcuk patlamasý öncesinde en düþük seviyededir. Dolayýsýyla, bu dönemde ölü örtünün oldukça nemli olmasýna raðmen, çýkacak bir yangýnýn, tepe yangýnýna dönüþme ihtimali çok yüksektir. Yaz sonu ve ortalarýnda canlý yanýcý madde neminin þiddetli bir tepe yangýný baþlatmak ve devam ettirmek için fazla yüksek olmasýna raðmen, düþük baðýl nem, þiddetli rüzgar ve yeteri miktardaki ince yanýcý madde ile bu mümkün hale gelebilir (Bilgili vd., 2005). Yangýnýn çýkýþ zamaný aðacýn göstereceði direnci etkilemektedir. Bazý aðaç türleri yangýna karþý daha hassastýrlar. Genç yaþtaki fertler ve vejetasyonun baþladýðý dönemlerde fertler yangýna karþý daha hassastýrlar. Ayrýca geniþ tomurcuklu aðaç türlerinde iyi geliþen tomurcuklarda meristamatik doku, yalýtým özelliðine sahip olduðundan sýcaklýða karþý koruyucu görev yaptýðý böylece de aðaçlarýn yaþama devam etmelerini kolaylaþtýrdýðý da düþünülmektedir (Debano et al., 1998). Yanan alanýn büyüklüðü, sistemi oluþturan bireylerin alaný yeniden kaplamasýný etkileyen önemli ekolojik faktörlerden birisidir. Örneðin bitkilerin çoðu sürgünden çimlenme yeteneðine sahip deðilse ve rüzgar veya hayvanlarla tohumlarý taþýnamýyorsa, bunun yanýnda yanan alan, tohumlarýn uzak mesafelerden alana gelemeyecekleri kadar büyük ise bazý türler alana yeniden gelemeyeceklerdir. Yangýndan sonraki tür kompozisyonu büyük oranda yanmamýþ alandan yayýlan tohumlara, yangýndan sonra sürgün verebilen türlere baðlýdýr. Bu yüzden de yangýn sonraki komüniteler ya yangýn öncesi veya yanmamýþ alanlardaki komünitelere benzerlik gösterir (Debano et al., 1998; Bilgili vd., 2005). Yangýnýn þiddeti vejetasyon mozaiðinde önemli rol oynamaktadýr. Düþük þiddetli yangýnlarda alanýn %2' lik kýsmýndan azý ciddi olarak yanmakta, % 15'nden azý orta derecede yanmaktadýr. Geriye kalan kýsým ya çok az yanmakta ya da hiç yanmamaktadýr. Orta þiddetli yangýnlarda yangýnlarýn gerçekleþtiði alanýn %10'ndan az bir kýsmýnda ciddi biçimde yanma görülmektedir. Alanýný %15' in üzerindeki kýsmý orta þiddetli yangýnlarda orta derecede yanmaktadýr. Geriye kalan kýsým ise az veya hiç yanmamaktadýr (Debano et al., 1998). Bu durum mevcut vejetasyon yapýsýnýn deðiþimine ve tür çeþitliliðine neden olabilmektedir. Þiddetli yangýnlar sonrasýn da ise, orman alanýndaki yanabilir özellikteki yanýcý maddelerin tamamen yanmasý mümkün olabilmektedir. Yangýn þiddeti bazý türlerin gençleþmesi için zemin hazýrlarken, alanýn floristik yapýsýnda deðiþimler meydana getirebilir. Sonuç Orman yangýnlarý bitki süksesyonu üzerinde her zaman önemli roller oynamaktadýr. Periyodik olarak çýkan orman yangýnlarý, farklý yaþ ve tiplerde vejetasyon mozayiðinin oluþmasýný katký saðlamaktadýr. Yangýn, sadece vejetasyonun yenilenmesi ve dönüþümünü saðlamakla kalmamakta, ayný zamanda vejetasyonun yeniden düzenlenmesi ve dönüþümünün sürekli olmasýnda zincir rolünü üstlenir. Yani orman yangýnlarý ile vejetasyon dinamik olarak sürekli etkileþim içerisindedirler. Orman ekosistemlerinin ayrýlmaz bir parçasý olan yangýnlar, vejetasyon yönetimini önemli derecede etkilediðinden yangýnýn süksesyon üzerine etkileri çok iyi anlaþýlmasý gereklidir. Kaynaklar 1. Agee, J.K. 1993. Fire ecology of Pacific Northwest forests. Island Press, Washington, D.C. 493 p. 2. Bilgili, E., 2004. Ülkemizde orman yangýný gerçeði, Orman Mühendisliði Dergisi, Sayý 7-8-9, S: 14-19. 3. Bilgili, E., Durmaz, B.D., Saðlam, B., Küçük, Ö., Baysal, Ý., 2005. Yangýn Koruma Çalýþmalarýnýn Uzun Dönemdeki Sonuçlarý, 1. Çevre ve Ormancýlýk Þurasý Tebliðler Cilt no:4, Mart 2005, Antalya. 4. DeBano, L.F., Neary, D.G., Ffolliott, P.F., 1998. Fire's effects on ecosystems, John Wiley &Sons, Inc. Third avenue, New York, NY 10158-0012. 5. Neyiþçi, T., 1985. Antalya Doyran Yöresi Kýzýlçam (Pinus brutia Ten.) Ormanlarýnda Yangýnlarýn Tarihsel etkileri, Ormancýlýk Araþtýrma Enstitüsü Yayýnlarý Teknik Raporlar Serisi No: 29. 6. Neyiþçi, T. 1988. Orman yangýnlarýna ekolojik yaklaþým, Orman Mühendisliði Dergisi Þubat Sayýsý, S: 26-29. 7. Riggs, R.A., Bunting, S.C., Daniels, S.E., 1996. Prescribed fire, In: Krausman, P.R.., editor. Rangeland Wildlife, Society for Range Management, Danver, Colorado, pp. 295-319. 8. Ryan, K.C. 2002. Dynamic interactions between forest structure and fire behavior in Boreal ecosystems. Silva Fennica 36(1): 13-39. 9. Wright, H.A., Bunting, S.C., Neuenschwander, L.F., 1976. Effect on fire on honey mesquite, Journal of Range Management 29: 467-471. 14 YABANIL MEYVELERÝN FÝDANLIK TEKNÝÐÝ I. BÖLÜM* Hazin Cemal GÜLTEKÝN** Ümmühan Gülþan GÜLTEKÝN*** GÝRÝÞ Eðirdir Orman Fidanlýðýnda fidan üretim çalýþmalarý diðer fidanlýklarýndan biraz farklý. Fidanlýðýn amacý biyolojik çeþitlilikte önemli yere sahip olan yabanýl meyvelerin kitlesel fidan üretimini gerçekleþtirerek, onlarýn kýrsal ve kentsel aðaçlandýrma çalýþmalarýnda kullanýlmasýný saðlamak. Bu amaçla üç aþamada çalýþýlmakta; yabanýl meyvelerin kitlesel fidan üretimini, kitlesel aðaçlandýrmalarýný dolayýsýyla onlarýn yeniden doðaya dönüþlerini gerçekleþtirmek ve çeþitli farklýlýklarýný tarayarak; peyzaj, meyvecilik ve ormancýlýk açýsýndan kültüre almak.Bu doðrultuda, fidanlýðýmýzda 50-60 türde, yýlda 500.000-1.000.000 adet, yabanýl meyve üretilmektedir. Yabanýl meyveler; biyolojik çeþitlilik, yabanýl yaþam, doðrudan insan besini, stratejik gen ve besin kaynaklarý, endüstriyel odun hammaddesi, potansiyel enerji kaynaklarý, ilaç ve kozmetik hammaddesi, erozyon kontrolü ve kent aðaçlandýrmalarý, kýrsal peyzaj, tarým, hayvancýlýk ve alternatif týp alanlarýn- da kullanýlan önemli kaynaklardýr. Günümüz ormancýlýðýnda asli ürün odun hammaddesi olmaktan çýkmýþ, diðer iþlevlere yönelmiþtir. Ormanlarýn bu yeni iþlevlerinde yabanýl meyveler önemli yer tutmaktadýr. Yabanýl meyvelere yabanýl yaþamýn ana besin kaynaklarýný ve barýnma ortamlarýný oluþturur. Hayvanlarla meyveler arasýnda simbiyotik iliþki söz konusudur. Yabanýl meyvelerin tamamýnýn ortak özelliði tohumlarýnýn yayýlýþlarýný yabanýl hayvanlar aracýlýðý ile yapmalarý. Bir çok yabanýl meyve tohumu hayvanlarýn sindirim sisteminden geçerek çimlenme ortamýna ulaþmakta, bazýlarý da direk olarak hayvanlar tarafýndan taþýnmaktadýr. Yabanýl meyveleri yiyen hayvanlar onlarýn tohumlarýný sindirim sistemlerinden geçirerek taþýmalarý yanýnda, tohumlarýn çimlenmesini engelleyen yada geciktiren etmenleri ortadan kaldýrmaktadýr. Bu engeller ; alýç, üvez vb. türlerinde olduðu gibi meyve etinin içerdiði bazý kimyasallar (blastakolin), tohum kabuðunun içerdiði bazý kimyasallar (yað, reçine vb.), yada tohum Yabanýl meyvelikler 15 * Uzunluðu nedeni ile iki bölüm halinde yayýnlanacak olan makalenin ikinci bölümü bir sonraki sayýda yer alacaktýr. ** Orman Yüksek Mühendisi *** Peyzaj Mimarý kabuðunun mekanik direnci þeklinde olabilir. Mekanik direnç embriyonun geliþimini mekanik olarak engellediði gibi bitki taslaðýna su ve gazlarýn ulaþmasýný da engelleyebilir. Bazý meyvelerde de bitki taslaðýnýn dinlenme gereksiniminden kaynaklanan çimlenme engeli vardýr. Dinlenme süreci meyveler için yaþamsal öneme sahiptir. Yabanýl meyveler 2-3 yýlda bir bol tohum yýlýna sahiptir. Tohumlar dinlenerek, çimlenme için uygun iklim koþullarýný beklemekte ve çimlenmenin sürekliliðini saðlamaktadýr. Tohumlarýn bazýlarý ilk yýl çimlenirken bazýlarý da ikinci hata üçüncü yýl çimlenirler. Yine tohumlar kanatsýz olduðundan onlarý çimlenme ortamýna taþýyacak bir hayvana gereksinim duyarlar. Meyveler, doðrudan topraða düþtükleri zaman tohumlar hemen çimlenmeyerek, onlarý taþýyacak hayvanlara yeterli zamaný kazandýrmaktadýr. Doðal ortamdaki yabanýl meyve varlýðýndaki düþüþ doðrudan yabanýl hayvan varlýðýnýn azalmasýna da neden olmaktadýr. Bu durum biyolojik çeþitliliðin azalmasýna, buna baðlý olarak da ekosistemin bozulmasýna neden olmaktadýr. Yabanýl meyveler 4 grupta toplanýr. Bunlar: Yumuþak çekirdekli meyveler, sert çekirdekli meyveler, sert kabuklu meyveler ve üzümsü meyveler. Ülkemiz yabanýl meyve türleri bakýmýndan çok zengin, ne yazýk ki bir çoðunun kitlesel fidan üretim çalýþmalarý fidanlýklarýmýzda yeteri kadar yapýlmamakta. Bunun en önemli nedeni ise fidan üretim yöntemleri ve aðaçlandýrma teknikleri hakkýnda yeterli bilginin bulunmamasý. Bu nedenle de yýðýnsal fidan üretimi ve aðaçlandýrma çalýþmalarýnýn yapýlamamasýdýr. Bu çalýþmada Eðirdir orman fidanlýðýnda yabanýl meyvelerin yýðýnsal fidan üretim çalýþmalarýnda elde edilen bilgi, tespit, ölçüm ve deneyimlerin, uygulamada kullanýlacak þekilde kýsa ve öz olarak meslektaþlarýmýza sunulmasý amaçlanmýþtýr. 1.YUMUÞAK ÇEKÝRDEKLÝ MEYVELER Yumuþak çekirdekli meyvelerin tohumlarý iki yöntemle çýkartýlýr. Birincisi toplamayý takiben güneþe serilerek iyice olgunlaþmalarý saðlanýr. Ardýndan elle ezilerek basýnçlý su altýnda eleklerde yýkanýr. Ýkincisi ise meyveler býçakla kesilir ve tohum elde edilir. Am melan nchierr Medik (Karagöz, Kürt): Meyveler geç yaz, sonbahar aylarýnda toplanýr ve tohumlar çýkartýlýr. Tohumlar ekimden önce, 1-3 gün %510'luk külü suda bekletilmesinde yarar vardýr. En uygun ekim zamaný geç sonbahar olmakla birlikte kýþ ekimlerinden de iyi sonuçlar alýnýr. Ekim 2-3 mm derinlikte yapýlýr. Ekim yastýklarýnýn üzerine telis ört- mekte yarar vardýr. Ekimlerin kýþ sonuna yada bahar baþýna sarkmasý durumunda 2-4 ºC sýcaklýkta 1-2 ay soðuk nemli katlama uygulamasý yararlýdýr. Karagözlerde tohumlarýn çimlenme sýcaklýðý 8-10 ºC'dir. Ekimlerde 7'li çizgi ekimi kullanýlýr ve metrekareye 3-5 gr arasý tohum ekilir. Tohumlarýn çimlenme oraný %80-98 arasýndadýr ve metrekareden 100-200 adet fidan elde edilir. Amelanchier rodundifolia ve Amelanchier parviflora ülkemizde yayýlan türleridir. Karagöz tohumlarýnýn 1000 tane aðýrlýðý 10-12 gr arasýnda, ortalamasý 11 gramdýr (GÜLTEKÝN ve ark, 2006a; GÜLTEKÝN, 2006) Berrberris (Karamuk) ve Mahon nia Nutt. (Mahonya): Meyveler geç yaz, sonbahar veya erken kýþ aylarýnda toplanýr ve tohumlar çýkartýlýr. Ekimlerde 7'li çizgi ekimi kullanýlýr ve metrekareye 510 gr arasý tohum ekilir. Tohumlarýn çimlenme oraný %80-93 arasýndadýr ve metrekareden 100-200 adet fidan elde edilir. Tohumlar ekimden önce, 2-3 gün suda bekletilmesinde yarar vardýr. En uygun ekim zamaný geç sonbahar olmakla birlikte kýþ ekimlerinden de iyi sonuçlar alýnýr. Ekim yastýklarýnýn üzerine telis örtmekte yarar vardýr. Ekimlerin kýþ sonuna yada bahar baþýna sarkmasý durumunda 2-4 ºC sýcaklýkta ekim tarihine baðlý olarak en az 1 ay soðuk nemli katlama uygulamasýnda yarar vardýr. karamuklarda tohumlarý 6-8 ºC sýcaklýkta çimlenmeye baþlar. B.cretica L., B.crataegina DC., B.vulgaris L. ülkemizde yayýlan önemli türleridir. Karamuk tohumlarýnýn 1000 tane aðýrlýðý 12-16 gr arasýnda, ortalamasý 13 gramdýr. Ekim 2-4 mm derinlikte yapýlýr (GÜLTEKÝN ve GÜRLEVÝK, 2006; GÜLTEKÝN, 2006). Diospyrros L. (Trabzon hurmasý): D. Lotus L., D. kaki L. ülkemizde yaygýn iki türüdür. Meyveler sonbahar aylarýnda toplanýr ve tohumlar çýkartýlýr. Trabzon hurmasý 16 Ekimlerde 5'li çizgi ekimi uygulanýr ve metrekareye 70-150 gr arasý tohum ekilir. Metrekareden 50-100 adet fidan elde edilir. Tohumlar ekimden önce, 5-10 gün suda bekletilir. Tohumlar çýkarmayý takiben ekilir. Ekimlerin kýþ aylarýna sarkmasý halinde yastýklarýn üzerine telis ve örme plastik örtü örtülür. Geç kýþ ve bahar ekimlerinde ise 8-10 ºC sýcaklýkta en az 1.5 ay katlamaya alýnýr. Her meyveden 3-8 adet tohum çýkar. Tohumlarýn 1000 tane aðýrlýðý 7001100 gr arasýndadýr. Ekim 20-30 mm. derinlikte yapýlýr (GÜLTEKÝN, 2006) derinliði 4-6 milimetredir. Ekimi takiben telisle malçlama uygulanýr ve donlu günlerde yastýklarýn üzerine örme plastik örtünün örtülmesinde yarar vardýr. Tohumlar 6-7ºC sýcaklýkta çimlenmeye baþlarlar. Tohumlarýn çimlenme oraný %78-97 arasýndadýr. Ekimlerde 5'li çizgi ekimi kullanýlýr ve metrekareye 10-15 gr tohum ekilir. Metrekareden 50-100 adet fidan elde edilir. Tohumlarýn 1000 tane aðýrlýðý 27-33 gr. arasýdýr. Aðaçlandýrmalarda 1-2 yaþlý tüplü fidanlar tercih edilmelidir (GÜLTEKÝN ve ark, 2006b; GÜLTEKÝN, 2006) Elma At elmasý Erriolobus trriobatus (Pairr) Roem me. (At elmasý): Meyveler olgunlaþmaya baþladýklarý sonbahar aylarýnda toplanýr ve toplanmayý takiben tohumlar çýkartýlýr. Tohumlar çýkarmayý takiben 5-10 gün 2-4 ºC sýcaklýkta suda bekletilir ve hemen ekilir. Ekim Malus sylvestrris Mill. (Elma): Meyveler sonbahar aylarýnda toplanýr ve tohumlar çýkartýlýr. Ekimlerde 5'li çizgi ekimi kullanýlýr ve metrekareye 5-10 gr arasý tohum ekilir. Tohumlarýn çimlenme oraný %8090 arasýndadýr ve metrekareden 50-100 adet fidan elde edilir. Tohumlar ekimden önce, 1-3 gün suda bekletilmesinde yarar vardýr. Ekim derinliði 2-4 mm'dir. En uygun ekim zamaný sonbahar olmakla birlikte erken kýþ ekimlerinden de iyi sonuçlar alýnýr. Ekimlerin kýþ sonuna yada bahar baþýna sarkmasý durumunda 6-7 ºC sýcaklýkta 1,5-2 ay soðuk nemli katlama uygulamasýnda yarar vardýr. Tohumlarýn 1000 tane aðýrlýðý 20-22 gr arasýdýr. Elmalarda tohumlar 6ºC sýcaklýkta çimlenmeye baþlar (GÜLTEKÝN ve ark, 2006c; GÜLTEKÝN, 2006) Mrrytus com mmun nis L. (Mersin): Meyveler geç sonbahar aylarýnda toplanýr ve tohumlar çýkartýlýr. Çýkartýlan tohumlar alkolde yüzdürülerek boþ tohumlar uzaklaþtýrýlýr. Ekimlerde 7'li çizgi ekimi kullanýlýr ve metrekareye 4-6 gr arasý tohum ekilir. Tohumlarýn çimlenme oraný %73-85 arasýndadýr ve metrekareden 100-200 adet fidan elde edilir. 17 Tohumlar ekimden önce 2-3 gün suda bekletilmesinde yarar vardýr. Kýþ ekimlerinden de iyi sonuçlar alýnýr. Ekim yastýklarýnýn üzerine mutlaka telis örtülür. Tohumlarýn 1000 tane aðýrlýðý 4-6 gr. arasýdýr (GÜLTEKÝN, 2006). yastýklara yada tüplere ekimler yapýlýr. Aksi taktirde tohumlar ikinci yýl ekilir. Ekim 4-6 mm. derinlikte yapýlýr. Ekimlerde 5'li çizgi ekimi kullanýlýr ve metrekareye 15-20 gr. tohum ekilir (GÜLTEKÝN, 2006) Üvez Ahlata aþýlý armut Pyrrus (Ahlat, Çördük): Pyrus amygdaliformis Vill., Pyrus elaeaðnifolia Pall. Vb. Meyveler sonbahar aylarýnda toplanýr ve tohumlar çýkartýlýr. Tohumlarýn büyüklüðü; türlere, pöpülasyonlara ve ya bireylere baðlý olarak deðiþir. Bu nedenle; tohumlarýn, 1000 tane aðýrlýðý 30 ile 90 gr arasý, ortalamasý 60 gramdýr. Ekimlerde 5'li çizgi ekimi kullanýlýr ve metrekareye 10-30 gr arasý tohum ekilir. Tohumlarýn çimlenme oraný %80-95 arasýndadýr ve metrekareden 50-100 adet fidan elde edilir. Tohumlar ekimden önce, 1-3 gün suda bekletilmesinde yarar vardýr. En uygun ekim zamaný geç sonbahar olmakla birlikte kýþ ekimlerinden de iyi sonuçlar alýnýr. Ekimlerin kýþ sonuna yada bahar baþýna sarkmasý durumunda 6-7 ºC sýcaklýkta 1-2 ay soðuk nemli katlama uygulamasýnda yarar vardýr. Armutlarda tohumlarýn çimlenme sýcaklýðý 7 ºC'dir (GÜLTEKÝN ve ark, 2006d; GÜLTEKÝN, 2006) Ruscus (Kandak): Meyveler geç sonbaharda toplanýr. Toplamayý takiben hiç bekletilmeden tohumlar çýkartýlýr. Çýkartýlan tohumlar 3-5 gün küllü suda bekletilir ve hemen doðal koþullarda katlamaya alýnýr. Katlama ortamýnýn üzeri telisle malçlanýr ve donlu günlerde havalanabilir plastik örtü örtülür. Katlamaya alýnan tohumlar geç kýþ ve erken bahar aylarýnda kontrol edilir çimlenmeler baþlamýþsa Sorrbus L. (Üvezler): Üvezler, 17 taksonu ülkemizde doðal olarak yayýlýr ve üretim yöntemi bakýmýndan iki gruba ayrýlýr. 1.Aðaç formundaki üvezler. Sorbus domestica L., (üvez), S. torminalis L., (Akçaaðaç yapraklý üvez), S. Acuparia L. (kuþ üvezi). 2. Küçük aðaç veya çalý formundaki üvezler S. Umbellata (Desf.) Fritsch., (ak üvez), S. Persica Hedl., Vb: Meyveler olgunlaþmaya baþladýklarý dönemlerde toplanýp, tohumlar çýkartýlýr. Çýkartýlan tohumlar 5-10 gün suda bekletilir ve özellikle çalý formunda olan türlerde hemen ekilir. Aðaç formunda olanlarda ekimler erken kýþ aylarýna kadar sarkabilir. Geç kýþ ve erken bahar ekimlerinde ise aðaç formlular 1-2 ay, çalý formlular 2-3 ay, 6-7 ºC sýcaklý soðuknemli katlama ön iþleminden sonra ekilir. Ekimlerde 5'li yada 7'li çizgi ekimi kullanýlýr ve 3-5 mm. derinlikte yapýlýr. Ekimi takiben, yastýklarýn üzerine telis örtülerek malçlama uygulanýr. Soðuk iklim kuþaðýnda yastýklarýn üzerine örme plastik örtünün örtülmesinde yarar vardýr ve sulama asla aksatýlmaz. Toprak sýcaklýðý 6 ºC'yi bulduðunda tohumlar çimlenir. Tohumlarýn çimlenme oraný %80-90 arasýndadýr. Metrekareye 510 gr tohum ekilir ve 100-150 adet fidan elde edilir. Sorbus domestica tohumlarýnýn 1000 tane aðýrlýðý 30 gr, diðerlerinin ise 19-23 gr arasýdýr. Aðaçlandýrmalarda 1+0 veya 2+0 yaþlý tüplü fidanlar kullanýlýr (GEZER ve ark, 2004; GÜLTEKÝN ve DÝVRÝK, 2005; GÜLTEKÝN ve ark, 2006e; GÜLTEKÝN, 2006) • BÝRÝNCÝ BÖLÜMÜN SONU 18 ORMAN ÜRÜNLERÝ SANAYÝÝ ARTIKLARININ YAKIT OLARAK KULLANMA ÝMKANLARI VE MEVCUT POTANSÝYEL DURUM Yrd. Doç. Dr. Halil Turgut ÞAHÝN*, Yrd. Doç. Dr. Abdullah SÜTÇÜ*, Yrd. Doç. Dr. Birol ÜNER*, Prof. Dr. Mustafa CENGÝZ** ÖZET Dünyada ülkelerin geliþmiþlik seviyesinin artmasýna paralel olarak enerjiye olan ihtiyaç gün geçtikçe artýþ göstermektedir. Bu artýþtan doðan enerji ihtiyacýný karþýlamak için petrol ve petrole dayalý fosil yakýtlarýnda yoðun olarak faydalanýlmaktadýr. Fakat bu enerji kaynaklarýnýn çevre kirliliði, fiyat istikrarsýzlýðý, tükenme olasýlýklarý, tekelleþme gibi olumsuz etkilere sahip olmasý, son yýllarda bu kaynaklara alternatif enerji kaynaklarý araþtýrmalarýnýn yoðunlaþmasýný saðlamýþtýr. Daha temiz, yaþanabilir bir çevre için öncelikle fosil yakýtlarýnýn kullanýlmasýyla ortaya çýkan karbon emisyonunun düþürülmesi ile birlikte ekolojik dengenin korunmasý gerekir. Tarýmsal ve orman atýklarý ile aðaç iþleyen sanayii artýklarýnýn (biyokütle) etkin þekilde enerji kaynaðý olarak kullanýmý üzerine yoðun çalýþmalar yapýlmýþ ve bu sorunun çözümünde önerilebilecek kaynaklar olduðu üzerine görüþler oluþmuþtur. Anahtar kelimeler: Fosil yakýtlarý, çevre kirlenmesi, biyokütle, odun ýsý deðeri ABSTRACT As a result of increased global population and levels of development, demand on energy has been globally increasing in an incredible rate. Fossil fuels such as petroleum and petroleum based products have been used in order to meet with energy demand. However, these energy sources have environmental unfriendly and have some technological problems. For these reasons, many new, environmentally benign technologies and alternative sources have been trying to overcome energy and environmental problems. For better environment, reducing carbon emissions from fossil fuels and sequestering carbon with improving ecological health are very important aspect. One suggestion for solving those problems, agricultural and forest based wastes (biomass) could be used as an enegry source for producing efficient energy. Keywords: Fossil fuels, enviroment contamination, biomass, wood energy value 1. GÝRÝÞ Ülkemiz ve dünya nüfusunun hýzlý artýþý, enerjiye olan ihtiyacýnýn gün geçtikçe artmasýna sebep olmaktadýr. Bu durum, doðal kaynaklarýn daha fazla tahrip olmasýna ve ekolojik dengede düzensizliklerin oluþmasýna sebep olmaktadýr. Dünya genelinde, ihtiyaç duyulan enerjinin büyük kýsmý, nispeten ucuz ve kolay elde edilebilen fosil yakýtlarýndan (petrol, doðal gaz, kömür vb.,) karþýlanmaktadýr. Fakat bu yakýtlarýn yanmasý sonucu oluþan CO, CO2 gibi zehirli gazlar atmosfere karýþmakta, özellikle yoðun kullaným olan bölgelerde ciddi çevresel problemler oluþturmaktadýr. Ayrýca, arz-talep dengesinde oluþan düzensizlikler sonucu bu enerji kaynaklarýnýn fiyatlarýnda dalgalanmalar görülmektedir. Bu tür problemler ve kaynaklarýn tükenme olasýlýðýnýn bulunmasý, dünyanýn deðiþik bölgelerinde alternatif, yeni enerji kaynaklarý üzerine çalýþmalarýn artarak devam etmesine sebep olmaktadýr. Dünya genelinde petrol ve doðal gaz fiyatlarýnda görülen dengesiz artýþlar ile enerji planlarý ve fiyatlarýna etki eden olaylardan bazýlarý aþaðýdaki þekilde özetlenebilir; - Petrol üretici ülkelerin OPEC örgütlenmesiyle 19 * SDÜ Orman Fakültesi ** SDÜ Fen-Edebiyat Fakültesi petrol arz ve fiyatýný kontrol etmesi - Körfez krizi ve Irak'ta yaþanan geliþmeler - Güney Amerika ve Orta Doðuda yaþanan sorunlar - Çernobil kazasý Son zamanlarda tüketicilerin ve toplumlarýn çevreye olan ilgisinin ve doðal dengeyi koruma bilincinin artmasý, fosil yakýtlarýnýn kullanýlmasý sonucu çevreye verilen zararlar ve hava kirliliðinin sürekli gündemde kalmasýný saðlamýþtýr. Ayrýca son zamanlarda bu kaynaklarýn daha dikkatli ve bilinçli kullanýlmasý üzerine yoðun çalýþmalar yapýlmýþ, hatta hava kirliliðin yoðun olduðu bölgelerde bazý kýsýtlamalar getirilmiþtir. Özellikle son yýllarda atmosferdeki CO2 emisyonu, fosil kaynaklarýnýn enerji için yoðun kullanýlmasý sonucu büyük oranda artmýþtýr. Bu durum dünyamýzýn küresel olarak ýsýnmasýna, asit yaðmurlarýna ve insan saðlýðý üzerine ciddi tehditlerin oluþmasýna sebep olmaktadýr. Bu çalýþmada alternatif enerji kaynaðý olarak orman ürünleri sanayii atýklarýnýn kullaným imkanlarý incelenerek verimlilik kýstaslarý ortaya konmaya çalýþýlmýþtýr. Bu yaklaþýmla, çalýþmanýn baþlangýcýnda yurdumuz orman varlýðý ve orman ürünleri endüstrisi iþletmelerinin sektörel bazda özellikleri ortaya konularak, potansiyel kullaným olanaklarý açýklanmaya çalýþýlmýþtýr. Çalýþmanýn ikinci kýsmýnda, odunlarýn enerji deðerleri verilerek, ülkemizde biyolojik yakýtlarýn kullaným düzeyi ile geliþen eðilimler belirtilmiþ, piyasada kullanýlan yakýtlarla odun arasýndaki fiyat verim oraný ve kalori deðeri karþýlaþtýrmalý olarak verilmiþtir. 2. ÜLKEMÝZDEKÝ ORMAN VARLIÐI ve ORMAN ÜRÜNLERÝ ENDÜSTRÝSÝNÝN DURUMU Orman Genel müdürlüðü'nün resmi web sitesinden elde edilen en güncel verilere göre, 1973 yýlýndan günümüze kadar olan süreçte, ormanlarýmýzýn yönetim planlarý yenilenmiþ, her yýl ormanlarýmýzýn yaklaþýk 1/10'na ait veriler güncellenmiþtir. Bu çalýþmadan çýkan sonuca göre, 1999 yýlý sonu itibariyle ülkemizdeki toplam ormanlýk alanlarýn 20.7 milyon hektar'a ulaþtýðý bildirilmiþtir [1]. Tür bazýnda ise, toplam ormanlýk alanlarýmýzýn yaklaþýk %54'ünü ibreli türlerin %46'sýnýn ise yapraklý türlerin oluþturduðu belirtilmiþtir. Tür olarak, normal koru ormanlarýmýzda, %32 lik kaplama alaný ile Kýzýlçam ilk sýrayý almakta, bu türü sýrasýyla %26 ile Karaçam, % 13 ile Kayýn, %8 ile Sarýçam ve %6 ile Göknar takip etmektedir. Baltalýk alanlarda en fazla sahaya % 85'lik oran ile Meþe türlerimiz sahiptir [2]. Ülkemizin sahip olduðu mevcut odun serveti Çizelge 1'de özet olarak verilmiþtir [1]. Çizelge 1. Türkiye Orman Varlýðý SERVET (M3-Ster) Niteliði Normal (Koru) Bozuk TOPLAM Ýbreli 720.990.975 45.150.167 766.141.142 Yapraklý 272.663.862 16.470.485 289.134.347 Koru Toplamý 993.654.837 616.20.652 1.055.275.489 Baltalýk 148.320.399 Kaynak: http://www.ogm.gov.tr/bilgi/orman_01.htm Orman ürünleri endüstrisinin temel girdisi ormanlardan saðlanan odun hammaddesidir. Orman ürünleri iþleyen tesislerde oluþan odun kökenli atýklar birincil ve ikincil atýklar olmak üzere sýnýflandýrýlabilir. Birincil atýklar, yumuþak ve sert odunlarýn direkt olarak kullanýlmasý veya iþlenmesi sýrasýnda oluþan talaþ, yonga, kabuk ile ahþap binalarda oluþan atýklar olarak belirtilebilir. Ýkincil atýklar ise, kontrplak, kaplama levha, yongalevha, lif levha üretimi esnasýnda oluþan iþlem görmüþ odunsal atýklarý kapsamaktadýr. Hammadde odunun tüm girdiler içerisindeki payý kereste ve parke sanayiinde %75, ambalaj sanayiinde %83, levha sanayiinde %84 ve mobilya sanayiinde ise yaklaþýk %76'dýr. Odun kökenli atýklarýn direkt veya dolaylý olarak deðiþik ürünlere ve enerjiye dönüþtürülmesi mümkündür [3]. Ýmalat sanayi iktisadi faaliyet kod sýnýflamasýna göre Türkiye Orman Ürünlerinin sektörel bazda iþyeri sayýsý, üretim ve satýþ bilgileri DÝE 2001 yýlý verilerine göre aþaðýda Çizelge 2 de gösterilmiþtir [4]. Odun iþleyen, orman ürünleri sanayi iþletmelerinin oluþturduðu artýklar oldukça yüksek düzeydedir. Örneðin, kereste, doðrama ve parke endüstrilerinde randýman ortalama olarak %65-70 arasýndadýr ve geri kalan %30-35'lik kýsým direkt yararlanýlamayan ve atýk olarak tanýmlanan testere talaþý, kapak tahtasý gibi artýklardan oluþmaktadýr. Bu kýsýmlar iþletmelerin bulunduklarý bölgelerle ve diðer odun iþleyen tesislere olan uzaklýða baðlý olarak, yongalevha, kaðýt veya lif levha tesislerinde hammadde kaynaðý olarak kullanýlabilmektedir. Fakat ekonomik nedenler ve taþýnmasýndaki zorluklardan dolayý bu artýklarýn büyük bir kýsmý genellikle tesis içerisinde enerji ihtiyacýnýn en azýndan bir kýs- 20 mýnýn karþýlanmasý için (kereste kurutma fýrýnlarýnda, tesis içi ýsýnma ve enerji amacýyla, vb.,) veya evlerde yakýt olarak kullanýlmak üzere düþük fiyat ile satýlmaktadýr. 3. BÝYOKÜTLE ENERJÝSÝ VE AHÞAP MALZEMENÝN ISI ÖZELLÝKLERÝ Biyokütleden elde edilen enerji, klasik ve modern anlamda olmak üzere iki grupta ele almak mümkündür. Klasik anlamda biyokütleden enerji, en genel olarak ormanlardan elde edilen yakacak odun ile yakacak olarak kullanýlan bitki ve hayvan atýklarý (tezek gibi) içerir. Ýkincisi yani modern anlamda biyokütle enerjisi ise, orman endüstrisi artýklarý, tarým kesimindeki bitkisel atýklar, kentsel atýklar, tarýma dayalý endüstri atýklarýndan elde edilen enerji olarak belirtilebilir. Günümüzde enerji tarýmý adýný verdiðimiz suyu ve karbondioksiti verimli kullanan, kuraklýða dayalý verimi yüksek bitkilerden oluþan, seker kamýþý, mýsýr, darý vb., bitkilerin yetiþtirilmesine dayalý bir tarým türü oluþmuþtur. Dünya genelinde biyokütle enerji teknolojileri son derece hýzlý geliþmektedir. Ülkemizde ise 1996 yýlý verilerine göre 5512 BTEP (Bin Ton Eþdeðer Petrol) odun, 1533 BTEP bitki ve hayvan atýklarý olmak üzere toplam 7045 BTEP biyokütleden enerji elde edilmiþtir. Bu rakam yýllýk enerji tüketimimizin yaklaþýk olarak %10 'una tekabül etmektedir [5]. Odun hammaddesi daha ilk çaðlardan beri insanoðlunun yakacak maksadýyla kullandýðý temel malzemelerdendir. Günümüzde'de deðiþik kullaným amaçlarý ve enerji için yakacak olarak ev ve binalarýn ýsýtýlmasýnda, endüstride yakýt olarak ve su buharý üretimi için, piþirme ve tutuþturma iþlemlerinde Not: 1- Bilgiler kamu kesimine ait tüm imalat sanayi iþletmeleri ile, 10 ve daha fazla kiþi çalýþan özel sektör iþletmelerini katma deðerinin yaklaþýk % 80'inin oluþturan büyük ölçekli imalat sanayi iþletmelerine aittir. 2- Özel sektöre ait 3'ten daha az iþyerince üretilen maddelerin bilgileri gizlilik nedeni ile verilmemiþtir. Kaynak: Akyýldýz, H., Örs, Y., ve Vurdu H., (2002). 21 Çizelge 3. Bazý Aðaç Türlerinin Isý Deðerleri (Kcal/Kg) Aðaç Türü Nemsiz tabana göre Nemsiz tabana göre üst ýsý deðerleri alt ýsý deðerleri Ýðne yapraklý aðaçlar Sarýçam 5274 4959 Karaçam 5266 4950 Kýzýlçam 5096 4781 Servi 5010 4695 Sedir 4933 4617 Ardýç 4828 4513 Göknar 4803 4488 Ladin 4758 4443 Ortalama 4996 4681 Yapraklý aðaçlar Okaliptus 4894 4579 Kayacýk 4828 4513 Ormangülü 4759 4444 Akçaaðaç 4746 4430 Kayýn 4738 4423 Kavak 4689 4374 Fýndýk 4688 4373 Diþbudak 4636 4321 Meþe 4620 4302 Karaaðaç 4617 4304 Kýzýlaðaç 4602 4287 Gürgen 4578 4262 Ihlamur 4551 4236 Kestane 4533 4218 Çýnar 4509 4194 Ortalama 4664 4349 kullanýlmaktadýr. Odun ve tarýmsal atýklarýn enerji elde edilmesi ve ekonomikliði üzerine daha ayrýntýlý çalýþmalar deðiþik kaynaklardan saðlanabilir [6-10]. Deðiþik türde, çeþitli odun hammaddesi bulunmakla birlikte, odunlarýn kimyasal bileþimini Selüloz (%40-50), Lignin (%20-30), Hemiselüloz (%2535), ekstraktifler ve diðer anorganik ve kül bileþiklerinden (%1-5) oluþmaktadýr. Odunlarýn yanmasý sonucu ortaya çýkardýðý ýsý deðeri, aðaç türü, kimyasal ve ekstraktif maddelerin oraný, rutubet deðeri, yaz odunun/ilkbahar odunu oraný, içerdiði çürüklükler gibi etkenlere baðlý olmakla birlikte, yapraklý aðaç odununun tam kuru halde bir Kg'ýmýnýn yakýlmasý ile ortalama 4300 Kcal/kg, iðne yapraklý aðaç odunun yakýlmasý ile ise 4600 Kcal/kg enerji elde edilebilir. Genel olarak ortalama bir deðer vermek gerekirse, tam kuru halde 1 Kg odunun yakýlmasýyla elde olunan ýsý deðeri 4000-5100 Kcal/kg arasýnda deðiþmektedir [10,11]. Çizelge 3 de çeþitli aðaç malzemenin tam kuru halde yakýlmasýyla elde edilen alt ve üst ýsý deðerleri verilmiþtir [12]. Genel olarak reçine ve lignin oraný daha yüksek olan iðne yapraklý aðaçlarýn ýsý deðeri, yapraklý aðaçlardan daha yüksektir. Odunun yapýsýnda bulunan ekstraktif maddelerden terpenler ve reçineyi ele alýrsak bunlarýn ýsý deðerleri yaklaþýk 83008600kcal/kg olmaktadýr. Bununla birlikte aðaç türlerine baðlý olarak çok deðiþik oranlarda ve kimyasal içeriklerde ekstraktif maddeler bulunmakta ve bunlar odunun ýsýl deðerini çeþitli boyutlarda etkileyebilmektedirler. Yapýlan bilimsel araþtýrmalar sonucu klason lignin miktarý dikkate alýnýrak kimyasal bileþimi bilinen aðaç türleri için bazý matematiksel formüller geliþtirilmiþtir [10]. Odun ile kabuk arasýnda bir karþýlaþtýrma yapýlacak olursa, yapraklý ve iðne yapraklý aðaç türlerinin ortalama gövde odun ýsý deðeri kabuktan yaklaþýk %6 daha yüksektir. Bu durumun baþlýca nedeni, odun ve kabuðun kimyasal bileþim farklýlýðýndan meydana gelmektedir. Zira, odunlardaki selüloz oraný %40-60 arasýnda iken, kabukta %20 civarýnda selüloz bulunmaktadýr. Lignin miktarý ise iðne yapraklý aðaç odunlarýnda %25-30, yapraklý odunlarda %18-25, kabukta ise %40-55 dir. Yapýlan çalýþmalarda Selüloz'un 3450 Kcal/Kg, Lignin'in ise 6000 Kcal/Kg ýsý deðerine sahip olduðu belirtilmiþtir [10]. Ayrýca rutubet deðeride odunun ýsý deðerini etkilemektedir. Odunlar hava kurusu halde (%1215) veya daha yüksek rutubetlerde yakýldýðý için odundaki suyun buharlaþtýrýlmasý için ýsýnýn bir kýsmýnýn bu amaçla kullanýlmasýndan dolayý belli bir ýsý kaybý söz konusudur. Kalori deðerleri verimlilik ve fiyat açýsýndan karþýlaþtýrma amacýyla aþaðýda verilen çizelge incelendiðinde, daha önceden anlatýlan bilgiler ýþýðýnda bir takým düzeltmeler yapýlabilir. Çam Odununun kalori deðeri hava kurusu halde (%15) yaklaþýk 4500 Kcal/Kg dir ve Soma kömürüyle yaklaþýk bir deðerdedir. Verim oraný açýsýndan Çizelge 4 sonunda verim deðerinin oluþumunda "yakma yan maliyetleri verim deðerine eklenmiþtir" denilerek odunun kömür gibi artýk külünün oluþacaðý, yakmak için personel çalýþtýrýlacaðý ve baca temizliði gerektireceði gibi 22 ortaya çýkmaktadýr. Ülkemizde odun kökenli ve tarýmsal atýklarýn yýllýk miktarý ile sýnýflandýrýlmalarý ile ilgili her hangi bir çalýþma bulunmamasý, bu konudaki çalýþmalarýn sýnýrlý kalmasýna neden olmaktadýr. Daha dikkatli çalýþmalar yapýlarak, ülkemizin ihtiyacý olan enerjinin en azýndan bir kýsmýnýn karþýlanmasý için atýl durumdaki, ayný zamanda katý atýk problemine de sebep olan tarýmsal ve odun kökenli atýklarýn sýnýflarýna ve özelliklerine göre toplanarak enerji amacýyla kullanýlabilir. KAYNAKLAR varsayýmlar yapýlmýþtýr. Halbuki odun, talaþ veya odun yongasý yakmada uygulanan sistem ile kül oluþumu ortalama %1'gibi gerçekleþirken yakma iþlemi kontüni sistem ile tamamen otomatikleþtirilebilmektedir. Böylelikle verim oraný da artýrýlabilir. Ýstanbul için konutlarda kullanýlan yakýtlara ait fiyat ve verim deðerleri karþýlaþtýrýlmalý olarak aþaðýdaki tabloda verilmiþtir [13] 4. SONUÇ VE ÖNERÝLER Dünya orman varlýðýnýn hýzlýca tükenmekte olduðu, küresel ýsýnmanýn felaketlere yol açacak düzeyde arttýðý bilim adamlarý tarafýndan sürekli dile getirilen konularýn baþýnda gelmektedir. Bu durumda varolan orman kaynaklarýnýn rasyonel deðerlendirilmesi gerçeði gözardý edilemez. Orman endüstrisi artýklarýnýn yakýlarak deðerlendirilmesi, düþünülmesi gereken belki de son çaredir. Bu artýklarýn sanayiye kazandýrýlýp katma deðeri daha yüksek ürünlere örneðin yongalevha, lif levha, kaðýt gibi endüstriyel ürünlere dönüþtürülmesi arzu edilen gerçektir. Fakat gerekli yatýrým maliyetlerinin yüksek oluþu, bu gibi tesislerin yurdun her bölgesinde bulunmamasý, taþýma maliyetlerinin yüksekliði gibi nedenler bu artýklarýn yakýt olarak kullanma gerçeðini ortaya çýkarmaktadýr. Bu durumda yakýt olarak orman ürünleri sanayi artýklarýnýn kullanýlmasý hem ekonomik, hem çevreci hem de yenilenebilir kaynaklar olmasý bakýmýndan ülke enerji politikasýnda deðerlendirilmesi gereken bir potansiyel olarak 1. OGM, 2005, http://www.ogm.gov.tr/bulten/bulten1.htm (28.02.20005) 2. DPT. 2001. VIII. Beþyýllýk Kalkýnma planý, ormancýlýk özel ihtisas komisyon raporu, s.14 3. Öncer, M.,1991, Orman Ürünleri Sanayi Üretim Planlama ve Kontrolü, MPM Yayýn No:443, Ankara 4. Akyýldýz, H., Örs, Y., ve Vurdu H., 2002, Türkiye'de Endüstriyel Orman Ürünleri Sanayinin Durumu, II. Ulusal Karadeniz Ormancýlýk Kongresi, Cilt 3, s.989-998, Artvin, 15-18 Mayýs 2002 5. Anonim, 2005, Diðer Enerji Kaynaklarýnýn Tanýmý ve Çevre Üzerine Etkileri, http://www.angelfire.com//nuscificlear220, [01.03.2005] 6. Skog, K. E. and Rosen, H. N. 1997. United States Wood Biomass for Energy and Chemicals:Possýble Changes ýn Supply, End uses, and Envýronmental Impacts. Forest Products J. 47(2): 63-69. 7. Zerbe, J. I. 1982. Energy properties of Wood. in: Fuelwood management and Utilization Seminar: Proceedings. East Lansing, MI;6-13.USA 8. Zerbe, J. I. 1988. Biofuel Potential and Productions, Forum for Applied Research and Public Policy, Madison-WI, USA 9. Zerbe, J. I. 1991. Liquid Fuels from Wood-Ethanol, Methanol, Diesel, World Resource Review Vol. 3 No. 4. 10. White, R.H. 1987. Effect of Lignin Content and Extractives on the Higher Heating Value of Wood. Wood and Fiber Science, 19(4), 446-452. 11. Bozkurt Y. 1972. Yakacak Odun Özellikleri ve Odunun Isý Deðeri, Ý.Ü Orman Fak. Dergisi, Seri B:22(2), 58-70 12. Erten P. ve Önal S. 1985. Aðaç Türlerimiz Odun ve Kabuklarýnýn Isý Deðerlerinin Saptanmasýna Ýliþkin Araþtýrmalar, Ormancýlýk Araþtýrma Enstitüsü Yayýnlarý, Teknik Bülten Serisi, No:147. 13. DOSÝDER, 2005, Konutlardaki Kullaným Ýçin Yakýt Fiyatlarýnýn Karþýlaþtýrýlma Tablosu, Doðal Gaz Cihazlarý Sanayicileri ve Ýþadamlarý Derneði Ýnternet Sitesi, http://www.dosider.org/ [01.03.2005] 14. Chand, Tiwary, R.K and Rohatgý, P.K. 1988. Resource Structure Properties of Natural Cellulosic Fibres-an Annotated Bibliography', J. of Material Sci. 23, 381-387. 15. Young, R. A. 1992. Wood and Wood Products, In: Riegels Handbook of Industrial Chem. 9th ed. J.A. Kent, V.N. Reinhold (Eds), New York. 16. Fengel, D. And Wegener, G. 1984. Wood Chemistry, Ultrasturucture, Reactions, Walter De Gruyter Verlag, Berlin. 23 UYGULAMACILARIN ARAÞTIRMA ÇALIÞMALARINA BAKIÞ AÇILARI ÜZERÝNE BÝR DEÐERLENDÝRME Dr. Mustafa BATUR*, Dr. Fevzi BÝLGÝN* Giriþ: Çevre ve Orman Bakanlýðý, Araþtýrma ve Geliþtirme Dairesi (Ar-Ge) Baþkanlýðý birimine baðlý Türkiye'nin çeþitli bölgelerine konuþlanmýþ ve ormancýlýk bilimleri konularýnda çalýþan sekiz, bunun yanýnda konu bazýnda (toprak, kavak, tohum ve ýslah) ve ülke düzeyinde çalýþan üç araþtýrma müdürlüðü ile Ar-Ge hizmeti vermektedir. Ormancýlýk araþtýrma müdürlükleri ilk defa 1952 yýlýnda Ýç Anadolu Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü'nün açýlmasý ile faaliyetlerine baþlamýþtýr. AR-GE Dairesi "Katýlýmcý bir yaklaþýmla çevrenin ve orman kaynaklarýnýn sürdürülebilir yönetimine bilimsel katký saðlayarak ve sorunlarýn çözümüne odaklanarak ulusal ve uluslararasý saygýnlýk düzeyine eriþmektir." cümlesini kendisine slogan olarak seçmiþtir (Anonim, 2006a). Konularýna yönelik çözümler üreten projeli çalýþmalar ve uluslararasý anlaþmalardan doðan sorumluluklarýn uygulama ve takibi de Ar-Ge dairesinin koordinasyonunda yürütülmektedir. Bugüne kadar 594 bilimsel araþtýrmayý sonuçlandýran araþtýrma müdürlüklerinde toplam 170 projeli çalýþma halen devam etmektedir (Anonim, 2006b, Anonim, 2006c). Bu çalýþmalar teknik bülten, teknik rapor, yýllýk bülten, araþtýrma dergisi, muhtelif yayýnlar adlarý altýnda yayýnlanmaktadýr. Bu yayýnlarýn yaný sýra araþtýrmacý personelin deðiþik yayýn organlarýnda çýkan çok sayýda çalýþmalarý bulunmakta, meslek içi seminerlere eðitici olarak katýlmaktadýrlar. Araþtýrma çalýþmalarý bakanlýk uygulama birimlerinin sorunlarýna pratik (uzman görüþü, rapor vs.) ve projeli (teknik bülten, teknik rapor) çalýþmalarla çözüm üretmekle birlikte dünyadaki diðer bilimsel çalýþmalara da katký saðlamak durumundadýrlar. Bu amaçla sadece bakanlýk içi çalýþmalarda deðil uluslararasý çalýþmalarda da yer almaktadýrlar. Araþtýrma Müdürlüklerinin görevlerini yaparken amaçlarý doðrultusunda çalýþýp çalýþmadýklarý özellikle uygulama birimleri tarafýndan sorgulanmakta ve tartýþmalara sebep olmaktadýr. Bu nedenle, uygulama birimlerinin araþtýrma çalýþmalarýndan beklenti- leri ve bugüne kadar elde ettikleri kazanýmlarýn deðerlendirilmesine yönelik tespitler önem kazanmaktadýr. Ýnceleme : Bu inceleme, Çevre ve Orman Bakanlýðý'nýn taþra teþkilatý uygulama birimlerinde çalýþan teknik personelin araþtýrma çalýþmalarýna bakýþ açýlarýný, beklentilerini ve araþtýrma sonuçlarýný deðerlendirmelerini belirlemek, mevcut durumu görmek ve ileriye yönelik çýkarýmlarda bulunmak amacýyla hazýrlanmýþtýr. Çalýþma her ne kadar bölgesel olsa da, ülke genelinde benzer yaklaþýmlar göz önüne alýndýðýnda ileriye yönelik oluþturulacak araþtýrma politikalarýna katký saðlanabileceði düþünülmüþtür. Çalýþmada sunulan veriler Ege Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü çalýþma alanýnda bulunan dört Orman Bölge Müdürlüðü (Ýzmir, Balýkesir, Bursa, Çanakkale) ve altý Çevre ve Orman Ýl Müdürlüðünden (Ýzmir, Balýkesir, Bursa, Çanakkale, Manisa, Yalova) saðlanmýþtýr. Araþtýrma çalýþmalarýnýn uygulamaya aktarýlmasý amacýyla Ege Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü tarafýndan bir program baþlatýlmýþtýr. Program dahilinde müdürlük görev alanýna giren altý Orman Bölge Müdürlüðünde her yýl düzenli olarak seminerler verilmektedir. Bu seminerlerde bir önceki yýla ait biten araþtýrma projeleri uygulamacýlara aktarýlmaktadýr. Ayný zamanda uygulamanýn problemleri tartýþýlmakta, uygulamacýlarýn öneri ve talepleri kayýt altýna alýnmaktadýr. Seminerlere katýlan uygulamacýlarla on dört sorudan oluþan bir anket çalýþmasý yapýlmýþ ve kendilerine aþaðýda verilen sorular yöneltilmiþtir. Bunlar; 1- Araþtýrma seminerlerine bugüne kadar kaç kez katýldýnýz? 2-Seminerlerde sunumlarý nasýl deðerlendiriyorsunuz? 3-Seminerlerde varsa yetersizlik nedenleri? 4-Araþtýrmacýlarýn uygulamayý tanýmasý ve konulara hakimiyeti nasýl? 5-Sizce bu seminerler hangi sýklýkla yapýlmalý? 24 * Ege Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü 6-Araþtýrma yayýnlarý size ulaþýyor mu? 7-Araþtýrma yayýnlarýný kiþisel olarak takip ediyor musunuz? 8-Araþtýrma yayýnlarý uygulama için faydalý mý? 9-Uygulamada karþýlaþtýðýnýz sorunlarýnýzý araþtýrmaya iletiyor musunuz? 10-Ýlettiðiniz sorunlar araþtýrma müdürlüklerinde ilgi görüyor mu? 11-Sorunlarýnýz araþtýrmacýlara nasýl iletiyorsunuz? 12-Araþtýrmacýlara ne zaman baþvuruyorsunuz? 13-Sizce araþtýrmacýlarla uygulamacýlarýn iliþkileri nasýl? 14-Uygulamacý-araþtýrmacý iliþkisinin zayýf olmasýnýn nedenleri? Anket çalýþmasýna toplam 83 uygulamacý katýlmýþtýr. Anket sonuçlarý kodlanarak SPSS istatistik programý ile analize tabi tutulmuþ, grafikler ve yüzdeler halinde katýlýmcýlarýn cevaplarý deðerlendirilmiþtir. 25 Bulgularr ne diyorr? Ankette çýkan sonuçlarýn yüzdesel daðýlýmý aþaðýdaki þekildedir: Anket sonuçlarý deðerlendirildiðinde seminerlere katýlýmýn genelde düþük oranlarda kaldýðý görülmektedir. Seminerlerde biten projelere ait sunum içeriði ve þekli yeterli görülmektedir (% 87). Seminer içeriðini yeterli görmeyen katýlýmcýlar ise bunun nedenini araþtýrma yayýnlarýnýn uygulamanýn beklentilerini karþýlayamamasý olarak ifade etmektedirler (% 86). Buna karþýlýk araþtýrma yayýnlarýnýn uygulama için faydalý olduðu düþünülmektedir (% 69). Araþtýrma yayýnlarý uygulamacýya kýsmen ulaþmakta (% 94) ve yayýnlar bir sorunla karþýlaþýlýnca takip edilmektedir (% 87). Katýlýmcýlar seminerlerin yýlda en az bir kez yapýlmasýnýn uygun olduðu görüþündedirler (% 99). Uygulamacýlarýn büyük bir bölümü sorunlarýný araþtýrmacýlara iletmemektedir (% 50). Katýlýmcýlar araþtýrmacý-uygulamacý iliþkilerinin yetersiz olduðunu düþünürken (% 62), bunun sebebini çoðunlukla uygulamacýlarýn araþtýrma çalýþmalarýna olan ilgisizliði olarak bildirmektedirler (% 31). Sonuç ve öneriler: Yapýlan tespitlere göre uygulamacýlarýn seminerlere katýlýmlarý düþük bulunmuþtur. Özellikle yangýn mevsimi ve iþ yoðunluðunun fazlalýðý nedenleriyle seminerlere olan katýlým azalmaktadýr. Bu nedenle seminerlerin yýlda bir kez ve yangýn mevsiminden önce yapýlmasý gerekmektedir. Seminerler ve araþtýrma çalýþmalarý yararlý olarak görülürken, uygulamacý için pratik çözümler üreten projelere olan ilgi ve talep daha fazladýr. Uygulamacýlar daha çok genel konularda seminer verilmesini istemektedirler. Uygulamacýyý bire bir ilgilendiren araþtýrma projelerinde deneyimli uygulamacý teknik elemanlardan proje yürütücüsü olarak faydalanmak yarar saðlayacaktýr. Araþtýrma yayýnlarý uygulamacýlara düzenli olarak ulaþmamaktadýr. Yayýnlarýn uygulamacýya düzenli olarak ulaþmasý saðlanmalý, konu bakanlýk politikasý olarak üst düzeyde ele alýnmalýdýr. Uygulamacýlar sorunlarýný genellikle araþtýrma müdürlüklerine iletmemekte ve üst makamýn çözmesini beklenmektedirler. Sorunlar üst makama iletilirken, araþtýrma müdürlüklerinin de bilgilendirmesi sorunlarýn çözümünde kolaylaþtýrýcý etki saðlayacaktýr. Bunun için gerekli kolaylýk uygulama üst birimleri tarafýndan saðlanmalý, yasal-yönetsel eksiklikler giderilmelidir. Araþtýrmacý-uygulamacý arasýndaki iliþkiler genelde yetersiz görülmektedir. Uygulamacýlar bu yetersizliði yapýcý bir özeleþtiri ile kendi ilgisizliklerine baðlamaktadýrlar (Bkz. Soru 14,). Araþtýrma ve uygulama arasýndaki iliþkilerin iyileþtirilebilmesi için görsel sunularýn artýrýlmasý, sorun alanlarýnda tatbikatlar yapýlmasý, araþtýrma projelerinin daha özet ve uygulamacýnýn da kolay takibini saðlayacak bir dille yazýlý ve sözlü olarak sunulmasý, projelerin savunulmasýnda uygulamacýlarýn da görüþlerine aðýrlýk verilmesi gerekmektedir. Unutulmamalýdýr ki; bilimsel bir çalýþma yapmak ve bunu yazýlý yayýn haline getirmek oldukça zor, önemli ve özellikli bir iþtir. Ar-Ge çalýþmalarýnýn teþvik edilmesi ve desteklenmesi önemlidir ve geliþmiþ toplumlarda bu olgu toplumsal bir kültürdür. Her araþtýrmacý da bu kültür ve sorumluluðu içinde hissetmeli, taþýdýðý kimliðe üreterek saygý göstermelidir. KAYNAKLAR: ANONÝM, 2006a; http://www. www.arge-cevreorman.gov.tr Çevre Orman Bakanlýðý Araþtýrma ve Geliþtirme dairesi Baþkanlýðý Resmi Web Sitesi ana sayfasý, ziyaret: 15.06.2006 ANONÝM, 2006b, ÇOB, Araþtýrma Geliþtirme, 2004, 2005 ADK (Araþtýrma Deðerlendirme Kurulu) Kararlarý. ANONÝM, 2006c; ÇOB Araþtýrma Geliþtirme Dairesi, Araþtýrma Deðerlendirme Kurulu kararlarý, Antalya 26 DOÐU ANADOLU SU HAVZASI REHABÝLÝTASYON PROJESÝNÝN EROZYON ÖNLEME BAÞARISI AÇISINDAN ÝRDELENMESÝ Evaluation of the East Anatolian Water Shad Rehabilitation Project in the View of Accomplishment of Erosion Dr. Cemal FÝDAN* Bahri KALKAN* ÖZET Dünyadaki (özellikle geliþmiþ ülkelerdeki) erozyon kontrol çalýþmalarý, incelendiðinde; toprak, bitki ve su arasýndaki dengeyi tesis edecek tekniklerin uygulanmasýnýn yanýnda, insan faktörünün de göz önünde bulundurulduðu dikkat çekmektedir. Elazýð Malatya ve Adýyaman illerinde 1993-2002 yýllarý arasýnda uygulanan Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon Projesi (DASHRP), ülkemizde bugüne kadar yapýlan erozyon kontrol çalýþmalarýnda, yöre insanýný ve onlarýn yaþantýsýný dikkate alarak planlanan ve katýlýmcý yaklaþýmla sorunu çözmeyi hedefleyen ilk proje olma niteliðindedir. Bu proje ile, bozulan ekosistemi yöre halkýnýn katýlýmýyla havzalar bazýnda ýslah etmek ve sürdürülebilir bir þekilde kullanmasýný saðlamak amaçlanmýþtýr. Çalýþmamýzda; ilk olarak bu projede uygulanan katýlýmcý yaklaþýmýn, erozyon önleme çalýþmalarýna ne oranda katkýsý olduðu üzerinde durulmuþtur. ABSTRACT When the implemented erosion studies were investigated throughout the world, especially in developed countries, It can be seen that addition to erosion techniques used in applications to develop the balances between soil, plants and water, participation of local people to the studies is also concerned. East Anatolian Water Shad Rehabilitation Project (EAWSRP) implemented in the provinces of Malatya, Elazýð, and Adýyaman between the years of 1993-2002 was the first one for solving the problems by concerning the life style of local people and their participation to the studies in Turkey. Rehabilitation of degraded lands and possibilities of sustainable usage had been aimed with this project by supplying local people participation. In this article, we tried to explain the level of local people participation effects on preventing of soil erosion. 1. GÝRÝÞ Erozyon kontrol çalýþmalarý, zor ve pahalý olmalarýnýn yanýnda, özellikle kýrsal fakirliðin söz konusu olduðu bölgelerde sosyal problemler doðurmaktadýr. Bu nedenle projelendirme aþamasýnda dikkatli olunmasý gerekmektedir. Ülkemizde, Aðaçlandýrma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüðünün koordine ettiði çalýþmalar, arazi etütleri sonucu hazýrlanan projelerin, taþra kuruluþlarýnca uygulamaya aktarýlmasý þeklinde devam etmektedir. Daha çok teknik tedbirleri içeren projelerde, sosyal boyutun eksikliði ilk bakýþta göze çarpmaktadýr. Orman köylülerini kalkýndýrmayý amaç edinmiþ ORKÖY 'ün kredilerini, çalýþma yapýlmasý planlanan yada çalýþýlan köylere aktarmak, çoðu zaman mümkün olmamýþtýr. Bu nedenle bireysel faydalarý çok az olan ve toplumsal faydalarý da uzun zaman dilimi sonrasýnda görülen, erozyon kontrolü çalýþmalarý çoðu zaman sosyal problemlere neden olmuþtur. Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon Projesi (DASHRP), ayný havzada üç kuruluþun (Orman, Tarým ve Köy Hizmetleri) taþra birimlerinin birlikte çalýþmalarýný ve çalýþma yapýlacak havzada yaþayan halkýn da çalýþmalara doðrudan katýlýmlarýný saðlamasý açýsýndan ilktir. Ayrýca erozyon kontrol çalýþmalarýnýn mikro havza bazýnda projelendirilip, uygulamaya aktarýlmasý da ilk defa bu projede gerçekleþmiþtir. Havza bazýnda hazýrlanan projelerin içeriðinde; eroz- 27 * Güneydoðu Anadolu Ormancýlýk Araþtýrma Müdürlüðü yon kontrolü tedbirleri yanýnda, tedbirlerin alýndýðý havza içindeki çiftçilerin tarým alanlarýnda ve sulama alt yapýlarýnda birtakým faaliyetleri ve gelir getirici faaliyetleri bulunmaktadýr. Bu nedenle uygulandýðý yerlerde halkça benimsenen bir proje olmuþtur. 2. PROJENÝN TANITIMI Bütçe Projenin toplam bütçesi 110 milyon dolar olup bunun 77 milyon dolarý Dünya Bankasýndan saðlanan kredi ile, 33 milyon dolarý iç bütçeden karþýlanmak suretiyle gerçekleþmiþtir. Hedefleri Proje, doðal yapýsý bozulmuþ mikro havzalarda toprak aþýnmasý ve erozyonu azaltacak, verimliði ve kýrsal geliri artýracak, mera ve ormancýlýk faaliyetleri ile tarýmsal faaliyetleri uygulamaya koyarak mikro havzalardaki doðal kaynaklarýn sürdürülebilir kullanýma ulaþmasýný hedeflemiþtir. (Küçükkaya, 1998) Temel Yaklaþýmý Proje, bünyesindeki doðal kaynaklarda aþýrý ve yanlýþ kullaným nedeniyle bozulma ve aþýnma meydana gelmiþ mikro havzalarda, katýlýmcý yaklaþýmla hazýrlanmýþ proje ve uygulamalarla doðal kaynaklar üzerinde tabii dengeyi yeniden tesis ederek sürdürülebilir kullanýmý saðlamayý amaç edinmiþtir. Katýlýmcýlýk Bu projenin uygulanmasýnda en önemli husus, katýlýmcý yaklaþýmýn esas alýnmýþ olmasýdýr. Kalkýnmanýn öz katký maddesi katýlýmdýr. Sadece bir topluluk içinde bulunup konuþanlarý dinlemek ve sorulan sorulara cevap vermeyi katýlým saymýyoruz. Katýlým, kiþilerin bir araya gelip bir konu ile bilgi alýp, belli bir problemleri paylaþýp, birlikte karar verip ve birlikte bir eylemde bulunmasýdýr. Bugün katýlýmcýlýk için birbirine karþýt iki yorum bulunmaktadýr. 1- Belirli bir yerellikte yaþayan insanlarý denetlemek, Devletin bu insanlarý kullaným hakkýna sahip olduklarý topraklara ulaþmasýný kolaylaþtýrmak, önceden hazýrlayýp dýþardan saðlanacak kaynaklarla ve hizmetlerle (dýþ merkezli) daha çekici hale getirilen bir planý onlara benimsetmek gibi amaçlar taþýyan katýlýmcýlýk, (kalkýnma süreci yukarýdan yaklaþým) 2- Ýnsanlarýn, sorunlarýn analizinde, çözümünde, karar alma süreçlerinde ve uygulamada yer aldýklarý bir katýlýmcýlýk, (kalkýnma süreci tabandan yaklaþým, köylü modeli) Erozyon kontrolü çalýþmalarýnda katýlým ise; herhangi bir mikro havzada erozyon kontrolünü hedefleyen sürdürülebilir bir modelin gerçekleþmesi için, bozulan kaynaklarý fiilen kullanan ve sonuçta ýslah edilecek kaynaklarýn baþlýca yararlanýcýlarý konumdaki kiþiler olarak köylülerin iþbirliði içinde olmasý þeklinde tanýmlanmaktadýr (Zwallo, 1996) Projede Katýlýmcýlýk Nasýl Saðlanmýþtýr Proje, her bir mikro havzada hazýrlanan "Mikro Havza Uygulama Projeleri" kapsamýnda planlanmýþ, uygulanmýþ, izleme ve deðerlendirmeye tabii tutulmuþtur. Proje planlamasý, köylere yapýlan ziyaretler, karþýlýklý sohbetlerle baþlamýþtýr. Planlamanýn ilk safhasý ile birlikte mikro havza içinde yaþayan insanlar " Tarým, Hayvancýlýk , Orman ve Mera gruplarý" adý verdiðimiz hedef gruplara ayrýlmýþtýr. Buradaki amaç; her bir doðal kaynaðý proje öncesi aþýrý veya yanlýþ kullanan ve bozulmasýna neden olan insanlarýn, bir yandan yaptýklarý hatalarýn neler olduðu konusunda bilgilendirmek, bir yandan da doðal kaynaklarýn rehabilitasyon sonrasý doðru kullanýmlarý konusunda fikir birliðine varmaktýr. Bu yaklaþým insan iliþkilerini geliþtirdiði gibi, tedbirin alýnmasýnda fikrine baþvurulan insanýn yapýlan iþi sahiplenme duyarlýlýðý kazanmasýný saðlamýþtýr. Çiftçi ve köylülerin Maliyet paylaþýmýnda katýlýmlarý; 1- Doðal kaynaklarý tahrip eden halkýn uygulamalarýndan vazgeçmesi (aþýrý otlatma, kaçak odun kesimi, meyil yönünde sürüm, marjinal alanda tahýl üretimi vb.), 2- Bozuk orman ve mera alanlarýnýn rehabilite edilmesine müsaade etmesi ve tarým alanlarýný doðru biçimde kullanmasý, 3- Projeyle yapýlmýþ tesislerin bakýmýný üstlenmesi (erozyon kontrolü ve aðaçlandýrma sahalarýna hayvan sokmama ve sulama kanallarýnýn temizliðini yapmak gibi), 4- Bazý tesislerin (havuz, kanal, su alým bendi vs) yapýmýnda maddi katký saðlanmasý þeklinde olmuþtur.( Küçükkaya, 1998 ) 3. EROZYON KONTROLÜ ÇALIÞMALARINDA KATILIMCILIÐIN ÖNEMÝ Çevre ve Erozyon kontrol projeleri, getirisi bakýmýndan direkt bireysel olmadýðýndan, geliþmekte olan veya kýrsal fakirliðin söz konusu olduðu yerlerde, yerel topluluklardan destek görmezler. Özellikle Erozyon kontrol projelerinde alýnan tedbirlerin sürdürülebilir olmasý için toprak, bitki arasýnda yeniden tesis edilen dengenin tekrar bozulmamasý büyük önem taþýr. Bu nedenle tedbirin alýndýðý alanlardaki kullanýcýlar, bu alanlarý kullanýrken eski alýþkanlýklarýný bir kenara býrakýp, doðru kullaným þekline dönmeleri gerekmektedir. Uzun zamandan beri süregelen yanlýþ kullanýmýn terk edilmesi, kullanýcýlarýn programlý ve sistematik olarak eðitilmeleri ile mümkündür. Eðitim ve bilinçlendirme; yanlýþ kul- 28 lanýmýn ne olduðunun ortaya çýkarýlmasýnýn yanýnda, kaynaklarýn sürdürülebilir ve doðru kullaným konusunda da karþýlýklý mutabakata varmayý içermelidir. Ancak, yerel topluluklarýn sadece katýlýmlarýnýn saðlanmasý için projenin çok yönlü (gelir getirici faaliyetler, tarýmsal faaliyetler, mera ve hayvansal faaliyetler vs.) hazýrlanmasý gerekmektedir. Böyle bir projenin temel yaklaþýmý; erozyon kontrolü tedbirlerinin alýnmasý sonucu orman, mera ve hazine arazileri üzerinde, kýsýtlama sonucu kayba uðrayan yerel topluluklarýn, kendilerine ait özel arazilerinde, bu kaybý karþýlayacak birtakým faaliyetleri hayata geçirmek olmalýdýr. Günümüzde uygulamaya konulmak istenen projelerde yapýlmasý düþünülen yeniliklerin yerel topluluklarca benimsenmesi büyük önem kazanmýþtýr. Ormancýlýk yatýrýmlarýnda halka raðmen yapýlan uygulamalarda yaþanýlan sosyal problemler ve tahribatlar, katýlýmcýlýðýn sürülebilirlik açýsýndan olmaz ise olamaz koþul olduðunu ortaya çýkarmýþtýr. Ormanlarýn odun hammaddesi üretimi, koruma (toprak koruma ve su rejimi düzenleme), çevre güzelleþtirme ve kolektif hizmetler (toplum saðlýðý, rekreasyon, ekoturizm v.b.) olmak üzere baþlýca üç ana iþlevi bulunmaktadýr. Ormanlarýn bu iþlevlerini yerine getirebilmesi, baþka bir ifade ile sürdürülebilir orman yönetimini (SOY) gerçekleþebilmesinin güvence altýna alýnabilmesi konusunda, Helsinki sürecinde ve 12. Yakýn Doðu Ormancýlýk Komisyonu (NEFC) toplantýsýnda kabul edilen kriterler bulunmaktadýr. Bunlar orman kaynaklarýnýn çoðaltýlmasý, orman ekosistemlerinin ve canlýlýðýnýn sürdürülmesi, ormanlarýn üretim iþlevlerinin sürdürülmesi, orman ekosistemlerinde biyolojik çeþitliðin korunmasý ve artýrýlmasý, ormanlarýn koruma ve çevresel iþlevlerinin sürdürülmesi, diðer ekonomik iþlev ve koþullarýn sürdürülmesi, yasal ve kurumsal yapý gibi kriterlerdir. 1992 yýlýnda toplanan Birleþmiþ Milletler Çevre Kalkýnma konferansý'nda (UNCED) SOY'un sürdürülebilir kalkýnmanýn önemli bir unsuru olduðu konusunda görüþ birliðine varýlmýþtýr (Boydak, 2001). Türkiye su havzalarýnýn çok amaçlý yönetiminde ana hedef, erozyonun önlenmesi, su rejiminin düzenlenmesi olmalýdýr. Bu ana amaca zarar vermemek ve geliþtirmek koþuluyla, diðer sistemler yan amaçlar olarak belirlenmelidir. Planlamalar, 26 ana su havzasý baz alýnarak yapýlmalý, uygulamaya yönelik projelendirmeler ise, alt havzalar dikkate alýnarak, süreci tam iþletilmiþ katýlýmcý yaklaþým ile, entegre projeler halinde hazýrlanarak eþ zamanlý ve eþ mekanlý olarak uygulamaya konulmalýdýr.(Anonim, 2005 ). Erozyon sorununun çözümü için, konunun havza yönetimi içinde bir bütün olarak ele alýnmasý, orman, mera, tarým alanlarý ve dere mecrasýnda yapýlacak çalýþmalarýn birbirini tamamlamasý gerekir. Bununla birlikte, havza içindeki halkýn topraða olan olumsuz yoðun baskýsýnýn azaltýlmasý için yöre halkýnýn ekonomik olarak kalkýndýrýlmasý ve geçim kaynaklarýnýn doðayla uyumlu, onu tahrip etmeyen bir hale getirilmesi sorunun çözümüne katký saðlayacaktýr. (Parlak, 2005) Uzun vadeli ve geniþ kapsamlý ormancýlýk yatýrýmlarýna tahsis edilen kaynaklarýn rasyonel kullanýmýný saðlamak için, farklý ve çok amaçlý faaliyetleri bünyesinde toplayan DASHRP gibi entegre projelerin uygulanmasý, gelinen noktada kaçýnýlmaz görünmektedir. Çünkü sadece toprak muhafaza tedbirlerini içeren projeler, mevcut kaynaklarýn kýsýtlanmasý sonucunu doðurmasý yönüyle sosyal problemlere neden olmaktadýr. Sosyal problemlere raðmen uygulanan projeler ise kýsa zamanda tahrip edilmekte, harcanan emek ve masraflar heba olmaktadýr. Bu nedenle, Ormancýlýk faaliyetlerinin yanýnda tarým, hayvancýlýk ve gelir getirici faaliyetleri içeren, doðal kaynak rehabilitasyonunu havza bazýnda ele alan entegre projeleri hazýrlamak ve uygulamak, sonuçlarýný da izleyip deðerlendirmeye tabii tutmak gerekmektedir. 4. PROJENÝN EROZYON KONTROL ÇALIÞMALARI AÇISINDAN DEÐERLENDÝRÝLMESÝ DASHRP'si toprak muhafaza aðaçlandýrmasý, yapraklý türlerle orman ve mera tesisi, ibreli aðaçlandýrmalar, meþe baltalýk imarý, mera ýslahý, dere yataklarýnýn korunmasý ve tarým- ormancýlýk sistemleri olmak üzere yedi faaliyeti kapsayacak þekilde planlanmýþ ve ilk yýl bu þekilde uygulanmýþtýr. Ancak, ikinci yýldan itibaren toprak muhafaza aðaçlandýrmasý, mera tesisi, meþe imarý ve galeri kavakçýlýðý olmak üzere 4 faaliyet þeklinde gerçekleþtirilebilmiþtir. Toprak Muhafaza Aðaçlandýrmasý Bu çalýþma þekli 4 iþlemi ihtiva edecek þekilde planlamýþtýr. - Makineli ve iþçi gücü ile teras yapýmý, - Teraslar üzerine fidan dikimi ve tohum (meþe, badem) ekimi, - Makineli teraslar arasýna meþe ve yem bitkisi ekimi, - Ot tohumlarýnýn karýþtýrýlarak serpme suretiyle ekimi. Uygulamada makineli çalýþma olarak riperleme yapýlýrken, makineli teraslama gerek Aðaçlandýrma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüðünün (AGM) gerekse projede görevli dýþ ülke uzmanlarýnýn, toprak gözenek basýncýný artýrmasý ve toprak hareket riskini 29 yükselttiði gerekçesi (Anonim, 1992/C.I) ile çok az yapýlmýþtýr. Ýþçi gücü ile teraslama ise makineli teraslamanýn teknik nedenlerle yapýlamadýðý % 40 meyil grubunun üzerindeki yerlerde AGM'nin bilinen teknikleri kullanýlarak gerçekleþtirilmiþtir. Seki teraslar üzerine genelde yörenin asli aðacý olmayan Sedir ve Karaçam türleri dikilmiþ, teras þevlerinde Akasya ve Aylantus gibi yapraklý türler dikilmiþtir. Ýþçi ile yapýlan teraslara ve riperlenen alanlarda açýlan çukurlara ise genelde yörenin asli aðaç türleri dikilmiþtir. Proje sahalarý genel bir incelemeye tabii tutulduðunda; riperleme yapýlan alanlardaki yaþama yüzdeleri ve boy büyümelerinin iþçi teraslarýna kýyasla üstün olduklarý, asli aðaç türleri (meþe) ile yapýlan ekimlerin, Sedir ve Karaçam gibi yabancý türlerle yapýlan dikimlere nazaran daha baþarýlý olduklarý görülmektedir. Sahalarda yapýlan incelemelerde, her ne kadar meþe boy büyümesinin ibreli dikimlere göre düþük olmasýna raðmen, yaþama yüzdesinin yüksek olduðu görülmektedir. Diðer taraftan Ýbreli türlerin daha fazla su tüketiyor olmalarý nedeniyle, yarý-kurak bölgelerde geniþ alanlarda kullanýlmalarý mahzurlu olmaktadýr. Nitekim Adýyaman Ýli'nde Eldar Çamý ile, Elazýð'da ise Karaçam ve Sarýçam ile yapýlmýþ olan aðaçlandýrmalarda yer yer kurumalar görülmektedir. Ayrýca yarý-kurak bölgelerde su azlýðýnýn büyük problem olduðu göz önüne alýnýrsa, ibreli türlerle geniþ alanlarda aðaçlandýrma yapýlmasý çiftçilerin gelecekte su sýkýntýsý yaþamalarýna da neden olacaktýr. Projede otsu türlere çok az yer verilmiþ olmasý diðer en önemli eksikliklerden biridir. Özellikle yarý-kurak bölgelerde suyu en az tüketen otsu türlere geniþ yer vermek önem arz etmektedir. Hele bir de su üretim havzalarýnda çalýþýlýyorsa, toprak muhafaza ve daha fazla su üretmek amacýyla otsu türlerin kullanýlmasý daha da önemli olmaktadýr. Makineli teraslar (seki veya dev gradoni) arasýna meþe ekimleri bazý alanlarda yapýlmasýna karþýn, çoðu alanda boþ býrakýlmýþ, teras aralarýna yem bitkisi ekimi gerçekleþtirilememiþtir. Ancak, teras þevlerine yapraklý aðaç dikimleri ile beraber korunga, mavi ayrýk, kýlçýksýz brom ve yabani yonca türleri ile kýsmen ot ekimi yapýlmýþtýr. Bölge dýþýndan temin edilen ot tohumlarý karýþtýrýlarak elle serpmek suretiyle ekilmiþtir. Ot tohumlarýnýn ekim iþlemi, proje raporunda (Anonim, 1992/C.II) öngörüldüðü þekliyle 30 kg/ha olacak þekilde ve 100 kg/ha DAP gübresi ile karýþtýrýlarak yapýlmýþtýr. Ancak, çalýþan elemanlarýn bu konuda yeterli teknik bilgiye sahip olmamalarý nedeniyle yapýlan çalýþmalar baþarýlý olamamýþtýr. Otsu türlerin bu konuda etkin bir biçimde kullanýlabilmesi için, öncelikle yöreye özgü (klimaks) bitkilerin tespit edilerek kültüre alýnmasý ve ekimde kullanýlacak tohum materyalinin temin edilmesi, ayrýca ekim zaman ve tekniklerinin de iyice bilinmesi gerekmektedir. Projede gübrelemenin öngörülmesi de bu bölge için isabetli olmamýþtýr. Nitekim bu konuda, Fidan (2001), yarý-kurak bölgelerde su azlýðý nedeniyle gübrelemenin yararlý olmayacaðýný belirtmektedir. Mera Islahý Bu faaliyet baþlangýçta, % 30 'a kadar ki meyil grubunda meþe ekimleri ile beraber, hektara 120 kg ot ekimi (% 50 kð fið, 50 kð korunga ve 20 kð çim tohumunun karýþtýrýlarak ekimi), % 30'dan yüksek meyillerde ise ayný ot karýþýmýnýn yanýnda aktif oyuntularda vejetatif yolla tahkimi öngörmüþtür (Anonim, 1992/C.II). Ancak projenin uygulama safhasýnda en aksayan ayak mera ýslahý olmuþtur. Gerek teknik elemanlarýn konu hakkýnda yeterli bilgi ve beceriye sahip olmamalarý, gerekse ülkemiz meralarýnýn mülkiyet ve kullanýma açýk bir halde bulunmasý, meralarda kullanýmý belirleyecek her hangi bir kanun ve yönetmeliðin bulunmamasý aksaklýðýn baþlýca nedenleridir. Bir baþka dikkat edilmesi gereken sebep ise Doðu Anadolu þartlarýnda % 30' a kadar ki meyil grubu içinde mera arazisi olarak tefrik edilmiþ alan bulma zorluðudur. Zaten, bölgenin çok þiddetli ve þiddetli erozyona sahip alan yüzdesinin fazlalýðýnda, beþ, altý ve yedinci sýnýf arazilerde usulsüz tarým yapýlmasýnýn büyük etkisi vardýr. Hal böyle iken, % 30 eðime sahip mera arazisi bulmak çok zordur. Ayrýca uygulama projeleri incelendiðinde, planlamadaki eski alýþkanlýðýn devamý olarak, havzalarda en kötü toprak þartlarýna haiz yerler mera ýslahýna konu edildiði görülecektir. Arazi kadastrosu yapýlmamýþ havzalarda, toprak þartlarýnýn iyi olduðu alanlarda toprak muhafaza aðaçlandýrmasý planlanýrken, toprak derinliðinin azaldýðý, taþlý alanlar mera ýslahý yapýlmak üzere projelendirilmiþ, uygulamanýn 3. yýlýndan sonra mera alanlarýný dikenli telle parsellere ayýrmak ve otlatma planlamasý yapmak, kaþýnma kazýðý, sývat, tuzluk gibi alt yapý tesisleri yapmak ön plana çýkmýþtýr. Halbuki mevcut meralarda aþýrý otlatma nedeni ile hayvanlarýn severek yediði ot türleri azalmýþ, toprak ya tamamen tek yýllýk bitkilerle veya yabancý türlerle istila edilmiþ, böylece savunmasýz kalan toprak erozyona açýk hale gelmiþtir. Bu þekildeki meralarda otlatmayý daha cazip hale getirecek alt yapý tesislerinin yapýmý var olan baskýyý daha da artýrmýþ, daha önce mera olarak kullanýlan hazine arazileri aðaçlandýrýldýðýndan mera alanlarý daralmýþ ve böylece buralarda erozyon daha da þiddetlenmiþtir. Ayrýca, mera dikenli telle parsellere ayrýlýrken, meranýn vejetasyon durumu, otlatma kapasiteleri, merada otlayan hayvan sayýlarý hesap 30 edilmemiþtir. Mera konusuna arazi planlamasý açýsýndan bakýldýðýnda, projenin uygulandýðý üç ilde de arazinin çok kýrýk bir yapýya sahip olduðu görülecektir. Bu tip yerlerde bað, bahçe ve arýcýlýk þeklindeki uygulamalarý teþvik ederek, sürü otlatmacýlýðý þeklinde yapýlan hayvancýlýðýn da ahýr hayvancýlýðýna dönüþtürülmesi yoluna gidilmelidir. Bölgede halen sürü otlatmacýlýðý yapýlmakta ve meþelerden yemlik yaprak faydalanmasý devam etmektedir. Projede hayvan sahipleri yeterince dikkate alýnmamýþ ve bu nedenle bozuk meþe baltalýklarýnda otlatma ve yaprak faydalanmasý ile bozulma devam etmektedir. Dere yataklarýnýn korunmasý (Galeri kavakçýlýðý) Proje, nehir kenarý korumasý için aþýnan nehir ve dere yataklarýnda düþük ve yüksek su seviyeleri arasýndaki uygun alanlara karakavak köklü fidan veya gövde çubuklarý, söðüt çubuklarý, iðde, akasya, aylantus dikimlerini öngörmüþtür (Anonim, 1992/C.II). Uygulama aþamasýnda galeri kavakçýlýðý olarak ifade edilen faaliyet, mikro havzalarýn genelinde uygulama imkaný bulmuþtur. Daha çok, dere yataðý kenarýnda tapulu arazilerde gerçekleþen faaliyet, özel araziler dýþýnda uygulanamamýþtýr. Çünkü, deredeki suyu alt kesimlerde sulama amaçlý kullanan þahýslar, kaynak sularýnýn azalacaðýný gerekçe göstererek uygulamalara karþý çýkmýþlardýr. Ayrýca köyün ortak kullanýmýna açýk alanlarda yapýlacak uygulamanýn ileri yýllarda bakým, koruma ve faydalanmasýný belirleyen hukuki bir alt yapýnýn bulunmamasý , potansiyel alanlarýn yeterince deðerlendirilmesini engelleyen önemli bir faktör olmuþtur. 5. SONUÇ VE ÖNERÝLER Yasalarýn verdiði yetki kapsamýnda, uygulama projeleri doðrultusunda çalýþmalarýný gerçekleþtiren Aðaçlandýrma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüðü, gün geçtikçe baþarýsýz saha sorunu ile daha fazla karþýlaþmaktadýr. Arazi hazýrlýðý, dikim ve bakým gibi dikkat isteyen teknik iþlerdeki hatalardan dolayý baþarýsýzlýk yaþanmasý yanýnda, baþarýlý olmasýna raðmen tahrip edilmesi nedeni ile baþarýsýzlýða dönüþtürülmüþ çalýþma sayýsý ve alaný göz ardý edilemeyecek miktardadýr. Tahribatlarla beraber yaþanan sosyal problemler, toplumda teþkilat açýsýndan prestij kaybýna neden olduðu gibi, teknik eleman ve teþkilatýn zaman ve güç kaybýna da neden olmaktadýr. Oysa, Aðaçlandýrma ve Erozyon Kontrolü çalýþmalarýný havza bazýnda ele alarak, teknik tedbirlerle beraber gelir getirici faaliyetlerle, havza insanýnýn mevcut kýt kaynaklardan daha fazla gelir almasýný saðlayan, katýlýmcý yaklaþým anlayýþýný içeren DASHRP'i uygulandýðý ilk yýlýndan sonra talep edilen bir proje olmuþtur. Ülkemizin Doðu Anadolu (Elazýð, Malatya) ve Güneydoðu Anadolu (Adýyaman) illerinde baþlayan proje, daha sonra Akdeniz (Mersin, Adana, Antalya v.s) bölgesinde baþarý ile uygulanmýþtýr. Proje her ne kadar bazý yönleri ile eksiklikleri bünyesinde içeriyor olsa da, temel yaklaþým ve içeriði ile Türkiye genelinde uygulanacak bir model niteliðindedir. Özellikle planlama aþamasýndan baþlayarak, katýlýmcýðý ele almasý, orman ve mera kaynaklarýnýn iyileþtirilmesiyle beraber tarým ve sulama alt yapýsýnda iyileþtirmeler ve gelir getirici faaliyetleri içermesi, projenin talep edilmesinin baþlýca nedenleridir. Yaþanan tecrübeden ders alarak Aðaçlandýrma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüðünün çalýþma prensibini havza bazýnda katýlýmcý yaklaþýmla hazýrlanmýþ entegre projeleri uygulamaya aktarmasý, uygulama devam ederken izleme ve deðerlendirmeyi ihmal etmemesi gerekmektedir. Bu çalýþma prensibi ile; - Zor ve pahalý çalýþmalarýn istikballerini güvence altýna alacak, böylece emek ve kaynak israfý önlenecektir. - Teþkilatý uðraþtýran sosyal problemler asgariye indirilecektir. Bunun sonucu potansiyel çalýþma sahasý bulma zorluðu ortadan kalkacaktýr. - Ormancýlýk çalýþmalarýnýn tek elden ve havza bazýnda gerçekleþmesini saðlayacaktýr. - Tarým ve Köy Hizmetleri, DSÝ gibi kuruluþlarla koordinasyonu güçlendirecek, dolayýsýyla kamu kaynaklarýnýn ayný noktada toplanmasý ve doðru kullanýlmasýný saðlayacaktýr. - Çeþitli uluslar arasý anlaþmalar ile teþkilatýmýzýn þura kararlarýna uygun hareket etmesini saðlayacaktýr. YARARLANILAN KAYNAKLAR Anonim, 1992. Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon Projesi Ana Raporu. Cilt 1. Anonim, 1992. Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon Projesi Ana Raporu Cilt 2. Anonim, 2005. 1. Çevre ve Ormancýlýk Þurasý Komisyon Kararlarý 2005 Boydak, M. 2001. Sürdürülebilir Orman Yönetimi ve Kazdaðlarý Ormanlarý. Kazdaðlarý I. Ulusal sempozyomu Bildirileri Fidan, C. 2001. Elazýð Yöresinde Mer'a Islahý Amacýyla DiAmonyum Fosfat (DAP) Kimyasal Gübresinin Kullanýmýna Ýliþkin Bazý Esaslar. Güneydoðu Anadolu Ormancýlýk Araþtýrma Enstitüsü Dergisi. Orman Bakanlýðý Yayýn No: 176, GDA Yayýn No: 12, Sayý:3 Elazýð. Küçükkaya , Ý. Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon Projesinin Temel Ýlkeleri ve Proje ile Ýlgili Temel Görüþler (Bilgi notlarý yayýmlanmamýþ) Parlak, M. 2005. Erozyonla Mücadelede Örgütlenme. 1. Çevre ve Ormancýlýk Þurasý, C.2/S.741-750- Antalya Rapor, 1996. Doðu Anadolu Su Havzasý Rehabilitasyon Projesinin Yönetimi Hakkýnda Rapor. AGROTEC firmasýnca Zwallo K'dan tercüme (Yayýmlanmamýþ). 31 ORMANCILIK LARI TANIMLAMA ORMANLARLA ÝLGÝLÝ ULUSLARARASI TANIMLAMALAR-1 ORMAN (FOREST) Fotoðraf: Aykut ÝNCE Serdar Yegül* Bu yazýda, çeþitli uluslararasý platformlarda tartýþýlan orman (forest) tanýmlarý üzerinde durulacaktýr. Uluslararasý alanda yaygýn þekilde kullanýlan üç önemli orman tanýmý vardýr. Bu tanýmlamalar, Birleþmiþ Milletler Ýklim Deðiþikliði Çerçeve Sözleþmesi (UNFCCC), Biyolojik Çeþitlilik Sözleþmesi (CBD) ve Orman Kaynaklarý Deðerlendirmesi (FRA) tarafýndan yapýlmýþtýr. FRA sürecinde yapýlan orman tanýmý en çok kullanýlan tanýmdýr. Ormanlar üzerine Tanýmlamalar1 UNFCCC, 2001 'Orman', aðaç tepeleriyle kaplý en az 0.05-1.0 hektarlýk (ha.) bir kara alanýdýr. Bu alanýn yüzde 1030'undan fazlasý, 2-5 metre boya ulaþabilecek aðaçlardan oluþmaktadýr. Henüz yüzde 10-30'u tepeler tarafýndan kapatýlmamýþ veya aðaçlar 2-5 metre boya ulaþmamýþ, ancak ormana dönüþmesi umulan genç doðal meþçereler ve tüm plantasyonlar da orman sayýlýr. CBD, 2001 Orman, 0.5 hektardan fazla bir kara alanýna sahiptir. Bu alanýn yüzde 10'undan fazlasý aðaç tepe örtüsüyle kaplýdýr. Sözkonusu alanýn öncelikli kullanýmý, tarým veya diðer orman-dýþý alan kullanýmý olmamalýdýr. Genç ormanlarýn bulunduðu yerlerde aðaçlar 5 metre boya eriþebilir yetenekte olmalýdýr. FRA 2000 Ana Rapor Orman tanýmý, tabii ormanlarý ve orman plantasyonlarýný kapsar. Orman, 0.5 hektar alana sahip olup bu alanýn yüzde 10'undan fazlasý aðaç tepe örtüsüyle kaplýdýr. Aðaçlar en az 5 metre boya eriþebilmelidir. Henüz deðil ama gelecekte, 0.5 hektarlýk alanýn yüzde 10'unda aðaçlarýn tepe örtüsüyle kaplamasý ve 5 metre boya eriþmesi umulan genç meþçereler de orman tanýmý kapsamýndadýr. Orman terimi, tarým alanlarýndaki meþçereler kadar üretim, koruma, çok yönlü faydalanma veya muhafaza amaçlý ormanlarý da kapsar. Orman tanýmý, meyve aðaçlarý plantasyonlarýný ve tarým ormancýlýðý kapsamýnda yetiþtirilen 32 *Orman Mühendisi aðaçlarý kapsamaz. Bu üç orman tanýmlamasýný bir tabloda gösterebiliriz. Tablodaki '1' ilgili özelliðin olduðunu, '0' ise ilgili özelliðin olmadýðýný göstermektedir. "Eþik özellikler" bölümündeki 'n/a' ifadesi veri olmadýðý anlamýna gelmektedir. 'Orman' Tanýmlamalarýn Sýnýrlayýcý Faktörleri Parametreler UNFFCCC CBD Ýki Bölümlü Genç meþçereler 1 1 Sýnýrlayýcý Geçici olarak Faktörler boþaltýlmýþ alanlar 1 0 Ormansýz alan kullanýmý 0 1 Tarým ormancýlýðý 0 ? Eþik En az alan (ha) 0.05-1.0 0.5 Sýnýrlayýcý En az yükseklik (m) 2-5 5 Faktörler Tepe kapalýlýðý (%) 10-30 10 Geçici (yýl) n/a n/a Þerit geniþliði (m) n/a n/a FRA 1 1 1 1 0.5 5 10 .. 10 20 Meþçere Özelliklerini Tanýmlayan Eþik Deðerler: UNFCCC, CBD VE FRA tanýmlamalarý birbiriyle uyumludur. Bütün tanýmlamalar (i) alan kullanýmý ve (ii) aðaç örtüsü temelinde yapýlmýþtýr. Tepe kapalýlýðý ile ilgili olarak, bütün tanýmlamalar (i) en az alan, (ii) aðaç boyu ve (iii) tepe örtüsü ile ilgili eþik deðerlere sahiptir. CBD ve FRA eþik deðerleri tüm ülkeler tarafýndan kullanýlýrken, UNFCCC'nin eþik deðerleri Kyoto Protokolü Taraflarý tarafýndan kullanýlmaktadýr. 'Geçici'nin Tanýmý: Hem FRA hem de UNFCCC'nin orman tanýmýnýn temel özelliði geçici olarrak boþaltýlm mýþ alan nlarr 2 ifadesinin tanýmlarýnda yer almasýdýr. Geçici olarak boþaltýlmýþ alanlarýn alan kullanýmý ormancýlýk olarak belirlenmiþtir. Pek çok nedenle tanýmlamalarda 'geçici' teriminin kullanýlmasýna ihtiyaç duyulmuþtur. Ormancýlýk alan kullanýmý kapsamýnda, orman alaný olarak sýnýflandýrýlan pek çok alan, yakýn gelecekte aðaçlarla kaplanamayabilir. Aðaç örtüsünü yeniden oluþturmayý ve ormancýlýðý alan kullanýmý olarak sürdürmeyi saðlayacak yasal kurallar ve idari kararlar vardýr. Bunlarýn yanýnda alaný yeniden aðaçlandýrmayý amaçlayan yönetim planlarý da vardýr. Eðer alan, koruma altýna alýnýrsa ve insan müdahalesinden uzak tutulursa, aðaç örtüsünün yüzde 10'dan daha fazla geniþleyeceði ve aðaçlarýn en az 5 metre boya ulaþacaðý umulmaktadýr. 'Geçici' tanýmý hem UNFCCC'de hem de FRA'da mevcuttur. Fakat sadece FRA'daki 'geçici' tanýmý açýk bir þekilde ifade edilmektedir. FRA'nýn 'geçici'den kastettiði þey, orman alanýnýn kabaca 10 yýl boþ kalmasýdýr. Ancak bu boþ kalma süresi pek çok durumda suni olarak belirlenmektedir. UNFCCC'nin 'geçici' taným eksikliðinin sebebi çeþitli ülke durum- larýndan kaynaklanmaktadýr. CBD ise orman tanýmýnda 'geçici' düþüncesini içermemektedir. Boþaltýlmýþ Alanlar3: FRA ve UNFCCC tanýmlarý, geçici olarak boþaltýlmýþ alanlarý orman olarak kabul eder. CBD tanýmlamasý bundan belirgin bir biçimde bahsetmez. Fakat CBD 'genç ormanlar'dan bahseder. CBD'nin belirgin olmayan tanýmlamalarýndan dolayý, genç ormanlarýn boþaltýlmýþ ormanlara denk gelip gelmediði bilinmemektedir. CBD tanýmlarýnda boþaltýlmýþ orman konusunun ihmal edilmesinin sebebi, boþaltýlmýþ orman ifadesinin orman biyoçeþitliliðini ne derece karþýladýðý ile ilgilidir. Dahasý CBD, bu alanlarýn orman ekosisteminin bir parçasý olarak düþünülüp düþünülmeyeceði tartýþmaktadýr. Boþaltýlmýþ alanlar ifadesini kullanan tanýmlamalar, biyoçeþitlilik bakýmýndan eleþtirilebilir. Özetle, birr orrman n, eþik deðerrlerre ulaþm madan n ön nce 'orrman n olm muþ' diye düþün nülm mem mektedirr (% 10 kapalýlýk ve 5 m boy). Bu husustaki ortak yaklaþým, boþaltýlmýþ alanlar ifadesinin CBD orman tanýmlamasýný içine alýnmasýdýr. Çünkü FRA ve UNFCCC'den boþaltýlmýþ alan ifadesini çýkarmak çok zordur. Çünkü onlar bu sürecin iç mantýðýna iyice yerleþmiþtir. CBD tanýmlamalarýnýn kullanýldýðý baðlam esnektir ve CBD'nin tanýmlamalarý ayar kabul edebilmektedir. Mevcut Orman Tanýmlarýnýn Geniþlemesi: Mevcut orman tanýmlarý, (i) çevresel ve sosyal kýstas (kriter) eksikliði ve (ii) üretime aþýrý önem verilmesinden dolayý eleþtirilmektedir. Anahtar konulardan birisi, 'doðal olarak' yetiþmiþ bir ormaný orman olarak niteleyen özelliklerin neler olacaðýdýr. Bu açýdan bakýldýðýnda, orman plantasyonlarý, bir orman olarak düþünülebilecek "aþýrý sade ekosistemler" olarak eleþtirilmektedir. 'Doðal olm mayan n' ormaný tanýmlayan giriþimler, (i) tür kompozisyonu ve (ii) meþeçere yapýsý gibi göstergelere iþaret etmektedir. Uygulamada kullanýlacak tarzda orman tanýmlarýný birleþmek, sosyal kýstaslar bakýmýndan daha da zordur. Örneðin, faydalarýn kolay anlaþýlýr olmamasý ve karþýlaþtýrabilirliðin zor olmasý nedeniyle, "ormanlardan faydalarýn hakça paylaþýmý" gibi deðerlendirmelerin eyleme geçirilmesi zordur. Mümkün görünen seçenek, daha detaylý ve kapsamlý fikirsel bir çerçeveden yararlanarak (kýstas ve göstergeler gibi), sosyal konularý ele almaktýr. Gelecek yazýda, 'Orman Alaný' tanýmý üzerinde durulacaktýr. DÝPNOTLAR 1- Bu yazýdaki tüm deðerlendirmeler, 11-13 Eylül 2002 tarihleri arasýnda Ýtalya'nýn Roma kentinde düzenlenen "Ormanlarla-ilgili Tanýmlamalarýn Uyumlaþtýrýlmasý Ýkinci Uzmanlar Toplantýsý Zabýtlarý"ndan alýnmýþtýr. 2- Temporarily unstocked areas 3- Unstocked Areas 33 6831 SAYILI ORMAN KANUNU'NUN 2/B MADDESÝNE GÖRE ORMAN SINIRLARI DIÞINA ÇIKARILAN SAHALARDA ZÝLYETLÝK DURUMU Ýsmet ÞEN* 1982 Anayasasýnýn 169 ncu maddesinin 2 nci fýkrasýnda; Devlet ormanlarýnýn mülkiyeti devrolunamaz.Devlet ormanlarý kanuna göre devletçe yönetilir ve iþletilir. Bu ormanlar zaman aþýmý ile mülk edinilemez ve kamu yararý dýþýnda irtifak hakkýna konu olamaz ,. 3402 sayýlý Kadastro Kanunun 18 nci maddesi 2 nci fýkrasýnda da; Orta mallarý, hizmet mallarý, ormanlar ve devletin hüküm ve tasarrufu altýnda olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerlerle kanunlarý uyarýnca devlete kalan taþýnmaz mallar, tapuda kayýtlý olsun olmasýn kazandýrýcý zaman aþýmý ile iktisap edilemez, Hükümleri yer almaktadýr. Her iki kanuni düzenlemede de görüldüðü gibi ormanlarýn kazandýrýcý zaman aþýmý ile özel mülke konu olamýyaçaðý belirtilmiþtir. Türk Medeni Kanunun 973 ncü maddesinde Zilyetlik Kavramý; Bir þey üzerinde fiili hakimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir.713 ncü maddesinde ise;Tapu kütüðünde kayýtlý olmayan bir taþýnmazý davasýz ve aralýksýz olarak 20 yýl süreyle ve malik sýfatýyla zilyetliðinde bulunduran kiþi ,o taþýnmazýn tamamý, bir parçasý veya bir payý üzerindeki mülkiyet hakkýnýn tapu kütüðüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. Tescil davasý hazineye ve ilgili kamu tüzel kiþilerine veya varsa tapuda malik gözüken kiþinin mirasçýlarýna karþý açýlacaðýný, 3402 sayýlý Kadastro Kanunun 14 ncü maddesinde; Tapuda kayýtlý olmayan ve ayný çalýþma alaný içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü 100 dönüme kadar olan bir veya birden fazla taþýnmaz mal çekiþmesiz ve arlýksýz en az 20 yýldan beri malik sýfatýyla zilyetliðini belgelerle veya bilir kiþi veyahut tanýk beyanlarýyla ispat eden zilyedi adýna tespit edileceðini, 17 nci maddesinde ise,orman sayýlmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altýnda bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfý ile imar ve ihya edenler veya halefleri adýna aksi takdirde hazine adýna tespit edileceðinin beyan edildiði, 6831 sayýlý Orman Kanunun 7 nci maddesine göre, orman kadastrosu yapýlmayan devlet ormanlarý ile Orman Kadastro yapýlýp da 2/B konu olmayan devlet ormanlarý, Anayasanýn 169/2 ve 3402 sayýlý Kadastro Kanunun 18/2 nci fýkralarýna göre kazandýrýcý zaman aþýmý ile özel mülke konu olamýyaçaðý, Ancak Orman Kadastro Komisyonunca orman niteliðini kaybetmeden dolayý hazine adýna orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlan ve hazine adýna tapuda sicil oluþmayan yerlerde yani 2/B sahalarýnda, Medeni Kanunun 973 ve 713 ncü maddeleri ile 3402 sayýlý Yasanýn 14 ve17 nci maddelerine göre zilyetliðin söz konusu olduðu, Bu konuda verilmiþ ve kesinleþmiþ bazý Yargý Kararlarýnýn kýsa açýklamalarýnda; ….''Orman dýþýna çýkarýldýktan sonra hazine adýna tapuya baðlanmamýþ yer zilyetlikle kazanýlabilir. (Y.7.H.D.09/04/1966,1995/8897-1996/3655) ….''Tahdit dýþýna çýkarýlma gününden itibaren zilyetlikle kazanýlabilir nitelik alýr.Tahditten önceki sürede genel zilyetlik iþlemez. (Y.H.G.K.13/06/1979. 1978/8-1052,1979/835) ….''6831 sayýlý Yasanýn 2.maddesine göre bilim ve fen bakýmýndan orman niteliðini yitirmiþ olmasý 34 * Orman Yüksek Mühendisi nedeniyle orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmýþ ise bu durumda zilyetliðin baþlangýç tarihi taþýnmazýn orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýldýðý tarihtir. (Y.8.H.D.23/05/1998 tarih ve 4910-5045sayýlý ilamý) ….''Öncesi orman olan yerin tahdit dýþýnda býrakýlmasý halinde , bu yerin zilyetlikle kazanýlabilmesi için , tahdidin kesinleþme tarihinden itibaren 20 yýllýk sürenin geçmesi ve bu yerin hazine adýna tapuda kayýtlý olmamasý gerekir. ….''Orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmasýyla taþýnmazýn zilyetlikle kazanýlabilecek tapusuz bir yer durumuna geldiðini kabul etmek gerekir.Bu yerin kazanýlmasý için gerekli olan zilyetlik baþlangýç süresinin orman dýþýna çýkarýlma tarihi olan 1977 yýlýndan itibaren dava açýldýðý tarihe kadar 20 yýlý aþkýn sürenin geçmiþ olduðunun anlaþýlmasýna göre Medeni Yasanýn öngördüðü 20 yýllýk sürenin de gerçekleþtiði nedeniyle davalý yararýna zilyetlik koþullarýnýn oluþtuðunun kabulü gerekir. (Y.1.H.D. 25/04/2003 tarih 2003/3937E,4966 sayýlý ilamý) Yukarýdaki Yargý Kararlarýnda görüldüðü gibi Orman Kadastro Komisyonu tarafýndan orman niteliðini kaybetmeden dolayý orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlan yerlerin,kadastrosunun kesinleþmesi ile zilyetliðin baþladýðý,20 yýllýk süreninde tamamlanmasýndan sonra iþtigalcisinin Medeni Kanunun 713 ncü maddesine göre tescil davasý açarak tescilini isteyebilir.Dava sonunda devlete bir kuruþ dahi ödemeden taþýnmazýn sahibi olabilir. 6831 sayýlý Yasa kapsamýnda Orman Kadastro Komisyonlarýnca orman niteliðini kaybettiði nedeniyle orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlan yerlerin zilyetlik yoluyla özel mülke konu olacaðý hususu, OMO adýna katýldýðým Temmuz/2005 de Ýstanbul Orman Fakültesinde düzenlenen 2/B sahalarýnýn deðerlendirilmesi Panelinde, panelis olarak tarafýmdan gündeme getirilmiþti.Orman Mühendisleri Odasý konuyu siyasi parti yetkilileriyle bire bir görüþüp Kocaeli Milletvekili sayýn Muzaffer BAÞTOPÇU tarafýndan Orman Kanununda Deðiþiklik Yapýlmasýna Dair Kanun Teklifi 10.11.2005 tahinde TBMM Baþkanlýðýna verilen dilekçe ile meclis gündemine taþýnmýþtýr.Tasarý ''31/08/1956 tarihli 6831 sayýlý Orman Kanunu'nun 2.maddesinin 4'ncü fýkrasýndan sonra gelmek üzere aþaðýdaki fýkranýn eklenmesi. Bu Kanunun; 20/06/1973 tarih ve 1744 sayýlý Kanunla deðiþik 2'nci maddesi ile 23/09/1983 tarihli ve 2896 sayýlý Kanunun ve 05/06/1986 tarihli ve 3302 sayýlý Kanunla deðiþik 2'nci maddesinin birinci fýkrasýnýn (B) bendi uygulamalarý ile orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlan yerlerde kazandýrýcý zamanaþýmý hükümleri uygulanmaz'' 27.04.2006 tarihinde Tarým Orman ve Köyiþleri Komisyonunda görüþülmüþtür. Konu bütün yönleriyle gerek Komisyon üyeleri tarafýndan gerekse de sivil toplum kuruluþlarý tarafýndan deðerlendirilerek tam bir mutabakatla Komisyon tarafýndan kabul edilmiþtir.Aradan 8 ay gibi bir süre geçmesine raðmen Yasa deðiþikliði yapýlamamýþtýr. Bu gün özellikle rantýn yoðun olduðu Ýstanbul da orman köylüsü olmayan ve o köyde oturmadýðý halde, 2/B sahalarýný elinde bulunduran rant çevrelerinin 20 yýllýk sürenin dolmasýný dört gözle bekledikleri tüm orman çalýþanlarýnca bilindiði halde, konunun neden savsaklandýðýna bir anlam verebilmiþ deðilim. 35 GÝDENLERÝN ARDINDAN BAKAKALMAK… Hakan KARAN* Ýstanbul ormanlarý, son günlerde bir "vurun kahpeye" hareketine ev sahipliði yapýyor. "Acaristanbul" projesi nihayet, yüzlerce yetiþkin aðaç kaybedildikten sonra, yetkililerin "ilgisini" çekti ve "karþý hareket" baþladý. Ýzinler, emekli müdürler, geçmiþ bakanlar, eski belediye baþkanlarý, pek çok þey masaya yatýrýldý, konu mahkemeye taþýndý. Ana haber bültenlerinde taraflar atýþtý, canlý telefon baðlantýlarýyla konu "irdelendi." Umalým ki bu giriþimler olumlu sonuç versin, bu kez galip gelen taraf "iþgalciler" deðil, "ormanlar" olsun. Tüm bunlar olurken, Acaristanbul yetkilileri oldukça "rahat" görünüyorlar. Akþam haberleri izlerken ellerini sývazlayýp yaptýklarý "reklamýn" tadýný mý çýkarýyorlar acaba?.. Benzer durumdaki "diðer inþaatlar," böyle güçlü bir reklam yapamadýklarý için hayýflanýyor olabilir mi?.. Ormanlar Þantiye Sahasý Gibi! Yetkililer, sorumlular, yurttaþlar! Gözünüzü açýn! Ýstanbul ormanlarýnda, üç deðil, beþ deðil, onlarca "Acaristanbul" yükseliyor. Kentin akciðerleri durumundaki kuzey ormanlarý, "hýzla" ve "sinsice" elden gidiyor! Yýllara yayýlmýþ planlý "lüks konut iþgali," yasalara uygun "kýlýflarla" orman alanlarýný parçalýyor, yýllarýn emeðiyle oluþturulmuþ "devlet ormanlarý"nýn içine ve bitiþiðine "yerleþiyor." Hava fotoðraflarýna hiç gerek yok. Anadolu yakasýnda "Çekmeköy," "Taþdelen," "Alemdar," "Çavuþbaþý;" Avrupa yakasýnda ise "Göktürk," "Kemerburgaz," "Demirciköy" taraflarýnda yoldan ulaþýlabilir "iþgaller"i görmek hiç de zor deðil. Elbette, gerçekten "görmek" isteyenler için… Bu arada küçük bir hatýrlatma, "ormanýn içinden geçerek" ulaþýlan bu inþaatlarýn kapýsýndaki görevliler tarafýndan "ormana" girmeniz "orman kanunlarýyla (!)" engellenebilir, hazýrlýklý olun. Acaristanbul bir fýrtýna kopardý. Ancak "gerçek resmin" tamamý çok daha vahim! "2-b" arazileri parsellenmiþ, villalar kondurulmuþ, 2-b sýnýrýnýn bittiði yerde baþlayan "orman"daki çamlarýn dallarý, evlerin bahçesine uzanýyor. Baþka bir yerde "satýlan" 2-b sahasýna yapýlan site, bitiþik parselde devam eden ormanýn içerisine doðru uzanýyor. Kimi yerde evler ormanýn "içinde!" Siteye giden yol, "ormandan" geçiyor. Yollar ve evler, aðaçlarýn arasýna "ustalýkla" gizlenmiþ. Arabanýzý park edip evin kapýsýna yöneldiðinizde önünüze koca bir "çam aðacý" çýkabiliyor. Geç mi Kaldýk? "Milletin" paralarýyla, orman iþçilerinin "alýn teriyle" ve "devletin" cefakar ormancýlarýnýn "emeðiyle" korunan yüz binlerce aðaç, bugün ne yazýk ki "birilerinin" bahçesi ya da villasý olmuþtur. Ýstanbul'un ormanlarý "kemiriliyor." Orman alanlarýnýn bütünlüðü bozularak ekosistem içerisinde yarattýðý faydalar sekteye uðruyor. "Kamu yararý" hiçe sayýlarak verilen "imar izinleri," en az 30-40 yýldýr binbir zahmetle ve devlet kasasýndan ayrýlan bütçeyle kurulmaya çalýþýlan "aðaçlandýrma sahalarýný" ve orman arazilerini, "lüks konut iþgaline" kurban ediyor. Çözüm belki de, Ýstanbul'un yeni "Çevre Düzeni Planý." Ama daha da önemlisi, yakýn çevresiyle beraber ormanlar üzerindeki "yasal" görünen ancak "hukuksal" ve "bilimsel" yönü tartýþýlýr uygulamalarýn, tahsislerin, izinlerin önüne geçilmesi. Ormanlarýmýzýn, en az iþgalcileri kadar "acar" yöneticilere ihtiyacý var belki de... Yalnýz "açýða çýkaný" görüp "söyleneni" duyan deðil, her karýþ topraðýn "hesabýný soran," ormandaki her aðacýn "hakkýný savunan" yöneticilere ihtiyaç var. Ormanlarýmýz geri dönüþü olmayan yaralar alýyor. Bunun için kaygýlanmak, yerine konamaz bu deðerlerin yaþamsal önemini kavramak, doðal varlýklarý kendi çýkarlarý uðruna tüketen "tüccarlara" karþý durmamýz gerekiyor. Geç kalmýþ olmak diye bir þey vardýr. Yitirilen aðaçlarýn gövdelerinde þu acýklý sözler yazýlýdýr: "Çok geç!" Kimseye verecek bir karýþ bile topraðýmýz yokken, kaybettiðimiz ormanlarýmýza sahip çýkalým. Gidenlerin ardýndan bakakalmamak için… 36 * Orman Mühendisi ORMANCILIK SÝYASETTEN ARINDIRILMALIDIR! Abdurrahman SAÐKAYA* Dünya hýzla deðiþiyor. Buna paralel insanlar, kültürler, sosyal yapýlar ve yönetimler hýzlý bir deðiþim yaþýyor. Kýsacasý çað deðiþiyor. Dünya "Bilgi Çaðý"ný baþka bir ifadeyle "Küreselleþme" yi yaþýyor. Çaðý deðiþtiren dinamiklerden en önemlisi olan teknolojinin hýzlý bir deðiþim içinde olmasý, çalýþma, düþünme ve yaþamýmýzý deðiþtiriyor. Dünyaya bakýþýmýz deðiþiyor; bütün bu deðiþimler neticesi beklentilerimiz farklýlaþýyor. Yönetimler insanlarýný daha mutlu etmenin yolunu gene deðiþimde buluyorlar. Yönetim deðiþiklikleri kurumsal ve yönetsel olarak kendisini gösteriyor. Yaþamlarý ve beklentileri deðiþen insanlarý geçmiþin yönetim anlayýþý ve kurumsal yapýsýyla mutlu etmek mümkün olmuyor. Etrafýmýza baktýðýmýzda birçok kurumdaki deðiþiklikleri ve yeniden yapýlanmalarý görmek mümkün oluyor. Demokrasilerde siyasetin baskýsý ve popülizmi gittikçe artýyor. Bu yozlaþmaya tedbir olarak siyaset dýþý baðýmsýz kurumlar geliþtiriliyor. Ülkemizde de telekomünikasyondan enerjiye, ihaleden borsaya bir çok üst kurum oluþturuldu. Bu konularý siyasi popülizmden kurtarmak amaç ve gayesiyle. Ormanlarýmýz gelecek nesillerden alýnan bir emanettir. Ýnsanlarýmýzýn yaþam kalitesi, orman varlýðýyla doðru orantýlýdýr. Yeterli ormana sahip olmadan; toprak, hava ve suyumuzun temizliðini saðlamak mümkün deðildir. Dolayýsýyla en baþta korunmasý gereken varlýðýmýz ormanlarýmýzdýr. Ormancýlýk popülizme direnç gösteremez; siyasetten de hiç hoþlanmaz. Siyaset kýsa vadeli hedefler peþinde koþtuðundan, uzun vadeli hedeflerle yönetilen ormanlar bundan zarar görür. Kýsacasý siyasetle ormancýlýk barýþýk deðildir. Ormancýlýk siyaset ve popülizmden mutlaka soyutlanmalýdýr; aksi takdirde gelecek nesillere hesap veremeyiz. Geçmiþ uygulamalara baktýðýmýzda siyasetin bir eli hep ormanlarýn üzerinde olmuþtur. Siyasetin ormanlara müdahalesini önlemek için anayasaya katý maddeler konmuþtur. Ancak siyaset gene de yapacaðýný yapmýþtýr. Ormanlarýmýza zarar vermiþtir. Geçmiþte ormancýlar olarak, uzun yýllar orman bakanlýðý kurulsun mücadelesi yaptýk. Orman bakanlýðýnýn kurulmasý ormancýlýða faydadan çok zarar getirmiþ, ormancýlýðýmýzý daha da siyasallaþtýrmýþtýr. Bazý bakanlarýn "Ben buraya siyaset yapmaya geldim!" sözü kulaklarýmýzda çýnlamaktadýr. Her gelen orman bakaný, orman genel müdürlüðü yapmaya özenmiþ, bakanlarýn böyle bir arzu taþýmadýðý durumlarda, müsteþarlar genel müdürlüðe soyunmuþlardýr; çünkü bakanlýk imkânlarýnýn %90'ý OGM'de bulunmaktadýr. Geçmiþ ellialtý yýlda ormancýlýktaki negatif siyasi uygulamalarý çoðaltmak mümkündür. Önemli olan, son ellialtý yýllýk uygulamalarýn ýþýðýnda gelecekte nasýl bir kurumsal yapýlanmaya gidilmelidir?... Ormanlarýmýz siyasetin müdahalesinden nasýl korunmalýdýr?... Bu sorularýn cevabýný her ormancý düþünmelidir. Ormancýlýk kuruluþlarý "Yetki Yasasý" sýnda olduðu gibi bir ve beraber olarak siyasetten arýnmýþ bir kurumsal yapýda birleþmeli, bu yapýyý her mahalde savunmalýdýrlar. Siyasilerimiz de ülke insanlarýdýr. Bu ülkeyi sevmediklerini söyleyemeyiz. Hep birlikte kuracaðýmýz yoðun bir kamuoyu baskýsý bu yapýlanmanýn gerçekleþmesini saðlayacaktýr. ÞU ANDA DURUM NE? Ormancýlýk uzun vadeli hedefleri olan bir daldýr. Bugün yapýlanlar 10 yýl, 50 yýl, hatta 100 yýl sonra anlaþýlmaya ve netice vermeye baþlar. Bu nedenle diðer mesleklerde olduðu gibi eleman ve yönetim deðiþimindeki istikrarsýzlýklarýn negatif neticelerini görmek mümkün olmaz. Neticeler yýllar sonra çölleþme veya kuraklýk 37 * Orman Yüksek Mühendisi olarak ortaya çýkar; ancak iþ iþten geçmiþ olur. Bir yerde bölge þefi ve iþletme müdürü olan kiþi en az 10 yýl, üst görevde bulunanlar da asgari 5 yýl görev yapmalýdýrlar. Bu istikrar ormancýlýða politik müdahalenin olduðu bir ortamda hiçbir þekilde saðlanamaz. Geçmiþ ortalamalara bakýldýðýnda, alt yönetimin ortalama görev süresi 2 yýl, üst yönetimin ise 1 yýl dýr. Çok geniþ alanda çalýþan bu görevlilerin ormancýlýða faydalý hizmette bulunmasý mümkün deðildir. Bu süre içinde ancak bölgelerini ve teþkilatý tanýma fýrsatý bulabilirler. Tanýmadan, bilmeden yapýlacak ormancýlýk uygulamalarý ise faydadan ziyade zarar getirir. 1973-93 yirmi yýllýk amenajman periyodunda yapýlmasý gereken 1.800.000 Ha. Gençleþtirmenin 600.000 Ha.'ý Gerçekleþtirilmiþ; bunun da 400.000 Ha. Da baþarýlý olunmuþtur. Bakýmda ise, 4.5 milyon Ha. Yapýlmasý gereken bakýmýn 1/3 ü gerçekleþtirilebilmiþ, kalan ormanlarýn bir çoðu bakýmsýzlýktan fýrçalaþmaya baþlamýþtýr. Bu baþarýsýzlýklarýn en önemli nedenlerinden biri, ormancýlýða politik müdahale neticesinde sýk sýk tayin edilen elemanlarýn küstürülmesi yatmaktadýr. Öyle görünüyor ki, ormancýlýk siyasetten arýndýrýlmadýðý sürece bu tahribatlar devam edip gidecektir. Orman Bakanlýðý kurulmasýnýn, ormanlar üzerindeki siyasi baskýyý daha da artýrdýðý ortadadýr. Dün savunduklarýmýz bugün ormancýlýðýmýz aleyhine iþlemektedir. NE YAPMALI? Ýlk yapýlmasý gereken iþ; ormancýlýk nasýl olursa olsun mutlaka siyasetten arýndýrýlmalýdýr. Buna göre bir teþkilat yapýlanmasý ortaya konmalýdýr. Bu yapýlanma üst kurullar þeklinde olmalýdýr. Kurula seçilenler 7 yýl süreyle görev yapmalýdýr. Kurul 7 kiþiden meydana gelmeli; 1 üye OMO, 1 üye TOC, 1 üye ORKOOP, 4 üye de hükümet tarafýndan atanmalýdýr. 7 kiþilik "Ormancýlýk Üst Kurulu" ormanlarýmýz ve ormancýlýkla ilgili bütün kararlarý almaya yetkili olmalýdýrlar. Bir milyar $'a yakýn döner sermayesi olan OGM'nin satýþlardan ve kiralardan elde edilen bütçesi, vergi, resim ve harçtan muaf olarak, tamamýyla ormancýlýk hizmetlerine tahsis edilmelidir. Diðer yandan ormancýlýkta tayinleri kaldýrmak ve personel istikrarýný korumak için her türlü tedbir alýnmalýdýr. Politik tayinlerin ormanlarýmýza verdiði zarar, yangýnla yok olan orman tahribatýnýn kat kat üstündedir. Üst kurulca tayin edilecek genel müdür ve üst yönetime asgari 5 yýl görevde kalacak þekilde gerekli düzenlemeler yapýlmalýdýr. Taþra elemanlarý için ise asgari görev süresi 10 yýl olmalýdýr. Burasýnýn Türkiye olduðunu unutmadan, üst kurulun da politik mülahazalara alet olacaðýný düþünerek, gerekli tayin emniyetini saðlayacak kanuni düzenlemeler yapýlmalýdýr. Kýsacasý isteði olmadan hiçbir elemanýn tayini yapýlmamalýdýr. Böylece istemeden tayin iþkencesine uðrayan ormancý teknik elemanlarýn mesleðe küstürülmesi ve motivasyonlarýnýn bozulmasý önlenmiþ olacaktýr. SONUÇ, Üst kurul yönetimi konuyu tamamen çözümleyemez. Millet olarak taþýdýðýmýz zihniyet en önemli çözümleyicidir; ancak bu zihniyeti çevre ve ormancýlýk açýsýndan yeterli bulmak mümkün deðildir. Bu nedenle üst kurul modeli, orman bakanlýðý modelinden daha iyidir; teþkilatýn politize olmasýný önleyici bir mekanizma olarak görmek gerekir. Ancak sorun ortada; Ormancýlýðýn politika dýþýna çýkarýlmasýdýr. Bu konu OMO koordinasyonunda, meslek kuruluþlarýnca tartýþýlmalý ve ortak bir sonuca varýlmalýdýr. Varýlan ortak sonuç her mahfilde savunulmalý ve sonuç alýnmalýdýr. Konu belirlendikten sonra da basýn kuruluþlarýna ve kamuoyuna açýk faaliyetlerde bulunmalý, iktidar ve muhalefetle de temasa geçilerek konunun önemi anlatýlmalýdýr. Bu þekilde hedefe ulaþýlacaktýr. Ormancýlýðýn politikadan arýndýrýlmasý her bakýmdan ormanlarýmýzýn dolayýsýyla ülkemizin yararýna olacaktýr. Elde edilecek sonuç; çocuklarýmýza ve torunlarýmýza daha güzel bir vatan býrakmanýn mutluluðu olacaktýr. 38 AYDINLIK GÜNLER ÝÇÝN ÇEVRE Hikmet GÜLAYDIN* Hey gidi günler hey... Yine yaðmur yaðdý, yine canlar aldý, topraklar yok oldu... Niye anlamamazlýktan geliyoruz ki, niye iþi ciddiye almýyoruz ki? Niye 83 yýldýr çevre konusunda devletin bir politikasý yok ki..? Ortada bir çevre olgusu var. Bunu çeþitli dernekler çekiþtirir, çeþitli vakýflar çekiþtirir, çeþitli hükümetler çekiþtirir ve yine siyasilerin paralelinde iþ yapan bürokratlar çekiþtirilir. Dernekler, vakýflar kendi düþünceleri yönünde meraya, ormana, erozyona, su kirliliðine, hava kirliliðine dair yapýlacak iþler için bankalarda açýlacak hesaplara paralar toplarlar. Palamut meþesi ormanlarý, fýstýk çamý ormanlarý, kent ormanlarý kurarlar. Enteresandýr, amaç aynýdýr ancak çalýþma sistemleri ayrý ayrýdýr. Kitabi ifadelerle ne denilmektedir biliyor musunuz? Hayvan otlatmalarý, yangýnlar ve diðer tahribatlarla Türkiye ormanlarý tehlikeli bir biçimde azalmýþ olup, çölleþme tehdidi ile karþý karþýya kalmaktadýr. Ancak þu var ki, tehditle karþý karþýya deðil, Konya bölgesinde çölleþme baþlamýþtýr. Haberiniz olsun. Öncelikle sizleri, þu yazýmla, rakamlarla sýkmak istemiyorum. Deðerli okurlar, Türkiye’nin çevre konusundaki beceriksizliði, Türkiye’yi açlýða götürüyor. Size sorarým; çevre konusunda fazla rahatsýz olmayan bir sanayi zinciri geliþtirdiniz, bir çok konuda sanayi ürünleri üretiyorsunuz. Bu sizi kurtarýr mý? ASLA! Ýçeceðiniz ve kullanacaðýnýz suyu olmayan, tarým yapabilmeniz için topraðý olmayan soluyacaðýnýz oksijen üretilmeyen bir ortamda sanayi konusunda ne kadar baþarýlý olursunuz? Sanayi ürünlerini bir bedel ödeyerek dýþardan da getirebilirsiniz ancak; suyu, topraðý, temiz havayý bir bedel de ödeseniz getirebilir misiniz? Her yýl 500 milyon ton verimli topraðý kaybediyoruz. Lütfen bu yukarýdaki cümleyi bir kalemde okuyup geçmeyin. Biraz da olsa kafanýzda canlandýrýn. Su, topraðý alýr gider. Rüzgar çýplak topraðý alýr gider... Türkiyemiz, su ve rüzgar erozyonunun en çok görüldüðü ve bir kitap haline gelecek konumdadýr. Toros daðlarýný süsleyen ormanlar, dünyanýn en verimli ovasý “ÇUKUROVA”nýn da sigortasýdýr. Meralarýn, ormansýzlaþmaya baþlamýþtýr. Güzelim Çukurova tehdit altýndadýr. 83 yýldýr hükümetler, en son olarak 6831 sayýlý orman kanununu 110. maddesini, 1995 tarihinde deðiþikliðe uðrattý, cezalar getirdi. Tedbirsizlik ve dikkatsizlik ile orman yakanlar 5 yýla kadar aýr hapis, 23 milyara kadar para cezasý ile cezalandýrýlacak. Kasten orman yakanlar 15 yýla kadar aðýr hapis, 46 milyar liraya kadar aðýr para cezasýna mahkum edilecektir. Ben 44 yýldýr Orman Yüksek Mühendisi olarak bu konularla uðraþýyorum. Ben cezalara bende inanmýyorum. Sizler inanýyor musunuz? Meclisten bir milletvekili, daha geçenlerde “Keçi düþmaný Allah düþmanýdýr” dedi mi, demedi mi? Bu yasalarý çýkaran vekil, arkadan da siyaset uðruna böyle kelamlar ediyorsa, vay halimize... Ben 3 yýl Avrupa’da bulundum. Orada keçi derdi yok, biz neden keçiye böyle prim vererek dert ediyoruz ki? Ormanlarýmýzýn yok olmasýna neden olanlardan biri olan keçiyi hala koruyoruz ki? Peki, diyeceksiniz ki köylü ne ile geçinecek? Köylü keçi ile kalkýnmýyor ki... Bir köyden beþ-altý köylünün toplam 2 bin - 3 bin keçisi var. Yalnýz onlar bu iþi yapýyor. Köyü, köylüyü kalkýndýrmanýn yollarý var. Köylüyü kentlere getirerek, kent civarýndaki gecekondulara yerleþtirmek iþ deðil. Onlarý açlýða terk edersiniz, huzursuz edersiniz. Köylü yerinde kalmalýdýr. Nasýl mý? Halk Eðitim Merkezleri eðitim veriyorlar. Orman teþkilatý krediyle yardýmda bulunuyor. Örneðin bir köye küçük çapta 100 halý, kilim, yolluk, seccade yapan iþletmeler kurulsa, yayla seracýlýðý için giriþimciler çoðalsa ve kesme çiçekçilik geliþtirilse, orman ürünlerinden yararlanýlsa (zeytin, çam fýstýðý, defne yapraðý, kekik, harnup... gibi) ve de tüm köylü yararlansa, süt sýðýrcýlýðý, tavukçuluk, arýcýlýk geliþtirilse, ormana zarar veren üç-beþ ailenin keçisinden daha iyi olmaz mý? Gelelim esas konumuz olan ÇEVREYE... Benim çevreden anladýðým, çevre deyince bir bölgeyi havzalar oluþturur. Diyelim ki Mersin ilinde Müftü deresi, Deliçay gibi derelerin oluþturduðu havzalar vardýr. Müftü deresinin oluþturduðu havzayý alalým, haritada iþaretleyelim. Nelerden oluþur; 1- Mera, 2Orman, 3- Tarým Arazileri, 4- Yerleþim yerleri, 5- Deniz. Bu beþ halka birbiriyle iliþkilidir. Birinde aksaklýk olursa düzen bozulur. Meranýn ýslahý þarttýr. Hayvancýlýðýn geliþmesi için, ormanlarýn korunmasý için, iyi organize edilmiþ bir Meracýlýk, çevrenin sigortasýdýr. Orman, su rejimini düzenlemesi açýsýndan, toprak erozyonuna mani olmasý açýsýndan vede temiz hava, karbondioksidi alýp fotosentezde kullanarak oksijeni atmosfere býrakmasý açýsýndan tartýþmasýzdýr. Yapýlacak iþ þudur. Müftü deresi havzasýný oluþturduk. Havza amenajmaný, yani havza planlamasýný yapacak uzman kiþileri biraraya getirerek; devlet olanaklarý mý olur, Avrupa Birliði olanaklarý mý olur tez elden bir fizibilite raporu hazýrlayýp uygulamaya geçmek gerekir. Uzman kiþiler, Orman Yüksek Mühendisi (mera-orman için), Ziraat Yüksek Mühendisi (tarým arazisi için), Þehircilik uzmanlarý, yerel yönetim uzmanlarý (yerleþim yerleri için), denizcilik konusunda uzman kiþiler, veteriner, eðitimci, sosyolog gibi oluþacak ve zaman geçirmeden bir heyet olarak örnek bir poje yapmýþ olurlar. Örneðin Mersin ilinde 4-5 havza varsa, her yýl birini ele alarak havzalarýn, daðýn tepesinden denizin dikine kadar projeyle çözüme ulaþtýrabilirler, iyileþtirmeleri yapýlabilir. Dereler, çaylar ýslah edilerek, otsu bitkilerle aðaç ve aðaçcýklarla, tarým arazilerini doðru sürülmesi ve anormal ilaçlanmanýn yapýlmamasýyla, kentlerdeki araba parký yerlerinin düzenlenmesi, boy boy, renk renk reklam panolarýnýn, tabelalarýýn kaldýrýlmasýyla, düzensiz televizyon antenlerinin ýslahý, çöp fabrikasý kavgasýnýn býrakýlýp, aklý selim çözümler bulunmasýyla, denizde ölen canlýlarýn yaþam koþullarýný iyileþtirmekle oluþacak olan ekip, görevini yerine getirmiþ olacaktýr düþüncesini taþýyorum. Anlattýklarým, bir uzman kiþi olarak bildiklerinizi hatýrlatmakla kalmasýn. Temennim, daha büyük felaketlerin önüne geçmek için giriþimlerin planlamalarýn artýrýlmasýdýr. Suyu bol, topraðý bol, havasý temiz bir Mersin hayaliyle.. 39 * Orman Yüksek Mühendisi DOÐU KARADENÝZ BÖLGESÝNDE KADASTROYU BÝTÝRMEK, ÖNCELÝKLE YÖRE HALKININ YARARINADIR; UYGULAYICILARIMIZ, AYDINLARIMIZ, MEDYAMIZ VE HALKIMIZLA BÝRLÝKTE KADASTRO ÇALIÞMALARINA OLUMLU KATKI VERMEMÝZ GEREKMEKTEDÝR.* (Bu Ormanlar Hepimizin Olsa da) Mehmet Sadýk AYAN** Doðu Karadeniz topoðrafik yapýsý, doðal, yerel ve reel yapýsý ve yapýlanmalarý nedeni ile; çok daðýnýk yerleþim alanlarýný, çok parçalý ve çok meyilli tarým alanlarýný; haliyle de çok parçalý ve meyilli ormanlýk alanlarýný da ihtiva etmektedir. Doðu Karadeniz köylüsü yaylasý, mezrasý, güzlesi, köyü ve kasabasý ile yöresi ormanlarý ile iç içe yaþamaya tarihi geldisi ve hatýralarý ile birlikte devam etmektedir. Halkýmýzý bu geleneksel yaþantýsýndan alýkoymak imkâný yoktur, buna gerek de yoktur. Zira hiçbir kimsenin yöre halkýnýn yaþamsallýðýnda olumsuzluk yaratmak düþüncesi olamaz. Çünkü köylerden þehirlere akýn eden nüfusun yarattýðý sorunlar karþýsýnda, köylerimizin yaþamsal ortamlarýný güzelleþtirmek, köylülerimizin ekonomik, sosyal ve kültürel açýdan kuvvetlendirilmesini saðlamakla mümkün olabilecektir. Bu nedenle kadastro çalýþmalarýnýn öncelikli amacý bir takým haklardan daha kolay yararlandýrmayý saðlamaktýr. Mülkiyeti kime ait olursa olsun, ormanlarýn maddi ve manevi faydalarý; irtifak ve intifa haklarý ile birlikte, öncelikle yöresi halkýnadýr. Bu nedenle, bütün kesimlerce ormanlarýn korunmasý ve devamlýlýðýnýn saðlanmasý ana ilke olmalýdýr. Orman kadastrosunu bitirmek, ormanlarýn sýnýrlarýný belirlemek ve arazi hâkimiyetini saðlamak; yöremiz ormancýlýðýnýn çok önemli bir girdaptan kurtarýlmasýný saðlayacaktýr. Ancak, yöresi halký ile ormanlarýný burgaç hale getirmemek lazýmdýr. Zira Doðu Karadeniz halký da kadastro çalýþmalarýnýn bir an önce bitirilmesini arzu etmektedir. Geçmiþteki uygulamalarýn ortaya koyduðu mülkiyet ve zilliyet tanýmaz olarak yansýyan çeliþkileri halkýmýzý tedirgin hale getirmiþtir. 5304 sayýlý yasa ile deðiþik 3402 sayýlý kadastro kanunu 4'maddesi kapsamlý; Yani tapu kadastro ekiplerine en az bir orman ve bir ziraat mühendisi 40 ** Orman Yüksek Mühendisi katýlýmý ile orman sýnýrý tespitlerinin, 30'günlük kýsmi ilan sonucu yapýlmýþ sayýlacak orman kadastrosu; teoride mantýki temellere oturtulmuþ olup, pratiði tüm ilgililerin katkýlarý ile oldu biti yaratmadan, yöre halkýnýn ve ormanlarýnýn yararýna tatminkâr ve etkin sonuçlar vermelidir. Orman Vasfi ve mülkiyeti konusundaki Doðu Karadeniz halkýnýn anlayýþ ve kavrayýþlarý ile, Anayasal ve yasal mevzuatlarýn dikte ettiði uygulama sonuçlarý arasýnda çok büyük farklýlýklarýn olmasý kaçýnýlmaz bir realiteyi teþkil etmektedir. Konu ile ilgili mevzuatlarý halkýn anlayýþ ve kavrayýþlarýna göre yeniden tanzim etmek, ya da uyarlamak imkâný uzun vadede olsa bile yoktur. Bunu 2B yasalarý ile ilgili Anayasal deðiþikliklerin iptal edilmesine neden olan aydýn ve ezici çoðunluktaki kamuoyunun olumsuz tavýrlarý göstermiþtir. Doðu Karadeniz yöresine has orman mülkiyeti sorunlarýnýn çözümüne yönelik Anayasal ve yasal deðiþikliklere gidilemediðine, yöremiz kadastrosunun öncelik ve ivedilikle bitirilmesi gerektiðine göre; Yöresi halkýnýn anlayýþ ve kavrayýþlarýný, güven vermek suretiyle mezkûr orman ve kadastro mevzuatlarýna intibak ettirilmesini saðlamak önemlidir. Bunun için, deneyimli, donanýmlý ve güvenli ekiplerle; muhtarlarýn, köy bilirkiþisi ve önderlerinin katýlýmý ile aktif ilgisi gerekmektedir. Doðu Karadeniz'in bilhassa sahil bandýnda (Trabzon da, Rize de) kadastro yapmak, inisiyatif kullanmak ve yeknesaklýk saðlamayý gerektirmektedir. Donaným ve deneyimleri artýrýlmýþ, bilgi birikimleri belli bir konsensüse vardýrýlmýþ kadastro ekiplerine; bilirkiþilerin, muhtarlarýn ve halk önderlerinin aktif katýlýmý saðlanmalý; Ýlgili halkýn elindeki bilgi ve belgeler Kadastro Müdürlükleri kanalý ile ekiplere ve komisyonlara sunulmalý, mahalli izahatlarla yardýmcý olunmalýdýr. Medyamýzla birlikte aydýn ve önderlerin olumlu ve yapýcý tavýr sergilemeleri esastýr. Zira Karadeniz ardý sahalarda (Bayburt da, Erzurum da) orman kadastrosu tek desenli kilim dokumak olarak yorumlanýrsa; Doðu Karadeniz'in sahil bandýnda (Trabzon da, Rize de) kadastro yapmak, çok desenli ve tarihi motifli bir halýyý dokumak anlamýna gelir ki, çok yönlü ve yapýcý katkýlarý gerektirmektedir. 766' sayýlý Tapulama Kanunu ve 3402'sayýlý Kadastro Kanunu kapsamlý geçmiþteki bazý çalýþmalar, öncelikle Orman Kanunlarýný kâle almadan tek taraflý yapýldýðýndan yüzlerce dava ile, ilgili halkýn maðduriyetine neden olunmakta idi. Bu kapsamlarda Trabzon da %28, Rize de %3 çalýþýlabilmiþ, müzminleþen kimi sorunlarý günümüze taþýnmýþtýr. 5304' sayýlý yasa ile deðiþik 3402'sayýlý kanunun 4'maddesi kapsamlý kadastro çalýþmalarý,12-05-2005 tarihi itibari ile bölgemizde baþlamýþ olup, Trabzon da, Rize de ve Gümüþhane de toplam 380 adet yerleþim biriminde devam etmektedir. 220' adet yerleþim birimi ihaleli çalýþmaya açýlmýþ, 152 adet yerleþim birimi, 30' günlük kýsmi aský aþamasýna gelmiþtir. 15'adet köyde orman sýnýrýnda ihtilaf olsa da, yeni kadastro uygulamalarý çok baþarýlý olarak yürütülmekte, eskiye nazaran dava âdetinin büyük ölçüde azalacaðý intibaýný vermektedir. Gelinen aþamada, orman sýnýrlarý, Vasfi ve mülkiyeti Tapu Kadastro ekiplerince nihai aþamasý ile belirlenmektedir. Bu ekiplere orman ve ziraat mühendislerinin katýlýmý ile kadastro ve orman mevzuatlarý bir arada ve birlikte uygulanmaktadýr. Ekipteki orman sýnýr noktalarýna ve aplikasyonlara iliþkin ihtilaflar ve vatandaþlarýn itirazlarý; baþka ormancý ve ziraatçýlarýn komisyona katýlýmý ile oluþan itiraz komisyonlarýnca da deðerlendirilip karara baðlanabilmektedir. Ormancý, Ziraatçý ve Haritacýlarýn orman ve kadastro kanunlarý ile mevzuatlarýný birlikte ve ayný zamanda yorumlayarak karara baðlamalarý, yeni sistemdeki çalýþmalarýn en önemli espirisini teþkil etmektedir. 6831 sayýlý orman kanunu 7'inci maddesindeki; Anayasanýn 169'uncu, mezkûr orman kanunu 2B maddesi gereði, orman niteliðini kaybetmiþ tarýma elveriþli yerlerin orman sýnýrlarý dýþýna çýkarma yetkisine sahip Orman Kadastro Komisyonlarýnca, kadastrosu kesinleþmiþ yerleþim yerleri iþ programlarýna alýnacak olup; Oluþmasý muhtemel kýsmi maðduriyetler bu yolla da giderilmeye çalýþýlacaktýr. Orman Ýdaresinin, ilgili vatandaþlarýn, aydýnlarýmýz ve medyamýzýn; yeni kadastro çalýþmalarýna aktif, olumlu ve yapýcý deðerlendirmeleri ile katký vermelerini; yöremiz halkýnýn, ormanlarýnýn ve ormancýlýðýnýn yararýna olacaðý ümidi ile arz ederim. * Bu yazý Rize ÇAY TELEVÝZYONU A.Þ. tarafýndan 20-1 11-2 2006 tarihinde canlý yayýnla gerçekleþtirilen, 'Bu topraklar Bizim' isimli panelin Ardýndan kaleme alýnmýþtýr. 41 KAMU YÖNETÝMÝ VE YENÝDEN YAPILANMA SÖYLEMÝ Hamit HETEMOÐLU* "Bütün iyileþtirilmeden parça iyileþtirilmez. Ruhu iyileþtirmeden bedeni iyileþtirmeye kalkýþmak boþunadýr. Zihnin ve bedenin saðlýklý olmasýný istiyorsanýz, iþe ruhu iyileþtirerek baþlamalýsýnýz." Ülke yön netim mi, yetm miþ yýla yakýn n birr zam man ndýrr, Batýn nýn n em mperryalist kapitalizm mi, Sovyet ideolojisi, Orrtadoðu'n nun n mistik- teokrratik kültürr ve siyaseti ile Türrk kültürr ve siyaseti arrasýn nda akýl ve man ntýk den ngesin ni kaybetm miþ; yen niden n Tan nzim mat devrrin ndeki tutarrsýzlýk, rotasýzlýk ve karrarrsýzlýk psikolojisin ne girrmiþ; kiþisel kaygýlarrla iç ve dýþ odaklarra teslim m olm muþ seçkin nlerrin n elin nde ' yen niden n yapýlan nma' adý altýn nda kaosa sürrüklen nmektedirr. 1950'de yeni kurulan hükümet, programýný; "Özel teþebbüsü büyütmek ve Devleti küçültmek" temel hedefimizdir diye özetlemiþ1. O tarihte 14 olan bakanlýk sayýsý her fýrsatta artýrýlarak 2000'li yýllarda bunun üç katýna kadar çýkarýlmýþtýr. Tabii, bu sorumsuzluk ve disiplinsizlik bununla sýnýrlý kalmamýþ. Atatürk'ün Devlete ve toplum hayatýna kazandýrdýðý rasyonel düþünce, meþruiyet, þeffaflýk, çaðdaþ bürokratik örgütlenme ve kurumsallaþma anlayýþ ve esaslarý hýzla terk edilerek; Osmanlý'yý bitiren patromonyal/pederþahi Ortaçað zihniyetine dönülmüþtür. Atatürk'ün fikirlerinin karikatürünü benimseyebilen, vaktiyle Atatürk'ü de bunaltan tefessüh etmiþ þark bürokrasisi yeniden devlete hâkim olmuþtur2. Siyasi ve idari mekanizmalar, Atatürk'ün düþüncelerinin ve yaptýklarýnýn anlamýný kavramaktan çok uzak Osmanlý zümre anlayýþýný terkedemeyen ve þahsý kaygýlarýnýn dýþýnda hiçbir öngörüsü olmayan zavallýlarýn eline geçmiþtir 3. Atatürk'ün bir gün bilvesile: "Bu ne sakat düþüncedir, bu nasýl zihniyettir? Görülüyor ki varmak istediðimiz hedef, henüz en yakýn arkadaþlar tarafýndan bile zerre kadar anlaþýlmýþ deðildir. (...)" 4 demesi, Atatürk'ün en yakýnýnda bulunanlarýn onu anlamaktan ne kadar uzak olduklarýný göstermektedir. 'Sözde aydýn n-ssiyasetçi' çaðýn ve toplumun beklentileri yerine, iktidarlarýna destek veren iç ve dýþ ideolojik gruplarýn, cemaatlerin, patronlarýn güdümünde; aklýn ve bilimin icaplarýna ters düþmüþ; Atatürk tarafýndan iþlerlik kazandýrýlan milletin siyaset ve ideolojisi (bilinçli, sistemli, programlý modernleþme mez' kaidesince, süreci) 'tahrribat marrifet istem Atatürkçü geçinenler tarafýndan mecrasýndan uzaklaþtýrýlmýþtýr. Kemalizm maskesi altýnda; organize iç ve dýþ ideolojik çýkar gruplarýnýn güdümüne girilmiþ; yalýn çýkar-iktidar tutkusu idareye hâkim olmuþ; Atatürk'ün yaptýklarýnda ve Atatürkçü yaklaþýmda bir yanlýþlýk, eksiklik ve zaaf varmýþ izlenimi verilmiþtir. 1974'te, 'Dün Atatürk Bugün Ecevit' adlý kitapta bu durum þu þekilde özetlenmiþtir: "Ýsmet Paþa kadrosu ülkede halkýn yararýna iþler yapmak þöyle dursun eþ dost kayýrma yolunu tutmuþlardýr." 5 Ülkenin ileri hamle yaparken geriye düþmesinin iki temel sebebi vardýr: Ýlki, Batýlýlarýn, Doðu toplumlarý ve ülkelerinin, kendileriyle ayný hukuki, iktisadi, idari, siyasi, sosyal, kültürel ve bilimsel anlayýþ düzeyine ulaþmasýný istememeleridir. Diðeri, Batýlý veya Doðulu ideoloji ve dogmalarýn modasýnýn geçtiðini; hazýr bir yönetim modelinin olmadýðýný, her ülkenin kendi modelini yaratmak zorunda olduðu gerçeðini anlamak istemeyen, 'Akýl Çaðý'na intikal edemeyen elitlerimizin entelektüel vasfýndan yoksun olmalarýdýr. Bunlarý çok iyi bilen Batýlýlar, Cumhuriyet ile baþlayan; siyasette, eðitimde, dinde, hukukta, iktisatta ve ilah konularda rasyonel hareket anlayýþýný; geleneksel zümreleri, cemaatleri, partileri, ticari ve etnik gruplarý ve benzeri legal ve illegal örgütleri kullanarak sekteye uðratýlmýþlardýr. Ülkemizde, ayrý bir çýkar dayanýþmasý ve gurup psikolojisi oluþturan bu dini, etnik, siyasi, sosyal, kültürel ve sektörel unsur ve örgütler kendi aralarýnda sözde hukuk ve ahlak anlayýþlar geliþtirerek; toplumun genelinin bildiði ve kabullendiði hukuk ve ahlak ile sürekli çatýþma haline girmiþlerdir. Bu oluþumlar sürekli iki gündemli/ajandalý yaþamak- 42 * Çevre ve Orman Bakanlýðý, APK Uzmaný tadýrlar. Toplumun genel hukuk ve ahlaký devre dýþý kalmýþtýr. Samimi ve gerçek anlamda uygulanan bir demokrasiden, siyaset, yasama, yürütme, yargý, idare, bürokrasi, eðitim, bilim, iktisat, ticaret, sanat, basýn ve sivil toplum kuruluþundan söz etmek mümkün deðildir. Bu trajedi, milliyetçi, dindar, solcu veya liberal maskeler takýlarak oynanmaktadýr. Elitlerimiz akýl, din, felsefe, sosyoloji, siyaset, sanat, edebiyat, ticaret, teknoloji; kavram, müessese, ilmi disiplin ve ilah vasýtalarý toplumsal bir meseleyi çözecek araç/yaklaþým olarak deðil iktidara götürecek bir vasýta olarak görmektedirler. Her þey iktidarý ele geçirme ve çýkar elde etme vasýtasý olarak kullanmaktadýrlar. Bu zihniyet ve iþleyiþ halkta deðil, siyasi partilerimizde, meclislerimizde, basýnýmýzda, kamu kurum ve kuruluþlarýmýzda, cemaatlerimizde ve üniversitelerimizde hâkimdir.6 Mevcut tablo bu olduðu halde; bu karmaþýk ve çok boyutlu problemi tek etmenli problem haline indirgemek yanlýþtýr. Þayet bu yapýlan bilinçli ise (ki öyledir) o zaman bu bir ahlaksýzlýktýr. Bu ahvalde Ülkeyi yönetenlerin, keyfi iktidarýnaçýkarýna son verecek rasyonel anlayýþý, doðru iþleyen bir bürokrasi aygýtýný, bu durumun yaratýcýlarýnýn istemeleri mümkün gözükmemektedir. Mevcut yapýya dayalý imtiyazlarýnýn yýkýlmasýný istemeyenlerin, uluslar arasý meþruiyet kazanmak, toplumun deðiþime olan istek ve baskýlarýný sömürmek maksadýyla reaktif birtakým sathi düzenlemelere gitmeleri, oyalayýcý manevralarla vakit geçirmeleri sorunlarý içinden çýkýlmaz hale getirmiþtir. Bugün modernleþme adýna gösterilen bu pragmatik (faydacý) ve esnek taktiklerin mevcut anlayýþý yaþatmak amaçlý olduðu açýktýr. "Bu durum, siyasi sýnýfa yaramaktadýr, çünkü onlara, dostlarýna kamu fonlarýný aktarma hakký da dâhil olmak üzere birçok ayrýcalýðý ellerinde tutma þansýný vermektedir. Dini partilere/cemaatlere yaramaktadýr, çünkü onlara kahraman savaþçýlar imajý ve kazancýný saðlamaktadýr. Orduya yaramaktadýr, çünkü siyasi gücün nihai sahibi rolünü sürdürmesini saðlamaktadýr." 7 Sonuçta "görev (elitlerin çýkarlarý) stratejiyi ve strateji de yapýyý meydana getirmektedir. Oyunun kurallarýnýn ve kurumlarýnýn iyi olmasý oyuncunun hile yapmasýný engellemiyor." 8 "Bilgi tanýmý gereði sürekli deðiþmektedir." 9 Hýzlý deðiþim ve bugünün kesinliklerinin her zaman için yarýnýn saçmalýklarý olmasý bilginin doðasýndandýr" 10 Yüz yýllar önce yaþanmýþ olan olgularý, varsayýmlarý, paradigmayý, bugünküler ile deðiþtirmeye çabalama veya emperyalizmin isteklerini çaðdaþlýk olarak takdim etme yenilenme anlamýna gelemez. Atatürk'ün, Devlet yönetiminden söküp attýðý mistik düþünceyi, dogmalarý ve bunlara ait müesseseleri tekrar topluma ve devlete dayatmak; yenilenme, demokratikleþme olarak takdim edilemez. Doðru anlamda yenilenilmez ve deðiþim sürdürülmez ise 'kötü' olmaz; felaket olur. Ya deðiþerek yaþayacaðýz ya da çürüyerek deðiþmiþ olacaðýz. "Milli ruhsuz hiçbir medeniyet mümkün deðildir. Ýnsan var olduðu günden beri iki þeyle uðraþmýþtýr: Kendine bir anane zincir yaratmak ve bunlarýn faydasýzlarýný deðiþtirmekle. Kökleþmiþ bir anane olmadan medeniyet olmaz. Bu ananeler sistemli bir þekilde deðiþtirilmez ise ilerleme de meydana gelmez. Ananelerin en sýký muhafazakârlarý elitler ve elitlere ait cemaatler/sýnýflar ve benzeri suni-çýkar maksatlý kitlelerdir." 11 Geldiðimiz noktada tabiat/hayat birtakým evrensel ve toplumsal realiteleri görmemizi ve þu hususlarda yenilememizi bize dayatmaktadýr: • Medeniyetimizi temelinden sarsan, her türlü geliþmelere paralel toplum-devlet-yönetim-insan iliþkilerinde meydana gelen deðiþiklikler... • Toplumsal paradigma, varsayým ve temel siyasetin milletin-halkýn ihtiyaçlarýna ve çaðýn realitelerine uygun hale getirilmesinin önündeki mistik, dogmatik, ideolojik yapý ve müesseslerin yenilenmesi zorunluluðu... • Ülkedeki verimsizliðin, iþsizliðin, yoksulluðun, yolsuzluðun, hukuksuzluðun ve ilah sorunlarýn müsebbibi; baþta siyasetçiye, idareciye, bürokrata, yargýya, ulemaya, özel sektöre ve benzeri seçkinlere duyulan güvensizliðin acilen giderilmesi zorunluluðu... Bu bileþenler göz önüne alýnmadan; günlük çýkarlara göre yapýlan teþebbüslerin tahribatý tecrübelerle sabittir. Sorunlarýn yaratýcýsý olan statükocu seçkinlerin zihniyeti ve bu zihniyetin kaynaðý kuram ve kurumlarý tartýþmanýn dýþýnda tutarak sadece bunlarýn bir sonucu olarak karþýmýza çýkan 'bürokrasi aygýtýnýn' iþleyiþindeki arýzanýn teknik anlamda tartýþma konusu yapýlmasý yanlýþtýr. Zira "yönetim bir sosyal disiplin olarak insanlarýn ve insanlara ait kurumlarýn davranýþlarýnýn tümüyle yakýndan ilgilidir." 12 (...) Yönetim ruhsal konularla 43 derinden ilgilidir" 13 "Yönetim siyasetle çok yakýndan ilgilidir." (...) Siyaset ile yönetim arasýnda kesin bir sýnýr çizmek yanlýþtýr ve imkânsýzdýr.14 Yönetim, "insanlýk deðerlerini ve davranýþlarýný, toplumsal düzen ve entelektüel araþtýrma ruhunu; ekonomiyi, psikolojiyi matematiði, politik kuramý, tarihi, felsefeyi kapsayan bütünsel bir disiplindir.15 Yönetici her iþin hayat veren dinamik unsurudur." 16 Ve asýl olan oyuncunun samimi, objektif, ahlaklý, tutarlý ve kararlý olmasýdýr. "Deðiþmelerin, bir gurup veya cemiyetin sahip olduðu kültürün maddi kýsýmlarýnda meydana geleceðini, yalnýz teknik sahanýn bundan müteessir olacaðýný zannetmek bir hatadýr. (...) Hayati bir ehemmiyete haiz bu ana davayý, günün siyasetinden, münferit þahýslarýn veya zümrelerin kanaat ve temayüllerinin birer ifadesi halinde münakaþa mevzu olmaktan kurtarýp ilmi bir þekilde tetkik edilmek üzere mütehassýslarýn eline vermek zamaný gelmiþtir. Bunu yapmadýkça memleketimizde esaslý hiçbir meseleyi kökünden halletmeye imkan yoktur. Çünkü her mesele, bir sosyal ve kültür faaliyeti olarak eninde sonunda gelip buraya dayanmaktadýr." 17 Millet telakki ve irfanýndan uzaklaþma, yabancý dogma ve ideolojik suni oluþumlara yönelme; "Osmanlý tipi bir yapýlaþma, kendi milletini yok sayma, ötekine saygý duyma ve yönetimi 'ben deðil' 'ötekine' tahsis etme geleneði bu günde sürmektedir. Ülkenin aydýnlarý, sadece Batýdan veya güçlü uygarlýk odak noktalarýndan taklit yolu ile kültür taþýyýcýlýðýna yönelirse, o vakit millet 'yaratýcý azýnlýðýný' yitirmiþ olur. Bu oluþum Arnold Toynbee'nin 'iç proletarya' adýný verdiði bir olgudur. (...) Aydýn sýnýfý 'iç proletarya' konumuna düþen bir ülkede, ezeli düþmanlarý olan ve fýrsat bekleyen tarihsel düþmanlar avýnýn üzerine yürür. (...) AB'ye katýlmak üzere ileri sürülen tüm Batýlý deðer ve normlarýn kabulünde gözlenen 'yaratýcý kimliðin yitirilmesi ve teslimiyetçi bir tavýr alýnmasý süreci 'iç ve dýþ proletaryanýn bir kombinezonudur." 18 Özetle, sorun, siyasi karar almakla ve yasal düzenleme yapmakla çözülecek cinsten salt hukuki ve teknik bir konu deðildir. Bunlarý derinden etkileyen asýrlardan beri süre gelen inançlarla, hislerle, ahlaki alýþkanlýklar ile alakalý; dini, felsefi, psikolojik, sosyal ve kültürel bir sorundur. Fikirlerin kabul ve reddi iradeyle alakalýdýr. Hisler, inançlar ve ahlaki alýþkanlýklarýn deðiþmesi ise toplumsal eðitim ve öðretimle alakalý çok derin ve çok boyutlu bir meseledir. Bu derece karmaþýk sorunlar siyasi manevralar ve basit kanuni düzenlemeler ile deðiþtirilemezler. Türkiye, bugün seçkinleri yüzünden meselelerini çözemeyen ve Devleti yönetemeyen bir ülke durumundadýr. Aydýnlarýmýz kendisini ele almalý; teknik ve hukuki meselelerden önce insana yönelmelidir. Batý, hadiseleri çok karmaþýk bir þekilde ele alýrken; biz sorunlarý basitleþtirmekte ve kiþisel kaygýlarla basit çözümlere indirgemekteyiz. Hiçbir meseleye "derinlemesine" bakmak istemiyoruz ve bakamýyoruz. Bütün sýrlarý ve her ilmi de bilseniz, daðlarý nakledecek kadar bir güce sahip de olsanýz; insanaülkeye karþý samimiyetiniz, sevginiz, merhametiniz ve adaletiniz yok ise siz bir hiçsiniz19 DÝPNOTLAR 1- Altan Öymen, Deðiþim Yýllarý, Doðan Kitapçýlýk AÞ., 3. Baský, Ek,im 2004 Ýstanbul, sf.461. 2- Prof. Dr. Þerif Mardin, Türkiye'de Toplum Ve Siyaset, Ýletiþim Yayýnlarý, 2. Baský, Ýstanbul 1991, sf. 209-210. 3- Falih Rýfký Atay, Atatürkçülük Nedir?, Ýstanbul 1990, sf. 44 4- Hasan Rýza Soyak, Atatürk'ten Hatýralar, Yapý Kredi Yayýnlarý, kasým 2004, sf. 62 5- Taha Akyol, Lider Kültü, Milliyet Gazetesi, 10 Kasým 2006. 6- Þerif Mardin, Siyasal ve Sosyal Bilimler, Makaleler 2, Ýletiþim Yayýnlarý, 1990 Ýstanbul, sf. 36. 7- Stephen Kýnzer, Hilal ve Yýldýz, çeviren; Funda Keskin, Ýletiþim Yayýnlarý 4. Baský Ýstanbul 2002, sf. 93. 8- Peter F. Drucker, 21. Yüzyýl Ýçin Yönetim Tartýþmalarý, Epsilon Yayýnlarý, 2. Baský, Ýstanbul, 2000, sf.15. 9- Jack Beatty, Peter Drucker'e Göre Dünya, Sisitem Yayýncýlýk, 1. Baský, Ýstanbul 1998, sf. 33. 10- Jack Beatty, ayný eser, sf. 32. 11- Gustave Le Bon, Kitleler Psikolojisi, Yaðmur Yayýnevi, üçüncü baský 1976, s. 86-87. 12- Peter F. Drucker, 21. Yüzyýl Ýçin Yönetim Tartýþmalarý, Epsilon Yayýnlarý, 2. Baský, Ýstanbul, 2000, sf.10. 13- Peter F. Drucker, Yeni Gerçekler, Ýþ Baknasý Yayýnlarý, 2. Baský, Ankara 1992, sf. 235. 14- Prof. Dr. Nuri Tortop, Doç. Dr. Eyüp G. Ýsbir, Yönetim Bilmi, Bilim Yayýnlarý, Kýzýlay-Ankara, sf. 31. 15- Jack Beatty, Peter Drucker'e Göre Dünya, ayný eser sf. 18. 16- Jack Beatty, ayný eser sf. 31. 17- Prof. Dr. Mümtaz Turhan, Kültür Deðiþmeleri, Marmara Üniv. Ýlahiyat Fakültesi Yayýnlarý. Sf. 16. 18- Prof. Dr. Orhan Türkdoðan, Doðu-Güneydoðu ve Kimlik Yapýsý-2, Türk Dünyasý Tarih Dergisi, Eylül-2006. 19- Kahireli Tarihçi Abdurrahman Al-Gabartî. (Arnold Toynbee, Medeniyet Yargýlanýyor, Aðaç Yayýncýlýk, Ýstanbul, 1991, sf. 77). 44 ORMAN MÜHENDÝSÝ VE ORMAN ENDÜSTRÝ MÜHENDÝSLERÝ ATAMALARI Orman Genel Müdürlüðü tarafýndan 2006 yýlý için Maliye Bakanlýðýndan alýnan 380 Orman Mühendisi ve Orman Endüstri Mühendisi kadrolarýna atamalar yapýlmýþtýr. ADI VE SOYADI ÜNVANI Mehmet Ali EÞKÝOÐLU Adem SARIBIYIK Emine TÜRKMENOÐLU Harun AKDOÐAN Muhammet KÖSE Gülay BOZKURT Yaþar SÖNMEZ Hasan ÞEVK Taner ÖZGAN Erdal TUNÇ Bayram HOPUR Ali KARAGÖZ Hasan YAÐCÝ Mehmet USTA Murat SÜRÜCÜ Mevlüt ERTUNA M.Þamil YAÐLIOÐLU Fahri ATALAY Muzaffer ÖZSAN Gökçe Kazaz SÖYLEMEZ Sevgi AKTÜRK Zeynel BAÞDOÐAN DOMAÇ Türker UÐUR Abdurrahman SEZER Neslihan SUNGUR Coþkun Okan GÜNEY Aytekin DENÝZ Mehmet Savtekin VAYVAYLI Güler EROL Bayram CEYLAN Soner TEMUR Gökhan ULUDAÞ Özlem BÝLGÝN Yusuf ÇELÝK Eylem DURMAZ Miraç YAMAKALÝOÐLU Levent MORKAN Tuncay BÝLMÝÞ Yüksel SARAÇ Bülent ELDEMÝR Ergün KAHRAMAN Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. TERTÝP EDÝLDÝÐÝ ÝL ADANA ADANA ADANA ADANA ADANA ADANA ADANA ADANA ADANA ADIYAMAN ADIYAMAN ADIYAMAN AFY.KARAHÝSAR AÐRI AÐRI AÐRI AMASYA AMASYA Ankara Ankara Ankara Antalya Antalya Antalya Antalya Antalya Antalya Antalya Antalya Antalya Ardahan Ardahan Ardahan Ardahan Ardahan Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin BÖLGE MÜDÜRLÜÐÜ ADANA ADANA ADANA ADANA ADANA ADANA ADANA ADANA ADANA K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ ESKÝÞEHÝR ERZURUM ERZURUM ERZURUM AMASYA AMASYA Ankara Ankara Ankara Antalya Antalya Antalya Antalya Antalya Antalya Antalya Antalya Antalya Erzurum Erzurum Erzurum Erzurum Erzurum Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Güldemet ALKAN Ali ÞIK Miraç YILDIZ Arzu ÖZDEMÝR Bülent KAYADÝBÝ Ekrem ORUÇ Adem ERDAL Ferruh Fatih ALBAYRAK Celal Yavuz ÇAKIR Ahmet ENÝÞ Soner YILMAZ Suat ÝSTEK Meltem GÜVEN Mustafa KURÞUNLUOÐLU Nurcan KAPLAN Yusuf AKÇA Fatih ÞAHÝN Serdar YAZICI Halil ÞAYAN Uður GÜLER Mustafa KOÇ Faruk TUNA YÜKSEK Gökhan ASLAN Sevgi KIRIT Erdoðan DEMÝRCÝ Ahmet KAYA Veysi TEKÝN Fuat NAZLI Sinan ÇAVUÞOÐULLARI Orhan Kemal KORKMAZ Mazhar Tuðsen ULUSOY Kamil ERGÝN Serhat SUGEÇTÝ Hasan BEYTEKÝN Mehmet ÇETÝN Serhat CÝHAN KESKÝN M.Seyfettin ULUSOY Osman ARAZ Bahri YÜCEL Kamil KILIÇ Ýsmail YÖRÜK Abdullah SARIKAYA Erhan ÖGÜT 45 Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Aydýn Aydýn Aydýn Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Bartýn Bartýn Bartýn Bartýn Bartýn Bartýn Bartýn Bartýn Bartýn Batman Batman Bayburt Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Artvin Muðla Muðla Muðla Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Balýkesir Zonguldak Zonguldak Zonguldak Zonguldak Zonguldak Zonguldak Zonguldak Zonguldak Zonguldak Elazýð Elazýð Trabzon Yunus KURTGÖZ Sabri SATIÞ Seval POYRAZ Gözde GÜNERÝ Eser DAÐLAYAN Salih KORKMAZ Murat ÖZMEN Ahmet ÖZTÜRK Alev AY Sema GENÇER Gökçe AYDINLIK Fatih ÖZTÜRK Metehan AKDOÐAN Ercan AYDEMÝR Mehmet BOZKURT Ümit KAÇAR Sevilay ADIYAMAN Ferdi KARACAN Halit KÖSE Fülya KARAOSMANOÐLU Eda ÇELÝK Yusuf ADIGÜZEL Tuba ÖZDEMÝR Hatice DEMÝR Mehmet Emin OKKAÞ Mehmet Barbaros GÖKULU Hüseyin Cihad ANLAR Vasfi Cem BULUT Cem Mete YILMAZ Salih TAÞDEMÝR Uður ALTINDAL Ramazan BAÞARAN Orhan ALAGÖZ Ali KARAMANLI Þerafettin AKÞAHÝN Bilal MARAL Duygu KALYONCU Hakan DÖNMEZ Nihat GÜNDÜZ Hüseyin POLAT Recep VAN Oygar TOPALOÐLU Zafer ÖZBEK Erdem AKYÜZ Murat GÖKÇE Hýzýr ÞANLI Ali GÜR Osman Serdar ARMAN Gülfem Sultan GÜNEN Kazým ÇAVDAR Semih SARAÇLI Sedat YILDIRIM Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Bilecik Bilecik Bilecik Bilecik BÝNGÖL BÝNGÖL BÝNGÖL BÝTLÝS BÝTLÝS BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BURDUR BURDUR BURDUR BURSA BURSA BURSA BURSA BURSA BURSA BURSA ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANKIRI ÇANKIRI ÇANKIRI ÇORUM Bursa Bursa Bursa Bursa ELAZIÐ ELAZIÐ ELAZIÐ ELAZIÐ ELAZIÐ BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU ISPARTA ISPARTA ISPARTA BURSA BURSA BURSA BURSA BURSA BURSA BURSA ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANAKKALE ÇANAKKALE ANKARA ANKARA ANKARA AMASYA Hakan KARATAÞ Muammer KARDÝL Arzu YAÞAR Nesra ARICIOÐLU Erol GÜNER Ulaþ Ýbrahim GÜNGÜL Nurullah KARAGÖL Ümit GÖKÇE Cihan TÜRKMEN Burhan ELÝKÜÇÜK Þahin DÖNERTAÞ Halit AKSAY Asuman BÜYÜKCÝVELEK Ahmet Fatih ÜNAL Sinan SÖZBÝLEN Mustafa ZEKERÝYE Nurhan ELBÝ Selçuk YALÇIN Nazmi DOÐAN Emin AYDIN Fatih DENÝZLÝ Selen OÐRAÐ Süleyman KIZIL Zeynep ANAÇ Mesut YÜKSEL Erol CABAK Ali KABAOÐLU Serkan YÜNEY Yasemin KOCA Ersan KOMÞUCU Ýsmail Hakký GÜNEY Soner DÝNÇER Abdullah KOLCU Neriman POLAT Murat KOÇLUK Korkmaz DURSUN Fatma ERKAN Kemal ESER Abdullah Þahin KAYA Selçuk BEKÝRCAN Ömer OÐLAKKAYA Hayati TEKÝN Hamit ÇÝÇEK Zafer KERÝMOÐLU Asiye Ekiz KERÝM Mustafa ATALAR Ýlyas DÝCEL Mehmet KARAMAN Onur ZENGÝN Harun AYDIN Salih DEMÝR Gülistan ERDEM 46 Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. ÇORUM ÇORUM ÇORUM DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DÝYARBAKIR DÜZCE DÜZCE DÜZCE DÜZCE DÜZCE DÜZCE DÜZCE DÜZCE DÜZCE DÜZCE DÜZCE ELAZIÐ ELAZIÐ ERZÝNCAN ERZÝNCAN ERZÝNCAN ERZÝNCAN ERZÝNCAN ERZURUM ERZURUM ERZURUM ERZURUM ERZURUM ESKÝÞEHÝR ESKÝÞEHÝR ESKÝÞEHÝR ESKÝÞEHÝR GAZÝANTEP GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN GÜMÜÞHANE GÜMÜÞHANE AMASYA AMASYA AMASYA DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ DENÝZLÝ ELAZIÐ BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU BOLU ELAZIÐ ELAZIÐ ERZURUM ERZURUM ERZURUM ERZURUM ERZURUM ERZURUM ERZURUM ERZURUM ERZURUM ERZURUM ESKÝÞEHÝR ESKÝÞEHÝR ESKÝÞEHÝR ESKÝÞEHÝR K.MARAÞ GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN TRABZON TRABZON Özge AYDIN Katip ÖZER Mustafa ÞEN Bilal EYÜBOÐLU Gürsoy MERAL Yücel ÖZOÐUL Seyda KANBUROÐLU Sebahattin BABUL Ufuk GÜNDOÐDU Erkan ÇELÝK Yusuf YÜNSEL Yücel AKSAY Hakan ÇATALYÜREK Selahattin YILDIRIM Halil GÜROCAK Emin DEMÝR Sultan SARILI Ferhat BERK Halil KESEN Ayþe SELÝMOÐLU Mehmet DEMÝRCÝ Sezen SERDAR Tayfun KURT Mehmet DOÐAN Mehmet BALCI Kevser DAYIOÐLU Servet DUMAN Akýn YENER Hakan YASLIKAYA Murat YILDIZ Cemal BOZKURT Miraç DEMÝR Sema ALTUNAY Nilþen KANLI Serkan KUMAÞ Ömer AKTAÞ Hasan SAYDAM Ramazan SERT Ferhat KAYA Ýlker ÖZTÜRK Esra ÞAHÝN Mehmet ÜSTÜNYER Serhat KARAKAYACI Yahya AKÇAY Mehmet KESKÝN Elif RAKAP Elif AVCI Ferhat EKER Serkan BULUT Uður ÞAHÝN Sabri BAÐCI Bekir Somer ALTUNOK Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. GÜMÜÞHANE GÜMÜÞHANE GÜMÜÞHANE GÜMÜÞHANE GÜMÜÞHANE HAKKARÝ HAKKARÝ HATAY HATAY HATAY HATAY HATAY IÐDIR ISPARTA ISPARTA ISPARTA ÝSTANBUL ÝZMÝR ÝZMÝR ÝZMÝR ÝZMÝR ÝZMÝR K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ KARABÜK KARABÜK KARABÜK KARABÜK KARABÜK KARABÜK KARAMAN KARAMAN KARAMAN KARAMAN KARS KARS KARS KARS KARS KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU TRABZON TRABZON TRABZON TRABZON TRABZON ELAZIÐ ELAZIÐ K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ ERZURUM ISPARTA ISPARTA ISPARTA ÝSTANBUL ÝZMÝR ÝZMÝR ÝZMÝR ÝZMÝR ÝZMÝR K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ ZONGULDAK ZONGULDAK ZONGULDAK ZONGULDAK ZONGULDAK ZONGULDAK KONYA KONYA KONYA KONYA ERZURUM ERZURUM ERZURUM ERZURUM ERZURUM KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU Ýsmail ÇÝFTÇÝOÐLU Ümit BAYRAKTUTAN Müþerref Tuðba EKÝZ Ayþe ÖZKAYNAK Aysun CÝVEK Hatice ÇELÝK Ahmet Kurtuluþ HOÞAVCI Bekir DEMÝR Erdal DURDAÐI Ayþe YAÞKEÇELÝ Oktay TEKÝN Mehmet KURUMEÞE Tezcan ALACA Hüseyin Emrah ÖNER Aynur ERTURHAN Hanife Beyhan HOÞAVCI Meryem Özlem GAFAR Oðuz CANAYLI Ceyhun ALKAN Ýsa MEÞE Cihan ERKAAN Mustafa GÜRKAN Ömer KATRANCI Mustafa ÞEN Onur ONAT Mevlüt ÇETÝN Suzan ÇELÝK Emrah SOLAK Bahadýr BALABANLI Maksut Levent ÝSMAÝLOÐLU Aytaç YILMAZ Bilge ORHAN Hüseyin Avni CEVAHÝROÐLU Mustafa KIZILOÐLU Ýlhami TURAN Mehmet YÜKSEL Bekir KAYA Ahmet BALCI Hasan ASLAN Turgut MUZ Fýrat ARIKAN Betül ÖRNEK Osman ÖZDEMÝR Haydar CENGÝZ Ayþen TURAN Bayram ERSÖZ Pýnar EMRE Mürsel BULUT Tuncay YAKIN Mehmet BAÞARAN Ayþegül AKTAÞ Timuçin ÖZDEMÝR 47 Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KIRIKKALE KIRKLARELÝ KIRKLARELÝ KIRKLARELÝ KIRKLARELÝ KIRKLARELÝ KIRKLARELÝ KIRÞEHÝR KOCAELÝ KONYA KONYA KONYA KONYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU KASTAMONU ANKARA ÝSTANBUL ÝSTANBUL ÝSTANBUL ÝSTANBUL ÝSTANBUL ÝSTANBUL ANKARA ADAPAZARI KONYA KONYA KONYA KONYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA KÜTAHYA Þahin KURT Gökhan ÞAHÝN Mehmet ÇAPRAZLI Yasin YAPRAK Taner ÖYE Hakan ÖZDUR Seyran YILDIZ Aydýn ERSOY Turgay AYMAZ Ahmet DEMÝR Ahmet ÇÖRTÜK Davut KÜÇÜKTOP Melek EMÝR Erhan DEMÝRCAN Özgür BAYRI Mehmet ORUÇ Mustafa ORAL Suat KALYON Kayahan KAYA Özay ARSLAN Egemen KONAÞ Fatih AYAN Allý ÇÝNCÝK Sevda YAZICI Gencay BALSEVEN Mutlu UYSAL Þenol BAYBURTLU Ýsa ATUÞAÐI Muhammet Ali KARAKULAK Mehmet Eren KARGI Ersin ÇAKIR Ali TÜRÜT Ünal UZUN Aslý ÇULLU Zeynep BAKÝ Feyza BÜLBÜL Baþak GÖKYILDIZ Numan ÞAHÝN Özlem BAHÇEKAPILI Özlem KARAL Zekiye BÝLÝN Koral TAVÞAN Þamil DOÐRU Seyit DEMÝRTAÞ Ýlke Hilal DEÐER Fatih KURT Talha BAÞKAPAN Ramazan ARSLAN Ýlker TÜMER Özgür YAMAN Mustafa GÖZLER Avni ARSLAN Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. MALATYA MANÝSA MANÝSA MANÝSA MANÝSA MANÝSA MANÝSA MARDÝN MARDÝN MERSÝN MERSÝN MERSÝN MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÞ NEVÞEHÝR ORDU ORDU ORDU ORDU ORDU ORDU ORDU ORDU RÝZE RÝZE RÝZE RÝZE RÝZE RÝZE RÝZE RÝZE SAKARYA SAKARYA SAKARYA SAKARYA SAKARYA SAKARYA SAMSUN SAMSUN SAMSUN SAMSUN SAMSUN SAMSUN SÝÝRT ELAZIÐ ÝZMÝR ÝZMÝR ÝZMÝR ÝZMÝR ÝZMÝR ÝZMÝR ELAZIÐ ELAZIÐ MERSÝN MERSÝN MERSÝN MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÐLA MUÐLA ELAZIÐ ADANA GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN GÝRESUN TRABZON TRABZON TRABZON TRABZON TRABZON TRABZON TRABZON TRABZON ADAPAZARI ADAPAZARI ADAPAZARI ADAPAZARI ADAPAZARI ADAPAZARI AMASYA AMASYA AMASYA AMASYA AMASYA AMASYA ELAZIÐ Uygur ONUR Mahmut MENZÝLETOÐLU MEHMET ÖZER TOPALOÐLU HÜSEYÝN ALTINEL YAVUZ SELÝM SAÐLAM FATÝH DENÝZ KILIÇ FATÝH BEKTAÞ AYHAN DURSUN KAZIM KARADENÝZ EMÝNE ÇETÝNER ÝRFAN ERTEKÝN FATÝH ÜLKÜDÜR ABDULKERÝM DAÞ MUSTAFA SEZER MAHMUT POLAT ÖZGÜR GÖKSU MUSTAFA GÖKHAN US BURHANETTÝN KÜÇÜK ALÝ SEVÝM ÖZLEM YILMAZ FATÝH AYTEKÝN OSMAN BAYRAK ÞAKÝR BAYRAM SAVAÞ ATAÇ ESRA IÞIK GÜLDEN AYDIN SERDAR AKSU MURAT METÝN ABDULKADÝR ORTATAÞ ERSOY TORUN ÝLYAS AY BEKÝR DEÐÝRMENCÝ SELAHATTÝN ÖZKAN BURAK AMAÇ KEMAL ESAT TOPUZ FERHAT SUGEÇTÝ Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. Or.Müh. SÝÝRT SÝÝRT SÝNOP SÝNOP SÝNOP SÝNOP SÝNOP SÝNOP SÝVAS SÝVAS SÝVAS SÝVAS ÞIRNAK ÞIRNAK TOKAT TOKAT TOKAT TOKAT TOKAT TOKAT TOKAT TRABZON TRABZON TUNCELÝ TUNCELÝ TUNCELÝ TUNCELÝ YOZGAT YOZGAT YOZGAT YOZGAT ZONGULDAK ZONGULDAK ZONGULDAK ZONGULDAK ZONGULDAK ELAZIÐ ELAZIÐ SÝNOP SÝNOP SÝNOP SÝNOP SÝNOP SÝNOP AMASYA AMASYA AMASYA AMASYA ELAZIÐ ELAZIÐ AMASYA AMASYA AMASYA AMASYA AMASYA AMASYA AMASYA TRABZON TRABZON ELAZIÐ ELAZIÐ ELAZIÐ ELAZIÐ AMASYA AMASYA AMASYA AMASYA ZONGULDAK ZONGULDAK ZONGULDAK ZONGULDAK ZONGULDAK ORMAN ENDÜSTRÝ MÜHENDÝSÝ ATAMALARI ADI VE SOYADI ÜNVANI Ahmet TÝRAÞ Eray ÖZDEMÝR Burçin GÜREL Fatih DURSUN Erkan KILIÇ Selim ERMÝÞ Ahmet Raif CEYLAN Murat BIÇAKCI Adem ÖZTÜRK Serap KOÇAK Orm.End.Müh. Orm.End.Müh. Orm.End.Müh. Orm.End.Müh. Orm.End.Müh. Orm.End.Müh. Orm.End.Müh. Orm.End.Müh. Orm.End.Müh. Orm.End.Müh. 48 TERTÝP BÖLGE EDÝLDÝÐÝ ÝL MÜDÜRLÜÐÜ Artvin Artvin Aydýn Muðla BURSA BURSA ÇANAKKALE ÇANAKKALE GÝRESUN GÝRESUN HATAY K.MARAÞ K.MARAÞ K.MARAÞ KMARAÞ K.MARAÞ KÜTAHYA KÜTAHYA MUÐLA MUÐLA SERBEST ÇALIÞAN ORMAN MÜHENDÝSLERÝNÝN DÝKKATÝNE Yeni yasalaþan ve 01.01.2007 tarihinden itibaren yürürlüðe girecek olan Sosyal Sigortalar ve Genel Saðlýk Sigortasý Kanununda; emekli olup, serbest mühendislik bürosu açan meslektaþlarýmýzý ilgilendiren ve dikkat edilmesi gereken kanunun maddelerini meslektaþlarýmýzýn bilgilerine sunuyoruz. Yasa emekliye ayrýldýktan sonra ikinci bir iþte çalýþan sigortalýlardan alýnacak “Destek Priminin” artýrýlmasý kuralýný getiriyordu. Yüksek Mahkeme, bu düzenlemeyi BAÐ-K KUR’a baðlý serbest çalýþanlar yönünde iptal etti. Kanunun orijinal metnine www. http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2006/06/20060616-1 1.htm að adresinden ulaþabilirsiniz. Kanun No. 5510 Kabul Tarihi : 31/5/2006 Sigortalý sayýlanlar MADDE 4- Bu Kanunun kýsa ve uzun vadeli sigorta kollarý uygulamasý bakýmýndan; a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla iþveren tarafýndan çalýþtýrýlanlar, b) Köy ve mahalle muhtarlarý, hizmet akdine baðlý olmaksýzýn kendi adýna ve hesabýna baðýmsýz çalýþanlardan ise; 1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancý nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, 2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulan meslek odalarýna usûlüne uygun olarak kayýtlý olanlar, 3) Anonim þirketlerin kurucu ortaklarý ve/veya yönetim kurulu üyesi olan ortaklarý, sermayesi paylara bölünmüþ komandit þirketlerin komandite ortaklarý, diðer þirket ve donatma iþtiraklerinin ise tüm ortaklarý, 4) Tarýmsal faaliyette bulunanlar, c) Kamu idarelerinde; 1) (a) bendine tâbi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalýþýp, ilgili kanunlarýnda (a) bendi kapsamýna girenler gibi sigortalý olmasý öngörülmemiþ olanlar, 2) (a) ve (b) bentlerine tâbi olmayanlardan, sözleþmeli olarak çalýþýp ilgili kanunlarýnda (a) bendi kapsamýna girenler gibi sigortalý olmasý öngörülmemiþ olanlar ile 657 sayýlý Devlet Memurlarý Kanununun 86 ncý maddesi uyarýnca açýktan vekil atananlar, sigortalý sayýlýrlar. Birinci fýkranýn (a) bendi gereði sigortalý sayýlanlara iliþkin hükümler; a) Ýþçi sendikalarýnýn yönetim kurullarýna seçilenler, b) Bir veya birden fazla iþveren tarafýndan çalýþtýrýlan; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçýlarý ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diðer uðraþlarý içine alan bütün güzel sanat kollarýnda çalýþanlardan, düþünürlerden ve yazarlardan hizmet akdi ile çalýþanlar, c) Mütekabiliyet esasýna dayalý olarak uluslararasý sosyal güvenlik sözleþmesi yapýlmýþ ülke uyruðunda olanlar hariç olmak üzere, yabancý uyruklu kiþilerden hizmet akdi ile çalýþanlar, d) 2/7/1941 tarihli ve 4081 sayýlý Çiftçi Mallarýnýn Korunmasý Hakkýnda Kanuna göre çalýþtýrýlanlar, e) 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayýlý Umumi Hýfzýssýhha Kanununda belirtilen umumî kadýnlar, f) Milli Eðitim Bakanlýðý tarafýndan düzenlenen kurslarda usta öðretici olarak çalýþtýrýlanlar, kamu idarelerinde ders ücreti karþýlýðý görev verilenler ile 657 sayýlý Devlet Memurlarý Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi kapsamýnda çalýþtýrýlanlar, hakkýnda da uygulanýr. Birinci fýkranýn (c) bendi gereði sigortalý sayýlanlara iliþkin hükümler; a) Kuruluþ ve personel kanunlarý veya diðer kanunlar gereðince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarýnda Devlet memurlarý gibi emeklilik hakký tanýnmýþ olanlardan hizmet akdi ile çalýþmayanlar, b) Cumhurbaþkaný, Baþbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye baþkanlarý, il daimi komisyonu üyeleri, c) Birinci fýkranýn (c) bendi kapsamýnda iken, bu kapsamdaki kiþilerin kurduðu sendikalarýn veya sendika konfederasyonlarýnýn yönetim kurullarýna seçilenler, d) Harp okullarý ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk Silâhlý Kuvvetleri hesabýna okuyan veya kendi hesabýna okumakta iken askerî öðrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okullarý ve astsubay naspedilmek üzere temel askerlik eðitimine tâbi tutulan adaylar ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarýnda kendi hesabýna okuduktan sonra veya askerlik hizmetini müteakip subaylýða veya astsubaylýða geçirilenlerin, okullarda geçen normal eðitim süreleri, e) Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda, Emniyet Genel Müdürlüðü hesabýna okuyan veya kendi hesabýna okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüðü hesabýna okumaya devam eden öðrenciler ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarýnda kendi hesabýna okuduktan sonra komiser yardýmcýlýðýna veya polisliðe geçirilenlerin, okullarda geçen normal eðitim süreleri, hakkýnda da uygulanýr. 49 Bu maddenin uygulanmasýna iliþkin usûl ve esaslar Kurum tarafýndan çýkarýlacak yönetmelikle düzenlenir. Sigortalýlýðýn baþlangýcý MADDE 7- Sigorta hak ve yükümlülükleri 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn; a) (a) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlanlar için çalýþmaya, meslekî eðitime veya zorunlu staja baþladýklarý tarihten, b) (b) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlanlardan, gelir vergisi mükellefi olanlarýn gelir vergisi mükellefiyetinin baþladýðý tarihten; þirket ortaklarýnýn þirket ortaklýklarýnýn tescil edildiði tarihten; gelir vergisinden muaf olanlarýn ise esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluþlarýna usûlüne uygun kayýtlý olduklarý tarihten; tarýmda kendi adýna ve hesabýna baðýmsýz çalýþanlar için tarýmsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluþlarýnca tescil edildiði tarihten; köy ve mahalle muhtarlarý için seçildikleri tarihten, c) (c) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlanlar için, göreve baþladýklarý veya okullarýnda eðitime baþladýklarý tarihten, itibaren baþlar. Birinci fýkranýn (b) bendinin uygulanmasýnda, gelir vergisinden muaf olanlar ile tarýmda kendi adýna ve hesabýna baðýmsýz çalýþanlarýn kayýt ve tescil iþlemleri ile ilgili olarak kanunla kurulmuþ ilgili meslek kuruluþlarýnýn görüþleri alýnýr. Sigortalý bildirimi ve tescili MADDE 8- Ýþverenler, 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (a) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlan kiþileri, 7 nci maddenin birinci fýkrasýnýn (a) bendinde belirtilen sigortalýlýk baþlangýcýndan önce, sigortalý iþe giriþ bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Ancak iþveren tarafýndan sigortalý iþe giriþ bildirgesi; a) Ýnþaat iþyerlerinde iþe baþlatýlacak sigortalýlar için, en geç çalýþmaya baþlatýldýðý gün Kuruma verilmesi halinde, b)Yabancý ülkelere sefer yapan ulaþtýrma araçlarýna sefer esnasýnda alýnarak çalýþtýrýlanlar ile Kuruma ilk defa iþyeri bildirgesi verilecek iþyerlerinde; ilk defa sigortalý çalýþtýrmaya baþlanýlan tarihten itibaren bir ay içinde çalýþmaya baþlayan sigortalýlar için, çalýþmaya baþladýklarý tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylýk sürenin dolduðu tarihe kadar, Kuruma verilmesi halinde, c) Kamu idarelerince yurt dýþý görevde çalýþmak üzere iþe alýnanlarýn, iþten ayrýlmýþ olsalar dahi, çalýþmaya baþladýklarý tarihten itibaren üç ay içinde, Kuruma verilmesi halinde, sigortalýlýk baþlangýcýndan önce bildirilmiþ sayýlýr. Sigortalýlar, çalýþmaya baþladýklarý tarihten itibaren en geç bir ay içinde, sigortalý olarak çalýþmaya baþladýklarýný Kuruma bildirirler. Ancak, sigortalýnýn kendini bildirmemesi, sigortalý aleyhine delil teþkil etmez. 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlan kiþiler için; 7 nci maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendinde belirtilen sigortalýlýk baþlangýcýndan itibaren kendi mevzuatlarýna göre kayýt veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluþ ve birlikler veya vergi daireleri sigortalý iþe giriþ bildirgesi düzenleyerek, en geç onbeþ gün içinde Kuruma vermekle yükümlüdür. Kurum bu bildirimden itibaren bir ay içinde tescili yapýlan kiþilere, sigortalýlýk hak ve yükümlülüklerinin baþladýðýný bildirir. Yaþlýlýk aylýðýnýn baþlangýcý, kesilmesi veya sosyal güvenlik destek primi ödenmesi MADDE 30- ............. Yaþlýlýk aylýðý almakta iken sigortalý olarak yeniden çalýþmaya baþlayanlarýn veya yabancý bir ülke mevzuatý kapsamýnda çalýþmaya veya ikamete dayalý sosyal yardým almaya baþlayanlarýn yaþlýlýk aylýklarý, çalýþmaya baþladýklarý veya ikamete dayalý sosyal yardým almaya baþladýklarý tarihi takip eden ödeme dönemi baþýnda kesilir. Yaþlýlýk aylýklarý kesilenlerden, bu Kanuna tâbi olarak yeniden çalýþmaya baþlayanlardan çalýþtýklarý süre zarfýnda 80 inci maddeye göre belirlenen prime esas kazançlarý üzerinden 81 inci madde gereðince kýsa ve uzun vadeli sigorta kollarýna ait prim alýnýr. Çalýþmaya baþlamasý nedeniyle yaþlýlýk aylýklarý kesilenlerden, iþten ayrýlarak veya iþyerini kapatarak yeniden yaþlýlýk aylýðý baðlanmasý için yazýlý istekte bulunan sigortalýya, yazýlý istek tarihini takip eden ay baþýndan itibaren yeniden yaþlýlýk aylýðý hesaplanarak baðlanýr. Bu durumda olanlarýn yeniden hesaplanan yaþlýlýk aylýðý, 55 inci maddenin ikinci fýkrasýna göre yeni talep tarihine kadar yükseltilen eski aylýklarýnýn altýnda olamaz. Yaþlýlýk aylýðý almakta iken bu Kanuna tâbi sigortalý olarak yeniden çalýþmaya baþlayanlardan veya 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendine tâbi faaliyete devam edeceðini beyan edenlerden aylýklarýnýn kesilmemesi için yazýlý istekte bulunanlarýn yaþlýlýk aylýklarýnýn ödenmesine devam edilir. Bunlardan 80 inci maddeye göre tespit edilen prime esas kazançlar üzerinden 81 inci maddenin (e) bendi gereðince sosyal güvenlik destek primi alýnýr. Sosyal güvenlik destek primi ödenmiþ veya bildirilmiþ süreler bu Kanuna göre malûllük, yaþlýlýk ve ölüm sigortalarý prim ödeme gün sayýsýna ilave edilmez, 31 inci ve 36 ncý madde hükümlerine göre toptan ödeme yapýlmaz. Üçüncü fýkraya göre yaþlýlýk aylýðý kesilenler, bu Kanuna tâbi olarak yeniden çalýþtýklarý süre içinde dördüncü fýkra hükümlerinin uygulanmasýný; dördüncü fýkraya göre yaþlýlýk aylýðý kesilmeden çalýþanlar ise çalýþtýklarý süre içinde haklarýnda üçüncü fýkra hükümlerinin uygulanmasýný isteyebilirler. Prim alýnmasý zorunluluðu MADDE 79- Kýsa ve uzun vadeli sigortalar ile genel saðlýk sigortasý için, bu Kanunda öngörülen her türlü ödemeler ile yönetim giderlerini karþýlamak üzere Kurum prim almak, ilgililer de prim ödemek zorundadýr. Kurumca tahsil edilen genel saðlýk sigortasý primleri, tahsil edilmesini müteakip doðrudan Kurum bütçesinin genel saðlýk sigortasý kalemine aktarýlýr. Prime esas kazançlar MADDE 80- 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (a) ve (c) bentleri kapsamýndaki sigortalýlarýn prime esas kazançlarýnýn hesabýnda; a) Hak edilen ücretler ile prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeþit istihkaktan o ay için yapýlan ödemelerin brüt 50 toplamý esas alýnýr. b) Ölüm, doðum ve evlenme yardýmlarý, görev yolluklarý, kýdem tazminatý, iþ sonu tazminatý veya kýdem tazminatý mahiyetindeki toplu ödeme, keþif ücreti, ihbar ve kasa tazminatlarý, emekli ikramiyesi ile Bakanlýkça tutarlarý yýllar itibarýyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamlarý, özel saðlýk sigortalarýna ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylýk toplamý asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen özel saðlýk sigortasý primi ve bireysel emeklilik katký paylarý tutarlarý, görevin yerine getirilmesi için zorunlu olarak yapýlan aynî yardýmlar ile Bakanlýkça belirlenecek diðer aynî yardýmlarýn asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen kýsmý, prime esas kazanca tâbi tutulmaz. c) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fýkrasýnýn (c) bendine tâbi sigortalýlara ödenen döner sermaye katký paylarý ve döner sermayelerden baþka adla yapýlan bu nitelikteki her türlü ödemeler ile ikramiyeler ve benzeri ödemelerden en yüksek Devlet memuru aylýðýnýn % 200'ünü aþan kýsmý prime esas kazanca tâbi tutulmaz. Yukarýdaki fýkranýn (b) ve (c) bentlerinde belirtilen istisnalar dýþýnda her ne adla yapýlýrsa yapýlsýn tüm ödemeler prime esas kazanca tâbi tutulur. Diðer kanunlardaki prime tâbi tutulmamasý gerektiðine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasýnda dikkate alýnmaz. Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tâbi tutulur. Diðer ödemeler ise öncelikle ödendiði ayýn kazancýna dahil edilir ve ücret dýþýndaki bu ödemelerin üst sýnýrý aþan kýsmý, ödemenin yapýldýðý ayý takip eden aydan baþlanarak oniki ayý geçmemek üzere üst sýnýrýn altýnda kalan sonraki aylarýn prime esas kazançlarýna ilave edilir. Toplu iþ sözleþmelerine tâbi iþyerleri iþverenlerince veya kamu idareleri veya yargý mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dýþýndaki ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadýðý veya askýda olduðu bir tarihte ödenmesi durumunda, 82 nci madde hükmü de nazara alýnmak suretiyle prime esas kazancýn tâbi olduðu en son ayýn kazancýna dahil edilir. Bu durumlarda sigorta primlerinin, yukarýda belirtilen mercilerin kararlarýnýn kesinleþme tarihini izleyen ayýn sonuna kadar ödenmesi halinde, gecikme cezasý ve gecikme zammý alýnmaz ve 102 nci madde hükümleri uygulanmaz. Saatlik, günlük, haftalýk veya aylýk olarak belirli bir ücrete dayanmýþ olmayýp da komisyon ücreti ve kâra katýlma gibi belirsiz zaman ve tutar üzerinden ücret alan sigortalýlarýn prim ve ödeneklerinin hesabýnda esas tutulacak günlük kazançlarý, 82 nci madde hükmüne göre belirlenen alt sýnýrdýr. Bir iþverene tâbi olarak çalýþan sigortalýnýn belirli ücretinin dýþýnda ayrýca yukarýdaki fýkra kapsamýnda ücret almasý halinde, prime esas günlük kazancý bunlarýn toplamýndan oluþur. Bu Kanun gereðince primlerin hesabýna esas tutulacak günlük kazanç, sigortalýnýn, bir ay için prime esas tutulan kazancýnýn otuzda biridir. Ancak günlük kazancýn hesabýna esas tutulan ay içindeki bazý günlerde çalýþmamýþ ve çalýþmadýðý günler için ücret almamýþ sigortalýnýn günlük kazancý, o ay için prime esas tutulan kazancýnýn ücret aldýðý gün sayýsýna bölünmesi suretiyle hesaplanýr. Sigortalýlarýn günlük kazançlarýnýn hesabýnda esas tutulan gün sayýlarý, ayný zamanda, bunlarýn prim ödeme gün sayýlarýný gösterir. Ancak, iþveren ve sigortalý arasýnda kýsmî süreli hizmet akdinin yazýlý olarak yapýlmýþ olmasý kaydýyla, ay içerisinde günün bazý saatlerinde çalýþan ve çalýþtýðý saat karþýlýðýnda ücret alan sigortalýnýn ay içindeki prim ödeme gün sayýsý, ay içindeki toplam çalýþma saati süresinin 4857 sayýlý Ýþ Kanununa göre belirlenen haftalýk çalýþma süresine göre hesaplanan günlük çalýþma saatine bölünmesi suretiyle bulunur. Bu þekildeki hesaplamada gün kesirleri bir gün kabul edilir. Ýþveren ve sigortalý arasýnda çaðrý üzerine çalýþmaya dayalý yazýlý iþ sözleþmesinde taraflar arasýnda çalýþma süresi gün, hafta ve ay olarak belirlenmemiþ ise, sigortalýnýn ay içindeki prim ödeme gün sayýsý yukarýdaki fýkra hükmüne göre hesaplanýr. 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendi kapsamýndaki sigortalýlarýn aylýk prime esas kazançlarý, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sýnýrý ile üst sýnýrý arasýnda kalmak þartý ile kendileri tarafýndan beyan edilecek günlük kazancýn otuz katýdýr. Bu sigortalýlar tarafýndan Kurumca belirlenen sürelerde aylýk prime esas kazanç beyan edilir. Ancak beyan edilen kazançta bir deðiþiklik olmasý durumunda, sigortalýnýn yeniden beyan ettiði kazanç üzerinden hesaplanan prim tahsil edilir. 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlan kiþi, ayný zamanda iþveren ise beyan edeceði aylýk kazancý, çalýþtýrdýðý sigortalýlarýn kazancýnýn en yükseðinden az olamaz. Beyanda bulunmayan sigortalýnýn primleri, prime esas asgarî aylýk kazanç üzerinden hesap ve tahsil edilir. Beyanda bulunmayan veya beyan ettiði kazancýn düþük olduðu tespit edilen sigortalýlarýn prime esas kazançlarý, tespit edilen kazanç düzeyine çýkartýlarak beyan edilen kazançla arasýndaki farkýn primi 89 uncu madde hükümlerine göre gecikme cezasý ve gecikme zammý uygulanmak suretiyle tahsil edilir. Sigortalý olmayý gerektiren þekilde birden fazla iþte çalýþýlmasý halinde, bu Kanun gereðince alýnacak primlerine esas tutulacak aylýk ve günlük kazancýnýn tespitinde, yalnýzca bu Kanunun 53 üncü maddesine göre belirlenen 4 üncü maddenin ilgili bendi kapsamýndaki iþlerden elde ettiði aylýk ve günlük kazanç tutarý ayrý ayrý dikkate alýnýr ve primler buna göre hesaplanýr. Yalnýzca genel saðlýk sigortasýna tâbi olanlar bakýmýndan prime esas aylýk kazancýn tespitinde; 60 ýncý maddenin birinci fýkrasýnýn (d) ve (g) bentlerinde sayýlan kiþiler için 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sýnýrýnýn iki katýnýn otuz günlük tutarý, 60 ýncý maddenin birinci fýkrasýnýn (c) bendinde belirtilen kiþiler için asgarî ücret, 60 ýncý maddenin birinci fýkrasýnýn (e) bendi ile 5 inci maddenin (f) bendinde belirtilen kiþiler için ise prime esas asgarî kazanç tutarý esas alýnýr. Bu maddenin uygulamasýna iliþkin usûl ve esaslar, Kurum tarafýndan çýkarýlacak yönetmelikle düzenlenir. Prim oranlarý ve Devlet katkýsý MADDE 81- Bu Kanun gereðince alýnacak sigorta prim oranlarý aþaðýdaki þekildedir: 51 a) Malûllük, yaþlýlýk ve ölüm sigortalarý prim oraný, sigortalýnýn prime esas kazancýnýn % 20'sidir. Bunun % 9'u sigortalý hissesi, % 11'i iþveren hissesidir. b) Bu Kanunda belirtilen fiilî hizmet zammý uygulanan iþlerde çalýþan sigortalýlar için uygulanacak malûllük, yaþlýlýk ve ölüm sigortalarý prim oraný, (a) bendinde belirtilen % 20 oranýnýn, her yýl için 40 ýncý maddeye göre eklenen fiilî hizmet gün sayýsýnýn 360'a bölümü sonucu bulunacak oranda artýrýlmasý suretiyle belirlenir. Bu þekilde bulunan oran ile (a) bendinde belirtilen % 20 oraný arasýndaki farka ait primin tamamý iþveren tarafýndan ödenir. c) Kýsa vadeli sigorta kollarý prim oraný, yapýlan iþin iþ kazasý ve meslek hastalýðý bakýmýndan gösterdiði tehlikenin aðýrlýðýna göre % 1 ilâ % 6,5 oranlarý arasýnda olmak üzere, 83 üncü maddeye göre Kurumca belirlenir. Bu primin tamamýný iþveren öder. d) 5 inci maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendinde belirtilen öðrenciler ile (e) bendinde belirtilen kursiyerler için prim oraný prime esas kazançlarýnýn % 1'idir. Kursiyerlerin prime esas günlük kazançlarýnýn hesaplanmasýnda prime esas günlük kazanç alt sýnýrý dikkate alýnýr. Aday çýrak, çýrak ve meslekî eðitim gören öðrencilerin prime esas kazancý ilgili kanunlarýnda belirtilen þekilde uygulanýr. e) Yaþlýlýk aylýðý almakta iken bu Kanuna tâbi bir iþte çalýþanlara uygulanacak sosyal güvenlik destek primi oraný (a), (c) ve (f) bentlerinde belirtilen prim oranlarýnýn toplamý kadardýr. Sigortalý ve iþveren hissesi bu bentlerde belirtilen oranlardadýr. f) Genel saðlýk sigortasý primi, kýsa ve uzun vadeli sigorta kollarýna tâbi olanlar için 82 nci maddenin birinci fýkrasýna göre hesaplanan prime esas kazancýn % 12,5'idir. Bu primin % 5'i sigortalý, % 7,5'i ise iþveren hissesidir. Yalnýzca genel saðlýk sigortasýna tâbi olanlarýn genel saðlýk sigortasý primi, prime esas kazancýn % 12'sidir. g) 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendi kapsamýndaki sigortalýlar (a), (c) ve (f) bentlerindeki prim oranlarýnýn toplamý üzerinden, þayet sosyal güvenlik destek primi ödemek suretiyle çalýþýyorlar ise (e) bendinde belirtilen prim oranlarýnýn toplamý üzerinden primlerini öderler. Devlet, sigortalýnýn prime esas kazancý esas alýnarak; malûllük, yaþlýlýk ve ölüm sigortalarý için % 5 oranýnda; genel saðlýk sigortasý için ise % 3 oranýnda katký yapar. Devlet katkýsý, Kurumun ay itibarýyla tahsil ettiði malûllük, yaþlýlýk ve ölüm sigortalarý ile genel saðlýk sigortasý priminin dörtte biri olarak hesaplanýr. Devlet katkýsýnýn ödenmesine iliþkin usûl ve esaslar, Bakanlar Kurulu kararýyla belirlenir. Günlük kazanç sýnýrlarý MADDE 82- Bu Kanun gereðince alýnacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabýna esas tutulan günlük kazancýn alt sýnýrý, asgarî ücretin otuzda biri, üst sýnýrý ise günlük kazanç alt sýnýrýnýn 6,5 katýdýr. Prim belgeleri ve iþyeri kayýtlarý MADDE 86- Ýþveren bir ay içinde 4 üncü ve 5 inci maddeye tâbi çalýþtýrdýðý sigortalýlarýn ve sosyal güvenlik destek primine tâbi sigortalýlarýn; a) Ad ve soyadlarýný, T.C. kimlik numaralarýný, b) 80 inci maddeye göre hesaplanacak prime esas kazançlarýný, c) Prim ödeme gün sayýlarý ile prim tutarlarýný, gösteren ve örneði Kurum tarafýndan çýkarýlacak yönetmelikle belirlenen asýl veya ek aylýk prim ve hizmet belgesini, ait olduðu ayý takip eden ayýn yirmibeþinci gününün sonuna kadar Kuruma vermekle veya sigortalý çalýþtýrmadýðý takdirde, bu hususu sigortalý çalýþtýrmaya son verdiði tarihten itibaren, onbeþ gün içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Prim ödeme yükümlüsü MADDE 87- Bu Kanunun uygulanmasýnda kýsa ve uzun vadeli sigorta kollarý ile genel saðlýk sigortasý ve isteðe baðlý sigorta bakýmýndan; a) 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (a) ve (c) bentlerine ve 5 inci maddenin birinci fýkrasýnýn (a) bendine tâbi olanlar ile bu kapsamda sayýlan kiþilerden sosyal güvenlik destek primine tâbi olanlar için bunlarýn iþverenleri, b) 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendine tâbi olanlar ile bu kapsamda sayýlan kiþilerden sosyal güvenlik destek primine tâbi olanlar, isteðe baðlý sigortalý olanlar ve 60 ýncý maddenin birinci fýkrasýnýn (d) ve (g) bentlerinde sayýlan kiþilerin kendileri, c) 60 ýncý maddenin birinci fýkrasýnýn (c) bendinde sayýlan kiþiler için primi yýlý merkezî yönetim bütçesinden karþýlanmak üzere ilgili kamu idareleri, d) 60 ýncý maddenin birinci fýkrasýnýn (e) bendinde sayýlan kiþiler ile 5 inci maddenin (e) ve (f) bentlerinde belirtilenler için Türkiye Ýþ Kurumu, e) 5 inci maddenin (b) bendinde belirtilen aday çýrak, çýrak ve iþletmelerde meslekî eðitim görenler ile meslek liselerinde zorunlu staja tâbi tutulan öðrenciler için Milli Eðitim Bakanlýðý veya bu öðrencilerin eðitim gördükleri okullar, yüksek öðrenim sýrasýnda zorunlu staja tâbi tutulan öðrenciler için öðrenim gördükleri yüksek öðretim kurumu, f) 5 inci maddenin (c) bendine tâbi olanlar için iþverenleri veya kendileri, prim ödeme yükümlüsüdür. Primlerin ödenmesi MADDE 88- 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (a) bendinde belirtilen sigortalýlarý çalýþtýran iþveren, bir ay içinde çalýþtýrdýðý sigortalýlarýn primlerine esas tutulacak kazançlar toplamý üzerinden bu Kanun gereðince hesaplanacak sigortalý hissesi prim tutarlarýný ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarýný da bu tutara ekleyerek en geç ertesi ayýn sonuna kadar Kuruma öder. ..................... .................... 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (b) bendi kapsamýnda sigortalý sayýlanlarýn, her ay için otuz tam gün prim ödemesi zorunludur. 4 üncü maddenin birinci fýkrasýnýn (c) bendinde belirtilen sigortalýlarý çalýþtýran iþverenler, çalýþtýrdýðý sigortalýlarýn primlerine esas tutulacak kazançlar toplamý üzerinden bu Kanun gereðince hesaplanacak prim tutarlarýný ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarýný da bu tutara ekleyerek, en geç ödemenin yapýldýðý tarihi takip eden onbeþ gün içinde Kuruma öderler. 52 HABERLER MESLEK YASAMIZ VE UYGULAMA YÖNETMELÝKLERÝNÝ TANITIM VE BÝLGÝLENDÝRME TOPLANTILARI YAPILDI Piyasada iþ yapan Meslektaþlarýmýzýn da deneyimlerini aktararak katký saðladýklarý toplantýlarda, ormancýlýk özel sektörünün oluþturulmasý için Odamýza olduðu kadar, kamuda çalýþan meslektaþlarýmýza da çok iþ düþtüðü, Meslek Yasamýz ve ikincil mevzuatýn yürürlüðe girmesiyle atýlmýþ bulunan önemli adýmlarýn uygulamalarla da desteklenip, gereksiz yere açýlan fakültelerle son yýllarda erozyona uðrama eðilimi Bursa Þube Baþkanlýðýnca 5531 Sayýlý "Orman Mühendisliði, Orman Endüstri Mühendisliði ve Aðaç Ýþleri Endüstri Mühendisliði hakkýnda Kanun" ve bunun uygulanmasýna dair yönetmelikleri konu alan tanýtým ve bilgilendirme toplantýlarý yapýldý. Meslektaþlarýmýza yönelik olarak, 16-17 Aralýk 2006 tarihlerinde Bursa, Balýkesir ve Çanakkale Orman Bölge Müdürlüklerinde, bu Bölge Müdürlükleri ile iþbirliði içinde düzenlenen toplantýlara kamuda çalýþan, emekli ve serbest çalýþan 250'nin üzerinde Meslektaþýmýz katýlmýþtýr. Genel Baþkanýmýz Sayýn Ali KÜÇÜKAYDIN'ýn da katýldýðý toplantýlarda bilgilendirmeyi, Meslek Yasamýzýn ve ikincil mevzuatýn hazýrlanmasýnda büyük emek vermiþ olan Odamýz AR-GE Komisyon Baþkaný Eþref GÝRGÝN yapmýþlardýr. gösteren Orman Mühendisliði imajýnýn düzeltilmesi için herkesin çaba göstermesinin gerektiði vurgulandý. Bursa, Balýkesir ve Çanakkale'de yapýlan bu bilgilendirme toplantýlarýnýn devamýnda Gazi Üniversitesi Yönetim Bilimleri Kürsüsü Öðretim Üyelerinden Sayýn Hüseyin ÞÝRÝN Hocamýz "Deðiþim ve Deðiþim Kültürü, Kriz Yönetimi" aðýrlýklý genel bir sunum gerçekleþtirmiþtir. 53 Orman Mühendisleri Odasý Bursa Þube Yönetimi olarak toplantýlarýmýzý onurlandýran Genel Baþkanýmýz Sayýn Ali KÜÇÜKAYDIN'a, Meslek Yasamýz ve ikincil mevzuatýn hazýrlanmasýnda büyük bilgi birikimi ve özverili çalýþmalarýyla meslek camiamýzýn gönlünde taht kuran ve 2 günlük yoðun program çerçevesinde meslektaþlarýmýzý bilgilendirme adýna efor sarf eden AR-GE Komisyonu Baþkanýmýz Sayýn Eþref GÝRGÝN'e, Deðerli hocamýz Sayýn Hüseyin ÞÝRÝN'e, toplantýlarýmýz için her türlü destek ve yardýmlarýný gördüðümüz Bursa, Balýkesir ve Çanakkale Orman Bölge Müdürlerimize ve toplantýlarýmýza ilgi gösteren, katký saðlayan tüm meslektaþlarýmýza teþekkür ediyoruz. Ýmdat DEMÝR Bursa Þube Baþkaný HABERLER ORMAN MÜHENDÝSLERÝ ODASI, ORMANCILIK EÐÝTÝMÝNÝN 150. YILI ANISINA BELGESESEL FÝLM YAPTIRDI Bir Yýldýr Çekimleri Süren “Andýmýz Ormanýmýz”, Önümüzdeki Günlerde Bütün Türkiye’de Gösterime Girecek Orman mühendisliðini ve orman mühendislerini tanýtmak amacýyla ormancýlýk eðitiminin 150. yýlý anýsýna Orman Mühendisleri Odasýnca yaptýrýlan belgesel film “Andýmýz Ormanýz” tamamlandý. Orman mühendislerinin nelerle uðraþtýðýný, ne gibi iþlerde sorumluluklar üstlendiðini anlatmayý amaçlayan belgesel, meslek yaþamýna, 12 farklý anabilim dalýnda akademik öðretim görerek baþlayan genç orman mühendislerinin mesleðe atýldýktan sonraki yaþantýsýndan, daðlarýn ardýnda yürüttükleri nice çalýþmanýn çeþitliliðinden, orman mühendislerinin imzasýný taþýyan pek çok iþten de kesitler sunuyor. Çekimleri dört mevsim gözetilerek ve tüm bölgeler dolaþýlarak gerçekleþtirilen belgeselin yönetmeni M.Sadýk Aslankara ve çalýþma arkadaþlarý, fonunu ormanýn estetik deðerlerinin oluþturduðu filmin, romantik bir öykü eþliðinde kurgulandýðýný belirterek ormanlarýmýzýn ve ormancýlýk mesleðinin tek bir potada gözler önüne serilmeye çalýþýldýðýný dile getirdi. Belgeselin, ilk gösterimi ardýndan lise öðrencilerine ve yerel televizyon kanallarý aracýlýðýyla tüm halkýmýza sunulmak üzere Orman Mühendisleri Odasý Þube Baþkanlýklarýna, Orman Fakülteleriyle Orman Bölge Müdürlüklerine, Ýl Çevre ve Orman Müdürlükleriyle ormancýlýk alanýndaki sivil toplum kuruþlarýna da daðýtýmý yapýlacak. Doðrudan orman mühendislerini anlatmayý hedefleyen “Andýmýz Ormanýmýz”ýn, alanýnda önemli bir boþluðu dolduracaðý düþünülüyor. ODAMIZ GENEL MERKEZ VE SOSYAL TESÝSLER BÝNASI ÖNÜMÜZDEKÝ AYLARDA FAALÝYETDE Kaba inþaatý tamamlanan Genel Merkez ve Sosyal Tesisler Binamýzýn elektrik ve sýhhi tesisat yapým çalýþmalarý da hýzla devam etmektedir. 2007 yýlýnýn ilk aylarýnda binamýzýn faaliyete geçmesi hedeflenmiþtir. Nezih OZANGÜÇ’Ü KAYBETTÝK Seninle 1953 yýlýnda Kastamonu Lisesi’nde tanýþmýþtýk, yaþýna göre olgun, aðýrbaþlý, mütevazi hareketlerinden hoþlanmýþ, hemþehrilerimle deðil de çok uzaklardan gelip Kastamonu’da okulda birbirimizle kaynaþmýþtýk. Babanýn memur olduðu þehirden gelen arkadaþlarýna yardým eder, fakat borç olarak verdiklerini istemeyi addeder kendinin istismar edildiðini bilmene raðmen, borçlularý kýrmaktan çekinirdin. Senden bir kaç ay öncesi mezun olduktan sonra Tosya’da bölge þefi olarak çalýþmaya baþladýðýmda, bana yardýmcý olmak için böl- geme gelmiþ, bölgeyi de 1965 yýlýnda sana devretmiþtim. Yýllar birbirini kovalamýþ. Emekli olduktan sonra Ankara’da buluþmuþtuk. Emekli Ormancýlar Derneðine liseden arkadaþlarýmýzla bir araya geldiðimiz yemekli toplantýlara birlikte gider idik. Vefalý dostum 22.11.2006 günü ameliyat masasýnda bizleri býrakýp giderken yokluðunu daima hissedeceðim. Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine baþsaðlýðý diliyorum. Cemil KULAOÐLU V E F A T Hasan ÖZÝLHAN 21.09.2006, Osman Nuri KALAYCIOÐLU 25.10.2006, Nezih OZANGÜÇ 22.11.2006 tarihlerinde vefat etmiþlerdir. Kendilerine rahmet, aillelerine ve meslektaþlarýmýza baþ saðlýðý dileriz. TMMOB Orman Mühendisleri Odasý Yönetim Kurulu 54 HABERLER ODUN DIÞI ORMAN ÜRÜNLERÝ ORMAN KÖYLÜSÜ ÝÇÝN YENÝDEN UMUT OLDU Ormanlarýmýzdan yararlanma þekli aðýrlýklý biçimde endüstriyel ve yakacak odun üretimi biçiminde günümüze kadar gelmiþtir. Odun dýþý orman ürünleri üretimi geçtiðimiz yýllarda hak ettiði yeri bulamamýþtýr. Odun dýþý orman ürünlerinin son yýllarda ekonomik deðer kazanmasýnýn ardýndan ormancýlýðýmýzda yapýlan rehabilitasyon çalýþmalarý ile orman köylüsünün ilgisi odun dýþý orman ürünlerine kaymýþtýr. Ormanlarýmýzda ciddi miktarda odun dýþý ürün bulunmakta ve bu ürünler tarife bedeli karþýlýðýnda orman köylüleri tarafýndan toplanarak pazarlanmaktadýr. Sadece Mersin Orman Bölge Müdürlüðü Ormanlarýnda köylüye ekonomik katkýda bulunan odun dýþý ürünler; defne, harnup, çamfýstýðý, biberiye, kekik, sumak, okaliptüs yapraðý, menengiç, laden, mersin, adaçayý, devetabaný, andýz meyvesi, dað lalesi, kargý kamýþý, karabaþ otu, deðiþik þüceyrat ve humustur. Defne aðacýnýn yapraklarý sepicilikte ve yemeklerde, tohumundan çýkarýlan defne yaðý ise ilaç, parfümeri ve kimya sanayinde kullanýlmakta ve ihraç maddesi olarak deðerlendirilmektedir. Harnup aðacýnýn meyvesi kolestrol, damar sertliði, kansýzlýk, kabýzlýk gibi rahatsýzlýklara iyi geldiði bilinmektedir. Harnup meyvesinden pekmez çýkarýlmakta, ayrýca meyvesinin öðütülmesiyle harnup kahvesi elde edilmekte ve kafein içermemesi nedeniyle ayrýca tercih edilmektedir. Meyvenin çekirdeðinden elde edilen toz madde ise dondurma, çikolata gibi gýda ürünlerinde koyulaþtýrýcý olarak ve kimya sanayinde de kullanýlan bir ihraç maddesidir. Diðer odun dýþý ürünler çeþitli gýda, kozmetik,týp ve kimya sanayinde kullanýlmakta ve çoðu ihraç edilmektedir. Mersin Orman Bölge Müdürü M. Mustafa GÖZÜKARA "Orman köylüsü, Orman Ýþletmelerinden aldýðý izinle birlikte tarife bedeli olarak yýlda 110 000 YTL ödemiþ ve topladýðý ürünleri satmak sureti ile 1 937 000 YTL gelir elde etmiþlerdir. Bu tür üretim sahalarýnýn verimini arttýrmak için Ormancýlar olarak rehabilitasyon çalýþmalarýna hýz veriyoruz. Orman köylüsü odun dýþý üründen ciddi gelir elde ettiðini görünce konuyu sahiplenmiþ ve bu türleri hem korumaya hem de özel aðaçlandýrmayla geliþtirme ve çoðaltma yoluna gitmektedir. Köylünün bireysel gelirinin artmasýyla birlikte köy tüzel kiþilikleri odun dýþý ürünlerden ciddi gelirler elde etmektedir. Bunun sonucunda otlatmayla tahrip edilen sahalarýmýz da iyileþtirilmektedir." demiþtir. Yine bu baðlamda Adana Orman Bölge Müdürlüðünde yürütülen rehabilitasyon çalýþmalarý sonucu Adana Köy ve Çiftçi Lobisi Derneði, Adana Orman Bölge Müdürü Seyfettin YILMAZ'ý yýlýn bürokratý olarak seçmiþtir. Adana Orman Bölge Müdürlüðü mýntýkalarýnda orman köylüsünü de yakýndan ilgilendiren harnup ve defne aðaçlarý ile orman vasfýný yitiren verimsiz arazilerin tekrar orman kazandýrýlmasý ve elde edilen odun dýþý orman ürünlerinden fakir orman köylülerinin gelirinin artýrýlmasýna yönelik yapýlan ormancýlýk faaliyetleri neticesinde yaklaþýk 27 milyon YTL kaynak aktarýlmasý yapýlmýþtýr. 55 HABERLER SÜRDÜRÜLEBÝLÝR ORMAN YÖNETÝMÝ ÇALIÞTAYLARI YAPILDI Ýstanbul Ýli Çalýþtayý Dünyamýzý tehdit eden çevresel bozulmalarýn önemli faktörlerinden biri ormansýzlaþmadýr. Bu konunun anlaþýlmasý üzerine ormansýzlaþma ile ilgili tedbirlerin alýnmasý çerçevesinde Birleþmiþ Milletlerin konuyla ilgili yaptýðý toplantýlar sonunda kararlar alýnmýþtýr. Bu kararlarýn sonucunda ortak hedef, Sürdürülebilir Orman Yönetimi olarak adlandýrýlmýþtýr. Ormanlarýn yerel, ulusal ve küresel düzeyde fonksiyonlarýný yerine getirilme potansiyelini hem þimdi hem gelecekte korumak ve düzenleyerek yararlanma biçimine Sürdürülebilir Orman Yönetimi denilmektedir. Sürdürülebilir Orman Yönetimi hedeflerinin kriter ve göstergelerinin belirlenmesi ve bir rapora baðlanmasý için kamu kurumlarý, yerel kuruluþlar ve sivil toplum kuruluþlarý ile Orman Genel Müdürlüðü yerel teþkilatlarýnýn her yýl düzenlediði çalýþtaylar Adana, Mersin, Ýstanbul ve Sinop Ýllerinde yapýldý. Düzenlenen çalýþtaylara valiler, kaymakamlar, belediye baþkanlarý, üniversite temsilcileri, kamu kurum temsilcileri ve sivil toplum kuruluþlarý temsilcileri katýlmýþlardýr. Sürdürülebilir Orman Yönetimi Çalýþtaylarýnýn her yýl tekrarlanarak kamu ve sivil örgütlerin görüþleri alýnarak, orman varlýðýnýn mal ve hizmet üretimindeki süreklilik ve toplumsal beklentilerini karþýlama yeteneðini geliþtirmeye çalýþýlmasý hedeflenmektedir. Orman Mühendisleri Odasý Genel Baþkaný Ali Küçükaydýn Adana’da yapýlan çalýþtaya katýlmýþtýr. Genel Baþkan toplantýda yaptýðý konuþma ile Türkiye'de ormancýlýk alanýndaki en büyük sorunun arazi kullanýmý olduðunu vurgulayarak "Ormanlar tarlalara yada baþka kullaným alanlarýna dönüþtürülmekte, ovalar ise orman haline getirilmeye çalýþýlmaktadýr. Bu sorun mutlaka çözüme kavuþmalýdýr." demiþtir. 56 Adana Ýli Çalýþtayý Sinop Ýli Çalýþtayý Sinop Ýli Çalýþtayý Mersin Ýli Çalýþtayý
Benzer belgeler
orm muh2008_2_ENSON_YENI_SAYFALAR.qxp
gönderilmelidir. Yazýlar 7 sayfayý (A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýnlanabileceði
düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar net ve temiz
olmalý, sla...
orm muh2008_1_ENSON.qxp - Orman Mühendisleri Odası
gönderilmelidir. Yazýlar 7 sayfayý (A4) geçmemelidir. 7 sayfayý aþan yazýlarýn birbirini izleyen sayýlarda yayýnlanabileceði
düþünülerek bölümlere ayrýlmalýdýr. Fotoðraflar net ve temiz
olmalý, sla...