İLKÖĞRETİM ÇAĞI ÇOCUKLARININ I ÇOCUKLARININ

Transkript

İLKÖĞRETİM ÇAĞI ÇOCUKLARININ I ÇOCUKLARININ
ÖZEL EKİN KOLEJİ
“Bilgi Toplumunun Okulu”
EMPATİ, ÖZEL EKİN KOLEJİ P.D.R.H. SERVİSİNİN AYDA BİR YAYIMLANAN SÜRELİ YAYINIDIR. YIL: 3 SAYI: 28 MAR T- 2005
İLK Ö ĞRE Tİ
T İM ÇA ĞI ÇOCU K LA RIN IN
OK U L H A Z IRLIĞ
IRLI ĞI
VE
U YU M SÜ RE Cİ
Cİ
Okumayı öğrenmenin temelinde çocuğun anne-babası tarafından
“dinlenmiş olma” sı, “anlaşılmış olma” sı yatar. Anne ve baba,
çocuğa okulda nasıl daha iyi öğrenebileceğini ya da mutlu
olabileceğini öğretmeden önce onu olduğu gibi kabul etmeyi
öğrenmelidir. Buna bağlı olarak anne ve baba çocuklarını iyi
tanıdıkları için beklenti düzeylerinde de gerçekçi olabilirler
Haluk Yavuzer
(Çocuğunuzun ilk 6 yılı adlı kitabından)
YETİŞKİN OĞLUMA
Gün boyunca meşguldüm; oynamamızı istediğin
küçük oyunları seninle oynamaya zamanım
olmadığı. Sana pek zaman ayıramadım elbiselerini
yıkar, dikiş diker yemek yapardım, m resimli kitabını
getirip yaşadığın zevki benimle paylaşmak
istediğinde, “ Daha sonra oğlum,” derdim.
Uyuduktan sonra üstünü örter, dualarını duyar, ışığı
kapatır ve parmaklarımın ucuna basa basa kapıya
yönelirdim.
Keşke bir dakika daha kalsaydım.
Çünkü yaşam kısa, yıllar hızla akıp gidiyor; küçük
bir çocuk çok hızlı büyüyor. Değerli sırlarını
tuttuğumuz küçük çocuğumuz artık yanımızda değil.
Resimli kitaplar ortadan kalktı, oynayacak oyun yok.
İyi geceler öpücüğü ve duyabileceğimiz dualar da
yok
Bunların hepsi gerilerde kaldı.
Bir zamanlar meşgul olan ellerim hala yerinde;
Günler boş ve uzun
Keşke geri dönüp benden istediğin
O küçük şeyleri yapabilme fırsatım olsaydı
YAYIN KÜNYESİ
PDR YAYINLARI
1
Genel
Koordinatör
Behçet YAVUZ
Bilim Kurulu
Yavuz GÜNEŞ
Rezan TURHAN
Düzelti
Gülay ÖKTEM
Aylin KAMA
Dizgi-Tasarım
Murat ÖZKAN
Baskı
Eylem ÇAKICI
Özel Ekin
İlköğretim Okulu
İZMİR
Tel:02328447475
Fax:02328447484
www.ekin.k12.tr
[email protected]
©İzinsiz
kullanılamaz,
kaynak
gösterilerek
alıntı yapılabilir.
ARTUR M. SELLS
Sevgili velilerimiz,
Çoğu velimiz şu sıralar çocukları ile onların öğrenme yolculuğunun ilk basamağına
adım atmanın heyecanını yaşıyorlar. Ailenizin önemli yıllarını alacak bu yolculuk şimdi bir
başlangıç, bir ayrılık, bir büyüme ve çokça da sorumluluk demek. Çocuğunuz ve siz bu
yolculuğa ne kadar hazırsınız? Ayrılık, sorumluluk ve başarma heyecanıyla hep birlikte
nasıl baş ediyorsunuz? Bu sayımızda bu konulara değineceğiz.
EMPATİ adına
İÇERİK
•
•
•
•
•
•
İlgili kavramlar
Okula başlarken
Okula uyum
Okula uyum güçlüğünün nedenleri
Uyum güçlüğü yaşayan çocuklar için neler yapabilir?
Sonuç
İLGİLİ KAVRAMLAR
FOBİ: Belirli nesneler ya da durumlar karşısında duyulan olağan dışı güçlü korku
OKUL FOBİSİ: Okula uyum sağlamada zorluk çeken çocuklarda şiddetli korku, aşırı
öfke, açık organik bir neden olmaksızın kendini iyi hissetmemeyle şikâyetlerle otaya
çıkan, anne babanın bilgisi dâhilinde evde kalma isteğidir.
OKUL: Birbirini tanımayan insanları, okuma yazmadan başlayarak en yüksek düzeyde
bilim ve sanat bilgisi vermeye değin, çeşitli derecede toplu olarak öğrenimin sağlandığı
yer
OKULA BAŞLARKEN
Her yeni, her ilk beraberinde birazda kaygı getirir. İnsan yeniyi bilmek ister. Dilini,
yolunu bilmediğiniz bir ülkeye gittiğinizi düşünün.. Burada size yol gösterenler olsun
istersiniz, anlaşılmak ve anlamak kolaylığını yaşamak kaygınızı
azaltır. Okula yeni başlayan çocukta buna benzer bir bilinmezin
eşiğindedir. Üstelik o yaşam deneyimi açısından daha hayatın
başındadır ve yeterlilikler oldukça sınırlıdır. Ayrılık, sorumluluk,
değişiklik, uyum gibi tüm farklılıkları bir arada yaşamaktadır.
Okula başlayan çocuk ve uyum konusuna geçmeden önce onun
bu yaşlardaki gelişim özelliklerini bir kez daha hatırlayalım.
Bilişsel Gelişim
Çocuğun okul öncesi dönemini Paget, İşlem öncesi dönem olarak adlandırır. Bu aynı
zamanda benmerkezci dönemdir. Çocuk kendi bakış açısı ile başkasının bakış açısı
arasındaki ayrımı yapamaz. Böylece görünüş ile gerçek arasındaki ayrımı fark edemez.
Buna karşılık Cowan ise; “işlem öncesi dönemde çocuk başkasının ne düşündüğü ve ne
hissettikleri ile ilgilenebilir ve davranışlarını buna göre ayarlayabilir” der
Okul dönemi Somut İşlemler olarak adlandırılır. Bu dönemde çocuklar, nesneleri
uzunluklarına, ağırlıklarına ve farklılıklarına göre sıralayabilirler. Bu dönemde kazanılan
bir başka mantıksal işlem ise sınıflandırmadır. Çocuklar iki ya da daha fazla sınıf ve alt
sınıfı gruplandırabilir.
Ayrıca sayısal ilişkiler hızla gelişir, odaklaşma, tersine dönülebilirlik, ve korunum ile
ilgili sınırlılıkları giderilmeye başlar. Ben merkezciliğin yerini ise gelişen sosyal
davranışlar alır.
Dil konusunda oldukça beceriklidirler. Çoğu konuşmayı, özellikle bir grup önünde
konuşmayı sever. Dil kullanımında kendi kurallarına bağlı kalabilirler (Kurallara aşırı
bağlılıktan ileri gelen yanlışlıklar yapabilirler.)
Bedensel gelişim
6-12 yaş çocuğunun bedensel gelişimi özellikle boy ve kilo artışında
yavaşlama başlamıştır. Okula başlarken çocuklar motor gelişimi;
• Yerde top zıplatabilirler.
• Küçük kaslar iyice geliştiği için el işlerinde beceriklidirler.
• Harfleri yazabilrler.
• Yuvarlanmak, güreşmek, ve yere uzanıp oynamaktan hoşlanırlar.
• Bloklarla işlevi olan yapılar kurabilirler.
•
Çok hareketli oldukları için sık sık dengesini kaybedebilirler.
Erkekler daha büyük ise de, kızlar gelişimin diğer pratik alanlarında(özellikle motor
becerilerde) öndedirler. Bu yüzden çocuklar birbirleriyle karşılaştırılmamalı ve
yarıştırılmamalıdır.
Sosyal Gelişim
Çoğu çocuğun bir veya iki arkadaşı vardır, ama bu arkadaşlıklar çoğunlukla kıs
ömürlüdür. Sınıftaki diğer çocuklarla da oynamaya isteklidirler. Sosyal ilişkilerinde daha
esnektirler. En sevilen arkadaşlar aynı cinsten olma eğilimindedir, ama erkeklerle kızlar
arasında da arkadaşlıklar gelişebilir.
Oyun grupları küçüktür ve çok örgütlenmiş değildir. Bu yüzden sık sık değişir. Çok
sık kavga çıkabilir, ama bunlar kısa süreli ve kolay unutulan kavgalardır.
Daha çok dramatik oyundan hoşlanırlar; çoğu oyunlarını kendi yaşantılarından
veya tv. dizilerin den türetirler.
Oyunlarda ve ilgi alanlarında kız ve erkek çocukları arasında, farklılık izlenir. Her
ikisi de, sürekli yeni şeyler denemek ister, yeni oyunlar bulur ve uygular, birçok hayali
rollere girer. Grup oyunlarından çok hoşlanır. Bazı sorumluluklar yüklenir, söylenenleri
dikkatle dinler, dikkat süresi uzar.
Duygusal gelişim
Duygularını açıkça ve özgürce ifade etme eğilimindedirler. Öfke patlamaları sık
olur. Sınıf arkadaşları arasında kıskançlıklar oldukça yaygındır, çünkü bu çocuklar
öğretmenlerini çok severler ve ondan aktif bir şekilde onay beklerler.Arkadaşlarıyla bu
konuda yarışırlar.
Çocuğun okula hazırbulunuşluğu kadar anne-babanın hazırbulunuşluğuda
önemlidir. Kısaca, meraklı, ilgili, çevresindeki nesneleri tanıyabilen, akıcı konuşabilen,
renkleri, şekilleri tanıyabilen, kısa-uzun, büyük – küçük kavramlarını bilen bir çocuk
öğrenmeye hazır bir çocuktur. Yukarıda Haluk Yavuzer’den aldığımız alıntıda da
belirttiğimiz gibi, ev ortamında anne-babası tarafından dinlenen ve kendisini anlaşılmış
hisseden çocuk, hem öğrenme ortamına hem de sosyal ortama hazır demektir. Kendi
kendine yettiğini deneyimleri ile gören çocuk güven duymayı öğrenecektir.
Thackray “okula hazırlıkla ilgili şunları söyler:
“Her türlü öğrenme için hazırlık, çocuğun herhangi bir duygusal zorluğa uğramadan,
kolayc ve yeterli bir şekilde öğrenebileceği bir dönemdir. Bu o zamana kadar bazı bilgileri
öğrenmede güçlük çeken çocuğunda bunları yapabileceği anlamın gelir.
OKULA UYUM
Her yeni durum, her yaştaki insan için belli bir uyum zamanına ve güçlüğe neden
olabilir. Söz konu olan çocuk olunca ve hele bu yaşamının ilk yıllarında ve ilk ayrılmayı
yaşıyorsa durum daha farklı olabilir. Çünkü çocuk, aile ve ev ortamının dışında, ondan çok
farklı yeni bir ortama girme durumuyla karşılaşır.
Ana okulundaki eğitim çalışmaları oyun ağırlıklı olduğundan ve aile kaygısını daha az
taşıdığından, çocuklar için ana okuluna başlamak daha eğlenceli olabilmekte 1. sınıfa
başlamak ise çok daha zor olabilmektedir. Bu zorlukların nedenlerini şöyle
sıralayabiliriz.
• Uyulması gereken ve evden çok farklı birçok kuralların oluğunu
görmek.
• Kas gelişimleri açısından, yapılan etkinlikler ve yazı yazma
çalışmalarında zorlanabilmektedir.
• Oyuna ayrılan süre giderek azalmaktadır.
• Eve gelince de oyun yerine ev çalışması yapmak
gerekmektedir
Küçük yaşlarda başlayan okula başlama görevi, onun tek başına bazı şeylerle baş
etmesi demektir. Çocuklar çoğunlukla bu durumun üstesinden gelirler. Bazı çocuklar ise
uyum sorunu yaşayabilirler. Eğer bu durum yani uyum süreci uzuyor ve 3 haftayı aşıyorsa
bir okul fobinden söz edilebilir.
Yukarıda tanımladığımız “okul fobisi” kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula
gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz görünmesidir. Bu durum daha çok onun
anneden ayrılma endişesinden kaynaklanan bir tepkisidir.
Bir sonraki bölümde “okul
fobisi nedenler” ine değineceğiz.
Okul fobisinin başlangıcı 5-6 yaşlarında çocuk okula başladığı yıllarda ilk ve ağırlıklı
olarak görülür. Daha sonraki yıllarda okul değişiklikleri ile tekrar görülebilir.
Araştırmacılar okul fobisine sahip çocukların aşağıdaki özelliklere sahip oldukları
konusunda görüş birliğindedirler.
1.
Endişe, öfke, korku, huzursuzluk.
2.
Çocuğun anne babası tarafından yönetilmesine olan aşırı isteği.
3.
Depresyon, umutsuzluk, üzüntü ( nadir de olsa ataklar ve aşırı hareketlilik..)
4.
Gerçekçi olmayan benlik kavrama.
Çocuk dilinde okula gitmemenin nedenleri şöyle açıklanır. ( Hatice Günayer Şenel’in
Eyvah Çocuğum Okula Başlıyor Adlı kitabından.)
1.
Ben okulu sevmedim
2.
Tamam artık okula gittim, bu kadar yeter daha ne kadar gideceğim
3.
Siz yanımda değilsiniz ben burada durmam.
4.
Neden o ( başka bir çocuk veya kardeşi da okula gitmiyor?
5.
Okulda kimse beni sevmiyor?
6.
Öğretmenim bana kötü davranıyor.
7.
Arkadaşlarım beni istemiyor.
8.
Okulda çok yalnızım.
9.
Çok hastayım. (Karnım veya başım ağrıyor gibi)
10.
Ve çocuğun özel durumu veya yaratıcılığı ile ilgili diğer nedenler.
OKULA UYUM GÜÇLÜĞÜNÜN NEDENLERİ
Okula uyum güçlüğünün nedenleri ile ilgili üç ayrı durumdan söz edilebilir.
1.
Okul fobisi anneden ayrılma endişesinin sonucu olarak ortaya çıkabilir: Çocuklar
annesine aşırı duygular besler. Anne sevgisini kaybetme korkusu yaşar ve anneye aşırı
bağlanır. Anne bu aşırı bağlılığı aşırı koruyucu olmakla arttırır. Bu aşırı koruyuculuk
annenin ( bazen de banın) kendi yetersizlik duygusunun bir sonucudur. Böylece her iki
duygu karşılıklı olarak beslenir. Çocuklar ise sonuçta okuldaki herhangi bir objeden değil,
annesinin kendisini terk etmesinden korkarlar.
2.
Abartılmış bir yeterlilik duygusuna sahip olmak: Anne babanın çocuğuna her şeyi
başarabileceğine yönelik inancını aşılaması çocukta kendine aşırı güvenin oluşmasına
neden olur. Bu her şeye gücü yeterlilik duygusu okulda çocukların
kendi sınırlarının farkına varmasıyla sona erer ve çocukta
uyumsuzluğa neden olur. Böylece çocuklar okuldan kaçıp anne
babalarının abartılmış benlik imajlarını kuvvetlendirdikleri evde
kalmayı tercih ederler. Burada çocuklar ebeveynlerinden uzak
kalmaktan korkmak yerine okulda gerçekçi olmayan benlik
imajlarını kaybetmekten korkarlar.
3.
Çocuğun okuldaki herhangi bir şeyden korkması okul fobisi
geliştirebilir. Okulda endişe korkuya neden olan bu durum evde olmadığından çocuk
evde kalmayı seçebilir. Anne babanın ilgisinden memnun kalırlar hatta bu onlara ödül
gibi gelir. Ancak çocuk evde kaldıkça ve okuldan uzak kalmaya devam ettikçe giderek
zayıflar. Endişenin yerini evde kalmanın mutluluğu alır bu da okuldan uzaklaşmaya ve
eve bağlanmaya neden olur.
Bunların dışında okul fobisinin okuldan ve evden kaynaklanan nedenleri de olabilir;
1. Okuldan kaynaklanan nedenler
• Sınıfların çok kalabalık olması nedeniyle çocukların öğretmenden beklediği ilgiyi
görememesi.
• Öğretmen çok otoriter olabilir ve çocuk da buna uyum sağlayamayabilir.
• Sınıfta yapılan veya yaptırılan etkinlikler çocuğa zor gelebilir veya belli bir
etkinliği başaramama endişesi onu okuldan soğutabilir.
• Alay edilme, beğenilmeme veya istediği ilgiyi bulamama.
• Arkadaşsız ve yalnız kalma endişesi.
2. Evden kaynaklanan nedenler; uzmanlar okul fobisini genetik ve çevresel
faktörlere de bağlıyorlar.
• Çocuğun, ebeveynlerinden biri veya her ikisi anksiyete bozukluğuna sahip
olabilir. Bu da çocukta ayrılma endişesi bozukluğuna neden olabilir.
• Çevresel nedenler arasında; anne babanlın yaşadığı sorunlu evlilik, aile
bireylerini yaşadığı ciddi bir hastalık, kardeş kavgaları, çocuk istismarı, aile içi şiddet.
• Ev değişimi ile ilgili olarak eski arkadaşlarını ve okulunu bırakmak zorunda kalan
ve yeni okula uyum sağlayamayan çocuklarda okulu reddetme davranışları görülebilir.
OKULA UYUM GÜÇLÜĞÜ ÇEKEN ÇOCUKLAR İÇİN NELER YAPILABİLİR?
1. OKULA BAŞLAYACAKLAR İÇİN NELER YAPILMALI?
Çoğunlukla okula başlama çocuklarda istek hatta sabırsızlık ve heyecan yaratır.
Ailede bu isteği destekler. Burada çocuğun soruları doğru bir şekilde yanıtlanmalı,
orada yaşanan gerçekler çocukların soruları sırasında ve soruları kadar yanıtlanmalı.
Ailelerin kaygı odaklı ve beklenti bildiren iletişimleri çocuğa olumsuzluk yükleyebilir.
Çocuğa okulun başlama ve bitme saatlerinin bilgisi, nasıl gideceği kimin tarafından
karşılanacağı bilgisi gibi önemli bilgiler verilmelidir.
Kayıtların yaz aylarında yapılması, ailenin okulu tanıma geziler veya okulun
tanışma günleri düzenlemesi uyumla ilgili sorunlarını aza indirebilir.
Çocuğun başarılı olduğu veya sevdiği etkinlikleri yapması için teşvik edilmesi
sağlanabilir.
Oyun ve sportif - sanatsal etkinliklere katılması için cesaretlendirilebilir.
2. OKUL FOBİSİ OLAN ÇOCUKLAR İÇİN NELER YAPILABİLİR?
•
Öncelikle davranışı kabul etmek gerekir. Çocuğun böyle bir
gerçeği vardır. Ve o suçlanmamalıdır. Duyguyu yok saymak,
nasihat etmek çocukta anlaşılmamış duygusu oluşturacağı için
işini daha da güçleştirecektir.
•
Ebeveynin okul ve öğretmen değiştirme gibi çözümleri kısa
bir süre için geçerlidir. Çocuk bir süre sonra şikâyetini tekrar
gündeme getirebilir. Bu konuda öncelikle öğretmenin konuya
duyarlı davranması gerekir. Okulda ki psikolojik danışmanlarla
ailelerin ve öğretmenlerin işbirlikli çalışması gerekir.
•
İlk üç haftada sağlanamayan uyum sorunu ile ilgili yardım süreci başlatılmalıdır.
Bazı kaynaklar ilk yıllara tedavi edilmeyen okul fobisinin 11 yaşın üzerine çıkıldığında
kronikleşebileceğini ifade ediyorlar. Bu nedenle konunun ertelenmeden üzerinde
durulması gerekir. Kısaca bu çalışmanın okul, aile ve yardım alınan kurumla birlikte
yürütülmesi gerekir.
•
Okul fobisine sahip çocuğun okuldan uzak kalmaması gerekir. Çocuk sınıfa
girmese de okulda, bahçede sağlanmalıdır.
3. OKULDAN BEKLENEN ÇALIŞMALAR
• Okul aile ile işbirliği içinde olmalı ve tüm gelişim bilgisini paylaşmalıdır.
• Bazı konularda aileye hoşgörülü davranmalıdır. Örneğin servis aracına birlikte
gitmesi, bahçede birlikte dolaşması, çocuğun belli bir süre aile ile telefonla
görüşmesine izin verilmesi gibi.
• Önemli durumlarda okulda kalma süresi aşamalı olarak uzatılabilir.
• Çocuğun okulda veya okul dışında bir arkadaş edinmesine onunla oyunalar
oynaması için ortamlar hazırlamak,
• Evden okula sevdiği bir eşyası veya oyuncağı ile gelmesine izin verme,
• Öğretmenin ev ziyareti yapması onun okula güven duymasını sağlayacaktır.
SONUÇ
Okula başlamak, her aile ve çocuk için bir heyecan kaynağıdır. Büyüyen çocuğunu
yeni ortamlarda, özelliklede başarması gereken ve onun geleceğini belirleyen bir
yolculuğun başında görmek, anne-baba olmakla ilgili önemli bir duygudur. Çocuğun bu
konudaki duygu ve düşüncelerine de yukarıda değindik. Her yenilik, yeni bir görev ve
sorumluluk demektir. Her yaşta insan kendini bu görev ve sorumluluğunu yerine
getirecek yetkinlikte görmek ister. Anne- babalar ise bu
durumu hem kendileri hem de çocukları için isterler.
KARAR
Buradaki ince sınır ise hangi görev ve sorumluluğun
VERMENİZ GEREKEN;
çocuğa hangisinin ise anne-babaya ait olduğu
YA ONUN KAHRAMANI
bilmektedir. Artık çocuğunuzun bir öğrenme alanı
OLMAK
vardır. Önceleri yakından izlediğiniz, sorumluluğun
YA DA ONUN
onda olduğunu hissettirdiğiniz alanı.
Çocuğun
KENDİ YAŞAMININ
öğrencilik alanını sizin anlarınızdan ayırmak için;
KAHRAMANI
• Gerçekçi beklentiler içinde olmak.
OLMASINA İZİN VERMEK
• Çocuk için,
kendi hayalleri, tutkuları veya
arzularından bağımsız, alanlar tanımak
• Çocuğa, kararlı ve tutarlı sınırlılıklarla yaklaşmak ve yükleme yapmamak,
• Onu anlamak ama kendinizi de anlatmak.
Yazımızı NORMAN H. FİNKELSTEİN’ den yaptığımız bir alıntı ile bitiriyoruz
Bana Bir Oğul Ver
Bana bir oğul ver ki, Tanrım, zayıf olduğunda bunun farkına varacak kadar güçlü,
korktuğunda kendisiyle yüzleşecek kadar yürekli olsun; yenilgide teslim olmasın ve
gururunu yitirmesin, alçak gönüllü ve nazik osun.
Bana bir oğul ver ki, eylemi dileklere değişmesin ve kendini tanısın; kendini tanımak
bilgeliğin temelidir. Onu kolaylık ve rahatlığın düz yolunda değil, zorlukların
rampasında eşlik et. Fırtınada ayakta kalmayı ve düşenlere sevecenlik duymasına
yardımcı ol.
Bana bir oğul ver k, gönlü temiz, amacı büyük olsun, başkalarına egemen olmadan
önce kendine egemen olsun, geçmişi asla unutmadan geleceğe yükselsin. Tüm
bunların yanında ciddi olsa bile kendini fazla ciddiye almasın… Ona alçak gönüllülük
ver ki, gerçek büyüklükteki yalınlığı anlasın. Ona gerçek bilgeliğin ve gerçek gücün
uysallığını ver. O zaman ben, yani onun babası, “Boşa yaşamadım,” diyebileyim.
İmparator General-Douglas Mac Artur’ Biyografisi
Norman H. Finkelstein
TELEFONLA İLETİNİZ. İŞBİRLİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ.
[email protected], [email protected], [email protected]
AYIN ÖNERİLERİ
OKUYABİLİRSİNİZ
İç Dünya oyunları
Felsefenin tesellisi
Yeşim Türköz
Alein de Botton
Sistem Yayıncılık
Sel yayıncılık
İZLEYEBİLİRSİNİZ
Koro
Kır Zincirlerini
DİNLEYEBİLİRSİNİZ
Sezen Aksu
Kardelen
KAYNAKÇA
Selçuk Ziya
( 1999 ) Gelişim Ve Öğrenme Nobel Yayıncılık
Şenel Hatce Günayer (2005) Eyvah Çocuğum Okula Başlıyor Özgür Yayıncılık
Yavuzer Haluk
( 2001 ) Çocuğunuzun ilk 6 Yılı Remzi Kitabevi
GELECEK SAYIMIZIN KONUSU
ÇOCUKLARIN TEMEL DUYGUSAL İHTİYAÇLARI