İLKÖĞRETİM ÇAĞI ÇOCUKLARININ I ÇOCUKLARININ
Transkript
İLKÖĞRETİM ÇAĞI ÇOCUKLARININ I ÇOCUKLARININ
ÖZEL EKİN KOLEJİ “Bilgi Toplumunun Okulu” EMPATİ, ÖZEL EKİN KOLEJİ P.D.R.H. SERVİSİNİN AYDA BİR YAYIMLANAN SÜRELİ YAYINIDIR. YIL: 3 SAYI: 28 MAR T- 2005 İLK Ö ĞRE Tİ T İM ÇA ĞI ÇOCU K LA RIN IN OK U L H A Z IRLIĞ IRLI ĞI VE U YU M SÜ RE Cİ Cİ Okumayı öğrenmenin temelinde çocuğun anne-babası tarafından “dinlenmiş olma” sı, “anlaşılmış olma” sı yatar. Anne ve baba, çocuğa okulda nasıl daha iyi öğrenebileceğini ya da mutlu olabileceğini öğretmeden önce onu olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmelidir. Buna bağlı olarak anne ve baba çocuklarını iyi tanıdıkları için beklenti düzeylerinde de gerçekçi olabilirler Haluk Yavuzer (Çocuğunuzun ilk 6 yılı adlı kitabından) YETİŞKİN OĞLUMA Gün boyunca meşguldüm; oynamamızı istediğin küçük oyunları seninle oynamaya zamanım olmadığı. Sana pek zaman ayıramadım elbiselerini yıkar, dikiş diker yemek yapardım, m resimli kitabını getirip yaşadığın zevki benimle paylaşmak istediğinde, “ Daha sonra oğlum,” derdim. Uyuduktan sonra üstünü örter, dualarını duyar, ışığı kapatır ve parmaklarımın ucuna basa basa kapıya yönelirdim. Keşke bir dakika daha kalsaydım. Çünkü yaşam kısa, yıllar hızla akıp gidiyor; küçük bir çocuk çok hızlı büyüyor. Değerli sırlarını tuttuğumuz küçük çocuğumuz artık yanımızda değil. Resimli kitaplar ortadan kalktı, oynayacak oyun yok. İyi geceler öpücüğü ve duyabileceğimiz dualar da yok Bunların hepsi gerilerde kaldı. Bir zamanlar meşgul olan ellerim hala yerinde; Günler boş ve uzun Keşke geri dönüp benden istediğin O küçük şeyleri yapabilme fırsatım olsaydı YAYIN KÜNYESİ PDR YAYINLARI 1 Genel Koordinatör Behçet YAVUZ Bilim Kurulu Yavuz GÜNEŞ Rezan TURHAN Düzelti Gülay ÖKTEM Aylin KAMA Dizgi-Tasarım Murat ÖZKAN Baskı Eylem ÇAKICI Özel Ekin İlköğretim Okulu İZMİR Tel:02328447475 Fax:02328447484 www.ekin.k12.tr [email protected] ©İzinsiz kullanılamaz, kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. ARTUR M. SELLS Sevgili velilerimiz, Çoğu velimiz şu sıralar çocukları ile onların öğrenme yolculuğunun ilk basamağına adım atmanın heyecanını yaşıyorlar. Ailenizin önemli yıllarını alacak bu yolculuk şimdi bir başlangıç, bir ayrılık, bir büyüme ve çokça da sorumluluk demek. Çocuğunuz ve siz bu yolculuğa ne kadar hazırsınız? Ayrılık, sorumluluk ve başarma heyecanıyla hep birlikte nasıl baş ediyorsunuz? Bu sayımızda bu konulara değineceğiz. EMPATİ adına İÇERİK • • • • • • İlgili kavramlar Okula başlarken Okula uyum Okula uyum güçlüğünün nedenleri Uyum güçlüğü yaşayan çocuklar için neler yapabilir? Sonuç İLGİLİ KAVRAMLAR FOBİ: Belirli nesneler ya da durumlar karşısında duyulan olağan dışı güçlü korku OKUL FOBİSİ: Okula uyum sağlamada zorluk çeken çocuklarda şiddetli korku, aşırı öfke, açık organik bir neden olmaksızın kendini iyi hissetmemeyle şikâyetlerle otaya çıkan, anne babanın bilgisi dâhilinde evde kalma isteğidir. OKUL: Birbirini tanımayan insanları, okuma yazmadan başlayarak en yüksek düzeyde bilim ve sanat bilgisi vermeye değin, çeşitli derecede toplu olarak öğrenimin sağlandığı yer OKULA BAŞLARKEN Her yeni, her ilk beraberinde birazda kaygı getirir. İnsan yeniyi bilmek ister. Dilini, yolunu bilmediğiniz bir ülkeye gittiğinizi düşünün.. Burada size yol gösterenler olsun istersiniz, anlaşılmak ve anlamak kolaylığını yaşamak kaygınızı azaltır. Okula yeni başlayan çocukta buna benzer bir bilinmezin eşiğindedir. Üstelik o yaşam deneyimi açısından daha hayatın başındadır ve yeterlilikler oldukça sınırlıdır. Ayrılık, sorumluluk, değişiklik, uyum gibi tüm farklılıkları bir arada yaşamaktadır. Okula başlayan çocuk ve uyum konusuna geçmeden önce onun bu yaşlardaki gelişim özelliklerini bir kez daha hatırlayalım. Bilişsel Gelişim Çocuğun okul öncesi dönemini Paget, İşlem öncesi dönem olarak adlandırır. Bu aynı zamanda benmerkezci dönemdir. Çocuk kendi bakış açısı ile başkasının bakış açısı arasındaki ayrımı yapamaz. Böylece görünüş ile gerçek arasındaki ayrımı fark edemez. Buna karşılık Cowan ise; “işlem öncesi dönemde çocuk başkasının ne düşündüğü ve ne hissettikleri ile ilgilenebilir ve davranışlarını buna göre ayarlayabilir” der Okul dönemi Somut İşlemler olarak adlandırılır. Bu dönemde çocuklar, nesneleri uzunluklarına, ağırlıklarına ve farklılıklarına göre sıralayabilirler. Bu dönemde kazanılan bir başka mantıksal işlem ise sınıflandırmadır. Çocuklar iki ya da daha fazla sınıf ve alt sınıfı gruplandırabilir. Ayrıca sayısal ilişkiler hızla gelişir, odaklaşma, tersine dönülebilirlik, ve korunum ile ilgili sınırlılıkları giderilmeye başlar. Ben merkezciliğin yerini ise gelişen sosyal davranışlar alır. Dil konusunda oldukça beceriklidirler. Çoğu konuşmayı, özellikle bir grup önünde konuşmayı sever. Dil kullanımında kendi kurallarına bağlı kalabilirler (Kurallara aşırı bağlılıktan ileri gelen yanlışlıklar yapabilirler.) Bedensel gelişim 6-12 yaş çocuğunun bedensel gelişimi özellikle boy ve kilo artışında yavaşlama başlamıştır. Okula başlarken çocuklar motor gelişimi; • Yerde top zıplatabilirler. • Küçük kaslar iyice geliştiği için el işlerinde beceriklidirler. • Harfleri yazabilrler. • Yuvarlanmak, güreşmek, ve yere uzanıp oynamaktan hoşlanırlar. • Bloklarla işlevi olan yapılar kurabilirler. • Çok hareketli oldukları için sık sık dengesini kaybedebilirler. Erkekler daha büyük ise de, kızlar gelişimin diğer pratik alanlarında(özellikle motor becerilerde) öndedirler. Bu yüzden çocuklar birbirleriyle karşılaştırılmamalı ve yarıştırılmamalıdır. Sosyal Gelişim Çoğu çocuğun bir veya iki arkadaşı vardır, ama bu arkadaşlıklar çoğunlukla kıs ömürlüdür. Sınıftaki diğer çocuklarla da oynamaya isteklidirler. Sosyal ilişkilerinde daha esnektirler. En sevilen arkadaşlar aynı cinsten olma eğilimindedir, ama erkeklerle kızlar arasında da arkadaşlıklar gelişebilir. Oyun grupları küçüktür ve çok örgütlenmiş değildir. Bu yüzden sık sık değişir. Çok sık kavga çıkabilir, ama bunlar kısa süreli ve kolay unutulan kavgalardır. Daha çok dramatik oyundan hoşlanırlar; çoğu oyunlarını kendi yaşantılarından veya tv. dizilerin den türetirler. Oyunlarda ve ilgi alanlarında kız ve erkek çocukları arasında, farklılık izlenir. Her ikisi de, sürekli yeni şeyler denemek ister, yeni oyunlar bulur ve uygular, birçok hayali rollere girer. Grup oyunlarından çok hoşlanır. Bazı sorumluluklar yüklenir, söylenenleri dikkatle dinler, dikkat süresi uzar. Duygusal gelişim Duygularını açıkça ve özgürce ifade etme eğilimindedirler. Öfke patlamaları sık olur. Sınıf arkadaşları arasında kıskançlıklar oldukça yaygındır, çünkü bu çocuklar öğretmenlerini çok severler ve ondan aktif bir şekilde onay beklerler.Arkadaşlarıyla bu konuda yarışırlar. Çocuğun okula hazırbulunuşluğu kadar anne-babanın hazırbulunuşluğuda önemlidir. Kısaca, meraklı, ilgili, çevresindeki nesneleri tanıyabilen, akıcı konuşabilen, renkleri, şekilleri tanıyabilen, kısa-uzun, büyük – küçük kavramlarını bilen bir çocuk öğrenmeye hazır bir çocuktur. Yukarıda Haluk Yavuzer’den aldığımız alıntıda da belirttiğimiz gibi, ev ortamında anne-babası tarafından dinlenen ve kendisini anlaşılmış hisseden çocuk, hem öğrenme ortamına hem de sosyal ortama hazır demektir. Kendi kendine yettiğini deneyimleri ile gören çocuk güven duymayı öğrenecektir. Thackray “okula hazırlıkla ilgili şunları söyler: “Her türlü öğrenme için hazırlık, çocuğun herhangi bir duygusal zorluğa uğramadan, kolayc ve yeterli bir şekilde öğrenebileceği bir dönemdir. Bu o zamana kadar bazı bilgileri öğrenmede güçlük çeken çocuğunda bunları yapabileceği anlamın gelir. OKULA UYUM Her yeni durum, her yaştaki insan için belli bir uyum zamanına ve güçlüğe neden olabilir. Söz konu olan çocuk olunca ve hele bu yaşamının ilk yıllarında ve ilk ayrılmayı yaşıyorsa durum daha farklı olabilir. Çünkü çocuk, aile ve ev ortamının dışında, ondan çok farklı yeni bir ortama girme durumuyla karşılaşır. Ana okulundaki eğitim çalışmaları oyun ağırlıklı olduğundan ve aile kaygısını daha az taşıdığından, çocuklar için ana okuluna başlamak daha eğlenceli olabilmekte 1. sınıfa başlamak ise çok daha zor olabilmektedir. Bu zorlukların nedenlerini şöyle sıralayabiliriz. • Uyulması gereken ve evden çok farklı birçok kuralların oluğunu görmek. • Kas gelişimleri açısından, yapılan etkinlikler ve yazı yazma çalışmalarında zorlanabilmektedir. • Oyuna ayrılan süre giderek azalmaktadır. • Eve gelince de oyun yerine ev çalışması yapmak gerekmektedir Küçük yaşlarda başlayan okula başlama görevi, onun tek başına bazı şeylerle baş etmesi demektir. Çocuklar çoğunlukla bu durumun üstesinden gelirler. Bazı çocuklar ise uyum sorunu yaşayabilirler. Eğer bu durum yani uyum süreci uzuyor ve 3 haftayı aşıyorsa bir okul fobinden söz edilebilir. Yukarıda tanımladığımız “okul fobisi” kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz görünmesidir. Bu durum daha çok onun anneden ayrılma endişesinden kaynaklanan bir tepkisidir. Bir sonraki bölümde “okul fobisi nedenler” ine değineceğiz. Okul fobisinin başlangıcı 5-6 yaşlarında çocuk okula başladığı yıllarda ilk ve ağırlıklı olarak görülür. Daha sonraki yıllarda okul değişiklikleri ile tekrar görülebilir. Araştırmacılar okul fobisine sahip çocukların aşağıdaki özelliklere sahip oldukları konusunda görüş birliğindedirler. 1. Endişe, öfke, korku, huzursuzluk. 2. Çocuğun anne babası tarafından yönetilmesine olan aşırı isteği. 3. Depresyon, umutsuzluk, üzüntü ( nadir de olsa ataklar ve aşırı hareketlilik..) 4. Gerçekçi olmayan benlik kavrama. Çocuk dilinde okula gitmemenin nedenleri şöyle açıklanır. ( Hatice Günayer Şenel’in Eyvah Çocuğum Okula Başlıyor Adlı kitabından.) 1. Ben okulu sevmedim 2. Tamam artık okula gittim, bu kadar yeter daha ne kadar gideceğim 3. Siz yanımda değilsiniz ben burada durmam. 4. Neden o ( başka bir çocuk veya kardeşi da okula gitmiyor? 5. Okulda kimse beni sevmiyor? 6. Öğretmenim bana kötü davranıyor. 7. Arkadaşlarım beni istemiyor. 8. Okulda çok yalnızım. 9. Çok hastayım. (Karnım veya başım ağrıyor gibi) 10. Ve çocuğun özel durumu veya yaratıcılığı ile ilgili diğer nedenler. OKULA UYUM GÜÇLÜĞÜNÜN NEDENLERİ Okula uyum güçlüğünün nedenleri ile ilgili üç ayrı durumdan söz edilebilir. 1. Okul fobisi anneden ayrılma endişesinin sonucu olarak ortaya çıkabilir: Çocuklar annesine aşırı duygular besler. Anne sevgisini kaybetme korkusu yaşar ve anneye aşırı bağlanır. Anne bu aşırı bağlılığı aşırı koruyucu olmakla arttırır. Bu aşırı koruyuculuk annenin ( bazen de banın) kendi yetersizlik duygusunun bir sonucudur. Böylece her iki duygu karşılıklı olarak beslenir. Çocuklar ise sonuçta okuldaki herhangi bir objeden değil, annesinin kendisini terk etmesinden korkarlar. 2. Abartılmış bir yeterlilik duygusuna sahip olmak: Anne babanın çocuğuna her şeyi başarabileceğine yönelik inancını aşılaması çocukta kendine aşırı güvenin oluşmasına neden olur. Bu her şeye gücü yeterlilik duygusu okulda çocukların kendi sınırlarının farkına varmasıyla sona erer ve çocukta uyumsuzluğa neden olur. Böylece çocuklar okuldan kaçıp anne babalarının abartılmış benlik imajlarını kuvvetlendirdikleri evde kalmayı tercih ederler. Burada çocuklar ebeveynlerinden uzak kalmaktan korkmak yerine okulda gerçekçi olmayan benlik imajlarını kaybetmekten korkarlar. 3. Çocuğun okuldaki herhangi bir şeyden korkması okul fobisi geliştirebilir. Okulda endişe korkuya neden olan bu durum evde olmadığından çocuk evde kalmayı seçebilir. Anne babanın ilgisinden memnun kalırlar hatta bu onlara ödül gibi gelir. Ancak çocuk evde kaldıkça ve okuldan uzak kalmaya devam ettikçe giderek zayıflar. Endişenin yerini evde kalmanın mutluluğu alır bu da okuldan uzaklaşmaya ve eve bağlanmaya neden olur. Bunların dışında okul fobisinin okuldan ve evden kaynaklanan nedenleri de olabilir; 1. Okuldan kaynaklanan nedenler • Sınıfların çok kalabalık olması nedeniyle çocukların öğretmenden beklediği ilgiyi görememesi. • Öğretmen çok otoriter olabilir ve çocuk da buna uyum sağlayamayabilir. • Sınıfta yapılan veya yaptırılan etkinlikler çocuğa zor gelebilir veya belli bir etkinliği başaramama endişesi onu okuldan soğutabilir. • Alay edilme, beğenilmeme veya istediği ilgiyi bulamama. • Arkadaşsız ve yalnız kalma endişesi. 2. Evden kaynaklanan nedenler; uzmanlar okul fobisini genetik ve çevresel faktörlere de bağlıyorlar. • Çocuğun, ebeveynlerinden biri veya her ikisi anksiyete bozukluğuna sahip olabilir. Bu da çocukta ayrılma endişesi bozukluğuna neden olabilir. • Çevresel nedenler arasında; anne babanlın yaşadığı sorunlu evlilik, aile bireylerini yaşadığı ciddi bir hastalık, kardeş kavgaları, çocuk istismarı, aile içi şiddet. • Ev değişimi ile ilgili olarak eski arkadaşlarını ve okulunu bırakmak zorunda kalan ve yeni okula uyum sağlayamayan çocuklarda okulu reddetme davranışları görülebilir. OKULA UYUM GÜÇLÜĞÜ ÇEKEN ÇOCUKLAR İÇİN NELER YAPILABİLİR? 1. OKULA BAŞLAYACAKLAR İÇİN NELER YAPILMALI? Çoğunlukla okula başlama çocuklarda istek hatta sabırsızlık ve heyecan yaratır. Ailede bu isteği destekler. Burada çocuğun soruları doğru bir şekilde yanıtlanmalı, orada yaşanan gerçekler çocukların soruları sırasında ve soruları kadar yanıtlanmalı. Ailelerin kaygı odaklı ve beklenti bildiren iletişimleri çocuğa olumsuzluk yükleyebilir. Çocuğa okulun başlama ve bitme saatlerinin bilgisi, nasıl gideceği kimin tarafından karşılanacağı bilgisi gibi önemli bilgiler verilmelidir. Kayıtların yaz aylarında yapılması, ailenin okulu tanıma geziler veya okulun tanışma günleri düzenlemesi uyumla ilgili sorunlarını aza indirebilir. Çocuğun başarılı olduğu veya sevdiği etkinlikleri yapması için teşvik edilmesi sağlanabilir. Oyun ve sportif - sanatsal etkinliklere katılması için cesaretlendirilebilir. 2. OKUL FOBİSİ OLAN ÇOCUKLAR İÇİN NELER YAPILABİLİR? • Öncelikle davranışı kabul etmek gerekir. Çocuğun böyle bir gerçeği vardır. Ve o suçlanmamalıdır. Duyguyu yok saymak, nasihat etmek çocukta anlaşılmamış duygusu oluşturacağı için işini daha da güçleştirecektir. • Ebeveynin okul ve öğretmen değiştirme gibi çözümleri kısa bir süre için geçerlidir. Çocuk bir süre sonra şikâyetini tekrar gündeme getirebilir. Bu konuda öncelikle öğretmenin konuya duyarlı davranması gerekir. Okulda ki psikolojik danışmanlarla ailelerin ve öğretmenlerin işbirlikli çalışması gerekir. • İlk üç haftada sağlanamayan uyum sorunu ile ilgili yardım süreci başlatılmalıdır. Bazı kaynaklar ilk yıllara tedavi edilmeyen okul fobisinin 11 yaşın üzerine çıkıldığında kronikleşebileceğini ifade ediyorlar. Bu nedenle konunun ertelenmeden üzerinde durulması gerekir. Kısaca bu çalışmanın okul, aile ve yardım alınan kurumla birlikte yürütülmesi gerekir. • Okul fobisine sahip çocuğun okuldan uzak kalmaması gerekir. Çocuk sınıfa girmese de okulda, bahçede sağlanmalıdır. 3. OKULDAN BEKLENEN ÇALIŞMALAR • Okul aile ile işbirliği içinde olmalı ve tüm gelişim bilgisini paylaşmalıdır. • Bazı konularda aileye hoşgörülü davranmalıdır. Örneğin servis aracına birlikte gitmesi, bahçede birlikte dolaşması, çocuğun belli bir süre aile ile telefonla görüşmesine izin verilmesi gibi. • Önemli durumlarda okulda kalma süresi aşamalı olarak uzatılabilir. • Çocuğun okulda veya okul dışında bir arkadaş edinmesine onunla oyunalar oynaması için ortamlar hazırlamak, • Evden okula sevdiği bir eşyası veya oyuncağı ile gelmesine izin verme, • Öğretmenin ev ziyareti yapması onun okula güven duymasını sağlayacaktır. SONUÇ Okula başlamak, her aile ve çocuk için bir heyecan kaynağıdır. Büyüyen çocuğunu yeni ortamlarda, özelliklede başarması gereken ve onun geleceğini belirleyen bir yolculuğun başında görmek, anne-baba olmakla ilgili önemli bir duygudur. Çocuğun bu konudaki duygu ve düşüncelerine de yukarıda değindik. Her yenilik, yeni bir görev ve sorumluluk demektir. Her yaşta insan kendini bu görev ve sorumluluğunu yerine getirecek yetkinlikte görmek ister. Anne- babalar ise bu durumu hem kendileri hem de çocukları için isterler. KARAR Buradaki ince sınır ise hangi görev ve sorumluluğun VERMENİZ GEREKEN; çocuğa hangisinin ise anne-babaya ait olduğu YA ONUN KAHRAMANI bilmektedir. Artık çocuğunuzun bir öğrenme alanı OLMAK vardır. Önceleri yakından izlediğiniz, sorumluluğun YA DA ONUN onda olduğunu hissettirdiğiniz alanı. Çocuğun KENDİ YAŞAMININ öğrencilik alanını sizin anlarınızdan ayırmak için; KAHRAMANI • Gerçekçi beklentiler içinde olmak. OLMASINA İZİN VERMEK • Çocuk için, kendi hayalleri, tutkuları veya arzularından bağımsız, alanlar tanımak • Çocuğa, kararlı ve tutarlı sınırlılıklarla yaklaşmak ve yükleme yapmamak, • Onu anlamak ama kendinizi de anlatmak. Yazımızı NORMAN H. FİNKELSTEİN’ den yaptığımız bir alıntı ile bitiriyoruz Bana Bir Oğul Ver Bana bir oğul ver ki, Tanrım, zayıf olduğunda bunun farkına varacak kadar güçlü, korktuğunda kendisiyle yüzleşecek kadar yürekli olsun; yenilgide teslim olmasın ve gururunu yitirmesin, alçak gönüllü ve nazik osun. Bana bir oğul ver ki, eylemi dileklere değişmesin ve kendini tanısın; kendini tanımak bilgeliğin temelidir. Onu kolaylık ve rahatlığın düz yolunda değil, zorlukların rampasında eşlik et. Fırtınada ayakta kalmayı ve düşenlere sevecenlik duymasına yardımcı ol. Bana bir oğul ver k, gönlü temiz, amacı büyük olsun, başkalarına egemen olmadan önce kendine egemen olsun, geçmişi asla unutmadan geleceğe yükselsin. Tüm bunların yanında ciddi olsa bile kendini fazla ciddiye almasın… Ona alçak gönüllülük ver ki, gerçek büyüklükteki yalınlığı anlasın. Ona gerçek bilgeliğin ve gerçek gücün uysallığını ver. O zaman ben, yani onun babası, “Boşa yaşamadım,” diyebileyim. İmparator General-Douglas Mac Artur’ Biyografisi Norman H. Finkelstein TELEFONLA İLETİNİZ. İŞBİRLİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ. [email protected], [email protected], [email protected] AYIN ÖNERİLERİ OKUYABİLİRSİNİZ İç Dünya oyunları Felsefenin tesellisi Yeşim Türköz Alein de Botton Sistem Yayıncılık Sel yayıncılık İZLEYEBİLİRSİNİZ Koro Kır Zincirlerini DİNLEYEBİLİRSİNİZ Sezen Aksu Kardelen KAYNAKÇA Selçuk Ziya ( 1999 ) Gelişim Ve Öğrenme Nobel Yayıncılık Şenel Hatce Günayer (2005) Eyvah Çocuğum Okula Başlıyor Özgür Yayıncılık Yavuzer Haluk ( 2001 ) Çocuğunuzun ilk 6 Yılı Remzi Kitabevi GELECEK SAYIMIZIN KONUSU ÇOCUKLARIN TEMEL DUYGUSAL İHTİYAÇLARI
Benzer belgeler
ÖZEL BEYLİKDÜZÜ AMERİKAN KÜLTÜR KOLEJİ ANAOKUL VE
annenin ( bazen de banın) kendi yetersizlik duygusunun bir sonucudur. Böylece her iki
duygu karşılıklı olarak beslenir. Çocuklar ise sonuçta okuldaki herhangi bir objeden değil,
annesinin kendisini...