datum dönüşümleri - Selçuk Üniversitesi
Transkript
datum dönüşümleri - Selçuk Üniversitesi
YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DATUM DÖNÜŞÜMLERİ Jeo. ve Fot. Müh. Aydın ÜSTÜN F.B.E. Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Anabilim Dalında hazırlanan YÜKSEK LİSANS TEZİ Tez Danışmanı : Prof Dr. Hüseyin DEMİREL İSTANBUL, 1996 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER I ŞEKİL LİSTESİ IV TABLO LİSTESİ V KISALTMALAR LİSTESİ VI TEŞEKKÜR VII ÖZET VIII ABSTRACT IX 1. GİRİŞ 1 2. KOORDİNAT SİSTEMLERİ 3 2.1. Doğal Koordinat Sistemleri 4 2.1.1. Global Astronomik Dik Koordinat Sistemi (X, Y, Z) 5 2.1.2. Doğal Eğri Koordinat Sistemi (Λ, Φ, H) 5 2.1.3. Yerel Astronomik Dik Koordinat Sistemi (e*, m*, n*) 6 2.1.4. Yerel Astronomik Kutupsal Koordinat Sistemi (α*, β*, l*) 7 2.2. Referans Koordinat Sistemleri 8 2.2.1. Global Jeodezik Dik Koordinat Sistemi (U, V, W) 8 2.2.2. Global Jeodezik Eğri Koordinat Sistemi (ϕ, λ, h) 9 2.2.3. Yerel Jeodezik Dik Koordinat Sistemi (e, m, n) 9 2.2.4. Yerel Jeodezik Kutupsal Koordinat Sistemi (α, β, l) 10 2.3. Referans Koordinat Sistemleri Arasındaki İlişkiler 10 2.3.1. Dik Koordinat Sistemi İle Eğri Koordinat Sistemi Arasındaki İlişkiler 10 2.3.2. Yerel Koordinat Sistemleri İle Dik Koordinat Sistemleri Arasındaki İlişkiler 14 2.4. Uydu Jeodezisinde Kullanılan Referans Koordinat Sistemleri 17 2.4.1. Konvansiyonel Göksel Koordinat Sistemi (CIS) 18 2.4.2. Konvansiyonel Yersel Koordinat Sistemi (CTS) 20 I 2.4.3. Uydu Koordinat Sistemleri Arasındaki Dönüşümler 21 3. JEOİT VE ELİPSOİT 27 3.1. Jeoit 27 3.2. Dönel Elipsoit 29 3.3. Jeoitle Elipsoit Arasındaki İlişki ve Jeodezik Datum 31 3.4. Referans Elipsoitlerinin Konumlandırılması 35 3.4.1. WGS84 Elipsoidi 37 3.4.2. Hayford Elipsoidi 39 4. DATUM DÖNÜŞÜMLERİ 40 4.1. Üç Boyutlu Dönüşümler 41 4.1.1. Benzerlik Dönüşümleri 42 4.1.1.1. Bursa-Wolf Modeli 42 4.1.1.2. Moledensky-Badekas Modeli 46 4.1.1.3. Veis Modeli 47 4.1.2. Afin Dönüşüm 49 4.1.3. Üç Boyutlu Dönüşümde Büyük Dönüşüm Parametreleri 51 4.2. İki Boyutlu Dönüşümler 53 4.2.1. Benzerlik Dönüşümü 54 4.2.2. Afin Dönüşüm 57 4.2.3. Küçük Bir Bölgede Elipsoidal Eğri Koordinatlarla Datum Dönüşümü 58 4.3. Tek Boyutlu Dönüşümler 62 4.3.1. Yükseklik Sistemleri 62 4.3.2. Yükseklik Dönüşümü 63 4.3.2.1. Yüksekliklerden Yararlanılan Dönüşüm 64 4.3.2.2. Yükseklik Farklarının Kullanıldığı Dönüşüm 65 5. 66 DENGELEME MODELİ II 6. SAYISAL UYGULAMALAR 69 7. SONUÇ VE ÖNERİLER 81 KAYNAKLAR 84 ÖZGEÇMİŞ 87 III ŞEKİL LİSTESİ Şekil 2.1 Dik ve kutupsal koordinatlar 3 Şekil 2.2 Global astronomik dik ve eğri koordinat sistemleri 5 Şekil 2.3 Yerel astronomik dik ve kutupsal koordinat sistemleri 7 Şekil 2.4 Elipsoidal dik ve eğri koordinat sistemleri 9 Şekil 2.5 Elipsoidal yerel dik ve kutupsal koordinatlar 10 Şekil 2.6 Elipsoidal dik ve eğri koordinatlar 11 Şekil 2.7 Elipsoidal dik ve yerel koordinat sistemleri 15 Şekil 2.8 Konvansiyonel göksel koordinat sistemi 19 Şekil 2.9 Konvansiyonel yersel sistem ve kutup hareketi 21 Şekil 2.10 Presizyon 23 Şekil 2.11 Nutasyon 24 Şekil 3.1 Eşpotansiyelli yüzeyler ve gravite vektörü 28 Şekil 3.2 Astronomik enlem 29 Şekil 3.3 Meridyen elipsi 30 Şekil 3.4 Yükseklikler arasındaki ilişki 32 Şekil 3.5 Jeoit ve elipsoit arasındaki ilişki 33 Şekil 3.6 Çekül sapması bileşenleri 34 Şekil 3.7 Yerel elipsoit 37 Şekil 3.8 WGS84 referans sistemi 38 Şekil 4.1 Üç boyutlu benzerlik dönüşümü 42 Şekil 4.2 Moledensky-Badekas Modeli 47 Şekil 4.3 İki boyutlu benzerlik dönüşümü 55 Şekil 4.4 Elipsoit üzerinde jeodezik azimut ve uzunluk 60 IV TABLO LİSTESİ Tablo 3.1 Çeşitli uluslararası elipsoitler ve boyutları 30 Tablo 3.2 WGS84 için tanımlanmış parametreler 38 Tablo 4.1 Elipsoit üzerinde azimut ve uzunluk hesabı. 60 Tablo 5.1 WGS84 ve AD50 datumunda ortak noktaların jeodezik dik koordinatları 69 V KISALTMALAR LİSTESİ AD50 Avrupa Datumu 1950 BIH The Bureau International de l’Heure CEP Celestial Ephemeris Pole CIO Conventional International Origin CIS Conventional Inertial System CTP Conventional Terrestrial Pole CTS Conventional Terrestrial System DMA Defence Mapping Agency GAST Greenwich Apperent Sideral Time GPS Global Positioning System GRS80 Geodetic Reference System 1980 IAU International Astronomy Union IERS International Earth Rotation Service IUGG International Union of Geodesy and Geophysics İTÜ İstanbul Teknik Üniversitesi KTÜ Karadeniz Teknik Üniversitesi LLR Lunar Laser Ranging NAVSTAR Navigation System with Time and Ranging NNSS Navy Navigation Satellite System SLR Satellite Laser Ranging UTM Universal Transverse Mercator VLBI Very Long BaseLine Interferometry YTÜ Yıldız Teknik Üniversitesi WGS60 World Geodetic System 1960 WGS66 World Geodetic System 1966 WGS72 World Geodetic System 1972 WGS84 World Geodetic System 1984 VI TEŞEKKÜR Kendisi ile çalışma fırsatını bulduğum ve çalışmalarım süresince yardım ve ilgilerini eksik etmeyen Danışmanım Sayın Prof. Dr. Hüseyin DEMİREL’e, başka bir üniversitede yüksek lisans yapmama olanak veren hocalarıma, yine çalışmalarım süresince her türlü yardımlarını gördüğüm çok değerli arkadaşlarıma ve bana maddi, manevi her türlü imkanı sağlayan, kendilerine lâyık olmaya çalıştığım aileme sonsuz teşekkürlerimi bir borç bilirim. VII ÖZET Jeodezik amaçlar için üretilen harita, plan, grafik ve benzeri sayısal üretimlerin anlam kazanmasında en büyük faktör, kullanılan koordinat sistemleridir. Normal olarak tüm bu amaçlara yönelik koordinat bilgilerinin ortak bir referansa dayanması beklenir. Ancak gerek ülkesel ve gerekse bölgesel anlamda jeodezik çalışmalar için çeşitli referans sistemleri temel alınmıştır. Bu farklılık, hem yeryuvarının hem de onun yerine hesap yüzeyi olarak kullanılan referans yüzeylerinin özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Yeryuvarının bir hesap yüzeyi olarak kullanılamaması yardımcı yüzeyleri gerektirmiş, farklı bölgelere ya da genel olarak yeryuvarına uyan dönel elipsoit boyutları belirlenmeye çalışılmıştır. Elipsoidin boyutlarının belirlenmesi kadar, çalışma amacına göre yeyuvarına bağlı olarak konumlandırılması datum problemini ortaya çıkarmıştır. Buna bağlı olarak üretilen veriler de seçilen sistemlerin datumunu taşırlar. Eğer farklı veriler bir arada değerlendirilmek istenirse, bu durum sistemlerin birbirlerine dönüştürülmesini gerektirir. Özellikle Global Konumlama Sistemi (GPS) datum dönüşümlerinin çok konuşulan bir konu haline gelmesine neden olmuştur. Bu çalışmada çeşitli koordinat sistemleri ve aralarındaki dönüşüm modelleri incelenmiş, referens yüzeyleri olarak jeoit ve elipsoit üzerinde durulmuş ve sayısal uygulamalar verilmiştir. VIII ABSTRACT Gaining a meaning of the digital results of the map, plan, diagram etc. produced for geodetical aim, the main factor is the coordinate system used. Normally all coordinate data hoped to be based on the same reference systems. But geodetical works have done over the country as well as locally the coordinate systems based on different reference systems. These differences are coused by compenent of the earth and reference globe used for computation. The irregular surface of the solid earth is incapable of being represented by a simple mathematical relation, it is therefore described mathematical figures instead. Rotational ellipsoid’s parameters approximated locally or mean earth ellipsoid are tired to determine. As its computation positioning of the ellipsoid relatively to the earth aimed of work, datum problem was introduced. Then the collected data have to be on the datum selected systems. If the data on the different datum are processed together, systems have to transform to each other. Especially Global Positioning Systems has been in use, is coused to discuss of datum tansformation. In this study, which properties of objects have to be kept in projection from one surface to the other and transformation models related to dimention of coordinate systems are investigated and explained by numerical examples. IX 1 1. GİRİŞ Jeodezi ya da yer ölçmesi biliminin doğmasına neden olan iki unsurdan birincisi ve en önemlisi insanların üzerinde yaşadığı yeryuvarını veya onun bir parçasını tanıma merakı, ikincisi ise mekâna dayalı çeşitli faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi, gereksinimlerin karşılanabilmesi için yeryüzünün tanımlanması zorunluluğudur. Yeryüzü koordinat sistemleri ile tanımlanır. Jeodezik astronomi ve uydu jeodezisi dışında, bir nesne; üç boyutlu, iki boyutlu veya tek boyutlu bir koordinat sisteminde değerlendirilir. Jeodezik astronomi ve uydu jeodezisinde bu sistemlere ayrıca zaman boyutu eklenir. Sözü edilen bu koordinat sistemlerinin kaynağı, yeryuvarı ya da onu simgeleyen jeoit ve elipsoittir. Yeryuvarının modeli olarak jeoit ve elipsoit alınmasının temel nedeni homojen olmayan yapısı ve düzensiz topoğrafyasıdır. Klasik yersel ölçmeler fiziksel bir ortamda yapılır ve ölçüler bu ortamın etkisi altındadırlar. Bu nedenle gözlemleri tanımlayabilecek koordinat sistemleri biz farkında olmadan kendiliğinden oluşmaktadır. Bu tür sistemlere doğal koordinat sistemleri, gözlenen elemanlara da doğal koordinatlar adı verilir. Tüm ölçülerin tek bir yüzey üzerinde değerlendirilmesi istenir. Bu yüzey elipsoit ya da jeoit olabilir. Yatay konum ağları için jeoit, düzensiz bir yüzey niteliğini taşımakta, geometrik olarak ona en çok benzeyen elipsoit tercih edilmektedir. Çünkü gözlemleri etkileyen fiziksel doğa olaylarını ve ölçüleri, yeterince tanımlanamamış jeoit yüzeyi üzerinde modellendirmek ve değerlendirmek olanaksızdır. Bu nedenle yatay konum için hesap yüzeyi olarak elipsoit alınır. Yükseklikler için referans yüzeyi olarak elipsoit yerine jeoit kullanılmaktadır. Elipsoidal yüksekliklerin kullanılabilmesi için jeoit ile elipsoit arasındaki aykırılıkların, yani jeoit ondülasyonlarının bilinmesi gerekir. Günümüzde, gelişen ölçme teknikleri 2 sayesinde jeoit ondülasyonlarının belirlenmesi kolaylaşmıştır. Jeoit yüzeyi tanımı gereğince durgun deniz yüzeyi ile çakışır.Yatay konum belirlemedeki gibi düşey konum belirlemede de her ülke farklı datum kullanmıştır. Yani tüm ülkeler tek bir noktayı yükseklikler için başlangıç noktası olarak kullanmamış, her ülke kendisine en uygun olanını seçerek kendi datumunu oluşturmuştur. Dünyadaki küreselleşme, jeodezi açısından da yaşanmaktadır. Bu çerçevede farklı datumların birleştirilmesi ve verilerin bir arada değerlendirilmesi gerekli olmaktadır. Uydu jeodezisi tekniğinin uygulamaya girmesi ve yeryuvarının uzaktan değerlendirilmesiyle ülke sınırlarını aşan geniş alanlarda veri üretimine geçilmiştir. Özellikle Global Konumlama Sistemi (GPS) ile tek bir referans sisteminde (WGS84 elipsoidi) bağıl konumlamada yakalanan yüksek doğruluk yeni jeodezik ağların oluşturulmasına, eskilerin de yenilenmesi ve iyileştirilmesine olanak tanımıştır. Uydular aracılığıyla üretilen konum bilgileri ülke sistemlerine dönüştürülerek yersel veriler ile bütünleştirilebilmektedir. Ancak burada karşılaşılan kimi sorunlar vardır. Yukarıda açıklandığı gibi kullanılmakta olan ülke sistemi üç boyutlu bir sistem değildir. Yatay ve düşey konum koordinatları farklı referans yüzeylerine dayanır. Uydu tekniğiyle üretilen koordinatlar (başka referans sisteminde) ise üç boyutludur. Geçerli ülke koordinat sistemiyle bağlantı için özellikle ortometrik yüksekliklerin elipsoit yüksekliklerine (ya da tersi), dönüştürülebilmesi gerekir. İşte bu sorunlar çeşitli dönüşüm modelleriyle çözülebilmektedir. Ancak uygulanan dönüşüm modeli eldeki verilerin özelliğine ve amaca uygun olmalıdır. 3 2. KOORDİNAT SİSTEMLERİ Yeryüzündeki bir nokta ancak bir koordinat sisteminde tanımlanabilir. Klasik ya da uydu ölçmeleriyle elde edilen koordinat bilgileri yardımıyla nokta, sistemin başlangıç noktasından geçen düzlemlere göre, ya düzlemlere olan dik uzaklıklarla ya da noktayı orjine bağlayan doğrultuda uzunluk ve bu doğrultunun düzlemlerle yapmış olduğu açılarla gösterilir. Sırasıyla bu gösterim türlerine Dik Koordinat Yöntemi ve Kutupsal Koordinat Yöntemi adı verilir (Şekil 2.1). z P s β o z y α x y P’ x Şekil 2.1 Dik ve kutupsal koordinatlar Uzaydaki bir nokta ister dik, ister kutupsal koordinat yöntemiyle gösterilsin her şeyden önce bu tanımlamanın yapılacağı bir koordinat sistemi gereklidir. Jeodezi biliminde önemli konulardan biri de koordinat sistemi oluşturmaktır. Bu konudaki çalışmalar, hem yeni sistemlerin hem de var olanların geliştirilmesi yönünde günümüzde halâ sürmektedir. Yeryuvarının homojen bir yapıya sahip olmaması ve bir takım fiziksel etmenlerden etkilenmesi, yeryuvarına bağlı bir koordinat sisteminin tanımını güçleştirmektedir. Bu zorluk gerçeğe yakın olmak koşuluyla, yapay koordinat sistemlerinin tanımlanmasını gerektirmiştir. Klasik yersel gözlemler yeryuvarına 4 dayandığından, fiziksel bir doğa olayı olarak kabul edilirler ve somut anlamda yeryuvarına bağlı bir koordinat sistemiyle ilişkilidirler. Bu nedenle doğal sistemi yok sayarak, yapay sistemi kullanmak ya da onu yeğ tutmak kabul edilemez. Model koordinat sistemi, fiziksel yeryüzünde yapılan gözlemlerin ilgili referans sisteme indirgenmesiyle gerçekleştirilir. Bu çerçevede, jeodezide kullanabileceğimiz koordinat sistemleri iki ana temele dayanır: - Fiziksel gözlemlere dayanak olan doğal koordinat sistemleri - Hesaplamalara dayanak olan yapay koordinat sistemleri. Her iki durumda koordinat sistemlerinin başlangıçları ve eksenlerinin yönleri farklıdır. Bu sistemler yeryuvarına fiziksel açıdan en çok benzeyen jeoit ve yine yeryuvarına geometrik açıdan en çok benzeyen dönel elipsoidin datumunu taşırlar. Bunlardan ayrı olarak yine yeryüzüne bağlı olmak üzere, uydu ve diğer gök cisimlerinin koordinatlandırılmasında kullanılan koordinat sistemleri de vardır. Konumuz gereği bu koordinat sistemleri de tanıtılmaya çalışılacak ve bu sistemlerin birbirleriyle olan ilişkileri incelenecektir. 2.1. Doğal Koordinat Sistemleri Fiziksel anlamda var olan, yeryuvarının ağırlık merkezinin ya da yeryüzündeki bir noktanın başlangıç olarak kabul edildiği üç boyutlu dik koordinat sistemleri olarak tanımlanabilir. Ölçmeciler tarafından yapılan jeodezik gözlemler bu koordinat sistemleriyle ilişkilidir. Sistemin başlangıç noktasının yeryuvarının ağırlık merkezinde ya da yeryüzündeki bir noktada seçilmesi, tanımlanacak nesnelere bağlıdır. Bir ülke veya yeryuvarı ölçmesi yapılacaksa ağırlık merkezli koordinat sistemi, yerel anlamda küçük 5 bir bölge ölçmesi yapılacaksa yeryüzündeki bir noktanın merkez olarak kabul edildiği koordinat sistemi kullanılır. 2.1.1. Global Astronomik Dik Koordinat Sistemi (X, Y, Z) Koordinat sisteminin başlangıcı yeryuvarının fiziksel olarak tanımlanan ağırlık merkeziyle çakışır. Z ekseni yeryuvarının ortalama dönme eksenidir ve pozitif yönü ortalama kuzey kutup doğrultusudur. X ekseni, dönme eksenine yeryuvarının ağırlık merkezinde diktir ve ortalama astronomik ekvator düzlemi ile Greenwich meridyen düzlemine paralel sıfır astronomik meridyen düzleminin arakesitidir. Y ekseni de bir sağ sistemi oluşturmak üzere, X ekseninden ekvator üzerinde 90o doğuya açılan bir doğrultudadır. Şekil 2.2 Koordinat sistemini ayrıntılı bir biçimde göstermektedir. Şekil 2.2 Global astronomik dik ve eğri koordinat sistemleri 2.1.2. Doğal Eğri Koordinat Sistemi (Λ, Φ, W) Yeryüzündeki bir P noktasının doğal eğri koordinatları; astronomik boylam Λ, astronomik enlem Φ ve potansiyel W global astronomik dik koordinat sistemiyle ilişkili büyüklüklerdir (Şekil 2.2.). 6 P noktasındaki çekül doğrultusu (gravite vektörünün doğrultusu) ile P’nin astronomik meridyen düzlemi içinde ölçülen ekvator düzlemi arasındaki açı, astronomik enlem Φ ve ortalama Greenwich meridyen düzlemi ile P’nin astronomik meridyen düzlemi arasındaki açı, astronomik boylam Λ dır. Λ ekvator düzleminde doğu yönünde artar (0 ≤ Λ< 2Π). Yeryüzü noktaları arasındaki potansiyel farkları da ölçüler yardımıyla belirlenebilir. Bunun için nivelman geçkileri boyunca ayrıca gravite ölçüleri gereklidir. Φ, Λ, W yeryuvarının gravite alanının doğal koordinatları olarak adlandırılır. Bir P noktasının konumu ona ilişkin Φp , Λp , Wp parametreleriyle saptanabilir. P birbirine dik olmayan eğrisel Φ=Φp=sabit , Λ=Λp=sabit , W= Wp=sabit koordinat yüzeylerinin kesişim noktasıdır. Astronomik enlem ve boylam (astronomik koordinatlar), uzayda çekül doğrultusunu tanımlayan parametrelerdir. İlk iki koordinat, astronomik gözlemler ile bulunabilir. Yıldızlara yapılan gözlemlere almanaklar yardımıyla getirilecek düzeltmeler neticesinde noktanın enlem ve boylamı elde edilir. Jeodezik amaçlar için büyük önemi olan bu noktalar yeryüzünde her ülke için yeterli yoğunluk ve dağılımda belirlenmiştir. Jeodezik açıdan bu noktalar; - Ülkeler için ulusal datum belirleme çalışmalarında, - Astrojeodezik jeoit belirlemelerinde, - Ülke nirengi ağlarının yöneltilmesinde, - Doğrultu gözlemlerinin indirgenmesi gibi çalışmalarda kullanılırlar. 2.1.3. Yerel Astronomik Dik Koordinat Sistemi (e*, m*, n*) Yeryüzündeki bir noktanın başlangıç kabul edildiği bir sistemdir. P noktasından geçen nivo yüzeyinin bu noktadaki normali ya da çekül doğrultusu, koordinat sisteminin n* ekseni kabul edilir. Eksenin pozitif doğrultusu, noktaya kurulan 7 jeodezik aletin başucu doğrultusudur ki, aynı zamanda önceki koordinat sistemlerinden tanıdığımız Z eksenine karşılık gelir. Koordinat sisteminin dayandığı esas doğrultu noktadan geçen nivo yüzeyinin bu noktadaki normalidir. Noktadan geçen nivo yüzeyine bu noktada teğet düzlem içerisinde kalan ve kuzeye yönelen doğrultu e* eksenini (astronomik kuzey doğrultusu); bu teğet düzlemde e* eksenine dik, yönü astronomik doğuya yönelik doğrultu da m* eksenini gösterir. 2.1.4. Yerel Astronomik Kutupsal Koordinat Sistemi (α*, β*, l*) n* e* P1 β* l* α* P1’ m* P Şekil 2.3 Yerel astronomik dik ve kutupsal koordinat sistemleri Bir önceki koordinat sisteminde hedef noktasını başlangıç noktasına bağlayan doğrultuya göre tanımlanan elemanlardan yararlanılır. Astronomik azimut α*; yatay düzlem üzerinde astronomik kuzey doğrultusu ile hedef doğrultusunun yataydaki izdüşümü arasındaki açı, zenit uzaklığı β*; başucu doğrultusu ile başlangıç noktasını hedefe bağlayan doğrultu arasındaki açı ve son olarak da başlangıç noktası ile hedef arasındaki l* uzunluğu, noktayı tanımlayan parametrelerdir. Koordinat sistemini doğal dik koordinat sisteminden ayıran özellik, sol sistem olmasıdır. 8 2.2. Referans Koordinat Sistemleri Matematiksel olarak ifade edilemeyen yeryüzünün ve bu yüzeyde gerçekleşen çeşitli doğa olaylarının etkisindeki gözlemlerin bundan önceki başlıklar altında tanıtılmış olan koordinat sistemlerinde değerlendirilmesi zordur. Bu sistemlerin kullanılması, bozucu etkilerin yeterli doğrulukla modellendirilebilmesi durumunda olanaklıdır Ancak karmaşık yeryüzü modellendirilse bile bu, ona geometrik açıdan çok benzeyen dönel elipsoitten daha sade bir yüzey olmayacak ve matematiksel ifadeler daha karmaşık hale gelecektir. Yaşanan bu güçlük, ancak yeryuvarına çok benzeyen, matematiksel olarak kolay ifade edilebilen bir yüzeyle çözülebilir. Jeodezinin tarihsel gelişimi içerisinde bu konu hep güncel kalmıştır. Yeryuvarı yerine kutuplarda basık bir meridyen elipsinin kendi etrafında döndürülmesiyle oluşan dönel elipsoidin kullanılması gerektiği anlaşılmıştır. Yapılan hesapların bu yüzeye dayandırılması nedeniyle yapay koordinat sistemlerinin de elipsoide göre tanımlanması gerekir. 2.2.1. Global Jeodezik Dik Koordinat Sistemi (U, V, W) Boyutları belirlenmiş olan bir dönel elipsoidin merkezi, koordinat sisteminin başlangıcıdır. Doğal dik koordinat sistemine karşılık gelmesi açısından, dönel elipsoidin merkezi ve küçük ekseni, bu sistemi büyük oranda tanımlar. Dönel elipsoidin dönme ekseni veya küçük eksenin merkezden kuzey kutup noktasına doğru olan kısmı, sistemin pozitif W eksenini oluşturur. Elipsoit yüzeyinde Greenwich’e karşılık gelen meridyen düzlemi ile elipsoidin ekvator düzleminin arakesiti U eksenini ve ekvator düzlemi üzerinde sağ el koordinat sistemine uygun olarak U ekseninden doğuya doğru 90o açılan doğrultu V eksenini oluşturur. Sistemin koordinat parametreleri u, v, w olup Şekil 2.4’ te gösterilmiştir. 9 P’ nin jeodezik meridyen düzlemi W Greenwich meridyenine paralel P h Elipsoit normali w V ϕ λ v u U Şekil 2.4 Elipsoidal dik ve eğri koordinat sistemleri 2.2.2. Global Jeodezik Eğri Koordinat Sistemi (ϕ, λ, h) Dönel elipsoit üzerindeki noktaların konumları meridyen elipsleri ve paralel daireler ile tanımlanır. P noktası bu noktadan geçen elipsoit normali ile P’den W eksenine çizilen paralelin belirlediği jeodezik meridyen düzlemi içinde bulunur (Şekil 2.4). P noktasından geçen elipsoit normalinin P’nin jeodezik meridyen düzlemi içinde ekvator düzlemi ile yaptığı ϕ açısına jeodezik enlem, P’den geçen meridyen düzleminin Greenwich’e karşılık gelen meridyen düzlemi ile U ekseninden itibaren doğuya doğru yaptığı ekvatoral açı, jeodezik boylam λ ve üçüncü koordinat olarak da P noktası ile normalin yüzeyi deldiği nokta arasındaki h uzunluğuna elipsoidal yükseklik adı verilir. 2.2.3. Yerel Jeodezik Dik Koordinat Sistemi (e, m, n) Astronomik yerel dik koordinat sistemine karşılık olarak oluşturulmuş bir sol sistemdir. Başlangıcı yeryüzünde bir noktadır. P noktasından geçen elipsoit normalinin elipsoidin dışına doğru uzanan jeodezik başucu doğrultusu n ekseni, P’nin jeodezik meridyen düzlemi ile P de elipsoit normaline dik düzlemin arakesiti e ekseni (yönü jeodezik kuzey doğrultusunda), n ve e eksenlarine dik jeodezik doğuyu gösteren 10 doğrultu m eksenidir. Astronomik yerel dik koordinat sisteminde olduğu gibi yüzey üzerindeki her nokta bu sistemin başlangıcı olabilir (Şekil 2.5). 2.2.4. Yerel Jeodezik Kutupsal Koordinat Sistemi (α, β, l) Jeodezik baþucu Jeodezik kuzey e Jeodezik doðu n W m n e P P V λ ϕ l β P0 α P’ m U Şekil 2.5 Elipsoidal yerel dik ve kutupsal koordinatlar Jeodezik kutupsal koordinatlar yerel dik koordinat sisteminde hedef noktasını merkeze bağlayan doğrultu yardımıyla tanımlanır. Bu koordinatlar elipsoit üzerinde hesap yaparken karşımıza sıkça çıkar. Başlangıç noktasından geçen meridyen veya kuzey ekseni ile hedef doğrultusunun yatay düzlemdeki izdüşümü arasındaki α açısı jeodezik azimut, elipsoit normali ile hedef doğrultusu arasındaki β açısı, jeodezik zenit uzaklığı ve başlangıcı hedefe bağlayan doğrunun l uzunluğu noktayı tanımlayan kutupsal parametrelerdir. 2.3. Referans Koordinat Sistemleri Arasındaki İlişkiler 2.3.1. Dik Koordinat Sistemi İle Eğri Koordinat Sistemi Arasındaki İlişkiler Bir noktanın, X, Y, Z dik koordinatlarıyla ϕ, λ, h eğri ya da başka bir deyişle coğrafi koordinatları ve elipsoidal yükseklik arasındaki ilişkinin önemi büyük 11 olduğundan aralarındaki dönüşüm bağıntılarının ortaya konması gerekir. Şekil 2.6’ ya göre coğrafi koordinatlardan dik koordinatlara, P Z h b Z N a ϕ λ X Y X Y P’ Şekil 2.6 Elipsoidal dik ve eğri koordinatlar X = ( N + h) cos ϕ cos λ (2.1a) Y = ( N + h) cos ϕ sin λ (2.1b) ⎛ b2 ⎞ Z = ⎜⎜ 2 N + h ⎟⎟ sin ϕ ⎝a ⎠ (2.1c) bağıntıları ile geçilebilir. Burada, a: Meridyen elipsinin büyük yarıekseni b: Meridyen elipsinin küçük yarıekseni ve N= a2 a 2 cos 2 ϕ + b 2 sin 2 ϕ (2.2) 12 elipsoit normalinin elipsoit yüzeyini deldiği nokta ile normalin Z eksenini kestiği nokta arasındaki uzunluk, meridyen eğrilik yarıçapıdır. Problemin tersi ele alındığında yani elipsoidal dik koordinatlardan coğrafi koordinatlara geçilmek istenirse, çözüm, kapalı formüller ve iterasyon olmak üzere iki yolla gerçekleştirilebilir. Kapalı formüller yardımıyla problem tek işlem adımıyla çözülmesine karşın, iterasyonla çözüme gitmek jeodezide sık başvurulan bir yöntemdir. Burada da gösterildiği gibi iterasyon yöntemi bir yazılım için oldukça uygundur. Ancak iterasyon sadece ϕ elipsoidal enlem değerinin hesaplanmasında kullanılır ve kesin enlem bulunduktan sonra h elipsoidal yüksekliği en son değer olarak hesaplanır. Kapalı bağıntılar, Z + e ,2 b sin 3 θ ϕ = arctan (2.3a) Y X (2.3b) X2 + Y2 −N cosϕ (2.3c) λ = arctan h= X 2 + Y 2 − e 2 a cos3 θ ile verilir. Eşitliklerde geçen büyüklükler, a 2 − b2 a2 (2.4a) a 2 − b2 e = b2 (2.4b) e2 = ,2 sırasıyla kullanılan elipsoide bağlı 1. ve 2. eksentrisite değerleridir. Ayrıca, θ = arctan Za X2 + Y2 b (2.5) 13 dir (Hofmann et al, 1992). ϕ, λ, h koordinatlarının iterasyon yöntemiyle hesabı için (2.1) bağıntıları kullanılır. (2.1) eşitlikleriyle ⎞ ⎛ b2 ⎜⎜ 2 N + h ⎟⎟ sin ϕ a ⎠ =⎝ ( N + h) cos ϕ Z X 2 +Y2 oluşturulursa tan ϕ = Z ( N + h) 2 ⎞ 2 2⎛b X + Y ⎜⎜ 2 N + h ⎟⎟ ⎝a ⎠ (2.6) elde edilir. Meridyen eğrilik yarıçapının enleme bağlı olması nedeniyle bu eşitlikten enlemin hesaplanması olanaklı değildir. Bunun için, b2 a 2 − b2 = 1 − = 1 − e2 2 2 a a (2.7) eşitliğinden yararlanılır ve bu eşitlik (2.6)’ da yerine konulursa, tan ϕ = Z N ⎞ ⎛ X + Y ⎜1 − e 2 ⎟ N + h⎠ ⎝ 2 2 = N ⎞ ⎛ 2 ⎜1 − e ⎟ 2 2 N + h⎠ X +Y ⎝ Z −1 (2.8) çıkar. Meridyen eğrilik yarıçapının elipsoidal yüksekliğe göre çok büyük olması nedeniyle N/(N+h) değeri 1’e oldukça yakındır. (2.8)’ de N/(N+h) ≈ 1 alınırsa, tan ϕ 0 = Z (1 − e 2 ) −1 2 (X + Y ) 2 (2.9) 14 ilk yaklaşık ϕ0 değeri hesaplanır. Bundan sonra (2.2) ve (2.3c) ile N0 ve h0 değerleri hesaplanır ve (2.8)’e göre yeni bir ϕ değeri elde edilir. Bu ϕ değeriyle bir önceki arasındaki fark öngörülen sınır değerinden küçük kalıncaya dek iterasyona devam edilir. İterasyonda yakınsama N/(N+h) büyüklüğünün 1’e yakınlığına bağlıdır. Elipsoidal yükseklik h büyüdükçe iterasyon sayısı da artacaktır. 2.3.2. Yerel Koordinat Sistemleri İle Dik Koordinat Sistemleri Arasındaki İlişkiler Yerel jeodezik dik koordinatlar ile kutupsal koordinatlar arasındaki ilişki ⎡cos α sin β ⎤ ⎡e⎤ ⎢m⎥ = l ⎢ sin α sin β ⎥ ⎥ ⎢ ⎢ ⎥ ⎢⎣ cos β ⎥⎦ ⎢⎣ n ⎥⎦ (2.10) Şekil 2.7’den kolayca yazılabilir. Kutupsal koordinatlardan yerel dik koordinatlara geçildikten sonra P1 noktasının global jeodezik dik koordinatlarının bulunması istenebilir. Başlangıç noktaları ve eksen doğrultuları birbirinden farklı olan bu iki koordinat sisteminin önemli bir özelliği birinin sağ (global jeodezik dik koordinat sistemi) diğerinin sol sistem (yerel jeodezik dik koordinat sistemi) olmasıdır. Dönüşümün yapılabilmesi için öncelikle her iki sistemin eksenleri aynı yöne ve doğrultuları paralel duruma getirilmelidir. Yerel dik koordinat sisteminin global jeodezik dik koordinat sisteminin merkezine ötelenmesiyle de dönüşüm tamamlanır. 15 n e P1 W α β l P1’ m P0 h W λ V ϕ U U V Şekil 2.7 Elipsoidal dik ve yerel koordinat sistemleri Yerel dik koordinat sistemi n ekseni etrafında (180-λ) kadar döndürülürse, dönme matrisi ⎡− cos λ R 3 (180 − λ ) = ⎢⎢ − sin λ ⎢⎣ 0 sin λ 0⎤ − cos λ 0⎥⎥ 0 1⎥⎦ (2.11) olur ve e ekseni U ekseninin yönüne gelir. İkinci adımda m ekseni etrafında (90-ϕ) kadar döndürme ya da ⎡ sin ϕ R 2 (90 − ϕ ) = ⎢⎢ 0 ⎢⎣cos ϕ 0 − cos ϕ ⎤ 1 0 ⎥⎥ 0 sin ϕ ⎥⎦ (2.12) dönme matrisi ile sistemlerin eksenleri birbirlerine paralel duruma getirilir. Ancak m ekseninin yönü V ekseni ile zıt durumda kalmıştır. m ekseninin yönü yansıma matrisi, 16 ⎡1 0 0 ⎤ S 2 = ⎢⎢0 − 1 0⎥⎥ ⎢⎣0 0 1⎥⎦ (2.13) ile V ekseninin yönüne çevrilir. Uygulanan tüm işlemler bir arada toplanırsa, yerel jeodezik dik koordinat sistemindeki bağıl koordinat vektörünü global dik koordinat sistemine dönüştüren ⎡− cos λ sin ϕ A = S 2 R 2 (90 − ϕ ) R 3 (180 − λ ) = ⎢⎢ − sin λ sin ϕ ⎣⎢ cos ϕ − sin λ cos λ cos ϕ ⎤ cos λ sin λ cos ϕ ⎥⎥ 0 sin ϕ ⎦⎥ (2.14) matrisi elde edilir. Global jeodezik dik koordinat sistemindeki bağıl koordinat vektörüne ΔU denirse, ⎡e⎤ ΔU = A⎢⎢m⎥⎥ ⎢⎣ n ⎥⎦ (2.15) olur. Yerel dik koordinat sisteminden global jeodezik dik koordinat sistemine, ⎡e⎤ ⎡ U ⎤ ⎡U 0 ⎤ ⎥ ⎥ ⎢ ⎢ U = U 0 + ΔU ⇒ ⎢ V ⎥ = ⎢ V0 ⎥ + A⎢⎢m⎥⎥ ⎢⎣ n ⎥⎦ ⎢⎣ W ⎥⎦ ⎢⎣W0 ⎥⎦ (2.16) eşitliğiyle geçilir. Burada, U :Dönüştürülen noktanın global jeodezik dik koordinat sistemindeki koordinat vektörü, U0 : Yerel dik koordinat sisteminin başlangıç noktasının global jeodezik dik koordinat sistemindeki koordinat vektörüdür. 17 2.4. Uydu Jeodezisinde Kullanılan Referans Koordinat Sistemleri Uzaya ilk uydunun fırlatılmasından bu yana geçen 40 yıllık süre içerisinde bugün için gelinen nokta, uyduların artık günümüzde hayatımızın ayrılmaz bir parçası olduğudur. Diğer tüm disiplinlerde olduğu gibi jeodezi bilimi de uydulardan yararlanmış ve sağladığı olanaklar bakımından klasik jeodezi anlayışını etkileyen bir değişim yaşanmıştır. Jeodezi açısından uydulardan beklenenler: - Jeodin belirlenmesi, - Tüm dünya için kullanılabilecek ortak bir referans yüzeyinin belirlenmesi, - Kara hareketlerinin izlenmesi, - Dünyayı kaplayan bir nirengi ağının oluşturulması, konumlandırılması ve yönlendirilmesi, - Kutup hareketleri gibi yeryuvarının kendine özgü hareketlerinin araştırılması gibi başlıcalarını sayabiliriz. Tüm bu araştırmalar noktaların mutlak ve bağıl koordinatlarının belirlendiği, çok büyük uzaklıkların ölçülebildiği uydu teknikleriyle gerçekleştirilir. Yapılan çalışmaların türüne göre ayrılan farklı uydu tekniklerinden bazıları SLR (Satellite Laser Ranging), VLBI (Very Long Baseline Interferometry), LLR (Lunar Laser Ranging) ve NAVSTAR GPS (Global Positioning System) dir. Önemli konulardan biri, uyduları da kapsayan göksel koordinat sistemi ile toplanan verilerin değerlendirildiği yersel koordinat sistemlerinin oluşturulması ve bunlar arasındaki ilişkinin kurulmasıdır. Bu amaçlar için kullanılacak sistemlerin birincisine Konvansiyonel Göksel Sistem (CIS), ikincisine Konvansiyonel Yersel Sistem (CTS) adı verilir. 18 Uydu teknikleriyle artan ölçme doğruluğu, buna uygun olarak referans sistemlerinin yüksek doğrulukla belirlenmesini gerektirmiştir. Yeryuvarı, ağırlık merkezi ve uydular gök cisimlerinin etkisi altındadır. Yersel ve uydu ölçmeleri ayrı referans koordinat sistemlerinde tanımlıdırlar. Bu sistemler arasındaki ilişki yeterli bir doğruluk ile bilinmelidir. Zamana bağlı olarak konumun ve yönün değişmesi nedeniyle gözlem zamanının kaydedilmesi ve modellenmesi ayrıca önemli bir rol oynar. Özel koordinat sistemlerine dayanan uydu jeodezisindeki farklı gözlem tekniklerinin kaydedilmiş olan sonuçları farklı özelliktedir. Çoğu kez bu sistemler arasındaki ilişki, gözlem tekniklerinin doğruluğundan daha düşük bir doğruluk ile belirlenmiştir. Bu sistemler arasındaki dönüşümlerin yüksek doğrulukla gerçekleştirilmesi uydu jeodezisinin en önemli görevlerinden birisidir (Seeber, 1993). 2.4.1. Konvansiyonel Göksel Koordinat Sistemi (CIS) Uyduların ve diğer gök cisimlerinin uzaydaki hareketleri, ivmesiz, sürtünmesiz ve düz hareketin sürekli korunduğu bir ortamda gerçekleşir. Newton ve Kepler gibi fizik ve astronomi bilginlerinin teorileri bu ortamda geçerlidir. Dolayısıyla bu teorilerle oluşturulacak sisteme inersiyal (hareketsiz) göksel koordinat sistemi demek mümkündür. Ancak yeryuvarının merkezine dayalı bir koordinat sistemine yarı hareketsiz de denilmektedir. Bunun nedeni yeryuvarının güneş etrafında farklı ivmelerde devinmesi, diğer gök cisimlerinin çekim vb. etkilerinin yeryuvarının merkezine yansımasıdır. Konvansiyonel göksel koordinat sistemi T0 anı olarak kabul edilen, Barisentrik Dinamik zamana ait 1 Haziran 2000 yılı saat 12’ye göre tanımlanmıştır. Bu epoktaki yermerkezi, koordinat sisteminin başlangıcıdır ve ortalama kutup noktası koordinat sisteminin Z ekseninin yönünü belirler . Ortalama kutup noktasının bağlı olduğu ortalama ekvator bu andaki ekinoks denklemi ile belirlenir. Sistemin X ekseni ortalama ekvator ve ekliptiğin kesişim noktası olan ilkbahar noktasından geçer. Üçüncü eksen de sağ el koordinat sistemini tamamlayacak şekilde yerini alır. 19 Sistemin göksel olarak tanıtılması, uzaydaki gök cisimlerinin bu sistemde değerlendiriliyor olmasındandır. Bütün cisimler r yarıçaplı birim küre üzerindeymiş gibi düşünülür ve tanımlaması bu şekilde yapılır. Yapay uydular hariç diğer tüm gök cisimleri yeryuvarından tanımlanamayacak kadar uzaktır. Bu açıdan küre sonsuz yarıçaplı gibi düşünülebilir. Ancak yapay uyduların yeryuvarından değişken r uzaklığında olduğu bilinmektedir. Bu koordinat sisteminde gök cismi, α rektesensiyonu, δ deklinasyonu ve r yer vektörü ile tanımlanır. Rektesensiyon, gök ekvatoru üzerinde ilkbahar noktasından başlayarak gök cisminden geçen meridyen düzlemine kadar olan açıdır. Deklinasyon, ekvator düzleminden başlayarak gök cisminin yer vektörüne kadar meridyen düzlemi içindeki açıdır. r yer vektörü ise yermerkezini gökcismine bağlayan doğrultudur. Bu parametreler ile dik koordinat sistemi arasındaki ilişkiler, Z NCP (Kuzey Gök kutbu) Yer merkezi s r δ α Ortalama Ýlkbahar Y Gök ekvatoru Ekliptik X Şekil 2.8 Konvansiyonel göksel koordinat sistemi X= r cosδ cosα (2.17a) Y= r cosδ sinα (2.17b) Z= r sinδ (2.17c) 20 ile verilir (Şekil 2.8). Bu eşitliklerin sağ yanında geçen parametrelerin hesabı için (2.17)’den r = X 2 + Y 2 + Z2 α = arctan δ = arctan Y X (2.18a) (2.18b) Z X2 + Y2 (2.18c) bağıntıları elde edilir. 2.4.2. Konvansiyonel Yersel Koordinat Sistemi (CTS) 1979 yılındaki ortalama yer kutbu (CIO) bu sistemi belirleyen en önemli parametre olmuştur. Koordinat sistemi bu noktadan başka, Greenwich meridyeni ve yeryuvarı merkezi üzerine kurularak bir dünya sistemi hale getirilmiştir. İlk olarak 1903 yılında belirlenen ortalama yer kutbu bugünlere kadar konvansiyonel yersel sistemin üçüncü ekseni yani Z eksenini belirlemiştir. Nutasyon düzeltmelerine geçilmesiyle kutup, konvansiyonel yersel kutup (CTP) adını almış ve 1979 yılındaki ortalama yer kutbu başlangıç kabul edilmiştir (Eren ve Uzel, 1995). Sistemin merkezi yeryuvarının ağırlık merkezidir. X ekseni ekvator düzlemi ile Greenwich meridyen düzleminin arakesiti doğrultusunda yerleştirilmiştir. Diğer sağ sistemlerde olduğu gibi Y ekseni de bu eksenlere göre yerleştirilmiştir (Şekil 2.9). 21 Şekil 2.9 Konvansiyonel yersel sistem ve kutup hareketi 2.4.3. Uydu Koordinat Sistemleri Arasındaki Dönüşümler Konvansiyonel göksel sistemden (CIS), konvansiyonel yersel sisteme (CTS) dönüşüm tamamen eksen dönüklükleri ile gerçekleşir. Sistemler arasında bir öteleme yoktur, çünkü her iki sistemin de merkezi yeryuvarının merkezidir. Dönüşümü iki ana grup altında toplamak konunun daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır. J2000 anı için konvansiyonel göksel koordinat sistemine ait bir gök cisminin X konum vektörü, t gözlem anı için ekvatoru ve dolayısıyla dönme eksenini etkileyen presizyon ve nutasyon dönüşüm bağıntıları yardımıyla anlık kutup referansına dönüştürülür ve birinci grup dönüşüm tamamlanmış olur. t gözlem anındaki kutba Anlık Göksel Kutup (CEP) adı verilir. Bundan sonra konvansiyonel göksel koordinat sisteminin X ekseni Greenwich Görünür Yıldız Zamanı (GAST) yardımıyla bu açı kadar döndürülerek, konvansiyonel yersel sistemin X ekseni ile çakıştırılır. Bu işlemle konvansiyonel göksel koordinat sisteminin Z ekseni anlık kutup noktasını (CEP) göstermektedir. Geriye kalan son işlem de anlık kutup noktasının koordinatları yardımıyla Z ekseninin ortalama kutba taşınmasıyla dönüşüm tamamlanır. 22 Dönüşüm eşitliği genel gösterimle, XCTS= RM RS RN RP XCIS (2.19) biçiminde ifade edilir (Hofmann et. al., 1992). Burada sırasıyla, RP : Presizyon için dönüşüm matrisi, RN : Nutasyon için dönüşüm matrisi, RS : Yıldız zamanı için dönüşüm matrisi, RM : Kutup hareketi için dönüşüm matrisidir. Presizyon : Güneş, ay ve gezegenlerin çekim kuvvetleri yeryuvarının kendi etrafındaki dönüşünü etkiler. Bilindiği gibi yeryuvarının ekliptik düzlemi ile ekvator düzlemi çakışık değildir ve biçimsel olarak yeryuvarı homojen olmayan bir dönel elipsoide benzemektedir. Güneşin yeryuvarına uyguladığı fakat yeryuvarının güneşe yakın olan kısmıyla uzak olan kısmının farklı etkisinde kaldığı çekim kuvvetlerine aynı anda yeryuvarının kendi ekseni etrafındaki dolanımı nedeniyle oluşan merkezkaç kuvvetinin de eklenmesiyle rotasyon ekseni, ekliptik ekseni etrafında dolanıma zorlanır. Tepesi dünyanın merkezinde koniye benzeyen bu hareketin periyodu 26000 yıldır. Buna göre, t0 başlangıç anındaki ilkbahar noktasının konumu ϒ0, t anındaki konum ϒ ile gösterilirse, RP dönüşüm matrisi Şekil 2.10’ da gözüken z, ϑ, ξ dönüklükleri ile R = R 1 ( − z ) R 2 (ϑ ) R 3 ( −ξ ) P (2.20) ⎡cos z cos ϑ cos ζ − sin z sin ξ = ⎢⎢sin z cos ϑ cos ξ + cos z sin ξ ⎢⎣ sin ϑ cos ξ − cos z cos ϑ sin ξ − sin z cos ξ − sin z cos ϑ sin ξ + cos z cos ξ − sin ϑ sin ξ − cos z sin ϑ ⎤ − sin z sin ϑ ⎥⎥ cos ϑ ⎥⎦ 23 Z0 Zt Ortalama ekvator (t0) Ortalama ekvator (t) ϒ0 X0 90o-ξ Yt ϑ ϒ Xt 90o+z Y0 Şekil 2.10 Presizyon verilir. Dönüklük parametreleri zamana bağlı fonksiyonlarla Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) tarafından yayınlanmıştır (Hofmann et al., 1992). ξ = 2306." 2181T + 0." 30188T 2 + 0." 017998 T 3 (2.21a) z = 2306." 2181T + 1." 09468 T 2 + 0." 018203T 3 (2.21b) ϑ = 2004." 3109T − 0." 42665T2 − 0." 041833T3 (2.21c) Bağıntılarda geçen T, Konvansiyonel Göksel Sistemin J2000 yılının t0 kabul edilerek ve bu anın t gözlem zamanından çıkarılmasıyla elde edilen değerin Jülyen yüzyılı cinsinden ifadesidir (1 Jülyen yılı = 36525 ortalama güneş günü). Nutasyon : Tıpkı güneş gibi, ayın da yeryuvarına uyguladığı çekim kuvveti, dünyanın rotasyon ekseninin ekliptik kutbu etrafındaki konik hareketin tabanı üzerinde, kutbu 18.6 yıllık periyotlar halinde sinüsodial bir harekete zorlamasına Nutasyon adı verilir. Gözlem anındaki ortalama ekvatorun ekliptik ile yapmış olduğu açı ε ekliptik eğimidir ve bu kesişim noktası ϒ ilkbahar noktasıdır. Aynı gözlem anında gerçek ekvator ile ekliptik arasındaki açı ε+Δε, gerçek ilkbahar noktası ϒt ile gösterilir. İki ilkbahar 24 noktası arasındaki Δψ açısına, nutasyonun boylamı adı verilir (Şekil 2.11). Buna göre nutasyon etkisi için dönüşüm matrisi, ε ϒ Ekliptik Ortalama ekvator Δψ ϒt Δε Gerçek ekvator Şekil 2.11 Nutasyon 1 ⎡ ⎢ R = R 1 (− (ε + Δε ) )R 3 (−Δψ ) R 1 (−ε )= ⎢Δψ cos ε ⎢⎣ Δψ sin ε N − Δψ cos ε 1 Δε − Δψ sin ε ⎤ − Δε ⎥⎥ (2.22) ⎥⎦ 1 dir. Ekliptik eğim ise, ε = 23o 26' 21." 448 − 46." 8150 T − 0." 00059 T 2 + 0." 00181T 3 (2.23) ile verilir. Formülde geçen T önceki presizyon düzeltme formüllerinde kullanılan T değeridir. Diğer parametreler de, Δψ = −17."1996 sin Ω − 1." 3187 sin( 2 F − 2 D + 2Ω) − 0." 2274 sin( 2 F − 2Ω) (2.24a) Δε = 9." 2025cos Ω + 0." 5736 cos( 2 F − 2 D + Ω) + 0." 0927 cos( 2 F − 2Ω) (2.24b) fonksiyonları ile verilmiştir. Bağıntılardaki, Ω : Ayın çıkış düğümünün ortalama boylamı 25 D : Ayın güneşten olan ortalama elangasyonu olup, F = λM - Ω (2.25) dir. Yıldız Zamanı :Getirilen presizyon ve nutasyon düzeltmeleriyle bir noktanın konum vektörü, ortalama gök kutbu ve gök ekvatoru referansından alınmış, gerçek kutup ve ekvatora dayandırılmıştır. Şekil 2.9’a dikkat edilirse, yıldız zamanı ilkbahar noktasına göre tanımlanmaktadır. Gerçek göksel koordinat sisteminin X ekseni Greenwich görünür yıldız zamanı kadar döndürülürse, X ekseni Greenwich meridyenine getirilmiş olur. Buna göre dönüşüm matrisi, ⎡ cos(GAST ) sin(GAST ) 0⎤ R = R 3 (GAST ) = ⎢⎢− sin(GAST ) cos(GAST ) 0⎥⎥ ⎢⎣ 0 0 1⎥⎦ S (1.26) dir. Kutup Hareketi : Uluslararası Dünya Rotasyon Servisi (IERS) tarafından Ortalama Yersel Kutup (CTP) noktasına göre Anlık Göksel Kutup (CEP) koordinatları sürekli olarak izlenmektedir. Önceleri astronomik gözlemler ile belirlenen kutup koordinatları bugün modern uydu tekniklerinin devreye girmesiyle daha yüksek doğrulukla ve daha kolay saptanabilmektedir. Sürekli izlenen kutup koordinatlarının, yaklaşık 434 günlük peryotla ve 10 metreyi aşmayan genlikte değiştiği gözlenmiştir. Sonuç olarak böyle bir hareketin bir koordinat sistemine dayandırılması düşünülmüş ve ortalama yersel kutupta (CTP) oluşturulan bir koordinat sisteminde bu hareket izlenmiştir. Koordinat sisteminin x ekseni meridyen düzlemi boyunca olup, y ekseni, x ekseninden itibaren pozitif yönde 270o döndürülerek alınmıştır (Şekil 2.9). 26 Son dönüşüm bağıntısı olarak kutup hareketi için R M = R 2 (− x p ) R1 (− y p ) (2.27) ⎡ 1 ⎢ =⎢ 0 ⎢− x p ⎣ 0 x p ⎤ ⎡1 ⎥⎢ 1 0 ⎥ ⎢0 0 1 ⎥⎦ ⎢⎣0 0 1 yp 0 ⎤ ⎡ 1 ⎥ ⎢ − yp ⎥ = ⎢ 0 1 ⎥⎦ ⎢⎣− x p 0 1 yp xp ⎤ ⎥ − yp ⎥ 1 ⎥⎦ dönüşüm matrisiyle konvansiyonel yersel koordinat sistemindeki gök cisminin konum vektörü hesaplanmış olacaktır. 27 3. JEOİT ve ELİPSOİT 3.1. Jeoit En genel tanımıyla jeoidi fiziksel bir referans yüzeyi olarak tanımlayabiliriz. Bir çok literatürde jeoit, okyanusların, karaların altından da devam ettiği düşünülerek oluşturulan soyut kapalı bir yüzey olarak tanımlanmaktadır. Böyle bir tanım jeoidin nasıl bir şey olduğu konusunda iyi fikir vermesine rağmen, gerçek jeodin tanımına uymaz. Aslında jeoit, durgun deniz yüzeyinden bir takım farklılıklar gösterir. Jeodezicilerin görevlerinden biri de bu farkı saptamaktır. Bunun nedeni ise ülkelerin, yükseklik sistemlerini oluştururken durgun deniz yüzeyinden yararlanmış ve deniz yüzeyi ile jeoidi çakıştırarak bunu başlangıç olarak kabul etmiş olmalarıdır. Fiziksel açıdan bakıldığında, dolu kaplar örneğinde olduğu gibi deniz yüzeyinin yüksekliğinin farklı bölgelerde de aynı olması gerektiği düşünülebilir. Fakat bunun böyle olmadığı ölçmeciler tarafından da ortaya konulmuştur. Örneğin Türkiye’de Antalya’da sıfır kotuyla başlanan nivelman Trabzon’da sıfır kotuyla tamamlanamamaktadır. Normal olarak jeoit, deniz yüzeyine bağlı olarak tanımlanırsa böyle bir aykırılığın olmaması beklenirdi. Dünyanın homojen bir kütle yapısından farklılık göstermesi deniz yüzeyini de etkilemiş ve sonuçta çekim kuvvetlerinin de etkisiyle, karalar için söz konusu topoğrafyanın durgun deniz yüzeyi için de geçerli olduğu anlaşılmıştır. Jeoidi belirleyen en önemli faktör, g gravite (yerçekimi) kuvvetidir. Bu kuvvetin yönü, fiziksel yeryüzündeki bir noktaya kurulan aletin çekül doğrultusudur. ⎢g⎮ye gravite büyüklüğü adı verilir ve fiziksel yeryüzünde ölçülebilir. Gravite ekvatordan kutuplara gidildikçe artar, çünkü merkezkaç kuvveti azalmaktadır. Yaklaşık olarak, ekvator için gekv ≅ 978 gal (cm/sn2), kutuplar için gktp ≅ 983 gal dir (Leick, 1990). Aslında jeoidi belirleyen parametre sadece yeryuvarının çekim kuvveti değil merkezkaç kuvvetinin çekim kuvveti ile olan bileşkesi de jeoidi belirler. 28 Jeodin denklemi ağırlık kuvveti ve onun potansiyeli ile açıklanabilir. Kütle yoğunluğu sürekli olduğu sürece jeodin eğriliği de süreklidir. Yoğunluğun aniden değişikliğe uğradığı yerlerde jeodin eğriliği de aniden değişir. Bu nedenle jeoit üzerinde hesaplar yapmak olanaksızlaşır (Yerci, 1994). W0 olarak tanımlayacağımız eşpotansiyelli jeoit yüzeyi gibi her noktadan farklı eşpotansiyelli yüzeyler geçer (Şekil 3.1). Farklı noktalardan geçen eşpotansiyel yüzeylere çekül eğrisi diktir ve bu yüzeylerin normalidir. P noktasından geçen eşpotansiyelli yüzey W ise jeopotansiyel sayı C ve ortometrik yükseklik H arasındaki ilişki, Şekil 3.1 Eşpotansiyelli yüzeyler ve gravite vektörü H W = W0 − ∫ g dH = W0 − C (3.1) 0 ile verilir. Burada g iki yüzey arasında kalan çekül eğrisi boyunca ortalama gravite değeridir. Uygulamada H ortometrik yüksekliklerini tam anlamıyla kullanabilmemiz için, soyut olarak oluşturduğumuz yüzeyi tanımlayabilmemiz gerekir. Bu nedenle yükseklik (nivelman) güzergahları boyunca gravite değerleri de ölçülerek gravimetrik jeoit oluşturulmaya çalışılır. 29 Astrojeodezik yöntemler kullanılarak da jeoidin belirlenmesi olanaklıdır. Çekül doğrultusu uzayda düzgün bir doğru olmayıp uzaysal bir eğridir. Yeryüzüne uygun sıklıkta dağılmış noktalarda yapılan astronomik gözlemler sayesinde, her hangi bir noktaya kurulan aletin çekül eğrisine teğet doğrunun yer ekvator düzlemiyle yapmış olduğu astronomik enlem Φ ve astronomik boylam Λ da belirlenerek çekül sapması bileşenleriyle de jeoit belirlenebilir (Şekil 3.2). Şekil 3.2 Astronomik enlem 3.2. Dönel Elipsoit Üzerinde yaşadığımız yeryuvarı yüzyıllardır insanoğlu için merak konusu olmuş, şekli ve boyutları sürekli olarak belirlenmeye çalışılmış olup ve halen de bu konudaki uğraş ve araştırmalar devam etmektedir. Geçmişten günümüze akan süreçte, yeryuvarı önce düz yani tepsi gibi kabul görmüş daha sonra küre olduğu kanıtlanmış yıldan yıla gelişen fikir ve düşüncelerle, aslında dünyanın tam bir küre değil, kutuplarda basık bir küreye benzediği ortaya konulmuştur. Kutuplarda basık olduğu fikri ilk olarak fizikçiler tarafından ortaya atılmış, o dönemde uzunluk ve açı ölçme sistemlerinin hassasiyetinin yetersizliğinden dolayı bu görüşün kanıtlanması jeodeziciler açısından gecikmiştir. Nihayet 18. yy’da yay uzunlukları ölçülerek kanıtlanmıştır. Bundan sonra yapılması gereken, dünyaya benzeyen kutuplarda basık kürenin yani dönel elipsoidin boyutlarının belirlenmesidir. 30 Dönel elipsoit, meridyen elipsi adını verdiğimiz elipsin küçük ekseni etrafında döndürülmesiyle oluşan bir cisimdir. Elipsoidi tanımlayan parametreler meridyen elipsine ilişkin parametrelerdir. Elipsin boyutları Şekil 3.3’e göre büyük yarıekseni a ve küçük yarıekseni b dir. Genel olarak bu iki parametre yerine, boyutlarından biri (çoğun büyük yarıeksen) ve basıklık kullanılır. Elipsoidin basıklığı α= a−b a (3.2) dir. Yine buna benzer şekilde farklı parametreler türetilebilir. Küçük eksen Büyük eksen b a Şekil 3.3 Meridyen elipsi Tablo 3.1 Çeşitli uluslararası elipsoitler ve boyutları a (m) b (m) α Yılı Büyük yarıeksen Küçük yarıeksen Basıklık Bessel 1841 6377397.1550 6356078.9632 1/299.1528 Clarke 1880 6378249.1450 6356514.9900 1/293.466 Hayford 1910 6378388 6356911.9461 1/297.0 Krassowski 1940 6378245 6356863.0190 1/298.3 WGS72 1972 6378175 1/298.26 GRS80 1980 6378137 1/298.2572 WGS84 1984 6378137 1/298.257224 Elipsoit 31 Değişik ülkesel ve bölgesel kabuller dolayısıyla belirlenmiş çok sayıda elipsoit vardır. Her ülke kendisine uygun bir elipsoit seçmiş ve fiziksel yeryüzünde yapmış olduğu gözlemlerini bu referans yüzeyine indirgeyip seçilen projeksiyona elipsoidi açmışlardır. Kullanılan elipsoitlerin bir bölümü Tablo 3.1’de boyutlarıyla birlikte verilmiştir. Yukarıdaki tabloda adı geçen Hayford elipsoidi Uluslararası Jeodezi ve Jeofizik Birliğinin (IUGG) 1924 yılındaki toplantısında uluslararası elipsoit olarak kabul edilmiştir. Ülkemizde de 1931 yılına kadar Clarke elipsoidi kullanılmış daha sonra Hayford elipsoidine geçilmiştir. 3.3. Jeoidle Elipsoit Arasındaki İlişki ve Jeodezik Datum Yeryüzünü kaplayan yatay jeodezik kontrol ağları için, referans yüzeyi olarak jeoidin kullanılmasının mümkün olmadığı, jeodin matematiksel olarak tarifi yapılamayan bir yüzey olmasına bağlanmış ve sonuçta jeoide geometrik açıdan en çok benzeyen elipsoidin kullanılması gerektiği ortaya konmuştur. Ancak yükseklikler için referans yüzeyi olarak jeoit kullanılmıştır. Boyutlarıyla jeoide en yakın olması istenen elipsoit ile jeoit arasındaki ilişki aralarındaki yükseklik farkları ile kurulabilir. Jeoidin elipsoitten olan yüksekliğine, jeoit yüksekliği (N) ya da jeoit ondülasyonu adı verilir. Global olarak tanımlanan ya da kullanılan bir referans elipsoidi için jeoit ondülasyon değerleri 100 m den fazla olmamalıdır (Hofmann et al., 1992). h elipsoidal yüksekliği ve H ortometrik yüksekliği arasındaki ilişki jeoit ondülasyonu ile verilebilir (Şekil 3.4). h=H+N (3.3) Yersel ve uydu gözlemleriyle jeoit ondülasyonlarını belirlemek olanaklıdır. Yeryüzüne yeterli sıklıkta dağılmış jeoit ondülasyonu değerlerinin kareleri toplamı minumum olacak şekilde; 32 n ∑N 2 = min . (3.4) i =1 ister global anlamda ister yerel anlamda bir elipsoit seçilebilir. Şekil 3.4 Yükseklikler arasındaki ilişki Elipsoitle jeoit arasındaki diğer bir aykırılık ta bir P noktasındaki çekül doğrultusu ile elipsoit normali arasında kalan ε çekül sapmasıdır (Şekil 3.4). Miktar olarak 30” yi geçmeyen çekül sapmaları ölçme yöntemlerine göre ve kullanılan elipsoidin konumuna bağlı olarak alt gruplara ayrılırlar. Ölçme yöntemlerine göre, - Gravimetrik çekül sapması, - Astrojeodezik çekül sapması olarak iki şekilde elde edilebilirler. Çekül sapmaları yöne bağımlıdır ve iki bileşene ayrılırlar. Bunlar, ζ = Φ −ϕ (3.5a) η = ( Λ − λ ) cos ϕ (3.5b) bağıntılarıyla gösterilirler. Bu eşitliklerde geçen ζ meridyen ve, η paralel daire doğrultusundaki çekül sapmalarıdır. Bu iki bileşen cinsinden, 33 ε = η2 +ζ 2 (3.6) ile verilir. (Φ, Λ) noktanın astronomik ve (ϕ, λ) ise, jeodezik gözlem değerleridir. Yerel bir elipsoidin parametreleri genellikle, bilinen çekül sapmalarının kareleri toplamının minimum ilkesine dayanan dengeleme işlemiyle, ∑ [ζ n 2 ] + η 2 = min . (3.7) i =1 belirlenirler. α yönündeki sapma ise, ε α = η sin α + ζ cos α (3.8) dır. Astrojeodezik çekül sapmasının bileşenleri Şekil 3.6’da ayrıntılı bir biçimde gösterilmiştir. Çekül sapmaları, eğer ağırlık merkezi yeryuvarının ağırlık merkeziyle çakışan bir elipsoide göre hesaplanıyorsa mutlak çekül sapması, yeryüzünün herhangi bir noktasındaki jeoit normali ile aynı noktadaki elipsoit normalinin çakışık kabul edildiği yerel elipsoide göre hesaplanıyorsa bağıl (rölatif) çekül sapması adını alır. Şekil 3.5 Jeoit ve elipsoit arasındak ilişki 34 Şekil 3.6 Çekül sapması bileşenleri Global ya da yerel bir referans elipsoidi yukarıda açıklanan ilişkilerden yararlanılarak belirlenir. Kullanılacak elipsoit global bir referans sistemi olarak düşünülüyorsa jeoidin ağırlık merkezi ve ortalama kutup doğrultusu elipsoidin karşılık gelen elemanları ile çakıştırılır. Yerel elipsoitte ise jeoidin bir yüzey noktası ile elipsoidin bir yüzey noktası ya da her iki yüzeyin normalleri çakıştırılır. Ortak noktaların belirlenmesi sistemin daha iyi kurulmasını sağlayacaktır. Boyutları belirlenmiş bir elipsoit ve jeoit arasındaki ilişkinin kurulmasına “Jeodezik Datum” adı verilir. Bir referans elipsoidini tanımlayan jeodezik datumun parametre sayısı beştir. Bunlar; a : Elipsoidin büyük yarıekseni, f : Elipsoidin basıklığı ΔX, ΔY, ΔZ : Yermerkezli referans elipsoidinin öteleme bileşenleridir. 35 Elipsoidin merkezi yeryuvarının merkezi ile çakışıyorsa yani öteleme bileşenleri sıfıra eşitse (ΔX, ΔY, ΔZ = 0) datum mutlak, ötelenmiş ise bağıldır. Mutlak datumlu olarak kabul edilen elipsoitlerden biri 1980 Jeodezik Referans Sistemidir (GRS80). Bu elipsoit uydu gözlemleri ile belirlendiğinden geometrik parametreler yanında fiziksel parametreler ile de tanımlanır. GRS80 elipsoidinin geometrik parametreleri, a = 6378137 m f = 1/298.2572 dir. Bunun yanında fiziksel parametrelerinden, atmosfer içindeki yerçekimi değeri, GM = 398600.5 km3 s-1 yeryuvarının basıklığına bağlı dinamiksel şekil faktörü, J2 = 0.00108263 ve ortalama açısal hızı, w = 7.292115 rad s-1 dir (Seeber, 1993). 3.4. Referans Elipsoitlerinin Konumlandırılması Elipsoit boyutlarının belirlenmesinden sonra yapılması gereken iş, elipsoidin jeoide göre konumlandırılmasıdır. Boyutların belirlenmesi ve geometrik olarak jeoide uygun olmasının önemi kadar yerinin neresi olduğunun önemi gözlemlerin indirgenmesi bakımından büyüktür. Doğal olarak bu konudaki seçim çalışma bölgesine bağlıdır. Şayet global olarak kullanılması düşünülen bir referans elipsoidi varsa elipsoidin merkezinin ve eksenlerinin yeryuvarınınkilerle çakıştırılması daha uygundur. Çalışılması düşünülen bölge bir ülke veya bir kıta parçası ise deformasyon miktarlarının 36 küçük olmasını sağlamak amacıyla bölgenin ortasındaki bir noktada jeodin çakıştırılması daha uygun olacaktır. Bu durumda çakışma noktasından uzaklaşıldıkça elipsoitle jeoit arasındaki sapmalar artacaktır. Merkezi yeryuvarın merkezinde olan elipsoitlere ortalama yer elipsoidi adı verilir. Yeryuvarı için bir referans olacak böyle bir elipsoit, geometrik ve fiziksel parametrelerle belirlenebilir. Geometrik parametreler olarak bilinen büyük yarıeksen a, ve basıklık f değerleri astrojeodezik ya da gravimetrik yöntemlerle belirlenebilir. Uydu jeodezisi tekniklerinden yararlanmak suretiyle fiziksel parametreler olarak kabul edilen dünyanın açısal hızı w, yeryuvarının atmosfer içindeki yerçekimi GM ve dinamiksel basıklık J2 değerlerinden yararlanılır. Ülkeler genel olarak kendilerine ya da bölgelerine en iyi uyan elipsoidi yeğlemişler ve boyutlarını belirlemişlerdir. Boyutları belirlenmiş elipsoidin jeoide göre konumlandırılması ise bölgenin ortalarında ölçülen astonomik enlem, boylam ve azimut değerleri ile jeodezik enlem, boylam ve azimut değerlerinin çakıştırılmasıyla sağlanır. ϕ=Φ (3.9a) λ=Λ (3.9b) α=A (3.9c) (3.9) eşitlikleriyle Şekil 3.7 de görüldüğü gibi sabit bir noktanın jeoit normali ile elipsoit normali çakıştırılmış, dolayısıyla elipsoit eksenleri de jeoit eksenleriyle paralel hale gelmiş olurlar. Bunlara ek olarak jeoit yüzeyinin bir noktası ile elipsoit yüzeyinin bir noktası çakıştırılabilir. Normallerin ve noktaların çakışması, N=0 (3.10a) ε=0 (3.10b) sonuçlarını ortaya koyar (Leick, 1990). 37 Şekil 3.7 Yerel elipsoit 3.4.1. WGS84 Elipsoidi Bu karmaşık dünyada harita, plân, grafik ve jeodezik sayısal üretimler, farklı yerel ve bölgesel datumlara dayanır. Bu datumlar klasik anlamda tanımlanmışlardır. Yıllardır kısıtlı tanımlamalar, teknik yetersizlikler nedeni ile karasal hareketler ve doğa olayları, lineer olmayan distorsiyonlara imkan tanımışlardır. Basit bir şekilde söylemek gerekirse, bu yerel jeodezik datumlar yaşlanmışlardır. Bu nedenle jeodezik faaliyetler için global bir referans sisteminin gerekliliği pratik olarak kaçınılmaz olur. Bu bağlamda, Savunma Harita Dairesi (DMA) aktif olarak 1960 dan bu yana birbirinden doğruluk yönüyle ayrılan Dünya Jeodezik Sistemlerini geliştirmiştir (WGS60, WGS66, WGS72 ve WGS84). Geliştirilen bu sistemlere ek olarak hesaplanmış dönüşüm katsayıları yardımıyla, bu sistemlerin çok sayıdaki yerel ve bölgesel datuma bağlanılması mümkün olmuştur (Kumar, 1993). Sistemin eksenlerinin ve konumunun tanıtılmasına gelince; Orjin : Dünyanın ağırlık merkezinde Z ekseni : BIH (Bureau International l’Heure) tarafından 1984 yılı için belirlediği CTP den geçer. 38 X ekseni : Yine BIH tarafından tanımlanmış ortalama Greenwich meridyen düzlemi ile ekvator düzleminin kesişim doğrultusu olarak tanımlanmıştır. Y ekseni : Yermerkezli bu koordinat sisteminde ekvator düzlemi üzerinde X ekseninden doğuya doğru 90o açı yapar konumdadır. ZWGS84 Greenwich sýfýr meridyeni CTP (1984.0) Dünyanýn aðýrlýk merkezi YWGS84 XWGS84 Şekil 3.8 WGS84 referans sistemi WGS84 elipsoidi NNSS’e ait 1500 Doppler istasyon noktasının (yeryüzünde uygun dağılımda noktalar) koordinatları ile gerçekleştirilmiştir. Tablo 3.2 WGS84’ün parametreleri Parametreler Sembol Büyüklük Doğruluk a 6378137.0 m ±2m Gravite potansiyelinin normalleştirilmiş ikinci derece zonal harmonik katsayısı C2 -484.1685 10-6 ± 1.30 10-9 Yeryuvarının açısal hızı w 7292115 10-11 rad/sn ± 0.15 10-11 rad/sn 3986005 108 m3/sn ± 0.6 108 m3/sn Büyük yarıeksen Yeryuvarının atmosfer içindeki çekim katsayısı GM 39 Bu sistemin jeoit yüksekliklerinin karesel ortalaması 30.5 m ve mutlak hatası 2-6 m arasında değişmektedir. Tablo 3.2’de WGS84’ün parametreleri ve doğrulukları verilmiştir. 3.4.2. Hayford Elipsoidi Hayford ve Tittmann, ABD’de ilk olarak 1906 yılında Helmert’in Yüksek Jeodezi kitabında önerdiği alan yönteminde, Laplace azimutunu jeodezik dengelemeye uyguladılar. ABD’de John Fillmore Hayford’un (1868-1925) 1909 da hesapladığı elipsoit, a = 6378388 ± 18 m α = 1 / (297.0 ± 0.5) boyutlarıyla, Uluslararası Jeodezi ve Jeofizik Birliğinin (IUGG) 1924 yılında Madrit’de yapılan toplantısında “uluslararası elipsoit” olarak kabul edilmiş ve özellikle bilimsel çalışmalar ve triyangülasyon çalışmalarına yeni başlayan ülkeler için önerilmiştir. Hayford, bu elipsoidin hesaplanmasında sadece ABD’de ölçülen paralel daire ve eğik daire yay uzunluklarını kullanmıştır. Hesaplamalarında 381 enlem, 131 boylam ve 253 ü azimut olan toplam 765 gözlem dikkate alınmış, mevcut 32 Laplace noktası başlangıç azimutunun düzeltilmesinde kullanılmıştır. Bu elipsoidi kullanan ülkeler; Arjantin, Danimarka (1928 den itibaren), Belçika, Yeni Zelanda, Kanarya Adaları, Türkiye, Bulgaristan (1946 dan itibaren), Finlandiya, Portekiz (1926 dan itibaren), İtalya (1940 dan itibaren). Ayrıca Baltık çelengi, merkezi ve Avrupa triyangülasyon ağlarının hesabında da bu elipsoit kullanılmıştır (Şerbetçi, 1996). 40 4. DATUM DÖNÜŞÜMLERİ Her ülkenin kendi jeodezik çalışmaları için bir koordinat sistemini kurmaya çalışması, beraberinde farklı datumlu koordinat sistemlerinin oluşmasına neden olmuştur. Çeşitli ülkeler farklı elipsoitler kullanmışlardır. Esasen datum, önceki bölümde de anlatıldığı gibi, sadece elipsoit boyutlarının belirlenmesi ve yeryuvarına göre konumlandırılması, koordinat sistemlerinin tanımlanması problemini çözememektedir. Sözü edilen datum kavramı, bu özellikleriyle bir jeodezik datum adını almaktadır. Oluşturulacak bir koordinat sistemini etkileyen her türlü parametreye genel olarak datum parametresi adı verilir. Sistemi tanımlayan, başlangıç, dönüklük ve ölçeğin her biri ayrı bir datum olarak ele alınır. Birçok Avrupa ülkesinin aynı elipsoidi kullanıyor olmalarına rağmen, kullandıkları koordinat sistemlerinin başlangıçları (datumları) farklıdır. Örneğin başlangıçları ayrı olması dolayısıyla “Türkiye Ulusal Datumu” ve “Avrupa Datumu” tanımlamaları kullanılmaktadır. Ayrıca nitelikleri farklı ölçme yöntemlerinin kullanılması bile datumu etkiler. Uydu ölçmeleri ile klasik yersel ölçmelerin birbirinden farklı referans yüzeyleri üzerinde değerlendirilmesi de farklı datumlara neden olmuştur ki, bizim en çok üzerinde duracağımız konuların başında gelmektedir. Tüm bu anlatılanlardan ayrı olarak karşılaşılan sorunlardan biri, tüm datumların yani yatay datum ile düşey datumların ayrı değerlendirilmesini gerektiren durumların olmasıdır. Bunun nedeni çoğu ülkenin yatay kontrol ağlarını bir referans elipsoidi üzerinde değerlendirmesine karşın düşey datumunu jeoide göre oluşturmasıdır. Bu durum ülkemiz için de geçerlidir. Antalya Mareograf istasyonu, başlangıç olarak kabul edilmiş ve nokta yükseklikleri buna göre belirlenmiştir. Sistemlerin bu çerçevede kurulmuş olması özellikle uydu verileriyle yersel verilerin birleştirilmesini güçleştirmektedir. Böyle bir birleştirme jeoitle, elipsoit arasındaki aykırılıkların hesap edilmesi ve verilerin elipsoide indirgenmesiyle 41 sağlanabilir. Yersel gözlemlere dayalı koordinat sistemleriyle, uydu sistemlerinin yanında farklı başlangıçlı, farklı referans yüzeyli, koordinat sistemleri arasında dönüşümlere de gereksinim vardır. Kısaca dönüşüm, bir koordinat sistemindeki bilgilerin ikinci bir koordinat sisteminde ifade edilmesi için yapılan bir aktarma işi olarak tanımlanabilir. Bunun sağlanabilmesi iki sistemde tanımlı ortak bilgiler ya da verilerle olanaklıdır. Bunlar yardımıyla koordinat sistemleri arasındaki ilişkiyi tanımlayan bir modelde parametreler hesaplanarak dönüşüm gerçekleştirilir. Tüm jeodezik ve astrojeodezik çalışmalarda sık sık karşımıza dönüşüm problemleri çıkmaktadır. Bu nedenle rutin bir işlem olarak tanımlanabilir. Dönüşüm sırasında objenin bazı özelliklerinin korunması istenebilir. Eğer noktalar arasındaki açıların, başka bir deyişle şeklin korunması isteniyorsa, bu bir benzerlik dönüşümüdür. Ayrıca uzunluk ya da alanların korunduğu dönüşümler ve afin dönüşüm de objenin diğer özelliklerinin korunduğu dönüşümlerdir. Yatay ve düşey datumların ayrı değerlendirildiği durumlarda iki ve tek boyutlu dönüşümler de problemlerin çözümünde kullanılır. 4.1. Üç Boyutlu Dönüşümler Uydu ölçmelerinin son on yıl içerisinde sağladığı kolaylıklar sadece mutlak koordinatların elde edilmesiyle sınırlı kalmamış, özellikle bağıl konumlamada ulaşılan yüksek doğruluk nedeniyle ülke jeodezik ağlarının iyileştirilmesi ve nokta sıklaştırması da kolaylaşmıştır. Doğal olarak uydu gözlemleri ile elde edilen verilerle, yersel verilerin ortak bir sistemde değerlendirilmesi gerekir. Fakat uydu sonuçları, klasik ülke datumundan farklı global bir datum olarak kabul edilen uydu datumunu taşır. Dönüşümün gerçekleştirilmesi için her iki datum arasındaki dönüşüm parametrelerinin hassas olarak belirlenmesi; bilinmeyen parametrelerin sayısından daha çok sayıda veri içeren ortak noktalar ile dengeleme yapılması gerekir. 42 Bir koordinat sisteminden diğer sisteme dönüşüm ölçek, dönüklük ve öteleme parametreleriyle gerçekleşir. Dönüşüm için çok sayıda yöntem geliştirilmiştir. Konform, ortogonal ve afin dönüşüm sadece istenilen dönüşüm özelliklerine göre yapılan bir ayırımdır. Uygulamada üç boyutlu dönüşümde yaşanan en büyük sıkıntı yüksekliklerdir. Eğer uydu koordinat sistemiyle ülke koordinat sistemi arasında bir dönüşüm yapılacaksa duyarlı bir jeoide büyük gereksinim vardır. Ülke ölçmesinde yersel ölçülerle belirlenen noktalara ait ortometrik yükseklikler, jeoit yükseklikleri yardımıyla elipsoidal sistemlere dönüştürülebilmelidir. 4.1.1. Benzerlik Dönüşümleri 4.1.1.1. Bursa-Wolf Modeli W Z ω P U T ε X U V ψ Y X Şekil 4.1 Üç boyutta benzerlik dönüşümü Uzaydaki bir P noktasının konumunu, farklı iki koordinat sisteminde tanımlayalım (Şekil 4.1). Noktanın (U) sistemindeki koordinat vektörü U, (X) sistemindeki koordinat vektörü X, (U) sisteminin başlangıç noktasının, (X) sistemindeki koordinat vektörü T, U, V, W eksenleri etrafındaki pozitif (saat ibresinin tersi yönünde) dönüklükler sırasıyla ε, ψ, ω ve iki sistem arsındaki ölçek faktörü (1+Δ) olduğuna göre iki sisteme ait koordinat vektörleri arasındaki ilişki, 43 X = T + (1 + Δ ) R U (4.1) ile verilir. Bu aynı zamanda Helmert Transformasyonu olarak da adlandırılan yedi parametreli bir dönüşüm denklemidir. (4.1)’ de U ve X koordinat vektörleri çıkarılırsa, geriye dönüklük parametreleri R(ε, ψ, ω), öteleme parametreleri T(tx, ty, tz) ve ölçek faktörü (1+Δ) kalır. R dönüklük matrisi, ardışık olarak gerçekleşen üç dönüklüğün bir sonucudur. Sırasıyla U, V, W eksenleri etrafındaki dönüklükler, 0 ⎤ sin ε ⎥⎥ cos ε ⎥⎦ (4.2a) ⎡ cosψ R 2 (ψ ) = ⎢⎢ 0 ⎢⎣− sin ψ 0 sinψ ⎤ 1 0 ⎥⎥ 0 cosψ ⎥⎦ (4.2b) ⎡ cos ω R 3 (ω ) = ⎢⎢− sin ω ⎢⎣ 0 sin ω 0 ⎡1 ⎢ R1 (ε ) = ⎢0 cos ε ⎢⎣0 − sin ε cos ω 0 0⎤ 0⎥⎥ 1⎥⎦ (4.2c) ile gösterilir ve bu üç dönüklüğün ardışık çarpımı ile, dönüklük matrisi, ⎡ cosψ cos ω R = ⎢⎢− cosψ sin ω ⎢⎣ sin ψ cos ε sin ω + sin ε sin ψ cos ω sin ε sin ω − cos ε sin ψ cos ω ⎤ cos ε cos ω − sin ε sin ψ sin ω sin ε cos ω + cos ε sin ψ sin ω ⎥⎥ (4.3) ⎥⎦ cos ε cosψ − sin ε cosψ elde edilir. Bu yedi parametre başlangıçta bilinmediği için en küçük kareler yöntemiyle bunların en uygun değerlerinin belirlenmesi yoluna gidilir ve her iki sistemde koordinatları bilinen en az üç ortak nokta ile bu dengelemeli dönüşüm gerçekleştirilir. 44 Dengelemeye ölçü olarak giren ortak nokta koordinatları ile bilinmeyenler arasında (4.1) fonksiyonuna uygun olarak F ( L , X ) = F ( L + v , X 0 + dx ) = 0 (4.4) koşul denklemleri kurulur. Bu denklemlerde geçen büyüklükler, L : Dengeli ölçüler (koordinatlar), X : Dengeli bilinmeyenler (dönüşüm parametreleri), L : Verilen ortak nokta koordinatları, v : Koordinat düzeltmeleri, X0 : Bilinmeyenlerin yaklaşık değerleri, dx : Bilinmeyenlerin düzeltmeleri, dir (Deniz, 1993). Her bir nokta üç koordinat bileşeninden oluştuğuna göre her nokta için (4.1) eşitliği ⎡U ⎤ ⎡ X ⎤ ⎡0⎤ ⎡t x ⎤ ⎢t ⎥ + (1 + Δ) R ⎢ V ⎥ − ⎢ Y ⎥ = ⎢0⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ y⎥ ⎢⎣W ⎥⎦ ⎢⎣ Z ⎥⎦ ⎢⎣0⎥⎦ ⎢⎣t z ⎥⎦ (4.5) üç adet şart denklemi yazılır. Dönüklük açılarının diferansiyel anlamda küçük olduklarını düşünecek olursak, cos ε ≅ cos ψ ≅ cos ω ≅ 1 sin ε ≅ ε sin ψ ≅ ψ sin ω ≅ ω sin ε sinψ ≅ sinε sinω ≅ sinψ sinω ≅ 0 (4.6) 45 sonuçlarına göre R dönüklük matrisini, ⎡1 0 0 ⎤ ⎡ 0 R = I + Q = ⎢⎢0 1 0⎥⎥ + ⎢⎢− ω ⎢⎣0 0 1⎥⎦ ⎢⎣ ψ ω 0 −ε −ψ ⎤ ε ⎥⎥ 0 ⎥⎦ (4.7) biçiminde yazabiliriz. (4.7)’yi, (4.5)’de yerine koyarsak, T + (1 + Δ )( I + Q ) U − X = 0 (4.8) elde edilir ve denklem açılıp, ölçek ve dönüklüğe bağlı terimler (çarpımları) gözardı edilirse sonuç olarak, T + QU + (1 + Δ ) U − X = 0 (4.9) elde edilir. Bu denklem sistemi aralarında bilinmeyenlerin de bulunduğu koşullu ölçüler dengelemesi, Av + Bx + w = 0 (4.10) modeline uymaktadır. Burada; A= B= ∂F ∂L ∂F ∂x (4.11a) L, X0 (4.11b) L, X 0 w = F(L, X0) (4.11c) dır. Bilinmeyenlerin yaklaşık değerlerinin hepsinin sıfır seçilmesiyle her Pi noktası için, 46 ⎡1 ⎢0 ⎢ ⎢⎣0 0 0 −1 0 1 0 0 1 0 0 −1 0 ⎡vU ⎤ ⎢v ⎥ 0 ⎤⎢ V ⎥ ⎡ 1 0 0 U ⎢v ⎥ 0 ⎥⎥ ⎢ W ⎥ + ⎢⎢0 1 0 V v − 1 ⎥⎦ ⎢ X ⎥ ⎢⎣0 0 1 W ⎢ vY ⎥ ⎢ ⎥ ⎣⎢v Z ⎦⎥ ⎡t x ⎤ ⎢t ⎥ ⎢ y⎥ W V 0 − ⎤ ⎢t z ⎥ ⎢ ⎥ W 0 − U ⎥⎥ ⎢ Δ ⎥ U −V 0⎥⎦ ⎢ ε ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ψ ⎥ ⎢ω ⎥ ⎣ ⎦ ⎡U − X ⎤ + ⎢⎢ V − Y ⎥⎥ = 0 (4.12) ⎢⎣W − Z ⎥⎦ düzeltme denklemleri yazılır (Leick, 1990). Ancak koordinat sistemlerinin birbirlerine göre konumları iki şekilde düşünülmeli ve çözümü de bu durumlara göre yapılmalıdır. Sistemler birbirlerine diferansiyel anlamda yakınlarsa yukarıdaki işlemlerle bir defa çözüm yeterli olacaktır. Ancak anlamlı bir aykırılık söz konusu ise, yine aynı şekilde yukarıdaki dengeleme ile yaklaşık değerler belirlenir ve bundan sonra başta açıklanan (4.1), fonksiyon kabul edilerek bir önceki dengelemenin dengeli bilinmeyenleri yaklaşık değer alınarak iterasyonlu çözüm aranır. 4.1.1.2. Moledensky-Badekas Modeli Bursa-Wolf modelinin değişik bir varyasyonu, T + U 0 + (1 + Δ) R (U − U 0 ) − X = 0 (4.13) ile verilebilir. Burada U0 dönüştürülecek nokta kümesinin ortasındaki ya da herhangi bir yerindeki noktanın (U) sistemindeki konum vektörüdür. Diğer gösterimler, bir önceki modelin aynısıdır. Önceki modelde olduğu gibi aynı işlemler tekrarlanır, ölçek ve dönüklük fonksiyonlarının ikinci terimleri göz ardı edilirse (4.13), 47 W0 Z W P U-U0 U X V0 U0 V T Y U U0 X Şekil 4.2 Moledensky-Badekas Modeli T + Δ( U − U 0 ) + Q ( U − U 0 ) + U − X = 0 (4.14) olur. (4.14) eşitliği en küçük kareler yöntemine göre dengelemenin fonksiyonel modeli olarak düşünülür ve bir nokta için açık yazılırsa, ⎡ vU ⎤ ⎢v ⎥ 0 ⎤ ⎢ V ⎥ ⎡1 0 0 U − U 0 ⎡1 0 0 − 1 0 ⎢v ⎥ ⎢0 1 0 0 − 1 0⎥⎥ ⎢ W ⎥ + ⎢⎢0 1 0 V − V0 ⎢ v 0 − 1⎦⎥ ⎢ X ⎥ ⎣⎢0 0 1 W − W0 ⎣⎢0 0 1 0 ⎢ vY ⎥ ⎢ ⎥ ⎣⎢ v Z ⎦⎥ ⎡t x ⎤ ⎢t ⎥ ⎢ y⎥ 0 V − V0 ⎤ ⎢t z ⎥ − (W − W0 ) ⎢ ⎥ 0 W − W0 − (U − U 0 )⎥⎥ ⎢ Δ ⎥ 0 U −U0 − (V − V0 ) ⎦⎥ ⎢ ε ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ψ ⎥ ⎢ω ⎥ ⎣ ⎦ ⎡U - X⎤ ⎢V - Y⎥ = 0 (4.15) ⎢ ⎥ ⎣⎢ W - Z⎦⎥ bilinmeyenli koşul denklemleri elde edilir (Leick, 1990). 4.1.1.3. Veis Modeli Bu model Veis tarafından 1960 yılında geliştirilmiştir (Leick, 1990). Moledensky-Badekas Modelinde geçen U0 noktasından bu modelde de yararlanılır. 48 Ancak önceki modellerdeki dönüklükler (U) sisteminin etrafında gerçekleşirken, bu modeldeki dönüklüklerin, başlangıcı U0 noktasında olan yerel jeodezik sistemin (n, e, h) eksenleri etrafında olduğu kabul edilir. n ekseni, jeodezik meridyene teğettir ancak pozitif yönü güneye doğrudur. e ekseni, U0 noktasında meridyen düzlemine diktir ve pozitif yönü doğuya doğrudur. h ekseni ise, n ve e ekseni ile birlikte sağ el sistemini tamamlar, yani elipsoit normali boyunca pozitif yönü dışarıya doğrudur. n ekseninin yönünün güneye doğru seçilmesinin nedeni jeodezik dik koordinat sistemi ile aynı yönlerde olması olarak gösterilebilir. Dönüşüm denklemi (4.13)’ e benzer olarak, T + U 0 + (1 + Δ ) M ( U − U 0 ) − X = 0 (4.16) ile verilir. U0 noktası etrafındaki dönüklükler (η, ξ, α) ve başlangıç noktasının elipsoidal koordinatları (ϕ0, λ0, h0) ile gösterilirse, (4.16)’ da geçen M matrisi, T T M = R 3 ( λ 0 ) R 2 ( 90 − ϕ 0 ) R 3 ( α ) R 2 ( ξ ) R 1 ( η) R 2 ( 90 − ϕ 0 ) R 3 ( λ 0 ) (4.17) ardışık matris çarpımlarından elde edilir (Leick, 1990). Önceki modellerde olduğu gibi burada da diferansiyel dönüklükler alınırsa, M ( λ 0 , ϕ 0 , η, ξ , α ) = α M α + ξ M ξ + η M η + I (4.18) şeklinde basitleştirilir. Burada Mα 0 ⎡ ⎢ = ⎢ − sin ϕ 0 ⎢⎣cos ϕ 0 sin λ0 ⎡ 0 M ξ = ⎢⎢ 0 ⎢⎣cos λ0 0 0 sin λ0 sin ϕ 0 0 − cos ϕ 0 cos λ0 − cos λ0 ⎤ − sin λ0 ⎥⎥ 0 ⎥⎦ − cos ϕ 0 sin λ0 ⎤ cos ϕ 0 cos λ0 ⎥⎥ ⎥⎦ 0 (4.19a) (4.19b) 49 0 ⎡ ⎢ M η = ⎢ cos ϕ 0 ⎢⎣sin ϕ 0 sin λ0 − cos ϕ 0 0 − sin ϕ 0 cos λ0 − sin ϕ 0 sin λ0 ⎤ sin ϕ 0 cos λ0 ⎥⎥ ⎥⎦ 0 (4.19c) eşitlikleri geçerlidir. M matrisinin (4.18) den bulunan eşiti, (416)’ da yerine konur diferansiyel büyüklüklerin çarpımları göz ardı edilirse, X 0 + Δ ( U − U 0 ) + (1 + Δ )( M − I )( U − U 0 ) − U − X = 0 (4.20) dönüşüm modeli elde edilir. (η, ξ, α) ile (ε, ψ, ω) dönüklükleri arasındaki ilişki aşağıdaki bağıntıyla verilir. ⎡ε ⎤ ⎡η ⎤ ⎢ξ ⎥ = R (90 − ϕ ) R (λ ) ⎢ψ ⎥ 2 3 0 0 ⎢ ⎥ ⎢ ⎥ ⎢⎣ω ⎥⎦ ⎢⎣α ⎥⎦ (4.21) Buraya kadar anlatılan üç boyutlu benzerlik dönüşüm modellerinin bir analizi yapıldığında, bütün modellerden aynı ölçek faktörü elde edilir. 1. ve 2. model aynı dönüklük miktarlarını verirler. (4.1) ve (4.13)’ den, T 2 = T 1 − U 0 + (1 + Δ ) R U 0 (4.22) öteleme bileşenleri arasındaki eşitlik elde edilir. T1 yani Model 1’ den belirlenen öteleme vektörü, (X) ve (U) koordinat sistemlerinin başlangıç noktaları arasındaki geometrik vektöre karşılık gelir. Model 2’ nin öteleme bileşenleri (4.22)’ de gösterilen U0’ ın bir fonksiyonudur. Model 3’ de Model 2’ deki U0 kullanıldığından, her iki model de aynı öteleme bileşenlerini verir. 4.1.2. Afin Dönüşüm Benzerlik dönüşümlerinin en önemli özelliği, ağın dönüşümden önceki şekli ile dönüşümden sonraki şeklinin aynı kalması, yani açı deformasyonunun olmamasıdır. Bu 50 da eksen doğrultularındaki ölçek miktarlarının eşit olması anlamına gelir. Jeodezik ödevlerde genellikle bu model kullanılır. Ancak eksen doğrultularındaki ölçeklerinin farklı olduğu düşünülürse, dönüşümden sonra ağ distorsiyona uğrayacaktır. Ölçme yöntemlerinin eksen doğrultularında ölçek farklılığına neden olduğu durumlar ile karşılaşılmaktadır. Örneğin başka ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de üç boyutlu konum belirleme ödevi yatay konum ve düşey konum bileşenleri biçiminde ayrı ayrı ele alınmıştır. Bu durum yatay ve düşey ölçeğin farklı olması sonucunu doğurur. Böyle bir farklılığın dönüşümden sonra da korunması istenirse eksen doğrultularındaki ölçekler bilinmeyen olarak kabul edilir. Benzerlik dönüşümünde 3 öteleme, 3 dönüklük ve 1 ölçek bilinmeyeni ile çözüm aranırken afin dönüşümde 3 öteleme, 3 dönüklük ve 3 ölçek faktörü dönüşümün bilinmeyen parametreleridir. Önceki modellerde skaler bir büyüklük olan ölçek faktörü burada bir köşegen matrise dönüşür. Dönüşüm modeli, X = T + ( I + Δ) RU (4.23) ile verilir. Buradaki ölçek matrisi ⎡1 0 0⎤ ⎡Δ 1 (I + Δ) = ⎢⎢0 1 0⎥⎥ + ⎢⎢ 0 ⎢⎣0 0 1⎥⎦ ⎢⎣ 0 0 Δ2 0 0 ⎤ ⎡1 + Δ 1 0 0 ⎤ ⎢ ⎥ 0⎥=⎢ 0 1+ Δ2 0 ⎥⎥ 0 1 + Δ 3 ⎥⎦ Δ 3 ⎥⎦ ⎢⎣ 0 (4.24) biçiminde açık olarak gösterilebilir. Bursa-Wolf modelinde olduğu gibi (ε, ψ, ω) dönüklükleri diferansiyel anlamda kabul edilir. (4.23) eşitliği, (4.7) ve (4.8)’ e uygun olarak yazılırsa, 51 X = T + U + QU + ΔU (4.25) − ψ ⎤ ⎡U ⎤ ω ⎡ X ⎤ ⎡t x ⎤ ⎡1 + Δ1 ⎢ Y ⎥ = ⎢t ⎥ + ⎢ − ω 1 + Δ ε ⎥⎥ ⎢⎢ V ⎥⎥ 2 ⎢ ⎥ ⎢ y⎥ ⎢ ⎢⎣ Z ⎥⎦ ⎢⎣t z ⎥⎦ ⎢⎣ ψ −ε 1 + Δ 3 ⎥⎦ ⎢⎣W ⎥⎦ elde edilir. (4.25) eşitliğine göre, bilinmeyenli koşullu ölçüler dengelemesinin fonksiyonel modeli bir nokta için ⎡ vU ⎤ ⎢v ⎥ 0 ⎤ ⎢ V ⎥ ⎡1 0 0 U 0 0 ⎡1 0 0 − 1 0 ⎢0 1 0 0 − 1 0 ⎥ ⎢vW ⎥ + ⎢0 1 0 0 V 0 ⎥ ⎢v ⎥ ⎢ ⎢ ⎢⎣0 0 1 0 0 − 1⎥⎦ ⎢ X ⎥ ⎢⎣0 0 1 0 0 W ⎢ vY ⎥ ⎢ ⎥ ⎢⎣ v Z ⎥⎦ 0 W −V −W 0 U ⎡ tx ⎤ ⎢t ⎥ ⎢ y⎥ ⎢ tz ⎥ ⎢ ⎥ V ⎤ ⎢ Δ1 ⎥ − U ⎥⎥ ⎢Δ 2 ⎥ ⎢ ⎥ 0 ⎥⎦ ⎢ Δ 3 ⎥ ⎢ε ⎥ ⎢ ⎥ ⎢ψ ⎥ ⎢ω ⎥ ⎣ ⎦ (4.26) ⎡U - X⎤ + ⎢⎢ V - Y ⎥⎥ = 0 ⎢⎣ W - Z⎥⎦ olur. Burada bilinmeyenler: 3 öteleme (tx, ty, tz), ölçek (Δ1, Δ2, Δ3) ve 3 dönüklük (ε, ψ, ω) dır. U, V, W koordinatları hatasız olarak kabul edilirse, (4.26) dan dolaylı ölçüler dengelemesinin genel modeli elde edilir. 4.1.3. Üç Boyutlu Dönüşümde Büyük Dönüşüm Parametreleri Jeodezik uydulamalarda dönüşüm problemleri her ne kadar birbirine benzer sistemler için karşımıza çıksa da bazen kullanılan koordinat sistemleri arasında büyük farklılıklar olabilir. Diferansiyel anlamda birbirine yakın kabul edilen sistemler için dönüşüm formülü basitleştirilebilmektedir. Öteleme, dönüklük ve ölçek miktarları anlamlı kabul edilebilecek bir büyüklükte ise bilinmeyen parametreleri önceki dönüşüm 52 modellerinden hesaplamak imkansızdır. Dönüşüm parametrelerinin tek işlem adımında en küçük kareler yöntemiyle hesaplanabilmesi ,yaklaşık değerlerin bilinmesi ile olanaklıdır. Her iki sistemde verilen ortak koordinatlar dışında böyle bir bilgiye rastlanılmaz. Dolayısıyla bilinmeyenler ard arda yapılacak dengelemeler ile çözülür. İlk dengelemede sıfıra çok yakın olduğu kabul edilen dönüşüm parametreleri (4.12) düzeltme denklemlerinin kurulmasıyla normal denklemlerin çözümü yapılır ve bilinmeyenler için ilk değerler elde edilir. Hesaplanan parametreler bilinmeyenlerin yaklaşık değerleri olarak (4.5)’in ölçülere ve bilinmeyenlere göre parsiyel türevleri alınarak kurulacak düzeltme denklemlerinde kullanılır. Bunun için (4.5)’e göre parsiyel türevler alındığında denklemin genişlemesi söz konusudur. Denklemin sadeleşmesi açısından R dönüklük matrisinin dönüklük elemanlarına göre türevleri ⎡0 − sin ε sin ω + cos ε sin ψ cos ω cos ε sin ω + sin ε sin ψ cos ω ⎤ ∂R ⎢ = ⎢0 − sin ε cos ω + cos ε sin ψ sin ω cos ε cos ω − sin ε sin ψ sin ω ⎥⎥ ∂ε ⎥⎦ ⎢⎣0 − cos ε cosψ − sin ε cosψ (4.27a) ⎡− sin ψ cos ω sin ε cosψ cos ω − cos ε cosψ cos ω ⎤ ∂R ⎢ cos ε cosψ sin ω ⎥⎥ = ⎢ sin ψ sin ω − sin ε cosψ sin ω ∂ψ ⎢⎣ cosψ sin ε sin ψ − cos ε sin ψ ⎥⎦ (4.27b) cos ε cos ω − sin ε sin ψ sin ω sin ε cos ω + cos ε sin ψ sin ω ⎤ ⎡ − cosψ sin ω ∂R ⎢ = ⎢− cosψ cos ω − cos ε sin ω − sin ε sin ψ cos ω − sin ε sin ω + cos ε sin ψ cos ω ⎥⎥ ∂ω ⎢⎣ ⎥⎦ sin ψ cos ε cosψ − cos ε cosψ (4.27c) alınır. (4.5)’in tüm elemanlarına göre alınmış parsiyel türevi ile bir nokta için düzeltme denklemi, 53 ⎡ vU ⎤ ⎢v ⎥ − 1 0 0 ⎤ ⎢ V ⎥ ⎡1 0 0 ⎡ ⎢(1 + Δ ) R 0 − 1 0 ⎥ ⎢vW ⎥ + ⎢0 1 0 RU ⎢ ⎥ ⎢v ⎥ ⎢ ⎢⎣ 0 0 − 1⎥⎦ ⎢ X ⎥ ⎢⎢0 0 1 ⎢ vY ⎥ ⎣ ⎢ ⎥ ⎣⎢ v Z ⎦⎥ ∂R U ∂ε ∂R U ∂ψ ⎡t x ⎤ ⎢t ⎥ ⎢ y⎥ ⎤ ⎢t ⎥ z ∂ R ⎥⎢ ⎥ U ⎥⎢ Δ ⎥ + ∂ω ⎥ ⎢ ⎥ ⎥⎦ ⎢ ε ⎥ ⎢ψ ⎥ ⎢ω ⎥ ⎣ ⎦ (4.28) ⎡t x ⎤ ⎡U ⎤ ⎡ X ⎤ + ⎢⎢ t y ⎥⎥ + (1 + Δ ) R ⎢⎢ V ⎥⎥ − ⎢⎢ Y ⎥⎥ = 0 ⎢⎣ t z ⎥⎦ ⎢⎣W ⎥⎦ ⎢⎣ Z ⎥⎦ elde edilir. İlk dengelemeden elde edilen bilinmeyenler, dönüşüm parametrelerinin ilk yaklaşık değerleri olarak kullanılır ve (4.28) ile tüm ortak noktalar için düzeltme ve bilinmeyenlerin katsayıları hesaplanır. Normal denklemin çözümü ile elde edilen ikinci parametre değerleri yine yaklaşık değer olarak kabul edilerek aynı işlem (4.28)’le yinelenir. Kesin sonuç bulununcaya kadar dengelemeye devam edilerek büyük dönüşüm parametrelerinin hesabı tamamlanmış olur. 4.2. İki Boyutlu Dönüşümler İki boyutlu dönüşüm adından da anlaşılabileceği gibi düzlemde gerçekleştirilen dönüşümlerdir. Burada sözü edilen düzlem, yükseklik kavramının geçmediği bir yüzeydir. Bilindiği gibi ülke nirengi ağları yatay ve düşey kontrol ağları olmak üzere iki grup olarak ele alınmakta ve birbirlerinden bağımsız değerlendirilmektedir. Yatay kontrol ağlarının datum farklılığını içeren çeşitli oluşumları sürekli güncel kalmış ve sonuçta düzlem koordinat dönüşümleri ölçmeciler için alışılagelmiş uygulamalar olmuştur. Bir bölge için özel olarak oluşturulan yerel koordinat sistemi yanında aynı bölge için ülke koordinat sisteminden söz edilebilir. Bir bölgede yapılan halihazır harita çalışmalarında öncelikle yerel koordinat sistemi oluşturulması ve daha sonra bu sistemden ülke sistemine iki boyutlu dönüşümle geçilmesi örnek olarak verilebilir. Bundan ayrı olarak olaya bir de fotogrametriciler açısından bakıldığında resimler 54 değerlendirilirken resim koordinatları ve makina koordinatları diye iki ayrı koordinat sistemi kullanılmaktadır. Global konumlama sistemi (GPS) ile her ne kadar üç boyutlu koordinat üretilse de klasik yersel ölçmelerde bu sistemin tam bir karşılığı yoktur. GPS ile üretilen koordinatların eksenler yönündeki ölçeği aynı olmasına rağmen, yersel çalışmalarda yatay ve düşey datumun birbirinden bağımsız öngörülmesi, ayrıca yatay ve düşey ölçme tekniklerinin ölçek farklılığına neden olması söylenebilir. Bu nedenle GPS’ in koordinat sistemi ile onun karşılığı olan yersel koordinat sistemi arasında iki boyutta bir dönüşüm gerekebilir. Bu çerçevede iki boyutlu dönüşüm modelleri de incelenecektir. 4.2.1. Benzerlik Dönüşümü Benzerlik dönüşümünün amacı şeklin bozulmasını önlemektir. Bunun için U ve V parametrelerine bağımlı X ve Y fonksiyonlarının, X = F ( U , V) (4.29a) Y = F ( U , V) (4.29b) açı koruma koşullarını, ∂X ∂Y = ∂U ∂V (4.30a) ∂X ∂Y =− ∂V ∂U (4.30b) sağlaması gerekmektedir. Şekil 4.3’ e göre, her iki eksen doğrultusundaki ölçek faktörü m olarak alınırsa bir noktanın (X) ve (U) sistemlerindeki koordinatları arasında X = c1 + Um cos α − Vm sin α (4.31a) 55 Y = c 2 + Vm cos α + Um sin α (4.31b) X U V P α α α c2 U X c1 V Y Y Şekil 4.3 İki boyutlu benzerlik dönüşümü eşitlikleri kolayca yazılabilir. Görüldüğü gibi dönüşüm 4 parametre ile gerçekleştirilebilir. Burada, c1 ve c2 : Öteleme parametreleri ((U) sisteminin başlangıç noktasının (X) sisteminde koordinatları) α : Sistemler arasındaki dönüklük açısıdır. (4.31) eşitlikleri α ve m parametreleri bakımından doğrusal değildir. İşlemleri kolaylaştırmak için a = m cosα (4.32a) b = m sinα (4.32b) dönüşümü yapılırsa (4.31)’den c1, c2, a ve b’ye göre doğrusal olan X = c1 + a U - b V (4.33a) 56 Y = c2 + a V + b U (4.33b) denklemleri elde edilir. Dönüşüm parametrelerinin hesabı için iki sistemde koordinatları bilinen en az iki noktaya gereksinim vardır. Daha çok sayıda nokta için bilinmeyen dönüşüm parametreleri en küçük kareler yöntemiyle hesaplanabilir. İki noktanın koordinatları biliniyorsa, X1 = c1 + a U1 - b V1 Y1= c2 + a V1 + b U1 X2 = c1 + a U2 - b V2 Y2 = c2 + a V2 + b U2 X2 - X1 = a(U2 - U1) - b(V2 - V1) Y2 - Y1 = a(V2 - V1) + b(U2 - U1) yazılır. Buradan, ⎡ΔX ⎤ ⎡ΔU ⎢ ΔY ⎥ = ⎢ ΔV ⎣ ⎦ ⎣ − ΔV ⎤ ⎡a ⎤ ΔU ⎥⎦ ⎢⎣b ⎥⎦ (4.34) ve sonuç olarak a= ΔU ΔX + ΔV ΔY ΔU 2 + ΔV 2 (4.35a) b= ΔU ΔY - ΔV ΔX ΔU 2 + ΔV 2 (4.35b) elde edilir. Buradan hesaplanan a ve b parametreleri ile (4.33)’den c1 ve c2 değerleri de bulunur. (4.32a ve b)’den ölçek faktörü m = a 2 + b2 (4.36) ve dönüklük, tan α = a b (4.37) 57 çıkar. Eğer dönüşüm parametrelerinin hesabı için dengeleme işlemi gerekli ise, c1, c2, a, b bilinmeyenleri, P(U, V, X, Y) koordinatları düzeltilmesi gereken (hatalı) ölçüler gibi düşünülerek bilinmeyenli koşullu ölçüler dengelemesinin fonksiyonel modeli, − v X + a 0 v U − b 0 v V + dc1 + U da - V db + (c 10 + a 0 U - b 0 V - X) = 0 (4.38a) − v Y + b 0 v U + a 0 v V + dc 2 + V da + U db + (c 20 + a 0 V + b 0 U - Y) = 0 (4.38b) ya da ⎡a0 ⎢b ⎣ 0 − b0 a0 ⎡ vU ⎤ − 1 0 ⎤ ⎢⎢ vV ⎥⎥ ⎡1 0 U + 0 − 1⎥⎦ ⎢v X ⎥ ⎢⎣0 1 V ⎢ ⎥ ⎣ vY ⎦ ⎡ dc1 ⎤ − V ⎤ ⎢⎢dc 2 ⎥⎥ ⎡c10 + a 0U − b0V − X ⎤ =0 + U ⎥⎦ ⎢ da ⎥ ⎢⎣ c 20 + a0V + b0U − Y ⎥⎦ ⎢ ⎥ ⎣ db ⎦ (4.39) elde edilir. Dengeleme için bilinmeyenlerin c10, c20, a0, b0 yaklaşık değerleri (4.33) eşitliklerinden hesaplanır. 4.2.2. Afin Dönüşüm İzdüşüm geometrisinde afin izdüşüm, paralel projeksiyonda izdüşüm düzlemlerinin paralel olmaması halidir. Aynı şekilde dönüşümü düşünülen sistemlerin bulundukları düzlemler afin iseler artık benzerlik dönüşümü söz konusu olamaz. Bu durumda bir üçgenin üst dereceli bir ağa bağlanması için en uygun dönüşüm afin dönüşümdür. Benzerlik dönüşümü bağıntılarında eksen doğrultuları için farklı dönüklük açıları ve ölçekler öngörülürse afin dönüşüm eşitlikleri elde edilir. X = c1 + a1 U - b1 V (4.40a) Y = c2 + a2 V + b2 U (4.40b) 58 Dönüşümün yapılabilmesi için, a1, b1, c1, a2, b2 ve c2 parametrelerinin hesaplanması gerekir. Bunun için de en az üç ortak noktaya gereksinim vardır. Geometrik anlamda böyle bir dönüşüm, bir düzlem üzerinde bulunan bir şeklin, bu düzleme paralel olmayan başka bir düzlemde paralel izdüşümle izdüşümünü oluşturmak demektir. Düzlemler paralel olmadığı için paralel izdüşümden sonra şekiller bozulacaktır. Yalnız paralel doğrular, dönüşümden sonra da paralel kalacaktır. Örneğin bir karenin izdüşümü bir paralelkenara dönüşür. Ölçek doğrultuya bağlı olarak değişir (Yaşayan, 1972). Bilinen nokta sayısı 3’den çoksa katsayılar, dengeleme ile belirlenir. Bunun için (4.40) denklemi doğrusallaştırılmalıdır. (4.38)’ya benzer biçimde doğrusallaştırılmış düzeltme denklemleri (bir nokta için) ⎡a1 0 ⎢b ⎣ 20 − b10 a 20 ⎡ vU ⎤ − 1 0 ⎤ ⎢⎢ vV ⎥⎥ ⎡1 0 U 0 + 0 − 1⎥⎦ ⎢v X ⎥ ⎢⎣0 1 0 V ⎢ ⎥ ⎣ vY ⎦ −V 0 ⎡ dc1 ⎤ ⎢ dc ⎥ ⎢ 2⎥ 0 ⎤ ⎢ da1 ⎥ ⎥+ ⎢ U ⎥⎦ ⎢da 2 ⎥ ⎢ db1 ⎥ ⎥ ⎢ ⎣⎢ db2 ⎦⎥ (4.41) ⎡ c + a10 U − b10V − X ⎤ +⎢ 1 ⎥=0 ⎣c 2 + a 20V + b20U − Y ⎦ yazılabilir. 4.2.3. Küçük Bir Bölgede Elipsoidal Eğri Koordinatlarla Datum Dönüşümü Elipsoidal eğri koordinatlarla datum dönüşümü için, elipsoidal yüksekliklerin ya da jeoit ondülasyonlarının dikkate alınmadığı durumlarda iki boyutlu dönüşümden yararlanılır. Uydu koordinat sisteminde elde edilen dik koordinatlar, yersel sistemin elipsoidi ile aynı boyutlarda olan elipsoit üzerinden elipsoidal eğri koordinatlara dönüştürülür ve bu koordinatlar ile yersel sistemin eğri koordinatları arasında dönüşüm parametreleri hesaplanır. 59 Uydu datumuna ait eğri koordinatların P(ϕn, λn) ve yersel datuma ait koordinatların P(ϕy, λy) ile gösterildiğini kabul edelim. Öncelikle n sisteminin ortasında bir merkez alınır ve diğer tüm noktalar bu merkez ile bağlanır. (ϕy - ϕn) ve (λy - λn) farkları en küçük kareler yöntemiyle dönüşüm parametrelerinin hesaplanmasında kullanılır. Dönüşüm parametreleri, dϕc ve dλc : Merkezin öteleme bileşenleri, dα : Merkeze bağlı doğrultuların dönüklüğü (1-Δ) : Uzunlukların ölçek faktörüdür. Tablo 4.1 Elipsoit üzerinde azimut ve uzunluk hesabı ϕ= ϕ1 + ϕ 2 2 V 2 = 1 + η2 η2 = e’2 cos2ϕ t = tan ϕ 1 M 1 3 = 24 1 − 2 η2 5 = 24 1 + η2 7 = 12 1 N 1 + η2 − 9 η2 t 2 4 = 24 V 4 η 2 (1 − t 2 ) 6 = 8V4 3 + 8 η2 8 = 24 V 4 1 = 2 = [ ] 1 2 Δλ cos ϕ 1 − [3](Δλ sin ϕ ) + [4]Δϕ 2 [2] Δλ 1 2 S cos α = Δϕ cos 1 + [5](Δλ cos ϕ ) + [6]Δϕ 2 [1] 2 S sin α = [ [ Δα = Δλ sin ϕ 1 + [7](Δλ cos ϕ ) + [8]Δϕ 2 2 ] ] Elipsoit üzerinde iki nokta arasındaki jeodezik azimut ve uzunluk değerleri (Şekil 4.4) Tablo 4.1’de verilen bağıntılarla hesaplanabilir (Leick, 1990). 60 CTP Δλ P2 P1 α1 α2 S λ1 λ2 Şekil 4.4 Elipsoit üzerinde jeodezik azimut ve uzunluk Tablo 4.1’ de verilen eşitliklerden S= (S sin α )2 + (S cosα )2 (4.42) ⎡ S sin α ⎤ ⎣ S cos α ⎥⎦ (4.43) α1 = α − Δα 2 (4.44) α2 = α + Δα ± 180 o 2 (4.45) α = tan −1 ⎢ elde edilir. Merkezden Pi’ ye olan jeodezik uzunluk ve azimuttaki değişimler için dS ci = − M i cos α ic dϕ i − M c cos α ci dϕ c − N i cos ϕ i sin α ic ( dλ i − dλ c ) (4.46a) 61 dα ci = Mi M N sin α ic dϕ i + c sin α ci dϕ c − i cos α ic cos ϕ i ( dλ i − dλ c ) S ci S ci S ci (4.46b) eşitlikleri geçerlidir. Merkezden dağılan doğrultuların hepsi aynı miktar tarafından ölçeklendirilir ve ötelenir. Buna göre, dsci = Δ Sci (4.47a) dαci = dαc = sabit (4.47b) yazılabilir. Burada Δ, ölçek değişimi anlamındadır. Belirlenecek parametreler, xT = [ dλc, dϕc, Δ, dαc ] (4.48) dir. Gözlemler elipsoidal koordinatların farklarıdır: dλ i = λyi − λni (4.49a) dϕ i = ϕ iy − ϕ in (4.49b) (4.47)’ ye göre (4.49), (4.46)’ da yerine konursa, Δ S ci = − M i cos α ic ( ϕ iy − ϕ in ) − M c cos α ci dϕ c − N i cos ϕ i sin α ic ( λyi − λni ) + N i cos ϕ i sin α ic dλ c dα ci = Mc M N sin α ci dϕ c + i sin α ic ( ϕ iy − ϕ in ) − i cos α ic cos ϕ i ( λyi − λni ) S ci S ci S ci N + i cos α ic cos ϕ i dλ c S ci sonucu çıkar.Buradan Pi noktası için, (4.50a) (4.50b) 62 ⎡ M i cos α ic ⎢ Mi sin α ic ⎢− ⎣ S ci N i cos ϕ i sin α ic Ni cos α ic cos ϕ i S ci ⎡- M c cos α ci + ⎢ Mc sin α ci ⎢ ⎣ S ci ⎡vϕni ⎤ − N i cos ϕ i sin α ic ⎤ ⎢ n ⎥ ⎥ ⎢ v λi ⎥ Ni − cos α ic cos ϕ i ⎥ ⎢v y ⎥ ϕi S ci ⎦⎢ y ⎥ ⎣⎢vλi ⎦⎥ − M i cos α ic Mi sin α ic S ci N i cos ϕ i sin α ic Ni cos α ic cos ϕ i S ci ⎡ dϕ c ⎤ 0⎤ ⎢ ⎥ ⎥ ⎢ dλ c ⎥ 0 − 1⎥ ⎢ Δ ⎥ ⎦⎢ ⎥ ⎣ dα c ⎦ − S ci (4.51) ⎡− M i cos α ic (ϕ iy − ϕ in ) − N i cos ϕ i sin α ic (λiy − λin )⎤ ⎥=0 N + ⎢ Mi sin α ic (ϕ iy − ϕ in ) − i cos ic cos ϕ i (ϕ iy − ϕ in ) ⎥ ⎢ S ci ⎢⎣ S ci ⎥⎦ dengeleme modeli yazılabilir. Dengeleme sonucunda yersel datuma dönüştürülmüş uzunluk ve azimutlar, S ciy = S cin + Δ S ci (4.52a) α ciy = α cin + dα c (4.52b) ile hesaplanır. Merkezin koordinataları ise, ϕ cy = ϕ cn + dϕ c (4.53a) λyc = λnc + dλ c (4.53b) olur. 4.3. Tek Boyutlu Dönüşümler 4.3.1. Yükseklik Sistemleri Yeryüzündeki bir noktanın yüksekliği dendiğinde bu noktanın bir başlangıç yüzeyi ile ilişkisi anlaşılır. Bu ilişki fiziksel ya da geometrik anlamda olur. Yükseklikler için referans yüzeyi jeoit ya da elipsoittir. 63 Bir nokta için çeşitli yükseklikler tanımlanabilir: - Jeopotansiyel kotlar (fiziksel) - Dinamik yükseklikler (fiziksel) - Normal yükseklikler (geometrik) - Ortometrik yükseklikler (geometrik) - Elipsoidal yükseklikler (geometrik) vb. Jeodezik faaliyetlerde genellikle jeoide dayanan ortometrik ve elipsoide dayanan elipsoidal yükseklikler kullanılır. Jeoidin elipsoitten sapmalarına ondülasyon (jeoit yüksekliği) adı verilir. Ortometrik yüksekliklerle GPS’den elde edilen elipsoidal yükseklikler arasındaki ilişki jeoit yükseklikleriyle sağlanır. 4.3.2. Yükseklik Dönüşümü h elipsoidal yükseklik, H ortometrik yükseklik ve N elipsoidal yükseklik arasındaki ilişki Şekil 3.4 ve (3.3) bağıntısı ile verilmişti. Bu ilişki sadece yükseklik sistemlerini birbirine bağlamakla kalmamakta, gerek üç boyutlu gerekse tek boyutlu dönüşüm için aynı referansa dayalı yükseklik bilgileri vermektedir. GPS sonuçları üç boyutlu olarak referans elipsoidine bağlı olduğu için dönüştürülecek noktaların yüksekliklerinin de aynı referansa taşınması gerekir. Avrupa Datumu 50’de yatay koordinatlar bilindiği gibi Hayford elipsoidine dayanan UTM koordinatlarıdır ve bunlar yükseklikten bağımsızdır. Bu koordinatlara eklenen ortometrik yüksekliklerle AD50 oluşturulmuştur. Eğer GPS datumundan üç boyutlu dönüşümle yersel datuma geçilecekse, AD50’ nin ortometrik yüksekliklerinden, kullanılan elipsoide bağlı elipsoidal yüksekliklere geçilmelidir. Bundan sonra dönüşüm mümkün hale gelecektir. Tabi ki ortometrik yüksekliklerden elipsoidal yüksekliklere 64 geçilirken jeoit ondülasyonlarının doğruluklarının yüksek olması gerekir. Kısacası doğruluğu yüksek jeoide gereksinim vardır. 4.3.2.1. Yükseklikler Yardımıyla Dönüşüm Sembolik olarak tek boyutlu dönüşüm iki ve üç boyutlu dönüşümden elde edilir. Daha açık olarak tek boyutlu dönüşümün parametreleri, üç boyutlu dönüşüm parametrelerinden iki boyutlu dönüşümün parametrelerinin çıkarılmasıyla elde edilir. 3B X0 Y0 2B X0 Y0 1B Z0 Δ ε ψ Δ Z0 ω ω ε (4.54) ψ (4.54)’den dönüşüm parametrelerinin düşey koordinat, kuzey-güney ve doğu-batı ekseni yönündeki iki dönüklükten oluştuğu görülür. Bu üç bilinmeyen, üç noktanın yükseklik bilgisinden yararlanılarak belirlenir. Bir GPS ağının üç noktasında için Hi ortometrik yükseklileri ile hi elipsoidal yüksekliklerinin bilindiğini kabul edelim. hi elipsoidal yükseklikleri bir jeoit modeli kullanılarak (Hi) yaklaşık yüksekliklerine dönüştürülebilir. Normal olarak, jeoit modelindeki hatalar ve GPS sonuçlarındaki sistematik hatalar nedeniyle, Hi ve (Hi) arasında sapmalar ortaya çıkar. Bu aykırılıklar için matematiksel model Hi - (Hi) = dH - Yi dε + Xi dψ (4.55) ile verilir (Hofmann et al, 1992). Burada dH, düşey yönde ötelemedir. X ve Y eksenleri etrafındaki dönüklükler sırasıyla dε ve dψ dır. 65 4.3.2.2 Yükseklik Farklarının Kullanıldığı Dönüşüm Bundan önceki paragraflarda jeoit yüksekliklerinin önemi vurgulanmıştı. GPS ile belirlenen elipsoit yükseklikleri, eğer jeoit yükseklikleri biliniyorsa, ortometrik yüksekliklere dönüştürülebilir. Sadece yükseklikteki değişimler ölçülmek istenirse, örneğin bir petrol platformundaki bir noktanın çökme oranını hesaplamak gerekirse iyi bilinen bir jeoidin önemi azalır, çünkü bağıl yükseklikler ile ilgilenilmektedir. İki nokta için, H1 = h1 - N1 (4.56a) H2 = h2 - N2 (4.56b) yazılır ve buradan yükseklik farklarına geçilirse, H2 - H1 = h2 - h1 - (N2 - N1) (4.57) elde edilir. Bu eşitlikte sadece jeoit yüksekliklerinin farkı geçmektedir. Bu nedenle, küçük bir bölgede jeoit yükseklikleri yaklaşık eşitse N2-N1 farkı dikkate alınmayabilir. Alan büyükse yaklaşık jeoit ondülasyon değerlerinden yararlanılır. (4.57)’den elde edilecek nivelman farkları, ortometrik yükseklik farkları olarak kabul edilir ve dengelemeye sokulur. 66 5. DENGELEME MODELİ Koordinat dönüşümlerinde ölçüler ve bilinmeyenlerin dengeli değerlerinin belli koşulları gerçekleştirmeleri gerekir. Bu nedenle dönüşüm işlemi için dengeleme modeli ararlarında bilinmeyenlerin de bulunduğu koşullu ölçüler dengelemesidir. Ölçüler ve bilinmeyenlerin dengeli değerleri, F1 L1 , L 2 ,........, L n , x , y , z ,......... u = 0 F2 L1 , L 2 ,........, L n , x , y , z ,......... u = 0 : : : : (5.1) Fr L1 , L 2 ,........, L n , x , y , z ,......... u = 0 koşullarını gerçekleştirmelidir. (5.1) koşul denklemleri Taylor dizisi yardımıyla doğrusallaştırılırsa A v + Bx + w = 0 (5.2) dengeleme modeli elde edilir. Burada, v : Ölçülerin düzeltmeleri, x : Bilinmeyenler, w : Kapanmalardır. A ve B katsayılar matrisleri (5.1) fonksiyonlarının ölçüler ve bilinmeyenlere göre parsiyel türevlerinden oluşur: 67 ⎡ ∂F1 ⎢ ∂L ⎢ 1 ⎢ ∂F2 A = ⎢ ∂L1 ⎢ M ⎢ ⎢ ∂Fr ⎣⎢ ∂L1 ∂F1 ∂ L2 ∂F2 ∂ L2 ⎡ ∂F1 ⎢ ∂x ⎢ ⎢ ∂F2 B = ⎢ ∂x ⎢ M ⎢ ∂F ⎢ r ⎢⎣ ∂x ∂F1 ∂y ∂F2 ∂y ∂F1 ⎤ ∂Ln ⎥ ⎥ ∂F2 ⎥ L ∂Ln ⎥ (5.3) ∂F1 ⎤ ∂u ⎥ ⎥ ∂F2 ⎥ L ∂u ⎥ (5.4) L M ⎥ ⎥ ∂Fr ⎥ K ∂Ln ⎥⎦ M ∂Fr ∂ L2 L M ⎥ ∂Fr ⎥⎥ L ∂u ⎥⎦ M ∂Fr ∂y P1, P2, P3,........,Pn ölçülerin ağırlıkları olmak üzere kurulacak normal denklemlerin çözümünden bilinmeyenler, { −1 } x = − B ( AP A ) −1 B T T −1 −1 B ( A P A ) −1 w T T (5.5) korelatlar, −1 T k = − ( A P A ) −1 ( Bx + w ) (5.6) düzeltmeler, −1 T v=P A k (5.7) çıkar. Bilinmeyenlerin ağırlık katsayıları (kofaktör) matrisi, { −1 } Q xx = B ( AP A ) −1 B T T −1 birim ağırlıklı ölçünün standart sapması (ortalama hatası), (5.8) 68 m0 = ± pvv r−u (5.9) ve bilinmeyenlerin standart sapmaları, m xi = m 0 Q xxi dir. (5.10) 69 6. SAYISAL UYGULAMALAR Bu bölümde verilen sayısal uygulamalar, üç boyutlu benzerlik ve afin dönüşümü ile iki boyuttaki benzerlik ve afin dönüşümü içermektedir. WGS84 ve AD50 datumunda ortak olan altı nokta elipsoidal dik koordinatlarıyla Tablo 5.1’ verilmiştir. Benzerlik dönüşümü için çeşitli modeller geçerlidir. Ancak bunlar aynı sonuçları vermektedir. Burada sadece bir model uygulanmıştır. İlk uygulamada üç boyutlu benzerlik ve afin dönüşümü yapılmış ve yine her iki sistemde ortak olan test noktaları yardımıyla önce dönüşüm parametreleri hesaplanmış, hesaplanan dönüşüm parametreleri ile test noktaları WGS84’ ten AD50’ ye dönüştürülerek verilen değerler ile hesaplanan değerleri karşılaştırılmıştır. Son uygulamada büyük dönüşüm parametreleri ile çalışılmıştır. Bu uygulamada rastgele değerler kullanılmış başlangıçta bilinen dönüşüm parametre değerleri dengeleme ile elde edilmeye çalışılmıştır. Tablo 5.1 WGS84 ve AD50 datumunda ortak noktaların jeodezik dik koordinatları NN U V W X Y Z 1 4158615.474 2786461.073 3940827.475 4158703.786 2786557.325 3940953.720 2 4169959.651 2785633.096 3930128.591 4170048.178 2785729.390 3930255.005 3 4173332.310 2812415.450 3907200.453 4173421.234 2812511.949 3907327.032 4 4170707.352 2797223.960 3921118.669 4170796.011 2797320.323 3921245.124 5 4163962.781 2812636.458 3917337.912 4164051.586 2812732.966 3917464.429 6 4184539.252 2801141.216 3903980.479 4184628.262 2801237.681 3904107.176 70 Bursa-Wolf modeli ile yapılan, üç boyutlu benzerlik dönüşümü : Bilinmeyenlerin katasyılar matrisi, B= 1 0 0 4158615.474 0 -3940827.475 2786461.073 0 1 0 2786461.073 3940827.475 0 -4158615.474 0 0 1 3940827.475 -2786461.073 4158615.474 0 1 0 0 4169959.651 0 -3930128.591 2785633.096 0 1 0 2785633.096 3930128.591 0 -4169959.651 0 0 1 3930128.591 -2785633.096 4169959.651 0 1 0 0 4173332.310 0 -3907200.453 2812415.450 0 1 0 2812415.450 3907200.453 0 -4173332.310 0 0 1 3907200.453 -2812415.450 4173332.310 0 1 0 0 4170707.352 0 -3921118.669 2797223.960 0 1 0 2797223.96 3921118.669 0 -4170707.352 0 0 1 3921118.669 -2797223.960 4170707.352 0 1 0 0 4163962.781 0 -3917337.912 2812636.458 0 1 0 2812636.458 3917337.912 0 -4163962.781 0 0 1 3917337.912 -2812636.458 4163962.781 0 1 0 0 4184539.252 0 -3903980.479 2801141.216 0 1 0 2801141.216 3903980.479 0 -4184539.252 0 0 1 3903980.479 -2801141.216 4184539.252 0 Bilinmeyenler Standart sapma X0 127.4739 m 6.4873 m Y0 135.5858 m 6.7710 m Z0 32.8880 m 4.3517 m Δ 2.3536 ppm 0.5945 ppm ε -7.6423 ppm 0.7590 ppm ψ 15.1019 ppm 0.9233 ppm ω 3.7933 ppm 1.0973 ppm Birim ağırlıklı standart sapma 71 m0 = vTv = r−u 0. 004010 = ±0. 0191 m 18 − 7 Test noktaları (WGS84) NN U V W 7 4176055.830 2792924.227 3918580.827 8 4164520.249 2804079.051 3922223.943 9 4169045.212 2803968.251 3917568.317 10 4170137.523 2810641.552 3911744.769 Hesaplanmış test noktaları (AD50) NN X Y Z 7 4176144.549 2793020.598 3918707.348 8 4164608.928 2804175.464 3922350.384 9 4169133.972 2804064.683 3917694.814 10 4170226.398 2810738.040 3911871.32 Verilen test noktaları (AD50) NN X Y Z 7 4176144.695 2793020.684 3918707.481 8 4164608.951 2804175.491 3922350.407 9 4169134.024 2804064.724 3917694.866 10 4170226.495 2810738.114 3911871.418 Hesap - Verilen NN DX DY DZ 7 -0.146 -0.086 -0.133 8 -0.023 -0.027 -0.023 9 -0.052 -0.041 -0.052 10 -0.097 -0.074 -0.098 Üç boyutlu afin dönüşüm: 72 1 0 0 4158615.474 0 0 0 -3940827.475 2786461.073 0 1 0 0 2786461.073 0 3940827.475 0 -4158615.474 0 0 1 0 0 3940827.475 -2786461.073 4158615.474 0 1 0 0 4169959.651 0 0 0 -3930128.591 2785633.096 0 1 0 0 2785633.096 0 3930128.591 0 -4169959.651 0 0 1 0 0 3930128.591 -2785633.096 4169959.651 0 1 0 0 4173332.31 0 0 0 -3907200.453 2812415.45 0 1 0 0 2812415.45 0 3907200.453 0 -4173332.31 B= 0 0 1 0 0 3907200.453 -2812415.45 4173332.31 0 1 0 0 4170707.352 0 0 0 -3921118.669 2797223.96 0 1 0 0 2797223.96 0 3921118.669 0 -4170707.352 0 0 1 0 0 3921118.669 -2797223.96 4170707.352 0 1 0 0 4163962.781 0 0 0 -3917337.912 2812636.458 0 1 0 0 2812636.458 0 3917337.912 0 -4163962.781 0 0 1 0 0 3917337.912 -2812636.458 4163962.781 0 1 0 0 4184539.252 0 0 0 -3903980.479 2801141.216 0 1 0 0 2801141.216 0 3903980.479 0 -4184539.252 0 0 1 0 0 3903980.479 -2801141.216 4184539.252 0 m0 = vTv = r−u 0. 003584 = ±0. 01996 m 18 − 9 Bilinmeyenler Standart sapma X0 115.4133 m 18.5894 m Y0 130.3058 m 10.7265 m Z0 45.8281 m 13.7028 m Δ1 3.9775 ppm 2.4867 ppm Δ2 3.4642 ppm 1.4971 ppm Δ3 0.8832 ppm 1.5575 ppm ε -6.8227 ppm 1.2254 ppm ψ 13.9312 ppm 1.7845 ppm ω 4.0430 ppm 1.2628 ppm Hesaplanmış test noktaları (AD50) 73 NN X Y Z 7 4176144.555 2793020.589 3918707.349 8 4164608.923 2804175.473 3922350.383 9 4169133.968 2804064.686 3917694.816 10 4170226.391 2810738.045 3911871.323 Hesaplanan - Verilen NN DX DY DZ 7 -0.140 -0.095 -0.132 8 -0.028 -0.018 -0.024 9 -0.056 -0.038 -0.050 10 -0.104 -0.069 -0.095 İki boyutlu benzerlik dönüşümü: Altı noktanın UTM projeksiyon sistemindeki koordinatları : WGS84 AD50 NN Sağa Değer Yukarı Değer Sağa Değer Yukarı Değer 1 571945.028 4250434.887 571974.862 4250543.969 2 565070.803 4236428.308 565100.785 4236537.669 3 585689.485 4207654.036 585718.572 4207764.080 4 574380.506 4225062.132 574410.164 4225171.833 5 590972.717 4220399.892 591001.684 4220509.651 6 570132.066 4203112.922 570161.621 4203223.216 74 B= 1 0 571945.028 -4250434.887 0 1 4250434.887 571945.028 1 0 565070.803 -4236428.308 0 1 4236428.308 565070.803 1 0 585689.485 -4207654.036 0 1 4207654.036 585689.485 1 0 574380.506 -4225062.132 0 1 4225062.132 574380.506 1 0 590972.717 -4220399.892 0 1 4220399.892 590972.717 1 0 570132.066 -4203112.922 0 1 4203112.922 570132.066 Bilinmeyenler vTv = r−u m0 = Standart sapma X0 13.77051 7.14904 Y0 232.93755 7.14904 a -28.14237 1.67699 b -7.56741 1.67699 0. 02318 = ±0. 05383 m 12 − 4 Dönüştürülmüş Verilen Farklar NN Sağa Değer Yukarı Değer Sağa Değer Yukarı Değer DX DY 7 567893.469 4221853.657 567893.734 4221853.505 -0.265 0.152 8 583529.366 4226939.136 583529.315 4226939.301 0.051 -0.165 9 580972.724 4220973.926 580972.705 4220973.893 0.019 0.033 10 585971.669 4213586.797 585971.810 4213586.611 -0.141 0.186 Afin dönüşüm : 1 0 571945.028 0 -4250434.887 0 75 B= m0 = 0 1 0 4250434.887 0 571945.028 1 0 565070.803 0 -4236428.308 0 0 1 0 4236428.308 0 565070.803 1 0 585689.485 0 -4207654.036 0 0 1 0 4207654.036 0 585689.485 1 0 574380.506 0 -4225062.132 0 0 1 0 4225062.132 0 574380.506 1 0 590972.717 0 -4220399.892 0 0 1 0 4220399.892 0 590972.717 1 0 570132.066 0 -4203112.922 0 0 1 0 4203112.922 0 570132.066 vTv = r−u 0. 007744 = ±0. 03593 m 12 − 6 Bilinmeyenler X0 19.70276 6.53606 Y0 218.67142 6.53606 a1 -34.41012 2.48172 a2 -25.36593 1.38644 b1 -7.01821 1.38644 b2 -3.16244 2.48172 Dönüştürülmüş NN Sağa Değer Satandart Sapma Yukarı Değer Verilen Sağa Değer Yukarı Değer Farklar DX DY 76 7 567893.524 4221853.614 567893.734 4221853.505 -0.210 0.109 8 583529.319 4226939.176 583529.315 4226939.301 0.004 -0.125 9 580972.697 4220973.938 580972.705 4220973.893 -0.008 0.045 10 585971.614 4213586.811 585971.810 4213586.611 -0.196 0.200 Üç boyutlu dönüşümde büyük dönüşüm parametreleri ile yapılan uygulama: Birinci sistemde verilen koordinatlar, NN U V W 1 5432.68 7254.12 1200.60 2 5354.47 5724.58 1174.57 3 6221.34 6355.08 1254.58 4 4744.72 5555.54 1381.09 öteleme, ölçek ve dönüklük pametreleri tx = 11000.00 m ty = 12000.00 m tz = 500.00 m (1+Δ) = 1.582422 ε = 68g.00 00 ψ = 72g.00 00 ω = 34g.00 00 olduğuna göre (4.1)’e göre ikinci sistemin koordinatları NN X Y Z 1 24934.63 12118.08 4385.31 2 22640.92 12077.98 5167.96 3 24078.23 11915.27 6062.87 4 22062.31 12603.16 4461.74 elde edilir. Yukarıda verilen ortak nokta koordinatlarına göre dönüşüm parametrelerinin hesaplanması istenirse ilk yaklaşık değerler (4.12)’ye göre hesaplanır: 77 B= 1 0 0 5432.68 0 -1200.60 0 1 0 7254.12 0 0 1 1200.60 -7254.12 1 0 0 5354.47 0 1 0 5724.58 0 0 1 1174.57 -5724.58 1 0 0 6221.34 0 1 0 6355.08 0 0 1 1254.58 -6355.08 1 0 0 4744.72 0 1 0 5555.54 0 0 1 1381.09 -5555.54 1200.60 7254.12 0 -5432.68 5432.68 0 0 -1174.57 5724.58 1174.57 0 -5354.47 5354.47 0 0 -1254.58 6355.08 1254.58 0 -6221.34 6221.34 0 0 -1381.09 5555.54 1381.09 0 -4744.72 4744.72 0 16096.206 15135.899 340.664 X= -0.60868304 vTv= 388168.4 0.59040566 1.44572652 1.12751858 (4.28)’e göre bir nokta için A matrisi, A= B ve W matrisleri, 0.020937 0.386359 0.058455 -1 0 0 -0.044097 -0.055829 0.384795 0 -1 0 0.388260 -0.027175 0.040551 0 0 -1 78 B= 1 0 0 7632.23 39.82 -841.01 -182.57 -5851.80 0 1 0 -466.55 -2858.38 1771.33 -2986.62 2835.25 0 0 1 5010.90 -326.79 1445.89 0 -2083.80 1 0 0 6113.99 119.17 -845.36 -103.74 -4152.20 0 1 0 -265.11 -2268.37 1780.50 -2392.51 2954.18 0 0 1 5036.82 -264.06 1119.87 0 1 0 0 6794.84 113.23 -983.76 -146.38 -5323.09 0 1 0 -374.07 -2515.45 2071.99 -2658.94 3074.25 0 0 1 5861.43 -291.80 1272.66 0 -3428.53 1 0 0 5945.32 208.85 -749.39 12.05 -3639.60 0 1 0 30.80 -2214.85 1578.35 -2326.51 2544.79 0 0 1 4464.97 -262.81 986.96 0 -2373.86 w= -2856.30 11110.343 12120.500 603.749 x1= vTv1= 0.48930185 192.6919 7.62295515 0.48727871 -6.40356718 A= 1.306439 0.632933 -0.332616 -1 0 0 0.158036 0.420066 1.420067 0 -1 0 0.697325 -1.281000 0.301325 0 0 -1 1 0 0 7580.40 3172.74 5105.19 5610.70 -2534.79 0 1 0 3767.33 -9797.00 617.56 -11289.50 5613.12 79 B= 0 0 1 -3452.90 -3723.82 11881.59 0 -8923.97 1 0 0 6867.57 2647.51 3221.96 4918.86 -1302.69 0 1 0 3302.80 -7635.89 389.75 -10227.88 4961.38 0 0 1 -2179.18 -3229.58 10744.57 0 1 0 0 7878.09 2907.87 3399.74 5434.33 -1235.04 0 1 0 3648.91 -8497.63 411.26 -11732.85 5639.56 0 0 1 -2299.41 -3522.06 12300.55 0 -8883.64 1 0 0 6214.72 2722.00 3367.33 5044.77 -1696.37 0 1 0 3387.34 -7309.09 407.33 -9255.60 4562.11 0 0 1 -2277.49 -3443.20 9794.45 0 -7249.87 w= -7809.66 10845.019 12540.329 1241.271 x2= 0.12895465 vTv2= 2130.97 7.76872218 1.12829863 -6.08131755 x3 x4 x5 x6 x7 tx 11039.234 10997.186 11000.038 10999.974 10999.974 ty 11960.683 12003.729 11999.990 12000.023 12000.023 tz 491.900 498.509 499.947 500.008 500.008 Δ 0.57444520 0.57877384 0.58241505 0.58242454 0.58242454 ε 7.19882181 7.36415141 7.35121874 7.35133854 7.35133853 ψ 1.17441089 1.13424579 1.13099868 1.13097490 1.13097489 ω -5.62661185 -5.76107271 -5.74900630 -5.74912163 -5.74912162 vTv 163.132375 0.66085958 0.0001294 1.674 10-5 1.6742 10-5 sonuç değerleri elde edilir. Dönüklükler radyan biriminde elde edilmiştir. Grad birimine dönüştürüldüğünde, 80 ( 7 . 35133853 − 2 * Π ) 200 = 68g . 00 075 Π 1.13097489 * 200 ψ= = 72g . 00 010 Π ( 2 * Π − 5. 74912162 ) ω= = 33g . 99 955 Π ε= elde edilir. 81 7. SONUÇ VE ÖNERİLER Datum dönüşümü, konumları ya da özellikleri birbirinden farklı koordinat sistemlerindeki veri kümelerinin bir sistemden ötekine dönüştürülmesi işlemidir. Referans elipsoitleri açısından, ±2 m ortalama hata ile boyutları belirlenmiş WGS84 elipsoidi ile ülkemizde de kullanılmakta olan ve boyutları ±18 m hatalı ile Hayford elipsoidi üzerindeki verilerin birinden ötekine taşınması söz konusudur. Ayrıca, WGS84 elipsoidine dayanan 3 boyutlu konum ağlarının ve GPS ile belirlenen baz vektörlerinin iç doğruluğu çok yüksektir. GPS ile elde edilen üç koordinat bileşeni de bu referans yüzeyine bağlıdır. Yersel ölçmelerle oluşturulan ülke ağlarının doğrulukları düşüktür ve genellikle bozulmalar (distorsiyon) içerirler. Çoğu ülkenin mevcut jeodezik ağlarının ölçüleri oldukça eskilere dayanır. Dönüşümdeki bir başka olumsuzluk yersel sistemin birbirinden bağımsız tanımlanan, yatay ve düşey datumlarını birleştirmede karşılaşılan yetersizliklerdir. Referans elipsoitleri birbirine oldukça yakın sayılabilecek bir konumdadırlar. Bu nedenle datumlar arasındaki dönüşüm parametreleri sıfıra yakın değerlerdir. Hatta bazı ülkelerin koordinat sistemlerinin eksen dönüklükleri sıfır olarak kabul edilmekte ve dönüşümler sadece öteleme parametreleri ile gerçekleştirilmektedir. Örneğin Kuzey Amerika Datumu (NAD83) olarak bilinen sistemin referansı WGS84 datumudur ve WGS72 datumu ile aralarındaki dönüşüm yalnızca düşey eksen yönünde öteleme, bu eksen etrafındaki dönüklük ve ölçek faktörü ile tanımlanabilmektedir. Ancak referans elipsoitleri birbirlerine ne kadar yakın olurlarsa olsunlar yine de koordinat değerleri arasında anlamlı farklar olduğu görülebilir (Leick, 1990). Yersel ve uydu sistemine ait koordinat kümeleri verildiğinde üç boyutlu dönüşüm için aşağıda açıklanan yol izlenir: 82 1. Yersel sistemin nokta koordinatları, genelde ülkenin kullanmakta olduğu projeksiyon sisteminde verilir. Bilinen ortak noktalar jeodezik eğri koordinatlara (ϕ, λ)YS dönüştürülür. 2. (3.3)’de gösterildiği gibi mevcut ortometrik yüksekliklerden dönüştürülen elipsoidal yükseklikler jeodezik eğri koordinatlar yanında 3. boyut olarak alınır (ϕ, λ, h)YS. 3. Her iki sistem için (ϕ, λ, h) jeodezik koordinatlardan jeodezik dik koordinatlarına geçilir (X, Y, Z). 4. Seçilecek dönüşüm modelinde yersel ve uydu sisteminde dik koordinatları bilinen noktalar dengelemeye ölçü olarak sokularak dönüşüm parametreleri hesaplanır. 5. Ortak olmayan GPS noktaları (X, Y, Z)US dönüşüm parametreleri yardımıyla ülke elipsoidine dönüştürülür. 6. Ülke elipsoidine dönüştürülmüş GPS koordinatlarından jeodezik eğri koordinatlarına geçilir. 7. Son işlem olarak, h elipsoidal yükseklikler öncekinin tersi işlemle ortometrik yüksekliklere, (ϕ, λ)YS koordinatları da projeksiyon sisteminin koordinatlara dönüştürülür. Benzerlik dönüşümünün bir üstünlüğü dengeleme için önsel bir bilginin gerekli olmamasıdır. Olumsuz yanı yerel sistemde elipsoidal yüksekliklerin bilinmesini gerektirmesidir. Fakat Schmitt (1991) tarafından ortaya konan bir çalışmada, 20x20 km’lik alanda eğimli bir arazide 5 m’lik yanlış yükseklikli noktaların düzlem koordinatlara olan etkisinin yalnız 1 mm olduğu saptanmıştır (Hofmann et al, 1992) İki boyutlu dönüşümde ise izlenecek işlem sırası şöyledir: 83 1. Uydu sistemine ait tüm (X, Y, Z)US jeodezik dik koordinatları (ϕ, λ, h) koordinatlarına dönüştürülür. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, kullanılacak elipsoidin boyutları yerel sistem ile uyuşmalı, yani yerel elipsoit kullanılmalıdır. 2. Dönüştürülen jeodezik eğri koordinatlardan projeksiyon koordinatları elde edilir. 3. Benzerlik dönüşümü için ikiden çok, afin dönüşüm için üçden çok nokta yardımıyla iki boyutlu dönüşüm parametreleri dengeleme ile belirlenir. 4. Uydu sistemine ait ortak olmayan diğer tüm noktalar bu dönüşüm parametreleri yardımıyla yerel sisteme dönüştülerek dönüşüm tamamlanmış olur. Küçük boyutlu ve jeoit yüksekliklerinin fazla değişmediği alanlarda bu dönüşüm modelinin kullanılması yeterlidir. Ancak sayısal uygulamada da görüldüğü gibi iki boyutlu benzerlik dönüşümünün ortalama hatası üç boyutludakine göre daha büyüktür. Bunun nedeni alanın büyük olamasına bağlanabilir. Böyle durumlarda değişik modeller denenmelidir. Eksik olan yükseklik boyutu, küçük bölgelerde jeoit yüksekliklerinin yakalşık eşit olduğu varsayılarak ortometrik yükseklik farklarının dengelenmesiyle elde edilebilir. Alan büyükse yaklaşık elipsoidal yükseklikler kullanılabilir. 84 KAYNAKLAR Alp, O., 1995. Jeodezik Ölçülerin İndirgenmesinde Jeoid Yüksekliği ve Çekül Sapmasının Etkisi, Harita Dergisi, Sayı 115 s. 32-43 Altıner, Y., Franke, P., 1991. GPS’in Geleceği ve Pratik Öneriler, Harita Kadastro Mühendisliği Dergisi Sayı 69, s. 4-10 Ayhan, M.E., Demir, C., 1992. Türkiye Ulusal Düşey Kontrol (Nivelman) ağı 1992 (TUDKA-92), Harita Dergisi Sayı 109, s.2-45 Ayhan, M.E., Kılıçoğlu, A., 1993. Türkiye Ulusal Doppler Datumu 1992 (TUD-92), Harita Dergisi, Sayı 110 s. 38-58 Barışkaner, A., Turgut B., Güllü M., 1996, Dengeleme Hesabı 2 Ders Notları Selçuk Üniversitesi Müh. Mim. Fak. Jeodezi ve Fotogrametri Müh. Konya Bleich, V.P. und Illner, M., 1989. Strenge Lösung Der Räumlichen Koordinatentransformation Durch İterative Brechnung, Allgemeine VermessungsNachrichten, Heft 4, p.p. 133-144 Demirel, H., 1984. Yükseklik Sistemleri ve Nivelman Sonuçlarının İndirgenmesi, Y.T.Ü. İnşaat Fak. Jeodezi ve Fotogrametri Bölümü, İstanbul Deniz, R., 1993. Uydu Jeodezisi Ders Notları İ.T.Ü. İnşaat Fakültesi Jeodezi ve Fotogrametri Bölümü, İstanbul Eren, K., Uzel, T., 1995. GPS Ölçmeleri, Y.T.Ü. Matbaası, İstanbul Gürkan, O., 1977. Üç Boyutta Benzeşim Dönüşümü ve Değişik Jeodezik (Elipsoid) Sistemler Arasındaki Bağıntılar, Bilimsel Rapor No:1 K.T.Ü. Jeodezi ve Fotogrametri Bölümü, Trabzon 85 Gürkan, O., 1984. Fiziksel Jeodezi, Karadeniz Üniversitesi Basımevi, Trabzon Hekimoğlu, Ş., Ayhan, M.E., Demir, C., Şanlı, D.U., 1993. Türkiye Ulusal Düşey Datum Belirleme Projesinin Tanıtımı, Prof. Dr. H. Wolf Jeodezi Sempozyumu Bildiri Kitabı s. 90-120, İstanbul Hofmann, B., Lichtenegger, H. and Collins, J., 1992. GPS Theory and Practice, Springer-Verlag Wien New York Kleinnefeld, H.J., 1991. Datumtransformation vom WGS 84 in das Gauβ-Krüger Koordinatensystem, Vermessung- Ingeneur, Heft 5, p.p.200-202 Kumar, M., 1993. World Geodetic System 1984: A Reference Frame For Global Mapping, Charting and Geodetic Applications, Surveying and Land Information Systems, Vol.53, No.1 p.p. 53-56 Kılıçoğlu, A., 1995. Jeodezide Dönüşümler, Yüksek lisans tezi İ.T.Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Kınık, İ., Şanlı, İ., 1992. Başlangıçtan Günümüze Türkiye’de Yapılan Uydu Jeodezisi Faaliyetleri, Harita Dergisi, Sayı 109 s. 46-69 Kınık, İ., Şahin, K., Şanlı, İ., 1993. Ankara Test Ağında GPS Ölçülerinin Değerlendirilmesi, Harita Dergisi, Sayı 110 s. 6-37 Leick, A., 1990. GPS Satellite Surveying A Wiley-Interscience Publication John Wiley & Sons Lwangasi, A.S., 1993. Datum Transformation Parameters For The Kenya Geodetic System, Survey Review January, p.p. 39-56 Mok, E., 1992. A Model For The Transformation Between Satellite And Terrestrial Networks In Hong Kong, Survey Review, April, p.p. 344-350 86 Özbenli, E., 1991. Jeodezi K.T.Ü. Basımevi, Trabzon Öztürk, E., Şerbetçi, M., 1992. Dengeleme Hesabı Cilt III, K.T.Ü. Basımevi Trabzon Rens, J. and Merry, C.L., 1990. Datum Transformation Parameters In Southern Africa, Survey Review, April, p.p. 281-293 Seeber, G., 1993. Satellite Geodesy Foundations, Methods and Aplications, Walter de Gruyter Berlin-New York Şerbetçi, M., 1996. Haritacılık Bilimi Tarihi, Harita Dergisi Özel Sayı 15. Şimşek, M., 1995. Uydu Tekniklerinin Ağ Sıklaştırmasında Kullanılabilirliği Üzerine Bir Araştırma, Doktara tezi, Y.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul Ünal, T., 1994. Uydu Jeodezisi Ders Notları Y.T.Ü. İnşaat Fak. Jeodezi ve Fotogrametri Bölümü, İstanbul Yerci, M., 1994. Jeodezi I Ders Notları, Selçuk Üniversitesi Müh. Mim Fak. Jeodezi ve Fotogrametri Müh. Konya 87 ÖZGEÇMİŞ Aydın ÜSTÜN 20 Şubat 1971 : Muğla ili Milas ilçesi Karacaağaç köyünde doğdu. 1977 : Milas Menteşe İlkokulunda ilk öğrenime başladı. 1982 : Milas Merkez Ortaokulunda orta öğrenime başladı. 1985 : Milas Lisesinde Lise öğrenimine başladı. 1988 : Milas Lisesinden mezun oldu. 1989 : Konya Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Jeodezi ve Ekim 1993 Fotogrametri Müh. kazandı. : Üniversiteden Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi olarak mezun oldu. Ocak 1994 olduğu 1994 kazanarak : Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi’nin açmış Araştırma Görevlisi sınavını kazandı. : Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Sınavını Yüksek Lisans öğrenimine başladı.
Benzer belgeler
ANALOG HAR TALARDAN MEKANSAL VER KAZANIMI: DATUM
• Kullanılan referans elipsoitinin uzaydaki
konumu datum olarak tanımlanır.
• Aynı elipsoit, farklı ülkelerde farklı
datumlarda kullanılabilir.
• ED50, Avrupa için yerel olarak
tanımlanmış Internat...
(gps) potansiyeli - Geomatik Mühendisliği Bölümü
değerlendirilmesiyle ülke sınırlarını aşan geniş alanlarda veri üretimine geçilmiştir.
Özellikle Global Konumlama Sistemi (GPS) ile tek bir referans sisteminde (WGS84
elipsoidi) bağıl konumlamada y...