yaşında... - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
Transkript
yaşında... - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
CSR Turkey yaşında... Kurumsal Sosyal Sorumluluk Dergisi • Ocak-Şubat 2014 • Sayı: 13 • ISSN 2147-6179 TTNET 2013 yılında 4.000 kişiye internet eğitimi verdi Kurumsal sosyal sorumluluk stratejisini, bilgiye erişimde eşit olanak sunma vizyonuyla oluşturan TTNET, İnternetle Hayat Kolay projesi ile internet okuryazarlığını artırıyor. 2013 yılı sonunda, 4000’e yakın kişiyi internetle tanıştıran TTNET, iletişim teknolojilerinin olanaklarını toplumun tüm kesimlerine ulaştırıyor. TTNET, İnternetle Hayat Kolay eğitimlerinde katılımcıları, internetin güvenli kullanımı, e-posta adresi alımı ve kullanımı, görüntülü haberleşme, online bankacılık işlemleri gibi internetin hayatı kolaylaştıran uygulamalarıyla tanıştırıyor. Katılımcılar da eğitimlerin sonunda hayatlarında yeni bir sayfa açmanın mutluluğunu yaşıyorlar. 2013 yıllı sonunda 1258’si kadın, 1487’si çocuk ve 1062’si erkek olmak üzere yaklaşık 4000 kişiyi internetle tanıştıran TTNET, her geçen gün daha çok kişinin internetin olanaklarından yararlanmasını sağlıyor. TTNET Gönüllüleri eğitimlerde başrolü oynadı TTNET’in, sosyal sorumluluk duruşu ile çalışanlarının topluma fayda sağlama heyecanının birleşmesi sonucunda 2013 yılı başında TTNET çalışanları tarafından kurulan TTNET Gönüllüleri projeye gönüllü eğitmen olarak katıldı. 21 TTNET Gönüllüsü, mesailerinden zaman ayırarak 2013 yılında 63 saat boyunca yaklaşık 1500 kişiye internet eğitimi verdi. Ünlüler de “İnternetle Hayat Kolay” gönüllüsü oldu TTNET, bilgiye eşit erişim vizyonuna destek vermek ve katılımcıların motivasyonunu artırmak amacıyla ünlü isimleri de İnternetle Hayat Kolay eğitimlerine dahil etti. Yalan Dünya dizisinin yıldızı Gupse Özay ve Model grubu üyeleri gibi ünlü isimler, eğitimlere katılarak internetle ilgili deneyimlerini paylaştılar. Ünlü isimler kendilerine özgü üsluplarıyla projeye renk katarken, katılımcılar da unutulmaz bir eğitim deneyimi yaşadılar. Hükümlülere internet eğitimi TTNET, İnternetle Hayat Kolay eğitimlerinden hükümlülerin de yararlanmasını sağlayarak, bilgiye eşit erişim vizyonunun en önemli örneklerinden birini gerçekleştirdi. İzmir Aliağa Ceza İnfaz Kurumu’nda yapılan eğitimlerde hükümlüler, cezaevi kampüsüne kurulan özel donanımlı tırda, internet okuryazarlığı ve teknolojideki son gelişmeler hakkında bir ay boyunca eğitim aldılar. Türkiye’nin bilgi toplumu olma hedefinde öncü rol oynayan TTNET, internetin yaygınlaşması için kurumsal sosyal sorumluluk çalışmaları yürütmeye devam edecek. Merhaba, KSS Türkiye dergisi 2 yaşında. 3.yılı da görmenin ve devam ediyor olmanın anlamı büyük. Derginin, okuyucularla ilk buluşmasından bu yana epeyce yol katettiğini düşünüyorum. İlk baskıyı sizlerle paylaştığımız günkü heyecan ve umudu halen taşıyorum. Artık daha fazla paydaşımız var, çok daha fazla kişi/ kuruluşla kurumsal sosyal sorumluluk (KSS) adına işbirlikleri kuruyor ve KSS konuşuyoruz. Bizleri en çok memnun eden tarafı da bu. Şüphesiz ki, devamlılığı sağlayan etkenlerden biri de yapılan işe inanmış olmak. KSS konusuna konsantre olmuş ilk ve tek dergi olma özelliğini koruyan KSS Türkiye, 2014’te de bu alanda yapılan çalışmaları, projeleri ve yansımalarını, haberleri… sizlere aktarıyor olacak. KSS adına çaba gösteren yanı sıra bugüne kadar yolumuzun bir şekilde kesiştiği tüm kişi ve kuruluşlara teşekkürler. Bundan sonrasında da işbirliği içinde olmayı diliyorum. Ve KSS Türkiye’nin Görsel Yönetmeni Alsu Yalçıntaş’a emeği ve yol arkadaşlığı için bir kez daha teşekkür ederim. İyi okumalar. Sevgi ve Saygılarımla, D.Eylem Altıok KSS Uygulamaları 9 ING Bank 10TTGV 12Give&Gain 18 Sağlık Gönüllüleri 20İGDAŞ 21GRI 22HSBC Türkiye 28Turkcell 29Kredi Kayıt Bürosu 34Boyner 36Total Türkiye 38VİKO 40Koç Holding 40BASF 41OPET 42Unilever 43Boğaziçi Üniversitesi 44Intel 45OMO / WWF-Türkiye 46Adidas 46Zorlu Center AVM 47P&G 49Gönülden Ödüller 50PAGDER KSS Söyleşileri Makale 6 Siemens Ev Aletleri Ayşe Özkaya 16Kâmil Koç Kemal Erdoğan 24Eğlen Bilim Onur Berk Arslanoğlu 30Microsoft Türkiye Behice Funda 32Philips Sinem Yücel 19 Serdar Tunçer 26 Orhan Samast STK 14 Darüşşafaka Cemiyeti Çocuklar Vakfı Değerli Okuyucular, Küresel Raporlama Girişimi’nin (GRI) güncellenen ilkeleri, Entegre Raporlama, Kurumsal Sosyal Sorumluluğun (KSS) çoğu Avrupa ülkesinde yasalarla korunur hale gelmesi, bölgesel KSS ağlarının gelişmesi, pek çok kurumun ajandasında KSS’nin yer almaya başlaması ile yine yoğun bir değişim-dönüşüm yılına girmiş bulunmaktayız. Uzun bir aradan sonra KSS alanındaki gelişmeleri göstermek için Avrupa’da da yoğun bir hazırlık var. 20 Mart 2014’te Brüksel’de Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri düzenleniyor. Gerçekleşecek etkinlikle CSR Europe kurumsal üyeleri ve ulusal ortakları bir araya gelerek iyi KSS uygulamalarını paylaşacak ve KSS alanında yeni ortak hareketler doğması için yeni bir platform kurulacak. Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği olarak bu etkinlikten alacağımız ilhamla Aralık 2014’te Türkiye’de gerçekleştirmeyi planladığımız Türkiye KSS Pazaryeri için hazırlıklarımıza başlayacağız. KSS Türkiye olarak bu yıl üçüncüsünü gerçekleştireceğimiz Give&Gain Çalışan Gönüllülüğü Haftası’nın hazırlıklarına başlamış bulunmaktayız. Özel sektörde; tek bir günde geniş bir gönüllü kitlesi yaratmayı, gönüllüğün önemi hakkında farkındalığı arttırmayı, ilk defa gönüllülük yapacak şirketlere gönüllülüğü tecrübe edebilecekleri bir alan sağlamayı ve gönüllüleri motive etmeyi amaçladığımız bu etkinlikte, şirketler ve sivil toplum kuruluşları arasında yeni ilişkiler kurmak ve uzun soluklar projelere dönüştürmek için çalışıyoruz. Bu yılki etkinlik 02-11 Mayıs 2014 tarihlerinde yapılacak. Ayrıca bu yıl hazırlıklarına başladığımız önemli çalışmalarından biri ise GAP İdaresi ve Kadir Has Üniversite ile ortak yürüttüğümüz GAP Bölgesi KSS Projesi. GAP bölgesinde KSS alanında farkındalığı arttırmak, KSS Eğitimleri geliştirmek ve KSS Pazaryeri düzenlemeyi planladığımız projemizin detaylarını çok yakında sizlerle paylaşacağız. Bu faaliyetlerimiz dışında Sağlam KOBİ, Sürdürülebilir Şehirler, Girişimcilik Merkezi gibi birbirinden farklı proje ve etkinliklerle KSS alanında çalışmalarımızı büyük bir heyecanla devam ettiriyoruz. Detaylar belirlendikçe siz paydaşlarımızla bunu paylaşacak ve sizlerle ortak girişimler geliştirmek için iletişim halinde olacağız. Sevgilerimle, KSS ri e leşil y ö S Çevre ve doğal kaynakların sürdürülebilirliğine önem veriyoruz Siemens Ev Aletleri Pazarlama Müdürü Ayşe Özkaya, 2.aşaması da tamamlanan Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat projesi ile ilgili sorularımızı yanıtladı. Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat Projesi ne zaman başladı? Projeyi, ülkemizin ikinci büyük tatlı su gölü ve doğal içme suyu havzası olmasının yanı sıra biyolojik çeşitlilik değerleri bakımından uluslararası öneme sahip sulak alanı Eğirdir Gölü’nün geleceği için 2008 yılında, WWF-Türkiye işbirliği ile hayata geçirdik. Bu projeyi gerçekleştirme nedenleriniz nelerdir? Projeyi bir adım daha ileri taşıyarak, 3. aşamayı kurgulamak istiyoruz. Projemizin temel çıkış noktası, Eğirdir Gölü’nün çevresindeki tarımsal faaliyetlerde aşırı miktarda kimyasal ilaç ve gübre kullanımı nedeniyle tehdit altında olmasıydı. Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat projesine başlarken yapılan araştırmalar, hazırlanan raporlar, ülkemizin en önemli hayat kaynaklarından biri, bölge halkının birçok açıdan geçim kaynağı, binlerce canlıya ev sahipliği yapan Eğirdir Gölü’nün renklerini kaybetmekte olduğunu ortaya koyuyordu. Projemiz, Türkiye’nin en önemli su kaynaklarından biri ve bölge halkının geçim kaynağı olan, binlerce canlıya ev sahipliği yapan gölün korunmasını, gelecek nesillere en canlı haliyle bırakılmasını amaçlıyor. 6 Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat projesinin, Siemens’in çevreci kimliği ile örtüşen bir özelliği var. Çevre ve doğal kaynakların sürdürülebilirliği, Siemens Ev Aletleri için en önemli konulardan biri. Attığımız her adımda, aklımızda her zaman dünyaya, hep daha çevreci çözümler sunmak var. Bu yaklaşım bizi, en üst düzeyde su ve enerji tasarrufu sunan ileri teknolojiler ve tasarımlar geliştirmeye teşvik ediyor. Çevre için değer yaratabileceğimize inandığımız çalışmalara destek veriyor, projelerin bir bileşeni olarak var gücümüzle çalışıyoruz. Bu doğrultuda proje bizim için çok değerli. Projenin ilk ve 2. aşamasında neler yapıldığını kısaca özetler misiniz? Projenin ilk aşamasını oluşturan 2008-2011 döneminde Eğirdir Gölü havzasının karşı karşıya olduğu tehditler belirlenerek tarım, balıkçılık ve turizm olmak üzere üç temel alana odaklanılarak söz konusu sorunlara çözümler üretildi. Birinci fazın sonunda bölgede, yöre halkı, yerel yönetim ve kamu kurumları tarafından da desteklenen sürdürülebilir bir gelişim ivmesi yaratıldı. Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat projesinin ikinci fazını da WWF-Türkiye işbirliği ile 2012 yılında başlattık. Projede bugüne kadar Eğirdir Gölü’nün yedi rengini gelecekte de korumasını sağlayacak somut Ayşe Özkaya adımlar atıldı. Projede gölün var olan yapısının korunmasının ötesinde bölgede, yöre halkının katılımı ve desteği ile sürdürülebilir bir gelişimin sağlanmasına dair önemli bir kazanım elde edildi. Projenin ilk aşaması kapsamında, göldeki balıkçılığı canlandırmak adına göl etrafındaki yedi yerleşim biriminde Sürdürülebilir Balıkçılık Eğitimleri gerçekleştirilerek yaklaşık 300 balıkçıya ulaşıldı. Bölgede önemli bir gelir kaynağı olan balıkçılığın geleceğine dair tehditlerin incelendiği ve akılcı balıkçılık ilkelerinin yer aldığı Sürdürülebilir Balıkçılık Rehberi 500’den fazla kişiye ulaştı. İlk aşamada aynı zamanda, bölgedeki turizm potansiyelinin sürdürülebilir bir yaklaşımla değerlendirilmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirildi. Eğirdir’de örgütlü bir turizm modelinin ve belli standartların oluşturulması için eğitimler verilmesinin yanı sıra iyi uygulama örnekleri turizmle uğraşanlara tanıtıldı. Projenin ikinci aşamasında ise, gölü tehdit eden en büyük sorunun aşırı tarımsal ilaç ve gübre kullanımından kaynaklanan kirlilik olduğunun belirlenmesi üzerine, bu konu üzerine yoğunlaşarak öncelikle 55 dekarlık bir alanda 5 çiftçiyle pilot uygulama başlattık. Bölgede Bilgisayarlı Erken Uyarı Sistemi’nin kurulması ve elma iç kurduyla mücadele için Biyoteknik mücadele yöntemlerinin yaygınlaştırılması üzerine yaklaşık 200 ton ilaçlı suyun göle ulaşması engellendi. 2012 yılında beş çiftçinin katılımıyla başlayan pilot uygulamanın çapı, 2013 yılında başvuran çiftçi sayısının 10 katına çıkması ile genişleyerek 736 dekara, yaklaşık 15 katına yükseldi. Bu elma bahçelerinde üretilen 3 bin ton elmada herhangi bir ilaç kalıntısına rastlanmadı. Bu defa, 880 ton ilaçlı suyun Eğirdir Gölü’ne ulaşması engellenirken; bahçelerdeki elma üretiminde yüzde 10 oranında verim artışı gerçekleşti. Projede 5 yıl boyunca nasıl sonuçlar elde ettiniz? Gelendost İlçesi’nde kurulan tarımsal ilaç hazırlama üniteleri ve tarımsal ilaç ambalajı depolama istasyonu sayesinde yılda beş ton ilaç ambalajı atığı depolanıyor ve uygun yöntemlerle bertaraf ediliyor. Böylece; ilaç hazırlanması ve ambalajların gelişigüzel bertarafı sonucu oluşan kirlilik yüzde 50’yi aşan oranlarda azalıyor. Bilgisayarlı Erken Uyarı Sistemi’nin kurulması ve biyoteknik mücadele yöntemlerin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte ise Göl’e ilişkin rakamsal veriler daha yüzeye çıktı. 2012 yılında 50 dekarda gerçekleştirilen pilot çalışma kapsamında erken uyarı sistemi ile 150 ton, biyoteknik mücadele yöntemleriyle de 45 ton olmak üzere toplam 195 ton ilaçlı suyun Eğirdir Gölü’ne, yeraltı sularına ve toprağa karışması engellendi. Ayrıca feromon çubuğu ile desteklenen tarlalarda, elmadaki kurtlanma oranının 6,5 ila 10 kat azaldığı ve bunun genel verime yüzde 10’luk bir artış olarak yansıdığı görüldü. 2013 yılında ise Esinyurt Köyü’nde sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygın şekilde hayata 8 geçirilmesi için pilot uygulama 736 dekarlık alana genişletildi. Proje ile 55 çiftçinin İTU sertifikasına sahip olması sağlandı. 736 dekar elma bahçesinde 75.000 adet feromon çubuğu kullanılarak iç kurduna karşı direnç sağlandı. Bu sayede bahçelerdeki elma üretiminde kurtlanma yüzde 10 azaltıldı, yüzde 10’luk verim artışı sağlandı. Bilgisayarlı tahmin ve erken uyarı cihazının verileri sonucunda çiftçilerin cep telefonlarına atılan mesajlar ve feromon çubuklarının kullanımı sayesinde 2013 yılında normalde yapıldığından 4 ilaçlama daha az yapıldı. Bu 4 seferlik ilaç tasarrufu ile yaklaşık 880 ton zirai ilaclı suyun (ortalama 1 ton suya 1lt zirai ilaç) doğal kaynaklara karışmasına engel olundu. Bu şekilde çiftçiler toplam 88.000 TL tasarruf sağlamış oldu. Uygulamanın tüm Gelendost İlçesi’ne yaygınlaştırılması halinde, 64 bin ton ilaçlı suyun göle ulaşmasının engellenmesi mümkün olacak. Projenin sonuçlarının sizin açınızdan önemi ve projenin devamı konusunda planlarınız nelerdir? Bugüne kadar Eğirdir Gölü ve çevresinde gayet etkili ve verimli çalışmalar yürüttük, önemli kazanımlar elde ettik. Proje çerçevesinde yöre halkı ile aramızda güçlü bir iletişim oluştu, çalışmalarımız en üst düzeyde destek ve katılım gördü. Bu aşamada elbette projeyi bir adım ileri taşımayı isteriz. Üçüncü bir aşama için yeni çalışmaların planlanması sürecindeyiz. Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Pazaryeri Mart 2014’te CSR Europe (Avrupa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ağı), Enterprise 2020 (İşletme 2020) girişimi kapsamında yürüteceği “Şehirlerde Sürdürülebilir Yaşam” kampanyasını, 20 Mart 2014’te Brüksel’de gerçekleştireceği Pazaryeri etkinliği ile ilan ediyor. P azaryeri etkinliğinin amacı üyeler ve kentli paydaşlar ile “Şehirlerde Sürdürülebilir Yaşam” alanında çalışan kurumların yenilikçi projelerini paylaşmak, vatandaşlar ve tüketiciler için şehirlerde daha sürdürülebilir yaşam için çözümler geliştirmek adına ortak bir hareket başlatmak. Pazaryeri etkinliği katılımcılarına, alanında uzman konuşmacılarla tanışma, CSR Europe’un üyelerinin iyi örnek uygulamalarından ilham alma, vatandaş ve tüketiciler için daha sürdürülebilir şehirler adına geliştirilen kampanyaya dahil olma fırsatını sunuyor. Organizasyonun Türkiye temsilcisi ise Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği. Uyg KSS ulam a ları Türkiye, Turuncu Damla ile ING’nin yıldızı oldu ING Bank’ın, tasarruf odaklı finansal okuryazarlık programı “Turuncu Damla”, ING Grubu’nun faaliyet gösterdiği 40 ülkede düzenlenen Tercih Edilen Banka Ödülleri’ne (Preferred Bank Awards) layık görüldü. I NG Bank’ın İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü himayesinde, ilkokul 3 ve 4. sınıflara yönelik olarak 25 okulda yürüttüğü tasarruf odaklı finansal okur-yazarlık eğitimi Turuncu Damla, ING Grubu içerisinde örnek oldu. Turuncu Damla, ING markasına önemli bir katkı sağladı ING Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Koos Timmermans Turuncu Damla Programıyla ilgili olarak, “ING Bank Türkiye, finansal okuryazarlığa odaklandığı “Turuncu Damla Programı” ile çok önemli bir adım attı. 6 ayda 6700 öğrenciye ulaşan proje, ING Bank çalışanlarının katılımı ile hem şirket içi kurumsal gönüllülük oluşumuna hem de topluma yarattığımız değer olarak markamıza önemli bir katkı sağladı” dedi. 9 U KSS ları ama l u g y İskenderun Körfezi'nde endüstriyel simbiyoz projesi tamamlandı Bakü Tiflis Ceyhan Petrol Boru Hattı (BTC) Şirketi ile Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı’nın (TTGV) yolları ilk olarak 2010 yılında kesişti. 2 010 yılında BTC Şirketi, boru hattının geçtiği bölgelerdeki sosyal ve çevresel faktörlerin iyileştirilmesine yönelik çeşitli projeleri desteklemeye devam etmekteydi. Bu projeler içinde en ilginç olanlardan biri de BTC Şirketi’nin 2009 yılında başlattığı “endüstriyel simbiyoz” projesi idi. Proje alanı, petrol boru hattının terminal bölgesini de içine alan İskenderun Körfezi olarak belirlenmişti. 2010 yılına kadar Kalkınma Bakanlığı’nın da desteğiyle, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Adana Sanayi Odası işbirliğiyle, endüstriyel simbiyozun bölgede tanıtılması, ilk farkındalığın yaratılmasına yönelik çalışmalar yürütülmüştü. Ve artık bölgede endüstriyel simbiyoz yaklaşımının uygulamaya geçirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştı. TTGV ise, özel sektörün rekabetçiliğini, inovasyon kapasitesini artırma misyonu ile faaliyet gösteren, 10 kar amacı gütmeyen bir kuruluş olarak özellikle sürdürülebilirlik alanında yoğunlaştırdığı çalışmalarını 2010 yılında da sürdürmekteydi. Seyhan Havzası’nda yürütmekte olduğu UNIDO Eko-verimlilik (Temiz Üretim) Programı sanayiciler için çevresel ve ekonomik kazanımların bir arada sağlanabileceğini gösteren öncü bir projeydi. Bu program, bölgesel olarak da kavramsal olarak da BTC Şirketi’nin endüstriyel simbiyoz projesi ile dirsek temasındaydı. İki kuruluş böylesi bir etkileşim ile bir araya geldi. BTC Şirketi’nin endüstriyel simbiyoz ile ilgili uzun vadeli planları ile TTGV’nin paydaşları için bir “çözüm platformu” olma yaklaşımı ve endüstriyel simbiyoz gibi yenilikçi bir kavramın misyonu ve mevcut faaliyetleri ile olan bağlantısı bu iki kuruluş arasında uzun soluklu bir işbirliğini tetiklemiş oldu. Detaylı hazırlık çalışmaları sonrasında, “İskenderun Körfezi’inde Endüstriyel Simbiyoz Projesi - Uygulama Aşaması” 2011 yılında TTGV yürütücülüğünde başlamış oldu. Projede Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden ve İngiltere’de Ulusal Endüstriyel Simbiyoz Programı’nı yürüten International Synergies firmasından da danışmanlık desteği alındı. Endüstriyel Simbiyoz Nedir? Endüstriyel Simbiyoz, doğadaki simbiyoz kavramının endüstriyel işletmelere uyarlanmasıdır. İki ya da daha fazla işletme arasındaki uzun soluklu işbirlikleri ile her iki taraf için de hem çevresel hem ekonomik faydanın sağlanması anlamına gelmektedir. Endüstriyel simbiyozun en temel uygulaması birbirine yakın işletmeler arasında madde (atık, yan ürün, su) ve enerji değişimi ve yeniden kullanımıdır. Ancak işbirlikleri bununla sınırlı olmayıp işbirliği için fiziksel yakınlık da şart değildir. İskenderun Körfezi’nde Endüstriyel Projesi Uygulama Aşaması tamamlanmak üzere. Bu uzun soluklu projenin çok önemli çıktıları ve etkileri oldu. Bundan sonraki yaygınlaştırma sürecinde de bu etkinin devam edeceği açık. Bu proje ile endüstriyel simbiyozun bölgesel ve ulusal bazda uygulanmasına yönelik gerekli unsurlar için altyapı hazırlanmış, pilot ölçekte uygulamalar yapılmış, örnekler oluşturulmuş oldu. Projede bugüne kadar sağlanan kazanımlar ve çıktılar kısaca şöyle: Endüstriyel Simbiyoz Ağı: Ağırlıklı olarak proje bölgesi olmak üzere ulusal bazda da üyelerin olduğu pilot ölçekli bir endüstriyel simbiyoz ağı oluşturuldu. Endüstriyel simbiyoz ağı başta sanayiciler olmak üzere, ilgili kamu kurumları, üniversiteler, danışmanlık firmaları ve şemsiye kuruşlardan meydana geliyor; 300’ün üzerinde kurum/kuruluştan yaklaşık 450 kişi bu ağda yer alıyor. Diğer taraftan, ulusal ve yerel aktörlerden toplam 21 kurum/kuruluşun temsil edildiği Danışma Kurulu da proje süresince görüş ve önerileriyle projeye katkı sağladı. Endüstriyel Simbiyoz Veri Tabanı: Endüstriyel simbiyoz ağında yer alan üyelerle ilgili verilerin derlendiği, özellikle de firmaların alabileceği/ verebileceği kaynakların (atık, yan ürün, lojistik, vb.) kaydedilerek verilerin yönetilmesini sağlayan “yeşil sinerji” adlı bir veri tabanı oluşturuldu. Buna ek olarak, endüstriyel simbiyoz ile ilgili bölgesel/ sektörel raporlar, literatür bilgileri ve sektörler arası endüstriyel simbiyoz örneklerinin derlendiği bir kütüphane de oluşturularak veri tabanına dahil edildi. İletişim ve Yaygınlaştırma Faaliyetleri: Proje süresince açılış ve bilgilendirme toplantıları gerçekleştirildi, çok sayıda paydaşla yüz yüze görüşmeler yapıldı, firmalarla sürekli iletişim sağlandı. Basılı ve görsel medyada hem endüstriyel simbiyoz kavramı, hem de projeyle ilgili haberlerle yer alındı. Projenin internet sitesi www.endustriyelsimbiyoz.org ile güncel veri akışı sağlandı. Çeşitli dergilerde konuya ilişkin yayınlar yapıldı, konferanslarda bildiriler sunuldu. Endüstriyel Simbiyoz Olanakları ve Örnek Projeleri: Bölgedeki firmalar ve hizmet sağlayıcıların bir araya getirildiği simbiyoz çalıştayları, toplantılar ve görüşmeler yapıldı. Bunun sonucu olarak, bölgede 500’ün üzerinde endüstriyel simbiyoz olasılığı belirlendi. Çeşitli kriterler çerçevesinde yapılan önceliklendirme çalışmaları doğrultusunda firmalar arası atık alış verişine yönelik 10 simbiyotik ilişki örnek proje olarak ele alınarak fizibiliteleri 11 ayrıntılı olarak değerlendirildi. Ekonomik, çevresel, teknik ve yasal boyutların değerlendirildiği örnek projelerden bir kısmı uygulamaya geçti, yatırım aşamasına geldi; bir kısmı için ticarileştirme ya da Ar-Ge süreci devam ediyor. Örnek projeler ile, ciddi miktarlarda atığın değerlendirilebileceği, doğal kaynakların ikame edilebileceği, yeni ürünlerin üretilebileceği, gelir getirici faaliyetlerle ile yeni girişimlerin ortaya çıkabileceği gösterildi. Yasal fizibiliteler çerçevesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın görüş ve önerileri alındı. Yatırımların 1-2 yıl içinde kendini geri ödeyebileceği görülmüş oldu. Atık alış verişi dışındaki endüstriyel simbiyoz uygulamaları çerçevesinde de ortak eğitim ve mevzuat çalışmalarına yönelik işbirliği örnekleri de ortaya kondu. Endüstriyel Simbiyoz ve Ar-Ge: Örnek projelerin önemli bir bölümünde kapsamlı Ar-Ge çalışmaları yürütüldü, bu kapsamda 5 üniversite ile işbirliği yapıldı. Bunun yanı sıra Adana’da Endüstiyel Simbiyoz ve Temiz Üretim Ar-Ge Proje Pazarı düzenlendi. 40 Ar-Ge projesi sunularak, 60’ın üzerinde ikili görüşme gerçekleştirildi. Endüstriyel simbiyoza yönelik yeni işbirliklerinin başlaması sağlandı. U KSS ları ama ygul Uluslararası İlişkiler: Projede uluslararası danışmanlık desteği sağlandı; kısa süre önce Avrupa Komisyonu’nun da yönlendirmesi ile kurulan Avrupa Endüstriyel Simbiyoz Birliği’nin kurucu üyelerinden biri olundu. Uluslararası etkinliklere katılım sağlanarak proje hakkında uluslararası paydaşlar bilgilendirildi. İskenderun Körfezi’nde Endüstriyel Simbiyoz Projesi - Uygulama Aşaması kapanış toplantısı, 19-20 Şubat 2014 tarihlerinde Ankara Hilton Oteli’nde yapıldı. Çalışan Gönüllülüğü etkinliklerinin çok sayıda kişiye ulaşması bekleniyor 2008 yılında başlatılan, Give&Gain - Çalışan Gönüllülük Günü, İngiltere’de faaliyet gösteren ve Business in the Community’nin birçok ülkede gerçekleştirdiği bir proje. Özel sektörde, tek bir günde geniş bir gönüllü kitlesi yaratmayı, gönüllüğün önemi hakkında farkındalığı arttırmayı, ilk defa gönüllülük yapacak şirketlere gönüllülüğü tecrübe edebilecekleri bir alan sağlamayı ve gönüllüleri motive etmeyi 12 Bölgesel Sürdürülebilirlik ve Ulusal Politikalar: Projenin tamamlanmasından sonra İskenderun Körfezi’ndeki faaliyetlerin devam etmesine yönelik olarak bir “yerel arayüz”ün oluşturulması yönünde girişimlerde bulunuldu. Uluslararası ve yerel finansman kaynakları için araştırma ve başvurular devam ediyor. Ulusal bazda ise, Kalkınma Bakanlığı ile koordinasyon ve işbirliği içinde Kalkınma Ajanslarına yönelik bir endüstriyel simbiyoz çalıştayı gerçekleştirildi. Bunun sonucu olarak, 19 ajansın bölge planında bu kavram yer aldı. Türkiye için ulusal bir programa yönelik olası öneriler üzerinde çalışıldı. amaçlıyor. Şirketler ve sivil toplum kuruluşları arasında yeni ilişkiler kurmak ve geliştirmek için bir fırsat olan bugünde yaratılan işbirlikleri uzun soluklu projelere dönüşüyor. 2 -11 Mayıs 2014 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan Çalışan Gönüllülüğü etkinlikleri Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği ve Özel Sektör Gönüllüleri Derneği tarafından koordine ediliyor. 2014 Uluslararası Komşuluk Sempozyumu: Doğu komşuları ve Güney Akdeniz’de siyasal ve sosyal değişimin zorluklarını anlamak Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi, 24-29 Haziran 2014 tarihleri arasında Heybeliada’da 4. Uluslararası Komşuluk Sempozyumu’nu düzenleyecek. Sempozyum’un bu yılki teması,“Doğu Komşuları ve Güney Akdeniz’de Siyasal ve Sosyal Değişimin Zorluklarını Anlamak” olarak belirlendi. D oğu Komşuları ve Güney Akdeniz bölgeleri; Avrupa Birliği, Rusya Federasyonu ve Türkiye’nin birlikte paylaştıkları ortak bölgeler. Her biri kendilerine özgü tarihi, siyasi, sosyo-kültürel ve ekonomik özelliklere sahip olmakla birlikte; yakınlıkları sayesinde enerji, ulaşım ve çevre gibi birçok konunun yanı sıra kimlik, kültür ve demokrasi gibi soyut konularda da sinerji oluşturma imkanına sahip. Uluslararası Komşuluk Sempozyumu, sorunları tartışmayı, değerlendirmeyi, anlamayı ve aynı zamanda bu iki bölgenin Avrupa’nın geri kalanıyla arasındaki sinerjiyi açığa çıkarmayı hedefliyor. Uluslararası Komşuluk Sempozyumu, çok kültürlü ve disiplinlerarası bir ortamda, çalışma, diyalog ve iletişim ortamı sağlayarak Doğu Komşuları ve Güney Akdeniz bölgelerinde karşılıklı etkileşim ve işbirliğini arttırmayı amaçlıyor. Sempozyumun hedef kitlesi, özellikle Doğu Komşuları, Güney Akdeniz, AB üyesi ülkeler ve ABD’den gelecek genç profesyoneller ve lisansüstü öğrencileri kapsıyor. Ayrıca kamu politikası, siyaset, gazetecilik ve iş dünyası gibi alanlardan gelecek katılımcılar da teşvik ediliyor. Katılım için öngörülen yaş aralığı 22-35, katılım için son başvuru tarihi ise 30 Mart 2014. 13 STK 150 yıllık bir STK: Darüşşafaka Cemiyeti 1863 yılında “eğitimde fırsat eşitliği” misyonuyla kurulan, Türkiye’nin eğitim alanındaki ilk sivil toplum kuruluşu Darüşşafaka Cemiyeti, 150. yılını kutluyor. H er yıl Türkiye çapında düzenlediği sınavında başarılı olan, babasını veya annesini kaybetmiş, maddi durumu yetersiz, yetenekli öğrencilere ortaokul birinci sınıftan lise mezuniyetine kadar uluslararası standartlarda kaliteli bir eğitim fırsatı sunan Darüşşafaka, 150 yıldır Türkiye’de bu özel misyonla hizmet veren tek okul olma özelliğini koruyor. Bugün Türkiye’nin dört bir köşesinden 1.000’e yakın çocuğumuz, Darüşşafaka’da tam burslu, yatılı ve İngilizce eğitim görüyor. Darüşşafaka Cemiyeti bir sivil toplum kuruluşu olarak kurulduğu günden bu yana, hayırsever kişi, kurum ve kuruluşların bağışlarıyla varlığını sürdürüyor. Darüşşafakalı öğrencilerin eğitim, barınma, beslenme, sağlık, kıyafet, kitap, kültürel aktiviteler, cep harçlığı gibi yaşam giderleri ve aynı zamanda üniversite eğitimini sürdüren Darüşşafaka mezunlarına sağlanan burslar da dahil olmak üzere tüm giderler, hayırseverlerin, sosyal sorumluluk bilinciyle hareket eden kurum ve şirketlerin destekleriyle karşılanıyor. Darüşşafaka Cemiyeti, 150. yılını kutladığı 2013 yılının Mart ayında “SPK Kurumsal Yönetim İlkelerine Uyum” değerlendirmesinden 10 üzerinden 8,4 puan aldı ve Türkiye’de kurumsal yönetim ilkelerine uyum derecelendirme raporu alan ilk Divil Toplum Kuruluşu oldu. Derecelendirme çalışması, Kobirate AŞ’nin “Sivil Toplum Kuruluşları” için hazırladığı Kurumsal Yönetim Uyum Derecelendirmesi Metodolojisine göre yapıldı. 2007’den beri kurumsallaşma ve şeffaflaşma çalışmalarını titizlikle yürüten Darüşşafaka, bugün bağışçılarının gönül rahatlığıyla destek verdiği bir sivil toplum kuruluşu. 14 Darüşşafaka Cemiyeti’nin kurumsal destekçileri 2008 yılından beri Darüşşafaka’nın en büyük kurumsal bağışçısı olan Türkiye İş Bankası, 6. yılına giren “81 İlden 81 Öğrenci” projesi kapsamında, her yıl Darüşşafaka sınavını kazanan 81 öğrencinin Darüşşafaka’daki eğitimleri boyunca tüm giderlerini karşılıyor. Proje, ülkemizde eğitim alanında gerçekleştirilen en uzun soluklu ve kapsamlı sosyal sorumluluk projelerinden biri olma özelliğini taşıyor. Darüşşafakalı öğrencileri üniversiteye devam etmeleri halinde de destekleyecek olan proje, ilk öğrencilerinin üniversiteden mezun olacakları 14’üncü yılında toplam 1.134 öğrencinin tüm giderlerini üstlenecek. 2012’de Uluslararası Stevie Ödülleri kapsamında “Avrupa’da Yılın Sosyal Sorumluluk Programı” dalında Altın Ödül kazanan “81 İlden 81 Öğrenci” projesi, European Excellence Awards’da (Avrupa Mükemmellik Ödülü) Türkiye kategorisinde finale kalırken, Türkiye’de de “Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri” kapsamında Kurumsal Sosyal Sorumluluk-Eğitim kategorisinde ödüle layık görüldü. TÜYAP ile Darüşşafaka arasında 2012’de başlayan iş birliği kapsamında ise, 2012-2013 Eğitim ve Öğretim yılında Darüşşafaka’ya başlayan 24 öğrencinin 10 yıllık eğitim masrafları TÜYAP tarafından karşılanıyor. Darüşşafaka Maslak kampüsünde bulunan ve Darüşşafaka Basketbol Takımı’nın 1995’ten beri maçlarını oynadığı Ayhan Şahenk Spor Salonu’nun yapımına ve yenilenmesine katkıda bulunan Doğuş Grubu, Darüşşafaka’yı her yıl düzenli olarak destekliyor. HSBC, 2011-2012 eğitim ve öğretim yılında 45, 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında ise 60 Darüşşafaka mezunu üniversite öğrencisine 10 ay boyunca burs vererek Darüşşafakalıların üniversite eğitimlerini desteklemekte. Darüşşafaka, öğrencilerinin bilgi birikimi ve hayal gücünü desteklemek amacıyla kurumsal destekçilerinin değerli katkılarıyla bir dizi proje gerçekleştiriyor. Procter & Gamble (P&G) ile 2009’da başlatılan Hayalden Gerçeğe projesi bunlardan biri... Darüşşafaka kampüsünde yer alan Hayalden Gerçeğe Fatin Gökmen Gözlemevi ve Planetaryumu, bu proje kapsamında, bir öğrencinin “Annemle aynı gökyüzüne bakmak istiyorum” dileği üzerine hayata geçirildi. Yine aynı proje kapsamında, Darüşşafaka’da bir fotoğrafçılık kulübü oluşturuldu. Kahve Dünyası ve Teknosa ile geliştirilen projelerde de, öğrencilerin takım çalışması yapması, kendini geliştirmesi, ürünler yaratması ve bunları paylaşmasına odaklanıldı. Kahve Dünyası’nda öğrencilerin yaptıkları tasarımlarla porselen kahve fincanları ve termoslar, Teknosa’da ise hediye paket kâğıtları Darüşşafaka yararına satışa sunuluyor. Öğrencilerin yaratıcılığını destekleyen projeler gerçekleştirmek için yeni proje destekçileri arayışımız devam ediyor. Darüşşafaka’da teknoloji eğitimini geliştirmek için de kurumsal ortaklarla çeşitli projeler yapılıyor. Örneğin, Siemens Türkiye’nin desteğiyle okulda bir mekatronik kulübü kuruldu. Bir robot kulübünün de faaliyet gösterdiği Darüşşafaka’da mekatronik, robot teknolojisi gibi konulara yatırım yapılıyor ve bu alanlarda daha gelişmek için stratejik ortaklara ihtiyaç duyuluyor. Darüşşafaka öğreniclerinin teknolojiyi kulanarak inovatif yaklaşımlar geliştirmesi, liderlik becerilerini artırması adına YGA (Young Guru Academy) ve Microsoft ile birlikte Hayal okulu projesinde öğrencilerimiz yer almakta. Eğitimi destekleyen projeleri Darüşşafaka’da hayata geçirebilmek Eğitim Kurumlarımızın öncelikleri arasında Öğrencilerde girişimcilikle ilgili bir bakış açısı oluşturmak için planlanan yeni projemiz, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın (İSTKA) desteğiyle gerçekleştirilen Darüşşafaka Tekno-Girişimcilik Gençlik Merkezi. Proje kapsamında Darüşşafaka kampüsü içerisinde kurulacak olan Darüşşafaka Tekno-Girişimcilik Gençlik Merkezi’inde öğrencilere girişimcilik eğitimleri verilerek onların teknoloji alanında kendi işlerini kurmalarını sağlayacak bilgi ve yetkinliği edinmeleri ve aynı zamanda iş dünyası ile iş birliklerini sağlayarak girişimcilik ve bireysel yaratıcılıklarının gelişimine katkı sağlayacak eğitim ve yönlendirme faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi planlanıyor. Darüşşafaka için planlanan projeler D arüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı M. Talha Çamaş şunları söylüyor: “Darüşşafaka olarak 150. yılımıza girdik. Yeni hedefler, yeni projelerle Darüşşafaka’yı hep nasıl daha ileriye götürebiliriz, onu düşünüyor ve bunun için çalışıyoruz. Cemiyetimizin geleceğe yönelik hedefleri arasında, daha çok çocuğun yaşamını eğitimle değiştirebilmek için, İzmir’de yeni bir okul açmak yer alıyor. Darüşşafaka olarak iyi eğitim alma olanağı bulamayan daha fazla çocuğumuza fırsat eşitliği tanımayı görev biliyoruz. Şu anda 1000’e yakın olan öğrenci sayımızı artırmak istiyoruz. Tabii, bu projemizin hayata geçirilebilmesi ve sürdürülebilir olması için hayırsever halkımızın ve eğitimin önemine inanmış kurum ve kuruluşların desteğine ihtiyaç duymaktayız. Yeni okul, ancak bağışçılarımızın desteğiyle yapılabilir. Bu vesileyle Eğitime destek veren tüm kurumlara ve okul yaptırmak isteyen hayırseverlere buradan çağrı yapıyor, yeni okul projemize desteklerini bekliyoruz.” İkinci önemli ve uzun soluklu projemiz ise, hem Darüşşafaka’da görev yapan hem de devlet okulları ve özel okullardan öğretmenler için hayata geçirilen “Darüşşafaka Öğrenme Merkezi”. Cumhuriyet’in ilk yıllarında öğretmen ihtiyacını karşılama görevi üstlenen Darüşşafaka, ülkemizin geleceğini biçimlendiren öğretmenlerimizin sürekli gelişimine her zaman büyük önem verdi. Çocukların iyi yetişmesi için asıl görev öğretmende. Günümüzde ‘öğretmen ne kadar iyiyse öğrenci de, toplum da daha iyi olur’ anlayışı öne çıkıyor. Merkez, Türkiye’deki okullarda öğrenmenin kalitesinin artırılması, öğretmen ve eğitim yöneticileri için yenilikçi eğitim programlarının tasarlanması, bu eğitimlerin verilmesi ve ulusal eğitim politikalarının geliştirilmesi yönünde araştırmalar yapılması amacıyla Cemiyetimiz bünyesinde kurulacak. Projede bu alanda başarılı çalışmaları ile tanınan Columbia Üniversitesi ile iş birliği yapıyoruz. Bu merkezde öğretmenlere 3 yıl süreyle 80 ila 100 saat eğitim verilecek. Grup çalışmaları ve workshoplarla eğitim desteklenecek. Ayrıca okul idareciliğine yönelik bir program da olacak. Darüşşafaka Öğrenme Merkezi’nin çok yakında öğretmenlerimizin hizmetinde olacağı bilgisini paylaşmak ve bu projemizde de bize sürekli destek sağlayabilecek proje ortaklarına ihtiyaç duyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Eğitime katkı sağlayacak tüm fikir ve projeler bizler için çok kıymetli. Beraber düşünmek ve proje geliştirmek Eğitimde Fırsat Eşitliği misyonumuzu her zaman ileriye taşıyacaktır.’’ 15 KSS ri e leşil y ö S Sosyal sorumluluk yaklaşımımızın temelinde yol arkadaşı olmak var Kâmil Koç Genel Müdürü Kemal Erdoğan, şirketin kurumsal sosyal sorumluluk politikasını, Sesli Kitap ve Gönüllü Okuyucu projelerinin detaylarını dergimize anlattı. Kâmil Koç’un görme engelli yolcu sayısı ya da potansiyeli nedir? Engelli yolcularımızın oranının, toplam taşıdığımız yolcu sayımız içinde bir hayli yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Halen 39 il, 193 ilçe ve 555 satış noktamızla yolcularımıza hizmet sunuyoruz. Günde ortalama 1000e varan ana kalkışla taşıdığımız toplam yolcu sayısı günde 50 bine ulaşıyor. Sadece 2013 yılında yaklaşık 15 milyon yolcuya hizmet verdik. Bu yıl 200 binin üzerinde engelli yolcumuz, 653 bin 267 seyahatinde Kâmil Koç’u tercih etti. Engelli yolcularımız arasında yine 2013 yılında 50 bin görme engellinin olduğunu tahmin ediyoruz. Sesli Kitap projesinden söz eder misiniz? Projenin işleyişi nasıldır? Her şeyden önce yolculuk esnasında ve öncesinde bir “yol arkadaşı” olmayı hedefliyoruz. Sosyal sorumluluk yaklaşımımızın ve görme engelli yolcularımız için hayata geçirdiğimiz projemizin 16 temelinde de bu anlayışımız var. Proje ile görme engelli yolcularımızın yanında olduğumuzu ifade ederken, topluma karşı bir sosyal sorumluluğumuzu da yerine getiriyoruz. Dolayısıyla projemiz ekonomik değerin çok çok ötesinde önemli bir manevi değer sunuyor. Projemizi hayata geçirirken aklımızda, engelli hayatını kolaylaştırmak, hayat kalitelerini yükseltmek için hepimize sorumluluk düştüğü düşüncesi vardı. Bugün basit düzenlemelerle, alacağımız önlemlerle engellilerin hayata daha fazla katılımını sağlayabileceğimizi biliyoruz. Biz, otobüslerimizde sunduğumuz ileri teknolojiyi ve standardı, engelliler yararına düzenlemeyi hedefledik. Otobüslerimiz içindeki teknik donanımdan, kişiye özel ekranlardan özellikle engellileri mutlu edecek efektif birer araç olarak yararlandık. Neredeyse birer tablet PC özelliği taşıyan kişiye özel ekranlarla yolculuklar, tüm yolcularımız için çok daha keyifli bir hal aldı. En son projemizi hayata geçirene kadar bu ekranların içeriğinde engelli yolcularımıza yönelik bir planlama yoktu. ‘‘Sesli Kitap’’ projesiyle görme engelli yol arkadaşlarımız için bir uygulama başlatmış olduk. Proje ile dünya çapında önemli yazarların eserleri bu ekranlar üzerinden görme engelli yolcularımızın hizmetinde olacak. Şu an için dünya klasiklerinden 1001 Gece Masallarına, Yunus Emre’nin seçme şiirlerinden Mesnevi’ye, çocuk masallarından radyo tiyatrosuna varıncaya kadar 20’ye yakın sesli kitap içerik olarak ekranlara yüklenmeye başlandı. Bu içerik sürekli güncellenecek ve zaman içinde daha da çeşitlenecek. Böylelikle, Türkiye’de ilk defa bir karayolu yolcu taşımacılığı şirketi görme engelli vatandaşlarımız için sürekli içerik sunmaya başlayacak. Sesli kitap projesiyle birlikte başlattığımız bir diğer önemli proje de ‘‘Kâmil Koç Gönüllü Okuyucu’’ projesi. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi’nin yönlendiriciliğinde çalışan Görme Engelliler Teknoloji ve Eğitim Laboratuvarı (GETEM) ile ortak bir proje başlattık. Projede Kâmil Koç çalışanları görme engelliler için gönüllü olarak kitap seslendirecek ve bu kitaplar GETEM aracılığı ile görme engelli vatandaşlarımıza ulaşacak. Gönüllü Okuyucu projesini çalışma arkadaşlarımıza duyurduğumuzda beklediğimizin üzerinde bir taleple karşılaştık. Otobüs kaptanlarımızdan, servis görevlisi (host) arkadaşlarımıza, bilet satış personelimize kadar birçok kişi projede gönüllü okuyucu olmak için başvurdu. Bir süre önce çalışma arkadaşlarımız deneme kayıtlarını tamamladı. Bu kayıtlar GETEM’in yaptığı değerlendirme sürecinden geçti ve Kâmil Koç gönüllü okuyucuları belirlendi. Geçen hafta da stüdyoya girerek final kayıtlarını almaya başladık. Kitap seçimi konusunda gönüllü okuyucularımızı serbest bıraktık. Projelerle yılda kaç görme engelliye ulaşmayı hedefliyorsunuz? Aslında iki projeden bahsediyoruz. GETEM ile yürüttüğümüz “Gönüllü Okuyucu” projesi ile 4000 GETEM üyesine içerik sunacağız. Sesli Kitap projesi ile 2014 yılında taşımayı öngördüğümüz 65 bin görme engelli yolcumuza ulaşacağız. Amacımız görme engelli yol arkadaşlarımızın seyahatlerini daha keyifli hale getirebilmek. Bir görme engellinin hayatının daha zenginleşmesine katkı yapabilirsek çok büyük bir iş yapmış sayacağız kendimizi. Kâmil Koç’ta 4000’in üzerinde çalışanımız var. Çalışma arkadaşlarımızdan da aldığımız destekle sosyal yaşama katkı vermeye devam edeceğiz. Görme engellilere yönelik başka projeler de planlıyor musunuz? Bizim bu projelerle yapmaya çalıştığımız göreme engelli yol arkadaşlarımızın seyahatlerini biraz olsun keyifli kılabilmek. Bu anlamda ilk etapta otobüs içi kişiye özel ekranlar üzerinde görme engelli yolcularımız için içerik sunacağız. Gerek otobüsler gerek otogarlar gerekse bilet satış noktalarımızda engelli vatandaşlarımız için bazı yeni uygulamalar planlıyoruz. Bu konuda devam eden çalışmalarımız var. Toplumsal projelere ayırdığınız belli bir bütçe var mı? Örneğin çevrecilik, karbon salınımıyla ilgili neler yapıyorsunuz? 2008 yılında Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne imza atarak bu anlamda bakışımızı netleştirdik. Kâmil Koç, bugün tüm dünyadan üç bini aşkın sayıda şirket, uluslararası çalışma ve sivil toplum örgütünün katılımı ile insan hakları, çalışma, çevre ana başlıkları ve yolsuzluk karşıtı 10 evrensel prensipten oluşan Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne sektörümüzde imza atan ilk ve tek firma oldu. Dolayısıyla her yıl sosyal sorumluluk alanında geliştirdiğimiz projelere önemli bir bütçe ayırıyor, her yıl bütçemizi geliştirmeye önem veriyoruz. Sesli Kitap projesinden ayrı olarak, Türkiye Engelsizler Kültür Sanat ve Eğitim Merkezi’nin (TEKSEM) yazdığı ve hayata geçirdiği “Haylaz Kedi Trafikte” isimli çocuk oyununa, ulaşım sponsoru olarak destek veriyoruz. TEKSEM’in çeşitli illerin köy okullarında ücretsiz olarak sahneleyeceği oyunlarda görme, işitme ve ortopedik engelli oyuncular da yer alıyor. Emniyet kemeri ve ilkyardımın önemine dikkat çekmeyi amaçlayan oyun, İstanbul dışında 8 ilde daha sahnelenecek. Biz de Kâmil Koç olarak, oyuncuları oyunların sergileneceği şehirlere taşıyacağız. TEKSEM’in sadece sponsorluk gelirleriyle sahnelediği oyunlardan elde edilen gelirle, engelli öğrencilerin cihaz ihtiyaçları karşılanıyor. Karbon salınımı konusunda yüksek bir hassasiyete sahibiz diyebilirim. Bunun en büyük göstergesi de Kâmil Koç filosundaki araçların yaklaşık %90’ının Euro 4 ve Euro 5 motora sahip araçlardan oluşmasıdır. Bu araçlar özellikle karbon salınımı azaltılması noktasında en ileri teknolojiye sahip araçlar konumunda bulunuyor. Sektör doğası itibariyle de çevrenin korunmasına katkıda bulunuyor. Şöyle ki; trafiğe çıkan her otobüs, yaklaşık 20 adet bireysel otomobili ve onların meydana getireceği çevre kirliliğini ortadan kaldırıyor. 17 U KSS ları ama l u g y Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Ödülleri 2014 Sağlık Gönüllüleri, Türkiye’nin sağlık sorunlarına çözüm getirmek için bu alanda sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştiren tüm özel ve tüzel kişileri yarışmaya çağırıyor. S ağlık Gönüllüleri her yıl sağlık alanında geliştirilen en başarılı sosyal sorumluluk projelerini ödüllendiriyor. Sağlık alanında sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirmiş tüm kuruluşlar bu ödül için başvurabiliyorlar. Sağlıkta Sosyal Sorumluluk Ödülleri 2014 yılında “Aile Hekimliği” temasıyla gerçekleştirilecek. Ödüller 29 Mayıs 2014 tarihinde Ankara’da düzenlenecek tören ile sahiplerine ulaştırılacak. Ödülün temel amacı, Ülkemizde aile hekimliği uygulaması alanında gerçekleştirilen sosyal 18 sorumluluk projelerini teşvik etmek ve başarılı çalışmaların örnek olmasını sağlamak. Ödül jürisi ise kendini sağlık alanında üretilen sosyal sorumluluk projelerinin geliştirilmesine adamış kişiler bulunuyor. Yarışmaya, insan sağlığını doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren konularda sosyal sorumluluk projesi geliştirmiş tüm özel ve tüzel kişiler başvurabiliyor. Proje ya da faaliyetleri tüm detayları ile açıklayan, görsel ve benzeri materyallerle destekleyen tüm hazırlıkların bir dosya halinde 6 kopya olarak 31 Mart 2014 tarihine kadar Sağlık GönüllüleriTürkiye’ye ulaştırılması yeterli katılım için yeterli oluyor. Mak ale Sosyal A.Ş. misiniz? Serdar Tunçer Sosyal psikolog Stanley Milgram, 1960’larda yaptığı deneylere dayanarak, “Yeryüzündeki her insan, başka herhangi birine altı arkadaş vasıtasıyla bağlantılıdır” demişti. Günümüzde ‘Six degrees of seperation’ adı verilen bu teori, Facebook’un ortaya çıkışıyla değişikliğe uğradı ve 4’e kadar indi. Bu şu anlama da geliyor: Doğru stratejiyle şirketinizi ve ürünlerinizi hemen herkes duyabilir ama yeterli mi? B ilgisayarlar arasındaki ağları, insanlar arasındaki ağlar takip ediyor. İki insan arasındaki mesafe kısaldıkça projeler ve markalar arasından sıyrılmak da bir o kadar güçleşiyor. Bununla birlikte önemine inandığımız ancak uygulamalarına gerçek anlamda yeni yeni başladığımız birçok kavram ve prensip anında Yeni Medya için de geçerli hale geliyor. Bunların başında elbette sürdürülebilirlik geliyor. Bu noktada çalışmalarını uzun süredir takip ettiğim ve sizlerin de takip etmeniz için önereceğim bir isim var: Matthew Yeomans. Çalışmalarını dediysem, sosyal hesaplarından yaptığı paylaşımları, çeşitli internet medyasına verdiği demeçleri kastediyorum elbette. Yeomans, “Sosyal medyanın potansiyeli birçok senedir sürdürülebilirlik profesyonelleri ve iletişimcileri için çok net olarak gözükmekteydi. Şeffaf ve özgün olmak ve ayrıca işbirliği ve güçlü bir toplulukla bağlı olması bilindiği gibi sosyal medyanın temel özelliklerinden. Bu özellikler sürdürülebilirlik uygulamasında da kritik. Bu nedenle firmaların sosyal medyaya sürdürülebilirlik ve KSS projeleri hakkında iletişim kurmaları için başvurmaları da doğal bir sonuç” diyor ve ekliyor “Sosyal medya ve sürdürülebilirliğin tam anlamda bir araya gelmeleri ve firmalarda değişim sağlamaları için iki iş yapış yaklaşımının (içeride ve dışarıda) tüm organizasyon içerisinde uygulanması gerekmektedir. Bunu bir sürdürülebilir sosyal firma veya (daha iyi isim bulunana kadar) kısaca Sosyal A.Ş, olarak düşünebilirsiniz”. Sizce de öyle değil mi? Dijital bir ineğim oldu B u sayfalarda her hafta yeni ve ufuk açıcı projelere yer vermeye çalışıyorum. Bunun en son örneklerinden biri olan crowdfunding örneği olan www.farmable.me. Gana’daki küçük çiftçilerin yaşadığı sıkıntılara sürdürülebilir prensipler getirmek isteyen proje, farkındalık yaratmak için internet ortamına taşınmış. Öncelikle üye olup bir “inek-dana” sahibi oluyorsunuz ve arkadaşlarınızı, “bu danaya ortak olmaya davet” ediyorsunuz. 20 arkadaşınız dahil olduğunda size özel bir tişört tasarımı yapılıyor ve bu tişört satışa sunuluyor. Dilerseniz çiftliği fonlayarak da destekleyebilirsiniz. Her ineğin kişisel özellikleri var. Benim ineğim olan Benjamin’in özellikleri şöyle: (Ill tempered but easy going) Yani biraz aksi ama yine de idare eder:) Hep söylüyorum internet bizi çok daha faydalı ve iyi insanlar haline getirebilir. Yeter ki nereye bakacağımızı bilelim! Daha fazla internet K anada hükümeti, Kanadalıların hayat standartlarını yükseltmek için devlet verilerini bilgisayar programcıları, öğrencileri ve kod gurularına açıyor ve bu kodlarla 48 saat içerisinde topluma fayda sağlayacak sonuçlar elde etmelerini, projeler üretmelerini istiyor. Alanında uzman bir jürinin değerlendirmesi sonucunda kazananlar, hem gurur veren bir projeye sahip oluyor hem de 25 bin Kanada Dolarına! İnternete yasak getirme yerine insanları böyle projelere yönlendirmek, devlet bilgilerinin bazılarını herkese açmak umarım ülkemize de nasip olur. Projeyi merak edenler için: canadianopendataexperience.com Zumbara’da ne birikir? S on olarak ülkemizden bir proje. Zumbara.com, paranın gerekmediği, becerilerin ve farklılıkların başkalarının hayatını zenginleştirmekte kullanıldığı, böylece sizin de zenginleştiğiniz verdikçe kazandığınız bir platform. Örneğin İngilizce’den Türkçe›ye çeviri hizmeti vererek kazandığınız saatleri tango öğrenmek için kullanabiliyorsunuz. İsterseniz sosyal bir proje için gönüllü bulup çalıştırıyor ya da çalışıyorsunuz ve böylece kazandığınız saatler ve tükettiğiniz saatlerle birçok şey yapmış oluyor ve birçok şey öğreniyorsunuz. Bu platformun sermayesi zaman kaynağı ise meraklı, araştırmacı ve paylaşmayı seven herkes. Çok enteresan hobiler için ise bulunmaz bir kaynak olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Hala duymamış olanlar için denemeye değer. 19 U KSS ları ama l u g y İGDAŞ bir çok KSS projesini hayata geçirdi Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasında yerini alan ve bugün 5 milyon 350 bin aboneye doğalgaz dağıtım hizmeti veren İGDAŞ, kurulduğu günden bugüne hayata geçirdiği kurumsal sorumluluk projeleri ile sektöre öncülük etti. Varlık sebebi olan çevreci kimliğini ve doğalgazın güvenli kullanımını tüm projelerinin temeline koyan İGDAŞ, geride bıraktığı 27 yılda ilköğretim okullarına yönelik bilinçlendirme eğitimlerinden, güvenli doğalgaz kullanımını anlattığı seminerlere, tüm Türkiye’yi hedeflediği kamu spotlarına kadar pek çok kurumsal sorumluluk çalışmasını hayata geçirdi. İGDAŞ, çevreye duyarlılığını belgelendirdi İ GDAŞ’tan önce İstanbul’da nefes almak mümkün olmuyor, evlerde ve otomobillerde pencereler kapatılıyordu. Ölümcül boyutlara ulaşan hava kirliliği nedeniyle sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı İstanbul’da İGDAŞ’ın yaptığı çalışmalarla İstanbul’un havası temizlendi. İGDAŞ’la İstanbul, dünyanın havası en temiz, yaşanabilir şehirlerinden biri hâline geldi. PriceWaterhouseCoopers (PwC) ve New York için Ortaklık adlı sivil toplum kuruluşunun yaptığı ve iş hayatı, günlük yaşam ve inovasyon kategorilerinde dünyanın en iyi 26 metropolünü tespit eden araştırmada İstanbul, hava kalitesinde dünyanın en iyi 3. metropolü olarak belirlendi. Kuruluş amacı İstanbul’un havasını temizlemek olan İGDAŞ, 27 yıllık geçmişinde çevre konusunu her zaman birinci öncelik olarak belirledi. Hayata geçirdiğimiz her projede “sürdürülebilir çevre” konusunda duyduğu hassasiyeti paydaşlarına anlattı. 85 bin öğrenci doğalgazın doğru kullanımı konusunda bilinçlendirildi İ GDAŞ, 2010-2011 yıllarında ilköğretim okulu öğrencilerini doğalgazın güvenli ve doğru kullanımı konusunda bilinçlendirmek için “İlköğretim Okullarında Güvenli Doğalgaz Eğitimi” isimli projesini gerçekleştirdi ve 85 bin öğrenciye ulaştı. Projenin dört dönem uygulamasıyla İstanbul’un 14 20 ilçesinde, 179 okulda doğalgazın güvenli kullanımı konusunda eğitim verdi. Proje kapsamında görme ve işitme engelli öğrencileri de unutmadı. Onlara özel olarak hazırladığı iki ayrı kitap ve CD setini okullarına gönderdi. İstanbul’da okullarda eğitim alan görme ve işitme engelli toplam 2 bin 438 engelli öğrenci güvenli doğalgaz kullanımı konusunda bilinçlendi. Doğalgaz’da Güvenlik ve Tasarruf seminerleri ile binlerce kişiye ulaştı D oğalgazın güvenli ve tasarruflu kullanılması konusunda bilinç oluşturmak amacıyla 2009 yılında “Doğalgazda Güvenlik ve Tasarruf Seminerleri’ni başlatan ve Doğalgaz Cihazları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (DOSİDER), Baca İmalatçıları ve Uygulayıcıları Derneği (BACADER), Doğalgaz Sıhhi Tesisat Kalorifer Teknisyenleri Esnaf ve Sanatkârları Odası (İTESO) işbirliği ile İstanbul’un tüm ilçelerinde binlerce kişiyi bilinçlendiren İGDAŞ, 2012 yılında bu seminerleri İstanbul İtfaiye ve Polis Teşkilatı’na yönelik hayata geçirdi. Güvenli doğalgaz kullanımına yönelik kamu spotu İ GDAŞ, sektörün öncü kurumu olarak güvenli doğalgaz kullanımına yönelik çalışmalarını sadece İstanbul ile sınırlı tutmayarak iki ayrı kamu spotu hazırladı ve 35 ulusal televizyon kanalında bu spotların yayınlanmasını sağladı. Türkiye genelinde tüm doğalgaz kullanıcılarını bilinçlendirmek amacıyla hayata geçirdiği bu çalışmanın saygın kuruluşlarca (T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği) ödüllendirildi. Bu konuda yeni bir kamu spotu daha hazırlayan İGDAŞ, ulusal televizyonlarda ve sinemalarda da kamuoyunu bilinçlendirmeye devam ediyor. Güvenli Doğalgaz Kullanımı kampanyası hem gülümsetiyor hem düşündürüyor İ GDAŞ, kurallara uyulduğunda en güvenli yakıt olan doğalgazın güvenli kullanımı konusunda bir kültür oluşturmak amacıyla bu konuda bir kampanya başlattı. Halen devam eden, çocukların başrol oynadığı sıcak, mizahi ve dikkat çekici bir iletişim dili ile Türkiye’ye seslendiği kampanya ile doğalgaz kullanıcılarına doğalgaz tesisatlarına İGDAŞ›ın bilgisi dışında müdahale ettirmemeleri gerektiğini hatırlatarak havalandırma menfezlerinin asla kapatılmaması ve cihaz bakımlarının yıllık periyotlarda yaptırılması gerektiği, bacaların yılda en az bir kez yetkili baca temizleme firmalarına kontrol ettirilmesi ve temizlenmesi gerektiği mesajının altını çiziyor. 1000 İstanbullu çocuk 23 Nisan’da denizle buluştu D enizlerle çevrili, içinden deniz geçen İstanbul’da 300 binin üzerinde denizi hiç görmemiş çocuğun yaşadığı tahmin ediliyor. İGDAŞ ana sponsorluğunda DenizTemiz Derneği/ TURMEPA, Şehir Hatları A.Ş, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı “Görmediğim şeyi bilemem, bilmediğim şeyi sevemem, sevmediğim şeyi de koruyamam” anlayışından hareketle denizi görmemiş İstanbul çocuklarını denizle tanıştırdı. Dezavantajlı bölgelerde yaşayan 1000 çocuk, Boğaz turu sırasında eğlenerek aldığı eğitimlerle çevresine sahip çıkmayı öğrendi. İGDAŞ, paydaşlarının ve sektörün ihtiyaç ve beklentileri doğrultusunda kurumsal sorumluluk projeleri hayata geçirmeye devam ediyor. Uyg GRI G4 lansmanı yapıldı Global Reporting Initiative - GRI’ın 2013 yılında yayınladığı yeni sürdürülebilirlik raporlaması standardı G4’ün lansmanı 22 Ocak’ta İstanbul Sabancı Center’da gerçekleşti. GRI Ağ İlişkileri Koordinatörü Juliette Gaussem tarafından tanıtılan G4 Standardı’nın, önceliklendirmeye odaklanan yapısı, yönetim yaklaşımı açıklamalarının yeni tasarımı ve göstergeleri KSS ulam a ları uzman şirket temsilcilerinin de yer aldığı bir panelde tartışıldı. T ürkiye’de GRI raporu yayınlayan kuruluşların ve diğer paydaşların yer aldığı etkinlikte raporlama deneyimleri paylaşıldı, G4’e ilişkin ilk izlenimler ve kurumsal sürdürülebilirlik raporlamasının geleceğine ilişkin değerlendirmeler yapıldı. 21 U KSS ları ama l u g y Aynı Gökyüzüne Bakıyoruz projesi HSBC Türkiye desteğiyle sürecek “Aynı Gökyüzüne Bakıyoruz” projesi 2007 yılında Toplum Gönüllüleri tarafından başlatıldı ve Ankara, Antalya, Bursa, Istanbul, Eskisehir, İstanbul, İzmir ve Kocaeli illerindeki tutukevlerinde bulunan 1500’den fazla çocuğa ulaşıldı. Proje, 2013 yılından itibaren üç yıl süreyle HSBC Türkiye desteğiyle devam edecek. Proje İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Konya’da Adalet Bakanlığı’na bağlı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü gözetimi altında bulunan suça sürüklenmiş çocukların ve gençlerin sosyal becerilerinin gelişmesini sağlayarak özgürlüklerinden yoksun kaldıkları dönemde ve salıverilme sonrasında özgüven sahibi bireyler olarak toplumsal yaşama katılımlarını desteklemeyi amaçlıyor. Kurumlardaki etkinlikler 10’ar ay sürecek. Proje ile 12-18 yaş arasındaki 700 çocuk ve gence ulaşılması hedefleniyor. Proje İlerlemeleri “A ynı Gökyüzüne Bakıyoruz” projesine katılacak gönüllülerin eğitimleri tamamlandı. Çalışmaların gerçekleştirileceği açık ve kapalı kurumları ziyaret eden gönüllüler kurum yönetimleri ve psiko-sosyal servis çalışanları ile birlikte tutuklu/hükümlü çocuklarla gerçekleştirilecek atölye içeriklerini de netleştirdiler. Açık ve kapalı kurumlardaki atölye çalışmaları 2014 yılı Şubat ayında başlayacak. Projede görev üstlenecek olan ve Ankara, İstanbul, Konya, Bursa ve İzmir’deki çeşitli üniversitelerin öğrencilerinden oluşan toplam 134 gönüllü, bu illerde düzenlenen eğitimlere katılarak, atölyeler öncesinde güçlenmeleri sağlandı. Eğitimler, çocuk gelişimi, çocuk hakları, çocuklarla iletişim, çocuklarla birlikte çalışmak, sorulara yanıt verme, deneyimleri paylaşma gibi konu başlıklarında gerçekleştirildi. 12 - 18 yaş arasındaki 700 çocuk ve gence ulaşılması hedeflenenen projede rol alacak üniversite öğrencisi gönüllüler, çocuk hakları, çocuk adalet sistemi uzmanları, proje koordinatörü ve değerlendirme uzmanından oluşan 6 kişilk ekip 22 tarafından eğitildi. Projeye destek veren Danışma Kurulu’nda ise bir klinik psikolog, bir sosyal hizmet uzmanı, bir avukat ve bir sosyolog bulunuyor. Atölye içerikleri “A ynı Gökyüzüne Bakıyoruz” projesinde rol alacak gönüllüler, projenin gerçekleştirileceği kurumlara da ziyaret gerçekleştirdiler. İstanbul’da Maltepe Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu yapılan ziyaret sırasında tutukevi yönetimi ve psikososyal servis çalışanları ile fikir alışverişinde bulunarak tutuklu çocuklarla gerçekleştirilecek atölye içeriklerini Ritm Atölyesi, Oyun Atölyesi, Kavram (Değerler) Atölyesi ve Ekoloji Atölyesi olarak belirlediler. Bursa’da ise çalışmalar, Sanat (Müzik) Atölyesi, Oyun Atölyesi, Şiir Atölyesi ve Tiyatro Atölyesi olarak belirlendi. Proje ekibinden gönüllüler İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu, Konya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nu ve Ankara Çocuk Eğitimevi’ni de ziyaret ettiler ve atölye içeriklerinin belirlenmesi çalışmalarına başladılar. Proje dikkat çekecek Proje umut verici “A T ynı Gökyüzüne Bakıyoruz’’ Projesi HSBC Türkiye’nin, toplum, eğitim ve çevre alanlarına odaklanan “Geleceğe Gönüllüyüz” kurumsal sürdürülebilirlik çalışmaları çerçevesinde toplum alanında yürüttüğü proje olarak hayata geçirildi. HSBC Türkiye Stratejik Planlama ve Kurumsal İletişim Grup Başkanı Evren Altıok, gönüllülerin eğitiminin tamamlanması ile projenin ilk aşamasının gerçekleştirilmiş olduğunu belirterek, “HSBC Türkiye’nin, “Geleceğe Gönüllüyüz” kurumsal sürdürülebilirlik çalışmaları kapsamında yürütülen bu projede görev alan gönüllü gençlerimize sağlayacağı katkının yanısıra, bu önemli konuya toplumun da dikkatini çekeceğine inanıyoruz” dedi. oplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) Yönetim Kurulu Eş Başkanı Kerim Paker ise projeyi şöyle değerlendirdi: “Aynı Gökyüzüne Bakıyoruz” Projesi Toplum Gönüllüleri Vakfı’nı en iyi şekilde anlattığına inandığımız projelerden biri. Biz vakıf olarak paylaşmaya, kendinden farklı olanı anlamaya, değişimin gücüne inanıyoruz. Gençlerin içindeki enerjiyi doğru yerlere aktarmalarını, bir fayda yaratmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Bu açıdan bakıldığında suça sürüklenmiş, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesindeki kurumlarda bir dönem yaşamak zorunda olan çocuklara, genç insanların bilgi ve deneyim aktarması, onlarla dostluk kurması ve birlikte zaman geçirmeleri bu gökyüzünün altında yaşayan herkes için umut verici. Bu umuda her zaman çok ihtiyacımız var.” 23 KSS ri e leşil y ö S Onur Berk Arslanoğlu Etkinliklerimiz şirketlerin sosyal sorumluluk projelerine dahil ediliyor Eğlen Bilim Kurucusu Onur Berk Arslanoğlu olacak bir sosyal girişim örneği olan Eğlen Bilim’i KSS Türkiye’ye anlattı. Sizi tanıyabilir miyiz? Ben Onur Berk Arslanoğlu. 2007 yılında İTÜ Makine Mühendisliği bölümünden, sonrasında Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri master programından mezun oldum. Aynı yıl British Council’in düzenlediği ve Kanal D’den canlı yayınlanan “Bilim Elçileri Yarışması”nda Türkiye 3.’lüğü kazandım. Ardından İngiltere’de çeşitli bilim festivallerine katıldım. İtalya’da “EASE Bilim İletişimi Akademisi”nde “bilim sunuculuğu” eğitimi ve Cenova Bilim Festivali’nde “bilim tiyatrosu” eğitimleri verdim. 2008 yılında NTV’de “Yeşil Ekran” süresince bilim televizyonculuğu üzerine çalıştım. STV’de 2011’de yayınlanan “Varlık Harikaları” bilim yarışmasının editörlüğünü üstlendim. Tüm bunların yanı sıra 8 yıldır profesyonel olarak tiyatro yapıyorum. Eğlen Bilim nasıl kuruldu ve ne yapıyor? Eğlen Bilim olarak 2008 yılından bugüne anaokulu, ilkokul ve ortaokul seviyesinde, müfredatı destekleyici bilimsel atölyeler ve gösteriler yapıyoruz. Etkinliklerimizi okulların yanı sıra AVM’lere, belediyelerin ve özel şirketlerin sosyal sorumluluk projeleri kapsamında pek çok yere taşıyabiliyoruz. Etkinliklerimizde, birbirinden ilginç ve görsel düzeyi yüksek bilimsel deneyleri özellikle genç beyinler için birer eğlence etkinliği olarak tasarlıyor ve sunuyoruz. Ülke çocuklarının ve gençlerinin bu etkinlikler yardımıyla bilimin eğlenceli yüzü ile tanışması ve böylece hayatlarında daha fazla bilimsel veri ile hareket edebilmelerini amaçlıyoruz. Çocuklar bu yöntem ile bilimin hem eğlenceli olduğunu hem de yaşadığımız dünyayı anlamlandırmada gerekli olduğunu öğrenmektedir. Eğlen Bilim ekibi öğretmen, mühendis ve sanatçılardan oluşuyor, fen bilimleri alanından mezun rehber ve eğitmenler yer alıyor. Eğitimlerin içeriğini biz üretiyoruz, araştırma ve geliştirme işimizin önemli bir parçası, yurtdışı ve yurtiçi bilim festivallerinde yer alıyoruz. Son olarak geçtiğimiz Eylül’de İtalya’da düzenlenen ve Türkiye’den tek ekip olarak katıldığımız L’isola Di Einstein Bilim Festivali’nde kendi hazırladığımız özgün bilim gösterimizle yer aldık. Bilim eğlencelidir, eğlence ise bilimsel E ğlen Bilim olarak amacımız herkesi ve özellikle çocuk ve gençleri, bilim ve teknolojinin güzelliği ve sıradışılığı ile buluşturarak, onları daha fazla meraka teşvik etmektir. Fen bilimleri mezunu, iletişimci ve mühendis olmanın yanı sıra tiyatroya ilgi duyan bir ekibimiz var. Biz fen bilimleri derslerini destekleyen bilim tiyatro oyunları tasarlayan bir grubuz. Avrupa’daki bilim festivallerini takip ediyor ve devamlı yeni projeler üretiyoruz. 4 - 16 yaş arasındaki çocuk ve gençlere hitap ediyoruz. Öncelikli hedefimiz okullara destek vermek. Gerçekten kaliteli eğitim vermek isteyen okullar bize ulaşıyor. İTÜ gibi kendisini eğitim alanında kanıtlamış güzide bir eğitim kurumla uzun yıllardır işbirliği içinde olmamız yaptığımız işin kaliteli, ciddi olduğunun bir kanıtıdır. Toplumun bilim sistematiğine bakışı da açıkçası çok sıcak değil. Hatta halk deyimlerinde bile “başımıza icat çıkarma” gibi sözler vardır. Toplumda özellikle kız çocuklarının da fen bilimlerinden uzakta kaldığını görmekteyiz. Özel sektörün ülkenin bu alanındaki sorunlarını çözmekle ilgili misyonlu var. Biz bu misyonu gerçekleştirmelerine köprü oluyoruz. Bilim iletişiminin batı dünyasındaki son 30 yıllık gelişimine de göz attığımızda artık “halka bilimi anlatmak” düşüncesi yerini “halkı bilimle buluşturacak fırsatlar yaratmak” düşüncesine bırakmış durumda. Şirketler için bilim iletişimi sosyal sorumluluk alanında nasıl bir öneme sahip? Nasıl değerlendiriyorlar? Özel şirketler ve kurumlar, sosyal sorumluluk projesi kapsamında bizim etkinliklerimizi projelerine dahil ediyorlar. Örneğin son olarak Kadir Has Üniversitesi ile Komşuluk Hakkı Projesi’nde yer aldık. Onların isteği ile Cibali bölgesindeki çeşitli okullarda bilim gösterileri gerçekleştirdik. Kurumların taleplerine göre de etkinlik geliştirebiliyoruz. Örneğin İş Müzesi’nde çocuklar için bankacılık, tasarruf gibi kavramların iletişimini kuracak atölyeler tasarladık. Başka şekilde, bir beyaz eşya markasının enerji dostu ürünlerinin lansmanı için enerji temasında bir dizi etkinlik de düzenleyebiliriz. Çocukların yanı sıra ailelerin çocuklarıyla birlikte yapacağı etkinlikler de organize ediyoruz. Mutfakta Bilim atölyemizde anne-çocuk bir arada olabilirken, model uçak ya da robot etkinliği bir baba-çocuk etkinliğine dönüşebiliyor. Yani bilimi aile dinamiğini de besleyen bir noktaya taşıyabiliyoruz. Türkiye’de küçük yaşlarda çocuklar bilime daha çok ilgi gösterirken yaş ilerledikçe bu ilgi giderek azalıyor. Bunun da sebebi öğrencinin büyüdükçe merak ettiği şeyleri “ders” çerçevesi altında görmeye başlaması ve görsel ve uygulamalı malzemelerden uzak, kitaplara angaje olması. Son dönemde şirketlerin İnsan Kaynakları bölümleri ile çalışmaya başladık. Bizden çalışanlarının çocuklarına yönelik periyodik atölyeler istediler. Çok olumlu dönüşler alıyoruz, bilim ve eğlence temalı şirket piknikleri de gündemimizde. Kafamıza koyduk; bilimle her şekilde eğleneceğiz… 25 Mak ale Kurumsal Sorumluluk ve İtibar Yönetimi Orhan Samast İtibar Yönetimi Enstitüsü Başkanı Kurumsal sosyal sorumluluğu (KSS) kısaca; işletmelerin kurumsal kültürünün bir parçası olarak benimsediği, isteyerek gerçekleştirdiği, topluma fayda sağlayan faaliyetler olarak tanımlayabiliriz. İ şletmenin en önemli varlıklarından olan kurumsal itibarın oluşumundaki önemli bileşenlerden olan Kurumsal Sosyal Sorumluluk, kurumsal itibarın oluşturulması, korunması ve iyileştirilmesinde önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilindiği gibi, birçok bileşenin tutarlı ve sürekli bir şekilde yönetilmesiyle, işletmenin tüm çalışmalarının sonucunda kurumsal itibar oluşmaktadır. İşletmeler de bireyler gibi topluma verdiği sözü tuttuğu (sözünün eri olduğu) ve toplumun sorunlarına karşı duyarlı olduğu sürece itibar kazanabilmektedir. Topluma karşı sorumluluklarını bilen ve sorumlu davranışlar sergileyerek projeler gerçekleştiren kuruluşların daha itibarlı olarak değerlendirildikleri araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Sosyal sorumluluk projesi yürüten ve projenin iletişimini yapan kuruluşlar hem müşterileri, çalışanları ve paydaşları nezdinde hem de işletmeyle birebir ilişki içinde olmayan kişiler tarafından da takdir edilmektedir. Günümüzde, kuruluşların performansını ve başarısını belirleyen önemli faktörlerden birisi de KSS faaliyetleridir. Sorumlu işletmeler daha fazla fayda üretir H angi sektörde olursa olsun, işletmeler değerlendirilirken KSS faaliyetlerine dikkat edilmektedir. Toplumsal konularda duyarlı ve beklentileri sürdürülebilir şekilde karşılayan işletmeler, topluma daha fazla fayda sağlamakta ve bunun sonucunda daha değerli olarak görülmekteler. İşletme tarafından gerçekleştirilen KSS faaliyetlerinin topluma kattığı değerin doğru anlatılması ve paydaşları ile etkileşim halinde 26 olunması için KSS iletişimi çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Kurumsal sosyal sorumluluk iletişimi, hem paydaşların bilgi edinmesini sağlamakta hem de işletmenin sadece ticari konularda değil aynı zamanda toplumsal konulardaki beklentileri de karşıladığını da ilgili kitlelere aktarmaktadır. KSS faaliyetlerinde sihirli kelimeler K SS çalışmaları sırasında bazı anahtar kelimeler öne çıkmaktadır. Gönüllü, sorumlu, tutarlı, sürdürülebilir. Bu kelimelere; etik, şeffaf, duyarlı, güvenilir gibi kelimeleri de eklemek mümkün. İşletmelerin bu anlamlı kelimeler üzerinden yapılanmalarını gözden geçirmeleri ve kurumsal itibarlarına katkı sağlayacak yapılar ve kurullar oluşturmaları gerekmektedir. Her işletmenin sektörüyle uyumlu etik kurallarını tanımlaması, KSS’den sorumlu bir birim oluşturması ya da yönetici görevlendirmesi gerekmektedir. Oluşturulacak birim sayesinde işletme sorumlularının zaman içerisindeki birikimi KSS projelerinin daha sürdürülebilir hale gelmesini de sağlayacaktır. Stratejik bir kaynak olan “kurumsal itibar”ın oluşturulmasında KSS faaliyetleri önemli bir yer tutmaktadır. İşletme geçmişindeki başarılı kurumsal sorumluluk faaliyetlerinin oluşturduğu olumlu algı o işletmenin gelecekte de topluma değer katan davranışlar ortaya koyacağına dair varsayımlar oluşmasını sağlamaktadır. Bu varsayımlar, kurumsal itibarın iyi yönde gelişmesinin göstergesi olarak da kabul edilmektedir. İtibarlı işletmeler daha fazla değer üretir. Bir işletmenin geçmişteki faaliyetlerinde bıraktığı izler, mevcut hareketlerindeki kültürel tutumu ve gelecekteki muhtemel yaklaşımı kurumsal itibarının büyük kısmını oluşturmaktadır. Zaman içinde oluşan ve kolaylıkla zarar görebilen hassas bir kaynak olarak itibar, artık şirketlerin en değerli varlıklarının başında gelmektedir. Bu durum, kurumsal itibarın titizlikle yönetilmesi gerektiğinin anlaşılmasını sağlamış ve işletmelerin kurumsal itibarını geliştirmek ve korumak üzerine çalışmalar yapması gerektiği gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Özellikle krizlerle yaşanan itibar kayıpları işletmelere bu kavramının önemini daha somut olarak göstermiş ve itibarlı işletmelerin krizlerden daha az etkilendiği veya daha az zararla süreci atlatabildiği gözlemlenmiştir. • Kamu Kurumları yöneticileri ile güçlü ilişkiler kurulmasını sağlar. • Toplum ile bağları güçlendirir. • İyi örneklerle sektörün öncüsü algısı oluşturur. • Zamanla, gerçekleştirilen projelerle ilgili konularda örnek olur. Kurumsal itibar, kurum kültürü ve kurumun yetkinlikleri ele alınarak, samimiyetle oluşturulan stratejik planlar ve bu planların uygulanması ile yönetilebilmektedir. Uygulamalar sırasında itibar riski analizlerinin yapılması ve itibar ölçümlerinin Kurumsal itibarın, işletmenin fırsatları değerlendirmesi gerçekleştirilerek veya tehditlere karşı faaliyet planlarının korunmasını da İşletmenin başarılı kurumsal revize edilmesi son sağlayan bir varlık derece önem arz sorumluluk faaliyetlerinin olduğu anlaşılmıştır. etmektedir. Bir kaynak olarak oluşturduğu olumlu algı, düşünüldüğünde itibar; KSS faaliyetlerinin değerli, taklidi zor, yeri o işletmenin gelecekte de de kurumsal kolay doldurulamayan itibar stratejisi topluma değer katan bir varlık, aynı kapsamında zamanda kârı artıran davranışlar ortaya koyacağına ele alınarak ana bileşen olarak da yürütülmesi ve düşünülebilir. dair varsayımlar oluşturur. raporlanması gerekmektedir. İtibar, her ne kadar Ülkemizde az sayıdaki önemli kuruluşlar yıllık soyut bir kavram gibi görülse de aslında somut ve ölçülebilir sonuçları olduğu bilinmektedir. Be KSS raporları yayımlamakta ve faaliyetlerinin sebeple “iyi bir itibar, finansal değeri büyük olan ayrıntılarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. Maalesef somut bir varlıktır” denilebilir. ülkemizde “KSS faaliyetlerinin sadece büyük işletmeler tarafından yürütülebileceği” gibi bir algı İtibar kaybı, şirketlerin ve kurumların önlerindeki en oluşmuştur. Bu algının ortadan kaldırılabilmesi büyük risk olarak nitelendirilmektedir. Ülkemizde için KSS bilincinin ülke geneline yayılması de son yıllarda bireylerin, kurum ve kuruluşların gerekmektedir. Bunun için de KSS Derneği nasıl itibar kaybettikleri ve yaşadıkları itibar krizi dışındaki kuruluşların da konuyu ele alması ve sırasında nasıl zorlandıkları ve bazılarının bu çalışmalar yapması gerekmektedir. Bu konuda krizler sonrasında itibar kayıplarının oluşturduğu Sanayi ve Ticaret Odalarına önemli bir sorumluluk maddi ve manevi zararlar sonrasında faaliyetlerini düşmektedir. Bugüne kadar konuya öncülük eden sürdüremeyecek duruma düştükleri görülmüştür. ve çok sayıda çalışmaya imza atan KSS Derneği Tam da bu noktada, KSS faaliyetlerinin işletmelere yöneticilerine teşekkür etmek gerekiyor. faydalarına şöyle özetleyebiliriz; Biz, İtibar Yönetimi Enstitüsü olarak KSS • Çalışan bağlılığını artırır konusunda her yıl etkinlikler düzenliyor ve KSS • Nitelikli İnsan Kıymetlerini (Nitelikli Personel) kültürünün oluşması için çalışmalar yürütüyoruz. çeker. • Marka bilinirliğini ve Marka değerini artırır. • İşletme, KSS sayesinde oluşan müşteri bağlığı ile krizlerden daha az etkilenir. • Kurumsal İtibarı artırır. • Paydaşları ile ilişkileri kolaylaştırır ve hızlandırır. Sorumlu bireyler, işletmeler ve kurumlardan oluşan bir Türkiye için hepimize önemli görevler düşmektedir. KSS faaliyetleri, işletmelerin topluma ve dolayısıyla ülkeye olan sorumluluklarını yerine getirmeleri için fırsatlar da sunan bir konudur. Bu fırsatları değerlendiren kuruluşlar geleceğin işletmeleri olacaktır. 27 U KSS ları ama l u g y Ekonomiye Kadın Gücü Turkcell’e ödül getirdi Turkcell’in Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı himayesinde, Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) işbirliğinde hayata geçirdiği ‘‘Ekonomiye Kadın Gücü’’ projesi dünyanın en başarılı kurumsal sosyal sorumluluk projesi seçildi Ödüller, IPRA 2014 Dünya Başkanı Dr. Zehra Güngör tarafından Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Koray Öztürkler’e verildi. Proje kapsamında mikrokredi alarak Gaziantep taşı üzerine resim işleme sanatıyla uğraşan girişimci Müge Özdemir de törene katıldı. I Koray Öztürkler, “Girişimci kadınlarımıza fırsat eşitliği yaratmak hedefiyle yola çıktık. Projenin üzerinden henüz bir yıl geçti. Hedefimiz daha çok girişimci kadına mikrokredi ulaştırmak. Kısa sürede girişimci kadınlarımızın sayısı 55 binden 68 bine ulaştı” dedi. PRA Altın Küre Ödülleri’nde Ekonomiye Kadın Gücü projesi iki ödüle layık görüldü. Proje öncelikle Kurumsal Sosyal Sorumluluk kategorisinde birinci oldu. 29 kategoride de IPRA Büyük Ödülü’ne layık görüldü. 28 Uyg KSS ulam alar ı Kredi Kayıt Bürosu sosyal sorumluluk proje yarışması başlıyor Kredi Kayıt Bürosu, üniversite öğrencilerinin sosyal sorumluluk konularında farkındalıklarını ve toplumsal sorunlara karşı duyarlılıklarını artırmak amacıyla sosyal sorumluluk yarışması başlatıyor. Türkiye genelindeki tüm lisans öğrencilerinin katılabileceği “Hayal Edin Gerçekleştirelim” isimli yarışmada çevre, eğitim, sağlık, spor, kültür sanat ve toplumsal konulardaki projeler yarışacak. Yarışmada ilk 30 arasına giren projelerden biri Kredi Kayıt Bürosu tarafından hayata geçirilecek, jüri tarafından seçilen yarışmanın birincisi ise büyük ödül olan İngiltere’de 2014 Yaz Dönemi Eğitim Programı”na gidebilecek. “H ayal Edin Gerçekleştirelim” sosyal sorumluluk yarışması sonucunda seçilecek projelerden birini hayata geçirerek, topluma kalıcı bir katkı sağlamayı hedefliyor. Yarışmaya, Türkiye’deki üniversite öğrencileri bireysel olarak ya da guruplar halinde katılabilecekler. Projeler; aralarında Halkla İlişkiler Duayeni Betûl Mardin, Sivil Toplum Gönüllüsü İbrahim Betil, Televizyoncu ve Sunucu Okan Bayülgen, Milliyet Gazetesi yazarı Abbas Güçlü, Sabah Gazetesi yazarı Şelale Kadak, KKB Genel Müdürü Kasım Akdeniz ve ARPR Kurucu ortağı Arzu Çekirge Paksoy’un yer aldığı jüri üyeleri tarafından değerlendirilecek.Jüri tarafından belirlenecek kategori birincileri arasında yapılacak değerlendirmede en yüksek puanı alan proje Büyük Ödül’e hak kazanacak. Tüm kategorilerde ilk üçe kalan projeler ise Facebook’ta halk oylamasına sunulacak. Böylece “Hayal Edin Gerçekleştirelim” yarışmasında altı kategori birincisi, bir jüri büyük ödül sahibi ve facebook oylaması sonucunda sosyal medya oylama birincisi belirlenecek ve her biri ayrı ayrı ödüllendirilecektir. Üniversite öğrencileri 10 Şubat 2014 tarihinden itibaren www.hayaledingerceklestirelim.com adresinden online başvuru yapabiliyor veya üniversitelere asılan afiş ve şartnamede belirtilen başvuru adresine posta yoluyla başvurularını iletebiliyorlar. Yarışmanın son başvuru tarihi ise 18 Nisan 2014. KSS ri e leşil y ö S Açık Akademi gençlerin istihdamı için hayata geçirildi Microsoft Türkiye Kurumsal İletişim Müdürü Behice Funda, Açık Akademi projesinin işleyişini ve hedeflerini anlattı. kapsamında 50’nin üzerinde vakıf ve derneğe yazılım bağışı gerçekleştirdik. Birçok üniversiteye yine ücretsiz olarak yazılım bağışında bulunuyoruz. Microsoft Türkiye’nin kurumsal sosyal sorumluluk odaklı çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz? Açık Akademi projesini anlatır mısınız? Proje nasıl işliyor ve hedefi nedir? Microsoft Türkiye 1993 yılında kurulduğu ilk günden bu yana, toplumsal sorumluluk bilinci ve kurumsal vatandaş kimliği ile ülkemizin özellikle teknoloji ile ekonomisinin büyümesine katkı sağlayacak projeler tasarlamaya veya yer almaya çalışıyor. Microsoft Türkiye olarak özellikle son dönemde eğitim projeleri ve girişimci ekonomisi oluşturabilme hedefli sosyal sorumluluk çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2012 yılı başında hayata geçirdiğimiz Türkiye’nin ilk çevrimiçi uygulama geliştirme okulu olan Açık Akademi projemiz her geçen gün daha da büyüyen uygulama pazarında ülkemiz gençlerinin yer alması ve Türkiye’nin ekonomik gelişmesinde yardımcı olmaları amacıyla başlatıldı. 2012 yılının Ocak ayında girişimci yetiştirme hedefiyle hayata geçirdiğimiz Açık Akademi, Türkiye’nin ilk ve tek herkese açık çevrimiçi, ücretsiz ve Türkçe uygulama geliştirme okulu oldu. Türkiye’nin genç ve dinamik bilişim kullanıcılarını, uygulama geliştirici olmaya yönlendiren Açık Akademi, ülkemizin ihtiyaç duyduğu uygulama geliştirici sayısını artırmak ve uygulama pazarını geliştirerek gençlerimizin istihdamına destek olmak için yaratıldı. Ayrıca Microsoft Türkiye olarak ülkemizde bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasına yönelik çok sayıda projede lider veya destekçi olarak yer alıyoruz. Kalkınma Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve Habitat İçin Gençlik Derneği ile işbirliğinde sürdürdüğümüz ‘Bilenler Bilmeyenlere Bilgisayar Öğretiyor’ projesi bunlardan sadece biri. Çok sayıda sivil toplum kuruluşunun paydaş olarak yer aldığı bu projede 78 ilde 158 bin kişiye 1200 eğitmen ile eğitimler verildi ve 24 bilişim akademisinin açılışı gerçekleştirildi. Bilişim ve İnternet Güvenliği alanındaki çalışmalarımızı da sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında değerlendiriyoruz. Başta çocuklarımız olmak üzere herkesin güvenli bir şekilde bilgi teknolojilerinden ve internetten yararlanmasını temin etmek için çalışıyoruz. Bilişime emek veren, ürün ve hizmet sağlayan herkesin bu konuda duyarlı olması gerektiğine inanıyoruz. Bu doğrultuda düzenlediğimiz ‘Bilgi Toplumunda Aile Seminerleri’ kapsamında 800 aileye 1500 çocuğumuza güvenli internet kullanımı hakkında bilgilendirmeler yaptık. Tüm bunların yanı sıra 70’in üzerinde sivil toplum kuruluşunun katıldığı STK buluşmaları düzenliyoruz. Yazılım bağış programımız 30 Üç farklı eğitim seviyesinin bulunduğu Açık Akademi’den, hem uygulama/yazılım geliştirmeye başlamak isteyenler, hem de profesyonel anlamda uygulama geliştiren geliştiriciler faydalanabiliyor. Açık Akademi’de eğitim alanlar Microsoft’un milyonlara hitap eden Windows ve Windows Phone platformlarına yönelik uygulama ve yazılım geliştirebiliyor. Seviyeleri başarıyla tamamlayan öğrenciler katılım belgesi almaya hak kazanıyor. Tüm eğitim seviyelerini sağlıklı bir şekilde tamamlanması yaklaşık 3 ay sürüyor. Bugüne kadar Açık Akademi projesi ile 130 binden fazla kişiye eğitim verdik. Yaklaşık 3 bin kişi Açık Akademi eğitimlerini tamamlayıp mezun oldu. Alınan eğitimler sayesinde yazılan 1.000’den fazla uygulama Windows Store’da yerini aldı. Gelişmekte olan uygulama pazarında, Türkiye’nin önemli bir yere taşınmasını ve ekonomiye katkıda bulunmasını sağlayacak gençler yetiştirmeyi hedefleyen Açık Akademi projemiz tüm dünyaya da örnek gösterilen projelerden biri olduğu için gurur duyuyoruz. 2014’te uygulamaya geçecek/planlanmış başka projeler var mıdır? Açık Akademi gelecek dönemde eklenen 3 yeni program ile daha da zenginleşecek. Eylül ayında ‘Açık Akademi İkinci Dönem Başlangıç’ etkinliğinde duyurduğumuz ‘Açık Akademi Genç Yazılımcı Behice Funda Programı’ çerçevesinde, Açık Akademi’nin lise ve dengi okullarda bir yıl içinde 8 bin yeni öğrenciye ulaşmasını hedefliyoruz. Burada öncelikli hedefimiz önümüzdeki öğretim yılı içerisinde önce 1.000’e yakın öğretmenin uygulama geliştirme konusunda uzmanlaşmasını sağlamak ve ardından lise çağındaki öğrencilere Açık Akademi’nin programlarıyla uygulama geliştirme becerisi kazandırmak. Bir diğer yeni projemiz ‘Üniversite İşbirliği Programı’ kapsamında 12 şehir, 20 üniversiteden oluşan bir Açık Akademi turuna çıkılması ve burada 100 bin öğrenciye ulaşmayı hedefliyoruz. Açık Akademi Özel Girişimcilik programında ise geçtiğimiz dönem Açık Akademi’de ön plana çıkan uygulamalar ve uygulama geliştiriciler, Bilgi Üniversitesi Next Academy programı katılımcılarıyla bir araya geldi ve uygulama pazarlama atölye çalışmaları gerçekleştirildi. Next Academy Programı ile gerçekleştirilen bu işbirliği önümüzdeki dönemde de devam edecek. Eklemek istedikleriniz Microsoft Türkiye olarak şimdiye kadar sosyal sorumluluk ve toplum hizmeti konusunda birçok kurum ve sivil toplum kuruluşuyla ortaklık ve projeye imza attık. Finansal bağışlar, yazılım bağışları, teknolojik çözümleri ve çalışanlarımızın gönüllülüğü aracılığıyla, fark yaratan kurumlar ve projeleri destekliyoruz ve önümüzdeki dönemde de desteklemeyi sürdüreceğiz. Gelecek yıllarda olduğu gibi bir yandan Türkiye’ye özel projeler geliştirmek için çalışmalarımızı sürdürürken diğer yandan da Microsoft’un küresel çapta bu alanda yürüttüğü projeleri hem istihdam yaratmak hem de ülkemiz ekonomisine katkıda bulunmak amacıyla Türkiye’ye taşımaya devam etmeyi planlıyoruz. KSS ri e leşil y ö S Philips’ten yeni bir proje: Bunu Duymalısın Philips Audio Multimedia Ortadoğu, Afrika ve Türkiye Pazarlama Müdürü Sinem Yücel ile şirketin yeni sosyal sorumluluk projesi üzerine konuştuk. Philips’in yeni bir projesi var, ‘‘Bunu Duymalısın’’. Proje hakkında bilgi verir misiniz? Projemiz, Philips Kulaklık Grubu olarak; Kemerburgaz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri, Düşler Akademisi ve sanat dünyasından 18 özel isim ile birlikte gerçekleştirdiğimiz bir sosyal sorumluluk projesi. Bengü, Bedük, Birol Namoğlu, Mabel Matiz, Hande Yener, Ali Sunal, Ferman Akgül, Pamela Spence, Gupse Özay, Doğa Rutkay ve Nilüfer’in de aralarında bulunduğu 18 isim, bizim için kulaklık tasarladı. Kemerburgaz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri de, bu kulaklıklardan Philips kulaklıkları kullanarak 2 adet üretti. Kulaklıkların bir tanesi, tasarlayan isme armağan edilirken, diğeri de GittiGidiyor üzerinden açık artırma usulü ile satışa sunuldu. Bu satışlardan elde edilen geliri de Düşler Akademisi’ne bağışlıyoruz. Proje ile hedefiniz nedir? Philips ses sistemleri olarak misyonumuz herkese kaliteli işitme deneyimi yaşatmak. Biz bu projeyi tasarlarken sadece sağlıklı şekilde işitenler için değil, işitme engelliler için de bu fırsatı yaratma isteğimizden yola çıktık. Bu özel kulaklıkları, engelli kardeşilerimize fayda sağlamak için araç olarak kullanmak istedik. Philips’in benzersiz ses deneyimini bugüne kadar ürün bazlı olarak birçok farklı kanaldan paylaştık, bugünse hem çok özel sanatçılarımızla hem de üniversite öğrencileri ile böyle bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçirdiğimiz için çok mutluyuz. Bu projede bizlere destek olan tüm paydaşlarımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. 32 Hangi isimler kulaklık tasarladı? Neden bu isimler? Biz bu projede sanatın farklı dallarında faaliyet gösteren kişilerle birlikte çalışmak istedik. O sebeple hem müzik, hem tasarım, hem oyunculuk kariyeri olan farklı isimleri projemizde birleştirdik. Projeye katılan isimler; Ali Sunal, Bedük, Bengü, Birol Namoğlu, Derin Sarıyer, Doğa Rutkay, Erdil Yaşaroğlu, Ferman Akgül, Gupse Özay, Hande Yener, Hatice Gökçe, Koray Candemir, Mabel Matiz, Merve Boluğur, Nilüfer, Özgün, Pamela Spence ve Yiğit Alıcı. Kulaklıklara ilgi nasıl oldu, hepsi satıldı mı? Kulaklıklardan sadece 2 adet üretildiği ve biri de tasarımı yapan sanatçımıza verildiği için bu özel kulaklıklar sanatçılarımızın hayranları tarafından büyük ilgi gördü. Açık arttırma hala devam ediyor. 2014’te KSS alanında nasıl ilerleyeceksiniz? Planlanan başka projeler var mıdır? Proje gerek iş ortaklarımız, gerek sanatçılarımız, gerekse kulaklıkların üretiminde yer alan öğrencilerimiz tarafından çok olumlu reaksiyon aldı. Yardımlarımızın Düşler Akademisi tarafından gerçekten anlamını bulan bir şekilde değerlendirilmesi de hepimizi sevindirdi. O sebeple bu projenin devamını ve benzer projeleri 2014 yılında da gerçekleştirmek istiyoruz. Bunu Duymalısın’a destek olan sanatçılar neler söyledi: Bedük: “Hayatımdaki en sevdiğim üç olgu; tasarım, müzik ve yardımlaşmayı bir çatı altında toplayan bu nefis projede yer almak benim için çok önemliydi. Düşünen, katılan herkese çok teşekkür ederim” dedi. Bir diğer sanatçı Birol Namoğlu duygularını, “Bunu Duymalısın demek mutluluk verdi. Aklımdan geçenlerin yansıdığı tasarımın içinden güzel tınıların geçmesini ve elde edilecek maddi ve manevi güzelliklerin katlanarak çoğalmasını diliyorum. Emeği geçen herkese çok teşekkürler”. hakkı herkese tanınmalı. Bu projenin bunu yapabileceğine inanıyorum. Düşler Akademisi ile sanatın önündeki engelleri kaldırmak dileğiyle”. Gupse Özay: “Bunu Duymalısın projesi ile kardeşlerimizin, dostlarımızın müzikle yakınlaşmasına temasta bulunmak çok güzel. Onlar müziği duyarken; biz böyle anlamlı projelerde yer almaktan onur duyuyoruz”. Hatice Gökçe: “Çok anlamlı bir proje olduğu aşikar. Üniversiteye gelip tanıştığım tasarımcı adaylarının heyecanına şahit oldum ve bu beni çok etkiledi. Ayrıca projeye katılan isimlerin yaratıcılıklarından da çok etkilendiğimi söylemek isterim. Böyle bir projede yer aldığım için çok mutluyum”. Ferman Akgül: “Dünyayı iyi kılabilmenin tek yolu sanat bence. Ve sanata ulaşma, sanatla uğraşma Sinem Yücel 33 U KSS ları ama l u g y Boyner Gönüllüleri Yeni Yıla Mülteci Gençlerle birlikte girdi 2011 yılından bu yana ‘‘Farklı Renkler Farklı Kültürler’’ projesiyle mülteci gençlere destek veren Boyner Grubu Gönüllüleri, bu yıl da geleneksel yılbaşı partisini mültecilerle Yeldeğirmeni’nde gerçekleştirdi. Y oksulluk, savaş, insan hakları ihlalleri gibi nedenlerle kendi ülkelerinden ayrılmak zorunda kalmış ve bir şekilde yolunu İstanbul’da bulan mülteci çocuk ve gençler ailelerinden uzak, yabancı bir toplumda ötekileştirilmiş bir yaşamın zorluklarıyla mücadele ediyorlar. Boyner Grubu Gönüllüleri, mülteci ve sığınmacı çocuk ve gençlere hem gelişimlerini sürdürmeleri, hem de aktif toplumsal yaşama katılmalarını sağlamak amacıyla Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği ortaklığında Nisan 2011’de 34 Farklı Renkler Farklı Kültürler projesine imza attı. Proje kapsamında Kadıköy’deki Yeldeğirmeni Gençlik Merkezi’nde kalan 18 yaş altı ve 18-30 yaş arası çocuk ve genç mülteci ve sığınmacılara sosyal içerme desteği veriliyor. Boyner Grubu Gönüllüleri sık sık destek verdikleri genç mültecileri son üç yıldır yılbaşında da unutmayarak, yılbaşını onlarla birlikte Kadıköy Yeldeğirmeni’nde kaldıkları yurtta parti düzenleyerek kutluyor. 30 Aralık Pazartesi akşamı grup şirketlerinden 36 gönüllü çalışanın katıldığı Yılbaşı Partisi’nde Boyner Grubu Gönüllüleri mülteci gençlerle keyifli vakitler geçirdiler. Gönüllüler hazırladıkları ikramlarla partiye geldiler, mülteci gençlerle birlikte süslemeler yaptılar, dans ettiler, eğlendiler, kendi ördükleri atkıları mülteci gençlere hediye ettiler. Perakende sektörünün paydaşları sürdürülebilirlik için buluşuyor Sürdürülebilir Perakende Konferansı 28-29 Mayıs’da Swissotel The Bosphorus’da gerçekleşecek. S ürdürülebilir Perakende Konferansı, perakende sektörünün global marka hedefi ile sürdürülebilir bir büyüme gerçekleştirme ve geleceğin ekonomisine hazırlanması amacı ile sektörde var olan veya olabilecek fırsatları ve riskleri belirlemeyi, sürdürülebilir tüketim ve üretimin başarısını geliştirmeyi, en iyi sürdürülebilirlik uygulamaların çoklu-paydaş buluşması ile paylaşımını hedefliyor. Sürdürülebilir Perakende Konferansı’nda, değişen müşteri davranışlarından, sürdürülebilir marka yaratmaya, pazarlama ve iletişim stratejilerinden, sürdürülebilir tüketime, sürdürülebilir ürün ve hizmetlerden, yeşil ve enerji verimli satış alanlarına, tedarik zinciri yönetiminden, inovasyona kadar perakende markalarının sürdürülebilirlik stratejilerinin temel konuları paylaşılacak. Sürdürülebilirlik Akademisi tarafından gerçekleştirilen Konferansın konuları arasında yer alan güçlü markaların müşteri ile buluşacağı sürdürülebilir satış alanları oluşturma kapsamında mağazalardan, AVM’lere kadar tüm satış alanlarının sürdürülebilirlik stratejisi hedefleri ile tasarlanması, işletilmesi, enerji verimliliğinin sağlanması, su ve atık yönetim stratejileri de tüm yönleri ile tartışılacak. 35 U KSS ları ama l u g y Total Eğitime Destek projesi yeni okullarla devam ediyor Total Türkiye, “Eğitime Destek’’ sosyal sorumluluk projesi kapsamında 2013-2014 eğitim-öğretim yılında, TOÇEV işbirliğiyle 10 okulda Fen Teknoloji Odası açacak. Proje kapsamında, Total Gönüllü Takımı’nın da desteği ile Bolu, Sakarya, Kocaeli olmak üzere bir hafta da 3 okulda, toplamda 1717 öğrencinin yararlanacağı Fen Teknoloji Odası açtı. Total 2014 yılında da Bursa ve Düzce’de de Fen Teknoloji Odası açacak. Total, ayrıca bugüne kadar dördü TOÇEV ile birlikte olmak üzere dokuz köy okulu yeniledi. T OÇEV’in Günebakan Projesi kapsamında yapılan ilk Fen Teknoloji Odası’nı 23 Aralık’ta, 267 öğrencisi bulunan Bolu Doğancı AyşeYılmaz Becikoğlu Ortaokulu’nda, 25 Aralık’ta 1080 öğrencisi bulunan Sakarya Adapazarı İlçesi Şehit Ahmet Akyol Ortaokulu’nda, 27 36 Aralık’ta 370 öğrencisi bulunan Kocaeli Kandıra İlçesi Kocakaymaz Yunus Emre Ortaokulu’nda gerçekleştirdi. Teknolojik imkanlarla hazırlanan odalarda öğrenciler en yeni deneyleri yapma, fen ve teknoloji konusunda eğitimlerini pekiştirme imkanı bulacaklar. Gerekli teçhizatlardan odanın kullanım alanlarının yenilenmesine kadar bütünüyle yeniden hazırlanan odalar daha aydınlık bir Türkiye için önemli bir adım olarak göze çarpıyor. Yerel protokol, TOÇEV ve Total yöneticilerinin katıldığı açılışlarda Total Türkiye İK ve İdari İşler Direktörü Ayşe Ürgen, gerçekleştirdikleri eğitime destek projesi hakkında: “Total olarak eğitim alanında birçok proje yürütüyoruz. Bir yandan ‘‘Sokakta İlk Adımlar’’ projesi ile çocuklarımıza trafik eğitimi verirken diğer yandan ise ‘‘Total Eğitime Destek’’ projesi ile birçok okulumuzun eksiklerini gideriyoruz. 2007’den bu yana projemiz kapsamında toplam 9 ilde okul yeniledik. Total Eğitime Destek projemizin 2013 yılındaki bu önemli durağında, şirket olarak inovasyona verdiğimiz öneme paralel olarak, ortaokullarda Fen Teknoloji Odaları kurmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. Total olarak önümüzdeki yıllarda da eğitime destek vermeye devam edeceğiz” dedi. TOÇEV Genel Müdür Yardımcısı Dilek Ültanır ise, “Total Eğitime Destek Projesi”nin önemine dikkat çekerek, “Total Oil Türkiye gibi önemli bir firmanın eğitime böylesine değerli bir katkı sağlaması bizleri çok mutlu ediyor. Unutmamak gerekir ki çocuklarımızın geleceği hepimizin geleceği. Onların daha iyi şartlarda eğitim görmesi, bilgilerini daha sağlıklı ortamda artırmaları çok önemli. Umarız bu çalışmalar artarak devam eder” diye konuştu. 10 Okula Fen Teknoloji Odası O cak 2014’te ise Bursa Yıldırım İlçesi Fatih Sultan Mehmet Ortaokulu’nda ve Düzce Doğanlı Eşref Taşhan Ortaokulu’nda Fen Teknoloji Odaları’nın açılışı yapılacak. Okullara Fen Teknoloji Odası hediye etmeye 2014’te de devam edecek Total Türkiye, 2014’ün ilk yarısında ise 5 okula daha fen teknoloji sınıfı açacak. Total ve TOÇEV gerçekleştirdikleri işbirliği ile 2013-2014 eğitimöğretim yılında toplamda 10 adet Fen Teknoloji Odası açacak. Total Gönüllü Takımı T otal Türkiye, sürdürülebilir gelişim konusuna maddi desteğin yanı sıra çalışanlarıyla manevi destek de veriyor. 2007 yılından bu yana faaliyet gösteren Total Gönüllü Takımı, Total Türkiye için Sürdürülebilir gelişim projeleri tasarlayan, yöneten ve uygulayan Total çalışanlarından oluşan bir grup. Öncelliğin projelere mümkün olduğunca çok çalışanı dahil etmek olduğu yapıda, her aşamada tüm çalışanların desteği alınıyor. Gerçekleştirilmesi planlanan projeler için ayrı ekipler kurulurken her ekip için bir sorumlu belirleniyor. Onaylanmış yıllık aksiyon planı doğrultusunda çalışan ekipler ayda bir toplanıyor. 37 U KSS ları ama l u g y VİKO&Marmara Üniversitesi tasarım projesi finali gerçekleşti VİKO, genç beyinlerin içindeki potansiyeli ortaya çıkarmak ve üniversiteler ile işbirlikleri oluşturmak amacı ile hayata geçirdiği projelerin bir yenisini daha Marmara Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarım Bölümü ile gerçekleştirdi. “T opraklı Fiş“ temalı projenin final kokteyli Marmara Üniversitesinde, VİKO yöneticileri, akademisyenler ve öğrencilerin hazır bulunduğu bir organizasyonla tamamlandı. Marmara Üniversitesi proje yöneticisi ve End. Ürünleri Tasarım Bölümü Yrd. Doç Dr. Arslan Özbiçer, “Tasarımla üretimi birlikte ele alan endüstri kuruluşları ile işbirliği yapmak bölümümüzün en büyük hedefleri arasında yer almaktadır. Bu proje ile henüz eğitim aşamasında olan öğrenciler, profesyonel veriler doğrultusunda tasarım yapma deneyimi yaşadılar. Tasarımın artı bir değer olduğu yaklaşımı ile bölümümüz öğrencilerine katkıda bulunan VİKO’ya çok teşekkür ederim’’ dedi. Öğrencilerin endüstri deneyimi kazanmalarına imkan tanıyoruz Ü niversiteler ile sanayi kuruluşları arasında köprü kurmak gerektiğini vurgulayan VİKO Ar-Ge Merkezi Direktörü Orhan Ünal, “İnovatif 38 tasarımlar ile fark yaratma günümüz dünyasının yeni arayışları arasında yer alıyor. VİKO olarak üniversite-sanayi işbirliğine her zaman çok önem verdik. VİKO olarak bu kapsamda rol model olmaya gayret gösteriyoruz. Bugüne kadar Sakarya Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Doğuş Üniversitesi ile çok değerli proje işbirlikleri gerçekleştirdik. Marmara Üniversitesi ile gerçekleştirdiğimiz “Topraklı Fiş” temalı bu proje ile öğrencilerin endüstri deneyimi kazanmalarına imkan tanıdık. Öğrencilerimizin proje yolculuğuna kattığı farklı bakış açıları bizlere de heyecan verdi ” dedi. Öğrencilerin profesyonel deneyimlerini arttırmak bizim için mutluluk verici V İKO Genel Müdürü Nusret Kayhan Apaydın da, “Bu proje ile geleceğin tasarımcılarının keşif yolculuklarına eşlik etmek bizleri çok mutlu etti. Genç endüstri ürünleri tasarımcısı adaylarının endüstri kuruluşlarının gerçek tasarım sorunlarıyla karşılaşmalarını, endüstrinin ciddi çalışma ve üretim koşullarıyla tanışmalarını sağlayarak profesyonel deneyimlerini artırmak bizim için mutluluk vericiydi’’ dedi. EKODesign Konferansı’nın 7. yıl teması: Şeffaflık Yapı-Endüstri Merkezi tarafından bu yıl 7’ncisi düzenlenen EKODesign Konferansı, 15 Nisan 2014 Salı günü, “şeffaflık” teması ile YEM’de gerçekleştirilecek. S ürdürülebilir tasarım ve kentleşmenin önünü açmayı hedefleyen EKODesign, bu yıl da “şeffaflık” kavramının çevresel, ekonomik ve toplumsal boyutları ile ele alınacağı oturumlarla birbirinden beslenen birçok disiplini bir araya getirecek. EKODesign 2014 kapsamında; kentsel strateji, yatırım, şehir planlama, mimarlık ve peyzaj uzmanları, ortak yaşam alanlarının korunması ve tasarlanması konusundaki deneyimlerini aktaracaklar. EKODesign Konferansı’nın bu yılki teması daha şeffaf ve katılımcı politikalara, stratejilere, planlara, programlara, proje ve uygulamalara duyulan gereksinim sonucu belirlendi. Konferansta, her şeyin “yeşil” etiketlenerek “çevre dostu”, “enerji verimli”, “sürdürülebilir”, “ekolojik” kılındığı ve bu kavramların bulanıklaştırıldığı günümüzde katılımcılığın ön planda olduğu, çevreye zararı en aza indirilmiş ve özel yaşam alanlarına sahip olabilmek için “Yeşili Unutun, Rengimiz Şeffaf” söylemi ile “şeffaflık” kavramı çevre, ekonomi ve toplum boyutlarıyla ele alacak. Şeffaflık sürdürülebirliğin neresinde? E KODesign 2014 için bir araya gelecek uzmanlar, “Şeffaflık kavramını yerel yönetimlerin çevre dostu yaklaşımlarında / ‘yeşil girişimlerinde’ görebiliyor muyuz?”, “Geliştiriciler ve yatırımcılar kentsel büyüme ve gelişmede anahtar olabilecek yeşil yenileme, ‘green retrofitting’ kavramını ‘şeffaflık’ ve ‘katılımcı politikalar’ çerçevesinde ele alabilirler mi?”, “Bina ölçeğinden mahalleye ve kentsel tasarıma kadar çevreci politikaları, şeffaf ve katılımcı yaklaşımla nasıl harekete geçiririz?” gibi sorulara yanıt arayacak. Yerel yönetimlerin “yeşil girişimleri” U zmanlar, çevre dostu yerleşim ve planlama anlamında girişimleri olan yerel yönetimleri planlama ve uygulama sürecindeki deneyimlerini şeffaf bir platformda izleyicilerle paylaşacak. Mevzuat sorunları, imar süreçlerinde yaşanan sorular, konuttan masterplan ölçeğine projelendirmelerde zorluklar ve fırsatlar moderatörün sorularıyla masaya yatırılacak. EKODesign 2014 öncesinde sosyal medya üzerinden gelen soruların yerel yönetim yetkilileri ile paylaşılması sayesinde daha fazla şeffaflık sağlanacak. Konferansa Twitter üzerinden #ekodesign2014 ve twitter.com/YEMEtkinlik bağlantıları ile soru ve görüş iletmek mümkün olacak. Enerji altyapısı ve sürdürülebilir kentsel planlamanın uzlaşması S ürdürülebilir kentsel planlama ve çevre dostu gelişim için altyapının önemini vurgulamayı da hedefleyen EKODesign 2014’te enerji altyapısı ve ülkenin enerji politikaları değerlendirilecek. Uzmanlarla birlikte “Çevresel politikalar, enerji politikaları, sürdürülebilir kentsel planlama uzlaşamaz mı?”, “Şeffaf ve katılımcı bir strateji mümkün mü?” gibi sorulara yanıt aranacak. 39 U KSS ları ama l u g y Koç Holding, Ülkem İçin Engel Tanımıyorum projesine devam kararı aldı Koç Holding, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Alternatif Yaşam Derneği (AYDER) işbirliğiyle başlattığı Ülkem İçin Engel Tanımıyorum Projesi’nin uygulama süresi bir yıl daha uzatma kararı aldı. 2012 yılı Mayıs ayında hayata geçen proje kapsamında Koç Topluluğu çalışanları Engelliliğe Doğru Yaklaşım Eğitimleri’ne katıldı. Öte yandan Ülkem İçin Gönüllü Elçileri tarafından 37 ilde düzenlenen 1284 eğitimde 10 bini aşkın öğrenciye ulaşıldı. Gördüğü ilgi ve yarattığı etki üzerine Mayıs 2015 yılına kadar uzatılan projeye destek çağrısında bulunmak için Koç Topluluğu çalışanları ve Beşiktaş RMK Marine Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı “Ülkem İçin” filminde bir araya geldi. D aha çok farkındalık yaratmayı hedefleyen Ülkem İçin Gönüllüleri filmde şu çağrıları yapıyor: “Algını değiştirmekle başla, unutma bir kahraman olabilirsin! Değişimi başlatabilirsin. Pek çok şeyi değiştirebiliriz. Sevgini paylaş. Asla vazgeçme. Ülkem İçin, her şey bizim elimizde. Engel tanımıyorum, bil ki önyargılar beni yıldırmaz. U KSS ları ama ygul Engelleri birlikte kaldıralım. Yapabilirsin! Engel olma! Bir farkındalık da sen yarat. Sağduyunu dinle! Sen olmadan bir eksiğiz. Kim mükemmel ki? Harekete geç! Cesur ol! Unutma, sen ve ben farklı değiliz. Hiç birimiz farklı değiliz. Önyargılarınla savaş. Hiç birimiz farklı değiliz. Hayat engel tanımaz. Hiç birimiz farklı değiliz. Engelleri kaldırmak elimizde” BASF, 3. Uluslararası Yeşil Binalar Zirvesi’ndeydi BASF, yapı sektörünü sürdürülebilir ilkeler ışığında üretim yapmaya teşvik etmek amacıyla düzenlenen Uluslararası Yeşil Binalar Zirvesi’ne desteğini bu yıl da sürdürdü. BASF, 20-21 Şubat’ta İstanbul’da yapılan zirvede daha sürdürülebilir bir dünya için sunduğu çözümleri tanıttı ve deneyimlerini paylaştı. Toplumsal farkındalığı artırmak ve yapı sektörünü sürdürülebilir ilkeler ışığında üretim yapmaya teşvik etmek amacıyla Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) öncülüğünde düzenlenen konferansa, ulusal ve uluslararası alanda konusunda uzman konuşmacılar katıldı. BASF Türk Pazar Geliştirme Yöneticisi Koray Uygur ‘‘Sürdürülebilir Yapılar için Malzemeye İnovatif Yaklaşım’’ başlıklı oturumda 20 Şubat Perşembe günü moderatör olarak yer aldı. Oturumda, ekosistemlere negatif etkisi minimuma indirilmiş, kapalı devre enerji döngüleri kurulmuş ve gömülü enerjisi düşük malzemeler üretme hedefinde karşılaşılan güçlükler ve buna yönelik çözüm önerileri tartışıldı. Yeşil Binalar Zirvesi 2013 ile ilgili görüşlerini dile getiren BASF Türk Pazar Geliştirme Yöneticisi Koray Uygur, “BASF, gerçekleştirdiği tüm faaliyetlerde, sonraki nesillerin sorumluluğunu taşımaktadır. Bu vizyonumuz ışığında, yapı sektörünün yeşil dönüşümüne öncülük eden bu konferansta yer almaktan memnuniyet duyuyoruz.”dedi. Uyg KSS ulam alar ı OPET Trafik Dedektifleri projesi ilk eğitimini verdi OPET’in desteğiyle başlatılan ‘‘Trafik Dedektifleri’’ projesi kapsamındaki ilk eğitim, Ankara Çankaya’daki Halide Edip Adıvar Ortaokulu’nda gerçekleşti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Polis Eşleri Kaynaşma Yardımlaşma Derneği (PEKAY), Uluslararası Polis Birliği yetkilileri ve OPET Yönetim Kurulu Üyesi Nurten Öztürk’ün hazır bulunduğu ilk eğitime 100 öğrenci katıldı. Proje ile 3 yılda, 81 ilde 3-17 yaş arasındaki 1,5 milyon çocuk ve gencin trafik konusunda bilinçlendirilmesi hedefleniyor. A nkara Emniyeti Trafik Denetim Şube Müdürlüğüne bağlı özel eğitim kadrosu tarafından 7. sınıf öğrencilerine yönelik olarak gerçekleşen eğitim kapsamında çocuk ve gençlerin trafik kurallarını günlük hayatta etkin kullanımları amaçlandı. İnteraktif bir biçimde düzenlenen ve çocuklara eğitim içeriğinde sorumluluk vererek örnek olaylarda rol almalarını sağlayan eğitim, çocuklar tarafından ilgi ile izlendi. Proje için hazırlanan filmler ve eğitim dokümanları çocuklarla paylaşıldı. OPET Yönetim Kurulu Üyesi ve sosyal sorumluluk projelerinin fikir lideri Nurten Öztürk eğitim sonrası bir konuşma yaptı. “Doğup büyüdüğümüz topraklara olan sorumluluğumuzu yerine getirmeye her zaman hazırız” diyen Öztürk, öğrencileri “Trafiği güvenli bir Türkiye” için Trafik Dedektifleri projesine katılmaya ve sahiplenmeye davet ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugüne kadar OPET olarak sürdürdüğümüz sosyal sorumluluk projelerimizle toplumda fark yaratmaktan hep onur duyduk. Bugün projemizin açılım günü, trafikten kaynaklanan sorunları çözmek, kazalardan doğacak maddi ve manevi zararları en aza indirmek amacıyla, bugün güçlü proje ortaklarımızla birlikte kalıcı bir etki yaratacak bu projenin eğitimlerine başlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Trafik Dedektifleri projesi ile üç yaşından başlayarak geleceğin sürücü adaylarını, trafik kurallarını tam anlamıyla bilen ve bu konuda sorumluluk alan bireylere dönüştürmeyi hedefliyoruz. Bu proje ile trafik kuralları konusunda farkındalık yaratarak mevcut algıyı değiştirmeyi, böylelikle Türkiye’nin gelecekte trafiği güvenli, ulaşımı konforlu bir ülkeye dönüşmesini amaçlıyoruz. Ülkemizin bu kanayan yarasının çözümü için var gücümüzle çalışacağız.” Çocuklar trafik dedektifi olacak T rafik Dedektifleri projesi, 3 yıl içerisinde Türkiye’nin 81 ilindeki okullarda 3-17 yaş arasındaki toplam 1,5 milyon çocuk ve genç ile dolaylı olarak ailelerine trafik bilinci aşılamayı hedefliyor. Proje ile önce öğretmenlerin, daha sonra çocuklar ve gençlerin 9 ana konuda bilinçlendirilerek, trafik kazalarının engellenmesinde kalıcı bir çözüm yaratılması amaçlanıyor. Ancak klasik bir eğitimden farklı olarak çocuk ve gençlere ‘Trafik Dedektifi’ ünvanı verilerek trafik konusunda bilinçli bir davranış modeli gerçekleştirmeleri sağlanacak. Bu doğrultuda verilecek eğitimler; trafik işaret ve levhaları, emniyet kemeri ve çocuk koruma sistemleri, yaya geçidi, üst ve alt geçit kullanımı, güvenli bisiklet kullanımı, yaya güvenliği, görünürlük, araçta güvenli yolculuk, karşıdan karşıya geçme ve güvenli oyun alanları başlıkları altında düzenleniyor. Proje kapsamında ayrıca; trafik güvenliğinde toplumsal duyarlılığın artırılması, trafik denetimlerinin gerekliliği konusunda kamuoyu algısının güçlendirilmesi, trafik kuralları konusunda farkındalık oluşturulması yoluyla mevcut algıda değişikliğin sağlanması ile trafiği güvenli, ulaşımı konforlu bir ülkeye dönüşüm hedefleniyor. Proje kapsamında eğitimler tüm Türkiye’ye yayılarak devam edecek. 41 U KSS ları ama l u g y Unilever, geleceğin iş modellerini geliştirmek için B Takımı’nda Aralarında Unilever’in de bulunduğu 14 şirket, kurum ve kuruluş, insanlar ve gezegenin geleceği için sürdürülebilir iş modelleri oluşturmak amacıyla B Team’de (B Takımı) buluştu. B Team, Davos Zirvesi’nde, sürdürülebilir bir gelecek için iş birliği ve dayanışmanın önemine dikkat çekti. Sosyal, çevresel ve ekonomik fayda için bir itici güç olmak amacıyla 14 şirket, kurum ve kuruluş tarafından kurulan B Team, şirketlere sürdürülebilir iş modelleri için bir ‘B Planı’ sunuyor. Değişen dünyayla birlikte şirketlerin başarılarının kârlılıktan çok daha fazlasına bağlı olduğu felsefesiyle hayata geçen B Team, sürdürülebilir gelecekten insan haklarına kadar farklı alanlarda lider şirketlerle çalışmalar gerçekleştiriyor. İnsan ve doğanın faydası için çalışan gönüllü bir kuruluş olan B Team, Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos’ta gerçekleşen geleneksel zirvesinde, barış, ortak fırsatlar ve giderek artan karşılıklı dayanışma için umutların risk altında olabileceğine dikkat çekti. İnsanların bu problemleri fark etmesinin önemine de değinilen zirvede, şirketlerin girişim, yenilik ve teknolojik güçleriyle verdikleri desteğinin önemi vurgulandı. Binyıl Kalkınma Hedefleri için şirketlere büyük görev düşüyor B irleşmiş Milletler, yoksulluğu azaltmak ve gelişmekte olan ülkelerde yaşam kalitesini iyileştirmek için Binyıl Kalkınma Hedefleri’ni gündeme getirdiğinde şirketler, bu plan içinde yer almıyordu. Bugünse, şirketlerin sürdürülebilir geleceğe katkıları, geniş bir çerçevede bakıldığında büyük yer tutuyor. 42 Gelişmekte olan ülkelerdeki yabancı yatırım oranının %25’ten %60’a çıkması, bu bölgelerdeki milyonlarca insana iş imkanı yarattı ve aileleriyle birlikte çok daha fazla insanın ekonomik olarak kalkınmasına destek oldu; iki milyondan fazla insan temiz suya ulaştı ve tüberküloz ve sıtma nedenleriyle ölüm önemli ölçüde azaldı. Ancak, daha sürdürülebilir bir dünya için Birleşmiş Milletler’in Binyıl Kalkınma Hedefleri kapsamında yaptıkları çalışmalar dışında, şirketlere de büyük rol düşüyor. Unilever’in yeni bir iş modeli var D ünyanın en büyük hızlı tüketim ürünleri şirketlerinden Unilever de sürdürülebilir gelecek için firmaların, klasik yöntemlerin dışında daha az kaynakla büyümenin yollarını aramak zorunda olduğunu savunuyor. Unilever’e göre, bunun çözüm yolu yeni bir iş modeli olarak, işin büyümesini çevresel etkilerden ayırmaktan geçiyor ve hükümetlerle birlikte çalışmak ve işbirliği büyük önem teşkil ediyor. Unilever CEO’su Paul Polman, “Tüm dünya olarak bugün artık çok daha zor sosyal ve çevresel problemlerle karşılaşıyoruz. Küresel ısınma, ekonomik krizler, küresel değişimler… Tüm bunlar gösteriyor ki, bir B Planı’na ihtiyacımız var. Global değişime öncü olmak amacıyla 2010 yılında duyurduğumuz Sürdürülebilir Yaşam Planı çerçevesinde çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Ancak ne biz ne de başka bir şirketin bu dönüşümü tek başına gerçekleştirmesi mümkün değil! Değişime teşvik etmek için sürdürülebilir odaklı kuruluşlarla birlikte çalışıyoruz, ancak sürdürülebilir iş modellerini daha da yaygınlaştırmak için daha fazla organizasyonla işbirliği yapmaya ihtiyacımız var. Bu nedenle B Team’i ve içindeki rolümüzü çok önemsiyoruz” şeklinde konuşuyor. Uyg KSS ulam alar ı Delhi Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’ne Türkiye’den ilk katılımcı: Boğaziçi Üniversitesi Dünya üzerindeki etkin politik, ekonomik, akademik liderleri buluşturan ve Hindistan’da düzenlenen Delhi Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi, tarihinde ilk kez Türkiye’den konuşmacı katılımıyla gerçekleştirildi. 14. Delhi Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’ne Boğaziçi Üniversitesi katıldı. S • Üst düzey politikacılar, akademisyenler da dahil olmak üzere çeşitli paydaşlar arasındaki diyalogu teşvik etmek • Ekonomik, sosyo-politik, kültürel ve kurumsal değişiklikler için stratejiler önermek • Paydaşlara, sürdürülebilir insani ve sosyal ürdürülebilir Kalkınma çalışmaları ile uluslararası alanda dikkat çeken Boğaziçi Üniversitesi, Zirve’de Türkiye’nin ilk kez temsil edilmesini sağladı. 8 Şubat tarihinde Üniversite’nin Çevre Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Orhan Yenigün ile Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu hazırladıkları ortak bildiriyle üniversite merkezli çalışmaların Türkiye’deki sürdürülebilir kalkınma üzerine etkilerini ortaya koymak üzere Zirve’ye davetli konuşmacı olarak katıldılar. Ortak bildiri, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Başkanı Dr. Rajendra K. Pachauri’nin de katıldığı oturumda sunuldu ve ilgiyle izlendi. Delhi Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde bu yıl düzenlenen paneller ‘Herkese Enerji, Su ve Gıda Güvenliği Sağlamak’ ana teması altında yapılıyor. Sürdürülebilir kalkınmanın tüm yönleri hakkında bilgi alışverişini kolaylaştırmak için düzenlenen Zirve’ye bu yıl Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim ve eski Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan gibi önemli isimler de katıldı. Prof.Dr. Gürkan Kumbaroğlu ve Prof.Dr. Orhan Yenigün, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Başkanı Dr.Pachauri’i ile Zirve kapsamında yaptıkları görüşmede zirve daveti nedeniyle teşekkür ederken, Dr. Pachauri Türkiye’den konuşmacı düzeyinde ilk kez katılım gösterilmesi nedeniyle teşekkür ederek, bu alanda TürkiyeHindistan işbirliğinin ileride daha yoğun katılımlarla gelişmesini umduğunu dile getirdi. Dr. Pachauri uzun süredir Türkiye’yi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı düzeyinde Delhi Zirvesi’ne davet ettiklerini ancak bugüne kadar katılım olmamasını üzüntü ile karşıladıklarını ifade etti. Zirve’nin ana başlıkları: • “Akademisyenler için küresel sürdürülebilir bir forum kurulmasını sağlamak gelişimin tüm yönleri hakkında kendi deneyimlerini ve araştırma sonuçlarını paylaşmak için izin vermek • Sürdürülebilir kalkınma konusunda karşılaşılan pratik zorlukları tartışmak • Gelecekteki iş veya araştırma işbirlikleri için küresel ortaklar bulmak” olarak belirlendi. İlki 2001 yılında yapılan Delhi Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından desteklenirken, toplumların karşı karşıya olduğu birçok kritik soruna karşı uygulanabilir çözümler sunmak amacıyla düzenleniyor. 43 U KSS ları ama l u g y Intel’den sosyal inovasyon projesi: Çözüm Kumbarası Türkiye’de gerçekleştirdiği farklı projelerle gençlerin eğitimine ve gelişimine katkıda bulunan Intel, sosyal inovasyonu da dahil ederek bu alandaki çalışmalarına yeni bir boyut getiriyor. Intel; Ashoka, Endeavor ve Galata İş Melekleri (GBA) işbirliği ile genç fikirleri desteklemeye yönelik yeni sosyal inovasyon projesi “Çözüm Kumbarası”nı hayata geçiriyor. Proje ile gençlerin daha iyi bir toplum ve daha iyi bir gelecek için eğitim, sağlık, çevre ekonomik kalkınma, kadınların güçlenmesi gibi çeşitli alanlarda, teknolojiyi kullanarak toplumsal fayda sağlayan yenilikçi iş çözümleri üretmeleri amaçlanıyor. Çözüm Kumbarası; işbirliği ortamı sunan bir platform olmasının yanı sıra eğitim ve mentorluk desteğine, yatırımdan projelerin hayata geçirilmesine uzanan süreçlerin tamamını bünyesinde barındıran, bugüne kadar Türkiye’de gerçekleştirilen en kapsamlı girişimcilik ve sosyal inovasyon destek projesi olma özelliğini taşıyor. D ünyanın ilk ve en geniş sosyal girişimci ağı Ashoka, 30 yıldır günümüzün acil toplumsal sorunlarına kalıcı çözümler getiren sosyal girişimcileri destekleyerek potansiyellerini gerçekleştirmelerini ve çözümlerini yaygınlaştırmalarını sağlıyor. Endeavor Türkiye, 2006 yılından beri iş dünyası liderlerinin de yer aldığı rehberlik ağı ile başarıya giden yolda etkin girişimcilerin gerçek potansiyellerini ortaya çıkarmalarına katkıda bulunuyor. GBA kar amacı gütmeyen bir organizasyon olarak faaliyetlerde bulunuyor ve üye melek yatırımcılar ve istekli girişimcilerin başlangıç seviyesindeki girişimleri konusunda fikir alışverişinde bulundukları ve fırsatlarını tartışmak için bir araya geldikleri bir platform olarak hareket ediyor. 44 Akampüs 13 yıldır gençlik odaklı pazarlama iletişimi çözümleri üretiyor. Intel elçileriyle 11 üniversitede gençlere sosyal inovasyonun ne olduğunu anlatmak üzere University Roadshow’lar düzenliyor. Çözüm Kumbarası Platformu, inovatif fikir sahibi insanları ve yatırımcıyı buluşturan, pazar yeri gibi hareket edebilen, ortak fikirleri benimsemiş insanları bir araya getirerek projelerini gerçek hayata taşımalarını misyon olarak benimseyen, fikir sahipleri, yatırımcılar, çalışma arkadaşı arayanlar, projeleri inceleyen, yorumlayan ve beğenen kullanıcılar gibi geniş bir kalabalığa hitap eden online bir girişimcilik platformu olarak tanımlanıyor. Uyg KSS ulam alar Yılda 1,5 milyon çocuğun su ihtiyacı tasarruf edilebilir Türkiye’yi 2009 yılında ‘su ayak izi’ kavramıyla tanıştıran OMO’nun desteğiyle uluslararası doğa koruma kuruluşu WWF-Türkiye tarafından “Türkiye’nin Su Ayak İzi” çıkarıldı. Hazırlanan raporda, ülkemizin toplam su ayak izinin yanı sıra doğrudan ve dolaylı su kullanımı, sektörlerin su ayak izi ve suyun ekonomi içerisindeki rolü ortaya konuldu. T .C. Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın desteğiyle hayata geçen proje kapsamında hazırlanan raporla; ülkemizin toplam su ayak izinin yanı sıra doğrudan ve dolaylı su kullanımı, sektörlerin su ayak izi ve suyun ekonomi içerisindeki rolü de ortaya konuldu. Unilever Türkiye Ev ve Kişisel Bakım Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Şükrü Dinçer çalışmayla ilgili olarak, ‘‘WWF-Türkiye ile çalışmalarımız, Sudaki Ayak İzim projesiyle, bireysel ölçekteki su ayak izi hesaplamasından; daha makro ölçekteki Türkiye’nin su ayak izi hesaplamasına doğru geliştirdik. Projemizle, Türkiye’nin su ayak izi kavramını, su yönetimine entegre etmesine destek veriyoruz.” diye konuştu. Projeyle, ülkemizde su kaynaklarının maruz kaldığı tehditlere dikkat çekmek ve su kaynaklarına bağlı mevcut ekonomik faaliyetleri sürdürülebilir kılmak da hedefleniyor. Doğru sulama sistemleri ve kaynak sularının doğru tüketiminde uygulanan politikalarda rapor sonuçlarına göre düzeltmeler yapılması öngörülüyor. 1.8 milyar insan tam bir su kıtlığı içinde yaşayacak D ünya üzerindeki su kaynaklarının haksız dağılımına dikkat çeken Unilever Operasyonlardan Sorumlu Dünya Başkanı Harish Manwani, “BM bir insanın içmek, yemek yapmak ve temizlik için günde yaklaşık 50-100 litre suya ihtiyacı olduğunu belirtiyor, oysa şu anda günde sadece 10 litre su ile yaşamını sürdüren milyonlarca insan var. 2025 yılına kadar dünyanın üçte biri su sıkıntısı çekilen koşullarda yaşamak zorunda kalacak. 2025 yılına kadar ise 1.8 milyar kişi tam bir su kıtlığı yaşayacak.” dedi ve sözlerine su kaynaklarının Türkiye’deki yatırımlarını nasıl etkileyebileceğine değindi. Manwani, “Türkiye’de sürdürülebilir su kaynağı olmazsa, ister ihracat ister yerel tüketim amaçlı olsun, burada iş yapamayız. Rapora göre, Türkiye’deki üretim ve tüketimin yaklaşık %80’i ülkedeki su kaynaklarına bağımlı, dolayısıyla tatlı su kaynaklarının sürdürülebilirliği ile ekonomi ve toplumun sağlığı arasında doğrudan bir bağlantı var. Bu nedenle, sudaki ayak izimizi ve su kaynaklarımızı nasıl daha iyi yönetebileceğimizi anlamamız ve bu konuda farkındalığa ulaşmamız şimdi her zamankinden daha önemli ‘‘ şeklinde konuştu. Su ayak izi kavramının su yönetimi açısından strateji geliştirilmesi için çok önemli bir gösterge olduğunu belirten WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak da, Türkiye’nin su ayak izi, üretim ve tüketim süreçlerinin hem iklim koşullarına karşı duyarlı olduğunun, hem de su kaynaklarının sürdürülebilirliğiyle ilişkili olduğunun altını çizdiğini söyleyerek, su kaynaklarının akılcı kullanımı ve iyi yönetiminin çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik ile doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı. Baştak, ‘‘Su kaynaklarının iyi yönetiminin sağlanması, bu kaynakları kullanan tüm kesimlerin birlikte hareket etmesini gerektirir. Karar vericiler, su ayak izinin ve etkilerinin üstesinden gelebilmek için daha uygun stratejiler geliştirirken, iş dünyası ve bireyler farklı ölçeklerde somut adımlar atmalıdır” dedi. ı U KSS ları ama l u g y Adidas’tan çevreci bir adım Adidas, ürünlerinin sunduğu yüksek performanstan ödün vermeden, üretim sırasında oluşan atık miktarını azaltacak adımları hayata geçiriyor. Koşu ürün yelpazesi ise, yüksek performans hedeflerini korurken bir yandan da malzeme kullanımını mümkün olduğunca azaltmak üzere tasarlandı. A Adidas Global Koşu Direktörü Craig Vanderoef konuyla ilgili şunları söyledi: didas, ürün geliştirme sürecinde performans ve tarzı korurken atık miktarını azaltmak yönünde bir adım attı. adidas Koşu ve adidas by Stella McCartney ekipleri, yeni ürün serisinin kumaş sarfiyatını Bütüncül bir yaklaşıma sahip olan adidas by Stella McCartney Koleksiyonu’nda, yüzde 95 organik kumaş kullanılırken birkaç farklı renk kullanılıyor. Gelişmiş, çevre dostu kesim teknikleri sayesinde kullanılan kumaşın yüzde 95’i nihai ürünü oluştururken, geriye kalan yüzde 5’lik kısım geri dönüştürülüyor veya başka amaçlar için kullanılıyor, böylelikle hiçbir artık kumaş çöpe gitmiyor. adidas, karbon ayak izine dikkat edenler için de mükemmel performans ve tarz için bir seçenek sunuyor. U “Sadece performansı artırarak değil, aynı zamanda üretim süreçlerini geliştirerek her zaman daha iyi ürünler sunmayı hedefliyoruz. Bu ürün yelpazelerini tasarlarken, bir yandan kalıp verimliliğini en üst düzeye yükseltmeyi diğer yandan da yaratıcı olmayı amaçladık. Yüksek performanslı ve şık olmasının yanı sıra israfı da azaltan ürünler geliştirdik.” Big Animal Productions ile birlikte yaratılan animasyonda, malzemelerin nasıl daha etkili ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılabileceğini göstermek amacıyla bir kağıdın nasıl elde işlenebileceği gösteriliyor. Zorlu Center AVM, çocuklara geri dönüşümün önemini eğlenceyle anlatacak KSS ları ama ygul İstanbul’un yeni çekim merkezi Zorlu Center AVM, çocuklar için hazırladığı etkinlikleriyle de öne çıkıyor. 4-10 yaş arası çocuklar arasında çok sevilen bir oyuncak serisi olan “Çöps Çetesi” 1-9 Mart tarihleri arasında Zorlu Center AVM’de çocuklarla buluşuyor. Dev bir çöp kamyonunun içerisinde dolaşarak oyun oynayan, Çöps karakterleriyle tanışan çocukları, dışarı çıktığında da farklı bir sürpriz bekleyecek. Geri dönüşümün önemini vurgulamak ve çöp ayrıştırmanın doğaya katkısını anlatmak için için hazırlanan çok özel bir oyun alanı yer alacak. Çöps karakterlerini ayrıştırarak, doğru çöp bidonları ile eşleştirme üzerine dayalı bu 46 oyunda plastik, cam, kağıt ve metal Çöps karakterlerini, doğru çöp bidonuna en kısa sürede dağıtmaya çalışan çocuklar geri dönüşüm sertifikası ve sürpriz Çöps hediyeleri kazanacak. “Kurtlu Elma”, “Kızıl Kurtçuk” ve “Mavi Sinek” maskotlarının da eşlik edeceği aktivitede çocuklar bir yandan eğlenirken bir yandan da geri dönüşümü öğrenecek. Uyg KSS ulam alar P&G 15’inci Global Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınladı ı P&G, 15’inci Global Sürdürülebilirlik Raporu’nu yayınlayan P&G, çamaşır makinelerinde yapılan yıkamalarda soğuk su kullanımı alışkanlığının artırılması, karbon salımının azaltılması, ihtiyaç sahiplerinin sağlık ve hijyen ihtiyaçlarının karşılanması konusundaki 2020 hedeflerine büyük oranda ulaşırken, çalışanlarının gönüllülük projelerine dahil edilmesi ve ürün inovasyonu konusunda da başarılı uygulamaları hayata geçirdi. G lobal Raporlama Girişimi GRI’nın G3 İlkeleri doğrultusunda hazırlanan 15. Global Sürdürülebilirlik Raporu, P&G’nin son mali yıldaki sürdürülebilirlik sonuçlarını, bu alanda attığı yeni adımları ve 2020 hedeflerini ortaya koyuyor. P&G’nin Global Sürdürülebilirlik Raporu, şirketin şu alanlardaki somut ilerlemelerini içeriyor: “Kaynakların korunması, yenilenebilir kaynaklar, atıktan değer kazanma, ev konforu, sağlık ve hijyen.” Rapora göre bu yıl özellikle su ve enerji kaynaklarının korunması ile karbon salımının azaltılması konularında önemli adımlar atıldı. P&G Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Tankut Turnaoğlu, şirketin uzun vadeli sürdürülebilirlik hedefinin çok yüksek olduğunu, bu hedeflerin bir kısmına şimdiden ulaştıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Yüzde yüz yenilenebilir enerji ve katı atık sahalarına sıfır atık gönderme hedefine bir gecede ulaşamayız. Ancak düzenli ilerleme için kısa vadeli, ara hedefler koyduk, ilerleme kaydediyoruz. Örneğin dünyada 50’den fazla üretim tesisinde katı atık sahalarına sıfır atık gönderilmekte. Bunu büyük ölçüde, malzemelerin geri dönüşümü ya da atıktan enerji üretimi için tedarikçilerle anlaşarak sağladık. Türkiye’de ise son 5 yılda Gebze ve Şekerpınar üretim tesislerinde toplamda enerji tüketimi %37, su tüketimi %36, atık miktarı %45 ve karbon salımı %48 oranında azaltıldı.” P&G’nin dünyanın farklı bölgelerinden sürdürülebilirlik uygulamaları P &G’nin, geçtiğimiz yıllarda hayata geçirdiği uygulamalardan bazıları şöyle: • P&G’nin Çin’deki Huangpu fabrikası, yerli bir enerji şirketiyle anlaşarak fabrikanın çatısına güneş panelleri koydurdu. Bu paneller her yıl çevreye 600 ton daha az karbon salımı olmasını sağlayacak. • Almanya’daki tüm P&G tesisleri dahil dünyada toplam 50’den fazla fabrika, katı atık sahalarına sıfır atık gönderiyor. Bu çalışmalar çevreye olumlu etki göstermenin yanında, P&G’ye satış ve maliyetten tasarruf olarak 1 milyar dolardan fazla değer sağladı. • California Oxnard fabrikasında su kullanımı yaklaşık yüzde 25 oranında azaltılarak yılda 900.000 dolardan fazla tasarruf yapıldı. • Pantene “Beautiful Lengths” programı, saç bağışlarıyla kanser hastası kadınlara gerçek saçtan peruklar üretiyor. Kampanyaya 2006 yılından bu yana yapılan 480.000’i aşkın saç bağışı, Amerikan Kanser Derneği ortaklığı ile 28.000’den fazla ücretsiz peruk dağıtılmasını sağladı. Program 2012 yılında Avustralya ve Yeni Zelanda’yı kapsayacak şekilde genişletildi. • Bugün dünyada 100 milyondan fazla kişinin evsiz olduğu veya kötü koşullarda barındığı öngörülüyor. P&G çalışanları ve markaları, Singapur, ABD, Malezya, Güney Afrika, Polonya, Kosta Rika ve daha birçok ülkede ailelerin hayatlarında küçük ama anlamlı değişiklikler yaratmak için çalışıyor. Bu yıl 12 ülkede ailelerin yararına gönüllü çalışmak için yaklaşık 3000 P&G çalışanı başvuruda bulundu. Ev konforunu paylaşma kararlılığı çerçevesinde, Habitat for Humanity örgütüyle dünya genelinde aile evlerinin inşası, onarımı ve temizliğine hem çalışanlarla hem de parasal olarak destek sağlanıyor. • P&G Türkiye’nin 2013’te düzenlediği Dünya Günü etkinliği, tüm P&G içinde en iyi program seçildi. Geçen yılki Dünya Günü kapsamında P&G Türkiye yıllık 328.000 plastik şişe ve 117.000 çöp poşeti kullanımının azaltılmasına ve 1.5 milyon litre su tasarrufu yapılmasına katkı sağladı. Gaziantep Enerji Zirvesi ikinci yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Sürdürülebilirlik Akademisi işbirliği ile 21 Şubat 2014’te gerçekleştirilecek olan Enerji Zirvesi’nde tüm taraflar ikinci kez bir araya geliyor ve iş dünyası için yeni yol haritaları belirleniyor. Ayrıca “Sanayide Enerji Verimliliği Ödülleri” de ilk kez bu zirvede sahiplerini buluyor. İ lki geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen Enerji Zirvesi, bu yıl Şubat ayında ikinci defa Şehit Kamil Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenleniyor. Dünyanın en hızlı büyüyen ilk 10 şehri arasında yer alan ve Türkiye’nin ilk İklim Değişikliği Eylem Planı, Pasif Ev ve Ekolojik Kent gibi projeleriyle sürdürülebilirlik alanında birçok başarıya imza atan Gaziantep, 2. Enerji Zirvesi ile iş dünyasını buluşturuyor. Neler konuşulacak? Z irve enerji konusunda başarılı bir üs olarak, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda bölgede yaratılmakta olan katma değerin milli ekonomimize büyük katkı sağlamasına destek vermeyi hedefliyor. Bölgenin enerji alanındaki bu en büyük organizasyonu karar vericileri ve kanaat önderlerini buluşturarak enerji yol haritasını çiziyor. 48 Enerji verimliliği politikaları, sanayide enerji yönetimi, bölgedeki güneş ve rüzgar enerjisi yatırımları ve bu yatırımların geleceği, temiz enerji teknolojileri, lisanssız enerji üretiminde yeni dönem, enerji hukukunda yeni düzenlemeler Zirvenin öne çıkan konuları arasında yer alıyor. Geçen seneki başarısından güç alan Zirve’de bu yıl Ana Oturumların yanında interaktif olarak gerçekleştirilecek Sanayide Enerji Verimliliği Ödülleri, enerji politikaları ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda bölgenin gerçekleştirdiği ve gerçekleştirmeyi planladığı çok sayıdaki başarılı uygulamayı paylaşmak ve diğer projelerin geliştirilmesini teşvik etmek amacıyla düzenleniyor. Karbon ayak izi siliniyor 2. Enerji Zirvesi “karbon nötr” olarak düzenleniyor. Zirve ve ödül töreni süresince ortaya çıkan CO2 emisyonları üniversite öğrencileri tarafından hesaplanarak Zirve’nin karbon ayak izi siliniyor. Uyg KSS ulam alar ı Gönülden Ödüller sahiplerini buldu Türkiye’deki gönüllük projelerini teşvik etmek için Özel Sektör Gönüllüler Derneği (ÖSGD) tarafından başarılı program ve projelere verilen Gönülden Ödüller, 28 Ocak 2014 Salı günü düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Ş irket yöneticileri, gönüllüleri, sivil toplum kuruluşları ve basın mensuplarının katılımıyla gerçekleşen organizasyonda En Başarılı Gönüllülük Projesi kategorisinde “Peugeot ile Engelsiz Yaşam Projesi”, En Yaratıcı Gönüllülük Projesi kategorisinde ise “Kadıköy Şifa Sağlık Grubu - Okumak Görmektir Projesi” ödüllendirildi. ÖSGD Yönetim Kurulu Başkanı Dr.Erhan Baş, törende yaptığı konuşmada “Ülkemizde birçok konuda toplumsal gereksinimlerin karşılanmasında gönüllülüğün öneminin şirketler tarafından her geçen gün daha çok anlaşıldığını memnuniyetle gözlemliyoruz” dedi. Erhan Baş, özel sektör gönüllülüğünün hem topluma, hem şirket performansına ve hem de çalışana fayda sağlayacak bir araç olduğu bilincinin yaygınlaşmasıyla birlikte Türkiye’nin önde gelen şirketleri çevre, kültür, eğitim, sağlık, insan hakları, yerel kalkınma gibi toplumsal konularla daha yakından ilgilenmeye, gönüllülüğü bir iş hedefi gibi düşünerek kurum kültürüne dahil etmeye planlı şekilde başladıklarını sözlerine ekledi ve Türkiye’nin iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve kamu işbirliğinin artmasını dilediklerini belirtti. ÖSGD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yılmaz Argüden, ÖSGD’nin kurulduğu yıllarda gönüllülüğün sadece bağış yapmak olarak algılanırken bugün bağış kavramının çok daha ötesinde bir noktaya gelindiğini belirtti. Sivil toplum kuruluşlarının projelerinin şirketler ve gönüllüleri tarafından benimsenerek yaygınlaşması ile gönüllülüğün toplumda daha fazla kök salmasının mümkün olduğunu ifade etti. Argüden, “Gönülden Ödüller 2013’e başvurularda engellilik ile ilgili konuların ön plana çıktığını gördük. Bu gönüllülük kavramının yaygınlaşmaya başladığının da göstergelerinden biri. Özellikle de bu alanlarda sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapılarak gerçekleştirilen projeler, konuların toplumun çok daha geniş kesimine yaygınlaşabilmesini sağlıyor” dedi. 49 U KSS ları ama l u g y Atıklar plastik geri dönüşümle bir hayvan yuvasının tuğlası olacak Gönüllü hayvan severler, hayvanları koruma - hayvan hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları tarafından ve yerel yönetimlerce yaşam koşulları iyileştirilmeye çalışılsa da çeşitli yetersizlikler nedeniyle sosyal bir sorun olmaya devam eden sahipsiz sokak hayvanları için Türkiye Plastik Sanayicileri Derneği’nin (PAGDER)“Sıcak Bir Yuva Her Canlının Hakkıdır” sloganı taşıyan projesi hayata geçti. P rojeyle, ülke genelinde tüm hayvan severlerin katılımıyla toplanacak, her biri defalarca geri dönüştürülebilme özelliği taşıyan atık plastiklerin (Plastik yoğurt-peynir kapları, pet şişeler ve kapakları, deterjan şişeleri, eski plastik oyuncaklar, işlevini kaybetmiş plastik damacanalar, plastik askılar vb.) yüzde 100 geri dönüşümü sağlanarak plastik hayvan yuvaları yapılacak. Çevre ve geri dönüşüm bilinci yaratırken, hayvan sevgisi taşıyan herkesi üzen, çoğu kez çaresizlik hissettiren sokak hayvanların yaşam koşullarını iyileştirmeye yönelik önemli bir adımı başlatacak olan ve afişler, billboard’larla, kamu spotu TV filmi ve sosyal medya çalışmalarıyla “Yuvaya Dönüşen Plastikler” adlı kampanya kamuoyunda etkin bir şekilde duyurulacak. Projenin pilot uygulaması, ilk etapta 3 bin yuva ile İstanbul’da hayata geçecek; ardından Türkiye geneline taşınacak. PAGDER’ in öncülüğünde başlayan başlayan proje, Türkiye’nin geniş katılımlı ve önemli çevre ve geri dönüşüm projelerinden biri olmaya aday. Projeye, birçok sivil toplum kuruluşu ve şirket destek veriyor. İlk etapta pilot bölge olarak İstanbul’da 3 bin sahipsiz hayvana sıcak bir yuva sağlamayı, ileriki dönemde de ülke geneline yayılmayı hedefleyen kampanyada, geri dönüşüm yoluyla da önemli ekonomik ve çevresel artı değerler yaratılması bekleniyor. Tüm Türkiye’ye projemize katılım için çağrıda bulunuyoruz H ayvan hakları ve hayvanları koruma konusunda gönüllü olarak birçok çalışma yapan Tuna Arman’ın proje yüzü olduğu “Yuvaya Dönüşen Plastikler” kampanyasının detaylarının paylaşıldığı basın toplantısında konuşan PAGDER 50 Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, “Projemizle, toplumumuzun çevre, geri dönüşüm ve sokak hayvanlarına dikkat çekmeyi; sadece ilgili bakanlıkların, yerel belediyelerin, vakfı ve derneklerin çabalarıyla değil, tüm kamuoyunun katılımıyla, el ele verildiğinde bu sorunların çözülebileceğini kanıtlamayı amaçlıyoruz. PAGDER olarak projemize ilk katkıyı da yine biz yapıyor, 685 plastik yuva bağışında bulunuyoruz. Sahipsiz sokak hayvanlarının sayılarının çok fazla oluşu özellikle büyük metropoller başta olmak üzere Türkiye’nin birçok kentinde süregelen bir sorun. Bu projemizle yine yanlış bilinen bir algıyı da düzeltmeyi, ülke ekonomimize de zarar veren bir alışkanlığı değiştirmeyi hedefliyoruz. Şayet, yerinde, kaynağında ayrıştırma alışkanlığını; çevre ve geri dönüşüm bilincini tüm toplumumuza kazandırabilirsek, sokaktaki canlılar için de sıcak bir yuvaya dönüşebilen plastik ile ilgili haksızca oluşturulan olumsuz imajımıza da pozitif katkı sağlamış olacağız” dedi. Hüseyin Semerci, bir sivil toplum örgütü olarak bu projeyle ilgili kendi imkanları dahilinde her türlü katkıyı sağladıklarını; ancak çok büyük çaplı ve uzun soluklu olması gereken bu projede herkesin desteğine ihtiyaç bulunduğunu paylaştı. Semerci, arzu eden firma ya da hayvan severlerin yuva ihtiyacı bulunan hayvan bakımevlerine ya da konutunun bulunduğu siteye vb. bu plastik yuvalardan sağlayabileceğini, bireysel sponsorluklarla da bu projenin iyi bir fikir olmaktan çıkıp başarılı bir uygulamaya dönüşebileceğinin altını çizdi. Semerci, “Bireysel olarak, bu yuvalardan ihtiyacı olan yerlere temin etmek isteyenler için de özel bir hesap açılıyor; 350 TL gibi uygun bir rakamla, bir yuva alan kişi, bir tane yuvayı da ihtiyacı bulunan hayvan bakımevine bağış yapmış olacak. Yani bu projeye katılan herkesin katkısı, projenin tüm ülke geneline yayılması ve sürdürülebilirliği için kullanılacak” dedi.
Benzer belgeler
işletme 2023 - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
KSS Türkiye olarak bu yıl üçüncüsünü
gerçekleştireceğimiz Give&Gain Çalışan
Gönüllülüğü Haftası’nın hazırlıklarına başlamış
bulunmaktayız. Özel sektörde; tek bir günde
geniş bir gönüllü kitlesi yar...
15 • ISSN 2147-6179 - Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği
kurmak ve uzun soluklar projelere dönüştürmek
için çalışıyoruz. Bu yılki etkinlik 02-11 Mayıs 2014
tarihlerinde yapılacak.
Ayrıca bu yıl hazırlıklarına başladığımız önemli
çalışmalarından biri ise ...