İlgili link için tıklayınız. - İzmir Veteriner Hekimler Odası
Transkript
İlgili link için tıklayınız. - İzmir Veteriner Hekimler Odası
KANATLI SAĞLIĞI YUMURTANIN ÖZEL GÜNÜ VAR! YUMURTA VE SAĞLIK Biyo Güvenlik Nedir? 12th Octo be r 2012! 11 8 Yumurta alerjisine “yumurtalı tedavi” 9 HABER BÜLTENİ YUMURTA ÜRETİCİLERİ MERKEZ BİRLİĞİ Eylül 2012 www.yum-bir.org • www.kirankazanir.com • www.facebook.com/yumbir Sayı: 10 Yıllardır AB’ye hiçbir hayvansal ürün ihraç edemeyen Türkiye Yumurta İhracatı ile kapıyı araladı... AB’YE YUMURTA İHRACATI BAŞLADI 2 011 yılında 286 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren Türk Yumurta Sektörü, 2012 yılının ilk altı ayında da büyümesini sürdürdü. Bir önceki yılın ilk yarısına göre yumurta ihracatı % 40‘lık artışla 163 milyon dolara ulaştı. Türk yumurtasında herhangi bir kalıntı sorunu olmadığı sonucuna varan 3 AB Ülkemizden B sınıfı yumurta alma konusundaki engelleri kaldırdı KANATLI SAĞLIĞI Kanatlıların Enfeksiyöz Bronşitis Hastalığı Dr. Fethiye ÇÖVEN 14 Tasarlanmış Yumurta VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ’NDEN BAKANLIĞA ÖNERİ: 13 Dr. Hüseyin SUNGUR AB BİLİM BAŞDANIŞMANI ANNE GLOVER: ‘GDO’lu Ürünler Riskli Değil’! Bilgi Kirliliğine Karşı “Bilimsel Kurul” V eteriner Hekimler Derneği Başkanı Prof. Dr. Şakir Doğan TUNCER, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına yazılı olarak müracaat ederek, tüketiciyi yanlış yönlendiren, üreticiyi ise zor durumda bırakan uzman olmayan kişilerin medyada yer alan beyanatlarına karşı etkin mücadele edilmesini ve bilgi kirliliğinin önüne geçecek “Bilim Kurulu” oluşturulmasını talep ettiklerini açıkladı. 4 Prof. Dr. Şakir Doğan TUNCER İŞ HAYATI 6 Sir Richard Branson’dan 40 Yıllık Başarının 5 Anahtarı Yumurta Sektörü Büyümeye Devam Ediyor 2 Derya PALA KANATLI SEKTÖRÜ İFTAR YEMEĞİNDE BULUŞTU 5 N. Serdar PAÇALI 12 BAŞKAN’DAN 2 Yumurta Sektörü Büyümeye Devam Ediyor... DERYA PALA / YUM-BİR Genel Başkanı Y umurta bültenin 10 sayısında sizlere bir kez daha seslenmekten mutluyum. Gelin yumurta sektöründe olup biteni beraber değerlendirelim. Yılın ilk yarısını geride bıraktık, yaşadığımız olumlu ve olumsuz gelişmelerin kısa bir değerlendirmesini yapmak istiyorum. Yumurta sektörü 2012 yılının ilk 6 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre %11 büyüyerek 7,2 milyar adet yumurta üretmiştir. İhracat ise ilk 7 ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre %35 artarak 180 milyon doları aşmıştır. Üretim ve ihracatta bu artışlar yaşanırken yem fiyatları da artmaya devam etmiştir. Üretimde ve ihracatta büyüme yaşanırken maliyetlerimiz önemli oranda arttı. Amerika’da yaşanan kuraklığın da tetiklemesi ile dünyada tarımsal emtia fiyatlarını rekor seviyelere ulaştı. Yılbaşında tonu 780 TL olan yumurta yeminin fiyatı tonu 880 TL’ye yükselmiştir. Aynı dönemde ise en büyük boy yumurtanın satış ortalaması 17-18 krş civarında seyretmiştir. Avrupa Birliğine ihracat Yıllardır hayvan sağlığı kuralları nedeniyle Avrupa Birliğine hiçbir hayvansal ürün ihraç edemeyen Türkiye Yumurta İhracatı ile kapıyı araladı. İhracat’ının yaklaşık %90’ını Irak’a gerçekleştiren Türkiye, pazarını çeşitlendirmek için yürüttüğü çalışmalar sonucunda, İran, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Libya ve Umman’a ilave olarak yumurta pazarına Avrupa Birliği ülkelerini katmayı umurta sektörü 2012 başardı Y yılının ilk 6 ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre %11 büyüyerek 7,2 milyar adet yumurta üretmiştir. İhracat ise ilk 7 ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre %35 artarak 180 milyon doları aşmıştır. Üretim ve ihracatta bu artışlar yaşanırken yem fiyatları da artmaya devam etmiştir. Mevzuat Uyumu Veterinerlik, Bitki sağlığı ve Gıda kanunu ve ona bağlı olarak çıkarılan yönetmelikler, üreticilere yeni sorumluluklar yükledi. Yem üniteleri ve işletmelerimize yeniden ruhsatlandırma şartı getirildi. Bu yüzden İşletmelerin ve yem ünitelerinin Bakanlıkça kayıt altına alınmasını yâda onaylatılmasını sağlamak zorundayız. Bütün bu bürokratik işler için hem zaman harcama hem de ilave masraf yapmak durumunda kaldık. İhracatta Yeni Uygulamalar İhracatta yeni uygulamalarla karşılaştık Dâhilde işleme kapsamında ithal edilecek buğdaylara Ekonomi Bakanlığı tarafından yemlik özel şartı getirilmiştir. Oysa biz yem yapı- mında yemlik buğday değil daha kaliteli buğday kullanmaktayız Tüm girişimlerimize rağmen bu uygulamadan vazgeçilmemiş ve ihracat yapan firmalar dâhilde işleme hakkından yararlanamaz durumdadır. Bir başka yeni durumda Kuzey Irak Yönetiminin talep ettiği ilave sağlık sertifikalarıdır. Kuzey ırak Yönetimi hiçbir bildirimde bulunmadan 1 Temmuz 2012 tarihinden, geçerli olmak üzere gıda ürünleri ihracatında “domuz yağı/eti” ve dioksin bulunmadığı ve ürünlerin “GDO’lu olmadığına dair” bir belge ibraz edilmesi zorunluluğunu getirmiştir. Yum-Bir Yönetimi olarak üretimde ve ihracatta yaşanan bu gelişmeleri yakından takip ederek çözümü için hem Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı hem de ekonomi Bakanlığı nezdinde her türlü girişimde bulunduk. Bir taraftan üretim ve ihracatta yaşanan sıkıntılara çözüm ararken, diğer yandan yumurta hakkında basında çıkan olumsuz haberleri etkisiz kılmak için hem sektör dernekleri ile hem de sektör paydaşları ile ortak çalışmalar yaptık. Bu noktada sizlere önemli bir konuyu hatırlatmak istiyorum. Güvenilir yumurta üretiminde yapacağınız dikkatsiz ve yanlışlar uygulamaların bedelinin çok ağır olacağıdır. Kullanacağımız her türlü ilaç, aşı ve yem hammaddesini güvenilir olmak zorundadır. Aksi takdirde hem yasal olarak suçlu durumuna düşülebilir, hem de yumurtanın imajı zarar görür. Öte yandan Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünün, yumurta üreticileri ve paketleyicileri tarafından piyasaya eçmiş yıllarda olduğu gıda kodeksine aykırı yumurgibi bu yılda Dünya ta arz edilmemesi konusunYumurta Gününü 12 Ekim da uyarıları bulunmaktadır. 2012 tarihinde Ankara’da Son olarak bir etkinliği hadüzenleyeceğimiz tırlatarak sizlere veda etmek “Yumurta ve Sağlık” konulu istiyorum. Geçmiş yıllarda bir panel ile kutlayacağız. olduğu gibi bu yılda Dünya Yumurta Gününü 12 Ekim 2012 tarihinde Ankara’da düzenleyeceğimiz “Yumurta ve Sağlık” konulu bir panel ile kutlayacağız. Sağlıklı sürülerden yumurta üretmeye devam etmeniz ve karlı satışlar yapmanız dileklerimle. G 3 AB’YE YUMURTA İHRACATI BAŞLADI Y ıllardır hayvan sağlığı kuralları nedeniyle Avrupa Birliğine hiçbir hayvansal ürün ihraç edemeyen Türkiye Yumurta İhracatı ile kapıyı araladı. Yıllardır hayvan sağlığı kuralları nedeniyle Avrupa Birliğine hiçbir hayvansal ürün ihraç edemeyen Türkiye Yumurta İhracatı ile kapıyı araladı. 2011 yılında 286 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren Türk Yumurta Sektörü, 2012 yılının ilk altı ayında da büyümesini sürdürdü. Bir önceki yılın ilk yarısına göre yumurta ihracatı %40 ‘lık artışla 163 milyon dolara ulaştı. İhracaat’ının yaklaşık %90 Irak’a gerçekleştiren Türkiye, pazarını çeşitlendirmek için yürüttüğü çalışmalar sonucunda, İran, Azerbaycan, Birleşik Arap Emirlikleri, Libya ve Umman’a ilave olarak yumurta pazarına Avrupa Birliği ülkelerini katmayı başardı. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2008 yılından bu yana yürüttüğü katkı kalıntı izleme programı onaylandı. Türk yumurtasında da herhangi bir kalıntı sorunu olmadığını sonucuna varan AB Ülkemizden B sınıfı yumurta alma konusundaki, engelleri kaldırdı Avrupa Birliğinde oluşan arz açığını ve yükselen yumurta fiyatlarını iyi değerlendiren yumurta üreticileri ilk yumurta ihracatını Yunanistan’a yapmış bulunmaktadır. Hollanda, Polonya ve Fransa başta olmak üzere değişik Avrupa ülkeleri ile yumurta ihracatı görüşmeleri devam etmektedir. AB kurallarına göre, ihracatçı üçüncü ülkenin üye ülkelere yumurta ithalatı yapabilmesi için, hayvan sağlığı ile ilgili uygulamaların AB ile uyumlu olması bel- Türk yumurtasında da herhangi bir kalıntı sorunu olmadığını sonucuna varan AB Ülkemizden B sınıfı yumurta alma konusundaki, engelleri kaldırdı li şartları yerine getirmesi gerekmektedir. Avrupa Birliğine yumurta ihraç edebilmek için öncelikle ülkelerin “Salmonella Mücadele Programı” ve “Kalıntı Kontrol Planlarının” bulunması ve bu planların AB tarafından onaylanarak üçüncü ülkeler listesinde yer alması gerekmektedir. Kurulduğu günden bu yana yumurta ihracatını öncelikli bir konu olarak ele alan Yumurta Üreticileri Merkez Birliği (YUMBİR), komşu ülkelerin yanı sıra Avrupa Birliği ülkelerine de ihracat yapabilmek için çalışma başlatmış ve 2008 yılında Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğünden, hem Ulusal düzeyde salmonella tarama başlatmasını hem de katkı kalıntı izleme programına yumurtanın dâhil edilmesini talep etmişti. Türkiye’nin salmonella programı henüz AB tarafından onaylanmaz iken katkı kalıntı izleme programı 690/2011 sayılı komisyon kararı ile onaylanmıştı. Kalıntı izleme programının onaylanmış olması, Avrupa Birliği ülkelerine B sınıfı ve likit yumurta ihracatının önünü açmıştır. Avrupa Birliği’ de 12 Ocak 2012 tarihinden itibaren uygulaması istenen “AB Kanatlı Refahı” standartlarına birçok ülkede uyum sağlananmış ve çok sayıda çiftliğin üretimi askıya alınmıştır. AB’nin toplam yumurta üretiminin %14’ünü temsil eden, 27 AB üyesi devletin 14’ü 1 Ocaktan itibaren uygulanması öngörülen yeni hayvan refahı ve kafes sistemi kurallarını uygulamada başarısız olmuştur. Bu durum doğal olarak yumurta üretiminin düşmesine ve fiyatlarının yükselmesine sebep olmuştur. Fiyat yükselmesinden şikâyetçi olan Uluslararası Fırıncılar ve Pastacılar Federasyonu bir bildiri yayınlayarak Avrupa Komisyonundan kafes yasağının 2017 yılına kadar ertelenmesi, üçüncü ülkelerden B sınıfı yumurta ithalatı dâhil bazı tedbirlerin acilen alınmasını istemiştir. Bütün bu gelişmeler yıllardır hayvan sağlığı kuralları nedeniyle, Avrupa Birliğine hiçbir hayvansal ürün ihraç edemeyen Türkiye için bir kapının aralanmasını ve yumurta ihracatında yeni bir pazarın doğmasını sağlamıştır. Bu sürecinin başarılmasında en büyük pay şüphesiz, Avrupa Birliği ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü yönetici ve çalışanlarına aittir. Yum-Bir olarak bundan sonra fiili olarak ihracatı başlatmak ve sürekli kılmak için her türlü gayret gösterilecektir. 4 VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ’NDEN BAKANLIĞA ÖNERİ: Bilgi Kirliliğine Karşı “Bilimsel Kurul” VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ GIDADA BİLGİ KİRLİĞİNE KARŞI “BİLİMSEL KURUL” OLUŞTURMASINI ÖNERDİ Veteriner Hekimler Derneği Başkanı Prof. Dr. Şakir Doğan TUNCER, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına yazılı olarak müracaat ederek,tüketiciyi yanlış yönlendiren, üreticiyi ise zor durumda bırakan uzman olmayan kişilerin medyada yer alan beyanatlarına karşı etkin mücadele edilmesini ve,bilgi kirliliğinin önüne geçecek “Bilim Kurulu” oluşturulmasını talep ettiklerini açıkladı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na gönderdikleri yazıda aşağıdaki görüşlere yer verildi: “Son günlerde sıklıkla karşılaşılan ve tüketiciyi yanlış yönlendiren, üreticiyi ise zor durumda bırakan beyanatlara karşı bakanlığımıza görüşlerimizi bildirmek ve öneride bulunmak gereği hasıl olmuştur. Yazılı ve görsel basında etkinliği ve yet- Veteriner Hekimler Derneği Başkanı Prof. Dr. Şakir Doğan TUNCER kinliği tartışılabilecek bazı kişi yada meslek mensuplarının internet bilgilerine dayalı, “Söz konusu kişiler bir gün yumurtayı, bir gün kanatlı etini, bir başka kulaktan dolma, bilimsellikten uzak beyagün ise kırmızı eti veya sütü insan sağlığı için tehlikeli göstermekte, hatta natları halkımızın dengeli, yeterli ve güvenli daha da ileri gidip sağlıklı genç nesillerin yetişmesi için vazgeçilmez unbeslenmeleri konusunda kafa karıştırmakta surlar olan bu değerli gıdaların zehir olduklarını ifade edebilmektedirler. “ ve olumsuz etkiler yapmaktadır. İnsanların bir konu üzerinde fikir beyan etmeleri için o konu hakkında gerekli eğitimi mekte, hatta daha da ileri gidip sağlıklı genç Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere almış olmaları ve ayrıca bu konu ile ilgili ye- nesillerin yetişmesi için vazgeçilmez unsurlar sektör ortaklarına ilgili sivil toplum kuruluşterli bilgi birikimlerine sahip olmaları gerekir. olan bu değerli gıdaların zehir olduklarını larına önemli görevler düşmektedir. HalkımıSöz konusu kişiler bir gün yumurtayı, bir ifade edebilmektedirler. Veteriner Hekimler zın sağlığı ve beslenme güvenliği konusunda gün kanatlı etini, bir başka gün ise kırmızı eti Derneği olarak bu tür davranışlarla varılmak gerekenin yapılması ortak paydamızdır. Anveya sütü insan sağlığı için tehlikeli göster istenen noktayı anlamakta zorluk çekmekcak yukarıda belirtilen nitelikteki beyanat ve teyiz. gerçek dışı haberlerle halkımızın dengeli ve Kimi zaman bilerek, sağlıklı beslenmesinin ve hayvancılığımızın 4 kimi zaman ise bilmeyerek gelişmesinin engellenmesine de fırsat verilsadece medyada yer alabil- memelidir. Bu gibi bilimsel nitelik taşımayan mek amacı ile dile getirilen beyanatlara karşı, tüketicilerimizin aydınlatılbu beyanatlara karşı bilim ması ve üreticilerimizin koruması dolayısıyla insanlarımızın veya ilgili bu tür beyanatların önüne geçilmesi amacı ile kuruluşların bireysel cevap- Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bünyeları maalesef bu sansasyonel sinde bilim insanlarından oluşan tamamen beyanatlar kadar medyada bağımsız bir “Bilim Kurulu” nun kurulmasıyer bulamamaktadır. nı öneriyoruz. Söz konusu bilim kurulunun Kuşkusuz et, süt, yu- gerekli hallerde yapacağı bilime dayalı açıkmurta ve balık gibi değerli lamalar halkımızın aydınlatılmasında, ayrıca hayvansal ürünlerin sağlıklı et, süt, yumurta ve balık gibi önemli hayvanşekilde üretilmesi ve halkı- sal protein kaynaklarını daha fazla tüketmelemızın tüketimine sunulma- rinin sağlanmasında çok önemli katkı verecesı konusunda başta Gıda, ği inancını taşımaktayız.” 5 KANATLI SEKTÖRÜ İFTAR YEMEĞİNDE BULUŞTU Kanatlı Tanıtım Grubu, Yum-Bir ve Besd-Bir tarafından 1 Ağustos 2012 tarihinde Ankara Rixos Otelde ortaklaşa iftar yemeği düzenlendi. İftar yemeğine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı üst düzey yöneticileri ve uzmanlar, Ekonomi Bakanlığı Bürokratları, sivil toplum örgüt temsilcileri ve çok sayıda üretici ile tedarikçi firma temsilcileri katıldı. Değişik bilimsel ve sosyal etkinliklerde zaman zaman bir araya gelen kanatlı sektörü bu kez de ramazan ayının dayanışma ruhuna uygun bir şekilde iftar yemeğinde buluştu. İftar yemeği fotoğraflarına www.yum-bir.org web sitemizden ulaşabilirsiniz. GIDA VE SAĞLIK 6 AB KOMİSYONU BİLİM BAŞDANIŞMANI ANNE GLOVER: ‘GDO’lu Ürünler Riskli Değil’! A vrupa Komisyonu’nun Bilim Başdanışmanı Anne Glover, GDO’lu ürünlerin geleneksel tarım ürünlerinden daha riskli olmadığını söyledi. Glover politikalar hazırlanırken bilimsel kanıtların daha fazla rol oynaması gerektiğini ifade ederek GDO’lu ürünleri yasaklayan ülkeleri de eleştirdi. Avrupa Komisyonu’nun Bilim Başdanışmanı Anne Glover, GDO’lu ürünlerin geleneksel tarım ürünlerinden daha riskli olmadığını söyledi. Glover politikalar hazırlanırken bilimsel kanıtların daha fazla rol oynaması gerektiğini ifade ederek GDO’lu ürünleri yasaklayan ülkeleri de eleştirdi. Glover’ın geçtiğimiz yıl Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun başdanışmanlığına getirilmesinden bu yana makamdan GDO konusuyla ilgili yapılan en çarpıcı açıklama geldi. GDO’ya verilen bu desteğin, GDO yasaklarının bulunduğu AB ülkelerinde tartışma yaratması bekleniyor. EurActiv’e konuşan Glover, ‘İnsan sağlığı, hayvan sağlığı ya da çevre sağlığıyla ilgili hiçbir doğrulanmış olumsuz etki yok, bu ciddi bir kanıt. GDO’lu gıda yemenin, geleneksel tarım ürünlerini yemekten daha riskli olmadığını söyleyebilirim’ dedi ve ‘ihtiyat ilkesinin’ artık geçerli olmadığını belirtti. GDO’ları teşvik etmediğini ifade eden Glover, ‘Çoğumuz, çoğu bitkinin zehirli olduğunu unutuyoruz. Onları yemeye uygun hale getiren ya pişirmemiz, ya da yediğimiz miktar’ dedi. Kısıtlı kaynaklar Glover politikalar hazırlanırken bilimsel kanıtların daha fazla rol oynaması gerektiğini ifade ederek GDO’lu ürünleri yasaklayan ülkeleri eleştirdi: ‘Kanıtlar göz önünde bulundurulduğu zaman, insanların kanıtları neden reddettiğini açıklama zorunluluğu olduğu zaman, Avrupa’da yol alabileceğimizi düşünüyorum.’ Komisyon danışmanı, enerji ve diğer kaynaklar giderek daha kısıtlı hale gelirken ve arazi kullanımı için rekabet artarken, GDO ve diğer bilimsel gelişmelerin araştırılması gerektiğini kaydetti ve ‘Eğer biyoyakıt üretmek için arazi kullanıyorsak, buralarda gıda üretmiyoruz demektir, bu da gıda üretimimizi yoğunlaştırmamız gerektiği anlamına geliyor’ şeklinde konuştu. Önceden Aberdeen Üniversitesi’nde biyoloji alanında çalışan Glover, Komisyon’a katılmadan önce 2006-2011 yılları arasında İskoçya’ya bilimsel danışmanlık yaptı. Görevinin, siyasetçiler ve yetkilileri bazen rahatsız edebilecek bilimsel kanıtları dile getirmek olduğunu belirten Glover, ‘Benim çalıştığım kanıtlar bağımsız, siyasi felsefeye göre değişmeyen kanıtlar. Bu, pek çok kişiye güven sağlamalaı. GDO’lu ürünlerle ilgili 1980 ve 1990’lardaki kaygılar önceki kuşakta kaldı. Şimdi karşılaştığımız sorunlar tamamen farklı’ dedi. Glover, ‘İhtiyatlı davranmak zamanın- da doğruydu. Ancak ellerimizi kollarımızı bağlayıp, ihtiyatlı olmak adına bizim bilgilerimizi bizden önce başkalarının kullanmasını beklememeliyiz. Bundan endişelenirim, çünkü bilgi uluslararası alanda geçer akçedir ve biz de kendi ürettiğimiz bilgilerden faydalanma konusunda en yavaş davrananlarız. Bu doğru olamaz’ ifadelerinde bulundu. 7 AB ülkesi (Fransa, Almanya, Avusturya, Yunanistan, Macaristan, Lüksemburg ve Bulgaristan), Monsanto’nun böceklere dayanıklı mısır ürünü MON 810’un üretimini ‘tedbir’ amaçlı yasaklamış durumda. Genç kızların ilgisini çekmek Komisyon danışmanı aynı zamanda ‘Bilim Kadınları’ kampanyası çerçevesinde yayınlanan, yakın zamanda tartışmalara sebep olan tanıtım videosunu da savundu. Genç kadınların karıştırdığı kimyasalların kozmetik ürünlerine dönüştüğü video, cinsiyetçi imajlar taşıdığı yönünde eleştirilerin ardından yayından kaldırılmıştı. Glover, ‘Genç kızların sürekli topuklu ayakkabılar ve rujları düşünmesi hoşuma gitmeyebilir. Ancak eğer genç kızlar bunu düşünüyorsa ve siz de bir reklamcı olarak bunu gözardı ederseniz aptallık etmiş olursunuz’ diyerek, pek çok bilim insanı ve yaşıtı kadından gelen eleştirilerin kendisini üzdüğünü belirtti: ‘Belki de kampanyanın hedef noktasının kim olduğunu düşünmediler. Hedef kitle onlar değildi, gençlerdi.’ Anne Glover aynı zamanda, AB politikalarında bilimsel kanıt konusunda daha belirgin iletişim kanalları oluşturmak için, üye ülkelerin ulusal bilim başdanışmanları arasında bir ağ oluşturma konusunu araştırdıklarını dile getirdi./ Jeremy Fleming Kaynak:http://www.euractiv.com.tr HABERLER 7 Dünya Yumurta Gününde “Yumurta ve Sağlık” Paneli Yumurtanın da Özel Günü Var! U luslararası Yumurta Komisyonu’nun (IEC) 1996 Viyana toplantısında, yumurtanın besleyici değerine dikkat çekmek ve tüketimi yeterli seviyeye getirmek için, her yıl Ekim ayının ikinci Cuma gününü, ‘Dünya Yumurta Günü’ olarak kutlamaya karar vermiştir zenlenmektedir. Bu etkinliklerin başlıcaları şunlardır; Yumurta festivaller, yemek yarışmaları, dünya yumurta gününe özgü hediyeler, çocuk etkinlikleri, TV, radyo ve gazete reklamları. Yumurta Üreticileri Merkez Birliği tarafından,2008 yılından bu yana Ülkemizde de kutlanmaya başlayan, dünya yumurta günü bu, yıl 12 Ekim 2012 tarihinde Ankara’da düzenlenecek “Yumurta ve Sağlık” Paneli” ile kutlanacaktır. Panelde, yumurtanın besleyici değeri, fonksiyonel gıda özelliği ve mutfak kültüründeki yeri, bilim insanları, diyetisyen ve gurmeler tarafından ele alınacaktır. Panelin amacı Dünyanın her köşesindeki insanlar tarafından zevkle tüketilen ve sağlıklı bir beslenme için vazgeçilmez bir gıda olan yumurtanın Türk insanı tarafından daha çok tüketilmesini sağlamaktır. 12t h Oct o be r 2012! Uluslararası Yumurta Komisyonu’nun (IEC) 1996 Viyana toplantısında, yumurtanın besleyici değerine dikkat çekmek ve tüketimi yeterli seviyeye getirmek için, her yıl Ekim ayının ikinci Cuma gününü, ‘Dünya Yumurta Günü’ olarak kutlamaya karar vermiştir. O tarihten günümüze “Dünya Yumurta Günü” etkinlikleri her yıl giderek genişledi ve dünyaya yayıldı. Asya’dan, Avrupa’ya Afrika’dan Amerika’ya kadar 70-80 ülkede yumurtanın besleyici değerini vurgulamak için etkinlikler dü- Küresel gıda krizi kapıda: TÜRKİYE YUMURTAYI BİLEREK YESİN! ABD’deki kuraklığın 50 yıldan uzun sürenin en yüksek düzeyine ulaşması tarımsal emtia fiyatlarını rekor seviyelere taşıdı. Financial Times, dünyanın yeni bir gıda kriziyle karşı karşıya kaldığını yazdı. NTV’nin aktardığı habere göre Mısır ve soya fiyatları rekor kırarken, 30’dan fazla ülkede ayaklanmalara yol açan 2007-2008 krizindeki seviyelerin üzerine tırmandı. Buğday henüz rekor kırmış değil ancak son beş haftada yüzde 50’den fazla prim yaptı. 2010 yılında Rusya’nın koyduğu ihracat yasağında erişilen seviyelerin üzerine çıktı. Gıda fiyatlarındaki sert yükselişin yeni toplumsal çalkantılara ve siyasi krizlere yol açmasından korkuluyor. Gıda fiyatlarının 2007-2008 döneminde rekor kırması, 30’dan fazla ülkede halk isyanlarına yol açabilir. KANATLI SAĞLIĞI 8 Biyo Güvenlik Nedir? K anatlı yetiştiriciliğinde öncelikli hedef, sürü sağlığını korumak, dolayısıyla hastalıkların çıkışını engellemek ve yayılışını en aza indirmektir. Alınan önlemlere rağmen kanatlı hastalıkları zaman zaman ortaya çıkabilmekte ve ciddi ekonomik kayıplar oluşturabilmektedir. Bu ekonomik kayıpların başlıca sebebi, çiftliklerde biyogüvenlik tedbirlerinin yetersiz ya da hiç uygulanmamasıdır. Biyogüvenlik hastalık etkenlerini işletmelerden uzak tutabilmek için yapılan işlerin tümünü kapsar. “Biyo” hayat anlamındadır, “güvenlik” korumayı tanımlar. Bu nedenle Biyogüvenlik yaşamın güvence altına alınmasını ifade eder ve kanatlıları sağlıklı tutmanın anahtarıdır. Bu kapsamda yapılması gereken, bir işletmeye infeksiyöz bir hastalık etkeninin, insan ve hayvanlar aracılığıyla ya da kümes ekipmanları ve taşıtlar vasıtasıyla kazara ya da kasten taşınma riskini azaltmak için gerekli tedbirleri almaktır. Biyogüvenlik tedbirlerini uygulayarak, hastalıkların işletmelere girişi engellenir ve böylece hem kanatlı sağlığı korunur hem de işletmelerden alınan verim ve kazanç artar. Aile işletmeciliğinden, çok sayıda hayvanın aynı kümeslerde barındırıldığı ticari işletmelere geçişle birlikte hastalıkların da görülme sıklığı ve yayılışı artmıştır. Bakteri, virus, parazit, mantar ve benzeri birçok mikroorganizmalar kanatlı sürülerinde ciddi sağlık sorunlarına yol açarlar. Bir işletme içinde, kanatlı, personel, araç ve ekipmanların kontrolsüz hareketleri, komşu işletmeler ile temas, hasta ya da sağlık durumu bilinmeyen kanatlıların çiftliklere getirilmesi, hastalık etkeni ile bulaşık yem ve suların kullanılması ya da kümeslerde kullanılan araç, gereç, alet ve ekipmanların yetersiz dezenfeksiyonu gibi birçok nedenlerle ve ayrıca yabani kuş, sinek, kırmızı tavuk biti, böcek ve kemirgenler vasıtasıyla hastalık etkenleri kolayca kümeslere bulaşabilir. Kanatlılarda sorun olan hastalıkların birçoğu viral kökenli ve bulaşıcı olup, tedavileri mümkün değildir. Bakteriyel hastalıklar da antibiyotiklerle tedavi edilebilmelerine rağmen, Salmonella infeksiyonlarında olduğu gibi bazı durumlarda hastalık etkenini tamamen yok etmek mümkün olamamaktadır. Bazı durumlar- * da ise antibiyotiklerle tedavi sağlansa bile temizlik ve dezenfeksiyon uygulanıp infeksiyon kaynağı ortadan kaldırılmadığı takdirde, E.coli infeksiyonlarında olduğu gibi hastalık, tedaviden sonra tekrar ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca hastalığı geçiren hayvanlarda gelişme geriliği ve verim düşüklüğü gibi problemlerin ortaya çıkmasının yanı sıra hastalık etkeninin kümeslerde kalıcı bir hal alması da işletmedeki verimliliği ve kazancı olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenlerle kanatlı yetiştiriciliğinde kümesleri bulaşıcı hastalıklardan korumak ve verimliliği sağlamak için biyogüvenlik programlarının uygulanması ve alınan koruyucu tedbirlerin süreklilik arz etmesi büyük önem taşır. Biyogüvenlik uygulamaları, aynı zamanda işletme çev- resindeki diğer kanatlı işletmeleri için de önemlidir. Çünkü sıkı biyogüvenlik tedbirlerinin uygulandığı işletmelerde, kümesler arasında hastalıkların taşınma ve yayılma riski en az seviyeye iner. Sonuç olarak, işletmelerde sıkı biyogüvenlik tedbirlerinin alınması, kanatlı endüstrisini hastalık riskinden korumak ve kanatlı sağlığını korumak adına büyük önem taşır. Biyo Güvenliğin faydaları nelerdir? • Sürü sağlığını korur ve hastalığa sebep olan etkenlerin çiftliklere girişi ve yayılışını engeller. • Hastalıkların çıkış ve yayılışını en aza indirir. • Kuş gribi (Avian Influenza) ve yalancı tavuk vebası (Newcastle hastalığı) gibi popülasyonda hiç görülmeyen ya da yaygın olmayan hastalıkların sürüye girmesini önemli ölçüde engeller. • Salmonella gibi zoonotik (hayvanlardan insanlara geçebilen) hastalıkların bulaşma riskini azaltır. • Hastalıkların tedavi masraflarından kaynaklanabilecek giderleri azaltır ve işletme maliyetlerini düşürür. İyi bir biyogüvenlik programı için öncelikle muhtemel hastalık etkenlerinin ve taşıyıcılarının kaynakları tespit edilmeli ve bunların çiftliğe girişi engellenmelidir. Bunların yanı sıra kümeslerde ısıtma, soğutma, havalandırma, kaliteli yem, kaliteli içme suyu gibi ihtiyaçlar düzenli olarak sağlanmalıdır. Ayrıca biyogüvenliğin sağlanması için bölgedeki mevcut hastalık problemleri dikkate alınarak uygun aşı programları seçilmeli ve uygulanmalı, ölen hayvanlar kısa sürede kümesten uzaklaştırılmalı, gübre uygun depolanmalı, atıklar usulüne uygun olarak imha edilmeli ve tüm işletme çevresi güvenli hale getirilmelidir. *Bu yazı H. Sungur ve F. Çöven tarafından hazırlanan “Kanatlı İşletmelerinde Biyogüvenlik ve Hastalıklardan Korunma” (Yum-Bir yayını) kitabından alınmıştır YUMURTA VE SAĞLIK 9 Yumurta alerjisine “yumurtalı tedavi” Doktorlar, şekerleme, mayonez, pasta, börek gibi birçok yiyeceğin içinde bulunan yumurtaya alerjisi olan çocuklara çok küçük miktarlarda yumurta yedirerek, bazılarının bağışıklık sistemini güçlendirmeyi ve bünyelerinin yumurtayı kabul etmesini sağladı. ra kadar devam ettiğini, ancak yüzde 10-20’lik bir grupta süreklilik gösterdiğini belirten Burks, asıl sorunun yumurta içeren ve farkına varılmadan tüketilen yiyecekler olduğunu söyledi. Araştırmaya 5 ila 18 yaşlarındaki 55 çocuğun katıldığını ve bunların 40’ına genelde alerjik reaksiyonları oluşturan yumurta akından küçük bir parçanın günlük olarak verildiğini belirten Burks, gözetim altında verilen yumurta akı miktarının iki haftada bir artırıldığını bildirdi. ‘’New England’’ tıp dergisinde çıkan makalede doktorlar, hastanın tedavi sırasında karşılaşabileceği ciddi risklere karşı tedavinin bir yıl ya da daha uzun süre boyunca uzman kontrolünde ve özel ürünler kullanılarak yapılması gerektiğini vurguladı. Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Müdürü Dr. Anthony Fauci, henüz ‘’deneysel’’ aşamadaki tedavinin sadece gerekli eğitimi almış hekimler tarafından uygulanabileceğini belirtti ve bazı çocukların tedaviye olumlu yanıt vermediği uyarısında bulundu. Araştırmayı yürüten North Carolina Üniversitesi Pediatri Bölüm Başkanı Dr. A. Wesley Burks, gelecekteki tedaviler için umut kaynağı olacak yöntemin geliştirilmesi için daha geniş bir çocuk grubu üzerinde çalışmaların sürdürüleceğini açıkladı. Her 100 çocuktan en az 2’sinde görülen yumurta alerjisinin genellikle 4-5 yaşlarında geçtiğini, bazı çocuklarda 10’lu yaşla- İlk yıl sonunda çocukların yüzde 50’sinin, ikinci yılın sonundaysa yüzde 75’inin yumurta alerjisinden kurtulduğunu açıklayan Burks, iki yılı tamamlayan deneklere bu sürenin sonunda 4 ile 6 hafta arası yumurta verilmediğini ve sadece gönüllü olarak isteyenlerin deneye devam ettiğini kaydetti. Burks, devam etmeye karar veren 30 çocuğun 11’inin tekrar yumurta yemeye başladığını ve hiçbir alerjik reaksiyonla karşılaşmadığını, bazı çocukların neredeyse her gün yumurta tükettiğini sözlerine ekledi. http://kamusagligi.com/Yumurta-alerjisine-yumurtali-tedavi_2_8468.htm BİLİYOR MUYDUNUZ? Günde Bir Yumurta Vücudun Kalkanı yumurtanın sarısında. Yumurta beyazında kolesterol bulunmuyor. n Büyüme ve gelişme çağındaki çocuk ve gençlerin, sağlıklı yetişkinlerin, belirlenmiş kalp damar hastalığı sorunu ve önemli bir kolesterol yüksekliği olmayan yetişkin ve yaşlıların her gün bir yumurta yemelerinde bir sakınca yoktur. Selahattin DÖNMEZ Yumurta bilinen en değerli besinlerden biri. Ucuzluğu, hileye kolay imkân vermeyen yapısı, temel besin maddelerini dengeli bir şekilde içermesi, vitamin ve minerallerden çok zengin olması yumurtanın her türlüsünü temel gıda maddelerimizden biri yapmıştır. Ne var ki son yüzyılda insanlığın başına bela olan damar sertliği (ateroskleroz), özellikle aterosklerotik koroner kalp hastalığı ile kolesterol yüksekliğinin yakın bir ilişkisinin olduğunun anlaşılması bol miktarda kolesterol ihtiva eden yumurtanın popülerliğini ciddi ölçüde yaralamıştır. Ama tereddüt yalnızca ciddi kolesterol yüksekliği sorunu olanlar içindir. Büyüme ve gelişme çağındaki çocuk ve gençlerin, sağlıklı yetişkinlerin, belirlen- miş kalp damar hastalığı sorunu ve önemli bir kolesterol yüksekliği olmayan yetişkin ve yaşlıların her gün bir yumurta yemelerinde bir sakınca yoktur. Araştırmalar sağlıklı bir yetişkinin günde 250-300 mg civarında kolesterolü yiyeceklerle kazanması gerektiğini gösteriyor. Bir yumurta ortalama 200-225 mg civarında kolesterol ihtiva ediyor. Kolesterol Kardiyologlardan yeşil ışık Her gün bir yumurta sarısını yediğiniz zaman besinlerle almanız gereken kolesterolün neredeyse tamamını kazanıyorsunuz. Burada iki önemli nokta var. Başka besin kaynaklarından kolesterol kazanmayı önleyebiliyorsanız, her gün bir yumurta yemenizde sakınca yok. İkincisi, yumurtayla bedene giren kolesterolün, kan kolesterol seviyelerini zannedildiği kadar ciddi etkilememesi. Türk Kardiyoloji Derneği’nin tavsiyesine uyun. Kalp hastaları haftada kaç kez yumurta yemeleri gerektiğini doktorlarıyla konuşmalı sağlıklı olanlar her gün 1 yumurta yemeli. Kaynak: Star Gazetesi-15 Temmuz 2012, Pazar 10 DÜNYADAN HABERLER 11 İŞ HAYATI 12 Sir Richard Branson’dan 40 Yıllık Başarının 5 Anahtarı çünkü çoğu zaman zaten biliyorlardır. Eğer biri işi götüremiyorsa, onu otomatik olarak işten atmayın. Bir şirket tam anlamıyla bir aile olmalıdır. Şirkette onlara daha iyi uyan bir iş var mı diye bakın. Çoğu zaman her türlü karaktere uygun iş bulabildiğinizi fark edeceksiniz. N. Serdar PAÇALI Sen Tarım ve Sanayi A.Ş -Dış Ticaret Dept. İngiliz yatırımcı, işadamı ve 350’den fazla şirketi bulunan Virgin şirketler grubunun CEO’su Richard Branson, “Geçen 40 yılın üstüne kafa yorarak 5 ‘sır’ buldum” diyor. İşte bir başarı ustasının kendi ağzından başarı sırları: * Yaptığınız şeyden keyif alın İş kurmak çok fazla çalışma gerektirdiğinden ve çok zaman alacağından, bu sürede yaptığınız şeyden keyif alsanız iyi olur. Virgin’i Batı Londra’da bir bodrum katında kur duğumda, bir imparatorluk kurma amacında değildim. Amacım faturaları öderken keyifle yapabileceğim bir iş yaratmaktı. Büyük plan ya da strateji yoktu. İsmin kendisi bile ayaküstü bulundu. Benim için iş kurmak; tamamen gurur duyacağım bir şey yapmak, yetenekli insanları bir araya getirmek ve diğer insanların hayatında gerçekten fark yaratacak bir şey üretmektir. İş adamı ya da iş kadını, sanatçıdan çok da farklı değildir. Yeni kurduğunuz iş boş bir tuvaldir ve onu doldurmak zorundasınız. İyi bir sanatçı nasıl her detayı tuvaline işlerse, siz de bir iş insanı olarak başarılı olmak için işinizi kurarken en küçük şeyleri bile doğru yapmak zorundasınız. Ancak bir sanat eserinin aksine, iş hiçbir zaman bitmez, sürekli gelişir. * Kendini gösteren bir şey yaratın Bir ürününüz, servisiniz ya da markanız olabilir ama modern dünyada bir şirket kurmak ve ayakta kalabilmek kolay değildir. Aslında bugün bir iz bırakabilmek için gerçekten farklı bir şeyler yapmanız gerekir. Son 20 yılın en başarılı işlerine bakın. Örneğin Microsoft, Google ve Apple daha önce hiç yapılmamış bir şey yaparak ve yenilik getirmeye devam ederek sektörü kökünden değiştirdiler. Şu anda baskın güçlerin arasında yer alıyorlar. * Çalışanlarınızın gurur duyabileceği bir şey yaratın Takımınızdaki insanlar en büyük serve- tinizdir. Onları da yanınıza katın, destek ve güvenlerini kazanın; birlikten doğan kuvvetle başarınızı zenginleştirin. * İyi bir lider olun Lider olarak çok iyi bir dinleyici olmalısınız. Ne istediğinizi iyi bilmelisiniz ancak hiç fikir alışverişi yapmadan diğerlerine görüşlerinizi zorla kabul ettirmeye çalışmanın bir anlamı yok. İyi fikir ve tavsiyeler kimsenin tekelinde değildir. Odanızdan çıkın, insanları gözlemleyin, onları dinleyin ve onlar hakkında bilgi edinin. Bir lider olarak insanları övme konusunda da çok başarılı olmalısınız. Hiçbir zaman herkesin önünde bir çalışanı eleştirmeyin veya öfkeye kapılmayın. Güzel yapılan bir iş için iş arkadaşlarınızı yüceltmeyi ihmal etmeyin. İnsanlar övüldükçe gelişme gösterir. Çoğu zaman neyi yanlış yaptıklarının söylenmesine ihtiyaçları yoktur, Aldığım geri dönüşleri tek tek isimleri ve e-posta adresleriyle birlikte yazarım ve ertesi gün onları cevapladığımdan emin olurum. Tabii ki, aynı anlayışa sahip işletme müdürlerini işe aldığımızdan da emin olmaya çalışırım. Böylece küçük bir aile şirketi nasıl müşterilerine sorumlu ve arkadaşça yaklaşıyorsa, biz de büyük şirket grupları olarak aynı şekilde faaliyet gösterebiliriz. Sir Richard Charles Nicholas Branson kimdir ? (d. 18 Temmuz 1950 Shamley Green, Surrey, İngiltere), İngiliz yatırımcı, işadamı, 350’den fazla şirketi bulunan Virgin şirketler grubunun CEO’su. İlk ticari başarısını henüz 16 yaşında iken çıkardığı Student adlı dergi ile kazandı. 1971 yılında günümüzde dünya çapında yaygınlaşmış Virgin Megastore zincirinin ilk mağazasının açtı. Gösterişli ve rekabete dayalı stil ve satış stratejisi ile, Virgin Markası özellikle 1980’li yıllarda hızlı bir şekilde büyüdü. Bu şekilde aynı strateji ile Virgin Atlantic Airways adıyla havayolu şirketi ve Virgin Records adlı müzik şirketini büyüttü. Richard Branson’un, günümüzde servetinin 4 Milyar Sterlinin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. REKLAM FİYATLARI Logo üstü ................................... : 1.sayfa alt kuşak ........................ : Arka sayfa.................................. : Ön kapak İçi .............................. : Arka kapak içi ........................... : İç sayfalar Tam .......................... : İç sayfalar Yarım ....................... : İç sayfalar çeyrek ...................... : * Görünür olun İyi bir lider masanın arkasına saklanmaz. Hiçbir zaman ofiste çalışmadım, her zaman evden çalıştım. Ancak sık sık dışarı çıktım ve insanlarla bir araya geldim. Her zaman seyahat ediyorum ama yanımda mutlaka yolda aklıma gelen soruları, endişeleri veya iyi fikirleri yazmak için bir defter taşıyorum. Eğer Virgin Atlantic uçağındaysam, dışarı çıkıp personelin hepsiyle ve yolcuların çoğuyla tanışıyorum. Bir grup Virgin Atlantic kabin görevlisiyle karşılaştığımda, en az 10 öneri ya da fikrim oluyor. Eğer onları yazmazsam, ertesi gün sadece bir tanesini hatırlayabilirim. Bu nedenle uçaktaki bütün müşterilerin ellerini sıkar, birinin bir tavsiyesi ya da sorunu olup olmadığına bakarım. 500 TL 300 TL 500 TL 400 TL 300 TL 200 TL 150 TL 100 TL Yumurta Üreticileri Merkez Birliği Çetin Emeç Bulvarı 1314. Cad. No: 4/6 Öveçler, ANKARA Tel: 0 312 473 20 00 - Faks : 0 312 473 20 61 E-Posta : [email protected] ÜRETİM Tasarlanmış Yumurta Dr. Hüseyin SUNGUR Veteriner Hekim - YUM-BİR Genel Sekreteri Günümüzde toplumun değişik kesitlerinde en çok konuşulan ve ilgi uyandıran konuların başında güvenilir gıda, beslenme- sağlık ilişkisi, fonksiyonel gıda, sağlık beyanları gibi kavramlar gelmektedir. Bu tür kavramların ortaya çıkışı tesadüf olmayıp, insanoğlunun sağlıklı ve kaliteli yaşam arayışlarının bir sonucudur Gıdaların besin değerlerinin yanı sıra, çeşitli vücut fonksiyonlarının düzenlenmesinde ve hastalıkların önlenmesinde de etkili olduğuna dair çok sayıda yayın mevcuttur. Son yılarda uygulanan değişik teknolojik işlemlerle gıdalara fizyolojik özellik kazandırmak mümkün hale gelmiştir. Başka bir ifade ile bir gıdaya önceden tasarlayarak doğal halinden farklı özellikler katabilir ve etiketinde bunu sağlık beyanı olarak ifade edebilirsiniz. Bir gıdanın fonksiyonel ya da tasarlanmış özel ürün olarak beyan edilebilmesi için besleyici etkilerinin yanı sıra bir ya da daha fazla etkili bileşene bağlı olarak sağlığı koruyucu, düzeltici ve/veya hastalık riskini azaltıcı etkiye sahip olduğunun bilimsel ve klinik olarak ispatlanmış olması gerekmektedir. Yumurta deyince hemen herkesin aklına tavuk yumurtası gelmektedir. Ülkemizde çok yaygın olmamakla birilikte bıldırcın ve ördek yumurtası da tüketilmektedir. Marketlerde beyaz ve kahverengi yumurta bulmak mümkündür. Tüketicilerde yumurtaların kabuk renklerine göre besin değerlerinin değiştiği görüşü hâkimdir. Oysa kahverengi ve beyaz yumurtanın besleyici değeri aynıdır. Kahverengi yumurtacı tavukların daha iri ve daha fazla yem tüketmesinden dolayı kahverengi yumurta fiyatları beyaz yumurtadan daha yüksektir. Tüketicilerin hayvansal kökenli gıda talepleri çok çeşitli olup, karşılanmasında bazı zorluklar vardır. Her toplumda olduğu gibi bizim Ülkemizde de bazı tüketiciler özel ürün talep edebilmektedir. Hem tüketici talebi olarak, hem de bir pazarlama yolu yöntemi olarak birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de “tasarlanmış yumurta” üretimi yapılmaktadır. Seçkin marketlerin raflarında tasarlanmış özel yumurtayı görmek mümkündür. Yeni tip yumurtalar taşıdığı besin öğeleri yönünden, standart yumurtadan biraz farklı ve pahalıdır. Bu tür yumurtaların adlandırılması karıştırılmakta ve yanıltıcı olmaktadır. Bu yazının amacı marketlerde satışa sunulan yeni tip yumurtalar hakkında bilgilendirmede bulunmaktır. Vitamin Bileşimi Bazı vitaminlerin yoğunluğunu artırmak amacıyla tasarlanmış özel yumurta üretilmektedir. Özel yumurtada en çok A ve E vitaminlerinin artırıldığı dikkat çekmektedir. Yumurtada vitaminleri içeriği yemin niteliğine bağlı olarak değişim gösterebilir. Buna ilave olarak tavuklar tüm vitaminleri aynı etkinlikle yumurtaya transfer etmezler. Bundan ötürü nitelikli yumurta üretimi öncesinde vitaminler transfer etkinliği ve maliyeti dikkate alınır. Birçok ülkede E vitamini yumurta artırılmış yumurta satışı bulunmaktadır. 13 rasyonda farklı yağlar kullanmak suretiyle kolayca değiştirilebilir. Çoklu doymamış yağ asit tüketiminin damar sertliği riskini azatlığı bildirilmektedir. Yine çoklu doymamış yağ asidi tüketiminin bebek büyümesini hızlandırdığı bildirilmektedir. Keten tohumu, deniz yosunları, kolza yağı, balık yağı gibi farklı katkıların yem rasyonlarına ilavesinin yumurta sarısında yumurta sarısındaki Omega-3 miktarını artırdığı bilinmektedir. Pigment Bileşimi Düşük kolesterol Ülkelerde farklı şartlar uygulanmakta ise de, örneğin ABD de yumurtada düşük kolesterollü beyanında bulunulabilmesi için kolesterol oranının normal yumurtada bulunandan en az %25 oranında azaltılması zorunludur. Bizim ülkemizde ise bir gıda maddesinde düşük kolesterollü beyanında bulunulabilmesi için 100 gr katı maddedeki kolesterol ve yağ asitleri toplamının 0.02 gr’dan fazla olmamamsı ve gıdanın düşük doymuş yağ koşullarını karşılaması gerekmektedir. Büyük boy bir yumurtada 200-220 mg kolesterol bulunur. Yumurta sarısı kolesterol düzeyi genotip, yaş, yetiştirme tipi ve kullanılan yemin yapısı gibi değişik faktörlerden etkilenir. Seleksiyon yoluyla yumurtanın kolesterolünü düşürme girişimlerinde henüz sonuç alınamamıştır. Aaucana ırkının diğer ırklara göre daha düşük kolesterolü yumurta ürettiği beyan edilmekte ve marketlerde satılmakta ise de bunu kanıtlayan bilimsel bir veri bulunmamaktadır. Araucana ile özellikle Beyaz Legorn ırkı tavukların yumurta bileşimini karşılaştırmak için kapsamlı araştırmalar yürütülmüştür. Araucana daha küçük yumurta yumurtladığı için bir yumurtada bulunan kolesterol miktarı düşük ise de iki ırkın yumurta ağırlıkları eşitlendiği zaman, Araucana yumurtalarının daha yüksek kolesterol taşıdığı görülmüştür. Düşük kolesterollü yumurta üretimi araştırmaları yem bileşimini düzenlemeye ve yeme kolesterol düşürücü ilaç katılmasına yoğunlaşmıştır. Kolesterol ilaçlarının yumurtadaki kolesterolü %50 oranında düşürdüğü görülmüştür. İlaçlar yumurta kolesterol sentezini yavaşlatarak ya da kandan yumurta sarısına kolesterolün geçişini engellemek yoluyla yumurta kolesterolünü düşürmektedir. Ancak bu yöntem henüz Amerikan Gıda ve İlaç dairesinden(FDA) onay alamamıştır. Yemlere 1ppm den az krom ilavesi, kolesterolün düşmesine ve yumurta iç kalitesinin iyileşmesine sebep olmuştur. Araştırmalar göstermiştir ki düşük enerji tüketimi yumurtada kolesterol düzeyini düşürmektedir. Ülkemizde henüz düşük kolesterollü yumurta üretimine dönük bir girişim bulunmamaktadır. Yağ ve Yağ asitleri Rasyondaki toplam yağ içeriğinin değişmesinin, yumurta yağ içeriğine etkisi çok azdır. Ne var ki yumurta sarısının yağ asidi profili, Yumurta sarısının rengi yemde bulunan pigment içeriğinin bir yansımasıdır. Buna ilave olarak yumurtadaki pigmentin tipi ve yoğunluğu doğrudan yemdeki herhangi bir pigmentin düzeyinden etkilenir. Yumurtanın sarısı konusundaki tüketici tercihleri aynı ülkede bile çok çeşitlidir. Renk Roche Color Fan(RFC) temel alınarak tanımlanır. Yumurta sarısı ham maddedeki doğal pigmentler temel alınarak 6-15 arası bir rakamla ifade edilir. Doğal pigment kaynakları kadife çiçeği ve mısırı gibi doğal bitkilerdir. Son araştırmalar göstermiştir ki yüksek karotenoid alımı yaşlılıkta ortaya çıkan ve körlüğe neden olan makula dejenerasyonunu engellenmektedir. En etkili karotenoidler ise Lutein ve Ksantindir ve koyu yeşil yapraklı bitkilerde bulunur. Yumurtada bulunan karotenoidlerin çoğu hidrolize formda bulunur ve Ksantofil olarak adlandırılır. Lutein ve Zeaksantin mısır, yonca kadife çiçeği gibi bitkilerde bulunur ve bu bitkilerin yemlerde bulunması halinde kolayca yumurtaya geçer. Yumurta endüstrisi özelikle pasta ve mayonez gibi ürünlerde kullanmak üzere pigment kaynaklarını yemde kullanır. Yumurtadan insulin ve bazı ilaçları üretmek için yeni biyotektenolojiler Genetiği Değiştirilmiş Tavuk (GDT) geliştirmek üzere kullanılmaktadır. Tüm hayvanlar gibi tavuklarda antijenleri etkisizleştirmek üzere antikor üretir. Bu antikorlar tavuğun kan dolaşımına karışarak yumurtaya geçer ve civcivleri hastalıklardan korur. Günümüzde bağışıklık uzmanları, tavuğun geniş bir yelpazedeki antijenlere karşı antikor üreterek bu antikorları yumurtanın içinde yoğunlaştırma yeteneğinden faydalanmaktadır. Bugün belirli antijenler seçilerek yumurta içine enjekte edilmekte ve bunlara karşı antikor geliştirilmesi sağlanmaktadır. Bu alanda yeni biyoteknolojik bilgiler kazanıldıkça gelecekte “tasarlanmış yumurtalar”, diş çürümesine neden mikroorganizmalara ve yılan zehirlerine karşı antikorlar üretmek amacıyla kullanılabilecektir. Sonuç olarak; bazı besin maddelerinin eksikliğini giderilmesi ve bazı hastalık risklerinin azaltılması amacıyla bitkisel ve hayvansal kökenli birçok gıda kullanılmaya başlamıştır. Bazı ülkelerde et, süt yumurta gibi temel gıda maddelerinin zenginleştirilmesinin yasaklanması yönünde tartışmalar var ise de, gerek bir pazarlama yöntemi gerekse tüketici talebi olarak tasarlanmış gıda üretiminin artarak süreceği yönündedir. Yararlanılan Kaynaklar: 1.Jacqueline Jacob and Richard Miles:Designer and Specialty Eggs, http://edis.ifas.ufl.edu/pdffiles/PS/ PS04800.PDF 2.Açıkgöz Z,Önenç S.S: Fonksiyonel Yumurta Üretimi, Hayvansal Üretim 47(1) 34-36. 2006 3.Güven A,Gülmez M;Fonksiyonel Gıdalar ve sağlık İlişkisi, Kafkas Üniv. Vet. Fak. Derg. 2006 12(1991-96) 14 Kanatlıların Enfeksiyöz Bronşitis Hastalığı Dr. Fethiye ÇÖVEN Uzm.Veteriner Hekim İzmir / Bornova Veteriner Kontrol Enstitüsü Kanatlı Hastalıkları Teşhis Laboratuvarı (Infectious Bronchitis - IB) serolojik çalışmalarda belirlenmiş, 1980’li yıllarda tavuk yetiştiriciliğindeki hızlı artışa paralel olarak ülke genelinde yayılmıştır. 1989-1991 yılları arasında ise değişik bölgelerde solunum sistemi problemleri, yumurta veriminde düşme, kabuksuz yumurta yumurtlama, kahverengi yumurtalarda renk açılması ve yumurta şekil bozukluğu şikayetlerinin olduğu sürülerde yapılan bir çalışmada Massachusetts, D3128, D274 ve D1466 tipi virusların varlığı tespit edilmiştir. Son yıllarda Ülkemizin farklı bölgelerine ait sorunlu sürülerde yapılan bir çalışmada ise IB şüpheli semptom ve lezyonlar gösteren damızlık ve broyler sürülerde IS / 1494 / 06 genotipe (İsrail tipi variant 2) sahip virusun yaygın olarak bulunduğu ortaya konulmuştur. Enfeksiyöz bronşitis (IB) kanatlılarda solunum sistemi enfeksiyonları, yumurta verim kayıpları ve yumurta kalitesinde bozulmalar nedeniyle büyük ekonomik zararlara yol açabilen akut ve hızla yayılan önemli bir viral hastalıktır. Hastalığın neden olduğu ekonomik kayıplar; broilerlerde solunum sistemi enfeksiyonuna bağlı canlı ağırlık artışında azalma ve ölümler, damızlık Bulaşma: ve yumurtacı tavuklarda yumurta verim kayıpları ve kalite bozuklukları, damızlıklarda, salgın esnaHastalığın yayılmasında solunum (aksırma sında ve sonrasında fertilite oranında azalma, bro- sonucu havaya karışan virus partiküllerinin soluniler, yumurtacı ve damızlıklarda böbrek hasarına ması) ve sindirim yolu ile bulaşma oldukça önembağlı kayıplardan kaynaklanmaktadır. lidir. Enfekte tavukların trakea ve akciğer eksudatı Enfeksiyöz bronşitis tüm yaş grupları, tipleri ve ana virus kaynaklarıdır ve bu hayvanlarla temas en ırklarını etkileyen ve kanatlı işletmelerinde büyük önemli bulaşma yoludur. Aynı zamanda dışkı, dıştahribatlar oluşturabilen bir hastalıktır. IB etkeni- kı ile bulaşık yem ve su da enfeksiyon kaynağıdır. nin doğal konakçısı tavuklar olmakla beraber ticari Virus dışkıda oldukça uzun süre canlılığını korur olarak yetiştirilen sülünlerde de hastalık görülmek- ve dışkı hastalığın iyileşme fazında sürekli bir enfeksiyon kaynağı olabilir. Canlı kanatlıların hareketedir. Hastalığın etkeni bir Coronavirustur. Coro- ti, tavuklar arasında direkt temas, çiftlik ziyaretleri, noviruslarda bulunan tek iplikçikli RNA yapısı kontamine altlık, ayakkabılar, kıyafetler, alet, ekipnedeniyle, IB virusu hem genetik rekombinasyon man ve personel potansiyel virus kaynaklarıdır ve hem de spontan mutasyonlar vasıtasıyla inanılmaz IBV’nin uzun mesafelere taşınmasından sorumantijenik değişim kapasitesine sahiptir. Bu her iki ludurlar. Yemlikler, uygun olarak imha edilmeyen antijenik değişim kapasitesi yeni varyantların or- hasta hayvanların karkasları ve kemirgen hayvanlar taya çıkmasına neden olur. Ortaya çıkan yeni var- vasıtasıyla da bulaşma olur. yantların çoğu yaşamını sürdüremez, kısa sürede yok olur. Sadece içlerinden bazıları sınırlı coğrafik bölgelerde birkaçı da dünya genelinde ekonomik öneme sahip olan hastalık olgularını meydana getirir. Bazı suşların hızlı bir şekilde dünya üzerinde büyük bölgelere yayılmasına karşılık, diğerlerinin çok daha lokal bölgelerde kalmasının sebebi bilinmemektedir. Örneğin Asya, Afrika ve Avrupa’da çok kısa bir zamanda yayılan 4/91 veya QX gibi dünyanın büyük bir bölümünü etkileyen varyantlar Amerika ve Avusturalya’da bildirilmemiştir. Diğer taraftan Amerika’da önemli problemlere yol açan Arkansas suşu Amerika’nın dı- Resim : Kistik ovaryum şında hemen hiç bulunmamıştır. Belirli bir alanda, kümesten kümese yayılma Enfeksiyöz bronşitis virusu (IBV) oldukça has1-2 gün içerisinde ve işletmeler arasında 3-4 gün sas bir virus olup, yaygın olarak kullanılan dezenfektanların çoğuna karşı oldukça duyarlıdır. En- içerisinde oluşur. Bir kümeste çıkan salgın, bakıcıfeksiyöz bronşitis virusunun çoğu serotipi, 56°C’de lar veya bunların kullandığı araç ve gereçler aracı15 dakikada, 45°C’de ise 90 dakikada inaktive olur. lığı ile kısa zamanda uzak kümeslere kadar yayılır. Yumurtaların yüzeylerinin IBV ile kontaminasVirus oda ısısında birkaç gün, kış aylarında 50-60 güne kadar, dışkı içeren altlıkta oldukça uzun bir yonu sonucunda virus kuluçkahaneler ve yumurta süre canlılığını sürdürür. IBV, suşa, sıcaklığa ve paketleme ünitelerinde de yayılabilmektedir. Virus, ısıya maruz kalma süresine bağlı olarak farklı pH enfekte damızlık sürüden yumurta yoluyla bulaşır düzeylerine (pH 2-12) dayanabilmektedir. Düşük ancak embriyolar enfekte olsalar bile gelişemezler. pH’da yüksek pH’tan daha uzun süre stabildir. pH Bu yüzden anneden yumurta yolu ile bulaşma ol3.0’te virus 14 gün stabil kalır. Virus güneş ışığı, sı- mamaktadır. cak ve diğer çevresel faktörler tarafından kolaylıkla Enfeksiyöz bronşitis virusu solunum sistemi, tahrip olur. bağırsak kanalı, böbrekler ve yumurta kanalı epitel Enfeksiyöz bronşitis ilk olarak 1930’lu yılların dokularında çoğaldığından hayvanlardaki klinik başında rapor edilmiş ve o tarihten bu güne dün- iyileşmeden sonra virus, nazal akıntılar ve dışkı ile yanın her yerinde yoğun kanatlı yetiştiriciliğinin periyodik olarak 20 haftaya kadar saçılmaya devam eder. yapıldığı ülkelerde görülmektedir. Klinik Belirtiler Hastalık Türkiye’de ilk kez 1978 yılında Ankara bölgesindeki taramalarda aşısız sürülerde yapılan Virusun kuluçka süresi doğal şartlarda 18-36 saattir. Bu süre doza, bulaşma şekline ve tavuğun hassasiyetine bağlıdır. Klinik belirtiler tavukların yaşına, virus suşunun patojenitesine ve hayvanın mevcut bağışıklığının seviyesine bağlı olarak çeşitlilik gösterir. Enfeksiyöz Bronşitis tavukların esas olarak solunum sistemi enfeksiyonu olmakla beraber sahada genellikle enfeksiyon üç farklı klinik formda gözlenmektedir. 1) Solunum sistemi hastalığı En sık karşılaşılan klinik formdur ve virus ile kontamine partiküllerin solunması sonucu şekillenen solunum sistemi enfeksiyonudur. Solunum sistemi belirtileri aynı zamanda hastalıkta ilk ortaya çıkan ve en belirgin bulgulardır. Hastalığa bu nedenle Enfeksiyöz Bronşitis adı verilmiştir. Her yaştaki tavuklar enfeksiyona duyarlıdır fakat klinik bulgular farklılık gösterebilir. Hastalıkta genç tavuklar depresif ve hareketsizdir. Genellikle ısıtıcıların altında toplanma eğilimi, öksürük, solunum güçlüğü, hırıltılı solunum, burun akıntısı ve gözlerde üstü köpükle kaplı akıntı gibi bulgular gözlenir. Şiddetli durumlarda zaman zaman gözlerde sulanma, sinuslarda şişkinlik görülür. Yem ve su tüketimi ile kilo kazanımı azalır. Enfeksiyöz bronşitis virusu çoğu zaman şiddetli olmayan hırıltılı ses çıkarma dışında hiçbir klinik belirti göstermeksizin tüm sürüye yayılabilir. Enfeksiyöz bronşitis virusu Mycoplasma gallisepticum ve Mycoplasma synovia’nın olaya karışması durumunda uzun dönemli ciddi bir solunum sistemi hastalığı olarak da kalabilir. Hastalık, Escherichia coli infeksiyonu ile komplike olduğunda hava keselerinde yangıların görüldüğü daha şiddetli formda seyreder. 2) Üreme sistemindeki bozukluklar Enfeksiyöz bronşitis virusu vücuttaki birçok dokuyu etkileyebilir. Üreme organlarının tüm bölümleri virustan etkilenebilir. Yumurta kanalının doğrudan etkilendiği durumlarda yumurta kabuk salgı bezlerinin dejenerasyonu ve deformasyonu sonucu, yumurta kalitesinin bozulmasına, ince kabuklu yumurtalara ve yumurtada şekil bozukluklarına neden olur. Hastalığa gelişme döneminde yakalanan kanatlılarda, yumurta kanalında şekillenen kalıcı hasarlar nedeniyle bozuk şekilli yumurta üretimi tüm yumurtlama periyodu boyunca devam eder. Ayrıca erken IB enfeksiyonlarına maruz kalan sürülerde, yumurta kanalında hasarların yanısıra, yumurtalıkta yırtılma, karın boşluğuna yumurtlama, yumurta kanalında kistlerin oluşması sık rastlanan problemlerdir. Bazı varyantlarla enfekte hastalık olgularında ince duvarlı kistik oviduct vakaları görülür. Bu tavuklar genellikle yalancı yumurtacı olarak adlandırılır. Çünkü bunlar düzenli olarak folluğa gider ve fiziksel olarak normal yumurtacılardan ayırt edilemezler. Enfeksiyöz bronşitis, aynı zamanda kabuk pigmentasyonunu etkileyen bir hastalık olarak da bilinir. Kahverengi yumurtalarda renk dağılımı kabuğun her tarafında aynı değildir. Virusa maruz kaldıktan 2-3 gün sonra kabukta renk açılması görülmeye başlar. Açık renk kabuklu yumurta üretimi haftalarca sürebilir. Enfeksiyöz bronşitis virusunun yumurta iç MAKALE kalitesindeki önemli etkilerinden biri albumin üzerine olan etkisidir. Enfeksiyöz bronşitis enfeksiyonlarında yumurta akının sulanması genellikle görülmektedir. Bu nedenle de yumurta iç kalitesinin değerlerini belirleyen Hough Ünitesi değerleri IB vakalarında oldukça azalır. Yumurta akının sulanmasının sebebi yumurta kanalının magnum bölümünde bulunan endometriyel musin salgılayan yumurtalık bezlerinin etkilenmesidir. Enfeksiyöz Resim : Yumurta kanalında geniş kistik oluşum bronşitis’ten etkilenmiş tavuklarda yumurta kalitesinin sürekliliğini sağlamak güçleşir. Hastalıkta ayrıca kuluçka randımanı da düşer. Sürüde enfeksiyöz bronşitis kaynaklı bir yumurta verim düşüşü söz konusu ise yumurtanın kabuk ve iç kalitesinde bozulma gibi olumsuz etkiler, verim normale döndükten sonra bile haftalarca ya da aylarca devam edebilir. 3) Nefritis Enfeksiyöz bronşitis virusunun bazı suşları böbrekleri etkileyip kalıcı hasarlar oluşturduğu için bu tür suşlar nefropatojenik IB virus suşları olarak adlandırılır. IB’nin nefritik formu hafif ve geçici solunum sistemi belirtilerini takiben depresyon, tüylerde kabarma, kambur duruş, hareket etmede isteksizlik, aşırı su tüketimi, hızlı kilo kaybı ve ishal ile karakterizedir. Sürüde karakteristik olarak, ıslak altlık mevcuttur ve dışkıda ürat birikimi dikkati çekecek kadar yaygındır. Ölümler enfeksiyondan 4-5 gün sonra şekillenir ve enfeksiyondan sonraki 12. günde kesilir. Nekropside karkaslar dehidredir ve koyu renktedir, böbrekler büyümüş, solgun ya da mermer görünümünde olabilir ve bazı tavuklarda üreterlerde ürat birikimleri olabilir. Morbidite ve Mortalite Mortalite; virus serotipine, kanatlının yaşına ve immun durumuna (maternal, aktif veya immunsupressif hastalıkların tesiri) çevresel streslere (örn. amonyak seviyesi) ve diğer respiratorik viruslar ve bakteriyel hastalıklara bağlı olarak değişir. Broiler sürülerde morbidite %100’e çıkabilir, mortalite genellikle % 20-30 dolayındadır ve bunun sebebi çoğunlukla E.coli ya da Mycoplasma gibi diğer enfeksiyöz ajanlarla miks enfeksiyonlardır. Komplikasyon vakalarının olmadığı enfeksiyöz bronşitis olgularında ölüm oranı düşüktür. Böbrekleri etkilenmiş genç civcivlerde ise mortalite genellikle % 25’e kadar çıkmaktadır. Mortalite genç hayvanlarda yaşlılara oranla fazladır. Klinik hastalık 7 gün içinde normale döner fakat şiddetli bir bakteriyel enfeksiyon varlığında daha uzun sürebilir. Hastalığın Teşhisi 1) Klinik ve nekropsi bulguları: Enfeksiyöz bronşitis hastalığını klinik ve nekropsi bulgularına göre teşhis etmek oldukça güçtür. Hastalığın solunum sistemi formu newcastle hastalığı, avian influenza, enfeksiyöz laringotrakeitis, kronik solunum yolu hastalığı (CRD), syngamus trakea ve enfeksiyöz koriza ile karışabilmektedir. Yumurta verim ve kalitesindeki bozukluklar, IB’nin yanısıra başta egg drop sendrom (EDS76) gibi enfeksiyöz ve yönetim hataları gibi enfeksiyöz olmayan etkenler tarafından oluşturulur. Sekonder bakteriyel enfeksiyonlar tabloya hakim olduğunda; anemnez bilgileri ve klinik tablo daima bir bakteriyel enfeksiyonun bulgularını yansıttığından temeldeki asıl viral etken maskelenmiş olur. Bu durum hastalığın tespitinde ve hastalıkla mücadelede güçlükler yaratır. Enfeksiyöz bronşitis hastalığının teşhisinde klinik bulgular yeterli olmadığından kesin teşhis için laboratuvar testlerine ihtiyaç vardır. Bu testler ya antikorların ortaya konulmasına veya virusun izole edilmesine dayanır. 2) Laboratuvar muayeneleri Serolojik profiller Tavuklar IBV saha enfeksiyonuna veya aşılamalara karşı özel antikorlar üreterek tepki verir. Enfeksiyöz bronşitis virus tarafından oluşturulan antikorlar, IgM, IgG ve IgA olmak üzere üç farklı sınıfta olabilir. Serumda ya da humoral antikor olarak bulunan ana antikor IgG sınıfıdır. Serolojik tekniklerle (ELISA) ölçülen IgG sınıfı antikorlar, enfeksiyondan sonra en erken 7. günde tespit edilir ve en yüksek titreler enfeksiyondan sonra ortalama 10-14. günlerde bulunur. Bu titreler, etkene tekrar maruz kalma durumu olmadığında ya da aşılama yapılmadığında kademeli olarak düşer. Serolojik profil, her zaman için bireysel olarak değil sürü bazında değerlendirilmelidir. Tüm sürüyü yansıtacak minimum örnek sayısı 20 olmalıdır. Serumlar, aşılama ya da hastalığın başlangıcında Resim : Solunum güçlüğü, gözyaşı akıntısı (akut) ve 3 hafta sonra (konvalescent) alınmalıdır. Sürekli olarak kullanılan canlı aşılar, serolojik teşhisi güçleştirmektedir. Saha değerlendirmesi için; akut (enfeksiyon zamanı) ve konvalescent (enfeksiyondan 3 hafta sonra) dönemde örnekler alınır ve antikor cevabı değerlendirilerek saha enfeksiyonunun varlığı doğrulanır. Sorunlu işletmelerde sürülerden düzenli olarak örnek almak (her 10 haftada), sürünün takibi açısından gereklidir. Örnekler arasında titre yükselmeleri, IB virusuna maruz kalındığını gösterir. Titrelerin yorumu için deneyimli personel ve sürünün aşılama geçmişi ile ilgili tüm bilgilerin olması gereklidir. IBV’nin antijenik varyasyonlarının çok olması testlerin uygulanması ve sonuçların analiz 15 edilmesinde güçlükler yaratır. Virus Izolasyonu Patojen IBV saha suşunu izole etmek için canlı IBV aşılamalarından sonraki 3 hafta içerisinde örnek alınmamalıdır. Virus izolasyonu için hastalığın klinik belirtileri fark edilir edilmez, klinik örnekler toplanmalı ve soğuk zincir koşullarında laboratuvara ulaştırılmalıdır. Teşhiste en önemli nokta; örnek- Resim : Solunum güçlüğü, gözyaşı akıntısı lerin doğru ve usulüne uygun bir şekilde alınıp en seri şekilde teşhis laboratuvarına gönderilmesidir. Teşhis amacıyla tüm karkas (24 saati geçmemiş ölümler, tercihan buzdolabında bekletilmiş ve dondurulmamış) ve canlı kanatlılar (hastalık belirtilerini gösteren 5 adet canlı kanatlı) laboratuvara gönderilmelidir. Sadece doku örnekleri gönderildiğinde soğuk zincirde ve 24 saat içerisinde laboratuvara ulaştırılmalıdır. IBV izolasyonu için en uygun materyal trakeadır. Özellikle enfeksiyonun ilk haftasında alınan trakeal sıvablar veya trakeal doku örnekleri ile akciğer, böbrek, yumurta kanalı gibi organlar izolasyon amacıyla gönderilebilir. Enfeksiyonun başlangıcından bir haftadan daha uzun süre geçmiş ise kloakal sıvablar ve sekal tonsiller de gönderilebilir. Bunun nedeni, virusun öncelikle üst solunum kanalında çoğalıp daha sonra diğer organlara yayılmasıdır. IBV Serotiplendirme Enfeksiyöz bronşitis virusunun doğada hızla değişme yeteneği vardır. Virus suşlarının farklı serotiplerinin çapraz koruma oluşturmadığı kabul edildiğinden dolayı IB suşlarının serotiplerinin saptanması önemlidir. Klasik olarak, IBV suşları virus-nötralizasyon (VN) testlerine dayanılarak değişik serotiplere sınıflandırılır. Ayrıca IB virus suşları, serotip ile korelasyon gösteren Spike glikoprotein geninin genetik karakteristik özelliklerine dayanılarak da sınıflandırılabilir. Tedavi ve Kontrol Enfeksiyöz bronşitis viral bir hastalık olduğundan ilaçla tedavisi mümkün değildir. Ancak sekonder bakteriyel enfeksiyonların önlenmesi amacıyla antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Enfeksiyöz bronşitisten korunmada; biyogüvenlik, uygun bakım ve yönetim koşullarının sağlanması yanında aşılamalar da önemli yer tutmaktadır. Hastalık etkeninin hızla etrafa yayılabilmesi, 16 belirli bölgelerde çiftliklerin çok yoğun bulunması ve bir çiftlikte çok sayıda değişik yaş gruplarının olması nedeniyle ticari işletmelerde virusun sadece hijyenik önlemlerle kümeslere girişini engellemek pratik değildir. Enfeksiyöz bronşitis’in etkili kontrol stratejisinde aşılar önemli bir yer tutar. Tavuklarda kayıpları önlemek için aşılar, ilk olarak 1950’li yıllarda kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde ise yoğun kanatlı yetiştiriciliğinin yapıldığı yerlerde rutin olarak kullanılmaktadır. Enfeksiyöz bronşitis’de, newcastle (ND) veya gumboro (IBD)’nun aksine maternal antikorlar bir günlük yaşta uygulanan aşılamayı engellememektedir. Enfeksiyöz bronşitise karşı attenue canlı aşılar ve inaktif aşılar kullanılmaktadır. Broilerlerin aşılanmasında birden fazla canlı aşı kullanılırken, damızlık ve yumurtacıların aşılanmasında 2 veya daha fazla canlı aşı uygulamasını takiben yumurta periyoduna girmeden önce inaktif aşılar ile aşılanırlar. Virusun varyant olarak ifade edilen çok farklı genotipik ve antijenik tiplerinin var olması nedeniyle korunma çok zordur. Bu nedenle IB hastalığının kontrolünde başarılı olmak için, bölgede hastalığa neden olan virus serotiplerinin, bu serotiplerin özelliklerinin ve yaygınlığının, aşılama günlerinin ve yöntemlerinin çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Varyantların tümüne çapraz koruma sağlayan antijenik özellikte bir aşı mevcut olmamasına rağmen bazı virus varyantlarına karşı çapraz koruma sağlayan ve protektotip olarak adlandırılan aşı suşları mevcuttur. Bu protektotip yaklaşımı ile birçok serotipe karşı koruma sağlanabilir. Aşılamalardan başarılı sonuç almak için; İşletmenin bulunduğu bölgeye uygun aşı ve aşılama programları seçilmelidir. Aşılar uygun koşullarda saklanmalı ve son kullanım tarihinden sonra kullanılmamalıdır. Aşıların etkinliği oda ısısında uzun süre saklandığında ve uygun olmayan bir solüsyon ile sulandırıldığında azalır. Aşılama dozu her bir civciv için uygun olmalıdır. İyi bir bağışıklık elde etmek ve aşı reaksiyonlarından kaçınmak için üretici firmaların önerileri doğrultusunda suşa göre değişebilen aşı uygulama metotları seçilmelidir. KAYNAKLAR Butcher, G.D., Shapiro, D.P., Miles, R.D. (2002). Infectious Bronchitis Virus: Classical and Variant Strains. http://edis.ifas.ufl.edu. Erişim tarihi: Mayıs 2012. Butcher,G.D., Miles,R.D. (2003). Infectious bronchitis and its effect on Egg Production and Egg Quality. . http:// edis.ifas.ufl.edu. Erişim tarihi: Şubat 2011. Cavanagh, D., Gelb, J.(2008). Infectious bronchitis. In: Diseases of Poultry Ed:Saif,Y.M., Fadly, A.M., Glisson, J.R., McDougald, L.R., Nolan, L.K., Swayne, D.E. Iowa State Pres, Ames, Iowa, USA p:117-135. Cook, J.K.A., Orbell, S.J., Woods, M.A., Huggins, M.B.(1999). Breadth of protection of the respiratory tract provided by different live-attenuated infectious bronchitis vaccines against challange with infectious bronchitis viruses of heterologous serotypes. Avian Pathology, 28:477485. Çarlı, T., Çöven, F., Kahya, S., Temelli, S., Eyigör, A.: Kanatlı Infeksiyöz Bronşitis (IBV) izolatlarının S1 Genindeki Aşırı Değişken Bölgenin Dizi Analizine Dayalı Tiplendirilmesi. TUBİTAK, Proje No:1100914 (Devam ediyor) Ergün, A., Çöven, F., Orhan, G., Karaçalı, S., Deveci, R. (1994). İzmir ve Bursa Bölgesinde Enfeksiyöz Bronşit Olaylarının Araştırılması ve İzolasyon Çalışmaları. Hayvan Aşıları Kontr. Merk. Mdr. Derg. C.18, S.32. 29- 46. Fabricant, J. (1998). The Early History of Infectious Bronchitis. Avian Diseases 42, 648-650. HAYATA DAİR Acele Karar Vermeyin Çinli düşünür Lao Tzu’dan bir öykü: Köyün birinde bir yaşlı adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış... Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış. Bir sabah kalkmışlar ki, at yok. Köylüler, ihtiyarın başına toplanmış: “Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var, ne de atın” demişler. İhtiyar: “Karar vermek için acele etmeyin” cevabını vermiş. “Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz.” Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş. Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine. Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş. Bunu gören köylüler toplanıp ihtiyardan özür dilemişler. “Babalık” demişler, “Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için. Şimdi bir at sürün var.” “Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. “Sadece atın geri döndüğünü söyleyin. Bilinen gerçek yalnız bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz.” Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeye çalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara. “Bir kez daha haklı çıktın” demişler. “Tek oğlun bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok. Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın.” İhtiyar, onlara aynı şeyi söylemiş: “Acele etmeyin. Tek gerçek: Oğlum bacağını kırdı. Sonra neler olacağı asla bilinmez.” Birkaç hafta sonra, düşmanlar o ülkeye saldırmış. Kral, eli silâh tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. İhtiyarı ziyaret etmişler: “Haklı olduğun kanıtlandı... Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer...” İhtiyar, “Siz erken karar vermeye devam edin” demiş. “Ne olacağını kimseler bilmez. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama hangisi talih, hangisi şanssızlık onu zaman gösterir.” Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatle tamamlamış: “Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar, aklın durması halidir. Akıl, insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır. Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu fark edersiniz. Peşin hükümlerden kaçının. Her zaman gördüğünüzün ötesinde başka gerçekler olabileceğini düşünün.” MEVZUAT 17 ETİKETLEME YÖNETMELİĞİ TÜRK GIDA KODEKSİ ETİKETLEME YÖNETMELİĞİNİN GEÇİŞ HÜKÜMLERİ İLE İLGİLİ HUSUSLAR Y umurtanın üretilmesi, saklanması, taşınması ve etiketlenmesini belirleyen değişik mevzuatlar bulunmaktadır. Piyasaya güvenilir yumurta arzı için gerekli hususlardan biride doğru etiketlemedir. Bu amaçla etiketleme yönetmeliğinin uygulamasına ilişkin yönerge aşağıda bilgilerinize sunulmuştur. Yönetmeliğin yayım tarihinden önce faaliyet göstermekte olan gıda işletmecileri için geçerli olmak üzere; 1) Gıda işletmelerinin stoklarında bulunan etiketler mevcut hali ile (gerek işletme kayıt numarası ve gerekse onay numarası almış veya “Tarım ve Köyişleri Bakanlığının …. tarih ve … sayılı izni ile üretilmiştir.” ifadesi olsa dahi) her türlü durumda 1/7/2012 tarihine kadar kullanılabilecektir. Bu şekilde 1/7/2012 tarihinden önce piyasaya arz edilen veya etiketlenen gıdalar 31/12/2014 tarihine kadar piyasada bulunabilecektir. 2) Üzerinde “Tarım ve Köyişleri Bakanlığının …. tarih ve … sayılı izni ile üretilmiştir.” ibaresinin yer aldığı etiketlerin 1/7/2012 tarihine kadar tüketilememesi durumunda, bu etiketler üretim izni ile ilgili bilginin yer aldığı bölümün uygun şekilde kapatılması suretiyle 31/12/2013 tarihine kadar kullanılabilecektir. Kapatılan bilginin yerine; a) Kayıt işlemine tabi olan işletmeler için: -“Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak kayıt numarası alınmış ise “işletme kayıt numarası” yazılır. Bu bilgi verilirken Etiketleme Yönetmeliği’nin 27 nci maddesine göre hareket edilir. -“Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak kayıt numarası henüz alınmamış ise “gıda sicil numarası” veya “çalışma izin numarası” veya “işletme kayıt belgesi numarası ” bilgisi yazılır. Bu bilgi verilirken, Bakanlığın adı anılmaksızın “Gıda sicil numarası:……” veya “Çalışma izin numarası:…….” veya “İşletme kayıt belgesi numarası:…” şeklinde ifade edilir. b) Onay işlemine tabi olan işletmeler için: -“Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik” hükümlerine uygun olarak onay belgesi alınmış ise “tanımlama işareti” belirtilir. Bu bilgi verilirken, Etiketleme Yönetmeliği’nin 11 inci maddesinde belirtildiği üzere “Hayvansal Gıdalar İçin Özel Hijyen Kuralları Yönetmeliği”nin ilgili hükümleri uygulanır. -“Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetme- lik” hükümlerine uygun olarak onay belgesi henüz alınmamış ise “gıda sicil numarası” veya “çalışma izin numarası” bilgisi yazılır. Bu bilgi verilirken, Bakanlığın adı anılmaksızın “Gıda sicil numarası:……” veya “Çalışma izin numarası:…….” şeklinde ifade edilir. 3) 1/7/2012 tarihinden sonrası için geçerli olmak üzere; a) Gıda işletmeleri kayıt numarası veya onay belgesi aldığında, ürettikleri gıdaların etiketinde “işletme kayıt numarası” veya “tanımlama işareti” bilgisine yer vermeleri gerekmektedir. Bu nedenle, mevcut etiket stoklarını tüketmek isteyen gıda işletmecilerine, kayıt ve onay işlemleri için verilen süreyi mümkün olduğunca sonuna kadar kullanmaları önerilmelidir. Ancak, fazla sayıda ürün çeşidi bulunan ve tüm ürün çeşitlerinin etiketlerini aynı anda tüketemeyen gıda işletmelerinin kademeli olarak “işletme kayıt numarası” veya “tanımlama işareti” bilgisine geçiş yapabilmelerine imkân vermek amacıyla, 31/12/2013 tarihine kadar aşağıdaki uygulamalara izin verilebilir: -Kayıt numarası veya onay belgesi alındıktan sonra halen etiket stoku bulunan ürün gruplarının mevcut etiketleri; üzerindeki ilgili bilginin (gıda sicil numarası/çalışma izin numarası/işletme kayıt belgesi numarası) kapatılması ve yerine “işletme kayıt numarası” veya “tanımlama işareti” bilgisinin yazılması suretiyle kullanılabilir ya da -“işletme kayıt numarası” veya “tanımlama işareti” bilgisi mevcut etiket üzerine uygun bir yöntem kullanılarak (inkjet ile yazılması vb.) ilgili diğer bilginin (gıda sicil numarası/çalışma izin numarası/işletme kayıt belgesi numarası) yanı sıra ilave edilebilir. 4) Yönetmelik hükümlerine uygun olmayan etiketler, 31/12/2013 tarihinden sonra hiçbir şekilde kullanılamaz. Ancak bu tarihten önce piyasaya arz edilen veya etiketlenen gıdalar, 31/12/2014 tarihine kadar piyasada bulunabilecektir. 5) İthal edilen gıdaları piyasaya arz eden gıda işletmecileri için Yönetmeliğin geçici birinci maddesinin dördüncü fıkrası uygulanacaktır. Söz konusu fıkrada verilen geçiş sürelerine ilişkin uygulamalarda, yukarıda açıklanan durumlara benzer şekilde hareket edilmelidir. 1 Burada bahsedilen “işletme kayıt belgesi numarası”, 5996 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 13/12/2010 tarihinden sonra “Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik” yayımlanana kadar geçen ara dönemde işletme kayıt belgesi almış olan işletmeler için geçerlidir. 18 HAYATA DAİR Hangi Kurt Kazanacak? Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri torunlarına eğitim veriyordu. Onlara dedi ki: -“İçimde bir savaş var. Korkunç bir savaş. İki kurt arasında... Bu kurtlardan birisi; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibri, kendine acımayı, suçluluğu, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, yapmacık gururu, üstünlük taslamayı ve egoyu temsil ediyor. Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçakgönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor. Aynı savaş sizin içinizde de sürüyor ve diğer tüm insanların içinde de.” Çocuklar anlatılanları anlamak için bir dakika düşündüler ve içlerinden biri büyükbabasına, MİZAH -“Hangi kurt kazanacak?” diye sordu. Yaşlı Cherokee kısaca cevapladı : - “Beslediğiniz…” GÜVENLİ YUMURTA ÜRETİMİ 19 20 Optimum Mikoplazma Kontrolü ile Daha Sağlıklı Tavuklar Yüksek Kazanım Yapılan Yatırımın Geri Dönüşü Tylan® is a trademark for Elanco’s brand of tylosin. Elanco® and the diagonal color bars are trademarks of Eli Lilly and Company. © May 2002/February 2009 Elanco Animal Health. © Image chicken: Fotolia/Marty Kropp. (PO0903) Tylan Premix ile Rahat Solunum, Yüksek Performans Granül Şimdi Arınma Süresi gün! 0 Elanco Hayvan Sağlığı Lilly İlaç Ticaret Ltd. Şirketi Kuşbakışı Caddesi No.4 Rainbow Plaza Kat.3 Altunizade 34662 Istanbul 0216 554 00 00 Daha fazla bilgi için lütfen Elanco temsilcinizle görüşünüz. www.elanco.com BİLEŞİMİ: Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks açık kahverenkli, akışkan, granüler bir üründür. Her kg’da 250 g tilosin aktivitesine eşdeğer tilosin fosfat bulunur. Taşıyıcı olarak soya unu içerir. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLERİ: Tilosin, fermentasyon yoluyla Streptomyces fradiae kültüründen elde edilen makrolit grubu bir antibiyotiktir. Bakterilerde 50-S ribosomal alt birime bağlanarak bakteri gelişimini durdurur. Antibakteriyel spektrumunda Mikoplazma spp., gram pozitif ve bazı gram negatif mikroorganizmalar bulunur. Ağız yoluyla verildikten sonra emilen tilosin BOS hariç, tüm vücut kesimlerine etkili yoğunlukta geçer. Vücutta pek değişime uğramadan başlıca safra ve kısmen de idrarla atılır. KULLANIM SAHASI / ENDİKASYONLARI: Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks, tavuklarda duyarlı bakteriler tarafından meydana getirilen solunum yolu enfeksiyonları ile nekrotik enteritten korunma ve tedavi amacıyla kullanılır. UYGULAMA ŞEKLİ VE DOZU: Veteriner hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği takdirde, şu şekilde kullanılır: Kronik Solunum Yolu Hastalığı: Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks, tavuklarda 800 ppm (3.2 kg Tylan G 250/ton yem) dozunda ve 5 gün süreyle yem içerisinde kullanılır. Uygulama, 4 hafta sonra 2 gün süreyle tekrarlanır. Nekrotik Enterit: Nekrotik enterit’e karşı, 50-150 ppm (0.2-0.6 kg Tylan G 250/ton yem) dozunda 7 gün süreyle uygulanır. Yemin tamamına katılmadan önce, Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks’in 20-50 kg yemle ön karışıma tabi tutulması önerilir. İSTENMEYEN ETKİLER: Tilosin güvenli bir madde olup, belirtilen dozlarda kullanılması durumunda herhangi bir yan etki görülmez. İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ: Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks fenikoller, linkozamidler ve diğer makrolit grubu antibakteriyellerle eş zamanlı olarak uygulanmamalıdır. GIDALARDA İLAÇ KALINTI UYARILARI: İlaç kalıntı arınma süresi (i.k.a.s.): Kalıntı arınma süresi et ve yumurta için “0” (sıfır) gündür. KONTRAENDİKASYONLARI: Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks, tek tırnaklı hayvanların yemlerine karıştırılmamalı ya da bu hayvanlara direkt olarak verilmemelidir. GENEL UYARILAR: Kullanmadan önce ve beklenmeyen bir etki görüldüğünde veteriner hekime danışınız. Çocukların ulaşamayacağı yerlerde bulundurunuz. Gıda maddelerinden uzakta bulundurunuz. Ambalajı hasarlı olan ürünleri satın almayınız ve kullanmayınız. UYGULAYICININ ALMASI GEREKEN ÖNLEMLER VE HEKİMLER İÇİN UYARILAR: Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks’in deri ile teması irritasyona yol açabilir. Ürünün kullanımı sırasında maske, koruyucu eldiven ve elbise giyilmelidir. Uygulama sonrasında eller yıkanmalıdır. Deri ile temas durumunda, ilgili yerler yıkanmalıdır. Tylan G 250 Veteriner İlaçlı Premiks yeme karıştırılmak üzere formüle edildiğinden, direkt olarak hayvanlara verilmemelidir. MUHAFAZA ŞARTLARI VE RAF ÖMRÜ: Raf ömrü, imal tarihinden itibaren 24 aydır. Açılmış ambalajdaki ve yem içindeki raf ömrü 3 aydır. Işıktan koruyunuz. +25 ˚C altında muhafaza edilmelidir. TİCARİ TAKDİM ŞEKLİ: 25 kg’lık kraft kağıt torbalarda. PERAKENDE SATIŞ YERİ: Veteriner hekim reçetesiyle eczanelerde ve veteriner muayenehanelerinde satılır (VHR). PROSPEKTÜSÜN ONAY TARİHİ: 04.11.2008 TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI RUHSAT TARİH-NO: 08.04.2004 – 9/843 RUHSAT SAHİBİNİN ADI VE ADRESİ: Lilly İlaç Ticaret Ltd. Şti. Kuşbakışı Cad. No:4, 34662 Altunizade / İstanbul İMAL YERİNİN ADI VE ADRESİ: Eli Lilly & Company Ltd., Speke Operations Fleming Road Liverpool L24 9LN, İngiltere. Seri No.(Batch No), Üretim Tarihi (Date of Manufacturing) ve Son Kullanma Tarihi (Expiry Date) için torbanın ön yüzünün alt kısmına bakınız. ® Tylan G 250, Eli Lilly and Company’nin tescilli ticari markasıdır.
Benzer belgeler
2014/Kasım Heber Bülteni..
hayata geçirebileceğimizin çalışmalarına yaptık” dedi.
Uluslararası Yumurta Komisyonu’nun
(IEC) 1996 yılında Viyana toplantısında, yumurtanın besleyici değerine dikkat çekildiğini vurgulayan Konya,...
MOBA Yumurta Tasnif ve Paketleme Makineleri Bilgi
kimi zaman ise bilmeyerek gelişmesinin engellenmesine de fırsat verilsadece medyada yer alabil- memelidir. Bu gibi bilimsel nitelik taşımayan
mek amacı ile dile getirilen beyanatlara karşı, tüketic...