90. sayımızı okumak için tıklayın
Transkript
90. sayımızı okumak için tıklayın
“Sultan’ın kabusu, halkların hayali” Fırıncı Tumas Amca… Dr Samet Mengüç S.5’da Ve Üsküdar lider: 1-0 Yıl 3 Sayı 90 B u hafta, 24 Nisan Cuma günü bu topraklarda yaşanan en büyük acının 100. yıldönümü. 1915 Ermeni Soykırımı’nın etkisi ve izleri bu ülkede hâlâ yaşanıyor. Devlet bu trajediyle yüzleşmediği sürece sadece bir halkın yaraları kanamaya devam etmeyecek, aynı zamanda bu ülke halkları kendini özgür ve huzurlu hissetmeyecek. Sevgili Hrant Dink’in yadigarı Agos gazetesinin genel yayın yönetmeni Yetvart S.22’de HDP ve soykırım S.17’de Nükleer'e karşı Kadıköy'e S.18’de 22 Nisan 2015 Çarşamba "100. yıl yüzleşmeyi düşünmenin başlangıcı olsun" Danzikyan ile bu hafta 1915 Ermeni Soykırımı’nı konuştum. Devletin inkâr politikasının toplumumuza etkilerini irdeledik. HDP, siyasi partiler içinde bu meseleye inkârcı yaklaşmayan tek parti oldu soykırımın 100. yıldönümünde de. HDP’nin halkların kardeşliği şiarı ve yüzleşme talebinin doğal sonucu bu tavır. HDP, dün İstanbul’da görkemli bir toplantıda 2015 Seçim Bildirgesi’nin açıkladı. ‘Büyük İnsanlık’ kavramı ile bildirgesini Yetvart Danzikyan ile Agos Gazetesi'nin yeni binasında buluştuk ve hükümetin, devletin, siyasi partilerin ve halkın 1915 Ermeni Soykırımı konusundaki tutumunu konuştuk. Gidenlerin acısını içimizde hissederek... tanımlayan HDP, bu seçimlerde de sonrasında da Türkiye siyasetini dönüştürmeyi sürdürecek gibi görünüyor. Kamuoyu, HDP’nin seçim bildirgesine diğer partilerinkilerden daha fazla ilgi gösterdi. Medya ilgisi de öyleydi. Bu da toplumun yeni bir siyaset beklentisini ortaya koyuyor. HDP, ‘Yeni Yaşam’ vizyonunu toplumsallaştırmayı başarmış durumda. Bundan sonrası daha kolay olacak. HDP’nin barajı aşması bu ülkede demokrasi ve barış için şart oldu. Haftaya görüşmek üzere. Budak: "HDP'yi desteklemeliyiz Avrupa'nın renkleri Maltepe'de Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkan Yardımcısı Sait Budak gazetemizi ziyaret etti ve güncel siyaset ve HDP’ye ilişkin görüşlerini açıkladı S.2'de “Comenius Projesi” kapsamında Türkiye’ye gelecek öğrenciler Maltepe’de buluşacak. 9 ülkeden gelen öğrenciler, Maltepe’de ağırlanacak. S.16'da SOYLESI 2 SÖYLEŞİ 2015 22 Nisan Çarşamba KADEP Genel Başkan Yardımcısı Budak: “HDP’yi desteklememiz gerekir” Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkan Yardımcısı Sait Budak gazetemizi ziyaret etti ve güncel siyaset ve HDP’ye ilişkin görüşlerini açıklarken sorularımızı cevapladı: İshak Karakaş Öncelikle hoş geldiniz. Hazır sizi ağırlamışken birkaç soru yöneltmek istiyorum. Seçim arifesindeyiz, HDP size geldi, anlaşamadı. Neden? Şimdi efendim benim bildiğim kadarıyla genel başkanımız HDP yetkilileriyle görüştüğünde bir kontenjan talebinde bulunmuş, fakat parti başkanlık divanınca böyle bir kararımız olmamasına rağmen Diyarbakır İl Başkanımız böyle bir talepte bulunmuş, bundan dolayı HDP yetkilileriyle anlaşamamışlar. HDP yetkilileri demişler ki; ‘’Biz bundan önceki seçimde sayın Şerafettin Elçi’yi aday gösterdik, birkaç partinin hakkını size verdik, bundan dolayı siz önümüzdeki 7 Haziran seçimlerinde bize aday vermeyin, bize katılan yeni partiler var, öncelikle hak onlarındır, onlara vermemiz lazım.’’ Bu nedenle anlaşamamışlar. Siz neden şikayet ediyorsunuz? Benim bildiğim kadarıyla o karara bir tepkiniz var. Ben Sait Budak olarak, genel başkan yardımcısı olarak benim tepkim şundan ötürüdür; önümüzdeki 7 Haziran seçimlerinde biz kardeşlerimizi desteklememiz lazım. Çünkü HDP bizim siyasi görüşümüze en yakın olan partidir, en tercih ettiğimiz konuları HDP dile getiriyor, haliyle bizim de destek vermemiz gerekiyor. Genel başkanınız bunu biliyor mu? Yani sizin bu açıklamaları yapmanız partinizce sorun olmaz mı? Hayır bu benim şahsımı ilgilendiriyor. Ama sizin bir sıfatınız var, genel başkan yardımcısısınız. Doğrudur, ben hakkımı kullanıyorum, benim dışarda kalmaya niyetim yok, madem ki ben bir siyaset yapıyorum, açıkta kalacak halim olmayacağına göre ben kendi taraftarlarımı başıboş bırakamam, benim şahsi görüşüm beni dinleyen arkadaşlarım varsa, taraftarlarım varsa önümüzdeki 7 Haziran seçimlerinde HDP’ye oy vermeliler. Peki genel başkan tarafını hangi partiden koyacak? Siz tarafınızı HDP’den yana kullandınız ama genel başkanın ayrı bir çağrısı olmaz mı? Birinci toplantı da ve akabinde yapılan ikinci toplantı da anlaşma sağlanamadı, bunun arkasından anlaşma sağlanamadığını genel başkan bizzat bana söyledi, bize kontenjan verilmeyince biz de masadan kalktık ama biz onlara söyledik, yine de oylarımızı size vereceğiz ama bunu derken başkanlık divanının, parti meclisinin bir kararı yok. Genel başkanın böyle söylemesi, kalkıpta karşı çıkması, başka tarafa oy vermeleri bence mantıklı değildir. değil, kendi kitlenize de hitap ediyorsunuz. Bu benim partideki arkadaşlarıma, kitlelerime davetimdir. Tekrar ediyorum bu açıklamanız sizin başınızı ağrıtmaz mı? Sonuçta genel başkan yardımcısısınız, size bir görev verilmiş, sizin açıklamalarınız her zaman partiyi bağlar, sıkıntı yaratmaz mı bu? Doğrudur ama parti meclisi kararınca alınmış bir kararımız yok, demek ki anlaşılıyor ki serbest bırakıldı, bugüne kadar alınmış bir karar yok. 21 Nisan’a kadar parti olarak bir kararımız yok, karar olmadığına göre ben şahsi düşüncemi, görüşümü ortaya koyuyorum, HDP’yi destekleyeceğiz. Son olarak eklemek istediğiniz, talepte bulunduğunuz bir konu var mı? Son olarak ben şunu söylüyorum, ezilen tüm halkların sadece Kürd’ü değil, Laz’ı, Çerkes’i, Alevisi ne varsa çağrıda bulunuyorum, bu 7 Haziran seçimlerinde oylarını HDP’ye vermelerini rica ediyorum, tavsiye ediyorum. Sanırım salt birey olarak Çok teşekkür ederim. Ben teşekkür ediyorum, beni davet ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum, Halkın Nabzı gazetesine de başarılar diliyorum. Çok sağolun. HABER 3 2015 22 Nisan Çarşamba İşte HDP'nin seçim bildirgesi H alkların Demokrasi Partisi 2015 seçim bildirgesini dün İstanbul’da açıkladı. Eş Başkanlar Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın okuduğu bildiride toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren önemli öneri ve vaatler var. Kadın ve gençler -Kadın bakanlığı kurulacak -8 Mart’ı bütün kadınlar için resmi tatil ilan edilecek -15-25 yaş arasına her ay 200 TL verilecek -Oy verme yaşı 16, seçilme yaşı 18’e indirilecek -Burs ve katkı payı ödemeleri ücretsiz olacak Vicdani ret -Eline silah almak istemeyen her genç bu bu haktan (vicdani ret) yararlanacak. -Trans cinayetlerine karşı önlem alınacak Çocuk hakları -Çocuk işçiliğine izin verilmeyecek -Çocuk cezaevleri kapatılacak Eş Başbakanlık sistemi -Sivil anayasa yapılacak -Eş başbakanlık sistemi getirilecek -Valileri halk seçecek -Seçim barajı kaldırılacak Yargı -Savcılığa bağlı adli kolluk kurumu kurulacak -Arama ve gözaltılarda keyfi uygulamalar olmayacak -Hasta tutsaklar serbest kalacak -Nefret suçları cezalandırılacak -Politik suçlar suç kategorisi olmaktan çıkacak -Hakikat komisyonları kurulacak -Koruculuk sistemi kalkacak Medya -Sansüre kaldırılacak -Basını ve iletişimi kısıtlanması kalkacak İnanç ve Din özgürlüğü -Din dersleri isteğe bağlı olacak -Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılacak -Cemevleri ibadethane olarak tanınacak Asgari ücret -Asgari ücret net 1,800 TL’ye çıkarılacak. -18 yaşına kadar olanlara, engellilere ve emeklilere toplu taşıma ücretsiz olacak. -Her eve ayda 10 metreküp su, ayda 180 kw/h elektrik ücretsiz verilecek, ısınma desteği sağlanacak. -Taşeronluk sistemini kademeli olarak kaldırılacak. -Haftalık çalışma süresi 35 saate dü- ABONELİK KARTI 1 Yıl Yurtiçi 60 Adı Soyadı : ANADOLU YAKASINDA GÖRÜNÜR OLMAK iÇiN ilan Reklam ve Rezervasyon hattı için bizi arayınız T: 0216 457 46 46 F: 0216 457 13 12 e-mail: [email protected] Adresi : e-mail : Tel-GSM : şecek. Emekliler ve engelliler -En düşük emekli maaşı 1800 TL olacak -Emeklilerden hastane katkı payı alınmayacak. -Çalışan emeklilerden prim kesilmeyecek -Engelliler Bakanlığı kurulacak Eğitim -Eğitim müfredatını tekçi, cinsiyetçi, militarist ve şoven içerikten arındırılacak - Eğitim ücretsiz olacak -Atanamayan öğretmenler atanacak Halkın Nabzı Gazetesi Süreli Yayın AHİS Reklam Organizasyon Prodüksiyon San. Tic. Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni (sorumlu) İSHAK KARAKAŞ Editör: Ahmet TULGAR Abonelik bedelini banka hesabına yatırdıktan sonra bilgileri lütfen aşağıda belirtilen posta adresine veya e-mail e gönderiniz. Grafik Mizanpaj HALKIN NABZI Hakan YILDIRIM Bağlarbaşı Mahallesi 2. İlkokul Cad. No:39 Cihangir İş Mrk. Kat:2 D:7 Maltepe/İstanbul/Türkiye T:+90 216 457 46 46 F:+90 216 457 13 12 [email protected] www.maltepeninnabzi.com AKBANK Maltepe Şubesi TL HESABI: Şube Kodu: 00 29 Hesap No:0189926 IBAN:TR35000460002 9888000189926 Hukuk Danışmanı Erdal BEKTAŞ Av. Uğur KARAKAŞ Grafiker Danışma Kurulu Spor Servisi Fırat COŞKUN Kültür Sanat Bedros DAĞLIYAN Avusturya Temsilcisi Erdal BOYOĞLU Viyana Temsilcisi Emine BAŞKÖY Fehim IŞIK Samet MENGÜÇ Fuat TOKAT Bilgi İşlem: Ufuk Karakaş Yer: Bağlarbaşı Mh. 2. İlkokul Cd. No: 39 Cihangir İş Merk. Kat 2 D:7 Maltepe - İstanbul Tel: 0216 457 46 46 Fax: 0216 457 13 12 [email protected] Baskı: GÜN MATBAA Beşyol Mah. Akasya Sk No 23/A Sefaköy-Küçükçekmece - İST. Tel: +90 212 426 63 00 4 HABER 2015 22 Nisan Çarşamba BaBaZuLa, Maltepe’yi coşturdu B aBaZuLa grubu, Maltepe Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde (TSKM), muhteşem bir konser verdi. Japonya’dan gelen BaBaZuLa hayranı bir çiftin de salondaki yerini aldığı etkinlikte, gruptan Murat Ertel, seyircilerin arasına karışarak büyüleyici bir görsel şova imza attı. Kendilerine has müzik tarzı ve sahne şovlarıyla dikkat çeken BaBaZuLa grubu, TSKM’de unutulmaz bir konser verdi. Ağırlıklı olarak, Japonya’da listelerde uzun süre birinci olan son albümleri “34 Oto Sanayi”deki parçalar başta olmak üzere, “Abdülcanbaz”, “Bir Sana Bir de Bana” ve “Efkarlı Yaprak” ezgilerini seslendiren grup üyelerinden Murat Ertel, bir ara seyircilerin içine de karışarak, büyüleyici bir görsel şova imza attı. Aynı zamanda her konserlerinde olduğu gibi ressam Ceren Oykut, sahnede akrilik boya eşliğinde ellerini kullanarak resim yaptı. “Efkârlı yaprak’ı anneme adıyorum” Kendine has dans ve teatral öğelerle hem müziğini hem de düşüncelerini destekleyerek, adeta bir Şaman ayini sunan “BaBaZuLa”nın solistlerinden Murat Ertel, “Çok yakın bir zaman- da annemi kaybettim. Onun için seslendirdiğim Efkârlı Yaprak adlı türkü benim için çok büyük anlam taşıyor. Aslında bu ezgiyi dayım İlhan Selçuk’a yazmıştım. Bir gün annemle konuşurken, ‘Anne efkâr ne demek’ diye sordum. O da bana dönüp, ‘Efkârın kökeni fikirdir, fikri olan insanlar efkâr sahibi olur’ demişti. Bu ezgimiz, 34 Oto Sanayi adlı albümümüzde yer aldı. Şimdiki dünyada sınırlar, bayraklar önemli değil. Önemli olan kültür, biz de kültürümüzden esinlenerek müzik yaptık ve dünyaya açıldık” diye konuştu. Altı el piyano Türkiye’de ilk kez TSKM’de çalındı D ördüncü Uluslararası Opus Amadeus Oda Müziği Festivali’nin açılış konseri, Maltepe Belediyesi Prof. Dr. Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde (TSKM) gerçekleştirildi. 1 ay süreyle farklı kültür merkezlerinde devam edecek festivalde, Türkiye’de ilk kez altı el piyano resitali verildi. TSKM, unutulmaz bir konsere ev sahipliği yaptı. Dördüncü Uluslararası Opus Amadeus Oda Müziği Festivali’nin açılış konserinin gerçekleştirildiği etkinlikte, Gökhan Aybulus, Kandemir Basmacıoğlu ve Özgür Ünaldı sahne aldı. Bach-Kurtag, Mozart, Schubert, Gounod, Panerai, Czerny, Schnittke ve von Weber’in eserlerinin icra edildiği festivalin açılış konserinde dört el ve Türkiye’de ilk altı el piyano resitali verildi. Konsere büyük ilgi Büyük bir ilginin gösterildiği konserde, yoğun istek üzerine sanatçılar konser bitiminde tekrar sahneye çıkarak Shubert’in eserlerini icra ettiler. Konser sonrası bir konuşma yapan festivalin sanat direktörü Mehmet Mestçi ise, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç ve TSKM yetkililerine teşekkür etti. Ayrıca sanatçılara TSKM yöneticileri tarafından çiçek takdim edildi. Festivalin sponsorlarından olan Maltepe Belediyesi adına TSKM’de, 18 Mayıs’ta bir kez daha konser verecek olan sanatçılar, 1 ay süreyle İstanbul’un farklı yerlerinde konser vermeye devam edecek. YORUM 5 2015 22 Nisan Çarşamba “Sultan’ın kabusu, halkların hayali” FEHİM IŞIK H DP’nin de açıklamasıyla toplumun geniş bir kesimi tarafından yakından gözlenen 3 parti seçmene projelerini sundu. Öncelikle açıklanan bildirgelerin ruhundaki en temel farktan başlayalım. Farkındaysanız, her partinin beyannamesini bir erkek açıkladı. HDP’nin beyannamesini açıklayanlar ise bir erkek ve bir kadındı. “Kadınlar siyasete el koyuyor” diyen HDP, eş başkanlar Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın açıkladığı bildirgeyle, esasen geleceğin eşitlik üzerinden kurulacağının güvencesini verdi... Elbet tek fark bu değil ama farklara bakmadan önce diğer partilerin seçmene ne sunduğuna bakalım. İlkin iktidarının 12 yılını tamamlayan AKP’ye bakalım. Önce bir soru: AKP’nin seçmene sunduğu beyannamede insanı gören oldu mu? Ne yazık ki yok! İnsanı görmeyen, büyük çoğunluğu ile teknik, özgürlükleri dışlayan, üstüne üstlük “olmazsa olmazımdır” dediği çözüm sürecini matbaaya giderken yolda düşüren bir beyanname açıkladı, AKP’nin lideri. O beyannamenin tek yenisi var; o da tekçi yönetimi güçlendirecek Türk tipi başkanlık sistemi... CHP’nin kabul etmek gerekir ki sosyal ve ekonomik politikalar açısından üzerinde ince düşünülmüş, geçmişe nazaran gelişkin bir beyannamesi var. CHP 7 Haziran Bildirgesi ile yüzünü daha çok AKP’nin oy deposu olan yoksul semtlere dönmüş görünüyor. Ama adaylarının önemli bir kesiminin kimliği nedeniyle Alevilere daha fazla hitap edeceğini, haklarını teslim edeceğini düşündüğümüz CHP, buna rağmen Aleviler başta olmak üzere farklılıklara dönük temel olgulara çözüm geliştirmekte hâlâ ikircikli ve korkak davranıyor. Seçim bildirgesinde bir kez daha görüldü ki CHP, “Siz yeter ki oy verin. Alevilerin de, Kürtlerin de, tüm farklılıkların da sorunlarını ben çözerim, onlara ben hak veririm” anlayışından vazgeçmiş değil. MHP henüz açıklamadı ama onun beyannamesinde yer alan bir başlık, yani “Güvenlik ve Terörle Mücadele” başlığı Türkiye’ye yeni bir şey vaat etmediğini göstermeye yetiyor. Açıklanan ve açıklanmayan tüm bu beyannameler içinde, hiç kuşku yok Türkiye’ye sunulan en gerçekçi ve bir o kadar da nitelikli beyanname, HDP’nin... Dayatmayı dışlayan, farklılıkların tümünü gözleyen, herkesin kendini ifade etmesindeki engelleri ortadan kaldıran anlayış HDP Seçim Bildirgesi’nin neredeyse her zerresinde var. Eş Başkanlar tarafından açıklanan bildirgede seçme ve seçilme yaşından, kadınlar ve gençler başta olmak üzere toplumun tümüne yönelik sosyal güvenlik politikalarına; zorunlu askerlikten, LGBTİ’lerin yaşam zorluklarının ortadan kaldırılmasına; çocuk haklarından her türlü otoriter ve vesayetçi yaklaşımlara karşı, eşit yurttaşlığı esas alan, insanlık esaslı, halkları ve kimlikleri gözleyen sivil bir anayasa yapılmasına; adaletle ilgili sorunlardan, güvenlik anlayışının yeniden düzenlenmesine; nefret suçlarıyla ilgili düzenlemelerden, soykırımların araştırılması ve hakikatlerin gün yüzüne çıkarılması amacıyla hakikat komisyonlarının kurulmasına; geri dönüşlerden koruculuk sisteminin kaldırılmasına; hayvan haklarından doğanın ve yaşamın korunmasına; Ortadoğu barışından AB ile müzakere ve tam üyelik yaklaşımının temel ilkeler gözardı edilmeyerek yeniden değerlendirilmesine; güvenceli yaşam ekonomisinden, kamusal toplu taşıma güvencesine; işsizlik fonundan asgari ücretin yaşanabilir bir düzeye çekilmesine kadar, en azından sol ve Kürt yurtsever hareketi açısından yeni olarak değerlendirebileceğimiz birçok yaklaşımı görmek mümkün. Yeni diyorum, çünkü sol ve Kürt yurtsever hareketi şimdiye kadar hep büyük fotoğrafı görmüş, lokal sorunlara çözümü büyük fotoğrafın parçası olarak değerlendirmişti. Bu kez ise HDP, iddiası olan bir parti olarak iktidara talip olduğunu, bu nedenle ayakları yere basan yaklaşımlarla seçmenin karşısına çıkmak istediğini gösteren bir yaklaşımı benimsedi. Bu yönüyle HDP Seçim Bildirgesi gerçekçiliği esas almış, diyebiliriz. Yani yüzü daha fazla Türkiye’ye dönük olan bu bildirgede, temel çözüm önerileri yerine herkese dokunan lokal çözüm önerileri önemsenerek öne çıkarılmış. Bu bildirge ile temel sorunlara dönük çözümün olmadığı iddia edilemez ama bu temel sorunlara dönük çözümün de her birine tek tek dokunulan lokal sorunlardan üretilebileceğini, üstelik daha demokratik, daha özgün bir biçimde üretilebileceğini görebilmek mümkün. Şunu da belirtelim ki HDP, Türkiye’nin geleceğini kurmanın yeni adı olarak öne çıkıyor. “Sultan’ın kabusu da” da bu zaten. Ama bilmek gerekir ki yeni Türkiye’de “Sultan’ın kabusu, halkların hayali” olacak... 6 YORUM 2015 22 Nisan Çarşamba Deniz Baykal, Erdoğan’ın koltuk değneği mi? ÖNDER BİROL BIYIK O ldum olası anlamaya çalışmışımdır Deniz Baykal’ın Erdoğan aşkını. Bu aşk biraz karşılıksız kalsa da, bu güne kadar Erdoğan’ın en sıkıştığı anlarda can simidi uzanmaktan imtina etmedi Baykal. Dün gibi hafızalarda daha… Erdoğan, yasaklı olduğu dönemde siyasete dönüşünü Deniz Baykal’a borçludur. Zülfi Livaneli hayıflanarak yazdı bunu. “Sen musallat ettin bu adamı başımıza” demeye getirdi. Deniz Baykal’da lafa bunalır mı? Şak diye yapıştırdı cevabı, “Şu kadar oy almış bir partinin başkanına yasak konulması benim demokrasi anlayışıma uymaz…” Haksız da sayılmazdı doğrusu. Ne yani, koskoca Deniz Baykal, 28 Şubat postallarının arkasına sığınıp siyasette ikbal mi kovalayacaktı? Sonraları müstakbel rakibinden günde on raunt aparkat yese de asker düdüğüne güvenip minderi yasak etmek, civan mert bir davranış olmazdı haliyle. Baykal, o muhteşem demokratik refleksini, örneğin yüzde 10 barajında da gösterebilirdi değil mi? Ama hayır, CHP genel başkanı iken yıllarca uyut- tu tüm barajları. AKP iktidar olmak riyet elitlerinin lideri sanıyor kendisini. için, Baykal’ın CHP’si ise ana muhaBunu bir kalem geçelim de biz solefette kalmak için aynı barajda kulaç rularımızı sormaya devam edelim, attılar. Ona da bu kadarı yetiyordu CHP’nin kaç sırtı var, acaba? Bir de zaten. genetik CHP oyları ne kadar acep? Ve geldik bugüne... 13 yıllık ikti- Şimdi Demirtaş çıkıp “Siz kendi kamdardan sonra, Erdoğan bir kez burunuzu yükseltin paşam. Bidaha rejim değişikliği için zim kimsenin sırtına ihtiyakolları sıvamışken, yine cımız yok,” dese haksız Baykal da en sağlam desteği ana mı yani? bilmeli ki, HDP muhalefetin eski geDeniz Baykal’ın nel başkanından telaşına bakarsak, barajın altında görüverdi işte. Fuat aslında yedi göbekkalması, Türkiye’nin Avni Ak Saray’ın ten CHP’li ama “şu çok kötü bir dikta yollarında secdeye HDP” de barajı gedurup nedamet geçiversin canım” direjimine dümen tirse bu kadar sevinyen bayağı korkutucu kırması demek dirmezdi herhalde Erkitle var demek ki! Var doğan’ı… ki, Baykal boş atıp dolu Ne demiş, yüzde 10 barajın tutma çağlarını çoktan maziye aşması için HDP’ye oy vermeye eği- havale etmiş bir tecrübeli politikacı limli CHP tabanına seslenen Baykal “ olarak “Aman ha! Sakın ha!” demekAman ha merhametten maraz doğar. ten kendini alamıyor. Biz Kızılay değiliz.” Bir de eklemiş İyi de, Erdoğan’ın başkanlık siste“Halkın kararıyla barajı aşmasından miyle, tek adamlı bir dikta rejimine mutluluk duyarım. Ama CHP’nin sır- geçeceğinden ürken kitleler senin görtından değil. Sakın ha!” mek istemediğini görüp HDP’ye yöneGeçerken belirteyim, Baykal’ın şu liyorsa, ne demeli? Şimdi siyaseti onlar halk ile CHP’lileri ayırma meselesine mı biliyor, sen mi? şapka çıkarttım doğrusu. Hala cumhuHadi de bakalım, bu kerameti ken- dinden menkul açıklamaların CHP’yi mi ziyadesiyle mutlu ediyor, yoksa Erdoğan’ı mı? Nedir bu zurnanın zırt dediği yerde Erdoğan’a koltuk çıkma iştahı, bir açıklayıversen! Peki neyin diyetini ödediğini anlamakta zorlandığımız Baykal, pek mi itibarlı Erdoğan katında? Hiç sanmıyorum… Erdoğan’a siyaset yolunu açan kendisiydi ama kaset komplosunu aydınlatmak için kılını kıpırdattı mı Erdoğan? Hayır. Aksine “Siyaset yapmayacağım…” derken, mevzunun rantını görünce meydan meydan belden aşağı salvolara girişti. Hep yenilgi ve hüsranlarla dolu siyasal tarihinden öğrendiği bir şey varsa, Baykal da bilmeli ki, HDP barajın altında kalması, Türkiye’nin çok kötü bir dikta rejimine dümen kırması demek. Neyse ki dün CHP’ye oy verip de onunla çoktan yollarını ayıran milyonlarca insan var ve onlar Türkiye’yi bekleyen karanlığı görüyorlar. Türkiye’nin kaderini de dün hangi partiye oy vermiş olursa olsun, özgür ve demokratik bir ülke için yüreği çarpan o yürekli insanlar çizecek. Senin Kızılay’ın olsa ne, olmasa ne?! HABER 7 2015 22 Nisan Çarşamba Fuarla kalkınan ilçe Maltepe’nin “kardeşi” oldu G eçtiğimiz günlerde Çin’in Anqing kentiyle ‘Kardeş Şehir’ olan Maltepe Belediyesi, ikinci protokolü de Şangay bölgesinde bulunan Changning Belediyesi ile imzaladı. Çin Halk Cumhuriyeti’nde büyük ilgi ile karşılanan Maltepe Belediyesi heyeti, Şangay’da fuar merkezi ile büyük bir atılım gerçekleştiren 800 bin nüfuslu Changning kenti ile de kardeş şehir anlaşması imzaladı. İmza törenine Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Changning Belediye Başkanı Xie Feng, Türkiye’nin Şangay Başkonsolosu Özcan Şahin, Maltepe Belediye Meclis üyeleri ile Changning Belediyesi yetkilileri katıldı. Fuar kalkındırdı İki ilçe arasındaki ilişkinin Türkiye-Çin bağlarını olumlu etkileyeceğini belirten Changning Belediye Başkanı Xie Feng, ilçelerinin fuarla kalkındığına ve hızla zenginleştiğine dikkat çekerek, Maltepe’nin fuar projesine her türlü katkıyı vereceklerini ifade etti. Başkan Ali Kılıç da, insan odaklı bir belediyeciliği hayata geçirmek için çalıştıklarını ifade ederek, “İlçemizi, diğer inanç ve kültürlerle buluşturmak istiyoruz. Bizim temel felsefemiz sevgi ve ‘daima sevgi kazanacak’ diyoruz” şeklinde konuştu. “M’expo ile işsizliği çözeceğiz” Fuar projesi ile işsizliğin çözümüne katkı sunacaklarını belirten Başkan Kılıç, “Bu fuar projesi, 200 bin metrekare kapalı alanıyla hizmet verecek. Fuarı, çevreci bir anlayışla inşa edeceğiz. Desteğiniz bize güç verecek” diye konuştu. Maltepe heyeti Changning ilçesin- Sosyal tepki reklam panosunu söktürdü H aydarpaşa Tren Garı’nın karşısında bulunan tarihi mendireğe dikilen reklam panosu sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine kaldırıldı. Kadıköy Haydarpaşa Tren Garı’nın karşısında bulunan tarihi mendireğe bir giyim firması tarafından yerleştirilen reklam panosu sosyal medyada eleştiri konusu olmuştu. Kadıköy Belediyesi ‘de sosyal medya hesaplarında panonun tarihi mendireğe zarar verdiğini ve İstanbul siluetini bozduğunu belirterek TCDD'yi kararından vazgeçmesi için uyarmıştı. İstanbulluların da panodan şikayetlerini sosyal medya hesaplarından dile getirmesi ile birlikte firma reklam panosunu kaldırdı. Panonun kaldırılmasını Kadıköy Belediyesi sosyal medya hesaplarından ‘’Birlikte oluşturduğumuz kamuoyuyla mendirekteki reklam kaldırılıyor. İstanbul’un mirasını birlikte savunacağız’’ diyerek duyurdu. deki temasları kapsamında, kentsel planlama merkezini de ziyaret etti. İlçenin tarihsel gelişimi hakkında bilgi alan heyet, halk merkezi ve yaşlı bakım merkezi ile 720 bin kitabın bulunduğu Changning Kütüphanesi’nde de incelemelerde bulundu. Çinli iş kadınından dev destek Maltepe Belediye Başkanı Ali Kı- lıç, dünyanın en zenginleri listesinde yer alan Huamao Grup Başkanı Zhang Ling Zhi ile de bir araya geldi. Çinli iş kadını, M’expo projesini yakından takip ettiklerini ve grup olarak tüm desteği vereceklerini söyledi. Kılıç, 4 bin 500 işçinin çalıştığı otomotiv yedek parçası üretimi yapan Huanxin şirketine ait fabrikayı da ziyaret etti. 8 HABER 2015 22 Nisan Çarşamba Pervin Buldan, medyada en çok yer alan kadın milletvekili; Leyla Zana ise 3. sırada S iyasi partilerin, 7 Haziran seçimlerinde yarışacak milletvekili aday listelerini açıklamaları, siyaset gündeminde hareketli günlerin yaşanmasını da beraberinde getirdi. Siyasi partilerin adayları arasında kadınların temsil oranı damerak edilen detaylar arasındaydı. Medya Takip Merkezi(MTM), yaptığı araştırmayla kadın milletvekillerinin medya yansımalarını ele aldı. Pervin Buldan, Ayşenur İslam ve Leyla Zana medyada en çok konuşulan isimler... 2015 Türkiye Genel Seçimleri Milletvekili aday listesi Yüksek Seçim Kurulu’na sunuldu. Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de en fazla merak edilen konulardan biri, kadın aday sayısıydı. Medya Takip Merkezi’nin,1 Mart ile aday listelerinin teslim edildiği 7 Nisan arasındaki dönemi kapsayan araştırması, partilerin kadın aday oranlarını ve bu süreçte en çok konuşulan kadın milletvekillerinin hangileri olduğunu ortaya koydu. Buna göre HDP adayı Pervin Buldan ilk sırada yer aldı. AKP milletvekili, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam listenin ikinci sırasındayken, HDP kadın milletvekillerinden Leyla Zana listenin üçüncü sırasında yer buldu. 2011 Türkiye Genel Seçimlerinde TBMM’nin sitesinde yayınladığı başkanlık divanı, komisyonlar ve ida- ri teşkilata göre cinsiyet dağılım istatistiklerinden oluşan tabloda dağılım şöyle gerçekleşti: AKP 45 kadın, 267 erkek milletvekili; CHP 17 kadın, 108 erkek milletvekili; HDP 9 kadın, 20 erkek milletvekili; MHP 3 kadın, 49 erkek milletvekili; Bağımsızlar 1 kadın, 11 erkek milletvekili. Kadın milletvekilleri meclisteki sayının % 14,39’unu oluşturdu. HDP en fazla kadın milletvekili oranıyla birinci sırada… Siyasi partiler, 7 Nisan’da Yüksek Seçim Kurulu’na milletvekili aday listelerini teslim ettiler. Listeler arasında en çok merak edilen konular arasında kadın adayların sayısıydı. Toplamda dört partiden 510 kadın aday gösterildi. Milletvekili adayları arasında AKP’den 99, CHP’den 103, MHP’den 40, HDP’den 268 kadın aday listede yer aldı. Tabloya bakıldığında, HDP’nin kadın aday sayısı, toplam diğer üç partinin kadın aday sayısından fazla oldu. 25. dönem milletvekili genel seçimleri kadın adayların oranı, AKP’de yüzde 18, CHP’de yüzde 18, MHP’de yüzde 9, HDP’ de yüzde 48 oldu. 2011 genel seçimlerindeki sayıyla kıyasladığımızda HDP ve CHP’deki kadın aday sayı ve oranlarındaki artış dikkatleri çekerken en düşük aday sayısı MHP’de oldu. Harem Otogarı taşınıyor! İ stanbul Anadolu yakasının tarihi otogarı Harem taşınıyor. Filmlere konu olan ve 1970’ten beri İstanbul’a gelen herkesin en az bir kez yolunun düştüğü Harem Otogarı artık Ataşehir’de yeni modern yerinde hizmet verecek. Otogarın işletmesini ise İSPARK yapacak. 2017 yılında açılması planlanan ‘Cep Otogarı’ ile artık Anadolu yakasının şehirlerarası yolcu trafiği Ataşehir’den başlayacak. 10 Bin otobüs seferi yapılacak İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulacak yeni tesisle günde 10 bin otobüs seferi yapılırken 250 bin yolcuya da hizmet verilmesi hedefleniyor. Yeni otogar ile yılda yaklaşık 50 milyon yolcuya hizmet verilmesi de planlanıyor. Otogarda son teknolojik sistemlere yer verilecek. Yolcuların daha rahat ve zamanında seyahat etmeleri amacıyla da teknolojik sistemlerle takip ve kontrol yapılacak. İstanbul nefes alacak Harem Otogarı’nın şehir içinde kalması ve çevre yollarına uzaklığı bölge trafiğini de olumsuz etkiliyor. Özellikle Üsküdar Sahil şeridi ve Kadıköy hattı trafik yoğunluğu yaşıyor. Otogar’ın Ataşehir’e taşınmasıyla bölge de rahatlamış olacak. Anadolu ve Avrupa yakasında yaşanan yoğunluğu azaltacak. Ayrıca firmaların farklı noktalarda bulunan ofisleri de tek çatı altında toplanarak dağınıklığın önüne geçilecek. Dokuz cep otogarı yapılacak Alibeyköy ve Ataşehir’in ardından cep otogarlarının sayısının artırılması planlanıyor. İBB tarafından yapılacak yeni cep otogarlarının Avrupa yakasında Esenler, Sefaköy, Bahçeşehir ile iki adet Silivri’de olması planlanıyor. Anadolu yakasında ise Kavacık, İMES, Ataşehir ve Pendik düşünülüyor. YORUM 9 2015 22 Nisan Çarşamba Gurunk-Turna katarı H er 24 Nisan anması benim, bizim, hepimizin yeniden o anları, sürgünlüğü, açlığı ve ölümü tenimde, tenimizde hissetmemize neden olur. Aradan geçen onca yıla karşın devlet nazarında halen küfür sayılan bir halkın evladıyım. Çocukluğumun ve delikanlı zamanlarımın en acı veren zamanlarını sokakta, radyoda ve televizyonlarda küfür eder gibi yüzümüze tiksintiyle bakarak, kem söz edenlerin nefret dolu gözlerini, gözlerimize dikmişken yaşadık, daha da yaşayacağız. Her gelen hükümet bir öncekini tasvip edercesine inkâr politikaları çerçevesi içinde sözde Ermeni soykırımı cümlesini kullandılar. Bunu siyasetçiler dışında, koca koca üniversitelerin o ismi cafcaflı profesörleri, doçentleri de kullanmakta bir beis görmediler. Öyle ki, her söylem o kanayan yaramıza tuz olarak döküldü… Yandık, yakıldık kavrulduk; adeta kahrolduk. Güçlü Türk Devletinin beton bir kalıp haline gelmesinde, devlet ve millet bütünleşmesinin sağlanmasında, bu inkârcılığın, Ermeni, Rum ve Yahudi düşmanlığının rolü yadsınamaz. Yalnız, Hrant Dink ’in katledilmesinden sonra, toplumda gelişen vicdani sorumluluk sonucunda, devletin karşısında bu duruma isyan eden, yazan, çizen ve paylaşan bir yurttaş topluluğu da oluşmaya başladı ki: bu durum hükümetin hiç beklemediği bir konjonktürdü… Vatikan’da Papa’nın bu yüzyılın ilk soykırımı olarak Ermenilerden bahsetmesi ve Gregoryen takvimine göre 24 Nisana tekabül eden 12 Nisan günü anma ayini yapması ve hemen akabinde Avrupa parlamentosunun Ermeni soykırımını kabul etmesi, devlet aklının tekrardan inkâr politikasına sarılmasına neden oldu. Bu yetmezmiş gibi 19 Mart günü, Çanakkale anma etkinliği konuşmasında Cumhurbaşkanı, Türkiye’de yaşayan 100.000 Ermeni’nin deport edilebileceğinin sinyalini vermesi, Ermeniler ’de ve akil insanlarda isyana neden oldu. Ermenilerin her biri bir akıl tutulması yaşadı bu geçtiğimiz günlerde… Sonra Başbakan’ın o güya Osmanlı Ermenilerinden özür dileyen konuşması yaramızı daha da büyüttü Şimdi 24 Nisan günü kendi söylemlerine göre 18 Mart’ı 24 Nisan’a çekerek Çanakkale savaşları adı altında bir anma gerçekleştirecekler. Bir zorlamayla yapılacak bu oldubitti senaryo, Ermeni Halkının bir kez daha yaralanmasına yol açacaktır. Ermeniler bunca zor geçen yüzyılın her yıldönümünde acılarını kendi içlerinde üzgün, kırgın ve acılı olarak tekrar tekrar yaşadılar. Geçenlerde kaybettiğimiz Sarkis Seropyan bir söyleşide şöyle demişti. “Ermeni çocuklarının masalları hiç olmamıştır. Kimse anlatmadığı gibi, bilmezler de. Lâkin her Ermeni dedesinin, Yayasının dizi dibinde sürgün hikâyeleriyle büyümüştür. O hikâyeler zihnine âdeta kazınmıştır. Öyle ki şimdi geçen bunca zaman zarfında artık ağlayamamaktadırlar.” Çocukluğun o zor yıllarında, ilkokulda okuduğumuz tarih kitaplarında ve hikâyelerinde hep hain Ermeniler olarak yer aldığımızdan dolayı utanır ve için için ağlarken aslında her birimiz kendi içimizde kaybettiğimiz atalarımıza, kardeşlerimize dökerdik gözyaşlarımızı… Ta 1890’lar da başlayan ve süregelen katliamlar, kayıplar,1915’in toplu kırım ve tehciri içinde acılarla son bulmuştur. Ermeniler, hem Kürt ağalarına, hem padişaha ayrı ayrı vergi vermelerinden ötürü defalarca şikâyet etmelerine karşın bir sonuç alınamayınca isyan etmek durumunda kalmışlardır. Bu isyanlar, her zamanki gibi yok sayılmış, maalesef Anadolu’da çıkan diğer isyanlar gibi kanla bastırılmış ve çeşitli kayıplar yaşanmıştır. Aslında sadık olan Ermeni’nin isyana meyli de yoktur. Ancak Adana’da yapılan pogromlarla Ermeniler isyan etmiş gibi gösterilerek katliamlar yapılır. Üstelik bu da tarihe Adana İsyanı olarak geçer ve Ermeniler bizi sırtımızdan vurdu teranesi ortalığa yayılır. Kevorkyan’ın kitabında şöyle bir cümle var ki çok canımı yaktı…” Ermenilere öyle şeyler yapalım ki, sağ kalanlar ilerde bunları anlatınca kimse inanmasın” Oysa sadece tapu kayıtlarının bile açıklanması bir belge niteliğindedir. Asıl bizleri yakansa, “ Gelin bütün belgelerimizi açalım tarihçiler araştırsın diyoruz gelmiyorsunuz” yalanıdır. Her Ermeni ailesi bir belge niteliğinde değil midir? Şimdi her Ermeni 24 Nisan günü ve sonrasında tutuklanarak Çankırı ve Ayaş’a sürülen, yol yapımında çalıştırılan ve sonra da katledilen aydınlarının ve sürülen, yok edilen halkının, akrabalarının yasını tutarken, Hrant Dink’i ve Sevak Balıkçı’yı da kayıplarının arasına koyuyor. O acıyla kavruluyor, o acıyla yüzyılların geçmesini bekliyor. ALELUYA Tüm parlaklığıyla baktığında, ışığını almışım ya, güneşin Şimdi, körler diyarının yer göstericisiyim. Yüz çizgilerimde, geçmişin hatıraları Ne bir eksik ne bir fazla Yalancısıyım ben klamların. Bir ayağı Laliş’de, tedirgin Bir ayağı Sincar’da Ezidiyim ben firarda. Kırk gün halvette kalmış, Deyrul Zaferan’da, Süryani papazıyım Tüm hünerini puşiye döken, Keke’ Yako’yum tevatür Avedis Ustanın hünerli elleriyle yaptığı İspitinden, foryasından, ter süzülen Faytonun doru atıyım. Usta bir Ermeni’nin yaptığı Suyu şırıldayan, Hegnar çeşmesiyim. Narin bir nar ağacıyım, taneleri saçılan Yağmalanmış bir evin, Yanmayan ocağı gibi küllenen bir aşkın Son tansığıyım belki de… Biliyorum; çünkü baktığımda Yeşile batmış orman olan gözlerindeki Her daim görmüş-geçirmiş hüznünü Yakalamışım annemin miras gibi Genç bir kızın gözyaşlarıyla süslenmiş Saksıda unutulan mor menekşeler gibi Boynunu büken, Tokat yazmasındaki bir motifim Yabani boranım, kalacak yeri olmayan. Dicle’nin kıyısında sakince akarken kelekler Suya hasret kalmış, Koca gözlü ceren gibi, mahzun bakarken Yem olmuşum zalimlere Yirmi dört Abril günü Aleluya ile girmişim Rabbin katına Kadiş duasıyla çıkmışım ben Doksan beş yıldır süren yastan. Ten’den geçen can ile Tevekkülle devam ediyorum lakin Küskün değilim ben bu hayata. BEDROS DAĞLIYAN 10 YORUM 2015 22 Nisan Çarşamba Yüreğimdeki çoşkum B u yazıyı Didim'den yazıyorum. Bahar, Didim’de masmavi esiyor. Pırıl pırıl yüzlü insanları, özgür bakışlı yoldaşlarımı seviyorum. İnsan onuruyla karanlık olayları aydınlatmaya emek veren, dayanışmamızı güçlendiren aşk-ı-ya düşlere sevgimle diyerek başlıyorum. İstanbul’a kardeşim Nusret’in düğününe katılmak için geldim. Düğünümüz çok güzel geçti. Nusret, çevresinde çok sevilen ve sayılan biri olduğu için düğün oldukça kitleseldi. Düğünden sonra İstanbul kazan ben kepçe yoğun bir koşturma oldu. İlk buluşmamı Tozkoparan’da sevgili yoldaşlarım İsmail ve Gülizar ile yaptık. Sürekli uğradığımız yere yemek yemeğe gittik. Uzun bir sohbet sonrası onlar tekrar Silivri’ye döndüler. Ahmet Toprak’la buluşmak için Avcılar’a gittim. O akşam orada kaldım. Geç saatlere kadar sohbet ettik. Taksim’de Martı Hotel’de ‘Teröristlerle konuşmak’ konferansına katıldım. Konferansın modaratörlüğünü Seyfi Öngider yaptı. Panelistler Jonathan Paul ve Cengiz Çandar’dı. HDP’den milletvekili adayı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere ile buluştum. Seçim üzerine konuştuk. Büyükada’da Cemalettin Efe, Selma Ulak ve Selami Gürel ile geçmişten ve günümüze dair insan ilişkilerinden politik davranışlardan konuştuk. Almanya ve Avusturya’nın siyasal gelişmelerinden, yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve ayrımcılık üzerine sohbet ettik. Cemalettin ile Büyükada’da yeni açılan HDP ilçe binasına gittik. 3 Nisan günü LEMAN FIRTINA annemizi güneşe yolculuğu için Cemalettin ile SODİD derneğinde buluşup Selimiye’ye gittik. 12 Eylül’ün en vahşi saldırganlığı dönemimde cezaevlerinde devrimcilere sahip çıkan, onların sesi soluğu olan annemiz, ablamız, Leman Fırtına’yı Selimiye’de toprağa verdik. Cumartesi Anneleri ve Hasta Tutsakları’nın eylemine mutlaka katılıyorum. İstanbul Devrimci 78’liler Federas- yon bürosunda 12 Eylül Utanç Müzesi için hazırlık toplantısına katıldım. Büroda Ümit, İkbal, Levent, Recai,Lale, Selahattin abi ile sohbet ettik. Mahmut Memduh Uyan ile Taksim’de araba içinde tanıştık. Araba da İshak Karakaş, Ahmet Tulgar ve Hakan Tahmaz’da vardı. Gazetemizin ikinci yıl şenliğine katılmak için Maltepe’ye gittik. Gazetemizin şenliğine Lokman Oğulmuş, Cemalettin Efe, Selma Ulak, Seyfi-Dilek Öngider’i davet ettim. Dünya sorunları ve seçimler üzerine sohbet ettik. Benim taraf olduğum HDP’nin dünyayı renklendiren tutkusu ortak insani duygularımız olduğu için sürekli HDP’nin etkinliklerinde yer alıyorum. Dersim yayınları sahibi yazar Şükran Yılmaz ile Bostancı’da buluştuk, yayıncılık üzerine ve Yayın evlerinin dağıtım sorunlarından konuştuk. Maltepe Sokak Kültür’de Sevgili arkadaşlarım Ali Kemal İpek, NuhaHatice Oğuz, İdris’le sohbet ettik. 9 Nisan akşamı ‘Nefret’ Belgeseli gösterildi. Türkiye coğrafyasında ırkçı saldırıları ve kin ve nefret söylemlerini konu olan belgeseli ilgiyle izledik. Yabancılaşma ise aradaki bağlantıyı yitirdiğinde oluşuyor. Duygu ve düşüncelerimizin seviyelenmesi için; Gelmesin mi bahar? Gülmesin mi ağlayanlar? Bitmesin mi acılar? Sen de gel Katıl aramıza. İnsan türünün gelişmişlik ölçütü etik değerler üzerinden gelişir. Salt ibadetleriyle yönünü bulan bir varlıktan söz etmiyoruz. Eğer bu kadarla yetinmeyi bilseydi insan; yani salt temel ihtiyaçlarını karşılayıp kenara çekilecek kadar insan olaydı ne güç, ne iktidar isterdi. Dolayısıyla ruhumuzu ve duygularımızı bir ölçütle tartmak zorundayız. Yani her şeyin ölçütü insanlık diyebilmeliyiz. Yaşadığımız coğrafyada Rum tohumu, Ermeni dölü, Süryani gavurcukları, vatan haini şakiler, eşkıya Kürtler, Kızılbaş Aleviler gibi ırkçı Kitap çalışmamın son aşaması için terimler türemiştir. Bunları öldürenin sevgili arkadaşım Felsefeci Mehmet cennete gideceğini ileri sürenlerin inAkkaya ile Şirinevler’de buluştuk. Sos- san olduğu düşünülebilir mi? Bebekleyolojik, psikolojik ve felsefe üzerine çok ri ağaçlara çivileyen dinciler ve milliçarpıcı ve değişik konularda konuştuk. yetçiler insan olabilir mi? İzmir’de yoldaşım Aziz Çınar’la Al1915 vahşetini inkar edenler, Ermesancak’da buluştuk. HDP’nin Basım- ni, Süryani katliamına kılıf arayanlar, hane’de aday tanıtım toplantısı vardı. ne adına kılıf arıyorlar. Resmi tarihin Aziz Abi ile yürüyerek Fuar’a gittik. yalanlarını sorgulamak ve lanetlemek Ertuğrul Kürkçü’yü telefonla aradım. insanlık görevidir. İttihatçıların işleErtuğrul Abi ile Fuar’da buluştuk. dikleri vahşetin suçuyla yüzleşmek inToplantıya katıldık. sanlık onurudur. İttihak ve TerakkicileDidim’de iki gün kendime zaman rin katliamlarını merak eden var mı? buldum. HDP seçim çalışmaları için Turancıların, insanlık dışı vahşetlerini Aydın milletvekili adayımız Filiz Ko- hatırlayan var mı? çali geldi. Didimli HDP’li yoldaşlarla Düşünceyle/Felsefeyle sahiden ilişki birlikte esnafları ziyaret ettik. kurabilen, zalimden, zulümden uzak Özel yaşam ve ortak yaşam birbirin- durur, bencilliğine gem vurur, nihayeden ayrılmaz, birbirine bağlıdır. Konu tinde eşit paylaşmak, özgür yaşamak ne olursa olsun belli bir konu üzerine için insanlığı ölçüt alır. yürütülen her türlü çözümleme bilgi7 Haziran seçimlerinde tüm emekdir, dayanışmadır, yoldaşlıktır. çileri kucaklayan, solun yanyana gelDayanışma ve yabancılaşma arasın- mesini başaran HDP’de etkili ve elbirdaki denge kavramlarını insan ilişkile- liğiyle mücadele ederek dayanışmayı rinde aramalıyız. Bencillik ve benlik inşa etmeliyiz, bölünmeden kendi güinsanlar arasındaki toplumsal bağın cümüzü korumalıyız, sevgimizi güçdurumuna ait bir göstergedir. lendirmeliyiz. İnsan ilişkisi ve elbirliği için bağEşitlikten, adaletten ve emekten lantılılık gerekmektedir. Bağlantının yana olan insanları seviyorum. Harasosyolojideki karşılığı dayanışmadır. keti seviyorum, HDP’yi seviyorum. YORUM 11 2015 22 Nisan Çarşamba HDP ve soykırım İSHAK KARAKAŞ H DP’nin kurulduğundan bu yana gösterdiği performans ve siyasete getirdiği yeni soluk Türkiye’nin siyaset alanını yeniden tanzim ediyor. HDP’nin yılmadan sürdürdüğü çabalar sayesinde, özellikle de Selahattin Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı kampanyası ile daha da artan bir hızla, Kürt Özgürlük Hareketi’nin değer ve kabulleri toplumun çok geniş kesimlerine yayıldı. Bu değer ve kabullerin toplumda bulduğu karşılık, ideolojik ve siyasi olarak tıkanmış sistem partilerinin utangaçca da olsa HDP’yi taklit etmesine yol açtı. AKP ve CHP’nin farklı etnik ve inanç kimliklerınden adaylara yönelmesi bunun en bariz sonuçlarından oldu. CHP ve AKP’nin Ermeni adaylar göstermesinin sebebi bu olmalı. Elbette, niyet okumuyoruz ama geçen haftaki bir gelişme AKP ve CHP’yi, yanlarına MHP’yi de alarak bir araya getirdi ve sistem partilerinin bu buluşmada makyajı aktı. Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye Devleti’ni 1915 Er meni Soykırımı’nı tanımaya çağırmasının ardından bu partilerden hemen hemen aynı hamasilikte inkar söylemleri, öfkeli açıklamalar geldi. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın soykırımı tereddütsüz her Pazar 21.00'de kabul ettiğini açıkladığı saatlerde bu üç parti harıl harıl AP’ye karşı bir inkar belgesi hazırlıyordu. Ortak metin çağrısını yapan da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. Katliamdan geçmiş bir halkın mensubunun bir soykırımı inkar ediyor olması ne acıydı. Gerçi biz bu duruma alışığız, bu partiler iktidar ve rant kavgası yaparken birbirlerine en şiddetli üslupla saldırsalar da, devletin kendilerince âli menfaatleri mevzu bahis olunca hemen tek partiye dönüşürler. Senelerce Kürtler’e karşı da aynı tutum içinde olmadılar mı? Meclis’teki tezkere görüşmelerinde kabul oyu için birbirleri ile yarışmadılar mı? HDP, elbette bu partilerin ortak açıklamasına katılmadı. Yüzleşme ve adalet süreçlerini temel taleplerinden biri olarak gören bir siyasi gelenekten gelen bir parti olarak bir kez daha yüzleşmenin ve adaletin gereğini ortaya koydu. Şimdi HDP’nin bu ahlaklı tavrını seçim kampanyalarında milliyetçi ve ulusalcı oyları kazanmak için kullanacak olan bu devlet partileri bu defa istediklerini elde edemeyeceklerdir. Çünkü Türkiye’de ilk defa bu kadar geniş kesimler yakın tarihte ne olduğunu öğrenmek istiyor, tartışıyor. HDP’nin zamanı gelmiş gibi görünüyor. Pazartesi günleri saat 16.00'da SOYLESI 12 SÖYLEŞİ 2015 22 Nisan Çarşamba Yetvart Danzikyan İshak Karakaş Bu yoğun gündeminizde bizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Ben teşekkür ederim. 1915 Ermeni soykırımının 100. Yıldönümünde Türkiye’deki siyasi yapının konuya bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’deki siyasi yapı tam da 100. yılda ne yapılmaması gerekiyorsa onu yaptı. Sanıyorum ki kendilerini çok büyük bir şeye sokmuşlardı, 100. yılda Ermenistan bizi sıkıştıracak gibi bir ruh haline sokmuşlardı. Genel bir paranoya haline gelmiş olsa gerek ki Papa’nın ve Avrupa Parlamentosu’nun açıklamasından sonra ortaya konan reaksiyonlar bunu gösteriyor. 100. yılda devletin klasik görüşünden bir adım sapmayalım, mazallah bir şey olur, eğer biz bir şey yaparsak, bir gram saparsak Türkiye’de bir delik açılmış olur, dolayısıyla bir gram bile sapmayalım. ‘’99. yılda bir şey demiş olabiliriz, 101. yılda belki bir şey deriz’’ gibi düşüncelerdeler. Türkiye aslında bunu biraz paranoya yapmış kendi kendine ve şimdi bu paranoyanın sonuçlarını görüyoruz. Bir tür cinnet hali neredeyse. Geçen hafta gördüğümüz reaksiyonlar dizisi tam bir hesaplanmış bir cinnet haliydi, tabii cinnet gerçekte hesaplanmamış bir şeydir. 100. yılda onlar da boş durmadı diyorsunuz. 100. yıl için büyük bir bütün Cumhuriyetçileri, Kemalistleri kapsayan bir şey yapmışlar, bütün inkar politikalarını toplu olarak özetleyen ve bütün bir 100 yılda olan geleneği kapsayan bir hazırlık yapmışlar. Peki toplum bu meseleye nasıl bakıyor? Toplum diye bir şey yok, tabii toplum birçok katmandan oluşuyor, şunu görebiliyoruz ki yani iyi tarafından bakmaya çalışalım, son 5-6 yıldır bu konuya daha fazla insan ilgili, daha fazla insan kulaklarını açmış, açmışlardır. Bu Türkiye’nin genel meselesi aslında, sadece Ermeni meselesiyle ilgili bir şeyden bahsetmiyorum. Bir resmi görüş var ve toplumun bir kısmı bu resmi görüşle beraber yaşamayı seviyor, hatta Kürt meselesinde de bunu görebiliyoruz. Resmi görüşü artık AKP temsil ediyor mesela. AKP savaş derse savaş diyen, barış derse barış diyen, çok özel bir görüşü olmayan, Ermeni meselesi konusuyla ilgili görüşü olmayan bir grup var Türkiye’nin içinde, bu grupla AKP’nin seçmeni büyük olarak çakışıyor. Yani yüzde 50’lik bir seçmenden bahsediyoruz ya, o yüzde 50’lik seçmen devlet ne diyorsa onu benimseyen, devlet “a” derse “a” diyen, “b” derse “b” diyen kişilerden oluşuyor. Bu grup devlet eğer inkar ediyorsa tabii ki de inkar edecektir. Türkiye’nin bence en büyük problemi bu. Yani toplumun devletten bağımsız bir fikir oluşturamaması gibi bir meselesi var. Gerek Kürdistan’da, gerek Türkiye’nin batısında bu konuyla daha fazla ilgilenecek bir kesim olduğunu görüyorum. Peki Ermeni toplumunun soykırım meselesinden beklentisi nedir? Devlet toplumu birçok katmandan oluşuyor. Ermeni toplumunun bir kısmı açıkçası bu konuyla çok fazla ilgilenmiyor. Neden ilgilenmiyorlar, çünkü çok yorulmuşlar artık, bu konular gündeme geldiği zaman bunların geri dönüşü onlara kötü oluyor. Yani 100 yıllık bir tarihle, 100 yıllık bir bilinçle yaşayan Ermeniler var. Bu Ermeniler SOYLESI 13 SÖYLEŞİ 2015 22 Nisan Çarşamba "100. yıl yüzleşmeyi düşünmenin başlangıcı olsun" Yetvart Danzikyan, Agos Gazetesi genel yayın yönetmeni. Öncesinde de kendisine epey hayran kazandırmış bir yazar kimliği olan Danzikyan, şimdi artık gazetesinin başında ve anlattığı kadarıyla çalışma odasından çıkmakta zorlanıyor. ne zaman bu konu konuşulduğunda peşinden kötü bir şey geleceğine tanık oldular. Ne zaman Ermeni konusu tartışılırsa bunun milliyetçi görüşe sahip kişileri tetiklediğini ve tek başlarına kaldıklarını biliyorlar. Yani bundan dolayı 100. yıl onlar için pek bir anlam ifade etmiyor ama tabii ki her Ermeni için bu bir yaradır. Her Ermeni içten içe artık bu inkara bir son verilmesini ister diye düşünüyorum. Bu soykırım devlette neyi değiştirir? Çok şeyi değiştirir. Toplumda kök salmış olan Ermeni düşmanlığı nasıl oluştu, benim resmi görüşüm devletin “Hayır aslında onlar bizi öldürdü, asıl onlar suçlu” politikasıyla oluştu ve bu yüzden bir faşizm var bu ülkede. Ermenilerin ne kadar konuşacağına, ne kadar konuşmayacağına hep onlar karar vermek istiyor. 1915’te Ermenilerin başına bir şey gelmesi büyük oranda devletin ve toplumun bir kısmının kötülük faaliyetleriydi. Bu devlet tarafından kabul edilirse, toplum devlet bir konuyu açmadan ilgilenmediğinden yani en azından bir kısmı için düşman gözünden kurtulabilmemiz için ilk adım olabilir. Ermeni cemaati, Ermeni toplumu bir takım güçlerden korkuyor, sizin de söylediğiniz gibi faşist toplumdan. Ermeni cemaati 60 bin kişiden oluşuyor. Samatya’da bir teyze oturuyor 75 yaşında, oğlu Amerika’ya gitmiş, kızı evlenmiş Kadıköy’de oturuyor. Yani bu kadın korkmasın mı mesela? Korkar tabii ki de hayatı boyunca nelere tanık oldu, daha yeni Samatya’da bir sürü cinayet işlendi ve hala cinayetleri kimlerin işlediği belli değil, Hrant Yetvart Danzikyan ile Agos Gazetesi'nin yeni binasında buluştuk ve hükümetin, devletin, siyasi partilerin ve halkın 1915 Ermeni Soykırımı konusundaki tutumunu konuştuk. Gidenlerin acısını içimizde hissederek: Dink cinayeti hala karanlıkta. Şunu her Ermeni bilir ki devlet istediği zaman sertleşebilir ve cinayetlerin önünü açabilir, istediği zaman da kapatabilir, her şey devletin elinde. Bakın 5 yıldır bir şey olmuyor, neden? Ergenekon çıktı ama hiç kimse bir Ermeni’ye yarın ne olacağının garantisini veremez, kimse devletin yargıda nasıl davranacağını bilemez, bakın bu bir hafta içinde bile dil nasıl değişti. Devletin özür dilememesi bir yerde bunlara tazminat öderim korkusu mudur? Devlet hiçbir şeyden korkmuyor, devlet şöyle olmasını istiyor, böyle olmasını tercih ediyor. Çünkü bu hesaplanmış cinnet sayesinde müslümanlar için Ermeniler ve Hristiyanlar hiyerarşik altlarında yaşayan bir toplum haline geliyor. Çünkü gerek ulusal akım, gerek dindar akım hiçbir zaman Erme- nilerle kendilerini eşit görmediler, her zaman Ermenileri bastırılması gereken, sömürülmesi gereken, mallarına el koyması gereken bir topluluk olarak gördüler. 100 yıl önce de böyleydi şimdi de böyle. Devlet özür dilerse sanki bu şey kırılacakmış gibi hissediyor, zaten tazminat ödenecek, kaçınılmaz bir şey bu, bilakis bir tazminat davası da açılacak ve ilerlenilecek. Ben devletin bunu bilinçli olarak yaptığını düşünüyorum. Nasıl Kürt sorunu bir tercih olduğu için bugüne kadar inkar edildi daha sonra bir tercih olarak inkar edilmiyorsa bu da öyle. Çanakkale anmasının 24 Nisan’a denk getirilmesi Ermeni halkı tarafından nasıl karşılandı? Her zaman 18 Mart’ta oluyor anmalar ama bu sene Nisan 24’ünde, üstelik Ermeni Cumhurbaşkanını da davet etti- SOYLESI 14 SÖYLEŞİ ler o anmaya. Kırıcıydı. Bu aslında devletin ne kadar pervasız olabilceğini gösteriyor yani inkarın ötesine geçip artık bir şımarıklık haline gelmiş. Aynısını Kürt sorununda da görüyoruz , HDP’ye saldırmalar vs. Yani kendi iktidarlığına direnen bir şey gördükleri zaman hemen el atıyorlar meseleye. Çok kırıcı gerçekten daha da uğraşsalar daha kırıcı bir şey bulamazlar herhalde. Bu da bir yerde soykırımdır aslında diyorsunuz yani. Hayır soykırım mantığının devamı ve sonucudur bunlar açıkçası. Son günlerde biliyorsunuz hükümet, muhalefet hep Ermeni konularını konuşuyorlar. HDP’nin Ermeni halkıyla ilişkisi ne durumda? AKP, CHP, MHP Avrupa Parlamentosu kararına karşı ortak bir metin imzaladı, HDP bunu imzalamadı bunun hakkında ne düşünüyorsunuz? Kürt Siyasal Hareketi 5-6 yıldır bilinçli düzeyde yaklaşıyor, bunun da Ermeni toplumunda bir karşılığı oluyor yani HDP’ye biraz Ermenileri kattığını görüyoruz. HDP döneminde değil, Osman Baydemir belediye başkanlığı döneminde de bu konuda önemli adımlar atıldığını biliyoruz. Bunun tabii ki de Ermeni toplumunda bir karşılığı var ve HDP’nin en başından beri Ermeni aday çıkaracağını tahmin ediyorduk ve oldu zaten. Yani HDP’nin bu politikası sanırım CHP’yide etkilemiş gözüküyor, CHP’de Ermeni aday gösterme ihtiyacı hissetti. Aday gösterdiler zaten ve seçileceğini bildikleri yere yerleştirdiler. Yani bu olay tezat değil mi? Bir yerde Ermeni Soykırımı karşıtı bildirge imzalıyor, bir yandan böyle bir şey yapıyor. CHP’nin herzaman böyle 2015 22 Nisan Çarşamba davranışları olmuştur. Hem sosyo-demokratik gibi davranmak istemek, hem de yapamamak gibi bir karışık durumu var. Bu da onlardan bir tanesi ama işin doğrusu en garanti yer şu an CHP’nin ki. Hani HDP’nin %10 barajı gibi bir meselesi var, bu da siyasetin cilvelerinden bir tanesi diyelim. 100. yıl sebebiyle hükümete bir çağrınız olacak mı? Bir konu hakkında konuşmak başka bir şey, yüzleşmek başka bir şey. Ben gerek Türkiye’nin batısının gerek Türkiye’nin doğusunun yüzleşme konusunda 100. yılın bir başlangıç olma- sını umuyorum çünkü siyaset önlese de bazen toplum hakkından gelmesini biliyor. Ben açıkçası en azından yüzleşmeyi düşünmenin başlangıcı olmasını umarım, yani 100. yılı iyi değerlendiremedik, gerek siyasal gerek toplumsal anlamda. Yani 3 aday varken AKP ve CHP’nin bu soykırım meselesine tutumu açıkçası bir paradoks, bir çelişki yani. HDP en azından tutarlı davranıyor ama AKP ve CHP’nin halleri hiç umut verici değil. Kürt Siyasal Hareketi onlardan daha önde diyorsunuz yani? Onlardan bir adım daha önde, Ermeni sorunu inşallah bu sene çözülür. Ben Diyarbakırlıyım, benim annem Ermenilerin komşuları olarak büyüdü. Dönem dönem bunu Ahmet Tulgar’a anlatıyorum; annem bir gün oruç tutmuş, akşam olduğunda masaya otururken Ermeni komşumuz bir tabak yemek getirmiş sofraya, annem, ‘’kadın gel bizim dilimizi konuş, bizim dilimiz haktır’’ gibi sözler söylemiş, Ermeni komşusu da ‘’ölüm mü makbuldür, yoksa dilim mi?’’ gibi bir söz söylemiş. Biz aslında Ermenilerle Kürtler olarak komşuluk yaptık, Diyarbakır’daki zanaatkarların hepsi Ermeni neredeyse. Yani dediğim gibi genel bir yüzleşme olursa birkaç adım ilerleme olacak, şimdi 10 yıl önceye göre ne ilerleme oldu diyecek olursanız daha fazla konuşulmaya başlandı, daha fazla seminerler, toplantılar yapıldı, daha fazla insan artık bu konuyla ilgili daha fazla kaynaklara ulaşma şansları var. Soykırımla ilgili kitap yoktu eskiden, bakın şimdi artık çıktı kimse demesin yani ben okumak istiyorum da kitap yok diye. Bunda tabii ki de Hrant Dink’in katkılarını da unutmamak lazım. Söyleşi için çok teşekkür ederiz. Ben teşekkür ederim. YORUM 15 2015 22 Nisan Çarşamba Zulmet ile vuslat arasında kalmak! ŞEYHMUS DİKEN K emalist cumhuriyet aslında sanıldığı gibi 1920’lerle birlikte adına Türkiye Cumhuriyeti denilen Anadolu ve Mezopotamya topraklarında boyverip, yaşayan halkların üstüne bir kabus gibi çökerek başlamadı. Öncesi var. 1915 Ermeni Soykırımı bunun çarpıcı bir işaretiydi. Katliamın uygulayıcıları İttihat ve Terakki Örgütü, tetikçileri Teşkilat-ı Mahsusa’cılardı. 1915’te Ermeni, Asuri-Süryani ve Keldani halklarına yapılan zulüm çok geçmeden onuncu seneyi devriyesinde Kürtlere uygulandı. Şeyh Said Kıyamı gerekçe gösterilerek bu kez Kürt / Kürdistan halkı katliama uğratıldı, yerinden yurdundan edilerek sürgünlere uğradı. Önce Ermenilere, sonrasında Kürtlere uygulanan zulüm, katliam, eza ve cefa “Genç Cumhuriyet”in istediği tekçi, ırkçı, retçi ve inkârcı Türk Etnisitesine dayalı “Ruhi Şekillenme Birliği”ni yarattı. Bu öylesine bir Türki etnik ruh yaratma ideasıydı ki önüne geleni silip süpüren bir yapısal kurguya tekabül ediyordu. Türklük dışındaki hiçbir varoluşa hayat hakkı tanımayan yukarıdan aşağıya kimlik inşaının felsefesiydi cumhuriyetin hikâyesi. En büyük zihinsel yapılanmayı cumhurlukla birlikte henüz filizlenmeye başlayan entelektüel-aydın topluluk üzerinde yarattı. 1930’lu yılların içinde hemen tümüyle kendini var eden Güneş Dil Teorileri, Kafatası ölçümlemeleriyle Türk ırki karakterizasyonu vurgusu, Türk Tarih Tezi üzerinden dünyaya Türklüğün merkezde olduğunun ispatı vücudu! İşte bütün bu hengameyi anlatmama ve yazmama sebep geçtiğimiz ay vefat eden Türk Sanat Müziğinin bütün dönemlerde “Baştacı” olarak dillendirdiği Müzeyyen Senar üzerinden bir şarkı okuması yeniden vesile oldu. Şarkı çok popüler ve her dönemin çok dillendirilen bir parçası “Kimseye Etmem Şikayet / Ağlarım Ben Hâlime”. Bestecisi ve söz yazarı Üsküdarlı Kemençeci Ermeni Onnik Efendi’nin Oğlu Kemani Sarkis Suciyan. Kemani Sarkis Efendi 1885 yılında İstanbul Beşiktaş’ta doğar. Babasından ve ailesinden dolayı musikiye çok yatkın bir sanatçıdır. 1910 yılına gelindiğinde İstanbul genelinde çok nam salmış biridir artık. 1915 Soykırı- taltif edilsinlerdi. Ama biraz gayretle mı yaşandığında otuz yaşındadır. Öyle Müzeyyen Senar dahil cumhuriyet sabir travmaya, trajediye tanıklık eder natçılarının beslendiği kaynağın altyaki, Onbeş sonrasında içine kapanacak pısı kolaylıkla teşhir edilebilirdi. Yapılhâle gelir. 1920’li yıllarda adı anılan mıyordu ama. “Kimseye Etmem Şikayet” şarkısının Müzeyyen Senar’ın bir kaç popüler sözlerini yazar. parçasını yeniden dinledim. Garip bir ruh hâli içiEvet çok hoş okuyordu, Unutulmasın nedir Kemani Sarkis kendi yorumuyla. Fakat Efendi. “Yalnızlık” Kimseye Etmem ŞiSoykırım denilen ve dahi “Sahipsizkayet’te sanki “arızabüyük felaket bir lik” hayatının bunlı” bir durum kulağı toplum mühendisliği dan sonrasına yön tırmalıyordu. Aras şeklinde sadece insana Yayıncılığın Kemaverecek olan verili yönelik yapılmadı! durumdur. İşte tam ni Sarkis Efendi üzeda böylesine çaresizrine yayınladığı “KeMala, mülke ve dahi lik ortamında yazar mani Sarkis Efendi bütün değerlere şarkının sözlerini. Suciyan Hayatı ve Eser“Kimseye etmem şikâleri” kitabına bir başvuru yet, ağlarım ben hâlime kaynağı olarak baktığımda çıplak Titrerim mücrim gibi, devri istikba- gerçek tokat gibi yüze çarpıyordu. lime Evet Kemani Sarkis Efendi 1921 Perde-i zulmet çekilmiş, korkarım yılında devrin taassup İstanbul’unda ikbalime hiçbir gelecek görmeyen, görmediği Titrerim mücrim gibi, baktıkça is- içinde terki diyar edip Paris’e yerleştikbalime...” meye karar veren bir Ermeni sanatçıMüzeyyen Senar’ın vefatından son- dır ve şarkısını gitmeden önceki günraki günlerde görsel ve yazılı basında lerde yazıp bestelemiştir. Bu sebeple muhteşem bir Senar sevici ruh hâli Kimseye Etmediği Şikayetini şarkısıüzerine yazılmış metinler okudum. Sa- nın sözlerine yedirmiştir. Geleceğinde fiye Ayla ile birlikte cumhuriyetin ka- ışık görmediğinden “günahkâr” bir dın sanatçılarının iki gözbebeği idiler. “suçlu muyum acaba sorusunu sorKolay değildi. Tabii ki “yüceltilecek- makta ve “titrerim mücrim gibi” delerdi” Eyvallah “en yücesinden yüce” mektedir. Geleceği karanlıktır ve bu sebeple “zulmet” perdesi çekilidir geleceğe ve dahi ikballe ilgili hiçbir ışık yoktur. Bu öngörü üzerine yazılmıştır Kemani Sarkis’ce “Kimseye Etmem Şikayet” şarkısı. Peki Kemani Sarkis Efendi’ce böylesine bir karanlık ati çizili iken şarkıda nasıl olmuş da Müzeyyen Senar usta bir kıvraklıkla zulmet’i “Vuslat” yapmıştır. Sevgiliye kavuşma moduna eviriltmiştir. İşte amiyane tabiriyle dananın kuyruğunun koptuğu değil, koparıldığı nokta tam da burasıdır. Zulmet’i Vuslat’a dönüştürme mahirliğidir. Yani perde-i vuslat mı çekilmiş Senar’ın ikbaline, acaba kim bu vuslat’ın sahibi? Unutulmasın Soykırım denilen büyük felaket bir toplum mühendisliği şeklinde sadece insana yönelik yapılmadı! Mala, mülke ve dahi bütün değerlere! En çok da kültürel varoluşa, bu sebepten Kültürel Soykırım kavramı da yerine oturuyor. Bu sebeple cumhuriyet aydının bütün bir şeceresinin yeniden masaya yatırılması gereken bir süreçten geçme ve yüzleşme dönemi gerekiyor. Kimse tarihiyle, geçmişiyle yüzleşmeden gelecek kurgusunda aktif rol alamaz, almamalı. Kemani Sarkis Efendi üzerinden her defasında kimseye etmeyeceğiniz şikayetinizi, galiba önce kendinize / kendimize etmek durumundayız... 16 HABER 2015 22 Nisan Çarşamba “Avrupa’nın renkleri” Maltepe’de buluşacak “ C omenius Projesi” kapsamında Türkiye’ye gelecek öğrenciler Maltepe’de bu- luşacak. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yaklaşırken “Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları”ndan biri olan Comenius programı kapsamında, 9 ülkeden gelen öğrenciler, Maltepe’de Fındıklı Mahallesi’ndeki Mürüvvet Hanım İlkokulu tarafından ağırlanacak. 9 Ülkeden 18 öğrenci Maltepe Kaymakamlığı, Maltepe Belediyesi ve Maltepe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından desteklenen proje hakkında konuşan Mürüvvet Hanım İlkokulu Müdürü Selmin Yön, Comenius programının kültürlerarası iletişim aracılığıyla eğitimde kaliteyi arttırmayı hedeflediğini belirterek, “Anaokulundan yükseköğrenime kadar her aşamada eğitim projelerini kapsayan Comenius programı kapsamında, Yunanist a n , Almanya, Fransa, Belç i k a , Ro m a n ya, İspanya, İtalya, Macaristan ve Polonya’dan gelen 18 öğrenciyle okulumuzdan 18 öğrenci bir araya gelecek. Etkinlik kapsamında hem 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinliği kutlanacak, hem de ‘Genç vatandaşlar Avrupa’yı keşifte’ k o n u başlığı üzerine sunum yapılacak” dedi. Tarihi yerler gezilecek Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın da bir konuşma yapacağı etkinlik kapsamında, folklor, bayrak ve tango gösterileri yapılacak ve 23 Nisan konulu şiirler okunacak. Ayrıca melodika dinletisinin de yapılacağı etkinlikte, Mürüvvet Hanım İlkokulu İngilizce Korosu da sahne alacak. 19-26 Nisan tarihleri arasında 9 ülkeden gelen öğrencilerin ağırlanacağı etkinlikte, İstanbul’un tarihi yerlerine geziler ve toplantı yemek programları da düzenlenecek. Maltepe Belediyesi’nden destek Öte yandan projeye destek veren Maltepe Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’nce okulda tamir ve yenileme çalışmaları yapıldı. Bu kapsamda, okulun dış cephesi ve kapıları boyandığı gibi, iç mekânda konferans salonunda boya ve yenileme çalışmaları yapıldı. Ayrıca engelli vatandaşlar için de asansör hazırlandı. Tekerlekli sandalyeyle TASFİYE HALİNDE, özgürlüğüne kavuştu EĞİTİM İLGİLİLERİ KONUT YAPI KOOPERATİFİ’NİN SON GENEL KURULU GÜNDEM H akkari’nin Yüksekova ilçesinde, elektrik akımına kapıldığı için iki bacağı dizden aşağı kesilen Harun Orhan’a İstanbul’dan yardım eli uzandı. İstanbul’da bulunan Pendik Tokatlılar Derneği, İHA tarafından yapılan haber üzerine Yüksekova ilçesinde tekerlekli sandalyesi olmadığı için dışarı çıkamayan ve eğitimine devam edemeyen 10 yaşındaki Harun Orhan’a yardım eli uzattı. Dernek, Harun için akülü bir tekerlekli sandalye gönderdi. İstanbul’dan gönderilen akülü sandalyeyi teslim alan Baba Ahmet Orhan Pendik Tokatlılar Derneği'ne teşekkür etti. 1. DİVAN KURULUNUN OLUŞTURULMASI ve SAYGI DURUŞU 2. DİVAN KURULUNA TUTANAKLARIN İMZALAMA YETKİSİNİN VERİLMESİ 3. 2012, 2013, 2014, 2015 YILLARININ ÇALIŞMA RAPORLARININ ve BİLANÇOLARIN OKUNMASI 4. DENETLEME RAPORUNUN OKUNMASI 5. YÖNETİM ve DENETLEME KURULLARININ AYRI AYRI ELEŞTİRİSİ 6. YÖNETİM ve DENETLEME KURULLARININ AKLANMASI 7. KOOPERATİFİN KAPANIŞ (TASFİYE) KARARININ ALINMASI 8. DİLEK, TEMENNİLER ve KAPANIŞ GENEL KURUL 27.05.2015 Saat 13:00’de MALTEPE-ESENKENT EĞİTİMCİLER SİTESİ LOKALİNDE YAPILACAKTIR. TASFİYE KURULU YORUM 17 2015 22 Nisan Çarşamba Fırıncı Tumas Amca… Genel Cerrahi Uzmanı İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri DR. SAMET MENGÜÇ 1 960'lı yılların sonları 70'li yılların başları, Diyarbakır Lale Beg mahallesinde oturduğumuz sokakta Tumas (Thomas?) adında bir fırıncımız vardı. Evde yoğrulan hamurlarımızı ekmeğimize dönüştüren bir Ermeni idi. Tumas Amca oldukça zayıf, kısa boylu, aşırı sigara içen, o yıllarda 50'li yaşlarında olsa gerekti. Diyarbakır’ın 50 dereceye varan sıcak yaz günlerinde bile gün boyu odun ateşiyle içerisinin cehennem sıcaklığına dönüşen ortamında Müslümanların ekmeğini pişirirdi. Aşırı terleme ve nefes almada güçlük çekilen bir şekilde harıl harıl teştlerin (hamur leğeni) birinin içindeki hamurları fırın tezgahına döker, hamurlara ekmek şeklini verir ve sonrasında tahta kürekleriyle fırına gönderirdi. Boynundaki havlu veya bez parçası ile yüzündeki terlerini bir şirip geldiklerinde, annemler sebebini taraftan silerken, arada bir sigarasını sormuştu, Tumas Amca diye bir ifade yaktığında ya da su içtiğinde kullandılar… Sanki kıyamet bile sırada bekleyenler kopmuştu bizim havuşta Payıma tarafından eleştirilir (avlu). Annem ve diğer düşen bir ya da uyarılırdı hep. 3 yengemde dahil özür varsa ve Çünkü her nedense 9-10 yaşlarındaki kız bu bir anlam ifade fırına ekmek için kardeşim ve kuzehamur getiren hernimi nasılda döveediyorsa geçmişten kesin bir acelesi günümüze tüm Ermeni rek azarlamışlardı. olurdu. Bir Ermeniye amca kardeşlerimden Şimdi dönüp dedikleri için… Bu binlerce kez özür baktığımda bu adambiz diğer çocuklara da cağızın bir kez dahi önemli bir ders olarak diliyorum kimseyle ağız dalaşına bile veriliyordu. girmeden nasılda çalıştığını haOrtaokul yıllarımızda sınıfıtırladığımda içim acır… Ermeni ol- mızdaki tek ermeni olan Adriyana’nın duğu için mi bu kadar sabır küpüy- Din Dersleri’nde tek başına dışarı dü? çıkarak ötekileştirilmesi ve yalnızlık Bir gün kız kardeşim ve kuzenim duygusuna hep nasıl terkedildiğini düfırından biraz gecikerek ekmekleri pi- şündüğümde tekrar tekrar içim acır… Ağır bir suçlunun ceza infazı atmosferinde olurdu bu sınıftan çıkma merasimleri ne yazık ki? Sonra sonra çıkmamaya başlaması da bu atmosferden olsa gerek… Ermeniler bu ülkede sadece soykırıma uğramadı, köle edildi, ırgat edildi, alındı, satıldı, cinsel obje oldu, dini değiştirildi, ibadeti engellendi, yok sayıldı… Peki durum şimdi değişti mi? Asla değişmedi… Din taciri, Ermeni düşmanı, hukuk düşmanı, hak ve adalet düşmanlarını baş tacı eden bir ülkede durum değişebilir mi? Ermeni Soykırımı'nın 100. yılında payıma düşen bir özür varsa ve bu bir anlam ifade ediyorsa geçmişten günümüze tüm Ermeni kardeşlerimden binlerce kez özür diliyorum, özür diliyorum, özür diliyorum… 18 HABER 2015 22 Nisan Çarşamba Nükleere karşı Sinop ve Kadıköy’e M ersin, Sinop ve Trakya’ya nükleer santral inşaatına karşı 25 Nisan’da Sinop’ta, 26’sında ise Kadıköy’de eylem var. Karadeniz İsyandadır Platformu ve Kuzey Ormanları Savunması nükleer santrallere karşı eylem çağrısı yaptı. ‘’25 Nisan’da Sinop’a, 26’sında ise Kadıköy’e’’ sloganıyla yapılan çağrıda Çernobil felaketinin 29. yılı olduğu hatırlatılarak, “Yağma, talan ve katliam projelerine karşı doğayı ve yaşamı savunmak için herkesi, nükleere karşı birlikte haykırmaya çağırıyoruz” denildi. Çağrı metninde şunlar kaydedildi: “Yaşamımızı, havamızı, suyumuzu, toprağımızı, tüm canlıları, yüzyıllar boyunca radyasyon belasına mahkum etmiş olan Çernobil katliamının 29. yılında, egemenlerin doymak tükenmek bilmeyen para hırsı için yaşamlarımız üzerinde oyun oynanmasına izin vermeyeceğiz. Bütün ölümlere ve bilimsel verilere rağmen, devlet tarafından üstü küstahça örtülerek yok sayılan Çernobil’in ve sonrasında Fukuşima’nın etkileri ha- len sürerken ve yeni nükleer sızıntı/ kaza haberleri gelirken, bugün aynı vurdumduymaz ve pişkin zihniyet hala devam etmektedir. Nükleer santrali evdeki tüp gaza indirgeyen, “Bekarlık nükleerden daha risklidir” diyerek Sinop’a, Mersin’e ve Trakya’ya nükleer santral yapmak, Karadeniz’i ve Akdeniz’i nükleer atık çöplüğüne çevirmek isteyen iktidar; sözde enerji ve kalkınma yalanlarıyla doğayı ve yaşamı hiçe sayan projeler üretmeye devam ediyor. Radyasyona bağlı hastalıklardan kaybettiğimiz binlerce yakınımızı ve sakat doğumları, sigara kullanımına ve strese bağlayan raporlar hazırlayıp insanlarla adeta dalga geçiyor. Akkuyu Nükleer Santrali için sahte imzayla ÇED raporu hazırlanması gibi pek çok usulsüzlük normalleştiriliyor. Yoğun reklam ve PR çalışmalarıyla nükleer santrale karşı tepkiler azaltılmaya çalışılıyor. Çok sayıda doğa ve yaşam düşmanı projeden tanıdığımız Cengiz İnşaat tarafından Akkuyu nükleer santralinin ilk temelleri atılıyor.” Kartal’da ilkbahar güzelliği K artal Belediyesi, ilçeyi ürettiği projelerle geleceğe taşıyan yatırımlarla imza atarken aynı zamanda park, bahçe, kavşak ve refüjlerde yapılan peyzaj çalışmalarıyla da Kartal’a baharın tazeliğini doyasıya yaşatıyor. Kartal’ın dört bir yanı lale, nergis, sümbül ve çiğdem çiçekleriyle donatıldı. Kartal Belediyesi, ilçede yaptığı yatırımlarla yaşam kalitesini her geçen gün artırıyor. İlçede kişi başına düşen düzenlenmiş yeşil alan miktarını 2009’da göreve geldikten sonra iki katına çıkarak rekor kıran Kartal Belediyesi, aynı zamanda park, bahçe, kavşak ve refüjlerde yapılan peyzaj çalışmalarıyla da Kartal’ı çiçek bahçesine dönüştürerek kentin estetik gö- rünümüne bambaşka renkler katıyor. Park Bahçeler Müdürlüğü, yaptığı çalışmayla Kartal Rıhtım Caddesi’nden başlayarak Kartallı Kazım Meydanı, Sahil Belediye Hizmet binası çevresi, parklar ve caddeler çiçek bahçesine dönüştü. Rengarenk lale, nergis, sümbül ve çiğdem çiçeği canlılığı ve güzelliğiyle ilçede baharın müjdecisi oldu. Osmanlı döneminden beri İstanbul’u süsleyen laleler, Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz’ün özel girişimleriyle şenliğe dönüştürülerek, geleneksel hale gelen lale günleriyle Kartal artık İstanbul’da lale ile özdeşleşen ilçe oldu. Kartal Belediye Başkanı Op. Dr. Altınok Öz, “Osmanlı’dan günümüze gelen ve Kartal’ımızın da kültür de- ğerlerden biri olarak kabul ettiğimiz laleyi Kartalımız ile buluşturduk. Vatandaşın laleye olan özlemini sona erdirdik. Baharda cadde, sokak, yol ve parkları süsleyen binlerce lale ile halkımıza görsel bir ziyafet sunuyoruz. Çiçek kokuları ve renk cümbüşü ile fotoğraf severlerin de ilgisini çeken laleler, fotoğraf karelerinde de yerini alıyor. Büyük ilgi gören lalelerimiz de vatandaşımızın dikkat ve özverisi ile korunuyor. Bu özverilerinden dolayı halkımıza teşekkür ediyorum. İlçemiz vatandaşlarımız sayesinde gelişiyor ve güzelleşiyor” dedi. YORUM 19 2015 22 Nisan Çarşamba AKP'nin topyekün savaş konsepti KEREM ÇİFTÇİ A KP toplumsal uzlaşı noktalarının tümüne seçim hesapları için saldırı başlattı. Toplumda artan barış desteği 'savaştan çok büyük kirli kazanç sağlayan' AKP'yi tedirgin etti. Toplumun dikkati bir anda bu talana-yağmaya çevrildi. Kürt Özgürlük ve Demokrasi Hareketi başlattığı ''Onurlu barış hamlesi'' ile toplumun demokratik uyanışında çok önemli bir işlevliliğe ulaştı. Toplumsal meşruiyet zemini kazan bu hareket sistemin kirli yüzünü deşifre etti. AKP ve onun hegemonik-despotik hayalperest emellerini toplumun gözü önünde ortaya çıkardı, maskeleri düşürdü. Şaibeli demogoglarına toplumun tanıklığında suçüstü yaptı. Şu gerçek asla unutulmasın; Süleyman Şah'da Eşme Ruhu'nu yaratan da, Ağrı-Tendürek'de askerleri ölüme yollayanların oyununu boşa çıkaran da aynı ''sabırla sınanmış'' iradedir. Artık padişah çıplaktır! Değişen-dönüşen bir zihniyeti savunan ve köhneleşmiş sorunlara somut çözümler öneren “makul barışçıl vicdanı” herkes tanıyor. Bunun karşısında statüko da direten ve halkların kanı üzerin- den ucuz siyaset yapanları da toplum görüyor. Savaş ve şiddette ısrar eden, barışa gelmeyen bu faşist muhafazakar cenahtır. Oy baskısı ve hırsızlığını yapanın da kim olduğunu herkes çok iyi biliyor! Ağrı-Tendürek olayı hükümetin senaristliğini yaptığı Çağlayan olayının devamıdır. Anlaşılan gerdikçe gerecek hırsızlık düzeninin baronları. Şöyle bir bakalım, din bazirganlığını ve bölücülüğünü yapan kimdir? Kim ülkeyi parsel parsel satılıyor? Yolsuzluğu bir sektöre dönüştüren kimdir? Özelleştirme haritasına bir bakın, aş, iş, ekoloji elden gün be gün gidiyor. Ahlaki yozlaşma had safhada. Kimin iktidarda bunlar yapılıyor? AKP kendinden önceki bütün rejim hilelerini-kirliliklerini kendinde toplamıştır, her ne kadar söylemi rahmani olsada ameli şeytanidir. AKP toplumsal bilinç üzerinde çok kirli bir manipülasyon yürütüyor. Bu negatif algı sahtekarlarına kanmayalım.! Virüslü gündemlerinin tuzaklarına sakın düşmeyelim.! Açıkçası ben, yaratılmak istenen kaotik-karamsar ruh halinin edilgen toplumda karşılık bulmasından ürküyorum. Edilgen-bastırılmış entellektüel vicdan; bu kadar darbe yapıldı, bu kadar gencecik ölümlere tanıklık ediyor, tepki göstermiyor buna şaşarım işte! Bilinir; insani refleks sinirleri alınmış kanıksayan bir topluluk felaketinin tanıklığını utançla yapar. Türkiye toplumu yeniliğe, kendi yaşamı üstüne söz sahibi olma fırsatını kaçırmamalı, silkinebilmeli. Bu sefer, bu adaletsiz-gayri meşru rejim bir yazgı-kader değildir. Ana-babalardan çocuklarına kölelik prangalarını miras bırakan halklarımız etrafına bakmalı, umudunu direnişle kendisi artık yaratmalı. Kendimizi aldattığımız yalan rüzgarlardan sıyrılalım, 21. yüzyıldayız! Gelin bu seçimi bir ''barış ve toplumsal kurtuluş referandumuna'' çevirelim. 7 Haziran seçimlerine hepimiz yüreğimizi ve umutlarımızı koyalım.Her anı bu inançla yaşayalım, yaşatalım çevremize, hayat memat meselesi yapalım, inanalım, inandıralım. Bu seçimin getirisi ''özgür barışçıl bir yeni yaşamdır'', gö- türüsü ''toplumsal kaostur, savaştır, kandır.'' AKP aklını başına almalıdır, şunu çok net bilmelidir ki; HDP'yi toplum nezdinde şiddetle özdeşleştirme-yanlı gösterme kurnazlığının “algı” operasyonlarına aklı başında hiç kimse asla kanmayacaktır. Yürekten inanıyorum, analarımızın ak sütü gibi pırıl pırıl ve tertemiz halklarımızın birlikte yaşama iradesi HDP'ye çelme takmak için yapılan karalama ayak oyunları ters tepecektir. Yeter ki vicdanımızla bakalım yapılanlara. Ülkede eşit bölüşülecek bir umut tebessümüdür HDP. Devrim gülümüzün soldurulmasına izin vermeyelim, kendi gündemimizi biz yaratalım, hileli politik kurnazlıkla yaratılan kanlı gündemlerin içine çekilmeyelim, girmiyelim. Çünkü HDP kanlı gündemleri sonlandıracak tek umuttur, barajı yıkarak umut gülümüzü zafere taşıyalım. Şunu da unutmayalım; “Umut, uyanık insanların rüyasıdır.” Aristoteles 20 SPOR TOPRAK SAHA Fırat Coşkun M erhaba futbolseverler; bu hafta A.Üsküdar kendi sahasında ligde play-off mücadelesi veren Kahramanmaraş BBSK ile karşı karşıya geldi. Karşılaşmada galibiyet golünü Cenk’in atmasıyla liderliği ele geçiren A.Üsküdar, Ankara Demirspor’u geride bıraktı. Sezon başından beri yetenekleriyle kendinden bahsettiren Cenk yeşil-beyazlı ekibin en büyük kozlarından biri. Üsküdar temsilcisi ligin bitimine az bir süre kala liderliği ele geçirdi, umarız böyle devam eder ve A. Üsküdar’ı bir üst ligde görürüz. Gelelim Kartalspor’a; bu hafta kendi sahasında Konya Anadolu Selçukspor ile karşı karşıya gelen Kartalspor 1-0 üstünlükle üç puanı elde etmiş oldu. Bordo-beyazlı ekip play-off potasına dair umutların tükenmediğini gösteriyor. Çok az da olsa play-off şansının sonuna kadar sürebilmesi için galibiyetlerin devam etmesi gerekiyor. Zor ama imkansız değil. Pendikspor ise hem şampiyonluk umutlarını çokça azalttı, hem de taraftarlarını hayal kırıklığına uğrattı. Bu hafta deplasmanda Fethiyespor ile karşı karşıya gelen Pendikspor 2-2’lik skorla bir puan alarak evine döndü. Pendikspor’un şampiyonluk hayalleri suya düştü diyebiliriz. Lider Yeni Malatyaspor ile arasındaki puan farkı açılan kırmızı-beyazlı ekip önündeki maçları kazanması lazım, ve Y.Malatyaspor’un puan kaybetmesi gerek. Öte yandan Pendikspor taraftarlarını da unutmamak gerek, İstanbul’dan kalkıp takımının şampiyonluk yolunda yalnız bırakmamak için Fethiye yollarına düşen Pendikspor taraftarları Fethiye’de 90 dakika boyunca takımlarına destek çıktılar. Bu gönüldaşlarınızı kırmayın, onlara şampiyonluk armağan edin, bunu hakediyorlar. Maltepespor ise bu hafta deplasmanda Dardanelspor ile karşı karşıya geldi, kırmızı-yeşilli ekip sahadan 1 puanla ayrıldı ve bu sonuçla play-off umutları tamamen suya düştü. Aslında bu maçta konuşulacak çok fazla söz yok, Maltepespor önümüzdeki hafta ligde liderliği sürdüren Eyüpspor’la karşı karşıya gelecek. Bu hafta Maltepespor ile oynacağı karşılaşmada üç puanı elde ederse şampiyonluğu garantilemiş olacak. Maltepespor takımının futbolcularına 15 yıl önce yaşanan şampiyonluğun anlatılması, yaşanan bu mutluluğun tekrardan taraftarlarına yaşatılmasını tüm Maltepelilerin istediğini ve beklediğini vurgulamak gerekiyor. Gelelim Ümraniyespor’a; bu hafta kendi sahasında Ankara temsilcilerinden Keçiörengücü ile karşı karşı gelen temsilcimiz bu zorlu mücadeleden 1-1 beraberlikle ayrıldı. Ümraniyespor ligin bitimine iki hafta kala play-off potasında kalmayı garantiledi. Ümraniye ekibi son haftalarda kötü gidişatı bizleri ve taraftarları üzmüş oldu ancak futbolcular kendilerini play-off ’lardan bir üst lige çıkarak affettirebilirler. Haftaya görüşmek, üzere hoşça kalın. 2015 22 Nisan Çarşamba Maltepespor berabere kaldı T ürkiye 3. Lig 2. Grup 31. Hafta karşılaşmasında deplasmanda Çanakkale ekiplerinden Dardanelspor ile karşı karşıya gelen Maltepespor karşılaşmadan 1-1 beraberlikle ayrıldı. İlk yarıyı Ensar’ın golüyle 1-0 yenik kapatan Maltepe ekibi, 61. dakikada Savaş’ın bulduğu gol ile skoru 1-1 yaptı. Maçta başka gol sesi çıkmayınca Maltepespor evine bir puanla döndü. Maltepespor önümüzdeki hafta kendi sahasında lider Eyüpspor karşı karşıya gelecek. Dardanelspor: 1 - Maltepespor: 1 Stat: 18 Mart Hakemler: Ahmet Aslan, Rüştü Baykal, Ata Bayraktar Dardanelspor: Murat, Taner, Suat, Umut, Uğur, Uğur, İlker, Nuri, Ensar, Ufukcan (Dk.71 Mertcan), Okan (Dk.79 Sertaç) Maltepespor: Volkan, Serhat, Egemen, Furkan (Dk.89 Yalçın), Ertuğrul, Semih, Ahmet (Dk.77 Samet), Caner, Savaş, Abuzer, Bertun (Dk.46 Sefa) Goller: Dk.36 Ensar (Dardanelspor) 1-1 - Dk.61 Savaş (Maltepespor) Sarı Kartlar: Dk.24 Ensar, Dk.62 İlker, Dk.63 Okan, Dk.81 Suat Bozkurt (Dardanelspor) - Dk.42 Savaş, Dk.63 Abuzer (Maltepespor) Kırmızı Kart: Dk.84 Umut (Dardanelspor) Ve A.Üsküdar lider T ürkiye 3. Lig 3.grupta mücadele eden A.Üsküdar Beylerbeyi stadında konuk ettiği Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyespor takımını 1-0 yendi. Kaptan Cenk Sarıtaş maçın 54. dakikasında attığı gol ile takımına galibiyeti, 3 puanı ve liderliği getirdi. A.Üsküdar aldığı bu galibiyetle ligde oynadığı 31 maçta 16 galibiyet, 9 beraberlik 5 yenilgi ile 57 puanla liderlik koltuğuna oturdu, A.Üsküdar önümüzdeki hafta Bayburt deplasmanına gidecek. 1-0 A. Üsküdar: 1 - K. Maraşspor BŞB: 0 Stat: Beylerbeyi 75. Yıl Hakemler: Sinan Cem İyihuylu, Çetin Demirhan, Kasım Mutlu A. Üsküdar: Eren, Samet, Çağatay, Fatih, Yunus, Cenk, Furkan, Nurettin, Doğan (Dk.90 Furkan), Emre (Dk.56 Hüseyin), Seyit (Dk.85 Ömer) K. Maraşspor BŞB: Ramazan (Dk.59 Ferdi), Devrim, Volkan, Sefa, Kağan, Adlan (Dk.67 Aydın), Samet, Hakan, Gökhan (Dk.46 Zafer), Sefa, Mehmet Gol: Dk.55 Cenk Sarıtaş (A.Üsküdar) Sarı Kartlar: Dk.52 Doğan (A.Üsküdar) - Dk.15 Gökhan, Dk.25 Adlan, Dk.44 Mehmet, Dk.77 Sefa (K. Maraşspor BŞB) SPOR 21 2015 22 Nisan Çarşamba Kartalspor Konya’yı fethetti 10 T ürkiye 2. Lig Beyaz Grup 36. haftasında Kartalspor kendi sahasında Konya Anadolu Selçukspor ile karşı karşıya geldi. Özellikle karşılaşmanın ilk yarısında sayısız gol fırsatını değerlendiremeyen Kartalspor, maçın 65.dakikasında Enes’in attığı gol ile durumu 1-0 yaptı. Geriye kalan dakikalarda rakibine gol izni vermeyen Kartal ekibi sahadan üç puanla ayrıldı. Kartalspor: 1 - Konya Anadolu Selçukspor: 0 Stat: Kartal Hakemler: Tugay Numanoğlu, Mutlu Çiğdem, Hidayet Zeybek Kartalspor: Cüneyt, Anıl, Mehmet Sait Ulucan, Emrah, Enes, Savaş (Dk.60 Semih), Mehmet Gürkan Öztürk (Dk.84 Zafer), Uğur, Savaş (Dk.60 Sinan), Azad, Oğuz K. Selçukspor: Oğuzhan, Mehmet Abdullah, İsmail, Fikret, Serhat, Yılmaz (Dk.80 Mahmut), Ahmet, Aykut, Halil, Fatih (Dk.70 Tufan), Can Goller: Dk.65 Enes (Kartalspor) Sarı kartlar: Dk.35 Enes, Dk.63 Mehmet Sait Ulucan, Dk.64 Uğur, Dk.85 Semih (Kartalspor) - Dk.82 Ahmet (K. Selçukspor) Kırmızı kartlar: Dk.73 Halil İbrahim (K. Selçukspor) Pendikspor’a ağır darbe T ürkiye 2. Lig Beyaz Grup’ta şampiyonluk mücadelesi veren Pendikspor deplasmanda Fethiyespor ile 2-2 berabere kalarak şampiyonluk yarışında büyük bir yara aldı. Pendikspor’un gollerini 11. dakikada Umut ve 45. dakikada Fahri kaydetti. Pendikspor’un şampiyonluk yarışındaki rakibi Yeni Malatyaspor ise 34. haftayı 3-0 galibiyetle tamamlayarak Lig’in bitimine 2 hafta kala Pendikspor ile puan farkını 3’e çıkardı. Son 2 hafta olası puan eşitliği durumunda ikili avaraj Pendikspor lehine. Pendikspor: 2 - Fethiyespor: 2 2-2 Stat: Şehir Hakemler: Özgüç Türkalp, Önder Yılmaz, Osman Karakaş Pendikspor: Yakup, Hakan, Fahri (Dk.86 İlyas), Hayrullah, Umut, Ali (Dk.62 Emre), Tevfik, Yaser, İlhan, Uğur, Berat Fethiyespor: Metin, Sabri, Ümit, Seçkin, Serkan (Dk.46 Mert), Ramiz, Tunay, Aytaç (Dk.87 Niyazi), Emre Okur, İbrahim (Dk.70 Emre Öztürk), Matteus Goller: Dk.9 Umut, Dk.43 Fahri (Pendikspor) - Dk.34 Ümit, Dk.54 İbrahim (Fethiyespor) Sarı kartlar: Dk.74 Tevfik (Pendikspor) - Dk.68 Seçkin (Fethiyespor) Ümraniyespor rölantide T ürkiye 2. Lig B e yaz Grup 36. haftasında Ümraniyespor sahasında Keçiörengücü ile karşı karşıya geldi. Karşılaşmanın 16. dakikasında Arif ’in golüne engel olamayan ve 1-0 geriye düşen Ümraniye temsilcisi maçın ilk yarısını mağlup bitirdi. Maçın 68. dakikasında Bulut takımına bir puanı getiren golü kaydetti ve karşılaşma 1-1 beraberlikle sonuçlandı. Öte yandan Ümraniyespor’dan haftaiçi sürpriz bir şekilde istifa eden İlker Erdem’in yerine teknik direktörlüğe Ercümend Hülakü Coşkundere getirildi. 1-1 Ümraniyespor: 1 - Keçiörengücü: 1 Stat: Ümraniye Belediyesi Hakemler: Nuri Karahançer, Süha Adıyaman, Resul Özdemir Ümraniyespor: Burak, Ziya, Bulut, Aytek (Dk.66 Tahir), Bahadır, Ömer, Erol, Samet, Mehmet (Dk.75 Rahman), Mücahit, Tarık Keçiörengücü: Ulaş, Tarık, Sinan (Dk.46 Samet), Mustafa, Abdurrahman, Efe, Serdar Ümit, Özkan, Mehmet (Dk.Ferit), Arif (Dk.85 Coşkun), Hüseyin Goller: Dk.68 Ziya (Ümraniyespor) - Dk.16 Arif (Keçiörengücü) Sarı Kartlar: Dk.29 Samet, Dk.89 Bulut, Dk.90+3 Burak (Ümraniyespor) - Dk.15 Hüseyin, Dk.61 Tarık, Dk.89 Ulaş, Dk.90+3 Efe Can (Keçiörengücü), Kırmızı kartlar: Dk.90+3 Tarık (Ümraniyespor) 22 YORUM 2015 22 Nisan Çarşamba Karanfil Apt. -TakipMUSTAFA İŞİTMEZ Saat 07.52 Uyandım, saçımı taradım. Seher aşiftesinin dışarı çıkmasını beklerken topal babamın, işkolik annemin menfaat resmeden nutuklarına maruz kaldım. “Matematiğe özen göster” dedi topal babam. Evden çıkarken 50 lira bıraktı masaya. “Sigara içersen öldürürüm” diye de nutuğun son paragrafını başlattı. Annem, uzatma dakikalarında kontra bekleyen aç forvetler gibi, “Elin oğlunu dövüp, başımıza iş açma” deyip, son noktayı koydu. Ve nihayet iki embesil kardeşimle başbaşa kaldık. yor, yapamıyor diyorlar. Al, yaptığım hesaplamanın haricinde fonksiyon ve dar açılı algoritmaların bana gündelik yaşam da ne etkisi olabilir ki? Gözümü karartıp taksiye bindim. Öndeki siyah Alman haydutunu -bir filmde görmüştüm öyle söylüyorlardı- takip etmesini söyledim. Kendimi Sherlock Holmes gibi olmasa da yardımcısı Watson gibi görüyordum. İş yerine doğru gittikleri apaçık ortada. Önce 3. sanayi, ardından Atatürk Stadı derken Gıda Çarşısı’na geldik. Ve elindeki bilgisayar çantasında etiketi olan Kardeşler Pazarlama Ltd. Şti. tabelalı bir yerin önünde durdular. Taksideki dikiz aynasına gözüm çarptı, 17 TL. yazıyordu. Kaldı geriye 33 TL. İkisi de gülerek araçtan indi. Burada bir görünmeleri gerekir diye düşünüyorum. Planlarına sadık kalmak zorundalar, öyle kafalarına göre sabah erkenden otele veya aşk yuvalarına gidebilirler mi? Elbette hesap verdikleri bir müdürleri veya mülki amirleri olmalı. Ondan sonra müşteriye gidiyoruz bahanesiyle Seher, o yakışıklı adamı yoldan ve baştan çıkarıp türlü oyunlarla cezbedecek. Adım gibi biliyorum. Bir belgeselde izlemiştim, CİA ve FBI çift ruhlu oyun oynayabildikleri için kadın ajan kontenjanını yüzde 60’a çıkardığı bölümü izlemiştim. Sefer salağının ne bu belgeselden, ne de karısının bu kadar zeki olabileceğinden habersiz olması yüzde 101 ihtimaldir. Matematiğim kötü olduğu için böyle bir ihtimal söz konusu mudur bilmiyorum, ama keskin bir sonuç bildirimi için başıma müptela olmuş matematikten böyle bir örnek sunmayı tercih ettim. Saat 08.00 Sefer puştu işe gidiyor olacak ki, -her sabah bu saatlerde ayakkabısını bağlamadan kapıyı açıp, apartman önündeki çöp tenekesine balgam ataryine aynı iğrenç ses geldi. O dakika Seher’e hak verdim. Bu adamı koynuna alıp yatmak kadar zor bir şey olamaz. Akşama kadar iş tuttuğu sokakta tavla atıp, Posta gazetesindeki ünlü bacaklarıyla erekte olup, akşam eve geldiğinde masaya oturup, yemekten sonra televizyon karşısında dizi izleyip ve o ünlü bacaklarını hayal ederek yatağa girip, kadıncağızın üzerinde gidip geldiğini düşününce Seher’e biraz daha acıdım. Akşama kadar kendisine en ufak bir kültürel birikinti yüklemeyen, her zaman vasatın altında kalan fikir ve düşünceleri olan, beni düzmeye başlamadan önce kendine malzeme toplayıp cazibemi şişme kadın varyatosunda gören bir adamı ben de aldatırdım. Az bile söyledim. Kumar borçlarından, hacizli alım satımlardan daha bahsetmedim bile. Saat 08.20 Seher Hanım’ın sesi geldi. “Ocağı açık unutma, evden çıkarken pencereleri kontrol et.” IQ’su ayakkabı numarasından küçük olan apaçi saçlı oğluna seslenmişti. Kapı sesi geldi. Ben de spor ayakkabılarımı giymiş, kapının öte tarafında bekliyordum. Arkasından çıkıp kendimi takibe verdim. Dolmuş bekliyor. İş yeri Gıda Çarşısı tarafında olduğu için metro yerine enden dolmuşa biniyor? Dakika 1 gol 1. Elinde telefon, geçen arabalardan, dolmuşlardan çok gözü telefonun ekranında. Akan trafikte siyah bir Volkswagen yanaştı. Seher gülümseyerek arabaya doğru ilerledi. İşler sandığımdan daha kolay ilerliyor. Biraz ilerde trafik sıkıştı. Cebimde 50 lira var, nasıl takip edeceğimi bilmiyo- rum. Taksiye binsem, gideceğimiz yere kadar 20 lira yazsa ve bu kadın gün içinde iki kez taksiye binse, ben bütün haftalığımı bu aşiftenin bir saatlik, yanındaki Georghe Clooney görünümlü adamın beş dakikalık bacak arası zevkine şahit olmak için mi harcayacağım? Bir de bana matematik bilmi- Saat 11.15 Güneş dik açılardan gelmeye başlamış olacak ki terlemeye başladım. Nemin bu kadar yüksek olmasına küfür ettim. Büyükler diyor, “nem yüzünden bu kadar sıcak” bildiklerinden değil de, laf olsun torba dolsun manasında söylediklerinden eminim. Aynı geri zekalı büyükler “çay harareti alır” diye bir şey de tutturmuş. Fakir uleması, gariban tesellisi işte, aptallar. Hala içerdeler. Ve ben de hala o plazanın karşısında beklemeye devam ediyorum... 2015 22 Nisan Çarşamba Hasip Özcan, gönül dostlarını, ona inananları, ona güvenenleri, barış, demokrasi ve insana yakışır özgürlük için 25 Nisan Cumartesi saat 14:00’te Maltepe Park miting alanında Kur’an tilaveti ve müzik şöleniyle ağırlıyor. Halkın Nabzı gazetesi ve Bitlis Belediyesi işbirliği ile Bitlis'te WIllIam Saroyan Küt üphanesi açılıyor! Büyük bir yazarın ve bu toprakların Ermeni halkının emeğine ve anısına saygıyla... Kitap bağışlarınızı bekliyoruz: Bitlis Belediyesi Saroyan Kütüphanesi Bitlis / Türkiye
Benzer belgeler
130. sayımızı okumak için tıklayın
İyi de, Erdoğan’ın başkanlık siste“Halkın kararıyla barajı aşmasından miyle, tek adamlı bir dikta rejimine