Canlıların çeşitliliği
Transkript
Canlıların çeşitliliği
Canlıların çeşitliliği Linneaus’nin Sınıflandırması Linneaus’nin sınıflandırma sisteminde türden sonra gelen basamaklarda benzer türler aynı cins içinde, benzer cinsler aile (familya), benzer aileler takım, benzer takımlar sınıf, benzer sınıflar aynı şube içinde sınıflandırılır. Son olarak benzer sınıflar en geniş sınıflandırma basamağı (sınıflandırma hiyerarşisinin en üst basamağı) olan âlem içine yerleştirilir. Türden âleme doğru gidildikçe ortak özellik azalır, kapsanan birey sayısı artar. Altı grupta sınıflandırılır • • • • • • Bakteriler Archeaelar Protistler Mantarlar Bitkiler Hayvanlar Virüsler •DNA Virüsleri: Yapılarında nükleik asit olarak DNA vardır. Çiçek virüsü, uçuk virüsü, bakterilerde çoğalabilen bakteriyofajlar bu gruba girer. •RNA Virüsleri: Nükleik asit olarak yapılarında RNA bulunur. Tütün mozaik virüsü, grip, çocuk felci, menenjit, kızamık, kuduz virüsleri bu gruba girer. Archeae Arkealar temelde prokaryotik hücre yapısına sahip canlılardır. Ancak kendilerine özgü bazı özellikleri de vardır. Örneğin hücre zarlarındaki fosfolipitlerin kuyruk kısmındaki karbon zincirleri arasında diğer canlıların hücre zarında bulunmayan bağlar vardır. Bu bağlar hücre zarının daha dayanıklı olmasını sağlar ve arkelerin zor koşullarda yaşamasına olanak tanır. Arkelere özgü bir diğer özellik hücre duvarlarını oluşturan maddelerin farklılığıdır. Kendilerine özgü hücre duvarları da arkelerin dirençli oluşunda etkilidir. Archeaelar • Halofiller: Tuz oranı yüksek olan sularda yaşarlar. • Termofiller: En uygun sıcaklık aralığı 65‐85 °C dir. • Metanojenler: Anaerobturlar. Karbondioksit gazını hidrojen ile birleştirerek metan gazı oluştururlar. • Psikrofiller: Ortam sıcaklığının 5 °C den düşük olduğu bölgelerde yaşayabilirler. Bakteriler Ataları gibi bakteriler de prokaryot yapılı canlılardır. Zarla çevrili çekirdekleri ve organelleri yoktur. Sadece ribozomları vardır. Bu gruptaki canlıların tümü bir hücrelidir. Çoğunlukla ökaryot hücrelere göre küçük yapılıdır. Bakteriler • • • • • • • • • Hücre duvarı: Polisakkarittir (Peptidoglikan) Hücre zarı: Çift katlı fosfolipit yapıdadır Kapsül: Polisakkaritten Pilus: Hareket değil yüzeye tutunmasını sağlar Mezozom: Hücre zarının stoplazmaya yaptığı kıvrımlar (oksijenli solunumda besinlerin parçalanarak enerji elde edilmesi % 80’i sudur. Stoplazmada enzimler, karbonhidratlar, lipitler, inorganik maddeler bulunur Halkasal DNA, plazmit Bölünerek çoğalma Endospor oluşturma Bakteriler Piluslar harekette değil bakterinin yüzeylere tutunmasında etkilidir. Ayrıca bakteriler arasında DNA alış verişinde piluslar etkilidir. Hücre zarı çift katlı fosfolipit yapıdadır. Seçici geçirgen yapısıyla hücrenin madde alış verişini düzenler. Bakteri hücre zarları ayrıca fotosentez ve solunumda da rol oynar. Bakterilerde hücre zarı genellikle sitoplazma içine doğru kıvrımlar yapmıştır. Bazı bakterilerde bu zar kıvrımlarında klorofil pigmentleri bulunur. Bu tür bakteriler güneş ışığını kullanarak fotosentez yapabilir. Bakterilerin çoğunda hücre zarının yaptığı kıvrımlar mezozom adı verilen yapıyı oluşturur. Mezozom oksijenli solunumla besinlerin parçalanarak enerji elde edilmesinden sorumludur. Mantarlar Mantarlar genellikle çok hücreli ökaryot canlılardır. Bir hücreli mantar türleri de vardır. Hücreleri kitinden yapılmış hücre duvarı ile çevrilidir. Tüm mantarlar heterotrof organizmalardır. Eşeyli ve eşeysiz üreme görülür. Bitki kökleri ile etkileşim hâlinde yaşayan mantarlar (mikoriza) vardır. Yeşil alglerle simbiyotik yaşayanlarsa likeni oluştururlar. Mantarların çoğu hif adı verilen ince ipliksi yapılardan oluşur. Hifler üzerinde yaşadığı organik maddenin içine doğru gelişirken dallanıp birleşerek misel adı verilen yapıları oluşturur. Mantarlar miselleri aracılığıyla bulunduğu ortama tutunur. Buraya salgıladığı enzimler ile büyük organik molekülleri sindirir. Sindirilmiş besinleri emerek beslenir. -- Boynuzlu ciğer otları Bitkiler DAMARSIZ TOHUMSUZ: Ciğer otları, boynuzlu ciğer otları ve karayosunları DAMARLI TOHUMSUZ: At kuyrukları, kibrit otları, eğreltiler DAMARLI TOHUMLU: Çam, Buğday, Elma vb. Damarsız tohumsuz bitkiler su iletimini sağlayan damarlara sahip olmadığından nemli yerlerde yaşar ve boyları kısadır (genellikle 20 cm’den kısa). Kök, gövde ve yaprağa benzer yapıları vardır. Üremeleri eşeyli ve eşeysiz üremenin birbirini takip ettiği döl almaşı şeklindedir. Yapraklı Karayosunları Çok hücreli, fotosentetik bitkilerdir. Yapraklı kara yosunlarının iletim sistemleri ve gerçek kök, yaprak ve gövdeleri yoktur. Çoğu yapraklı olan küçük yapılı türler içerirler. Kök yerine bir ya da çok hücreden oluşan "rizoid"ler (köksü yapılar) bulunur. Kara yosunlarında sporofit ve gametofit evre olmak üzere 2 farklı yaşam evresi vardır. Sphagnum, çoğu Kuzey yarımkürede, birazı ise Güney yarımküredeki (Şili ve Arjantin) turbalıklarda yetişen ve turba yapımında kullanılan, 151 ilâ 350 türü bulunan kara yosunu cinsi. Çok kurak ve çok soğuk ortamlarda bile yaşayabilirler. Kurumaksızın vücutlarındaki suyun çoğunu kaybedip, ortamda su olduğunda tekrar aktif hale gelebilirler. Dünyadaki turbalıkların 400 milyar ton organik karbon depoladıkları tahmin edilmektedir. Hücre çeperindeki fenolik bileşikleri sayesinde UV ve diğer kısa dalga boylu ışınları absoblarlar. Bakterilerin aktivitesini azaltan asidik ve fenolik bileşikler salgılarlar. Sphagnum acutifolium Sphagnum yaprağı Ciğer otları • Ciğer otlarının ilk karasal bitkiler olduğu düşünülmektedir. Genellikle nemli toprak yüzeyiyle doğrudan temas hâlinde olan yassı bir doku tabakasından oluşur. Bu yapı rizoit adı verilen kök benzeri yapılarla toprağa bağlıdır. Bitkinin üzerinde üreme hücrelerini üreten şemsiye benzeri yapılar gelişir. Bitkinin asıl görünen kısmı gametofit nesildir. Yapraklı karayosunlarında olduğu gibi sporofit nesil bir parazit olarak gametofit nesilin üzerinde gelişir. Bazı gametofitlerin üzerinde "gemma çanağı" denilen yapılar bulunur. Bunlar, ana bitkiden ayrılıp, eşeysiz üremeyi sağlayan yapılardır. Gametofit nesili oluştururlar. Yani döl değişimi görülür. Gametofit nesilin üzeri tek tabakalı epidermis ile kaplı olup, gaz alışverişini sağlayan birçok pora sahiptir. Alt yüzeyinde bulunan epidermisde çok sayıda ince pullar bulunur. Bu pullardan uzun ve ince rizoidler gelişir. Boynuzlu Ciğer Otları Yaklaşık 100 türü bulunan boynuzlu ciğer otlarının görüntüsü ciğer otlarına benzer. Ancak spor üreten yapıları boynuza benzetildiğinden bu ismi almıştır. Hücresel yapıları yeşil alglere benzer. Her hücrede bir tane büyük kloroplast bulunur. Diğer kara bitkilerinde bu özellik görülmez. KARAYOSUNU CİĞEROTLARI BOYNUZLU CİĞEROTLARI Bitkilerde Karada Yaşama Uyum Bitkiler karada yaşamaya uyum sağlamak için hücrelerinden su kaybını öneleyecek çeşitli özellikler kazanmışlardır. Örneğin üreme hücreleri koruyucu tabakalarla kaplanmıştır. Böylece üreme hücreleri kurumaya ve diğer zararlı etkenlere karşı korunmuş olur. Yaprakların üzerindeki kütiküla tabakası da bitkileri su kaybına karşı koruyan bir özelliktir. Yaprak yüzeyinde bulunan stomalar (gözenekler) da bitkinin karasal ortama uyumunu kolaylaştıran yapılardır. Gözenekler açıldığında bitkinin dış ortamdan fotosentez için gerekli karbon dioksidi almasını sağlar. Kapandığında ise bitkinin su kaybını önler. Topraktaki suyun yapraklara taşınmasını sağlayan damarların (iletim demetlerinin) gelişmesi bitkilerin karalarda daha geniş alanlara yayılmasına ve çeşitliliğin artmasına olanak tanımıştır. EĞRELTİLER (PTERIDOPHYTA) Eğrelti ya da Eğrelti otu (Pteridophyta), 12.000 türü bulunan bitki bölümü. Karbonifer döneminde 360 milyon yıl öncesine tarihlenen fosil kayıtları vardır. Yapraklarının iç yüzünde spor keseleri bulunan damarlı çiçeksiz bitkilerdir. Birçok tür ve cinsi, tropikal bölgelerde genellikle ağaçsı, ılıman bölgelerde otsu olarak yetişir. Günümüzden 260.000.000 yıl önce de yaşayan eğreltiotlarının karbon devrinde büyük gelişme gösterdikleri ve jeolojik devirde özel mikroorganizmalarca mayalanması sonucunda maden kömürlerinin önemli bir bölümünü oluşturduğu saptanmıştır. Çoğu ligninleşmiş iletim dokusu bulunan gerçek köklere sahiptir. Üçe ayrılır: 1. Kibrit otları, 2. At kuyrukları 3. Eğrelti otları Genel Özellikleri • • • • • • İletim demetleri bulunan bitkilerdir. Üreme ve gelişmelerinde çiçek ve tohum oluşturamazlar. Gerçek kök, gövde ve yaprakları bulunur. Rizom adı verilen yatay gövdelere sahiptirler. Üremeleri döl almaşı ile olur. Sporofit döl daha büyük ve gelişmiş bir bitkidir. Kibrit Otları (Lycophyta) Birçok türü ağaçların dallarında yaşayan tropik bölge bitkileridir. Çok uzun geçmişi olan relikt bitkilerdir. Karbonifer periyodunda 40 m den uzun olan odunsu olanları iklim soğuyunca yok oldular. Küçük olanlar yaşamlarına devam ettiler. Yaklaşık bin tür bulunmaktadır. Pekçoğu ağaçlar üzerinde epifit olarak yaşarlar. At Kuyrukları (Sphenophyta) Akarsu kenarlarında, bataklıklarda ve kumlu yol kenarlarında yaşarlar. Fırça şeklindeki görünümleri nedeniyle bu ismi almışlardır. Karbonifer döneminde çok çeşitliydiler ve 15 m boylanabilirlerdi. Günümüzde sadece Equisetum L. cinsi kalmıştır ve 15 tür içerir. Hem dik ve yeşil gövdelere hem de toprak üzerinde uzayan ve kök taşıyan rizomlara sahiptir. Gövdelerinin içindeki büyük hava kanalları vardır. Bu kanallar düşük O2’li topraklarda büyüyen rizomlara ve köklere O2 ulaştırır. Eğrelti Otları Nemli ve fazla güneş ışığından korunacak kadar gölgeli yerlerde gelişirler. Gövdeler sürünücü ya da toprak altında olup, görülenler yalnızca büyük yapraklardır. Günümüzde 12.000 den fazla türü vardır. Tropiklerde çok fazladırlar. Karbonifer döneminde ağaçsı devasa olanları vardır. Yaprakların alt yüzeyinde sori olarak bilinen sporangium kümeleri vardır. Kömür Ormanları (Karbonifer dönemi) Tohumlu Bitkilerin Evrimi • • • Gametofitin indirgenmesi Tohumun oluşması Polenin evrimi Metagenez & Tozlaşma Açık Tohumlu Damarlı Bitkiler Tohum meyve içinde yer almaz. Genellikle kozalak adı verilen yapının yapraklarının altında, açıkta bulunur. Çiçekleri yoktur. Bu bitkiler genellikle rüzgâr ile tozlaşır. • Bütünüyle odunsu • Genellikle dört mevsim yeşil • Yaprakları çoğunlukla iğnemsidir. Pulsu, yelpaze, şeritsi ya da tüysü tipte yapraklı olanları da vardır. • Ksilem ve Floem içeren vasküler sisteme sahiptirler. • Bir daire üzerine dizilmiş açık koleteral iletim demetleri içerir. Bu nedenle de ikincil kalınlaşma gösterirler. • Tozlaşma rüzgarla olur. Polenleri kanatlıdır. • Çoğunda reçine kanalı bulunur. • Çiçekler tek eşeylidir • Trake ve arkadaş hücreleri yoktur. • Çok kotiledonludurlar. Kapalı Tohumlu Bitkiler • Tohum taslakları kapalı bir odacık içinde geliştiği için bu gruba "kapalı tohumlular" denilmiştir. • Çiçekli bitkiler ya da Angiospermae (Magnoliophyta )denir. • Ot, çalı ve ağaç gibi değişik formları bulunur. • Tohum meyva içinde bulunur. • Çok yıllık veya tek yıllık türleri vardır. • Tohum taslakları tek ya da çok karpelle çevrilidir. • Trake ve arkadaş hücreleri bulnur. • Çiçekler genelde hermafrodittir. • Çiçek örtüsü petal ve sepalden oluşur. • Dişi organda (pistil), ovaryum (yumurtalık), stigma ve stilus gibi farklılaşmış kısımlar bulunur. • İki alt gruba ayrılır: Mono ve dikotiledonlar Monokotiledonlar • • • • • • • • Otsu bitkilerdir. Sadece palmiyeler odunsudur. Tek ya da çok yıllık olabilirler İletim demetleri dağınık, Kambiyum yok, sekonder kalınlaşma görülmez Yapraklar paralel damarlı Saçak kök sistemi Çiçek tepallerden oluşur Tohumlarda bir kotiledon bulunur Dikotiledonlar • • • • • • • • Otsu ve odunsu Tek, iki veya çok yıllık İletim demetleri dairesel dizilişli Çok yıllıklarda kambiyum vardır Yapraklar geniştir ve ağsı damarlanma var Çiçek örtüsü petal ve sepal Ana kök belirgin İki kotiledona sahip Monokotil ile Dikotil Arasındaki Farklar Tepal vardır Sepal ve petal vardır ORGANOGRAFİ Gelişmiş bitkilerde organları ikiye ayırırız: 1‐ Vejetatif organlar 2‐ Generatif organlar Vejetatif organlar üçe ayrılır: A‐ Kök B‐ Gövde C‐Yaprak KÖK • • • • • • • • Pozitif jeotropizma gösteren bir organ Bitkiyi toprağa bağlamak, Su ve mineralleri diğer organlara taşımak Sitokinin ve giberellin gibi bazı bitki hormonlarını sentezlemek, Bitki için koruyucu özellikteki bazı sekonder bileşikleri üretmek, Besin depolamak Hava ve su kökleri de olabilir Stoma, yaprak yoktur. Hücre çeperi kütinleşmez Kök Çeşitleri • Primer kök (Ana kök) • Sekonder kök (Yan kök) • Adventif kök (Ek kök) Kök Sistemleri • Primer kök sistemi • Kazık kök sistemi • Saçak kök sistemi Kökün Yapısı Kaliptra Kök ucu bölgesi koni şeklinde bir yapı gösterir. Bu bölgedeki uç meristemler bölünerek kökün uzunluğuna büyümesini sağlar. Kök ucu bölgesi, yüksük şeklinde bir yapı olan kaliptra (kök şapkası) ile örtülmüştür. Kaliptra, uç meristemi fiziksel olarak korur. Uç meristem tarafından oluşturulan kaliptra hücreleri, büyümekte olan kök ucu çevresinde kaygan ve yapışkan özellikte bir polisakkarit salgılar. Bu polisakkarit, toprağı gevşetip kayganlaştırarak, kök ucunun toprak içinde kolayca ilerlemesini sağlar. Ayrıca su ve minerallerin alınmasına yardımcı olma, kök ucu bölgesinin kurumasını önleme ve kökler için yararlı mikroorganizmalara elverişli bir ortam hazırlama gibi bir kaç önemli görevi daha vardır. Epidermis: Kökü en dıştan saran örtü dokusudur. Korteks: Epidermis ve merkezi silindir arasında kalan kök bölgesidir. Korteks parankima hücrelerinden oluşur. Parankima hücreleri, çoğunlukla nişasta depo eder ve toprak çözeltisinden köke giren minerallerin alınmasında aktif rol oynar. Endodermis: Korteksin en iç tabakasını oluşturur. Tek sıralı hücrelerden oluşan endodermis tabakası, korteks ve merkezi silindiri birbirinden ayırır. Endodermis tabakası, minerallerin korteksten iletim dokusuna seçilerek girişi için son kontrol noktası olarak iş görür. Merkezi Silindir: Kökün merkezi kısmında yer alan floem, ksilem ve bunları çevreleyen perisikl, merkezi silindiri oluşturur. Perisikl tabakası endodermisin iç, merkezi silindirin dış kısmında bulunur. Perisikl, meristematik özellik taşıyabilen ve tekrardan bölünmeye başlayabilen hücrelerden oluşan bir tabakadır. Gelişmiş bir kökte, yan kökler perisikl tarafından oluşturulur. Öz bölgesi Monokotil bitkilerin köklerinde, merkezi silindirin en iç kısmında öz bölgesi bulunurken, dikotil bitkilerin köklerinde yoktur. Monokotil bitkilerin köklerinde iletim demetleri öz bölgesini halka şeklinde kuşatır. Dikotil bitkilerin köklerinde ise ksilem hücreleri merkezi silindirin en iç kısmından başlayarak yıldız şeklinde iki veya daha fazla kol halinde uzanır. Floem hücreleri ksilem kollan arasında yer alır. İletim demetleri İletim demetleri, floem ve ksilem arasında enine kalınlaşmayı sağlayan meristematik hücrelerin bulunup bulunmamasına göre ikiye ayrılır. 1‐ Kapalı İletim Demeti: Floem ile ksilem dokuları arasında enine kalınlaşmayı sağlayan vasküler kambiyum bulunmaz. Bu tip iletim demeti, monokotil bitkilerin kök ve gövdelerinde bulunur. 2‐ Açık İletim Demeti: Floem ile ksilem dokuları arasında vasküler kambiyum bulunur. Bu tip iletim demetine, kök ve gövdede enine kalınlaşmanın görüldüğü dikotil ve açık tohumlu bitkilerde rastlanır. Kök Metamorfozları 1‐ Depo Kökler: Şişkin ve depo organı özelliğinde olup besin depolar. Depo kök ve gövde oluşturan kökler vegetatif üreme gerçekleştirirler. Havuç, Pancar. Kök Metamorfozları 2‐ Tutunma Kökleri: Duvar ve diğer cisimlere tutunmada rol oynarlar. Haptotropik (dokunmaya yönelme) tepki verirler. Duvar sarmaşığı. Kök Metamorfozları 3‐ Destek Kök: Bataklık ortamlarda yaşayan bitkilerde gevşek zemine tutunmak için yanal uzanan ekstra köklerdir. Kök Metamorfozları 4‐ Diken Kök: Koruma yeteneğini artıran özelliktir. Palmae Kök Metamorfozları 5‐ Yumru Kökleri: Fabaceae (baklagil) bitkilerinin köklerinde bulunan küçük yumrular Rhizobium adını alan bakteriler bakımından zenginleşmiştir. Konak bitki ile simbiyotik yaşam gösteren Rhizobium havadaki serbest azotu bağlar. Nodül adı verilen bu yapılar yumru şeklinde görülürler. Kök Metamorfozları 6‐ Havalandırma Kökleri: Yeterli oksijen içermeyen bataklık ve sulak ortam bitkilerinde negatif jeotropizm gösteren kökler toprak ve su üstüne çıkarak O2 alınımında rol oynarlar. Mangrove, Metroxylan hurmalarında. Kök Metamorfozları 7‐ Sömürme (Emeç) Kökleri: Parazit bitkilerde kökler diğer (Konukçu) bitkinin dokularına girebilecek emeçler haline dönüşmüştür. Ökse otu Kök Metamorfozları 8‐ Gövde teşkil eden kökler (Rizom): Kökler yan tomurcuklar vererek yeni bitkiler oluştururlar. Yabanıl otlar. Kök Metamorfozları 9‐ Çekme kökler: Bitkiyi, gelişmenin bir döneminde toprağın derinliğine çekmede etken olan köklere çekme (kontraktil) kök adı verilir.