Hülya Caner - Grace Conyers – Nurgül Karlıoğlu
Transkript
Hülya Caner - Grace Conyers – Nurgül Karlıoğlu
ANMED ANADOLU AKDENİZİ Arkeoloji Haberleri 2012-10 News of Archaeology from ANATOLIA’S MEDITERRANEAN AREAS (Ayrıbasım/Offprint) Suna - İnan Kıraç Akdeniz Medeniyetleri Araştırma Enstitüsü Suna & İnan Kıraç Research Institute on Mediterranean Civilizations Dağlık Kilikya Yaylaları Arkeolojik Yüzey Araştırması: Ormansızlaşma Araştırması 2011 Rough Cilicia Highland Archaeological Survey: Deforestation Research in 2011 Ünal AKKEMİK – Hülya CANER – Grace CONYERS – Nurgül KARLIOĞLU Matthew J. DILLON – Nicholas K. RAUH – Lawrence THELLER Dağlık Kilikya Yaylaları Arkeolojik Yüzey Araştırması Projesi 2011 sezonu 21 Temmuz-12 Ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir (Res. 1). Bu sezon çalışmaları National Geographic Society tarafından maddi olarak desteklenmiştir. Yüzey araştırması ekibi, antik Dağlık Kilikya Bölgesi’ndeki (Antalya ili, Gazipaşa ilçesi) yüzey araştırmalarının parçası olarak coğrafyadaki dönüşümü incelemektedir. Toros Dağları’ndaki relik sedir ormanlarının paleo-çevresel analizini yaparak zaman içerisinde nüfus artışı ile ilgili antropojenik müdahalelerin zaman çizelgesini oluşturma ve bu sayede antik ormancılığın sürdürülebilirliğini değerlendirme amaçlanmıştır. Araş tırma ekibi, Roma Dönemi sonunda nüfusun birden azalmasında kaynak fakirleşmesinin bir rolü bulunma olasılığını incelemektedir. Bu veriyi elde edebilmek amacıyla ekibimiz sedir zonunda (1500-1800 m. rakım) kazılan jeomorfolojik açmalardan polen ve karbon örnekleri, mevcut ormandan dendrokronolojik inceleme için ağaç halkası verileri ve antik yayla yerleşmelerinden arkeolojik veri toplamaktadır. Ulaşılan ön sonuçlara göre bir ormansızlaşma evresi, Antik Çağ sonundaki (yak. İ.S. 600) bölgesel yerleşmelerin terki ve nüfus azalması ile örtüşmektedir. The 2011 season of the Rough Cilicia Archaeological Survey Project was conducted between 21 July 21-21 August (Fig. 1). The work of the 2011 survey was funded by a grant from the National Geographic Society. The survey team is investigating landscape transformation as a component of its regional survey of ancient Rough Cilicia (Antalya province, Gazipaşa district). We employ paleo-environmental analysis of relic cedar forests in the Tauros Mountains to construct a timeline of anthropogenic disturbances associated with population growth over time and thereby to assess the sustainability of ancient forestry practices. The survey team has been investigating the possibility that resource depletion played a role in population collapse at the end of the Roman era. To obtain this data the team recovers pollen and carbon samples from geomorphologic trenches excavated in the cedar zone (1500-1800 m. elevation), tree-ring data from dendrochronological survey of the existing forest, and archaeological data from the remains of ancient highland settlements. Preliminary results indicate that a phase of deforestation coincided with regional site abandonment and population decline at the end of antiquity (ca. 600 A.D.). Eskiçağ boyunca bu dağların ormanları, uzun boylu kozalaklı ağaçları, özellikle de çürümeye dayanıklı ve dolayısıyla gemi yapımcılığında tercih edilen sedir ağaçları için övülüyordu. 20. yy.’ın başına gelindiğinde bu orman tükenmiş durumda idi. Bilim adamları bölgesel ormansızlaşma sürecinde insanoğlunun belirleyici rol oynadığı konusunda hemfikir olmalarına karşın modern çağ öncesi orman kullanımının zamanlaması ve hızı konusunda bilgiler kısıtlıdır. Amacımız bu zamanla mayı paleo-çevresel teknikler yoluyla saptamaktır. Son Throughout antiquity the forests of these mountains were praised for their lofty conifer trees, particularly cedar trees, whose rot-resistant properties made them desirable for shipbuilding. By the beginning of the 20th century A.D., this forest was essentially exhausted. While scholars agree that human activity played a determining role in regional deforestation, the timing and pace of premodern forest utilization is poorly understood. Our objective is to reconstruct this timing through paleoenvironmental techniques. In recent years the team 183 YÜZEY ARAŞTIRMA RAPORLARI SURVEY REPORTS Res. 1 Araştırma bölgesini gösterir harita Res. 2 Açma 8 Fig.1 Map of survey region Fig. 2 Trench 8 yıllarda ekibimiz, yaylaların yazlık sakinlerinin bahçelerinde kullanmak üzere alüvyon birikimlerini kazdığını ve böylece gerilerinde polen ve karbonca zengin topraklı çukurlar bıraktıklarını gözlemiştir. Bu çukurların kesitlerinden toprak, polen ve karbon örnekleri toplayıp birikim toprak profilleri rekonstrüksiyonu yapabildik. Ekibimiz sedir zonunda, 2007 yılından bu yana Ü. Akkemik’in relik yayla ormanlarının dendrokronolojik incelemelerini yaptığı bu tür çukur ve yol kesitlerinden dokuzunu inceleme imkanı bulmuştur. Burada örnek olarak 1570 rakımlı Mevlütlü Yayla yakınındaki 8 no.’lu açmadan elde edilen bilgileri sunuyoruz. Açma 8, Maha’dan Bedem üzeri gelerek Mevlütlü’ye giden yolun güney yakasında açılan oldukça dik bir kesit üzerinde kazıldı (Res. 2). Söz konusu kesit, oldukça yaşlı ve yoğun sedir, karaçam ve köknar ormanında yer alır. Akkemik tarafından 2007 yılında örneği alınan 764 yaşındaki karaçam ağacı bu yol kesitinin 800 m. kadar doğusundadır. Ekibimiz 3,2 m. yüksekliğindeki kesitin üst 1,5 m.’lik kısmında her 10 cm.’de bir, alttaki 1,7 m.’lik kısmında ise her 20 cm.’de bir toprak örneği almıştır (Res. 3). Toprak profilinde zengin kırmızımsı killi toprak gözlenmiştir (Res. 4). Üst 80 cm.’lik kısımda kumlu kil matris içerisinde çok sayıda kök, taş, ve çakıl yer alır. Aşağıya inildikçe kil ve nem miktarı artmasına karşın taş ve çakıl miktarı azalmıştır. Kesitin üst ucundan yaklaşık 3 m. aşağıda görülen karbon birikiminden karbon tarihlemesi için örnek alınmıştır. 2011 yılında alınan karbon örnekleri henüz işlenmemiş bulunmasına karşın 8 no.’lu açmanın polen analizlerini ön sonuçlarında zaman içerisinde ormanlaşmaya işaret observed that summer inhabitants of the yayla district have been excavating soil from alluvial deposits for their summer gardens, leaving exposed pits of pollen and carbon-rich soil. By dressing the scarps of these pits, the team has been able to extract soil, pollen and carbon samples to reconstruct depositional soil profiles. The team examined nine such pits and road cuts at the elevation of the cedar forest, essentially in the same areas where Ü. Akkemik has conducted dendrochronological survey of relic highland forests since 2007. As an example we present Trench 8 near Mevlütlü Yaylası (elevation 1570 m.). Trench 8 was excavated at a rather steep road cut on the southern flank of the road leading from Maha past Bedem to Mevlütlü Yaylası (Fig. 2). The road cut was situated in a dense region of old-growth forest consisting of cedar, fir and black pine. A 764-year-old black pine tree that was sampled by Akkemik in 2007 stands approximately 800 m. east of the road-cut location. The team dressed the uppermost 3.2 m. of the trench and extracted soil samples every 10 cm. for the first 1.5 m. of the trench, followed by samples every 20 cm. for the lower 1.7 m. of the trench (Fig. 3). The soil profile exhibited rich, reddish clay soils (Fig. 4). The upper 80 cm. of the trench also exhibited numerous roots, cobbles and gravel in a sandy clay matrix. Clay and moisture content increased, but cobbles and gravel decreased lower down. A carbon deposit was visible approximately 3 m. from the top of the scarp and was extracted for carbon dating. Although the carbon samples of 2011 have not been processed, the preliminary pollen analysis of Trench 8 184 YÜZEY ARAŞTIRMA RAPORLARI SURVEY REPORTS Res. 3-4 Açma kesiti, Açma 8 Figs. 3-4 Trench 8, profile eden ayırt edici paternler görülmektedir (Res. 5). Ekibimizin çalışma hipotezine göre bölgenin orman örtüsünün tarihsel dengesi dört temel polen tipinin karşılaştırılması ile saptanabilir. Açma 8’in olgunlaşmış yayla ormanının baskın görüldüğü toprak profilinde sedir (Toros sediri, Cedrus libani) ve köknar (Toros köknarı, Abies cilicica) gibi ağaçların polenlerinin yüksek konsantrasyonlarda görülmesi gerekir; diğer yanda, yaylanın doğal orman örtüsü fakirleştiği zamanlarda ise ardıç (Kokulu ardıç, Juniperus foetidissima) ve karaçam (Pinus nigra) gibi yayla kolonizatörlerinin polenleri baskın olmalıdır. Res. 5’te verilen tabloda görüldüğü üzere, 60-90 cm., 190 cm., ve 250 cm. derinliklerde sedir poleninin azaldığı saptanmıştır. Bu paternlerin karşılığında ise ardıç ve karaçam polenlerinde artış gözlenmekte; özellikle 270 cm. derinlikte ardıç poleninde çok sivri bir artış ve 110 ila 210 cm. arasında ise sürekli karaçam sayımı tespit edilmiştir. Genelde, sedir poleni baskın olduğu zamanlarda diğer ağaç polenlerinin azaldığı söylenebilir. Bu durumda, yaylanın dört temel ağacının polen sayımlarını karşılaştırarak sedir ormanı sürekliliğinin zaman içerisinde değişimi konusunda önemli bilgi elde edilebilecektir. Ü. Akkemik, Taşeli Platosu’nda (Gazipaşa Yaylası) yaklaşık aynı alanda kesit kazıları yanı sıra ağaç halkaları araştırması da yürütmüş ve sedir, ardıç ve karaçam ağaçlarından 25 halka örneği almıştır (Res. 6). Res. 7’de Akkemik tarafından Gazipaşa ilçesinde alınan örneklerin kronolojik yelpazesi verilmektedir. Yaşlarına göre gruplandığında Akkemik’in 47 ağaç için dendrokronolojik verisi son 535 yılda Gazipaşa Yaylası’nda başlıca altı evrede orman yenilenmesi yaşanmıştır: 1475-1500, 1550-1575, 1600-1650, 1700-1800, 1800-1825, ve 1825-1850. Yaşı 500’ü aşan en yaşlı dört ağaç Maha Yayla bölgesindeki karaçamlardır. Sedir ormanlarında ciddi boyutlu rejenerasyon 1550’li yıllara kadar gerçekleşmemiştir. Dokunulmadıkları takdirde sedir ağaçları bin yıl yaşayabildiklerine göre Gazipaşa’da tespit edilen en yaşlı sedir ağaçları (ki, ortalama 304-280 yaşlarındadırlar) oldukça genç ağaçlardır (Res. 8). Dokunulmamış ormanlarda ölümün tesadüfi doğasını göz önüne alınca ağaç yaşları daha geniş yelpazede görülmelidir. Ağaç yaşlarının altı belirgin evrede gruplanıyor olması bu reveals distinct patterns of forest vegetation over time (Fig. 5). The team’s working hypothesis is that the historical balance of the region’s forest cover can be determined through a comparison of four principal pollen types. In the soil profile of Trench 8, periods dominated by a mature highland forest should exhibit high concentrations of tree pollens such as cedar (Toros sediri, Cedrus libani) and fir (Toros göknarı, Abies cilicica). However, at times when the natural highland forest cover was depleted, pollens of highland colonizers such as juniper (Kokulu ardıç, Juniperus foetidissima) and black pine (Karaçam, Pinus nigra) should predominate. As the table in Figure 5 indicates, diminished quantities of cedar pollen are visible at a depth of 60-90 cm., 190 cm. and 250 cm. These patterns appear to be matched by rising counts of juniper and black pine pollen, with a very significant spike of juniper pollen at 270 cm. and a sustained count of black pine pollen between 110 and 210 cm. in depth. By and large, at trench levels where the pollen count for cedar is pronounced, the other tree pollens are diminished. This suggests that the strategy of comparing relative patterns of pollen concentrations for the four principal tree types of the highland will eventually generate important information about the sustainability of the highland cedar forest over time. In addition to the trench excavations Ü. Akkemik conducted tree-ring research in the same approximate area of the Taşeli Plateau (Gazipaşa highland). He obtained 25 tree-ring samples from cedar, juniper and black pine trees (Fig. 6). In Figure 7 we display the chronological 185 YÜZEY ARAŞTIRMA RAPORLARI SURVEY REPORTS Res. 5 Polen sonuçları, Açma 8 Res. 6 Ü. Akkemik sedir ağacından örnek alırken Fig. 5 Trench 8, pollen results Fig. 6 Ü. Akkemik coring a cedar tree Res. 7 Gazipaşa Yaylası’ndan ağaç halkası verileri Fig. 7 Tree ring data from the Taşeli Plateau bölgedeki orman kesiminin tomruk işletmeleri gibi eşzamanlı “ağaç hasat”larından kaynaklandığı anlamına gelmektedir. Bölgenin yayla sedir ormanlarında “ikincil” büyümenin 300-400 yıl kadar önce başladığını ve “asıl” ormanın çok daha önce yok edildiğini şu aşamada söyleyebiliriz. En azından dendrokronolojik kanıtlara göre batı Dağlık Kilikya’daki “eski” ormanın modern çağdan çok önce yok edildiği söylenebilir. Dendrokronolojik verilerden 1475 yılı öncesine ait yayla ormanı tarih çesi elde edilemez; ayrıca Taşeli Platosu’nun kırılgan range of the samples that Akkemik has obtained from the Gazipaşa district during the course of the survey. Grouped according to age, Akkemik’s dendrochronological data for 47 trees demonstrates that in the last 535 years, forest regeneration in the Taşeli Plateau has occurred in six discernible phases: A.D. 1475-1500, 1550-1575, 16001650, 1700-1800, 1800-1825 and 1825-1850. The four oldest trees (500+years of age) are black pines that survive in the general vicinity of Maha Yaylası. Significant cedar forest regeneration did not occur until A.D. 1550. Since cedar trees typically live for 1000 years when left undisturbed, the oldest surviving cedar trees in the Taşeli Plateau are relatively young (on average 280-304 years in age). Given the stochastic nature of mortality in undisturbed forests, a wider range of tree ages ought to be visible (Fig. 8). The clustering of tree ages in six recognizable phases indicates therefore that forest clearance in this region resulted from synchronous “harvest events” such as timbering enterprises. Preliminarily, we can assert that “secondary” growth in the highland cedar 186 YÜZEY ARAŞTIRMA RAPORLARI Res. 8 Mevlütlü Yaylası’nda eski bir sedir ağacı Fig. 8 Old growth cedar tree in Mevlütlü Yaylası çevresinde bu ormanın tekrar yetişmesi için ne kadar zaman gerektiğini de bu verilerden yola çıkarak saptayamayız. Bu soruların yanıtları için jeomorfolojik açma kazılarını sonuçlarını beklemek durumundayız. Stra tigrafik bilgilerle tarihlenen karbon örneklerinin desteğinde, Mevlütlü Yaylası 8 no.’lu açmadan elde edilenler gibi polen verileri sayesinde Gazipaşa ormanının uzak geçmişini ve modern çağ öncesi insan etkinliklerinden ne derece etkilendiğini tespit etmemiz mümkün olabi lecektir. SURVEY REPORTS forests of this region began some 300-400 years ago and that the “original” forest was depleted significantly earlier. At the very least the dendrochonological evidence demonstrates that the “old growth” forest in western Rough Cilicia was depleted centuries prior to the modern era. The dendrochronological data cannot explain the history of the highland forest prior to A.D. 1475, nor the time required for a cleared forest to regenerate in the fragile environment of the Taşeli Plateau. For the answers to these questions we must await the results of the geomorphic trench excavations. Once reinforced by stratigraphically dated carbon samples, pollen data such as that obtained at Trench 8 in Mevlütlü Yaylası should enable us to reconstruct the remote history of the forest in Gazipaşa as well as the degree to which it was affected by human activity in pre-modern times. 187
Benzer belgeler
Dağlık Kilikya Arkeolojik Yüzey Araştırması Projesi: Paleo
certain. If left undisturbed cedar trees can survive for
more than 1000 years. The fact that the surviving “old
growth” forest is so young, suggests that the current forest bears ...